text
stringlengths
7
4.73k
Kateterizasyon sürecinde Crohn hastalığı tanısı alarak primer hastalığına yönelik operasyon geçiren iki hasta için; aynı şekilde drenaj sürecinde nefrektomi yapılan bir başka hasta için PD ile temporizasyon sağlanmıştır.
Sağ kalım beklentisi düşük 3 hastadaki 4 ayrı apse odağı işlemi uygulanmıştır.ise palyatif amaçlı PD için Serviks kanseri tanısıyla opere edilen bir hastada gelişen pelvik yerleşimli apse, PD’a rağmen persiste olması sebebiyle cerrahi drenaja yönlendirilmiştir.
Bu hasta ve ayrıca kateterizasyon septik komplikasyonlar nedeniyle kaybedilen iki hasta için PD başarısız kabul edilmiştir.sürecinde PD kateteri yerleştirilen 27 hastada bulunan 28 apsede ilk kateterizasyon süresi sonunda tedavi sağlanmıştır.
Sekiz hastadaki 8 apsede ise kateterizasyon sonrası ilk ay içerisinde rekürrens saptanmış, yapılan ikincil girişimler neticesinde İğne aspirasyonu ile tedavi edilen 5 cm’den küçük 12 apsenin 3’ünde rekürrens saptanmıştır.
İkincil girişim olarak bu apselerin 2’sinde iğne aspirasyonu, diğerinde kateterizasyon yapılmış ve tümünde tedavi başarılı olmuştur.tedavi edilmiştir.tümü Toplam 58 apsenin 36’sında sağlanırken, başarı girişimde gözlenen 11’inde neticesinde başarı elde edilmiştir.
ilk rekürrens ikincil girişimler Toplam 46 apse kavitesine yerleştirilen 47 kateterin 23’ü ilk haftada çekilmiş, bunların 21’inde %91,3 toplam başarı elde edilmiştir.
İlk drenajda kullanılan toplam 18 P kateterizasyon sürecinde tıkanıklık ve/veya efektif drenajın sağlanamaması nedeniyle daha geniş kalibrasyonlu P ya da S tipi kateterlerle değiştirilmiştir.
İlk drenajda kullanılan toplam 29 S tipi kateterde ise kateterizasyon tipi kateterden 5’i
İlk sürecinde kateterizasyon sonrası tekrarlayan 8 apseden 5’inin yerleştirilen ilk kateteri tarafımızca çekilmiş, diğer 3’ünde ise yetersiz cilt fiksasyonu gibi nedenlerle kateter erken çıkmış ya da hasta tarafından kazara ve kateterizasyon sonrası apsenin rekürrensi kateter ilintili başarısızlık kabul edildiğinde ilk girişimde kullanılan P ya da S tipi kateterlere göre elde edilen başarı oranları arasında istatistiki olarak anlamlı fark bulunmamıştır .çekilmiştir.
Kateter değişimi 1: Apselerde ilk girişimde kullanılan kateter çeşidi ve çapına göre başarısızlık oranları.
İlk girişimde başarısızlık sayı ve oranları p>0,05 Erken rekürrens Değişim Toplam P S 6 F 8 F 10 F 12 F 14 F .6 4 İlk girişimde kullanılan P ya da S tipi kateterlerde, değişim ve kateterizasyon sonrası apsenin rekürrensi kateter ilintili başarısızlık kabul edildiğinde kateter çeşidi ve çapına göre başarısızlık oranları.
Perkütan tedavide 15 visseral apsenin 13’ünde başarı, 1 apsede palyasyon sağlanmış; 1 apsenin tedavisinde ise intraperitoneal başarısız olunmuştur.20 apsenin 19’unda başarı, 1 apsede palyasyon sağlanmıştır.23 retroperitoneal apsenin 16’sında başarı, 5’inde temporizasyon ya da palyasyon sağlanmış; başarısız olunmuştur.
T: Temporizasyon sağlanan apse sayısı, P: Palyasyon sağlanan apse sayısı, Başarısızlık: Perkütan tedavide başarısız olunan apse sayısı.4 3 3: Kateterizasyon işleminin spontan ya da postoperatif apselerde başarılı, temporizasyon, palyasyon ve başarısızlık kategorilerinde dağılımı.
P>0,05 SA POA Başarılı I II Temporizasyon Palyasyon Başarısızlık TOPLAM 7 3 0 3 2 21 5 3 1 1 15 31 46 SA: Spontan gelişen apse sayısı, POA: İlgili cerrahi operasyon ya da invaziv girişim öyküsü pozitif hastalarda gelişen apse sayısı.
I: İlk girişimde tedavisi sağlanan apse sayısı, II: Yapılan ek girişimler ile tedavisi sağlanan apse sayısı., 3 apsede İlk ve ikincil girişimlerle birlikte perkütan tedavi uygulanan 58 apsenin 48’inde kümülatif temporizasyon başarı , 4 apsede palyasyon sağlanırken; 3 apsede ise başarısız olunmuştur.
Temporizasyonpalyasyon sağlanan apseler ile ikincil girişimlerle tedavi edilen tüm apseler dahil edildiğinde başarı oranı %94,8 ve başarısızlık oranı % 5,2 olarak belirlenmiştir.
Mortalite oranı ise %3,4 bulunmuştur.
Kateterizasyon sürecinde; 2 hastamızda septik komplikasyonlara bağlı ölüm, 3 hastamızda transiyent bakteriyemi, sol subfrenik apseli bir kanama hastamızda sınırlayan kendini
Damar Ç., Özdemir M., Hekimoğlu B. komplikasyonu, diğer bir hastamızda plevral efüzyon gelişmiştir.
Kültüre gönderilen apse materyallerinde, elde olunan laboratuvar sonuçları dahilinde bakteri kültürü pozitif apse sayısı 38 olup en çok izole edilen bakteri Escherichia Coli olmuştur.
TARTIŞMA İAA’larda PD, %1,415 gibi oldukça düşük için artık mortalite oranlarıyla bu gün yerleşmiş bir prosedürdür1,2.
PD’a kıyasla pek tercih edilmeyen cerrahi drenajın mortalitesi ise %3043 arasında bildirilmiştir2.
PD mortalitesi altta yatan birincil hastalığa, apsenin lokasyonuna, mikroorganizmaların virulans ve rezistansına, sistemik immün durumuna ve hastanın hastalıklar faktörlerin birlikteliğine bağlıdır2.
Bu çalışmada PD sürecinde kronik sistemik hastalıkları bulunan 2 hasta septik komplikasyonlar nedeniyle kaybedilmiştir.komorbid visseral gibi ile PD, kateter Görüntüleme eşliğinde PD başarı oranının %70100 arasında değiştiği bildirilmiştir2,3.
Bizim serimizde PD’ın temporizasyon ve palyasyon etkinliği de dahil edildiğinde toplam başarı oranı %94,8’e ulaşmaktadır.
Uygunsuz giriş yolu, düşük kalibrasyonlu kateter malpozisyonu, kırılması ya da erken çıkması, kateterin yetersiz irrigasyonu ve tıkanma, tümörün apse zannedilmesi ya da enfekte tümörler, içeriğinin viskozitesi ve apse anastomoz multilokülasyon, dehissansı, fistül varlığı, antibiyotik seçiminde hata, PD’da başarı oranının düşmesinin ve olarak rekürrensin ana belirtilmiştir1,2.
İnatçı apseler ve uzamış PD’larda kateterin daha geniş çaplı olanı ile değiştirilmesinin, bunu yaparken olası fistül varlığı açısından poşografi alınmasının faydalı olduğu gösterilmiştir5.
Visköz apse içeriği nedeniyle yetersiz drenajı ve buna bağlı kateter intestinal sebepleri 78 efektif değişimini önlemek adına ilk girişimde 1014 F gibi geniş çaplı kateterlerin kullanılması tavsiye edilmektedir1.
Bizim tecrübemizde de küçük çaplı P tipi kateterlerden 5’i , kateterizasyon sürecinde tıkanıklık ve/veya sağlanamaması drenajın nedeniyle daha geniş kalibrasyonlu olan P ya da tipi kateterlerle değiştirilmiştir.
Geniş S kalibrasyonlu S tipi kateterlerde ise bu tarz bir komplikasyon gelişmemiştir.
Bununla birlikte bir çalışmada 7 F, P ve 14 F, S tipi kateterler arasında başarı, rekürrens ya da komplikasyon oranları ve drenaj zamanları arasında saptanmadığı bildirilmiştir6.
Bizim çalışmamızda P ya da S tipi kateterler ile yapılan ilk girişimde elde edilen başarı oranları arasında istatistiki olarak anlamlı fark bulunmamıştır .
Ancak pratikte çift lümenli yapısıyla S tipi kateterlerin apse efektif vakumlanması mümkün olmamış, serbest drenaja bırakılmışlardır.
Bu anlamda klasik P tipi kateterler, in vitro yapılan bir çalışmaya paralel olarak kavitenin tümünün ilk girişim boşaltılmasını seansında sağladığı kullanışlı bulunmuşlardır7.içerisindeyken vakumlanarak pratikte farklılık kavitesi anlamlı daha için gibi apseler piyojenik Karaciğer apselerinin PD’ında başarı oranları %70100 arasında değişir.
Bir çalışmada 105 KC apsesinde başarı oranı %90,5; bir diğer 96 vakalık çalışmada başarı oranı %95 rapor edilmiştir2,8.
Enfekte hidatik kist lezyonları diğer tedavi edilmelidir1,2.
Çalışmamızda 13 hepatik apse perkütan tedavi edilmiş olup bunlardan 5’inde radyolojik görüntüleme, drenaj ve laboratuvar verileri enfekte kist hidatik ile uyumlu bulunmuştur.
Bu hastaların tümünde, biri palyatif olmak üzere %100 toplam başarı oranı elde edilmiştir.
Tümöral apseler, tümör rezeke edilebilir değilse drene edilebilir1.
Operasyon ya da benzer girişim öyküsü bulunmayan bir hastanın soliter karaciğer apsesine PD uygulanmış,
yaklaşık 6 ay sonra hasta rektosigmoid tümor tanısı ile opere olmuştur.
Kolonda mukozal bariyerin bozulduğu sessiz neoplazilerde portal venöz yolla karaciğer apsesi gelişebilmekte, bu tip kolorektal değerlendirme yapılması önerilmektedir911.kriptojenik apselerde diversiyon zamanı daha Hepatik ve perihepatik apselerde biliyer iştirak tespit edilebilir; bu durum PD kararını etkilemez.
Tek fark biliyer kanal bağlantılı apselerde drenaj fazladır.
İntrahepatik biliyer sistem ilişkili ve ilişkisiz hepatik apse drenajlarında benzer kür oranları elde edilmiş, biliyer sistem iştirakli apselerde biliyer gerekmemiştir.
Ekstrahepatik biliyer sistem ilişkili apseler hepatik ise 13 günlük PD tedavisi başarılı olmuştur.
Bu hastada perkütan biliyer drenaj gerekmemiştir.enfekte tamponad sağlanamadığı biliyomalar) seyrek olup uygulanan Görüntüleme apselerinin eşliğinde dalak drenajı, cerrahinin kontrendike olduğu yaşlı ile dalak dokusunun korunması hastalar arzulanan genç hastalarda splenektomiye bir alternatif olabilir2,12.
Başarı oranları yaklaşık %75 olarak bildirilmiştir2.
Bu konuda veriler tedavi nispeten seçenekleri değişkendir12.
Bir hastamızın dalak apsesi PD ile efektif bir şekilde kateterize edilerek ileri dönemde dalakta başka bir lokalizasyonda apse ortaya çıkmış, bu süreçte ikincil girişim ya da septik splenektomi hasta komplikasyonlar kaybedilmiştir.yapılamadan nedeniyle temporizasyon sağlansa da Subfrenik apselerin perkütan drenajında başarı oranı %85’in üzerindedir.
Bizim serimizde 12 subfrenik apseye subkostal ya da interkostal kraniale açılı rota takip edilerek PD uygulanmış ve tümünde başarı sağlanmıştır.sepsis azaltır riskini apendektomi gerekliliği takım PD %90 başarı oranıyla, periapendikal apselerde ve temporizasyon sağlar2.
Literatürde başarılı PD’ı ve takiben zamanlaması konusunda bir fikir ayrılıkları mevcuttur12,13.
Bu tür hastalarda ilk 6 ayda daha sık olmak üzere tekrarlayan apandisit oranları %620 bildirilmiştir14,15.
Çalışmamızda 2 hastanın periapendikuler apsesine başarıyla PD uygulanmıştır.
Bu hastalardan birine perkütan tedavi sürecinden sonra elektif apendektomi yapılmış, diğeri ise opere olmamış ve 3 yıllık izlemde rekürrens ya da komplikasyon görülmemiştir.efektif bir artırmaksızın takiben ortaya PD, Crohn hastalığı ilişkili apseler için fistül riskini tedavi yöntemidir.
PD bu hastalarda sıklıkla cerrahi ihtiyacını ortadan kaldırabilir veya tedavi temporizasyon Crohn sağlayabilir2,13.hastalığını çıkan matür apselerde PD ile birlikte başlangıçta kombine edilen antibiyotik, yüksek doz steroid, oral alımın kısıtlaması ve hiperalimentasyon, PD başarısızlık oranını düşürmektedir16.
Bazı hastalarda , sonunda cerrahi drenaj ya da rezeksiyon gerekse de çoğu yazar hala PD’ın eğer teknik olarak mümkünse ilk aşamada denenmesini tavsiye etmektedir17.
Çalışmamızda iki Crohn hastasında, teşhis ve operasyon öncesi süreçte PD ile temporizasyon sağlanmıştır.
Pelvik koleksiyonlarda drenaj; lokasyona, hasta ve hekim tercihine bağlı olarak transabdominal, transperineal, transgluteal ve endokaviter rotalar üzerinden yapılabilir4,12,18,19.
Genel olarak olası steril koleksiyonların aspirasyon ya da drenajında en
Damar Ç., Özdemir M., Hekimoğlu B. giriş rotası endokaviter endokaviter rotalara göre tercih edilir.
Transperineal yaklaşım rektum anterior kanseri nedeniyle opere hastalarda en çok kullanılan rotadır12.
Aynı öyküyle bir hastamızda bu yol kullanılarak postoperatif sağ pararektal apse başarıyla drene edilmiştir .
Literatürde transgluteal rotaların karşılaştırılmasında bu prosedürler nedeniyle gelişebilen şiddetli veya persistan ağrıların seviye ve sıklığına dair bir takım fikir ayrılıkları söz konusudur.
Bu rotaların tercihi durumunda sedasyon gereklidir.
Transgluteal yaklaşımda persistan ağrı veya gluteal arter yaralanması komplikasyonlardan kaçınmak için büyük siyatik foramende siyatik sinir mediali ve priformis kası seviyesi altından ulaşım yolu seçilmelidir12,20,21.gibi ve bazı uygun apselerde ilişkin tedavi Tuboovaryen seçeneklerine tartışmalar mevcuttur.
Tuboovaryen apsesi olan pek çok hastada antibiyotik ve destekleyici tedavi yeterli olmaktadır22.
Fakat erken aspirasyon ve drenaj , hastalığın uzamasının önüne geçmek ve fertilite kaybını engellemek için savunulmaktadır12,23.
Sol tuboovaryen apseli bir hastamızda perkütan iğne aspirasyon ile drenaj tedavisi uygulanmış, 3 yıllık izlemde rekürrens saptanmamıştır.
PD, çoğu tüberküloz ya da pyojenik iliopsoas apselerinde cerrahi drenaja göre efektif ve güvenli bir alternatiftir1.
Bir hastamızın sol psoas apse kavitesine farklı iki noktadan 2 adet drenaj kateteri yerleştirilmiş ve kısa bir süre sonunda başarılı tedavi sağlanmıştır.
Cantasdemir ve ark.yürüttüğü bir iliopsoas apsesinin 17'sinde çalışmada 22 tüberküloz Bizim edilmiştir24.çalışmamızda retroperiton apseleri birlikte kategorize edilmiş, üriner sistem patolojilerine iliopsoas sekonder gelişen perinefritik ve apselerinin pyojenik olduğu gözlenmiştir.kültüre 80 izole Kültür negatif tüberküloz açısından değerlendirilmiştir.iliopsoas apseleri ise Resim 1 a, b: Kolorektal tümör nedeniyle opere hastada pararekral apsenin transperineal yaklaşımla Seldinger yöntemiyle drenajı.
Kılavuz telin apse poşuna ilerletilmesi ve poşa pigtail kateter yerleştirilmesi aşamaları gösterilmiştir.
Apse poşuna verilen kontrast maddenin bir fistül traktı ile distal kolon ansına geçişi gözlenmektedir.tek gerekli laparotomi sonrası ortaya çıkan Geçirilmiş ile birlikte apselerde PD, antibiyoterapi genellikle tedavi metodudur.
Yapılan iki çalışmada, postoperatif ve diğer apselerde elde edilen başarı oranları arasında istatistiksel fark bulunmamıştır2,12,25.
Bizim çalışmamızda da benzer bir sonuç elde edilmiştir .santral Postoperatif, üst abdominal anlamlı olarak ve
apselerde yolu yerleşimli bulunamaz ise transhepatik rota ile başarılı PD yapılabileceği belirtilmiştir26.uygun giriş hastamızda fistülizasyon gözlenen apselerde İntestinal diğer apselere göre başarı oranı %7188’e gerilemektedir2.
Crohn apse kavitesi ile çekum fistülizasyonu tespit edilmiş, PD ile temporizasyon sonrası hasta elektif opere edilmiştir.
Rektum karsinomu nedeniyle opere olgumuzda ise sağ pararektal yerleşimli tespit edilen fistül traktı 12 günlük başarılı PD sürecini takiben apseyle birlikte iyileşmiştir.
Uterin serviks kanseri tanısıyla opere edilen bir hastamızda gelişen pelvik apse, PD’a rağmen uzun süre persiste ettiğinden cerrahi drenaja yönlendirilmiş ve nekrotik operasyonda materyal saptanmıştır.
Bu olguda PD başarısız olmuştur.kavitesinde apse İAA’ların rekürrens sıklığı başarılı ilk drenaj sonrası %110 arasında değişmektedir 2.
Başka bir çalışmada tekrarlayan perkütan girişimler gerektiren rekürrens oranı hasta bazında %23 olarak bildirilmiştir25.
Tekrarlayan postoperatif apselerde PD ile yeni cerrahi girişimlerin önüne geçilebilirken pankreatik apselerde cerrahi tedavi ihtiyacı daha olasıdır27.yaptığı çalışmada ilk girişimde elde edilen kümülatif başarı oranı, hasta bazında %70, ikinci girişimde %82 olarak bildirilmiştir25.
Bizim çalışmamızda PD uygulanan toplam 58 apsenin 11’sinde izlem sürecinde rekürrens saptanmış ve ikincil girişimlerle tümünde başarı sağlanmıştır.
İlk kateterizasyon sonrası rekürrens saptanan 8 apsenin 3’ünde kateter kaviteden erken çıkmıştır.
Kateter fiksasyonu, rekürrensin önlenmesi açısından önemlidir.
Önceki çalışmalarda PD sonrası oluşan genel komplikasyonların olarak bildirilmiştir2.
Prosedür öncesi iyi planlama, potansiyel komplikasyonlardan kaçınmada en apse önemli basamaktır.
Transiyent oranları işlemi ve/veya kateter bakteriyemi PD gelebilir.irrigasyonu Girişim öncesi antibiyotik profilaksisi; kavite duvarının perforasyonundan, barsağa ve vasküler yapılara zarar vermekten kaçınmak bakteriyemi riskini azaltacaktır.
Küçük boyutlu apselerin iğne aspirasyonlarında bakteriyemi riski daha düşüktür.
Vasküler ve plevral komplikasyonlardan için koleksiyonun sınırları uygun görüntüleme metoduyla belirlenmelidir2,4,28,29.
PD işleminde üç hastamızda transiyent bakteriyemi, sol subfrenik apseli bir hastamızda kendini sınırlayan kanama, diğer bir hastamızda plevral efüzyon gelişmiştir.korunmak E. yine türleri Yapılan bir çalışmada perkütan yolla alınan apse örneklerinden, kültürde en çok izole edilen iki bakteri E. Coli ve Bacteroides olmuştur25.
Pyojenik KC apseleri ile ilgili güncel başka bir etken çalışmada mikroorganizmalar rol oynadığını görüyoruz30.
Bizim çalışmamızda da en çok izole edilen bakteri, E. Coli’dir; anaerob rapor edilmemiştir.türlerinin Bunun anaerobik efektif antibiyoterapiye bağlı olabileceği gibi teknik olarak uygun şartlarda kültür yapılamamasından da kaynaklanabilir.izolasyonu nedeni Coli' arasında nin başat anaerob çalışmanın Apse drenajı yapılacak hastalar için işlemin etkinliğini önceden belirlemeye yönelik tavsiye laboratuvar ve klinik edilen herhangi bir skorlama eksik olmayışı yanlarındandır31.
Girişim öncesi antibiyoterapi almış, steril kültür sonucu olan vakalarda PD kür oranının diğer vakalara kıyasla daha Bizim yüksek çalışmamızda çoğu vakada PD öncesi, geniş spektrumlu antibiyoterapi başlanmış olsa da bunun kaydı tutulmamış, diğer vakalarla kıyası sonrası yapılamamıştır.
Hastaların kateter bakımı ve irrigasyonunun ilgili kliniğe radyoloji bırakılması, drenajın saptanmıştır32.girişimsel olduğu işlem
Damar Ç., Özdemir M., Hekimoğlu B. farklı radyoloji hekimlerince ünitesinde gerçekleştirilmiş olması ve buna bağlı bazı hastaların veri takibinde yaşanan aksaklıklar, iliopsoas apselerinde drenaj materyalinin ne kadarının tüberküloz açısından çalışıldığı ve bunların ne kadarının etyolojisinde tüberküloz saptandığının bilinmeyişi çalışmamızın diğer kısıtlılıkları arasındadır.invaziv, Sonuç olarak prosedürün minimal tolere kolay, efektif ve güvenli oluşu, tedaviye göre düşük edilebilirliği, cerrahi mortalite ve morbidite oranları, ayrıca genel anesteziye gerek duyulmaması nedenleriyle PD, İAA tedavisinde ilk seçenek kabul edilmektedir.
Tedavide yüksek başarı oranları elde etmek için, güvenli giriş rotası olan tüm İAA'ler radyolojik görüntüleme yöntemleri eşliğinde perkütan drene edilmelidir.
Çıkar Çatışması Beyanı: Yazarlar çıkar çatışması olmadığını bildirmişlerdir.
Finansal Destek: Bu çalışma her hangi bir fon tarafından desteklenmemiştir.
Yöntemler: Epidural anestezi planlanan ASA III grubu, yaşları 18–64 arasında değişen 40 hasta çalışmaya alındı.