text
stringlengths 296
93k
| summary
stringlengths 48
2.09k
|
---|---|
Sabah saatlerinde sağanak halde yağan yağmur özellikle İstanbul'un batısında etkili oldu. Büyükçekmece'de E-5 Karayolu'nda trafiğin akmasına neden olan yağmur, Kumburgaz'da su taşkınlarına yol açtı. Kumburgaz beldesine sağlık hizmeti veren Sağlık Ocağı, lağım suları ile birleşerek rögarlardan taşan ve sele dönüşen suyla doldu. SAĞLIK ALETLERİ KULLANILAMAZ HALDE Her yağmur yağdığında sağlık ocağının su altında kaldığını belirten Sabire Polat, "Bu şartlarda sağlık hizmeti veriyoruz. Burada çocuklara ve yetişkinlere aşı yapıyoruz. Bir rahatsızlığı olan vatandaşlar buraya geliyor. Şimdi her şeyin yenilenmesi gerekiyor. Aşılar ve sağlık aletleri kullanılmaz hale geldi." dedi. Karnı ağrıyan çocuğunu sağlık ocağına getiren bir anne, sel suları altında kalan sağlık ocağını görünce geri dönmek zorunda kaldı. Sağlık ocağı çalışanları, her yağmurdan sonra sağlık ocağını temizleyip yeniden faaliyete sokuyorduk. Ancak bu sefer içerdeki her şey zara görmüş." dedi. Su baskınından sonra olay yerine gelen itfaiye ekipleri sağlık ocağına dolan suları tahliye çalışması başlattı. | İstanbul'da etkili olan kar yağışının ardından gelen yağmur, su baskınlarına neden oldu. |
Bangladeş'te darbe yapan ve ülkenin lideri Şeyh Hasina'nın babasının ölümüne de sebep olan beş asker idam edildi. Bangladeş'te 1975 darbesiyle ilgili olarak 5 eski asker idam edildi. 1975 yılında yarbay olan askerler, darbe sırasında ülkenin bağımsızlık lideri Şeyh Mucibir Rahman'ı, eşini, 3 çocuğunu ve yakınlarını öldürmekten suçlu bulunmuşlardı. Rahman'ın iki kızı yurt dışında olduğu için hayatta kalabilmişti. O kızlardan biri Şeyh Hasina şu anda Bangladeş'in başbakanı. Hasina 1996'da ilk defa Başbakan olduktan sonra darbe liderleri ile babasının katillerinin anayasadaki dokunulmazlıklarını kaldırılmış ve yargı süreci başlamıştı. Hasina'nın, iktidarı kaybettiği yıllarda süreç yavaşlasa da geçen yıl iktidara yeniden gelmesiyle yeniden hız kazanmıştı. Son olarak Çarşamba günü Bangladeş Yüksek Mahkemesi ölüm cezalarına itirazı reddetmişti. İnfazların ardından Başbakan Hasina halka soğukkanlı olmaları yönünde çağrı yaptı. | Darbeye karışan ve ülkenin liderinin babasının ölümüne sebep olan beş asker idam edildi. |
"Haplocheirus sollers" isimli dinozorun uzun ve dar bir iskeleti, çok sayıda küçük dişi, güçlü pazuları ve önayakları olduğu, bu sayede ilkel kertenkeleleri, küçük memelileri ve sürüngenleri avlayabildiği belirtildi. Keşfi yapan bilimadamları, Science (bilim) dergisinde yayımlanan makalelerinde, öldüğünde genç yaşta olduğuna inanılan fosilin, 190-230 santim uzunluğunda olduğu kaydettiler. Dinozorun Sincan eyaletinin Juggar bölgesinde kiltaşları içinde bulunduğu bildirildi. Çin Bilimler Akademisi Omurgalı Taşılbilimi ve Taşılantropolojisi Ensititüsü'nden Profesör Hu Hing, "Haplocheirus Sollers"in kendine özgü bir yapısı olmasına rağmen, "kuşlara benzer birçok yönünün bulunduğunu, tıpkı kuşların kanatlarını katlaması gibi elleri yanda hareket ettiğini" söyledi. ETOBUR DİNOZORA BENZİYOR "Bu yaratıkların kuşlarla birçok benzerliği bulunmasına rağmen, daha çok tipik bir etobur dinozora benzediğini" kaydeden Hu, "Bu grubun en belirgin özelliği önayaklarıdır, bunlar yırtıcı grubundandırlar. Ellerinde diğer hayvanları yakalamaya yarayan 3 tırnak vardır. Çok acayip önayakları vardır, önayakları çok kısa ama çok sağlam ve çok güçlüdür" dedi. Hu, bunlar kuşların evrimlerinde en erken evreyi temsil ederler, ama kuş değillerdir. Bunların kuşların en erken ataları olduğunu ve çok yavaş bir şekilde, bu soy ağacının kuşa dönüştüğünü söyleyebilirsiniz" ifadesini kullandı. | Çinli arkeologlar 160 yıl önce yaşayan dinozor fosiileri bulundu. Fosillerin kuşlara çok benzediği belirtildi. |
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e verdi-veriştirdi. Özkök'e 'sen ne halt ediyordun paşa' diye seslenen Altaylı'nın bu sözleri ancak kavgada söylenir cinsten: İşte o yazıdan ilgili bölüm: - "Zırt pırt ortaya darbe planları çıkıyor. Herkesin hedefi Genelkurmay oluyor. Hepimiz el birliğiyle mevcut Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dan hesap soruyoruz. Ne var ki, ortaya çıkan planların hepsi 2003,2004 yıllarına ait. Yani mevcut Genelkurmay Başkam'nın daha yeni orgeneralliğe terfi ettiği günlere. Balyoz'da da, Sarıkız'da da, Ayışığı'nda da, Eldiven'de de hep aynı kişi Genelkurmay Başkanı. Orgeneral Sayın Hilmi Özkök. Bir tek ferdi vahit de çıkıp Özkök'ten hesap sormuyor. "Yahu kardeşim, sen ne biçim Genelkurmay Başkanı'ymışsın. Altındaki herkes darbe planlamış. 1. Ordu'da katliam planları yapılmış. Bu planların hepsi sana da ulaşmış. Niye o günlerde gereğini yapmadın" diye soran yok. Varsa yoksa, "Hilmi Paşa çok demokrat adamdı" lafları. Başlarım demokratlığına. NİYE KİMSE ÖZKÖK'TEN HESAP SORMUYOR? Bugün kızdığınız, öfkelendiğiniz, "Yuh bu kadarı da olur mu" dediğiniz, TSK'yı suçladığınız ne kadar plan varsa ve eğer siz yayınlayıp durduğunuz tüm bu planlara inanıyorsanız, bunların hepsi Başbuğ zamanında değil, Özkök zamanında yapılmış. Gerçekten merak ediyorum, niye hiç kimse Özkök'ün adını anmıyor? PAŞA PAŞA SEN NE HALT EDİYORDUN "Paşa paşa, sen o zaman ne halt ediyordun da bütün bunlar olup bitiyordu" demiyor? 7 sene öncesinin hesabını bugünün komutanına sormayı biliyorsunuz da 7 sene öncesinin hesabını o günün komutanına sormayı neden düşünmüyorsunuz? Kimdir bu Hilmi Özkök? Neredendir torpili de kimse ona bir şey soramaz. Ve savcılar dahi ayağına gider. Döneminde darbe planları yapılan bir demokrattır anladık da, aslen necidir? | Dönemin Genelkurmay Başkanı'na 'sen necisin' diye soran Fatih Altaylı'dan sert sözler: Paşa Paşa ne halt ediyordun! |
Antalya'dan Tokat iline cenaze götüren Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na ait cenaze nakil aracı, yoldaki buzlanma nedeniyle Nevşehir-Aksaray karayolunda takla attı. Kazayı sürücü yara almadan atlatırken araç içerisindeki cenaze güçlükle çıkarıldı. Ali Çatar (45) yönetimindeki, Antalya'nın Alanya ilçesi Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na ait cenaze nakil aracı, Nevşehir-Aksaray karayolunun Acıgöl ilçesi girişinde yolda buzlanma nedeniyle takla attı. Ali Çatar, kazadan şans eseri yara almadan kurtulurken yol bir süre trafiğe kapalı kaldı. Polisler ve diğer araç sürücülerinin yardımıyla araç içerisindeki cenaze güçlükle çıkarıldı. Cenaze daha sonra Nevşehir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. | Cenaze nakliye aracı takla attı. Sürücülere bir şey olmadı ama araca sıkışan bu kez cenazeydi... |
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akman, vücudun doğal savunma sisteminin, hastalıklardan en iyi koruyan sistem olduğunu belirtti. Bu yüzden doğal savunma sistemine önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Akman, "Soğuk havalarda, sağlıklı beslenilmeli, ideal ağırlığımızı korumalı, haftada en az 3 kez 30-45 dakikalık yürüyüşler yapmalı ve gün içinde aktif olmaya çalışmalıyız" dedi. ET, TAVUK VE BALIK TÜKETİMİ ARTIRILMALI Akman, vücudun yapı taşı olması bakımından protein kaynakları ve günlük alınan protein miktarının da önemli olduğunu ifade ederek, "Bu nedenle başka bir sağlık sorunundan dolayı yasaklama veya sınırlama yoksa, yumurta, kırmızı et, tavuk, balık, peynir, süt, yoğurt tüketimimizi artırmalıyız. Yoğun katkı maddesi içeren hazır besinleri çok sık tüketmemeliyiz. Bol sıvı, şekersiz bitki çayı ve en önemlisi de su tüketimimizi artırmalıyız. Günde yaklaşık 3 litre su tüketmeliyiz" diye konuştu. SARIMSAK VE SOĞANI İHMAL ETMEYİN Sarımsağın, antimikrobiyal özelliğinden dolayı bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve kanın akışkanlığını sağlayarak kolesterolü düşürdüğünü dile getiren Akman, yemeklere eklenen sarımsak miktarının artırılmasının bağışıklık sistemini güçlendireceğini, soğanın da içerdiği allisin ve sülfür ile bağışıklık sistemini desteklediğini kaydetti. MEYVE VE SEBZEYE AĞIRLIK VERİN Akman, soğuk havalarda sıvı tüketimi kadar meyve ve sebze tüketimine de ağırlık verilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: "Elma, içeriğindeki E ve C gibi antioksidan vitaminlerle bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Armut, içerdiği çözünmeyen lif ise bağırsakların düzgün çalışmasını sağlar. Ayrıca C vitamini ve bakır içeriği yüksektir. Tıpkı elma gibi armut da antioksidan etkisiyle vücudu serbest radikallere karşı korur. Portakal ve mandalina gibi turunçgiller, içerdikleri zengin C vitaminiyle vücudun savunma mekanizmasını kuvvetlendirir. C vitamininin yanı sıra, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi mineralleri de içerir." GÜNE TAZE MEYVE SUYU İLE BAŞLAYIN Güne bir bardak taze sıkılmış meyve suyu ile başlamanın hastalıklara karşı vücut direncini arttıracağını ifade eden Akman, sabah kahvaltıda protein alınması, taze nane, maydanoz, marul gibi yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğini söyledi. | Doğru ve sağlıklı beslenme, soğuk havalarda vücut direncini artırmada önemli rol oynuyor |
Türkiye'den de bol ödül alan '11'e 10 Kala' filmine bir ödül de Norveç'ten. Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu’nun verdiği ödülün jürisinde Sight&Sound dergisinden Kieron Corless, Screen International’dan Vladan Petrovic ve Film&Kino dergisinden de Geir Kamsvag bulunuyordu. Başrollerini Nejat İşler ve Mithat Esmer’in paylaştığı ‘11’e 10 Kala’nın yurtdışındaki festvilerde bir sonraki durağı gelecek hafta Rooterdam olacak. daha önce İstanbul Film Festivali’nde jüri özel ödülü, Adana Altın Koza Film Festivali’nde de en iyi film ve en iyi senaryo, Abu Dabi’deki Ortadoğu Film Festivali’nde de en iyi yönetmen ödüllerini kazanmıştı. | Yönetmenliğini Pelin Esmer'in yaptığı '11'e 10 Kala', Norveç'te düzenlenen Tromso Film Festivali'nde FIPRESCI Ödülü'nün sahibi oldu |
Bir dönemin medya patronu Dinç Bilgin'in, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) olan borçlarını ödeyerek, 'medyaya geri dönme' planı, açılan bir dava nedeniyle şimdilik suya düştü. Star gazetesinde yer alan habere göre, Sabah Grubu'nun geçtiğimiz yıl satılması sonrasında nisan ayında 1.1 milyar doların TMSF'nin hesaplarına aktarılmasının ardından, Dinç Bilgin'in borç dosyasının kapatılması konusunda çalışmalara başlandı. Ancak bu aşamada, Tasfiye Halindeki Emlak Bankası, Sabah Grubu'nun satışından alacağı payı beğenmeyerek, sıra cetveli için dava açtı. Açılan bu dava nedeniyle, yaklaşık bir yıldır TMSF ile Dinç Bilgin 'borçların ödendiğine' ilişkin protokolü bir türlü imzalayamıyor. Bu nedenle Dinç Bilgin, oğlu Önay Bilgin ile birlikte sık sık, Tasfiye Halindeki Emlak Bankası'nın yönetimini ziyaret ediyor. TMSF ile Emlak Bankası arasında adeta arabulucuk yapmaya çalışan Dinç Bilgin'in, Maliye Bakanlığı başta olmak üzere kamu kurumları ve diğer alacaklılardan gelen haciz nedeniyle zor durumda kaldığını söylediği bildirildi. Bilgin'in, TMSF ve Emlak Bankası kulislerinde, Dinç Bilgin'in hacizlerden kurtulmak için oğlunun evine taşınmak zorunda kaldığını söylediği, bu nedenle bir an önce borçların ödendiğine ilişkin protokolün imzalanmasını istediği konuşuluyor. | Dinç Bilgin'in TMSF'ye borçlarını ödeyerek 'medyaya geri dönme' planı, açılan bir dava sebebiyle suya düştü |
Fabrikanın Eskişehir'de kurulması durumunda OSB'de 3 bin dönüm bedava arsa verilecek, ücretsiz altyapı yatırımı ile elektrik ve doğal gazda yüzde 10'a varan oranda indirim imkanı sağlanacak. Eskişehir Sanayi Odası (ESO) ve Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Savaş Özaydemir, Çinli firmaların Türkiye'ye yatırım yapmayı düşünmeye başladığını belirtti. Çin'de 200-300 milyona yakın milyoner olduğunu, bu ülkedeki zenginlerin ülke dışına yatırım yapmak istediğini ifade eden Özaydemir, şöyle konuştu: ''Çin'in Anhui eyaletinin beş yerel devlet firması tarafından 1997'de kurulan otomobil firması Chery de ülke dışında yatırım planlıyor. Çin'de yaptıkları otomobilleri satmak için Avrupa'ya götürüyorlar. Avrupalılar 'Çin malı' diye beğenmiyor. Türk malı otomobiller, beyaz eşyalar Avrupa'da satılıyor. Bu düşünceden hareket eden Çinliler Türkiye'de üretim yapıp, otomobili 'Türk malı' imajıyla Avrupa'ya satmak istiyorlar. Çin'den Avrupa'ya giden mallarda gümrük var. Türkiye'den giden mallarda yok. Türkiye'de üretilen otomobil daha ucuza mal olacak. Türk malı imajını kullanacaklar. Türkiye'den Avrupa'ya mal 3-4 günde, Çin'den 40 günde gidiyor. Nakliye avantajı da var.'' ''(ESKİŞEHİR'E GELİN BİR SÜRÜ AVANTAJLAR VERELİM) DEDİK'' Özaydemir, Türkiye'ye yatırım yapan otomobil firmalarının genelde Düzce-Derince çizgisine yerleştiğini, bu bölgede bulunan limanların yatırımları çektiğini bildirdi. Çinlilerin limana yakın olduğu için Sakarya'nın Karasu ilçesine otomobil fabrikası kurmayı düşündüklerini anlatan Özaydemir, şöyle devam etti: ''Yatırımı yapacak yetkililere (Eskişehir'e gelin bir sürü avantajlar verelim) dedik. Hava yolu ulaşımı sorunu da çözdük. Huzurlu bir kentiz. İşçimiz kaliteli. İşçi en az 5-6 yıl hizmet verir. O yörelerde işçi 6-7 ay çalışır. Arazi meselesi öne çıktı. Orada seçilen arazi delta. Çürük bir zemin. Çok pahalı bir yatırım yapılması gerekir. Eskişehir'de 3 bin dönüm yeri organize sanayi statüsünde vermeyi teklif ediyoruz. Karasu ise bataklık, dağbaşı gibi bir yer. Orada fabrikayı kurmak için 60-70 yerden onay alacaklar. Eskişehir'de ise sadece vergi dairesine kayıt yaptıracaklar, gerisini biz halledeceğiz.'' ''HER İMKANI SEFERBER ETTİK'' Özaydemir, Ankara yönünde Sevinç köyü tarafında OSB'nin bittiği yerde Hazineye ait 12 bin dönüm arazi olduğunu, yatırım için Eskişehir'in seçilmesi durumunda söz konusu arazinin 3 bin dönümünü Organize Sanayi Bölgesine dahil edeceklerini bildirdi. Ücretsiz altyapıyı hizmeti sunacaklarını da ifade eden Özaydemir, şöyle devam etti: ''Elektrik, su, doğal gaz, internet bağlantısı hazır. Bunları ilave altyapı yatırım bedeli almadan ücretsiz vereceğiz. Arsayı da bedava vereceğiz. Elektriği yüzde 10, doğal gazı yüzde 5 ucuza vereceğiz. Eskişehir'de işçi hem bol, hem verimli hem de uzun süre çalışıyor. Sadece otomobil üretimi yapacak fabrika 30 bin kapasite ile başlayıp 5 yıl sonra 100 bine çıkacak. Yaklaşık 1000 kişi istihdam edilecek. Fabrikanın kurulacağı araziyi de demir yoluna bağlayacağız. Yatarım yaklaşık 500 milyon dolar civarında olacak.'' Özaydemir, ''bu yatırımın kente gelmesi için her imkanı seferber ettiklerini'' ifade ederek, şunları söyledi: ''Vali, milletvekili, belediye başkanları, rektörler, oda temsilcileriyle yatırımın ortağı olacak Mermerler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mermer ve Chery'nin Türkiye Distribütörü Mermerler Otomotiv Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Mermer'i ziyaret ettik. Hazırlıklı gittik, sıcak karşılandık, ümitli ayrıldık. Yatırıma karar verip vermediklerini sorduk. Henüz karar vermediklerini söylediler. En kısa sürede Eskişehir'i ve araziyi görmeye gelecekler.'' | Çin'in otomotiv firması Chery'nin kuracağı otomobil fabrikasında Eskişehir'i tercih etmesi için birçok cazip seçenek sunuldu. |
Poyrazköy iddianamesi sivil mahkeme tarafından kabul edildi. İddianamenin ayrıntıları medyaya yansımaya başladı. Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İşçi Partisi (İP) Lideri Doğu Perinçek’in “Poyrazköy Cuntası” tarafından “fabrikatör” ismiyle kodlandığı ortaya çıktı. Ayrıca Poyrazköy iddianamesine konulan belgelere göre sanık askerler Silivri Cezaevi'nde bulunan Doğu Perinçek'le irtibat halinde. İrtibatı sağlayan kişi ise bir süre önce ikinci kez tutuklanma kararı çıkartılınca intihar eden Kurmay Yarbay Ali Tatar. Aynı belge Devrimci Karargâh iddianamesinde bir suç delili FABRİKATÖR İLE GÖRÜŞÜLDÜ Poyrazköy İddianamesi’nde, Levent Bektaş’tan ele geçen DVD’deki “Fabrikatör” olarak anılan Perinçek’le ilgili notta, “Fabrikatörle görüşüldü Aydınlık gelecek hareketi daha aktif hale gelmeli. Şafak Yürekli kontrolü elde tutmalı, bahriyede tanıtım ve dağıtım daha fazla olmalı” denildi. ASKERİ MAHKEME DELİLLERİ İSTEDİ Poyrazköy İddianamesi’nin sivil mahkeme tarafından kabul edilmesi tartışma yarattı. Bazı hukukçular, davanın uyuşmazlık mahkemesine gidebileceğini söyledi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki gün kabul edilen 297 sayfalık Poyrazköy iddianamesi ve iddianamenin delillerini oluşturan 24 ek klasör Askeri Başsavcılık tarafından istendi. Dün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne faks geçerek dava dosyasını talep eden Askeri Başsavcılık, dava açılan 17 asker hakkında soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında iddianame ve ekleri incelemek istediklerini bildirdi. Mahkemenin, bu talep üzerine iddianamenin bir örneğini Askeri Başsavcılığa gönderdiği, ek klasörleri de önümüzdeki günlerde yollayacağı ifade edildi. Askeri Savcılığın, dosyayı Anayasa Mahkemesi’nin askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi iptal eden son kararının ışığında inceleyeceği iddia ediliyor. M.G.'DEN ÇOK MEMNUNLAR Bir başka notta da şu ifadeler dikkat çekti: “M.G’nin çok iyi irtibatları var iyi istihbarat topluyor Veli başkan, Levent başkan ve Fabrikatör çok memnun kendisi Ermeni dostlarımızdan.” BAYDEMİR İKİ KEZ UYARILMIŞ İddianamede adı suikast listesinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, güvenlik konusunda 2007’de iki kez uyarıldığı ortaya çıktı. 13 Şubat ve 10 Ekim 2007 tarihlerinde yapılan iki tebligatta, örgüt ismi belirtilmeden, Baydemir’den güvenlik önlemlerini artırması, programlarını gizli tutması ve kullandığı güzergahları sık sık değiştirilmesi istenilmiş. Baydemir’e 23 Ocak 2008’de ve 21 Mayıs 2009’da da yine güvenlik uyarısı yapılmış, ancak silahlı saldırı yapacak bir örgüt adı verilmemişti. Son olarak 19 Ocak 2010’da yapılan tebligatta ise, diğerlerinden farklı olarak Baydemir’e PKK’nın adı verilmişti. BU KEZ HİÇ GİZLİ TANIK YOK Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan 3 iddianamede birçok kişi “gizli tanık” olarak dinlendi. Bu “gizli tanık” ifadeleri iddianameleri temel dayanağı oldu. Ancak Poyrazköy’deki mühimmatla ilgili iddianamede hiç gizli tanık olmaması dikkat çekti. İddianamede tanık olarak Cevdet Yılmaz, Güniz Takmaz, Abdurrahman Yılmaz isimleri yer aldı. İHBARI EN BOL İDDİANAME Poyrazköy iddianamesinde tam sekiz ihbara yer verildi. 1- Poyrazköy’deki mühimmata ilişkin ilk ihbar, 15 Aralık 2008 tarihinde Ahmet Demir isimli kişi tarafından savcılığa gönderilen bir mektuptu. Mektupta Koç Müzesi’nin bahçesindeki eski bir denizaltında bulunan patlayıcı maddelere ilişkindi. 2- İstanbul emniyetine 23 Mayıs 2009’da gelen bir e-mail’de Kafes Eylem Planı ihbar ediliyordu. 3- 2 Şubat 2009’da Beykoz Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarla kazılar başladı ve çok sayıda mühimmat bulundu. 4- 155 mail ihbar hattına 23 Şubat 2009’da gelen ihbarda, Beykoz’da bir alana Levent Göktaş’a bağlı bir ekibin patlayıcı madde gömdüğüne dair bilgiler vardı. Yapılan kazılarda mühimmat bulundu. 5- 16 Nisan 2009’da yapılan ihbarda ise, ‘Poyrazköy’de ele geçen mühimmattan Bedrettin Dalan’ın haberi var’ deniyordu. 6- 10 Mayıs 2009 günü Beykoz sahilinde balık tutan kişinin 155 Polis İmdat hattını arayarak su altında bir poşet içinde şüpheli cisimler gördüğünü bildirdi. Yapılan incelemede çok sayıda silah ve mühimmat denizden çıkarıldı. 7- 24 Mayıs 2009 tarihinde yine Emniyete bir ihbar e-maili ulaştı. Deniz Kuvvetlerinde asker olduğunu belirten kişi, ’Ergenekon terör örgütü üyesi Deniz Kuvvetlerinde görevli bazı şahıslar’ hakkında bilgi verdi. Bu ihbarda Kafes Eylem Planı ve amirallere suikast iddiasına adı karışanların isimleri yer alıyordu. 8- 29 Haziran 2009 tarihinde yapılan bir başka ihbarda ise “cuntacı” olarak isimlendirilen Dursun Çiçek hakkında bilgiler yer aldı. PERİNÇEK BAŞKANIMIZIN EMİRLERİ [PAGE] Poyrazköy’de bulunan mühimmat ve emekli Albay Levent Bektaş’ta bulunduğu iddia edilen ‘Kafes Eylem Planı’yla ilgili hazırlanan iddianamede ilginç iddialara yer veriliyor. ‘Nisan Bülteni’ adlı dokümanda, ‘Poşu Perinçek Başkanımızın Emirleri’ başlığı altında, ‘Poyrazköy-Kafes’ soruşturmasında tutuklanan emekli Albay Bektaş’ın yerine ekiplerin yeniden kurulması ve yeni oluşumu da Albay Mücahit Erakyol’un organize etmesi, Poyrazköy’deki malzemelerinse korunaklı bölgelere dağıtılması” ifadeleri yer alıyor. Aynı flaş diskte ortaya çıktığı iddia edilen bir diğer dokümanda ise intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın Perinçek ile teğmenler arasında ‘kurye’ olduğu öne sürülüyor. Radikal'in haberine göre ilginç olansa bu belgenin bir bölümünün ‘Devrimci Karargâh’ örgütü iddianamesinde de yer alması. ‘POŞU PERİNÇEK'İN EMİRLERİ İki amirale suikast yapacakları iddiasıyla soruşturulan teğmenler Alperen Erdoğan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan ve Burak Düzalan’ın Kocaeli Değirmendere’deki adreslerinde 18 Temmuz 2009’da yapılan aramada bir flaş disk ele geçirildi. Bu flaş diskte yer aldığı iddia edilen ‘Nisan Bülteni’ başlıklı metinde, “Poşu Perinçek Başkanımızın Emirleri” başlığı altında şu ifadeler yer alıyor: - “Moraller ve motivasyon zirvede tutulsun bu konuda her türlü faaliyet organize edilsin. - İçerdekilere ve ailelerine yardımlar aksatılmasın ihtiyaca göre aidatlar arttırılsın. - Atlas güvenlik, E.A. ve diğer emekliler hainleri bulmada aktif kullanılsın. - Levent Bektaş’ın ekiplerinin yerine yeni ekipler kurulsun. - Yeni timlerin oluşturulmasını Mücahit Erakyol Albay organize etsin. - Poyrazköy’de kalan malzemeler korunaklı bölgelere dağıtılsın. - Karargâhın emri olmadan hiçbir operasyonel eylem yapılmayacak bu konuda son emir yetkisi Levent Bektaş’ındır. - Genç subayların fikri altyapılarının ve ideolojilerinin sağlam temellere oturabilmesi için eğitim ve kamp çalışmaları yapılsın, bu bağlamda doküman ve materyallerin ulaştırılma kanalları kontrol edilsin. - Yayınlar takip edilip çözümlemesi yapılmalı. - Genç teğmenler arasında taban çalışmaları için A.Y.’in ekibi harekete geçirilecek. - İnternet yoğun bir şekilde propaganda faaliyetleri için kullanılacak - Devrimci Karargâh’taki çekirdek kadronun çylerj (metinde böyle geçiyor) ile Aydınlanma ve yeni adam kazanma evleri birbirinden ayrılacak, irtibatları kesilecek. (Devrim fikrinin genç subaylar arasında geniş tabana yayılması için yeni projeler geliştirilecek) - Emirlerin iletiminde köprü elemanlar kullanılacak - Deşifre olanlar derhal görevden alınacak Karargâh dışı görevler verilecek - Aydın Ortabaşı, ÇYDD’den gelen parasal kaynakların miktarlarının Perinçek’in emirleri doğrultusunda artırılması. Diğer - - parasal kaynak konusunda yeni satış kanalları (maddeler) oluşturulacak - Aydın Ortabaşı’nın mezun ettiği kız öğrenciler, yapının sivil tabanına, hızlı bir şekilde kazandırılması için organizasyonlar yapılacak - Devrimci teğmenlerin yeteneklerini artırıcı eğitimlerden geçirilecek, emir ve görevler yeteneklerine göre verilecek Yandaş medya ve onları yönlendirenler Komutanlarımızı kuşatmışlardır. Devrimci Subaylar Komutanlarımıza dinamizm kazandıracak eylemleri hayata geçirecektir.” - Bu arada, yasadışı 15 Ağustos 2009’da hazırlanan ‘Devrimci Karargâh Davası’ iddianamesinde de ‘Nisan Bülteni’ başlıklı metne yer veriliyor. Ancak iki metin arasındaki farklılık dikkat çekiyor. Devimci Karargâh İddianamesi’nde bu metin için şu ifadeler kullanılıyor: AYNI BELGE FARKLI İSİM “Nisan Bülteni’ isimli bir sayfadan oluşan ve ‘Başkanımızdan’ başlıklı belgede ‘Doğu Periçek Başkanımızın emirleri’ altbaşlığı ile devam eden maddeler arasında şüpheli Aylin Duruoğlu’nun (Vatan gazetesi çalışanı, Devrimci Karargâh soruşturmasında tutuklanmıştı) tahliye kampanyalarına genç teğmenlerin destek vermesinin istenildiği, bu konuya ilişkin de S.D. organize edecek’ şeklinde ibarelerin bulunduğu, yine aynı belgeler içerisinde ‘başkandan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler’ başlığı altında Devrimci Karargâh terör örgütüne yönelik çalışma ve belgelerin bulunduğu...” Poyrazköy-Kafes İddianamesi’ndeki belgedeyse gazeteci Duruoğlu’nun adı geçmiyor. Teğmenlerde ele geçirildiği öne sürülen aynı flaş diskteki ‘diğer’ başlıklı bir dosyada ‘görevlendirme’ başlığı altında Albay Levent Görgeç’ten bahsedilerek, şöyle deniliyor: “Başkandan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler’ başlığı altında; ‘Devrimci Karargâh’taki çekirdek kadronun diğerleri ile olan bağlantılarının yapıya zarar vermeyecek şekilde ayrıştırılmasını Levent Görgeç sağlayacak’ şeklindeki ibare...” Üç aşamalı emir komuta Yine aynı flaş diskte bulunduğu iddia edilen ‘C’ klasöründeki ‘Eruygur’ adlı belgede, “ERUYGUR Paşa ile Eğitim Komutanlığı’nda yapılan toplantıda karargâhımızı ilgilendiren emirler” başlığı altındaysa, “Toplantıya katılanlar: Şener ERUYGUR, K S. , F. L , Levent GÖRGEÇ, L. E. , D. C ., T. E.” ifadeleri yer alıyor. ‘Emir Komuta’ başlığı altında ise “Oluşturulacak projelerin sevk ve idaresi üst kuruldan onaylandıktan sonra üç aşamalı emir komuta zinciri ile hayata geçirilecektir” deniyor. Devamında, intihar eden Albay Ali Tatar’ın ‘kurye’ olduğu öne sürülerek, şu şoblon sıralanıyor: “Proje Planlayıcısının Emirleri ><< Köprü Eleman >>> Projeyi gerçekleştirecek Karargah Doğu Perinçek (Silivri)<< kurye >> Ali Tatar <<<< Karargah Teğmenleri (Mahir) | Poyrazköy iddianamesi'ne göre sanık askerler Perinçek'le irtibat halinde. Hatta Karargah Evleri emri Perinçek'ten gelmiş... |
3.5 metrelik boyu ve 408 kiloluk ağırlığıyla insanların arasında dolaşan bir aslan-kaplan kırması, görenlere korku dolu anlar yaşatıyor. ABD'nin Güney Carolina eyaletindeki bir doğa parkında yaşayan 'Hercules' (Herkül) isimli dev kırma, Guinness Rekorlar Kitabı'nda "dünyanın en büyük kedisi" olarak yer alıyor. Doğduğundan bu yana Dr. Bhagavan Antle tarafından özenle yetiştirilen Herkül, iki ayağı üzerinde doğrularak çift katlı bir otobüsün üzerine uzanabiliyor ve günde 25 kilo et tüketebiliyor. Herkül, bir darbesiyle insanı paramparça edebilecek iri yapısına rağmen, uysal tavırlarıyla, parka gelen ziyaretçilerden büyük sempati topluyor. | 3.5 metrelik boyu ve 408 kiloluk ağırlığa sahip aslan-kaplan kırması görenleri hayrete düşürüyor |
Şişli'de polis ekipleri, saat 02.00 sıralarında durdurduğu taksideki Marya Amina Amed'in şüpheli davranışları nedeniyle çantasını aradı. Amed'in çantasında üzeri siyah bir boya kaplanmış çok sayıda Euro çıktı. Polis, parayı incelediğinde sahte olduğunu anladı. Bunun üzerine Amed gözaltına alınarak, Şişli Araştırma Büro Amirliği'ne götürüldü. Polis, daha önce bazı iş adamlarının başvurusu üzerine yapılan operasyonda Nijeryalılar'dan oluşan bir dolandırıcılık çetesinin çökertildiğini belirtti. Operasyonda aynı paraların ele geçirildiğini belirten polis, çetenin çalışma yöntemini ise şöyle anlattı: TEMİZLEYİCİ 100 BİN DOLAR "İş adamlarını dolandırmayı planlayan şebeke üyeleri, ellerinde memleketlerinden getirdikleri yüklü miktarda döviz olduğunu söylüyor. Hepsi boyalı olan sahte paraların arasına yerleştirilmiş gerçek bir parayı alan şebeke üyesi, parayı özel bir temizleyici ile temizliyor. Daha sonra iş adamıyla bir döviz bürosuna giderek parayı bozduruyor. Kurbanlarına paraların gerçek olduğuna inandıran şebeke üyeleri, paraların temizlenmesi için solüsyon gerektiğini, bu temizleyicinin yurt dışından getirildiğini ve pahalı söylüyor. İş adamından temizleyici almak için 50 ila 100 bin dolara ihtiyaçları olduğunu belirten dolandırıcılar, bu yardıma karşılık aldıkları paranın bir kaç katını vereceklerini söylüyor. Parayı alan şebeke üyeleri daha sonra ortadan kayboluyor." Polis, bu şekilde dolandırıcılık olayının son zamanlarda sık sık meydana geldiğini belirterek, iş adamlarını tuzağa düşmemeleri konusunda uyardı. | Şişli'deki polis ekibi şüpheli davranışları olan şahsı arayınca ortaya ilginç bir tablo çıktı. |
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Levent Cem Mutlu, "Karbonmonoksitten zehirlenen kişi gaza fazla maruz kalmışsa zehirlenme belirtileri kalıcı olabilmektedir. Bu da ileri ve uzun vadede değişen nöbetlerle, alzheimer gibi bilinç kaybı ve erken yaşlanmaya neden olabilir" dedi. Yrd. Doç. Dr. Mutlu yaptığı açıklamada, Türkiye'de karbonmonoksit zehirlenmelerinin genellikle kış mevsiminde yaşandığını, zehirlenmeye ortamdaki oksijenin azalması ve karbonmonoksit gazının artmasının neden olduğunu ifade etti. Karbonmonoksit zehirlenmelerine sigara içenler ve camı açık şekilde araç kullananların da maruz kaldığını fakat kandaki karbonmonoksit oranı düşük olduğundan zehirlenme belirtilerinin hemen ortaya çıkmadığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mutlu, şunları söyledi: "Zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkması için kandaki karbonmonoksit oranın yüzde 60 civarında olması gerekir. Bu oranda ölümlere sebep olmaktadır. Karbonmonoksit zehirlenmesi santral sinir sistemine zarar vererek, beceriksizlik, baş dönmesi ve baş ağrısı, görmede azalma, bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı gibi belirtilere sebep olur. Karbonmonoksitten zehirlenen kişi gaza fazla maruz kalmışsa zehirlenme belirtileri kalıcı olabilmektedir. Bu da ileri ve uzun vadede değişen nöbetlerle, alzheimer gibi bilinç kaybı ve erken yaşlanmaya neden olabilir." | Yrd. Doç. Dr. Levent Cem Mutlu, karbonmonksit zehirlenmesinin alzheimere yol açabileceğini belirtti |
Başbakanlık Tezkeresinde, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde meydana gelen korsanlık ve silahlı soygun eylemleri hakkında 2008 yılında kabul edilen BM Güvenlik Konseyi kararları ve TBMM'nin bir yıl için verdiği izin çerçevesinde, TSK'nın deniz unsurlarının söz konusu bölgelerde konuşlandırıldığı anımsatıldı. TSK'nın deniz unsurlarının, bölgede seyreden Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı gemilerin emniyetinin etkin şekilde muhafazası ve uluslararası toplumca yürütülen korsanlık ve silahlı soygun eylemlerine müşterek mücadele harekatına aktif katılımda bulunmasının sağlandığı ifade edilen tezkerede, böylece, bu alanda BM sistemi içinde ve bölgesel ölçekte Türkiye'nin rolünün ve görünürlülüğünün pekiştirilmesinin temin edildiği vurgulandı. TSK deniz unsurlarının bölgede görev icra etmesine izin veren TBMM kararının süresinin 10 Şubat 2010 tarihinde sona ereceği belirtilen tezkerede, şunlar kaydedildi: 10 ŞUBAT'TA BAŞLAYACAK "Diğer taraftan anılan bölgelerde ve Hint Okyanusu'nda meydana gelmeye devam eden korsanlık ve silahlı soygun eylemleri ile uluslararası toplumca mücadele edebilmesine cevaz veren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1846 sayılı kararı, 30 Kasım 2009 tarihli ve 1897 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla 1 yıllık süre için yenilenmiştir. Belirtilen nedenlerle TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için 10 Şubat 2009 tarihli TBMM kararıyla Hükümete verilen 1 yıllık izin süresinin, anılan kararda belirlenen ilke ve esaslar dahilinde 10 Şubat 2010 tarihinden itibaren, 1 yıl uzatılmasını Anayasanın 92. maddesince arz ederim." Başbakanlık Tezkeresi, 2 Şubat Salı günü TBMM Genel Kurulunda görüşülecek. | TSK deniz unsurlarının, Aden Körfezi'ndeki görev süresinin1 yıl daha uzatılmasını öngören tezkere Başbakanlığa sunuldu |
Vakit Gazetesi'nin haberine göre Bakanlıklar'daki Yargıtay binasında önceki akşam gerçekleşen gizli görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Görüşmenin ardından saat 17:30 sıralarında Başsavcı Yalçınkaya ve eski Başkan Bumin, Yargıtay binasının kapısından birkaç saniye arayla ayrı ayrı çıktı. Yalçınkaya resmi makam arabasıyla, Bumin de 'Megane' marka otomobille Başbakanlık'ın bulunduğu sokaktan ayrıldı. AK PARTİ'Yİ KAPATMA İDDİALARI Yalçınkaya ve eski Başkan Bumin'in gizli görüşmesi Ankara'da konuşulan senaryoları yeniden gündeme getirdi. İlginç randevunun AK Parti'ye ikinci kez kapatma iddianamesi hazırlandığı öne sürülen günlere rastlaması dikkat çekti. Başsavcı ve Bumin'in parti kapatmaya ilişkin ne konuştuğu bilinmiyor. 2000-2005 yılları arasında Yüksek Mahkeme'nin başkanlığını yürüten Mustafa Bumin'in başkanlık yaptığı dönemde Anayasa Mahkemesi'nden Fazilet Partisi hakkında 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak' gerekçesiyle kapatma kararı çıkmıştı. Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya da AK Parti hakkında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" iddiasıyla kapatma davası açmış, ancak Yüksek Mahkeme kapatma istemini reddetmişti. BUMİN BAŞKANLIĞINDAKİ KAPATMALAR Yargıtay Başsavcılığı'nın birinci kapatma davasıyla ilgili dosya arşivlerde tazeliğini korurken, Yalçınkaya'nın AK Parti hakkında ikinci kez kapatma istemiyle dava açacağı iddiaları gündeme gelmişti. Halkın Demokrasi Partisi de (HADEP) 13 Mart 2003'te Bumin'in başkanlığını yaptığı Mahkeme tarafından kapatılırken, 22 Ocak 2001'de Bumin başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi'nden parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa değişikliği ve AYM'ye meclis tarafından üye atanması önerileri ile gündeme gelmişti. YALÇINKAYA'DAN İLGİNÇ SÖZLER Ak Parti hakkında daha önce kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Kasım ayında askeri çevrelere yakınlığıyla bilinen bir gazeteciye verdiği demeçte kapatmayla ilgili ilginç ifadeler kullanmıştı. Yalçınkaya, “Siyasi partilerin tüzükleri, programları ve eylemleri Anayasa'nın 68. maddesine aykırı olamaz. 68. maddenin 4. fıkrasında; siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin hukuk devleti ilkelerine aykırı olamayacağı yazılı. Eğer bu hüküm ihlal edilmişse o zaman Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesinde yazılı olduğu gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görevimiz başlar. Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesi siyasi partilerin kapatılması davalarını düzenliyor. Bilgi ve belgeleri Anayasa'nın 68/4 ve Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddeleri açısından incelemeye almak zorundayız” demişti. ASLI OLMAYAN DİNLEMELERLE İLGİLİ SÖZLERİ Yalçınkaya, aslı olmayan dinleme olaylarına değinip, “Dinleme hukuk devleti ilkelerine aykırı biçimde yapılıyorsa, Siyasi Partiler Yasası ve Anayasa'nın 68/4 maddesiyle ilgilidir. Dinleme, kayda alma, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin hangi hallerde yapılabileceği yasada belirlenmiştir. İşlem zinciri içinde Bakan veya ona bağlı kişilerin onayı olduğuna göre siyasi otorite ve dolayısıyla siyasi partiler hukukunu ilgilendirir” ifadelerini kullanmıştı. ERBAKAN VE HATİPOĞLU'NU DİNLEMİŞLERDİ Aslı olmayan dinleme iddialarından dolayı kapatma davası açabileceği tehdidinde bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya ile Bumin'in görüşmesi, kapatılan Fazilet Partisi hakkındaki iddianamede eski Başbakan Necmettin Erbakan ile dönemin Fazilet Partisi Milletvekili Yasin Hatipoğlu'nun telefonlarının dinlenmesini hatırlattı. Yasalara aykırı bir şekilde Erbakan ve Hatipoğlu arasındaki konuşmalar dinlenmiş ve bu görüşme partinin kapatılması davasında iddianameye delil olarak konmuştu. BUMİN, “DELİL OLARAK KABUL EDİLMESİN” DEMİŞTİ! Dönemin AYM Başkanı Bumin, Fazilet Partisi'nin, kapatılan Refah Partisi'nin devamı olduğu iddiasıyla, İddianameye eklenen deliller arasında yer alan ve üçüncü kişiler tarafından getirildiği belirtilen Necmettin Erbakan ile Yasin Hatipoğlu arasındaki araç telefonundan yapılan konuşma kaydının, Anayasa'nın 22. maddesinde belirtildiği biçimde, usulüne uygun bir yargıç kararına ya da kanunla yetkili kılınan merciin emrine dayanmadığı bu nedenle de haberleşme özgürlüğünü ihlal ettiği açık olduğundan hukuka uygun olarak elde edilmediği sonucuna varılan söz konusu konuşmaya ait kasetin, “delil olarak kabul edilemeyeceği yönünde” oy kullanmıştı. Şu an benzer bir konuda Ak Partiyle ilgili inceleme yaptığı iddia edilen Yalçınkaya'nın bu gizli görüşmede Bumin ile dinlemeler konusunda görüş alış-verişinde bulunduğu öne sürülüyor. | Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Mustafa Bumin ile özel bir görüşme gerçekleştirdi. |
Genelkurmay Başkanlığı, Erzincan'da dün gerçekleşen askeri birliğin intikalinin, yakın bir tarihte 3'üncü Ordu Komutanlığı bölgesinde icra edilecek olan kış tatbikatına hazırlık eğitimi kapsamında yapılan rutin bir faaliyet olduğunu bildirdi. TATBİKATA HAZIRLIK KAPSAMINDA RUTİN FAALİYET Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda şunlar kaydedildi: Ne olmuştu? 3. Ordu Komutanlığı 59. Topçu Tugayı Muhabere Alayı'na ait askeri lojistik araçlar sabah saatlerinde Erzincan'a 17 kilometre uzaklıkta bulunan Üzümlü ilçesi girişine kadar gidip geri döndü. ''Bugünkü bazı basın-yayın organlarında dün Erzincan'da yapılan bir askeri intikalle ilgili haberlere ve yorumlara yer verilmiştir. Söz konusu intikal, yakın bir tarihte 3'üncü Ordu Komutanlığı bölgesinde icra edilecek olan kış tatbikatına hazırlık eğitimi kapsamında yapılan rutin bir faaliyettir.'' ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKİCİ Rutin faaliyetin tam da Poyrazköy iddinamesinin kabul edildiği, daha önce Erzincan'da İl Jandarma Komutanı olarak ta görev yapan Eşkişahir Jandarma Komutanı Recep Gençolğu'nun tutuklanmasının ardından yopalması dikkat çekti. | Erzincan'da asker kışlasından çıktı ortalık karıştı. 2. Sincan vakası iddialarına Genelkurmay böyle cevap verdi. |
Sabaha karşı Uğur Mumcu Kavşağı’nda, önce kaldırıma sonra refüje çarparak maddi hasarlı trafik kazası yapan, sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen otomobildeki Coşkun Bozkurt ve Semih Öner, taksicilik yapan arkadaşları Tarık Kukul’dan yardım istedi. Kaza yerinde bekleyen Bozkurt ve Öner’in yanına taksisiyle gelen Kukul, otomobilin çekiciye yüklenmesine yardım etmesinin ardından arkadaşlarıyla kaza yapan araçtan kopan parçaları toplamaya başladı. Bu sırada üzerlerine doğru hızla gelen kamyoneti fark eden Bozkurt, Öner ve Kukul kaçmaya çalışmalarına rağmen aracın altında kaldı. Bölgedeki ismi öğrenilemeyen bir kişi ise son anda kaçarak kurtuldu. Kazada, Kukul yaşamını yitirdi, arkadaşları Bozkurt ve Öner yaralandı. Bacağı koptuğu bildirilen Öner, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından, önce Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, oradan da kopan organı ile birlikte Ankara’ya sevk edildi. Çevredeki güvenlik kameralarınca kaydedilen kazanın ardından kaçan ve kimliği belirlenemeyen kamyonet sürücüsünü arama çalışmalarının sürdüğü bildirildi. | Zonguldak'ta maddi hasarlı trafik kazası yapan arkadaşına yardım etmek isteyen bir kişi, kamyonetin çarpması sonucu yaşamını yitirdi |
Öğretmen dayağı gencecik bir çocuğun hayatına mal oldu. Kız arkadaşının yanında azarlanmayı ve dayak yemeyi gururuna yediremeyen Tolga kendini astı. Tolga ve Esra Nevşehir'in Avanos ilçesinde bir lisede eğitim görüyorlardı. İkisi de aynı sınıftaydı. Lise 3'e gidiyorlardı. Genç kalplerinde birbirlerinin aşkı düşmüştü. 2 yıldır gözleri başkasını görmüyordu. Tenefüste birbirlerinden ayrılmayan çift müdürün dikkatinden kaçmadı. Okulun müdürü aynı zamanda Trafik Dersi'ne de geliyor ve çifti gözlem altında tutuyordu. O gün sınıfta arkadaşlarının arasında Tolga'yı azarladı ve onu odasına götürürek dayak attı. Dayak yemeyi gururuna yediremeyen Tolga son kez Esra'ya sarıldı ve "intihar edeceğim" diyerek koşmaya başladı. Tolga'yı bulduklarında dayısının evinde kendisini kabloyla asmıştı... Bulan ise Esra'nın haber verdiği kardeşi Tuna'ydı. Tuna gördüklerini şöyle anlattı: "Okul müdürü aynı sınıfta okuduğum ağabeyime, kız arkadaşıyla görüştüğü gerekçesiyle azarladı. Odasına çağırarak ağabeyimi dövdü. Okul çıkışı bir anda kaybolan ağabeyimi aramaya başladım. Daha sonra kız arkadaşından bana telefon geldi. Ağabeyimin intihar etmek üzere olduğunu ve kurtarmamız gerektiğini söyledi. Ben bunu duyunca şok oldum ve koşarak dayımın evine gittim. Gördüğüm manzara karşısında ne yapacağımı şaşırdım ve elim ayağım titredi. Arkadaşım Süleyman ile kendisini su borusuna internet kablosuyla bağladığı yerden çıkardık. Okul müdürü her zaman ağabeyime yükleniyordu" dedi. Yaşanan olayların ardından okul müdürünün sessizliğini koruduğunu söyleyen Tuna, "Okul müdürü ağabeyimin bulunduğu ve kendisine dayak attığı bölümü güvenlik kameralarından silmiş. Şimdilerde ise kayıplarda. İnşallah cezasını görür" diye konuştu. Tolga'yı ipten alan arkadaşı Süleyman Korkmaz ise, arkadaşının okul müdürü tarafından dövüldüğünü iddia etti. Acılı baba ise evladına karşı işlenen suçun, suçlular tarafından cezalarının verilmesi için sonuna kadar gideceğini söyleyerek, "Gelecek otopsi sonucunu bekliyoruz. 3 evladım vardı birini kaybettim. Hala yaşanan olaya inanamıyorum" diye konuştu. Nevşehir Milli Eğitim Müdürü Harun Fatsa ise, şu anda olayı araştırdıklarını, ilk izlenimin okulla alakalı olmadığı kaydederek, "Gerekirse olayla ilgili inceleme başlatacağız" şeklinde konuştu. | Hem sınıf arkadaşlarının, hem sevdiği kızın önünde azarlanmak ve dayak yemek Tolga'ya ağır geldi. Kendini asarak intihar etti. |
Celta Vigo'nun Baladios Stadı'nda oynanan ve yaklaşık 28 bin kişinin izlediği çeyrek final rövanş maçını Atletico Madrid 26. dakikada Uruguaylı golcüsü Diego Forlan'ın attığı golle 1-0 kazandı. Madrid'deki ilk maç 1-1 beraberlikle sona ermişti. İspanyol basını, Atletico Madrid'in turu geçmesine rağmen ikna edici bir futbol oynamadığını vurgulayarak, ''Atletico ateşle oynuyor'' yorumunu yaptı. Atletico'nun İspanyol teknik direktörü Quique Sanchez Flores maç sonrasında düzenlenen basın toplantısında, defansın çok iyi mücadele ettiğine vurgu yaptı. Flores gelecek için, ''İyiye doğru giden bir takımız ama halen istikrar sorunumuz var'' değerlendirmesinde bulundu. Kral Kupası'nda sırasıyla Marbella, Recreativo ve Celta'yı eleyen Atletico, yarı finalde Racing Santander ile karşılaşacak. Atletico Madrid, kupada bu sezon ilk defa bir La Liga takımına karşı mücadele edecek. İspanya Kral Kupası'nda diğer yarı final maçı Sevilla ile Getafe arasında oynanacak. | UEFA'da Galatasaray'ın rakibi Atletico Madrid, Kral Kupası'nda 2. Lig takımı Celta Vigo'yu eleyerek yarı finale çıktı. |
Türkiye'nin önde gelen ekonomistlerinden Süleyman Yaşar, doğalgaz hakkında kamuoyunun pek bilmediği noktalara dikkat çekti. Aynı zamanda Taraf yazarı olan Yaşar, bugünkü yazısında bir de çağrıda bulundu: Doğalgaz fiyatını indirin 'al ya da öde'den kurtulun... - Doğalgaz fiyatlarına 1şubattan geçerli olmak üzere, yüzde 15 oranında zam yapılacağı haberleri dün basına yansıdı. Eğer, bu soğukta, doğalgaz fiyatlarına zam yapılırsa vatandaşın mali durumu iyice zorlaşacak. Peki, doğalgaz zammına gerek var mı? Yok. Çünkü, BOTAŞ'ın mali sıkışıklığı, devlet şirketi olan Elektrik Üretim AŞ'nin ve diğer devlet kurumlarının borçlarını ödememesinden kaynaklanıyor. Tahsil edilemeyen bu paraları, doğalgaza zam yaparak, vatandaşın üzerine yüklemek doğru bir çözüm olamaz. Zaten, doğalgaz fiyatlarının belirlenmesinde rol oynayan unsurlarda, geçtiğimiz altı ve dokuz aylık dönemde önemli bir değişiklik de olmadı. Gelelim başka bir soruna... BOTAŞ, 2009 yılında taahhüt edip alamadığı gaz nedeniyle, Rusya ve İran'a yaklaşık 1 milyar dolar tutarında alamadığı gazın parasını ödeyecek. Peki, bu alınamayan doğalgaz nedeniyle para ödemesi nereden çıktı? Ekonomideki durgunluk, bazı çevreler tarafından, kullanılamayan doğalgazın tek sebebi olarak gösteriliyor. Oysa tek neden ekonomik durgunluk değil. Tüketiminin azalması, aslında, geçen yıl bin metreküpü 800 liraya çıkartılan doğalgaz fiyatından kaynaklandı. Pek çok büyük tüketici, yüksek doğalgaz fiyatını görünce alternatif yakıtları kullanmaya başladı. Sonra, BOTAŞ, fiyatları indirdi ama geriye dönüş olmadı. Kullanılamayan doğalgazın ortaya çıkmasında bir başka neden de "spot" ithalat yapanlar. Spotçulara verilen ithal izinleri ortaya ilave arz çıkardı. Spot alım izni, literatürde bir defa verilen izin olarak tanımlanmasına rağmen, spotçular, bu izinle sürekli ithalat yapmaya başladılar. Dolayısıyla arz yükseldi. Şimdi çaresiz "al ya da öde" anlaşması gereği BOTAŞ, 1 milyar dolar tutarındaki alamadığı gaz bedelini ödeyecek. Peki, ödenecek bu para, vatandaşa nasıl faydalı hale getirilebilir? Eğer doğalgaz fiyatları, arttırılacağına indirilirse, ödenecek bu 1 milyar dolar vatandaş için yararlı olur. Fiyatlar gerileyince, doğalgaz tüketimi çoğalır. Ve kullanılmayan doğalgaz, kullanılır hale gelir. Böylece 1 milyar dolar boşa gitmez. Çünkü "al ya da öde" gereğince, ödenecek 1 milyar dolar tutarını, gelecek beş yıl için doğalgaz alımında kullanabilme hakkınız var. Böylece gereksiz ödenecek bu 1 milyar dolar vatandaşa ucuz doğalgaz olarak döneceğinden hem zarar ortadan kalkar hem de bu soğuk havada konutlar ısınır. Sanayici çalışır. Böylece sağlık sorunları ve alternatif yakıtların çevreye verdiği hasar ortadan kalkar. İş hacmi artar. Birkaç tane "spot ithalatçı" daha fazla para kazanacak diyerek doğalgaza zam yapmak haksızlık. Hani spotçular sayesinde rekabet gelecekti? Ortada rekabet yok. Olsaydı, bu koşullarda, fiyatların gerilemesi gerekirdi. Doğru değil mi? | Ekonomist Süleyman Yaşar'dan yetkililere çağrı var: Doğalgaz fiyatını indirin 'al ya da öde'den kurtulun... |
Belli bir kesim, böyle bir katliamın yapılmasının mümkün olmadığını, hiçbir örgütün bu kadar kanlı bir eylemi düzenleyemeyeceğini savunuyordu. Savcılar, Poyrazköy iddianamesinde suçlamalarını 5 delille ispat ediyor. İşte o deliller: 1- 15 Aralık 2008 tarihinde M. Ahmet Demir isimli şahıs cumhuriyet savcılığına bir ihbar mektubu gönderiyor. Mektupta, 16 Kasım 2008 tarihinde Haliç sahilinde bulunan Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenen askerî denizaltı içerisinde patlayıcı madde bulunduğu, görevliler tarafından olayın bildirilmesi üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli bir ekip tarafından patlayıcıların alınarak personel eğitim alanında imha edildiği, olay ile ilgili olarak adli mercilere bilgi verilmediği gibi sorumluların da araştırılmadığı bildiriliyor. Mektupta yer alan CD'de patlayıcılara ait görüntüler yer alıyor. (İddianame sayfa 17) 2- Savcılar 29 Ocak 2009 tarihinde ihbar mektubunda adı geçen müze görevlisi emekli Astsubay Hasan Oğuz İşleyenel'in ifadesini alıyor. Emekli astsubay, poşet içerisinde TNT kalıpları, 1,5 metre kadar fitil ve 5-6 adet fünye olduğunu gördüğünü, olayı müze müdürüne bildirdiğini anlatıyor. Müdürün de patlayıcıları Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'na bildirdiğini ve aynı gün oradan gelen bir binbaşı ve iki astsubaya tutanak karşılığı teslim ettiklerini anlatıyor. Bu konuda yapılan askerî soruşturma takipsizlikle sonuçlanıyor. (Sayfa 17, 18) 3- 23 Mayıs 2009 tarihinde bir ihbar mektubu daha geliyor. Mektupta Kafes Eylem Planı olduğu ve 'ülke içerisinde çeşitli eylemler yapılarak ülkede Ergenekon örgütünün hedefleri doğrultusunda kargaşa çıkarılması'nın hedeflendiği anlatılıyor. Yapılacak işler sıralanırken şu cümleler dikkat çekiyor: "Kasımpaşa'da bulunan Koç Müzesi'ndeki denizaltına patlayıcılar yerleştirilmesi de yine aynı plan dahilinde yapılmış bir eylemdir. Bu plana göre 200-300 kişilik bir öğrenci grubunun müzeyi ziyaretleri esnasında patlayıcılar patlatılacak ve ortalık kan gölüne dönecekti. Tabii bunun sonunda sorumlu hükümet tutulacak, faillerin yakalanmaması insanlarımızı gerecek ve toplumda bir kargaşa ortamının yaratılması sağlanacaktır. (Sayfa 19) 4- İhbar mektubunda yer alan iddialar, şüpheli Levent Bektaş'tan elde edilen 3 No'lu DVD içerisinde gizlenmiş bilgilerle bire bir örtüşüyor. DVD'de gizlenmiş bir şekilde bulunan "aa/Cihan'dan/Notlar.txt" isimli belgede aynen şunlar yazılı: "C.G. ile görüşme notları. Koç Müzesi'yle ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım, okullarda tanıtım, reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesi. Cihan Bey söyleyecek, öğrenciler projenin en önemli parçası. Operasyon tarihini teyit edelim... Koç Müzesi'nde ziyaretçi patlaması olmalı :) sıkıntı çıkmasın Bşk takip ediyor..." (Sayfa 18) 5- Savcılar kendilerine ulaşan ihbar mektuplarında adı geçen şahısların mahkeme kararıyla telefonlarını da takibe almış. Şüpheli şahısların birbirleriyle yaptıkları telefon görüşmeleri de aynı plan etrafında çalıştıklarını gösteriyor. | Ergenekon'un Koç Müzesi'ne düzenlemeyi planladığı bombalı saldırı uzun süre tartışılmıştı. |
Edinilen bilgiye göre, Trabzon’dan Akçaabat ilçesi istikametine gitmekte olan Emre Kum (25) yönetimindeki 61 AC 665 plakalı otomobil, buzlu yolda kontrolden çıkarak karşı şeride geçti. Karşı şeride geçen otomobil, bu sırada karşı istikametten gelen 34 PPD 98 plakalı yolcu otobüsü ile çarpıştı. İHA muhabiri Ersen Küçük'ün haberine göre otobüsün altında bir süre sürüklenen otomobilde bulunan sürücü Emre Kum olay yerinde hayatını kaybederken, otobüs içerisinde bulunan yolcular büyük korku yaşadı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. | Trabzon"da bu sabah buzlu yoldan çıkan aracın sebep olduğu trafik kazasında 1 kişi öldü. |
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde arkadaşına verdiği 'Seni Seviyorum' notu öğretmeninin eline geçen 12 yaşındaki Meryem S.'nin intihar etmesinin ardından benzer bir olayda Nevşehir'de yaşandı. İHA'dan Cem Atakan, Mustafa Çetin ve Mert Özpamuk'un haberinwee göre Nevşehir'in Avanos ilçesinde yaşayan ve. Kozaklı Lisesi'nde öğrenim gören lise 3. sınıf öğrencisi Tolga Ü. (18), 2 yıl önce aynı okuldaki Esra G. (17) ile tanıştı. Teneffüste sürekli beraber olan liseli aşıklar, okul müdürü H.S.'den uyarı aldı. Sınıfta arkadaşlarının arasında Tolga Ü.'yü azarladığı ileri sürülen okul müdürü H.S., öğrenciyle birlikte odasına geçti. Okul çıkışı koşarak eve giden Tolga, dayısına ait evin anahtarını aldı. Dayısının evinde Esra G. ile konuşan Tolga, intihar edeceğini söyledi. Tolga Ü.'nün kardeşi Tuna (17), kendisine Esra G.'den gelen telefon üzerine hemen dayısının evine gitti. Pencereye tırmanarak içeri girdiklerinde internet kablosuyla kendisini asan Tolga'nın cansız bedeniyle karşılaştılar. Gençler, durumu ailelerine ve sağlık ekiplerine bildirdi. Ambulansla Kozaklı Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Tolga Ü., yapılan müdahalelere cevap vermedi. KAMERA GÖRÜNTÜLERİ SİLİNMİŞ Olayı anlatan 17 yaşındaki Tuna Ü., "Okul müdürü aynı sınıfta okuduğum ağabeyimi, kız arkadaşıyla görüştüğü gerekçesiyle azarladı. Odasına çağırarak ağabeyimi dövdü. Okul çıkışı bir anda kaybolan ağabeyimi aramaya başladım. Daha sonra kız arkadaşından bana telefon geldi. Ağabeyimin intihar etmek üzere olduğunu ve kurtarmamız gerektiğini söyledi. Bunu duyunca şok oldum ve koşarak dayımın evine gittim. Okul müdürü her zaman ağabeyime yükleniyordu" dedi. Yaşanan olayların ardından okul müdürünün sessizliğini koruduğunu söyleyen Tuna Ü., "Okul müdürü ağabeyimin bulunduğu ve kendisine dayak attığı bölümü güvenlik kameralarından silmiş. Şimdilerde ise kayıplarda. İnşallah cezasını görür" diye konuştu. | Nevşehir'de kız arkadaşıyla görüştüğü için okul müdüründen dayak yediği söylenenlise öğrencisi, kendini asarak intihar etti. |
Pencap hükümetinin kararına göre, sanayi ve ticaret kenti Lahor;un organize sanayi bölgesinde yatırım yapmak isteyen Türk iş adamlarına altyapısı tamamlanmış ücretsiz arazi verilecek. Pencap hükümeti tarafından gazetelere verilen ilanda, Pencap organize sanayi bölgesi ile Kayseri organize sanayi bölgesi yönetimleri arasında imzalanan mutabakat zaptı gereğince, Pakistan;da yatırım yapmak isteyen Türk iş adamlarına Lahor kentinde altyapısı tamamlanmış ücretsiz arazi tahsis edileceği ifade edildi. Konuyla ilgili olarak AA muhabirinin sorularını cevaplayan Pencap Eyaleti Yatırım ve Ticaret Bakan Yardımcısı Muhammed Fazıl, Pakistan;ın Türk yatırımcılar için iyi bir fırsat olduğunu belirterek, ''Gelişmekte olan Güney Asya ülkelerine göre ham madde ve işçilik ücretlerinin ucuz olduğu Pakistan'da yatırım yapmak isteyen dost ve kardeş Türk iş adamlarının ülkemize yatırım yapması amacıyla hükümet olarak bu kararı aldık'' diye konuştu. Türk yatırımcılara Pakistan'ın ikinci büyük kenti Lahor'da altyapısı tamamlanmış, pazarlara ulaşım sorunu olmayan araziler tesis edeceklerini söyleyen Fazıl, Türk yatırımcıları tekstil, enerji, tarım ve sağlık sektörlerinde yatırım yapmaya çağırdı. | Pakistan'ın Pencap eyalet hükümeti, Türk yatırımcılara ücretsiz arazi vermeyi kararlaştırdı. |
İstanbul Tuzla'da özel bir firmaya bağlı olarak çalışan kimya mühendisi Şinasi Halimoğlu (56) evinde ölü bulundu. Polis, vücudunda bıçak yarası izleri bulunan mühendisin öldürülmüş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. İşyeri çalışanları iş arkadaşlarına bir türlü ulaşamayınca Halimoğlu'nun oturduğu adrese gittiler. Sitenin güvenliği ile görüşüp çilingirle eve girdiklerinde Halimoğlu'nun cansız bedeni ile karşılaşınca olayı polise bildirdiler. Olay yerine gelen ekipler, evde yaptıkları incelemelerde, Halimoğlu'nun sırt ve ensesinde bıçak yarasıyla karşılaştı. Olay yeri inceleme ekipleri ve ilgili savcılığın yaptığı incelemelerin ardından Halimoğlu'nun cesedi Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatılırken polis, Halimoğlu'nun öldürülmüş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Halimoğlu'nun evli ve bir çocuk sahibi olduğu, eşinin 2 ay önce Kanada'da okuyan oğlunu ziyarete gittiği öğrenildi | 56 yaşındaki kimya mühendisi ortalıkta görünmeyince iş arkadaşları kuşkulandı. Çilingir kapıyı açınca korkunç manzara ortaya çıktı. |
Büyük erkekler, genç erkekler ve master erkekler kategorilerinde düzenlenen yılın ilk resmi bisiklet yarışının startı verildi. Büyük erkekler kategorisindeki yarışta 28 sporcu 130 kilometrelik parkurda mücadele ediyor. Günün ikinci yarışı genç erkekler kategorisinde yapılacak. Genç erkeklerin startı ise saat 13.30'da verilecek. Genç erkekler, Alanya - Antalya karayolundaki parkurda 110 kilometre pedal çevirecek. Yarışların ikinci gününde saat 08.30'da büyük erkekler, 12.15'de genç erkekler, 15.30'da da master erkekler yarışının startı verilecek. İkinci gün yarışlarında büyük erkekler 110 kilometre, genç erkekler 90 kilometre, masterler ise 50 kilometre pedal çevirecek. 17 KULÜPTEN 150 SPORCU KATILIYOR Sezon Açılış Kupası'nın son gününde ise kriteryum yarışları yapılacak. Saat 09.30'da başlayacak yarışlarda büyük erkekler, genç erkekler ve master erkekler birer dakika arayla çıkış yaparak parkuru tamamlayacak. Alanya'da üç gün sürecek yarışlarda 17 kulüpten 150 sporcunun mücadele edeceği bildirildi. | Bisiklette, Sezon Açılış Kupası ve Kulüplerarası Puanlı Yol Yarışları, Antalya'nın Alanya ilçesinde başladı. |
Türk futbolunda bir dönüm noktası olan yayın ihalesinin tamamlanmasıyla gözler Kulüpler Birliği Vakfı’na çevrildi. Vakfın bugün gerçekleştirilecek olağan genel kurulunda başkanlık seçimi de yapılacak. Ancak seçim öncesi büyük bir hareketlilik göze çarpıyor. Habertürk Gazetesi'nin haberine göre Saat 13.00’te Kulüpler Birliği’nin ofisinde başlayacak genel kurul öncesinde ilk durak, Fenerbahçe ve Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım’ın ofisi olacak. İstanbul BŞB Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı Göksel Gümüşdağ ve Kayserispor Başkanı Recep Mamur, Eskişehirspormaçı sonrası “Kulüpler Birliği Başkanlığı’nı bırakıyorum” açıklaması yapan, ancak “İhale sürecinde sana ihtiyacımız var” baskısı karşısında “Genel kurula kadar görevdeyim” diyen Yıldırım’ı ziyaret edecek. Ancak “Kulüpler Birliği Vakfı’nın çok önemli ilklere imza attığı bir dönemde Aziz YıldırımBaşkan’ın devametmesi, kulüp başkanları olarak bizleri mutlu eder” diyen Gümüşdağ ve diğer başkanların ısrarına karşın, Yıldırım’ın ‘veda’ kararında ısrarlı olduğu da gelen haberler arasında. Yakın çevresine “Ben görevimi yaptım. Bu kadar yeter” diyen Yıldırım’ın başkanlığı bırakmasına kesin gözüyle bakılıyor. Yeni başkan olarak 4 isimöne çıkıyor. Yıldırım’ın yardımcılığını yapan Göksel Gümüşdağ, koltuğa en yakın isim. Ancak Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın da bu konuda istekli olması durumunda koltuğa oturması gündemde. Kayserispor Başkanı RecepMamur ve Gençlerbirliği Başkanıİlhan Cavcav da koltuk için ismi geçen diğer iki başkan olarak gösteriliyor. | Kulüpler Birliği nin bugün yapılacak genel kurulu öncesi, veda kararının arkasında olan Aziz Yıldırım ın yerine 4 aday var! |
Tokat'ın Zile ilçesinde, donan göletin üzerinde yürüyen 2 çocuk, buzun kırılması sonucu suya düşerek, boğuldu. Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Koçaş köyünde yaşayan Gökhan Bütün (15) ve Burak Düzenli (13), dün gündüz saatlerinde köy yakınlarında bulunan soğuk hava nedeniyle yer yer buz tutmuş tarımsal sulama göletine gitti. Buz tutan göletin üzerinde yürüyen Bütün ve Düzenli, buzun kırılması sonucu suya düştü. Suda boğulan iki çocuktan uzun süre haber alamayan yakınları, aramaya gittikleri gölette önce Burak Düzenli'nin cesedini buldu. Bir süre sonra da Gökhan Bütün'ün cesedine ulaşıldı. | Göl soğuktan donmuştu. İki çocuk da üzerinde yürümeye başladılar. Ama buzlar bir anda kırıldı. |
Ayrıldıkları söylenen 'Hollywood'un altın çifti' Brad Pitt ve Angelina Jolie'nin ayrılık nedenlerinden birisinin, Brad Pitt'in düzensiz beslenmesi olduğu ortaya çıktı. Pitt'in son dönemde çok kilo alması nedeniyle sinirlenen Jolie'nin, bu konuda ünlü aktörü defalarca uyardığı ancak Pitt'in yine de diyet yapmadığı söyleniyor. Sürekli kalorili yiyecekler yiyen Pitt'le bu nedenle defalarca kavga eden Jolie'nin sabrının taştığı ve bu nedenle şiddetli kavgalar yaşadıkları iddia ediliyor. | 'Hollywood'un altın çifti' Brad Pitt ve Angelina Jolie'nin ayrılık nedenlerinden birisinin kilo sorunu olduğu ortaya çıktı |
Futbolda Turkcell Süper Lig'e 19. hafta maçlarıyla devam edilirken, Bank Asya 1. Lig'de 20. hafta, TFF 2. Lig Yükselme ve Klasman Grupları ile TFF 3. Yükselme ve 1, 2, 3 ile 4. klasman gruplarında ise 2. hafta karşılaşmaları oynanacak. Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, profesyonel liglerde haftanın maç programı şöyle: -TURKCELL SÜPER LİG- Bugün: 20.00 Antalyaspor-Beşiktaş (Antalya Atatürk) Yarın: 14.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Kasımpaşa (Atatürk Olimpiyat) 19.00 Diyarbakırspor-Trabzonspor (Diyarbakır Atatürk) 31 Ocak Pazar: 14.00 Manisaspor-Ankaragücü (Manisa 19 Mayıs) 14.00 Bursaspor-Eskişehirspor (Bursa Atatürk) 14.00 Gaziantepspor-Kayserispor (Kamil Ocak) 15.00 Sivasspor-Fenerbahçe (Sivas 4 Eylül) 19.00 Denizlispor-Galatasaray (Denizli Atatürk) -BANK ASYA 1. LİG- Yarın: 13.30 Çaykur Rizespor-Adanaspor (Yeni Rize Şehir) 31 Ocak Pazar: 13.30 Mersin İdmanyurdu-Samsunspor (Tevfik Sırrı Gür) 13.30 Kocaelispor-Boluspor (İsmetpaşa-Seyircisiz) 13.30 Hacettepe-Bucaspor (Cebeci İnönü) 13.30 Karşıyaka-Giresunspor (İzmir Alsancak) 13.30 Konyaspor-Dardanelspor (Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk) 13.30 Kartalspor-Kayseri Erciyesspor (Kartal İlçe) 13.30 Orduspor-Gaziantep Büyükşehir Belediyespor (Ordu 19 Eylül) 1 Şubat Pazartesi: 20.00 Kardemir Karabükspor-Altay (Dr. Necmettin Şeyhoğlu) | Futbol heyecanı kaldığı yerden devam ediyor. Süper Lig'de açılış Antalyaspor - Beşiktaş maçıyla yapılıyor. |
Galatasaray'ın Premier Lig'den transfer ettiği Meksikalı yıldız Giovani Dos Santos, İstanbul Atatürk Havaalanına indi.. Barcelona'da oynadığı yıllarda 'Küçük Ronaldinho' lakabını alan Dos Santos'u dev bir taraftar topluluğu karşıladı.. Havaalanında taraftarın meydana getirdiği izdiham sonrası Dos Santos, bir süre alanda bekletildikten sonra dışarı çıkartıldı.. Galatasaray'ın yeni transferi Giovanni Dos Santos, Frank Rijkaard'ın takımının bir parçası olmanın kendisi için çok büyük bir gurur kaynağı olduğunu söyledi. İNANILMAZ BİR ŞEYDİ Meksikalı oyuncu, GS TV'ye yaptığı açıklamada, Atatürk Havalimanı'nda kendisine gösterilen ilgi ve sevgiyi ''İnanılmaz bir şeydi. Ben hayatımda böyle bir şeyi hiç yaşamadım'' diye değerlendirdi. Dos Santos, ''Beni böyle karşılayan taraftara teşekkür etmek istiyorum. Gerek gösterdikleri sevgi, gerekse o hissettiğim sıcaklık beni tabii ki motive edecek. Bu yüzden teşekkürü borç bilirim'' ifadelerini kullandı. Taraftarın bu sevgisinin kendisini motive edici bir unsur olduğunu anlatan Dos Santos, ''Fakat diğer yandan ben de taraftarın çok şey beklediğini bilmem, bunun bilincinde olmam ve benim de kendimi buna adapte etmem gerekiyor. Göz ardı edilmemesi gereken bir durum var. Ben taraftara sorumlu olduğum kadar teknik heyete karşı da sorumluyum. Çok büyük bir kulübe karşı yerine getirmem gereken sorumluluklar var. Dolayısıyla çalışmam gerekecek'' şeklinde konuştu. ''ÇOK OYNAMAK İSTİYORUM'' Galatasaray'da daha önceden tanıdığı oyuncuların bulunduğunu kaydeden Dos Santos, adaptasyon sorunu yaşamak istemediğini söyledi. Meksikalı oyuncu, Galatasaray'da nasıl oynadığını bildiği oyuncular bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''Fakat bütün bunların yanı sıra ben çok oynamak istiyorum. Bir de çok oynamak istediğiniz bir dönemde sizi tanıyan, sizinle yapabileceğini bilen ve sahada sizden ne beklediğini bildiğiniz bir teknik direktörle çalışmak tabii ki çok önemli bir fırsat. Dolayısıyla ben de bu fırsatı değerlendirip, elimden geleni sahaya ve takıma vererek hiçbir adaptasyon sorunu yaşamadan bu kısa devreyi çabuk atlatmayı düşünüyorum.'' Frank Rijkaard ile yeniden bir araya gelmenin kendisi için çok önemli bir fırsat ve çok heyecan verici bir durum olduğunu dile getiren Dos Santos, ''Bana ilk şans tanıyan teknik direktörle birkaç yıl sonra yolumuz yine çok önemli, büyük bir kulüpte kesişiyor. Bana Rijkaard hakkında ne söylersin diye sorsunlar; hep iyi şeyler duyacaklar. Benim bildiğim, hocamız gerek oyuncusuna gerekse takımın birliğine önem veren ve onların üzerine titreyen, her zaman bu birliğin ya da dikkatin önemine inanmış bir hoca... Dolayısıyla kendisiyle yine çalışabilmek ve Frank Rijkaard'ın takımının bir parçası olmak benim için çok büyük bir gurur kaynağı'' şeklinde konuştu. ''YEPYENİ BİR BAŞLANGIÇLA POTANSİYELİMİ ORTAYA ÇIKARACAĞIM'' Barcelona gibi bir kulüpte yetişmiş bir oyuncu olarak çok yüksek bir potansiyelinin olduğuna inandığını ifade eden Dos Santos, yapabildiklerini hayata geçirmesinin gerektiğini söyledi. Giovanni Dos Santos, Barcelona'dan İngiltere'ye giderken tabii ki çok iyi şeyler yapmayı istediğini belirterek, şöyle konuştu: ''Amacım Barcelona'dakinden daha fazla süre alabilmek, daha fazla maç oynamaktı. Ancak ne yazık ki ne beklediğim dakikaları alabildim, ne de beklediğim sayıda maç oynayabildim. Öyle zannediyorum ki istediğim başlangıcı yapamadım. İlk başta adaptasyon evresini kolaylıkla geçiremedim, fakat şimdi yepyeni bir başlangıç yapıyorum. Oynamak istiyorum. Tek hedefim bu. Barcelona gibi bir kulüpte yetişmiş bir oyuncu olarak çok yüksek potansiyelim olduğuna inanıyorum ve yapabildiklerimi hayata geçirmem gerek. Yeteneklerimi göstermem gerek. Dolayısıyla Galatasaray benim için yepyeni bir başlangıç. Elimden geleni yapacağım ki kendi potansiyelimi ortaya çıkarabileyim, kendi potansiyelimi görebileyim.'' ADINI DUYDUĞUMUZ BİR TAKIM Galatasaray'ı daha önceden bildiğini anlatan Dos Santos, ''Galatasaray güçlü bir geleneğe sahip bir kulüp ve her zaman ya Şampiyonlar Ligi'nde ya da Avrupa Ligi'nde adını duyduğumuz bir takım. Diğer yandan beni tanıyan Frank Rijkaard ve teknik heyetin birlikte olması... Bir yandan büyük bir kulüpte diğer yandan büyük bir teknik direktörle çalışacak olmam tabii ki benim Galatasaray;a gelmemi sağlayan iki farklı unsur oldu. Transfer dönemi ilk açıldığından itibaren Galatasaray gelmek istediğimi biliyordum. Bunun için gerekli tüm adımları attık ve Galatasaray'a geldim'' ifadelerini kullandı. Dos Santos, transfer öyküsünü de şöyle anlattı: ''Teknik direktörümüz Sayın Frank Rijkaard, ilk görüşmesini benimle değil babamla yaptı. İlk görüşmeden sonra kulüp, bana olan ilgisini Haldun Üstünel vasıtasıyla gösterdi. Büyük bir kulüp olduğundan, beklentilerden ve hedeflerden bahsettiler. Ben de Galatasaray'a gelmeye karar verdim.'' GEREK ORTA SAHADA GEREK HÜCUMDA Gerek orta sahada gerekse hücum hattının her tarafında oynayabildiğini anlatan Dos Santos, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ancak hangi bölgede kendimi daha rahat hissedebileceğimi söylemek bana düşmez. Çünkü, bu kararı veren hep teknik direktör olur. Daha önce de zaten beni herhangi bir noktada oynatma kararını teknik direktörler verdi. Dolayısıyla benim bu konuda herhangi bir görüş ileri sürmeyip, gerek orta sahada, gerekse hücum hattında teknik direktörüm beni nerede görevlendirirse orada kendisinin benden istediklerini yerine getirmem gerekir. Nerede oynayacağımı söylemek bana düşmez.'' | Dos Santos'a Atatürk Havalimanı'nda muhteşem karşılama yapıldı. Golcü futbolcu hedeflerini GS TV'ye anlattı. |
Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez, Viagra'ya alternatif olarak domuz eti tavsiye edip, geçenlerde kocası Nestor Kirchner ile barbeküde pişirilmiş domuz eti yedikten sonra tatmin edici bir haftasonu geçirdiklerini söyledi. İki gün önce domuz yetiştiriciliği sektörünün lider isimleriyle bir araya gelen Fernandez, "Domuz eti yemenin skes hayatına çok iyi geldiğini öğrendim, bence bir parça ızgara domuz eti yemek Viagra almaktan çok daha güzel" diye konuştu. Arjantin lideri, geçtiğimiz günlerde domuz eti yediğini ve haftasonu işlerin gayet iyi gittiğini ifade etti. | Ülkenin kadın lideri, bir toplantı sonrası daha iyi bir seks hayatı için çok ilginç bir tavsiyede bulundu.. |
Angola'da düzenlenen Afrika Uluslar Kupası yarı final maçında Mısır, ezeli rakibi Cezayir'i 4-0 mağlup ederek finale yükseldi. Benguela'daki maçta 39. dakikada Abd Rabu Hüsni'nin penaltı golüyle öne geçen Mısır, ikinci yarıda da Zidan, Aldülşafi ve Gedo'nun golleriyle sahadan farklı galibiyetle ayrıldı. Cezayir'den Rafik Hallic 38, Nadir Belhad 70 ve Fevzi Çouc 87. dakikada kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Son iki Afrika Uluslar Kupası'nda şampiyon olan Mısır finalde Gana ile şampiyonluk, Cezayir ise Nijerya ile üçüncülük mücadelesi verecek. Cezayir, Kasım ayında Sudan'ın başkenti Hartum'da oynanan maçta Mısır'ı 1-0 yenerek, 1986'dan sonra ilk kez Dünya Kupası finallerine yükselmiş, bu maçın ardından olaylar çıkmıştı. Elemelerin 12 Kasım'da Kahire'de oynanan ilk maçından önce de Mısırlı taraftarlar, Cezayirli oyunculara karşı şiddete başvurmuştu. Futbol şiddeti daha sonra iki ülke arasında diplomatik krize yol açmıştı. Günün ilk yarı final mücadelesinde Gana, Nijerya'yı 1-0 mağlup ederek finale yükseldi. Gana'nın, 21. dakikada kazandığı korneri Asamoah Gyan, kafa vuruşuyla gole çevirdi. İkinci yarıya gol umuduyla başlayan Nijerya, etkili hücumlar yapsa da golü bulamadı. | Afrika Uluslar Kupası'nda Mısır, ezeli rakibi Cezayir'i 4-0 yenerek finale yükseldi. Cezayir maçı sekiz kişiyle tamamladı. |
Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu'nun (IFFHS), dünyanın en golcü defans oyuncuları sıralamasını açıkladı. Galatasaraylı eski defans oyuncusu Gheorghe Popescu, kaydettiği 64 golle listenin 35. sırasında yer aldı. IFFHS, 1888-2009 dönemini kapsayan istatistiklerini internet sayfasında yayınladı. Verilere göre, defans oyuncuları arasından çıkan golcüler listesinde Hollandalı Ronald Koeman attığı 193 golle ilk sırada yer alıyor. Koeman'ı 134 golle Arjantinli Daniel Passarella izlerken, üçüncü sırayı 110 golle Fernando Hierro alıyor. 472 MAÇTA 64 GOL 1997-2001 yılları arasında Galatasaray forması giyen Popescu ise 1984-2003 yılları arasındaki profesyonel futbol hayatında görev aldığı 472 maçta attığı 64 golle 35. sırada kendine yer buldu. Romanyalı yıldız oyuncu, bu başarısıyla Jozef Chovanec, Stuart Pearce, Andreas Brehme, Franck Leboeuf, Rainer Bonhof ve Christian Ziege gibi dünyaca ünlü isimleri geride bırakmayı başardı. IFFHS'nin 1888/89 - 2009 dönemini kapsayan istatistiklerine göre en golcü defans oyuncuları sıralamasında ilk 10 şöyle oluştu: Sıra oyuncu-memleketi oynadığı maç oyun dönemi gol sayısı 1 Ronald Koeman (Olanda) 533 1980 - 1997 193 2 Daniel Passarella (Argentina) 451 1974 - 1989 134 3 Fernando Hierro (Spania) 541 1987 - 2005 110 4 Egardo Bauza (Argentina) 499 1977 - 1992 108 5 Paul Breitner (Germania) 369 1970 - 1983 103 6 Laurent Blanc (Franta) 500 1987 - 2003 95 7 José Albrecht (Argentina) 506 1960 - 1977 95 8 Gary Lloyd (Tara Galilor) 515 1992 - 2009 90 9 Franck Sauzée (Franta) 483 1983 - 2002 89 10 Juan Antonio Rocchia (Arg) 396 1970 - 1983 86 | Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu'nun yaptığı istatistikte eski Cimbomlu Popescu 35. golcü defans seçildi |
Raptors'taki ilk sezonunda henüz beklentileri karşılayamayan Hidayet Türkoğlu, Madison Square Garden'da patlama yaptı. Hidayet, Toronto Raptors'ın (25-22) New York Knicks'i (18-27) 106-104 yendiği maçta 26 sayı, 11 ribaundluk performansıyla sezonun en iyi maçını çıkardı. 5/8 ikilik, 3/8 üçlük ve 7/9 faul isabetiyle oynayan Hido, son üç maçtaki toplam sayısından daha skor üretti. Deneyimli forvet iki asist yaptı, iki de top çaldı. Bu sezon sayı ve ribaunt kategorilerinde kendi rekorunu kıran Hidayet ile birlikte 27 sayı, 15 ribaunt üreten Chris Bosh, galibiyete imza atan isim oldu. Knicks'te David Lee 29 sayı, 18 ribaundla oynadı. Doğu Konferansı'nın iki iddialı takımını karşı karşıya getiren mücadelede Orlando Magic (30-16) Boston Celtics'i (29-14) 96-94 yendi. Son çeyreğe 11 sayı önder giren Celtics bitime 1.3 saniye kala Rashard Lewis'in basketiyle geriye düştü. Son saniyede Rasheed Wallace'ın uzun üçlüğü girmeyince kazanan Orlando oldu. Rashard Lewis 23 sayı ve sekiz ribaunt, Dwight Howard 19 sayı, 10 ribaunt ve dört blokla galibiyette ön plana çıkan isimlerdi. Gecenin diğer maçında Phoenix Suns (27-21) Dallas Mavericks'i (30-16) 112-106 mağlup etti. Amare Stoudemire 22 sayı, Steve Nash 19 sayı , 11 asistle Suns'ı galibiyete taşıdı. | Toronto Raptors, Hidayet Türkoğlu'nun sezonun en iyi performansını sergilediği maçta New York Knicks'i 106-104 yendi. |
Alınan bilgiye göre, İnönü Caddesi'nde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonuna 16 T 0340 plakalı aracıyla gelen taksi şoförü Hakan Ş. (28), benzin aldıktan sonra otomobilini park edip, çay içmek için istasyona ait kafeteryaya geçti. Bu sırada, Hakan Ş'nin el frenini çekmeyi unuttuğu otomobil, hareket etmeye başladı. Önce yolun karşısına geçen ve bir apartmanın bodrum katına inen merdivenlerden kayan otomobil, kapısını kırdığı kıraathanenin içine girdi ve buradaki masalara çarparak, durabildi. Arkadaşlarıyla birlikte oyun oynayan Nevzat A. (53) otomobilin çarpması sonucu hafif yaralandı. Nevzat A, olay yerine gelen gazetecilere, ''Oyun oynuyorduk. Bu sırada arkadan 'Taksi geliyor, taksi geliyor' diye bağrışmalar oldu. Arkamı döndüğümde araç çoktan içeri girmişti. Biz, zannettik ki taksici arkadaş içeri çay içmeye geliyor'' dedi. İŞLETME SAHİBİ ŞAŞKIN Öte yandan, arkadaşlarının telefonla haber vermesi üzerine olay yerine gelen işletme sahibi Nazmi P. (57), dükkanının içerisinde otomobil olduğunu görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Kıraathanedeki otomobil, olay yerine getirilen çekicinin yaklaşık bir saat süren çalışmasının ardından bulunduğu yerden çıkarıldı. Taksi şoförü Hakan Ş'nin olayla ilgili ifadesine başvurulduğu öğrenildi. | Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde taksi şöförü, el freninin çekmeyi unuttuğu arabasıyla kıraathaneye girdi |
Ankara Büyükşehir Belediyesinin yoğun kar yağışı ile mücadele ettiklerini gösterir fotoğrafları arşiv çıktı. Ankara iki gündür yoğun kar yağışı ile boğuşuyor. Belediyelerin yetersizliği, sürücülerin hazırlıksız olması yağan karın eziyete dönüşmesine neden oldu. Yoğun trafik nedeniyle vatandaşların pek çoğu işlerine geç saatlerde ulaşabildi. Bu sorunlar yaşanırken Ankara Büyükşehir Belediyesi basın yayın kuruluşlarına karla nasıl mücadele ettiklerini gösterir fotoğraflar ve haberler geçti. Ancak gönderilen fotoğraflardan birinin 4 yıl önceye ait olduğu ortaya çıktı. Büyükşehir Belediyesinden basına gönderilen fotoğraflar 2006 yılı Ocak ayına aitti. Fotoğraflarda Çankaya Yıldız’da Conrad Adenauer Caddesi ve Turan Güneş Bulvarı’nda kar küreme çalışmaları gösteriliyor. Ancak bugünkü cadde ile 4 yıl önceki hali arasında ciddi değişim var. | Ankara Büyükşehir Belediyesinin karla mücadele ettiklerini gösterir fotoğrafları arşiv çıktı. |
Aileleri uyaran Kurt, çocuklara kaçırılmaya karşı anlaşılır, net, kısa ve emir kipi cümlelerle sürekli telkinde bulunulması gerektiğini kaydetti. Kurt, Cihan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, son günler kaçırılan çocukların sayısında bir artış meydana geldiğini belirterek bunun endişe verici olduğunu belirtti. Yaptığı değerlendirme ve gözleme göre, sosyal yönü güçlü, çok rahat iletişim kurabilen, insanlarla kısa sürede arkadaş olmayı beceren çocukların daha çok kaçırıldığını tespit ettiğini dile getiren Kurt, bunun nedenini ise şöyle açıkladı: "Sosyal yönü güçlü çocuk çok rahat bir şekilde tanıdığı, ya da tanımadığı kişilerle sokak, okul, park gibi yerlerde çekinmeden rahatlıkla iletişim kurabiliyor, konuşabiliyor. Çocuk istismarcıları özellikle bu tür çocukları tercih ediyor. Çünkü bu çocuklar yabancıdan çekinmiyor, endişelenmiyor, paniklemiyor, utanmıyor. Bu da çevrenin dikkatini çekmiyor. Dışarıdan gören insanlar çocuğu bir yakınıyla konuşuyor gibi algılıyor, şüphelenmiyor." ÇOCUĞA LAF ATIYOR, CEVAP VERİRSE YAKLAŞIYORLAR Çocuk istismarcılarının gözüne kestirdikleri çocukları belli bir süre izledikten sonra yanına gidip laf atarak yaklaştığını ifade eden Kurt, rahat bir şekilde, çekinmeden karşılık veren çocuğun kaçırılma planın devreye konduğunu, yabancıyla konuşurken tedirgin olan, ağlayan, bağıran, mızmızlanan çocuğun ise genelde tercih edilmediğinin altını çizdi. Kurt şu değerlendirmede bulundu: "Korkusuz, rahat iletişim kurabilen çocuk istismarcılar için çok önemli. Bu çocuklarla kısa sürede arkadaş olarak onları istedikleri yere götürebiliyorlar. Yabancıyla konuşmak istemeyen, uzaklaşmaya çalışan, ağlayan çocuklar ise tercih edilmiyor. Çünkü bu tür durum çevrenin dikkatini çekiyor. Bu da çocuk istismarcılarının işine gelmiyor. Çocukları kaçırılan aileler, genelde çocuklarının çevresiyle iyi iletişim kurduğunu belirtiyor." ÇOCUK KAÇIRILMAYA KARŞI NASIL BİLGİLENDİRİLMELİ Kurt, çocuğun kaçırılmasının önüne geçebilmek için ailelere büyük görev düştüğünü belirterek, ailelerin kısa, net, anlaşılır ve emir kipi cümlelerle çocuklarını sürekli bilgilendirmesi gerektiğini vurguladı. Uzun uzun nasihat ve 'lütfen' ifadeleriyle değil biraz kararlı bir şekilde çocukların kaçırılmaya karşı bulunduğu tehlikeden söz edilmesini isteyen Kurt şu önerilerde bulundu: "Aile sürekli okulda, sokakta çocuğunu takip etmesi mümkün değildir. Bunun yerine çocukların niçin kaçırıldığı onun anlayabileceği bir dille anlatılmalı. Evden çıkarken, okula giderken sık sık 'Yabancılarla konuşma, tanımadığın biri sana yaklaşmaya çalışıyorsa oradan hemen uzaklaş', 'Tanımadığın hiç kimsenin bir yere gitme teklifini kabul etme', 'Biri sana ısrarla yaklaşmaya, konuşmaya çalışıyorsa 'imdat' diye bağır', 'Kimseden bir şey alıp yeme', 'Kimsenin olmadığı yerlerde dolaşma', 'Seni şurada baban bekliyor, ben götürmeye geldim' diyenlere inanma', gibi telkinlerde bulunmakta büyük fayda var. Sürekli telkinler çocuğun zihninde yer eder. Ayrıca yaşına göre konuyla ilgili hikayeler de okutulabilir. " Yapılan araştırmalarda çocuğun en korkusuz ve yoğun öz güven yaşadığı yaşın 5 yaş olduğuna dikkat çeken Kurt, bu yaştaki çocuklara daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Emniyet Genel Müdürlüğü, önceki gün yaptığı açıklamada kayıp çocuk sayını bin 657 olarak açıklamıştı. | Uzman psikolog Ahmet Kurt, sosyal yönü güçlü, rahat iletişim kurabilen çocukların daha çok kaçırıldığını söyledi. |
Bilişim dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Bülent Tigin (30) 250 kiloluk ağırlığından kurtulmak için başvurduğu mide kelepçesi taktırma ameliyatından çıktıktan 3 gün sonra hayatını kaybetti. Bilişim dünyasının yakından tandığı bir isim aynı zamanda müzisyen Bülent Tigin (30) 250 kiloluk ağırlığından kurtulmak için başvurduğu mide kelepçesi taktırma ameliyatından çıktıktan 3 gün sonra hayatını kaybetti. Tigin'in annesi ameliyatı yapan doktoru suçluyor. Profesör doktor Mustafa Taşkın ise suçlamayı kabul etmiyor. 250 KİLODAN MİDE KELEPÇESİYLE KURTULACAKTI Anne Tigin'in anlattığına göre Bülent Tigin17 ocak'ta fazla kilolarından kurtulmak için, annesi Betül Tigin ile beraber Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr Mustafa Taşkın'a gitti. Prof.Dr.Mustafa Taşkın 250 kg' lık hastasına mide kelepçesini isterse hemen takabileceğini söyledi.. Hasta doktorun önerisini kabul etti, kelepçe19 ocak tarihinde Çengelköy Özel Ülkü hastanesinde Bülent Tigin' in midesine takıldı. Ancak Operasyon sonrası sancıları ve ağrıları başlayan Tigin, 24 Ocak günü saat 08.20'de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi' hastanesine sevkedildi ancak hayatını kaybetti. AMELİYAT SONRASI GAZ ŞİKAYETLERİ BAŞLADI Betül Tigin tek oğlunu trajik bir ölüme götüren süreci şöyle anlattı; "Oğlum 250 kiloluydu. Kilolarından kurtulamıyordu. Fazla kilolarından kurtulmak için onunla bir araştırma yaptık. Bu işten kurtulmanın tek yolunun mide kelepçesi taktırmak olduğuna karar verdik... Ameliyat sonrasında Bülent'in gaz şikayetleri başladı. Bu şikayetin giderilmesi için müdahalede bulunuldu. Müdahaleden sonra diğer testlerde yapıldı ve doktor her şeyin normal olduğunu söyledi. Üçüncü gün sonunda bir telefon geldi ve oğlumun Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne haber verilmeden apar topar sevk edildiğini öğrendim. Hastaneye gittiğimde durumun çok ciddi olduğunu öğrendim, fakat daha sonra Taşkın'ın oğlumu Cerrahpaşa hastanesinde o durumda bırakıp gittiğini öğrendim. Prof. Dr. Mustafa Taşkın'ı aradığımızda başka bir hastanın yanında olduğunu söyleyerek telefonu yüzüme kapattı. Bu ameliyat için 10 bin avro para aldı, ancak oğlumun durumuyla ilgili telefonda bilgi bile vermedi. Para önemli değil gitsin ama can gitti. Benim görür gözüm tutar elim bir evladım vardı onu da elimden aldı." Acılı anne Tigin şöyle devam etti . "Oğlumun ölüsünü hastaneden almaya gittiğimizde, hastanede yapılan tedavinin raporlarını doktorun nereye koyduğunu bilmediklerini söyleyerek bize teslim etmediler ve Çengelköy Özel Ülkü hastanesinde ameliyat edilmesine rağmen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ameliyat edilmiş göstermişler. Bu yaşananların cezasını kim ödeyecekse ödesin. Bu yaşananları bütün Türkiye duysun ve hiç kimse zayıflamak için bu yola başvurmasın , benim canım yandı başkalarının canı yanmasın." Betül Tigin konuyla ilgili hukuk yoluna gideceğini belirtirken, Avrupa İnsan hakları mahkemesine de başvuracağını söyledi. AŞIRI KİLOLARI NEDENİYLE HİÇBİR ALETE SIĞMIYORDU Konuyla ilgili olarak açıklamayla yanıtlayan Prof. Dr.*Mustafa Taşkın olayı şöyle değerlendirdi; "Hasta ayakta duramayan 250 kiloluk ayaklarından sıvı akan bir hasta. Yataklara sığmıyor, serumlar yetmiyordu. Hasta yürümede zorluk, gece oturarak uyumak, aşırı kilolar, ayaklarında ve vücudunda yaralardan sıvı sızması gibi şikayetlerden polikliniğimize başvurdu, gerekli tetkikleri yapıldı ve tedavi verildi. Hasta 19.01.2010 tarihinde yatırıldı. Tüm tetkikleri yapıldı. Bir gün sonra ameliyata alındı. 1 saat 45 dakika da ameliyat yapıldı. Ameliyattan sonraki 2 günde normal seyretti. Hastanın gaz ağrısı dışında bir sıkıntısı yoktu. 22.01.2010 tarihinde ani gögüs ağrısı ve nefes almada zorlanınca yeniden bütün tetkikleri yapıldı. Ancak hasta çok şişmandı ve hiçbir alete sığmıyordu. Bu yüzden ailesinden de izin alınarak ambulansla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahideki Özel Servisteki odaya yatırıldı. Fakat burada da hastanın aşırı kilolarından dolayı bazı makinalara bağlanması mümkün olmadı. Bunun üzerine Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sadi Sun Yoğun Bakım ile görüşülerek ve özel bir yatak ayarlandıktan sonra hasta buraya aldırılıdı. Buraya yatırıldığında, şuuru açık, sorulanlara cevap verebiliyordu ancak solunum zorluğu çekiyordu. Hastaya maske ile solunum yardımı yapıldı ve böbrek yetmezliği içinde bir tedavi uygulandı. Türkiye'deki mevcut teknolojide bu kiloda ki bir insanı görüntülemek mümkün değildir. Tüm çabalar hastanın özel şartlarından dolayı işe yaramadı. Biz yardım amaçlı yaptık, uğraştık elimizden geleni yaptık ama başaramadık." CENAZE KİLYOS'TA TOPRAĞA VERİLDİ. Bülent Tigin Karacaahmet Mezarlığı Şakirin Cami'sinde kılınan cenaze namazının ardından, Kilyos Mezarlığına götürüldü. Tigin'i son yolculuğuna annesi, onun yakınları ve Bülent Tigin'in arkadaşları uğurladı | Bilişim dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Bülent Tigin en verimli çağında hayatını kaybetti. |
Türkiye bu terörü bitirecek." Mesajı İçişleri Bakanı Beşir Atalay verdi. Atalay, "Türkiye, dikta gibi şeyleri unutacak. Karanlık kapılar arkasında hiçbir şey kalmayacak" dedi, Anayasa değişikliğinin de sinyalini verdi. Bakan Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasını öngören yasa tasarısının görüşmeleri sırasında, milletvekillerinin eleştirilerine cevap verdi. Bürokratik bir yapılanmanın kurulmadığını anlatan Atalay, bilgi havuzu Ak Parti sözcüleri, kendilerini “Sivil Dikta” kurmak isteyenlere, sivil dikta isteyen bir partinin nasıl olup da özgürlükleri bu kadar genişletmek isteyebileceğini hatırlatırlar ama “demagoji” yapmaktan düşünmeye vakit bulamıyorlar… Adnan Berk Okan oluşturulduğunu ve bu birimin terörle mücadeleye katkı vereceğini söyledi. Atalay, Anayasa değişikliğinin gerekliliği hakkında da konuştu, "inşallah partilerimiz bir araya gelir. Ülkemize ve demokrasimize yakışmayan bu Anayasa'yı da değiştiririz" dedi. | İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı hakkında Meclis'e bilgi verdi. |
Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un emri ile bu hafta giderek derinleştirilen soruşturmada, İstanbul 1. Ordu’da 2003 Mart’ında bahsi geçen harp oyununa katıldığı belirtilen 162 subay ile tek tek görüşülmeye başlandı. Görüşmelerde, subaylara, o gün plan seminerinde yazılı plan dışında nelerin konuşulduğu ve kimlerin ne söylediği soruluyor. Soruşturma hem adli, hem de idari olarak yürütülüyor. Soruşturma sonu detaylı açıklama bekleniyor. BİLGİLER ÖRTÜŞMÜYOR Genelkurmay Harekât Başkanlığı Tatbikatlar Programlar Dairesi arşivlerinde de bu konuda yapılan araştırmada, Balyoz adlı bir plana rastlanmadı. Taraf’ın yazdığı plan ile Genelkurmay’daki bilgiler kesinlikle birbirini tutmuyor. Başkent kulislerine göre Genelkurmay, gazetede yer aldığı şekilde, asla cami bombalama veya benzeri yasadışı girişimlerin resmi emirler ve belgelerde olmadığına emin. Bu iddialara da oldukça tepkili. DURUMDAN VAZİFE Mİ ÇIKTI? Resmi kayıtlara göre, o gün yapılan plan tatbikatında iç tehdit (irtica ve bölücü terör) değil, dışarıdaki mevcut tehdit ve düşmana göre bir senaryo uygulandı. Saldırı, işgal ve savunma unsurları ile kabiliyet esasına dayalı senaryolarda özel kuvvetlerin düşman cephesi gerisine sızarak yapacakları, hatta oradaki yeraltı faaliyetleri bile masaya yatırıldı. Ama, bunlar tamamen savaş halinde dış tehdit ve düşman üzerine oturtuldu. Türkiye’deki mevcut durum ve kişilerle irtibatlı değildi. Seminerde, düşmanın da topraklarımızda girişebileceği saldırılara karşı yapılacak savunma ile Türkiye’nin kaşınabilecek etnik hassasiyetleri ile ilgili alınacak önlemler de konuşuldu. Savaş halinde, TBMM ve hükümet ile koordine ile uygulanacak sıkıyönetim halinde, sivil kabiliyetlerin nasıl seferberlik kapsamına alınacağı da tartışıldı. Bu nedenle, o seminerlerde, ‘durumdan vazife çıkarıp’ resmi planın dışına ne kadar ve kimler tarafından çıkılıp çıkılmadığı ya da bütün bu yazılanların asılsız olup olmadığı detayları ile araştırılıyor. DOĞAN DA ÇAĞRILABİLİR Bu kapsamda toplantıdaki kişilerin konuştuklarına dair subaylara sorular soruluyor. Soruşturmalar sonucunda, bu katılan isimlere atfen konuşulduğu iddia edilen korkunç senaryoların ne kadar doğru olup olmadığı ortaya çıkacak. Medyada iddiaları reddeden açıklamalarına rağmen, bu konuda tartışmaların hedefindeki isim emekli orgeneral Çetin Doğan ile de görüşülebileceği Ankara kulislerinde seslendiriliyor. TEREDDÜTLER HANGİ NOKTADA Kulislerde, askeri çevrelerin kafasında iki ana noktada tereddüt olabileceği konuşuluyor. İlki, Çetin Doğan ve ekibinin, gerçekten yetkisini aşan bir şekilde bazı konuşmalar yapmış olabileceği. İkincisi ise, böyle konuşmaların olmadığı. Asimetrik psikolojik harekatın devamı olarak, hayali senaryolar ve toplantılar varmış gibi göstererek TSK’nın yıpratılmaya çalışılması olasılığı bulunuyor. Bu olasılıklar canlı tutularak soruşturma sonuçları bekleniyor. (Hürriyet) | Genelkurmay, Balyoz Darbe Planı iddiaları hakkında son dönemdeki en kapsamlı soruşturmalardan biri için düğmeye bastı. |
Peru'da şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kayması yüzünden dünyaca ünlü antik Machu Picchu kalıntıları yakınında dört gündür mahsur kalan turistlerden 1402'sinin kurulan hava köprüsü sayesinde kurtarıldığı, 800 turistin ise halen mahsur durumda bulunduğu bildirildi. Turizm Bakanlığından yapılan açıklamada, 1402 turistin dün tahliye edildiği, hava şartlarının düzelmesi sayesinde 11 saat boyunca 93 uçuş düzenlendiği belirtildi. Yetkililer, Machu Picchu ile İnka yolu arasında kurtarılmayı bekleyen 800 turist daha bulunduğunu, bu kişilerin de hava şartları izin verdiği takdirde bugün kurtarılacağını kaydetti. Hükümetin 60 gün boyunca olağanüstü durum ilan ettiği ülkenin güneydoğu kesiminde şiddetli yağışlardan 7 kişi ölmüş, 13 bin kişi evsiz kalmıştı. | Peru'da 4 gündür hava muhalefeti sebebiyle mahsur kalan turistlerden 1402'si kurtarıldı |
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı (KDGM) kurulmasına ilişkin tasarının TBMM’deki görüşmelerinin ilk gününde dikta ve karargâh tartışması yaşandı. CHP, KDGM ile “F tipi ve AKP istihbaratı oluşturulduğunu” öne sürdü. Hükümetin terörle mücadelede “koordinasyon” sağlaması amacıyla kurulmasını istediği KDGM için görüşmeler Genel Kurul’da dün başladı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Yeni istihbarat düzenlemesi ile, sayıları 10-15 arasında olduğu belirtilen özel mobil dinleme araçları kontrol altına alınacak mı? Bu araçların kim hangi kurum tarafından kullanıldığı ortaya çıkacak mı? Yoksa bu müsteşarlık bünyesine alınacak mıdır?” diye sordu. Bu düzenleme kirli ve karanlık ilişkileri kurumsal hale dönüştüreceğini öne süren Kart, okyanus ötesi esrarengiz ilişkilerin kurumsal hale getirileceğini iddia etti. Kart şöyle konuştu: “Tasarının 18. maddesinde İçişleri Bakanlığı’na taşrada 81 ilde gerek duyulması halinde ‘il sosyal ve etüt proje müdürlüğü’ kurulması öngörülüyor. Bunun anlamı F tipi yapılanmanın ve AKP istihbaratının ülke ölçeğine yaygınlaştırılmasıdır. AKP modeli istihbarat örgütlenmesinin nihai yapılanmasını oluşturan bir tasarı. Mutlak iktidar arayışının çatısı örülüyor. HİTLERE BENZEYECEĞİZ Ancak dikta yönetimlerinde, kamu düzenini, böyle merkezi bir yapılanma ile düzene sokmaya dönük yapılanmalar öngörür. Franco da Salazar da, Hitler de, Mussolini de bu yapılanmalara gitmiştir.” İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise kendilerinin hukuk ve demokrasi için çaba gösterdiğini savunarak, “Bunlar nereden çıkıyor, hayretle karşılıyorum” dedi. | Dikta tartışmaları tam gaz. Terörle mücadelede kordinasyon için kurulacak yapı F tipi, dikta eleştirilerine neden oldu. |
Çin’den ABD’ye göç eden Huang Chen isimli 46 yaşındaki adam Teksas eyaletine yerleşti. İş bulmak için New York’un Queens kentinde yaşayan Qian Wu ile irtibata geçti. Queens’e kadının yaşadığı apartmana taşındı. Ancak üç yıl boyunca Chen’e bir türlü iş bulunamadı. Adam, kadının kapısına dayandı ama sonuç değişmedi. 47 yaşındaki adam kendisini kandırdığını düşündüğü kadından intikam almak için korkunç bir plan yaptı. KAMERAYA YAKALANDI Gün boyu kadını takip eden adam Wu apartman dairesine girerken yolunu kesti. Elindeki çekiçle kafasına tam 18 kere vurarak kadını öldürdü. Hıncını alamayan Chen kadının ciğerlerini ve kalbini vücudundan çıkarttı. Daha sonra da aynı apartmandaki dairesine giderek cinayet izlerini temizledi. Üzerindeki elbiseleri ve cinayet aletini bir çantaya koyarak yakınlardaki bir parka bıraktı. Ancak güvenlik kameralarına yakalanan Çinli göçmen tutuklandı. Wu, katilinden çok korktuğu için daha önce de polise gitmiş. | Kendisine iş bulamayan kadını 18 çekiç darbesiyle öldürdü, sonra da ciğeriyle kalbini söktü. |
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiası üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki aramaları gerçekleştiren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hâkim Kadir Kayan’a, Ford Mondeo marka zırhlı araç tahsis edildi Kirazlıdere’deki Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki iki kozmik odada 27 gün arama yapan Kayan’a çalışmaları sürerken önce bir paket içinde 8 adet mermi gönderilmiş, ardından da bir başka mektupla tehdit edildiği ortaya çıkmıştı. Kayan’ın cep telefonuna da tehdit mesajları gelmişti. ŞAHİN'E BİNİYORDU Koruma sayısı artırılırken 1992 model Şahin marka bir araca binen Kayan, tehditler nedeniyle yeni bir araç talebinde bulundu. Kayan’ın bu talebinin kısa zamanda yerine getirildiği ve dün kendisine yeni bir araç tahsis edildiği anlaşıldı. Ford Mondeo marka aracın zırhlı olduğu ve ihtiyaç hissettiği sürece Kayan’ın kullanımında kalacağı bildirildi. | Kozmik oda aramalarından sonra mermili mektup olmak üzere pek çok tehdit alan hakim Kayan korumaya alındı. |
Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre, 1 Şubat’ta başlayacak uygulama ile Türkiye'den göçmen olmayan vize başvurusunda bulunmak için, randevu tarihinden en az iki iş günü önce internet üzerinden yeni "DS-160 sanal göçmen olmayan elektronik vize başvuru formu" doldurulacak. Vize başvurusunda bulunanların, dijital fotoğraflarını da elektronik forma kopyalamasına imkan tanıyan uygulamayla formların görüşme tarihinden önce daha sorunsuz şekilde doldurulması amaçlanıyor. Başvuru sahipleri, DS-160 formunu doldurduktan sonra formun iletildiğini teyit eden onay sayfasının çıktısını alarak görüşmeye gidecekler. Vize başvurularıyla ilgili ayrıntılı bilgiler, konsolosluk internet sayfalarında yer alıyor. | ABD'ye seyahat etmek için göçmen olmayan vize başvurusunda bulunacaklara yönelik bilgisayar bağlantılı uygulamaya geçiliyor |
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün yapılan valiler toplantısındaki sözlerini eleştirerek, "Valileri, kendi partisinin ajanı gibi kullanmak istiyor, il başkanlarına yaptığı muameleyi yapıyor" dedi. Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Vural, Başbakan Erdoğan'ın, partisinin il başkanlarına yapacağı konuşma metniyle valilere yapacağı konuşma metnini karıştırdığını ileri sürdü. Vural, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden valilerle toplantı yapıyor, onlara partisinin il başkanıymış gibi hitap ediyor. Herhalde konuşma metinlerini karıştırdı. Partisinin il başkanına hitap eder gibi hitap ediyor. Burası parti devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Valileri, kendi partisinin ajanı gibi kullanmak istiyor, il başkanlarına yaptığı muameleyi yapıyor" diye konuştu. VURAL'DAN ERDOĞAN'A SUÇLAMA Vural, Başbakan Erdoğan'ın "(Buna yasanın şurası mani...) Sizin kitabınızda mani diye bir şey olmayacak" şeklindeki sözünü eleştirerek, "Külhanbeyi mi, valilere yasa yok mu? 'Yasa tanımayacaksınız' diyor. Despot yönetim anlayışıyla valilere hitap ediyor. Bir vali, icraatlarını, hukuk çerçevesinde yapmalı. Hukukun olmadığı yerde zulüm vardır, keyfilik vardır" ifadelerini kullandı. "DEVLETİN HAİN BİR PROJESİ Mİ OLUR?" Açılıma ilişkin projenin, "devlet projesi" olduğu ve valiler tarafından millete anlatılmasının istendiğini belirten Vural, "AKP'nin projesini, valilere anlattırıyorsun. Devletin hain bir projesi mi olur? Zırva, ihanet projesi bu. Habur'da yaptıkları yıkımın projesini anlattırıyor. Valilerden, MHP'yi suçladığın projeyi anlatmasını mı istiyorsun? Nereden seçilirse seçilsin, her milletvekili Türkiye milletvekilidir ama proje kitapçığınızda Kürt milletvekillerinden bahsediliyor" dedi. Belediyelerin Hazine'ye borçlarından dolayı ödeneklerindeki kesintinin yüzde 40 ile sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemenin yasalaştığını da anımsatan Vural, belediye borçlarının yüzde 58'inin, 4.2 milyar lira ile Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğunu söyledi. "UÇAK ÖZEL BEKLETİLDİ" Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bazı AK Parti'li milletvekilleri ve Genel Başkan Yardımcılarının özel uçakla Fransa'nın Strazburg kentinde düzenlenen törene gittiklerini ve orada halay çektiklerini anlatan Vural, "Özel uçakla gidiyorlar ve uçağı Strazburg'ta 2 gün bekletiyorlar. Kim ödedi bu uçağın parasını? Uçak sahibi belediyeden iş alıyor mu acaba?" diye sordu. MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Anayasada "kanunsuz emir" başlıklı düzenlemesine değinerek, valilerin şifahi veya sözle verilen talimatları yerine getirmeleri halinde, suç işlemiş olacaklarını söyledi. Çelik, "Valilere, tevdi edilen yetki ve sorumluluklarını yerine getirmeyi öneririz, aksi halde yarın yargı önüne çıkarlarsa şaşırmayın" dedi. MHP Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir, Hakkari ve Iğdır gibi hassas yerlerdeki eylemlere değinerek, "Valilerin camların indirilmesinin önüne geçmek için önlem alması gerekir. Vatandaşla terörist karşı karşıya getirilmemelidir. Valiler, açılımı anlatma yerine, görevlerini yapmalıdırlar" diye konuştu. | MHP'li Vural öyle sözler söyledi ki AK Parti ile ipler yeniden gerilecek gibi. Vural'ın ithamları ise öyle yenilir yutulur değil! |
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, üç yıl önce değişen ortaöğretim kurumlarına geçiş sınavını gelen eleştiriler üzerine, yeniden incelemeye aldı. Özel Yabancı Okullar Sınavı’nı kaldırma kararı alan Bakan Çubukçu, her yıl sonu yapılan Seviye Belirleme Sınavı’nın (SBS) da yeniden değerlendirilmesi için bürokratlarından çalışma istedi. Her bakan döneminde yeniden gündeme gelen sınav sistemi, bir kez daha MEB’de tartışma konusu oldu. İlki 2008 yılında yapılan SBS yoğun şikâyetler ve dershanelere yönelimi durduramaması nedeniyle tekrar incelemeye alındı. Bakan Çubukçu, özel okul yöneticilerine 6, 7 ve 8’inci sınıfta yapılan SBS’yle ilgili kamuoyundan eleştiri aldıklarını söyledi. Katıldığı her ortamda çocukların çok fazla sınava girdiği yönünde şikâyet aldığını anlatan Çubukçu, bu nedenle de SBS’nin de artı ve eksileriyle bakanlıkta yeniden değerlendirmeye alınmasını istedi. Çubukçu, sınav sisteminin değerlendirilmesi için genel müdürleriyle görüşmeler yapıyor. | Eğitim yap-boz tahtasına çevrildi. 3 yıl önce büyük tartışmalarla başlayan SBS yeniden incelemeye alındı. |
Beşiktaş başkan adayı Murat Aksu, Radyospor’a yaptığı açıklamada, 2004- 07 yılları arasındaki 2. başkanlığı döneminde, icraatlar da yapılan hatalardan dolayı özür dilemesi gereken kişinin Başkan Yıldırım Demirören olduğunu söyledi. Futbolun başına profesyonelleri getireceğini söyleyen Aksu, “Profesyonel anlamda gelecek kişinin yapacağı tespitlerle planlamamızı yapacağız. Biz Beşiktaş’a başkan olarak seçilmek istiyoruz, teknik direktör olarak değil. Takımla ilgili konuşmak istemiyorum. Önemli olan, bizim sistemde yapacağımız değişiklikler dir” dedi. Ayrıca basketbol takımını Efes Pilsen’le birleştirmeyi planladığını, bu konuda temaslar da bulunduğu ifade eden Aksu, “Basketbol takımının Efes Pilsen’le birleşmesi yönünde taraftarın isteği vardı. Resmi anlamdaki temasları elbette ki yönetime seçildikten sonra konuşmayı ve bu konu üzerinde çalışmayı düşünüyorum” diye konuştu. | Beşiktaş"ın başkan adayı Murat Aksu, basketbolda Sarı-Lacivertliler"in Ülker"le birleşmesini örnek alarak Efes Pilsen"e teklif sundu. |
Denizli'de bir şahıs, eşiyle düğünde çektirdiği çerçeveli fotoğrafı meydandaki horoz heykeline astı sonra da intihar etmek için bir binanın çatısına çıktı. Eşi ve çocuğuyla ayrı yaşadığı öğrenilen 30 yaşındaki Yıldıray A., bu duruma fazla dayanamayınca ilginç bir yönteme başvurdu. Sabah saat 08.00 sıralarında Delikliçınar Meydanı'na gelen Yıldıray A., eşiyle düğünde çekilmiş fotoğrafını meydandaki horoz heykeline astıktan sonra karşı caddede bulunan ve kullanılmayan dört katlı binanın çatısına çıktı. Çatının kenarına oturan ve soğuktan zor anlar yaşadığı görülen genci fark edenler durumu polis ve itfaiyeye bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri binanın altına şişirilmiş brandayı yerleştirirken, sağlık ekipleri de gerekli önlemleri aldı. Bu arada Yıldıray A.'yı ikna etmek için polisler çatıya çıktı. Yıldıray A.'yı intihardan vazgeçirmek için yanına yaklaşan sivil polis büyük uğraş verdi. Zaman zaman telefonla görüşen ve genci ikna etmeye çalışan sivil polisin ikna çabalarına uzun süre direnen Yıldıray A., soğuk hava sebebiyle zor anlar yaşadı. Boyun ve yüz bölgesini soğuktan korumak için kaşkolla saran Yıldıray A., daha sonra intihardan vazgeçerek oturduğu çatı kenarından kalkıp polislerin yanına gitti. Yüzünün görünmesini istemeyen Yıldıray A., ceketiyle yüzünü kapattı. Yıldıray A., ifadesinin alınması için karakola götürüldü. Şahsın eşi ve çocuğundan ayrı yaşadığı, bu yüzden intihar teşebbüsünde bulunduğu ileri sürüldü. Bu arada çatıya çıkan şahsı görenler caddede büyük bir kalabalığa sebep olurken, araç trafiği zaman zaman aksadı. Trafik ekipleri hem yaya hem de araç trafiğinde aksama olmaması için büyük çaba sarfetti. | Eşiyle ve çocuğuyla ayrı yaşamaya dayanamadı. Evlilik fotoğraflarını alıp intihar etmek üzere yola çıktı. |
İNTERNETHABER ANKARA- İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Demokratik Açılım yasaları arasında yer aldığını söylediği Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına yönelik kanun tasarısı TBMM Başkanlığına sunuldu. Tasarıyla kurulacak olan Kurum, insan haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla çalışmalar yapacak. TBMM Başkanlığı'na sunulan Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı şunları getiriyor: - Kurum, insan hakları alanındaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek; sorunların çözüme kavuşturulması doğrultusunda çalışmalar yapmak; şikâyet ve başvuruları incelemek, araştırmak ve bunların sonuçlarını takip etmek; insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine ve ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmakla görevli ve yetkili olacak. - Kurum, görev ve yetkilerini kendi sorumluluğu altında, bağımsız olarak yerine getirecek. Görev alanına giren konularla ilgili olarak hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Kurula emir ve talimat veremeyecek, tavsiye ve telkinde bulunamayacak. - Kurum, faaliyetleri hakkında internet ortamı ve resmî bültenler aracılığıyla kamuoyunu azamî ölçüde bilgilendirecek. - Kurum; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilecek. - Türkiye İnsan Hakları Kurulu, Kurumun karar organı olacak. Kurul, biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere onbir üyeden oluşacak. Başkan ve üyelerin görev süreleri dört yıl olacak. Sütresi bitenler en fazla bir defa daha seçilebilecek. - Kurula Başkan ve üyelerinde, herhangi bir siyasi partinin yönetim ve denetim organlarında görev almamış veya bu görevlerinden ayrılmış olmak, en az lisans düzeyinde yükseköğrenim yapmış olma şartları aranacak. - Başkan, İkinci Başkan ve üyeler, Bakanlar Kurulu tarafından seçilecek. Seçimlerde, ilgili sivil toplum, sosyal ve mesleki kuruluşların, düşünce akımlarının, üniversitelerin, uzmanların çoğulcu bir şekilde temsiline özen gösterilecek. - Kurul, kurum tarafından yapılan inceleme ve araştırmaları, hazırlanan raporları ve benzeri çalışmaları karara bağlamak, Kurumun görev alanıyla ilgili düzenlemeler yapılmasına yönelik kararlar almak, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin uygulanmasını izlemek, bu sözleşmeler tarafından kurulan inceleme, izleme ve denetleme mekanizmalarına Devletin sunmakla yükümlü olduğu raporların hazırlanması sürecinde, ilgili sivil toplum kuruluşlarından da yararlanmak suretiyle görüş bildirmek; bu raporların sunulacağı uluslararası toplantılara, heyet temsilcisi göndererek katılmak, Kurumun diğer ülkelerin ulusal ya da uluslararası düzeyde faaliyet gösteren benzeri işleve sahip kurumlarıyla ikili ve çok taraflı ilişkiler kurmasına karar vermek, Birleşmiş Milletler ve bölgesel insan hakları kuruluşlarıyla işbirliği yapmak ve ortak faaliyetlerde bulunulmasına karar vermek, İnsan hakları alanındaki sorunlar, gelişmeler ile kamu kurum ve kuruluşlarının bu alandaki performanslarını değerlendiren yıllık raporlar hazırlamak, bunları yayınlamak ve ilgili kişi ve kuruluşlara dağıtmak. Düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde insan hakları alanına ilişkin özel raporlar yayınlamakle görevli olacak. - Kurum bünyesinde; İhlal İddialarını İnceleme Birimi, İşkence ve Kötü Muameleyle Mücadele Birimi, Hukuk Birimi, Eğitim Birimi, Dış İlişkiler ve Proje Birimi, Medya ve Halkla İlişkiler Birimi, Bilgi ve Dokümantasyon Birimi gibi birimler oluşturulacak. - İnsan hakları ihlaline maruz kaldığını iddia eden kişiler Kuruma başvurabilecekler. Başvurulara ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. | Demokratik Açılıma hız verildi. Açılım kapsamındaki ilk yasa Meclis Başkanlığına sunuldu. |
TBMM Güvenlik Koordinasyon Kurulu, Meclis'in üç giriş kapısından askerlerin çekilerek buraların polisler tarafından korunması kararı aldı. Yeni kararla Çankaya, Dikmen ve Ayrancı kapılarında 24 saat polis görev yapacak, askerlerin nöbet tuttuğu kulübe sayısı da azaltılacak. Meclis'in Atatürk Bulvarı'na Bakan Çankaya Kapısı'nı genellikle milletvekilleri ve protokol kullanıyor. Dikmen Kapısı'ndan ağırlıklı olarak ziyaretçiler giriş yaparken, Güvenlik Caddesine bakan Ayrancı (Lojman) Kapısı da kullanılıyor. Bu kapılarda hafta sonları ile saat 22.00'den sonra kampus içinde bulunan taburdaki askerler görev yapıyor. Genel Kurul'un çalışma saatlerinin uzaması halinde çalışma bitene kadar polis görevini sürdürüyor. Askerler, milletvekillerini tanıyamadıkları için kapılarda sorun yaşanıyor. Hafta sonu ya da gece Meclis'e gelen milletvekillerini bazen askerler içeri almıyor. Bu nedenle sorunlar büyüyüp kimi zaman TBMM Başkanlığı'na kadar iletiliyor. Bazı milletvekillerinin de kapılarda asker bulunması, asker görevi devraldıktan sonra da kapıların dışına bariyer çekilmesinden duyduğu rahatsızlığı Meclis Başkanlığı'na ilettiği de biliniyor. Milletvekillerinin bu yöndeki şikayetleri üzerine Meclis, uzun süredir yaptığı çalışmaya son noktayı koydu. Geçen günlerde toplanan Meclis Güvenlik Koordinasyon Kurulu, askerin kapılardan çekilmesine ilişkin bir karar aldı. Bu karara göre Meclis'in üç kapısında 24 saat polisler nöbet tutacak. Kapılardaki giriş çıkışları, arama ve kontrolleri polis yapacak. Kurul kararında, şöyle denildi: 24 SAAT KORUMA "Koruma Müdürlüğü'nce giriş-çıkışların güvenlik ve kontrolü amacıyla Çankaya, Dikmen ve Lojman kapılarında gündüz saatleri esasına göre 24 saat yeteri kadar personel bulundurulmasına ve bu işlemin personel ihtiyacını karşılanması için Başkanlık makamının onay tarihinden itibaren bir ay sonra gerçekleştirilmesi ile yönetmelik güncellemesine de eklenmesine karar verildi." Tabur tarafından yürütülen dış çevre nöbet emniyet sisteminin kameralarla takviye edilmesi nedeniyle nöbet yeri sayısı azaltılacak. Nöbet kulübeleri değiştirilecek. Meclis'in mimari yapısına uygun, kamera görüntülerini alan, telefonu, ısıtma sistemi bulunan kulübeler konulacak. Meclis içinde Muhafız ve Tören Taburu'nun bulunması da yıllardır tartışılıyor. Zaman zaman milletvekilleri Meclis'te taburun bulunmasına karşı çıkıyor. Taburun yerine milletvekilleri odalarının bulunduğu halkla ilişkiler binasının yapılması, taburun kampüs içinde başka bir yere taşınması sık sık tartışılmıştı. Ancak bu konuda henüz bir ilerleme sağlanamadı. | Arka arkaya darbe planı iddiaları ortaya çıkarken Meclis kendi içinde "nizamiye" ayarı yaptı. |
Ankara Emniyet Müdürlüğü, soğuk ve yağışlı hava dolayısıyla sürücüleri, araçlarında zincir, takoz ve çekme halatı bulundurmaları konusunda uyardı. Yapılan yazılı açıklamada, son günlerde Ankara'yı etkisi altına alan kar, soğuk ve yağışlı havanın en az seviyede zarara yol açması ve trafikte meydana gelebilecek kazaların en aza indirgenmesinde, araçlarda kışlık ve vakumlu lastiklerin kullanımının yeterli güvenliği sağlamadığı ifade edildi. Gizli ve ani buzlanmaların gerçekleştiği soğuk havalarda trafik kazalarının en aza indirgenmesi, vatandaşların zarar görmemesi ve emniyetli sürüş için trafiğe çıkan tüm araçlarda zincir, takoz ve çekme halatının da mutlaka bulundurulması gerektiği vurgulanan açıklamada, Emniyet Müdürlüğünün, kontrollerde bu konuya ağırlık vereceği bildirildi. | Ankara Emniyeti sürücüleri, araçlarında zincir, takoz ve çekme halatı bulundurmaları konusunda uyardı. |
Yılda 7 milyon işlem gerçekleştiren Tapu Kadastro Müdürlüğü, zaman tasarrufu sağlamak ve vekalet masrafını azaltmak için atağa geçti. Genel müdürlüğün daha küçük ve etkin bir yapıya kavuşturulması, kamuoyundaki 'imajının iyileştirilmesi' amaçlanan çalışmayla, merkez ve taşra teşkilatındaki bazı birimlerin kapatılması, kurumun gayrimenkul değerleme, emlakçılık, haritacılık gibi alanlarda ise yetkisinin genişletilmesi öngörülüyor. Teknolojinin daha yoğun kullanılacağı yeni yapıda, vatandaşların tapu işlemleri için taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu müdürlüğünde işlem yapması zorunluluğu kaldırılacak. YURDA GELMEYE SON VERİLİYOR İşlemlerin ülkenin herhangi bir yerindeki tapu müdürlüğünde yürütülebilmesi mümkün olacak. Ayrıca, yurtdışındaki Türkler ve yabancı uyrukluların da Türkiye'deki tapu ve kadastro işlemleri için yurda gelmelerine gerek kalmayacak. Elçilikler bünyesinde tapu görevlisi bulundurulacak, bu kişi tapu ve kadastro işlemlerini yürütecek, uluslararası gayrimenkul hukukuyla ilgilenecek. Düzenlemeyle ayrıca, Türkiye'de tapu işlemi için taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu müdürlüğüne gitme zorunluluğu kaldırılıyor. Taşradaki 22 bölge müdürlüğü sayısı 13'e düşecek. 1011 tapu sicil müdürlüğü de 957 olacak. | Evi arsası malı mülkü olanlar artık bıkmıştı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılıyor. |
Bir grup genç Batman'da tango kursuna başladı. Mustazaf-Der tehdit etti: Bu hayâsızlığı gözümüzde diken var gibi, görmezden gelemeyiz ÇİFTE TEHDİT YAĞIYOR Habertürk gazetesinde Ahmet Yukuş imzalı habere göre Batman'da üç hafta önce açılan tango kursuna katılan çoğu memur 6 çifte tehdit yağdı. Çiftler, telefonla "Dansa gitmeyin" diye arandıklarını belirtirken, İnsan Haklarını Koruma Gençlik Kültür ve Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) Başkanı Abdurrahman Cens konuyla ilgili şunları söyledi: BAŞKA ERKEĞİN KOYNUNDA "Medeniyet kadın ve erkeklerin sarmaş dolaşması değildir. Böylesi tehlikeli medeniyet halkımızın kanıyla uyuşmaz. Tango, ahlaksızlığın en büyüğüdür. Namuslu bir insan hanımının başka erkeğin koynunda dans etmesine izin vermez. Bu haysiyetsizliktir. Batman'da tango kursu açılması bize göre irticayla mücadelenin parçasıdır. Toplumu ahlaksızlaştırmak için bu tür faaliyetler yapılmaktadır. Yönetim kurulumuz kararıyla düşüncelerimizi açıkladık. Kimseye gözdağı vermek için bunları söylemedik." "EDEPSİZLİĞİ YUTKUNAMAYIZ" Dernek ayrıca yayınladığı bildiride "Bu hayâsızlığı gözümüzde diken varıruş gibi görmezden gelemeyiz, boğazımızda kılçık var gibi bu edepsizliği yutkunamayız." ifadelerine yer verdi. Haftada bir dans ettiklerini belirten dans hocası Canan Coşkun "Tango edepsizlikse Türkiye Dans Federasyonu kapatılsın" diye konuştu. | Batman'da olay tango açılımı. Tango kursuna başlayan gençler tehdit telefonları aldıklarını iddia etti. |
İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, Hollanda'daki Nörolojik Bilimler Enstitüsünde görev yapan bir grup bilim adamı, kronik uykusuzluk hastalarının beyinlerinin sol tarafındaki gri madde miktarının, bu tür bir sorunu olmayanlara nazaran daha az olduğunu tespit etti. Uzmanlar, uykusuzluk sorunu arttıkça merkezi sinir sisteminin ana içeriği olan gri maddenin miktarının azaldığını da gözlemledi. Şimdiye kadar bu durumun sadece post travmatik stres bozukluğu gibi ağır depresyon hastalarında görüldüğünün düşünüldüğünü belirten bilim adamları, bu bulguların ışığında uykusuzluk sorununa daha fazla özen gösterileceğini umduklarını söyledi. | Kronik uykusuzluğun, hafıza formasyonunda etkili olan beyin korteksinde küçülmeye neden olabileceği bildirildi. |
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, yaptıkları tahminlere uygun olarak yurdun dün yeni bir ılık ve yağışlı havanın etkisine girdiğini söyledi. Marmara ve Kıyı Ege'de sağanak şeklinde başlayan yağışların, dün akşam saatlerinden itibaren Ankara başta olmak üzere İç Anadolu, İç Ege ve Batı Karadeniz bölgelerinde kar şeklinde görüldüğünü anımsatan Çağlar, hava sıcaklığının da Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde 3 ila 5 derece arttığını belirtti. Kar kalınlıklarının Eskişehir'de 7, İstanbul Sarıyer'de 14, Isparta'da 2, Bitlis'te 35, Erzurum'da 20, Hakkari'de 40, Trabzon'da 16, Bolu'da 4, Afyonkarahisar'da 7, Kars'da 6, Ankara Merkez ve Kızılcahamam'da 5, Esenboğa'da 6, Akıncı ve Etimesgut'ta 8, Beypazarı'nda 10, Nallıhan'da 14, Çankırı ve Kırıkkale'de 4 santimetre olduğunu bildiren Çağlar, şunları kaydetti: ''Yağışlı hava bugün de ülke genelinde etkisini sürdürecek. Yağışlar, İç Ege Afyonkarahisar, Uşak ve Kütahya, Karadeniz'in İç Kesimleri Bolu, Düzce, Bartın, Karabük, Tokat, Amasya, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt ile İç ve Doğu Anadolu'da kar, diğer yerlerde yağmur şeklinde olacak. Yarın, Marmara, Ege, Akdeniz ile Batı Karadeniz bölgelerinde devam edecek yağışların Çanakkale, İzmir, Aydın, Muğla, Antalya ve Isparta çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Cumartesi ve Pazar günleri Karadeniz bölgesinin kıyı kesimi dışında tüm yurtta yağış görülecek. Yağışlar Karadeniz'in İç Kesimleri Bolu, Kastamonu, Düzce, Karabük, Amasya, Tokat, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt, İç Anadolu'nun Kuzeyi Eskişehir, Sivas ve Yozgat ile Doğu Anadolu'da kar, diğer yerlerde yağmur şeklinde olacak. Hava sıcaklığı yarın ve hafta sonu tüm yurtta 3 ila 5 derece daha artacak.'' | Günlerdir içimizi üşüten kar bugün Marmara'ya veda ediyor... Yerine de daha ılık ve yağışlı bir hava hakim oluyor... İşte hava durumu.. |
Sinem’in, facebook’ta tanıştığı Balıkesirli bir gencin yanına gittiği ileri sürülürken, babası kaçırıldığını söyledi. Ticaret Borsası Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu, dün polise başvurarak akşam üzeri köpeğini gezdirmeye çıkan kızı Sinem’in kaybolduğunu bildirdi ve bulunmasını istedi. Başkan Hınıslıoğlu, kızı Sinem’in kaçırıldığını söylerken, hem polis hem de aile onu gidebileceği yerlerde aramaya başladı. Polis bir yandan aramayı sürdürürken bir yandan da Sinem’in arkadaşlarının ifadelerine başvurdu. Erzurum Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi’nde ifadesi alınan arkadaşlarından biri Sinem’in sosyal paylaşım sitesi facebook’ta Balıkesirli bir gençle tanıştığını ve onun yanına gittiğini söyledi. Bu ifade üzerine Balıkesir Emniyet Müdürlüğü ile temasa geçilirken, genç kızın yakınları da Balıkesir’e gitti. Kayıp bebek aranıyor Öte yandan Bitlis’in Tatvan ilçesinde pazartesi günü Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nden, Hülya Ulus’un dünyaya getirdiği Yakup Eray adı verilen erkek bebeği kaçırdıkları belirlenen biri kadın iki kişinin robot resimleri çizildi. Polis tanıkların ifadeleri doğrultusunda bebeği kaçırdığı düşünülen bir kadın ve bir erkeğin robot resimlerini çizerek Bitlis ve ilçelerinin yanı sıra tüm illerin emniyet müdürlüklerine ve jandarma komutanlıklarına yolladı. Polis, ilçede halkın yoğun olarak bulunduğu bölgeler ve toplu taşıma araçlarına da resimleri astı. Baba İrfan Ulus, “Robot resim benziyor. Bunu yapanlar vicdansızdır. Bebeğimize en kısa zamanda ulaşmayı ümit ediyoruz” dedi. | Erzurum Ticaret Borsası Başkanı'nın lise ikinci sınıfa giden kızı 16 yaşındaki Sinem Hınıslıoğlu ortadan kayboldu. |
Obama, işsizlikle mücadeleyi bir numaralı gündem maddesi ilan ederken istihdamı artırma sözü verdi. Obama, “Ben kapıdan girmeden önce borçtaydın. Değişimin kolay olacağını söylemedim. Tek başıma yapacağım da demedim” dedi. Gürültülü olur “350 milyonluk ülkede demokrasi gürültülü olur” diyen Obama, şunları söyledi: “Amerika’nın 10 yıl önce 200 milyar dolar bütçe fazlası vardı. Ben görevi devraldığımda ise yıllık 1 trilyon dolardan fazla bütçe açığı vardı ve sonraki 10 yıl için de 8 trilyon dolar bütçe açığı tahmin ediliyordu. Resesyonda bu rakama 3 trilyon dolar ilave etti. Bunlar ben daha kapıdan girmeden oldu.” Yasa istiyorum Obama, “İnsanlar işsiz. Acı çekiyorlar. Gecikme olmaksızın masamda bir istihdam yasası istiyorum” dedi ve şöyle devam etti: “2010’da 1.5 milyon kişiye istihdam yaratılmalı. Hedefimiz iş, iş, iş. Fırtına geçti, ama hasar hâlâ ortada. Ben bu sıkıntılarla mücadele etmek için başkan oldum.” Mükellefin parasını bankalardan alacağım Barack Obama, “Büyük finansal reforma ihtiyaç var” dedi ve şunları söyledi: “Vergi mükelleflerinin parasını bankalardan geri almaya kararlıyım. Bazı vergiler koyacağım. Amaç finansal piyasaları düzeltmek. Bir daha ekonominin zora düşmemesi için bu şart.” | Obama, ABD başkanlarınca her yıl yapılan Birliğin Durumu konuşması için ilk kez Kongre"ye hitap etti. |
Alınan bilgiye göre, ismi açıklanmayan bir kişi, iki ayrı firmanın 20.15 ve 21.00 saatlerinde Adana-İzmir seferini yapacak uçaklarını kaçırmamak amacıyla, cep telefonundan polisi arayarak, uçaklarda bomba bulunduğu ihbarını yaptı. İhbar üzerine ekipler, uçaklarda arama gerçekleştirmek üzere harekete geçti. Bu arada, ihbarın ve uçak için alınan biletin aynı cep telefonundan yapıldığı tespit edilen bir kişi, uçak içerisinde polis tarafından gözaltına alındı. Söz konusu yolcunun asılsız ihbarda bulunduğunu itiraf ettiği öğrenildi. Aramalar nedeniyle İzmir'e gidecek olan uçaklardan biri 2 saat, diğeri ise 1 saat gecikmeyle havalandı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi. | Adana'da, uçağı kaçırmaktan endişe ettiği için, iki farklı firmaya ait İzmir seferini yapacak uçaklarla ilgili bomba ihbarında bulunan kişi gözaltına alındı. |
22 Ocak’ta görkemli bir düğünle dünyaevine giren Çeşitli gazete ve internet sitelerinde çıkan haberde, Demet Akalın’ın eşi Önder Bekensir’in bütçesini düşünerek, bazı arkadaşlarını düğüne davet etmediği iddia edilerek, ünlü şarkıcı cimrilikle suçlanmıştı. Önder Bekensir’le 22 Ocak’ta evlenen Demet Akalın, cimrilik yapıp düğününde arkadaşlarını çağırmadığı iddiasını reddetti: “Düğünüme makyözü ve kuaförüyle gelmek isteyen bir kadın pop şarkıcısı bu haberi yaydı.” O kadın popçunun Tuğba Özay olduğunu ise daha önce açıklamıştı. | Demet Akalın, bugün hakkında "Düğünde Büyük Terbiyesizlik" başlığıyla çıkan haberlerle ilgili olarak ilk kez açıklama yaptı. |
Bugün 45 yaşında olan kadının hayatını cehenneme çeviren olay, 1995‘te başladı. A., Frankfurt’ta pazarlamacılık yapan Alman kadını balkonunda gördü ve peşine takıldı. Kurbanına sürekli telefon açan, “Kral İbo” imzalı mektuplar ve porno içerikli DVD’ler gönderen A., anne ve babasına şantaj yaparak, kızlarının peşini bırakması için 100 bin euro istedi. Takipten bunalan kadın ise defalarca taşındı. Gizli telefon numaraları aldı, hatta ABD’ye gitti. Ancak kurbanını izini Atlantik’in ötesinde de süren ve telefonla rahatsız eden A., kadının dönüşünden sonra da tacizlerine devam etti. İşe giderken izledi, evinin önünde bekledi, hatta ziline kendi adını bile yazdı. Mağdur kadın, bir süre işine polis korumasında gitmek zorunda kaldı. Bu arada polis tarafından yakalanan sapık, 9 ay hapis cezası aldı ve bir süre psikiyatrik tedavi gördü. Ancak tüm bunlar tacizi bitirmedi. Franfurt Eyalet Mahkemesi A.’yı tekrar hepisle cezalandırdı. | Alman kadını balkonunda gördü 15 yıl boyunca adım adım takip etti, porno DVD'ler gönderdi ve en sonunda... |
İngiltere, Lancashire'da yaşayan 15 yaşındaki Bradley Fisher'ı görenler bir daha unutamıyor, çünkü yaşına rağmen tam 2 metre 10 santim uzunluğunda ve uzamaya devam ediyor. Southlands Lisesi'nde eğitim gören Bradley, okulundaki yaşıtları arasında en kısa boylu olan 1.37'lik arkadaşı Zoe McDermott'ın yanında tam bir dev gibi duruyor. İlkokulu bitirmeden babasından uzun boya sahip olan Bradley, 16 yaş altı ulusal basketbol takımına da seçildi. "Basketbol oynamayı seviyorum, boyum çok avantaj sağlıyor" diyen Bradley, kapılardan geçerken eğilmek zorunda kalmak dışında hiçbirşeyin uzun boylu olmak kadar iyi olamayacağını söylüyor. "Uzun olmayı seviyorum, arkadaşlarım ve ailem de bunun iyi olduğunu düşünüyorlar. Kıyafet alırken en büyük beden sipariş ediyorum ve üzerime olması için dua ediyorum" diye konuşan 15 yaşındaki dev, anaokulunda da herkesten uzun olduğunu da sözlerine ekliyor. Daha şimdiden Michael Jordan'dan uzun boya sahip olan Fisher, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından da çok seviliyor. | Sadece 15 yaşında ama tam 2 metre 10 santim boyundaki "minik dev", büyümeye devam ediyor! |
Bundan altı yıl önce, sanat okulunun ödemelerini karşılayabilmek için çalışma saatleri, ders saatleriyle çakışmayacak bir iş arayan aktris Tonya Jone Miller, arkadaşının kendisine anlattığı telefonda seks operatörlüğünü duyunca, bu işi yapabileceğini düşünmüş. Altı yıldır da devam ettiriyor olması, bu işi "yapabildiğinin" kanıtı. Aldığı tiyatro eğitiminin kendisine büyük avantajlar sağladığını anlatan genç kadın, "Sesimi çok kolay değiştirebiliyor, inceltip, kalınlaştırabiliyorum, aksanımı değiştirebiliyorum. Telefonda seksin özü de, oyunculuğunuzun ne kadar iyi olduğuna bağlıdır, iyi dinlemeli ve yerinde tepki vermelisiniz. İşimdeki başarıyı buna borçluyum" diyerek açıklıyor ve ekliyor: "Düşünün, pazartesi sabahı 5.56'da çalan telefonla uyanıyor ve 20 dakikalık bir "görüşme"nin satın alındığını, 1'e basarak cevap verebileceğimi söyleyen metalik bir ses duyuyorum. Aramanın geldiği gün ve saate bakarak, arayabilecek sadece 2 müşterim var. Biri hayal dünyası geniş Justin ve diğeri de prensesiymişim gibi davranmamı isteyen Tom. Telefonu açtığımda hangisi çıkarsa çıksın, istedikleri kişiye dönüşüp, onlarla konuşabiliyorum. Pazartesi günü o saatlerde ikisinin de araması, yaklaşık 40 dakikada 100 dolar kazanmam anlamına geliyor." "İnsanlar, aktris olmamın bu işi de kolaylaştırdığını düşünüyorlar ve haklılar. Ancak şimdi anlıyorum ki, bu iş aynı zamanda beni daha iyi bir aktris yapıyor." Portland'da yaşayan Tonya Jone Miller, kirli bir ağıza sahip olduğunu ama vicdanının temiz olduğunu söylüyor. | Aktris Tonya Jone Miller, telefonda seks satan kadınlardan biri olduğunu ve yaptığı işin detaylarını anlattı |
Anayasa Mahkemesi Raportörü ve Demokrat Yargı Birliği Başkanı Osman Can, 367’nin mucidi Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’na, demokratik yargının nasıl olması gerektiği konusunda ders verdi. Kanadoğlu ile Can Habertürk Televizyonu’nda yargının sorunlarını tartıştı. AK Parti’de genel başkan sultası olduğunu ve bağımlı yargı oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Kanadoğlu’na, Osman Can, yargı organlarına parlamento tarafından üye seçilmesinin, Avrupa demokrasilerinin totaliterizme karşı ürettiği bir yöntem olduğunu hatırlatarak parlamentonun üye seçmediği bir yargının çoğunluğu yansıtmadığını söyledi. HER KİTAPTA BUNU GÖREBİLİRSİNİZ “Mevcut siyasi iktidar yargıda bir demokratikleşme gerçekleştiriyorsa bunu takdirle karşılamak lazım” diyen Can, “Yargının siyasallaşması, yargının yasal çerçevesinden çıkmaya başladığında olur. Parlamento gibi toplumsal çoğunluğu yansıtan kurumlara üye atamasıyla ilgili bir şey değildir” dedi. 1960’IN KLİŞELERİ BUNLAR İkili, Weimar Cumhuriyeti’ni de tartıştı. Can, Kanadoğlu’nun Weimar’ı bilmediğini belirterek, “Weimar’da Nasyonel Sosyalizmin nasıl iktidara geldiği hakkında hiçbir bilgiye sahip değilsiniz, 1960’lardan gelen klişelerle konuşuyorsunuz” dedi. ‘Mahkeme yapabilir diyor’ şoku da yaşadı Kanadoğlu, AK Parti’nin anayasa yapamayacağına ilişkin sözünden döndü. Osman Can, ‘deneyimli’ hukukçuya Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda ‘yapabilir’ kararını gösterdi. | Osman Can, 367"nin mucidi Yargıtay Sabih Kanadoğlu"na, demokratik yargının nasıl olması gerektiği konusunda ders verdi. |
'Yeşilçam klasiği' senaryolar 2010 yılında olmamıza rağmen hala değişmedi. Türkiye'de 2 milyon kişi kısırlık sorununu yaşarken, senaristler sadece bir kez cinsel beraberliğin ardından ortaya çıkan 'aşk meyveleri'ni hemen hemen her dizide konu ediyor. Uzmanlara göre; bir kadının çok sağlıklı bir yumurtası, erkeğin de güçlü ve kalitesi bir sperm dizimi olsa da tek gecede hamile kalmak kolay değil. Gün aşırı düzenli ilişki yaşayan bir çiftin bir ay içinde hamile kalma ihtimali bile yüzde 20 civarında. Oysa, Aşk ve Ceza'da Yasemin (Nurgül Yeşilçay), hayatında ilk kez hiç tanımadığı Savaş (Murat Yıldırım) ile birliktelik yaşadı. Bir ay sonra test yaptı, sonuç pozitif. Yine Ezel dizisinde Eyşan (Cansu Dere) Ömer ile yaşadığı bir gecenin ardından çocuk sahibi oldu. Unutulmaz'da Eda (Özlem Yılmaz), Harun (Serhan Yavaş) ile Ömre Bedel'de Ömür (Begüm Birgören) Cesur (Murat Han) ile birlikte olduktan sonra hamile kaldı. Bazı senaryolarda da tecavüz sonucu hamilelik yaşanıyor. Bir Bulut Olsam'da Mustafa'nın (Engin Akyürek) tecavüz ettiği Narin (Melisa Sözen), Küçük Kadınlar'da Timuçin'in (Kemal Pekser) zorla birlikte olduğu Elif (Ekin Türkmen) de o gecelerden sonra anne olanlardan. Uzmanlara göre bu kurgu çocuk sahibi olmak isteyen çiftleri de olumsuz etkiliyor. Kendilerini dizideki karakterlerle özdeşleştiren çiftler, 'Bu kadar kolaysa biz niye yıllardır bir çocuk sahibi olamıyoruz?' diye soruyor. 'Kaza kurşunu' yalanı MEDICAL Park Bahçelievler Hastanesi Tüp Bebek Merkezi ve Kadın Doğum Bölümü Direktörü Doç. Dr. Kadir Savan'a göre, adetleri düzenli olan bir kadının tek bir ilişki sonucu hamile kalma şansı çok düşük. Çünkü hamile kalabilmek için yumurtlama dönemine uygun zamanda cinsel ilişkide bulunmak gerekiyor. 30 günlük bir adet siklusu dönemine rastlama şansı yüzde 10 civarında. Her yaşta hamilelik yaşanabileceğini söyleyen Savan, 'Ancak 18-30 yaş aralığı gebelik şansının en yüksek olduğu dönemdir. Bu dönemde yumurta kalitesi iyidir. ådet siklusunun 12-17. günleri arası yumurtlama olduğundan, cinsel ilişki sonrası hamilelik şansı en yüksektir. Çiftlerin haftada en az iki kez cinsel ilişkiye girmeleri hamilelik oranını artırmaktadır' diye konuştu. SPERMİN KALİTESİ ÖNEMLİ İstanbul Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Asena Ayar da tek bir ilişki sonucu hamile kalabilmek için spermin kalitesinin oynadığı role dikkat çekti. Ayar, spermin yüksek standartlarını 'Gelen meninin 2-6 mililitresinde 20 milyondan fazla sperm sayılmalı, ileri doğru hareketli sperm oranı yüzde 50'nin üzerinde olmalıdır. Normal morfolojide de toplam sperm sayısı 40 milyonun üzerinde seyretmeli' sözleriyle açıkladı. 9-14'üncü günler yüksek ihtimal KADININ hamile kalmak için en verimli günleri, yumurtlamanın olduğu gün ve bu tarihten 5 gün öncesidir. Bu günleri bulmak için öncelikle yumurtlama gününün nasıl hesaplanacağını bilmek gerekir. Yumurtlama günü adet döngüsünden (kadında adet kanamasının ilk gününden diğer adet kanamasının ilk gününe kadar geçen süre) 14 gün çıkarılarak bulunur. ådet döngüsü 28 gün olan bir kadında yumurtlama 28-14= 14. gündür. Bu tarih ve 5 gün öncesi ise hamile kalmak için en uygun günlerdir. Yani, hamile kalmak için en uygun günler 9-14. günlerdir. Ancak her kadın 28 günde bir adet olmaz. Eğer kadın 30 günde bir adet oluyorsa, yumurtlama 30-14= 16. adet döngüsü günüdür. Bu kadında 11-16. günler hamile kalmak uygundur. Yumurta en fazla 1 gün dayanıyor SPERM hücreleri genital kanalda 48-72 saat arası canlı kalabilir; yumurta hücresi ise yumurtlamadan sonra yalnızca 12-24 saat yaşayabilir. Yumurta ayda bir tek gün ortaya çıktığından ve sadece 24 saat yaşadığından ilişki sıklığının kadınlar açısından bir önemi yoktur. Bu nedenle yumurtlama olduğu anda spermlerin yumurta hücresini, fal-lop tüpü içinde (kanalda) bekliyor olmaları veya kısa zamanda oraya ulaşmaları gerekir. (Akşam) | Türkiye'de 2 milyon kişi kısırlık sorunu yaşıyor ama Türk dizilerinde her ilişkiye giren hamile kalıyor. Uzmanlara göre ise... |
Londra'daki zirvede Karzai, El Kaide ve Taliban"la bağlantıları nedeniyle S. Arabistan ve Pakistan"ın barış için çaba göstermesini, Batı da güvenliğin Afganlara devrini istedi. Afganistan’ın geleceğinin tartışıldığı Londra Konferansı’na yaklaşık 70 ülkenin dışişleri bakanları ve temsilcileri katıldı. Konferansa, Taliban üyelerinin Afgan siyasetine katılması ve bazı bölgelerde, yetkilerin uluslararası güçlerden ulusal birliklere devri konuları gündeme oturdu. Katılımcı ülkeler Taliban militanlarını siyasi sürece dahil etmek için 140 milyon dolarlık bir fon oluşturulmasına karar verirken, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai yolsuzlukla etkin mücadele sözü verdi. T Toplantının sonunda yayınlanan sonuç bildirisinde ise uluslararası gücün sorumluluk devretme sürecinin 5 yıl içinde tamamlanacağı belirtilirken, Afgan güvenlik güçlerinin kapasitesini artırılacağı, 2011 Ekim’e dek ordu personeli sayısını 171 bin 600’e, polis sayısını da 134 bine çıkaracağı kaydedildi. Taliban ve El Kaide ile bağlantıları nedeniyle Pakistan ve Suudi Arabistan’a çağrı yapan Karzai, Afganistan’da bütün etnik grupların temsil edildiği “loya jirga”yı ülkesinde uzlaşı çabalarını konuşmak için toplayacağını açıkladı. Karzai, ilkbaharda bir barış toplantısı yapılacağını ve bunda S. Arabistan’ın önemli rol oynayacağını belirtirken, Loya Jirga’ya “Taliban’ın katılması isteği” dikkat çekti. Ancak Taliban’dan “yabancı güçler Afganistan’ı terk etmeden hiçbir görüşme mümkün değil” açıklaması geldi. YIL SONUNDA YETKİ DEVRİ İngiltere Başbakanı Gordon Brown ise Afganistan’ın bazı bölgelerinde, yetkilerin uluslararası güçlerden ulusal birliklere devrine yılsonunda başlanabileceğini açıkladı. Brown, Afgan askerlerinin istikrarı sağlayabilecek güce kavuştuğunda ülkedeki İngiliz askerlerinin geri çekilebileceğini söylerken, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, ülkedeki isyanın daha da kötüleşebileceği uyarısında bulundu. Sonuç bildirgesinde ‘Afganistan hükümetinin ülkenin güvenlik sorunu yaşayan bölgelerindeki operasyonların çoğunluğunu üç yıl, güvenlik sorumluluğunu da beş yıl içinde devralma amacı memnuniyetle karşılanır.’ İfadesine yer verildi. Diplomatik kaynaklar, yetki devrinin “eski hataları tekrarlama” anlamına gelmeyeceğini belirterek şunları kaydettiler: “Geçmişte büyük hatalar yapıldı ancak Afganistan’ı yalnız bırakmayacağız. Kabil Büyükelçiliğini yapan Mark Sedwill artık NATO’nun özel temsilcisi olacak. İsveç’li diplomat Staffan de Mistura da BM’nin Afganistan özel temsilcisi olarak çalışacak.” Londra’da mini Kafkas zirvesi Afganistan’ın geleceğinin masaya yatırıldığı Londra Konferansı adeta mini Kafkas zirvesine döndü. Katılımcıların ikili görüşmeleri kapsamında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önce Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, ardından ise Azeri mevkidaşı Elmar Memmedyarov ile görüştü. Hem Nalbandyan, hem de Memmedyarov ayrı ayrı Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile de biraraya geldi. Dört kritik görüşmenin en önemli gündem maddesi ise Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin protokollerle ilgili gerekçeli kararında 1915 olaylarına atıfta bulunması ve sınırlarla ilgili Türk tarafının rahatsızlığı oldu. Davutoğlu, Nalbandyan ile 15 dakikalık görüşmesinde, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı hakkında Erivan’dan bir açıklama beklediklerini kaydetti. Bakan Davutoğlu, yapılacak düzenlemelerin protokollerin ruhuna uygun olması gerektiğine işaret ederek, bu konuda garantiler verilmesi gerektiğini vurguladı. İki Bakanın gelecek hafta yapılacak Münih Güvenlik Konferansı’nda tekrar biraraya gelecekleri açıklanırken, Ankara, söz konusu toplantıda anayasa mahkemesinin gerekçeli kararına ilişkin açıklama yapılmasını bekliyor. | Londra'daki zirvede Karzai, El Kaide ve Taliban"la bağlantıları nedeniyle S. Arabistan ve Pakistan"ın barış için çaba göstermesini, Batı da güvenliğin Afganlara devrini istedi. |
Türkiye’de binlerce ocağa ateş düşüren kayıp çocuklar, gündemde üst sıralara yükselirken kabinedeki dört bakanlığı harekete geçirdi. Sağlık, Adalet, İçişleri ile Aileden Sorumlu Devlet bakanlıkları, resmi kayıtlardaki dağınıklığı ortadan kaldırmak ve bin 657 kayıp çocuğun daha hızlı bulunmasını sağlamak için ortak komisyon oluşturdu. Çalışma sonunda, resmi kurumların birbirinden bağımsız olan kayıtları tek elde toplanarak tüm Türkiye’yi kapsayacak bir Ulusal Kayıp Çocuk Veri Bankası oluşturulacak. DENİZ YOLUYLA YURT DIŞINA MI KAÇIRILDILAR Çocuklarla ilgili soruşturmaları sürdüren Emniyet Genel Müdürlüğü de kayıp olaylarında nedensellik ilişkisinin kurulamadığını açıkladı. Olayların organ ya fuhuş mafyasının işi olduğuna dair kanıt bulunamadığını belirten yetkililer, bu durumun ‘çocuklar yurt dışına mı kaçırılıyor’ sorusunu akla getirdiğine dikkat çekti. Uluslararası bir organizasyonun varlığından söz edilirken, yurt dışına çıkışların yakalanma riskinin daha az olduğu deniz yoluyla yapılmış olabileceği kaydedildi. Yan yana defnedildiler Bingöl’de 6 gün önce kaybolduktan sonra cesetleri bir gün arayla dere kenarında bulunan Zeynep Varış (13) ile Asliye Ayaz (8) toprağa verildi. Cenazesi dün yapılan Varış, bir gün önce defnedilen akrabası Ayaz’ın yanına gömüldü. Bu arada talihsiz kızların Malatya Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsilerinde ilk belirlemelere göre suda boğuldukları tespit edildi. İki kızın kesin ölüm raporu 15-30 gün içinde çıkacak. Egehan 590 gün önce sır oldu Türkiye’de kaybolan bin 657 çocuktan biri de 3 yaşındaki Egehan Çıplak. Ailesiyle İstanbul’dan Amasya’daki akrabalarının düğününe giden minik çocuk, sokakta oynarken ortadan kayboldu. Tüm aramalara rağmen izine rastlanamayan Egehan’dan ümidini kesmeyen babası Sardal Çıplak “Oğlum 590 gündür kayıp. Ne bir haber var ne de bir iz” diye isyan etti. Olayda ipucu olmadığı için araştırmaların çıkmaza girdiğini söyleyen Çıplak, kayıpların bulunması için kararlı şekilde kamuoyu oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. | Sağlık, Adalet, İçişleri ve Aileden Sorumlu Devlet bakanlıkları, Türkiye"nin kanayan yarası kayıp çocuklar için bir araya geldi. |
Haiti’de doktorları hayrete düşüren yeni bir mucize yaşandı. 170 bin cesedin toplandığı afet bölgesinde depremin 15. gününde 17 yaşındaki Darlene Etienne adlı genç kız enkaz altından sağ kurtarıldı. Bacağında yara olan son son 72 saattir susuz kalan kız tedaviye alınırken, sıkışık kaldığı 360 saat boyunca bayodaki suyu ve yanında bulunan kolayı içtiği öğrenildi. | Haiti"de doktorları hayrete düşüren yeni bir mucize yaşandı. 170 bin cesedin toplandığı afet bölgesinde depremin 15. gününde bir kişi daha enkazdan canlı çıkarıldı. |
Çin’den ABD’ye göç eden Huang Chen isimli 46 yaşındaki adam Teksas eyaletine yerleşti. İş bulmak için New York’un Queens kentinde yaşayan Qian Wu ile irtibata geçti. Queens’e kadının yaşadığı apartmana taşındı. Ancak üç yıl boyunca Chen’e bir türlü iş bulunamadı. Adam, kadının kapısına dayandı ama sonuç değişmedi. 47 yaşındaki adam kendisini kandırdığını düşündüğü kadından intikam almak için korkunç bir plan yaptı. Kameraya yakalandı Gün boyu kadını takip eden adam Wu apartman dairesine girerken yolunu kesti. Elindeki çekiçle kafasına tam 18 kere vurarak kadını öldürdü. Hıncını alamayan Chen kadının ciğerlerini ve kalbini vücudundan çıkarttı. Daha sonra da aynı apartmandaki dairesine giderek cinayet izlerini temizledi. Üzerindeki elbiseleri ve cinayet aletini bir çantaya koyarak yakınlardaki bir parka bıraktı. Ancak güvenlik kameralarına yakalanan Çinli göçmen tutuklandı. Wu, katilinden çok korktuğu için daha önce de polise gitmiş. | Çinli göçmen kendisine üç yıl boyunca iş bulamayan kadını 18 çekiç darbesiyle öldürdü, sonra da... |
Kuzey Buz Denizi’nde bir köpek kıyıdan 32 kilometre açıkta bir buz kütlesinin üzerinde donmak üzereyken bulundu. Alman kurdu cinsi köpeğin buz üzerinde 120 kilometre gittiği belirlendi Önce fok sandılar Polonya’da nehirde dondurucu soğuklar nedeniyle oluşan buz parçasının üzerinde sürüklenen Alman kurdu cinsi köpeğin yaptığı kilometrelerce yolculuk görenleri ülkeyi şaşkına çevirdi.Vistule Nehri’nden buz kütlesinin üzerine binen köpek, tam 120 kilometre sürüklenerek denize açıldı. Kıyıdan 32 kilometre açığa sürüklenen hayvanı denizciler buldu. Ama bunun bir fok olduğunu düşündüler. Buzun daha yakınına geldiklerinde ise hayvanın bacakları olduğunu fark ettiler. Geminin maskotu oldu Gemi köpeği kurtarmak için buzula iyice yaklaştı. Mürettebattan Adam Buczynski dondurucu soğukta buzulun üzerine atlayarak köpeği kurtardı. İlk müdahalesi gemide yapılan hayvan açlıktan ölmek üzereydi. Battaniyeye sarılarak karnı iyice doyurulan köpek daha sonra veteriner kontrolünden geçirildi. Geminin maskotu haline gelen köpeğin sahibi çıkmazsa kaptan tarafından gemide beslenecek. Geminin kaptanı Jan Jachim ise “Doğru zamanda doğru yerdeydik. Biz oradan geçmesek köpek kesin donup ölecekti” dedi. Soğuktan havlayamadı Köpeği kurtaran Polonyalı gemici Adam Buczynski, “Beni görünce havlamadı bile. Büyük gözlerinde korkundan başka bir şey yoktu” diye konuştu. Karnı doyurulan ve tıbbi muayeneden geçirilen köpek koruma altına alındı. | Kuzey Buz Denizi"nde bir köpek kıyıdan 32 kilometre açıkta bir buz kütlesinin üzerinde donmak üzereyken bulundu. |
İngiltere Premier Lig takımlarından Blackurn Rovers'ta tam 8 sezon forma giyen ve bu takımın kaptanlığını yaptıktan sonra geçtiğimiz yaz futbola veda eden Tugay Kerimoğlu İngiltere'de unutulmuyor. İngiliz gazetesi Daily Mail, Premier Lig'de forma giymiş en iyi 50 futbolcuyu derledi ve Tugay'a 29. sırada yer verdi. İngiltere'de büyük hayranlık kazanan Tugay'ın jübile maçında tüm Blackburn taraftarları, deneyimli oyuncunun maskesini takmış ve Tugay'a büyük sevgi gösterilerinde bulunmuştu. | Blackurn Rovers'ta tam 8 sezon forma giyen ve bu takımın kaptanlığını yaptı. Geçtiğimiz yaz futbola veda etti ama... |
İZMİT’in Erenler Mahallesi’nde 28 yaşındaki Elif Şişman, evinde bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürüldü. Saat 21.30 sıralarında eve gelen sevgilisi Olcay Salcan, aynı evde birlikte yaşadığı Elif Şişman’ın kanlar içinde yerde yatan cesediyle karşılaşınca polise haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, duvarlarda da bıçak ve kan izleri bulunan odada Elif’in birçok kez bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürülmüş cansız bedeniyle karşılaştı. Apartman komşuları Elif’i gün boyu görmediklerini, ancak evde beslediği Amerikan Cocker cinsi köpeğinin sürekli havlama sesini duyduklarını söyledi. İlk belirlemelerde evin kapısında herhangi bir zorlama olmadığının anlaşılması, katile Elif’in kapıyı kendisinin açmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirdi. Olay sırasında sürekli havladığı anlaşılan Elif’in köpeği ise, polisler içeri girdiğinde korkudan kulübesinden dışarıya çıkmadı. Polis Elif Şişman ile aynı evde kalan ve cinayeti haber veren Olcay Salcan’ı gözaltına alarak sorgularken, Elif Şişman’ın daha önce çalıştığı bir tekstil atölyesinden ekonomik kriz nedeniyle çıkarıldığı belirlendi. Elif Şişman’ın işten atıldıktan sonra, geçen yıl kasım ayında da, müşteri gibi davranan sivil polislerle 100 TL karşılığında fuhuş için anlaşıp suçüstü yakalandığı ve mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı belirlendi. VAHŞETİN TANIĞI Polisler geldiğinde kulübesinden çıkmayan Amerikan Cocker cinsi köpek, vahşetin tanığı oldu. | Elif Şişman, evinde bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürüldü. Köpeği vahşete tanık oldu. Polisler gelince de korkudan kulübeden çıkamadı. |
Kamu Etik Kurulu, hakkında, Bursa Mustafakemalpaşa İlçesi kaymakamlığı sırasında oğlunu işe aldırdığı, Sosyal Dayanışma Vakfı’nda çalışan bir kadınla yakın ilişki kurduğu, alkollü olarak makam aracını kullanırken kazaya sebebiyet verdiği gibi iddialar bulunan, Sakarya Vali Yardımcısı Adem Saçan’a kınama cezası verdi. Dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlileri Etik Kurulu kararı, şu iddialar incelenerek alındı: Oğlunu işe aldı: Oğlu Buğra Saçan’ı, başkanı olduğu Mermerciler Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu’nun 9 Ocak 2008’deki toplantısında alınan 1 no’lu kararla, personel ihtiyacı olmamasına rağmen Halkla İlişkiler Sorumlusu olarak işe aldırdı. Saçan, kaymakamlıktan ayrıldıktan sonra, oğlunun sözleşmesi, bütçe imkânsızlığı ve ihtiyaç duyulmadığı için feshedildi. Yakın kadın arkadaş: Sosyal Dayanışma Vakfı’nda çalışan B.D. isimli bir kadın ile yakın arkadaşlık ilişkisi, kamu hizmetine olumsuz yansıdı. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’nun Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP) kapsamında işe alınacak personelin üniversite mezunu olması gerektiği halde, Vakıf Başkanı Kaymakam Adem Saçan, lise mezunu B.D.’nin memur olarak alınmasını sağladı. 13 Temmuz 2005’te işe alınan B.D., Kaymakam’ın “yakın arkadaşı” olduğu için disiplinsiz davrandı. Yardım paralarını usulsüz harcadı: Karaköy Köyü’nde, 12 Nisan 2006’da meydana gelen yangın nedeniyle afetzedeler için yardım hesabında toplanan paraların bir kısmını özel işlerde ve usulsüz şekilde harcadı. Bu paranın bir bölümü, Saçan’ın talimatıyla hükümet konağı dış cephe boyası, bilgisayar ve masa alımı, yemek bedeli, konaklama bedeli, çiçek bedeli, klima alımı gibi harcamalarda kullanıldı. Alkollü araç kullandı: 12 Nisan 2009’da saat 22.00 sularında, 16 AA 107 plakalı resmî Kaymakamlık aracını 1.30 promil alkollü olarak kullanırken, bir otomobile çarparak, trafik kazasına neden oldu. Afet konteynerini arkadaşına verdi: İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’nün, doğal afetlerde kullanılacak araç, gereç ve malzemelerin muhafaza edilmesi amacıyla Bursa Valiliği’nce 17 Nisan 2007’de Mustafakemalpaşa Kaymakamlığı emrine tahsis ettiği iki konteynerinden birini yakın arkadaşı İ.D.’ye verdi. İ.D., konteyneri büro alarak kullandı. Valiliğin isteği üzerine, her iki konteynerin de amacına uygun kullanıldığını yazılı olarak bildirdi. İddiaları inceleyen ve Saçan’ın savunmasını alan Etik Kurulu raportörleri, hazırladıkları raporda, Saçan’ın Kamu Görevlileri Etik Kurulu ilkelerine aykırı davrandığı kararına vardılar. Etik Kurul, Saçan’a “kınama cezası” verdi. SAÇAN SUÇLAMALARA NE DEDİ? ADEM Saçan, Etik Kurul’a savunmasında özetle şunları kaydetti: Mermerciler sık sık ulusal ve uluslararası fuarlara katılır. Yönetimi halkla ilişkiler konusunda uzman bir elemana ihtiyacı olduğunu söyledi. Oğlum da Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. B.D. görevinden istifa etti ve evlendik, konu özel hayat ve kişi mahremiyetine girer. Hafta sonları makam şoförümün tatilini bölmemek için makam aracım yerine, üzerinde resmi plaka da olmayan eski makam aracını kendim kullandım. Her vatandaş gibi alkollü araç kullanmaktan 535 TL idari para cezası ödedim. Her iki araçtaki onarımı da kendim üstlendim. Diğer araç bana çarptı. Kimsenin yaralanmadığı kazayla ilgili kavuşturma Bursa Adliyesi’nde sürüyor. | Önce oğlunu işe aldırdı, sonra bir kadınla yakın ilişki kurdu, daha sonra makam aracını alkollü kullandı ve kaza yaptı... İşte bu kaymakama ceza verildi... |
Londra’da dün akşam saatlerinde Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya arasında birbiri ardına gelen ve toplam 1.5 saat süren diplomasi trafiği yaşandı. Ancak bu trafik de Ermenistan Mahke-mesi’nin protokollerle ilgili aldığı karardan sonra Ankara ile Erivan arasında baş gösteren gergin ortamı yumuşatamadı. Nalbantyan geri adım atmadı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, mahkemenin kararından sonra Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan’la ilk kez yüz yüze görüşme fırsatını Londra’da buldu. Bu görüşme, Ermenistan yönetimine protokollerden imzayı çekme yetkisi verecek bir yasanın çıkabileceği haberinin ardından gerçekleşti. Davutoğlu, Nalbantyan’a kararın iki ülke arasındaki protokollerin ruhuna ve sürecin özüne aykırı olduğunu belirterek, Erivan yönetiminin protokollere sadık kalacağına dair güvence vermesini istedi. Nalbantyan ise mahkeme kararının protokollerle çelişmediğini savunarak, bu konuda geri adım atmadı. Ermenistan’ın tutumunda herhangi bir değişiklik olmayınca görüşme 15 dakikada bitti. İki bakan aynı konuyu şubatta Münih’te yapılacak Güvenlik Konferansı sırasında bir kez daha görüşmek için mutabık kaldı. Rusya kriz için devrede Davutoğlu, Nalbantyan’la görüşürken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov’la biraraya geldi. Lavrov daha sonra da Nalbantyan’la buluştu. Bunun üzerine Davutoğlu, Memedyarov’la bugün için planlanan görüşmesini öne çekerek, Azeri bakanla biraraya geldi. Memmedyarov’a Ermenistan Mehkemesi’nin kararıyla ilgili tutumunun son derece net olduğunu bildiren Davutoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da Rusya ziyareti sırasında Medvedev’den Dağlık Karabağ sorununu çözümü için Minsk Grubu’nun hızlanmasını istediğini aktardı. Azeri bakan da son Soçi Zirvesi ile ilgili Davutoğlu’na bilgi verdi. | Ermenistan Anayasa Mahkemesi"nin Türkiye ile İsviçre arasında imzalanan protokollerin ruhuna aykırı karar alması ve Türkiye"nin buna karşı çıkması, Afganistan için toplanan Londra Konferansı"na damgasını vurdu. |
Köpeklere, özellikle de kurtlara olan sevgisi anormal boyutlarda olan genç kız, tüm hayatını bu saplantısına göre düzenlemiş durumda. 18 yaşındaki genç kız, sürekli olarak kuyruk ve tasma takıyor çünkü sokağa çıktığında, birilerinin tasmasından tutarak kendisine kurt muamelesi yapacağı beklentisini taşıyor. Ancak saplantılı kızın takıntıları bununla sona ermiyor. Ailesi, genç kızın en büyük hobisinin yol kenarlarında bulduğu ölü köpeklerin kafalarını kesmek olduğunu söylüyor. Gerçek adı Sarah Rodriguez olan kız, bulduğu ölü köpeklerin kafasını itinayla kestikten sonra, ormana götürüp burada gerçekleştirdiği ritüel eşliğinde kafa derisini yüzüyor. Bununla yetinmeyen genç kız, eve götürdüğü kafatasını kaynar suda haşladıktan sonra beynin akması için bir kenara bırakıyor. Bahsedilen tüm bu işlemlerde uzmanlık kazanan kurt kız, kısa bir süre önce ormanda çektirdiği ve elinde kestiği bir köpek kafası bulunan resmin internete konmasıyla gündeme oturdu. Hayvan hakları derneklerinin şikâyeti üzerine harekete geçen San Antonio polis teşkilatı kurt kızın kapısını çaldı. Gözaltına alınan kurt kız Sarah, köpekleri asla öldüremeyeceğini, kendisinin de bir “köpek” olduğunu ve hayvanların içini doldurmaktan hoşlandığını söyleyerek kendisini savundu. AİLESİ DESTEK ÇIKTI Odasının duvarları anime karakterleri ve uluyan kurt posterleriyle dolu olan Sarah’ın annesi, kızının hayvan doldurma alışkanlığını desteklediğini ancak bunu göz önünde yapmasına karşı olduğunu söyledi. Annesinin dedikleri göre, iki tane Sibirya kurdu besleyen Sarah, en sevdiği köpeği Pixie bir araba tarafından ezildikten sonra duygusallaştı ve köpeğin kafasını kesip bir kavanozda saklamaya başladı. Annesi, kızının yeni alışkanlığında uzmanlaşması üzerine, zamanla insanlardan benzer işlemler için talep almaya başladığını söyledi. Polis, evde yapılan araştırma sonucunda, kurt kızın odasında içi hayvan ölüsü dolu bir buzdolabı bulunduğunu açıkladı. TOURETTE SENDROMU Okulda ve ev hayatında taktığı kuyruk ve koşum takımıyla yaşayan, bazı zamanlar insanların kendisinden kaçmasına neden olan bıçak taşıyan Sarah’ı inceleyen doktorlar, genç kızın “tourette sendromu” olarak bilinen bir hastalığa yakalandığını söylediler. 10 yıl önce köpeğini kaybettiği kazanın etkisiyle yaşadığı travma yüzünden dengesi bozulan kız, taktığı tasma yüzünden kendisini sahiplenilmiş bir hayvan zannediyor. Tedavi altına alınan Sarah, köpekleri öldürmeyi asla istemediğini, ancak yol kenarında ölmüş olan köpekleri sevgi beslediğini söyleyerek, 8 yaşında yaşadığı travmanın etkisini ortaya koydu. (Hürriyet) [PAGE] [PAGE] [PAGE] [PAGE] | O aslında genç bir kız... Çocukluğundan travma geçirdi ve bu yüzden kendisini bazen kurt köpeği hissediyor. Ölü köpeklerin kafataslarını biriktiriyor... |
Galatasaray'da sonucu merakla beklenen karar alındı ve yönetim Nonda ile yollarını ayırdı. Giovani Dos Santos transferi sonrasında kadrosunda yabancı sayısı yeniden 9'a yükselen Galatasaray'da dün sabah Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin, Nonda ile bir araya geldi. Daha önce "Paramı öderlerse giderim"diyerek takımdan ayrılmak konusunda zorluk çıkartmayacağını söyleyen Nonda ile görüşen Sezgin, Kongolu golcünün sözleşmesini tek taraflı feshetti. GÜVEN VERMEYEN NONDA GİTTİ Avrupa Ligi'nde oynatabileceği tek santrforu olan Nonda ile yolları ayıran Galatasaray'da, ülkesi Avustralya'dan sağlık raporu olumlu gelen Harry Kewell'ın kalmasına karar verildi. Sydney'de dün Kewell'i muayene eden ve testlerini inceleyen doktoru, "Şu an ameliyata gerek yok, Şubat sonu en geç Mart başında futbol oynayacak hale gelir"demesiyle Florya'dan Nonda'nın çıkışı kesinleşti. Kewell ile temasa geçip 'yola devam' mesajını ileten yöneticilerin en kısa sürede kendisiyle sözleşme uzatmak istedikleri öğrenildi. Nonda ile yolların ayrılmasında son dönemdeki formsuzluğunun yanı sıra idmanlarda isteksiz olması ve tekrarlanan ayak tabanındaki rahatsızlığın da etkili olduğu öğrenildi. Yönetici Haldun Üstünel'in dün Tottenham'ın Rus santrforu Pavlyuchenko için pazarlık yaptığı ancak yüksek bonservis nedeniyle transferin yattığı bildirildi. (Sabah) | Sarı-kırmızılı ekibe kimin veda edeceği merak konusuydu... Yönetim sonunda karar aldı... Golcülerden birisi Galatasaray ile yolları ayırdı... |
Trabzonspor Kulübü'nün federasyona öfkesi sürüyor. Başkan Sadri Şener, Orduspor ile oynadıkları Türkiye Kupası maçını bir gün sonraya ertelemeyen federasyon için, "Federasyon anlaşıldıki bizi ciddiye almıyor. Avni Aker Stadı'nın zemini tarlaya döndü. Maç bir gün sonra oynansa, karın büyük kısmı eriyecekti. Sahada yapılan çalışma çok ağır hasara neden oldu. Şimdi bir çalışma başlatılsa, sezon sonuna kadar ancak düzelir. Ne olacak şimdi? Zararımız büyük" diye konuştu. SABAH'ın sorularını yanıtlayan Şener, maçın ancak son bölümünü yayınlayan TRT için de eleştirilerini sürdürdü: "Bu tür organizasyonları almakla bu iş bitmiyor. Bu yayınları sağlıklı bir şekilde yapmak önemli. İki Karadeniz ekibi arasındaki maçı 11 kanalı olan bir kurum veremiyor. Bu dalga geçmektir. Sayın Genel Müdür arayıp özür bile dilemiyor. Anlaşmalar yapıyoruz. Verdiğimiz sözler, imzalanan sözleşmeler var. (Saha için reklam panoları, sponsorlar) zarara uğruyoruz. Bu zarar karşılanmalı." Şener, Diyarbakırspor maçına atanan M.Kamil Abitoğlu için de, "Bu hakem arkadaşımızın geçmişte yönettiği maçlarda büyük hataları var. Biz de Trabzon Kulübü olarak Kamil Abitoğlu'nu istemediğimizi belirttik. Ama yine bizim maçımıza atanıyor. Trabzonspor kulübü deneme tahtası mı? Buna sessiz kalmayacağız. Federasyonu ve MHK'yi hem yazılı hem de sözlü uyarmamıza rağmen bu atamanın yapılmasını çok manidar. Federasyonun bizi ciddiye almadığı gerçek. Sabrımız ölçülüyor" diye konuştu. Başkan kupadaki rakipleri İstanbul Büyükşehir için de, "Kurayı biz çektik federasyon değil. Yani iyi bir kura oldu (!)" yorumunu yaptı. ABİTOĞLU NİYE İSTENMİYOR! Trabzon, Abitoğlu'nu geçen sezon oynayan Bursa-Trabzonmaçında hatalı kararları ile bu sezonki G.Saray- Trabzon maçındaki yönetimi nedeniyle kara listeye almıştı ve federasyona yazılı olarak başvurarak, "Bir daha bu hakemi istemiyoruz" demişti. | Trabzon Başkanı Şener federasyonu çok sert eleştirdi: "Ordu maçı bir gün ertelense zemin o hale gelmezdi. Zararımız karşılansın" |
Alişan topuklu ayakkabı giydi Alişan, delikanlığın kitabını, sayfa sayfa parçalamaya devam ediyor! Sanatçı, ‘Herşey Dahil’ programında partneri Çağla Şıkel’in yüksek topuklu lame ayakkabılarını giyip, izleyiciyi kahkahaya boğdu. Alişan, bir şarkısında ‘Bu konulara girmeyelim/ Olay bitmiştir görüşmeyelim” diyordu. (YÜKSEL AYTUĞ) RUMELİ HİSARI'NDA 'ŞAHAN'E BULUŞMA DİĞER SAYFADA... [PAGE] Rumeli Hisarı'nda 'Şahan'e buluşma Sevgilisi Paşhan Yılmazel'den ayrılan Merve Sevi, önceki gece komedyen Şahan Gökbakar'ın Rumeli Hisarı'ndaki evindeydi. Sevi, kendi evine Gökbakar'ın şoförü tarafından bırakıldı... Şahan Gökbakar'ın ismi Doğa Rutkay ve Beren Saat'in ardından yine ünlü bir isimle yan yana! Gökbakar'ın yeni gözdesi, bir yıldır beraber olduğu Paşhan Yılmazel ile yollarını ayıran oyuncu Merve Sevi. İkili önceki akşam Şahan Gökbakar'ın Rumeli Hisarı'ndaki evinde buluştu. Birkaç gündür aralarında yakınlaşma olduğu iddia edilen ikili, geç saatlere kadar baş başa vakit geçirdi. Merve Sevi'yi gece Mecidiköy'deki evine Şahan Gökbakar'a ait Audi Q7 marka, '34 GE ...' plakalı cip bıraktı. Sevi, arabadan inince karşısında patlayan flaşları görünce neye uğradığını şaşırdı. Evine doğru koşmaya başlayan genç oyuncu, "Gökbakar ile aranızda ilişki var mı?" sorusuna ise "Ne işiniz var burada!" diye yanıt verdi. ULUDAĞ'DA AŞK TAZELEDİLER... DİĞER SAYFADA... [PAGE] Sadettin 'Saran' Hülya Avşar'ın, kızı Zehra ve kardeşi Helin'le birlikte çıktığı Uludağ tatiline, sevgilisi Sadettin Saran da katıldı. Avşar- Saran ikilisi, İtalyan Pisti'nde birbirlerine sarılarak romantik dakikalar yaşadı. 'KIZIL SAÇLI' GÖNÜLÇELEN DİĞER SAYFADA... [PAGE] Kızıl saçlı ‘Gönülçelen’ Tuba Büyüküstün, Ortadoğu ülkelerinde 'acayip ilgi' gördüğünü belirtti ve ekledi: Benim oraya gitmem, bize Julia Roberts'ın gelmesi gibi bir şey oluyor! Bizi kendilerine yakın hissediyorlar. Onlar için ABD'li yıldızlardan daha özeliz. Tuba Büyüküstün; 'Asi' dizisinden sonra büründüğü sessizliği; yakında atv'de yayınlanacak 'Gönülçelen' dizisi ve 'Yüreğine Sor' filmiyle sona erdirmeye hazırlanıyor. Çekimleri Antakya'da yapılan 'Asi'nin ardından bir süre tatil yapmayı planladığını ama 'evdeki hesapların çarşıya uymadığını' söyledi. TARKAN KOLLARINI BİR KEZ DAHA SIVADI DİĞER SAYFADA... [PAGE] Tarkan, kollarını bir kez daha Emir için sıvadı! Megastar Tarkan'ın desteğiyle geçtiğimiz yaz başında 'Ben Sen Olamam' isimli bir albüm çıkaran şarkıcı Emir, dinleyiciden büyük ilgi görmüştü. Genç şarkıcı, albümünün üçüncü klibini, geççtiğimiz günlerde, söz ve müziği Nazan Öncel, düzenlemesi Ozan Çolakoğlu'na ait olan 'Tornistan' isimli şarkısına çekti. Kendi albümü için stüdyoya kapanmaya hazırlanan Tarkan da, inzivaya çekilmeden önce Emir'in klibi için kolları sıvadı. Klibin senaryosunu ve konseptini kendisi belirleyen Tarkan, Emir'in imajında da değişikliğe giderek genç şarkıcının saçlarını kestirdi. Görüntü yönetmenini Amerika'dan getirten Tarkan, klipte Emir'e eşlik edecek olan oyuncuların seçimini de kendi yaptı. Megastar ayrıca, uğur getirmesi için de kendi ayakkabılarını klipte Emir'e giydirdi. Klibin çekimi bir oyuncak mağazasında yapıldı. Çekimlerde Emir'e beş kişilik bir oyuncu ekibi ve yüzlerce oyuncak eşlik etti. Klibin yönetmenliğini, Emir'in ilk iki klibini de çeken Murat Küçük üstlendi, görüntü yönetmenliğini ise Robert Benavides yaptı. Klip için özel olarak hazırlanan kostümler Ceyda Balaban imzasını taşıyor. YATAK ODASINDA CİVCİV BESLİYOR DİĞER SAYFADA... [PAGE] Metin Arolat'ın, Zekeriyaköy'- deki çiftliğinin nüfusu hızla artıyor! İki yıl önce kurduğu çiftlikte dört atın yanı sıra onlarca kedi ve köpek besleyen Arolat, şimdi de bir kümes kurma kararı aldı. Ancak tavukları kendi yetiştirmek isteyen ünlü sanatçı, bu amaçla aldığı kuluçka makinesini Sarıyer'- deki evinin yatak odasına kurdu. İlk civcivin ismi 'Beşir' 21 günlük kuluçka süresini yakından takip eden Aralot'ın 27 civcivi oldu. Dünyaya gelen ilk civcive 'Beşir' ismini veren sanatçı, bu dönemde yaşadıklarını ve minik dostlarının ilk fotoğraflarını da twitter'da yayınlayarak, heyecanını dostlarıyla paylaştı. | Alişan delikanlılığın kitabını sayfa sayfa parçalamaya devam ediyor!.. Önce Petek Dinçöz'ün köpeklerinden kaçtı... Şimdi de... |
Show TV’den atv’ye sürpriz transferi olay olan Ezel’in setinde aşk rüzgârları esiyor. Dizinin yönetmeni Uluç Bayraktar ile dizide Ezel’in yardımcısı Şebnem rolünü oynayan Bade İşçil aşk yaşıyor. Diziye zarar vermemek için ilişkilerini gizli tutmaya çalışan iki sevgilinin buluşma adresleri Beyoğlu’ndaki Nature adlı kafe... SEVGİLİSİNDEN DAHA YENİ AYRILDI Mahsun Kırmızıgül’le yaşadığı aşkla adını duyuran 27 yaşındaki Bade İşçil’in, yakın arkadaşlarına çok mutlu olduğunu söylediği öğrenildi. 1.5 ay önce sevgilisinden ayrılan dizinin başarılı yönetmeni 36 yaşındaki Uluç Bayraktar ise ilişkisi hakkında serverip sır vermiyor. | Show TV"den atv"ye sürpriz transferi olay olan Ezel"in setinde aşk rüzgârları esiyor. Peki kim kime aşık oldu dersiniz? |
Dünya Ekonomik Forumu'nun yapıldığı Davos'ta Türkiye'yi temsil eden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz NTV/CNBC-e ortak yayınında soruları yanıtladı. Geçen yıl yaşanan 'one minute' krizi sonrasında kendisine bu yıl özel ilgi gösterildiğini belirten Yılmaz, "Kamu sektöründen burada yalnız başına bulunmam benim işimi zorlaştırmıyor. Geçen yılki durumdan farklı bir durum, muamele var. Ben önceki yıllarda sıradan bir kişi olarak geliyordum. Havaalanında işlerimi kendim görüyordum. Bu sene farklı oldu, geldiler havaalanında karşıladılar, iki koruma verdiler. Şu anda etrafımda iki koruma var. Geçen sene neyse, bu yıl da aynı benim için. Ama bu yıl özel muameleyle karşı karşıyayım" dedi. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz krizin neresindeyiz? En son bulunduğumuz nokta nedir sorusunun cevabını kamuoyuyla paylaştık. Özele inersem son iki gündür girdiğim oturumlarda bir değerlendirme yapmamı isterseniz, tünelin ucundaki ışık güneşin ışığı. Aydınlığa doğru çıkıyoruz. Ben burada temkinli bir iyimserlik gördüm. DİĞER ÜLKELERDEN AYRIŞACAĞIZ Biz kriz boyunca bankalara herhangi bir garanti vermedik. 2001 krizinden sonra Türkiye görevini yaptı. Borç yükü konusunda diğer ülkelerden ayrışacağız, bu da Türkiye'nin bir artısı. Orta vadeli programın içini doldurdukça ayrışacağız. Bizim IMF'ye olan ihtiyacımız 2001'deki kriz sonrasındaki ortamla ilgili değil, biz o durumu geçtik. Bankalarımız son derece sağlıklı. Kredi piyasalarında da canlanma var. Orta vadeli programda 2010 için öngörülen tahmin yüzde 3.5 büyüme. Bunu yüzde 5'e daha yükseğe çekebilir miyiz? Bunun için kaynağa ihtiyacımız var. IMF'nin bize yapacağı katkı buradan önemli, tabii ki siyasi bir karar. Ekonominin tümü için döviz ihtiyacı nedir, onu dikkate almamız lazım. Önceki dönemlere kıyasla bir miktar finansman ihtiyacı olabilir. Bu çerçevede rezervlerin bir miktar güçlendirilmesi gerekebilir. Bugün itibariyle IMF'nin parası maliyet açısından daha ucuz olabilir. Gelen paranın Hazine'nin borçlarını ödemesinde kullanılması, borç çevirme oranının aşağıya çekilmesinde kullanılması doğru olur. Biz rezervlerimizi, fiyat seviyesini etkilemeden güçlendirmeye devam edeceğiz. Rezervlerdeki artış TL'ye baskı yapabilir. IMF İLE BİR NOKTAYA GELİNDİ, KARAR VERİLMELİ Biz IMF ile görüşmelerde tarafız. Adım adım her gün karşılıklı olarak ilgili birimlerle temas halindeyiz. Bu açıdan biliyoruz ama yapılsın kararını verecek olan siyasi otorite. Görüşmeler bir noktaya geldi, bir karar verilmesi gerekiyor. FAİZ UZUN SÜRE DÜŞÜK KALACAK Ekonomide ikinci dip olasılığı görürsek ek faiz indirimi olabilir. TL değerlenirse ihale yöntemiyle döviz alırız. Beklentileri yönetemezsek işimiz elbette zor. Mevcut enflasyon dinamiği sürerse faiz uzun süre düşük kalır. Mevcut verilere göre enflasyon dinamikleri bozulmadı. Mali kural konulmazsa para politikasıyla tepki verilir. Biz MB olarak görevimizin ne olduğunu biliyoruz. Türkiye doğru işler yaptığı sürece TL değerlenmeye devam eder." TÜRKİYE'SİZ DAVOS'TA TEK BAŞINA Davos'ta geçen yılki 'one minute' krizinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, Davos'a gitmeme kararı almıştı. Erdoğan'ın ardından yardımcısı Ali Babacan da toplantılara katılmayacağını açıkladı. İlk açıklamasıyla Davos'a gideceğini duyuran Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise daha sonra gitmeyeceğini ilan etti. Davos'a her yıl giden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu yılki programını değiştirmemişti. Böylece Türkiye'yi temsil eden tek kişi olarak Dünya Ekonomik Forumu'nda yer alıyor. FERİT ŞAHENK DAVOS'TA İŞ DÜNYASINA SESLENDİ "İŞ DÜNYASI LİDERLERİ GÜVENİN YENİDEN KAZANILMASI İÇİN ÖNCÜLÜK YAPMALIDIRLAR" "İş dünyası kendi iç disiplinini kurmalı ve kurallarını koymalıdır" İş dünyasının kendi etik kurallarını uygulama noktasında istekli ve kararlı olması gerektiğini söyleyen Ferit Şahenk, "Eğer doğru tedbirler alınmazsa, piyasa mekanizmasının işleyişine yönelik olarak yeni regülasyonların gündeme gelebileceğini, önemli olanın sınırlamalarla karşılaşmadan iş dünyasının kendi tedbirlerini alması gerektiğini vurguladı. "Liderler rol model olmalı, gelecek ancak bu tarz liderlerle şekillenecek" 35 bin kişiye iş veren bir işadamı olarak gece rahat uyumasının ancak birlikte çalıştığı insanlara duyduğu güvenle mümkün olabileceğini belirten Ferit Şahenk, "Liderler güven açısından rol model olmalı. Çünkü gelecek ancak bu tarz liderlerle şekillenecek" dedi. Şu anda iş dünyasının mevcut sorunlarının birlikte hareket edilerek çözüme kavuşturulacağına dair inancının tam olduğunu vurgulayan Şahenk, önümüzdeki dönem daha sağlam temellere oturan bir ekonomik ve mali yapıyla desteklenen elverişli bir iş ortamı beklediğini söyledi. "Medyanın rolü şeffaflık ve güven açısından çok önemli" Şirketlerin medyayı bilgilendirme noktasında şeffaf olmaları gerektiğine dikkat çeken Şahenk, "Özellikle son iki yılda çok ciddi bir bilgi akışı var. Bu bilgi akışının bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Şahenk; şirketlerin, özellikle finansal sektörün kendilerini ifade etme açısından azami bilgi paylaşımı yoluyla toplumla aralarındaki güvenin yeniden kazanılması yönünde iletişim stratejilerini belirlemeleri gerektiğini söyledi. Doğuş'tan geleneksel Davos resepsiyonu Doğuş Holding, bu yıl beşinci kez düzenlenecek ve Davos'un geleneksel etkinliği haline gelen Doğuş Holding–Garanti Bankası resepsiyonunu 29 Ocak Cuma günü Audi Showroom'da gerçekleştiriyor. Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit F. Şahenk'in ev sahipliğinde yapılacak resepsiyonda, ekonomi ve iş dünyasının liderlerini ağırlayacak. | Davos'ta bu yıl Türkiye'yi temsil eden tek kişi olan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz kendisine gösterilen ilgiye şaşırdı. |
Gökbakar'ın yeni gözdesi, bir yıldır beraber olduğu Paşhan Yılmazel ile yollarını ayıran oyuncu Merve Sevi. İkili önceki akşam Şahan Gökbakar'ın Rumeli Hisarı'ndaki evinde buluştu. Birkaç gündür aralarında yakınlaşma olduğu iddia edilen ikili, geç saatlere kadar baş başa vakit geçirdi. "SİZİN NE İŞİNİZ VAR BURADA!" Merve Sevi'yi gece Mecidiköy'deki evine Şahan Gökbakar'a ait Audi Q7 marka, '34 GE ...' plakalı cip bıraktı. Sevi, arabadan inince karşısında patlayan flaşları görünce neye uğradığını şaşırdı. Evine doğru koşmaya başlayan genç oyuncu, "Gökbakar ile aranızda ilişki var mı?" sorusuna ise "Ne işiniz var burada!" diye yanıt verdi. | Şahan Gökbakar'ın ismi Doğa Rutkay ve Beren Saat'in ardından yine ünlü bir isimle yan yana! |
GAZETECİLER.COM Medyanın ve ülkenin gündemine bomba gibi düşen Balyoz'un yankıları sürüyor. Taraf'ın ortaya çıkardığı planda 'tutuklanacak gazeteciler' listesinde adı olan 37 gazeteciden 28'i dün savcılığa suç duyurusunda bulundular. Darbe planlarında imzası olan emekli Or General Çetin Doğan hakkında suç duyurusu yapan gazeteciler düzenledikleri basın toplantısında taleplerini ve amaçlarını dile getirdi. NAZLI ILICAK GÜNÜN YILDIZI OLDU! Ana haber bültenleri de gazetecilerin örgütlü tavrına geniş yer ayırdı. ATV, Show TV, Star TV ve Kanal D ana haber bültenleri gazetecilerin basın toplantısını yorumsuz verirken harekete sözcülük yapan Nazlı Ilıcak ise Ana haber bültenlerinin dün geceki yıldızı oldu. Gün boyu TV kanallarıyla canlı yayın bağlantısı kuran Ilıcak akşam saatlerinde ise ana haber bültenlerinde boy gösterdi. Ilıcak'ın basın toplantısındaki rahat tavırları ve yer yer ortamı yumuşatan esprileri ise gözden kaçmadı. Birbirleriyle ilişkilenme biçimi genelde 'polemik' şeklinde olan gazetecilerin uzun zamandır ortak bir örgütlü tavır göstermediği düşünüldüğünde olayın önemi daha iyi anlaşılacak. Yalnız bu örgütlü tavrın Nazlı Ilıcak'ın ismini hayli parlattığı da ortada. | 'Tutuklanacak gazeteciler' listesinde adı olan gazeteciler suç duyurusunda bulundular. Günün yıldızı ise Nazlı Ilıcak oldu... |
Lig TV'de bu dün akşam yayınlanan ''2'ye 1'' programına katılan Demirören, ''Beşiktaşlılar pazar günü seçilecek başkanın etrafında birleşirse her türlü engeli aşar. Tribünler ve genel kurul üyeleri seçilen adayın arkasında birleşecektir. Bana oy verecek herkesten ricam, seçimi kaybedersem seçilen adayın arkasında birleşmesidir'' dedi. Yönetim kurulu aday listesiyle ilgili bir soru üzerine Demirören, ''Ben seçimi kazanmak için değil, kulübü 3 yıl yönetmek için yönetim kurulu listesi yaptım. İleriyi düşünerek hareket ettim'' diye konuştu. Geçmişte yaptığı, ''Küfür edenleri tribünlerden temizleyeceğim'' açıklamasının arkasında olduğunu vurgulayan Yıldırım Demirören, ''Sözlerimin arkasındayım, küfür edenler bu tribünlerden temizlenecek. Benim tepkim başkanlık makamına saygısızlık edenlere... Küfür edenler Beşiktaş Kulübü'nün sahibi değildir. Beşiktaş Kulübü'nün sahibi, genel kurul üyeleridir ve başkanı da onlar seçecektir'' ifadelerini kullandı. Yıldırım Demirören, şampiyonlukların gelip geçici olduğunu, kendileri için asıl önemli olanın ''Beşiktaşlılık duruşu'' olduğuna dikkati çekerek, ''Takımıma geçen sezon olduğu gibi bu sezon da güveniyorum, şampiyonluğa inanıyorum. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ama bizim için asıl önemli olan Beşiktaşlılık duruşuyla hareket etmektir'' dedi. Demirören, seçimi kaybetmesi durumunda bir daha başkanlığa aday olup olmayacağı şeklindeki soruya ise ''Yok, hayır... Kaybedersem bir daha aday olmam, aileme işime dönerim'' yanıtını verdi. | Başkanlığa yeniden aday olan mevcut başkan Yıldırım Demirören, seçimi kaybetmesi halinde yapacaklarını açıkladı. |
Hükümet böylece kamuda daha çok şeffaflık ve verimlilik sağlanmasını amaçlıyor. Böylece ordunun her türlü harcaması her aşamada Sayıştay’ın ve sivil otoritenin kontrolüne girecek. Sayıştayın, bugüne kadar yaptığı hukuki denetimin yanı sıra mali ve performans denetimi de yapmasını öngören yeni bir düzenleme yapılıyor. AA'nın haberine göre Düzenleme, TSK da dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak. Böylece her türlü silah alımının denetim ve kontrolü de fiilen Sayıştay'ın kontrolünde yapılabilecek. Gerek tank ,top, füze gibi ağır silahların, gerekse daha küçük silahların alım ihaleleri ve alımları ile her türlü askeri harcama sivil denetime tabi olacak. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Sayıştay Kanunu bütünüyle değişiyor. Yakında teklif haline getirilecek olan çalışmada, bugüne kadar yaptığı hukuki denetimi sürdürecek olan Sayıştay'ın, bunun yanı sıra mali denetim ve performans denetimi yapması da öngörülüyor. Sayıştay Kanunu ile ilgili çalışmanın içinde yer alan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Sayıştay'ın bugüne kadar hukuki denetim yaptığını belirterek, kamunun tüm harcamalarının kanun ve mevzuata uygunluğunun denetlendiğini hatırlattı. Yeni düzenlemede bu denetimin aynen korunduğunu anlatan Canikli, ''Buna ilave olarak 2 yeni denetim mekanizması getiriliyor'' dedi. Yeni denetim mekanizmalarından birinin ''mali denetim'' olduğunu ifade eden Canikli, bununla, kamu kurum ve kuruluşlarının her yıl yayınladığı mali tabloların ve raporların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının denetleneceğini ve güvenirliğinin test edileceğini söyledi. Canikli, ''Bu denetimle, şeffaflık ve saydamlık kuralının hayata geçmesi sağlanacak. Envantere giren bir malın alımından kullanımına, stoklardan çıkmasına kadarki süreç takip edilecek'' diye konuştu. Yeni düzenlemedeki diğer denetim mekanizmasının ''performans denetimi'' olacağını kaydeden Canikli, tüm kurum ve kuruluşların performansının ölçüleceğini, bu nedenle tüm kamu kurum ve kuruluşlarının performans kriterlerini bütçelerinde açıklayacağını ifade etti. Canikli, performans ölçümünün önceden belirlenen kriterlere göre yapılacağını, bu kriterlerin, ilgili kurum, DPT ve Maliye Bakanlığının ortak çalışmasıyla belirleneceğini ve bütçede ilan edileceğini söyledi. Canikli, kurumlara verilen bütçenin hedefe ulaşıp ulaşmadığı, amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığına bakılacağını da kaydetti. | Hükümet Sayıştay Kanunu"nu tümüyle değiştiren bir teklif hazırlıyor. Buna göre Sayıştay sadece hukuki denetim yapmakla da kalmayacak. |
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, banka şubelerine getirilen süpriz harç uygulamasını “Kazandıklarının zekatını veriyorlar” sözleriyle yorumladı. Ekonomi Muhabirleri Derneği ile yaptığı sohbet toplantısında soruları yanıtlayan Yıldırım, tüm banka şubelerinden yıllık harç alınması uygulaması nedeniyle bankaların şube kapatacaklarını zannetmediğini söyledi. Çünkü ekonominin yeniden toparlanmaya başladığını belirten Yıldırım, “2009 yılında 20 milyar kar elde ettiler. Harç nedeniyle 300-400 milyon ödeyecekler. Karlarının yüzde 2.5’i ediyor. Böylece kazandıklarının zekatını veriyorlar” dedi. ETLİK KUZU KÖZDE BELLİ OLUR! Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul’a yapılacak üçüncü köprüyle dünyanın dört bir yanından firmaların ilgilendiğini söyledi. Kore, Çin, Avrupa’dan Atlantik’e kadar hem yabancı hem de yerli firmaların proje hakkında bilgi aldığını belirten Yıldırım, “Ama etlik kuzu közde belli olur, hepsini ihalede göreceğiz. Bu bir yarış” dedi. Bakan Yıldırım, kendilerine bir başvuru olursa IMF yolunu da açacaklarını söyledi. Ekonomi Muhabirleri Derneği ile toplantısında gündemdeki konularla ilgili soruları yanıtlayan Yıldırım, çalışmaları devam eden üçüncü köprünün yap işlet devret modeliyle yapılacağını söyledi. Bakanlığının kamu özel sektör yatırım ortaklığı yasasına itiraz ettiğine ilişkin bir soruya Fenerbahçeli olan Bakan Yıldırım, Çarşı göndermesiyle yanıt verdi: “Siz bizi Çarşı ile karıştırmayın. Çarşı her şeye karşı. Ama biz hayırlı olan her şeye destek veririz. Mevcut yasalarla yolumuza devam ederiz. Yenisi çıkınca da bakarız.” IMF YOLUNU DA AÇARIZ! IMF anlaşmasına ilişkin soru sormak isteyen bir gazeteciye Bakan Yıldırım, “Aman aman beni IMF’ye bulaştırmayın” dedi. Seka’da, Tekel’de olduğu gibi kendisinin kamuoyunda sorun çözen bakan olarak tanındığını belirten bir gazeteci, IMF yolunu açıp açamayacaklarını sordu. Bakan Yıldırım, “Yol yaparız, liman yaparız, havaalanı yaparız, internet bağlarız. Bize müracaat ederlerse onların yolunu da açarız” karşılığını verdi. | Türkiye, sürpriz biçimde bankalara şube başına harç kesti. Bakan Yıldırım bakın yeni harçlara nasıl bir açıklama getirdi? |
Ergenekon ana davasında Osman Yıldırım’ın avukatı Murat Eken’in savunması ardından birleştirilen Danıştay suikasti davasının sanıklarından Erhan Timuroğlu ifade verdi. Erhan Timuroğlu, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması eylemlerinden ilk ikisinde bizzat yer almadığını sadece Alparslan Arslan tarafından atıldığı öne sürülen üçüncü bombanın atılması olayında Arslan’la birlikte gittiğini söyledi. Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan üçüncü bombadan sonra camiiye gidip namaz kıldıklarını belirten Erhan Timuroğlu Ankara’ya giderken ise Danıştay saldırısına ilişkin hiçbirşey konuşulmadığını, arabada Vakit Gazetesi’nin olmadığını hatta gazete olmadığını söyledi. Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombası atılması eylemlerini anlatan olayını anlatan Erhan Timuroğlu şunları söyledi: "Osman Yıldırım beni aradı, direkt ‘Cumhuriyet’e bomba atacağım’ dedi. Cumhuriyet Gazetesi’ni bilmezdik. Dışardayken doğru dürüst gazete okumazdım. Arada bir spor gazetesine bakardım. Zaten dışardayken doğru dürüst okumayı da bilmiyorum. Cumhuriyet’i bombalayacağını söylediğinde yanımda Tekin Irşi de vardı. Tekin Irşi ‘ben yaparım’ dedi. Osman Yıldırımı yanımıza geldiğinde elindeki poşetin içinde bomba vardı. Tekin Irşi’ye ‘Gerçekten bombalayabilecek misin?’diye sordu. Tekin de ‘bombalayacağım’ dedi. Osman Yıldırım, bombayı Tekin’e verip ’pimini çekip taş atar gibi atacaksın’ dedi. Tekin bombayı alıp gitti ama atmadan geri döndü. Osman Yıldırım’a yapamayacağını söyleyince Osman Yıldırım da çok kızıp hakaret etmiş. Tekin Irşi’de de sinirlenmiş herhalde pimini çekmeden bombayı atmış. Osman Yıldırım bomba patlamadığı için parayı vermeyeceğini söylemiş." Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan ikinci bombanın da patlamadığını ifade eden Erhan Timuroğlu, Alparslan Arslan’ın Osman Yıldırım’a "bu çocuklar bu işi beceremeyecek, biz yapalım’ dediğini anlattı. BOMBAYI ATIP ÖNCE NAMAZA SONRA DA BARA GİTMİŞ [PAGE] BOMBAYI ATIP NAMAZA GİTTİK Üçüncü bombanın atılmasını da anlatan Erhan Timuroğlu şunları söyledi: "Osman Yıldırım beni aradı. Çok telaşlı ve panik içindeydi. Yüksek sesle ’Çabuk İsmail’le Mecidiyeköy’e gelin’ dedi. Gittiğimizde Osman Yıldırım’ın yanında Alparslan Arslan vardı. Osman Yıldırım ‘Alparslan’la bir yere kadar gidin’ dedi. Alparslan Arslan da ‘benimle beraber var mısınız? dedi. Haline baktım. Bu gitmezsem bu adam tek başına da gidecek dedim. Tek başına gittiğinde başına birşey gelirse kendimi suçlu hissedecektim. Onun için gittim. Alparslan Arslan başörtüsünü İsmail Sağır’a vererek ‘bahçeye atacaksın’ dedi. Alparslan Arslan, İsmail Sağır ve ben taksiye binip Cumhuriyet Gazetesi’ne gittik. Alparslan Arslan cebinden bombayı çıkartıp Allahuekber deyip hukuk dilinde benim anlmadığım şeyler söyleyerek bombayı attı. Çocuklar kadınlar var, diyerek engel olmaya çalıştım, ama dinlemedi. Ondan sonra camiiye gidip namaz kıldık. Ben Koko bara gittim onlar nereye gitti bilmiyorum." Osman Yıldırım’ı sevdiğini, bir hata yapmış diye onu silip atamayacağını ifade eden Erhan Timuroğlu, "Ankara’ya gidiyoruz dediler. Osman Yıldırım ile Alparslan Arslan zaman zaman kendi aralarında konuşuyorlardı. Osman Yıldırım’ın alacakları falan vardı. Onla ilgili konuşuyorlardı. Danıştay’la ilgili konuşmuyorlardı. Ankara’ya gittiğimizde Osman Yıldırım’ın bir arkadaşı bizi karşıladı. Bizi alıp otele getirdi. Ben İsmail Sağır’la aynı odada kaldım. Sabah 09.00 gibi Alparslan Arslan bizi çağırıp biraz Ankara’yı gezelim dedi. Osman Yıldırım bizimle gelmedi. Bir süre sonra arabayı park edip anahtarını bize verdi. ’Biraz işim var siz kafanıza göre takılın sonra buluşuruz’ dedi. Danıştay’dan falan hiç bahsetmedi. Arabada Vakit Gazetesi yoktu. Arabada gazete yoktu. Otele döndük. Biz İsmail Sağır’la odamıza çıktık. Ertesi gün öğlene doğru, ya da öğlen biz odamızdayken Osman Yıldırım bizi çağırdı. ‘Bu bizim başımızı belaya soktu, hadi gidelim’ dedi. Bizi otogara götürüp biletimiz aldı. Ben bu akşam ya da yarın İstanbul’a dönerim dedi." diye konuştu. | Cumhuriyet'i bombalayanlar öyle şeyler anlattı ki şaşırmamak mümkün değil. İşte bombacıların ilginç eylemi; |
Eylemlerinin 45'inci gününde olan TEKEL işçileri için yapılan görüşmede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu ile bir araya geldi. Toplantıdan bir sonuç çıkmadı ancak Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, TEKEL işçilerinin sorunu ile ilgili olarak, “Bir çalışmayı gerektiriyor. Bu anlamda önümüzdeki hafta sonuna kadar bu çalışmanın neticesini görünce Sayın Başbakan bizi tekrar çağıracak, oturup değerlendireceğiz” dedi. İşte saat saat o kritik görüşme; 20:30 Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, Ankara'da 45 gündür eylemde olan TEKEL işçilerine görüşmeyle ilgil bilgi veriyor. İşte Kumlu'nun açıklamaları: "Kumlu istifa derken hiç içerlemedim. Çünkü bunun sıkıntıdan kaynaklandığını biliyordum. Sıkıntıdan kaynaklandığı için bu işin masada çözümlenmesi için çaba sarf ettim. Bildiğiniz gibi Sayın Başbakan randevu verdi. Bugün, iki saat boyunca oturduk, tartıştık. Bizim taleplerimiz belli dedik. Taleplerimizi 45 gündür seslendiriyorsunuz. Başka kamu kuruluşlarına aktarılmak istediğinizi biz paylaştık. Şimdi Sayın Başbakan, iki bakana talimat verdiler ve çalışmalarınızı getirin dedi. Daha sonra bizi çağıracaklar ve görüşeceğiz. Ardından da biz inşallah sizleri sağ salim eve göndermeye çalışacağız." 20:00 Kumlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk-İş yöneticilerini kabulünün ardından, Başbakanlık Resmi Konutu'ndan ayrılırken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Kumlu, Başbakan'a sıkıntıları anlattıklarını belirtti. Bu durumda umutluyuz veya umutsuzuz denilemeyeceğini vurgulayan Kumlu, 'Hükümetin çalışmasından sonra Başbakan'la tekrar görüşeceğim' dedi. TALİMAT VERİLDİ Başbakan Erdoğan ile 45 gündür sokakta, soğukta, ayazda, kadın-erkek, Türk-İş önünde eylem yapan arkadaşlarının sıkıntılarını iki saat konuştuklarını ifade eden Kumlu, Erdoğan'ın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'ya talimat verdiğini ve onların da görüşmeye katıldıklarını söyledi. Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, “Onlar da geldiler, beraberce onlarla da müzakere ettik, ne yapılabilirliği konusunda. Tabii bir çalışmayı gerektiriyor. Bu anlamda, önümüzdeki hafta sonuna kadar bu çalışmanın neticesini görünce Sayın Başbakan bizi tekrar çağıracak, oturup değerlendireceğiz” diye konuştu. O İNSANLARA ŞU AN BİRŞEY SÖYLEYEMEYİZ Şu iki saatlik görüşme bile bu işin nasıl yürüdüğünü gösteriyor. Çalışmayı görmeden bizim de Sayın Başbakanın da bir şey söylemesi doğru değil. Neticeyi almadan oradaki insanlara bir şey söyleyemeyiz. O çalışmayı gördükten sonra işçi kardeşlerimize “Arkadaş durum bu “ diyeceğiz. 4C midir 4B midir, bu bir maliyet gerektiriyor. Bununla ilgili yorum yapmak yanlış olur. 19:55 Başbakanlık Konutu'nda başlayan Tayyip Erdoğan ile Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu arasındaki TEKEL görüşmesi sona erdi. Görüşme sonrası açıklama bekleniyor. 19:00 Başbakan Tayyip Erdoğan ile Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu'nun görüşmesi başladı. Toplantıya işçiler ile hükümet arasında arabulucu bakan olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da katılıyor 18:00 Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Çankaya Köşkü'ndeki haftalık olağan görüşmesinden çıkarak Başbakanlık Konutu'na geldi. 17:45 Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu görüşme için Başbakanlık konutuna geldi. | Türk İş heyeti, Başbakan Erdoğan'la Tekel işçilerini görüştü. Toplantı akşam saatlerinde sona erdi. İşte o açıklama; |
AİHM Başkanı Fransız yargıç Jean Paul Costa, mahkemenin çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Basına dağıtılan bilgilere göre, 2009 yılında Rusya'dan mahkemeye 10 bin 146 başvuru ulaştı. Rusya'yı 5 bin 260 başvuru ile Romanya, 4 bin 986 başvuru ile Polonya, 4 bin 693 başvuru ile Ukrayna, 4 bin 474 başvuru ile Türkiye ve 3 bin 626 başvuru ile İtalya izliyor. GEÇTİĞİMİZ YILA GÖRE ARTTI AİHM'ye 2008 yılında Türkiye'den 3 bin 706 başvuru gelmişti. Üye ülkelerden şikayet başvurusu sayısı, bir önceki yıla oranla yüzde 15 artarak 57 bin 100'e çıktı. AİHM'de önceki yıllardan gelen başvurularla birlikte karar için bekleyen davaların sayısı, geçen yıl yüzde 23 artarak 119 bin 300'e yükseldi. Mahkeme geçen yıl 2 bin 395 başvuruyla ilgili hüküm verirken, 33 bin 65 başvuruyu ya listeden çıkardı ya da incelemeye gerek görmedi. TÜRKİYE MAHKUMİYET KRALI Geçen yıl en fazla mahkumiyet kararı Türkiye aleyhine verildi. Türkiye 341 davada mahkumiyet alırken, 210 mahkumiyetle Rusya 2. sırada, 153 mahkumiyetle Romanya 3. sırada ve 126 mahkumiyetle Ukrayna 4. sırada yer aldı. AİHM'nin 1959 ile 2009 yılları arasında verdiği toplam mahkumiyet kararlarında da Türkiye ilk sırada bulunurken, İtalya 2. sıraya, Rusya 3. sıraya yerleşti. 1959 ve 2009 yılları arasında verilen mahkumiyet karalarının yüzde 18'ini Türkiye aleyhine verilen kararlar oluşturdu. Mahkemede karar için bekleyen davalar sıralamasında 33 bin 550 dava ile Rusya, 13 bin 100 dava ile Türkiye, 10 bin dava ile Ukrayna ve 9 bin 800 bulunuyor | AİHM 2009 yılında en fazla şikayet Rusya'dan geldi. Türkiye ise mahkumiyette ilk sırada yer aldı. |
Yönetmen Mustafa Altıoklar, Gülin Yıldırımkaya ile HT Gündem'in konuğu oldu. Altıoklar sinemaya ve Türkiye'nin gündemine ilişkin sorulara çarpıcı yanıtlar verdi. Gişe yapan filmlerin sinema açısından önemli olduğunu kaydeden Altıoklar, Recep İvedik için de "çocuk filmi" değerlendirmesinde bulundu. Altıoklar şöyle konuştu: "Çok gişe yapan filmler elbette olmalı. Çok daha hafif meseleleri inceleyen, biraz da tembel işidir o türdeki bütün filmler. Bunların olması da gerekir. Küçümsediğim sanılmasın bunların da alıcısı var. Kolay hazmedilebilen bu filmlerin en önemli alıcıları da çocuklar. Çocukların sevdiği bu filmler çocukları sinema salonlarına gitmeye alıştırdığı için çok önemli bir rol oynuyor. Büyüdükçe de zevkleri değişecek. Elbette sanatı tüketmeye ilk basamaklardan başlayacak. Şimdi daha anlamlı filmleri seviyorum ama benim çocukluğumda da bu filmler gırla gidiyordu, Cilalı İbo'lar vs. vardı, yurtdışında da benzer örnekleri vardı. JENERİK SENARYO Mustafa Altıoklar geçen hafta çok tartışılan ve emekli Org. Çetin Doğan'ın "jenerik senaryo" diye savunduğu Taraf Gazetesi'nde yayınlanan darbe iddiaları ile igili Gülin Yıldırımkaya'nın "Gerçek mi, senaryo mu bi senarist gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz? " sorusuna karşılık ilginç bir komplo teorisi ortaya attı: "Jenerik senaryo diye bir kavram yoktur. Jenerik 'künye' demektir. Onu yapanlar 'jenerik' olur, senaryo değil. BÜYÜK SENARYO TORYUM İÇİN Senaryolar çok büyük bir senaryonun bir parçası. küçük küçük senaryoların arka planındaki büyük senaryo toryum. Dünyanın en büyük rezervleri Türkiye'de. Ve parmak kadarı bir şehrin bir günlük bütün enerjisini sağlayacak güce sahiptir. Biz bir toryum çıkartamıyoruz. Çünkü madenlerle ilgili uluslararası anlaşmamız var. Ve bizim madenileri koruma görevi TSK'da. TSK'yı yıpratttığınız zaman bu toryum madenine ulaşabilirsiniz. Amaç, Mustafa Kemal ve onun zihniyetini yıpratıp ona ulaşmak. Mustafa Kemal'in askerci bir zihniyete sahip olduğu söylenir. Oysa İttihat ve Terakki'den atıldı çünkü 'Asker siyasete katılmasın' dedi. Askerin siyasete karıştırılmamasını Mustafa Kemal bizzat söylemiştir. PETROL DE ÇIKARTAMADIK Petrol çıkartmaya da mesela izin verilmedi, Türkiye topraklarında petrol yok mu yani? Bu yeni bir şey değil, 1800'lerin ortalarından beri varolan bir politika. Osmanlı'nın yıkılışı da bu yüzden. Mustafa Kemal diye biri çıktı sonradan milli birliğimizi sağladı. O zamanlar toryuma uyanmadıkları için petrol bölgeleri paylaşılmak istendi. TSK İKİ NEDENLE YIPRATILMAK İSTENİYOR Isparta uçağının neden düştüğünü biliyor musunuz? Toryum konusunda dünyanın en önemli bilim adamları vardı uçakta ve toryum üzerine bir kongreye gidiyorlardı. Türkiye topraklarının toryum nedeniyle peşkeş çekileceğini söylüyorlardı. Öylesine ciddi ve kurcalanmak istenmeyen bir mesele. Paralel bir kurgu sözkonusu. TSK iki nedenle yıpratılmak isteniyor. Birincisi ekonomik... Ve bu bölgede batının görmek istediği idare biçimi laik demokratik cumhuriyet değil aslında. TSK bizim batı ile ilişkilerimiz içinde hangi anti demokratik şeyi uyguladı? Asker mi, sivil otorite mi yasakları getiriyor? Tabii ki faşist cunta rejiminin karşısında olacağım her zaman." Mustafa Altıoklar, bu açıklamalarından sonra "Bu programda anlattıklarımdan sonra beni ortadan kaldırabilirler. Yani o kadar ciddi bir konu. " dedi. Habertürk | Emret Komutanım'ın yapımcısı Altıoklar, ekranda TSK'yı yıpratıyorlar dedi ardından da sözleri için öldürülebileceğini söyledi. |
119. Hafta'nın kazandıran numaraları; 2, 9, 10, 38, 40 ve 43 olarak belirlendi. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Süper Loto 6/54 oyununun bu haftaki çekilişinde 6 bilen çıkmayınca, 3 milyon 488 bin 918 lira 71 kuruş haftaya devretti. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, 5 bilen 49 kişi 6 bin 350 lira 95'er kuruş, 4 bilen 3 bin 350 kişi 100'er lira, 3 bilen 74 bin 358 kişi de 7 lira 40'ar kuruş ikramiye alacak. Hasılattan, Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna 1 milyon 435 bin 735 lira 16 kuruş, KDV olarak 949 bin 859 lira 39 kuruş, Şans Oyunları Vergisi olarak da 531 bin 753 lira 76 kuruş aktarılacak. | Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Süper Loto oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı. |
Adana'da, uçağı kaçırmaktan endişe ettiği için, iki farklı firmaya ait İzmir seferini yapacak uçaklarla ilgili bomba ihbarında bulunan kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, ismi açıklanmayan bir kişi, iki ayrı firmanın 20.15 ve 21.00 saatlerinde Adana-İzmir seferini yapacak uçaklarını kaçırmamak amacıyla, cep telefonundan polisi arayarak, uçaklarda bomba bulunduğu ihbarını yaptı. İhbar üzerine ekipler, uçaklarda arama gerçekleştirmek üzere harekete geçti. Bu arada, ihbarın ve uçak için alınan biletin aynı cep telefonundan yapıldığı tespit edilen bir kişi, uçak içerisinde polis tarafından gözaltına alındı. Söz konusu yolcunun asılsız ihbarda bulunduğunu itiraf ettiği öğrenildi. Aramalar nedeniyle İzmir'e gidecek olan uçaklardan biri 2 saat, diğeri ise 1 saat gecikmeyle havalandı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi. | Adana'da bir kişi kalkmak üzere olan uçağını kaçırmamak için öyle bir yöntem denediki soluğu karakolda aldı. |
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Londra’da devam eden Afganistan Konferası’na katılan Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan ile ilk defa yüz yüze görüştü.Yaklaşık 15 dakika süren görüşmede Nalbantyan’ın protokollerin değişmesine ilişkin renk vermediği belirtildi. Davutoğlu ve Nalbantyan’ın yüz yüze yaptığı görüşmeye ilişkin bir açıklamada bulunan Bakanlık Sözcüsü, görüşme sırasında protokollerin Anayasa Mahkemesi’nin görüşü ışığında yeni bir görüntü arzettiği konusundaki görüşleri dile getirme fırsatı bulduklarını, Nalbantyan’da benzer görüşleri tekrarladığını söyledi. Ermenistan sürecin özünde bir dağişiklik olmadığı görüşünü savunan Sözcü, “Ermenistan’ın çizgisinde bir değişiklik yok.Önümüzdeki hafta sonu Münih’te bir güvenlik toplantısı olacak ve burada tekrar biraraya gelmeleri bekleniyor. Dolayısıyla taraflar görüşlerinin ilk defa bugün yüz yüze birbirlerine aktarma buldular.Posizyonlarda bir değişiklik olmamakla birlikte yararlı bir toplantı olduğu görüşündeyiz.Ana hatlarla endişelerimizi dile getirdik. Olumlu olan ise açıklamalar yoluyla bilgilendirmek ya da telefonla bilgilendirmek yerine yüz yüze yapılan görüşme oldu ve yaklaşık 15 dakika sürdü.Bizim endişelerimizin üçüncü taraflarca onlara iletilmesini de sağlamış olduk. Açıklık getirin diyoruz.Ne şekilde yaparlarsa yapsınlar, biz açıklık getirildiğini görürsek ikna oluruz.Üçüncü taraflar ve Ermenistan bakımından da bu söz konusu olabilir.Biz şunu bekliyoruz: Gerek müzakereler süreci esnasında, gerek imzaladığımız açısından, sürecin ruhuna ve laftına bir değişiklik getirilmediğini veya bunun endike edilmesini bekliyoruz.Süreç devam etmektedir”diye konuştu. KAZAKİSTAN İLE AGİT KONUSU GÖRÜŞÜLDÜ Sözcü, Konferans sırasında Kazakistan Dışişleri Bakanı Kanat Saudabayev’le de biraraya gelme fırsatı bulan Bakan Davutoğlu’nun, Kazakistan’ın AGİT dönem başkanlığını devralacak olması nedeniyle görüş alış verişinde bulunduğunu ve 15 dakika süren bu görüşmede de AGİT konusunda tecrübeli bir ülke olan Türkiye’nin, Kazak tarafına gereken yardımız yapmaya hazır olduğu mesajını ilettiği ifade etti. Davutoğlu’nun AB'nin yeni Dışişleri Bakanı Catherine Ashton ile yaptığı görüşmenin detaylarına ilişkin açıklamanın daha sonra yapılacağı belirtildi. “AB PARLAMENTOSU”NDAN KIBRIS KONUSUNDA DENGELİ VE NESNEL BİR YAKLAŞIM BEKLİYORUZ” Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin yayınladığı raporuda değerlendiren sözcü, şöyle konuştu: “Avrupa Parlamentosu’nun yayınladığı rapora ilk tepkimiz özellikle Kıbrıs bölümünedir. Bu insanların televizyon seyretmeleri gerekir. Adada bir kapsamlı çözüm müzarekeleri cayır cayır giderken Türkiye’nin asker çıkar diye karar çıkardığın zaman, “kopuksun” demektir! Yani gerçek dünyadan kopuksun demektir.10 tane Rum milletvekili çıkıyor ve diğerlerini de peşlerine takıp acayip kararlar çıkarıyorlar. Dolayısıyla, dengeli ve nesnel bir yaklaşım bekliyoruz.AB Parlamentosu’ndan dengeli ve nesnel bir yaklaşım bekliyoruz.Televizyon seyrettiklerinde vicdan gereği adada süre gelen müzakere sürecine zarar verici adımlar atmaktan kaçınacaklarını tahmin ediyoruz. Hep söylüyoruz ‘2004’de Annan Planı kabul edilseydi, şu anda adadaki Türk asker sayısı çok daha değişik olurdu...Dolayısıyla farklı çağrılarda bulunulmasını yadırgıyoruz.” “AKPM Raporu’nda Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler var. Aslında bizden istenilenler yeni değil.Fakat Yunanistan’a yöneltilen eleştiriler ilk defa böyle bir rapora giriyor.Bu açıdan önemli buluyoruz bu raporu. Bize yöneltilen eleştiriler zaten gündemimizde olan şeyler. Ve biz çağdaş bir devletin yapması gerektiği gibi...Onlar bizim soydaşlarımıza hak ettikleri muameleyi yapmıyorlar, demekki bizde yapmayız demiyoruz.Biz kendi Yunan azınlıklarımızın,haklarının, hayat standartlarının yükseltilmesi için reysen çalışıyoruz.” “TERMİNOLOJİ CAMBAZLIĞI YAPIYORLAR” “Yunan tarafına getirilen bir takım eleştiriler var.Yunanistan, adadaki azınlığa doğru düzgün adıyla bile hitap edemiyor henüz. Biz hiç olmazsa Lozan’dan kaynaklanan bir azınlık mefhumunu hala karoyoruz.Terminoloji cambazlığı yapıyorlar. Yunanistan’a getirilen eleştiriler,azınlık okullarına gerekli desteğin verilmesi, hem Yunanca hem de Türkçe dillerinde eğitimlerinin sağlanması. Müslüman azınlık mensuplarının Yunancayı daha iyi öğrenmelerinin desteklenmesi, Müslüman azınlığa ait vakıfların hukuki satatüsüne ilişkin sıkıntıların giderilmesi, dini liderler olarak müftülerin seçilmesine izin verilmesi,Müslüman azınlık içerisinde yer alan kişi gruplara kimlik empoze edilmemesi,Yunan vatandaşlık yasasının ortadan kaldırılan 19’uncu maddesi (geçmişte baskılar sonucu ortadan kaldırılmıştı), Yunan vatandaşlığını kaybetmiş durumdakilerin durumlarının çözümlenmesi gibi eleştiriler, AKPM Raporuina ilk defa giriyor.Bu nedenle bu raporu benimsiyoruz.” MEMMEDYAROV DAVUTOĞLU GÖRÜŞMESİ Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu görüşmesinde ise iki konunun ele alındığı bildirildi. İki bakan’ın, Rusya Lideri Medveyev’in evsahipliğinde en son Soçi’de yapılan görüşmede ele alınan konular hakkında karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduğu öğrenildi. Bakan Memmedyarov’nın Soçi’de yapılan toplantının detayları hakkında Bakan Davutoğlu’na bilgi verdiği belirtildi.Davutoğlu’nun da Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin son kararı ışığında ortaya çıkan durum hakkındaki görüşlerini ileterek yapılan temaslar hakkında Memmedyarov’a bilgi verdiği öğrenildi.İki alt başlıkta toplanan görüşmede Memmedyarov’un, Suçi’deki görüşmedeki ayrıntılar pek ortaya çıkmamakla birlikte, Azerbeycan tarafının 3. Taraflar bakımından oldukça olumlu yaklaşımlar içinde görüldüğünü ifade ettiği, Ermenistan tarafının ise buna mukabil pek de açılım yapmadığını söylediği öğrenildi. Anayasa Mahkemesi kararı çıktıktan sonra Ermenilerin içlerine kapandığı, açılım yapma konusunda kendilerini daha fazla sıkmaya başladıkları yorumu yapıldı. Bizim süreçte sıkıntı yaşamaya başlayınca diğer tarafta da sıkıntı yaşandı. Memmedyarov Anayasa Mahkemesi kararından sonra hem Clinton’ı aradığını hem de başbakanın en son Moskova ziyaretinde Medve ve Miss Grubu eş başkanı sıfatı ile Karabağ sürecine bir hız kazandırmak gerektiği yolunda ikna etmeye çalıştığını anlatığı öğrenildi. AFGANİSTAN KONFTERANSI’NDAKİ KONUŞMASI Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Londra’da devam eden Afganistan Konferansı’ndaki konuşmasında, Afganistan’daki NATO kuvveletlerinin zaman zaman bir işgal gücü olarak gösterilmesine çalışıldığını söyledi. Afgan halkına müşfik yaklaşılması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, “Sokaktaki insanın sadece askeri obje olarak görülmemesi gerekir. Biz sizin iyiliğiniz için buradayız ve geleceğinizi birlikte inşa etmeye hazırız mesajını vermeliyiz” şeklinde ikna edilmeleri gerekir”dedi. | Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ilk kez Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan ile yüz yüze görüştü. |
İsveç'te üst düzey eski bir emniyet yetkilisinin, çocuklara tecavüz ettiği ve etme planı yaptığı şüphesiyle gözaltına alınması emri verildi. Stockholm bölge mahkemesinin, savcıların, geçmişte Uppsala emniyet müdürlüğü ve İsveç ulusal polis akademisinde yöneticilik yapan Goran Lindberg'in, 5 Şubat'a kadar göz altına alınması talebini onayladığı bildirildi. Geçen yıl Stockholm'de bir kadına tecavüz ettiğinden ve Stockholm ile Falun kentlerinde çocuklara tecavüz etmeyi planladığından şüphelenilen Lindberg'in hakkındaki suçlamaları reddettiği belirtildi. İsveç Adalet Bakanı Beatrice Ask, cinsiyet eşitliği ve cinsel taciz konularında seminerler de verdiği bilinen Lindberg hakkındaki suçlamalar karşısında şok geçirdiğini söyledi. | İsveç'te üst düzey bir emniyet yetkilisi, çocuklara tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. |
Isparta’da 2 çocuk babası 38 yaşındaki A.T., çocukluğunda sünnetçinin fazla kesim yapması nedeniyle küçük kalan penisini Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü’nde geçirdiği operasyonla büyüttürdü. Bacağından alınan deri ile hastanın penisi 8’den 12 santime çıkarıldı. Operasyonu gerçekleştiren Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Turgut Ortak, Türkiye genelinde bu tür sıkıntıların fazlasıyla yaşandığını ancak, insanların toplumdan çekindiği için bu gerçeği açıklayamadıklarını belirtti. Doç.Dr. Turgut Ortak, kendilerine penis kısalığı nedeniyle başvuran hastanın penis uzunluğunun, o yaş grubuna göre kısa olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Doç.Dr. Ortak, “Penis üzerinde sünnete bağlı olarak normal dokunun bulunmadığını gözlemledik. Normal standartlarda en alt sınır 11 santimetredir. Ancak hastanın penisi 8 santim olarak tespit edildi. Ameliyat ile mevcut penisin boyu 4 santim daha uzatılarak, kısalık sorunu aşıldı” dedi. Penisin boyunu uzatmak için bacağından deri alındığını belirten Doç.Dr. Ortak, “Aynı ameliyatta bacağından alınan deri, penisin üzerinde eksik olan kısma konularak onarıldı. Şu anda herhangi bir sorun gözükmüyor” dedi. Penisin işlevi konusunda sıkıntı olmadığını belirten Doç.Dr. Ortak, hastanın 2 çocuğu bulunduğunu söyledi. Doç.Dr. Turgut Ortak, sünnetçi hatalarına bağlı olarak bu tüp sorunlarla sık karşılaşıldığını kaydetti. Penis derisi aşırı esnek olduğu için küçük çocuklarda ehil olmayan kişiler tarafından yapılan sünnette deriden gereğinden fazla alma sonucu bu sorunların yaşandığını dile getiren Doç.Dr. Ortak, bu durumun hastayı psikolojik olarak da olumsuz etkilediğini söyledi. Kendisini psikolojik olarak rahatsız hisseden 38 yaşındaki hastanın aşağılık kompleksine kapıldığını anlatan Doç.Dr. Ortak, şöyle konuştu: “Bu rahatsızlık bir erkek için çok önemli. Belki de sünnetçi hatalarından dolayı daha kaç kurban var ama kimseyle paylaşamadıkları için sorunu kendi içinde yaşıyorlardır.” Bu tip hataların yaşanmaması için sünnet işlemlerinin mutlaka hekimlerce yapılması gerektiğini vurgulayan Doç.Dr. Ortak, ileride özgüvenini yitirmiş, aile huzuru olmayan, psikolojik sıkıntılar içerisinde yer alan insanların oluşabileceğine dikkat çekti. Görüntü vermek istemeyen A.T. ise, “Küçük yaşta sünnet oldum ama o zaman bu sıkıntıyı bilmiyordum. Yaşım ilerledikçe sıkıntının varlığı ortaya çıkmaya başladı. Kimseye bu derdimi anlatamadım. Hocam tanıdık olduğu için sorunu kendisine anlattım ve o da operasyonu gerçekleştirdi” diye konuştu. | Sünnetçi elinin ayarını kaçırınca penisi ancak 8 santime kadar büyüdü. O da Isparta'da ameliyat olup büyüttü. |
Muğla'nın Kavaklıdere İlçesi'ne bağlı Çamlıbel Beldesi'nde, geçen Kasım ayında ziyarete gelen dedesi tarafından vücudundaki morluklar fark edilen ve kaldırıldığı hastanede beyin travması geçirdiği belirlenen 15 aylık Sevinç Baylan'ın, iki gözünün birden kör olduğu bildirildi. Minik Sevinç, yoğun bakım ünitesindeki tedavisinin ardından, devlet korumasına alındı. Milliyet'in haberine göre, çiftçi Tahsin Baylan (59), 25 Kasım 2009 tarihinde, torunu Erdem (3) ve Sevinç Baylan'ı (15 aylık) sevmek için oğlu Ergün Baylan'ın Çamlıbel Beldesi'ndeki evine gitti. Annesinin kucağındaki torunu Sevinç'in vücudunda morluklar fark eden Tahsin Baylan, torununu hemen Çamlıbel Sağlık Ocağı'na götürdü. Minik kız, ilk müdahalenin ardından ambulansla Yatağan Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Durumu ağır olduğu belirlenen minik Sevinç, buradan da Muğla Devlet Hastanesi'ne götürüldü. DAYAKTAN BEYİN TRAVMASI GEÇİRDİ Annesi tarafından dövüldüğü iddia edilen minik kız, beyin travması geçirdiği belirlenince yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. Annesi Feriştah Baylan (27) ise polisteki ifadesinde, minik kızın 3 yaşındaki ağabeyi Erdem tarafından kıskançlık ndeniyle dövüldüğünü ileri sürdü. Minik Sevinç'in tedavisinin 10'uncu gününde başına aldığı darbeler nedeniyle iki gözününde kör olduğu anlaşıldı. Hastanedeki tedavisi tamamlanan talihsiz kız ailesinden alınarak, geçen Cuma günü Muğla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirildi. Muğla Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hüseyin Alpaslan, Sevinç bebeğin artık kendilerinin gözetiminde olduğunu ve tedavisine yuvada devam edildiğini söyledi. Öte yandan psikolojik sorunları olduğu belirlenen anne Feriştah Baylan'ın da iki haftada bir İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedaviye gönderildiği kaydedildi. EŞİNİ SAVUNMUŞTU Baba Ergün Baylan (31) da polisteki ifadesinde, eşinin bugüne kadar çocuklarını dövdüğüne tanık olmadığını belirterek, “6 ay önce oğlum Erdem kıskanarak, kızımın başına televizyon kumandasıyla vurdu, yüzü morardı. Hastaneye götürdük. Doktorlar, eşimi suçladı. Hakkında dava açıldı. Dava halen sürüyor. Eşimin anlattığına göre yine oğlum kıskançlık nedeniyle kardeşini dövmüş” dedi. Öte yandan, komşuları ve Çamlıbel Sağlık Ocağı personelinin, anne Feriştah B.'nin ikinci çocuğu Sevinç'i kabullenemediği için sürekli dövüp, hırpaladığı iddiasıyla daha önce jandarma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bir çok kez şikayette bulunduğu ortaya çıkmıştı. | Annesi vicdansızlık yaptı devlet sahip çıktı ama olan yine olan minicik yavruya oldu. Okuyunca sizinde tüyleriniz ürperecek! |
İzmir, Aydın, Muğla, Manisa ile Antalya'nın Ege kıyılarında, yarın kuvvetli yağış bekleniyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''meteorolojik uyarı''da gök gürültülü ve kuvvetli sağanağın bugünden başlayarak yarın gün boyunca Ege kıyılarında İzmir, Aydın, Muğla, Manisa ile Antalya'da etkili olacağının tahmin edildiği ifade edildi. Meteorolojik uyarıda, yetkililer ve vatandaşların, ani sel, su baskını ve yıldırıma karşı tedbirli olması istendi. | Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Ege'de 5 ile yağış uyarısı yaptı. Özelliklere Ege kıyılarında yoğun yağış bekleniyor. |
Beşiktaş Kulubü Başkanı Yıldırım Demirören, yeniden başkan seçilmesi halinde Beşiktaş'ın değil tüm camianın lideri olacağını söyledi. Hafta sonu yapılacak kongrede aday olan mevcut Başkan Yıldırım Demiören Hilton Oteli'nde kongre üyeleriyle bir araya geldi. Kongre üyelerine projelerini anlatan Başkan Demirören, onlara yeni dönemde Beşiktaş Kulübü'ne başkan değil, camianın lideri olacağı mesajını vererek, ''Başkan olmayacağım, lider olacağım, çünkü bu camiayı birleştireceğim'' diye konuştu. Beşiktaş Kulübü Başkanı'na kimsenin hakaret edemeyeceğini dile getiren Demirören, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başkanlık yarışı bir bayrak yarışı gibidir. Beşiktaş için önemli projelerim var. Beşiktaş'ı büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Zaman zaman hatalar yaptık. Tribünlerde küfürü bitirmek istiyoruz. Bu tribünlerde küfür bitecek. Ben de küfürden dolayı bırakmayacağım. Kulüp profesyonelleşecek. İstişare konseyleri kuracağız. Üçüncü projemiz de stat olacak. Stadı seçim vaadi olarak söylemiyorum. Şimdi bu konuda bizi eleştirilenler, 3 yıl niye bize yardımcı olmadılar. Bu kongre Beşiktaş Kulübü kongre üyelerinin kongresidir, küfür edenlerin değil. 31 Ocak'ta gelip oylarınızı atacaksınız, ama kazanan rakibimiz olursa, siz yine onun da arkasında duracaksınız.'' Demirören, düzenlenen geceye eşi ve çocuklarıyla katıldı. Yıldırım Demirören, yönetim kurulu listesinde yer alan adaylarları tek tek sahneye davet etti. | Demirören, kongre öncesi Hilton'da kongre üyeleriyle bir araya geldi. Demirören oldukça iddialı konuştu. |
Salinger'in temsilcisi Phyllis Westberg, Amerikalı yazarın, dün New Hampshire'daki evinde 91 yaşında hayata veda ettiğini açıkladı. J.D. Salinger, yaşamının büyük bölümünü, 1951 yılında basılan "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" ile kavuştuğu ünden sakınarak yaşadığı küçük Cornish kasabasında geçirdi. Salinger, edebi kariyeri süresince aralarında, "9 Stories (9 Öykü)", "Franny and Zooey", "Raise High the Roofbeam Carpenters (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar)" ve "Seymour - An Introduction (Bir Giriş)" gibi eserlerin bulunduğu birkaç kitap ve öykü derlemesine imza attı. | Amerikan klasiklerinden "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar"ın (The Catcher in the Rye) yazarı J.D. Salinger öldü. |
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "Azerbaycan, kendisinden daha fazla miktarda doğalgaz üreten ülkelere dahi gaz ihracatı yapıyor" dedi. İsviçre'nin Davos kasabasında bu yıl 40.'sı düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantılarının bugünkü "Enerji" konulu oturumuna Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev konuşmacı olarak katıldı. Cambridge Enerji Araştırmaları Birliği Başkanı Daniel Yergin'in moderatörlüğünde düzenlenen oturumda konuşan Aliyev, Azerbaycan'ın enerji sektöründeki çalışmalarını tamamladığının altını çizdi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ülkesinin uluslararası düzeydeki enerji güvenliğini ilgilendiren ve farklı yönlere petrol ve gaz taşınmasını sağlayacak boru hattı şebekesi yapılması hakkında bir dizi projeyi tamamladığını söyledi. Azerbaycan'ın dünya doğalgaz pazarındaki artan rolüne dikkat çeken Aliyev, ülkesinin büyük doğalgaz kaynaklarına sahip olmasıyla bu alanda kendisini kanıtladığını ifade etti. Azerbaycan'ın komşu ülkelerine gaz ihraç ettiğini söyleyen Aliyev, Rusya'yı kastederek kendi ülkesinden daha fazla miktarda gaz üreten ülkelere dahi Azerbaycan'ın gaz ihracatı yaptığını belirtti.Azerbaycan'ın son zamanlarda gerçekleştirdiği önemli miktardaki ekonomik kalkınmasından örnekler veren Aliyev, ekonomik büyüme oranlarının son 6 yılına bakıldığında ülkesinin 'dünya lideri' olduğunu belirtti. Geçtiğimiz yıl yaşanan ekonomik krize rağmen Azerbaycan'ın gayrisafi milli hasılası yüzde 9,3 oranında artmıştı. Oturumda ayrıca İngiliz Petrol devi BP'nin Başkanı Tony Hayward, Suudi petrol arıtma şirketi ARAMCO'nun Başkanı Halid el Falih, Shell CEO'su Peter Voser ve Total CEO'su Thierry Desmarest konuşma yaptılar. | Azerbaycan lideri Davos'ta enerji panelinde konuşurken ülkesinin doğalgaz rezervini ve dünya piyayasını anlattı. |