instruction
stringlengths 71
1.68k
| output
stringlengths 12
1.44k
|
---|---|
Olçüsüz sanat nasıl düşünülebilir ki? Sanat, insan kafasının ölçe biçe kurduğu bir düzendir. Musikide, resimde, mimaride, edebiyatta yeniliklere hep düzensizlik olarak bakılır ve yenilik yanlılarına çatılır. Sanata hiçbir getirisinin olmadığı tartışılır durulur ama çok geçmeden bu düzensizlik, bir düzen hâlini alır ve kabuller dünyasında da boy gösterir. Düzen, insan düşüncesinin geliştirdiği, zenginleştirdiği bir değerdir çünkü.Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? verilen paragraf ve soru çerçevesinde 5 alternatif opsiyon yaz. | Şıklar: A) Ölçü ve düzen, sanatçıyı etkileyen etkenlerdir. B) Sanatın her ne şekilde olursa olsun bir düzeni vardır. C) Belirli bir düzene sahip olmayan eserler rağbet görmez. D) Yenilik yanlısı sanatçılar, düzenin gereksiz olduğunu savunur. E) Sanatın icrası, sanatçının ilgi ve yeteneği ile orantılıdır. |
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?Aşağıdakilerden hangisi söylenemez? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: A) I. cümle anlamca olumsuz bir cümledir. B) Il. cümlede tanım yapılmıştır. C) IV. cümlede genel bir tavırdan söz edilmiştir. D) VI. cümlede bir koşul dile getirilmiştir. E) VIL. cümle, VI. cümlenin nedenidir. |
Nesiller arasında yalnız giyiniş kuşanışta değil, düşünüş ve anlayışı bakımından da birtakım farklar olur. Yalnız eski elbiselerimiz zamanla bize tuhaf göründüğü hâlde eski fikirlerimiz, eski düşüncelerimiz gözümüzde çabuk tuhaflaşmaz. Terzilerin yeni moda elbiseleri üzerimize güzelce oturtmaları gibi fikir terzileri de olsa ve onlar da eski fikirleri, eski düşünceleri kafanızdan bir gömlek gibi çıkarıp giydirebilseler bütün düşünce farkları böylece çabuk ortadan kalkabilir. Gençler yeni düşünce-leri altlarında eski düşünceler olmadığı için kafalarına kolaylıkla yerleştirirken yaşlılar eskimiş düşüncelerinin eskidiklerinin farkına varamadıklarından zaman zaman gençlerle anlaşmazlıklara düşerler.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Somutlamalara yer verilmiştir. B) Karşılaştırmadan faydalanılmıştır. C) Tanım cümlesi vardır. D) İkileme kullanılmıştır. E) Benzetmeye yer verilmiştir. |
Nesiller arasında yalnız giyiniş kuşanışta değil, düşünüş ve anlayışı bakımından da birtakım farklar olur. Yalnız eski elbiselerimiz zamanla bize tuhaf göründüğü hâlde eski fikirlerimiz, eski düşüncelerimiz gözümüzde çabuk tuhaflaşmaz. Terzilerin yeni moda elbiseleri üzerimize güzelce oturtmaları gibi fikir terzileri de olsa ve onlar da eski fikirleri, eski düşünceleri kafanızdan bir gömlek gibi çıkarıp giydirebilseler bütün düşünce farkları böylece çabuk ortadan kalkabilir. Gençler yeni düşünce-leri altlarında eski düşünceler olmadığı için kafalarına kolaylıkla yerleştirirken yaşlılar eskimiş düşüncelerinin eskidiklerinin farkına varamadıklarından zaman zaman gençlerle anlaşmazlıklara düşerler.Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulur? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Düşünce ve anlayışta nesil çatışması ve bunun nedenleri B) Gençlerin yeniden yana oluşları ve eskiyi reddedişleri C) Yaşı ilerlemiş kişilerin fikirlerinden vazgeçmemelerinin sebepleri D) Kişinin bulunduğu zamana göre hareket etmesi gerektiği E) Her yaşın kendine göre bir düşünüş tarzının olduğu |
Reklamcılık, günümüzde oldukça önemli bir sektör oluştur. Birçok ürün bu reklamlar sayesinde tanınmakta ve satışa sunulmaktadır. Bu nedenledir ki reklamcılıkta önemli olan seyircinin reklamla ilgilenmesini sağlayabilmektir. Bu yönüyle bakıldığında ülkemizde televizyon reklamcılığının başarılı olduğu bir gerçektir. Reklamlarda söylenenler, gösterilenler belleğimize yerleştirmekte bizi reklamı yapılan ürüne yönlendirmektedir. Hepimiz reklamlarda verilen bilgilerin önemli bir kısmının gerçeği yansıtmadığını biliyoruz. Buna rağmen alışverişte, reklamı yapılan yiyecek ve giyecekleri tercih etmekten geri kalmıyoruz.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 adet opsiyon üret. | Şıklar: A) Pazarlamacılıkta reklamın önemli bir sektör haline geldiği, B) Seyircinin ilgisini çekebilmek konusunda Türk reklamcılığının başarılı olduğu, C) Reklamlardaki ürünlerin hemen hiçbirinin iyi ürünler olmadığı, D) Reklamı iyi yapılan ürünlerin insanları ister istemez kendine çektiği, E) İnsanların ürünler konusunda bilinçli olduğu halde çoğu zaman reklamlara yenildiği |
Bu hayatta her şey zor olsa da hiçbir zaman imkânsız değildir. Aslına bakarsanız yazmak cesaret işidir. Birçoklarını bilirim ki değme yazarlardan daha başarılı olabileceklerini bildikleri halde dahi yazmaya cesaret edemezler. Bu kimseler hem kendilerine hem de diğer insanlara haksızlık ediyorlar. Belli bir birikime ulaşan insanların bildiklerini topluma aktarmaları, topluma yol göstermeleri, topluma karşı temel sorumluluklarındandır. Bu sorumluluklarını yerine getirmedikleri için de bu alandaki boşluğu başkaları doldurmaya kalkıyor ve ne yazık ki yazınımız her geçen gün daha da geriye gidiyor.Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 adet opsiyon üret. | Şıklar: A) Yazma yeteneği olan birçok kişinin yazmaktan çekindiğine, B) Birikim sahibi insanların yazarak topluma hizmet etmelerine, C) Yetenekli kişilerin yazmayarak yazın hayatını yeteneksizlere bıraktıklarına, D) Birçok yazarın yeteneklerini kullanmakta güçlük çektiğine, E) Yazma yeteneği olan kişilerin topluma karşı sorumlu olduklarına |
İnsan vücudu her şeyi ve kendi kendisini değiştirecek bir şekilde yaratılmıştır. Spor, gıda rejimi ve ilaçlar vasıtasıyla insan vücudunu değiştirmek güzel, kuvvetli, canlı yapmak mümkündür. İlimlerin ve tekniklerin yaratıcısı olan zekâ sonsuz gelişmeye elverişlidir. --- Onları insanın bizzat kendi usulüne göre terbiye etmesi ve işlemesi lazımdır. Bir insanda vücut da zekâ da ortak gelişim göstermesi gereken unsurlardır.Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? verilen metin ve sorudan 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Zekâ insanoğlunun yeterince kullanamadığı bir hazinedir, B) Fakat ne insan vücudu ne de zekâ kendiliğinden gelişir, C) İnsan vücudu ilim ve teknik sayesinde gelişim gösterir, D) Zekânın olduğu her yerde güç ve maddiyat susar, E) İnsanın kendini yetiştirebilmesi zekâsını kullanmasına bağlıdır. |
Dost ve dostluk dediğimiz şey. çoğunlukla karşımızdakiyle ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan yakınlıklardır. Dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, kaynaşmıştır ki dostlar kendilerini birleştiren dikişi bile bulamaz olurlar zamanla. Onlar yıllarca birbirlerini görmeseler dahi karşılaştıkları zaman kaldıkları yerden devam etmesini bilirler. Bana dostumla niçin dost olduğumu sorarlarsa onlara ne mi derim? Çünkü o, o idi: ben de bendim. Dost kara günde belli olur. Birbirimizi değiştirmeye kalkışmadan birbirimizi kabulendik çünkü bunun başka bir açıklaması yokBu metinde numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) III, B) Il, C) IV, D) V, E) VI |
Bir sanatçının kendini en güzel, en samimi ve doğru tanımladığı yer elbette eseridir. Okuyucu sanatçıyı eseriyle tanır. Onun kişiliğini, neler sevip sevmediğini, topluma ve insana bakışıını hep eserde yazılanlardan yola çıkarak çözer. Sanatçıyı görmesi ve onun yüzüne aşina olması gerekmez. Her gün bir gazete sayfasında, bir televizyon kanalında gördüğümüz yazarlar, şairler edebiyatın yeniden var edici gücü olan gizemi öldürüyorlar. Romanlarında, şiirlerinde dilin var ettikleri portrelerini kendi elleriyle aşındırıyorlar. oralarda söyledikleriyle sıradan biri oluyorlar bizim için. Oysa sıradanlığın en büyük düşmanı edebiyatçılar olmalıdır.Bu metin iki paragrafa bölünse ikinci paragraf, numaralanmış cümlelerden hangisi ile başlamalıdır? aşağıdaki paragraftan ve sorudan 5 opsiyon üret. | Şıklar: A) IV, B) V, C) VI, D) VII, E) VIII |
Yenilenmeyi bilmeyen, tazeliğin sırrını yitirenlerin sürüngenleştiğini söyler Sezai Karakoç. Böyleleri ruhta kaybettiklerini kalabalıklarda ararlar. Ayinler, törenler, yortular, çılgınlıklar icat ederler, der. Bu insanların durumu aslında ruh tembelliği, biraz daha ileri gidersek ruh pintiliğidir. Pinti ruh, dünyayı karanlıklaştırmıştır kendine.Bu metnin anlatımında aşağıdakilerin hangisinden faydalanılmıştır? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) Karşılaştırma, B) Tanık gösterme, C) Kişileştirme, D) Abartma, E) Benzetme |
Toplumun vicdanı, önderi, ışık tutanı... Aydın olmanın gereğidir bu. Aydın ile aydın olmayan arasındaki fark, aydınların daha rahat yaşaması değildir. Aydın olmayan bir demir tüccarı, aydın olan bir üniversite profesöründen daha varlıklıdır. Kimse aydına ne bir ödül verir ne bir makam. Kendisi için değil, kendi çıkarları için değil memleketin çıkarları için çalışır aydın. İçinde bulunduğu toplumun daha ileri seviyelere yükselmesi ve onun mutlu olması için kendi mutluluğunu hiçe sayar. Düşünür, çalışır, yorulur ama bunu hiç önemsemez toplumun refahını düşündükçe. İşte bunlardır aydını aydın yapanBu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı niteliğindedir? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) Aydın olmanın ölçütleri nelerdir?, B) Aydın niçin kendini feda eder?, C) Toplumsal refahın öncüleri kimlerdir?, D) Aydının yaşantısı nasıl olmalıdır?, E) Neden herkes aydın olamaz? |
Batı dünyasının romancıları veya şairleri üzerine yazılmış olan kitaplar saymakla bitmez. Bir Marcel Proust üzerine yazılmış incelemelerin adları bir kitabı dolduracak kadar çoktur. Oysa bir Halit Ziya veya Ahmet Haşim için yazılmış kaç eser gösterebilirsiniz? Sanatçılarımız yeni kuşaklara hakkında yazılmış eserler olmazsa tanınmayacaktır. Bu da dünle bugün arasında bağlantı kurulamaması demektir.Bu sözleri söyleyen kişinin asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve soruyu ele alarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Sanatçılarımızın öldükten sonra unutulmaya yüz tuttuğu, B) Batı'nın sanatçıya verdiği değerin bizimkinden çok olduğu, C) Sanatçılarımızın gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlayacak eserlerin yeterince yazılmaması, D) Yeni kuşakların eski sanatçılarımızdan habersiz yetiştirildiği, E) Şair ve yazarlarımızı az tanımaktan kaynaklanan bir kültür boşluğunun olduğu |
Kendimizi tanıma yolundan geri dönemeyiz. Edebiyat şunu söylemesin. bunu söylemesin yok artık. Eski yeni ne hâlimiz varsa bileceğiz. Her yeni hikâye gerçek hâlimizi göstermekte biraz daha ileri gidecek. Gitmeyen hikâyeyi ulusumuz beslemediği için beğenmeyecektir. Iyi niyetli insanlarımız arasında bile peçe kaldıran edebiyatı kabul edemeyenler. rahatları pahasına gerçekleri dile getiren yazarlarımıza köksüzlük gibi damga vuranlar olacaktır. Ama yine de bu yolda yapılması gerekenler yapılmalıdır.Bu parçada asıl anlatılmak isteneni karşılayan en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: A) Edebi eserlerle anlatılmayan hiçbir olay ve durum gerçek anlamıyla okuyucuya gösterilemez., B) Ulusların tarihi gelişimini dile getiren yapıtlar onların geleneklerini ortaya koyması bakımından önemlidir., C) Hiçbir yazar yoktur ki ulusunun ortak değerlerini dile getirmesin. toplumuna ışık tutmasın, O) İnsanımızın kendini tanıması; edebi eserlerin, toplumumuzun her hâlini anlatmasıyla mümkündür., E) Birçok yazar. yenilik yanlısı olmasına rağmen bencilce davranışlardan kendisini koruyamaz. |
Sait Faik. kendisinden söz edilmesini, başkalarınca “1. Utanırdı bundan. Kılık kıyafeti ve davranışlarıyla yazarçizer takımının aydınlarına hiç benzemezdi. Koltuğunun altında kitap taşımaz. okuduklarını anlatmaz. düşüncelerini iddialı iddialı savunmaya kalkmaz. kişiliğini ikide bir ileri sürmez, kendinden hiç söz etmezdi. Sait Faik ile tanışanlar. halktan herhangi biri sanırlardı onu.Bu parçada Sait Faik ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Alçak gönüllü bir insan olduğuna, B) Diğer yazarlara benzemediğine, C) Herhangi bir konuda ısrarcı olmadığına, D) Yazdıklarının farklı olduğuna, E) Kendini halktan soyutlamadığına |
Estetik sanatla, güzellikle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Il. Estetik sözcüğü, Grekçe aisthesis sözünden gelir. Ii. Bu terimi ilk olarak 1750'de Alman bilgin Baumgartner ortaya atmıştır. IV. Estetik bilimi, güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. duygu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. V. Baumgartner'dan önce estetiği bir telsete kolu olarak biçimlendiren önemli düşünürlerin başında Alman Kant gelmektedir.Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralanması için hangi cümleler yer değiştirmelidir? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A)I ve II, B)II ve III, C)II ve IV, O)III ve V, E)IV ve V |
“Ezber bilmek. bilmek değildir.” Montaigne baba, Batı düşünce sinin baş kaynaklarından biri olan bu sözü söy- leyeli beş yüz yıl oldu. Orta Çağ'ın eğitim-öğretim sistemi ne karşı bir isyan bayrağıydı bu söz. Kara kitapların. yüzyıllarca tekrarlanan kalıplaşmış bilgilerin yenilenme- sini. yaşayıp gelişmesini istiyordu Montaigne. Iyi kafa. dolu kafa değil işleyen bir kaftaydı onun için. Eğitim-öğre- tim bilgiç yetiştirmeyi bırakıp insan yetiştirmeliydi. İnsan ise onun için kendini ve dünyayı kavrayan, tek kelimeyle düşün eben demekti. Bunun için kitabın işi: insanı belli bir düşüncenin kölesi. hamalı yapmak değil tam tersine özgürce düşündürmek olmalıydı.Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Montaigne'nin eğitim ve öğretimle ilgili görüşlerinden biri olamaz? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Eğitim ve öğretimde ezberci tutumdan vazgeçilmelidir. B) Ezberlenmiş bilgiler, bilmenin ölçütü olamaz. C) Eğitim ve öğretimin işi, bilen değil kavrayan insan yetiştirmek olmalıdır. D) Gerektiğinde gelenekçi eğitime başvurulabilir. E) Insanı özgür düşünceye götürmeyen işe yaramayan kitapların eğitimde işi yoktur. |
Bu denemeleri yazarken hayatımın en mutlu zamanlarını geçirdiğimi söylemeliyim. Çoğunun gece yarısı ürünü olduğunu da... El ayak çekilir, herkes uykuya dalar ve ben odamda günlüklere, biyografilere, mektuplara, anılara gömülür, heyecanla kitaptan kitaba yolculuklar yapardım. Karşılaştığım her yeni ayrıntı heyecanımı arttırır ve çoğu gece, sabah ezanlarını bulurdum. Ne güzel günlerdi! Asıl güzel olan bu okumalar ve yazmalar sırada kendimi o büyük edebiyat ailesinin bir terdi gibi hissetmenin verdiği coşkuydu.Bu sözleri söyleyen yazarın eserini oluşturma sırasında hangi duygularından hangilerini yaşadığı söylenemez? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 adet opsiyon üret. | Şıklar: A) I ve II. B) I ve III. C) II ve III. D) Yalnız I. E) Yalnız IV. |
“Ivır vizır'ın sözlüklerde “küçük, önemsiz şey” diye tanımlanması yok mu? Çileden çıkarır beni. Kelimeleri, hayatımıza şöyle ya da böyle karışmış varlıkları, olayları küçümsemeye önemsiz saymaya kimin hakkı var? Ben de derim ki ıvır zıvır, o küçük ve önemsiz dediğimiz şeyler hayatın ta kendisidir. Insanoğlu yeryüzünde yaşadığına dair bir işaret bırakırsa o da Ivır zıvırla olan ilişkisinde, onlara sinen anılarında gizlidir. Ivır zıvırı çekip alsalar hayatınızdan çırılçıplak kalıverirsiniz ortada. Uğraşacak, oyalanacak, günlük hayatınızı renklendirecek hiçbir şeyiniz kalmaz. İnsan olmaktan sıkılırsınız.Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? verilen paragraftan ve sorusundan yola çıkarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Sözlükler, hayatımızda anlamı olan varlıkları bazen yanlış tanımlamaktadır. B) Insani ilişkileri devam ettirebilmemiz, anılarda saklı kalanları ortaya çıkarmamıza bağlıdır. C) Insanca yaşamak istiyorsak hayatımızdaki her şeyi önemsemeliyiz. D) Hayatı önemseyenler, geçmişine ve toplumsal değerlere önem verenlerdir. E) Hayatımızı anlamlandıran şeyler aslında önemsiz gibi görülen küçük varlıklardır. |
Bu yaşa değin en çok gerçekçi edebiyat ürünlerini, o yolda yazılmış hikâyeleri, romanları, hep o çığırı öven denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikâyede, bir romanda anlatılanların gerçekte olanlara benzemesi, çok kimseler gibi benim için de büyük bir suçtur. Peri masallarından, dev masallarından çocukluğumda bile pek hoşlanmadım. Olmayacak şeyler, benzerleri görülmeyecek hikâyeler arasında beğendiklerim yoktur, demeyeceğim. Ama onlarda da gerçeği aradım hep.Bu parçadaki sözleri söyleyen kişi için hangi değerlendirmelerinden hangilerine değinilmiştir? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yalnız I. D) II ve III. B) Yalnız II. E) I ve IV. C) I ve III. |
Konuşurken daha az kelime kullanırız. Kitaplarda kullanılan kelimelerin sayısı çok daha fazladır. Onlarda kullanılan kelimelerden bazıları eskidir de. Fakat kültür günlük konuşmaları dinleyerek değil. kitapları okuyarak elde edilir. Bundan dolayı kültürlü olmak, geniş bilgi edinmek isteyen bir insan. eski yeni demeden kitapların dilini öğrenmelidir. Bu zordur ama hayatta güzel. sağlam ve değerli olan hangi iş kolaydır? Kitapların dilini öğrenen. büyük denizlere açılan bir gemiye veya göklere yükselen bir uçağa binmiş gibi olur ve onlarla ömür boyu istediği yere gidebilir.Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine varılır? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Kitap okuma zevki, güzel kitapların seçimiyle oluşur. B) Insanlar konuşma diliyle değil kitapların diliyle ufku nu genişletebilir C) Insanlar eski kelimeleri öğrenmek için çaba sarı etmiyorlar. D) Kitapların dili, sanatçının dili olduğundan okuyan kişi sanatçıyla bütünleşir. E) Kitabı bir belli amaç için değil bizi mutlu ettiği için okuruz. |
Eve salça yapılması için getirilen domates kasalarından birine el koyarak ilk kütüphaneme sahip oldum. İçine ancak beş altı kilo domates alabilen kasanın bir bölümü boştu. Bu domates kasasını doldurabilecek kadar kitap alıp işi bitirecektim. Ne bereketli kasaymış ki yıllardır kitap alırım bir türlü kasa dolmadı. Herhâlde dünyayı terk edip giderken de kasa dolmamış olacakBu parçaya verilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Eniyi Dost B) Kitapların Ruhu C) Kitap Tutkusu D) Hayat ve Kitap E) Kitaplar ve İnsanlar |
İlkel insanın nasıl anlaştığını bilemiyoruz ama bazı iletişim yeteneklerini geliştirerek onun dile ulaştığını tahmin ediyoruz. Bazı dil bilimciler, insanların hayvan seslerini taklit ederek dili bulduklarını düşünüyorlar. Kesin bir şey diyemiyoruz ama bu tahminin doğru olması da söz konusu dur. Kesin olarak bildiğimiz ayrıntılar da var. Örneğin. Taş Devri insanlarının tek heceli sözcüklerle konuştuğunu. Bazı çağ ve coğrafyalarda bu, tek harfe kadar düşüyor. Bunu mağaralara çizilen harflerden anlıyoruz. Orta Asya'daki insanlar, mağaralara çizilen harflerin yanında hayvan resimleri de çiziyorlardı. Böylece isimleri tespit çalışmışlardı. Anlaşılıyor ki dilin şimdiki gibi kullanımı pek rahat olmamıştırBu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulur? verilen metin ve sorudan 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Dilin ortaya çıkışı B) İlkel insanların yaşantısı C) Dillerdeki farklılıklar D) Resimle iletişimin nasıl sağlandığı E) Taş Devri insanlarının nasıl anlaştığı |
Boşuna dememişler “Müzik ruhun gıdasıdır.” diye. Bırakın icra etmeyi ya da adamakıllı anlamayı, sadece herhangi bir müzik parçasını dinlemek bile psikolojimizi nasıl da değiştirir. Elinizdeki işe ya da yazıya konsantre olmak için klasik müzik eseri tercih edebilirsiniz ya da mutluluk düzeyinizi artırabilmek için hareketli bir şarkıyla kendi çapınızda dans edebilirsiniz. Bütün bunlar size iyi gelebilecek bedava ilaçlar. Biraz daha ileri gidip amatör ya da profesyonel olarak müzikle ilgilenmek istediklerinde müziğin o eşsiz etkisiyle tanışıyorsunuz.Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) Müzik icra etmenin insana sağladığı faydalar B) Müziksiz hayatın olumsuz yanları C) Müziğin bir işi başarmadaki rolü D) Müziğin hastalar üzerindeki etkisi E) Müziğin insan psikolojisine olumlu etkisi |
İbni Haldun “Coğrafya kaderdir.” diyerek hayat tarzının zaman ve mekânla ilişkisini ortaya koymuştur. Eski Türk kültürünü başlangıçta avcılık ve hayvancılık, sonraları ise tarım ve hayvancılık oluşturduğu için Türk dilinin söz varlığını temelde bu hayat tarzına ait kelimeler şekillendirmiştir. Örneğin barınma ihtiyacı insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Bu nedenle dilde barınmaya ait kelimeler en baştan itibaren var olmuş ve arkeik kelime özelliği taşımıştır. Türklerin en eski barınaklarından birinin “alaçuk” olduğu, kelimenin eskiliğinden ve yaygınlığından anlaşılmaktadır. Yani “alaçuk” Türkçenin tarihi hafızalarından birini oluşturmaktadır denebilir.Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? bu metin ve soruyu kullanarak 5 adet seçenek yaz. | Şıklar: A) Bütün diller, eski toplum dillerinin birer devamı niteliğindedir, B) Dili, toplumun yaşadığı mekân ve yaşam biçimi belirler, C) Türkler: tarih boyunca avcılık, hayvancılık ve tarım ile uğraşmıştır, D) Insanoğlu var oluşundan bugüne barınma ihtiyacı hissetmiştir, E) Türklerin değişken yaşam biçimi, başka milletlerde görülmez. |
Her insan, bazı evrensel insan özellikleri bakımından başkalarına benzer. Buna karşılık, yine bazı bakımlarından herkesten ayrı bir insandır. Her insanın kendine özgü yetenekleri, eğilimleri vardır. Başka bir deyişle her insanın en çok isteyebileceği, başarılı olabileceği birkaç iş vardır. Başarılı insan, kendisine en çok uyan işlerde çalışma imkânını elde eden insandır. İnsanı başarıya ulaştırabilen yol eğilimlerinin, yeteneklerinin bir eseri olan çalışmak arzusundan geçen yoldur. İnsan kendisini dilediği gibi bulabildiği her yerde tam bir kendisi olabilen tümlüğüne kavuşturabilen bir varlıktır. İnsanın başarısı tümlüğünün bir ifadesidir. İnsan sevmediği, sevemediği işlerde bütünlüğünü gerçekleştiremez. Sevemediği için kendisini sıkan işinden ziyade özlemini duyduğu işleri düşünür. Tembel dediğimiz insan, her şeyden önce arağladığı işi bulamayan insandır. Bizi kendimiz yapamayan hiç bir iş, bizim olamaz.Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Sevdiği işi yapma fırsatı bulamayan insan tembelleşir, B) Başarısız insanlar, mesleklerindeki yetersizliği görmezden gelirler, C) İnsan, kabiliyeti doğrultusunda bir iş yaparsa başarılı olur, D) Çalışma isteği, yetenekler doğrultusunda yapılan işlerle gelir, E) Sevmediği işlerde çalışan insanlar, kendilerini tamamlayamazlar. |
1969'da Mehmet Akif İnan. Rasim Özdenören. Erdem Bayazıt ile birlikte edebiyat dergisini çıkarmaya karar verdiğimizde bizi bu girişime zorlayan etken aslında tekti: Ülkü olarak Batıcılığı seçmediğimizi. yalnızca yerli düşünceye ve bunun tüm değer yargılarına bağlı olduğunu söylemek. Bir ulusu olumlu ya olumsuz yönde oluşturan gücün, o ulusun edebiyatı olduğuna inanıyoruz. Osmanlı Devleti'nde ulusun canlı, atılımlı, verimli dönemleri edebiyatın da verimli olduğu dönemlerdir. Ulus duraklamaya başlamışsa edebiyatta da görülür bu duraklama. Yazarlar ulusun toplumsal çalkantı barometreleridir. Öyle de olmuştur tarihimizde. Yönetim mi yazarları etkiler. yazarlar mı yönetimi etkiler sorusu üzerinde durmayalım. İkisi de etkiler birbirini.Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Edebiyat dergisinin ulusal bir çizgiyi benimsediğine, B) Edebiyatın ulusları iyi ya da kötü yönde etkileme gücünün olduğuna, C) Devlet ile edebiyatın birbirini etkileme gücüne sahip olduğuna, D) Bir ulusun gücünün. o ulusa ait edebiyatını da etkilediğine, E) Edebi gücün bir ülkeyi yok etme potansiyeline sahip olduğuna |
Bu parçadaki “Yazarlar ulusun toplumsal çalkantı barometreleridir.” cümlesi aşağıdaki ifadelerden hangisini içermez?Bu parçadaki “Yazarlar ulusun toplumsal çalkantı barometreleridir.” cümlesi aşağıdaki ifadelerden hangisini içermez? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Toplumsal olayları ölçmek, B) Toplumun nabzını tutmak, C) Toplumsal sıkıntıları dile getirmek, OD) Toplumun inancını sorgulamak, E) Toplumsal kargaşayı anlatmak |
“Tarih bir tekerrürden ibarettir.” sözü ne kadar cazibelidir ki insan. bunun tam tersinin doğru olduğunu bildiği hâlde bu sözün çekiciliğinden kurtulamaz. Gerçekten insanların. toplumların, sanatların başından geçenler hep birbirine benzeyen ya da benzetilen olaylardır. Ruh ve beden yapısı değişmedikçe insan, tarihi bir gerekirciliğin çözülmez halkaları içinde yaşayacaktır. Dünyaya çok yukarıdan bakınca insan eserleri arasındaki farklar azalır. renkler birbirine karışır ve bütün tarih tekdüze görülür. Gerçekte bir gün. diğer günün aynı değildir. Bir devrin, bir düşünüşün bir uygarlığın dirildiği veya hayatını aynen tekrarladığı görülmemiştir.Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine varıla-bilir? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Tarihi olayları incelerken objektitlikten uzaklaşılmalıdır., B) Dünya, aynı dünyadır: değişen insanlar ve olaylardır, C) Olayların birbirine benzemesi ile tekrarlanması aynı şeyler değildir., D) Genel anlamda dünya tarihi, bir bütündür ve uzaktan farklı görülür., E) İnsanlık, tarihin acı sayfalarına bakıp bundan ders çıkarmasını bilmelidir. |
(same as Paragraf_3)Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir düşünceyi onaylama söz konusudur? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: Ayı B) 11, C)IV, D) V, E) VI |
Dehanın onda biri yetenek. onda dokuzu çalışmaktır. Şiir. her şair tarafından amacı ve üslubu açısından farklı değerlendirilir. Buna saygım var elbette. Ama bazı şair-ler vardır ki ben sadece bu toprağın sesi olacağım. der. Bunun için de sınırların ötesinden gelen rüzgârlardan kokular devşirmeye hiç yanaşmaz. Bunun doğru bir tu-tum olmadığını söylemeliyim. Bu. sanatın ne olduğunu anlamamaktan kaynaklanan. sanat eserini sadece içinde yaşadığı topluma özgü bir insan ürünü sayan bir zihniyetin kabul edilemez bir görüşüdür.Düşüncenin akışına göre bu parça aşağıdaki yargı- hangisiyle devam ettirilmelidir? bu paragraf ve soruyu ele alarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Çünkü bütün sanatçılar. kendi düşüncelerini yaymak ister. B) Okurun bu konudaki düşünceleri önemli değildir. C) Ne kadar gerçekçi olmaya çalışırlarsa çalışsınlar bunu başaramazlar. D) Hiçbir düşünceye bağlı kalmadan yazan bir sanatçı-ya rastlayamazsınız. E) Çünkü sanat. evrensel bir bakış açısını gerektirir. |
Hemen her fırsatta ortaya çıkıp kendini anlatan bir ya-zar; gündemde kalıyor. kitabının tanıtımını yapıyor hatta onun daha çok insana ulaşmasını sağlıyor ama bir yan-dan da eserini tüketiyor. Artık biz onun nasıl söylediğine değil. neler söylediğine bakmaya başlıyoruz. Oysa ede-biyat. temelde bir yazarın ---- Tabii ki toptancı davranıp bu. hepten böyledir demeyeceğim. Elbette yazarların ortaya çıkması. söyleşilere katılması, sanatçılığını ta-nıtması doğaldır ve gereklidir. Sözünü ettiğim tüketme daha çok edebiyat dışı alanlarda ortaya çıkıyorBu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: A) ne söylediğinden çok nasıl söylediğini önemser. B) kendisini iyi tanıtıp tanıtmadığına bakar C) toplumun değer yargılarını temsil edip etmediğini önemser. D) yarına kalıp yeni nesilleri etkilemesini ister. E) sadece eserin edebi yönünü değerlendirmekle yeti-nir |
---- Çünkü toplumun değer yargıları ve uygarlığı onunla ölçülür. Insana insanlık duygusu, tiyatroda aşılanır. Otur-mayı, kalkmayı, dinlemeyi, anlamayı, inceliği. birbirimizi sevmeyi orada öğreniriz. Tiyatro bir şehrin ocak başıdır aslında. Orada en güzel masallar söylenir. en gerçek sözler duyulur. Toplumun kabulleri. sevip sevmediği her şeyi orada bulmak mümkündür. Diğer milletlerle olan ile-tişimini, benzer ya da ayrılan yönlerini tiyatroda görürüz. Daha ne olsun ki? Her şey ama her şey var tiyatroda.Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı-daki yargılardan hangisi getirilmelidir? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Tiyatroyu sevmemek mümkün değildir. B) Herkes tiyatroyla ilgilenmek ister. C) Bir toplumun kültür ölçüsü tiyatrodur. D) Tiyatroya değer vermeyen toplum yoktur. E) Tiyatro. toplumların geçmişini yansıtır. |
Rodos Heykeli, 32 metre yüksekliğindedir ve tunçtan yapılmıştır. İl. Bu heykel, birçok sanat eserine de kaynaklık etmiş, Fransız heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi New York'ta bulunan Özgürlük Heykeli'ni Rodos Heyke-li'den esinlenerek yapmıştır. İn. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca elli altı yıl geçmesine rağmen Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır.Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden anlamlı bir bütün oluşturulması için hangilerinin yer değiştirmesi gerekir? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) i ve ili B) ili ve V C) lll ve IV D) i ve V E) IV ve V |
Mimar Sinan da insanda saygı uyandıran ve bu gelişim sürecine katkı sağlayan şahsiyetlerden biridir. Onun eserlerinin en belirgin özelliği, eserin yapıldığı çevrenin de güzelliğiydi. Kimi adaleti, kimi düşünce dünyası, kimi kahramanlığı ile insanlığın gelişmesine katkıda bulunmuştur. Sinan küçük çaplı, sanat yönü ağır olan eserlerinin etrafına büyük ağaçlar diktirerek eseri esrarlı bir güzellikle kaplarken büyük hacimli eserlerinin çevresine küçük ağaçlar diktirerek görüş ufkunu genişletirdi. İnsanlık tarihinde hayatıyla ve eserleriyle arkasında büyük izler bırakmış şahsiyetler vardır.Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) İlaveli v, B) UU-VV, C) MV-V-İN, D) IVY, E) VLiv |
Bir ay kadar evvel onu Yeşilköy'deki evinde ziyarete gittim. Kar yığınlarını aşmakla geçen zahmetli bir yolculuktan sonra köşkün alt kat sofasına girdiğim zaman dışarıdaki soğuktan daha soğuk, maddesiz bir hava ile temasa geldim. Ev halkının dışarıdan gelen kimsesizlere hoş geldiniz demek bile aklına gelmiyordu. Burada bir sürü avareliğine bırakılmış eşyada bile bir şaşkınlık, bir ümitsizlik vardı. Belli ki gözü Halit Ziya'dan başka bir şey görmeyen ev halkının dikkatini hiç kimse çekmiyordu. Sessiz soluksuz kendime bir yer buldum.Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) I, B) II, C) IV, D) V, E) VI |
Ağaçlar şehri baştan başa bir çiçek buketine çevirirken kadınlar neden saçlarına çiçekler takmıyor? Neden kadınlar, leylakların yanından geçerken baharı yalnız ince bir sızı olarak duyuyorlar içlerinde? Kadınlar neden bu kadar yorgun, neden bu kadar umutsuz ve bahardan habersiz? Oysa baharı ilk duyan ve ilk haber veren onlar olmalı değil mi? Kadınların içindeki şarkıyı susturan bir şeyler var, belli ki bir tel kopmuş olmalı içlerinde. Evlerin bunca neşesiz ve somurtkan, sokakların böyle ışıltısız ve kaba, hayatın tatsız tuzsuz oluşunu başka neye yoracağız? Bir kadının sihirli ellerinin değmediği eşyadan, bir kadın gülüşünün aydınlatmadığı evlerden hangi mutluluğu devşireceğiz?Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlatılmalıdır? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) II, B) IV, C) V, D) VI, E) VII |
Yenileceğinizi düşünüyorsanız yenildiniz demektedir. Cesaret edemeyeceğinizi düşünüyorsanız asla cesaret edemezsiniz. Kazanmak mı istiyorsunuz? Kazanamam demeyeceksiniz. Kazanamam derseniz yenilmenize bir adım kalmış demektir. Demem o ki hayatla ilgili düşünceleriniz olumlu olsun ki hayatınızı güzel yaşayın.Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Eninde sonunda kazanacağını düşünendir her kavgayı kazanan.” cümlesi getirilirse anlam bütünlüğü bozulmaz? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) II, B) III, C) IV, D) V, E) VI |
Hayata yan çizmek, yalnızlık duygusuna yenilmek. böy-le bir yenilgiyi kabullenmek insanlığını yadsımak değil mi bir ölçüde? François Mauriac: Yazar. hiçbir zaman yalnızlığa boyun eğmeyen bir insandır. diyor. Her birimiz birer çöl taşıyoruz içimizde. Bu çölleri neyle doldurabili-riz insan seslerinden başka? Kim söylemiş bilemiyorum: galiba Exupery söylemiş. bazen bir çocuk bile koca bir çölü doldurur çığlıklarıyla onu çöllükten çıkarır diye. Bir çocuk çığlığına. bir yetişkin hele hele bir yazar sesine hangi çöl dayanabilir, direnebilir ki?Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) Sözde soru cümleleri, B) Devrik cümleler, C) Olasılık cümlesi, D) Varsayım cümlesi, E) Tanık gösterme |
Herkes hizmet edebilir insanlığın gelişmesine. Bir moda ya uyan da uymayan da. Her yeni düşünce veya sanat akımını benimseyen herkes ilerici. eski sayılan bir anlayışı savunan kişi de gerici olmayabilir. Yani yeni ya da eski taraftarı olmak bir şey ifade etmez. Bu nedenle amaç: iyi, güzel, doğru olanı bulmak ve savunmak olmalıdır. İyi ve güzel eskide de yenide de bulunur. Yeni ama kötü bir eseri savunmak nasıl yanlışsa eski ama güzel bir eseri karalamak da o derece yanlıştır.Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) Herkesin iyi ve kötü kavramına bakışının farklı olması normaldir, B) Bir eserin niteliğini eski ve yeni oluşuna göre değerlendirmek yanlıştır., C) İnsanlığa hizmet, yenilikçi bir kafa ile de mümkün olabilir., D) Dünyanın yaşanılır olması toplumsal değerlerin korunmasıyla mümkündür., E) Herkesin iyiyi ve güzeli bulmaya çalışması toplumlara mutlu kılar. |
Büyük bir gönül adamıydı Sabahattin Eyüboğlu. Ortaklaşa çalışmanın. imece bereketinin erdemine inanmış bir gönül adamı. Her türlü yozlaşmaya -halktan kopmaktı onun için yozlaşmak- kafa tuttu ömrü boyunca. Divan şairlerini, yapma dilleri ve özentileriyle bir tarafa itip Yunuslarla, Pir Sultanlarla Anadolu'nun gür ve içli sesine verdi kulağını ve gönlünü. “Gül'e karşı “yonca -yı, “bülbül'e karşı *serçe”yi tuttu. Şarkılara inat türküleri. halılara inat kilimleri benimsedi. Salonu atıp sokağı yeğledi. Gözyaşını verip umuda memlekete yani gerçeğe sarıldı dört elle. Halk değerlerini, her çeşidinden halk sanatını çağdaş düşünce ve sanata mal etmeyi kendine dert edindi.Bu parçada Sabahattin Eyüboğlu'nun hangi özelliği üzerinde durulmaktadır? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Sanatta yardımlaşmanın insana katacağı değerleri önemseyişi, B) Halk kültürünün Batı sanatıyla örtüşmediği gerçeğini kavrayışı, C) Sanal bir edebiyat anlayışının. Türk edebiyatını geriye götüreceğine inancı, D) Eski edebiyatın. bütün değerleriyle atılması gerektiği düşüncesi, E) Halktan kopuk, gerçekten uzak bir sanat anlayışını reddetmesi |
Gerçek bir sanatçının ne çok tanımı yapılmıştır. Nasıl olması gerektiği üzerine de çok şey söylenmiştir. Ben-ce gerçek bir sanatçı: zamanın her anında güzelin. faydalının. doğrunun ve sevginin sabırlı araştırıcısı ve yorumcusu olmalıdır. Sanatçı, elde ettiği bulguları öz ve anlaşılır bir dille. sevecenlik içinde yaşadığı toplumun in-sanlarına sunabildiği ölçüde kişilik kazanır. Sanatçı, top-lumu toplum yapan duygu ve duyarlılığı bir kutsal belge hâlinde gelecek çağlara taşıyan bir elçidir.Bu parçadan sanatçı kavramı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Sanatçı, toplumla bütünleştiği ölçüde faydalı olur. B) Toplumsal değerleri. gelecek nesillere aktarma göre-vi üstlenir. C) Halkı eğitme amacıyla kaleme aldığı eserlerde ger-çekçi bir yaklaşım sergiler. D) İyi bir araştırmacı olan sanatçı. açık ve samimi bir dil kullanır. E) Sanatçı. yaşamı boyunca olumlu duygular içinde sa-bırla çalışır. |
Bilgi verecekseniz makaleyi, kendinizi tanımak. kendinizle hesaplaşmak istiyorsanız denemeyi, bir dünya ya-ratacak ve okuyanı da içine çekecekseniz öykü ya da romanı; slogan atacak. bir görüşü ortaya koyacaksanız gazeteyi. fıkrayı kullanın: şiiri değil, Şiir. bağırmaz: elin-de pankart ya da sopa taşımaz. Şair duygu adamıdır. davranışı değildir. Bireysel veya toplumsal trajedi-yi anlatırken bile şairin gözyaşları dışarı değil, içine akar.Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? verilen paragraftan ve sorusundan yola çıkarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Şiirin diğer türler gibi bir amacının olması. onun kitle-lere ulaşma özelliğini bir bakıma yok eder. B) Şiir kendi başına bir türdür: diğer türler gibi amacını açıkça ortaya koymaz. kendini kapatır. C) Gazetede kullanılan yazın türlerinin, toplumları hare-kete geçirici. onları isyana sürükleyici özelliği vardır. D) Hiçbir şair. toplumun dertlerine duyarsız değildir an-cak genellikle bunu dile getirmekten çekinir. E) Her yazın türünün kendine göre bir özelliği ve güzelliği vardır ancak Şiir bunlardan en üstünüdür. |
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cumhuriyet Dönemi'nin özellik-le Ikinci Kuşak şairlerinin en özgünü. nicelik ve nitelik bakımından en verimlisidir. Gerek kullandığı sözcükler, gerek seçtiği temalar ve Şiir kalıpları ile kendinden önceki şairlere benzemediği gibi çağdaşlarına da hiç benzemez. Her biri ötekinden ilginç ve güzel kitaplarıyla Türk edebiyatında gerek kapsamı, ön seziş yeteneği. hayal gücü ile hiçbir şiir geleneğine bağlı olmayan eserleri: gerek şiir dilinin özgünlüğü. hepsinin üstünde sözcüklere yüklediği düşünce ve duygu zenginliği ile erişilmez bir doruktur.Bu parçada Fazıl Hüsnü Dağlarca ile ilgili aşağıdaki-lerden hangisine değinilmemiştir? bu metin ve soruyu kullanarak 5 adet seçenek yaz. | Şıklar: A) Hem özgün hem de verimli bir sanatçı olduğuna B) İşlediği konu ve kullandığı dil bakımından çağdaşla-rından farklı olduğuna C) Halk kültüründen faydalanıp evrenseli yakaladığına D) Eserlerinin ilgi çekici olduğunu E) Hayal dünyasının zengin olduğuna |
Hikâye. güzel yazılma kaygısından Ömer Seyfettin ile kurtuluyor. Bir subay olan Öner Seyfettin. iyi kurulmuş hikâyeleriyle bizde rahat okuma zevkini ilk tattıran sa-natçı olmuştur. Güçlü bir gözlemden çok. basit de olsa birtakım düşüncelerden yola çıkan sanatçı. hikâyeye bir yandan güzel yazma kaygısından çok. konuyu işleyip değerlendirme yolunda bir nitelik kazandırırken öte yan-dan temiz ve sade bir dile bir çeşit edebiyatsız edebiyata doğru bir yön sağlıyordu. Hikâyeleri içinde aşırı bir Batı hayranlığına karşı ulusal değerleri tutan. kör inançlarla alay eden, çocukluk anılarıyla birlikte eski törelerimizi işleyen, mizah ve fanteziye yer veren hikâyeler büyük bir yer tutar.Bu parçada Ömer Seyfettin ile ilgili olarak aşağıdaki-lerden hangisine değinilmemiştir? verilen paragraf ve soru çerçevesinde 5 alternatif opsiyon yaz. | Şıklar: A) Türk tarihine duyduğu sevgiyi hikâyelerine taşıdığına B) Nasıl yazdığına değil, neyi yazdığına önem verdiği-ne C) Anlaşılır. temiz bir Türkçe ile yazdığına D) Eserlerinde toplumsal yergiye yer verdiğine E) Kolay okunabilirlik açısından ilk olduğuna |
Namuslu bir dünya ve bu dünya içinde mutlu bir Türkiye yatıyordu gönlünde. Köylüsü kentlisi. yakını uzağı. dostları hele hele dostlarıyla birlikte el ele, ortaklaşa yeniden kurulup yaşatılacak mutlu. adaletli bir Türkiye umudu. Dostluktan başka yitirecek bir şeyi yoktu onun. Biliyordu çünkü işte ve düşünüşte beraberlik olmadı mı kolay kolay kurulamazdı. kurulsa da yürütülemezdi dostluk. Çıkar düşüncesinin girdiği hiçbir işe el atmadı. Isimsiz çalışmanın erdemine olan inancıyla sarıldı bütün ömrünce her işe ve ardında bıraktığı en büyük miras: yazıları, çevirileri. filmleri ve dünyayı haksızlıklardan kurtaracağı umudu oldu.Bu parçada tanıtılan kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) İçinde daima bir umutla yaşadığı, B) Dostlarıyla birlikte güzel işler yapacağına inandığı, C) Şöhreti düşünmeden çalışmalarını yürüttüğü, D) Duygularıyla hareket eden bir yapıya sahip olduğu, E) Hiçbir çıkar ilişkisine girmediği |
Türklerde at yetiştirilirken yetiştirilecek olan tay. attan ayrılır: küçük yaştayken üzerine çocuk bindirmeye başlar: çevgan ve mızrak oyunlarında oynatılarak top ve mızrak korkusu yok edilir, arpa yemeye alıştırılır. Meydanda devamlı düz ve ters yönde koşturulur. sırasıyla duvardan atlamaya. su üzerinden atlamaya. yokuş-iniş koşularına, sonra taşlık yerlerde koşmaya alıştırılır. Zamana yayılacak biçimde hem yalnızlığa hem de çarşıya çıkarılmak suretiyle kalabalığa alıştırılır. En sonunda ürktüğü hayvanı atın yanında bekleterek atın üzerindeki til, deve gibi korkusunu yenmesi sağlanırBu parçanın başına getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir? bu paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Türklerdeki At Sevgisi, B) Türklerde At Yetiştiriciliği, C) Atın Türkler Açısından Önemi, D) Atın Oyunlardaki Yeri, E) At ve Korkuları |
Vantuz balığı, görünüm itibariyle küçük ve ince köpek balığını andırmaktadır. Akvaryum değil okyanus balığıdır. Kılavuz balığı olarak da bilinir. Kafasının üzerinde bulunan vantuzlardan dolayı bu isme sahiptir. Vantuzlar âdeta, çizgili ve tırtıklı bir görüntüyü andırır. Vantuz balıkları, kafa kısmında bulunan vantuzlar sayesinde köpek balıklarına. kaplumbağalara, memeli deniz canlılarına hatta gemilere dahi yapışarak çok uzun mesafe-lerde yolculuk edebilme özelliğine sahiplerdir. Zararsız ve aynı zamanda zehirsiz bir balıktır. Ancak yine de eti tüketilmez. Dolaşmayı seven bir balık türü olduğu için bütün denizlerde ve okyanuslarda görülebilir. Genel olarak tropikal bölgelerde görülmektedir. Koyu renkli-dir. Kendi üzerinde yer alan canlılar ile ve yapıştıkları alanda yer alan parazitleri. besin artıklarını tüketerek beslenir.Bu parçada vantuz balıklarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Nerede bulunduklarına, B) Neyle beslendiklerine, C) Dış görünüşüne, D) Uzun yolculukları nasıl yaptığına, E) Endüstride nasıl değerlendirildiğine |
15. yüzyılın ikinci yarısında dünyanın en büyük ve güçlü devleti durumuna gelen Osmanlı İmparatorluğu. tarihindeki en geniş sınırlara 1592'de ulaşmıştı. |ll. Muratın devrine rastlayan bu büyük genişleme döneminde önem sırasına göre bizden sonra gelen öteki büyük devletler; İran. Hindistan, Çin, İspanya. Almanya. Fransa, İngiltere, Türkistan. Güney Hindistan. Venedik ve Rusya'dır. 20 milyon kilometrekareye varan Osmanlı topraklarında yaklaşık olarak 100 milyon insan yaşamaktadır. 13 milyon kadarı Türk olan bu büyük nüfusun resmi eğitimi ve dili Türkçedir. Devlet yöneticilerinin çoğu deha çapında kişilerdir. Çağının kültür. medeniyet ve sanatını Osmanlı İmparatorluğu temsil etmektedir.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) 17. yüzyıla yaklaşırken Osmanlının dünyanın en büyük ülkesi olduğu, B) Nüfusunun büyük bir kısmının Türk olmayan unsur-larından oluştuğu, C) Osmanlının 17. yüzyıldan itibaren dünya üzerindeki önemini yitirdiği, D) İmparatorluk topraklarında resmi eğitimin ve dilin Türkçe olduğu, E) Ülke yönetiminde bulunan kişilerin üstün bir zekâya sahip oldukları |
Insanın yaşadığı hayatı ve bu hayatın temel değerlerini sorgulaması gerektiğini ileri süren Sokrates'e göre sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değer bir hayat değildir. Mutluluk, bilgi ile elde edilen erdemlerle yaşanan bir ahlaki hayatla mümkün olabilir. Herkes iyiyi ister fakat temel sorun insanların iyi adı altında her istediğinin gerçekten iyi olup olmadığıdır. Öyleyse iyi, insanların onun öyle olup olmadığını düşünmelerinden veya istediklerinden bağımsız bir varlığa sahip olmalıdır. Insanın mutlu olmak için nasıl bir hayat sürmesi gerektiğini yani erdemli bir hayatın nasıl olması gerektiğini bilmesi gerekir. Öyleyse bilgi erdemdir. Ona göre her insan doğuştan bilgiye sahiptir. Önemli olan bu bilginin dışarı çıkmasıdır.Sokrates'in görüşleriyle ilgili olarak bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yaşamın temel yargılarını sorgulayıp kavramayan bir insan yaşıyor sayılmaz. B) İnsanlar iyilik peşindedir ancak bu kavram, kişiden kişiye farklılık gösterir. C) İnsanlar. ahlaklı bir hayatı nasıl sürdürebileceğini bilgiyle öğrenebilir. D) Mutluluk ancak bilgiyle harmanlanmış güzel bir ahlak ile mümkün olabilir. E) Başarı insana mutluluk getirir. bu yüzden insanlar başarı yollarını öğrenmelidir. |
Bir yazarın sadece kitaplarını değil, basılmasını düşünmeden yazdığı her türlü ürünlerini, mektup ve günlüklerini okumak: yazar ve onun felsefesi, olay ve durumlara bakışı hakkında çok boyutlu fikir verir. Bu durumda okur, bence salt yazarın göstermek istediği yüzünü değil, ötesini de gördüğü hissine kapılır. Eğer yazarın sadece piyasada görülen ve çok satan kitapları okunursa onun gerçek dünyasına ulaşmak pek mümkün olmaz. Yazarın ölümünden sonra basılan onun kendi dünyasını ortaya çıkaran yazılardır yazarın gerçek düşünce dünyasını ortaya çıkaran. Yazarın basılmak amacı dışında yazdığı her türlü yazılarıdır okura onu anlatan.Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 alternatif opsiyon yaz. | Şıklar: A) Bir yazarı tanımanın en iyi yolu, onun basılı eserlerinden yola çıkmaktadır. B) Bir yazarın özel yaşamı, özel notları onu iç dünyasını ele verir. C) Bir yazarı tanımak için onun basılmış ve basılmamış tüm yazılarını okumak gerekir. D) Filozofları tanımanın yolu, basılı ürünlerini değil, projelerini tanımaktan geçer. E) Nietzsche'yi tanımak için onun mektup ve günlüklerini okumak gerekir. |
(same as Paragraf_2)Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? verilen metin ve sorudan 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Örneklemeye başvurulmuştur. B) Kanıtlanabilir veriler kullanılmıştır. C) Açıklayıcı bilgiler verilmiştir. D) Öznel yargılara yer verilmiştir. E) Konuşma havası taşımaktadır. |
Sanmam olacağını. Olsa da sanatçı denmez ki ona. Ama sanatının delisi olan, onun uğruna olmadık çilelere katlanan pek çoktur. Yazmayınca hayatının kör kuyuya döneceğini söyler bir yazar. Shakespeare'in. Dostoyevski'nin. Tarık Buğra'nın, Tanpınar'ın ve daha birçoklarının hayatı örnektir buna. Dağlarca bir mülakatında şöyle der: “Birisi bana dese ki kitaplarının hepsini yok edeceğiz. öleceksin ama bir kolun dışarıda kalacak. durmadan yazacaksın. Bunu seve seve kabullenirim.”Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) Yazarlar ve şairler çileli kişiler midir? B) Sanatçılar, diğer insanlardan farklı mıdır? C) Işini sevmeyen bir yazar, şair var mıdır? D) Sanatçılar mutlu olmak için mi eser verir? E) Siz de sanatçıların farklılığına inanır mısınız? |
Bireylerin veya aynı amaç için birleşmiş toplulukların doğal, siyasi, sosyal veya ekonomik nedenlerle yer değiştirmesine göç denir. Ülkemizde doğal afetler nedeniyle yaşadıkları yerleri değiştirenler olmuştur ancak göç yaşanmasında geçim sıkıntısı ve işsizlik gibi ekonomik nedenler başta gelir. Eğitim ve sağlık gibi sosyal imkânları daha fazla yararlanmak için de göç yaşanır. Yurt dışında yaşayan Türk nüfusun baskı görmesi gibi siyasi nedenlerle ve nüfus mübadelesiyle yurt dışından ülkemize göç yaşanmıştır. İnsanların göç etmesine neden olan faktörler itici, gidilen yerin seçiminde belirleyici olan nedenler ise çekici faktörler olarak adlandırılır.Bu açıklamaya göre aşağıdaki davranışlardan hangisi göç etme nedeni olamaz? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) Bir babanın çocuklarını okutmak için bulunduğu köyden kasabaya göç etmesi B) Bir gencin, tarihi yerlerini görebilmek için Istanbul'a yerleşmesi C) Türklere yapılan haksızlıklardan dolayı Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmesi D) Annesinin tam teşekküllü bir hastanede sürekli tedavi gerektiren bir hastalığının olması üzerine bir gencin Ankara'ya taşınması E) Çin zulmünden kurtulmak isteyen, Çinlilerin egemenliği altına girmek istemeyen Göktürklerin Erge-nekon'a göç etmesi |
Sözcükler günden güne anlamını değiştiriyor hatta başka bir anlamla karşımıza çıkıveriyor. Eskiden sanat, sanatçı denilince bu işin çilesini çekmiş, gelecek nesillere eserler bırakmış insanlar gelirdi aklımıza. Bugünlerde ise radyolarda, televizyonlarda kulakları yırtarcasına deli gibi bağıranlar sanatçı diye çağrılmaya başladı. Ne kolay işmiş bu sanat, sanatçılık (!) Biraz sesin oldu mu, birkaç kişi de elinden tuttu mu hem köşeyi dönüyorsun hem de sanatçı oluyorsunBu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? bu paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Bir söz tersini kast edecek şekilde söylenmiştir B) Benzetmeye başvurulmuştur. C) Deyimler kullanılmıştır D) Betimleyici anlatım biçiminden faydalanılmıştır. E) İçten, açık bir dille oluşturulmuştur |
Her kültür, mensuplarının tarih içinde bağımsız bir varlık olarak yaşamını devam ettirmesini ister ve buna uğraşır. Her kültürün insanlara verdiği değer ve davranışların arkasında, başka kültürlerle ezilip yok olmamak, başkalaşmamak hedefi vardır. Yabancılaşma: özüne aykırı düşme, yaradılış sebebi ve işleviyle aykırı konuma gelme, kendi olmama durumudur. Kendi olmama yönündeki çözülmenin başladığı yerde de toplumsal yozlaşma ortaya çıkar. Bu nedenledir ki kültür, birleştirici bir rol üstlenirBu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? bu paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Toplumların başka kültürlerin etkisi altında kalması mümkün değildir. B) Toplumlar, başka kültürlerle etkileşime girdiklerinde değerler kargaşası yaşar. C) Her toplumun kendine göre değerler bütünü vardır. D) Bir toplumun değer yargılarını ve benliğini koruma görevi, kültüründür E) Kendi olamayan toplumlar, çözülmeye mahkumdur. |
Edebiyatın içine. duyulan şeylerden çok düşünülen şeyler girer. Düşünülen şeyler ise birtakım kalıplara girmeye. bir dünya görüşüne bağlanmaya mecburdur. “Her şey söylenmiştir.” sözü çok aldatıcıdır. Her şey söylenmiştir ama aynı düşünce ile söylenmiş iki söz var mıdır? “Yaşamak ne güzel!” derken her asır hatta her nesil başka başka şeyler düşünmüştür. Eskiden şairler hayatı herhangi bir fikir veya his dolayısıyla güzel görürdü ve doğa bir ruh hâlinin aynası olarak değer kazanırdı. Şimdilerde ise doğa ve yaşama sevinci araç olmaktan çıkmıştır. amaç olmuştur şiirdeBu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon üret. | Şıklar: A) Şairlerin ilk zamanlarda doğayı. bir araç olarak gördüklerine, B) Daha önce söylendiği sanılan şeylerin aslında aynı şekilde dile getirilmediğine, C) Edebiyatın daha çok hissedileni değil düşünüleni anlattığına, D) Yeni şairlerin eskilerden. doğayı ele alışları bakımından farklı olduğuna, E) Sanatçıların güzel olanı. iyi olanı eserlerine taşımaları gerektiğine |
“Aksülamel” yerine “tepki” sözcüğü halk tarafından tutmuştur. Belki sözcüğün tam karşılığı değil ama halk “tepki"ye yeni bir anlam katmıştır. Buna karşılık “yapıt” sözcüğü. gençlerde “bina”yı akla getiriyor da “eser anlamını getirmiyor. Türkçeye çok yerleşmiş olan “eseri bırakıp yerine “yapıt'ı yerleştirmeye çalışmak neden? Yeni türetilen sözcükler arasında “soru” ve “sorun” gibi cümle içinde kullanılırken kavram karışıklığı yaratanları da vardır. Bu tip sözcükler. anlamın belirsizliğine ve anlatımın bozukluğuna sebebiyet verecek kadar sıkıntı yaratmaktadır dilimizdeBu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yabancı sözcüklerin yerine yenilerini getirmek. halka ulaşma yolunda bir zorunluluktur., B) Yazı dilimiz yabancı sözcük istilasına uğramıştır, bir an önce bunun önüne geçilmelidir., C) Yabancı sözcükler. anlatımın anlaşılırlığını engellediğinden gençliği kitap okumaktan soğutmaktadır., D) Oluşturulan yeni sözcüklerin çoğu gereksizdir, hiçbir kullanım alanı olmadığından uzun ömürlü değildir, E) Sözcük oluştururken dile kolay gelmesine, anlamsal karışıklığa neden olmamasına özen gösterilmelidir |
Bir yazarın roman anlayışı. doğal olarak yazdığı her romanla biraz daha gelişir. bunun olağan bir seyri vardır. Belki de üzerinde çalıştığım metin yaptı bunu. Roman sanatından ne beklediğimin cevabını Bin Hüzünlü Haz'da daha net gördüm: bunun nasıl olduğunu bilmiyorum. belki bende biriken bazı şeyler o romanı yazarken şekillenme imkânı buldu.Yukarıda numaralanmış cümlelerden anlamlı bir bütün oluşturulması için hangilerinin yerleri değiştirilmelidir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) II ve IV, B) I ve V, C) III ve IV, E) IV ve V |
Cahit Sıtkı Tarancı, kendini yakışıklı bulmayan. çirkin olduğunu düşünen bir şairimiz. Babasına. özellikle de kız kardeşine yazdığı mektuplarda hep bu üzüntünün izleri vardır. Şiirlerindeki karamsar havada, bu ilk gençlik yıllarının ezikliğinin etkisinin olmadığı söylenemez. Ahmet Haşim de çirkinliğinin acısını içinde hisseden bir şairimizdir. Onun da tıpkı Cahit Sıtkı gibi şiirlerinde karamsar bir hava görülmektedir. Ancak bu durum. her ikisinin de ruhunda şiirsel dalgalanmalara sebep olmuş, her ikisi de çok güzel şiirler yazmış ve okuyucuya şiir okuma lezzetini tattırmıştırBu parçadan Cahit Sıtkı ve Ahmet Haşim ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon üret. | Şıklar: A) Dış görünüşüyle ilgili olarak kendileriyle barışık olmadıkları, B) Fiziki görünümleriyle ilgili iç sıkıntılarının şiirlerindeki havaya da yansıdığı, C) Yaşamları boyunca etrafındaki insanlara karşı çekimser ve ezik oldukları, D) her ikisinin de şiirlerinden iç dünyalarını görmenin mümkün olacağı, E) İçlerindeki karamsar havanın Türk edebiyatına seçkin örnekler kazandırdığı |
Geleneksel büyük ailelerde yetişmiş her yazarın ilk 14. Öğrenci: ustası ninesidir. Hem büyülü yaşayışı ile hem de masal ile birbirine karışıvermeye pek yakın duran sözü ve anlatma yeteneği ile. Şu var ki büyükanneler yalnız sözel yanımızı beslemekle kalmaz. hayatın bütününe ait tavırlar ve alışkanlıklar da kazandırırlar. Biz farkında olmasak da o zamanlarda kişiliğimize sinmiş bu değerleri ömür boyu uzviyetimizin bir parçası gibi taşır dururuz. Büyük aile dağılıp ninelerle torunların bağı koptuğunda tavır ve değer yargılarının kanalları tıkandı. Kırk yıl önce çocuklar nineleriyle aynı dili konuşabiliyor ve onlarla yaşamaktan sıkılmıyorlardı. O hayatın içinden bir coşku üretmeyi. ihtiyarlarla yaşarken mutlu olmayı başarabilen çocuklardı onlarBu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlamalıdır? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) II, B) III, C) IV, D) V, E) VI |
Var oluşunun bilincinde olan tek canlıdır insanoğlu. Beyin gücüyle duygu ve düşünce üretebilmesi, onun diğer canlılardan ayrılan en belirgin özelliğidir. İnsan bu yeteneği sayesinde madde ve enerjiyi kendi yararına kullanmış, en gelişmiş teknolojileri üretmeyi başarmıştır. Kendi rahatına düşkünlüğü insanoğlunun çalışma isteğini yok etmiş, onu tembelliğe sürüklemiştir. Ne var ki bu özellik insanoğlunun yalnız kalmasına da neden olmuştur. Korku, kaygı, üzüntü gibi duyguları öteki canlılara göre daha derinden yaşamasına zemin hazırlamıştırBu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi anlatımın akışını bozmaktadır? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) I, B) II, C) III, D) IV, E) V |
— Beni yazmaya özendiren, tüm yaşam, doğa, uzay, dağlar denizler, başta insan olmak üzere tüm canlılar, düşler, gerçekler vb. — Konu seçimi pek kolay olmuyor. Ama kültür alt yapım hazır olduğu için birçok konuyu zihin ve gönül süzgecimden geçirip, sentezleyerek yeni yeni yaratılar elde ediyorum. Bu sürede bazen, pek güvendiğim kültür alt yapım yetersiz kalabiliyor. O zaman da uzmanlara danışıyor, yazılı ve görsel kaynakları araştırmaya yöneliyorum. Rastlantı sonucu konu seçmiyorum kısacası. Araştırarak, soruşturarak, düşünce, duygu süzgeçlerimi kullanarak, belleğimin kapılarını yumruklayarak romanın planını yapıyorum. Sonra yazmaya girişiyorum.Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: A) (0) Sizi yazmaya iten sebep nedir?, (10) Uslubunuzu oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz? |
Plasebo etkisi tıpta, etkisi olmayan bir ilacın “Bunu iç. iyileşeceksin.” denerek verildiğinde gerçekten de iyileştirici etki gösterebildiğini ifade eden bir kavram. Ingiliz doktor John Haygarth 1799 yılında, o dönemde satılan meşhur perkins çekicileri adlı aracı denemek için satın aldı. Bu pahalı metal çubukların vücuttan hastalıkları çektiği iddia ediliyordu. Çubukları deneyen Haygarth, etkisinden emin olmak için hastalar üzerinde aynı işlemi, bir de metal çubuklarla aynı görünüme sahip ahşaptan yapılma sahte perkins çubukları ile denedi. Sonuçta, romatizma hastası 5 kişiden 4’ünün ağrıları geçti. Harvard Üniversitesinden Profesör Dr. Ted Kaptchuk, bu durumu şöyle açıklıyor: “Plasebo etkisi, pozitif düşünceden fazlasıdır: bir tedavi ya da prosedürün işe yarayacağına inanmaktır. Beyin, vücut ve ikisinin birlikte nasıl çalıştıkları arasında güçlü bir bağlantı oluşturmakla ilgilidir.” Dr. Kaptchuk’un açıklamalarına göre plasebolar, bir hastalığı iyileştiremez ya da bir tümörün küçülmesini sağlayamaz, daha çok ağrı algısı gibi beyin tarafından modüle edilen semptomlar üzerinde çalışırlar. Plaseboların ağrı yönetimi, strese bağlı uykusuzluk, yorgunluk, mide bulantısı gibi durumlar için oldukça etkili oldukları görülmüştür.Bu parçadan plasebo ile ilgili tam olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon üret. | Şıklar: A) İçeriğinde herhangi bir ilaç olmamasına rağmen bütün hastalıklarda kullanılan iyileştirici etkiye sahip bir maddedir |
Metafizik roman demek; romanı belirsiz, gerçekte var olmayıp var gibi düşünülen bir temel üzerine kurmak demek değildir: insanın evrene bakışını, onun belli bir yer ve zamandan sonsuzluğa uzanışını tespit etmektir: acılarına evrensel bir anlam vermektir. Meseleye bu açıdan bakınca metafizik romanın gerçekten uzaklaşmak demek olmadığı da anlaşılır. Tersine gerçeğin tam içine girer metafizik roman. Çünkü insan yaratıldığı günden beri kendisi için sürekli bir sır kaynağı olan bu çeşitten bir ilişkiler dünyasında yaşamaktadır. Metafizik romanın ödevi ise insan ruhunun bu yanlarını didiklemektir.Bu parçaya göre metafizik roman; bu paragraf ve soru için 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Yalnız III |
Büyük bir milletiz. çok zengin bir tarihimiz var. Yüksek bir kültür ve medeniyet kurmuşuz. Ulaştığımız her alana kişiliğimizin damgasını vurmuşuz. Yürüyüşlerimizde. emperyalist gaye değil bir evrensel bildiri taşıdık. Savaşlarımız halklarla değil düzenlerle oldu. Bu yüzden çok kısa sürede büyük fetihler yaptık ve bu yüzden kurduğumuz Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın en uzun ömürlü devleti oldu, fethettiği yerlerin halkları yüz yıllar-ca bize sadık kaldılar. Savaşlarımız insanlığın kurtuluşu için yapıldı. Batılı Doğulu bütün halklar insanca yaşamanın mutluluğuna ancak bizde erebiliyorlardı. Kurduğumuz düzende bütün soyların ve inanışların yeri en adil ölçüleriyle belirlenmişti.Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Osmanlı İmparatorluğunun uzun ömürlü olmasının sebeplerinden değildir? bu paragraf ve soru için 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Olay ve durumlara evrensel değil yerel yaklaşması |
Susmak, bağdaşmaz insanın onuruyla. İnsan, onu- runu bile çağ içinde sorumluluğunu kavrayınca anlar. Yazarlar, isteseler de istemeseler de kavganın için- dedirler aslında. Niçin açıkça söylemiyoruz sözümüzü de susuyoruz? Çağı gide gide daha iyi anlıyoruz Özgürlüğün sorumluluktan kopmaz mutlak bir yanı var. Insan bunu nasıl anlamaz? Hiçbir bağnazlık, hiçbir korku engel olamamalı sorumluluk duymamıza. Çünkü insanın var oluş nedeni ancak sorumlulukla anlaşılabilir. Yazdığım bir tek sözün bile sosyal içeriği var. Biz, söz- leri sakız gibi çiğneyen burjuva kökenli yazarlar değiliz. Biz, bu çağın acıları içinde büyüdük. Görevimiz yazmak acıları.Bu sözleri söyleyen yazar ile ilgili olarak aşağıdaki- lerdan hangisi söylenemez? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yaşadığı zamanın gerçeklerinin farkındadır. B) Sorumluluk duygusu ile yazmaktadır. C) Topluma karşı oldukça duyarlıdır. D) Özgürlüğün sorumlulukla olan bağını bilmektedir. E) Duyarlı olmanın insana acı verdiğini düşünmektedir. |
Bir milleti diğerlerinden farklı kılan onun kendine özgü özellikleri- dir. Bir Fransız, bir Çinli veya Ispanyol gibi değildir. Fizikçe benzemezliğinin yanında tamamen ayrı bir insan olarak oluşmuştur. Bir Finlinin tebessüm edeceği bir fıkraya bir Italyan kahkaha ile gülebilir. Her milletin eşyaya bakışı, hayatı yorumlayışı, zevkleri, duyu yanı farklı bir gelişme göstermiştir. Zaman her millete onun özelliklerine uygun düşen ayrı bir tarih, sanat, düşünce dünyası ve dil vermiştir. Daha doğrusu o milletin yetiştirdiği kabiliyetler, kendi milletlerine bunları vermektedir. Her büyük insan milletinin varlığına, kaynağını yine kendi milletinden devşirdiği eserleriyle katkıda bulunmuştur. Medeniyeti kuran, geliştiren işte bu katkılardır.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Milletlerin tarihleri birbirine benzese de fikir hayatları birbirinden farklıdır. B) Milletlerin yetiştirdiği önemli şahsiyetler medeniyete katkı sağlar. C) Her milletin kendine özgü ortak bir kültürü, hayat anlayışı vardır. D) Medeniyeti, büyük insanların bıraktığı eserler inşa eder E) Milletleri birbirinden ayıran, onların kültürel yapıları ve hayata bakış tarzıdır |
Insanı insan yapan duygulardan biridir acımak. Ama bu duygu, karşımızdaki kimsenin acısını kendimizdeymiş gibi hissedersek yaşanır. Bir üstünlükten gelen acıma duygusu gerçek bir acıma değildir. Çünkü bu acıma duygusu bir tür gururdan kaynaklanır. Edebi eserlerle haşır neşir olmayanlarda gerçek bir acıma duygusunun varlığından söz edilemez. Bu insanlarda karşısındakinin acılarını paylaşma gücü yoktur. Bu nedenle onların bağışlamalarında bile karşısındakine yukarıdan bakma sezilir. Karşısındakinin suçunu kötü gördüklerini sezdirme- mek ellerinden gelmez. Gerçek bir acıma duygusunda ise tamamen bağışlama söz konusudur. Karşısındakine gerçekten acıyan kişilerde, bağışladıkları kişinin olumsuz bütün özelliklerini ve işlediği suçu tamamen unutma ve bir daha bunu dile getirmeme gibi üstün bir yanları vardır.. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Kişiye yukarıdan bakan acıma duygusunun sebebi- ne B) Acıma duygusunun insani bir değer olduğuna C) Gerçek bir acıma duygusuna sahip olanların üstün vasıflarına D) Acıma duygusunun nasıl bir özellik taşıdığına E) Hassas insanların acıma duygularını dışa yansıttıklarına |
Belgrat'ı tanımak ve biraz da hissedebilmek için en az üç gün ayır-malısınız şehre. Daha uzun zaman geçirirseniz de sıkılmaz, tam tersi çok keyif alabilirsiniz. Knez Mihailova Caddesi'nin bir ucun-da Kalemegdan isimli bir park bulunuyor. Tuna ve Sava Nehirlerine tepeden bakar konumdaki park, sabah saatlerinde spor yapanlarla dolup taşıyor. Belgratlılar spora oldukça düşkünler; en iyi tenisçilerin ve basketbolcuların bu kentten çıkmasına şaşmamak gerek. Knez Mihailova'nın diğer bir ucuna doğru yürürken kentin ünlü Cumhuriyet Meydanı'nda bir atlı heykeli size hoş geldin diyor. Ulusal müze, tarih müzesi, opera binası bu meydanda sıralanıyor. Kentin kuzeydoğusuna doğru yolculuk yaparsanız daha ihtişamlı yapıları görmeniz de mümkün. Parlamento binası gibi resmi yapılar daha çok bu bölgede yoğunlaşmış durumda. Nikola Tesla'ya ithafen düzenlenmiş Elektrik Müzesi de Belgrat'ın ziyarete değer bir başka adresi tabii kiBu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Tarihsel değerleri örneklerle açıklama, B) Öneri cümleleri, C) Gözlem gücünden yararlanma, D) Koşula yer verme, E) Kişileştirme |
Kitabın birinci baskısında daha çok, birbirine yaklaşan denemeler. yazıldıkları tarihlere bakılmaksızın bir araya getirilmiş, tarihleri de gösterilmemişti. Her birinin yazıldığı tarihlerde dış ve iç olaylar, değişik yerli ve yabancı yayınlar karşısında edebiyatımızın ayrık sanat kümelerine göre ne gibi değişiklikler geçirmiş olduğunu belirtmek üzere bu kez tarihlendirmeyi uygun buldum. Böylece hem değişik dönemlerdeki edebiyat sorunlarını hem de onlar karşısında bende uyanan düşünceleri zaman akışı içinde değerlendirme olanağını elde ettim. Hepsinden daha önemlisi ikinci baskıda eleştiriye kaçan kimi denemeleri çıkarmam oldu. Çünkü deneme, eleştiri gibi kesin yargılara varmaz. Sadece keyif almak için rahatça yazılmış izlenimini verir, İşte yıllar boyunca düşüncelerimi en iyi yansıttığına inandığım denemelerim bu kitapta yer alıyor. Ben bunların yaşayacağına inanıyorum yoksa yayımlamazdım.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? bu metin ve soruyu kullanarak 5 adet seçenek yaz. | Şıklar: A) Öngörü, B) Yalın anlatım, C) Gerekçeli yargı, D) Amaçlıgı, E) Tanımlama |
Prf Yayınları Bisikletimin rotasını dik yokuştan aşağıya çeviriyorum. Şimdi Türk edebiyatının en çok iz bırakmış yazarlarından birinin, Reşat Nuri Güntekin'in, evine doğru gideceğim. Ahşap panjurları, zarif cumbaları ve önünde sıra sıra dizilmiş pembe ve beyaz zakkum ağaçlarıyla giriş cephesini de ormana doğru çevirmiş bu ev Sedef Adası'nın tam karşısında. Önündeki geniş terasta sıcak yaz gecelerinde kızı ile birlikte yıldızları seyreden yazarın evine baktığında içerden dolup taşan misafirlerin konuşmalarını ve odasında tüm disipliniyle yazılarını yazmaya devam ederken daktilonun çıkardığı sesleri duyar gibi oluyorum.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Olayları devinim içinde aktarmaya, B) Betimleyici ögelere, C) Tahmin bildiren cümleye, D) Farklı duyularla algılanabilen ayrıntılara, E) Nitelik bildiren sözcüklere |
Kapıdan girince karşı köşede duvara çivilenmiş büyükçe bir ay-na yer alıyordu. Duvarın iç tarafındaysa duvarın içinden ayrılmış, giysileri koymak için tasarlanmış bir bölme, dolap olarak kullanı-lıyordu. Duvarda tahtadan yapılmış bir raf vardı. Çamaşır dolabı şeklinde tasarlanmış bölme ise bezden lastikli bir perdeyle örtülü dururdu. Cam kenarında boydan boya toprak ve kerpiçten, bugün köşe takımlarını andırır tarzda yapılmış bir sedir ve sedirin üzerinde güzel kanaviçe işlemeli beyaz yastıklar vardı.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Öyküleme, B) Betimleme, C) Açıklama, D) Tanık gösterme, E) Karşılaştırma |
Kelaynakların yurdu olan Birecik, bir hazinedir. Parke taşlı, dara-Cık, eski sokaklarında bir köprü gibi uzanan ev çıkmalarının altın-dan geçerken insan bugünden kopar, kendini Antik Çağ'da sanır. Zeugma gibi çok çekici, antik bir noktaya yakın olmasına rağmen turizmin gerektirdiği altyapıdan yoksun olan bu şehirde insan iki şeyi gerçekleştirirken duyguyu doruklarda yaşar: Fırat'ın karşısın-dan eski kasabayı seyretmek, bir de kaleye çıkarak nehrin uzanıp gittiği ve her karışında uygarlıklar saklayan düzlüklere bakmak.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmamıştır? verilen paragraftan ve sorusundan yola çıkarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Niteleyici sözlere, B) Benzetmeye, C) Genellemeye, D) Öznel bir anlatıma, E) Gözleme dayalı ayrıntılara |
30 yıl önceki Hasan Ali'yi merak ettiğim için, Geçmiş Şimdi Gelecek'te yer alan öyküleri birkaç gün evvel ben de okudum. Bazen şaşırdım. bazen ah niye böyle yazmışım dedim. bazen de şimdi olsa bu kelimeyi kullanmazdım diye geçirdim içimden. Gülümse-diğim, afalladığım. kendime aferin verdiğim ya da şimdi derdin bu muydu yani, dediğim yerler de oldu. Fotoğraf albümünü diz-lerinin üstüne koyup çocukluk fotoğraflarına bakmak gibi bir şey-di bu benim için. Bakarken hem çok değişmişim diyorsun hem de yok, bakışlarım falan aynı, hiç değişmemişim diyorsun. Şunu da belirtmeliyim: Geçmiş Şimdi Gelecek'i yayımlarken öykülerde bir düzeltme yapmadım, herhangi bir cümle eklemedim, çıkarma-dım. kelime değiştirmedim. kimsenin gözünü boyamaya çalışma-dım; 30 yıl önce nasıl yayımlanmışlarsa virgülü virgülüne yine ay-nı şekilde yayımlandılar. Kapak arkasında da belirttiğim gibi, bu öyküler benim acemiliğin a'sındayken yazdığım öyküler. Hatalarıyla, sevaplarıyla benim öykülerim.Böyle düşünen yazar aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez? paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon üret. | Şıklar: A) Eksikliklerini görebilen, B) İnsanları etkilemeye çalışmayan, C) Topluma öncülük edebilen, D) Kendini geliştirerek ilerleyen, E) Öz güvene sahip olan |
Usta sanatçı, hep bildiği yoldan gitti, bildiğini yazdı. Bunu yapar-ken de metinlerinden ironiyi hiç eksik etmedi. Zaten büyük acıla-rın ortasında kalan, kalemi sağlam yazarların, ironinin âlâsını yap-ma hakkı hep saklı. O. eserlerinde bu hakkı sonuna dek kullandı. Ironiyle beraber yürüyen mizah. onun perdeye değil de perde gerisindekilere yoğunlaşma huyuyla birleşince ortaya. 20. yüzyıl in-sanının anlam veremediği kimi durumları bütün çıplaklığıyla an-latma becerisi çıktı. Sanatçı, bildiğimizin dışında bir efsaneydi ve efsane sürüyor: Daha önce yayımlanmamış öykülerini bir araya getiren Enayinin Portföyü'nde, her zamanki gibi kirli çamaşırları-mızı yine mizahla, ironiyle ve hayli dokunaklı biçimde ortalığa sa-çıyor.Bu parçada sözü edilen sanatçının aşağıdaki niteliklerden hangisine sahip olduğu söylenemez? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Alaycı, eleştirel bir tutuma sahip olma, B) Yaşamında sıkıntı içinde olma, C) Olayların arka planını görebilme, D) Toplumdaki olumsuzlukları dile getirme, E) Duygusal bir karaktere sahip olma |
Insanların coğrafi dağılıma bağlı özelliklerinden en doğal olanı ve üzerinde en çok tartışılanı farklı deri renkleri. Bu konuda en yay-gın görüş. tropikal gün ışığına karşı koruma sağlaması için. Ekva-tor bölgesine yaklaştıkça cilt renklerinin koyulaşması. Ancak deri-nin rengiyle enlem arasındaki bu ilişki, çok sayıda istisnayla dolu ve bu ilişkinin işlevsel yorumu tartışma konusu. Ne var ki son yıl-larda çeşitli üniversitelerden antropologlar. deri renginin ve gü-neş ışığının nicel ölçümlerinden yola çıkarak bu karmaşık alana bir düzen getirmiş bulunuyorlar. Antropologlar cilt renklerine de-rinin yansıtma özelliğine dayanan sayısal değerler veriyorlar. Gü-neş ışınlarının şiddetinin bir göstergesi olarak da enlem derece-lerini değil. yeryüzüne düşen morötesi ışın değerlerini alıyorlar.Bu parçada, I. Deri renklerinin farklılığı ile ilgili birden fazla çalışma yapıldığına, II. Deri rengiyle ilgili çalışmaların ırksal çatışmalar doğurduğuna, III. Coğrafi koşulların insanların iskelet yapısını etkilediğine, IV. Araştırmacıların, deri rengiyle ilgili farklı saptamalarının olduğuna yargılarından hangilerine değinilmemiştir? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Yalnız I, B) Yalnız II, C) III ve IV, D) I ve II, E) II ve IV |
Çocuklar için yazmanın en güzel tarafı, saf bir seyirci için yazmakta olduğumu bilmemdir. Çocuk seyirciler, olumlu ya da olumsuz tepkilerini hemen dışa vururlar. “Terbiyeli” davranmazlar. Beğen-miş gibi yapmazlar. Bu da yazara büyük bir meydan okumadır. Kalemine güvenip iyi yazarsan da hakkını teslim eder çocuklar Oyundaki düşselliği en az ikiyle çarpıp alırlar. Hayal güçleri sınır-sızdır. Oyuna, kurmacaya aç ve açıktırlar. Çocuk tiyatrosu, bu ne-denle deneme alanlarından biri değil. olmamalı da. O alan uzman-lık, bilgi ve birikim gerektiriyorBu parçadan hareketle çocuklarla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez? bu paragraf ve soruyu ele alarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Geniş bir hayal dünyaları olduğu, B) İzledikleri oyunlarla ilgili net tepkiler verdikleri, C) Beğeni ölçütlerinin zamanla geliştiği, D) Kurgusal etkinliklere ilgi duydukları, E) Oyunlardaki kurmaca dünyayı farklı algıladıkları |
Genç yazar. Yük romanı ile bildiği şeyi yapmaya devam ediyor. Yıne olumün kıyısında dolaşıyor. yıne kaybedenlerın hayatını anlatıyor. yıne Şarkılar. şiirler ve mektuplardan besleniyor, yıne tespitlerde bulunuyor yeri geldiğince. Hıkâyesini çok iyi kurgulayan tempolu bir roman Yük. Eksikleri de yok değil. Beklentiyı bunca yukseltiıp nefes nefese okuttuktan sonra daha ıyı ve akılda kalıcı bir fınali hak ediyoruz. Yınelemeye ve kelime oyunlarına devam ediyor yok yere Ilk cumlede anladığımızı tekrarlıyor yer yer ama yaptığı. nakarat et- kisını yaratmaktan uzak. Yıne de okuyanı saracak, iyı ki okumuşum dedirtecek bir romanYük romanıyla ilgili olarak, yargılarından hangilerine ulaşılamaz? bu paragraf ve soruyu ele alarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: Aji veli B) Yalnız Il. Cjive. Oj1ll ve VW E) Yalnız ıl |
Kitaplarımda yer alan dili bulana kadar yüzlerce şiir yazdım. Ama aradığım şiirin o olmadığını çok erken yaşta biliyordum. Bir gün bütün yazdıklarımı, bütün defterlerimi kesin bir kararla, kendime karşı neredeyse zalimce diyebileceğim bir tavırla yaktım. Şiirlerim yanarken kâğıtta yok olan harfleri görmek acıydı. kalbim o kadar ağrımıştı ki bazı dizeleri kurtarmak istedim fakat iç sesim beni dur- durdu: “Yapma. Onlar 'sen değiller, senden öncekiler benzerle- tini hatta çok daha iyilerini yazmışlardı, gelecek olan belki de da- ha gerçek bir şiirdir.”Bu parçaya göre şairin şiirlerini yakma düşüncesi aşağıdaki- lerin hangisinden kaynaklanmış olamaz? bu paragraf ve soru için 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Yazdıklarında özgün bir bakış açısına ulaşamadığını hisset- mesinden. B) Şiirlerinin okurun beklentilerini karşılayamayacağını düşün- mesinden. C) Kendi sesini kurabileceği yeni bir dil arayışından. D) Yazdıklarının kendisini tam anlamıyla yansıtmadığını görme- sinden. E) Şiir dilinin istediği yetkinliğe erişmediğini anlamasından. |
Çerçeve, bilindik bir romanın giriş-gelişme-sonuç yapısından bi- raz farklı bir biçimde kaleme alınmış: daha çok. bir hayat kesiti olarak tanımlayabileceğim bir roman. Roman; evliliği sona ermiş, iki çocuk annesi. orta yaşın eşiğinde bir yazarın. yaz mevsiminin kollarındaki Atina'daki birkaç günlük seyahatini anlatıyor. Adı kita- bın tek bir yerinde geçen Faye, bir yaratıcı yazarlık kursu vermek üzere Atina'ya geliyor ve uçakta başlayan hikâyesi Atina'dan ay- rılırken sona eriyor. Kısa seyahati boyunca çeşitli insanlarla yolu kesişen Faye, bu kişilerin her biriyle iç dünyalarının kapılarını ara- layan sohbetler yapıyor. Neredeyse bir tiyatro metni zenginliğin- de yazılmış ve okurken karşımda derhâl ete kemiğe bürünen bu sohbetler. birbirine organik biçimde ulanarak Faye'in ağzından hikâyelendiriliyor. Kalp kırıklıkları, sevginin arızalı hâlleri, yer yer travmatik aile deneyimleri. insan ruhunun olağan kederi ve varo- luşsal kaygıları konuşmaların omurgasını oluşturuyor. Anlatılan- ların her biri kendi baktığı yerden “gerçeklik” kavramını, insanın dünyayı algılama biçimlerini ve aslında kim olduğumuz mesele- sini sorguluyor.Bu parçada Çerçeve romanı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 alternatif opsiyon yaz. | Şıklar: A) Bilinen roman tarzının dışında oluşturulduğuna. B) Kurgusunun canlı diyaloglar üzerine inşa edildiğine. GC) Karakterlerin ruhsal tahlillerine yer verildiğine. 0) Kahramanının aynı zamanda romanın anlatıcısı olduğuna. E) Diyalogların çok olmasının sürükleyiciliğini artırdığına. |
Ben yazmaya başlamadan önce her şeyi kuruyorum. kitaplarımın sonunu biliyorum çünkü bir derdin tetiklemesiyle yazdığım için onu ne şekilde anlatacağımı biliyorum aslında. Önce dert geliyor, sonra karakterler ve konu... Notlar almaya başlıyorum, olay kendi içinde bir süre gelişiyor, kökleniyor ve bir çerçeve oluşuyor. Hangi bölümde ne olacağına dair küçük haritalar çıkarıyorum. Masa- ya oturmadan önce ne yazacağımı biliyorum. Romanlarımı yaz- ma sürecinde kahramanlarıma içeriden bakmaya başladığımda duygudaşlığın daha egemen olmaya başladığını ve bazen önce- sinde o kahramana biçtiğim davranışın ya da söylemeyi planladı- ğım sözlerin ona değil. bizzat bana ait olduğunu fark ediyorum: ozaman yani o kahraman gibi hissetmeye başladığımda değişik- likler yapıyorum.Düşüncelerini bu sözlerle açıklayan biriyle ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 alternatif opsiyon yaz. | Şıklar: A) Önceden belirlediği bir kurguya göre hareket eder. B) Karakterlerini duygusal olarak yönlendirmekten kaçınır. C) Hikâyeleri aracılığıyla kendi sorunlarıyla yüzleşir. 0) Anlatacağı olayın, zihninde şekillenmesini bekler. E) Hikâyelerinin oluşumuna belli etkenler kaynaklık eder |
Dünyanın Ortasında yazanın ilk öykü kitabı. Yazar, yaşanmış olaylardan yola çıkarak 1940'lı yıllarda Erzurum'undaki yaşamı, bireylerin yaşantıları ve iç dünyaları üzerinden incelikle işlemiş. Öyküleri okudukça kentin önemli mekânlarında soluk alan insanların seslerini duyar gibi oluyor, hayatın o sessiz akışını sayfalarda içten içe hissediyoruz. Öykülerde ağırlıklı olarak 1940'lı yıllar anlatılsa da daha eski dönemlere de ustalıklı geçişler yapılıyor. Araştırma konusundaki disiplinini, yazdığı metinlerin kurgusal mimarisiyle bütünleştiren yazarın bu sağlam yapılı öykülerinde akıcı, duru ve Şiirsel dili ön plana çıkıyor. Yazar, insanı ve onun içinde yaşadığı çevreyi etkili betimlemelerle dikkat çekici bir biçimde anlatıyor. Yapıttaki öyküler tek bir katmandan oluşmuyor. Anlatılan olayların arka planında mutlaka o dönem yaşanan bir kırılma ya da toplumsal bir olay yer alıyor.Bu parçadan sözü edilen yazar ve öyküleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı opsiyon oluştur. | Şıklar: A) İnsana ve çevreye dair ayrıntıları yetkin bir anlatımla ele aldığı, B) Yalın bir dili olduğu, C) Anlattıklarının gerçek yaşama dayandığı, D) Elealdığı olayların gerisinde yaşanan dönemle ilgili önemli kim durumlara dikkat çektiği, E) Olayların anlatımında kurgusal bir bütünlüğün olmadığı |
Eleştirmen: düşünce ve sanat hareketlerinin kaynaştığı, eleştiri nin bir meslek sayıldığı yerlerde yetişir. Bütün insanlardaki temel ahlak niteliklerinin yanında, sağlam bir felsefe temeline dayanan geniş bir sanat kültürü, derin bir seziş ve büyük bir çalışma gücü, büyük eleştirmenin başlıca nitelikleri olarak görülmektedir. Felsefi bilgiden ve görüşten yoksun büyük bir eleştirmen gösterilemez. Büyük eleştirmen; düşünceleri ve hareketleri, tarihsel oluşları için de kavrayışını, bunları birbirleriyle karşılaştırarak genel sonuçlara varışını felsefi bilgisine ve görüşüne borçludur.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? aşağıdaki metin ve soru üzerinden 5 farklı opsiyon yaz. | Şıklar: A) Eleştiri; sanat ve düşünce akımlarının boy gösterdiği yerlerde gelişir., B) Gerçek eleştirmenden evrensel ahlak değerlerini sindirmiş ol ması beklenir., C) Eleştirmenin sanatsal sezgileri gelişmiş olmalıdır., D) Felsefe, eleştiri sanatının temelini oluşturur, E) Eleştirmen belli çıkarımlara ulaşırken özgür olmalıdır. |
Bu yazarın kahramanları kalabalık kentlerde kendi kabuklarına çekilmiş insanlardır. Bütün güzelliklerin ilk gençlik çağında tüketildiğini, yitirildiğini düşünen bu insanlar, artık anılara yelken açmaktan kendilerini alamamaktadır. Aileleriyle olgunluk veya emeklilik günlerini yaşayan bu kişiler, artık geçmişin mutlu zaman dilimlerine odaklanmıştır. Yazar, onları özel adlarıyla değil de sadece cinsiyet veya meslek ayrımına giderek verir. Kahramanlar; sosyal hayat içindeki konumları, maddi varlıkları ve iç dünyaları başta olmak üzere her yönüyle tanıtılır. Hatta yazar, onların geçmişleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler verir ama onların kim olduğunu çoğunlukla bize söylemez.Bu parçada sözü edilen yazarın kahramanları ile ilgili aşağıdaki yargılarından hangilerine ulaşılamaz? aşağıdaki paragraftan ve sorudan 5 opsiyon üret. | Şıklar: A) Yalnız, B) Yalnız II, C) Yalnız III, D) II ve IV, E) III ve IV |
Öykücülüğümüzde dil bilinci yüksek yazarlardan biri Bilge Karasu'dur. Bilge Karasu, öykülerinde dili bir “araç” olarak görmez. Metinlerinde dilin olanaklarını zorlar, araştırır. Bunu edebiyatın doğal işlevi olarak görür. Yoğun, çok katmanlı, çağrışımlı, okuru uğraşuracak cümle peşindedir. Kuşkusuz bu da imge yaklaşımının bir sonucudur. Dilin değişen, gelişen yaşamını, anlam öbeklerini, kavramları kuşatabilmek için yeni, riskli kelimeler kullanmaktan çekinmez. Dilin yaşamla, düşünceyle sürekli iletişim içinde olduğuna inandığı için, dili yeniden yeniden “kurmaya” çalışır. Onu sadece bir kurallar dizgesi değil, bir süreç olarak algılar ve değerlendirir.Bu parçadan sözü edilen yazarla ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangileri çıkarılamaz? verilen paragraftan ve sorusundan yola çıkarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) II ve III, B) Yalnız II, C) I ve II, D) Yalnız III, E) I ve III |
Gezegenimizin geleceği için derin deniz madenciliği ile ilgili ulusal çapta hemen çok ciddi önlemlerin alınması gerekiyor Çünkü deniz madenciliği, okyanustaki önemli karbon yutaklarını tahrip ederek küresel iklim adı- na olumsuz sonuçlar doğuracak. Ekosistemi tehdit eden bu du- rum, hem insanların gıda güvenliğini ve geçim kaynaklarını hem de denizlerdeki hayatı tehlikeye atacak. Çünkü denizden çıkarı- lan mineraller ayıklandıktan sonra kalan sediment, ince toz par- tikülleri hâlinde tekrar denize salınınca su üstünde bulanık hâlde yüzen partiküller oluşuyor. Bu partiküller canlıların suyu filtreleye- rek çalışan beslenme sistemlerini tıkıyor. Artan partiküller, suya ışığın girmesini engellediği gibi planktonları etkileyerek bölgede- ki besin ağının önemli ölçüde yok olmasına neden oluyor. Ayrıca. binlerce deniz canlısı; madencilik ekipmanı ve yüzey gemilerinin neden olduğu gürültü, titreşim ve ışık kirliliğinin yanı sıra yakıt ve toksik madencilik yan ürünleri sızıntısından etkileniyorAşağıdakilerden hangisi derin deniz madenciliğiyle ilgili alınacak önlemlerin gerekçeleri arasında yer almaz? bu metin ve soruyu kullanarak 5 adet seçenek yaz. | Şıklar: A) İklim sorunlarına yol açması, B) Denizlerdeki beslenme zincirini bozması, C) Ekosistemi olumsuz etkilemesi, OD) Deniz ticaretinde haksız rekabete yol açması, E) Denizlerin kirlenmesine neden olması |
Sosyolojide “etnik merkezcilik” kavramı; toplumsal kuralların tek geçerli ve doğru kurallar olduğuna inanmaya başlamayı ifade eder. Bir süre sonra ne yiyip içeceğinizi. kiminle dost olacağınızı. hangi durumda mutlu ya da mutsuz olacağınızı belirlemeye başlar o kurallar. İradeniz zayıflar. silikleşir. Buna rağmen onlara göre hareket edersiniz çoğunlukla. Ne var ki bu, onların en iyi ve doğru kurallar olduğunu göstermez. Bu yüzden bir kural yolunuza taş koyduğunda kendinize şunu sorun: “Hangisi daha önemli, benim seçimim mi yoksa toplumsal kurallar mı?” Kararınızı buna göre verin. Gerekirse kendi kuralınızı koyun. Unutmayın, toplumsal ya da bireysel bir kuralın iyi ya da kötü olması, sizi hayatta güçlendirici mi, zayıf düşürücü mü olduğuyla ilgilidir. Sizi güçlendirici kurallar, hayatın kontrolünü ele almanızda, insanlara bir şey yaptırmanız- da çok önemlidir. Sağlıklı bir iletişim için karşınızdakilere kurallarınızı açıklayın. Kurallarınızın “neden'ini. “niçin”ini izah edemiyor- sanız kimseden sizin kurallarınıza göre davranmasını beklemeyinBu parçadan hareketle “toplumsal kurallar"la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) İnsanlar üzerindeki olumlu etkilerinin, olumsuz etkilerinden fazla olduğu, B) Yararlı olanlar toplum üzerindeki gücünü korurken zararlı olan- ların etkisinin zamanla azaldığı, C) Bireyleri ortak duygular etrafında birleştirerek toplumsal kar- gaşayı önlediği, D) İnsanların duygu ve davranışları üzerinde sınırlandırıcı bir et- kisinin olduğu, E) İyi yada kötü olarak nitelenmesinin ortaya çıkış gerekçesine bağlı olduğu |
Kullanma kılavuzu, bir şeyin doğru yerde ve bilinçli kullanılmasına yönelik temel bilgileri içeren kitapçıktır. Bu, üretilen her şeyi kapsar. Ne var ki kullanma kılavuzundaki bilgiler, genelinde teknik içerikli olduğundan aynı zamanda anlaşılması zor ifadeler de içerir. Bu zorluk, beraberinde anlam yetersizliğini getirir. Bu da tüketicinin satın aldığı ürüne istemeden de olsa zarar vermesine yol açacağından firmaların bu sorunu aşması gerekir. Günümüzde ilaçtan süpürgeye, bilgisayardan cep telefonuna bazı ürünlerin kullanma kılavuzlarında yer alan yabancı dil ayrı bir sorundur. Bu sorunun giderilmesi açısından firmaların daha duyarlı olması gerekir.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? verilen paragraf ve soruya göre 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) İnsanların hizmetine sunulan her ürünün bir kullanma kılavuzunun olduğu, B) Tüketicinin aldığı ürünü doğru bir şekilde kullanabilmesi için kullanma kılavuzunun anlaşılır bir dille yazılması gerektiği, C) Kullanma kılavuzuna uygun kullanılmayan ürünlerin garanti kapsamı dışında kaldığı, D) Kullanma kılavuzundaki yetersizliklerin ürünün kullanımında aksaklıklara yol açabildiği, E) Ülkemizde hizmete sunulan ürünlerin kullanma kılavuzlarında Türkçe açıklamaların mutlaka yer alması gerektiği |
Oturup kendi ana dilim üzerinde çalışıyorum. Ona özen gösteriyorum. Bizde dil son derece kısır tartışmaların konusu olagelmiş. Farklı kesimler, kendi görüşlerine göre aynı anlama gelen Osmanlıca ve Türkçe kelimelerden birine sahip çıkıp diğerini elemekten yana bir tutum izliyorlar. Bana göre, her iki kelime de madem yaşamaya devam ediyor, etsin. İnsanlar gibi kelimelerin de bir ömrü var. Kelimeler eceliyle ölmeli. Ölen kelimeler de hortlatılmamalı. Bu arada Türkçe-Osmanlıca sözlük okuyorum. Ayrıca annem diplomat olduğu için çok defa yurt dışına gidip geldim. O dönemlerde Türkçeye yabancılaştım. Bu da dilime merakımı artırdı. Emeğimi, paramı, zamanımı yabancı bir dil yerine kendi dilime sarf ettim.Kendisinden bu şekilde söz eden yazarla ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri söylenemez? bu paragraf ve soruya dayanarak 5 adet seçenek oluştur. | Şıklar: A) İl ve İll, B) İİ ve İll, C) İl ve IV, D) Yalnız IV |
Kamuoyu pek de ilgiliymiş gibi görünmese de son yıllarda fizik- le ilgili güncel çalışmalar ve kuramlar, kimi bilim kurgu eserlerinden bile çılgın bir gerçeklik sunuyor bize. Astrofizik alanındaki yeni gelişmeler: keşfedilen binlerce yeni gezegen. gök adamıza ve evrene dair inanılmaz veriler ve bulgular. en oturaklı bilim kurgu romanlarının ekstrem hikâyelerini bile sarsar nitelikte. Yani ilginçtir ki gerçek: kurgudan. hem de bilim kurgudan çok daha çılgın. aşırı ve akıl dışı; bunu artık biliyoruz. Bu noktada bir ön uyarı yapmalıyım: Kastım, bilim kurgunun işinin zorlaştığını, hareket alanının daraldığını söylemek falan değil. Böylesine bir yaklaşım, başka sanatçının yaratıcı zekâsına ve edebiyatın gücüne hakaret olurdu. Ayrıca içinde bir yerlerde küçük bir bilye misali savrulup gittiğimiz bu evrenin dinamiklerini çözmüş de değiliz. Özetle kara madde. kara enerji, büyük patlama, kara deliklerin doğası ve daha binlerce gizem hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ne var ki bunca bilinmezin içinde bilim kurgu türünün yeni bir işlev kazanıyor olacağını söyleyebilirim.Bu parçadan hareketle “bilim kurgu” ile ilgili olarak aşağıdaki yargılarına ulaşılamaz hangileridir? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yalnız I, B) I ve III, C) III ve IV, D) Yalnız III, E) I ve IV |
Kahve İran'da 9. yüzyılda içilmeye başlanmış ve ünlü hekim İbni Sina 1000 yılı dolaylarında, bir eserinde henüz nadir bir içecek olan kahveden söz etmiştir. Osmanlıların 1454'te İstanbul'a taşıdığı kahve 1500'e doğru Arap Yarımadası'nın yaygın bir içeceği haline gelmişti. Arap tüccarların Yemen'in Muha Limanı'ndan gemilere yükleyerek kahve çekirdeklerini götürdüğü İslam dünyada kahve, biraz tereddütten sonra coşkulu bir şekilde kabul görmüştür. Çünkü insanlara sosyal muhabbet ve eğlence için bir vesile sağladı. Kahvehaneler böyle buluşmaların mekânı haline geldi. İlk kahvehane, toplumsallaşma gereksinimini sağlamak için İstanbul'da Boğaziçi ve Haliç arasında kalan yarımadada 15. yüzyılda açıldı. Onu Bağdat, Şam, Kahire'de benzer mekânların izlemesi de fazla sürmedi.Bu parçada verilen bilgilerden aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? paragrafı ve soruyu kullanarak 5 farklı opsiyon üret. | Şıklar: A) Kahve içilen mekânlar, insanlara aynı anda sosyalleşme olanağı da sunmuştur, B) İslam dünyasında insanlar başlangıçta kahveye çekingen bir tavırla yaklaşmıştır, C) Osmanlılar, kahveyi İran'dan öğrenmiş; Arap tüccarlar yoluyla tüm dünyaya ihraç etmiştir, D) İstanbul'a kahvenin getirilmesi ve bu şehirde kahvehanelerin açılması aynı yüzyıl içinde gerçekleşmiştir, E) Kahvehaneler kısa bir süre içinde İstanbul'un ardından Arap coğrafyasının önemli merkezlerinde de görülmeye başlanmıştır. |
Türkiye'de artık neredeyse her kentin, her bölgenin bir kültür-sanat festivali var. Bunların organizasyonunu sivil toplum kuruluşları, belediyeler veya üniversiteler üstleniyor. Sosyalleşmeyi sağlamak, bir kenti tanıtmak, bir ürünü pazarlamak, bir geleneğin kaybolmasını engellemek gibi düşüncelerle yola çıkılsa da hepsi'nin çıkış noktası toplumsal duyarlılık ve sorumluluk. Festivaller, sanatçıları yüreklendirip onların yeni projeler üretmesini de sağlıyor. Kentlerin kimliğini belirleyen, iç ve dış kaynaklı yatırım ile istihdamı artıran en temel araçlardan biri artık. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük kentlerin adı düzenledikleri onlarca sanat festivaliyle anılıyor. Festivaller düzenlenirken bu kentlerin bir dünya kenti hâline gelmesi de gözetiliyor kuşkusuz. Oysa çok değil, yetmiş yıl önce Beylerbeyi Sarayı'nda düzenlenen ve ilk festivalimiz olan Balkan Oyunları Festivali'nin hedefi dünya kenti olmak değil, toplumsal etkileşimdi.Bu parçada festivallerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? bu metin ve soruyu kullanarak 5 adet seçenek yaz. | Şıklar: A) Son dönemde yaygınlık kazanan bir etkinlik olduğuna, B) Hem özel hem de resmi kuruluşlarca düzenlendiğine, C) Düzenlenme gerekçesi farklı da olsa hedefin aynı olduğuna, D) Kentlerin imajının oluşmasında önemli rol oynadığına, E) Daha çok düzenlenen sanatsal etkinliklerle öne çıktığına |
Günümüzde alışveriş merkezleri, atlıkarınca ve buz pateni pisti gibi eğlence; panoramik asansör ve yürüyen merdiven gibi teknolojik; kemer ve kubbeler gibi mimari ögelerin toplandığı yerlere evrildi artık. Mağazalardan lokantalara, sinema salonlarından kuru temizlemecilere, banka şubelerinden kitapçılara kadar ne ararsanız var. Her gün binlerce insanın girip çıtığı bu mekânlarda hayat bir düzen içinde akıyor. Giriş ve çıkış kapıları, inen ve çıkan merdivenleri güzel bir şekilde tasarlanmış. Bu yüzden bir semt pazarındaki curcuna yaşanmıyor pek. İklimlendirmesinden güvenlik kontrolüne kadar her şeyin düzenlendiği yerler oralar. Satış görevlilerinden güvenlik personeline kadar her çalışanın, müşterilere ne şekilde davranacağı, onlarla nasıl diyalog kuracağı bile bir düzene bağlı. Bu merkezlerin, tüketicileri kendilerine çekme ve içinde tutma çabası ise dikkat çekiyor. Oluşturulan karmaşık tüketim sisteminin en etkili çalıştığı alanlar buralar. Kendilerine özgü tasarımları, insanların alışveriş yapma güdüsünü kamçılıyor. Göz boyayıcı tasarım, buraları tüketiciler için çekici kılıyor.Bu parçada alışveriş merkezleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Birbiriyle ilişkisiz unsurların bir araya geldiği mekânlara dönüştüğüne, B) Fiziksel açıdan karmaşaya yol açmayacak biçimde tasarlandığına, C) İnsanlarda daha çok alışveriş yapma isteği doğuran bir yapısının olduğuna, D) Birçok alanda hizmet vererek tüketicinin zaman kaybetmesinin önüne geçtiğine, E) Tasarımlarının, müşteriler üzerinde büyüleyici bir etki uyandırdığına |
Kuşak veya jenerasyon, biyolojik ve sosyolojik (toplumsal) açıdan tanımlanabiliyor. Biyolojik olarak ebeveynlerin doğum tarihi ile çocuklarının doğum tarihleri arasındaki süre “kuşak” olarak ifade ediliyor. Ancak günümüzde ortalama çocuk sahibi olma yaşı geçmişteki ile aynı değil. Bu nedenle ortak bir kuşak tanımı yapabilmek için kuşak ifadesinin sosyolojik tanımını da dikkate almak gerekiyor. Sosyolojik açıdan kuşak: belirli bir zaman aralığı içininde doğmuş, benzer tarihi ve sosyal olaylara tanıklık etmiş, belirli olay ve olgulara yönelik ortak bir fikir, dünya görüşü ve deneyime sahip bir grup insanı ifade ediyor. Her toplum için standart bir kuşak tanımı yapmak hayli zor. Çünkü her ülkenin belirli dönemlerde yaşadığı deneyimlerin farklı olması ve ülke içinde farklı sosyal yapıların bulunması nedeniyle bu araştırmalarda tutarlı sonuçlar elde edilemiyor. Ancak bu durum Alfa kuşağı için farklı olabilir. Çünkü Alfa kuşağı için dünyanın fiziksel sınırları neredeyse ortadan kalkmış durumda. Onlar dünyanın farklı coğrafyalarında olsalar da aynı filmi izleyip, aynı müziği dinleyip aynı dünya gündemini takip edebiliyor. Dolayısıyla önceki kuşaklardan farklı olarak Alfa kuşağını tanımlamak için daha tutarlı öngörüler yapılabilir.Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? aşağıdaki paragraf ve soruya dayanarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) Biyolojik ya da sosyolojik kuşak tanımlamalarındaki temel dayanak, doğum zamanıdır. B) Her ülke için geçerli olan ortak bir kuşak kavramından söz etmek mümkün değildir. C) Ebeveyn ve çocukların doğum tarihleri arasındaki süreç, “biyolojik kuşak” kavramıyla ilişkilidir. D) Biyolojik kuşak tanımında kültürel ve sosyolojik ortaklıklar dikkate alınmamıştır. E) Günümüzde yaşanan kimi değişimlerin etkisiyle kuşak kavramı klasik anlamından uzaklaşmıştır. |
Bu parçaya göre Alfa kuşağına yönelik tanımlamanın diğer kuşaklardan daha tutarlı yapılabilmesinin temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?Bu parçaya göre Alfa kuşağına yönelik tanımlamanın diğer kuşaklardan daha tutarlı yapılabilmesinin temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? bu paragraf ve soru için 5 farklı seçenek yaz. | Şıklar: A) Aynı zaman aralığında dünyaya gelmeleri. B) Teknolojik gelişmelere çok hızlı uyum sağlamaları. C) Kendilerine özgü, kültürel ve ulusal değerlere diğer kuşaklardan daha bağlı olmaları. D) Küresel sorunlara karşı diğer kuşaklardan daha insancıl tepkiler vermeleri. E) Yerelliği aşan, evrensel bir beğeni ve kültürel birliktelik kurmaları. |
Teo Angelopoulos'un Kumpanya filmi, Yunanistan'ın önemli bir dönemini resmi anlatının dışına çıkarak anlatır. Filmi tam anlamıyla kavrayabilmek için Yunan mitolojisini ve tarihini bilmek gerekir. Ayrıca filmde hiçbir karakter ön plana çıkmaz. Tüm oyuncular kameraya dönerek kendi hikâyelerini anlatır. Yakın plan çekimleri neredeyse hiç yoktur. Bu, hikâyenin kişisel bir hikâye değil de bir halkın tanıklık ettiği toplumsal bir olay olduğunun altını çizmek için bilinçli bir şekilde yapılmıştır. İzleyici bir noktadan sonra taraf tutmasa bile resmi anlatıyı sorgularken bulur kendini. Ancak bu film, yönetmenin diğer filmi, Ağlayan Çayır kadar ilgi görmez. Ağlayan Çayır'ın çok fazla ilgi görmesinde yaşananların kişisel bir hikâyeye dönüşmesi, yoğun düşünsel içerik yerine Eleni ile Alexis'in yaşadıkları maceraların ele alınması, olayların okurun merakını kamçılayacak şekilde kronolojik bir biçimde sıralanması, seyircinin katılımcı değil; yalnızca izleyici olarak konumlandırılması etkili olmuştur.Bu parçadan Teo Angelopoulos'un Kumpanya adlı filmiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? verilen paragraf ve soruyu kullanarak 5 adet opsiyon üret. | Şıklar: A) Olay örgüsünün merakı kamçılayacak şekilde kurgulandığı. B) Hikâyenin belli kişiler ön plana çıkarılarak anlatılmadığı. C) Filmdeki göndermeleri anlamanın birikim gerektirdiği. D) İzleyiciyi dolaylı bir yoldan yönlendirerek ona farkındalık kazandırdığı. E) Yaşananlara, egemen görüşten farklı yaklaştığı. |
Bu parçadan hareketle yukarıda verilenlerden hangileri Ağlayan Çayır'ın Kumpanya'dan daha çok ilgi görmesinin nedenlerindendir?Bu parçadan hareketle yukarıda verilenlerden hangileri Ağlayan Çayır'ın Kumpanya'dan daha çok ilgi görmesinin nedenlerindendir? aşağıdaki paragraf ve soru için 5 alternatif seçenek oluştur. | Şıklar: A) Yalnız I. B) I ve III. C) I, II ve III. D) Yalnız III. E) I, II, III ve IV. |
Marjane Satrapi'nin son filmi Radyoaktif. çalışmalarıyla iki kez No-bel Ödülü alan Marie Curie'nin öyküsünü anlatıyor. Ancak film. yönetmeninden hiç beklenmeyecek şekilde biyografi filmlerinin alışılmış hikâye kalıplarının izinden gidiyor. Böyle olunca filmde Satrapi'nin imzasını ve dilini hissetmek zor oluyor. Satrapi. ana Öy-künün açılımlarına ağırlık verirken birkaç yan öykü de açarak an-latımı zenginleştirmeyi tercih ediyor ancak bu tercihin filmde kar-maşadan başka hiçbir sonuca ulaşamadığını söyleyebilirim. Film zaten ana hikâyesini yeterince derinlikli işleyememişken: örneğin karakterlerin gelişimleri. aralarındaki ilişki yeterince ortaya çıkarı-lamamışken hikâyenin zamanda ve örgüde yerli yersiz sıçrama-lar yapması, yapının bütününe zarar veriyor.Bu parçada sözü edilen filmle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? bu paragraf ve sorudan hareketle 5 seçenek yaz. | Şıklar: A) Özgün bir sinema tekniğine sahip olmadığı, B) Ana olayla yan olaylar arasında bir denge kurulamadığı, C) Türünün önceki örneklerinden ayrışamadığı, D) Anlatımı renklendirme adına yapılan hamlelerin tersine bir sonucu doğurduğu, E) Yaşanmışlıkların dışına çıkarak inandırıcılığını azalttığı |
Insanlık tarihinin en eski bilimlerinden biri olan matematik diğer bilim dalları gibi geçen zaman içinde büyük bir gelişme göstermiştir. Matematiğin nerede ve nasıl başladığı hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Yorum gerektiren arkeolojik bulguları değil de yorum gerektirmeyecek kadar açık yazılı belgeleri dikkate alırsak matematiğin MÖ 3.000-2.000 yılları arasında Mısır ve Mezopotamya'da başladığını söyleyebiliriz. Matematik sözcüğü, ilk kez MÖ 550'lerde, Pisagor Okulu üyeleri tarafından kullanılmıştır. Heredot'a göre ise matematik Mısır'da başlamıştır. Yazılı literatüre girmesi, MÖ 380'lerde Platon'la olmuştur. Kelime anlamı ise "öğrenilmesi gereken şey” yani “bilgi”dir. Bu tarihlerden önceki yıllarda, “matematik” kelimesi yerine, “yer ölçümü” anlamına gelen “geometri” ya da eski dillerde ona eş değer olan sözcükler kullanılmıştır.Bu parçadan “matematik” ile ilgili olarak hangilerine ulaşılamaz? verilen paragraftan ve sorusundan yola çıkarak 5 adet opsiyon yaz. | Şıklar: A) Yalnız I, B) I ve II, C) I ve III, D) Yalnız III, E) I, II ve III |
Bir coğrafyaya ruh veren, dildir. Bu ruha biçimi. eserleriyle sanat-çılar kazandırır. Fazıl Hüsnü Dağlarca bütün hayatı boyunca bu ruhla yaşamış. yazmış bir şairdir. Kaşgarlı Mahmud'un 11. yy.da Arapçanın gölgesinde kaleme aldığı eseri dilin genişliğini, derinli-ğini, kaydını göstermesi açısından değerlidir. Ve o lügat, dilimizin çocukluğudur. Ancak kendi çocukluğumuzu severken başkaları-nın çocukluğuna da saygı ve sevgi içinde olmalıyız. Budur bize. dilin dile kardeşliğine yakışan. Dil; egemenlerin siyasi hırslarının, sömürge kurgularının, ezici planlarının, başka diller karşısındaki üstünlüğün, alçaklığın baskı aracı bir kırbaç değildir. Yeryüzünde hiçbir dilin birbirine üstünlüğü yoktur. Bir dili reddetmek bir insa-nı değil, insanlığı reddetmektir.Bu parçanın anlatımında, hangi anlatım özelliklerinden hangileri yoktur? bu paragraf ve sorudan yola çıkarak 5 farklı seçenek oluştur. | Şıklar: A) I ve II B) III ve V C) IV ve I E) II ve V |