text
stringlengths
7
2.59k
Fibroadenomda boyut ve hücre sayıları ile ayrılır.
Ġçerisinde büyükkavernöz yapılar şeklinde kistik alanlar, dejenerasyon ve kanama odakları izlenebilir.8%5 oranında malign transformasyon gösterebilir.
Fibroadenoma benzer bir tümörünboyutu 6-8 cm‟yi aşarsa sistosarkoma filloides akla gelmelidir.
[33,40,44]Lipom: Yavaş büyüyen, iyi sınırlı kitlelerdir.
Klinik olarak ele gelen hareketliyumuşak lezyonlardır.
[33,40,42]Hamartom(Fibroadenolipom): Lipomun nadir bir varyantıdır.
Yağlı dokuiçerisinde fibröz ve adenomatöz doku proliferasyonu bulunur.
[33,42]Adenozis: Histolojik olarak lobuler epitelyal hiperplazidir.
Mikroglanduler, noduler,sklerozan ve blunt dukt adenozis alt tipleri vardır.
En sık blunt dukt adenozis görülür.
Lobul ile devam etmeyen kör sonlanan küçük duktusların proliferasyonudur.
Mikroglanduler adenozis ise fibröz ve adipöz doku içinde küçük glandların lobulerformasyon göstermeden rastgele yerleşim gösteren proliferasyonudur.
Benign birlezyon olmakla birlikte diğer adenozis tiplerine göre malignite riski daha fazladır.
Sklerozan adezis, fibrozis ile çevrili noduler hiperplazi ve stromalproliferasyondur.
Duktal ve lobuler kanserlerin ikisi de bazal membranı infiltre edipetmemesine göre ikiye ayrılır.
Tümmeme kanserlerinin %0,8-5‟ini oluşturur.
Bu lezyonlar duktusun içerisinde, bazalmembranı infiltre etmeden duktus boyunca yayılırlar.
Histolojik olarak komedo,kribriform ve papiller olmak üzere 3‟e ayrılırlar.
Komedokarsinom en maligni olupmikrokalsifikasyon daha sık görülür.
[40,41,44,45]Lobuler Karsinoma Ġn Situ(LCIS): Terminal duktus ve asinüs epitelinde gelişenproliferasyonla beraber kohezyon kaybı ve az sayıda mitoz izlenen oval veyayuvarlak hücrelerdir.
Tüm meme kanserlerinin %1-6‟sını oluşturur.
Multifokal ve9bilateral olma eğilimi vardır.
LCIS izlenen bir hastada invaziv duktal ve invazivlobuler karsinom gelişme riski normal bireylere oranla 9 kat fazladır.
[40-41,44]Ġnfiltratif(Ġnvaziv) Meme KanserleriĠnfiltratif(invaziv) Duktal Karsinom: Meme kanserlerinin en sık görülen tipidir.
Tüm meme kanserlerinin %65-75‟i invaziv duktal karsinomdur.
Epitelyal ve stromalkomponentlerden oluşan duktal karsinom bazal memranı infiltre etmiştir.
Prognozuen kötü olan meme kanseridir.
Multisentrik ya da bilateral olabilir.
Bilateral ve multisentrik olma sıklığı invaziv duktal karsinomaya göredaha fazladır.
%20 oranında bilateral izlenir.
[33,40,42,44]Ġnvaziv Medüller Karsinom: Tüm meme kanserlerinin %5-7‟sinden sorumludur.
Daha genç yaşlarda karşımıza çıkar.
Düşük gradeli ve iyi prognozlu tümörlerdir.
[33,40,42,44]Ġnvaziv Müsinöz Karsinom: Sıklıkla ileri yaş kadınlarda görülür.
Tüm memekanserlerinin %1-7‟sini oluşturur.
Tümör yavaş büyür ve gelişir.
Lenf nodu metastazı hemen hiç görülmez.
[41,44]Ġnvaziv Tubuler Karsinom: Tüm meme kanserlerinin %2‟sini oluşturur.
Uzun spikulasyonlar vemikrokalsifikasyon içeren ortalama 1 cm ölçülen küçük tümörlerdir.
[33,41,42]Adenoid Kistik Karsinom: Genellikle tükrük bezlerinde görülen nadir biradenokarsinom varyantıdır.
Meme kanserlerinin %1‟inden daha azından sorumludur.Ġyi prognozlu olup aksiller lenf nodu tutulumu ve uzak metastaz çok nadirdir.
[33,41,42]Ġnflamatuar Karsinom: Prognozu ileri derecede kötü bir meme malignite alt tipidir.
Klinikte meme derisinde diffüz ödem, eritem ve ısı artışı ile karakterizedir.
[46]Meme Başı Karsinoması(Memenin Paget Hastalığı): Meme başı ya da areolerepidermis hücrelerinden kaynaklanan özel bir malignite alt grubudur.
Klinik olarak10meme derisinde eritem ve ülserasyonlarda seyreder.
Tüm meme kanserlerinin %1-5‟ioranında izlenir.
Memenin malignlezyonlarının %0,1-0,5 ini oluşturur.
Fibroadenomlarabenzerler ancak düzensiz konturlu, çok hızlı büyüyen kitlelerdir.
[33,42]Metastatik Meme Lezyonları: Tüm meme kanserlerinin %1-2‟sinden metastazlarsorumludur.
[33]2.3 MEME KANSERĠ PROGNOSTĠK FAKTÖRLERĠMeme kanserinde tanıdan sonraki doğal seyir hastalar arasında farklılıklargöstermektedir.
Aynı tümör çapına sahip olan ve takip edilen hastalardan bazılarındatümör nüksü çok kısa sürede ortaya çıkmakta iken diğerleri sağlıklı olarak yaşamayadevam etmektedir.
Bundan dolayı meme kanseri olan hastalardaki bu klinik vebiyolojik davranış farklılıklarını ve hastalığın hızla gelişebileceği yüksek riskgrubunu belirlemek için prognostk faktörler kullanılır.
[19-22]· Tümör çapı· Aksiller lenf gangliyonu tutulumu· Histolojik tümör tipi, histolojik grade· Hormon reseptörleri ( Östrojen ve Progesteron reseptörleri )· Tümör proliferasyon hızı ( mitoz sayısı, Timidin işaretleme indeksi, S-fazreaksiyonu, immün histokimyasal işeretleyiciler )· Moleküler prognostik faktörler ( enzimler, cerb- B2, onkosüpresör genler )Hormon Reseptörleri: Östrojen ve progestron reseptörlerinin hücre içinde nükleusve sitozolde lokalize olduğu gösterilmiştir.
Ultrastrüktürel olarak ise, hormon11reseptörlerinin nükleus içinde kromatin serpintileri arasında ya da nükleusmembranının yakınında yer aldığı belirlenmiştir.
[47]Meme kanserlerinde, östrojen ve progesteron hormonları mutajenik vepromotor etki yapmaktadır.
Östrojen hormonunun mutajenik etkisi reseptörlertarafından düzenlenmektedir.
Kültür çalışmalarında da fonksyonel östrojen reseptörütaşıyan meme kanser hücresinde mutajenik etkisi kanıtlanmıştır.
[48]Başta meme ve endometrium karsinomu olmak üzere, bir grup neoplastikhastalıkta östrojen ve progesteron reseptörlerinin prognostik önemi belirlenmiştir.
ERve PR pozitif tümörler hormonal sağaltıma yanıt verir ve daha iyi prognozgösterirler.
[49]Tümör profilerasyon hızı: Meme kanserinde benzer patolojik özelliklere sahiphastalarda farklı klinik davranışların anlaşılabilmesi için değişik biyolojikişaretleyicilerin prognostik önemi araştırılmıştır.
Tümör profilerasyon hızı, nüks yada metastaz riski yüksek olan ve adjuvan tedavi alması gereken (nod negatif) memekanserli hastaların belirlenmesinde ve erken ya da ileri evre meme kanserli hastalarınprognozunun tahmin edilmesinde yardımcı olabilir.
Tümör proliferasyon hızının prognostik değerlerini içeren bazı alt başlıklarıbulunur.
Bunlar mitotik indeks, immünhistokimyasal proliferasyon işaretleyicileri(Cyclin A, Ki-67),S-faz reaksiyonu, Thymidine labelıng indeks, Bromodeoxyuridine(BrDu) labeling indeks gibi prognostik faktörlerdir.
Bu faktörlerin çoğu hakkındagünümüzde halen kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir.
[50]Moleküler prognostik faktörler: Onkogenler protoonkogenlerden derivedirler.
Protoonkogenlerin retroviral transfeksiyonla ya da in situ davranışlarını değiştiren veböylece onları hücresel onkogenlere çeviren etkilerle onkojenik hale geldiği kabuledilmiştir.
Kanserin kontrolsüz bir biçimde daha önce var olan normal dokununçoğalması ve çevreye yayılması olduğu temelinden hareketle, çoğalmayı vediferansiasyonu kontrol eden protoonkogenlerin anormal ekspresyonunun kanser12hücrelerinde bulunduğu ve karsinogenezisde rol oynadığı kaçınılmazdır.
Sellülertransformasyon,tümör büyümesi veya yayılımında yer alan onkogenlerin aşırı yapımımeme tümörlerinin önemli bir bölümünde gösterilmiştir.
Bunlar içerisinde en yaygınolarak çalışılanı c-erbB-2 olarak da bilinen neu onkogenidir(Neu onkogeni=Her-2=c-erbB-2).
C-erbB-2 onkoproteini: Yapısal olarak Epidermal Büyüme Faktörü (EGF)reseptörüne benzerlik gösteren protein ürünü, tirozin kinaz aktivitesi gösterir.
Yapılmış olan çalışmalar neu onkogeninin hücre proliferasyon vediferansiasyonunun önemli bir medyatörü olduğunu göstermiştir.
C-erb B2 pozitifliği, yüksek histolojik grade, ER ve PRnegatif, lenf nodu pozitif ve yüksek proliferasyon oranı gösteren meme kanserlerindekarşımıza çıkmaktadır.
[51,52]2.4 GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERĠ2.4.1 MAMOGRAFĠMemenin temel görüntüleme yöntemi mamografidir.
Mamografi memekanserinde standart referans yöntemdir.
[53] Asemptomatik kadınlarda tarama amaçlıve tanı amacıyla kullanılabilir.
Mamografi, lezyonları şekil ve kenar özellikleriyle tanımlar.
Malignlezyonlar düzensiz, silik konturlu, spiküle kenarlı iken benign lezyonlar iyi sınırlı,lobule konturlu, oval veya yuvarlak şekillidirler.
Dens memelerde malign ve benignlezyonların normal meme dokusundan ayrımı güçtür.
[5,7]Mamografi tekniği klasik röntgen uygulamasından biraz farklıdır.
Ġstenilen yumuşakdoku kontrastını sağlayabilmesi için anodu molibdenden yapılmıştır.
Molibdenanoddan çıkan radyasyonun hemen tamamı karakterize radyasyondur.
Analog13mamografik incelemelerde iki yüzlü emülsiyonlu veya tek yüzlü emülsiyonlu filmlerkullanılır.
X ışını dozunu azaltmak amacıyla kaset ve içerisindeki ranfonsatör veyaekran adı verilen fosfor tabakası yer almaktadır.
[54]Digital Mamografi(DM) erken dönemde tanı oranını arttırmak ve bunu en azX ışını dozu ile gerçekleştirmek amacıyla geliştirilmiştir.
DM ünitesinde analogcihazda memenin yerleştirildiği ve kompresse edildiği bölümün karşısında yer alankaset ve kaset taşıyıcısı yerine imaj reseptörü olarak görev yapan fotoreseptörtabakası yer alır.
[55]Picture Archieve and Communicating Systems(PACS) ve teleradyolojiyeimkan sağlaması, dijital sinyalerin monitör ve yazıcılara aktarılabilmesi, gerektiğinderöntgen filmlerine basılabilmesi, hastaya uygulanan dozu azaltması post-prosessingişlemlerinin gerçekleştirilebilmesi DM‟nin avantajlarıdır.
[56]Mamografi dens memelerde, implantlı olgularda, skar dokusunda yetersizkalmaktadır.
(57) Tümör, kötü radyografik teknik ve uygulayıcı hatası nedeniyle gizlikalabilir.
Mamografi yüksek duyarlılığına rağmen düşük özgüllük göstermekte velezyon tanımlamasında biyopsi gerekmektedir.
Mamografi ile tespit edilenlezyonların %75‟inden fazlası biyopsiye gitmektedir.
[57,58]Tomosentez: Gelişen teknolojik imkanlarla mamografi cihazıyla üç boyutlugörüntülemeye olanak sağlayan, yapısal gürültüyü ve süperpozisyonu elimine eden,lezyonların görünürlüğünü arttıran ve kullanılma sıklığı giderek artan bir yöntemdir.
Tomosentez sayesinde lezyon görülebilirliğinde artış, kenar analizinde kolaylık,tarama çalışmalarında geri çağrılma oranında azalma, lezyonu lokalize etmede vegirişimde kolaylık sağlanmıştır.
[59]142.4.2 ULTRASONOGRAFĠMamografiyi tamamlayıcı bir yöntemdir.
35 yaş altı kadınlarda ise primerinceleme yöntemidir.
Ultrason ve mamografinin beraber değerlendirdiği hastalardasaptanan malign lezyon sayısında ciddi bir artış vardır.
[60,61]Lezyonların solid-kistik ayrımında ve solid lezyonların karakterizasyonundamükemmel bir yöntemdir.
Ayrıca biyopsi işlemi için iyi bir kılavuzdur.
[62-65]Sonografide kistler yuvarlak ya da oval, düzgün sınırlı, anekoik iç yapı veposterior akustik güçlenme gösteren lezyonlar olarak izlenir.
[66]Lezyonda spikülasyon, anguler kenar varlığı, belirgin hipoekojenite, posteriorakustik gölgelenme, kalsifikasyon, duktal uzanım, vertikal oryantasyon vemikrolbulasyon malignite lehine değerlendirilir.
[67]Ucuz olması, kolay ulaşılabilirlik, iyonize radyasyon içermemesisonografinin avantajlarıdır.