Dataset Viewer
Auto-converted to Parquet
question
stringlengths
108
2.06k
answer
stringclasses
5 values
Bir sanat yapıtının kusursuz olması elbette imkânsız değildir. Fakat bir sanatçıyı büyük yapan sadece erdemleri değil hatalarıdır da. Önemli olan, her yeni sanat yapıtına yeni bir heyecanla başlanmasıdır. Kendini usta olarak gören ve heyecanını yitirmiş bir sanatçı, kendi yapıtını çoğaltmanın önüne geçemez. Bu parçadaki “kendi yapıtını çoğaltmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Özgün kimliğini devam ettirmek B) Sanat anlayışında tekrara düşmek C) Kendi tarzını sürekli geliştirmek D) Kesinleşmiş yöntemleri kullanmak E) Sanatının niteliğini düşürmemek
B
Atölyedeki en büyük makine yağ ile kaplıydı, kirliydi, yıpranmıştı; levhaların üstündeki talimatları sökmek artık mümkün değildi. Usta, öyle güçlü görünüyordu ki önündeki makineyi kavrasa dibinden söker götürürdü. Ama o; son derece yumuşak hareketlerle elindeki birçok aleti bir cerrah titizliğiyle kullanarak o koca makineyi söktü. Kendisini büyük bir merakla izleyen çırağına “Bu makineye kaba güç sökmez.” dedi. Bu parçada “sökmek” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisiyle kullanılmamıştır? A) Birbirinden uzaklaştırmak B) Bir şeyi parçalarına ayırmak C) Etki etmek D) Bir yazıyı okumak E) Bir şeyi bir yerden çekip ayırmak
A
Orhan Veli'nin ilk şiirleri; sonradan yayımlayacağı şiirlerin tersine kafadan çok yüreğe, gözden çok kulağa hitap eden, benzetme ve istiare ile beslenen, tasvir ve hayal ile yoğrulan lirik şiirlerdir. Mısralardan koyu bir hüzün taşar. Tabiat da bu hüzne katılır. Yaratılan hava ve evren bir bakıma Ahmet Haşim’i akla getirir. Bu parçadaki “kafadan çok yüreğe, gözden çok kulağa hitap etmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşünce ve gözlemleri aktarmaya çalışmak B) Duygulara ve müzikaliteye değer vermek C) Zıtlıklar arasında bir uyum sağlayabilmek D) Hayal gücü ve ahengi ön plana çıkarmak E) Resim ve müzik sanatlarından etkilenmek
B
Bazı enzimlerin, tamamen ---- olmakla birlikte bağışıklık sisteminin kontrol edilmesinde önemli role sahip olduğu ve ilaçlarla engellendiğinde bazı olumsuz ---- ortaya çıktığı biliniyor. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) keşfedilememiş - tesirlerin B) belirtilememiş - yönlerinin C) araştırılamamış - özelliklerinin D) bilinememiş - etkenlerin E) açıklanamamış - durumların
E
İnsanlığın bugüne kadar meydana getirdiği birçok sanat anlayışı anlaşılmaz olmayı hedeflemiş, birçok sanatçı soyut ve kapalı ürünler ortaya koymaktan çekinmemiştir. Bir sanat eseri ne kadar açıklıktan uzak, anlamdan yoksun olsa da gerçekte kapalı sanat yoktur; sanata kapalı kişiler vardır. Bu cümledeki “sanata kapalı kişiler” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatın inceliklerinin farkına varamayan insanlar B) Nitelikli bir sanatsal eğitimden geçmeyen insanlar C) Sanatta herhangi bir yeteneğe sahip olmayan insanlar D) Sanat eserlerini anlamlandırmakta zorlanan insanlar E) Sanat karşısında çekingen bir tavır gösteren insanlar
D
Dünyanın en büyük romancılarından olan William Faulkner’a göre başarısız olan şair, kısa hikâye yazarı olur. Başarısız olan kısa hikâye yazarına kalan tek şey ise roman yazmaktır. Roman yazarı olmaktan mutlu olduğunu ama şair olmak istediğini söyleyen William Faulkner, şiir yazmayı bütün ateşin tek bir yerde toplandığı rokete benzetir. Bu parçada geçen “bütün ateşin tek yerde toplandığı” sözüyle şiire özgü hangi özellik belirtilmek istenmiştir? A) Yoğun bir anlama sahip olduğu B) Dilinin çarpıcı olduğu C) Etkileyici duygulara yer verdiği D) Farklı türlerin özelliklerini taşıdığı E) Büyük bir yetenek gerektirdiği
A
Yeni yetişen yazarlarımızın öyküleri, dergi sayfalarını süslüyor ama bunların büyük bir kısmı, istenen düzeyde değil. Sadece birkaç yazarın öyküsü edebiyat kapısının eşiğinden geçebiliyor. Bu parçada altı çizili söz öykülerin hangi özelliğini belirtmek için kullanılmıştır? A) Büyük bir okuyucu kitlesininilgisini çekme B) Herkesin ilgisini çekecek konulara yer verme C) Eleştirmenlerin olumlu görüşlerini içerme D) Yazınsal niteliğe sahip bir yapıt özelliği taşıma E) Geleceğe seslenebilecek özellikte olma
D
Sizlere sesleniyorum: Zaman denen mülkünüzü iyi kullanın, onun acımasızlığını direncinizle önleyebilirsiniz. Bu cümlede altı sözcüğün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir? A) Uzaktan bağırarak çağırmak B) Sesli duruma getirmek C) Sözü birine yöneltmek D) Kulak vermek E) Kimse duymadan anlatmak
C
“Ağız” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır? A) Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir kitabı oradan alarak bana uzattı. (Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı) B) Tünelin ağzında birkaç arabanın karıştığı bir kaza, trafiği altüst etmişti. (Çıkış yeri) C) Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler. (Üslup, ifade biçimi) D) Otların biçilme zamanı yaklaşınca köylüler, oraklarının ağzını bilemeye başladı. (Kesici aletlerin keskin tarafı) E) Küçük bir düğün alayı yolun ağzında durmuş, hangi yöne gideceklerini tartışıyorlardı. (Uç, kenar)
E
Bazı sanatçılar, bütün hayatları boyunca didinip uğraşsa da kalburla su taşımaktan öteye gidemezler. Bu cümledeki “kalburla su taşımak” sözüyle anlatılmak isteneni aşağıdakilerden hangisi karşılamaz? A) Havanda su dövmek B) Alt yanı çıkmaz sokak C) Bin dereden su getirmek D) Akıntıya kürek çekmek E) Abesle iştigal etmek
C
Çevreye zarar veren fosil yakıtların giderek azaldığı günümüzde, her ne kadar ülkemizde ---- olarak kullanılıyor olmasa da gelişmiş ülkelerde elektrik / benzin ---- ile çalışan ---- otomobil modelleri hızla artıyor. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir? A) çokça - karışımı - farklı B) nadir - birleşimi - ekonomik C) yaygın - sıralaması - karma D) fazla - yakıtı - pahalı E) seyrek - tüketimi - çevreci
C
William Faulkner, biz okuyucular fırtınalar beklerken birtakım sıradan davranışlar getirir önümüze; uzun uzun, en ince ayrıntılarıyla. Faulkner sabırsızlığımızı bilmez değildir, zaten ona güvenmektedir ve tam bir çocuksulukla oturup ikincil davranışlardan söz etmektedir uzun uzun. Roman kişileri, hiçbir zaman kendilerinden geçmez, davranışlarla duygularını açığa vurmazlar. Yine de; zaman zaman, maharetli bir göz bağcılık ile dalgınlığına gelmişçesine bir bilincin üstünü örten perdeyi kaldırıverir. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Gizli bir biçimde açığa vurmak B) Gösterişli bir biçimde aldatmak C) Olup bitenlerin farkına varmamak D) Sanatlı bir anlatım benimsemek E) Bir şeyleri gözden uzak tutmak
B
Zaman içinde yaşar, zaman içinde bir değer taşırız. Geçmiş zaman ancak dıştan romansıdır; aslında romanı estetik bir geri çekilişle şimdiki zaman, bir sahneleme oyunu saymak gerekir. Her okuma eylemi; romanda zarların atılmadığı bu yüzden de sabırsızlığımız, bilgisizliğimiz, bekleyişimizin kahraman olduğu bir zamanda başlar. Bu parçada altı çizili söz ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Merak unsurunun okumada ön planda olması B) Okuyucunun beğenisinin şansa bağlı olması C) Roman kişilerinin özgürce hareket etmesi D) Her şeyin okurun gözü önünde gerçekleşmesi E) Olayların nasıl gelişeceğinin belirsiz olması
E
Nurdan Gürbilek’i okuma hazzı, iki türlüdür: Yazarları Gürbilek’in gözünden okuduğumuzda yeniden okumaya ilişkin o kamaştırıcı haz, bir de kendi yazı ritminin hazzı var. Nurdan Gürbilek okurlarının iptilasıdır bu. Yazının akışında yazarın bütün duyuş ve düşünüş damarlarının da görüldüğü, o müzikal ve berrak akış. Türkçenin en büyük şanslarından biridir. Onunla aynı zamanda yaşıyor, aynı mekânda buluşuyor olmanın ayrıcalığı da bizimdir. Bu parçadaki “müzikal ve berrak akış” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Ahenkli ve duru bir söyleyiş B) Çok sesli ve yalın bir üslup C) Ezgili ve yoğun bir anlatış D) İşitsel ve görsel bir biçem E) Uyumlu ve akıcı bir anlatım
A
Yaşayan en büyük kütleli kara hayvanı ---- elinde tutan ve Afrika savan fili türünü de ---- Afrika fili cinsi, kavurucu sıcaklıktaki Afrika'da yaşamını sürdürür. Bu cümledeki boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) adını - çeşitlendiren B) rekorunu - barındıran C) ünvanını - kapsayan D) ismini - örneklendiren E) namını - farklılaştıran
C
Aslına bakılırsa Batılılaşma tarihimiz, bir evden kaçış tarihidir ya da evden kaçış yolları arayan yeni hevesler peşindeki çocukların iki yüz yıllık macerasıdır. Yahya Kemal de bu kaçaklardan biriydi. Fakat evde kalanları zelzeleyle baş başa bırakma bilinçsizliğinden tez uyandı ve eve döndü. Artık evin şiirini yazacaktı. Biliyordu ki ev ancak içinde yaşayanlarla evdir. Bu parçanın bütününe göre “eve dönmek” sözü ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Şiirde kendi yaratısı olan yenilikleri çağdaşlarına benimsetmesi B) İç dünyasını şiirlerine yansıtmaya başlaması C) Eski yanlışlarından kurtulup Batı şiir tekniğine dönmesi D) Batı şiir tekniğini ve gerçeğini sonunda kavraması E) Şiirde teknik açıdan ve içerik açısından ulusal kaynaklara yönelmesi
E
Eleştirmen; sanatçıya parmak sallayan, hakaret eden, onu yerin dibine koyan adam değildir. Eleştirmen; okuyucusunun elinden tutup onu parklara götürüp gezdiren, ona pamuk şekerleri alan bir adam da değildir. O,okuyucu ile sanatçı arasında köprü görevindeki kişidir bir bakıma. Eleştirmen dendi mi güreş müsabakasındaki minder hakemliğidir onun işi. Her hâliyle dengeyi sağlamaktır. Herkesin arşınına göre bez vermemektir işi. Bu parçada geçen “herkesin arşınına göre bez vermemek” sözü ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A) Öznel yaklaşımların yanlışlığını ortaya koymak B) Okuyucuyu ile yazar arasında bir denge kurmak C) Ölçütleri kişilerden bağımsız olarak belirlemek D) Hedeften okuyucuyu ve yazarı haberdar etmek E) Nesnel bir eleştiri yönteminden uzak durmak
C
Postadan yeni gelen, saman kâğıdıyla kaplı ağır kutuyu açtı; kutunun içinden eline ilk gelen ciltli, büyük bir kitabı çıkardı. Genç bir araştırmacının yeni çıkardığı bir edebiyat tarihiydi bu, bu alanda yeni bir şeyler çıkarmanın çok zor olduğunu iyi biliyordu. Sayfalarını yavaş yavaş çevirmeye başladı. Kitabın ortalarına doğru karşılaştığı, kalabalık bir fotoğrafta gözüne çarpan bir adamı çıkarmaya çalıştıysa da başaramadı. Birçok insan, birçok yer iç içe geçti zihninde, sonunda bütün görüntüleri zihninden uzaklaştırdı. Bu parçada “çıkarmak” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Sunmak B) Yayımlamak C) Anımsamak D) Çıkmasını sağlamak E) Üretmek
A
Fazıl Hüsnü Dağlarca, kendisi ile yapılan bir mülakatta “Ben illa şunu yazmak için masaya oturmam. Ellerim, derilerinde duyduğu yakınlıklarla konularını bulurlar.” der. Bu cümledeki “derilerinde duyduğu yakınlıklarla konularını bulmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Tecrübe ettiği olguları aktarmak B) Toplumsal sorunları kaleme almak C) Eserin içeriğini kolayca belirlemek D) Bilişsel bir deneyimi anlatmak E) Soyut yaşantıları konu edinmek
A
Medyanın toplum üzerindeki etkisini gelişen dünya koşulları içinde yadsımak mümkün değildir ve yine medyanın insan davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rolü olduğu da bilinmektedir. Bu cümledeki "yadsımak" sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Sait Faik öykülerini okurken onun hayatı ile özdeşleşmiş olan Burgaz’ı yok saymak hem yazara hem de cennet köşesi Burgaz’a bir ihanet olur. B) Beklemediği bir anda yuvarlandığı bu curcunalı hayata pek de alışamamıştı, olup biten her şeyi garipsiyordu. C) Gün gelecek burada yaşadığı zorlu günleri belki de içten bir gülümseme ile anacaktı, şimdi sabretmenin zamanıydı. D) Sanatçının yaptığı birtakım hatalara göz yummak ona iyilik etmek şöyle dursun kötülüklerin en kötüsü değil midir? E) Huzurumuz kaçmasın diye dün ertelediğimiz kimi sorunlarımız, çözümlenmesi güç
A
Fuzûlî, divan şiir geleneği içinde şiirin lüzumsuz kelimelerden sıyrılıp ---- hâle gelmesinde önemli bir merhale teşkil eder ve anlamla örtüşen ses birimlerinin ---- bir şiir kurar. Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilebilir? A) yalın - var olduğu B) özlü - inşa edildiği C) duru - istif edildiği D) akıcı - dikkat çektiği
C
Yeryüzünde, Walter Benjamin’in deyişiyle ancak yürürken görebileceğimiz ve daha kavrama girmemiş sayısız şey vardır. Cıvıltılı yaşantıların, capcanlı olguların, belki de ilk kez beliren anlamların hazır kavramlar içinde eritilmesi, aslında hep bir vahşet sahnesidir. Yapıt; onun biricikliğini ihlal etmediğimizde, kavramların vahşetine karşı canını teslim etmediğimizde sırrını verecektir bize. Orhan Koçak’ın deyişiyle bazı eleştirmenlerin, yapıtı teorilerin aç kurtlarına parçalatmak istememesi anlaşılır bir durum. Bu parçadaki “yapıtı teorilerin aç kurtlarına parçalatmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Eseri, teknik açıdan eksiksiz bir biçimde eleştirmek B) Yapıtı, sadece biçimiyle değerli ya da değersiz bulmak C) Eserin söylediklerini kuramsal bakış açısıyla tüketmek D) Hayat ve eseri bağımsız iki alan olarak değerlendirmek E) Hazır kalıpları bir değerlendirme ölçütü olarak görmek
C
Salâh Birsel’in anlatı düzeni, hareketli bir düzendir; bağlamdan asla kopmaz ama Antik Çağ’dan girer, bugünün en taze haberinden çıkar. Roma’nın ünlülerinden Neron, diye başlar anlatı ve birden Ahmet Haşim’in asude göllerine düşürür sözü. Buradan Flaubert’in Paris’ine geçip yeniden Roma’ya döner ki anaforda bir danstır bu. Yazının yoluna baktığımızda geçtiği yolların büklümlerinden, köprülerinden, kavşaklarından başımız döner. Başımız dönerken bile dikkatten düşmeyecek denli kapılmışızdır anlattıklarına. Kırk dağdan ot yoldurup döndüren bir yazarı okuyoruzdur. Bu parçadaki “kırk dağdan ot yoldurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Okuru, yorucu ve etkileyici bir okuma mücadelesiyle yüz yüze getirmek B) Yerel ve evrensel birçok konuyu aynı potada eritmek C) Anlaşılması büyük bir birikim gerektiren konulara yer vermek D) Geçmiş ve bugün arasında mekik dokuyarak köprü kurmak E) Okurun bir yazardan beklediği her şeyi yerine getirmek
A
1940 kuşağı, Türk şiir tarihinin alaca karanlık dönemlerinin birinde var olmuştur. Gelişmemiş, cılız bir modernizmin kuşatıcı olamayan gölgesi de hayli dardır. Bireycisinden toplumcusuna, gelenekçisinden yenilikçisine temsil yelpazesi epey dalgalı olan bu kuşağın imkânı da mekânı da kısıtlıdır. Birkaç kahveye sığan dar mekânları, kimsesizlik konumuna mahsus dramları, ne yapsalar önemsenmeyen uğraşları, küçümsendikçe kabaran egoları vardır. Bu parçada geçen “alaca karanlık dönemlerinin biri” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yeni atılımların ortaya çıkabileceği bir devir B) Belirsizliğin hâkim olduğu bir zaman dilimi C) Birçok şiir anlayışının iç içe olduğu bir süre D) Sanatsal açıdan zayıf eserler ile dolu bir çağ E) Eskinin, yeni ile sürekli çatıştığı bir devre
B
Romanlarının dokusunu farklı alanların, dönemlerin, geleneklerin, türlerin bileşenleriyle zenginleştiren İhsan Oktay Anar, eserlerinde halk edebiyatının dünyasından fazlasıyla yararlanmıştır. İlk olarak şu tespitte bulunabiliriz: Yazar, üslubunu halk edebiyatına öykünerek yaratmıştır. Daha da derinliğine inerek söylersek yazarın kullandığı sözcükler, meddah hikâyelerine benzeyen cümleler, anlatım biçimi, betimleme tarzı; halk edebiyatına öykünmesinin misalleridir. Bu parçada "öykünerek" sözcüğü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Metinler arasılığın alt başlıklarından biri olan parodi, postmodern romanlarında sıkça kullanılan önemli bir tekniktir. B) Halk edebiyatının başlığı altına giren tezkireler, halk hikâyeleri, efsaneler yazarın her romanında değiştirilerek özgün metinlere dönüştürülüyor. C) Metinler arasılıkla iç içe olan parodi, metnin biçiminin aynı kalarak özünün değişmesi ya da metnin özünün aynı kalarak içeriğinin değişmesidir. D) Yapıtın tümünü ya da bir bölümünü biçim özelliklerini koruyarak bambaşka bir özde işleyen parodinin özünü taklit oluşturmaktadır. E) Efsane geleneğini devam ettirmesinin yanında birer klasik kabul edebileceğimiz Dede Korkut Hikâyeleri’nin yansımasını da eserlerinde açıkça görebilmekteyiz
D
(I) Senaryoyla kıyaslandığında yazının ayrı bir büyüsü var. (II) Tanıtım sürecinde sinema nasıl bir ekip işiyse edebiyat da tek kişilik gösteridir. (III) Sanıyorum okur olarak benim böyle bir şeye ihtiyacım vardı: yazının resmi, sesi, müziğiyle baş başa kalmaya… (IV) Dille uğraşmayı da istedim son günlerde. (V) Yazınsal anlatımın olanaklarına kafa yormak, dilin ve yazının olanakları içinde kendi sınırlarımı zorlamak istedim Numaralanmış cümlelerden hangisinde karşıt bir durumdan söz edilmektedir? A) I B) II C) III D) IV E) V
B
(I) Ahmet Hamdi Tanpınar’ın geçen yılın sonlarına doğru çıkmış olan Abdullah Efendinin Rüyaları adlı kitabı, hikâyeciliğimizin geleceği hakkında bize bazı ümitler vermektedir. (II) Fikir piyasamızın bugünkü düşük durumu içinde yeter bir ilgi uyandıramadan gelip geçen bu eser, beş hikâyeden ve yüz elli yedi sayfadan ibaret. (III) Kitaba kendi adını verdiren birinci hikâyeden sonra Geçmiş Zaman Elbiseleri, Bir Yol, Erzurumlu Tahsin ve Evin Sahibi adlı parçalar geliyor. (IV) İlk olarak şunu söylemek isterim ki bütün parçalar sanatçının ruh temayüllerinden örülmüş ağır bir baskı altında aynı kalın çizgilerle devam etmektedir. (V) Bu baskı o kadar kuvvetlidir ki sanatçının kendi kendisini kontrol hak ve yetkisini bile ortadan kaldırmış gibidir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “değerlendirme” söz konusu değildir? A) I B) II C) III D) IV E) V
C
Atasözleri bir genel kural, bir ilke niteliği taşır. (I)Bazı atasözleri doğa olaylarının gündelik yaşam üzerindeki etkilerini anlatır. (II) Bazıları ise tecrübelere veya mantığa dayanarak doğrudan doğruya öğüt verir. (III) İki yargıdan oluşan bazı atasözlerinde ise yargılar arasında benzetme ilgisinden çok iki yargının birbirini desteklediği veya birbiriyle çeliştiği görülür. (IV) Bazı atasözleri sosyal ilişkilerden hareketle söylenmiştir. (V) Bir de yaygın olanın aksine temsilî anlam içermeyen atasözleri vardır. Bu parçada numaralanmış cümlelerdeki açıklamalara aşağıdaki atasözlerinden hangisi örnek olarak gösterilemez? A) I. cümle: Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır. B) II. cümle: İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir. C) III. cümle: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. D) IV. cümle: Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. E) V. cümle: İnsanın vatanı doğduğu yer değil, doyduğu yerdir.
A
Aşağıdaki cümlelerden hangisinin anlam özelliği parantez içinde verilen açıklamayla örtüşmemektedir? A) İnsan; dününü ve yarınını bugünde cem edebildiği nispette ömrünü ziyan olmaktan kurtarabilecektir. (şart) B) Önümüze çıkan her durumdan kendi hissemize nasıl bir pay çıkarabileceğimizi öğrenmeye çabalamak yegâne amacımızdır. (amaç - sonuç) C) Yağmurun yağmasıyla hava temizlendi, toprağa bereket geldi, çiftçinin yüzü güldü. (neden - sonuç) D) Ressam bu yapıtında da renklerin en göz alıcılarını alışılmadık bir tezatlıkla kullanmış. (karşılaştırma) E) Zenginlik, kimsenin senden alamayacağı değerlerinin toplamıdır; bilgin, ahlakın, özgüvenin, tebessümündür. (tanımlama)
B
Eserlerin neredeyse tamamında, başkalarını, başkalarının yitip gitmiş yaşamlarını, kendisinde iz bırakan kişileri anlatıyor Selim İleri (II) Bu yaşamları, insanlara anlatırken son derece zarif sözcüklerle kurduğu dünyada, onları sorgulamadan, geçmişle hesaplaşma çabasına girmeden anlatır. (III) Kendisi yakın ya da uzak tanıklığı içinde bir dönemi, bir insanı anlatır okuyucularına. (IV) Geçmişi yeniden kurgular. (V) Ama bu kurgulama geçmişi övmez. Numaralanmış cümlelerin hangisinde yazarın üslubundan söz edilmektedir? A) I B) II C) III D) IV E) V
B
Başkalarıyla hesaplaşırken ortaya koyduğumuz sertliği, kararlılığı hayat kavgasında da ortaya koyabilseydik hedef arayan serseri oklara dönmezdik. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle aynı doğrultudadır? A) Hayatta esas olan bir hedef koyup o hedefe ulaşmak için kararlı olmaktır. B) Hayatın zorlukları karşısında takındığımız tutum gerçek kimliğimizi oluşturur. C) Başkalarıyla hesaplaşabildiğimiz gibi kendimizle de hesaplaşırsak olgunlaşabiliriz. D) Hayat mücadelemizde kendimize hedefler koyup ısrarcı olursak yolumuzu kaybetmeyiz. E) Hedefini kaybetmiş insanlar kendilerini kaybederek başkalarına saldırmaya başlar.
D
(I) Türk edebiyatında romanın yeni bir tür olarak ortaya çıkışı, Türk toplumunun dönüşüm hikâyesine denk düşer. (II) Daha çok Batı etkisiyle kabul edilen bir tür oluşu, romanın Türk edebiyatındaki seyrini de büyük ölçüde belirlemiştir. (III) Hatta seyrini belirlemekle kalmamış, romanın nasıl bir zemine oturması, neyi anlatması gerektiğine de yön vermiştir. (IV) Bu açıdan Türk romanını anlamak / anlatmak, öncelikle Türk toplumunun Batı etkisinde geçirmiş olduğu toplumsal ve siyasal değişimi kavramaktan geçmektedir. (V) Berna Moran’ın dikkatli bir şekilde vurguladığı gibi Türkiye’de roman, öncelikle Batılılaşmanın bir parçası olarak şekillenmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde koşul anlamı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V
D
(I) Sosyal bilimler ve kurgu dünyasını temsil eden edebiyatın ayrı hatta birbirine rakip bilimler olduğu iddia edilmektedir. (II) Oysaki sosyal bilimlerin ve kurgu dünyasının önemli temsilcisi olan edebiyatın yapmaya çalıştığı şey toplumu ve onu oluşturan insanı anlamak ve açıklamaktır. (III) Neticede bir roman teorik olarak açıklanması güç ilişki ve boyutlara dair süreçlerin anlaşılmasını sağlamaktadır. (IV) Ancak, romanlar pozitif bilimlerdeki gibi katılımcıdan verilmeye hazır (ki bu tartışmalıdır) veri toplamaz; yarattığı ağlarla anlamları yakalar, inşa eder. (V) “Sanatta ‘kurgu’ ve ‘kurgulama’, bilimde ise ‘sonuca götüren sağlıklı analiz’ ve tabii olarak ‘sonuç’ önemsenmektedir.” Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede kesinleşmemiş bir yargı vardır. B) II. cümlede edebiyatın amacından bahsetmiştir. C) III. cümlede bir önceki cümlenin yorumu yapılmıştır. D) IV. cümlede nesnel bir anlatım vardır. E) V. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
D
(I) Günümüz dergicilik anlayışına yönelik yapılan eleştirilerin bir noktasını da birbirlerine olan benzerlikleri oluşturmaktadır. (II) Sanki aynı üretim sistemi içerisinden çıkmışçasına aynılıklar göze çarpmaktadır. (III) Kâğıt kalitesinden baskısına, kapak tasarımından iç sayfa düzenine, kullanılan dil ve yazım şeklinden değinilen konulara kadar tek tip bir anlayışın varlığı görülmektedir. (IV) Dergi sayısındaki çeşitliliğin artışı farklılıkları getirmektense tür olarak benzeşmeyi, içerik olarak birbirine yakınlaşmayı bize göstermektedir. Numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır? A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E)III ve IV
D
Bilimsel sahtekârlığın ne kadar yaygın olduğu konusunda bilim insanları arasında iki görüş var: Çürük elmalar ve buz dağının görünen kısmı. Adından da anlaşılacağı üzere ilk görüşte olanlar; bilimsel sahtekârlığın çok yaygın olmadığını, bilim camiasında ciddiye alınmayacak kadar az sayıdaki kişinin çürük elma olarak görülmesi gerektiğini söylerken ikinci görüşün taraftarları bilimsel sahteciliğin zannedilenden fazla olduğunu ve ortaya çıkarılan örneklerin sadece buz dağının görünen kısmı olduğunu savunuyor. Bilimsel sahtecilik sayısını kesin olarak ölçmek çok zor çünkü bu alandaki verilerin büyük kısmı kişilerin kendilerinin yaptığı veya çevrelerinde gözlemlediği sahtecilikleri bildirdiği raporlara ve anketlere dayanıyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır? A) Örnekleme - tanık gösterme B) Tanımlama - ilişki kurma C) Kişileştirme - genelleme D) Benzetme - karşılaştırma E) Betimleme - abartma
D
Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (GKK), insanlara hayatlarını tam olarak yaşayamadıklarını hissettirebilir. GKK sendromu, herhangi bir zamanda diğer insanların sizin parçası olmadığınız heyecan verici deneyimlere katıldığına dair korku olarak tanımlanıyor ve dışlanmışlık duygusu ön plana çıkıyor. Bazıları GKK’yi motive edici bir psikolojik güç olarak yorumlayabilirken araştırmalar, GKK’nin genellikle hem ruh hâli hem de yaşam memnuniyeti üzerinde olumsuz etkisi olduğunu söylüyor. Sosyal medya kullanmayan kişilerin GKK’yi herhangi bir sosyal medya kullanıcısıyla aynı derecede deneyimlediğini gösteren araştırmalar olsa dahi sosyal medyaya sürekli erişimin yani aşırı bilgi yüklenmesi durumunun “herhangi bir gelişmeyi ya da etkinliği kaçırma korkusuna” yol açmasının muhtemel olduğunu düşünenler de azımsanmayacak sayıda. Bu parçadan gelişmeleri kaçırma korkusu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? A) Sosyal medya kullanıcılarında daha sık ve şiddetli bir biçimde görüldüğüne B) Araştırmacıların, hangi psikolojik koşullar altında ortaya çıktığını bilmediğine C) Kişilerin, kendilerini toplumdan soyutlanmış bir biçimde algıladığına D) İletişimde yaşanan teknolojik gelişmelere bağlı olarak artış gösterdiğine E) Konuyla ilgili araştırmaların kendi içinde çelişkiler barındırdığına
C
Türkiye deniz canlıları içinde gözle görülebilecek büyüklükteki en ilkel hayvan grupları arasında süngerler gelir. Süngerler kayalar, hayvan kabukları ve buna benzer sert zeminlere yapışık yaşar. Bazı süngerler kaya oyukları veya mağara içleri gibi görünmeyen yerlerde yaşarken bazıları açıkta yaşayabilir. Çok farklı vücut yapıları, şekilleri ve renkleri vardır. Vazo, kadeh, boru, çalı, bir yüzeyi kaplayan örtü şeklinde, düzenli veya düzensiz kümeler hâlinde bulunabilirler. Boyları 1-2 mm ile 2 m arasında değişir. Sarı, kırmızı, pembe, siyah, mor, turuncu, mavi olabilirler. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Benzetme yapılmıştır. B) Karşılaştırma vardır. C) Betimleyici ögelerden yararlanılmıştır. D) Tanımlamaya başvurulmuştur. E) Açıklama yapılmıştır.
D
İngiliz şair ve düşünür Mathew Arnold, üst kültür edebî eserleri için “----.” demiş. Bugün Arnold’un burjuva sınıfının ideolojik görüşünü yansıttığı için yadsınan bu sözleri, kanımca edebiyatı tanımlayabilecek önemli bir noktaya parmak basıyor; edebiyat hem estetik haz vererek hem de düşündürerek bize ulaşır, diyor Arnold. Bunu en azından belli örneklerden yaşamayan edebiyatsever var mıdır acaba? Estetik değerler şüphesiz ki değişkendir, belki de hâkim sınıfına ait olma açısından ideolojiktir ancak edebiyatın yaşama bakış getiren ve yaşamla kopmayan bağları en aykırı estetik biçem içinde bile vardır. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Hayal gücünü harekete geçirerek olumlu davranış tutumlarını oluşturur B) Dili metaforlarla süsleyerek yansıttığından dilin en güzel örnekleridir C) Yeryüzünde en iyi ifade edilmiş en güzel fikirlerden oluşan eserlerdir D) Düşünceyi kendi evreninin dışına çıkararak yeni kapıların açılmasını sağlar E) Doğruyu anlattıktan sonra sözcüklerle oynamaya gerek duymayan sanattır
C
Kültürü, milletin var olduğu ilk günden günümüze kadar yaşadıklarını, geçmişini, tarihî görünümünü bir yük trenine benzetirsek dil, her vagonunda o milletin değişik dönemlerine ait değerlerini, yaşanmışlıklarını taşıyan bu trenin günümüze ve geleceğe ulaşmasını sağlayan raylar gibidir. Nasıl ki raylar olmadan tren ilerleyemez, olduğu yerden hareket edemez ve doğal olarak ulaşım işlevini yerine getiremez; dil de olmadan kültürle ilgili olarak geçmişe ait ne varsa ne günümüze ne de geleceğe taşınabilir. Bu dil rayları sayesinde milletin geçmişine ait ne kadar değer varsa, ne kadar yaşanmışlık ve hatıralar varsa, ne kadar tecrübe varsa hepsi gelecek kuşaklara ulaştırılır. Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır? A) Kültür, dönemin genel seyri ve bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda değişebilir. B) Duygu ve düşüncelerin paylaşılmasında dilin imkânlarını kullanmak önemlidir. C) Diline gereken önemi vermeyen toplumlar kültürlerini korumaktan uzaklaşır. D) Kültür, ait olduğu toplumun insanlarını duygu ve düşünce paydaşlığıyla birleştirir. E) Sözlü ve yazılı kültür ürünleri dil aracılığı ile nesilden nesile aktarılabilmektedir.
E
Dünya edebiyatı, edebiyatın felsefeye yaklaştığı birçok örneğin bulunduğunu bizlere göstermektedir. Bu açıdan akla ilk gelen Tolstoy, Dostoyevski, Proust’un eserleridir ki bu eserler felsefi düşüncelerle yüklüdür. Şüphesiz her edebî eserde güçlü ya da zayıf bir kavramsal ve düşünsel yapı vardır. Edebî bir eser; kavramsal bir nitelik kazanmaya başladıkça, rasyonel bir temellendirmeye imkân verdikçe, sadece psikolojik tahliller ve duygulandırma düzeyinde kalmadıkça kişiler ve olaylar bazında da olsa gizli bir varlık felsefesi, eserin anlam bütünlüğünü sağlayan bir metafizik ortaya koymaya çalıştıkça felsefi ögelerle beslenmeye ve felsefeye yönelmeye başlar. Bu parça ile ilgili olarak aşağıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır? A) Öğretici bir metinden alınmıştır. B) Açıklayıcı anlatıma başvurulmuştur. C) Örneklemeden yararlanılmıştır. D) Amaç bildiren bir cümle kullanılmıştır. E) Genellemeye başvurulmuştur.
D
Felsefe ile edebiyat arasındaki temel farklardan biri de felsefi eserin Platon’un Şölen adlı yapıtında görüleceği üzere aynı zamanda bir sanat eseri olduğu örnekler dışında, bilgilendirmek amacına yöneldiği için öncelikle muhtevaya önem verip ilk planda biçimsel bir yetkinliği amaçlamamasıdır. Filozof, zaman zaman karmaşık imgelemler gerektiren biçimler ya da mükemmel taslaklar oluştursa da o felsefi problematiği kavramayı sürdürebilmek adına gerçeği arama yolunda kendi kurduğu biçimleri ya da taslakları sürekli bozabilirken edebî eserin estetik biçime özel bir önem verdiği görülür. Bu parça ile ilgili olarak aşağıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır? A) Parçada geçen “temel farklardan biri de” kelime grubu örtük ileti örneğidir. B) Parçada felsefe, tasarıma dayandığı için kurmaca olarak değerlendirilmiştir. C) Parça, öğretici bir metin olduğundan yazar ile anlatıcı aynı kişidir. D) Parçada düşünceyi geliştirme yollarından örnekleme ve karşılaştırma kullanılmıştır. E) Parçada felsefede biçimden çok içeriğin önemli olduğu üzerinde durulmuştur.
B
Modernistler, insanı toplumun ve doğanın zorunlu yasalarından ayıran tek yer olduğunun bilincindeymişçesine felsefeyi edebiyatta, edebiyatı felsefede her iki alana indirgenemeyecek biçimde dönüştürür. Ama buradan doğan kendine özgü yazı edimini, kavramsala tercüme edilebilecek bir felsefesi yoktur çünkü sanatın tekil yaratımından başka bir şey olmayan bir tecrübenin nakşedilmesidir bu. Postmodern edebiyatta durum tersine döner. Postmodernistlerin yazdığı edebiyatın kaynağı sosyolojik ve felsefi kavramlar, teoriler, tespitlerdir yahut kendinden önceki sanatın kavramsala indirgenmiş hâlinin yeniden yazımıdır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Toplum ve doğa yasalarının sonluluğuna bağlı olmayan bir sanat eseri çok yönlülüğünü kaybeder. B) Sanat, biricik ve öznel bir deneyimin evrensel bir biçimde aktarılmasını amaçlayan bir etkinliktir. C) Postmodern edebiyattaki yapıtların sanatsallığı, ne kadar çok gönderme barındırdığına endekslidir. D) Modernist sanatçılar, eserlerini meydana getirirken herhangi bir felsefi görüşe yer vermekten kaçınır. E) Edebiyat ve felsefenin birbirinden ayrıştırılamayacak derece kaynaştığı eserler, deneyime dayanamazlar.
C
Bir sözcüğün türetilirken veya çekim eki aldığında sonundaki ünsüzün düşmesine "ünsüz düşmesi " denir. Aşağıda verilen “-cik, -cek” eki almış sözcüklerden hangisi ünsüz düşmesine örnek olarak gösterilemez? A) ufacık B) küçücük C) büyücek D) alçacık E) yavrucak
E
Aşağıdaki dizelerin hangisinde “ulama” vardır? A) Zebun oldum dört yanıma bakarım. B) Yedi yıldır ben bu derdi çekerim. C) Bunları söyleyen ben değilim ki! D) Yenemedim yavrucağımı aldı felek. E) Meydanda oynanan toptur, oyundur.
A
Aşağıdakilerin hangisinde ünlü düşmesi vardır? A) Soruyu çözemeyince başını kaşıdı. B) Arkadaşım midesinden rahatsızdı. C) Akşam olunca ortalıktan el ayak çekildi. D) Yüzüne hasret kaldık. E) Omzuma çuvalımı atıp çıktım.
E
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz yumuşaması yoktur? A) Onun penceresinden her gün sokağı izleyip dururdu. B) Senin geldiğini görünce mutluluktan gözlerinin içi güldü. C) Okulun duvarına bayrağı asmak için epeyce uğraşmışlar. D) Yapılan antlaşmalar milletlerarası hukuka uygun olmalıdır. E) Bütün gün bunları yiyerek sağlığını tamamen riske atıyorsun.
D
Gel gurbet dağlarına bırak hüznünü Geceler ellerinde ışısın gene Unut “elveda” dediğin günü Yeniden gir ikili hikâyemize Bu dörtlükte aşağıdaki ses olaylarından hangileri vardır? A) Ünlü düşmesi - ünsüz yumuşaması B) Kaynaştırma - ünlü daralması C) Ünsüz benzeşmesi - ünlü daralması D) Ünsüz yumuşaması - ünsüz türemesi E) Ünlü daralması - ünlü türemesi
A
Ünlü ile biten kelime veya eklere, yine ünlü ile başlayan ekler getirilirse araya “ n-s-ş-y” kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer. Aşağıdakilerden hangisinde, diğerlerinden farklı bir kaynaştırma ünsüzü kullanılmıştır? A) Kim kafayı üşütmek ister ki! B) Kapıyı kim açık bırakmış? C) Yedişer kişilik gruplar oluşturuldu. D) Gez dünyayı gör Konya’yı! E) Doğruyu, her yerde söylemek doğru değildir.
C
Aşağıdaki cümlelerde parantez içindeki hangi ek, işlevi bakımından diğerlerinden farklıdır? A) Bas(ın) bunu ihmal etti. B) İlk(in) seni aradım ama göremedim. C) Kış(ın) burada havalar ılık geçer. D) Burada gör(ün), gerisi çok kolay olacak. E) Siz buraya gel(in), buradan birlikte gideriz
E
Aşağıdakilerin hangisinde sıfat tamlaması şeklinde bir birleşik sözcük vardır? A) Bu olay kamuoyunun ilgisini çeker. B) Teyzem dilberdudağını çok güzel yapar. C) Seninle yarım saat sonra bitpazarında buluşalım. D) "Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç" adlı kitabı okuyormuş. E) Küçük kardeşime muhabbet kuşu alacağız.
D
“Akıp giden zaman tünelinin başlangıcında ilk sır, ilk güzellik belki de toprağın kendisiyle tanışması olmuştur.” Bu cümlede türemiş kaç sözcük vardır? A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 6
D
Yazar, sık sık romanın akışını keserek okuyucularına seslenir, sorular sorar, izlenimlerini aktarır. Bu cümledeki sözcüklerin hangisi yapıca diğerlerinden farklıdır? A) romanın B) akışını C) keserek D) seslenir E) izlenimlerini
A
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? A) Bilimin ilerlemesi, her yeni bilim insanının retçi görüşleri sayesinde mümkün olur. B) Lisedeki bütün öğretmenlerimiz bizi göklere çıkarıyorlardı, hiçbirimiz bunu haketmemiştik. C) Yağmurun beklenmedik bir biçimde şiddetini artırması, geziyi birçoğuna zehir etti. D) Bildiğim bir şey varsa o da annenizin dışarıya çıkmayı size men ettiğidir. E) Bu güzelim gölün sularının çekilmesi karşısında kahır olmamak çok zor.
A
(I) Çağımızın en önemli sorunlarından olan iklim değişikliği, atmosferdeki karbondioksit miktarının giderek artmasından kaynaklanıyor. (II) Pekçok doğal süreç atmosfere karbondioksit salınımıyla sonuçlanıyor. (III) Ancak artışın ana nedeni, özellikle Sanayi Devrimi’nden sonraki süreçte, insan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan karbondioksit miktarının artması. (IV) Örneğin günümüzde atmosfere salınan karbondioksitin önemli bir kısmı otomobillerde tüketilen akaryakıtlardan kaynaklanıyor. (V) Bir grup araştırmacının Bilim ve Teknik dergisinde yayımladıkları bir makaleye göre, iklim değişikliğiyle savaşmanın en iyi yolu ağaç dikmek olabilir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V
B
Aşağıdaki cümlelerde yer alan birleşik sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır? A) Konuşmanın en can alıcı noktasında eski günlerden bahsetmeye başladı. B) Bahşedilmiş bir hayat insanoğluna sunulan bir nimettir. C) Sınav öncesi tüm notlarını deri kaplı defterine derc etmişti. D) Yapılanları duyarsız bir şekilde sadece seyrediyordu. E) Yaşlı kadın, bütün bu kötülükleri hak edecek ne yapmıştı?
C
Aşağıdakilerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır? A) Şiddetli bir yağmur, arabanın içindeki yolcuları tedirgin etmeye başlamıştı. B) Ağaçlardan havalanan iki beyaz güvercin, karşı evin kırmızı kiremitli çatısına kondu. C) Masa çoktan hazırlanmış; çayın demlenmesini, yumurtanın haşlanmasını bekliyorlardı. D) Dışardan gelen mevsimlik işçiler; buraya yerleşmek, yeni bir hayat kurmak isterlerdi. E) Hava kararmaya başlayınca balıkçılar, oltalarını ve iskemlelerini toplamaya başladı.
D
(I) Kerevetlerin şilteleri üstünde yahut yerde yapılan yataklarda yatılırdı. (II) Zaten o devirde hem çok misafirliğe gidilir hem de yatanlar, karyolalarda basmakalıp bir yatak bulmazlardı. (III) Misafir gidilen evlerde, her sabah kaldırılan ve üstüste istif edilen denklerinden o gece için indirilmiş bir döşek ve şilte getirilir; bir yer yatağı yapılırdı. (IV) Bu yatakların hep temizlik, yumuşaklık, rahatlık, lavanta çiçeği kokusu gibi müşterek vasıfları olmakla beraber, bu vasıfların dışında da her defasında ancak o geceye mahsus bir şivesi olurdu. (V) Ona yatınca bir yeniliğe rastlar, şurasını burasını çeker, ötesini düzeltir, berisini kabartır, biz de ona uyarak onu kendimize alıştırırdık. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V
C
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır? A) Anahtarını kaybettiği günün akşamı apartmanının kapısını açamadı. B) Dükkânın önünden geçerken vitrindeki ilanı son anda farketti. C) Merdiven başında ona solgun çehresiyle yakalanmamak için zile bastı. D) Boğaziçi’ndeki yalının korusu içinde yer alan harap köşke sığınmışlardı. E) Yeni yaşama tarzı İstanbul’daki yazlık evleri sıkıcı olmaktan kurtardı.
B
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "de"nin yazımı yanlıştır? A) Yunus, ilahilerinde Allah aşkını gösterişe kaçmadan doğal biçimde işler. B) Türkçeyi kullanmada da erişilmez bir başarısı vardır. C) Onun şiirlerine derinlik katan özelliklerden biri de mecazlardır. D) Yunus, şiirlerinde hece ölçüsünün yanında aruz da kullanmıştır. E) Son gelişmeler, konuyu değişik boyutlar da yeniden ele almamızı gerektiriyor.
E
Aşağıdaki cümlelerde yer alan birleşik fiillerden hangisinin yazımı yanlıştır? A) Yeni numarasını kaydetmeyi unuttuğum için onu arayamadım. B) Toplantıda kimsenin beklemediği sözler sarfetti. C) Baharla birlikte doğadaki değişimi iliklerine kadar hissedeceksin. D) Bu hayatı kendine zehretmeyi bırakmalısın artık. E) Aniden bastıran yağmur ve dolu seralardaki mahsulleri mahvetti.
B
Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar ve türetme ekleri ve sonrasında gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz. Özel adlar çekim eki aldıklarında ek, kesme işaretiyle ayrılır. Bu açıklamaya göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlışlık yapılmıştır? A) Türkçe’de yapım ekleri türemiş yapılı kelimeler oluşturur. B) Tanzimat Dönemi’nde hikâye türünün ilk örnekleri yazılmıştır. C) Bursalı arkadaşım bize sürpriz yaparak güzel ürünler getirdi. D) Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah romanını okudum. E) 7 Nisan’da hayatımın en mutlu gününü yaşamıştım.
A
(I) Ardıç kuşunu bilir misiniz, hani şu üstü kahverengi olup altında benekler olan kendine özgü şakımalarıyla bilinen kuş. (II) Bir de arı kuşu vardır; pek kimse bilmez onu ama berrak sesiyle, aynı tondan ötüşüyle hemen kendini fark ettiren bir kuştur. (III) Kuşlara ilgim çalı kuşu ile başladı aslında, romanını da çok sevdim sırf bu sevgi yüzünden. (IV) Ne zaman köyüme gitsem gözlerimi gökyüzüne diker bağrı kara kuşunu arardım. (V) Siz onu iskete diye bilirsiniz belki, benim için o camgöbeği rengine rağmen bağrındaki karalığı ile dikkat çeker. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V
D
(I) Hava kirliliği, günümüzde dünya genelinde ciddi bir sorun haline geldi. (II) Endüstiriyel faaliyetler, araç trafiği ve enerji üretiminde kullanılan fosil yakıtlar, atmosferdeki zararlı gazların artmasına neden oluyor. (III) Bu durum, insan sağlığıyla ilgili solunum yolu hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları gibi pekçok sağlık sorununun ortaya çıkmasına yol açabiliyor. (IV) Bunun pek te ihmal edilemeyecek bir sorun olduğu açık ancak hava kirliliği yalnızca insan sağlığı ile sınırlı değil. (V) Ekolojik dengeye de ciddi etkileri var; bitki örtüsü, su kaynakları ve hayvan türleri vb. hava kirliliği nedeniyle olumsuz etkileniyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V
E
Aşağıdaki sözcüklerin hangisinin yazımı yanlıştır? A) Gökyüzü B) Yapboz C) Yeryüzü D) Çevrimiçi E) Gecekondu
D
(I) Olay örgüsü, konuyu oluşturan olaylar dizisinin birbiriyle bağıntısına verilen addır. (II) Metinlerde olay ya metindeki kişiler arasında cereyan eden ilişkiler veya kahramanın iç çatışmaları sonucu ortaya çıkar. (III) Metindeki olay sadece somut gerçeklik değildir; hayal, tasarı, izlenim ve benzeri hususlar da olay örgüsü çerçevesinde değerlendirilir. (IV) Olay örgüsü çıkarılırken bu hususlar dikkate alınmalıdır. (V) Olay okuyucuda yada dinleyicide estetik kaygı uyandırmak amacıyla düzenlenir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V
E
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ki”nin yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır? A) Ağacın dalları şadırvandaki suyun hareketine uydu. B) Rüzgârın dinmesiyle sudaki hareket de dindi. C) Hissediyorumki suyun sesi, şehrin üstünde görülmeyen başka bir şehir yapıyor. D) Ben bu su şehrini daha önce düşümde görmüştüm sanki. E) Önümdeki bu manzara insana bir kaçış ve kurtuluş arzusu veriyor.
C
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? A) Sendeki bu özgüvene hayran olmamak mümkün değil. B) Müzede, özçekimin yasak olduğunu görevli hatırlattı. C) Bazı konularda özeleştiri yapmak insanı geliştirir. D) Özgeçmişini okuyunca ne kadar güçlü olduğunu gördüm. E) Köydeki özkaynakların değerlendirilmesi gerekiyordu.
B
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik fiillerin yazımıyla ilgili yanlışlık yapılmıştır? A) Aileme her zaman destek olmayı vaat ettiğim için zor zamanlarında onların yanında olacağım. B) Bu efsane, zamanın başlangıcından beri söylenegeldi ve hâlâ birçok insanın ilgisini çekiyor. C) Yanlış bir karar aldım ve sonuçlarıyla yüzleştiğimde içimde büyük bir pişmanlıkla mahvoldum. D) Karanlıkta, önümüzdeki figürü ayırt edemedim ve korkuyla geri çekildim. E) Annemin tüm uyarılarına rağmen düzenli çalışmamam bir yılıma mal oldu.
A
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "-de"nin yazımı yanlıştır? A) Arkadaşımda bulunan cesaret ve kararlılık, hayatta zorluklarla başa çıkmamı sağlar. B) Güneş batarken gökyüzünde yavaş yavaş renkler değişir ve gök te kızıla boyanır. C) Rüzgârlı bir günde, çocuklar parkta uçurtma da uçurarak keyifli vakit geçirdiler. D) Başarıya ulaşmak için özveri ve disiplin, herkeste bulunması gereken önemli özelliklerdir. E) İnsanlar farklı düşüncelere sahip olabilir ve bu farklılıkları kabul etmek de hoşgörülü olmayı gerektirir.
B
(I) Tam tamına yarım yüzyıl önce doğmuş Oğuz Atay: 1934’te. (II) 1977’de, 43 yaşında ölene dek, hızlı dönen bir dünyanın ne hızına ne de ritmine ayak uydurabilmiş. Harflerine sinen siyah ama ince alayı biraz kazıyın, herkes adına kanayan vandal bir yürek bulursunuz orda. (III) Doğduğu yıl, “kenarında” yaşadığımıza inandığı Batı dünyası karışmıştır. (IV) Oğuz Atay yazmayı ne ölçüde düşünüyor, yazmayı düşünüyor mu, bunu bilmiyoruz. (V) Şiirin de düzyazı serüveninin de yoğun sarsıntı geçirdiği bir dönemde, amansız bir tanık olarak, sessiz ve geride, olup biteni izlediğini biliyoruz. Numaralanmış cümlelerden hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V
B
Aşağıdakilerin hangisinde ikilemelerin yazımı yanlıştır? A) İşlerimiz tıkır tıkır ilerliyor. B) Bu konuyu enine boyuna düşünmeliyim. C) Çocuk düşe kalka ilerliyordu. D) Bundan sonra dişediş… E) Evden pılı pırtı ne varsa aldım.
D
(I) Gene böyle mezarlıktan döndüğü bir akşam üstü Yorgo'yla Sofia eve ziyaretine geldiler. (II) Dar günlerinde kendisini hiç yanlız bırakmayan bu iki vefalı dosta minnet borçluydu Omorfia. (III) Onların verdiği desteği ne kocasının ailesinden görmüşdü ne de kendi ailesinden. (IV) Ancak bu sefer garip bir tutukluk vardı sanki üstlerinde. (V) Söze nereden başlıyacağını bilemiyor gibiydi Yorgo. Numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yoktur? A) I B) II C) III D) IV E) V
D
Yuvası sonsuz ufuklara bakan küçük tepe (I) minimini bir çiçek ormanı gibiydi. İlkbaharın tatlı (II) ince (III) uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçiyoluna düşüyor; ilkbaharın tatlı rüzgârıyla kendilerinden geçen (IV) martılar (V) çılgın naralarla havayı çınlatıyorlardı. Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine virgül getirilemez? A) I B) II C) III D) IV E) V
D
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kısa çizginin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır? A) Genç adamın çalışma masasında Türkçe-İngilizce sözlük vardı. B) Bu ıssız köye üç-beş yıldır hiçbir halk âşığı uğramamıştı. C) Doğduğu eve -acılarının mekânına- bakmak içini acıtıyordu. D) İsimden fiil yapım eki “-la /-le” Türkçede oldukça işlek bir ektir. E) Ömer Seyfettin (1884-1920) olay hikâyeciliğinin öncüsüdür.
B
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır? A) Dünyanın incisi kabul edilen Boğaz’dan görkemli bir gemi geçti. B) Dünyaca ünlü yazar, üniversite eğitimini 1974’te tamamlamıştı. C) İlkbahar yağışları, Konya Ovamız’daki buğday verimini arttırdı. D) Elinizdeki dosyaları Ayşe Hanım’a imzalatmayı unutmayın! E) “N’olacak şimdi” diye büyük bir hışımla odadan koridora çıktı.
C
Işık ( ) resim sanatında rengi bilime taşıyan unsurdur çünkü bilimsel buluşlar ( ) renkle bağı nedeniyle ışığı, ressamın ilgi odağı hâline getirmiştir. Bilimde ışık terimi ( ) ( ) Işık, bir enerji kaynağından göze gelen ışının ‘elektromanyetik’ dalgalara dönüşmüş hâlidir. ( ) şeklinde tanımlanır. Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) (;) (,) (;) (“) (”) B) (,) (;) (:) (‘) (‘) C) (,) (;) (;) (‘) (‘) D) (;) (,) (:) (“) (”) E) (,) (;) (,) (“) (”)
E
(I) Deneyimler bize ne kadar akılla ısrar edersek, ilhamdan o kadar uzaklaştığımızı söylüyor. (II) Eski bilgeler, boş bir kamışa dönüşmekten ve sezginin bu kamışların içinden akmasının mümkün olduğundan bahsediyor. (III) Hemen o anda kavrayamasak, dile dökemesek de bazı bilgiler ve görüntüler geçer aklımızdan. (IV) Bu bilgiler, aslında bize ait değildir; milyonlarca yıllık insanlık hafızasının izlerinden bize aktarılanlardır. (V) Bizler bugünkü aklımızla nasıl algılayacak, yorumlayacak ve aktaracağız? Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir noktalama yanlışı yapılmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V
A
Petrol ve daha sonra elektrik bulunmadan önce en önemli aydınlatma aracı olan mum ( ) geceleri insanların yanlarından ayırmadıkları vazgeçilmez bir dost gibiydi ( ) İçinde yaşadığı toplumu gözlemleyen ( ) gözlemlediklerini kendi hayal ve ilham imbiğinden geçirdikten sonra şiirlerine aksettiren şair için mum da işlenmeye değer önemli bir simge olmuştur. Şairlerin çok farklı benzetmelerle şiirlerinde yer verdikleri mum ( ) en fazla ağlayan insan özelliği ile ele alınmış ve bu yönü vurgulanmıştır ( ) mumun gülmesi ve mutlu bir insanla ilişkilendirilmesi üzerinde durulmamıştır. Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) (,) (.) (,) (;) (,) B) (;) (.) (,) (,) (,) C) (;) (…) (,) (,) (;) D) (,) (.) (,) (,) (;) E) (:) (…) (,) (;) (,)
D
Aşağıdakilerden hangisinde virgül (,) yanlış kullanılmıştır? A) Teşrinler geldi, İstanbul’da lüfer mevsimi başladı. B) Eski İstanbul mahallelerinde dolaşıp da o zamanı duymamak, onun tılsımlı kıyısına düşmemek imkânsızdı. C) Satıcı sesleri, eski İstanbul mahallelerinde bütün bir günü baştan başa idare ederek saatlerin rengini verirdi. D) Büyük mimarlarımız ise, daima eserlerinin yanı başında birkaç ağacı eksik etmezlerdi. E) Evet, büyük ya da küçük her çeşmeyi iri gövdeli bir çınar ya da servi beklerdi.
D
I. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. II. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur. III. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur. IV. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde kullanılan virgül (,) verilen açıklamalardan herhangi birine örnek değildir? A) Alâeddin Tepesi’nin en yoğun olduğu zamanlar hava şartlarının iyi olduğu dönemlerdir, dedi kentin belediye başkanı. B) Gündelik yaşam tüm canlılığı, akışkanlığı ve sıradanlığı ile kentlerdeki bu mekânlarda artmaktadır. C) İnsanlar ticari amaçlarla geçmişte bedestenlerde vakit geçirmiş, bugün ise çarşı ve alışveriş merkezlerinde vakit geçirmektedirler. D) Bedestenin Konya gibi bir ovada yer alıp, herhangi bir yıkıma maruz kalmadan günümüze kadar ulaşmış olması dikkatimizi çekti. E) Tepe’nin yüksek yerine çıkan insanlar, plastik bidon ya da poşet parçasının üzerine oturarak kendilerini aşağı doğru bırakırlar.
E
Meşaleleri en basit aydınlatma araçları olarak tanımlamak mümkündür ( ) Antik Çağ’da meşale yapımında kullanılan birçok malzeme vardır ( ) kuru ağaç parçaları ( ) tahta parçaları ( ) saz kabukları ( ) Bu parçada ayraçla boş bırakılan yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) (.) (:) (,) (,) (…) B) (.) (;) (,) (,) (…) C) (:) (.) (,) (,) (…) D) (.) (:) (,) (,) (.) E) (.) (;) (,) (,) (.)
A
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama yanlışı yapılmıştır? A) Bir baca üstünden ufka çizilen bir leylek şekli hayal gücüne neler hatırlatmaz: Maviliği içi bayıltan, sonsuz, derin gökyüzü… B) Şimdi korkunç bir sessizlik… İki genç boyunları bükülmüş, kalpleri durmuş, gözleri fırlamış düşünüyorlardı. C) Edebî eser, malzemesi dil olan; duyguya, hayale ve estetik heyecana dayanan uyarımlar yoluyla zihinde yer edebilme gücüne sahip bulunan sözlü ve yazılı kompozisyondur. D) Ankara’ya geldiği zaman: Hacı Bayram’ı müritleriyle ovada mahsul toplarken gördü. E) Dağlı çobanlar ‘‘Size prenslerimizi gösterelim.’’ dediler
D
Kalp yetersizliği, kalbin vücudun ihtiyacını sağlayacak kadar kanı pompalayamaması sonucu akciğerler ve vücudun değişik bölgelerinde sıvı birikimiyle seyreden ciddi bir durumdur. Bununla birlikte, zamanında fark edilip, uygun bir şekilde tedavi edilip, diyetine dikkat eden hastalar uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilirler. Kalp yetersizliği gelişme riski, genellikle kalbin iş yükünün artmasına neden olur. Bu, kalp damar hastalığı, mesela kalp krizi geçirmiş olmak, yüksek kan basıncı, kalp kapak hastalığı, kalp kası hastalığı veya iltihabı ve doğumsal kalp hastalığı gibi durumlarda artar. Kalp yetersizliği hastaları kendi klinik durumları ile ilgili değişiklikleri iyi takip ederek gerektiğinde doktorlarını bilgilendirmelidir. Bu parçada virgülün aşağıdaki işlevlerinden hangisinin kullanımı yoktur? A) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime gruplarının arasına konur. B) Cümle içindeki ara sözleri ayırmak için ara sözlerin başına ve sonuna konur. C) Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur. D) Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur. E) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.
E
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru işareti yanlış kullanılmıştır? A) Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer? B) Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? C) Akşam oldu mu sürüler döner köylere ? D) Ağlasam sesimi duyar mısınız? E) Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım?
C
Aşağıdakilerin hangisinde üç nokta (…) alıntılarda kullanılmayan bölümü göstermek için kullanılmıştır? A) Gökyüzünün maviliği onu o kadar mutlu etmişti ki… B) ...En sevdiğim şey uzanıp yatmak ve düşünmekti. Boyuna düşünürdüm. C) Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz! D) Gregor… Hey Gregor… uyan artık, işe geç kalacaksın! E) Doğup büyüdüğü B…’ya veda edip yeni bir şehre taşınmak istiyordu.
B
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalı virgül yanlış kullanılmıştır? A) Sevim, Ayşe ve ben hemen odaya koştuk; o, kitabını okumaya devam ediyordu içeri girdiğimizde. B) Ömer Seyfettin; öykülerinde efsanelerden, atasözlerinden, deyimlerden ve halk hikâyelerinden sık sık faydalanır. C) Sait Faik Abasıyanık; Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut gibi eserlerinde toplumun acı çeken kesimlerine yöneldi. D) Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyordum o günlerde. E) Durum öyküsünün temsilcilerinden ikisini sıralayalım; Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal.
E
Aileden kalma eski mobilyalarla dolu büyük ev; serflik döneminden kalan ama sahiplerinin yanından ayrılmayan (I) şık olmayan hatta pis sayılabilecek ama son derece saygılı yaşlı uşaklar (II) başında kurdeleli başlığı (III) omzunda Türk işi şalıyla kızından olan torununu seven şişman ve iyi yürekli karısı (IV) altıncı sınıfta okuyan ve liseden dönünce babasının iri elini öperek selamlaşan aslan parçası oğlu (V) Bütün bunlar dün Levin’de bu adama karşı ister istemez bir saygı ve acıma uyandırmıştı. Bu cümlede numaralanmış yerlere gelecek noktalama işaretleri ikişerli eşleştirildiğinde hangisi dışta kalır? A) I B) II C) III D) IV E) V
E
Günümüzde iklim krizinin etkileriyle öngörülenden çok daha hızlı bir şekilde yüzleşiyoruz ( ) Doğal hayatın dengesinin bozulması ( ) kaynakların bilinçsiz kullanımı ( ) oksijen seviyesinin azalması gibi faktörler sonucu karşı karşıya kaldığımız son felaket ise deniz salyası (müsilaj) oldu. 1970 - 2020 yılları arasında neredeyse 3°C daha fazla ısındığı görülen Marmara Denizi’nin dibini ve yüzeyini kaplayan müsilaj hızla Karadeniz ve Ege’ye de yayıldı. Peki ( ) müsilaj nedir ( ) nasıl oluşur ( ) Bu yazımızda müsilaj üzerinde duracağız. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) (.) (,) (,) (;) (.) (?) B) (.) (-) (-) (,) (?) (?) C) (.) (,) (,) (;) (.) (.) D) (.) (,) (,) (,) (,) (?) E) (.) (-) (-) (,) (?) (.)
D
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde üç nokta yanlış kullanılmıştır? A) Annelerinden ümidi kesen zavallı yavrucaklar nasıl da sustu!... B) Onunla bir kez daha konuşmayı o kadar çok isterdim ki… C) Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı… D) Uzun zamandan beri, L... adlı bir kentte, gözlerden uzak yaşıyordu. E) Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!
A
Sıkıntıya ( ) kedere hatta sevince bir sınır tayin etmek ( ) Bunu ( ) yalnız şehirlerde olur bilirdim. Meğer insan ( ) köylerde, dağ başlarında ve mağara kovuklarında da samimi olmak ( ) içinden geldiği kadar gülüp ağlamak hürriyetine sahip değilmiş. Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir? A) (,) (!) (,) (;) (,) B) (,) (…) (,) (:) (,) C) (,) (.) (,) (;) (,) D) (,) (!) (,) (…) (,) E) (,) (…) (,) (;) (,)
E
(I) İstanbul’da babamdan kalan evi sattığım vakit, bunun parasıyla gene Anadolu köylerinden birinde, bir bostan ortasında bir küçük ev almayı tasarlıyordum. (II) O bostan, gelirimi temin edecek, bu evceğizde de ömrümün son yıllarını yaşayacaktım. (III) Lakin bu köyde, bostana elverişli hiçbir yer görmüyordum. (IV) Gerçi Porsuk Çayı, ta yanı başımızdan geçiyor ama bunun suyundan istifade etmek için enikonu bir kanalizasyona ihtiyaç görülüyor. (V) Zaten köy içinde, bostancılıktan anlar tek adam yoktur oysa ben, Batı Anadolu’da ne güzel, ne yeşil bostanlar görmüştüm. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde virgül yanlış kullanılmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V
B
Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu ( ) ( ) Hancı dedim ( ) bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu ( ) ( ) Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) (;) (“) (,) (…) (”) B) (:) (“) (,) (?) (”) C) (,) (—) (,) (,) (”) D) (,) (-) (,) (?) (-) E) (:) (“) (,) (,) (”)
B
Tek olan, diğer varlıklar içinde tam bir benzeri bulunmayan varlıklara verilen isimler “özel” isimlerdir. Bu açıklamaya göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde özel isim yoktur? A) Köpeğimi parkta dolaştırmak bazen çok zor oluyor. B) Elvan’ın işleri çok yoğun bir hâl almaya başladı. C) Çiftlik Caddesi’nde gezdiğimiz günleri hatırlıyor musun? D) Yaprak Dökümü yazarın, günün şartlarını gösterdiği romanıdır. E) Ağrı Dağı’na gitmek için planlar yapmaya başladım.
A
Topluluk isimleri “-ler, -lar” çoğul eki almadığı hâlde anlam olarak birden fazla varlığı ifade eden isimlerdir. Bu açıklamaya göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde topluluk ismi yoktur? A) Bu ormanın güzelliğini hiçbir şeye değişmem. B) Bizim takım son maçta yine harika oynadı. C) Sürüden ayrılanı kurt kapar, demişler. D) Okulun boyanması için yaz aylarını bekledik. E) Projenin başarıya ulaşmasında bu grubun emeği çok.
D
İstihkâmın sağ eteği ucunda, denize pek yakın olan evinin bir köşesini ve damını iyice görüyordu. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Belirtme durumu eki almış isim B) III. tekil iyelik eki almış isimler C) Yönelme durum eki almış isim D) Tamlayan eki almış isim E) Ayrılma durumu eki almış isim
E
Bazı somut isimler kullanıldığı bağlama göre cümle içinde soyut anlam kazanabilir. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bu açıklamaya örnek kullanım vardır? A) Bavuluna bütün hatıralarını doldurup yola çıktı. B) Sorunlarını arkadaşına anlatırken çok gergindi. C) Üniversitenin havası onu bambaşka bir insan yapmıştı. D) Kokusunu alamadığı yemeğin yanmasına şaşmamalı. E) Rüzgâr her zaman böyle sert esmezdi aslında.
C
Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki tenha, bayır ve yarı boş köylerinden birinde hırçın bir kış akşamıydı. Ayrıca yağmur yağıyordu. Fakat rüzgâr öyle ıslak esiyor ve her tarafı öyle sırılsıklam ediyordu ki yokuşlardan mütemadiyen seller akıyor ve oluklardan mütemadiyen sular boşanıyordu. Bir haftadan beri sürüp giden bu kapanık ve yaş hava altında ahşap evler sünger gibi rutubeti çekmişler, şişip doymuşlardı; artık suları ememiyorlar, dışarıya veriyorlardı. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Çokluk ve iyelik eki almış isimler B) III. çoğul iyelik eki almış isim C) III. tekil iyelik eki almış isimler D) Belirtme durumu eki almış isimler E) Ek-fiil eki almış isim
B
Varlıkların veya kavramların renk, durum, biçim özelliklerini bildiren sözcüklere niteleme sıfatı denir. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük niteleme sıfatı değildir? A) Ben sana acı bir kahve söyleyeyim mi? B) Sarı elbisesiyle güneş gibi parlıyordu. C) Film çok komik olduğundan gülüyordum. D) Güzel manzara karşısında şaşakaldı. E) Bu uzun yolculuk onu yormuştu.
C
Varlıkları ve kavramları işaret yoluyla belirten sözcüklere işaret sıfatı denir. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük işaret sıfatı değildir? A) Bu dağlar dumanlı, göz gözü görmüyor. B) Şunu biraz daha anlatır mısın bana? C) Uzun yıllar bu konu üzerinde çalıştım. D) Diğer insanlara güvenmeyi öğrendim. E) Masayı biraz öteki tarafa iter misiniz?
B
Bir gün şu koca dağları aşıp, Bir gün memleketime dönebilsem! Evimizin çift kanatlı kapısını Tekmemle açacağım. Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisine yer verilmemiştir? A) Niteleme sıfatı B) Sayı sıfatı C) Belgisiz sıfat D) Birleşik sıfat E) Adlaşmış sıfat
E
End of preview. Expand in Data Studio

No dataset card yet

Downloads last month
50