text
stringlengths
7
2.59k
İskemikve fibrotik süreçler artan basınç ve sıvı ile ilgili olabileceğini ve varikosel hastalarında,testiküler fibrozis testislerin histopatolojik değerlendirmesi ile gösterilmiştir (113,114).
[116] yaptıkları bir çalışmada varikosel hastalarında hem varikosel olantestiste hemde karşı testiste parankim ADC değerlerinde sağlıklı kontrol grubuna göreazalma olduğunu göstermişler.
ayrıca varikosel hastalarında varikoselolan testisde ve varikosel olamayan karşı testiste parankim ADC değerleri arasındaanlamlı farklılık saptamamışlar.
Varikosel olmayan testiste ADC değerlerin azalmasınıhormonal, otoimmün faktörler ve ısı stresi ile açıklamışlar (116).
Bizim çalışmamızdada varikosel olan testiste ve varikosel olmayan tarafta parankim ADC değerleri arasındastandart difüzyon ağırlıklı görüntülemede önceki çalışmayı destekler nitelikte olup,parankim ADC değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmadık.
Bununla birlikte bizimçalışmamızda varikosel olan testiste, varikosel olmayan testise göre parankim ADCdeğerleri arasında zoomit difüzyon ağırlıklı görüntülemede anlamlı farklılık saptadık.
Bu hastalarda varikosel olan testiste zoomit difüzyon ADC değerlerinde varikoseliolmayan testise göre daha fazla azalma olduğunu saptadık.
[117],tarafından yapılan çalışmada varikosel hastalarına varikosel olan ve varikosel olmayantestisde yapılan biyopside her iki testisde peritübüler fibrozis, tübüler hiyalinizasyon vebazal membran hiyalinizasyonu olduğunu fakat varikosel olamayan testisde bupatofizyolojik değişikliklerin önemli ölçüde daha az olduğu raporlamışlardır.
Bizimçalışmamızda da yapılan bu çalışmaya parelel olarak varikosel olan testisde zoomitdifüzyon ADC değerlerinde, karşı normal testise göre daha fazla azalma olmasıperitübüler fibrozis, tübüler hiyalinizasyon ve bazal membran hiyalinizasyonu gibi42patofizyolojik değişiklerin daha fazla olabileceğini düşündürmektedir.
Bizimçalışmamızda standart DWI’de varikosel hastalarında testislerde etkilenen taraf ve karşıtaraf arasında anlamlı farklılık saptanmaması ancak zoomit DWI’de varikoseldeetkilenen ve etkilenmeyen taraf arasında anlamlı farklılık saptanması zoomit DWI’ninyapılan litaratur çalışmalarıyla paralellik göstererek daha hassas bir görüntülemeyöntemi olabileceğini akıllara getirmektedir.
Bu çalışmanın en önemli kısıtlılığı difüzyon ADC geğerleri ile histopatolojikkorelasyonu sağlanamaması ve difüzyon ADC değerlerinin sağlıklı kontrol grubunu ilekarşılaştırılmaması oldu.
Sonuç olarak testis ADC değerleri varikosel hastalarında fibrosizin bir göstergesiolabilir ve özellikle yüksek greydli varikosellerde fibrosiz etkisini tahmin etmeyeyardımcı olabilir.
Varikoselli hastalarda dilate ven çapının artması ve reflü varlığı testisparankim ADC değerlerinde daha fazla azalmaya yani daha fazla fibrozise nedenolabileceği kanısına varılabilir.
Bu nedenle yüksek greydli varikosel hastalarındadoppler USG kriterlerine ilaveten zoomit difüzyon görüntülemenin testisdekipatofizyolojik değişikliklerin varlığı hakkında yardımcı olabileceğini ve varikosellihastaların tanı, tedavi ve postoperatif yanıtın değerlendirilmesinde standart difüzyondandaha fazla etkili olabileceğini düşünmekteyiz.
Zoomit difüzyon ağırlıklı görüntülemenindaha yüksek görüntü kalitesi, artan uzamsal çözünürlük ve daha az artefakt nedeniylestandart difüzyon ağırlıklı görüntülemeye göre daha üstün ve daha az hata payıolduğunu düşüncesindeyiz.
Gelecekte zoomit difüzyon görüntülemenin avantajlarınedeniyle standart difüzyon görüntülemenin yerini alabileceğini ve bu konuda dahafazla çalışma yapılmasının gerektiğini düşünmekteyiz.436.
ÖZETVarikosel erkek infertilitesinin en sık nedenleri arasında yer alıp aynı zamandainfertilitenin en sık önlenebilir nedenidir.
Varikoselin infertilite üzerine olan olumsuzetkisinin patofizyolojisi netlik kazanmamakla birlikte sıcaklık artışı, artmış ya daazalmış kan akımı, renal ve adrenal metabolitlerin testise reflüsü, hipoksi, sigarakullanımı, hormonal fonksiyon bozukluğu, aile öyküsü, yaş, travma, obezite, flebit veayakta uzun süre kalma gibi nedenler suçlanmıştır.
Hastalara poliklinik koşullarında yapılan basit fizik muayene ile tanı konur vesıklıkla ileri incelemeye gerek duyulmaz.
Ancak hastaya veya dış etkenlere bağlı olarakbazen fizik muayene ile tanı güçleşir ve bu durumda noninvaziv kolay tanı yöntemi olanrenkli doppler ultrasonografiye başvurulur.
Varikosel varlığında testislerde fibrozis benzeri patofizyolojik değişikliklerizlenmektedir.
Difüzyon ağırlıklı görüntülemede ADC değerleri travma, iskemi, tümörve fibrozis durumunda azalır.
ZOOMit DWI, daha üstün anatomik detay, daha azartefakt ve daha iyi uzamsal çözünürlüğe sahip olan bir DWI tekniğidir.
Bu çalışmada varikoselin testiste yaptığı patofizyolojik değişikliklerin standartdifüzyon ve zoomit difüzyon ADC değerleri ile değerlendirmeyi ve difüzyon ADCdeğerleri ile RDUS kriterleri arasındaki ilişkiyi inceledik.
Toplam 102 testisi inceledik ve varikosel olan testis ile varikosel olmayan testisarasında anlamlı hacim farkı saptadık.
Ayrıca varikoseli olan testislerde dilate ven çapıartıkça; valsalva sonrası çap artışının arttığını, standart difüzyon ve zoomit difüzyonADC değerlerinin azaldığını saptadık.
Bununla birlikte varikoselli hastalarda reflüvarlığında standart difüzyon ve zoomit difüzyon ADC değerlerinin azaldığınıgözlemledik.
Varikoselli hastalarda, varikosel olan testisde ve varikosel olmayantestisde standart difüzyon ADC değerlerini arasında istatiksel olarak anlamlı farklılıkolmamakla beraber, varikoseli olan testiste ve olmayan testiste zoomit difüzyon ADCdeğerleri arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık saptadık.44Bu bulgulara göre testis ADC değerleri varikosel hastalarında fibrosizin birgöstergesi olabilir ve özellikle yüksek greydli varikosellerde fibrosiz etkisini tahminetmeye yardımcı olabilir.
Varikoselli hastalarda dilate ven çapının artması ve reflüvarlığı testis parankim ADC değerlerinde daha fazla azalmaya yani daha fazla fibrosizeneden olabileceği kanısına varılabilir.
Bu nedenle yüksek greydli varikosel hastalarındadoppler USG kriterlerine ilaveten zoomit difüzyon görüntülemenin testistekipatofizyolojik değişikliklerin varlığı hakkında yardımcı olabileceğini ve varikosellihastaların tanı, tedavi ve postoperatif yanıtın değerlendirilmesinde standart difüzyondandaha fazla etkili olabileceğini düşünmekteyiz.
Zoomit difüzyon ağırlıklı görüntülemenindaha yüksek görüntü kalitesi, artan uzamsal çözünürlük ve daha az artefakt nedeniylestandart difüzyon ağırlıklı görüntülemeye göre daha üstün ve daha az hata payıolduğunu düşüncesindeyiz.
Gelecekte zoomit difüzyon ağırlıklı görüntülemeninavantajları nedeniyle standart difüzyon görüntülemenin yerini alabileceğini ve bukonuda daha fazla çalışma yapılmasının gerektiğini düşünmekteyiz.457.
In this study, we evaluated the varicocele related pathophysiological changes inthe testicles via ADC values of standard diffusion and zoomit diffusion imaging.
Böbrek Hücreli Kanserde Görünür Difüzyon Katsayısı ile Histolojik Derecelendirme Arasındaki İlişkiT.
Böbreğinmalign tümörleri, bütün malign tümörlerin ve tümör nedeniyle ölümlerin yaklaşık %2-3’ünü oluşturur.
Ürogenital kanserler içerisinde görülme sıklığı prostat ve mesanekanserinden sonra 3. sırada yer almaktadır.
Erkek/kadın oranı yaklaşık 3/2’dir.
Fuhrman nükleer derecelendirme sistemi prognozda bağımsız bir belirleyici rolüstlenerek böbrek hücreli kanser için en yaygın kullanılan sistem haline gelmiştir.
Sağkalım açısından hastaları iyi prognozlu grup (Derece 1), kötü prognozlu grup (Derece4) ve bu iki grup arasında bir prognoza sahip grup (Derece 2 ve 3) olarak ayırmıştır.
Manyetik rezonans görüntüleme invivo moleküler difüzyon sürecini değerlendirmekiçin bugün kullanılan tek yöntemdir.
Bu çalışmanın amacı görünür difüzyon katsayısı(ADC) değerleri ile Fuhrman nükleer derecelendirme arasındaki ilişkiyideğerlendirmek ve ADC değerlerinin operasyon öncesi prognozu belirlemede katkısıolup olmayacağı araştırmaktır.
Çalışmamızda hastanemiz bünyesindeki Patoloji Anabilim Dalında böbrekhücreli kanser tanısı konmuş, preoperatif b 1000 gradient değerleri ile elde edilendifüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleri olan 30 olgu değerlendirildi.
Olguların 9 tanesi Derece 1, 11 tanesi Derece 2, 10 tanesi Derece 3 olaraksınıflandırıldı.
Nükleer derecelerine göre ortalama ADC değerleri karşılaştırıldığındaDerece 1 ile 2 arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık izlendi (p < 0,05).
Diğergruplar arasında anlamlı farklılık izlenmedi (p > 0,05).
Bu çalışmada ADC değerlerinin böbrek hücreli kanser olgularınınderecelendirilmesinde kısmen faydalı ve preoperatif prognostik değerlendirmeyekatkısı olabileceği kanaatine varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Böbrek Hücreli Kanser, Difüzyon Ağırlıklı Manyetik RezonansGörüntüleme (DA-MRG), Fuhrman Derecelendirme, Görünür Difüzyon Katsayısı(ADC)viRELATIONSHIP BETWEEN APPERENT DIFFUSION COEFFICIENT ANDHISTOLOGICAL GRADATION IN RENAL CELL CARCINOMAABSTRACTRenal cell carcinoma is the most common malign lesion, diagnosed in kidney.
In this study, the relationship between ApparentDiffusion Coefficient (ADC) values and Fuhrman nuclear grading were evaluated.
Measurements made via ADC maps.
Key words: Renal cell carcinoma, Diffusion–Weighted Magnetic Resonance Imaging(DA-MRG), Fuhrman Grading, Apperent Diffusion Coefficient (ADC)viiİÇİNDEKİLERBAŞLIK SAYFASI iONAY SAYFASI iiİTHAF iiiTEŞEKKÜR ivÖZET vABSTRACT viİÇİNDEKİLER viiTABLO LİSTESİ ixŞEKİL LİSTESİ xKISALTMALAR LİSTESİ xi1.
Metanefroz Toplama Borularının Gelişmesi 51.1.5.
Böbreğin Damar ve Lenfatikleri 91.3.1.
Böbrek Hücreli Kanserlerin Görüntüleme Yöntemleri 25viii1.6.1.
Böbrek Hücreli Kanserin Sınıflandırılması 271.7.1.
Berrak Hücreli Böbrek Hücreli Kanser 271.7.2.
Multiloküler Berrak Hücreli Böbrek Hücreli Kanser 291.7.3.
Papiller Böbrek Hücreli Kanser 291.7.4.
Kromofob Böbrek Hücreli Kanser 301.7.5.
Toplayıcı Duktus (Bellini Duktusu) Kanseri 311.7.6.
Sınıflandırılmamış Böbrek Hücreli Kanser 321.7.8.
Diğer Böbrek Hücreli Kanserler 321.8.
Manyetik Rezonans Görüntüleme Fiziği 321.8.1.
Difüzyon Agırlıklı MR Görüntülerinin Elde Edilmesi 371.8.1.2.
DAG (DWI=Diffusion weighted imaging) 401.8.1.3.
Difüzyon Ağırlıklı MRG’de Çekim Sonrası Verilerin İşlenmesi(Post Processing) 402.
Difüzyon Ağırlıklı Manyetik Rezonans Görüntüleme 432.3.
BHK ve normal parankim arasındaki ADC değerlerinin kıyaslanması 55xiKISALTMALAR LİSTESİADC : Apperent Diffusion CoefficientADH : Anti-diüretik HormonBHBHK : Berrak Hücreli Böbrek Hücreli KanserBHK : Böbrek Hücreli KanserBT : Bilgisayarlı TomografiD1 – 2 – 3 : Derece 1 – 2 – 3DAG : Difüzyon Ağırlıklı GörüntülemeEP : EkoplanarFID : Free Induction DecayFND : Fuhrmann Nükleer DerecelendirmeGRE : Gradyent EkoKrBHK : Kromofob Böbrek Hücreli KanserMRG : Manyetik Rezonans GörüntülemePBHK : Papiller Böbrek Hücreli KanserRF : RadyofrekansROI : Region of InterestSE : Spin EkoSPSS : Statistical Package for the Social SciencesTE : Time EkoUSG : Ultrasonografik GörüntülemeVHL : Von Hippel – Lindau11.
GİRİŞBöbrek hücreli kanser (BHK) erişkin böbrek malignitelerinin %2-3’lük kısmınıoluşturmaktadır (1).
Yıllar içerisinde BHK insidansı giderek artış göstermektedir.
Budurum ultrasonografi (USG) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntülemeyöntemlerinin giderek artan kullanımına bağlı olarak rastlantısal tanı konan BHKolgularının sayısının artışına bağlanmaktadır (2).
Günümüzde BHK olgularının%50’den fazlası rastlantısal olarak saptanmaktadır (3).
Bunun yanında yıllar içerisindetanı konan ileri evre BHK oranı azalmaktadır (2).
Bu nedenle çevresel faktörler gibinedenler ile BHK gerçek insidansının da yıllar içinde arttığı söylenebilir.
BHKinsidansında 3:2 oranında erkek cinsiyet baskınlığı vardır.
Ortalama olarak %20–30olgu tanı anında metastatiktir (4).
Hastaların %40’ı BHK’ye bağlı olarak hayatınıkaybetmektedir (5).
Böbrek hücreli kanserde prognozu etkileyen faktörler anatomik, histolojik,klinik ve moleküler olarak sınıflandırılabilir (4).
Histolojik faktörler, Fuhrmanderecesi, histolojik alt tip, sarkomatoid özelliklerin bulunması, mikrovasküler yayılım,tümör nekrozu ve toplayıcı sisteme yayılımdan oluşur.
Fuhrman nükleer derecesi(FND) BHK’de en çok kullanılan histolojik derecelendirme sistemidir (6).
FND sistemi, gözlemcinin kendi değerlendirmesinde vegözlemciler arasındaki değerlendirmede uyumsuzluklar göstermesine rağmen,bağımsız bir prognostik faktör olarak yine de değer taşır (8).
Difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleme (MRG) suyun Brownianhareketine dayanan, kontrast madde gerektirmeyen ve kısa çekim süresi olan birgörüntüleme yöntemidir.
MRG’nin böbrek lezyonlarının değerlendirilmesinde artanbir kullanımı söz konusudur.
Yapılan bazı çalışmalarda böbrek lezyonlarının iyi vekötü huylu olarak ayrılmasında ve BHK’nin alt tiplerinin belirlenmesinde görünürdifüzyon katsayısının (ADC) yararlılığı incelenmiş ve ADC değerlerinin iyi ve kötühuylu böbrek tümörlerini ayırmada ve alt tip tayininde yararlı olduğu raporlanmıştır(9).
Biz de çalışmamızda, prognozda bağımsız bir gösterge olan Fuhrman nükleerderece ile BHK ADC değerlerini karşılaştırıp, ADC değerleriyle derecelendirmearasındaki ilişkiyi ve bunun prognostik önemini araştırdık.21.1.
Üriner Sistem EmbriyolojisiÜrogenital sistem, fonksiyonel olarak üriner sistem ve genital sistem olarak ikibölümde incelenebilir.
Embriyolojik gelişimde, bu sistemler birbirleriyle çok yakındanilişkilidirler.
Ürogenital sistem, embriyonun dorsal vücut duvarı boyunca yerleşen,intermediyer mezodermden gelişir.
Embriyonun horizontal planda katlanmasısırasında bu mezoderm ventrale doğru çekilir ve somitlerle olan bağlantısını kaybeder.
Bu doku daha sonra üriner ve genital sistemlerioluşturacaktır.
Üriner sistem, genital sistemden daha önce gelişmeye başlar.
Ürogenital kabartının oluşumu (10).
Üriner sistemin gelişimi iki bölümde incelenebilir: nefrik sistem vevezikoüreteral sistem.
A, İntermediate mezodermdeki pronefrik,mezonefrik ve metanefrik sistemlerin ilişkisini gösteren çizim.
B, 5 haftalık embriyodapronefrik ve mezonefrik sistemlerin boşaltım tübüllerinin şematik çizimi (11).1.1.1.
Pronefroz GelişmesiPronefroz geçicidir ve işlev görmez.
İnsan embriyosunda, 4. hafta başlarında, pronefroz, nefrojenik kordonunsegmentli yöresinde 7–10 adet içi dolu, nefrotom denilen hücre grupları biçimindedikkati çeker.
Sonra nefrotomlar lümen kazanarak pronefroz tübüllerini oluştururlar.
Bu tübüller medial olarak intraembriyonik söloma açılırken, lateral sonları, birbiriardınca birleşerek kaudal yönde uzanırlar ve embriyonun her iki yanında uzunluğunabirer kanal olan pronefroz kanalını oluştururlar.
Bunlar oluşurken, dorsal aortun küçük dalları, medialde pronefroz tübülleri ve sölomduvarında girintiler oluşturarak internal ve eksternal böbrek cisimciklerini yaparlar.
İlk oluşan kranial pronefroz tübülleri sonuncular oluşmadan gerilerler.