603846 MGK'nın gündemi açılım Hükümetin üzerinde çalıştığı tüm açılımlar bugün yapılacak Milli Güvenlik Kurulu'nun gündeminde olacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında yapılacak MGK'da Kürt ve Ermeni açılımı tartışılacak konuların başında geliyor. Öncelikli gündem maddesi terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine teslim olan 'lıların durumu ve bundan sonraki süreç. Terörle mücadele başlığı altında Başbakan Erdoğan'ın son Bağdat ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile yaptığı görüşmeye ilişkin detayları da kurul üyeleriyle paylaşması bekleniyor. Kürt açılımı ile bağlantılı olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da ve ile kurulan yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyinde, terörle mücadele konusunda atılan adımlar hakkında bilgi vermesi gündemde. Davutoğlu'nun kurulu bilgilendireceği bir diğer konu Ermenistan açılımı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 21 Ekim'de Meclis'teki bilgilendirme öncesinde, Ermenistan ile süreci bir kez de MGK üyelerine anlatacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün de protokollere ilişkin Ermenistan'da izlenecek hukuki süreci paylaşması bekleniyor. Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, 14 Ekim'de Bursa'daki görüşmede, imzadan sonra hukuki sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin bilgi alışverişi yapmıştı. 602528 Edirne'de görüş mesafesi 100 metreye kadar düştü 'de görüş mesafesi 100 metreye kadar düştü ’de sis nedeniyle bazı bölgelerde görüş mesafesi 100 metreye kadar düştü. AA muhabirinin Edirne Bölge Müdürlüğünden aldığı bilgiye göre, hava sıcaklığının 13 derece olarak ölçüldüğü kentte sabah saatlerinde etkili olan sis, görüş mesafesinin bazı bölgelerde 100 metreye kadar düşmesine neden oldu. Yetkililer, sisin öğle saatlerine doğru etkisini kaybedeceğini, öğle saatlerinde kentte beklendiğini bildirdi. 602402 Yasin Aktay: Çivi çiviyi söker, budur bunun ilacı Yasin Aktay Çivi çiviyi söker, budur bunun ilacı İç politikadan dış politikaya artık baş döndürücü bir hızla ilerleyen açılım siyasetini yorumlamaya yetişilemiyor. Başta "Kürt açılımı" gibi çok mevzi bir tanımlama sınırında tutulan bir siyasetin adının kısa bir süre içinde "demokratik açılım" olarak tashih edilmesi bir çok kesimi tatmin etmedi. Onlar bir defa telaffuz edilmiş olan Kürt açılımının bütün muhtemel kötü çağrışımlarından ve kullanımından medet umdular. Toplumun beklentilerinin ne yönde olduğuna bakılmaksızın sergilenen şiddetli muhalefete "çivi çiviyi söker" dercesine girişilen Ermeni açılımı, ardından Suriye sınırının coşkuyla açılması, yetmedi Irak'la imzalanan seri mutabakatlar açılım stratejisinin kendi ivmesini ve desteğini sadece muhalefetin insafına bırakamayacağı mesajını çok açık bir biçimde vermiş oldu. Öyle görünüyor ki açılımların birinin bitmesi beklendiğinde hem sonu gelmiyor hem de diğerlerine sıra gelmiyor. Oysa ara arkaya girişilen açılımlar öncekilerin ivmesini de artırıyor. Demek ki "buymuş bunun ilacı". CHP lideri Baykal'ın iç siyasetin en sığ denizlerinde kalarak önerdiği "kameralı fanteziler" alabildiğine çocuksu bir siyaset hamlesi olarak geçiştirilecektir. Demokratik açılım sürecinin artık Türkiye'nin iç dinamiklerini bile fazlasıyla aşmış olduğunun muhtemelen farkında değil. Farkında olsaydı, sergilediği muhalefet ile hedeflediği hatırı sayılır orandaki milliyetçi-ulusalcı belki de Kürt-karşıtı potansiyeli toparlayacak şovenist söyleme yaptığı yatırımın, kısa sürede sonuç verir gibi olsa bile, kısa süre içinde tam bir ölü yatırıma dönüşme ihtimalini de yok sayamazdı. Belli ki hem CHP hem MHP bütün hesaplarını Kürt sorununun çözümüne girişen AK Parti'nin risklerini büyütme üzerine kurmuşlar. Türkiye'de artan milliyetçilik veya ulusalcılığa oynamanın yeterli bir politik kâr alanı bulunduğuna iknâ olmuş görünüyorlar, ancak morallerini bozacak gelişmelerin çok da uzak olmadığını haber vermek zorundayız. Kandil'den ve Avrupa'dan gelip güvenlik güçlerine bugün teslim olması beklenen PKK'lı gruplarla birlikte başlayacak bir sürecin toplumda estirebileceği rüzgar sürecin üreteceği "politik kâr" beklentilerini tamamen boşa çıkaracaktır. Hükümetin arka arkaya bir çok alanda gerçekleştirdiği açılımlar, Türkiye'nin güçlü bir bölgesel aktör olmasıyla ilgili, ama atılan adımlar onu daha da güçlü kılıyor, üstelik bu güç hiç kimseyi rahatsız da etmiyor. Aksine Türkiye'nin hem ABD hem Rusya, hem AB ve hem de bütün Orta Doğu ülkeleri için üstlenmiş olduğu enerji geçişi veya bölgesel istikrar unsuru konumu onu bu güçlü pozisyona bir bakıma mahkum da ediyor. Süreç Türkiye'nin kendi iç meselelerini daha demokratik yollarla çözmeye, demokrasisini daha yüksek bir standarda kavuşturmaya mecbur da bırakıyor. Tabii buradan birileri bizim güçlü olmamızı istiyor veya onaylıyor, güçlü olmamız birilerinin de işine geliyor diye güçlü olmaktan feragat etmemiz gerektiği sonucunu çıkarmak isteyenler çıkarmaya devam etsin. Hükümetin programında ve felsefesinde başından beri bulunan bu tür açılımlar için bu kadar elverişli bir dünya ortamının bugün oluşmuş olması AK Parti hükümetinin talihi olarak okunabilir. Sezer'in Cumhurbaşkanlığı döneminde iç politikada hükümetin yaşadığı sorunlar ile Bush'un ABD başkanlığı döneminde özellikle Orta Doğu'da yaşanan sorunlar bir bakıma paralellik arz ediyor. Cumhurbaşkanlığına Gül'ün gelmesinin Türkiye'de yarattığı rahatlama ortamına paralel bir rahatlama Türkiye için Obama'nın Amerika'nın başına gelmesiyle birlikte komşularıyla ve İsrail ile çalışma ortamında yaşanmış görünüyor. Obama'lı ABD'nin AK Parti'nin Orta Doğu politikasını kendi çıkarları açısından öngörmüş olduğu anlaşılıyor. Bu bakımdan son zamanlarda İsrail ile yaşanan gerginlikler, Konya semalarında düzenlenmesi planlanmış tatbikatın İsrail yüzünden iptal edilmesinin ABD politikasıyla da tersleşmek anlamına gelmediği çok açıktır. Obama'lı ABD'nin bölge için hesaplarında saldırgan, Siyonist bir İsrail'in artık yeri olmadığının çok açık işaretidir bu. Obama seçildiğinde, daha birinci dakikadan itibaren, bunun Amerika'nın politikasında hiçbir değişikliğe yol açamayacağı kehanetinde bulunanlar için kanımca bakışlarını gözden geçirmeleri için iyi bir fırsat sunuyor bu durum, ama bu ayrı bir konu. Demokratik açılım Türkiye'nin artık iç sorunu olmaktan çıkmıştır. Açılım, Türkiye'yi bölgesel hatta küresel bir aktör olmaya taşıyacak büyük bir yolculuğa yelken açmasıyla ilgilidir. Muhalefet liderlerinin de kendilerine bu çapta bir ülkenin muhalefeti olmanın gereklerine uygun roller arayarak bu büyük gelişmeye uyum sağlamalarının zamanı çoktan gelmiştir. Belki işe, bugün teslim olması beklenen PKK'lıları böyle bir ülkenin muhalefeti olmanın gereklerine uygun bir olgunlukla karşılayarak başlayabilirler. 602782 Kütahya'ya 300 milyon dolarlık yatırım Yenilenebilir enerji kaynakları arasında en önemlilerinden biri olarak gösterilen güneş enerjisine devlet teşviğini artırma çalışmaları sürerken, dünyanın en güneşli ülkelerinden biri olan Türkiye'de bu alandaki yatırım çalışmaları da hız kazanıyor. AYT Grup Enerji Genel Müdürü Ahmet Arslan, yaptığı açıklamada, yüzde 50 Alman Sitizn yüzde 50 AYT Grup Enerji ortaklığı ile kurulacak fabrikanın Türkiye'de bir ilk olacağını söyledi. Dünyanın en büyük güneş paneli üreticilerinden olan Sitizn firmasının söz konusu fabrikayı önce Polonya'ya daha sonra Yunanistan'a kurmak için girişimlerde bulunduğunu anlatan Arslan, ''Yaklaşık ay süren lobi faaliyetleri sonucunda fabrikanın Türkiye'de kurulmasını sağladık'' dedi. 2013 yılına kadar 300 milyon avroluk yatırım planlanan fabrikanın ilk aşamada yıllık 280 megavat kapasite ile çalışacağını belirten Aslan, fabrika sayesinde Türkiye'nin uygun fiyatlarla güneş paneline kavuşacağını, bunun da sektörün gelişmesine katkı sağlayacağını kaydetti. AVRUPA'NIN EN BÜYÜK GÜNEŞ PİLİ FABRİKASI OLACAK Arslan, şöyle konuştu: ''Fabrikada sadece Türkiye'ye yönelik üretim yapılmayacak, tüm dünya pazarını hedefliyoruz. Şu anda Avrupa bu sektördeki mallarının önemli bir bölümünü Çin'de ürettiriyor. Fakat Çin'den mallar çok geç geliyor, en erken 8-10 haftada geliyor Avrupa'ya. Bu fabrika bu açıdan da avantaj sağlayacak. Avrupalı ortağımız solar teknolojisinde patent ve lisans sahibi olup, dünyada ayrı ayrı üretilen üç teknolojiyi aynı çatı altında üç fabrikada sadece Türkiye'de üretmeyi planlıyoruz. Fabrika Avrupa'nın, Balkanların ve Ortadoğu'nun en büyük ve en son teknoloji ile üretim yapan fabrikası olacak'' Fabrikada mono kristal, poli kristal ve thin film teknolojileri ile güneş paneli üretileceğini kaydeden Arslan, güneş paneli teknolojilerinin tamamının kullanıldığı fabrikanın bu açıdan da dünyada bir ilk olacağını vurguladı. Fabrikanın istihdama da katkı sağlayacağını belirten Arslan, ilk aşamada 250 kişinin istihdam edileceğini, 2013 yılına kadar da personel sayısının 750'ye çıkartılmasının planlandığını bildirdi. Dünya enerji tüketiminin şu anda yüzde 0,15-0,20 kadarı güneş enerjisinden sağlanıyor. Önümüzdeki 50 yıl içinde bu oranın yüzde 20'ye çıkartılması hedefleniyor. Güneş pilleri bu önemli enerji kaynağını elektrik enerjisine dönüştürmeyi sağlıyor. 602340 Elazığ'da Trafik Kazası:6 Ölü Elazığ'da Trafik Kazası:6 Ölü Elazığ'da meydana gelen zincirleme trafik kazasında, ilk belirlemelere göre kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı. Elazığ'ın Baskil İlçesi yakınlarında, yolcu taşıyan belediye otobüsü ile düğün konvoyundaki 06 VKG 35 ve 06 PES 710 plakalı otomobiller çarpıştı. Kazada, ilk belirlemelere göre, kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı. Yaralılar Elazığ'daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Elazığ Emniyet Müdürü Fahrettin Coşkun, zincirleme trafik kazasının nedeninin henüz tesbit edilemediğini söyledi. 602780 Kayıp çocuklar Ankara'da aranıyor Kayseri'de Bayramı'nın 2. günü kaybolan çocuk, EGO otobüsleri ile Ankaray vagonlarına çocukların fotoğrafları ile bulunmaya çalışılıyor. Otobüs ve raylı sistemle işleyen Ankaray'a asılan ilanda, çocukların fotoğrafları yer alırken, gören kişilerin "155 Polis İmdat" telefonunu araması isteniyor. İlanlardan 400 adedinin Ankara'nın çeşitli hatlarında çalışan otobüslere, 100 adedinin ise Ankaray'a asıldığı ve herhangi bir ücret alınmadığı ilanın 30 Ekim 2009 tarihine kadar asılı kalacağı öğrenildi. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahalleden 11 yaşındaki Türkan Bayramı'nın 2. günü toplamak için evlerinden ayrılmış, ancak kendilerinden bir daha haber alınamamıştı. 602806 Yerli yazılım yabancı hakimiyetine son verdi Natek Bilişim'in sahibi ve aynı zamanda firmanın yazılım direktörü olan Timuçin Erpolat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduğunu ve 2005 yılında sınıf arkadaşıyla birlikte bilişim firmasını kurduklarını söyledi. Firma olarak güvenlik alanında ''milli yazılımlar'' geliştirdiklerini ifade eden Erpolat, kendi yazılım ürünleri piyasaya girene kadar Türkiye'de bu alanda yabancı firmaların hakimiyetinin bulunduğunu belirtti. Erpolat, kuruldukları yıldan bugüne kadar geçen yıllık sürede 50 kişilik bir teknik ekibe ulaştıklarını bildirerek, şöyle konuştu: ''Sektöre girdikten sonra inanılmaz büyüme sağladık. Güvenlik alanında yıllık 10 milyon dolarlık yazılım satışımız var. Zaten Türkiye'de yılda toplam 20 milyon dolarlık satış oluyor. Bazı bakanlıklar, bankalar, kamu kuruluşları, özel sektöre bilgi güvenliği yazılım sistemleri geliştirdik. Bu sistem, bilgilerin çalınmasını önlüyor, tehditlere ve saldırılara karşı koruma sağlıyor. Antivirüs programının daha gelişmiş hali olarak düşünülebilir. Bir program olarak tasarlanan sistem, kendi kendini denetliyor, sorunları bildiriyor, dışardan müdahale edildiğinde bilgi veriyor. Örneğin bakanlığın herhangi bir datasının, dosyasının çalınmasına karşı güvenlik sağlanıyor.'' DÜNYA PAZARI MİLYARLARCA DOLARI BULUYOR Türkiye'de bu alanda dünya devleri ile yarıştıklarına dikkati çeken Erpolat, bu sektörde Türkiye'de yabancı firmanın faaliyet gösterdiğini, ancak geliştirdikleri yüksek teknolojiye dayanan ürünler sayesinde onların hakimiyetine son verdiklerini söyledi. Erpolat, milli yazılım sayesinde 30 milyon dolarlık ithalatın önünü kesmiş olduklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Yurt dışına açılma hedeflerimiz var. Özellikle ürünlerimize Belçika, Hollanda, İsveç, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden ciddi talep geliyor. 2010 yılı itibariyle 10-15 milyon dolarlık ihracat hedefimiz var. Dünya pazarı milyarlarca doları buluyor. Bu pazardan önemli oranda pay alarak ülkemizi bilgi güvenliği yazılımları liginde ön sıralarda temsil etmek istiyoruz.'' 603154 MHP'li Vural Erdoğan'a ABD ziyaretini sordu MHP İzmir Milletvekili ve Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 Eylül 2009'da 'ye gerçekleştirdiği ziyareti TBMM gündemine getirdi. Vural, TBMM Başkanlığı'na sunduğu yazılı soru önergesinde, Erdoğan'ın 22 Eylül'de New York'ta Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle görüştüğünü hatırlatarak, "Bu görüşmede Ermenistan, gibi ülkelerle olan ilişkilerin ele alındığı, sorulara cevap verdiğiniz hususları basında yer almış ve 'i ziyaretinizin henüz kesinleşmediğini belirtmiştiniz" ifadelerine yer verdi. Vural'ın, Başbakan Erdoğan'dan yanıtlamasını isteği sorular şöyle: Yahudi cemaatleriyle bir araya gelmeniz milletimizin bir isteği midir? 'de Yahudi cemaatiyle birlikte olmanızı ve Türkiye'nin milli meselelerini bu cemaatle değerlendirmenizin gerekçesi nedir? Bu görüşmede sorulan sorular ve verdiğiniz cevaplar nelerdir? Bu tutanakları milletimizle paylaşmayı düşünüyor musunuz? 'i ziyaretiniz kesinleşmediğine göre, ziyaret etmek için niyetiniz ve girişimlerinizin olduğu anlaşılmaktadır. Bu girişimleriniz ne safhadadır?" 603137 Ersun Yanal TÜFAD yönetiminde Karayolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen olağan genel kurula 791 delegeden 540'ı katıldı. Tek adayın yer aldığı ve açık oylamayla yapılan genel kurulda İsmail Dilber, 7. kez TÜFAD başkanlığı görevine getirildi. Ayrıca genel kurulda eski Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal'ın da yer aldığı 21 kişilik yeni yönetim kurulu asıl ve yedek üyelerinin yanı sıra kişilik denetim kurulu asıl ve yedek üyeleri de belirlendi. DİLBER: TÜFAD İLE FUTBOL FEDERASYONU GÜCÜNÜ BİRLEŞTİRMELİ Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) Genel Başkanı İsmail Dilber, Futbol Federasyonu ile güçlerini birleştirerek uluslararası düzeyde daha başarılı olunabileceğini söyledi. TÜFAD Olağan Genel Kurulu'nda yeniden başkanlığa seçilen İsmail Dilber, yaklaşık 100 yılı geride bırakan Türk futboluna, Futbol Federasyonu'nun özerkleşmesinin büyük katkılar sağladığını kaydetti. İyi bir antrenör ekiplerinin olduğunu dile getiren Dilber, şöyle konuştu: ''TÜFAD, 100 yıllık geçmişi olan Futbol Federasyonu ile gücünü birleştirmeli. Bu güç birliği bize uluslararası kupayı getirir diye düşünüyorum. Yeni arkadaşlarımızla daha fazla çalışmalıyız. Futbolda kulüpleşme, tesisleşme varsa hepsi antrenörlerin ağzından çıkmıştır. TÜFAD önümüzdeki dönemde eğitim ve tesis için geleceğe yatırım yapmak zorundadır.'' -''BU KADAR DA AŞAĞILANMAYI HAK ETMİYORUZ''- Milli Takımlar eski Teknik Direktörü Ersun Yanal da antrenörlerin sorunlarının ''çok'' olduğunu kaydetti. Antrenörlüğün bütün kademelerinde çalıştığını ifade eden Yanal, şunları söyledi: ''Çalışmadığım kurum kalmadı. Bugünlerde demokratik açılım konuşuluyor. Biz meslek kuruluşu değiliz. Zor koşullarda çalışıyoruz. Başarı bekleniyoruz. Ancak haklar, hukuklar ortaya konulmalı. Vakit geçirmeden duyarlı olarak sahip çıkılmalı. Harekete geçmeliyiz. Antrenörlük çok popüler bir iş. İşin en çok bilinen kısmını oluşturuyoruz. İtiliyoruz, kalkılıyoruz ama bu kadar da aşağılanmayı hak etmiyoruz. Zevk olsun diye yazan veya bir kulüp başkanının iki dudağının ucunda olmamalıyız. Bunun için bizim taban birliğine ihtiyacımız var.'' -''TÜRK ANTRENÖRÜ FUTBOLUN OYUNCAĞI DURUMUNDA''- Fatih Terim'in istifasının ardından Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü'ne talip olan Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural ise Türk antrenörlerin imajının iyi olmadığını savundu. ''Birbirlerinin kuyusunu kazan'' olarak bilindiklerini dile getiren Vural, ''Bu imajı yıkmak lazım. Tabii ki profesyonel olarak yer değişimi olabilir. İmaj zedeleyici tavırdan kaçınmalıyız'' dedi. Milli Takıma talip olmasını da anlatan Vural, şöyle konuştu: ''Dün Levent Kızıl ile beraberdik. Bana sitem etti. Böyle demeç vermişsin dedi. Bak kardeşim, sen yönetim kurulu üyesisin ve Fatih Terim'den daha iyisini bulacağız, yabancı getireceğiz diyorsun. Dedim ki buna senin hakkın yok. Ben talip olmakla antrenörlerin dili olmak istedim. Türk antrenörlerinin 'yok' denildiği yerde bizim sessiz kalmamız normal mi? Sessiz düşünmeliyiz. Bu kurumlara haddini bildirmeliyiz. Hala Türk antrenörü futbolun oyuncağı durumunda. Kulüplerin mali disiplini olmazsa tabii ki oyuncağı olursunuz. Hala size kuşkuyla bakılıyor.'' Türk antrenörünün yetersiz olmadığını ve antrenörleri Futbol Federasyonu'nun yetiştirdiğini dile getiren Vural, ''Kendinizi yetersiz görmüyorsunuz, antrenörü görüyorsunuz. Ben mi yetiştirdim, sen yetiştirdin. Biz 15 bin kişi bir kişi gibi düşünmeliyiz. Yoksa yok olup gideceğiz. Eskiden antrenörlerin saygınlığı vardı. Kulüp yöneticileri ceketini iliklerdi. Şimdi neredeyse antrenör ceketini ilikler konuma geldi'' diye konuştu. -''ÖZERKLİK ÖNEMLİDİR''- Milli Takımlar eski Teknik Direktörü Metin Türel de Fatih Terim'in istifasının ardından yabancı teknik direktörlerin gündeme geldiğini anımsattı. Jupp Derwall ve Sepp Piontek ile mesafeler alındığının konuşulduğunu anlatan Türel, şöyle dedi: ''Bunlar hakkında yorum yapmamız doğru olmaz. Ama Türk futbolunun hamlesi federasyonun özerkliği ile olmuş ve büyük gelirler sağlanmıştır. Milli Takım Teknik Direktörlüğü yaptığımızda biz Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne bağlıydık. Müfettişler karşımıza çıkar dururdu. Gün gelir çay için hesap verirdik. Özerklik önemlidir. Türk futbolu özerkliğini Derwall veya Piontek ile mi yaptı? Tesisleşmeyi, mali sistemi Türk antrenörleri yaptı. Milli takımı Derwall ve Piontek düşüncesiyle kalkındıralım diyenlere yazıklar olsun.'' Genel kurula Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay ile teknik direktörler Coşkun Demirbakan, Giray Bulak, Güvenç Kurtar da katıldı. 602147 En taze reklam skandalı: Balon çocuk 'balon' çıktı Colorado eyaletindeki Larimer bölgesinin şerifi Jim Alderden, düzenlediği basın toplantısında, olayın kurmaca olduğunun kesinleştiğini açıkladı. Alderden, ''Bu aşamada, olayın Heene ailesi tarafından olası bir televizyon programı için kendilerinin reklamını yapmaya yönelik kurgulandığına dair kanıta sahip olduğumuzu düşünüyoruz'' dedi. Babasına ait helyum dolu bir balonla havalandığı söylenen yaşındaki Falcon Heene, ABD'de gündeme oturmuştu, ancak bölgede güvenlik güçlerinin sürdürdüğü arama çalışmaları sırasında çocuk, gizlendiği, evlerinin çatı katından çıkmıştı. Balon, havalandıktan yaklaşık saat sonra 80 kilometre uzakta içindeki gazın kaçması nedeniyle yere inmişti. CNN'in olayın ardından aileyle yaptığı röportaj sırasında baba Richard'ın ''Neden olduğun yerden çıkmadın'' sorusuna Falcon, ''Bunu şov için yaptığımızı söylediniz'' yanıtını vermişti. Ailenin daha önce de televizyon yarışmalarına katıldığı belirtiliyor. 602568 İran'da Ordu İntikam Sözü Verdi İran'da Ordu İntikam Sözü Verdi Ordu, aralarında üst düzey komutanında bulunduğu intihar saldırısından ABD ve İngiltere'yi sorumlu tutuyor. Yayına Giriş: 19.10.2009 09:11:42 Güncelleme: 19.10.2009 09:11:42 İran'da ordu, Devrim Muhafızları komutanlarına yönelik intihar saldırısından Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'yi sorumlu tutarak intikam sözü verdi. İran Resmi Haber Ajansı İRNA, ölü sayısının 42'ye çıktığını duyurdu. İran ordu yetkililerinin yarı resmi Fars Haber Ajansı'na yaptıkları açıklamada, "terörist saldırıların arkasında 'Büyük Amerika Şeytanı ve onun İttifakı İngiltere' var" denildi. Açıklamada, çok yakın bir gelecekte saldırının intikamının alınacağı ve bölgenin teröristlerden arındırılacağı belirtildi. Sistan Belucistan bölgesinde Devrim Muhafızları komutanlarının hedef olduğu saldırıda ölü sayısının 42'ye çıktığı açıklandı. İran resmi haber ajansı İRNA, hastane kaynaklarına dayarak yaralı sayısının 28 ile 50 arasında olduğunu duyurdu. Saldırıyı Cundullah Üslendi Cundullah adlı örgütün üslendiği saldırıda ölenler arasında Devrim Muhafızlarının, üst düzey komutanı da bulunuyor. Bu arada İran Devlet Televizyonu, Pakistan'ın Tahran maslahatgüzarının Dışişleri Bakanlığına çağrıldığını duyurdu. İran Dışişleri Bakanlığı, saldırıyı gerçekleştirenlerin Pakistan sınırından girdiğine dair kuvvetli kanıtların bulunduğunu iddia ediyor. Pakistan ise saldırıyla bağlantısı olduğu iddialarını reddetti. Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Abdül Besit, Pakistan'ın terörist faaliyetlere karışmadığını ve bu tehdidi yok etmek için çaba gösterdiğini söyledi. Pakistan'ın sınırdan sızmaları önlemek için her türlü önlemi alma sözünü verdiği bildiriliyor. İran'ın, Pakistan ve Afganistan sınırında yer alan Sistan-Belucistan eyaleti, güvenlik kuvvetleriyle uyuşturucu kaçakçıları ve ayrılıkçı güçler arasında çatışmalara sahne oluyor. 602883 Dersimspor'a Avusturya'dan parasal destek Başkan Şahin, bir panele katılmak için gittiği Avusturya'da Tuncelili işadamları ile yaptığı görüşmeler sonrasında işadamlarının Dersimspor'a destek amaçlı topladıkları 14 bin Avro'nun Dersimspor kulübü hesabına yatırıldığının dekontunu kulüp yöneticisi Ali İhsan Bayır'a teslim etti. Atatürk Stadı'nda Dersimspor'un antrenmanına katılan Şahin, gençlere dönük her türlü aktiviteyi imkanları ölçüsünde destekleyeceklerini belirterek, Dersimspor'un başarılı olabilmesi için herkesin yardım elini uzatması gerektiğini kaydetti. Dersimspor kulübü yöneticisi Ali İhsan Bayır ise yaptığı açıklamada, ''Dersimspor ilimizin uzun yıllardır futbola olan hasretini gidermek için yola çıktı. Kulübümüze destek amaçlı gönderilen bu para can suyu gibi geldi. Umarım bundan sonra da yardımlar artar ve ilimiz futbolda hak ettiği noktaya gelir'' diye konuştu. 603692 DTP'li belediye Kurtalan'ın ismini değiştiriyor Siirt'in Kurtalan ilçesi Belediye Başkanı Necat Yılmaz, "İlçeye Kürtçe olan 'Mısırce' isminin verilmesi için çalışma başlattık" dedi. Kurtalan Belediye Başkanı Necat Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, "İlçeye Kürtçe olan 'Mısırce' isminin verilmesi için çalışma başlattık. 'Mısırce' ismi geçmiş yıllarda Kürtçe olduğu için değiştirilmişti. Gelecek belediye meclisinde bu konuyu görüşeceğiz" dedi. Siirt Valisi Necati Şentürk ise konuyla ilgili gazetecilerin sorusu üzerine, "Hükümetimizin alacağı karar doğrultusunda gerekli işlemi yaparız" dedi. 602727 İsrailli bakanlar 29 Ekim resepsiyonunu protesto edecek İsrailli bakanlar 29 Ekim resepsiyonunu edecekANKA İsrailli bakanların, ülkede "’nin tutumundan duyulan rahatsızlığı" yansıtmak amacıyla 29 Ekim’de Türk Büyükelçiliği’nde düzenlenecek resepsiyonu "boykot" etmeyi düşündüğü bildirildi. İsrailli basın, 29 Ekim’de Türk Büyükelçiliğince düzenlenecek resepsiyonuna ilişkin olarak "Bu ayın sonlarına doğru Türk Büyükelçisinin konutuna davet edilen birçok bakanın, ile arasındaki son gerginliklerin nedeniyle etkinliği boykot etmeyi planladığı"nı yazdı. İÇİŞLERİ BAKANI YA BOYKOT EDECEK YA KATILIP SERT KONUŞMA YAPACAK Yedioth Ahronoth’un internet sitesince yayımlanan haberde, kimileri "Atmosferi ısıtmamalıyız, ateşe dökmemeliyiz" dese de, "Etkinlikte hükümeti temsil etmesi planlanan İçişleri Bakanı Eli Yishai, boykot etmeye yada alternatifi olarak katılarak sert bir konuşma yapma eğiliminde" denildi. Haberde şunları söylendi: LİEBERMAN’IN KATILMASI BEKLENMİYOR "Dışişleri Bakanı ’ın katılması beklenmiyor. Savunma Bakanı ise, henüz bir karar vermedi. Cumhurbaşkanı ise, Türk Büyükelçiliğinin davetini kabul edip etmeyeceğini söylemeye yanaşmadı." Birçok bakanın, davetin "Başbakan ’ın, gerginliği azaltmaya yönelik iyi niyet bir jest veya sadece rutin bir diplomatik hareket olup olmadığını" kendi kendine sorduğu kaydedilen haberde iki ülke arasındaki son krizin "Türkiye’nin ’i ‘Anadolu Kartalı’ tatbikatından dışlaması başladığı ve İsrailli askerlerin kasten çocuklarını öldürdüklerini gösteren dizinin yayınlaması ile devam ettiği" belirtti. İSRAİL TÜRKİYE’NİN GOLDSTONE RAPORUNA "EVET" DEMESİNE DE KIZDI Buna ek olarak da geçen Cuma günü de Türkiye’nin, ’nda İsrail’i ’de savaş suçlarını işlemekle suçlayan Goldstone raporu lehinde oy kullandığına dikkat çekilen haberin son bölümünde de şöyle denildi: "Lieberman, konfirme etmedi ama yakın çevresi katılmayacağını söylüyor. ’in, İnsan Hakları Komisyonu’nda oyuna olarak Büyükelçiliğince düzenlenen bir etkinliği boykot etmiş bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, yorum yapmayı reddettiler."( 603824 İsrail'deki Türkiyeliler'in Ayrılık ricası İsrail'deki Türkiye kökenli Yahudileri bünyesinde bulunduran Türkiyeliler Birliği, TRT 1'de yayımlanan Ayrılık adlı dizinin "bilinçli bir şekilde İsrail ve Yahudi düşmanlığı yaratma çabası" olduğunu öne sürdü. Dizinin durdurulması yönündeki çabalarının sonuç getirmediğini belirten Türkiyeliler Birliği, bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun devreye girmesini ve desteğini istiyor. Türkiyeliler Birliği, son dönemde iki ülke arasında ortaya çıkan gerginliklerin, TRT'de yayımlanan diziyle yeni bir boyut kazandığını belirterek Gül, Erdoğan ve Davutoğlu'na iletilmek üzere hazırladıkları mektubu, Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliği'ne iletti. Birliğin 60 yıldır Türkiye-İsrail dostluk ilişkilerinin geliştirilmesi için uğraş verdiği belirtilen mektupta, "Türkiye'nin İsrail'e karşı son günlerdeki tutumu, çalışmalarımızın faydası hakkında bizleri şüpheye düşürmüştür. İki ülke arasındaki dostluk ilişkileri gelişirken, son Gazze operasyonundan sonra, siz devlet büyüklerimizin beyanlarıyla bu ilişkiler olumsuz yönde ilerler duruma düşmüştür" ifadesi kullanıldı. Mektupta, Gazze harekatının, Türk basınında tek yönlü olarak gösterildiği, Başbakan Erdoğan'ın Arap ülkelerin göstermediği kadar tepki gösterdiği iddia edilerek, bütün bunların Türkiye'de İsrail ve Yahudi karşıtlığının artmasına neden olduğu öne sürüldü ve buna örnek olarak yapılan anketler gösterildi. İki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin bozulmaması için ellerinden geleni yaptıklarını, Türkiye'deki bazı olumsuz olaylara rağmen tepkilerin asgari düzeyde kalması için için büyük çaba verdiklerini ifade eden Türkiyeliler Birliği mektupta, şöyle devam edildi: "Ancak, son olarak, TRT-1;de gösterime giren Ayrılık dizisinin neden olduğu öfke, bu tepkileri durdurulamayacak boyuta getirdi. Gösterimden birkaç gün önce ve gösterimin ertesi günü Büyükelçilik nezdinde dile getirdiğimiz üzüntü ve endişe duygularıyla dizinin durdurulması yönündeki isteklerimiz hiçbir sonuç vermedi. Dizi, gösterilmeye ve düşmanlık tohumları ekmeğe devam ediyor." Dizinin "hayal mahsulü" olduğu ileri sürülen mektupta, "Dizi, TRT-1 gibi bir devlet televizyonundan kin ve nefret saçmakta, duygu sömürüsü yaparak olayı din çatışması gibi göstermektedir" ifadesi kullanılarak, halka nefret aşılayacak bu tür yayınların yalnız iki ülke ilişkilerine değil, tüm Türkiye'nin imajına da zarar verebileceği öne sürüldü. Mektupta Türkiyeliler Birliği, "İsrail halkının, Türk halkını sevdiği gibi, Türk halkının da İsraillileri sevmesini istiyoruz" denilerek Gül, Erdoğan ve Davutoğlu'ndan, "Ayrılık" dizisinin gösterimden kaldırılması için "gerekli talimatları vermeleri" ve dostluk köprüsünün yıkılmaması için harcanan çabalara destek olmaları istendi. İsrail'de, Türkiye'den çeşitli tarihlerde göçmüş 100 bin kadar Yahudi bulunuyor. Türkiyeliler Birliği ise Türk Yahudi dernekleri arasında faaliyetleriyle en geniş kesime hitap eden kuruluş olarak biliniyor. 603629 Turkcell Fair Play Ligi Turkcell Fair Play Ligi Futbol Federasyonu ve Turkcell'in işbirliğiyle düzenlenen Turkcell Fair Play Ligi'nde 9. hafta değerlendirme raporu açıklandı. Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Galatasaray 17 ceza puanıyla ilk sırada yer alırken, Ankaragücü 284 ceza puanıyla son sırada bulunuyor. Turkcell Fair Play Ligi'nde 9. hafta değerlendirme raporuna göre oluşan puan durumu şöyle: 1-Galatasaray 17 2-Gençlerbirliği 18 3-Trabzonspor 18 4-Denizlispor 21 5-Bursaspor 22 6-Kasımpaşa 22 7-Beşiktaş 23 8-Antalyaspor 25 9-İstanbul B.Şehir Bld. 26 10-Manisaspor 26 11-Gaziantepspor 27 12-Kayserispor 37 13-Fenerbahçe 41 14-Sivasspor 54 15-Eskişehirspor 73 16-Diyarbakırspor 159 17-Ankaragücü 284 602991 Aydınlık Dergisi'ne Operasyon Aydınlık Dergisi'ne Operasyon Ergenekon savcılarının talimatıyla düzenlenen operasyonda derginin çalışanının evinde arama yapıldı bazı belgelere el kondu. Yayına Giriş: 19.10.2009 10:34:36 Güncelleme: 19.10.2009 11:59:51 Ergenekon savcısının talimatıyla operasyon düzenleyen polis, İstanbul'da Aydınlık dergisinin yanı sıra, derginin çalışanının evinde de arama yaptı. Polis, incelenmek üzere, bazı bilgi ve belgelere el koydu. Aydınlık Dergisi'nin geçen haftaki sayısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında, 2004 yılı Temmuz ayında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarının dökümlerine manşetten yer verilmişti. Sözkonusu iddialara ilişkin soruşturma başlatan Ergenekon savcıları, operasyon talimatı verdi. Bunun üzerine İstanbul polisi sabah saat 7'de derginin Beyoğlu'ndaki merkezine operasyon başlattı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile Ulusal Kanal istihbarat şefi Ufuk Akkaya'nın evlerinde ise arama yapıldı. Bu iki dergi çalışanı, arama süresince gözaltında kaldı. Operasyonda polis habere konu olan iddialara ilişkin olduğu belirtilen bazı ses kayıtlarının bulunduğu CD'ler ve belgelere el koydu. Dergi çalışanları ise, yaptıkları açıklamada, operasyonun Ergenekon savcılarının talimatıyla gerçekleştiğini doğruladı. 603319 16:21 İMKB Başkanı Erkan: Türkiye’de likidite bolluğu var Başkanı Erkan: ’de bolluğu var Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı şu anda dünyada ve ’de bolluğu bulunduğunu belirterek, “Konjonktür halka arzlara çok uygun” dedi. ’de düzenlenen Seferberliği” konulu toplantıda konuşan Erkan, Türkiye’de bugüne kadar yeterli halka arz olmadığını ifade ederek, geçen yıl imzaladıkları protokolün devamı olarak, kriz döneminde de hazırlıklarını yaptıkları “Halka Arz Seferberliği” projesini bugün hayata geçirdiklerini söyledi. Sermaye piyasasının nabzının attığı yer olan İMKB’nin sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin borsası olduğunu belirten Erkan, İMKB’nin Türkiye ekonomisine bugüne kadar 44,5 milyar kaynak sağladığını, son yılda sağlanan kaynağın yaklaşık 21,5 milyar dolar olduğunu anlattı.  Hüseyin Erkan, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların da üçte birinin İMKB’de işlem gören şirketler üzerinden geldiğine dikkati çekti.  Piyasa değeri açısından İMKB’nin gelişmekte olan ülkeler arasında 10-12.  sıralara gerilediğini söyleyen Erkan, işlem gören şirket adedi açısından da 16.  sırada bulunduğunu, bunların Türkiye’nin hak etmediği yerler olduğunu kaydetti. “ŞİRKETLERE BİR SÜRÜ TEŞVİKİN GETİRİLMESİ SÖZ KONUSU” 1990-2000 yıllarında İMKB’de 24 şirket halka arz olurken, 2001-2008 yılları arasında bunun şirkete düştüğüne işaret eden Erkan şunları belirtti: “Bunun çeşitli sebepleri var. 2001 yılından sonra özellikle ekonomik politikalarda yaşanan istikrar, Türkiye’nin büyüme ivmesine girmesi, ’nın değer kazanması ve dünyada aşırı likiditenin çok ucuz şekilde şirketlere kaynak aktarabilmesi, özellikle Türkiye’de yerleşik şirketlerin bu ucuz kaynağa rahat erişebilme imkanını getirdi. Türk şirketleri yurt dışında çok ucuzu ve iyi imkanlarla borçlandı. Bunun getirdiği rahatlıkla belki şirketler halka arzı çok fazla düşünmediler. Bu dönemde şirketler halka arzdan imtina ettiler, daha ucuz ve kolay kaynağa gittiler. 1990’lı yıllarda bazı vergi indirimleri vardı, bunlar 2000’li yıllardan sonra ortadan kalktı. Şu anda halka arz gerçekleştiren şirketlerde maalesef herhangi bir vergisel teşvik bulunmuyor. Bununla ilgili ilgililerle görüştük.  İstanbul Merkezi projesi çerçevesinde de Yüksek Planlama Kurulu’nun almış olduğu kararlar içerisinde özellikle şirketlere vergisel boyut da dahil olmak üzere bir sürü teşvikin getirilmesi söz konusu. Bu konuları gündemde tutuyoruz.” “AMACIMIZ ŞİRKETLERİ BÜYÜTMEK” Amaçlarının şirketleri büyütmek olduğunu belirten Erkan, “Şirketlerimiz sadece satarak fon sağlamak değil, sermaye piyasasından değişik şekilde de faydalanabilsinler, tahviller de satabilsinler” dedi.  Hüseyin Erkan, özel sermaye şirketleri ve müteşebbis sermaye şirketleri ile evlilik yapan şirketlerin daha sonra halka arz olmasının fiyat performansı açısından daha başarılı olduğunu vurguladı. Önceliklerinin Türkiye’nin ilk bin şirketi içinde yer alan şirketleri sermaye piyasasına kazandırmak olduğunu söyleyen Erkan, “Türkiye’nin ilk 500 büyük sanayi kuruluşundan 403 şirket, ikinci 500 büyük sanayi kuruluşundan 469 şirket, toplamda 872 şirket borsamızda şu anda işlem görmüyor. Ülkemizde önde gelen finans, ticaret, hizmet ve kamu şirketleri de borsamızda yok. Çok sayıda şirketimiz henüz daha gelmemiş. Bu aslında çok büyük potansiyel. Türkiye sermaye piyasasının büyüme potansiyelinin burada yattığı gözüküyor” dedi.  Hüseyin Erkan, hedeflerinin 2023 yılında İMKB’de şirket sayısını bin olarak gerçekleştirmek olduğunu belirtti. Başkanı ’nun “10 bin” demesi üzerine Erkan, “10 bin de olabilir” diye konuştu.  Türkiye’nin ilk bin şirketi içinde İMKB’de işlem görmeyen 872 şirketin 777’sinin toplantıda yer alan oda başkanlarının illerinde yer aldığını söyleyen Erkan, bunun 369’unun İstanbul’da bulunduğunu, ’de 58, ’de 50, ’da 49, ’da 47 şirket olduğunu ifade etti. ŞİRKETLERİN HALKA AÇILMASI İÇİN ÜÇ NEDEN... İMKB olarak işletim sistemini tamamen değiştirme çalışması yürüttüklerini, piyasa yapıcılarla piyasayı çalıştırmak istediklerini ve bunun altyapısını hazırladıklarını dile getiren Erkan, bunun arkasından gelecek çok katılımlı toplantıların da hazırlıklarını bitirdiklerini, bütün odalarla halka arz seminerleri düzenlemek istediklerini anlattı. Hüseyin Erkan, sadece kendisinin ziyaret ettiği şirket sayısının 15 olduğunu, yönetim olarak doğrudan şirketlerin ayaklarına kadar gitmeyi, sermaye piyasasını onlara anlatmayı önümüzdeki dönemde kendilerine hedef olarak seçtiklerini vurguladı. Sermaye piyasaları arenaları düzenlemeyi düşündüklerini söyleyen Erkan, çok sayıda kurumsal, yabancı yatırımcı ile görüştüğünü, şirketlerin ilgisinin olduğunu, toplantıların fuarlar şeklinde gerçekleşeceğini kaydetti.  Şirketlerin halka açılması için nedenin likidite ve ucuz finansman, kredibilite, şeffaflık, güvenilirlik, kurumsallaşma, yurt içi ve yurt dışında tanınma olarak sıralayan Erkan, şirketleri borsada görmek istediklerini söyledi. Hüseyin Erkan, ilde şehir endeksi oluşturduklarını, potansiyel şehir endekslerinin Denizli, Aydın, ve olduğunu belirtti. İMKB-Ulusal 100 Endeksi’nin yılbaşından bu yana yüzde 87 arttığını ifade eden Erkan, “Çok daha iyi performans gösteren illerimiz var. yüzde 89, yüzde 230 atmış. Hemşehrileriniz arasında bu tip konular da gündeme gelecek, belki şehirdeki yeni yatırımları da teşvik edecek. Halka arzların artırılması çalışmaları kapsamında odaların sağlayacağı iş planını da bekliyoruz.  Kendileri hakkında bilgi duyurumu istemeyen şirketleri de zorlamayacağız” dedi. Halka açık olmayan şirketlerin sermaye piyasasına açılması ve sermayenin tabana yayılmasının teşvik edileceğini, vergi de dahil her türlü önlem alınacağını söyleyen Erkan, “Zannediyorum hükümetimiz belli teşvikler çıkaracak” dedi. Erkan, “İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması sürecinde, küresel ligde yer alacak sermaye piyasamızın sunacağı imkanlarda yararlanmak üzere şirketlerimizi İMKB’de işlem görmeye davet ediyoruz” diye konuştu.  Yol haritalarını belirlerken Odalarla işbirliği sağlayarak, potansiyel şirketlerle iletişim kurmak, aracı kurumları ve ilgili kurumları bu sürece katmayı planladıklarını söyleyen Erkan, şunları kaydetti: “Burada biz dörtlü sinerji oluşturmak istiyoruz. Devletten beklentimiz, vergi teşviki ve diğer konularda sağlayacakları kolaylıklar. İMKB, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Takasbank’ta da düzenlemelerimizde esneklikleri sağlamayı planlıyoruz. Odalarımızdan proaktif işbirliği bekliyoruz. Aracı kuruluşlarımızdan da maliyetlerin indirilmesi ve onların da katılımlarını rica ediyoruz. Bazı halka arzlarda maliyetler çok yüksek olabiliyor. Özellikle maliyetleri aza indirmelerini ve mümkün olduğunca fazla sayıda şirketi borsaya getirmelerini kendilerinden rica ediyoruz. Birlikte hareket edeceğiz ve uluslararası fonların da ülkemizde artmasını sağlayacağız. Şu anda dünyada ve Türkiye’de likidite bolluğu var. Konjonktür halka arzlara çok uygun. Hızlı bir çalışmayla bir çok şirketi sermaye piyasasına getirebiliriz. Burada yeterince ilgi görmez gibi bir korkumuz yok. Şu anda likidite dünyada çok ucuz ve çok bol. Rahatlıkla yatırım yapabilecek durumdalar.  Halka arzların teşvik edilmesi hatta özelleştirilecek şirketler konusunda da çekinmesinler. Likidite var, dünya sermayesi ilgi gösterecektir.” 603603 Erzurumlu hasta domuz gribini yendi Erzurumlu hasta domuz gribini yendi ERZURUM (CİHAN) Erzurum'da domuz gribine yakalanan bir kişi yapılan tedavi sonucu hastalığı yendi. Domuz gribine yakalanan vatandaşın ateşi yükselen 11 aylık çocuğundan alınan tahlillerin negatif çıkması sonucu bebek de taburcu edildi. Erzurum il merkezinde domuz gribi tesbit edilen M. A. (36) isimli şahıs yapılan tedavi sonucunda hastalığı atlattı. Erzurum İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Serhat Vançelik, domuz gribiyle ilgili olarak makamında basın toplantısı düzenledi. Doç. Dr. Vançelik, domuz gribine yakalanan M.A.'nın yurtdışı gezisi sonrasında öksürük, halsizlik ve ateş şikayetiyle Palandöken Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Bakteriyoloji Polikliniği'ne başvurduğunu söyledi. Söz konusu şahsın boğaz sürüntü örneğinin Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'ne gönderildiğini ve sonucun pozitif çıktığına işaret eden Doç. Dr. Vançelik, "Hastanın domuz gribine yakalandığının anlaşılması üzerine ailenin bütün briyeleriyle görüşülerek olası bir bulaşma açısından bilgilendirilmişlerdir. Hasta ve yakınları günlük izlem takibine alınmıştır. Hastanın şikayetinin geçtiği halde ailede 11 aylık bebeğin ateşinde hafif yükselme olması üzerine kontrol altına amacıyla numune alınmış, 19 Etkim'de taburcu edilmiştir. Taburcu edildikten sonra alınan laboratuvar sonuçlarında bu bebeğimizin domuz gribi olmağı belirlendi. Babanın genel durumu iyi olup evde izlenmesine devam edilmekte." dedi. Sağlık İl Müdürü Doç. Dr. Vançelik ayrıca Erzurum'da olası domuz gribi salgınına karşı hazırlıkların tamamlandığını dile getirdi. Doç. Dr. Vançelik, bu amaçla bilim adamları ve doktorlardan oluşan bir 'Bilimsel Kurul'un oluşturulup durum değerlendirmesi toplantısı yaptığını da sözlerine ekledi. 603480 Kırmızı et ayda yüzde 60 zamlandı Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de kişi başına düşen yıllık et tüketiminin 15-16 kilogram olduğunu belirterek, Avrupa ülkelerinde ise bu rakamın 50 kilograma kadar çıktığını kaydetti. Türkiye'de nüfusun yüzde 70'inin tarım ve hayvancılıkla geçindiğini vurgulayan Aydın, ''Devletin bu sektöre desteği, yok denecek kadar az. Avrupa ülkelerinde yüzde 30 ile yüzde 60 oranında destek verilirken ülkemizde bu oran yüzde 10 bile değil. Yetkililer buna önlem almalı. Aksi takdirde, ithal etlere mecbur kalınacak'' dedi. Türkiye'de damızlık koyun sayısında düşüş yaşandığını, bunun da kuzu eti fiyatlarını artırdığını belirten Aydın, şunları ifade etti: ''Türkiye'de 2000-2001 yılında 25 milyon damızlık koyun varken bugün resmi rakamlara göre bu sayı 10 milyona düştü. Bana göre de bu sayı milyon civarında. Kurban Bayramında yaklaşık milyon küçükbaş hayvan kesiliyor. Kilogramı 10 liradan kesilen kuzuyu, arz ve talepten dolayı şu anda 16 liraya kesiyoruz. Bu da gösteriyor ki, kuzu eti ay içinde yüzde 60 zamlandı. Sığır etinde ise durum daha farklı. Yem fiyatları artmasına rağmen dana eti fiyatı değişmediğinden yetiştiriciler büyük sıkıntı içinde. Birçoğu işi bırakmak zorunda kaldı.'' 603821 PKK'lıların ifadeleri alınıyor PKK'lıların ifadeleri alınıyor Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen terör örgütü PKK üyelerinin ifadeleri alınıyor. Irak'tan gelerek Habur Sınır Kapısı'nda güvenlik güçlerine teslim olan 34 kişinin kimlik tespitleri ve sağlık kontrollerinin ardından Habur Hudut Sınır Taburu'nda ifadelerinin alınmasına geçildi. Jandarma tarafından ifadeleri alınan grup savcılığa sevk edildi. Söz konusu kişiler, Diyarbakır'dan gelen özel yetkili savcılara ifade veriyor. Öte yandan, DTP milletvekilleri Sırrı Sakık ile İbrahim Binici de Habur Sınır Kapısı'na geldi. 602399 G.Saray taraftarından F.Bahçe'ye 'Mor' mesaj Geçtiğimiz haftaki 3-0'lık Ankaragücü mağlubiyetini unutan Sarı-Kırmızılı taraftarlar da kritik mücadeleler öncesi takımlarını Ali Sami Yen'de yalnız bırakmadı. Galatasaray tribünleri, özellikle Fenerbahçe ile hafta sonu oynayacakları derbinin havasına erken girdi. Taraftarlar, Fenerbahçe'nin Gaziantep maçını kaybetmesiyle ligdeki ilk mağlubiyetini yaşamasını sevinçle karşılarken, yaptıkları tezahüratlar ve açtıkları pankartlarla bunu gösterdi. Eski açık tribünde, 'Formamıza laf edenlere inat morartmaya geliyoruz' pankartı açan taraftarlar, Kadıköy'den lider döneceklerini iddia etti. Galatasaraylı futbolseverler, Ankaragücü mağlubiyetinin ardından çok eleştirilen ve Milan'ın teknik direktörlük önerdiği iddia edilen Rijkaard'a da destek oldu. Tribünlere açılan, "SAHİPSİZ Mİ LAN RİJKAARD" pankartı dikkat çekti. Bu arada Galatasaray'ın efsane futbolcularından Gheorghe Hagi karşılaşmayı eşiyle birlikte tribünden izledi. Hagi'nin, perşembe günkü UEFA Avrupa Ligi maçında bir Rumen kanalı için yorumda bulunacağı öğrenildi. Trabzon'dan teknik direktörlük teklifi aldığı iddia edilen Hagi'nin yakın çevresine Bordo-Mavililere sıcak baktığını söylediği bildirildi. 603509 Yök Başkanına formasyon protestosu YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Selçuk Üniversitesinde yeni binası hayırsever iş adamı Ahmet Keleşoğlu tarafından yaptırılan Eğitim Fakültesi ile Selçuklu Tıp Fakültesi ve Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı'nda incelemelerde bulundu. Selçuk Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı açılış törenine katılmak üzere Konya'ya gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, açılışın ardından ilk olarak Selçuklu Tıp Fakültesini gezdi. Fakülte hakkında yetkililerden bilgi alan Prof. Dr. Özcan, daha sonra iş adamı merhum Sakıp Sabancı'nın kızı Dilek Sabancı tarafından üniversite bünyesinde yaptırılan Dilek Sabancı Konservatuvarı ile Bilmer ve Teknokent'te incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Özcan, daha sonra yeni binası hayırsever iş adamı Ahmet Keleşoğlu tarafından yaptırılan Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesine geldi. Burada fakülte binası önünde bekleyen bir grup öğrenci, öğretmen olabilmek için bir yıl formasyon eğitimi aldıklarını ve eğitim sürelerinin yıla çıktığını belirterek, ellerinde taşıdıkları, ''Formasyon haksızlığına son'', ''Bizi de yılda mezun edin'' ''Yusuf Hoca duy sesimizi'', ''Bizi sene oyalamayın'' yazan pankartlarla Özcan'ın önünü kesti. SÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, öğrencilere, ''Sorununuzu bana yazılı olarak bildirin, Başkanımıza aktarayım'' dedi. Öğrencileri dinlemek isteyen YÖK Başkanı Özcan, ''Bir yanlışı düzeltmeye çalışıyoruz. Bu arada bazıları dezavantajlı duruma düşüyor. Yani tereyağından kıl çeker gibi çözülmüyor herşey. Siz kendinizi benim yerime koyun, bir gelişme ilerleme yapacaksınız, nasıl yaparsınız. kadar farklı öğrenci var ki'' diye konuştu. Prof. Dr. Özcan, daha sonra Rektörlük binasında Rektör Prof. Dr. Süleyman Okudan ve dekanlarla değerlendirme toplantısı yaptı. 602275 Akil adamlar buluşması havaya uçtu Akil adamlar buluşması havaya uçtu İran'ın en stratejik Şii-Sünni bölgesinde Devrim Muhafızları generallerinin Sünnilerle yaptığı gizli "akil adamlar" toplantısı bombalı saldırıya hedef oldu. Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcısı ve üç vilayetin generalleriyle birlikte 42 kişi öldü. Saldırıyı Sünni Cundullah örgütü üstlense de İran "Obama'nın uzattığı barış eli kana bulandı" açıklamasını yaptı Nur Ali Sustari İlgili haberler HATİCE KILIÇ İSTANBUL TAHRAN İran, İslam Devrimi tarihinde orduya düzenlenen en büyük saldırıyla sarsıldı. Pakistan sınırındaki Sistan-Belucistan bölgesinde, ülkenin Şii-Sünni çatışması bakımından en stratejik noktası sayılan yerde Devrim Muhafızları Komutanlarının gizli "akil adamlar" toplatısına bombalı intihar saldırısı düzenlendi. Olayda Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutan yardımcısı General Nur Ali Sustari ve üç kentin generalleriyle birlikte 42 kişi öldü. Saldırı toplantının düzenlendiği esnada gerçekleştirildi. İsmini vermek istemeyen bir İran'lı kaynağa göre sabahın erken saatlerinde Pakistan'a sınır Pişin bölgesinde Sünni ve Şii aşiret reisleri "uzlaşı" görüşmelerinde bulunmak için bir araya geldi. Ancak daha önce de benzeri bir kaç kez yapılan buluşmaya ilk kez Devrim Muhafızları komutanları da katıldı. Görüşmenin yapıldığı yerde üzerindeki bombaları patlatan saldırgan etrafı kan gölüne çevirdi. CUNDULLAH ÜSTLENDİ Ülke gündemine bomba gibi düşen olayla ilgili İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad "intikamımızı alacağız" dedi. "Söz veriyorum ki, caniler bu insanlık dışı eylemlerinin cevabını en kısa sürede alacak" diyen Ahmedinejad, yetkililerden saldırıların sorumlularını bir an önce belirleyerek adalete teslim etmelerini istedi. Devlet televizyonu saldırıyı terör örgütü Cundullah'ın üstlendiğini duyurdu. İran-Pakistan sınırında üslenen, El Kaide bağlantılı olduğu iddia edilen Sünni Cundullah'ın üyeleri, zaman zaman sınırı geçerek güvenlik güçleri ve halka karşı terör eylemleri düzenliyor. Cundullah, 28 Mayıs 2009'da 25 kişinin ölümü ve 119 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan cami bombalanması eylemlerini üstlenmişti. En stratejik bölgede buluştular Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcısı General Nur Ali Sustari Devrim Muhafızlarının Sistan Belucistan Komutanı General Muhammed Zadeh İranşar kenti Devrim Muhafızları komutanı Emir El Momenin kentinin birlik komutanı öldü Küresel Ukala bağlantılı Devrim muhafızlarından yapılan açıklamada ABD kastedilerek “Küresel Ukala ve kışkırttığı güçlerin düzenlediği bir saldırı”ifadesi kullanıldı. İran Meclis Başkanı Ali Laricani de saldırıdan ABD'yi sorumlu tuttu ve "Bu son terör eylemini ABD'nin siyasetlerinin sonucu olarak görüyoruz. Bu da ABD'nin ülkemize yönelik husumetinin göstergesidir" ifadesini kullandı. ABD Başkanı Barack Obama'nın, "İran'a doğru elimi uzatıyorum" dediğini hatırlatan Laricani, bugünkü terör eylemiyle bu elin "kana bulandığını" ima etti. Öte yandan uzmanlar, İran'a askeri müdahaleyi göze almayı düşünmeyen ABD'nin ülkede mezhep veya ırk çatışması çıkartarak rejimi çökertme girişimine ilk somut adımı bu saldırıyla gerçekleştirdiğini belirtiyor. İNTİKAM BİLDİRİSİ Devrim Muhafızları kanlı saldırıdan sonra yayınladıkları bildiride, olayın intikamını alacaklarını söyledi. Bildiride terör saldırısının arkasında "dünyadaki zorba güçlerin" olduğunu belirtilerek, Fars Haber Ajansı, Sistan-Belucistan eyaletinde genel yas ilan edildiğini duyurdu. 602987 Malatya kaçan puana yanıyor! Malatya kaçan puana yanıyor! Menajer Aziz Yiğit, yaptığı açıklamada, Şanlıurfaspor karşısında çok iyi mücadele ettiklerini, galibiyeti kaçıran taraf olduklarını savundu. Takımın hafta içinde iyi hazırlandığını, Şanlıurfa'ya galibiyet için gittiklerini dile getiren Yiğit, ''Sahada çok koşan, mücadele eden bir takımımız vardı. Oyuncularımız, teknik heyetin verdiği taktiği ve istediği oyun anlayışını iyi yansıttı. Ancak istediğimiz golü bir türlü bulamadık. Maçtan puanla ayrılmak hakkımızdı'' dedi. Ortaya konulan oyunun gelecek için ümit verdiğine işaret eden Yiğit, geride kalan haftalarda bu performansı özellikle sahamızda yaptığımız maçlarda gösterebilseydik, iyi bir çıkış yakalar ve ligde durumumuz farklı olurdu. Bundan sonra aynı heyecan ve performansla daha iyi sonuçlar alacağımıza inanıyorum'' diye konuştu. Sakatlığı bulunan deneyimli oyuncuların yerine oynayan genç futbolcuların iyi mücadele ettiğini ifade eden Yiğit, yarın Adana Demirspor maçı hazırlıklarına başlayacaklarını kaydetti. 602840 Başbakan'ın çok sevdiği din adamı vefat etti Başbakan'ın çok sevdiği etti BAŞBAKAN 'ın ziyaretlerinde sürekli görüştüğü emekli vaiz Mustafa Yıldız, akciğer yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde öldü. Yakınlarını arayarak ‘başsağlığı' dileğinde bulunduğu ve üzüntülerini ileten Başbakan Erdoğan'ın yarın yapılacak cenaze törenine katılmak üzere Rize'ye gelebileceği belirtildi. Akciğer yetmezliği nedeniyle 12 gün önce solunum şikayeti çeken 77 yaşındaki Mustafa Yıldız, Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Servisi Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi altına alındı. Hastanenin Kardiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Bostan ile Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Taner Ekinci'nin sürekli gözlem altında tuttuğu Yıldız'ın sağlık durumuyla Başbakan Erdoğan'ın yakından ilgilendiği belirtildi. Başbakan Erdoğan’ın, Yıldız'ın oğlu Kudret Yıldız'ı sürekli telefonla arayarak sağlık durumu hakkında bilgi alırken ambulansla ya da 'daki tam donanımlı hastaneye sevk edilmesini istediği belirtildi. Doktorların sağlık durumu nedeniyle sevke onay vermediği kaydedildi. Dün gece fenalaşan Yıldız, saat 02.00 sıralarında kurtarılamadı. Mustafa Yıldız'ın haberini alan Başbakan Erdoğan'ın sabah erken saatlerde Kudret Yıldız'ı telefonla arayarak başsağlığı dileğinde bulunduğu belirtildi. Erdoğan'ın memleketi Rize ziyaretleri sırasında sürekli görüştüğü ve büyük değer verdiği Mustafa Yıldız yarın öğlen saatlerinde Şeyh Camii'nde kılınacak ardından Güneysu ilçesi Zavendik Köyü'nde toprağa verilecek. Erdoğan cenaze törenine katılabileceği belirtildi. 602270 Macaristan yeniden faiz indirimi yapabilir Macaristan yeniden faiz indirimi yapabilir Son aylarda Türkiye ile birlikte faiz indirimi yarışına giren Macaristan'ın, yarın faizlerde yeni bir indirime gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. Son iki haftadan bu yana milli para forintin döviz karşısında değer kazanması ve yıllık enflasyon oranlarının beklendiği gibi gerçekleşmesinin ardından Macaristan'daki ekonomi çevreleri, Macaristan Merkez Bankası'nın yarın yapacağı faiz kurulu toplantısından faizlerde en az 0,50 puan indirim yapılacağı görüşünde birleşiyor. Macaristan Merkez Bankası yüzde 11,5 olan yıllık faiz oranını kademeli bir şekilde yüzde 7,5'e düşürmüştü. Yetkililer, Macar ekonomi medyasına yaptıkları açıklamada, faizlerin yıl sonuna kadar yüzde 6,5'e kadar indirileceğini açıkladı. 603712 Yalova'da mühimmat dolu sığınak Köylüler tarafından farkedilmesi üzerine Çınarcık İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Bursa İl Jandarma Komutanlığı ekipleriyle birlikte Ortaburun köyü Samanlı Dağları Yedi Pınar mevkisinde arama çalışmaları başlattı. Bölgede yaklaşık 400 metrekare büyüklüğünde bir sığınak bulundu. Ekiplerce sığınakta yapılan incelemede, şu malzemeler ele geçirildi: ''1 adet Mat marka 1949 yapımı makineli tabanca, bu tabancaya ait şarjör, 10 adet MKE yapımı kafile savunma tipi el bombası, 10 adet savunma tipi el bombası tapası, bin 400 adet kalaşnikof piyade tüfeği fişeği, 19 adet G-3 piyade tüfeği fişeği, 20 adet 7.9 milimetre fişek, 167 adet bixi fişeği, 68 adet milimetre fişek, 13 adet kalaşnikof şarşörü, 17 adet kitap, adet 50x70 santimetre ebadında siyah zemin üzerine beyaz işlemeli Arapça yazılı bez kumaş, 137 adet kalaşnikof piyade tüfeği hücum yeleği, 68 adet G-3 piyade tüfeği hücum yeleği, 166 adet kamuflaj pantolon, 58 takım kamuflaj elbise, 48 adet eldiven, 110 adet matara kılıfı, adet uyku tulumu, 111 adet palaska, adet avcı bıçağı, adet kama, adet el dürbünü, adet radyo, 45 adet el feneri, 600 adet atlet, 35 adet 20, 30 ve 50 kilogramlık bidon, 51 su matarası, adet gaz lambası, yüzlerce iç çamaşırı, adet eski tip haki askeri üst elbisesi, takım eski tip haki askeri elbise, adet bayan iç çamaşırı, 22 çift bot, adet askeri parka, 110 adet haki renkli mendil, bol miktarda yiyecek ve yaşam malzemesi.'' Jandarma ekiplerinin, bu sığınaktan önce 500 metre batısında 12 Ekim'de bir sığınak daha buldukları öğrenildi. Sığınağın kim ya da kimler tarafından kullanıldığının araştırıldığı, bölgede arazi tarama çalışmalarının devam ettiği bildirildi. 602367 ALİ ÜNAL Bir güzel insan daha Hakk'a yürüdü Gerçekten de bilhassa tarihimiz, düşünce, dinî ve "tabiî" ilimler, manâ kahramanları, sanatkâr ve edipler, kumandanlar ve devlet adamları açısından yüz binlerce zirveyle doludur. Düşünce ve ilim açısından seleflerine nisbeten geri kabul edilen Osmanlı toplumu bile, yıkılırken başta Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere, Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen, Zahid-i Kevserî, Mustafa Sabri Efendi, Filibeli Ahmet Hilmi, Ferit Kâm, Babanzade Ahmet Naim, Mehmet Akif gibi, her biri ayrıca birer dil üstadı ve edep âbidesi zirveler yetiştirmişti. Cumhuriyet dönemi, bu noktada hâk ile yeksân bir manzara arz etse de, Alvarlı Muhammed Lütfi hazretleri, Abdülaziz Bekkine, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahit Kotku, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Mahmut Ustaosmanoğlu, Fethullah Gülen, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu gibi isimler, bu hâk ile yeksân manzara içinde âdeta bir gökkuşağı oluşturmuşlardır. Artık "ehl-i hizmet" gençlerin bile taksiden inmediği bir zamanda toplu taşıma araçlarıyla hizmetten hizmete koşarken gecenin yarısını geçen bir saatte kaybettiğimiz İbrahim Canan hocamız, söz konusu gökkuşağına dahil renklerden biriydi. Bediüzzaman Hz., "Acz, gururun madeni; aşağılık kompleksi, kibrin kaynağıdır." der. Evet, bir türlü kurtulamadıkları aşağılık kompleksiyle ispat-ı nefs için tahribe ve tenkide yönelen ve malûmatı ilim zanneden bazı ilâhiyatçılar içinde ilmi, hizmet aşkı, hiç eksilmeyen gayreti ve engin tevazuu ile bir zirve idi o. Yine Bediüzzaman'ın müthiş tesbitiyle, toplumda herkes için statü denilen bir görme ve görünme penceresi vardır. Boyları pencereyi geçenler eğilirler; boyları bu pencereye yetişmeyenler, uzun boylu görünmeye çalışırlar. İşte, büyüklerde büyüklüğün ölçüsü ve tezahürü tevazu; küçüklerde küçüklüğün ölçüsü ve tezahürü ise tekebbürdür. İbrahim Canan hocamız, büyük görünmeye çalışan pek çok cücenin yanında yukarılara ser çekmiş boyuyla bir tevazu modeliydi. En son, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda vakfın Fethullah Gülen Hocaefendi'yi tanıtmak için hazırladığı programı görüşmek üzere bir araya gelmiştik. Fakir, biraz yar-ağyar mülâhazası, biraz bizzat Hocaefendi'nin şahsının öne çıkarılmasından duyduğu fevkalâde rahatsızlık, biraz da Bediüzzaman Hz.'nin Peygamber Efendimiz'i tanıma adına bile Kur'an'ı, İslâm'ı, İslâm medeniyetini nazara vermesi sebebiyle, Hocaefendi'nin şahsına odaklanmaktan çok, düşüncelerini ve bu düşüncelerin meydana getirdiği pratiği incelemek gerektiğini arz ettim. Canan hocamız, buna katılmakla birlikte, "Hocaefendi'nin insanlara tesir eden bir şahsiyeti de var. Aynı şeyleri yazıp söyleyince tesiri başka oluyor. İnsanlar, onun şahsî kemalâtına da tutuluyor." diyerek, şahsını da düşünceleriyle birlikte ele almanın gerektiğini buyurmuş ve -fakirin takdiri ne ifade eder ama- gözümde, gönlümde birkaç kat daha büyümüştü. Değerlerimize maalesef sahip çıkmıyoruz. Erdem Beyazıt, iyi bir şairdi; İslâmî değerleri terennüm etmişti; düşünce insanıydı ve ayrıca milletvekilliği yapmıştı. TFF Başkanı Hasan Doğan ile aynı gün veya günlerde vefat etti. Sayın Doğan da elbette değerli bir insandı ama, merhum Erdem Beyazıt'ın bu ülkeye hizmeti, merhum Doğan'ınkinden daha az olmamıştır. Buna rağmen, Erdem Beyazıt'a yer vermeyi beklediğimiz ve üzerlerinde hakkı bulunan bazı medya organları bile, Hasan Doğan'a verdikleri yeri ondan esirgediler. Ergun Göze de hiçbir zaman bu ülkeye Halit Refiğ'den daha az hizmet etmedi; ondan da Sayın Refiğ'e verilen yer fazlasıyla esirgendi. Bu da, bilhassa İslâm hassasiyetli bilinen kesimin nerelere savrulduğunu gösteriyor. Allah, İbrahim Canan hocamıza Kendine lâyık şekilde rahmet etsin; yakınları ve sevenleriyle birlikte bütün İslâm dünyasının başı sağ olsun. 602182 Bakü-Ceyhan hattına daha çok destek vermek istiyoruz 16 Aralık 1991'de bağımsızlığımızı kazandığımızda henüz bir saat dolmadan zamanki cumhurbaşkanınız Turgut Özal, doğrudan beni arayarak Kazakistan'ın bağımsızlığını kutlamıştı. 1992'de Türkiye ile doğrudan ilişkiler başladı. Diplomasi alanındaki ilişkiler, özellikle ekonomi, siyasî ve kültürel alanlarda üst düzey ilişkiler gerçekleştirildi. Günümüze baktığımız zaman, Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin son derece iyi olduğunu söyleyebiliriz. Kazakistan ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi milyar dolara ulaştı. Türklerin birçok ortak veya kendi şirketleri Kazakistan'da faaliyet göstermektedir. Özellikle inşaat alanında aktif bir şekilde çalışıyorlar. Kazakistan, Türkiye arasındaki ilişkilere her iki ülkede çok ciddi anlamda önem veriyor. İşleri geliştirmeye çalışıyoruz. Kazakistan, son yıllarda özellikle ekonomi alanında ciddi bir atılım yaptı. İnşaat sektöründe, petrol-gaz sektöründe, iletişim sektöründe ciddi gelişimler kaydettik. Bu sektörlerde Türk şirketleri faaliyet göstermekte. Son dönemde Bakü-Ceyhan petrol boru hattına Kazakistan olarak destek vermek istiyoruz. 28 KAZAK-TÜRK LİSESİ VAR, EĞİTİM ALANINDA İLİŞKİLERİMİZ ÜST DÜZEYDE Eğitim alanında da ilişkiler üst düzeyde diyebilirim. Özellikle gençlere yapılan bu yatırım, örnek verecek olsam Almatı'da Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkistan'daki Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesi faaliyet göstermekte. Bunun yanı sıra Kazakistan'da 28 Kazak-Türk lisesi faaliyet gösteriyor. Asya'da İşbirliği ve Güvenlik Artırıcı Önlemleri Teşkilatı (CICA) biliyorsunuz, faaliyet göstermekte. Bu, Kazakistan'ın teklifiyle kurulmuş olan bir teşkilat. Önümüzdeki 2010 yılı Türkiye dönem başkanlığını yapacak. Genel itibarıyla Türkiye ve Kazakistan gerek uluslararası arenada gerekse bölgesel arenada stratejik işbirliği içerisinde. Yani iki ülke birbirinin politikasını destekliyor. Benim yapacağım ziyaret sonrası da bu alanda daha üst düzeyde gelişmiş olacağını düşünüyorum. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını Kazakistan'ın da destekleyeceğine kararlı olduğunuzu ifade etmiştiniz. 10 gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ziyareti sırasında bir Fransız petrol şirketiyle Kazakistan'dan Bakü'ye kadarki hattın inşaatına ilişkin sözleşme imzalandı. Hat ne zaman tamamlanacak? Biliyorsunuz Bakü-Ceyhan boru hattı güzergahı hazırlanmadan önce Kazakistan petrolü Kuzey Kafkasya aracılığıyla Karadeniz'e ulaştırılıyordu. Oradan dünya pazarına gönderiliyordu. Ama şu anda Bakü-Ceyhan boru hattı bitti, iki ülke Azerbaycan ve Türkiye arasında anlaşmalar yapıldı. Bununla alakalı bizim "Aktau" şehrimizdeki limanımızdan yıllık 10 milyon ton petrolü Bakü-Ceyhan'a taşımaya karar aldık. Biliyorsunuz, Kazakistan'da "Kaşagan" bölgesinde çok büyük miktarda petrol bulundu. Bu petrolü taşımak için bizim alternatif yollara ihtiyacımız olacak. Bunun için kuzey Hazar bölgesinde bir liman yapılmasıyla alakalı anlaşma yaptık. Bahsetmiş olduğunuz konu da bu. Fransız "Total" şirketi inşaatı üstlendi. Tabii Bakü-Ceyhan boru hattı, yıl sonra daha da kendi stratejik gündemini ortaya çıkaracak. Ancak burada bir mevzu var: yıl sonra Bakü petrolleri azalacak. Ve bu durum da Bakü-Ceyhan petrol boru hattı için Kazak petrolüne daha çok ihtiyaç duyulacak. Sarkozy, Kazakistan'ı Fransa'nın stratejik müttefiki ilan etti. Bu stratejik müttefik, ne anlama geliyor? Sarkozy'nin sizinle iyi ilişki kurmaya çalışırken Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde çıkardığı engellemeler konusunda ne düşünüyorsunuz? Tabii Sarkozy'le yapmış olduğumuz anlaşmalar bizim açımızdan olumlu geçti. Toplam 24 anlaşmaya imza attık. Ve ticaret hacmimizin milyar dolara ulaşmasını hedefliyoruz. Şunu söylemek istiyorum; bizim Almanya'yla, Fransa'yla diyaloglarımız iyi olursa, Türkiye'ye yardımlarımız dokunur, olaya bu açıdan bakmalısınız. Türkiye ve Ermenistan arasında son derece önemli olan iki protokol imzalandı ve ilişkileri iyileştirme yolunda önemli bir adım atıldı. Türkiye'nin bu adımını destekliyor musunuz? Özellikle Türkiye ve Kafkasya'da barışın sağlanması, Türkiye ve Ermenistan'ın diyaloglarının gelişmesi şeklinde çalışan insanların birisi de benim. Komşu devletler birbiriyle iyi olmak zorunda. Komşu devletlerin sınırları hep barışa hizmet etmek zorunda. Bu açıdan bakacak olursak Türkiye'yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin dostluk yönünde gelişmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Önemle arz etmek istediğim mesele de bu gelişmeler Azerbaycan'a çok iyi anlatılmalıydı ve anlatılıyordur da. Azerbaycan'ın bu tepkisini anlamak bir nevi anlaşılabilir. Ancak burada Kafkasya'da barış ve dostluk sağlanırsa, Karabağ meselesinin çözülmesine önemli bir adım olacak. Bana göre özellikle bu alandaki arabulucu ülkelerin ve doğrudan içerisinde olan ülkelerin kendi kamuoyuna çok iyi bir şekilde doğrudan doğru anlatmaları gerekiyor. Özellikle her iki ülkede Azerbaycan ve Ermenistan muhalefet partilerine doğru bir şekilde anlatılması gerekiyor. Onların da bu konuda desteklerinin alınması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye ve Kazakistan, enerji alanında ne gibi projelere imza atabilir? Acaba enerji boru hatları konusunda Ermenistan'ın da dahil olması yönünde projeler olabilir mi? Son yıllarda Türkiye'nin uluslararası arenada ciddi anlamda imajı yükseliyor. Özellikle ekonomisini rayına oturttu. Global krizden kolay çıkıyor, Kazakistan gibi. Halkının yıllık geliri artmaya başladı. Bu da sevindirici bir şey. Enerjiyle alakalı şunu söylemek isterim; Türkiye, transit geçiş güzergahı üzerinde. Ancak burada bir sorun var; Orta Asya ülkeleri içerisinde Türkiye'ye gaz veya petrol verecek ülke Türkmenistan. Türkmenistan ve Azerbaycan arasında Hazar'ın statüsüyle alakalı olarak bazı sorunlar var. Sayın (Türkmenistan Devlet Başkanı) Berdimuhammedov göreve geldiğinde Aliyev'le birkaç defa buluşturdum. Bu konuyla alakalı görüşmeler yaptırdım. İnşallah sorunlar çözülecek. Ama şunu söyleyebilirim; Kazakistan ve Türkiye arasında bağımsızlığımızdan bu yana hiçbir konuda hiçbir anlaşmazlık olmamıştır ve olmayacaktır. Son bir kez şunu söylemek istiyorum; 2013 yılında Kaşagan'dan petrol çıkarmaya başlayacağız. Bu petrolün toplam rezervi yıllık 120 milyon tona ulaşacak. Onun için bize yeni koridorlar, yeni hatlar lazım. Bu hatların bir tanesi de Karadeniz üzerinden Samsun-Ceyhan hattı. Ve yine Ceyhan'da kurulacak olan petrol rafinerisi. Biz, bu tesisin yapımında rol almak istiyoruz. KARABAĞ HALLOLURSA, petrol CEYHAN'A KISA YOLDAN ULAŞIR Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorun çözülürse elbette Bakü-Ceyhan boru hattının daha kısa yollardan Türkiye'ye ulaşması sağlanmış olacak. Bu, bizim için yani petrol ihraç eden ülkeler için son derece verimli olacak. Bölgelerdeki ülkeler için aynı şekilde. Ama şu aşamada Ermenistan'ın petrol boru hattıyla herhangi bir katkısı olmadığından dolayı onunla alakalı bir görüşmemiz olmayacak. Nahçıvan'daki Türk zirvesinde sizin de liderliğinizde Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi kurulmasına karar verildi. Türkçe konuşan ülkelerin ilişkilerini iyileştirmek konusunda çok gayret sarf ediyorsunuz. Beklentiniz nedir? Sürecin nereye ulaşmasını hedefliyorsunuz? Tabii toplantıda ben bir inisiyatif kullandım. Türk halklarının birbiriyle daha çok kaynaşmasını arzu ediyordum. Bu amaçla Türk halklarının ortak danışma kurulunun kurulmasını, sonra Türk halklarının büyüklerinden oluşan 'aksakallar kurulu' diye bir kurumun kurulmasını arzu ettim. Ve 'Türk Dünyası Araştırma Merkezi Akademisi'nin kurulmasını arzu ettim. Ve bu konuyla alakalı görüşlerimi devlet başkanları memnuniyetle karşıladılar. AGİT başkanı olarak Karabağ sorununda inisiyatif alacağız 2010'da Kazakistan, AGİT başkanlık dönemini alıyor. Bu, aslında Dağlık Karabağ meselesini de ilgilendiriyor. Hedefleriniz nedir? Elbette eski Sovyetler Birliği ülkelerinde, İslam dünyasında ve Türk dünyasında bir ilk gerçekleşecek. Uluslararası büyük bir teşkilata başkanlık edeceğiz. Bu, bizim için son derece onur duyulacak, gurur duyulacak bir konu. Ama bir yıl içinde bütün sorunları çözebilir miyiz, bununla alakalı net bir şey söyleyemem. Kazakistan, çok etnikli bir devlet ve bu çok etnikli devlet içerisinde barışı sağlamış özellikle dinler ve kültürler arasındaki barışı sağlamış, halkların barışını sağlamış bir milletiz. Bu konuda bizim tecrübemiz var. Biz bu tecrübeyi gerek bölgesel gerekse diğer ilişkilerde gösterebileceğimize inanıyoruz. Bölgesel meseleler arasında Afganistan, Karabağ, Moldova ve diğer sorunlu ülkeler var. Bu konularla alakalı bütün barışçıl inisiyatifi kullanacağımızı teminat verebiliriz. Kazakistan, Türk halkının ata yurdu Siyasetin dışında kültür-sanat sorusu soracağım. Buraya geldiğimde öğrendim. Kazak-Türk ortak dizi film çekildiğini duydum. Hatta bu dizinin birinde sizin de rol alacağınızı öğrendim. Bu konudaki görüşleriniz nedir? İkincisi de Türk dizilerini seyrettiğinizi duydum. Hatta Kurtlar Vadisi'ni sürekli takip ettiğiniz söyleniyor, neler diyeceksiniz? Dizi filmler izlemeye benim vaktim olmuyor. Ama eşim sürekli izliyor ve anlatıyor. Çok az rastgeldiğim oluyor, zaman bakıyorum. ''Astana Benim Aşkım'' diye bir dizi film çekiliyor. Filmin ilk bölümünü izledim. Toplam 13 diziden oluşacak. Gelecek yılın başında çıkacak. Ben tabii filmde rol almıyorum ama benim yapmış olduğum konuşmalara filmde yer vermiş olabilirler. Sizin bahsettiğiniz şey odur diye düşünüyorum. Ekim'de başkent Astana'da Mustafa Kemal Atatürk'ün heykelini diktiniz... Ben Mustafa Kemal Atatürk'ü şahsım olarak çok seviyor ve takdir ediyorum. Ülkem bağımsızlığını kazandığında ilk okuduğum kitapların bir tanesi Atatürk'ün hayatı ve reformları hakkında idi. Biz bu büyük insan için Astana'nın en güzel yerlerden bir tanesine bir anıt heykelini yaptırdık. Bu anıt heykelin, iki ülkenin arasındaki ilişkilerin son derece gelişmesinde olumlu rol oynayacağını düşünüyorum. Daha önce Türkiye, bizim büyüklerimizden olan Abay, Majcan, Kabanbay Batır, Abılay'ın heykellerini Türkiye'de dikmişti. Bu kültürel anlamda iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesine önemli katkı sağlayacak. Son olarak Türkiye halkına şunu söylemek istiyorum: Kazakistan kendilerinin ata yurtları, buraya her zaman gelmelerini, kalkınmada bizimle beraber olmalarını, bize destek vermelerini ekonomik, siyasî, kültürel alanda bütün ilişkilerin daha da üst düzeyde olmasını arzu ederim. Gerçek bir Türkiye dostu pGeçen hafta Kazakistan'daydık. Ata Yurdu'nda. Türkiye ziyareti öncesi Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'e sorular yönelttik. Türkiye-Kazakistan ilişkilerini Nazarbayev'in gözüyle masaya yatırdık. Nazarbayev, vizyoner bir lider. Maziyle, kültürle, tarihle yakından ilgili. Daha güzeli; istikbale dair düşünceleri idealleri, planları var. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra sıkıntılı bir geçiş dönemin yaşandığının farkında. Problemleri bir yandan zamana yayarak çözmek gayretinde; diğer yandan da ufukta gözükmeyen sorunlar üzerine kafa yoruyor. Daha da ilginci, Kazakistan'ın önümüzdeki 20 yılda hangi hedefe ulaşacağını sokaktaki insanlar da biliyor. Başkan periyodik konuşmalarında ülkenin yol haritasını açıklıyor, vatandaşlarından destek bekliyor. Nazarbayev, Mustafa Kemal'e olan hayranlığını ifade ederken Türkiye'nin yaşadığı büyük değişimi analiz ediyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Turgut Özal'a ayrı bir önem veriyor. Daha bir saati dolmadan merhum Özal'ın telefon açıp Kazakistan'ın bağımsızlığını kabul ve tebrik ettiğini anlatırken sesi titriyor, duygulanıyor. Sayılarının 28 olduğunu konuşmasından öğrendiğim Kazak-Türk Liseleri'nden, Türk işadamlarının açtığı Süleyman Demirel Üniversitesi'nden bahsederken gözlerinin içi gülüyor. Anlıyorum ki karşımızda gerçek bir Türkiye dostu var. Bu dost, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'e misafir olacak, birkaç gün Türkiye'de kalarak bazı programlara katılacak. Zaman Gazetesi olarak bu ziyarete büyük önem veriyoruz. Bu nedenle Türkiye-Kazakistan özel eki yayınlayacağız. Yine aynı nedenle Astanaya gidip Nazarbayev'le röportaj yaptık. Bu mülakatın, Kazak-Türk dostluğuna bir katkı sağlayacağını umuyorum... 602858 Yurttaki yangınını çıkardıklarını itiraf eden iki kız, çark etti Yurttaki yangınını çıkardıklarını itiraf eden iki kız, çark etti ‘Suçu kabul etmemizi yurt müdürü istedi’ Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı Murat Soğancıoğlu Kız 'nda 17 Mayıs'ta çıkan ve öğrencinin ölümüyle sonuçlanan yangını çıkarttıklarını itiraf edince tutuklanan ikisi de 16 yaşındaki C.U. ile C.T., ifade değiştirerek kendilerini suçu kabul etmeye yurt müdürünün zorladığını iddia etti. C.U. ve C.T. tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilirken,izne ayrılan yurt müdürü hakkında başlatıldı. Murat Soğancıoğlu Kız Yetiştirme Yurdu'nda ay önce çıkan çıkan ve öğrencinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili soruşturma sürerken, Ekim tarihinde, C.U. ile C.T., kaldıkları yurtta sigara içerken yangına kendilerinin neden olduklarını ve vicdan azabı çektiklerini söyleyince tutuklanarak Ferizli 'ne gönderilmişti. Aradan hafta geçtikten sonra tutuklanan öğrenci, cezaevinden savcılığa dilekçe yazdı. Dilekçelerinde yangını kendilerinin çıkarmadıklarını, Yurt Müdürü Seda Er'in kendilerini bu şekilde ifade vermeye ikna ettiğini öne sürdü. Bunun üzerine Sakarya Adliyesi'ne getirilen ve tarafından ifadeleri alınan ve C.U. ve C.T., mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. C.U. bu yönde ifade vermeleri için kendilerine Yurt Müdürü Seda Er'in baskı yaptığını söyleyerek, “Müdürümüz bize yurtta görevli annelerin büyük ceza alacağını, bizim suçu üstlenmemiz halinde onların kurtulacağını söyledi. Biz de kendisine inanıp ‘Yangını çıkardık’ diye ifade verdik” dedi. Bu arada kız öğrencilerin, “Bizi korkutup suçu kabul etmemizi istedi” diyerek suçladığı Kız Yetiştirme Yurdu Müdürü Seda Er ise bugünden geçerli olmak üzere yıllık izne ayrıldı. Sakarya Cumhuriyet Savcılığı'nın yurt yangınındaki bu gelişme üzerine Yurt Müdürü Seda Er hakkında soruşturma başlattığı da belirtildi. 602514 Kıvanç Tatlıtuğ teklifleri geri çeviriyor GALERİ Kıvanç Tatlıtuğ teklifleri geri çeviriyor AŞK-I Memnu’ dizisinin Behlül’ü Kıvanç Tatlıtuğ, konuk olduğu ‘Işıltılar’ programında, çok sayıda sinema filminden teklif aldığını ancak kabul etmediğini söyledi. Dizilerde rol almasına karşın, bunun suya yazı yazmak gibi bir şey olduğuna değinen Tatlıtuğ, sinema filmlerinde rol almayı çok arzuladığını belirtti. Yakışıklı oyuncu, “Gayet iyi teklifler geliyor. Türk sineması şu anda çok güzel bir dönemde. Herkese geldiği gibi bana da çok teklif geliyor. Benim yapmak istediğim, daha alışılagelmişin dışında. Hikâyeleri çok fazla benimsemiyorum, karakteri çok fazla benimsemiyorum” diye konuştu. 602945 Medvedev'den ilginç çıkış Medvedev'den ilginç çıkış Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, hiç kimsenin Sırbistan'ın son söyleyecek sözünü dikkate almadan Kosova'nın bağımsızlığını oldu bittiye getiremeyeceğini söyledi. Moskova'nın Ağustos 2008'de yaşanan savaşın ardından Gürcistan'ın ayrılıkçı bölgeleri Güney Osetya ve Abhazya'nın bağımsızlıklarını tanıma kararının, Kosova'nın bağımsızlığının Batılı ülkeler tarafından tanınması ile ilişkili olduğu yorumları yapılıyor. Salı günü başlayacak Belgrad ziyareti öncesi Sırbistan basınına açıklamada bulunan Rusya lideri, "Kosova'nın bağımsızlığını savunanlar mevcut durumu geri dönülmez bir süreç olarak sunmalarına rağmen, bu sorununun bu şekilde kapanması mümkün değil. Orada hukuki bir keyfilik olduğuna inanıyoruz. Adım adım bunun kanıtlanması gerekiyor." dedi. Belgrad'ın Nazi Almanya'sının işgalinden kurtuluşunun 65. yıl dönümü törenlerine katılacak Medvedev, "Sırbistan son sözünü söylemeden, hiç kimse Kosova sorunu çözüldü diyemez." iddiasında bulundu. Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in 2001'de Belgrad'ı ziyaretinden bu yana, Sırbistan'a Moskova'dan ilk kez üst düzey bir ziyaret gerçekleşiyor. Sırbistan Kosova'nın bağımsızlığının ilan edilmesi ve Şubat 2008'de 62 ülke tarafından tanınması ile ilgili kararı, Birleşmiş Milletler Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na taşıdı. Mahkeme konu ile ilgili tarafları dinlemeye Aralık'tan itibaren başlayacak. BM daimi üyelerinden Rusya ve Çin Kosova'nın bağımsızlığına karşı çıkarken, ABD, İngiltere ve Fransa Kosova'nın yanında yer alıyor. Ekim 2008'de BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada 77 ülke 'Kosova'nın bağımsızlığının tanınmasının hukuka uygun olup olmadığının Lahey tarafından incelenmesi' talebine destek vermişti. ABD'nin öncülüğünde ülke karşı yönde oy kullanırken, 74 ülke de çekimser kalmıştı. 602512 26 PKK'lı Mahmur'dan yola çıktı VİDEO MAHMUR KAMPINDAN 26 KİŞİ YOLA ÇIKTI Irak'ın kuzeyindeki Mahmur kampından Türkiye'ye dönecek olan 4'ü çocuk, 9'u kadın 26 kişi binlerce kişinin katıldığı törenle Türkiye'ye yolcu edildi. Kamp sakinleri, günün ilk ışıklarından itibaren tören için uzun kuyruklar oluşturdu. 26 kişi, toplanan kalabalığın sloganları eşliğinde davullu zurnalı uğurlandı. Grup, bir polis eskortunda onlarca araçlık konvoy eşliğinde, halen gruba nerede katılacakları bilinmeyen, dağdan inen PKK'lıyı almak için kamptan ayrıldı. Grubun önümüzdeki saatlerde Türkiye sınırında yetkililere teslim olması bekleniyor. IRAK'IN KUZEYİNDEN GELECEĞİ BELİRTİLEN VE TESLİM OLMASI BEKLENEN TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİ İÇİN HABUR'DA YAPILAN HAZIRLIKLAR TAMAMLANDI Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden geleceği belirtilen, DTP'lilerin ''Barış grubu'' olarak nitelediği ve teslim olması beklenen terör örgütü PKK üyeleri için Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'nda hazırlıklar tamamlandı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü PKK'nın bulunduğu Kandil'deki kamplardan gelen örgüt mensupları ile Mahmur'dan gelen aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu 26 kişi için Habur gümrük sahasında özel yetkili savcı, hakim ve 30 avukatın bulunabileceği salon hazırlandı. Irak'tan gelecek ve aralarında PKK'lıların da bulunduğu grubun askerlere teslim olmasının ardından Habur Sınır Kapısı'ndaki askeri taburda ifadelerinin alınacağı, sağlık kontrolünden geçirileceği, daha sonra da emniyette ifadelerinin alınacağı bildirildi. Habur'daki çalışmalar boyunca Şırnak Valisi Ali Yerlikaya ve diğer yetkililer, çalışmalarla yakından ilgilendi. DTP'LİLER DE SİLOPİ'YE GELDİ Öte yandan, aralarında Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, Şırnak milletvekilleri Hasip Kaplan, Sevahir Bayındır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve Batman Milletvekili Ayla Akat'ın da bulunduğu bir grup milletvekili ile belediye başkanı da Silopi ilçesine geldi. DTP Silopi İl Başkanlığınca Habur Sınır Kapısı'na kilometre uzaklıktaki tır parkının yanındaki alanda Diyarbakır, Şırnak, Silopi, Cizre ve Başverimli belde belediyelerince gönderilen çok sayıda çadır, çadırların bulunduğu alana 30 adet seyyar tuvalet kuruldu. GRUPTA YER ALANLARIN KİMLİKLERİ Gruba katılmak için 400’ü aşkın kişinin başvuruda bulunduğu ve bunlar arasından kadın, çocuk ve 13 erkek seçildi. Bunlar arasında Selahaddin Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler de bulunuyor. Mahmur Grubu, ellerindeki mektupları, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı’na gönderecek. Mektupta grubun talepleri yer alacak. Ayrıca taleplerini içeren bir dosya da yetkililere sunulacak. Mahmur’dan gelecek barış grubu, Ankara’ya giderek Meclis'le görüşmek istiyor. Grupta yer alanlar hakkındaki bilgiler şöyle: -Kamil Yüksel: 1959 Şırnak-Silopi doğumlu. Kamil Yüksel ile birlikte 1977, Zaxo doğumlu Hamsiye ile üç çoğu Helena, Hevi ve Bewar ile birlikte grupta yer alıyor. -Nurettin Turgut: 1960 Hakkari doğumlu. -Musa Tomak: 1984 Cizre doğumlu, Barış Grubu’na 1985 Cizre doğumlu eşi Nurcan Tomak ve Rojda isimli küçük kızı ile katılıyor. -Yusuf Şen: 1949 Uludere doğumlu, -Cane Kabul: 1969 Şırnak doğumlu, -Sait Şedal: 1955 Yüksekova doğumlu, -İsmail Ayaz: 1988 Şırnak doğumlu, -Ayşe Kara: 1983 Uludere doğumlu, -Sosin Yaman: 1954 Uludere doğumlu, -Abdullah Yaman: 1992 Uludere doğumlu, -Emine Sağat: 1955 Şırnak doğumlu, -Mikail ve Melekşa Soydan: 1971-1973 Yüksekova doğumlu, -Haci Sorgül: 1955 Cizre doğumlu, -Mehmet Adanmış: 1970 Siirt doğumlu, -Fatma İzer: 1987 Şırnak doğumlu -Nizar Buldan: 1987 Yüksekova doğumlu, -Bülent Aka: 1983 Yüksekova doğumlu, -Mehmet Kaçan: 1970 Uludere doğumlu, -Zehra Tunç: 1985 Uludere doğumlu, 602732 İşte Türkiye'nin "şanslı" emeklileri... Türkiye Emeklileri Derneği'nin (TİED) yaptığı araştırmaya göre, sadece bir Bağ-Kur ve 25 işçi emeklisi Türk-İş'in belirlediği "yoksulluk sınırı" üzerinde aylık alıyor. TİED, emekli aylıklarının "açlık ve yoksulluk sınırıyla" karşılaştırıldığı bir araştırma gerçekleştirdi.     Araştırmada, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) emekli aylık seviyeleri ile Türk-İş'in hesapladığı açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin eylül ayı verileri dikkate alındı. Araştırmaya göre, emeklilerinin milyon 255 bin 352'si eylül ayında 749,81 lira olarak belirlenen "açlık sınırı" altında aylık alıyor. Kayıtlı milyon 202 bin 477 emeklisinin yüzde 81,79'unun aylığı "açlık sınırı"nın altında kalıyor. Bağ-Kur emeklilerinin durumu ise emeklilerinden biraz daha olumsuzluk gösteriyor. Toplam milyon 16 bin 806 Bağ-Kur emeklisinden "açlık sınırının" altında aylık alanların sayısı milyon 999 bin 64'ü buluyor. Bağ-Kur emeklilerinde "açlık sınırı" altında aylık alanların oranı yüzde 99,12'ye karşılık geliyor. emeklileri, emekli gruplarındaki en iyi kesimi oluşturuyor. "Açlık sınırı" altında emekli aylığı alan memur emeklisi sayısı 538 bin 714 düzeyinde bulunuyor. Bu kişilerin tüm memur emeklileri arasındaki oranı yüzde 29,20'de kalıyor. Kimler "yoksulluk sınırını" geçiyor Öte yandan, milyon 202 bin 477 emeklisinden, sadece 25'i "yoksulluk sınırı" olarak belirlenen bin 442 liranın üzerinde emekli aylığı alıyor. Sayıları milyon 16 bin 807'yi bulan Bağ-Kur emeklilerinden ise yalnızca birinin aylığı "yoksulluk sınırını" geçiyor. emeklisinin durumu "yoksulluk sınırında" diğer emekli gruplarından farklılık gösteriyor. Toplam milyon 844 bin 890 memur emeklisinden "yoksulluk sınırı" üzerinde emekli aylığı alanların sayısı 29 bin 473'ü buluyor. 25 yıllık hizmetleri için "yoksulluk sınırının" üzerinde emekli maaşı alanlar arasında milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi başkanları, Başbakanlık ve bakanlık müsteşarları, Diyanet İşleri Başkanları, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıları, Yüksek Öğretim Yürütme ve Denetleme Kurulu üyeleri, Yargıtay ve Danıştay üyeleri, tümgeneraller, tümamiraller, valiler, Emniyet Genel Müdürleri, büyükelçiler, tuğgeneral ve tuğamiraller, genel müdürler, rektörler, Devlet Planlama Teşkilatı Genel Sekreterleri ile  profesörler yer alıyor. "Emekli açılımının zamanı geldi" TİED Genel Mali Sekreteri ve Tarsus Şube Başkanı Ömer Kurnaz, araştırma sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde, ve Bağ-Kur emeklileri ile "en şanslı emekli" olarak bilinen memur emeklilerinin bile "açlık ve sefaletle boğuştuğunu" belirtti. "Bu durumda bir mucizeyi gerçekleştirerek hayatta kalmayı başaran emekli, dul ve yetimlerimiz, 'yılın en başarılı sosyal tabakası' seçilmeli" diyen Kurnaz, şu görüşleri dile getirdi: "Bütün üniversitelere ve bilim kurumlarına, ekonomik ve sosyal araştırmalar yapan yerli, yabancı kuruluşlara sesleniyoruz: Bu mucizenin nasıl gerçekleştiğini araştırın. Ekonomi tarihine geçecek bir olay yaşanmaktadır ve bu alanda sorumluluk sahiplerinin görevlerinin gereğini yerine getirmedikleri açıkça ortadadır. Bugün yaşanan bütün göstergeler bırakın yoksulluğu, açlıkla boğuşan büyük bir emekli topluluğunu işaret etmektedir. Artık bir 'emekli açılımı' yapmanın da zamanı gelmiş, hatta geçmektedir. Emekliler olarak biraz olsun saygı görmeyi bekliyoruz. Bizi bu durumdan kurtaranları ekonomi tarihine 'kahraman' olarak yazdırırız. Sorunlarımızın çözümü için hiçbir çaba sarf etmeyenleri de bundan önce olduğu gibi 'siyaset hurdalığına' göndermeyi biliriz." 602265 Devlet eleman için düğmeye bastı Devlet eleman için düğmeye bastı Neredeyse tüm devlet kurumları eleman alımı için ardı ardına sınav açıyor. Başta Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi olmak üzere bir çok kuruluş kadro çalışmaları yapıyor ANKARA (A.A) Kamu kurumları eleman alımı için ardı ardına sınav düzenliyor. Bu kurumlar arasında 500 vergi denetmen yardımcısı alımı için sınav açan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı dikkati çekiyor. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı sınavla 500 vergi denetmen yardımcısı alacak. Giriş sınavına, başvuru şartları uygun olan ve KPSS 49 puan türünden 75 ve daha üzeri puan alan kişilerden, puanı en yüksek olan adaydan başlamak üzere ilk 4000 kişi alınacak. STAJYERE DE YER VAR Sermaye Piyasası Kurulu'nda kadrolu 17 çalışan ile yeter sayıda aday personel seçimi için giriş sınavı yapılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda açık bulunan 63 adet iş müfettişi yardımcılığı kadrosu alınacak. Kültür ve Turizm Bakanlığınca, merkez teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfında boş bulunan 20 adet 7. derecede stajyer kontrolör kadrosuna atama yapılmak üzere 'Stajyer Giriş Sınavı' yapılacak. TRT 180 kişiye kadrosunu açtı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu internet sitesinde yer alan duyuruya göre sınavla 180 yeni personel alacak. 26 Ekim'de başlayacak başvurular, Kasım'da sona erecek. 28-29 Haziran 2008 tarihinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı'na girmiş olanlar başvurabilecek. Sınavla, 10 Stajyer Spiker, 40 Stajyer Muhabir, 60 Yapım ve Yayın Görevlisi, 15 kurgu ağırlıklı çalışacak Yapım ve Yayın Görevlisi, 15 ses ağırlıklı görev yapacak Yapım ve Yayın Görevlisi, 20 ışık ağırlıklı iş yapacak görevli ve 20 resim seçici ağırlıklı görevde bulunacak Yapım ve Yayın Görevlisi kadrolarına personel alınacak. 603604 12 yıldır felçli eşine bakıyor 12 yıldır felçli eşine bakıyor Zonguldak'ın Ereğli İlçesi Bağlık mahallesinde oturan 56 yaşındaki İdris Turhan, 12 yıl önce felç olan ve aydır yatağa mahkûm bir hayat yaşayan eşine bakmaya çalışıyor. Turhan ailesinin kötü günleri bundna 12 sene önce başlamış. Kısmi felç geçiren 49 yaşındaki Kadriye Turhan, yaklaşık ay öncesine kadar bazı ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Ancak ay önce beyin damarlarının tıkanması sonucu yatağa mahkûm olan Kadriye Turhan'ın bir an bile başından ayrılmayan eşi İdris Turhan, tedavi süresince eşinin iyiye gittiği bir anda aniden fenalaştığını ve beyin damarlarının tıkanması ile tamamen yatağa mahkûm olduğunu söyledi. aydan bu yana tedavi ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını dile getiren Turhan, masrafların fazlalaşması ile birlikte elinde avucunda ne varsa sattığını, devlet tarafından kendsine verilen imkânlardan da yararlanamadığını dile getirdi. Emekli olduğunu ve maaşının hemen hemen hepsinin tedavi masraflarına gittiğini kaydeden Turhan, eşinin ihtiyaçlarını artık karşılayamadığını Devlet'ten ve hayırsever vatandaşlardan yardım beklediğini ifade etti. Kendisinin de şeker hastası olduğunu kaydeden İdris Turhan, "12 sene önce eşim felç geçirdiğinde temel ihtiyaçlarını benim de yardımımla hallediyordu. Ancak, ay önce beyin damarlarının tıkanması ile birlikte tamamen yatağa mahkûm oldu. 43 gün yoğun bakımda kaldı. Bu süre zarfından elimde avucumda ne varsa sattım. Emekli maaşımın üzerinden de kredi çektim. Ama yinede yeterli olmadı. Aldığımız raporlarla sağlık giderlerinin parasını resmi kurumlardan almaya gittiğimizde kendisinin de gelmesi gerektiği söyleniyor. Eğer hasta gelmezse alamazsınız diyorlar. Bunun için avukata vermem söylendi. Ayda 84 TL için avukata verecek param yok." diye konuştu. Turhan ailesinin komşularından Sevdiye Özdemir, Kadriye Turhan'a eşinin olmadığı zamanlarda kendilerinin baktığını ve sırtının büyük bölümünün yara içinde olduğunu söyledi. Mahalle olarak evde yaptıkları yemekleri komşuları ile paylaştıklarını kaydeden Özdemir, "7 ay öncesine kadar kendisi bizim ve eşinin yardımı ile ihtiyaçlarını karşılıyordu. Ama şimdi yatağa mahkûm oldu. Zaman zaman gözyaşlarını tutamıyor. Bizler de elimizden geldiği kadarı ile maddi ve manevi açıdan yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama bu da yeterli olmuyor. Hayırsever vatandaşların bu aileye yardımcı olmalarını istiyoruz." dedi. Konuşmasında gözyaşlarını tutamayanİdris Turhan, kendisine uzanacak yardım elini beklediğini söyledi. 602459 Broos: "Farkı Keita'nın kalitesi yarattı" teknik direktörü Hugo Bross, karşısında yenilgiyi hak etmediklerini, farkı yaratan oyuncunun Keita olduğunu söyledi. Bross, ilk 20-25 dakikalık bölümün 'ın kontrolünde olduğunu belirterek, ''ama kalan dakikalarda maç bizim kontrolümüzdeydi ve bu sonucu hak etmedik'' dedi.      4-3 kaybettikleri maçın iki dönüm noktası olduğunu vurgulayan Belçikalı teknik adam, ''Serkan'ın kaçırdığı pozisyon ve Serkan'a yapılan penaltı maçın dönüm noktalarıydı. Bunlar başka türlü gelişseydi, şu anda bambaşka şeyler konuşuyor olurduk" diye konuştu. Maçta pişmanlık duydukları bir şey yapmadıklarını söyleyen Belçikalı teknik adam, "keşke şöyle yapsaydık dediğimiz birşey yok ama ilk yarıda top bizdeyken yeterince cesur değildik. Bunu ikinci yarıda kadar iyi yaptık ki panik yaptı ama böyle sonuç oldu'' dedi.      ''Keita'ya neden önlem alamadınız?'' biçimindeki bir soruyu Broos, "çok kaliteli oyuncular bunlar. Bugün farkı ortaya çıkaran da Keita'nın kalitesiydi'' diye yanıtladı. 603267 Terim en büyük hatasını açıkladı Terim en büyük hatasını açıkladı Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, basın toplantısı düzenliyor. Terim Atletico Madrid ile anlaştığı yönündeki haberleri yalandı. Yaptığı konuşmayı "Hepiniz hakkınızı helal edin" diyerek bitiren Terim, gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevini Ermenistan maçıyla bırakan Fatih Terim, yıllık görev süresinde hatalarının olduğunu, devrim yapmak için uğraşan herkes gibi kendisinin de hata yaptığını söyledi. Fatih Terim, Swissotel'de düzenlediği basın toplantısında, 'Futbol kariyerim boyunca çeşitli görevlerde bulundum. Allah'a şükür, herkese nasip olmayan onurlar yaşadım. Fakat her profesyonel gibi gün geldi görevlerimden ayrıldım. Genel olarak ayrılıkların ardından hiç konuşmadım, sessiz kaldım, aileme ve kendi iç dünyama döndüm. Bu defa öyle yapmamaya karar verdim' diye konuştu. Bunun bir yargılama değil, paylaşım toplantısı olduğunu vurgulayan Terim,, 'Türk futbolunu ileriye taşımak, bundan sonraki yıllarda 'Keşke gün bazı şeyler söyleseydim' demektense, Türk futbolu ile ilgili tespitlerimi bugün paylaşmak istiyorum' dedi. Terim, milli takımın 2010 Dünya Kupası şansını yitirmesiyle birlikte gazete sayfalarında milli takımın günahları, hatalarının başlıklarda yer aldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: 'Hatalar olmuştur. Çalışan, üreten ve Türkiye gibi son 15-20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin, çocuklarıyla, gençleriyle, devrim yapabilmek için uğraşıp didinen herkes gibi ben de hatalar yaptım. Devrim yapmak için uğraşan herkes gibi ben de hata yaptım. En büyük hatam, inanmak, inandırmak, kazanmak, kazandıklarıyla birçok insanı mutlu etmek ve beklentileri büyütmek oldu.' 'VERDİĞİM HER KARARIN ARKASINDAYIM' Milli Takımlar Sorumlusu olarak göreve geldiği ilk günden itibaren verdiği her kararın, attığı her adımın, söylediği her sözün arkasında olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayan Terim, 'Bahanelerin arkasına sığınacak, 'Şansım yaver gitmedi' diyecek ve aldığım kararlar hakkında bedeli başkasına ödetecek bir yapıda olmadığımı hepiniz biliyorsunuz' dedi. 'Görevde bulunduğum süre boyunca, takım performansından, yönetim anlayışına, oyuncu seçimlerinden kulüp ve lig performanslarında yaşanılan tüm gerçekleri ortaya koyduğumda kendi içinde tutarlı, sağlam kararlar verdiğime inanıyorum' diyen Terim, 'Pişmanlıklarım elbette var, keşkelerim yok mu, tabii ki var. Olması da gerek. Futbol bilgime, tecrübelerime ve ilkelerime güvendiğim için hep iç sesimi dinledim. Şuna inanıyorum ki yanlışlarım doğrularımı götürmedi' şeklinde konuştu. 'HER VEDA HÜZÜNLÜDÜR' Geçen yıl bugünlerde sözleşmesinin 2012 yılına kadar uzatıldığını hatırlatan Terim, şu ifadeleri kullandı: 'Pek çok konuda yönetimle işbirliği içindeydik. Rahmetle anıyorum, Hasan Doğan'ın vasiyeti doğrultusunda uzun soluklu projelerin hayata geçirilmesi için kapsamlı bir faaliyetin gerekli olduğunu düşünüyorduk. 2010 Dünya Kupası finallerine gidebilmek en önemli hedefimizden biriydi. Bunun gerçekleşmemesi halinde, eleme maçlarının bitiminde basın toplantısıyla istifamı açıklamayı düşünüyordum. Ama yaşanan bazı olaylar kararımı hemen açıklamama neden oldu ve federasyon tarafından da uygun görüldü. Ben futbol yaşamım boyunca çoğunlukla karar veren mercilerde bulundum. Bu mevkilerde bulunan her insan gün gelir kararlarının bedelini öder.' Fatih Terim, her vedanın hüzünlü olduğunu ifade ederek, 'Bu veda güzel ayrılıkların yaşanmasına da örnek olmalıdır. Yıllardır birlikte uyum içinde çalıştığım mesai arkadaşlarıma rahat bir çalışma ortamı bırakmam gerektiğini düşünerek davranıyorum. Geçmişte yapılmış hataları, yanlışları ve eksikleri vurgulamak, Türk futboluna güzel bir gelecek yaratmak için net ve objektif bir tablo çizmek istiyorum' diye konuştu. 'MAÇLARIN YÜZDE 72'SİNİ KAYBETMEDİK' Görevde bulunduğu 2005-2009 arasında milli takımın aldığı sonuçların ortada olduğunu anlatan Terim, şöyle devam etti: 'Bu yılda attığımız gollerin yediğimizden, galibiyetlerin yenilgilerden fazla olduğunu, maçların yüzde 72'sini kaybetmediğimizi göreceksiniz. Yani istikrarı göreceksiniz. Sahada oynanan futbolun ve aldığımız sonuçların ötesinde bu yılda çok önemli işlere imza attık. Euro 2008'de çizdiğimiz görüntü, sempatik, yenilgiyi kabul etmeyen, son ana kadar mücadele eden, inanmış bir takım vardı. Türkiye-Almanya yarı final maçını 1.5 milyar insan izlemiş. Herhalde Türkiye açısından inanılmaz bir tanıtımdır. Görev yaptığım dönemlerde küçük bir rakam olan sponsor gelirlerinin birkaç kat arttığını görüyoruz. Bunda ilk başarı başkan ve yönetimindir, ancak markanın değerinin de özellikle Avrupa Şampiyonası sonrasında çok önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Neredeyse formamızda yer kalmadı. Bunda muhakkak ki yönetim becerisi önceliklidir. Ancak Türk Milli Takımı markası kaliteli olmazsa marifetiniz ne kadar büyük olursa olsun yukarıya çekmek zor olur.' 'MİLLİ TAKIMA 25 YENİ OYUNCU' 'Görünmeyen ya da görmezden gelinen başka hamlelerimiz de oldu' diyen Terim, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Lisanslı oyuncu sayısının artması için yapılan çalışmalar, ilköğretim ve üniversitelerde yapılan önemli fizibilite çalışmaları, okullarla sporun el ele vermesi için verdiğimiz çabalar da unutulmamalı. yılda (A) Milli Takım'a ilk kez çağrılan 25 yeni oyuncu var. Yaş ortalamaları 21 civarında. Ardalar, Gökhanlar, Kazımlar, Nuriler, İsmailler, Semihler, Batuhanlar hep bu listede. Bunun karşılığı, minimum birkaç Avrupa ve Dünya Şampiyonası oynayacak bir yeni nesil demektir. Bu nedenle çok gururluyum ve mutluyum. Ama maalesef bunlar değil, çağırmadıklarım konuşuldu.' 602928 Suriye'den sonra Katar da vizeyi kaldırdı Suriye'den sonra Katar da vizeyi kaldırdı Türkiye ile Katar arasında karşılıklı olarak vize kaldırıldı. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, Türkiye ile Katar arasında diplomatik, hizmet ve hususi pasaport hamilleri için vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasına dair mutabakat muhtırasına yer verildi. İki ülke arasında vizenin kaldırılmasına 29 Eylül tarihinde Bakanlar Kurulu'nda karar verildi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamayan ülkeler şunlar: Andorra, Arjantin, Arnavutluk, Bahama, Barbados, Batı Samoa, Belize, Brezilya, Bolivya, Bosna-Hersek, Dominika, Ekvator, El Salvador, Endonezya, Fas, Fiji, Filipinler, Gambia, Grenada, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Hırvatistan, Hong Kong Özel İdare Bölgesi, İran, Jamaika, Japonya, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, KKTC, Kosta Rika, Makedonya, Maldivler, Malezya, Mauritus, Monako, Santa Lucia, San Marino, Seyşeller, Singapur, Solomon Adaları, Şili, Swaziland, Suriye, Tayland, Trinidad-Tobaga, Tunus, Tuvalu, Uruguay, Vatikan. Eylül ayı içerisinde Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırılması kararı alınmıştı. Geçtiğimiz günlerde iki ülke arasında vizenin kaldırılması dolasıyla Öncüpınar sınır kapısında tören düzenlenmişti. 602194 Diyarbakırlılar, vali yardımcısı için ayakta Aydın'a her kesimden destek yağarken şehirdeki bütün kesimleri temsil eden 30 sivil toplum kuruluşu, ortak bir açıklama yayınladı: "Ahmet Aydın'ın siyasî hesaplarla başka bir ile tayininin çıkarılması Diyarbakır adına bir talihsizlik, şahsına da büyük haksızlıktır." DTP'li Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş da vali yardımcısını ziyaret ederek destek verdi. Aydın'ın neden tayin edildiği bilinmiyor. Ancak halk arasında 'ihale vermeyince adamı gönderdiler' söylentisi dolaşıyor. Halkla sıcak bir diyalog kuran Aydın, 2006'da teröristin cenaze töreninden sonra alevlenen olayların engellenmesinde büyük rol oynamıştı. Hukuk fakültesindeki öğrencilik günlerinden tanıdığı DTP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i yanına alarak, şehri adeta ablukaya alan göstericilerle görüşmüş ve sükûneti sağlamıştı. Hükümetin başlattığı demokratikleşme sürecinde Diyarbakır'da kalarak hizmet etmek isteyen Aydın, İstanbul vali yardımcılığına atanmasıyla ilgili kararın durdurulması için idare mahkemesine başvurdu. Ona destek amacıyla önceki gün bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, son dönemdeki açılım çabalarına destek verdiklerini açıkladı. Vali yardımcısının bölgeye ciddi katkıları olduğunu ifade eden STK temsilcileri, tayinin durdurulmasını istiyor. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Tabipler Odası, Eczacılar Odası, GÜNSİAD, MÜSİAD, DİGİAD, GÜNGİAD, İnsan Hakları Derneği, Türk İş 7. Bölge Temsilciliği, Memur-Sen, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, Tekvando Federasyonu ve Diyarbakırspor Taraftarlar Birliği'nin Aydın'ın tayininin durdurulması için Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a mektup yazacağı belirtiliyor. Facebook'ta Ahmet Aydın grubu kuruldu Vali Yardımcısı Ahmet Aydın'a sanal alemde de destek yağıyor. Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta bu amaçla grup oluşturuldu. 'Ahmet Aydın Diyarbakır'a Vali Olsun Grubu'nun kısa sürede binden fazla üyesi oldu. Sitede Aydın'ın Diyarbakır'da görev yaparken vatandaş memnuniyetini ön planda tuttuğu ve halkın gönlünü kazanan ender bürokratlardan biri olduğuna dikkat çekilerek, halkın onu bırakmak istemediği vurgulanıyor. 603376 Güneş sistemi dışında 32 yeni gezegen keşfedildi Güney Avrupa Gözlemevi teleskoplarını kullanan bilim adamları, Portekiz'de yapılan bir konferansta yaptıkları açıklamada, keşfedilen gezegenlerin hiçbirinin Dünya kadar büyük ve yaşanabilir olmadığını söyledi. Cenevre Üniversitesinden gökbilimci Stephane Udry, yeni keşfin kainatta Dünya'ya benzer gezegenlerin bulunma olasılığını daha da güçlendirdiğini ifade etti. Bilim adamlarının son açıklamalarıyla birlikte güneş sisteminin dışında bulunan gezegenlerin sayısı 400'ü aştı. Yeni gezegenlerin, kainatta yaşamın gelişebileceği bazı yerler olduğu teorisine ek kanıt olduğu belirtildi. 602196 Şehit çocuklarına okul kursu ücretsiz Şehit çocuklarına okul kursu ücretsiz YAKUP BULUT ANKARA Şehit, malul ve muharip gazi çocukları ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında açılan yetiştirme kurslarından ücretsiz yararlanacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Öğrencileri Yetiştirme Kursları Yönergesi'nde değişiklik yapılmasına ilişkin yönerge yayımladı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun talimatıyla yenilenen yönergenin 19. maddesine şu ibare eklendi: “Kurs ücretinin yüzde 50'si alınır. Şehit, malul ve muharip gazi çocukları kontenjana bakılmaksızın ücretsiz yararlandırılır." BAŞVURMALARI YETERLİ Buna göre şehit, malul ve muharip gazi çocukları okullarında açılacak kurslara kontenjan şartı aranmaksızın ücretsiz devam edebilecek. Öğrencilerin okul yönetimlerine başvurmaları kurlsardan ücretsiz faydalanmaları için yeterli olacak. 603543 Trafik terörü bugün de 27 can aldı AA muhabirinin derlemelerine göre, saat 18.00 itibarıyla son 24 saatte meydana gelen trafik kazaları şöyle: Elazığ'da, Vahap Özgül'ün kullandığı 06 VKG 35 plakalı gelin arabası, Yakup Özbey yönetimindeki 23 FL 985 plakalı belediye otobüsüyle çarpıştı. Kazaya daha sonra, Sami Borulday yönetimindeki 23 FL 986, Hasan Turan'ın kullandığı 06 PEE 71 plakalı belediye otobüsleri ile Serkan Ölmez'in kullandığı 23 HC 534 plakalı kamyonet ve Orhan Tüten'in kullandığı 23 DY 969 plakalı otomobil karıştı. Kazada kişi öldü, 86 kişi yaralandı. İstanbul TEM otoyolunun Şekerpınar mevkisinde, Nuri Gündüz yönetimindeki 34 EN 8550 plakalı otomobil, lastiğinin patlaması nedeniyle devrildi. Otomobildeki Nuri Gündüz eşi Nuriye Gündüz ile baldızı Şükran Kırkgül öldü. Yaralanan Sultan Kırkgül, tedavi altına alındı. Adana'da, Hasan Adıgüzel (20) yönetimindeki 01 NR 192 plakalı minibüs, Karataş yoluna çıkarken devrildi. Kazada, tarlaya çalışmak üzere giden tarım işçilerinden Zeliha Topaloğlu (21) ve Nezihe Uyanık (27) olay yerinde öldü. kişi yaralandı. Konya'nın Bozkır ilçesinde, Arif Ateş (62) idaresindeki 42 RC 205 plakalı kamyonet, Hacılar köyü yakınlarında, Muammer B. yönetimindeki 42 ADL 02 plakalı kamyon ile çarpıştı. Kamyonetteki Durane Ateş (62) ile kızı Münevver Ateş (28) öldü. Kamyonet sürücüsü Ateş ve kamyonetteki Rahime Ateş, Ümmü Ateş ile kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi yaralandı. Zonguldak'ın Çatalağzı beldesinde İzzet Yağlı yönetimindeki 67 AL 054 plakalı kamyonet, Türkali köyü girişinde, yaklaşık 15 metrelik uçurumdan demiryoluna yuvarlandı. İnşaat malzemesi yüklü olduğu bildirilen kamyonetin sürücüsü Yağlı ile araçtaki Ramazan Poyraz, kaza yerinde yaşamını yitirdi. Kayseri'de, Kenan Çelik'in kullandığı 38 FS 018 plakalı traktör, ilçe girişinde kontrolden çıkarak yol kenarına devrildi. Traktördeki Sultan Yıldırım (66), olay yerinde öldü. Yaralanan sürücü Kenan Çelik ile traktördeki Pembe ve Tayfun Çelik, Pınarbaşı Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Muğla'nın Fethiye ilçesinde, Yılmaz Çayır'ın kullandığı 48 HZ 157 plakalı motosiklet, Şaban Çot yönetimindeki 48 GM 857 plakalı motosikletle çarpıştı. Motosiklet sürücüsü Çayır öldü, Şaban Çot, Mehmet Çot ve Burak Yıldırım yaralandı. Adana'da Murat Tıktık (18) yönetimindeki 01 VM 994 plakalı otomobil, D-400 karayolu merkez Yüreğir ilçesi Kürkçüler Mahallesi yakınlarında karşı şeride geçerek devrildi. Otomobildeki Murat Balıkçı (18) kaza yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan sürücü Murat Tıktık ile Ethem Coşkunoğlu (20), Adana Devlet Hastanesine kaldırıldı. Rize'de kucağındaki 2,5 yaşındaki kızı Eda Demir ve elinden tuttuğu yaşındaki Tuba Demir ile yolun karşısına geçmeye çalışan Lütfiye Demir'e (33), S.B. yönetimindeki, Derepazarı Belediyesine ait 53 AD 233 plakalı otobüs çarptı. Lütfiye Demir öldü, kızları yaralandı. Sivas'ın Suşehri ilçesinde, Aydın Şen yönetimindeki 58 SC 310 plakalı kamyon, Suşehri girişindeki D-100 karayolu üzerinde bulunan İpek Kavşağında, Bayram Karabal'ın (35) kullandığı 58 SD 406 plakalı otomobil ile çarpıştı. Otomobil sürücüsü Bayram Karabal ile eşi Şenay (30) ve yaşındaki oğlu İshak Karabal hastaneye kaldırıldı. Afyonkarahisar'da, Mevlüt Kurt idaresindeki 54 FA 222 plakalı otomobil, Şuhut Karaadilli yolu Anayurt köyü mevkisinde devrildi. Kazada sürücü Mevlüt Kurt öldü, araçtaki Süleyman Aydemir yaralandı. Karaman'da, Emin K. yönetimindeki 70 DT 975 plakalı öğrenci servis minibüsü, öğrencileri indirdikten sonra geri manevra yaparken, yaşındaki Cemal Turan Karaca'ya çarptı. Karaca, olay yerinde hayatını kaybetti. Ankara Yenimahalle'de sürücüsünün kimliği öğrenilemeyen 06 BD 3076 plakalı vidanjör, yolun karşısına geçmeye çalışan 83 yaşındaki Şaziye Özdemir'e çarptı. Ağır yaralanan Özdemir, hastaneye kaldırılırken hayatını kaybetti. Kocaeli'nin Derince ilçesinde, Ayşegül Ak'a (3), bir köpekten korkarak kaçarken, yoldan geçen Murat G. yönetimindeki 41 0198 plakalı yolcu minibüsü çarptı. Küçük kız, olay yerinde yaşamını yitirdi. Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde, Musa Dandıl (55) yönetimindeki 80 KT 188 plakalı otomobil, yol kenarında koyunlarını otlatmaya götüren çoban Eşe Kabaklı'ya (55) çarptı. Dandıl'ın otomobille ağır yaralı olarak Kadirli Devlet Hastanesine götürdüğü Kabaklı, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Mersin'in Mezitli ilçesi Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nda, yolun karşısına geçmeye çalışan İbrahim Doğan'a (75), sürücüsü ve plakası henüz belirlenemeyen bir otomobil çarptı. Yaşlı adam, olay yerinde yaşamını yitirdi. Hatay'ın Antakya ilçesinde, Mehmet Çetinkaya (25) yönetimindeki 31 EN 230 plakalı otomobil, Kuvaç köyü kavşağında şarampole devrildi. Sürücü Çetinkaya, olay yerinde hayatını kaybetti. Kocaeli'de, Mücahit Uçuracak yönetimindeki 54 ZC 071 plakalı minibüs, freninin boşalması sonucu Hüseyin Erkan'ın kullandığı 41 0686 plakalı servis minibüsüne, ardından da yol kenarındaki bariyerleri aşarak bir evin duvarına çarptı. Öğrenci servis minibüsü de yol kenarında park halindeki İsmail Sağlam'a ait 41 DP 661 plakalı panelvan minibüse çarptı. Kazada, okul servisindeki 3'ü öğrenci kişi yaralandı. Samsun'un Canik ilçesinde, Ali Akçair yönetimindeki 61 KJ 118 plakalı midivan, Belediyeevleri Mahallesi'nde direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu takla attı. Kazada yaralanan sürücü ile araçtaki Hasan, Erol ve Mustafa Akçair, Osman Kaba, Seyfettin Fukul, Hasan Gel ve İbrahim Menteşe, Samsun Devlet Hastanesine kaldırıldı. Sivas'ın Şarkışla ilçesinde, Recep Çeper (25) yönetimindeki ''patpat'' tabir edilen patates yüklü tarım aracı devrildi. Aracın sürücüsü Recep Çeper, araçtaki Döne Çeper, Ayşe Özdoğan (39) ile Süleyman Karabulut (15), Gülay Karabulut (36) ve Şerife Karabulut (9) yaralandı. Adana'nın Kozan ilçesinde, Ali Ağca (35) yönetimindeki 01 8427 plakalı kamyonet ile Cumali Güleç (29) idaresindeki 16 2388 plakalı otomobil, Batı Geçiş Çevre Yolu Hacımürzeli kavşağında çarpıştı. Yaralanan otomobil sürücüsü Cumali Güleç ile otomobilde bulunan Dilek Güleç (21), Nuray Esenboğa (24), Gülnaz Keleş (39) ve kamyonetteki Ahmet Ağca (22) ambulanslarla Kozan Devlet Hastanesine kaldırıldı. Adıyaman'ın Besni ilçesinde Arif Han'ın kullandığı 02 DD 189 plakalı otomobil, Mustafa Aydın idaresindeki 02 2060 plakalı minibüsle çarpıştı. Sürücü Arif Han ile otomobildeki Hacı Gök, Kalo Bayhan, Osman Çiklem ve Fatma Bayhan yaralandı. Eskişehir'de, Cihan Şengül'ün kullandığı 34 UA 5064 plakalı otomobil, Osmangazi Mahallesi Basın Şehit Caddesi'nde Hüseyin Gezginer idaresindeki 26 EF 788 plakalı otomobille çarpıştı. Yaralanan Cihan Şengül, Hüseyin Gezginer, Metin Molla, Ali Kemal Sandıkoğlu ve Zekai Kısa tedavi altına alındı.  Adıyaman'ın Kahta ilçesinde, Tayfun Bahar yönetimindeki 38 PS 003 Plakalı minibüs, Hasan Can yönetimindeki gübre yüklü traktörle çarpıştı. Minibüsteki Kemal Kaya, Aydın Orhan, Mustafa Kaya, İsmail Koçer ve Tayfun Bahar yaralandı. Tokat'ın Artova ilçesinde, Orhan Doğan (28) yönetimindeki 66 NH 490 plakalı otomobil, Mehmet Şener'in (27) kullandığı 60 VB 064 plakalı traktörle çarpıştı. Traktörün devrildiği kazada, Orhan Doğan ve Mehmet Şener ile Elif Doğan (23) ve Duygu Zencir (24) yaralandı. Karaman'ın Ermenek ilçesinde, Erol Kaya (39) yönetimindeki 70 5977 plakalı traktör, Ermenek ilçesi Meydan Mahallesi Meydan Camisi'nin yanında park halindeki 42 5500 plakalı otomobile çarptı. Traktör sürücüsü Erol Kaya ile yanındaki Fadime (27), İbrahim ve Hümeyra Kaya (17), yaralanarak tedavi altına alındı. Ankara'nın Çubuk ilçesinde, Yusuf Avşar yönetimindeki 06 BE 6316 plakalı otomobil, Şabanözü yolu Han Deresi mevkisinde şarampole yuvarlandı. Kazada, aynı aileden kişi yaralandı. Samsun'un Havza ilçesinde, Fatih Durduran yönetimindeki 05 EH 468 plakalı otomobil, Ereğli yöresinde şarampole yuvarlandı. Kazada, yaralanan sürücü ile araçtaki Fatma Durduran ve Rıza Durak, Havza Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kırklareli'nde polisin ''dur'' ihtarına uymayan ehliyeti olmayan Yunus Bulut (16) 22 ED 047 plakalı otomobille kaçmaya çalışırken elektrik direğine çarptı. Bulut ile birlikte kullandığı araçta bulunan Sezer Baran (18) ile Seyfi Bulut (17), hafif yaralandı. Edirne'nin İpsala ilçesinde, 59 US 611 plakalı otomobilin önüne Enez Caddesi'nde köpek çıktı. Sürücü N.K'nin köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırması sonucu otomobil devrildi. Yaralanan sürücü N.K. ve yanında bulunan M.K, hastaneye kaldırıldı. Sakarya'nın Hendek ilçesinde, Ülkü Deniz idaresindeki 34 UH 7085 plakalı otomobil, bariyerlere çarptı. Yolun sağ şeridine savrulan otomobilde bulunan sürücü Deniz ve yaşındaki oğlu Aytaç Deniz yaralandı. Edirne'de, M.C. yönetimindeki 22 AD 974 plakalı mobilet ile T.K. idaresindeki 34 EG 7124 plakalı otomobil, Babademirtaş Mahallesi'nde çarpıştı. Mobilet sürücüsü M.C. ve mobilette yolcu olarak bulunan A.U. yaralandı. Mersin'in Tarsus ilçesinde, Osman Ballı yönetimindeki 33 7595 plakalı otomobil, önce park halindeki bir araca daha sonra da orta refüjdeki elektrik direğine çarptı. Hafif yaralanan sürücü Osman Ballı ile annesi Kıymet Ballı, tedavi altına alındı. Edirne'nin Keşan ilçesinde, N.Ç. idaresindeki 34 ZNL 74 plakalı otomobil, Çeltik köyü girişinde devrildi. N.Ç. yaralandı. Rize'nin Ardeşen ilçesinde, Ali Rıza Çırakoğlu'nun kullandığı 53 5557 plakalı kamyon, Elmalık Mahallesi Yarbaşı mevkisinde şarampole devrildi. Ağır yaralanan Çırakoğlu, Rize Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Edirne'de, M.K. yönetimindeki 22 0211 plakalı otobüs, Sazlıdere köyü yakınlarında Sazlıdere Köprüsü korkuluklarına çarptıktan sonra dereye düştü. Yaralanan sürücü M.K, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesi Arabayatağı Mahallesi Liman Sokak'taki evlerinin önünde oynayan T.K.S'ye (6), plakası ve sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen bir otomobil çarparak kaçtı. Çocuk yaralandı. Muğla'nın Bodrum ilçesinde, Çetin Özkaya'nın (27) kullandığı plakası öğrenilemeyen motosiklet, Konacık beldesi Beylikkırlar mevkisinde, yol kenarındaki kaldırıma çarptı. Kazada ağır yaralanan Özkaya, Bodrum Devlet Hastanesine kaldırıldı. Edirne'nin Lalapaşa ilçesinde, Ü.K. idaresindeki 22 AR 180 plakalı motosiklet, Küçünlü köyü yakınlarında yol kenarına devrildi. Yaralanan Ü.K, Lalapaşa Devlet Hastanesine kaldırıldı. 602036 Hangi kurum hangi tarihte personel alacak? Bu kurumlar arasında 500 vergi denetmen yardımcısı alımı için sınav açan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı dikkati çekiyor.      AA muhabirinin derlemelerine göre, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı sınavla 500 vergi denetmen yardımcısı alacak.      Giriş sınavına, başvuru şartları uygun olan ve KPSS 49 puan türünden 75 ve daha üzeri puan alan kişilerden, puanı en yüksek olan adaydan başlamak üzere ilk 4000 kişi alınacak.      Yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamalı giriş sınavının yazılı bölümü 21 Kasım 2009 tarihinde Ankara'da yapılacak. Giriş sınavının yazılı bölümüne katılmaya hak kazanan adaylar ile yazılı sınavın yapılacağı adres ve sınav saatleri; e-Devlet portalı (www.turkiye.gov.tr), Gelir İdaresi Başkanlığı (www.gib.gov.tr) internet sayfalarında yazılı sınavdan en az 10 gün önce ilan edilecek.      Başvurular, 19 Ekim 2009 tarihinde başlayıp 30 Ekim 2009 tarihinde sona erecek.      Sermaye Piyasası Kurulu'nda G.İ.H. sınıfında bulunan 8. derece kadrolu 12 adet ''uzman yardımcısı'' ve araştırma birimlerinde görevlendirilmek üzere G.İ.H. sınıfında bulunan 8. derece kadrolu adet ''uzman yardımcısı'' ve A.H. sınıfında bulunan 8. derece kadrolu adet ''uzman hukukçu yardımcısı'' kadrosunda görevlendirilmek üzere başarı durumları dikkate alınarak yeter sayıda aday personel seçimi için giriş sınavı yapılacak.      Giriş sınavının yazılı aşaması 7-8 Kasım 2009 tarihlerinde yapılacak. Bu aşamada başarılı olanlar, Kurul tarafından sözlü sınava tabi tutulacak.      Giriş Sınavı'na katılmak isteyen adaylar başvuru formu ve istenen belgelerle, 23 Ekim 2009 tarihine kadar, 09.30?17.30 saatleri arasında Kurul'un Ankara'daki merkezine şahsen veya posta yoluyla başvuracaklar.      Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanlığınca açık bulunan adet Stajyer Dış Ticaret Kontrolörü kadrosu için 14-15 Kasım 2009 tarihlerinde Ankara'da Stajyer Dış Ticaret Kontrolörlüğü Giriş Sınavı yapılacak.      Giriş Sınavı; Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre, Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanlığınca yapılacak ''yazılı'' ve ''sözlü'' sınavlardan oluşacak.      Belirtilen koşulları taşıyan ve sınav tarihi itibariyle otuz yaşını doldurmamış adayların, istenilen belgelerle birlikte en geç 28 Ekim 2009 Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar Ankara'daki Kurul Başkanlığına ulaşacak şekilde şahsen veya posta ile müracaat etmeleri gerekiyor.      Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda açık bulunan 63 (22 sosyal, 41 teknik) adet iş müfettişi yardımcılığı kadrolarına, Ankara'da yapılacak sınavla iş müfettişi yardımcısı alınacak. Başvurular 19 Ekim 2009 günü başlayacak, Kasım 2009 günü çalışma saati bitiminde sona erecek.      Sınava girecek adaylar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İnönü Bulvarı No: 42 Emek/ANKARA adresinde kurulacak kayıt kabul bürosuna bizzat veya posta ile başvurabilecekler. Yazılı sınav 21 Kasım 2009 tarihinde yapılacak.      Kültür ve Turizm Bakanlığınca, merkez teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfında boş bulunan 20 adet 7. derecede stajyer kontrolör kadrosuna atama yapılmak üzere ''Stajyer Kontrolör Giriş Sınavı'' yapılacak.      Adayların, Atatürk Bulvarı No:29 Opera/Ankara adresindeki bakanlık Personel Dairesi Başkanlığından veya www.kulturturizm.gov.tr internet adresinden temin edilecek başvuru formunu eksiksiz doldurarak, istenen belgelerle birlikte 26 Ekim 2007 tarihi mesai saati bitimine kadar söz konusu başkanlığa elden teslim etmeleri gerekiyor.      Yabancı Dil Sınavı 10 Kasım 2007'de yapılacak. Bu sınavı kazananlar sözlü sınava davet edilecek.      KPSS çeşitli puan türlerinde alınması gereken puanların belirtildiği bu sınavlara, her kurumun sınavında istenen puan değişmekle birlikte en az 75 puan alan kişiler başvurabilecek. Ayrıca, kimi kurumlar KPSS sınavında yabancı dilden belli sayıda soruya doğru yanıt verilmesi veya TOEFL'dan belli bir puan alınması koşulu arıyor. 602292 Sağdan say: 1,2,3,4 Sağdan say: 1,2,3,4 Galatasaray, SABAH'ın dün yazdığı gibi Cale'nin kanadını Sabri ve Kader Keita'yla resmen çökertti. Sarı-kırmızılıların attığı golde de ortalar sağ kanattan yapıldı Galatasaray, takım savunması olarak kötü sinyaller verdiği maçta sağ kanadının performansıyla sonuca gitmeyi bildi. Sarı-kırmızılı ekip, ilk yarıda Sabri ve Keita'nın sağdan yaptığı ortalara Kewell ve Servet'in yaptığı vuruşlarla 2-0'lık skoru yakaladı. Ardından skor 2-2'ye geldi. Ancak Cimbom oyuna yeniden ağırlığını koydu ve yine sağ kanatta Keita ve Barış'ın yaptığı ortalarda gol daha buldu. Aslan, ardından 3'üncü golü yese de galibiyete uzanmayı bildi. SABAH, Galatasaray'ın Trabzonspor önünde ataklarını sağdan geliştireceğini maç günü okuyucularına duyurmuştu. Spor sayfalarımızda "Baros'a sağdan orta" başlığıyla verilen haberde, Hollandalı teknik adam Rijkaard'ın, taktiğini zayıf bulduğu Hırvat Cale'nin kanadı üzerine kurduğu belirtilmiş, Keita ve Sabri'nin bindirmeleriyle sonuca gidileceği yazılmıştı. Sarı-kırmızılı takım, hocalarının ve SABAH'ın dediği gibi, sağdan geldi ve sonuca gitti. SKORA KİŞİLİK KATKI Öte yandan Galatasaray'ın attığı golde Sabri Kewell'a, Keita Servet'e, Baros Arda'ya, Barış Baros'a assist yaptı. Yani total futbol temsilcisi Galatasaray'da farklı oyuncu skora katkı yaptı. 603834 Öcalan, TSK ve Emniyet'e sorulacak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, mahkeme heyeti tarafından alınan 63 maddelik ara kararlar, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün tarafından açıklandı. Buna göre, mahkeme heyeti, tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ün talebi doğrultusunda, PKK terör örgütünün MİT tarafından kurulduğu yönündeki iddiaların ve terörist başı Abdullah Öcalan'ın ''Ergenekon Terör Örgütü üyesi'' olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulmasını kararlaştırdı. Öcalan'la ilgili dava dosyasının, tetkik ve iade edilmek üzere Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nden istenmesini karara bağlayan mahkeme heyeti, duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.  MAHKEME HEYETİ, JİTEM'İN VAROLUP OLMADIĞININ SORULMASINI KARARLAŞTIRDI Birinci ''Ergenekon'' Davasına bakan mahkeme heyeti, JİTEM'in (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) varolup olmadığının sorulmasını kararlaştırdı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, mahkeme heyetinin aldığı kararlar, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından açıklandı. Buna göre, sanık Osman Yıldırım'a savunmasını hazırlaması için süre verildiği anlaşıldığından, gelecek oturumda avukatı hazır bulunduğunda savunmasının alınmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, tutuklu sanık Veli Küçük'ün İkinci Ergenekon Davası'nın duruşmalarına katılma talebini davalar birleştirilmediği için reddettti. Tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in Ekim tarihinde yapılan duruşmadaki beyanlarında birden çok yargı görevlisi hakkında sarfettiği sözler dikkate alınarak gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını hükme bağlayan mahkeme heyeti, ikinci ve üçüncü ''Ergenekon'' iddianamelerinde suçlanan kişilerle ilgili dosyadaki daha önce sunulan şemaya herhangi bir eklenti yapılmadığı anlaşıldığından, bu şemaya, açılan yeni davalarla ilgili herhangi bir eklenti yapılıp yapılmadığı göz önüne alınarak, bu doğrultuda yeni bir şema düzenlenip düzenlenmediğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sorulmasını kararlaştırdı. Sanık Emin Gürses'in avukatı Mehmet Taşdelen'in talebini kabul eden mahkeme heyeti, sanık Alparslan Aslan'ın MİT görevlisi veya haber elemanı olup olmadığının MİT Müsteşarlığından sorulmasını hükme bağladı. Susurluk raporu ve eklerinin mahkeme tarafından incelenip, devlet sırrı kapsamında herhangi bir bölüm olmadığının tespitinden sonra, sanıklar ve avukatlarına raporun verilmesine hükmeden mahkeme heyeti, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na müzekkere yazılarak, tutanaklarda bahsi geçen ihbar ses kaydının istenilmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na müzekkere yazılarak, MİT'ten gönderilen karargah evleri belgesinin asıl nüshasının nerede olduğu ve akıbetinin sorulmasına hükmetti. Türk Hava Yolları, Onur Air ve Atlas Jet adlı havayolu firmalarına müzekkere yazılarak, sanık Alparslan Aslan'ın 2006 yılı uçuş ve rezervasyon kayıtlarının istenilmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, Oktay Yıldırım'ın askeri yargıda devam eden dava dosyasının da tetkik ve iade edilmek üzere istenilmesini hükme bağladı. Sanıklardan ele geçtiği iddia olunan ve menşe olarak askeri makamlara ait olduğu anlaşılan belgelerle ilgili herhangi bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı ve varsa akıbetlerinin Genelkurmay Başkanlığı'ndan sorulmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan gelen tüm telefon kayıtları üzerinde ayrıntılı bilirkişi incelemesi yapılmasını kararlaştırdı. Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı'na müzekkere yazılarak ''Türk İntikam Tugayı'' hakkında kayıtların ayrıntılı bilgi notu şeklinde gönderilmesini karara bağlayan mahkeme heyeti, kaldırılan İstanbul DGM Başsavcılığına da Susurluk Davası nedeniyle, Sanık Veli Küçük için ilgili mercilerden soruşturma izni istenip istenmediği hususunun sorulmasına hükmetti.   Mahkeme heyeti, dosya kapsamındaki JİTEM anlatımları ve belgeler dikkate alınarak ilgili kurumlarda JİTEM'in (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) var olup olmadığının sorulmasını kararlaştırdı. Heyet, JİTEM'in zaman içerisinde Asayiş Komutanlığı Karargah Bölüğü, İstihbarat Değerlendirme Merkezi gibi isimler alıp almadığını ve bu birimlerin başkanlarının isimlerinin sorulmasını isterken, Ümit Oğuztan'dan ele geçen belgedeki hususların doğru olup olmadığını, şehit Orgeneral Eşref Bitlis'in Jandarma istihbarat birimlerinden birinin lağvedilip edilmemesi yönünde bir talimatının olup olmadığını, bu konuda Eşref Bitlis tarafından soruşturma açılıp açılmadığını, varsa akıbetinin sorulmasını, yazılacak yazıya da dosyada bulunan JİTEM'le ilgili belgelerin eklenmesini karara bağladı. Askeri Yargıtay Başkanlığı'na müzekkere yazılarak Talat Aydemir dosyasının tetkik ve iade edilmek üzere istenilmesine hükmeden mahkeme heyeti, dava sanıklarından Serhan Bolluk hakkında açılan ve bu davayla birleştirilen ve Bolluk'un öldürülmesine iştirak ettiği iddiasıyla yargılandığı Hakan Saraylıoğlu'nun, 2006 yılında kaldığı düşünülen İstanbul Aksaray ve Hocapaşa'daki otel kayıtlarının istenilmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, Saraylıoğlu'nun Ocak-28 Şubat 2005 tarihleri arasında kullandığı anlaşılan bir cep telefonu numarasının da ayrıntılı dökümünün ilgili kurumdan istenilmesini karara bağladı. Danıştay saldırısından önce, Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine tehdit içerikli fakslar geldiği konusunda bilgiler bulunduğundan, söz konusu tehditlerin olup olmadığının, varsa akıbetlerinin sorulması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne ve Danıştay Başkanlığı'na yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, 19 Mart 2008 tarihinde Danıştay Başsavcısına yapılan ölüm tehdidine ilişkin mesajla ilgili olarak herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa akıbetinin ve soruşturma açılıp açılmadığının, belgede belirtilen IP numarasının kullanıcısının tespit edilip edilmediğinin sorulması, varsa buna ilişkin belgelerin celbi için Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ne ve Yargıtay Başsavcılığı'na yazı yazılmasına hükmetti. Danıştay saldırısından önce, Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine tehdit içerikli fakslar geldiği konusunda bilgiler bulunduğundan, söz konusu tehditlerin olup olmadığının, varsa akıbetlerinin sorulması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne ve Danıştay Başkanlığı'na yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, 19 Mart 2008 tarihinde Danıştay Başsavcısına yapılan ölüm tehdidine ilişkin mesajla ilgili olarak herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa akıbetinin ve soruşturma açılıp açılmadığının, belgede belirtilen IP numarasının kullanıcısının tespit edilip edilmediğinin sorulması, varsa buna ilişkin belgelerin celbi için Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ne ve Yargıtay Başsavcılığı'na yazı yazılmasına karar verdi. -BAŞKAN ŞENGÜN'DEN KARŞI OY...- Dosyadaki mevcut el yazılı yargıtay krokisinin ve bu krokideki harf, yazı, rakamların sanıklardan Nusret Senem'in eli mahsulü olup olmadığının araştırılması için mahkeme hakimi Hüsnü Çalmuk'un ''naip hakim'' olarak tayinini kararlaştıran Mahkeme heyeti, sanık Hikmet Çiçek'in talebini kabul ederek, ele geçen adet CD'de parmak izi olup olmadığının araştırılması, parmak izi mevcutsa, sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Hayati Özcan ve Serhan Bolluk'un parmak izleriyle karşılaştırmanın yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na yazı yazılmasını karara bağladı. tahliye dışındaki diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamı konusunda, mahkeme heyeti, sanıklardan Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Muhammed Yüce ve Selim Akkurt'un ''tahliye edilmeleri gerektiği'' yönünde oy kullanan Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün karşı oyuna karşılık oy çokluğuyla tahliye taleplerinin reddedilmesine karar verdi. 603294 Hükümetin gözü para cezalarında 2010 yılı bütçesi için "para cezalarından" milyar 510 milyon, "tanımlanmayan" kalemlerden ise milyar 783 milyon TL gelir bekleniyor. Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısı'nda 2010 yılı için öngörülen 231 milyar 235 milyon 584 bin TL'lik gelirin önemli kalemlerinden bazılarını, "para cezaları" ve "tanımlanmayan gelirler" oluşturacak. Bu kalemlerden elde edilmesi öngörülen miktar milyar 293 milyon 924 bin TL. Bu gelirler, toplam gelirinin yaklaşık yüzde 4'ünü (4.01) oluşturuyor. milyar 510 milyon 564 bin TL'lik "para cezalarının" en önemli kalemini milyar 219 milyon 523 bin TL ile "vergi para cezaları" oluşturuyor. Bu miktarın milyar 708 milyon 721 bin TL'sini vergi ve diğer amme alacakları gecikme zamları, 510 milyon 802 bin TL'sini ise "diğer vergi cezaları" kalemleri oluşturuyor. "Para cezalarının" diğer kalemini oluşturan "idari para cezalarından" beklenen rakam ise milyar milyon 536 bin TL. Bu rakamın 594 milyon 701 bin TL'sini "trafik para cezaları", milyon 592 bin TL'sini "çevre idari para cezaları", 407 milyon 243 bin TL'sini "diğer idari para cezaları" oluşturuyor. "Yargı para cezalarından" öngörülen miktar ise 176 bin 204 TL. "Para cezalarının" 3. ana kalemi ise "diğer para cezaları"... Bu kalem için öngörülen 106 milyon 301 bin TL'nin, milyon 836 bin TL'sini cezai (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Kesintileri), 97 milyon 465 bin TL'sini ise tanımlanmayan diğer para cezalarından elde edilmesi planlanıyor. "Tanımlanmayan gelirlerden" ise milyar 783 milyon 360 bin TL'lik gelir elde edilecek. Katsayılar 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısına göre, Ocak 2010-30 Haziran 2010 döneminde aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayı 0,057314, memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısı 0,76177, yan ödeme katsayısı 0,018172 olarak uygulanacak. Sözleşmeli personelin ücret tavanı Ocak 2010-30 Haziran 2010 döneminde 3.008 Türk lirası olarak uygulanacak. 2010 yılında, Hazine garantili imkan ve dış borcun ikrazı limiti milyar doları aşamayacak. Başlangıç ödeneklerinin yüzde 1'ine kadar ikrazen özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilecek. Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenecek koşullar çerçevesinde ve elde edilecek kaynaklar, Hazine'ye aktarılacak şekilde kamu kurum ve kuruluşlarınca ihraç edilecek sertifika, senet ve benzeri finansman enstrümanlarına sağlanacak garanti tutarı, milyar doları aşamayacak. Bu tutarı bir katına kadar artırmaya, Bakanlar Kurulu yetkili olacak. 602435 ABDULLAH AYMAZ "Erzurum bizim akrabamız" "Erzurum'a çok önem vermelisiniz. Diğer dünya ülkeleri için de çok ehemmiyetli olduğunu düşünüyorum. Japon İmparatorluğu'nun putsuz dininden olan Deguchi Onisaburo isimli Şinto rahibi bundan yetmiş seksen yıl önce Erzurum'a gelmek istemiş ama gelememiş. Ama mezarından toprak götürülmesini vasiyet etmiş. Onun mensuplarından Şinto dininin "Oomoto" (Hakikat) mezhebinden Odauchi San bana, Deguchi Onisaburo'nun mezarından aldığı bir avuç toprak ile bir avuç tuzu Erzurum'a götürmemi söyledi. Ben de bir zamanlar Japon ordusunun bile kendisinden çekindiği, halk içinde büyük bir taban gücü olan ve "Erzurum bizim akrabamız!" diyen Deguchi Onisaburo'nun mezarından alınan toprak ve tuz ile 2007'de yola çıktım. Japonlar için tuz ve toprak mühimdir. Gerçekten merak ediyordum. Türkiye'ye çok gelip gitmiştim ama Erzurum'a hiç gitmemiştim. Uçak Erzurum'un üzerinde iken yani inişten dakikalarca önce bulutlarda net bir şekilde bazı görüntülerle karşılaştım. Normalde ben, matematik ve mantık kafası taşıyan ve böyle ruhî ve manevî şeylere kapalı bir yapıya sahibim ama... Bir insan ellerini açmış dua ediyordu. Japonlar için bereketi temsil eden bir balık vardı. Alnına ip bağlamış bir çocuk neşe ile koşuyor, gülümsüyor ve oynuyordu. Alt tarafta da büyük ve uzun bir sıra halinde birbiri arkası sıra giden bir insan topluluğu vardı... Bunları çok net gördüm. Hayalde canlandırma falan değil... Yani uçağın penceresinden bulutlara bakarken bütün bunları bulutların içinde görüyordum. (Sonra gördüklerini bir kâğıda çizip bana verdi. A. Aymaz) Uçaktan indikten sonra beni karşılayanlarla beraber bir arabaya bindik. Benim burnuma hoş ve değişik bir ot ve çimen kokusu geldi. 'Bu ne? Siz de benim duyduğum kokuyu duyuyor musunuz?' diye sordum. 'Evet! Çimen kolonyası kokusu!' dediler. Erzurum'u çok sevdim. Ruhum hemen kaynaştı. Sanki ben Erzurum'da doğmuşum ve göbeğim burada kesilmiş gibiydi; hiç yabancım değildi. Bende öyle kesin bir kanaat oluştu ki, hiçbir ırk ve renk fark etmeksizin Avrupa'dan Japonya'dan kim gelirse gelsin, Erzurum'u sevecek... Gerçekten sever. Orta Asya'dan da gelseler 'Memleketimiz!..' diyecekler. Diyorum ki, Nuh Tufanı'nın olduğu Ağrı Dağı'na da yakın olan Erzurum acaba turistik bir ziyaret yeri haline getirilebilir mi? İstanbul gibi diğer dinden insanların ibadet ihtiyaçlarının da temin edileceği ortamlar hazırlanabilir mi? Ortaklaşa kullanılacak bir konferans merkezi olabilir mi?" "Bence Budist, Hıristiyan, Yahudî grupları Erzurum'a götürüp, oraları gezdirdikten sonra hissiyatlarını öğrenmek için bir sormanız lazım, bakalım ne diyecekler. Söylediklerimi tasdik edip 'Farklı şeyler hissettik. Ayrı bir ruhaniyatı olan hoş bir belde!' diyeceklerinden eminim. Ben bazı yerlerde Erzurum'la ilgili bu duyguları anlatırken orada yetişmiş İbrahim Hakkı Hazretleri, Efe Hazretleri, Fethullah Gülen Hocaefendi gibi zatlardan da bahsettiler. Milli Mücadele'nin de Erzurum Kongresi'yle oradan başladığını söylediler... İşte bir sekineyi ve bir manevi atmosferi fark ettiğim Erzurum'un bende uyandırdığı duyguları... Deguchi'nin mezarından Rahip Odauchi'nin alıp bana verdiği toprağı ve tuzu Erzurum'da bir medresenin yanındaki mezarlığın üzerine serptim." Ortadoğu uzmanı ve politika bilimi dersleri veren Prof. Dr. Yoshiaki Sasaki Bey'in sözlerindeki mesajı anlamamız gerekir diye düşünüyorum. 603443 İran ile Batı arasında uranyum görüşmeleri Viyana’da başladı İran ile Batı arasında uranyum görüşmeleri Viyana’da başladı İran’ın nükleer yakıt (zenginleştirilmiş uranyum) ihtiyacının karşılanmasını öngören teknik düzeydeki görüşmeler, Avusturya’nın başkenti Viyana’da başladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde yapılan görüşmelere kurum temsilcilerinin yanı sıra İran, ABD, Rusya ve Fransa’dan nükleer enerji uzmanları ile diplomatlar katılıyor. Toplantıda İran, Atom Enerjisi Kurumu Müşaviri Hamit Rıza Askeri ve UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Ali Asker Sultaniye tarafından temsil edilirken, ABD’yi Enerji Bakanı Yardımcısı Daniel B. Poneman, Rusya’yı Federal Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Nikolay Spassky ve Fransa’yı UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Florence Mangin temsil ediyor.  Diplomatik kaynaklar, İran’ın Natanz nükleer tesislerinde yüzde oranında zenginleştirebildiği bin kilogram uranyumu ilk aşamada Rusya’ya yüzde 20 oranında zenginleştirmek üzere vereceğini, Fransa’nın da zenginleştirilen bu uranyumu yakıta çevirerek İran’a vermeyi taahhüt ettiğini bildirdiler.  Bu arada, İran heyetine yakın bir kaynak, İran yönetiminin, toplantıya yeni bir öneri sunarak, “ABD dahil Batı ülkelerinden nükleer yakıt(zenginleştirilmiş uranyum) almaya hazır olduğunu beyan edeceğini” belirtti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde kurumun Viyana’daki merkezinde bugün başlayan görüşmelerin Çarşamba gününe kadar devam etmesi öngörülüyor. 602177 SGK, sahte boşanmalar için 'özel tim' kurdu Boşanma işlemi şüpheli görülen 15 kadın hakkında inceleme yapıldı. SGK İzmir İl Müdürü Mustafa Keskin, yeni bir proje hazırlayıp genel müdürlüğe sunduklarını belirterek, "Ekim ayından itibaren, mahkemede boşanması tamamlanan ve kurumumuzdan maaş talebinde bulunan kadınları teknik takibe aldık. Yeni sistem daha hızlı işleyecek ve haksız kazanç ortadan kalkacak." dedi. Anlaşmalı boşandığı tespit edilen bir kadının kurumdan aldığı 20 bin liranın faiziyle geri alınması kararlaştırılırken, mahkeme suçun sabit görülmesi halinde sahte boşanma işlemi yapanlara yıla kadar hapis cezası verebiliyor. Sahte boşanma işlemi yaparak anne ve babasından kalan emekli maaşlarını alan A.Ç. isimli kadının, yapılan takip sonucu boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya devam ettiği belirlendi. Emekli binbaşı A.A.'dan boşanmasına rağmen beraber yaşamaya devam eden A.Ç.'nin annesinden Ekim 2006 tarihinden itibaren 648 lira, babasından ise Kasım 2006'dan itibaren 541 lira maaş aldığı ortaya çıktı. Anlaşmalı (muvazaalı) boşandığı tespit edilen A.Ç., Ekim 2008'den sonra aldığı yaklaşık 20 bin lirayı kanuni faiziyle geri ödeyecek. SGK İzmir İl Müdürlüğü, sahte boşanma işlemi yapan çift hakında suç duyurusunda bulunuyor. SGK İzmir İl Müdürü Mustafa Keskin, anlaşmalı boşanmaları bugüne kadar ihbarlar sayesinde bulduklarını fakat sayının çok arttığını söyledi. Daha önce ayda bir-iki olan ihbar sayısı son bir yılda günde beş-altıya çıkınca yeni bir sisteme geçtiklerini anlatan Keskin, mahkemelerden boşanma davası dosyalarını isteyip incelediklerini belirtti. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 56. maddesi, Ekim 2008'de yapılan değişiklikle, "Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen dul eş ve yetim kız çocuklarının bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir." haline getirildi. Anlaşmalı boşanma tespit edildiği takdirde ödenmiş tutarlar, geriye dönük kanuni faiziyle birlikte geri alınıyor. Ayrıca boşanmış fakat beraber yaşayan eşler hakkında nitelikli dolandırıcılık, devleti dolandırmak, zarara uğratmak ve haksız kazanç elde etmek suçlamalarıyla dava açılıyor. Suçlular için yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. 602527 Le Figaro Büyük Ermenistan'ı çizdi! Ortadoğu gazetesinden Sümeyra Yılmaz'ın haberinde yer alan bilgilere göre, 2006 yılında BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) haritası yayınlayarak Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunu Kürdistan olarak gösteren ABD'nin bu kez de Büyük Ermenistan haritası çizdiği ortaya çıktı.   Fransız Le Figaro gazetesi, önceki gün Ermenistan’ın sınırlarını, Sevr Antlaşmasına uygun bir biçimde gösteren bir harita yayımladı Haritada, Trabzon, Erzurum, Bitlis ve Van’ı da içine alan bölge, Ermenistan olarak gösterildi. Harita, Ermeni basını tarafından da gündeme taşındı. Haritayı yansıtan PanArmenian haritada Ermenistan’ın sınırlarının, Sevr Antlaşması’nın hükümlerinin doğrultusunda belirlendiğini yazdı. PanArmenian, Fransız serbest gazetecisi Jean Eckiyan’a dayandırdığı haberinde “Türkiye üzerinden geçen enerji koridorlarına ilişkin haritanın CİA ve ABD Enerji Bakanlığınca çizildiği” iddiasına da yer verdi. Eğer haritanın doğruluk payı var ise rum Pontus Devleti kurma planları suya düşen mihraklar çok kızacak. Çünkü sürekli olarak kurulacağı iddia eden Rum Pontus devleti haritası içinde gösterilen Trabzon, bu haritaya göre Ermenistan'a dahil edilmiş görünüyor!  603474 Wolfsburg kalecisinin sözleşmesini uzattı VfL Wolfsburg tarafından yapılan açıklamada, kulübün, Benaglio ile olan sözleşmenin süresini uzatma kararı aldıkları ve 30 Haziran 2013 tarihine kadar bir sözleşme yaptıkları belirtildi. VfL Wolfburg'un teknik direktörü Armin Veh, Benaglio'nun takım için önemli bir oyuncu olduğunu, takımda uzun süre kalacağı için de memnun olduğunu ifade etti. Öte yandan, Beşiktaş maçıyla ilgili yapılan açıklamada da, Armin Veh'nin Benaglio ile yarın yerel saat ile 16.30'da bir basın toplantısı yapacağı, daha sonra da takımın maçtan önceki son antrenmanı gerçekleştireceği ifade edildi. Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli'nin de bir futbolcu ile birlikte yerel saat ile 18.00'de bir basın toplantısı yapacağı belirtildi. Beşiktaş'ın basın toplantısından sonra saat 18.30'da basına 15 dakika açık olacak son antrenmanını yapacağı kaydedildi. 603289 Habur Sınır Kapısı'nda neler yaşandı? Habur Sınır Kapısı'nda neler yaşandı? Hükümetin başlattığı demokratik açılım sürecine destek vermek amacıyla, Abdullah Öcalan'ın talimatıyla Türkiye'ye gelen 34 kişilik PKK'lı grup Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yaptı. Peki Habur Sınır Kapısı'nda neler yaşandı? Milletvekilleri bölgede olayları takip ediyor. HABERTÜRK Muhabiri Deniz Tüysüz de Ufuk Uras'la yaşananları konuştu... Ufuk Uras şu açıklamaları yaptı: "Burada karşılıklı iyi niyet, önyargılardan arınmak önemli. Tarihi bir güne tanıklık ediyoruz. Umuyorum iyi bir sonuç alınabilir. Annelerin ağlamadığı, çocukların ölmediği bir sürece adım atıyoruz. Adliyeye sevk edilirler. Ama bir şekilde serbest bırakılacaklar. İçişleri Bakanı ve Başbakan'ın söylediği de buydu, "Açık siyasete girsinler". Koşaylaştırıcı olmak lazım. Ket vurucu tutumlar fayda verilmiyor. Olumlu bir sinyal verilirse, olumlu sonuçlar olur. Barış olsun, kardeşlik olsun, birarada yaşayalım istiyor herkes." 603651 Kadın sürücü, kullandığı traktörün altında kaldı Edinilen bilgiye göre Taşköprü'ye bağlı Çördük köyünde tarlada bir süre çalıştıktan evine giden kadın sürücü Hikmet Alay'ın (52) kullandığı 37 LA 21 plakalı traktör, Taşköprü-Sinop karayolunda rampada devrildi. Çevredekilerin yardımıyla traktörün altından çıkartılan Hikmet Alay, olay yerine gelen ambulansla Taşköprü Devlet Hastanesine kaldırıldı. 603740 KKTC-Ankara uçağı zorunlu iniş yaptı KKTC-Ankara uçağı zorunlu iniş yaptı KKTC-Ankara seferini yapan yolcu uçağı, Esenboğa Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. KKTC Ercan Havalimanı'ndan Ankara'ya gelmek üzere saat 16.30'da havalanan Pegasus Havayollarına ait 212 sefer sayılı yolcu uçağı, kabin basıncının düşmesi nedeniyle saat 17.20'de Esenboğa Havalimanı kulesinden zorunlu iniş izni istedi. Kulenin izin vermesi üzerine 112 yolcusu bulunan uçak, 17.30'da Esenboğa Havalimanı'na indi. DHMİ'ye ait itfaiye ve sağlık ekipleri pistte önlem alırken, kabin basıncının düşmesi nedeniyle rahatsızlanan bazı yolculara ilk yardımda bulunulduğu ve yolcuların sağlık durumlarının iyi olduğunu bildirildi. 602230 Cumhurbaşkanı'ndan CHP'ye MGK jesti Cumhurbaşkanı'ndan CHP'ye MGK jesti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın yapılacak MGK öncesinde CHP'ye önemli bir jest yaptı. Gül, Milli Güvenlik Kurulu'na ana muhalefet partisi de iştirak edecek şekilde değişiklikler yapılmasının faydalı olacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Gül, MGK'ya ana muhalefet partisi de iştirak edecek şekilde değişiklikler yapılmasının faydalı olacağını açıkladı. Gül, TRT 1'deki 'Politik Açılım' programında gazetecilerin sorularını cevapladı. İktidar -muhalefet arasındaki gerginliklerin hatırlatılması ve “Muhalefetin kaygıları konusunda devreye giremez misiniz?” sorusu üzerine Gül, “Ana muhalefet başkanı dışındakiler geldi, oturduk, beraber konuştuğumuz konular oldu” dedi. BU BENİM VAZİFEM “Bir ihtiyaç oluşursa tekrar görüşebilir misiniz?” sorusuna Gül, “Şüphesiz görüşebilirim. Bu bir noktada vazifem de” cevabını verdi. Gül, şöyle devam etti: “Aslında MGK'ya ana muhalefet partisi de iştirak edecek şekilde değişiklikler yapılmış olsa, bunun çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Çünkü Türkiye'nin çok önemli meseleleri buralarda tartışılıyor.” Gül, her MGK sonrasında da ana muhalefet lideriyle görüşmeyi düşündüğünü söyledi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek ise konuya ilişkin olarak, 'MGK'nın çalışma usullerini yeni baştan ele almak, ana muhalefet liderinin özel bir statüyle temsilini sağlamak, muhalefet şerhi fırsatı tanımak, muhalif kaldığı görüşleri kamuoyuna açıklama olanağı vermek gerekir' dedi. İsrail rapordan ders çıkarmalı Gül, Gazze saldırıları nedeniyle Türkiye ve İsrail arasında yaşanan tatbikat krizi için şunları söyledi: “İsrail'in Türkiye'ye son günlerde gösterdiği tepki doğru değil. Doğru olmadığı, hemen iki gün sonra BM İnsan Hakları Komisyonu'nda kabul edilen raporla da ortaya çıktı. Sadece Türkiye değil ki, bütün dünya. Bu rapor Genel Kurul'da kabul edilecek, sonra Güvenlik Konseyi'nde ülkelerden bazıları nasıl davranacak, onu takip edeceğiz. Ama raporun kabul edilmesi çok önemli tespittir. İsrail'in ders alması ve bundan sonraki hareketlerini ona göre ayarlaması gerekir. Futbol maçı seyreder gibi bütün dünyada manzaralar seyredildi. Buna insanlığın suskun kalması mümkün değildi. Nitekim BM'de bu rapor kabul edildi. Ümit ederim ki, bütün bunlardan ders çıkar ve bir daha bu tip olaylar olmaz.” 602382 Domuz gribi Diyarbakır'a sıçradı, okul tatil edildi Sağlık Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamada, Diyarbakır'daki vakalardan 6'sının öğrenci olduğunu kaydetti. Bakanlık, bugüne kadar ülkemizde belirlenen pandemik H1N1 gripli hasta sayısının toplam 551 olduğunu, Ankara'da son günde ortaya çıkan vaka sayısının ise 41'e ulaştığını bildirdi. Bu vakaların genel durumlarının iyi olduğu ve takiplerinin sürdüğü belirtildi. 603491 Erdoğan Baykal'a yarın yanıt verecek Erdoğan Baykal'a yarın yanıt verecek Başbakan yarın yapılacak Grup toplantısında görüşmenin kamera ile kayıt altına alınması şartı koyan Genel Başkanı ’a yanıt verecek. Edinilen bilgiye göre, dönüşü uçakta gazetecilere, CHP Genel Başkanı Baykal ile kamera olmadan görüşebileceğini açıklayan Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunacak. 603161 "Van Gölü Canavarı" küçük seyircilerle buluşuyor Van Devlet Tiyatrosu'nun, "Van Gölü Canavarı (Küçük korsan)" adlı oyunu, minik izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Necmettin Tetik'in yazdığı, Van Devlet Tiyatrosu oyuncularından İpek Atagün Gezener'in yönettiği "Van Gölü Canavarı (Küçük Korsan)" adlı yeni sezonun ilk çocuk oyunu, 21 Ekim'de sahnelenmeye başlayacak. Yönetmen İpek Atagün Gezener, gazetecilere yaptığı açıklamada, oyunun genel anlamıyla çevre temizliğini ele aldığını belirterek, bu oyunla Van Gölü kirliliğine dikkat çekmeye çalıştıklarını söyledi. Oyunda, Van Gölü canavarının da bir simge olarak yer alacağını bildiren Gezener, "Oyun, çevremizde kirlettiğimiz herşeyin ne kadar canavarlaştığını anlatıyor. Van Gölü canavarı da bu şekliyle yer alacak oyunumuzda" dedi. Oyunda, Eda Aydınlı, Caner Gezener, Edip Kamacı, Berat Gökçenay ve kendisinin rol aldığını ifade eden Gezener, küçük izleyicileri oyuna davet etti. 603214 Şantaj yaptığı evli kadına ay boyunca tecavüz etti Şantaj yaptığı evli kadına ay boyunca tecavüz ettiBURSA, (DHA) 'nın merkez Osmangazi İlçesi'nde, birlikte olduğu 31 yaşındaki T.M. adlı evli kadının gizlice görüntülerini çekerek, tehditle ay boyunca tecavüz ettiği öne sürülen 36 yaşındaki Ömer K. tutuklandı. Osmangazi İlçesi Çiftehavuzlar Mahallesi'nde oturan evli ve çocuk annesi T.M. geçen yıl eşiyle karşılaştığı sorunlar nedeniyle ayrı yaşamaya başladı. T.M. bir süre sonra komşusu olan ve bir firmada şoför olarak çalışan Ömer K. ile birlikte oldu. Ömer K. odaya gizlice yerleştirdiği kamera ile T.M. ile ilişkisini kaydetti. T.M., bir süre sonra eşiyle barışarak yeniden bir araya geldi. Ancak, Ömer K., evli kadını arayarak, elindeki görüntüleri akrabalarına göndereceği ve internette yayınlayacağı tehdidiyle T.M. ile ay boyunca birlikte oldu. Ömer K., gün önce T.M.'yi arayarak yanına gelmesini istedi. T.M.'nin ilişki teklifini kabul etmemesine sinirlenen Ömer K., T.M.'yi döverek evden attıktan sonra görüntüleri kadının yakınlarına gönderdi. yemiş halde polise sığınan T.M. tedavi için hastaneye kaldırılırken, şikayetçi olduğu Ömer K.'nın şantaj, dayak ve tecavüzüne maruz kaldığını söyledi. Şikayet üzerine harekete geçen Asayiş Şube Ahlak Bürosu ekipleri Ömer K.'yi saklandığı akrabasının evinde gözaltına aldı. Bu kişinin evinde bulunan bilgisayara incelenmek üzere el konuldu. Ömer K. ‘Şantaj, ve tecavüz' suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 602913 İstanbul Forumu'nda İsrail'e mesaj Erdoğan, "Altını çizerek ifade ediyorum; bu hem Filistin'in, hem de İsrail'in güvenliği bakımından önemlidir. Bunu bir Müslüman olarak değil, insan olarak söylüyorum." dedi. İstanbul Forumu'nda "Dünya Siyasetinde Ortadoğu. Sorunlu Bölgede Güvenlik Arayışı" konulu programda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu'da barışın tesis edilmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Filistin meselesinin tüm bölgesel sorunların merkezinde yer aldığını belirten Erdoğan, "Bu sorun çözümlenmeden Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrar ortamının tesis edilemeyeceğini düşünüyoruz. Filistin'de ulusal birlik bir an önce sağlanmalı ve barış sürecinin önünün açılması için uluslararası çabalar yoğunlaştırılmalıdır. Gazze Şeridi'nde olanlara karşı tepkimizi açık şekilde ifade ettiğimizi hatırlatmak isterim. Biz, insanların acılarını artırmaktan, barışı sabote etmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen uygulamaları eleştirdik. Bugün de bunu eleştiririz. Bu sadece Gazze'de olursa değil, başka nerede olursa olsun eleştiririz. Gazze'ye yönelik operasyonların üzerinden ay geçti. Şarm-El Şeyh'te düzenlenen Gazze konferansının üzerinden ay geçti. Buna rağmen Gazze'de yaşanan trajedinin yaraları hala sarılamadı. Gazze'deki dram hala sona ermedi. Şu anda Gazze'nin yeniden inşaası için bölgeye inşaat malzemelerinin dahi girişine izin verilmiyor. Bu manzarayı, bu trajediyi gözmezden gelmek mümkün değildir. Gazze Şeridi üzerindeki abluka daha fazla vakit kaybedilmeksizin kaldırılmalı ve uluslararası toplum bu yöndeki taahhütlerini yerine getirmelidir. Altını çizerek ifade ediyorum; bu hem Filistin'in, hem de İsrail'in güvenliği bakımından önemlidir. Bunu bir Müslüman olduğum için söylemiyorum, bir insan olduğum için söylüyorum." diye konuştu. İran'ın nükleer faaliyetleri konusuna da değinen Erdoğan, "İran bölgemizin önemli bir ülkesi. Asırlar öncesine dayanan iyi komşuluk ilişkilerine sahibiz. Var olan ilişkileri sürdürmek ve geliştirmek konusunda azami gayret sarf etmekte kararlıyız. İran'ın nükleer programı konusunda uluslararası kamuoyunda mevcut olan endişelerin giderilmesi gerektiğini kesinlikle inanıyoruz. Bu konuda üzerimize düşen ne olursa olsun yerine getirmekte de kararlıyız. Bundan önceki görüşmelerde olduğu gibi bundan sonraki görüşmelerde de bu düşüncelerimizi kendilerine söylemeye devam edeceğiz. Bununla birlikte İran'ın barışçıl amaçlarlar nükleer enerjiden faydalanma hakkının da tartışma konusu yapılmaması gerektiğine inanıyorum. Nükleer silahlar konusunda bizim tavrımız Türkiye olarak son derece nettir; biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir bölgede yaşamak istiyoruz. Bölgemizde nükleer silah istemiyoruz, kitle imha silahı istemiyoruz. İnsanlık savunma sektörüne harcadığı parayı, yaptığı yatırımı acaba yoksulluk içinde yaşayanlara yapıyor mu? eğitime sağlığa yapılan yatırım var mı? Yok. Bunun üzerinde konuşmamız lazım. Bu anlayış doğrultusunda sadece İran'ın değil, bölgede nükleer silah sahibi ya da nükleer silahlanma içindeki her ülkenin tartışılması gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. (CİHAN) *** Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin birikimlerini, bölgesel ve küresel barış için sarf etmek arzusunda olduğunu belirterek, '''Kıbrıs meselesindeki yapıcı tutumumuz, Ermenistan meselesindeki yaklaşımlarımız, Irak, İran ve Suriye ile sürdürdüğümüz diyalog, bizim barışçı politikalarımızın somut ifadeleridir'' dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Forumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, temel sorunlarını, hukuk ve demokrasi kuralları çerçevesinde çözmeyi amaç edinmiş bir ülke olduğunu söyledi. Yakın dönemde başlatılan demokratik açılımın bunun bir sonucu olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Biz hukuk devletini, demokrasiyi ve insan haklarını bütün sorunlarımızın çözüm zemini olarak görüyoruz'' ifadesini kullandı. Türkiye'nin, son dönemde gerçekleştirdiği reformlar, demokratikleşme yolunda attığı adımlar ve ekonomisinde kaydettiği iyileşmelerle, dünyanın parlayan bir yıldızı haline geldiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz, birikimlerimizi, sadece bölgesel ve küresel barış için sarf etmek arzusundayız. Kıbrıs meselesindeki yapıcı tutumumuz, Ermenistan meselesindeki yaklaşımlarımız, Irak, İran ve Suriye ile sürdürdüğümüz diyalog, bizim barışçı politikalarımızın somut ifadeleridir. Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, özellikle de AB, Türkiye'nin bu birikiminden, bu imkanlarından,konumundan ve küresel barışa katkılarından yararlanmak, Türkiye fırsatını en iyi şekilde değerlendirmek durumundadır. Özellikle de demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak bunu özümsemiş, bunu artık hazmetmiş bir ülke olarak, Türkiye'nin inanıyorum ki bu havzada yapacağı çok şeyler var. Türkiye'nin AB'ye yük olacağını iddia edenler, ülkemizin bölgesel ve küresel barışa yapacağı katkıları aslında göz ardı ediyorlar. Orta Doğu'yu, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı çok iyi tanıyan, aynı zamanda Avrupalı olan Türkiye, AB için bir yük değil, veyahut da AB'ye yük olmaya değil, AB'den yük almaya namzet ülkelerden biridir. Bu bir fırsattır aslında. Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan, tartışma konusu yapan kesimler, bölgeler arasında, kültürler arasında, medeniyetler, halklar, inançlar, mezhepler arasında diyalog ve iş birliğine karşı çıkanlar, küresel barışa karşı çıkanlardır.'' -ORTA DOĞU- Başbakan Erdoğan, konuşmasında Orta Doğu'nun, bugün, hiç hak etmediği halde sorunlarla ve krizlerle anıldığını, felaket senaryolarına konu edildiğini ve basma kalıp nitelemelerle tanındığını söyledi. Orta Doğu'nun kalkınma düzeyinin henüz arzu edilen seviyeye ulaşamadığının doğru olduğunu, fakat son yıllarda bu alanda büyük bir dinamizmin yaşandığının da görüldüğünü kaydeden Erdoğan, söz konusu bölgenin kalkınma fırsatı elinde olan ülkeler silsilesi olduğunu ama önü kesilen ülkelerin de bu bölgede bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, bu ülkelerin kendi hallerine bırakılmaları durumunda sıçrama yapabileceklerini, ancak kendi hallerine bırakılmayıp önlerinin kesildiğini dile getirerek, bu bölgenin genç nüfusu, zengin doğal kaynakları, kültür mozaiği ve engin tecrübesi ile insanlık tarihine çok önemli katkılar yaptığını bildirdi. Erdoğan, bölgenin tarih boyunca, dil, din, kültür ve medeniyet beşiği olduğunu, insanlığın ilerleyişine yön verdiğini, ilk yerleşimin burada kurulduğunu, tarımın burada başladığını, sanat, bilim ve teknolojinin temellerinin yine burada atıldığını anlattı. Üç semavi dininin beşiğinini de Orta Doğu olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bölgenin geçmişinin insanlığın geçmişinde olduğu gibi geleceğinde de belirleyici olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, bölgenin, yeniden bir kültür, bilim, sanat, barış ve huzur havzası haline gelmesini arzuladıklarını da belirterek, ''Bölgemizin istikrarını etkileyen sorunlarla ilelebet yaşamak istemiyoruz. Çatışmaların değil, barışın, korkunun değil, güvenin, terör ve şiddetin değil, huzurun, açlık ve fakirliğin değil, refahın hakim olacağı bir Orta Doğu inşa etmeyi hedefliyoruz'' diye konuştu. Bu alandaki engelleri aşabilmek için birliktelik, dayanışma ve kararlılık içinde olmanın son derece önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, dışarıdan, başkalarının müdahale ederek sorunları çözmeye çalışması yerine, bölge ülkelerinin kendi meselelerini kendilerinin çözmeleri ve kendi kaderlerine sahip çıkmalarının önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, dışarıdan müdahalenin destek anlamında olursa elbette takdir edileceğini ama buralarda zafiyete yol açacaksa buna da ''eyvallah'' demenin doğru olmayacağını söyledi. Bölge ülkelerinin sorunlarının çözümünde kapsayıcı, diyaloğu öne çıkaran bir yaklaşımın benimsenmesi ve halkların güvenlik ve istikrar içinde yaşama hakkının gözetilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, ''Bölgemizdeki ülkelerin önemli ortak paydalarından biri de Türkiye'ye duydukları güvendir. Bunların içinde Türkiye'ye güveni olmayan olabilir, normaldir. Bunları da saygıyla karşılarız. Herkesin bize güven duyma mecburiyeti yoktur. Ama, biz güven ortamını oluşturmak için elimizden gelen tüm gayretleri ortaya koyuyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, son yılda atılan adımların ve atılan mesafelerin bunun ispatı olduğunu, Türkiye'nin bölgede oynadığı kararlı ve yapıcı dış siyasetin ihtiyaç duyulur ve aranır hale geldiğini söyledi. 603638 Mahkeme, Karaciç'in yargılanmasını hızlandırmak için iddianameyi kısalttı Kısaltılan iddianamenin 69 sayfa olduğu, bunun davayı basitleştirmek ve yargılama sürecini hızlandırmak için yapıldığı belirtildi. Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Karaciç, savunmaya hazırlanacak yeteri kadar zamanı olmadığı bahanesiyle davayı erteletmeye çalışmıştı. Geçen hafta, davanın görülmesine 26 Ekimde başlanacağı açıklanmıştı. Karaciç'in hukuk danışmanı Peter Robinson, eski liderin bu karardan hayal kırıklığı duyduğunu belirterek, "Kendisi, taraflardan birinin hazırlanmak için 14 yıl süreye sahip olduğu bir davanın başlamasından kaygı duyuyor" dedi. Karaciç, ikisi soykırım olmak üzere 11 ayrı savaş suçu ve insanlığa karşı suçlarla itham ediliyor. 603589 TOKİ Hasarlı Binalar İçin Destek İstedi TOKİ Hasarlı Binalar İçin Destek İstedi TOKİ Başkanı Bayraktar, deprem sonrası hasarlı binalarda oturan vatandaşların yeni konut bölgelerine yönlendirilmeleri için yasal destek istedi. Yayına Giriş: 19.10.2009 16:18:03 Güncelleme: 19.10.2009 16:37:54 Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, deprem sonrası hasarlı binalarda oturan vatandaşların yeni konut bölgelerine yönlendirilmeleri için yasal destek talep etti. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen "Kriz ve İstanbul" konulu toplantıda konuşan Bayraktar, gecekondu sorunu çözümlenmeden kalkınmadan söz edilemeyeceğini vurgulayadı. Bayraktar, İstanbul Kayabaşı'nda şehrin deprem dönüşümü için 65 bin konutluk bir proje yapıldığını kaydederek, şöyle devam etti: "99 depreminde 70 bin ev hane olarak ağır hasar veya hasarlı bunların 17 bininde halen oturuluyor. Bu 17 bine yazı yazdık. 'Gelin biz size Kayabaşı'nda peşinatsız taşındıkan sonra oturmak suretiyle ve oturduğunuz hasarlı evin bedelini de peşinattan düşmek suretiyle ev vereceğiz' dedik ve çok ciddi bir tepki bulamadık. Yasal destek lazım ki deprem riskinde olan evlerde insanlarımız oturmasın." TOKİ Başkanı muhtemel İstanbul depreminin Türkiye'ye 200 milyar dolarlık yük getireceğinin altını çizdi. 603451 Bütçenin 281.9 milyon TL’si kamu idarelerine Bütçenin 281.9 milyon TL’si kamu idarelerine ’ye sunulan 2010 Yılı Bütçe ’nda 286 milyar 927.5 milyon TL olarak öngörülen harcamaların 281 milyar 853.7 milyon TL’si genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine yönelik olacak. 2010 yılı bütçesinden ödeneklerin 17 milyar 799.9 milyon TL’sinin özel bütçeli idarelere aktarılması hedeflenirken, bütçenin milyar 949.3 milyon TL’lik bölümü düzenleyici ve denetleyici kurumlara gidecek. Hükümetin TBMM Başkanlığı’na sunduğu 2010 Mali Yılı Bütçe Tasarısı’na göre, bütçe büyüklüğü 286 milyar 928 milyon TL, merkezi yönetim bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon TL, ise 50 milyar 134 milyon TL olarak öngörüldü. 2010 bütçe yasa tasarısında genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin harcamaları 281 milyar 853.7 milyon TL, özel bütçeli idarelerin bütçe harcamaları 17 milyar 799.9 milyon TL, düzenleyici ve denetleyici kurumların bütçe harcamaları da milyar 949.3 milyon TL olarak belirlendi. 2010 bütçesinde özel bütçelere hazine yardımının büyüklüğü ise 13 milyar 386.5 milyon TL oldu. 2010 yılında genel bütçe kamsamındaki kamu kurumlarının gelirleri 231 milyar 235.6 milyon TL olarak öngörülürken, özel bütçeli idarelerin gelirleri 18 milyar 284.8 milyon TL oldu. Bunun milyar 898.3 milyonu öz gelir, 13 milyar 386.5 milyonu Hazine yardımı olduğu belirlendi. Özel bütçeli idarelerin net finansmanı 134 milyon 598 bin TL olarak tahmin edildi. Düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri milyar 949.3 milyon TL olarak belirlendi. 2010 Mali yılı bütçe tasarısında bütçe büyüklükleriyle birlikte temel makro ekonomik göstergelere ilişkin hedefler de saptandı. Buna göre Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSYH) yüzde 3.5 oranında artacağı öngörülürken, 2010 yılı toplam yurtiçi talebin sabit fiyatlarla yüzde 3.8 oranında artacağı, sabit sermaye yatırımlarındaki artış oranının ise yüzde 7.7 olacağı tahmin edildi. Toplam tüketimin sabit fiyatlarla yüzde 2.5 oranında artacağı tahmin edilirken, bu oranın kamu tüketiminde yüzde 2.4, özel tüketimde ise yüzde 2.5 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. 602357 Dünya turizmi ekside, Türkiye artıda Yunanistan, İspanya gibi turizmde önde gelen ülkelerin ekside bulunduğuna işaret eden Günay, geçen yılı milyon ziyaretçiyle kapatan Antalya'nın, yılın ilk ayı itibarıyla milyona ulaştığını açıkladı. Bakan Günay, İzmir'de yaptığı açıklamada, "Bu yıl dünyada turizm yüzde 6-8 ekside kapanacak. Türkiye artıda. Yunanistan, İspanya ekside. Antalya, geçen yılı milyonla kapatmıştı, geçen ay milyon civarında. Pamukkale'ye milyon ziyaretçi geldi, Topkapı, Ayasofya 2,5 milyona ulaştı, Antalya Demre'yi 500 bin kişi geziyor." dedi. Kruvaziyer turizminin, ülkenin ihtiyaç duyduğu turizm alanlarından birisi olduğunu ifade eden Bakan Günay, "Türkiye geçen yıl turist sayısında 26 milyonu geride bıraktı, bu rakam bu yıl büyümeyecek, ama yakın gelecekte 30-35 milyonu bulacağız. Ben ören yerlerini dolaşıp tekrar otellerine dönen ziyaretçi yerine kongre, sağlık turizmi için gelen, kruvaziyer ile gelen ziyaretçileri tercih ediyorum. Daha yüksek kültür grubuna mensup kişiler gelirse gelir de yükselir, daha fazla gelir bırakırlar." diye konuştu. 602973 Varga'nın rüyası Fenerbahçe Varga'nın rüyası Fenerbahçe Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de faaliyet gösteren Macaristan Fenerbahçe Kulübü'nden yetişen ve 20 Yaşaltı Dünya Kupası'nda üçüncü olan Macaristan Milli Takımı'nın oyuncusu 19 yaşındaki Roland Varga'nın rüyası Fenerbahçe'de oynamak. Mısır'da düzenlenen 20 Yaşaltı Dünya Futbol Şampiyonası'nda tarihi bir başarı kazanan ve dün Budapeşte'de binlerce Macar tarafından havalanında karşılanan Macaristan Milli Takımı'nın forvet oyuncusu Roland Varga, takımın önemli futbolcularından birisi oldu. Macar medyasının da büyük ilgi gösterdiği genç yıldız, boynundaki Fenerbahçe atkısını gururla açarak, kendisini yetiştiren Macaristan Fenerbahçe Kulübü'ne minnettar olduğunu söyledi. 2004 yılında 14 yaşında girdiği Macaristan Fenerbahçe Kulübü'nde sene oynadıktan sonra Budapeşte MTK'ya giden ve buradan da geçtiğimiz yıl İtalya'nın Bresa takımına transfer olan Roland Varga, rüyasının Fenerbahçe'de oynamak olduğunu, Daum'un hemen istemesi halinde İtalya'dan ayrılarak, koşarak İstanbul'a geleceğini açıkladı. Budapeşte havaalanında Macaristan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Cengiz Korkut ve yönetim kurulu üyeleri tarafından sarı-lacivert çiçek buketiyle karşılanan Roland Varga, Mısır'da yaşadıkları tarihi başarı nedeni ile çok gururlu olduğunu, bu takımın bir kaç yıl sonra (A) Milli Takımını oluşturacağını söyledi. Varga, Macaristan'ın Gana ile yaptığı yarı final mücadelesinde şans faktörünün yanlarında olmadığını, yine de kazanılan dünya üçüncülüğünün çok büyük başarı olduğunu belirtti. Macaristan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Cengiz Korkut ise kulüplerinden 5-6 futbolcunun gelecekte yıldız olmaya aday gösterildiğini, bunlardan birinin de Roland Varga olduğunu, Varga'nın henüz 18 yaşındayken İtalya'ya transfer olarak dikkatleri üzerine çektiğini ifade etti. Korkut, Varga'nın dünya şampiyonasında oynadığı iyi futbolla Avrupa'daki büyük takımların transfer listesine girdiğini, Fenerbahçe'nin bu futbolcuyu istemesi halinde transferin gerçekleşebileceğini kaydetti. 20 Yaş Macaristan Milli Takımı'nı karşılamaya giden Fenerbahçe'nin eski teknik direktörlerinden Kalman Meszöly, Varga'nın yıldız futbolcu adayı olduğunu, kendisi ile gurur duyduğunu söyledi. 602537 İletişim duayeni Ünsal Oskay için son görev İstanbul'daki evinde 70 yaşında vefat eden Oskay, 2008'de beyin damarlarında geçici pıhtı oluşumu tanısıyla kaldırıldığı hastanede bir süre tedavi görmüştü. Oskay için ilk tören saat 11.00'de Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde düzenlenecek. Oskay'ın naaşı Teşvikiye Camii'nde öğlen vakti kılınacak cenaze namazının ardından Yeniköy Mezarlığı'na defnedilecek. Ünsal Oskay kimdir? Şanlıurfa'da 1939 yılında doğan Ünsal Oskay, eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı. 'de 1967-1968 yıllarında iletişim üzerine yüksek lisans-konuk öğrenci olarak alan Oskay, 1970'li yıllarda Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi olarak "19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri" adlı çalışmasını yayımladı. Varlık, Agos, Gergedan ve Milliyet Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayımlanan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulundu. Siyaset bilim, iletişim teorileri, sosyoloji, estetik ve sosyal teori konularında çok sayıda eserin Türkçe'ye çevrilmesini sağlayan Oskay, 1980'li yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın Yayın Yüksek Okullarında dersler verdi. 1990'lı yıllarda Marmara İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölüm Başkanlığı ve 2000-2002 arasında İletişim Fakültesi Dekanlığı yapan Oskay, 2002 yılında Marmara Üniversitesi'nden emekliye ayrıldı. Prof. Dr. Oskay, Kültür, Beykent ve Yakın Doğu gibi özel üniversitelerde de öğretim üyeliği ve idari görevlerde bulundu. 602080 Steaua dakikada kazandı! Steaua dakikada kazandı! Steaua Bükreş, zayıf rakibi karşısında zorlandı ve aradığı golü 85. dakikada Moreno ile buldu. Steaua 90. dakikada Joszef Szekely ile bir gol daha bulunca maçtan 2-0'lık galibiyetle ayrılmayı başardı. Steaua Bükreş bu galibiyetle Romanya Ligi'nin 10. haftası sonunda 18 puanla 4. sıraya çıktı. Galatasaray'ın rakiplerinden Dinamo Bükreş ise 17 puanla 5. sırada. 603460 92 yaşındaki kadın kokain kaçakçısı 'da tekerlekli sandalyeye bağımlı 92 yaşındaki bir kadın, kokain kaçakçılığından tutuklandı. Sivil Savunma Kurumu'ndan yapılan açıklamada, cuma günü uçakla 'nın Sao Paulo kentinden 'nın başkenti Madrid'deki Barajas havaalanına gelen 92 yaşındaki kadın ile refakatçisinden şüphelenen polisin arama yapmaya karar verdiği belirtildi. Açıklamada, aramada kadının üzerinde piyasa değeri 24 bin avro olan 4,3 kilogram kokain bulunduğu belirtilerek, kadının yanı sıra, kaçmaya çalışan refakatçisinin de yakalanarak tutuklandığı kaydedildi. 602791 Rio'daki çatışmada ölü sayısı 17 oldu Polis açıklamasında, uyuşturucu kaçakçılarının bir polis helikopterine ateş açmasıyla başlayıp tırmanan olaylarda toplam ölü sayısının 17 olduğu belirtildi. Olayların ardından düzenin sağlanması için kente 4500 polisin takviye olarak gönderildiği de kaydedildi. Rio de Janeiro, 15 gün kadar önce 2016 Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapmak için seçilmişti. Kent ayrıca 2014 Dünya Kupası'nın önemli maçlarına da ev sahipliği yapacak. Güvenlik güçlerinin bu yüzden kentin imajının bir an önce düzelmesi için çaba sarf ettiği belirtiliyor. 602693 Yazılım sektörü krize rağmen büyüdü Yazılım sektörü de 1,6 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne ulaşırken, toplam bilgi teknolojileri pazarının yüzde 20'sini oluşturuyor. AA muhabirinin İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME) tarafından hazırlanan Yazılım Sektörü raporundan derlediği bilgilere göre, 2008 yılında bilgi teknolojileri hizmetleri pazarı 1,9 milyar dolar büyüklüğe ulaşırken, toplam bilgi teknolojileri pazarının yüzde 24'ünü oluşturdu. Bilgi teknolojileri sektörünün büyümesi yüzde 20'nin üzerinde gerçekleşirken, yazılım sektörünün büyüme oranının ise yaklaşık yüzde 40 seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Türk firmaları yazılım sektöründe çok çeşitli ürünlere imza atarken, üretilen ürünler arasında akıllı kart okuyucular, GPS temelli araç izleme, navigasyon sistemleri, mobil pazarlama çözümleri, interaktif mesaj uygulamaları, doküman yönetim sistemleri, kamera sistemleri, ADSL yol izleyicileri, modemler, hastane ve laboratuvar bilgi yönetim sistemleri, entegre kalite yönetim sistemleri, rapor sistemleri, ERP yazılımları, şehir bilgi sistemleri, lojistik sistemleri, veri yönetimi, güvenlik yazılımları bulunuyor. Türkiye'de bu sektörde faaliyet gösteren firma sayısında son yıllarda artış görülürken, üretim ve ihracat yapan firma sayısı ise sınırlı kalıyor. Sektörde bin 500 civarında firma faaliyette bulunurken, sektörde yaklaşık 100 civarında firma ihracat gerçekleştiriyor. Bu firmalar ağırlıklı olarak Ankara ve İstanbul'da faaliyetlerini sürdürürken, Ankara'da güvenlik ve savunma yazılımları ile kamu sektörüne yönelik yazılım geliştirme hizmetleri sunan firmalar çoğunlukta bulunuyor. İstanbul'da ise sistem yazılımları ve uygulama yazılımları üreten firmaların ağırlıklı olduğu görülüyor. İHRACAT Türkiye'de yazılım sektörünün toplam 2008 yılı kayıtlı ihracatı 13 milyon dolar civarında gerçekleşirken, bu rakamın sektörün gerçek ihracat rakam ve potansiyelini yansıtmadığı, çünkü yazılımın genellikle makina, elektronik eşya, otomotiv, medikal, donanım gibi bir ürün veya hizmetin bir parçası olarak ihraç edildiği belirtiliyor. 90 civarında ülkeye ihracat gerçekleştiren Türk yazılım sektörünün ihracat eğiliminin artarak devam etmesi bekleniyor. Sektörün geneline bakıldığında önemli ihracat pazarları olarak Almanya, İngiltere, Kazakistan, ABD, Yunanistan, Libya, Azerbaycan-Nahcivan, Ukrayna, Romanya, Hollanda, İsviçre, Irak, Fransa olarak sıralanıyor. İTHALAT Türkiye yazılım sektörü diğer yüksek teknoloji sektörlerinde olduğu gibi net ithalatçı sektör konumunda bulunurken, sektörün ithalatı 2008 yılında 117 milyon doları aştı. Sektörün ithalatında önemli artış görülürken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 10 seviyesinde bulunuyor. İrlanda, Almanya, ABD, Çin, İsveç, İngiltere, Fransa, BAE, Japonya, Malezya, Avusturya, Hollanda, Polonya, İsrail, İspanya sektörün en çok ithalat yaptığı ülkeler.  DÜNYA TİCARETİ Dünyada yazılım sektörü sürekli gelişirken, 2008 yılında yüzde 5,2 büyüyerek 963,5 milyar avroya ulaşması beklenen bilgi teknolojileri pazarında, dünya yazılım sektörü pazarının yüzde 6,7 büyüyerek 185 milyar avroya ulaşması öngörülüyor. Dünya bilgi teknolojileri pazarında ülkelerin harcamalarının da arttığı gözleniyor. ABD, AB, Japonya gibi ülkelerin BT pazar büyüme oranları tek haneli oranlara tekabül ederken, gelişme yolundaki ülkelerden Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkelerin büyüme oranları çift haneli rakamlara ulaşıyor. Dünyadaki 2008 yılında yaşanan ve etkisi halen devam eden finansal krize rağmen yazılım satışlarını devam ettiren tek sektör olurken, sektörün satış ve büyümesinin krizin etkisiyle önümüzdeki yıl daha yavaş bir sürece gireceği bekleniyor. Dünya BT pazarının yaklaşık yüzde 20'sini yazılım sektörü oluşturuyor. ABD dünya pazarının tek başına yüzde 36'sına sahipken, AB'nin payı yüzde 32, Japonya'nın payı yüzde 13 oldu. Gelişmekte olan ülkelerden ise Çin'in dünya BT pazarından aldığı pay yüzde 4, Hindistan yüzde 2, Rusya yüzde oranda pay aldı. Önümüzdeki yıllarda bu oranların gelişmekte olan ülkeler lehinde artarak devam etmesi bekleniyor. Bu arada, Türk yazılım sektörünün ilk 10 ülkeye ihracat ve ithalatı ile toplam rakamlar şöyle: 602539 DYH'nin işlem sırası kapatıldı DYH'nin işlem sırası kapatıldı 19 Ekim 2009 Pazartesi, 09:53 Bugün bazı gazeterelerde Doğan Grubu ile ilgili çıkan haberlerden sonra İMKB, Doğan Yayın Holding'in hisselerini işleme kapattı. Sabah gazetesi gelirler kontrolörlerinin, Doğan TV Holding için hazırladığı vergi raporundaki yabancıya hisse devrine yönelik işlemleri RTÜK'e rapor ettiğini yazdı. Haberde kontrolörlerin, yasada yabancıların tek bir radyo- TV'ye, en fazla 25 ortak olabileceğine dikkat çekildi. Kontrolörlerin, "Hisse devirleriyle yasa dolanıldı" şeklindeki tespitin ön plana çıkarıldığı haberde, özet olarak, "Rapora göre Doğan'ın radyo ve TV şirketlerindeki yabancı payı Aralık 2006 itibariyle yüzde 32.48" denildi. Yasal sınır olan yüzde 25 oranı geçildiğini altı çizildi. Çözüm olarak iki seçenek sunuldu: Doğan ya radyo ve TV şirketlerindeki yabancı payını yasal sınırlara çekecek ya da lisans iptali ile karşı karşıya kalacak. Alman Axel şirketine yapılan hisse devrinin gözden geçirilmesi de gerekecek. Star gazetesinde de yer alan haberde RTÜK'ün Doğan Grubu'na durumu düzeltmesi için ay süre tanıdığı belirtildi. Bu haberler üzerine Doğan Grubu ise borsaya şu açıklamayı gönderdi; 603714 Kandil'den gelen PKK mektubu PKK'lı grup tarafından getirilen, 'Türkiye Cumhuriyeti devletinin sayın yetkililerine, Türkiye halklarına ve demokratik kamuoyuna' başlığını taşıyan mektup şöyle: "Türkiye, çok önemli ve kritik süreçten geçmektedir. 29 Mart yerel seçimleri ardından gelişen demokratik açılım tartışmaları önemli düzeye ulaşmış bulunmaktadır. Abdullah Öcalan'ın hazırlayıp sunduğu 'yol haritası' verilmemiş olsa da yarattığı tartışma ekseni ve devlet yetkililerinin de bazı olumlu açıklamaları barış ve demokratik çözüm umutları güçlendirmiştir. Geniş kesimlerin henüz sınırlı düzeyde de olsa tartışma ortamına katılımları bile devleti ve toplumuyla Türkiye'nin, ciddi demokratikleşme, uzlaşı ve birbirinin haklarına saygı duyma ihtiyacının olduğunu açığa çıkarmıştır. Bu gelişmeler Türkiye'nin demokratikleşmesini ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünü esas gündem haline getirmiştir. Türk ve Kürt toplumlarında sorunların şiddet temelinde çözülemeyeceği kanaati iyice hakim hale gelerek, sorunların çözüm yöntemi olarak demokratik siyasetin işletilmesinin önemi çarpıcı biçimde netleşmiştir. "Köylerimiz yakılıp yıkıldı" Bazılarımız, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden ve yürütülen yanlış politikaların ağır sonuçlarını anı anına yaşayan Mahmur halkını temsil ediyoruz. 90'lı yıllarda köylerimiz dönemin Türk devlet güçleri tarafından uçak ve toplarla vurulması sonucu yakılıp-yıkıldı. Tüm bu saldırılardan korunmak amacıyla üzerinde doğup-büyüdüğümüz topraklardan göç etmek zorunda kalarak yıllarca en amansız koşullarda yaşam mücadelesi verdik. Bir çoğumuzun yakınları uygulanan bu yanlış politikalar sonucu yaşamını yitirdi. Bazılarımız ise, Kürt sorunun çözümsüzlüğün sonucu olarak yaşanan haksızlıkları, adaletsizlikleri ortadan kaldırmak, Kürt sorununun demokratik çözümü ve halklarımız arasında eşit-özgür ve kardeşçe bir yaşamın gerçekleştirilmek için, yıllarca dağlarda en zorlu koşullarda ağır bedeller ödeyerek onurlu bir kimlik ve özgürlük mücadelesi yürüttük. Bu bizim var olma gerekçemiz oldu. Her çatışmalı sürecin diyalog, uzlaşma ve barışçıl çözümü de olmalıdır. Sorun anlaşıldıktan ve çözümü tartışılmaya başlandıktan sonra, çatışmayı karşılıklı olarak yürütmek değil, diyalog ile barışçıl çözüme ulaşma arayışında olmayı daha ahlaki ve ilkesel buluyoruz. Barışı ancak ve ancak ona inanların gerçekleştireceğine inanıyoruz. Benzer çatışmalı süreçleri yaşayan toplumlar nasıl ki, sorunlarını müzakere yoluyla çözdülerse, bizler de kendi özgünlüğümüzde ve aramızda sorunu uygar yol-yöntemlerle çözebiliriz. "Bedel ödemeye hazırız" Bu adımımızla Kürt sorununa barışçıl ve demokratik siyasi çözümün önünü açmak ve demokratik siyaseti işlevsel kılınmasını talep ediyoruz. Daha önce yaşanan benzer deneyimlerde olumsuz yaklaşıma rağmen atmış olduğumuz bu adımla Kürt halkının ve önderinin barış ve demokratik çözümde ne denli kararlı, iyi niyetli ve ısrarlı olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oluyoruz. Tüm ilgili, barışsever kesimlerin attığımız bu barış adımına gereken değeri vererek, anlam biçeceğine ve onurlu bir barış yaklaşımına destek sunacağına inanıyoruz. Ve bu inancımızın bir sonucu olarak bu fedakarlığı göstererek ödenmesi gereken bedel ne ise ödemeye hazır olduğumuzu da belirtmek istiyoruz. Türk devlet yetkililerinin ve tüm barışseverlerin attığımız bu adımlar karşısında gereken sorumlulukla hareket edeceklerine inanıyoruz"   Talepler -Abdullah Öcalan'ın hazırladığı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümü için yol haritasının ilgili muhataplarına verilmesini ve tüm kamuoyuna açıklanması, Askeri ve siyasi alana dönük operasyonların durdurulmasını ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümünün önünün açılmasını ve bu çözümün Türkiye'nin gerçek anlamda demokratikleşmesine bağlı olarak Kürt halkının özgür iradesini esas alma temelinde diyalog ve müzakere yöntemiyle gerçekleştirilmesini, Türkiye demokratik ulusunun bir parçası olarak Kürt halk kimliğimiz temelinde ve anayasal güvenceye sahip olarak özgür, eşit ve birlikte yaşamak, Anadilimiz olan Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, öğrenmek, geliştirmek ve tarihi değerlerimizi, kültürümüzü ve coğrafyamızı anadilimizde yaşamak, Çocuklarımızı Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek, Kürt halkı olarak tarihimizi, kültürümüzü, sanat ve edebiyatımızı özgürce yaşamak, geliştirmek ve korumak, Kendi kimliğimizle demokratik toplumsal örgütlenmemizi geliştirmek, demokratik siyaset yapmak ve kendimizi özgürce ifade etmek, Kürdistan'ın köy, kasaba ve şehirlerinde özel harekatçı, korucu ve polisin baskı ve zulmünden uzak, yeterli imkanlara kavuşmuş ve güvenlik içinde yaşamak, Türkiye'nin demokratikleşmesini ve bunun için sivil-demokratik bir anayasanın hazırlanmasını istiyoruz. Bu taleplerimiz temelinde, Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye'de barış ve demokrasi isteyen herkesle tartışmak ve birlikte çalışmak için bu adımı atıyoruz. Biz bu adımımızla tarihi yaşamaya geliyoruz. Adımımızın başarılı olacağına inanıyor ve bu temelde tüm barışseverleri saygıyla selamlıyoruz. 602838 Hollanda'da DSB Bank'ın iflası açıklandı Amsterdam Mahkemesi'nden bu sabah yapılan açıklamada, bankanın kurtarılabilmesi için gerek hükümet düzeyinde gerekse bir başka bankaya devredilmesi konusunda yapılan girişimlerden sonuç çıkmadığı bildirildi. Hükümet ve Hollanda Merkez Bankası'nın kesin destek vermeyeceğinin belli olmasından sonra bankanın bugün itibarıyla iflas ettiği açıklandı. Alacaklıların iflas başvurusunu değerlendiren mahkeme, geçen hafta, kurtarılabilmesi yolundaki girişimlerin sonuçlarının beklenmesi için kararını iki kez ertelemek zorunda kalmıştı. Hükümetin daha önce küresel ekonomik krizin başladığı aylarda yürürlüğe koyduğu tasarruf sahiplerini koruma kararı uyarınca, bankada hesabı olan tasarruf sahiplerine, 100 bin euro'ya kadar olan mevduatları ödenecek. Yaklaşık 400 bin dolayında müşterisi bulunan bankanın ödeme güçlüğü içine düştüğü yolunda basına yansıyan ilk haberlerin ardından çok sayıda mevduat sahibi paralarını çekmişti. DSB Bank, Hollanda Futbol Ligi birinci kümede mücadele eden ve geçen yıl lig şampiyonu olan AZ Alkmaar futbol kulübünün ana sponsoru olarak da biliniyor. 603378 Abbas: Lübnan'da hiç Filistinli mülteci kalmamalı Abbas, merkezi Londra'da bulunan El Hayat gazetesine yaptığı açıklamada, geçici sınırlarla bir Filistin devletinin kurulmasına itirazını dile getirirken, eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert hükümetiyle üzerinde mutabık kalınmış olan tüm konuların tartışılmasını istedi. Abbas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Barack Obama ile New York'ta yaptığı toplantıya gidiş nedenini açıklarken, "Prensipte bu sorunu tartışmaya değdi" dedi. Bazılarının bu görüşmeye karşı olmasına, bazılarının sessiz kalmasına, bazılarınınsa bu fikre karşı kendilerine saldırıda bulunmasına rağmen, New York'taki toplantıya gitme kararı aldıklarını bildiren Abbas, "Çünkü bizim politikamız olumlu davranmaktır. Gidip görüşlerimizi açıklamaktan yanıyız ve dolayısıyla bu toplantıya gittik" diye konuştu. Toplantıda Obama'ya, Filistin tarafının taahhüt ettiği güvenlik, yönetim ve kurumlarla ilgili yükümlülükleri yerine getirdiğini, getirmeye de devam ettiğini; ancak İsrail tarafının bir şey yapmadığını anlattıklarını kaydeden Abbas, son ay boyunca ABD yönetiminin bir ilerleme sağlamak için uğraştığını belirtti. ABD yönetiminin Orta Doğu temsilcisi George Mitchell'in, İsrail'le görüşmelerinde bazı ilerlemeler kaydedildiğini söylemesine karşın, Filistinliler olarak kısmi bir yerleşim dondurulmasını kabul edemeyeceklerini, bunun yerleşimlerdeki inşaatların devamı anlamına geleceğini belirten Abbas, "Hatta hatta yüzde 95 oranında bir dondurulma bile yine inşaatların devam ettiği anlamına gelir" diye konuştu. "Obama çabalarına devam edeceğini söylüyor. Ondan sonra ne yapacağına karar verecek" diyen Abbas, "Biz de her koşul altında Obama ile ilişkilerimizi sürdürmek istiyoruz. Amerikalılarla aramızda kriz çıksın istemiyoruz. Ama aynı zamanda net bir yolda ilerlememiz gerekir. (Dönülecek) köşe taşları net olmalı ki, biz de nereye gittiğimizi bilelim" ifadesini kullandı. -BATI ŞERİA SINIRLARI- Abbas, anlaşmazlığın esas olarak nerede bulunduğuna ilişkin bir soruya karşılık ise eski İsrail Başbakanı Olmert ve dönemin ABD Başkanı George Bush ile görüşmelerin başlangıç noktasıyla ilgili olarak uzlaşmış olduklarını, bunun da işgal altındaki topraklarda, Batı Şeria sınırlarının çizimi olduğunu ifade etti ve şöyle dedi: "Biz bu konuyu, İsrailliler, Amerikalılar; aramızda kararlaştırdık. Bu ise şöyleydi: İşgal altındaki topraklar dediğimizde kastettiğimiz Gazze Şeridi ve Batı Şeria'ydı. Buna Kudüs, Lut Gölü ve Ürdün Vadisi ile Latrun bölgesindeki ara bölge dahil... Ara bölge, açıkça eski İsrail-Ürdün sınırını tanımlıyordu. Bu noktadan sonra, toprak değişimi konusunda uzlaşma sağlamak üzere Olmert hükümetiyle bir adım öne gittik, haritalar çizdik ve toprak değişimiyle ilgili teklifler sunuldu. Ancak bu bir anlaşmaya ulaşmadı. Şimdi bunlardan başlangıç noktasına geri dönmek... Asıl problem bu." Netanyahu hükümetini "gerçekten bir problem" olarak nitelendiren Abbas, görüşmeler için ortak temel bulunmadığını da dedi. Netanyahu'nun yerleşimlerin devam edeceğini, Kudüs'ün ve mülteciler konusunun tartışmaya kapalı olacağını söylediğini hatırlatan Abbas, "Peki biz neyi konuşacağız, neyi kabul edeceğiz" diye sordu. -DİYALOĞA DEVAM- Abbas, aradaki görüş farklılıklarına rağmen, prensip olarak karşılıklı görüşmelere ve diyaloğa karşı olmadıklarını, uzlaşmazlıkların görüşmelerde dile getirileceğini belirtti. Diyaloğun yararına dikkati çeken Abbas, bunu New York'ta Arap Birliği konseyi sırasında da belirttiğini, siyasi görüşmeler olsun olmasın, Filistinlilerin güvenlik, ekonomi ve günlük yaşamlarıyla ilgili konularda görüşmeyi hiçbir şekilde kesmeyeceğini söylediğini de aktardı. Abbas, "Diyalog devam edecektir. Benimle İsrail hükümeti arasında ilişkilerin kesilmesi söz konusu değildir. Siyasi görüşmelere nasıl başlayacağımız konusunda uzlaşmazlık vardır ve bu konuda hemfikir olduğumuzda diyaloğa da geçeriz" dedi. Abbas, bir başka soruya karşılık da İsrail tarafına görüşmelerin başlaması konusunda zamanla sınırlı bir öneride bulunduklarını, ancak İsrail'in karşı çıktığını belirterek, "Yine de konuşmalarımızı sürdüreceğiz, çünkü başka seçenek yok. Ya konuşmayı sürdürürüz ya da tamamen keseriz. Ama kesersek, kriz daha kötüye gider. Kriz içinde yaşamamızı getirecek bir durum içinde olamayız. En azından konuşmayı sürdürürüz" ifadesini kullandı. Abbas, İsrail'in ne istediği sorusuna, "Geçici sınırlarla bir (Filistin) devlet istiyorlar" cevabını verdi ve kendilerinin buna itiraz ettiğini söyledi. İsrail tarafının neden böyle geçici sınırlarla Filistin devleti istediği sorusunu ise Abbas şöyle cevapladı: "Geçici sınırlarla bir devlet, Batı Şeria'da Filistin topraklarının yüzde 40-60'ıyla bir devlet demektir. Geçici sınırlarla bir devlet istiyorlar. Bir devletin kurulması 10 veya 20 yıl alır. Bu sınırlar da uygulamadaki gerçeklerden dolayı sürekli hale gelir. İsraillilerin niyeti bu ve biz buna karşıyız. Bu konu yol haritasında da yazılı, ama sadece bir seçenek olarak. Biz bu seçeneği kabul etmiyoruz." Abbas, BM Filistinli Mültecilere Yardım Konseyinin kuruluşunun 60. yılı dolayısıyla törenler düzenlendiğinin hatırlatılması ve bu çerçevede Arap ülkelerindeki Filistinli mültecilerin durumlarının, geri dönüş haklarının tartışıldığının belirtilmesi üzerine de "Biz, Lübnan'da tek bir mültecinin bile kalmayacağı bir durumdan yanayız. Mültecilerden bazıları İsrail'e, bazıları ise anayurtlarına dönebilir. Onlardan bazılarının Filistin vatandaşlığı var ve bunlar Lübnan'a bir yük olmayacak" diye konuştu. 602396 Döndüğüm için çok mutluyum Kulüpler düzeyinde tam 528 gün sonra fileleri havalandıran suskun golcü, gelecek için de umut verdi. Siyah-Beyazlı takıma dönüşünün ardından ilk golünü attığını dile getiren tecrübeli futbolcu, bundan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Yavaş yavaş yukarılara doğru tırmandıklarını belirten Nihat Kahveci, "Kasımpaşa karşısında İstediğimiz oyunu oynayamadık. Son bölümler sıkıntılı geçti. Bizim için çok önemli bir maçtı. Üç puan almamız gerekiyordu. Bu şekilde seri yakalamayı amaçlıyoruz. Kenetlenerek bunu başarmak istiyoruz." dedi. İstediği futbolu bugüne kadar sergileyemediğini dile getiren Nihat, şöyle konuştu: "Bu nedenle, beklediğimden çok tepkiyle karşılaştım. Takımın kötü gidişi de bunda etken oldu. Her zaman birlik olmalıyız. Geçen sezon, birlik beraberlikle şampiyonluk gelmişti. Eleştiriden eleştiriye fark var, ama benim ağzımdan, olmayan şeyler yazılıp çizildi. Geldiğime pişman olduğum yazıldı. Hiçbir zaman pişman olmam. İnsanların önüne atıldım gibi oldu." Mustafa Denizli de öğrencisine övgüde bulundu: "Nihat'ın zaman zaman eleştiriye uğraması belki de ondan beklentilerin çok olmasıyla alakalı. Onun adına çok sevindim. Nihat bundan sonra umarım böyle devam eder. Böylece ve arkadaşları daha iyi yere gelir." Beşiktaş yolcusu Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde Almanya'nın Wolfsburg takımıyla çarşamba günü oynayacağı karşılaşma için bugün bu ülkeye gidecek. Grubu'nda yer alan ve ilk iki maçında İngiltere'nin Manchester United ve Rusya'nın CSKA Moskova ekiplerine mağlup olan Siyah-Beyazlılar, bugün öğlen saatlerinde Atatürk Havalimanı'ndan özel uçakla Almanya'ya hareket edecek. Öte yandan Kasımpaşa'yı yenerek üst üste 2. galibiyetini alan Beşiktaş'ta Ferrari, Ernst ve Sivok'un cezalı duruma düşmesi teknik heyeti sıkıntıya soktu. Mustafa Denizli'nin bütün lig maçlarında görev verdiği üç oyuncu 10. haftada, Eskişehirspor ile deplasmanda oynanacak karşılaşmada forma giyemeyecek. Bu isimlerin yokluğu savunmanın göbeğinde ve orta alanda boşluğa yol açtı. 603615 Simpsons 20 yaşında Simpsons 20 yaşında ABD'nin en uzun soluklu çizgi dizisi Simpsons, 20. yılını kutladı. Homer, Bart, Lisa, Marge ve Maggie Simpson'dan oluşan Simpson ailesinin maceralarını anlatan dizi, ABD'nin en uzun süredir devam eden durum komedisi dizisi unvanını taşıyor. Dizinin 20. yıl kutlaması için düzenlenen gecede, dizinin formatına uygun olarak sarı halı kullanıldı. Dizideki kahramanları seslendiren sanatçılar başta olmak üzere, çok sayıda kişi kutlamaya katıldı. Dizinin yapımcısı Matt Groening, "Dizinin başarılı olacağını tahmin ediyordum. Ancak 20 yıl sonra hala diziyi konuşuyor olmak tuhaf, ama çok mutluluk verici" dedi. 603134 AK Parti'den Bahçeli'ye 'özür dile' çağrısı AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin Güneydoğu illerinden seçilen milletvekillerine yönelik sözlerine, ''Çok açık sorumsuz ve ölçüsüz bir bölücülüktür'' diye tepki gösterdi. Kılıç, gazetecilerin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugün bir gazetede yer alan, ''ABD'ye de gitsen, Ortadoğu'da da kaybolsan Bozkurt'un nefesi ensende olacaktır. Güneydoğu'da milletvekili çıkarmış olabilirsin ama onları kendinden zannetme...'' sözlerini hatırlatmaları üzerine şunları söyledi: ''MHP Genel Başkanının bu cümlesi, çok açık sorumsuz ve ölçüsüz bir bölücülüktür. Türkiye'yi ve Türkiye'nin seçilmiş milletvekillerini, bölgelere ayrıştırmak, Sayın Bahçeli'nin hakkı da değildir, haddine de değildir. Basında yer alan sözleri, yalanlanmadığı için doğru kabul ederek, şu değerlendirmeyi yapıyorum: TBMM çatısı altında bulunan milletvekillerimiz, tek vatan, tek devlet, tek bayrak ve tek millet inancı etrafında birbirine kenetlenmiştir. Bölge ayrımı yapmadan, etnisite ve mezhep ayrımı yapmadan, kader birliği yaptık ve bu ülkenin yoluna baş koyduk. Devlet Bahçeli tarafından milletvekillerimizi hedef alan açıklamalar, iftiradır, bühtandır, bölücülüktür. MHP liderini; saldırmak yerine, düşünmeye, karalamak yerine anlamaya, bağırmak yerine konuşmaya davet ediyoruz. Bu ülkenin, seçilmiş milletvekilleri, Bahçeli'nin ağzından saçılan ve bölücülük kokan isnat ve ifadeleri hak etmiyor. MHP Genel Başkanı, Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda siyaset yapamamanın acziyeti ve ezikliği içerisinde olabilir. Kendisine önerimiz; bu acziyetten kurtulmanın yolunun bölge halkının gönlünde taht kurmuş olan AK Parti'nin seçilmiş temsilcilerine saldırmak olmadığıdır. Türkiye'yi kamplara ayırmak yerine, tek Türkiye inancıyla bölgede siyaset yapma yoluna girmelidir. Bir hareketin genel başkanının ağzına yakışmayan bu ifadelerin hareketin tabanında yaratacağı travmalar da hesap edilmelidir. MHP Genel Başkanını, doğru değilse basında yer alan bu cümleleri tekzip etmeye, doğru ise bölge milletvekillerimizden derhal ve behemehal özür dilemeye davet ediyorum.'' 602793 Galatasaray-Dinamo Bükreş maçının biletleri satışa çıkarıldı maçının biletleri satışa çıkarıldı ’ın, (F) Grubu’nda ekibi ’le yapacağı karşılaşmanın biletleri satışa sunuldu. ’nda 22 Ekim Perşembe günü saat 22.05’te başlayacak karşılaşmanın biletleri bu sabahtan itibaren gişelerinden satışa çıkarıldı. 602161 Gelecekte ekranlar böyle olacak İZLE Şimdiye kadar OLED ekranlarla ilgili birçok video ya da fotoğraf görmüşsünüzdür. Eğer görmediyseniz ve OLED'in ne demek olduğunu bilmiyorsanız kısaca anlatalım. OLED (Organic Light Emitting Diode), LED'lerde bulunan elektriksel ışık saçan katmanların polimer ve benzeri organik maddelerden yapılmış olanına deniyor. Organik maddelerin kullanımı sayesinde bu teknoloji ile üretilen ekranlar parlak ışık vermesinin yanı sıra daha az güç tüketiyorlar. Bunun dışında kullanılan maddeye bağlı olarak oldukça ince ve kıvrılabilir de olabiliyorlar. Teknoloji sitesi 'in haberine göre; bBu teknoloji henüz yaygın değil, piyasada sadece çok az sayıda OLED cihaz var. Bu ekranlar sahip olduğu tüm özelliklerinin yanı sıra oldukça da sağlamlar. Samsung'un geliştirdiği OLED ekranın ne kadar sağlam olduğunu görünce siz de şaşıracaksınız. OLED ekrana LCD'ye vurulduğu kadar sert vurulmasa da yine de sağlamlığı tartışılmaz gözüküyor. 603060 TÜFAD başkanlığına İsmail Dilber seçildi TÜFAD başkanlığına İsmail Dilber seçildi Futbol Antrenörleri Derneği Başkanlığı’na (TÜFAD) İsmail Dilber yeniden seçildi. Karayolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen olağan genel kurula 791 delegeden 540’ı katıldı. Tek adayın yer aldığı ve açık oylamayla yapılan genel kurulda İsmail Dilber, 7. kez TÜFAD başkanlığı görevine getirildi. Ayrıca genel kurulda eski Milli Takımlar Teknik Direktörü ’ın da yer aldığı 21 kişilik yeni yönetim kurulu asıl ve yedek üyelerinin yanı sıra kişilik kurulu asıl ve yedek üyeleri de belirlendi. 603656 PKK'lılar Kandil'den bu taleplerle indi Kendilerine “Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” adını veren, aralarında kadın ve çocuklarının da olduğu 36 kişilik PKK’lı gurubun beraberinde getirdiği mektupta, madde halinde Kürtlerin dil, kültür ve kimlik talepleri yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti yetkileri ve Türk kamuoyuna sunulacak olan mektupta, kendilerini "Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine barış sürecine katkıda bulunmak üzere Türkiye’ye gelen grup" olarak tanıtan PKK’lılar, gelişlerini “Eve Dönüş Yasası” olarak bilinen 221. Madde ile alakalı olmadığını belirtiyorlar. İSTEKLER MADDEDE SIRALANDI Bugün Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapan PKK’lı gurubun, maddelik talep listesinde ise sivil anayasa, Kürtçe öğrenmek, çocuklara Kürtçe isim vermek gibi istekler var...  PKK'lıların talepleri şöyle: Abdullah Öcalan’ın hazırladığı yol haritasının kamuoyuna açıklanması, PKK’ya karşı düzenlenen askeri operasyonların durdurulması, Kürtçe'yi özgürce konuşmak, öğrenmek, çocuklara Kürtçe isim vermek, demokratik çerçevelerde siyaset yapmak, Doğu ve Güneydoğu’daki Kürtlerin yaşadığı köy, kasaba ve şehirlerde özel harekatçı, korucu ve polisin baskı yapmaması, sivil ve demokratik bir anayasa... 603506 ''Cemil İpekçi çizmeyi bilir ben üretmeyi'' ''Cemil İpekçi çizmeyi bilir ben üretmeyi'' Bayramlık çikolata kutusu ve arkadaşlarına düğün elbiseleri tasarlarken kendi işini kurmaya karar veren Selda Tetik, 100 TL sermayeyle açtığı atölye ile Türkiye’de yeni bir sektör ortaya çıkardı. Kurumsal kıyafetlerin soğuk yüzünü modanın sıcak renkleriyle buluşturarak Türkiye'de “kurumsal moda” akımını başlatan Girişimci iş kadını, Washa markası ile ‘Evde otur’ diyen tekstilci kocasının en büyük işvereni haline geldi. Washa’nın şimdiki hedefi ise yurt dışına açılıp dünya moda devleriyle rekabet etmek. Türkiye’nin en saygın şirket, cafe, restoran, teknoloji marketleri ve ajanslarına kurumsal kıyafet çözümleri getiren “Washa” markasının yaratıcısı Selda Tetik, krize rağmen büyüme başarısını göstererek, ‘Kadın isterse başaramayacağı iş yoktur’ mesajı veriyor. “Giydiklerimiz aslında ruhumuzun dışa yansımasıdır. Bu durum kurumlar için de geçerli” diyen Tetik yüzlerce yerli-yabancı müşterisine butik tasarımlar yaparak markaların kurumsallaşmasında önemli bir rol oynuyor. Yeni nesilin en önemli tasarımcılarından Tetik, Türkiye’nin köklü firmalarından birinde asistanlıktan yöneticiliğe kadar yükselmesine karşın bir sabah uyandığında aniden istifa edip modaya yönelmeye karar verdi. Tekstil sektörünün krizde olduğu yıllarda kariyerini bırakıp yeni bir serüvene adım atan Tetik bugün kurumsal moda alanında bir marka haline geldi. ‘Evinde otur’ diyen kocasına inat atölye kurdu Tekstilci bir anne ve eşe sahip olan Tetik, tasarım eğitiminin ardından işe arkadaşlarının evine mobilya, kız arkadaşlarına elbise ve iş yerlerine çikolata kutusu tasarlayarak başladı. Derken bir arkadaşının işletmeleri için tasarım yapıp üretmesini rica ettiğini anlatan Tetik, “Heyecandan bacaklarım titredi. Hemen işi kabul ettim. Üretim olarak ilk eşimden destek istedim. Ama üretim adeti az olduğu için işi üstlenmek istemedi. Eşim bana “firmanın sana ödeyeceği bütçe ne kadarsa ben sana iki katını veriyim hiç uğraşma, git evinde otur” dedi. Fakat iş kafama yatmıştı bir kere. Osmanbey’den kumaşlarımı tedarik edip Kaynarca da ki bir atölyeye değerinin iki katı para ödeyerek tasarımlarımın üretilmesini sağladım. Ortaya çıkan ürün tam bir fiyaskoydu. Sıfır sermaye ile hiç destek almadan, önceden kazandığım ve tasarım yaparak biriktirdiğim paranın tümünü derme çatma bir atölye kurarak Washa’yı açtım. Bugün eşimin sahip olduğu tekstil şirketi dahil pek çok tekstil firmasına iş veriyoruz ve neredeyse İstanbul’da ki tüm birinci sınıf işletmelerinin tekstil ihtiyaçlarını karşılıyoruz” şeklinde konuşuyor. Gazoz parasını Lazca markaya yatırdı, moda devi oldu Zamanla yaptığı işlerin beğenilerek fısıltı gazetesiyle çok çabuk bir şekilde yayılmaya başladığını anlatan Tetik, “Bizim şuan girmediğimiz hiçbir yer yok. Türkiye’de 100 tane ivent oluyorsa bunun 98’i bu iş yerinden çıkıyor.” Diyor. 100 YTL sermayeyle kurduğu Washa'yı büyütmek için ciddi çaba sarfettiğini ifade eden Selda Tetik, “Yaptığım bu iş çok pahalı. Buradaki tek bir makinenin fiyatı 60 bin Euro. Bu işi kurmak için kimseden tek kuruş destek almadım. Ben bir süre boyunca kazandığım parayla gazoz dahi almadım yine işime yatırdım. Eşimden bu iş için lira dahi destek almadım. Yaptığım işlerden 10 lira dahi kazandıysam tekrar işime yatırdım. Kazandığımın hepsini bir anlamda tohuma yatırdım ve dolayısıyla hasadım da daha iyi oldu. Washa Lazca’da “Sakın”, “Aman” anlamına geliyor. Neden böyle bir isim seçtim? Çünkü köklerimi ve beni ifade eden bir isim olsun istedim. Üç kuşaktır İstanbul’da olsak bile köklerim Karadeniz’e dayanıyor. Ben farklı olsun istedim” dedi. Cemil ipekçi çizmeyi bilir, ben üretmeyi Türkiye'de kurumsal moda'nın henüz tam olarak algılanmadığına dikkat çeken Tetik bu nedenle bireysel modayla uğraşanların kurum çalışanlarını giydirme hatasına düştüklerini söylüyor. Kurumsal moda ile bireysel moda arasında uçurumlar olduğuna dikkat çeken Selda Tetik, Türk Hava Yolları personelinin kıyafetlerini de tasarlayan Cemil İpekçi'nin bu nedenle başarılı bulmadığını söylüyor. Tetik, “Cemil İpekçi çok başarılı bir tasarımcı, modacı olabilir. Bir beyin cerrahı ile cildiyeci teknik anlamda ikisi de doktor ama alanları farklı. Bu iş endüstriyel üretime giriyor. Cemil İpekçi’nin uzmanlık alanı ise daha farklı. Belki çizmeliydi ama üretmemeliydi. Üretmek ayrı bir şey” diyen Tetik şunları söyledi: “Cemil İpekçi, çöpçüleri de giydirdi. Yine aynı sorun var. Çünkü İpekçi ömrü boyunca hep gelinlik dikti. Kurumsal moda çok yeni ve çok ayrı bir sistem” diyor. 500 büyük firmaya hizmet veriyor Aralarında Burger King, Signal, Lipton,Ford ve Cocacola’nın da bulunduğu 500 dev firmanın personelini giydiren Tetik, önümüzdeki süreçte daha fazla firmayla çalışmak için çalışmalarını sürdürüyor. Başarılı çalışmaları sayesinde herkesin küçüldüğü kriz döneminde de büyümeyi başaran Washa Tekstil’in gelecek hedefleri arasında yurtdışına açmak da yer alıyor. 602330 Emeklilik Rehberi Necati Çetiner Emeklilik RehberiEmeklilik Rehberi GÜLŞAH AĞGÜL: Babanızın emekli ikramiyesi, memuriyette geçen süreleri ve borçlanmış olduğu askerlikte geçen sürelerinin toplam yılı ile emekli olmadan önce en son almakta olduğu derece  kademe ve kıdem aylıkları toplamlarının çarpımı ile tespit edilir. Emekli ikramiyesi hesabında özel sektörde geçen ’lı hizmetleri değerlendirilmeye alınmaz.  Ancak emeklilik maaş hesaplamasında SSK hizmet süreleri dikkate alınır. Babanız, emeklilik maaş tutarıyla ilgili talebini Genel Müdürlüğü’ne yapabilir. GÜLCAN ŞERİAT: Sigortalılık prim ödeme gün sayınızın toplamını bin 975 güne tamamlamanız ve 55 yaşınızı da  doldurmanız halinde SSK’dan   emeklilik hakkını elde edebileceksiniz. 602998 Konya Atatürk Stadı'nda kundaklama! Vatandaşların yapması için 24 saat açık olan Konya Büyükşehir Belediyesi Stadı'nda yedek kulübesinin biri ile kapalı tribündeki 29 koltuk yakıldı. Konyaspor'un maçlarının oynandığı Büyükşehir Belediyesi Stadı'nda yangın çıktığı ihbarı üzerine itfaiye ekipleri olay yerine geldi. İtfaiye yangını kısa sürede söndürdü. Yangının kundaklama nedeniyle çıktığı kesinleşirken, yedek kulübelerinden biri, üzerindeki brandası ve koltuklarıyla birlikte yandı. Kapalı tribünde de 29 koltuğun yandığı belirlendi. Konyaspor kulübü basın sözcüsü Güven Öten, olayın üzüntü verici olduğunu belirterek, "stat 24 saat yapmak isteyen vatandaşlara açık. Olay bir kişi tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. Soruşturma başlatıldı. Kundaklama olayını gerçekleştiren kişi veya kişilerin bulunması için çalışılıyor" dedi. 603178 Caner Erkin: Henüz tam hazır değilim Galatasaray TV'de yayınlanan bir programa konuk olarak katılan Caner, ilk kez sarı-kırmızılı formayı giydiği Kasımpaşa maçında üzerinde bir tutukluk olduğunu belirtirken, ''İlk yarı biraz kötü oynadığımı düşünüyorum. Eleştiri yapmak gerekirse, ikinci yarı biraz toparladım. Gerçek Caner'in bu olduğuna ben de inanmıyorum şu anda. Kesinlikle ilerleyen haftalarda izleyecekler beni. Şu an tam anlamıyla hazır değilim'' diye konuştu. Alınan bir kaç başarısız sonucun ardından, sanki her şey bitmiş gibi haberlerin yer aldığına değinen Caner, ''Bir maçta her şeyin bitmesi gibi bir durum düşünülemez bile. Çünkü biz Galatasaray olarak çok büyük bir camiayız'' derken, UEFA Avrupa Ligi'nde (F) Grubu'ndan çok rahat çıkacaklarına ve şampiyonluğa kadar gideceklerine inandığını dile getirdi. Sarı-kırmızılı takımın, UEFA Kupası'nı kazandığı dönemde Galatasaray'a karşı çok büyük bir sevgisi olduğunu da aktaran Caner, ''O zamandan beri de bu sevgiyi kalbimde gururla taşıyorum'' şeklinde konuştu. 602047 BKM Mutfak'ta yangın çıktı Alınan bilgiye göre, BKM'nin bitişiğinde bulunan kültür merkezine ait tek katlı mutfaktaki elektrik saati, henüz belirlenemeyen bir nedenle alev aldı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına kısa sürede müdahale etti. Can kaybının olmadığı belirtilen yangında, maddi hasar meydana geldi. 602707 Türk Silahlı Kuvvetleri ve İsrail Lobisi Tesadüfle açıklanamayacak olaylar ve değişimler yaşıyoruz.   Birinci olay AB Komiseri O’nell Türkiye’nin halkı ve yargısı ile birlikte askeri müdahalelerle hesaplaşabilmesine resmen vurgu yaptı.   İkincisi Türkiye bazılarının ‘Yeni Osmanlıcılık’ dedikleri ve aslında uluslararası güç odaklarının menfaatlerine de paralel yeni uluslar arası dış politika atağını sürdürüyor. Dışişleri bakanı “Gazze de insanlık trajedisi sürerken İsrail ile askeri bir ilişki içinde olamayız” diyor. Bu görüş toplum çoğunluğunun görüşüne paraleldir.   Üçüncüsü PKK dağdan inmeye başladı. Hem Ortdadoğu hem de Güneydoğu da ciddi bir barış seçeneği ortaya çıktı. Hatta Obama’ya Barış nobeli verilerek dünyada Barış talebi güçlü bir toplumsal irade haline geldi.   TSK kışkırtılmak isteniyor   Dördüncüsü TRT’de Gazze olaylarını konu alan ‘Ayrılık’ dizisi ‘Gerçeklik’ ilkesine uygun olarak abartmadan konuyu yansıttığı halde İsrail’in ve Türkiye’deki yandaşlarının aşırı tepki vermesi.   Beşincisi İsrail Haartz gazetesi “Atatürk şimdi mezarında ters dönüyordur” diyerek hassasiyetleri kaşıyor. İsrail eski konsolosu Amihai “TSK giderek İslamlaşıyor” açıklaması yapıyor.   Olaylar seyrederken neler değişti?   Ekonomik krizin rolü:   Birinci değişim bütün dünya kamuoyunda İsrail politikalarını kınayan ve ekonomik krizin sorumlusu olarak İsraili ve Yahudi dayanışmasını gören kanaatin yaygınlaşması idi. BM bu kanaate sessiz kalamazdı.   İkinci değişim hükümet yedi senedir kendisini İsrail ile iyi geçinmek zorunda hissederek sürekli taviz verdi, hayır demedi. Uluslararası İsrail lobisine hep evet demek zorunda olduğunu hissetti. Fakat İsrail lobisi doymak bilmiyordu.   İsrail’in sözel uyarıları dinlememesi davranışsal uyarıları gerektiriyordu. BM İnsan Hakları Konseyi de aynı kanıya vararak Gazze olaylarını insanlık suçu ilan etti. Misket bombalarını ve sivil hedeflerin bombalanmasını şiddetle kınadı. Cezai yaptırımları önerdi.   Üçüncü değişim TSK’nın bütün kışkırtmalara rağmen sağduyu ile hareket etmesi, dünyadaki dış politika değişimlerini iyi okuması, ABD ve AB üst yönetimlerinin ve dünya toplumunun barışı ciddi olarak hedeflediklerini anlaması idi.   Dördüncü değişim politik psikolojide karşılığı olan Yahudi ahlakına uygun davranılması idi.    ‘Yahudi kardeşlerimiz izin verirlerse onları eleştirmek istiyorum’   Birincisi dünya Yahudileri etnik narsisizmlerini fark etmelidirler. Benim bu görüşüm antisemitizm değildir, bilimsel gerekçelerimi okumadan kanı sahibi olmamak gerekir.   İkinci eleştirim: Dünyada savaş Almanya’sında doruk noktasına çıkmış çirkin olan antisemitizm vardır ve gerçektir. Fakat antisemitizm sebep değil sonuçtur. Yahudilerin etnik narsisizmi antisemitizmi besliyor. Antisemitizm de Yahudilere hata yaptırıyor.   Üçüncü eleştirim: Narsisizmin dört ana özelliği kendilerinde var mı özeleştiri yapmalarını bekliyorum. 1- Kendilerinin özel ve önemli olduğuna dair büyüklük duygusu taşıma, 2- Hayal dünyalarında güç, başarı, şöhret, para, güzellik gibi değerlerin ön planda olması, 3- Empati yapamama yani başkalarının duygularını, haklarını ve ihtiyaçlarını anlayamama ve dikkate almama. Hep ayrıcalık beklentisi içinde olma, 4- Eleştiriye aşırı duyarlı olma, basit ve haklı eleştirileri bile düşmanlık olarak yorumlama.   Dördüncü eleştirim: Özellikle dindar Yahudiler Tevrat metninin vurguladığı etnik gururu hep hissederler. Sıradan olmamak için çok çalışırlar. Dünyadan hep ayrıcalık beklentisi içindedirler. Gerekirse çatışma çıkararak güçlerini devam ettirmeyi doğal kabul ederler. Laik Yahudilerin daha objektif olmaları gerek miyor mu?   Bugün çıkamadığımız ekenomik krizde yahudi ahlakının ve para piyasalarında bencil, doyumsuz,  açgözlü uygulamalarının rolünü ekonomistler vurguluyorlar.   Yahudilerin etnik narsisizmine karşı değişim motivasyonu vermek için üç önemli şey, 1-Değer verdikleri şeyin kaybının çok yakın olduğunu hissetmeleri. Yahudi dünyası eğer ciddi barış şüreci başlatmazsa çok değer verdikleri kutsal topraklarını tekrar kaybeceklerdir.   2-Eleştirilerde ciddi olunduğu anlatılmalı, yapılan hatalar maddeler halinde kararlı ve tutarlı bir şekilde açık açık yazılmalı. Yani açık diplomasiye devam edilmeli. Kararlı, tutarlı ancak soğukkanlı politikalar İsrail Lobisi’nin oyununu bozar.   3-Yahudilere her istediklerinin onların menfaatlerine uygun olmadığı ısrarla ve tekrarla söylenmelidir. TRT’deki ‘Ayrılık’ dizisi gerçeklik ilkesine uygun devam ederse kesinlikle geri adım atılmamalıdır. Karşı lobicilik olarak Türkiye’nin elini güçlendirmektedir. Lobicilik menfaat paylaşımlarının yeniden dağıtılmasını sağlar.   Başı dik Genelkurmay Başkanı   28 Şubat 1997 günleri Genelkurmay özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı koridorları Yahudi subay doluydu. Generallerimizin İsrail lobisinin maşası olmamaları ve İsrail lobisinden korkarak doğrulardan vazgeçen politikaların değişmesi sevindiricidir.   Ağlama duvarının önünde boynu bükük Genelkurmay Başkanı çok şükür bu defa başı dik durabiliyor. İsrail uçaklarına izin vermedi.   Dünya barışı için, milli egoları çok büyük, egolarını kutsallaştırmış ve gururları akıllarının önünde olan Yahudilere dünyanın bir parçası olmaktan mutlu olmayı ve yetinmeyi başarmalarını diliyorum.   Yahudi dünyasına değişim motivasyonu vermek için ilkeli barış politikalarına devam edilmelidir. Tarihte büyüklerini dinlemeyen İsrail oğulları atalarının akıbetlerini tekrar okumalılar. Böyle giderse onlara bir Hz. Danyal gerekecek.   (Not: Narsisizm bir hastalık değildir, kişilik bozulmasıdır. Tedavi edilmez kişi ancak talep ederse rehberlik yapılır. Sanıldığının aksine başarı için gerekli değildir. Kişiyi başarılı ama mutsuz ve yalnız yapan kişilik yapısıdır.) Prof. Dr. Nevzat Tarhan Haber 602812 Doğan Yayın Holding hisselerinin işlem sırası açıldı hisselerinin işlem sırası açıldı A.Ş’nin hisselerinin işlem sırası açıldı. Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Hisse Senetleri Piyasası Müdürlüğü tarafından şirketin 15 Ekim 2009 tarihinde duyurduğu özel durum açıklamasına ilişkin olarak Başkanlığı’nca, istenmiş olan ek açıklama Doğan Yayın Holding A.Ş tarafından duyuruluncaya kadar şirketin işlem sırası geçici olarak işleme kapatılmıştı. Şirketten açıklamanın gelmesinin ardından, işlem sırası tekrar açıldı. 602212 Havuzda rekorlar birbirini kovaladı Havuzda rekorlar birbirini kovaladı ABD'li Peter Marshall 50 metre sırtüstünde, vatandaşı Jessica Hardy bayanlar 50 metre kurbağalamada, İsveçli Therese Alshammar da bayanlar 50 metre kelebekte yeni dünya rekorunun sahibi oldu. ABD'li Marshall, 22,75, Hardy de bayanlarda 29,45 ile Alshammar ise 24,75'lik zamanıyla yeni rekorların sahibi oldu. 603300 'Döneceğim' dedi Türkiye'de kaldı 'Döneceğim' dedi Türkiye'de kaldı Şebnem Schaeffer, Türkiye’yi terk etme kararı almıştı. Ne var ki güzel manken bu kararını açıkladıktan bir hafta sonra ünlü bir markanın defilesinde yer aldı. Yaşadığı sorunların üstesinden gelemediğini söyleyip Almanya’ya kesin dönüş yaptığını açıklayan manken Şebnem Schaeffer, sözünü tutamadı. Genç manken bir hafta önce “Türkiye’de psikolojim alt üst oldu. Haklarımızı emanet ettiğimiz avukatımız bile bizi mağdur etti. Ömrümüz mahkemelerde geçiyor. Ne yapsak olmuyor.Problem üstüne problem yaşıyoruz” sözleriyle kararını açıklamış ve Almanya’da ‘Politika Organizasyonu’ üzerine eğitim alacağını söylemişti. Hatta bağlı bulunduğu vergi dairesine gidip Türkiye’de çalışmayacağını belirten Schaeffer’in aldığı bu karardan sonra çıktığı ilk defilesinde Maliye’nin nasıl bir adım atacağı merak konusu oldu. Defile sonrası Schaeffer soruları yanıtsız bırakmayı tercih etti. Agresif tavırlar sergileyen genç mankenin kesinlikle basına konuşmama kararı aldığı öğrenildi. Bilindiği üzere Schaeffer’in başta özcan Deniz’le olmak üzere pek çok devam eden hukuki davası bulunuyor. 603098 Fatih Terim basın toplantısı düzenledi basın toplantısı düzenledi "Hatalarım da oldu, keşke'lerim de" dedi. Bir soru üzerine Atletico Madrid ile el sıkıştığı iddialarını yalanladı... Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevini maçıyla bırakan yıllık görev süresinde hatalarının olduğunu, devrim yapmak için uğraşan herkes gibi kendisinin de hata yaptığını söyledi.          Fatih Terim, ’de düzenlediği basın toplantısında, "Futbol kariyerim boyunca çeşitli görevlerde bulundum. Allah’a şükür, herkese nasip olmayan onurlar yaşadım. Fakat her profesyonel gibi gün geldi görevlerimden  ayrıldım. Genel olarak ayrılıkların ardından hiç konuşmadım, sessiz kaldım, aileme ve kendi iç dünyama döndüm. Bu defa öyle yapmamaya karar verdim" diye konuştu.          Bunun bir yargılama değil, paylaşım toplantısı olduğunu vurgulayan Terim,, "Türk futbolunu ileriye taşımak, bundan sonraki yıllarda ’Keşke gün bazı şeyler söyleseydim’ demektense, Türk futbolu ile ilgili tespitlerimi bugün  paylaşmak istiyorum" dedi.          Terim, milli takımın şansını yitirmesiyle birlikte gazete sayfalarında milli takımın günahları, hatalarının başlıklarda yer aldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:          "Hatalar olmuştur. Çalışan, üreten ve gibi son 15-20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin, çocuklarıyla, gençleriyle, devrim yapabilmek için uğraşıp didinen herkes gibi ben de hatalar yaptım. Devrim yapmak için uğraşan herkes gibi ben de hata yaptım. En büyük hatam, inanmak, inandırmak, kazanmak, kazandıklarıyla birçok insanı mutlu etmek ve beklentileri büyütmek oldu." "VERDİĞİM HER KARARIN ARKASINDAYIM"          Milli Takımlar Sorumlusu olarak göreve geldiği ilk günden itibaren verdiği her kararın, attığı her adımın, söylediği her sözün arkasında olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayan Terim, "Bahanelerin arkasına sığınacak, ’Şansım yaver gitmedi’ diyecek ve aldığım kararlar hakkında bedeli başkasına ödetecek bir yapıda olmadığımı hepiniz biliyorsunuz" dedi.          "Görevde bulunduğum süre boyunca, takım performansından, yönetim anlayışına, oyuncu seçimlerinden kulüp ve lig performanslarında yaşanılan tüm gerçekleri ortaya koyduğumda kendi içinde tutarlı, sağlam kararlar verdiğime  inanıyorum" diyen Terim, "Pişmanlıklarım elbette var, keşkelerim yok mu, tabii ki var. Olması da gerek. Futbol bilgime, tecrübelerime ve ilkelerime güvendiğim için hep iç sesimi dinledim. Şuna inanıyorum ki yanlışlarım doğrularımı götürmedi" şeklinde konuştu. "HER VEDA HÜZÜNLÜDÜR"          Geçen yıl bugünlerde sözleşmesinin 2012 yılına kadar uzatıldığını hatırlatan Terim, şu ifadeleri kullandı:          "Pek çok konuda yönetimle işbirliği içindeydik. Rahmetle anıyorum, Hasan Doğan’ın vasiyeti doğrultusunda uzun soluklu projelerin hayata geçirilmesi için kapsamlı bir faaliyetin gerekli olduğunu düşünüyorduk. 2010 Dünya Kupası finallerine gidebilmek en önemli hedefimizden biriydi. Bunun gerçekleşmemesi halinde, eleme maçlarının bitiminde basın toplantısıyla istifamı açıklamayı düşünüyordum. Ama yaşanan bazı olaylar kararımı hemen açıklamama neden oldu ve federasyon tarafından da uygun görüldü. Ben futbol yaşamım boyunca çoğunlukla karar veren mercilerde bulundum. Bu mevkilerde bulunan her insan gün gelir kararlarının bedelini öder."          Fatih Terim, her vedanın hüzünlü olduğunu ifade ederek, "Bu veda güzel ayrılıkların yaşanmasına da örnek olmalıdır. Yıllardır birlikte uyum içinde çalıştığım mesai arkadaşlarıma rahat bir çalışma ortamı bırakmam gerektiğini düşünerek davranıyorum. Geçmişte yapılmış hataları, yanlışları ve eksikleri vurgulamak, Türk futboluna güzel bir gelecek yaratmak için net ve objektif bir tablo çizmek istiyorum" diye konuştu. "MAÇLARIN YÜZDE 72’SİNİ KAYBETMEDİK"          Görevde bulunduğu 2005-2009 arasında milli takımın aldığı sonuçların ortada olduğunu anlatan Terim, şöyle devam etti:          "Bu yılda attığımız gollerin yediğimizden, galibiyetlerin yenilgilerden fazla olduğunu, maçların yüzde 72’sini kaybetmediğimizi  göreceksiniz. Yani istikrarı göreceksiniz. Sahada oynanan futbolun ve aldığımız sonuçların ötesinde bu yılda çok önemli işlere imza attık. Euro 2008’de çizdiğimiz görüntü, sempatik, yenilgiyi kabul etmeyen, son ana kadar mücadele  eden, inanmış bir takım vardı. Türkiye-Almanya yarı final maçını 1.5 milyar insan izlemiş. Herhalde Türkiye açısından inanılmaz bir tanıtımdır. Görev yaptığım dönemlerde küçük bir rakam olan sponsor gelirlerinin birkaç kat arttığını görüyoruz. Bunda ilk başarı başkan ve yönetimindir, ancak markanın değerinin de özellikle Şampiyonası sonrasında çok önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Neredeyse formamızda yer kalmadı. Bunda muhakkak ki yönetim becerisi önceliklidir. Ancak Türk Milli Takımı markası kaliteli olmazsa marifetiniz ne kadar büyük olursa olsun yukarıya çekmek zor olur." "MİLLİ TAKIMA 25 YENİ OYUNCU"          "Görünmeyen ya da görmezden gelinen başka hamlelerimiz de oldu" diyen Terim, sözlerini şöyle sürdürdü:          "Lisanslı oyuncu sayısının artması için yapılan çalışmalar, ilköğretim ve üniversitelerde yapılan önemli fizibilite çalışmaları, okullarla sporun el ele vermesi için verdiğimiz çabalar da unutulmamalı. yılda (A) Milli Takım’a ilk kez çağrılan 25 yeni oyuncu var. Yaş ortalamaları 21 civarında. Ardalar, Gökhanlar, Kazımlar, Nuriler, İsmailler, Semihler, Batuhanlar hep bu listede. Bunun karşılığı, minimum birkaç Avrupa ve Dünya Şampiyonası oynayacak bir yeni nesil demektir. Bu nedenle çok gururluyum ve mutluyum. Ama maalesef bunlar değil, çağırmadıklarım konuşuldu." Atletico Madrid iddialarına esprili yanıt Fatih Terim, Atletico Madrid'in başına geçeceği yönünde İspanyol basınında yer alan ve Türk medyasına da yansıyan iddialara esprili bir yanıt verdi. Düzenlediği basın toplantısında sonraki planları ve Atletico Madrid'e gitme durumunun olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine, gazeteciler tarafından pazar gecesi de pek çok kez arandığını ifade etti. "Atletico Madrid'e gideceğim hakkında iddialar var. Bir tek ben bilmiyorum bu teklifi!" şeklinde esprili bir açıklama yapan vebunları söylerken de gülen Terim, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başkanla konuştum iddiaları var. Belki adam iyi bir adam. Atletico Madrid'in teklifi beni onulandırır. Ancak ben bir kulüple çalışırken başka bir yerle görüşmedim. İstifam daha bugün resmiyet kazanacak. Atletico Madrid dünyanın en önemli kulüplerinden biri. Terim'i kimler isterse bunu bilmenize hakkınız var. Ben de bunu paylaşmaktan gurur duyarım." "FUTBOLUMUZUN BAŞI VE GÖVDESİ KOCAMAN AMA..." Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevinden Ermenistan maçı sonrası ayrılan Fatih Terim, milli takımın Türk futbolunun aynası olduğunu, sahalarda, tribünlerde, soyunma odasında yanlış olan ne varsa bunun bir şekilde takıma yansımasından doğal bir şey olamayacağını söyledi.          Terim, Swissotel’de düzenlediği basın toplantısında, görevden ayrılırken, Türk futbolunun geleceğiyle ilgili yaptığı tespitleri anlattı.          Fatih Terim, Türk futbolunun geleceği için çok önemli olduğunu düşündüğü bazı bilgileri paylaşmak istediğini kaydederek, yaptığı tespitleri madde  halinde sıraladı. "TUHAF BİR YARATIK"          Yakın bir zamana kadar uluslararası rekabet dendiğinde akıllara milli takımların geldiğini, kulüp takımlarının bu rekabetin altyapısı gibi göründüğünü, ancak endüstrileşen futbolda uluslararası futbol rekabetinin baş aktörünün kulüpler olduğunu anlatan Terim, "Kulüplerin çoğu yetiştiricilik özelliğini kaybetti. Futbol yatırımları Türkiye’de artıyor, üstyapı gelişiyor ama bu hiçbir zaman altyapıya yansımadı. Futbolumuzun başı ve gövdesi kocaman ama onu taşıyan ayaklar, bacaklar maalesef incecik. zaman tuhaf bir yaratığı andırıyor zaten" dedi.          Futbol Federasyonu’nun fonlarına, UEFA’dan gelen yardımlara karşın altyapı organizasyonlarına ayrılan bütçelerin yeterli olmadığı ifade eden Terim, "Sadece kulübümüzün fiziki altyapısı yeterli. Bu da yetenekli futbolcu üretimindeki en önemli engeldir. Avrupa’daki 5-6 milyon Türk’ten pek çok yetenekli oyuncu çıktığını söylüyoruz. 70 milyonluk bir ülkeden bu yıldız adaylarının 8-10 misli çıkması gerekir" şeklinde konuştu. "YABANCI OYUNCU TRANSFERİNDE KRİTERLER GETİRMEZSEK SORUN BÜYÜYECEK"          Fatih Terim, kulüpler arası rekabet kızıştıkça, takımların Avrupa hedeflerine yönelmesiyle yabancı oyuncu sayısının bir hayli arttığını, bunun da  milli takımların seçildiği yetenek havuzunu daralttığını vurguladı.          Türk futbolunun ürettiği yıldız oyuncu sayısının son yıllarda beklenenin çok altında olduğunu, çoğunun da milli takımlarda tanındığını anlatan Terim, şöyle devam etti:          "Tam tersi olmalıydı, kulüplerde tanınmalıydılar. Yabancı oyuncu transferinde bazı kriterler getirmezsek bu sorun büyüyecek. Ligimizdeki yabancı  oyuncuların bazı mevkilere yoğunlukla yığıldığını biliyoruz. Takımların çoğu defans ve orta alan göbeği için yabancılar tercih ediyor. Şu anda 11 takımda 21  yabancı stoper, takımda 11 yabancı ön libero, 13 takımda 17 yabancı santrfor oynuyor. Bu pozisyonlardaki Türk gençleri yeterli süreleri alamıyor. Kendim milli takım hocası olarak yabancıların serbest olmasını ifade eden bir hocayım, ancak bunun yanına hep kriter koymuşumdur." "GİTME KONUSUNDA FUTBOLCULARIMIZIN DA DAHA KARARLI VE CESUR OLMASI LAZIM"          Türkiye’den yurt dışındaki takımlara transfer olan futbolcu sayısının artması gerektiğine dikkati çeken Terim, bunca yabancı transfere karşın ligin çok da kaliteli olduğunun söylenemeyeceğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:          "Toplam kalite istenilen seviyede değil. Avrupa’nın kalbur üstü liglerinde oynayan futbolcuların sayısı az. İspanya Milli Takımı’nın kadrosunda  29 oyuncunun 28’i İspanya veya İngiltere’de oynuyor. Bosna-Hersek’in bu yıl kadroya çağırdığı 25 oyuncu var, 1’i Bosna- Hersek’de oynuyor, 24’ü Avrupa’nın  çeşitli ülkelerinde forma giyiyorlar. ’nın bile Avrupa’nın önde gelen liglerinde oynayan 20 tane oyuncusu var. Milli takıma çağırdığımız oyuncuların  28’i Süper Lig’den. Türkiye’nin, kalitesi yüksek, rekabetin zorlu olduğu liglere ihraç ettiği futbolcuların sayısının artması lazım. Gitme konusunda  futbolcularımızın da daha kararlı ve cesur olması lazım."          Türk takımlarının uluslararası maçlarda hep iki farklı görüntü ortaya koyduğunu, moral ve kondisyonun yüksek olduğu maçlarda iyi sonuçlar, zihinsel  hazırlık ve motivasyonun alt düzeyde kalındığı maçlarda ise zayıf rakiplere karşı zorlanıldığını ve kaybedildiğini anlatan Terim, "Dünya en iyi motivasyon  preparasyondur formülünü uyguluyor. Futbola yatkınlığını bildiğimiz gençlerimizi, artık fizik açıdan da daha iyi yetiştirmeliyiz. Kulüplerimizin ne yazık ki bu anlamdaki çalışmaları yetersiz görünüyor" dedi. "TÜRK FUTBOLCUSU İYİ EĞİTİMLİ DEĞİL"          Okullar ile futbolun bir türlü kardeş hale getirilemediğini, yapılan dev protokollere rağmen herhangi bir adım atılamadığını, tüm çabalara rağmen  üniversitelerle ilişkilerin zayıf olduğunu belirten Terim, "Türk futbolcusu iyi eğitimli değil, algılamada, taktik anlayışta ve koordinasyonda maalesef Avrupalı meslektaşlarının gerisindedir" diye konuştu.          Terim, milli takımların hala çağın şartlarına uygun uluslararası standartlarda örnek eğitim ve kamp merkezine kavuşmuş durumda olmadığını da ifade  etti.          Fatih Terim, Avrupa’daki futbolcu izleme komitelerini az sayıda insana bırakmamak gerektiğini vurguladı.          Sakatlıkların büyük sorun olarak karşılarına gelmeye başladığını, Türkiye’nin antrenmanlarda yaşanan yumuşak doku yaralanmaları konusunda belki de  Avrupa’da lider olduğunu anlatan Terim, "Sahalarımızı, kulüp yapılandırmalarımızı, antrenman metotlarımızı, beslenme düzenlerini,  kalitelerini, sporcuların dinlenme periyotlarını ve yaşam düzenlerini mercek altına almalıyız" şeklinde konuştu. "FUTBOLDA BİR DÜNYA DEVİ OLMAMIZ İSTENİYORSA..."          Fatih Terim, "Futbolda bir dünya devi olmamız isteniyorsa, bu ancak devletiyle, milletiyle, özel ve kamu sektörüyle, basınıyla eğitim kurumlarıyla  ulusça hep birlikte gerçekleştireceğimiz bir hamleyle olabilir. Futbolumuzu da yarınlara taşımak için böyle birlik olmalıyız" şeklinde ifadelerle tespitlerini noktaladı.          Terim, gazetecilerden gelecek sorulara geçmeden önce de, görev yaptığı süre içinde birlikte çalıştığı federasyon yönetim kurulu üyelerine ve sonra da yardımcılarına teşekkür etti.          "Ürettiklerimizde payı olan herkese teşekkür ediyorum. Bizden sevgisini ve desteğini esirgemeyen Türk insanına şükran borçluyum" diyen Terim, "Dünyanın her köşesinde bizi izleyen medya mensuplarına da bunun uzun süreli bir ayrılık olmayacağını söylemek istiyorum. Yazılan söylenen çizilen her şeyi en ufak noktasına kadar okuduğumu bilmenizi isterim. Başta da dediğim gibi bu uzun bir yolculuk. Nasılsa bir gün başka bir yerde bir başka durumla yine beraber oluruz. Hepiniz hakkınızı helal edin" şeklinde konuştu. 603365 MGK Yarın Toplanacak MGK Yarın Toplanacak Kurulun gündeminde, Ermeni ve Kürt açılımı konularıyla Irak ve Kıbrıs'la ilgili son gelişmeler bulunuyor. Yayına Giriş: 19.10.2009 11:31:33 Güncelleme: 19.10.2009 11:31:33 Milli Güvenlik Kurulu yarın (20.10.2009) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında Çankaya'da toplanacak. İçerik ve zamanlamanın yanı sıra ele alınacak önemli konuların sayısı bakımından kritik olarak değerlendirilen toplantının Kürt açılımı sürecinde ilk PKK'lı grupların bugün Türkiye'ye gelip teslim olmaya başlaması ardından yapılacak olması bakımından da önemli.... Kurul toplantısının gündem maddeleri arasında Irak ve Kıbrıs'taki son gelişmelerin yanı sıra Ermeni ve Kürt açılımı konuları bulunuyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, hükümetin Milli Mutabakat Açılımı çerçevesinde kurul üyelerine bilgi verecek. Toplantıda görev süresi daha önceden kez uzatılan ancak yaş haddinden emekliye sevk edilmesi beklenen MİT Müsteşarı Emre Taner'in yerine yapılacak atamanın da gündeme gelmesi bekleniyor. Ayrıca, Kasım'da Afganistan'daki Kabil Bölge Komutanlığı'nın Türkiye'ye geçmesi nedeniyle bölgedeki son durum ve alınacak tedbirlerin de masaya yatırılması bekleniyor. 603299 16:13 ODKB, ilk askeri tatbikatını yaptı ODKB, ilk askeri tatbikatını yaptı ve ’ın üye olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı (ODKB) bünyesinde oluşturulan Kolektif Hızlı Hareket Gücünün (KHHG) ilk askeri tatbikatı “Ortak Hareket-2009”, Kazakistan’ın güneyinde yapıldı. Kırgızistan Devlet Başkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Jambul eyaletindeki Gvardeyskiy köyünde Ekimde başlayan eğitim tatbikatının son gününde, teröristlere, aşırı dini akımlara, mafyasına karşı ve doğal afetlerde birlikte mücadele hareketini geliştirmek amacıyla, çok sayıda tank, ve uçağın katılımıyla kurtarma ve yok etme operasyonları düzenlendi.  Tatbikatta, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Ermenistan Savunma, İçişleri ve Olağanüstü bakanlıklıkları ile KHHG özel hareketinden toplam bin askeri personel yer aldı. Rusya’nın öncülüğünde yapılan tatbikatı, Rusya Devlet Başkanı Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman ve Ermenistan Devlet Başkanı da askeri kıyafetlerle izledi.  KHHG’nin ilk ortak tatbikatına, üye ülkelerden ile katılmadı. ODKB, eski Sovyetler Birliği ülkelerden yedisi, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan’ın oluşturduğu askeri politik ittifak. Örgütün temeli, 15 Mayıs 1992 tarihinde imzalanan kolektif güvenlik anlaşması çerçevesinde atıldı. Anlaşmaya 14 Mayıs 2002 tarihinde uluslararası teşkilat statüsü kazandırıldı. 603498 Macaristan faizleri indirmeye devam ediyor Macaristan Merkez Bankası Kurulu, faizleri 0,50 baz puan düşürerek, yüzde 7'ye indirdi. Macaristan Merkez Bankası Başkanı Andras Simor, ülkedeki oranlarının iyi gelmesinin yanı sıra milli para forintin döviz karşısında yeteri kadar güçlü olması nedeni ile oranlarını düşürdüklerini açıkladı. Ülkedeki ekonomistler, faizlerin bu yıl sonuna kadar yüzde 6- 6,5'a düşürüleceği görüşünde birleşirken, bazı ekonomistler 2010 yılında ülkedeki oranlarının yüzde 5,5 olarak seyredeceği görüşünü savunuyor. 602816 Türkiye İtalya Ro-Ro seferleri artırıldı U.N Ro-Ro İşletmeleri A.Ş Üst Yöneticisi (CEO) Cüneyt Solakoğlu, ''Sektör Dayanışma Toplantıları''na katılmak üzere geldiği Mersin'de, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, ilk seferi bu yılın mart ayında gerçekleştirilen Ro-Ro gemi seferine olan talebin her geçen gün arttığını söyledi. Seferlerin başlatılmasının, krizin etkisini artırdığı bir döneme rastladığını belirten Solakoğlu, ''Krizin yaşandığı bir dönemde Mersin-Trieste arasında ilk gemi seferini başlatarak bu hatta ne kadar güvendiğimizi gösterdik. Bu hattın tek gemi ile kalmayacağını, hatta gemi ile yola devam edeceğini ilk sefere başladığımız günlerde dile getirdik'' dedi. Başlattıkları Ro-Ro hattı ile Mersin'in potansiyeline güç kattıklarını ifade eden Solakoğlu, şöyle konuştu: ''Yaklaşık 65 TIR taşıyarak başladığımız seferlerde giderek 80, 90, 100 rakamına kadar ulaştık. Geçen ay cumartesi günü yapılan seferlerde ortalama TIR sayısında 133'e kadar çıktık. Bu rakamlar aslında şirketimizi kar ettirmekten çok uzak rakamlar. Çünkü kapasitemiz ortalama 200 TIR'dır. Bu kapasiteli bir gemide 133 TIR demek yüzde 60 doluluk oranına eş değerdir ve kar etmek mümkün değil. Ancak, ortaya çıkan zarar bizim için bir yatırımdır. Bir tüccar nasıl bir işe sermaye yatırırsa bizim sermayemiz de dayanacağımız zarardır. Bu hattın, minimum gemili, iyi, istikrarlı ve karlı bir hat olmaya aday olduğuna inanıyoruz. En fazla 2-3 ay içerisinde bu karlılık gerçekleşecektir.'' VERGİSİZ AKARYAKIT DESTEĞİ BEKLENTİSİ Solakoğlu, birçok yerde uygulanan vergisiz akaryakıt desteğinin, başlatılan seferlerin devamlılığı için Mersin'de de olması gerektiğini söyledi. Ancak, bu konudaki prosedürün pek hızlı yürümediğini, bu nedenle hem kendilerinin hem de nakliyecilerin sıkıntı yaşadığını anlatan Solakoğlu, ''Bugün cesaret verici bir netice ile karşı karşıyayız. Vergisiz akaryakıt verildiği takdirde yapacağımızı söylediğimiz ikinci gemiyi beklentimizin henüz gerçekleşmemesine rağmen sefere koyduk. Eğer bu gerçekleşirse 3'üncü gemi de gelecek'' diye konuştu. Mersin'in lojistik açıdan önemli bir potansiyeli barındırdığını vurgulayan Solakoğlu, şunları kaydetti: ''Mersin'e muntazam Ro-Ro hattı getirmek suretiyle, kentin potansiyeline güç kattık. Elbette bunu kar için yapıyoruz. Ama hiçbir hat kurulduğu sene kara geçmemiştir. Bu krizde  zararı göze alarak Mersin'e geldik. Tesellimiz, vergisiz akaryakıt gelmemesine rağmen bölge nakliyecisinin pozitif reaksiyon vermesi.'' İKİNCİ GEMİ, FİRMALARA AVANTAJ SAĞLADI İşletmenin İş Geliştirme Müdürü Fuat Pamukçu da, Ekim'de sefere konan ikinci gemiyle hem nakliyeciye hem de ihracatçıya avantaj sağlandığını söyledi. Daha önceleri Mersin'den Cumartesi günü kalkan geminin İtalya'dan Çarşamba günü döndüğünü belirten Pamukçu, ''Ticaret hafta sonu yoğun olduğu için Çarşamba günü dönen gemi yük bulmakta sıkıntı çekebiliyordu. Ancak, ikinci geminin sefere konulmasıyla İtalya'dan da ticaretin yoğun olduğu cumartesi günleri sefer düzenlenmeye başlandı. Karşılıklı yapılan seferlerle firmalara daha avantajlı seçenek sunmaya başladık'' dedi. 602962 Bahçeli: "Halkın MHP'ye ihtiyacı var" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ülkenin ve milletin ağır tahribatlarla karşı karşıya kaldığı son yıllarda MHP'ye olan ihtiyacın artık bütün gerçeği ile belirginleştiğini ve izlenen siyasetin kamuoyunca takdir edilmeye başlandığını" ileri sürdü. Bahçeli, partisinin il ve ilçe kongre sürecinin ardından bir mesaj yayımlayarak teşkilat mensuplarına teşekkür etti. Kongre sürecinin Kasım 2009'da yapılacak "9. Olağan Büyük Kurultay" ile sona ereceğini hatırlatan Bahçeli, takvime uygun olarak partinin il ve ilçe kongrelerinin tamamlandığını, "milliyetçi-ülkücü iradenin tecellisi ile yeni yönetimlerin belirlendiğini" kaydetti. Devlet Bahçeli, demokratik bir rekabet ortamında gerçekleşen siyasal yarışın, partinin ve partililerin siyasi olgunluğunu, yüksek ahlakını ve mücadele şuurunu gösterdiğini ifade ederek, "Türk milletinin hizmetindeki bir görevin ve tarihi bir misyonun nöbet değişimi olan bu seçimler, partimizin 40 yıllık onurlu mazisine, partililerimizin vakarına da uygun olarak gerçekleşmiştir" dedi. Bahçeli, yeni kadroların, hem kırk yıllık bir siyasal yolculuğun zorlu ve şerefli sorumluluğunu üstleneceklerini, hem de partiyi geleceğe taşıyacak vizyonun tespitinde belirleyici olacaklarını ifade ederek, partililere mesajında şöyle seslendi: "Ülkemizin ve milletimizin ağır tahribatlarla karşı karşıya kaldığı son yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi'ne olan ihtiyaç, artık bütün gerçeği ile belirginleşmiş ve izlediği siyaset kamuoyunca takdir edilmeye başlanmıştır. Şüphe yoktur ki, milli konulardaki duruşumuz ve tavrımız, çözülmeye çalışılan milli birlik ve kimliğin en önemli güvencesi, milli devlet yapımızın devamının en sağlam dayanağı olacaktır. Şehadetlerle, kahramanlıklarla ve çilelerle bugünlere taşınmış bu davanın şuurunda olduğunuzu biliyor ve sizlere sonuna kadar güveniyorum. Türkiyemiz için yürüdüğümüz yolda, sanal ve yapay süreçlerle meşgul olmadan, kısır ve basit çekişmelerden kaçınarak, önünüze bırakılan sinsi tuzaklara düşmeden, hak bilinen yolda ilerleyen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum." 603028 Konya'da kaza: ölü, yaralı Edinilen bilgiye göre, Arif Ateş (62) idaresindeki 42 RC 205 plakalı kamyonet, Hacılar köyü yakınlarında Muammer B. yönetimindeki 42 ADL 02 plakalı kamyon ile çarpıştı. Kazada, kamyonette bulunan Durane Ateş (62) ile kızı Münevver Ateş (28) öldü. Kamyonet sürücüsü Arif Ateş ve aynı araçta bulunan Rahime Ateş, Ümmü Ateş ile kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi yaralandı. Yaralılar, Bozkır Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kamyon sürücüsü Muammer B. gözaltına alındı. Olayla ilgili başlatılan soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. 602318 Daum’un intiharı Daum’un intiharı ’nin haftadır devam eden galibiyet fırtınaları, dün zorlu bir 90 dakika sonrasında sona erip yenilgi hüsranına dönüşüyordu ’te. Evet, Fenerbahçe sakat olan önemli isimlerinden yoksundu, ’ın zorlu oyunlarından dönen futbolcuların yorgunluğu ile de hayli tedirgindi yarışmada. Ancak yine de Semih’le ilk golü yaratmış bir takım, ikinci 45’te rakibin batıcı kontrataklarında bu kadar özensiz ve kaderci olma lüksüne nasıl bürünebiliyordu? Kazım’ın mesuliyetsiz ve gelişigüzel anlayışı ile Fenerbahçe’nin ligde ve ’daki iddia dolu amaçları hiç birbirine uyuşuyor mu Allah aşkına? Alex’in olmadığı maçlarda sarı-lacivertli takım böylesine paniğe kapılır ve strateji üretemezse lig yılının bitiminde nasıl mutlu sonla kol kola olabilir ki! Uzun zaman attığı tek golün şemsiyesi altına sığınan Fenerbahçe, Olcan’ın direkte eriyen gol şanssızlığına rağmen, neden içinde yaşadığı tatlı rüyadan silkinip sıyrılamıyordu ki? Daum niçin ikinci 45’te müthiş organize paslarla oynayan ve kontrataklarla kalesine sürekli inen Gaziantepli golcüleri görmezden gelerek acilen defansif takviyeleri aklından dahi geçiremiyordu? Çünkü geçmiş haftalarda, son dakikalarda gelen inanılmaz beleş gollerin yine boy gösterebileceği umutlarına ve hayallerine takılıydı aklı da, ondan... Halbuki kalede Volkan--çıktığı ana kadar Vederson-Semih-Cristian hatta bile oyun Fenerbahçe’nin galibiyetinde ve hakimiyetinde giderken sahanın en iyilerinin görüntüsü içindeydiler. Ancak Gaziantep’teki Brezilyalılar’ın ayaklanmasını rakibin golcü ismi Da Silva başta olmak üzere tüm Antep’in orta sahadan çıkıp, Fenerbahçe kalesine sağ ve sol kulvarlardan akmakta olduğunu göremiyordu Daum Hoca. Yine “Nasıl olsa araya bir gol sıkıştırırız” hayalciliğine kapılıp Fenerbahçe’nin seyrek gol atakları çıkışlarına bakıp kalıyordu hocamız. Orta alanda pusuya yatmış Gaziantepli hırslı ayakların harekatını anında tespit edemeyen Daum, bu ani yenilginin baş sorumlusudur. Özetle Fenerbahçe’ye son haftalarda şans meleklerinden inen puanların bereketi Daum’un dün gerçekleri görememesiyle sona ermiştir. Yani dünkü yenilgiye, ağır bir bakışla göz gezdirirsek, oyunu sevk ve idare açısından Daum’un intiharı diyebiliriz. 602333 Kültür ve sanat merkezi olarak Ege Üniversitesi Engin Önen Kültür ve sanat merkezi olarak Ege Üniversitesi kentin önemli bir ve kültür merkezi. Böyle de olmalı. Çünkü üniversiteler sadece diploma veren ve mesleki beceriler kazandıran kurumlar olamaz. Eğitim ve bilimsel araştırma faaliyetlerinin yanı sıra diğer sanatsal ve kültürel faaliyetler üniversite yaşamının ayrılmaz parçasını oluşturur. Konak’taki Atatürk Kültür Merkezi dahil olmak üzere Ege Üniversitesi’nin üç kültür sanat merkezi sürekli sergi ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Ünlü ebru sanatçısı Nedim Sönmez’in çabalarıyla bu yıl kampustaki sergi salonu sayısının 15’e çıkması başlı başına bir olay. Ege Üniversitesi kampusü, öğrenci ve öğretim elemanlarının yaşam kalitesini artıracak çok önemli olanaklara sahiptir. Bunlar ’deki diğer üniversitelerle kıyaslanamayacak ölçüde önemli avantajlardır. Onun için Ege Üniversitesi öğrencilerinin bu kurumdan memnuniyet düzeyi oldukça yüksektir. Yapılan anketler bunu göstermektedir. Bu yıl Ege Üniversitesi yönetimi, kültürel ve sanatsal etkinlikler konusunda çıtayı biraz daha yükseltmekte kararlı görünüyor. Kampusteki önemli bir eksiklik, ilk defa düzenlenen “Heykel Çalıştayı” ile giderilmeye çalışıyor. Yarışmada dereceye giren heykeller şu günlerde kampusteki yerlerini almaya hazırlanıyor. Diğer önemli bir gelişme, “Sinema Kampus” ile gerçekleşecek. 250 kişilik salonuyla Ege Üniversitesi sineması, öğrenci ve öğretim elemanlarına popüler sinema dışında sanatsal filmler ve önemli belgeselleri sembolik fiyatlarla sunacak. Güzel sanatlar fakültesine sahip olmadığı halde, Ege Üniversitesi’nin sanatsal faaliyetleri bunlarla da sınırlı değil. Kentin en önemli sanat fuarlarından biri sayılabilecek, uluslararası katılıma sahip olana EgeART, yıl sonunda üçüncü kez İzmirli sanatseverlerle buluşacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Mülkiyeliler Vakfı’yla birlikte Ege Üniversitesi’nin düzenlediği, “İzmirli Olmak” sempozyumu, 22-24 Ekim tarihleri arasında Ahmet Piriştina Kent Arşivi Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Bu sempozyumda önemli konu ve konuşmacıların olduğunu hatırlatmalıyım. Ege Üniversitesi MÖTBE Amfisi çok önemli konuşmacılara ev sahipliği yapmış bir mekandır. Burada önümüzdeki günlerde de iki önemli konferans gerçekleştirilecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. ’in, “Kent ve Üniversite” üzerine vereceği konferans, 20 Ekim saat 13.00’te, Prof. Dr. Ahmet Arslan’ın  “Cumhuriyet ve Atatürk” konulu konferansı ise Kasım saat 14.00’te gerçekleşecek. 603599 Hayrunnisa Gül Van'a geliyor Hayrunnisa Gül Van'a geliyor Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül, 21 Ekim günü Van'a geliyor. Gül, 'Türkiye Okuyor' kitap kampanyasına katılarak okuma yazma öğrenen Gevaş'ın Yuva köyünde yaşayan kadınlarının daveti üzerine bu köyü de ziyaret edecek. Hayrunnisa Gül, 21 Ekim'de öğle saatlerinde Münci İnci ile Endüstri Meslek Liseleri'nin akıllı sınıf açılışını yapacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yıl önce başlattığı 'Türkiye Okuyor' kampanyası kapsamında Gevaş Kaymakamlığı 'Gevaş Okuyor' katılan ilçeye bağlı Yuva köylü kadınlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül'e mektup yazarak köylerine davet etmişti. Köylü kadınların daveti üzerine Van'a gelen bayan Gül, Yuva köyünü ziyaret ederek, kadınların sorunlarını da dinleyecek. Hayrunnisa Gül, adından Akdamar Adası'na giderek tarihi Akdamar Anıt Kilise Müzesi'ni gezdikten sonra Ankara'ya dönecek. 602064 Afgan Hükümeti ABD İçin Güvenilir mi? Afgan Hükümeti ABD İçin Güvenilir mi? Obama, güvenilir bir ortak olduğuna emin olmadan Afganistan'a daha fazla asker göndermeyecek. ABD, Afgan hükümetinin güvenilirliğini sorguluyor. Yayına Giriş: 19.10.2009 00:53:29 Güncelleme: 19.10.2009 00:53:29 Amerika Birleşik Devletleri, Afgan hükümetinin güvenilirliğini sorguluyor. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "Amerikan Başkanı, güvenilir ve etkin bir ortak olduğuna emin olmadan Afganistan'a daha fazla asker göndermeyecek" dendi. Obama'nın Beyaz Saray'daki üst düzey danışmanlarından Rahm Emanuel, Afganistan'da kaç asker bulundurduklarını değil, bu ülkede gerçekten güvenebilecekleri bir ortakları olup olmadığını asıl sorun olarak gösterdi. Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Emanuel, Obama'nın asker gönderme kararını ne zaman vereceği konusunda kesin bir tarih vermekten kaçındı. Emanuel, başkanın gelecek iki hafta içinde güvenlik danışmanlarıyla biraraya geleceğini söylemekle yetindi. Afganistan'ın Helmand bölgesindeki Amerikan askerlerini ziyaret eden Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı John Kerry de yaptığı açıklamada benzer kaygıları dile getirdi. Kerry, Obama'nın yeni Afganistan stratejisini belirlemeden önce yanında kimlerin olacağını bilmesi gerektiğini söyledi. Afganistan Seçim Komisyonu'nun, kesin sonuçları bu haftasonu açıklaması bekleniyordu. Afganistan Devlet Başkanı Karzai, verilecek karara göre en yakın rakibi Abdullah Abdullah ile yeni bir seçime gitmek zorunda kalabilecek. 602517 Bu fotoğraf çıldırttı! Bu fotoğraf çıldırttı!'de sarhoş gencin bir askerin anıt mezarına işerken çekilmiş fotoğrafı ülkede infial yarattı. 'de bir üniversite öğrencisinin Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden bir askerin anıt mezarına işerken çekilen fotoğrafları ortalığı ayağa kaldırdı. Askerin torunu 49 yaşındaki John Ievers, önceki gece anıt mezara işeyen 19 yaşındaki Phil Laing adlı öğrencinin yaptığını temizlemeye zorlanmasını istedi. Ievers, "Toplum hizmeti cezası verilmeli. Sokakları ve anıt mezarlığı temizlemeli" diye konuştu. Gazetelerde ve internet sitelerinde yer alan fotoğraf ülke genelinde infiale yol açtı. Söz konusu mezarın sahibi olan Er Edwin Iewers kanlı Passchendaele Muharebesi sırasında 1917'de henüz 32 yaşındayken yaşamını yitirmiş. Mezarlıkta 11 bin 953 asker daha bulunuyor. Öğrenci yaptığı şeyden dolayı özür dilerken, okuduğu üniversitede okuldan atılması yönünde kampanya başlatıldı. Kampanya sosyal paylaşım sitesi 'a da taşındı. Üniversite yetkilileri ise herhangi bir atılma durumunun söz konusu olmadığını, mahkeme kararının beklendiğini açıkladı 602688 İhracatçıların krize karşı yeni silahı Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Başkanlar Kurulu Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, yaptığı açıklamada, küresel kriz sürecinde bölgelerindeki firmaların ihracata yönelik devlet yardımlarından olabildiğince fazla ve hızlı yararlanabilmelerinin büyük önem kazandığını vurguladı. Bölgelerindeki firmaların ihracata yönelik yardımlardan daha fazla ve hızlı yararlanabilmelerini sağlamak için GAİB Genel Sekreterliği Ar-Ge ve Devlet Yardımları Şubesi tarafından çeşitli çalışmalar yapıldığını kaydeden Çıkmaz, ''(Sizin de Yararlanabileceğiniz Bir Yardım Vardır) sloganıyla bir eğitim projesi gerçekleştireceğiz. Proje kapsamında ilk olarak bir eğitim programı düzenledik'' dedi. Küresel krizden en fazla etkilenen kesimin ihracatçılar olduğuna dikkati çeken Çıkmaz, projelerinin amaçlarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: ''Başlatmış olduğumuz eğitim faaliyetinin iki hedefi bulunmaktadır. Birincisi, bölgemizde halen ihracata yönelik devlet yardımlarından biri ya da birkaçından yararlanan firmalarımızın mevzuat yönünden zaman zaman yaşamış oldukları sorunlara paralel olarak uğradıkları ve uğrayabilecekleri hak mahrumiyetlerini, bilinçlendirmek suretiyle ortadan kaldırmak ya da en az indirmek. İkinci amacımız ise yine bölgemizde bu yardımların varlığından haberdar olmayan, haberdar olsa da yararlanmaya cesaret edemeyen başta KOBİ;ler olmak üzere tüm iş çevrelerini bilgilendirmek, yardımlardan yararlanma yönünde irade oluşumuna katkıda bulunmak.'' 2,7 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT Çıkmaz, GAİB'in geçen ayda gerçekleştirdiği ihracatın milyar 739 milyon 863 bin dolar olduğunu kaydetti. Bölge ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde oranında düştüğünü ifade eden Çıkmaz, bu dönemde Türkiye'nin ihracatında yüzde 33'lük azalma yaşandığına dikkati çekti. Çıkmaz, bölge illerinden Ocak-Eylül 2009 döneminde (9 aylık) milyar 699 milyon 308 bin dolarlık tekstil, 593 milyon 349 bin dolarlık hububat ve bakliyat, 126 milyon 859 bin dolarlık kuru meyve, 11 bin 338 dolarlık su ürünü ihraç edildiğini kaydetti. Çıkmaz, bu dönemde diğer ürünler ihracatıyla da 309 milyon bin dolar döviz girdisi sağlandığını bildirdi. Çıkmaz, Güneydoğu'dan en fazla ihracatın Ortadoğu ülkelerine yapıldığını, Irak'ın en fazla ihracat yapılan ülkelerin birinci sırasında olduğunu bildirdi. Küresel krizden korunmak için komşu ülkelerle özellikle de Irak ve Suriye ile ticarete büyük önem verdiklerini anlatan Çıkmaz, küresel krizden korunmak için özellikle hiç ihracat yapmamış firmaları ihracat yapmaya teşvik ettiklerini, düzenledikleri eğitim programının konusu olan devlet yardımlarının, özellikle bu firmaların dış piyasalar yönelmeleri açısından büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi. 603524 Kadın sürücü traktörünün altında kaldı Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde kadın sürücü, devrilen traktörün altında kaldı. Edinilen bilgiye göre Taşköprü'ye bağlı Çördük köyünde tarlada bir süre çalıştıktan evine giden kadın sürücü Hikmet Alay'ın (52) kullandığı 37 LA 21 plakalı traktör, Taşköprü-Sinop karayolunda  rampada devrildi. Çevredekilerin yardımıyla traktörün altından çıkartılan Hikmet Alay, olay yerine gelen ambulansla Taşköprü Devlet Hastanesine kaldırıldı. 603734 "Domuz gribi aşısı" İstanbul'a geldi "Domuz gribi aşısı" İstanbul'a geldi İlk domuz gribi aşıları, İstanbul Atatürk Havalimanı'na getirildi. İtalya'nın başkenti Roma'dan yüklenen aşılar, Türk Hava Yolları'nın tarifeli seferiyle İstanbul Atatürk Havalimanı'na getirildi. Aşılar buradan Ankara'ya gönderilecek. Sağlık Bakanlığı uzmanları tarafından testlerden geçirilecek olan aşılar, uygulanabilir olduğuna karar verilirse sağlık kuruluşlarına dağıtılacak. 602277 Yanmış saçı kapış kapış Yanmış saçı kapış kapış LONDRA Michael Jackson'ın yanmış saçları, İngiltere'de düzenlenen müzayedede 950 euroya (yaklaşık bin 250 TL) alıcı buldu. Geçtiğimiz Haziran ayında hayata veda eden 'Popun Kralı' Michael Jackson'ın 1984 yılındaki bir reklam çekimi sırasında meydana gelen kaza sonucu yanan saçlarını Londra'dan Ron Walton adlı bir mortgage komisyoncusu aldı. 603741 Başkentte elektrik kesintisi Başkentte elektrik kesintisi Yıllık periyodik işletme, hat bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle, 22 Ekimde Ankara'nın bazı yerlerine elektrik verilemeyecek. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 22 Ekim Perşembe günü elektrik alamayacak yerler ve saatleri şöyle: Çankaya'da, 09.00-14.00 saatleri arasında; Kutlu Mahallesi 466, 464/2 sokaklar ile İmam Alim Caddesi'nin bir kısmı. Altındağ'da, 10.00-15.00 saatleri arasında; Peçenek, Kavaklı, Siteköy, Aydıncık köyü, Kurgu Mobilya, Stenkom Naftalin Fabrikası, Bey Besi Çiftliği ve civarı, Mamak'ta, aynı saatler arasında; Şahintepe Mahallesi 5. Cadde, 85, 96/4 sokaklar, Misket Mahallesi Cadde, 16, 15, 17, 39 sokaklar ve civarı, Keçiören'de, aynı saatler arasında; Adnan Menderes Mahallesi 1055, 1014, 1050, 1056, 1051, Şehit Halil Ünal sokaklar ve civarları. 602830 Üç belediye otobüsü birbirine girdi Ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarıyla gündeme gelen Zırhlı Birlikler önü, bu sabah da bir otobüs kazasına sahne oldu. Üç belediye otobüsünün birbirine girdiği kazada vatandaşlar büyük korku yaşadı. Yolcuların kırmızı otobüs olarak adlandırdığı otobüs, diğer belediye otobüsüne arkadan çarptı. Çarpan otobüsün önündeki yolcular camın kırılması sonucu büyük panik yaşarken, öndeki otobüsün de arka camı patladı. Bu otobüsün arka koltuklarında oturan yolcular bir anda cam kırıkları arasında kaldı. Ardından, otobüs sürücüleri kapıları açıp yolcuları dışarıya çıkardı. Tahliye esnasında panik yapan yolcular, koltuklarından kalkmakta zorlandı. Üç otobüsteki yolcular, gelen otobüslere bindirilerek işlerine gönderildi. 602225 G.Saray GOLbastıcı G.Saray GOLbastıcı Düelloyu G.Saray Kewell ve Servet'le başlattı. Trabzonspor Tayfun ve Colman'la rakibini yakaladı, Serkan'la galibiyet fırsatını kaçırdı. Cimbom vitesi tekrar yükseltti, Arda ve Baros'la arayı yeniden açtı. Colman heyecanı tetikledi. Son dakikayı atlatan G.Saray maç sonra kazandı, Fener'in yenildiği haftada farkı 2'ye indirdi İlgili haberler ABDULLAH EĞİLMEZ Turkcell Süper Lig'de lider F.Bahçe'nin deplasmanda Gaziantepspor'a kaybetmesi sonrası Galatasaray kendi evinde Trabzonspor'u 4-3 mağlup ederek gelecek hafta oynanacak derbi öncesi rakibiyle arasındaki puan farkını 2'ye indirdi. Galatasaray karşılaşmaya çok hızlı başladı. Daha maçın 37. saniyesinde sağdan Keita'nın ortasına arka direkteki Kewell gelişine vurdu, kaleci Sylva topu çizgiden çeldi. 6. dakikada yine Keita'nın sağdan ortasında Gökhan Zan kafayı vurdu ve top üst direğe çarparak auta gitti. 23. dakikada Sabri'nin sağdan ortasında savunmanın üstünden geçen topu arka direkteki Kewell, önce önüne aldı, sonra şık bir vuruşla filelere gönderdi: 1-0. 37. dakikada Keita'nın yerden şutunu ceza sahası içindeki Servet tamamlayarak farkı ikiye çıkardı: 2-0. 44. dakikada kullanılan serbest vuruş sonrası topu önünde bulan Tayfun skoru 2-1'e getirdi. İlk yarının son dakikasında farkı bire indirerek moral bulan Trabzonspor, ikinci yarıya çok iyi başladı. 54'te Ayhan'dan topu kapan Colman, ceza alanı dışından sert vurdu, top kaleci Leo Franco'nun bakışları arasında ağlarla buluştu: 2-2. 59'da Mustafa Sarp'ın geri pasında topu önünde bulan Serkan Balcı, boş pozisyonda kaleci Leo Franco ile karşı karşıya kaldı, aşırtma vuruşu yan direğin hemen dibinden auta çıktı. Bu dakikadan sonra baskıyı üzerinden atan G.Saray, rakip kaleye yüklenmeye başladı. 69'da Keita'nın ortasında Baros topu Arda'ya indirdi. Genç oyuncu klas dokunuşuyla takımını öne geçirdi: 3-2. 71'de Barış'ın sağdan pasında ceza sahası içindeki Baros farkı yeniden ikiledi: 4-2. 86'da Gökhan'ın ortasında topu kontrol etmek isteyen Colman'ın yüzüne çarpan top ağlarla buluştu: 4-3. 602202 Rumeli'ye erken veda Rumeli'ye erken veda Erdal Özyağcılar ve Tolgahan Sayışman'ın rol aldığı Elveda Rumeli bu akşam ekrana veda ediyor. Dizinin bu son bölümü kısaca şöyle; Ramiz ve Hasan Pembe'nin yüreğini çarptıran mektupların sahibini araştırırken, postacı Cemal mektupları kendisinin yazdığını söyler. Ramiz buna inansa da Hasan hiç ikna olmamıştır. Diğer yandan Zarife ve Ahmet'in birbirlerini sevdikleri haberi Ramiz'e ulaşır. Bir keşişi öldürmek suçundan tutuklanan Mustafa, mahkum edilmek için Pürsıçan'a getirilir. ATV 22.10 603713 ''Emekli hem ağlıyor hem oy veriyor" Aydın Belediye Meclis Salonu'nda yaptığı konuşmada CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasinin bir ayağının medya olduğunu, yargı, yürütme, yasama organları ile medyanın birbirini denetlemesinin, demokrasinin sağlıklı işlemesine vesile olacağını ifade etti. AKP sonrasında 'yandaş medya' kavramının gündeme geldiğini, bu kesimin Başbakan'ın her dediğini onaylamaya koşullandığını savunan Kılıçdaroğlu, Doğan Grubu'na, Cumhuriyet tarihinin en büyük cezasının kesildiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman bir mükellefin özel olmamak kaydıyla beş yılının incelenemeyeceğini, mükellefi batırmanın değil, yaşatmanın esas olduğunu belirterek, ''Vergi denetim elemanları, iktidar partisinin tetikçisi konumuna gelemezler. Eğer gelmişlerse orada demokrasi olmaz'' dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Toplum baskı altında. Eskiden herkes telefonla özgürce konuşurdu. Şimdi arada bir telefon geliyor, 'Kemal bey size bir şey anlatacağım ama sizin telefonlarınız dinleniyor' diyorlar. Dinlensin. Vatandaş artık normal konuşmayı bile unutmak üzere. Hani demokrasi vardı, özgürlük vardı? Böyle demokrasi, böyle özgürlük olabilir mi? Bir şey var, hep beraber bilinçlenip, hep beraber kenetlenip, hep beraber AK Parti'yi silkelemek, doğru sandığa gömmek zorundayız. Biz yeniden bir ulusal kurtuluş savaşı vermek zorundayız. AK Parti ve yandaşları dışında bu toplumda yaşayan herkes mağdur durumda.'' Türkiye'de son olarak uygulanan ''hasta olma vergisi'' ile hastalanınca para verileceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ''Yasa, geçen yasama döneminde parlamentoda görüşülürken, en büyük tepkiyi biz CHP olarak gösterdik. 'Emekliler perişan olacak' dedik, biz TBMM'yi terk ettik. zaman AK Parti'nin oyu yüzde 34,5 idi. Sonra seçim oldu, AK Parti'nin oyu oldu yüzde 47. Şimdi ben emeklilere mi inanayım, kendi söylediğime mi'' dedi. Türkiye'de milyon emeklinin bulunduğunu, aileleri ile birlikte sayılarının 15-16 milyona ulaştığını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''İsteseler bir partiyi tek başına iktidar yaparlar. milyon emekli hem ağlıyor hem de seçim zamanı gelince koşa koşa oyunu AK Parti'ye veriyor. Ben bu akıl tutulmasını hala çözmüş değilim. Bu demokrasi değildir. Kendi hakkına sahip çıkamayan, ülkesine sahip çıkamaz. nedenle benim elim bu seçimlerde emeklinin yakasındadır.'' Kılıçdaroğlu, toplumun akıl tutulmasıyla karşı karşıya olduğunu savunarak, bunda 12 Eylül döneminin sorumluluğu bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu nedenle diyoruz ki, bir ulusal kurtuluş savacı sürecinde nasıl mücadele ettiysek, şimdi de aynı mücadeleyi vermeliyiz. Bir kişi kalsak bile vereceğiz bu mücadeleyi. Türkiye madem ki ulusal kurtuluş savaşı verdi, taşeron iktidarlara ihtiyacımız yok artık'' dedi. ''Aile sigortası" ''Kürt açılımı'' çalışmalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, bu açılımla neyin kast edildiğinin anlaşılmadığını bildirdi. Kılıçdaroğlu, ''Bu ülkede hiçbir zaman yüzbinlerce çocuğun yatağa aç girdiğini düşünmüyoruz. Eğer bir ülkede yüzbinlerce çocuk yatağa aç giriyorsa bunun vebali, Recep Tayyip Erdoğan ve onun bakanlarınındır. Ve bizim bunun hesabını sormamız gerekir'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin aile sigortası ile yoksulluğu bitireceğini, Türkiye'de yoksul ailelerin kalmayacağını, kadınların üreten konumuna geleceğini'' ifade etti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, terörle mücadelede terör örgütünün koşulsuz silah bırakmasını ve Türk adaletine teslim olunmasını istediklerini, bu uygulama olursa memnun kalacaklarını belirterek, ''Biz bu ülkede terörün bitmesini istiyoruz. Gelsinler teslim olsunlar, silahlarını bıraksınlar'' dedi. 19 Ekim 2009 Sayın Kılıçdaroğlu'nun saptamasına bir başka boyuttan bakmak da mümkün: Türk halkı üretimden dışlandıkça asalaklaşmaktadır. Tıpkı Afrika halkları gibi. Somali halkı daha dün, 1970'li yıllarda kendi yiyeceğini üreten, kendi halkının besleyen ülkelerden birisiydi. Sonra Batı'nın tohumluk, gıda ve mali yardımılarıyla sahip olduğu üretim kültürü bozuldu, sürdüremedi ve üretimden vazgeçirildi. Şimdi kendisine ayrılmış rezervasyonlarda Batı'nın vicadanının (!) yapacağı gıda yardımlarını bekliyor. Eğitim yani üretim bilgi ve deneyimini aktarılması yok! 602462 Türkiye, Adorno'sunu kaybetti Yaprak dökümü devam ediyor: Halit Refiğ'in ardından Ergün Göze ve İbrahim Canan da Hakk'ın rahmetine kavuştu. Ergün Göze, Türk basının kalemi en güçlü temsilcilerinden biriydi. Fikrî yazılar yazardı zaman zaman; ama polemikçi yanı daha güçlüydü. Ergün Göze, aynı zamanda yayıncılık da yapıyordu; hem kitap yayımlıyor, hem de çeviriler yapıyordu. Sözgelişi Cezayir'in, belki de Arap dünyasının tek Sezai Karakoç'u olarak görebileceğimiz, Arap dünyasında medeniyet fikrini kavrayabilmiş, fikrin çilesini çekmiş düşünürlerden biri olan Malik bin Nebî'nin kitaplarından bazılarını Türkçe'ye ilk kez çevirmişti. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte'nin Türkçe'ye kazandırılması ve yorumlanması gibi devâsâ bir çabayı, ancak kurumların, üniversitelerin yapması gereken bir çalışmayı bir insan ömrüne sığdırmayı başarmış bir ilim adamıydı. Sessiz, sâkin, kendi hâlinde, ömrünü çalışmalarına vakfetmiş bir kişiydi. Ergün Göze'ye ve İbrahim Canan Hoca'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Ekim ayı, Türkiye'de gerçekten tam bir yaprak dökümü ayı oldu. Son olarak Türkiye'nin Adorno'su olarak nitelendirebileceğimiz, en büyük iletişimbilimcimiz Ünsal Oskay'ı kaybettik. Ünsal Oskay, Türkiye'de henüz aşılamamış bir iletişimbilimciydi. Türkiye'deki bütün iletişimbilicilerin hem hocası, hem de “baba”sıydı. “Baba”sıydı diyorum; çünkü yazdığı kitaplarla Türkiye'deki iletişim çalışmalarının, kültürel teorinin ve sosyal teorinin çıtasını öylesine yüksek bir noktaya yerleştirmişti ki, kendisinden sonra bu çıtaya yaklaşabilecek çapta kişiler çıkmadı, ne yazık ki. 603747 Söz Sırası Alparslan Arslan'daydı Söz Sırası Alparslan Arslan'daydı Danıştay davasının da birleştirildiği 1'inci Ergenekon davasına devam edildi. Duruşmaya Danıştay tetikçisi Arslan'ın sorgusu damgasını vurdu. Yayına Giriş: 19.10.2009 19:48:58 Güncelleme: 19.10.2009 19:48:58 Danıştay'a saldırı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılmasına ilişkin davaların da birleştirildiği 1'inci Ergenekon Davası'nda 116'inci duruşma yapıldı. Duruşmaya, Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'ın sorgusu damgasını vurdu. Alparslan Arslan'a ilk olarak Danıştay saldırısı soruldu. Arslan'ın olayı soğukkanlılıkla anlatması dikkat çekti: "Saldırıdan gün önce Ankara'ya gittik. Otele yerleştik. gün önce Danıştay binasına gidip keşif yaptım. Olay günü binaya gittiğimde, çantamda bir silah vardı. Güvenlik kontrolünden geçerken çantam öttü. Avukat kimliğimi gösterip geçtim, yukarı çıktım. Amacım Mustafa Birden'i öldürmekti. Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürme niyetim yoktu. Toplantı salonunda bulunan diğer kişilere de rastgele ateş ettim. Daha sonra asansörle aşağı indim. Dışarı çıkmak üzereyken yakalandım." "Cinayeti Nasıl Soğukkanlılıkla İşlediniz?" Arslan, savcının, "Hukuk eğitimi alan bir avukat olarak cinayeti nasıl soğukkanlılıkla işlediniz, ilaç aldınız mı?" şeklindeki sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Alparslan Arslan, Cumhuriyet Gazetesi'ne ise yayınlanan bir karikatür nedeniyle bomba attıklarını söyledi. Arslan, bombaları Süleyman Esen'den aldığını kaydetti. Savcı, Parayı Nereden Buldunuz? diye Sordu Arslan Cevapa Veremedi Alparslan Arslan, savcıların, bombayı atmak üzere parayla adam tutuyorsunuz, bu parayı nereden temin ettiniz? Eylem talimatını kimden aldınız? Bu eylem kararını kimlerle paylaştınız?" şeklindeki sorularına ise cevap veremedi. Arslan'ın Babası: "Oğlum Söyle Sana mı Kaldı..." İzyeyici sırasında bulunan Baba İdris Arslan, ayağa kalkarak, "Oğlum söyle, sana mı kaldı, yıldır içeride yatıyorsun" diye bağırdı. Bu arada, Alparslan Arslan, Ergenekon-Danıştay bağlantısı iddialarına ilişkin önemli bir ayrıntıyı da itiraf etti. "Muzaffer Tekin'le Görüşüyorduk" Ergenekon'un tutuklu sanığı Eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin, daha önce verdiği savunmasında, Alparslan Arslan'ı tanımadığını iddia etmişti. Ancak Arslan, bu iddiaların aksine, Muzaffer Tekin'le görüştüklerini söyledi. Muzaffer Tekin'le, olaydan yıl önce bir müvekkili vasıtasıyla tanıştığını belirten Arslan, "'Komutan' diye adı geçiyordu. Kendisiyle zaman zaman telefonda görüşürdük. Müsait olunca da ofisine giderdim. 3-5 kere de ofisinde yüz yüze görüştük. Kendisi vatansever biriydi. Memleket meseleleri hakkında 'Ne yapmak lazım' diye konuşurduk." dedi. Bu sırada, savcı Mehmet Ali Pekgüzel, "Telefon kayıtlarına göre Muzaffer Tekin'le 30'dan fazla görüşmeniz var, buna ne diyeceksiniz?" diye sordu. Arslan, bu soruya, "Hatırlamıyorum" şeklinde cevap verdi. 602943 Domuz gribi 'obezlerde' daha ölümcül Domuz gribi 'obezlerde' daha ölümcül Amerika'da yapılan ve dünyanın en eski ve en prestijli dergisi 'New England Journal of Medicine'de yayınlanan araştırmada, domuz gribinin gençlerde ve obezlerde daha ölümcül seyrettiği belirtildi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği'nce (KLİMİK) İstanbul'da düzenlenen, 'H1N1 gribi ve el yıkama' toplantısında, domuz gribi ve alınması gereken önlemler masaya yatırıldı. Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Timurkaynak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplantıda domuz gribinden dolayı tedavi altına alınan ve yaşamını yitiren hastaları kapsayan bir araştırmanın ele alındığını ve çarpıcı sonuçların paylaşıldığını söyledi. Araştırmanın, dünyanın en eski ve en prestijli dergisi, 'New England Journal of Medicine'de yayınlandığını belirten Timurkaynak, araştırma sonuçlarına göre domuz gribinin etkisinin en sık gençlerde ve obezlerde görüldüğüne dikkati çekti. Timurkaynak, 'Araştırmaya göre, hastaların yaklaşık yüzde 40'ını 20-49 yaş aralığındaki kişiler oluşturuyor' dedi. Hastalığın gençlerde daha ölümcül seyretmesinin de araştırmada vurgulandığını belirten Timurkaynak, 'Bunda 60 yaş üstü hastaların, şu an dolaşan virüse kısmı bağışıklığının olması ile açıklanabileceği belirtilmektedir. Ayrıca gençlerin okul gibi ortamlarda virüsle daha sık karşılaşması, yaşlıların klinik bulgularında ateş olmaması nedeniyle daha az test edilmesinin de bu oranların farklı olmasında rolü olabileceği kaydedilmektedir' diye konuştu. 'ŞİŞMAN FARELERİN SAVUNMA HÜCRELERİ YETERSİZ' Timurkaynak, ayrıca araştırmada obezitenin domuz gribine bağlı ölüm için bir risk faktörü olarak ortaya çıktığını ve bunun yeni bir bulgu olduğunu ifade ederek, 'Araştırmaya göre, hastaların yaklaşık yüzde 30'unu vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan hastalar oluşturuyor' dedi. Araştırmanın, domuz gribi nedeniyle yaşamını yitiren 574 hastayı kapsadığını dile getiren Timurkaynak, şunları kaydetti: 'Çalışma henüz 4-5 aylık bir dönemi kapsıyor. Çalışma, ilk ölen hastaları kapsadığı için kesin olarak kabul edilemez ancak yeni ve önemli bir bulgudur. İlerleyen dönemde araştırmanın kapsamının genişletilmesiyle birlikte daha kesin sonuçlara varılabilir. Obezite, domuz gribi dışında zaten birçok hastalığın oluşması için önemli bir risk faktörüdür. Diyabet ve kalp hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır, bunlar da diğer hastalıkların görülebilirliğini artırabilmektedir. Bu nedenle, obezite domuz gribi açısında da bir risk faktörü olabilir. Araştırmacılar, obezitenin ölüm için risk faktörü olarak ortaya çıkmasında, kalp ve diyabet hastalığına yol açmasının mı yoksa, vücut direncini baskılamasının mı rol oynadığını inceliyor.' Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Timurkaynak, yurt dışında bu konuda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, 'Şişman farelerin savunma hücrelerinin, sağlıklı farelere oranla daha yetersiz' olduğunun saptandığını anlatarak, bilim insanlarınca bunun insanlarda da bir etken olup olamayacağının yorumlandığını bildirdi. Kilolu insanların olası risk faktörlerini artırmamak için vakit kaybetmeden kilo kontrolünü sağlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Timurkaynak, obezitenin birçok hastalık için risk faktörü olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı. Öte yandan Timurkaynak, araştırmaya göre hastaneye yatan genç yaş grubunun büyük çoğunluğunda, astım gibi hastalıkların saptandığını da belirterek, 'Aynı zamanda hastaneye yatan tüm hastaların yaklaşık yüzde 30'unda kronik solunum yolu hastalıkları ve astımın görüldüğü belirlenmiştir' diye konuştu. 'HASTALIĞIN İYİ SEYRETMESİ AŞI YAPTIRMAMAK İÇİN SEBEP DEĞİL' Funda Timurkaynak, 'Hastalığın iyi seyretmesinin aşı yaptırmamak için bir sebep olamayacağını'da dile getirerek, 'Aşı ile ilgili medyada dolaşan bazı yanlış bilgiler toplumun yanlış yönlendirilmesine yol açıyor. Oysa aşı bir hastalığın önlenmesinde en önemli korunma yolu. Sanıldığının aksine Amerika ve Avrupa ülkeleri aşıyı kendi toplumuna uygulamaya başladı' değerlendirmesinde bulundu. Domuz gribinden korunmak için hijyenin çok önemli olduğunun altını çizen Timurkaynak, şu önerilerde bulundu: 'Ellerinizi bileklerinize kadar bir iki dakika sık sık sabunlu su ile yıkayın. Öksürük, hapşırık sırasında ağzınızı mendille ya da kolunuzun iç kısmı ile kapatın. Kullanılan mendilleri derhal çöpe atın. Üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyorsanız 'bu domuz gribi de olabilir' evde dinlenin. Hastaysanız kalabalık ortamlara girmeyin, girmek zorundaysanız ağzınızı maske ile kapatın.' 602157 D.Bakır'da kişiye domuz gribi teşhisi Sağlık Bakanlığı, Diyarbakır'da okulda domuz gribi vakaları belirlenmesi nedeniyle yarından itibaren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verileceğini bildirdi. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugüne dek üklede belirlenen pandemik H1N1 gripli hasta sayısının toplam 551 olduğu, Ankara'da son günde belirlenen vaka sayısının ise 41'e ulaştığı bildirildi. Bu vakaların genel durumlarının iyi olduğu ve takiplerinin sürdüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Öte yandan Diyarbakır ilimizde yeni pandemik H1N1 gribi vakası tespit edilmiş olup bu vakaların tanesi öğrencidir. Bu vakaların görülmesi üzerine, Diyarbakır İl Hıfzıssıhha Kurulu bugün toplanarak okulda (araya hafta sonu tatilinin girmesi de gözönünde bulundurularak) yarından itibaren tedbiren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verilmesine karar vermiştir. Diyarbakır'daki vakaların da genel durumları iyi olup takipleri evlerinde devam etmektedir.'' Bakanlığın açıklamasında, hastalığın yayılımını engellemek için grip belirtileri olan çocukların bu belirtiler geçinceye dek okula, dershaneye, kreş veya bakımevine gönderilmemesi uyarısında bulunularak, ellerin sık sık su ve sabunla yıkanmasının hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli önlemlerden biri olduğuna dikkat çekildi. Öksürük veya hapşırık sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık kağıt mendille kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması önerilerinde bulunulan açıklamada, evlerin ve diğer kapalı mekanların sık sık havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşya ve yüzeylerin temizlenmesi gerektiği ifade edildi. 603736 Abitoğlu'nu sikayet etti! Abitoğlu'nu sikayet etti! Trabzonspor Kulübü, hafta sonu Galatasaray maçında görev yapan hakem Mustafa Kemal Abitoğlu'nu, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Merkez Hakem Komitesi'ne (MHK) şikayet ettiğini duyurdu. Bordo-mavili kulübün resmi internet sitesinde yer alan ''Abitoğlu'nu şikayet ettik'' başlıklı açıklamada, Abitoğlu'nun Galatasaray maçında sergilediği kötü yönetimle 4-3'lük mağlubiyette önemli pay sahibi olduğu belirtildi. Konuyla ilgili olarak TFF ile MHK'ya yazılı bir başvuru yapıldığı kaydedilen açıklamada, Abitoğlu'nun geçen sezon oynanan Bursaspor maçındaki yönetimine de dikkat çekildiği ifade edildi. -''ABİTOĞLU OLUMSUZ YÖNDE ETKİLER''- TFF ile MHK'ya yapılan yazılı başvurudan bir alıntı yapılan açıklamada, hakem Abitoğlu'nun, Trabzonspor'un bundan sonra yapacağı maçlarda görevlendirilecek olmasının, futbolcu ve taraftarları olumsuz yönde etkileyeceği öne sürüldü. Açıklamada, ''Trabzonspor Kulübü olarak her zaman Türk hakemlerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ederken, Mustafa Kamil Abitoğlu'nun bundan böyle müsabakalarımızda görevlendirilmesinin hem futbolcularımızın, hem de taraftarlarımızın motivasyonunu olumsuz yönde etkileyeceğinin altını çizmek istiyoruz'' ifadesi kullanıldı. 602184 DTP, Mahmur'dan gelen grubu mitingle karşılayacak Aralarında 10 kadın ve çocuğun bulunduğu Mahmur grubuna 1999 yılında yurda dönen ve yıl hapis yatan Seydi Fırat rehberlik edecek. Mahmur grubunu karşılamak için komite oluşturan DTP, Habur Sınır Kapısı ile TIR parkı arasında yer alan bölgeyi miting alanı olarak belirledi. Genel Başkan Ahmet Türk'ün de aralarında olması beklenen ekip, grubun sorunsuz giriş yapması durumunda gelenleri burada karşılayacak. Kandil'den inen PKK'lılar ise sınırda güvenlik güçlerine teslim olacak. Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yapacak gruplarla ilgili tüm adli işlemlerin sınırda yapılacağı öğrenildi. Alınan bilgilere Mahmur'dan gelenler ve teslim olan PKK'lılar, Habur gümrüğüne gelecek doktorlar tarafından muayene edilecek. Gelen şahıslar adliyeye götürülmeyecek. Bu arada PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, örgüte yakın ANF adlı internet sitesine yaptığı açıklamada, 50 kişi göndereceklerini söyledi. kadın ve erkekten oluşacak ilk grup bugün gelip teslim olacak. Karayılan'ın açıkladığı rakam, teslim olacak grupların gelmeye devam edeceğine işaret ediyor. ANF, Mahmur'dan gelecek kişilerle ilgili bir isim listesi yayınladı. Gelecek grup 1993-94 yılları arasında göç etmiş olan isimlerden oluşuyor. Mahmur grubunun sözcülüğünü Erbil'de bulunan Selahaddin Üniversitesi'nde hukuk mezunu Bülent Aka ile Hakkari doğumlu Nurettin Turgut yapacak. Gelecek gruplara nasıl bir tavır sergileneceği merak konusu. 1999 yılında gelen iki grupta yer alanlar "pişmanlık" indiriminden yararlanmadıkları için çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Mahmur'dan gelecek gruptan tutuklamaların olmayacağı düşünülüyor. Ancak Kandil'den gelecek PKK'lı grup, teslim olmuş terörist muamelesi görecek. Kandil grubu tıpkı 1999 yılında olduğu gibi yine pişmanlık faktöründen yararlanmayı reddedecek. Mevcut durumda hiçbir suça karışmamış olsalar bile örgüt üyeliğinden işlem görecekler. Çok önceden PKK'ya katılmış olanlar daha önce çeşitli tarihlerde çıkarılmış olan af kanunlarından yararlanarak serbest kalabilecek. Gruptakiler, serbest bırakılmaları durumunda DTP heyeti tarafından sınırın bir kilometre gerisinde hazırlanan alanda karşılanacak. Oradan da konvoy eşliğinde Diyarbakır'a geçecekler. Burada kalabalık tarafından karşılanacak grup, uçakla Ankara'ya geçecek. Bu arada grubun gözaltına alınma ihtimaline karşılık Diyarbakır ve Şırnak barolarından çok sayıda avukat sınırda bekleyecek. Ayrıca Avrupa'dan da üçüncü bir grup gelecek. Özellikle Kandil ve Avrupa'dan gelecek gruplarda yer alacak örgüt üyelerinin Türkiye'de haklarında arama kararı olmayan ve eylemlere katılmayanlardan seçildiği öğrenildi. Mahmur'dan gelecek grubun ise tamamının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu ve haklarında arama kararı bulunmayanlardan seçildiği kaydedildi. 603331 16:25 DYH’in banka hesaplarındaki ihtiyati haciz kaldırıldı ’in banka hesaplarındaki ihtiyati kaldırıldı A.Ş, banka hesaplarına uygulanan ihtiyati işleminin kaldırıldığının öğrenildiğini bildirdi.  Doğan Yayın Holding’in Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımlanan yazısında, şirketin Nisan 2002-31 Mart 2003, Nisan 2003-31 Mart 2004, Nisan 2004-31 Aralık 2004, 2005 ve 2006 hesap dönemlerine ait vergi/ceza ihbarnameleri ile ilgili olarak, tarafından gösterilmesi talep edilen 914 milyon 820 bin 334 lira tutarındaki teminat konusunda, şirketin banka hesaplarına uygulanan ihtiyati haciz işleminin kaldırıldığının öğrenildiği belirtildi.  Yazıda, şirketin banka hesaplarında bulunan toplam 402 bin 125 lira tutarındaki mevduatına karşılık gelecek miktarda (405 bin lira) kesin ve süresiz banka teminat mektubunun Halkalı Vergi Dairesi’ne iletildiği hatırlatıldı. 603146 Kibritle oynayan çocuk, askeri lojmanda evi yaktı Kibritle oynayan çocuk, askeri lojmanda evi yaktı ’da askeri lojmanda kibritle oynayan çocuk evde yangına neden oldu. Alevler göğe yükselirken, 9’uncu Kolordu Komutanı Korgeneral Tevfik Özkılıç da söndürme çalışmalarını izledi. Can kaybının olmadığı bir saatlik çalışmanın ardından söndürüldü. Cemal Gürsel Caddesi üzerinde bulunan 9’ncu Kolordu Komutanlığı’na ait askeri lojmanların 4’üncü katında adı açıklanmayan yaşındaki çocuk, kibritle oyun oynadığı sırada yatak odasındaki yorganı tutuşturdu. Gürset Apartmanı'ndaki bugün saat 11,00 sıralarında başlayan yangını fark eden anne, çocuğunu alarak sokağa kaçtı ve yardım istedi. Kısa sürede büyüyen yangına Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri müdahale etti. İtfaiye, ön tarafta korkuluklar bulunduğu için arka bahçeden eve müdahale ederken, apartmandaki daireler yangının sıçrama olasılığı üzerine boşaltıldı. Can kaybına neden olmayan yangın, Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerinin bir saatlik çalışmasının ardından söndürüldü. çalışmalarını izleyen 9’uncu Kolordu Komutanı Korgeneral Tevfik Özkılıç, yangının çıktığı evde oturan aileyi teselli ederek geçmiş olsun dileğinde bulundu. Yangın söndürme çalışmalarını görüntüleyen gazetecilere askeri yetkililer müdahale etti. Basın mensuplarının fotoğraf makineleri ve kameralarına el konulmak istenmesi kısa süreli tartışmalara yol açtı. 602579 Nafaka yüzünden dehşet saçtı Nafaka yüzünden dehşet saçtı İZMİR (CİHAN) İzmir'de, eski kocasından nafakasını alamadığını iddia eden bir kadın, kayınpederini bıçakla yaraladı. Olayı duyan eski kocası ise kurusıkı tabanca ile eski eşinin evine ateş açtı. Olay, gece saat 23.30 sıralarında, Karabağlar ilçesi Eskiizmir semti 4526/1 sokak numara 5'te meydana geldi. İki çocukları bulunan Ramazan T. (42) ile Hülya S. (41) çifti yaklaşık üç yıl önce boşandı. Çiftin boşanması sonucu mahkeme kararıyla Hülya S.'ye eski eşi Ramazan T. tarafından aylık nafaka bağlanmasına ve çocukların anne Hülya S.'de kalmasına karar verildi. İddialara göre, mobilya dükkanı olduğu belirtilen Ramazan T., üzerine düşen nafakayı düzenli olarak ödemeye başladı. Ramazan T., ekim ayı nafakasını ekonomik kriz nedeniyle vaktinde ödeyemeyerek süre istedi. Nafakasını alamayan Hülya S., eski eşi Ramazan T.'nin bir başkasıyla evlendiğini duyunca çılgına döndü. İddialara göre, Ramazan T.'nin yaşadığı eve gelen Hülya S., burada eski kayınpederi Mevlüt T. (70) ile karşılaştı. Oğlunun üstüne düşen nafakasını vermediğini ve hakkını almak istediğini söyleyen kadınla yaşlı adam arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle birlikte ele geçirdiği bıçakla kayınpederini kalçasından bıçakla yaralayan kadın, evin camlarını da taşlayarak olay yerinden uzaklaştı. Yaşlı adam Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılırken, yaşananları öğrenen Ramazan T., kendisine ait kurusıkı tabancayla eski eşinin evinin önüne giderek eve doğru birkaç el ateş etti. İhbar üzerine olay yerine giden polis ekipleri, kısa sürede iki zanlıyı da gözaltına alarak Şehit Şakir Özgan Polis Merkezi'ne götürdü. Eski gelini tarafından bıçaklanan yaşlı adamın hayati tehlikesinin bulunmadığı ve taburcu olduğu bildirildi. Birbirlerinden davacı olan eski karı koca, haklarındaki işlemlerin tamamlanmasıyla adliyeye sevk edildi. 603422 İMKB Başkanı Erkan: Türkiye’de likidite bolluğu var Başkanı Erkan: ’de bolluğu var Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı şu anda dünyada ve ’de bolluğu bulunduğunu belirterek, “Konjonktür halka arzlara çok uygun” dedi. ’de düzenlenen “Halka Arz Seferberliği” konulu toplantıda konuşan Erkan, Türkiye’de bugüne kadar yeterli halka arz olmadığını ifade ederek, geçen yıl imzaladıkları protokolün devamı olarak, kriz döneminde de hazırlıklarını yaptıkları “Halka Arz Seferberliği” projesini bugün hayata geçirdiklerini söyledi. Sermaye piyasasının nabzının attığı yer olan İMKB’nin sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin borsası olduğunu belirten Erkan, İMKB’nin Türkiye ekonomisine bugüne kadar 44,5 milyar kaynak sağladığını, son yılda sağlanan kaynağın yaklaşık 21,5 milyar dolar olduğunu anlattı.  Hüseyin Erkan, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların da üçte birinin İMKB’de işlem gören şirketler üzerinden geldiğine dikkati çekti.  Piyasa değeri açısından İMKB’nin gelişmekte olan ülkeler arasında 10-12.  sıralara gerilediğini söyleyen Erkan, işlem gören şirket adedi açısından da 16.  sırada bulunduğunu, bunların Türkiye’nin hak etmediği yerler olduğunu kaydetti. “ŞİRKETLERE BİR SÜRÜ TEŞVİKİN GETİRİLMESİ SÖZ KONUSU” 1990-2000 yıllarında İMKB’de 24 şirket halka arz olurken, 2001-2008 yılları arasında bunun şirkete düştüğüne işaret eden Erkan şunları belirtti: “Bunun çeşitli sebepleri var. 2001 yılından sonra özellikle ekonomik politikalarda yaşanan istikrar, Türkiye’nin büyüme ivmesine girmesi, ’nın değer kazanması ve dünyada aşırı likiditenin çok ucuz şekilde şirketlere kaynak aktarabilmesi, özellikle Türkiye’de yerleşik şirketlerin bu ucuz kaynağa rahat erişebilme imkanını getirdi. Türk şirketleri yurt dışında çok ucuzu ve iyi imkanlarla borçlandı. Bunun getirdiği rahatlıkla belki şirketler halka arzı çok fazla düşünmediler. Bu dönemde şirketler halka arzdan imtina ettiler, daha ucuz ve kolay kaynağa gittiler. 1990’lı yıllarda bazı vergi indirimleri vardı, bunlar 2000’li yıllardan sonra ortadan kalktı. Şu anda halka arz gerçekleştiren şirketlerde maalesef herhangi bir vergisel teşvik bulunmuyor. Bununla ilgili ilgililerle görüştük.  İstanbul Merkezi projesi çerçevesinde de Yüksek Planlama Kurulu’nun almış olduğu kararlar içerisinde özellikle şirketlere vergisel boyut da dahil olmak üzere bir sürü teşvikin getirilmesi söz konusu. Bu konuları gündemde tutuyoruz.” “AMACIMIZ ŞİRKETLERİ BÜYÜTMEK” Amaçlarının şirketleri büyütmek olduğunu belirten Erkan, “Şirketlerimiz sadece satarak fon sağlamak değil, sermaye piyasasından değişik şekilde de faydalanabilsinler, tahviller de satabilsinler” dedi.  Hüseyin Erkan, özel sermaye şirketleri ve müteşebbis sermaye şirketleri ile evlilik yapan şirketlerin daha sonra halka arz olmasının fiyat performansı açısından daha başarılı olduğunu vurguladı. Önceliklerinin Türkiye’nin ilk bin şirketi içinde yer alan şirketleri sermaye piyasasına kazandırmak olduğunu söyleyen Erkan, “Türkiye’nin ilk 500 büyük sanayi kuruluşundan 403 şirket, ikinci 500 büyük sanayi kuruluşundan 469 şirket, toplamda 872 şirket borsamızda şu anda işlem görmüyor. Ülkemizde önde gelen finans, ticaret, hizmet ve kamu şirketleri de borsamızda yok. Çok sayıda şirketimiz henüz daha gelmemiş. Bu aslında çok büyük potansiyel. Türkiye sermaye piyasasının büyüme potansiyelinin burada yattığı gözüküyor” dedi.  Hüseyin Erkan, hedeflerinin 2023 yılında İMKB’de şirket sayısını bin olarak gerçekleştirmek olduğunu belirtti. Başkanı ’nun “10 bin” demesi üzerine Erkan, “10 bin de olabilir” diye konuştu.  Türkiye’nin ilk bin şirketi içinde İMKB’de işlem görmeyen 872 şirketin 777’sinin toplantıda yer alan oda başkanlarının illerinde yer aldığını söyleyen Erkan, bunun 369’unun İstanbul’da bulunduğunu, ’de 58, ’de 50, ’da 49, ’da 47 şirket olduğunu ifade etti. ŞİRKETLERİN HALKA AÇILMASI İÇİN ÜÇ NEDEN... İMKB olarak işletim sistemini tamamen değiştirme çalışması yürüttüklerini, piyasa yapıcılarla piyasayı çalıştırmak istediklerini ve bunun altyapısını hazırladıklarını dile getiren Erkan, bunun arkasından gelecek çok katılımlı toplantıların da hazırlıklarını bitirdiklerini, bütün odalarla halka arz seminerleri düzenlemek istediklerini anlattı. Hüseyin Erkan, sadece kendisinin ziyaret ettiği şirket sayısının 15 olduğunu, yönetim olarak doğrudan şirketlerin ayaklarına kadar gitmeyi, sermaye piyasasını onlara anlatmayı önümüzdeki dönemde kendilerine hedef olarak seçtiklerini vurguladı. Sermaye piyasaları arenaları düzenlemeyi düşündüklerini söyleyen Erkan, çok sayıda kurumsal, yabancı yatırımcı ile görüştüğünü, şirketlerin ilgisinin olduğunu, toplantıların fuarlar şeklinde gerçekleşeceğini kaydetti.  Şirketlerin halka açılması için nedenin likidite ve ucuz finansman, kredibilite, şeffaflık, güvenilirlik, kurumsallaşma, yurt içi ve yurt dışında tanınma olarak sıralayan Erkan, şirketleri borsada görmek istediklerini söyledi. Hüseyin Erkan, ilde şehir endeksi oluşturduklarını, potansiyel şehir endekslerinin Denizli, Aydın, ve olduğunu belirtti. İMKB-Ulusal 100 Endeksi’nin yılbaşından bu yana yüzde 87 arttığını ifade eden Erkan, “Çok daha iyi performans gösteren illerimiz var. yüzde 89, yüzde 230 atmış. Hemşehrileriniz arasında bu tip konular da gündeme gelecek, belki şehirdeki yeni yatırımları da teşvik edecek. Halka arzların artırılması çalışmaları kapsamında odaların sağlayacağı iş planını da bekliyoruz.  Kendileri hakkında bilgi duyurumu istemeyen şirketleri de zorlamayacağız” dedi. Halka açık olmayan şirketlerin sermaye piyasasına açılması ve sermayenin tabana yayılmasının teşvik edileceğini, vergi de dahil her türlü önlem alınacağını söyleyen Erkan, “Zannediyorum hükümetimiz belli teşvikler çıkaracak” dedi. Erkan, “İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması sürecinde, küresel ligde yer alacak sermaye piyasamızın sunacağı imkanlarda yararlanmak üzere şirketlerimizi İMKB’de işlem görmeye davet ediyoruz” diye konuştu.  Yol haritalarını belirlerken Odalarla işbirliği sağlayarak, potansiyel şirketlerle iletişim kurmak, aracı kurumları ve ilgili kurumları bu sürece katmayı planladıklarını söyleyen Erkan, şunları kaydetti: “Burada biz dörtlü sinerji oluşturmak istiyoruz. Devletten beklentimiz, vergi teşviki ve diğer konularda sağlayacakları kolaylıklar. İMKB, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Takasbank’ta da düzenlemelerimizde esneklikleri sağlamayı planlıyoruz. Odalarımızdan proaktif işbirliği bekliyoruz. Aracı kuruluşlarımızdan da maliyetlerin indirilmesi ve onların da katılımlarını rica ediyoruz. Bazı halka arzlarda maliyetler çok yüksek olabiliyor. Özellikle maliyetleri aza indirmelerini ve mümkün olduğunca fazla sayıda şirketi borsaya getirmelerini kendilerinden rica ediyoruz. Birlikte hareket edeceğiz ve uluslararası fonların da ülkemizde artmasını sağlayacağız. Şu anda dünyada ve Türkiye’de likidite bolluğu var. Konjonktür halka arzlara çok uygun. Hızlı bir çalışmayla bir çok şirketi sermaye piyasasına getirebiliriz. Burada yeterince ilgi görmez gibi bir korkumuz yok. Şu anda likidite dünyada çok ucuz ve çok bol. Rahatlıkla yatırım yapabilecek durumdalar.  Halka arzların teşvik edilmesi hatta özelleştirilecek şirketler konusunda da çekinmesinler. Likidite var, dünya sermayesi ilgi gösterecektir.” 603049 Türkiye'ye gelen PKK grupları için Van ve Hakkari'de kutlama 'ye gelen grupları için ve 'de kutlama ÇETEBAŞI 'ın çağrısı üzerine Kuzey 'taki ile Musul yakınlarındaki Mahmur Kampı'ndan 'ye gelmek üzere 34 kişilik 'lı grubunun yola çıkması üzerine ve ilçelerinde kutlamalar yapıldı. Öcalan'ın avukatları aracılığı ile yaptığı çağrı üzerine ‘' olarak Türkiye'ye Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'ndan 4'ü kadın PKK'lı ile Türkiye'den göç ederek Musul yakınlarındaki Mahmur Kampı'na yerleşenlerden 4'ü çocuk 26 kişi yola çıktı. Türkiye'ye ye gelecek Barış Grubu için Van, Hakkari ve ilçelerinde tarafından organize edilen kutlama programı yapılıyor. Van'da bugün saat 10.00'da itfaiye Meydanı'nda toplanan yaklaşık bin kişi, müzik eşliğinde ellerine aldıkları sarı, kırmızı, yeşil bezlerle halay çekmeye başladı. Halaya üniformalarıyla öğrenciler de katıldı. Van Belediye Başkanı DTP'li 'nın da katıldığı mitingte, ayrıca ‘Barış elçilerimizi sevgiyle kucaklıyoruz' pankartı açıldı. örgütünün elebaşlarından 'ın uydu üzerinden yayın yapan PKK'nın yayın organı 'deki konuşması da miting alanına kurulan ekrandan halka dinletildi. Sabah saatlerinde başlayan kutlamalarda polisin güvenlik önlemleri almaması dikkat çekti. Hakkari ve 'daki kutlamalar saat 13.30'da başladı. Hakkari'deki kutlamalar DTP İl binasının da bulunduğu ve trafiğe kapatılan Altay Caddesi'nde, Yüksekova’daki kutlamalar ise Kültür Mahalesi'nde yapılacak. Çukurca ve 'deki kutlamaların da aynı saatlerde başlayacağı belirtildi. 602624 Adana'da tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi: ölü Alınan bilgiye göre, merkez Yüreğir ilçesine bağlı Solaklı köyü yakınlarında, Hasan Adıgüzel (20) yönetimindeki 01 NR 192 plakalı minibüs, Karataş yoluna çıkmak istediği sırada devrildi. Kazada, minibüsle tarlaya çalışmak üzere giden tarım işçilerinden Zeliha Topaloğlu (21) ve Nezihe Uyanık (27) olay yerinde öldü. Yaralanan araç sürücüsü Hasan Adıgüzel ile tarım işçilerinden Abuzer Çalgıcı (17), Deniz Çalgıcı (17), Fatma Aslan (15), Kadir Dalgıç (50), Medine Çoban (20), Sırrı Çoban (36) ve Yılmaz Aslan (16) kaldırıldıkları Adana Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Yetkililer, kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. 603285 Dobruca Tesisleri'ne görkemli açılış Dobruca Tesisleri'ne görkemli açılış Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek yeniden Bursa'ya kazandırılan Dobruca Sosyal Tesisleri törenle hizmete açıldı. Belediye Başkanı Recep Altepe, tüm çalışmaları insan faktörünü göz önünde bulundurarak gerçekleştirdiklerini söyledi. İSMAİL HAKKI YOĞURTÇU BURSA Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Uludağ'ın eteklerindeki Dobruca Sosyal Tesisleri görkemli bir törenle hizmete açıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin sosyal tesisleri birer birer hizmete açıyor. Muhteşem Bursa manzaralı Dobruca Sosyal Tesisleri'nin açılışında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa'nın özellikli bir kent olduğunun altını çizerek, Bursa'ya yeni bir örnek tesis daha kazandırmanın sevincini yaşadıklarını ifade etti. Bursa'nın yaşanmaktan mutluk duyulan bir kent haline gelmesini hedeflediklerini belirten Başkan Altepe, bu konuda her alanda yatırımların devam ettiğini söyledi. "Bursa'ya hizmetlerimizle damga vuracağımız bir dönem yaşayacağız" diyen Başkan Altepe, "Bursa'mızın çağdaş bir kent konumuna ulaşması yapılması gerekenleri bir bir gerçekleştiriyoruz. Oyun ve spor alanlarının herkesin ulaşabileceği alanlarda yapılandırılmasına önem veriyoruz. Aynı zamanda kentte her türlü sosyal yaşam alanı oluşturmaya çabalıyoruz. 'Kent ziyneti' olan eserlerimizin canlandırılması ve yaşatılması noktasında çalışmalarımız yoğun bir şekilde sürüyor" diye konuştu. Fiziki yatırımların yanı sıra kültür, sanat ve sosyal alanlarda da her türlü çalışmanın yapıldığını kaydeden Başkan Altepe, "Bursa'nın yaşayan canlı bir tarih şehri olması için gereken çalışmaları yapıyoruz. Başta Uludağ olmak üzere her türlü güzelliklerin gün yüzüne çıkarıldığı Bursa'nın tarih ve turizm kenti kimliğinin bu dönemde ayağa kalkmış olacak. Bursa halkının kullanacağı sosyal tesisleri her geçen gün öne çıkararak, halkımızın istifade etmesini sağlıyoruz" dedi. CENNET ŞEHİR BURSA AK Parti Bursa Milletvekili Ali Kul da, Bursa'daki değişime dikkati çekerek, "Stresli bir hayatımız ve ekonomimiz var. Bu stresten uzaklaşmak için iyi bir mekan olan Dobruca, tebdil-i mekanda ferahlık var sözünü doğrulayan özelliğe sahip, güzel bir tesis. Bursa cennet gibi bir kent. Bursa, özelleşiyor, güzelleşiyor. Eski tarihin canlandığı kente yıl aradan sonra gelenler şehri tanımadıklarını söylüyor. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışının ürünü olan çalışmaların yapıldığı Bursa'da bu tesisin ucuz olması da vatandaşların rahat ve güvenle buraya gelmesi için önemli" dedi. BUSKİ Genel Müdürü İsmail Hakkı Çetinavcı ise BUSKİ sosyal tesislerinin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe sayesinde bugünkü güzelliğine kavuştuğunu söyledi. Kosova Tarım Bakanı Yardımcısı Fikrim Damka, Priştine Tarım Fakültesi Dekanı İskender Muji, milletvekilleri Mehmet Altan Karapaşaoğlu, Mehmet Emin Tutan, Canan Candemir Çelik, Ali Kul, Mehmet Ocakden, Bursa Valisi Şahabettin Harput, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediyesi Başkanvekili Fahreddin Yıldırım, Kestel Belediye Başkanı Yener Acar, AK Parti İl Başkanvekili İsmet Su, Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı ve Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala, Büyükşehir Belediyesi'nin meclis üyeleri ve bürokratları, il genel meclis üyeleri ile muhtarlar katıldı. Başkan Altepe açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından konuklara tesisi gezdirdi. Vali Harput da, tesisin muhteşem güzellikte olduğunu belirterek, Başkan Altepe'yi tebrik etti. 602387 Nahid Sırrı, kadınların dünyasını çok iyi biliyor Törende, en iyi erkek oyuncu dalında sürpriz sayılabilecek bir sonuç çıkarken; kadın oyuncu dalı cuma akşamından belli olmuştu! Bir gün sonraki ödül töreninde, Zeki Demirkubuz'un Nahid Sırrı Örik'in aynı adlı romanından uyarladığı Kıskanmak filmindeki oyunculuğuyla Nergis Öztürk ödül heykelciğini eline almıştı. İzleyicinin, Hatırla Sevgili ve Karayılan dizilerinin yanı sıra Barda filminden de âşina olduğu Öztürk, Kıskanmak filminin ana karakteri Seniha'yı canlandırarak uzandı ödüle. Abisini kıskanan çirkin bir kadının kendi hayatı dâhil olmak üzere yol açabileceği felaketleri anlatan ve 1930'larda geçen film, Kasım'da gösterime girecek. Kıskanmak'ın ödüllü oyuncusu Nergis Öztürk'le ödül almadan birkaç saat önce konuştuk. Filme katılmanız nasıl gerçekleşti? Zeki Demirkubuz, daha önce Karayılan'da izlemiş beni. Görüştük. Ama bu görüşmeden baya sonra çekildi Kıskanmak. Çekimler nasıl geçti? Çekimler iki ay sürdü ve çok yoğun geçti. Kasım-aralık ayı gibi çektik. Fiziksel şartlar da bizi zorladı. Soğuk vardı. Ama sete gelene kadar yaklaşık ay öncesinde senaryo elimizdeydi. Çeşitli zamanlarda Berrak'la yan yana gelip sahnelerimizi çalıştık. Dolayısıyla çekimlere hazırlıklıydık. Hem gerilimli hem eğlenceli anlarımız oldu. Ama benim için Seniha karakteri her açıdan çok şey öğretti. Kitabı okumuş muydunuz? Kıskanmak'ı senaryodan sonra okudum. Kitabı okumuş olmanız role hazırlık aşamasında size nasıl yardımcı oldu? Romanda Seniha'nın iç dünyasını anlatan bölümler, karakterin alt metnini oluştururken çok yardımcı oldu bana. Filmin başlangıcıyla kitabınki aynı değil, dolayısıyla Seniha'nın öncesini ve iç dünyasını çok iyi bilmek gerekiyordu. Bu noktada kitaptan da çok faydalandım. Kostüm ve dönem çalışmasını nasıl buldunuz filmin? Çok iyiydi. Nilüfer Çamur Giritlioğlu çok başarılı bir isim ve çok iyi bir iş çıkardı. Romandaki dil üzerine çalışmalarınız oldu mu? Biraz önce de söylediğim gibi Berrak'la çok bir araya geldik ve ezberimizi birlikte yaptık. Zeki Demirkubuz, okuma provası yapmayı çok sevmediği için birkaç kez okuma provası yaptı bizimle. Ama uzun uzun konuşmalarımız oldu. Günümüze göre baya ağır bir dil var tabii, dönem filmi olması sebebiyle. İlk başlarda yabancılaşıyorduk seslerimize, ama sonra bunu da aştık. Senaryo üzerinden mi gittiniz, yoksa döneme ait başka kitaplardan da okumalar yaptınız mı? Senaryo üzerinden çalıştık. Ama ben Nahid Sırrı'nın diğer kitaplarını da okumuştum. Etkileyici bir adam Nahid Sırrı. Hep kadınların gözünden bakmış. Kadın dünyasını çok iyi biliyor. Onların arasında yaşamış zaten. Bu aralar dizi ya da film projesi var mı? Şu anda yok. Ödül konusunda bir adım öndesiniz. Konuşmanızı hazırladınız mı? Çekimler geçen yılın 29 Aralık'ında bitmişti. Aradan bir yıla yakın zaman geçti. Ve bu uzun süreden sonra filmi ilk defa izledim ve çok heyecanlandım. Şu anda bu heyecanla yaşıyorum sadece. 603223 Havuza düşen çocuk hastanede öldü Alınan bilgiye göre, Kestel beldesindeki evinin önünde oynayan Kevser Öğüt (4), dengesini yitirerek metre 10 santimetre yükseklikteki metrekarelik sulama havuzuna düştü. Komşuları tarafından Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi'ne kaldırılan çocuk, buradaki ilk müdahalenin ardından sevk edildiği İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde kurtarılamadı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. 603247 Haberal'a trilyonlar aktarılmış Ergenekon terör örgütü sanığı Kemal Gürüz'ün YÖK Başkanlığı döneminde Ergenekon terör örgütünün firari sanığı Bedrettin Dalan'ın üniversitesine, Hazine Müsteşarlığı'nın "Üniversite gerekli kriterleri taşımıyor", "ÖSYM, YÖK ve üniversite kayıtları arasında tutarsızlıklar var" uyarılarına rağmen trilyonluk kaynak aktarıldığını gözler önüne seren VAKİT, şimdi de bir başka Ergenekon sanığının üniversitesine ve yine Gürüz döneminde yapılan "kanuna aykırı kaynak aktarımlarını" gündeme getiriyor. SAYIŞTAY TESPİTLERİ Sayıştay müfettişleri, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nda yaptıkları teftişler neticesinde, ETÖ sanığı Mehmet Haberal'ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Başkent Üniversitesi'ne aktarılan kaynaklar hakkında 1998 ve 2000'de tespitlerde bulundu. Müfettişler, bu tespitlerin ardından Hazine Müsteşarlığı'na yazı göndererek Başkent Üniversitesi'ne kanunlara aykırı olarak aktarılan paraların Hazine'ye iadesini talep etti. Hazine bürokratları da, bu talepleri uygun gördü ve paraların tahsil edilerek Hazine'ye iadesine karar verdi. Ancak, aktarılan paraların Başkent Üniversitesi'nden tahsili siyasi baskılardan dolayı bir türlü gerçekleşemedi. BU BELGELER DE HABERAL'IN ÜNİVERSİTESİNE KANUNSUZ AKTARIMLARA İLİŞKİN Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın 30.06.2000 tarihli yazısındaki şu ifadeler "kanunsuz aktarımı" açıkça ortaya koyuyor: "Sayıştay Başkanlığı'ndan alınan 97-4/306 sayılı sorgu kâğıdında 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu Hükümlerine aykırı olarak Başkent Vakıf Üniversitesi'ne 1997 Mali Yılında 337.750.000.000 TL. devlet yardımı yapıldığı." Aynı belgenin sonuç bölümünde de şu ifadeler dikkat çekiyor: "Bu kapsamda, 1997 yılında Başkent Üniversitesi'ne yapılan ekli listede belirtilen toplam 337.750.000.000,- TL'lik ödemenin Devlet Muhasebesi Yönetmeliğinin 107. maddesi uyarınca ilgili hesaplar çalıştırılarak, 492.011.110.000 TL'lik yasal faizleriyle birlikte tahsil edilmesi..." BU DA BİR BAŞKA USULSÜZ AKTARIM BELGESİ Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın 17.11.1998 tarihli bir başka yazısı da, Başkent Üniversitesi'ne usulsüz aktarımın gelenek haline geldiğini gösteriyor: "İlgili kayıtlı soru kağıdında Yüksek Öğretim Kanunu Hükümlerine aykırı olarak Başkent Üniversitesi'ne, 1996 Mali yılında 18.000.000.000 TL devlet yardımı yapıldığı..." TAHSİLAT YAPILAMADIĞI GİBİ AKTARIM MİKTARLARI ARTIRILMIŞ Sayıştay müfettişleri, üniversiteye haksız kaynaklar aktarıldığını defalarca tespit etti, Hazine Müsteşarlığı, bu tespitlere dayanarak defalarca bu haksız aktarılan paraların tahsilini istedi. Peki bu tahsilatlar gerçekleşti mi?.. Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlıkları, Kemal Gürüz'ün de YÖK Başkanlığı dönemlerinde gerçekleştirilen bu aktarımların tespitler sonrasında Hazine'ye geri döndürülmesi bir yana, üniversitenin devlet yardımından aldığı pay her geçen yıl katlanarak arttı. 2000'li yıllarda trilyon barajını aşan Başkent Üniversitesi, 2001'de trilyon 50 milyar, 2002'de ise trilyon 515 milyar TL "devlet yardımı" aldı. VAKİT'in ele geçirdiği belgeler, "Ergenekon'un firari sanığı" Bedrettin Dalan'ın Yeditepe Üniversitesi'nin yanı sıra, bir başka Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın Başkent Üniversitesi'ne de büyük miktarlarda, kanuna aykırılığı belgelerde ifade edilmiş aktarımlarda bulunulduğunu gözler önüne seriyor. CUMHURBAŞKANLIĞI'NA BAĞLI DEVLET DENETLEME KURULU ÇAPRAZ KONTROL YAPSIN Belgeleri VAKİT için değerlendiren bir Maliye müfettişi, Dalan'ın üniversitesine ilişkin dosyanın VAKİT'in dilekçesiyle YÖK yönetimine intikal ettirilmesinin önemli bir adım olduğunu belirtmekle birlikte, bu ilişkileri özellikle Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nun incelemesinin yararlı olacağının altını çiziyor. Üniversitenin işine geldiği şekilde hareket edebileceğini belirten müfettiş, şöyle devam ediyor: "Üniversitelere aktarılan kaynaklara ilişkin belgeler, Maliye'de, Milli Eğitim Bakanlığı'nda, Hazine'de, YÖK'te ve ilgili üniversitede bulunmaktadır. Devlet Denetleme Kurulu'nun elinde çapraz kontrol yapma imkanı vardır. Bu çapraz kontrol neticesinde bütün gerçekler olduğu gibi ortaya çıkar. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün bu konuda hassasiyet göstereceğine inancın tam olması gerekir." 602235 Rasim Özdenören ile düşünce yolculuğu Rasim Özdenören ile düşünce yolculuğu Ünlü öykü yazarı Rasim Özdenören, TRT ekranlarında yayınlanan 'Maveraya Yolculuk'isimli programda her hafta farklı konulara eğiliyor. Edebiyat ve düşünce dünyasında 50 yılı geride bırakan usta yazar Rasim Özdenören, ilk kez bir televizyon programıyla sevenlerini karşısına çıktı. “Maveraya Yolculuk” adını taşıyan programın sunuculuğunu Savaş Ş. Barkçin yapıyor. “Dost, aşk, kelam, tasavvuf ve benzeri temalar üzerinde sohbet etmeye çalışacağız. Burada tabiî konuşan kadar konuşturan da önemli. Konuşanda var olanı çıkartmak konuşturanın ustalığına bağlı önemli ölçüde. Konuları teknik içeriğine inmeden genel dinleyici/seyirci profilini göz önünde bulundurmak suretiyle bir anlatım tarzını yeğlemek istiyoruz.”diyen Özdenören, konuların derinliğine inmeye çalışacaklarını vurguluyor. AŞK ÜZERİNE KONUŞMAK Geçtiğimiz hafta ilk bölümü büyük ilgi gören Mavera'ya Yolculuk'un bugün yayınlanacak olan bölümünün konusu aşk olacak. Leyla ile Mecnun'dan Kerem ile Aslı'ya aşk geçmişte nasıl yaşanırdı? Günümüzde gerçek aşk kaldı mı Tüm bu soruların cevapları Özdenören'in sohbetinde yer alacak. Ünlü öykücü Rasim Özdenören her bir sohbette, hayatımızın temeli olan konuları kendine has bir üslupla değerlendiriyor. Özdenören, programda çok özel anılarını da izleyiciyle paylaşacak. 603545 İspanyol ve İtalyan öğrenciler Sivas'ta Kolat, ''Bilişimde Güvenlik Projesi'' kapsamında İspanya ve İtalya'dan Sivas'a gelen öğrenci ile öğretmen ve bir okul müdürünü makamında kabul etti. Heyete ev sahipliği yapan Selçuk Anadolu Lisesi Müdürü Bahattin Işık ve İngilizce öğretmeni Banu Bulut'un da yer aldığı ziyarette Vali Kolat, konuk öğrenci ve öğretmenlere Sivas'a özgü hediyeler verdi. Yabancı öğretmen ve öğrencileri Sivas'ta ağırlamaktan son derece mutluluk duyduklarını ifade eden Kolat, Sivas'ın çok tarihi bir kent olduğunu söyledi. Sivas'ın birçok medeniyete başkentlik yapmış büyük şehir olduğunu vurgulayan Kolat, Sivas'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu açısından da önemli bir şehir olduğunu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün milli mücadele yıllarında Sivas'ta 108 gün kalarak planlarını burada yaptığını kaydetti. Türkiye'nin AB'ye katılım öncesi süreçte olduğunu anlatan Kolat, bu süreçte AB ile kültürel, ekonomik, eğitim amaçlı çalışmaların devam ettiğini belirterek, ''Biz bu çalışmalardan son derece memnunuz. Bu bağlamda sizin yürüttüğünüz projeler önemli'' dedi. Kolat, karşılıklı yürütülen bu kültürel, ekonomik ve sosyal çalışmaların devam etmesini diledi. Konuk öğrenci ve öğretmenler de Sivas'ta bulunmaktan mutluluk duyduklarını ifade ettiler. 602915 UNESCO, Evliya Çelebi'yi unutmadı UNESCO 35. Genel Konferansında alınan kararda, İstanbul Arkeoloji Müzesinin kurucusu arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey'in 100. ölüm yıl dönümü de UNESCO ile irtibatlı yıl dönümleri arasında yer aldı. Bu arada, 35. Genel Konferansta, UNESCO organları için düzenlenen seçimler bağlamında Türkiye, İnsan ve Biyosfer Programı Uluslararası Eşgüdüm Konseyi üyeliğine seçildi. 602610 Birinci Ergenekon davasının 116. duruşması başladı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan bugünkü duruşmaya, tutuklu sanıklardan Selim Akkurt, Hayrettin Ertekin ve Kahraman Şahin katılmadı. Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık geldi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk ile İbrahim Benli de hazır bulundu. 603298 Caner: "Henüz hazır değilim" 'ın CSKA Moskova'dan kiraladığı futbolcusu Caner Erkin, henüz tam olarak hazır olmadığını söyledi. TV'de yayınlanan bir programa konuk olarak katılan Caner, "şu an tam anlamıyla hazır değilim" dedi. Alınan birkaç başarısız sonucun ardından, sanki her şey bitmiş gibi haberlerin yer aldığına değinen Caner, "bir maçta her şeyin bitmesi gibi bir durum düşünülemez bile. Çünkü biz olarak çok büyük bir camiayız" diye konuştu. Caner, UEFA 'nde Grubu'ndan çok rahat çıkacaklarına ve şampiyonluğa kadar gideceklerine inandığını dile getirdi. Sarı-kırmızılı takımın, UEFA Kupası'nı kazandığı dönemde 'a karşı çok büyük bir sevgisi olduğunu da aktaran Caner, "o zamandan beri de bu sevgiyi kalbimde gururla taşıyorum" şeklinde konuştu. 603114 Elvis Presley’in saçı 15 bin dolara satıldı ’in saçı 15 bin dolara satıldı ’e ait olduğu sanılan bir bukle saç, 15 bin dolara satıldı. ’nin Chicago kentinde düzenlenen bir müzayedede satılan saçın, Presley 1958 yılında orduya katılırken kesilen saçından bir parça olduğu düşünülüyor.  Leslie Hindman evinde düzenlenen “Elvis Presley” müzayedesinde en pahalıya satılan nesnenin ise, 52 bin dolara alıcı bulan, krala ait bir gömlek olduğu bildirildi. Müzayedede, Elvis Presley’in arkadaşı olan ve kral öldükten sonra onun için bir hayran kulübü kuran Gary Pepper’ın koleksiyonunda bulunan ve aralarında fularlar, düğün fotoğrafları, Noel kartları ve çok sayıda plağın bulunduğu 200 nesnenin meraklılarına sunulduğu belirtildi. 602861 Trabzon'da dolandırıcılık: tutuklama Bir istihbaratı değerlendiren Vakfıkebir Emniyet Müdürlüğü görevlileri, dolandırıcılık yaptığı iddia edilen Yusuf G, Hüseyin G, Rasim C, Selen Nur Y, Mukaddes Ş. ve Servet E'yi takibe aldı. Cep telefonu bayisi işlettiği belirtilen bu kişilerin, bilgileri olmadan adlarına cep telefonu hattı açtırdığı müşteri üzerine bu hatlar aracılığıyla internet üyeliği yaptırdığı belirlendi. İnternet üyeliği karşılığında hediye telefon aldığı tespit edilen kişi gözaltına alındı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan Yusuf G, Hüseyin G. ve Rasim C. tutuklandı, diğer kişi serbest bırakıldı. 602299 'Marka yaratmak zor, beyaz eşyada satın almaya yöneldik' 'Marka yaratmak zor, beyaz eşyada satın almaya yöneldik' Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, marka yaratmak çok zor olduğu için satın alma tarafına yöneldiklerini belirterek "GE ve Zanussi'yi düşündük. Zanussi milyar $. Bu çok yüksek" dedi Krizde bomboş sokakların haberini yaparken "Bir daha eskisi gibi olmayacak" değerlendirmelerini hatırlıyorum. Ancak soğuk New York sokakları alışveriş sezonu bile olmamasına karşın krizin izlerini silmiş görünüyor. Daha önce gidenlerle yaptığımız sohbetler, mağazalardaki kuyrukları finans dünyasının kalbine yönelik düşüncelerimizi değiştiren unsurlardı. Elektronik mağazalarında para ödemek için 20-30 dakika kuyruk bekleniyor. Fiyatlar yüksek. Restoranlar tıklım tıklım... Önceden randevu almak şart. Sokaklarda gezerken gördüğümüz alışveriş merkezleri de kalabalık. Bizdeki gibi ölçersek; herkesin elinde poşetler dolu. Bir AVM'de gezerken kapıda korumaların olduğu bir mağaza dikkatimizi çekti. Meraklı gözlerin aralarına karışınca iki tanıdık isim gördük. Biri eski ABD Başkanı Bill Clinton'dı. Diğeri ise bizden... Godiva. Hani şu Ülker'in Aralık 2007'de satın aldığını açıkladığı dünyanın önemli çikolata markaları arasındaki markası. ZANUSSİ PAHALI GELDİ Bu anekdotu Hayırseverlik Nobeli olarak da adlandırılan Carnegie ödül töreninin öncesindeki kokteylde Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'la paylaştık. Koç da Ülker'in Godiva'yı almasını "gurur verici" sözleriyle özetliyor ve ekliyor: "Çünkü daha üstü yok." Sonrası ise bizi daha çok ilgilendiriyor. Koç'un ağzından şu cümle dökülüyor: "Biz de düşünüyoruz." Mustafa Koç'un anlattıklarına göre Koç Grubu'nun çekim alanına General Electric ve Zanussi gibi dünya markalar girmiş. Düşündükleri markalardan Zanussi'nin milyar dolar olduğunu söyleyen Koç, bunun çok yüksek bir rakam olduğunu belirtti. Beko'nun üretim, satış sonrası hizmette dünya markalarından hiçbir farkı olmamasına karşın mağazada Beko'nun bin, diğerinin bin 500 dolar olduğuna işaret ederek önemli bir noktaya işaret ediyor: "Marka yaratmak çok zor, bu yüzden beyaz eşyada satın alma tarafına yöneldik." Aslında Koç markalarından Arçelik'le GE'nin flörtü bir dönem gündeme gelmişti. Hatta ABD pazarının tartışmasız en önemli markası olan GE'nin CEO'su Jeff Immelt Çinli Haier, Koreli LG ile Arçelik'in talip olduğunu açıklamıştı. Koç bize Zanussi ismini zikrederek sayfalarımıza bir not olarak düşme fırsatını vermiş oldu. 602353 Avrupa'nın minibüs lideri Türkiye Otokar yeni modelleriyle katıldığı fuarda Avrupa'ya yaptığı ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 10 artırmayı hedefliyor. Şirketin Savunma Sanayii ve Diğer Otomotiv Grubu Başkanı Kudret Önen, "Askerî işlerimiz otobüs işlerini dengeliyor." dedi. Önen, minibüste zaten lider olduklarını, 1990'lardan beri de toplu taşımaya yatırım yaptıklarını belirtti. 5,5 metreden 12 metreye kadar tüm ürün yelpazesini tamamladıklarını belirten Önen, 1963'te Türkiye'nin ilk otobüsçüsü olarak kurulduklarını, bugün savunma sanayiinden toplu taşımacılığa kadar her alanda var olduklarını kaydetti. Otokar, 2004'ten beri Avrupa pazarında yer alıyor. metrelik Navigo modeliyle Fransa'da pazar lideri. Avrupa'da en yakın rakibinden yüzde 30 daha fazla üretim yaparak birinci durumdaki Türkiye, tasarım çalışmalarıyla yabancıların da üretim üssü haline geldi. Avrupa'da 13 ülkeye ihracat yapan Otokar, Avrupa dışında Cezayir, Lübnan, Tunus ve Azerbaycan gibi ülkelere de ihracat yapıyor. Fuarda Kent ve Centro modellerini ilk kez tanıtan Otokar, araçlarında Deutz ve Cummins motoru kullanıyor. Otobüs üreticileri için en prestijli ödüllerden kabul edilen Busworld Grand Award, orta boy minibüs kategorisinde bu yıl Otokar'ın Vectio 250T modeline verildi. Şirketin Genel Müdürü Serdar Görgüç, jürinin kendilerine sürekli Vectio'nun ne kadar kullanımı rahat araç olduğunu yinelediklerini kaydetti. Ödülü almak için şubatta başvurunun yapılması gerekiyor. Kortrijk'e getirilen araçlar, içlerinde gazetecilerin de yer aldığı uzman jüri tarafından test ediliyor. Grand Award'ı yılın seyahat otobüsü dalında Setra, şehiriçi otobüsü dalında Mercedes, çevreye duyarlılık dalında Van Hool ve yenilikçilik dalında VDL kazandı. 602944 El yazınız sizi ele veriyor El yazınız sizi ele veriyor Melih Arat, El yazısından karakter analizi nasıl yapılır? Yazının güzel veya çirkin olması önemli mi? Sonucun doğruluk oranı nedir? soruları yanıtladı. Arat kişisel gelişim ile ilgili merak edilenleri MoralHaber'den Dursun Kabaktepe'ye açıkladı. iŞTE MELİH ARAT RÖPORTAJI: Türkiye'nin gündemi yine bildiğiniz gibi; çok yoğun ve hararetli. Peki, her gün yazılı ve görsel basında yer alan haberlerin aksine; başarıyı, pozitif düşünceyi ve el yazısıyla karakter tahlilini öğrenmek ister misiniz? Bu konularda merak edilen tüm soruları kişisel gelişim ve grafoloji uzmanı Melih Arat'a sorduk. Arat'ın Nesil Yayınları'ndan çıkan 'Pozitif' isimli kitabı ile başlayan sohbetimiz, Türkiye'de yayınlanan kişisel gelişim kitapları ve el yazısı ile karakter analizi konusunda son buldu. Bizi Kadıköy'deki ofisinde ağırlayan Melih Arat, günlük hayatta herkesin işini kolaylaştıracak pratik çözümler sundu. Niçin pozitif düşüncenin kitabını yazdınız? Ortaya bir delil koymak istedim. Bu kitap 'Pozitif olun.' demiyor. Hatta kitapta pozitif kelimesi bile geçmiyor, denilebilir. Burada asıl anlatmak istediğim şey; bakın bu insanlar, farklı bakış açılarıyla böyle değerlendirmeler yapıyorlar ve bu sonuçları alıyorlar. Sizde farklı bakış açılarını yakalayın. Kitabın başında pozitif düşünen insanlar ile negatif düşünen insanların karşılaştırmaları vardı. Olumsuz düşünce olmasın diye bunları bile attım. Olumlu düşünce insana ne katar? Çok zeki ve yetenekli olabilirsiniz. Ama sizin çalışıp çalışmayacağınızı belirleyen faktör olumlu bir yapıda olup olmamanızdır. Türkiye'de ve dünyada çok çok zeki olan ama bir şey yapamayan insanlar var. Eğer çalışırlarsa çok iyi işler yapacaklar, başarılı olacaklar ama yapmıyorlar. Hayatın olumlu yönlerini göremiyorlar. Bunun yanında bir bakıyorsunuz başka birisinin sınırlı zekâsı var. Ama sürekli üretiyor, bir şeylerle uğraşıyor ve pozitif düşünüyor. Bir hedefi bir amacı var. Çalışıp para kazanmakla mutlu olmak arasında nasıl bir bağlantı var? Üretmek ve çalışmak önemli bir iştir. Ama ikili ilişkiler daha da önemli. Siz tek başınıza evde yün kazak üretip satarsınız. Ama eşinizle birbirinize giriyorsanız ve huzurunuz yoksa para kazanmakla mutlu olamazsanız. Demek ki sizin ilişkilerinizde de pozitif olmanız ve bu duruşu hayatınızın her alanına uygulamanız gerekiyor. POZİTİF DÜŞÜNCE BİR ALIŞKANLIKTIR İnsanın bir günü diğer gününü tutmuyor. İyi ve kötü olmak üzere her türlü ruh halini yaşıyor. Böyle bir durumda her zaman nasıl pozitif olunabilir? Alıştırma yapmak gerekiyor. Ne gibi alıştırma... Mesela sıkılıkla duyduğumuz 'Nasılsın.' sorusu var. Bu soruya ya 'İyiyim.' ya da 'Fena değil.' diyorsunuz. Ya da siz karşınızdakine soru soruyorsunuz. Bu selamlaşmayı sadece 'İyiyim.' deyip geçiştirmeyeceksiniz. Ne yapalım? 'Nasılsın.' sorusunu size kim sorarsa sorsun ufak bir hikâye anlatacaksınız. Mümkünse bu hikâye düşündürücü, pozitif ve eğlenceli olsun. Böylelikle karşınızdaki kişi ile bir şeyler paylaşmış olursunuz. Pozitif düşünmekte böyle bir şey. Bir alışkanlık meselesi. Hep olumlu düşünmeye kendinizi zorlayacaksınız. Sürekli alıştırma yapacaksınız. İnsanlar alışkanlıklarını kolay değiştirmek istemiyorlar. Siz seminerlerinizde değişimi yakalamak için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Bizim seminerlerimiz 12, 24 veya 36 hafta sürüyor. Çünkü insan kolay değişmiyor. Gerçek değişim süreç içinde ortaya çıkar. Biri size söylediği için değişmezsiniz. Sizin değişimi istemeniz lazım. Ben ödev veriyorum 'Bunu bunu yapın.' diye. Esas olan saatlik seminer paylaşımı değil. gün 24 saat üzerinde yapılan uygulama. Sonraki seminerde soruyorum: Eşinle ne yaptın, oğluna kızdın mı, arkadaşına nasıl davrandın, sorunlu müşterinle ilişkilerini düzetmek için bir çaba gösterdin mi? Çünkü esas olan uygulama. SORUNLAR ALLAH'TAN GELEN HEDİYE Yaşadığı tüm zorluklara rağmen hayatın olumlu yönünü gören insan profili çizdiniz. İslam'da da kulluk bilinci içinde olan kâmil insan kavramı var. Kişi tüm zorluklara sabreder, şükreder ve Allah'tan geldiğini bilir. Sizin anlattığınız pozitif düşünce bunun neresinde? Şükretmek bir seçim işidir. Dolayısıyla kâmil insan ve şükreden insanda pozitif bir seçim yapan insandır. Seçenekler içinde olumlu olanları seçer. Ümitleri olanlar bir şeylerin daha iyi olduğuna inanan insanlardır. İnsanlara başarıyı ve pozitif düşünceyi nasıl anlatıyorsunuz? Sorunları tanımlarken onların bir hediye olduğunu anlatıyorum. Allah'ta sevdiği kuluna çok hediye verir. Sorunlar bezi geliştirir, diyorum. Birde severek kullandığım bir başka örnek ise fırın kavramıdır. İnsanlar başına gelen olaylardan sürekli şikâyet ediyorlar. Fırında da yemeğin pişmesi için dört taraftan ateş yanıyor. Ama fırın yemeği pişiriyor, yenecek kıvama getiriyor. Sorunlarda insanı pişiriyor ve kâmil insan yapıyor. Hiç sorun yaşamayan kişi oturmasını, kalkmasını bilmez. Sabretmesini bilmez. Düşünmesini bilmez. Ama bu şekilde yaşam lezzetli oluyor. İyinin kötünün değeri olur. BAŞARI, İNSANIN DOĞRU KARAR VERMESİDİR Başarı nedir? Başarılı olmanın ne olduğunu tam olarak tarif edebilmiş bir kişisel gelişim kitabı yok. Başarı herhangi bir durumda gerekli olanı yapmaktır. Bazen başarılı olmak savaş ortamında insanlara faydalı olmak için tüm mal varlığını satmaktır. Bazen de tüm herkese yararlı olabilecek bir ilacı bulmak için bir laboratuarda yıl çalışmaktır. Ya da anneniz çok hastadır. Ona sizden başka bakacak kimsesi yoktur. Sizinde ona bakmanızdır. Şartlar ne gerektiriyorsa ona göre hareket etmektir. Herkesin kendi koşulları içinde gerekli olanı yapmasıdır. TELEVİZYONU TAMAMEN KAPATIN Medyada başarı anlatılırken hep kariyer ve ekonomik koşullar ön plana çıkarılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu çok yanlış bir kavram. Medyanın Türkçe konusunda bile bir ölçüsü yok. Bu yüzden bu konuyu kavramlar üzerinden konuşmamız çok zor olur. Kimse bunları konuşma çabası içinde değil. Medya karmaşık bir şey. Sizin gündeminiz ile Türkiye'nin gündemi arasında bir fark var mı? Benim gündemim ile Türkiye'nin gündemi arasında hiçbir ilişki yok. Bence benim kişisel gündemim medyadaki gündemden daha ilginç. Ve daha değerli. Medyanın ele aldığı konuların çoğu makro konular. Seyirci ve dinleyicinin dışında kalıyor. Ve bir etkinizde olmuyor. Kendimizi bu durumdan nasıl kurtarabiliriz? Televizyonu tamamen kapatarak. Ben 2000 yılında televizyonu kapattım. Televizyonda bir ölüm haberi 30 defa gösteriliyor. Sürekli seyredildiğinde insanın psikolojini bozuyor. Eğer siz görüntüyü çok seyretmek istiyorsanız girersiniz internete ve seyredersiniz. Ana haber bültenleri nasıl? Ana haber bültenlerinde izlenmeye değer dakikalık haber var. dakikayı da internetten seyret. Geri kalanı da arkadaşınla sohbet mi edersin, kitap mı okursun veya başka bir şey mi yaparsın, bu sana kalmış. Sizce televizyonun zararları neler? Televizyon hayatınıza bu kadar çok dâhil olduğunda sadece zamanınızı almıyor. Gündeminizi de dolduruyor. Dizileri ile reklamları ile tekrarlanan haberleri ile tamamen sizi işkâl ediyor. Hareketsiz bırakıyor. Aile içinde iletişimsiz bırakıyor, kendi zamanınızı kullanamaz hale getiriyor. Komple kapattığınızda ya da tamamen evden çıkardığınızda rahatlıyorsunuz. Kısaca televizyonun kontrolünden çıkıp televizyonu kontrol edin diyorsunuz. Evet. İçeriği siz belirliyorsunuz. Televizyon içerde iken başkaları belirliyor. Ben diyorum ki; akşamları ana haber bültenlerini seyredince insanların psikolojisi bozuluyor. Ben kötü görüntülerle zihnimi niye meşgul edeyim. Başka şeylere zaman ayırmam lazım. Kalbimi ruhumu temiz tutmam lazım. KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARININ ÇOĞU BOŞ Yabancı kişisel gelişim kitaplarının Türkçe'ye çevrilerek okura sunulması sizce Türk kültürüne uygun mu? Birçoğu Amerika ve İngiltere'den geliyor. Bize uymayan kısımları bizim toplumsal dokumuzda olmayan şeyler. Ama ortalama olarak; kişisel gelişim kitapları bize uymuyor, diyemeyiz: Kendini geliştir, oku, kendine iyi bak ve araştırma yap diyorlar. Özündeki konular aynı. İçeriklerini nasıl buluyorsunuz? Bazıları tamamen pazarlama macerası. Kitabın içinde hiçbir şey yok. Kitabı yazan kişi tamamen boş. Yayıncıları para kazanmak için iyi bir isim bulmuşlar ve kitabı satıyorlar. Tabii ki bu durum kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi romanlarda yok mu? Var. Ben özgün yazıyorum. Türkiye'de yazarların çoğu 3–5 kitabın derlemesini yapıyorlar. Ya da çevirme yapıyorlar. İnternette dolaşan hikâyeleri toplayıp sonra kitap diye ortaya çıkarıyor. BİR NEBZE SÜPERMEN OLDUM Melih Arat, sürekli başarıdan bahsediyor ama kendisi istediği başarıya ulaştı mı? Ben küçükken Süpermen olacağım diyordum. Bu zaman için bir nebze Süpermen olabildim. Karakter analizi yapabilen, ev ortamında 5–6 dakika içinde size hidrojen gazı üretebilen, bıçak kullanmadan bantları kesebilen vb. gibi birçok özellik yapabilen biri oldum. Sıra dışı olmaya karar verdim. Ve bunu yaptım da. EL YAZISI DEĞİL, BEYİN YAZISI Sizin diğer bir uzmanlık alanınızda grafolojidir. Bu konuda bir çok çalışma yaptınız? Öncelikle şunu sorayım: Grafoloji nedir? El yazısından karakter analizidir. Dünyada nasıl kullanılıyor? Personel seçiminde, çok önemli derecede adli olaylarda kullanılıyor. Ya Türkiye'de… Türkiye'de personel seçiminde kullanılması yeni başlama aşamasında. Daha çok adli olaylarda kullanılıyor. Grafoloji bilimi nasıl ortaya çıktı? Bern Üniversite'sinde bir profesör şöyle bir araştırma yapıyor: Yanına insanları çağırıyor. Onlara önce ,'Elinizle bir yazı yazın.' diyor. Sonra daha büyük bir kâğıda 'Ağzınızla yazı yazın' diyor. Bundan sonra 'Ayağınızla ve sol elinizde yazı yazın' diyor. Dört farklı şekilde yazı yazıldı. Yazılar deforme olmadı mı? Tabii ki ağzı, ayağı ve sol eli ile yazdığı yazılar daha fazla deforme oluyor. Ama harflerin aralıkları, italiklik düzeyi ve kelimelerin aralıklarının değişmediğini görüyor. Sonra kelimelerin üst, orta ve alt bölgelerine bakıyor. Onların da aynı özellikleri taşıdığını anlıyor. zaman profesör diyor ki; demek ki bu yazı el yazısı değil, beyin yazısıdır. Çünkü yazının nasıl olacağına dair talimatı beyin veriyor. Beyinin emirlerini değiştiremiyorsunuz. El yazısı ile kişilik analizinde yazının güzelliği veya çirkinliği önemli mi? Birçok kişi 'Benim yazım çirkindir' der. El yazısından karakter analizi yapılırken yazınızın çirkinliğine ya da güzelliğine bakılmaz. Yazı da okunmaz. Sadece harflerinizin bir kelime içindeki yakınlık oranına, kelimelerinizin bir cümle içindeki mesafesine, harflerin sağa veya sola eğimli olmasına, büyüklüklerine, harflerin ilmekli veya ilmeksiz olmasına, m,n, gibi harflerin yazılışına bakılır. EL YAZINIZ SİZİ ELE VERİYOR Siz yazınızı değiştirebiliyor musunuz? Bu konunun uzmanı olduğum halde bende değiştiremiyorum. Aşağı yukarı herkesin yazısını taklit edebilirim. Ama hızlı yazı yazarken kendi orijinal yazımın dışında bir yazı üretemiyorum. Yazı insanı ele veriyor. Ardından bu analizleri yapan uzmanlar el yazınıza bakıyorlar bu yazı ile kişiliğiniz arasında bir ilişki var mı diye inceliyorlar. Siz nasıl bir çalışma yaptınız? Bizim Türkiye'de 500 kişi ile yaptığımız bir araştırma oldu. El yazılarını analiz ederek kişilik örneği çıkardık. Sonra bu insanlara kişilik testi yaptık. Testlerle el yazılarını karşılaştırdığımızda yüzde 90'ın üzerinde bir başarı çıktı. EL YAZISI KOLAYLIKLA DEĞİŞMEZ 'El yazısını düzene sokan biri hayatını da düzene sokar' diyorsunuz. El yazısı nasıl düzeltebilir? Kimse el yazısını kolayla düzene sokamaz. Bu bir farkındalık durumudur. Kişinin bilinçaltında değişime hazır olması ve kendisinin değişimi istemesi ile olabilir. Normal bir kişi kendi yazısını nasıl analiz edebilir? Şimdi bu yazıyı okuyan kişi A4'e yazı yazsın ve ona dikkat etsin. A4'ü nasıl kullandığına iyi baksın. Yazı 90 derecelik açı ile yazılmış, bütün satırlar birbirine paralel, üst ve alt paylar eşit bırakılmış. Genel bir düzen hâkim ise kişinin çalışma masası da düzenlidir. Kendine ait bir yatak odası varsa odası da tertipli ve düzenlidir. Değilse… Ama kişinin el yazısı düzensizse odası da dağınıktır. Odanın düzeni ile el yazısı arasında bir uyum vardır. Bu planlama becerisi ile ilgilidir. Planlı bir insansanız odanızı da planlarsınız yazınızı da. Eğer yazı gibi beyinin bilinçaltından gelen bir şeyi düzenleyebilmeyi becerebiliyorsanız odanız da düzene girer. Yazınızı düzenleyecek farkındalığa ulaşırsanız, hayatınızda düzene girmeye başlar. Kafa yorup 'Ben yazımı düzelteceğim' diye çalışırsanız diğer taraflarda düzelir. Bu farkındalık nasıl oluşur? Kendisine soru sormalı, 'Ben neden dağınığım? İşlerim neden yolunda gitmiyor?' diye düşünmeli. İnsan neden kendini düzeltemez? Birçoğu çocukluktan gelen alışkanlıktır. Bir çocuğun yapması gereken birçok işi annesi yaparsa çocuk büyüdüğünde de aynı şekilde devam eder. Odasını sürekli dağınık bırakıyorsa evlendiğinde de aynı şekilde dağınık olur. 603361 Bulgaristan'ın hazırladığı skandal harita Bulgaristan'ın hazırladığı skandal harita Edirne'de düzenlenen AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) Sınır Ötesi İş Birliği Programı bilgilendirme toplantısında, Bulgaristan tarafından hazırlanan ve katılımcılar ile basın mensuplarına dağıtılan broşürdeki haritalarda Edirne ve Kırklareli'nin 'eyalet' olarak gösterilmesine Türk heyeti tepki gösterdi. Devecihan Kültür Merkezi'ndeki bilgilendirme toplantısında, Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Şahin ve Bulgaristan Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanlığı yetkilileri, aralarında Edirne Valisi Mustafa Büyük'ün de bulunduğu katılımcılara projeler konusunda bilgi verdi. Bilgilendirmenin ardından söz isteyen Edirne Vali Yardımcısı Ali Deniz Sürmen, proje tanıtımı konusunda Bulgaristan tarafından bastırılan broşürde büyük bir hata olduğunu savundu. Sürmen, Türkiye'nin idari birimlerinin arasında eyaletler bulunmamasına rağmen broşürde bu konuda yanlışlar olduğunu belirterek, şöyle konuştu: 'Bu tarz harita hataları Türkiye'nin doğusuyla ilgili yapılıyor. Farklı haritalar çizilerek yanlış anlamalara neden olunuyor. Bulgaristan tarafından bastırılan bu broşürde de Edirne ve Kırklareli eyalet biçiminde gösterilmiş. Bizde eyalet sistemi yoktur. Bununla bize mesaj mı verilmek isteniyor yoksa hata mı yapılmıştır? Dostlarımızın öyle düşünmediğini biliyoruz fakat yanlış anlamalara neden olunmaması için açıklama bekliyoruz.' TİKA Başkan Yardımcısı Şahin, Sürmen'in açıklama beklediğini, kürsüde bulunan Bulgar heyetine iletti. Şahin, heyetin açıklamasını şu şekilde aktardı: 'Kötü niyet olmadığını belirtiyorlar. Vilayet ile eyalet kelimelerinin tercümesi sırasında kaynaklanan bir hata. Biz de TİKA olarak son anda broşürler elimize geçtiği için inceleme fırsatı bulamadık. Bunda art niyet yoktur. Bundan sonra biz de TİKA olarak daha dikkatli olacağız.' EDİRNE VALİSİ BÜYÜK'ÜN AÇIKLAMASI Vali Büyük, toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, hatanın tercümeden kaynaklandığını söyleyerek, 'Bulgaristan'ın hazırladığı ve TİKA'nın da inceleme yapmadığı tanıtım broşüründe Edirne ve Kırklareli illerinin eyalet olarak yazıldığını, maddi hata yapıldığını gördük. Durumu Vali Yardımcımız Sürmen toplantıda aktardı. Art niyetin olmadığı anlaşıldı. Bundan sonraki çalışmalarda bu yanlışlıklar düzeltilecek' dedi. 602216 F.Bahçe Acıbadem ezdi geçti F.Bahçe Acıbadem ezdi geçti Sarı-lacivertliler, hem savunmada hem de hücumda ortaya koyduğu başarılı oyun ile ezeli rakibi G.Saray'ı sahadan sildi. Eda, Gamova ve Naz'ın yıldızlaştığı maçta F.Bahçe, galibiyete çok rahat ulaştı. Aroma Bayanlar Birinci Voleybol Ligi'nde derbi maçta Fenerbahçe Acıbadem, çok rahat bir oyun sonrasında Galatasaray'ı 3-0 mağlup ederek yeni sezona fırtına gibi başladı. Bu sezon güçlendirdiği kadrosuyla şampiyonluğun en büyük favorilerinden olan sarı-lacivertliler, takım olarak hem savunmada hem de hücumda çok başarılı bir oyun ortaya koydu. Gamova ve Eda'nın smaçları, Blom ve Çiğdem'in de bloklarıyla ön plana çıktığı ilk iki seti Fenerbahçe Acıbadem, aynı sonuçla 25-14 aldı. Son sette de üstünlüğünü sürdüren sarı-lacivertliler, bu seti de 25-12 alarak maçtan 3-0 galip ayrıldı. Fenerbahçe Acıbadem'de Naz paslarıyla, Eda ortadan bloklarıyla, Gamova da smaçlarıyla galibiyette büyük rol oynadılar. DİĞER SONUÇLAR Beşiktaş Ereğli Belediye Nilüfer Belediye Yeşilyurt Karşıyaka DYO Beylikdüzü İller Bankası Güneş Sigorta Eczacıbaşı Zentiva Ankaragücü :0 602826 Borsada yabancı payı geriledi Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 16 Ekim 2009 tarihinde yabancıların hisse adedi bakımından borsadaki payı yüzde 53,20 olurken, piyasa değeri açısından payı ise yüzde 66,83 olarak gerçekleşti. Yabancılar, bu tarih itibariyle 14 milyar 70 milyon 929 bin 459 adet hisse ile toplam 78 milyar 996 milyon 990 bin 963 lira tutarında piyasa değerini ellerinde bulundurdu. Yabancıların Ekim 2009 tarihinde İMKB'deki payı yüzde 66,84 seviyesindeydi. 602823 elektrik dağıtım bölgesinde son teklifler alınıyor Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş için 13, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş için 22 ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş için ise 17 adet ön yeterlilik başvurusu alınmıştı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş'nin abone sayısı 986 bin 600, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin milyon 277 bin 300, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'nin milyon 466 bin 700 olmak üzere, toplam milyon 733 bin 600.  Çoruh Elektrik Dağıtım'ın tüketimi 2.267,7 Gwh (gigavatsaat), Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin 5.041,7 Gwh, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım'ın ise 4.062.7 Gwh. Kayıp kaçak oranlarına bakıldığında ise Çoruh Elektrik Dağıtım'ın yüzde 10,7, Osmangazi Elektrik Dağıtım'ın yüzde 5.2 ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtımın ise yüzde 9.1. 2008 sonu elektrik tüketim rakamları baz alındığında, özel sektörün (Aydem, Kcetaş, Başkent ve Sakarya) payı yüzde 20 iken, bu şirketlere devir aşamasında olan şirketler ile (Meram ve Aras) ihalede olan şirketler de eklendiğinde (Yeşilırmak, Osmangazi ve Çoruh) söz konusu pay yüzde 36'lara çıkacak. İhalesi gerçekleştirilen elektrik dağıtım bölgesi ve ihale sürecinde bulunan elektrik dağıtım bölgesi hariç, özelleştirme kapsamında bulunan diğer 13 dağıtım bölgesinin özelleştirme işlemlerinin de 2010 yılı sonuna kadar, büyük oranda tamamlanması öngörülüyor. Bu arada, Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş Artvin, Giresun, Gümüşhane, Rize, Trabzon illerini, Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Uşak ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş Samsun, Amasya, Çorum, Ordu ve Sinop illerini kapsıyor.  KİMLER ÖN YETERLİLİK ALMIŞTI? Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş özelleştirme ihalesine ''Çalık Enerji, JSC İnter Rao Ues, Akenerji Elektrik Üretim, SII Enerji ve Üretim Limited Şirketi, Diler Elektrik Üretim A.Ş. OGG, Aydem Elektrik, Aksa Elektrik, Cengiz Elektrik Toptan Satış A.Ş, MGB Ortak Girişim Grubu, Güriş İnşaat ve Mühendislik A.Ş, TES Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş-Doğuş Holding A.Ş-Anadolu Endüstri Holding A.Ş-Doğan Enerji Yatırımları Sanayi Ticaret A.Ş-Unit Investment N.V OGG, Zorlu Holding A.Ş, EWE Enerji A.Ş'' ön yeterlilik başvurusunda bulunmuştu. Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesine de ''Çalık Enerji, Park Holding A.Ş, RWE Holding A.Ş, SII Enerji ve Üretim Limited Şirketi, Akenerji Elektrik Üretim A.Ş, Fina Enerji, Eti Gümüş A.Ş, Güler Elektrik Üretim A.Ş OGG, KCETAŞ-Ayen OGG, Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş, FSP Turizm ve Yatırım A.Ş, Sarar Giyim Tekstil Sanayi Ticaret A.Ş-Sarar Büyük Mağazacılık Ticaret A.Ş OGG, Cengiz Elektrik Toptan Satış A.Ş, Limak İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş, Adularya Enerji Elektrik Üretim ve Madencilik A.Ş, Zorlu Holding, Akfen Enerji Dağıtım ve Ticaret A.Ş, Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş, Barmek Holding A.Ş, Aksa Elektrik, ENBW Holding A.Ş, EWE Enerji A.Ş'' ön yeterlilik başvurusu yapmıştı. Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesine ön yeterlilik başvurusu yapanlar ise ''Çalık Enerji, Park Holding A.Ş, SII Enerji ve Üretim Limited Şirketi, Akenerji Elektrik Üretim A.Ş, Fina Enerji Holding A.Ş, Çorum Elektrik ve Doğalgaz Ticaret A.Ş, Diler Elektrik Üretim A.Ş OGG, KCETAŞ-Ayen OGG, Cengiz Elektrik Toptan Satış A.Ş, Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş, Özaltın İnşaat, Ticaret ve Sanayi, Limak İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş, Çelikler Taahüt İnşaat ve Sanayi A.Ş, TES Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş-Doğuş Holding A.Ş-Anadolu Endüstri Holding A.Ş-Doğan Enerji Yatırımları Sanayi, Ticaret A.Ş-Unit Investment N.V OGG, Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş, Anadolu Doğalgaz Dağıtım A.Ş, EWE Enerji A.Ş'' olmuştu. ÖZELLEŞTİRİLMESİ GERÇEKLEŞTİRİLEN BÖLGELER Bu arada, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ve Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hisse blok olarak satış yöntemiyle özelleştirildi. Temmuz 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif milyar 225 bin dolar, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş için gelen en yüksek teklif ise 600 milyon dolar olarak gerçekleşti. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri 28 Ocak 2009 tarihinde, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devri ise 11 Şubat 2009 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmeleri ile gerçekleştirildi. İkinci aşamada ise Meram Elektrik Dağıtım A.Ş ve Aras Elektrik Dağıtım A.Ş'deki yüzde 100 oranındaki hissenin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkıldı. Eylül 2008'de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda Meram Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 440 milyon dolar, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş için en yüksek teklif 128 milyon 500 bin dolar olarak gerçekleşti. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş'nin devir süreci devam ederken, Aras Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesi için Danıştay 13. Dairesinin 20 Mart 2009 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verildi ve şu anda nihai karar bekleniyor. ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI YÜZDE 36'YA ÇIKACAK 2008 sonu elektrik tüketim rakamları baz alındığında, özel sektörün (Aydem, Kcetaş, Başkent ve Sakarya) elektrik teminindeki payı yüzde 20 iken, bu şirketlere devir aşamasında olan şirketler ile (Meram ve Aras) ihalede olan şirketler de eklendiğinde (Yeşilırmak, Osmangazi ve Çoruh) söz konusu pay yüzde 36'lara çıkacak. 602739 İsrail kabinesinden Türkiye'ye 29 Ekim boykotu 'de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi, Türkiye'nin Büyükelçiliği'nin 29 Ekim resepsiyonu nedeniyle İsrailli tüm bakanlara davetiye gönderdiğini, ancak iki ülke arasındaki gerginlik nedeniyle bakanların büyük bölümünün daveti reddedeceğini yazdı. Habere göre, hükümetini temsilen davete katılması gereken isim olan İçişleri Bakanı Eli Yishai resepsiyona katılmama eğiliminde. Ancak, Yishai'nin daveti kabul edip resepsiyonda Türkiye'ye karşı sert bir konuşma yapabileceği de düşünülüyor. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın davete kesinlikle katılmayacağı yardımcıları tarafından bildirildi. Savunma Bakanı Ehud Barak'ın sözcüsü ise katılım konusunda henüz bir karar verilmediğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Şimon Peres ise Türk Büyükelçiliği'nin daveti konusunda bir açıklama yapmayı reddetti. Yediot Ahronot'a göre İsrailli bakanlar, söz konusu davetin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gerilimi yumuşatmak üzere attığı bir iyi niyet adımı olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Davetin özel günlerde yapılan rutin bir uygulama olduğu sonucuna varılması halinde, bakanların büyük bölümü resepsiyonu boykot etmeyi düşünüyor. "Türkler yüzümüze tükürürken..." Gazeteye göre, Türk Büyükelçiliği'nin davetine en sert tepki Enformasyon ve Diaspora Bakanı Yuli Edelstein'den geldi. Edelstein, Yediot Ahronot'a verdiği demeçte, “Türkler yüzümüze tükürürken, onların davetine katılmamız düşünülemez" dedi. Resepsiyona katılmama kararı aldığını ve diğer bakanların da aynı şekilde davranmasını umduğunu söyleyen Edelstein, “Türkler alevlendirmeyi söndürmek istiyorsa, bunun yolu bu değil. BM İnsan hakları Komisyonu'nda Goldsteno Raporu'na karşı oy vermeliydiler. Türkler Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa, 'in arkasına geçip Zimbabwe ve Gabon'la birlikte dans etmemeli" diye konuştu. Bilim ve Bakanı Daniel Hershkowitz de, “Türk hükümeti, ordusuna karşı kanlı eylemleri cesaretlendirdiği sürece ne Türkiye'ye ne de Türk elçiliğine gitmeyi düşünmüyorum" dedi. Olumlu yanıt veren tek bakan Yediot Ahronot'a 29 Ekim resepsiyonu için olumlu karar bildiren tek kabine üyesi Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben-Eliezer oldu. Ben-Eliezer, daveti kabul etmeyi planladığını belirterek, “Türkiye ile ilişkilerimiz stratejiktir ve bunu her ne pahasına olursa olsun sürdürmeliyiz. Böyle zamanlarda liderliğin görevi, karından konuşmak yerine ileri doğru bir adım atmaktır" dedi. 603380 Nazarbayev, Türkiye'ye geliyor Türkiye ile ilişkilere yeni bir ivme kazandırmak isteyen Nazarbayev, ziyaretine 21 Ekimde başlayacak. 24 Ekime kadar Türkiye'de bulunacak Nazarbayev'i yoğun bir program bekliyor. Turizm, eğitim, ticaret, sanayi alanlarında Türkiye ile ilişkilere yeni bir boyut kazandırmak isteyen Nazarbayev'in Türkiye seyahatine 200 iş adamı ile çok sayıda bakanın eşlik edeceği belirtildi. Ankara ve İstanbul'da temaslarda bulunacak olan Nazarbayev, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. TBMM'de bir konuşma yapacak olan Nazarbayev, 23 Ekimde İstanbul'da düzenlenecek Türk-Kazak İş Adamları Forumuna katılacak. Nazarbayev'in ziyareti sırasında İstanbul'da ''Almatı Kültür Günleri'' adı altında gösteriler düzenlenecek. Etkinlikler çerçevesinde Kazak kültürü ile müziği Türk halkına tanıtılacak. Etkinliklere, Kazakistan'ın önde gelen sanatçılarının katılacağı ifade edildi. Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkeler arasında yer alan Türkiye, Kazak halkının ilgi ve sevgi ile izlediği bir ülke konumunda. 603383 Sivas'ta silah kaçakçılığı ile ilgili kişi gözaltına alındı Sivas İl Jandarma Komutanlığı, yapılan istihbari çalışma sonunda Yıldızeli ilçesi Sarıkaya köyünden H.I. ve İ.A. isimli şahıslara ait ev ve eklentilerine operasyon düzenledi. Yapılan aramada tabanca, av tüfeği, tabanca şarjörü ve 102 muhtelif fişek ele geçirildi. Olayla ilgili H.I. ve İ.A. gözaltına alındı. Şahısların ifadelerinin alınmasından sonra adli makamlara sevk edileceği açıklandı. Soruşturma ise devam ediyor. 602534 İran ile Batı arasındaki uranyum pazarlığı 'ın zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili üçlü görüşmeler, Avusturya'nın başkenti Viyana'da başlayacak. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) ev sahipliğinde bugün yapılacak görüşmelere, kurum temsilcilerinin yanı sıra ve 'dan hukuki ve teknik uzmanlarla diplomatlar katılıyor. 'ın yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduğunu IAEA'ya bildirmesi üzerine önce ve sonra da 'nın bu ülkeye uranyum satabileceği belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad da bir süre önceki açıklamasında "İstemesi halinde 'den zenginleştirilmiş uranyum alabileceklerini" söylemişti. Tahran'daki reaktör için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamak istediklerini belirten Ahmedinecad, "Zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacımızı de dahil isteyen her ülkeden temin etmek istiyoruz" demişti. ve artı ülkeleri yaklaşık 15 aradan sonra ilk kez Ekim'de Cenevre'de Tahran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerde bulunmuştu. Müzakereleri "başlangıç için olumlu bir adım" olarak değerlendiren taraflar, bu içinde yeniden bir araya gelme kararı almıştı. 603388 Şenocak: Görevimiz eğitimcilere rehberlik Şenocak: Görevimiz eğitimcilere rehberlik Eğitimciler Birliği Sendikası, İzmir Şubesi'nin düzenlediği Yöneticilik Sınavına hazırlık paneli aynı anda İzmir'in üç ilçesinde yaklaşık 500 eğitimcinin katılımıyla yapıldı. Eğitim-Bir-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, görevlerinin eğitimcilere rehberlik etmek olduğunu söyledi. KENAN TOKGÖZ İZMİR Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) Sen İzmir Şubesi'nin düzenlediği Yöneticilik Sınavına hazırlık paneli aynı anda İzmir'in üç ilçesinde yaklaşık 500 eğitimcinin katılımıyla yapıldı. İzmir Kız Lisesi'nde düzenlenen panele Eğitim-Bir-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Koçibar ve çok sayıda eğitimci katıldı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Koçibar mevzuat ve yöentmeliklerle ilgili soru cevaplı sunum yaparken Eğitim-Bir-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, bilimsel sempozyumlar ve panellerle eğitimcilere rehberlik ettiklerini dile getirdi. İlk olarak İzmir Hasan Sağlam Öğretmen Evi'nde başlatılan ve İzmir Kız Lisesi'nde devam eden Yöneticilik Sınavına Hazırlık Seminerleri Türkiye çapında ilk olarak Eğitim-Bir-Sen İzmir Şubesi tarafından başlatıldı. Müdür ve Müdür Yardımcıları'nın belirleneceği sınavda çıkacak sorularla ilgili detaylı çalışma yapan Eğitim-Bir-Sen konunun uzmanlarını bir araya getirerek eğitimcilere rehberlik hizmeti verdi. Eğitim-Bir-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, öğretmenliğin insan yetiştirme alanında ulvi bir görev olduğunu belirterek günümüzde önemli meslek kollarından olduğunu ve yoğun tercih edildiğini söyledi. SINAVLARA BÜYÜK İLGİ VAR Eğitim-Bir-Sen tarafından düzenlenen seminer programında alanında uzman eğitimciler tarafından hafta boyunca 60 saat ders verildiğini belirten Başkan Şenocak, şunları söyledi: "Eğitim-Bir-Sen olarak uzun zamandan bu yana eğitim yöneticiliğinde ana kriter olarak sınav sistemini önerdik. Konuyla ilgili hazırlanan yeni yönetmelikle eğitim yöneticiliği sınavlara dayandırıldı. Bizim de bu konuda düzenlemiş olduğumuz mesleki bir programdır ve bu sendikaların asli görevidir. Geçmişte yaşanan yığılmadan dolayı bu kez sınavlara büyük ilgi var. Eğitimcilerimize konuyla ilgili katkı sunmak amacıyla yönetmelikte yer alan sınav konularıyla ilgili detaylı bir çalışma yaptık ve kendi alanlarında uzman eğitim yöneticilerimiz ve hukukçularımız seminerler için ders programı hazırladı. Sendika olarak üzerimize düşen eğitimcilere rehberlik yapma görevini çeşitli bilimsel çalışmalarla sürdürüyoruz. Geçmişte de eğitimciler için kariyer basamaklarını tırmanma gibi değişik konularda seminerler yaptık. Seminerlerimize katılan eğitimcilerin gerek yoğunluğu gerekse ilgileri yaptığımız çalışmaların amacına ulaştığının kanıtıdır. Seminerlerimize ilginin yoğun olması nedeniyle bir çok akademik konuda seminer yapmaya devam edeceğiz" ÖNEMLİ YAYINLAR HAZIRLIYORUZ Eğitim-Bir-Sen olarak önemli yayınlar hazırladıklarını dile getiren Abdurrahim Şenocak, "Eğitimcilerimizi gerek yeni yönetmelikler gerekse yeni kanun ve mevzuatlar konusunda bilgilendirmek için sürekli olarak hazırladığımız bilimsel yayınlarımızı çıkarmaya devam ediyoruz" dedi. 603231 Üniversitelerarası Kurul YÖK üyesi seçti Bilkent Üniversitesi Rektörü ve Kurul Başkanı Prof. Dr. Ali Doğramacı'nın başkanlığında Bilkent Otel'de gerçekleştirilen toplantıda, görev süresi 21 Eylül 2009'da sona eren Prof. Dr. Fikret Şenses'in yerine YÖK üyesi aday seçimi gerçekleştirildi. YÖK üyeliği için Prof. Dr. Hakkı Acun, Prof. Dr. Tuğrul Ansay, Prof. Dr. Tuncer Çelik, Prof. Dr. İbrahim Halil Çerçi, Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu ve Prof. Dr. Recep Öztürk aday oldu. Prof. Dr. Ali Doğramacı, seçimin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Öztürk'ün 106 oy alarak ÜAK'ın YÖK adayı olarak belirlendiğini ve bu ismin YÖK'e sunulacağını açıkladı. Yükseköğretim Kanunu'na göre, Prof. Dr. Öztürk'ün YÖK üyeliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla kesinleşecek. 602067 Sağlık Bakanlığı'nda domuz gribi alarmı Sağlık Bakanlığı'nda domuz gribi alarmı Sağlık Bakanlığı, Diyarbakır'da okulda domuz gribi vakasının belirlenmesinin ardından yarından itibaren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verildiğini bildirdi. Ankara'daki domuz gribi vaka sayısının ise günde 41'e ulaştığı vakaların genel durumlarının iyi olduğu bildirildi. Bugüne kadar Türkiye'de görülen H1N1 gripli vaka sayısının 551 olduğu aktarıldı. Diyarbakır'da yeni pandemik H1N1 gribi vakası tespit edildiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: "Bu vakaların tanesi öğrenci. Vakaların görülmesi üzerine, Diyarbakır İl Hıfzıssıhha Kurulu bugün toplanarak okulda yarından itibaren tedbiren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verilmesine karar verildi. Diyarbakır'daki vakaların da genel durumlarının iyi olduğu, takiplerinin evlerinde devam ediyor.' Bu arada, Sağlık Bakanlığı hastalığın yayılımını engellemek için grip belirtileri olan çocukların bu belirtiler geçinceye dek okula, dershaneye, kreş veya bakımevine gönderilmemesi uyarısında bulundu. Ellerin sık sık su ve sabunla yıkanmasının hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli önlemlerden biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Öksürük veya hapşırık sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık kağıt mendille kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılmalı. Evlerin ve diğer kapalı mekânların sık sık havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşya ve yüzeylerin temizlenmesi gerekiyor." ifadelerine yer verildi. 602317 Harika zamanlama Harika zamanlama Böylesine düşük performanslı sıradan bir maç için fazlasıyla parlak final oldu. Da Silva’nın, Volkan’ın bakışlarıyla bile zor takip edebildiği serbest vuruşu için alkış yetmez. Maç boyunca sürekli şut deneyen Brezilyalı’nın bacaklarında dakikada böyle bir güç olabilmesi sebebiyle bile kutlamalı... Sergilediği gerçekten inanılmaz bir vuruş kalitesiydi. Futbolun kendine has özelliğiyle vasatın altındaki bu sıkıcı oyun aklımızda belki de sadece bu şahane perdeyle hatırlanacak. dün, dünyanın dört bir yanındaki birçok kulüpte gördüğümüz sonrası sendromunu en ileri boyutta yaşadı. İlk 30 dakikada Antep’in pasif oyunu bile onları tam bir takım yapmadı. Özellikle Emre-Topuz-Semih hücum nüvesinin akıl almaz uyumsuzluğu sadece bizim için değil, oyuncuların bizzat kendisi için dahi şaşırtıcıydı. Sürekli birbirlerine sitem edişlerinden bunu anlayabilirsiniz.Bu üçlü iyi çalışmayınca zaten varlıkları tartışmalı olan Kazım ve Vederson’dan da yararlanmak mümkün olamazdı. Belki oyun dengede gitse sarı-lacivertlilerin kendilerine gelme, Daum’un da olaya el koyma çizigisi öne çekilebilirdi. Ancak Fenerbahçe için sonun başlangıcı oynadıkları bu ‘5 benzemez’ oyunun galibiyet için yeterli olabileceği fikrine kapılmaları oldu. Oyunu kontrol etmeye topa sahip olmaya hiç yeltenmediler neredeyse. Semih ileride attığı gole rağmen Fenerbahçe’deki en kötü performanslarından birini sergiledi. Pivot özelliklerini hiç ama hiç kullanamadı. Topuz ilk yarıdaki şut denemesi dışında oyuna hiç girmedi. Emre de fazlasıyla geride kaldı. Durdular. Topu zorla Antep’e verdiler. Kontratak da yapamadılar. Antep de duruma isyan eden oyuncu ise Olcan’dı. Biraz şansla maçı çok önce dengeye getirebilirdi. Ancak bu Antep için daha mı iyi, yoksa daha kötü mü olurdu, bunu söylemek zor. Bana kalırsa tam zamanında beraberliği bulup şahane bir finalle puanı aldılar. Daha erken olsa Fenerbahçe’nin kendine gelecek zamanı olacaktı. Bu harika zafere rağmen şunu bilmeliler ki hâlâ lig standardının altındalar. Fenerbahçe’yiyse, tarif edecek bir standart yok maalesef. Akıllar hiç maçta değildi.  602343 İstanbul'u alan da, satan da memnun! Artık araştırmalar dijital mecraya taşındığından sonuçlar hızlı alınıyor. Dataprofil, dijital platformda araştırma hizmeti veren bir kuruluş olarak 'Burası İstanbul' kampanyasının 9.027 kişi arasında nabzını tuttu. Cevaplara göre hem markayı tanıyanlar hem de reklamı görenler baskın çoğunlukta: yüzde 83,59. Reklamı herkes gördüğüne göre demek ki Mavi'nin medya ajansı iyi çalışmış. Araştırmayı yanıtlayanların yüzde 46,7'si kampanyayı çok beğenmiş. Biraz beğenenler yüzde 24,79. Ne beğendim ne beğenmedim diyenler yüzde 9,17. Pek beğenmedim diyenler yüzde 9,22 ve hiç beğenmeyenler ise yüzde 10,12. Şimdi kabaca beğendim şıkların toplamına bakarsak; reklamı izleyenlerin yüzde 60,86'sı reklamı beğenmiş. Geri kalan yüzde 39,14'lük bölüm ise beğenmeyenlerden. Araştırmadaki bir başka soru ise reklamın bıraktığı etki üzerine. Kampanyayı Mavi'ye yakıştıranlar yüzde 23,77. Yüzde 33,33 'kampanya, dikkat çeken bir sloganla tarzını ortaya koymuş' derken, 'çelişkilerle dolu İstanbul, reklam kampanyasını da kendine benzetmiş' diyenlerin yüzdesi 17,58. 'Hayır, kampanya İstanbul'la çelişiyor' diyenler yüzde 13,97 iken Mavi'nin reklamı elitist kaçmış, diyenler ise yüzde 11,34. Şimdi de bu rakamları yorumlayalım; reklamı, mesajı ve Mavi ile İstanbul'u birbirine yakıştıranların oranı yüzde 57,10, yani araştırma sonuçlarına baktığımızda bir anlamda alan da satan da memnun. Peki, bu sonuca bakarak Mavi yetkilileri çok iyi bir iş çıkardık diyebilir mi? Bence hayır! Türkiye 70 milyonu aştı, İstanbul ise neredeyse 15 milyona dayandı. Katılımcı sayısı kümülâtif nüfusun görüşünü ifade eder mi? Yine hayır! Peki, reklam iş gördü mü? Hem de çok! Baksanıza kampanya neredeyse bitti, biz hâlâ üstünde konuşuyoruz. Son bir soru daha: Üstünde konuşulan bir reklam yapmak satışları etkiler mi? Bunun cevabı da Mavi yetkililerinde. Kampanya sonrası satışlarına ilişkin bilgi verirlerse buradan yayınlayacağım. 603156 Daum: "Son gülen iyi güler" Namağlu unvanını yitiren 'de teknik direktör Christoph Daum, futbolcularıyla yaptığı toplantıda, "son gülen iyi güler" dedi. Gaziantepspor'a 2-1 yenilerek 'deki namağlup unvanını yitiren 'de gözler UEFA 'ne çevrildi. Sarı-lacivertliler, Steaua Bükreş ile perşembe günü deplasmanda oynayacakları maçın hazırlıklarına izin yapmadan başladı. Teknik direktör Christoph Daum'un, antrenmandan önce takımla yaptığı toplantıda zaman zaman yenilgilerin veya beraberliklerin olabileceğini belirtip, konuşmasını, "son gülen iyi güler" diye bitirdiği bildirildi. Daum'un ardından söz alan antrenör Roland Koch ise Türkiye'nin en iyi takımının hala olduğunu ifade ederek, arada bir mağlubiyet olacağını, bunun normal olduğunu söylediği kaydedildi. Gaziantepspor maçında sol ön baldırına darbe alan Bilica ile kasık ağrısı şikayeti bulunan Vederson antrenmana katılmazken, Alex ve Güiza, bireysel oyuncu antrenörü eşliğinde koşu yaptı. Uzun süredir teravisi devam eden Deivid koşulara başladı. Arjantin milli maçında sol arka adalesinde sakatlık yaşayan Uruguaylı oyuncu Diego Lugano'nun da tedavisinin devam ettiği bildirildi. 603347 16:34 Yıldız: Aliyev’in yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim Yıldız: Aliyev’in yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim ve ile Boru Hattı;na ilişkin mutabakat metninin imzalanması sırasında düzenlenen basın toplantısında, ilişkileri konusunda da değerlendirmelerde bulundu. Yıldız, Azerbaycan Cumhurbaşkanı ’in “Azerbaycan’ın yıllardır Türkiye’ye dünyadaki fiyatların üçte birine doğal gaz sattığı” şeklindeki sözlerinin, büyük olasılıkla yanlış bilgilenmeden kaynaklandığını savunarak, “Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim. Doğal gazla ilgili projeleri siyasetten bağımsız olarak değerlendirmekte yarar var” dedi. Yıldız, “Türkiye’nin Azerbaycan’dan doğal gazı yıllarca çok ucuz fiyata alması asla söz konusu değil. Türkiye’nin Azerbaycan’la imzaladığı anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihi 2007’dir. Dolayısıyla, bizim eski fiyattan gaz almamız sadece 10 aylık bir dönemle ilgilidir. Nitekim 10 aylık sürenin ardından 2008’in nisan ayında fiyat revizyonuyla alakalı teklifimize de vermiş durumdayız.  Azerbaycan’dan aldığımız doğal gazın eski fiyatta kalmaması gerektiği konusundaki düşüncemizi de muhafaza ediyoruz” diye konuştu.  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, “Biz Azerbaycan’ın asla zarara uğramasını istemeyiz. Fiyat revizyonuna ilişkin müzakerelerde bir ara tıkanma yaşanmıştı. Teklifimizi arttırdık. Görüşmeler sürüyor” dedi.  Yıldız, Aliyev’in Türkiye’den transit geçiş ücretinde yapması gerektiğinde söz eden beyanatlarının da bilgi eksikliği içerdiğine değinerek, “Türkiye, doğal gaz konusunda da Azerbaycan’ı koruyan ve kollayan bir tavır içerisinde olmuştur. Transit geçiş ücretini, diğer ülkelere oranla dost ve kardeş ülke Azerbaycan için zaten düşük tutmakta olduğumuz biliniyor” diye konuştu.  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Türkiye’nin ’la ilişkilerinde Azerbaycan’ın razı olmayacağı anlaşmalar içerisinde yer almayacağının gerek Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan tarafından çeşitli vesilelerle açıklanmış olduğunu da kaydetti. 603153 Türkiye Finans evleri kışa hazırlıyor Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans “Kombi ve Tesisat Kredisi” ile konutları kışa hazırlıyor.   Kış öncesi evlerine doğal gaz sistemi kurmak isteyenler veya mevcut doğalgaz sistemlerinde bakım ve yenileme çalışmaları yapmak isteyenler için finansman sorununa çözüm olacak kredi paketi, Türkiye Finans’ın “genel ihtiyaç finansmanı” kâr payı oranları üzerinden fiyatlandırılıyor.Türkiye Finans Kombi ve Tesisat Kredisi, 36 aya kadar uzatılabilen vade seçenekleri ile ihtiyaç sahiplerine sunuluyor.   Tesisat ve Kombi Kredisi paketinden yararlanmak isteyenler Türkiye geneline yayılan Türkiye Finans şubelerinden ve www.turkiyefinans.com.tr adresinden ayrıntılı bilgi alabilecek. 603641 "İsrail'in İran'ı bombalaması bölgeyi adeş topuna çevirir" Kısa bir süre önce İran'ı ziyaret ettiğini ifade eden El Baradei, gizli servislerin İran'ın nükleer tesislerini iki yıldır takip etmelerine rağmen kendilerine bilgi vermediğini söyledi. İran'ın kurallar gereği tesis hakkında kendilerine bilgi vermesi gerektiğini ifade eden El Baradei, İran'ın tesislerin bombalanması korkusundan dolayı kendilerine bilgi vermediğini söyledi. El Baradei, ancak böyle de olsa Tahran'ın 'haksız' olduğunu söyledi. Ziyareti sırasında nükleer bir çatışmayla alakalı bir izlenim alıp almadığına yönelik soruya Baradei, "İyimser olmak için birçok neden var. ABD ve İran'ın tüm sorunlarının çözümüne yönelik ön şartsız masaya oturmalıdır."şeklinde cevap verdi. İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini bombalamasının bir çözüm olmayacağını ve bunun bölgeyi bir ateş topuna çevireceğini vurgulayan El Baradei, "Arap liderler de İsrail'in atom bombasına sahip olmasından rahatsız. Bölgenin gelecekte nükleer silahlardan arındırılması gerekiyor."ifadelerini kullandı. Nobel Barış ödülüne layık görülen Barack Obama'ya da değinen Baradie, Obama'nın nükleer silahlardan arınmış bir dünya vizyonuna sahip olduğu için ödülü aldığına inandığını söyledi. Obama'nın Guantanamo kararının bile bu ödülü almak için yeteceğini düşündüğünü belirten Muhammed El Baradei, "Gelecekte dünyada nükleer teknolojinin yanlış ellerde olmaması için elimden geleni yapacağım."dedi. 603431 Anadolu Jet’in Çorlu-Ankara seferleri haftada güne çıktı Anadolu Jet’in Çorlu-Ankara seferleri haftada güne çıktı Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Yemişçi, Anadolu Jet’in Çorlu-Ankara, Ankara-Çorlu seferlerini haftada güne çıkardığını belirterek, “Bu uygulama sayesinde sanayici ve iş adamlarımız Ankara’da işlerini hallederek kısa zamanda Çorlu’ya dönme imkanına kavuşacaklar” dedi. Yemişçi, yaptığı yazılı açıklamada, Anadolu Jet’in yeni seferlerine 25 Ekim itibariyle başlayacağını belirtti. Anadolu Jet’in Çorlu Hava Alanı’na büyük katkı sağladığını ifade eden Yemişçi, şunları kaydetti: “Anadolu Jet’in başlattığı seferler Çorlu Havaalanı’na büyük bir hareketlilik getirecek. Yüzde 67’lik doluluk oranının artmasını sağlamaya yönelik Çorlu-Ankara ve Ankara-Çorlu seferlerinin hafta da güne çıkartılması iş adamlarımızı mutlu edecek. 59 TL’lik biletle haftanın günü Çorlu’dan Ankara’ya 19.55’te seyahat edilebilecek. Ankara’dan da Çorlu’ya her gün saat 18.15’de dönebilecekler. Ayrıca, gidiş dönüş olarak alınan biletlerde vergiler yolcular tarafından karşılanmak üzere, adet bilet de Anadolu Jet’ten hediye olarak yolculara verilecek. Bu uygulama sayesinde sanayici ve iş adamlarımız Ankara’da işlerini hallederek kısa zamanda Çorlu’ya dönme imkanına kavuşacaklar.” 603743 Normalleşmeye karşılar Normalleşmeye karşılar Ermenistan'da yapılan bir kamuoyu yoklamasından, Ermenilerin yarısından fazlasının Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesine karşı oldukları sonucu çıktı. Ermeni Sosyoloji Derneği'nin yaptığı kamuoyu yoklamasına katılan Ermenilerin yüzde 52'si iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesine karşı olduğunu ifade etti. İki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesini destekleyenlerin oranının yüzde 39 çıktığı araştırmaya katılanların yüzde 9'u ise görüş bildirmedi. Bununla birlikte araştırmaya katılanların yüzde 48'i sınırların yeniden açılmasını istediğini, yüzde 41'i ise şu anki statükonun korunması gerektiğini ifade etti. 21-25 Eylülde yapılan kamuoyu yoklamasına 1000 kişinin katıldığı belirtiliyor. Kamuoyu yoklamasının Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkinin yeniden kurulması ve sınırların açılmasını öngören protokollerin 10 Ekimde Zürih'te imzalanmasından önce, ancak protokoller için çalışmaların sürdürüldüğü bir dönemde yapıldığı kaydedildi. 603802 Goldstone Raporu BM Genel Kurulu'nda ele alınacak BM Genel Kurul sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, geçen cuma BM İnsan Hakları Konseyi'nde onaylanan raporun bir kopyasının Genel Kurul Başkanı Dr. Ali Treki'nin eline ulaştığı bildirildi. Genel Kurul sözcüsü, raporun 192 üyeli Genel Kurulda aralık ayından önce ele alınmasının beklendiğini belirtti. Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi kararında, Goldstone Raporu'nun BM Genel Kurulu tarafından ele alınmasını istemişti. 602406 Tahsin Sınav: İsteğe bağlı sigortalısı ve emeklilik Tahsin Sınav İsteğe bağlı sigortalısı ve emeklilik Birçok okuyucumun cevabını aradığı soruyu belirgin şekilde Gülsüm UÇAŞ isimli bayan okurum soruyor: “Tahsin Bey, isteğe bağlı sigortalıyım ve Eylül 2009'da 3600 gün prim ödeme gününü dolduracak olup, 58 yaşını tamamlayacağım 2016 yılında emekli olabileceğim. Bu süreye kadar primleri ödemeyi devam edersem, devam etmeme göre ne kadar avantajlı olurum. Devam etmemi mi, yoksa prim ödemeyi kesmemi mi tavsiye edersiniz? Bir de primleri ödemeyi kesmeyi düşünürsem, sigortaya ne gibi bir müracaatım olması gerekir?” C: Okuyucum, “prim ödemeye devam etmem kârlı mı?” sorusuyla noktaladığı bu sorusunda cevabı oluştururken isteğe bağlı sigortalılığın temel esaslarını bu yazımda da tekrarlamış olacağım. Israrla yazdığımız için okuyucularımız da biliyorlar ki, Reform sonrasında isteğe bağlı sigortalık, kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigorta uygulaması olarak tanımlanmaktadır. Sosyal güvenlik hakları yönünden önemli milatlardan biri olan 01.10.2008 tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı olabilmek için aşağıdaki şartları saymaya başladık, artık: a)Türkiye'de yasal olarak ikamet etmek, b)18 yaşını doldurmuş bulunmak, c)Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte, ay içerisinde 30 günden az çalışmak veya son bir yıl içinde 360 günden az çalışmış olmak ya da tam gün çalışmamak, ç)Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak, d)İsteğe bağlı sigorta giriş bildirgesiyle kuruma başvuruda bulunmak, şartları aranacaktır. Artık okuyucularımın da yaygın olarak bildiği üzere, 5510 sayılı Yasa, işçi sigortalılar için 1080 günlük prim ödeme önkoşulunu kaldırmış; isteğe bağlı sigortalığa devam edebilmek için, herhangi bir sigortalılık süresinin aranmayacağını hükme bağlamıştır. Bu düzenlemeyle isteğe bağlı sigortalılık kolaylaştırıldığı kadar, GSS yönünden etkileşmiştir. İsteğe bağlı sigortalılık, artık müracaatın kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlamaktadır. İsteğe bağlı sigorta primi, belirlenecek olan prime esas kazancın alt sınırı (asgari ücret) ile üst sınırı (asgari ücretin 6,5 katı) arasında, sigortalı tarafından belirlenen aylık kazanç üzerinden bulunacak kazancın yüzde 32'si olarak uygulanmaktadır. İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal ederek, bu süreye ilişkin ödedikleri primleri, ilgili sigortalılara iade edecektir. Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya kısmi süreli part-time çalışan sigortalıların aynı ay içerisinde isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri imkânı sağlanmış bulunmaktadır. İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası (GSS) hükümlerinin uygulamasında dikkate alınacak ve bu süreler, 4/b sigortalılığı süresi olarak kabul edilecektir. Bu da 01.10.2008 tarihinden sonra 3,5 yıldan fazla bir süre isteğe bağlı sigorta primi ödeyen bir kişinin Bağ-Kur koşullarına göre emekli olabileceği ve emekli olabilmek için de hem daha fazla prim ödeyip, hem de daha geç emekli olunması anlamına gelmektedir. İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirmek için kuruma yazılı talepte bulunanların sigortalılıkları aşağıdaki durumlarda sona ermektedir: 1)Talepte bulunulan ayın primi ödenmemişse, talep tarihinden önceki primi ödenmiş ayın sonunu takip eden günden itibaren sona erdirilecektir. Talepte bulunulan ayın primi ödenmişse, dilekçesinin kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren sona erdirilecektir. İsteğe bağlı sigortalının sona erdiği tarihten sonra ödenen primler talepleri halinde iade edilir. 2)İsteğe bağlı sigortaya devam etmekte iken aylık talebinde bulunanların sigortalılıkları, aylığa veya toptan ödemeye hak kazanılmış olmak koşulu ile talep tarihinden itibaren sona erdirilecektir. 3)İsteğe bağlı sigortalılık, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere yurt dışına götürülen Türk işçileri hariç, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinden doğan haklar saklı kalmak şartıyla ikametin yurtdışına taşındığı tarihten itibaren sona erecektir. 4)Ölen sigortalının prim borcu bulunmaması halinde ölüm tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalılık sona erdirilecektir. Ölen sigortalının prim borcunun bulunması durumunda borcun hak sahiplerince 12 ay içerisinde gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte ödenmesi halinde isteğe bağlı sigortalılık ölüm tarihi itibariyle sona erdirilecektir. 5)Zorunlu sigorta kapsamında çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce sona erdirilecektir. 6)İsteğe bağlı sigortaya devam edenlerin yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesi halinde isteğe bağlı sigortalılıkları da aynı tarih itibariyle sona erdirilecektir. Bunlardan isteğe bağlı sigortalı olmak isteyenlerin yeniden talepte bulunmaları gerekmektedir. Vergi kaçakçılığı suçları ve naylon fatura ihtilafları Vergi kaçakçılığı ve naylon fatura suç ve sorunları, vergi kaçakçılığı ve kayıtdışılıkla mücadele alanlarında gösterilecek başarılı çalışmalarla çözülebilecektir, kanımca. Ve bu suçları, kısa ve orta vadede olmasa bile uzun vadede ortadan kaldırmak, ancak böylece mümkün olabilecektir. Bu konularda yapılmış bilimsel ve uygulamaya dönük kitap çalışmalarının konu hakkında yapılacak etkili uygulamaların başarısına büyük katkısı da kayda değer büyüklükte olacaktır. Yaklaşım Yayıncılık San. Ve Tic. A.Ş., Eylül 2009 ayında, Yazar ve Gazi Ün. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü KIZILOT ve Av. Zuhal KIZILOT tarafından kaleme alınan “Kaçakçilik Suçları ve Naylon Fatura Ihtilafları” kitabını yayınlayıp piyasaya sundu. Kitapta derinlemesine incelenen aşağıdaki konular ve benzerlerinde bilgi edinmelerinin okuyucularımı tatmin edeceğini düşünüyorum: • Naylon fatura nedir? • Naylon faturada para cezası • Naylon fatura nedeniyle hapse girme • Naylon faturacıların koda alınması • Para cezalarında karşı dava açılması • Hapis cezalarında ince nokta • Uyuşmazlıklarla ilgili emsal kararlar "Vergi kaçakçılığı, nasıl ve neden yapılıyor? Naylon fatura nedir ve kullananları bekleyen cezalar nelerdir? "Naylon faturacıların koda alınması", "Hapis cezalarında ince nokta", "Vergi kaçakçılığını ve naylon faturayı önlemek için neler yapılabilir? Gibi soruların cevapları bu kitapta bulunabilecektir. www.yaklasim.com sitesi tıklanarak kitabın içerdiği konulara ve satın alma imkânlarına ulaşılabilmektedir. (Kitap, 735 Sayfa. Birinci Hamur Kâğıt, Lüks Cilt Kapak, 2009 Baskı, KDV dâhil, 60.- TL) 602552 10:00 Dünyanın en büyük “lego gemisi” Dünyanın en büyük “lego gemisi” ’da dünyanın en büyük lego gemisi “inşa edildi.” Wolfsburg kentindeki Phaeno Bilim Merkezi’nin ziyaretçileri, 7.29 metre uzunluğunda ve yaklaşık 500 kilo ağırlığındaki konteyneri yapmak için farklı renklerde 400 bin lego parçasını biraraya getirdi.  bin metrekareye kurulu, gizemli mimarisiyle dikkati çeken, bilimsel olguları ve teknolojik yenilikleri eğlenceli sunumuyla kolaylıkla kavrayabilme olanağı veren merkezde 700’den fazla ziyaretçi tarafından yapıldı.  Böylece, 6.90 metre uzunluğundaki Queen Mary yolcu gemisiyle ’na giren merkez, kendi rekorunu kırmış oldu.  Phaeno, Ekim 2008’de, 65 bin parçadan oluşan, 20 metre uzunluğunda ve 150 kilo ağırlığındaki dünyanın en büyük lego köprüsüne de imza atmıştı.  Danimarkaca “leg godt” (iyi oyna) sözcüklerinin telaffuzu lego, 1932’de Danimarkalı marangozcu Ole Kirk Kristiansen tarafından tasarlandı. Lego şirketi bugün oyuncak alanında önde gelen isimlerden. Her yıl 400 milyondan fazla çocuk ve yetişkin, plastik parçaları biraraya getirmek için saatlerini veriyor. 603585 Pakistan'ın Taliban Operasyonu Sürüyor Pakistan'ın Taliban Operasyonu Sürüyor Pakistan ordusunun, Taliban'a yönelik operasyonu sürüyor. Güney Veziristan'da, dün (18.10.2009) geceden bu yana meydana gelen çatışmalarda, 18 Taliban militanı ile Pakistan askeri öldü. Büyük bölümü Taliban'ın kontrolünde bulunan Afganistan sınırındaki Güney Veziristan bölgesinde yoğunlaşan operasyon sırasında, sık sık çatışmaların yaşandığı haber veriliyor. Pakistan ordusunun, Cumartesi sabahı başlattığı operasyonda, Taliban'ın kontrolündeki bazı yerleşim birimlerinin de ele geçirildiği bildiriliyor. Pakistan ordusundan yapılan açıklamada, son 24 saattir havadan ve karadan aralıksız devam eden operasyonda, Taliban'a ait önemli bir karargahın da yerle bir edildiği belirtildi. Operasyonda, Taliban militanı da sağ olarak ele geçirildi. Taliban'a karşı kararlılıkla mücadele etmediği gerekçesiyle Amerikan yönetiminin şimşeklerini üzerine çeken İslamabad yönetimi, Taliban'a yönelik en büyük askeri operasyonunu başlatmıştı. 603488 Beşiktaş, Hannover'da davul-zurna ile karşılandı 'da davul-zurna ile karşılandı 21 Ekim Çarşamba günü 'nın Wolsburg takımıyla oynayacağı Grubu 3. maçı için Almanya'nın kentine geldi. Siyah-Beyazlı ekibi Hannover Havalimanı'nda yaklaşık 30 kadar Türk davul ve zurna eşliğinde coşkulu bir şekilde karşıladı. Gurbetçi taraftarlar Siyah-Beyazlı oyuncularla bol bol fotoğraf çektirip imza alırken, Beşiktaş'a gösterilen yoğun ilgiyi Alman vatandaşlar şaşkınlık içinde izledi. Siyah-Beyazlı ekip havaalanındaki bu coşkulu karşılamanın ardından karşılaşmanın oynanacağı Wolfsburg kentine yaklaşık 30 km uzaklıktaki otele yerleşti. Beşiktaş bu akşam basına kapalı yapacağı antrenmanın ardından yarın TSİ 19.30'da son çalışmasını gerçekleştirecek. Teknik Direktör ise maçın oynanacağı Wolfsvagen Arena'da yarınki antrenman öncesinde TSİ ile 19.00'da bir basın toplantısı düzenleyecek. Denizli, dün Wolfsburg'un M'Gladbach ile 'da oynadığı maçı izlemek için bu kente gelmişti ve takımı otele karşılayan isim oldu. 602297 Ruj alana 'Nuri Alço testi' bedava! Ruj alana 'Nuri Alço testi' bedava! İngiliz girişimciler Yeşilçam'ın kötü adamı Nuri Alço'nun iyi aile kızlarını içkisine ilaç katarak tuzağa düşüren taktiğini tarihe karıştırıyor. Ülkedeki kaçırma ve tecavüz olaylarının sayısının fazlalığına dikkati çeken Love My Lips adlı kozmetik firması, bu durumun önüne geçmek için "İçkime ilaç mı atıldı testi" yapabiler rujlar üretti. Tracy Whittaker ve ortağı Tina Dutton tarafından üretilen rujların çubuğu aynı zamanda test de yapabiliyor. 24 LİRADAN SATILIYOR 9.99 sterlinden (Yaklaşık 24 TL) satışa sürülen rujlardan alan kadınların gittikleri bar ve gece kulüplerinde içkilerine ilaç atılıp atılmadığını anlamaları için, rujun çubuğunu içkilerine batırmaları yeterli olacak. Eğer test çubuğu mavi renge dönüşürse bu içkide ketamin veya GHB (gamma hydroxybutyrate) gibi uyuşturucu maddeler olduğu anlamına geliyor. Rujlar, test çubuklarıyla beraber, www.2lovemylips.co.uk adresinden satın alınabiliyor. İngiliz kozmetik zinciri Boots ile perakende devi Tesco da ürünü satın almak için firmayla görüşmelerde bulunuyor. Uyuşturucuyla tecavüz olaylarına karşı mücadele veren Roofie Vakfı'na göre İngiltere'de bin 887 kadın uyuşturucuyla tecavüz kurbanı. 603330 Nazarbayev Türkiye'ye geliyor Türkiye ile ilişkilere yeni bir ivme kazandırmak isteyen Nazarbayev, ziyaretine 21 Ekim'de başlayacak. 24 Ekim'e kadar Türkiye'de bulunacak Nazarbayev'i yoğun bir program bekliyor. ticaret, sanayi alanlarında Türkiye ile ilişkilere yeni bir boyut kazandırmak isteyen Nazarbayev'in Türkiye seyahatine 200 iş adamı ile çok sayıda bakanın eşlik edeceği belirtildi. Ankara ve İstanbul'da temaslarda bulunacak olan Nazarbayev, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. TBMM'de bir konuşma yapacak olan Nazarbayev, 23 Ekim'de İstanbul'da düzenlenecek Türk-Kazak İş Adamları Forumuna katılacak. Nazarbayev'in ziyareti sırasında İstanbul'da "Almatı Kültür Günleri" adı altında gösteriler düzenlenecek. Etkinliklere Kazakistan'ın önde gelen sanatçılarının katılacağı ifade edildi. Etkinlikler çerçevesinde Kazak kültürü ile müziği Türk halkına tanıtılacak. Etkinliklere, Kazakistan'ın önde gelen sanatçılarının katılacağı ifade edildi. Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkeler arasında yer alan Türkiye, Kazak halkının ilgi ve sevgi ile izlediği bir ülke konumunda. Önemli anlaşmalar imzalanacak Kazakistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Nazarbayev'in 200 dolayında iş adamı ve çok sayıda bakanın katılımıyla gerçekleştireceği ziyaret sırasında iki ülke arasında ekonomi, tarım ve turizm gibi alanlarda anlaşmalar imzalanacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşecek Nazarbayev, siyasi parti lideriyle de bir araya gelecek ve TÜRKSOY Genel Merkezini ziyaret edecek. Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirmeyi amaçladığı kaydedilen açıklamada, Türkiye'nin Orta Asya'da Kazakistan'ın öncü rolünü tanıdığı, iki ülkenin bölgesel güvenlik ve alanlarında işbirliğinin ve iki halkın kardeşliğinin pekiştirilmesinin bu tür ziyaretlerle sağlandığı ifade edildi. İki ülkenin Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) ve İslam Konferansı Teşkilatında (İKT) ortak tavır aldığı belirtilen açıklamada, Türkçe konuşan ülkeler birliğinde de yapıcı işbirliğinin kendisini gösterdiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2003 yılından bu yana Kazakistan ile ilişkilere önem verdiğine vurgu yapılan açıklamada, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2008 yılında milyar 875 milyon doları bulduğu, Kazakistan'ın Türkiye'ye bitkisel ürünler, kimya sanayi ve temel metaller ihraç ettiği, buna karşılık inşaat malzemesi, kimyasal üretim, tekstil, plastik ve ürünleri ile gıda ithal ettiği ifade edildi. Açıklamaya göre, Kazakistan'da bulunan 1410 işletmede 45 binden fazla Türk istihdam ediliyor ve bu şirketler yaklaşık bir milyar dolarlık sabit varlığa sahip bulunuyor. Kazak petrolünün Hazar Denizi üzerinden uluslararası pazarlara aktarılmasının büyük önem taşıdığı ifade edilen açıklamada, Türkiye ile Kazakistan'ın bu konuda stratejik ortak olarak hareket ettikleri kaydedildi. Görüşmelerde, sivil havacılık alanında işbirliğinin derinleştirilmesinin de ele alınacağı, Air Astana ile arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesinin istendiği kaydedildi. 602525 İran ile Batı arasında uranyum pazarlığı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) ev sahipliğinde bugün yapılacak görüşmelere, kurum temsilcilerinin yanı sıra İran, ABD, Rusya ve Fransa'dan hukuki ve teknik uzmanlarla diplomatlar katılıyor. İran'ın yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduğunu UAEK'ye bildirmesi üzerine önce ABD ve Rusya, sonra da Fransa'nın bu ülkeye uranyum satabileceği belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da bir süre önceki açıklamasında "İstemesi halinde ABD'den zenginleştirilmiş uranyum alabileceklerini" söylemişti. Tahran'daki reaktör için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamak istediklerini belirten Ahmedinejad, "Zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacımızı ABD de dahil isteyen her ülkeden temin etmek istiyoruz" demişti. İran ve artı ülkeleri yaklaşık 15 ay aradan sonra ilk kez Ekim'de Cenevre'de Tahran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerde bulunmuştu. Müzakereleri ''başlangıç için olumlu bir adım'' olarak değerlendiren taraflar, bu ay içinde yeniden bir araya gelme kararı almıştı. 602799 Efes Pilsen Başkanı: Aziz Yıldırım çizmeyi aştı Başkanı: çizmeyi aştıALİ DANAŞ, İstanbul DHA Spor Kulübü Başkanı Başkanı 'a sert yanıtlar verdi. 2008-2009 sezonunun final serisinden bu yana yaşanan iki kulüp arasındaki "" tartışmaları gündemdeki sıcaklığını korurken, Aziz Yıldırım'ın basında yer alan suçlamalarına Özilhan'ın cevabı gecikmedi. Tuncay Özilhan bugün düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: "Hukuki sürecin devam ediyor olması nedeniyle bugüne kadar basın bültenleriyle kamuoyunu bilgilendirmenin dışında bir açıklama yapmadık. Ancak Aziz Yıldırım'a atfen dün Haber Türk gazete ve televizyonunda yayınlanan haberlere cevap verme zorunluluğunu hissediyorum. Aziz Yıldırım, çizmeyi aşmıştır. Kendisini aklı selime davet ediyorum. Efes Pilsen Spor Kulübü ile ilgili açıklamalarını hem kastını, hem de haddini aşan beyanlar olarak değerlendiriyorum. Türk basketbolunun 33 yıldır hizmetinde olan; başarıları ve gerçekleştirdiği ilkleri ile anılan, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da FIBA ve nezdinde itibara sahip Efes Pilsen Spor Kulübü ile ilgili bilgilerini gözden geçirmesinde fayda görüyorum. Eğer arzu ederse, tarihimizin 100 yılını anlatan ve camia tarafından çok beğenilen kitabımızı kendisine gönderebilirim. Böylece, Fenerbahçe takımında geçmişte ve günümüzde forma giyen basketbolcuların bazılarının çocuk yaşta geldikleri Efes Pilsen Spor Kulübü'nden yetiştiklerini, bugün NBA ve takımlarında başarıyla forma giyen sporcularımızın Efes Pilsen Spor Kulübü'nden geçtiklerini de öğrenmiş olur. Ayrıca yine Efes Pilsen Spor Kulübü'nün alt yapısından başlayarak takıma kadar yükselmiş; başarılar kazanmış, sadece 'de değil Avrupa'nın büyük kulüplerinde koçluk yapmış ve yapmakta olan antrenörlerimizden de haberi olur. Efes Pilsen Spor Kulübü Türk basketbolunun Türkiye Ligi, ve Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı en fazla kazanmış takımıdır. Biz basketbola hizmetimizi sadece Spor Kulübümüzün çatısı altında yapmıyoruz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile birlikte altı yıldır ülkemizin dört bir yanında organize ettiğimiz "Efesle İlk Adım" ücretsiz basketbol okulları ve daha öncesinde birçok şehrimizde düzenlediğimiz basketbol okullarıyla çocuklarımıza spor imkanı yaratıyor, gelişmelerine ve sağlıklarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. DOPİNG KONUSU çok hassas ve karışık bir konu. Efes Pilsen Spor Kulübü'nün 33 yıllık tarihinde iki vakası var. Biri saçları dökülmesin diye kullandığı nedeniyle sıkıntı yaşayan Ermal ki madde artık yasaklı maddeler listesinden çıkarılmış durumda, diğeri de Kerem. Kerem ile ilgili konu henüz hukuki değerlendirme aşamasında. Karar açıklanmadı. nedenle herkesin konuya ilişkin açıklama yaparken dikkatli olması ve sürece ve karar vericilere etki yapmamaya özen göstermesi gerekir diye düşünüyorum. Biliyoruz ki her kulüpte sporculara ergojenik yardım yapılıyor. Yani vitamin, mineral ve içecekleri veriliyor. Fenerbahçe kulübünde de yapılmakta. Cathine maddesinin hangi yolla alındığı konusunda bilgimiz yok. Araştırıyoruz. Bu işi bilenlere, farmokologlara danışıyoruz. Bildiği olan varsa gelsin paylaşsın. Ne olduğunu birlikte ortaya çıkaralım. Şunu açık ve net söylüyorum. Efes Pilsen Spor Kulübü kurumsal yapısı ve etik anlayışı ile tanınmış bir kulüptür. Organize işlerin içinde hiçbir zaman olmamıştır. Asla olmayacaktır. Ne olduğunu, nasıl olduğunu araştırıyoruz. Bulduğumuzda da gereğini yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Kaldı ki Aziz Yıldırım önce kulübünün basketbol, yüzme ve kürek gibi branşlardaki doping sabıkalarına baksın. Hatırlamakta zorluk çekerse internette yapacağı kısa bir gezinti anılarını tazelemesini sağlayacaktır. Salon konusuna gelince... Keşke sadece salon yaparak spora katkı yapılabilseydi. Evet Fenerbahçe kulübü salon yapıyor ama biliyor musunuz ki salon aslında yapılması planlanan alış-veriş merkezinin yan unsuru. Yani yapılacak alış-veriş merkezinden jenere edilecek para ile yapılacak bir yatırım ve arsası hediye ve tahsisli. Açık ve net bir şekilde ifade ediyorum. Aynı şartlarla biz de bir salon yapmaya hazırız. Zaten uzun yılardır merkezi bir yerde arsa arıyoruz. Buyursunlar gelsinler. Konuşalım, görüşelim. Aziz Yıldırım sanırım Efes Pilsen Spor Kulübü'nü de yönetmek istiyor. Bütçe detaylarına kadar girmiş. Ama bilmediği şey, telaffuz ettiği meblağ bizim sadece basketbol takımımıza değil Türk sporuna yaptığımız tüm katkıları içeriyor ki buna büyük kulüplerin sporsorlukları da dahildir. Aziz Yıldırım Başbakana şikayette bulunacakmış. Bu bilgileri edindikten sonra Başbakana ne konuda şikayette bulunacağını merak ediyorum. Eğer takımının her yenilgisinden sonra rakip takımın küme düşürülmesini isteyecekse ve Başbakana gidecekse Türkiye'nin çekeceği var demektir. Fenerbahçe'nin şampiyon olması için Efes Pilsen Spor Kulübü'nün küme düşürülmesi isteniyorsa başka. Play-off finalinde meydana gelen olaylar yüzünden maç ceza aldılar. Şu anda maçlarını seyircisiz oynuyorlar. dönemde Aziz Yıldırım bir telefon açıp özür bile dilemedi. Başta da söylediğim gibi, bu güne kadar devam eden hukuki süreci etkilememek için suskun kalmayı tercih ettik. Ancak artık bu aşamadan sonra Basketbol Federasyonu yetkililerini gereğini yapmaya davet ediyoruz. Süreci ve karar vericileri etkilemeye çalışanların disiplin kuruluna sevk edilmelerini bekliyoruz" 602496 Acemiler mangası Turkcell Süper Lig'in 9. hafta son maçında karşı karşıya gelen Galatasaray ile Trabzonspor maçını evsahibi ekip Kewell, Servet, Arda ve Milan Baros'un golleriyle kazandı. geriye düşen Trabzonspor, maçta Tayfun ve Colman'ın golleriyle beraberliği yakalasa da sahadan mağlup ayrılmaktan kurtulamadı. LEVENT TÜZEMEN: Fizik olarak zayıf (SABAH) Rijkaard'ın Galatasaray'ı yeniden organize etmesi gerekiyor. Sezon başında "Total futbol"un güzel örneklerini sergileyen, hücumda takım halinde çoğalıp, savunmayı takım halinde yapan, takım disiplinini mükemmel uygulayan Galatasaray bu özelliklerinden hızla uzaklaşıyor. Çünkü fizik gücü alarm veriyor. Trabzon'un yaptığı alan savunması Galatasaray'ın hücum zenginliğine fren olamadı. Oyunun kontrolü Galatasaray'ın elindeydi. Sabri-Keita ikilisi sağdan ortaklaşa mükemmel ataklar düzenledi. Galatasaraylı oyuncular birbirleriyle ve kulübeyle konuşmadıkları için ikinci yarı Trabzon önünde acemiler mangası gibi hareket ettiler ve uyumsuzluk yüzünden rakibe müthiş pozisyonlar verdiler. Galatasaray taraftarı bu takımdan Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yenmesini istiyor. Galatasaray ikinci yarıdaki gibi fizik güç olarak yerlerde sürünür ve takım savunmasını birlikte yapamazsa kaybeder. EBRU KILIÇOĞLU: Rus ruleti (SABAH) G.Saray, ilk yarı Kewell ve Servet ile iki farkı buldu. Trabzon 44'te Tayfun ile ümitlendi. İkinci yarıda Colman ile skoru eşitledi; hatta öne geçme şansları yakaladı. İki dakika içinde Arda ve Baros'un golleriyle "Maçı kopardım" diyen Cimbom, 86'da Colman'ın golü sonrası ecel terleri dökse de üç puanı aldı; lider F.Bahçe ile farkı iki puana indirdi. Eskiden "gergin" olurdu G.Saray-Trabzon maçları. Belki fikstürde hep kritik yerlere denk geldiği için. Belki de zamanlar Trabzonspor 'Anadolu' bayrağını daha ısrarla taşıdığı için. Ama bu sefer bir hafta sonraki derbinin gölgesinde maç. G.Saray'da yol yorgunları ve 'milli mağluplar' var. Bu nedenle 'tempo' en son beklenen özellik. Ama ev sahibi şaşırtıyor. Son üç maçta 3'e düşen vitesi 5'e yükseltiyor! ALİ GÜLTİKEN: İki farklı G.Saray (FOTOMAÇ) Tabii, bu Galatasaray açısından işin güzel yanıydı. Ama Galatasaray'ın bu kadar iyi yaptığı işlerin yanında çok açık görünen sıkıntıları da var. Özellikle defansı alarm veriyor. Bu maçta çok hata yaptılar. Hata yaptılar derken Trabzon'un yaptıklarını küçümsemek adına söylemiyorum. Fakat genel defans organizasyonunda hem adam paylaşımında, hem kademe organizasyonunda, hem de ikinci toplarda ciddi hatalar yaptılar. Kendi sahalarında attıkları gol bile yetmeyecek duruma geldi. Fenerbahçe'nin gün içinde kaybetmiş olması, Galatasaray'ın bu maçı kazanma arzusunu artırırken istekli ve hırslı oynamasına neden oldu. Bu elbette yalnız Galatasaray açısından değil, Trabzon'un da lige yeniden ortak olabilme şansını ortaya çıkardı. Bu etkenler de maçı izlenebilir ve çok renkli hale getirdi. İSKENDER GÜNEN: Misyonu unutunca (FOTOMAÇ) İki farklı geriye düştüğü maçta 2-2'yi yakalama başarısı gösteren Trabzonspor, Serkan ile girdiği gol pozisyonunu değerlendirse 3-2 öne geçme şansını yakalayacaktı. Sonrasında ise Serkan'a G.Saray ceza sahası içinde yapılan harekete ise hakem penaltı verse yine öne geçebilecek şansı doğacaktı. Ama dün geceki hakemle Trabzonspor'un işi gerçekten zordu! Maçtan önce "3 puan almaya geliyoruz" söylemleri sadece kağıtta kalıyor. Söylem, sahada eyleme dönüşmeyince, dün geceki sonuç ortaya ne yazık ki çıkıyor. Şurası bir gerçek ki; Trabzonspor, misyonunun ne olduğunun maalesef farkında değil. İSMET TONGO: Bekle Fenerbahçe! (FOTOMAÇ) Maç öncesi Fenerbahçe'nin Gaziantep'teki yenilgisi ile beş puanlık farkın ikiye indiği haberi büyük sevinç yarattı. Ancak "Üç büyüklerin biri kaybettimi diğeri de kaybeder" felsefesi bir kısım Galatasaraylı'yı maç sonuna kadar endişeli beklemeye mahkum etmişti. Trabzonspor rakibini sahasına hapsetti ve iyi oyun, iki gol birden getirdi. Önce Arda sonra da Baros tribünleri ayağa kaldırdı. Ancak sahadaki mücadele ve tempo alkışlanacak kadar güzeldi. Colman, Galatasaray defansını boş yakalayıp skoru 4-3 yaptı. Sarı-kırmızılı takımda Hakan durgun, Baros ise yorgundu. BÜLENT TULUN: Rijkaard aldı (FOTOMAÇ) Fenerbahçe'nin trajik mağlubiyetinin aşırı motivasyon getireceğini düşünenler, bazen bunun tersi olabileceğini de hafızalarında saklı tutuyorlardı. Galatasaray'ın rakibi öldürücü darbelerinin sağ kanattan geleceğini hesaplayan Bross, bu kanada Cale ve Gabric'i monte ederek kendine göre tedbir almıştı ama inanılmaz bir Keita -Sabri işbirliği ile bu kanat çöktü. Zaman zaman Arda'nın da bu kanada gelişi, adeta ağıza atılan ortalar şeklinde arka direkte Kewell'ı inanılmaz gol pozisyonlarına soktu. Arka arkaya oynanacak Dinamo Bükreş ve Fenerbahçe maçları bu tip hataların faturasını telafisi olmayacak şekilde çıkartabilir. Bir anlamda Galatasaray'ın mental olarak yeniden yarışa katılması gecenin artısıydı. ZAFER ERTEM: Artılar ve eksiler (FOTOMAÇ) G.Saray takım olarak oyundan düşünce komik goller yiyebiliyor. Ama G.Saray'da sakatlık yaşanmaz ve futbolcular mevkilerinde oynarsa takım oyunu adına güzel hareketler izliyoruz. Sabri'yi kimse küçümsemesin, olağanüstü bir yetenek değil ama oyuna canını katıyor. Bir de Rijkaard'ın şu Nonda takıntısına anlam veremiyorum. Baros'un yokları oynadığı süreçte pekala Nonda oyuna girebilir skor adına olumlu yönde katkısı olabilir. Sonuçta Fenerbahçe'nin yenildiği haftada Trabzon önünde alınan puanı da hafta sonunda oynanacak derbi öncesinde küçümsememek gerekir. 602871 Ernst Kicker'ın gözüne girdi Ernst 'ın gözüne girdi Alman şampiyonu Wolfsburg ile Devler Ligi'inde Çarşamba günü karşılaşacak olan 'ın Alman futbolcusu 'Bosporus'un kahramanı' olarak belirtildi. dergisinde ayrıca Ernst'in 'de Beşiktaş taraftarlarının sevgilisi olduğu kaydedildi. 'Taraftarın sevgilisi Ernst' manşetiyle verilen haberde 24 kez Alman milli formasını taşıyan 30 yaşındaki 'nin eski futbolcusu Fabian Ernst'in futbolu ve sahadaki mücadelesi yanında dışarda gösterdiği tavırlarıyla taraftarların gözüne girdiği yorumu yapıldı. İKİLİ MÜCADELENİN GÖZDESİ Türkiye'ye gittiği ilk sezonda siyah-beyazlı ekiple şampiyonluk sevinci yaşadığı belirtilen haberde ayrıca "24 kez Beşiktaş formasını taşıyan Ernst, arkadaşları ve spor otoriterleri tarafından ligin en iyileri arasında gösterildi. Özellikle 90 dakikalık hiç bitmeyen tempolu oyunu ve yılmadan girdiği ve genelllikle kazandığı dolu ikili mücadeleleriyle takıma büyük katkı sağlıyor" denildi. ÇİFTE ŞAMPİYONLUK YAŞADI Ocak 2009'a kriz dönemi yaşayan Beşiktaş'a transfer olan Fabian Ernst, yarım sezonda Beşiktaş'ın bu krizi atlatmasında çok önemli rol oynadığı vurgulanarak "Yarım sezonda Beşiktaş'ın Türkiye Süper Ligi şampiyonluğu yanında, 'nıda kazanarak çifte şampiyonluk yaşamasında Fabian Ernst çok önemli rol oynadı" ifadeside dergide yer aldı. 'DA ÇOK MUTLU "İstanbul'da Beşiktaş forması giymek, coşkulu taraftarı önünde oynamak insanı hem duygulandırıyor, hemde mutluluk veriyor. İnsan ister istemez başka bir şevkle futbol oynuyor" diyerek İstanbul'da olmaktan çok mutlu olduğu söyleyen Fabian Ernst "'in bu sezon gelmesiyle orta sahada daha iyi uyum sağlıyoruz. Lige kötü başladık. Ama bunu ilerki maçlarımızda telafi ederiz" açıklamasıda yer aldı Bundesliga'da bremen ve son olarak forma giydiği Schalke'de toplam olarak 306 kez oynayan Fabian Ernst için Kicker'de 'Bosporus, Ernst için büyük şans" yorumu yapıldı. 602893 'Öcalan samimiyetini ortaya koydu' Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla teslim olacakları açıklanan PKK'li grupları karşılamak için Silopi'de bulunuyor. Karşılama öncesi Emine Ayna ile birlikte açıklama yapan Ahmet Türk, "Sayın Öcalan samimiyetini ortaya koymuştur" dedi. Türk şunları söyledi: "Bir yandan yaşanan savaş ve ölümlerin bitmesi diğer yanda hak ve özgürlüklerin tartışılarak hayata geçmesi söz konusu olacak. Bu konuda 1999'dan bu yana Öcalan ısrarlarını dile getirmekte, ateşkes ilan ederek samimiyetini ortaya koymaktadır. Ama devletin yaklaşımı devam etmemiştir. 29 Mart seçimlerinden sonra PKK eylemsizlik kararı aldı. Bir yandan da Kürt sorununa çözüm yolu geliştirdi. Hükümet bunu çok iyi değerlendirmedi. Açılım çalışmaları sürüyor. Ama biz hala tartışmaya başladığımız noktadayız. Olumlu atmosfere rağmen hiçbir adımın atılmaması siyasetin tıkanmasına neden oldu. Bu tıkanma gerilimin artmasına neden oluyor. Burada oluş nedenimiz bu tıkanıklığın aşılmasıdır. Burada ölümün duracağı bir süreci başlatabiliriz. PKK ilk adımı. Devletin operasyonları durdurması en büyük güven hareketi olacaktır. Böylece demokratikleşme duracaktır. Aydınlarımız, yazarlarımız, sürece güçlü desteklerini sunmuşlardır. Bugün bizimle olan barışseverlere teşekkür ediyoruz. Sürecin doğru okunması ve barış gruplarının neden gönderildiğinin doğru değerlendirilmesi gerekir. Teslim olmak veya oldurmak sözleri yeterli olmayacaktır. Onlar barışın önünü açmak için gelmektedir. Bu PKK'nın barışta ısrarlı olduğunun göstergesidir. Devlet bir adım atarsa PKK 10 adım atacaktır. Bir kaç jestin yapılması bile hükümetin elini güçlendirecektir. Beklentimiz devletin klasik statükocu teslim oldular mantığıyla yaklaşmamasıdır.   Türk: Gelen gruplar tutuklanmasın Türk, gelen grupların tutuklanmaması gerektiğini de söyleyerek, "Bu sürecin hassasiyetini dikkate alarak sorumlu siyaset anlayışıyla buradayız. Bu anlayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Herkesin buradan ders çıkarmasını istiyoruz" dedi. 602771 Türk ordusu İslamlaşıyor mu? Böyle bir mesafeden ‘İslamlaşmak’la suçlanan bir orduya nasıl geldik? Tekrar vurgulayalım; İsrail mahreçli bu değerlendirmenin kuşkusuz ülkemizdeki bazı refleksleri kışkırtan bir yanı var. Türkiye-İsrail ilişkilerinde olup biteni daha doğru değerlendirebilmek için biraz zamana ihtiyaç var. Meseleyi ‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor’ diye değerlendirenler kadar, duygusal zeminde ele alanların da biraz sakinleşmeleri gerekiyor en azından. 602178 EKREM DUMANLI İletişim kazalarıyla nereye kadar? Bu yol öteden beri Deniz Bey için söylenen 'hırçın' benzetmesini çağrıştırıyor. Oysa üzerinde konuşulan mevzu, ucuz ağız dalaşmalarının taşıyamayacağı kadar büyük. Önce Başbakan'a randevu vermeme temayülü gösterildi. Bu, uzun zamandır CHP'nin izlediği bir yol. Benzer şeyleri Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmelerde de sergiliyorlar. Yakışıksız bir tutum. İletişim yolları kapalı görününce Başbakan Erdoğan, yeni bir hamle yaparak anamuhalefet liderine mektup yazdığını söyledi. Mektup diplomasisi, 'Ne oluyor? Başbakan ile anamuhalefet lideri yüz yüze görüşemeyecek mi?' kuşkusuna neden oldu. Hoş bir manzara değil. Buna sebep olmak puan getirmez. Neyse... Başbakan'ın mektubu için 'Postacı bugün de kapıyı çalmadı.' diyen Baykal, mektup diplomasisini teşvik etti. Haberciler de mektup meselesine odaklanmış oldu. Nihayet mektup CHP'ye ulaştırıldı. Başbakan'ın mektubu gayet makul bir dille yazılmıştı ve devlet adamı sıfatıyla kaleme alınan mektupta siyasî sorumluluk göze çarpıyordu. Onca olumsuz gelişmenin ardından iyi bir iletişim hamlesi yapılmıştı... CHP'nin Başbakan'ın mektubuna yazdığı cevap gecikmedi. Birkaç meselesine itiraz edilebilse bile bu mektup da sağduyuyla yazılmış bir metin görüntüsü verdi. Bunu da CHP'nin doğru iletişim hamlesi olarak kaydetmek gerekir. Çünkü bir başbakan, ülkenin önemli bir meselesi için anamuhalefeti ziyaret etmek istediğini söylüyorsa anamuhalefetin de 'buyrun gelin' demesi gerekir. Nitekim öyle oldu. Başbakan da bu hoşgörülü tavra teşekkür etti. HATALARA TAKILIP KALMADAN DEVAM ETMEK GEREKİYOR Tam karşılıklı saygı ortamı oluşmuşken CHP lideri, yeni bir hamle yaparak görüşmede kameraların da olması gerektiğini söyledi. Bu teklif meseleyi mecrasından çıkardı. Görüşmeyi başka bir tarza dönüştürdü. İletişim açısından bakıldığında nezaketten yoksun olduğu ortada. Misafire hırsız muamelesi yapmak gibi bir şey bu teklif. Zira siyasette liderler ilk defa görüşmüyor, son defa da görüşmeyecek. 'Ben sizi ziyaret etmek istiyorum' diyen bir Başbakan'a 'Kameralar olmazsa konuşmam' demek, zımnen bir suçlama yapmak demektir ki; çalkantılı siyaset tarihimizde bu kadar kaba-saba bir iletişim hiç kurulmamıştır. CHP'nin kameralar çıkışı fanatik CHP'lileri memnun etse de kitle iletişim stratejisi olarak yanlış. 'Demokratik açılım' konusunda bilgi vermek için kapınızı çalan bir devlet yetkilisine bu muameleyi yapmak, pusu kurmak gibi bir şeydir. Zira davetinize icabet edecek kişi ya da kişiler 'Bunlar kamera karşısında rezalet çıkaracak galiba' diye endişeye kapılır. Haklıdır da. 'Kamerasız çıkmam abi' demek "ben olay çıkaracağım" demek gibidir siyasette. Halk, pusu kuranı sevmez; pusu kuruyor havasını estiren siyasetçiyi ise hiç mi hiç sevmez. Üstelik unutulan bir konu var. Açılım meselesi, Kürtlerle başlayan, Alevîlerle devam eden, azınlık haklarıyla bir noktaya taşınan geniş bir alanda temel hak ve özgürlüklerin altını çiziyor. Bu konuya Türkiye'de en duyarlı kesim, bir zamanlar solcu kabul edilen kitlelerdi. Bu nedenle de solun yıllar önce başlattığı hak taleplerini sol tabanın rafa kaldırdığını düşünmek imkânsız. Başbakan ile yapılacak görüşmeyi Baykal'ın, devlet tecrübesi dışına çıkararak ucuz siyasî dalaşmalara dönüştürmesi, Alevîleri de Kürtleri de; kitlelere sıcak bakan sosyal demokratları da memnun ve mutlu etmez. İlk bakışta CHP, kendisine uzatılan eli geri çevirmiyor gibi görünüyor. Bu doğru bir iletişim stratejisi. Ancak aynı CHP, tarihî bir sorumluluk isteyen görüşmeye medyatik bir şovmuş gibi bakarak büyük bir iletişim kazasına neden oluyor. Zaten adları çıkmış 'hırçın'a, 'geçimsiz'e, 'kavgacı'ya... Değmez ki! Kamuoyunu uzun zamandan beri meşgul eden açılım sürecinde başka iletişim kazaları yaşanmadı mı? Hata yapılmadı mı? Hâlâ da yapılmıyor mu? Maalesef yapıldı ve hâlâ da yapılıyor ancak bu hatalara takılıp kalmak, bu ülkenin geleceğini ateşe atmak demektir. Mesela bu sürece ta başta 'Kürt açılımı' demek yanlıştı. Nitekim bunu bizzat Başbakan Erdoğan düzeltti ve adına 'demokratik açılım' dedi. Doğru olan da buydu. Bu süreçteki hedef 'Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını sağlamak' olmalı ki, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin önü açılabilsin. Bu açıdan bakıldığında hükümet çok doğru şeyler de yaptı. Mesela Devlet Bakanı Faruk Çelik başkanlığında yapılan Alevî çalıştayı büyük bir boşluğu dolduruyor ve Alevîlerle devletin kucaklaşmasını sağlıyor. Gayrimüslim azınlıkların haklarına hükümetin sahip çıkması da doğru; zira bu ülkenin vatandaşı olan herkesin mağduriyetten bir an önce çıkarılması gerekiyor. Şanlı mazimizin omuzumuza bıraktığı sorumluluk da bunu gerektiriyor. Katsayı zulmünün sona ermesi de 'demokratik açılım'ın bir parçası ise daha derin ve güzel bir mana taşıyor demektir... Açılım meselesinin Kevin Costner'a kilitlenmesi de bir iletişim kazasıydı. Gerek yoktu böyle bir polemiğe. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın aydınlarla bir araya gelmek için polis evini seçmesi de iletişim hatasıydı. Kasıtlı bir şey yoktu kuşkusuz; ancak bu işe baştan beri karşı olanlara fırsat verilmiş oldu. Daha başka bir mekânda yapılabilir ve davet listesi daha geniş tutulabilir, konu daha kapsayıcı ve kuşatıcı bir şekilde halka mal edilebilirdi. Şimdi hataları sıralayıp ümitsizliğe kapılma zamanı değil. Belli ki bu ülke 30 senedir şiddetli bir travma yaşıyor. Belli ki bu derdin devası insanları dövmekten, onları gücendirmekten geçmiyor. Bir yandan terörle mücadele edilecek; diğer yandan da terör örgütlerinin suiistimal ettiği bazı yanlışlar ortadan kaldırılacak. Ve en önemlisi, bütün bunlar yapılırken iletişim kazasına neden olunmayacak. İletişim kazalarıyla hedefe ulaşmak asla mümkün değil çünkü.... e.dumanli@zaman.com.tr Neye yaradı şimdi? Genelkurmay Başkanı'mız eline LAW silahını alıp da medyaya görüntü verdiğinde pek çok kimse tarafından 'bu, bir iletişim kazasıdır' denilmişti. Ama TSK'nın halkla ilişkilerine bakan kişiler buna aldırış etmedi. Aslında bu konuda ortaya konulan yanlışlar dile getirildiğinde iyi niyetli çağrılara bile 'TSK'yı yıpratma' olarak bakıldı. Oysa iletişim kazalarının ardı arkası kesilmiyordu. Mesela yapılan açıklamalar ve ortaya konulan tavırlar 'Ergenekon zanlılarına destek' gibi bir algıya neden oluyordu. Balıkesir'de yapılan sert konuşma, basın toplantısında üst düzey komutanların Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un arkasında dekor gibi durması vs. çok eleştirildi. Bunlar arasında art niyetli eleştiriler varsa bile genelde herkesin millî bir titizlikle 'Aman dikkat' dediği aşikardı. Zira Türk Silahlı Kuvvetleri, kimsenin özel şirketi değil; 'bu milletin bağrından çıkan' bir kurumdu... TSK'nın söylenen her söze kulağını tıkayan iletişimcileri geçen hafta AB İlerleme Raporu'nda ordumuza yöneltilen eleştiriler karşısında mahcup oldu mu acaba? Başbuğ'un LAW silahıyla görüntü vermesi, Ergenekon davasına müdahil görünmesi, bazı basın kuruluşlarına ayrımcılık yaparak gereksiz akreditasyon uygulaması gibi konular bu kadar ciddi bir rapora konu edildi. Üzülmemek elde değil! Sonuçta bu, sadece bir önemli kurumun eleştirilmesi anlamına gelmiyor; Türkiye'nin itibarını sarsıyor. Bu noktaya gelinmesinde iletişim kazalarının rolü büyük. Bir an önce doğru iletişim stratejileri geliştirilmeli ki, zincirleme kazalar yaşanmasın... 603282 BUSMEK 2009-2010 eğitimine başladı BUSMEK 2009-2010 eğitimine başladı Bursa'nın halk üniversitesi haline gelen Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (BUSMEK), 2009 2010 öğretim yılına hızlı başladı. YENİ ŞAFAK BURSA Bursalıların yoğun ilgi gösterdiği ve 23 bin kişinin ön kayıt yaptırdığı kurslardan bin 240 vatandaş istediği branşlarda eğitim görmeye başladı. Bu yıl 13 kurs merkezi ile Karagöz Evi, Büyükşehir Belediyesi Huzurevi ve Bursa Cezaevi'nde toplam 47 branşta eğitim verilen BUSMEK'te bilişim teknolojileri, kişisel gelişim ve eğitim, yabancı diller, çocuk gelişimi ve eğitimi, sanat ve tasarım, müzik ve gösteri sanatları, sağlık spor eğitimleri, el sanatları teknolojisi, seramik ve cam teknolojisi, giyim ve üretim teknolojisi, güzellik ve saç bakım hizmetleri ana başlıklarında kurslar gerçekleştiriliyor. 602853 Dizilerin gidişatı kötü Dizilerin gidişatı kötü Senarist-yönetmen ve yapımcı Gani Müjde, konuk olduğu ‘Orada Neler Oluyor?’ programında, son dönemde dizilerin gidişatının pek parlak olmadığından yakındı. Dizilerin drama ve şiddete doğru giden bir yapısının olduğunu ifade eden ünlü senarist, “Maalesef AGB’nin ölçümlerine göre kanalı yönetmek zorunda olan yöneticilerin de eminimki içleri kan ağlıyor ama bu yapımları ekrana getirmek zorunda” dedi. Türk seyircisinin ağlamayı sevdiğini belirten Müjde, dizilerdeki mezarlıklar, dövüşler, kavgalarla dolu sahnelere dikkat çekerek, “Mesela tiyatroda dram satamazsınız kolay kolay. Komedi satar. Komedi oyunları daha büyük rağbet görür” diyerek son dönem starlarının da hep komedyenler arasından çıktığını söyledi. Ağlatmanın çok kolay olduğunu ama güldürmek için çaba harcamak gerektiğini belirten Müjde, bir drama yapmayı düşündüğünü de sözlerine ekledi. 603704 22 aylık bebeğin mucize kurtuluşu Yetkililerin verdikleri bilgiye göre, katlı binadan düşen 22 aylık erkek bebek, yerde ağlarken bulundu. Bebeğin sadece karnında bir kesik, kafasında şişlik ve akciğerinde bere olduğu belirtildi. Bebeğin, açık bir pencerenin önündeki eşyaların üzerine tırmandıktan sonra camdan aşağı düştüğü tahmin ediliyor. 602891 İsrail 29 Ekim'i boykot edecek İsrailli basın, 29 Ekim'de Türk Büyükelçiliği'nce düzenlenecek resepsiyonuna ilişkin olarak "Bu ayın sonlarına doğru Türk Büyükelçisinin konutuna davet edilen birçok bakanın, Kudüs ile Ankara arasındaki son gerginliklerin nedeniyle etkinliği boykot etmeyi planladığı"nı yazdı.   İçişleri Bakanı ya boykot edecek ya katılıp sert konuşma yapacak Yedioth Ahronoth'un internet sitesince yayımlanan haberde, kimileri "Atmosferi ısıtmamalıyız, ateşe benzin dökmemeliyiz" dese de, "Etkinlikte hükümeti temsil etmesi planlanan İçişleri Bakanı Eli Yishai, boykot etmeye yada alternatifi olarak katılarak sert bir konuşma yapma eğiliminde" denildi. Haberde şunları söylendi:   Lieberman'ın katılması beklenmiyor "Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın katılması beklenmiyor. Savunma Bakanı Ehud Barak ise, henüz bir karar vermedi. Cumhurbaşkanı Şimon Peres ise, Türk Büyükelçiliğinin davetini kabul edip etmeyeceğini söylemeye yanaşmadı." Birçok bakanın, davetin "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, gerginliği azaltmaya yönelik iyi niyet bir jest veya sadece rutin bir diplomatik hareket olup olmadığını" kendi kendine sorduğu kaydedilen haberde iki ülke arasındaki son krizin "Türkiye'nin İsrail'i 'Anadolu Kartalı' tatbikatından dışlaması başladığı ve İsrailli askerlerin kasten Filistin çocuklarını öldürdüklerini gösteren dizinin yayınlaması ile devam ettiği" belirtti.   İsrail Türkiye'nin Goldstone Raporu'na 'evet' demesine kızdı Buna ek olarak da geçen Cuma günü de Türkiye'nin, BM İnsan Hakları Komisyonu'nda İsrail'i Gazze'de savaş suçlarını işlemekle suçlayan Goldstone raporu lehinde oy kullandığına dikkat çekilen haberin son bölümünde de şöyle denildi: "Lieberman, konfirme etmedi ama yakın çevresi katılmayacağını söylüyor. Dışişleri Bakanlığı, Çin'in, İnsan Hakları Komisyonu'nda oyuna protesto olarak Büyükelçiliğince düzenlenen bir etkinliği boykot etmiş bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, yorum yapmayı reddettiler." 19 Ekim 2009 İSRAİL, KENDİ CANCİĞER DOSTLARINI BOYKOT ETSEN YA... Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve Türk milletinden ne istiyorsun Sizin adamlarınızın icatları, sizin adamlarınız hem ülkemizi hem milletimizi bu hallere getirdi... BOP isteyen sizlerdiniz, Orta Doğu'da cirit atan, hatta ülkemde binbir çeşit ajanların kaynaştığı günleri sizler imar ettiniz... One Mınute dalgası ve sonrası anlamak için yeterli nelerin döndüğünü, kimin kimleri desteklediğini. Süpürmeyin kullanın... 603396 ABD'yi yöneten 'Müslüman' Masonlar! Üzerinden nerdeyse ay geçti ama hala bazı mektup arkadaşlarım bana fotoğrafı soruyor. "" başlıklı mektubuma ekli fotoğraf galerisinde yer alan bir resim birçoğunuzun dikkatini çekmişti. FBI'ın başında tam 48 yıl "kalmayı" başaran Edgar Hoover'ın bir Mason locasında çekilen “külahlı” fotoğrafı dersem muhtemelen unutmuş olanlarınız da hatırlar. Hoover'ın kafasına giydiği ve üstünde "hilal yıldız ve zülfikar kılıcı" ve hepsinin üstünde yer alan "almas" yazısı ile bu "masonik külah” merak uyandırmıştı. külahı kaldırıp altındaki öyküyü henüz duymamış mektup arkadaşlarımla da paylaşayım da, "bu ne karmaşık bi dünya be” diye hep beraber heyheylenelim istedim. Geçenlerde, Obama'nın Mısır'da "Essalamu Aleykum" diye konuşmasına başlaması bir "ilk" gibi yansımıştı medyaya. Oysa bizim meşhur külahın öyküsünde, daha 1900 senesinde "Selamun Aleykum" diyen bir ABD başkanı da başrolde. Beyaz Saray’ın balkonundan “selamun aleykum” diye selamlama yapan ABD başkanı da, ona gün  “assalamu aleykum” diye cevap veren binlerce fesli Amerikalı da Müslüman değil. Nerdeyse tamamı Anglo Sakson. Tabii ki selam işi bununla sınırlı değil. Tam 140 yıldır ABD’de aralarında sadece başkan değil, FBI başkanı, üst düzey bürokratlar, Kongre üyeleri, yargıçlar, gazeteciler, işadamları ve sair birçok etkili ve yetkili de olan bu masonlar, Mekke, Elmas, El Kuran, El Melaike, Ömer, Bektaş, Ali ve benzeri isimler verdikleri “mahrem mahfillerinde”, başlarına fesler takıp, sarıklar bağlayıp biz Müslümanlar gibi selamlaşıyorlarmış meğer. Külahın öyküsü pek bir sürrealist hal aldı. İşkillenmeye başladınız. Belki de haber okuma modundan çıkıp “Kurtlar Vadisi Selamun Aleykum” versiyonu seyretme moduna girdiniz ve mektubun geri kalanı için eliniz çerez tabağına uzandı. Hakkınız var. Ben zaten bu Amerikanın 19’ncu yüzyılın ikinci yarısı ile 20’nci yüzyılın ilk yarısı arasındaki tarihini artık çekirdek çitlemeksizin okuyamıyorum. Çekirdek çitlemenin devrimci bir eylem olduğuna inandığımı ve çok desteklediğimi de zapta geçireyim bu arada. Külahı önüme koyup başlayayım. Kim bu adamlar? Kendileri “Shriners” diye anılıyor. “Shrine” İngilizce “tapınak” ya da “türbe” demek. Ben “Şirinler” diye okumaktan kendimi alamıyorum gerçi ama bu Şırinırların resmi adı da görkemli; Ancient Arabic Order of the Nobles of the Mystic Shrine. Yani ki, Mistik Tapınağın Soylularının Kadim Arabi Tarikatı. Yazılı literatürlerinde uzun müddet daha çok resmi adlarının baş harflerinden oluşan kısaltmayı kullanmışlar. Yani, A.A.O.N.M.S.  Tabi bu harflerdeki gizli adlandırma  için jokere gerek yok, bir kelime bir işlem yapın ve şifreyi çözün: MASON. Bu eğlenceli harf karıştırma mevzusu essah mı bilmiyorum ama bu tarikatın masonluğu öykümüzün mirengi noktası. Şırinır tarikatı bir Mason örgütü. Bu tarikata girmenin tek şartı var: Mason olmak. Ama öyle her hangi bir Mason olmak da yetmiyor. Tapınaklarda komik elbiseler giymekten ibaret ayin pratiği ve iş bağlantısı ya da kariyeri için “birader” bağlantısı peşinde koşmaktan ibaret aidiyet çemberindeki çaylak masonlara kapılar kapalı. En azından 5-6 yıl öncesine kadar kapalıydı. Nerdeyse 140 yıl boyunca sadece 32 ve 33’ncü derece masonlar bu tarikata girebiliyordu. Genç masonlar da 2000’li yılların trendine uyarak rahatsız olunca kapılar onlara da açıldı. Bir sahne ileriye iki sahne geçmişe giden mehteran senaryolu dizi film gibi olacak ama “hür ve kabul edilmiş öykümüzün” ta başına geri dönüyorum. Sene 1870. Henüz Wall Street tam inkişaf etmediği ve henüz ABD dünyayı yönetir hale gelmediği için komplosuz loca hayatında sıkıntıdan patlayan Manhattanlı bir grup mason kendilerince eğlenceli bir gelenek başlatırlar. Shrinerlar klişe bir hikaye anlatır başlangıçları hakkında. Aynı zamanda dönemin en ünlü aktörü olan William Florance birader, Berberi Müslümanların da yoğun şekilde yaşadığı Marsilya’ya, sonrasında ise Mısır’a yaptığı gezide gördüklerini loca sohbetlerinde anlatır. Locanın, Masonların “aşırı elit olmuş hastalığı”nın pençesinde zebun olduğundan her daim yakınmasıyla meşhur en etkili elemanı doktor Walter Fleming bunu çok ciddiye alır ve tarikatı kurar. Tarikatın, bütün kostümleri, isimleri ve lakaplarını Fleming koyar. 13 Ağustos 1870 günü kurulan tarikatın ilk yılında iki kurucu ortak dışında 11 üyesi olur. İlk tapınak New York’ta Mekke Camii adıyla kurulur. Zira bu Mason tarikatı toplandıkları yerleri, “temple (tapınak)” olarak değil, “mosque (cami)” olarak adlandırmakta. 30 yıl sonra 1900 yılında ABD genelindeki sayıları 55 bine ulaşır. “Cami” sayıları ise 82’ye. Tamamı 32 ya da 33’ncü dereceden 55 bin masondan bahsediyorum, çekirdek çıtırtısı arasında gürültüye kurban gitmesin. Tüm Şırinırların en üst yönetimine Emperyal Büyük Konsey adı veriliyor. Her yıl büyük emperyal oturum toplantısı yapıyorlar. Tabi günlerde masonluk bugünkü gibi ayıp bir meslek olmadığı için bügünkü gibi yüksek duvarların arkasında köşe bucak saklanmıyorlardı. Hepsi mertçe, “masonsam masonum kardeşim” diye yüzümüze apaçık derlerdi. Takiyeci değillerdi. Dışarıda ulusalcı milliyetçi, locada sermayeci küreselci takılmıyorlardı. Hatta şeffaf günlerinde belli başlı şehirlerde topluca resmi geçit bile yapabiliyorlardı. Bu Şırinırların resmi geçitleri ise pek renkli bir hal almıştı. Siyah püsküllü kırmızı feslerini kafalarına geçirip nerden bulduklarını henüz bilemediğim develeriyle resmi geçit törenleri yaparlardı. Mektubun başında anlattığım Beyaz Saray selamlaşması da böylesi resmi geçitlerden birine ait. Fred Van Deventer’in 1959 yılında yayınladığı “Parade to Glory: Shriners History” namlı kitabında anlattığına göre, yıllık büyük Şırinır konseyi için toplanan Shriner Masonlar 23 Mayıs 1900 günü Beyaz Saray’ın önünde resmi geçit töreni yaptılar. Yürüyüş kortejindeki bin Shriner masonun en arkasında yürüyen emperyal postnişin John Atwood, Beyaz Saray’ın balkonundan korteji selamlayan “mason biraderleri” ABD Başkanı William McKinley’e, “selamun aleykum” diye yüksek sesle selam verdi. “Selam vermenin sünnet, almanın farz olduğunu” bilip bilmediğini bilmediğim McKinley, kamuoyuna açık şekilde Müslüman selamlaşması yapan ilk ABD başkanı oldu muhtemelen. En azından daha eskisini buluncaya kadar adamımız McKinley. Tabi bu tabloyu Deventer, loca dedikodularına dayandırmıyor. Washington Post gazetesinin günkü nüshasında yayınlanan haberden aktarıyor. Washington ahalisinin bu enteresan mason kalabalığa ilgisine de dikkat çekiyor Washington Post. Gazeteye göre, dükkanınn önüne cami maketi diken esnaflar bile var. Korteje eşlik eden Deniz Piyadeleri (Marine Corps) Askeri Bandosunun da Shriner’lara jest olsun diye gün üniforma yerine İslami kostümler giydiğini söylersem, kelli felli bir topluluktan bahsettiğime artık ikna olursunuz umarım. Postnişin John Atwood, konseyin açılış toplantısında, “Kıtanın her yerinden Müslümanların Mekke’ye toplanması gibi buraya toplandık” demiş gün. Nizami adam, ahbap insan Jonathan Curiel, bu sözü, “Shriner’ların Mekke’si Washington DC ise, kabeleri de Beyaz Saray’dır diye anladığını söylüyor. Tabi bin Shriner gün sonra 23 Mayıs 1900 günü Beyaz Saray’da onurlarına verilen resepsiyona da katılıyor. Hepsi kafalarında fesleri, çoğu entari ve cüppeleriyle. Bu egzantrik Beyaz Saray tablosunu hayal etmekle vakit kaybetmeyelim 21 yıl zıplayalım ve daha esaslısına gidelim. Mayıs 1921 günü Beyaz Saray bir başka görkemli Shriners buluşmasına ev sahipliği yapar. Bu kez kendilerine sadece bir mason biraderi olarak değil, ilk Shriner ABD başkanı olarak Warren Harding ev sahipliği yapar. Bunun detayı ise New York Times gazetesinin günkü nüshasında, “Harding gives Salaam at Shriners parade (Harding, Shriners yürüyüşünde ‘selam’ verdi)” manşetiyle yer alan haberde anlatılıyor. sene sonra Haziran 1923 günü Harding, Beyaz Saray’ın önünden resmi geçit yapan 25 bin Shriners Masonunu, Beyaz Saray balkonuna kafasında kırmızı fesle çıkarak selamlayarak bir başka ilke imza attı. ABD Başkanı Harding’in kafasındaki fesin üstünde üyesi olduğu Shriners tapınağının adı yazılıydı; “Aladdin”. Balkonda Harding’in yanında ise Birinci Dünya Savaşının efsane ismi kudretli Amerikan generali John Pershing duruyordu. Kendisi de Shriner olan Pershing, fes yerine askeri üniforması ile selamlamaya çıkmayı tercih etmişti. Shriners tarikatının altın yıllarıydı. ABD’deki üye sayıları 500 bini geçmişti. Bunların arasında, Harding’in yanı sıra, Truman, FDR, Gerald Ford gibi ABD Başkanları da, mareşal Omar Bradley ve mareşal Douglas MacArthur gibi genelkurmay başkanları da, Hoover gibi FBI başkanı da vardı. Shrinerların içinde sadece politikacılar yoktu. Astronot Buzz Aldrin’den, rüzgarla giden aktör Clark Gable’a, kasabamızın şerifi John Wayne’den, kulak pası ilacı Nat King Cole’a, Irving Berlin’den, Johnny Cash’a kadar birçok ünlü isim de Shrinerdı. Paketten tabağınıza biraz daha çekirdek dökün zira bu öykü daha çok çekirdek götürür. ABD’nin en kudretli adamlarının üyesi olduğu bu mason tarikatının tapınakları da, İslami mimari örneklerine göre inşa ediliyordu ki bir kısmı bugün ble ayakta bu binaların. Girişte tepelerine ise Latin harfleriyle ama Arapça “La Galib İllallah (Allah’tan başka galib yoktur)” yazıyorlardı. Pittsburgh’da bulunan “Suriye Camisi” ise en meşhurlarından biri haline gelmişti. 1960’lı yıllara kadar şehre gelip de namaz kılmak için yer arayan birçok Müslüman hakiki cami sanıp yanlışlıkla bu tapınağa gidermiş. Masonlara ait Pittsburg Suriye Camii’ni meşhur edense başkanlık seçimi kampanyaları olmuş. Kendisi de gayet ihlaslı bir Shriner olan Başkan Harry Truman, 1952 yılında başkanlık kampanyası sırasında bu camide biraderlerine ve Amerikan halkına seslendi. ABD’de televizyondan yayınlanan ilk başkanlık kampanyalarından biridir bu. Tam yıl sonra bir başka başkan adayı John Kennedy’nin de yolu bu tapınağa düştü. Kennedy, Nixon’a karşı en sert çıkışlarından birini bu “cami” locada yaptı. Mason “camiinde” oskar töreni Shriners camileri 20’nci yüzyıl boyunca sadece politikaya değil, elit sosyal hayata da damga vurdular. Los Angeles El Melaike Mabedi, tam 10 kez Oskar ödül törenlerine ev sahipliği yaptı. zamanlar “artizlik” yapan Ronald Reagan ve eşi Nancy hanım da bunlardan birinde El Melaike’nin revaklı hatlı İslami mimariye sahip ortamında ödül törenine katıldılar. Dünyanın en önde gelen golf mekanlarından biri de Shriner biraderlere ait. 2006 yılında yaklaşık sene yaşadığım Chicago’da ikamet ettiğim Mount Prospect adlı nezih banliyönün yakınlarında ultra lüks bir kulüp dikkatimi çekmişti. Golfün en prestijli mekanlarından biri olan bu kulübün adı Medine’ydi ve kapısının girişinde “Allah be with you (Allah seninle olsun)” yazıyordu. Büyükçe bir cami kubbesine sahip olan ana binanın dışında Medinah Country Club adlı bu kulüp arazisi içindeki en büyük gölün adı da “Hatice”. Golfün en prestijli müsabakası olan PGA Championship’e defalarca ev sahipliği yaptı ve dünyanın her tarafında  milyonlarca golf tutkunu elit Medine tesislerini hayranlıkla seyretti. Golfün efsane ismi Tiger Wood, bu tesiste iki defa PGA şampiyonu oldu. Shriners’lar nerdeyse 100 yıl boyunca başlangıçlarını Hz Ali’ye dayandırdılar. Çok emin değilim, konu üzerinde de çalışmaya devam ediyorum ama Avrupa’daki bazı Bektaşi masonlardan etkilenmiş olma ihtimalleri var. Son 20 yılda İslamı çağrıştıran isim, sembol ve kıyafetlerini yavaş yavaş terketmeye başladılar. Toplandıkları mahfilleri artık “Cami” olarak değil, “Shriner merkezi” ya da “tapınak” olarak adlandırıyorlar çoğunlukla. Ama birçok Shriner tapınağı orijinal ismiyle bugün de devam ediyor. Georgia eyaletinin Savannah şehrindeki Omar Temple ya da St louis Medinah Temple, North Carolina'daki Rofelt Pasha Temple, Minnesota'daki Osman Temple, New Hampshire’da Bektash Temple gibi. Shriners tarikatı kurulduktan sonra bazı gerçek Müslümanların da üye olduğunu gösteren işaretler var. New York Times gazetesinin internetten kolaylıkla ulaşılabilecek Haziran 1883 tarihli sayısında “Abdel Kader’s Masonic Friends (Abdulkadir’in Masonik dostları)” başlıklı enteresan bir haber var. Shriners Emperyal Konseyinin toplandığı belirtilen haberde, “Mekke’deki mason locası Ali Tapınağının başında bulunan Şeyh Abdulkadir’in Şam’da 26 Mayıs’ta hayatını kaybettiği” belirtildikten sonra Shrinerların, “Doğu Yarım Kürenin Shriner Mason Postnişini” olan Şeyh Abdulkadir’i andığı kaydediliyor. Shrinerlar bugün de hala “Selamun aleykum ve aleykum selam” diye selamlaşıyorlar. Hala bazı açılış ve resmi törenlerinde Allah adını anıyorlar. Ama günümüzde Shriner dendiğinde artık ilk olarak hastaneleri akla geliyor. ABD’nin her yerine yayılan Shriner çocuk hastaneleri, İslam’ın beş şartından biri olan zekattan esinlenerek kurulmaya başlanmış. Hayırsever hastaneleri olarak biliniyorlar. Bunlar sahalarımızda görmek istediğimiz faaliyetler. Masonlar hep bu tür işler yapsın bak karışan olur mu... Shriner ritüellerinde, antik Mısır’dan Sufizme yoğun bir doğu etkisi görülüyor. Ama tamamı sembolik boyutta. Müslümanlıkla imani ya da dini hiçbir bağları kesinlikle yok. Edward Said’in bunları oryantalizmin şahı padişahı gibi görmesi boşuna değil. Ama işte bir de şu var ki, ABD’de İslam’a ve Müslüman dünyasına ait ilk bilgiler ilk tanışmalar Shriner’lar vasıtasıyla oldu. “Nation of İslam” adlı organizasyonun kurucusu Elijah Muhammed’in de onun ilham aldığı Noble Drew Ali’nin de birer Shriners mason olması tesadüf değil. Elijah da Drew Ali de, Elijah’ın sonradan Allah olduğunu iddia ettiği Wallace Fard da Chicago’daki “Moorish Science Temple (Endülüs Bilim Tapınağı)” üyesiydiler. Bu belki de üçlünün İslam hakkındaki yüzeysel bilgilerinin ve Shriners’larınki gibi sembolik vurgularını açıklayan şeydir, bilemem. Kaldı ki Nation of İslam’ın bayrağı da kırmızı zemin üstüne hilal yıldız. Bunun Türkiye’den çok Shriners’larla alakası var. Çünkü Shriner’ların da sembolü hilal yıldız. Nation of İslam içinde ilk defa İslam ile tanışan Malcolm X’in, hacca giderek gerçek İslam ile tanışması ve siyah ırkçılığını terk ederek daha barışçı ve evrensel bir yapıya bürünmesinden hemen sonra öldürülmesini de not edeyim. Malcolm’un katli ile ilgili bütün komplo teorilerinin bir ayağında Elijah Muhammed’in diğer ayağında ise dönemde bir nevi ergenekona dönüşmüş FBI’ın başındaki Hoover’ın olması da belki de tesadüf değil.   Laf döndü dolaştı geldi meşhur külahın sahibine. Gelmiş geçmiş en kudretli Shriner belki de tam 48 yıl FBI başkanlığı yapan Edgar Hoover’dı. Hoover, Beyaz Saray’ın ilk Shriner mukimi olan Başkan Warren Harding döneminde Adalet Bakanlığında çalışmaya başladı. Harding’in yardımcısı Coolidge tarafından soruşturma bürosunun başına atandı ve 48 yıl FBI başkanı olarak kaldı. fotoğrafta Hoover’ın başındaki külahın hikayesi budur vesselam. Gel gelelim, bu külah ABD’de mason karşıtı Hıristiyan grupların da komplo teorilerine meze oluyor. Shriners masonların İslami isim ve sembollerini baz alan bu Hıristiyan gruplar, “masonluğun İslamın truva atı olduğunu ve masonların ABD’nin Müslümanlarca işgalinin gizli askerleri olduklarını” savunuyorlar. Lütfen bana katılın: “Bu ne karmaşık bi dünya be?”. Sağolun.    Boğazınızda bir kuruluk var değil mi? Çekirdeği fazla kaçırdık ondandır. Sıcak limonlu bir ıhlamur iyi gelir. Bu meretin de bitmeyinceye kadar başından kalkamıyorsun. 603582 Washington Post'tan İlginç İddia Washington Post'tan İlginç İddia "El Kaide ve Taliban'a katılan batılı sayısı artıyor." Afganistan ile Pakistan'daki Taliban ve El Kaide kamplarında silahlı eğitim gören batılıların sayısı artıyor. Bu ilginç iddia Amerika Birleşik Devletleri'nde yayımlanan Washington Post Gazetesi'ne ait. Washington Post, Amerikalı ve Avrupalı istihbarat birimlerine dayandırdığı haberinde, Ocak ayından bu yana Almanya'dan 30 kişinin Taliban kamplarında eğitim görmek için Pakistan'a gittiğini bildirdi. Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü CIA'in, Afganistan ve Pakistan'da Taliban ile El Kaide'nin üst düzey isimlerine karşı başarılı operasyonlar gerçekleştirdiğini vurgulayan gazete, ''Bu gelişmelere rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'nden ve Batı ülkelerinden çok sayıda kişi, bu gruplara katılmayı sürdürüyor'' diye yazdı. 602451 Elazığ'da feci kaza: ölü 86 yaralı Elazığ'ın Baskil ilçesinde düğünden dönen araçların karıştığı trafik kazasında kişi öldü, 15'i ağır 86 kişi de yaralandı. Kaza, saat 23.45 sularında, Baskil girişinde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Elazığ'dan Baskil'e gelen düğün konvoyunda bulunan Baskil Belediyesi'ne ait 23 DY 969, 23 FK 986 ve 23 FG 986 plakalı belediye otobüsleri ile 06 PES 710 otomobil ve gelin arabası olarak kullanılan 06 VKG 35 plakalı otomobil birbirine girdi. Otobüslerden birinin yan yattığı, gelin arabasının ise otobüslerin arasında kaldığı kazada ilk bilgilere göre kişi hayatını kaybetti, 85 kişi de yaralandı. Yaralılar, Baskil ve Harput Devlet Hastaneleri, Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Fırat Ünivestesi Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Araçlarda bulunan yaralı ve cesetler, kaza sonrası olay yerine gelen Elazığ ve Baskil itfaiye ekipleri ile Elazığ Sivil Savunma ekiplerinin yoğun çalışması sonrası bulundukları yerlerden çıkarıldı. Elazığ Emniyet Müdürü Fahrettin Coşkun da kaza sonrası olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Elazığ'dan dönen düğün konvoyunda Baskil ilçesi girişinde bilinmeyen bir sebeple zirncirleme kazameydana geldiğini söyleyen Coşkun, kazada kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin de yaralandığını belirtti. Gelin arabasının da karıştığı kazada ölen ve yaralananların kimliklerini belirleme çalışmaları devam ediyor. ÖLENLERİN KİMLİKLER BELLİ OLDU Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Taner Tüten ile Filiz Tatar'ın düğünlerinin ardından Baskil'e hareket eden düğün konvoyundaki Vahap Özgül'ün kullandığı 06 VKG 35 plakalı gelin otomobili, ilçe girişinde Yakup Özbey yönetimindeki 23 FL 985 plakalı belediye otobüsüyle çarpıştı. Kazaya daha sonra, Sami Borulday yönetimindeki 23 FL 986, Hasan Turan'ın kullandığı 06 PEE 71 plakalı belediye otobüsleri ile Serkan Ölmez'in kullandığı 23 HC 534 plakalı kamyonet ve Orhan Tüten'in kullandığı 23 DY 969 plakalı otomobil karıştı. Hasan Turan, Arif Solmaz, Mahmet Özturan, Hacı Özen, Abide Ceylan ile kimliği henüz belirlenemeyen bir kişinin yaşamlarını yitirdiği kazada, 86 kişi yaralandı. Elazığ'daki devlet hastaneleri ile özel hastanelerde tedavi altına alınan yaralılardan 15'inin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Öte yandan gelin ile damadın kazada yaralanmadıkları ve durumlarının iyi olduğu kaydedildi. 602607 Heybeliada Sanatoryumu'nda Yangın Heybeliada Sanatoryumu'nda Yangın Türkiye'nin ilk verem hastanesi olan ve yıldır kapalı bulunan sanatoryumda yangın çıktı. Yangın sonucu, katlı ahşap bina tamamen çöktü. Yayına Giriş: 19.10.2009 09:57:40 Güncelleme: 19.10.2009 10:02:02 İstanbul Heybeliada Sanatoryumu'nda yangın çıktı. Yangında katlı Sanatoryum binası çöktü. Türkiye'nin ilk verem hastanesi olan ve yıldır kapalı bulunan sanatoryumda saat 21.55 sıralarında yangın çıktı. Yangına ilk müdahaleyi Adalar itfaiye grubu yaptı. Binanın ahşap olması nedeniyle yangın kısa sürede büyüdü. Yangın sonucu, katlı ahşap bina tamamen çöktü. Yangın, çöken sanatoryumun yanındaki yeni binaya da sıçradı. Bu bina da kısmen hasar gördü. Yangın, Kartal, Maltepe ve Kadıköy itfaiye ekiplerinin de takviyesiyle söndürülebildi. Yangının çıkış nedeni araştırılıyor. 603439 Nazarbayev'den Türk-Ermeni uzlaşısına destek CNN TÜRK'te --Kazakistan ilişkilerine yönelik olarak Şirin Payzın'ın sorularını yanıtlayan Kazakistan Devlet Başkani Nursultan Nazarbayev, "Türkiye Ermenistan ilişkilerinin düzelmesini destekliyoruz. İlişkiler düzelirse Karabağ sorunu daha da kolay çözülür. Bakü-Ceyhan boru hattının yıl sonra Kazak petrolüne ihtiyacı olacak. Ceyhan'da kurulacak rafinerinin yapımında rol almak istiyoruz" dedi. Nazarbayev ayrıca, bir hayranı olduğunu da belirtti. 603336 16:30 Caner Erkin: Tam anlamıyla hazır değilim Tam anlamıyla hazır değilim ’ın CSKA ’dan kiraladığı futbolcusu henüz tam olarak hazır olmadığını söyledi. Galatasaray TV’de yayınlanan bir programa konuk olarak katılan Caner, ilk kez sarı-kırmızılı formayı giydiği maçında üzerinde bir tutukluk olduğunu belirtirken, "İlk yarı biraz kötü oynadığımı düşünüyorum. Eleştiri yapmak gerekirse, ikinci yarı biraz toparladım. Gerçek Caner’in bu olduğuna ben de inanmıyorum şu anda. Kesinlikle ilerleyen haftalarda izleyecekler beni. Şu an tam anlamıyla hazır değilim" diye konuştu. Alınan bir kaç başarısız sonucun ardından, sanki her şey bitmiş gibi haberlerin yer aldığına değinen Caner, "Bir maçta her şeyin bitmesi gibi bir durum düşünülemez bile. Çünkü biz Galatasaray olarak çok büyük bir camiayız" derken, ’nde (F) Grubu’ndan çok rahat çıkacaklarına ve şampiyonluğa kadar gideceklerine inandığını dile getirdi. Sarı-kırmızılı takımın, ’nı kazandığı dönemde Galatasaray’a karşı çok büyük bir sevgisi olduğunu da aktaran Caner, "O zamandan beri de bu sevgiyi kalbimde gururla taşıyorum" şeklinde konuştu. 603270 UNESCO, Evliya Çelebi'yi unutmadı UNESCO, Evliya Çelebi'yi unutmadı Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 'Seyahatname' yazarı Evliya Çelebi'nin 400. doğum yıl dönümünü örgütün benimsediği yıl dönümleri arasına aldı. UNESCO 35. Genel Konferansında alınan kararda, İstanbul Arkeoloji Müzesinin kurucusu arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey'in 100. ölüm yıl dönümü de UNESCO ile irtibatlı yıl dönümleri arasında yer aldı. Bu arada, 35. Genel Konferansta, UNESCO organları için düzenlenen seçimler bağlamında Türkiye, İnsan ve Biyosfer Programı Uluslararası Eşgüdüm Konseyi üyeliğine seçildi. 602549 KEY ödemelerini unutun KEY ödemelerini unutun TÜRKİYE Kamu-Sen, milyon 350 bin KEY (Konut Edindirme Yardımı) mağdurları için Genel Başkanı Bircan Akyıldız başkanlığında Konfederasyon’a bağlı sendikaların genel başkanları ile Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar’ı ziyaret etti. Akyıldız, birçok KEY mağdurunun ödemeyi beklediğini ve ödemelerin zamanıyla ilgili kimsenin muhatap olmadığından duyulan rahatsızlığı vurguladı. Ziraat Bankası Genel Müdürü Çağlar ise, banka olarak kendilerinin de elinden bir şey gelmediğini belirtti. Kendisinin de KEY mağduru olduğunu belirten Çağlar, KEY ödemeleriyle ilgili çıkan yasanın artık yürürlülüğünü kaybettiği için çalışmaların yapılamadığını kaydetti. 603800 Yalova'daki cephaneliği köylüler bulmuş Güllük köyünde yaşayan Yüksel Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sığınağın köylüler tarafından fark edildiğine dikkati çekerek, ''Köylüler odunları koydukları bölgenin altında boşluk olduğunu hissetmişler. Toprağı hafif kazdıklarında bir muşamba olduğunu fark etmişler. Muşambayı kaldırdıklarında birkaç tane varil görünce durumu jandarmaya bildirmişler'' diye konuştu. Öztürk, bölgenin oldukça dağlık olduğunu belirterek, ''Burayı herkes bulamaz. Sadece çevreyi bilen kişiler buraya gelebilir. Son birkaç gündür burada hareketlilik var. Sürekli jandarma arabaları geçiyor'' dedi. Bölgede bulunan ve 400 metrekare büyüklüğünde olduğu bildirilen sığınakta, çok sayıda mühimmat ve bazı silahlar ile yaşam malzemeleri ele geçirilmişti. 603090 İran sınırında Türk kaçakçı öldürüldü Alınan bilgiye göre, Van'ın Saray ilçesinin Sırımlı köyünde yaşayan ve akaryakıt kaçakçılığı nedeniyle sınırı, yasadışı yollardan geçerek İran'a gitmeye çalışan 27 yaşındaki Cezmi Önler'e İran askerlerince ateş açıldı. Önler, açılan ateş sonucu olay yerinde yaşamını yitirdi. Köylüler tarafından sınır bölgesinden alınarak Özalp Devlet Hastanesi'ne götürülen Önler'in cesedi, otopsi yapılmak üzere Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gönderildi. Saray Kaymakamı Meral Demirtaş'ın bugün Cezmi Önler'in hayatını kaybettiği bölgede incelemelerde bulunacağı bildirildi. 602341 Türkmen Ressamların Gözüyle "Amasya" Türkmen Ressamların Gözüyle "Amasya" Türkmen ressam yedi bin beşyüz yıllık tarihe sahip Amasya'nın tarihi ve doğal güzelliklerinden edindikleri izlenim ve duygularını tuvale yansıttılar Yayına Giriş: 19.10.2009 01:32:46 Güncelleme: 19.10.2009 01:32:46 Türkmen ressamlar şehzadeler şehri Amasya'yı Türkmenistan'a taşıdı. Başkent Aşkabat'taki, Türkmen ressamların fırçasından Amasya) konulu sergi Türkiye'nin Aşkabat Büyükelçisi Hüseyin Avni Bıçaklı'nın konuşması ile açıldı. Türkmen ressamın yedi bin beşyüz yıllık tarihe sahip Amasya'nın tarihi ve doğal güzelliklerinden edindikleri izlenimlerini ve duygularını tuvale yansıttıklar sergi büyük ilgi gördü. Türkmen sanatçı ve sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği altmış resimden oluşan sergi, 28-31 Ekim tarihleri arasında Amasya'da da açılacak. 603229 VE PKK'LILAR GELDİ VE PKK'LILAR GELDİ Hükümetin başlattığı demokratik açılım sürecine destek vermek amacıyla, Abdullah Öcalan'ın talimatıyla Türkiye'ye gelen 34 kişilik PKK'lı grup Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yaptı. Bu sabah Kandil ve Mahmur bölgelerinden Türkiye'ye araçlarla hareket eden, 8'i Kandil'den 26'sı Mahmur'dan toplam 34 kişi olduğu bildirilen grup, öğleden sonra Irak'ın Zaho kenti yakınlarındaki İbrahim Halil Gümrük Kapısı'na geldi. Burada bir süre işlemleri yapılmak üzere bekletilen grup, daha sonra Habur Sınır Kapısı'na geldi. Türkiye ile Irak arasındaki köprüyü yürüyerek gelen grup jandarmaya teslim oldu. Grup, ifadeleri alınmak üzere tabur komutanlığına götürüldü. Bu arada, Diyarbakır, Mardin, Van ve Şırnak barolarına kayıtlı 45 avukat, otobüsle Habur gümrük sahasına geldi. Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar, 34 kişiyi savunmak üzere geldiklerini belirterek, ''Bu kişilerin tutuklanmasını beklemiyoruz. Mahmurdakiler zaten güvenlik önlemlerinden kaynaklı gitmişlerdi. Bu kişilere ancak Pasaport Kanunu'na muhalefetten işlem yapılabilir'' dedi. 603691 'En iyisi' Porsche Cayman Amerikan ve İngiliz otomobil dergilerinin gerçekleştirdiği test sonuçlarına göre Porsche Cayman en büyük ödüllerin sahibi oldu; Sonuçlara göre Cayman, En İyi Sürücü Otomobili ve En İyi Spor Otomobil seçildi. Porsche’nin ortadan motorlu coupesi, özellikle sürüş dinamikleri, hassasiyeti, geri bildirimi ve tepkisiyle test uzmanlarını etkileyen Porsche Cayman, Amerika ve Avrupa’nın en ünlü otomobil dergileri arasında yer alan iki farklı otomobil dergisi tarafından da aynı başarıya layık görüldü. Amerikan otomobil dergisi Motor Trend, Porsche Cayman S’i 2009’un “En İyi Sürücü Otomobili” seçerken, İngiliz otomobil dergisi Auto Express de 2009 Yeni Otomobil Ödülleri kapsamında Cayman’ı En İyi Spor Otomobil seçti. PDK (Porsche Çift Kavramalı Vites Kutusu) ile donatılan Cayman hem normal yollarda hem de pistte Motor Trend tarafından gerçekleştirilen testlerde bütün güçlü yönlerini kanıtlayarak diğer dokuz safkan spor otomobile karşı zirveye tırmandı. Cayman S, Kaliforniya’daki Laguna Seca Yarış Pisti’nde gerçekleştirilen testler neticesinde özellikle son derece keskin direksiyon özellikleriyle rakiplerini geride bırakmayı başardı.  İngiliz otomobil dergisi Auto Express’in test sürüşlerinde ise Cayman yine üstün bir başarı göstererek, çekiş, denge ve çevikliğin karışımı, prestijli bir unvan olan “En İyi Spor Otomobil” ünvanını aldı. Şubat ayından itibaren showroomlarda yerini alan Cayman’ın ikinci nesli, yeni geliştirilen altı silindirli boxer motoruyla hem yakıt ekonomisini hem de performans bakımından en iyi dereceleri garanti ediyor. PDK ve opsiyonel ‘Spor Krono Paket’te yer alan ‘Kalkış Kontrolü’yle donatılan Cayman S, 100 km/s’e 4,9 saniyede ulaşırken, EU5 standardına uygun olarak 100 kilometrede ortalama 9.4 litre gibi bir değere ulaşıyor. 603177 DYH hesaplarından ihtiyati haciz kaldırıldı Doğan Yayın Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan yazısında, şirketin Nisan 2002-31 Mart 2003, Nisan 2003-31 Mart 2004, Nisan 2004-31 Aralık 2004, 2005 ve 2006 hesap dönemlerine ait vergi/ceza ihbarnameleri ile ilgili olarak, Halkalı Vergi Dairesi tarafından gösterilmesi talep edilen 914 milyon 820 bin 334 lira tutarındaki teminat konusunda, şirketin banka hesaplarına uygulanan ihtiyati haciz işleminin kaldırıldığının öğrenildiği belirtildi. Yazıda, şirketin banka hesaplarında bulunan toplam 402 bin 125 lira tutarındaki mevduatına karşılık gelecek miktarda (405 bin lira) kesin ve süresiz banka teminat mektubunun Halkalı Vergi Dairesi'ne iletildiği hatırlatıldı. 602555 Servet: "Kendi kendimize zora soktuk" Galatasaraylı Servet Çetin, karşısında rahat galip gelebilme şansları olmasına karşın zorlandıklarını söyledi. "Kolay kazanabileceğimiz bir maçı zora soktuk" diyen Servet Çetin, "pozisyon vermeden üç gol yedik. Bir şanssızlığımız var. 'nin puan kaybetmesi sonrası biraz stres yaptık. Daha rahat kazanabilirdik. Kendi kendimize oyunu zora soktuk" dedi. Çetin, bir gazetecinin, "savunma oyuncusu olmasına rağmen gol de atarak kendisinden beklenenden fazlasını verdiğini" söylemesi üzerine, "takımım için çaba harcıyor, ekstra birşeyler yapmaya çalışıyorum. Bazen kendime de zarar veriyorum, ama benim işim bu" karşılığını verdi. Milli futbolcu, önlerindeki Dinamo Bükreş maçını kazanıp, maçına moralli çıkmak istediklerini de kaydetti. 'ın savunma oyuncularından Gökhan Zan, karşısında maçı rahat kazanabilecek pozisyonlar bulduklarını, özellikle de ilk yarıda çok pozisyon yakaladıklarını söyledi. Zan, "eğer onları değerlendirebilseydik, ikinci yarıda sıkıntıya girmeyebilirdik. Biraz konsantrasyon eksikliğimiz var. Rakibimize bu tip pozisyonlar vermemeliyiz. İlerleyen haftalarda daha iyi olacağız. 'nin yenildiği haftada kazanmamız gerekiyordu, bunu başardık" dedi. Zan, savunmasında sorun olduğu görüşüne de katılmadığını sözlerine ekledi. Trabzonsporlu Ceyhun Gülselam ise 2-0 geriye düştükleri maçı 2-2'ye taşımayı başardıklarını, ancak ellerine geçen fırsatları değerlendiremediklerini söyledi. Gülselam, "ilk yarının 2-1 tamamlanmasının ardından, maçı çevirebileceğimize inandık ve soyunma odasında birbirimizi bu yönde motive ettik. Elimize geçen fırsatları değerlendiremedik, ise değerlendirdi. Maçın kırılma noktaları vardı. Beraberliği yakaladıktan sonra öne de geçebilirdik" diye konuştu. Maçı izleyenler arasında yer alan 'ın efsanevi futbolcularından ve eski teknik direktörlerinden Gheorghe Hagi, çok güzel bir maç izlediğini bildirdi. Hagi, 'un başına geçeceği yönünde söylentiler bulunduğunun hatırlatılması üzerine, "bunlar spekülasyon ama inşallah bir gün Türkiye'ye dönerim" demekle yetindi. 603072 Ankara'nın 100 noktasına kameralı denetim Özdemir, Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okkan Atlı Polis Eğitim Merkezi'nde, basın ve yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileri, haber müdürleri ve polis muhabirleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıya, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Bengi de katıldı. Ankara Emniyet Müdürü Özdemir, bir gazetecinin ''Asayiş berkemal mi?'' sorusu üzerine, asayişin berkemal olup olmadığının kendileri ile ilgili bir konu olmadığını belirterek, ''Vatandaş olarak sizler asayişin berkemal olup olmadığını söyleyeceksiniz. Toplum bizim aynamız. Eğer onlar bize 'asayiş berkemal' diyorlarsa biz de deriz ki 'asayiş berkemal'' diye konuştu. Asayişin sağlanması için toplumla el ele, işbirliği ve gönül birliği içerisinde çalışmaları gerektiğini ifade eden Özdemir, polise kanunların yüklediği görevler olduğu gibi vatandaşın da asayişin berkemal olması için kendine düşen görevleri, vatandaşlık sorumluluk ve bilinci içerisinde yapması gerektiğini kaydetti. -TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK- ''Toplum destekli polislik hakkında yapılan çalışmalar'' konusundaki soru üzerine, Ankara Emniyet Müdürü Özdemir, şunları söyledi: ''Suçların ortaya çıkartılabilmesi için vatandaşın polisine güvenmesi lazım. Güvendiği takdirde bizlere aynı şekilde konuları iletebilir, bütün maruz kaldığı gizli suçlar da olsun ortaya çıkabilir. Toplum destekli polislikte vatandaşa güvence vermek, desteğini alabilmek için polis teşkilatı Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü'nü kurdu. Özel itina ve ihtimam gösterilmesini istedi. Modern toplumlarda halkın desteğini alamayan hiç bir kurum ve kuruluş başarılı olamaz. Başarılı olabilmesi için de biz toplum destekli polisliği kurduk, bunun organizesini yaptık kendi tecrübelerimizle halkın teveccühünü kazandık. Vatandaşımız da polisine güvendiği için her türlü suçu bildirerek işbirliği yaptı. Toplum destekli polislikte her kesime ulaşmaya çalışıyoruz. Emniyet teşkilatının görev ve yetkilerini anlatıyoruz. Neler yapabilir neler yapamaz. Yanlış beklentileri önlemeye çalışıyoruz. Vatandaşın kendisine düşen, şahsi güvenlikleriyle ilgili konuları da anlatmaya çalışıyoruz. Bu şekilde toplumla diyaloglarımızı bu şube kanalıyla geliştiriyoruz.'' -''MOBESE''- Orhan Özdemir, ''Şehir içi kameralı takip sistemi konusunda yapılan çalışmalar'' sorusuna ise ''MOBESE olarak bilinen elektronik denetim sistemi veya kent güvenlik sisteminin ihalesi valilik tarafından yapılacak ve 2010 yılının sonunda tamamen çalışmaya başlayacak'' yanıtını verdi. Şu anda deneme yayınlarına başladıklarını ve kameraların elektronik sisteme bağlanması için çalışmaların sürdüğünü anlatan Ankara Emniyet Müdürü Özdemir, şöyle devam etti: ''İnsan gücüyle el yordamıyla her yere ulaşmak mümkün değil tam denetim sağlamak mümkün değil. Gerek trafik gerek diğer asayiş işlerinde olsun suçların önlenmesi veya işlenen suçların takip edilebilmesi için mutlak denetim şart. Adli delil olarak da kullanılabilmesi için elektronik denetimin önemi çok büyük. Bütün Avrupa artık bu denetimini kurmuş, denetimi elektronik sistemle yapmaktadır. Ankara'da 850 noktada 2010 yılının sonunda bütün sistem faaliyete geçmiş olacaktır. Elektronik denetim sisteminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin uygulaması çok büyük başarı kazandı. Elektronik denetim sisteminde, elektronik ortamda yazılan kırmızı ışık ihlalleri, fotoğraflarıyla birlikte tespit edilen konularda başarı sağladı. Bizim sistemde de bir kaç noktada devam ediyor. Sistemde ne kadar ceza yazıldığı önemli değil, ama bu konuda yerleşik olan insanımızın bu noktalarda trafik kurallarına riayet ettiğini görüyoruz. Denetim arttıkça basın aracılığıyla insanımız bunu duydukça bu sayının azaldığını da görüyoruz. Bu da memnuniyet verici. Kameralar Ankara'nın 100 noktasında kurulduğunda inanılmaz bir derecede trafikte denetim sağlanacak. Kamera sistemiyle, memur gücüyle, insan gücüyle bu cezalara yetişeceğimizi düşünmüyoruz. Bu yüzden Avrupa'daki gibi doğrudan kişinin cezasının elektronik sistemde yazılıp işleme konulması için görüşmeler devam ediyor.'' -TRAFİK DENETİMLERİYLE İLGİLİ ŞİKAYETLER- Orhan Özdemir, ''Trafikteki ticari araçlara yönelik denetimlerin arttığı iddiasıyla şikayetlerin olduğu'' yönündeki bir başka soru üzerine, ''Polis, kendisine trafik kanununun vermiş olduğu görev ve yetkileri kullanıyor'' diye konuştu. Gelinen noktanın polisin görev ve yetkilerini kullanmasından kaynaklandığını ifade eden Özdemir, sorunu çözmek için Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilgili oda ile görüşmelerin devam ettiğini kaydetti. Konuyla ilgili Ulaştırma Koordinasyon Kurulu'na çeşitli tekliflerinin olacağını da belirten Özdemir, ''İnşallah hem onları hem de bizleri rahatlatacaktır. Fakat hiç bir şekilde bazı gerekçeler yasaların ihlal edilmesini haklı kılamaz, biz bunun şuurundayız'' dedi. Denetimlerin, personel ve araç sayısının artması nedeniyle sıklaştığını vurgulayan Özdemir, bunun normal olduğunu, buna rağmen trafikle ilgili şikayetlerin bitmediğini söyledi. -GENELGELER- Göreve başladıktan sonra yayınladığı çeşitli genelgeler ile bazı memurlar hakkında soruşturma açıldığını anımsatan bir gazetecinin, ''Genelgelerin amacını'' sorması üzerine Ankara Emniyet Müdürü Özdemir, şunları kaydetti: ''Polis kendine bakmak zorundadır. Kendine bakan insanlar diğerlerine bakabilir, hizmet edebilir. Bizim mevzuatımız polisin nasıl olması gerektiğini ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Yapılan çalışmalar, tamamen mevzuat çerçevesinde, uyulmasını sağlamaya yönelik yapılan uyarılardır. Yapılan yeni düzenleme yoktur. Tabiki soğan, sarımsak dediğiniz diğer konular... İnsan insana, yüz yüze ilişkilerde her gün binlerce insanla karşılaşan polislerin de tabiki bu konulara dikkat etmesi gerekmektedir. Bu da bir iletişi ve karşısındakine saygı için, saygı kazanmak için iyi bir imaj yapmak için gerekli bir husustur. Yoksa görev dışına karışılmaz. Biliyorsunuz obezite çağımızın hastalığı. Sağlık Bakanlığı olsun diğer kuruluşlar olsun konuyla ilgili daire başkanlıkları kurmuş. Onlarla birlikte polisimizi sağlıklı yapmak ve moral motivasyon açısından onları en üst seviyeye getirmekte zaten amir ve liderleri olarak bizlerin görevleridir. Bu konuda açılmış bir soruşturma olmaz, fakat biz konuda kendilerinin ilk polisliğe girdiği zamandaki boy ve kilo dengesi ile birlikte daha iyi görev yapacaklarına ve daha aktif olacaklarına ve halkımıza daha güzel görüntü ve imaj vereceklerini düşünüyoruz. Bunların hepsi hukukumuzda ve mevzuatımızda düzenlenmiştir. Bunların aktif olarak uygulanmasını istiyoruz.'' 602409 Belediye, Manisa'ya attı, aldı Metin'in golüyle Manisaspor'u mağlup ederek puana uzanan İstanbul temsilcisi arka arkaya 3. maçını da kazanırken, Ege temsilcisinin galibiyet hasreti maça çıktı. Karşılaşmanın ilk yarısı 0-0 tamamlandı. İkinci yarıda ataklarını sıklaştıran Belediyespor, 50. dakikada aradığı gole kavuştu. İbrahim'in soldan kullandığı serbest vuruşta arka direkte topla buluşan Metin'in kafa vuruşunda, altıpasta Cesario'ya çarpan meşin yuvarlak filelere gitti: 1-0. 62. dakikada Mehmet Nas'ın savunmanın arkasına bıraktığı topu ceza alanı içinde alan Sezer, sağ çaprazda dönerek sert vurdu, ancak kalesini terk eden Oğuzhan'ın ayaklarına çarpan meşin yuvarlak kornere gitti. 82. dakikada Sezer'in soldan kullandığı korner atışında Metin'in kafasına çarpan top üst direğe çarparak kornere gitti. Aynı dakika içinde Sezer, bu sefer sağdan korner kullandı. Ceza alanı içinde ön direkte topla buluşan Mehmet Güven'in kafa vuruşunda, Okan meşin yuvarlağı çizgiden uzaklaştırdı. İSTANBUL BŞ.BLD.: MANİSASPOR: İSTANBUL BŞ.BLD.: Oğuzhan 5, Kus 5, Cesario 6, Metin 7, Ekrem 5, Sylla 6, Efe (Dk. 90 Mahmut ?), Serhat 6, Zeki (Dk. 69 Okan 5), İbrahim (Dk. 78 Gökhan Süzen 4), Tum 5. MANİSASPOR: Orkun 4, Güven 4, Dixon 4, Burak 5, Eren 4, Yiğit (Dk. 60 Ergin 5), Simpson (Dk. 78 Yaser 3), Mehmet Nas (Dk. 77 Mehmet Güven 4), Nizamettin 5, Sezer 4, İsaac GOL: Dk. 50 Metin SARI KART: Sezer Okan HAKEMLER: Mustafa İlker Coşkun 5, Uygar Bebek 5, Nihat Samuk STAT: Atatürk Olimpiyat 603097 İstanbul’da deprem olursa Türkiye 200 milyar dolar yükün altına girecek ’da olursa 200 milyar yükün altına girecek Toplu İdaresi (TOKİ) Başkanı bugüne kadar 30 milyar  tutarında bin 500 yaptıklarını ve tüm ’de ödedikleri hak ediş rakamının 20 milyar lira olduğunu belirterek, “Bu paranın yüzde 90’ını ’dan kazandık” dedi. Bayraktar, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nin (YTÜ) Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ve ’nin (İTÜ) Şehir ve Bölge Planlama bölümleri işbirliğiyle “Kriz ve İstanbul” başlığı altında düzenlenen “İstanbul Buluşmaları 2009” etkinliğinin açılışında konuştu. İstanbul’u Türkiye ile beraber düşünmek gerektiğini vurgulayan Bayraktar, Denizli gibi illeri kalkındırmadan İstanbul’u kurtarmanın mümkün olmadığını söyledi. İstanbul’u geliştirmeden Türkiye’nin ekonomisini kurtarmanın mümkün olmadığını vurgulayan Bayraktar, ve başta olmak üzere başka çekim merkezleri oluşturmak, sanayiyi İstanbul’un dışına çıkararak, kenti sağlık ve eğitim kenti olarak yapılandırmak ve İstanbul’un ulaşımını yer altına alarak sorununu çözmek gerektiğini bildirdi.  Kentte bugün milyonun üzerinde konut bulunduğunu, bu konutların yüzde 70’inin yaşanamayacak durumda olduğunu dile getiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Belki yüzde 80’e yakını ya temel ruhsatı, inşaat başlama ruhsatı ve iskan müsaadesinden yoksun ama daha vahimi mühendislik, mimarlık bilimine, şehir planlama kriterlerine uygun olmadan yapılaşmış yapılar. Bu yapılar İstanbul’un tarihi dokusunu, SİT alanlarını, yeşil alanlarını, dere yataklarını ciddi manada tahrip edip şehrin gelişmesini tıkadı ve bu alanlar şehrin ortasında kalmaya başladılar. Bunda eğitimli, kültürlü, diplomalı insanların daha çok sorumluluğu var. Bunu mutlaka engellememiz lazım. Türkiye’de gerçek manada kentsel sağlanmadan, insanlarımız salaş, kaçak yapılardan, depreme dayanıksız evlerden kurtulmadıkça gerçek kalkınmadan, refahtan söz edemeyiz. Bunu hep birlikte halletmemiz lazım.” ’nin kentsel dönüşüm ve insanların ev sahibi olması için çok çalıştığını ve 400 bin konuta ulaştıklarını anlatan Bayraktar, bunun nüfusu 100 binden fazla 15 şehir demek olduğunu vurguladı. Bayraktar, TOKİ’nin sadece konut yapmadığını, modern hayatın gerektirdiği yaşam birimleri gerçekleştirdiğine işaret ederek, “Ama yanlış yapmıyor muyuz?  Çok yanlış yapıyoruz. Bilimsel kriterler, şehircilik kriterleri manasında, mimari tarzda çok yanlışlarımız, eksiklerimiz var’ ’dedi. ’DEKİ DÖNÜŞÜM TARTIŞMALARI Yapılan eleştirilere de değinen Bayraktar, şunları kaydetti: “Eğer Şehir Plancıları Odası ciddi eleştiri yapıyorsa, Türkiye’nin genel pozisyonundan kaynaklanıyor bu. Sizi sağdan, soldan sıkıştırırlar nahoş ses çıkarırsınız. Bizim Sulukule’de yaptığımız kentsel dönüşüm çok tartışılabilir.  Ama inanın orası çok kötü bir yerdi. Altyapı yok, su yok, tuvalet yok. Orada neler yapıldığını burada söylemeyeyim, çok kötü şeyler yapılıyordu. Oradaki hak sahibi olan herkese yerinden yer verdik, kiracılara da Taşoluk’tan ev verdik, peşinatsız, taşındıktan sonra ayda 180 ile 220 lira olmak üzere taksit ödeyerek, gitmediler. Kültürleri oraya müsait değil, çoğu 30-40 bin lira devir parası alarak bıraktılar gittiler ’Biz Sulukule’de oturacağız’ diye.” Kentsel dönüşümlerin üniversiteler, akademisyenler, mimar, mühendis şehir plancıları odalarıyla tartışarak yapılması gerektiğini, imar planlarının halkın katılımıyla yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Ama duruma gelemedik biz henüz. duruma gelebilmemiz için bilimsellik, kültür, eğitim bakımından görmemiz gereken merhaleler, maddi bakımdan ulaşmamız gereken yer var. Derler ya ’aç fare fırın deler’. bakımdan bizim İstanbul’a göçü engellememiz lazım. Türkiye ekonomisine katkı sağlamak için İstanbul’a 40 bin turist getirmemiz lazım. ’den sahillerine geçiş için imkan sağlamamız lazım. Altınova’da şehir kurmamız lazım. Karasu’da mutlaka bir liman kenti kurmamız lazım. ’deki sanayiyi artırmamız lazım. Bandırma’yı İstanbul’un yükünü alacak tarzda çok daha geliştirmemiz lazım. Biz bu işe kafa yoruyoruz ama herkesin kafa yorması lazım. İzmir’i, Bursa’yı geliştirmeden İstanbul’u kurtaramayız. İstanbul’u kurtarmadan Türkiye’nin ekonomisini geliştiremeyiz. Türkiye’nin ekonomisini kalkındıracak olan, geliştirecek olan İstanbul’dur.” “BEN DE DERTLİYİM...”Erdoğan Bayraktar, bugüne kadar 30 milyar lira tutarında bin 500 ihale yaptıklarını belirterek, “Bugüne kadar ödediğimiz hak ediş rakamı tüm Türkiye’de 20 katrilyon, bugünkü rakamla 20 milyar TL. Bu paranın yüzde 90’ını İstanbul’dan kazandık’ ’dedi. Hazineden pay almadıklarını, aldıkları arsaları geliştirdiklerini anlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Bunlardan kazandığımız paralarla bugün ulaştığımız 400 bin konut rakamının 300 bini sosyal konuttur. 100 bin konutu, taksitleri 250 liranın altında olan konutlardır. Evine taşındıktan sonra 100 lira ile 250 lira arasında adeta öder gibi ev sahibi olmaya çalışan insanlarımızındır. Ama çok iş yaptık, çok eleştiri aldık, eleştiri de almamız lazım. Yaptığımız işin bilimsel olması lazım.” Bayraktar, İstanbul’da Kayabaşı, Gaziosmanpaşa, Fatih ve ’ın da aralarında bulunduğu birçok yerde kentsel dönüşüm çalışması yaptıklarını dile getirerek, “Burada ben de dertliyim.  Kentsel dönüşüm çalışması yaptığınız zaman, haklı haksız birçok kurum üzerimize çullanıyor, ’yapmayın’ diyor. Tamam gecekonduda yaşayan insan diyelim ki masumdur, peki gecekondu yapamayan, ’nin bir köyünde çok daha mağdur olan bir vatandaşımızın ülkenin her zerresinde hakkı olan vatandaşımızın daha çok hakkı yok mu?” diye konuştu. “YASAL DESTEK LAZIM” Siyasi kuruluşların hükümete vurmak için kendilerine yüklendiğini savunan Bayraktar, “Onların sillesi bize de geliyor” dedi. Bayraktar, meslek odaları, üniversiteler ve akademisyenlerden destek beklediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “Ülkemizin kalkınmaya gelişmeye ihtiyacı var, gelir seviyemizi 30 bin dolara çıkarmak mecburiyetimiz var. İstanbul’un ulaşımını halletmek mecburiyetimiz var. İstanbul’da olursa Türkiye 200 milyar yükün altına girecek. Bu depremselliği ortadan kaldırmamız lazım. Nasıl kaldıracağız bunu? Biz burada deprem dönüşümü için Kayabaşı’nda 65 bin konut yapıyoruz. Bunun 25 binini yapacak, 40 binini TOKİ yapacak. Biz diyoruz ki, deprem riski olan İstanbul’da, 1999 depreminde 70 bin ev ağır hasarlı veya hasarlı, bunların 17 bininde hala oturuluyor. 17 bin tanesine yazı yazdık, ’Biz size Kayabaşı’ndan peşinatsız, taşındıktan sonra ödemek, oturduğunuz hasarlı evi de peşinattan düşmek suretiyle ev vereceğiz’ dedik. Çok ciddi bir tepki bulamadık buradan. Yasal destek lazım. İstiyoruz ki deprem riski altında olan evlerde insanlarımız oturmasın.” İstanbul’da kentsel dönüşüm yapmak, kaçak, depreme dayanıksız yapılardan kurtarmak için herkesin kendini aşan bir gayretle bir şeyler yapması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Burada birileri mağdur olacak. Mağdur olmadan olmaz” dedi. 602857 AZERBAYCAN İLE İLİŞKİLER AZERBAYCAN İLE İLİŞKİLER"Gök yere inse Azerbaycan'la pozisyonumuz değişmez" Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "Azerbaycan'daki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Türkiye yetkilileri için bizler için Azerbaycan ve Türkiye bayrağı ortak milletin bayrakları olarak azizdir. Azerbaycan toprakları da bizim için kutsaldır. Onların topraklarının kurtuluşu bizim için önemlidir. Bu tutum çerçevesinde bağımsızlıkları için Anadolu'nun her köşesinden gidip de topraklarda şehit düşmüş, şehitlik camimiz Azerbaycan'ın izzetine, onuruna emanet edilmiştir. Şehitlik için de gerekeni yapacaklardır. Gök yere inse Azerbaycan'la ilgili pozisyonumuz değişmez. Aramıza nifak sokma çalışmalarına mahal vermeyeceğiz. Nifak sokma çabaları ortaya çıkarsa Azerbaycanlı kardeşlerimizin cevap vereceğinden eminiz. Çabalarımız daha da artarak devam edecektir. Obama'yla yapılan görüşmenin tümü Karabağ içindir. Cumhurbaşkanı'nın Obama'yı aradığı telefonda konuştukları konu Karabağ idi. İşgalin bitmesi bizim politikamızdır. Gaz konusu ise taraflar arasında müzakereler sürüyor. Ben olumlu netice alınacağına inanıyorum. Hazar Anadolu Avrupa geçişi hepimiz için stratejik geçiştir. Türkiye'nin gündemini biliyorsunuz. Sadece Kafkasya'da değil bölgemizde de önemli konular var. Olağanüstü birşey olduğunda da haberdar ederiz" 602365 Sami Yen'i gol bastı Lider Fenerbahçe'nin Gaziantep'te puan bırakması, son iki haftada puan kaybeden Galatasaray ile puan kaybeden Trabzonspor'u zorlu 90 dakika öncesi bir hayli sevindirdi. Gökhan ve Sabri'nin iyileşmesinin ardından Rijkaard, sahaya ideal 11'ini sürerken Bordo-Mavili takımda ise sakatlığı sebebiyle Yattara tribünde, Gökhan ve Selçuk ise kulübedeydi. Galatasaray maça etkili başladı. Sabri ve Keita ile sağ kanadı çok iyi kullanan Sarı-Kırmızılılarda 6. dakikada yine Keita'nın ortasında Gökhan'ın kafası direkte patladı. G.Saray, güzel futbolunu 22. dakikada golle süslemeyi başardı. Sabri'nin ortasında Kewell, bu kez meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 1-0. 37. dakikada Kewell, topu boş kaleye yuvarlayamazken bir dakika sonra cezaalanı içinde Servet Çetin, düzgün bir vuruşla farkı 2'ye çıkardı. Bu golden sonra etkisiz Trabzonspor, az da olsa golü düşünmeye başladı. 44. dakikada Tayfun'un attığı gol, Bordo-Mavili takımın, soyunma odasına umutlu gitmesini sağladı. Konuk takım, 54. dakikada Colman'ın uzaktan sert şutuyla beraberliği yakaladı: 2-2. 69. dakikada kaptan Arda Turan, bir kez daha takımını öne geçirdi: 3-2. İki dakika sonra Milan Baros sahneye çıktı ve skoru 4-2'ye taşıdı. 86. dakikada Gustava Colman'ın golü sonucu tayin etmeye yetti: 4-3. Rijkaard: Garip maçta galip geldik, mutluyuz pG.Saray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Trabzonspor ile ''garip'' bir maç yaptıklarını söyledi. Duyguların çok yüksek yaşandığı bir maç yaptıklarını belirten Hollandalı hoca, "Garip bir maç oldu, bayağı bir gol gördük. Tam 'oyunu kontrol altına aldık, maçı kazanacağız' derken, ilk yarının sonunda bir gol yedik. Bu bizi psikolojik olarak etkiledi. Galip gelmeyi başardık." dedi. F.Bahçe maçının bilincinde olduklarını belirten Rijkaard, "Benim için en önemli maç, Dinamo Bükreş maçıdır." ifadesini kullandı. F.Bahçe mağlubiyeti Aslan'ı strese sokmuş pBu sezon ligdeki ilk golünü Trabzon-spor'a atan Galatasaray'ın defans oyuncusu Servet, rahat galip gelecekleri maçta zorlanmalarını kendi hatalarına bağladı. Başarılı futbolcu, "Pozisyon dahi vermeden gol yedik. Şanssızız. F.Bahçe'nin puan kaybetmesi sonrası biraz stres yaptık. Daha rahat kazanabilirdik. Kendi kendimize oyunu zora soktuk." dedi. G.Saray'ın savunma oyuncularından Gökhan Zan ise ilk yarıda yakaladıkları pozisyonları değerlendirememenin ikinci devrede sıkıntısını yaşadıklarını ifade etti. Hugo Broos, kırılma noktalarına takıldı pTrabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos maçta ilk 20-25 dakikalık bölümün G.Saray'ın kontrolünde geçtiğini, kalan tüm dakikalarda kendilerinin üstün olduğunu söyledi. Broos, "Serkan'ın kaçırdığı pozisyon ve Serkan'a yapılan penaltı, maçın dönüm noktalarıydı. Bunlar başka türlü gelişseydi, şu anda bambaşka şeyler konuşuyor olurduk. Cesur değildik." dedi. Keita'ya önlem almadığı konusunda eleştiri alan tecrübeli hoca, "Bu farkı ortaya çıkaran Keita'nın kalitesi." diye konuştu. 'Birbirimizi motive ettik ama başaramadık' pTrabzonsporlu futbolcu Ceyhun Gülselam 2-0 geriye düştükleri maçı 2-2'ye taşımayı başardıklarını, ancak ellerine geçen fırsatları değerlendiremediklerini söyledi. Gülselam, "İlk yarının 2-1 tamamlanmasının ardından, maçı çevirebileceğimize inandık ve soyunma odasında birbirimizi bu yönde motive ettik. Elimize geçen fırsatları değerlendiremedik, Galatasaray ise değerlendirdi. Maçın kırılma noktaları vardı. Beraberliği yakaladıktan sonra öne de geçebilirdik." açıklamasında bulundu. 602390 Yunanistan'da Papandreu hükümeti güven oyu aldı Yunanistan Parlamentosu'nun 300 üyesinden 160'ı yeni hükümete ''Evet'' derken, 140 milletvekili ise ''Hayır'' oyu kullandı. Parlamento'da PASOK'un 160, YDP'nin 91, Yunanistan Komünist Partisi'nin (KKE) 21, Radikal Sol İttifak Partisi'nin (SYRİZA) 13 ve Ortodoks Halk Birliği Partisi'nin (LAOS) 15 milletvekili bulunuyor. 602312 Türk okullarının sayısı artmalı Okul binasını gezen bakanlar ve beraberindeki heyet daha sonra yemek yedi. Yemekte konuşan Arnavut bakan, iki çocuğun Türk kolejinde okuduğunu, üçüncü çocuğunu da bu okula göndereceğini söyledi. Daha önce oğlunun isteğiyle veli toplantılarına geldiğini ifade eden Bakan, bu okulların sayısının artırılması gerektiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, İlir Meta'nın kızı Bora'yı kastederek, "Evsahibimiz Bora Hanım." dedi. Okul gezisine Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu ve kızı Hacer ile Meta'nın eşi Monika Kryemadhi ve kızları Bora katıldı. Arnavutluk'ta Türk müteşebbisler tarafından açılan lise, ilköğretim, kreş ve bir üniversite bulunuyor. Bu okullarda toplam bin 854 öğrenci eğitim alıyor. Dışişleri bakanları Tiran'da görüşürken eşleri Kryemadhi ve Sare Hanım Dures kentine geçerek arkeoloji müzesi ve antik tiyatroyu gezdi. Tiran temaslarının ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve beraberindeki heyet bir saatlik karayolculuğunun ardından tarihi İşkodra kentine gitti. 603707 İran ile Batı uranyum pazarlığında Avusturya'da yapılan, 'ın nükleer yakıt ihtiyacını karşılamaya yönelik görüşmelerin ilk oturumuna başkanlık eden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) Başkanı Muhammed El Baradei, "iyi bir başlangıç olduğunu" belirterek, "görüşmelerin yarın da devam edeceğini" söyledi. IAEA'nın ev sahipliğinde bugün öğleden sonra Viyana'da başlayan görüşmelere ve nükleer uzmanı ve diplomatlarıyla katılıyor. Basına kapalı görüşmelerin ilk oturumunda, 'ın Natanz nükleer tesisinde yüzde beş oranında zenginleştirdiği bin kg. uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirmek üzere 'ya vermesi ve ardından zenginleştirilen uranyumun tarafından yakıta dönüştürülerek, 'a geri verilmesi konusunun ele alındığı öğrenildi. heyetine yakın diplomatik kaynaklar ise 'ın yeni bir öneri sunarak, dahil batılı ülkelerden birinden nükleer yakıt almaya hazır olduğunu beyan ettiğini" bildirdi. Bu arada, bugünkü görüşmelerin geç başlamasının heyetinin "'yı toplantı masasında istememesinden kaynaklandığı" ileri sürüldü. Bu bilgiyi basına aktaran kaynak, 'ın "'yı yakıt temini konusunda verdiği sözü tutmamakla suçladığını" ifade etti. IAEA'nın ev sahipliğinde bugün öğleden sonra başlayan görüşmelere yarın da devam edilmesi kararlaştırıldı. Görüşmelerin bugün yaklaşık dört saat süren ilk oturumunun ardından taraflar, basına açıklama yapmadı. 'ın yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduğunu IAEA'ya bildirmesi üzerine önce ve sonra da 'nın bu ülkeye uranyum satabileceği belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad da bir süre önceki açıklamasında "İstemesi halinde 'den zenginleştirilmiş uranyum alabileceklerini" söylemişti. Tahran'daki reaktör için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamak istediklerini belirten Ahmedinecad, "Zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacımızı de dahil isteyen her ülkeden temin etmek istiyoruz" demişti. ve artı ülkeleri yaklaşık 15 aradan sonra ilk kez Ekim'de Cenevre'de Tahran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerde bulunmuştu. 602352 Altay iz peşinde Altay iz peşinde Altay sahasında Boluspor’u mağlup ederken zorlanmadı,zirve iddiasını sürdürdü. Bank 1. Lig’de siyah-beyazlı takım evinde ’yu da geçti, üst üste üçüncü maçını kazanarak lider ’nın peşini bırakmadı. Gol perdesini Onur açtı, Okan Koç farkı artırdı, Cenk tabelayı tamamladı Altay galibiyet serisini bozmadı, karşısında üç puanı üç golle aldı: 3-0. Maç boyunca başarılı bir futbol ortaya koyan siyah-beyazlı takım puanını 18’e çıkararak, lider ’yı takibini sürdürdü. 9’da Okan’ın ara pasında defansı ofsayt diye durakladı, Tiago vurdu, Emrah gole izin vermedi. 40’da Mehmet Budak’ın uzun taç atışında sağdan ceza sahasına giren Musa Sinan yerden kesti, kale önünde bekleyen Onur topu filelere gönderdi: 1-0. 67. dakikada Okan’dan topu kapan İlhan, uygun durumdaki Ömer Yalçın’ı gördü. Bu futbolcunun müsait pozisyondaki şutunda top yan direğe çarparak auta gitti. 74. dakikada Tiago ceza sahası içinde üst üste yaptığı çalımlardan sonra topu Okan Koç’a aktardı. Okan, Hüseyin’den sıyrılıp meşin yuvarlağı ağlara bıraktı: 2-0. 85. dakikada Levent’in pasıyla defansın arkasına sarkan Cenk Ahmet aşırtma bir vuruşla maçın skorunu belirleyen golü attı: 3-0. HAKEMLER: Süleyman Özay, ALTAY: Kılıçarslan (6) Mehmet Budak (7), Yiğitcan (7), Onur (7), Mesut (6) Okan Koç (8) (Dk.78 Cenk Ahmet 7), Musa Çağıran (7) (Dk.68 Levent 6), Hasan Uğur (6), Musa Sinan (7) Tiago (6), Burak (5) (Dk.71 Zafer 5) BOLUSPOR: Emrah (4) Erdem (4), Erhan (4), Adem Dursun (5), Hüseyin (3) Serdar (4) (Dk.60 Ömer Yalçın 4), İlhan (4), Ömer Çuğ (5) (Dk.78 Lika 4), Erman (6) Adem Büyük (5), Caner (3) (Dk.78 Uğur) GOLLER: Onur (Dk.40), Okan Koç (Dk.74), Cenk (Dk.85) SARI KARTLAR: Adem Dursun, Hüseyin, Uğur (Boluspor), Onur, Tiago (Altay)   603205 Savaş döneminin teğmeni taksici Amir Savaş döneminin teğmeni bugünün taksicisi Amir Goloş’un gözünden tünelden şehitliğe, Sırp Cumhuriyeti’nden Başçarşı’ya kadar Saraybosna’nın tüm renkleri ‘Hey Taksi’de.. ’Hey Taksi’ 21 Ekim Çarşamba akşamı saat 22:40’da TRT- TÜRK’de… Amir Goloş, çocuk babası...18-19 yaşlarında savaşa girmiş, teğmenliğe kadar yükselmiş... Savaşın ardından yaralarını sarmaya çalışan Saraybosna’da, bugün taksici olarak yaşamını sürdürüyor. 1992-1995 yılları arasında tarihin en acımasız savaşlarından birinin yaşandığı Saraybosna’da, Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün verilerine göre 200 bini Boşnak, toplam 312 bin kişi hayatını kaybetti,  milyona yakın insan göç etmek zorunda kaldı. Geçmişin izleri ile bugünü bir arada yaşayan kentte, Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’ in de yattığı şehitlik ilk duraklardan biri… Alış veriş merkezleri, şık cafeleri ve eğlence mekanları ile herhangi bir Avrupa kentinden farklı olmayan Saraybosna caddelerinde dolaşırken Amir, geçmişte 65 kişinin öldüğü Pazar yerini gösteriyor. Şubat 1994’de Sırplar tarafından bombalanan Pazar yerinde, evlerine yiyecek götürme telaşındaki onlarca masum kişi hayatını kaybetmişti. Amir taksisini savaş sırasında 300 bine yakın kişiyi ölüm ve sürgünden kurtaran Saraybosna Tüneli’ne döndürüyor.  Havaalanının tam altından geçen tünelin bir bölümü bugün müze olarak hizmet veriyor. Saraybosna’da Müslüman, Katolik, Ortodoks ve Museviler yüzyıllarca barış içinde bir arada yaşadılar. Bu yüzden Avrupa’nın Kudüs’ü olarak adlandırılan  Saraybosna’dan Sırp Cumhuriyeti’ne geçtiğimizde Amir’in şu sözleri dikkat çekiyor;  ‘Şu anda  Sırplar burada yaşıyorlar, karşı tarafta Boşnaklar.. Onların insanları dolaşıyorlar,  biz de dolaşıyoruz, hiç farkı yok. Biz konuşuyoruz, çalışıyoruz, oturuyoruz, farkı yok. Ne zaman isimler söyleniyor  zaman problem çıkıyor. zaman insanlar bakıyorlar Müslüman, Sırp.. İsim bilmiyorlarsa problem çıkmıyor’ Amir,  ‘Bosna’ya gelince Mostar’a uğramadan gidilmez’ diyerek tarihi köprüye doğru yol alıyor. Savaş sırasında Sırp ve Hırvat topçularının ateşi sonucunda sulara gömülen 429 yıllık köprü, 2004 yılında bir Türk firması tarafından yeniden inşa edildi. Taksici Amir’in son durağı ise savaş yıllarında Sırp keskin nişancılarının halkın üzerine ateş açtıkları tepeler oluyor.. Ve tepelerden bugün barış havasının yaşandığı kente bakarken ‘Savaşın kazananı olmadı’ diyor.. ‘Hey Taksi,’  TRT-TÜRK’de devam eden ‘Ve Zaman Durdu’ Programını da ekrana taşıyan GPR Prodüksiyon tarafından hazırlanıyor.  ‘Hey Taksi’nin yapımcılığını Gökhan Güvenç ve Sedat Aral, genel koordinatörlüğünü Hakan Güvenç, yönetmenliğini ise Halit Ziya Demirtaş üstleniyor. 602401 Daha 14 kilometre var! Zincirlikuyu'dan Boğaz'a doğru trafiğe kapatılmış yolda ilerlerken, çiseleyen yağmurun ılık sesini, güvenliği sağlayan helikopterlerin gürültüsü bozuyor. Köprünün ayağına geldiğimizde atletlerle göz göze geliyoruz. Sporcular, Ortaköy-Karaköy istikametine yönelirken, yanımızdan geçen amcanın yorgun; ama mutlu yüz ifadesiyle karşılaşıyoruz. Orta yaşlı bir teyzeyi izlerken, ardından koşanların 'düşeceksin' uyarısına şahit oluyoruz. Yaşam sevinciyle dolu insanları görünce bedenimizdeki sıkıntı yerini umut dolu bakışlara bırakıyor. Bu sırada koşuya katılan ve çoğunluğunu bayanların oluşturduğu bir aileyle diyalog kuruyoruz. Henüz km olmasına rağmen bîtap düştüklerini söylerken, cevabımızı da alıyoruz: "Evet, 14 km kaldı! Ama bitecek." 'Sağlıklı bir hayat' sloganıyla yola çıkanlara inat sigara içen iki arkadaşı garipserken, sırtında bebeğiyle yürümeye çalışan bir annenin özverisiyle duygulanıyoruz. Köprüye ilk adımımızı attığımızda gözümüz halkalarında konaklayan martılar ve kargalara takılıyor. Onlar da bu insan kalabalığına hayli şaşırmış olacak, her zamankinden daha fazla çığlık atıyorlar. Her daim görmeye alıştığımız 'Yaş 80' yazılı göğüs reklamıyla yürüyen delikanlı (!) için onu iyi tanıyanlardan ilginç bir yorum geliyor: "Son gördüğümüzde 75'ti, hâlâ koşuyor." Epey ileride duran, siyah-beyaz kaşkol ve beresiyle Beşiktaşlı olduğunu zannettiğimiz bir başka büyüğümüzle yakınlaşınca yanıldığımızı anlıyoruz. 56 yaşındaki Mehmet amcanın mesajının 'Filistin'e destek' olduğunu öğreniyoruz. Her karede renkli görüntülerle karşılaşıyoruz. Eşofman ve spor ayakkabılar yerini bazılarında bot ve elbiselere bırakırken, goril kostümü giyen, Nasrettin Hoca kılığına girenleri şaşkınlıkla izliyoruz. Kenyalı ve Belçikalı ailelere başarılar diliyor ve simitçinin 'sıcak sıcak' narasıyla irkiliyoruz. Futbolseverlerin tanıdığı bir sima, "Gazeteci n'aber?" diye bize sataşıyor. Bu şahsiyet, F.Bahçe'nin amigosu 'Rambo'dan başkası değil. Akabinde, "Yaş 76 ama bende hâlâ iş var." sözleriyle yumruğunu havaya kaldıran amcamızla, annesinin kullandığı bebek arabasında tebessüm eden minik Şuayip'in ortak bir hedefte buluşmasına alkış tutuyoruz. Kulağımızı kabarttığımız 65 yaşındaki Saygun dedenin hatıralarından kesitler dinliyoruz: "Dedelerim 1914'te İstanbul'a gelmiş. Şimdi halk olarak birlikte Avrupa'ya yürüyoruz." Sıcak poğaçaları ve meyve sularıyla kahvaltı yapan İrem, Müyesser, Elsem, Elanur ve Yağız'ın izci kıyafetleriyle köprü ortasına oba kurduğunu sanırken (!), fikrin öğretmenlerinden geldiği bilgisini ediniyoruz. Hemen solumuzdaki Uzakdoğulu konuğumuzun yere anahtarını düşürdüğünü görünce onu uyarıyoruz; ancak aynı dakikada bir kişinin intihar haberiyle üzülüyoruz. Buruk bir şekilde köprüden ayrılmaya hazırlanırken, birçok öğrencinin bir araya toplanıp, Boğaz'ı, 'Türkiye, Türkiye' tezahüratlarıyla inletmeleriyle biraz olsun moralleniyoruz. 602759 Elvis Presley'in saçına 15 bin dolar ABD'nin Chicago kentinde düzenlenen bir müzayedede satılan saçın, Presley 1958 yılında orduya katılırken kesilen saçından bir parça olduğu düşünülüyor. Leslie Hindman Müzayede evinde düzenlenen "Elvis Presley" müzayedesinde en pahalıya satılan nesnenin ise, 52 bin dolara alıcı bulan, krala ait bir gömlek olduğu bildirildi.  Müzayedede, Elvis Presley'in arkadaşı olan ve kral öldükten sonra onun için bir hayran kulübü kuran Gary Pepper'ın koleksiyonunda bulunan ve aralarında fularlar, düğün fotoğrafları, Noel kartları ve çok sayıda plağın bulunduğu 200 nesnenin meraklılarına sunulduğu belirtildi. 603571 Papandreu: Türkiye ile AB arasında imtiyazlı ortaklıktan yana değiliz Papandreu: Türkiye ile AB arasında imtiyazlı ortaklıktan yana değiliz Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında “imtiyazlı ortaklık”tan yana olmadıklarını ifade ederek, “ancak Türkiye’nin tüm AB’ye üye olmak isteyen aday ülkeler için geçerli olan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi gerektiğini” söyledi. Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Papandreu, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi.  Papandreu, dün akşam Yunan Meclisinden güven oyu almasının ardından ilk resmi ziyaretini Güney Kıbrıs’a gerçekleştirmesinin, “Hristofyas’ın çözüm çabalarına verdikleri büyük desteğin bir göstergesi” olduğunu ifade etti.  Tıpkı Güney Kıbrıs’ın AB’ye üyeliği döneminde gerçekleştirdikleri gibi bir işbirliğini bugün de her konuda gerçekleştireceklerini kaydeden Papandreu, gerek Yunanistan, gerekse Güney Kıbrıs’ın Türkiye’nin AB sürecinin her ikisinin de çıkarına olduğuna inandıklarını söyledi. Hristofyas’ın “Kıbrıs sorununun BM kararları çerçevesinde AB ilkelerine uyumlu bir biçimde, adil ve yaşayabilir çözümüyle ilgili çabalarının desteklenmesinin önceliği teşkil ettiğini” ifade eden Papandreu, “Kıbrıs’ın kendisinin ve halkının” AB’ye katılımıyla ilgili büyük başarısının sağlanmasında ülkesinin katkısından dolayı gururlu olduğunu söyledi. “TÜRKİYE AB’YE TAM ÜYELİK UMUDUNA SAHİP OLMALI” Türkiye ile AB arasında “imtiyazlı ortaklık”tan yana olmadıklarını belirten Papandreu, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik umuduna sahip olması gerektiğini kaydetti. Yunan Başbakanı, “ancak Türkiye’nin tüm AB’ye üye olmak isteyen aday ülkeler için geçerli olan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi gerektiğini” söyledi. “Aralık ayındaki Avrupa Konseyi toplantısının önemli olduğunu, zira Türkiye’nin AB üyelik sürecinin değerlendirileceğini” anımsatan Papandreu, bu değerlendirmenin “objektif, ancak katı” olacağını ileri sürdü.  Bölge halklarının işbirliği ve barış hedefine sahip olarak çabaların sürdürüleceğini ifade eden Papandreu, Kıbrıs sorununun çözümünün kalıcı ve fonksiyonel olması gerektiğini vurguladı. “Türkiye’nin AB katılım sürecinde yeni bir yol haritası olması gerektiği şeklinde görüşler belirttiğinin hatırlatılması ve bu konuda tam olarak ne düşündüğünün” sorulması üzerine ise Papandreu, terimler üzerinde fazla felsefe yapmaya gerek olmadığını, hedefin gayet net olduğunu belirtti.  Papandreu, bugün Hristofyas ile, bir yol haritası çerçevesine dahil olacak ve yine bu AB sürecini değerlendirerek sonuç alabilecekleri eylemleri de ele aldıklarını açıkladı. HRİSTOFYAS: “GÖRÜŞLERİMİZ ÖRTÜŞÜYOR”Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ise Papandreu ile gerçekleştirdikleri görüşmede Kıbrıs sorunu ile Türkiye’nin AB katılım sürecini ele aldıklarını söyledi. Yeni görevinden dolayı Papandreu’yu tebrik eden Hristofyas, Güney Kıbrıs ve Kıbrıs sorununun, Papandreu ile yeni Yunan hükümetinin önceliği olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Yunanistan ile Güney Kıbrıs arasında “gıpta edilecek bir işbirliğinin” bulunduğunu kaydetti. Hristofyas, Papandreu ile bugün Kıbrıs sorunu ve AB-Türkiye ilişkileri ile ilgili konuları ele aldıklarını belirterek, bu konulardaki görüşlerinin örtüştüğünün toplantıda tespit edildiğini ifade etti. Rum lideri, uluslararası toplumun da Kıbrıs sorununun en yakın zamanda çözümlenmesine ilişkin Rum tarafının irade ve isteğini onayladığını, bunun da üstlendikleri girişimlerin ve faaliyetlerin sonucu olduğu savundu.  “Kıbrıs Rum tarafı için tarihi bir uzlaşma olan iki bölgeli, iki toplumlu federasyona yönelik bağlılıklarını teyit ettiklerini” belirten Hristofyas, federasyonun BM kararlarında öngörüldüğü şekliyle siyasi eşitliği içermesi gerektiğini ifade etti. Hristofyas, “Birleşik, federal, federe Kıbrıs cumhuriyetinin, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimliğe sahip olacağını” yineledi. Güney Kıbrıs lideri, Kıbrıs sorununun çözümünün, ileri sürdükleri “işgal ve kolonizasyonu sonlandırması ve toprakların, halkın, kurumların ve ekonominin yeniden birleşmesini sağlamasının” yanı sıra tüm halkın; Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların insan haklarını ve temel özgürlükleri de teminat altına alması gerektiğini söyledi. Hristofyas, iki tarafın, müzakereler masasına olumlu ve yapıcı bir ruhla gelmeleri ve BM kararları, uluslararası hukuk ile Doruk Anlaşmalarını rehber almaları durumunda en kısa zamanda çözüme ulaşılmasının mümkün olduğunu ifade etti. Kıbrıs sorununun çözümü için Türkiye’nin işbirliği ve iyi niyetine gerek olduğunu kaydeden Hristofyas, “ancak Türkiye liderliğinin Kıbrıs sorununun çözümünü desteklediğine ilişkin sözlü açıklamalarda bulunmasına karşın, özlü olarak bu yönde hiçbir şey yapmadığını” savundu. “TÜRKİYE’YE BASKI” TALEBİ“Müzakerelerin çıkmaza girmesi ve Kıbrıs sorununun çözülememesi durumunda alternatif bir çözüm planlarının bulunup bulunmadığı” yönünde sorulan bir soruya yanıt veren Hristofyas, Kıbrıs sorununun iki toplumlu, iki kesimli federasyon temelinde çözülmesi yönündeki ortak tezlerinde ısrarcı olduklarını vurguladı. Hristofyas, “Türk tarafının kabahatli olması sonucunda bir çözüm olmaması durumunda ise uluslararası bir kampanya başlatarak, uluslararası toplumun suçluyu belirlemesini ve önlemlerini almasını isteyeceklerini” söyledi. Ancak hedeflerinin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu savunan Hristofyas, şu anda dikkat ve enerjilerini, “mantıklı olması ve yükümlülüklerini yerine getirmesinin kendi çıkarlarına olduğunu anlaması için Türkiye’ye baskı yapmaları amacıyla AB’nin 27 ülkesine yönettiklerini” kaydetti.  Papandreu ise aynı soruyu, ne alternatif bir çözümü gördüğünü, ne de böyle bir şeyi Hristofyas ile ele aldıklarını söyleyerek yanıtladı. 602400 Mehmet Şeker: Önyargılar Mehmet Şeker Önyargılar kadar kusur kadı kızında da olur demezseniz, Zaman Gazetesi'nin son günlerde her kanalda sıkça karşımıza çıkan reklâmına yakından bakmak istiyorum. Önyargılarımızı yıkmakla ilgili reklâm filmi, gayet iyi tasarlanmış... Son derece önemli bir noktaya temas ediyor. Masa üstünde duran kalemini almaya çalışırken istediğini başaramayan kız öğrenci... Futbol topunu arkadaşlarına atmak isterken, ayağıyla vurmasına rağmen bir türlü gönderemeyen çocuk... Açık oturumda birbirleriyle iletişim kuramayan konuşmacılar... İlerlemek isterken önüne engeller çıkan her kesimden insanlar... Bunları görüyoruz. Hepsinin önünde önyargılarını temsil eden birer cam. Şeffaf olduğu için görünmüyor fakat yüzlerini dayayıp komik bir görüntü oluşunca anlıyoruz orada cam olduğunu. En sonunda, şehrin uzağında arazide yürümekte olan bir genç, önyargıların sembolü olan ve önünde duran camı kırmak/yıkmak kararlılığına ulaşınca, sert bir bakışla kararını belli ediyor... Ve hızlanıp önündeki camı kırıyor, tuzla buz ediyor. İşte ne oluyorsa bu anda oluyor. Öyle bir hücum anında elin yüzün kesilir, kolun bacağın yaralanır, hâlbuki delikanlı hiç hasar almıyor demeyeceğim. camın parçalanması sırasında benim dikkatimi asıl çeken husus başka. Evet, anda cam param parça oluyor ama bir şey daha oluyor. Ki benim anlayamadığım budur. Bir anda toz, toprak kaplıyor ortalığı. Hâlbuki kırılan sadece büyükçe bir cam... Kırılan camdan toz duman çıkması, toprak, taş parçaları, beton parçaları çıkıyor olması... Anlaşılan ki reklâmı hazırlayan ekip, sadece camın kırılmasından oluşan manzarayı yeterli bulmamış. Hayatımızı zorlaştıran, ilişkilerimizi sıkıntıya sokan önyargılarımızın büyüklüğüne dikkat çekerken, işin içine tozu dumanı da katmışlar... Taş, toprak ve hatta beton parçalarını da ilave etmişler... Düşünün önyargılarımızın büyüklüğünü. Kimsenin zoruna gitmesin... havaya saçılan materyallerin arasında, bir iki parça da tahta olsaydı keşke. Evet, tahta ve bir miktar da kâğıt! Biraz kumaş parçası... Biraz demir, çelik... Derken un, buğday, arpa, mısır... İsterseniz buradaki son sözleri şakadan sayın. Ama reklâmı hazırlayanları, mesajı etkili ve doğru şekilde ilettikleri için tebrik etmeyi unutmayın. Şayet önyargılarımızdan kurtulabilirsek, reklâm, sadece bir gazetenin değil, bütün gazetelerin reklâmı anlamına gelebilir. 603062 Beşiktaş'tan umuda yolculuk 'tan umuda yolculuk Wolfsburg takımıyla 21 Ekim Çarşamba günü oynayacağı (B) Grubu 3. hafta maçı için ’ya gitti. Özel bir uçakla Almanya’nın kentine hareket eden siyah-beyazlılar, Wolfsburg karşısında gruptaki ilk puanlarını almayı hedefliyor. Beşiktaş’ın milli futbolcusu ’nda yaptığı açıklamada, grupta 3. maçlarına çıkacaklarını hatırlatarak, "Henüz puan alamadık. Bu kez puan veya puanlar almak istiyoruz. Deplasmanda oynanacak her maç zordur. Rakibimiz zorlu bir takım ve evinde iyi oynuyor" dedi. Nihat, uzun bir aradan sonra maçında gol attığının hatırlatılması üzerine de "Gol atmak önemli. İnsanın kendine güveni geliyor. Ama asıl önemli olan benim gol atmam değil, Beşiktaş’ın galip gelmesi" diye konuştu. 23 kişilik bir kadroyla Almanya’ya giden siyah-beyazlılarda, sakatlığı bulunan ile Batuhan, Rıdvan ve Onur kadroya alınmadı. ’E DÖNECEKLER Beşiktaş kafilesi, Wolfsburg maçından sonra 22 Ekim Perşembe günü Almanya’dan özel bir uçakla Eskişehir’e geçecek. Siyah-beyazlılar, 24 Ekim Cumartesi günü oynayacakları maçının ardından da ’a dönecek. 603630 Galatasaray'da Ribery Dosyası Galatasaray'da Ribery Dosyası Helvacı: "CAS'ın Ribery için Metz'e 220 bin Avro ödememize hükmettiği kararı temyize götüreceğiz." Yayına Giriş: 19.10.2009 18:58:31 Güncelleme: 19.10.2009 18:58:31 Galatasaray Kulübü İkinci Başkanı Mehmet Helvacı, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi'nin (CAS), Frank Ribery için Fransa'nın Metz Kulübü'ne 220 bin avro ödemelerine yönelik kararını temyize taşıyacaklarını söyledi. Mehmet Helvacı, Frank Ribery'nin transferi sırasında Metz ekibinin sözleşmeye, "Bu oyuncunun satışında milyon avronun üzerindeki bonservis bedelinden yüzde 20 pay alacağı" maddesini koydurduğunu belirterek, "Biz Ribery'nin Marsilya'ya gidişinden ve sonrasında 23 milyon avro bonservisle Bayern Münih'e transferinden bir şey kazanamasak da Metz Kulübü, kendisinin zarara uğradığını ileri sürerek bir hukuki süreç başlatmıştı" dedi. Metz'in yaklaşık milyon avro gibi bir talebi olduğunu dile getiren Helvacı, "Bu talebi FIFA, Galatasaray'ın bir kazancı olmadığını gerekçe göstererek reddetti ve sonrasında CAS'a gittiler. Her ne kadar bir cezayla karşı karşıyaysak da talep ettikleri miktarın yanında CAS'ın uygun gördüğü miktar oldukça düşük. Tabii ki biz bu kararın değişmesi için yine temyize gideceğiz" diye konuştu. Helvacı, Galatasaray'dan olaylı bir şekilde Marsilya takımına giden Frank Ribery'nin dönem menajeri olan Bruno Heiderscheid ile şimdi mahkemelik olmasının, kendileri için yeni bir ümit olduğuna dikkat çekti. Ribery ile ilgili iddialarını ispatlayamamalarından kaynaklanan sıkıntıları olduğunu söyleyen Helvacı, "Bizim iddialarımızın temeli, Ribery ile menajeri arasındaki davanın parçası. belgeler ortaya çıkmıyor. Çıkmadığı için de ispatlayamıyoruz. Menajeri ile süren davada çıkacak sonuç, bizim davamızı da etkileyecek. Yeni bir belge ortaya çıkarsa, dava yenilenebilir" ifadelerini kullandı. 603371 Viyana'da İran ile Uranyum görüşmeleri başladı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde yapılan görüşmelere kurum temsilcilerinin yanı sıra İran, ABD, Rusya ve Fransa'dan nükleer enerji uzmanları ile diplomatlar katılıyor. Toplantıda İran, Atom Enerjisi Kurumu Müşaviri Hamit Rıza Askeri ve UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Ali Asker Sultaniye tarafından temsil edilirken, ABD'yi Enerji Bakanı Yardımcısı Daniel B. Poneman, Rusya'yı Federal Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Nikolay Spassky ve Fransa'yı UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Florence Mangin temsil ediyor. Diplomatik kaynaklar, İran'ın Natanz nükleer tesislerinde yüzde oranında zenginleştirebildiği bin kilogram uranyumu ilk aşamada Rusya'ya yüzde 20 oranında zenginleştirmek üzere vereceğini, Fransa'nın da zenginleştirilen bu uranyumu yakıta çevirerek İran'a vermeyi taahhüt ettiğini bildirdiler. Bu arada, İran heyetine yakın bir kaynak, İran yönetiminin, toplantıya yeni bir öneri sunarak, "ABD dahil Batı ülkelerinden nükleer yakıt(zenginleştirilmiş uranyum) almaya hazır olduğunu beyan edeceğini" belirtti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde kurumun Viyana'daki merkezinde bugün başlayan görüşmelerin Çarşamba gününe kadar devam etmesi öngörülüyor. 603112 firari mahkumun peşine bin görevli düştü firari mahkumun peşine bin görevli düştü ’in kuzeyindeki İç Özerk Bölgesi’nde bir gardiyanı öldürerek hapisten kaçan mahkumu yakalamak için bin güvenlik görevlisi harekete geçirildi. Çin gazetelerinin ilk sayfalarında yer alan haberlerde, dördü de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış olan mahkumlar etkisiz hale getirdiği gardiyanların elbiselerini giydikten sonra, çaldıkları taksiyle kaçarken bir gardiyanı da yaraladı. Firariler, çaldıkları taksinin benzini bitince bir başka aracı gasp etti. Özerk bölgenin merkezinde ve civarındaki yollarda 150’den fazla arama noktası kuruldu. Yetkililer, firarilerin büyük olasılıkla Hohhot’da bulunduğunu açıkladı. Çin’de çok rastlanmamasına rağmen, bu yıl Anhui ve Şanşi eyaletlerindeki hapishanelerde firarlar oldu. ŞÜPHELİ ÖLÜMLERÖte yandan Çin basınında, kısa süre önce hapishanelerdeki kötü koşullarla ilgili haberler yer aldı. Yılın ocak ve nisan ayları arasındaki dönemde, 15 kişi hapishanelerde şüpheli şekilde öldü. Resmi Şinhua haber ajansı, bu vakaların çoğunluğunun dayaktan kaynaklandığını, çok azının kaza veya olduğunu yazdı.  Yetkililer, ölümlerin esas olarak kötü yönetim ve gevşek denetimden kaynaklandığını belirtti. 603246 Terim en büyük hatasını açıkladı Milli Takımlar Teknik Sorumluluğu görevinden istifa eden Fatih Terim düzenlediği basın toplantısında medya mensuplarının sorularını da cevapladı. Terim, Türkiye'de baş ve gövdenin çok büyük olduğunu, ancak bu ikiliyi taşıyacak bacakların çok zayıf ve yetersiz olduğunu söyledi. Fatih Terim, bir soru üzerine yaptığı açıklamada, ''Diyoruz ki okullarda neden spor yok? Bu soru çok basit bir soru gibi geliyor. Dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerinden biriyiz. Futbol nasıl yasak olur bir okulda? Bizim doğal bir kaynağımız var ve kullanamıyoruz. Okullarda beden eğitim dersi saatten saate düşürülüyor. Bu şartlarda nasıl sporcu yetiştireceğiz? Bu doğal kaynağa verilmeyen değere bir ülke sorunu olarak eğilmek zorundayız." dedi. Terim, istifasını resmi olarak vermediğini söylediğinin hatırlatılarak, 'Neden istifa ettiğinizi hala tam olarak öğrenemedik. Sebebi nedir?' sorusuna ise, ''Başkanımız ve yönetim kurulumuzla aramızda hiç bir husumet olmamıştır. Ama gelişen olaylar böyle bir karar vermeme neden olmuştur. Federasyon'dan hiç kimseye ne kızgınlık, ne de bir kırgınlık var. Bu sadece Belçika maçıyla sınırlı değil. 2008 Avrupa Şampiyonası'nda yaşadıklarımız var. Portekiz maçı öncesi, sonrası var." diye cevap verdi. Kimseyi suçlayarak bir yere varamayacaklarını da belirten Terim, ''Bu basın toplantısını da ben söyledim. Giderken de güzel gitmek gerektiğini daha önce de söyledim. Her söylediğim bahane kabul edilebilir ama bu bir bahane toplantısı değildir. Güzel ayrılmanın yolunu arıyorum ve güzel de ayrılacağım. Bu da herkes örnek olacak.'' dedi. Türk Milli Takımı'nın 2010'a gidemediğini hatırlatan bir basın mensubunun, 'Terim'i başka bir milli takımın başında görebilir miyiz?' sorusuna ise, ''Neden olmasın bu gayet doğal. Herkesin çok çabuk yer değiştirdiği dönemde yaşıyoruz. Zaten kulüp takımı alacağız diye bir şart yok, milli takım da olabilir." diye cevap verdi. TEKKE'Yİ NEDEN TERCİH ETMEDİNİZ? Fatih Terim, oyuncu tercihleri nedeniyle eleştirildiğinin hatırlatılarak, bunlardan birinin de Fatih Tekke olduğunun hatırlatması üzerine ise, ''O arkadaştan bahsederkes çağırılmayan diğer oyunculara da büyük haksızlık olur. Bu arada Tekke'ye milli forma verilmiştir. Dediğim gibi diğerlerine de haksızlık etmememiz gerek.'' diye cevap verdi. Terim, Milli Takım'ın ortaya koyduğu futbol ve bir ekol olarak isminin olup olmayacağı ile ilgili olarak ise, ''İstatistikler öyle diyor. Çıktğıımız maçlar en fazla galibiyet olan ve sayısız başarı kazanan dönem olduk. Bu suoruyla ilgili en güzel sözü Arda söylemiş "Mağlubiyeti kabul etmeyen, sahanın her yerinde baskı yapan ve her yerde atak oynamaya çalışan bir takım olduk." Ali Sami Yen'deki İspanya maçı bile 5-0 bitebilirdi. İşte ben böyle birt takım, böyle bir ekol bıraktım. Kayıplarımız ve hatalarımız oldu. Ekoller bir kaç senede olmaz. Nasıl dünya kupasına gitmeyiz sorusunu hep acımasızca sorduk. Gitmezsek yandık durumuna geldik. Demekki 15-20 yılda çok yol kat ettik. Ve beğenseniz de beğenmesenizde bu 15-20 yılda ben varım." Terim ayrıca şu noktalara dikkat çekti... Kendi içinde tutarlı, kendinden emin sağlam kararlar verdim. Pişmanlıklarım ve keşkelerim var elbette. Olması da gerek, insan olduğuma göre. Hep iç sesimi dinledim. Yanlışlarımın doğrularımı götürmediğine inanıyorum. Geçen gün bugünlerde sözleşmem 2012'ye uzatıldı. Federasyon'la uyum içindeydik. Rahmetli Hasan Doğan'ın vasiyeti doğrultusunda Türk Milli Takımı'nı geleceğe hazırlamaya yönelik çalışıyorduk. 2010 Dünya Kupası finallerine gidebilmek elbette en önemli hedeflerimizden biriydi. Bunun gerçekleşmemesi halinde istifamı son maçtan sonra açıklamayı uygun görmüştüm. Ancak bazı gelişmeler nedeniyle bu açıklamayı erken yaptım. Ben pek çok kere karar veren mevkilerde bulundum. Bu mevkilerdeki herkes gün gelir mevkinin bedelini öder. Evet vedalar hüzünlüdür. Ancak güzel ayrılıkların yaşanmasına da çalışmalıyız. Benden sonra rahat bir çalışma ortamı bırakmam gerektiğini bilerek bu toplantıyı yaptım. Geçmişte yapılmış hataları vurgulamak. Türk futboluna güzel bir gelecek net ve objektif bir tablo çizmek istiyorum. Görev yaptığım 2005-2009 döneminde milli takımın aldığı sonuçlar açık ve ortada. Bu bir paylaşım toplantısı derken kadar dikkatli kelimeler seçiyorum ki, ne söylersek sebep ne söylersek bahane olmasın diye.. 2005-2009 arası sonuçları rakamlarla birleştirirsek, attığımız gollerin yediğimizden, galibiyetlerimizin mağlubiyetlerimizden, maçlarımızın yüzde 75'ini kaybetmediğimizi göreceksiniz. Türkiye Almanya yarı final maçını dünyada 1,5 milyar insan izlemiş. Hiçbir şey olmasa herhalde müthiş bir reklam. Daha önce hayal bile edilemeyecek bir şel. Göreve başladığımızda düşük olan sponsor desteğinin birkaç kat arttığını görüyoruz. İstatistiklere bakarsak oynadığımız maçların yüzde 72'sini kaybetmediğimiz görülür. Medya geleceğe dönük projelerimize mesafeli durdu. En büyük hatam, beklentileri yükseltmek oldu. Eskiden uluslararası rekabette akla önce Milli Takım gelirdi. Oyuncu yetiştirme konusunda dünya koşullarına uyum sağlamak zorundayız. Son yıllarda Türkiye'nin ürettiği yıldız oyuncu sayısı beklenenin çok altında. Bunca yabancı transfere karşın ligimizin çok da kaliteli olduğunu söyleyemeyiz. Futbolcularımız Avrupa'ya gitme konusunda daha kararlı ve cesur olmalı. Gençlerimizi artık fizik kondisyon olarak iyi yetiştirilmeli. Türk futbolcusu iyi eğitimli değil. Çoğu şeyde Avrupalı meslektaşlarının gerisinde. Milli Takımlar hala çağın şartlarına uygun kamp ve eğitim merkezlerine kavuşamadı. Yurt dışında doğmuş Türk çocukları artık kültürel olarak Türkiye'ye uzak. Geçmişten bugüne beraber çalıştığımız başkan ve yöneticilere verdikleri destekten ötürü teşekkür ederim. Bizden sevgisini ve desteğini esirgemeyen Türk insanına şükran borçluyum. Bir gün başka bir yerde, başka koşullarda birlikte oluruz. Dünya Kupası'na gidememenin ceremesini istafa ederek, ayrılarak çekiyorum. Şu ana kadar Atletico Madrid'den bir teklif gelmedi. Birçok teklif var ama henüz kimseyle görüşmedim. Beden eğitimi seçmeli hale geldi. Peki bu ülke nasıl sporcu yetiştirecek? Güzel ayrılmayı becerebilmeyi deniyorum. Başaracağımdan eminim. Başka bir Milli Takım'ın başına da geçebilirim. Neden olmasın? 603005 'Şehitlikteki Türk bayrağı, Azeri halkının onuruna emanettir' Davutoğlu, Türkiye'yi ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Azerbaycan'daki Türk şehitliğindeki Türk bayraklarının kaldırılmasıyla ilgili bir soruya, şu cevabı verdi: "Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri olarak bizler için ve 72 milyon Türk halkı için Azerbaycan ve Türkiye Cumhuriyeti bayrağı ortak milletin bayrakları olarak aynı ölçüde azizdir. Azerbaycan topraklarımız bizim topraklarımız gibi kutsaldır. Onların işgalden kurtarılması bizim için en temel milli meselesimizin başında gelir. Bu pozisyonumuz böyle devam edecektir. Eski bir Türk deyişiyle 'Gök yere inse Türkiye'nin bu pozisyonu değişmez.' İlkesel bir tutumdur. İlkesel tutum çerçevesinde Azerbaycan'ın bağımsızlığı için Anadolu'nun her bir köşesinden, şu anda sınırlarımız içinde olmayan Balkanlar'dan, Ortadoğu'da Halep'ten gidip de Azerbaycan topraklarınde şehit düşmüş şehitlerimizin ve bu şehitlerimizin üzerinde onların gölgesinde uyuduğu bayrağımız, şehitler için Fatiha okunan Şehitlik Camii'miz her şeyden önce Azerbaycan halkının izzetine, onuruna emanet edilmiştir. Bu izzet onura saygı gösterileceğini bekliyoruz, gösterileceğinden de eminiz. Bu konuda bir tereddüt yoktur. Bize söylenen geçici bir düzenleme olarak, resterosyan faaliyeti çerçevesinde bu tedbirlerin alındığıdır. Bu emanet bizim ortak emanetimizdir. Türkiye'nin dünyanın her köşesine yayılmış şehitleri vardır. Ben gittiğim yerlerde bu şehitlikleri ziyaret ederim. Yunanistan'da Korfu Adası'nda tek bir Türk yoktur, Türk şehitliği vardır. adada bayrağımız dalgalanmaktadır. Bizim Azerbaycan halkına güvenimiz tamdır. Onların Türkiye muhabettini biliriz. Türkiye ile Azerbaycan arasına nifak sokma çabalarına da hiçbir zamanda izin vermeyeceğiz." Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbaskan Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin her zeminde Azerilere güvence verdiklerine işaret eden Davutoğlu, "Güvencelere rağmen böyle nifak sokma çabaları ortaya çıkarsa buna en doğru cevabı Azerbaycanlı kardeşlerimizin, kaderdaşlarımızın, tarihdaşlarımızın, soydaşlarımızın vereceğinden eminiz. Bu konuda tereddütümüz yok ve bu konudaki çabalarımız da bundan sonra daha da artarak devam edecektir." dedi. Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın New York ve BM'deki temaslarının birinci gündem maddesinin ve ABD Başbakın Obama'yla yaptığı ikili görüşmenin tümünün Karabağ konusuyla ilgili olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül'ün önceki ABD Başkanı Obama'yı aradığında da Karabağ sorununun ele alındığının altını çizen Davutoğlu, "Zürih'te ABD Dışişleri Bakanı Clinton'la görüştüğümde gündem maddesi imza değildi, Karabağ'dı. İşgal altındaki Azeri topraklarıydı. Kim ne söylerse söylesin Türkiye'nin bu politikası devam edecektir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarında işgalin bitmesi yönündeki politikamız da, bu konudaki ilkesel tutumuz da bu konuya çözüm bulunana kadar devam edecek. Türkiye açısından spekülasyona yol açacak yaklaşım, tutum değişikliği söz konusu değildir." diye konuştu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Türkiye'ye satılan doğalgazla ilgili olarak yaptığı açıklamalara ise Davutoğlu, gaz konusunda taraflar arasındaki görüşmelerin devam ettiğine işaret etti. Davutoğlu, "Bu sadece Türkiye ile değil uluslararası konsorsiyumla da yürütülen görüşmelerdir. Ben olumlu netice alınacağına inanıyorum. Uzun dönemli perspektifler açısından bakıldığında Hazar-Anadolu-Avrupa geçişi stratejik bir geçiştir. Bunlar ticari mantık içerisinde ele alınması gereken konulardır. çerçevede olumlu netice çıkacağına inanıyorum." diye konuştu. 602264 Çilek Mobilya Hamburg'a da girdi Çilek Mobilya Hamburg'a da girdi Hamburg'un Hamburgerstrasse adlı caddesinde iş adamı Sultan Süleyman Yıldız tarafından açılan mağazanın açılışına, çok sayıda davetli katıldı. İş adamı Yıldız, Avrupa'da çocuk ve gençlere yönelik ürünlerin azlığından yakınarak, Çilek Mobilya'nın Avrupa'da önemli bir ihtiyacı karşılayacağını söyledi. 400 metrekarelik bir alan üzerinde açılan mağazanın açılışında konuşan Hamburg Başkonsolosu Devrim Öztürk de Türk mobilya şirketlerine Avrupa'da büyük bir ihtiyaç bulunduğunu belirtti. SPD Eyalet Meclis Üyesi Çiftlik, Almanya Merkez Bankası Thilo Sarrazi'nin ülkede yaşayan Türk ve Araplar'ı küçümsemesine rağmen Almanya'daki Türk toplumunun ülke ekonomisine büyük katkılar sağladığını belirtirken Hamburg Ticaret ataşesi Şevket Ilgaç ise, 'Tüm dünyada ekonomiler küçülüyor. Böyle ortamlarda yatırımlara öncelik verilmeli. Korumacılık en aza indirgenmeli' dedi. 602201 Kor Kor Orijinal Adı: The Core Yönetmen: Jon Amiel Oyuncular: Aaron Eckhart, Hilary Swank Türü: Macera CINE 20.45 Dünyada açıklanamaz olaylar patlak vermektedir; ölümler, yıkımlar, vs. Olası felaketlerde, muhafızlık görevini üstlenmeye pek meraklı Amerikan askerleri de bu durumun nedenleri üzerine bilim adamlarıyla beraber kafa yormaya başlar. Ürettikleri teoriye göre, dünyanın çekirdeği artık dönmemektedir. 603106 11 dakikada 15 trafik kuralını ihlal edince Yetkililerin verdiği bilgiye göre, 47 yaşındaki İtalyan dün otoyolda aracıyla aşırı sürat yaparken polis tarafından fark edildi. Saatte 160 kilometre hızla giden sürücü otoyoldaki diğer araçları yakın takip ederek "iki araç arasında bırakılması gereken mesafe" kuralına da uymadı. Polisin çeşitli dur ihtarlarını da göz ardı eden sürücü, bir inşaat bölgesinde hız limitinin yaklaşık iki katı sayılacak 140 kilometre hızla yoluna devam etmeye çalıştı, ama nihayet polis tarafından durduruldu. Polis tarafından ehliyetine el konulan İtalyan sürücü, mahkeme kararı üzerine sağlık ve uyuşturucu kontrolünden geçirildi. Polis, kimliğini açıklamadı sürücünün 15 trafik kuralını 11 dakikada ihlal ettiğini belirtti, ancak ne gibi bir cezaya çarptırıldığı konusunda bilgi vermedi. 603715 Milli Piyango çekilişi yapıldı Milli Piyango İdaresi'nden yapılan açıklamaya göre, son rakamı üç (3) ve dokuz (9) olan biletler de amorti kazandı. Milli Piyango'nun 19 Ekim çekilişinde ikramiye kazanan biletlerin numaraları ve ikramiye tutarları şöyle: 1,500,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA ------------------------------------- 305418 150,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA ----------------------------------- 172575 5,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA -------------------------------- 055832 1,000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ------------------------------------ 053713 111309 117651 352663 591004 500 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------- 009021 100906 165894 215959 301382 377755 439710 537751 015325 104254 167074 216412 303077 388672 460337 553406 018839 105470 170824 225363 303203 392375 463136 555867 019215 122862 171064 229481 330078 398223 470485 556160 020574 123667 174886 250042 330967 399311 480389 559316 024321 128055 177259 257438 332000 415321 484512 559512 024539 130239 180982 258120 332633 415764 487713 559921 025471 133360 184206 264843 332895 419683 497411 575647 032301 136304 199297 265802 335618 422493 511073 579546 056374 146491 199873 296833 337052 424270 529537 594820 086196 151692 199946 298145 345090 428460 534437 597092 098110 157614 209952 300908 347102 432905 534963 598153 098414 165482 210475 301098 ------ ------ ------ ------ 300 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------- 001667 075694 148905 217778 293709 354231 430008 523830 001690 080732 154355 223262 293874 359371 430675 533378 006533 081563 159292 223645 294699 365761 431288 539651 009020 083233 160503 227374 300262 370438 450153 542873 009511 084047 160671 228485 306990 374920 452190 547861 011538 084405 162893 230171 308606 376447 452307 550513 014638 091990 163043 232247 309344 379515 458293 551949 017572 092971 169011 233508 323126 386158 460949 554013 024196 093531 171027 235666 326788 387959 462378 560294 028019 109297 174826 237397 326839 394610 469149 562445 038258 116365 182277 244293 331193 399993 478881 564319 041887 120012 185454 248160 331495 400810 482594 565646 045384 120179 186256 253227 333552 402801 490029 573139 050573 124575 191531 253352 336397 409201 493834 582139 056175 127575 196866 254948 342687 411290 494460 588443 057838 130474 197286 279680 345646 414376 494947 591537 058554 131422 201676 284180 348355 418260 515181 594233 060170 146257 210373 288340 348875 423368 522868 599696 060391 146292 215772 291120 353756 423535 ------ ------ SON RAKAMINA GÖRE 150 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ----------------------------------------------------- 01214 09418 30043 36795 46935 66515 77911 84623 02516 14053 32087 37306 50594 68576 78792 84770 02917 19410 33030 42735 61688 72570 79492 85733 04404 23157 33584 43111 61865 75594 80351 91655 06013 26658 34539 45524 62096 75702 80926 98202 SON RAKAMINA GÖRE 80 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------------------------- 0126 2019 3080 4356 5794 6925 8418 8784 0608 2177 3634 4563 6279 8057 8581 9263 1151 2921 4273 5073 ---- ---- ---- ---- SON RAKAMINA GÖRE 32 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ---------------------------------------------------- 147 174 200 233 246 569 606 656 810 885 SON RAKAMINA GÖRE 24 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR ----------------------------------------------------- 09 40 53 70 74 12 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR -------------------------------- SON RAKAMI (3) ÜÇ OLANLAR SON RAKAMI (9) DOKUZ OLANLAR 1500 TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANAN NUMARALAR -------------------------------------------- 005418 304418 305411 305417 305468 305718 309418 365418 105418 305018 305412 305419 305478 305818 315418 375418 205418 305118 305413 305428 305488 305918 325418 385418 300418 305218 305414 305438 305498 306418 335418 395418 301418 305318 305415 305448 305518 307418 345418 405418 302418 305408 305416 305458 305618 308418 355418 505418 303418 305410 603735 İsrail'e BM'den kötü haber İsrail'e BM'den kötü haber İsrail ve Hamas'ı, Gazze'de Aralık 2008-Ocak 2009 tarihlerinde çatışmalarda savaş suçu da dahil uluslararası insani hukuk kurallarını çiğnemekle itham eden Goldstone Raporu'nun yakında BM Genel Kurulu'nda ele alınması bekleniyor. BM Genel Kurul sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, geçen cuma BM İnsan Hakları Konseyi'nde onaylanan raporun bir kopyasının Genel Kurul Başkanı Dr. Ali Treki'nin eline ulaştığı bildirildi. Genel Kurul sözcüsü, raporun 192 üyeli Genel Kurulda aralık ayından önce ele alınmasının beklendiğini belirtti. Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi kararında, Goldstone Raporu'nun BM Genel Kurulu tarafından ele alınmasını istemişti. 603171 Doğan'ın eski cezasının banka hacizi kaldırıldı Doğan Yayın Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan yazısında, şirketin Nisan 2002-31 Mart 2003, Nisan 2003-31 Mart 2004, Nisan 2004-31 Aralık 2004, 2005 ve 2006 hesap dönemlerine ait vergi/ceza ihbarnameleri ile ilgili olarak, Halkalı Vergi Dairesi tarafından gösterilmesi talep edilen 914 milyon 820 bin 334 lira tutarındaki teminat konusunda, şirketin banka hesaplarına uygulanan ihtiyati haciz işleminin kaldırıldığının öğrenildiği belirtildi. Yazıda, şirketin banka hesaplarında bulunan toplam 402 bin 125 lira tutarındaki mevduatına karşılık gelecek miktarda (405 bin lira) kesin ve süresiz banka teminat mektubunun Halkalı Vergi Dairesi'ne iletildiği hatırlatıldı. 602398 Yusuf Kaplan: Türkiye, Adorno'sunu kaybetti Yusuf Kaplan PazartesiTürkiye, Adorno'sunu kaybetti Yaprak dökümü devam ediyor: Halit Refiğ'in ardından Ergün Göze ve İbrahim Canan da Hakk'ın rahmetine kavuştu. Ergün Göze, Türk basının kalemi en güçlü temsilcilerinden biriydi. Fikrî yazılar yazardı zaman zaman; ama polemikçi yanı daha güçlüydü. Ergün Göze, aynı zamanda yayıncılık da yapıyordu; hem kitap yayımlıyor, hem de çeviriler yapıyordu. Sözgelişi Cezayir'in, belki de Arap dünyasının tek Sezai Karakoç'u olarak görebileceğimiz, Arap dünyasında medeniyet fikrini kavrayabilmiş, fikrin çilesini çekmiş düşünürlerden biri olan Malik bin Nebî'nin kitaplarından bazılarını Türkçe'ye ilk kez çevirmişti. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte'nin Türkçe'ye kazandırılması ve yorumlanması gibi devâsâ bir çabayı, ancak kurumların, üniversitelerin yapması gereken bir çalışmayı bir insan ömrüne sığdırmayı başarmış bir ilim adamıydı. Sessiz, sâkin, kendi hâlinde, ömrünü çalışmalarına vakfetmiş bir kişiydi. Ergün Göze'ye ve İbrahim Canan Hoca'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Ekim ayı, Türkiye'de gerçekten tam bir yaprak dökümü ayı oldu. Son olarak Türkiye'nin Adorno'su olarak nitelendirebileceğimiz, en büyük iletişimbilimcimiz Ünsal Oskay'ı kaybettik. Ünsal Oskay, Türkiye'de henüz aşılamamış bir iletişimbilimciydi. Türkiye'deki bütün iletişimbilicilerin hem hocası, hem de “baba”sıydı. “Baba”sıydı diyorum; çünkü yazdığı kitaplarla Türkiye'deki iletişim çalışmalarının, kültürel teorinin ve sosyal teorinin çıtasını öylesine yüksek bir noktaya yerleştirmişti ki, kendisinden sonra bu çıtaya yaklaşabilecek çapta kişiler çıkmadı, ne yazık ki. Sözgelişi, 1982 gibi görece erken bir tarihte Ankara Siyasal Bilgiler tarafından yayımlanan, sonra da nedense bir daha yayımlanmayan devâsâ kitabı, Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri başlıklı öncü çalışma, Ünsal Hoca'nın çapı hakkında fikir vermeye yeter ziyadesiyle. 32 sayfalık Giriş'i hâriç kısım ve bölümden oluşan bu kitabın üç kısım'ının sadece başlıklarını verdiğimde bile ne denli çaplı bir iletişimbilimci, kültür ve sosyal teorisyenini kaybettiğimizi fark etmemiz kolaylaşabilir. Tam başlığı, “19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri: Kuramsal Bir Yaklaşım” olan kitabın birinci kısmının başlığı şöyle: “19. Yüzyılın Oluşturduğu Dünya: Rousseau, Baudelaire ve Melville'de Dış Gerçekliğin Algılanması”. İkinci Kısım'ın başlığı ise şöyle: “Günümüz Toplumlarına İlişkin Bazı Bilimsel Açıklamalardaki Temel Yetersizlikler: İletişim Sorunlarını Birey-Toplum Çelişkisine İndirgeyerek Açıklayan Yazarlar: Huizinga, McLuhan ve Popüler İkonoloji Açıklamaları Yandaşları”. Üçüncü Kısım'ın başlığı biraz daha kısa: “İletişim Sorununun Toplumsal Bir Süreç Olarak Değerlendirilmesi”. Bölümlerin başlığını vermeme gerek kalmadı sanırım. Ama şu kadarını söylemekle yetineyim: Ünsal Hoca'nın bu çığır açıcı çalışmasını aşacak çapta bir çalışma ne yazık ki hâlâ yapılabilmiş değil şu çorak ülkede. Ünsal Hoca'nın iki önemli çalışmasını daha anmak istiyorum burada: Birincisi, “Popüler Kültür Açısından Bilim-Kurgu ve Korku Sineması” altbaşlığını taşıyan Çağdaş Fantazya başlıklı çalışması. Bu çalışma da bu konuda yapılmış, felsefî derinliği bakımından henüz aşılamamış bir çalışmadır. Diğer kitabı ise, Müzik ve Yabancılaşma başlığını taşıyan, “Aristo, Huizinga ve Adorno Açısından Bir Ön Çalışma” altbaşlığıyla yayımlanan yine henüz aşılamamış, görünür bir gelecekte de aşılabileceğini sanmadığım öncü çalışması. Ünsal Hoca, Türkiye'nin Adorno'suydu. (Bildiğiniz gibi Adorno, kültür endüstrisini derinlemesine inceleyen ve eleştiren Frankfurt Okulu'nun Horkheimer'la birlikte iki kurucusundan biridir). Ünsal Hoca, Türkiye'deki sığlıkla başı belâda olan, derinlikli bir iletişimbilimciydi. Türkiye'nin Ünsal Hoca'nın kadrini, kıymetini yeterince bilemediğini söylemek yanlış olmaz. Türkiye, adam öğüten, yetenek öğüten bir makine'yı andırıyor adeta. Hiçbir alanda birinci sınıf adamlar yetiştiremiyoruz bu yüzden. Bu nedenle, sığ ve ideolojik, bön ve berbat tartışmalarla birbirimizle didişip duruyor yalnızca. Ünsal Hoca'nın her beşer-şaşar gibi türlü zaafları vardı elbette. Ama şu ân bu zaafları konuşmanın yeri de, zamanı da değil. Ünsal Hoca'yla bir program yapmayı düşünüyorduk geçtiğimiz haftalarda. Ama hastaydı, iyileşince yaparız diye karar almıştık. Demek ki, nasip değilmiş. Ünsal Hoca'ya Allah'tan rahmet dilerken, çalışmalarının hiç olmazsa ölümünden sonraki süreçte hak ettiği ilgiyi görmesini ummak istiyorum. 602294 Heybeliada'daki tarihi sanatoryumda yangın Heybeliada'daki tarihi sanatoryumda yangın Türkiye'nin ilk verem hastanesi olan ve senedir kapalı bulunan Heybeliada Sanatoryumu'nda dün akşam 21.30 sıralarında yangın çıktı. Henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın kısa sürede katlı ahşap binayı sararken, yangın binanın çevresindeki çam ağaçlarına da sıçradı. Alevler ormanlık alanı tehdit ederken, yangına müdahale için Kartal, Pendik ve Maltepe belediyeleri gemi ile Heybeliada'ya itfaiye ekipleri, ve araçları gönderdi. İki saat süren ve ormanlık alana yayılmadan kontrol altına alınan yangında sanatoryumun tamamen kullanılamaz hale geldiği öğrenildi. Öte yandan Beşiktaş Kültür Merkezi'nin bitişiğinde bulunan tek katlı mutfağında dün akşam yangın çıktı. Elektrik saatinin alev almasından kaynaklandığı belirtilen yangın kısa sürede kontrol altına alınırken, can kaybının olmadığı kaydedildi. 603511 Normal doğum mu, sezaryen mi? Normal doğum mu, sezaryen mi? Ordu Sağlık Müdürü Yılmaz Dündar, normal doğumun yapılabileceği bir durumda sezaryen gibi gereksiz bir karın ameliyatı geçirilmemesi gerektiğini uyarısında bulundu. Yılmaz Dündar yaptığı açıklamada, anne ve bebek sağlığına büyük önem verdiklerini, sağlıklı annelerden sağlıklı bebekler olacağı göz önünde tutularak hamile kalmadan önce mutlaka hastane ve sağlık ocaklarına başvurulması gerektiğini kaydetti. Hamile kalındığının öğrenilmesinin hemen ardından düzenli gebelik takiplerinin yaptırılması gerektiğini ifade eden Dündar, "Tüm sağlık ocakları, sağlık evlerinde ücretsiz olarak gebe ve bebek takipleri yapılabilmektedir. Anne ve bebek sağlığı açısından bir diğer önemli konu, doğumların hastane şartlarında yapılmasıdır. İlimizde her 100 gebeden 98'i hastanede doğum yapmaktadır. Amacımız tüm doğumların hastanelerde gerçekleşmesidir" dedi. Anne ve bebek sağlığını olumsuz etkileyen bir faktörde sezaryen ile yapılan doğum oranının yüksek olması olduğunu belirten Dündar, "Normal doğum, doğal ve fizyolojik bir süreçtir. Sezaryen ise, tıbbi gereklilik hallerinde kullanılması gereken bir ameliyattır. Normal doğum sağlıklı bir şekilde yapılabileceği bir durumda normal doğum yapılmalı, anne gereksiz bir karın ameliyatı geçirmemelidir. Annenin doğum sürecindeki ağrılı döneme ilişkin ve endişesi sezaryen isteğini artırmaktadır. Anne adayının günü geldiğinde sancı çekmeye başlaması, bebeğin düş dünyaya uyumunu sağladığının göstergesidir. Bu nedenle tıbbı açıdan gerekmedikçe, sezaryene başvurulmaması doğrudur. Özellikle gebelik dönemi izlenimlerinde, kadının bu endişelerini gidermeye yönelik sağlık çalışanları ve uzman hekimler tarafından danışmalık yapılmalı, gerekirse profesyonel destek verilmelidir" diye konuştu. Normal doğumda annenin günlük yaşama geçişinin sezaryene göre daha hızlı olduğunu işaret eden Dündar, şöyle konuştu: "Sezaryenden sonra iyileşme süreci daha fazla zaman almaktadır. Normal doğumdan annenin kanama, iltihap, organ doku hasarı, pıhtı oluşumu riski sezaryene göre daha düşüktür. Normal doğum ekonomik açıdan da daha uygundur. Sezaryen ameliyatı çocuğun sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Bebeğin olması gerekenden daha önce doğması, çeşitli solunum sistemi problemlerine ameliyat sırasında yaralanmalara hatta bir sonraki gebelikte çeşitli sorunlara yol açabilir. İkinci ve üçüncü gebeliği de engelleyebilir. Hamileliğin başından itibaren doğum şeklini düşünmek doğum stresini artırabilir. Doğum şeklini hamileliğinin son birkaç ayında sizi takip eden ebe ve doktor ile konuşmanız, buna göre vermeniz en uygunu olacaktır. Tıbbı gereklilik yoksa doğal olan ve bebeğin sağlığı için en iyisidir." 602351 Bursa sonuçları sonuçları 1.KOŞU: 2-11-4-10, CİNAS, YILDIZCANKIZI, ESİNCİK, YAYLA KÖYLÜ, MÜD: 1.25.88, F: BOY, 1/2 BOY, 1.5 BOY, G: 20.40, İKİLİ(2/11) 48,40 TL SIRALI İKİLİ(2/11) 285,70 TL PLASE İKİLİ(2/11) 17,80 TL PLASE İKİLİ(2/4) 81,30 TL PLASE İKİLİ(4/11) 9,50 TL ÜÇLÜ BAHİS(2/11/4) 165,01 TL TABELA BAHİS(2/11/4/10) 405,59 TL PLASE(2) 6,55 TL PLASE(11) 1,30 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(2/11/4/10) 10,68 TL, SON 800:0.58.52 2.KOŞU: 7-5-2-3, EZHAT, YALNIZADAM, ÖZBEYAZ, MUTLU, MÜD: 1.19.98, F: BOY, 1.5 BOY, 1.5 BOY, G: 7.55, İKİLİ(5/7) 21,85 TL SIRALI İKİLİ(7/5) 53,45 TL 1. ÇİFTE(2/7) 241,00 TL PLASE İKİLİ(2/7) 9,90 TL PLASE İKİLİ(2/5) 4,70 TL PLASE İKİLİ(5/7) 13,80 TL ÜÇLÜ BAHİS(7/5/2) 20,78 TL TABELA BAHİS(7/5/2/3) 70,04 TL PLASE(7) 3,60 TL PLASE(5) 1,20 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(7/5/2/3) 0,69 TL, SON 800:0.53.16 3.KOŞU: 6-2-10-9, İLDEM, AŞİKAR, YELKOŞ, TANEGÜL, MÜD: 1.25.19, F: BOY, BOY, 1.5 BOY, G: 4.95, İKİLİ(2/6) 43,60 TL SIRALI İKİLİ(6/2) 116,00 TL PLASE İKİLİ(6/10) 17,10 TL PLASE İKİLİ(2/10) 27,20 TL PLASE İKİLİ(2/6) 20,90 TL 2. ÇİFTE(7/6) 149,00 TL ÜÇLÜ BAHİS(6/2/10) 192,21 TL (1 NOLU ALSUN KOŞMADI), ÇIKAN ATLA:4,36 TL TABELA BAHİS(6/2/10/9) 357,94 TL ÇIKAN ATLA:2,12 TL PLASE(6) 30,50 TL PLASE(2) 76,35 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(6/2/10/9) 4,24 TL, EFG:7, SON 800:0.57.60-0.57.84 4.KOŞU: 6-2-10-9, VERYENO, ZEYTİN DALI, HASBELKADER, TOM BAULT, MÜD: 2.35.06, F: BURUN, 1.5 BOY, 1/2 BOY, G: 1.80, 1.DÖRTLÜ GANYAN( 2/7/6/4 560,50 TL 1.ÜÇLÜ GANYAN(7/6/4) 17,91 TL İKİLİ(1/4) 4,05 TL SIRALI İKİLİ(4/1) 6,10 TL 3. ÇİFTE(6/4) 30,45 TL ÜÇLÜ BAHİS(4/1/5) 6,00 TL, SON 800:0.48.44 5.KOŞU: 11-3-1-2, PRINCESSE DES ILES, NORMA, SAGARIS, MR.PATRIOT, MÜD: 1.28.10, F: 1.5 BOY, BOY, 1.5 BOY, G: 6.55, 4. ÇİFTE(4/11) 31,20 TL, (7 NOLU BACHATA KOŞMADI), EFG:9, SON 800:0.51.48-0.51.72 6.KOŞU: 1-10-8-4, BALBOA, ECE KIZ, WEST RIVER, ÖZGÜNŞAH, MÜD: 1.14.22, F: BURUN, UZAK, BURUN, G: 1.75, İKİLİ(1/10) 8,45 TL SIRALI İKİLİ(1/10) 14,30 TL PLASE İKİLİ(1/10) 5,80 TL PLASE İKİLİ(1/8) 6,10 TL PLASE İKİLİ(8/10) 8,40 TL ÜÇLÜ BAHİS(1/10/8) 7,85 TL TABELA BAHİS(1/10/8/4) 60,40 TL PLASE(10) 1,55 TL PLASE(1) 1,30 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(1/10/8/4) 2,98 TL, SON 800:0.49.24-0.49.60 7.KOŞU: 8-2-3-10, ŞAYESTE, ATEŞKAYA, BATUCANKIZ, YÜKSEL SULTAN, MÜD: 1.23.90, F: 3.5 BOY, 3.5 BOY, BOY, G: 1.35, İKİLİ(2/8) 5,35 TL SIRALI İKİLİ(8/2) 7,60 TL 5. ÇİFTE(1/8) 3,55 TL PLASE İKİLİ(2/8) 4,60 TL PLASE İKİLİ(3/8) 3,70 TL PLASE İKİLİ(2/3) 7,20 TL ÜÇLÜ BAHİS(8/2/3) 3,66 TL TABELA BAHİS(8/2/3/10) 11,29 TL PLASE(8) 1,05 TL PLASE(2) 1,05 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(8/2/3/10) 0,74 TL, SON 800:0.56.44 8.KOŞU: 3-4-2-7, KURTINIADIS, OĞLUMEMRE, GLADYATÖR, MÜD: 1.44.39, F: 2.5 BOY, BOYUN, BAŞ, G: 1.05, İKİLİ(3/4) 2,30 TL SIRALI İKİLİ(3/4) 2,35 TL 6. ÇİFTE(8/3) 1,60 TL ÜÇLÜ BAHİS(3/4/2) 0,84 TL, Son 800:0.47.44-0.47.80 9.KOŞU: 7-8-3-9, KINALIKAYA, ERGÖKÇE, MAHMUDİYELİCAN, SEZGİNHAN, MÜD: 2.16.17, F: 1/2 BOY, 1.5 BOY, 2.5 BOY, G: 4.75, İKİLİ(7/8) 20,30 TL SIRALI İKİLİ(7/8) 43,10 TL 7. ÇİFTE(3/7) 7,25 TL PLASE İKİLİ(3/7) 14,50 TL PLASE İKİLİ(3/8) 10,80 TL PLASE İKİLİ(7/8) 13,10 TL ÜÇLÜ BAHİS(7/8/3) 46,89 TL TABELA BAHİS(7/8/3/9) 265,33 TL PLASE(7) 2,20 TL PLASE(8) 1,90 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(7/8/3/9) 8,66 TL, Son 800:0.55.88-0.56.44 10.KOŞU: 4-2-6-1, SHADOW FAK ONE, PRENS MARCO, İSKOÇ KIZI, ŞAMAŞ, MÜD:1.26.51, F: 3.5 BOY, 4.5 BOY, BOYUN, G: 2.00,İKİLİ(2/4) 4,90 TL SIRALI İKİLİ(4/2) 6,50 TL 8. ÇİFTE(7/4) 14,00 TL PLASE İKİLİ(2/4) 5,40 TL PLASE İKİLİ(4/6) 6,20 TL PLASE İKİLİ(2/6) 12,80 TL ÜÇLÜ BAHİS(4/2/6) 6,94 TL Çıkan Atla:0,49 TL TABELA BAHİS(4/2/6/1) 25,93 TL Çıkan Atla:0,56 TL, Ç.AT: NOLU AKÇAYLI, PLASE(4) 1,45 TL PLASE(2) 2,05 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(4/2/6/1) 1,12 TL 2.ÜÇLÜ GANYAN( 3/7/4 1,21 TL 2.DÖRTLÜ GANYAN( 8/3/7/4 3,48 TL BEŞLİ GANYAN(1/8/3/7/4) 11,05 TL ALTILI GANYAN(11/1/8/3/7/4) 113,36 TL YEDİLİ PLASE (1,4/3,11/1,10/2,8/3,4/7,8/2,4) 9,43 TL  ALTILI GANYANDA 916.748 TL TEVZİYE TABİDİR. sonuçları: 3-8-8-1,4-4-3 1.221,14 TL Beşli Ganyan: 8-8-1,4-4-3 100,63 TL Dörtlü Ganyan: 8-1,4-4-3 13,05 TL Üçlü Ganyan: 1,4-4-3 1,58 TL 602820 Van Et'in borsada işlem sırası kapatıldı İMKB Hisse Senetleri Piyasası Müdürlüğü'nün, Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan açıklamasında, Vanet.E ve Vanet.R sıralarının, şirketin sermaye artırım sürecine ilişkin olarak Sermaye Piyasası Kurulu'ndan açıklama beklenmesi nedeniyle geçici olarak işleme kapatıldığı bildirildi. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Hisse Senetleri Piyasası Müdürlüğü, Vanet'in hisselerinin işlem sırasının bugün kapalı kalacağını duyurdu. İMKB Hisse Senetleri Piyasası Müdürlüğü'nün, Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan yazısında, Sermaye Piyasası Kurulu'ndan (SPK) İMKB'ye ulaşan yazılı açıklama uyarınca SPK'nın şirketten talep ettiği izahname değişikliği nedeniyle şirketin duyurduğu sermaye artırımına ilişkin olarak ihraç edeceği payların satışının, SPK tarafından geçici olarak durdurulduğu belirtildi. Şirkete ait işlem sıralarının, sermaye artırımı sürecinin netleştirilmesi için bugün kapalı tutulacağı kaydedildi. 602576 Borsa haftaya alıcılı başladı Borsa haftaya alıcılı başladı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, haftanın ilk işlem gününe alıcılı başladı. Bileşik Endeks, ilk seansın başlarında 93,36 puan kazançla 49884,10 puan seviyesinde başladı. Hisse senetleri ortalama yüzde 0,19 oranında değer kazandı. 603804 Türklere ağır hakaretlerde bulunan Sarrazin, Berlin'de protesto edildi Sol görüşlü Göç ve Kültür Politikaları Derneği (Allmende) tarafından Sosyal Demokrat Parti (SPD) binası önünde düzenlenen protesto mitingine yaklaşık 60 kişi katıldı. Allmende Sözcüsü Garip Bali, "Bu mitingi binasının önünde yapmamızın sebebi Thilo Sarrazin'in hala SPD'ye üye olması. Sarrazin Berlin'in maliye senatörü olarak görev yaptığı dönemlerde de az gelirli insanlara da aşağılayıcı ifadeleri ile tanınan biri." dedi. Sarrazin'e benzer düşünceleri taşıyan insanların sayısı az olmadığını belirten Bali, "Yapılan anketler gösteriyor ki, Almanların arasında, özellikle de yönetici kesimde de bu zihniyete sahip insanlar mevcut." diye konuştu. Protestoya iştirak eden bir manav ise Sarrazin'e seslenerek şunları söyledi: "Hayatında iki bağ maydanoz ektin mi, bir tane ağaç diktin mi, yada tarlada iki kere çapa vurdun mu?" Alman Merkez Bankası yönetim kurulu üyesi ve eski Berlin eyalet hükümeti Maliye Bakanı Thilo Sarrazin, "lette international" dergisine verdiği bir röportajda Berlin'de yaşayan Türklere ve Araplara hakaret etmişri. Sarrazin, "Yanlış politikalardan dolayı sayıları artan Türk ve Arapların büyük çoğunluğunun bu kentte manavlıktan başka üretim işlevi yok." demişti. Sarrazin'in bu açıklaması sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere bazı siyasetçiler tarafından eleştirilmişti. Alman Merkez Bankası ise Sarrazin'in bu açıklamasından sonra 'nakit para kullanımıyla ilgili yetkilerini' elinden almıştı. 602170 Düğün konvoyunda kaza: ölü 85 yaralı Elazığ'ın Baskil ilçesinde düğünden dönen araçların karıştığı trafik kazasında kişi öldü, 85 kişi de yaralandı. Kaza, saat 23.45 sularında, Baskil girişinde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Elazığ'dan Baskil'e gelen düğün konvoyunda bulunan Baskil Belediyesi'ne ait 23 DY 969, 23 FK 986 ve 23 FG 986 plakalı belediye otobüsleri ile 06 PES 710 otomobil ve gelin arabası olarak kullanılan 06 VKG 35 plakalı otomobil birbirine girdi. Otobüslerden birinin yan yattığı, gelin arabasının ise otobüslerin arasında kaldığı kazada ilk bilgilere göre kişi hayatını kaybetti, 85 kişi de yaralandı. Yaralılar, Baskil ve Harput Devlet Hastaneleri, Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Fırat Ünivestesi Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Araçlarda bulunan yaralı ve cesetler, kaza sonrası olay yerine gelen Elazığ ve Baskil itfaiye ekipleri ile Elazığ Sivil Savunma ekiplerinin yoğun çalışması sonrası bulundukları yerlerden çıkarıldı. Elazığ Emniyet Müdürü Fahrettin Coşkun da kaza sonrası olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Elazığ'dan dönen düğün konvoyunda Baskil ilçesi girişinde bilinmeyen bir sebeple zirncirleme kazameydana geldiğini söyleyen Coşkun, kazada kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin de yaralandığını belirtti. Gelin arabasının da karıştığı kazada ölen ve yaralananların kimliklerini belirleme çalışmaları devam ediyor. 603140 Adana'da DTP'lilerden teslim olma kutlaması 'da 'lilerden teslim olma kutlamasıADANA, (DHA) Halaylar çektiler, sloganlarında barışı unuttular 'da 'liler, Kuzey 'tan 34 kişinin, olarak 'ye gelip, teslim olmasını, ‘tarihi gün’ olarak ifade edip, çalınan türküler eşliğinde halaylar çekerek kutlama yaptı. DTP'lilerin kutlama sırasında attıkları sloganlarda barışı unutması dikkat çekti, partili yöneticiler de sloganların güne özel atılması için uyarıda bulundu. Beşocak Meydanı'nda toplanan yaklaşık 500 DTP'li, burada türküler eşliğinde halaylar çekti. Bir süre meydanda oynayan grup, daha sonra Cemal Gürsel Caddesi'ndeki DTP il binasına yürüdü. dağlarında 'in işi ne?’, ‘Barıştan yanayız, savaşa da hazırız’, ‘Barışa uzanan eller kırılsın’, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’, ‘'yı yaratan Öcalan'a bin selam’ sloganları atan grup, geniş güvenlik önlemi altında yürüyüşlerini tamamladı. 300 metrelik yürüyüş sırasında, kentin en kalabalık araç trafiğine sahip caddelerinden Cemal Gürsel Caddesi'nde trafik kesildi. DTP'liler, cadde üzerinde il binasının de bulunduğu Kelebek Pasajı'nın önünde kurulan ses düzeniyle çalınan şarkılar eşliğinde eğlenmeyi sürdürdü. Polis geniş güvenlik önlemi alırken, çiçekçi mi, yoksa partili mi olduğu anlaşılamayan bir kişi, polisleri ile sivil polislere gül dağıttı. Katılanların barışa aykırı sloganlar da atması üzerine DTP yöneticileri, “Bugünün önemine uygun düşecek şekilde hareket edelim. Güne uygun sloganlar atalım” diye grubu uyardı. Çoğu kadın olan gruba konuşan DTP Adana İl Başkanı Osman Doğan, “Kürt sorununun çözümü konusunda önemli bir sürece girmiş bulunmaktayız. Bilindiği gibi Brez (Sayın) Öcalan'ın çağrısı üzerine PKK barış ve çözüme şans tanıma, demokratik siyasetin önünü açma adına Türkiye'ye barış grupları gönderme kararı aldı. Hükümetin tutumundan dolayı demokratik sürecinin ve siyasetin kilitlendiği süreçte PKK'nın almış olduğu bu kararı, son derece önemsediğimizi ve tarihi nitelikte bir adım olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyoruz. Süresi uzatılan sınır ötesi operasyon tezkeresi, sürdürülen askeri operasyonlar ve halk üzerinde yoğunlaştırılan baskılar karşısında PKK'nın hem eylemsizlik kararını devam ettirmesi, hem de çözüm sürecinin önünü açması amacıyla barış grubunun Türkiye'ye gelmiş olması barışta ne kadar ısrarcı olduğunun görülmesi açısından herkes tarafından doğru okunmalıdır” dedi. DTP'liler, trafiğe kapatılan caddede eğlenmeyi sürdürdü. 602808 Çin, 330 bin kişiyi tahliye edecek Çin Uluslararası Radyosunun haberine göre, Yangzı nehrinden alınan suyun, kuzeydeki Pekin, Tiencin gibi su ihtiyacı olan bölgelere taşınması için, Danciangkou su kaynaklarının civarında yaşayan 330 bin kişi tahliye edilecek. Hınan ve Hubey bölge yönetimleri, eyaletlerinde bu kişiler için yerleşim yerlerinin 2011'de tamamen biteceğini ve ilk aşamada 185 köyün bağlı olacağı bir ilçe kurarak 162 bin kişiyi yerleştireceklerini açıkladı. Bu projenin, yine Çin'de "Üç Boğaz Barajı" projesi nedeniyle yapılmış olan dünyanın en büyük sistemli insan tahliyesinin (1 milyon 270 bin kişi) ardından en büyük ikinci tahliye projesi olacağı bildirildi. 602616 Denizden sofraya tuzun ilginç yolsuzluğu İzmir'de Gediz Deltası'ndaki Kuş Cenneti ile Homa Dalyanı arasındaki bin 300 hektarlık geniş düzlükte, bazı kaynaklara göre M.Ö 300'lü yıllardan bu yana tuz üretimi devam ediyor. Evliya Çelebi'nin Tuzla-i Menemeniye diye bahsettiği tuzlada, 1863 yılında İtalyanlar tarafından başlatılan emek yoğun üretim, 1933 yılından bu yana Tekel tarafından sürdürülüyor. AA ekibi, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (TTA) Genel Müdürlüğünün özel izniyle girdiği Çamaltı Tuzlası'nda her yıl eylül ayında başlayan ve kasım ayına kadar sonlanan tuz toplama işlemini görüntüledi. Tuzun tüm değişim evrelerinin ve işçilerin geleneksel toplama yöntemlerinin gözlenebildiği tuzlada, tuzun bir yıllık oluşum macerası, kanalların ucundaki pompalardan soğuk su havuzlarına deniz suyu basılmasıyla başlıyor. Mart ayında en yüksek tuz yoğunluğu derecesinde bulunan deniz suyu, havuzlarda güneşin buharlaştırıcı etkisine maruz bırakılıyor. Önce demiroksit, kalsiyum karbonat, kalsiyum sülfat ve anhidrokalsiyum sülfatın çöktüğü sular, tuzun çöktürülmesi için sıcak su havuzlarına ve ardından da kristalizasyon havuzlarına alınıyor. Havuzlara alındığında mavi olan suyun rengi, sıcak su havuzlarında pembe ve ardından kristalizasyon havuzlarında kırmızının tonlarına dönüşüyor. Bu renk değişimi, yoğun tuzlu suda yaşayabilen halofilik bakterilerden kaynaklanıyor. Suyun içindeki organik maddeleri tüketen bu bakteriler, tuz üretimine de yardımcı oluyor. Yaklaşık 105 günde tamamlanan tuz oluşumu sonrası havuzlarda 15 santimetre kalınlığında tuz tabakaları oluşuyor. Her yıl tuz toplama sezonunda havuzları ayıran tahta setlerin kaldırılmasıyla geniş düzlük, karla kaplanmış izlenimi verecek derecede beyaz kristallere bürünüyor. Tuz oluşumu için kullanılan su miktarı ise 50 milyon metreküpü buluyor. -''HAPÇILAR'', ''GELBERİCİLER'', ''TUMBACILAR''- Geniş düzlüğün 314 hektarlık bölümündeki 76 kristalize havuzunda yapılan üretim sonrası toplama işlemine geçiliyor. Toplama işini Denizli, Kütahya ve Bursa'daki dağ köylerinden gelen ve sayıları bin 200 ile bin 300 arasında değişen mevsimlik işçiler yapıyor. İşçiler, toplama sezonu boyunca tuzladaki lojmanlarda kalıyor. 125'er kişiden 10 takıma ayrılan işçiler, her yıl Eylülde kurban keserek başladıkları toplama işini, 60 ila 80 gün içinde bitirmeye çalışıyor. Her grup kendisine ayrılan havuzları diğer gruplardan önce bitirmek için rekabete giriyor. İş ne kadar erken biterse işçiler kadar erken evlerine dönebiliyor. Emek yoğun olarak yapılan tuz toplama işinde gelenekselleşmiş bir iş bölümü kullanılıyor. Buna göre her ekibi ''Çavuş'' diye anılan yöneticiler ve muavinleri yönetiyor. Toplama işleminin başlayabilmesi için öncelikle ''hatçı'' ve ''demirci'' olarak isimlenen işçilerin tuzla kaplı havuzların en dış kısmına ray döşemesi gerekiyor. Demirciler omuzlarından geçirerek elleriyle kavradıkları uçları kanca şeklindeki aletleriyle ray demirlerini kaldırarak birbirine monte ediyor. Rayın kurulması sonrası en dış kısma geçen ''kürekçiler'' uçları törpülenmiş kürekleriyle tuzu topraktan küreyerek, rayda yol alan vagonetlere yüklüyor. ''Motor muavinlerinin'' kullandığı lokomotifin ardına takılan 10 vagonet, işçilerin yüklediği tuzları istifleme alanına taşıyor. Kürekçiler rayı çevreleyen çizgideki tuzları bitirmesi sonrası demirciler, rayları havuzun merkezine doğru kaydırıyor. Bu işlem havuzun ortasına gelinceye kadar devam ediyor. Vagonetlerin içindeki tuz, yaklaşık 20 metre yükseklikteki, piramitleri andıran görünüme sahip tuz istif alanlarına taşınıyor. Lokomotifin getirdiği tuz dolu vagonları ''gelberici'' işçiler boşaltıyor. ''Tumbacı'' işçiler, tuzun yığının tepesine boşaltılmasını sağlayan taşıyıcı banda yükleme yapıyor. Tuzun düzgün biçimde istiflenmesinden ''hapçı'' diye adlandırılan işçiler sorumlu. Hapçılar, banttan dökülen tuzu küreklerle yönlendirerek piramidin düzgün şekilde büyümesini sağlıyor. ''Çamurcular'' ise istif tepelerinde dolaşarak topraktan kürenen tuzun arasına karışan çamurları, ucu çivili sopalarıyla ayıklıyor. -SUCULAR DA GÖREVDE- Tuz toplama sırasında işçilerin sıklıkla susaması nedeniyle önemli iş kollarından biri de ''sucular''... Sucular, suyun yanında molalarda içilmek üzere çay ve meşrubat da taşıyor. Bu yöntemle her ekip günde bin ton tuz üretiyor. Böylelikle tuzladaki toplam üretim günde 10 bin tona ulaşıyor. Her ekip kendisine ayrılan havuzlardaki toplama işini bitirdiğinde toplanan tuz miktarı çalışan sayısına bölünerek ücretler hesaplanıyor. Bir işçi bir sezonda ortalama bin lira para kazanabiliyor. İşçiler tuzda çalışmanın diğer emek isteyen işlere göre daha yorucu olduğunu söylüyor. Özellikle öğle saatlerinde sıcağın çok bunaltıcı hale geldiğini, renklerin parlaması nedeniyle gözlerin yorulduğunu belirten bir işçi, tuz işçilerinin sıklıkla tekrar ettiği bir söz söylüyor: ''Tuz yükü, kız yükü.'' -ÖZELLEŞTİRME SÜRECİNDE- İstif alanlarındaki tuzlar dozerler yardımıyla kamyonlara yüklenerek alıcı şirketlerin tesislerine doğru yol alıyor. Çamaltı Tuzlası'nda her yıl ortalama 550 bin ton tuz üretiliyor. Geçen yıl üretimin 596 bin tona kadar çıktığı belirtiliyor. Türkiye'nin toplam tuz üretiminin dörtte biri buradan karşılanıyor. Üretilen tuzun her yıl 200 bin tonluk kısmını PVC üretiminde kullanmak üzere Petkim alıyor. Deniz tuzunun göl tuzuna göre daha yumuşak olması nedeniyle gıda ve deri sektörleri özellikle Çamaltı tuzunu talep ediyor. Bölgede üretilen tuzun 90 bin tonluk kısmı sofralık tuz olarak işlenmek üzere tuzlanın yakınlarındaki tuz fabrikalarına gönderiliyor. Bölgede makineli tuz toplama teknolojisinin, iki kez denenmesine rağmen başarılı olmadığı da belirtiliyor. Çamaltı Tuzlası, Özelleştirme İdaresince işletme hakkının devri ve satış yöntemiyle özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarıldı. İhale için son teklif verme tarihi ise Aralık 2009 olarak belirlendi. Çamaltı Tuzlası, aynı zamanda çok sayıda kuşun da uğrak noktası oldu. Tuzlanın yanındaki Kuş Cenneti'ne gelen göçmen kuşların bir bölümü, tuzla içindeki setlere de yerleşiyor. Tuzlanın kanatlı konuklarının başında ise flamingolar yer alıyor. Tuzlu suyun içinde yaşayan küçük canlılarla beslenen flamingolar, tuzladaki renkli görüntülere eşlik ediyor. 603151 Başkent 850 kamera ile gözetlenecek Başkent 850 kamera ile gözetlenecek Emniyet Müdürü Özdemir, 2010 yılında devreye gireceğini söyledi Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, kentte Elektronik Sistemi projesinin hayata geçirilebilmesi için ’nce aşamasının tamamlandığını ve 2010 yılının sonuna kadar 850 ayrı noktadan kameralı olarak trafik ve asayişin denetleneceğini açıkladı. Başkent’te göreve başlamasının ardından gazetecilerle kahvaltıda buluşan Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, soruları yanıtladı. Atlı Polis Eğitim Merkezi’nde düzenlenen kahvaltıda gazete, televizyon ve ajansların temsilci ve muhabirleriyle sohbet eden Özdemir, göreve ilk atandığı günden itibaren kamera ve fotoğraf makineli ekiplerle Başkentin işlek cadde ve sokaklarında, hatalı sürücüleri kayıt altına alarak ceza uygulaması yapmasının yanı sıra, mobesa kameralarıyla elektronik denetim sistemine geçiş sürecini konuştu. Elektronik denetim sistemi veya kent güvenlik sistemi ihalesinin valilik ve İl Özel İdaresi’nce yapıldığını kaydeden Özdemir, sistemin 2010 yıllarının sonlarında da tamamen profesyonel olarak çalışmaya başlayacağını duyurdu. Özdemir şöyle konuştu: “Şu anda deneme yayınları yapılmaktadır. İnsan gücüyle, el yordamıyla her yere ulaşmak mümkün değil. Trafik ve asayişte suçların önlenmesi, işlenen suçların takibi ve adli delil olarak da kullanılabilmesi için elektronik denetimin önemi çok büyük. Bütün artık bu denetim sistemini bu elektronik sistemle yapmaktadır. Ankara'da 850 noktada 2010 yılının sonuna doğru bütün sistem faaliyete geçmiş olacaktır.” TRAFİKTE DE BÜYÜK YARARI VAR  Elektronik Denetim Sistemi’nde özellikle trafikte, ’nin uygulamasının çok büyük başarı sağladığını belirten Orhan Özdemir, “Bu elektronik denetim sisteminde, elektronik ortamda yazılan kırmızı ışıkta tespit edilen konularda büyük başarı sağladı. Şimdi bizim uygulamamızda Ankara’da birkaç noktada devam ediyor. Şehir merkezinde 50 km hız sınırını aşan ve mobesa kameralarıyla tespit edilenlere ceza kesiliyor ve bu uygulamamız devam edecektir” dedi. SARIMSAK- SOĞAN GENELGESİ  Orhan Özdemir, Ankara’da göreve başlamasının hemen ardından polislerin sarımsak- soğan gibi koku yapan yiyeceklerden uzak durması, beyaz çorap giymemeleri konusunda yaptığı uyarıların hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: “Polis kendine bakmak zorundadır. Kendine bakan insanlar, diğerlerine bakabilir, hizmet edebilir. Bizim tüzüğümüz polisin nasıl olması gerektiğini ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bu yapılan çalışmalar, tamamen mevzuat çerçevesinde uyulmasını sağlamaya yönelik. Biz bir kez daha uyardık. Yapılan yeni bir düzenleme yoktur. Her gün binlerce insanla karşılaşan polislerin de tabii ki bu konularda dikkat etmesi gerekmektedir. Bu da bir iletişim ve karşısındaki kişiye saygı için, iyi imaj yapmak için gerekli bir husustur. Biz onların ilk polisliğe girdiği zamanki gibi boy kilo dengesini korumalarını, bununla da daha aktif bir şekilde görev yapacaklarına inanıyoruz. Biz iletişimsizliği tıkayıcı her türlü olumsuzluğu gideriyoruz.”  TOPLUM DESTEKLİ POLİS  Suçların önlenebilmesi için mutlaka toplumun da suç bilinci olması gerektiğini kaydeden Emniyet Müdürü Orhan Özdemir konuşmasını şöyle tamamladı: “Vatandaşlarımızın, suçlunun affedilmemesi, görmemezlikten gelinmemesi için mutlaka adli veya emniyet mercilerine başvuruda bulunmaları lazım. Topluma güvence verebilmek ve desteğini alabilmek için polis teşkilatı toplum destekli polislik şubesini kurdu. Buna özel ihtimam gösterilmesi gerekir. Modern toplumlarda, halkının desteğini almayan hiçbir kurum ve kuruluş başarılı olamaz. Başarılı olabilmesi için de biz toplum destekli polis şubesini kurduk.” dedi. 602302 Netanyahu: Türkiye artık arabulucu olamaz Netanyahu: Türkiye artık arabulucu olamaz İsrail Başbakanı Netanyahu, Türkiye'nin İsrail-Suriye görüşmelerinde yeniden arabulucu rolüne soyunmasını istemediğini açıkladı. ABD'nin iki ülke arasındaki gerginliği kaygıyla izlediği belirtiliyor SON günlerde ardı ardına yaşanan tatbikat ve dizi krizleriyle iyice gerginleşen Türkiye-İsrail ilişkilerine bir darbe de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geldi. İsrail basınında yer alan iddiaya göre Netanyahu, Türkiye'nin Suriye-İsrail görüşmelerinde arabulucu görevi üstlenmesini istemediğini açıkladı. Netanyahu'nun açıklamayı, Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos ile birlikte İsrail'e resmi bir ziyaret gerçekleştiren İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero ile görüşmesi sırasında yaptığı belirtildi. 'İLİŞKİLER DÜZELİR' Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen görüşmede Moratinos'un Türkiye'nin İsrail-Suriye arasında işbirliği yapması halinde İsrail ile ilişkilerinin düzeleceğini dile getirdiği, ancak Netanyahu'nun bu görüşe karşı çıktığı kaydedildi. Haberde Netanyahu'nun bu görüşünü "Türkiye iki taraf arasında dürüst bir arabuluculuk yapamaz" sözleriyle ifade ettiği yazıldı. OBAMA ENDİŞELİ Ehud Olmert'in başbakanlığı döneminde Türkiye'nin İsrail ve Suriye arasındaki dolaylı görüşmede arabuluculuk etmiş ve dönemin sonunda her iki taraf doğrudan görüşmelerin eşiğine gelmişti. Ancak Türkiye arabuluculuğundaki müzakereler, İsrail'in Gazze saldırısı nedeniyle durmuştu. Diğer yandan İsrail'in önemli gazetelerinden Jerusalem Post, "Türkiye'nin İsrail'e yönelik hareketlerinin ve Suriye ile yakınlaşan ilişkilerinin Obama yönetimini endişelendirdiğini" ileri sürdü. Gazete, haberde Türkiye'nin politikasının yön değiştirdiğini düşünen Obama yönetiminin son gelişmeleri "alarm ile izlediğini" kaydetti. "İSRAİL'E İHTİYAÇ KALMADI" Amerikan Wall Street Journal gazetesi Türkiye'nin İsrail'in askeri malzemesi ve istihbarat paylaşımına artık komşularıyla sorunlar yaşadığı dönemlerdeki kadar ihtiyaç duymadığını yazdı. Haberde Türkiye'nin geçmişte gerginlik yaşadığı Kıbrıs, Yunanistan, Ermenistan gibi ülkelerle bugün daha iyi ilişkilere sahip olduğu ve İsrail'e duyduğu ihtiyacın azaldığı kaydedildi. REZERVASYONLAR İPTAL İsrail'de son bir haftada Türkiye'ye yönelik tatil rezervasyonlarının adeta durduğu belirtildi. Turizm Bakanı Misezhnikov'ın açık bir boykot çağrısı yapmadığı, ancak iptal kararlarını desteklediği kaydedildi. 602731 Ankara yarınki MGK'ya kilitlendi Bu tablo, 20 Ekim MGK’sını, Türkiye’nin önündeki pek çok iç ve dış güvenlik sorununun kavşağına yerleştirmeye yetiyor. Ama yine de bütün dikkatler Kürt açılımında olacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yarın Çankaya’da toplayacağı Milli Güvenlik Kurulu (MGK) son yılların en kritik toplantılarından biri olmaya aday. Yarınki MGK, zaten içerik, zamanlama ve ele alınacak önemli konuların sayısı bakımından kritik olarak değerlendiriliyordu. Kürt açılımı sürecinde ilk PKK’lı grupların bugün Türkiye’ye gelip teslim olmaya başlaması ardından yapılacak olması bakımından dikkatlerin üzerine çevrilmesine neden oldu. Cumhurbaşkanı Gül’ün dün TRT’deki canlı yayında, MGK toplantısı üzerine hem Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, hem de ana muhalefet CHP lideri Deniz Baykal ile toplantı yapmayı düşündüğünü söylemesi, yarınki toplantıya verilen önemin bir başka göstergesi. (Bu arada Gül’ün ana muhalefet liderinin MGK üyesi olması önerisi, yapıcı ve olumlu. Üzerinde durulmalı.) MGK’ya verilen bu önemin iki temel nedeni var: 603011 Şahin: Cumhurbaşkanının MGK önerisi Meclis'e gelirse gerekli çalışmayı yaparız TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ana muhalefet liderinin de MGK'da yer almasını öneren açıklamasının iyi niyetli bir değerlendirme olduğunu ifade ederken, bunun için Anayasa değişikliği yapılmasının şart olduğunu söyledi. Şahin, Azerbaycan'da Türk bayraklarının şehitlikte indirilmesini ise "Türkiye ile Azerbaycan kardeşliği bugünden başlayan bir kardeşlik değil. Hiçbir girişim bu kardeşliği bozamaz." sözleri ile değerlendirdi. Şahin, TBMM'de İnsani Yardım Vakfı(İHH) tarafından 10 farklı ülkeden getirilen yetim çocukları kabulünde gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. Şahin, bugün Silopi'den Türkiye'ye giriş yapacak barış grubunun randevu talebi olup olmadığı yönündeki soruya, "Bu girişimin iyi niyetli olmasını, Türkiye'nin 30 yıla yakın süredir uğraş verdiği terörün bitirilmesine yol açıcı olmasını diliyorum. Tabii gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Meclis başkanlığına bu anlamda herhangi bir talep ulaşırsa ve içeriğini de öğrendikten sonra değerlendirmemizi yaparız." karşılığını verdi. CUMHURBAŞKANI'NIN MGK ÖNERİSİ Şahin, Cumhurbaşkanı'nın ana muhalefet liderinin Milli Güvenlik Toplantısı'nda yer almasıyla ilgili önerisinin hatırlatılması üzerine bunun iyi niyetli bir değerlendirme olduğunu ifade etti. Bunun için Anayasa değişikliğinin gerekli olduğunu hatırlatan Başkan Şahin, "MGK'da kimlerin katılacağı Anayasa'nın 118 maddesinde yer alıyor. Eğer başkalarının da yer alması arzu ediliyorsa anayasa değişikliği yapılması lazım. Bunun sayın Cumhurbaşkanı'nın iyi niyetli değerlendirmesi olduğunu düşünüyorum. Ancak böyle bir anayasa değişikliğine karar verecek olan TBMM'dir." yorumunda bulundu. Şahin, bu girişim sürecine katkısının olup olmayacağına ise "Bu önerinin etraflıca değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Meclis'in gerekli komisyonları ve Genel Kurul'un bir çalışma yapması gerekir kanaatindeyim." şeklinde cevap verdi. "TÜRİYE-AZERBAYCAN KARDEŞLİĞİNE KİMSE GÖLGE DÜŞÜREMEZ" Şahin, Azerbaycan'daki şehitlikte Türk bayraklarının indirilmesini ise iki ülke arasındaki kardeşliğe gölge düşüremeyeceğini söyledi. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kardeşliğin bugünün kardeşliği olmadığını hatırlatan Şahin, "İki ülke arasındaki kardeşlik geçmişten gelen ve geleceğe yürüyen bir kardeşliktir. Hiçbir girişim bir kardeşliğe gölge düşürmemelidir." değerlendirmesi yaptı. Şahin, domuz gribi konusunda Meclis Başkanlığı'nın Sağlık Bakanlığı ile çalışma halinde olduğunu, Bakanlığın lüzumlu görmesi halinde ise gerekli önemlerin alınacağını kaydetti. 602596 Uzan Paris'te sabah koşusunda Uzan Paris'te sabah koşusunda SABAH'ın Paris'te bulduğu Cem Uzan, her sabah 10 kilometre koşuyor, Eyfel manzaralı süper lüks bir rezidansta kalıyor. Bizi görünce ilk tepkisi ise, "Beni nasıl buldunuz" oluyor Türk Emniyeti'nin başvurusu ile Interpol tarafından kırmızı bültenle aranmaya başlanan firari işadamı Cem Uzan'ı Türk basınında ilk kez SABAH bulup görüntüledi. Paris'in en seçkin semtlerinden birinde ultra lüks bir rezidansta kalan Cem Uzan, her sabah on kilometre sağlık koşusu yapıyor, bir yandan da Fransız makamlarının hakkında vereceği kararı bekliyor. Geçtiğimiz günlerde ansızın denizyoluyla Türkiye'yi terk eden ve Fransa'ya siyasi sığınma talebinde bulunan Uzan'ın Fransa'da kalıp kalmadığı kesin olarak bilinmiyordu. Hatta Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Bernard Emie, Cem Uzan'ın siyasi sığınma başvurusunun, kaçak işadamının Fransa'da kaldığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söylemişti. Ancak SABAH muhabiri Abdurrahman Şimşek'in araştırmaları sonucunda Cem Uzan'ın Paris'te olduğu belgelenmiş oldu. EVİN GÜNLÜĞÜ BİN EURO Cem Uzan'ın kaldığı La Reserve Paris adlı rezidansın günlük fiyatı bin Euro... Eyfel Kulesi manzaralı rezidansın en güzel dairelerinden biri olan 150 metrekarelik 10. dairede kalan Cem Uzan'ı normal zamanlarda yakın koruması Gökhan Akboru'nun yönetimindeki 10 kişilik bir ekip koruyor. Korumaların çoğu Fransız... Firari işadamının kaldığı rezidans, Paris'in en seçkin bölgelerinden biri olan 16. bölgede, meşhur Eyfel Kulesi'nin arkasındaki caddelerden birinde yer alıyor. Rezidansın açık adresi ise; 10 Place Du Trocadero Et 11 Novembre 75016. Muhabirimiz Abdurrahman Şimşek, Cem Uzan'ın kaldığı La Reserve Paris adlı rezidansı dört gün boyunca izledi. Diğer bütün zamanlarda korumalarıyla gezen Cem Uzan'ın sabahları yaptığı uzun koşuda yalnız olduğunu gözlemledik. 'BENİ NASIL BULDUNUZ?' Cem Uzan, orada bulunduğumuz dört gün boyunca -tabii korumalarından sokağın 'temiz' olduğu onayını aldıktan sonra- iPod'unu kulağına takarak sabah koşusuna çıktı. Tanınmamak için şapka da takan ve Eyfel'den Paris'in en eski semti olarak bilinen "Île de la Cité'de"ki Notre Dame Katedrali'ne kadar koşan Uzan'ın kondisyonu da gayet iyi. Muhabirimiz, dördüncü günün sonunda Uzan'a SABAH gazetesinden geldiğini ve kendisiyle röportaj yapmak istediğini açıkladı. Bunun üzerine bir anlık şaşkınlık yaşayan Cem Uzan'ın ilk tepkisi "Beni nasıl buldunuz?" diye sormak oldu. Muhabirimizin "Türkiye'den niçin aniden ve yasadışı yollarla ayrıldınız, hakkınızda tutuklama kararı çıkarıldı, ne diyorsunuz?" şeklindeki sorularına gülümsemekle yetinen Uzan, muhabirimize el salladı. LEXUS ARACIYLA GEZİYOR Muhabirimizin tespitlerine göre Cem Uzan, Paris'te zaman zaman taksiyle dolaşsa da genelde Lexus marka lüks bir otomobili tercih ediyor. Muhabirimiz ayrıca, Uzan'ın siyasi sığınma talebinde bulunduğu Paris'in 94. bölgesindeki Mültecileri ve Vatansızları Koruma Ofisi'ni de (OFPRA) buldu ve Uzan'ın siyasi sığınma talebi belgelerini ele geçirdi. Hakkında açılan pek çok davada yargılanan ve yurtdışına çıkış yasağı bulunan Cem Uzan, firar ettikten sonra gıyabi tutuklama kararıyla aranmaya başlanmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Daire Başkanlığı Cem Cengiz Uzan'ın yakalanması için "difüzyon" kararı ile kırmızı bülten çıkarılması amacıyla Interpol Genel Sekreterliği'ne başvurdu. Türk Emniyeti'nin bu başvurusu kabul edildi. Ancak Uzan'la ilgili kırmızı bültenle arama kararı henüz Interpol'un kayıtlarına girmedi. BU LÜKS REZİDANSTA KALIYOR Cem Uzan'ın Paris'teki yaşam standartları, bilinen mülteci imajının çok dışında... Kaldığı bu lüks rezidansın aylık kirası yaklaşık 250 bin TL... Ev, Eyfel Kulesi'nin hemen arka tarafında... Uzan sabahları, korumalarının "Sokak temiz" onayını aldıktan sonra iPod'unu takıp, şapkasını giyerek 10 kilometrelik koşusuna başlıyor. Abdurrahman Şimşek'in izlediği gün boyunca Uzan'ın SABAH gazetesi aldırdığı görülürken, 50 yaşına merdiven dayayan Uzan'ın kondisyonu son derece yerinde... Abdurrahman Şimşek konuşmak isterken, kendisine yetişmekte hayli zorlandı. İŞTE GEÇİCİ OTURUM BELGESİ SABAH, Cem Uzan'a Fransa tarafından verilen RCS, yani geçici oturum belgesini de ele geçirdi. Edinilen bilgilere göre Uzan, oturum belgesi başvurusunu şahsi olarak yaptı. Başvurusu esnasında Yabancılar Bürosu'nca sorgulandı. Eşi Zeynep Alara Uzan ve çocukları Emre Renç Uzan ile Yasemin Paris Uzan adına ise sanılanın aksine geçici oturum belgesi başvurusu yapılmadı. Cem Uzan'a verilen geçici oturum belgesi Ekim 2009-4 Ocak 2010 tarihlerini kapsıyor. Belgede Fransa'ya giren her yabancıya verilen kimlik numarası da bulunuyor. Uzan'ın Fransa'daki kimlik numarası da 7503792670. Belgeye göre Cem Uzan'ın başvuru dosya numarası 10BAUBER00. Belgede Uzan'ın Fransa'da bir işte çalışamayacağı da belirtilmiş. Fransız yetkililer, Uzan'ın siyasi sığınma talebinin aydan önce sonuçlanmayacağını, karar aşamasına gelene kadar bu iznin uzatılabileceğini belirtiyor. 602308 İnene rehabilitasyon İmralı'da tecride son İnene rehabilitasyon İmralı'da tecride son İnene rehabilitasyon İmralı'da tecride son Mutlu Çölgeçen Gözler bugün Habur'dan giriş yapacak PKK'lılarda. Teslim olanların rehabilitasyonu için plan hazırlanırken, İmralı'ya mahkûm gönderilmesi için hazırlıklar son aşamada Demokratik açılım süreci ile birlikte gözler bugün Habur'dan giriş yapacak PKK'lılara çevrildi. Teslim olan PKK'lıların rehabilite edilmesi için üç aşamalı eylem planı devreye sokulacak. Habur'dan girişlerin yapılacağı aynı dönemde ise Ankara'da PKK Lideri Öcalan'ın tecridini sonlandıracak mahkumlara ilişkin son çalışmalar yapılıyor. Adalet Bakanlığı, terör örgütü PKK Lideri Osman Öcalan'ın tecridini sonlandıracak isimleri büyük oranda belirledi. İmralı yolcularının Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrasında kademeli olarak adaya gönderilecek. Dağdan inen PKK'lılar, Öcalan'ın tecridi konuları ise MGK'nın 23 Ekim'de yapılacak toplantının en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Toplantıda demokratik açılımın yanısıra Ermenistan süreci, Türkiye-İsrail ilişkileri, AB İlirleme raporu konuları ele alacak. MGK'da ayrıca Irak politikası ve terörle mücadele sürecinde önemli roller üstlenen ve görev süresi dolan MİT Müsteşarı Emre Taner'in durumunun ele alınması bekleniyor. İşte Ankara'daki güvenlik içerikli kritik konular: MGK KRİTİK ÖNEMDE 23 EKİM'DEKİ MGK toplantısının ana gündem maddesi demokratik açılım. Teslim olan PKK'lıların durumu, bundan sonra izlenecek strateji Kurul'da alınacak. Bu arada 2007'de MGK Genel Sekreterliği'ne atanan Tahsin Burcuoğlu, yıllık görev süresini tamamladı. Bu göreve diplomat kökenli Burcuoğlu yerine vali kökenli bir ismin atanacağı belirtiliyor. Dağdan inenlere üç aşamalı plan Dağdan inip teslim olan isimlere hassas yaklaşılacak, baskı kurulmayacak. İsteyen kişi psikolojik destek alabilecek, rehabilite edilecek. Bölge dışı yerleşim talepleri karşılanacak, bu isimlerin güvenlikleri sağlanacak. İmralı'ya Hizbullah ve DHKP-C üyeleri İmralı'ya Hizbullah ve DHKP-C üyeleri 100 mahkûm arasından kişilik liste belirlendi. Seçilenler sürekli ziyaretçisi olmayacak isimler. Mahkumların psikolojik verileri tek tek incelendi. Hazırlanan istede PKK'lılar yok, DHKP-C ve Hizbullah'tan isimler de var. DTP Diyarbakır'da kriz merkezi kurdu BARIŞ grubunu mitinglerle karşılamaya hazırlanan DTP, Diyarbakır'da da kriz merkezi kurdu. Habur Sınır Kapısı'na Şırnak ve Diyarbakır'dan savcının gönderildiği belirtilirken, bölge barolarından da 20 avukat da grubu karşılamaya hazırlanıyor. Karayılan: 50 kişi daha gelecek PKK liderlerinden Murat Karayılan, Kandil'den gelecek grubun da bugün sınırdan gireceğini açıklarken, "Engel çıkmazsa kadın, de erkek arkadaşımız barış grubuyla gönderilecek. Toplam 50 kişi göndereceğiz. Af için değil barış elçileri olarak geliyorlar" dedi. İLİŞKİLİ HABERLER İnene rehabilitasyon İmralı'da tecride son 603263 16:05 Gorbaçov: Rusya’da demokrasi komediye döndü Gorbaçov: ’da demokrasi komediye döndü Dağılan SSCB’nin son Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, ’da demokrasinin durumunu “komedi” olarak niteledi.  Gorbaçov, Novaya Gazeta’ya verdiği mülakatta, “Rusya’da demokrasi komediye döndü, yurttaşlar artık demokrasiye inanmıyor. Herkes (yerel) seçimlerin bir komediye döndüğünü, seçmenlerin oylarına saygı gösterilmediği düşünüyor” dedi. Rusya’da üç parti, 11 Ekimdeki yerel seçimlerin Başbakan ’in partisi tarafından kazanılmasının ardından, hile yapıldığını belirterek durumu etmek için Çarşamba günkü Duma oturumunu boykot etmişti. Gorbaçov da, “Bu kadar temkinli, disiplinli ve iktidara yakın insanlar böyle bir inisiyatif aldıysa, bu siyasi kuruma (seçimlere) güvenin tamamen kaybolduğu anlamına gelir” diye konuştu. “Perestroika”nın mimarı olan Gorbaçov, “Bu, ’kimin oy verdiğinin bir önemi yok, esas olan oyların nasıl sayıldığı’ ilkesiyle hareket eden siyasi yetkililerin tamamen iflası demektir” ifadesini kullandı.  Gorbaçov, “İnsanlar dahil olmuyorsa, zaman demokrasi nedir ki? Seçim sistemi tamamen sakattır. Bir alternatif gerekmektedir” dedi ve gerçek bir muhalefetin olmadığı yerde basının rolüne dikkati çekerek “Bir anlamda ana siyasi tartışmalar, iktidar üzerinde kontrol işlevi görevi yeniden basına düşüyor. Duma’ya güvenmenin bir anlamı yok” dedi. 603030 Konya Atatürk stadında kundaklama AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Konyaspor'un maçlarının oynandığı Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk Stadı'nda yangın çıktığı ihbarı üzerine itfaiye ekipleri olay yerine geldi. İtfaiye, yangını kısa sürede söndürdü. Yangının kundaklama nedeniyle çıktığı kesinleşirken, yedek kulübelerinden biri, üzerindeki brandası ve koltuklarıyla birlikte yandı. Ayrıca, kapalı tribünde de 29 koltuğun yandığı belirlendi. Konyaspor Kulübü Basın Sözücü Güven Öten, kundaklama olayının üzüntü verici olduğunu belirterek, ''Stat 24 saat spor yapmak isteyen vatandaşlara açık. Olay bir kişi tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Kundaklama olayını gerçekleştiren kişi veya kişilerin bulunması için çalışılıyor'' dedi. 603565 Denizotobüsü iskeleye çarptı Denizotobüsü iskeleye çarptı Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Karamürsel iskelesine yanaşırken dümeninin kilitlenmesi sonucu iskeleye çarptı. Alınan bilgiye göre -Değirmendere-Karamürsel hattında çalışan deniz otobüsü, Karamürsel iskelesine yanaşırken iskeleye hafif şekilde çarptı. Yeniden manevra yaparak yanaşan deniz otobüsü 15 dakika gecikmeyle Karamürsel’den hareket etti. Yetkililer, deniz otobüsünün dümeninin kilitlendiğini, çok hafif hasar oluştuğunu bildirdi. 603255 16:04 Güney Pasifik’te deprem ’te deprem ’te en büyüğü 6,1 olan iki meydana geldiği, ardından alarmı verilmediği bildirildi.  Amerikan Jeofizik Enstitüsünden (USGS) yapılan açıklamada, ilk depremin (5,2) Santo’nun kuzeybatısında saptandığı, bu depremden birkaç dakika sonra da Apia’nın güneybatısında 6,2 büyüklüğünde ikinci BİR depremin kaydedildiği belirtildi. Depremlerin ilk belirlemelere göre can ya da mal kaybına yol açmadığı ifade edildi. 603103 TOKİ parayı İstanbul'dan kazandı Toplu Konut İdaresi Başkanı Erdoğan Bayraktar, bugüne kadar 30 milyar  tutarında bin 500 ihale yaptıklarını ve tüm Türkiye'de ödedikleri hak ediş rakamının 20 milyar lira olduğunu belirterek, ''Bu paranın yüzde 90'ını İstanbul'dan kazandık'' dedi. Bayraktar, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Şehir ve Bölge Planlama bölümleri işbirliğiyle ''Kriz ve İstanbul'' başlığı altında düzenlenen ''İstanbul Buluşmaları 2009'' etkinliğinin açılışında konuştu. İstanbul'u Türkiye ile beraber düşünmek gerektiğini vurgulayan Bayraktar, Diyarbakır, Gaziantep, Kayseri, Denizli gibi illeri kalkındırmadan İstanbul'u kurtarmanın mümkün olmadığını söyledi. İstanbul'u geliştirmeden Türkiye'nin ekonomisini kurtarmanın mümkün olmadığını vurgulayan Bayraktar, İzmir, Bursa, Bandırma ve Çorlu başta olmak üzere başka çekim merkezleri oluşturmak, sanayiyi İstanbul'un dışına çıkararak, kenti turizm, sağlık ve eğitim kenti olarak yapılandırmak ve İstanbul'un ulaşımını yer altına alarak ulaşım sorununu çözmek gerektiğini bildirdi. Kentte bugün milyonun üzerinde konut bulunduğunu, bu konutların yüzde 70'inin yaşanamayacak durumda olduğunu dile getiren Bayraktar, şöyle devam etti: ''Belki yüzde 80'e yakını ya temel ruhsatı, inşaat başlama ruhsatı ve iskan müsaadesinden yoksun ama daha vahimi mühendislik, mimarlık bilimine, şehir planlama kriterlerine uygun olmadan yapılaşmış yapılar. Bu yapılar İstanbul'un tarihi dokusunu, SİT alanlarını, yeşil alanlarını, dere yataklarını ciddi manada tahrip edip şehrin gelişmesini tıkadı ve bu alanlar şehrin ortasında kalmaya başladılar. Bunda eğitimli, kültürlü, diplomalı insanların daha çok sorumluluğu var. Bunu mutlaka engellememiz lazım. Türkiye'de gerçek manada kentsel dönüşüm sağlanmadan, insanlarımız salaş, kaçak yapılardan, depreme dayanıksız evlerden kurtulmadıkça gerçek kalkınmadan, refahtan söz edemeyiz. Bunu hep birlikte halletmemiz lazım.'' TOKİ'nin kentsel dönüşüm ve insanların ev sahibi olması için çok çalıştığını ve 400 bin konuta ulaştıklarını anlatan Bayraktar, bunun nüfusu 100 binden fazla 15 şehir demek olduğunu vurguladı. Bayraktar, TOKİ'nin sadece konut yapmadığını, modern hayatın gerektirdiği yaşam birimleri gerçekleştirdiğine işaret ederek, ''Ama yanlış yapmıyor muyuz? Çok yanlış yapıyoruz. Bilimsel kriterler, şehircilik kriterleri manasında, mimari tarzda çok yanlışlarımız, eksiklerimiz var' 'dedi. SULUKULE'DEKİ DÖNÜŞÜM TARTIŞMALARI Yapılan eleştirilere de değinen Bayraktar, şunları kaydetti: ''Eğer Şehir Plancıları Odası ciddi eleştiri yapıyorsa, Türkiye'nin genel pozisyonundan kaynaklanıyor bu. Sizi sağdan, soldan sıkıştırırlar nahoş ses çıkarırsınız. Bizim Sulukule'de yaptığımız kentsel dönüşüm çok tartışılabilir. Ama inanın orası çok kötü bir yerdi. Altyapı yok, su yok, tuvalet yok. Orada neler yapıldığını burada söylemeyeyim, çok kötü şeyler yapılıyordu. Oradaki hak sahibi olan herkese yerinden yer verdik, kiracılara da Gaziosmanpaşa Taşoluk'tan ev verdik, peşinatsız, taşındıktan sonra ayda 180 ile 220 lira olmak üzere taksit ödeyerek, gitmediler. Kültürleri oraya müsait değil, çoğu 30-40 bin lira devir parası alarak bıraktılar gittiler 'Biz Sulukule'de oturacağız' diye.'' Kentsel dönüşümlerin üniversiteler, akademisyenler, mimar, mühendis şehir plancıları odalarıyla tartışarak yapılması gerektiğini, imar planlarının halkın katılımıyla yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: ''Ama duruma gelemedik biz henüz. duruma gelebilmemiz için bilimsellik, kültür, eğitim bakımından görmemiz gereken merhaleler, maddi bakımdan ulaşmamız gereken yer var. Derler ya 'aç fare fırın deler'. bakımdan bizim İstanbul'a göçü engellememiz lazım. Türkiye ekonomisine katkı sağlamak için İstanbul'a 40 bin turist getirmemiz lazım. Çanakkale'den Ege sahillerine geçiş için imkan sağlamamız lazım. Altınova'da şehir kurmamız lazım. Karasu'da mutlaka bir liman kenti kurmamız lazım. Düzce'deki sanayiyi artırmamız lazım. Bandırma'yı İstanbul'un yükünü alacak tarzda çok daha geliştirmemiz lazım. Biz bu işe kafa yoruyoruz ama herkesin kafa yorması lazım. İzmir'i, Bursa'yı geliştirmeden İstanbul'u kurtaramayız. İstanbul'u kurtarmadan Türkiye'nin ekonomisini geliştiremeyiz. Türkiye'nin ekonomisini kalkındıracak olan, geliştirecek olan İstanbul'dur.'' ''BEN DE DERTLİYİM...'' Erdoğan Bayraktar, bugüne kadar 30 milyar lira tutarında bin 500 ihale yaptıklarını belirterek, ''Bugüne kadar ödediğimiz hak ediş rakamı tüm Türkiye'de 20 katrilyon, bugünkü rakamla 20 milyar TL. Bu paranın yüzde 90'ını İstanbul'dan kazandık' 'dedi. Hazineden pay almadıklarını, aldıkları arsaları geliştirdiklerini anlatan Bayraktar, şunları kaydetti: ''Bunlardan kazandığımız paralarla bugün ulaştığımız 400 bin konut rakamının 300 bini sosyal konuttur. 100 bin konutu, taksitleri 250 liranın altında olan konutlardır. Evine taşındıktan sonra 100 lira ile 250 lira arasında adeta aidat öder gibi ev sahibi olmaya çalışan insanlarımızındır. Ama çok iş yaptık, çok eleştiri aldık, eleştiri de almamız lazım. Yaptığımız işin bilimsel olması lazım.'' Bayraktar, İstanbul'da Küçükçekmece, Kayabaşı, Gaziosmanpaşa, Tuzla, Maltepe, Kadıköy, Fatih ve Bağcılar'ın da aralarında bulunduğu birçok yerde kentsel dönüşüm çalışması yaptıklarını dile getirerek, ''Burada ben de dertliyim. Kentsel dönüşüm çalışması yaptığınız zaman, haklı haksız birçok kurum üzerimize çullanıyor, 'yapmayın' diyor. Tamam gecekonduda yaşayan insan diyelim ki masumdur, peki gecekondu yapamayan, Hakkari'nin bir köyünde çok daha mağdur olan bir vatandaşımızın ülkenin her zerresinde hakkı olan vatandaşımızın daha çok hakkı yok mu?'' diye konuştu. ''YASAL DESTEK LAZIM' Siyasi kuruluşların hükümete vurmak için kendilerine yüklendiğini savunan Bayraktar, ''Onların sillesi bize de geliyor'' dedi. Bayraktar, meslek odaları, üniversiteler ve akademisyenlerden destek beklediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Ülkemizin kalkınmaya gelişmeye ihtiyacı var, gelir seviyemizi 30 bin dolara çıkarmak mecburiyetimiz var. İstanbul'un ulaşımını halletmek mecburiyetimiz var. İstanbul'da deprem olursa Türkiye 200 milyar dolar yükün altına girecek. Bu depremselliği ortadan kaldırmamız lazım. Nasıl kaldıracağız bunu? Biz burada deprem dönüşümü için Kayabaşı'nda 65 bin konut yapıyoruz. Bunun 25 binini özel sektör yapacak, 40 binini TOKİ yapacak. Biz diyoruz ki, deprem riski olan İstanbul'da, 1999 depreminde 70 bin ev ağır hasarlı veya hasarlı, bunların 17 bininde hala oturuluyor. 17 bin tanesine yazı yazdık, 'Biz size Kayabaşı'ndan peşinatsız, taşındıktan sonra ödemek, oturduğunuz hasarlı evi de peşinattan düşmek suretiyle ev vereceğiz' dedik. Çok ciddi bir tepki bulamadık buradan. Yasal destek lazım. İstiyoruz ki deprem riski altında olan evlerde insanlarımız oturmasın.'' İstanbul'da kentsel dönüşüm yapmak, kaçak, depreme dayanıksız yapılardan kurtarmak için herkesin kendini aşan bir gayretle bir şeyler yapması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, ''Burada birileri mağdur olacak. Mağdur olmadan olmaz'' dedi. 602164 Düğün konvoyunda kaza: En az ölü, 85 yaralı Düğün konvoyunda kaza: En az ölü, 85 yaralı 'ın Baskil İlçesi'nde düğün konvoyunda meydana gelen zincirleme trafik kazasında ilk belirlemelere göre kişi öldü, 85 kişi de yaralandı. 602979 "Oyuna ortak olamadık" "Oyuna ortak olamadık" Beko Basketbol Ligi'nde sahasında Efes Pilsen'e 92-67 yenilen Mersin Büyükşehir Belediyesi'nde, antrenör Ahmet Kandemir, kısa zamanda toparlanarak taraftarın istediği kimliğe kavuşacaklarını belirtti. Kulübün resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre Kandemir, Efes Pilsen karşısında savunmada yeterli sertliği gösteremediklerini ifade ederek şunları kaydetti: ''İyi savunma yaptığımız dönemlerde 5-6 defa son saniye üçlüğü ile motivasyonumuzu kaybettik. Dolayısıyla oyuna ortak olacak performansı gösteremedik. Ancak bunda rakibimizin müthiş bir yüzde ile hücum etmesinin rolü büyük. En kısa sürede geçen seneki savaşçı kimliğimize bürünecek ve bize destek olan taraftarımızın beklediği basketbolu oynayacağız. Özellikle sakatlıktan yeni kurtulan Altan ve Onur'un tam kapasite ile oynaması savunmamızı daha güçlü yapacak.'' -SAHANIN EN SKORER OYUNCUSU- Kandemir, yeni oyun kurucu 23 yaşındaki Dominic Davo James'in, Efes Pilsen karşısında sergilediği mücadele ile umut verdiğini ifade etti. James'in attığı 27 sayı ile sahanın en skorer oyuncusu olduğunu vurgulayan Kandemir, şunları kaydetti: ''Çabukluğu sayesinde kolay adam geçen ve atletik özellikleriyle dikkati çeken James, bireysel istatistiklerde büyük başarı sağladı. Takımla uyum sağladıkça kendisinden beklenenleri karşılayabileceğini gösteren James, ligin en göze hitap eden oyuncularından biri olacağı izlenimini verdi.'' 603089 Büyükdeniz’in cenaze töreni yarın... Büyükdeniz’in yarın... Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz’in cenazesinin, yarın Bağlarbaşı’ndaki İlahiyat Fakültesi Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Yeni Çekmeköy Mezarlığı’na defnedileceği bildirildi. Albaraka Türk’ten yapılan yazılı açıklamada, Katılım bankacılığının ’deki gelişiminde önemli katkıları olan ve sektörünün duayenleri arasında gösterilen Banka Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz’in ettiği belirtildi. Adnan Büyükdeniz’in cenazesinin, yarın Bağlarbaşı’ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Yeni Çekmeköy Mezarlığı’na defnedileceği ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi: “1958 doğumlu olan Adnan Büyükdeniz, 1982 yılında ’da Araştırmacı olarak başladığı iş hayatına, Albaraka Türk’te Araştırma Pazarlama Müdür Yardımcılığı, Dış İşler Müdürlüğü ve Genel Müdür Başyardımcılığı görevleriyle devam etti. 2003 yılından bu yana Albaraka Türk Genel Müdürlüğü görevini yürüten Büyükdeniz, evli ve çocuk babasıydı.” Büyükdeniz’in uzun süredir kanserle mücadele ettiği ve bu sebeple vefat ettiği belirtildi. 603608 Yaşlılara saygı, sevgi ve ilgi Yaşlılara saygı, sevgi ve ilgi Yard.Doç.Dr.med.Tümer Anne ve babalarımız, büyükanne ve büyükbabalarımız, uzak, yakın akraba büyüklerimiz bizlerden para pul istemiyorlar. Onların beklediği sadece saygı, sevgi ve ilgidir. Bize ve topluma sunmuş oldukları emeğin, yaşama karşı gösterdikleri mücadelenin haklı ve saygın karşılığını bekliyorlar akil insanlarımız. Bunu da anneler, babalar günü gibi yapmacık vesilelerde veya ulusal ve dini kutlamalarda istemiyorlar. Ölçülü ve dengeli ilişkiler bekliyorlar haklı olarak. Akil insanlarımız yapmacık, zoraki gülümsemeler, versek de kaçsak şeker veya çiçeklerle mutlu kılınamaz. Onlar topluma, komşularına, akrabalarına, sevdiklerine yararlı olabilmenin, yol gösterebilmenin önünün açılmasını, fırsatının tanınmasını ve bunun tüm bireyler tarafından anlaşılmasını doğru buluyorlar. Deneyimli yaşam ortaklarımıza davranışlarımızın düzgün ve taraflar için doğru ve yararlı olması için bir kaç temel kuralı insanlara ve özelde yaşlılara nasıl davranılması gerektiğine kafa yoran, kendine ve çevresine saygılı okurlarımızın dikkatine sunuyorum. .Yaşlılarımız da har yaşta insan gibi tam bir şahsiyettirler. .Yaşlılarımızın da tüm bireyler gibi ihtiyaçları, beklentileri vardır. .Yaşlılarımız da en az diğer erişkinler kadar saygın ve azizdir. .Yaşlılarımız da her canlı gibi sağlıklı ve mutlu olma hakkına sahiptir. .Yaşamlarında yapılan en ufak değişikliklerin pratikte büyük önemi olur. .Yaşamlarını olumlu değiştirecek, onlara yardımı dokunacak muhakkak bir şeyler vardır. Okurumuz bu ön şartları zaten bildiklerini, bunların yapılmasının, uygulanmasının doğal olduğunu düşünebilirler. Ancak maalesef yaşamın içinde farkında olmadan bir veya birkaçında değerlendirme hatası yapılabiliyor. En cana yakın halimizle gerçekten sevgi ile onlara bebek muamelesi yapabiliyoruz, özel alanlarına giriyor ve girmekte bir yanlış görmüyoruz. Onların ihtiyaçlarının bizlerin ve çocuklarımızın kadar olmayancığını vehmediyoruz, en basitinden onun televizyonda program seçimini aklımızca ciddiye almayabiliyoruz. Yıllar içinde geliştirdikleri, edindikleri değerleri, hassasiyetleri önemsemeyebiliyoruz. Mutfağında yapacağımız bize önemsiz gelen bir yer değiştirme yaşlı büyüğümüzün hayatını olumlu veya olumsuz etkileyebileceği aklımıza gelmiyor. Son olarak onların sorunlarını çözmeye çalışırken yılmak ve "bu yaşta bu kadar olur" saygısızlık, hata ve gaflete düşmememiz gerektiğini önemle dikkatimize sunuyorum. Onlara destek olurken sağlıklı ve mutlu olma hakkına sahip önemli ve değerli kişi olduğunu unutmamak zorundayız. Tüm bireyleri sağlıklı, mutlu, sevgi dolu, saygın, üretici olan Türkiye diliyoruz. 603138 14 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye tutuklama 14 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye tutuklama AYDIN'ın İlçesi'nde, ilköğretim okulu öğrencisi 14 yaşındaki C.G.'yle cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen elektirikçi 37 yaşındaki Yener Y. tutuklandı. Didim'de elektrikçilik yapan Yener Y., iddiaya göre Selçuk Özsoy İlköğretim Okulu 8'nci sınıf öğrencisi C.G. ile işyerinde cinsel ilişkiye girdi. Yoldan geçen bir kişinin durumu görüp polise bildirmesi üzerine olay yerine gelen ekipler, Yener Y.'yi işyerinde gözaltına aldı. Yener Y., ifadesinde hakkındaki iddiaları reddetti. Yaşı küçük olduğu için tarafından ifadesine başvurulan C.G. ise Yener Y. ile ilişkiye girdiğini doğruladı. Çocuğun doktor muayenesinde cinsel istismara uğradığı tespit edilince Yener Y. tutuklanıp Söke 'ne konuldu. Yener Y. ile kızın ailesinin birbirlerini tanıdıkları, C.G.'nin yaz tatillerinde Yener Y.'nin işyerinde çalıştığı öğrenildi. Çocuğun ailesi de tutuklanan Yener Y.'den şikayetçi oldu. 603558 Pegasus uçağı zorunlu iniş yaptı KKTC Ercan Havalimanı'ndan Ankara'ya gelmek üzere saat 16.30'da havalanan Pegasus Havayollarına ait 212 sefer sayılı yolcu uçağı, kabin basıncının düşmesi nedeniyle saat 17.20'de Esenboğa Havalimanı kulesinden zorunlu iniş izni istedi. Kulenin izin vermesi üzerine 112 yolcusu bulunan uçak, 17.30'da Esenboğa Havalimanı'na indi. DHMİ'ye ait itfaiye ve sağlık ekipleri pistte önlem alırken, kabin basıncının düşmesi nedeniyle rahatsızlanan bazı yolculara ilk yardımda bulunulduğu ve yolcuların sağlık durumlarının iyi olduğunu bildirildi. 602319 Türkiye’nin dünyadaki yeri Rıza Türmen Türkiye’nin dünyadaki yeri Sn. ’nun konulara bakış açısı, zekâsı, yumuşak üslubu, esnekliği, eleştirilere açık olması, vizyonu, derinliği onu başarılı bir Dışişleri Bakanı yapıyor. Sn. Davutoğlu’nun dış politika anlayışının düşünsel temellerini “Stratejik Derinlik” adlı kitabında bulma olanağı var. Gerçi dış politikanın gündelik gereksinimlerinin kitaptaki akademik görüşlerin uygulanmasına izin vermeyeceği ileri sürülebilir. Ancak, Sn. Davutoğlu’nun dış politikaya akademik kişiliğiyle uygulayıcı kişiliğini birleştiren yaklaşımı kitabında ileri sürdüğü görüşler üzerinde ciddilikle durulmasını gerektiriyor. Kitaptaki görüşler Sayın Bakan’ın kitabında yer alan görüşler ana çizgileriyle şöyle: * AB, Batı medeniyetinin yeni-gelenekçi tepkisi niteliğindedir. ’da -Cermen İmparatorluğu’nu yeniden kurmaya çalışmaktadır. Batı medeniyeti sonuna yaklaşmıştır. Bu nedenle AB içe kapanma eğilimi göstermekte ve ’yi dışlamaktadır.  medeniyet havzası” ciddi bir uyanış içindedir.  Türkiye batı-dışı son medeniyet olan Osmanlı medeniyetinin mirasçısıdır.  Türkiye’de yaşanan en temel çelişki, bir medeniyet çevresine merkez olmuş bir toplumun, siyasi elit tarafından başka bir medeniyet çevresine iltihak ettirilmesi ve bunun doğurduğu uyum problemidir. Toplumu istediği anda, istediği kararla değişecek bir yığın olarak görmek, tek boyutlu bir dogmatizme yönelmek neo-oryantalist bir tavırdır. * Türkiye, tarihi birikimiyle stratejik derinliğini birleştirerek yeni bir medeniyet sentezi ve açılımını gerçekleştirebilir. Uygarlığın tanımı güç Sn. Davutoğlu’nun kitabında “medeniyet”  kavramının değişik anlamlarda kullanıldığını görüyoruz. Batı ve İslam uygarlıkları yanında Osmanlı, medeniyetlerinden de söz ediliyor. Uygarlığın üzerinde görüş birliği bulunan bir tanımını vermek güç. Braudel, uygarlığı barbarlığın karşıtı olarak tanımlar. Norbert Elias’a göre ise uygarlık bir davranış kodu. Avrupa uygarlığı, Yunan, Roma, İslam düşüncelerinden kendine özgü bir uygarlık üretti. Hümanizma, akılcılık, bilim, demokrasi, hukuk devleti gibi değerlere dayanan bu uygarlık bütün dünyaya yayıldı ve evrenselleşti. Bu uygarlığın, insanlık tarihinin şimdiye dek ulaştığı en ileri gelişme noktası olmasına karşın eleştirilebilecek pek çok yanı da var. Sömürgecilik, da bu uygarlığın ürünleri. Ne var ki, bütün bu sorunların önlemlerini yine Batı uygarlığı içinde bulabiliriz. II. Dünya Savaşı’ndaki kitlesel ihlallerinin yinelenmesini önlemek için etkili bir insan hakları sistemi kurulması gibi. Batı uygarlığı bugün için de geçerliliğini koruyor. Zaman içinde değişerek, kendini eleştirerek yoluna devam ediyor. Zaten uygarlık, birikimleri üzerinde ilerleyerek gelişir.  AB projesinin önemi Sayın Davutoğlu’nun kitabındaki görüşlerden ayrıldığım temel nokta şu: Günümüzde, geçmişte kalan uygarlıkların, örneğin İslam uygarlığının yeniden doğarak Batı uygarlığının yerini alması gibi bir süreç gözükmüyor. Batı uygarlığı, uluslararası, kozmopolit bir uygarlık. Bugün bir Türk öğretim görevlisi ’ye ya da ’ya gidip Spinoza ya da kök üzerine konferans verebilir. Ya da Hintli bir şefin yönettiği Filarmoni Orkestrası ’de bir verebilir. Siyasal, entelektüel ya da bilimsel anlamda, uluslararası toplumun paylaştığı, kendine özgü değerleri, buluşları, klasikleri olan başka bir uygarlıktan söz etmek güç. ’nin de kurulma nedeni, kendi kültürel değerlerini koruyarak, bu uygarlığın içinde yer almak. AB projesinin Türkiye bakımından anlamı ve önemi bu. Türk dış politikasının bölgede barışı sağlamak, komşuları ile anlaşmazlıklara son vermek yönünde gösterdiği çabalar olumlu, desteklenmesi gereken girişimler. Ancak, bunlar olup biterken Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda Cumhuriyet kurulurken yapılan temel tercihi gözden kaçırmamak gerekir. 603722 Ergenekon Davası'nda kişi tahliye edildi Silivri'de devam eden ve 27 tutuklu sanığın kaldığı Ergenekon davasında yarın, Danıştay tutuklu sanığı Alparslan Aslan'ın çarpraz sorgusuyla yargılama devam edecek. Bu arada, tahliye edilen sanıklar hakkında yurt dışı çıkış yasağı konuldu. 603007 Traktörün altında kalan çocuk öldü Alınan bilgiye göre, Fevzi Yağmur'un kullandığı 13 AU 016 plakalı traktör, tarlada geri manevra yaptığı sırada yaşındaki yeğeni Mesude Yağmur'a çarptı. Küçük Mesude olay yerinde yaşamını yitirdi. Kazanın ardından gözaltına alınan Fevzi Yağmur, çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. 602411 Son şampiyon Efes'ten Mersin'e farklı tarife Lacivert-Beyazlı takımda Preston Shumpert ve Charles Smith 16'şar, Kaya Peker 13 sayı-7 ribaunt- asist, Bostjan Nachbar ise 11 sayı-8 ribaunt ile çift haneli sayılara ulaşmayı başardı. Mersin Büyükşehir Belediyesi'nde ise Dominic James 27 sayı ile takımının en skorer oyuncusu oldu. Günün diğer maçında Banvit ile Erdemir karşı karşıya geldi. Banvit, bir ara 15 sayı geriye düştüğü karşılaşmada rakibini 2. yarıdaki etkili savunması ile 71-68 yenip sezona galibiyetle girdi. Ev sahibi takım Banvit'te sayı kaydeden Keith Simmons ile 13 sayı atan Barış Özcan alınan galibiyette büyük rol oynadı. 603195 Albaraka Türk'ün Genel Müdürü vefat etti Albaraka Türk'ün Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan duyurusunda, bankanın Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz'in bugün vefat ettiği belirtildi. Adnan Büyükdeniz'in cenazesi, yarın Bağlarbaşı'ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip, Yeni Çekmeköy Mezarlığı'na defnedilecek. Bankanın Genel Müdürlüğü'nü Genel Müdür Başyardımcısı Fahrettin Yahşi'nin vekaleten yürüteceği kaydedildi. 1958 doğumlu olan Adnan Büyükdeniz, 1982 yılında TÜSİAD'da Araştırmacı Ekonomist olarak başladığı iş hayatına, Albaraka Türk'te Araştırma Pazarlama Müdür Yardımcılığı, Dış İşler Müdürlüğü ve Genel Müdür Başyardımcılığı görevleriyle devam etti. 2003 yılından bu yana Albaraka Türk Genel Müdürlüğü görevini yürüten Büyükdeniz, evli ve çocuk babasıydı. Büyükdeniz'in ismi Merkez Bankası Başkanlığı için geçmiş ancak ilgili kararnameyi dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer iade etmişti. 603703 MEB'den valiliklere domuz gribi uyarısı Domuz gribine karşı okullarda merdiven tırabzanları, kapı kolları, musluk başları, elektrik düğmeleri ve masalar ile sıraların yüzeyleri dezenfektan maddeleri ile sık sık temizlenecek. Sınıf ve odaların pencereleri belli aralıklarla açılarak kapalı alanlar havalandırılacak. Tuvaletlerde sıvı sabun bulundurulacak. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, halk arasında ''domuz gribi'' olarak bilinen (H1N1) virüsüne karşı okullarda alınması gereken önlemlere ilişkin valiliklere genelge gönderdi. Bakan Çubukçu'nun imzasıyla yayımlanan genelgede, dünyanın birçok ülkesinin yaklaşık bir yıldır, kolayca yayılabilen, ölüm ve iş gücü kaybına neden olan ''domuz gribi'' virüsü salgınının tehdidi altında olduğu hatırlatılarak, virüsün, eğitim ve öğretimin sürdürüldüğü toplu yaşam yerleri olan okullarda daha kolay yayılabildiği belirtildi. Hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları arasında yürütülen çalışmalar kapsamında, 12-16 Ekim 2009 tarihleri arasında Yalova Hizmetiçi Eğitim Enstitüsünde 81 ilden 105 öğretmenin ''il eğitimcisi'' olarak görevlendirildiği kaydedilen genelgede, ihtiyaç duyulması halinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı sağlık meslek liseleri meslek dersleri öğretmenleri ile il sağlık müdürlüğü personelinden de yararlanılacağı bildirildi. -ÖNLEMLER- Genelgede; genel bütçe, il özel idareleri bütçeleri, okul aile birlikleri ve sivil toplum örgütlerinin maddi kaynaklarından yararlanmak suretiyle alınacak önlemler şöyle sıralandı: İl sağlık müdürlükleri ile koordineli bir şekilde iş birliği yapılarak eğitim ağırlıklı çalışma planı hazırlanarak yürürlüğe konulması, İl ve ilçelerde eğitim çalışmalarının yürütülmesinden sorumlu koordinatörlerin görevlendirilmesi, İl eğitimcilerinin, eğitimci olarak katıldığı seminerlerde, örgün ve yaygın eğitim kurumlarından birer yönetici veya öğretmeni konu hakkında bilgilendirmesi, Bu eğitimi alan yönetici ve öğretmenlerin kendi okullarındaki yönetici, öğretmen, personel ve gerektiğinde velilere eğitim vermesi, İl eğitimcilerinin yapacağı programa bağlı olarak öğretmenlerin kendi sınıflarındaki öğrencileri bilgilendirmesi, Eğitim kurumlarının merdiven tırabzanları, kapı kolları, musluk başları, elektrik düğmeleri ve masalar ile sıraların yüzeylerinin, il sağlık müdürlüklerinin tavsiye edeceği dezenfektan maddeleri ile sık sık temizlenmesi, Sınıf ve diğer odaların pencerelerinin belli aralıklarla açılarak kapalı alanların havalandırılması, Tuvaletlerde sıvı sabun bulundurulması, usulüne uygun olarak ellerin sabunlu su ile yıkanması ve bu konunun nöbetçi öğretmenlerce takibinin yapılması, Bakanlıkça görevlendirilen il eğitimcileri ile il sağlık müdürlüğü personelinin yapacağı uyarılar doğrultusunda gerekli ek önlemlerin alınması, Eğitim kurumlarında yapılacak araştırma sonucunda hastalık sebebiyle devamsızlığın artması durumunda il sağlık müdürlüklerinin bilgilendirilmesi, Bulaşmayı önlemek amacıyla, hastalık belirtisi olan öğrencilerin en kısa sürede muayenelerinin sağlanarak grip belirtileri olan öğrencilerin bu belirtiler geçinceye kadar eğitim kurumlarına gönderilip gönderilmeyeceği hususunun il sağlık müdürlüklerince tespit edilmesinin sağlanması, Öksürük ve hapşırık sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık kağıt mendille kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması, Yapılan çalışmaların amacına ulaşması için alınacak önlemlerin öncelikle yatılı ve pansiyonlu eğitim kurumları ile resmi ve özel pansiyonlar ve öğrenci yurtları olmak üzere Bakanlığa bağlı her kademedeki eğitim kurumlarında titizlikle uygulanması. 602344 Heybeliada’da yangın: Sanatoryum kül oldu ’da Sanatoryum kül oldu Atatürk’ün emriyle 1924 yılında kurulan ve 2005 yılına kadar sayısız hastaya hizmet veren ’nin ilk hastanesi Sanatoryumu alevlere teslim oldu. Marmara depreminde büyük hasar gören tarihi binanın 3. katında dün akşam saatlerinde başlayan binanın büyük bölümünü kullanılmaz hale getirdi. Ada itfaiyesinin yetersiz kaldığı yangın, deniz aşırı itfaiye takviyesiyle güçlükle söndürüldü. ’nın güney tarafında bulunan katlı sanatoryumun en üst katından dün akşam saat 21.30 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle alevler yükseldi. Kısa sürede tüm binaya yayılan yangına müdahalede ada itfaiyesi yetersiz kalınca, İskelesi’ne yanaşan çıkarma gemisiyle adaya takviye ekipler yönlendirildi. Binanın üst katlarını tamamen saran alevlerin bahçesindeki ağaçlık alana da sıçraması üzerine ekipler, yangının ormanlık alanda etkili olmaması için büyük çaba harcadı.  Kontrol altına alındı Yaklaşık saat süren bir çalışmanın ardından yangın kontrol altına alındı. Yangında, binanın büyük hasar gördüğünü belirten itfaye yetkilileri, alevlerin ormana sıçramasının önlendiğini bildirdi. Yangın nedeniyle binanın üst katlarında kısmi çökmeler yaşandığı da öğrenildi. Herhangi bir can kaybı veya olayının yaşanmadığı yangının çıkış nedeni ile ilgili başlatıldı. Sanatoryum yıldır kullanılmıyordu. 603548 Broos gazetecilere takıldı: Ben buradayım, Hagi nerede? Broos gazetecilere takıldı: Ben buradayım, Hagi nerede? maçının ardından ara vermeden Cuma günü oynayacağı maçının hazırlıklarına başladı. Teknik direktör Hugo Broos yönetiminde, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde yapılan antrenmana olan dışındaki tüm futbolcular katıldı. Galatasaray maçında oynayan futbolcuların düz koşu yaptığı antrenmanda diğer futbolcular dar alanda kısa pas çalışmasının ardından, kısa süreli bir çift kale maç yaptı. Bu antrenman sırasında Galatasaray maçında sakatlığı nedeniyle oynamayan Yattara, sergilediği performansla dikkat çekti. Bu arada antrenman çıkışında, gazetecilerin yanından geçen Broos, "Ben buradayım, Hagi nerede? Dün yazdınız yarın gelecekti" diyerek basın mensuplarına takıldı. Broos, daha sonra gülerek soyunma odasına gitti. HACISALİHOĞLU: "HAGİ GÜNDEMİMİZDE YOK" Trabzonspor Asbaşkanı ise takımın başına Rumen teknik adam Gheorge Hagi'yi getirecekleri yönündeki haberleri yalanlayarak, "Bu iddialar tamamen asılsız. Böyle bir düşüncemiz yok" dedi. Hacısalihoğlu, Galatasaray karşısında yakaladıkları pozisyonları değerlendiremediklerini de ifade ederek, "Bazen şans sizden yana olmayınca kazanamıyorsunuz" diye konuştu. MAÇI BİLETLERİ SATIŞA ÇIKIYOR Trabzonspor'un Cuma günü Kayserispor'la oynayacağı müsabakanın biletleri yarın 11.00'de satışa çıkacak. İlk gün sadece kart sahiplerine satılacak biletlerin fiyatları şu şekilde: "Açık tribün: 15 TL, Maraton Tribünü: 30 TL, Kapalı Yan: 60 TL, Kapalı Orta: 80 TL, 150 TL, VIP OZEL: 250 TL." 603576 Diyarbakır'da eğitime bir hafta ara verildi Sağlık müdürünün kızı da domuz gribi Diyarbakır'da domuz gribinin vakasının rastlandığı okul sayısı 5'e çıkarken, İl Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat'ın kızına da domuz gribi virüsü bulaştığı ortaya çıktı. İl Hıfzısıhha Kurulu, Sağlık Müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğü temsilcilerinin katılımıyla Vali Hüseyin Avni Mutlu başkanlığında oluşturduğu kriz masası alınacak tedbirleri netleştiriyor. Diyarbakır'da domuz gribi tespit edilmesinin ardından Hantepe Eğitim Şehitleri, Diclekent, Huzurevleri, Süleyman Nafiz ilköğretim okullarında gün süreyle tatil edildi. Alınan bilgiye göre il merkezindeki Sabri Güzel İlköğretim Okulu'ndaki bir öğrencide de domuz gribi virüsüne rastlandı. Böylece Diyarbakır'da domuz gribi virüsünün bulaştığı okul sayısı 5'e çıkmış oldu. Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat'ın ilköğretim okulu öğrencisi kızı M.K.'de yapılan testlerde domuz gribine rastlandığını öğrenildi. Test sonuçlarını bu sabah alan Kubat, ailelerin tedirgin olmamalarını istedi. Domuz gribi konusunda gerekli önlemlerin alındığını belirten Kubat, "Bu grip mevsimlik gripten daha kolay atlatılıyor. Hastalık tespit edilen kişilerin ateşlerine dikkat etmesi gerekiyor. Gerekli tüm önlemleri aldık. Oluşturulan kriz masası çalışmalarını sürdürüyor. Tüm sağlık kuruluşlarındaki personel de domuz gribine karşı uyarıldı." diye konuştu. 602358 Otobüs fuarına Türk çıkarması Fuarda ayrıca otomotiv yan sanayiine de yer veriliyor. Bu yıl 49 ana üreticinin ürünlerini sergilediği fuara; İspanya ana üretici, Belçika, Türkiye, Almanya ve Hollanda 5'er ana otobüs üreticisi ile katıldı. Fuarda ayrıca Polonya 4, İtalya, Fransa, İsveç ve Çin 2'şer, İsviçre, İngiltere, İsrail ve Belarus birer ana üretici ile iştirak etti. Tüm dünyadan iştirak eden katılımcı sayısının 328 olduğu fuarda, Türkiye'yi toplam yan sanayi firmaları ile birlikte 32 firma temsil ediyor. Avrupa'nın önemli otobüs üreticilerinden biri olan Türkiye, pazardaki ağırlığını, katılım oranının yüksekliğiyle fuarda hissettiriyor. Türkiye'nin Avrupa'da önemli bir üretim üssü olmasında büyük payı bulunan otobüs üreticisi BMC de, Busworld Fuarı'nda; Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracatını gerçekleştirdiği modeli sergiliyor. Sergilenen araçlar şöyle: Alyos, Hawk, Probus, Midilux, Procity. 45. yılını kutlayan BMC, yüzde yüz Türk sermayesi ve iş gücü ile ürünlerinin dizayn, üretim, satışını tamamen bağımsız olarak kendi bünyesinde gerçekleştiriyor. Şirket, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerde sahip olduğu 16 distribütörü ile bu pazarlardaki gücünü artırıyor. Bugün 1.500 araç üretim kapasitesine sahip BMC otobüs fabrikasında üretilen her 10 araçtan 7'si ihraç ediliyor. 602386 Veliler, çocuğunun okul çıkışını kitap okuyarak bekleyecek Çıkışta çocuğunu almak için okula giden veliler, son ders zilinin çalmasını el işi yaparak ya da sohbet ederek bekliyor. AK Partili İstanbul İl Özel İdaresi Meclis üyesi Hüseyin Yüksek, ders çıkışına gelen anne-babalar için 'Velilere Kitap Okuma Kampanyası' başlattı. Proje kapsamında velilerin hem kitap okuması hem de çocuklarına okumayı teşvik etmesi amaçlanıyor. Anne-babaların okul önlerinde en az yarım saat harcadıklarına dikkat çeken Yüksek, "İlköğretim öğrenci velileri, çocuklarını okula almaya geldiklerinde kimi zaman soğuk ve yağmurda üşürken, kimi zaman da kavurucu sıcakla bunalıyor. Bazen de dedikodu ve kavga gibi sürtüşmeler yaşanıyor. Tüm bu olumsuzlukları gidermek ve kitap okuma alışkanlığını kazandırmak için böyle bir çalışma başlattık." dedi. Kampanya çerçevesinde veliler, kütüphane, okuma, spor veya toplantı salonları ya da saatte boş olan sınıflarda kitap okuyacak. Kitaplar okul, milli eğitim ve özel idare tarafından karşılanacak. Proje, pilot olarak 24 Kasım'da Beykoz'da başlayacak. Daha sonra sırası ile tüm İstanbul'da 39 ilçeye yayılacak. Bölgedeki okullarda gerekli görüşme ve çalışmaları yaptıklarını anlatan Yüksek, "Beykoz'da 48 ilköğretim okulu var. Bu çalışmaya hepsi canı gönülden destek veriyor." diye konuştu. Beykoz Çiğdem İlköğretim Okulu Müdürü Kazım Bozbay ise kampanyaya verdiği desteği şöyle dile getirdi: "Gerekli kitap desteği sağlandıktan sonra velilerimize çok amaçlı salonlarımızı okul çıkışlarında tahsis edeceğiz. Kitap okuma kampanyası ile velilerimiz hem sıcak bir ortamda çocuklarını bekleyecek hem de evlatlarına güzel bir örnek olacak." 603132 Türk Hava Yolları 2009-2010 kış tarifesi başlıyor Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurt içi ve yurt dışına direkt seferler... 2009 2010 Kış tarifesinde İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı çıkışlı dış hat seferler de yer alıyor. Londra, Moskova, Amsterdam, Köln, Berlin, Stuttgart ve Hannover şehirlerine tarifeli seferler düzenleyecek olan Türk Hava Yolları,  ayrıca iç hatlarda bu kış Ankara, İzmir ve Antalya seferlerine ek olarak günde sefer olmak üzere Sabiha Gökçen Adana seferleri gerçekleştirecek. Antalya’dan yapılan Moskova seferlerine ilave olarak 2009 kış tarife döneminde, Paris, Dusseldorf ve Stokholm noktalarına da tarifeli seferler düzenlenecek. Antalya’dan Moskova’ya haftada 3, Paris ve Dusseldorf’a haftada 2, Stokholm’e ise haftada sefer olarak tarifeli seferler icra edilecek. 2009 Yaz dönemi içerisinde haftada gün olarak icra edilen İstanbul-Göteborg seferleri  2009 kış döneminde haftada sefer olarak icra edilecek. Türk Hava Yolları, 2009 yılında uzun menzil filosundaki büyümeye paralel olarak Şikago, Seul, Singapur, Cakarta,  Johannesburg, Cape Town ve Lagos seferlerinde 2009 yaz tarife dönemi için yapılan sefer sayısındaki artışların, 2009 kış tarife döneminde de devam etmesi planlanıyor. Türk Hava Yolları, filosundaki adet  Boeing-777 uçağına ilave olarak Ekim ayında gelen adet uçak ile toplam adete ulaşan Boeing-777 uçaklarının, kış tarifesi boyunca düzenli olarak İstanbul’dan yapılan New York, Tokyo ve Hong Kong  seferlerinde de kullanılacak. AnadoluJet tarafından icra edilen seferlere ilave olarak Türk Hava Yolları ana markası ile de Ankara İzmir seferleri icra edilecek. Yine, 2009 yaz tarife döneminde başlanan Eskişehir-Brüksel seferlerinin de kış tarife döneminde haftada gün olarak devam etmesi planlanıyor. 2009 2010 Kış tarifesinde iç hatlarda, 28 Ekim itibariyle İstanbul Isparta seferleri başlayacak. İstanbul Isparta karşılıklı seferleri haftada gün olarak icra edilecek. Türk Hava Yolları 2009 2010 kış tarifesinde yolcularını yeniliklerle buluşturmaya devam edecek. Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları ve uçuşlar ile ilgili ayrıntılı bilgilere 444 849 numaralı Çağrı Merkezi’nden, www.thy.com adresinden veya satış ofislerinden ulaşılabilir. 603602 Töre cinayeti Londra'ya sıçradı Töre cinayeti Londra'ya sıçradı İngiltere'de töre cinayetine kurban giden 15 yaşındaki Tülay Gören'in ailesi Mehmet Gören ve Hanım Gören, mahkemede ifade verdi. İngiltere'de yaşayan ve kızları Tülay Gören'i öldürmekle suçlanan baba Mehmet Gören, bugün Londra'da Old Bailey ağır ceza mahkemesinde yargılandı. Tülay Göre, kendisinden 15 yaş büyük Halil Ünal ile evlenmek istemesi üzerine, kimliği belirsiz kişilerce öldürülmüşlerdi. Halil Ünal ile kızları Tülay Göre'nin, evlenmelerine onay vermeyen aileleri tarafından öldürüldüklerine inanılıyor. Ancak sabahki duruşmada iddiaları kabul etmeyen Cuma Gören, Mehmet Gören ve eşi Hanım Gören'ın yargılanmaları, Mehmet Gören'in mahkemede bayılması üzerine ileri bir saate ertelendi. Mahkemeye sunulan delillerde, Alevi olan Tülay Gören'in ailesi, Sunni olduğu için kızlarının Halil Ünal ile evlenmesine şiddetle karşı çıktı. Ancak ailesinin bu itirazını dinlemeyen Tülay Gören'in ailesi tarafından öldürüldüğü belirtiliyor. 603001 Erdoğan MGK Hazırlığı Yapıyor Erdoğan MGK Hazırlığı Yapıyor Erdoğan, MGK öncesinde kurula üye bakanlarıyla toplantı yapacak. Demokratik açılım,Ermenistan'la ilişkiler, terörle mücadele gibi konular ele alınacak Yayına Giriş: 19.10.2009 11:00:18 Güncelleme: 19.10.2009 11:00:18 Başbakan Erdoğan, yarınki(20.10.2009) MGK öncesi bakanlarıyla toplantı yapacak. Erdoğan, daha önce duyurulan Ak Parti MYK toplantısını da iptal etti. Başbakan Erdoğan'ın bugün partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nu toplaması beklenirken, gündemi değişti. Erdoğan, MYK'yı iptal etti. Başbakan, programına başka bir toplantıyı aldı. Erdoğan, yarınki MGK öncesinde kurula üye bakanlarıyla toplantı yapacak.. Başbakanlık Merkez binasındaki görüşmede demokratik açılım başta olmak üzere Ermenistan'la yaşanan yakın ilişkiler, terörle mücadele gibi konular ele alınacak. Erdoğan, yarın MGK öncesinde parti grubunu da toplayacak.. 602849 Samsung NC10 inceleme Video Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, çevrimiçi ortamda kolayca alışveriş yapın, webde rahatça gezinin ve anında mesajlaşma programlarında istediğiniz gibi sohbet edin. Samsung NC10, 1.33 kg'lık ağırlığı ve kullanılan donanım birleşenleri sayesinde birçok isteği rahatlıkla yerine getirmesi ile dikkat topluyor. 10.2 inç büyüklüğünde LED LCD (1024 600) ekran, Intel Atom N270 (1.6 GHz) işlemci, GByte bellek ve 160 GByte sabit disk kapasitesi, çevrimiçi ortamdaki tüm ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Üç adet USB yuvasına sahip olan NC10, Bluetooth 2.0+DER, kart okuyucu, 1.3 MP kamera ve 802.11 kablosuz haberleşme standardı sayesinde de eksiksiz bir çözüm oluşturuyor. Üründe beğendiğimiz bir özellik donanım birleşenlerinde herhangi bir kısıtlamaya gidilmemesi. Kolay yazım için ergonomik, dizüstü tarzı bir klavye büyük bir avantaj sağlıyor. Buna ek olarak altı hücreli pil sayesinde saate kadar uzun pil performansı sağlaması da gayet başarılı. Görselliğe dikkat eden kullanıcılara da hitap eden Samsung NC10, oldukça sağlam ve dayanıklı bir kasaya sahip. 54 adet zorlayıcı kalite güvence testleri sayesinde ürünlerinde dayanıklılık ve direnç için yeni standartlar belirleyen Samsung, NC10 ile kendisini rakiplerden farklılaştırıyor. 602251 Alaplı'ya boru fabrikası Alaplı'ya boru fabrikası Zonguldak'ın Alaplı ilçesinde, Birlik Makine Limited Şirketi tarafından kurulması planlanan milyon dolara mal olacak boru ve profil fabrikasında 300 kişinin istihdam edileceği bildirildi. Şirketin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Semerci, 24 bini kapalı, 12 bini açık olmak üzere 36 bin metre kare alan üzerinde kurulacak fabrikalarında ilk etapta 100 kişinin istihdam edileceğini söyledi. Fabrikanın, önümüzdeki yıl haziran-temmuz ayında faaliyete geçeceğini anlatan Semerci, 'Fabrika faaliyete geçince 200 kişi daha istihdam edeceğiz' açıklamasında bulundu. 602713 Bizdense koy sepete Sanatın her dalında belli disiplinlerin olması, birtakım kuramsal yaklaşımlar ile yapılması/eleştirilmesi gayet doğaldır. Ancak ideolojinin idrakleri kilitlediği ortamlarda belirli kamplaşmalar ve bunun sonucunda 'bizdense kötü bile olsa başımızın üzerindedir' mantığı, sanatı bitiren unsurların başında gelir. Kişisel olarak devletin sanata maddî yardım yapmasını asla doğru bulmadım. Modern bir devlet, sanatı desteklemek istiyorsa onun önündeki engelleri kaldırmalı, sanatı oluşturan şartları kolaylaştırıp, imkânlarını genişletmelidir. Bugün ilgili bakanlıklardan alınan üç beş kuruşla yapılan sanatın yekûna bir katkısı olduğunu zannetmiyorum. Geçmişte çok yaşadık böylesine tuhaf ve trajikomik deneyimleri. Sağ olsun koalisyon hükümetlerinin solcu bakanları devlet imkânlarını kendi ahbap yarenlerine peşkeş çekerek ülke sanatını bir yere getirebileceklerini zannettiler. Sonuç kısa sürede ortaya çıktı. 603481 Almanya'da DHKP-C'li Türk'e dava Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Köln yakınlarında Kasım 2008 tarihinde tutuklanan Ahmet İ. ve Cengiz Ö. hakkında terör örgütüne üye olmak ve Dış Ticaret Yasası'nı ihlal etmek suçundan dava açıldığı bildirildi. Açıklamada, yapılan soruşturma çerçevesinde, her iki zanlının da tutuklanıncaya kadar DHKP-C'nin Avrupa örgütlenmesinde öncü oldukları ve Türkiye'de kullanılmak üzere alınacak silahlar için para temin ettiklerinin tespit edildiği belirtildi. Zanlıların örgüt adına para topladığı, etkinlikler düzenlediği ve propaganda malzemesi sattığı ifade edilen açıklamada, Ahmet İ'nin yaklaşık 215 bin, Cengiz Ö'nün ise yaklaşık 105 bin Avro topladığı kaydedildi. Bu kişilerin aynı zamanda örgüte yeni üye kazandırmak için faaliyetlerde bulundukları, Cengiz Ö'nün ayrıca silah ve patlayıcı maddelerin Türkiye'ye götürülmesi için kurye bulma görevini üstlendiği ve örgüt üyeleri için sahte belge hazırladığı bildirildi. Açıklamada, bu iki kişiyle birlikte tutuklanan Nurhan E. hakkındaki soruşturmanın da sürdürüldüğü ifade edildi. 602253 KİT'lerden yatırım yağacak KİT'lerden yatırım yağacak Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları 2010 yılında 7,3 milyar lira yatırım gerçekleştirecek. Karara göre kamu teşebbüsleri, 2010 yılı faaliyetlerini, uygulanan ekonomik politikalar ile program çerçevesinde belirlenen ilkelere uygun olarak yürütecek. Tüm işletmecilik faaliyetlerinde verimliliği artıracak ve maliyetleri düşürecek tedbirler alınacak. Buna göre, 2010 yılında en fazla yatırımı milyar 557 milyon lira ile TCDD yapacak. TMO VE TCDD'YE AKTARMA TCDD'yi milyar 100 milyon lira ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), 935 milyon liralık yatırımlarla Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ) izleyecek. Gelecek yıl görev zararı olarak bütçeden TMO'ya milyar 369,4 milyon lira, TKİ'ye 462,4 milyon lira, TCDD'ye 347,2 milyon lira, TTK'ya da 6,8 milyon lira olmak üzere toplam milyar 185,9 milyon liranın kurumlara transfer edilmesi öngörülüyor. 602065 TEM Otoyolu'nda yıkım eylemi TEM Otoyolu'nda yıkım eylemi İSTANBUL (A.A) İstanbul'un Sancaktepe ilçesinde bir grup, bölgedeki kaçak konut yıkımlarını, TEM Otoyolu'nda kurdukları barikatı yakarak protesto etti. Alınan bilgiye göre, yaklaşık 100 kişilik bir grup, Sancaktepe ilçesinde, Ömerli Barajı'nı besleyen Ayazma Deresi'nin yatağındaki yapıların da aralarında bulunduğu 28 bina ve kaçak katın yıkılmasını protesto etmek amacıyla Sultanbeyli'de TEM Otoyolu'nda toplandı.  TEM Otoyolu'nu barikatla kapatan protestocular, daha sonra bu barikatı ateşe verdiler. Barikat nedeniyle trafikte bir süre aksama yaşanması, protestocular ve sürücüler arasında bir süre gerginliğe yol açtı. TEM Otoyolu'ndaki trafik, protestocuların gösterilerini tamamlamasının ardından normale döndü. Yıkımın gerçekleştiği geçen haftadan bu yana, evleri ve kaçak katları yıkılan ilçe sakinlerinin bir kısmı protesto gösterileri yapıyor. 603680 Cumhurbaşkanı Gül, Medvedev ile görüştü Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül ile Medvedev, özellikle Kafkasya'nın istikrarı ve bu bölgede barışın hakim olması için uzun, kapsamlı ve yararlı bir görüşme gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Gül görüşmede, Rusya'nın bölgedeki en belirleyici aktör olduğunu ifade etti. Medvedev de, Rusya'nın barış doğrultusundaki çaba ve katkılarının devam edeceğini bildirdi. Görüşmede, Türkiye ile Rusya arasında enerji alanındaki işbirliği de gündeme geldi. Medvedev, bu işbirliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 603291 Köpekten kaçarken minibüs altında kaldı Kocaeli'nin Derince ilçesi İbni Sina Mahallesi'nde sokakta oynayan Ayşegül Ak (3), bir köpekten korkarak kaçmaya başladı. Köpeğin kovaladığı küçük çocuğa, yoldan geçen Murat G. yönetimindeki 41 0198 plakalı yolcu minibüsü çarptı. Kazayı gören anne Nurcan Ak ile mahalle sakinleri 112 Acil Servis ekibini çağırdı. Olay yerine gelen sağlık ekibi, küçük kızın yaşamını yitirdiğini belirledi. Kaza sonrası sinir krizi geçiren baba Ak ile anne Nurcan Ak, güçlükle yatıştırıldı. Minibüs sürücüsünün gözaltına alındığı kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Bu arada, mahalle sakinleri kazanın olduğu Caddesi'nin tehlikeli olduğunu, caddeye kasis yapılması için yetkilileri daha önce uyardıklarını söyleyerek tepki gösterdi. 603020 Stadı ateşe veren 600 Rus fanatik gözaltına alındı Moskova Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi'nden yapılan açıklamada, taraftarlarının çoğunun holiganlık yaptığı gerekçesiyle göz altına alındığını belirtildi. Moskova Emniyet Müdürlüğü sözcüsü Gennadi Bogaçev, "Spartak ve Lokomotiv takımları arasında yapılan karşılaşmada polis güçleri 603 taraftarı göz altına aldı. Bu taraftarlarının 404'ü holiganlık yaptığı gerekçesiyle yakalandı. 75 taraftarın içkili olduğu, 10'nun fişek yaktığı, ikisinin koltuk yaktığı, dördünün stadyuma fişek soktuğu, ikisinin ticari kuralı ihlal ettiği ve diğer taraftarları da başka ihlallerden dolayı göz altına aldık." dedi. Olaylı Spartak Moskova Lokomotiv Moskova derbi maçını Spartak Moskova kazandı. Rusya 1. Ligi'nde 25. haftanın sonunda puan durumu ve sıralama şu şekilde; PUAN DURUMU TAKIMLAR 1. Rubin Kazan 25 15 51 19 50 2. Spartak Moskova 25 15 49 25 49 3. Zenit St Petersburg 25 13 42 23 46 4. CSKA Moskova 25 13 40 23 43 5. Moskova 25 11 31 20 41 6. Lokomotiv Moskova 25 11 32 26 41 7. Saturn Moskova 25 10 10 30 34 35 8. Dinamo Moskova 25 10 11 24 31 34 9. Terek Grozny 25 10 31 38 33 10. Tom' Tomsk 25 10 22 33 31 11. Rostov-Na-Donu 25 10 23 27 31 12. Samara Kryliya Sovetov 25 11 25 31 30 13. Amkar Perm 25 12 24 35 27 14. Spartak Nalchik 25 10 10 22 25 25 15. Kuban Krasnodar 25 12 18 40 23 16. Khimki 25 19 18 52 10 602788 Raul'dan yeni rekor Raul'dan yeni rekor İspanyol Raul Gonzalez, hafta sonu oynanan Valladolid maçında formasıyla 711. resmi maçına çıkarak, kulüp tarihinde bu formayı en fazla giyen futbolcu oldu. 710 maçla Manuel Sanchis’in elinde bulunan en fazla maçta Real Madrid formasını giyme rekorunu kıran Raul, bu unvanın yeni sahibi olmanın mutluluğunu yaşadı. Profesyonel futbol yaşantısına Real Madrid’de başlayan ve 1994 yılından bu yana ’da bu formayı giyen Raul, toplam 320 golle Real Madrid tarihinin en golcüsü durumunda da bulunuyor. Tecrübeli futbolcu, çarşamba günü ’a karşı forma giyerse de ’nde 128. maçına çıkarak, yeni bir rekora doğru koşacak. 32 yaşındaki Raul, Şampiyonlar Ligi’nde 139 kez oynayan Paolo Maldini’nin ardından 128 maçla bu turnuvada en fazla forma giyen Fenerbahçeli ’u yakalamış olacak. 65 golle Şampiyonlar Ligi’nde en fazla gol atan İspanyol futbolcu olma unvanını da elinde bulunduran Raul, yaklaşık yıldır formasını giymese de şimdiye kadar attığı 44 golle İspanya tarihinde en fazla gol atan futbolcuların başında yer alıyor. 603286 Edirne'de 111 kaçak yakalandı Edirne'de 111 kaçak yakalandı Edirne'de yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen 111 kaçak yakalandı. Alınan bilgiye göre, jandarma ve sınır devriye ekiplerince Edirne Merkez ve İpsala ve Uzunköprü ilçelerinde yasa dışı geçişlere karşı kontroller yapıldı. Yapılan kontrollerde, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen Gürcistan, Filistin, Myanmar, Somali ve Eritre uyruklu 111 kaçak yakalandı. Kaçaklar, sınır dışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine gönderildi. 602324 Krizin son etkileri de yok oluyor Krizin son etkileri de yok oluyor Ekim 2009 itibariyle, ’nda (MB) 70.096 milyon ve 3.727 milyon dolar değerinde altın var. Kriz sırasında MB döviz ve altın rezervi, en çok 65. 839 milyon dolara düşmüştü. Krizde MB döviz rezerv kaybı yaşamadı. - Bankacılık sisteminin toplam döviz mevduat hesapları, 25 Eylül 2009 itibariyle, 122. 193 milyon dolar. Kriz boyunca, küçük dalgalanma olmasına rağmen, döviz mevduat hesapları da gittikçe arttı. Üstelik, mevduatlar çok daha hızlı artıyor.   Kamu sektörü geçen yıl, 15.727 milyon dolar; bu yıl da, Ekim itibariyle 9.721 milyon dolar ödedi. Bu ödemelere, ’nin ve diğer kamu sektörünün ödemeleriyle MB ve ’ye yapılan ödemeler dahil. - Sanıldığının aksine, Protestolu Senetler, çığ gibi büyümüyor. Ocak 2009’da 144. 585 adet edilmişken, Temmuz 2009’da bu sayı 136. 324’e ve Ağustos 2009’da 130. 291’e düştü. Yine, tutar olarak ocak ayında 739. milyar TL’lik senet protesto edilmişken, bu rakam, ağustos ayında 633. milyar TL’ye düştü. - Ülkemize gelen yatırım, krize rağmen sürüyor. 2007’de 19. milyar dolar olan yabancı yatırım, 2008’in ilk ayında 11. milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Ekim 2008’den sonraki bir yıl içinde gerçekleşen yabancı doğrudan yatırım miktarı, 7.8 milyar dolar oldu. - Özel sektörün, yurtdışına yaptığı borç ödemeleri de sorun yaratmadı. 2008’in ilk ayı içinde 23. milyar dolar yurtdışından borç almışken, son bir yılda, net anlamda 3. milyar dolar dışarıya borç ödemesi yapabildi. Son bir yılda, özel firmalar ve bankaların toplam dış borç geri ödemeleri net anlamda 13. milyar dolar oldu. - MB’nin faiz indirimleri sürüyor. Reel civarında. Bu oran, enflasyona göre, oransal olarak hâlâ yüksek ve yabancılar için cazip.  2005 2008 arasında ortalama 10 olan reel faiz oranlarının 3’e düşmesi Hazine borçlanması bakımından da çok önemli. - 2009 yılında Gayri Safi Milli Hasıla’nın 7’si civarında gerçekleşecek olan 2010 yılından itibaren gittikçe düşerek, 2012 yılında Gayri Safi Milli Hasıla’nın 3.2’sine gerileyecek. Bu oranın, 2002 yılında 11. olduğunu biliyoruz. Oranının bu yıl ’de 13.5, ’de 11.6 olduğunu düşünürsek, bu konuda da başarılıyız.  Hazine’nin borç stoğunun Gayri Safi Milli Hasıla’mıza oranı 2008 yılında 39.5 oldu ve 2009 yılında da 47.3 civarında.  2005-2008 yılları arasında kredi kullanımındaki yıllık ortalama büyüme, 32 olmuştu. Gelecek yıl, 12 daha fazla kredi verilmesi bekleniyor. - Bankalar, mevduatta gelecek yıl 10 civarında büyüme bekliyorlar. Bankacılık sektörünün toplam varlıklarındaki artış, 2009 yılında bir önceki yıla göre 6.1 daha yüksek olacak. Bankacılık sistemi toplam varlıklarının, 2010 yılında 2009 yılına göre, 10 daha artması öngörülüyor. - Yine bu yıl, gayrimenkul kredilerinde önceki yıla göre 6.3 artış gerçekleşecek. 2010’daki yıllık artış ise 15.2 olarak bekleniyor. Bankaların diğer tüketici kredileri, bu yıl önceki yıla göre 9.9 artacak. 2010’da oranın, 14.3 olması bekleniyor. 2008 yılında bu konudaki yıllık artış 32.2 idi. -Ticari kredilerde, önceki yıla göre bu yıl 1.5 oranında düşme var. Ama gelecek yıl 11.4 artış bekleniyor. Artış, yoğunluklu olarak Türk Lirası kredilerinde görülecek. Bankacılık sektörümüzün güçlü olması sayesinde, gelecek yıldan başlayarak krizin etkilerinin çok daha rahat aşılması bekleniyor. 602574 Ek kayıtlar bugün başladı Ek kayıtlar bugün başladı ÖSYS yükseköğretim programlarına ek yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bugün başladı. Kayıtlar, bütün üniversitelerde 21 Ekim'e kadar devam edecek. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için askerlik şubelerinden alınacak askerlik durum belgesini getirmeleri gerekiyor. Ayrıca adayın, son altı ay içinde önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgelerin eksik olması durumunda kayıt yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Anadolu Üniversitesi Merkezi Açıköğretim Programlarını kazanan adayların, kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmaları gerekiyor. ÖSS ek yerleştirme sonuçları 14 Ekim de açıklanmış ve örgün yükseköğretim programlarına 57 bin 619 kişi yerleşmeye hak kazanmıştı. 602290 Rio'da mafya dehşet saçtı Rio'da mafya dehşet saçtı Brezilya'da polis helikopterini düşürüp, otobüs ve bir okulu yakan uyuşturucu kaçakçıları 12 kişinin ölümüne neden oldu Latin Amerika ülkesi Brezilya'nın karnavallarıyla ünlü kenti Rio de Janerio'da uyuşturucu mafyası terör estirdi. 2016'da olimpiyatlara ev sahipliği yapmaya hazırlanan kentte uyuşturucu kaçakçıları ve polis arasında yaşanan çatışmada bir polis helikopteri düşürüldü, 2'si polis 3'ü mafya üyesi 12 kişi çatışma sırasında hayatını kaybetti. Görgü tanıkları, polisleri taşıyan helikopterin çetenin hedefi olduğunu, bir futbol sahasına inerken infilak ettiğini kaydetti. Binbaşı Oderlei Santos polis helikopterinin zanlılarca vurulduğunu, pilotun bir futbol sahasına zorunlu iniş yaptığını söyledi. POLİSE MESAJ VERDİLER! Operasyona katılan polisi taşıyan helikopterin inişinin ardından infilak ettiği, iki polisin öldüğü, dört polisin de yaralandığı kaydedildi. Rio'nun son zamanlarda gördüğü bu en büyük şiddet olayının yatıştırılması için bin 500 polis görev aldı. Çatışmalara, uyuşturucu kaçakçılarına karşı operasyon başlatan polise mafyanın sert bir cevap vermek istemesinin neden olduğu tahmin ediliyor. 603359 Potada FIBA Süper Kupa Heyecanı Potada FIBA Süper Kupa Heyecanı Galatasaray ile Rusya'nın Spartak Moskova Region takımı, ilk kez düzenlenecek organizasyonda Moskova'da karşılaşacak. Yayına Giriş: 19.10.2009 15:10:36 Güncelleme: 19.10.2009 15:10:36 Galatasaray Bayan Basketbol Takımı, Uluslararası Basketbol Federasyonları Birliği (FIBA) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen FIBA Süper Kupa maçında yarın (20.10.2009) Moskova'da, Rusya'nın Spartak Moskova Region takımıyla karşılaşacak. Geçen sezon FIBA Avrupa Kupası'nı kazanan Galatasaray ile FIBA Avrupa Ligi şampiyonu Spartak Moskova Region takımlarını karşı karşıya getirecek Süper Kupa maçı, saat 16.45'de başlayacak. 602548 Tarım işçilerinin aracı devrildi: ölü, yaralı Adana'da tarım işçilerini taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, merkez Yüreğir ilçesine bağlı Solaklı köyü yakınlarında, Hasan Adıgüzel (20) yönetimindeki 01 NR 192 plakalı minibüs, Karataş yoluna çıkmak istediği sırada devrildi. Kazada, minibüsle tarlaya çalışmak üzere giden tarım işçilerinden Zeliha Topaloğlu (21) ve Nezihe Uyanık (27) olay yerinde öldü. Yaralanan araç sürücüsü Hasan Adıgüzel ile tarım işçilerinden Abuzer Çalgıcı (17), Deniz Çalgıcı (17), Fatma Aslan (15), Kadir Dalgıç (50), Medine Çoban (20), Sırrı Çoban (36) ve Yılmaz Aslan (16) kaldırıldıkları Adana Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Yetkililer, kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. 603392 Tosya'ya Meslek Yüksekokulu Tosya'ya Meslek Yüksekokulu 2010-2011 eğitim öğretim yılında faaliyete geçirilmesi planlan Tosya Meslek Yüksek Okulu'nun temeli Devlet eski Bakanı Murat Başesgioğlu ve milletvekillerinin de katıldığı bir törenle gerşekleştirildi. İlk etapta 800 metrekare, kat ve 16 derslik olarak yaptırılacak okul için şuana kadar 1,5 milyon lira civarında yardım toplandığı belirtildi. KASTAMONU (CİHAN)- Kastamonu Tosya'da 2010-2011 eğitim öğretim yılında faaliyete geçirilmesi planlanan yüksekokulun temel atma töreni gerçekleşti. milyon liraya mal olması beklenen Tosya Meslek Yüksek Okulu başlangıçta 800 metrekare, kat ve 16 derslik olarak yaptırılacak. Okulun yapımını üstlenen Tosya Yüksek Okul Yaptırma ve Yaşatma Derneği şu ana kadar 1,5 milyon lira civarında yardım toplamayı başardı. Temel atma törenine Kastamonu Valisi Mustafa Kara, Devlet eski Bakanı Murat Başesgioğlu, Kastamonu milletvekilleri Mehmet Serdaroğlu, Musa Sıvacıoğlu ve Hakkı Köylü, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Bahri Gökçebay, Tosya Kaymakamı Arslan Yurt, Tosya Belediye Başkanı Kazım Şahin, mülki amirler, siyasi parti başkanları ve tosyalı vatandaşlar iştirak etti. TOSYA ÜNİVERSİTESİ'NİN KAMPÜSÜ OLACAK Tosya Yüksek Okul Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Fazıl Ateş, törende yaptığı konuşmasında; bakan, milletvekilleri ve Kastamonu Valisi'ne, maddi emeği geçen Boyner kardeşlere, Kale ve Çanakkale Grup Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve Hüseyin Ayhan'a, Tosya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Güvercin'e ve emeği geçen Tosyalı iş adamlarına, hizmette muhalefet etmeyen parti başkan ve üyelerine teşekkür etti.Tosya Belediye Başkanı Kazım Şahin, inşaatın başlatıldığı arsanın yaklaşık 20 bin metrekarelik bir alana sahip olduğunu, ilerleyen zamanlarda kurulabilecek olan Tosya Üniversitesi'nin kampüsü olacak niteliğe sahip olduğunu ifade etti. 500 ÖĞRENCİ EĞİTİM GÖRECEK Kastamonu Üniversitesi Rektörü Bahri Gökçebay da Tosya Meslek Yüksek Okulu'nun daha önceden açılmasını düşündüklerini, fakat bu geçikmeyi telafi edeceklerini kaydetti. Gökçebay, şöyle dedi: "YÖK'ten iki programın açılması doğrultusunda karar çıkartmıştık. Bunlar Muhasebe ve Elektrik programlarıydı. Sağlık konusunda bir program daha ilave edeceğiz. Dördüncü bir programı da duruma göre ekleyerek 500'e yakın öğrenci ile 2010-2011 eğitim öğretimine başlayacağız. Yüksek okulun çevre düzenlemesi bize ait olacak, bunun da müjdesini veriyorum. Plan ve projelerimize göre temeli atılan binanın yanında bulunan çelik prefabrik yapının yüksek okul öğrencilerinin sosyal imkanlarına sunulması gerekiyor." Bu arada, müjdeli haber milletvekili Musa Sıvacıoğlu'ndan geldi. Sıvacıoğlu, "Prefabrik binanın hizmetinize sunulması için bakanımız adına taahhüt ediyorum, şimdiden hayırlı uğurlu olsun." dedi. TEMELİ DUALARLA ATILDI Kastamonu'nun en büyük ilçesi olan Tosya'da yıllardır açılması planlanan meslek yüksek okulu için herkes el ele vererek okul inşaatına başladı. Okulun temeli. Tosya Müftüsü Hikmet Yazıcı'nın duaları eşliğinde kesilen kurbanın ardından, protokolün birlikte iş makinasından döktüğü harç ile gerçekleştirildi. 602911 İşte Terim'in yeni takımı Fatih Terim'in yeni takımı büyük ihtimalle, İspanyolların dünyaca ünlü kulübü Atletico Madrid olacak. Milli Futbol Takımı ile 2010 Dünya Kupası vizesi alamayan Fatih Terim, istifasını vermiş ve bu istifası Futbol federasyonu tarafından kabul edilmişti. Fatih Terim, Ermenistan maçından sonra yaptığı açıklamada ise yurt dışından bir takımı çalıştırmak istediğini açıklamıştı. Atletico Madrid'in Fatih Terim ile ilgilendiği daha önce kamuoyuna yansımıştı. Bu gelişmelerden sonra İspanyol temsilcisi ile Terim arasında bazı görüşmelerin olduğu ve tarafların büyük oranda anlaştığı belirtildi. İspanya Ligi'ne iyi bir başlangıç yapamayan ve Şampiyonlar Ligi'nde de maçta puan toplayabilen Atletico Madrid'de teknik direktör Abel Resino'nun görevine son verileceği ve Madrid ekibinin teknik direktörlük koltuğuna büyük oranda Fatih Terim'in oturacağı öğrenildi. Fatih Terim'in Atletico Madrid'in bu akşamki maçını da yerinde izlemeyi planladığı ancak uçak sıkıntı nedeniyle İspanya'ya gidemediği ifade edildi. Terim'in hafta içinde Madrid'e giderek, Atletico Madrid yöneticileriyle görüşeceği bildirildi. Fatih Terim, daha önce İtalya'da Fiorentina ve Milan takımlarını çalıştırmıştı. 603355 Briatore Cezasına İtiraz Edecek Briatore Cezasına İtiraz Edecek Renault'nun eski patronu Flavio Briatore, Dünya Motor Sporları Konseyi'nin kendisine verdiği bu cezayı "hukuki saçmalık" olarak değerlendirdi. Yayına Giriş: 19.10.2009 15:32:27 Güncelleme: 19.10.2009 15:32:27 "Pilotuna kasten kaza yaptıran" Formula takımlarından Renault'nun eski patronu Flavio Briatore, "F1'den süresiz men edilme" cezası için Fransız mahkemelerine başvuracağını bildirdi. Singapur Grand Prix'sinde geçen yıl pilot Nelson Piquet Jr'dan otomobilini kasten çarpmasını istediğini itiraf eden ve bunun üzerine yarışlardan ertelemeli yıl men edilen Renault takımının eski patronu Briatore, "süresiz men cezası" için mahkemeye başvuracağını söyledi. Dünya Motor Sporları Konseyi'nin kendisine verdiği bu cezayı "hukuki saçmalık" olarak değerlendiren ve "Bu davada FIA, bir kişinin adına maşa gibi kullanıldı" iddiasında bulunan Briatore, Fransız adaletine güvendiğini kaydetti. 602526 Otomobile meteor çarptı Ontario eyaletine bağlı Grimsby kasabası sakinlerinden Yvonne Garchinski, 25 Eylül'de evinin önünde park ettiği aracından gelen gürültü üzerine oğlu Tony ile birlikte dışarıya çıktı. Çevresine bakan Garchinski, spor otomobilinin üzerinde golf topu büyüklüğünde ve alışılmadık görüntüye sahip bir taş buldu. Önce serseriler tarafından taş atıldığını düşünen Garchinstki, aynı gün haberlerde bölgede meteor yağmuru olacağını öğrendiğinde polisi aradı. Olay yerine gelen polis, Garchinski'nin verdiği taşı incelenmek üzere Western Ontario Üniversitesi'ne gönderdi. Yaklaşık ay önce kendilerine gönderilen taşın incelenmesini sonuçlandıran Western Ontario Üniversitesi Astronomi Bölümü profesörlerinden Peter Brown, meteorun 4.6 milyar yaşında olduğunu söyledi. Meteorun, sıradan bir krondit olduğunu belirten Brown, saatte 75 bin kilometre hızla atmosfere giren meteorun, sürtünmeyle top durumuna geldiğini bildirdi. Meteor, Yvonne Garchinski'ye geri verildi. 602601 Lady Ga Ga ABD'de Damat'ı satacak Lady Ga Ga ABD'de Damat'ı satacak ORKA Group’un erkek giyim markalarından Damat, ünlü Hip Hop’çu Akon adına yarattığı koleksiyon ile girdiği ABD pazarında ikinci adımı yine bir müzik yıldızı olan Lady Ga Ga ile atacak. ORKA Group Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, “1 yıldan fazladır bu proje için çalışıyoruz. Akon adına hazırladığımız koleksiyon için yaklaşık 900 bin dolarlık ilk parti ihracatı gerçekleştirdik. Sırada Lady Ga Ga için hazırlanan koleksiyon var” dedi. ‘ABD’Yİ KEŞFETTİK’ Orakçıoğlu, “Bu projelerimiz büyüyerek devam edecek. Yaptığımız çalışmalar sonucunda Las Vegas fuarına ücretsiz katılım hakkı kazanan Avrupalı en iyi 20 markadan biri olduk” dedi. Markalaşma ve dünyaya açılım konusunda uzun vadeli projeleri titizlikle hayata geçirdiklerini belirten Orakçıoğlu, “Amerika bitti demişlerdi ama biz Amerika’yı yeniden eşfettik” diye konuştu. Orakçıoğlu, ABD’nin yanı sıra Balkanlar ve Körfez ülkelerinde de mağaza açılışlarına devam edeceklerini söyledi. 603056 Briatore "ömür boyu men"e itiraz etti "Pilotuna kasten kaza yaptıran" Formula takımlarından 'nun eski patronu Flavio Briatore, ömür boyu men" cezası için Fransız mahkemelerine başvurdu. Singapur'da geçen yıl Nelsinho Piquet'nin kasten kaza yapmasını istediğini itiraf eden ve spordan ertelemeli iki yıl men edilen takımının eski patronu Briatore, kendisine verilen "ömür boyu men cezası" için mahkemeye başvurdu. Dünya Motor Sporları Konseyi'nin kendisine verdiği cezayı "hukuki saçmalık" olarak değerlendiren ve "bu davada FIA, bir kişinin adına maşa gibi kullanıldı" iddiasında bulunan Briatore, Fransız adaletine güvendiğini kaydetti. 602954 Başkent'te şüpheli paket Başkent'te şüpheli paket Ankara Sıhhiye köprüsü altındaki otobüs duraklarına bırakılan şüpheli paket paniğe yol açtı. Edinilen bilgiye göre, Sıhhiye köprüsü altındaki otobüs duraklarında unutulan şüpheli paket vatandaşlar tarafından fark edilerek ihbar edildi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, geniş güvenlik önlemleri alarak bomba imha uzmanlarına bilgi verdi. Polis ekiplerinin aldığı önlemlere rağmen bazı vatandaşlar polis ekiplerine zor anlar yaşattı. Şüpheli pakete ve güvenlik önlemlerine aldırış etmeyen bir seyyar satıcı da köprü altında satışına devam etti. Olay yerine gelen özel kıyafetli bomba imha ekipleri şüpheli paketi fünye yerleştirerek patlattı. Parçalanan çantanın içinden bir bayana ait eşyalar çıktı. 603237 Skandal harita! Skandal harita! Edirne'de düzenlenen AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) Sınır Ötesi İş Birliği Programı bilgilendirme toplantısında, Bulgaristan tarafından hazırlanan ve katılımcılar ile basın mensuplarına dağıtılan broşürdeki haritalarda Edirne ve Kırklareli'nin ''eyalet'' olarak gösterilmesine Türk heyeti tepki gösterdi. Devecihan Kültür Merkezi'ndeki bilgilendirme toplantısında, Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Şahin ve Bulgaristan Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanlığı yetkilileri, aralarında Edirne Valisi Mustafa Büyük'ün de bulunduğu katılımcılara projeler konusunda bilgi verdi. Bilgilendirmenin ardından söz isteyen Edirne Vali Yardımcısı Ali Deniz Sürmen, proje tanıtımı konusunda Bulgaristan tarafından bastırılan broşürde büyük bir hata olduğunu savundu. Sürmen, Türkiye'nin idari birimlerinin arasında eyaletler bulunmamasına rağmen broşürde bu konuda yanlışlar olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Bu tarz harita hataları Türkiye'nin doğusuyla ilgili yapılıyor. Farklı haritalar çizilerek yanlış anlamalara neden olunuyor. Bulgaristan tarafından bastırılan bu broşürde de Edirne ve Kırklareli eyalet biçiminde gösterilmiş. Bizde eyalet sistemi yoktur. Bununla bize mesaj mı verilmek isteniyor yoksa hata mı yapılmıştır? Dostlarımızın öyle düşünmediğini biliyoruz fakat yanlış anlamalara neden olunmaması için açıklama bekliyoruz.'' TİKA Başkan Yardımcısı Şahin, Sürmen'in açıklama beklediğini, kürsüde bulunan Bulgar heyetine iletti. Şahin, heyetin açıklamasını şu şekilde aktardı: ''Kötü niyet olmadığını belirtiyorlar. Vilayet ile eyalet kelimelerinin tercümesi sırasında kaynaklanan bir hata. Biz de TİKA olarak son anda broşürler elimize geçtiği için inceleme fırsatı bulamadık. Bunda art niyet yoktur. Bundan sonra biz de TİKA olarak daha dikkatli olacağız.'' -EDİRNE VALİSİ BÜYÜK'ÜN AÇIKLAMASI- Vali Büyük, toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, hatanın tercümeden kaynaklandığını söyleyerek, ''Bulgaristan'ın hazırladığı ve TİKA'nın da inceleme yapmadığı tanıtım broşüründe Edirne ve Kırklareli illerinin eyalet olarak yazıldığını, maddi hata yapıldığını gördük. Durumu Vali Yardımcımız Sürmen toplantıda aktardı. Art niyetin olmadığı anlaşıldı. Bundan sonraki çalışmalarda bu yanlışlıklar düzeltilecek'' dedi. 602835 Türk: "Tutuklanmamalılar..." Genel Başkanı Ahmet Türk, Kuzey 'tan Türkiye'ye ilk 'lı grubunun gelmesiyle ilgili olarak, "Tutuklanmayacaklarını, Kürt açılımı sürecinin kesintiye uğramayacağını halk umut etmektedir. Gelenler mesajlarını hükümete iletebilmelidirler" dedi. Türk, 'nın barıştan yana olduğunu da savunarak, "Devlet adım atarsa, 10 adım atacaktır" diye konuştu. (CNNTURK.COM) -- Kuzey 'tan barış gruplarının gelmesi nedeniyle bir basın toplantısı düzenleyen 'li Türk, "3 aydır Kürt sorununun çözümü tartışmaları yapılıyor. Türkiye'nin en hassas sorununun tartışmaya açılması bile çok önemli. Ortak akıl ortaya çıkmalı, yaşanan acı sona ermelidir. Yurttaşlar özgürleşmeli, toplum demokratikleşmelidir" diye konuştu. Süreci, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması olarak gördüklerini ve bu nedenle katkı verdiklerini belirten Türk, bazı partileri suçladı ve "Irkçılığa gönderme yaptılar, süreci sabote etmeye çalıştılar. Hükümet de savruldu, taviz verdi. Toplumda barış umutları azaldı. Hükümet tasfiye mantığını öne çıkardı" ifadelerini kullandı. Ahmet Türk, devletin politikası'nın değişmediğini de savundu ve "Kürt sorununu tartışmaya başladığımız noktadayız. Olumlu bu kadar adımdan sonra siyaset tıkanmıştır. Bu gerilimin artmasına neden omaktadır" şeklinde konuştu. "Bugün istersek burada ölümlerin duracağı, barışın filizleneceği bir şeyi başlatabilitriz. Devlet operasyonları durdurmalı" diyen Türk, "Sürecin doğru okunması ve barış gruplarının niçin gönderildiği iyi değerlendirilmeli. Gruplar tıkanan sürecin önünü açmak için gelmektedir. savaşta değil barışta ısrarcıdır. Devlet adım atarsa, 10 adım atacaktır. Teslim oldular, bittiler mantığıyla yaklaşılmamamalı. Böyle bir jestin yapılmasını bile hükümet büyük bir yaklaşım olarak görülmeli" dedi. Gelenlerin tutuklanmaması gerektiğini de belirten Türk, "Herkes sorumlu davranmak zorundadır. Geçmiş hatalardan ders çıkarılmalı. Tutuklanmayacaklarını, sürecin kesintiye uğramayacağını halk umut etmektedir. Serbest kalmaları durumunda neden geldiklerini hükümete iletecek olmalarının ne kadar anlamlı olacağını belirtmek isteriz" diye konuştu. lideri, olarak bu sürecin hassasiyetini göze alarak, sorumlu ve hassas anlayışla buradayız" ifadelerini kullandı. 602034 gollü düelloyu Galatasaray kazandı GALATASARAY 4-3 TRABZONSPOR STAT: Ali Sami Yen SAAT: 20.00   GALATASARAY: Leo Franco, Sabri, Gökhan, Servet, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda, Kewell, Baros TRABZONSPOR: Sylva, Tayfun, Giray, Egemen, Ferhat, Serkan, Ceyhun, Colman, Gabriç, Engin, Umut MAÇTA İLK YARI DK 1: Maça G.Saray başladı.. DK 2: G.Saray hızlı geldi. Keitasağdan arka direğe ortaladı. Kewell'ın volesini Sylva kale direği dibinde kontrol etti. DK 3: Serkan ile sağ taraftan gelişen Trabzonspor atağında sonuç çıkmadı.. DK 5: Kewell'ın yerden ortasını Egemen son anda kornere yolladı. DK 6: Keita sağdan ortaladı. Gökhan Zan'ın kafası üst direkten auta çıktı. DK 8: G.Saray sağ kanattan etkili geldi. Sabri ortaladı. Kademe son anda Baros'un önünde topa dokundu. Sonrasında top kornere gitti. DK 9: Arda kullandı. Soldan gelen orta Egemen'den yine kornere gitti. Arda paslaşarak kullandı. Bu kez sağdan korner.. DK 10: Kewell sağdan ortaladı. Üç G.Saraylı yükseldi.  Hiçbiri dokunamadı. Aut. DK 10: Umut bir anda soldan içeri girdi. Kaleye paralel yolladığı pasta kimse yok.  DK 13: Topa elle müdahale eden Cale sarı kart gördü. DK 15: Maçta gol yok.. DK 18: Trabzonspor sağ taraftan serbest vuruş kullandı. Colman'ın ortası doğrudan auta gitti. DK 19: Keita sağ taraftan cezasahasına girdi. Şut şansını buldu. Son anda rakibine çarpan top kornere gitti. DK 20: Arda ortaladı. Karambol. Cezasahası dışına gelen topa Keita vurdu. Aut. DK 21: Sağ taraftan çok pozisyon bulan taraf G.saray..  DK 23: Kewell.. G.Saray'ın baskısı sonuç getirdi. Sağ taraftan Sabri ortasını yaptı. Kewell arka direkte topu düzeltti. Vurdu ve golü attı. 1-0 DK 24: Golden sonra G.Saray tribünlerinde büyük sevinç yaşandı. Müthiş bir destek var.. DK 28: G.Saray gerilerden oyun kurmaya çalışıyor. Gökhan ve Servet paslaştı. Arda geldi. Keita'ya atacaktı. Top taca çıktı. DK 31: Trabzsonspor atakları sıklaşmaya başladı. Gabriç sol taraftan cezasahasına orta yaptı. Top auta çıktı. DK 34: G.Saray ikinci gole çok yaklaştı. Kewell bir anda kaleyi önünde gördü. Müsait pozisyonda vuruşunu yaptı. top adeta direği yalayıp auta gitti. DK 35: G.Saray bunaltıyor. Karambol var. Egemewn son anda topu uzaklaştırdı.  DK 36:  Servet... Trabzonspor defansının bunaldığı anlardan biri daha. Keita cezasahası dışından çok sert vurdu. Kale çizgisi önünde Servet ayak koydu ve top ağlara gitti. 2-0 DK 37: Trabzonspor atağı. Engin cezasahası dışından şansını denedi. Top Franco'nun kontrolünde auta gitti. DK 41: Trabzonspor gole yaklaştı. Umut Bulut vurdu. Son anda kornere. Sağ taraftan orta geldi. Kafalardan seken topu Ayhan uzaklaştırdı.  DK 44: Tayfun. Trabzonspor Ceyhun'la serbest vuruş kullandı. Defansa çarpan top. Futbolcular ofsayt bekledi. Tayfun boşta kaldı. Vuruşunda topu ağlara yolladı. 2-1  DK 45: Tayfun golün ardından Kewell'a yaptığı faulle sarı kart gördü. Maçın ilk yarısı sona erdi. MAÇTA İKİNCİ YARI DK 46: Trabzonspor başladı.. DK 48: Trabzonspor korner kullandı. Defanstan yine korner. Colman ikinci kez kullandı. Kademe uzaklaştırdı. DK 50: Gabriç ve Engin'den seri paslaşmalar. Sabri araya girdi ve pozisyonu bozdu. DK 51: Keita sağ taraftan hızlı çıktı. İçeri ortaladı. Havadan gelen top kaleye yöneldi. Sylva kurtardı. DK 52: İkinci yarı karşılıklı ataklarla başladı. G.Saray yine sağ kanattan yükleniyor.. DK 53: G.Saray hızlı çıktı. Keita'nın pası Kewell'a. Son anda ayak koydu Trabzonspor kademesi.  DK 55: Colman. Trabzonspor ortasahadan geldi. Colman, Ayhan'dan topu kurtardı. Kaleye baktı. Cezasahası dışından çok sert vurdu. Top ağlarla buluştu. 2-2  DK 56: Keita ve Engin arasında tartışma oyun bir süre durdu. DK 59: Sylva'dan uzun bir kaeci vuruşu. Savunmada hata. Serkan kaleci ile karşı karşıya kaldı. Serkan'ın aşırtma vuruşu az farkla auta gitti. DK 61: Galatasaray Hakan ile taç kullandı. Ortasahada kaptırılan top. Trabzonspor atağı. Ceyhun rakibine faul yaptı. DK 62: G.Saray atağı. Kewell ve Mustafa Sarp paslaşması. Hakem ofsaytri işaret etti. DK 63: G.Saray defansından arka arkaya hatalar. Engin bu pozisyonlardan birinde yerde kaldı. Hakem devam dedi.  DK 63: Keita soldan hızlı geldi .Giray'ın sert hareketi hakem sarı kartı Giray'a gösterdi.  DK 64: Kewell yerini Barış'a bıraktı. DK 64: Arda doğrudan kaleye vurdu. Sylva kurtardı. DK 65: Keita orta alandan topu aldı. Baros'a ara pas. Hakem ofsayti işaret etti. DK 66 :Tempo iyice yükseldi. 2-2 beraberlik devam ediyor.  DK 66 :Maç.ta bir sarı kart da Engin'e çıktı. DK 67: Serkan sağdan indi. Engin pas bekledi. Defans araya girdi.  DK 69: Arda.. Atak sağ taraftan Keita ile başladı. Orta sol kale direğine doğru. Baros indirdi. Arda boşta kalan topu ağara yolladı. 3-2  DK 71: Baros. Yine sağdan geldi. Barış sağ çaprazdan kale çzigisi önüne yolladı. Baros usta bir vuruşla topu ağlara yolladı. 4-2 DK 73: Ali Sami Yen'de yer yerinde oynuyor. Arka arkaya gelen goller taraftarı havaya soktu. DK 74: Gabriç yerde kaldı. Oyun durdu.  DK 75: Barış ve Engün mücadelesi. Engin yerde hakem sarı kartını Barış'a gösterdi. DK 75: G.Saray cezasahası içinde tehlike. Franco uzaklaştırdı.  DK 76: Engin çıktı Alanzinho girdi, Serkan çıktı Barış girdi. DK 78: Maçta bir sarı kart da Arda Turan'a çıktı. DK 80: Maçta artık son 10 dakika.. G.Saray'ın 4-2 üstünlüğü sürüyor.  DK 81: Gökhan Ünal oyunda. Umut Bulut çıktı. DK 83: Sabri ile sağ kanattan atak gelişiyor.  Trabzonspor defansı kapandı. Atak orta alana döndü. Oradan da kaleci Franco'ya kadar gitti.  DK 84: Arda oyundan alındı. Aydın oyunda.  DK 87: Colman. Trabzonspor'da sağdan geldi.  Gökhan Ünal son çizgiye kadar indi. İçeri yolladı. Boş pozisyondaki Colman'ın önce dizine sonra kafasına çarpan top ağlarla buluştu. 4-3  DK 88: Hakeme pozisyon sonrası itiraz eden Baros sarı kart gördü. DK 89: Trabzonspor korner kullandı. Franco yumrukla uzaklaştırdı. Barış dönen topa iki hamle yaptı. Defanstan döndü.  DK 90: Bir sarı kart da Keita'ya çıtı. +4 dakia uzatma işaret edildi. DK +90+1: Trabzonspor bir korner daha kullandı. Tayfun ön direkte vurdu. Boboş pozisyonda topa kimse dokunamadı. DK 90+3: Keita'nın pası Barış'a araya Trabzonspor defansı girdi. DK 90+4: G.Saray korner kullanacak.. Keita ve Baros paslaştı. Baros'un şutu Colman'dan taca çıktı. DK 90+4: Baros cezasahasına girdi. Biraz geriden geldi. Sylva son anda ayağıyla çıkardı.. Ve maçta son düdük çaldı.. Bu sonuçla G.Saray puanı 22'ye yükseltti. Trabzonspor ise 12'de kaldı.. 602787 Dışişleri'nde Türkiye-İsrail-ABD zirvesi Levy, Dışişleri Bakanlığına gelişinde gazetecilerin soruları üzerine, "rutin görüşmeler yapmak üzere" bakanlığa geldiğini söyledi. İsrail Büyükelçisi Levy'den önce de ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'nin bir heyetle bakanlığa geldiği gözlendi. 603248 İzmir'de fuhuş operasyonu 'de fuhuş operasyonu ’in ilçesinde bir evde fuhuş yaptırıldığı gerekçesiyle yapılan operasyonda 10’u yabancı uyruklu kadın olmak üzere toplam 16 kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, İzmir Asayiş Şubesi Ahlak Büro Amirliği ekipleri, fuhuş yapıldığı öğrenilen Buca’daki bir eve baskın düzenledi. Polisin operasyonunda ev sahibi B.G.Ş. ile evde fuhuş yaptıkları belirlenen yabancı uyruklu kadın ve erkek gözaltına alındı. Polis ekipleri, eve gelerek para karşılığında erkeklerle birlikte oldukları öğrenilen yabancı uyruklu kadını daha Buca’daki çeşitli adreslerde yakaladı. Fuhuş yaptıkları iddiasıyla yakalanan erkek ifadeleri alındıktan sonra ’nın talimatıyla serbest bırakıldı. Yabancı uyruklu 10 kadın da edilmek üzere Yabancılar Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. Ev sahibi B.G.Ş’nin ise işlemleri tamamlandıktan sonra "fuhşa teşvik" suçundan Adliye’ye sevk edileceği bildirildi. 602025 Son dakikada gol! Video Göz göre göre şike: 11-0 Moto’nun ezeli rakibi Viana’nın ise ligi zirvede bitirmek için Chapadinha’yı 11-0 yenmesi gerekiyordu. Viana, 81. dakikaya kadar 2-0 önde götürdüğü karşılaşmanın son dakikasında gol buldu ve aynı puana sahip olan rakibini averajla geçerek, 1. lige çıkmayı başardı. Chapadinha’lı futbolcuların maçı resmen bırakması sonrası Federasyon soruşturma başlattı. Bu arada diğer maçtaysa Moto Club, Santa Quiteria'yı 5-1 mağlup etti. 603793 Köşk Diplomasi Atağında Köşk Diplomasi Atağında Çankaya Köşkü'nden bir diplomasi atağı daha... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'i telefonla arayarak bir süre görüştü. Görüşmenin ana gündem maddesi ise Kafkasya'da istikrar ve barış oldu. "Uzun, kapsamlı ve yararlı" olarak nitelenen görüşmede Cumhurbaşkanı Gül, Rusya'nın bölgedeki en belirleyici aktör olduğunu ifade etti. Medvedev de Rusya'nın barış doğrultusundaki çaba ve katkılarının devam edeceğini bildirdi. Görüşmede, Türkiye ile Rusya arasında enerji alanındaki işbirliği de gündeme geldi. Medvedev, bu işbirliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 603181 Galatasaray'da hedef gruplara kalmak GALATASARAY İDARİ MENAJERİ ERGUN: AMACIMIZ BUCASPOR MAÇINI KAZANIP, GRUPLARA KALMAK Türkiye Kupası play-off maçlarında Bank Asya 1. Lig ekiplerinden Bucaspor ile eşleşen Galatasaray'ın futbol takımı idari menajeri Cenk Ergun, İzmir temsilcisi ile yapacakları karşılaşmadan galibiyetle ayrılarak, gruplara kalmayı amaçladıklarını söyledi. Cenk Ergun, kura çekiminden sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Bucaspor karşılaşmasını da diğer maçları gibi gördüklerini belirterek, ''Her maç olduğu gibi bu maça da aynı şekilde çıkacağız. Amacımız bu maçı kazanıp, Türkiye Kupası'nda gruplarına kalmak'' dedi. Sarı-kırmızılı takımın yoğun bir maç dönemine girmesiyle ilgili bir soruya Ergun, ''Avrupa Kupası oynayan takımlar böyle bir fikstürü göz önünde bulundurarak kadrolarını hazırlıyorlar. Bizim de amacımız katıldığımız her turnuvayı kazanmak. Hem ligi, hem Türkiye Kupası'nı, hem de Avrupa Kupası'nı kazanabilecek güce sahibiz. Bu doğrultuda maçlarımıza çıkacağız'' yanıtını verdi. KIZILTAN: TAKIMIMA VE OYUNCULARIMA GÜVENİYORUM Bucaspor Teknik Direktörü Özcan Kızıltan ise Galatasaray karşısında tur atlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Futbolda kolay ya da güçlü rakip diye bir şeyin olmadığını ifade eden Kızıltan, şunları kaydetti: ''Tabii ki Galatasaray'ın gücü, kalitesi, tarihi ortadadır. Ama gün kim daha iyi mücadele ederse, daha iyi konsantre olursa, şanslı taraf olur. Takımıma ve oyuncularıma güveniyorum. Bucaspor'u, Galatasaray karşısında en iyi şekilde temsil edeceğiz. Tur atlamak için her şeyi yapacağız. Ben futbolcularıma inanıyorum. Rakibin Galatasaray ya da Fenerbahçe olması önemli değil. Elimizden gelenin fazlasını yaparak en iyi sonucu almaya çalışacağız.'' BUCASPOR KULÜBÜ BASIN SÖZCÜSÜ BEKTUR: İSTEYİNCE NELERİ BAŞARABİLECEĞİMİZİ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİK Bank Asya 1. Lig'de Samsunspor'u 3-0 mağlup eden Bucaspor'un basın sözcüsü Mehmet Bektur, ''İsteyince neleri başarabileceğimizi bir kez daha gösterdik'' dedi. Bektur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünkü karşılaşmada tam bir takım olarak mücadele ettiklerini, ekip olarak herkesin çok iyi oynadığını söyledi. Sonucun yanında ortaya konan mücadeleden de memnun olduklarını kaydeden Bektur, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İsteyince neleri başarabileceğimizi bir kez daha gösterdik. Şu kötü oynadı, bu iyi oynadı demeksizin ekip olarak çok iyi bir mücadele ortaya koyduk. Bu güzel oyun, net skorun oluşmasını sağladı. Rakibe de hiç pozisyon vermedik. Attığımız gollerin yanında 7-8 net pozisyondan da faydalanamadık. Şans bizden yana olsa skor daha farklı olabilirdi. Umarım Kardemir Karabükspor maçında da bu çizgimiz devam eder. Türkiye profesyonel liglerinde en golcü takımlardan biriyiz. Golcülük artık Bucaspor'un kişiliğine yansıdı.'' Bektur, dünkü maçın sonlarına doğru taraftarların kulüp müdürü Fevzi Karagöz'e olan tezahüratlarına da değinerek, ''Kulüple taraftarlar arasında bir sorun yok. Kulüp müdürümüzle amigolar arasında yaşanan kişisel bir sürtüşmeden dolayı oldu'' diye konuştu. -TÜRKİYE KUPASI- Türkiye Kupası play-off maçında Galatasaray ile eşleşmelerini de değerlendiren Bektur, ''Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı yenmek zordur derler, ama biz Galatasaray'ı yenip tur atlayacağız'' diye konuştu. 602420 Rasim Özdenören'le sohbet zamanı TRT 2'de yayınlanan "Mavera'ya Yolculuk" adlı programda Özdenören'in sohbetini Savaş Ş. Barkçin sunuyor. Geçtiğimiz hafta ilk bölümü ekrana gelen ve büyük bir ilgi gören Mavera'ya Yolculuk'un ikinci bölümünün konusu "aşk" olacak. Özdenören, çok özel anılarını da paylaşacağı programda tarihin şahit olduğu en büyük aşkları örneklerle anlatacak. 'Leyla ile Mecnun'dan Kerem ile Aslı'ya aşk geçmişte nasıl yaşanırdı? Günümüzde gerçek aşk kaldı mı?' gibi soruların cevapları Özdenören'in sohbetinde yer alacak. Usta yazar, programın her bir bölümündeki sohbetinde hayatın temeli olan konulardan birini kendine has üslubuyla değerlendiriyor. 603006 İstanbul'un kültür mirası nvanteri çıkarılacak 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından finanse edilen projeye ilişkin bilgi vermek amacıyla Alay Köşkü'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İstanbul'un eksikliğini hissettiği, bu nedenle çok önemsedikleri bu projeyi gelecek yılın sonuna doğru tamamlamış olacaklarını bildirdi. Bunun bir bütün olarak kültürel mirasın kaydı olduğunu, bilinmez üzerine politika ve kültür projesi geliştirilemeyeceğini ifade eden Bilgili, sadece İstanbul için değil, Türkiye için de önemli olan bu envanterin mutlaka çıkarılması gerektiğini kaydetti. Bilgili, bu projeyi 2-3 yıl önce başlattıklarını, ancak başarılı olamadıklarını belirterek ''Bugün iyi bir envanter çıkarmak için her şeyimiz var. İyi bir proje, iyi bir ekip, altyapı ve gerekli tüm kurumlar var. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı da bunun içinde. İstanbul'un kültür envanteri alanında prestij projesi olması gerekiyor'' şeklinde konuştu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat da bu projenin insanlığa borçları olduğunu, bu nedenle projeye sahip çıkarak, eksiksiz tamamlamak zorunda olduklarını söyledi. Bunun, sadece İstanbul ve Türkiye için değil tüm dünyaya karşı sorumlu oldukları bir proje olduğunu dile getiren Kanpolat ''Bir dünya projesi olmaya aday en önemli proje'' dedi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt ise bütçelerinin yüzde 70'nin bu tür tarihi ve kültürel mirasın korunmasına yönelik projelere ayrıldığını belirtti. Bir dünya kültür şehri olan İstanbul'un uluslararası standartta bir kültür envanterinin yapılmamasından sorumlu olduklarını dile getiren Kurt, bugün startını verdikleri projenin 2010'da bitirilmesini hedeflediklerini kaydetti. -PROJENİN GETİRECEKLERİ- İstanbul kültür mirası ve kültür ekonomisi mirası envanteri çalışması, hem kamu hem de özel sektörü kapsayacak ve İstanbul'un kültür sanat varlıklarının mirasının, ekonomisinin bir fotoğrafı çekilerek İstanbul'un bir kültür başkenti olarak 21. yüzyıla damgasını vurabilmek için izlenmesi gereken politikalar için ışık tutacak. Kültür mirası envanteri ile kentteki tarihi dokunun korunmasına yönelik alan yönetimi, çevre düzenlemesi, restorasyon, koruma, yeniden değerlendirme çalışmalarına altlık olacak kapsamlı ve güncellenen kolay ulaşılabilir bir veri tabanı sistemi oluşturulacak. Kültür ekonomisi envanteri ile de İstanbul'un kültür ve sanat kapasitesinin aktörleri, üretimi, tüketimi, iş gücünün yatırımlarının ve ticaretinin profili ortaya çıkarılacak ve bu envanter verileri İstanbulların kültüre daha geniş katılımın sağlanması gibi politika arayışlarına da yardımcı olacak. Proje kapsamında toplanan tüm veriler, kamuoyunun kullanımına açıldığı internet portalına aktarılacak, ayrıca bu süreçte sempozyum düzenlenecek ve yayınlar yapılacak. Proje ili İstanbul'un taşınır taşınmaz, fiziksel olmayan kültür mirasına ilişkin detaylı bilgiler, fişler, haritalar, raporlar, fotoğraflar, filmler, tablolar, belgeler, klasikler erişilebilir olacak. Projenin toplam milyon 512 bin TL'lik maliyeti Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından karşılanacak. Toplam 40 kişinin görev aldığı projede, ''Arkeoloji'', ''Kentsel mimari'', ''Halk kültürü'' ve ''Kültür ekonomisi'' başlıkları altında çalışma yürütülecek. Basın toplantısının ardından İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Bilgili ile TÜBA Başkanı Kanpolat projenin yapım protokolünü imzaladı. 603318 16:21 Köprü ücretlerine zam geliyor Köprü ücretlerine zam geliyor  Hükümet, köprü ve otoyol zammına hazırlanıyor. 2010 bütçesinden yapılan hesaplamaya göre gelecek yıl köprü ve otoyol geçiş ücretleri ‘anormal’ düzeyde artacak. 2010 Bütçe Tasarısı üzerinden yapılan hesaplamalara göre 2010 yılında köprü ve otoyol gelirlerinin yüzde 68 oranında artması öngörüldü. Bu yılın ilk dokuz ayında köprü ve otoyol geçişlerinden 390 milyon lira elde edilirken, söz konusu rakamın yılsonunda 520 milyon liraya ulaşacağı hesaplandı. Ancak 2010 bütçe tasarısında otoyol ve köprü gelirlerinin 868 milyon lira olacağı tahmin edildi. Uzmanlar, büyüme tahmininin yüzde 3,5; enflasyonun yüzde 5,3 olduğu bir yılda; taşıt sayısındaki artış ve ekonomik canlanma da dikkate alındığında yüzde 18’lik artışın normal olduğuna dikkat çektiler. YÜZDE 50 ARTACAK Bu durumda köprü ve otoyol gelirlerindeki yüzde 68’lik artıştan 18 puanlık normal artış düşüldüğünde, gelecek yıl köprü ve otoyol geçişlerinin en az yüzde 50 oranında zamlanacağı hesaplandı. 603510 İMKB günü artışla kapattı günü artışla kapattı Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) Bileşik Endeksi 50.286,89 puandan kapandı. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 1,00 oranında değer kazandı.  Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 179,47 puan artarak 50.286,89 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer artışı yüzde 0,36 oldu. İlk seanstaki 316,68 puanlık artış dikkate alındığında, endeksi günün tamamında 496,15 puan yükseldi. Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 1,00 değer kazandı. 603718 Macaristan da Nabucco'yu onayladı Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya doğal gaz taşıyacak boru hattı olan Nabucco Projesi'nin 334 evet oyu ve çekimser oy ile Macaristan Parlamentosu'ndan geçtiği açıklandı. Oylama ile ilgili açıklama yapan Macaristan Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Vilmos Szabo, parlamentoda yapılan oylamada projenin kabul edilmesini memnunlukla karşılandığını, bu projeye Türkiye ile birlikte en fazla inanan ülke olduklarını söyledi. 603292 16:09 Çin yük gemisi kaçırıldı yük gemisi kaçırıldı Okyanusu’nda bir yük gemisi korsanlar tarafından kaçırıldı. Merkezi ’de bulunan korsanlıkla mücadele birimi, geminin Seyşel Adaları’nın kuzeydoğusunda kaçırıldığını açıkladı.  Yazılı açıklamada, birime ait bir uçağın bölgede durumu izlediği de kaydedildi. Somalili korsanlar, geçen Perşembe günü bir yük gemisini kaçırmıştı. 602775 Afrodizyak çarşaf, taşınabilir fitness salonu 'nin başkenti Londra'nın kuzeyindeki Alexandra Palace'ta düzenlenen 9'uncu icatlar fuarında, aralarında afrodizyak etkisi yapan çarşaf ve taşınabilir fitness salonunun da bulunduğu icatlar sergilendi. gün süren ve dün sona eren fuarda, amatör ve "uçuk" mucitlerin yanı sıra ilham gelip mucitliğe soyunan ev kadınları da icatlarını sergileme fırsatı buldu. Yetkililer, fuarda, "acayip" icatların yanı sıra devrim yaratacak nitelikte icatların yer aldığını ifade etti. Fuarda, 'nın Barcelona kentinden Pep Torres'in, aralarında duvara çengele gereksizin asılabilen manyetik temizlik bezi, kumaşında afrodizyak maddeler içeren çarşafları ve önünde hassas levha bulunan buzdolabının da bulunduğu icatları yer aldı. Torres'in hassas buzdolabının levhası, rejim yapan ve gizlice buzdolabına yaklaşan kişiyi sesli komutla uyarıyor: "Çabuk kremalı pastayı yerine koy ve buzdolabından uzaklaş!" Yetkililer, fuarın en eşsiz ödülünün, kırılan kemiğe şırınga edilen kalsiyum fosfat karışımı bir çimentonun mucidi Malezyalı Chew Kean Khoon'a verildiğini söyledi. Çimento, kırılan kemiğe şırınga edildikten sonra katılaşıyor ve kemiği sağlamlaştırıyor. İranlı mucit İhsan Yezdani ise 15 egzersiz sunan, son derece hafif ve adı "taşınabilir fitness salonu" olan paketlenebilir bir fitness takımını sergileme fırsatı buldu. Yezdani, "Egzersizleri yapmak için bir koltuk yeterli. Fitness takımını her yerde kullanabilirsiniz ister otelde, büroda, ister uzun yolculuklar sırasında uçakta" diye konuştu. Bulgar Fredy Vasilev ise "Bathomatic" adlı, uzaktan bir sayesinde banyo küvetini dolduran, su düzeyini, suyun sıcaklığını ve suya karışacak sabunun kokusunu ayarlayabilen sistemi tanıttı. 'nin yanı sıra, aralarında Moldova, Hırvatistan, Hong Kong, Libya, ve Tayvan gibi ülkelerden mucitlerin buluştuğu fuar, bugün olarak bilinen cihazın atasının 1979'daki mucidi İngiliz Kane Kramer tarafından organize edildiği bildiriliyor. 602909 Ulusal Kanal ve Aydınlık'ta arama Aydınlık Dergisi yetkililerinden edinilen bilgilere göre, derginin son sayısındaki bir haber nedeniyle Beyoğlu Tarlabaşı'ndaki dergi binasında sabah saatlerinde arama yapıldı. Savcılık kararı ile yapıldığı belirtilen aramalarda gözaltı olmadı. Polis ekipleri, bürodaki bazı bilgisayarlara inceleme yapmak üzere el koydu. Aramalar esnasında çevik kuvvet polisi sokağa girişi keserek güvenlik önlemi aldı. 603610 Türkiye bölgesel güç olma yolunda Türkiye bölgesel güç olma yolunda Türkiye'nin dünya enerji piyasasında üstlendiği rolün ilk büyük adımları atıldı. Ağustos ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ankara'da temellerini attığı Samsun-Adana Ceyhan Boru Hattı Projesi'nin mutabakat metni İtalya'nın Milano kentinde imzalandı. Milano Valisi Gian Valerio'nun ev sahipliğinde, Valilik Sarayı'nda yapılan imza törenine, Türkiye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya'nın Enerjiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Igor Ivanovich Sechin ve Enerji Bakanı Sergey Shmatko ile İtalya'nın Ekonomik Gelişmeler Bakanı Claudio Scajola'nın yanı sıra projeyi geliştiren Çalık Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Rus Rosneft ile Transneft ve İtalyan ENI'den yetkililer katıldı. Türkiye'nin jeostratejik konumunu, stratejik avantaja dönüştürmede ve uluslararası enerji sektöründeki konumunu güçlendirmede büyük öneme sahip olan ve kamuoyunda Samsun-Adana-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi olarak bilinen TAPCO, ham petrolü Karadeniz kıyısındaki Samsun limanı yakınında bulunan tesislerden Akdeniz'deki Ceyhan terminali tesislerine taşıyacak ulaşım sisteminin tasarımını, inşaat ve işletmesini kapsıyor. Proje kapsamında, Samsun'da yeni bir yükleme terminali ve Ceyhan'da petrol depolama tesisleri dahil olmak üzere, 550 kilometrelik petrol boru hattı yapılacak. Boğazların güvenliğine çözüm olacak ve 2.5 milyar dolara mal olacak proje bittiğinde hattın kapasitesi günde 1,5 milyon varil petrol olacak. Samsun-Adana-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi, Türkiye'nin bölgesel bir güç olma yolunda attığı en önemli adımlardan biridir. Çalık Holding ve iştirakleriyle ilgili detaylı bilgilere web sitesinden ulaşabilirsiniz. 603317 İşte play-off eşleşmeleri! İşte play-off eşleşmeleri! Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) Zürih'teki merkezinde yapılan kura çekimi sonrası 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri play-off eşleşmeleri belli oldu. Fransa, Portekiz, Rusya ve Yunanistan'ın seri başı olarak katıldığı kura çekiminde eşleşmeler şu şekilde oluştu: İrlanda Cumhuriyeti-Fransa Portekiz -Bosna Hersek Yunanistan-Ukrayna Rusya-Slovenya 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri play-off'larında ilk maçlar 14 Kasım 2009 Cumartesi, rövanş maçları ise 18 Kasım Çarşamba günü oynanacak. Mücadeleler çift maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacak ve iki maç sonunda rakibine üstünlük sağlayan takımlar 2010 Dünya Kupası Finalleri'ne katılmaya hak kazanacak. 602291 Rijkaard'ın (B)arış planı Rijkaard'ın (B)arış planı Hollandalı teknik adam, Harry Kewell'in yerine Barış'ı sokarak ilk kez maç içinde sistem değiştirdi Üst üste puan kayıplarının ardından planı olmadığı için eleştirilen Frank Rijkaard, dün ilk kez oyun planının dışına çıkan bir değişiklik yaptı. Hollandalı teknik adam, karşılaşma Galatasaray'ın 2-2 berabere devam ederken, Trabzonspor orta sahada hakimiyeti ele geçirince, Kewell'ı çıkarıp yerine Barış Özbek'i sahaya sürdü. Bu değişiklikle orta sahayı üçleyen Rijkaard, 4-2-3-1'den 4-3- 3'e dönüş yaptı. Haftalardır ilk 18'e bile giremeyen Barış Özbek de, hocasını yanıltmadı. Girdikten birkaç dakika sonra yaptığı asistle maçın 4-2'ye gelmesini ve kopmasını sağladı. Barış maç sonrası yaptığı açıklamada rahat giden maçın, bir anlık konsantrasyon eksikliğiyle tehlikeye girdiğini belirterek "Ancak kazanmayı daha çok isteyen taraf bizdik. Trabzon gibi son derece güçlü bir takım karşısında birçok net pozisyon bulduk. Sonuçta kazanarak, birkaç haftadır üzdüğümüz taraftarımızı mutlu ettik" dedi. NOTLARI VASAT! G.Saray'da F.Bahçe derbisi öncesi Ayhan ve Mustafa Sarp'ın performansı endişe yarattı. Orta sahanın göbeğinde görev yapan ikilinin yaptığı pas hataları Trabzonspor'a hücum fırsatları doğurdu. Mustafa Sarp'ın yaptığı faulle kazanılan frikikten ilk gol geldi. Colman'ın skoru 2-2'ye getiren golünden önce ise Ayhan fazla oynadığı topu kaybetti; sonra da Colman'ı kaçırıp yerde kaldı. 603058 Elazığ'daki kazada ölenler toğrağa verildi Baskil ilçesi girişinde bir düğün konvoyunda gelin arabasının da içinde bulunduğu otobüs ve otomobillerin karıştığı kazada hayatını kaybeden Arif Solmaz (76), Mehmet Özturan (36) ve Hacı Özen'in cenazeleri (55) ambulansla hastaneden Baskil ilçesinde Şefkat Mahallesi'ne getirildi. Mezarlıkta kılınan cenaze namazının ardından cenazeler toprağa verildi. Kazada hayatını kaybeden otobüs şoförü Hasan Turan'ın (50) cenazesi de Baskil Merkez Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından eski Baskil Mezarlığına defnedildi. Öte yandan kazada hayatını kaybeden Abide Ceylan (56) ve Elif Özturan'ın (78) cenazelerinin de bugün Şefkat Mezarlığı'nda toprağa verileceği belirtildi. Cenaze törenine ölenlerin yakınları ile Baskil Kaymakamı Mustafa Irmak, Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, Baskil Belediye Başkanı İhsan Akmurat, Keban Belediye Başkanı Hadi Turan, Elazığ Emniyet Müdürü Fahrettin Coşkun ile bazı resmi kurum müdürleri katıldı. Elazığ'da dün toplam aracın karıştığı trafik kazasında kişi hayatını kaybetmiş, 15'i ağır 86 kişi yaralanmıştı. 603279 Muslims face Islamophobia in Europe Muslims face Islamophobia in Europe TALİP KÜÇÜKCAN-SETAV There is no doubt that the presence of Muslims in many European countries has changed the demographic and religious landscape of the West. The arrival of Muslims in large numbers to Europe since the 1950s and 1960s and their permanent settlement through citizenship thereafter call for reconsideration of the dominant view on the relationship between religion and society that is held in Europe. Since the Enlightenment, modernity has steadily secularized European societies, where church and state are separated, which has created different models depending on the political and cultural legacies of the countries concerned. As consequence of social, political and legal developments after the Enlightenment, many people came to believe that modernism necessarily leads to secularism and the withdrawal of religion from the public sphere, which has largely been the European experience. However, when we look beyond Europe there is different picture, including in the United States, which demonstrates that religion is vitally important social phenomenon. Many social scientists today believe that Europe is an exception rather than universal model as far as the public presence of religion and its relationship with society and the state are concerned. One of the widely held beliefs and deeply rooted assumptions that we must free ourselves from is the idea that there is an inevitable conflict between religion and modernity. The global reality and human experience throughout the centuries provide ample evidence that religion and multiple forms of modernity are reconcilable. Various forms of state-religion relations and the role of religion in providing education, health and social welfare services and the governments' recognition of and support for religious institutions in many European countries and the US confirm the fact that religion does not necessarily challenge modern values and institutions, rather it makes contributions where the state may fall short. Although Europe has opened its arms to Muslims and largely allowed them to become citizens and settle down, several reports indicate that European politicians, the media and the public have not had similar success in opening their hearts and minds to accept Muslims and their culture. Reports by the European Monitoring Centre on Racism and Xenophobia, the European Network against Racism and the Runneymede Trust demonstrate that there is widespread Islamophobia in Europe. Image of Islam and Muslims in Europe Recent polls demonstrate that there is growing mistrust towards Muslims in Europe. For example, 2006 Deutsche Welle article shared findings from survey which indicated that “Germans' esteem for Islam has been falling since the Sept. 11, 2001, terrorist attacks in the United States, with 83 percent of the 1,076 Germans questioned in the survey agreeing with the statement that Islam is driven by fanaticism.” That amount is 10 percent higher than the previous survey results. majority of the survey's respondents (71 percent) is reported to have said “they believed Islam to be 'intolerant,' up from 66 percent.” The same survey also reports that “when asked what they associate with the word 'Islam,' 91 percent of respondents connected the religion to the discrimination of women, and 61 percent called Islam 'undemocratic.' Only percent of Germans associated 'peacefulness' with Islam.” Moreover, it should also be underlined that content of the news coverage and the language of media reporting tends to focus predominantly on negative representations of Islam, such as conflicts and violence in the Middle East and issues related to terrorism and extremism. All of these contribute to the rise of essentialist views about Islam and Muslims in Western public opinion, leading to Islamophobia. For those who are skeptical about the notion of Islamophobia or who think that such conceptualization is nothing more than an exaggeration, would recommend looking at newspapers and other sources of information on current affairs. Let us see how our perception of Islam and Muslims in Europe is shaped and construed by the names, places, events, ideas, practices and objects that we tend associate with the words “Islam” or “Muslim” while reading or listening to the news. Peter Gottschalk and Gabriel Greenberg, in their book “Islamophobia: Making Muslims the Enemy,” state that the names and events people “think of tend to be associated with violence [e.g. Osama bin Laden, the 9/11 tragedies, Palestinian suicide bombers], the ideas and practices associated with oppression [e.g. jihad, veiling, Islamic law], and the places limited to the Middle East [e.g. Saudi Arabia, Iraq, Iran].” Islam is, more often than usual, equated with dogmatism, fundamentalism, extremism, violence and authoritarianism in the public and political discourse. Monolithic and essentialized perception of Islam At this point we should turn to some factors that deepen social anxiety, fear and hatred of Islam and Muslims (Islamophobia) in Europe. Europeans tend to see Muslims as monolithic community with single identity and shared culture and imagination. However, closer examination of Muslims will yield that there is great diversity among Muslim nations and communities. There are different zones of Islam (Asian, Arabic, Persian and Turkish) that have created enormous diversity through the centuries. Today there is yet another zone of Islam, which is the European zone, constructed by Muslims who are born, educated, employed and integrated in the receiving societies and have developed hybrid identities with sense of belonging to Europe rather than their ancestral home. This hybridization of Muslim identity should be acknowledged and monolithic perception of Islam and Muslim identity as essentialized categories should be given up. Securitization of Islam and Muslims Now would like to touch upon yet another important aspect of Islamophobia, the securitization of Islam and Muslims, especially after Sept. 11 and other tragic terrorist attacks in Europe and elsewhere. Islam and Muslims are usually singled out in the media and in political discourse which leads to the emergence of sense of threat and fear. Muslims in Europe and elsewhere are viewed with suspicion because their beliefs are easily associated with violence and terrorism. The securitization of Islam erects huge social barrier between Muslims and their European neighbors. The perceived Islamic threat leads to the profiling of Muslims, the restriction of civil liberties and the alienation of Muslims from the wider society through their withdrawal to communitarian lifestyle. The root causes of violence and terror should be sought somewhere else rather than in religion, as suggested by thinkers such as Jürgen Habermas and Jacques Derrida, who argue that global inequalities, injustices in the distribution of social welfare and deepening social problems are the main causes of violence and terror. As Karen Armstrong eloquently pointed out in recent interview: “The divisions in our world are not the result of religion or of culture, but are politically based. There is an imbalance of power in the world, and the powerless are beginning to challenge hegemony of the Great Powers, declaring their independence of them; often using religious language to do so.” This requires the desecuritization of Islam and Muslims in Europe where they live, work and study alongside other Europeans. What to do to combat Islamophobia? Dominant views on the place of religion in modern society, its expression and representation should be reconsidered. Religion should be given legitimate place and position in the public sphere. Islam should be recognized legally and officially and granted an equal status with other major religions. Muslims should feel that they are equal citizens of the countries in which they live, where their faith has legal recognition and enjoy the same rights and privileges as other faiths. Islam/Muslims (and other faiths) should not be considered threat to European values. The securitization and stigmatization of Islam/Muslims should be avoided. Islam/Muslims should be not essentialized and regarded as monolithic block. Diversity and plurality within Islamic communities should be acknowledged and the institutionalization of interpretational and intellectual diversity should be supported. Regular research on the aspects and dimensions of Islamophobia should be carried out. In order to conduct rational debate on Islamophobia, Europe-wide research group should be established to collect reliable data. Islamic institutions of higher educational should be established to provide Islamic education to young Muslims in Europe and to educate religious teachers and imams. International cooperation in the field of Islamic/religious studies should be established between European institutions and schools of higher education in the Muslim world to facilitate intellectual exchanges. In order to pursue such project, the following is proposed: Dual degree programs should be established. Muslim students can register for BA, MA and Ph.D. studies and can be taught both in Europe and in recognized universities in the Muslim world. Graduates of such programs can have dual degrees and be eligible for employment in Europe. Centers of excellence in Islamic scholarship and learning should be established in various European countries in order perform three main tasks: 1) to inform the European public, the media and politicians about Islam/Muslim culture; 2) to contribute to the emergence of Muslim thinkers and scholars who will be capable of independent and original intellectual research; 3) to establish links between Muslims in Europe and the intellectual trends of their ancestral homes in the Muslim world. The existing institutional structures and experiences of Muslim countries should be utilized. In this context Turkey offers some interesting models. There are 24 faculties of Islamic studies, offering state-of-the-art bachelor's degrees in Turkey. Two of these faculties in Ankara and İstanbul launched joint program two years ago called the “International Islamic Studies Program.” This program accepts students of Turkish origin from European countries who are citizens of the countries they live. They follow Turkish program augmented with subjects held in several European languages. More recently, the faculty of Islamic studies at Marmara University in İstanbul created “Bachelor of Islamic Studies in English” which is open to all nationalities. These courses should be examined and utilized in the context of educating young Muslims and providing religious leadership to Muslim communities in Europe in the medium and long terms. The media should be paid greater attention and educated in their reporting about Muslims. Professional guidelines should be prepared and journalists should be made aware of the sensibilities of Muslims. closer dialogue and cooperation should be established among media professionals and journalists to enhance international understanding. To this end, exchange programs between Western and Muslim media institutions should be initiated to foster mutual understanding and gain an insider perspective about the “other.” Media organizations and Internet service providers should ensure that vulnerable groups have easy access to complaint procedures. To this end appropriate legislation should be enacted to prevent the dissemination of illegal, racist, xenophobic and Islamophobic material in the media. Such initiatives, of course, should not be confused with censorship. Diversity in the media should be increased by the employment of more journalists with an Islamic background in the mainstream media who would be qualified to understand the significant distinctions and relations between religion and politics. longer version of this article was presented at the “Hearing on Islam, Islamism and Islamophobia in Europe” organized by the Committee on Culture, Science and Education, Council of Europe on Sept. 8, 2009. 602790 Gaziantep basını: "Fener Gazi oldu" Gaziantep gazeteleri, 'nin sekiz maçlık galibiyet serisini sona erdiren Gaziantepspor'un başarısını ilginç başlıklarla sayfalarına taşıdı. Gazetelerde, lideri 'yi Julio Cesar'ın golleriyle 2-1 yenen Gaziantepspor'un başarısına dikkat çekilen ilginç haberler ve yorumlar yayımlandı. Gaziantep'te yayınlanan gazeteler, Gaziantepspor'un başarısını okuyucularına birinci ve sayfalarında şu başlıklarla duyurdu: TELGRAF: "Geldikleri gibi gittiler" BULVAR: "9'da Brezilyalı Da Silva'ya takıldı" GAZİANTEP 27: "Yılın galibiyeti" DOĞUŞ: "Seriyi Cesar bozdu" "Rekorların bittiği yerde Gaziantepspor var: 2-1" YENİ GAP: "Fener Gazi oldu" OLAY: "Rekorların bittiği yerde Gaziantepspor var" ZAFER: "Rekorların bittiği yer: Gaziantep" OLUŞUM: "Rekorların bittiği yerde biz varız" SABAH: Gaziantep'te kaybetti" GÜNCEL: "Fener Antep'te 'Gazi' oldu" YENİ GAP: "Fener Gazi oldu" 603507 SGK sahte boşanmaların peşinde SGK sahte boşanmaların peşinde Boşanma işlemi şüpheli görülen 15 kadın hakkında inceleme yapıldı. SGK İzmir İl Müdürü Mustafa Keskin, yeni bir proje hazırlayıp genel müdürlüğe sunduklarını belirterek, "Ekim ayından itibaren, mahkemede boşanması tamamlanan ve kurumumuzdan maaş talebinde bulunan kadınları teknik takibe aldık. Zaman gazetesinin haberine göre, yeni sistem daha hızlı işleyecek ve haksız kazanç ortadan kalkacak." dedi. Anlaşmalı boşandığı tespit edilen bir kadının kurumdan aldığı 20 bin liranın faiziyle geri alınması kararlaştırılırken, mahkeme suçun sabit görülmesi halinde sahte boşanma işlemi yapanlara yıla kadar hapis cezası verebiliyor. Sahte boşanma işlemi yaparak anne ve babasından kalan emekli maaşlarını alan A.Ç. isimli kadının, yapılan takip sonucu boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya devam ettiği belirlendi. Emekli binbaşı A.A.'dan boşanmasına rağmen beraber yaşamaya devam eden A.Ç.'nin annesinden Ekim 2006 tarihinden itibaren 648 lira, babasından ise Kasım 2006'dan itibaren 541 lira maaş aldığı ortaya çıktı. Anlaşmalı (muvazaalı) boşandığı tespit edilen A.Ç., Ekim 2008'den sonra aldığı yaklaşık 20 bin lirayı kanuni faiziyle geri ödeyecek. SGK İzmir İl Müdürlüğü, sahte boşanma işlemi yapan çift hakında suç duyurusunda bulunuyor. SGK İzmir İl Müdürü Mustafa Keskin, anlaşmalı boşanmaları bugüne kadar ihbarlar sayesinde bulduklarını fakat sayının çok arttığını söyledi. Daha önce ayda bir-iki olan ihbar sayısı son bir yılda günde beş-altıya çıkınca yeni bir sisteme geçtiklerini anlatan Keskin, mahkemelerden boşanma davası dosyalarını isteyip incelediklerini belirtti. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 56. maddesi, Ekim 2008'de yapılan değişiklikle, "Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen dul eş ve yetim kız çocuklarının bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir." haline getirildi. Anlaşmalı boşanma tespit edildiği takdirde ödenmiş tutarlar, geriye dönük kanuni faiziyle birlikte geri alınıyor. Ayrıca boşanmış fakat beraber yaşayan eşler hakkında nitelikli dolandırıcılık, devleti dolandırmak, zarara uğratmak ve haksız kazanç elde etmek suçlamalarıyla dava açılıyor. Suçlular için yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. 602298 Yüzde 25 oyununa engel Yüzde 25 oyununa engel Yüzde 25 oyununa engel Gelirler kontrolörleri, Doğan TV Holding için hazırladığı vergi raporundaki yabancıya hisse devrine yönelik oyunu RTÜK'e rapor etti Kontrolörler, yasada yabancıların tek bir radyo- TV'ye, en fazla 25 ortak olabileceğine dikkat çekerek "Hisse devirleriyle yasa dolanıldı" dedi Rapora göre Doğan'ın radyo ve TV şirketlerindeki yabancı payı Aralık 2006 itibariyle yüzde 32.48 Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Doğan Grubu'nun yayın alanındaki peçesini kaldırıyor. Gelirler kontrolörlerinin Doğan TV Holding, Yapım, Doğan Prodüksiyon ve Alp Görsel AŞ hakkında hazırladığı vergi raporundaki hisse devirleri, RTÜK tarafından masaya yatırıldı. Yabancı hissedarların Doğan Grubu'na ait 28 adet TV-radyo şirketine ortaklığının gizlendiği bulgusu üzerine RTÜK de harekete geçti. Kontrolörler, RTÜK'e gönderdikleri yazıda, şirketler arası hisse devirleri ile yabancıların bir radyo veyaTV şirketinde yüzde 25'ten fazla pay sahibi olamayacağına ilişkin kanun hükmünün arkasından dolanıldığını anlattı. Doğan'ın radyo ve TV şirketlerindeki yabancı payı ise Aralık 2006 itibariyle yüzde 32.48 olarak hesaplandı. İKİ SEÇENEK VAR RTÜK'ün değerlendirmelerine göre, Doğan Grubu'nun önünde iki seçenek var. Doğan ya radyo ve TV şirketlerindeki yabancı payını yasal sınırlara çekecek ya da lisans iptali ile karşı karşıya kalacak. Alman Axel şirketine yapılan hisse devrinin gözden geçirilmesi de gerekecek. RAPOR NE DİYOR? RTÜK'ün, değerlendirdiği Gelirler Kontrolörleri'nin raporunda, Doğan Grubu'nun "mevzuatı peçeleme" işlemleri şöyle özetlendi: Hisse değişim zinciri maliklik (sahiplik) kompozisyonunu değiştirmemiş, DYH AŞ ve DTV Holding AŞ'nin değişim sebebiyle hisse oranları değişmediği gibi yabancı hissedarların payları da hisse değişiminden etkilenmemiştir. Değişen tek şey vardır, da yabancı hissedarların 28 TV-radyo şirketine ortaklığının peçeleme ile gözden uzaklaştırılmasıdır. RTÜK Kanunu'nun 29'uncu maddesine göre bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda yabancı sermaye payı yüzde 25'i geçemeyeceği gibi, bir özel radyo TV yayın kuruluşunda ortak olan gerçek veya tüzel yabancı kişi, başka bir radyo-TV kuruluşuna ortak olamaz. Ancak, devre konu edilen 28 adetTV-radyo şirketinde yabancı payı yüzde 25'i aşmıştır. nDoğan TV Holding A.Ş, Yapım Reklamcılık ve Dağıtım AŞ, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ ve Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ'deki incelemeler sırasında 28 adet radyo ve TV kuruluşunun sermayesinde yüzde 25 oranını aşan yabancı hissesi olduğu ve bazı yabancıların bu TV ve radyo kuruluşlarında birden fazla ortaklığı bulunduğu tespit edildi. HİSSE DEVİR OYUNU Doğan TV Holding AŞ, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ, Alp Görsel İletişim Hiz. AŞ ve 28 adet tvradyo şirketinin hisselerini Yapım Reklamcılık ve Dağıtım AŞ'ye (D Yapım) devretti. (7 Aralık 2006) Buna mukabil, Yapım'ın yüzde 99.9 oranında ortağı oldu. Yapım Reklamcılık ve Dağıtım AŞ, Doğan TV Holding'den aldığı Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ ve 28 adet tv-radyo şirketinin hisselerini Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ'ye devretti. (15 Aralık 2006) Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ, Yapım Reklamcılık ve Dağıtım AŞ'den, aldığı 28 adet TV-radyo şirketinin hisselerini Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ'ye devretti. (27 Aralık 2006) nDoğan Yayın Holding AŞ, 16 Kasım 2006'da Alman Axel şirketiyle hisse satış sözleşmesi imzaladı. DYH, yüzde 99.9 oranında sahibi olduğu Doğan TV Holding'in yüzde 25'ini, 26 Aralık 2006'da Alman Axel'e sattı. DYH'in toplam sermayesinin yüzde 34'ünün İMKB'de işlem gördüğü, Aralık 2006 itibariyle, İMKB'de işlem gören hisseler dolayısıyla DYH'in yüzde 10.04'ünün yabancı kişilerin mülkiyetinde olduğu tespit edildi. İLİŞKİLİ HABERLER Yüzde 25 oyununa engel 602349 Bono cazibesini yitirdi, bankalar kredi verme yarışına girecek Antakya'da düzenlenen Garanti Bankası Anadolu Sohbetleri'nin ardından sektörü değerlendiren Karadere, "Krizde bankalar için epey para eden Hazine bonosu ve tahvillerin değeri düştü. Bankalar şimdi nereden para kazanacak?" sorusuna, "Tüm bankalar şimdi reel sektöre yüklenecek ve firmalara kredi vermek için birbiriyle yarışacak. Rekabet, özellikle konut sektöründe olacak. Bu sebeple konut kredi faiz oranları biraz daha düşme yaşayabilir." diye cevap verdi. Hazine bonolarının değersizleşmesiyle tüm kredilerin faizlerinde düşme olacağına dikkat çeken Karadere, iyileşen ekonomi ile tahsili gecikmiş alacakların da tahsil edilmeye başlayacağını aktardı. Bankaların Kasım 2008'de verdiği toplam kredi miktarı 99 milyar liraydı. Bu rakam Temmuz 2008'de yüzde 20 düşüşle 77 milyara çekildi. Nafiz Karadere, krizde yara sardığını söylediği KOSGEB ile yeni bir anlaşma imzaladıklarını açıkladı. Tüm bankaların imzasına açık olan üç farklı yeni kredi tarifesi ile KOSGEB, girişimcilere yardımcı olacak. İlk tarife 100 bin esnafa azami 25'er bin liralık kredi vermeyi taahhüt ediyor. Bunların faizlerinin yüzde 75'ini KOSGEB ödeyecek. Toplam 2,5 milyar lira bütçeli bu tarifede 15 ay vade, ay erteleme imkanı sunuluyor. İkinci tarife İstanbul'daki sel mağdurlarını, üçüncü tarife GAP'taki ili kapsıyor. 602847 Çin'de büyüme yüzde 7'yi aştı ekonomisi, Ocak-Eylül döneminde yüzde 7'den fazla büyüdü. Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu Başkan Yardımcısı Şiong Bilin, yaptığı açıklamada, yılın ayında ekonomisinin yüzde 7'den fazla büyüdüğünü söyledi. Büyümenin, 2009 yılı genelinde, hedef olan yüzde 8'i geçeceğini ifade eden Şiong, "Bu yıl için yüzde hedefini başarmak sorun olmayacak" dedi. Şiong, hükümetin trilyon yuanlık (586 milyar dolarlık) teşvik paketinin ekonomiyi küresel mali krizden kurtarmada temel faktör olduğunu belirtti. Ancak özellikle inşa projelerine odaklanan teşvik paketinin, 'in kronik problemi olan kapasite fazlası sorununun daha da kötüleşmesine neden olabileceği uyarısında bulundu. 'de özellikle çimento ve çelik gibi sanayi ürünlerinde kapasite fazlası bulunuyor. 'de, düşen ihracata karşılık perakende satışlar ve sanayi üretimindeki dayanıklılık ekonomideki sıkıntıyı hafifletiyor. Öte yandan, devlete bağlı Kalkınma Araştırma Merkezi uzmanı Yu Bin de bu yılın ikinci yarısında büyümenin yüzde 9'u geçebileceğini kaydetti. 603739 Yalova'da cephanelik gibi sığınak Yalova'da cephanelik gibi sığınak Yalova'nın Çınarcık ilçesinde, içerisinde çok sayıda silah ve mühimmatın bulunduğu bir sığınak ortaya çıkarıldı. Jandarmanın yaptığı arazi arama tarama çalışmaları esnasında bulunan sığınaktaki cephaneliğin kime ait olduğu araştırılıyor. Çınarcık İlçe Jandarma Komutanlığı ve Bursa Jandarma Komutanlığı ekiplerinin Ortaburun köyü Samanlı Dağları Yedi Pınar mevkisinde yaptıkları arama çalışmalarında yaklaşık 400 metrekare büyüklüğünde bir sığınak bulundu. Sığınakta yapılan aramada, 10 adet MKE yapımı kafile savunma tipi el bombası, 10 adet savunma tipi el bombası tapası, adet Mat marka 1949 yapımı makineli tabanca ile bu tabancaya ait şarjör, bin 400 adet kalaşnikof piyade tüfeği fişeği, 19 adet G-3 piyade tüfeği fişeği, 20 adet 7.9 milimetre fişek, 167 adet bixi fişeği, 68 adet milimetre fişek, 13 adet kalaşnikof şarşörü, adet avcı bıçağı, adet kama, adet el dürbünü, adet 50x70 santimetre ebadında siyah zemin üzerine beyaz işlemeli Arapça yazılı bez kumaş, iç çamaşırları, askeri malzemeler, bol miktarda yiyecek ile kırsal yaşamda ihtiyaç duyulan malzemeler ele geçirildi. Jandarma ekiplerinin 12 Ekim'de de bu sığınağın 500 metre batısında başka bir sığınak daha ortaya çıkardıkları öğrenildi. Çıkarcık Kaymakamı Ş. Levent Elmacıoğlu, konuya ilişkin detaylı açıklamanın valilik tarafından yapılacağını bildirdi. 603448 16:45 92 yaşındaki kadın kokain kaçakçılığından tutuklandı 92 yaşındaki kadın kaçakçılığından tutuklandı ’da tekerlekli sandalyeye bağımlı 92 yaşındaki bir kadın, kaçakçılığından tutuklandı.  İspanya Sivil Savunma Kurumundan yapılan açıklamada, cuma günü uçakla ’nın Sao Paulo kentinden İspanya’nın başkenti Madrid’deki Barajas havaalanına gelen 92 yaşındaki kadın ile refakatçisinden şüphelenen polisin arama yapmaya karar verdiği belirtildi. Açıklamada, aramada kadının üzerinde piyasa değeri 24 bin avro olan 4,3 kilogram kokain bulunduğu belirtilerek, kadının yanı sıra, kaçmaya çalışan refakatçisinin de yakalanarak tutuklandığı kaydedildi. 602875 Baykal'ın MGK değerlendirmesi yarın Baykal, Altın Portakal Film Festivali'nin ödül töreni ve Antalyaspor-Diyarbakırspor karşılaşmasını izlemek için geldiği Antalya'dan ayrıldı. Baykal'ı Konyaaltı Caddesindeki evinden kızı Aslı Baykal ve CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan uğurladı. Evinden ayrılırken gazeteciler Baykal'a, ''Cumhurbaşkanı Gül'ün, (Aslında MGK'ya ana muhalefet partisi de iştirak edecek şekilde değişiklikler yapılmış olsa, bunun çok faydalı olacağı kanaatindeyim)'' şeklindeki açıklamasını sordu. CHP Genel Başkanı Baykal, konuyu CHP'nin yarınki grup toplantısında değerlendireceklerini belirtti. Baykal, tarifeli uçakla Ankara'ya gitti. 602585 Neeskens'in oğlu Galatasaray'da Neeskens'in oğlu 'da Antrenörü Johan Neeskens'in oğlu Armand Neeskens, artık Galatasaray'da forma giyecek. 12 Temmuz 1992 doğumlu Armand için geçtiğimiz Cuma günü lisans çıkarıldı. TFF'nin 2514766 numaralı lisansı verdiği Armand, statü gereği A2 takımında forma giyemeyecek. Ancak oturma izni bulunan yabancı oyuncuya izin verilen Süper Genç takımda görev yapabilecek. altyapısında da oynayan Armand Neeskens, L'Hospitalet takımından geldi. Sol ayaklı Armand orta sahada görev yapıyor. futbolunun bir başka efsanesi olan Johan Cruyff da Barcelona'da oğlu Jordi'yi alt yapıdan yetiştirerek dünya futboluna kazandırmıştı. 602677 Eşini seven kadın eşini doktora göndersin Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ziya Kırkalı, Türk erkeklerinin muayeneden çekinmesi nedeniyle prostat kanserinin teşhisinde geç kalınabildiğini belirterek, ''Kocasını seven kadın, 40 yaşını geçen eşini prostat muayenesine yönlendirmeli'' dedi. Prof. Dr. Kırkalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, erkeklerde sıklıkla görülen prostat hastalıklarının, genç yaşlarda iltihaplanma, ileri yaşlarda ise büyüme ve kanser biçiminde kendini gösterdiğini söyledi. Prostat hastalıklarının Türkiye'deki öneminin, toplumun yaşlanmasına bağlı olarak her geçen gün arttığına işaret eden Prof. Dr. Kırkalı, ''Hayat standardı ve yaşam kalitesi arttıkça toplum da yaşlanıyor. Dolayısıyla prostat kanserinin görülmesi, Türkiye'de artmaya başladı. Bu konuda Türkiye'nin şansı, insanların Akdeniz diyeti tipi beslenme alışkanlığına sahip olması. Ancak fast-food tarzı beslenmenin yaygınlaşması önemli bir sorun'' diye konuştu. Gelişmiş batı ülkelerinde, her erkekten birinde prostat kanseri görüldüğünü, erkeklerin tamamına yakınında ise yaşlanmaya bağlı iyi huylu büyümeye ait şikayetler meydana geldiğini dile getiren Prof. Dr. Kırkalı, şöyle konuştu: ''En çok korktuğumuz hastalık prostat kanseri, çünkü kanser herhangi bir şikayet vermiyor. Şikayet görüldüğü zaman da genellikle yayılmış ya da tedavi sınırlarını aşmış konuma gelmiş oluyor. Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi ve elle muayene ile tanı konulur. Şikayeti olsun olmasın, her erkeğin 40 yaşından sonra mutlaka kontrole girmesi gerekiyor. Ailesinde prostat kanseri olan erkekler, kontrole erken başlamalı. Hastalık erken yakalandığı zaman yüzde 100'e yakın tedavi edilebiliyor. Prostat kanseri, Türkiye'de giderek artmasına karşın, ülke geneline ilişkin rakamlar henüz çok sağlıklı değil.'' ''ERKEKLERİN DOKTORDAN KAÇMASI'' Prof. Dr. Kırkalı, prostat kanserinin, Türkiye'de erkeklerde görülen kanserler arasında ikinci sırada yer aldığını belirterek, Türk erkeklerinin prostat muayenesinden uzak durduklarını ifade etti. Prof. Dr. Kırkalı, ''Erkeklerin tanıdan ve doktordan kaçması, Türkiye'de çok ağır ve belirgin. Hastalığın tanısı, parmakla makattan muayene ile konuluyor. Kadınlar jinekoloğa çok yoğun gidiyor, düzenli kontrol yaptırıyorlar, ama erkekler maalesef bundan kaçıyor'' dedi. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmalarda ağırlıkla kadınlara seslendiklerini ifade eden Prof. Dr. Kırkalı, kocasını seven kadınların, 40 yaşını geçen eşini mutlaka muayeneye yönlendirmesi gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Kırkalı, dünyanın gelişmiş veya gelişmemiş bütün ülkelerinde kadın ömrünün, erkek ömrüne göre daha uzun olduğuna işaret ederek, ''Çünkü yapılan araştırmalara göre, kadınlar doktora daha sık gidiyor, daha çok muayene oluyor. Aynı olanaklar, eşit koşullarda herkese sunulmasına karşın, erkek muayeneden ve kontrolden kaçıyor'' diye konuştu. Prof. Dr. Kırkalı, hastalıkların, sadece cinsiyet ayrımından değil, kişilerin duyarsızlığından da ilerlediğini vurguladı. ''SORUNLARINI KONUŞAMIYORLAR'' Kanser hastaları arasındaki iletişimin önem taşıdığını kaydeden Prof. Dr. Kırkalı, meme kanseri hastalarının bir araya gelerek sorunlarını ve deneyimlerini paylaşmaları amacıyla hayata geçirilmiş aktif gruplardan Avrupa Meme Kanseri Koalisyonu (Europa Donna) örneğinden yola çıkılarak, 2002 yılında Avrupa Prostat Kanseri Koalisyonu'nun (Europa Uomo) hayata geçirildiğini hatırlattı. Benzer destek gruplarının, ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak faaliyet gösterdiğini belirten Prof. Dr. Kırkalı, Europa Uomo'nun benzerini Türkiye'de kurmak istediklerini, ancak Türk erkeklerinin prostat kanserini paylaşmak ve gündeme getirmek istemediklerini vurguladı. Prof. Dr. Kırkalı, erkeklerin sessiz kalmak istemelerinin altında çeşitli nedenler yattığını ifade ederek, şöyle devam etti: ''Erkekler için cinsel konular halen çok mahrem, konuşulması ve paylaşılması istenmeyen konular. Ayrıca prostat kanserlerinde yapılan ameliyatların yan etkileri arasında sertleşmeyle ilgili sorunlar bulunuyor ve çoğu insan bunu dile getirmek istemiyor. Halbuki bugün sinir koruyucu tekniklerle ameliyattan sonra cinsel fonksiyonların da korunabilmesi mümkün. Ancak Türk erkeği bundan korkuyor, kaçıyor. Bu durum Türkiye'ye özgü, çünkü batı toplumlarında prostat kanseri tedavisi olan insanlar bir araya geliyor, destek grupları oluşturuyorlar.'' Prostat ameliyatlarının ardından bazı hastalarda idrar kaçırmanın da görülebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Kırkalı, ''Az veya çok idrar kaçırmanın, abdest almayı ve namaz kılmayı engelleyeceğini düşünenler olabiliyor. Ama ibadeti yapabilmek için önce sağ olmak lazım. İyi huylu prostat büyümesinin farklı tedavi yöntemleri var. Hastaların idrar yapmaya ilişkin sıkıntıları aşılabilir'' şeklinde konuştu. 602725 HAVAŞ, 180 milyon avroya satılacak Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş'nin (HAVAŞ), TAV Havalimanları Holding A.Ş, TAV İşletme Hizmetleri A.Ş, TAV Bilişim Hizmetleri A.Ş, HSBC Investment Bank Holdings plc ve İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı'nın ortaklaşa kuracağı şirkete 180 milyon avroya satılması için 16 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ortaklık anlaşması ile taraflar arasında tam bir mutabakatın sağlandığı bildirildi. TAV Havalimanları Holding A.Ş'den yapılan yazılı açıklamada, şirketin tamamına sahip olduğu Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş'nin (HAVAŞ) satışında, TAV Havalimanları Holding A.Ş, TAV İşletme Hizmetleri A.Ş, TAV Bilişim Hizmetleri A.Ş, HSBC Investment Bank Holdings plc ve İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı'nın ortaklaşa kuracağı şirkete 180 milyon avroya satılması için 16 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ortaklık anlaşması ile taraflar arasında tam bir mutabakat sağlandığı kaydedildi. Söz konusu satın alma işleminin, yerel otoritelerden gerekli onay ve izinler alındıktan sonra tamamlanacağının belirtildiği açıklamada, nihai ortaklık yapısında TAV Havalimanları'nın yüzde 65, İş Girişim'in yüzde 6,7, HSBC Principal Investments'ın ise yüzde 28,3 paya sahip olacağı belirtildi. TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, TAV Havalimanları olarak halihazırda 18 havalimanı/havaalanında hizmet vermekte olan Türkiye'nin ''ilk'' ve ''en'' büyük yer hizmetleri kuruluşu Havaş'ın yüzde 35 oranındaki hisse satışını İş Girişim ve HSBC Principal Investments gibi iki ortağa gerçekleştirmekten gurur duyduklarını ifade ederek, ''Ekonomik krizin bitip bitmediği yolunda tartışmaların uluslararası boyutta sürdüğü bu dönemde gerçekleştirdiğimiz ortaklık, sektörümüze ve markamıza duyulan güveni yansıtmaktadır'' dedi. Şener, hisse satışındaki amaçlarının TAV Havalimanları Holding seviyesinde borçluluğu azaltmak ve ek kaynak yaratmak olduğunu dile getirerek, Havaş'ın küresel kriz nedeniyle ertelenen halka arzının da önümüzdeki orta vadede sermaye piyasalarının düzelmesi ile gerçekleşebileceğini düşündüklerini duyurdu. HSBC Principal Investments'a bu satış işleminde danışmanlık hizmeti veren HSBC Portföy Yönetim A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Erelçin de, Türkiye'nin bölgesel bir ulaşım merkezi olma yolunda gün geçtikçe önem kazandığına dikkati çekerek, satın alma hakkında şunları kaydetti: ''Türk havacılık sektörünün son dönemde yaşadığı güçlü büyüme, Havaş'ın faaliyet gösterdiği sektördeki güçlü pozisyonu, dinamik iş modeli ve TAV Havalimanları'nın kısa sürede elde ettiği bölgesel başarı yatırım kararında etkili olmuş unsurların arasında yer almaktadır. Bu veriler ışığında HSBC Principal Investments Havaş'ı heyecan verici bir yatırım fırsatı olarak değerlendirmektedir. Hızla büyüyen TAV Havalimanları ailesi ile hayata geçirdiğimiz bu güç birliğinin her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. 2007-2008 yıllarında Türk şirketlerine toplam 6,6 milyar dolar yatırım yapan yabancı Girişim Sermayesi fonlarının talebi, global kriz nedeniyle durma noktasına gelmişti. 2009 yılındaki işlemlere öncülük etmesi açısından bu satın almanın ülkemiz için de sevindirici bir gelişme olduğuna inanıyoruz.'' Havaş yatırım ile bugüne kadar gerçekleştirmiş oldukları yatırım adedini 12 şirkete yükseltmiş olacaklarını belirten İş Girişim Sermayesi Genel Müdürü Murat Özgen ise, Türkiye'nin kıtalar arası bir köprü niteliği taşıdığını vurguladı. Özgen, Türkiye'nin küreselleşme ile artan uluslararası iş hacminden ve turizmden giderek daha fazla pay alacağını belirterek, şöyle devam etti: ''Havaş, TAV Holding çatısı altında gerçekleştirdiği başarılı büyümeden ve sahip olduğu çok sayıda uluslararası kalite ödülünden de anlaşılabileceği gibi, Türk havayolu taşımacılığı sektörünün gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Havaş, sağladığı bu katma değere ek olarak, sahip olduğu tecrübeyi ve bilgi birikimini ihraç ederek Türk havayolu taşımacılığı sektörünün uluslararası arenada ön plana çıkmasına yardımcı olmaktadır. Türk havayolu taşımacılığı sektörüne yaptığımız Havaş yatırımı, İş Girişim Sermayesi'nin yüksek büyüme potansiyeli olan sektörlerde rekabet avantajına sahip şirketlerin, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak projelerini gerçekleştirmelerine destek verme misyonunun bir göstergesidir. İş Girişim Sermayesi, bugüne değin 11 şirkete yatırım yaptı. Global kriz sürecinde çok sayıda şirket ciro ve kar kaybına uğrarken, yatırım yaptığımız şirketler cirolarını yüzde 50, karlarını ortalama yüzde 100 oranında artırmayı başardı. 602439 AHMET YAVUZ Vergide yabancı ayrımcılığı sona erdi, gözler yeni düzenlemede Bu karar, yerli ve yabancı yatırımcıların borsa kazançlarının eşit olarak vergilendirilmesi gerektiği gerekçesiyle alındı. Bu durumda Maliye, yapacağı yeni düzenlemeyle ya yabancılardan da vergi alacak veya yerlilerin de kazançlarını vergi dışı bırakacak. Maliye, 2006'da menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde yeni bir yönteme geçmişti. Buna göre bankalar ve aracı kurumlar, alım-satımına aracılık ettikleri menkul kıymetlerle diğer sermaye piyasası araçlarından yatırımcıların elde ettiği faiz ve diğer gelirler üzerinden stopaj yapacaktı. Aynı şekilde mevduat, repo ve vadeli işlemlerden sağlanan gelirler de stopaj kapsamına alınmıştı. Bu kapsamda yapılması gereken stopaj, kanunda yüzde 15 olarak belirlenmişti. Ancak yerli-yabancı ayrımı yapılmadan tüm yatırımcılardan alınacağı hüküm altına alınan bu vergi, yabancı sermayeyi daha güvenli ve masrafsız limanlar aramaya itmişti. Yabancı sermayenin kaçtığını gören hükümet, Temmuz 2006'da dar mükellef gerçek kişi ve kurumların banka ve aracı kurum aracılığıyla elde ettikleri hisse senedi alım satım kazançları ile devlet tahvili, Hazine bonosu ve özel sektör tahvillerinden elde ettikleri faiz ve alım satım kazançları, yatırım fonları ile vadeli işlem borsalarındaki işlemlerden sağladıkları kazançlar üzerinden yapılan stopaj oranını yüzde sıfıra indirmişti. Yabancılara tanınan bu avantaj yerli yatırımcıların tepkisine sebep olunca iki hafta sonra yerli tam mükellefler tarafından yukarıda sayılan gelirler üzerinden yapılacak stopajın oranı yüzde 10'a indirildi. En son geçtiğimiz yıl kasım ayında tam mükellef gerçek kişi ve kurumların hisse senedi (menkul kıymetler yatırım ortaklıkları hisse senetleri hariç) alım satımından sağladıkları kazançlarda tevkifat oranı yüzde sıfıra indirilmişti. Ancak tam mükelleflerin hisse senedi dışındaki menkul kıymet gelirlerinden yüzde 10 oranında vergi kesintisi yapılmaya devam ediyor. TANINAN SÜREDE DÜZENLEME YAPILMALI Mahkeme kararı yabancılara tanınan avantajı kaldırdı. Böylece dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar tarafından elde edilen bazı kazançlarda stopaj oranını sıfıra indiren düzenleme iptal edilmiş oldu. Ancak unutulmaması gereken şey, bu iptal işlemine ilişkin kararın henüz Resmî Gazete'de yayımlanmadığıdır. Gerekçeli kararın yayımlanması bile uzun zaman alacaktır. Ayrıca karar, yayımlandıktan ay sonra yürürlüğe girecek. Dolayısıyla bu karar uyarınca dar mükellef yatırımcılar açısından bugünden itibaren geçerli olacak bir oran değişikliği söz konusu değil. Şimdilik heyecana kapılacak ve telaşlanacak bir durum yok. Zaten Gelir İdaresi'nden Maliye Bakanı'na, ekonomistlerden uluslararası denetim firmalarına kadar her kesimden yapılan açıklama iptal kararının yıkıcı bir etki doğurmayacağı, zamanında alınacak kararlarla olumlu müdahalelerin yapılacağı yönünde. Nitekim JP Morgan tarafından yayınlanan raporda, kararın piyasalarda belirsizliği artıran bir gelişme olduğu, ancak kurum olarak yabancı yatırımcılara vergi getirileceğine ihtimal verilmediği ifade ediliyor. Belirtilen süre içerisinde herhangi bir düzenleme yapılmaz ve mahkeme kararı bu haliyle yürürlüğe girerse dar mükelleflerin kapsama giren gelirleri üzerinden yüzde 15 vergi kesintisi yapılacak. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67. maddesinde yer alan oran, yüzde 15'tir. Bu oran Bakanlar Kurulu kararıyla sadece tam mükellefler açısından (bazı gelirler için) yüzde 10'a indirildi. Şimdi bundan sonra yapılacak düzenlemeye odaklanmak gerekir. Tabii öncelikle bu alandaki vergilemeye ve uygulanacak vergi oranına karar vermek gerekecek. Mahkemenin iptal kararına rağmen aynı uygulama mı devam edecek, yoksa yerli-yabancı ayrımı yapmadan her kesimin kazancından vergi alınmaktan vaz mı geçilecek? Bunu yabancı sermayenin ülkede tutulması gerekliliği ile bütçe dengesinin korunması arasındaki tercih belirleyecek. Daha önce yerli yatırımcıdan yapılan tevkifat oranını yüzde sıfıra indirmeyi düşünen Maliye, 600 milyon liralık gelirden vazgeçilmesi gerektiğini anlayınca oran indirimini hisse senetleri ile sınırlı tutmuştu. Yatırım indiriminde süre sınırlaması iptal edildi Anayasa Mahkemesi, daha önce mükelleflere yeni projeler geliştirme imkânı tanıyan yatırım indiriminden gelen avantajı kullanmanın da yolunu açtı. Nisan 2006'da kaldırılan yatırım indiriminden faydalanma hakkı bulunanlara yönelik kısıtlama içeren hükmü iptal edildi. Daha önce uygulanan yatırım indirimi kaldırılırken Kurumlar Vergisi oranı da yüzde 20'ye indirilmiş, yatırım indirimi istisnasından faydalanma için yıllık bir geçiş süresi getirilmişti. Yani, 2006'da yatırım indirimi istisnasına son verilmesine rağmen, mükelleflerin mevcut yatırımları sebebiyle hak kazandıkları yatırım indirimi istisnası tutarlarını üç yıl süreyle kullanmalarına imkân tanınmıştı. Böylece mükellefler 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait Kurumlar Vergisi beyannameleri kapsamında beyan edilecek kazançlarını yatırım indirimi istisnasına konu edebildiler. Bu haktan faydalanan mükelleflere Kurumlar Vergisi oranı yeni indirimli orandan değil, eski orandan hesaplandı. İlgili yıllarda indirilemeyen yatırım indirimleriyse sonraki yıllara devredilemedi. Bu üç yıllık süre sınırlamasına ve yatırım indiriminden faydalanıldığı durumda, eski Kurumlar Vergisi oranlarının uygulanacağına ilişkin hükümlerin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptal davası açılmıştı. Mahkeme "...sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait..." ibarelerinin iptaline karar verirken, "...(vergi oranına ilişkin hükümler dahil)..." ibaresinin iptal talebini reddetti. Buna göre gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlanması ve "...sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait..." ibarelerinin ileriye dönük olarak ortadan kalkmasından sonra devreden yatırım indirimleri kullanılabilir hale gelecek. Kanun, iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağından, bu tarihe kadar yatırım indirimi istisnasının süre sınırlaması geçerliliğini koruyacak. Dolayısıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından önce, beyannamelerin yatırım indirimi istisnası yönünden ihtirazi kayıtla beyan edilip, yargı yoluna başvurulmasında fayda var. 602976 "Kupa almak amaç olmamalı'' "Kupa almak amaç olmamalı'' Hamburg Malatyalılar Derneği eski başkanı Müştak Akgül ile derneğin eski üyelerinin de katıldığı toplantıda Hamburg Galatasaraylılar Derneği yöneticileri, 25 Ekim 2009 tarihinde yapılacak Cumhuriyet Kupası Futbol Turnuvası'nın hazırlık çalışmalarını ele aldılar. Dernek başkanı Abdullah Akar, Cumhuriyet Kupası Futbol Turnuvası'nda futbolun yanı sıra kültür ve müzik programlarının da yapılacağını belirterek, ''Cumhuriyet bilincini gençlerimize aktarmalıyız. Sadece kupa almak amaç olmamalı'' dedi. Akar ayrıca, Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) tarafından Türkiye'de lösemili çocukların eğitimine yönelik yapılması planlanan okula yardımcı olmak amacıyla turnuvaya katılanlardan destek istedi. 2009 Cumhuriyet Kupası Futbol Turnuvası 25 Ekim 2009 tarihinde ''Ladenbeker Furtweg, 21033 Hamburg Halle 2, Nettelnburg'' adresinde yerel saat ile 10.00'da başlayacak. 602751 Katsayı uygulamasının kaldırılması 'iş'e yarıyacak Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Ümit Özgümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişen Türkiye'de, meslek liselerinin cazip hale getirilmesinin artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzun yıllardır, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle meslek liselerinin cazibesini yitirdiğini, ancak son düzenlemenin olumlu bir adım olduğunu anlatan Özgümüş, ''30 yıl kadar önce meslek liselerine sınavla girilirken, bugün öğrenci yokluğundan çoğu bölüm kapatılıyor, öğrenci bulmakta zorlanılıyor'' dedi. Sanayici olarak uzun zamandır ''Türkiye'de usta ile mühendis arasında, teknik eleman eksikliğinin had safhada'' olduğunu dile getirdiklerini belirten Özgümüş, şunları söyledi: ''Bunu söylemekteki kastımız, her şeyi azar azar bilen değil, az şeyi çok bilen elemana ihtiyaç olduğudur. Bunun için meslek liselerine yönlendirme gerekiyor. Meslek lisesinde kendi branşından, özellikle yıllık MYO'larına geçişin cazip hale getirilmesi, buradan da yine yıllık kendi bölümlerine dikey geçişin kolaylaştırılması gerek. Her meslek lisesinde okuyan kendi branşında yükselebilmeli.'' Özgümüş, bu tür liselerdeki mesleki derslerinin sayısının artırılarak, pratik yapma imkanlarının da sağlanmasının, öğrencilerin gelişimi açısından faydalı olacağını bildirdi. Doğu Akdeniz Sanayicileri ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DASİFED) Başkanı Süleyman Onatça da iş çevrelerinin katsayı uygulamasının kaldırılmasının faydalarını kısa zaman sonra görmeye başlayacaklarını kaydetti. Uygulama ile meslek lisesine kayıtların yeniden başladığına dikkati çeken Onatça, ''Katsayı uygulamasının kaldırılmasının iş çevrelerine kesinlikle faydası olur. Mutlak suretle meslek liselerini teşvik etmek lazım. Katsayı indirimi onun bir yolu, ancak bu liseler ailelere cazip gelmeli'' dedi. Her üniversite mezunun iş bulamadığını anımsatan Onatça, şöyle konuştu: ''Çoğu sektörde ara eleman sıkıntısı var. Burada yapacağımız şey ailelerin çocuklarını düz liselere değil, meslek liselerine göndermelerini sağlamak. Bunu da meslek lisesi mezunlarının askerliği kısa yapmalarının sağlanması, bu kişileri çalıştıran işverene sigorta primi desteği gibi düzenlemelerle sağlanabilir. Bu uygulamalar, meslek liselerine ilgiyi yeniden artırır. Bugün çoğu üniversite mezunu iş bulmakta zorluk çekerken, meslek lisesi mezunu çok daha kolay hem de yüksek ücretle işe girebiliyor.'' -''İHTİYACA GÖRE YENİ LİSELER AÇILMALI''- Meslek lisesi mezunlarının sanayide önemli bir eksikliği giderdiğini ve lokomotif görev üstlendiklerini belirten Onatça, meslek liselerinin ise bölgenin ihtiyaçlarına göre açılması gerektiğini anlattı. Her bölgenin kendine has meslek kolları olduğunu ifade eden Onatça, en büyük personel sıkıntının ise boya, kaporta, motor, mobilya, torna tesviye, bilişim, yazılım, bilgisayar, kaynakçılık, su altı kaynakçılığı, otomotiv yan sanayisi alanlarında hissedildiğini kaydetti. -''ODALAR MESLEKİ EĞİTİMİ DESTEKLEMELİ''- Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkanı Cahit Sınmaz ise mesleki eğitimin yeniden ve güçlü bir alt yapı ile canlandırılması gerektiğini belirterek, oda ve iş çevrelerinin düzenleyecekleri kurslarla burada öğrenim gören gençleri desteklemeleri gerektiğini bildirdi. Oda olarak kaynakçılık, serigrafi gibi alanlarda meslek kursları düzenlediklerini ve şu ana kadar 42 kişiye destekleyici meslek eğitimi verdiklerini bildiren Sınmaz, bu kursların meslek liselilerinin istihdamını daha da kolaylaştıracağını söyledi. -''EN ÜST VE EN ALT VAR, ARA ELEMAN YOK''- Çukurova Genç İşadamları Derneği (ÇUGİAD) Başkanı Barış Rişvanoğlu da Türk sanayicisinin en büyük sıkıntısının ara elaman olduğunu belirtti. Rişvanoğlu, ''Türkiye'de ya en az vasıflı eleman, ya da en üst düzey yönetici yetiştirildiğini'' ifade ederek, ''Ama ara eleman yetiştiren hiç bir akademik kurum yok. Akademik eleman yetiştiren kurum olmamasının sıkıntısını yıllardır bütün sanayiciler yaşıyor. Bu açığı meslek liseleriyle kapatmalıyız'' dedi. Barış Rişvanoğlu, mesleki eğitim veren liselerin cazip hale gelmesi için her türlü önlemin alınması gerektiğini de bildirdi. 603323 Taylor-Brown sağlık kontrolünde! Taylor-Brown sağlık kontrolünde! WNBA'de Phoenix Mercury'yle şampiyonluk yaşayan Avustralyalı Penny Taylor ve WNBA maçlarını tamamlayarak takıma katılan Tammy Sutton Brown, sağlık kontrolünden geçti. Kadıköy Acıbadem Hastanesi'nde kan örnekleri alınan oyuncu, kulak burun boğaz, dahiliye, ortopedi, akciğer grafisi, EKG ve eforlu EKG testlerinin ardından laboratuvar tetkiklerine tabi tutuldu. 603419 Beden, müzik, resim dersi zorunluluğu yok Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, öğrencilerin lise birinci sınıfta seçtikleri Beden Eğitimi, Müzik veya Resim dersini yıl boyunca değiştirmeden okuma zorunluluğunu kaldırdı. Öğrenciler seçtikleri dersleri, bir üst sınıfta değiştirebilecekler. Alınan bilgiye göre, yeniden düzenlenerek 11 Eylül 2009'da açıklanan ve bu eğitim-öğretim yılından itibaren uygulamaya konulan Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesi'nin açıklamalar bölümü değiştirildi. Yapılan değişiklik, 16 Ekim 2009'da ilgili genel müdürlüklere duyuruldu. Yeni kararla, ''öğrencilerin lise birinci sınıfta Resim, Müzik ve Beden Eğitimi derslerinden birini zorunlu olarak seçmeleri ve yıl boyunca okumak zorunda olmaları'' kuralı kaldırıldı. Yeni karara göre, öğrenciler ilgi ve istekleri ile okulun imkanları doğrultusunda Resim, Müzik veya Beden Eğitimi derslerinden birini seçecekler. Sınıflarda, MEB Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği'nin 10. maddesine göre gruplar oluşturulacak. Öğrenciler alt sınıfta seçtikleri bir dersi üst sınıflarda değiştirebilecekler. Ayrıca öğrenciler ilgi ve istekleri doğrultusunda bu dersi veya dersleri ''seçmeli ders'' olarak da alabilecekler. ''ÖĞRENCİYE İNİSİYATİF TANIDIK'' Talim ve Terbiye Kurulu Başkan Vekili Merdan Tufan, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Beden Eğitimi, Müzik ve Resim derslerinin ''zorunlu seçmeli dersler'' olduğunu, bu derslerin 9. sınıfta haftada saat, 10, 11 ve 12. sınıflarda ise 1'er saat işlendiğini hatırlattı. Tufan, şu bilgileri verdi: ''Bunların dışında seçmeli dersler bölümü de var. Biz oraya da Resim, Müzik ve Beden Eğitimi derslerini ayrı ayrı yine koyduk. Beden Eğitimi dersini koyduk. Öğrenci, okuduğu Beden Eğitimi dersine ilaveten yani birinci sınıfta haftada saat ve diğer sınıflarda 1'er saatlere ilaveten eğer isterse her sınıf için saat daha Beden Eğitimi dersi seçebilecek. Öğrenci derse ki, 'ben 9. sınıftaki saat ve diğer sınıflardaki 1'er saatlerle yetinmiyorum, seçmeli ders hakkımı Beden Eğitiminden yana kullanmak istiyorum', onu da seçebilir, 10. sınıfta saat yerine saat de okuyabilir, saat de okuyabilir. Ayrıca öğrenci mesela Müzik dersinin yanında Beden Eğitimi dersini de seçmeli olarak alabilir.'' Seçmeli ders alan öğrenci gruplarının sayıları konusuna da değinen Tufan, yönetmelikte seçmeli derslerde en az öğrenci bulunması koşulunun yer aldığını, ancak zorunluluk halinde rakamın daha az olabileceğini bildirdi. Merdan Tufan, ''Okul müdürleri 8'in altında öğrenci olunca seçmemişler. Bize gelen geri bildirimlerden bunu anladık. Yönetmelikte 'aslolan 8'dir, ama 8'in altındaki öğrenciler için de zorunluluk varsa açılabilir' diyor. Biz okullara onu hatırlattık. Yani 'sınıfın kalabalık kısmı Beden Eğitimi'ni seçti, 5'i Müzik seçtiyse bu öğrenciler için de açmanız lazım' dedik'' bilgisini verdi. 602675 İsraili Bakanlar, 29 Ekim resepsiyonunu “boykot” edecek İsraili Bakanlar, 29 Ekim resepsiyonunu “boykot” edecek İsrailli bakanların, ülkede “’nin tutumundan duyulan rahatsızlığı” yansıtmak amacıyla 29 Ekim’de Türk Büyükelçiliği’nde düzenlenecek resepsiyonu “boykot” etmeyi düşündüğü bildirildi. İsrailli basın, 29 Ekim’de Türk Büyükelçiliğince düzenlenecek resepsiyonuna ilişkin olarak “Bu ayın sonlarına doğru Türk Büyükelçisinin konutuna davet edilen birçok bakanın, ile arasındaki son gerginliklerin nedeniyle etkinliği boykot etmeyi planladığı”nı yazdı. İÇİŞLERİ BAKANI YA BOYKOT EDECEK YA KATILIP SERT KONUŞMA YAPACAKYedioth Ahronoth’un internet sitesince yayımlanan haberde, kimileri “Atmosferi ısıtmamalıyız, ateşe dökmemeliyiz” dese de, “Etkinlikte hükümeti temsil etmesi planlanan İçişleri Bakanı Eli Yishai, boykot etmeye yada alternatifi olarak katılarak sert bir konuşma yapma eğiliminde” denildi. Haberde şunları söylendi: LİEBERMAN’IN KATILMASI BEKLENMİYOR “Dışişleri Bakanı ’ın katılması beklenmiyor. Savunma Bakanı ise, henüz bir karar vermedi. Cumhurbaşkanı ise, Türk Büyükelçiliğinin davetini kabul edip etmeyeceğini söylemeye yanaşmadı.” Birçok bakanın, davetin “Başbakan ’ın, gerginliği azaltmaya yönelik iyi niyet bir jest veya sadece rutin bir diplomatik hareket olup olmadığını” kendi kendine sorduğu kaydedilen haberde  iki ülke arasındaki son krizin “Türkiye’nin ’i ‘Anadolu Kartalı’ tatbikatından dışlaması başladığı ve İsrailli askerlerin kasten çocuklarını öldürdüklerini gösteren dizinin yayınlaması ile devam ettiği” belirtti. İSRAİL TÜRKİYE’NİN GOLDSTONE RAPORUNA “EVET” DEMESİNE DE KIZDI Buna ek olarak da geçen Cuma günü de Türkiye’nin,  ’nda İsrail’i ’de savaş suçlarını işlemekle suçlayan Goldstone raporu lehinde oy kullandığına dikkat çekilen haberin son bölümünde de şöyle denildi: “Lieberman, konfirme etmedi ama yakın çevresi katılmayacağını söylüyor. ’in, İnsan Hakları Komisyonu’nda oyuna olarak Büyükelçiliğince düzenlenen bir etkinliği boykot etmiş bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, yorum yapmayı reddettiler.” 603711 Duruşmada tahliye İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma bugün yapıldı.   Yıldırım, savunmasını hazırlayamadığını söyledi İfadesinin alınması için kürsüye çağrılan tutuklu sanık Osman Yıldırım, daha önce baro tarafından atanan avukat Ramazan Zeybek'in, cezaevine gelip kendisiyle görüşemediğini bu nedenle savunmasını hazırlayamadığını ifade etti. Murat Eke'yi kendisine avukat olarak tuttuğunu belirten Osman Yıldırım, savunmasını hazırlayabilmek için tekrar ek süre verilmesini istedi. Bunun ardından da Köksal Şengün, tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan'ı ifade vermesi için sanık kürsüsüne çağırdı. Sanık Alparslan Arslan konuşacak bir şeyi olmadığını belirterek, savunma yapmayacağını söyledi. Daha sonra Arslan'ın çapraz sorgusuna geçildi.   Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusu Arslan, çapraz sorgusunda ''domuza türban takılarak çizilen karikatürden dolayı Cumhuriyet gazetesinin uyarılması için el bombası atıldığını'' söyledi. Alparslan Arslan, ''Çay içip sohbet edeceksek edelim. Yoksa konuşacak bir şeyim yok'' dedi. Bunun üzerine Başkan Şengün, mahkeme salonunun çay içme yeri olmadığını söyledi. Sanık Alparslan Arslan'ın avukatı Oğuz Kayıran da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından mahkemeye gönderilen, ''Alparslan Arslan'ın psikolojisinin yerinde olduğu, sadece mahkemeyi kandırmaya yönelik simulasyon yaptığı'' belirtilen raporun, bilimsel dayanağının olmadığını ileri sürdü. Avukat Kayıran, ''Raporda belirtilen bulgular ile varılan sonuçlar arasında bir nedensellik yoktur. Tekrar rapor alınması için Alparslan Arslan'ın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini talep ediyorum'' dedi. Daha sonra savunmasını yapmak istemeyen Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuna geçildi. Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Arslan'a kız kardeşiyle yaptığı ''Eksiğin var mı? İçeride mi, dışarıda mı? Neyi eksik yapıyorum? Yolcuyu gördün mü?'' şeklindeki telefon mesajlarının ne anlama geldiğini sordu. Arslan da açıklanacak bir şey olmadığını, ailesiyle yaptığı mesajlaşma olduğunu, sadece sorulan sorulara cevaplar verdiğini söyledi. Savcı Pekgüzel'in ''Danıştay saldırısını neden yaptınız?'' sorusuna Arslan, ''Emir gelmişti. Yukarıdan, Allah'tan gelmişti. Rüzgarla gelir, melekle gelir, hal ile gelir, bakışla gelir emir'' yanıtını verdi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Cumhuriyet gazetesine bomba atasın diye mi emir geldi?'' sorusu üzerine Arslan, şunları söyledi: ''Başörtüsünü biliyoruz. Allah'tan utanmayan insanla benim işim olmaz. Başörtüsü takmayan insandan utanırım. Sen kimsin ki şe..., Türkiye Cumhuriyeti'nde bunu yasaklıyorsun? Vesilelerle 1.70-1.80 boyundaki bir mahluk, Allah'tan utanmayan insanlara cezayı verdi. Danıştay önemli mesele. Başörtüsünü yok sayamazsın. Bunu yüzde 90 ile 99 arasında biliyorum. Benim bilgim bu. Bu yasağın altındaki imza size mi ait diye gidip sormadım. Gittim, 'Bunu yasaklayamazsınız' dedim. Çırılçıplak dolaşan birini dövecek misin? Alıp bir kenara çekecek ve ihtiyacını karşılayacaksın.''   'Beni idam edin' Savcı Pekgüzel, kronolojik olarak Danıştay tarafından başörtü yasağına ilişkin bir karar alındığını, daha sonra Cumhuriyet gazetesinde başörtü giymiş bir domuz karikatürünün yayımlandığını hatırlatarak, ''Madem öyle, neden önce Cumhuriyet gazetesine bomba attınız?'' sorusuna Arslan, şu yanıtı verdi: ''Ben hala edep derim. Edepli olmak lazım. İnsanlar hayatlarının bir döneminde hata yapmış olabilir ama edepli olmak lazım. Bütün mahlukatın sahibi Allah'tır. Ben edepsizin yanında yaşayamıyorum. 'Neden edepsizlik yapıyorsun' da diyemiyorum. Çıkar giderim yanından. Edepli olmak lazım. Cezaevine girmeden önce büyüklerime saygısız davranmaktan korkardım. Devlet denen mahluk, koydu bir deliğe. İdam şart. Bu şekilde insanların yaşamını uzatamazsın. Bir anlamı yok. Meclis, idam yasasını tekrar çıkarsın, ben altına imza atarım. Beni idam edin.'' Bu arada, Arslan'ın yanında güvenlik nedeniyle duran jandarmlardan birisi fenalaştı. Baygınlık geçiren asker, diğer askerler tarafından duruşma salonunun bahçesinde bekleyen ambulansa götürüldü. Arslan daha sonra Cumhuriyet gazetesine bomba atılması talimatının kim tarafından verildiği yönündeki soru üzerine, söyleyecek bir şeyinin olmadığını ve ayakta duracak halinin kalmadığını belirtmesi üzerine, sanık kürsüsündeki sandalyeye oturtuldu. Savcı Pekgüzel'in, ''Bunlar çok önemli Alparslan. Cumhuriyet gazetesine bomba atma talimatını kimden aldın? Olay sırasında yanında kimler vardı?'' demesi üzerine Arslan da Cumhuriyet gazetesine karşı önceden bir antipatisi bulunduğunu söyledi. Arslan, ''Neticede onlar da bizim insanlarımız. Ama domuza başörtüsü giydirme. Bunu yapma. Hiç olmazsa bir özür dile. Turhan Selçuk'u çok fazla sevmiyorum. Türkiye'de yaşıyorsunuz, ben anlamıyorum'' dedi. Pekgüzel'in ''Bu karikatürün yayımlanmasından sonra Turhan Selçuk'a tepkiler oldu. Sen de telefon açarak bir tepki gösterdin mi?'' sorusuna Arslan, ''Turan Selçuk'a demedim. Çok kinim var. 60-70 yaşında bir adamsın. Türkiye'de yaşıyorsun, saygılı olmalısın. Başörtüsünü böyle yapamazsınız, babam olsa keserim. Allah'tan utanmayan adamı aklım almıyor. Mesela, burada Doğu Perinçek var. Adamı seviyorum kardeşim'' diye karşılık verdi. Alparslan Arslan, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombasını kimden aldığının sorulması üzerine, ''Bunu açıklamaya, bu konulara girmeye gerek yok. Bazı açıklamaları emniyette yaptım. Bir yerde edebe sığınmak lazım. Her şeyi buradan açıklamaya gerek yok. Ya idam et ya serbest bırak. Onu aç, bunu aç, bırak bunları. Bir yerlere sığınmak lazım. Eğer derin devlet diye bir şey varsa ki kokusu bana az geliyor. Mesela, Malatya'daki olayı Emniyet nasıl çözemiyor'' dedi. Arslan, Danıştay'ın başörtüsü kararıyla ilgili olarak, ''Emekli paşa, emekli hakim ve emekli savcı bir araya gelir. Sen niye yasaklarsın diye sorar, ama sorulmuyor'' dedi. Savcı Pekgüzel'in, ''Bombaları nereden aldığınız konusunda çelişkili ifadeniz var. Mesela birisinde Süleyman Esen'den aldığınızı söylüyorsunuz. Bunları açıklarsanız bu davayı ancak böyle bitirebiliriz'' demesi üzerine tutuklu sanık Doğu Perinçek, ''Böyle mi bitecek bu dava'' diye tepki gösterdi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, olayı aydınlatmaya çalıştıklarını söyledi. Savcının, ''3 bombayı atmaları için nereden adam buldun? Parayı nereden buldun? Önceden planlamış mıydınız?'' şeklindeki sorularına Arslan, ''Edepsiz insanlarla yaşayamıyorum. Önemli değil. Burada paylaşıyoruz meseleyi. Bombaları, Cumhuriyet gazetesi meselesini, Danıştay meselesini'' diyerek savcının sorularına farklı cevaplar verdi. Alparslan Arslan'ın bu şekildeki cevapları üzerine savcı Pekgüzel, sorularına cevap alamadığını belirtti. Savcı Nihat Taşkın'ın düzenli olarak Cumhuriyet gazetesi okuyup okumadığını sorması üzerine Arslan, medyada neler geçtiğinin bir şekilde farkında oluğunu söyledi. Arslan, Danıştay'ın kararından ise bir ay sonra haberi olduğunu ifade ederek, ''Haber yayımlandığında benim haberim yoktu ama kafama yerleştiği bir aylık süreç. Cumhuriyet gazetesine bakış açışı merhamet boyutunda da olabilir. Ama ben idrak boyutunda değildim'' şeklinde konuştu. Taşkın'ın, ''Osman Boz isimli arkadaşına Cumhuriyet'e bomba atılması konusunda para teklifinde bulunduğuna dair beyanlarınız var. Osman Boz kimdir?'' sorusu üzerine Arslan, Boz'un çocukluk arkadaşı olduğunu, bu konularla alakasının bulunmadığını söyledi. Kimseye para karşılığında bu tip meseleleri kesinlikle yaptırtmayacağını belirten Arslan, ''İnsanlara yardım edebilir ama para boyutunu konuşmam. Para vererek teşvik amacıyla çocuklara namaz kıldırtabiliriz ama bu konuda parayı hiç konuşmadım'' dedi.   Ataşehir buluşması Osman Yıldırım ile 27 Nisan'da Bostancı sahilinde buluştuklarını kabul eden Arslan, bazı holding ve bankalarla ilgili konuştuklarını söyledi. Osman Yıldırım ile çay içip sohbet ettiklerini anlatan Alparslan Arslan, ''Keşke cezaevine girmeseydim. Keşke bu olayların hiçbirini yaşamasaydım. Osman Yıldırım ile mesajlaşıp buluşuyorduk. Oturup sohbet ediyorduk. Motivasyon boyutu vardı. Osman Yıldırım, hayat konusunda beni motive ediyordu. İyilik yapmak, kötülüklerden uzak durmak konusunda beni motive ediyordu'' dedi. Nihat Taşkın'ın, ''Harekete geçme vakti geldi dediniz mi?'' şeklindeki sorusunu Arslan, ''Mezarlıklarda oturmaya başladım. İnsanlardan nefret etmeye başladım. zaman harekete geçmek lazımdı'' diye cevapladı. Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının kendisine verildiği iddia edilen Ataşehir toplantılarına ilişkin soruları da yanıtlayan Alparslan Arslan, Ataşehir'de Recep Özkan isimli arkadaşının evine ziyarete gittiğini belirtti. Arslan, ''Bir arkadaşımı arabamla Osman Yıldırım'ı almaya gönderdim. Ben sırada Recep Özkan'ın evindeydim. Özkan burada yalnız kalıyor. Burası öğrenci evi. Başka bir amaçla kullanılmadı. Osman Yıldırım yukarı çıkmadı. Ben aşağıya indim. Dışarıda konuştuk. Sohbet ettik. Osman'ı sadece ben gördüm. Diğer arkadaşlarım konuşmadı. Osman ile Cumhuriyet meselesinin bir an önce çözüme kavuşmasını, ona göre yaşantımızı düzenlemeyi konuştuk. Başkalarını bu olaya bulaştırmak istemedim. Osman Yıldırım, belli bir hayat tarzı olan bir insan. Ben de üç aşağı beş yukarı bir yere ulaşmış, bunu mertebe olarak söylemiyorum, kendine göre yaşamı olan bir insanım'' dedi. Savcı Taşkın'ın, ''El bombaları bu evde mi verildi?'' şeklindeki sorusuna Arslan, ''Bu evde verilmedi'' karşılığını verdi. Arslan, Taşkın'ın ''Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını nereden temin ettiniz'' şeklindeki sorusuna cevap verirken bir süre düşündü. Bu arada, duruşma salonunda izleyiciler arasında bulunan babası İdris Arslan, ''Oğlum söyle'' diye bağırdı. Arslan'ın bir süre daha beklemesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ''cevap verecek misin?'' diye sordu. Arslan da ''Hayır'' diye karşılık verdi. Savcı Taşkın, müdahil Cumhuriyet gazetesi avukatlarının duruşmada verdiği beyanda ''Arslan, Danıştay davasında bombaları Süleyman Esen'in özel harpçi bir arkadaşından aldığını söyledi. Ancak bu tutanaklara geçmedi dediğini'' hatırlatması üzerine, Arslan da cezaevine konulduğunu, aradan yıl ya da ay geçtiğini, kimseyle irtibatı olmadığını, ağzından kaçırmış olabileceğini, bunun doğru olmadığını söyledi.   'El bombalarını Süleyman Esen'den aldım' Alparslan Arslan, savcının Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili sorularına, özetle şu yanıtları verdi: ''Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasından kimsenin haberi yok. Bu konuyu kimseyle paylaşmadım. Bu meseleleri yalnızca Osman Yıldırım ile konuştum. Bombaları Ataşehir'de yolda giderken arabada Osman Yıldırım'a verdim. Üsküdar'daki evimden aldıktan saat sonra verdim. Süleyman Esen, Üsküdar'daki evime getirdi. Esen'in nereden bulduğunu bilmiyorum. Ya emniyet ya jandarma ya da korucu tanıdıklar vardır. Esen'in bu tür insanlara ya akrabalığı ya da hısımlığı vardır. Esen'in bu bombalara ulaşabileceği kişiler vardır. 'Bulabilir miyiz' diye sordum. Bir hafta, 3-5 gün içinde getirdi. Esen'e bomba için 1.5 milyar lira elden verdim. Esen bombaları ne yapacağımı sormadı.'' Bu arada, Alparslan Arslan'ın avukatı Oğuz Kayıran, müvekkilinin savunma yapmadığını, ancak bir nevi manipülasyon taktikleriyle sorgusunun yapıldığını belirterek, Arslan'ın çapraz sorgusunun alınmasına tepki gösterdi. Başkan Şengün de ''Sorulara cevap vermeyebilir. Mahkeme doğruların ortaya çıkmasından yana. Verdiğimiz kavga onun için. Kimseyi zorla ifade vermeye zorlamıyoruz. Savunma yapmayacağını söyledi, biz de çapraz sorgusuna geçtik'' dedi. Bu arada, mikrofondan oldukça uzak durduğu için sesi duyulmayan Arslan'a el mikrofonu getirildi. Kafasını sürekli sağa, sola, öne ve arkaya doğru hareket ettirerek mikrofondan uzakta kalan Arslan'ın sesi duruşma salonunda çok iyi duyulmadı. Arslan, savcı Taşkın'ın soruları üzerinde, el bombalarını Süleyman Esen'den aldıktan sonra bir hafta evde tuttuğunu, sonra da Osman Yıldırım'a verdiğini anlattı. Bombaları çantanın içinde evindeki yatağının altında sakladığını ifade eden Arslan, sonra bombaları el çantasına koyduğunu, ardından da tanesini Osman Yıldırım'a verdiğini, birinin de kendisinde kaldığını kaydetti. Arslan, savcının ''Bombaları verirken ne dediniz?'' sorusuna ise ''Bismillah dedim mi hatırlamıyorum'' dedi. Savcının ''Eylem insanları öldürmeye yönelik miydi?'' sorusuna Arslan, ''İnsanları öldürmeye yönelik miydi, yüzde 90 aklımdan geçti diyemem. Sadece uyarmak içindi. İnsanlar ölsün önemli değil. Başörtüsünün de bombalarla birlikte atılmasının nedeni, gazetenin karikatürden dolayı uyarılmasının anlaşılması içindi'' karşılığını verdi. Alparslan Arslan, bombaları cebine koyduğu Yıldırım'a, ''Bugün atılsın, olmazsa yarın muhakkak atılsın'' dediğini ifade eden Arslan, ''Atılınca patlamadı. Sonra ben gittim attım, patladı'' diye konuştu.   'ATV'yi kurşunlayacaktım ya da kurşunlatacaktım' Arslan, savcının ''El bombalarını nereden biliyorsunuz?'' yönündeki sorusuna, ''Pimi çekip atmak lazım diye söylendi. Pimi çekilecek atılacaktı. Ben patlayıp patlamayacağı konusunda şüpheliydim. Bombalar çok sağlıklı değildi. Biraz yıpranmıştı. Uzun süreden beri bulunduğu belliydi. Öldürmek kastım olsaydı, girer içeriye atardım. İnsanlara para karşılığı eylem yaptırmadım. Yaptığım işin parayla bir alakası yok'' dedi. Savcı Taşkın, telefonundan atılan bazı mesajları okuyarak, Kalaşnikof ile neyi anlatmak istediğini sordu. Arslan da ''ATV'yi kurşunlayacaktım ya da kurşunlatacaktım. Erkekler yarışıyor adlı yarışmadan dolayı'' diyerek, Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasının ardından ATV'ye saldırı düzenleyeceğini söyledi.    'Hedefim Danıştay Başkanı'nı öldürmekti' Alparslan Arslan, sanıklardan Salih Kurter ile dini sohbetler yaptıklarını, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eyleminden bu kişiye bahsettiğini söyledi. Eylemleri yönlendiren kişinin Salih Kurter olmadığını ifade eden Arslan, Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in Danıştay saldırılarıyla ilgili sorularına da, Osman Yıldırım'ın iş yerinde İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu ile buluştuklarını, bu kişilere Ankara'ya gitmeyi teklif ettiğini ve birlikte Ankara'ya gittiklerini anlattı. Arslan, Ankara'da ilk gün bir otelde kaldıklarını, gece kendisini uyku tutmadığı için sabaha kadar lobide oturduğunu ifade ederek, sabah arabaya binip Danıştay binasına keşfe gittiğini belirtti. Tutuklu sanık Alparslan Arslan, sözlerine şöyle devam etti: ''Bahçede uzun süre oturdum. Bir ara yukarı çıktım salon kapalıydı. Salon açık olsaydı silahı alıp, gelip saldırıyı yapacaktım. Çaycı geldi, (Dosyam var) dedim binadan ayrıldım. Ertesi sabah arkadaşlar otelde uyurken çıktım gittim. Silah çantamdaydı. Güvenlik noktasında öttü. Kimliğimi gösterdim. Avukat olduğum için yukarı çıkmama izi verdiler. Salona girdim. Başta Mustafa Birden olmak üzere 3-4 el ateş ettim. Bayanlar da vardı. (Böyle bir şey, yasak olamaz, bitsin) dedim. Çaycı geldi, (Seni öldürürüm) dedim, kaçtı, gitti. Aşağıya indim, polislerle karşılaştım. Sakince yürümeye devam ettim. Polisler anladılar, koluma girmeye çalıştılar ben de silahımla duvara ateş ettim. Beni götürdüler. Türban kararı nedeniyle hedefim dönem daire başkanı olan Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i öldürmekti.'' Savcının, Danıştay saldırısının ardından otomobilinde de adet silah bulundurmasıyla ilgili sorusunu Arslan, ''Eğer Danıştayda yakalanmasaydım başka tarafa da gidecektim'' diye yanıtladı. Sanık Arslan, savcının daha önce hiç silah kullanmadığını belirtmesine rağmen, soğukkanlı bir cinayeti nasıl işlediği yönündeki sorusunu da, ''Yaradılış böyle, yaradılışa uymak lazım'' diye cevap verdi. Tutuklu sanık Alparslan Arslan, 12 Eylül dönemindeki cezaevi koşullarından söz ettiği sırada, izleyiciler bölümünde bulunan babası İdris Arslan, ''Sana mı kaldı. yıldır yok olduk oğlum'' diye tepki gösterdi. Arslan da babasına bağırarak, ''Ben Allah'ın fedaisiyim'' diyerek küfür sözler sarf etti.   'Veli Küçük'ü medyadan tanırım' Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ü medyadan tanıdığını belirten Alparslan Arslan, ilk defa bu duruşmada gördüğünü ileri sürdü. Arslan, Üsküdar'daki çay bahçesinde ülkücülerin takıldığını, kendisinin de 1994-2006 yılları arasında zaman zaman buraya gittiğini söyledi. Tutuklu sanık Muzaffer Tekin ile ne zaman tanıştınız sorusu üzerine Arslan, bu olaylardan yıl önce tanıştığı cevabını verdi. Doğuş Factoring olayında birkaç defa Tekin'in adının geçtiğini, millet, din, ordu, dil gibi konularda konuştuğunu ifade eden tutuklu sanık Arslan, ''Muzaffer Tekin'in ofisine 3-5 defa gittim. Gitmeden önce müsait olup olmadığını telefonla arayıp, giderdim. Korkut Eken, İbrahim Şahin'e tanımadığım halde uzaktan sempati besleyen bir insanım. Tekin ile siyasi sohbetler yaptık. 28 Şubat sürecinden dolayı askerleri sevmem. Ben ülkücüyüm'' dedi. Savcı Pekgüzel, Tekin ile 30'a yakın görüşmeleri olduğunu hatırlatması üzerine Arslan, tam olarak hatırlamadığını, ancak telefon görüşmelerinin sebebinin Tekin'e müsait olup olmadığını sorması olduğunu öne sürdü. Alparslan Arslan, Tekin ile Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili hiç konuşmadıklarını iddia etti. Tutuklu sanık Mehmet Fikri Karadağ'ı Tekin'in ofisinde tanıdığını anlatan Arslan, Hüseyin Görüm'ü ise avukatı olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Tutuklu sanık Arslan, ''Canı alan kişi mi, silah mı, parmak mı, Allah mı? Canı alan ben değilim. Ben tefekkür içindeyim. Umurumda değil, isteyen bir sene de bitirir mahkemeyi. Öldüren ben değilim, yemin ediyorum. Birden'e de kurşun isabet etmiş, ama Özbilgin ölmüş. Canı alan kim. Maddi olarak Alparslan Arslan gösterilebilir. Ben Allah'tan utanırım canı alamam, vesile bu'' görüşünü ifade etti. Duruşma, Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor.   "Muzaffer Tekin azmettirmedi" Arslan, ne Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, ne de Danıştay'a saldırı için Muzaffer Tekin'in azmettirdiğini söyledi. Arslan, bir soru üzerine de bilgisayarında bulunduğu iddia edilen 16 sayfalık Ergenekon belgesinden haberi olmadığını söyledi. Arslan, başka bir soru üzerine ''Kemalettin Güler benim okul arkadaşımdır. Fethullah Gülen'in yeğeni olarak tanıyorum. Zaten üniversiteye başlamadan cemaatle ilişkim vardı. Işık Evlerinde kaldım. Gidip gelirdim'' dedi. Arslan, sorgusunda ayrıca ''Ergenekon örgütünün ne olduğunu bilmiyorum. Ergenekon örgütünün olduğunu zannetmiyorum. Belli insanlar bir araya gelmiş, çay-sohbet için... Varlığı, yokluğu konusunda kesin bilgi sahibi değilim'' diye konuştu.   Duruşmada tahliye Mahkeme ifadeleri alınan Kahraman Şahin, Erol Ölmez ve Ümit Oğuztan'ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, verilen aranın ardından, ve Ekim tarihlerindeki duruşmalarda yapılan taleplere ilişkin aldıkları kararları açıkladı. Başkan Şengün, dosya kapsamı, tutuklulukta geçirilen süre, delil durumu dikkate alınarak sanıklardan Erol Ölmez, Kahraman Şahin ve Ümit Oğuztan'ın tahliyelerine karar verdiklerini belirtti. Şengün, bu sanıklar hakkında yurt dışı çıkış yasağı konulduğunu bildirdi.   Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık geldi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk ile İbrahim Benli de hazır bulundu. 602672 Krize rağmen İsrail Türk şirketleriyle su pazarlığını yapıyor Krize rağmen Türk şirketleriyle su pazarlığını yapıyor ile arasında “Anadolu Kartalı” tatbikatı ve “Ayrılık” dizisi nedeniyle yaşanan gerginliklere rağmen İsrail’in, ülkenin su krizini çözmek amacıyla Türk şirketleriyle müzakereler yaptığı ortaya çıktı. Yedioth Ahronoth’un internet sitesi,  İsrail’in, Türkiye’den su ithal etme olasılığını incelemeye başladığını belirtirken,  “İki ülke arasında son gerginliklere karşın ’nın, su krizini çözmek amacıyla Türk şirketleriyle görüşmeler yaptığını öğrendik” diye yazdı. “ÇAĞRI YAPTIK TÜRK KURULUŞLARINDAN OLUMLU YANIT GELDİ” İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın bir yetkilisinin, görüşmelerin yapıldığını doğruladığını kaydedilen haberde, söz konusu yetkili, “Su Kurumu, su alınması için bir çağrı yaptı ve Türk kuruluşlarından olumlu bir yanıt geldi ve iki ülkenin ilgili unsurları arasında görüşmeler yapılıyor” şeklinde konuştu. Haberde “Görüşmelerin, Goldstone raporuna ilişkin son kriz, Türkiye’nin ortak bir hava tatbikatından İsrail’i dışlama kararı ve İsrailli askerlerin kasten çocuklarını öldürdüklerini gösteren Türk tv dizisine rağmen başladığı”na dikkat çekildi. Haberde şöyle devam edildi: “Türkiye’den su ithal etmek konusu, birkaç yıldan beri gündemde. İsrail ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıya iken Türkiye’nin, ’e akan büyük su kaynakları var.” 2002 yılında dönemin Başbakanı Şaron’un, Türkiye’den su ithali ile ilgili bir anlaşmayı imzaladığını ancak konunun, büyük ölçüde ekonomik nedenlerden dolayı masadan kalktığı belirtilirken Su Kurumu’nun bir yetkilisinin, “Acil önlemlerin kapsamında Su Kurumu, ithal konusunu da inceliyor” dediği de kaydedildi. 603496 Yalova'da içi silah ve mühimmat dolu bir sığınak bulundu 'da içi silah ve dolu bir sığınak bulundu ’nın Çınarcık ilçesinde, içi silah ve dolu bir sığınak ortaya çıkarıldığı bildirildi. Alınan bilgiye göre, jandarma ekiplerince ilçeye bağlı Ortaburun köyü Samanlı Dağları mevkisinde yapılan arazi taramaları sırasında, bir sığınak bulundu. Sığınakta, silah, mermi, bıçak ve dürbün gibi çok sayıda malzeme olduğu kaydedildi. 602978 Dağdan iniş gününde kaza Dağdan iniş gününde kaza Mahmur kampından Türkiye'ye dönmekte olan konvoyda kaza oldu: ölü Demokratik açılım süreci ile birlikte gözler bugün Habur'dan giriş yapacak PKK'lılara çevrildi. Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden geleceği belirtilen, DTP'lilerin ''Barış grubu'' olarak nitelediği ve teslim olması beklenen terör örgütü PKK üyeleri için Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'nda hazırlıklar tamamlandı. Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü PKK'nın bulunduğu Kandil'deki kamplardan gelen örgüt mensupları ile Mahmur'dan gelen aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu 30 kişi için Habur gümrük sahasında özel yetkili savcı, hakim ve 30 avukatın bulunabileceği salon hazırlandı. Irak'tan gelecek ve aralarında PKK'lıların da bulunduğu grubun askerlere teslim olmasının ardından Habur Sınır Kapısı'ndaki askeri taburda ifadelerinin alınacağı, sağlık kontrolünden geçirileceği, daha sonra da emniyette ifadelerinin alınacağı bildirildi. Habur'daki çalışmalar boyunca Şırnak Valisi Ali Yerlikaya ve diğer yetkililer, çalışmalarla yakından ilgilendi. Öte yandan, aralarında Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, Şırnak milletvekilleri Hasip Kaplan, Sevahir Bayındır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve Batman Milletvekili Ayla Akat'ın da bulunduğu bir grup milletvekili ile belediye başkanı da Silopi ilçesine geldi. DTP Silopi İl Başkanlığınca Habur Sınır Kapısı'na kilometre uzaklıktaki tır parkının yanındaki alanda Diyarbakır, Şırnak, Silopi, Cizre ve Başverimli belde belediyelerince gönderilen çok sayıda çadır, çadırların bulunduğu alana 30 adet seyyar tuvalet kuruldu. KONVOYDA KAZA: ÖLÜ Irak'ın kuzeyindeki Mahmur kampından Türkiye'ye dönmekte olan 4'ü çocuk, 9'u kadın 26 kişiye eşlik eden konvoyda kaza oldu.İki aracın çarpıştığı kazada bir kişi öldü, birkaç kişi de yaralandı. Bir polis eskortunda, onlarca araçlık konvoy eşliğinde kamptan ayrılan gruba, dağdan inen PKK'lı da katılacak. Bunların gruba nerede katılacağı bilinmiyor. Grubun, birkaç saat sonra Türkiye sınırında yetkililere teslim olması bekleniyor. 602488 Viyana'da İran ile nükleer pazarlık Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) ev sahipliğinde bugün yapılacak görüşmelere, kurum temsilcilerinin yanı sıra İran, ABD, Rusya ve Fransa'dan hukuki ve teknik uzmanlarla diplomatlar katılıyor. İran'ın yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç duyduğunu UAEK'ya bildirmesi üzerine önce ABD ve Rusya, sonra da Fransa'nın bu ülkeye uranyum satabileceği belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da bir süre önceki açıklamasında "İstemesi halinde ABD'den zenginleştirilmiş uranyum alabileceklerini" söylemişti. Tahran'daki reaktör için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamak istediklerini belirten Ahmedinejad, "Zenginleştirilmiş uranyum ihtiyacımızı ABD de dahil isteyen her ülkeden temin etmek istiyoruz" demişti. İran ve artı ülkeleri yaklaşık 15 ay aradan sonra ilk kez Ekim'de Cenevre'de Tahran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerde bulunmuştu. Müzakereleri ''başlangıç için olumlu bir adım'' olarak değerlendiren taraflar, bu ay içinde yeniden bir araya gelme kararı almıştı. 603040 yaşındaki çocuk traktör altında öldü Bitlis'in Ahlat ilçesinde traktörün altında kalan yaşındaki çocuk öldü. Alınan bilgiye göre, Fevzi Yağmur'un kullandığı 13 AU 016 plakalı traktör, tarlada geri manevra yaptığı sırada yaşındaki yeğeni Mesude Yağmur'a çarptı. Küçük Mesude olay yerinde yaşamını yitirdi. Kazanın ardından gözaltına alınan Fevzi Yağmur, çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. 603461 Kayıt dışına halka arzla çare önerisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, kayıt dışılığı bitirmek için halka arzın en büyük mekanizma olduğunu belirterek, ''Bugün maalesef demokrasimizin kalitesinden de şikayetçiyiz. Kayıt dışını bitirmeden Türkiye'de demokrasinin kalitesinden bahsedebilmek mümkün değil'' dedi. Halka Arz Seferberliği konulu toplantıda konuşan Hisarcıklıoğlu, amaçlarının reel sektörün gelişimini sağlarken sermaye piyasalarını büyütmek ve derinliğini artırmak olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de sermaye birikiminin az olduğunu, bu nedenle mali sistemin batıdaki örneklerine göre daha küçük hacimlerde çalışmak durumunda bulunduğunu anlattı. Türkiye'de gerek menkul gerekse gayrimenkul anlamında geniş birikim de mevcut olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, ''Ama bu geniş birikimler maalesef sermayeye dönüşememektedir. Müthiş bir gayrimenkul stokumuz var ama pek çoğu tapusuz. Dünyanın en büyük altın stoklarından birine sahibiz ama yastık altında tuttuğumuzdan ülkemiz ekonomisine pek bir faydası olmuyor'' dedi. Hisarcıklıoğlu, öte yandan kamu idaresinde geçmişte yaşanan bazı olumsuz uygulamalar neticesinde finansal varlıkların önemli bir kısmının da yurt dışında tutulduğunu söyledi. Rifat Hisarcıklıoğlu, ''Yurt içindeki ticaretin hacmi 160 milyar dolar iken mali kesim hariç özel sektörün yurt dışı kredi hacminin 100 milyar dolara ulaşmış olmasının bir nedeni de muhtemelen budur. Elimizdeki varlıkları sermayeye dönüştüremediğimiz için hem tasarruf sahiplerimiz kaybediyor hem mali piyasamızı büyütemiyoruz hem de şirketlerimize yeterli finansman imkanlarını sağlayamıyoruz. Yeterli büyüklüğe ulaşamayan şirketlerimiz artan rekabet karşısında maalesef kaybedenler arasına girmektedir'' diye konuştu. ''ÖNEMLİ OLAN TOMURCUKLARIN KURUMASININ ÖNLENMESİ'' Krizde fırtınanın durulmaya başlamasıyla önemli olanın ağaçların yeniden tomurcuklanmaya başlaması değil, tomurcukların daha patlamadan kurumasının önlenmesi olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: ''Tomurcukların patlamadan kurumasının önlenmesinin yolu onlara ihtiyaç duydukları nemin, ısının sağlanmasıdır. Orta vadeli düşündüğümüzde kriz sonrası yatırım iklimi için önemli olan unsurlardan bir tanesi de sermaye piyasalarının sağlıklı işlemesidir. Küresel rekabetin artışı ve kriz ortamı şirketlerin kar marjlarını azaltmıştır. Dış kaynak ihtiyacı bu devirde çok artmıştır. Kaynakta çeşitliliğin sağlanması ve sermaye piyasasının geliştirilmesinin önemi burada ortaya çıkmaktadır.'' Ortaklığı her platformda teşvik ettiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ''(Ne var?) deyince başkanlar açıkladılar 'bedava para var'. Ben şimdi Kayserili olarak anlatıyorum; 'bedava para var, ister misin?' 'isterim'. Para burada bedava para, sıfır maliyet. İşini büyütebilmek için elinde bir imkan. Şirketlerin en büyük sıkıntısı şu anda sermaye. Burada ortak olabilmek için elimizde bir fırsat var. Bunun en güzel mekanizmalarından biri İMKB. Bunu kullanıyor olmamız lazım'' şeklinde konuştu. Rifat Hisarcıklıoğlu, bugün Japonya'da 500 yıllık şirketler bulunduğunu, Türkiye'de 100 yıl önce üretim varken kurumsallaşamadığı için 100 yıllık şirket bulunmadığını söyledi. ''BANKAYA GİTSEN KIRK TANE NAZINI ÇEKİYORSUN'' Hisarcıklıoğlu, ''Bedava para, bunu kullanın. Sıfır maliyet. Bankaya gitsen kırk tane nazını çekiyorsun. Ödeme günü geldiğinde 'ben bunu nasıl ödeyeceğim?' diye düşünmeye başlıyorsun'' dedi. Sadece şirketlere değil tasarruf sahiplerimize de yeni haklar sunulması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Adil rekabetin sağlanmadığı her iş ortamında bozulma ve haksız uygulama da kaçınılmazdır'' diye konuştu. Şirketlerin halka arzını hep birlikte teşvik etmek istediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, geleceğin büyük şirketlerinin buradan çıkacağını, bugüne kadar kuralsızlıkların hakim olduğu bir piyasanın bu sayede kurallara ve standartlara kavuşmuş olacağını vurguladı. ''KÖTÜ TECRÜBELERDEN MUHAKKAK GEREKLİ DERSLER ÇIKARTILMALIDIR'' Özellikle küçük tasarruf sahiplerinin mağdur olmamasının sağlanması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: ''Sermaye piyasalarında geçmişte yaşadığımız kötü tecrübeler yabancıları ürkütmüş ve kaçırmıştır. Yatırımcıların mağdur olması da piyasaya karşı güvensizliğin en önemli nedenidir. Tasarruf sahibini hor gören bir anlayış sermaye kıtlığının en önemli sebeplerinden de biridir. Bu yüzden tasarruf sahiplerimiz altın, gayrimenkul, yabancı para gibi ekonomiye doğrudan katkısı sınırlı alanlarda yatırımlarını yönlendirmektedir. Tasarruflar mali sisteme gelip sermayeye dönüşmeyince özel sektöre de yeterli mali destek sağlanamamaktadır. Kaldı ki kamunun yüksek borçlanma ihtiyacı zaten kısıtlı olan fonların büyük bir kısmını da yutmaktadır şu son dönemde gördüğümüz gibi. Sonuç olarak bu piyasaların sağlıklı, adil rekabet koşulları içinde çalışması öncelikli hedefimiz olmalıdır. Aksi halde artacak halka arzlardan istenen fayda da elde edilemeyecektir. Sermaye piyasası geçmişte yaşanan kötü tecrübelerden muhakkak gerekli dersleri çıkarmış olarak yatırımcıları koruyucu ve bilgilendirici tedbirleri en sıkı şekilde uygulamalıdır.'' ''BÜROKRATİK İŞLEMLER BASİTLEŞTİRİLMELİDİR'' Halka açılma sürecinde bürokratik işlemlerin basitleştirilmesi gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ''Maalesef burada da şikayetimiz var. Aynı dosyayı SPK inceliyor, sanki yetersizmiş gibi bir de İMKB inceliyor. Çift dikiş gidiyoruz. SPK bu işi yeterince yapamıyorsa ona göre sistemi kurgulamamız lazım, ama bir yerin yapıyor olması lazım. Muhakkak bunun teke indirilmesi lazım ki benim elde etmiş olduğum izlenimlere göre bununla ilgili çalışma yapıldığını biliyorum. Bir an önce sonuçlanmasını bekliyorum'' dedi. Halka açılan bir şirket için bin sayfa mevzuatı da basitleştirmek gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, ''3 bin sayfa mevzuat hiçbirimizi teşvik etmez, tam tersine uzaklaştırır. Basitleştirilmiş ama muhakkak denetimleri de içerecek'' şeklinde konuştu. Halka arzların sadece sermaye artırımı yoluyla sınırlandırılmasının faydalı olacağını belirten Hisarcıklıoğlu, halka açık şirketlerde ortaklara dağıtılan kar paylarının daha düşük vergilerle temin edilmesini hep beraber ortak talep doğrultusunda götürüyor olmaları gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, halka açıklık oranı ne kadar yüksek olursa piyasadaki dalgalanmanın da kadar az olduğunu, yüksek tutulmasının sağlanması gerektiğini vurguladı. HALKA ARZ HEDEFİ Başarının ölçüsünün halka arz sayısından geçtiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Hedefi koyduk, 2023'te 10 bin şirketin halka arzı. Türkiye'de 217 bin tane üreten tesis var. Ticari şirketlerle beraber yaklaşık milyon 300 bin şirket var. Daha kadar derinlik var ki'' dedi. Devletin kayıt dışılıkla mücadele projesi olduğuna da değinen Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: ''En kolay mekanizma da bu, yemi ver balığı yakala. 'Vay denetim', 'şöyle böyle yapacağım', 'adil miydi değil miydi?'... hepimizin kafasında soru işareti. Al sana kayıt dışılıktan şikayetçiysen, halka arz en büyük mekanizma kayıt dışılığı bitirmek için. Kayıt dışılığı bitirmek ülkemizin zenginliğini oluşturacak bu şirketlerin özellikle gelecekteki büyümelerini sağlayacaktır. Bugün maalesef demokrasimizin kalitesinden de şikayetçiyiz. Kayıt dışını bitirmeden Türkiye'de demokrasinin kalitesinden bahsedebilmek mümkün değil. Kayıt dışı olduğu sürece demokrasinin kalitesini artırabilmek mümkün değil. Hadi bakalım hanginiz babayiğitseniz gelin bugün hesap sorun bakalım oy verdiklerinizden. Hesap veremeyen hesap soramaz. Ben hesabımı verebileceğim ki hesap sorabileceğim. Sadece şirketlere bedava para temin etmek değil Türkiye'de geleceğin teminatı olan çocuklarımızın daha mutlu, üretken, şeffaf, hesap verebilir ve herkesin eşit ortamda yarıştığı bir Türkiye'de yaşamak istiyorsak işte bunun geçtiği mekanizmalardan biri bu. Bu fırsatı iyi değerlendirelim.'' 603626 "Köprüdekiler" Londra Film Festivali'nde "Köprüdekiler" Londra Film Festivali'nde 53. Londra Film Festivaline katılan yönetmen Aslı Özge'nin "Köprüdekiler" filmi büyük ilgi gördü. Yayına Giriş: 19.10.2009 16:58:44 Güncelleme: 19.10.2009 17:16:44 Britanya'nın başkenti Londra'da bu yıl 53'üncüsü düzenlenen festivale katılan Aslı Özge, hem yönetmenliğini, hem senaristliğini, hem de yapımcılığını üstlendiği filminin, Türkiye-Almanya-Hollanda ortak yapımı olduğunu söyledi. Özge, filmin "gençlerin gelecek korkusunu" konu aldığını belirterek, özellikle köprü üzerinde yolları kesişmeyen, ancak hayalleri kesişen üç kişinin, bir gül satıcısı, bir taksi şoförü ve bir trafik polisinin arayışlarını gösterdiğini belirtti. "Köprüdekiler" filmine İngilizlerin ilgisinin daha önce de yoğun olduğunu ve filmle ilgili İngiliz "Time Out" dergisinde olumlu yazılar çıktığını kaydeden Özge, "İngiltere'den büyük bir ilgi var. Gösterimlerin hepsinde tüm biletler satılmıştı" diye konuştu. Özge, 2009 yapımı filmin konusunun gerçek hikayelere dayanmasının ve polis karakteri dışındaki diğer iki ana karakterin kendisini oynamasının, ilgiyi artırdığını ifade etti. Aslı Özge'nin "Köprüdekiler" filmi daha önce hem İstanbul Film Festivali, hem de Adana Altın Koza Film Festivalinde "En iyi Film" ödülünü almıştı. Festivalde Türk Filmi Gösteriliyor Aslı Özge'nin İngilizce adıyla "Men on the bridge" filmi, İngiltere Film Enstitüsü (BFI) tarafından düzenlenen festivalde gösterilen tek Türk filmi değil. 29 Ekimde sona erecek Londra Film Festivalinde, Kutluğ Ataman'ın "Aya Seyahat" filmi ile Reha Erdem'in "Hayat Var" filmi de gösteriliyor. 602316 planı 1.01 Uğur Meleke GLOKALA planı 1.01 Son resmi maçın hepsinde gol yiyen ve ikinci devrenin başında merkez oyuncuları son derece yıpranan planını geliştirip, yediğinden fazlasını atmaya devam ediyor Antep karşısında puan kaybetmiş, ama oynadığı futbolla daha fazlasını hak ettiğini göstermişti. Dolayısıyla Ali Sami Yen’e de, Antep’e karşı oturtulmuş taşlarla fazla oynamadan (sadece değişiklikle) çıkma düşüncesi doğru. Savunmanın oturması için ideal bir dörtlü bulmak lazım, nihayet iki maç üst üste aynı dörtlüyle oynanması da mâkul... Keita’yı çok uzaktan savunmaya çalışan Gabric hariç orta alan oyuncularının enerjisi de iyi. İki golün hazırlayıcısı Ceyhun’un alıştığımızdan daha az şut atmasını yadırgadık sadece. Broos’un belki de üstünde konuşulabilecek tek tercihi Gökhan’ın yerine Engin’le başlayıp 4-4-1-1 benzeri bir düzen kurulması... Engin çok yetenekli bir oyuncu, ama dünyanın onun etrafında döndüğü hissinden kurtulamıyor, topu eve götürme isteğini törpüleyemiyor. Üstelik Umut’la Gökhan ikili oynadığında yakalanan harmoni, başka hiçbir formülde tutturulamıyor. Belki de ligin en çok şut atan takımı Trabzon’un sadece maç kazanabilmesinin nedeni de bu. Son resmi maçın hepsinde gol yiyen ve özellikle ikinci devrenin başında merkez oyuncuları son derece yıpranan Galatasaray’sa, planını geliştirip, yediğinden fazlasını atmaya devam ediyor. Öndeki dörtlünün her hafta yeni varyasyonlar eklediği hücum planlarında dün (bir tabiriyle) “kros pas” günüydü. Cale-Gabric ikilisinin 8-10 metre mesafe bırakarak savunmaya çalıştığı, ilk planda basıp topla buluşmasını engellemeyi düşünmediği Keita ile voleci Kewell, zaman zaman iki taç çizgisi arasında oynadılar adeta. İki akıllı oyuncu arasında gidip gelen 40-50 metrelik paslar, Rijkaard’ın geliştireceklerini söylediği “A planı”nın 1.01 versiyonuydu herhalde... Ama açıkça gözüken şu ki, bu versiyonun da acil bir orta saha yamasına ihtiyacı var... 602833 32 bin yeni memur alınacak 32 bin yeni alınacak’ye sunulan 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısına göre, yeni yılda kamuya açıktan yoluyla 32 bin yeni alınacak. ’ye sunulan 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısına göre, yeni yılda kamuya açıktan yoluyla 32 bin yeni alınacak. Tasarının kadroların kullanımına ilişkin esasları düzenleyen maddesine göre, kamu idare, kurum ve kuruluşları serbest memur kadrolarına 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde açıktan ya da diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilecek. Böylece 2009 Bütçesinde yüzde 25’e düşürülen atama ve nakil limiti, yeni yılda da aynen geçerli olacak. Söz konusu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak idare, kurum ve kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave bin adet, diğerleri için de ilave 21 bin atama izni verilebilecek. Bu çerçevede, üniversiteler açıktan atama yoluyla bin, diğer bütçeli kuruluşlar ise 21 bin yeni memur alımında bulunacak. -ÜNİVERSİTELERE BİN AKADEMİK PERSONEL ALINACAK- 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısında üniversitelere yeni yılda bin memurun yanı sıra, bin de akademik personel alma hakkı tanınıyor. Tasarıya göre, yükseköğretim kurumları, öğretim üyesi dışındaki boş öğretim elemanı kadrolarına, bu yıl emeklilik, ölüm, istifa, nakil, eğitimin tamamlanması veya başarısızlık sonucu kurumlarından ayrılan öğretim elemanı sayısının yüzde 25’ini (araştırma görevlisi kadroları için yüzde 100’ünü) geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kuruluşlardan naklen atama yapabilecek. Bu sınırlar içinde öğretim elemanı ihtiyacını karşılayamayacak yükseköğretim kurumları için ilave bin adet atama izni verilecek. Hükümet, 2009 yılı bütçesinde ilave ataması yapılacak akademik personel sayısını bin olarak belirlemişti. Bu sayı, üniversitelerin artan öğretim elemanı ihtiyacının karşılanması amacıyla 2010 Bütçesinde bine yükseltildi. -KAPSAM DIŞI KURULUŞLAR- Bu arada hakimlik ve savcılık meslekleri ile bu meslekten sayılan görevlere ve Tıpta Uzmanlık Tüzüğü uyarınca asistan kadrolarına yapılacak atamalar, Personel Kanunu kapsamında veya diğer ilgili mevzuata göre gerçekleştirilecek askeri personel atamaları, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan kadrolara yapılacak atamalar, Sosyal Hizmetler ve Kanunu uyarınca yapılacak atamalar ile Uygulamaları Hakkında uyarınca gerçekleştirilecek personel nakilleri, emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılanlara ilişkin yüzde 25’lik sınıra tabi olmayacak. 603612 32 yeni gezegen keşfedildi 32 yeni gezegen keşfedildi Gökbilimciler, güneş sisteminin dışında 32 yeni gezegen keşfetti. Güney Avrupa Gözlemevi teleskoplarını kullanan bilim adamları, Portekiz'de yapılan bir konferansta yaptıkları açıklamada, keşfedilen gezegenlerin hiçbirinin Dünya kadar büyük ve yaşanabilir olmadığını söyledi. Cenevre Üniversitesinden gökbilimci Stephane Udry, yeni keşfin kainatta Dünya'ya benzer gezegenlerin bulunma olasılığını daha da güçlendirdiğini ifade etti. Bilim adamlarının son açıklamalarıyla birlikte güneş sisteminin dışında bulunan gezegenlerin sayısı 400'ü aştı. Yeni gezegenlerin, kainatta yaşamın gelişebileceği bazı yerler olduğu teorisine ek kanıt olduğu belirtildi. 603312 Erkekler daha az yaşıyor Erkekler daha az yaşıyor Türkiye'de 40 yaş üstü erkeklerin yaşam sürelerinin kadınlara oranla daha kısa olduğu bildirildi. Erkeklerde yüksek tansiyon, alkol, sigara kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, diyabet ve bilinçsiz beslenmenin kadınlara oranla daha fazla olduğu belirtildi. Isparta Sağlık İl Müdürü Dr. Süleyman Önal, erkeklerin karşılaştığı sağlı risklerinin başında koroner kalp hastalıklarının geldiğini, kalp hastalarında ölüm oranlarının tüm ölümler içinde yüzde 43 oranıyla ilk sırada yer aldığını söyledi. Bu ölümlerin önemli bir bölümünün 41-58 yaş gurubunda yer alan erkeklerde görüldüğüne dikkat çeken Önal, "Türkiye'de erkeklerde obezite görülme oranı yüzde 21, 40 yaş üzeri sigara içen erkeklerin oranı da yüzde 53'tür. Bu nedenle şeker içeriği az olan besinler tercih edilerek, tatlı tüketiminden ve fazla tuz tüketiminden uzak durulması gerekmektedir. Sebze ve meyve tüketimi arttırılarak, her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapılmalı." dedi. 603456 Doğan'a göre haberler art niyetli! Doğan Yayın Holding A.Ş, başta Kanal D, Star, CNN Türk ve TNT olmak üzere hiçbir televizyon kuruluşunun nezdinde inceleme yapılmadığını, rapor düzenlenmediğini ve yayıncı şirketler hakkında hiçbir vergi cezası tahakkuk etmediğini bildirdi. ''Başta Kanal D, Star, CNN Türk ve TNT olmak üzere hiçbir televizyon kuruluşumuz nezdinde inceleme yapılmamış, rapor düzenlenmemiş, yayıncı şirketler hakkında hiçbir vergi cezası tahakkuk etmemiştir'' denilen açıklamada, yayın kuruluşlarının ana hissedarı olan Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş'nin de Vergi Dairesi'ne teminat mektubu vermesi nedeniyle hakkında ihtiyati haciz kararı olmadığı vurgulandı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Dolayısıyla reklam gelirlerine haciz konulması hukuken ve fiilen mümkün değildir. Hakkında ihtiyati haciz kararı alınan şirketlerin yayıncılık ve reklam yayını ile bir ilişkisi yoktur. Dolayısıyla 'Vergi Dairesi'nin reklam gelirlerine el koyduğu'na ilişkin yayınlar, bundan önce de anılan gazetenin yaptığı yayınlar gibi kötü niyetli ve maksatlıdır. Haberde belirtildiği gibi yayıncı kuruluşlarımızda yüzde 25'i aşan bir yabancı ortaklığı yoktur. Bu konuyla ilgili tarafımıza RTÜK'ten herhangi bir yazı, talimat gelmemiştir. Belirtilen yüzde 32,48 gibi bir oranın nereden bulunduğu meçhuldür. Yabancı ortaklıklar ile ilgili olarak yapılan tüm işlemler hakkında gerek İMKB gerek RTÜK işlemlerin yapıldığı anda ve zamanında bilgilendirilmiştir. Kamuoyunun yanlış bilgilendirilerek yanıltılması yönündeki bu haberlerle ilgili olarak Doğan Yayın Holding her türlü yasal hakkını kullanacaktır. Yasal ve etik olmayan bu yönlendirmelerin bir hukuk devletinde amacına ulaşması mümkün değildir.'' 602040 Türkiye'den İran'a başsağlığı Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, komşumuz İran'ın güneydoğusundaki Sistan-Belucistan vilayetinde bugün düzenlenen ve aralarında üst düzey askeri yetkililerin de bulunduğu çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına neden olan terör saldırısının şiddetle kınandığı bildirildi. Açıklamada, ''Derin üzüntü yaratan bu saldırılarda hayatlarını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralananlara acil şifa diliyoruz'' denildi. 603484 Dolar günü hafif düşüşle kapattı günü hafif düşüşle kapattı serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4600 liraya gerilerken, avronun satış fiyatı 2,1750 liraya yükseldi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle ’da 1,4550 liradan alınan 1,4600 liradan, 2,1700 liradan alınan avro 2,1750 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4620 lira olan dolar güne 1,4640 liradan, 2,1730 lira olan avro da 2,1740 liradan başlamıştı. 603581 İran'ın Nükleer Programı Masada İran'ın Nükleer Programı Masada İran'ın nükleer yakıt ihtiyacıyla ilgili görüşmeler Viyana'da yapılıyor. Görüşmelere İran'ın dışında ABD, Fransa ve Rusya katılıyor. Yayına Giriş: 19.10.2009 17:37:58 Güncelleme: 19.10.2009 17:37:58 İran'ın nükleer yakıt ihtiyacının karşılanmasını öngören teknik düzeydeki görüşmeler, Avusturya'nın başkenti Viyana'da başladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun ev sahipliğinde yapılan görüşmelere kurum temsilcilerinin yanı sıra İran, ABD, Rusya ve Fransa'dan nükleer enerji uzmanları ile diplomatlar katılıyor. Diplomatik kaynaklar, İran'ın Natanz nükleer tesislerinde yüzde oranında zenginleştirebildiği bin kilogram uranyumu ilk aşamada Rusya'ya yüzde 20 oranında zenginleştirmek üzere vereceğini bildirdi. Fransa'nın da zenginleştirilen bu uranyumu yakıta çevirerek İran'a vermeyi taahhüt ettiği belirtildi. İran heyetine yakın bir kaynak, İran yönetiminin, toplantıya yeni bir öneri sunarak, "ABD dahil Batı ülkelerinden nükleer yakıt almaya hazır olduğunu beyan edeceğini" belirtti. İran nükleer enerji ajansı sözcüsü Ali Şirzadiyan ise, görüşmelerin sonucu ne olursa olsun, haklarından vazgeçmeyeceklerini belirterek, yüzde 5'lik az zenginleştirilmiş yakıt üretimi programının devam edeceğini söyledi. 602878 İşçi Partisi'nden Egemen Bağış'a suç duyurusu 'nden 'a suç duyurusu"Bazen muhalefetle çeteler arasındaki sınırı anlayamıyoruz" sözleri ve daha sonra bu sözlere yaptığı "Ben Meclis’teki değil cezaevindeki muhalefeti kastettim" düzeltmesi dolayısıyla Devlet Bakanı ve hakkında suç duyurusunda bulundu. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mumcu, ’na yaptığı suç duyurusunda Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın Uyum Komisyonu’nda "Bazen ’de muhalefet ile çeteler arasındaki sınırın nerede olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü mühimmatla, silahlarla yakalanan, devleti yıkmaya yönelik ve kendi kafalarına göre çetelerin yönettiği bir rejime kaydırma çabası içinde olan kişilerin avukatlığına soyunmuş bir muhalefetle Türkiye’nin demokratik standartlarda, AB standartlarında bir ülke olması kolay bir süreç değil" sözlerini söylediğini belirtti. -"BAKAN YARGIYI ETKİLEMEYE ÇALIŞMASI SUÇTUR"- Ağır eleştiriler sonucunda Egemen Bağış’ın "Şu anda gözaltında bulunan bir muhalefet lideri de var. Muhalefet derken, illa Meclis’teki muhalefeti kast etmedim. Şu anda gözaltına alınan kişiler arasında bir partinin genel başkanı var mı? Niye hemen üzerinize alınıyorsunuz? Ben orada ya da dedim mi?" şeklinde "düzeltmede" bulunduğunu belirten Mumcu, suç duyurusunda şöyle dedi: "Bağış, halen yargılanmakta olan ’i kastederek hakaret ve suç isnadında bulunmuştur. İşçi Partisi ve onun Genel Başkanı olan Doğu Perinçek’in faaliyetleri Cumhuriyet Başsavcılığı gözetimindedir. Görevi ve yetkisi dışına çıkan Devlet Bakanı, kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı davranmış, yürütmenin bir parçası olan makamının verdiği sorumluluğu hiçe saymıştır. Derdest olan bir davanın sanıkları hakkında beyan vermek, üstelik bu beyanın bir Devlet Bakanı tarafından basına ve kamuoyuna duyurulması, ve Ceza Kanununun açıkça ihlal edildiğini göstermektedir." ’nin mahkemeyi etkilemeye teşebbüs suçuna 2-4 yıl arası öngördüğünü kaydeden Ceyhan Mumcu, Anayasa’ya göre ise suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağını kaydetti. Anayasa’nın hâkim bağımsızlığını teminat altına aldığını belirten Mumcu, suç duyurusunun "Sonuç ve İstem" bölümünde Devlet Bakanı Egemen Bağış hakkında yasal başlatılmasını talep etti. -MUMCU TELEFON KONUŞMASI YAYINLAYAN AYDINLIK’IN BASILMASINI ETTİ- Ceyhan Mumcu "Annan Planı" referandumundan hemen sonra, Başbakan Erdoğan ile dönemin Cumhurbaşkanı M.Ali Talat arasında yapıldığı anlaşılan bir telefon konuşmasını kapak yapan Aydınlık Dergisinin ve Ulusal Kanal’ın polis tarafından basılmasını da protesto etti. Mumcu daha sonra metnini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi 602250 Kadın TIR şoförünün can pazarı Kadın TIR şoförünün can pazarı Edirne'de Romen uyruklu kadın sürücü Gabriella Marella'nın kullandığı TIR, bir kamyonla çarpıştı. Korkunç kazada kamyon şoförü hayatını kaybetti. Marella ise hurda haline gelmiş araçtan bir saatlik çalışma sonrası güçlükle çıkarılabildi. EDİRNE (A.A) Edirne'de kadın şoförün kullandığı TIR'ın kamyonla çarpışması sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. Araçta sıkışan Romanya uyruklu kadın sürücü saatlik uğraş sonucunda kurtarıldı. KAMYONLA ÇARPIŞTI Edinilen bilgiye göre, Romanya vatandaşı kadın sürücü Gabriella Marianna'nın kullandığı RH AX 103 plakalı TIR, Edirne-Hamzabeyli kara yolunun 5. kilometresinde, karşı yönden gelen Sabri Arslan'ın idaresindeki 60 TM 393 plakalı kamyonla çarpıştı. Korkunç kazada kamyon sürücüsü Sabri Arslan, olay yerinde feci şekilde can verdi. KURTARILMAYI BEKLEDİ TIR sürücüsü Marianna ve yanındaki Holzmann Uwe yaralandı. Edirne İtfaiye Müdürlüğü ekipleri, araçta sıkışan Marianna'yı yaklaşık saatlik çalışma sonucu çıkardı. Yaralılar, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Kaza haberini aldıktan sonra olay yerine Sabri Arslan'ın yakınları, sinir krizi geçirdi. Trafik kazasının yaşandığı yol, kaza nedeniyle bir süre ulaşıma kapandı. 603277 Diyarbakırlılar hastaneye akın etti Diyarbakırlılar hastaneye akın etti DİYARBAKIR (CİHAN) Diyarbakır'da kişide domuz gribi virüsünün tespit edildiğinin duyulmasıyla şikâyeti olanlar hastanelere akın etti. Özellikle öğrencilerin grip şikâyetiyle gittiği hastanelerde yoğunluk had safhaya ulaştı. Diyarbakır İl Hıfzısıhha Kurulu'nun konuyla ilgili durum değerlendirme toplantısı yaptığı öğrenildi. Sağlık Müdürlüğü yetkilileri de kamu ve özel hastane yöneticileriyle toplandı. Diyarbakır İl Hıfzısıhha Kurulu'nun 6'sı öğrenci, kişide kişide H1N1 virüsü belirlendiğini bildirmesi halkta paniğe neden oldu. Haberin duyulmasının ardından ateş, baş ağrı ve grip şikâyeti olan yüzlerce kişi hastanelere akın etti. Diyarbakır Devlet, Çocuk, Tıp Fakültesi Araştırma Hastaneleri ile özel sağlık kurumları grip şikâyeti olanlarla dolup taştı. Yoğunluğun en fazla yaşandığı Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi, talebe cevap vermekte zorlanıyor. Hastanenin içinde ve bahçesinde görüntü alınmasına izin verilmezken, çalışanların maske kullandığı gözlendi. Öte yandan İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, şehirde bütün hastanelerin yöneticilerini acil toplantıya çağırdığı öğrenildi. Kamu ve özel hastaneleri yöneticilerin İl Sağlık Müdürlüğü'nde durum değerlendirmesi toplantısı yapıldığı belirtildi. Toplantıda bütün çalışanların maske kullanması, grip şikayetiyle hastaneler başvuranların talebine cevap verilmesinin vurgulandığı ifade edildi. Diyarbakır İl Hıfzısıhha Kurulu'nun da Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun başkanlığında toplandığı bildirildi. Halen devam eden toplantıda il genelinde bir hafta boyunca eğitim ve öğretime ara verilmesi kararını çıkabileceği kaydedildi. 602355 Fener ezdi, geçti! Fener ezdi, geçti! Fenerbahçe, sezonun ilk maçında Galatasaray karşısında çok farklı bir oyun ortaya koydu. FOTOĞRAF: GÖKHAN BAKINhaberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle!milliyet.com.tr hep yanınızda Sarı-lacivertli ekip, Aroma Bayanlar Ligi’nin ilk haftasında ezeli rakibi karşısında adeta şov yaptı, sezona müthiş başladı Aroma Bayanlar Ligi’nin ilk haftasında ezeli rakibi ’ı çok rahat yendi: 3-0 Sarı-lacivertli ekip ilk sette çok etkili servisler atarken, Galatasaray almakta zorlanınca rakibine direnemedi. Osmokrovic’in köşelerden, Gamova’nın geriden yaptığı etkili hücumlarla seti Fenerbahçe 25-14 kazandı. İkinci sete Galatasaray iyi başladı. Ancak çabuk toparlanan sarı-lacivertli ekip yeniden üstünlüğü ele aldı ve 25-14’lük sonuçla durumu 2-0’a getirdi. Son sette de Fenerbahçe’nin büyük üstünlüğü vardı. Oyunu tamamen bırakan Galatasaray karşısında sarı-lacivertli ekip 25-12 ile maçı 3-0 kazanmayı bildi. Bu arada yaklaşık 2000 kişinin izlediği karşılaşmada tribünlerin maçın başından sonuna kadar sürekli küfürlü tezahüratlarda bulunması büyük tepki gördü.  HAKEMLER: Serdar Nişancıoğlu, Temel Öneri GALATASARAY: Djerisilo (5), Valeska (4), Krsmanovic (5), Elif (6), Deniz (5), Gözde (4), Ayça (5), Neslihan (5), Burcu (4), Özlem (5), Ebru (4) FENERBAHÇE ACIBADEM: Blom (6), Çiğdem (7), Gamova (7), Osmokrovic (8), Eda (6), Naz (7), Nihan (7), Songül (5), Diricks (6), Seda (6), İpek (5) SETLER: 14-25, 14-25, 12-25 Belediye: 0-3 Nilüfer Bld.-: 3-1 DYO-: 3-1 GS: 0-3 -: 3-0  603175 TBMM'den 'seks ihbarı' haberine tepki TBMM Genel Sekreterliğinden, ''Mecliste Seks İhbarı'' haberlerine ilişkin yapılan açıklamada, ''Adı geçen personelin aldığı disiplin cezaları sonucunda kurumdan gönderilmesi nedeniyle gündeme getirdiği iddiaların soruşturma bitmeden Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek şekilde haber konusu yapılması basın meslek ilkeleriyle bağdaşır bir durum değildir'' denildi. Yazılı açıklamada, bir gazetenin bugünkü sayısında ve bazı internet sitelerinde yer alan ''Mecliste Seks İhbarı'' başlıklı haberle ilgili açıklama yapılması gereği duyulduğu bildirildi. Haberde kaynak olarak belirtilen kişinin TBMM Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nde Çay Ocakçı-Garson ve İç Hizmetler Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yaptığına işaret edilerek, ''İlgilinin çalışma süresi boyunca hakkında 17 disiplin soruşturması açılmıştır. Kurumumuza 18 adet de icra borcu ulaşmıştır'' denildi. Yapılan disiplin soruşturmaları sonucunda ilgili personele ''uyarma'', ''kınama'', ''aylıktan kesme'' ve son olarak ''kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezalarının verildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Şu noktayı önemle vurgulamak gerekir ki söz konusu personelin disiplin cezaları nedeniyle TBMM ile ilişkisinin kesildiği Temmuz 2009 tarihine kadar iddialarıyla ilgili Meclis idaresine ulaştırdığı herhangi bir şikayet ya da ihbarın bulunmaması dikkati çekicidir. Aldığı cezalar üzerine Temmuz 2009 tarihinde Başbakanlık kanalıyla Milli Eğitim Bakanlığına atandıktan sonra ilgili personelin hasmane bir tutumla bu iddiaları hem dilekçe vermek suretiyle hem de basın kanalıyla gündeme taşıması düşündürücüdür. Bütün bunlara rağmen ilgili personelin TBMM'den ilişiği kesildikten sonra verdiği şikayet dilekçesi işleme alınmış, 24 Eylül 2009 tarihinde TBMM Genel Sekreterliğince muhakkik tayin edilerek inceleme başlatılmış olup, soruşturma süreci devam etmektedir. Adı geçen personelin aldığı disiplin cezaları sonucunda kurumdan gönderilmesi nedeniyle gündeme getirdiği iddiaların soruşturma bitmeden Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek şekilde haber konusu yapılması basın meslek ilkeleriyle bağdaşır bir durum değildir. TBMM çalışanlarını birim ve kadro ayrımı gözetmeksizin zan altında bırakan bu iddialar personel arasında üzüntüyle karşılanmıştır.'' 602272 Anadolu'da açılım için başkanlığa aday oldu Anadolu'da açılım için başkanlığa aday oldu Anadolu Grubu'nda Tuncay Özilhan'ın da hissedar aileler arasında adalet dengesini kuramadığını savunan Osman Yazıcı, 2010'da gerçekleşecek holding başkanlığına aday olduğunu açıkladı EKONOMİ SERVİSİ Temelleri 1950 yıllarının başında Yazıcı ve Özilhan aileleri tarafından atılan ve örnek ortaklıklardan birisi olarak gösterilen Anadolu Grubu'nda birliğin büyüsü bozuluyor gibi. Sağlık gerekçelerinden dolayı şirket işlerinden yaklaşık yıldır uzak kalan Osman Yazıcı, yeni dönemde grubun başkanlığı için kolları sıvadı. ADALET DENGELENEMEDİ Anadolu Grubu'nun önceki Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yazıcı'nın iyi bir yönetici olamadığını ve aile içindeki adalet dengesini kuramadığını savunan Osman Yazıcı, Anadolu Grubu'nun mevcut Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'ın da aynı denge adaletini koruyamamasından şikayetçi. Anadolu Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanlarının halen bu pofesyonellik çizgisini yakalayamadığını iddia eden Yazıcı, 2010 Mart ayında gerçekleşecek olan Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanlığı seçimi için şimdiden adaylığını açıkladı. BİRLİĞİ SAĞLAYACAĞIM Tuncay Özilhan'ın inatçı kişiliğinin zaman zaman etrafına danışmadan hareket etmesine ve çoğunlukla kendi bildiğini okumasına neden olduğuna dikkat çeken Osman Yazıcı, kendisinin aileleri tekrar tek çatı altında toplayacak bir başkan olacağını kaydetti. Tuncay Özilhan'ın şirket başkanlığı için yeni dönemde devam etmeyeceğini iddia eden Yazıcı, kendisinin Yazıcı ailesinin tüm oylarını alarak yönetime geleceğini dile getirdi. Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ilk hedefinin şirketin yüzde 25'lik bir kısmını halka açacağına anlatan Yazıcı, gelecek 500 milyon dolarlık geliri de enerji sektörüne yatıracağını kaydetti. 'Grupla bir ilgisi yok' açıklaması Osman Yazıcı, 2001'de borsanın çöküşünden kaynaklanan strese dayalı bir kalp krizi geçirip bunu takiben by-pass ameliyatı olmuştu. Anadolu Holding'den yapılan yazılı açıklamada ise Osman Yazıcı'nın son 15 yıldır Anadolu Grubu ve Yazıcılar Holding'de hiç bir görev ve yet- kisinin olmadığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca yönetim kurulu başkanlığına aday olduğunu açıklayan Osman Yazıcı'nın Anadolu Grubu'nda hiçbir hissesinin olmadığı, Yazıcılar Holding'de ise yüzde 0.99 hissesi bulunduğu bildirildi. 603433 Faiz yüzde 8,10’dan kapandı Faiz yüzde 8,10’dan kapandı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören Ağustos 2011 vadeli, bugün valörlü tahvilin bileşik faizi, önceki kapanışa göre 0,13 puan azalarak yüzde 8,10’dan kapandı. Bu tahvilin basit getirisi yüzde 8,36 oldu. Bu kağıdın önceki kapanıştaki basit getirisi yüzde 8,50 bileşik getirisi yüzde 8,23 olmuştu. 603094 İş Bankasının “81 İlde 81 Orman” projesi İş Bankasının “81 İlde 81 Orman” projesi İş Bankasının, Çevre ve Oman Bakanlığı ile TEMA Vakfı işbirliğinde başlattığı “81 İlde 81 Orman” projesi kapsamında oluşturulan İş Bankası Ormanında, ilköğretim öğrencilerinin katılımıyla fidan dikimi gerçekleştirildi. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çimenbiçer, Eyüp Akpınar ağaçlandırma bölgesindeki İş Bankası İstanbul Ormanında dikim öncesi düzenlenen törende yaptığı konuşmada, çevre sorunlarının tüm dünyada giderek derinleştiğini ve raporların, tedbir alınmaması durumunda bu sorunların önümüzdeki yıllarda geri dönülemez aşamaya geleceğini ortaya koyduğunu söyledi.  Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da yapılan yıllık toplantıları sırasında ekonomik krizde dünya ekonomisinde 3,4 trilyon dolarlık zarar oluştuğunun ifade edildiğini hatırlatan Çimenbiçer, bu tür krizlerin çözümlerinin bulunabileceğini belirterek, “Ancak hızlı ve etkili önlemler alınmazsa, göz ardı edilen ekolojik krizin çıkaracağı faturayı hiçbir sistemi ödemeyecek gibi görünüyor” dedi. Çimenbiçer, çocuklara yaşanabilir dünya bırakmak için çevre sorunlarına çözüm bulunması gerektiğine dikkati çekerek, İş Bankası’nın da bu yöndeki toplumsal sorumluluğun farkında olduğunu, bu kapsamda da 2008 yılı sonunda “81 İlde 81 Orman” projesi başlatıldığını vurguladı. Proje kapsamında yıl içinde milyondan fazla fidan dikileceğini kaydeden Çimenbiçer, bu süre boyunca dikilen fidanların bakımının İş Bankası tarafından yapılacağını belirtti. “5 YILDA 1.500 HEKTAR ALANA AĞAÇ DİKİLECEK” İş Bankası Genel Müdürü de ormansızlaşmanın değişikliği, erozyon ve sellerin önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkati çekerek, proje ile yıllık sürede 1.500 hektar kadar alana ağaç dikileceğini, Türkiye’de geçen yıl yanan veya yangından etkilenen ormanlık arazinin büyüklüğünün 4.500 hektar olduğunu söyledi. Özince, sadece ağaç dikmek değil, toprağı ve çevreyi korumanın da önemli olduğunu, banka olarak bu konuda toplum duyarlılığı yaratmaya katkıda bulunmak istediklerini vurguladı. “GİDEN TOPRAĞIN YERİNE BİR ŞEY KOYABİLİR MİYİZ?”TEMA Vakfı Onursal Başkanı ise Türkiye’nin ve çölleşmeyle mücadeleye ilişkin uluslararası anlaşmaya taraf olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: “1995’te ’te yeni bir anlaşma imzalandı. Türkiye, buna taraf oldu.  Bu anlaşma, ’fakirliği ve yoksulluğu halledemezseniz kuraklığı ve çölleşmeyi halledemezsiniz’ diyor. Dolayısıyla bugün Türkiye’nin doğasını koruması, gelir dağılımındaki adaletsizliği çözmesinden başlıyor. Biz ülke olarak uluslararası anlaşmalara tarafız da ne yaptık? Son zamanlara kadar bir eylem planı bile yapamadık.” ve İstanbul’da yaşanan felaketlerini anımsatan Karaca, bu felaketlerde ormansızlaşmanın büyük etkisi olduğunu söyledi. Karaca, “Gidenin toprak olduğu söylendi mi? Giden toprağın yerine bir şey koyabilir miyiz? Mümkün değil. Ben keçiden korkmam, milletvekilinden korkarım demiştim. İşte korktuğum başıma geldi” diye konuştu. “YEŞİL ALAN ORANI YÜZDE 1,5” İl Çevre ve Orman Müdürü Mehmet Emin Binpınar da konuşmasında, “Bize hiçbir sivil toplum kuruluşu gelip demiyor ki ’burayı ağaçlandıralım, orman oluşturalım’... Herkes eleştiriyor, konuşuyor ama bir şey yapmıyor. Bu nedenle İş Bankası ile TEMA’ya bu konudaki duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum.  Herkese, sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyorum; gelsinler buraları ağaçlandıralım” dedi. Binpınar, İstanbul’un 900 bin kişinin yaşadığı dönemlerde yüzde 25’inin ormanlık alandan oluştuğunu belirterek, 1994’te yapılan bir araştırmaya göre aynı yerlerdeki yeşil alan oranının yüzde 1,5’e düştüğünü söyledi.  Törende konuşmaların ardından, Ersin Özince ve Caner Çimenbiçer ilköğretim okulu öğrencileri olan “yavru TEMA’lılar” fidan diktiler.  Katılımcı gazeteciler ismine de fidan dikilen etkinlikte verilen bilgiye göre, İş Bankası İstanbul Ormanında proje kapsamında hektarlık alana bin 500 adet ağaç dikilecek. 602479 Okula porno yayın Okula porno yayın  ’de Nicole Altendorf (37) isimli kadın, penceresini açık bırakıp karşıdaki ilkokula “görüntülü ve sesli porno yayın yapmakla” suçlandı. Geçen cuma meydana gelen olayda Altendorf, porno film izliyordu. Evin önündeki sokaktan ve karşısındaki ilkokuldan filmi hem izlemek, hem de dinlemek mümkündü. Şikayet üzerine harekete geçen okul yönetimi polise haber verdi. Altendorf eve gelen polis memurunun kolunu ısırdı. Gözaltına alınan kadın çıkarıldığı mahkemede bin dolarlık kefaletle serbest bırakıldı. 602653 İMKB güne artışla başladı güne artışla başladı Bileşik Endeksi birinci seansta, önceki ikinci seans kapanışına göre 93,36 puan artarak 49.884,10 puan seviyesinde açıldı.  Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,19 oranında değer kazandı. 602993 Davutoğlu İddialara Yanıt Verdi Davutoğlu İddialara Yanıt Verdi Türk şehitliğinde bayrakların indirildiği iddialarına "Azerbaycan için bundan sonra yapacaklarımız, bundan önce yaptıklarımızdan az olmayacak." dedi. Yayına Giriş: 19.10.2009 12:56:34 Güncelleme: 19.10.2009 13:14:56 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout ile ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu Azerbaycan'daki Türk şehitliğinde Türkiye bayrağının indirildiği iddialarına da cevap verdi. Davutoğlu, Azerbaycan halkına seslenerek "Azerbaycan için bundan sonra yapacaklarımız, bundan önce yaptıklarımızdan az olmayacaktır" dedi. Ahmet Davutoğlu, "Azerbaycan'ın bağımsızlığı için topraklarında şehit düşmüş gençlerimiz ve bayraklarımız, şehitlik, camimiz Azerbaycan halkının izzetine onuruna teslim edilmistir. Saygı bekliyoruz. Bundan da şüphemiz yoktur. Bize söylenen restorasyon olduğudur. Bu emanet ortak emanetimizdir." diye konuştu. 602405 Gökhan Özcan: Şu kayıt meselesi Gökhan Özcan Şu kayıt meselesi Tam ben diyecektim ağzımdan aldılar; her şey sıkı sıkı kaydedilmeli bu devirde. Hiçbir ayrıntısı atlanmadan, hiçbir kıvrımı, girintisi unutulmadan, hangi söz nereye çıkar ucunu bırakmadan… Her şey kaydedilmeli! Kaydedilmeli ki kimden hangi söz sadır olmuş, er meydanında kim nerede durmuş, bu ülkeyi kim nerede katakulliye getirmeye çalışmış, bunu herkes görsün! Şimdiki zamanda değil sadece, gelecek zamanda da… Nesiller boyu izlesin de bu millet; herkesin haysiyet, ciddiyet, dirayet boyunu ölçsün ha ölçsün! Kim bu memleketin derdiyle dertlenmededir, kim kendi dalgasındadır, görsün ha görsün! Her odaya, her eve, her meydana, her caddeye, her sokağa, her kuruma, kamusal alana, kişisel alana, her yere bir kamera konsun. Her şey kayda alınsın! Biliyorum çok faşist aksediyor bu sözler kulağa… Öyleydi de zaten bugüne kadar… Ama artık öyle değil, öyle olmasın. Bu kameralar gölge faşizan bünyelere değil, tamamen sivillere, vatandaşa çalışsın. Bu ülkeye, bu millete, bu insanlara, kim nerede, kaç metre, kaç santim, kaç kilo, kaç gram fenalık ettiyse, etmişse, hâlâ da ediyorsa, çeksin şu canım kameralar, kayıt altına alsın, saklasın bir köşeye… Bugün olmuyorsa bile lazım olacak bu kayıtlar… Bu ülke bütün bu saçmasapanlıkları aşacak. Adam gibi bir ülke olacak. İşte adam gibi ülkenin çocukları, çıkarıp çıkarıp izleyecekler bütün bu gölgeli kayıtları arşivden. İbretle… Hayretle… "Biz nereden nereye gelmişiz meğer!" diyerek hallerine şükredecekler. Bu ülkeye bütün bu fenalıkların hangi kılıklara girilerek, hangi kılıflara sokularak, hangi tafralara büründürülerek, nasıl gürültüye getirilerek, nasıl punduna getirilerek, nasıl çift taban dalınarak, beklenmedik anda nasıl aniden dirsek atılarak, nasıl sinsi sinsi laflar sokularak yapıldığını bu ülkenin ufku açık, zihni açık, kalbi açık çocukları hakkıyla bilecekler. Hakkıyla kavrayacaklar. Haysiyeti, ciddiyeti, dirayeti bu ülkeye yetmeyenlere bir daha bu ülkeyi asla teslim etmeyecekler. Etmemeliler. Kırklı, ellili, altmışlı yaşlarına geldiklerinde, neci geçmiş neslin dilinde çürüyüp gitmiş "Güzel günler göreceğiz!" tekerlemesiyle iktifa etmemeliler. Gerçekten güzel günler görmeliler, güneşli günler… Geleceğin çocukları gölgelerle cebelleşmemeliler. Medeni fotoğraflara en aydınlık yüzleriyle gülümsemeliler. Bu ülke idealistlerini kodese tıkmayan bir ülke olmalı, olabilmeli mutlaka bir gün… Karnından konuşanlara kulakların tıkanabildiği bir ülke olabilmeli. Bunun için bugün kaydedilmeli her şey! Kayda geçmeli akla kara… Herkesin perçemi önüne düşmeli kayıtlarda. Asla unutulmamalı bugünler, bundan önceki günler, daha önceki günler… Üstüne zorbalığın gölgesi düşmüş bütün günler… Dün tutulmadıysa bugün tutulmalı bu kayıtlar, yapılmalı bu çekimler… Güvenilmemeli asla toplumsal hafızaya. toplumsal hafıza ki aynı yalanı kırk yılda kırk kere unutabildi. Aynı tuzağa binlerce düşebildi. Aynı delikten bir milyon kere sokulabildi. Artık hiç değilse eskisin yalan. Gerçek tespit edilsin. Unutkanlıklar bertaraf edilebilsin. Gerçeğin kayıtları, milletin vicdanındaki sızılı hatırasına kavuşabilsin. Açılsın kameralar, ben taraftarım. Tutulsun kayıtlar, mutlaka tutulsun. Spotlar yüzleri aydınlatsın. Görsün bu millet hakkıyla: Kim güzel? Kim çirkin? 602764 Raul'den kırılması güç rekor Şenhan Bolelli'nin haberi 710 maçla Manuel Sanchis'in elinde bulunan en fazla maçta Real Madrid formasını giyme rekorunu kıran Raul, bu unvanın yeni sahibi olmanın mutluluğunu yaşadı. Profesyonel futbol yaşantısına Real Madrid'de başlayan ve 1994 yılından bu yana La Liga'da bu formayı giyen Raul, toplam 320 golle Real Madrid tarihinin en golcüsü durumunda da bulunuyor. Tecrübeli futbolcu, çarşamba günü Milan'a karşı forma giyerse de Şampiyonlar Ligi'nde 128. maçına çıkarak, yeni bir rekora doğru koşacak. 32 yaşındaki Raul, Şampiyonlar Ligi'nde 139 kez oynayan Paolo Maldini'nin ardından 128 maçla bu turnuvada en fazla forma giyen Fenerbahçeli Roberto Carlos'u yakalamış olacak. 65 golle Şampiyonlar Ligi'nde en fazla gol atan İspanyol futbolcu olma unvanını da elinde bulunduran Raul, yaklaşık yıldır formasını giymese de şimdiye kadar attığı 44 golle İspanya Milli Takım tarihinde en fazla gol atan futbolcuların başında yer alıyor. 602370 MEHMED NİYAZİ Kültür ve mekân Onu tanıdıkça yazdıklarını daha farklı anlamaz mıydık? Doğduğu Stranford'da Shakespeare'in adını taşıyan tiyatro sadece ona ait eserleri oynar. Yazarlarının değerini ne derece idrak ettiklerini Churchill'le ilgili olduğu rivayet edilen şu anekdottan da anlıyoruz: Ünlü devlet adamına; "Shakespeare mi, İngiliz milleti mi daha önemli?" diye sormuşlar. Hiç tereddütsüz şu cevabı vermiş: "Tabii ki Shakespeare; İngilizlerin yeni bir Shakespeare yetiştireceği meçhul, fakat İngiliz milleti kaybolsa, onu tekrar gün ışığına Shakespeare'in eserleri çıkarır." Goethe, yirmi altı yaşına kadar babasının Frankfurt'taki evinde yaşadı. Sonra Weimar Grandükü onu danışman olarak yanına davet etti; kalan ömrünü orada geçirdi. Frankfurt'ta kime sorsanız Goethe'nin doğduğu evi gösterir. Weimar'da yaşadığı evin, çevresinin Goethe'yi çağrıştıran hatıraların korunduğunu biliyoruz. Bu muhafaza ediş, meraklılarının Goethe'yi daha yakından tanımalarını sağlar; onu daha derinliğine anlamamıza yardımcı olur. Gidenler Paris'in bir kültür şehri olduğunu görürler. Pantheon'a sadece sanat, kültür ve bilim insanlarını defnederler. Kapısında da kocaman altın harflerle; "Fransızlar büyük evlatlarıyla iftihar eder" yazılıdır. Paris'te açılan ilk kahve bugün bile faaliyetini sürdürüyor. Yahya Kemal'in öğrencilik yıllarında sık sık uğradığı "Leylaklı Köşe" anlamına gelen La Closerie des Lilas günümüzde yine kahve olarak devam ediyor. Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" romanı Petersburg'da geçer. Unutulmaz roman kahramanlarından birisi olan Raskolnikov'un dolaştığı caddeleri, uğradığı kahveleri gösteren haritayı turistler edinip talihsiz insanın hayatını yüz küsur yıl sonra gözlerinin önünde canlandırırlar. Elbette ki bu imkâna sahip olanlar, Raskolnikov'u, Dostoyevski'yi bizden daha iyi anlayacak, psikolojilerine nüfuz edeceklerdir. Prag'da gezen, adım başında "Kafka'nın evine gider" diye yazılı ok işaretli tabela görür. Evi her an yerli ve yabancı ziyaretçilerle doludur; küçük, basit, sıradan bir ev. Bu bina Kafka'nın çilelerine, toplumdaki konumuna dair erbabına çok şey anlatır; eserlerinin dilinin çözülmesine yardımcı olur. Baki'nin sahaflardaki dükkânını yangınlardan koruyamadık; ömrünü geçirdiği İstanbul'da Nedim'i hatırlatan bir işaret yok. Şeyh Galip'in, Tahir'ül Mevlevi'nin yetiştiği Yenikapı Mevlevihanesi'ni muhafaza etmeyi düşündük mü? Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda yaşamış Yahya Kemal'in ömrünün son yıllarını geçirdiği Park Oteli'ni muhafaza etmek gibi bir gayretimiz var mı? Meşrutiyet döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında fikir hayatımızın mayalandığı Meserret Kahvesi yıkıldı; hiç kimse tınmadı. Kırklı, ellili yılların başlarında kültürümüzün adeta üretim merkezi olan Küllük'ü buldozerlerin dümdüz etmesi, kimsenin umurunda olmadı. Son zamanlarda kültür hayatımızın nabzının attığı yer olarak bilinen Marmara Kahvesi'nin ortadan kaldırılmasına kimse "yazık oldu" demedi. Genç araştırmacılarımızdan Fatih Mehmet Şeker, Vassaf'ın İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın hayatına dair eserini günümüz alfabesine çevirdi. Ona altmış altı sayfa fantastik bir değerlendirme yazdı. Mahmud Kemal'in yaşadığı konağın fotoğrafını da kitaba koydu ve vasiyetinde bu konağın yıkılmayacağını, layık öğrencilerin yurt olarak kullanacağını belirttiğinin altını çizdi. Vasiyetine rağmen bina yıkılmış, yerine işhanı yapılmış. Vefadan nasibini alan bir idrakin bunu kabullenmesi mümkün mü? Gelecek yüzyıllarda fabrika bacalarından, zenginliklerden ziyade kültürümüzle var olacağımızı unutmamalıyız. 603251 DTP'liler Adana'da polise gül dağıttı Adana'da Ocak Meydanı'nda toplanan grup, terör örgütü PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine slogan atıp müzik eşliğinde halay çekti. Slogan atan grup üyeleri, ellerinde pankartlarla DTP İl Teşkilatı binasının önüne kadar yürüdü. DTP'liler, burada güvenlik önlemi alan Çevik Kuvvet Müdürlüğüne bağlı polislere gül dağıttı. DTP Adana İl Başkanı Osman Doğan, ''Kürt sorunu'' konusunda önemli bir sürece girildiğini belirterek, ''PKK, barış ve çözüme şans tanıma, demokratik siyasetin önünü açma adına Türkiye'ye barış grupları gönderme kararı aldı'' dedi. Söz konusu gruba gösterilecek yaklaşımın devletin çözüm süreci politikasını ve bu konudaki samimiyetini ortaya koyacağını ileri süren Doğan, ''Olumlu yaklaşılır ve cesur adımlar atılırsa Türkiye'nin önü açılacaktır'' diye konuştu. Daha sonra, katılımcılar, müzik eşliğinde halay çekmeyi sürdürdü. İZMİR DTP İzmir İl Başkanlığının önünde toplanan grup adına basın açıklamasını okuyan İl Başkan Yardımcısı Mehmet Hanifi Eroğlu, terör örgütü PKK üyelerinin Türkiye'ye girerek teslim olmasının barış ve çözüm sürecine ivme kazandıracağını söyledi.    Terör örgütü PKK üyelerinin ilk bölümünün Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye girmekte olduğunu belirten Eroğlu, ''Bu girişimin Türkiye demokrasisine, barışına ve çözüm sürecine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Hükümetin bu süreçte daha kararlı tutum sergilemesini bekliyoruz'' dedi. Grup, açıklamanın ardından olaysız dağıldı. 603444 Hacı adayları kutsal topraklara gidecek AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ilk kafilelerde yer alan hacı adayları, İstanbul Sabiha Gökçen ve Atatürk, Ankara Esenboğa, Bursa Yenişehir, Adana ve Konya hava limanı ve meydanından kiralanan uçaklarla kutsal topraklara gidecekler. Adana'dan 444, Ankara'dan 450, Bursa'dan 194, Konya'dan 342, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan 450 ve Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan 342 kapasiteli olmak üzere toplam 14 kafile Medine'ye doğru yola çıkacak.  Hacı adayları gün Medine'de kaldıktan sonra 28 Ekimde Mekke'ye geçecekler. Toplam 275 kafilenin kutsal topraklara gidişi 21 Kasıma kadar devam edecek. Bu süreçte hacı adayları için ülke genelindeki 24 havalimanından uçaklar ayarlanacak. Yarın yola çıkacak kafileler Aralıkta, son kafileler ise 31 Aralıkta yurda dönecek. Yola çıkış saatleri Türk Hava Yolları ile Suudi Havayollarının uçak iniş iznine göre ayarlandığı ve bu sene erken saatlere denk geldiği için hacı adaylarına uğurlama töreni düzenlenmeyecek. 603657 Kanadalı yatırımcılar Mersin'de Valilikten yapılan açıklamaya göre, Vali Aksoy, kentte yatırım yapmak üzere Mersin'e gelen bir grup Kanadalı iş adamını makamında kabul etti. Ziyarette turizmden lojistiğe, tarihi mekanlardan sanayiye kadar kentin birçok konudaki potansiyelleri ile ilgili bilgi veren Aksoy, Mersin'in yatırımcılar için cazip bir kent olduğunu belirtti. Doğu Akdeniz'in en önemli limanlardan birinin Mersin'de olduğunu ifade eden Aksoy, ''Mersin, karayolu, demiryolu, Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölgesiyle Türkiye'nin önemli illerinden birisi. nedenle doğru adrestesiniz'' görüşünü bildirdi. Kentte Ar-Ge çalışmalarına da önem verildiğini vurgulayan Aksoy, şunları kaydetti: ''Tarsus-Kazanlı Turizm Projesi kapsamında 10 bin yatak kapasiteli, golf sahası, kongre merkezi ve sağlık ünitesi gibi birçok birimi içinde barındıran büyük bir kompleksin yapımı devam ediyor. Burası sadece Tarsus'un ya da Mersin'in değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz'in turizmdeki lokomotifi olacak. Öte yandan yakında havaalanına da kavuşacağız.'' Ekonomik krizle ilgili soru üzerine bir değerlendirme yapan Vali Aksoy, ''Türkiye, krizden diğer ülkeler kadar etkilenmedi. İhracatta hafif düşüşler yaşandı. Ancak ekonomi çok ciddi anlamda etkilenmedi. Mersin'de ise ihracatta düşüş yaşanmadı. Bunun nedeni de ihracatın tarım ürünleri, sebze ve meyve ağırlıklı olmasıdır'' ifadesini kullandı. 603346 Bakan'dan 'emekli maaşları' açıklaması Bakan'dan 'emekli maaşları' açıklaması DÜZCE (İHA) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekliler arasında ücret farklarının giderilmesine yönelik başlatılan çalışmanın yılbaşından önce tamamlanacağını söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Düzce Valiliği'ni ziyaret etti. Düzce Üniversitesi Sosyal Güvenlik Programı'nın açılış törenine katılmak üzere Düzce'ye gelen Dinçer, Vali Bülent Kılınç, Milletvekilleri Celal Erbay, Metin Kaşıkoğlu, Belediye Başkanı İsmail Bayram ve AK Partili yöneticiler tarafından karşılandı. Emekliler arasındaki ücret farklılığından doğan haksızlığın giderilmesine yönelik yürütülen çalışma hakkında bilgi veren Dinçer, özellikle basın organlarında yer alan ve emekli maaşlarının artış oranları ve miktarları ile ilgili hesaplamaların yapıldığı haberlerin tahmin ve varsayımdan ibaret olduğunu söyledi. Bu tür haberlerin doğru olmadığını ve emeklilerin gerçekçi olmayan bir takım beklentilere sevk edildiğini ifade eden Dinçer, şöyle konuştu: "Gazetelerimizde, emekli maaşlarının artış oranları veya miktarları ile ilgili bir takım hesaplar yapılıyor. Tabii bu hesaplamaları gazeteci arkadaşlar kendi tahminleri veya bir takım varsayımlar üzerinden yapıyor. Biz emeklilerimizin içerisinde bulundukları durumu biliyoruz. Onların varsa mağduriyetlerini gidermek üzere çaba sarf ediyoruz. Özellikle sistem içerisinde bir takım dengesizlik ve adaletsizlikler varsa bunun için ne yapabileceğimize dair araştırma yapıyoruz. Ama bu konuda, bu yapılan hesapların doğru olmadığını ve bizden kaynaklanmadığını bilmenizi istiyoruz. Çünkü bu yapılan hesaplarla ilgili emeklilerimizin gerçekçi olmayan beklentilerine sevk edilmelerini doğru bulmuyoruz." Popülist davranmadan gerçekleri göz önüne alarak bu çalışmayı yürüttüklerini belirten Dinçer, şunları söyledi: "Biz bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmada sorunlarımızı göreceğiz. Gerçekçi bir şekilde hesap yapacağız ve bu konuda popülist davranmayacağız. Siz de biliyorsunuz. Biz aslında bundan birkaç ay önce orta vadeli programımızı açıkladık. Orta vadeli programımızda bu ülkenin önümüzdeki üç yıllık süreç içerisinde nasıl bir iktisadi perspektif ile yaşayacağını, bu konudaki harcamalarımızı hangi yaklaşımda ele alacağımızı beyan ettik ve toplumla paylaştık. Daha da önemlisi bir kriz sürecinden geçiyoruz. Bu süreç içerisinde insanlarımızın hayal kırıklığına uğramasını ve bu alanda beklentilerinin gerçekleşmemesi halinde duygusal olarak zedelenmelerini arzu etmiyoruz. Sorun üzerinde çalışıyoruz. Kaynaklarımızla sorunumuz arasında irtibat kuracağız ve yapabileceğimiz şey ne ise onu yapacağız. Yılbaşından önce bunun tamamlanması lazım." Düzce Valisi Bülent Kılınç, Düzce El Sanatları Eğitim Merkezi öğrencileri tarafından hazırlanan ahşap bir eşyayı, Bakan Ömer Dinçer'e hediye etti. 602770 Maratonda kişi hayatını kaybetti 32. Detroit Maratonu'nda yarışan kişi hayatını kaybetti. Detroit Medya Ortaklığı'nın Tüketici Piyasası Asbaşkanı Rich Harshbarger, ABD'nin Detroit kentinde dün 19 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen maratonun, yarışa katılan vatandaşın ölümüne sahne olduğunu bildirdi. Laingsburg'tan katılan 36 yaşındaki Daniel Langdon'ın, maratonun yaklaşık 18. kilometresinde, 65 yaşındaki Ohiolu Rick Brown'ın da Langdon ile hemen hemen aynı yerde ve aynı vakitte, 26 yaşındaki Waterfordlu Jon Fenlon'ın ise yarı maratonu, 1:53:37'lik derecesiyle tamamlamasının hemen ardından yere yığılıp, hayatını kaybettiğini ifade etti. Maratonda en az sağlık merkezinin bulunduğunu belirten Harshbarger, acil yardım ekiplerinin, saniyeler içinde müdahale ettikleri katılımcıyı hayata döndürmeyi başaramadıklarını kaydetti. Detroit Maratonu, en son 1994 yılında bir vatandaşın ölümüne sahne olmuştu. 42 yaşındaki katılımcı, 32 kilometre koştuktan sonra kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti. Öte yandan, Detroit Maratonu'nda erkeklerde Michigan'dan Nicholas Stanko 2:20:24'lük, bayanlarda da aynı eyaletten Sarah Plaxton 2:57:09'luk zamanıyla birinci oldu. 603522 'Ak Parti'yi 'doğru'sandığa gömmeliyiz' CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Hep beraber bilinçlenip, hep beraber kenetlenip, hep beraber AK Parti'yi silkelemek, doğru sandığa gömmek zorundayız'' dedi. Kılıçdaroğlu, Aydın'da partisinin merkez ilçe başkanlığını ziyaret etti. Aydın Belediye Meclis Salonu'nda yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasinin bir ayağının medya olduğunu, yargı, yürütme, yasama organları ile medyanın birbirini denetlemesinin, demokrasinin sağlıklı işlemesine vesile olacağını ifade etti. AK Parti sonrasında 'yandaş medya' kavramının gündeme geldiğini, bu kesimin Başbakan'ın her dediğini onaylamaya koşullandığını savunan Kılıçdaroğlu, Doğan Grubu'na, Cumhuriyet tarihinin en büyük cezasının kesildiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman bir mükellefin özel olmamak kaydıyla beş yılının incelenemeyeceğini, mükellefi batırmanın değil, yaşatmanın esas olduğunu belirterek, ''Vergi denetim elemanları, iktidar partisinin tetikçisi konumuna gelemezler. Eğer gelmişlerse orada demokrasi olmaz'' dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Toplum baskı altında. Eskiden herkes telefonla özgürce konuşurdu. Şimdi arada bir telefon geliyor, 'Kemal bey size bir şey anlatacağım ama sizin telefonlarınız dinleniyor' diyorlar. Dinlensin. Vatandaş artık normal konuşmayı bile unutmak üzere. Hani demokrasi vardı, özgürlük vardı? Böyle demokrasi, böyle özgürlük olabilir mi? Bir şey var, hep beraber bilinçlenip, hep beraber kenetlenip, hep beraber AK Parti'yi silkelemek, doğru sandığa gömmek zorundayız. Biz yeniden bir ulusal kurtuluş savaşı vermek zorundayız. AK Parti ve yandaşları dışında bu toplumda yaşayan herkes mağdur durumda.'' ''EMEKLİ HEM AĞLIYOR HEM OY VERİYOR'' Türkiye'de son olarak uygulanan ''hasta olma vergisi'' ile hastalanınca para verileceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ''Yasa, geçen yasama döneminde parlamentoda görüşülürken, en büyük tepkiyi biz CHP olarak gösterdik. 'Emekliler perişan olacak' dedik, biz TBMM'yi terk ettik. zaman AK Parti'nin oyu yüzde 34,5 idi. Sonra seçim oldu, AK Parti'nin oyu oldu yüzde 47. Şimdi ben emeklilere mi inanayım, kendi söylediğime mi'' dedi. Türkiye'de milyon emeklinin bulunduğunu, aileleri ile birlikte sayılarının 15-16 milyona ulaştığını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''İsteseler bir partiyi tek başına iktidar yaparlar. milyon emekli hem ağlıyor hem de seçim zamanı gelince koşa koşa oyunu AK Parti'ye veriyor. Ben bu akıl tutulmasını hala çözmüş değilim. Bu demokrasi değildir. Kendi hakkına sahip çıkamayan, ülkesine sahip çıkamaz. nedenle benim elim bu seçimlerde emeklinin yakasındadır.''  Kılıçdaroğlu, toplumun akıl tutulmasıyla karşı karşıya olduğunu savunarak, bunda 12 Eylül döneminin sorumluluğu bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu nedenle diyoruz ki, bir ulusal kurtuluş savacı sürecinde nasıl mücadele ettiysek, şimdi de aynı mücadeleyi vermeliyiz. Bir kişi kalsak bile vereceğiz bu mücadeleyi. Türkiye madem ki ulusal kurtuluş savaşı verdi, taşeron iktidarlara ihtiyacımız yok artık'' dedi. ''AİLE SİGORTASI'' ''Demokratik açılım'' çalışmalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, bu açılımla neyin kast edildiğinin anlaşılmadığını bildirdi. Kılıçdaroğlu, ''Bu ülkede hiçbir zaman yüzbinlerce çocuğun yatağa aç girdiğini düşünmüyoruz. Eğer bir ülkede yüzbinlerce çocuk yatağa aç giriyorsa bunun vebali, Recep Tayyip Erdoğan ve onun bakanlarınındır. Ve bizim bunun hesabını sormamız gerekir'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin aile sigortası ile yoksulluğu bitireceğini, Türkiye'de yoksul ailelerin kalmayacağını, kadınların üreten konumuna geleceğini'' ifade etti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, terörle mücadelede terör örgütünün koşulsuz silah bırakmasını ve Türk adaletine teslim olunmasını istediklerini, bu uygulama olursa memnun kalacaklarını belirterek, ''Biz bu ülkede terörün bitmesini istiyoruz. Gelsinler teslim olsunlar, silahlarını bıraksınlar'' dedi. 602956 Ünsal Oskay'a son görev... Oskay için ilk tören yıllarını verdiği Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde düzenlendi. Törende bir konuşma yapan Ünsal Oskay'ın oğlu Çınar Oskay, "Babam hayatının en güzel yıllarını bu okulda geçirdi. Size çok teşekkür ediyorum. Ailecek gazetede çıkan haberleri okuyoruz ve en çok hoşumuza giden öğrencilerinin anlattıları anılar oluyor. Siz onun anısını yaşatacaksınız" diye konuştu. Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu ise, "Ben Ankara'dan öğrencisiyim. Onun öğrencisi olmaktan her zaman gurur duydum" dedi. Türkoğlu gözyaşlarına hakim olamadı. Törende öğretim üyelerinin yanı sıra Oskay'ın öğrencileri de konuştu. Oskay'ın naaşı Teşvikiye Camii'nde öğlen vakti kılınacak cenaze namazının ardından Yeniköy Mezarlığı'na defnedilecek. İstanbul'daki evinde 70 yaşında vefat eden Oskay, 2008'de beyin damarlarında geçici pıhtı oluşumu tanısıyla kaldırıldığı hastanede bir süre tedavi görmüştü. Ekşi Sözlük'ten... Prof. Oskay için Ekşi Sözlük sitesinde yazılanlardan birkaç alıntı: ** ben boyle bi adam gormedım...sosyolojiyi icmis olan bu adamın derslerine siz de gelin ve ogrenin derim (hayatı). siyasilerin ve medyanın sizlere sunmus oldugu hayatı begenmiyorsanız, kendinize dostoyevsky'den, sartre'den, camus'den, rousseau'dan olusan bir hayat kurun" u.o. marmara universitesi radyo tv bolumunde benim hocaliğimi yapan bu sahsiyetten (kendimi oldukca sansli hissediyorum) bir alinti... ** iletişim duayeni. öğrencisi olmak kesinlikle bir şanstır. ders kitaplarını hatim edenlerin dramatik biçimde düşük notlar aldığına şahit olunmuştur. çünkü kitaptan değil hayattan sorar. çünkü karşısındaki gencecik insanların "gerçek" hayatta, ekmek kavgasında, hakkını arama mücadelesinde ayakta durabilecek bireyler olmasını ister. "önce birey olun" der, "hayatınızın öznesi olun" der. sesini yükseltir, bağırır, çağırır, masayı yumruklar, çok tatlı küfreder. marmara üniversitesi iletişim fakültesi'nde hocayken, bir bahar günü dersin ortasında "e burda sevgili olan yok mu, bahar gelmiş, çıkın dışarı gezin yav!" demişliği vardır. ** ınsanı delı etkıleyen bır ınsandır kendısı,okulda (bkz: marmara ıletısım) de dogru durust hıcbır derse gırmedıgımız halde onun derslerını kacırmamaya ozen gosterırdık.derste herseyden bahsederdı konudan konuya atlayarak,o kadar etkıler kı ınsanı sene 98 de 3.sınıftayken bugun bıle hala nasıl yaptıgıma ınanamadıgım bır sey yaptırmıstı arkadaslarımla bana, magazın basını ıle ılgılı bır (bkz: sıyaset meydanı)na arkadas bızı ıte kaka goturmustu benımle geleceksınız dıye sabahın yedısınde cıkabılmıstık (bkz: atv)den ama var dıye cok guzel gecmıstı..... ** bir kusagin aklini basindan alan ilk hocadir ünsal hoca. gune dek ogretmen namina bilinen pekcok seyi yikmis, ezberleri bozmustur. iletisim bilimi degil, hayat bilgisi ogretmenidir. gercek anlamda ölümsüzdür ünsal hoca. eserleriyle, yetistirdikleriyle hep yasayacaktir. unutulmayacak, unutturulmayacaktir. tamam simdi agliyoruz, ama hangimiz onunla ilgili bir anekdot hatirlayip da hemencecik gulmuyoruz ki? ruhu sad, topragi bol olsun. nasilsa hepimiz bir gun bir araya gelecegiz. gune dek sabirla... ** iletişimin küfürbaz dehası... sadece kendisi değil, öğrencileri de bu ekoldendi... kele kel demekten çekinmeyen insanlar bugün açıkça bir şeyleri konuşabiliyorlarsa ünsal hocanın da payı vardır... kele kel dememekte direten bir sürü politikabaz ise ünsal oskay'dan ya da herhangi bir öğrencisinden hiçbir şekilde ders almamıştır... teşekkürler... ** öğrencisi olmaktan gurur duyduğum hocaydı ünsal hoca. mandalina getirip yedirirdi öğrencilerine. eğer öğrencisi olmadıysanız bu bir kayıp gibidir çünkü şimendifer hikayesi ile başlayan bir aydınlanmanın ve aydınlanmanın diyalektiğinin hocasıydı o. çağdaş fantazya'dan king kong'a, adorno'dan benjamin'e, marx'tan baudelaire'e uzanan bir fantastik dersin kaptanıydı. moby dick'ten karanlığın yüreği'ne yolculuk ederken bir gün dear hunter'da hafif içi geçti. sora çocuklar bende var dedi. onun dersinden geçsem de sınıfa bir şey istemeye girdiğimde gel gel imza at diyen, ufkunuzu açan bir öğretmendi. teşekkürler diyebileceğim tek kelime sanırım şu an... ** ama hayat çok yakışıyordu ünsal hoca’ya be! tıpkı zamparalığın, dobralığın çok yakıştığı gibi… burnundan kıl aldırmayan, insanlarla tenezzül edipte konuşan entelektüellerin aksine; çok samimi ve komplekssizdi. aydındı. kitapları bol okunsun. ** ölüm haberine çok üzüldüğüm insan. derslerinden en fazla şey öğrendiğim, inanılmaz bilgi birikimini eğlenceli üslubuyla "çaktırmadan" öğreten kişiydi. anlatmak istediğini açıkça ifade eden, argo kullanmaktan kaçınmayan, öğrencilerini hayata katmaya çalışan bir hocaydı. "istanbul'da okumak, ikinci bir okul bitirmek gibidir, eğer antenlerinizi açık tutar, bunun farkına varırsanız" derdi. yoklama almadığı halde sınıfı tıklım tıklımdı. ekol bir hoca olarak derslerini izlemekten, kendisiyle sohbet etmekten hep keyif aldım. aydın, entelektüel ve zeki olduğu kadar esprili, dobra, ağzına küfür yakışan, samimi ve kompleksten uzak bir insandı. iyi ki hayatımıza girmiş, 'nın gülen yüzü, okulun sevilen hocası olmuş. toprağı bol olsun, nur içinde yatsın... Ünsal Oskay kimdir? Şanlıurfa'da 1939 yılında doğan Ünsal Oskay, eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı. 'de 1967-1968 yıllarında iletişim üzerine yüksek lisans-konuk öğrenci olarak alan Oskay, 1970'li yıllarda Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi olarak "19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri" adlı çalışmasını yayımladı. Varlık, Agos, Gergedan ve Milliyet Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayımlanan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulundu. Siyaset bilim, iletişim teorileri, sosyoloji, estetik ve sosyal teori konularında çok sayıda eserin Türkçe'ye çevrilmesini sağlayan Oskay, 1980'li yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın Yayın Yüksek Okullarında dersler verdi. 1990'lı yıllarda Marmara İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölüm Başkanlığı ve 2000-2002 arasında İletişim Fakültesi Dekanlığı yapan Oskay, 2002 yılında Marmara Üniversitesi'nden emekliye ayrıldı. Prof. Dr. Oskay, Kültür, Beykent ve Yakın Doğu gibi özel üniversitelerde de öğretim üyeliği ve idari görevlerde bulundu. 602380 TSK mağduru öğrenciler Ankara'ya pedal çevirecek TSK, askeri okullardan ayrılan öğrencilerin ailesinden personel ve amortisman masrafları adı altında 60 bin TL'ye varan tazminat talep ediyor. Bu bedel, yasal faizi ile birlikte 100 bin TL'yi bile aşıyor. Bu meblağı ödemekte zorlanan öğrenci velileri, hiçbir devlet okulunun ayrılan öğrenciden bu tarz geri ödeme beklemediğini aktarıyor. Öğrenciler ise TSK'ya bağlı okullarda öğrenim gördükleri süre içerisinde kendileri için yapılan harcamaları ödemeye hazır olduklarını, ancak personel ve amortisman harcamalarının da kendilerinden talep edildiğini dile getiriyor. Öğrenim görülen süre içerisinde derslere giren komutanlara ödenen bedellerin de kendilerinden istendiğini ifade eden öğrenciler, yetkililerden mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyor. Kendilerine çözüm önerisi olarak sunulan imkanın taksitlendirme yoluyla ödeme yapma kolaylığı olduğunu belirten bir öğrenci, ödemelerin en fazla 60 aya bölünüp taksitlendirilmesi durumunda bile, 60 bin TL'lik bir rakamın ayda bin TL'ye denk geldiğini hatırlatıyor. 602404 Antalya'nın imdadına Diyarbakırspor yetişti Kırmızı-Beyazlı ekip, Ayman'ın 51. dakikada kırmızı kart görmesiyle on kişi kalan rakibini Jedinak, Necati Ateş, Hakan ve Ahmet'in golleriyle mağlup ederek üç puanı hanesine yazdırdı. haftadır puana hasret kalan D.Bakır'ın tek sayısı ise Mendoza'dan geldi. 602571 İlk PKK'lı grubu yola çıktı Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine 'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden geleceği belirtilen, 'lilerin "Barış grubu" olarak nitelediği ve teslim olması beklenen ilk 'lı grubu yola çıktı; ancak 4'ü çocuk, 9'u kadın 26 kişiye eşlik eden konvoyda kaza oldu. İki aracın çarpıştığı kazada bir kişi öldü, birkaç kişi de yaralandı. Bir polis eskortunda, onlarca araçlık konvoy eşliğinde kamptan ayrılan gruba, dağdan inen 'lı da katılacak. Bunların gruba nerede katılacağı bilinmiyor. Grubun, birkaç saat sonra Türkiye sınırında yetkililere teslim olması bekleniyor. Sınır Kapısı günlük normal giriş-çıkışlara kapatıldı. Habur'da hazırlıklar 'ın kuzeyindeki terör örgütü 'nın bulunduğu Kandil'deki kamplardan gelen örgüt mensupları ile Mahmur'dan gelen aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu kişiler için Habur gümrük sahasında özel yetkili savcı, hakim ve 30 avukatın bulunabileceği salon hazırlandı. 'tan gelecek ve aralarında 'lıların da bulunduğu grubun askerlere teslim olmasının ardından Habur Sınır Kapısı'ndaki askeri taburda ifadelerinin alınacağı, sağlık kontrolünden geçirileceği, daha sonra da emniyette ifadelerinin alınacağı bildirildi. 'lı gruba ilk önce 'örgüt üyeliği'nden işlem yapılacağı, ifadelerine göre suç vasfının değişebileceği belirtildi. Söz konusu 'örgüt üyeliği' işleminin Kandil'den gelenlerin yanı sıra Mahmur Kampı'ndan gelenlere de uygulanacağı öğrenilddi. Habur Sınır Kapısı'nda yapılacak olan soruşturma kapsamında 'lı grubun kolluk kuvvetlerine değil, direk olarak Cumhuriyet savcılarına Şırnak ve Diyarbakır barolarından hazır bulunacak olan avukatların gözetiminde ifade verecekleri belirtirtildi. İfade ve soruşturma aşamasının süresinin ise şahısların kimlik kontrolü için kolluk kuvvetleriyle yapılacak olan yazışma süresine bağlı olduğu öğrenildi. Savcılık yetkilileri, soruşturma sonunda tutuklama talebi olursa bunun Silopi Adliyesi'nde değerlendirileceği ve tutuklanmaları halinde ise hangi cezaevine konulacağına Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın karar vereceği öğrenildi. 'liler bölgede Silopi İl Başkanlığınca Habur Sınır Kapısı'na kilometre uzaklıktaki tır parkının yanındaki alanda Diyarbakır, Şırnak, Silopi, Cizre ve Başverimli belde belediyelerince gönderilen çok sayıda çadır, çadırların bulunduğu alana 30 adet seyyar tuvalet kuruldu. Aralarında Demokratik Toplum Partisi () Genel Başkanı Ahmet Türk, Şırnak milletvekilleri Hasip Kaplan, Sevahir Bayındır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve Batman Milletvekili Ayla Akat'ın da bulunduğu bir grup milletvekili ile belediye başkanı da Silopi ilçesine geldi. Türk bu sabah Silopi'de bir basın toplantısı düzenleyecek. 'nin Şırnak bölgesindeki örgütleri bildiriler dağıtılarak, bugün yapılacak karşılamaya katılmasını istedi. Parti Meclisi üyesi ve Silopi Belediye eski Başkanı Muhsin Konur, gelecek 'lı grubu 100 bin kişi ile karşılamaya hazırlandıklarını söyledi. Konur, bugünü 'tarihi bir gün' olarak nitelendirirken bu grupların gelişini 'tarihi bir fırsat' olarak değerlendirdi. 'nin ilçe teşkilatları tarafından dağıtılan 'Barışa çağrı' başlıklı bildirilerde ise "Demokratik ve onurlu barışın önünün açılması ve tarihi bir misyon ile barış sürecinin önüne açmak için ülkeye Silopi'den giriş yapacak olan barış gruplarını karşılamak, halkımızın tüm duyarlılığı ile seferber olmasını ve bu tarihi günde demokratik, özgür ve kalıcı bir barışın sağlanması için gelen barış grupları ile taleplerini ortaklaştırmak, Türkiye ve Dünya kamuoyuna duyarmak için halkımızı barış guruplarını karşılamaya davet ediyoruz" denildi. Aralarında kadın yönetici de var Kandil Dağı'ndan gelecek grubun içinde yer alan 'Filiz' adlı kadın 'lının beraberinde bir mektup getireceği ve bunu TBMM'ye ulaştırmaya çalışacağı ileri sürüldü. Aynı şekilde Avrupa'dan da gelecek grubun içinde yer alan 'Sakine' adlı kadın yöneticinin olduğu öne sürüldü. Bugün saat 11.00'de Batıkent'te milletvekilleri, belediye başkanları halka hitap edecek, sanatçılar konser verecek. Türkiye'nin çeşitli illerinden de 'gözlemci', barış aktivisti, yazar ve aydın ile gazeteciler 'nın 'Barış Grupları' adını verdikleri 'lıların Türkiye'ye giriş yapacağı Silopi'ye hareket etti. Silopi'ye gidenler arasında 1999 yılında Öcalan'ın çağrısı ile Türkiye'ye silahları ile birlikte gelenler de bulunuyor. 602752 Başkan '10 bin kişiyle' stadyumda evlendi Yaklaşık 10 bin davetlinin katıldığı düğün töreni Erdemli Şehir Stadı'nda gerçekleşti. Yoğun ilginin olduğu düğün töreninde yaklaşık bin adet havai fişek kullanıldı. Düğün törenine MHP Gurup Başkan Vekili Mehmet Şandır, MHP Mersin Milletvekilleri Kadir Ural ve Akif Akkuş, Erdemli Belediye Başkanı Mükerrem Tollu, Çeşmeli Belediye Başkanı Halil İbrahim Dur, Kumkuyu Belediye Başkanı Ömer Sezer, Ayaş Belediye Başkanı, Süleyman Koç, Gülnar Belediye Başkanı Ahmet Günel, Tarsus Yeşiltepe Belediye Başkanı Salah Gökmen, Bahşiş Belediye Başkanı Mustafa Sarı, Yeşilovacık İhsan Köpük, Uzuncaburç Belediye Başkanı Muzaffer Memili, Atayurt Belediye Başkanı Sedat Yeğiner, Atakent Belediye Başkanı Hasan Uslu, Çamlıyayla Belediye Başkanı İsmail Tepebağlı, Fındıkpınarı Belediye Başkanı Fatih Say, Güzelyayla Belediye Yakup Yeni de katıldı. 602223 Hırçın Arda'ya derbi kementi Hırçın Arda'ya derbi kementi Rijkaard tansiyonun arttığı son bölümde agresif hareketler sergileyen kaptanı F.Bahçe maçını düşünerek kart görmemesi için kenara aldı G.Saray, Trabzonspor maçında son dakikalar yaşanırken, agresif tavırlar sergileyen Arda Turan dikkatlerden kaçmadı. G.Saray Sportif AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin, masör aracılığıyla teknik direktör Frank Rijkaard'a “Arda böyle devam ederse kart görecek” diye mesaj gönderdi. Haftaya F.Bahçe ile oynanacak maçı düşünen Hollandalı teknik adam milli maç yorgunu Arda'yı, kart görme ihtimalini de gözönünde bulundurarak 83. dakikada kenara aldı. Rijkaard skor 2-2'ye geldikten sonra kenarda oturan Nonda ile Mehmet Topal'ı ısanmaları için saha kenarına gönderdi. Hollandalı çalıştırıcı tam değişiklik yapmaya hazırlanırken Arda ve Baros'un gollerinin gelmesiyle bu düşüncesinden vazgeçti. Oyuna girmek için bekleyen Nonda ile Mehmet Topal 90. dakika oynanırken ısınmayı bırakıp kulübeye döndü. ARDA TURAN'DAN TRABZON KLASİĞİ Trabzonspor'a karşı Ali Sami Yen'de oynanan son maçta gol atmayı başaran Arda dün geceyi de boş geçmedi. Milli maçta Ermenistan filelerini sarsan Servet ise dün gece de G.Saray forması altında ligde ilk golünü attı. 603742 "Ben buradayım, Hagi nerede'' "Ben buradayım, Hagi nerede'' Turkcell Süper Lig'de dün Galatasaray'a deplasmanda 4-3 yenilen Trabzonspor, 23 Ekim Cuma günü sahasında Kayserispor ile yapacağı maçın hazırlıklarına başladı. Teknik direktör Hugo Broos yönetiminde, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde yapılan antrenmana ameliyat olan Zafer Yelen'in haricinde tüm futbolcular katıldı. Galatasaray maçında ilk 11'de forma giyen oyuncular, koşunun ardından soyunma odasına giderken, diğer futbolcular, gruplar halinde yarı sahada çift kale maç yaptı. Trabzonspor, yarın yapacağı çift antrenmanla Kayserispor maçının hazırlıklarını sürdürecek. -BROOS, BASIN MENSUPLARINA TAKILDI- Antrenmanın bitiminin ardından soyunma odasına giderken gazetecilerin yanından geçen teknik direktör Broos, bordo-mavili kulübün teknik direktör Hagi ile anlaşacağı yönünde çıkan haber için basın mensuplarına takıldı. Broos, gazetecilere İngilizce olarak, ''Hagi'nin geleceğini yazdınız. Ben buradayım, Hagi nerede'' dedi. 602372 Bilgisayarın unutturduğu çocuk oyunları, kitapla hayat buldu Anne ve babaların çocukluk hatıraları arasında kalan 'eski minder yüzünü göster, eveleme geveleme, hoppacık' gibi oyunların anlatıldığı kitaplar, yeni neslin birlikte yaşamayı ve paylaşmayı öğrenmesini hedefliyor. Öğrencileri bilgisayar bağımlılığından kurtarmak istediklerini belirten okul müdürü İsmail Gülen, çalışmaya başlamalarında yalnız başına oynayan çocukları fark etmelerinin etkili olduğunu söyledi. Sınıf ve rehber öğretmenlerle çözüm arayışına girdiklerini ifade eden Gülen, "Çocuklarımızın birbirleriyle daha iyi geçinme ve ortak paydalar bulabilme adına eski oyunlarımızı iki kitap halinde derlemeye çalıştık. Çok güzel neticeler almaya başladık." dedi. Oyunları tek tek araştırarak kitap haline getiren sınıf öğretmeni Ali Tutkun da oyun alanlarının kısıtlı olduğuna değindi. Apartmanlarda internet, atari ve plastik oyuncaklarla vakit geçiren çocukların asosyal kişiliğe büründüğüne dikkat çeken Tutkun, proje ile okul bahçesindeki boş yerlere oyun alanları çizdiklerini ve çocukların bir iki haftada oyunları benimsediklerini anlattı. Çocuk için en doğal öğrenme yolunun oyun olduğunu dile getiren psikolojik danışman Zahit Dilcioğlu ise teknolojik yeniliklere karşı saklambaç, körebe ve birdirbir gibi geleneksel oyunların yeniden canlandırılması gerektiğini aktardı: "Milli kültürün parçası sayılan bu oyunlar çocuklarımız için en iyi öğrenme yöntemi." 603381 Köpekten kaçarken minibüsün çarptığı çocuk hayatını kaybetti Alınan bilgiye göre, Kocaeli'nin Derince ilçesi İbni Sina Mahallesi'nde sokakta oynayan Ayşegül Ak (3), bir köpekten korkarak kaçmaya başladı. Köpeğin kovaladığı küçük çocuğa, yoldan geçen Murat G. yönetimindeki 41 0198 plakalı yolcu minibüsü çarptı. Kazayı gören anne Nurcan Ak ile mahalle sakinleri 112 Acil Servis ekibini çağırdı. Olay yerine gelen sağlık ekibi, küçük kızın yaşamını yitirdiğini belirledi. Kaza sonrası sinir krizi geçiren baba Ramazan Ak ile anne Nurcan Ak, güçlükle yatıştırıldı. Minibüs sürücüsünün gözaltına alındığı kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Bu arada, mahalle sakinleri kazanın olduğu Nato Caddesi'nin tehlikeli olduğunu, caddeye kasis yapılması için yetkilileri daha önce uyardıklarını söyleyerek tepki gösterdi. 602580 Düğün dönüşü facia: ölü Düğün dönüşü facia: ölü İstanbul'un Tuzla ilçesinde meydana gelen kazada kişi öldü, kişi de yaralandı. Kazada hayatını kaybeden hamile kadının aylık bebeği ise ameliyatla alındı. Edinilen bilgiye göre İstanbul'da bir akrabasının düğününden çıktıktan sonra Gebze yönüne hareket eden Nuri Gündüz, Tuzla ilçesinde 34 EN 8550 otomobilinin lastiğinin patlaması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetti. Bariyerlere vuran araç takla atarak parçalandı. Kazada otomobilin sürücüsü Nuri Gündüz (37), hamile eşi Nuriye Gündüz (26) ve Şükran Kırkgül (56) hayatını kaybetti. Rüstem Kırkgül (56), Ayşe Sultan Kırkgül (49) ve Nuri Nuriye Gündüz çiftinin çocukları Tuana Gündüz (7) ise ağır yaralandı. Hayatını kaybeden Nuriye Gündüz'ün karnından ameliyatla alınan aylık erkek bebek ise Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde küvezde tedavi altına alındı. Korkunç kazada yaralanan Rüstem Kırkgül, Ayşe Sultan Kırkgül ve Tuana Gündüz hastanede tedavi altına alınırken, Tuzla İlçe Jandarma ekipleri kazayla ilgili soruşturma başlattı. Gebze'de reklamcılık yapan Nuri Gündüz'ün ölümü ilçeyi hüzne boğdu. 602729 'İğnelifıçı'daki İsrail, Başbakan'ı hedef alabilir Türkiye, aşağı yukarı 1940’tan bu yana ilk defa kendi inisiyatifiyle belirlediği bir dış politika çizgisi izliyor. Üstelik dış politikayı teslimiyetçi zihniyetteki gizli diplomasi paradigmasından soyutlayıp; dik duruşun ve onurlu tavırların hakim olduğu bir aleniyet içerisinde yürütüyor. Daha düne kadar Türk diplomat ve devlet adamlarını, korku ve sinmişlik psikolojisiyle teslim alan, toplumun büyük çoğunluğununsa daima kin ve nefret duyduğu Yahudi Lobisi ve İsrail Devletiyle gerilim temelinde simetrik bir ilişkiyi sürdürmek mümkün müydü yoksa! Şimdiye kadar Yahudi Lobisi’nin kendi kontrolünde olan ABD gücünü arkasına alarak kurduğu baskı ve İsrail hegemonyasıyla yaşanan asimetrik ilişki, ilk defa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki bir hükumet iradesiyle simetriye inmiş durumda. Meşhur “one minute” çıkışını alaycı üslupla eleştirip, bu tavırlarıyla varlıklarını borçlu oldukları Yahudi Lobisi’ne destek çıkan “dönme” güruhu dışında herkes bu değişimin farkında. Bu değişimi farkedemeyen “dönme” ve “devşirme” güruhu, yakında “ismi kendilerinde saklı” bazı sözde ABD’li üst düzey yetkililerin, “İsraille yaşanan gerilimden rahatsız oldukları” şeklinde ifadelerini yansıttıkları masabaşı haberler üretmeye başlarsa şaşmamak lazım. Zira Türkiye’nin kontrol ettiği bir Türk-İsrail gerilimi, en başta bu güruhun nemalarına darbe vuracaktır. Yazılarının her satırını Yahudi Lobisi ve onun uzun kulağı MOSSAD ajanlarına inceletip icazet aldıktan sonra yayına koyan bu “içimizdeki İsrailliler”, yaşanan simetrik ilişkiyle, kaybeden tarafta olacaktır muhakkak. 602246 Yemek poşetine bomba muamelesi Yemek poşetine bomba muamelesi Bursa'da bir banka şubesinin kapısına yanlışlıkla asılan poşetler, polisi alarma geçirdi. Bomba sanılan poşetten yemek çıktı. BURSA (A.A) Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, bir banka şubesinin kapısına bağlanan yemek poşetleri korku yarattı. Alınan bilgiye göre, bir yemek firmasında çalışan E.K, Setbaşı Caddesi'ndeki banka şubesinin ikili giriş kapısının kollarına, getirdiği yemek poşetlerini bağlayarak ayrıldı. Poşetleri bomba sanan bazı vatandaşların durumu polise bildirmesi üzerine ekipler,bölgede güvenlik önlemi aldı. Polis, banka önünde güvenlik çemberi oluştururken, olay yerine bomba imha ekibi de geldi. Yapılan incelemede, banka kapısına asılan poşetlerin içinde yemek olduğu belirlendi. Bölgeye çağrılan ve yemek poşetlerini bağladığı yerden alan E.K, polis merkezine götürüldü. 603230 Diyarbakır domuz gribi için alarmda Hantepe Eğitim Şehitleri İlköğretim Okulu, Huzurevleri İlköğretim Okulu, Süleyman Nazif İlköğretim Okulu ve Diclekent İlköğretim Okulu'nda 5'i öğrenci kişide domuz gribi vakasına rastlanmasından sonra, vatandaşlar virüs taşıdıkları endişesiyle hastanelere akın etti. Vatandaşların, çocuklarıyla birlikte geldikleri Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde tetkikleri yaptırdıktan sonra ağızlarına maske taktıkları görüldü. Kimi vatandaşlar da çocuklarının ağzını mendille kapattı. Vatandaşlar kentte grip vakasının görülmesinin ardından da okulların tatil edilmesini olumlu bulduklarını, ancak çocuklarına da hastalık bulaştığı endişesi taşıdıklarını belirterek, tetkik yaptırmak amacıyla hastaneye geldiklerini söyledi. Öte yandan İl Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat'ın yaşındaki kızının da domuz gribi olduğu öğrenildi. "GRİBAL ENFEKSİYON BELİRTİLERİ OLAN ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLMEMELİ'' Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Kemal Çelen, Diyarbakır'da domuz gribi vakalarının artması nedeniyle tüm hastane idarelerince kriz masası ve salgın inceleme komitesi oluşturulduğunu söyledi. Doç. Dr. Çelen, AA muhabirine yaptığı açıklama, H1N1 (domuz gribi) virüsünün mevsimsel gribe göre daha ağır seyreden fakat kuş gribi gibi ölümcül olmayan bir grip türü olduğunu belirtti. Dikkat edilmesi gereken en önemli konunun toplumun bilinçlendirilmesi olduğunu ifade eden Çelen, grip salgınlarının her zaman dünyanın gündeminde olacağını, panik ortamı yaratılarak insanların huzursuz edilmesinin anlamı olmadığını bildirdi. ''ÖPÜŞME VE TOKALAŞMA ALIŞKANLIKLARINDAN VAZGEÇİLMELİ'' Çelen, bu virüsle baş edebilmenin en önemli yolunun kişisel korunma yöntemlerine uyulması olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Toplumumuzda çok yaygın olan öpüşme ve tokalaşma gibi alışkanlıklardan artık kurtulmamız gerekiyor. Bu en önemli korunma yöntemi. Bunun yanı sıra Diyarbakır'da bazı okullar önlem amacıyla tatil edildi. Gribal enfeksiyon belirtileri olan çocuklar okula gönderilmemeli. Öğretmenlerin de sınıflarında gribal enfeksiyon şüphesi bulunan öğrencileri sağlık kuruluşuna yönlendirmesini öneriyoruz. El yıkama alışkanlığının yaygınlaşması da son derece önemli. Gribal enfeksiyon geçiren kişinin hapşırmasıyla eline bulaşan virüsler, bütün kişisel ve ortak kullanılan malzemelere bulaşır. H1N1 damlacık yoluyla bulaşan bir virüstür. Koruyucu önlemlere dikkat edilmesiyle hastalık riski yüzde 50 oranında önlenebilir. Gribal enfeksiyon hastaları izole edilerek evinde yatak istirahati yaptığı yani kalabalık ortamlarda bulunmadığı durumda hastalığı birkaç günde atlatabilir. Aksi takdirde başka kişilere de bulaştırma açısından risk oluşturacaktır.'' ''OKULLARI TÜMÜYLE KAPATMAK DOĞRU DEĞİL'' Doç. Dr. Çelen, İl Hıfzıssıhha Kurulunca verilen karar doğrultusunda Diyarbakır'da okulda eğitime ara verildiğini hatırlatarak, bunun önlem amacıyla alınmış bir karar olduğunu söyledi. Diyarbakır'da domuz gribi teşhis edilen kişi bulunduğunu hatırlatan Çelen, eğitime ara verilmesi kararının hastalığın akut döneminde bulaşma riskinin yüksek olması nedeniyle kalabalık toplum mantığını biraz olsun ortadan kaldırmaya yönelik önlem amacı taşıdığını belirtti. Okulların tümüyle kapatılması konusunun tartışmaya açık olduğunu kaydeden Çelen, şunları söyledi: ''Okulları ne zamana kadar kapatacaksınız? Bu da doğru bir karar olmayabilir. Ancak risk oluşturabilecek vakaların eve gönderilmesi ve belki bir süre çocukların okula gönderilmemesi doğru bir yol olabilir. Diyarbakır Hıfzıssıhha Kurulunca bu karar geniş bir şekilde konuşulup tartışıldıktan sonra alınmıştır. Sonuçta gribal enfeksiyonlar hep olacaktır. Bu salgınlar dalga dalga gelip gidecektir. Yoksa okulları kapatıp eğitimi sekteye uğratmak da doğru bir yaklaşım olmaz.'' ''2 ÖĞRENCİNİN DURUMU İYİ'' Doç. Dr. Çelen, Sağlık Bakanlığınca Diyarbakır'da kişide domuz gribi virüsüne rastlandığının açıklandığını hatırlatarak, aldıkları bilgiler doğrultusunda öğrencinin durumunun gayet iyi olduğunu, gribal belirtileri nedeniyle evlerinde dinlendiklerini söyledi. Dünya genelinde 400 bin domuz gribi vakası olduğunu kaydeden Çelen, mayıs ayından bugüne kadar bunlardan bininin hayatını kaybettiğini belirtti. Çelen, ölenlerin çoğunun yaşlı, çocuk ve başka hastalığı da bulunanlar olduğunu ifade ederek, domuz gribinin aslında çok da ölümcül bir hastalık olmadığını bildirdi. ''Türkiye'de 500'ün üzerinde pozitif vaka var'' diyen Doç. Dr.Çelen, şunları kaydetti: ''Son günlerde 41 vaka tespit edildi. Bu salgın ülkemize yeni yeni girdi diye düşünebiliriz. Ülkemizde ölen hasta yok. Bu vakalara tamamen gribal enfeksiyon hastası olarak yaklaşıyoruz. Hastalar muayene ediliyor, hastalara ve yakınlarına korunma yöntemleri anlatılıyor. Daha sonra bu hastalara evde istirahat etmeleri için destek tedavisine yönelik ilaçlar veriliyor. Hastalar evde dinleniyor. Solunum sıkıntısı yaşayan hastalar hastanede yatarak tedavi ediliyor. Fakat bugüne kadar böyle bir hasta görülmedi. Bu vaka artışı Diyarbakır'da panik ortamı oluşturacaktır ancak birkaç gün içerisinde bu panik havası geçecektir. Vaka sayısı artabilir, ölümcül bir hastalık olmasına rağmen yüksek bir ölüm riski yok.'' ''DOMUZ GRİBİ AŞISI SON DERECE GÜVENİLİR'' Domuz gribi aşısıyla ilgili olarak spekülasyonlar yapıldığını ifade ederek, bugüne kadar kullanılan tüm aşıların, ilaçların kullanıma girinceye kadar çeşitli evrelerden geçtiğini bildirdi. Aşıların gönüllü insanlar üzerinde denendiğini ve güvenilirliğinin ispatlandığını kaydeden Çelen, ''Bu aşı dünyada çok ileri ülkelerde de ülkemizde olduğu gibi kullanıma girecektir.  Sağlık Bakanlığınca Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezince de aşıyla ilgili son çalışmalar yapıldı. Test çalışmaları tamamlandıktan sonra risk gruplarına göre öncelikle sağlık çalışanları, daha sonra çocuklar, hamileler ve risk grubunda bulunan herkesin aşılanması doğru olacaktır'' dedi. SALGIN PLANI HAZIRLANDI Çelen, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın ''Domuz gribi tehlikeli boyutlara ulaşırsa üniversitelerde derhal gerekli tedbirleri devreye sokmaya çalışacağız'' açıklamasıyla ilgili olarak her üniversitenin bir kriz masası ve salgın planı olacağını, buna göre hareket edileceğini söyledi. Vaka sayısı daha da artarsa bir dönem tatilin gündeme geleceğini ifade eden Çelen, tüm kurumlarda panik ortamı yaşandığını belirtti. Doç. Dr. Çelen, bir yıl önce Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ve kuş gribi yaşandığı süreçlerde olduğu gibi domuz gribinde de panik ortamının artacağını ancak bir dönem sonra panik havasının dağılacağını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Domuz gribi vakasının artması nedeniyle tüm hastane idarelerince bu konuda kriz masası ve salgın inceleme komitesi oluşturuldu. Toplumda 'Sağlık teşkilatlarında yeterli teçhizat mevcut mu' sorusu sıkça sorulmaya başlandı. Bu konuda gereken tedbirleri aldık. DÜ Tıp Fakültesi Başhekimliği olarak grip salgını planını yürürlüğe koyduk. Bu konuyla ilgili çalışmalarımızı yapıp gerekli incelememizi sağlamış durumdayız, bu konuda sıkıntımız yok. Böyle bir vaka artışı olursa gelen hastalara hizmet verebileceğimiz her teçhizatımız hazır.'' 602338 Gece notları Gece notları ile ’ın uzun kanapenin ortasında sağ ve sol taraf tıka basa hanım doldurulmuş şekilde oturmaları resmen onlar adına üzdü beni. Ne zor durum. Hani hepsini birarada görme şansınızın bile olması mümkün değil. Ama oradalar ve sizler tam ortalarında oturuyorsunuz. Ahmet Hakan hiç günlerinde bir yanında diğer yanında ’ı düşünebilir miydi? Oray Eğin konuk bombardımanını pek bir güzel gözler önüne serdi “Ya Şimdi Ya Hiç”te.  Ahmet Hakan çorapsız Bu böyle cool bir hava getiriyor. Bir rahatlık ifadesi. Hani zarif şık ayakkabılar daha bir   ortaya çıkıyor. Bacak bacak üstüne atınca da  “daha bir çekici” oluyor. Hülya Avşar ve Helin Avşar arasında biraz çekingendi. Ama kim çekinmez ki yani!  Sinema sanatçısı mı? Oray Eğin, aslında çaktırmadan Hülya Avşar’a “uzun yıllardır yapmadığı” bir şeyi hatırlattı. Dört yıldır film çekmiyordu. Gelen senaryolar pek tatmin etmiyormuş. “Siz kendinize sinema sanatçısı der misiniz?” güzel bir soruydu. İçinde bir kinaye de vardı. Biraz kırgındı sinema dünyasına Avşar. Bunu da dile getirdi. Ama galiba bu soru Avşar’ı rahatsız etti.  İşsiz de kalmış! ile görüntülenmesi üzerine çalıştığı Televizyonu’ndaki işine son verilen Neşe Sapmaz da Eğin’in programındaydı. Serdar Turgut çok kızdı bu duruma “Kimmiş geri zekâlı müdür?” diye çıkıştı!  Disko Kralı “Disko Kralı”nda yeni dekorda karşımızdaydı Benim gözüm yoruluyor. Aslında tam disko gibi hava veriliyor da ışık ve insan bulamcı gibi. Bu sefer yüksek bir standın üstünde orkestra ve müzik yapan konuklar var. Açık bir sahne havasında. Hayko Cepkin ile açılış yapıldı. Esra ve Ceyda kardeşler vardı. “Esra ve Ceyda olmak” başlı başına bir ayrıcalıktır. Kızsan da bağırsan da, yüzlerine kötü kötü de baksan zaten onlar “biz buyuz” diyorlar!  ’den akıllı iş Pazartesi akşamları bir dizi bombardımanı var. Daha doğrusu, iddialı diziler birbiri ardına sıralanıyor. Onlara inat Kanal prime ’ını ağırlaştırıyor. İkinci bir dizi harcaması yapmıyor. Kanal, yeni tarihli Türk filmlerinden bir demet sunmaya başladı. Geçtiğimiz hafta “Mustafa” vardı. Bu gece de Yetkin Dikinciler’in başrol oynadığı “Mavi Gözlü Dev”i izleyeceğiz. 602609 Türk şirketine Avrupa'dan iki ödül ''Türkiye'nin ilk yeşil konut projesi'' olarak tanıtılan İstanbul Batı Ataşehir'deki ''Varyap Meridian'' projesinin inşaatının ve satışlarının 2011 yılında tamamlanması ve yaşamın başlaması hedefleniyor. Birçok ülkeden çok sayıda uluslararası gayrimenkul firma ve yöneticisinin katıldığı ödül töreninin ardından A.A'nın sorularını yanıtlayan Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, ''Uluslararası arenada verilen bu ödüllerin Türkiye adına kendisini gururlandırdığını'' söyledi. Türkiye'deki emlak piyasasının durumunun sorulması üzerine Varlıbaş, son iki yıldır emlak piyasasında her şeyin iyi olduğunun söylenemeyeceğini, bu nedenle Varyap'ın ''değişik projeler üreterek ve farklılıklar yaratarak yoluna devam ettiğini'' kaydetti. Konut fiyatlarının artacağı tahmininde de bulunan Varlıbaş, ''Bir yandan arsaların azalması, tükenmesi diğer yandan da girdi fiyatlarının artması, konut fiyatlarının artmasına neden olacak'' dedi. -''YÜZDE SIFIR ENERJİ TÜKETEN KONUT PROJELERİ YAPMAK İSTİYORUZ''- Süleyman Varlıbaş, Varyap Meridien'de ev sahibi olmak isteyenlere çeşitli ödeme kolaylıkları sunduklarını, düşük kredi faiz oranlarıyla, 12 ay ile 120 ay arasında değişen seçeneklerle konutları sattıklarını belirtti. Projenin bulunduğu arsa, iyi bir proje olması, projeyi yapacak firmanın güvenirliği, ödeme şartları gibi konuların müşteriler için önemli olduğuna dikkati çeken Varlıbaş, ''Bu kriterlerden bir tanesi eksikse, projenin başarılı olması ve rağbet görmesi beklenemez'' diye konuştu. Varyap Meridien projesinin çevreye uyumlu, insanların ve doğanın geleceğini bozmayan bir konut projesi olduğunu da vurgulayan Varlıbaş, örneğin bina ve çevre aydınlatmalarının güneş ve rüzgar enerjisinden sağlanacağını, konutların yapımında kullanılan malzemelerin çevre dostu malzemeler olacağını ifade etti. Varyap Meridien projesiyle yüzde 40'a varan enerji ve su tasarrufu sağlayacaklarını kaydeden Varlıbaş, hedeflerinin 10 yıl içinde yüzde sıfır enerji tüketen konut projeleri yapmak olduğunu sözlerine ekledi. -''AVRUPA'DAKİ EN BÜYÜK GAYRİMENKUL PROJESİ''- Varlıbaş Holding Genel Müdürü Erdinç Varlıbaş da, uluslararası gayrimenkul piyasasında Türkiye'nin daha çok tanıtıma ihtiyacı olduğunun altını çizerek, ''Bu proje, miktar, değer ve metrekare bakımından Avrupa'da devam eden en büyük gayrimenkul projesi'' dedi. Hedeflerinin dünya firması olmak olduğunu vurgulayan Erdinç Varlıbaş, Varyap Meridien ile başka uluslararası mimarlık ve gayrimenkul yarışmalarına da katılmayı planladıklarını söyledi. Bu arada ödül töreninin gecesi düzenlenen yemekte, yarışmaya katılan firmalar arasında çocuklara yardım amaçlı yapılan açık artırmada, Varyap Holding 12 bin 500 sterlinle (yaklaşık 30 bin TL) en fazla bağışta bulunan şirket oldu. Varyap Holding halen, İstanbul Çağlayan'daki Adalet Sarayının yapımını sürdürüyor, ayrıca en son Galatasaray Spor Kulübü Seyrantepe spor kompleksinin ihalesini aldı. -VARYAP MERIDIAN- Varyap Meridian projesi, TOKİ ve Emlak Konut GYO ortaklığıyla hayata geçiriliyor. Toplam 107 bin metrekarelik alana yayılan Varyap Meridian'ın yüzde 90'ı yeşil alandan, 13 bin metrekarelik alanı ise binalardan oluşacak. Binalar, ikisi 24 katlı olmak üzere, 60, 45, 41 ve 34 katlı toplam bloktan oluşacak. Proje kapsamında, 1500 konut, yıldızlı otel, iş merkezi, ticaret ve sosyal alanlar bulunacak. Türkiye'nin en büyük gayrimenkul projesi olarak kabul edilen ve milyar 200 milyon dolar toplam hasılatı olan proje çerçevesinde satışlara geçen Nisan ayında başlandı. Varyap Meridien projesinin şu ana kadar yüzde 20'si satışa sunuldu. 602569 Porto Riko'da Barda Çatışma Porto Riko'da Barda Çatışma Amerika Birleşik Devletleri'nin içişlerinde bağımsız özerk bölgelerinden Porto Riko'da bir barda çıkan silahlı çatışma sonucu kişi öldü, 20 kişi de yaralandı. Polis, olayın başkent San Juan'ın bir banliyösündeki barda meydana geldiğini belirtti. Tanıkların ifadesine göre, en az silahlı kişi bara gelerek rastgele ateş açtı. Bardaki kişiler de silahla karşılık verdi. Bar ve yanındaki bir dükkanın yeniden açılışını kutlamak için çevrede yaşayan birçok insanın sırada barda bulunduğu belirtildi. Yetkililer, yaralananlar arasında yaşında bir kız ile karnından vurularak aylık bebeğini yitiren hamile bir kadının da bulunduğunu bildirdi. Soruşturmayı yürüten savcı, çatışmanın uyuşturucu ticaretiyle bağlantılı olabileceğini söyledi. Porto Riko'daki cinayetlerin yüzde 70'inin uyuşturucu trafiğiyle bağlantılı olduğu belirtiliyor. 602627 İbrahim Kahveci: Ağaçları soymayalım da size mi soyulalım? İbrahim Kahveci Ağaçları soymayalım da size mi soyulalım? Çevre son yılların en saygın alanı haline geldi. Her geçen gün çevreye verilen zararların faturası artarak büyüyor. Artık her birey daha fazla çevreci olmak zorundadır. Küresel ekonomik krizde bir gerçeği yeniden daha net görebildik: Kriz fırsatçılığını. Birçok işletme veya şirket sahibi çalışanları üzerinden kriz fırsatçılığı yapmaya başladı. Yüksek ücretliler dışarı, düşük ücretliler içeri; veya çalışıyorsun ya bir de maaş mı alacaksın.. yaklaşımları ortada türedi. Sanki çalışma karşılığı ücret talep etmek bir haksızlık da, ücret vermemek bir normal davranış gibi karşılanıyor. Bankalar krizi fırsata çevirip birçok firmayı alaşağı etmedi mi? İşçisine sahip çıkmaya çalışan patronlara karşı kredi silahı ne kadar objektif kullanıldı sanıyoruz. Acaba mevduat bankaları da katılım bankaları gibi kredi musluklarını kesmeseydi ve kâr yerine biraz daha risk üstlenseydi ülkemizde işsizlik bu oranlara çıkar mıydı? Türkiye ekonomisini finans kesiminin başarı rakamlarına bakarak övenleri gördüğümüzde içimizin nasıl çızzzz ettiğini inanın açıklayacak cümle bulamıyorum. Bir ekonomide nihai hedef insandır, yani insanın iş bulması ve refahının artmasıdır. Şimdi siz çıkıp, bakın bankalarımız ne kadar sağlam, derken yüzde 16'ları aşmış işsizler ordusuna ihanet etmiyor musunuz? Keşke bankalarımızın kârı yüzde 35 artacağına aynı yerde kalsaydı da işsizler ordumuz yüzde 16'lara tırmanmasaydı. İnsanlara yaramayan rakamlarla nasıl övünebiliniyor, inanın hiç anlamıyorum. Ama ben şunu da biliyorum: Artık sıra reel kesime geliyor. Merkez Bankası'nın ısrarla aylarca sürdürdüğü faiz indirimleri ile sağlanan saadet zincirinin sonu geliyor. Artık eldeki paralara para kazandıracak başka alanlar oluşmalı. Acaba bu başka alanları bankalar nasıl oluşturacak? Belki dövize saldırıp sistemle oynayarak rant peşine koşulacak, belki de bir başka alan bulunacak. Bildiğimiz gerçek, bu ülkede sermaye oyunları ve sermaye gücü birçok iktidarla oynayabilmiş olmasıdır. Bugün neden her adımı bankacılık üzerinden zorunlu kıldık, diye düşününce, aklımıza gayet makul bir gerekçe verildiğini görüyoruz: "Sistemi kayıt altına almak için." Oysa kayıt altına alınan kesim alt gelir grubu ve inanın bu kesimin kayıtlı olması veya olmaması çok şey değiştirmiyor. Ama değişen bir şeyler var. Biliyor musunuz, artık her gün daha fazla bankaların eline kalıyoruz. Ve kamu gücü bu gücün karşısında, yeri geliyor yetersiz kalabiliyor. Acaba Yeni Şafak Gazetesi olmasaydı fiyatı tüketiciye açıklanmamış ATM'lerdeki ortak nokta hamlesi ne olurdu? Bugün bir başka gerçeğe daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Artık çevreciyiz, dedik. Hatta George Soros bile çevre için milyar dolar (1.000.000.000 USD) bağışlamışken biz çevreye duyarsız kalamayız değil mi? İşte bu noktada bankanız size geliyor "sayın müşterimiz faturanızı size ağaç kesmeden mail üzerinden yollayalım" diyebilir. Tabii ki size de oldukça mantıklı gelebilir. Neden üç harflik fatura yerine zaten içi boş sayfalarca dolu reklâmla gelen fatura zarfı ile uğraşacaksınız ki? Bankanız size reklâm dolu sayfalarında kestikleri ağaçları söylemiyor, ama, siz fatura isteyince çevre dostu olmanızı istiyor. Ve çevreci olmaya karar verip fatura yerine e-mail gelmesini bekliyorsunuz. Şimdi sıkı durun ve dikkat edin. İmzaladığınız sayfalar dolusu sözleşmelerde belki vardır, ama, sözlü duymamış olabilirsiniz. zaman şimdi okuyun: Bankalar ağaç kesilmesin diye e-mail dedikleri mesajları size bir de GSM üzerinden yolluyor mu? Peki, GSM mesajlarından mesajı yollayan bankanın size hatırı sayılır bir masraf kestiğini, hem de GSM şirketinin ücret aldığını biliyor musunuz? Bir mesaj, iki ücret: Hatta okumamıştır, diye aynı mesajı birkaç gün tekrar tekrar yollayan bankalar var mı? Kısaca diyeceğimiz şu: Aman ağaçlar kâğıtlar için soyulmasın, diyenlere bir bakın, acaba kimi soyuyorlar?! Türk halkına odundan daha mı az değer veriyorsunuz? Bu halkın âhı, onu bankalara mahkûm edenlere hâlâ yetmedi mi? 603315 İşte uçuk icatlar İşte uçuk icatlar İngiltere'nin başkenti Londra'nın kuzeyindeki Alexandra Palace'ta düzenlenen 9'uncu icatlar fuarında, aralarında afrodizyak etkisi yapan çarşaf ve taşınabilir fitness salonunun da bulunduğu icatlar sergilendi. gün süren ve dün sona eren fuarda, amatör ve "uçuk" mucitlerin yanı sıra ilham gelip mucitliğe soyunan ev kadınları da icatlarını sergileme fırsatı buldu. Yetkililer, fuarda, "acayip" icatların yanı sıra devrim yaratacak nitelikte icatların yer aldığını ifade etti. Fuarda, İspanya'nın Barselona kentinden Pep Torres'in, aralarında duvara çengele gereksizin asılabilen manyetik temizlik bezi, kumaşında afrodizyak maddeler içeren çarşafları ve önünde hassas levha bulunan buzdolabının da bulunduğu icatları yer aldı. Torres'in hassas buzdolabının levhası, rejim yapan ve gizlice buzdolabına yaklaşan kişiyi sesli komutla uyarıyor: "Çabuk kremalı pastayı yerine koy ve buzdolabından uzaklaş!" Yetkililer, fuarın en eşsiz ödülünün, kırılan kemiğe şırınga edilen kalsiyum fosfat karışımı bir çimentonun mucidi Malezyalı Chew Kean Khoon'a verildiğini söyledi. Çimento, kırılan kemiğe şırınga edildikten sonra katılaşıyor ve kemiği sağlamlaştırıyor. İranlı mucit İhsan Yezdani ise 15 egzersiz sunan, son derece hafif ve adı "taşınabilir fitness salonu" olan paketlenebilir bir fitness takımını sergileme fırsatı buldu. Yezdani, "Egzersizleri yapmak için bir koltuk yeterli. Fitness takımını her yerde kullanabilirsiniz ister otelde, büroda, ister uzun yolculuklar sırasında uçakta" diye konuştu. Bulgar Fredy Vasilev ise "Bathomatic" adlı, uzaktan bir İphone sayesinde banyo küvetini dolduran, su düzeyini, suyun sıcaklığını ve suya karışacak sabunun kokusunu ayarlayabilen sistemi tanıttı. Britanya'nın yanı sıra, aralarında Moldova, Hırvatistan, Hong Kong, İran, Libya, Malezya, Rusya, Suudi Arabistan ve Tayvan gibi ülkelerden mucitlerin buluştuğu fuar, bugün İpod olarak bilinen cihazın atasının 1979'daki mucidi İngiliz Kane Kramer tarafından organize edildiği bildiriliyor. 602967 Efes ile yıl daha! Efes ile yıl daha! Efes Pilsener, geçen yıl yıllığına ULEB Avrupa Ligi'nin ana sponsoru olmasının ardından, yeni bir anlaşmayla sponsorluk sözleşmesini yıl uzattı. Konuyla ilgili anlaşma, The Ritz Carlton Otel'de Efes Bira Grubu Üst Düzey Yöneticisi (CEO) Alejandro Jimenez ve ULEB Avrupa Ligi Üst Düzey Yöneticisi Jordi Bertomeu tarafından imzalanırken, törende Anadolu Holding İcra Komitesi ve Efes Pilsen Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan da yer aldı. ULEB Avrupa Ligi'nin yıl daha ana sponsorunun Efes Pilsener olacağını vurgulayan Alejandro Jimenez, ortaklıklarını yenilemenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, ''Efes Pilsener her zaman basketbolun yanındadır ve sponsorluk görevi için de en uygun markadır. Önemli olan basketbola katkı sağlamak'' diye konuştu. Jordi Bertomeu ise açıklamasında, İstanbul'un dünya basketbolunda giderek önem kazanan bir şehir olduğunu belirterek, ''Dünya Basketbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak olması, önemini daha da artırdı'' derken, Efes Pilsener'le ana sponsorluk anlaşmalarını yıl daha uzatmalarının kendilerini memnun ettiğine değindi. ULEB Avrupa Ligi'nin daha fazla büyümesi için Efes Pilsener gibi büyük markaların desteğine ihtiyaç duyduklarını aktaran Bertomeu, kendilerinin de beklentileri karşılamak için var güçleriyle çalıştıklarını ifade etti. 603003 Erdoğan, Ahmedinejad ile görüştü Edinilen bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, görüşmede İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'a şunları söyledi: ''Haberi büyük bir üzüntüyle duydum. Çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinden dolayı acınızı paylaşıyorum. Terörist saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu acı günde Türkiye olarak yanınızdayız. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, sizlere ve hayatını kaybedenlerin ailelerine en derin başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Terörizm ortak düşmanımızdır. Bu saldırı, terörizmle mücadele alanındaki mevcut işbirliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bir hafta sonra ülkenizi ziyaret edeceğiz. Bu ziyaret esnasında terörizmle mücadele dahil ülkelerimiz arasındaki iş birliği sahalarını sizlerle ayrıntılı bir şekilde görüşmeyi arzu ediyoruz. İran halkına başsağlığı dileklerimizi iletmenizi arz ediyoruz.'' -AHMEDİNEJAD'IN SÖZLERİ- İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da telefon görüşmesinde duyarlı ve hassas davranışından dolayı Başbakan Erdoğan'a teşekkür ettiği belirtildi. Terörizme karşı Türkiye ile iş birliği yapmayı arzu ettiklerini söyleyen Ahmedinejad'ın, ''bunu ziyaretiniz sırasında detaylı görüşmeyi arzu ediyoruz'' dediği ifade edildi. 603135 Davutoğlu: Gök yere inse Türkiye'nin pozisyonu değişmez Davutoğlu: Gök yere inse 'nin pozisyonu değişmez Dışişleri Bakanı için topraklarının işgal altından kurtarılması konusunun en temel milli meselelerinin başında geldiğini belirterek, "Eski bir Türk deyişiyle; gök yere inse, Türkiye’nin bu pozisyonu değişmez" dedi.Davutoğlu, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout ile görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.Azerbaycan’daki Türk Şehitliği’nde bayrakların indirilmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Davutoğlu, hükümeti yetkilileri ve 72 milyon Türk halkı için Azerbaycan bayrağı ve Türkiye bayrağının "ortak milletin bayrakları olarak, Türk bayrakları olarak aynı ölçüde aziz olduğunu" söyledi.Bakan Davutoğlu, Azerbaycan topraklarının Türkiye toprakları kadar kutsal olduğunu ve bu toprakların işgalden kurtarılmasının kendileri için en temel milli meselelerin başında geldiğini kaydetti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir kere bu pozisyonumuz böyle devam edecek. Eski bir Türk deyişiyle; gök yere inse, Türkiye’nin bu pozisyonu değişmez. Bu, ilkesel bir tutumdur.Azerbaycan’ın bağımsızlığı için Anadolu’nun her bir köşesinden ve şu anda sınırımız içinde olmayan ’dan, ’dan, Halep’ten gelip de Azerbaycan topraklarında şehit düşmüş şehitlerimiz, bu şehitlerimizin gölgesinde uyuduğu bayrağımız ve şehitlerimiz için fatiha okunan şehitlik camimiz, her şeyden önce Azerbaycan halkının izzetine, onuruna emanet edilmiştir. Biz bu izzet ve onura saygı gösterileceğini bekliyoruz, gösterileceğinden de eminiz, bu konuda bir tereddütümüz yoktur. Bize söylenen geçici bir düzenleme, bir restorasyon faaliyeti çerçevesinde bu tedbirlerin alındığıdır. Bu emanet bizim ortak emanetimizdir." -"BİZİM AZERBAYCAN HALKINA GÜVENİMİZ TAMDIR"- Davutoğlu, Türkiye’nin dünyanın her yanına yayılmış şehitlikleri bulunduğunu ve kendisinin de bu şehitlikleri sürekli ziyaret ettiğini hatırlatarak, ’ın Korfu adasında tek bir Türk’ün dahi bulunmadığını, ancak orada da Türk şehitliğinin olduğunu ve Türk bayrağının dalgalandığını kaydetti."Bizim Azerbaycan halkına güvenimiz tamdır" diyen Davutoğlu, "Onların Türkiye muhabbetini biliriz. Türkiye ile Azerbaycan arasına nifak sokma çabalarına da hiçbir zaman izin vermeyeceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı Başbakan ve kendisinin her zeminde verdiği güvencelere rağmen böyle nifak sokma çabalarının ortaya çıkması durumunda buna en doğru cevabı "Azerbaycanlı kardeşlerin, kaderdaşların, tarihdaşların, soydaşların" vereceğinden emin oluğunu söyleyen Davutoğlu, bu konuda tereddütleri bulunmadığını bildirdi.Bu konudaki çabaların bundan sonra da artarak devam edeceğini ifade eden Davutoğlu, hem Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, hem de kendisinin tüm görüşmelerde işgal altındaki Azeri topraklarını gündeme getirdiklerini ve bu sorun çözülünceye kadar da her fırsatta bunu gündeme getirmeye devam edeceklerini belirtti."Kim ne söylerse söylesin, Türkiye’nin bu politikası devam edecektir.İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının işgalinin bitmesi yönündeki politikamız da, bu konudaki ilkesel tutumumuz da, bu konuya çözüm bulunana kadar devam edecek. Türkiye açısından herhangi bir spekülasyona mesnet teşkil edecek bir politika değişikliği söz konusu değildir" diyen Davutoğlu, bunun özellikle Azerbaycan halkı tarafından doğru algılanmasına büyük önem verdiğini söyledi.Azerbaycan’ın doğal gaz konusunda "Türkiye’yi pas geçecek hatlar" arayışında olunduğuna dair açıklamalar yapıldığının hatırlatılması üzerine de Davutoğlu, halen taraflar arasındaki müzakerelerin devam ettiğini, bu müzakerelerin sadece Türkiye ile Azerbaycan arasında değil, uluslararası konsorsiyum tarafından yürütüldüğünü, kendisinin olumlu netice alınacağına inandığını ifade etti. Davutoğlu, uzun dönemli perspektiften bakıldığında da -Anadolu- geçişinin herkes için stratejik bir geçiş olduğunu belirterek, bunların ticari mantık içinde ele alınması gereken konular olduğunu kaydetti.Bakan Davutoğlu, ’de yapılacak olan Ekonomik İşbirliği toplantısına katılıp katılmayacağının sorulması üzerine de, bu ziyaretinin planlanmış bir durumda olduğunu, ancak Türkiye’nin gündeminin bilindiğini söyleyerek, sadece Kafkaslar’da değil, bölgede de son derece önemli konular olduğunu ve yarın da Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılacağını belirtti.Davutoğlu, "Şu anda tabii planlanmış bir ziyaret var, ama olağanüstü bir şey olursa zaten haberdar ederiz" dedi.- PROTOKOLLERİN MECLİSE SEVKİ- ile imzalanan protokollerin ’ye sevkine ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, hükümetin protokolleri Meclise sevk etmesi ile Meclis tarafından onaylanmalarının ayrı şeyler olduğunu anımsatarak, sevk işleminin doğal seyri içinde gerçekleşen bir süreç olduğunu, bunun bu hafta içinde olacağını, kendisinin de bu çerçevede Meclisi Çarşamba günü bilgilendireceğini bildirdi.Davutoğlu, "Ama bunun onay işleminin ne zaman olacağı Yüce Meclisimizin takdiridir. Biz her zaman bunu söyledik, hiçbir zaman ilkesel olarak ileride yanlış yorumlanacak yanlış bir söz, ne Cumhurbaşkanımız, ne Başbakanımız, ne de benden gelmiştir. İlkesel tutumumuz budur ve böyle devam edecek" diye konuştu.Azerbaycan’ın tutumundan üzüntü duyup duymadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, şöyle konuştu: "Biz Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin sıradan bir ilişki olmadığına inanıyoruz. Tarihin çok testinden geçmiştir. Azerbaycan için bizim tarih boyunca neler yaptığımızı da, bağımsızlığını kazanmasından bu yana neler yaptığımızı da herkes bilir. Ve şunu tekrar temin ederek Azerbaycan halkına seslenerek söylüyorum; bundan sonra yapacaklarımız da şimdiye kadar yapacaklarımızdan daha az olmayacak, çok daha fazla olacak. Bu konuda hiç kimsenin tereddütü olmamalı." Bakan Davutoğlu, kendisinin "üzülmesi gibi bir şeyin" söz konusu olmadığını ifade ederek, ortada bu anlamda histen çok rasyonel bir stratejik perspektif olduğunu, bölgesel barış kararlılıklarının sürdüğünü belirtti. ÇEVİRİDE YANLIŞLIK VAR Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Türkiye’nin arabuluculuğunu "dürüst bulmadığı ve istemediği" yönünde çıkan haberlerin sorulması üzerine Davutoğlu, çeviri yapılırken "dürüst" kelimesinin yanlış anlamalara sebebiyet verdiğini, aslında kullanılan kelimenin "tarafsız" olduğunu belirterek, "Bizim ne kadar dürüst bir arabulucu olduğumuzu geçen seneki İsrail- dolaylı görüşmeleri göstermiştir. zaman, zamanın İsrail hükümeti tarafından da, Suriye hükümeti tarafından da takdir edilen bir arabulucuk girişimimiz olmuştur. Türkiye her zaman sadece bu konuda değil bölgesel ve küresel bütün konularda ilkeli bir tutum benimsemiştir ve benimsemeye devam edecektir" dedi. Türkiye’nin şu anda belli konularda gösterdiği hassasiyetin bu ilkesel tutumdan kaynaklandığını kaydeden Davutoğlu, ilkesel tutumunu sağlam zemine oturtmuş ülkelerin en doğru arabuluculuğu yapabileceğini kaydetti. "Bölgemizin tekrar barış dinamizmine dönmesi lazım" diyen Davutoğlu, bu gerçekleştiğinde ve taraflar da talep ettiğinde Türkiye’nin elinden geleni yapacağını vurguladı ve "Biz arabuluculuğu bizatihi değerli görmüyoruz. Arabuluculuk barışa doğru gidiyorsa değerlidir. Barışa gitmeyen arabuluculuğu, sadece PR (halkla ilişkiler) kastıyla yapmadık, yapmayız da..." diye konuştu. "’ın Türkiye’deki İsrail ve hedeflerine yönelik yapacağı bilgisinin doğru olup olmadığı" sorulan Davutoğlu, bütün dış temsilciliklerin Türkiye’nin garantisi altında olduğunu ve onların her türlü korumasının alındığını ve alınmaya da devam edileceğini söyledi. Son zamanlarda basında Türkiye’de yaşayan Yahudilere yönelik saldırılarda bulunulacağı yönündeki haberleri de hatırlatan Davutoğlu, "Onlar bizim vatandaşlarımızdır, onların güvenlikleri azizdir. Kesinlikle Türkiye’de antisemitik bir tutum olmamıştır. Tarih boyunca olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır... Hem dış temsilcilikler, hem kökenli vatandaşlarımız, diğer vatandaşlarımız gibi aynı haklara sahip olma bakımından, bizim güvenlik tedbirlerimiz altındadır" dedi. 602903 Plaza cinayetinin ikinci faili yatında yakalandı Plaza cinayetinin ikinci faili yatında yakalandıAli AKSOYER/İSTANBUL, (DHA) Levent’te bir iş merkezinin otoparkında silahlı saldırıya uğrayan şirketi ve kafeterya işletmecisi Ahmet Alpaslan’ın (40) ikinci katil şüphelisi İhsan Selçuk Ç. (53), 'de yatında yakalandı. limanında yatının içinde gözaltına alındı. Cinayetin faillerinden biri olduğu iddia edilen Abdullah A.(35) isimli kişi geçtiğimiz mayıs ayında yakalanmış ve tutuklanmıştı. Levent’deki Harmancı Giz Plaza’nın kapalı otoparkında 14 Nisan 2009 günü tarihinde meydana gelen olayda faktoring şirketi sahibi ve ’de bulunan bir kafeteryanın işletmeciliğini yapan Ahmet Alpaslan uğradığı silahlı öldürüldü. Büro Amirliği, cinayet ile ilgili başlatılan soruşturmada Ahmet Alpaslan’ın başkasının borcu için aracılık yapmaya çalıştığını ve iki kişi tarafından çapraz ateşe tutularak öldürüldüğünü tespit etti. Polis, kayıtlarından katillerin isimlerine ulaşıldı. Mayıs ayında yapılan operasyonda şüphelilerden Abdullah A. gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan Abdullah A. tutuklandı. Diğer şüpheliyi yakalamak için çalışmalarını sürdüren polis, tefecilik yaptığı iddia edilen İhsan Selçuk Ç.’nin Fethiye'deki koylarda yatıyla gezdiği belirlendi. Bunun üzerine teknenin ikmal yaptığı Göçek Yat Limanı'nda önlem alan dedektifler, günlük bir bekleyişin ardından yatıyla gelen İlsan Selçuk Ç.'yi gözaltına aldı. İstanbul’a getirilen İhsan Selçuk Ç., Cinayet Büro Amirliği'nde yapılan sorgusunun ardından susma hakkını kullanacağını söyledi. Polis işlemleri biten zanlıyı Adliyesine sevk etti. 603652 Fransa Dışişleri Bakanlığı, Cem Uzan'ın nerede olduğunu bilmiyor Bugün bir Türk gazetesinde Cem Uzan'ın başkent Paris'in merkezinde jogging yaparken çekilmiş fotoğraflarının yayınlandığı hatırlatılarak, bakanlık sözcüsüne "Kendisinin halihazırda Fransa'da olup olmadığını söyleyebilir misiniz?" sorusunun yöneltildiği belirtildi. Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamaya göre, bu soruya sözcü, "Cem Uzan'ın şu anda nerede bulunduğu konusunda bilgi sahibi değilim." cevabını verdi. 603226 ETA sorumlusu Fransa'da yakalandı 'nın kuzeyindeki Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden ve terör örgütleri listesinde bulunan ETA'nın siyasi kolunun sorumlusu olarak gösterilen Aitor Elizaran Aguilar'ın, 'nın güneyinde bugün yakalandığı bildirildi. İspanyol haber ajansı EFE'nin terörle mücadele kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, çalıntı bir araçla seyir halindeyken durdurulan Aguilar'ın, beraberindeki ETA üyesi Ohiana San Vicente ile birlikte silahlı olarak yakalandığı belirtildi. ETA'nın "1 numaralı adamı" olarak gösterilen "Thierry" lakaplı Francisco Javier Lopez Pena'nın 2008'in mayıs ayında yakalanmasının ardından, "Txeroki" adlı Garikoitz Azpiazu'nun örgütün liderliğine geçtiği, "onun da 2008 aralık ayında yakalanmasından sonra yeni sorumlunun Aguilar olduğu ifade edildi. Aguilar'ın Bask bölgesindeki bağımsızlık yanlısı radikal siyasi gruplarla doğrudan bağlantıda bulunduğu ve ETA'nın talimatlarını bu gruplara ilettiği kaydedildi. Aguilar'ın, ETA'nın gençlik kollarından Segi'yle olan bağlantısından dolayı 11 Mart 2002 tarihinde Ulusal Mahkeme tarafından hakkında tutuklama emri bulunduğu da açıklandı. Bu yıl içinde ve 'da terör örgütü ETA'ya karşı yürütülen operasyonlarda yakalananların sayısı, bugünkülerle birlikte 77'ye çıktı. 602977 Albaraka Türk'ün acı günü Albaraka Türk'ün acı günü Albaraka Türk Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz vefat etti. Adnan Büyükdeniz tedavi gördüğü hastanede sabaha karşı hayatını kaybetti. Yakın dönemde Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli iktisatçılardan biri olarak kabul edilen Dr. Adnan Büyükdeniz tedavi gördüğü Acıbadem Hastanesi'nde vefat etti. Albaraka Türk'ün Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan duyurusunda, bankanın Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz'in bugün vefat ettiği belirtildi. Bankanın Genel Müdürlüğü'nü Genel Müdür Başyardımcısı Fahrettin Yahşi'nin vekaleten yürüteceği kaydedildi. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz'in cenazesinin, yarın Bağlarbaşı'ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Yeni Çekmeköy Mezarlığı'na defnedileceği bildirildi. Albaraka Türk'ten yapılan yazılı açıklamada, Katılım bankacılığının Türkiye'deki gelişiminde önemli katkıları olan ve finans sektörünün duayenleri arasında gösterilen Banka Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz'in vefat ettiği belirtildi. Adnan Büyükdeniz'in cenazesinin, yarın Bağlarbaşı'ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip, Yeni Çekmeköy Mezarlığı'na defnedileceği ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi: ''1958 doğumlu olan Adnan Büyükdeniz, 1982 yılında TÜSİAD'da Araştırmacı Ekonomist olarak başladığı iş hayatına, Albaraka Türk'te Araştırma Pazarlama Müdür Yardımcılığı, Dış İşler Müdürlüğü ve Genel Müdür Başyardımcılığı görevleriyle devam etti. 2003 yılından bu yana Albaraka Türk Genel Müdürlüğü görevini yürüten Büyükdeniz, evli ve çocuk babasıydı.'' Büyükdeniz'in uzun süredir kanserle mücadele ettiği ve bu sebeple vefat ettiği belirtildi. 603627 Londra'da "Anish Kapoor" Rüzgarı Londra'da "Anish Kapoor" Rüzgarı Dünyaca ünlü Hint asıllı İngiliz sanatçı ve heykelıtraş Anish Kapoor'un daha önce görülmemiş yeni eserlerinin de yer aldığı sergisi, Londra'daki sanatseverlerle buluşuyor. Londra'daki köklü sanat ve sergi merkezlerinden "Royal Academy of Arts"da 26 Eylülde başlayan Kapoor sergisine, turistler başta olmak üzere çok sayıda sanatsever yoğun ilgi gösteriyor. Kapoor, 11 Aralıka kadar sürecek serginin yapıldığı "Royal Academy of Arts"ın tarihi binasının avlusunda uzun kuyruklar oluşturan sanatseverleri, daha sergiye girmeden eserleriyle karşılıyor. Sergi alanının dışında avluya yerleştiren paslanmaz çelik ve aynalar kullanılarak yapılmış, büyük kürelerin birleşiminden oluşan "Uzun ağaç ve Göz/Tall Tree and the Eye" isimli devasa heykel, sanatçıyı tanımayanlara sergiyi gezmeden önce ipucu veriyor. 1970'li yılların ikinci yarısından itibaren boyut, renk ve boşluk kavramı konusundaki cesur denemeleri sayesinde çağdaş heykel sanatının en tanınan isimlerinden biri olan Kapoor'un, bu denemelerini sergideki diğer eserleriyle de devam ettirdiği ortaya çıkıyor. Kapoor'un "Hive/Kovan" (2009) ve "Shooting into the Corner/Köşeye ateş etmek" (2009) isimli daha önce sergilenmemiş eserleri, sanatçının büyük ölçekli, belirli bir mekan için yaratılmış heykellerinin yeni örneklerini gözler önüne seriyor. Modern sanat dalında verilen en önemli ödüllerden biri olan "Turner ödülünün" 1991 yılındaki sahibi 55 yaşındaki Anish Kapoor, hayatını 1973 yılından beri Londra'da sürdürüyor. 603157 Güney Pasifik'te art arda deprem Güney Pasifik'te en büyüğü 6.1 olan iki meydana geldiği, ardından tsunami alarmı verilmediği bildirildi. Amerikan Jeofizik Enstitüsü'nden (USGS) yapılan açıklamada, ilk depremin (5,2) Santo'nun kuzeybatısında saptandığı, bu depremden birkaç dakika sonra da Apia'nın güneybatısında 6.2 büyüklüğünde ikinci bir depremin kaydedildiği belirtildi. Depremlerin ilk belirlemelere göre can ya da mal kaybına yol açmadığı ifade edildi. 602368 ZEKİ ÇOL Olacağı buydu Çünkü Fenerbahçe, çoğu kere oynamadan kazanıyor, şanslı çekirge habire puana sıçrıyor, Daum ise "Kazanan haklıdır." tezini savunurcasına her dem Fenerbahçe'nin iyi gittiğinden söz ediyordu. Az kalsın dün de aynısını yapacaktı. Kanatları işlemeyen ama bir kenar orta sonucu Semih'in kafa golüyle öne geçen Fenerbahçe, 84. dakikaya kadar vaziyeti yine idare etti. Daha doğrusu, Gaziantep fırsat buldu, değerlendiremedi. Ama dakikadan sonra Julio Cesar de Souza'nın golleriyle Fenerbahçe'nin yenilmezliği gitti. Daum'un da aslında pek inandırıcı olmayan sözlerinin geçerliliği bitti. Oyunun ilk bir saatlik bölümü, inanılmaz sıkıcı geçti. Fenerbahçe, tıpkı Antalya deplasmanında olduğu gibi, yine temposuz, yine futbolsuz, yine takım bütünlüğünden yoksun oynuyordu. Ne sağ ne de sol kanattan etkili olabiliyor, ortadan kaleye zaten pek fazla sokulmuyor, ama rakip savunmanın hatasından da yararlanarak attığı golle maçı önde götürüyordu. bölümde Gaziantep de Fenerbahçe temposuna girmişti. Arada bir yükleniyor, yüksek toplarda Fenerbahçe savunmasının zaafını değerlendirmek istiyor, lakin bal yapmayan arı misali sadece vızıldıyordu. Bir saatlik bölümün ardından yavaş yavaş hareketlenmeye başlayan, 70. dakikadan sonra Fenerbahçe kalesini adeta ablukaya alan, Hakan-Erman değişikliğinin ardından hücumda topu daha verimli kullanan Gaziantepspor, 84. dakikada önce beraberliği yakaladı, uzatmanın son anında ise nefis bir frikik golüyle Fenerbahçe'yi eli boş yolladı. Ligin şu ana kadar en fazla şut atan oyuncularının başını çeken Julio Cesar de Souza'dan, Galatasaray, Ankaraspor, Eskişehirspor ve Ankaragücü'nden sonra Fenerbahçe de iki golle nasibini aldı. Daum, oyuna müdahalelerde geç kalan, sadece da değil, bana göre çoğu zaman yanlış hamle yapan bir teknik adam. 60. dakikadan Gaziantepspor kontrolü ele almış... 70'e doğru baskıyı yoğunlaştırmış... Daum'un ilk değişikliği 76. dakikada. Kazım ne savunma yapıyor, ne hücuma katkı sağlıyor... Daum, Vederson'u çıkarıyor, Kazım sahada. Fenerbahçe'nin elinde oyunu iki yönüyle oynayan çok özel bir futbolcu, Özer Hurmacı var. Hele Alex'in yokluğunda Özer, takımı taşıyacak en özellikli oyuncu. 89. dakikada, ana dek vasatı bile bulamayan Mehmet Topuz'un yerine oyunu kurtarmak için sahada! Yani demem ki... Evet takım temposuz ama Daum da formsuz. Üstelik buna, kazandığı maçların çoğu da dahil. 602540 Gay ve lezbiyenleri sokağa döken karar Gay ve lezbiyenleri sokağa döken karar Yüksel Caddesi'ndeki Özgürlük Anıtı önünde toplanan ve ''Transseksüel açılımı istiyoruz'', ''Hasta değil travestiyiz'' yazılı dövizler taşıyan gruptakiler, bir süre sloganlar attı. Grup adına yapılan açıklamada, Amerikan Psikiyatrlar Birliğinin 1973 yılında, Dünya Sağlık Örgütünün de 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar verdiği ancak transseksüelliğin hala ruhsal bozukluk kategorisinde değerlendirildiği belirtildi. Amerikan Psikiyatrlar Birliğinin 2012'de, Dünya Sağlık Örgütünün ise 2014'de ruhsal bozukluklar listesini yeniden gözden geçireceği ifade edilen açıklamada, bu nedenle dünyanın bir çok ülkesindeki eşcinsel örgütlerinin bu tarihlere kadar eylemler düzenleyeceği bildirildi. Türkiye'de eşcinsel bireylerin hayatın her alanında şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''İnsanları varoluşları yüzünden ayıran, baskılayan, ötekileştiren özel ve kamusal alandan dışlayan ve en temelde transfobiyi yaratan ve besleyen heteroseksist erkek egemen sistemin kendisi hastalıklıdır. Sistem, bizleri sağlıklı ya da sağlıksız bulmaya hakkı olduğunu düşünmektedir. Bunu reddediyor ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.'' 602322 PKK’nın silah bırakması konusunda Gül: Ümitliyim Derya Sazak Siyaset GünlüğüPKK’nın silah bırakması konusunda Gül: Ümitliyim ’da puslu bir pazar günü. ’deki ‘Politik programının konuğu Cumhurbaşkanı Arka planda milli mücadelenin karargâhı, Cumhuriyet’in ilanına karar verildiği tarihi mekân Atatürk’ün ‘Müze Köşkü’. başlar mı diye telaşlanırken güneş açıyor. Cumhurbaşkanı Gül’e sorularımızı yöneltiyoruz. ’nin tartıştığı iki temel ‘açılım’ konusunda önemli gelişmeler söz konusu. Obama Gül’e ne dedi? ile Türkiye arasında Zürih’te imzalanan protokollerden sonra Cumhurbaşkanı Gül, konuk devlet başkanı Sarkisyan’ı maçında ağırlıyor. Maçta açılmayan bayrakları duygusal bir tepkiye yol açmış durumda. Aliyev’in de kırgın olduğu haberleri geliyor. Azerbaycan’ın asıl kaygısı, Dağlık ’ın işgali sona ermeden, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin ’de onaylanması ve uygulanmaya geçmesi. Sınırın açılması. Oysa Cumhurbaşkanı Gül’ü dinlerken görüyoruz ki, bu konudaki ‘oldu bittiler’e kapalı. Türkiye, ve ’ya ‘Kafkaslar’da barış istiyorsanız Dağlık Karabağ sorununu çözün’ mesajını veriyor. Cumhurbaşkanı Gül, ABD Başkanı ile bir telefon görüşmesi yapıyor. Başbakan Erdoğan da 29 Ekim’de Obama’nın daveti üzerine ’a gidecek. Gül, Obama ile görüşmesinde, Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ’ın geleceğini garantiye alacak anlaşma sağlanmadan ve kalıcı barış iradesi ortaya çıkmadan Zürih’te imzalanan protokollerin Meclis’ten geçmeyeceğinin mesajını veriyor. ’nın silah bırakması ‘Futbol diplomasisi’ aşamasına gelinmeden, Gül ’a maça gitmeden önce Karabağ’ın statüsü konusunda Rusya liderleri Putin ve Medvedev ile uzun görüşmeler yapılıyor. Aynı şekilde Obama ve ABD yönetimi de devreye giriyor. Türkiye şimdi verilen sözlerin tutulmasını, Minsk Grubu çerçevesinde öncelikle Karabağ çevresindeki işgalin kaldırılması için çalışılmasını istiyor. Gül, ’da Sarkozy ile görüşmesinde de bu beklentiyi dile getirmiş. Çankaya’nın gündemindeki öncelikli konuların başında kuşkusuz Kürt sorununun çözümüne ilişkin ‘’ ve PKK’nın silah bırakması geliyor. Gül, aylar öncesinden ‘olumlu gelişmeler olacak’ mesajını vermişti. PKK’dan bir grup, bugün ’den dönüş yapacak. Cumhurbaşkanı Gül, TRT 1’deki programda da, terörü sona erdirmek için tarihi bir fırsat olduğunu belirterek, ‘Çözüm için ümitliyim’ dedi. Silahların bırakılması halinde bir genel aftan çok, 221. madde çerçevesinde eylem yapmayanların serbest bırakılmalarından söz etti. ’nın salı günkü toplantısında konunun gündeme geleceğini ve ‘devlet kurumları içinde, hükümet ve arasında tam bir uyum bulunduğunu’ söyledi. Dış ve iç şartlar elverişliyken Türkiye’nin Kürt meselesini kalıcı bir çözüme kavuşturması gerektiğini savundu. TBMM dışı muhalefet Gül, ‘Kimse öz yurdunda kendisini garip hissetmemeli’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, hükümet ile muhalefet arasındaki gerginliğin ulusal mutabakat olması gereken konularda bile ayrılığa neden olduğunu belirtirken, ve dışındaki muhalefetin de, Ermenistan açılımı, gibi siyasi ve diplomatik projelerde zamanında bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. değişikliğine de açık olduğu mesajını veren Cumhurbaşkanı Gül, MGK toplantılarına muhalefetin de katılabilmesi gerektiğini savundu. Bundan böyle MGK sonrası, muhalefeti bilgilendireceğini söyledi. ‘Başkası çözer’e açıklık Gül, Ekim’de TBMM’yi açış konuşmasında ‘Sorunları biz çözemezsek başkası çözer’ sözlerine de açıklık getirdi. Geçmişte müttefik ülkelerin bile ve ’den kaynaklanan PKK terörüne verdikleri desteği hatırlattı. Son olarak 2007 seçimleri öncesinde baskını ardından Türkiye ’a yapmaya hazırlandığında ABD’den ‘hava sahası’nı açmasını istemiş ve Bush yönetimini ikna süreci sonunda, ‘Müttefikimiz olarak siz buna katılmayacaksanız, biz tek başına Irak’a müdahale edeceğiz’ noktasına uzanmıştı. kararlılık sonucu, Irak’a karadan girildi, de havadan vuruldu. Cumhurbaşkanı Gül şu anda da bölgesel şartların Türkiye’nin ‘terörü bitirmesi’ için tarihi bir fırsat sunduğuna inanıyor. 603288 Başkan'dan asırlık çınarlara ziyaret Başkan'dan asırlık çınarlara ziyaret Gölcük'ün Mahmuriye Köyü'nde yaşları 100'ü aşan Zehra nine ile İsmail dedeyi ziyaret eden Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, "Yaşlılarımız bizim başımızın tacıdır. Onlar bize emanet ve onlara çok iyi bakmamız gerekiyor. Bu insanlık görevimiz" dedi. YENİ ŞAFAK KOCAELİ Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Gölcük'ün Mahmuriye Köyü'nde yaşayan 104 yaşındaki Zehra Şenol ve 101 yaşındaki İsmail Şimşek'i ziyaret etti. Başkan Karaosmanoğlu, Zehra nine ve İsmail dedeye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını iletti. Başkan Karaosmanoğlu, 'Yaşlılarımız bizim başımızın tacıdır. Onlar bize emanet ve onlara çok iyi bakmamız gerekiyor. Bu insanlık görevimiz. Yaşlılarımız adeta gezen birer kütüphane gibidir" dedi.Başkan Karaosmanoğlu'na Mahmuriye Köyü'ndeki asırlık çınarlara ziyaretinde AK Parti İl Başkanı Zeki Aygün, Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş ile AK Parti Gölcük İlçe Başkanı Mevlüt Demir eşlik etti. Başkan Karaosmanoğlu ile beraberindekiler, ilk olarak Mahmuriye Köyü'nün asırlık çınarlarından Zehra Şenol'a konuk oldu. 104 yaşındaki Zehra nine, ilerlemiş yaşına rağmen dinçliğiyle dikkat çekti. Başkan Karaosmanoğlu'nu Gürcü dilinde 'Didi başkan' yani 'Büyük başkan' diyerek karşılayan Zehra nine, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ZEHRA NİNE: SENİ OĞLUM GİBİ SEVDİM Başkan Karaosmanoğlu, sağlık durumu çok iyi olan ve çevresindekilerin, 'İğneden ipliği bile geçirecek kadar gözleri iyi görüyor' dediği, çocuk ve torun sahibi Zehra nineyi hediyelerle sevindirdi. Mutluluktan gözlerinin içi gülen Zehra nine, Başkan Karaosmanoğlu'na sevgiyle sarılarak, 'Seni oğlum gibi sevdim. Sana işlerinde başarılar diliyorum' dedi. Başkan Karaosmanoğlu, İl Başkanı Aygün, İlçe Başkanı Demir ve Gölcük Belediye Başkanı Ellibeş'in bir sonraki durağı ise yine aynı köyde yaşayan İsmail Şimşek oldu. 101 yaşındaki İsmail dede, konuklarını ayakta karşıladı. Gençliğinde celeplik yapan, 11 çocuk ve 36 torun sahibi İsmail dede, misafirlerini güler yüzle karşıladı ve ziyaretten duyduğu memnuniyeti aktardı. 602418 Futbolcu eşine saldırı Adana'da, Adana Demirspor ile İskenderun D.Ç arasında oynan maç sonunda bir grup taraftar, 90+3'te Adana Demirli Onur Güney'in kırmızı kart görmesiyle tribündeki eşine saldırdı. Güney'in eşi Zeynep, küfürlere dayanamayarak karşılık verdi. 602257 Türk Telekom'dan 'Video BiDünya' servisi Türk Telekom'dan 'Video BiDünya' servisi Türk Telekom, görüntülü konuşma teknolojisi Videofon'u yeni servis ve uygulamalarıyla genişletiyor. Türk Telekom'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, yeni 'Video BiDünya' servisiyle, Videofon üzerinden televizyon kanallarını canlı olarak izlemek veya yol ve hava durumu hakkında bilgi almak mümkün oluyor. 'Video BiDünya'yı aramak, standart görüntülü görüşme tarifesinden ücretlendiriliyor. 603556 Broos: Ben burdayım Hagi rerede? Teknik direktör Hugo Broos yönetiminde, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde yapılan antrenmana ameliyat olan Zafer Yelen'in haricinde tüm futbolcular katıldı. Galatasaray maçında ilk 11'de forma giyen oyuncular, koşunun ardından soyunma odasına giderken, diğer futbolcular, gruplar halinde yarı sahada çift kale maç yaptı. Trabzonspor, yarın yapacağı çift antrenmanla Kayserispor maçının hazırlıklarını sürdürecek. -BROOS, BASIN MENSUPLARINA TAKILDI- Antrenmanın bitiminin ardından soyunma odasına giderken gazetecilerin yanından geçen teknik direktör Broos, bordo-mavili kulübün teknik direktör Hagi ile anlaşacağı yönünde çıkan haber için basın mensuplarına takıldı. Broos, gazetecilere İngilizce olarak, ''Hagi'nin geleceğini yazdınız. Ben buradayım, Hagi nerede'' dedi. 602783 Kayıp çocuklar Ankara'da aranıyor AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, otobüs ve raylı sistemle işleyen Ankaray'a asılan ilanda, çocukların fotoğrafları yer alırken, gören kişilerin ''155 Polis İmdat'' telefonunu araması isteniyor. İlanlardan 400 adedinin Ankara'nın çeşitli hatlarında çalışan otobüslere, 100 adedinin ise Ankaray'a asıldığı ve herhangi bir ücret alınmadığı ilanın 30 Ekim 2009 tarihine kadar asılı kalacağı öğrenildi. İlanların Ankara Valiliği, Emniyet Müdürlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa çalışmasıyla gerçekleştirildiği bildirildi. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahalleden 11 yaşındaki Türkan Ay, Ramazan Bayramı'nın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılmış, ancak kendilerinden bir daha haber alınamamıştı. 602315 Broos kör mü? Cemal Ersen GözlemBroos kör mü? Sabri gibi ofansif yönü kuvvetli ve Keita gibi süratli iki adamın karşısında sağlam bir blokunuz yoksa bölgeyi hallaç pamuğu gibi atarlar. Nitekim Gabriç ile Cale  bu ikili karşısında hem fiziken, hem teknik kadar yetersiz kaldı ki; ’ın  maç boyunca gol olan ve gol kokan tüm pozisyonları ’un bu topal kanadından  başladı. Tehlike “Geliyorum” diye bas bağırırken Bross ne yaptı? Olup biteni seyrederken, Ferhat’ı kulübede unuttu. Yenen dört golden sonra bile Cale- Gabriç ikilisine dokunmayı aklından geçirmedi. Galatasaray gibi bir takım karşısında, üstelik deplasmanda, oynatmayan takım görüntüsüne bürünürseniz, sevimsiz olmakla kalmaz, puanı aslanın ağzından almak için ekstra bir efor göstermeniz gerekir. Bunu da yapamıyorsanız şansınızın yaver gitmesi şarttır. Örneğin, Umut’u tek forvet bırakıp, onu gole yaklaştıracak damarlara kan yollamazsanız, sizi ancak bir şans sayısı kendinize getirebilir. Tıpkı Ceyhun’un serbest atışında topun savunmaya çarpıp Tayfun’un önüne düşmesi, genç oyuncunun da takımını soyunma odasına ateşleyerek göndermesi gibi. Nitekim ikinci yarıyla birlikte daha canlı, istekli bir vardı sahada. ana kadar yapmadıklarını deneyen, isabetli paslarla ceza alanı çevresinde etkisini hissettiren bordo-mavili ekip ’ın nefis golüyle kötü başlayan maçı çevirme noktasına geldi. Hele Serkan’ın kaleci Franco ile karşı karşıya kaldığı ve değerlendiremediği bir pozisyon vardı ki, bana sorarsanız maçın kader anı bu idi. Rakibin iki farklı geriden gelip öne geçmesi kuşkusuz Galatasaray’ı çok zor durumda bırakacak, belki de gardını tam anlamıyla düşürecekti. Son hamle gelmedi Kısa bir şaşkınlığın ardından Trabzonspor’un sol kanadında olduğunu anımsayan Keita ve Barış, iki dakika içinde yine aynı kanattan iki golün hazırlayıcısı oldu. Arda ile Baros’un bu ikramları geri çevirecek lüksü yoktu tabii! Trabzonspor’un dişlileri uyumsuzdu dedik ya. Colman’ın 85’teki golü bile ritmi bulmasına yetmedi. Galatasaray’ın panik havasını değerlendirecek son hamle gelmedi. Bu ilginç maçta Trabzonspor farklı da yenilebilirdi, puan da çıkarabilirdi. Peki maçı neden kaybetti? Eğer Belçikalı Teknik Direktör, skor 4-2’ye geldikten sonra bile risk almakta zorlanıyor, Gökhan  silahını çekmekte gecikiyor, saha kenarından hangi dişlinin aksadığını çözemiyorsa, yenilginin baş sorumlusu olmaktan kurtulamaz. 602032 İsrail'den Türk kahvesi boykotu! İsrail'den Türk kahvesi boykotu!Tel Aviv'deki "İlan" adlı kafelerin müşterilerine Türk kahvesi satışlarını durdurduğu yazıldı. Türkiye ile İsrail arasındaki son kriz 'Türk kahvesi'ni de vurdu. Yedioth Ahranot gazetesine bağlı internet sitelerinden Ynet, Tel Aviv'deki "İlan" adlı kafelerin müşterilerine Türk kahvesi satışlarını durdurduğunu yazdı. İsrail'deki kafe zincirlerinden biri, artık Türk kahvesi satmayacağını açıkladı. Kafe zincirinin kararının, Türkiye ile İsrail arasındaki son kriz ve özellikle TRT televizyonunda yayımlanan "Ayrılık" dizisinin ardından geldiği belirtildi. Yedioth Ahranot gazetesine bağlı internet sitelerinden Ynet, Tel Aviv'deki "İlan" adlı kafelerin müşterilerine Türk kahvesi satışlarını durdurduğunu yazdı. İlan'ın Pazarlama Direktörü Mihal Steg, bu adımın Türkiye'ye karşı bir "kültürel boykot" olduğunu, Tel Aviv'deki tüm kafe müşterilerinin de "Türk kahvesi içmeyerek" bu boykotta kendilerine destek vereceklerini umduklarını söyledi. JERUSALEM POST: TÜRKİYE'NİN İSRAİL'E YÖNELİK HAREKETLERİ ABD'Yİ ENDİŞELENDİRİYOR İsrail'in merkez sağ gazetelerinden Jerusalem Post da, "Türkiye'nin İsrail'e yönelik hareketlerinin ve Suriye ile giderek yakınlaşan ilişkilerinin Obama yönetimini endişelendirdiğini" öne sürdü. Gazete, ABD kaynaklarına dayandırdığı haberinde, ABD'nin "Ankara'nın Şam ile artan yakınlığının, Batı'dan uzaklaşıp yeni bir yöne doğru stratejik bir kararı işaret edip etmediği konusunda henüz bir karara varmadığını", ancak "Türkiye'nin davranışlarını biraz alarm ile izlediğini" iddia etti. Haberde, Beyaz Saray'dan, ABD Başkanı Barack Obama'nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü dün aramasını takiben yapılan açıklamada, ikilinin Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleştirilmesi, Kıbrıs, Bosna Hersek'in istikrarı dahil birçok konuyu ele aldıklarının belirtildiği açıklamada, "İki Cumhurbaşkanı'nın bunlar ve küresel güvenlik gündemindeki diğer anahtar konularda istişareye devam etmenin önemi konusunda mutabık olduklarının" kaydedildiği, ancak ne İsrail'e ne genel olarak Orta Doğu'ya bir atıfta bulunulmadığı ifade edildi. Haberde ayrıca, Amerikalı Musevi liderlerinin de Türkiye'nin son hareketleri nedeniyle endişeli oldukları, bu endişelerini, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ile cuma günü yaptıkları toplantıda dile getirdikleri kaydedildi. Haberde, katılımcıların, tatbikat, TV dizisi ve Suriye ile tatbikat da dahil konulardaki endişelerini dile getirmelerine olanak verdiği böyle bir toplantı davetinden duydukları memnuniyeti ifade ettikleri de kaydedildi. ZAPATERO'NUN ZİYARETİNDE DE GERİLİM ELE ALINDI Öte yandan, İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesi, İsrail ile Türkiye arasındaki gerilimin İsrail'e resmi ziyarette bulunan İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero ile Başbakan Binyamin Netanyahu arasındaki görüşmelerin de başlıca konusu olduğunu yazdı. Gazeteye göre, iki Başbakanın görüşmeleri sırasında Zapatero'nun beraberinde bulunan İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, Türkiye'nin İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapması halinde İsrail ile ilişkilerinin düzeleceğini söyledi. Netanyahu ise Moratinos'un bu görüşüne karşı çıkarak, Türkiye'nin arabulucu rolünü yeniden başlatmasına karşı olduğunu belirtti. Ehud Olmert'in başbakanlığı döneminde Türkiye'nin İsrail ve Suriye arasındaki dolaylı görüşmede arabuluculuk ettiğini hatırlatan Haaretz, Olmert'in döneminin sonuna doğru iki tarafın, doğrudan görüşmelere geçmesinin eşiğine geldiğini kaydetti. Olmert ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında Ankara'da yapılan son toplantıya değinen Haaretz, Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı telefonla aradığını, Olmert'in mesajını Esad'a ilettiğini de hatırlatıp, ancak Gazze Şeridi'ne yönelik operasyon ve Suriye ile görüşmelerin dondurulmasından sonra Erdoğan'ın "Olmert'in kendisini sırtından bıçakladığını" söylediğini yazdı. 602335 Dostuma veda Melis Alphan Dikiz aynasıDostuma veda Hep yaşlanmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim. 31 yaşındayım ve yüzümde oluşmaya başlayan çizgiler bana yaşlandığımı hissettirmeye yeterli olmuyor. Gerçekten yaşlanmaya başladığımı bana hissettiren tek bir şey var. Sevdiklerimin bu dünyadan göçüp gittiğini görmek... Eskiden olmazdı bu. 30’umda başladı. 30 yaş bunalımının nedeni biraz da bu olsa gerek. Sevdiklerinin seni terk etmesi... Birden gittiğiniz cenazelerin sayısı artıyor. En acısı, kendinizi dostlarınızın cenazelerinde buluveriyorsunuz. Ünsal Oskay belki birçoklarının hocasıydı. Onların deyimiyle “Derslerini kaçırmadıkları tek hoca”ydı... Benim hiç hocam olmadı. Ünsal Oskay benim dostumdu. Hayattaki en iyi dostlarımdan biriydi. Sevgilimden ayrıldığımda omzunda ağladığım, evleneceğimi ilk haber verdiğim insandı. Onunla ortak bir kitap yazma şansına eriştiğim insandı. Adorno’yu, Benjamin’i ondan öğrendim. Bizi Milliyet’in Popüler Kültür ekinde Can Dündar buluşturdu ve aylarca süren bir dizi söyleşiye önayak oldu. Onu tanımama vesile olduğu için Can Dündar’a ayrı bir şükran borcum vardır. Hayata atıldığım ve ayakta durmaya çalıştığım dönemde, hem bana hayatın ne kadar acımasız olduğunu gösterip beni bunalıma sürükleyen ama her konuşma sonrasında “Her şeye rağmen hayat güzel ve bunlar da geçecek” diye beni teselli eden de Ünsal Oskay’dı. Ünsal Hoca bana farkındalık kazandıran insandı. Ben ondan sonra farkındalık yolun yarısıdır diyerek diğer yarıyı tamamlamaya çalıştım. Hâlâ tamamlamış değilim ama olmasa şimdi geldiğim kadar bile yol alamazdım. Ünsal Hoca’yla ilk buluşmam yağmurlu bir güne rastladı. Elinde şemsiyesi ve omzunda asılı yeşil çantasıyla Cihangir’deki büyük çınarın altında beni bekliyordu. Tesadüfen girdiğimiz Fotoğraf Cafe her hafta tekrarladığımız söyleşilerimize ev sahipliği yaptı. Ben Ünsal Hoca’nın öğrencilerinden çok daha şanslıydım, çünkü ben aylarca bu ülkenin yetiştirdiği en harika adamlardan birinden özel ders aldım. Sadece ben ve o... Derdimiz sadece ülkenin gündemi değil, kendi gündemimizdi. Genç kuşağın dünyayı değiştirme gibi bir kaygısının olmadığı, bu tür kaygıları sadece kitaplarda okuduğu bir dönemde hâlâ dünyayı değiştirme umudunu taşıyan bir bilimadamının konuşmalarını dinlemek bana da umut aşıladı. Ve umudu hâlâ içimde taşıyorum. Uzun saatler süren konuşmalarımızın sonunda önce “Çok mu ağır laflar ettim?” diye kaygılanırdı, ardından onu rahatlatırdım ve “Sen bunları bir güzel toparlarsın” derdi. Bu söyleşiler yayınlandıktan sonra onlarca insan bana onun hocalığını anlatır, sınıfta anlattığı hikâyeleri tekrarlardı. Bense bu muhteşem adamla baş başa geçirdiğim zamanları aklımdan geçirip her zaman öğrencilerinden 1-0 önde olmanın tatminini yaşardım içimde. Üzülerek söylüyorum, benim ve daha birçoklarının hayatından bir Ünsal hoca daha geçmeyecek. Canım yandı, canım acıyor. Onu hep özleyeceğim.  Türk polisi yakalar! Bu ülkede olarak yaşamaktansa hiç yaşamayın. Çünkü ister uslu olun, ister şiddet yanlısı, sonuç değişmiyor. Bu toplum sizi kusuyor. Sizi kusmak istiyor. Sizinle aynı yerde oturmayız, sizinle birlikte yemek yemeyiz, size vebalıymışsınız gibi davranırız. Ama... Güçlü travestiye bayılırız, sokakta görünce üzerine atlarız. Çünkü biz insanın şöhretlisini, paralısını, iktidarlısını severiz. Biz işte bu kadar ikiyüzlüyüz. Travestiyseniz ve paranız, pulunuz yoksa sizi ancak cezalan-dırılacağınız yasa dışı işlere iteriz. Yeter ki gündelik hayatımızı sürdürürken karşımıza çıkmayın. Bakkalda sizinle karşılaşmayalım, süpermarkette satış görevlisi olarak kasada belirmeyin, restoranda siparişi siz almayın... Siz en iyisi gidip otoban kenarında ölümü bekleyin. Farkında mısınız “Ölün” deriz aslında size. Ölmekten başka çare bırakmayız çünkü. Biz sizi dışladıkça, dairenin dışına fırlattıkça, siz öfkelenin, olay çıkarın, adam bıçaklayın. Ya da gündüz sakin sakin sokakta yürüyün. Fark etmez. Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar. 603166 Bilkent'teki gripli öğrenciler iyileşti Okulun hafta tatil edildiğini anımsatan Doğramacı, ''Okulun açılışı valiliğe bağlıdır. Onun haberini yarın öğleden sonra alacağımızı düşünüyoruz'' dedi. Üniversitelerarası Kurul, Bilkent Üniversitesi Rektörü ve Kurul Başkanı Prof. Dr. Ali Doğramacı başkanlığında Bilkent Otel'de toplandı. Ali Doğramacı, toplantı başlamadan önce gazetecilerin domuz gribi konusundaki sorularını yanıtladı. Toplantıda, domuz gribi konusunda bir uyarıda bulunulup bulunulmayacağına ilişkin soru üzerine Doğramacı, Sağlık Bakanlığının bu işi çok iyi yürüttüğünü ifade etti. Sağlık Bakanlığının domuz gribi konusunda aldığı tedbirlerin Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından da takdirle karşılandığını dile getiren Doğramacı, ''Bir okulumuzda bu problem oldu biliyorsunuz. Bizim onlarla çalışırken bütün yaptığımız Sağlık Bakanlığına bakıyoruz, Sağlık Bakanlığının internet sayfasına gireceksiniz. Dolayısıyla bir merkezden haberin alınmasında yarar olduğundan adres olarak orayı gösteriyorum'' diye konuştu. Üniversitelerde bu konuda önlem alınıp alınmadığı sorusu üzerine Doğramacı, ''Her üniversite bu konuda belirli şeyler yapıyor. Fakat bunlarla ilgili bilginin senkronize bir yerden çıkmış olmasının yararı var'' dedi. Bilkent BUPS İlköğretim Okulu'nda geçen hafta domuz gribi vakası çıkması nedeniyle okulun hafta tatil edildiği anımsatılarak okulun ne zaman eğitim öğretime başlayacağının sorulması üzerine Doğramacı, şunları kaydetti: ''Okulun açılışı Valiliğe bağlıdır. Normal hafta diyorlar. Okulda grip olanların hepsinin gribi geçti. Ateşleri çoktan düştü. Buradaki karar Valiliğindi. Onun haberini yarın öğleden sonra alacağımızı düşünüyoruz. Ona göre yapacağız. Sanıyorum ki bu grip bir yerden başlayacaktı, bir yerden başladı. Piyangoda biz varmışız. Ama bu yayılacak. Önemli olan şu anda bu grip hafif geçiyor. Bunu alanlar rahat atlatıyorlar. Eğer şekil değiştirmezse rahatız, mutasyona uğrarsa zaman düşünmek gerekir. Şu anda bizim gripli gördüklerimiz, esasında düşük ateşle normal gripten daha hafif atlatmaları nedeniyle biz en baştaki endişelerimizi gerçeği görünce biraz daha rahatladık diyebilirim. kadar korkutucu değilmiş ama çok bulaşıyor. Yani eller devamlı yıkanacak. Hatta el sıkma yerine Japon usulü selam versek iyi olacak. Bu, Türkiye'ye geliyor, daha henüz başlamadı ama geliyor. Onun için hepimize bulaşabilir.'' ''Ankara'daki 41 vakanın hepsi sizin ilköğretim okulunuzdan mı çıktı?'' sorusuna Doğramacı, ''Hayır. Başka okullardan da var. Başka illerden veya kurumlardan da var'' karşılığını verdi. Doğramacı, ''Sizdeki vaka sayısı kaç?'' sorusuna, ''Ankara'da bizden başka da var. Ben öyle biliyorum ama bu zaten başlangıç, 'merhaba' dedi'' yanıtını verdi. Bilkent BUPS İlköğretim Okulunda kaç vaka görüldüğünün sorulması üzerine Doğramacı, ''30 civarı diye sayabilirsiniz. Şöyle ki artık Hıfzıssıhha'da her birine de bakmıyorlar. Grip varsa 'git dinlen, ateş düşürücünü al' diyorlar'' ifadelerini kullandı. 603410 Merkel, ayrıcalıklı grip aşısını reddetti Alman hükümet sözcüsü Ulrich Wilhelm, Merkel'in, domuz gribi aşısının gelecek günlerde muayenehanelere gönderilmesinin ardından doktoruyla görüşeceğini belirterek, "Doktoru şimdi aşı olmasını doğru buluyorsa, aşı yapılacak" dedi. Wilhelm, Merkel'in aşı olmaya karar vermesi durumunda özel bir aşıyı seçmeyeceğini, kendisine muayenehanelerdeki aşının yapılacağını kaydetti. Siyasetçilere ve memurlara ayrı, halka ayrı bir aşının yapılacağı yönündeki eleştirilere de karşı çıkan Wilhelm, kabine üyelerinin, kendi istekleri doğrultusunda doktorlarından, vatandaşlar için hazır tutulacak aşıdan yapılmasını isteyebileceğini belirtti. Almanya İçişleri Bakanlığının, bakanlıklar için 200 bin doz Baxter firmasından Celvapan adlı domuz gribi aşısı siparişi verdiği, bu şirkete ait aşıların etkiyi güçlendiren bileşimi içermediği açıklanmıştı. Vatandaşlar için ön görülen GlaxoSmithKline şirketinin ürettiği Pandemrix adlı aşı, güçlendirici bilişim içerdiği ve yan etkisi fazla olduğu gerekçesiyle kamuoyunda eleştiriliyor. 602960 13:11 İşadamının aracı soyuldu İşadamının aracı soyuldu Kulübü eski yöneticilerinden ’in bir alışveriş merkezinin otoparkında bulunan otomobili soyuldu. Alınan bilgiye göre, ailesiyle birlikte yolu üzerinde bulunan bir alışveriş merkezine giden Hüseyin Şahin, çıkışta park halindeki 16 PJ 288 plakalı otomobilinin ön kapısı ile bagajının açık olduğunu fark etti. Şahin, yaptığı incelemede, aracının bagajındaki 10 bin TL, 10 bin avro, bin çok sayıda müşteri çeki ile şarjöründe 10 adet mermi takılı tabancasının içinde bulunduğu çantasının yerinde olmadığını gördü. İş adamının durumu bildirmesinin ardından olay yerine gelen güvenlik güçleri, otomobilde parmak izi çalışması yaptı. Olayla ilgili sürdürülüyor. 602304 'Başbakanlığı alamazsam bırakırım' 'Başbakanlığı alamazsam bırakırım' Türkiye Değişim Hareketi lideri Mustafa Sarıgül, Kocaeli'nin Körfez ilçesinde katıldığı bir cenazede, "Başbakanlığı alamazsam, bir gün bu koltukta oturmam. Ama iktidar olacağız, lider bir Türkiye yaratacağız" dedi. Kasım Güngör'ün annesi Melek Güngör'ün cenazesine katılan Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri Mustafa Sarıgül, büyük ilgi gördü. Vatandaşların sorunlarını dinleyen Sarıgül, "Körfez, Türkiye'de 30 ilden daha büyük. Çok önemli bir sanayi merkezi" dedi. Sarıgül Sefa Sirmen'le ilgili, "TDH vagonları yola çıktı. Söke söke, fırtına estire estire iktidara geleceğiz. Sirmen'i çok seviyorum. Ama onu İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de seviyorum. Kocaeli'de çok önemli işler yaptı ve bu şehirdeki misyonunu tamamladı" dedi. Sarıgül "Ben muhalefet olarak yaptıklarımı anlatmayacağım. Başbakanlığı alamazsam, bir gün bu koltukta oturmam. Ama iktidar olacağız, lider bir Türkiye yaratacağız. Tüm partilerden daha demokratiğiz" şeklinde konuştu. 602195 Zararsız ilk kez, Yekta Saraç yeniden YÖK'te Zararsız ilk kez, Yekta Saraç yeniden YÖK'te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, boş bulunan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliklerine, YÖK Üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Dr. Emin Zararsız'ın seçimini onayladı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün YÖK Üyesi Prof. Dr. Saraç ile SGK Başkanı Dr. Zararsız'ın seçimini onayladığı bildirildi. 603172 Kendilerini zincirleyen gençlere gözaltı Kendilerini zincirleyen gençlere gözaltı ’da genç, "güvenceli iş" talebiyle kendilerini Türkiye (İşkur) Bursa Bölge Müdürlüğü binasının önünde bulunan direğe zincirleyerek, eylemi yaptı. "Halkevleri" üyesi genç, öğle saatlerinde geldikleri Bursa Bölge Müdürlüğü binasının önündeki direklere kendilerini zincirle bağladı. Gençlerden Ahmet K, iktisat fakültesini bitirdiğini, ancak iş bulamadığını belirterek, "Çalışma hakkımızı istiyoruz. Güvenceli iş istiyoruz. İşsizlerin hakkını savunuyoruz" dedi. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen güvenlik güçleri, gençlerden zincirleri açmalarını ve eyleme son vermelerini istedi. Eylemci gençler ise zincirlerin kilitlerinin anahtarlarını rögara attıklarını belirterek, bu nedenle bina önünden ayrılamayacaklarını kaydetti. Bunun üzerine, gençlerin bağlı oldukları zincirler polis memurlarınca demir makasıyla kesildi. 602746 THY kış tarfesine 25 Ekim'de geçiyor kış tarfesine 25 Ekim'de geçiyorANKA (THY), 25 Ekim pazar gününden itibaren 2009-2010 kış tarifesini uygulamaya başlayacağını bildirdi. kış tarifesinde yeni uçuş noktalarına seferlere başlarken, bazı uçuş noktalarındaki sefer sayılarını ise artıyor. THY’den yapılan açıklamaya göre, 25 Ekim’den itibaren kış tarifesini uygulamaya koyacak. 2009-2010 Kış tarifesinde İstanbul çıkışlı dış hat seferler de yer alıyor. ve şehirlerine tarifeli seferler düzenleyecek olan THY, ayrıca iç hatlarda bu kış ve seferlerine ek olarak günde sefer olmak üzere Sabiha Gökçen- seferleri gerçekleştirecek. Antalya’dan yapılan Moskova seferlerine ilave olarak 2009 kış döneminde, Dusseldorf ve Stokholm noktalarına da tarifeli seferler düzenlenecek. Antalya’dan Moskova’ya haftada 3, Paris ve Dusseldorf’a haftada 2, Stokholm’e ise haftada sefer olarak tarifeli seferler yapılacak. 2009 Yaz dönemi içerisinde haftada gün olarak icra edilen İstanbul-Göteborg seferleri 2009 kış döneminde haftada sefer olarak gerçekleştirilecek. -4 -777 UÇAK NEWYORK, VE SEFERLERİNDE KULLANILACAK- THY, 2009 yılında uzun menzil filosundaki büyümeye paralel olarak, Şikago, Cakarta, Johannesburg, Cape Town ve Lagos seferlerinde 2009 yaz tarife dönemi için yapılan sefer sayısındaki artışların, 2009 kış tarife döneminde de devam etmesi planlanıyor. THY, filosundaki adet Boeing-777 uçağına ilave olarak Ekim ayında gelen adet uçak ile toplam adete ulaşan Boeing-777 uçaklarının, kış tarifesi boyunca düzenli olarak İstanbul’dan yapılan Tokyo ve Hong Kong seferlerinde de kullanılacak. -İSTANBUL- SEFERLERİ 28 EKİM’DE BAŞLIYOR- tarafından icra edilen seferlere ilave olarak THY’nin ana markası ile de Ankara-İzmir seferleri icra edilecek. Yine, 2009 yaz tarife döneminde başlanan seferlerinin de kış tarife döneminde haftada gün olarak devam etmesi planlanıyor. 2009-2010 Kış tarifesinde iç hatlarda, 28 Ekim itibariyle İstanbul-Isparta seferleri başlayacak. İstanbul-Isparta karşılıklı seferleri haftada gün olarak icra edilecek. 603351 Domuz Gribi Kimlerde Daha Ölümcül? Domuz Gribi Kimlerde Daha Ölümcül? Amerika'da yapılan ve dünyanın en eski ve en prestijli dergisi "New England Journal of Medicine"de yayınlanan araştırmada, domuz gribinin gençlerde ve obezlerde daha ölümcül seyrettiği belirtildi. Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Timurkaynak, yaptığı açıklamada, toplantıda domuz gribinden dolayı tedavi altına alınan ve yaşamını yitiren hastaları kapsayan bir araştırmanın ele alındığını ve çarpıcı sonuçların paylaşıldığını söyledi. Araştırmanın, dünyanın en eski ve en prestijli dergisi, "New England Journal of Medicine"de yayınlandığını belirten Timurkaynak, araştırma sonuçlarına göre domuz gribinin etkisinin en sık gençlerde ve obezlerde görüldüğüne dikkati çekti. Timurkaynak, "Araştırmaya göre, hastaların yaklaşık yüzde 40'ını 20-49 yaş aralığındaki kişiler oluşturuyor" dedi. Hastalığın gençlerde daha ölümcül seyretmesinin de araştırmada vurgulandığını belirten Timurkaynak, "Bunda 60 yaş üstü hastaların, şu an dolaşan virüse kısmı bağışıklığının olması ile açıklanabileceği belirtilmektedir. Ayrıca gençlerin okul gibi ortamlarda virüsle daha sık karşılaşması, yaşlıların klinik bulgularında ateş olmaması nedeniyle daha az test edilmesinin de bu oranların farklı olmasında rolü olabileceği kaydedilmektedir" diye konuştu. "Şişman Farelerin Savunma Hücreleri Yetersiz"br> Timurkaynak, ayrıca araştırmada obezitenin domuz gribine bağlı ölüm için bir risk faktörü olarak ortaya çıktığını ve bunun yeni bir bulgu olduğunu ifade ederek, "Araştırmaya göre, hastaların yaklaşık yüzde 30'unu vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan hastalar oluşturuyor" dedi. Araştırmanın, domuz gribi nedeniyle yaşamını yitiren 574 hastayı kapsadığını dile getiren Timurkaynak, şunları kaydetti: "Çalışma henüz 4-5 aylık bir dönemi kapsıyor. Çalışma, ilk ölen hastaları kapsadığı için kesin olarak kabul edilemez ancak yeni ve önemli bir bulgudur. İlerleyen dönemde araştırmanın kapsamının genişletilmesiyle birlikte daha kesin sonuçlara varılabilir. Obezite, domuz gribi dışında zaten birçok hastalığın oluşması için önemli bir risk faktörüdür. Diyabet ve kalp hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır, bunlar da diğer hastalıkların görülebilirliğini artırabilmektedir. Bu nedenle, obezite domuz gribi açısında da bir risk faktörü olabilir. Araştırmacılar, obezitenin ölüm için risk faktörü olarak ortaya çıkmasında, kalp ve diyabet hastalığına yol açmasının mı yoksa, vücut direncini baskılamasının mı rol oynadığını inceliyor." Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Timurkaynak, yurt dışında bu konuda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, "Şişman farelerin savunma hücrelerinin, sağlıklı farelere oranla daha yetersiz" olduğunun saptandığını anlatarak, bilim insanlarınca bunun insanlarda da bir etken olup olamayacağının yorumlandığını bildirdi. Kilolu insanların olası risk faktörlerini artırmamak için vakit kaybetmeden kilo kontrolünü sağlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Timurkaynak, obezitenin birçok hastalık için risk faktörü olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı. Öte yandan Timurkaynak, araştırmaya göre hastaneye yatan genç yaş grubunun büyük çoğunluğunda, astım gibi hastalıkların saptandığını da belirterek, "Aynı zamanda hastaneye yatan tüm hastaların yaklaşık yüzde 30'unda kronik solunum yolu hastalıkları ve astımın görüldüğü belirlenmiştir" diye konuştu. "Hastalığın İyi Seyretmesi Aşı Yaptırmamak İçin Sebep Değil" Funda Timurkaynak, "Hastalığın iyi seyretmesinin aşı yaptırmamak için bir sebep olamayacağını"da dile getirerek, "Aşı ile ilgili medyada dolaşan bazı yanlış bilgiler toplumun yanlış yönlendirilmesine yol açıyor. Oysa aşı bir hastalığın önlenmesinde en önemli korunma yolu. Sanıldığının aksine Amerika ve Avrupa ülkeleri aşıyı kendi toplumuna uygulamaya başladı" değerlendirmesinde bulundu. Domuz gribinden korunmak için hijyenin çok önemli olduğunun altını çizen Timurkaynak, şu önerilerde bulundu: "Ellerinizi bileklerinize kadar bir iki dakika sık sık sabunlu su ile yıkayın. Öksürük, hapşırık sırasında ağzınızı mendille ya da kolunuzun iç kısmı ile kapatın. Kullanılan mendilleri derhal çöpe atın. Üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyorsanız 'bu domuz gribi de olabilir' evde dinlenin. Hastaysanız kalabalık ortamlara girmeyin, girmek zorundaysanız ağzınızı maske ile kapatın." 602614 Son kullanma tarihi geçen ilaçlar eczanelerde toplanacak Evlerdeki atık ilaçların eczanelerde toplanmasını öngören sistem ile hastanelerde de atık ilaçlar toplanarak bertarafa gönderilecek. Sistem ile atık ilaçların insan ve çevre salığı üzerindeki olumsuz etkilerine son verilecek. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, atık ilaçların ülke genelinde toplanması için harekete geçildi. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda bir araya gelen Türk Eczacıları Birliği, İlaç İşverenler Sendikası, Türkiye İlaç Sanayi Derneği ve atık ilaçların bertarafını gerçekleştiren Ekolojik Enerji, ülke genelinde atık ilaç toplama sistemi kurulması için anlaştı. EVDE KULLANILMAYAN İLAÇLAR ECZANELERE VERİLECEK Çalışma kapsamında, bir ay içinde sistemin işleyişini belirleyecek bir yönetmelik taslağı hazırlanacak. Uygulamaya 2010 yılı içinde geçilecek. Düzenleme ile evlerde kullanılan, son kullanma tarihi geçmiş ya da kullanılmayan ilaçlar eczanelere verilecek. Eczanelerde toplanan atık ilaçlar, kayda alındıktan sonra bertaraf tesisine gönderilecek. Böylece hem Türkiye'de hangi ilaçlardan ne kadar kullanıldığı kesin olarak ortaya çıkacak hem de atık ilaçların insan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri ortadan kaldırılacak. Çalışma kapsamında, hastaneler başta olmak üzere ilaç kullanımı bulunan kuruluşlarda da atık ilaç toplama işlemi gerçekleştirilecek. 602546 ‘Kimsin sen, çık dışarı!’ ‘Kimsin sen, çık dışarı!’ G.Saraylı genç futbolcuyu şoke eden sözler... 2007’de tarafından büyük umutlarla transfer edilen ancak 30 Mart 2008’de G.Antepspor ile oynanan maçta yaşadığı sakatlığın ardından 567 gündür yeşil sahalardan uzak kalan dün akşam oynanan maçında büyük şok yaşadı. Geçirdiği bir dizi operasyonun ardından sakatlıktan tamamen kurtulan ve takımda tekrar yer bulmanın planlarını yapan genç az daha Ali Sami Yen tribünlerinde bile kendisine yer bulamıyordu. TRABZONSPOR maçı için stada gelen Serkan, karşılaşmayı futbolculara ayrılan tribünden izlemek isteyince güvenlik engeline takıldı. Serkan’ı tanımayan güvenlikçi “Burası futbolculara ait giremezsin” derken, araya giren diğer futbolcular durumu anlatarak genç yıldızın tribüne girmesine sağladılar. 603472 Tacizci sıvacı tutuklandı Tacizci sıvacı tutuklandı'da aralarında yaşında kız çocuğunun da bulunduğu çocuğu taciz ettiği öne sürülen inşaatlarda sıvacılık yapan 45 yaşındaki Ahmet M. tutukladı. Merkez Yıldırım İlçesi Çınar Önü Mahallesi'nde oturan ve sıvacılık yaparak geçimini sağlayan çocuk babası Ahmet M. aralarında yaşında kızın da bulunduğu çocuğu taciz ettiği iddiasıyla polis tarafından gözaltına alındı. Çocuklara cinsel organını gösterip elle taciz ettiği öne sürülen Ahmet M., yaşındaki erkek çocuğu A.K.'nin olayı ailesine anlatması sonucu yakalandı. Sorgulamasının ardından ‘Küçük yaştaki çocuklara taciz' suçundan adliyeye çıkartılan Ahmet M. tutuklandı. 603575 Yalova'da sığınakta bir orduya yetecek cephane bulundu Alınan bilgiye göre, Çınarcık İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Bursa İl Jandarma Komutanlığı ekipleriyle birlikte Ortaburun köyü Samanlı Dağları Yedi Pınar mevkisinde yaptıkları arama çalışmalarında yaklaşık 400 metrekare büyüklüğünde bir sığınak bulundu. Ekiplerce sığınakta yapılan incelemede, şu malzemeler ele geçirildi: ''1 adet Mat marka 1949 yapımı makineli tabanca, bu tabancaya ait şarjör, 10 adet MKE yapımı kafile savunma tipi el bombası, 10 adet savunma tipi el bombası tapası, bin 400 adet kalaşnikof piyade tüfeği fişeği, 19 adet G-3 piyade tüfeği fişeği, 20 adet 7.9 milimetre fişek, 167 adet bixi fişeği, 68 adet milimetre fişek, 13 adet kalaşnikof şarşörü, 17 adet kitap, adet 50x70 santimetre ebadında siyah zemin üzerine beyaz işlemeli Arapça yazılı bez kumaş, 137 adet kalaşnikof piyade tüfeği hücum yeleği, 68 adet G-3 piyade tüfeği hücum yeleği, 166 adet kamuflaj pantolon, 58 takım kamuflaj elbise, 48 adet eldiven, 110 adet matara kılıfı, adet uyku tulumu, 111 adet palaska, adet avcı bıçağı, adet kama, adet el dürbünü, adet radyo, 45 adet el feneri, 600 adet atlet, 35 adet 20, 30 ve 50 kilogramlık bidon, 51 su matarası, adet gaz lambası, yüzlerce iç çamaşırı, adet eski tip haki askeri üst elbisesi, takım eski tip haki askeri elbise, adet bayan iç çamaşırı, 22 çift bot, adet askeri parka, 110 adet haki renkli mendil, bol miktarda yiyecek ve yaşam malzemesi.'' Jandarma ekiplerinin, bu sığınaktan önce 500 metre batısında 12 Ekim'de bir sığınak daha buldukları öğrenildi. Sığınağın kim ya da kimler tarafından kullanıldığının araştırıldığı, bölgede arazi tarama çalışmalarının devam ettiği bildirildi. 602419 Osman Tanburacı: Keita'nın önemi Osman Tanburacı Keita'nın önemi Şunu peşin söyleyeyim ki Trabzonspor'u çok diri buldum. Bütün maç pes etmediler. İki golle geriden gelip Galataaray'ı yakaladılar. Colman'ın golü geliyorum dedi… 4-2 geri düştüler üçüncüyü de attılar! pes ama… Hani ne derler; Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir sonra buldurur sevindirimiş ya… Galatasaray da işte öyle oldu. Fenerbahçe'nin yenildiği hafta zor da olsa üç puanı kaptı. Galatasaray'ın zorlanmasının ana sebebi; orta sahayı geçene kadar çok zaman öldürüyor. Başta Ayhan! Her topu kaybedene kadar sürüyor. Arada bir güzel işler de yapıyor ama tükettiği enerji ve zaman sevabından fazla. Ayhan topla yürüyünce rakip de savunmasına gömülüyor. İkinci bir Ayhan da Arda… Ayhan'dan daha becerili olduğu için seyir zevki veriyor ama takım bu ikisiyle zaman kaybediyor. Bence Arda oyunun ortasında oynamaz! Bunu Rijkaard da biliyordur ama Kewell oynarsa çaresiz Arda da içe kayar! Mustafa Sarp da bir başka değirmen taşı, rakibe basıyor ama topa hiç basamıyor. Galatasaray üretim zorluğu çekiyor. Dikkat edin takımın işleyişi geriden oyun kurarak oluyor. Kaleci Leo degaj yapmıyor, her topu eliyle savunmasına atıyor ama ne çare, top buradan oyuna girene kadar seyredeni de fıtık ediyor. Leo degaj yapmıyor ama savunmasına verdiği toplar uzun kontra olarak ekseriya rakibe gidiyor. Bu oyun tarzında sakatlık var! Top yere inmeli. Trabzon karşısında Baroş'u mumla aradım bulamadım! Bu kadar kanatlara yollanan uzun toplarla Baroş topu ancak havada gördü. Attığı gol kendini de takımı da kurtardı. Galatasaray'da Keita'nın önemi büyük. Ne yazık ki onu da çok kullanmıyorlar. Ne zaman ki top Keita'ya geliyor hem takım hareketleniyor hem top gol noktalarına taşınıyor. İlk golde ve öncelerinde Keita'nın yaptığı ortalar hep adrese teslimdi, ilkinde Kewell'ın volesi kalecide kaldı, ikincisinde Gökhan'ın kafası direkte patladı. İkinci golde de Keita'nın topu yerden kale içine sert vurması ve Servet'in ayak darbesiyle geldi. Sonrasında yine Keita ortaladı Baroş nefis indirdi Arda attı. Yine Keita Barış'ı kaçırdı gol Baroş'la geldi. Bunlar ders niteliğinde. Galatasaray rakip alana ne kadar çabuk yıkılırsa kadar çok gol bulur. Keita olmasa Galatasaray bu maçı zor alırdı. Hatırlatırım; Ankaragücü maçında Keita yoktu! 603501 Fenerbahçe'yi yıkan adam konuştu 'yi yıkan adam konuştu ’ye 90 artı 4. dakikada attığı golle ’a galibiyeti sağlayan Brezilyalı Julio De Souza, attığı golün şans olmadığını, antrenmanda sürekli pozisyon çalıştığını söyledi. Brezilyalı futbolcu, "Bu goller şansla olmuyor ve çok çalışmayla meydana geliyor" dedi. Fenerbahçe’ye attığı gollerle galibiyette büyük katkısı olan De Souza, sahada yalnızca işini yapmaya çalıştığını, bundan sonraki maçlarda da takıma katkı sağlamak için oynayacağını dile getirdi. Fenerbahçe maçına iyi hazırlandıklarını, galibiyeti hak ettiklerine inandığını dile getiren De Souza, "Gaziantepspor’a gelmeden önce bir süre futboldan uzak kalmıştım. Çok çalışıyorum. Antrenmanlarda hocamızın istediğini yapıyorum. Daha etkili olmaya çalışıyorum. Takımın iyi yerlere gelmesi için çalışıyorum. Bu goller şansla olmuyor ve çok çalışmayla meydana geliyor. Antrenmanlarda beni izleyen gazeteciler bu tip golleri attığımı iyi bilir. ’da futbol oynadım ve orası da ligine benziyordu. Bunları yaşamam beni buraya daha adapte etti. Ayrıca ’daki yaşadığım olaylar beni futbola karşı aç bir hale getirdi. Performans olarak şu an yüzde yüzle oynuyorum diyemem. Performans olarak her geçen gün üstüne koyacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Özelliğim ve güçlü tarafımın şutlarım olduğunu düşünüyorum. Diğer üst düzey oyuncuları takip ediyorum, ne tip vuruşlar yaptıklarına bakıyorum, onları deniyorum. Önemli olan benim gol atmam değil takımımın kazanmasıdır. Türk futboluna alışmaya çalışıyorum. Burada futbol yaşantıma beyaz bir sayfa açtım. Lig çok zor. Umarım burada ekip halinde iyi bir başarı elde ederiz. Çünkü futbola aç bir durumdayım." -FUTBOLA AÇIM- Kariyeri boyunca önemli takımlarda forma giydiğini, son olarak ’te oynadığını, daha sonra Gaziantepspor’a transfer olduğunu anımsatan başarılı futbolcu şunları anlattı: "Özellikle Dinamo Bükreş’te bana verilen sözlerin hiç biri tutulmadı ve ben ay futbolsuz kaldım. Ama tüm bunlara rağmen hiçbir zaman yılmadan çalıştım. Bu da beni diğerlerinden ayıran özellik diye düşünüyorum. Ben çok mütevazi bir ülkeden geliyorum. Ailem için ev aldım, kendim için ev yaptırdım. Geleceğim adına çok iyi yatırımlar yaptım. Bundan sonrası ne olur şuan onu bilemiyorum ama Gaziantepspor’u çok iyi durumlara getirmeden buradan ayrılmayacağım diyebilirim." Futbol kariyerindeki unutamadığı bir anı da paylaşan De Souza, "Kariyerimdeki ilk profesyonel maçımda Fluimense Flamengo derbisiydi. Gerçekten ’nın en büyük maçlarından biridir. Oyuna sonradan girdim ve gol attım, golle de maçı kazandık. Gerçekten büyüleyici bir olaydı benim için. Yunanistan’da AEK da oynarken Şampiyonlar Liginde ’a frikikten çok güzel bir gol atmıştım, onu da unutamam" diye konuştu. Önüne çıkan fırsatları iyi değerlendirdiğini, 17 yaşında 1. lig ekiplerinden ile tanıştığını anlatan De Souza, "Her ne kadar başarılı olamasam da yurtdışında edinmiş olduğum bu tecrübe, hayatımın geri kalanında bana büyük katkılar sağladı" ifadelerini kullandı. LAKABIM JULİNHO De Souza, ailesi ve arkadaşlarının kendisini ’Julinho’ diye çağırdığını, bunun da sebebinin Portekizceden –inho ekinin küçültme eki olduğunu ifade ederek, "Bir insanın minik olduğunu belirtmek amacıyla kullanılır" dedi. Julio Cesar De Souza bu sezon ligde takımı adına gol atarak Gaziantepspor’un en golcü oyuncusu oldu. 603605 Doğan'dan Sabah hakkında açıklama Doğan'dan Sabah hakkında açıklama Doğan Yayın Holding Sabah Gazetesi'nin 17 ve 19 Ekim 2009 tarihli nüshalarında yayınlanan bazı haber hakkında bir basın açıklaması yayınladı. Doğan Yayın Holding tarafından yapılan yazılı açıklamada Sabah Gazetesi'nin söz konusu tarihlerde çıkan sayılarında maksatlı yayınları sürdürdüğü iddia edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Yargıyı ve İdari süreci etkilemeye yönelik bu sistematik kampanya, Sabah gazetesinin art niyetli ve yanıltıcı haberlerinin devamıdır. 1. Başta Kanal D, Star, CNN Türk ve TNT olmak üzere hiçbir televizyon kuruluşumuz nezdinde inceleme yapılmamış, rapor düzenlenmemiş, yayıncı şirketler hakkında hiçbir vergi cezası tahakkuk etmemiştir. Ayrıca yayın kuruluşlarının ana hissedarı olan Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş.'nin de Vergi Dairesi'ne teminat mektubu vermesi nedeniyle hakkında ihtiyati haciz kararı yoktur. Dolayısıyla reklam gelirlerine haciz konulması hukuken ve fiilen mümkün değildir. 2. Hakkında ihtiyati haciz kararı alınan şirketlerin yayıncılık ve reklam yayını ile bir ilişkisi yoktur. Dolayısıyla "Vergi Dairesi'nin reklam gelirlerine el koyduğu"na ilişkin yayınlar, bundan önce de anılan gazetenin yaptığı yayınlar gibi kötü niyetli ve maksatlıdır. 3. Haberde belirtildiği gibi yayıncı kuruluşlarımızda %25'i aşan bir yabancı ortaklığı yoktur. Bu konu ile ilgili tarafımıza RTÜK'ten herhangi bir yazı, talimat gelmemiştir. Belirtilen %32.48 gibi bir oranın nereden bulunduğu meçhuldur. 4. Yabancı ortaklıklar ile ilgili olarak yapılan tüm işlemler hakkında gerek İMKB gerek RTÜK işlemlerin yapıldığı anda ve zamanında bilgilendirilmiştir. 5. Kamuoyunun yanlış bilgilendirilerek yanıltılması yönündeki bu haberlerle ilgili olarak Doğan Yayın Holding her türlü yasal hakkını kullanacaktır. 6. Yasal ve etik olmayan bu yönlendirmelerin bir Hukuk Devleti'nde amacına ulaşması mümkün değildir." 603546 Zahid Akman savcılığa ifade verdi Avukatı ile Ankara Adalet Sarayı'na gelen Akman'ın ifadesi, Talimat Bürosu Savcısı Mehmet Taştan ve Memur Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Harun Kodalak tarafından alındı. Almanya'daki Deniz Feneri e.V. Derneği soruşturmasını yürüten Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının talebi doğrultusunda, talimatla ifadesi alınan Akman'ın, Alman makamlarının sorulmasını istediği yaklaşık 40 soruya cevap verdiği öğrenildi. Adli yardımlaşma çerçevesinde, Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının talebi doğrultusunda bugüne kadar yurt genelinde 60 kişinin ifadesine başvuruldu. Talimat ifadelerinin alınmasıyla görevlendirilen savcılar Taştan ve Kodalak'ın, bu kapsamda çeşitli kurum ve kuruluşlara da yazı yazarak bilgi istedikleri; Alman adli makamlarının talebi kapsamında, önümüzdeki günlerde de bazı kişilerin ifadelerinin alınmasına devam edileceği öğrenildi. 602239 Domuz gribi bu kez Diyarbakır'a sıçradı Domuz gribi bu kez Diyarbakır'a sıçradı Diyarbakır'da 6'sı öğrenci kişide domuz gribi belirlendi. İl Hıfzıssıhha Kurulu, kentteki okulun gün süreyle tatil edilmesini kararlaştırdı. Ankara'da son günde belirlenen vaka sayısı ise 41'e yükseldi Diyarbakır İl Hıfzıssıhha Kurulu, 6'sı öğrenci kişide H1N1 virüsü belirlenmesi nedeniyle okulda bugünden itibaren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verilmesine karar verdi. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugüne dek ülkede belirlenen H1N1 gripli hasta sayısının toplam 551 olduğu, Ankara'da son günde belirlenen vaka sayısının ise 41'e ulaştığı bildirildi. Bu vakaların genel durumlarının iyi olduğu ve takiplerinin sürdüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Öte yandan Diyarbakır ilimizde yeni pandemik H1N1 gribi vakası tespit edilmiş olup bu vakaların tanesi öğrencidir. Bu vakaların görülmesi üzerine, Diyarbakır İl Hıfzıssıhha Kurulu toplanarak okulda (araya hafta sonu tatilinin girmesi de gözönünde bulundurularak) tedbiren gün süreyle eğitim ve öğretime ara verilmesine karar vermiştir. Diyarbakır'daki vakaların da genel durumları iyi olup takipleri evlerinde devam etmektedir.” Öte yandan, Erzurum'da bir kişide domuz gribi tespit edildi. Yurt dışına sürekli gidip geldiği kaydedilen hastanın gözlem altına alındığı bildirildi. 500 BİN DOZ AŞI GELDİ Bu arada, Sağlık Bakanlığı'nın domuz gribine karşı aldığı aşıların 500 bin dozluk ilk partisi, dün akşam saatlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı'na ulaştı. Aşıların bu sabah erken saatlerde Ankara'ya getirilmesi bekleniyor. İlk parti aşı, Bakanlığın Esenboğa Havalimanı yakınlarındaki depolarına intikal ettirilecek ve buradan rastgele seçilen numuneler Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'ne gönderilecek. Burada gerekli testler yapıldıktan sonra aşının uygulanabilir olduğuna karar verilirse aşılar, sağlık kuruluşlarına dağıtılacak. 602076 ''Takımı Fener'e satsana'' ''Takımı Fener'e satsana'' Turkcell Süper Lig'de sahasında Sivasspor'u 2-0 yenen Gençlerbirliği'nde, teknik direktör Thomas Doll, ikinci yarıda sorunları gidererek, haklı bir galibiyete ulaştıklarını söyledi. Karşılaşma sonrasındaki basın toplantısında konuşan Thomas Doll, sürekli birarada oynamayan oyuncular arasındaki sorunları ikinci yarıda giderdiklerini belirterek, ''Bundan sonra da haklı bir galibiyet elde ettik. Dağın doruklarına ulaşmak bizleri sevindiriyor. Oyunumuzu rakibe kabul ettirmek yönünde birşeyler yapamıyoruz. 'UEFA Kupası'na katılmak hedef olsun' demek kolay. Bunun zor olduğunun bilincindeyiz. Benim için kupaya katılmaktan çok, takım içindeki hataları düzeltmek daha önemli. Takım içindeki kondüsyonun üst düzeyde olması nedeniyle yardımcı antrenörüm Cengiz Demirel'e teşekkür ediyorum'' diye konuştu. Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, Sivasspor'un geçen yılki gücünden yitirmiş gibi görünmediğini bildirdi. Cavcav, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, ilk yarıda Sivasspor'un daha iyi oynadığını belirterek, ''İkinci yarıda yaptığımız oyuncu değişikliğiyle biz daha iyi oynadık. Farklı skorla kazanabilirdik. Teknik heyeti ve futbolcularımı kutluyorum'' diye konuştu. Sivasspor'un geçen sezona göre bu sezon performansının daha kötü olduğunun hatırlatılması üzerine ise Cavcav, ''Ben öyle düşünmüyorum. Özellikle ilk yarıda ortaya koydukları futbol Sivasspor'un gücünü kaybetmediğinin bir göstergesidir. Bana göre Sivasspor geçen seneki gücünden kaybetmiş gibi görünmüyor'' dedi. Gençlerbirliği'nin golcü oyuncusu Kahe ise geçen sezona göre farklı olduklarını vurgulayarak, ''Oyuna iyi başladık. İkinci yarıda teknik direktör Doll'un dediklerini yaptık ve kazandık. Mustafa'nın oyuna girmesi etkili oldu'' diye konuştu. -SİVASSPOR CEPHESİ- Sivasspor ile ligde ilk maçına çıkan teknik direktör Muhsin Ertuğral da maç sonunda, futbolcularının güvenlerini yitirdiklerini söyledi. Ertuğral, şöyle konuştu: ''İlk yarıda çok iyi bir performans gösterdik. Top kapmada ve atak geliştirmede başarılıydık. Kahe'nin yollarını iyi kapattık. Defans arkasına sarkamadık. Gol şansı yakaladık, ama atamadık. Devrede Gençlerbirliği'nin üzerimize geleceğini biliyorduk. Birinci golü yedikten sonra herkesin başı öndeydi ve futbolcularım 'yine mi yeniliyoruz' psikolojisine girdi. İlk yarıdaki performansımızı sürdürürsek, iyi şeyler olur. Takımdaki arkadaşlarımızın öncelikle kendilerine güvenlerini sağlamamız lazım.'' Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz ise yeni hocalarıyla ilk maça çıktıklarını ifade ederek, ''Hocamızın ilk maçında özellikle ilk yarıda rakibimize oranla daha iyi oynayan taraf bizdik. Pozisyona da girdik, ancak bunları değerlendiremedik. İkinci yarıda ise sezon başından beri gelen bireysel hatalardan yediğimiz gollerle 2-0 mağlup olduk. Bu iş hep böyle devam etmeyecek. Kötü günler elbet sona erecek. Güzel günler gelecek'' diye konuştu. Sivassporlu futbolculardan İbrahim Şahin ise maç sonrasında, iki ayrı oyun olduğunu belirterek, ''İlk yarı Sivasspor'un ikinci devre ise Gençlerbirliği'nin üstünlüğünde geçti. Rakibimiz girdiği pozisyonları değerlendirdi'' dedi. -MAÇTAN NOTLAR- Gençlerbirliği taraftarları, kısa bir süre önce vefat eden yöneticilerden Cüneyt Üstündağ'ı unutmadı. Kırmızı-siyahlı taraftarlar, maraton tribününde, ''Cüneyt Üstündağ seni asla unutmayacağız'' yazılı bir pankart açtılar. Stattaki tüm Gençlerbirliği taraftarları da ''Cüneyt Üstündağ kalbimizde yaşıyor'' tezahüratı yaptılar. Gençlerbirliği Kulübü yöneticilerinden Tarık Artukmaç'ın geçen hafta İstanbul'daki Fenerbahçe maçında, sarı-lacivertlilerin golleri sonrasında evsahibi ekibin yöneticileriyle el vurmasına taraftarlar büyük tepki gösterdi. Başkentli taraftarlar, karşılaşma boyunca ''Tarık Fener'e başkan olsana'', ''Büyük başkan takımı Fener'e satsana'' biçiminde tezahüratta bulundular. 603601 Baykal'a cevabını yarın verecek Baykal'a cevabını yarın verecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın yapılacak AK Parti TBMM Grup toplantısında görüşmenin kamera ile kayıt altına alınması şartı koyan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yanıt verecek. Edinilen bilgiye göre, Irak dönüşü uçakta gazetecilere, CHP Genel Başkanı Baykal ile kamera olmadan görüşebileceğini açıklayan Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunacak. 603538 Galatasaray Ribery tazminatı için temyize kulübü ikinci başkanı Mehmet Helvacı, CAS'ın, Frank Ribery için Metz kulübüne 220 bin euro ödemelerine yönelik kararını temyize taşıyacaklarını söyledi. Helvacı, Ribery'nin transferi sırasında Metz ekibinin sözleşmeye, "bu oyuncunun satışında iki milyon euronun üzerindeki bonservis bedelinden yüzde 20 pay alacağı" maddesini koydurduğunu belirtti: "Biz Ribery'nin Marsilya'ya gidişinden ve sonrasında 23 milyon euro bonservisle Bayern Münih'e transferinden bir şey kazanamasak da Metz kulübü, kendisinin zarara uğradığını ileri sürerek bir hukuki süreç başlatmıştı." Metz'in beş milyon euro gibi bir talebi olduğunu dile getiren Helvacı, "bu talebi FIFA, 'ın bir kazancı olmadığını gerekçe göstererek reddetti ve sonrasında CAS'a gittiler. Her ne kadar bir cezayla karşı karşıyaysak da talep ettikleri miktarın yanında CAS'ın uygun gördüğü miktar oldukça düşük. Tabii ki biz bu kararın değişmesi için yine temyize gideceğiz" dedi. Mehmet Helvacı, 'dan olaylı bir şekilde Marsilya takımına giden Frank Ribery'nin dönem menajeri olan Bruno Heiderscheid ile şimdi mahkemelik olmasının, kendileri için yeni bir ümit olduğuna dikkat çekti. Ribery ile ilgili iddialarını ispatlayamamalarından kaynaklanan sıkıntıları olduğunu söyleyen Helvacı, "bizim iddialarımızın temeli, Ribery ile menajeri arasındaki davanın parçası. belgeler ortaya çıkmıyor. Çıkmadığı için de ispatlayamıyoruz. Menajeri ile süren davada çıkacak sonuç, bizim davamızı da etkileyecek. Yeni bir belge ortaya çıkarsa, dava yenilenebilir" ifadelerini kullandı. 602096 Button ve Brawn Şampiyonluğa Uzandı Button ve Brawn Şampiyonluğa Uzandı Brezilya GP’si büyük bir heyecana sahne oldu. 2009’un Dünya Şampiyonu Interlagos’ta agresif bir sürüş ortaya koyan Button’ın oldu. Yayına Giriş: 18.10.2009 20:47:58 Güncelleme: 19.10.2009 00:15:21 Yağmur beklenen Brezilya GP’si kuru hava şartlarıyla başlasa da tüm yarış boyunca yağmur tehdidi devam etti. Şampiyonluk hesaplarının yapıldığı Brezilya GP’si son zamanların en heyecanlı yarışlarından biri oldu. İlk Turda Güvenlik Aracı Birçok geçişe sahne olan Interlagos Pisti’nde ilk turda yaşanan kazalar nedeniyle Güvenlik Aracı devreye girmek zorunda kaldı. Trulli, önündeki Sutil’i kovalarken pist dışına çıkınca spin atarak rakibine de çarptı. Bu temasla Sutil de, kontrolünü kaybetti ve bu kez de Alonso’yla çarpıştı. İyi pozisyonda olan bu üç pilot da henüz ilk turda yarış dışı kaldı. Raikkonen de, ilk turda temas yaşayarak ön kanadını kaybetti ve pite girince gerilere düştü. Webber Öne Geçti Rubens Barrichello, yarışın ilk bölümünde hatasız bir yarış ortaya koydu. Ancak Webber’le olan farkını saniyenin üzerine çıkaramadı. Pite Webber’den tur önce giren Barrichello, bunun üzerine trafiğe de takılınca çok zaman kaybetti. Webber ise pit çıkışında saniye farkla ilk sırayı almış oldu. Barrichello’dan Bir Şanssız Yarış Daha Son yedi tura girilirken Barricello’nun lastiği patladı ve zorunlu bir pit stop yapmak zorunda kaldı. Pitten çıktıktan sonra sekizinci sıraya gerileyen Rubens, böylece Button’ın şampiyonluğu garantilemesini sağladı. Button Şampiyon Oldu 14. sırada başlasa da birçok geçiş ortaya koyan ve çok agresif yarışan Jenson Button, 5. sırayı alıp Dünya Şampiyonluğu’nu garantiledi. F1 kariyerine Williams BMW ile 2000 yılında başlayan Button, 2009’da şampiyon olarak hedefine ulaştı. Brawn GP de, puan bile alması halinde şampiyonluğunu ilan edecekti. Button’ın başarılı yarışı da Brawn’a ilk yılındaki şampiyonluğu getirdi. Webber ise kariyerinin ikinci yarış galibiyetini alsa da tüm gözler Jenson’daydı. Robert Kubica bu yıl ilk kez podyuma çıkarken Hamilton da başarılı sürüşünü üçüncülüğe çevirdi. Tüm dünya Button’ın şampiyonluğuna son yarışa kalmadan Brezilya’da şahit oldu. BREZİLYA GP’Sİ YARIŞ SONUCU ------------------------------------------------ ..1. Webber Red Bull-Renault ....... 1saat 32:23.081 ..2. Kubica BMW Sauber .............. 7.626 ..3. Hamilton McLaren-Mercedes... 18.944 ..4. Vettel Red Bull-Renault ........... 19.652 ..5. Button Brawn-Mercedes.......... 29.005 ..6. Raikkonen Ferrari ................... 33.340 ..7. Buemi Toro Rosso-Ferrari ....... 35.991 ..8. Barrichello Brawn-Mercedes .... 45.454 ..9. Kovalainen McLaren-Mercedes 48.499 10. Kobayashi Toyota .................... 1:03.324 11. Fisichella Ferrari ....................... 1:10.665 12. Liuzzi Force India-Mercedes..... 1:11.388 13. Grosjean Renault ...................... TUR 14. Alguersuari Toro Rosso-Ferrari. TUR Y.D. Nakajima Williams-Toyota...... (B) Kaza Y.D. Rosberg Williams-Toyota........ (B) Mekanik Y.D. Heidfeld BMW Sauber............ (B) Yarış dışı Y.D. Sutil Force India-Mercedes..... (B) Kaza Y.D. Trulli Toyota .......................... (B) Kaza Y.D. Alonso Renault ....................... (B) Kaza 602285 30 bin kişi yerine 150 kişi geldi 30 bin kişi yerine 150 kişi geldi Fethiye'deki Mxonfest Gençlik Festivali'ne birbirinden ünlü müzik grupları katıldı. Ancak festivalde sadece 150 kişi vardı. FETHİYE Fethiye'de düzenlenen Türkiye Motokros ve Akdeniz Enduro Şampiyonası kapsamında düzenlenen Mxonfest Gençlik Festivali beklenen ilgiyi görmedi. Organizasyon bozukluğu olduğu görülen festival ünlü gruplar haricinde ev partisi havasında geçti. 30 bin kişinin katılması beklenen festivalde, Babazula ve Bulutsuzluk Özlemi gibi ünlü grupları sadece 150 kişi dinledi. Akşam saatlerinde küçük gruplar ve Dj'ler eşliğinde eğlenmeye başlayan yaklaşık 100 kişilik kalabalığa Esenköy Beldesi gençleri de katıldılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde önce Babazula ardından da Bulutsuzluk Özlemi'nin sahne aldığı festivalde 30 bin kişiye seslenmeyi bekleyen sanatçılar şok yaşadılar. 602533 Windows paketlerinin tarihsel gelişimi Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, Microsoft, 24 yıldır işletim sistemi piyasasında bulunuyor. Firmanıın birçok işletim sistemi piyasaya çıktı ve rekabette bir şekilde adından söz ettirmeyi başardı. Peki firmanın son Windows işletim sistemlerindeki paketlemeye niye tüm kullanıcılar bu kadar ilgi gösteriyor? Bunun tek bir açıklaması var: Çünkü Windows serisinin ilk ürünleri ile son ürünleri arasındaki paket farkı görülmeye değer. Bill Gates, Windows işletim sistemlerini geliştirmeye başladığında, bilişim sektörünün dehası olarak görülen bir gençti. zaman gelin siz de kendi gözlerinizle görün işletim sistemlerinin paketlemelerinin arasındaki farkı. Gerçekten ilgi çekici bir paketleme anlayışına sahip olan Microsoft'un, eski işletim sistemlerini gördükçe, gözlerinize inanamayabilirsiniz, önceden uyaralım. Windows 1.0 Windows işletim sistemlerinin ilklerinden olan Windows 1.0, zamanlar Microsoft'un Pazarlama Müdürü olan Steve Ballmer tarafından sıra dışı reklam filmleriyle basına tanıtılmıştı. Windows 1.0, 1984 yılında basına tanıtıldığında, büyük sükse yapmıştı, fakat Bill Gates bile Windows serisinin 2009'da buralara kadar geleceğini tahmin etmiyordur. Zira tarihten sonra bilişim dünyasında Windows en popüler işletim sistemi olmayı başardı. İşin ilginç yanlarından biri ise, bir tek bu Windows paketinde Microsoft'un eski logosu görünüyor. İşte Windows 1.0'ın raflardaki paketinin kapağı:   Windows 2.0 286 ve 386 olmak üzere iki farklı versiyonda piyasaya sürülen Windows 2.0, tipik seksenli yılların şaşalı paketlerine sahipti. Firmanın yeni logosu da bizlere merhaba dedi ilk olarak. Bu tarihten sonra Windows iyiden iyiye piyasada yerini sağlamlaştırmaya başlamıştı. Tüm teknoloji firmaları, Windows'un bu yeni işletim sistemini tercih etmeye başlıyordu. Bu önemli işletim sisteminin kapakları ise şu şekildeydi: Windows 2.0 286 Windows 2.0 386 602436 HAYRİ BEŞER Galatasaray'ın farkı bireysel zenginlik Bu eşleşme Bordo-Mavili takım adına başlı başına bir talihsizlikti. Çünkü sahadaki en fonksiyonel üç adamından (Colman, Engin ve Gabriç) birinden yeterince faydalanamayacaktı. Hırvat solak, ilk dakikalarda kestiği bir topu hesaba katmazsanız Sabri'nin hırsına ve güçlü fiziğine diz çöktüremedi. Ve Sabri savunma repliklerine mahkum kalmayarak sağ kanattan soluksuz akmalar yapmaya koyuldu. G.Saray'ın oynayıp oynayıp pozisyon üretemediği dakikalarda güzel bir vücut feykiyle önündeki rakipten sıyrılarak kitabi bir orta çıkardı kalabalığın arkasına doğru. Bu özel ikram Kewell klasıyla buluşunca top soluğu filelerde aldı. Bu golün, Sabri ve Kewell özeli dışında bir başka anlamı daha vardı. Şöyle ki, Trabzonspor'un sahadaki duruşu bir büyük takım formasyonunu yansıtmıyordu. Abartılı bir şekilde savunmasına gömülü oynuyordu konuk ekip. Bu yüzden G.Saray, çok fazla pozisyon bulamamasına rağmen 'tek kale baskısı' kurmuş takım görüntüsü veriyordu. Bu manzara Sarı-Kırmızılıların ikinci golüne kadar devam etti. Sonrasında kabuğundan çıkan Trabzonspor, bir duran top sayesinde kazandığı golle devreyi tek farklı mağlup kapatarak ikinci yarıya umutlarını taşımayı başardı. Nitekim ikinci 45 dakikada bambaşka bir Trabzon vardı sahada. Ancak Colman'ın güzel golünün birkaç dakika sonrasında Serkan'ın kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu Güizavari bir vuruşa rağmen gole dönüştürememesi maçın kırılma anıydı. Beklemediği tempo karşısında büyük savunma zafiyetleri yaşayan G.Saray ise kendini biraz toparlayıp sahip olduğu bireysel zenginliğin getirisiyle üçüncü golü bulunca film koptu. Ardından dördüncüsü geldi. Sarı-Kırmızılı takımın bir tutamlık esintisi, Trabzonspor'un kimlik kazanmaya başladığı oyunun üzerine beceri ve iş bitiriciliğin gür sesi olarak çökmüştü. Ne var ki, bu heyecanlı filmde perde kolay kolay kapanmak bilmiyordu. Hugo Broos'un, Gökhan ve Alanzinho'yu oyuna almasıyla son dakikalarda çok hararetli bir Trabzon rüzgarı daha esti. Üçüncü golü de buldu Bordo-Mavili takım ama daha ötesine geçemedi. Bu maç iki takımın savunmaları açısından 'perişanlığı' haykırsa da olaya güzel tarafından bakıldığında Ali Sami Yen'de yaşanan, 'gerçek bir heyecan ve gol' gösterisiydi. 602346 Engelliye servis engeli Engelliye servis engeli ’deki merkezde mutfak ve servis hizmetleri, bahçecilik, alanlarında eğitilen 47 engelliye sağlanan servis kaldırıldı. olanağı bulamayan 40 eve kapandı Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın (İZEV) yıl önce zihinsel engelliler için başlattığı meslek edindirme eğitimi, devletin servis engeline takıldı. ’de zihinsel öğrencilerin eğitim görmesi amacıyla Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın (İZEV) yaptırıp devlete bağışladığı “Saadet İlköğretim Okulu ve İş Okulu”nda 450’ye yakın öğrenci eğitim görüyor. Vakıf, buradaki eğitimini tamamlayan engelli öğrencilere meslek edindirmek için isteyince, yer sıkıntısı başgösterdi ve yıl önce bina arayışına girdi.  servis aracı verilmişti ’de bu amaçla bir villa kiralandı ve Mecidiyeköy’deki okula bağlı olarak İZEV Saadet İş ve Meslek Okulu adıyla devlete tahsis edildi. 10 bin TL’ye yakın kirası dahil tüm masrafları vakıf tarafından karşılanan okulda mutfak ve servis hizmetleri, bahçe işleri, ve takı tasarımı gibi alanlarda eğitim veriliyor. Okula devam eden öğrencilerin çoğu maddi durumu kötü ailelerin çocuklarından oluşuyor. Bu yıla kadar öğrencilerin ulaşımı, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ücretsiz tahsis ettiği servis aracıyla sağlanıyordu. Ancak bu yıl müdürlük servis tahsis etmedi. Okulda eğitim gören 47 öğrenciden 40’ı eğitim dönemi bir ay önce başlamasına rağmen bu nedenle okula gidemiyor. engelli genci ise aileleri, binbir güçlükle birçok araç değiştirerek okula götürebiliyor. Ancak bu aileler de işlerini aksattıkları için geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldı. İZEV Başkanı Berti Erbeş, servis kaldırılmasına gerekçe olarak öğrencilerin 18 yaşından büyük olmalarının gösterildiğini belirterek, “İki üç tane servis aracı yüzünden hem çocuklar hem de aileleri perişan durumda” diye konuştu. ‘Artık temizliğe gidemiyorum’ İki yıldır okulda eğitim gören Mustafa Işık, Şişli’deki evlerinde her sabah erken kalkıp annesi Zeynep Işık’a “Servis ne zaman gelecek” diye soruyor. Anne Işık, “Devlet bir servis ücretini ödeyemez miydi? Bu çocuklara sahip çıkmak bu kadar mı zor” diye konuştu. Bu arada Sarıyer’deki villa tipi okulda eğitim gören genç kendini şanslı hissetse de aileleri için aynı şeyi söylemek zor. Okulda eğitim gören 23 yaşındaki Gökhan Çalışkan’ın annesi Nesrin Çalışkan, “Geçen yıl tam gün temizlikçi olarak çalışabiliyordum. Ancak bu yıl servis olmadığı için akşamları işyerlerinde temizliğe gidebiliyorum. Biz devlete kambur değiliz. Sadece küçük bir destek istiyoruz” dedi. ‘Didem içine kapandı’ Okulun hizmete girdiği iki yıllık süreçte hayata dair pek çok şey öğrenen engelli gençler şimdilerde evlerinde adeta bir hapis hayatı yaşıyor. ’deki evlerinin camından hüzünlü gözlerle dışarıyı seyreden 23 yaşındaki Didem Kur’un annesi Songül Kur, kızını evde tutmak zorunda kaldığı için üzgün ama çaresiz. Kur, “Didem tamamen içine kapandı. Bir köşede oturup düşüncelere dalıyor” dedi. 603666 Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi iptal oldu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Ekim'de ABD'ye yapması planlanan gezi, Cumhuriyet Bayramı'na denk gelmesi sebebiyle ertelendi. ABD'den yeni bir tarih belirlenmesinin isteneceği belirtildi. Başbakanlık'ta yapılan bilgilendirme toplantısında Başbakan Erdoğan'ın haftalık programı hakkında bilgi verildi. Başbakan Erdoğan'ın 29 Ekim'deki ABD seyehatinin Cumhuriyet Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle ertelendiği açıklandı. Amerika'dan başka bir randevu tarihi belirlenmesi için istekte bulunuldu. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın yarın yapacağı grup toplantısında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın mektubuna cevap vereceği, Silopi'de teslim olan teröristlerle ilgili değerlendirme yapacağı belirtildi. Başbakan'ın yurt içinde yapacağı temaslarla ilgili de bilgi verildi. Erdoğan'ın çarşamba günü Erzurum yapacağı gezide toplu açılışlarda bulunacağı, aynı gün Ağrı'da İbrahim Çeçen Üniversitesi'nin açılışına katılacağı açıklandı. Erdoğan'ın, 24-25 Ekim'de Pakistan, 26- 27 Ekim'de de İran'a gideceği kaydedildi. 602698 ÖSYS ek yerleştirme kayıtları başladı ek yerleştirme sonuçları 14 Ekimde açıklanmış ve örgün yükseköğretim programlarına 57 bin 619 kişi yerleşmeye hak kazanmıştı. 2009-2010 ders yılında, ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 19-21 Ekim arasında yapılacak. Kayıt süresi içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt hakkını kaybedecek. Kayıt hakkı kazanan adayların, mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, 1987 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için şubelerinden alınacak durum belgesini, son altı içinde, önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş fotoğrafı, katkı payının ödenmesi ile ilgili belgeyi ve kayıttan önce belirlenip tarafından ilan edilecek diğer belgeleri hazırlaması gerekiyor. Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgelerin eksik olması durumunda kayıt yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Anadolu Üniversitesi Merkezi Açıköğretim Programlarını kazanan adayların, kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmaları gerekiyor. 602907 Kayserispor 6'da yaptı 6'da yaptı ligin geride kalan haftasında, son maçtır ne gol yiyor ne de mağlubiyet yüzü görüyor. Sarı-Kırmızılılar 'a 4-1 mağlup oldukları deplasmanı dışında son haftadır yenilgi tatmadı. Kayserispor, Galatasaray yenilgisinin ardından kendi sahasında 'u 3-0, 'u hükmen 3-0, 'ı deplasmanda 1-0 yendi. Kendi evinde ile golsüz berabere kalan sarı kırmızılılar daha sonra bir seri yakalayıp, 'u deplasmanda 1-0, 'nü ise son maçta kendi evinde 3-0 gibi farklı skorla yenerek, puan cetvelinde zirveye doğru yol aldı. Sarı-Kırmızılı ekibin başarılı file bekçisi Souleymanou bu maçlık seride kalesini gole kapattı. Kayserispor renktaşı Galatasaray dışında maçlık seride filelerinde gol görmedi. Bu arada Kayserispor'un kiralık goılcüsü Makakula'da Ankaragücü maçı dahil olmak üzere oynadığı her maçta biri kendi kalesine olmak üzere gol kaydetti. Kayserispor Teknik Direktörü zirve yarışını inatla devam ettirmek istediklerini belirterek "Takımımın son haftalardaki performansı ve Ankaragücü maçında ortaya koyduğu mücadele beni tatmin etti. Ufak tefek eksiklerimiz var. Genç oyuncularımız daha çok tecrübe kazanacaklar. Bu bizim kazanma gücümüzü artıracak. İnatla zirve yarışını devam ettirmek istiyoruz. Önümüzde zorlu bir periyot var. Bu periyottan başarıyla çıkarsak, Kayserispor'un önünün açık olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. 602817 Otomobil otoyolda devrildi: ölü Alınan bilgiye göre, Murat Tıktık (18) yönetimindeki 01 VM 994 plakalı otomobil, D-400 kara yolu merkez Yüreğir ilçesi Kürkçüler Mahallesi yakınlarında karşı şeride geçerek devrildi. Otomobilde bulunan Murat Balıkçı (18) kaza yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan sürücü Murat Tıktık ile Ethem Coşkunoğlu (20) Adana Devlet Hastanesine kaldırıldı. 602904 Alex'siz Fenerbahçe yarın kalıyor Alex'siz yarın kalıyor ’de yenilgisiyle bu sezon ilk mağlubiyetini alan ligde son sezonda kaptanı ’nın forma giymediği maçların yarısında puan yitirdi. Sarı-lacivertliler, Brezilyalı futbolcunun son sezonda yer almadığı 16 lig maçının 8’inde, mağlubiyet, beraberlik aldı. 2004-2005, 2005-2006 ve 2006-2007 sezonlarında toplam lig maçında sahaya Alex’ten yoksun çıkan Fenerbahçe, bu maçlarda sadece bir beraberlikle puan kaybederken, 2007-2008, 2008-2009 ve ilk haftası tamamlanan 2009-2010 sezonlarında ise Brezilyalı oyuncunun bulunmadığı 16 maçın yarısında, mağlubiyet, de beraberlik yaşadı. Fenerbahçe, geldiği sezondan itibaren 24 lig maçında forma giyemeyen Alex’in yokluğunda toplam maçta kaybedip, kez beraberlik elde etti. 602757 Tümer hatayı böyle affetmedi... Tümer hatayı böyle affetmedi... Ligi'nde zor günler geçiren Xanthi engelini Tümer'le geçti. Tümer geri pasını affetmedi Larissa hafta sonra kazandı... alt sıralardan kurtulmaya çalışan takımını Xanthi karşısında 1-0 öne geçirerek bu sezonki ilk galibiyette başrol oynadı!.. Larissa, Tümer'in 52. dakikadaki golüyle öne geçti. 86. dakikada ise sahneye Abuhatzira çıktı ve Larissa maçtan 2-0'lık galibiyetle ayrıldı. Bu sezon ilk galibiyetini alan Larissa 7. maç sonunda puanını 7'ye çıkardı. 602543 09:57 HAVAŞ 180 milyon avroya satılıyor 180 milyon avroya satılıyor Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş’nin (HAVAŞ), Holding A.Ş, TAV İşletme Hizmetleri A.Ş, TAV Bilişim Hizmetleri A.Ş, HSBC Investment Bank Holdings plc ve İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı’nın ortaklaşa kuracağı şirkete 180 milyon avroya satılması için 16 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ortaklık anlaşması ile taraflar arasında tam bir mutabakatın sağlandığı bildirildi. TAV Havalimanları Holding A.Ş’den yapılan yazılı açıklamada, şirketin tamamına sahip olduğu Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş’nin (HAVAŞ) satışında, TAV Havalimanları Holding A.Ş, TAV İşletme Hizmetleri A.Ş, TAV Bilişim Hizmetleri A.Ş, HSBC Investment Bank Holdings plc ve İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı’nın ortaklaşa kuracağı şirkete 180 milyon avroya satılması için 16 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ortaklık anlaşması ile taraflar arasında tam bir mutabakat sağlandığı kaydedildi. Söz konusu satın alma işleminin, yerel otoritelerden gerekli onay ve izinler alındıktan sonra tamamlanacağının belirtildiği açıklamada, nihai ortaklık yapısında TAV Havalimanları’nın yüzde 65, İş Girişim’in yüzde 6,7, HSBC Principal Investments’ın ise yüzde 28,3 paya sahip olacağı belirtildi. TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı TAV Havalimanları olarak halihazırda 18 havalimanı/havaalanında hizmet vermekte olan ’nin “ilk” ve “en” büyük yer hizmetleri kuruluşu ’ın yüzde 35 oranındaki hisse satışını İş Girişim ve HSBC Principal Investments gibi iki ortağa gerçekleştirmekten gurur duyduklarını ifade ederek, “Ekonomik krizin bitip bitmediği yolunda tartışmaların uluslararası boyutta sürdüğü bu dönemde gerçekleştirdiğimiz ortaklık, sektörümüze ve markamıza duyulan güveni yansıtmaktadır” dedi. Şener, hisse satışındaki amaçlarının TAV Havalimanları Holding seviyesinde borçluluğu azaltmak ve ek kaynak yaratmak olduğunu dile getirerek, Havaş’ın nedeniyle ertelenen halka arzının da önümüzdeki orta vadede sermaye piyasalarının düzelmesi ile gerçekleşebileceğini düşündüklerini duyurdu. HSBC Principal Investments’a bu satış işleminde danışmanlık hizmeti veren HSBC Portföy Yönetim A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Erelçin de, Türkiye’nin bölgesel bir merkezi olma yolunda gün geçtikçe önem kazandığına dikkati çekerek, satın alma hakkında şunları kaydetti: “Türk havacılık sektörünün son dönemde yaşadığı güçlü büyüme, Havaş’ın faaliyet gösterdiği sektördeki güçlü pozisyonu, dinamik iş modeli ve TAV Havalimanları’nın kısa sürede elde ettiği bölgesel başarı yatırım kararında etkili olmuş unsurların arasında yer almaktadır. Bu veriler ışığında HSBC Principal Investments Havaş’ı heyecan verici bir yatırım fırsatı olarak değerlendirmektedir. Hızla büyüyen TAV Havalimanları ailesi ile hayata geçirdiğimiz bu güç birliğinin her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. 2007-2008 yıllarında Türk şirketlerine toplam 6,6 milyar yatırım yapan yabancı Girişim Sermayesi fonlarının talebi, global kriz nedeniyle durma noktasına gelmişti. 2009 yılındaki işlemlere öncülük etmesi açısından bu satın almanın ülkemiz için de sevindirici bir gelişme olduğuna inanıyoruz.” Havaş yatırım ile bugüne kadar gerçekleştirmiş oldukları yatırım adedini 12 şirkete yükseltmiş olacaklarını belirten İş Girişim Sermayesi Genel Müdürü Murat Özgen ise, Türkiye’nin kıtalar arası bir köprü niteliği taşıdığını vurguladı. Özgen, Türkiye’nin küreselleşme ile artan uluslararası iş hacminden ve turizmden giderek daha fazla pay alacağını belirterek, şöyle devam etti: “Havaş, TAV Holding çatısı altında gerçekleştirdiği başarılı büyümeden ve sahip olduğu çok sayıda uluslararası kalite ödülünden de anlaşılabileceği gibi, Türk havayolu taşımacılığı sektörünün gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Havaş, sağladığı bu katma değere ek olarak, sahip olduğu tecrübeyi ve bilgi birikimini ihraç ederek Türk havayolu taşımacılığı sektörünün uluslararası arenada ön plana çıkmasına yardımcı olmaktadır. Türk havayolu taşımacılığı sektörüne yaptığımız Havaş yatırımı, İş Girişim Sermayesi’nin yüksek büyüme potansiyeli olan sektörlerde rekabet avantajına sahip şirketlerin, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak projelerini gerçekleştirmelerine destek verme misyonunun bir göstergesidir. İş Girişim Sermayesi, bugüne değin 11 şirkete yatırım yaptı. Global kriz sürecinde çok sayıda şirket ciro ve kar kaybına uğrarken, yatırım yaptığımız şirketler cirolarını yüzde 50, karlarını ortalama yüzde 100 oranında artırmayı başardı. 603647 Alparslan Arslan: Yakalanmasam başka eylemler yapacaktım Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusu gerçekleştirildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Danıştay saldırısı için Ankara'ya gittiği sırada arkadaşlarını da yanında çağırdığını hatırlatarak Arslan'a, "Ne diye çağırdığın? Eylemden bahsettin mi?" diye sordu. Alparslan Arsan, arkadaşlarına "Gelin gidelim" dediğini, eylemle ilgili bir konudan bahsetmediğini söyledi. Arslan, "Osman Yıldırım'ın işyerinde buluştuğum İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu'na Ankara'ya gitmeyi teklif ettim ve birlikte gittik." dedi. Sanık Alparslan Arslan, Danıştay saldırısı ile ilgili sorulara, "Silahları olaydan 2-3 hafta önce almıştım. Glock silahı Aykut Şükre'den, diğerini de Orhan'dan almıştım. Glock silah için 1,5 ya da milyar para verdim." dedi. Savcının, "Bu silahların piyasası daha yüksek değil mi?" şeklindeki sorusuna Arslan, "Benden bu kadar istendi." cevabını verdi. Arslan, sözlerine şöyle devam etti: "Ankara'ya gittiğimiz gün ben yerini bilmediğim için taksi tutup Danıştay'ın yerini buldum. Nereden gelir, nereden gider diye bekledim. Hedefim Mustafa Birden'di. Ancak geliş gidişini göremedim. Önce görevlilerden Mustafa beyi sordum. Sonra yukarı çıkıp mahkeme salonuna baktım. Kapı kilitliydi. Eğer açık olsa belki geri dönüp, silahı alıp gelirdim. Çaycı gördü beni. Ne aradığımı sordu. Ben de bir dosya ile ilgili olduğunu söyledim. Hangi dosya diye sorduğunda ise boşver deyip geçtim. Ertesi gün de gittim. Binaya girişim sırasında avukat olduğumu söyledim. Silahın içinde bulunduğu çanta öttüğü için birkez daha X-Ray cihazından geçmemi istediler. Ben de kimliğimi tekrar gösterdim ve içeri girdim. Mahkeme salonuna girdim. sırada çaycı geldi. 'Seni öldürürüm' dedim. 'Beni öldürme' dedi. Sekreter çığlık attı. Havaya bir el ateş edince sakinleşti. Asıl hedef Mustafa Birden'di. Ancak an bitsin artık dedim. Hepsini öldürmeyi düşündüm. Mustafa Özbilgin'in hastanede öldüğünü duydum. Binadan dışarı çıkarken sesleri duyan polisler, ne olduğunu sordular. Ben de bilmediğimi söyledim. Sonra kıpırdama dediler. Onları korkutup kurtulmak amacıyla duvara bir el ateş ettim. Fakat birkaç kişi üzerime atlayıp beni durdurdu." Savcı Pekgüzel'in, "Öncelikli amacınız Mustafa Birden demiştiniz ancak Mustafa Özbilgin'e yakın mesafeden göğsüne sıkmışsınız" sözleri üzerine Arslan, "O anki hal. Bu hal işidir." dedi. Pekgüzel'in Danıştay saldırısının ardından üzerinde bulunan Glock marka tabancadan hariç otomobilinde yapılan aramada da adet silah bulunduğunu hatırlatması üzerine Alparslan Arslan, "Eğer Danıştay'da yakalanmasaydım başka tarafa da gidecektim'' dedi. Arslan, savcının "Başka eylem mi yapacaktınız?" şeklindeki sorusuna ise Arslan "Evet" cevabını verdi. 603316 "Hazır değilim" "Hazır değilim" Galatasaray TV'de yayınlanan bir programa konuk olarak katılan Caner, ilk kez sarı-kırmızılı formayı giydiği Kasımpaşa maçında üzerinde bir tutukluk olduğunu belirtirken, ''İlk yarı biraz kötü oynadığımı düşünüyorum. Eleştiri yapmak gerekirse, ikinci yarı biraz toparladım. Gerçek Caner'in bu olduğuna ben de inanmıyorum şu anda. Kesinlikle ilerleyen haftalarda izleyecekler beni. Şu an tam anlamıyla hazır değilim'' diye konuştu. Alınan bir kaç başarısız sonucun ardından, sanki her şey bitmiş gibi haberlerin yer aldığına değinen Caner, ''Bir maçta her şeyin bitmesi gibi bir durum düşünülemez bile. Çünkü biz Galatasaray olarak çok büyük bir camiayız'' derken, UEFA Avrupa Ligi'nde (F) Grubu'ndan çok rahat çıkacaklarına ve şampiyonluğa kadar gideceklerine inandığını dile getirdi. Sarı-kırmızılı takımın, UEFA Kupası'nı kazandığı dönemde Galatasaray'a karşı çok büyük bir sevgisi olduğunu da aktaran Caner, ''O zamandan beri de bu sevgiyi kalbimde gururla taşıyorum'' şeklinde konuştu. 602997 13:24 Düğünde polis tabancası 13 yaşındaki kızı öldürdü Düğünde polis tabancası 13 yaşındaki kızı öldürdü KÜTAHYA’nın Çavdarhisar İlçesi'nde bir yakının düğününe giden polis memuru Enver Acar’ın belinden çıkartıp elinde tuttuğu tabanca, iddiaya göre kazayla ateş aldı. Tabancadan çıkan tek kurşun, polis memurunun 10 yaşındaki oğlu Tunahan Acar’ın kolunu sıyırıp, 13 yaşındaki Özge Keyikci’nin göğsüne saplandı. Özge Keyikci olay yerinde öldü. Çavdarhisar İlçesi'ne bağlı Barağ Köyü’nde önceki akşam meydana gelen olayda, Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Enver Acar, ailesiyle birlikte yakınları Özgür Yıldırım’ın düğününe katıldı. Köy meydanında yapılan düğünde iddialara göre polis memuru Enver Acar tabancasını belinden çıkarıp eline aldı. Acar’ın elindeki tabanca kaza sonucunda patladı. Tabancadan çıkan kurşun Enver Acar’ın oğlu Tunahan Acar’ın kolunu sıyırıp Özge Keyikci’nin göğsüne saplandı. Çavdarhisar 100’üncü Yıl İlköğretim Okulu 8-C sınıfı öğrencisi Özge Keyikci olay yerinde öldü. Yaralanan Tunahan Acar ise Kütahya Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ölen Özge Keyikci’nin, annesi Sıdıka ve babası Selim'le birlikte oturdukları Demirokul Köyü’nden düğün için Barağ Köyü’ne geldikleri belirtildi. Jandarma ekipleri olaydan sonra polis memuru Enver Acar’ı gözaltına aldı. Acar’ın sorgulamasının ardından adliyeye sevk edileceği belirtildi. 603397 Hint kardeşlerin doğal gaz kavgası Forbes dergisine göre, dünyanın en zengin 7'inci kişisi Mukesh Ambani ve dünyanın en zengin 34'üncü kişisi olan kardeşi Anil Ambani, Hindistan'ın en büyük doğal gaz sahası konusundaki bir anlaşma üzerinde artan bir mücadeleye kilitlenmiş bulunuyor. Hindistan'ın ilk büyük kapitalistlerinden biri olan Dhirubhai Ambani'nin iki oğlu arasındaki bu çatışma, halkın da ilgiyle izlediği bir mücadele halini aldı. Mukesh Abmani'nin kişisel serveti 19,5 milyar doları ve küçük kardeşi Anil'in ise kişisel serveti 10,1 milyar doları buluyor. Kardeş kavgası, hükümetin, ülkede hayati öneme sahip enerji sektörü yönetimindeki anlaşmazlıkları ve Hindistan'ın en zengin aileleri ile yetkililer arasındaki sıcak ilişkileri de açığa çıkardı.   ANLAŞMAZLIĞIN NEDENİ DOĞAL GAZ FİYATI Ambani kardeşler arasındaki kavgaya, Hindistan'ın bilinen en büyük doğal gaz havzası olan Krishna Godavari'den çıkarılan doğal gazın fiyatı konusundaki anlaşmazlık yol açtı. Ülkenin doğusundaki Krishna Godavari havzasının, Hindistan'da üretilen doğal gaz miktarını ikiye katlayacağı tahmin ediliyor. İki kardeşin babaları Dhirubhai Ambani'nin ölümünden sonra 2005'te imzaladıkları anlaşmaya göre, Mukesh'in şirketi ''Reliance Industries''ın, Anil'in şirketi ''Reliance Natural Resources''a, bu havzada hedeflenen üretimin en az üçte birini satması gerekiyor. Doğal gazın fiyatı ise anlaşmanın yapıldığı dönemde, doğal gazın şimdi satılabileceği fiyatın oldukça altında bulunuyor. Mukesh'in şirketi Reliance Industries ve hükümet yetkilileri, 2005 yılındaki anlaşmanın, hükümetin hiçbir zaman piyasanın altında fiyatı onaylamadığı için şimdi geçersiz olduğunu savunuyor. Bu duruma karşı çıkan Anil ise Reliance Industries şirketini, ağabeyi Mukesh'in Petrol Bakanlığı'ndaki yandaşlarının kışkırtmasıyla anlaşmayı bozmaya çalışmakla suçluyor. Hindistan'ın Petrol Bakanı Murli Deora, iki kardeşin babaları Dhirubhai'nin eski arkadaşı olarak biliniyor. Haziran ayında Bombay (Mumbai) Yüksek Mahkemesi aile anlaşmasının geçerli olduğuna karar verirken, dava yarın Hindistan Yüksek Mahkemesi tarafından ele alınacak. Her iki taraf da yasal mücadelenin, şirketlerinin doğal gaz satmasını ya da yeni elektrik santralleri kurmalarını engellediğini öne sürüyor. Mahkemenin, doğal gaz fiyatının yükselmesinin önünü açması halinde Mukesh'in şirketi bu işten 11,5 milyar dolar para kazanacak. Ancak kararın Anil lehine çıkması halinde ise Mukesh'in kaybı 5,4 milyar dolar olacak. Anil'in aleyhine karar çıkması durumunda, bunun Anil'e maliyetinin ise çok daha yüksek olacağı ön görülüyor. Uzmanlara ve Anil'e göre, Reliance Natural Resources şirketinin geleceği tehlikede bulunuyor. Anil, Temmuz ayında hissedarlara yaptığı açıklamada, bu doğal gaz anlaşmasının, ''şirketin asıl varlığı olduğunu ve şirketin değerinin büyük bölümüne katkı sağladığını'' söylemişti. Uzmanlara göre, Anil'in davası kaybetmesi halinde şirketi Reliance Natural Resources'un hisseleri muhtemelen yüzde 76 değer kaybedecek. KÜÇÜK KARDEŞİN KARŞI ATAĞI Kendini büyük baskı altında hisseden Anil, Temmuz ayında sessizliğini bozarak, gazetelere, hükümeti, kardeşine ''olağanüstü'' karlar sağlamasına olanak sağlamakla suçlayan ilanlar vererek, hem kardeşini hem de Hindistan hükümetini hedef aldı. Saldırılarını artıran Anil'in şirketinin mahkemeye sunduğu belgelerde, V.K. Sibal adlı üst düzey bir enerji yetkilisi Mukesh'ten, apartman daireleri ve kızlarına ev teçhizatları dahil çeşitli hediyeler almakla suçlandı. Sibal'ın kızları, Sibal, Mukesh'in şirketinin karlarını artıracak yeni sermaye harcama kurallarını onaylamaya karar verdiği zamana kadar birkaç ay boyunca Mukesh'in şirketine ait ''lüks misafir evlerinde'' kalmakla itham edildi. Hakkında soruşturma açılan Sibal, basına sızan bir mektuba göre, hakkındaki suçlamaları reddederek, ''Hayatıma yönelik bir tehditten korkuyorum'' dedi. Reliance Industries ve hükümet de Anil'in iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı. Anil, geçen hafta, ''yaralarını iyileştirmeye çalışmak, takdis edilmek ve kutsal bir ilham arayışı için'' Himalayalarda iki kutsal tapınağı ziyaret ettiğini ve eve, kardeşi ile bir çözümü görüşebileceğine ikna olarak döndüğünü açıkladı. Mukesh'in şirketinden yapılan açıklamada ise bu öneriden memnuniyet duyulduğu, ancak konunun ''sadece bir aile sorunu olmadığı'' ve mahkemede çözülmesi gerektiği ifade edildi. HÜKÜMETİN KONUMU Bu dava nedeniyle hükümet, ulusal çıkarlar için kullanılacak doğal kaynakların kontrolünü korumak ve özel sektörün anlaşmalarının önemine zarar veriyor gibi görünmemek için denge kurmaya çalışıyor. Hindistan'da doğal gaz sektöründe, devlet ya da Ambani ailesi gibi birkaç oyuncu söz sahibi konumunda bulunuyor. Enerji şirketlerinin yanı sıra hükümet Petrol Bakanlığı aracılığıyla enerji politikasını ve fiyatları belirliyor. Bazı siyasetçiler, küresel ekonomik krizin olduğu bir dönemde bu anlaşmazlığın, enerjiye aç 1,2 milyar nüfuslu ülkede, doğal gaz ve petrol kaynaklarının geliştirilmesi konusundaki yatırımları daha fazla olumsuz etkilemesinden korkuyor. İki kardeş arasındaki kavga, 450 milyondan fazla insanın günde 1,5 dolardan daha az bir parayla geçinmek için mücadele ettiği ülkede insanların enerji ulaşmasını güçleştiriyor. Mukesh Ambani'nin, Reliance Industries şirketi, geçen yıl küresel ekonomik kriz nedeniyle hisseleri yüzde 40 değer kaybetse bile ülkenin en değerli şirketi olma vasfı taşıyor. Babaları öldükten sonra aile işlerini kardeşi Anil ile birlikte kısa süre yöneten Mukesh, daha sonra şirketin yönetimi konusunda çıkan anlaşmazlık üzerine kendi işlerini kardeşinden ayırdı. Mukesh, Mumbai'de milyar dolara mal olan 27 katlı bir bina inşa ettirerek, dikkatleri üzerine çekti. Anil Ambani ise geçen yılın en fazla kazanan milyarderi iken, bu senenin en fazla kaybeden milyarderi oldu. Anil'in, Reliance Communications, Reliance Power ve Reliance Capital şirketlerinin hisseleri geçen 12 ayda 32 milyar dolar değer kaybetti. Reliance Entertainment, ünlü yönetmen Steven Spielberg'in şirketi DreamWorks ile yeni bir şirkete 500 milyon dolar yatırımda bulunmaya karar vermişti. 603614 Beşiktaş Almanya'da! Beşiktaş Almanya'da! Beşiktaş kafilesinde kulüp başkanı Yıldırım Demirören'in eşi Revna Demirören ile yönetici Kenan Öner, Hakan Aksoy, Mario Berk ve bazı kongre üyeleri yer aldı. Hannover Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Tufan Alpman, Revna Demirören'i çiçek vererek karşıladı. Siyah-beyazlı takımı havalimanında Türkiye'nin Hannover Başkonsolosu Aydın Durusoy, Hannover Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Tufan Alpman ve yüze yakın taraftar davul zurna eşliğinde coşkulu bir şekilde karşıladılar. Buradan otobüsle Wolfsburg'a hareket eden siyah beyazlı takım, yerel saatle 18.30'da basına kapalı antrenman yapacak. Hannover Beşiktaşlılar Derneği, yarın akşam Hannover Grand Otel'de şampiyonluk balosu düzenleyecek. Bu baloya bazı yöneticilerin de katılması bekleniyor. Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli ve yardımcısı Tayfur Havutçu, rakip Wolfsburg'un lig maçını izlemek için dün Almanya'ya gelmişti. Denizli, salı günü antrenman öncesi basın toplantısı düzenleyecek. 603702 PKK'lılar teslim olunca sokağa çıktılar Kuzey 'tan Türkiye'ye gelerek teslim olan 'lılara destek için İstanbul, Van, Diyarbakır, Hakkari ve İzmir'de gösteriler düzenlendi. Bir grup 'li İstanbul'da Taksim Meydanı'ndan Galasaray'a kadar yürüdü. Olayların çıkabileceği ihtimali üzerine bir grup esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı. Hakkari'de ise göstericiler polis araçlarına saldırdı. Kalabalık 'li bir grup bugün Mahmur ve Kandil'den gelerek teslim olan 'lı gruba destek amacıyla Taksim'deydi. toplantılarında canı yanan bazı esnaflar ise önlemlerini alarak kepenk kapattılar. 'a kadar yürümek isteyen 'liler polis engeliyle karşılaştı. İstanbul Emniyeti eylem için hazırlıklıydı. Polisler gaz maskelerini taktı,  olabilecek herhangi bir şeye karşı barikat kurdu. Eylem süresince polis helikopteri Taksim Meydanı üzerinden ayrılmadı. Meydanı'na yürüyen grup sık sık polis barikatlarıyla karşılaştı. Yapılan konuşmaların ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı. Sadece İstanbul  değil, Hakkari, Van, İzmir ve Diyarbakır'da da 'lıların gelişleri nedeniyle eylemler yapıldı. Hakkari'de ise terör örgütü üyelerinin teslim olmasını "kutladığı" belirtilen bir grup, taşlarla polis araçlarına saldırdı. Terör örgütü üyelerinin Habur Sınır Kapısı'nda güvenlik güçlerine teslim olması nedeniyle Hakkari İl Teşkilatınca Altay Caddesi'nde "kutlama programı" düzenlendi. Akşam saatlerine kadar devam eden "kutlamaların" ardından dağılan kalabalık arasında bulunan bir grup, caddede güvenlik önlemi alan polislerin bulunduğu araçlara taşlarla saldırdı. Camları kırılan araçlar, polisler tarafından Hakkari Devlet Hastanesi bahçesine çekildi. Olay yerine gelen Çevik Kuvvet ekipleri, kalabalığı biber gazı kullanarak dağıtırken, ara sokaklara dağılan grup, gösterilerine burada devam etti. Hastane bahçesinde bir süre bekletilen araçlar, iki zırhlı araç eşliğinde Emniyet Müdürlüğü oto parkına götürüldü. 602565 Devler ekmek arası Devler ekmek arası Avrupa fast food pazarında yerini uzun zaman önce sağlamlaştıran Türklerin ulusal yiyeceği döner, yarattığı ekonomiyle de baş döndürüyor. Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen Anuga Gıda Fuarı için özel hazırlanan Dönerci Rehberi, kıtanın 14 büyük pazarında döner sektörüne yönelik taramanın da sonuçlarına yer verdi. Bazı ülkelerin tüketim ve üretim bilgilerine ulaşılamamasına rağmen ortaya çıkan rakam, dönerin onlarca milyar Euro’luk pazar boyutunu ortaya koydu. Söz konusu 14 ülkede 819 döner üreticisi her gün toplam 1.460 ton döner üretiyor. Günlük tüketim ise toplam 53 bin noktadan oluşan restoran ve büfelerde 1.165 ton seviyesinde bulunuyor. SANAYİNİN YÜZDE 11’İ Ekmek arası dönerin 2.50 ile 5.50 Euro arasında satıldığı 14 ülkede, porsiyon fiyatı Euro’ya kadar çıkıyor. Ortalama Euro’dan 100’er gramlık porsiyonların sunulduğu düşünülürse, piyasada günlük 34 milyon 950 bin Euro’luk döner Avrupalılar’ın beğenisine sunuluyor. Böylelikle yıllık 12 milyar 756 milyon 750 bin Euro’luk bir pazar, döner etrafında dönüyor. Bu rakamla Avrupa döner sektörü, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi’ndeki şirketlerin 112 milyar 500 milyon Euro’luk üretimden satışlarının yüzde 11’i kadar hasılat yapıyor. Listenin birincisi TÜPRAŞ’ın 12 milyar 900 milyon Euro’luk üretimden satışlarıyla sektörün arasında sadece 150 milyon Euro fark bulunuyor.Avrupa döner sektörü Erdemir (2.3 milyar Euro), Vestel (1 milyar Euro), Arçelik (1.8 milyar Euro) gibi sanayi devlerinin cirolarına fark atıyor. MISIRLI USTALAR Dönerin Avrupa’daki çıkış noktası Almanya, sektörü sürüklüyor. Üretici sayısının 495 olduğu ülkedeki günlük bin ton üretimin yarısı ihraç ediliyor. Rehberde ülkelerdeki döner pazarındaki alışkanlıklara yönelik bilgiler de yer alıyor. İngiltere’de dana eti kullanılmıyor. Ağırlıkla kuzu etinden döner satılıyor. Fransa’da ön plana yaprak döner çıkarken, onu tavuk, kıyma ve hindi döneri izliyor. Fransa, Almanya’dan günlük 170 ton döner ithal ediyor. İtalya’da ise her döner büfesinde mutlaka pizza fırını da bulunuyor. Ülkede ucuz iş gücüne karşılık iyi pizza da yaptıkları kanaati bulunduğu için her dönerci en az bir Mısırlı usta istihdam ediyor. İskandinav ülkelerinde dönerin rengi farklı İspanya’daki toplam bin 500 satış noktasının yaklaşık binini Türk girişimciler kontrol ediyor. Döner bu ülkedeağırlıkla Pakistan, Bangladeş ve Kuzey Afrikalıların faaliyet gösterdiği bir sektör kabul ediliyor. İspanya, döner ihtiyacını Almanya’dan karşılıyor. Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’dan oluşan Benelüks ülkelerinde ağırlıkla tavuk ve kıyma döner satılıyor. Ancak domuz döneri de bu ülkelerde tüketicinin beğenisine sunuluyor. Rehbere göre dönerin anavatanı Türkiye ama sanayisinin doğduğu yer de Almanya kabul ediyor. Almanya için ‘dönerin know-how’ını ihraç eden ülke’ benzetmesi yapılıyor. İspanya, İtalya ve Polonya’da döner sektörünü çoğunluğu Türkler’den oluşan ve Almanya’da yetişen elemanların kurduğu anlatılıyor. İskandinav ülkelerinde ise tek tip, alışılan rengine göre daha koyu döner yapıldığı bilgisine rehberde yer verilyor. 602968 ''Maçı daha farklı kazanabilirdik'' ''Maçı daha farklı kazanabilirdik'' Antalyaspor, deplasmanda oynayacağı Manisaspor maçının hazırlıklarına başladı. Hasan Subaşı Tesisleri'nde yapılan çalışmada Diyarbakırspor karşılaşmasında forma giyen oyuncular düz koşu yaptı. Antrenman öncesi gazetecilere açıklama yapan teknik direktör Mehmet Özdilek, Diyarbakırspor'u yenmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, ''Maçı daha farklı kazanabilirdik'' dedi. Maç öncesi Diyarbakırspor'la aynı puanda olduklarını ve bu nedenle karşılaşmaya iyi motive olduklarını anlatan Özdilek, kendi evlerinde oynamanın avantajını iyi kullandıklarını dile getirdi. Özdilek, şöyle konuştu: ''Oyuncularım maçı çok istediler, çok arzulu oynadılar. İlerleyen haftalarda hem puansal anlamda hem de konum itibariyle biraz daha yukarılarda olabileceğimizi düşünüyoruz. Tabii bunu ortaya koyacağımız performansla tasdiklememiz lazım. Son vuruşlarda çok fazla istikrar sağlayamıyorduk. Dün girdiğimiz pozisyonları değerlendirmemiz bizim için umut verici. Deplasman maçlarında istediğimiz sonuçları alamıyoruz. Bundan önce dört zor deplasman maçı oynadık. Bundan sonra kendi ayarımızda takımlarla oynayacağız. Manisa'dan puan ya da puanlarla döneceğimize inanıyorum.'' Diyarbakırspor kalecisi Fevzi'nin performansının sorulması üzerine Özdilek, ''Kaleciler hata yapacak, önemli olan kaleciyi hataya zorlayabilmek. Fevzi ilk golü hatalı yedi gibi gözüküyor. Ama orada top rakibe de çarparak kaleciyi de biraz yanılttı'' yanıtını verdi. 603796 Kocaelispor'a maç öncesi haciz şoku Kocaelispor, Kadir Has Stadyumu'nda oynanan Kayseri Erciyesspor maçı öncesi haciz şoku yaşadı. Yeşil-siyahlı takımın eski futbolcularından İsmail Konuk'un avukatı, futbolcunun alacakları nedeniyle alının haciz kararını karşılaşma öncesi uygulamak istedi. Haciz kararını gösteren avukat, futbolcular sahada ısınırken sporcuların formaları ve ayakkabılarıyla birlikte tüm eşyalarına el koymak istedi. Yaşananları öğrenen Kocaelispor yöneticileri ve teknik ekibi maç öncesi haciz uygulamasına tepki gösterdi. Araya giren Futbol Federasyonu temsilcileri ve Emniyet Müdürlüğü yetkilileri haciz kararının uygulanmasına izin vermedi. Haciz kararının uygulanmaması üzerine Kocaelisporlu futbolcular maça çıkarak Kayseri Erciyessporla kora kor mücadele etti. 602844 Çifte tabancalı katilden ‘namus’ savunması Çifte tabancalı katilden ‘namus’ savunmasıMehmet KAYMAK/ADANA, (DHA)Kardeşine fuhuş yaptırdı iddiasıyla dayısı ile eşine kurşun yağdırmıştı 'da çifte tabanca çekip dayısı 32 yaşındaki Cengiz Can'ı yaralayan, aylık hamile yengesi 28 yaşındaki Sultani Can'ı öldüren inşaat işçisi 27 yaşındaki Ercan Ağırağaç, ömür boyu istemiyle tutuklu yargılandığı davada, kız kardeşini fuhuştan kurtarmak için elini kana buladığını iddia etti. 12 Ocak'ta meydana gelen olayın Adana 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki devam eden duruşmasında savunma yapan sanık Ercan Ağırağaç, dayısı ile yengesinin kızkardeşine fuhuş yaptırdığını öne sürdü. Bunun engellenmesi için daha önceden polise de başvurduğunu kaydeden Ağırağaç, “Cengiz ve Sultani Can, benim kız kardeşime fuhuş yaptırıyorlardı. Ben kız kardeşimi geri alabilmek için iki kez Köprübaşı Polis Merkezi'ne başvurdum. Bir kez de babam başvurdu. Çok kez dayım Cengiz Can'a gelip ‘Olan oldu, kız kardeşimi ver ben gelip götüreyim’ dedim. Ancak dayım ‘Ben satarım. Kimse karışamaz. Senin ananı da satacağım, senin karın daha güzel karını da satacağım’ diye bana cevap verdi” dedi. Dayısının daha önce kendisine silah çektiğini de iddia eden Ağırağaç, kendini şöyle savundu: “Bir defasında yine evine gitmiştim. Dayım bana ‘Ben satarım kimse karışamaz’ dedi. Belinden bir tabanca çıkardı. Saddam marka bir silahtı. Ben tekvandocu olduğum için elindeki silahı aldım. Evden çıkarken de geriye doğru bakmadan peşimden gelmesinler diye ateş ettim. Bu olaydan bir ay sonra ben yine kız kardeşimi alıp götürmek istedim. Fevzipaşa Mahallesi'nde karşılaştık. Ben konuşup kız kardeşimi almak istedim. Dayım belinden sustalı bıçak çıkardı. Üzerime geldi. Ben elimi havaya kaldırarak ‘kız kardeşimi ver, ben silah sıkmadan olan cezamı çekeceğim’ dedim. Ancak yine bıçakla üzerime gelmeye devam edince ondan aldığım Saddam marka silah ile üzerimde bulunan kendime ait tabancayı çıkardım. Rastgele yere doğru sıkmaya başladım. Ancak yengem kendini dayımın önüne attı. Yengem esnada öldü. Dayım da yaralandı. Ben dayımın peşinden gitmedim. Dayım bir çok kez babamı, annemi ve yengemi arayıp fuhuş yaptırmakla tehdit ediyordu. Ayrıca ben silah sıkmadan önce yengem ‘Senin kardeşin o..... olmazsa biz onu satmazdık’ dedi. Tasarlayarak öldürmedim.” Mahkeme heyeti, sanığın fuhuş yaptırıldığını öne sürdüğü kız kardeşi L.A. ile diğer tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi. 602730 Kadirli'de otomobilin çarptığı çoban öldü Alınan bilgiye göre, Kadirli–Andırın Karayolu 7'nci kilometresinde, Kadirli'ye gelen Değirmendere Köyü Muhtarı Musa Dandıl (55) yönetimindeki 80 KT 188 plakalı otomobil, yol kenarında koyunlarını otlatmaya götüren çoban Eşe Kabaklı'ya (55) çarptı. Muhtar Dandıl'ın otomobille ağır yaralı olarak Kadirli Devlet Hastanesine götürdüğü Kabaklı, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Yetkililer, Dandıl'ın gözaltına alındığını, kazayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini bildirdi. 602342 Cezayirliler Türk balıkçıyı bırakmıyor Cezayirliler Türk balıkçıyı bırakmıyor ’in ekonomik değeri en yüksek balığı olan mavi yüzgeçli orkinos avlamak için Cezayir’e giden Türk balıkçı teknesindeki 16 balıkçı, 12 Haziran’da kaçak avlandıkları gerekçesiyle tutuklandı. Kaçak balık avladıkları iddia edilen ve  teknelerle birlikte Annaba Limanı’nda bekletilen Türk balıkçılar iddiaları reddetti. Orkinos kotasını yabancı balıkçılarla işbirliği yaparak değerlendiren Cezayir’e her yıl giden firmalardan biri olan AkuaDem, mayıs ayı başında 16 personel ve balıkçı teknesiyle hareket etti. Şirket yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Cezayir Balıkçılık Bakanlığı’na bağlı bir balıkçılık şirketiyle ortaklık yapan Türk balıkçılar, karargâh gemisi AkuaDem ile kafes çekici tekneleri Abdi Baba ve Serter Ahmet 1’le açık denizde avlandı.  12 Haziran’da gözaltı 11 Haziran’da birlikte çalıştıkları El Djazair, Annaba Limanı’na dönerken, denizde kalan Türk balıkçılar kaçak avladıkları gerekçesiyle 12 Haziran’da Cezayir Botu tarafından aynı limana götürüldü. 16 balıkçı gözaltına alınırken, Cezayir mahkemesi, dava sona erene kadar her teknede kişinin kalmasına hükmetti. Bunun üzerine 16 personelden aralarında AkuaDem Operasyon Müdürü Hasan Şerefoğlu’nun da bulunduğu kişi ’ye döndü. İki avukat Cezayir’de hukuk mücadelesi başlattı. Halen balıkçının teknelerle birlikte Annaba Limanı’nda bekletildiğini söyleyen Hasan Şerefoğlu şunları söyledi: “Biz suç işlemediğimiz için para cezasını bile kabul etmiyoruz. Cumhurbaşkanımız ,  Cezayir Devlet Başkanı Buteflika’yı aradı ama sonuç alamadık. Cezayir büyükelçimiz Ahmet Necdet Bigalı da yakından ilgileniyor. Mahkeme devam ediyor.” 602336 Dondurulmuş besinler güvenli mi? Dilara Koçak İyi yaşamDondurulmuş besinler güvenli mi? Dondurulmuş gıdalar, en sağlıklı şekilde korundukları için de iyi bir seçimdir. Ancak bilinçli kullanım çok önemlidir. Dondurulmuş gıdayı hızlı çözdürmeye çalışmak ve çözündürdükten sonra yeniden dondurmamak gerekir Zaman, günümüzde çok değerli. İşte böyle durumlarda bir ürünü satın alırken, onun güzelliği ya da fiyatının uygunluğunun yanında pratikliği, fonksiyonel olması, zamanımızı bize geri vermesi gibi birçok faktörü göz önünde tutmamız gerekiyor. Donmuş gıdalar da zamanımızı bize geri veren seçenekler arasında.  Son yıllarda, tüketicinin dondurulmuş gıda konusunda bilinçlenmesi, derin dondurucu kullanımının yaygınlaşması, büyük marketlerin sayısının artması, ürün çeşitliliği, besin tüketiminde ısıtma, dondurma, mikrodalga gibi ev araçlarına uyum ve kullanım kolaylığı; dondurulmuş besin tüketimini artıran etmenler oldu.  Dondurulmuş gıdalar önce hammaddenin düşük sıcaklıkta muhafazasına yönelik olarak ortaya çıkmış, ancak daha sonraları pek çok hazır gıdanın bireysel tüketime hazır hale getirilmesi de mümkün olmuştur. Meyve sebzeler, unlu mamüller, deniz ürünleri, hazır gıdalar, meyve suları, tavuk ürünleri ile et ve et ürünleri dondurularak işlenen gıdaları oluşturuyor. ve ’da 50 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan dondurulmuş gıda ürünleri,  ülkemizde de, zamanı kıt ama sağlıklı beslenmeye önem verenler için çözüm olabilir.  Besin değeri daha az kaybolur Dondurarak saklama; besin çevresindeki suyu buz kristalleri haline getirerek, besinlerin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik yönden bozulmalarını önleyen bir saklama yöntemidir. Bu saklama yönteminde besinlerin bileşim, yapı, görünüş, tat ve lezzetlerindeki değişiklikler durdurularak veya yavaşlatarak uzun süre dayanması sağlanır. Bu işlem çok kısa sürelerde yapıldığında, besin değeri kayıpları daha az olmaktadır.  Gıdaların korunması ve saklanmasında temel ilke, gıdanın tazeyken taşıdığı özelliklerin korunması ve bozulmalarının önlenmesidir. Gıdanın son kullanıma en hazır haliyle sunulmasını sağlayan dondurulmuş ürünler, aynı zamanda en sağlıklı şekilde korundukları için de sağlıklı bir yaşamın önem kazandığı günümüz dünyasında iyi bir seçimdir.  Hızlı çözündürmeyin, çözüleni tekrar dondurmayın Dondurulmuş besinlerin daha bilinçli kullanılması, bunların nasıl çözündürüldüğü ile de yakından ilgilidir. Besinleri hızlı çözündürmeye çalışmak (kalorifer üstüne koymak, sıcak suya batırmak vb.) yanlıştır. Çözündürme olabildiğince dondurma işleminden daha yavaş olmalıdır. Çözün-dürülenlerin bekletilmeden pişirilmesi de, dondurulmuş besinlerin daha bilinçli tüketilmesini sağlayan önemli bir faktördür. Meyve ve sebzeler Meyve ve sebzeler donmuş alındığında, taze alınmış gibidir. Aslında, bazı durumlarda, daha iyi bile olabilir. Çünkü sebze ve meyve-leri buzdolabında uzun zaman tutarsanız, besin değerlerinden kaybedebilirler. Oysa sebze ve meyveyi donmuş almak ve istendiği zaman çözündürüp tüketmek, aslında besin değerini daha uzun süre korumasını sağlar.    Donmuş et, tavuk ve deniz mahsulleri Bu kategori, aslında etin donmadan önce nasıl olduğuna bağlıdır. Izgara yapıldıysa veya pişirildiyse, büyük bir olasılıkla sağlıklıdır. Eğer pane yapıldı veya kızartıldıysa, zaman herkes için uygun olamayabilir. Donmuş et alırken dikkat etmeniz gereken nokta içeriğindeki sodyumdur. Sodyum çoğunlukla ürünü korumak için ilâve edilir. Sodyumdan kısıtlı bir yeme planı takip etmeniz gerekiyorsa (böbrek veya yüksek hastalıklarında) dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Nasıl saklayalım? - Dondurulmuş gıda satın alındıktan sonra kısa bir süre içinde uygun koşullarda muhafaza edilmeli. Kullanım sırasında ise sadece kullanılacak miktarın poşetten çıkarılarak, geri kalan bölümü hemen derin dondurucuya konulmalı.  n Dondurulmuş gıdayı uzun süre market içinde dolaştırmayı  önlemek amacıyla,  dondurulmuş  ürünler, kuru gıdalardan sonra; alışverişin en sonunda alınmalıdır. 603210 "Gül'ün MGK önerisine sıcak bakmıyoruz" MGK'nin Hükümet'in ve askerlerin katıldığı, devlet hakkında gizli konuların görüşüldüğü, görüşmelerin içeriği hakkında bir açıklama yapılamayan bir kurum olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, muhalefetin görevinin her şeyi en açık şekilde duyurmak olduğuna dikkat çekerek "Muhalefetin gizli görüşmeler yapan bir kurumun parçası haline getirilmesine sıcak bakmıyoruz" dedi. Öymen, devlet hakkında gizli konuların ele alındığı MGK görüşmelerinin şeffaf hale getirilmesinin de mümkün olmadığını vurgulayarak "Bu durumda orada görüşülen konular, alınan kararlar muhalefet tarafından da benimsenmiş gibi olacak" diye konuştu. MGK'de görüşülen konuların dışarıya anlatılmasının da suç olduğunu vurgulayan Öymen, Cumhurbaşkanı Gül'ün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a MGK'de görüşülen konular hakkında bilgi vermesinin de yasal olarak mümkün olmadığını kaydetti. Öymen, bu önerinin Başbakan Erdoğan'ın 'açılım' konusunda Baykal ile yapacağı görüşmenin kayda alınması isteği yüzünden gerçekleşmemesi durumunda buna bir alternatif olarak düşünülmüş olabileceğini dile getirdi. 19 Ekim 2009 Sayın Öymen'in değerlendirmesine katılıyorum; MGK, Hükümete tavsiye kararlar alan bir Devlet organı işlevinde değil mi? Muhalefetin de bu toplantılara dahil edilmesi ne anlama gelecek peki? Maksat şu olsa gerek: Devletin ve toplumun dönştürülmesine ilişkin kapsamlı projelerin uygulanmasına muhalefeti de ortak etme çabası olsa gerek. Örneğin, açılım politikaları MGK'da görüşülürken muhalefet de orada olsa mektup yazmaya gerek kalmazdı değil mi? Üstelik bu mektuplaşma dahi sanki muhalefetin olup bitene 'rıza' göstermesi gibi yorumlanmaya başlandı. 602303 Brezilya GP'sinden çifte şampiyon çıktı Brezilya GP'sinden çifte şampiyon çıktı F1'de sezonun bitimine bir yarış kala Brezilya GP'sinde çifte bayram yaşandı. Button ve takımı Brawn şampiyon oldular Formula 1'de dün Brezilya Grand Prix'sini 5. olarak tamamlayan Jenson Button, kariyerinin ilk şampiyonluğuna ulaştı. İngiliz pilotun takımı Brawn GP de dünkü sonuçla markalar sıralamasında zaferini ilan etti. Button ve Brawn GP, F1'de sezonun son yarışı olan Abu Dabi'ye şampiyon unvanıyla gidecekler. Önceki gün sağanak yağmurun damga vurduğu Brezilya'da dün de olaylı bir start yaşandı. Raikkonen, Mark Webber, Adrian Sutil, Jarno Trulli, Alonso talihsiz kazaların kahramanlarıydı. Red Bull adına yarışan Mark Webber Brezilya GP'sini kazanırken, onu Robert Kubica takip etti. Üçüncü ise Lewis Hamilton oldu. 603635 Gazetecinin Tartaklanması Kınandı Gazetecinin Tartaklanması Kınandı Gazeteciler, arkadaşlarının özel güvenlik görevlileri tarafından dövülmesini protesto etmek için biraraya geldi. Geçen cumartesi günü Kocaeli'deki bir alışveriş merkezinde haber yapmak isteyen bazı gazeteciler özel güvenlik görevlileri tarafından tartaklanmıştı.. Daha sonra bu gazeteciler olay yerine gelen polis tarafından gözaltına alınmıştı. Gazetciler, olayı protesto etmek için biraraya geldi. Amaçları basın özgürlüğüne sahip çıkmaktı. Valilik önünde toplanan gazeteciler olayın meydana geldiği alışveriş merkezine yürüdü ve burada basın açıklaması yaptı. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halit Yılmaz, "İşte burada benim meslektaşıma, benim arkadaşıma, gazetecilere yapmak istedikleri haberlerden dolayı engel olunmaya çalışıldı." dedi. Gazeteciler, daha sonra kamera ve fotoğraf makinelerini bırakarak yapılanları kınadı. 603701 İsrail'e BM'den kötü haber İsrail'e BM'den kötü haber İsrail ve Hamas'ı, Gazze'de Aralık 2008-Ocak 2009 tarihlerinde çatışmalarda savaş suçu da dahil uluslararası insani hukuk kurallarını çiğnemekle itham eden Goldstone Raporu'nun yakında BM Genel Kurulu'nda ele alınması bekleniyor. BM Genel Kurul sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, geçen cuma BM İnsan Hakları Konseyi'nde onaylanan raporun bir kopyasının Genel Kurul Başkanı Dr. Ali Treki'nin eline ulaştığı bildirildi. Genel Kurul sözcüsü, raporun 192 üyeli Genel Kurulda aralık ayından önce ele alınmasının beklendiğini belirtti. Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi kararında, Goldstone Raporu'nun BM Genel Kurulu tarafından ele alınmasını istemişti. 603430 Sungurlu'da başpehlivan Şağban Yılmaz Sungurlu Belediyesi tarafından düzenlenen güreşlerde, 11 kategoride yaklaşık 400 sporcu mücadele etti. Başpehlivanlık için mücadele eden Murat Gençtürk, sol gözünden yaralanması sonucu hastaneye kaldırılarak, müsabakaları bırakmak zorunda kaldı. Sungurlu Belediye Başkanı Selehaddin Uzunkaya, yaptığı konuşmada, ata sporu olan güreşi unutturmamak ve yeni yetişen gençlere sevdirmek amacıyla organizasyonu geleneksel hale getirmeyi amaçladıklarını, güreşlerin bu yıl dokuzuncusunu düzenlediklerini söyledi. Sungurlu'nun güreşte birçok Avrupa ve dünya şampiyonu çıkardığını ifade eden Uzunkaya, ''Ben umut ediyorum ki, böyle organizasyonlar devam ettiği sürece yeni şampiyonlar yetiştirip Türk sporuna kazandıracağız'' dedi. Sungurlu Kaymakamı Hulusi Şahin de konuşmasında, bu tür organizasyonların kaliteli sporcular yetişmesi açısından çok faydalı olduğunu belirterek, güreşlerin birlik ve beraberliği sağlamak ve halkı birbirlerine yakınlaştırmak açısından çok önemli bir etkinlik olduğunu kaydetti. Güreş ağalığını 54 bin TL ile Boğazkale Belediye Başkanı Ali Rıza Soysat aldı. Belediye tarafından kapalı cezaevi yanındaki güreş alanında bu yıl dokuzuncusu düzenlenen güreş müsabakalarını, Kaymakam Hulusi Şahin, Ak Parti Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş, Çorum Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Eyüp Bölük, İlçe Emniyet Müdürü İsmail Maden ve çok sayıda güreşsever izledi. Dereceye giren güreşçiler şöyle: Baş: 1. Şağban Yılmaz, 2. Ali Rıza Kaya, 3. Osman Özgün Baş altı: 1. Ünal Karaman, 2. Ahmet Serbest, 3. Erol Fidan Büyük orta: 1. Atilla Balcı, 2. Levent Kaleli, 3. İlyas Yıldırım Küçük orta: 1. Fevzi Çakmar, 2. Selehattin Şahin, 3. Mert Çaloğlu Tozkoparan: 1. Ahmet Çağlan, 2. Yasin Şahin, 3. Hüseyin Demirel Deste: 1. Muharrem Dündar, 2. Halil Aras, 3. Erdinç Karabıyık Minik-1: 1. Musa Şahin, 2. Enes Dağmatoğlu, 3. Cevahir Acar Minik-2: 1. Ali Him, 2. Ömer Akbıyık, 3. Ümit Kırçiçek Minik-3: 1. Şükrü Çakır, 2. Fuat Höçük, 3. Emre Koca Teşvik: 1. Yunus Emre Küçük, 2. Nurullah Durak, 3. Recep Hım Sembol: 1. Bilge Han Höçük, 2. Ozan Demirkıran, 3. Yusuf Eryüce 602389 Elazığ'da zincirleme kaza Alınan bilgiye göre, Elazığ'dan Baskil ilçesine gitmekte olan içinde otobüslerin de bulunduğu düğün konvoyu, ilçenin girişinde kaza yaptı. Kazada ilk belirlemelere göre, kişi öldü, 20'den fazla kişi yaralandı. Yaralılar, Elazığ'daki devlet hastanelerinin yanısıra özel hastanelere sevkedildi. 603197 Hollanda'da bir banka battı Hollanda'da bir banka battı Hollanda'da, bir süredir ödeme güçlüğü içine giren ve iki hafta önce kayyuma devredilen DSB Bankasının kurtarılması yolundaki çalışmaların başarısızlıkla sonuçlandığı ve iflas ettiği resmi olarak açıklandı. Amsterdam Mahkemesi;nden bu sabah yapılan açıklamada, bankanın kurtarılabilmesi için gerek hükümet düzeyinde gerekse bir başka bankaya devredilmesi konusunda yapılan girişimlerden sonuç çıkmadığı bildirildi. Hükümet ve Hollanda Merkez Bankası;nın kesin destek vermeyeceğinin belli olmasından sonra bankanın bugün itibarıyla iflas ettiği açıklandı. Alacaklıların iflas başvurusunu değerlendiren mahkeme, geçen hafta, kurtarılabilmesi yolundaki girişimlerin sonuçlarının beklenmesi için kararını iki kez ertelemek zorunda kalmıştı. Hükümetin daha önce küresel ekonomik krizin başladığı aylarda yürürlüğe koyduğu tasarruf sahiplerini koruma kararı uyarınca, bankada hesabı olan tasarruf sahiplerine, 100 bin avroya kadar olan mevduatları ödenecek. Yaklaşık 400 bin dolayında müşterisi bulunan bankanın ödeme güçlüğü içine düştüğü yolunda basına yansıyan ilk haberlerin ardından çok sayıda mevduat sahibi paralarını çekmişti. DSB Bankası, Hollanda Futbol Ligi birinci kümede mücadele eden ve geçen yıl lig şampiyonu olan AZ Alkmaar Futbol Kulübünün ana sponsoru olarak da biliniyor. 603490 Motorsikletler çarpıştı: ölü, yaralı Muğla'nın Fethiye ilçesindeki motosiklet kazasında kişi öldü, kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Atatürk Caddesi'nde Yılmaz Çayır'ın kullandığı 48 HZ 157 plakalı motosiklet, Şaban Çot yönetimindeki 48 GM 857 plakalı motosikletle çarpıştı. Kazada, ağır yaralanan motosiklet sürücüsü Çayır kaldırıldığı Fethiye Esnaf Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Diğer yaralılar Şaban Çot, Mehmet Çot ve Burak Yıldırım,  Fethiye Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. 602160 TRT'den "Girit Göçmenleri" Belgeseli Girit göçmenleri, belgesel oldu. TRT'nin "Parçalanmış Aileler -Girit Mübadilleri" adlı belgesel, bir döneme tanıklık ediyor. Bu görüntüler "Parçalanmış Aileler -Girit Mübadilleri" adlı belgesel filminden. Belgesel 1924 yılında Girit'ten Türkiye'ye gelen göçmenlerin hikayesinİ anlatıyor. Belgesel Yapımcısı Yüksel Harçerli, "Giritten gelen mübadele ile gelen yaşları bugün en gencinin yaşı 90 olan insanların öyküleri yer alıyor .Ve onların anlattığı hikayeler filmin içerisinde var,gerek Girit'te yaşadıkları zorluklar ve geldikten sonra Türkiye'deki Çukurova'daki başlarından geçen ilginç olaylar var." dedi. yılda tamamlanan belgeselin ilk gösterimi Adana'da yapıldı. Belgesele vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. 603085 Çin’de büyüme Ocak-Eylül döneminde yüzde 7’yi aştı ’de büyüme Ocak-Eylül döneminde yüzde 7’yi aştı ekonomisi, ocak-eylül döneminde yüzde 7’den fazla büyüdü. Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu Başkan Yardımcısı Şiong Bilin, yaptığı açıklamada, yılın ayında Çin ekonomisinin yüzde 7’den fazla büyüdüğünü söyledi. Büyümenin, 2009 yılı genelinde, hedef olan yüzde 8’i geçeceğini ifade eden Şiong, “Bu yıl için yüzde hedefini başarmak sorun olmayacak” dedi.  Şiong, hükümetin trilyon yuanlık (586 milyar dolarlık) teşvik paketinin ekonomiyi küresel mali krizden kurtarmada temel faktör olduğunu belirtti.  Ancak özellikle inşa projelerine odaklanan teşvik paketinin, Çin’in kronik problemi olan kapasite fazlası sorununun daha da kötüleşmesine neden olabileceği uyarısında bulundu. Çin’de özellikle çimento ve çelik gibi sanayi ürünlerinde kapasite fazlası bulunuyor. Çin’de, düşen ihracata karşılık satışlar ve sanayi üretimindeki dayanıklılık ekonomideki sıkıntıyı hafifletiyor. Öte yandan, devlete bağlı Kalkınma Araştırma Merkezi uzmanı Yu Bin de bu yılın ikinci yarısında büyümenin yüzde 9’u geçebileceğini kaydetti. 602176 Sirkenin sıradışı kullanım alanları Bilgisayar ve çevre birimleri temizler: Bilgisayarınız, yazıcınız, faks makineniz ve diğer ev ofis araçlarını tozdan uzak tutarsanız daha iyi çalışacaktır. Temizliğe başlamadan önce tüm ekipmanların kapalı olduğundan emin olun. Bir kaba eşit miktarlarda su ve sirke koyun. Temiz bir bezi bu karışımın içinde nemlendirin, asla sprey şişesi kullanmayın. Silmeye başlayın. Klavyenizin tuşları gibi dar yerleri silmek için ise elinizde birkaç pamuk tomarı bulundurun. Bilgisayarınızın faresini temizler: Eski model toplu farenizi temizlemek için yarı yarıya sirke-su karışımı kullanın. Öncelikle, topu farenin altından çıkarın. Karışıma batırarak nemlendirdiğiniz bezi sıktıktan sonra topu temizleyin ve fare üzerindeki parmak izlerini ve kirleri çıkarmak için farenin kendisini de silin. Topun yuvasını temizlemek için bir parça nemlendirilmiş pamuk kullanın, topu yerine takmadan önce birkaç saat kurumasını bekleyin. Duman kokusunu giderir: Eğer eti pişirirken yaktıysanız ya da evinizde ard arda sigara içiliyorsa, kokunun en yoğun olduğu dörtte üçünü sirke ya da elma sirkesiyle doldurduğunu bir kase koyarak duman kokusunu giderebilirsiniz. Koku evinizin tümüne dağıldıysa farklı odalarda birkaç kase kullanabilirsiniz. Koku bir günden daha kısa sürede çıkacaktır. Küf lekesini yok eder: Küf lekelerini çıkarmak için sirkeye başvurun. Sirkeyi ilave havalandırma olmaksızın güvenle kullanabilir ve her yüzeye uygulayabilirsiniz. Sirkeyi banyonun demirbaş eşyalarında, fayanslarda, mobilyalarda, boyalı yüzeylerde, plastik perdelerde ve buna benzer birçok yüzeyde kullanabilirsiniz. Hafif lekeler için, sirkeyi eşit miktarda suyla seyreltin. Krom ve paslanmaz çeliği temizler: Evinizdeki krom ve paslanmaz çeliği temizlemek için, sprey şişesine koyduğunuz seyreltilmiş sirkeyle ve yumuşak bir bezle parlatabilirsiniz. Gümüşlerinizi parlatır: Gümüş bilezik, yüzük ve diğer takılarınızın yanında evdeki gümüş eşyalarınızın yeni gibi parlaması için yarım bardak sirke ve yemek kaşığı karbonat karıştırdığınız suyun içinde 2-3 saat bekletin. Sonra soğuk suyun altında durulayın ve yumuşak bir bezle kurutun. Tükenmez kalem lekelerini siler: Tükenmez kalem lekesi olan yere kumaş ya da sünger kullanarak biraz sirke bastırın. Leke çıkana kadar bu işlemi tekrarlayın. Yapıştırıcıları, fiyat etiketlerini çıkarır: Çocuğunuzun mobilyanıza ya da duvarınıza yapıştırdığı etiketileri çıkarmak için, kenarlarına ve köşelerine biraz sirkeyi emdirin ve dikkatlice kredi kartı ya da plastik telefon kartıyla kazıyın. Cam, plastik gibi yüzeylerdeki fiyat etiketlerini çıkarmak için üzerine biraz daha fazla sirke dökün, birkaç dakika bekleyin ve temiz bir kumaşla çıkarın. Makasınızı parlatır: Makasınız kirlendiğinde ve yapışkan olduğunda yıkamak için su kullanmayın. Bunun yerine makasınızın keskin kısmını sirkeye batırılmış bir bezle temizleyin ve sonra kurutun. Kokan tuvaletinizi tazeler: Öncelikle banyonuzdaki eşyaları dışarı çıkarın, sonra duvarları, tavanı ve zemini, litre suya karıştıracağınız fincan sirke ve fincan amonyak ve fincan karbonat ile yıkayın. Tuvaletin kapısını açık bırakın ve eşyalarınızı içeriye yerleştirmeden önce içerinin kurumasına izin verin. Halılarınızı eski haline getirir: Eğer halılarınız eskimiş ve kirli görünüyorsa, eskisi gibi parlak ve canlı görünmeleri için litre suyun için fincan sirke kattığınız suya çalı süpürgeyi daldırın ve bununla halınızı süpürün. Halınızın ucundaki rengi atmış iplikler de ışıldayacak ve bu solüsyonu durulamanıza gerek yok. Halıdaki lekeleri çıkarır: Halınızdaki lekeleri sirkeyle çıkarmak için, Hafif lekeler için yarım fincan sirke içinde çorba kaşığı tuzu eritin, bu suyla lekeli yeri ovalayın, kurumasını bekleyip, elektrik süpürgesiyle süpürün. Daha büyük ve koyu lekeler için, karışıma çorba kaşığı boraks ekleyin ve aynı şekilde temizleyin. Daha inatçı ve halının içine işlemiş kir ve lekeler için, yemek kaşığı sirke ile bir yemek kaşığı mısır nişastasından macun yapın ve kuru biz bez kullanarak lekenin içine iyice ovalayarak yedirin ve gün bu şekilde bekleyin, sonra süpürün. Leke çıkarıcı sprey hazırlamak için, şişeyi ölçü su ve ölçü sirkeyle doldurun. İkinci bir şişeyi de ölçü köpüksüz amonyak ve ölçü suyla doldurun. Lekeye bu karışımı yedirin. Birkaç dakika bekleyin sonra temiz, kuru bir bezle kurutun. Leke çıkana kadar bunu tekrar edin. Mum lekesini yok eder: Romantik bir gecenin ışıltısı olan mumlar, ahşap mobilyalarınızda genellikle leke bırakır. Bu lekeyi çıkarırken, lekeyi yumuşatmak için fön makinesini en sıcak ayarına getirin ve kağıt havluyla kurutabildiğiniz kadar kurutun. Sonra, eşit miktardaki su-sirke karışımına batırılmış kumaş ile ovalayın. Yumuşak ve emici bir bezle kurulayın. Mobilyalardaki su lekesini çıkarır: Ahşap mobilyalar üzerine bırakılan ıslak bardakların bıraktığı beyaz halkaları çıkarmak için eşit oranda sirke, zeytinyağını karıştırın ve bu karışımı yumuşak bir bezle lekeye uygulayın. Parlatmak için ise başka temiz ve yumuşak bez kullanın. Mutfakta ve yemek pişirirken Buzdolabınızı temizler: Kapının sızdırmaz contası ve sebze-meyve gözleri de dahil buzdolabınızın içini ve dışını temizlemek için eşit miktarlarda su ve sirkeyi karıştırın. Küf oluşumunu önlemek için, iç kapıları ve içteki gözleri bez üzerine sirke dökerek silin. Ayrıca, buzdolabınızın üzerinde birikmiş toz ve kirleri silmek için seyreltilmiş sirke kullanabilirsiniz. Mikrodalga fırınınızı buharla temizler: İçi fincan sirke ve fincan suyla dolu cam kaseyi fırının içine yerleştirin ve en yüksek ısıda dakika bekleyin. Kase soğuduğunda, bir kumaş ya da süngeri bu sıvıya batırın ve iç yüzeydeki lekeleri temizleyin. Kesme tahtasını mikroplardan temizler: Her kullanımdan sonra, tahtaları doğrudan sirkeyle silip temizleyebilirsiniz. Sirkenin içindeki asetik asit, E.coli, Salmonella, and Staphylococcus gibi zararlı mikroplara karşı iyi bir dezenfektandır. Asla su ve bulaşık deterjanı kullanmayın. Çünkü, bu tahtanın liflerini zayıflatır. Bulaşık makinenizi yıkayabilirsiniz: Bulaşık makinenizin performansını yüksek düzeyde tutmak ve sabun tabakası oluşumunu yok etmek için, ünitenin altına seyreltilmiş fincan sirke dökün ya da üstteki rafa bir kasenin içine sirke koyun. Sonra bulaşık makinenizi bulaşık ya da detarjan koymadan tam devir çalıştırın. Özellikle suyunuz sertse, bunu ayda bir tekrarlayın. Ancak, bu işlemi uygulamadan önce bulaşık makinenizin kullanım klavuzuna bir göz atın. Porselen, kristal ve çam eşyalarınızı temizler: Cam eşyalarınızı parlatmak için durulama suyuna sirke ekleyebilirsiniz. Cam eşyalarınızı her gün parlaması için, bulaşık makinenizin durulama devrine fincan sirke ekleyin. Kristal eşyalarınızı parlatmak için bulaşık makinenizi durulama suyuna yemek kaşığı sirke ekleyin. Sonra, bunları ölçü su ve ölçü sirke ile hazırladığınız su ile durulayın ve açık havada kurutun. Fincanlardan çay, kahve lekelerini çıkarır: Bunun için, eşit miktarda sirke ve tuzla ovalamayı deneyin, sonra bunları ılık suyun altında durulayın. Su ısıtıcınızı (kettle) temizlemek için: Makinenizde biriken kireç ve mineral kalıntılarını temizlemek için, fincan sirkeyi dakika süreyle iyice kaynatın ve sirkeyi gece boyunca içinde bırakın. Ertesi gün soğuk suyla durulayın. Kızartma sonrası temizlik yapar: Kızartma işini bitirdiğinizde ocağın üstüne, duvarlara sıçrayan yağ damlacıklarını temizlemek için, bunları seyreltilmiş sirkeye batırılmış sünger ile silebilirsiniz. Durulamak için soğuk suyla ıslatılmış başka bir sünger kullanın, sonra da yumuşak bir bezle kurutun. Kızartma tavanızı korur: Kızartma tavanızda 10 dakika boyunca fincan sirke kaynatmak, birkaç ay boyunca yiyeceklerinizin yapışmasını önler. Mutfağınızın havasını temizler: Mutfağınıza dün pişirdiğiniz yemeğin kokusu sindiyse, fincan suya yarım fincan sirke karıştırın. Ve karışım buharlaşana kadar kaynatın. Yumurtanızı daha iyi haşlamanıza yardım eder: Yumurta haşladığınız suya litre başına yemek kaşığı sirke ekleyerek, yumurtanızın çatlamasını önleyebilir ve kabuğunun daha kolay soyulmasını sağlayabilirsiniz. Sebze ve meyvelerinizi temizler: Meyve ve sebzelerinizi yemeden önce, gizli kirleri, tarım ilaçlarını ve hatta küçük böcekleri yok etmek için, litre soğuk suyun içine yemek kaşığı elma sirkesi koyun, sebze ve meyvelerinizi bunun içinde durulayın. Elinizdeki kokuları çıkarır: Yemek hazırladıktan sonra ellerinize sinen soğan, sarımsak ve balık kokusunu çıkarmak çok zordur. Sebzelerinizi dilimlemeden ya da balıkları temizlemeden önce biraz saf sirkeyle ellerinizi ovalamanız işe yarayacaktır. Nefesinizi tazeler: Soğanlı ya da sarımsaklı bir yemekten sonra nefesinizin kısa sürede güzel kokmasının ve tazelenmesinin yolu, bir bardak ılık suyun içine yemek kaşığı elma sirkesi ve çay kaşığı tuzu eritip bununla ağzınızı durulamaktır. Boğaz ağrısını hafifletir: şekilde boğaz ağrısına iyi gelir; Boğazınız öksürükten dolayı tahriş olduysa ya da konuşmaktan ve şarkı söylemekten dolayı ağrıyorsa, bir bardak ılık suda yemek kaşığı elma sirkesiyle çay kaşığı tuzu eritin ve bununla günde birkaç kez gargara yapın. Boğazınız grip ya da soğuk algınlığından dolayı ağrıyorsa, bir elma sirkesi ile balı karıştırın ve saatte bir, yemek kaşığı yutun. Öksürük ve boğaz ağrısını hafifletmek için, yarım fincan sirke, yarım fincan su, çay kaşığı bal ile çay kaşığı acı sosu karıştırın. Günde 4-5 kez, yemek kaşığı için. Birini özellikle yatmadan önce için. yaşın altındaki bebeklerinize bal vermemeniz gerektiğini unutmayın. 602027 F.Bahçe ünvanı kaybetti Maçın 26. dakikasında Semih Şentürk'ün attığı golle 1-0 öne geçen sarı-lacivertlileri yıkan goller ise 84 ve 90+4. dakikada Julio Cesar Souza'dan geldi. Seri bitti Sezon en iyi başlama rekorunu geçtiğimiz hafta maça çıkaran Fenerbahçe, Gaziantep'te puan kaybederek seriyi devam ettirme şansını kaybetti. Son dakikaya 1-1 eşitlikle giren sarı-lacivertliler, yenilerek ayrıca ilk mağlubiyetini de almış oldu. Semih gole ulaştı Semih attığı golle bu sezon 4. kez fileleri sarstı. Daha önce Diyarbakırspor, Manisaspor ve Antalyaspor maçlarında gol atma başarısı göseren Semih, 4. golüne ulaşarak gollü Alex ve Güiza'yı geride bıraktı ve takımın en golcü ismi oldu. Cesar gol krallığında zirvede Gaziantepspor'da takımına galibiyeti getiren golleri atan Julio Cesar attığı golle, bu sezon attığı gol sayısını 6'ya yükseltti ve gollü Nonda'yla birlikte gol krallığında zirveye oturdu.