text
stringlengths
7
4.73k
Kanama durdurucu ajan olarak kullanılan maddeler kemik yüzeyleri ile temas etmektedirler.
Bu durumun neden olduğu doku reaksiyonları, malzemelerin kullanılan güvenilirliği açısından önemlidir.
Uygulama sonunda dokularda herhangi bir nekroz alanı ve yabancı cisim reaksiyonlarının olmaması maddenin güvenilirliğini göstermektedir14.
Bu açıdan bakıldığı zaman çalışmamızda mecsina hemostopper isimli kanama durducu ajanın sitotoksik etkisini göstermek için XTT analizi yapılmıştır.
Araştırma bulgularımıza göre yapılan düşük uygulamada hücre canlılık oranları en yüksek seviyede tespit edilmiştir.
Ayrıca yüksek doz ilaç uygulamalarında canlılık oranlarında ciddi bir azalma görülmüştür.konsantrasyonlarda ise hücre doz Kesin Sonuç olarak, mecsina hemostopper bir bitki özütü olup hemostatik bir ajan olarak etki mekanizması kullanılmıştır.bilinmemekteyken içeriğini oluşturan ilaç bitkilerin çeşitli şekillede hemostatik sistem üzerinde bir etkisinin olduğunu bilmekteyiz.bize mecsinanın Çalışmamızın sitotoksik ve proliferatif etkilerinin ilacın post ya da preoperatif olarak uygulanmasında klinik olarak bir rahatsızlık doğurmadığını göstermiştir.
Ancak çalışmamız literatürdeki ilk etki çalışma mekanizması kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir.nedeniyle hakkında sonuçları olması ilacın daha kullanımı kesilmeden Günümüzde bir kanama durdurucu kullanımına gerek ise duyulmamıştır5.
Başka bir çalışmada warfarin yapılan periodontal tedavi gerçekleştirilmiş hastalara kanama durdurucu olarak uygulanan okside selülozun kanama kontrolünde etkin olduğu gösterilmiştir6.kanamanın kontrolü için yeni bir çok hemostatik ajan üretilmekte ve kullanılmaktadır.
Çalışmamızda kullandığımız mecsina hemostopper da yakın zamanda literatüre girmiş doğal kaynakları bünyesinde bulunduran bir kanama durdurucu materyaldir.
Yeni bir madde olması nedeniyle mecsina hemostopper üzerinde yapılmış nitelikli bir çalışma bulunmamaktadır.
Bu kapsamda çalışmamız literatürde bir ilk olma özelliği taşımaktadır.
İnsan vücudunda bulunan kök hücreler farklı hücrelere Embriyo dönüşebilmektedir7.kaynaklı kök hücreler gelişimsel ya da doğum sonrası kök hücre olarak ayrılmaktadır8.
Erişkin kök hücreler, kemik iliği, kas, deri, sinir dokus, bağırsak, diş pulpası, ligament, alveolara karaciğer, periodontal kemik ve ekstrakte edilmiş kalıcı dişlerden elde edilmektedir9.
Ayrıca organ veya dokuya spesifik kök hücre özellikleri kök hücrelerin ve davranışlarını maksillofasiyal bölgedeki pek tıbbi uygulamada, kök hücre araştırması hızla artmaktadır11.
Bu nedenle çalışmamızda kaliteli ve deney sonuçlarımızın güvenilir olması için ticari osteoblast hücre hattı kullanılması tercih edilmiştir.etkilemektedir10.
Bu bitkilerin tümü endotel, kan hücreleri, hücresel proliferasyon, anjiyogenez, mediatörler ve vasküler dinamikler üzerinde etki Mecsina mekanizması, Hemostopper’ın oluşturmaktadır12.etki 295
Çiçek M., Tumer M. K. Çıkar Çatışması Beyanı: Yazarlar çıkar çatışması olmadığını bildirmişlerdir.
Finansal Destek: Bu çalışma, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince Desteklenmiştir.
Yöntemler: Çalışmada 28 adet dişi SpragueDawley cinsi sıçanlar kullanıldı.
Gebe sıçanlar; Kontrol grubu, Tütün dumanı grubu, Tütün dumanı + Alfa lipoik asit grubu ve Alfa lipoik asit grubu olmak üzere rastgele dört eşit gruba ayrıldı.
TD ve TD+ALA grubundaki sıçanlar çiftleşmeden önce sekiz hafta ve gebelik süresince günde iki saat tütün dumanına maruz bırakıldı.
TD+ALA ve ALA grubundaki sıçanlara ise çiftleşmeden önce sekiz hafta ve gebelik süresince gün aşırı oral gavaj yolu ile 20 mg/kg dozunda alfa lipoik asit verildi.
Deneyin sonunda sıçanlar dekapite edilerek akciğer dokuları çıkarıldı ve histolojik, biyokimyasal ve immünohistokimyasal metotlar uygulandı.
Bulgular: TD grubuna ait akciğer kesitlerinde inflamatuar hücre artışı, konjesyon, ödem, hemoraji gibi histopatolojik bulgular gözlendi.
ALA uygulamasıyla bu histopatalojik bulgularda istatistiksel olarak anlamlı oranda düzelmeler izlendi.
TD grubunda VEGF immünreaktivitesinin kontrol grubuna göre anlamlı artış gösterdiği, TD+ALA grubunda ise TD grubuna göre VEGF immünreaktivitesinin anlamlı derecede azaldığı belirlendi.
TD grubunda MDA değerlerinin kontrole göre anlamlı derecede arttığı, TD+ALA grubunda ise TD grubuna göre anlamlı derecede azaldığı gözlendi.
Sonuç: Tütün dumanının gebe sıçan akciğerinde yol açtığı oksidatif hasarın, alfa lipoik asit tedavisinin antioksidan etkileri ile kısmen engellendiği belirlendi.
Anahtar Kelimeler: Gebelik, tütün dumanı, alfa lipoik asit, akciğer, sıçan.
DOI: 10.5798/dicletipYazışma Adresi / Correspondence: Elif Erdem Güzel, Mardin Artuklu Üniversitesi/Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü Mardin, Türkiye email: .457249297
Güzel E. E, Kaya N., Kocamüftüoğlu G. O., Kısaçam M. A., Dabak D. Ö, Ozan İ. E. GİRİŞ polisiklik kalanlarda ÇTD maruziyetinin Çevresel tütün dumanı , iki solunan sigara arasındaki bekleme süresinde açığa çıkan ana akım dumanı ve yanan bir sigaranın ucundan çıkan yan akım dumanından oluşur1.
Yapılan çalışmalarda yan akım dumanına maruz aromatik hidrokarbon , nitrozamin, aromatik amin, karbonmonoksit , nikotin ve amonyak gibi toksik maddelerin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir2,3.sigara içenlerdekine benzer şekilde vücutta hasar oluşturduğu ve önlenebilir ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığı bildirilmiştir4.
Dünya Sağlık Örgütü ’nün raporunda, 15 yaş üzeri kadınlarda sigara içme sıklığının dünyada %8, Türkiye’de ise %13,1 olduğu rapor edilmiştir5,6.
Gebelikte pasif içicilik oranlarının ise oldukça yüksek olduğu, sigara dumanı maruziyetinin hem anne sağlığını hem fetüs ve yenidoğan sağlığını olumsuz de etkilediği bildirilmiştir7,8.büyüme aktivasyonuna Tütün dumanı serbest radikallerin kaynağıdır.
Artan serbest radikaller kronik obstrüktif akciğer hastalığı , idiopatik pulmoner fibrozis , kronik bronşit, amfizem ve astım gibi malign olmayan solunum hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir9.
Solunan tütün dumanı, akciğer dokusunda azot ve reaktif oksijen takiben türlerinin üretilmesine ve bunu inflamatuar hücrelerin ve endotelyal hasara yol açar4.
Değişen vasküler endotelyal ekspresyonlarının akciğerlerde gözlenen bu hasarlarla bağlantılı olduğu, akciğer kapiller fonksiyonunu ve geçirgenlik artışını etkilediği, akciğer tamiri ve yeniden modellenmesinde önemli rol oynadığı ortaya koyulmuştur10.
Antioksidan kullanımının akciğer dokusundaki VEGF değiştirdiği bilinmektedir11.
Alfa lipoik asit gibi antioksidanların çeşitli dokularda peroksil ve OH radikalleri gibi birçok reaktif oksijen türlerini süpürerek oksidatif stresi azalttığı ve histopatolojik serbest ekspresyonlarını kaynaklı radikal faktör 298
tablonun iyileşmesine katkı sunduğu rapor edilmiştir12.
Bu çalışmanın amacı; gebelikte tütün dumanına maruz kalan anne sıçan akciğer dokularında meydana gelen değişiklikler üzerine ALA’ nın etkilerinin incelenmesidir.
YÖNTEMLER Çalışma Fırat Üniversitesi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu’nun 2017/23 toplantı sayılı kararı gereğince etik yönden uygun bulunarak yapıldı.
Çalışmada FÜDAM’dan temin edilen ortalama ağırlığı 160±10 gr olan 28 adet 6 haftalık SpragueDawley cinsi dişi sıçanlar ile dişi sıçanların gebe kalması için gerekli 28 adet SpragueDawley cinsi erişkin erkek sıçanlar kullanıldı.
Her kafeste bir dişi sıçan ile bir erişkin erkek sıçan olacak şekilde çiftleştirilme gerçekleştirildi ve vajinal smearda spermin gözlendiği tarih embriyonik 0. gün olarak kabul edildi.
Deney hayvanları FÜDAM hayvan laboratuvarında deney süresince standart sıçan pelet yemi ve musluk suyu ile 12 saat aydınlık12 saat karanlık periyodunda, 21±1˚C sıcaklığında beslendi.
Gebe sıçanlar; Kontrol grubu, Tütün dumanı grubu, Tütün dumanı + Alfa lipoik asit grubu ve Alfa lipoik asit grubu olmak üzere rastgele dört eşit gruba ayrıldı .
TD ve TD+ALA grubundaki dişi sıçanlar, çiftleşmeden önce sekiz hafta ve gebelik süresince günde iki defa birer saat tütün dumanına maruz bırakıldı.
TD+ALA grubundaki sıçanlara tütün dumanına ilaveten 20 mg/kg dozunda alfa lipoik asit gün aşırı oral gavaj yolu ile verildi.
ALA grubundaki sıçanlara ise belirtilen süre boyunca sadece 20 mg/kg dozunda alfa lipoik asit gün aşırı oral gavaj yolu ile uygulandı13.
Doğum ile birlikte bütün uygulamalar durduruldu.
Tüm gruplardaki anne sıçanlar laktasyon dönemi bittikten sonra ketamin ve xylazine anestezisi altında dekapite edilerek, akciğer dokuları çıkarıldı.
Elde geçirilerek parafin 150x50x50 Tütün boyutlarında kapağı üstten açılabilir şekilde özel bir cam kafes içerisinde gerçekleştirildi.10 ile ortaya çıkan gramlık tütünün yanması duman, akvaryum hava pompası aracılığıyla cam kafes içerisine verildi.
Tütün dumanı verilecek her bir gruba ait sıçanlar, ayrı kafeslerde olacak biçimde bu düzenek aracılığıyla deney süresi boyunca her gün 9:0010:00 ve 14:0015:00 saatleri arası toplam iki saat dumana maruz bırakıldılar.
Histolojik Takip ve Boyama Histopatolojik değerlendirmeler için 24 saat süre ile %10’luk formaldehit içerisinde fikse edilen akciğer dokuları fiksasyon işleminin ardından 24 saat boyunca çeşme suyu altında yıkandı.
Yıkanan dokular rutin histolojik takip serilerinden bloklara gömüldü.
Parafin bloklardan 5 μm kalınlığında kesitler edilen preparatlar ışık HematoksilenEozin mikroskobu altında incelenip fotoğraflandı.histopatolojik Değişiklikler durumlarına göre yok , hafif , orta ve şiddetli olarak değerlendirilerek histoskor tablosu çıkarıldı14.
İmmunohistokimyasal Boyama Akciğer dokusunda VEGF immünreaktivitesinin belirlenmesi parafin için, bloklardan polilizinlkesitler alındı.
Ksilol ile deparafinizasyon ve şeffaflaştırma işleminden sonra dokular azalan dereceli alkol serilerinden geçirilip antigen retrieval için sitrat tampon solüsyonunda pH: 6’da mikrodalga fırında 12 dakika kaynatıldı.
Zemin boyasını engellemek için 5 dakika Ultra V Block uygulamasından sonra primer antikor damlatılan dokular 60 dakika soğutulmuş boyanarak ile
Güzel E. E, Kaya N., Kocamüftüoğlu G. O., Kısaçam M. A., Dabak D. Ö, Ozan İ. E. Hazırlanan preparatlar oda ısısında karanlık ve nemli ortamda inkübe edildi.
Negatif kontrol olarak kullanılan dokularda ise primer antikor yerine PBS kullanıldı, diğer basamaklarda herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Mayer’s hematoksilen ile zıt boyaması yapılan dokular PBS ve distile sudan geçirilerek uygun kapatma solüsyonu ile ışık kapatıldı.değerlendirildi ve boyanmanın İmmünohistokimyasal değerlendirilmesinde; immünreaktivitenin yaygınlığı ve şiddeti esas alınarak histoskor tablosu oluşturuldu15.
Biyokimyasal Analiz akciğer sonra Dekapitasyondan dokuları serum fizyolojik ile yıkanıp 200oC’de çalışma gününe kadar saklandı.
Çözdürülen doku örnekleri %1.15’lik KCl ile 1:100 oranında homojenize edildikten sonra, 3500 rpm’de 15 dakika santrifüj edildi.
Elde edilen süpernatantlarda malondialdehit tayini Placer metoduna lipit göre yapıldı16.
Bu metodun peroksidasyonu aldehit sonucu ürünlerinden biri olan MDA ile tiobarbitürik asit ’in reaksiyonuna dayanmaktadır.
Reaksiyon renkli bir sonucunda pembe kompleks oluşmakta ve çözeltinin absorbansı 532 nm’de spektrofotometrik olarak ölçülerek lipit derecesi belirlenmektedir.
İstatistiksel Analiz Tüm istatistiksel analizler SPSS 22.0 paket programında yapıldı.
Veriler ortalama ± standart sapma değerleri olarak sunuldu.p<0.05 değeri anlamlı olarak kabul edildi.peroksidasyonunun sulandırılıp çıkarılan oluşan temeli Normal dağılım gösteren çoklu grupların aralarındaki farklılıkları test etmek için Tek Yönlü Varyans Analizi uygulandı.
İkili karşılaştırmalar için ise Posthoc Tukey testi kullanıldı.
BULGULAR ve ve bütün alveoller bozulmalar, perivasküler histopatolojik Işık Mikroskobik Bulgular Kontrol grubuna ait akciğer kesitlerinde bronş, bronşiyol, alveol ve pulmoner interstisyum yapıları normal olarak izlendi .
TD grubuna ait akciğer kesitlerinde peribronşiyal, interstisyel alanlarda inflamatuar hücre artışı, hemorajik alanlar, konjesyon, ödem, vasküler duvar kalınlığında artış, bazı bronş ve bronşiyol epitellerinde dejenerasyon alveoler kanallarda genişlemeler ve bazı alanlarda hiyalin membran ile kollabe oluşumları izlendi .
TD+ALA grubuna ait akciğer kesitlerinde TD grubuna göre bulgularda izlendi istatistiksel olarak anlamlı azalma .
Bunun yanı sıra hiyalin membran yapılarına rastlanmadı .
ALA grubuna ait akciğer kesitlerinde bronş, bronşiyol, alveol ve pulmoner interstisyum yapıları kontrol grubuna yakın şekilde normal histolojik yapıda izlendi .
İmmünreaktive Bulguları yapılan VEGF ışık immünohistokimyasal mikroskobu sonucu; altında kontrol grubuna ait VEGF immünreaktivitesi akciğer dokusunda bronş, bronşiyol ve alveol epitellerinde, düz ve subepitelyal matriks hücrelerinde gözlendi .
TD grubunda, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı bir artış vardı .
TD+ ALA grubunda ise, TD grubu ile kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı bir azalma gözlendi VEGF .ait 300
TD+ ALA grubunda ise TD grubuna göre anlamlı düzeyde azalarak kontrol grubuna yakın düzeylerde olduğu saptandı TARTIŞMA Sigara dumanı toksik, mutajenik ve kanserojen etki gösteren ve birçok hastalık için çevresel risk faktörü oluşturan 4000’den fazla madde içerir17.
Etkili metabolik mekanizmalarla bu maddeler aktif metabolitlere dönüştürülerek DNA hasarına ve mutasyona sebep olur18.
Sigaranın gebelik boyunca kullanımı veya maruziyeti birçok olumsuz sonuçlar doğurur.
Yapılan çalışmalarda sigaraya bağlı olarak antioksidan artan seviyelerinin tekrarlayan gebelik kayıplarıyla ilişkili olduğu, meydana gelen oksidatif stresin gebelik abortus, komplikasyonlarının patolojisinde rol oynadığı ortaya koyulmuştur19,20.preeklampsi oksidan azalan ve ve
Güzel E. E, Kaya N., Kocamüftüoğlu G. O., Kısaçam M. A., Dabak D. Ö, Ozan İ. E.akciğer yapılara sıçanlara interstisyel serbest hasar Sigara dumanı serbest radikallerin kaynağıdır.
Serbest radikallerin, akciğerlerde inflamatuar hücre birikimine neden olduğu, bu inflamatuar hücrelerin ise litik enzimler ve serbest oksijen radikalleri üreterek alveoler ve interstisyel pulmoner yapı hasarına yol açabileceği radikaller bildirilmiştir21.
Ayrıca vererek, mikrovasküler membran içeriğini ve transportunu değiştirir22.
Yapılan bir çalışmada tütün dumanı maruziyeti sonucu damar ait perivasküler kalınlaşma, duvarlarında alanlarda lökositten zengin hücre infiltrasyonu, peribronşiyal ve inflamasyon, vasküler konjesyon, alveoler bozulma ve alveoler makrofaj sayısında artış bulguları elde edilmiştir23.
Çalışmamızda da tütün dumanı grubuna ait akciğer kesitlerinde benzer histopatolojik bulgular gözlenmiştir.
Tütün dumanı kaynaklı artış gösteren inflamatuar hücrelerin serbest radikal üretimini daha da arttırarak pulmoner ödeme neden olabileceği ve pulmoner yapının hasarından sorumlu olabileceğini düşünmekteyiz.
Gebelikte sigara dumanı maruziyeti oksijen kaynağını sınırlayarak anne, fetüs ve yenidoğan sağlığı için risk oluşturur24.
Gebelik süresince, tütün dumanındaki serbest radikaller, ağır metaller, CO ve nikotin içeriği dokulardaki iskemiyi güçlendirir25.
Sigara dumanındaki CO, oksijen transferine müdahale ederek oksijen seviyesini azaltır ve dokuyu hipoksiye sokar.
Hipoksiyi takip eden iskemi ise hasara neden olarak dokuyu patolojik bir sürece sokar.
Sigara dumanındaki majör maddelerden biri olan nikotin ise damarlarda daralmaya yol açarak dolaşım sistemini baskılayabilir, kan basıncını ve hipoksiyi arttırabilir.
Karaciğer, böbrek, akciğer ve plasentadaki iskemik hasarlar üzerine yapılan son araştırmalar oksijen türevi serbest hipoksik dokularda büyük miktarlarda üretildiğini ve bu radikallerin, hücre içi hasarların bir kısmından sorumlu olduğunu ortaya çıkarmıştır26.
Birden fazla çalışmada sigara dumanının yol açtığı radikallerin, reperfüze veya sitokinler düzeylerine ait pulmoner vasküler değişikliklerin hipoksiyle uyarılan pulmoner hipertansiyonla ilişkisi olduğu ve bu değişikliklerin inflamasyonun neden olduğu vasküler duvar hipertrofisinden kaynaklandığı belirtilmiştir27,28.
Çalışmamızda tütün dumanı grubuna vasküler duvar kalınlığında artış olduğu gözlendi.
Bu kalınlık artışının tütün dumanı kaynaklı muhtemel hipoksiye bağlı olabileceğini düşünmekteyiz.
Vasküler endotelyal büyüme faktörü anjiogenezi stimüle eden, endotelyal hücrelere özgü bir mitojendir.
VEGF’ in akciğerlerde alveollerden ve bronşiyollerden, havayolları düz kas ve nötrofil hücrelerinden üretildiği tespit edilmiştir29.
Sigara dumanının akciğer VEGF etki mekanizmasının doğrudan değil de, hipoksi ve inflamasyona yol açan etkileri ile açıklanabilir30.