585893
Çarşı'dan anlamlı kampanya!
Çarşı'dan anlamlı kampanya! 26/09/09 16:57 Grubun, ''www.forzabesiktas.com'' adresli internet sitesinin açılış sayfasında yer alan duyuruda, banka hesabına para yatırmaya gerek kalmadığı, amaca ulaşıldığı ifade edildi. Ailesinin, Akif'in sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanacağını, gerekli prosedürlerin yerine getirildiğini bildirildiği kaydedildi. Beşiktaşlı taraftar için, ''Çarşı'' grubunun dün internet sitesinde yardım yapılacak hesap numarasını da duyurduğu yardım çağrısına, Galatasaray'ın ''Ultraslan'', Fenerbahçe'nin ''Antu'' taraftar oluşumları da destek vermişti.
584752
Öğrenci servislerine 10 yaş sınırı kondu
Ulaştırma Bakanlığı’nın okul servislerinin yaş sınırını 20’ye çıkaran kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul’daki okul servislerinin 10 yaşından daha büyük olamayacağını açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, İstanbul'da ulaşım konusunda tek yetkili kurul olan Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezinin (UKOME) servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinde servis araçlarının yaşının maksimum 10 yıl olabileceğinin kurala bağlandığı belirtilerek, mevzuata göre İstanbul için özel yetkili kuruluş olarak kabul edilen UKOME'nin kabul ettiği kuralın uygulanması gerektiğinin düşünüldüğü bildirildi. Büyükşehir Belediyesi'nin yazılı açıklamasında, İstanbul'da yaklaşık 50 bin servis aracının bulunduğu belirtilerek, Ulaşım Daire Başkanlığı Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğünce geçen yıl 45 bin 420, bu yıl ise bugüne kadar 31 bin servis aracının ruhsatlandırıldığı kaydedildi. Açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta birimlerince servis taşımacılığı yönetmeliğine göre servis araçlarına yönelik geçen yıl bin 824, bu yıl bu güne kadar bin 187 adet denetim gerçekleştirildiği ifade edildi. İstanbul'da ulaşım konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) tek yetkili kurul olduğu belirtilen açıklamada, şu hususlara yer verildi: ''İstanbul'un nüfusu, yoğunluğu, araç ve insan sayısının fazlalığı ulaşım yönünden de sağlıklı kent düzeninin temini ve tesisi, emniyetli, konforlu, kaliteli ulaşım hizmetlerinin sağlanması noktasında İstanbul açısından farklı bir düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. UKOME'nin servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinde servis araçlarının yaşının maksimum 10 yıl olabileceği kurala bağlanmıştır. Mevzuatımıza göre, Ulaştırma Bakanlığının servis araçlarına ilişkin yönetmeliği ile UKOME'nin servis araçlarına ilişkin yönetmeliğinin servis araçlarına ilişkin bu farklı düzenlemeleri karşısında mevzuatımızda İstanbul için özel yetkili kuruluş olarak kabul edilen UKOME'nin kabul ettiği kuralın uygulanması gerektiği düşünülmektedir.''
584956
Özel düzenleme yapıldı okuldaki engeller kalktı
Özel düzenleme yapıldı okuldaki engeller kalktıİZMİR AA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda ’in Bayraklı ilçesinde kemik gelişimi bozukluğu nedeniyle doğuştan iki bacağı olmayan 13 yaşındaki Mahsun Yıldırım, liseye gitmek istedi, ancak çaresiz kaldı. Okullarda bazı sınıfların üst katta olması, rampa bulunmaması gibi sorunlar onu engelledi. Ailesi, Bayraklı Milli Müdürlüğü’ne başvurdu, yardım istedi. Bunun üzerine, Gümüşpala Endüstri Meslek Lisesi’nde hayırseverlerin de desteğiyle Mahsun ve onun gibi engelliler için gerekli düzenlemeler yapıldı. Birinci kattaki toplantı salonu sınıfa dönüştürüldü, rampalar ve tuvaleti hazırlandı. Servis de temin edildi. Tüm bunlar ona büyük sevinç yaşattı. Zorluklara rağmen ilköğretimi başarıyla tamamlayan, avukat olmak isteyen Mahsun, lise eğitimine başladı. Anne Hatice Yıldırım, daha önce hep sırtında okula götürdüğünü söyledi, “Bizi duydular, oğlum eğitimine devam edebilecek. Çok mutluyuz” dedi. Okul Müdürü Ata Türkeli de çalışmaları kısa sürede tamamladıklarını dile getirdi. Türkeli, “Mahsun’un yüzü artık mahzun değil. Mutluluğu bizi de mutlu etti. O, okulumuzun çiçeği oldu” diye konuştu.
585036
Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına...
Çetin Altan Şeytanın gör dediğiZurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına... 26 Eylül Cumartesi 2009 Acaba dedelerimizden hangisi, eşiyle tanıştıkları günün yıldönümlerinde, elinde bir buket çiçekle gelmiştir ki eve? Dedelerimizin dedeleriyle, ninelerimizin nineleri de; torunlarının da torunlarının, sevgilileriyle el ele dolaştıkları parklarda el ele dolaşmışlarsa... Öylesi bir birikimin, doğal ve toplumsal denklemiyle uyumlu, burjuva ailelerindeki karı-koca kavgalarıyla; kuşaklar boyu öyle bir birikimden yoksun olarak yetişmişlerin gerçekleştirdikleri evliliklerdeki, karı-koca kavgaları aynı mıdır acaba? eylemlerinin ve kadın haklarının, gündemlerden düşmemeye başladığı bir dönemde; siyasal kutuplaşmalar kadar ilgi çekeceğini sandığımız, bir “açık oturum” konusu işte... Ancak “onların kültürü-bizim kültürümüz” diye, kestirmeden bir pohpohlama kepçesiyle, durumu idare etme yeğlendiğinde... Elbet kadınlar da, genç kızlar da bayılırlar ’nın meşhur ettiği şarkıdaki Şevket Rado’nun mısralarına: Bir kör düğüm ki içim Çözdükçe dolaşıyor. Deli fıkraları arasında bir tanesi var ki, aile içi anlaşmazlıklara da çok uymakta; iç siyasetteki anlaşmazlıklarla, dünya siyasetindeki anlaşmazlıklara da... Delinin biri, çekip eline sarmak için, yünden yusyuvarlak bir yumağın ucunu arıyormuş. Bir başka deli kendisine: Hiç boşuna arama, bulamazsın, demiş; ben ucunu kestim yumağın... Yumağın ucunu bulurdun, bulamazdın... Kocalarını hiç sevmemiş annelerle, kocalarını çok sevmiş annelerin de; çocuklarına karşı duydukları sevgi, özen ve şefkat, eşdeğerde mi acaba? Hadi bir tartışma: Bana göre aynıdır, eşdeğerdedir; ben öyle düşünüyorum. senin düşüncen... Bana göre hiç de aynı değildir. Yumağın ucunu bulurdun, bulamazdın... Bir de çocuklara, büyüdüklerinde sormak gerekir: En çok kim dövüyor, en çok kim seviyordu onları; en çok kime güvenip, kime sığınıyorlardı? yaşındaki kızını, bir örgütüne satan anne haberlerine de rastlanmıyor mu? Geçenlerde servis sektöründe çalışan orta yaşlardaki bir dosta: Kaç kardeşsiniz siz, diye; sormuştum. demişti. Maşallah epey çokmuş kardeşin... tane de kız var, ötekiler erkek olan... “Onların kültürü-bizim kültürümüz”, tamam da... İki buçuk yaşındaki Leyla’cık, kaykayıyla masalar arasında dolaşmaya çalışırken; bendenizin aklımın da, geleceğin görünmez çengellerine takılması doğal değil mi? Tartışmalar arasında salt sözlerde kalan, yazılı bir belgeye dönüşmeyen “düşünceler”; ciddiye alınabilir ve “düşünceler”: Bilmem kimin düşüncesine göre, diye; kaynak olarak gösterilebilir mi? Yumağın ucunu bulurdun, bulamazdın... Mehmet Altan’la, “etkiler ve tepkiler” açısından, “Celali İsyanları” üstünde konuşurken; bizdeki halk edebiyatının da ne kadar zengin oluğundan söz ediyorduk. İşte yüzyıl önce yaşamış olan Pir Sultan Abdal’dan bir örnek: Yürü bre Hızır Paşa Senin de çarkın kırılır Güvendiğin padişahın da gün gelir devrilir Bir örnek de 150 yıl önce yaşamış olan Dadaloğlu’ndan: Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Ferman padişahın dağlar bizimdir Folklorumuzdaki öfke patlamalarını, hadi yine kaldıralım eski raflarına da; bir de dünkü Milliyet’in manşetine bakalım: “VELİLER TEMİZLİKTE 2009-10 yılı yine sancılı başladı. Borçları nedeniyle bazı okullarda elektrik ve su yok. Hademe olmayan bazı okullarda ilk gün temizliğini veliler yaptı.” İlk ağızda erkek kardeşlerin önde sayıldığı ve yalnızlık şiirlerinin de: Bekleyenim olsa da, razıyım kavuşmasam. Gibi mısralarda, ateşten bir yakuta dönüştüğü; deli fıkralarıyla halay çekilen bir siyasal başkent hercümercinde... Yumağın ucunu bulurdun, bulamazdın... Küçücük Leyla’cık, kaykayıyla dolaşmaya çalışırken, benim de yüreğimde 300 yıl önce yaşamış olan Karacaoğlan’ın mısralarını nakışlıyor gibiydi: Kadrin bilmeyenler alır eline Onun için boynu bükük menevşe Ayrılırken de Leyla’cık, yeniden karşılaştıklarında pek umursamadığı büyük dedenin yanaklarından öptü ve çok sevdiği çikletlerden bir tane verdi kendisine. Yumağın ucunu aramanın artık anlamı mı kalmıştı?
584782
7'de ile zirveyi istiyor!
HTSPOR.COM Süper Lig'de yoluna kayıpsız devam eden Fenerbahçe, 7. hafta mücadelesinde Antalyaspor'a konuk oluyor. haftada sadece gol kaydededen ve puanı bulunan Antalyaspor, geçen hafta aldığı Trabzonspor mağlubiyetinin yaralarını sarı-lacivertli takım karşısında sarmak istiyor. Galibiyetten başka bir alternatif düşünmeyan Kanarya ise 7'de yaparak, maç fazlasıyla liderlik koltuğunun sahibi olmayı hedefliyor. -HEDEF GÜZEL FUTBOLLA PUAN- Geçen hafta İstanbul Belediye'yi 1-0 mağlup etmesine rağmen sergilediği futbol nedeniyle ıslıklanan Fenerbahçe'nin diğer hedefi, Antalyaspor karşısında ortaya koyacağı performansla taraftarına seyir zevki yüksek bir karşılaşma izlettirmek. İki takım arasında bugüne kadar 28 maç oynandı. Sarı-lacivertli ekibin Antalyaspor'a 19-3'lük üstünlüğü bulunuyor. ANTALYASPOR-FENERBAHÇE Stat: Antalya Atatürk Saat: 20:00 Hakem: Yunus Yıldırım Yayın:
585372
Fide ile üretim daha avantajlı
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Fide ile üretim daha avantajlı SAMSUNSamsun İl Tarım Müdürü Kadir İspirli, çeltikte son birkaç yıldır uygulanan fide ile üretimin avantajlarının tohum atma ile üretime göre daha fazla olduğunu söyledi. Bafra İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından Koşuköy'de düzenlenen 'Çeltikte tarla günü' programında konuşan İspirli, fide ile üretim yapıldığında 50 TL'lik masrafın dekarda TL'ye kadar düştüğünü belirtti. Çeltik üretiminde hem sudan, hem de dönümde kullanılan fide miktarından önemli tasarruflar sağlandığını dile getiren İspirli, "Fide usulü çeltik hastalıklara karşı daha dayanıklı. Ayrıca, serpme ekiminde 25 kilo tohum harcanırken, fide usulü ekimde bu oran 4-5 kiloya kadar düşüyor. Aynı zamanda pirincin hasadı normalde 140 gün sürerken, fide usulü 120 gün sonra hasat ediliyor." dedi. 26.09.2009 EKONOMİ
585022
SELİM İLERİ Andersen'in İstanbul'u
Andersen 1841 yılının ilkbaharında pâyitaht İstanbul'a gelmiş. İstanbul'da ne kadar kaldığını tam çıkaramadım. "Symrna" dediği İzmir'de çok kısa kalıyor. İstanbul'a çoğu kez "Constantinopel" demeyi tercih etmiş, Kızkulesi "Leander Fener"i, Üsküdar bazan "Scutari"... Andersen'in masallarını 1841'den yüz on yıl sonra dinledim, okudum, seyrettim. Seyrettim diyorum, "Küçük Kibritçi Kız"ın çizgi filmi gözümün önünden gitmez. Beyoğlu'ndaki Yeni Melek sineması, yılın gerçekten son günü, on altı otuz matinesinde asıl filmden önce -herhalde pembe edebiyat bir Hollywood yapımı- bu çizgi film gösteriliyor ve hayatımı karartıyor. kadar acıklı bir masaldı ki! Hatta masal mıydı? Daha çok 'hayat'ı andırıyordu. Sonra bir kitabım oldu: Millî Eğitim Bakan-lığı'nın "Çocuk Klasikleri Serisi"nden, Masallar, 1951 tarihli, yani benden iki yaş küçük. Nurullah Ataç, Andersen'in masallarından dokuz tanesini dilimize çevirmiş. Çok severek defalarca okuduğumu hatırlıyorum; hele "Bülbül", "Denizkızı" bende yıllarca derin etkisini korudu. 2002'de Ataç'ın çevirisi, Samih Rifat'ın güzel önsözüyle yeniden yayımlandı. Ben de yeniden okudum. Samih Rifat'a katılmamak elde değil: "Ataç'ın çevirisini okurken, sanki Masallar doğrudan Türkçe yazılmış duygusunu alıyor insan. Türkçe'de çok sayıda Andersen çevirisi var; kimileri de çok usta çevirmenlerden. Yine de Ataç'ınki bir başka koku, bir başka büyü taşıyor, sayfaları çevirdikçe siz de fark edeceksiniz." 2002'de yarım yüzyılı geçkin, nasır tutmuş bir yaşamadan sonra, "Denizkızı" için hıçkıra hıçkıra ağladım. Bu durumuma güldüm. Hans Christian Andersen yoksul bir aileden geliyor. Çocukken kuklalar yapıp oynatırmış. Sahne sanatkârı olmak istemiş, fakat başaramamış. Öyküler, şiirler, galiba roman, opera librettoları, halkın ilgisini çekmiş oyunlar yazmış. Ne var ki, gelecek zamana masallarıyla kalmış. Yirmilerimdeydim, Ayhan Bozfırat bu masalların duyarlık, bilgelik yazıları olduğunu söylemişti. Andersen'e hayrandı. Çocuklara okutulmasını handiyse anlamsız buluyor, asıl şimdi okumalısın diyordu bana. Selâhattin Batu'nun çevirisi, iki ciltlik Seçme Masallar'ı hediye etmişti. Andersen'in geziler, yolculuklar tutkunu olduğunu epey sonra öğrendim. Bir Şairin Çarşısı onun gezi kitaplarından. İstanbul orada. Banu Gürsaler Syversen dilimize çevirmiş, 1993'te Yapı Kredi Yayınları okurlara sunmuş. Andersen'in İstanbul'unu yıllardır yazmak isterim. Meselâ "Homer'in Mezarından Bir Gül" masal tadındadır. (Zaten Batu bu parçayı Seçme Masallar'a almış.) Derken İstanbul, büyük masalcının gözünde âdeta iki ayrı İstanbul olup çıkacaktır; birinde yine masal ve şiir var, ama ikincisi, Doğu'yu pek duyamamış Kuzeyli'nin abartık hayreti sayılabilir. Buharlı gemide küçük bir kız çocuğuyla dostluk kuran Andersen ona masallar anlatır. "Genç bir Türk'e" meyve ikram eder. Küçük kız oyuncağını gösterir: "Her iki kulağının arkasında minicik birer kuş bulunan at biçiminde bir su testisiydi bu." Andersen Türkçe bilmediğine üzülür, çünkü testinin masalını Türkçe anlatmak ister bu kez, küçük kıza. Gemi yolculuğunun son gecesi fırtınalı geçmiştir. Sabah bulutlu, sisli. Derken "Marmara Denizi koyu yeşil dalgalarla köpürüp coşarken karşımıza tıpkı Venedik gibi, bir hayal kenti, dev Contantinopel, yani Türklerin Stambul'u çıktı." (Venedik, limana yaklaşıldıkça Napoli'yle yer değiştirecektir. Anılarda Napoli benzeyişi sıkça tekrarlanmış. İstanbul, gürültüsü patırtısı, sokak sesleriyle Napoli'den bile uğultuludur...) Birçok yabancı seyyah gibi, Andersen de, İstanbul'u önce "kubbeleri altın alemli camileri", servileri, çınarları, Üsküdar'daki uçsuz bucaksız mezarlığıyla görür. Saray, surlar üzerinde evler, bahçeler, "bir rüya diyarı"!.. Hôtel de la France'a gelirken gördüğü Pera, Galata artık "kargaşa" ortamı olup çıkar. "Pera'daki kulenin (Galata Kulesi) dibinde yüzülmüş kanlı at leşleri gördük; salonlarında fıskiyeli havuzlar bulunan Türk kahvehanelerinin yanından geçtik, anayol boyunca ilerlerken, önümüze, kapısının üst kısmında altın yaldızla Kur'an'dan ayetler yazılmış bir levha bulunan, dönen Dervişler tekkesi (Galata Mevlevihanesi) çıktı." Yolların daracıklığına şaşakalır seyyah. "Ne kalabalık! Ne hengâme!" Dönen Dervişler'de "bir çeşit bale izlenimi" yakalasa bile Üsküdar'da -yanlışlıkla "Ruhanî" dediği- Rufaîler tekkesinde büsbütün irkilir. Dahası, gerçekliği tartışılabilecek birtakım sahneler anlatır. Şimdi bir kâbusun masalını söylemekte; "Ruhanî"lerin "dans"ı belleğinde "bir tımarhane tablosu" olup çıkmakta. On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısındaki İstanbul, Andersen için, çoğu kez, sokakta kavgaya tutuşmuş köpek sürüleri, hayvan leşleri, leşlerle oynayan yarı çıplak küçük çocuklar, hep karanlık, ürkünç görünümler. Oryantalistlerde çok sık rastlanan 'harem' fantezileri, garip ama, onu da meşgul etmiş. Bir düzine hanımıyla yaşadığını düşlediği, var saydığı genç adamın gecesini, eski, kötü tarihî romanlarımızdaki raks sahneleriyle benzeş anlatıyor. Kendi kötü kurgusuna kendi de pek inanmamış olmalı ki; bir peyzajda yeniden şiirli İstanbul'u yakalıyor: "... aklıma kalın gövdesi ile evlerin ahşap duvarlarına sarılan, oradan da yolun üstünü yapraktan bir çatıyla örterek komşu eve uzanan, etrafı yeşilliğiyle süsleyen asmalar geliyor!" "Scutari Kabristanı"nı ziyarette "Prens Adaları"nın tasviri de yıllar önceki okuyuşumda ilgimi çekmiş; satırların altını çizmişim, alıntılıyorum: "Karşımızda Marmara Denizi servilerin altında yatan kabirler gibi sessiz uzanmış, olağanüstü güzel renklerdeki adalarını bize gösteriyor; adalardan en büyük olanı tepeleri, bağları, servi, çınar ve çam ormanlarıyla küçük bir cenneti andırıyor! Ölüler bahçesinin tam karşısında ne muhteşem bir güzellik bu!" Masalcı sonra Bizans'a geçiyor, sürgüne gidenlere ve adalar sürgün adaları olup çıkıyor. İlgimi çeken, on dokuzuncu yüzyılda Adalar'ın Bizans'takine çok yakın bir görünüm sunması... Andersen'in İstanbul dikkatleri arasında 'çeşme'nin ayrı yeri var. Ayasofya'yı arkasına aldıktan sonra, "İstanbul'un en büyük ve en güzel çeşmesi" diyor, III. Ahmed sebili ve çeşmesi için. "Çeşme denildiğinde genellikle aklımıza ortasından sular fışkıran bir havuz gelir; oysa Türkiye'de böyle değil; insanın gözünün önüne dış duvarları bir hayli süslenmiş kare bir bina gelmesi gerekiyor, duvarlar beyaz zemin üzerine kırmızı, mavi ve altın yaldızla Kur'an'dan alınmış ayetlerle boyanmış, pirinç tasların zincirle bağlanmış olduğu küçük nişlerden sular akıyor, müslümanlar günün belirli saatlerinde bu sularla ellerini ve yüzlerini yıkıyorlar." Birer yapıya benzettiği çeşmelerin rengârenk boyalı, altın yaldızlı çatıları, Çin evlerini andırıyormuş. Sonra pâyitaht İstanbul'un güvercinleri: Çeşmeyle Ayasofya arasında uçup duruyorlarmış. Tuhaf ama, Doğu'yla Batı arasında, yeryüzünde özdeşine pek rastlanılamayacak uyum Andersen'in gözünden kaçmış. Oysa gün meydanda geçit töreni: Müzik takımları "Rossini'nin Vilhelm Tell'ini çalıyorlar." Genç Sultan'ın (Abdülmecid) en sevdiği marş, "Mızıka-i Hümayûn'un şefi Donizetti" tarafından bestelenmiş. Genç Sultan Abdülmecid, "yeşil renkte, önden düğmeli, çok sade bir redingot giymiş, kırmızı fesine bir tavus tüyü ile irice bir broş" iliştirmiş... Maddî imkansızlık sebebiyle İstanbul'da fazla kalamayan Andersen, ayrılışta, sisler içindeki Boğaziçi'ne neyse ki vurulup kalıyor.
585268
Komandoya dört yıl sınırı
Komandoya dört yıl sınırı Sendromu'nu önlemek için görevine yıllık sınırlama getirdi. Terörle mücadelede görev alacak profesyonel komandolar projesi 2010'da tamamlanıyor. İlk etapta 15 bin uzman erbaş alacak olan TSK, 'Vietnam Sendromu'nu önlemek için Güneydoğu görevine yıllık sınırlama getirdi. (TSK), komando tugaylarının profesyonel askerlerden oluşması yönündeki projesini hızla devam ettiriyor. eden komando tugaylarında yalnızca subay, astsubay ve uzman çavuşlardan oluşan profesyonel askerlerin görev yapmasına ilişkin planlama, Orgeneral 'un Başkanlığı döneminde tamamlanacak. Başbuğ, terörle mücadelede bir dönüm noktası olarak algılanan bu proje ile TSK'ya damgasını vuracak. 2007 Mayıs'ında start verilen projenin halen yüzde 70'i tamamlandı. Geriye kalan yüzde 30'u ise 2010 yılı sonuna kadar tamamlanacak. 'na ait komando tugayı ise yüzde 90 oranında profesyonelleşti. Proje, terörle mücadelede 'devamlılık' ve 'tecrübe' ilkelerinin önemi nedeniyle bir dönüm noktası olarak algılanıyor. TOPLAM TUGAY Komanda tugaylarında görev alacak tüm profesyonel personel, Eğirdir Dağ ve Komando Okulu'nda eğitiliyor. Terörle mücadele eden komanda tugayının her biri yaklaşık bin personelden oluşuyor. Proje kapsamında ilk etapta yaklaşık 15 bin uzman erbaş komando olarak TSK saflarına katılacak. Komando tugaylarında edilecek uzman erbaşların, birliklerinde en fazla yıl görev yapmaları planlandı. Uzman erbaşlar, yıllık süre tamamlandıktan sonra TSK'nın diğer birimlerindeki görevlere çekilecekler. Yerlerine ise yeni komando uzman erbaşlar getirilerek sirkülasyon sağlanacak. Öngörülen profesyonel asker sayısına ulaşıncaya kadar sistemin bu şekilde işleyeceği belirtiliyor. İNTİHARA NEDEN OLUYOR Vietnam Sendromu, 'nin Vietnam işgaline katılan ABD'li askerlerin yaşadığı ağır psikolojik rahatsızlıklar ve sonrasında sivil hayata uyum sağlayamamaları üzerine tıp literatürüne girdi. Aslında Travma Sonrası Stress Bozukluğu ya da Post Travmatik Stress Bozukluğu olan bu hastalık bugün, ve savaşından dönen Amerikalı askerlerde de görülüyor. Asker ve polislerin etmesine neden olan hastalığın Güneydoğu'da görev yapan askerlerde görülme oranı üç kat fazla. 155 GÜNLÜK ZORLU EĞİrdİr'dekİ Dağ Komando Okulu'nda, ihtisas kursuna katılan personele toplam 155 gün eğitim veriliyor. Merkezde, askerler, 'Taş yağacak, eğitim dışarıda yapılacak' parolasıyla, en zor arazi ve şartlarında eğitiliyor. Verilen eğitimlerin yüzde 96'sı arazide geçiyor. Bunun yüzde 60'ı da gece gerçekleşiyor. Personel, 700 metreden 45 km'ye kadar tam teçhizatlı olarak arazi yürüyüşü yapabilecek, 30 kg ağırlığındaki sırt çantası ve silahları ile birlikte 27 km'lik mesafeyi ortalama saatte koşacak kapasiteye çıkarılıyor.
585644
ABD'de Cumhuriyetçiler komisyonu terk etti
İstihbarat Komisyonunun en üst düzey Cumhuriyetçi üyesi Senatör Kit Bond, yaptığı yazılı açıklamada, ''Eğer (Adalet Bakanı Eric) Holder başkanın 'geçmişe değil geleceğe bakacağız' sözünü tutmaya karar verirse, bizler de her zaman komisyonun çalışmalarına aktif olarak katılırız'' ifadesine yer verdi. Bond, ''Adalet Bakanı, geçmişte hukuki tahkikat yapılmamasına ilişkin alınan kararların bir anlamı olmadığı ve herhangi birine karşı adli sürecin her an başlayabileceği gibi bir mesaj vermiş oldu'' yorumunda bulundu. Komisyon, Mart ayından beri Bush döneminde CIA'nın tutukluluk koşulları ve sorgulama yöntemlerini inceliyor.
585166
Kitaplık
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Kitaplık Rusların gözünden çar şehri İstanbul Hüseyin Kandemir, 'Rus Edebiyatında İstanbul' adlı çalışmasında, İvan Alekseyeviç Bunin, Nadejda Teffi, Arkadiy Averçenko, İlya Zdaneviç, Radi Gennadiyeviç Fiş ve İosif Brodski gibi yazar ve aydınların eserlerinde, İstanbul'un ve Türk kültürün nasıl temsil edildiğini irdeliyor. Kandemir, İstanbul'u, Çar Şehri olarak tanımlayan Rusların yazın tarihinde bu kentin izlerini sürüyor. Kitap, İstanbul'un ve Türk kültürünün, Rus yazar ve aydınlarında çağrıştırdığı farklı kimlikleri gözler önüne seriyor. Rus Edebiyatında İstanbul Hüseyin Kandemir Çizgi Kitabevi 148 sayfa Kendini Fark Eden Hikâye Murat Gülsoy, alt başlığı 'Kendini Fark Eden Hikâye' olan '602. Gece' başlıklı incelemesinde, yazma eylemini masaya yatırıyor. Jorge Louis Borges'in 'Hiçbiri, tüm gecelerin içindeki büyülü 602. gece kadar altüst edici değildir.” cümlesinden hareketle gecenin izini süren Gülsoy, kaleme aldığı metinlerde sanatın ve edebiyatın temsil sorununa eğiliyor. Yazar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk gibi Türkiye modern edebiyatının önde gelen üç ismi üzerinden modernizmin edebi mirasını çok yönlü bir bakışla tartışmaya açıyor. 602. Gece Murat Gülsoy Can Yayınları 197 sayfa Usta-çırak ilişkisinde Ahilik Ustadan Çırağa, Anadolu'da Ahi Evran tarafından kurulmuş olan Ahiliği konu ediyor. Kitap, Ahiliği, yirmi bir maddelik temel esasları çerçevesinde ele alıp anlatıyor. Evran, şimdiki anlamıyla etkin bir sivil toplum kuruluşu hüviyetinde olan Ahilik teşkilatının nasıl yaygınlaştığı ve uzun ömürlü olduğu, bugün hâlâ geçerliliğini koruyan prensipleri hayata geçirmekteki başarısını aktarıyor. Ustadan Çırağa, bugünkü kuşakların, özellikle de meslek ve sanat erbabının Ahiliğe bir başka gözle bakmasına sağlayacak bir çalışma. Ustadan Çırağa Emir Urluk Elips Kitap 100 sayfa Mutsuz milyonerin Afrika macerası Yağmur Kral, Afrika'ya seyahate çıkan, mutsuz milyoner Eugene Henderson'ın çarpıcı hikâyesini anlatıyor. Orta yaş krizini atlatmaya çalışan Henderson, para, konum ve büyük bir aileye sahip, 55 yaşında efsanevi bir adamdır. Kaderinde doktor olmanın yazılı olduğuna inanan Henderson, hayatının eksiklerle dolu olduğunu düşünerek gittiği Afrika'da bambaşka bir maceraya atılır. Bu komik ve eğlenceli romanda Bellow, hiç gitmediği Afrika'nın bütün zengin renklerini ve egzotik geleneklerini uyandırıyor. Yağmur Kral Saul Bellow İletişim Yayınları Ütopya kavramının vazgeçilmezliği Fredric Jameson 'Ütopya Denen Arzu'da, kapsamlı bir bakışla bilimkurguyu ve ütopyayı inceliyor. Thomas More'un ütopyaya adını veren 'Ütopya'sından başlayarak, Philip K. Dick, Ursula K. Le Guin ve diğer önde gelen bilimkurgu yazarlarının eserlerinde bilimkurgu ve ütopyanın izini süren Jameson, ütopya kavramının neden hâlâ vazgeçilmez olduğunu hatırlatıyor okuyuculara. Ütopya Denen Arzu Fredric Jameson, Çeviren: Ferit Burak Aydar Metis Yayınları 325 sayfa ÇOK SATAN KİTAPLAR Aşk/ Elif Şafak/Doğan Dava/Franz Kafka/Ntv Çivisi Çıkmış Dünya/ Amin Maalouf/Yapı Kredi Abdülmecit/Hıfzı Topuz/Remzi Yitik Hazine Kaşifi/ Fuat Sezgin /İrfan Yılmaz/ Yitik Hazine Devlet-i Aliye/ Prof. Dr. Halil İnalcık/ İş Bankası Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı/Mustafa Armağan/Timaş Kürt Meselesi Türkiye'nin Çözümü/ Mahir Kaynak/ Profil Senin Adın Bile Geçmedi/İclal Aydın/ Epsilon YENİ ÇIKAN KİTAPLAR Kur'an ve Sünnet Işığında Mevlana'yı Tanımak/Halil Şahin/Nun Yüzünde Bir Yer/Sema Kaygusuz/Doğan Beni De Alın Koynunuza Hatıralar/Baki Süha Ediboğlu/Alfa Basın ve İdeal Basın/Necdet İçel/Çise Duyguların Gizemli Ezgileri/Nazmiye Kanat Özkan/Cinius The Virgin Mary/Demir Ünsal/Kora Dünyayı Sarsacak On Gün/Alain Minc/Elips Meselelerimiz ve Önceliklerimiz/Nuri Gürgür/Ötüken Neşriyat Osmanlı'yı Müjdeleyen Mevlana/Yusuf Çetindağ/Etkileşim Eflatun Koza/Cahide Birgül/Everest D&R Store, NT Mağazaları, Kabalcı, İmge, Pandora ve Mavi Ağaç Kitabevleri'nden derlendi. 26.09.2009 CUMARTESİ
584647
Irak ve Suriye arasındaki gerginlik New York'ta ele alındı
Türkevi'nde düzenlenen toplantıya Bakan Davutoğlu ile birlikte Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa katıldı. Toplantının ardından Zebari, Muallim ve Amr Musa, BM'deki İslam Konferansı Teşkılatı (İKT) toplantısına katılmak üzere BM'ye giderken, Davutoğlu, Türk ve yabancı basına açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, Türkiye'nin Irak ve Suriye ile çok derin ilişkileri olduğunu ve bu ilişkilerin son dönemde daha da çeşitlenip güçlendiğini belirterek, Türkiye'nin Irak ve Suriye arasındaki ilişkilere doğrudan önem verdiğini, bölgedeki en önemli stratejik ilişki olarak gördüğünü söyledi. Türkiye'nin bu konuda elinden geleni yaptığını belirten Davutoğlu, "Irak ve Suriye arasında güven ortamının oluşması için çaba göstermeye devam edeceğiz" dedi. Davutoğlu, daha önce Bağdat ve Şam'a gittiğini, ardından Irak ve Suriyeli Bakanlarla Kahire'de ve İstanbul'da buluştuklarını hatırlatarak, "Bugün de New York'ta gelişmeleri ele aldık, neler yapılabileceğini gözden geçirdik. Biz, bu meselelerin daha fazla tırmanmadan ve uluslararasılaştırılmadan komşular arasında, kardeşler arasında en uygun bir atmosferde çözülmesi için çaba sarf ediyoruz, bakımdan bu tür toplantılar güven ortamı oluşturma bakımından büyük bir önem taşımaktadır" diye konuştu. Türkiye'nin bu süreci ve çalışmaları elinden gelen bütün güçle devam ettirmeyi istediğini belirten Davutoğlu, "Tabii ki, bu çalışmalardan netice alınması için tarafların da bu gayretlere katkıda bulunmaları lazım, biz bu katkıların sürdüğünü görmekten memnuniyet duyuyoruz" dedi. Davutoğlu, toplantının başında İngilizce yaptığı açıklamada da toplantının son derece iyi geçtiğini belirterek, çabalarını sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. -''IRAK VE SURİYE STRATEJİK KOMŞU''- Irak ve Suriye'nin, Türkiye'nin stratejik komşuları olduğunu ve bu iki ülkeyle çok iyi ilişkileri bulunduğunu belirten Davutoğlu, Irak ve Suriye arasındaki ilişkilerin hem Türkiye, hem bölge hem de Arap dünyası için son derece önemli olduğunun altını çizdi. Davutoğlu toplantıda pek çok görüş paylaştıklarını, İstanbul'da kararlaştırılan konuları gözden geçirdiklerini belirterek, "Türkiye ve Arap Birliği olarak bu konunun çözümlenmesi için çabalarımıza devam edeceğiz, umutluyuz" dedi. Yabancı bir gazetecinin diğer bakanların ve Amr Musa'nın neden aceleyle toplantıdan çıktıklarını ve toplantının verimli geçip geçmediğini sorması üzerine herkesin İKT toplantısına yetişmek için acele ettiğini, kendisinin de birazdan aynı toplantıya katılacağını söyledi. Soruları da yanıtlayan Davutoğlu, New York'taki toplantının, Kahire ve İstanbul'da yapılan toplantıların devamı olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı, toplantıdan memnun kalıp kalmadığı yönündeki soruya da "Eğer arabulucuysanız her zaman iyimser ve memnun olmak zorundasınız" cevabını verdi. Bölgenin önemli bir dönemden geçtiğini belirten Davutoğlu, sorunun çözülmesi için her türlü çabayı göstereceklerini belirtti. Davutoğlu, Suriye ve Irak arasında karşılıklı büyükelçilerin çekilmesi konusunda bir adım atılıp atılmayacağının ve Irak'ın BM'ye yazdığı 19 Ağustostaki bombalama olayının araştırılmasını isteyen mektubun görüşülüp görüşülmediğinin sorulması üzerine bunların yanı sıra pek çok konunun görüşüldüğünü söyledi. Bakan Davutoğlu, toplantı yapmanın tarafların birbirlerini anlaması açısından son derece önemli olduğunu belirterek, "Türkiye açısından bakıldığında doğru yoldayız" diye konuştu. BM'de ikili ve çok taraflı görüşmelerine devam edecek olan Bakan Davutoğlu, akşam saatlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın G20 zirvesinin ardından New York'a dönerek katılmasının beklendiği İslam Konferansı Teşkılatı'nın 40. kuruluş yıldönümü nedeniyle Waldorf Astoria Oteli'nde vereceği resepsiyona katılacak.
584827
‘Yeni kurs yönetmeliği ehliyet fiyatını artıracak’
‘Yeni kurs yönetmeliği ehliyet fiyatını artıracak’AA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Sürücü Kursları Birliği Derneği Genel Başkanı Vedat Şahin, yayınlanması beklenen yeni taşıt sürücüleri kursu yönetmeliği ile sürücülerin daha fazla almak zorunda kalacaklarını, bunun da kurs maliyetlerini artıracağını belirtti Şahin, Milli Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün, Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu (MTSK) Yönetmeliği’nin değiştirilmesi için yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Mevcut uygulama ile sınavları iki haftalık hizmet içi eğitimden geçen Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenlerin yaptığını ve sınavların haftasonları, çok yoğun olmayan güzergahlarda gerçekleştirildiğini anlatan Şahin, “Bakanlığımız, özel yetiştirilmiş yapıcılar tarafından haftanın her günü sınav yapılması yönünde çalışma yürütüyor. Bu çalışma son aşamasına geldi. Yılbaşından önce yönetmeliğin yayınlanmasını bekliyoruz. Yeni yönetmelikle sürücü daha fazla eğitim almak zorunda kalacak bu da kurs maliyetlerini etkileyecek” diye konuştu. var’ ’de şu anda bin 700 sürücü kursunun hizmet verdiğine dikkat çeken Şahin, şöyle devam etti: “Nüfusa göre haddinden fazla sürücü kursu var. Bu da aşırı bir haksız rekabete, kurs fiyatlarının düşmesine ve yeterli eğitimin verilmemesine neden oluyor. Sınavlar çok kolay olduğu için az bir eğitimle dahi insanlar sınavlardan geçebiliyor. Şu anda 200-300 liraya sürücü adayı kursa yazılabiliyor. Bununla yeterli eğitimin verilmesi mümkün değil.” Sürücü kurslarının 20 saat direksiyon dersi verme mecburiyetleri bulunduğuna değinen Şahin, “20 saat direksiyon eğitimi vermenin karşılığı zaten 300 lira eder. Bunun içinde vergimiz, ’miz, diğer masraflarımız var. 300 lira ücret alan bir kursun 20 saat direksiyon eğitimi vermesi asla mümkün değil” diye konuştu.
585374
Başarının ilk adımı 'okula uyum'
Başarının ilk adımı 'okula uyum' ADANA (A.A) Okulun ilk yıllarında akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, uyum ve ortamdan hoşlanmasının önemli olduğu bildirildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulun ilk yıllarının, çocuğun gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğunu söyledi. Okulda uyulması gereken kurallar, yerine getirilmesi gereken görevler, yeni arkadaşlar ve öğretmenlerin, çocukların alışma güçlüğü çekeceği gelişmeler olduğunu belirten Yurtal, birinci sınıfta geçirilen yaşantıların, öğrencilerin hem okul başarılarını hem de sosyal yaşamlarını olumlu ya da olumsuz etkilediğini vurguladı. Yurtal, okula uyum sağlamada aile ve öğretmenin çocuğa vereceği desteğin, eğitimde ilk adımı kolaylaştıracağına işaret ederek, 'Yapılan bir araştırma, birinci sınıf çocuklarının okul çalışmalarından altıncı sınıf çocuklarına göre daha fazla hoşlandıklarını göstermektedir. Bu da okulun ilk yıllarının önemini ortaya koymaktadır' dedi. Bu durumun, çocuğun eğitiminin ilk yıllarında önem verilmesi gereken bazı noktaları işaret ettiğini bildiren Yurtal, şöyle konuştu: 'İlk yıllarda akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, okula uyum sağlaması ve okul ortamından hoşlanmasını önemli hale getirmek gerekir. Çocuk bunu başardığı zaman akademik başarı da arkasından gelecektir. Eğitim öğretime hazırlık çalışmalarının önemine ilişkin yaptığımız araştırma sonuçları göstermektedir ki; okula başlarken hazırlık çalışmalarının yapılması okulun ilk gününden veli ve çocukların, okula karşı olumlu izlenimler edinmesine, öğretmen ve öğrencilerin birbirlerini yakından tanımasına, öğrencilerin kendilerini daha güvende hissetmelerine ve okulda daha rahat hareket etmelerine katkıda bulunduğunu göstermektedir.' Yrd. Doç. Dr. Yurtal, öğrencilerle birlikte yapılan etkinliklerin, okulun hem eğlenceli bir yer olarak algılanmasını sağladığına hem de öğrenci ve öğretmen ilişkisini arttırdığına dikkati çekerek, 'Ayrıca uygulamalara velilerin de katılmış olması hem veli öğretmen ilişkisini artırmakta, hem de velilerin birbirlerini tanımalarını sağlamaktadır' dedi. Yurtal, çocuğun okula uyum sağlamasında aile ve öğretmenin tam desteği gerekli olduğunu ifade etti. ÖĞRETMEN VE AİLELERE MESAJ 'Her çocuk aynı değildir' diyen Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, okula yeni başlayan çocuklar konusunda öğretmenlere şu uyarılarda bulundu: 'Çocuğu ailesi, geldiği sosyal çevre ve kültürünü dikkate alarak değerlendirmeliyiz. Her yeni başlangıç kaygı ve heyecan yaratır. Okula başlamanın çocuk açısından duygusal yönüne dikkat etmeli ve onlarla ilk karşılaşmanın etkisini göz ardı etmemelidir. Kibar ve destekleyici karşılama bu etkiyi olumluya çevirir. Okula uyum bir günde oluşmaz. Yavaş yavaş alıştırarak yapılan etkinliklerle çocuk okula alıştırılmalıdır.' Yurtal, çocukları en iyi ailelerin tanıdığını ve çocuğun başarısı için öğretmen-aile ilişkisinin önemine dikkati çekerek, aileleri de şöyle uyardı: 'Yeni ortama alışmada çocukların ailelerinin desteğine ihtiyacı vardır. Ailelerin çocuklarına gösterecekleri sevgi ve sabır, süreci daha keyifli ve kolay hale getirecektir. Anne babalar çocuğunun okula hazır olduğunu düşünseler bile, okula yeni başlamanın çocuğun hayatında büyük bir değişiklik yaratacağını unutmamalıdır. Aileler çocuğun sadece zihinsel olarak değil duygusal ve sosyal olarak da hazır olması gerektiğini unutmamalıdır.' 26.09.2009 EĞİTİM
585178
Fehmi Koru: Yine, yeni, yeniden...
Fehmi Koru 26 Eylül 2009 CumartesiYine, yeni, yeniden... Her ülkede yeni bir şey söylemek, farklı olmayı göze almak risklidir de, Türkiye'de bu risk başka yerlerden daha fazladır. Başka ülkelerde mucitler teşvik edilip mükâfatlandırılır, bizde alışılmadık bir çıkış yapan “Yeni icat mı çıkarıyorsun?” diye ayıplanır. Hiçbir düşünce üretmeden emekli olan profesörlerle, kör değneği beller gibi hep aynı şeyleri tekrarlayıp duran danışmanlar ülkesidir burası... Herhangi bir konuda en son 'açılım' ne zaman yapılmıştı, 'Kürt açılımı' ve 'Ermeni açılımı' öncesinde, hatırlıyor musunuz? Evet, iktidara geldiğinde ilk iş olarak Diyarbakır'a giden ve oradan “Kürt realitesini tanıdık” açıklaması yapan politikacılar (Süleyman Demirel- Erdal İnönü) çıktı. Ya da en son gittiği ülke olan İspanya'dan dönerken orada işittiklerinden etkilenip “Bask modelini uygulayacağız” diyen (Tansu Çiller) de... Bir başka politikacı (Mesut Yılmaz) kimbilir kimin etkisiyle “Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer” de diyebilmişti. Lâf üretmede üstümüze yok zaten; ancak lâfı projeye veya açılıma dönüştürme becerisi gösteren pek çıkmıyor bizim ülkemizde. Sivillerde lâfı projeye dönüştürme ve risk üstlenme olmazsa askerde hiç olmaz. Biraz farklı olan, değişik davranışıyla öne çıkan Org. Doğan Güreş'in ismi kışladan silindi, Org. Hilmi Özkök'ün etraftan işitmediği kalmadı. Bu bakımdan, Org. İlker Başbuğ'un bir grup meslektaşla birlikte gittiği Sınırtepe Karakolu ziyareti sırasında sarf ettiği sözler hiç küçümsenmemeli. “Ankara'da bir şeyler mi pişiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap da, her akşam bazı ekranlardan evlere ulaşan “Türkiye bölündü, bölünecek” türü yaygaralara gösterdiği tepki de önemli bir yenilik. “Öyle yayınları izlemeyin” öğüdünün Genelkurmay Başkanı ağzından çıkması nasıl hafife alınabilir? Konuşmasının üzerinden geçen birkaç gün içerisinde siyasilerin Org. Başbuğ'a verdiği tepkiler ise çok bildik; CHP sözcüleri Org. Başbuğ'un çıkışını 'siyasete müdahale' olarak değerlendirdiler. Kendilerinin defaatle yaptıkları siyasete müdahale çağrılarını unutmuş olsak tavırlarını 'demokratik bir çıkış' sayacağız da, Org. Başbuğ'un Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele kararlılığıyla ilgili ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü vurgulayan sözlerinde 'siyasi bir yön' bulmakta zorlanıyoruz. Çıkışı 'görev alanı içerisinde kalma özeni' sebebiyle de bir yenilik Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un... Önümüzdeki tabloya bakıldığında görülen, Türkiye'nin içinden geçtiği kritik dönemde görev üstlenmiş siyasi kadronun icraatı lâfta bırakmayan, projeye ve açılıma dönüştüren bir kararlılığa sahip olduğu... Tek başına siyasilerin kararlı olması yetmez; Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un açılıma verdiği destek, askeri bürokraside de yeni bir şeyler söyleme niyetini dışa vurması bakımından çok önemli... Böyle bir tarihi dönüm noktasında, ana muhalefet partisinin ninesinin sakızını çiğneyen tiplerden oluştuğu görüntüsü vermesi, onlar açısından büyük bir ayıp... 'Demokratik açılım' adı altında terörün bitirilmesi girişimine de, 'Ermeni açılımı' ile ülkeyi dünyanın dört bir yanında köşeye sıkıştıran büyük bir engeli ortadan kaldırma çabasına da “Hayır” dışında bir şey demeyen bir muhalefet... Oysa, muhalefet de, hiç değilse Genelkurmay Başkanı'nın duyduğu 'farklı şeyler söyleme' ihtiyacı istikametinde bir yeni tavır belirleyebilirdi. Kendisinden bekleneni yaparak değil, her zaman ürettiği lâfların aynısını tekrarlayarak değil, her çıkışa illâ karşı-çıkışla mukabele etmesi gerekirmiş gibi değil... Farklı, değişik, yeni bir şeyler yapıp söyleyerek... Yeni şeyler söylemek, yapmak risklidir; ama tarihi risk almasını bilenler yazıyor...
585691
Shakira bir döndü pir döndü
Shakira hayranlarının artık nefeslerini tutmalarına gerek yok. Çünkü Kolombiyalı ünlü şarkıcı müzik piyasasına tekrar geri döndü. Latin müziğin en başarılı isimlerinden biri olan Shakira, “She Wolf” adını taşıyan single ile kısa sürede listelerde en üst sıralara oturmayı başardı. Sanatçının albümünün ise Ekim ayında çıkması bekleniyor. Shakira, dünya listelerinde bir numaraya oturan "Beautiful Liar" adlı albümünün ardından uzun süre müziğe ara vermişti. Şarkıcı bu süre zarfında boş durmadı. Yeni albümünün hazırlıkları için çalıştı. Shakira kurduğu vakıf ile evsiz ve yoksul çocuklara da yardım elini uzatıyor.Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Shakira kurduğu vakıf ile evsiz ve yoksul çocuklara da yardım elini uzatıyor. Klibinde kurt kadını canlandırıyor Dans ederken kalçalarını sallayarak oluşturduğu ilginç figürlerle ünlenen Shakira, yeni single’ı ile tekrar hayranlarının karşısında. Yeni albümün ilk single’ı “She Wolf“ yani “Kurt Kadın” adını taşıyor. Albümdeki pek çok şarkının ise İngilizce olacağı belirtildi. Ancak radyolarda ilk önce şarkının İspanyolca versiyonu “Loba” çalınmıştı. Shakira, “She Wolf” adlı şarkısına de çekti. Bir kafesin içinde etkileyici dans figürleri sergileyen şarkıcı, eski formundan bir şey kaybetmediğini gözler önünde seriyor. Shakira, klipte şarkıya da adını veren bir kurt kadını canlandırıyor. Video klibin yönetmenliğini daha önce Beyonce ve Britney Spears için de pek çok çeken Jake Nava üstlendi. 32 yaşındaki şarkıcı ve söz yazarı Shakira, kariyerine İspanyolca şarkılar söyleyerek başladı. Dolayısıyla Latin Amerika ve ’da da parlayan bir yıldız konumunda. 50 milyonun üzerinde albüm satışı Sekiz yıl önce çıkardığı "Laundry Service" adlı albümüyle, dünya müzik piyasasında adeta bir patlama yaşanmıştı. Şarkıcı şu ana kadar 50 milyonun üzerinde albüm satış başarısına ulaştı. Ancak Shakira için ülkesi Kolombiya hâlâ çok önemli. Ülkesinde kurduğu bir vakıfla evsiz ve yoksul muhtaç çocuklara yardım ediyor. Ünlü şarkıcı yaptığı bu sosyal çalışmalar nedeniyle pek çok uluslararası ödül de aldı. Alman hayranları da Shakira’yı unutmadı. Sanatçının “She Wolf“ adlı single’ı, listelerde kısa sürede üst sıralara yerleşti. Kaynak: Deutsche Welle
585768
Baba Yıldırım!
Baba Yıldırım! 26/09/09 14:57 Yıldırım, geçen yıl yakalandığı bağırsak kanseri hastalığı ile mücadele eden futbol takımının şoförü Cemal Karakış’a sahip çıktı. Bağırsak kanseri başlangıcı teşhisi konulan Karakış’ın durumu oldukça kritikti ve hayati tehlikesi vardı. Başkan, olayı öğrenir öğrenmez hemen Karakış’ın tedavisinin yapılması talimatını verdi. Yaklaşık 300 bin TL’lik masrafları üstlenen Yıldırım’ın olaya müdahalesi, bir anlamda Karakış’ın hayatını kurtardı. Eğer Karakış devlet hastanesine gitseydi teşhis ve tedavi süreci uzayacağı için kritik olan sağlık durumu daha da ciddi bir boyuta ulaşacaktı. Yapılan tedaviler sonucunda eski sağlığına kavuşan Karakış, tekrar işinin başına döndü.
586657
Erdoğan Obama ile görüştü
Erdoğan Obama ile görüştü 26.09.2009 11:53Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü. ABD'nin Pittsburgh kentinde David L. Lawrence Convention Center'da yapılan G-20 zirvesine katılan Başbakan Erdoğan, zirvenin sonunda ABD Başkanı Obama ile bir araya geldi. ABD Başkanı Obama, zirveye katılan liderleri uğurlarken Başbakan Erdoğan'a seslendi, Obama ile Erdoğan'ın görüşmesi yaklaşık 15 dakika sürdü. Edinilen bilgiye göre, BM Güvenlik Konseyi toplantısında, iki liderin Pittsburgh'da görüşme kararı üzerine gerçekleşen görüşmede, Orta Doğu'da yaşanan sorunlar ile Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan konuları ele alındı. Türkiye ve Ermenistan arasında son dönemde yaşanan gelişmeleri olumlu bulduklarını ifade eden Obama, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin bölge açısından da önemine vurgu yaptı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın da görüşmede gündeme geldiği, Başbakan Erdoğan'ın, ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Minsk Grubu'nun bu süreçte daha etkin yol almasının işi kolaylaştıracağı görüşünü ifade ettiği öğrenildi. Başkan Obama'nın, Yukarı Karabağ'ın, sorunun çözümü için kritik önemini bildiğini Başbakan Erdoğan'a ilettiği belirtildi. Görüşmenin ardından Başbakan Erdoğan Pittsburgh'dan, New York'a hareket etti.
585568
BAE'den 12 milyar dolarlık sıcak para 'uçtu'
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ BAE'den 12 milyar dolarlık sıcak para 'uçtu' DUBAİYabancı bankaların geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bankacılık sektöründen yaklaşık 12 milyar dolar parayı geri çektiği kaydedildi. BAE Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre, yabancı bankalar ülke para biriminin ABD doları karşısında değer kazanma ümidini yitirmelerinin ardından bu yola başvurdu. Geçen yıl içinde banka harici özel sektör kurumları tarafından 13.6 milyar dolar, kamu sektörü tarafından da 29.4 milyar dolar çekildi. Sıcak para çıkışının BAE'nin 2007'deki rekor bütçe fazlasını 'büyük bir bütçe açığına' çevirdiği bildirildi. BAE'nin 2007'deki bütçe fazlası 28.7 milyar dolar olarak kaydedilirken, geçen yılki bütçe açığının 55.3 milyar dolara yaklaştığı öğrenildi. Merkez Bankası yetkilileri, hesapların eksiye dönme sebebinin ülkeye 2007'de giren spekülatif parasının tekrar geri çekilmesi olduğunu belirtti. Resmi rakamlara göre, yabancı bankalar tarafından BAE'deki 24 milli ve 28 yabancı bankaya yatırılan para miktarı 2008 sonunda 47.8 milyar dolar iken, geçen Mart sonu itibariyle 42.3 milyar dolara düştü. Yatırılan para miktarı 2007 sonunda 56 milyar doları bulmuştu. 26.09.2009 EKONOMİ
586246
F.Bahçe voleybolde finale yükseldi
2009-09-27 00:14:41 Fenerbahçe nin sadece futbol kulübü değil birkulübü olduğunun göstergelerinden bir tane örneğide budur işte..inşallah zafer biizm olur Allah yardımcınız olsun..tebrikler... taner bayraktar 2009-09-27 00:13:58 Zaten futbolu da voleybol gibi oynuyorlar. Voleybolda ne başarı kazansalar şaşırmam. MUSTAFA KARABULUT
585705
yazar Sedef Ecer'in kitabı Fransa'da
Fransız Ulusal Tiyatro Merkezi Genel Müdürü Jacques Baillon'un önsöz yazdığı kitap, insanlarla ülkelerin ''kapı aralığında durduğu'' anları anlatıyor. Kitaplaştırılan tiyatro oyunu, ilk kez 25 Kasımda Paris'te sahneye konacak. Sedef Ecer'in tiyatro oyunu geçen yıl, Ulusal Tiyatro Merkezi'nden teşvik ve para ödülü kazanmıştı. Aynı oyun, ''12. Akdeniz Yazarlar Buluşması''nda büyük ödüle layık görülmüştü. Ecer'in Alkım Yayınları'ndan çıkan ''Hercai Fişek'' adlı romanı, önemli yapım şirketleri için yazdığı senaryoları, gazete ve dergilerde yayımlanmış 500 kadar makalesi bulunuyor.
585405
Suriye'de vizesiz sevinç
Uzun yıllar dini bayramlarda tel örgüler arkasında bayramlaşmalarına izin verilen sınır bölgelerindeki iki ülke vatandaşı akrabalara, yaklaşık 10 yıl önce sınır illerinin valilikleri arasında imzalanan protokolle, 48 saatliğine sınır ötesi geçiş yapma imkanı tanındı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın 10 gün önce Türkiye'yi ziyaretinde, iki ülke arasında vize uygulamasının kaldırılması kararlaştırıldı. Sınır ötesi bayramlaşma uygulamasının da devam ettiği Ramazan Bayramı'nda, vizesiz pasaportla geçişler de başladı. Uygulamada yalnızca Şanlıurfa'nın Akçakale Sınır Kapısı'ndan 300'ün üzerinde kişi, pasaportla Suriye'ye giriş yaptı. Vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının, sınırın iki tarafında yaşayan akrabalar arasında diyaloğu artırdığı, sosyal ilişkileri de güçlendirmeye başladığı belirtildi. Uygulama sayesinde daha sık görüşme imkanı bulacaklarını düşünen Suriyeliler, siyasi alanda yaşanan sürecin, sınırların kaldırılmasıyla taçlandırılması gerektiğini dile getirdi. -ARTIK AKRABALIK BAĞLARI DAHA GÜÇLENECEK- Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde şoförlük yapan Mustafa Takıl, vize uygulamasının kaldırılmasının ardından pasaportla geçiş yaptığı sınırdan 32 yıl önce Suriye'ye göç eden ve yıldan bu yana görüşemediği babası Halil Takıl'ı ve kardeşlerini ziyaret etti. Askerliğini Türkiye'de yaptıktan sonra Suriye'nin Rakka vilayetine bağlı Tellabyat mıntıkasına yerleşmeye karar veren ve burada yeniden evlenen 13 çocuk babası Halil Takıl, Türkiye'den gelen oğlu ile hasret giderdi. İki ülke arasında vize uygulamasının kaldırılmasının bayramdan birkaç gün öncesine denk gelmesinin kendilerine çifte sevinç yaşattığını ifade eden Mustafa Takıl, ''Sınır ötesi bayramlaşma uygulaması, yakınlarımızla 48 saatliğine görüşmemize imkan veriyordu. Ancak hem sürenin az oluşu hem gidiş gelişler esnasında yüzlerce kişiyle aynı anda sınırı geçmek bizi yoruyordu. Şimdi vizesiz geçiş kolaylığı sağlandı. Bu önemli bir gelişme. Her iki ülkenin yetkililerine teşekkür ediyoruz'' dedi. Baba Takıl ise sınırın iki tarafında yaşayan vatandaşlar arasında akrabalık bağları bulunduğunu belirterek, ''İlerleyen dönemde akrabaları birbirinden ayıran bu sınırların da kaldırılmasını istiyoruz'' şeklinde konuştu. -SURİYELİ ESNAFIN HEYECANI- Suriye'nin en büyük ticaret merkezlerinden Halep'te şehirler arası otobüs firmalarından birinde işletmecilik yapan Faris Al Hamid de vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının ekonomik ilişkileri güçlendireceğine inandıklarını belirtti. Uygulamanın taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren esnafı heyecanlandırdığını ifade eden Al Hamid, bu sayede iş potansiyellerinin biraz daha artmasını temenni ettiklerini kaydetti. Annesinin yakın akrabalarının bir kısmının İstanbul'da yaşadığını ve vize işlemlerinin uzun sürmesi nedeniyle daha önce Türkiye'ye gitme konusunda tereddüt yaşadıklarını dile getiren Faris Al Hamid, ''Artık vize de yok. İnşallah en kısa sürede Türkiye'yi ziyaret etmek istiyoruz. Ardından akrabalarımı kendi ülkemizde en iyi şekilde ağırlamak istiyoruz'' diye konuştu.
584711
G-20'de şıklık yarışı
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi G-20'de şıklık yarışı 17 Bakmadan geçmeyin...
585921
'Tuz'u numaralı halk sağlığı düşmanı ilan ettiler
Halk İçin Bilim Merkezi isimli sivil toplum kuruluşuna üye doktorlarca yapılan Tuzlu Bir Hata isimli araştırmaya göre, tuzun ve içeriğindeki sodyumun neden olduğu ölümler, diğer kimyasallara oranla daha yüksek. Halk İçin Bilim Merkezi Ulusal Koordinatörü Bill Jeffery, hükümeti ve gıda üreticilerini aşırı sodyum tüketimini dizginlemede daha etkin hareket etmeye çağırdıklarını belirterek, "Gıdalardaki tuz oranını yüzde 75 azaltmak, sağlık sisteminde yıllık milyar dolar daha az harcama ile eşdeğerdir. Tuzun ve başka gıdalarla alınan ilave sodyumun, kardiyovasküler sistem üzerindeki olumsuz etkileri bilinenden daha fazladır. Yüksek tansiyon hastalarının üçte birinin hastalık nedeni tuz ve sodyumdur. İşte biz bu ve daha birçok nedenden ötürü tuzu numaralı halk sağlığı düşmanı olarak ilan ediyoruz" dedi. Araştırmada, 320 lokantada yapılan incelemelerde, normalde 70 gramlık bir hamburger ya da patates kızartması servisinin içinde 40 miligram olması gereken tuz ve sodyum miktarının, 500 ila 550 miligram olarak saptandığı belirtildi.
586242
Filipinleri sel vurdu: 58 ölü
Yerel yetkililer, Manila'nın doğusundaki Rizal bölgesinde en az 47 kişinin, başkentte ise 11 kişinin boğularak ya da yıkılan binaların altında kalarak hayatını kaybettiğini, ülkenin bazı bölgelerinde 'afet durumu ilan edildiğini' açıkladı. Devlet Başkanı Gloria Macapagal Arroyo, televizyondan yaptığı açıklamada, selden etkilenenlere giyecek, battaniye, gıda ve su yardımı yapılması çağrısında bulundu. Ülkenin ana adası Luzon'da etkili olan ve son 40 yılın en şiddetli yağışlarını getiren tayfun yüzünden başkent Manila'da elektriğin kesildiği ve kentteki havaalanlarında seferlerin iptal edildiği bildirildi. Yerel televizyonlarda taşan nehirlerin harap ettiği evlerin çatılarında kurtarılmayı bekleyen kişilerin görüntüleri yer aldı.
586029
Ruhr derbisi Schalke'nin!
Ruhr derbisi Schalke'nin! 26/09/09 18:37 Schalke 04, Signal Iduna Park'ta oynanan karşılaşmada ezeli rakibi Borussia Dortmund'u 1-0 mağlup etti. Karşılaşmanın tek golünü 31. dakikada Farfan attı. Bu sonuçla Schalke 04, puanını 13'e yükseltti. Borussia Dortmund ise puanda kaldı. Farfan'ın golünde asisti yapan Halil Altıntop, 75. dakikada yerini Asamoah'a bıraktı. Dortmund forması giyen milli futbolcumuz Nuri Şahin ise 90 dakika sahada kaldı.
586155
Çukurca'dan Kuzey Irak'a top atışı
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde, bu akşam saatlerinde Kuzey yönüne doğru havan topu atışları yapıldı. Top sesleri ilçe merkezinde yankılandı. Kuzey sınırının sıfır noktasında bulunan Çukurca ilçesinde, bugün akşam saatlerinde yoğun top sesleri duyuldu. Çukurca ilçe merkezine yaklaşık kilometre uzaklıkta bulunan Darsinki Tepesi'ndeki jandarma birliğinden Kuzey yönüne doğru yapılan havan topu atışları, bugün saat 20.00 sıralarında başladı ve yaklaşık yarım saat sürdü.
585837
Emre Aşık koruma amaçlı ayrı çalıştı
Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, teknik direktör Frank Rijkaard yönetimindeki basına kapalı antrenmanda, dün akşam takımla birlikte çalışan Emre Aşık'ın, bugün koruma amacıyla özel olarak takımdan ayrı idman yaptığı bildirildi. Futbolcular taktik ağırlıklı yapılan antrenmanın ardından tesislerde öğle yemeği yedi. Sakatlıkları bulunan Emre Güngör ve Gökhan Zan sağlık merkezinde süren tedavilerinin ardından salon ve sahada çalıştı. Galatasaray, yarın sabah yapacağı ter idmanıyla Eskişehirspor maçı hazırlıklarını tamamlayacak.
585136
Forma garantisi Carlos'u ikna etti
İHSAN ÖKSÜZ Forma garantisi Carlos'u ikna etti Uzun süredir gidecek mi, kalacak mı tartışmaları Roberto Carlos'un 11'de oynama garantisi alması üzerine son buldu. Fenerbahçe İkinci Başkanı Özdemir, yıldız oyuncunun takımda kalacağını söyledi. AHMET BIYIKLI F.Bahçe'de bir süredir Roberto Carlos'un takımdan ayrılacak mı, kalacak mı tartışmaları Brezilyalı yıldızın teknik direktör Daum ve yönetim ile yaptığı görüşmeden sonra kesinlik kazandı. Twente maçında oyundan alınması ve ardından Belediyespor maçında yedek soyundurulmasıyla başlayan sıkıntı, yöneticilerin de yer aldığı görüşmede Daum'un yıldız oyuncuyu 11'de oynatma konusunda garanti vermesi üzerine Roberto Carlos'un takımda kalması kesinleşti. Roberto Carlos bir haftalık aradan sonra bugünkü Antalya maçında 11'de sahaya çıkacak. BİLİCA'NIN ŞANSSIZLIĞI Kontenjan nedeniyle son iki haftadır yabancı oyuncularda sırasıyla değişime giden Alman teknik adam, Antalyaspor karşılaşmasında Roberto Carlos'a yer açmak için zorunlu olarak defans kurgusunda değişikliğe gitti. Savunmada İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşmasında Lugano ile birlikte iyi bir ikili oluşturan Bilica'nın yerine Antalyaspor maçında Önder Turacı'ya görev verecek F.Bahçe Teknik Direktörü, böylece bir haftadır yedek soyunduğu için sıkıntılı günler geçiren Brezilyalı yıldızın forma hasretine de son vermiş olacak. ÖZDEMİR NET KONUŞTU Ara transfer dönemine kadar sarı-lacivertli kulüpten ayrılma olayı dondurulan Roberto Carlos konusundaki gelişmeleri değerlendiren F.Bahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir Brezilyalı yıldız ile ilgili net konuştu. “Roberto Carlos kalacak. Hiçbir yere gitmiyor. Yedeklik konusunda sıkıntıları vardı. Bunlar çözüldü” diyen Nihat Özdemir, Brezilyalı yıldızın şu an için takımdan ayrılmasının kesinlikle söz konusu olmadığını açıkladı. F.Bahçe ikinci Başkanı, sezon başında hedeflere ulaşma yolunda Carlos'un da takıma yardımcı olacağını söyledi. 26.09.2009
584908
Amca Garipoğlu gözaltına alındı
Amca Garipoğlu gözaltına alındı ALİ AKSOYER İstanbul güncellenme zamanı 26.9.2009Hayyam Garipoğlu hep yanınızda Savcılık, baba Garipoğlu’nun şoförü “O araçta da vardı” deyince amca Garipoğlu’nu yakalattı ’un katil zanlısı ’nun amcası, işadamı dün gözaltına alındı. Asayiş Şubesi’nde sorguya alınan Garipoğlu’nun kardeşi ’nun şoförü Ahmet Batur’un ifadesi üzerine savcının talimatıyla gözaltına alındığı öğrenildi. Alınan bilgilere göre, Asayiş Şube Müdürlüğü’nde üç gün sorgulandıktan sonra dün sabah saatlerinde adliyeye sevk edilen zanlılardan Batur, polisteki ifadesinde geçmeyen bir ayrıntıdan bahsetti. Savcılıktaki ifadesinde 02.00 sıralarında ’ndeki adresten Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu’nu aldığını söyleyen Batur’un, “Mehmet Nida Garipoğlu otomobilde yalnız değildi. Araçta Hayyam Garipoğlu da vardı.?Cem Garipoğlu da araca bindikten sonra uzaklaştılar” dediği öğrenildi. Polis işyerinden aldı Bu ifade üzerine Savcılık harekete geçerek polise Hayyam Garipoğlu’nun yakalanması talimatı verdi. Hayyam Garipoğlu işyerinde gözaltına alınarak Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Garipoğlu sorguya alındı. Münevver Karabulut’un babası ile Hayyam Garipoğlu arasında arabuluculuk yaptığı belirtilen Cemil Baran, “Cem, yurtdışına sahte kimliğiyle çıktı. Bu cinayette dede Kasım Garipoğlu işin senaristi, Hayyam Garipoğlu işin başrolünde ve finansmancısı. Figüranlar bitti, sıra başrollerde. Cem’in emekli hâkim dedesi Kasım Garipoğlu, Hayyam Garipoğlu, Alarm Net’in sahibi Fatih Garipoğlu ve gelirse Muhterem Garipoğlu ile Cem’in ağabeyi Levent Garipoğlu gözaltına alınacaktır” iddiasında bulundu.
585602
Hayyam Garipoğlu, adliyede
Başı kesilerek öldürüldükten sonra cesedi Etiler'deki bir çöp konteynerine atılan Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan işadamı Hayyam Garipoğlu, Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Dün akşam saatlerinde gözaltına alınan Garipoğlu, geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Gayrettepe'deki yerleşkesindeki Cinayet Büro Amirliği'nde geçirdi. Buradaki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Garipoğlu, adliyeye sevk edildi. Garipoğlu, adliyeye alındığı sırada basın mensuplarının ''C.G'yi siz mi kaçırdınız?'' şeklindeki sorusuna, ''Hayır. Deli misiniz ben niye kaçırayım?'' karşılığını verdi. Garipoğlu, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın odasının bulunduğu bölüme çıkarıldı.
585419
Karşılıksız çek, 2009 yılının ilk ayında yüzde 43.7 arttı
2009 yılının ilk ayında yüzde 43.7 arttı tarafından bankalara duyurulan toplam sayısı, 2009 yılının sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43,7 artarak milyon 366 bin 2’ye çıktı. Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı 2008 yılının sekiz aylık döneminde 950 bin 573 adet idi. Aynı dönemde, mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre ise, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da yaklaşık yüzde azalarak 50 bin 532’den 48 bin 16’ya indi. Bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan, karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı 2009 yılının sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26,1 artarak 611 bin 109’dan 770 bin 615’e çıktı. -YILLIK BAZDA YÜZDE 15 ARTIŞ- Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 15 artarak 141 bin 954’e çıktı. Karşılıksız çek sayısı 2008 yılı Ağustos ayında 123 bin 472 adet idi. Mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da Ağustos ayında, 2008 yılının aynı ayına göre yaklaşık yüzde 35 azalarak bin 371’den bin 842’ye geriledi. Bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı Ağustos ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 artarak 74 bin 235’den 82 bin 40’a çıktı. -AYLIK BAZDA YÜZDE 14,7 AZALDI- Ağustos ayında, bir önceki aya göre Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı yüzde 14,7 azalarak 166 bin 375’den 141 bin 954’e inerken, birikimli karşılıksız çek sayısı yüzde 11,6 yükselerek milyon 224 bin 48’den milyon 366 bin 2’ye çıktı. Mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı yüzde 31,4 oranında azalarak bin 146’dan bin 842’ye indi. Aynı dönemde, mahkemelerin bildirimleriyle Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan birikimli çek sayısı yüzde 6,3 artarak 45 bin 174’den 48 bin 16’ya çıkarken, bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı yüzde 14 azalarak 82 bin 40 oldu. Temmuz ayında bu sayı 95 bin 441 idi. Duyurusu yapılan, karşılıksız kaldıktan sonra birikimli ödenmiş çek sayısı da yüzde 11,9 artarak 688 bin 575’den 770 bin 615’e yükseldi.
584832
Askerî savcı 'suç örgütü üyeliği ve yağmaya azmettirmekten' tutuklandı
Üçok'un arsanın satışı için önce milyon 500 bin dolar komisyon istediği ancak milyon 500 bin dolara razı olduğu ileri sürülüyor. Üçok'un, aldığı bu parayı diğer örgüt üyeleri ile paylaştığı da iddialar arasında. Örgüt lideri Turgay T. ile olan irtibatları belgelenen ve bu nedenle soruşturmayı yürüten savcı tarafından 'örgüt üyesi olmak ve yağmaya azmettirmek' suçlaması ile mevcutlu olarak ifadeye çağrılan Üçok'a örgüt içinde 'Bamya' kod ismi verildiği belirtiliyor. Gözaltına alınan şahısların ayrıca 20 bin TL'den başlayan fiyatlarla aralarında bazı dizi oyuncularının da bulunduğu kişilerin çürük raporu almalarına yardım ettikleri öğrenildi. Örgüt üyeleri ile birlikte çok sayıda hayat kadınının da gözaltına alındığı öğrenildi. Şebeke ile irtibatlı olan ve çürük raporu alan şahıslarla ilgili çalışmaların devam ettiği ve önümüzdeki günlerde ifadelerinin alınabileceği bildiriliyor. Zeki Üçok, savcılık sorgusunun ardından 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve yağmaya azmettiricilik' iddiasıyla tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Üçok, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu arada, Üçok'la birlikte gözaltına alınan 14 kişinin ise yarın savcılığa sevk edileceği öğrenildi. Ahmet Zeki Üçok, Karargâh Evleri dosyasına el koyarak soruşturmayı engellediği iddiasıyla gündeme gelmişti. Üçok'un, el koyduğu öne sürülen İşçi Partisi'nin TSK içinde yapılandığına yönelik iddiaları içeren Karargâh Evleri davasına ise bilirkişi olarak İşçi Partisi'nden milletvekili adayı olan Sami Toprak'ı atadığı ortaya çıkmıştı. Üçok'un Karargâh Evleri'yle ilgili 2005 yılında MİT Trakya Bölge Müdürlüğü tarafından tespit edilerek soruşturulmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderilen dosyayı üç yıl beklettiği tespit edilmişti. Zeki Üçok ve Hakim Yüzbaşı Mehmet Çelik'in evrakta sahtecilik yaptıkları daha önce gündeme gelmişti. Taraf'ın haberine göre, Yunak'ta vatandaşları silahla tehdit ettiği öne sürülen Yüzbaşı Mehmet Çelik'in kimlik tespiti için Yunak Cumhuriyet Savcılığı, Hava Kuvvetleri Adli Müşavirliği'nden fotoğraf istedi. Üçok, Çelik hakkında hazırladığı belgeye bir üsteğmenin resmini koyup gönderdi. Şikayetçilerin "Bu kişi değil." demesi üzerine soruşturma kapatıldı.
585423
Galatasaray ile Eskişehirspor 47. randevuda
İki takım arasında geride kalan maçlarda Galatasaray, Eskişehirspor'a galibiyet sayısında 19-8, gol sayısında da 62-43 üstünlük kurarken, iki ekip arasındaki 19 maç da berabere sonuçlandı. Taraflar arasında geçen sezon yapılan maçları Eskişehirspor, kendi evinde 4-2, İstanbul'da ise 1-0'lık skorlarla kazandı. İSTANBUL'DAKİ MAÇLAR Galatasaray ile Eskişehirspor takımları lig tarihinde İstanbul'da 23 kez karşılaştı. İstanbul'daki maçlarda Galatasaray 12, Eskişehirspor galibiyet alırken, 12 maç da berabere sonuçlandı. Gol sayısında da Galatasaray'ın 39-19 üstünlüğü bulunuyor. Eskişehirspor, Galatasaray karşısında lig tarihinde İstanbul'daki galibiyetlerini 1981-82 ve geçen sezon aldı. EN FARKLI SKORLU GALİBİYETLER İki takım arasındaki rekabette taraflar birbirlerine karşı en farklı skorlu galibiyetleri 3'er farklı sonuçlarla aldı. Galatasaray, 1980-81 sezonunda 4-1, 1970-71 (hükmen), 1973-74, 1978-79 ve 1995-96 sezonlarında 3-0 galip gelirken, Eskişehirspor ise 1984-85 sezonunda 3-0 üstünlük sağladı. BERABERLİKLER AĞIR BASIYOR, EN ÇOK GÖRÜLEN SKOR 1-1 Galatasaray ile Eskişehirspor takımları arasında lig tarihindeki maçlara bakıldığında beraberliklerin ağır bastığı gözüküyor. İki takım arasındaki geride kalan 46 lig maçından 19'u berabere sonuçlandı. Bu arada, 19 beraberlik içinde tam 10 tanesi 1-1 sonuçlanırken, bu sonuç iki takım arasında en sık rastlanan skor olarak kayıtlara geçti. SON 10 MAÇIN KARNESİ İki takım arasında ligde yapılan son 10 maçta alınan sonuçlar şöyle: 1986-87 Eskişehirspor-Galatasaray Galatasaray-Eskişehirspor 1987-88 Eskişehirspor-Galatasaray Galatasaray-Eskişehirspor 1988-89 Eskişehirspor-Galatasaray Galatasaray-Eskişehirspor 1995-96 Eskişehirspor-Galatasaray Galatasaray-Eskişehirspor 2008-09 Eskişehirspor-Galatasaray Galatasaray-Eskişehirspor
585031
Hedef tek ama sonuç yok!..
Hamdi Türkmen Perde ArkasıHedef tek ama sonuç yok!.. 26 Eylül Cumartesi 2009 için toplantı üzerine toplantı düzenleniyor... Kentin ihtiyaçları ne? Vizyonu ne olmalı? Geleceğin İzmir’i? Yatırımlar, yapılması gerekenler, sorunlar ve çözüm önerileri... Çoğunu izleme fırsatım olmadı. Çünkü toplantıyı düzenleyenlerin kendilerine göre bir ‘davetli’ listesi var. Ama ertesi gün yazılı ve görsel basından dikkatleci izliyor, davetli arkadaşlarımda da bilgi almaya çalışıyorum. Son İzmir toplantısını Vali Bey; Cahit Kıraç düzenledi. Vali Bey, bir saat 40 dakika İzmir’i, görsel olarak perdeye yansıttı. Yüz seksen kişi davetliydi. İzmirli iki bakanımız, milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı, kaymakamlar, kamu kuruluşlarının idari amirleri, rektörler ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları, basın kuruluşlarının temsilcileri... Vali Cahit Kıraç; toplantıyı izleyen arkadaşlardan edindiğim bilgilere göre, çok iyi bir hazırlık yapmış. Tespitleri son derece isabetli. İzmir’in görsel ve rakamsal olarak net bir fotoğrafını çekmiş: Ne durumdayız? Eksikliklerimiz neler? Neler yapılmış? Neler yapılmalı? İzmirli bakan ve milletvekillerinin Büyük Millet Meclisi’nde Ekim’de başlayacak yeni dönemi öncesinde, Vali Kıraç tarafından bu kadar detaylı, ancak bir kadar da anlaşılır biçimde bilgilendirilmesi doğru bir karar. İnşallah, seçilmişlere bir şey anlatabilmiştir!.. İzmir’de son aylardaki, benzer toplantıların çokluğundan söz ederek girmiştim, konuya... İzmir Kalkınma Ajansı var... EGEV, Başkanlar Kurulu var... Büyükşehir Belediye Başkanı ’nun Kalkınma Kurulu var... var, bu var!... Hepsi de İzmir için; daha yaşanabilir, daha vizyonlu, ekonomisi daha güçlü, yerli yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi bir kent kimliği için uğraş veriyorlar. Toplantı üstüne toplantı düzenleniyor. Sonuç: Şimdilik elle tutulur bir şey yok... ya da bu sorunun çözümü için alınan bir sonuç da yok... İnşallah olacak... Kafasına esen bir “kurul” kurup, 80 -100 kişiyle toplantılar yapıyor. Oysa, devletin, yerel yönetimin ve İzmir kentinin sivil toplum, ve iş dünyasının tek bir “kurul”da bir araya getirilip, İzmir için “hedefe” kilitlenilmesi daha iyi olmaz mı? Bir devleti temsilen Vali Bey topluyor.. Arkasından kentin seçilmiş lideri, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu “gelin” diyor... İş dünyası ve sivil toplum kuruluşları “Başkanlar Kurulu”nda bir araya geliyor.. Bir de İzmir’in kalkınması için yasayla kurulu İzmir Kalkınma Ajansı var... Herkes, toplantılarla, bu yoklukta bu sıkıntıda milyonlar harcayarak toplantılar yapıyor, yurt dışına geziler düzenliyor... İzmir’in bu halini kimse alınmasın darılmasın, Bremen Mızıkacıları’na benzetiyorum... Tekrar ediyorum, hedef tek; Geleceğin İzmir’i... Ama her kafadan çıkan ayrı bir sesle oluşan “kavram kargaşası” ve “bilgi kirliliği” ile, ne yazık ki bu hedefe “bir adım” bile yaklaşılamıyor!..
584794
"AB Arzusundan Pes Etmeyeceğiz"
"AB Arzusundan Pes Etmeyeceğiz" Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'yi Avrupa Birliği arzusundan vazgeçirmeye yönelik içte ve dışta çıkarılan zorluklara rağmen pes etmeyeceklerini söyledi. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Harvard Üniversitesi'nde konferans veren Bağış, gerek bazı Avrupa ülkelerinden gerekse Türkiye içinden karşılarına çıkarılan zorluklara rağmen pes etmeyeceklerini ifade etti. Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin karşılaştığı önemli sorunlarda Türkiye'nin, çözümün bir parçası olduğunu söyledi.
584887
milyar dolarlık ATAK'ta ilk helikopter havalanıyor
milyar dolarlık dev projenin ilk gösterisinde, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İtalya Savunma Bakanı Ignazio La Russa ve savunma sanayi bürokratları da hazır bulunacak. Proje kapsamında üretilecek 50 helikopterin üretiminde Agusta Westland'ın yanı sıra TUSAŞ, Aselsan ve Roketsan gibi milli savunma sanayii şirketleri de kilit rol üstleniyor. Taarruz helikopterine Aselsan, TUSAŞ (TAI) ve TÜBİTAK tarafından geliştirilen milli görev bilgisayarı ve yazılımlarının entegrasyonu çalışmaları daha önce tamamlanmıştı. T-129, Agusta'nın daha önce ürettiği A-129'un geliştirilmiş versiyonu. Helikopterin silah sisteminde Türk şirketleri etkin olarak yer alacak. Helikopterde Roketsan tarafından da üretilen Hydra ve Cirit füzeleri de kullanılacak. T-129 ayrıca, havadan karaya anti-tank füzesi (hellfire) taşıyacak ve yine uçaksavar füzesi Stinger atabilecek. Türkiye'de üretilecek olan helikopterlerin üçüncü ülkelere satışını Türkiye yapacak. Pakistan, Malezya, Azerbaycan ve Ürdün'ün şimdiden sıraya girmesi, çok geniş bir pazarın ilk işaretleri olarak yorumlanıyor. TAI-AgustaWestland ve Aselsan'ın imzaladığı sözleşmeye göre seri üretimin Haziran 2013'e kadar başlaması planlanıyor.
585105
Bebek çalan çocuğa yıl
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bebek çalan çocuğa yıl ADANA (AA) Adana'da, ağaca tırmanarak girdiği evden bez bebek, çikolata, kadın iç çamaşırı ve bazı eşyaları çalarken yakalandığı öne sürülen SHÇEK Çocuk Sitesi'de kalan 16 yaşındaki kız çocuğu A.G. hakkında hazırlanan iddianamede, 3-8 yıl arasında hapis cezası isteniyor. İddiaya göre, A.G. ağaca tırmanarak açık pencereden girdiği Mustafa Türköz'e ait evden bez bebek, çikolata, şarjlı el süpürgesi, fön makinesi, otomobil teybi, gözlük, kol saati, imitasyon küpe, parfüm, kolonya, kadın iç çamaşırı, çocuk giysisi ve sabun çalarken yakalandı. 'Hırsızlığa teşebbüs' ve 'konut dokunulmazlığı'ndan hakkında toplam ile yıl arasında hapis cezası istenen sanık G.A, "Pişmanım. Yurdu sevmediğim için kaçıyorum" demişti. 26.09.2009
585254
Pakistan'da polis karakoluna bombalı saldırı: ölü, 67 yaralı
Polis şefi Muhammed Farid, bomba yüklü bir araçla düzenlendiği belirlenen intihar saldırısında ölenlerden en az birinin polis, birinin de karakolda bulunan bir tutuklu olduğunu belirtti. Farid, halen saldırı sonucu çöken bina enkazında mahsur kalan görevliler olduğunu kaydetti. Yerel bir hastanenin yetkilisi Şira Can da, ölen kişinin cesedi ile çoğu polis, 67 yaralının hastaneye getirildiğini kaydetti. Pakistanlı yetkililerce daha önce yapılan açıklamalarda, bir intihar eylemi olduğu sanılan saldırıda kişinin öldüğü bildirilmişti. Öte yandan, Associated Press haber ajansını arayan, Taliban'ın sözcüsü Kari Hüseyin Mesud, saldırının Taliban tarafından düzenlendiğini duyurdu. "Hükümet, saldırılara verilen aranın nedenini anlamadığı için sessizliğimizi bozduk. Bundan sonra intihar saldırılarının sayısında artış olacak" diye konuşa Mesud, sivillerden, polis ve güvenlik güçlerine ait tesislerden uzak durmalarını istedi.
584962
CHP, “eğitimi” masaya yatırdı
“eğitimi” masaya yatırdıELİF DEMİRCİ İzmir DHA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda İl Başkanı, Milli Müdürü’ne, “’de Karaman, ve Denizli’nin önüne geçmek için neler yapıyorsunuz?” diye sordu İl Başkanı ders zilinin çalmasıyla birlikte, sorunlarına dikkat çekti. Nalbantoğlu, Milli Eğitim İl Müdürü Mehmet Ragıp Üye’yi soru bombardımanına tuttu. Yedi yıllık AKP iktidarında eğitim alanında İzmir’de herhangi bir ilerleme sağlanamadığını öne süren CHP İl Başkanı, Üye’ye şu soruları yöneltti: “Okulların yüzde kaçında öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilecek kütüphane, laboratuvar mevcut? açığının nedeni ne? Öğretmenlerin yüzde kaçı sözleşmeli? Sözleşmeli öğretmenlerin yüzde kaçı imam? İzmir’in ’de Karaman, ve Denizli’nin önüne geçebilmesi için ne yapıyorsunuz? Sadece Milli Eğitim Bakanı tarafından olağanüstü koşullar söz konusu olduğunda yapılan 76’ncı madde atamaları Cumhuriyet tarihi boyunca beş kez kullanılmışken, İzmir’de bu maddeden atanan kaç okul yöneticisi bulunuyor? Bu maddeye istinaden atanan yöneticilerimiz hangi temel sorunların çözümüne katkı sağladılar?”
585462
Vergi dairelerinde "indirim" mesaisi
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın konuya ilişkin duyurusunda şöyle denildi: satışlarında uygulanan indirimindeki süre 30 Eylül 2009 çarşamba günü sona ermektedir. Vergi dairelerinde yığılmaların önlenmesi ve mükelleflere kolaylık sağlanması amacıyla; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Bursa il merkezlerindeki motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi daireleri saat 17.00'ye kadar açık bulundurulacaktır" denildi. Gelir İdaresi Başkanlığı, ile bağlı ilçelerde motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi dairelerinin bugün açık bulundurulması konusunda vergi dairesi başkanlarını, diğer il merkezleri ve ilçelerindeki vergi dairelerinin açık olup olmayacağı konusunda da vergi dairesi başkanları ve il defterdarlarını yetkili kıldı.
585177
Viranşehir'de izinsiz gösteri
İlçenin Karacadağ Caddesi'nde toplanıp terör örgütü lehine gösteri yapan yaklaşık 50 kişilik grup, kent merkezine yürümek istedi. Göstericiler önlem alıp dağılmaları yönünde kendilerini uyaran polis ekiplerine de taş ve molotofkokteyli attı. Polis ekipleri göz yaşartıcı gaz kullanarak grubu dağıttı.
585311
Bu köylüler otlarını havayoluyla yaşıyor!
Ağır kış şartları yüzünden yolu yılın ayı ulaşıma kapanan Bahçesaray'ın bin 500 rakımlı köylerinden olan Altındere'de vatandaşlar, besledikleri hayvanlar için kış hazırlıklarını sürdürüyor. Yaşam alanlarından yaklaşık kilometre uzaktaki dağların eteklerinden topladıkları otları getirebilmek için büyük çaba harcayan köylüler, bu iş için köy halkından Tahir Sezer'in televizyondan görerek yaptığı teleferiği kullanıyor. Teleferiğin kurulma işini tek başına ve saatte tamamlayan Tahir Sezer, bu işi yaparken de son derece zorlanıyor. Sezer yorgunluğunu ise kendisini sinema gibi izleyen köy halkını görünce unutuyor. AYDA TAŞIDIKLARI OTU HAFTADA TAŞIYORLAR Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köylünün her yıl dağdan ot indirirken büyük zorluklar yaşaması ve kazaların olması nedeniyle bu teleferiği kurduğunu belirtti. İmkanı olduğunda sabit bir teleferik kuracağını belirten Sezer, televizyonda teleferiğin bu tür taşımacılık için kullanıldığını görünce, kendisinin de böyle bir arayışa geçtiğini söyledi. Hayvanları için kışlık otları köyün karşısındaki dağdan getirdiklerini anlatan Tahir Sezer, söyle konuştu: ''Köylünün otları karşı dağda bulunuyor. Köy halkının otları getirmesi 3-4 ay sürüyor ve bölge çok sarp ve kışın çığ tehlikesi bulunmaktadır. Ben de bunu yaptım. Birçok denemeden sonra bu son halini aldı. bin metre ince çelik halat aldım, gücüm ancak buna yetiyordu.'' Köylünün gelirinin çok düşük olduğunu hatırlatan Sezer, kalıcı bir teleferik yapmak için yardıma ihtiyaçları olduğunu da sözlerine ekledi. Köylülerden Fikri Çağrıcı ise teleferik sisteminin işlerini çok kolaylaştırdığını belirterek, eskiden otları indirirken dağlardan atların, katırların düşerek kaza geçirdiğini ifade etti. Çağrıcı artık bu kazaların yaşanmadığını ve ot taşıma işinin zevkli olduğunu söyledi.
585080
Tahran yolcusu
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Tahran yolcusu ABD'de bulunan Başbakan Erdoğan, Ortadoğu'daki temaslarına ağırlık vereceğini açıkladı. İran ve Irak ziyaretine çıkacağını belirten Erdoğan, 'Çantada enerji ve terör dosyaları olacak” dedi. PITTSBURGH Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yakında İran Irak'a bir ziyaret gerçekleştireceğini bildirdi. G-20 Zirvesi için Pittsburgh ketine gelen Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın heyet liderleri için verdiği yemeğin ardından The Rönesans Oteli'ne gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. İran'a gelecek ay yapacağı ziyaretle ilgili bir soru üzerine, tarihin henüz netleşmediğini belirten Erdoğan, 'Ekim veya kasım ayı başı olabilir. Böyle birşeyimiz var' dedi. Türkiye-İran ilişkilerinin önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: 'Özellikle de bu doğalgazla ilgili ilişkilerimiz, İran'a verebileceğimiz mallar konusu, bölgedeki teröre yönelik yapabileceğimiz müşterek çalışmalar. Bütün bunları geniş kapsamlı ele alabileceğimiz görüşmeler için dışişleri bakanımız gitti. Benim de ekim, kasım ayı başı gibi bir gitme planımız var.' Erdoğan, Irak'a bir ziyaretinin olup olmayacağı sorusuna ise, 'Irak bu ay içinde kesin. Onu ortalarında filan yapacağız' diye yanıt verdi. Bu arada, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel de The Rönesans Otel'de kalıyor. GÖRÜŞLERİMİZİ AKTARDI KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Kıbrıs meselesi hakkında söylediklerinin KKTC'nin de görüşleri olduğunu ve Erdoğan'ın bu görüşleri BM Genel Kurulunda dile getirmesinin yararlı ve anlamlı olduğunu belirtti. Talat, Başbakan Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Kıbrıs meselesine değinmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Türkiye ile KKTC'nin Kıbrıs sorununda birlikte hareket ettiğini herkesin bildiğini belirterek, 'Sayın Başbakan Erdoğan'ın söyledikleri bizim de görüşlerimizdir' dedi. Bayrağı yerden aldı ABD'nin Pittsburgh kentindeki G-20 Zirvesi'ne katılan liderler aile fotoğrafı çektirdi. Aile fotoğrafı çekimi sırasında liderlerin duracakları yerleri gösteren ülke bayraklarının zeminde yer aldığı görüldü. Başbakan Erdoğan, diğer liderlerin yerlerini aldığı sırada, Türk Bayrağı'nı konulduğu yerden alarak ceketinin iç cebine koydu. Katılımcı ülkelerin liderlerinin eşleri de bir okulu ziyaret etti ve aile fotoğrafı çektirdi. Samimi karşılama Başbakan Erdoğan, Pittsburgh'daki G-20 zirvesi çerçevesinde ilk olarak ABD Başkanı Barack Obama ve eşi Michelle Obama'nın 'Phipps Conservatory' isimli botanik bahçesinde verdiği resepsiyona katıldı. Eşi Emine Erdoğan ile resepsiyona gelen Başbakan Erdoğan'ı, Obama çifti kapıda karşıladı. Önce eşlerle basına fotoğraf veren iki lider, daha sonra birlikte gazetecilere görüntü verdi. Obama, Erdoğan'a, 'Sizi gördüğüme sevindim' derken, Erdoğan da memnuniyetini bildirdi. Emine Erdoğan ile Michelle Obama da görüntü alınırken ayaküstü kısa bir süre sohbet etti. 26.09.2009 POLİTİKA
585107
Toprağa can daha gömdük
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Toprağa can daha gömdük Borçka'da yaşanan sel felaketinde enkaz altında kalarak can veren kişinin cenazesi defnedildi. Cenaze töreninde gözyaşları sel olurken, ölenlerin yakınları yetkilileri suçladı. Sel felaketinde hayatını kaybedenlerin yakınları cenaze töreninde baygınlık geçirdi. Ölenlerin yakınları, "Madem buralarda oturulamıyordu da niye oturma izni verdiler, niye bizi kaldırmadılar, şimdi suçlu kim?" diye isyan etti. ARTVİN (İHA) Artvin'in Borçka İlçesi'nde yaşanan sel felaketinde hayatlarını kaybeden kişi, dün Cuma namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından son yolculuklarına uğurlandı. Kale Köyü Düzhanlar Mahallesi'nde sel sularından yıkılan evin altında kalan Ali Demirci, Hacer Demirci, Neşe Demirci, Gülsüm Demirci ile Düzköy Ormanlı Mahallesi'ndeki selde hayatını kaybeden Nafiye Şimşek için Kale Köyü meydanında Cuma namazının ardından toplu cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına Artvin lilletvekilleri, Vali Mustafa Yemlihalıoğlu, ile binlerce kişi katıldı. Selde ölenlerin yakınları tabutlara sarılarak lazca ağıtlar yakarken, fenalık ve baygınlık geçirenlere sağlık ekibi müdahale etti. Cenaze namazını İl Müftüsü Turgut Açari ve eski il müftüsü Ahmet Erdem birlikte kıldırdı. Namaz sonrası Gülsüm, Ali, Hacer ve Neşe Demirci defnedilmek üzere Kaleköyü Düzhanlar Mahallesi'ne, Nafiye Şimşek'in cenazesi ise Düzköy Ormanlı Mahallesi'ne ambulanslarla götürüldü. KENDİNİ FEDA ETTİ Selde kızı yaralı olarak kurtulan; ancak eşi Gülsüm Demirci'yi sel kaybeden Mehmet Demirci, "Evimiz köyün en güvenilir eviydi. Eşim kızımız Beyza'yı kurtarırken öldü. Suni teneffüs yaptım; ama onu kurtaramadım" diyerek ağladı. Selde ölen kişinin cenazeleri gözyaşları arasında toprağa verildi. 26.09.2009
585647
Erdoğan ile Obama, başbaşa 15 dakika
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Erdoğan ile Obama, başbaşa 15 dakikaBilal Yakınbaş bildiriyor -BEK Başbakan Başkanı ile görüştü. ABD’nin Pittsburgh kentinde David L. Lawrence Convention Center’da yapılan zirvesine katılan Başbakan Erdoğan, zirvenin sonunda ABD Başkanı Obama ile bir araya geldi. Obama, zirveye katılan liderleri uğurlarken Başbakan Erdoğan’a seslendi, Obama ile Erdoğan’ın görüşmesi yaklaşık 15 dakika sürdü. Görüşmenin ardından Erdoğan Pittsburgh’dan ’a hareket etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında yapılan görüşmede, ’da yaşanan sorunlar ile konuları ele alındı. Edinilen bilgiye göre, BM toplantısında, iki liderin Pittsburgh’da görüşme kararı üzerine gerçekleşen görüşmede, Orta Doğu’da yaşanan sorunlar ile Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan konuları ele alındı. Türkiye ve Ermenistan arasında son dönemde yaşanan gelişmeleri olumlu bulduklarını ifade eden Obama, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin bölge açısından da önemine vurgu yaptı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın da görüşmede gündeme geldiği, Başbakan Erdoğan’ın, ABD, ve ’dan oluşan Minsk Grubu’nun bu süreçte daha etkin yol almasının işi kolaylaştıracağı görüşünü ifade ettiği öğrenildi. Başkan Obama’nın, Yukarı ’ın, sorunun çözümü için kritik önemini bildiğini Başbakan Erdoğan’a ilettiği belirtildi.
585706
Memati'yi ilk keşfetmiş
Memati'yi ilk keşfetmiş Kurtlar Vadisi'nin sert bakışlı eli kanlı Memati'si Gürkan Uygun'u (35) ilk keşfedenin şarkıcı Yıldız Tilbe olduğu ortaya çıktı. Posta Gazetesinde yer alan habere göre; Yıldız Tilbe 1995'te çıkardığı 'Dillere Destan' adlı albümündeki 'Vazgeçtim' şarkısının klibinde oynatmak için yeni bir yüz ararkern cast ajanslarında Gürkan Uygun'un fotoğraflarını görüp beğendi. Gürkan Uygun, Tilbe'nin teklifini seve seve kabul etti. Gürkan Uygun, 'Vazgeçtim'in klibinde oynadığı zaman 21 yaşındaydı. Haliyle ne yüzünde çizgiler vardı, ne de saçları dökülmüştü. 'Vazgeçtim', Gürkan Uygun'a şans getirmiş olmalı ki, genç oyuncu 1996'da Mehmet Ali Erbil ile Yalçın Menteş'in başrolünde olduğu dizi film 'Tatlı Kaçıklar'da rol aldı. Ardından da Böyle mi Olacaktı', 'Yedi Numara', 'Deli Yürek' ve 'Şapkadan Babam Çıktı' gibi yapımların kadrosuna girdi
585042
Light zero laiklik
Güneri Cıvaoğlu BugünLight zero laiklik 26 Eylül Cumartesi 2009 ÜLKE ekonomilerine ve bankalara not veren uluslararası kurumlar şöyle değerlendirmeler yapar: Negatif. Durağan. Pozitif. Şimdi de ’nin laik devlet yapısı için böyle not kavramları konuşuluyor. Örneğin... Türkiye’de uygulamanın “aktif laik”ten “pasif laik”e geçmesi yolunda öneriler var. Kavramın patenti akademisyeni Ahmet Kuru’ya ait. Aslında kavramın içeriği çok önceki yıllarda bir grup tarafından dile getirilmişti ama “pasif deyimi yeni kullanılıyor. “Pasif laiklik” bir bakıma kullanımında “pasif içicilik” gibi bir deyim. Yani... içmeyen de sigara içen gibi duman kirlenmesini soluyor. Laiklik söz konusu olduğunda “aktif laikler” bu görüş sahiplerine göre “baskın” durumdalar. Laikliği bu içeriği ve uygulamasıyla benimsemeyenlere dayatıyorlar. Tıpkı pasif içicinin iradesi dışında maruz kaldığı gibi durum diye izah ediliyor. Öncelikle 2009 Türkiye’sindeki laiklik durumunun artık “aktif” değil, “durağan” olduğu notunu düşelim. Yıllardır başına gelenlerden sonra aktifliği mi kaldı?.. Ardından “pasif laikliğe” geçiş halinde onların teorisine göre bu kez “dayatma” ters yönde olmayacak mı?.. Seçimler yakın. Bir baskın seçim olasılığı giderek artıyor. Seçim coğrafyasında iktidar partisinin “inanç turizmi” programları, söylemleri için şık bir ambalaja ihtiyaç var. Anlaşılan bu ambalaj da ’da dizayn(!!) edilmekte. Sonra bu tasarım, model alınarak yandaşlar tarafından çoğaltılır. Diliyoruz ki, bir süre sonra “Laikliğin pasifliği mi kaldı atalım gitsin, sıfırlayalım” noktasına gelinmesin. “Pasif laiklik” için belki gene jargonundan alıntı yapıp “light laiklik” denirse, zaman örneğini vereyim... “Light” kesmemiş ki, piyasaya “zero”sunu, yani “sıfır”ını da çıkardılar. KOŞULU ’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi bir kez daha duyarlığının altını çizdi. için Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğünün sulandırılamaz koşul olduğunu vurguladı. Aynı gün ’na da rekor bir için teminat göstermesi bildirimi yapıldı. Bu rakam sadece Türkiye ölçeğinde değil, küresel skalada da çok büyüktür. Ödeme emri ötesinde, terbiye sopası gibi de algılanır. Zaten dünyadaki yankıları da böyle... İktidarların vergi gücünü sınırlamak için ileri demokrasiler “bağımsız gibi kurumlaşma çözümlerine yöneliyor. Tarafsız ve bağımsız gelirler idaresi, hem vergi gelirlerini artırır, hem de vergide adalet, eşitlik ilkeleriyle örtüşür. ’nin Türkiye ile yeni bir anlaşma için koşullarından biri de budur. Ancak... İktidar partisi, özerk ya da bağımsız kurumlara soğuk bakıyor. “Davul bizim boynumuzda, tokmak onlarda” söylemiyle tavır koyuyor. ’nın bağımsızlığı bile iktidar partisine rahatsızlık verirken, gelirler idaresinin özerk ya da bağımsız hale getirilmesi olasılığı az. Ama... Demokrasinin rüzgârları zamanla ister istemez Türkiye’yi rotaya sokacak.
584886
Barbie artık sinema yıldızı oluyor
artık sinema yıldızı oluyorDIŞ HABERLER SERVİSİ güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda TÜM zamanların en çok satan oyuncak bebeği olan ’a gidiyor Variety gazetesinde yer alan habere göre, oyuncak sektörünün devlerinden Mattel firması ve film şirketi Pictures, ’yi beyazperdeye taşımak için bir anlaşma imzaladı. Haberde, ilk kez 1959’da piyasaya çıkan Barbie’nin beyazperdede kim tarafından canlandırılacağına ya da filmin çıkış tarihine ilişkin herhangi bir detay yer almazken, filmin yapımcılığını Laurence Mark’ın üstlenmesinin kesin olduğu bildirildi.
585577
Yasak aşk kurbanları mı?
Yasak aşk kurbanları mı? TAKVİM Giriş Saati Güncelleme Kayseri Talas'da kaybolan çocuk için arama çalışmaları sürerken, dün sabah programıma bağlanan bir bayan izleyici, 11 yaşındaki Türkan Ay'ın teyzesi Öznur Hanım'ı işaret etti. Kayseri Talas'ta bayramın ikinci günü şeker toplamak için çıktıkları evlerine bir daha geri dönmeyen Türkan (11), Ahmet (8) ve Dilruba'yı (7) bulabilmek için yürütülen çabalardan henüz bir sonuç çıkmadı. TAKVİM Gazetesi'nin haberine göre; Günlerdir evlatlarından bir haber bekleyen acılı aileler ise dün sabah programıma katıldı, Türkiye'ye gözyaşları içinde seslendiler. İKİ ERKEK SİYAH BİR ARACA BİNDİRMİŞ Duyarlı vatandaşlar, ailelerin bu acılı çığlıklarına sessiz kalmadı. Çocuklarla ilgili bilgi sahibi olanlar ardı ardına telefonlara sarıldı. Bu telefonlardan en çarpıcısı oğlundan aldığı bilgiyi paylaşan bir izleyicinin açıklamalarıydı."Oğlum, kaybolan çocukları görmüş. akşam saat 18.00 civarında caddenin başına kadar gelmişler. Oğlum onların caddenin karşısına geçeceklerini sanmış ama caddeden karşıya geçecekleri sırada yanlarında bir panelvan araç durmuş. Siyah renkliymiş. İçinden takım elbiseli iki erkek inmiş, çocuklarla konuşmuşlar ve üç çocuk da içine binerek gitmişler. Çocuklara karşı bir zorlama filan olmamış" dedi. "TEYZE BİLİYOR AÇIKLASIN" İzleyicinin siyah araba açıklamasının ardından programa bu kez bir bayan izleyici bağlandı. Kaybolan çocuklardan Türkan'ın ailesinin çok yakın komşusu olduğunu söyleyen telefondaki ses, Türkan'ın teyzesi Öznur Hanım'ın özel yaşamının çocuklarının kaçırılma olayıyla ilişkisi olabileceğini iddia etti. "Öznur ay önce eşinden boşandı. Daha bayramın birinci günü yani çocuklar kaçırılmadan bir gün önce ablası Özlem yani Türkan'ın annesi bana bu konuyla ilgili dert yandı. Öznur bir müteahhitle görüşüyormuş kocası yakalamış bir hafta içinde boşamış. kişiden şüpheleniyorum çünkü onun siyah bir arabası olduğunu duydum ayrıca eşine de bakılsın çünkü onun da yuvası yıkıldı" dedi. Stüdyo bir anda buz kesti. Öznur, bu bilgileri dakikaya kadar Kayseri Emniyeti ile bile paylaşmamıştı. Önce reddetti ancak sonra telefondaki hanımın anlattıkları kısmen de olsa doğruladı. "Benim bahsedilen müteahhitle ilişkim yok. Eşim bir kez telefonla konuşmamızı duyduğu için beni haftada boşadı" dedi. Kilit soru ise Türkan'ın bahsi geçen müteahhidin arabasına binip binmeyeceği yani müteahhidi tanıyıp tanımadığıydı. Öznur Hanım tanımadığını söyledi, bu olayı açığa çıkaran komşuları ise tanıdığını. Türkan, bahsi geçen müteahhidi Öznur Hanım'ın iddiasının aksine tanıyormuş yani arabasına tereddütsüz binebilirmiş.
585135
Sultanlar süper başladı
İHSAN ÖKSÜZ Sultanlar süper başladı Fransa karşısında sadece ilk sette zorlanan Filenin Sultanları, 25-22, 25-9 ve 25-15'lik skorlarla maçtan galip ayrıldı. Milli Takım bugün saat 16.00'da son şampiyon İtalya ile karşılaşacak. Polonya'da dün başlayan 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye, Grubu'n- daki ilk maçında Fransa'yı 3-0 yendi. Maçın sadece ilk setinde çekişme yaşanırken, diğer setlerde zayıf rakibine karşı çok rahat bir oyun çıkaran Milli Takım, sonuca kolay ulaştı. Türkiye, Fransa karşısında ilk seti 25-22, ikinci seti 25-9, 3. seti ise 25-15 önde tamamladı. Ay-yıldızlılar Neslihan'ın hücumları ve Esra'nın başarılı savunmasıyla karşılaşmada fazla zorlanmadı. Milliler, gruptaki ikinci maçında bugün saat 16.00'da son Avrupa Şampiyonu İtalya ile karşılaşacak. Chiappini: İtalya'ya odaklandık Milli Takım Antrenörü Alessandro Chiappini, 3-0'lık Fransa galibiyetinin ardından çok önemli bir galibiyet elde ettiklerini söyledi. Genç bir takım oldukları için ilk karşılaşmanın büyük önem taşıdığını ifade eden İtalyan çalıştırıcı, 'Oyuncularımı kutluyorum. Çok önemli bir galibiyet aldık. Şimdi İtalya maçımıza odaklandık' diye konuştu. 26.09.2009
585056
G.Birliği-Trabzon maçı nefesleri kesti
G.BİRLİĞİ 2-2 TRABZONSPOR STAT: 19 Mayıs HAKEMLER: Hüseyin Göçek, Bahattin Duran, Tarık Ongun GENÇLERBİRLİĞİ: Serdar, Orhan, İlhan, Radeljic, Aykut, Burhan, Tozo, Cem Can, Harbuzi, Mustafa Pektemek, Kahe TRABZONSPOR: Sylva, Song, Egemen, Giray, Ferhat, Ceyhun, Selçuk, Colman, Gabric, Umut Bulut, Gökhan Ünal MAÇTA İLK YARI DK 1: Maça Trabzonspor başladı.. DK 4: Gabriç. Atak sağdan gelişti. Umut cezasahası içine girdi. Plase ile arka direğe yerden gönderdi. Gabriç affetmedi. 0-1 DK 7: Gençlerbirliği atağında Burhan sağ kanatta topla buluştu, ceza sahası önüne geldi şut vurmak istedi ama topa vururken ayağı yere çarpınca savunma tehlikeyi uzaklaştırdı. 0-1 DK 11: Sol köşeden Harbuzi'nin ceza sahasına ortaladığı kornerde Song topu kafayla uzaklaştırdı.. DK 14: Gençlerbirliği atağında Orhan sol kanatta hareketlenen Burhan'a doğru pas attı ama top doğrudan taca çıktı. DK 16: Colman. Gökhan Ünal pozisyonu hazırladı. Sol taraftan cezasahası önünde rakiplerini geçti. Colman'ı sağdan cezasahası içine girerken topla buluşturdu. Colman çok sert ve düzgün vurdu. Serdar çaresiz. Top ağlarda. 0-2. DK 17: Trabzonspor atağında Giray sol kanatta bulunan Umut'a doğru uzun oynadı ama top doğrudan auta çıktı. DK 20: Gollerin ardından Trabzonspor taraftarları büyük destek vermeye başladı.. DK 21: Rakibine faullü giren Tozo maçta ilk sarı kartı gören oyuncu. DK 24: Burhan'ın sağ kanattan ceza sahasına yaptığı ortada Egemen topun Kahe'ye geçmesine izin vermedi.. DK 26: Song'un pasıyla ceza sahası sağ çaprazında buluşan Umut'un düşerken yaptığı vuruşu Serdar kolaylıkla kontrol etti.. DK 30: Maçın üçte birlik bölümü geride kaldı. DK 31: Harbuzi.. Mustafa'nın derin pasıyla ceza sahasında buluşan Harbuzi, Sylva'nın yanından topu ağlara gönderdi.. 1-2 DK 35: Mustafa'nın pasıyla ceza sahası sağ çaprazında buluşan Kahe, Giray'dan topu kurtaramadı.. DK 36: Bir sarı kart da Umut Bulut'a çıktı. DK 40: Gençlerbirliği atağında sol kanada savunmanın arkasına atılan pasta Burhan'ın pozisyonu için ofsayt bayrağı kalktı.. DK 45: İlk yarının sonuna +1 dakika ilave edildi. Ve ilk yarıda son düdük çaldı. MAÇTA İKİNCİ YARI Gençlerbirliğin'de Harbuzi ve Burhan Eşer çıktı. Giren oyuncular Mendonca ve Hurşit girdi. Trabzonspor'da ise Gabriç yerini Alanzinho'ya bıraktı. DK 46: İkinci yarıya Gençlerbirliği başladı. DK 49: Sol kanattan gelişen Trabzonspor atağında Hurşit'in ceza sahasına yapmak istediği orta doğrudan auta çıktı.. DK 51: Alanzinho hızlı çıktı. Cezasahası içindeki Gökhan'la topu buluşturdu. Karambol var. Gençler defansı topu uzaklaştırdı. DK 54: Gençlerbirliği atağında Sandro sağ kanatta topla buluştu, yerden ceza sahası içine ortaladı, Kahe arkaya bıraktı ama Hurşit son vuruşu yapamayınca savunma tehlikeyi uzaklaştırdı. DK 59: Trabzonspor 3. gole çok yaklaştı. Selçuk cezasahası dışından çok sert vurdu. Doğrudan kaleye. Serdar uzandı ve köşeden çıkardı. DK 61: Gökhan Ünal yerini Serkan Balcı'ya bıraktı. DK 63: Gençlerbirliği atağında Hurşit sol kanatta topla buluştu, ceza sahası içine baktı, bekletmeden ortasını yaptı ama savunma kafayla topu uzaklaştırdı. DK 66: Maçta 2-1 Trabzonspor üstünlüğü sürüyor.. DK 69: Gençlerbirliği'nde son değişiklik. Mustafa çıktı yerine Bilal girdi. DK 71: Gençlerbirliği'nde Mustafa Pektemek sakatlandığı için zorunlu olarak yerini Bilal Çubukçu'ya bıraktı. DK 75: Trabzonspor'da Ferhat da sarı kart gördü. DK 76: Bilal. Cezasahası dışının sol çaprazında kazanılan serbest vuruşu Bilal kullandı. Doğrudan kaleye kavisli bir şut. Ve top ağlara gitti. 2-2 DK 77: Gençlerbirliği atağında Aykut sol çaprazdan kaleye yerden uzak kale direğine doğru sert vurdu ama top savunmaya çarparak kornere çıktı. DK 80: Oyuna sonradan giren Alanzinho oyundan alındı yerine Yattara girdi. Yattara 17 Mayıs'tan sonra ilk kez resmi bir maçta forma giyiyor. DK 85: Trabzonspor sahasına kapandı. Hurşit sağ kanattan etkili geldi. Son çizgiye indi. Rakibini çalımladı. Vuruşunda son anda ayak koydu Trabzon defansı. DK 89: Yattara sağ kanattan topu sürdü. İçeri ortaladı. Umut kafasını uzattı. Çarpan top auta çıktı. DK 90: +3 dakika uzatma.. DK 90+1: Yattara serbest vuruş kullandı. Cezasahası içinde Serdar yumrukla uzaklaştırdı. DK +90+1: G.Birliği kontraatağı. 3'e yakaladı ev sahibi takım. Kahe müsait pozisyonda topu auta yolladı. 3. gol kaçtı. DK 90+2: Yine G.Birliği atağı. Kahe sol kanattan cezasahası önünde şut şansı aradı. Vuruşunda top rakibine çarptı. Hüseyin Göçek maçta son düdüğü çaldı. Ferhat ESNEK HABER Multimedia 2009-09-26 03:02:17 türkiyede en cok teknik kadro kim degistiriyor derseniz akla hemen trazbon geliyor.kardesim bir kadro kur,kadronun 80-90% elinde sene tut bir ya ... bizde 4-5 mac kötü oynayinca hemen yeni arayis.ben teknik direktör olsam bende bakmam ya.nasil olsa gidecegim diye.hele bir alissin herkes.kadro kurulsun .. düzene otursun.takim ruhu olusmadan hemen kovuluyor.avrupanin en ünlü basarili kulublerine bakin bir.hemen hemen hepsinin en kisa ömru sene..ilk seneyi pek saymazlar.ama bizde sezonda 3-4 tknk.adam xmenbln 2009-09-26 02:08:54 her yıl aynı olacağı sezon başlamadan belli oluyor zaten eldeki kadroyla rakipleri karşılaştırın ve hiiiiiiiiiiiiiç kendinizi üzmeyin bakımdan traboznspor böyle gelmiş böyle gider taakii ekonomik olarak büyüklerle başedecek düzeye gelince. altyapı falanda demeyin onu yapacak adammı var altyapıdan adam gelsin olay bu kadar basit hadi eyvalllahh....... levent yılmaz 2009-09-26 01:22:30 bir trabzon spor taraftarı olarak söylüyorum bu trabzondan turşu bile olmaz Son Osmanlı 2009-09-26 01:08:15 32 yaşındayım gerçekten bir ts li olmaktan bıktım dersem yalan olmaz.bu takımı bırakıp başka bir takım tutabilmeyi çok isterdim.Bu kadar işi bilmeyen bir teknik kadro olur mu 2-0dan 2-2 yazık.maç berabere sol ve sağ kanat yok forvetin birini çıkarıyor tek forvete dönüyor.inanın daha çok söylenecek şey var ama yazamıyorum yazamıyorum ya-za-mı-yorum. kabuk1 2009-09-26 01:04:42 ts nie şampiyon olamıyor?cevabını bulun hadi ben açıklıycam abdulrehim saglam 2009-09-26 00:25:15 İyi bir kaleci, iyi bir teknik direktör... Hakki Bekar 2009-09-25 22:55:15 maçın tamamını izledim ferhat song çıkmalıydı cale ve serkan girmeli alanzinho tam felaket engin varken bence hiç yeri yok ve maçıkn kötü gidişine bros seyirci kaldı g.birliği teknik heyeti eksiklerini 2.yarı giderdi bizimki gidereceğine hep batırdı bu kadar kör biri olamaz..hakettik bu takımdan her şey olur ama bu teknik heyetten hiç bir cacık olmaz bilesiniz. uğur karaman 2009-09-25 22:52:44 2-0dan 2-2 bitiyor maç oyuncuların ayakları bağlanmış gibi oynuyorlar yazık KAYA TRABZONLU 2009-09-25 22:20:36 bir trabzon taraftari olarak utanç duydum ts den istikrarsizlık abidesi gibi duruyor ortada bu yönetimle bu kadro ile bi çorba olmaz teknik adam zaten ruh gibi bu adam gerçekten teknik direktörlük yapmışmı merak ediyorum doğrusu..fark yemekten zor kurtulduk.. maç gençlerin hakkıydı Hamza Döne 2009-09-25 22:13:46 fırtına dindi selde gitti :):) artık rüzgar bile esmez tek gerçek GALATASARAY BAYRAM BUDAK 2009-09-25 21:57:24 haftaya fenerın işi cok zor bu gencler gercekden süper takım olmuş gerıye dusmelerıne ragmen yaptılar ustelık de kacırdılar trp zona sahayı dar ettıler.) galip 2009-09-25 14:56:53 Arkadaşlar size katılıyorum yattara büyük maçlarda çoğunlukla yok ve çoğu zaman isteyerek oynamıyor ama sahaya kramponlarını koysa kişi başında bekliyor. Karşı takmdan adam eksiltmek için iyi bir koz.Ha boş bırakılsa zaten gereğini yapıyor bence:) safa armutcu 2009-09-25 12:16:04 trabzon tam düzeldı derken yıne çıktı sahneye.oynatsa bır dert oynatmasa bır dert.yattara gıbı profesyonel olmayan bır oyuncuya yabancı hakkını kullanmak zarar verıcı.fazlı bır katkısı yok.olmazsada olur. gönderılmesınden yanayım.hiç bır önemlı maçta katkı yapmamıştır.neresı ıyı topçu. nuri cebiroglu 2009-09-25 07:34:25 ilk maçında yine sakatlanır! hazır takım düzelmişti yine dağıtacak takımı oynamasa bari. ilhami ilhami
585035
Teknik adam farkı!
Cemal Ersen GözlemTeknik adam farkı! 26 Eylül Cumartesi 2009 adına özellikle ikinci yarıdaki performansı ve hatalı oyuncu değişikliklerine bakarak bir puan iyidir demek mümkün İlk çeyrek saatte gibi esen ligin dişli takımlarından karşısında iki farklı skoru yakalayınca, maçı geldi gözümüzün önüne. Sıkıntılı gibi görünen deplasmanda da rakibin direncini kırmak zor olmamış, bordo-mavili ekip düşündüğünden rahat bir galibiyet elde etmişti. Dün akşam başlangıçtaki tablo farklı değildi. Ne oluyoruz derken Trabzonspor’un golü geldi. Selçuk’un mükemmel pasıyla savunmanın arkasına sarkan Umut, geriden gelen Gabriç’i, Hırvat oyuncu da ağları gördü. Gençlerbirliği’nin başlangıçtaki 4-2-4 dizilişi bordo-mavili ekip için büyük bir avantaj idi... Trabzonspor orta alanı kontrol eder ve hızlı toplarla bu bölgeden çıkarken hiçbir dirençle karşılaşmadığı gibi, her iki kanadı da kullanırken derin boşluklar yakaladı. İkinci gol ters kulvardan geldi. Gabriç bu kez pozisyonun hazırlayıcı, ise iş bitirici rolündeydi. Müthiş bir moral çöküntüsü yaşayan başkent ekibinin şoktan çıkması uzun sürmedi. Daha doğrusu, Trabzonspor savunmasının bir anlık konsantrasyon kaybı, ana kadar sahadaki varlığı ile yokluğu belli olmayan Harbuzi’ye gol davetiyesi çıkardı. Thomas Doll tıpkı geçen haftaki gibi oyuna müdahale için ikinci yarıyı bekledi. Beklenen hamle Burhan-Hurşit, Harbuzi- Sandro değişikliği oldu. Kulübeden gelen iki oyuncu ikinci bölgede dengeyi sağlarken, forvette Kahe’ye desteğin artması, Gençlerbirliği’nin kolay teslim olmayacağının göstergesiydi. Buna karşın Broos’un ikinci yarıya Gabriç’in yerine ’yu alarak başlaması ilginç bir tercihti. Çünkü bu tercih, sol kanadı kullanmakta güçlük çeken rakibin ekmeğine yağ sürdü. Defansif yanı olmayan Brezilyalı, Hurşit ve Orhan’ın ataklarında Ferhat’ın bunalmasına, dolayısıyla hata yapmasına neden oldu. Gençlerbirliği’nin beraberlik golünde bu zaafiyetin ürünüydü. Belçikalı teknik adam yaptığı yanlışın farkına vardığında sahada çok şey değişmişti. Broos, Alanzinho’yu bitirmek pahasına dışarı aldı, umudunu haftalardır oynamayan Yattara’ya bağladı. Beraberliği kabullenmek yerine müthiş bir özgüven ve oyun disipliniyle rakibin üzerine giden başkent ekibi, son bölümde inanılmaz pozisyonlar yakaladı. Ancak önce Aykut, uzatma dakikalarında ise Sandro iki farklı geriden gelen kırmızı-siyahlıların maçı kazanma şansını ortadan kaldırdı. Trabzonspor adına özellikle ikinci yarıdaki performansı ve hatalı oyuncu değişikliklerine bakarak bir puan iyidir demek mümkün. Son haftalardaki çıkışın üzerine ’dan eli boş dönmek, bordo-mavili takım için pek çok şeye yeniden başlamak anlamına gelebilirdi. Al sana FIFA menajerliği Son olarak Mehmet Topuz’un transferi sırasında gündeme gelmişti FIFA menajerliği. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasındaki kavganın başrolünde yine onlar vardı. Peki, ne demekti FIFA menajerliği? Kimdi transfer döneminde ortalığı kızıştıran bu adamlar? Kuralları ne kadar biliyor, nasıl uyguluyorlardı? İşini düzgün yapanların yanı sıra, menajerliği kısa yoldan köşeyi dönmek olarak algılayanlar, meydanı daha ne kadar boş bulacaklardı? Bu noktada harekete geçmesi gereken Futbol Federasyonu ilk hamlesini sezon başında yaptı. Futbolcu simsarlarını kontrol etmek adına talimatta radikal değişiklikler öngördü. İkinci adım hafta içinde atıldı. Menajerlik lisansı alabilmek için sıraya girenler ciddi bir sınava tabi tutuldu. On beşi FIFA tarafından gönderilen, beşi de federasyon uzmanlarınca hazırlanan yirmi soru soruldu adaylara. Şimdi sıkı durun. Kaç kişi başarılı oldu bu sınavda biliyor musunuz? Sadece iki! Uluslararası transfer kuralları, menajerlerin sorumlulukları, yaptırımlar, kulüpler ve futbolcularla ilişkiler gibi mesleğin temel prensipleriyle ilgili sorulara başarıyla yanıt veren sadece iki kişi! Bunlardan biri Beşiktaş Kulübü’nde uzun yıllar sportif direktör olarak görev yapan Erdil Arpacı, diğeri ise Remzi Petek isimli işadamı. Barajı aşamadılar Diğerleri mi? Bırakın 14 puan barajını aşmayı, yanına bile yaklaşamadı çoğu. Türkiye’de ilk kez yapılan bir sınavda, tabir yerindeyse meslek dersinden çaktı menajer adayları. Daha vahimi, şu örnek bile geçmişte menajerlik lisanslarının nasıl dağıtıldığını anlamamıza yetti! Ama bitmedi. Eş-dost ve akrabalara verilen matbu belgelerle transfer piyasasının altını üstüne getirenler, hâlâ ortalıkta ve “Ben uluslararası menajerim” diye dolaşıyor. Aralarında gerçekten hakkını vererek işini yapanlar ise, kirlilikten nasibini alıyor. Aslında durumdan en çok şikayetçi olanlar da, bu düzgün insanlar. Futbol Federasyonu nasıl yapar, ne eder bilmiyorum. Halen federasyona kayıtlı 92 futbolcu menajerinden 20’sinin lisansları askıda. Amaç eğitimli, bilgili, konusunda uzman kişileri bulmak ise, kazanılmış haklarına rağmen bu gruba da dokunulmalı. Yeterlilikleri test edilmeli, kriterlere uymayanlar elenip piyasadan silinmeli. Bakkallar, berberler, amcalar, dayılar temizlenmeli. Tabii bunları yaparken, korsan menajerlerin kucağına oturan kulüp başkanı ve yöneticilerine talimatla getirilen yaptırımlar da taviz vermeden devreye sokulmalı. Bu işin üç ayağı var. Menajer, kulüp ve futbolcu. Siz istediğiniz kadar menajerleri hizaya sokun; futbolcuyu bilinçlendirmez, transfer rantından pay alan bazı kulüp yöneticilerini cezalandırmazsanız, bunca emek ve çaba boşa gider. Başlamışken gerisini getirmek, Futbol Federasyonu’nun asli yükümlülüğüdür. Günün Sözü “Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir, biliyor musunuz? Dehanın sınırları var, cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur.” Whoopi Goldberg Kamera şakası gibi Çoğumuzun dikkatinden kaçmış olabilir. Maçların sonundaki oynanmamış süreler bazen birkaç saniye, kimi zaman da bir dakikaya yakın uzar. Özellikle televizyondan naklen yayınlanan karşılaşmalarda tanık oluruz bu gibi durumlara. Hakeme kızıp “bitirsene kardeşim” diyen de olmuştur, “bak rakibe illa gol attıracak” senaryosu yazan da. Meğer takımlardan birine kıyak geçiyor diye günahını alıyormuşuz bu hakemlerin. Özellikle aralarında bazıları varmış ki, maçı bitirmek için orta alanda pozisyon alıp yüzünü protokol tribününe dönmeyi kolluyormuş. Naklen yayında yan gözle pilot kamerayı kesip, bitiş düdüğünde esas oğlan raconu kesmeyi pek seviyormuş arkadaşlar. Kim mi bunlar? Ceza alanı çevresinde veya sırtı pilot kameraya dönük kaçı bitiş düdüğü çalıyorsa onlar değil! Merak etmeyin, huylu huyundan, bu hakemler de kamera sevdasından vazgeçmez! Cin olmadan adam çarpmak! Üç günde köşe yazarı olduğunu sanan tipler türedi medya camiasında. Kimi eski kulüp yöneticisi, kimi gıda sektüründe eğitmen, bazısı da sokaktan geçerken eline kalem tutuşturulan acayip insanlar. Ne oldum delisi derler ya türden! İnternet sitelerinde hasbelkader bir köşe kapmış, ahkam kesip piyasa yapmaya çalışan cinsten adamlar. Hani sağa sola bulaşmayıp adabıyla yazsalar, kimsenin bir şey diyeceği yok. Her malın alıcısı olduğu gibi, onların da vardır elbet okuyucusu. Bunlardan biri, taa İstanbul’dan başkentin Büyükşehir Belediye Başkanı’na sırnaşmak adına birkaç satır karalamış. Akbabalardan girmiş, sosyal demokrat kırıntılarından çıkmış. Bu arada solcu olup, dönekler kervanına katıldığını da itiraf etmekten çekinmemiş. Kıt aklıyla akıl vermeye kalkmış kendince. Bulduğu kapıda adam gibi oturacağına, oturduğu yer batmış belli ki. Cin olmadan adam çarpmaya çalışmak, böyle bir şey olsa gerek! Futbolun marka değeri var da basketbolun yok mu? Aziz başkan yaptı yine yapacağını. Fenerbahçe istim üzerinde gider, Galatasaray ile tarihi bir yarışı sürdürürken, gündemi değiştiriverdi birden. “Efes Pilsenli basketbolcuların final serisinde doping yaptığını” ileri sürüp, Türk basketboluna yıllarca önemli katkıları olmuş ciddi bir kurumu zan altında bıraktı. Sadece Efes Pilsen’i mi? Basketbol Federasyonu ve seçilmesinde büyük katkısı olan Başkanı Turgay Demirel’i de güç durumda bıraktı Aziz Yıldırım. Basketbolun marka değerine büyük bir darbe vurdu. Elinde kanıt mı var? Yıldırım’ın iddiaları sonrası iki olasılık çıkıyor ortaya. Birincisi, halen disiplin sürecinde bulunan Kerem Gönlüm’ün dışında, Efes Pilsenli başka oyunculara ait belgeler var elinde. Ki, böyle bir durumda Basketbol Federasyonu da olayı gizlediği için suç ortağı olacaktır. İkincisi, Aziz Başkan’ın suçlamaları sadece iddiadan ibarettir. Efes Pilsen Kulübü’nün açıklamasından sonra, kurmaylarına “Salı gününe kadar hazırlıklarınızı yapın” talimatı vermesi, Aziz Yıldırım’ın hâlâ somut bir kanıt aradığını gösteriyor. Eğer varsa böyle bir belge, olsa olsa Basketbol Federasyonu kayıtlarındadır. Ve bugüne kadar açıklanmamışsa, karşımızda çok daha vahim bir tablo duruyor demektir. Yok tüm bunlar dedikodu, duyum veya söylentiden ibaret ise, insanın aklına başka şeyler geliyor! Aklıma gelenlerin ne kadar doğru olduğunu görmek için, salı gününü merakla bekliyorum.
584598
TRT, G-20'yi İzliyor
TRT, G-20'yi İzliyor Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'yi temsil ettiği G-20 zirvesi protestolar arasında başladı. TRT ekibi, hem zirvenin hem de sokağın nabzını tutuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi temsil ettiği G-20 zirvesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Pittsburgh kentinde protestolar arasında başladı. Başbakan Erdoğan'ın temaslarına ilişkin gelişmeleri izleyen TRT ekibi, Pittsburgh'da da hem Zirve'nin hem de sokağın nabzını tutuyor. Erdoğan'a Sıcak Karşılama Başbakan ve eşi Emine Erdoğan, Pittsburgh'da ev sahibi Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama ve eşi Michelle Obama tarafından karşılandı. Erdoğan ve eşini bir başka sıcak karşılama da Pittsburgh'da kaldıkları otelde bekliyordu. Pittsburgh'da yaşayan Türk vatandaşları, Erdoğan'a hoşgeldiniz demek için bekliyordu. Zirve Protestolarla Başladı Erdoğan'ın Türkiye'yi temsil ettiği G-20 zirvesi ise protestolar arasında başladı. Çelik kenti Pittsburgh'da yaşayanların boşalttığı sokakları, protestocular ve güvenlik güçleri doldurdu. Amaç, liderlere seslerini duyurabilmek... Liderler Krizden En Az Hasarla Çıkmanın Yolunu Arıyor Sokaklar savaş alanına dönerken toplantı salonunda küresel mali krize karşı alınacak tedbirler değerlendiriliyor. Liderler krizden en az hasarla çıkmanın yolunu arıyor. Türkiye bu noktada önemli bir aktör konumunda. Çünkü, G-20 liderleri Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomide daha fazla söz sahibi olması gerektiğini düşünüyor. Öyle ki Türkiye'nin IMF'deki oy oranı yükselebilir. G-20 zirvesinden çıkacak kararlar henüz belli değil. Ancak, alınan kararların etkisinin yavaş olacağı yadsınamaz bir gerçek.
584842
‘Evet, size verdik’ demedik
‘Evet, size verdik’ demedikANKARA Milliyet güncellenme zamanı 26.9.2009Taner Yıldız hep yanınızda için bu hafta biten sürecinin 20-24 Kasım’a kadar uzatıldığını belirten ’ya henüz ‘Evet, biz bu işi size verdik’ demediklerini belirtti ihalesiyle ilgili olarak stratejik, hukuki ve teknik çalışmaların devam ettiğini belirten 24 Eylül’de biten sürecini ay daha uzatma kararı aldıklarını söyledi. Nükleer santral ihalesinde en iyi teklifi veren Atomstroyexport-Inter RAO-Park Teknik konsorsiyumu ile görüşmelerin devam ettiğini vurgulayan Yıldız şöyle konuştu: “Bu bir süreci olduğu için ’na ‘Evet, biz bu işi size verdik, size bunun yasal zeminini hazırlıyoruz’ demiyoruz. Hiçbir zaman için böyle deme durumunda da değiliz. Yani bu işin sonunda her zaman açıkça söylüyorum; evet veya hayır şu anda netletmiş değil. Fakat bunun hukuki sürecin devam etmesi, bahsettiğim süreçle iç içe olan bir şey. Birini bırakıp birini tercih etmek anlamında değil.” Yıldız, “Rusya’yla anlaşma oldu, zemin mi hazırlanıyor?” sorusu üzerine, “Rusya’ya bu işi verdik bunun zeminini hazırlıyoruz demiyoruz” dedi. Enerji kullanımı yüzde 5.4 azaldı Kriz dolayısıyla enerji piyasasındaki küçülmenin yüzde 5.4 olarak gerçekleştiğini kaydeden Yıldız, bu nedenle Rusya ile ’dan doğalgazla ilgili ‘al ya da öde’ anlaşmalarından doğan borçlara karşılık borç ötelemesi istediklerini ifade etti. Yıldız, “Biz bu konuda hem Rusya Federasyonu’ndan hem de İran’dan bir elastikiyet bekliyoruz” dedi. Elektrikte kayıp-kaçak oranının yüzde 14 olduğunu belirten Taner Yıldız, kaçak kullanımın en yüksek olan bölgelerin Dicle ve Fırat havzası ile ’un bir kısmı olduğunu ifade etti. Yıldız, elektrik özelleştirmelerine yönelik bir soru üzerine de, “2010’un sonuna kadar hem hem dağıtım şirketlerinin özelleşmesini tamamlamak istiyoruz” diye konuştu. Ruslar ’de rafineri düşünüyor Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile Rusya Sanayiciler ve İşadamları Birliği (RSPP) arasında, iki ülke işadamları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla işbirliği anlaşması imzalandı. Türkiye ile Rusya arasında enerji alanındaki işbirliği imkânlarına değinen RSPP Başkanı Aleksandır Şohin, bunun ve Güney Akım projeleri ile sınırlı olmadığını, petrokimya tesisi inşa edilmesinin gündemde olduğunu belirtti. Şohin, Akpet’i satın alan Lukoil’in Türkiye’de sektöründe çalışma niyeti olduğunu da anımsatarak, 700’e yakın bayisi bulunan şirketin ham maddeyi buradan karşılamak için rafineri kurmayı düşündüğünü söyledi. Rus işadamı Prokhorov’un takımı New Jersey Nets’i alma isteğini de hatırlatan Şohin, “Türkiye’de iyi bir futbol takımı varsa bizden buna da bir yatırımcı çıkar” diye konuştu. EKONOMİ SERVİSİ ‘Al ya da öde’ye 500 milyon dolar sonrasında düşen tüketimi, Rusya ile İran’la yapılan anlaşmaların içeriğinde yer alan ‘al ya da öde’ yükümlülüğü nedeniyle hesaplamalara göre Türkiye’ye 500 milyon dolar civarında maddi külfet getirecek. 2009 yılı için yaklaşık 37 milyar metreküpü aşkın doğalgaz kullanılmasının öngören uzmanlar, krizle birlikte düştüğü bu yıl tüketimin 35 milyar metreküp civarında kalmasını bekliyorlar. Bu durumda ortaya çıkacak milyar metreküplük bir fazlalık olacağını ifade eden uzmanlar, bunun Türkiye’ye 500 milyon dolarlık ek maliyetinin olacağını dile getirdi. Uzmanlar, diğer piyasa oyuncularının da Türkiye’ye gaz getirmesi halinde miktarın daha da artacağı uyarısında bulunurken, Enerji Bakanlığı ‘al ya da öde’ yükümlülüğünün düşürülmesi ve iki veya üç yıl ertelenmesi için Rusya ve İran ile görüşmeler yapacağı belirtiliyor. ANKA
586171
Ankaragücü G.Antep'te altın buldu
-GAZİANTEPSPOR: ANKARAGÜCÜ: Stat: Kamil Ocak Hakemler: Kuddusi Müftüoğlu xx, Erdem Bayık xx, Volkan Narinç xx Gaziantepspor: Mahmut xx, Murat Ceylan x, Erkan Sekman x, Deumi xx, Hakan Bayraktar (Dk. 75 Ümit Tütünci x), Erman Özgür (Dk. 57 Ronald Linz x), Beto x, Olcan xx, İvan (Dk. 57 Jorginho x), Julio Cezar xx, Da Silva xx Ankaragücü: Serkan xxx, Koray xxx, Semavi xx (Dk. 74 Mehmet Çakır x), Ediz xx, Metin Akan xxx (Dk. 71 Emre Aygün xx), Murat Duruer xxx, Ceyhun xxx (Dk. 84 Volkan Aslan x), Broggi xx, Barbaros xxx, Risp xxx, Hürriyet xxx Goller: Dk. 10 Da Silva (Gaziantepspor), Dk. 42 ve 54 Metin Akan, Dk. 79 Emre Aygün (Ankaragücü) Sarı kartlar: Dk. 16 Olcan, Dk. 25 Hakan Bayraktar, Dk. 64 Ronald Linz, Dk. 90 Jorginho (Gaziantepspor), Dk. 60 Broggi (Ankaragücü) MAÇTAN DAKİKALAR 10. dakikada Erman Özgür'ün düşürülmesi ile Gaziantepspor serbest atış kazandı. Da Silva'nın, ceza yayı üzerinden sert ve düzgün vuruşu, Ankaragücü barajını geçerek, kalecinin sağından filelerle buluştu: 1-0. 25. dakikada Hakan Bayraktar'ın yaptığı faulden doğan serbest atışı Ceyhun kullandı. Kaleciden dönen topu Metin tamamladı, yine kaleciden dönen meşin yuvarlağı defans uzaklaştırdı. 26. dakikada Murat Duruer soldan ortaladı, müsait pozisyonda bulunan Ceyhun altı pas içinde topa dokunamadı. 28. dakikada Ceyhun'un ara pasında ceza alanına giren Barbaros sert vurdu, ancak kaleci Mahmut topu iki hamlede kontrol etti. 30. dakikada Beto'nun sol kanattan İvan'a bıraktığı topa bu oyuncu plase bir vuruş yaptı, meşin yuvarlak az farkla yandan dışarı çıktı. 31. dakikada Murat Duruer ortaladı, Metin'in indirdiği topla buluşan Ceyhun'un sert şutu üstten az farkla auta gitti. 42. dakikada, Murat Ceylan orta sahada, Barbaros ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti. Gaziantepsporlu futbolcular faul beklerken, hakem oyunu devam ettirdi. Barbaros topu Ceyhun'a verdi. Ceyhun şık hareketlerle ceza alanına girdi ve topu Metin Akan'a verdi. Bu oyuncu düzgün bir vuruşlar topu filelere gönderdi: 1-1. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 berabere sona erdi. 54. dakikada Hürriyet sol kanattan Gaziantepspor ceza alanına kadar girdi ve topu Ceyhun'a kazandırdı. Ceyhun, altı pas içinden aşırtmalı vurdu ve topu Metin Akan'a kazandırdı. Bu futbolcunun bekletmeden sert vuruşunda meşin yuvarlak filelerle buluştu: 2-1. 55. dakikada Olcan, soldan Ankaragücü ceza sahasına kadar girdi ve topu İvan'a verdi. Bu oyuncunun vuruşunda meşin yuvarlak üstten auta gitti. 62. dakikada Murat Ceylan'ın pasında topla buluşan Beto, ceza sahasına girdi ve sert vurdu, top kalecide kaldı. 66. dakikada Ceyhun'un köşe vuruşundan gönderdiği topa Murat Duruer kafayla vurdu, meşin yuvarlak az dışarı çıktı. 71. dakikada Olcan, sol kanattan Ankaragücü ceza sahasına girdi, kaleye paralel bir pas uzattı. Beto müsait pozisyonda olmasına karşın topa dokunamadı. 74. dakikada sol kanattan Ankaragücü hızlı geldi. Broggi'nin ortaladığı topla buluşan Emre Aygün, kaleci ile karşı karşıya kaldı, sert vuruşu kaleciden döndü, defans topu uzaklaştırarak gole izin vermedi. 79. dakikada sol kanattan gelişen atakta, topla buluşan Ceyhun, boşta olan Emre Aygün'e verdi. Bu oyuncu, sert ve düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 3-1 82. dakikada Ankaragücü kontra atağında Mehmet Çakır topla buluştu ve kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen iyi vuramadı. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca, karşılaşma Ankaragücü'nün 3-1 üstünlüğü ile sona erdi.
584981
Genç işadamları, Atalay'a açılım raporu sundu
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı makamında ziyaret eden Sesli, açılımla ilgili olarak hazırladıkları çalışmayı Atalay'a sundu. Sesli, basına kapalı gerçekleşen kabulün ardından yaptığı açıklamada, çalışmayı temel maddede topladıklarını belirtti. Rapordan bazı cümleler şöyle: "Kürt sorunu bize yüz yıl kaybettirdi, çözülürse Türkiye, gelecek yüz yılını kazanır. Kendi gerçeklerini gören ve kabul edenler mutlu olur. Bu açıdan hükümetin attığı adımın tarihî ve cesurca bir adım olduğunu kabul ediyoruz." ANKARA ZAMAN
585704
DirectX 11 gerçeğe yaklaştırıyor
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre Microsoft'un yazılım programlama arayüzü DirectX'in 11 numaralı sürümü, Windows ile beraber 22 Ekim'de resmen yayınlanacak. Ancak kullanıcıların aklında hâlâ yanıtlanmayı bekleyen sorular var. Bunlardan belki de en kritik olanı, DirectX 11'in oyunlardaki etkinliğinin ne seviyede olacağı. Zira DX10.1'i henüz kullanamayan birçok kişi olmasına karşın, bir sonraki sürümün getireceği yeniliklerin gerekli olup olmadığı merak ediliyor. Konuyla ilgili ekran kartı üreticileri arasında ilk hamle AMD'den geldi. Radeon HD 5000 serisini (Kod adı: Evergreen) DirectX 11'e uyumlu tasarlayan firma, hem dizüstüne hem de masaüstüne 10'ar tane ekran kartı çıkaracak (HD 5870 satışa çıktı). DX11 Destekli Radeon HD 5000 Serisi :: Radeon HD 5870 :: Radeon HD 5850 :: Radeon HD 5830 :: Radeon HD 5770 :: Radeon HD 5750 :: Radeon HD 5730 :: Radeon HD 5650 :: Radeon HD 5470 :: Radeon HD 5450 :: Radeon HD 5430 AMD Radeon HD 5870 AMD gibi bir diğer büyük ekran kartı üreticisi olan NVIDIA ise, henüz rakibi kadar belirgin bir şekilde DX11 sularında yüzmeye başlamadı. Şimdilik yalnızca GT300 işlemci çekirdeğine sahip modelleriyle yeni DirectX sürümüne destek vereceğini açıklayan firmanın modelleri, henüz kullanıcılarla paylaşılmış değil. GT300 çekirdekli yeni NVIDIA kartların kasım ayında satışa sunulacağı tahmin edilse de, firma tarafından resmi bir doğrulama henüz gelmedi. Windows Vista'da DirectX 11 Microsoft'un Windows 7'si ile beraber resmen yayınlanacak olan DirectX 11, yalnızca bu işletim sistemine özel olmayacak. Zira yapımcılar tarafından yapılan bu sevindirici açıklamaya göre, Windows Vista kullanıcıları da DirectX yazılımın yeni sürümünü kullanabilecek. Ancak bunun için, biraz beklemek gerekiyor. Zira DX11 sadece, Windows Vista Service Pack (SP3) ile beraber kullanılabilir olacak. Maalesef takvim yaprakları da, henüz SP3'ün yayınlanma tarihini işaret etmiyor. Bu yüzden DX11'e kavuşmak için ilk etapta Windows işletim sistemi şart. Vista sahipleri ise, yeni yazılımın getirdiği teknolojiler için güncellemeye ihtiyaç duyuyor. Peki DirectX 11'de neler var?
586018
Fenerbahçe, Antalyaspor'a ter idmanı ile hazırlandı
MUHTEMEL KADROLAR ANTALYASPOR: Polat, Yalçın (Batak), Şenol, Orhan, Necati, Ali Zitouni, Kerim, Jedinak, Veysel, Korhan, Sedat FENERBAHÇE: Volkan, Gökhan, Önder, Lugano (Bilica), R.Carlos, Kazım (Özer), Mehmet, Cristian, Dos Santos, Alex, Guiza STAT: Antalya Atatürk SAAT: 20.00 YAYIN: Lig TV HAKEM: Yunus Yıldırım
585272
Türk bayrağını yerde bırakmadı
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Türk bayrağını yerde bırakmadı'nin Pittsburgh kentindeki zirvesinde geleneksel aile fotoğrafı için liderlere yerini alırken, Başbakan Türk bayrağını konulduğu yerden alarak, ceketinin cebine koydu. Erdoğan, daha yalnızca birkaç lider yerini almışken yerden Türk bayrağını aldı. Liderlerin yavaş yavaş yerlerini aldıkları sırada uzun uzun Türk bayrağına baktı.; daha sonra bayrağı katlayarak iç cebine koydu. Erdoğan, aile fotğrafında Başbakanı ile Başbakanı arasında yer aldı. İkili temaslarda bulundu Başbakan Erdoğan, 'nde bazı ülke liderleri ve ve başkanları ile görüştü. Başbakan Erdoğan, Başbakanı Jan Peter Balkenende, Başbakanı Fredrick Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Güney Devlet Başkanı Jakop Zuma, Güney Cumhurbaşkanı Laa Myung-bak, Başbakanı Kevin Rodd, Dünya Bankası Başkanı Robert B. Zoellick, IMF Başkanı Dominique ile görüşmelerde bulundu. Basına kapalı görüşmelerde bölgesel, küresel ve ikili ilişkiler ele alındı. Başbakan Erdoğan ve IMF Başkanı Kahn, karşılıklı olarak yakında görüşmelerin yapılacağını teyit etti. Erdoğan'ın Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ile görüşmesinde iki ülke ilişkileri, bölgesel konular ve işbirliği konuları ele alındı. Görüşmede, yakın zamanda 'da imzalanan anlaşmaların pratiğe yansıtılması gerekliliğinin önemine vurgu yapılırken, bu anlamda stratejik işbirliğinin daha ileri bir noktaya taşınmasının önemi vurgulandı. Liderler hemfikir: "Krize karşı mücadeleyi kazandık" Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerin liderlerini bir araya getiren G-20 zirvesinde hazırlanan sonuç bildirisi taslağına göre, 1930'lardaki Büyük Buhran'dan sonraki en büyük ekonomik krize yol açan nedenler arasında yer alan dengesizliklerin giderilmesi için reformlar yapılması konusunda mutabakata varıldı. Uygulamalar arasında, bir ülkenin, bir diğeri tarafından izlenmesi, kontrol edilmesi de bulunuyor. Ancak bu önlemler, hedefi tutturamayan ülkenin "cezalandırılması" gibi bir yol içermiyor. Liderler ortak belgede, küresel ekonomik krize karşı mücadelenin "kazanıldığını" ilan ediyor. Nisan ayında yapılan önceki toplantıda "ekonomik canlanma için gereken önlemlerin alınması, finansal sistemin onarılması, küresel akışının korunması" gibi önlemler üzerinde mutabakata varıldığı anımsatılarak, bu tedbirlerin "işe yaradığı" ilan ediliyor. Tedbirlerin, tehlikenin durdurulması, küresel ekonomik hareketlerdeki keskin inişin önlenmesine karşı iyi bir yanıt oluşturduğunun ifade edildiği belgede, "Sanayi üretimi neredeyse tüm G-20 ülkelerinde artmaya başlamış, ticaret iyileşmeye başlamıştır" deniyor. Belgede, kuruluşlarının sermayelerini arttırmaya başladığı da ifade ediliyor. Belgede buna karşın yapılması gereken hala çok şey olduğu belirtilerek, bu çerçevede ekonomilerin daha istikrarlı bir ortamda büyümesinin güvence altında tutulması için "küresel büyümenin iç dengelerinin sağlanması gerektiği," ayrıca finans sisteminin reforme edilmesinin şart olduğu ifade ediliyor. Belgede, "Normalleşme duygusu, rehavete yol açmamalıdır" ifadesine yer veriliyor.
584700
Başkentte elektrik kesintisi
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Başkentte elektrik kesintisi ANKARA (A.A) Önceden planlanan yıllık periyodik işletme, bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle 28-29 ve 30 Eylül günlerinde Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan yazılı açıklamaya göre, elektrik kesintisi yapılacak yerler gün ve saatleri şöyle: Yenimahalle'de, 28 Eylül Pazartesi günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Şehitali, Çelikler Mahalleleri, Petkonut, Petdoğa, Bilgisayarcılar, Karme Kooperatifleri, Borbeton Şantiyesi, Mesa tesisleri, özel trafolu aboneler.29 Eylül Salı günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Fevziye Mahallesi, özel trafolu aboneler Kazan'da, 28 Eylül Pazartesi günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Örencik, Sarıayak Köyleri, Yapımtaş ve civarı, 12.00-13.00 saatleri arasında; Yıldırım Beyazıt Mahallesi'nin bir kısmı, Treysan, Ağaçsan, Bak Piliç ve civarı, 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Güvenç Köyü, Dönge Mahallesi. 30 Eylül Çarşamba 09.00-14.00 saatleri arasında; İmrendi Mahallesi Nallıhan'da, 28 Eylül Pazartesi günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Meyildere, Karahisar, Cendere, Subaşı, Epçeler, Mürküt, Aşağı, Çive, Yukarı Çive, İslamalan köyleri 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Cendere, Subaşı, Epçeler, Mürküt, Aşağı Çive, Yukarı Çive, İslamalan köyleri 30 Eylül Çarşamba günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Eymür, Zaimoğlu, Yeşilyurt, Atça Köyleri Gölbaşı'nda 30 Eylül Çarşamba günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Çayırlı, Subaşı, Deveci Mahalleleri, özel trafolu aboneler Çankaya'da 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Mimar Sinan, Metin Oktay mahalleleri 30 Eylül Çarşamba günü 09.00-12.00 saatleri arasında; Vedat Dalokay Caddesi 70 numara ve civarı Mamak'ta 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Türközü Şehit Cengiz Topel Mahalleleri, Ziya Oralay Caddesi'nin bir kısmı, Akdere Mahallesi 329., 372., 373., 376., sokaklar ve civarı Altındağ'da 29 Eylül Salı ve 30 Eylül Çarşamba günleri 09.00-14.00 saatleri arasında; Kavaklı Mahallesi Siteköy Sanayi Sitesi 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Güneşevler Mahallesi Malazgirt Caddesi 22., 23., 24., 25., 26. sokaklar ve civarı Polatlı'da 28 Eylül Pazartesi günü 09.30-12.30 saatleri arasında; Adatoprakpınar, Sinanlı, Uzunbey, Yüzükbaşı, Hacıosmanoğlu, Yağcıoğlu, Hacımusa, Şıhahmetli, Sincik, Emirlerkesikkavak, Tüfekçioğlu Köyleri, Bulduk, Mıcıkoğlu Yaylaları, TİGEM Polatlı İşletme Müdürlüğü, Polatlı Belediyesi Yüzükbaşı İçme Suyu Tesisi, Fermak İnşaat Ltd. Şti., 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri 13.30-17.00 saatleri arasında; Polatlı Ticaret Borsası, Gündoğan Köyü, Polatlı Belediyesi Gündoğan Köyü İçme Suyu Tesisi, Şara Çiftçiler Yem, Eker Mak, Ender Tuğla, Sakarya Tuğla, Koç Tuğla Fabrikaları, 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri 29 Eylül Salı günü 09.010-14.00 saatleri arasında; Polatlı Organize Sanayi Bölgesi 30 Eylül Çarşamba günü 08.30-12.30 saatleri arasında; Şıhali, Kızılçakışla, Taşpınar, Babayakup, Eskiköseler, Karakaya, Kardayavşan, Sivri, Ahırlıkuyu köyleri, Askar Yaylası, 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri Haymana'da 30 Eylül Çarşamba günü 14.00-17.30 saatleri arasında; Haymana ilçe merkezi, belde ve köyleri Beypazarı'nda 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Milli Egemenlik Caddesi, Halil Şıngan, Zafer 1, Nafaka sokaklar ve civarı 25.09.2009
584991
Federer, Japonya Açık'tan çekildi
Japonya Tenis Federasyonu, İsviçreli raketin, 5-11 Ekim'deki Japonya Açık'a ve ardından 12-18 Ekim'de Şanghay Masters turnuvalarına katılmayacağını organizatörlere bildirdiğini duyurdu.
589314
Tarihte bugün: 29 Eylül
ne oldu? 1499 İnebahtı kalesi fethedildi. 1887 İlk gramofon patenti, Alman kâşif Emil Berliner tarafından alındı. 1911 Trablusgarp topraklarının 'nın eline geçmesiyle sonuçlanan ve ile Osmanlı Devleti'ni karşı karşıya getiren Trablusgarp Savaşı başladı. 1923 Filistin'de İngiliz mandası resmen yürürlüğe girdi. 1937 'de Japon tehdidine karşı güçler birleştiriliyor; milliyetçi general Çan Kay Şek ile komünist önder Mao Zedong birlikte davranma kararı aldılar. 1939 Polonya askerleri geri çekildi, Varşova teslim oldu. 1960 Demokrat Parti kapatıldı. 1992 Hakkari'nin Şemdinli ilçesi Derecik jandarma karakoluna saldıran teröristlerden 200'ü öldürüldü. 1994 Eski Adalet Bakanı ANAP'lı Mehmet Topaç, Ankara'daki avukatlık bürosunda, yasadışı Dev-Sol örgütü üyesi oldukları iddia edilen kişinin silâhlı saldırısı sonucu öldü. Kimler geldi 1547 Miguel de Cervantes, İspanyol yazar (ö. 1616) 1571 Caravaggio, İtalyan ressam (ö. 1610) 1810 Elizabeth Gaskell, İngiliz romancı (ö. 1865) 1901 Enrico Fermi, 'li nükleer fizikçi (ö. 1954) 1951 Michelle Bachelet, Şilili politikacı ve devlet başkanı Kimler geçti 1902 Émile Zola, Fransız romancı (d. 1840) 1908 Machado de Assis, Brezilyalı yazar (d. 1839) 1927 Arthur Achleitner, Alman yazar (d. 1858) 2003 Tuğrul Şavkay, Türk gazeteci (d. 1951) 2007 Yıldırım Aktuna, Türk nöropsikiyatr ve siyasetçi (d. 1930)
585731
Viranşehir’de gergin gece
Viranşehir’de gergin geceMUSTAFA MERT Şanlıurfa DHA Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bir grup PKK sempatizanı, korsan gösteri düzenledi. Yollara barikat kurup, PKK ve Abdullah Öcalan lehine slogan atan göstericiler, güvenlik güçlerine taş ve molotof kokteyli ile saldırdı. Şırnak Mahallesi’nde önceki gece saat 21.00 sıralarında toplanan çoğunluğu çocuk yaklaşık 100 kişi, Vatan Caddesi'nde çöp kontenyenleriyle yolu kapatıp, lastik ve tahtalarla oluşturdukları barikatı ateşe verdi. Bir süre PKK ve Abdullah Öcalan lehine Kürtçe ve Türkçe slogan atan grup, daha sonra Viranşehir Kaymakamlığı’nın da bulunduğu Karacadağ Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Saat 22.00'de ellerinde Öcalan posterleri ve PKK’yı simgeleyen renklerin bulunduğu bez parçalarını taşıyıp slogan atan göstericiler, burada polisle karşı karşıya geldi. Kaymakamlığa yaklaşık 500 metre mesafede önlem alan polisi görünce yüzlerini poşu ile kapatan göstericiler, taş ve molotof kokteylerini güvenlik güçlerine atmaya başladı. Polisin tazyikli su ve biber gazı ile karşılık verdiği göstericiler ara sokaklara dağıldı.
584976
Kolombiya'da iki toplu mezar bulundu
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, işkence ederek gömülmüş köylülerin bulunduğu toplu mezarın ülkenin kuzeybatısında ortaya çıkarıldığı, bu bölgenin bir dönem aşırı sağcı Carlos Castano'ya bağlı silahlı grupların kontrolünde olduğu belirtildi. Açıklamada, toplu mezarda 16 köylünün cesetlerinden arta kalanların bulunduğu, olayın 10-12 yıllık olduğu kaydedildi. Başsavcılık yetkilileri, ülkenin güneyindeki ormanlık alanda ise bir çatışmada öldükleri anlaşılan 16 militanın cesedinin bulunduğunu kaydetti. Kolombiya'da silahlı gruplarla hükümet arasında 2005 yılında barış anlaşması imzalandı. Söz konusu grupların kontrol ettiği bölgelerde yapılan araştırmalarda ise şimdiye kadar 2.570 kişinin cesedi veya cesedinden geriye kalanlar bulundu. Yetkililer, bu grupların öldürdüğü insanların 25 bine ulaşabileceğinden endişe duyuyor.
585791
Hayyam Garipoğlu serbest bırakıldı
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 4. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği Garipoğlu, burada yeniden yapılan sorgusunun ardından suçun mahiyeti ve delil durumu dikkate alınarak, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi.
585496
"Beni kimse gönderemez"
"Beni kimse gönderemez" 'ta 'yabancı krizi' Delgado henüz dönmeden başladı. Arjantinli yıldızın sakatlığının hızla geçmesi ve oynayacak hale gelmesine sevinen teknik heyet, Fink'in tepkisiyle şaşkına döndü. Alman ön libero, "Üç yıllık imza attım. Sözleşmemin sonuna kadar burada kalacağım. Beşiktaş'a faydalı olmak için geldim. yüzden bana farklı bir teklifte bulunmasınlar" diyerek rest çekti. Akşam gazetesinin haberine göre, lig ve 'da tepe taklak giden Beşiktaş'ta operasyon gündemde. Teknik Direktör 'nin Ocak'ta sakatlığı düzelecek Delgado'ya kadroda yer açabilmek için bekleneni veremeyen Fink'i gözden gözden çıkarması gündeme bomba gibi düştü. İLK GÖRÜŞMEDE SERT ÇIKTI Ancak siyah beyazlılar için bu süreç oldukça sancılı olacak gibi. Yönetim yapılan ilk görüşmede sert bir üslupla karşılaştı. Beşiktaş'a oynamak için geldiğini belirten Fink'in, "Bu yüzden de buradan hiçbir yere gitmeyeceğim. Sözleşmem bitene dek buradayım" dediği ifade edildi. DENİZLİ GERİ ADIM ATMIYOR Fink'in tutumu karşısında siyah beyazlılar şimdilik beklemeye çekildi. Oyuncunun gönderilmesi halinde ödenecek tazminatı hesaplatan yönetim, konuyu bir kez daha Mustafa Hoca ile görüşecek. Ancak Denizli'nin Fink'i göndermekte tereddüt etmeyeceği belirtiliyor.
584872
Amca Garipoğlu'na gözaltı
Amca Garipoğlu'na gözaltı Amca Garipoğlu'na gözaltı Rıdvan TEZEL-Orhan YURTSEVER-Özlem SEZER SABAH 26.09.2009 İşadamı Hayyam Garipoğlu, Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili dün akşam Levent'te gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen baba Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur, aile şirketinin satın alma müdürü Mehmet Karakayalı ile şirket çalışanlarından Habib Kurt tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konuldu. Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nu arabayla kaçırdığı iddia edilen şoför Ahmet Batur'un ifadeleri doğrultusunda gözaltına alınan amca Hayyam Garipoğlu Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Geceyi Asayiş Şube Müdürlüğü'nde geçirecek olan Garipoğlu'nun bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. Hayyam Garipoğlu'nun, Garipoğlu şirketleri topluluğunun şoförlüğünü yapan Ahmet Batur'un savcılıktaki, "Cem'i kaçırırken arabada babası ile birlikte amcası Hayyam Garipoğlu da vardı" ifadesi üzerine gözaltına alındığı öğrenildi. Cem Garipoğlu'na yardımcı oldukları iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet Batur, satın alma müdürü Mehmet Karakayalı, şirket çalışanları Habib Kurt ve Hakan Çiçek'i savcı saat sorguladı. KORKTUK SAKLADIK Habib Kurt'un "Cinayetin meydana geldiği günün akşamı Mehmet Bey, Cem'i getirdi. 'Birinci kata indirin beni orada beklesin' dedi. Dairenin anahtarı olmadığı için Ahmet Batur'u şirketten getirttik. Cem, birinci kattaki daireye indikten sonra bir daha kendisini görmedim. Ertesi gün gazeteleri okuyunca korktuk, kimseye bir şey söyleyemedik" dediği öğrenildi. Mahkeme Hakan Çiçek'i serbest bırakırken, Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt'u "suçluyu kayırma" suçundan tutukladı.Amca Garipoğlu'na gözaltı
584718
SPK, Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Dogan Boyner ile Ali Rıza Temuroğlu hakkında suç duyurusunda bulunuyor
SPK'nın haftalık bültenine göre, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. (Hürriyet) ve Milliyet Gazetecilik A.Ş. (Milliyet), (Yeni unvanı Doğan Gazetecilik A.Ş.)'nin ihtiyacı olan gazete kağıdı ve baskı malzemelerinin doğrudan üretici/satıcı firmalar yerine, gazete kâğıdı ve baskı malzemesi tedarik işlemlerine fiili olarak herhangi bir katkısı bulunmayan ve Doğan Ailesine ait Sortal Trading Company Limited ve Shawcliff Trading Limited unvanlı şirketler üzerinden üretici/satıcı birim fiyatlarından daha yüksek bedellerle ithal edildiği kaydedildi. Kurul, bunun sonucunda hisse senetleri İMKB'de işlem gören Hürriyet ve Milliyet'in gazete kağıdı ve baskı malzemesi birim maliyetlerinin makul bir karşı edim olmaksızın yükseltilerek Hürriyet ve Milliyet'in karının ve dolayısıyla mal varlığının faiz hariç toplam 33 milyon 117 bin 914 TL azaltılmasında sorumluluğu bulunan, Aydın DOĞAN, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Dogan Boyner, Ali Rıza Temuroğlu ve savcılık makamınca yapılacak soruşturma sırasında bu kişilerin fiillerine iştirak ettiği tespit edilen diğer şahıslar hakkında, SPK'nın ilgili düzenlemeleri kapsamında işlem yapılmak üzere ilgili yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
585712
Bilge Köyü katliam sanıklarının yakınları Trakya'ya getirilecek
sanıklarının yakınları 'ya getirilecekDOĞAN HABER AJANSI 'in İlçesi'ne bağlı 'nde 44 kişinin öldürülmesi ile ilgili yargılanan sanık yakınlarının güvenlikleri için Bölgesi'ne yerleştirilmesinin planlandığı belirtildi. tarafından ‘Gizli’ yürütülen proje kapsamında köydeki 65 kişi bölgeye getirilerek bir sitedeki blok içindeki 32 daireye yerleştirilecek. Mazıdağı'na bağlı Bilgi Köyü'nde Mayıs akşamı 44 kişiyi öldürdükleri gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan katliamın birinci sorumlusu olarak gösterilen sanıklarından ‘Şıh Mehmet’ lakaplı ’nin aralarında bulunduğu sanığın yakınları, olası yeni katliama karşı devlet tarafından koruma altına alınacak. İçişleri Bakanlığı tarafından ‘çok gizli’ yürütülen proje kapsamında kimlikleri belirlenen 50 çocuk, 10 kadın ve erkekten oluşan 65 kişi Trakya Bölgesi'ndeki açıklanmayan bir yerleşim biriminde 32 ayrı daireye yerleştirilecek. Ayrıca bu sitenin güvenliği polis tarafından sağlanacak. Sitenin çevresi güvenlik kamerası ile 24 saat takip edilecek. İçişleri Bakanlığı'ndan gelen uzmanlar siteye gelerek incelemelerde bulunurken sanık yakınlarını yerliştirilmesi için ‘uygun görüş’ verdiği belirtildi. Katliamın sanık yakınları, bölgedeki açıklanmayan yerde müteahhit tarafından yaptırılan ve devlet tarafından satın alınması planlanan 32 daire oda salon ve oda salon olarak 60 ve 90 metrekarelik iki ayrı tipte inşa edildi. İnşaatı yeni tamamlanan konutlardaki dairelen ile ısıtılacak. Konutlar için açıklanmayan yerde ön görüşmelerinin devam ettiği, hafta içerisinde konunun netleşeceğini bildiren adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili şöyle dedi: “Çevrede 11 bloktan oluşan yaklaşık 200 daire var. Bunlardan bloktan oluşan 32 dairenin anlaşması tamamlanmak üzere. Çevrede oturanların buraya yerleştirilecek vatandaşlar için tepkisi söz konusu değil. Bunun araştırması yapıldı. Burada çevre güvenliği, sosyal yaşam alanları ve merkezi bulunacak. Bölgenin 24 saat süreyle güvenliğini sağlayacak. Konutların Bilge Köyü'ndeki kişelere tahsis edilmesi için mülki amirlere devredilmek üzere son aşamaya gelindi. hafta içinde konutlar teslim edilecek.”
585940
Erzincan doğunun parlayan yıldızı olacak
Erzincan doğunun parlayan yıldızı olacak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, 2009 Yılı Başkanlar Kurulu toplantısı yapıldı. Vali Abdulkadir Demir, “Erzincan, çok kritik eşiklerden geçiyor. Bu eşikleri sağlıklı ve sağlam atlayabildiğimizde gelecekte göreceğiz ki bu şehir doğunun parlayan yıldızı olacak” dedi. ERZİNCAN (İHA) Erzincan Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, 2009 Yılı Başkanlar Kurulu toplantısı il özel idaresi sosyal tesislerinde yapıldı. Toplantıda 2009 yılı değerlendirildi. Yasa gereği her yıl Eylül ayında yapılması gereken Esnaf Odaları Başkanlar Kurulu Toplantısı Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, Erzincan Belediye Başkanı Yüksel Çakır, Erzincan Defterdarı Ali Aykaş, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Uğur Kaya, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Fazlı Yüksel, 12 merkez ve ilçe oda başkanı olmak üzere toplam 19 oda başkanının katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda 2009 yılı değerlendirilmesi yapılırken bir sonraki yılda neler yapılabilir konusu istişare edildi. Toplantıda açılış konuşmasını yapan Erzincan Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Necmettin Ünal, “Başkanlar kurulu 5362 sayılı yasa gereği her yıl Eylül ayında toplanır. Bu toplantıda oda başkanlarımızın dilek ve temennileri görüşülür. Ayrıca esnaf odaları olarak yapılması gerekenler bu toplantıda görüşülüyor” dedi. KRİTİK EŞİKLERDEN GEÇİYORUZ Vali Abdulkadir Demir konuşmasında, Erzincan Esnafı'nın kent için büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi. Kamunun yaptığı tüm çalışmaların hayat kalitesini daha da artırmak için yapıldığını ifade eden Vali Demir; “Sivil toplum örgütlerinin desteği olmadan kamu yönetimlerinin başarılı olması mümkün değil. Bunu Türkiye çok tecrübelerden sonra edinebildi. Şuan da Esnaf odaları Ticaret odaları ve tüm sivil toplum örgütleri hem devlet için hem de milletimiz için son derece önemli. Erzincan da artık hiç kimsenin küçük düşünmeye hakkı yok. Bu şehir büyüyor. Bu şehir çok kritik eşiklerden geçiyor. Bu eşikleri sağlıklı ve sağlam atlayabildiğimizde gelecekte göreceğiz ki bu şehir doğunun parlayan yıldızı olacak” diye konuştu. “ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİ SAYISI YILDA 20 BİN OLACAK” Erzincan Valisi Abdulkadir Demir konuşmasında Erzincan Üniversitesi'nin hızla büyüdüğünün altını çizerek; “Üniversite çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Üniversitesiz Erzincan da bir şey düşünmemiz mümkün değil. Üniversitemiz bu yıl bine yakın öğrenci aldı. Bu öğrencilerle öğrenci sayımız 10 binleri buldu. sene sonra Erzincan da 20 bin öğrenci rakamlarını konuşabileceğiz. Dolayısıyla bunun hazırlığını özelliklede esnafımız şimdiden yapmak zorunda. Buna karşılık vermezsek bu bize çok çabuk geri döner. Türkiye'nin bir çok yerinde değişik alternatifler var. Öğrencinin Erzincan' gelmesi için onlara kaliteli hizmet sunmak zorundayız. Erzincan' ın insanları bir çok yere örnek olacak vasıfta insanlar, bu yüzden biraz daha büyük düşünüp pastadan daha büyük payı nasıl alabiliriz bunu hesap ederek çalışmamız lazım” dedi 26.09.2009 YURT HABERLER
584826
Yarım ton eroin soruşturması, Alman polisine uzandı
Soruşturma kapsamında daha önce Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir polis memuru ile kişi tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Ele geçirilen uyuşturucu ile ilgili soruşturma Türk ve Alman polisi tarafından genişletilirken, olayın içerisinde Alman emniyetinden de üst düzey polis şeflerinin bulunduğuna dair bilgiler ortaya çıkarıldı. Bu gelişme üzerine Almanya İçişleri Bakanlığı'nın olayla ilgili geniş çapta soruşturma başlattığı öğrenildi. Piyasa değeri 250 milyon lirayı bulan 473 kilogram eroinin sevkiyatında şüpheliler arasında Türk ve Alman polislerinin de bulunduğu öne sürüldü. Eroini Almanya'ya nakletmek isteyen firmanın da daha önce hayali ihracat olayına adının karıştığı savcılık raporlarıyla belgelendi. Kayseri'de faaliyet gösteren firmanın daha önce de 'tamir için getirdim' diye gümrüğe beyan ettiği fotokopi makinelerinin aslında hiç kullanılmamış makineler olduğu ve satarak devleti 278 bin TL zarara uğrattığı anlaşıldı.
584986
12 Dev Adam, 2010'da değişikliğe uğrayacak
Dünya Basketbol Şampiyonası'nın ana sponsoru Beko'nun tanıtıldığı toplantı, FIBA Genel Sekreteri Patrick Baumann, TBF Başkanı Turgay Demirel, Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Aka Gündüz Özdemir, Arçelik AŞ Genel Müdürü Levent Çakıroğlu ve çok sayıda davetlinin katılımıyla yapıldı. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası öncesi; sakatlık, antrenör ve federasyon başkanınından kaynaklanan sorunlan nedeniyle Milli Takım'a çağrılmayan basketbolcular, ülkemizdeki şampiyonada yerini alcak. Turgay Demirel, 2010 Dünya Şampiyonası'nda arzularının zirveye çıkmak olduğunu söyleyerek eksik oyuncuların da katılacağını belirtti. Demirel, "Arzumuz bu şampiyonada tıpkı 2001'de olduğu gibi final oynamak. Rakiplerimiz çok güçlü gelecek ama biz de eksik oyuncularımızın katılımıyla iddialı olacağız." değerlendirmesinde bulundu. MESUT YILDIRIM İSTANBUL
585789
Sivil savunma, temizlik işçilerine tezek taşıtmış
Samsun Sivil Savunma Arama Kurtarma Birliği, 2008 yılında yaptığı temizlik ihalesinde C.A.S Temizlik Şirketi'nden işçiyi istihdam etmişti. Müdür Ufuk Solmaz'ın insiyatifi ile aylık vardiyalı olarak çalıştırılan işçiler, evrak üzerinde ise maaş almış gibi gösterilmesine rağmen paralarını almadıklarını söylemişti. İşçilerin savcılığa şikâyeti üzerine ortaya çıkan olayla ilgili soruşturma sürüyor. İşçiler, savcılığa verdikleri ifadede alamadıkları paraları Solmaz'ın Birol Benuğur isimli kişiye verdiğini ileri sürmüştü. Kurumda gönüllü çalışan Birol Benuğur isimli işçi, savcılığa verdiği ifadesinde çalıştığı süre içinde para almadığını beyan etti. Savcılık, şimdi işçilere ödenmesi gerekip ödenmeyen paranın nerede harcandığını araştırıyor. Hakkındaki iddiaları reddeden Benuğur, kendisinin de mağdur edildiğini söyledi. Müdür Ufuk Solmaz'ın kadro sözü vererek kendisini telsiz operatörü göreviyle aldığını anlatan Benuğur, "2008 Mayıs ayında CAS firmasıyla sözleşme yaparak işe başladım. ay kadar firmada çalıştım. Ama Ufuk Solmaz'ın yalan dolan ve farklı davranışlar sergilemesine bizzat tanık oldum. İşi bırakmak zorunda kaldım. Çünkü kurumda bir sürü alavere dalavere dönüyordu. Solmaz, temizlik işçilerini dönüşümlü olarak çalıştırmıştır. Savcılığa verdiğim ifademde de söyledim. Ben ne para aldım ne de maddi yardım gördüm. Benimle birlikte kişi çalıştırdı. Ocak, şubat, mart ve nisan aylarında para alınmadı. Bu paranın akıbeti nerede belli değil. Bizim cebimize para girmedi. Verdiğini söylüyor ama kimse almadı. Kime verdiyse gelsin açıklasın." dedi. SAR müdürünün kendisini de mağdur ettiğini vurgulayan Birol Benuğur, dava açacağını bildirdi. İşçilere görevleri dışında farklı işler de yaptırdığına değinen Benuğur, "Suç olduğu halde geriye dönük imzalar alarak gönüllü olarak çalıştırdı. Benim asıl mesleğim telsiz operatörlüğü. Beni de oraya telsiz operatörü olarak oraya çağırdı. Bilgi işlem merkezi kuracağını ve kadro vereceğini söyledi, Onun sözü üzerine daha önceki iş yerimden istifa ettim ve SAR da işe başladım. Ama beni de kafasına göre birçok birimde kullandı. Devlet memuru olmadığım halde gelen öğrencilere haberleşmeyle ilgili eğitim verdim. Yeri geldi selde kullandı, yeri geldi tatbikatta. Diğer arkadaşlar da öyle. Temizlik elemanıydı ama götürüp köylerde tezek taşıttırdılar. Yani niçin aldı? Ne maksatla kullandı. Herkes mağdur oldu. Konu yargıya taşındı. Neyin ne olduğunu ortaya çıkacak." ifadelerini kullandı. Öte yandan Samsun Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürü Ufuk Solmaz, Birol Benuğur'un çalışmasından şirketin sorumlu olduğunu söyledi. Solmaz, şahsın gerekli yasal başvurularını yaptığını dile getirdi.
585781
Orta Asya'da yeni bir çöl oluşuyor
New York'ta yapılan ve iklim değişikliği konularının ele alındığı zirvede konuşan Askerov, Orta Asya'da su kaynaklarının verimli kullanılmaması sonucunda Aral Gölü sorununun giderek derinleştiğini dile getirdi. Askerov, yanlış su kullanımı sonucunda son yıllarda Aral Gölü havzasının yedi kat, su miktarının da 12 kat azaldığını belirtti. Bölgenin maruz kaldığı ekolojik sorun neticesinde yeni bir çölün oluştuğuna dikkat çeken Askerov "Orta Asya'daki Kızılkum ve Karakum çölüne 'Aralkum' çölünün de eklendiğini" dile getirdi. Özbek temsilci Askerov, su kaynaklarının verimli kullanılmamasının sadece bir ülkeyi değil, bütün bir bölgeyi etkilediğine vurgu yaptı. Özbekistan, Orta Asya'yı besleyen Sırderya ve Amuderya'nın başında bulunan Kırgızistan ve Tacikistan'ın söz konusu iki nehir üzerinde yeni hidroelektrik santrallerini inşa etme isteğini endişeyle karşılıyor. Taşkent yönetimi, bu adımların bölgede mevcut su dengesizliği sorununu daha da olumsuz etkileyeceğini öne sürüyor.
585217
2050 Türkiyesi'nde yaşamak var!
Yatırım bankası Goldman Sachs’a göre 2050’de en büyük 10 ekonomi sıralaması tamamen değişecek. Türkiye, Japonya’yı geçerek 9’unculuğa çıkacak, Avrupa’nın ise 3'üncü büyüğü olacak. 2008 ve 2050'deki sıralama: Yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye’nin 2050 yılında dünyanın 9’uncu, Avrupa’nın ise üçüncü büyük ekonomi olabileceğini belirtti. AB ve IMF gibi dışsal bir çıpa olmamasına karşın ekonomide ciddi bir büyüme potansiyeli olduğuna dikkat çeken Goldman, 2050’de Türkiye’nin ekonomi büyüklüğüne ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. Goldman Sachs’a göre, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasıla büyüklüğü 2050’de trilyon dolara ulaşacak. 2008 sonu itibariyle 730 milyon dolar olan milli gelirin yaklaşık 10 kat artacağı öngörülüyor. Kuruluşun projeksiyonuna göre Türkiye 2050’de Japonya, Almanya ve Fransa’yı geçerek dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi olacak. Türkiye şu anda dünyanın 17’nci büyük, Avrupa’nın sekizinci büyük ekonomisi konumunda. Kuruluş Türkiye’nin avantajlarını “Bölgesinde en büyük ekonomi, jeopolitik konumu oldukça iyi, demografik yapısı iyi fırsatlar sunuyor, dinamik girişimci sınıfı önemli etken” şeklinde sıralıyor. Goldman, AB çıpasının olmasıyla Türkiye’nin büyüme potansiyelinin daha da artacağını belirtiyor. IMF’nin verilerine göre, dünyanın ilk üç büyük ekonomisi ABD, Japonya ve Çin. Onu sırasıyla Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya, İspanya ve Brezilya takip ediyor. Goldman Sachs ayrıca, Türkiye’de kişi başı gelirin de 60 bin dolara ulaşabileceğini belirtti. Şu anki kişi başı gelirin 10 bin 436 dolar olduğu dikkate alındığında yaklaşık katlık bir refah artışı yaşanacak. Kişi başı gelirde şu anki AB ortalamasıyla Türkiye arasında yüzde 75’lik bir fark var. Bu fark 2050 yılında yüzde 25’e inecek. EKONOMİ SERVİSİ İlk 10 ekonomi Sıralama 2008 2050 ABD Çin Japonya ABD Çin Hindistan Almanya Brezilya Fransa Rusya İngiltere Endonezya İtalya Meksika Rusya İngiltere İspanya Türkiye 10 Brezilya Japonya Star gazetesi 2009-09-26 08:41:16 bu tür haberler insana moral veriyor çalışma iştahı artıyor insanda. umarım bir gün olur ekonomimiz düzelir belki biz göremeyiz günleri murat 2009-09-26 08:26:32 türkiye ekonomisi hızla büyüyor fakat çok esnektir bu krizde türkiye hırpalandı böylece devletin geliride azalacak hükümette buna çare olarak imf den borç alacak gerçi hızlı büyüyen ekonomiler esnek olur karınca çelme taksa sarsılır 2050 ye kadar 2008 krizi gibi bir kriz yaşanmazssa her şey normal giderse ve ayrıca ağır sanayiye ağırlık verirse olur yoksa tekstil üretimi ile bu iş olmaz bir tır dolusu tekstil ürünü almanların yaptığı bir makina bile etmiyor onun için ithal malların ikamesi sağlanmalı heval amedi 2009-09-26 08:15:02 Kaplumbağa hızıyla son sürat gidersek olacak. hele milleti soyarak belki biraz daha erken olabilir. vergileri artıralım. ek vergiler koyalım. mesela sel vergisi koyalım zamanla kalıcı olsun dost derbeder
585670
Konukoğlu: Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (TSO) meclis toplantısına konuk olarak katılan Konukoğlu, yaptığı konuşmada, aile şirketlerinin önemine işaret ederek, şirketlerde de aile olgusunun muhafaza edilmesi gerektiğini kaydetti. Kendi yatırım ve tecrübelerinden örnekler vererek tavsiyelerde bulunan Konukoğlu, Malatyalı iş adamlarının sorularını da yanıtladı. Konukoğlu, şöyle konuştu: ''Aile şirketlerinde profesyonel yöneticilerin yanında mutlaka son karar vericinin aileden birisi olması gerekiyor. Aileden biri değilse de ortağın olması gerekir. Mutlaka yumruğunu masaya son vuran adamın, canı yanan adam olması gerekiyor. Aileden birisinin olması şart değil, bu ortağınız da olabilir. Türkiye'nin sıkıntısı veya sene sonra aşılacaktır. Ondan sonra önü çok açık. Çünkü Türkiye'de dinamik, genç ve çok iyi büyük şirketler geliyor. Eskiden Türkiye'de kaç tane holding vardı? Şimdi kaç tane var? Anadolu'da ilk 100'e giren kaç kişiydi? Şimdi kaç tane var? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde kaç kişi vardı? Şimdi kaç kişi var... Önümüz parlak ama seneyi çok iyi geçirmemiz gerekiyor. Mümkün olduğu kadar ayağınızı yorganınıza göre uzatarak yatırımları yapalım. Avrupa yaşlandı ve bize ihtiyacı var.'' İş adamlarını zekatlarını vermeleri konusunda uyaran Konukoğlu, kendilerine ait vakıftan binlerce öğrencinin burs aldığını, okuduğunu ve şu ana kadar 12 bine yakın öğrencilerinin olduğunu söyledi. ''Demokratik açılım'' konusuna da değinen Konukoğlu, şöyle devam etti: ''Doğu ve Batı diye bir sorunumuz yok. Zaman zaman dil sorunu var. Bütün ülkeler kendi resmi dillerini kullanmak zorunda. Ama kendi yöresinde herkes istediği dili konuşabilir. Biz et ve tırnak gibiyiz. Ayrılmamız mümkün değil. Batıda doğulu var, doğuda da batılı.''
585900
Kayseri Kayıp Çocuklarını Arıyor
Kayseri Kayıp Çocuklarını Arıyor Talas ilçesinde bayramın 2. günü şeker toplamak için evden ayrılan ancak tekrar dönmeyen çocuğu arama çalışmaları sürüyor. yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile komşularının 11 yaşındaki kızları Türkan Ay, gündür kayıp. Hala bulunamayan çocuğu arama çalışmaları Kayseri'nin Talas ilçesinde 25 kilometre çapındaki alanda, 500'ün üzerinde polis, jandarma, sivil savunma ekipleri ve köpeklerle sürdürülüyor. Arama-kurtarma çalışmalarının genişletilmesi için izindeki 250 polis de göreve çağrıldı. İlçenin değişik noktalarında sürdürülen aramalara vatandaşlar da destek veriyor. Kayıp çocukları bulabilmek için açık araziler, mağaralar ve kaya kovuklarında yapılan aramalardan hala bir sonuç alınamadı. Güvenlik güçleri güvenlik kameralarının kaydettiği görüntüleri de inceleniyor. Ancak bekleyiş ailelerin umutlarını gün geçtikçe tüketiyor. Kayıp kardeşlerin babası Hamza Tekin, "Bizim düşüncemiz ya kaçırılma ya alıkonma. Şüphelendiğimiz kimse yok" dedi. Vali: "Devlet Tüm İmkanlarını Seferber Etti" Kayseri Valisi Mevlüt Bilici ise çocukların hala bulunamamasına yönelik eleştirilere, devletin tüm imkanlarını seferber ettiğini belirterek, cevap verdi. Bilici, "Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ama buna rağmen bulamıyorsak, yapabileceğimiz birşey yok. Ama her türlü ihtimali değerlendiriyoruz" şeklinde konuştu.
585642
Armağan Çağlayan'ın gözyaşları
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda 'ın gözyaşlarıİZMİT (Kocaeli), (DHA) TELEVİZYON programcısı Armağan Çağlayan’ın, Kocaeli’nin Körfez İlçesi’ne bağlı Hereke semtinde yaşayan ve önceki gün ölen babası Fikret Çağlayan toprağa verildi. Armağan Çağlayan’ı bu acı gününde başta ve olmak üzere ünlüler yalnız bırakmadı. Bir süredir ve tedavisi gören ve önceki gün yaşamını yitiren Fikret Çağlayan, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği Hereke’de toprağa verildi. Hereke Merkez Camii’nde kılınan öncesi Armağan Çağlayan ve kız kardeşi Elif Başlı bir an olsun babalarının tabutunun başından ayrılmadı. İki kardeş birlikte taziyeleri kabul etti. Gülben Ergen ve yapımcı Osman Tan Erkır da Hereke’ye gelerek Armağan Çağlayan’ı acılı gününde yalnız bırakmadı. Gülben Ergen’e sarılan Armağan Çağlayan, gözyaşlarına engel olamadı. Gülben Ergen, Armağan Çağlayan’ın annesi Suzan Çağlayan ile de yakından ilgilendi. ve birçok sanatçı da cenazeye çelenk gönderdi. Hereke’ye beyaz bir kıyafetle gelen sanatçı Bülent Ersoy da Armağan Çağlayan’a başsağlığı diledikten sonra tabutun başında uzun süre dua etti. Bülent Ersoy, Gülben Ergen ile birlikte bir kenarda namazın kılınmasını bekledi. Cenaze namazında da gözyaşlarına engel olamayan Armağan Çağlayan, babasının tabutunu cenaze arabasına kadar taşıdı. Armağan Çağlayan çok zor bir gün yaşadığını, ancak hayatın devam ettiğini belirtti.
585938
Tunceli- Elazığ karayolunda çatlaklar oluştu
Tunceli- Elazığ karayolunda çatlaklar oluştu Tunceli-Elazığ karayolunda 50 metrelik çatlaklar oluştu. Tedbir alınmazsa yağmur ve baraj sularının yolda göçüğe neden olabileceği belirtiliyor. VEYSİ ERDOĞAN ELAZIĞ Tunceli-Elazığ karayolunun 10. kilometresindeki Dinar köprüsü civarında, yağmur ve baraj suları nedeniyle 50 metre uzunluğunda çatlaklar oluştu. Vatandaşların durumu Karayolları 86. Şube Şefliği'ne bildirmesinin ardından görevlendirilen ekipler çatlakları doldurmaya başladı. Çatlakların doldurulmasının çözüm olmadığını savunan vatandaşlardan Gündoğan Çağ, "Uzunçayır Barajı'nın inşasından sonra eski yolun sular altında kalacağından yukarıya yapılan bu yol gevşek ve dolgu olan zemini nedeniyle kaymaya başladı. Baraj suları ve yağan yağmurlar zemini yumuşatınca kaymaya başladı. İleride baraj suları ve yağacak yoğun yağmurlarda bu yol kayarak faciaya neden olabilir. Yetkililerin bir an önce tedbir almaları lazım" dedi. 26.09.2009 YURT HABERLER
585191
İbrahim Kahveci: Birileri bu milleti feci aldatıyor
İbrahim Kahveci 26 Eylül 2009 CumartesiBirileri bu milleti feci aldatıyor Biz kanıyor muyuz yoksa kandırılıyor muyuz? Vergi indirimleri başlar başlamaz yastık altından çıkardığımız paralarla araba satışlarını patlattık. Krize çare olsun diye yarının güvencesi paralarımızı harcamaya aldık. Doğru mu yaptık, yanlış mı? Acaba soruna farklı bir bakış getirebilir miydik? Mesela vergi indirimleri ile tüketiciyi devletin kışkırtması yerine şirketlerin fiyat indirimleri ile kışkırtmasını sağlayamaz mıydık? Neden? Basit bir soruyu hep beraber kendimize soralım. Yıl 2001 veya 2002. yıllarda dolar kuru veya avro kurunu düşünün. Kurlar aşağı yukarı bugünkü seviyelerde seyrediyordu. Ve tarihlerdeki ithal malların fiyatlarını düşünün. Aradan 7-8 yıl geçti. İthal malların fiyatları kur aynı seviyede olmasına rağmen özellikle otomotivde iki kat civarında artış yaşadı. Kur aynı Vergi aynı Yurtdışı fiyatlar aynı Ama otoda fiyatlar ikiye katlandı. Neden ithal araçların fiyatları aradan geçen bunca yılda arttı? Yerli üretim için birçok faktör etkili olacaktır. Yerli ürün fiyatlarında –gerekçeler bulunabilir. Ama ya tamamen ithal araçların fiyatlarının katlanmasına nasıl bir gerekçe gösteriliyor. Bugün kur düzeyi düşük mü yüksek mi diye tartışıyoruz. Kur seviyesine enflasyon cephesinden bakınca bu enflasyon başarısının nereden geldiğini bir açıdan görebiliyoruz. Kriz dönemi değil, bakın 2000 yılı ortasına göre dolar bugün reel olarak yarı yarıya TL karşısında erimiştir. Veya tersten söylersek TL reel olarak dolar karşısında 2000 yılına göre iki kat daha değerli hale gelmiştir. Biraz daha düşük oranlar avro için de geçerlidir. Ama bu değerli TL nedense üretim girdilerine, tüketim ürünlerine aynı oranda yansıyamıyor. TL değerleniyor, ithal malların fiyatı artıyor. Bu nasıl bir ekonomik sonuçtur ki her noktada kaybeden Türk Halkı oluyor. Sonra da çıkıp devlet bu ithalatçılar daha fazla satsın diye vergi indiriyor!?.. Kime hizmet ediyoruz? Kimin cebini dolduruyoruz? Lütfen bir düşünün... Bize zamlı araba satıyorlar. Bizi fiyat düşüşüne kanaat ettiriyorlar. Aslında bizi kandırıyorlar. Açıklasınlar. Kur düzeyi ile araba fiyatlarını yıllar karşısında açıklasınlar. Ve Türk Halkına 20 bin liralık arabayı neden 40 bine sattıklarını açıklasınlar... Bu rakamlar fırsat olarak değerlendirelim. Yani değerli TL'den veya düşen kur düzeyinden kim nasıl rant elde ediyor, gözleyelim. Artık açık çağrı ile ilan edelim: Bu kur politikası Türk sanayicisini batırıyor. Rekabet imkânı ortadan kalkıyor. Bizim IMF'ye ihtiyacımız yok. Bizim gerçekçi kur politikasına ihtiyacımız var. Türk sanayisi son yılda yok ediliyor. Bu kadar değerli TL'yi taşıyabilecek oranda katma değerli ürünleri üretemiyoruz. Ara elemanından tutun, girdi maliyetlerine kadar bu avantajı sağlamış değiliz. Değerli TL politikasına (inkâr edilse de) çok erken geçtik. Ya bu politikadan bir an önce vazgeçeriz; ya da Latin Amerika ülkeleri gibi birkaç yıl sonra çok ama çok daha büyük bir krizle hepten çökeriz. Son soru: Acaba ben de Türkiye'nin altını oyacak sinsi adımlar atarsam, yurtdışından bana kim ödül verir?! Lûtfen, teklifleri alayım
585963
Postacıya ‘zili uzun çaldın’ dayağı
Postacıya ‘zili uzun çaldın’ dayağıİlker KILIÇASLAN/MANİSA, (DHA) Başmüdürlüğü'nde posta dağıtıcısı olarak görev yapan Erkan Açıkgöz, evine iadeli taahhütlü mektup götürdüğü Manisa Belediyesi Trafik İşleri Müdürü Ümit Esendağ ve yanında çalışan personeli A.D. tarafından dövüldüğünü ileri sürerek, polise şikayetçi oldu. Esendağ, Açıkgöz'ü zili uzun çaldığı için hırsız zannedip dövdüklerini iddia etti. PTT Manisa Başmüdürlüğü'nde aydır görevli posta dağıtıcısı 19 yaşındaki Erkan Açıkgöz, dün öğle saatlerinde Manisa Belediyesi Trafik İşleri Müdürü 33 yaşındaki Ümit Esendağ'ın Güzelyurt Mahallesi'ndeki evine iadeli taahütlü bir mektup götürdü. Açıkgöz, Esendağ'ın oturduğu dairesinin zilini çaldı. Ancak, uzun süre çalmasına rağmen açan olmayınca Açıkgöz, üçüncü kattaki dairenin kapısına çıktı. Bu sırada evde olan Gülçin Esendağ, postacıdan şüphendi. Eşinin haber vermesi üzerine Ümit Esendağ, yanında çalışan personeli 32 yaşındaki A.D.'yi de alarak evine gitti. Esendağ, iddiaya göre; A.D.'yle birlikte kapıda bekleyen posta dağıtım görevlisi Açıkgöz'ü “Niye zili uzun süre çalıyorsun” diyerek, kafa atıp, tekme, dövdü. Yüzü ve vücudnun çeşitli yerlerinde darbe izleri bulunan Açıkgöz, olay yerine çağırdığı kendisi gibi posta dağıtım görevlisi olan babası 51 yaşındaki Halil İbrahim Açıkgöz ile önce Merkezefendi Devlet Hastanesi'ne giderek, raporu aldı, ardından İl 'ne giderek şikayetçi oldu. Olayı kınayan baba Halil İbrahim Açıkgöz, kendisinin de 16 yıldır posta dağıtım görevlisi olarak çalıştığını belirterek, “Hiç böyle bir olayla karşılaşmadım. Oğlum, görevini yaptığı için dövüldü. Bu insanlığa sığan bir olay değil. Üstünde PTT üniforması olan bir kişinin, kamu görevi yapan belediye personelleri tarafından dövülmesi anlaşılır gibi değil. Oğulumu dövenler hakkında, başlatılmalı” dedi. Anne 47 yaşındaki Dudu Açıkgöz ise, dövülen oğluna sarılarak ağladı. Ümit Esendağ ise, postacıyı hırsız zannederek dövdüklerini iddia etti. MESLEKTAŞLARI YALNIZ BIRAKMADI Manisa Belediye Başkanı 'li ise, olaydan üzüntü duyduğunu belirterek, sorumluları hakkında soruşturma başlatacaklarını söyledi. Manisa PTT Başmüdürlüğü'nde görevli personel de olayı kınayarak, iş bırakma eylemi yaptı. Birlik Haber-Sen Manisa Temsilcisi Temel Çildaş da, bir grup posta dağıtım görevlisiyle dövülen Açıkgöz'ü evinde ziyaret edip, ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulundu. Çildaş, bir postacının günde ortalama 300 kapının zilini çaldığına dikkati çekerek, “Bugüne kadar hakaret, edilmesi gibi olaylarla karşılaştığımız olmuştu. Ancak, bu kadarını da beklemiyorduk. Gerekli kişiler hakkında soruşturma başlatılmalı ve görevlerinden alınmalı. Eğer alınmıyorsa ilgili kişiler görevlerinden istifa etmeli. Onların görevi, kamu görevi yapan personeli dövmek mi Manisa'ya hizmet mi? Olayın sorumluları hakkında soruşturma başlatılana veya görevlerinden alınmalarına kadar belediye önünde eylemler yapacağız” dedi.
584935
Okul Kantinleri Mercek Altında
Okul Kantinleri Mercek Altında Milli Eğitim Bakanlığının yönetmeliği gereği okullarda satılacak ürünlerin hangileri olacağı belirlenmiş. Yeni Eğitim ve Öğretim yılı başladı. Okulların başlamasıyla birlikte kantinlerde satılan yiyecekler de bir kez daha mercek altında. Okulların açılmasıyla birlikte çocukların beslenmesi konusu da bir kez daha gündemde. Çocuklar okullarda hamburger, patates kızartması gibi yiyecekler ve gazlı içeceklerle besleniyor. Milli Eğitim Bakanlığının yönetmeliği gereği okullarda satılacak ürünlerin hangileri olacağı belirlenmiş. Okul kantinlerinin denetimleri de bu çerçevede yapılıyor. Kantinlerde satılan ürünlerin son kullanma tarihleri denetleniyor. Belediyeden gelen sağlık kurulu raporları inceleniyor ve kontrolleri yapılıyor. Ancak yine de velilerin kafasında kantinde satılan yiyeceklerle ilgili soru işaretleri var. Kantinlerde hamburger ve tosta alternatif ürünlerin satılmasının özendirilmesi gerekiyor.
585081
Olmert'in yolsuzluk davası başladı: Suçsuzum
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Olmert'in yolsuzluk davası başladı: Suçsuzum TEL AVİV (A.A) İsrail'in eski başbakanı Ehud Olmert, yolsuzluk iddiaları nedeniyle yargılanmaya başladı. Duruşmadan önce "Buraya suçsuz olarak geldim ve öyle de çıkacağıma inanıyorum" diyen Olmert, seçim kampanyaları sırasında Amerikalı Yahudi iş adamı Moşe Talansky'den zarf içinde para almak, bazı seyahatleriyle ilgili sahte makbuzlar düzenlemek, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanmak ve vergi kaçırmak gibi suçlardan yargılanıyor. Olmert, duruşma öncesi, "üç yıldır insanlık dışı iftiralara ve sorgulamalara maruz kaldığını" belirtti. 26.09.2009 DÜNYA
585059
Şanlıurfa'da kaza: 15 yaralı
Alınan ilk bilgiye göre, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu Birecik ilçesi sınırlarındaki bir dinlenme tesisi yakınlarında minibüsle kamyonun karıştığı bir trafik kazası meydana geldi. Kazada ilk belirlemelere göre, yaralanan 15 kişi, özel araçlar ve ambulanslarla Birecik Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
584806
Obama ve Erdoğan ne konuştu?
ABD'nin Pittsburgh kentinde David L. Lawrence Convention Center'da yapılan G-20 zirvesine katılan Başbakan Erdoğan, zirvenin sonunda ABD Başkanı Obama ile bir araya geldi. ABD Başkanı Obama, zirveye katılan liderleri uğurlarken Başbakan Erdoğan'a seslendi, Obama ile Erdoğan'ın görüşmesi yaklaşık 15 dakika sürdü. Edinilen bilgiye göre, BM Güvenlik Konseyi toplantısında, iki liderin Pittsburgh'da görüşme kararı üzerine gerçekleşen görüşmede, Orta Doğu'da yaşanan sorunlar ile Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan konuları ele alındı. Türkiye ve Ermenistan arasında son dönemde yaşanan gelişmeleri olumlu bulduklarını ifade eden Obama, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin bölge açısından da önemine vurgu yaptı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın da görüşmede gündeme geldiği, Başbakan Erdoğan'ın, ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Minsk Grubu'nun bu süreçte daha etkin yol almasının işi kolaylaştıracağı görüşünü ifade ettiği öğrenildi. Başkan Obama'nın, Yukarı Karabağ'ın, sorunun çözümü için kritik önemini bildiğini Başbakan Erdoğan'a ilettiği belirtildi.
585155
Yaşamın her anında: Jimmy Key
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Yaşamın her anında: Jimmy Key Gençliğin dinamizmini her sezon koleksiyonlarına taşıyan Jimmy Key, 2009-2010 sonbahar-kış bayan koleksiyonuyla modaya yeni bir akım getiriyor. Metropol bayanının günün her anına uygun kıyafet alternatiflerini sunan Jimmy Key yeni koleksiyonunda farklı temad işlemiş. Renewable, Street Fashion, Re-Generation, The Soul Of Future ve The Nobility Of Elegance temalarıyla Jimmy Key yaşamın her alanından bayanlarını şıklığını tamamlıyor. 26.09.2009 CUMARTESİ
584870
Tacizci değil misafiri öldü
Tacizci değil misafiri öldü Sırrıberk ARSLAN 26.09.2009 Kahramanmaraş'ta eşini cep telefonuyla rahatsız eden kişinin çalıştığı işyerini basan koca, silahla ateş açtı. Tacizci ağır yaralanırken, seken kurşunlar işyerindeki misafirin ölümüne neden oldu. İddiaya göre Elif S., eşi Ökkeş S.'ye (37) bir süredir Ali E.'nin (34) kendisini cep telefonuyla rahatsız ettiğini söyledi. Ökkeş S., ruhsatsız tabancasını yanına alarak Ali E.'nin çalıştığı yere gitti. Ali E. ağır yaralanırken, seken kurşunlardan birinin isabet ettiği Ramazan Ceyhanyaran öldü. Ökkeş S., "Pişmanım. Amacım kişiyi öldürmek değildi" dedi.
585772
"Son Osmanlı" uğurlanıyor
"Son Osmanlı" uğurlanıyor İHA Giriş Saati Güncelleme Osmanlı hanedanının en kıdemli üyesi Şehzade Osman Ertuğrul Osmanoğlu, bugün dedesi II. Abdülhamit'in de mezarının olduğu II. Mahmut Türbesi Haziresi'nde defnedilecek. II. Abdülhamit'in oğlu şehzade Burhaneddin Efendi'nin oğlu olan Osman Ertuğrul Osmanoğlu, 18 Ağustos 1912 tarihinde Yıldız Sarayı'nda doğdu. Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının bütün fertlerinin Türkiye'den sürgün edilmesi nedeniyle babası ve kardeşiyle birlikte Viyana'ya yerleşen Osmanoğlu, 1933 yılında babasıyla birlikte ABD'ye gitti. Babasının 1949 yılında vefatından sonra 1952 yılında Kanada merkezli bir madencilik şirketi kuran Osmanoğlu, 1991 yılında Osmanlı hanedanı ile benzer bir akıbeti paylaşan Afgan kraliyet ailesinden Prens Abdulfettah Tarzi ve Dr. Pakize Tarzi'nin kızı Zeynep Tarzi ile evlendi. Türkçe'nin yanı sıra akıcı bir şekilde İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşan, İtalyanca ve İspanyolca da anlayan Osmanoğlu, 1974 yılında yürürlüğe konulan af kapsamında 1992 yılında Türkiye'ye geldi ve 2004 yılı içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldı. Osman Ertuğrul Osmanoğlu, "Osmanlı Hanedanının Reisi" ve "Son Osmanlı" olarak da anılıyordu.
584599
Dev Zirvenin Organizatörü TRT'ye Konuştu
Dev Zirvenin Organizatörü TRT'ye Konuştu Pittsburgh'taki G-20 zirvesinin organizatörü, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkan Yardımcısı Ali Ahmet Böken'in sorularını yanıtladı. Türkiye'yi Başbakan Erdoğan'ın temsil ettiği G-20 zirvesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Pittsburgh kentinde başladı. Bu önemli zirvenin Pittsburgh'taki organizatörü Andrew E. Masich, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkan Yardımcısı Ali Ahmet Böken'in sorularını yanıtladı.
585563
Arı ölümleri yargıya taşınıyor
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Arı ölümleri yargıya taşınıyor AYDINAydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kadir Kılınç, Kuşadası ve Söke ilçelerinde geçen ay görülen arı ölümleriyle ilgili olarak mahkemeye gideceklerini açıkladı. Kılınç, bugüne kadar yapılan çalışmaların ölümlerin sırrını tam olarak çözemediğini, üreticilerin mağduriyetinin giderilmesinde de tatmin edici sonuçlara ulaşılamadığını söyledi. Kuşadası'nın Davutlar beldesi ve Söke'nin Ağaçlı köyünde geçen ağustosta görülen arı ölümlerinin yankıları devam ediyor. Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kılınç, yaptığı yazılı açıklamada, bu konuyu yargıya taşıyacaklarını belirtti. Aydın Tarım İl Müdürlüğü başta olmak üzere yetkili mercilerin araştırmalarında eksik bir yön kaldığını savunan Kadir Kılınç, şunları kaydetti: "Ziraat mühendisleri ve veteriner hekimler ilk günden itibaren arazide olmasına rağmen bitki koruma uzmanları geç müdahale etmişti. Bu yüzden çevredeki bitkilerden numuneler alınıp hangi ağaca ya da nereye zirai ilaç atıldığı tespit edilemedi. Böyle bir çalışma varsa, sonuçlarının kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Yoksa ya da geç başlatıldıysa bu da bir kazanımdır." Kılınç, arıları ölen bal üreticilerinin mağduriyetinin nasıl giderileceğinin de merak konusu olduğunu vurguladı: "Mağdurlar olarak kimleri muhatap alacağız Başta Tarım teşkilatımız olmak üzere hiçbir kurum ve kuruluşu kötüleme niyetimiz yok. Bu olayda ise mağduriyetlerin giderilmesi konusunda tatmin edici bir sonuca ulaşılamadığı için yargıya taşımak durumunda kaldık. Avukatlarımızın vekalet işlemlerinin tamamlanmasının ardından gerekli davalar açılacaktır." 26.09.2009
585205
Marisa banyoda: Çıplak ve köpüklü H2
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Marisa banyoda: Çıplak ve köpüklü H2
584620
Yattara kadroda!
Trabzonspor'un Gençlerbirliği ile Ankara 19 Mayıs Stadı'nda bugüne kadar yaptığı 50 karşılaşmada bordo-mavililerin galibiyetlerde 29-9 üstünlüğü bulunuyor. 12 maçta da taraflar sahadan beraberlikle ayrıldı. Bordo-mavililer, 50 maçta rakip fileleri 96 kez havalandırırken kalesinde 46 gol gördü. -BORDO-MAVİLİLER ANKARA'DA DA ÜSTÜN- Trabzonspor, Ankara'da yaptığı maçlarda da Gençlerbirliği karşısında üstün. Bordo-mavililer, başkentte kırmızı-siyahlılara karşı yaptığı 25 maçta, 12 galibiyet, mağlubiyet ve beraberlik elde etti, 36 gol atarken, kalesinde 25 gol gördü. Karşılaşmada, konuk Trabzonspor taraftarlarına ayrılan bölümde yer yer boşluklar görülürken, Gençlerbirliği taraftarları ise kendilerine ayrılan maraton tribününün tamamına yakın bölümünü doldurdu. Protokol tribünün de ise Trabzon Milletvekilleri ve Trabzonlu iş adamları takımlarını yalnız bırakmadı.
585356
Emniyet'ten öğrencilere 'uyarı' broşürleri
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Emniyet'ten öğrencilere 'uyarı' broşürleri IĞDIR (İHA) Iğdır Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, okulların açılmasıyla birlikte öğrencilere, üzerinde çeşitli konularda uyarıların bulunduğu bin adet broşür dağıttıklarını belirtti. Emniyet Müdürlüğü binasında basın mensuplarına öğle yemeği ikram eden Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, çeşitli açıklamalarda bulundu. Basın mensuplarından bazı isteklerde bulunan Aydın, özellikle haber yaparken Iğdır'ın hassasiyetinin göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti. Okulların açılmasıyla birlikte öğrencilerin daha dikkatli olmaları için bazı çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Aydın "Öğrencilerimize Toplum Destekli Şube Müdürlüğümüz tarafından üzerinde 'tanımadığınız kişilere kapınızı açmayınız, tanımadığın kimselerden yiyecek almayınız, onlarla hiçbir yere gitmeyiniz' gibi konuların işlendiği bin adet broşür dağıttık. Ayrıca bazı velilerimizi de konu hakkında bilgilendirerek daha duyarlı davranmaları isteğinde bulunduk" dedi. 26.09.2009
584704
Yeni Porsche 911 GT3 RS
Yeni Porsche 911 GT3 RS Porsche'nin yeni 911 GT3 RS modelinin meraklılarının beğenisine sunulduğu bildirildi. İSTANBUL (A.A) Porsche'nin yeni 911 GT3 RS modelinin meraklılarının beğenisine sunulduğu bildirildi. Doğuş Otomotiv'den yapılan yazılı açıklamada, yeni modelin daha yüksek motor gücü temin eden, daha düşük ağırlık sunan 911 GT3 RS modelinin, daha kısa aktarma oranlarının yanında daha da yüksek standarda çıkarılmış gövde ve süspansiyon ögelerine sahip olduğu belirtildi. 911 GT3'de halihazırda sunulan motoru temel alan yeni 911 GT3 RS'deki güç ünitesinin, artık 3,6 litre yerine 3,8 litre hacme sahip olduğu vurgulanan açıklamada, aracın daha fazla güç sunduğu ve daha hızlı ve dinamik şekilde devirlendiği kaydedildi. Açıklamada, sadece, kısa vites aralığı, düşük ağırlık ve yüksek verimlilik için ideal hale getirilmiş altı ileri manuel vites kutusu ile sunulan yeni 911 GT3 RS'nin, sportif davranışını daha da geliştirmek adına ilk defa olarak özel amaçlı üretilmiş ve ayarlanmış, hem arkada hem ön aksta daha geniş bir iz ortaya koyan PASM süspansiyon ile donatıldığı ifade edildi. 25.09.2009 AKTÜEL
585337
Madagaskar liderinin konuşması engellendi
Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Alexis Thambwe Mwamba, 15 ülkeyi kapsayan Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) adına müdahale ederek, meşruiyeti birçok Afrika ülkesi tarafından reddedilen Rajoelina'nın konuşmasının engellenmesini istedi. Bunun üzerine Genel Kurula başkanlık eden Ali Triki, oylama talebinde bulundu ve oylama SADC'nin istediği gibi sonuçlanınca Madagaskar heyeti salonu terk etti. 2006'da seçilen Marc Ravalomanana, ordunun desteğini çekmesi ve sokaklara dökülen halkın baskısıyla 17 Martta görevi askeri idareye bırakmak zorunda kalmış, askeri idare de görevi Rajoelina'ya geçirmişti. AB, Afrika Birliği başka olmak üzere birçok örgüt bu iktidar değişimini bir darbe olarak algılıyor ve Madagaskar'da anayasal düzene dönülmesini istiyor.
585246
Gripten korunmak 'ellerinizde' (Zaman Online)
2007 yılındaki çalışmanın güncellemesinde, Cochrane Akut Solunum Yolu Enfeksiyonları Grubu'ndan araştırmacılar, grip ve SARS gibi solunum yolu enfeksiyonuna neden olan viral mikropların yayılmasını azaltmak amacıyla stratejilerin etkililiğine bakmak için 59 araştırmanın sonuçlarını inceledi. Araştırma, eldiven, önlük ve maskenin ve günde 10 kezden fazla el yıkamanın etkili olduğunu gösterdi. İnsanlar bunların birden fazlasını uyguladığında stratejilerin daha etkili olduğu belirtiliyor. Araştırma ekibi, evde ve çocuklar arasında hijyen sağlanarak bu hastalıkların yayılmasının azaltılabileceğini rapor etti. Ayrıca, araştırmacılar, basit cerrahi maskelerden daha pahalı olan ve rahatsızlık veren N95 isimli yüz maskelerinin daha iyi olduğunu buldular. Bunun yanında, insanların normal sabun ve suya antiseptik eklemeye ihtiyacı olup olmadığı konusunun henüz açıklık kazanmadığını belirttiler.
584803
Ahmedinejad: Türkiye ile İran arasında son derece iyi ilişkiler var
Ahmedinejad 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları nedeniyle geldiği New York'ta The Intercontinental Barclay Oteli'nde basın toplantısı düzenledi. Mahmud Ahmedinejad, Türkiye'nin, İran'ın nükleer programıyla ilgili İran ile Batı arasında sorunun çözümü yönünde devreye girmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Türkiye ile İran arasında siyasi, kültürel ve ekonomik alanlarda ilişkilerin son derece iyi olduğunu söyledi. İki ülkenin enerji, turizm, kültürel konular ve uluslararası alanda pek çok konuda işbirliği yaptığını belirten Ahmedinejad, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptıkları görüşmede bu ilişkileri daha fazla nasıl ilerleteceklerini konuştuklarını söyledi. Ahmedinejad, Başbakan Erdoğan'ın yakında Tahran'a ziyarette bulunacağını da belirterek, Erdoğan ile New York'ta konuştukları konuları Tahran'da da görüşmeye devam edeceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan dün, Ahmedinejad ile BM binasında yaptığı ikili görüşmenin ardından ekim ayı sonu veya kasım ayı başında İran'ı ziyaret edeceğini bildirmişti.
585546
Penaltı kaçırmanın sırrı çözüldü
Düdükten sonra bir an bekleyip, düşünüp, sonra vuruş yapanlar ise topu ağlarla daha sık buluşturuyor. Araştırmacılar anda yaşadıkları stresin bazı futbolcularda "denetim çöküşü" olarak bilinen bir soruna yol açtığını belirtiyor. (BBC Türkçe)
585726
Erkeksi yanım ağır basıyor
Erkeksi yanım ağır basıyor Seda Akman’ı ‘Bir İstanbul Masalı’nda canlandırdığı Pelin karakteriyle tanıdık. Ardından ‘Kanlı Düğün’, ‘Emret Komutanım’, ‘Annem’ dizilerinde rol aldı. Ama hep güçlü kadın karakterlerini canlandırdı. Akman, bu sezon hem‘Son Bahar’ hemde 14 Ekim’de TRT’de başlayacak ‘Hesaplaşma’ dizisinde rol alıyor. GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN-OYA DOĞAN -Pek çok oyuncu bu sezon rol alacak bir dizi bile bulamazken, siz iki dizide birden oynuyorsunuz. Bu benim talep ettiğim bir şey değildi. ‘Annem’ dizisi bittikten sonra ‘Hesaplaşma’ dizisiyle anlaştım. Çekimleri erken başlayacak ve sadece 13 bölüm olacaktı. Daha sonra da Faruk Turgut’la ‘Son Bahar’ dizisi için anlaştık. Ancak TRT’nin işinin geç başlaması tüm programı alt üst etti. Çok çalışıyorum ama halimden de memnunum. -Hep güçlü kadın rollerinde oynadınız. Hiç ezilmiş bir kadını oynama hayaliniz yokmu? Bana bir rol teklif edildiğinde hep “Neden ben?” diye düşünüyorum.Mesela Hesaplaşma’da bir polisi oynuyorum. Fiziksel olarak baktığınızda atletik bir yapım var. Narin bir tipin eline silah yakışmaz ama benim elime silah yakışıyor. Hayalim bir toprak kadınını oynayıp, şive yapmak. Çünkü şimdiye kadar hep kentli,mesleğinde güçlü ve kültürlü kadınları canlandırdım. -Yani güçlü kadın rolleri üzerinize mi yapıştı? Ne yazık ki evet. En azından ‘Son Bahar’da daha kadınsı, ‘Hesaplaşma’da erkeksi birini canlandırıyorum. -Seda Akman da biraz erkeksi birimi? 20-25 yaşlarındayken daha erkeksiydim. Yaş ilerledikçe içinizdeki kadını hissetmeye başlıyorsunuz. Ama benim erkeksi yanım biraz daha ağır basıyor. -Ama erkekler tarafından da çok seksi bulunan bir kadınsınız... kişiye göre değişiyor. Ben, işimin takdir edilmesiyle ilgileniyorum. Halk beğeniyorsa ödülümü alıyorum. ‘EVCİMENLEŞTİM’ SEDA Akman dünyaya çalışmak için geldiğine inanıyor ve artık ayaklarının yere bastığını söylüyor: “Huzur bulabileceğim bir hayat kurmak istiyorum. Eskiden çok gezerdim ama artık doydum. Her geçen gün evcimenleşiyorum. Tüm boş vakitlerimde seyahat ediyorum. Bu bana meditasyon yapmak gibi geliyor. Geçmişte insanlarla çok iç içeydim. Hep arkadaşlarımla olmak ve yardım etmek isterdim. Şimdi daha çok ‘Ben’ diyorum. Yalnız kalmaktan da keyif alıyorum.”
584881
Askeri Hakim Üçok Tutuklandı
Askeri Hakim Üçok Tutuklandı Albay Ahmet Zeki Üçok, sahte çürük raporu hazırlayan bir çeteyle ilgili soruşturma nedeniyle tutuklandı. İstanbul'da bir suç örgütüne yönelik düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, tutuklandı. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne dün sabah saatlerinde sivil araçla getirilen Üçok, Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta'ya ifade verdi. Üçok, 20.30 sıralarında, "suç örgütü üyeliği" ve "yağmaya azmettirmek" iddiasıyla tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İstanbul Nöbetçi 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan Üçok, tutuklandı. Aynı operasyonda gözaltına alınan 13 kişinin ise yarın (27.09.2009) adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
585123
Sheriff-F.Bahçe maçı 10 euro
İHSAN ÖKSÜZ Sheriff-F.Bahçe maçı 10 euro F.Bahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nde Ekim Perşembe günü deplasmanda Moldova'nın Sheriff takımıyla yapacağı maçın sarı-lacivertli taraftarlar için ayrılan biletlerinin satışı başladı. Fenerbahçe Kulübü'nden yapılan açıklamada, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı Kombine Kart Merkezi'nde satışına başlanan biletlerin fiyatının 10 euro olduğu bildirildi. 26.09.2009
585625
Afganistan'da çatışma: 18 militan öldü
Yerel yetkililer ve askeri kaynaklar, sabaha karşı çıkan çatışmaların hala sürdüğünü ve polisin bölgeyi Taliban militanlarından temizlemeye çalıştığını kaydetti. Aynı kaynaklar, 10 militanın yaralandığını belirterek, aslında militanın daha öldüğünün sanıldığını, ancak bunların cesetlerinin bulunamadığını açıkladı. Çatışmalarda polisin yaralandığı da ifade edildi. Taliban sözcüsü Zabinullah Mücahit ise, 20 askeri öldürdüklerini ve kendi adamlarının bölgeyi kontrol ettiğini ileri sürdü.2009-09-26 13:41:51 ALLAH yolunda öldürülenlere ölüler demeyim onlar diridirler lakin siz anlamazsınız.buyuruyor RABBÜL alemin..şayet murdet afganlıların dedigi gibiyse onlar sehittr inşallah.amaonlar dinlerini abd ye sattıkları için yalan söylüyorlar.zabinullah mucahidin yaptıgı acıklama dogrudur mürdetleri cehenneme göndediler inşalah..bu insanları rabbimiz ALLAHtır ve onun kanunlarından şeriatinden emirlerinden haramlarından sakınıyorlar diye şehit ediyorlar. vay size unutmayın ALLAHIN da bir planı var yakında azap var... hali bin velid
584611
'Darbe iddiaları TSK'ya sorulsun'
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN 'Darbe iddiaları TSK'ya sorulsun' Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, 2002-2009 yılları arasında TSK'da bir darbe girişimi olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını istedi İSTANBUL (A.A) İkinci 'Ergenekon' davasına katılan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, 2002-2009 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) bir darbe girişimi olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını istedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savcılar tarafından iddianamenin okunmasına devam edildi. Savcı Nihat Taşkın, özetleyerek okudukları iddianamenin genel kısmının bittiğini, bundan sonraki bölümde sanıkların hukuki değerlendirmelerinin yapılacağını söyledi. Bunun üzerine mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, iddianamenin okunmasına ara vererek, taleplere ilişkin görüşlerini açıklamak üzere Savcı Pekgüzel'e söz verdi. Savcı Pekgüzel, mahkemenin aldığı 'Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sorulması, telefon görüşmelerinin de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenmesi' yönündeki kararın geri alınması yönünde avukat Hasan Fehmi Demir tarafından talepte bulunulduğunu kaydetti. Kanadoğlu'nun bu davanın taraflarından olmadığını ifade eden Savcı Pekgüzel, bu talebin reddedilmesini istedi. Pekgüzel, Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazılarak, 2002-2009 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nde darbe girişimi olup olmadığının sorulmasını, olmuşsa ilgili belgelerin istenilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek için duruşmaya ara verdi. 25.09.2009
584958
AKP ilçe başkanından CHP’ye sert eleştiri
AKP ilçe başkanından ’ye sert eleştiriCAN ÖZLÜ İzmir DHA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda AKP Konak İlçe Başkanı Fevzi Bayram, ’li Konak Belediye Başkanı ’a yüklendi. Bayram, “Sadece 15 dakika düşünüp başkan olmaya karar verdi. Herhangi bir projesi veya hazırlığı yoktu” dedi. Bayram, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Yerel seçimnden bu yana yaklaşık altı ay sabrettik. Yeni yönetimlere şans verdik. Ama gördük ki Konak’ta değişen hiçbir şey yok. Bu sorun zihniyetinin belediyeciliği bilmemesinden kaynaklanıyor. Bundan sonra muhalefetimizi sertleştireceğiz. Bunu, halkımızın huzurlu ve mutlu olması için yapacağız.” Dalan: Bunlara yanıt vermek çok gereksiz ’de 11 Ekim’deki il başkanlığı yarışı öncesinde mevcut başkan Fatih Dalan’a rakip çıkmıştı. Eski il başkanlarından Turhan Arınç, aday olduğunu açıklamıştı. Yine eski başkanlardan Yıldırım Ulupınar da Arınç’a destek vermişti. Ulupınar, Dalan için, “Teşkilatları tanımayan, insanlara sevgi ve saygısı olmayan Dalan’ın kaybetmesi için elimden geleni yapacağım. Bu gömlek ona bol geldi” demişti. Fatih Dalan, Yıldırım Ulupınar’a yanıt vermedi ama, “Geçmişte Arınç ve Ulupınar’ın birbirleri hakkındaki sözlerini gösteren gazeteleri ortaya koyunca, bunlara cevap vermenin gereksiz olduğu ortaya çıkıyor” dedi.
584987
Fırtına Başkent'te dindi
Henüz 5. dakikada geldi Trabzon'un ilk golü. Colman Umut'u, da arka direkte Gabriç'i gördü. Hırvat futbolcunun vuruşu Trabzon'u 1-0 öne geçirdi. Golden sonra Gençler yüklendi ama 2. gol yine misafir takımdan geldi. Bu kez Gökhan, kişiden sıyrılıp boşa kaçan Colman'ı gördü. Arjantinli bir golcü gibi vurdu ve takımını iki farklı öne geçirdi. Bu gol Trabzon'a rehavet, Gençler'e oynama şevki getirdi. Kalan dakikalarda oyunu rakip sahada tamamen sete çeviren Kırmızı-Siyahlılar, aradıkları golü 31 de topla buldu. Harbuzi ile başlayan atakta top önce Burhan'a sonra Mustafa'ya ve nihayet tekrar Harbuzi'ye geldiğinde bu oyuncu kaleci ile karşı karşıya kalmıştı. Vuruşunda ev sahibi takım durumu 2-1 yapmış oldu.İkinci yarıya da ilk yarıda kaldığı yerden başladı G.Birliği. İki değişiklikle devreye başlayan ev sahibi ekip, rakip kalede ataklarını sıklaştırdı. 76'da ikinci yarıda oyuna giren Bilal'in Çubukçu'nun serbest vuruşu ile ev sahibi ekip beraberliği yakaladı. Maçın kalan bölümü tamamen Gençlerbirliği hakimiyetinde geçti. 81. dakikada ise yine bir Alanzihno klasiği yaşandı. Broos, Brezilyalı futbolcunun performansından memnun olmayınca 81'de oyundan alarak yerine Yattara'ya şans verdi. Alanzinho sinirlenerek formasını fırlattı. GENÇLERBİRLİĞİ: TRABZONSPOR: GENÇLERBİRLİĞİ: Serdar 6, Orhan 6, Radeljic 5, İlhan 6, Aykut 7, Burhan (Dk. 46 Hurşit 6), Harbuzi (Dk. 46 Sandro 3), Tozo 5, Cem 5, Mustafa (Dk. 71 Bilal 6), Kahe TRABZONSPOR: Sylva 4, Song 4, Giray 5, Egemen 5, Ferhat 6, Umut 6, Selçuk 5, Ceyhun 3, Colman 5, Gabric (Dk. 46 Alanzinho 3) (Dk. 81 Yattara ?), Gökhan (Dk. 61 Serkan 3) GOLLER: Dk. 31 Harbuzi, Dk. 76 Bilal Gabric, Dk. 16 Colman SARI KARTLAR: Tozo Umut, Ferhat HAKEMLER: Hüseyin Göçek 6, Bahattin Duran 6, Tarık Ongun STAT: 19 Mayıs
585838
Baykal'dan açılıma destek veren Costner'a tepki
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gündeminde yine Kürt açılımı vardı. CHP lideri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı "milleti tuzağa düşürmek"le suçladı, "Türkiyeyi böldürmeyeceğiz" dedi. Baykal, 'li ünlü aktör Kevin Costner'ın açılıma destek vermesine de tepki göstererek, "Sen çık artistliğini yap" diye konuştu. Baykal, Ankara'nın Kalecik ilçesinde bu yıl 5'incisi düzenlenen "Uluslararası Kalecik Karası" Festivali'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Baykal'ın hedefi yine hükümet oldu. Açılım çalışmaları konusunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekleri halktan gizlediğini iddia eden Deniz Baykal, "Millete (yavaş yavaş anlatacağım) diyor. Yani kafasında bir proje var da birden söylersek millet tepki gösterir, yavaş yavaş kabul ettirelim, düşüncesinde. Başbakanın görevi milleti aldatmak mıdır? Milleti yanıltmak, milleti tuzağa düşürmek mi?" dedi. Baykal sözlerine şöyle devam etti: "Bu olayı sevimli göstermek için 'dan bir artist bulmuşlar. Nasıl ikna etmişseler, adam çıkmış, 'ben bu açılımı destekliyorum' diyor. Sen neden Türkiye'nin iç işlerine karışıyorsun. Sen çık artistliğini yap. Bula bula seni mi buldular, Kalecikli bilmiyor da artisti mi biliyor. Burada üzüntü verici olan, hükümetin bu duruma düşmüş olmasıdır. artistinden medet ummasıdır." Siyasetin uzun bir yol olduğunu, bu yolda iniş ve çıkışların bulunduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Baykal, "Siyasette yenileşme ve değişim vardır. Yine öyle bir değişime gidiyoruz. Son seçimler bunu gösterdi. AKP'nin oyları ülke genelinde puan düştü. Bu AKP'nin gidici olduğunu gösteriyor. AKP gidiyor, CHP geliyor. Son günlerde Başbakan'ın konuşmaları da bunu kabullendiğini gösteriyor. Önemli olan AKP'nin gittikten sonra nasıl hatırlanacağıdır" dedi. "AKP işsizlikle yolsuzlukla yani ile Ermeni ve Kürt açılımlarıyla hatırlanacaktır" diyen CHP lideri sözlerine şöyle devam etti: "Biz CHP olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Bundan yıl önce bugünleri görerek, vatandaşı ezdirmeyeceğimizi, ülkeyi soydurmayacağımızı ve böldürmeyeceğimizi söylemiştik.
584751
Ahmedinejad: Türkiye ile ilişkilerimiz iyi
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Türkiye ile İran arasında son derece iyi ilişkiler bulunduğunu söyledi. Mahmud Ahmedinejad, Türkiye'nin, İran'ın nükleer programıyla ilgili İran ile Batı arasında sorunun çözümü yönünde devreye girmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Türkiye ile İran arasında siyasi, kültürel ve ekonomik alanlarda ilişkilerin son derece iyi olduğunu söyledi. İki ülkenin enerji, turizm, kültürel konular ve uluslararası alanda pek çok konuda işbirliği yaptığını belirten Ahmedinejad, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptıkları görüşmede bu ilişkileri daha fazla nasıl ilerleteceklerini konuştuklarını söyledi. Ahmedinejad, Başbakan Erdoğan'ın yakında Tahran'a ziyarette bulunacağını da belirterek, Erdoğan ile New York'ta konuştukları konuları Tahran'da da görüşmeye devam edeceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan dün, Ahmedinejad ile BM binasında yaptığı ikili görüşmenin ardından ekim ayı sonu veya kasım ayı başında İran'ı ziyaret edeceğini bildirmişti.
585400
Kasımpaşa puanla tanışmak istiyor
Ligde yaptığı maçta yenilgi alan İstanbul ekibi, Kayseri deplasmanında yapacağı maçtan en az bir puan almayı hedefliyor. Puansız Kasımpaşa, Turkcell Süper Lig'de son sırada yer alırken, maçı eksik olan ve geçen hafta deplasmanda Beşiktaş'ı yenen Kayserispor ise, maçta galibiyet, beraberlik, yenilgi ve puanla 9. sırada bulunuyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak maçı, hakem Özgür Yankaya yönetecek.
584609
Gençlerbirliği: Trabzonspor:
OSMAN TANBURACI AVNİ TARHAN Gençlerbirliği: Trabzonspor: Turkcell Super Lig'deki Gençlerbirliği, Trabzonspor karşılaşması Trabzonspor'un 2-1 üstünlüğüyle devam ediyor. ANKARA (A.A) Maçın hakem ve takım kadroları şöyle: Stat: 19 Mayıs Hakemler: Bahattin Duran, Tadık Ongun, Mete Kalkavan Gençlerbirliği: Serdar, Orhan, İlhan, Aykut, Radeljic, Burhan, Cem, Kahe, Harbuzi, Tozo, Mustafa Trabzonspor: Sylva, Song, Giray, Egemen, Ferhat, Ceyhun, Selçuk, Colman, Gökhan Ünal, Umut, Gabric 25.09.2009
584940
Küçük Beyzanur'a annesi siper olmuş
yaşındaki Beyzanur ise enkazdan sağ çıktı. Küçük Beyzanur'u ona siper olan annesi Gülsüm'ün kurtardığı ortaya çıktı. Enkazda anne ve kıza ulaşıldığında Beyzanur, Gülsüm'ün kucağındaydı. Cesedi enkazdan dün çıkarılan Ali Demirci'nin kardeşi Hızır Demirci, olay akşamı ilk olarak yeğeninin eşi Gülsüm Demirci'ye ulaştıklarını anlattı. Ancak enkazdan sağ çıkarılan genç kadını kurtaramadıklarını belirten Demirci, şunları kaydetti: "Çocuğu Beyzanur kucağındaydı. Çocuğu komşular aldı. 20 dakika içinde de Gülsüm'ü olay yerinden çıkarmayı başardık. Yaralıydı, ağzından kan geliyordu. Her türlü müdahaleyi yaptık ancak hastaneye ulaştıramadık. Borçka yolu kapalıydı, Gülsüm'ü bir kepçeye bindirdik. Karşıya kadar götürdük. Ama bu sırada zaten soğuktan etkilendi. Sonradan sağlık ekibi Hopa tarafından ulaştı ancak Gülsüm'ü kaybettik.''
585456
Viranşehir’de gergin gece
’de gergin gece Mustafa MERT/VİRANŞEHİR (Şanlıurfa), (DHA) sempatizanları barikat kurup, polise taş ve attı ’nın İlçesi’nde, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bir grup sempatizanı, korsan gösteri düzenledi. Yollara barikat kurup, PKK ve çetebaşı lehine slogan atan göstericiler, güvenlik güçlerine taş ve kokteylle saldırdı. Polisin tazyikli su ve biber gazıyla müdahale ettiği grup, ara sokaklara kaçarak dağıldı. Gece saat 21.00 sıralarında Mahallesi’nde toplanan terör örgütü sempatizanı çoğunluğu çocuk yaklaşık 100 kişi, Vatan Caddesi'nde çöp kontenyenleriyle yolu kapatıp, lastik ve tahtalarla oluşturdukları barikatı ateşe verdi. Bir süre PKK ve teröristbaşı Abdullah Öcalan lehine ve slogan atan grup, daha sonra Viranşehir Kaymakamlığı’nın da bulunduğu Karacadağ Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Saat 22.00'de ellerinde Öcalan posterleri ve PKK’yı simgeleyen renklerin bulunduğu bez parçalarını taşıyıp slogan atan göstericiler, burada polisle karşı karşıya geldi. Viranşehir Kaymakamlığı’na yaklaşık 500 metre mesafede önlem alan polisi görünce yüzlerini poşu ile kapatan göstericiler, yanlarında bulunan taş ve molotofları güvenlik güçlerine atmaya başladı. Polisin tazyikli su ve ile karşılık verdiği göstericiler, ara sokaklara dağıldı. Bir süre sonra yeniden toplanan ve aynı caddenin farklı bir noktasında gösterilerini sürdüren gruba polis tekrar müdahale etti. Polis ile göstericiler arasında yaşanan kovalamaca saat 23.00’e kadar devam ederken, olaylarda yaralanan olmadı. Göstericilerin dağılmasının ardından caddede inceleme yapan polis, ara sokaklarda karşılaştığı kişilerin de üzerini aradı. Polis, cadde üzerinde güvenlik önlemlerini arttırırken, göstericilerden gözaltına alınanın bulunmadığını öğrenildi.
585482
Rabia Kadir: Hayal kırıklığına uğradım
Kadir, Çin'e karşı faaliyet gösteren bağımsızlık yanlısı "Tayvan Genç Anti Komünist Birliği" tarafından davet edildiğini belirterek, ''Tayvan'daki demokratik hükümetin bana vize vermemesinden dolayı büyük hayal kırıklığı duydum'' dedi. Kadir, bağımsız grubun davetini kabul etmiş, ancak Tayvan İçişleri Bakanı Jiang Yi-huah, ulusal çıkarlara ve kamu düzenine zarar verebileceği gerekçesiyle Kadir'e vize vermeme kararı alındığını açıklamıştı.
585539
Türk filmleri
Her yıl ortalama 20 milyon kişinin sinemaya gittiği Türkiye'de, geçmişte 2-2,5 milyon seyirci bulan Türk filmleri, artık 6-10 milyon kişiyi salonlara çekiyor. son yıllarda yabancı filmlere önemli farklar atarak gişe rekorları kırıyor. Popülerlik yönüyle çok tartışılan "" serisi, Türkiye'de en fazla izlenen filmler oldu. Bu yıl vizyona giren 2", 22 haftada milyon 330 bin 714 seyirci sayısına ulaşırken, hasılatı da 33 milyon 481 bin 176 TL oldu. Serinin geçen yıl vizyona giren ilk filmi "" ise 31 haftalık vizyonu milyon 301 bin 641 seyirciyle kapattı. Toplam hasılatı 30 milyon 172 bin 270 TL'ye ulaştı. Son yılların en çok izlenen ve hakkında akademik çalışmalar bile yapılan diğer bir filmi ise "Kurtlar Vadisi "... 2006 yılında vizyona giren film, 26 haftada milyon 256 bin 566 seyirci çekti. Filmin toplam hasılatı ise 27 milyon 434 bin 893 TL. Bu filmleri, Cem Yılmaz'ın "G.O.R.A", Çağan Irmak'ın "Babam ve Oğlum", yine Cem Yılmaz'ın "A.R.O.G", Yılmaz Erdoğan'ın "Vizontele" ve "Vizontele Tuuba", Çağan Irmak'ın "Issız Adam" filmleri izledi. Bu yapımların çok sayıda korsanı da çıktığından, toplam izleyici sayısının bu rakamın daha da üzerinde olduğu düşünülüyor. Ayrıca, bir diğer dikkat çeken nokta, Türkiye'de son 10 yılda en fazla izlenen filmler sıralamasında, ilk 10'a yabancı filmlerin girememesi... Sadece, son 11 yıla bakıldığında, 1998 yılında gösterime girdiğinde büyük yankı uyandıran "" filminin 9. sırayla listeye girebildiği görüldü. Sinemamıza ödül yağıyor Ayrıca, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türk filmleri yurt dışından ödüllerle dönüyor. Bu filmlerden bazıları şöyle: Yönetmen Fatih Akın, yeni filmi "Soul Kitchen" ile Uluslararası Venedik Film Festivali'nde "Jüri Özel Ödülü"ne layık görüldü. Yönetmenliğini Çağan Irmak'ın yaptığı, vizyona girdiğinde büyük yankı uyandıran "Issız Adam", Rhode Island Film Festivali'nde () "2009'un en iyi filmi" seçildi. Gökhan Yorgancıgil'in filmi "Sıfır Dediğimde", 'nin en köklü festivallerinden biri olan Worldfest Houston Film Festivali'nde, iki ayrı kategoride Jüri Özel Ödülü'ne layık görüldü. Yönetmenliğini Tolga Örnek'in yaptığı "Devrim Arabaları", Monaco Charity Film Festivali'nde en iyi film ödülünü aldı. Bir delinin yasak aşkını ve töreyi anlatan, yönetmen Aydın Sayman'ın "Janjan" adlı filmi, Ukrayna'dan "En İyi Film" ve "En İyi Film Müziği" ödülleriyle döndü. milyon TL destek Ekonomik krizden sektörü de etkilenirken, Sinema Destekleme Kurulu bu yıl, uzun metrajlı kurgu film yapımlarına toplamda milyon 360 bin TL kaynak aktardı. Bu kapsamda, yıl içinde, 16 uzun metrajlı film ile 13 ilk filmini çekecek yönetmen destek görürken, filme yapım sonrası, 10 filme de doğrudan ve geri ödemesiz olarak yardım sağlandı. Bunun yanında, bu yıl, 36 senaryo ve diyalog yazım ve geliştirme, 46 amatör film yapım, animasyon, 21 film yapım projesi ile kısa film, doğrudan ve geri ödemesiz desteklendi
584965
Orman yangınına anında gözaltı
Orman yangınına anında gözaltı güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Orman Genel Müdürlüğü, erken uyarı sistemi kurdu. Altısı ’de olmak üzere toplam 54 ayrınoktaya yerleştirilen kameralar sayesinde yangınlardan 15- 20 saniye içinde haberdar olunacak en riskli bölge ORMAN Genel Müdürü Osman Kahveci, orman yangınları açısından en riskli bölgelerden birinin Ege olduğunu söyledi. Kahveci, bu yıl ’de yerleşim yerlerini de tehdit eden önemli yangınların çıktığını kaydetti, şu bilgileri verdi: Bin 600 hektar karardı ÜLKEMİZDEKİ orman yangınlarının yüzde 10’u İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırlarında çıkıyor. İzmir’de bu yıl, şu ana kadar 154 meydana geldi. Bin 600 hektar ormanlık ve makilik alan tahrip oldu. Başka bir örneği yok DÜNYADA ilk kez uygulanan erken uyarı sistemini kurduk. Tüm yazılımını biz hazırlayıp geliştirdik. Bu, ormanda duman yükseldiğinde, 15-20 saniye gibi çok kısa süre içinde merkeze haber veren ve erken müdahaleyi sağlayan kameralı sistemdir. ’li şirketten talep ÜLKEMİZDE toplam 54 noktada kurduğumuz bu sistemin altısı İzmir bölgesinde yer alıyor. Yangının erken görülmesini ve hızla müdahale edilmesini sağlayan sistemi satın almak için ABD’den bazı şirketler müracaat etti. bu yıl çok şanslıydı ÇANAKKALE’NİN de bu sezon birkaç kez ciddi atlattığını hatırlatan Kahveci, şöyle dedi: “Orman yangınları açısından en riskli bölgelerimizden biri. Çünkü burada ciddi orman potansiyeli var. Çanakkale’de bu yıl 24 yangın çıktı ve bunlarda 74 hektar tahrip oldu. Bu rakamlara bakacak olursak, bu kentimizde şanslı ve başarılı bir yıl geçirdik.”
585575
Vergi dairelerinde 'indirim' mesaisi
Vergi dairelerinde 'indirim' mesaisiOtomobildeki özel tüketim vergisi indiriminin 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek olması nedeniyle büyük ilde, motorlu taşıt vergisi vergi daireleri bugün mesai saati bitimine kadar açık olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın konuya ilişkin duyurusunda, ''otomobil satışlarında uygulanan ötv indirimindeki süre 30 Eylül 2009 çarşamba günü sona ermektedir. Vergi dairelerinde yığılmaların önlenmesi ve mükelleflere kolaylık sağlanması amacıyla; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Bursa il merkezlerindeki motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi daireleri saat 17.00'ye kadar açık bulundurulacaktır'' denildi. Gelir İdaresi Başkanlığı, ile bağlı ilçelerde motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi dairelerinin bugün açık bulundurulması konusunda vergi dairesi başkanlarını, diğer il merkezleri ve ilçelerindeki vergi dairelerinin açık olup olmayacağı konusunda da vergi dairesi başkanları ve il defterdarlarını yetkili kıldı.
585073
Ataköy arsaları yeniden satışta
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Ataköy arsaları yeniden satışta DATİ'ye kiralan ve Sinpaş'a satılan araziler arasındaki üç parsel için ihaleye çıkılacak ANKARA TOKİ, İstanbul'un Bakırköy ilçesi Ataköy sahilinde, daha önce SİNPAŞ'a satılan arsa ile DATİ'ye kiraya verilen arazilerin arasında yer alan arsaların satış ve kiralanması için yakında yeniden ihale açacak. TOKİ'den verilen bilgiye göre, Ataköy'deki arsanın satış işlemi için DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından TOKİ aleyhine açılan davada daha önce yürütmeyi durdurma kararı veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, TOKİ'nin savunmasını yapmasından sonra, dava hakkında red kararı verdi. TOKİ'nin 19 Ağustos'ta yapacağı ihalede, sahil şeridinde yer alan 94 bin metrekarelik parsel arazi için 517 milyon lira muhammen bedel belirlenmişti. Arsayı alan firmalar, emsal değerdeki araziye 188 bin metrekare inşaat yapabilecekti. 26.09.2009 EKONOMİ
585173
Bergama'da Kızıl Avlu Açılıyor
Bergama'da Kızıl Avlu Açılıyor İncil'de adı geçen ilk kiliseden biri olan bazilikanın onarımı gerçekleştirilen bölümü, Günay'ın katılacağı bir törenle ziyarete açılacak. Bergama'da bulunan ve aslına uygun olarak restore edilen 1800 yıllık bazilika, 27 Eylül'de Kültür ve Turizm Bakanı'nın katılacağı törenle turist ziyaretine açılacak. Halk arasında 'Kızıl Avlu' olarak bilinen, Mısır Tanrısı Serapis adına inşa edilen ve Hristiyanlığın İncil'de adı geçen ilk kiliseden biri olma özelliğine sahip 1800 yıllık bazilikanın onarımı gerçekleştirilen bölümü, Günay'ın katılacağı bir törenle turist ziyaretine açılacak.
585147
Sanatçılardan Kürt açılımı yorumu
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Sanatçılardan Kürt açılımı yorumu Peki toplumların vicdanı olan sanatçıların bu konudaki düşünceleri ne? Konuyla ilgili kendini net olarak ifade eden ve seslerini kamuoyuna duyurmayı başarabilen sanatçıların görüşlerine yer verdik. İşte konuşan Türkiye'nin sanatçı kesiminin Kürt açılımına yönelik görüşleri 32 kısım tekmili birden SEHER ÖNALAN Türkiye, son birkaç aydır Kürt açılımı (demokratik açılım-ulusal birlik projesi siz hangisini isterseniz öyle adlandırın) konusundaki tartışmalara kilitlendi. Toplumun her kesiminden ayrı görüş ve fikirler ortaya saçılıyor. Siyasetçiler, düşünürler ve bilim adamları her gün televizyonlarda boy gösteriyorlar. Son günlerde siyasetçiden ev kadınına kadar herkesin gündemindeki en önemli konu “Kürt açılımı”. Aylardır televizyon ekranlarında kırmızı yazıyla “son dakika” haberi olarak verilen “Kürt açılımı” için yapılan yorumlar da, bilinmeyen detayları kadar fazla. Toplumun her kesimi kendi kültürü, içinde bulunduğu şartları, yaşadıklarını göz önüne alarak “Kürt açılımı”” kendi perspektifinden yorumluyor. 'ARTIK DÖNÜŞ YOK' Annesinin Türk, babasının ise Kürt olduğunu söyleyen Hülya Avşar'ın açılımı “Demokratik açılım meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, artık dönüşü yok. Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. Türkler bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm; ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri Anayasa'yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler” sözleriyle değerlendirmesi, son derece cesaretli bulunarak desteklendi. Ancak, bir süre sonra bu sözler Avşar kızının aleyhine döndü. Avşar hakkında soruşturma başlatıldı. Düşüncelerini paylaşmasının bir anda “bölücülük” olarak algılanması, Avşar'ı açılımla ilgili umutsuzluğa sürükledi: “Demokratik bir ülkede yaşamıyorsun ki açılımı yapalım. Ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportajı yaptım ve başıma gelene bakın. Bana göre, şu bana yapılan, Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Bu, açılım değil, kapanış oldu.” AVŞAR'A 4.5 YIL HAPİS ŞOKU Hülya Avşar hakkında verdiği röportajdan ötürü 'Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik etmek' suçuyla 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılması gündemde. AJDA'DAN 'KEÇE KURDAN' Sanatçılardan Kürt açılımına ilk destek, aslında konu henüz gündemde bile değilken belki de farkında olmadan Süperstar Ajda Pekkan'dan geldi. Pekkan'ın 'Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı'nı kullanma bilincinin artırılması için geçen Mart ayında gerçekleşen Güldünya Konseri'nde Kürt şarkıcı Aynur Doğan ile “Keçe Kurdan” yani “Kürt Kızı” şarkısını Kürtçe söylemesi, herkes tarafından olumlandı. Bu şarkı, Süperstar'ın Kürt-Türk kim olursa olsun Türkiye'de yaşayan kadınların ortak sorunları olduğu ve bunların çözümü için Türk ve Kürt kadın sanatçıların el ele vereceklerine dair anlamlı bir mesajdı. BAŞBAKAN'A DESTEK TELEFONU Sezen Aksu, Temmuz ayı sonunda Tunceli'deki 9. Munzur Festivali'nde Mikail Aslan ile düet yaparak Kürtçe ve Zazaca türküler söyledi. Ardından minik serçe, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak “Kürt açılımı”na destek verdiğini söyledi. Aksu'nun Erdoğan'a, “Sürecin güzel bir şekilde tamamlanması için elimden geleni yapmaya hazırım. Annem ve babam, bu sürecin karşısında duranları iki cihanda lekeli kabul ediyorlar, ben de öyle görüyorum. Türkiye'nin her köşesinde ayrı bir güzellik var. Türkiye'nin her karesi aynıdır, bizim ayrımız gayrımız yok, olamaz da” demesi herkesi sevindirdi. 'BEN BARIŞTAN YANAYIM' Açılıma bir destek de Şevval Sam'dan geldi. Iğdır'da sahne alan Şevval Sam'ın Kürtçe şarkı seslendirmesi, konser alanlarındakiler kadar ne yazık ki protokolde hoşgörüyle karşılanmadı. Protokol, Kürtçe şarkı ile konseri terk ederken Sam, onları "Gidenlere güle güle, ben barıştan yanayım, Kürtçe de okurum, Türkçe de, Ermenice de" sözleriyle uğurladı. Şevval Sam, "Ben barıştan yanayım, kan dökülmesin. Bu işe alet olanlar utansın" diyerek açılıma desteğinin süreceğinin sinyallerini verdi. Nihat Doğan: Türkiye'de derin bir anayasa var Kürt açılımı” Türkiye'nin en önemli konusu. Ancak ben bu konuya “Kürt açılımı” değil, “demokratik açılım” deme taraftarıyım. Zira hadiseye böyle bakmazsak, açılıma zarar vermiş oluruz. Kürtler 1923'ten beri mağdur edilen, şarkılarını gizli gizli dinleyen, köyleri yakılan, dilini konuşamayan insanlardı. Yarın iç Anadolu'da farklı bir ırk için ya da dini vecibelerini yerine getirmek isteyenler de aynı sorunlarla karşılaşabilir. Onun için demokratik anlamda birtakım çalışmalar yapmak daha doğrudur. Bu anlamda atılan adımlara olumlu bakıyorum. Bence tabanda herhangi bir sıkıntı yok. En canlı örnek sayın Başbakan. Kendisi Karadenizli ve eşi Emine Hanım Kürt; evlenmişler. Onların evlilikleri bir sorun yaratmadı. Bence “Kürt sorunu” biraz da böl, parçala, yönet mantığıyla gelişti. Bazıları insanları koparmak ve korkutmak için Kürt'ü “kıro” Laz'ı ise “uşak” diye ayırdılar. Bu halkın kanları üzerinden nemalandılar. Fakat bizler konuyu iyi idrak etmeliyiz. PKK olayı ise askerin konusudur; ancak 25 senedir bir siyaset haline geldi. Bu konunun bedeli siyasilere ödetildi. Bu mevzu Bermuda Şeytan Üçgeni'ne döndü ve yaklaşanı kaybetti. Sorun sistem sorunudur. Dayatmacı sistemden kurtulmak lazım. Şimdiye kadar iktidarlar sisteme hizmet etti. İktidarlar cam fanusa konuldu. Ama AKP bu fanusu kırmak üzere. Ben beş sene önce Kürtçe şarkı söylediğimde tabanda sıkıntı yaşamadım. Ama yukarıda, medyada Kürtçe şarkı söyleyenlere “kıro diyelim çıkarmayalım” diyen derin bir anayasa var. Oysa Türkiye'de sanatçılar toplumun iç yapısını harekete geçiriyor. Dinamize ediyor. Tabii bu aşamada siyasilere de görev düşüyor. Parlamentodaki partilere şaşıyorum. Nankörlük ve halka hainlik içindeler. Halk onlara oy vererek oraya gönderdi. MHP'ye ve Deniz Baykal'a halktan birisi olarak yalvarıyorum. Tarih sizden “halka hainlik etti” diye bahsetmesin. Siz de kahraman olarak tarih sayfasında yerinizi alın. Başbakanın yanında yer alın. Bu süreci provoke etmek için cümleler sarf edenler de halk düşmanıdır. DTP daha dikkatli olmalı. Üzüm mü yenecek bağcı mı dövülecek? Şoven kelimeler bırakılmalı. DTP'de de bu işle nemalanan ve dokunulmazlık alan ve koltuk kazanan insanlar vardır. Bu insanlardan her partide ve PKK içinde de vardır ve süreci provoke etme adına elinden geleni yapıyorlar. Medya da vebal altındadır. Çünkü medya şehit cenazeleri haberine yer vermeseydi, PKK şimdiye kadar dağda kalmazdı. Her şeye rağmen bu açılıma sanatçı olarak bizler de katkı sağlayabiliriz. MESAM ve MÜYAP için şu anda önceliğimiz telif hakları değil; demokratik açılıma katkıdır. Teoman: Gururu kırılmış halkın güvenini kazanmak için adım atılmalı Kürt açılımının ismi “demokratik açılım” olarak değiştirildi mantıksız da değil- ama Kürt açılımı üzerine düşüncelerim her demokrat insan ile aynı. Yıllardır süregelen vicdansız bir sürecin sona erdirilmesi olarak algılıyorum ve yürekten destekliyorum. Türkiye'yi esir alan neredeyse bir asırlık çağdışı, kalp dışı bu süreç, benim başımı bir Türk olarak yere eğiyor. Şu ana kadar olan faşizan politikaların hepsi benim ait olduğum kimliği küçülten şeyler. Türkiye'de yaşayan her vatandaşın etnik, dini, mezhepsel, cinsel vs. olarak eşitliği benim başımı dikleştirir. Tabii bu süreçte önce kolay sorulardan başlanmalı. Bence bir blok olarak bütün her şeyin bir anda yol haritasına aktarılmasına da gerek yok. Meclis hemfikir olduğu asgari kanunları hemen çıkarmalı, zor soruların üzerine ise sonra gitmeli. Bu çerçevede birçok sorun var; ama asıl önemlisi Kürtlerin devlete karşı pek de haksız olmayan güvensizliğinin giderilmesi. İlk iş operasyonların durdurulması olmalı. Gelen şehit haberlerinin nedeni medyada PKK'nın saldırısıymış gibi yansıtılıyor. Bu kayıplar TSK'nın operasyonu neticesinde oldu. Önemli konulardan birisi de Kürtçe eğitim. Kürt dilinde eğitim, enstitülerinin kurulması, asimilasyona son verilmesi gibi dolambaçlı konular, çok da dramatize etmeden, hemen başlamalı. Bunlar, yine yansıtıldığı gibi reel olmaktan ziyade, sembolik adımlar bence. Ama gururu kırılmış bir halkın güvenini kazanmak için de zorunlu. Devlet -meşruiyetlerini kamuoyu önünde tanıyamayacağından- Öcalan veya PKK ile görüşemeyeceği için süreç DTP ile yürütülmeli. DTP de dönem dönem gördüğümüz, kendini sürecin aktörlüğünden feragat ettiren, varlık nedenini hiçleştiren yorumlarını bir an önce bırakmalı. Tüm bunların çerçevesinde biz sanatçılar sadece fikrimizi söyleyebiliyoruz ve söylemeliyiz de. Bunun dışında yapabileceğimiz çok bir şey yok. Bizlere yakınlık duyan insanlara bir nebze olsun güzel ve ahlaklı bir yön gösterebilirsek, belki kamuoyu dediğimiz bu muğlak kavram doğru bir yöne evrilebilir. Vedat Yıldırım: Kürt açılımı dediğimiz aslında demokratikleşme açılımıdır Kürt açılımı konusunda umutlu olmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda açılımı destekliyorum. Bakan Beşir Atalay'ı da yakından takip ediliyorum. Çok temkinli bir ortam var. Demokratik açılımda, “Kürt açılımı” kullanılabilir. Adına “Kürt sorunu” dediğimiz şey aslında özgürleşme ve demokratikleşme sorunudur. Çünkü Türkiye'de hala Alevi sorunundan türbanlı kızların eğitim görebilmek için okula alınmamasına kadar pek çok sorun var. Hala işçi ve memurun sendikalaşmasının önünde problemler mevcut. Bu pencereden bakıldığında, ülkede “Özgürlükler bizi böler” fikri, aşılması gereken en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bölünme paranoyası bazı siyasilerce çok zikrediliyor. Eğer bu siyasiler kendi statükolarını devam ettirmek için böyle yapıyorlarsa sonucu gerçekten hoş olmayacak diye düşünüyorum. Şu anda her yönden de kabuklarını kırmaya çalışan bir ülke var. Ancak şunu göz ardı etmemek lazım. Hala 12 Eylül Anayasası ülkemizde hakim. Açılım çerçevesinde öncelikle bir anayasa değişikliği gerekli. Sorunun çözümü için öncelikle kamusal alanın rahatlatılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin her kitapevi ve yayınevi bir jest olarak Kürtçe kitap basmalı. Sanatçılar kendi programlarında konserlerinde Kürtçe'nin yanı sıra farklı dillerde de şarkılar söylemeliler. Festivallerde sadece Kürtçe şarkılar değil, diğer diller için de kotalar konulmalı. Sezen Aksu gibi bazı sanatçılar bu anlamda kendi çabalarıyla girişimde bulundular. Tüm açılıma destek için bir araya gelerek konser verilebilir. Biz neler yapabileceğimizi kendi aramızda konuşuyoruz. Aslında demokratik açılım süreci çok uzun. Ancak bazı girişimler için çok fazla zaman geçirilmemeli. Artık bazı şeylerin somutlaşması lazım. Çünkü makul zemin yok olmak üzere. Herkesin elinden geleni yapması gerekli. Eğer ciddi adımlar atılırsa gerçekten de hayırlı olacak. Umutsuz olmak istemiyorum. Özlem Akınözü: Kürt açılımı açıklandıktan sonra referanduma sunulmalıdır Öncelikle Kürt sorunu tanımlamanızı ben bölge halkının sorunları olarak tanımlamak isterim. Bunun dışında ağırlıklı aynı bölgede tüm ülkede çok ciddi bir terör sorunu vardır. Ancak bu saydığım iki sorunu hem birbirinden ayırmamak hem de birbirine karıştırmamak gerekir. Ayırmamak gerekir, çünkü terör baskısı ve yetersiz eğitim sebebiyle bölge halkının bir kısmı terör örgütünü desteklemeye başlamıştır. Karıştırmamak gerekir, çünkü terör sorunu halledildiğinde ve devlet bölgeye eğitimden sağlığa ve iş konularına eksiksiz hizmeti götürdüğünde bölge insanımızın hiçbir meselesi kalmayacaktır ve kalmamalıdır. Kürt açılımı adı altında sunulan sözcüğün içeriğinin ne olduğunu bilmesem de, yukarıda saydıklarım çerçevesinde bir içeriğe sahipse ve tanımlamayı beğenmesem de sonuna kadar desteklerim. Milletimize sunulan tanımlamanın ayrıştırmayı çağrıştırdığını düşünüyorum. Bunun dışında, dış güçlerce yönlendirilen ve desteklenen terör örgütünün yıllardan beri binlerce evladımızın canını aldıktan sonra, devlet olarak pazarlığa girilmesi, silaha sarılmanın çözüm olduğu yolunu açar ki bu da çok vahim sonuçlar doğurur. Kaldı ki verilen şehitlerin ailelerinin ve tüm milletin mutabakatının alınması manasında içeriği açıklanan bir açılım, referanduma sunulmalıdır. Esat Kabaklı: Fırsatın ne olduğunu hala bilmiyoruz Biz Kürtleri her zaman kardeşimiz olarak görüyoruz. Ancak PKK'lıyı ve onları besleyenleri kardeşimiz olarak görmüyoruz. Önce masum insanları öldürüp sonra da barış ve kardeşlikten bahsedilmesini samimiyetsiz buluyorum. Güneydoğu'da insanlar PKK'nın dayatması yüzünden kepenk indirdiler, yine PKK'nın korkusu yüzünden DTP'ye oy verdiler. Çünkü asker akşam çekildi kışlasına gitti; halk ise PKK ile kaldı. Korktukları için PKK'yı desteklediler. Biz istediğimiz kadar çalıp söyleyelim, faydası yok Bizi birbirimize düşürüyorlar. Hükümet “açılım konusuna, “bu fırsat kaçmaz” diyerek girmiştir. Bu fırsatın ne olduğunu maalesef üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen Türk kamuoyu hala bilmiyor. Ancak PKK'nın sözcüsü DTP'nin “açılım çerçevesinde istedikleri şartlar, ülkeyi bölmeye götürür. 26.09.2009 CUMARTESİ
584608
Her okulda polis olacak, velilerin içi rahat edecek
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Her okulda polis olacak, velilerin içi rahat edecek İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın, "Her okulda polis olacak. Velilerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak' dedi. İSTANBUL (A.A) İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, 'Her okulda polis olacak. Velilerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak' dedi. Çapkın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaptığı açıklamada, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıkları arasında 2007'de imzalanan 'Okullarda Güvenli Eğitim Ortamlarının Sağlanması, Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Artırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü' kapsamında, 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde İstanbul'da hazırlanan çalışma planı hakkında bilgi verdi. İstanbul'un 39 ilçesinde polis bölgesindeki 1941 ilk ve orta öğretim okulunun güvenliğiyle ilgili protokolde öngörülen 'Okullarda Güvenli Ortam Projesi'nin revize edilerek daha aktif hale getirildiği belirten Çapkın, 'Sorumluluk bölgemizde bulunan 1941 okul, önceki tarihlerde intikal eden olay yoğunluklarına göre, fiziki mekan ve çevre faktörleri göz önüne alınarak, 1, ve 3. derece önlem alınmasını getirecek tarzda kategorize edilmiştir' diye konuştu. Çapkın, proje kapsamında resmi üniformalı polislerin yanı sıra okul yönetimiyle irtibatı sağlayacak 'Okul İrtibat Görevlileri' uygulamasının başlatıldığını kaydederek, Çocuk Şube Müdürlüğü'nde görevli 750 polis arasından seçilen ve 2'şer kişilik 88 timden oluşan irtibat görevlilerinin, okul yönetimi, bölge karakolu, okul aile birliği ve mahalle muhtarlığı arasında bağlantı kuracağını aktardı. Okulların, kategorilerine göre, irtibat görevlileri tarafından haftada gün, gün ya da ayda gün ziyaret edileceğini ifade eden Çapkın, 'Her okulda polis olacak. Velilerin, ailelerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak' dedi. Okulların önünde, giriş ve çıkışlarda resmi ekiplerin de görev alacağını söyleyen Çapkın, 'Ancak resmi ekiplerimiz okul içine girmeyecek. Okul ile iletişimi irtibat görevlilerimiz sağlayacak. Resmi üniformalı polislerimiz, okul giriş çıkışlarında öğrencilerin ve okul yönetiminin görebileceği bir şekilde okulların dış tedbirlerini alacak' diye konuştu. SORULAR Çapkın, gazetecilerin, Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili başka şüphelilerin araştırılıp araştırılmadığı sorusuna, 'Bu olay hakkında gerekli gördüğümüz takdirde açıklamalar yapmaktayız. Şu anda yürütülen bir soruşturma var. Polis üzerine düşen görevi yapıyor' yanıtını verdi. Çapkın, 'sahte olarak askerliğe elverişsiz raporu hazırladığı' öne sürülen şebekeye yönelik operasyonla ilgili sorular üzerine de 'Şu anda bu konuda bir şey söylememiz mümkün değildir' dedi. 25.09.2009
585096
Ölümden intikam almak için döndü
BEKİR HAZAR Ölümden intikam almak için döndü Miki Mizuno, Ryo Ishibashi'nin başrollerini üstlendiği Sasori ekranda. Filmin konusu kısaca şöyle; Bir grup acımasız katil, bir polis ile nişanlı olan, nazik ve iyi yetiştirilmiş Nami'yi, nişanlısının kız kardeşini ve babasını öldürmeye zorlar. İstediklerini şuursuzca yerine getiren Nami, kendisini bir anda, dünyanın en vahşi ve insanlıktan en uzak kadın hapishanesinde, dövüş robotu haline getirilmiş kadın mahkumlar arasında bulur. Buradan çıkmanın tek yolu ölmektir. Vücudu buz kesen Nami'nin cesedi bir ormana atılır ama yalnız yaşayan eski bir dövüş ustası ona hayatını geri verir. Şimdi intikam alma vaktidir. ATV TELEVİZYON
585327
Hayyam Garipoğlu adliyeye sevk edildi
1998-2009 2005-2009 Bu sitenin İçerik ve Haber Yönetim Sistemi altyapısı tarafından geliştirilmiştir. Kişisel İşlemler
585323
"Askeri seçeneği gözardı etmiyoruz"
ABD Başkanı Barack Obama, Pittsburg kentinde düzenlenen G-20 zirvesinden sonra düzenlenen basın toplantısında, İran ile ilgili seçenekler konusunda spekülasyon yapmak istemediğini belirterek, ''ABD'nin çıkarları söz konusu olduğu durumda hiçbir seçeneği gözardı etmiyoruz'' dedi. Nükleer silah da üretebilecek olan nükleer yakıt üretimiyle ilgili yeni tesis için İran'ın ''uyarıldığını'' ifade eden Obama, ''bu konuda uluslararası alanda daha önce hiç olmadığı kadar birlik bulunduğunu, uluslararası toplumun söyleyeceğini söylediğini'' kaydetti. Barack Obama, ''Şimdi, İran'ın seçimini yapması gerek. Ya ABD'nin söylediği gibi nükleer silah yapma arzusundan vazgeçmeli ve uluslararası standartlara uymalı, veya çatışmaya doğru olan yoluna devam etmeli'' diye konuştu. Obama, diplomatik çabaların sonuç vermemesi durumunda İran'a yaptırımlar uygulanabileceğini ve bunun etkili olabileceğini söyledi, ancak söz konusu olası yaptırımlarla ilgili detay bilgi vermedi. Konuşmasında İran'ın nükleer çalışmalarını açıkça ortaya koyması gerektiğini belirten Obama, bu ülkeyle gelecek hafta yapılacak görüşme konusunda ise ''halen sınırlı bir ümidi olduğunu'' söyledi. Fransa ve Britanya liderleri de İran'ın yeni nükleer tesisinin nükleer silah yapımında kullanılabileceği yönünde endişe duyduklarını açıklamış, İran ise bu çalışmaların barışcı ve enerji üretimi amaçlı olduğunu yinelemişti. 26 Eylül 2009
585607
Erdoğan, Medvedev ile görüştü
Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in ağustos ayında gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinde enerji, ekonomi, turizm ve eğitim alanlarını kapsayan 20'ye yakın anlaşmaya imza atılmıştı. Güney Akım doğalgaz boru hattı konusunda Türkiye'den olumlu yanıt alan Moskova, Samsun-Ceyhan petrol boru hattından sevkıyat yapmaya yeşil ışık yakmıştı. Mersin Akkuyu'da yapılacak nükleer santral inşaatı ile ilgili Rusya'nın verdiği teklifin değerlendirilmesi devam ederken, bir yıldır iki ülke ticaretini olumsuz yönde etkileyen gümrük sorunu çözüldü. Ancak, Türk ve Rus TIR'ların karşılıklı olarak girişlerinin önündeki engel henüz kaldırılmış değil. Rusya-Türkiye ilişkilerini temelden etkileyecek nükleer santral ihalesinin dışında askeri alanda da yeni gelişmelerin sağlanması muhtemel. Hava savunma kapasitesini geliştirmek isteyen Ankara, milyar doları aşan bir füze alımı gerçekleştirecek. ABD patriot füzelerinin dışında Rusya ve Çin'den de teklif isteyen Ankara, Rusya'nın S-400 sistemlerine de ilgi duyuyor.
586048
ABD ordusuna ait insansız uçak düştü
Amerikan ordusundan yapılan açıklamada, insansız uçağın, ülkenin en büyük sünni partisi olan Irak İslam Partisi'nin Musul ofisine düştüğü kaydedildi. Olayda binanın çatısının hasar gördüğü ve can kaybı olmadığı bildirildi. Ordu sözcüsü Binbaşı Derrick Cheng, uçağın parti merkezine düşmesinin tesadüf olduğunu ve vurulduğuna dair bir işaret olmadığını, olayın incelendiğini söyledi. Amerikan ordusuna göre Musul, Irak'taki El Kaide'nin son kalesi. ABD bu bölgede sık sık insansız uçaklarla militanlara yönelik keşif uçuşları düzenliyor.
585594
Rahşan Ecevit Yeni Parti mi Kuruyor?
Rahşan Ecevit Yeni Parti mi Kuruyor? DSP Genel Başkanı Masum Türker, Rahşan Ecevit'in yeni bir parti kuracağı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Parti içinde bir çekişme olmadığını vurgulayan Masum Türker, DSP'nin siyasi mücadelesini Bülent Ecevit'in ortaya koyduğu çizgide, ortanın solunda sürdüreceğini belirtti. Türker, şöyle konuştu: "Böyle bir parti kuruluşunda yer almayacaklarını bunun doğru olmadığını söyledilir. Rahşan Hanımın da açıklamaları yöndedir. Yani kendim yer almayacağım diyor. Demokratik olarak böyle bir faaliyette olan arkadaşlar eylemin içinde bulunuyorlar. Şimdi bu eylemi kimin yaptığını bilmiyoruz. Yani ortada biz parti kuruyoruz diye ortaya çıkan ve muhatap alınacak kimse yok şu anda. Hep Sayın Rahşan Ecevit'in ismi kullanılıyor adı kullanılıyor."
584831
‘Basın özgürlüğü AB’ye üyelik şartı’
AB’ye üyelik şartı’GÜVEN ÖZALP Brüksel güncellenme zamanı 26.9.2009Olli Rehn hep yanınızda ’deki temasları çerçevesinde Başbakan ’ın da bir konferans verdiği Princeton Üniversitesi’nde konuşan Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi ’yi konusunda bir kez daha uyardı Düşünce, konuşma ve basın özgürlüğünün önemine dikkat çeken Rehn, bu özgürlüklerin sağlanmasının AB üyelik şartı olduğunu söyledi. AB üyelik müzakerelerinin hızının aday ülkelerdeki temel özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü artıran reformlardaki ilerlemeye bağlı olduğunu söyleyen Rehn, ’yi örnek gösterdi. Rehn, “Düşünce, konuşma ve basın özgürlüğünün her açık ve demokratik toplumda temel ilkeler olduğu konusunu Türkiye’ye her zaman açık bir şekilde ilettik. Bunlar için gereken şartlardır. Aynı durum dini özgürlükler, ve için de geçerlidir” dedi. Bu sözlerin Amerikalı dinleyicilere tanıdık gelebileceğini belirten Rehn, “Türkiye’den üyelik için sadece, Haklar Bildirgesi’nde aynısı yer alan değer ve ilkeleri benimsemesini talep ediyoruz” dedi. Rehn, benzer içerikli bir konuşmayı geçtiğimiz haftalarda Kopenhag Üniversitesi’nde yapmıştı. Bilgi istendi Rehn’in konusunu sürekli gündemde tutması ve bu konudaki tonunu düşürmemesi ’nun bu konuya verdiği önemin göstergesi olarak algılanıyor. 14 Ekim’de yayımlayacağı İlerleme Raporu konusundaki hazırlıklarını sürdüren AB Komisyonu’nun ilgili birimlerinden ve bu konuyla yakından ilgili diğer örgütlerden Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu ve ’e verilen ceza konusunda bilgi talep ettiği de edinilen bilgiler arasında. Komisyonun İlerleme Raporu’nda bu konuya özel bir yer ayırması öngörülüyor. Rehn, konuşmasında Türkiye’ye oldukça geniş yer ayırdı. ve Türkiye’nin çok önemli stratejik çıkarları paylaştığını ifade eden Rehn, tek başına ele alınamayacak ya da çözülemeyecek sorunları ’da barış, ’la ilişkiler, Güney ’da istikrar, güvenliği ve terörizmle mücadele olarak sıraladı. AB’nin genişleme sürecinin hem iç reformlarla hem de uluslararası stratejik ortaklıklarla ilgili olduğunun altını çizen Rehn, bu ikisinin bir arada yürüdüğünü ve birbirini güçlendirdiğini söyledi.
585572
Yalova'da trafik kazası: yaralı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Yalova'da trafik kazası: yaralı YALOVA (İHA) Yalova'da meydana gelen kazada kişi yaralandı. Dün akşam saatlerinde Termal'den Yalova istikametine seyreden Bekir K. (37) idaresindeki 77 AN 230 plakalı özel otomobil, Samanlı köyü civarında N.A (27) idaresindeki 77 0094 plakalı ticari minibüse arkadan çarptı. Çarpmanın etkisi ile araçta sıkışan Bekir K. iİle yanında bulunan arkadaşı Mürsel M. (36) yaralandı. İtfaiye ekipleri tarafından araçtan çıkarılan şahıs Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. şahsın da hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Kaza sonrası Yalova-Termal yolu bir süre trafiğe kapandı. Kazayla ilgili tahkikat devam ediyor. 26.09.2009
585288
Da Silva: Zelaya elçilikte kalabilir
Brezilya Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, Honduras'ın devrik devlet başkanı Manuel Zelaya'nın Honduras'ın başkentindeki Brezilya Büyükelçiliğinde istediği kadar kalabileceğini söyledi. Lula, ABD'nin Pittsburg kentindeki G20 zirvesi sonrasındaki açıklamasında, ''Zelaya, güvenliği için ne kadar gerekiyorsa Tegucigalpa'daki Büyükelçilikte kadar kalabilir'' ifadesini kullandı. Roberto Micheletti'nin hükümetinin Brezilya'yı Zelaya'nın ülkesine dönüşünü kolaylaştırdığı yönündeki suçlamalarına ilişkin bir soru üzerine Lula, ''Bir darbecinin budalaca sözlerini yorumlayacak değilim. Anormal olan Zelaya'nın dönüşü değil, Micheletti'nin hala orada olmasıdır'' dedi. Manuel Zelaya, beklenmedik biçimde pazartesi günü ülkesine dönmüş ve Brezilya Büyükelçiliğine sığınmıştı. BM Güvenlik Konseyi de, Roberto Micheletti hükümetini Brezilya Büyükelçiliğinin dokunulmazlığını ihlal edilmesi ihtimaline karşı uyarmıştı.
585936
Abbaralar zamana direniyor
Abbaralar zamana direniyor Güneydoğu illerinde 14 kabaltı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın mimarlık örneği listesinde yer alıyor. ŞANLIURFA (İHA) Şanlıurfa'nın tarihi mimari dokusunun önemli bir kısmını oluşturan abbaralar (kabaltı) zamana direniyor. Güneydoğu Anadolu bölgesi illerinin en önemli tarih detaylarından olan abbaralar, günümüzde dimdik ayakta duruyor. Yüzlerce güzel ev ve sokaktan oluşan dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olmasının turizm açısından büyük bir kazanç olduğu belirtiliyor. Sivil mimari dokusunun ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Şanlıurfa'daki kabaltılar dışarıdan kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. GAP kapsamında bulunan Şanlıurfa, Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt ve Şırnak'ta toplam kabaltı ve konak kabaltı olmak üzere toplam 14 kabaltı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın mimarlık örneği listesinde yer alıyor. Şanlıurfa'da birçok sokakta rastlanan, genellikle 5-15 metre uzunluğunda, 1,5-2,5 metre genişliğinde olan çıkmaz sokaklar konumundaki kabaltılar, mahallenin ana yolundan ayrılarak daha da bir kişiselleşmiş özel yollar olarak değerlendiriliyor. Genellikle bulunduğu yerdeki ailenin adıyla bilinen kabaltılar, Şanlıurfa'nın en güzel tarih detaylarından biri olarak görülüyor. Şanlıurfa'da, çok sayıda tarihi sokak arasında Arabi Camii, At Pazarı, Çataldaş Meydanı, Güllüoğlu, Hızanoğlu Camii, Hüseyin Paşa, İrfaniye, Karanlık Kapı, Madenli, Yorgancı ve Zincirli sokakları yüksek duvarlarıyla turistlerin büyük ölçüde ilgisini çekiyor. Şanlıurfa'daki kabaltılar ile ilgili bilgi veren Kore gazisi Mehmet Kerimoğlu, "Buralarda eskiden Ermeniler, Yahudiler, Fransızlar otururdu. Bunlar hep tarih mirasıdır. Kışın sıcaktır, yazın ise serindir. Fakat asılları değişiyor. Bir modernleşme var. Buralar eskiden arabalar için değil, sadece geçit olarak kullanılmak için yapılırdı. Eskiden böyle arabalar yoktu. Şimdi arabalar geçerken güçlük çekiyor. Çünkü eskiden tahta tekerlekli arabalar, develer ve at arabaları vardı" dedi. Kabaltıların üzerindeki tarihi dokuların ticaret merkezlerine dönüştürülerek tarihi dokulara zarar verildiğini öne süren Kerimoğlu, "Bu evler çok güzel evler. Şimdi çoğu yerde tarihi evleri restoran, lokanta ve otel yapıyorlar. Mesela Yusuf Paşa Camii yanındaki tarihi evlerin hepsi lokanta yapıldı. zamanlar karanlıktı, ışık yoktu. Yolun sağına ve sağına mum yakarlardı. Çünkü insanlar korkardı" ifadelerinde bulundu. ABBARA (KABALTI) NEDİR? Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş, eğrisel yüzey ya da yüzeylerden oluşan mimari örgü ögesine abbara ya da kabaltı denir. Abbaralar bazen sivri kemerli, basık kemerli veya yuvarlak kemerli olup, örgü sistemi beşik tonoz, çapraz tonoz olarak karşımıza çıkar. Evlere girişte yapılan sahanlıklar, bazen sokak üstlerinde, altta bir geçit bırakarak yapılmış odalar (abbaralar), ortak kullanım alanları ile özel kullanım alanlarının ara kesitlerinde nasıl bir yapılanma içinde olduğunu gösteriyor. Abbaraların alt kısmı kamuya, üst kısmının ise mülk sahibinin mülkiyetinde olduğu belirtiliyor. Abbaralar, yazın sıcaktan korunulan, kısa bir an için de olsa serinliğinden, gölgesinden faydalanılan, soluklanılan geçitler olduğu biliniyor. 26.09.2009 YURT HABERLER
584712
Trabzonspor yerini korudu!
Türkcell Süper Lig'in 7. haftasının açılış maçında Karşılaşmaya hızlı başlayan bordo-mavili ekip, 5. dakikada Gabric ve 16. dakikada Colman'ın ayağından bulduğu gollerle skoru 2-0 yaptı. Maçta 31. dakikada Harbuzi, 76. dakikada ise Bilal'in firikikten attığı güzel gole engel olamayınca başkentten puanla ayrılmak zorunda kaldı. Bu skorla 7. haftaya 4. sırada başlayan Trabzonspor, aldığı puanla 11 puana ulaştı ve dördüncülükteki yerini korudu. Gençlerbirliği ise ligdeki namağlup unvanını bu maçta da sürdürdü ve da 5. sırada girdiği haftayı, Trabzonspor ile aynı puanda olmasına rağmen averajla yine 5. sırada tamamladı. Lig'de Cumartesi günü Antalyaspor-Fenerbahçe, Bursaspor-Diyarbakırspor, Gaziantepspor-Ankaragücü ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Sivasspor karşılaşmaları yapılacak. Gençlerbirliği-Trabzonspor karşılaşması sonunda puan durumu şöyle oluştu: Takımlar AV -------------------------------------------------------------- 1.GALATASARAY 19 14 18 2.FENERBAHÇE 12 10 18 3.ESKİŞEHİRSPOR 10 12 4.TRABZONSPOR 15 11 5.GENÇLERBİRLİĞİ 11 11 6.BURSASPOR 10 7.MANİSASPOR 8.DİYARBAKIRSPOR 9.KAYSERİSPOR 10.GAZİANTEPSPOR -1 11.BEŞİKTAŞ -2 12.ANTALYASPOR -3 13.İSTANBUL BŞ. BELEDİYESPOR 11 -4 14.ANKARASPOR -1 15.ANKARAGÜCÜ -3 16.DENİZLİSPOR 10 -8 17.SİVASSPOR 14 -10 18.KASIMPAŞA 15 -12
585354
Başkent'te şüpheli ölüm
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Başkent'te şüpheli ölüm ANKARAAnkara'nın Keçiören ilçesinde bir kişi henüz bilinmeyen bir nedenle hayatını kaybetti. Park kenarında yerde yatan bir şahsın görülmesi üzerine olay yerine gelen acil servis görevlileri şahsın öldüğünü tespit etti. İlk belirlemelere göre şahsın neden hayatını kaybettiği ile ilgili herhangi bir bulguya rastlanmadı. Sabah saat 06.30 sıralarında çevreden geçenler, Ufuktepe Mahallesi Samanyolu Koleji karşısındaki Kırca Ali Caddesi kenarında yerde yatan bir şahıs gördü. Vatandaşlar, polise ve acil servis görevlilerine haber verdi. Olay yerine gelen acil servis görevlileri şahsın hayatını kaybettiğini tespit etti. 51 yaşındaki şahsın Gazi Çürük olduğu öğrenildi. Görevliler Çürük'ün şüpheli şekilde öldüğü ile ilgili tutanak tuttu. Şahsın cesedi daha sonra otopsi yapılmak üzere morga kaldırıldı. 26.09.2009
585102
Yolcu otobüsü TIR ile çarpıştı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Yolcu otobüsü TIR ile çarpıştı ŞANLIURFAŞanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nde, bir otobüsle TIR'ın karıştığı kazada kişi öldü, 40 kişi yaralandı. Mardin istikametinde giden Adil Ayık yönetimindeki 33 EZ 771 plakalı TIR ile, Şanlıurfa yönüne seyreden Turan Toktamış idaresindeki 34 EZ 7480 plakalı yolcu otobüsü çarpıştı. Otobüsün arkasından gelen 73 DV 430 plakalı TIR da kaza yapan araçlara çarptı. Kazada sürücüler Toktamış ile Ayık ve ismi henüz belirlenemeyen kişi yaşamını yitirdi. Yaralanan 40 kişi tedavi altına alındı. 26.09.2009
585835
Eşinin cinsel organını kızgın maşayla dağladı
Eşinin cinsel organını kızgın maşayla dağladıErcan KAYLI/DALAMAN, (Muğla)(DHA) 'nın İlçesi'nde 40 yaşındaki M.Ç. arkadaşıyla ilişkiye girdiğini ileri sürdüğü eşi 35 yaşındaki Y.Ç.'nin cinsel organını, kızgın maşayla dağlayarak yapmaktan tutuklandı. Y.Ç., Devlet Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından taburcu edildi. İnşaat işçisi M.Ç., geçen Perşembe günü saat 11.00, Atakent, Dokuzlar Mahallesi'ndeki evinde, bıçak zoruyla ısıttırdığı maşayla eşi Y.Ç.'nin cinsel organını dağladı. Y.Ç.'nin feryatlarını duyan komşularının haber vermesi üzerine gelen polis ekipleri, M.Ç.'yi gözaltına aldı. Acı içinde kıvranan biri ilk eşinden, çocuk annesi Y.Ç. ise ambulansla Köyceğiz Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. M.Ç., polisteki ifadesinde, birlikte inşaatlarda çalıştığı arkadaşı 35 yaşındaki Z.Ö. ile eşinin birlikte olduğu için işkence yaptığını iddia etti. M.Ç., ifadesinde, “Olaydan bir gün önce arkadaşım Z.Ö. ile evimde içtik. Bu nedenle eşim Y.Ç. ile tartıştık. Eşim, çocuklarla birlikte evi terketti. Alkollü olduğum için koltukta sızmışım. Uyandığımda, eşimi evin az ilerisindeki limon ağaçlarının altında arkadaşım Z.Ö. ile cinsel ilişkiye girerken gördüm. Sesimi çıkarmayıp, eve döndüm. Bir gün sonra, eşime konuyu açtım. İnkar etmedi. Ertesi gün kızıma ahırdaki eşimi çağırmasını istedim. Gelmeyince, gidip zorla getirdim. Bıçak zoruyla maşayı ısıttırıp, cinsel organına değdirdim” dedi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen M.Ç., tutuklandı. Y.Ç. ise, Köyceğiz Devlet Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından doktor nezaretinde taburcu edildi.
585671
Çin, stratejik petrol rezervlerini arttırıyor
stratejik rezervlerini arttırıyorSadi KAYMAZ PEKİN, (DHA) Ulusal Kurumu (NEA) Başkanı Zhang Guobao, düzenlediği basın toplantısında 'in stratejik rezervlerini 90 günlük kapasiteye çıkartacaklarını açıkladı. China Daily gazetesinin ülkenin en etkili kurumlarından Kalkınma ve Refom Komisyonu'na (NDRC) dayandırdığı haberinde, 'Çin'in halihazırda hedeflenen seviyenin çok altında' olduğu belirtildi. Endüstri uzmanlarına göre, Çin geçen yıl itibariyle 52 milyon metreküp düzeylerinde tuttuğu stratejik petrol rezevlerini aşamalı bir program ile 2015 yılında 70 milyon metreküpe çıkartacak. YÜZLERCE ŞİRKETİ KAPATILIYOR Çin'in kömür merkezi Shanxi Eyaleti hükümeti, tüm özel maden şirketlerini kapsayan bir genelge yayınlayarak, çoğunluğu devlete ait büyük ölçekli işletmelere devredilmeyi kabul etmeyen maden ocaklarına su ve enerji sağlanmayacağını duyurdu. Genelge ile her yıl yüzlerce işçinin ölümüne neden olan küçük maden ocaklarının tasfiye edilmesi ve dev kömür işletmelerinin yaratılması amaçlanıyor. Global Times gazetesinin haberine göre, kömür merkezi Shanxi'deki işletmelerin sayısının 2010 sonuna kadar 2100'den 100'e düşürüleceği belirtildi. Gazetede yer alan değerlendirmede, hükümetin konsolidasyon yoluyla kömür çıkarma maliyetlerini düşüreceği ifade edildi. DÖVİZ REZERVLERİ ÇEŞİTLENDİRİLİYOR Endonezyalı kömür şirketi Bumi Resources, Çin'in döviz rezervlerinin 200 milyar dolarlık kısmını yöneten Devlet Yatırım Kurumu'nun (CIC) şirkete 1,9 milyar dolarlık yatırım gerçekleştireceğini açıkladı. CIC, yatırım karşılığında yüzde 19 getiri sağlayacak. Egemen varlık fonu statüsündeki CIC, 'in geçen hafta kurum merkezine gerçekleştirdiği ziyarette enerji, altyapı ve gibi alanlarda yatırıma sıcak baktıklarını belirtmişlerdi. Finansal krizde salt finansal araçlara yapılan yatırımlardan ağzı yanan varlık fonu, giderek reel yatırımlara ilgi gösteriyor. CIC, geçen hafta emtia ticareti yapam merkezli şirket Noble Group'un yüzde 15'lik hissesini 850 milyar dolara satın almıştı.
584947
İzmir'de helikopterli operasyon: 48 gözaltı
Yaklaşık 600 polisin katıldığı operasyonda, İzmir, Ankara, İstanbul, Antalya ve Manisa başta olmak üzere 33 il ve 65 ilçede dolandırıcılık ve yağma olaylarına karışan 12 suç örgütüne mensup 48 kişi gözaltına alındı. Zanlıların 45'i İzmir'de, 3'ü ise Antalya'da yakalandı. Gözaltı sayısının 50'yi geçeceği bildirildi. İzmir'in Gültepe, Mersinpınar ve Boğaziçi gibi semtlerinde belirlenen adreslerde yapılan aramalarda ise tabanca, av tüfeği, çok miktarda para ve ziynet eşyası gele geçirildi. Gözaltına alınan zanlılar, sağlık raporlarının ardından ifadeleri alınmak üzere İzmir Emniyet Müdürlüğü Bozyaka hizmet binasına götürüldü. İZMİR ZAMAN
584970
Ateş savaşçıları haftasını kutladı
Ateş savaşçıları haftasını kutladıİZMİR DHA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Hızır İtfaiyesi’nin yapılan yatırımlarla ülkenin en donanımlı ve afetlere hazırlıklı ekibi haline geldiğini söyledi ’de İtfaiye Haftası kutlamaları, Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle başladı. İtfaiye teşkilatının kuruluşunun 295. belediyelere devrinin ise 86. yıldönümü nedeniyle düzenlenen törene İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır, Yardımcısı Ferda Eser, İtfaiye Daire Başkanı Fuat Barandır, belediye bürokratları ve itfaiye çalışanları katıldı. Ersu Hızır, tüm çalışanların haftasını kutladı. Hızır, İzmir İtfaiyesi’nin yapılan yatırımlarla ülkenin en donanımlı ve afetlere en hazırlıklı ekibi haline geldiğini ifade etti. Hızır, İzmir İtfaiyesi’nin bu duruma getirilmesinde ise Başkan ’nun büyük payı olduğunu söyledi. İtfaiyecilerin vatandaşın yaşam sigortası olduğunu dile getiren Hızır, “Tulumbacıların ahşap binalarda çıkan yangınları söndürdüğü günler geride kaldı. İtfaiyecilerimizin bilimsel standartlarda yetişmesi yaşamsal bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Modern teçhizat ve araçlarla donatılan, iyi yetişmiş personele sahip itfaiye teşkilatı ile İzmir, ’nin örnek gösterilen kentlerinden biri haline gelmiştir” dedi. İtfaiyeciler yasa istiyor İtfaiye Daire Başkanı Fuat Barandır da, törende yaptığı konuşmada, dünyada en riskli görevlerden birini yapan itfaiyecilerin, kanunen bir sınıf olarak kabul edilmemesi ve genel hizmetler sınıfında değerlendirilmesinin yanlışlığına dikkat çekti. Barandır, yıllardır bekledikleri yasal düzenlemenin artık hayata geçirilmesini istedi. İtfaiye Haftası içindeki etkinlik programı önümüzdeki günlerde yapılacak çeşitli etkinliklerle sürecek. Bu kapsamda halkın yoğun olarak bulunduğu bölgelerde sergiler açılıp, tatbikatlar yapılarak vatandaşların kutlamalara katılmaları sağlanacak. Okullarda ve ilçelerde gerçekleştirilecek tatbikatlarda, İzmirlilere ve kurtarma eğitimleri verilecek. Kampus içi Ege Meslek Yüksek Okulu’nda “Dünden Bugüne İtfaiye Sergisi” açılacak ve 28 Eylül -02 Ekim tarihleri arasında gün süreyle İzmirlilerin ziyaretine açık olacak Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu önünde, Selçuk Belediye Pazaryeri Meydanı’nda, Torbalı Belediye Meydanı’nda, ’da Opet Aliağa Terminali Nemrut Limanı’nda yangın söndürme, kurtarma ve tahliye tatbikatları gerçekleştirilecek.
585008
Veresiye Defteri yaraları sarıyor
Parasızlık, işsizlik, evsizlik ve hastalıklarla mücadele eden ve veresiye borcu olan aileleri evlerinde ziyaret eden Yenilmez, onların hayat hikâyelerini dinliyor ve hayallerini gerçekleştiriyor. "Veresiye Defteri" ekibi, bu hafta sel felaketinden etkilenen İkitelli'de. İlk olarak böbreği olmayan ve evini su basan bir vatandaşın evinin ziyaret edildiği programda, yaşanan afet ile hayatları bir gecede değişen, zor duruma düşen, yardıma ihtiyaç duyan ailelerin dramı ekrana gelecek. CINE5 23.25
585649
Mao'nun torunu general olmadı
Canton gazetesine açıklamalarda bulunan Guo Jinliang, ''Normalde Mao Şinyu, gelecek yıl Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun (1 Ağustosta) kuruluş yıl dönümünden önce general olabilir'' ifadesini kullandı. Aynı gazeteye konuşan 39 yaşındaki Mao Şinyu da, ''bundan söz etmenin erken olduğunu, zamanı gelince konuşulacağını'' söyledi. Mao Şinyu, Temmuz 2008'de Askeri Bilimler Akademisi'nin savaş kuramları ve stratejik araştırmaları bölümüne sorumlu yardımcı olarak atanmıştı. Çin medyasında çıkan haberlerde Mao Şinyu'nun Haziranda general rütbesi aldığı, bu taltif kamuoyuna açıklanmasa da Mao Şinyu'nun kısa süre önce büyükbabasının doğum yeri Hunan eyaletinde yeni rütbesiyle bir törene katıldığı belirtilmiş, Mao Şinyu'nun Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun en genç generali olduğu yazılmıştı. Öte yandan, Mao Şinyu, büyükbabasının doğum ve ölüm tarihlerinin (sırasıyla 26 Aralık ve Eylül) anma günü yapılmasını ya da tatil ilan edilmesini önerdi. Çin, gelecek perşembe günü Tiananmen Meydanında, Mao tarafından Çin Halk Cumhuriyeti'nin ilan edilmesinin 60. yılını kutlamaya hazırlanıyor.
585077
Bir şok da SPK'dan
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Bir şok da SPK'dan ANKARA (AA) Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), 'örtülü kazanç aktarımı' nedeniyle Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Dogan Boyner ile Ali Rıza Temuroğlu hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. SPK'nın haftalık bültenine göre, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. (Hürriyet) ve Milliyet Gazetecilik A.Ş. (Milliyet), (Yeni unvanı Doğan Gazetecilik A.Ş.)'nin ihtiyacı olan gazete kağıdı ve baskı malzemelerinin doğrudan üretici/satıcı firmalar yerine, gazete kâğıdı ve baskı malzemesi tedarik işlemlerine fiili olarak herhangi bir katkısı bulunmayan ve Doğan Ailesine ait Sortal Trading Company Limited ve Shawcliff Trading Limited unvanlı şirketler üzerinden üretici/satıcı birim fiyatlarından daha yüksek bedellerle ithal edildiği kaydedildi. GAZETELERİN KARI AZALTILDI Kurul, bunun sonucunda hisse senetleri İMKB'de işlem gören Hürriyet ve Milliyet'in gazete kağıdı ve baskı malzemesi birim maliyetlerinin makul bir karşı edim olmaksızın yükseltilerek Hürriyet ve Milliyet'in karının ve dolayısıyla mal varlığının faiz hariç toplam 33 milyon 117 bin 914 TL azaltılmasında sorumluluğu bulunan, Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Dogan Boyner, Ali Rıza Temuroğlu ve savcılık makamınca yapılacak soruşturma sırasında bu kişilerin fiillerine iştirak ettiği tespit edilen diğer şahıslar hakkında, SPK'nın ilgili düzenlemeleri kapsamında işlem yapılmak üzere ilgili yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. 26.09.2009 EKONOMİ
585841
Gripten korunmak 'ellerinizde'
Gripten korunmak 'ellerinizde' Tedavilerin, kişisel hijyenin, maske takmanın ve karantinanın grip gibi viral enfeksiyonların yayılmasını önlediğini belirten araştırmacılar, şimdi de bulaşıcı hastalıkla mücadele etmek için el yıkama konusuna dikkat çekiyorlar. 2007 yılındaki çalışmanın güncellemesinde, Cochrane Akut Solunum Yolu Enfeksiyonları Grubu'ndan araştırmacılar, grip ve SARS gibi solunum yolu enfeksiyonuna neden olan viral mikropların yayılmasını azaltmak amacıyla stratejilerin etkililiğine bakmak için 59 araştırmanın sonuçlarını inceledi. Araştırma, eldiven, önlük ve maskenin ve günde 10 kezden fazla el yıkamanın etkili olduğunu gösterdi. İnsanlar bunların birden fazlasını uyguladığında stratejilerin daha etkili olduğu belirtiliyor. Araştırma ekibi, evde ve çocuklar arasında hijyen sağlanarak bu hastalıkların yayılmasının azaltılabileceğini rapor etti. Ayrıca, araştırmacılar, basit cerrahi maskelerden daha pahalı olan ve rahatsızlık veren N95 isimli yüz maskelerinin daha iyi olduğunu buldular. Bunun yanında, insanların normal sabun ve suya antiseptik eklemeye ihtiyacı olup olmadığı konusunun henüz açıklık kazanmadığını belirttiler. Zaman
584979
MHP, eğitime hazırlık ödeneğinin kapsamının genişletilmesini istedi
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ek 32'nci maddesinde değişiklik öngören kanun teklifinin gerekçesinde, yönetici ve öğretmenlere her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere hazırlık ödeneği verildiği hatırlatıldı. Teklifle Milli Eğitim Bakanlığı'nda genel idari hizmetler, teknik hizmetler ile yardımcı hizmetler sınıfında çalışan kadrolara da yönetici ve öğretmenlere verilen eğitim ödeneğinin yarısı kadar ödenek sağlanması istendi. Gerekçede, "Söz konusu madde bu şekliyle, maaş ve özlük hakları ve ek ödenekler gibi birçok sorunu olan diğer eğitim çalışanları ile öğretmen ve yöneticiler arasında ayrımcılık hissi uyandırmaktadır." denildi. ANKARA ANKA
585621
Erdoğan: Dilimiz ortak değerimizdir
Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, ''Türk Dil Bayramı'' dolayısıyla mesaj yayımladı. Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: ''Kültürel değerlerimizin, milli hafızamızın nesilden nesile taşınmasında vazgeçilmez bir işleve sahip olan dilimiz, millet olabilmemizin en önemli dayanaklarından biridir. Bizi bir arada tutarak ortak değerler etrafında bütünleşmemizi sağlayan dilimizi geliştirerek muhafaza etmek, millet olarak geleceğimizi de muhafaza etmektir. Büyük bir hızla gelişen iletişim teknolojisinin yol açtığı sosyal değişim ve dönüşüm karşısında Türkçemizin gelişmesi demek; bilim, sanat, edebiyat ve hayatın tüm alanlarında milletçe gelişme kaydetmemiz demektir. Unutmamalıyız ki dilimizin korunması, geliştirilmesi ve daha da zenginleştirilmesinde sadece bilim ve sanat adamlarına değil, siyasetçiler ve medya mensupları başta olmak üzere tek tek hepimize düşen sorumluluklar vardır. Bu düşüncelerle Türk Dil Bayramı'nı kutluyor, Türkçe konuşan, düşünen ve yazan herkesi bu sorumluluğu layıkıyla taşımaya davet ediyor, bütün vatandaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum.''
585348
Talat'tan Hristofyas'a Çağrı
Talat'tan Hristofyas'a Çağrı "Kıbrıs'ta iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon konusundaki daha önceki anlaşmaya sadık kal." Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum Lideri Hristofyas'a Kıbrıs'ta iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon konusundaki daha önceki anlaşmaya sadık kalması çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Talat, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde, Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Katar ve Hollanda Dışişleri Bakanları'nın da aralarında bulunduğu yetkililerle ikili görüşmeler yaptı. Mehmet Ali Talat, "Buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum.anlaştıklarımıza sadık kal. Anlaştıklarımıza sadık kalamazsa kıbrıs sorununu bitirmek mümkün olmayacak ve sorumlusu da kendisi olacak" dedi. Talat, Kıbrıs konusunda Rum Lider Hristofyas'ın gerçekleri çarpıtarak haksız yere Türkiye'yi suçladığına belirterek, "Halbuki Türkiye çözümü son derece güçlü bir şekilde destekliyor. Son derece yapıcı bir politika izliyor. Kıbrıslı türklerin çözüm çabalarını güçlü bir şekilde destekliyor ve eğer bu gün çözümsüzlük söz konusu ise bunun sorumlusu kesinlikle türkiye değil bunun sorumlusunun kim olduğunu sayın Hristofyas çok iyi biliyor" şeklinde konuştu. Kıbrıslı Türklerin iradesini küçük gören yaklaşımları kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Talat, 2004'te Kıbrıs çözümünü reddeden tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu vurguladı.
585732
15:04 Viranşehir’de gergin gece
’de gergin geceMUSTAFA MERT Şanlıurfa DHA 'nın ilçesinde çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bir grup sempatizanı, korsan gösteri düzenledi. Yollara barikat kurup, PKK ve lehine slogan atan göstericiler, güvenlik güçlerine taş ve kokteyli ile saldırdı. Mahallesi’nde önceki gece saat 21.00 sıralarında toplanan çoğunluğu çocuk yaklaşık 100 kişi, Vatan Caddesi'nde çöp kontenyenleriyle yolu kapatıp, lastik ve tahtalarla oluşturdukları barikatı ateşe verdi. Bir süre PKK ve Abdullah Öcalan lehine ve slogan atan grup, daha sonra Viranşehir Kaymakamlığı’nın da bulunduğu Karacadağ Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Saat 22.00'de ellerinde Öcalan posterleri ve PKK’yı simgeleyen renklerin bulunduğu bez parçalarını taşıyıp slogan atan göstericiler, burada polisle karşı karşıya geldi. Kaymakamlığa yaklaşık 500 metre mesafede önlem alan polisi görünce yüzlerini poşu ile kapatan göstericiler, taş ve molotof kokteylerini güvenlik güçlerine atmaya başladı. Polisin tazyikli su ve ile karşılık verdiği göstericiler ara sokaklara dağıldı.
585103
İşi kaptı diye öldürüldü
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY İşi kaptı diye öldürüldü KAHRAMANMARAŞ (İHA) Kahramanmaraş'ta bir marketin kasap reyonunda çalışan M.D, bir süre sonra işe alınacağı iddia edilen İlker Yalçın ile tartışmaya başladı. İddiaya göre, işini kaybedeceğini düşünen M.D, Yalçın'ı bıçaklayarak öldürdü. Yakalanan M.D'nin Kasaplar Odası yöneticilerinden birinin oğlu olduğu öne sürüldü. 26.09.2009
585127
Kaybedersek yıpratırlar!
İHSAN ÖKSÜZ Kaybedersek yıpratırlar! G.Saray Teknik Direktörü, futbolcularına, “Eskişehir maçında puan kaybedip 'Sağlam bir rakip çıktı tökezledi' yorumları yapılmasına fırsat vermeyin” dedi. ABDULLAH EĞİLMEZ Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın, dün sabah yapılan idman öncesinde futbolcularla yaklaşık 10 dakika süren bir toplantı yaptığı belirtildi. Hollandalı teknik adamın toplantıda futbolcularına ciddi uyarılarda buluduğu belirtildi. Rijkaard'ın, “Kasımpaşa maçında zorlandığımız dakikalar oldu. Rakip lig sonuncusuydu ve siz de bunun rehavetine kapıldınız. Önümüzde şu anda lig üçüncüsü Eskişehirspor var. Rakibimizin performansı ortada. Tabii ki günümüzde olmayacağımız, şanslı olmadığımız günler olabilir ve puan kaybedebiliriz. Ama ben bu puan kaybedeceğiniz maçın Eskişehirspor maçı olmasını istemiyorum. Yoksa kamuoyunda 'Sağlam bir rakip çıktı ve G.Saray tökezledi' yorumlarının olmasını istemiyorum. Çünkü bu yorumlar bizleri yıpratabilir' dediği bildirildi. HAFTANIN TAKIMI G.SARAY Bu arada sarı-kırmızılı takımın Süper Lig'deki bol gollü seri galibiyetleri uluslararası arenada da takdir toplamaya başladı. UEFA'nın resmi internet sitesi, geçtiğimiz haftanın takımı olarak Galatasaray'ı seçti. UEFA. com'un geçtiğimiz hafta oynanan maçları göz önüne alarak yaptığı değerlendirmede, sarı-kırmızılı takımın maç başına 3.16 gol ortalamasına dikkat çekilirken, geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş'ın ise geride kalan haftada sadece gol attığı ve 372 dakikadır da gol sevinci yaşayamadığı belirtildi. Resmi sitede yapılan değerlendirmede haftanın oyuncusu Real Madrid'in golcüsü Raul, haftanın maçı Manchester City-Manchester United derbisi olurken, haftanın golü de Fransa 1. Ligi'nde Montpellier'i 4-2 yenen Marsilya'da Kamerunlu Mamadou Niang'ın attığı gol seçildi. 26.09.2009
584829
FT: Ceza iş çevrelerini şoke etti, yatırımcıları endişelendirdi
FT: Ceza iş çevrelerini şoke etti, yatırımcıları endişelendirdiDIŞ HABERLER SERVİSİ güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda ’de yayımlanan ’e kesilen vergi cezasının “elit iş çevrelerini şok ettiğini, bankacıların cezanın büyüklüğüne ve hesaplanış şekline inanamadığını ve yatırımcıların şirketler üzerindeki siyasi etkiyle ilgili endişelerini artırdığını” yazdı Delphine Strauss imzasıyla birinci sayfadan yayımlanan makalede, Başbakan ’ın hiçbir zaman medyayla rahat bir ilişkisi olmadığı belirtildi ve “Başbakan, kendisini rahatsız eden yazarları ve karikatüristleri dava etmeye meyilli“ denildi. FT, “Ancak Erdoğan’ın ’la son ihtilafı kişisel bir kavgadan çok daha fazlası. Doğan Grubu’na kesilen rekor 2.5 milyar dolarlık elit iş çevrelerini şok etti, AB’nin basın özgürlüğüyle ilgili endişelerini körükledi ve Doğan’ın partizan durumdaki medya sektöründeki düşmanlarını mutlu etti” diye yazdı. ‘Bankacı, hesaba inanmıyor’ Başbakan Erdoğan’ın vergi cezasının siyasi nedenlere dayandığı iddialarını yalanladığını belirten gazete, “Ancak yorumcular Erdoğan’ın münasebetsiz bir muhalifini faaliyet dışı bırakmaya çalıştığına inanıyor. ’daki bankacılar cezanın büyüklüğüne ve hesaplanış şekline inanamıyorlar... şüphesiz eşi görülmedik bir incelemeye tabi tutuldu. Bir vergi müfettişi timi iki yıldan bu yana yerinde çalışıyor, grup şirketlerine karşı bir dizi düzenleyici karar uygulandı. Rekabet otoritesi geçen hafta uygulamasıyla ilgili geçen hafta bir inceleme başlattı” ifadelerini kullandı. Yatırımcılar açısından bakıldığında, bu “kavganın şirketler üzerindeki siyasi etkiyle ilgili endişeleri artırdığını” belirten gazete, “Son dönemlerde belediyeler eliyle, sadece bağımsız İdaresi’ne danışılarak birçok büyük özelleştirme gerçekleştirildi. Sayın Erdoğan bu hafta, özerkliğini doğru bulmadığını da ekleyerek, özerk kurumların ‘kendileri için bir zorluk kaynağı’ olduğunu belirtti” diye yazdı. ‘Seçim öncesi’ vurgusu ve ’in vergi cezasından duyduğu kaygıyı dile getirdiği belirtilen makalede Erdoğan döneminde ’de geleneksel işadamı sınıfına rakip olarak daha muhafazakâr girişimcilerin ortaya çıktığı anlatılırken, “Doğan Grubu’ndaki gazeteciler bir kapanma durumunda Erdoğan’ın 2011 seçimleri öncesinde ana tenkitçisinden kurtulacağını savunuyor” ifadesi yer aldı. FT; ’nin kamuoyu anketlerinde rahat bir şekilde önde gittiğini, Kürtlerin haklarının genişletilmesi ve ’la ilişkilerin iyileştirilmesine yönelik duyarlı planların bir toplumsal geri tepmeye yol açmasından korktuğunu, muhalefet partilerinin yeniden gruplaştıklarını belirtti. eski Türkiye Temsilci Yardımcısı ve İngiliz ’ın ’da görev yapan kıdemli analisti Christian Keller de ’a yaptığı açıklamada, Ak Parti’nin genellikle yabancı yatırımcılara adil biçimde muamele etmeye dikkat ettiğini, ancak Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasının, IMF’yle vergi idaresinin siyasi kontrol altında tutulması hakkında yapılacak görüşmelerde, Başbakan Erdoğan’ın ısrarı üzerine yeni bir ışık tutabileceğini söyledi.
585063
Komandolar tamamen profesyonelleşiyor
Komando birliklerinin tamamen personelden oluşturulması çalışmalarında yüzde 70'e ulaşıldığını belirten Tuğgeneral Gürak, komando tugayının 2010 yılı içerisinde profesyonelleşmesinin tamamamlanacağını açıkladı. Genelkurmay Karargahı'ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısı Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak ve Adli Müşavir Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu tarafından düzenlendi. Toplantıda Tuğgeneral Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca komando tugayının profesyonelleşmesi çalışmalarının sürdürüldüğünü bildirdi. Bu kapsamda ilk adımın komando kollarında yedek subay görevlendirilmeyerek atıldığını hatırlatan Gürak, bugüne kadar temin edilen bin 750 uzman erbaş ile komando birliklerinin yüzde 70'inin profesyonel hale getirilmesinin sağlandığını kaydetti. Bu oranın Aralık 2009'da yüzde 86'ya ulaşacağını açıklayan Gürak, "Komando birliklerinin profesyonel hale getirilmesi çalışmaları planlandığı şekilde devam etmekte olup 2010 yılı içerisinde komando tugayının profesyonelleşmesi tamamlanacaktır" dedi. Yenişafak
585682
Hayyam Garipoğlu serbest bırakıldı
Münevver Karabulut cinayetine ilişkin gözaltına alınan ve tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen iş adamı Hayyam Garipoğlu, suçun mahiyeti ve delil durumu dikkate alınarak serbest bırakıldı. Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı C.G'ye firarı sırasında yardımcı oldukları öne sürülen kişilere yönelik başlatılan çalışma kapsamında gözaltına alınan iş adamı Hayyam Garipoğlu, tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, Garipoğlu'nun serbest bırakılmasına karar verdi. Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı'nda soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz tarafından yaklaşık 1,5 saat süreyle sorgulanan Garipoğlu, tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye gönderildi.
585634
Sabancı, zirvedeki iş kadına arasında
Sabancı, zirvedeki iş kadına arasında 26 Eylül 2009 Cumartesi, 13:37 Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Financial Times tarafından ilk kez hazırlanan ''Dünyanın Zirvedeki 50 İş Kadını'' (Top 50 Women In World Business) listesinde beşinci sırada yer aldı. Sabancı Holding'den konuya ilişkin yapılan açıklamada, dünyanın en etkin ekonomi yayınlarından olan Financial Times'ın listeyle ilgili giriş yazısında, küresel krizin ardından gözlerin iş dünyasındaki erkek egemenliğine çevrildiği belirtilerek, şu bilgilere yer verildi: ''Fortune 500'de yer alan şirketlerin yöneticilerinin sadece yüzde 3'ü, Avrupa'daki büyük şirketlerin tepe yöneticilerinin ise sadece yüzde 10'u kadın. Asya'da bu oran daha da düşük. Cinsiyet dengesinin şirket performansı üzerinde olumlu etkilerinin kanıtlandığı düşünülürse bu durum daha da şaşırtıcı.'' Financial Times tarafından hazırlanan listede seçimler ise uluslararası iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden oluşan bir jüri tarafından yapıldı. Jüride yer alan isimler ise şöyle: ''Dame Marjorie Scardino (Pearson), Ferdinando 'Nani'Beccalli-Falco (GE International), Dame Clara Furse (Londra Borsası), Rachel Kyte (International Finance Corporation), Damien O'brien (Egon Zehnder), Jacob Wallenberg (Investor Group), Sari Baldauf (Nokia).'' ''TÜRKİYE'NİN FİNANS KRALİÇESİ'' Financial Times, listenin beşinci sırasında yer alan Güler Sabancı'yı, Türkiye'nin finans kraliçesi ifadesiyle tanıtarak şu bilgilere yer verdi: ''Bankacılıktan gıdaya ve lastik üretimine kadar birçok alanda faaliyet gösteren Sabancı Grubu, Güler Sabancı'nın büyükbabası tarafından kuruldu. Şirket, büyükbabasının vefatının ardından amcası Sakıp Sabancı tarafından yönetilmeye başlandı. 2004 yılında ise Güler Sabancı amcasının vefatının ardından Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Geçmişine bakıldığında, şirket küçük bir pamuk üretim işletmesiyken bugün Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika'da faaliyet gösteren milyar dolarlık bir holdinge dönüştü. 2008 yılındaki konsolide gelirleri 15.3 milyar dolardır. Güler Sabancı, stratejik kararları alma süreçlerinde, işletme okullarında fikir üretmek, stratejilerdeki hataları ortaya çıkarıp düzeltme yollarını bulmak için kullanılan, 'arama konferansı' yöntemine başvuran bir yönetici. Sabancı bununla ilgili olarak 'bütün yanıtlar bende değil, ama birlikte bulabiliriz' diyor. Sabancı, 1994'te Sabancı Üniversitesi kurulurken, tüm dünyadan akademisyen ve iş adamlarını davet ederek bu yaklaşımı kullanmış. Dört gün boyunca, 52 temsilci, gelecek kuşaklara modern bir üniversite yaratmak için tartışmış. CİNSİYET SORUNUNU YENMEK İÇİN SONUÇLARA ODAKLANMAK Güler Sabancı, başarılı olmak isteyen yöneticilere 'Ne yaptığınız kadar kimlerle yaptığınız da önemlidir' tavsiyesinde bulunarak, Türkiye'de kadınların geri planda tutulduğuna yönelik görüşlere ilişkin olarak 'İş dünyasında cinsiyet sorunu sadece benim ülkemde değil tüm dünyada var. Eğer cinsiyet yerine, sonuçlara, amaçlara, projelere ve başarılara odaklanırsak, bunun daha az sorun olduğunu göreceğiz' ifadelerini kullanıyor.'' Yazıda ayrıca, Sabancı'nın, kariyerlerinde yükselmek isteyen yöneticiler için dile getirdiği şu tavsiyelerine de yer verildi: ''Öncelikle, mentorlarınız olsun. İkincisi, mentorlarınızın ne istediğinizi anlamanızda yardımcı olmalarını sağlayın. Ve üçüncüsü de ödüller ve unvanlara odaklanarak çalışmayın. Yaptığınız işten keyif almanız için yaptığınız işe odaklanmalısınız. Yaptığınız işi, kendinizden daha ciddiye alın.'' ''Dünyanın Zirvedeki 50 İş Kadını''listesinde ilk sırada yer alan isim Pepsi Co Başkanı Indra Nooyi olurken ilk beşe giren diğer isimler, Andrea Jung (Avon), Anne Lauvergeon (Areva) ve Irene Rosenfeld (Kraft Foods) şeklinde sıralandı.
585996
Başkent hassas konulara kilitlendi
Ankara'da siyasetin nabzı yine yüksek atmaya başlayacak. Başbakan Erdoğan'ın Ankaraya dönüşüyle birlikte salı günü Bakanlar Kurulu toplanacak. Kurulun gündeminde önemli başlıklar var. ÖTV ve indirimi gibi... Süre 30 Eylül'de doluyor. Kabine, indirime devam mı yoksa tamam mı kararını bu toplantıda verecek. maaşları için de geri sayım başladı. Yeni yıl zammında son söz artık hükümetin. Kabine bu konudaki bekleyişe son noktayı bu toplantıda koyabilir. Marmara'daki sel felaketi bir diğer gündem maddesi. Hükümetin zararın ardından atılacak adımları belirlemesi bekleniyor. Konu toplantıda masada olacak. Demokratik açılım ve süreci yakından ilgilendiren tezkere. Kuzey 'a sınır ötesi operasyon yapılmasına yetki veren tezkere. Süresi 17 Ekim'de doluyor. sürenin uzatılması için başvurusunu Başbakanlığa iletti. Tezkerenin Meclis'e sevk edilip edilmeyeceğini hükümet kararlaştıracak. Eğilim, sınırötesi operasyon için Meclis'ten bir yıl daha yetki istenmesi. Ekim Perşembe ise Meclis açılıyor. Yeni yasama dönemi için ilk oturum yapılacak. Genel Kurul'u Mehmet Ali Şahin yönetecek, açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yapacak. Ve yeni yasama yılı başlayacak. Açılmasıyla birlikte Meclis'i yoğun bir gündem bekliyor. Yaz aylarının sıcak tartışma başlıkları Meclis'e taşınacak. Demokratik açılım konusundaki kısa vadeli adımlarda, Meclis'in açılışı adeta milat olacak. Açılım için hükümet bir de genel görüşme planlıyor. Aslında gizli oturum gündemdeydi. Ama muhalefetin tepkisi oturumun açık yapılması kararını getirdi. Ermeni açılımı konusunda da adres yine Meclis. Ermenistan ile paraf edilen protokoller Meclis'in gündemine gelecek. Takvimi Erdoğan verdi. 10 ya da 11 Ekim. Önce komisyonlarda; ardından Meclis Genel Kurulu'nda ele alınacak. En hassas konu ise Karabağ sorunu.. Hem Anayasa Mahkemesi'nin hem de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye yapısı değişecek. Karar hükümetin. Sonrasında düzenlemeler için adres Meclis olacak. Ama hem yüksek yargının hem de muhalefetin reforma yönelik itirazları var.
585991
Berlin'de Türk yayıncı ölü bulundu
Kanser hastası olduğu bilinen Aslan'ın, intihar ettiği tahmin ediliyor. Aslan'ın cesedinin, matbaada daha önce çalışan Klaus adlı Alman tarafından bulunduğu belirtildi. Aslan'ın cenazesinin, otopsiden sonra memleketi Denizli'nin Çardak ilçesinde toprağa verilmek üzere Türkiye'ye gönderileceği kaydedildi. Aslan, başkent Berlin'deki tek Türk tiyatrosu olan Tiyatrom'un kapanmaması için yoğun faaliyetlerde bulunmuş ve Tiyatrom'un broşürlerini basmıştı. Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) Genel Başkanı Ahmet İyidirli tarafından yapılan yazılı açıklamada, uzun yıllar HDF üyesi ve yöneticisi olarak çalışan Aslan'ın ölümünden duyulan üzüntü dile getirildi. Aslan'ın, ikisi kız üç çocuğu bulunuyor.
584818
ALİ BULAÇ Aydın Doğan medyasına ceza
Aydın Doğan'a verilen rekor cezaları eleştirdiğim için muhafazakâr-sağcı kesimden akıl almaz çirkin tepkiler alıyorum. Aydın Doğan'ı şahıs olarak değil, Türkiye'nin siyasi ve sosyo-kültürel hayatında sahip olduğu konumda üç tutumundan dolayı eleştirenlerdenim. 1) Genel olarak medyası dine ve dinî hayata karşı saldırgan bir tutum içindedir, laikliği "laikçilik" olarak savunmaktadır. 2) Medyası dinî cemaatlere karşı cadı avı yapmakta, geleneksel ahlaka duyarsız davranmakta, insanları sivil ve özel hayatlarında taciz etmekte, bir tür muhbirlik fonksiyonu görmektedir. 3) Ülkenin eşitsiz düzeninde Doğan, idari merkezin yanındadır. Milliyet Gazetesi, daha üç ay önce beni iki gün sürmanşetten hedef gösterdi. (Gazetem Zaman, yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ve diğer yazar arkadaşlarım bana sahip çıktı. Kendilerine teşekkür ederim.) Yani ben de Doğan medyasının mağduruyum. Öyle de olsa biz hakkı savunmalıyız. Aydın Doğan vergi kaçırmış olabilir mi? Olabilir. Fakat üç nokta zihnimi meşgul ediyor: a) Neden daha önce üzerine gidilmedi? b) Aynı mevzuata göre vergi kaçırması mümkün olan benzer kuruluşlar niçin araştırılmıyor? c) Cezalar peşpeşe geliyor, rekor düzeyde veriliyor, onu hizaya getirmeye matuf görünüyor. Bu da, Doğan medyasıyla ilgili "özel bir işlem yapılıyor" şüphesini uyandırıyor. Şundan: 1) Türkiye'de "küresel bir proje" uygulanıyor; "siyaset, sermaye yapısı ve bürokrasi" yanında medyada köklü değişim talep ediliyor, Doğan medyası bu değişime kısmen direniyor. Bunu yazmıştım. (Bkz. Zaman, Fasıl, 25 Şubat 2009) 2) Birileri bu konjonktürden yararlanıp Doğan'ı köşeye sıkıştırıyor, kendini empoze ediyor. 3) Doğan medyası, konjonktür bir yana, sahici toplumsal ve kültürel değişimi yeterince doğru okuyamıyor, muhalefetini anakronik parametreler üzerinden yürütüyor. Ceza, sistemin yapısal mantığı ve işleyişiyle ilgilidir. Dünyada ve bizde modern devlet, toplumsal hayatı ve geriden iktidarı "hukuk, eğitim ve ekonomi" üzerinden denetliyor. Yeni dönemde ordular geri plana çekiliyor, bu üç faktöre "medya" ekleniyor. Özellikle Türkiye'de ceza ve vergi hukuku mayın tarlası gibidir. Yıllarca tarlada yaşarsınız bir şey olmaz. Bir gün muktedirleri rahatsız ederseniz, uzak mesafeden bir mayın patlatılır. Sistem kişileri, özel ve hatta kamu sektörüne ait birimlere suç işletme esasına göre kurgulanmıştır. Amaç güvenlik kaygılarıyla dizginler daima devlette olsun. Amerika'da 1920'lerde Al Capone, içki kaçırıyordu, suçu sabit olmadı, vergi üzerinden devlet onu çökertti. Muhakeme usulü yanlış olduğundan ceza adil değildi. Doğan'a verilen ceza da böyledir. Elbette denetçiler bağımsızdır, ama yargı gibi "tarafsız" mıdır? Siyasi konjonktüre göre iş yapabilirler mi? Mevcut mevzuat içinden Doğan'a verilen ceza "siyasi"dir. Tıpkı Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın ve Danıştay'ın bu hükümet aleyhinde verdiği kararlar veya açtığı davalar gibi. Geçmişte (mesela 28 Şubat) aynı mevzuat işletilerek dindar insanlara baskı uygulandı. "Yeşil sermaye" adı altında -kusurları olmakla beraber- Yimpaş, Kombassan gibi firmalara haksızlık yapıldı. Sahibi sakallı köfteci salonları bile taciz edildi. Bugün Doğan'a verilen ceza dün dindarlara verilenin aynısıydı, yarın devran değişir, onların bastığı yerlerde mayınlar patlatılır. Ben Doğan'ın avukatı değilim. 1) "Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin" prensibine bağlıyım. 2) "Oh oldu, bize neler çektirdi" diyenler, bu suçun, cezanın fiilinden olmadığını bilmeliler 3) Vergi mevzuatı siyasi cezada kullanılırsa, ifade özgürlüğü ve iktidarı eleştirme hakkı zarar görür. 4) Yapılması gereken sistemin adil hale getirilmesi, iktidar yapısının sorgulanmasıdır. Hz Ömer'in elinde olsa, eğri cetvelden düz çizgi çıkmaz, bu sistemden de adalet çıkmaz. Sistem temiz ruhları da adaletsiz yapar. Benim eleştirim budur. a.bulac@zaman.com.tr
585357
Servis minibüsü devrildi
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Servis minibüsü devrildi DÜZCE (A.A) Düzce'de, servis minibüsünün devrilmesi sonucu 11 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, D-100 Kara yolu Çilimli sapağı mevkisinde Mithat Sezer'in kullandığı 81 AR 485 plakalı tekstil fabrikası servis minibüsü, bariyerlere çarparak devrildi. Kazada, minibüsteki işçilerden 11'i yaralandı. Yaralılar, Atatürk Devlet, Sivrikaya ve Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırıldı. Kazanın olduğu bölgede trafik akışı bir süre kontrollü olarak sağlandı. 26.09.2009
584605
2010, 2009'dan daha iyi olacak
İBRAHİM KAHVECİ YAŞAR SÜNGÜ 2010, 2009'dan daha iyi olacak Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, "Bir dolu insan kuvvetle muhtemel olarak 2010 yılının, 2009'dan daha iyi olacağını düşünüyor. Ben de böyle düşünüyorum. Muhtemelen böyle olacak' ANKARA (A.A) Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, kendisi de dahil dünyada birçok insanın 2010 yılının, 2009'dan daha iyi olacağını düşündüğünü belirterek, 'Ama şunu da düşünüyorum ki hala çok büyük bir belirsizlik de var. Ve hala dünya ekonomisinde ve finans sisteminde önemli bir risk var' dedi. Zachau, TRT Türk'de katıldığı bir programda ekonomiye ilişkin soruları yanıtladı. Küresel krizde en kötünün geride kaldığına ilişkin görüşler bulunduğunun hatırlatılarak, 'Siz, bu görüşlerin neresindesiniz?' sorusuna verdiği yanıtta Zachau, bu soruya verilecek cevaplardan birinin ekonomik göstergeler ve rakamlarla ilgili olduğunu söyledi. Çok sayıda insanın, dünyada ve Türkiye'de büyük olasılıkla 2010 yılının, 2009'dan daha iyi olacağını, ekonomik büyümenin tekrar başlayacağını düşündüğünü belirten Zachau, kendisinin de böyle düşündüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: 'Muhtemelen böyle olacak. Ama şunu da düşünüyorum ki, hala çok büyük bir belirsizlik de var. Ve hala dünya ekonomisinde ve finans sisteminde önemli bir risk var. Yani bunun bu şekilde olmama ihtimali de çok yüksek. Elbette ki pozitife doğru gidecek şeyler var. Ama belirsizlik hala yerinde duruyor. Yani ülkeler ve insanlar daha da kötüleşirlerse şaşırmasınlar. Toplam rakamlara baktığınız zaman, ekonominin genel büyümesine baktığınız zaman birçok insan, birçok aile bundan sıkıntı çekti. Çünkü, işlerini kaybettiler. Ailede ekmek kazanan insanlar işini kaybetti. İnsanlar iş bulamıyorlar. Mesala Türkiye'de iş gücü piyasasına bu yaz girmiş olan insanlar şu anda iş bulamıyorlar. Şu anda üniversiteye gidenler aslında üniversitede eğitimlerini devam ettiriyorlar. Çünkü, iş bulamayacaklarını düşünüyorlar. Üniversite düzeyinde bu böyleyken daha düşük düzeyde de bu böyle. Ailelere baktığınız zaman aile bireyleri işlerini kaybetmiş bu etki devam edecek. Görünen ki bu 2010 yılında bu şekilde devam edecek.' Bir başka soru üzerine Türkiye'nin şu anda en büyük sorunun istihdam olduğunu belirten Zachau, ekonomik kriz olmadan önce de bunun önemli bir sıkıntı olduğunu kaydetti, bunun ana sebebi olarak Türkiye'nin çok genç bir nüfusa sahip olmasını gösterdi. Her yıl 700 bin kişinin iş gücü piyasasına katıldığını belirten Zachau, bu kişilere iş bulmanın kolay olmadığını vurguladı. Krizin işsizlik sorununu daha da derinleştirdiğini anlatan Zachau, 'Peki Türkiye nasıl işsizliği azaltacak. Bunu söylemek oldukça zor. Dünyada ve birçok ülkede bu zaman alan birşey' dedi. Daha önce OECD ortalamalarına göre Türkiye'de öğretmen maaşlarının yüksek olduğuna ilişkin bir açıklamasının bulunduğunun hatırlatılması üzerine konuda yanlış anlaşıldığını belirten Zachau, çocukları iyi eğitebilmek için iyi öğretmenlere sahip olmak ve onlara da iyi maaş ödemek gerektiğini söyledi. Bankacılık kesimine ilişkin bir soruya verdiği yanıtda da Zachau, Türkiye'deki bankalara bakıldığında güçlü bankaların daha iyi hizmet verdikleri ve kredi verirken çok dikkatli olduklarının görüldüğünü kaydetti. Sağlam bankaların bulunmasının iyi olduğunu ancak, bunun yan etkisinin bulunduğunu belirten Zachau şöyle devam etti: 'Bankalar kredi verirken bazen biraz fazla dikkatli davranıp KOBİ'lere kredi verirken tereddüt edebiliyorlar. Belli şeyleri istiyorlar. Kredinin geri dönüşünün somut kanıtlarını istiyorlar ama KOBİ'ler için bunu kanıtlamak kadar kolay değil. Bir taraftan bu iyi birşey. Çünkü, finans sektörü sıkıntı yaşamıyor. Diğer taraftan reel ekonominin kullanması için emre amade olan kredilere baktığınız zaman çok daha dar bir kapsam ortaya çıkıyor.' 'TÜM DÜNYA KAYBEDER' Dünyada kapalı ekonomiye doğru bir gidiş bulunduğuna ilişkin görüşler konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de Zachau, krizden dolayı ülkelerin kendilerini düşünmeye başladıklarını, bu kapsamda gümrük tarifelerini yükseltmenin ihracatın önüne engel koymak olduğunu anlattı. Ülkelerin bunu kendi yurt içi üretimlerini korumak amacıyla yaptıklarını ifade eden Zachau, kısa vadede yerli üreticilerin bundan yararlanacağını ancak tüm ülkelerin diğerine tepki olarak bunu yapmaya başlaması sonucunda bunun da daha az ticaret, daha az ihracat anlamına geleceğini söyledi. Türkiye gibi ihracata dayalı büyüyen ülkelerin bundan olumsuz etkileneceğini ifade eden Zachau,'Bu işten tüm dünya orta ve uzun vadede kaybeder. Bazı ülkeler, bazı sanayiler, bazı şirketler kısa vadede faydalı çıksa da uzun vadede tüm dünya kaybeder' dedi. ORTA VADELİ PROGRAM REALİSTİK Türkiye'nin bundan sonra IMF'siz yoluna devam edep edemeyeceğine ilişkin soruya da Zachau, şu yanıtı verdi: 'Türkiye, orta vadeli ekonomik programını zaten açıkladı. Bence bu realistik bir program. Güvenilir bir program. Sıkıntı bunun uygulanmasında. Bunun iyi uygulanmasında. Bence bu mümkün. Ve Türk hükümetiyle dünya bankası olarak bu programın uygulanmasında biz birlikte çalışmak istiyoruz. Türkiye'nin parlak bir geleceği olduğu kanısındayım. Sıkıntılar var. Uzun vadeli sıkıntılar var. İstihdam bunların başında geliyor. Ama şunu düşünüyorum ki Türkiye'nin bu sıkıntılarını çözebilecek gücü var. Dünya Bankası grubu olarak da Türkiye'nin bu bağlamda bir ortağı olmak istiyoruz.' 25.09.2009 EKONOMİ
586037
Ampute Ligi başladı!
Ampute Ligi başladı! 26/09/09 17:27 Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ve Türkiye Futbol Federasyonu tarafından bu yıl ilk defa düzenlenen Ampute Futbol Süper Ligi'nin ilk karşılaşmasın Yenimahalle Hasan Doğan Stadı'nda yapıldı. Yenimahalle Belediyesi'nin sponsorluğunu yaptığı ve geçen senenin Türkiye Şampiyonu Büyük Başkent Ankara Engelliler Ampute Takımı ile Samsun Engelli Gücü Spor Kulübü arasında oynanan maçın ilk vuruşunu da Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar yaptı Büyük Başkent Ankara Engelliler Takımı ilk yarısını 3-1 önde kapattığı maçı 13-1 kazanarak sezona galibiyetle başladı. Karşılaşmanın ardından Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Mustafa Veysel Gülpınar, Başkan Fethi Yaşar'a, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bayram Yüksel ise Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı Şenol Balaban'a plaket verdi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, engellilerin de normal vatandaşların sahip olduğu haklardan faydalanması gerektiğini kaydederek, "Engelli yurttaşlarımızın da normal yurttaşlarımız gibi yerel ve genel yönetimlerin hizmetlerinden eşit olarak yararlanması gerekir. Engelli vatandaşlarımızın ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmelerini istemiyorum. Bunun için Yenimahalle Belediye Başkanı olarak elimden gelen bütün çabayı göstereceğim" dedi. Engellilerin yaşam alanlarından daha fazla yararlanması için imar değişikliklerini başlattıklarının altını çizen Yaşar, hayatın her alanında yer alabilmeleri için yıl içinde Yenimahalle'yi Avrupa standartlarında bir ilçe haline getirmeyi hedeflediğini söyledi. Yaşar, "Engelleri Yenimahalle'de yıl içinde kaldıracağız. Bu çalışmalarımızın verimini de görmeye başladık. Bu maç bunun en iyi göstergesi. Bir Yenimahalleli olarak bu durumdan dolayı büyük onur duydum. Engellilerimize sahip çıkacağız. Onların sorunlarını çözerek bu ülkenin kaynaklarından eşit olarak yararlanmasını sağlayacağız" diye konuştu. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Mustafa Veysel Gülpınar da engellilerin hayatları boyunca zorluklarla karşılaştıklarını belirterek, toplumun çeşitli kesimlerinin destek vermesi gerektiğini söyledi. Gülpınar, "Engelliler yaşam içinde zaten her türlü zorluğu zaten çekiyor. Toplum kesimlerinin göstereceği duyarlılıklar engelli vatandaşlarımızın hayatını daha da kolaylaştırır" dedi. İHA
585330
İlk mandalina komşulara
Erzin Narenciye Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı Tayfun Karaman, narenciye üretimi ile ünlü Hatay'da son yıllarda üreticilerin anavatanı Japonya olan okitsu cinsi mandalinaya yöneldiğini söyledi. Okitsu cinsi mandalinanın bakımının kolay, hasadının ise diğer türlere göre yaklaşık bir ay önce olması nedeniyle fazlaca tercih edildiğini ve yüksek fiyattan alıcı bulduğunu anlatan Karaman, ''İlçede yıllık 180 bin ton civarında mandalina üretimi yapılıyor. Son yıllarda okitsu cinsinin egemenliği ise giderek artıyor. Erkenci tür olması nedeniyle kolayca pazar bulabilen üreticiler yeni bahçeler oluşturuyor, ilçedeki bahçelerin yüzde 25'i okitsu cinsi oldu'' dedi. Okitsu cinsinin erkenci olmasının yanında çekirdeksiz, tadının mayhoş, kabuğunun ise gevşek oluşunun pazar şansının yükselttiğini bildiren Karaman, ilk ürünlerin ise komşu ülkelere gönderildiğini kaydetti. Mandalinada en büyük pazarın Bulgaristan, Rusya ve Irak olduğunu belirten Karaman, bu ülkelerin yanı sıra Romanya, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri gibi değişik ülkelere de ihracatın yapıldığını söyledi. En büyük rakip İspanya Avrupa pazarındaki en büyük rakiplerinin İspanya olduğunu ifade eden Karaman, ''İspanya, bizden yaklaşık bir hafta önce başladığı hasat nedeniyle Avrupa pazarını elinde bulunduruyor, ancak ürünü neredeyse bizim iki katımıza satıyor. En büyük avantajımız fiyat. İspanya'ya göre düşük kalan fiyatımızla, ilerleyen yıllarda bu ülkenin Avrupa'daki hakimiyetini kırmak istiyoruz'' dedi. Mandalinanın pazar şansını artırmak için kayıt altına alma çalışmaları ile gıda güvenliği belgelerini oluşturma çabalarının da sürdüğünü anlatan Karaman, mandalinanın yaklaşık bir hafta olan raf ömrünü uzatabilmek için araştırmalar yaptıklarını bildirdi. 'Üretim alanı kat arttı' Dörtyol Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Hasan Eker de yüksek fiyattan kolayca alıcı bulunan okitsu cinsi mandalinanın yöredeki dikim alanlarının hızla arttığına dikkati çekti. Eker, okitsu cinsinin 10-15 yıllık bir geçmişinin olmasına rağmen Dörtyol çevresinde bin dönüm araziye ulaşıldığını belirterek, ''Üreticilerimizin çoğu eski ağaçları sökerek bu cins mandalinaya yöneldi. Geçtiğimiz yıl 15 bin ton rekolte vardı, bu yıl 30 bin ton civarında rekolte bekliyoruz. Bu cinsin en büyük avantajı erken olgunlaşması ve lezzeti'' dedi. Tezgahtaki fiyatı 2,5 TL'ye kadar ulaşan mandalinanın, tarlada 70-80 kuruşa satıldığını belirten Eker, değişik bölgelerde faklı fiyatlardan ürün satılmasının ise aracılardan kaynaklandığını söyledi. Eker, hasadın ekim ayının ortalarına kadar süreceğini belirtirken yöreden ilk ürünlerin ise Rusya, Ukrayna, Romanya gibi komşu ülkelere gönderildiğini anlattı. Eker, ihracatın artması ile yörede ihracata yönelik faaliyet gösteren firma sayısında da artış gözlendiğini belirtti. Dörtyol Turunçgil Yetiştiriciler Derneği Başkanı Ahmet Çardak da (TUYED) artan üretimden çiftçiler kadar ülke ekonomisinin de faydalandığını kaydederek, ''Giderek artan ihracat yöre çiftçisinin yüzünü güldürüyor'' dedi. 26 Eylül 2009
585148
Eğitime hizmet bize aileden miras
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Eğitime hizmet bize aileden miras Aile büyüklerimden öğrendiğim en önemli misyonlardan bir tanesi ülke eğitimine hizmetti. Bizde sosyal sorumluluk deyince akla önce eğitim gelir. Bu görgüyle yola çıkınca yatırım yaptığımız her yeni sektörde 'Acaba eğitim için bu alanda neler yapabiliriz' sorusu sürekli aklımızdadır. Medyaya da girince ilk olarak ZTV projesini hayata geçirdik” Fotoğraflar: VURAL YAZICIOĞLURÖPORTAJ: MEZİN TANRISEVEN Sabancı Holding'teki görevinden yıl önce ayrılarak DEMSA Grup'u kuran Hacı Sabancı'nın kızı Demet Sabancı Çetindoğan'ın eğitimde eşitliğe katkı amacıyla kurduğu ZTV, maddi imkanı olmadığı için dershane eğitim alamamış gençlere ciddi destek sağlıyor. ZTV sayesinde ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi'ne giren bile var. ZTV, her yıl SBS ve YGS-LYS'de başarılı olmak için emek veren milyonlarca gence destek vermek amacıyla kurulmuş. Sınavlara hazırlanan öğrenciler, yıl boyunca Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatında yer alan tüm dersleri, soru çözümleri ile birlikte ZTV ekranından ve tekrarlarını kanalın internet sitesi www.ztv.com.tr üzerinden takip ederek eksiklerini gideriyor. ZTV projesi nasıl doğdu ve açılış nedeni nedir? Benim aile büyüklerimden öğrendiğim en önemli misyonlardan bir tanesi ülke eğitimine hizmetti. Bizde sosyal sorumluluk deyince akla önce eğitim gelir. Bu görgüyle yola çıkınca yatırım yaptığımız her yeni sektörde 'Acaba eğitim için bu alanda neler yapabiliriz' sorusu sürekli aklımızdadır. Medyaya da girince ilk olarak ZTV projesini hayata geçirdik. ZTV, Türkiye'nin ilk ve tek eğitim-gençlik kanalı. Amacı da eğitimde fırsat eşitliği Sonuçta gelir düzeyiniz ne olursa olsun televizyonun karşısına geçip ZTV' yi tıkladığınızda aynı bilgi ve eğitimi alıyorsunuz. Yani hiçbir ticari kaygı taşımıyorsunuz. Bu tür amaçla kurulmuş, ZTV'nin dışında bir kanal var mı? Kanal, sosyal sorumluluk projesi olduğu için “para kazanma” konusu önceliğimiz olmadı. ZTV benzeri ülkemizde bir kanal yok. Araştırdık dünyada da bulamadık. ZTV, hangi frekansta yayın yapıyor? Turksat 3A 10.970 symbol rate 30.000 polarizasyon horizantal fec 5/4 uydu bilgileri ve Dsmart 73.Kanalda YABANCI DİL DERSİ VERİYORUZ Ne tür yayın akışı mevcut, yani ne tür programları görebiliriz? ZTV'den SBS 6, ve 8. sınıf öğrencileri, üniversiteye hazırlanan gençler, memurlar için dersler var. Yabancı dil derslerimiz mevcut. Ev kadınından iş adamına, ebeveyn ve okul öncesi eğitim programlarımızla anne babalara dersler var. Ayrıca takı tasarımı programımız da mevcut. Üniversite sınavına girecek olanların merakını giderip üniversite tercihlerini sağlıklı yapmalarını amaçlayan Rota Kampus pprgramımız var. Üniversitelere, hangi bölüm hangi imkanlara sahip olduğuna, eğitim şekline, kampusta öğrencileri bekleyen avantajlara dair her türlü bilgiyi ekranlarınıza taşıyor. Sadece ZTV'yi izleyerek, dershane eğitimi alamamış öğrenciler istedikleri başarıyı yakalayabildiler mi? Size yansıması nasıl oldu? Gelen e-mail ve mektuplardan sadece ZTV izleyerek başarılı olduklarını söyleyen onlarca kişi var. Bu da bizi hem yüreklendiren hem de motive eden bir durum. ODTÜ'YÜ BİLE KAZANAN VAR Örneğin nereleri kazandılar. Bir Boğaziçi, bir ODTÜ var mı? Tabii kazanan herkesi bilmek olanaksız ama ODTÜ var. İlk 2000'e giren hatta 246'ncı olan bile var. Sadece TV izleyerek sınava ciddi anlamda hazırlanabilinir mi? Buna “evet” diyebiliriz artık gelinen nokta itibarıyla ama az önce de dediğim gibi eğitimin sonu yok. Sınava hazırlanan herkes elinden geleni yapmalı. Bulabildiği her eğitim yöntemini denemeli. Peki ZTV sayesinde eğitimlerine katkıda bulunduğunuz öğrencilerden ziyaretinize gelip sizinle tanışmak isteyenler var mı? Evet tanışmak isteyenler var. Tanıştıklarımız da oluyor. Çalışan herkes sorumluluğunu bilmek zorunda İş hayatımda tahammül edemediğim tek şey, bir şeyin vaktinde olmaması. Herkes sorumluluğunu bilsin ve vaktinde işini yapsın istiyorum. Tekstil, emlak ve medya Hepsi de birbirinden farklı işler Bölünmüyor musunuz? Çok doğru ama bütün bunları biz eşimle birlikte yapıyoruz. Aramızda bir görev dağılımı var. Eşim saydığınız konak inşaatı, perakende işiyle ilgileniyor. Yaklaşık 80 mağazamız var. Onun dışında müze projemiz var. Bütün bunlarla eşim ilgileniyor. Benim ilgi alanım daha çok moda, eğitim kanalı ve kök hücre bankacılığı Çok ciddi ve büyük yatırımlar gerektiren işler yapıyorsunuz. Kariyer de yaparım, üç çocuk da büyütürüm demek için yürek ister bu zamanda Benim çocuklarımın yaşları 14 ila 18 arasında. Hepsi buluğ çağındalar. Aslında şu dönemde onlar için anne-babadan daha çok arkadaş olmamız ön planda. Denetim mekanizmanız var değil mi? Tabii. Benim bütün çabam onlara daha çok vakit ayırmak. Ne zaman ortak bir şey yapmak istesem, örneğin, 'Şu filme gidelim' diyorum, 'Biz izledik' ya da 'Arkadaşlarla gideceğiz' diyorlar. olmadıysa, ben başka alternatif sunarak mümkün olduğunca beraberliği sağlıyorum. Kadınlar daha geniş bakabiliyor Erkek egemenliği hakim mi iş dünyasında? Sayısal anlamda baktığımızda egemenlik söz konusu. Ama kalite anlamında ve yönetici anlamında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Bir kadın yönetici şirkete, erkek yöneticiden farklı olarak ne katabilir? Ben kendimden örnek verecek olursam Olaylara daha geniş ve yönlü olarak bakabiliyorum. Erkekler biraz daha tek noktada odaklanıyorlar gibi. Biz bayanların başka bir özelliği daha var. Resmi daha geniş çaplı görmeye çalışabiliyoruz. Çalışanlarınız sıkıntılarında size rahat ulaşabiliyorlar mı? Ulaşabildiklerini düşünüyorum. Çünkü mümkün olduğunca toleranslı bir yapım var. İş hayatımda tahammül edemediğim tek şey, bir şeyin vaktinde olmaması. Herkes sorumluluğunu bilsin ve vaktinde işini yapsın istiyorum. Örnek ve mutlu bir evliliğiniz var. Bunun formülü nedir? Sevgi ve saygıyı tuttuğunuz sürece bence birliktelik devam eder. Çok şükür bizim 20'nci yılımız doldu. Bir sınır var; sınırı aşmamak ve korumak lazım. Çok yoğun çalışıyorsunuz, geçiştirmeden bakımınıza vakit ayırabiliyor musunuz? Saçıma ve günlük giysime önem veririm. İş günleri kesinlikle çok sevmeme rağmen kot pantolon giymem. Tabii kendi özel bakımıma vakit ayırırım. Sabah 06.30 gibi kalkarak güne başlıyorum. Önce kişisel bakımım, saçım yapılıyor. 07.30 gibi evden çıkıyorum. Bu çalışmalarımın yanında iki ayrı dernekte görev alıyorum. Biri 'Yaratıcı Çocuklar Derneği' Orada yürütme kurulu başkanlığını yapıyorum. Diğeri de, 'Türkiye İş Kadınları Derneği' Burada da 2. başkan görevini yapıyorum. İstanbul sizin için neyi ifade ediyor? İstanbul çok özel bir şehir. Gerek iş için gerek tatil için birçok ülkeyi görme imkanım oldu, ama hiçbir şehri İstanbul'la mukayese edemiyorum. İstanbul, çok özel bir şehir. Böyle bir şehirde yaşadığımız için çok şanslıyız. Bu denli özel bir şehirde vakit nasıl geçiyor sizin için? Eşimle hafta sonu kültür sanat etkinliklerini takip ediyoruz. Yürüyüşlere çıkıyoruz. İstanbul dışında bir şehirde yaşayamam gibi geliyor bana 26.09.2009 CUMARTESİ
585897
Disko KRALI!
Disko KRALI! 26/09/09 16:06 Sezon başı Gaziantepspor’a kiralanan genç yetenek, şehirde istediği bar ortamını bulamayınca kamptan kaçıp soluğu Çeşme’de aldı Beşiktaş'ın uslanmaz yıldızı Batuhan Karadeniz’in sezon başından G.Antep’e transferinin disko sevdası yüzünden yattığı ortaya çıktı. Geçen sene oynanan F.Bahçe maçından bir gece önce Eskişehirspor’un kampından kaçıp, bir diskoda sabahlayan genç yetenek, ’gece kuşu’ olmasının faturasını çok ağır ödedi. Vatan Gazetesi'nin haberine göre; Gerçekleşmeyen transfer hikâyesinde, G.Antep’in Batuhan’dan vazgeçmesinin altında yatan gerçekler şöyle: Ağustos ayının başında Beşiktaş’ın kapısını çalan G.Antep Başkanı İbrahim Kızıl, Batuhan’a talip olduğunu Yıldırım Demirören’e iletti. Bunun üzerine Antep’e gönderilen 1.91’lik golcü, takımın sezon başı kampına katıldı. Kamp müdürü ile görüşen ’Batugol’, “Buralarda gece hayatı nasıl? İyi kulüpler var mı?” diye nabız yokladı. BU soru müdürün sinirlenmesine yol açarken, “Ben biraz şehri dolaşayım” diyen Batuhan, altını üstüne getirdiği G.Antep’te umduğu ’bar ortamını’ bulamadı ve “Buraları çay bahçesi gibi” yorumunu yapıp civar şehirleri gezmek için yola koyuldu. Soluğu araba ile saat süren Adana’da alan Batuhan, oradaki mekanları da beğenmeyince işi abarttı ve uçağa atlayıp Ege’nin en nezih tatil beldelerinden Çeşme’nin yolunu tuttu. ‘BAR YOKSA GİDERİM’ ÇEŞME’DE ’alemlere akan’ Batu’yu kampta sanan ancak kayıplara karıştığını geç de olsa farkına varan G.Antepli yöneticiler telefonla ulaştığı genç yetenekten, “Bar, disko yoksa ben de yokum” cevabını alınca bu transferden vazgeçtiler. İşte bu trajikomik transfer hikâyesinde yaşanan gerçekler. Bakalım tekrardan ’kürkçü dükkanına’ dönen Batuhan, gece kulüpleriyle meşhur İstanbul’da Beşiktaş formasıyla neler yapacak?
585553
Domates mutluluk saçıyor
Domates mutluluk saçıyor Uzmanlar her mevsim bulunan ve genellikle bütün yemekler de kullanılan domatesinde çikolata gibi mutluluk hormonunu harekete geçirdiği belirterek, mutlu olmak isteyenlerin bol bol domates tüketmelerini önerdi. BİTLİS (İHA) Uzmanlar tarafından domatesin birçok faydasını sayılırken, doğal ortamda yetişen kimsayal materyallerden uzak duran kendi doğasında yetişen domateslerin tüketilmesini öneriliyor. Ahlat Ziraat Odası mühendislerinden Ayfer Akbaba ise yaptığı açıklamada, domatesin beslenmedeki olumlu etkisini vurgulayarak; "İyi beslenen insanın mutlu insan olduğunu hepimiz biliyoruz. Sağlıklı bir beden, sağlıklı besinler ülkemizde yoğun tempo ile yaşanan sıkıntıların akabinde insanımızın mutlu olma ihtiyacına itiyor. Bazı besinlerinde bu konuda uyarıcı olduğu çok açıktır. Çünkü her besin farklı bir maddeyi, farklı bir materyali en iyi bir şekilde içinde barındırıyor. Çikolata gibi farklı besin türlerinden biriside domatestir. Mutlun olmak istiyorsanız bol bol domates yiyin diye bilirim. Özellikle kimyasal materyalden daha uzak dura bilmiş, kendi doğasında yetişmiş domatesin çok daha açık olduğu açık bir gerçektir. Sağlıklı domatesi sağlıkla yiyin sağlıkla gülümseyin" dedi. Akbaba, domatesin ve vitamini, potasyum ve folik asidin bulunduğu birçok faydalı madde içerdiğini konunun uzmanları her defasında dile getirdiğini belirterek; domatesin gribi önlediğini, cildi koruduğunu, kolesterolü kontrol ettiğini, yaşlanmaya karşı etkili olduğunu, romatizmal sorunları azaltarak, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini de sözlerine ekledi. 26.09.2009 AKTÜEL
585285
Bu da Genelkurmay'daki zehir taciri
Kamil ELİBOL'un haberi Ankara polisine Genelkurmay Başkanlığı Basın Protokol Şube Müdürlüğü'nde sivil memur olarak görev yapan Zekai D'nin uyuşturucu ticareti yaptığı yönünde ihbarda bulunuldu. Hemen harekete geçen ekipler, Zekai D'yi takibe aldı. Şahsın hafta sonları Gaziantep'e gittiği, gidemediği zamanlarda ise M.A. adlı kişiyi göndererek Ankara'ya uyuşturucu madde sevkiyatı yaptığı belirlendi. Uyuşturucunun 'torbacı' olarak adlandırılan kişilere toptan satıldığı öne sürüldü. Delillerin toplanmasından sonra polis operasyon için düğmeye bastı. Operasyonda yakalanan Genelkurmay Karargahı’nda görevli sivil memur Zekai D'nin yanı sıra kurye M.A. ile şebeke üyeleri E.B, H.T, Ö.A.Ç, U.K. ve E.A. çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. ESKORTLU PLAN TUTMADI Polis, Diyarbakır'dan getirdikleri uyuşturucu maddeyi Ankara'daki okullarda satmaya hazırlanan zehir tacirlerine de operasyon düzenlendi. Yakalanmamak için 'eskort' kullandığı belirlenen şebeke üyeleri, yolda polis kontrolü olduğunu öğrenince araçta bulunan 47 kilo esrarı araçtan attı. Ertesi gün atılan esrarı almaya giden şahıslar kıskıvrak yakalandı. Şebeke üyesi E.A'nın "Tüm ailem uyuşturucudan gözaltına alındı. Bu benim son işim olacaktı. Yakalanmasam jübilemi yapıp bu işi bırakacaktım" dediği öne sürüldü. Bugün
585784
Polis, kayıp çocukları bulmak için bütün kamera kayıtlarını topladı
Polis, site, işyeri ve benzinliklerdeki güvenlik kameralarının kayıtlarını inceledi. Evlerde arama yapmak için istediği mahkeme kararını ise alamadı. Merkez Talas ilçesinden gün önce kaybolan ve bir daha da haber alınamayan Dilruba (7), Ahmet Tuna Tekin (8) ile Özlem Ay'ı (11) arama çalışmaları sonuç vermedi. Olayın ortaya çıktığı ilk günden beri izinleri iptal edilen polisler, Talas ilçesindeki bütün sokakları onlarca kez taradı. Görev bölümü yapıldıktan sonra günün ilk ışıklarıyla sokaklara dağılan ekipler, konuşmadık insan, girmedik bina bırakmadı. Apartmanların bodrum ve odunluklarına, terk edilmiş binaların içlerine ve dere yataklarını tarayan arama kurtarma ekipleri, sonuç elde edemedi. Yapılan bütün ihbarları değerlendirmeye alan ekipler, çocukların bir apartman dairesinde tutulma ihtimalini de göz önünde bulunduruyor. En küçük ihtimali bile göz önünde tutan Kayseri polisi, bölgede yalnız yaşayan ya da cinsel istismar yapabilecek, sapıkça eğilimleri bulunanlara yöneldi. Mahalle muhtarlarından alınan aile bildirgelerini incelemeye başlayan ekipler, bu tip kişileri tespit etmeye çalışıyor. Tespitlerin tamamlanmasından sonra mahkemeden alınan arama kararıyla belirlenen adreslerde arama yapılacak. Adres tespiti için ekipler hazırlıklarını sürdürürken, evlere girebilmek için istenen 'Genel Arama' izni mahkeme tarafından reddedildi. Arama kararının genel verilemeyeceğini, her evi tek tek aramanın mümkün olmadığına karar veren nöbetçi mahkeme, gerekçe olarak çocukların kaçırıldıkları ihtimalinin zayıf olduğunu gösterip, terör olayları dışında genel arama ve kontrol için izin verilemeyeceğini belirtti. Dilruba, Ahmet Tuna Tekin ve Türkan Ay'ın kaybolduğu gün alarm durumuna geçip kriz masası oluşturan Kayseri polisi, çocukların kaçırılmış olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, Talas Bulvarı üzerindeki işyerlerine ait güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye almıştı. Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü'nde toplanan kayıtlar uzmanlarca aralıksız incelendi, ancak sonuç alınamadı. İlk çabanın sonuçsuz kalması üzerine, polis yelpazeyi genişletti. Gözden kaçan kameraların bulunabileceğini değerlendiren Kayseri polisi, ara sokaklardaki apartmanlara yöneldi. Çocukların şeker toplamak için giriş-çıkış yapma ihtimali bulunan bütün binaları tek tek kontrol eden ekipler, tekrar güvenlik kamerası kaydı topladı.
585133
Şampiyonluğun tadı bir başka
İHSAN ÖKSÜZ Şampiyonluğun tadı bir başka Lig şampiyonluğunu ve kupasını kazanan bir takım UEFA'yı alan ekipten daha fazla gelir sağlıyor. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ise zor bir hedef. ONUR KARAKUŞ F.Bahçe Teknik Direktörü Daum'un, “Öncelikli hedefimiz Türkiye Ligi, Avrupa'da şampiyonluk ikinci planda” sözleri çok tartışılınca Alman çalıştırıcı, bu kez “Yüzde 51 Süper Lig, yüzde 49 Avrupa” diyerek geri adım attı. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da, “Benim için 'Türkiye mi, Avrupa mı?' derseniz tercihim Türkiye olur. Çünkü Beşiktaş geçen sene şampiyon olarak çok büyük para kazandı” sözleri uzun süre gündemi meşgul etti. Bu açıklamalara G.Saray Başkanı Adnan Polat'ın “UEFA'da mücadele etmek kulübü maddi sıkıntıya sokuyor” sözlerini de eklediğimizde 'Avrupa Ligi'nin kazanç sağlamadığı' görüşü ortaya çıkıyor. İKİ KUPA 10.5 MİLYON EURO Bu çerçevede lig şampiyonu Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Barcelona ve geçen yıl UEFA Kupası'nı kaldıran Shaktar Donetsk'in kazandığı gelirlere bir bakalım. Süper Lig'in 2008-09 sezonunda Beşiktaş, sadece galibiyet, beraberlik ve şampiyonluk primlerinden 14 milyon 579 bin TL gelir elde etti. Buna milyon 320 bin TL dayanışma parasını da eklediğimizde toplamda Beşiktaş'ın kazancı 18 milyon 899 bin TL (yaklaşık milyon 613 bin euro). Türkiye Kupası'nda ise siyah-beyazlı kulüp, toplam maçta milyon 586 bin doları kasasına koydu (yaklaşık milyon 761 bin euro). Kartal'ın iki kupadan kazancı 10 milyon 374 bin euro. EN KAZANÇLI DEVLER LİGİ Şimdi de Avrupa Kupaları'na bakalım. Barcelona geçen sezon Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılarak katılım payı olarak milyon euroyu kasasına koydu. Katalan ekip, Şampiyonlar Ligi Kupası'nı alana kadar 13 maçta, primler ve kupayı kazanma ödülü ile birlikte toplam 32 milyon euroluk gelir elde etti. Aynı hesabı UEFA Avrupa Ligi gelirleri doğrultusunda yaptığımızda ise, Shaktar Donetsk UEFA Kupası'nda şampiyon olarak toplam milyon 409 bin 200 euro gelir sağladı. Bütün bu verilere bakınca Süper Lig ve Türkiye Kupası'nda iyi sonuçlar alarak şampiyon olan bir takım UEFA'yı alan bir takımdan daha fazla para kazanmış oluyor. BAŞARI GELİRİ KATLIYOR Şampiyonun Süper Lig ve Türkiye Kupası'ndan ortalama 20 milyon dolar yayın geliri elde ettiği, başarılı sonuçların forma satışlarına yansıdığı, sponsorluktan yaklaşık 15 milyon dolar, maç hasılatlarından ortalama 20 milyon dolar, saha içi reklamlarından ve isim hakkından ortalama 10 milyon dolar gelir sağladığı ve milyon euro Şampiyonlar Ligi'ne katılım payı aldığı hesaba katıldığında Türkiye kupalarında başarının ne kadar önemli oldu ortaya çıkıyor. Tablo bu, ancak kafaları meşgul eden şu soruya da dikkat çekmek lazım. “Acaba, yönetici ve teknik adamların ligimizi ön planda tutmasının nedeni Avrupa'da başarının zor olması mı...” Çifte kupa servet kazandırdı Geçen yılın çifte kupalı şampiyonu Beşiktaş toplamda yaklaşık 50 milyon euro kazanç sağladı. ŞAMPİYONLAR LİGİ Katılım payı 3.8 milyon Maç primi 550 bin Galibiyet primi 800 bin Beraberlik primi 400 bin İkinci tur primi milyon Çeyrek final primi 3.3 milyon Yarı final primi milyon Finalist primi 5.2 milyon Şampiyonluk primi milyon Başarı primi top. 413.1 milyon Medya payı toplam 337.8 milyon Genel toplam 750.9 milyon UEFA AVRUPA LİGİ Katılım payı 600 bin Maç primi 50 bin Galibiyet primi 120 bin Beraberlik primi 60 bin İkinci tur primi 180 bin Üçüncü turu primi 270 bin Çeyrek final primi 360 bin Yarı final primi 630 bin Finalist primi milyon Şampiyonluk primi milyon Başarı primi top. 81 milyon Medya payı toplam 54 milyon Genel toplam 135 milyon TURKCELL SÜPER LİG Dayanışma parası milyon 320 bin TL Galibiyet ödülü 327 bin TL Beraberlik ödülü 164 bin TL Şampiyonluk ödülü milyon 500 bin TL 2. olan takım milyon 160 bin TL 3. olan takım milyon 800 bin TL 4. olan takım milyon 580 bin TL 5. olan takım milyon 290 bin TL 6. olan takım 640 bin TL FORTİS TÜRKİYE KUPASI 1. Eleme grubu kat. 10.000 2. Eleme grubu kat. 10.000 Gruplara katılım 86.000 Grupta galibiyet 100.000 Grupta beraberlik 50.000 Grup birincileri 200.000 Grup ikincileri 100.000 Maçlarda galibiyet 150.000 Maçlarda beraberlik 75.000 Tur atlama primi 200.000 Yarı finale katılım 100.000 Maçlarda galibiyet 200.000 Maçlarda beraberlik 100.000 Tur atlama primi 250.000 Finale katılım 100.000 Şampiyon kulüp 650.000 Kupa ikincisi
585304
'Kıbrıs'ta çözüm' ortak görüş oldu
64. Dönem BM Genel Kurulu toplantıları kapsamında BM'deki yoğun diplomasi trafiğine devam eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Britanya Dışişleri Bakanı David Miliband ile görüştü. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, BM'de yapılan görüşmede Kıbrıs sorunu gündeme geldi, Kıbrıs'taki mevcut durumun kabul edilemez olduğu ve bir çözüm bulunması gerektiği konusunda ortak görüş belirtildi. Türkiye'nin AB üyeliğinin de konuşulduğu görüşmede Davutoğlu'nun Miliband'a aynı gün Türkevinde düzenlenen Irak-Suriye-Türkiye-Arap Birliği toplantısıyla ilgili bilgi verdiği bildirildi. Miliband'ın görüşmede, Davutoğlu'na İran'ın nükleer programı konusunda Britanya'nın görüşlerini aktardığı da öğrenildi. Davutoğlu'nun yoğun diplomasi trafiği gelecek günlerde de devam edecek.
585790
Hamsi ağına takılan dev balıklar ilgi odağı oldu
Merkez Nilüfer ilçesi Beşevler Mahallesi'ndeki Kocamanlar Balık restoranının tezgâhında sergilenen dev balıklar görücüye çıktı. Ağlarına takılan dev balıklar hakkında gazetecilere açıklamalarda bulunan Ömer Kocaman, yaklaşık metre uzunluğundaki Orkinos balığının etinin, kuzu eti tadında olduğunu söyledi. Kocaman, "Orkinos'u Japonlar çok seviyor. Şuşi yapımında kullanıyorlar. Balıklar Çanakkele'de yakalandı. Burada kilogramını 13 TL'den satıyoruz. Ayrıca 86 kilogram ve 1.80 metre uzunluğundaki Çuçuna da büyük ilgi görüyor. Burada da yoğun talebi var. Bir süre vitrinimizde sergiledikten sonra parçalayıp satacağız. Çuçuna ise etinin sert olduğundan dolayı yenmiyor, ama tezgâhımızı süslüyoruz." dedi. Yaklaşık kişinin güçlükle taşıdığı Orkinos, vatandaşların büyük ilgisini çekti.
585992
'Son şehzade'ye hüzünlü uğurlama
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda 'Son şehzade'ye hüzünlü uğurlamaASIM GÜNEŞ, BURAK AKBULUT İstanbul (DHA)OSMANLI Hanedanı'nın son veliahtı Ertuğrul Osman Osmanoğlu, dedesi 'in mezarının da bulunduğu Çemberlitaş'taki Sultan II. Mahmut Türbesi Haziresi'nde toprağa verildi. Yaklaşık bin kişinin katıldığı cenaze törenine Osmanlı hanedanı mensupları, bakanlar, çok sayıda tarihçi ve bilim adamının yanısıra İsmailağa Cemaati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile sarıklı ve cüppeli üyeleri de katıldı. Osmanlı Hanedanı'nın son veliahtı Ertuğrul Osman Osmanoğlu, dedesi II. Abdülhamit'in mezarının da bulunduğu Çemberlitaş'taki Sultan II. Mahmut Türbesi Haziresi'nde toprağa verildi. 'da ve solunum yetmezliği nedeniyle eden torunu Ertuğrul Osman için dün 'nde tören düzenlendi. Törende, Ertuğrul Osman'ın eşi Zeynep Osman, Harun, Bülent, Kayıhan, Orhan ve Selim Osmanoğlu'nun da aralarında bulunduğu Osmanlı hanedanı mensupları taziyeleri kabul etti. Cenaze törenine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı İçişleri Bakanı ve Kültür ve Turizm Bakanı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, eski bakanlardan İstanbul Valisi İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, çok sayıda tarihçi, bilim adamı, İsmailağa Cemaati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile sarıklı ve cüppeli üyeleri katıldı. Vakıftan özel güvenlikçiler Yaklaşık bin kişinin katıldığı törende polisin yanı sıra merkezli Osmanlı Hanedan Vakfı'nın güvenlik elamanları görev aldı. Cenaze namazını Sultanahmet Camii'nin imamı Emrullah Hatipoğlu kıldırdı. İmam Hatipoğlu, "Osmanlı soyunun bizler için yaptıkları ortadayken bizim nasıl bir hakkımız olabilir bilemiyorum ama haklarınızı helal ediyor musunuz?" diye üç kez sordu. Cemaat topluca "Helal ediyoruz" dedi. Osmanoğlu'nun cenazesi, öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından II. Mahmut Türbesi Haziresi'nde toprağa verildi. "Yeni devlete her zaman sahip çıktı" Bakan Cemil Çiçek, "Osmanlı tarihimizde önemli rol oynadı. dönemden günümüze çok önemli değerler kaldı. Aileye milletimiz adına sabırlar ve baş sağlığı diliyoruz. Hayatının hiçbir döneminde aleyhine hiçbir gayret içinde bulunmadılar. Her zaman yeni devlete sahip çıktı. Türkiye Cumhuriyeti'ne tam destek verdi" diye konuştu. Kültür ve Turizm bakanı Ertuğrul Günay ise, Osmanlı Hanedanı ailesine üye kişilerin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı hiçbir zaman kötü duygular taşımadıklarını belirterek, "Bunu hep ifade ettiler. Özellikle Ertuğrul Bey'in Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili sözleri var. Türbede defnedilmesi için kararı çıktı. hepimiz imzaladık" dedi. "Osmanlı'nın reisiydi" Tarihçi Prof. Dr. İlber Otaylı da, Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun çok iyi yetişmiş biri olduğunu belirterek, "Son Osmanlı denmez, son şehzadedir. Çok mütevazı ve derece çok zeki ve bilgili, kimseyi incitmeyen bir insandı. Türk terbiyesini ve Osmanlı ananesini muhafaza etmiş, çok güzel konuşan bir hükümdar torunuydu. Hanedan üyeleri burada. Hayata intibak ediliyor. Bu bir kültürdür" diye konuştu.
585264
Karargah Evleri savcısı tutuklandı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri aralarında sanatçıların da bulunduğu birçok kişiye sahte çürük raporu hazırlayan çeteye baskın düzenledi. Düzenlenen operasyonda Karargah Evleri soruşturmasını yürüten Askeri Savcı Albay Ahmet Ziya Üçok da şüpheli olarak yer aldı. Polisin 30 ayrı adrese yaptığı eşzamanlı baskınlarda 14 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 14'ü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorguya alındı. Askeri Savcı Ahmet Ziya Üçok da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın 'daki adliye binasına gelerek savcı Hikmet Usta'ya ifade verdi. Üçok, saat 20.30 sıralarında, "suç örgütü üyeliği" ve "yağmaya azmettirmek" iddiasıyla tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan Üçok, tutuklandı. Aynı operasyonda gözaltına alınan 13 kişinin ise pazar günü adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Aralarında emekli binbaşı, emekli astsubay, hasdal kışlasında görevli sivil ve hayat kadınının bulunduğu zanlılar, yağma yöntemiyle haksız kazanç elde etmek ve rüşvet almakla da suçlanıyor. Karargah Evleri soruşturması Hava Kuvvetleri Komutanlığı içinde soruşturmasına paralel yürütülüyor. 'li Demirtaş'ın hapsini istemişti Üçok, sahte çürük raporu davasında yargılanırken askere alınan eski Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden isimdi. Üçok'un ismi operasyonu kapsamında yürütülen Karargah Evleri soruşturmasında da geçmişti. Üçok'un soruşturmayı örtbas ettiği iddiaları vardı. Ayrıca Üçok'un yüksek miktardaki malvarlığını, haksız kazançla elde ettiği iddiaları da kamuoyuna yansımıştı. Soruşturma devam ediyor, ancak merak edilen sahte çürük raporlarını hangi sanatçıların ve zengin isimlerin aldığı.
585842
Aleviler Kasım'da miting düzenleyecek
Türkiye Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, çalıştaylarının göz boyamaktan öte bir hizmeti olmadığını" öne sürdü. Balkız, "eşit yurttaşlık hakkı" taleplerini bir kez daha haykırmak amacıyla geçen yılki mitingin yıldönümü olan Kasım 2009 tarihinde Kadıköy'de miting düzenleyeceklerini bildirdi. Balkız, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin (PSAKD) Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi'ndeki şubesinde, PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş ve dernek yöneticileriyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin ayrı bölgesinden geçen yıl başlattıkları ve Ankara'da yapılan "Büyük Yürüyüşü Mitingi" ile "eşit yurttaşlık hakkı" taleplerini kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Balkız, bu mitingin tarihinde bir milat olduğunu, Türkiye'nin demokrasi tarihinde önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Miting sonrası oluşan kamuoyu baskısının da etkisiyle AK Parti Hükümetinin Açılımı", Çalıştayı" adı altında bir süreç başlattığını, başlangıç olarak da Alevilerin dinlendiğini kaydeden Balkız, şunları söyledi: çalıştaylarının göz boyamaktan öte bir hizmeti olmamıştır. talepleri Alevilerle çözülebilecek iken hükümet, sorunu sürece yayarak, ipe un sermeye başladı. Diyanetçiler ile ilahiyatçılar da dahil olmak üzere ilgili ilgisiz birçok kesimi dinledi, dinlemeye devam ediyor. AKP gerçekten sorun mu çözüyor, bizleri oyalıyor mu? Bizce belli oldu. Zira Diyanet İşleri Başkanlığı, 'zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizin İslam için tehdit oluşturduğunu ilan etti. Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı, başta tüm laik, demokrat kimseler olmak üzere, Alevilerin hak ve hukukunu savunan örgütlerimizi ve örgüt yöneticilerimizi tehdit etmektedir. Şeriatçı gizli örgütlere ve militanlara hedef göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, 'zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizi, İslam için tehdit ilan etmesi, hedef gösterme ve ayrımcılıktır." "8 Kasım'da miting düzenleyeceğiz" Hükümetin, Alevilerin sesini duymadığını ileri süren Balkız, "eşit yurttaşlık hakkı" taleplerini bir kez daha haykırmak amacıyla geçen yılki mitingin yıldönümü olan Kasım 2009 tarihinde Kadıköy'de miting düzenleyeceklerini bildirdi. Balkız, "Dileriz ki AKP önce önüne konulmuş olan mahkeme kararlarını uygular, devamında tek tek ama hızlıca bu haklı, meşru, insani, vicdani taleplerimizi yerine getirir, ülkemizi rahatlatır. Böylece 'açılım' oyununa son verir" dedi. Balkız, basın mensuplarının soruları üzerine, Alevilere Osmanlı'dan hediye olan dergahların Vakıflar Genel Müdürlüğünün elinde bulunduğunu, Alevilerin bu mekanlarda "kiracı" olarak yaşadığını söyledi. "Kendi cemevimize para ödeyerek girip ibadet edebiliyoruz" diyen Balkız, "Bu bir zulümdür, vicdanla, insanlıkla alakası yoktur. Camilerde para vererek ibadet edildiğini düşünürseniz, Alevilerin sorunlarını daha iyi anlayacaksınız" dedi.
586110
Bursaspor: Diyarbakırspor: (İlk yarı sonucu)
(İlk yarı sonucu)BURSA (A.A) ’deki maçının ilk yarısı 1-0 evsahibi takımın lehine sona erdi. Karşılaşmaya iyi başlayan Bursaspor, daha birinci dakika dolmadan rakip kalede tehlikeli atak oluşturdu. Volkan, aldığı pasla sağ kanattan ceza sahasına girdi, çaprazdan sert şutunda, kaleye giden topu Espinoza, son anda tokatlayarak kornere çeldi. 17. dakikada Bursaspor’un sağ kanattan kazandığı serbest atışı kullanan Ali, topu noktasına doğru ortaladı. Pozisyonu iyi takip eden Turgay’ın kafa vuruşunda kaleye giden topa Espinoza, iki hamlede sahip olabildi. 24. dakikada Bursaspor atağında, Turgay, Diyarbakırspor defansından kaptığı topu bekletmeden Sercan’ın önüne aktardı. Sercan’ın yakın mesafeden sert şutunda, top kaleci Espinoza’dan döndü. Diyarbakırspor defansı topu uzaklaştırdı. 30. dakikada Bursaspor aradığı golü buldu. sağdan kazandığı topu bekletmeden arka direğe ortaladı. Kafalardan seken top Volkan’ın önüne düştü. Volkan, yakın mesafeden düzgün bir vuruşla topu filelere gönderdi: 1-0. 36. dakikada Bursaspor atağında, Sercan, sol çaprazda önünde bulduğu topu bekletmeden kaleye gönderdi. Kaleci Espinoza, topa iki hamlede yakaladı. 41. dakikada Diyarbakırspor’un sol çaprazdan kazandığı serbest atışı kullanan Gatea, topu doğrudan kaleye gönderdi. Yerden gelen top Ivankov’da kaldı. 45. dakikada Diyarbakırspor’un sol çaprazdan kazandığı serbest atışı Mendoza kullandı. Bu oyuncunun vuruşunda, köşeden kaleye giden topu Ivankov, son anda tokatlayarak kornere çeldi. İlk yarı 1-0 Bursaspor’un üstünlüğüyle sona erdi. Stat: Atatürk Hakemler: Özgür Türkalp, Faruk Yeşil, Bursaspor: İvankov, Ali Tandoğan, Ömer Erdoğan, Yenal, Veli, Ergiç, Volkan, Sercan, Turgay Diyarbakırspor: Espinoza, Tolga, Ümit, Erdinç, Gatea, Adnan, Mendoza, Barış, Abdullah, Desire Gol: Dk. 30 Volkan (Bursaspor)
584613
Başkentte elektrik kesintisi
Başkentte elektrik kesintisiÖnceden planlanan yıllık periyodik işletme, bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle 28-29 ve 30 Eylül günlerinde Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan yazılı açıklamaya göre, elektrik kesintisi yapılacak yerler gün ve saatleri şöyle: Yenimahalle'de, 28 Eylül Pazartesi günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Şehitali, Çelikler Mahalleleri, Petkonut, Petdoğa, Bilgisayarcılar, Karme Kooperatifleri, Borbeton Şantiyesi, Mesa tesisleri, özel trafolu aboneler. 29 Eylül Salı günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Fevziye Mahallesi, özel trafolu aboneler Kazan'da, 28 Eylül Pazartesi günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Örencik, Sarıayak Köyleri, Yapımtaş ve civarı, 12.00-13.00 saatleri arasında; Yıldırım Beyazıt Mahallesi'nin bir kısmı, Treysan, Ağaçsan, Bak Piliç ve civarı, 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Güvenç Köyü, Dönge Mahallesi. 30 Eylül Çarşamba 09.00-14.00 saatleri arasında; İmrendi Mahallesi Nallıhan'da, 28 Eylül Pazartesi günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Meyildere, Karahisar, Cendere, Subaşı, Epçeler, Mürküt, Aşağı, Çive, Yukarı Çive, İslamalan köyleri 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Cendere, Subaşı, Epçeler, Mürküt, Aşağı Çive, Yukarı Çive, İslamalan köyleri 30 Eylül Çarşamba günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Eymür, Zaimoğlu, Yeşilyurt, Atça Köyleri Gölbaşı'nda 30 Eylül Çarşamba günü 10.00-15.00 saatleri arasında; Çayırlı, Subaşı, Deveci Mahalleleri, özel trafolu aboneler Çankaya'da 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Mimar Sinan, Metin Oktay mahalleleri 30 Eylül Çarşamba günü 09.00-12.00 saatleri arasında; Vedat Dalokay Caddesi 70 numara ve civarı Mamak'ta 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Türközü Şehit Cengiz Topel Mahalleleri, Ziya Oralay Caddesi'nin bir kısmı, Akdere Mahallesi 329., 372., 373., 376., sokaklar ve civarı Altındağ'da 29 Eylül Salı ve 30 Eylül Çarşamba günleri 09.00-14.00 saatleri arasında; Kavaklı Mahallesi Siteköy Sanayi Sitesi 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Güneşevler Mahallesi Malazgirt Caddesi 22., 23., 24., 25., 26. sokaklar ve civarı Polatlı'da 28 Eylül Pazartesi günü 09.30-12.30 saatleri arasında; Adatoprakpınar, Sinanlı, Uzunbey, Yüzükbaşı, Hacıosmanoğlu, Yağcıoğlu, Hacımusa, Şıhahmetli, Sincik, Emirlerkesikkavak, Tüfekçioğlu Köyleri, Bulduk, Mıcıkoğlu Yaylaları, TİGEM Polatlı İşletme Müdürlüğü, Polatlı Belediyesi Yüzükbaşı İçme Suyu Tesisi, Fermak İnşaat Ltd. Şti., 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri 13.30-17.00 saatleri arasında; Polatlı Ticaret Borsası, Gündoğan Köyü, Polatlı Belediyesi Gündoğan Köyü İçme Suyu Tesisi, Şara Çiftçiler Yem, Eker Mak, Ender Tuğla, Sakarya Tuğla, Koç Tuğla Fabrikaları, 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri 29 Eylül Salı günü 09.010-14.00 saatleri arasında; Polatlı Organize Sanayi Bölgesi 30 Eylül Çarşamba günü 08.30-12.30 saatleri arasında; Şıhali, Kızılçakışla, Taşpınar, Babayakup, Eskiköseler, Karakaya, Kardayavşan, Sivri, Ahırlıkuyu köyleri, Askar Yaylası, 3. Şahıs Tarımsal Sulama Aboneleri Haymana'da 30 Eylül Çarşamba günü 14.00-17.30 saatleri arasında; Haymana ilçe merkezi, belde ve köyleri Beypazarı'nda 29 Eylül Salı günü 09.00-14.00 saatleri arasında; Milli Egemenlik Caddesi, Halil Şıngan, Zafer 1, Nafaka sokaklar ve civarı
585525
Manevra yaparken oğlunu ezdi
Manevra yaparken oğlunu ezdi ’nin ilçesinde, midibüs ile manevra yapan sürücü oğlunu ezerek ölümüne neden oldu. Alınan bilgiye göre, arızalanan 41 NS 442 midibüsünü tamir ettirmek için Köseköy Sanayi Sitesine götüren Metin Küçük (41), manevra yaptığı sırada araçtan inen oğlu Kerem Küçük’ü (2) fark etmeyerek ezdi. Ağır yaralanan Kerem Küçük, babası tarafından kaldırıldığı Özel Yaşam Polikliniğinde müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Baba, sinir krizi geçirdi. sürdürülüyor.
585084
ABD'deki siparişlerde beklenmedik düşüş
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ ABD'deki siparişlerde beklenmedik düşüş WASHINGTON ABD'de Ağustos ayında, dayanıklı mal siparişleri beklenmedik şekilde düştü. Ticaret Bakanlığının açıkladığı verilere göre, Temmuz ayında yüzde 4,8 artan dayanıklı mal siparişleri, Ağustos ayında yüzde 2,4 geriledi. Ekonomistler, dayanıklı mal siparişlerinin yüzde 0,5 artmasını bekliyorlardı. Ağustos ayında dayanıklı mal siparişlerinin düşmesinde, ticari uçaklara olan talebin gerilemesi büyük rol oynadı. Temmuz ayında neredeyse iki katına çıkan ticari uçak siparişi, geçen ay yüzde 42,2 düştü. Uçak ve diğer ulaşımla ilgili mallar dışarıda tutularak hesaplandığında ise dayanıklı mal siparişleri yüzde 0,5 artış gösterdi. Dayanıklı mal siparişlerinde son ayda görülen 2. düşüş, özellikle üretim alanındaki toparlanmanın yavaş ve aşama aşama olacağı şeklinde yorumlandı. 26.09.2009 EKONOMİ
584628
Hayyam Garipoğlu Gözaltında
Hayyam Garipoğlu Gözaltında Karabulut cinayetiyle ilgili olarak Cem Garipoğlu'nun amcası Hayyam Garipoğlu gözaltına alındı. Zanlıya yardım iddiasıyla kişi de tutuklandı. Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili şok bir gözaltı daha oldu. Bu kez katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası işadamı Hayyam Garipoğlu gözaltına alındı. İşadamı Hayyam Garipoğlu, İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra Gayrettepe'deki Aşayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Hayyam Garipoğlu'nun sorgusu bir ara sağlık kontrolünden geçirilmesinin ardından devam ediyor. Öte Yandan, Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu'na firarı sırasında yardımcı oldukları iddiasıyla mahkemeye çıkarılan kişi tutuklandı. Katil zanlısı Cem Garipoğlu'na kaçışı sırasında yardımcı oldukları iddiasıyla gözaltına alınan kişi Sultanahmet'deki adliyeye sevk edildi. Zanlılardan biri Savcılıkca serbest bırakılırken 3'ü çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
585699
Kaddafi tercümana havlu attırdı
New York Post gazetesindeki haberde, Libyalı çevirmenin konuşmanın ilk 75 dakikasını çevirmeye dayandığı, ancak sonunda ''Artık daha fazla yapamıyorum'' diyerek havlu attığı belirtildi. Bunun üzerine BM'nin Arapça çeviri servisi sorumlusu Raşa Acalyakin'in çevirmenin imdadına yetiştiği ifade edilen haberde, Acalyakin'in çevirinin son 20 dakikasını üstlendiği kaydedildi. Çevirmenin meslektaşlarından birinin, ''25 yıldır ilk kez böyle bir olaya şahit oluyorum'' dediği de ifade edildi. Liderlerin konuşmasının 15 dakikayı geçmemesi istenirken, Kaddafi, 95 dakika kürsüden inmemiş ve Batı'ya sert eleştirilerde bulunmuştu. 26 Eylül 2009
585050
Baykal’dan AB elçilerine: Hükümetin üzerine gelmeyin
Fikret Bila YönBaykal’dan AB elçilerine: Hükümetin üzerine gelmeyin 26 Eylül Cumartesi 2009 lideri ’ın, (AB) ülkelerinin büyükelçileriyle yediği öğle yemeğinde verdiği önemli mesajlardan biri ’la ilgiliydi. Başbakan ’ın, Ermenistan’la yapılan protokollerin ’ye sevk edileceğini açıkladığı gün, Baykal, AB büyükelçilerinin beklemediği bir yorum yaptı. Ermenistan açılımını soran büyükelçilere Baykal’ın yanıtı şöyle oldu: ‘Baskı yapmayın’ “Ermenistan konusunda hükümetin üzerine gitmeyin. Bu konuda baskı yapıyorsunuz. Ermenistan’ın topraklarındaki işgali bitmeden sınır baskısı yapmayın. Bu doğru değil. Cumhurbaşkanı Başkanı ’ya ne söyledi bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: Başbakan Tayyip Erdoğan, ’de, ‘Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmedikçe sınır açılmaz’, dedi. Ancak bu sözünü tutamadı. Başbakan’ın sözünün arkasında duramayışının nedeni gördüğü baskıdır. Bunu yapmayın.” Büyükelçiler, Baykal’ın bir anlamda hükümeti koruyan bu sözlerine bir yanıt vermediler, sadece dinlemekle yetindiler. ‘Mahalle baskısını duydunuz mu?’ CHP lideri Baykal’ın ilginç bir açı getirdiği diğer bir konu ise ombudsmanlık müessesesiydi. Baykal, ombudsmanlık konusunda görüşünü soran büyükelçiye şu yanıtı verdi: “Elbette yargının yükünün azaltılması, ihtilafların daha çabuk sonuca bağlanması iyi bir düşünce. Ancak, ombudsmanlık nasıl işler, bunu düşünmek lazım. Siz hiç diye bir söz duydunuz mu? Ombudsmanlık müessesesi mahkeme gibi çalışmaz. Mahalle baskısı ortaya çıkar. Ombudsman anlaşmazlıklara muhafazakâr yaklaşır, yerel kültür ölçüleriyle bakar, yerel değer yargılarıyla sonuca varır. Mahalle baskısıyla çalışır. Örneğin, bir genç ev kiralasa, eve arkadaşlarıyla gidip gelse veya kız arkadaşını getirse ve ev sahibiyle ihtilaf çıksa ne olur? Bu konuya ombudsman yerel kültür değerleriyle yaklaşır, oysa mahkeme, kişi hak ve özgürlükleri açısından yaklaşır. Bu nedenle bu müesseseyi iyi düşünmek gerekir.” Çoğunlukçu-çoğulcu farkı Baykal’ın, yine büyükelçilerin sorusu üzerine demokrasi anlayışı konusunda da görüşlerini açıkladığı yemekte, çoğunlukçu yaklaşımla çoğulcu yaklaşım arasındaki farka dikkat çekerek iktidarı eleştirdiği yansıyan bilgiler arasında. Baykal’ın, iktidarın çoğunlukçu bir anlayışa sahip olduğunu, bunun ise demokratik bir yaklaşım olmadığı eleştirisini yaptığı konuşmasında, AB reformlarına rağmen uygulamanın geriye gittiği saptamasında bulunduğu bilgisi yansıdı. Baykal’ın büyükelçilere, iktidarın çoğunluk hegemonyasına yöneldiğini söylediği ve şöyle konuştuğu öğrenildi: “AB uyumu çerçevesinde birçok reform yaptık, birçok yasa çıkardık. Ama AB reformlarıyla uygulamaya baktığımızda arada büyük kopukluk olduğu görülüyor. Örneğin bu reformlara rağmen bugün ’de yargı bağımsızlığı daha iyi durumda mı? daha iyi durumda mı? Kadın-erkek eşitliği daha iyi durumda mı? Hayır. On yıl önceye göre daha iyi değil. Bunun nedeni çoğunluk hegemonyasının bir yönetim biçimi haline gelmesidir.” ‘Etnik ayrışmaya karşıyız’ Baykal’ın konusunda ise etnik ayrımcılığa karşı olduklarını vurguladığını söyleyebiliriz. Baykal, Türkiye’nin etnik ayrışmaya yönelmesinin doğuracağı sakıncalar üzerinde durdu ve ’ı örnek gösterdi. Baykal’ın, “Türkiye kan gölüne döner” ifadesini kullanmadığı, Irak’ın kan gölüne döndüğü örneğini verdiğini de belirtelim.
585918
Çay içerken kaşığı yuttu
Edinilen bilgiye göre, Yeşilyurt Mahallesi'nde yaşayan zihinsel engelli Tülay K. (22), evde ailesiyle çay içerken kazayla kaşığı yuttu. Genç kız, ailesi tarafından Adıyaman Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada Tülay K'nın yuttuğu çay kaşığı, endoskopi işlemiyle midesinden çıkarıldı. Dr. Fevzi Kurt, yaptığı açıklamada, Adıyaman'da ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını, çay kaşığını endoskopi işlemiyle basit şekilde çıkardıklarını söyledi. Kurt, bir süre gözetim altında tutulan Tülay K'nın taburcu edildiğini bildirdi.
585310
Audi E-Tron ile sanal test sürüşü başlıyor
Space olarak bilinen kendi sanal alanını meydana getiren ilk otomobil üreticisi olan 'nin, tam elektrikli motorla donatılmış, yüksek performanslı otomobili E-Tron'un, aralık ayından itibaren Vertical Run oyunuyla evlere geleceği bildirildi. Yapılan açıklamada, yarış meraklılarının, geleceğin sürüş konseptini, yakında PlayStation Home'da izleyebilecekleri belirtildi. Açıklamada, Vertical Run'daki üç boyutlu yarış pistinde dört ayrı motordan güç alacak E-Tron'un sadece PlayStation Home'un içinde yer alan yeni Space'de mevcut olduğu kaydedildi. Açıklamada, aralık itibarıyla Space'e erişmek için PlayStation oyuncularının, PlayStation Home'u konsollarına ücretsiz olarak indirebilecekleri ifade edildi. AUDI E-TRON fotoğraf ve çizimleri için
584869
En üzgün köpek 'tık' rekoru kırdı
En üzgün köpek 'tık' rekoru kırdı DIŞ HABERLER 26.09.2009 İnternet aleminin son günlerde en çok 'tık'lananı, "Dünyanın en üzgün köpeği" Mr. Newman oldu. Mr. Newman, üzgün bakışları ve gri süveteriyle tüm hayvanseverlerin sevgilisi oldu. Sahibi bilinmeyen köpeğin fotoğrafları yoldan geçen Chris Michael tarafından çekildi. Köpeğe bakışları ünlü aktör Paul Newman'a benzediği için Mr. Newman adını takan Michael de böylesine bir ilgiyi beklemediğini söyledi.
585740
Ezeli rakipler onun için birleşti
Grubun, ''www.forzabesiktas.com'' adresli internet sitesinin açılış sayfasında yer alan duyuruda, banka hesabına para yatırmaya gerek kalmadığı, amaca ulaşıldığı ifade edildi. Ailesinin, Akif'in sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanacağını, gerekli prosedürlerin yerine getirildiğini bildirildiği kaydedildi. Beşiktaşlı taraftar için, ''Çarşı'' grubunun dün internet sitesinde yardım yapılacak hesap numarasını da duyurduğu yardım çağrısına, Galatasaray'ın ''Ultraslan'', Fenerbahçe'nin ''Antu'' taraftar oluşumları da destek vermişti.
585044
Erdoğan, verilen zararın farkında mı?
Semih İdiz Erdoğan, verilen zararın farkında mı? 26 Eylül Cumartesi 2009 ’den 4.8 milyar liralık teminat istenmesiyle yeni bir boyut kazanan “” konusu, dışarıda artan bir ilgiyle izleniyor. Hükümete yakın çevrelerin iddia ettiği gibi, mensuplarının sözde yürüttükleri yoğun lobi faaliyetleri nedeniyle de değil. Olayın içerdiği vahamet bu ilgiyi kendiliğinden körüklüyor. Yerli ve yabancı iş adamlarının başlıca haber kaynaklarından olan “Bloomberg.com”un yorumcusu Celestine Bohlen, salı günü yayımlanan yorumunun daha ilk cümlesinde buna şu şekilde işaret etmişti: “İş âleminin herhangi bir lideri 2.5 milyar dolarlık bir vergi cezası karşısında korkudan titrerdi. Cezalar bu boyuta vardığında, basit bir vergi suçunun çok ötesinde bir şeylerin döndüğünü güvenle iddia edebilirsiniz.” Bu sözler konuyu izleyen yabancı diplomatlar, yatırımcılar ve gözlemcilerinin düşüncelerini özetliyor. Bir kuruluşuna karşı vergi mevzuatı yoluyla savaş açıldığına dair izlenim yayılıyor. Bu da kaçınılmaz olarak konusunu ön plana çıkarıyor. Otomatik olarak değiniliyor Türkiye bu vergi cezası yüzünden tekrar basın özgürlüğü konusunda uyarılan ülke konumuna gelmiştir. Üstelik de sadece yorumcular tarafından değil. Resmi ağızlar da buna artık otomatik olarak değinme ihtiyacını duyuyorlar. Örneğin, ’nun genişlemeden sorumlu üyesi cuma günü Princeton Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada konuya değinmeden edemedi. Rehn uyarısını, “Düşünce ve basın özgürlüğünün herhangi bir demokraside temel değerler olduğunu Türkiye’ye her zaman açıkça söylüyoruz” sözleriyle dile getirdi. ’nin Büyükelçisi de ondan birkaç gün önce Akşam gazetesinin Ankara temsilcisi Utku Çakırözer’e verdiği demeçte, bu vergi cezasıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, basın özgürlüğü konusunda hassas olduklarını açıkça ortaya koymuştu. Erdoğan hükümeti şu sıralarda önemli ve iddialı bazı siyasi projeler üstlenmiş bulunuyor. Bu “açılımlar” da tabii ki dışarıda dikkat çekiyor. Bu konularda teşvik edici olumlu açıklamalar geliyor. Ancak İngiliz Daily Telegraph gazetesinden David Blair’in de perşembe günü belirttiği gibi, Doğan grubuna verilen bu vergi cezası ve bunun basın özgürlüğü açısından ortaya koyduğu görüntü hükümetin kendisine zarar veriyor. Kısacası, Başbakan Erdoğan, yabancılardan bu konuda gelen sorular karşısında, istediği kadar “bu basit bir idari meseledir” desin, pek inandırıcı olamıyor. Konunun dikkat çekmemesi de mümkün değil. Yatırımcılar göz ardı etmez Bu da hükümeti endişelendirmeli. Zira Türkiye yabancı yatırımcıyı korkutmayı göze alamaz. Fakat dünkü ’ta Delphine Strauss imzasıyla çıkan yazıda da belirtildiği gibi, bu vergi cezası iş alemini “şoke etmiş” durumda. “Doğan grubu kuşkusuz daha önce görülmemiş bir denetime tabi tutulmuştur” diyen Strauss’un yazısından da anlaşılacağı gibi, vergi mevzuatının bu şekilde kullanılması yerli ve yabancı hiçbir yatırımcının göz ardı edebileceği bir şey değil. Ekonominin temel mekanizmalarının siyasi nedenlerle basını susturmak için kullanılabileceği algısı ise hükümetin şu anda istediği en son şey olsa gerek. Zira bu algıda olanların düşünecekleri malum. “Bugün bu mekanizmaları basına karşı kullananın yarın hangi nedenle kime karşı kullanacağı belli olmaz.” Fakat hükümet istemese de bu algı yayılıyor. Başta dediğimiz gibi, hiç kimsenin bunun için bir “lobi faaliyeti” yürütmesi de gerekmiyor. Zira ortadaki garabet bu ilgiyi körüklemeye kendiliğinden yetiyor. Bize de, “Başbakan Erdoğan bu cezanın Türkiye’nin imajına verdiği zararın farkında mı?” diye sormak kalıyor.
584694
Şam-Bağdat Gerilimine Çözüm Arayışı
Şam-Bağdat Gerilimine Çözüm Arayışı Irak ve Suriye arasında son dönemde yaşanan gerginlik New York'ta Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda ele alındı. Türkevi'nde düzenlenen toplantıya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa katıldı. Toplantının ardından basına açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Türkiye'nin Irak ve Suriye ile çok derin ilişkileri olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin Suriye ve Irak arasındaki gerginliğin sona erdirilmesi konusunda elinden geleni yaptığını belirten Davutoğlu, "Bu iki ülke arasında güven ortamının oluşması için çaba göstermeye devam edeceğiz" dedi. Davutoğlu, daha önce Bağdat ve Şam'a gittiğini, ardından Irak ve Suriyeli Bakanlarla Kahire'de ve İstanbul'da buluştuklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Bu toplantıda gelişmeleri ele aldık, neler yapılabileceğini gözden geçirdik. Biz, bu meselelerin daha fazla tırmanmadan ve uluslararasılaştırılmadan komşular arasında, kardeşler arasında en uygun bir atmosferde çözülmesi için çaba sarf ediyoruz." Türkiye'nin bu süreci tüm güçüyle devam ettirmeyi istediğini belirten Davutoğlu, "Tabii ki, bu çalışmalardan netice alınması için tarafların da bu gayretlere katkıda bulunmaları lazım. Biz bu katkıların sürdüğünü görmekten memnuniyet duyuyoruz" dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, toplantıdan memnun kalıp kalmadığı yönündeki bir soruya da "Eğer arabulucuysanız her zaman iyimser ve memnun olmak zorundasınız" cevabını verdi.
584948
Sanatçı, hayaline kavuştu
Sanatçı, hayaline kavuştu güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Sarper, yönetim kurulu üyeleri ve İKSEV çalışanları Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü Kenan Gökkaya’yı ziyaret ederek, orkestranın ihtiyacı olan basklarneti sundu. Böylece basklarnet sanatçısı Erden Metin’in 32 yıllık hayali de gerçek oldu. Orkestranın en eski sanatçılarından biri olan Metin, göreve başladığından beri çaldığı basklarnetin hayli eski ve ihtiyaca cevap veremez halde olduğunu belirterek, “Sonunda şeflerin istediği her sesi çıkarabileceğim yeni bir basklarnetim oldu. 32 yıl bu anı bekledim” diyerek duygularını dile getirdi. İZDSO Müdürü Kenan Gökkaya da kurumları arasındaki işbirliğinin önemine değindi, “el ele vererek için en iyisini yapmayı amaçlıyoruz” dedi. Oyunda sınır yok! İzmir’deki Oyun Kutusu, 2009 2010 sezonunu çocuk müzikali ‘Oyunda Sınır Yok!’ ile açıyor. “Oyunda Sınır Yok!” da çocuklar bir birey olarak algılanıyor, görüşlerine yer veriliyor ve oyuna katılımları sağlanıyor. Oyun, yarından itibaren her Pazar günü saat 12:00’de Desem Tiyatrosu Suat Taşer Sahnesi’nde sergilenecek.
585794
Düğün magandaları iş başında: yaralı
Çiçekdağı ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi'nde bulunan çay bahçesindeki düğün törenine, Ankara'dan davetli olarak geldiği bildirilen A.D'nin (40), yemek sonrasında belindeki tabancasını çıkartarak, havaya ateş ettiği ileri sürüldü. Tabancadan çıkan kurşunlar törende bulunan Metehan Durmaz (4), Damla Özçelik (32) ve İdris Arslan'a (36) isabet etti. Yaralılar, Yozgat'ın Yerköy ilçesi Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Durumu ağır olan yaşındaki Metehan Durmaz, ilk müdahalenin ardından Kırşehir Devlet Hastanesine sevk edildi.
585125
Denizli'den CSKA Moskova uyarısı
İHSAN ÖKSÜZ Denizli'den CSKA Moskova uyarısı Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Rusya'nın CSKA Moskova takımıyla deplasmanda yapacağı maçın hazırlıklarını dün gerçekleştirdiği antrenmanla sürdürdü. Omzundaki sakatlığı geçen Nobre de çalışmada yer aldı. Ferrari takımdan ayrı çalışırken, sakatlıkları süren Rüştü ve Yusuf'un ise tedavilerine devam edildi. Teknik Direktör Mustafa Denizli idmanda CSKA'nın tehlikeli ve zayıf yönlerini futbolcularına anlatırken, “Özellikle duran toplarda çok tehlikeliler. Defansları ağır ama özellikle genç oyuncuları tehlikeli. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız” dediği öğrenildi. Denizli'nin bu maç için golcü Bobo ile yakından ilgilendiği de bildirildi. 26.09.2009
585509
İspanyol Haber Ajansı'nı sıkıntıya sokan fotoğraf
Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun, eşi Sonsoles Espinosa, iki kızı ve Başkanı Barack Obama ile eşiyle birlikte New York'taki Metropolitan Müzesi'nde çekilmiş bir fotoğrafın basında yayımlanması polemik konusu oldu. Metropolitan Müzesi'nde 23 Eylülde verilen resepsiyona eşi ve 15 ile 13 yaşlarındaki iki kızıyla gelen Zapatero'nun, Obama çiftiyle birlikte çektirdiği fotoğraf, Beyaz Saray'ın resmi sitesinde yayımlanmıştı. Zapatero çiftinin, kızlarının fotoğraflarının basında yer almamasını istemeleri üzerine Beyaz Saray fotoğrafı geri çekmiş, ancak İspanyol basını kısa bir süre de olsa yayında kalan bu fotoğrafı kullanmıştı. İspanyol medyası, fotoğrafı yayına vermediği için resmi haber ajansı EFE'yi de suçladı. Yazılı açıklama yapmak zorunda kalan EFE, Zapatero hükümeti tarafından "sansür veya baskının" söz konusu olmadığını savunarak, fotoğrafın yayımlanmaması kararını redaksiyon kurulunun desteğini de alan EFE genel müdürünün aldığını duyurdu. 2000 yılında Sosyalist Partisi'nin (PSOE) lideri olarak seçildiğinden ve 2004'te başbakan olduğundan bu yana, kızlarının fotoğraflarının basında yer almaması için titizlik gösteren Zapatero ise konuyla ilgili "Eşimle benim, bu zamana kadar savunduğumuz kriterlerin ne olduğu herkes biliyor; kızlarımın özel hayatlarını korumak. Buna her zaman saygı gösterildi ve tüm basın organlarına bundan dolayı teşekkür ediyorum. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Umarım bu sadece bir kereye mahsus olur ve her şey, bizim içten teşekkür ettiğimiz şekilde, bundan önceki gibi devam eder. Medyanın arzusunu ve yıl içerisinde bu tip şeylerin bazen yaşanabileceğini anlayışla karşılıyorum" açıklamasında bulundu. İspanyol hükümetinin sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Maria Teresa Fernandez de la Vega da, Başbakan Zapatero'nun kızları konusunda aldığı karara medyanın "saygı göstermesini" istedi. 'da önceki başbakanlar Alfonso Suarez, Felipe Gonzalez ve Jose Maria Aznar aileleriyle birlikte birçok kez basının karşısına geçerek fotoğraf çektirmişti. İlk kez Zapatero, kızlarının fotoğraflarının basında çıkmaması için özel çaba sarf ediyor.
584849
70 yıl ülkesinin hasretini çekti
da, 70 yıl hasretini çekeceği Türkiye'ye bir daha dönemedi. 12 yaşında babası ve kardeşiyle birlikte Viyana'ya yerleşen Osmanoğlu, 1933'te babasıyla birlikte ABD'ye gitti. 1991'de Afgan Kraliyet ailesinden Prens Abdulfettah Tarzi'nin kızı Zeynep Tarzi ile evlendi. 1974 yılındaki affın ardından ilk kez 1992'de Türkiye'ye geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2004'teki ABD seyahatinde ziyaret ettiği Osman Efendi, aynı yıl Türk vatandaşlığına kabul edildi. Buna rağmen New York'ta yaşıyordu.
585131
Günün Programı
İHSAN ÖKSÜZ Günün Programı BANK ASYA 1. LİG 19.00 Karşıyaka-K.Erciyesspor (Seyircisiz) 19.00 Çaykur Rizespor-Altay (Yeni Rize) TFF 2. LİG 1. GRUP 15.00 Zeytinburnu-Bozüyük (Bahçelievler) TFF 3. LİG 15.00 Küçükköy-G.O.Paşa (Tepecik) 15.00 Kartal Belediye-Maltepespor (Kartal) 15.00 Ankara Demir-Kırıkkale (Cebeci) 15.00 Kırıkhan-Malatya Bld. (5 Temmuz) 15.00 Kayapınar-Ş.Urfa Bld. (Seyrantepe) 26.09.2009
585882
Başbakanı örnek alıyoruz
Başbakanı örnek alıyoruz AK Parti Tire İlçe Teşkilatı ile buluşan İl Başkanı Ömür Kabak, bayram öncesi katıldığı Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle İzmir'i sorduğunu söyledi. Kabak, parti çalışmalarında Recep Tayyip Erdoğan'ın azmi ve çalışkanlığını örnek alacaklarını kaydetti. YENİ ŞAFAK İZMİR AK Parti İzmir İl Başkanı Ömür Kabak Ramazan ayı nedeniyle ara verdiği ilçe ziyaretleri programına kaldığı yerden devam ediyor. Son olarak AK Parti Tire İlçe teşkilatı ile buluşan Ömür Kabak nasıl bir seçim çalışması yürüteceklerinin sinyallerini verdi. Ömür Kabak, "Göreve geldiğimiz günden bu yana sivil toplum kuruluşları, basın kuruluşları ve ilçe teşkilatlarımızla bir araya geldik. Yarın seçim olacakmış gibi çalışmaya devam ediyoruz. Ancak bunlar ısınma turlarıydı. Bundan sonrası için teşkilat çalışmalarına başlayacağız" dedi. Bayram öncesi katıldığı Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle İzmir'i sorduğunu ifade eden Ömür Kabak, "Başbakanımızın sizlere selamını getirdim" dedi. Parti çalışmalarında Recep Tayyip Erdoğan'ın azmi ve çalışkanlığını örnek alacaklarını ifade eden Ömür Kabak, "Millete hizmet bir bayrak yarışıdır. Dışarıdan bakanlar kolay görür ama siyasetçiler işinden, aşından, eşinden fedakârlık yapar. Sonunda beklediği bir duadır. Başbakan olduktan sonra keyif çatanları da gördük. Ama Sayın Recep Tayyip Erdoğan gece yarılarına kadar durmadan dinlenmeden çalışıyor. Her üst kademe bir sonraki kademeye örnek teşkil ediyor. Bu anlayışla il başkanı olarak çok çalışıyorum ki ilçe başkanlarından ve teşkilatlarımızdan da çok çalışmalarını isteyebileyim” dedi. "SEÇİM ÇALIŞMAMIZ BİLİMSEL OLACAK" Bilimselliğe dayanan bir seçim çalışması yürüteceklerinin de altını çizen ömür Kabak, "Körü körüne çalışmayacağız. Çalışmamızın birinci ayağını tamamladıktan sonra ikinci ayağında teşkilat çalışmalarına başlayacağız. Parti içi eğitim sürecinin yanı sıra yorulan arkadaşlarımızın yerine dinamik çalışkan azimli arkadaşlarımızı getireceğiz. Bizler çalışan ter döken, fedakâr insanlarla devam etmek zorundayız. Milletin kurduğu bir partide milletin vebalini taşıyoruz” dedi. Gündeme oturan Demokratik açılıma ilişkin de açıklama yapan Ömür Kabak şöyle konuştu; "Terörle mücadele konusunda tavır değişmedi. Elinde silah olanlar güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilir ve cezalandırılır. Bu hep böyle kalacak. Ancak burada en önemli sorun terörü besleyen nedenlerdir. Bunların ortadan kaldırılması için çalışılmalı. Belli bölgelerde belli kesimlere hitap eden partilerin varlık sebebini oluşturan bu ortam, yıllardır süregelmektedir. Terörün bitmesini istemeyen, bundan nemalanan grupların varlığı malumdur. Sadece doğuda, sadece kıyı kesimde, sadece İç Anadolu'da varlık gösteren partilerin tersine bizim partimiz bölgede var olan 72 milyon insanın, Türk milletinin partisi. Biz belli bir kesime ayrıcalık tanıyamayız. Tüm milletimizin refahı, huzuru, birlik ve beraberliğini sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var". 26.09.2009 YURT HABERLER
585660
Güler Sabancı, zirvedeki iş kadını arasında...
zirvedeki iş kadını arasında... Yönetim Kurulu Başkanı tarafından ilk kez hazırlanan "Dünyanın Zirvedeki 50 İş Kadını" (Top 50 Women In World Business) listesinde beşinci sırada yer aldı. Sabancı Holding’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, dünyanın en etkin ekonomi yayınlarından olan Financial Times’ın listeyle ilgili giriş yazısında, küresel krizin ardından gözlerin iş dünyasındaki erkek egemenliğine çevrildiği belirtilerek, şu bilgilere yer verildi: "Fortune 500’de yer alan şirketlerin yöneticilerinin sadece yüzde 3’ü, ’daki büyük şirketlerin tepe yöneticilerinin ise sadece yüzde 10’u kadın. ’da bu oran daha da düşük. dengesinin şirket performansı üzerinde olumlu etkilerinin kanıtlandığı düşünülürse bu durum daha da şaşırtıcı." Financial Times tarafından hazırlanan listede seçimler ise uluslararası iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden oluşan bir jüri tarafından yapıldı. Jüride yer alan isimler ise şöyle: "Dame Marjorie Scardino (Pearson), Ferdinando ’Nani’Beccalli-Falco (GE International), Dame Clara Furse (Londra Borsası), Rachel Kyte (International Finance Corporation), Damien O’brien (Egon Zehnder), Jacob Wallenberg (Investor Group), Sari Baldauf (Nokia)." "’NİN KRALİÇESİ" Financial Times, listenin beşinci sırasında yer alan Güler Sabancı’yı, Türkiye’nin finans kraliçesi ifadesiyle tanıtarak şu bilgilere yer verdi: "Bankacılıktan gıdaya ve lastik üretimine kadar birçok alanda faaliyet gösteren Sabancı Grubu, Güler Sabancı’nın büyükbabası tarafından kuruldu. Şirket, büyükbabasının vefatının ardından amcası tarafından yönetilmeye başlandı. 2004 yılında ise Güler Sabancı amcasının vefatının ardından Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Geçmişine bakıldığında, şirket küçük bir pamuk işletmesiyken bugün Avrupa, Güney ve Kuzey ’da faaliyet gösteren milyar dolarlık bir holdinge dönüştü. 2008 yılındaki konsolide gelirleri 15.3 milyar dolardır. Güler Sabancı, stratejik kararları alma süreçlerinde, işletme okullarında fikir üretmek, stratejilerdeki hataları ortaya çıkarıp düzeltme yollarını bulmak için kullanılan, ’arama konferansı’ yöntemine başvuran bir yönetici. Sabancı bununla ilgili olarak ’bütün yanıtlar bende değil, ama birlikte bulabiliriz’ diyor. Sabancı, 1994’te kurulurken, tüm dünyadan ve iş adamlarını davet ederek bu yaklaşımı kullanmış. Dört gün boyunca, 52 temsilci, gelecek kuşaklara modern bir yaratmak için tartışmış. CİNSİYET SORUNUNU YENMEK İÇİN SONUÇLARA ODAKLANMAK Güler Sabancı, başarılı olmak isteyen yöneticilere ’Ne yaptığınız kadar kimlerle yaptığınız da önemlidir’ tavsiyesinde bulunarak, Türkiye’de kadınların geri planda tutulduğuna yönelik görüşlere ilişkin olarak ’İş dünyasında cinsiyet sorunu sadece benim ülkemde değil tüm dünyada var. Eğer cinsiyet yerine, sonuçlara, amaçlara, projelere ve başarılara odaklanırsak, bunun daha az sorun olduğunu göreceğiz’ ifadelerini kullanıyor." Yazıda ayrıca, Sabancı’nın, kariyerlerinde yükselmek isteyen yöneticiler için dile getirdiği şu tavsiyelerine de yer verildi: "Öncelikle, mentorlarınız olsun. İkincisi, mentorlarınızın ne istediğinizi anlamanızda yardımcı olmalarını sağlayın. Ve üçüncüsü de ödüller ve unvanlara odaklanarak çalışmayın. Yaptığınız işten keyif almanız için yaptığınız işe odaklanmalısınız. Yaptığınız işi, kendinizden daha ciddiye alın." "Dünyanın Zirvedeki 50 İş Kadını"listesinde ilk sırada yer alan isim Co Başkanı Indra Nooyi olurken ilk beşe giren diğer isimler, Andrea Jung (Avon), Anne Lauvergeon (Areva) ve Irene Rosenfeld (Kraft Foods) şeklinde sıralandı.
586098
İngiliz turist çetin ceviz çıktı
Edinilen bilgilere göre Alanya Keykubat Caddesi üzerinde bulunan özel bir bankaya ait ATM önünde yaşanan olay şöyle gerçekleşti. Alanya'ya tatil yapmak için gelen İngiliz turist Margaret Whitney(59)'in, para çekmek için gittiği bankamatikte yanına yardım bahanesiyle bir şahıs yaklaştı. Kendisine yardımcı olmak isteyen şahsa engel olmayan turist, kartını alarak kaçan kişiyi vatandaşların da yardımıyla hemen polise bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, turistin verdiği eşkal doğrultusunda çalışma başlattı. İngiliz turist, bir süre sonra bu kez para çekmek için Alanya PTT Müdürlüğü'ne gitti. PTT'de sıra bekleyen turist, karşısında kredi kartını çalan kişiyi görünce şaşırdı ve durumu ikinci kez polise bildirdi. Kendisini fark etmeyen zanlıyı takip eden İngiliz turist Whitney, şahsın girip çıktığı yerleri polise telefonla bildirdi. İngiliz turist, zanlının en son Mahmutlar belde belediyesi otobüsüne bindiğini polise bildirdi. Harekete geçen Alanya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Cengiz Dolgun (40) isimli şahsı Mahmutlar beldesinde otobüsten inerken kıskıvrak yakaladı. Gözaltına alınan zanlı sorgulanmak üzere Alanya Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Emniyette sorgusunun ardından turist tarafından teşhis edilen zanlı, Alanya Adliyesi'ne sevk edildi. Zanlının sorgusu sürüyor.
585609
Minibüsüyle manevra yaparken oğlunu ezdi
Alınan bilgiye göre, arızalanan 41 NS 442 midibüsünü tamir ettirmek için Köseköy Sanayi Sitesine götüren Metin Küçük (41), manevra yaptığı sırada araçtan inen oğlu Kerem Küçük'ü (2) fark etmeyerek ezdi. Ağır yaralanan Kerem Küçük, babası tarafından kaldırıldığı Özel Yaşam Polikliniğinde müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Baba, sinir krizi geçirdi. Soruşturma sürdürülüyor.
585723
Bakan yanında ‘Terbiyesiz' tartışması
Bakan yanında ‘Terbiyesiz' tartışmasıÖzcan ÇİRİŞ- Fettah YEŞİLYAPRAK/ BİTLİS, (DHA) ÇEVRE ve Orman Bakanı 'in şehircilik açısından gelişmesi gerektiğini belirterek valilik ve belediyenin kentsel projeleri uygulayacaklarını söyledi. Eroğlu, Bitlis'ten geçen ve üzerindeki işyerleri nedeniyle zaman zaman sıkıntılara neden olan Bitlis Deresi üzerindeki işyerlerinin kaldırılacağını, ancak bunu yaparken de işyeri sahiplerini mağdur etmeyeceklerini açıkladı. Bakan Eroğlu’nun esnaf ziyaret sırasında Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Davut Tezcan ile Milletvekili tartıştı. Tezcan, Bakan Eroğlu’na Bitlis Deresi konusunda Milletvekili Kiler'in kendisini çeşitli yerlere şikayet etmekle suçladı. Kiler, bunun üzerine TSO Bakanı Tezcan'a “Terbiyesizlik yapma” derken, Tezcan da Kiler'e “Terbiyesiz babandır” diye karşılık verdi. Dün uçakla Muş'a gelen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, karayolu ile Bitlis’e geçti. Sabah kahvaltısını Belediye Başkanı 'li Fehmi Alaydın ile birlikte Belediye'de yapan Bakan Eroğlu, daha sonra da Vali Nurettin Yılmaz, Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve Cemal Taşar ile birlikte kent merkezini dolaştı. Bakan Eroğlu, esnafla sohbet edip, sorunlarını dinledi. Bakan Eroğlu'nun gezisi sırasında Bitlis TSO Başkanı Davut Tezcan da gelerek, burada Bitlis Milletvekili Vahit Kileri, Bakan Eroğlu'na şikayet etti. Tezcan, Bitlis Deresi üzerindeki işyerlerinin yıkılmasının gündemde olduğunu, esnafların mağdur edilmemesi gerektiğini bildirdi. Tezcan, Bakan Eroğlu'na Vahit Kiler'in kendisini farklı yerlere şikayet ettiğini ileri sürdü. Bunun üzerine Vahit Kiler ile TSO Başkanı Tezcan arasında kısa süreli tartışma oldu. Kiler, “Bir derdiniz varsa daha sonra görüşelim. Esnafların geleceği için buradayız. Terbiyesizlik yapma” derken Tezcan da sinirli ses tonuyla “Terbiyesiz babandır” diye karşılık verdi. Cemal Taşar, Vahit Kileri'nin koluna girerek onu uzaklaştırırken, çevrede bulunan diğer işyeri sahipleri de Tezcan'ı uzaklaştırdı. Bu tartışma sırasında Bakan Eroğlu 3- adım uzaklaşarak, esnaf ziyaretine devam etti. Bakan Eroğlu, esnaf ziyaretini, yağışlı havalarda kentte sorun yaşanmasına neden olan Bitlis Deresi üzerindeki işyerlerine giderek sürdürdü. Bakan Eroğlu buradan da Valiliğe geçerek gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bakan Eroğlu Bitlis'in şehircilik açısından gelişmesi gerektiğini valilik ve belediyenin kentsel dönüşüm projeleri uygulayacaklarını söyledi. Bakan Eroğlu şöyle konuştu: “Bitlis’i önemsiyoruz. Bu konuda Başbakanımız talimat verdi. Önümüzdeki hafta Devlet Bakanımız Bitlis'i ziyaret edecek. Bitlis'te yapılacak çok çalışma var. Her ne kadar ve sağlık alanında çok büyük hamleler yapılsa da şehircilik açısından Bitlis'in gelişmesi gerekiyor. Bitlis'te Valiliğimiz ve belediyemiz kentsel dönüşüm projesi uygulayacak. Bu konuda çeşitli projeler hazırlandı. Bitlis'te Bakanlığımızca da çok önemli projeler yapıldı. Bunlardan biri Ahlat Ovakışla Sulama Projesi'dir. Bu projemiz hayata geçti. Bölgedeki büyük araziler bu proje sayesinde suya kavuştu. Ayrıca Bitlis Deresi ile ilgili çalışmalarımız var. Bitlis Deresi üzerindeki işyerleri zamanla yıkılacak. Ancak, bunun öncesinde Belediye ve Valilik düzenli işyerleri inşa ederek, buradaki esnaflarımıza alternatif işyerleri sunacak. Bitlis'in tarihi dokusuna kavuşturulması da bu proje ile birlikte olacak. Yıllar önce başlatılan dere üstünün kapatılması uygulaması günümüze kadar gelmiştir. Esnafımıza çok daha güzel mekanlar ve yeni bir çarşı oluşturmadan bu mekanları yıkmamız söz konusu değildir.” Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, ve Bitlis Deresi'nin kirlilikten arındırılmasında belediye ve halka büyük görevler düştüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Özellikle Van Gölü'nün son yıllarda hızla kirlendiğini görmekteyiz. Bu konuda belediyelere büyük görevler düşüyor. Atık suların Van Gölü'ne aktarılması gölün hızla kirlenmesine neden oluyor. Bu konuda özellikle Van Belediyesine büyük ödenekler aktarıldı. Belediyesi’nin de bu konuda bir çalışması var. Ancak öncelikle çöplerimizi ve atık sularımızı buralara atmamalıyız. Vatandaşımıza da burada büyük görevler düşüyor.”
585709
Madonna'nın hitleri tek albümde
iki yeni şarkının ve önceki hitlerinin yer aldığı yeni albümü Celebration'u 29 Eylül'de yayınlıyor. Müzik listelerinde her zaman üst sıralara yerleşen popun kraliçesi Madona, sayısız başarılı albümün ardından şimdi de “Celebration“ adını taşıyan yeni albümüyle hayranlarının karşısına çıkıyor. Albümün 29 Eylül'de piyasaya çıkması bekleniyor. bu albümüne, daha önce Nelly Furtado ve Emiliana Torrini gibi yıldızlarla birlikte çalışmış olan Paul Oakenfold'u da dâhil etti. Albümde iki yeni şarkı yer alıyor. Diğerleri sanatçının sevilen eski şarkılarından oluşuyor. şu ana kadar sadece çok az kişinin başarabileceği işlere imza attı. 25 yıldır müzik dünyasında yer alan 51 yaşındaki şarkıcı, geçen yıl çıkardığı “Hard Candy“ adlı albüm ve albümden yayınlanan ilk single “4 Minutes“ ile müzik listelerinde bir numaraya oturmayı başardı. ayrıca, 2008 yılında ’de “en başarılı kadın sanatçı“ ödülünü de aldı. Kaynak: Deutsche Welle
586239
Daum ve Özdilek'ten ilk yorum
Teknik Direktörü Daum, maçı sonuna kadar heyecanlı tuttuklarını belirterek, daha önce 2. golü bulabilecek pozisyonları yakaladıklarını, ancak golü son dakikada bularak puanı kazandıklarını dile getirdi. Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek, maçın 1-1 bitmesini beklerken, basit bir hatadan gol yediklerini ve maçı kaybettiklerini söyledi. Özdilek, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, maça iyi başlamayarak gol yediklerini, ancak golün ardından oyuncularının konsantre olarak maça ortak olduklarını kaydetti. Karşılaşmanın 60 ila 85. dakikaları arası girdikleri birçok pozisyon olduğuna değinen Özdilek, "Maç 1-1 bitti derken basit bir hatadan adam paylaşımını doğru yapamamaktan bize yakışmayan bir gol yedik. kolay takım değil. Etkili oyuncuları var. Hata yaparsanız affetmezler. Sonuçta alacağımız puanı rakibe puan olarak hediye ettik" diye konuştu. Teknik Direktörü Daum, maçı sonuna kadar heyecanlı tuttuklarını belirterek, daha önce 2. golü bulabilecek pozisyonları yakaladıklarını, ancak golü son dakikada bularak puanı kazandıklarını dile getirdi. Antalyaspor'un da gerçekten iyi bir oyun çıkardığını anlatan Daum, maçın ardından Mehmet hocayı tebrik ettiğini ve her maçta böyle oynamaları halinde şampiyonluk için mücadele edebileceklerini söylediğini kaydetti. Daum, tüm camiası için sevindiğini ifade ederek, "Mükemmel bir başlangıç yaşıyoruz. Haftalar geçtikçe işimiz zorlaşıyor. Oynadığımız her rakip bizden puan alan ilk ekip olmak istiyor" dedi. Oyuncuların maçta gösterdikleri performansı da değerlendiren Daum, Guiza'ya güvenmekte haklı çıktığını ifade etti. Guiza'nın birkaç net pozisyonunda golü kaçırdığını, kendisinin yerinde başka bir teknik direktör olması halinde Guiza'yı maçtan çıkarabileceğini kaydeden Daum, şunları söyledi: "Ama ben güvendim. İkinci golde çok güzel bir iş yaptı. pozisyonda başkası olsa kendisi de vurabilirdi. Guiza maç boyunca nefis mücadele etti. Defansa yardımcı oldu. Kazım da mükemmel bir maç çıkardı. Maalesef gelecek hafta oynayamayacak. Bugün bizim için Cristian en değerli futbolcuydu. Çok top kazandı. Boş alanları kapattı." Daum, bir gazetecinin geçen haftalarda kötü oynayarak kolay sonuca gittiklerini, ancak bu hafta iyi oynayarak zor kazandıklarını ve bunlardan hangisini tercih edeceğini sorması üzerine ise, "Futbol sonuç oyunu ve bizim için ilk etapta sonuca gitmek öncelikli" yanıtını verdi. Daum, yedek soyunan Roberto Carlos için ise "Carlos bizim için önemli bir futbolcu. Sezon boyunca bize saha içinde de çok lazım olacak. Eğer Carlos 'yi terk ederse şampiyon olarak gider" diye konuştu. Bu arada maçın ardından Antalyaspor taraftarları ile polis arasında arbede yaşandı.
584710
Alanzinho'dan tepki!
Turkcell Süper Lig'de 7. hafta maçında Trabzonspor ile Gençlerbirliği karşı karşıya geldi. Bordo mavili takımın teknik direktörü Hugo Broos, ikinci yarının başında oyuna sürdüğü Alanzinho'nun performansından memnun olmadı ve 81. dakikada oyundan aldı. Alanzinho, uzun bir aradan sonra kadroya dahil olan Yattara yerini bırakırken sinirli bir şekilde oyundan çıktı. Yedek kulübesinin arkasından dolaşan Alanzinho, formasını çıkartıp ve fırlatarak Broos'u bu şekilde protesto etti. Ardından soyunma odasının yolunu tutan yıldız futbolcu, saha içinden geçerek oyun kurallarını ihlal etti.
584753
"Aç insan, ülke sorunu ile ilgilenmez"
"Aç insan, ülke sorunu ile ilgilenmez" 26.09.2009 01:02CHP Gurup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Aç insan, ülke sorunu ile ilgilenmez'' dedi. Kılıçdaroğlu, Lüleburgaz'da partisinin ilçe Gençlik Kolları tarafından düzenlenen birlik beraberlik ve dayanışma yemeğine katıldı. Kılıçdaroğlu, Tatarköy yolu üzerinde bulunan Roidi'nin Harası'nda düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, toplumun ortak sıkıntısının ülkenin kötüye gidişi olduğunu öne sürdü. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Arkadaşlar insan aç iken ülke sorunları ile ilgilenmez. Önce açlığını gidermek ister sonra ülke sorunları ile ilgilenir. Siz sanıyor musunuz, AKP bu ülkedeki yoksulluk sorununu çözer. Çünkü, yoksul insanlara makarna, bulgur ve kömür dağıtarak onların oyunu alıyor. İnsanlar artık sadaka toplumu oldu. Sorgulamıyor. Kendisine makarna, bulgur ve kömür verenin aynı zamanda kendisini yoksul düşüren kişi haline getirdiğini artık düşünemeyecek duruma geldi. Ülkemizde yoksul sayısı ne kadar çok artarsa AKP'ye kadar oy çıkar. Bu durumda iyileştirir mi? İyileştirmez tabii. Ben İstanbul'da belediye başkan adayı olduğum zaman bunu çok iyi gördüm. İnsanlar artık en ufak bir şeyi bile sorgulamayacak hale gelmiş. Demokrasilerde sonuca gitmek için sorgulamak lazım. Şu an emekliye yüzde 1.83 zam yapıldı. Ülkemizde milyon emekli var. Aileleri ile 16 milyon tek başına iktidar yapar.'' Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından partililerle fotoğraf çektirdi. Geceye, CHP Kırklareli Milletvekili Tansel Barış, CHP Kırklareli İl Başkanı İhsan Kazan ve partililer katıldı. AA
585767
"Saracoğlu fobimiz yok"
"Saracoğlu fobimiz yok" 26/09/09 14:53 Galatasaray Kulübü İkinci Mehmet Helvacı, Radyospor’daki bir programda şunları söyledi: "Takımda Saracoğlu fobisi diye bir şey yok. F.Bahçe’yi yenince 26 puan değil, puan veriyorlar. Arda ise çok konuşulan bir futbolcu. Çok yetenekli ama kimseyle kıyaslanmasına gerek yok. Arda’yı Messi ile değil, Messi’yi Arda ile kıyaslasınlar."
584859
Ocak'a kadar bekleyelim!
G.Saray'ın yıllık daha anlaşma yapmak istediği Rijkaard ocak ayına kadar süre istedi. Teklife çok mutlu olan Hollandalı teknik adam yönetime, "Ocak'a kadar bekleyelim. Zamanı gelince oturur konuşuruz" mesajını gönderdiOcak'a kadar bekleyelim! Galatasaray ile sezon başında 1+1 yıllık sözleşme imzalayan teknik direktör Frank Rijkaard sözleşmesini uzatmayı teklif eden sarı-kırmızılı yönetime "Ocak ayında konuşalım. Bu konuyu zamana kadar ben de değerlendireceğim" cevabını verdiği öğrenildi. Tecrübeli teknik adam, sezon başında imzaladığı sözleşmeye tazminat maddesi koymayacak kadar kendine güvenirken, yönetimim 1+1'in üzerine yıllık yeni bir anlaşma daha yapalım teklifi için de çok mutlu olduğunu söyledi. G.Saray yönetiminden gelen teklifi Rijkaard'ın, yardımcısı Neeskens ile masaya yatırdığı ve bir durum değerlendirmesi de yaptığı bildirildi. Kısa bir sürede Florya'nın havasını değiştiren Rijkaard ve ekibiyle uzun yıllar çalışmak isteyen başkan Adnan Polat ve yönetimi, ne yapıp edip Hollandalı teknik adamı ikna etmeye çalışacak. ALTYAPIDA DA DEVRİM Florya'da altyapıda yapılması planlanan revizyon için Rijkaard'ın uzun yıllar Galatasaray'ın başında kalması gerektiğini düşünen Başkan Adnan Polat'ın "Rijkaard, Barcelona'da sezon çalıştı. Bizim de bu istikrarı örnek almamız lazım. Kurduğumuz takım gelecek vaadediyor. Rijkaard ve ekibinin profesyonelliği Florya'nın havasını değiştirdi. Bu birlikteliği uzun yıllar devam ettirmemiz lazım" dediği öğrenildi.Ocak'a kadar bekleyelim!
585805
Hastayı böyle taşıdılar
Tonguç ve Şarampol Caddelerinden geçen ve adeta "açık hava ambulansı" görünümündeki kamyonet, sürücüler ve vatandaşların şaşkın bakışlarıyla yoluna devam etti. Hasta yatağının, kamyonetten düşmemesi için demirlerinden kamyonetin kasasına yalnızca bir iple bağlandığı görüldü. Hastayla birlikte kamyonetin kasasında yolculuk eden hasta yakınları, kendilerini trafikte görüntüleyen gazetecilere tepki gösterdi.
586055
Yapay fareler yörede yılan bırakmadı
Nereye kadarı komplo teorisi bilinmiyor. Şurası bir gerçek ki Gaziantep'in ilçelerini istila eden "yapay fareler" bağlarda, bostanlarda ürün bırakmadı. Üzüm bağlarının kökünü kurutmaya başladı. Daha kötüsü ise yılanları bile parçalıyorlar. EYVAH YİNE GELDİM Sizce malum olduğu gibi 14-15 gündür ortalıkta yoktum. Fark etmişsinizdir. Hem kendimi dinlendirmek, hem de zaman zaman bizi bu sayfalarda görmekten haz etmediğini ifade eden okuyucularımıza -bir süreliğine de olsa- rahat bir nefes aldırmak için kaçıp gittim. Bulunduğum yerde internet olmadığı ve ikide birde şehre inme imkânım da bulunmadığı için, haber7.com’da yapılan değişiklikleri de görememiştim. ‘Eyvah yine gelmiş’ diyeceksiniz ama ne yapalım, evet yine geldik… Biz yazacağız, siz hoşunuza gitmeyince basacaksınız kalayınızı böylece hayat geçip gidecek işte… Ne ise, değişiklikler fena olmamış. Gazetecilik açısından bakılırsa yapılan düzenlemeye ‘iyi olmuş’ bile denilebilir. Çünkü insanlar ekseriyetle haber okumak için portala giriyorlar. Yazarların hüsnü cemalimizi görmek için değil. Bir yazarın okuyucusu, onu bulur. Ama haber okuyucusunun gözüne illa da yazarı sokmak hoş görünmüyordu. Sanırım Ünal Bey de aynı gerekçeyi gözetmiştir. Hayırlı olsun! Yapay Fareler Yılanları Tüketmiş Bilen bilir, ben İslahiyeliyim. Annem babam orada yaşarlar. Kendi topraklarından kopmak istemiyorlar. Hayli yaşlı oldukları için, sık sık ziyarete giderim. Yine öyle yapmıştım. Bizim oraların serçeleri meşhurdur. Sabahları uyutmazlar. Baktım hiç serçe yok. 10 gün boyunca iki üveyik gördüm, bir de sabahları sesini duyduğum bir siyahbaş. Anneme "Ne olmuş buralara böyle, kuşlarınız nereye gitti?” dedim. “Ben de bilmiyorum” dedi. Tevrat’ın eklenmiş bölümlerinden birinde okumuştum sanırım, “(Bela öncesinde) Şehirleri önce serçeler terk eder” deniliyordu. Veya buna benzer bir deyiş. Evet, serçeler şehri terk etmişti adeta. ‘Hiç serçe görmedim’ desem çok da abartı olmaz. Bir gün baktım, tavuklardan biri küçük bir yılan yavrusunu yakalamış. Diğerleri de onu kovalıyor. Anneme, “Senin tavuklar bir yılan yavrusu yakalamış” dedim, şaşırdı. Önce neye şaşırdığını anlayamadım. Sonra ‘Yılan var mıymış ki?’ deyince bu kere ben şaşırdım. Meğerse yılanlar yok olmuş. Efendim, bölgede, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir sıçan türü türemiş bu baharda. Adeta bir terminatör! Bütün bölge bu sıçanın elinde perişan... Amcamın oğlu, durumun vahametini anlayayım diye beni bağlara götürdü. Çünkü bu yıl bağ arasına kavun ekmiş ve daha bir tanesini yemek nasip olmamış. Bu ifadesi abartılı geldi bana. İnanmadığımı fark edince, motosikletini hazırladı ve beni bağlara götürdü. Kesinlikle bir hayvan eseri sayılmayacak kadar zekice tahribatları görünce aklım durdu. Kavunun zarar gördüğünü anlayamıyorsunuz. Çünkü bütün kavunlar alttan, yani toprağa gelen taraflarından delinip içi oyulmuş. Sayısız teyeği (bağ kökü) kökünden yiyip kurutmuşlar. Gündüzleri yerin altına hayli derinde saklanıyorlar. Söz arasında, ziraattan yılan istediklerini söyledi, ama yılan yokmuş. Çünkü bu sıçan, kışın yerin altını oyup yılanları buluyor ve tümünü yok ediyormuş. İslâhiye’nin Boğaziçi beldesi ovasında, leçesinde tek yılan kalmamış. Abartmıyor. Köylü, bulsa yılan yumurtasını kuluçkaya yatıracak. Efendim bu fareler bilindik fareler değil. Tortop, yuvarlak, kuyruğu kısa ve Piranha gibi mahlûklarmış. Müthiş bir tünel açma kabiliyetleri var. Amcamın oğlu, çok sevdiği bir teyeğinin kuruduğunu görünce hırsından, köpürmüş onu ne yapıp yapıp bulmuş ve çıkarmış deliğinden. “Kesinlikle bildiğimiz fare edil. İnsan gibi düşünüyor adeta. Kuyruğu kısa, tortop tüylü bir şey. Sesi de metalik” diyor. Köylüler, bu sıçanın yapay olduğuna inanıyor. İsrail tarafından kasten bölgeye bırakıldığını, topraklarının işe yaramaz hale getirilmek istendiğini söylüyorlar. ‘Bu kadar komplo teorisi aydınlarda bile olmaz’ dedimse de iddialarını sürdürdüler. (Sanırım sayın Maranki ile İbrahim Saraçoğlu hocalarımız konuyla daha farklı ilgilenirler). Diyorlar ki, “Bizim bağcılığımız tamamen eski usul.. Modern bağcılık yapanlar tat, lezzet ve kalitede bizimle yarışamıyorlar. Bu fareler, hem kök yiyor, hem dal yiyor hem üzüm. Bu, yapay bir bela! İsrail ürünü. Bölgede birden bire görülüp hızla çoğalmaya başladı. Tarımı ve özellikle de bağcılığı yok ediyor. Bu yıl bölgede verim tam yarı yarıya düştü. Böyle giderse iki üç yıl içinde bu fareler, bölgedeki tarımı yok edecek” Kendi gözlerimle de gördüm. Bir metre kareye düşen delik sayısı dört, beş hatta altıyı bulabiliyor. Bütün arazi delik deşik... Bu fare, köstebek dahil, kendinden başka canlı bırakmamış. İlaçlık bir yılan yok. Son ölü bulunan bir yılanın karnında 25 fare çıkmış. Fakat da fareler tarafından parçalanarak öldürülmüş. Bölgesel tarım uzmanları henüz bir çözüm önerememişler. Bir tür zehir kullanılıyormuş ama bunun da kuş ve diğer canlılar için nasıl bir yıkıma sebebiyet verdiği henüz bilinmiyor. Yani bu ‘dabbetül arz’ (yerin yaratığı/insan eliyle tasarlanmış yaratık) türü hayvana nasıl dur denileceği bilinmiyor. Ben ilgililerin dikkatini çekmek için yazıyorum ve diyorum ki, Kilis Karası, Hatun Parmağı –ki dünyada sadece İslahiye’de yetişir. İtalya’nın Po Ovasında da bir benzeri var- Mahrabaşi, Kabarcık türü üzümlerimiz tehlikede. Bu terminatör fareye dur denmezse ne yılan kalacak, ne porsuk kalacak, ne kuş, ne tarım! Annemin hayreti ‘çok şükür, demek ki hala yılan varmış!” cinsinden bir hayretmiş. ‘Keşke kurtarsaydın onu tavuklardan’ dedi… İlgililere duyurulur. Mehmet Ali BULUT Haber
585216
Bayramda sır olan çocuk hâlâ kayıp
Kayseri'nin Talas İlçesi'nde bayramın 2'nci günü şeker toplamaya gidip kaybolan Ahmet Tuna (8) ve Dilruba Tekin (6) kardeşler ile komşularının kızı Türkan Ay'dan (11) hala bir iz yok. 700 kişilik, polis, jandarma ve sivil savuna ekipleri 25 kilometrelik alanda çalışmaları yürütüyor. Bölgedeki mağara ve kaya kovukları ile bağ evleri araştırılıyor. Çocukların yaşadığı Yenidoğan Mahallesi'ndeki tüm evler didik didik aranıyor. Ekipler, bölgedeki güvenlik kameralarına el koydu, incelemeler sürüyor. Ancak henüz bir sonuç elde edilemedi. İhbar edilen siyah minibüsün izine ise rastlanmadı. Polis, organ mafyası veya çocukları zorla dilendiren çeteler üzerinde duruyor. Çocukları teyzenin yasak aşkı kaçırdı Bayramın ikinci günü kaybolan çocukların, minik Türkan’ın teyzesinin evli sevgilisi tarafından kaçırıldığı iddia ediliyor Kayseri Talas’ta bayramın 2’nci günü şeker toplamak için evden çıkan ve kaybolan yaşındaki Ahmet Tuna Tekin ile kardeşi yaşındaki Dilruba Tekin ve komşularının kızı 10 yaşındaki Türkan Ay’dan hala haber alınamıyor. ANNE BENİ TAKİP EDİYORLAR Çocukları arama çalışmaları devam ederken, kayıp Türkan Ay’ın teyzesi Öznur çocukların evli sevgilisi tarafından kaçırıldığını iddia etti. Teyze Öznur, bundan ay önce evli bir müteahhit ile olan ilişkisi yüzünden eşinden boşandı ve müteahhitin yaptırdığı bir eve taşındı. Kaybolan küçük kız Türkan Ay’ın da, kaybolmadan iki gün önce annesine, ‘Ben galiba takip ediliyorum’ dediği öğrenildi. Ay ailesi, bu iddialar ışığında teyzenin ilişkide olduğu iddia edilen müteahhit veya müteahhitin eşinin aileye acı yaşatmak için çocukları kaçırmış olabileceğinden şüpheleniyor. Doğum gününü kutlamıştı Kayıp Ahmet Tuna Tekin ve Dilruba Tekin’in (solda) annesi Leyla Tekin çocuklarının kaybolmalarının üzerinden gün geçmesine rağmen hala bulunamamalarına isyan ediyor. Kızı Dilruba’nın kaybolduğu günün öncesinde doğum gününü kutladıklarını anlatan acılı anne, “Ramazan Bayramı’nın 3. günü Dilruba’nın doğum günüydü. Çok ısrar etti bayramın ilk günü kutladık. İçine doğmuş muydu bilmiyorum diyerek gözyaşı döktü. 2009-09-26 08:35:03 emniyet müdürü televizyonda konuşuyor kem kümden başka bir şey yok demeçleri ile ne aileye umut veriyor nede kaçıranları paniğe sevk edebiliyor. atv deki programda sunucu polisten daha güzel konuştu hem aileye umut verdi hemde kaçıranlara gözdağı verdi mutlaka bulacağız deyip herkese umut verdi kaçıranlarında adrenalini yükseltti bence sunucu savcı olmalıydı MEHMET FİDANCAN
585762
Kaddafi tercümana havlu attırdı
Kaddafi tercümana havlu attırdı Giriş Saati Güncelleme Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin BM Genel Kurulunda ilk kez yaptığı uzun süren konuşmayı simültane tercüme eden Libyalı tercüman, 75 dakika sonra pes etti. New York Post gazetesindeki haberde, Libyalı çevirmenin konuşmanın ilk 75 dakikasını çevirmeye dayandığı, ancak sonunda ''Artık daha fazla yapamıyorum'' diyerek havlu attığı belirtildi. Bunun üzerine BM'nin Arapça çeviri servisi sorumlusu Raşa Acalyakin'in çevirmenin imdadına yetiştiği ifade edilen haberde, Acalyakin'in çevirinin son 20 dakikasını üstlendiği kaydedildi. Çevirmenin meslektaşlarından birinin, ''25 yıldır ilk kez böyle bir olaya şahit oluyorum'' dediği de ifade edildi. Liderlerin konuşmasının 15 dakikayı geçmemesi istenirken, Kaddafi, 95 dakika kürsüden inmemiş ve Batı'ya sert eleştirilerde bulunmuştu.
584630
Şahin'den Azerbaycan'a Güvence
Şahin'den Azerbaycan'a Güvence Meclis Başkanı Şahin, Türkiye'nin Azerbaycan'ın zararına olacak, onları sıkıntıya sokacak hiçbir davranışın yanında bulunmayacağını söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye'nin Azerbaycan'ın zararına olacak, onları sıkıntıya sokacak hiçbir davranışın yanında bulunmayacağını söyledi. Resmi ziyaret ve Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenterler Asamblesi Genel Kurulu'na katılmak üzere Bakü'de bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin, Güney Kafkasya'da sorunların çözümünü ve barışın tesisini arzu ettiklerini belirtti. Şahin, "Türkiye Ermenistan ilişkileri de Güney Kafkasya'daki tüm sorunların sadece bir parçasıdır. bakımdan konuya Türkiye bir bütün olarak bakmaktadır. Bu bölgedeki tüm sorunları çözme arzusuyla bakmaktadır" dedi. Türkiye'nin bu sorumlulukla hareket ettiğini belirten Şahin, "Türkiye'den, Türk kardeşlerinizden sadece kardeşlik görürsünüz" dedi.
585314
Otomobil TIR'ın altına girdi: ölü
Alınan bilgiye göre, Nazım Gündal (35) yönetimindeki 51 DF 859 plakalı otomobil, Osmaniye-Ceyhan otoyolunun 26'ncı kilometresinde, sürücüsünün ismi henüz belirlenemeyen 73 DA 274 plakalı tıra çarptı. Kazada otomobil sürücüsü ile araçtaki 5,5 aylık hamile eşi Nazan Akarsu Gündal (35), Fadime Akarsu (70) ve Cemal Akarsu (75) olay yerinde yaşamını yitirdi. Kaçan tır sürücüsünün yakalanması için çalışıldığı bildirildi. Cenazeler otopsi için Adana Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Öte yandan Nazım Gündal'ın Antalya Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olduğu, eşi Nazan'la ay önce evlendiği ve eşinin 5,5 aylık hamile olduğu öğrenildi. Ölen aile fertlerinin, Osmaniye'deki bir akrabalarının nişan töreninden döndükleri ve Niğde'ye gitmek istedikleri kaydedildi.
585631
Kredi kartı borçluları Temmuz'da arttı
Aynı ay, ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 22,5 yükselerek, 50 bin 424'den 61 bin 770'e çıktı. Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, Temmuz ayında, bir önceki aya göre yüzde 20,6 oranında arttı. Verilere göre, 2009 yılının yedi ayında ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 894 bin 187 olarak belirlenirken, bunun 552 bin 959'u kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 341 bin 228'i de ferdi kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu. TOPLAM BORÇLU SAYISI MİLYON 744 BİN 845 KİŞİ Bir kişinin tüm yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı milyon 744 bin 845 oldu. Bu kişilerin 545 bin 1'ini ferdi kredi borcunu, milyon 199 bin 844'ünü de kredi kartları borcunu ödemeyenler oluşturdu.
586109
Emniyet müdürünü yakan görüntüler
Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, baronu Habib Kanat ile ilişkisi olduğu iddiasıyla tutuklanırken, baron ve Arslan'ın birlekte olduğu görüntüler ortaya çıktı. İşte polis müdürü ile baronunu aynı karedeki fotoğrafları... 330 bin kişilik Emniyet teşkilatında etkisi yarattı. Polisin en tepesinde iki numaralı isim: Emin Arslan... Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısıydı. Uyuşturcu baronu Habib Kanat'la ilişkili olduğu suçlamasıyla tutuklandı. Cezaevine giderken son cümleleri "adalete güveniyorum" oldu. Kimsenin beklemediği bu gelişme ardından gözler "müdürü yakan delillere" çevrildi. Acaba ne olmuştu da böylesine önemli bir isim tutuklanmıştı. deliller teknik ve fiziki takiplerden oluşuyor. Emin Arslan sürekli olarak Habib Kanat'la telefonlaşıyordu ve iddiaya göre barona "operasyonlarla ilgili mahrem" bilgiler iletiyordu. Bu işin teknik takip yanı fiziki takipler ise çok daha çarpıcı. Asla yanyana gelmemesi gereken iki isim birlikte görüntülendi. Ve görüşmelerden işte bu fotoğraf kareleri elde edildi. İşte fotoğraflar... Tarih Temmuz 2008. Emin Arslan Habib Kanat'ın tespit edilen ilk buluşma karesi. Yer İstanbul'da bir otelin lobisi. İkili arasındaki görüşme saniyede kesilmiş. Çünkü polis müdürü telefonla konuşuyor. baronu ise etrafı kontrol ediyor. İkinci buluşmanın tarihi 25 Şubat 2009. Yer yine İstanbul. Ataşehir'de bir restorant. Rekor miktarda uyuşturucu ile yakalanıp tutuklanan Habib Kanat masada. Yanında oğlu Mustafa Kanat. Onun yanında ise yine tutuklanan polis müdürü Mustafa Aral. Kısa süre sonra polis müdürü ile Habib Kanat başka bir masaya geçiyor. masada başka bir polis müdürü daha var. İki polis müdürü oturuyor, Habib Kanat konuşuyor. Az ötede başka bir masada ise Emin Arslan var. da dostları ile yemek yiyor. Takvimler bu kez 21 Nisan 2009'u gösteriyor. Yer Sarıyer'de bir kafe. Bu kez Emin Arslan ve Habip Kanat baş başa toplantıda. Arslan hararetli şekilde Kanat'a birşeyler anlatıyor. Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ve iki emniyet müdürünü yakan kareler bunlar. Emin Arslan tutuklandıktan hemen sonra görevden alınma kararnamesi jet hızıyla yazıldı. Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. Arslan'ın yerine Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal atanıyor.
584912
Felipe Massa kartingle pistlere ısınacak
Felipe Massa kartingle pistlere ısınacak güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda ’sinde talihsiz bir kaza geçirerek başından ciddi şekilde sakatlanan ve sezonu kapatan Brezilyalı pilot Felipe Massa’nın pistlere dönüş yolunda ısınma turlarını karting yarışıyla yapacağı açıklandı F1 atmosferini çok özlediğini ve yeni sezonda direksiyon başına geçmek için can attığını belirten Brezilyalı pilot 27-29 Kasım tarihlerinde ’nın Florianopolis kentinde düzenlenecek karting yarışlarına hazırlanıyor. Yarışın organizatörleri arasında yer alan ünlü pilot, “Rubens Barrichello ve gibi dünya yıldızları da burada olacak. Yılın en popüler olaylarından birisi. Dünyanın her yerinden Formula Indy ve stock car kategorilerinde en iyiler buraya gelecek” dedi.
585466
Mısır Dışişleri Bakanı, İsrail'den ne istedi?
Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt 'den, 2006'da kaçırılan İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında bin Filistinli mahkumu serbest bırakmasını istedi. BM Genel Kurul toplantıları için New York'ta bulunan Ebul Geyt Associated Press ajansına verdiği demeçte, askerini geri istiyorsa bunun karşılığını ödemesi gerekiyor" ifadesini kullandı. Mısır Dışişleri Bakanı, 'in bu konuda esneklik göstermesi gerektiğini de belirtti. Mahkum değişimin, Gazze'ye geçiş için sınır noktalarının açılmasına imkan sağlayabileceğini belirten Ebul Geyt, İsraillilerin Şalit serbest bırakılmadığı takdirde bu geçiş noktalarının daimi olarak açılmayacağı konusunda ısrar etmesinin sorun teşkil ettiğini bildirdi. Ebul Geyt İsraillilere, bu değişimi yapmalarını ve hem kendilerini hem de Filistinlileri rahatlatmalarını anlatmaya çalıştıklarını söyledi.
585245
83 kişi gözaltına alındı
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi G-20 zirvesi 45 Bakmadan geçmeyin...
585527
Yaşayan efsane at Sabırlı jübile yapıyor
Türk at yarışçılığında önemli bir yere sahip olan "Sabırlı" isimli safkan, yarın İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda düzenlenecek törenle yarış kariyerini noktalayacak. Türkiye'yi yurt dışında da başarıyla temsil eden Nisan 2001 doğumlu "Sabırlı" için görkemli bir tören düzenlenecek. Kariyerinde 51 kez start alan İngiliz safkan, 48 yarışta ilk 4'e girdi. Tabela yaptığı yarışlar içinde 26 birincilik, 10 ikincilik, üçüncülük ve dördüncülük elde eden "Sabırlı"nın, toplam kazancı milyon 12 bin 14 lira. Koştuğu 51 yarış içinde 42 kez jokey Halis Karataş ile start alan, Gazi Kupası Koşusu'nda üçüncü olan "Sabırlı"nın kazandığı yarışlar arasında, 3'er kez kazandığı Fatih Sultan Mehmet Koşusu, Adnan Menderes Koşusu ve Fikret Yüzatlı Koşusu, Enternasyonal Topkapı Koşusu, Zühtü Erişen Koşusu, TSYD Koşusu, Atıf Esenbel Koşusu, Fevzi Çakmak Koşusu, TYAYSD Koşusu, Çaldıran Koşusu, Kocatepe Koşusu, Vehbi Koç Koşusu, Necip Fazıl Kısakürek Koşusu, İstanbul Ticaret Odası Koşusu, Horse Racing Ireland Koşusu, Piaget Marmara Koşusu gibi önemli yarışlar da yer alıyor.
585788
MHP, dil bayramında da açılıma yüklendi
Bahçeli, ''Dil Bayramı'' dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında, milletin aziz varlığını sürdürmesinde, nesiller arasında kültürel mirasın aktarılmasında, milli kimliğin inşasında ve korunmasında en önemli unsur olan Türk dilinin, bir bayram olarak kutlanmasının 77. yıl dönümü olduğunu belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde başlayan Birinci Dil Kurultayı'nın açılış ve başlangıç tarihi olan 26 Eylül 1932'den bu yana kutlanan Dil Bayramı'nın, bugünkü şartlarda anlam ve öneminin daha da büyüdüğünü vurgulayan Bahçeli, ''Dil, ortak bir kimliğin, kolektif çaba ve dayanışmayla ortaya çıkan biz duygusunun temel bir göstergesi ve ispatı olup, millet fertleri arasında aidiyet hissini güçlendiren ve kurumsallaştıran yaşayan bir varlıktır'' dedi. Türk milletinin müşterek duygu, inanç ve kültürünün oluşmasında ve bunların geleceğe aktarılmasında çok önemli bir işlevi olan Türkçenin aynı zamanda dünyanın en zengin, en köklü ve en eski dillerinden birisi olması bakımından da büyük bir değere sahip olduğuna işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti: ''Kültürel etki alanı itibarıyla geniş bir coğrafyada kullanılan ve sahiplenilen dilimizin bu özelliği, Türk kültürünün ne kadar yaygın, ne denli derin ve kapsayıcı olduğunun da kanıtıdır. Siyasal ve ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmaz şartı olan dilimizin gücü, bu zamana kadar, milletimizin birlik ve beraberliğinin en belirleyici kriteri olmuştur. Aziz milletimiz, Türk dilinin dağılmayı önleyen, ufalanmayı engelleyen ve birleştirici özelliği sayesinde, yüzyıllarca birlik ve bütünlük içinde bugünlere gelmiş ve geleceğe ulaşma heyecanını her fırsatta göstermiştir. Milli şuurun oluşması ve kitlelere yayılmasında, ortak bir mensubiyet bilincinin gelişmesinde en büyük katkıyı sağlayan dilin; millet fertleri arasında doğabilecek ayrışmanın, ideal ve ülkülerde yaşanabilecek bir kopmanın karşısındaki en temel güvence olduğu aşikardır.'' -''ALFABEYE YENİ KELİMELERİN GİRMESİ TARTIŞMALARI...''- Devlet Bahçeli, ilgi ve destekten mahrum olan, yabancı dillerden ithal edilen kelime ya da kavramlarla melezleştirilmek istenen bir dilin, milli kimliği ayakta tutabilmesinin, beka düzeyindeki tehlikelere karşı savunma hattı oluşturmasının mümkün olmayacağını ifade etti. Açıklamasında, ''Bu yüzden, son yıllarda özellikle dilimize yönelik kurgulanan ve hedeflenen, nihayetinde çok yönlü olumsuz sonuçları ortaya çıkabilecek oyunları bu zaviyeden değerlendirmek yerinde olacaktır''görüşünü dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti: ''İkinci dil çığırtkanlarının, milletimizi ayırmak ve etnik gruplaşmaların önünü açmak üzere, tezgahladığı tehlikelerle dolu sürecin önce dilimizi zayıflatmak, arkasından milletimizi oluşturan fertler arasında kuşku ve güvensizliği yaymak gibi bir amacı olduğu anlaşılmaktadır. Alfabeye yeni kelimelerin girmesi tartışmalarıyla anayasada teminat altına alınmasına rağmen eğitim ve öğretimde Türkçeden başka dillerin kullanılmaya başlamasının da bu süreci hızlandıracağını söylemek yanlış olmayacaktır. Türkçenin, Türk milletinin son savunma hattı ve kültürel mevzisi olduğu dikkate alındığında milli kimliğin yıkılmasına, milli bilincin yok edilmesine, millet olma şuurunun aşındırılmasına dilin tartışmaya açılarak ulaşılmak istendiği gün gibi ortadadır. Farklı bir dilin Türkçenin yanında ve eşit olarak demokratikleşme parolasıyla kamusal alanda kullanımı ve yaygınlaşması halinde, Türk milletinin kutlu varlığının içinden yeni bir milletin oluşabileceği ve bunun bin yıllık millet gerçeğini hiç olmadığı kadar tarumar edebileceği gözlerden uzak tutulmamalıdır. Dil Bayramı'nı kutladığımız bugünde, Türkçe idealimizi ve haricimizdeki her şeye Türkçe bakma hedefimizi ve çağı Türkçe okuma ülkümüzü kararlılıkla muhafaza edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle büyük Türk milletinin Dil Bayramı'nı kutluyor, Türkçenin her soruna karşı birleştiğimiz, bir araya geldiğimiz kültürel bir hazine olarak sonsuza kadar var olmasını temenni ediyorum. Türk dilinin gelişmesi ve yaygınlaşması konusunda katkı ve desteği olan herkese takdirlerimi sunuyorum.''
584932
Fenerbahçe coşkusu
coşkusu güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Sarı-lacivertli ekip dün öğleden sonra özel bir uçakla ’ya giderken, coşkulu bir topluluğu tarafından karşılandı Oyunculara çiçek veren ve imza alabilmek için birbirleriyle yarışan Fenerbahçeli taraftarlar, tezahüratlarıyla havalimanını inlettiler. Cezası nedeniyle bu hafta da takımdaki yerini alamayacak olan Sportif Direktör ile birlikte Lara’daki ’da Kart ve Fenerium’un ortaklaşa düzenlediği imza gününe katıldı. Belözoğlu ve Kocaman, saat süreyle sırada bekleyen taraftarlara imza verip fotoğraf çektirdiler.
585455
Vergi dairelerinde indirim mesaisi
Vergi dairelerinde indirim mesaisi 26 Eylül 2009 Cumartesi, 11:51 Otomobildeki özel tüketim vergisi indiriminin 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek olması nedeniyle büyük ilde, motorlu taşıt vergisi vergi daireleri bugün mesai saati bitimine kadar açık olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın konuya ilişkin duyurusunda, ''otomobil satışlarında uygulanan ötv indirimindeki süre 30 Eylül 2009 çarşamba günü sona ermektedir. Vergi dairelerinde yığılmaların önlenmesi ve mükelleflere kolaylık sağlanması amacıyla; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Bursa il merkezlerindeki motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi daireleri saat 17.00'ye kadar açık bulundurulacaktır'' denildi. Gelir İdaresi Başkanlığı, ile bağlı ilçelerde motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi dairelerinin bugün açık bulundurulması konusunda vergi dairesi başkanlarını, diğer il merkezleri ve ilçelerindeki vergi dairelerinin açık olup olmayacağı konusunda da vergi dairesi başkanları ve il defterdarlarını yetkili kıldı.
585753
Baykal, Kevin Costner'a da çattı
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Baykal, Kevin Costner'a da çattı ANKARACHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin sürdürdüğü demokratik açılımı eleştirdi. Hükümetin bu konuda bir gözünün ABD'de bir gözünün İmralı'da olduğunu iddia eden Baykal, "Kafalarının arkasında başka niyetler var. Ama bunu açıktan söyleyemiyorlar." dedi. Baykal açılıma destek veren ABD'li aktör Kevin Costner'a da tepki göstererek, "Sen kimsin, neyi biliyorsun da konuşuyorsun? Haritayı önüne koysalar Şırnak'ın yerini bulamazsın, sen işine bak." şeklinde konuştu. Baykal, partisinin kurmayları Genel Sekreter Önder Sav, Genel Başkan Vekilleri Hakkı Süha Okay ve Yılmaz Ateş'in yanı sıra çok sayıda milletvekili ile birlikte Ankara'nın Kalecik ilçesindeki Üzüm Festivali'ne katıldı. Baykal burada yaptığı konuşmada hükümete sert eleştiriler yöneltti. Bugünün Türkçe'nin Milli Bayram ilan edilişinin 77. yılı olduğunu hatırlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anadolu'nun muazzam bir tarihi var. Binlerce yıldan beri insanlar bir araya gelerek milleti oluşturmuşlar. Dil, Anadolu'daki bu birliği sağlamak için çıkış noktası olmuştur. Bu ortak dil daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu ortaya çıkarmıştır. Milletin özü dildir. Soyumuz, aşiretimiz ve etnik kimliğimiz farklı olabilir, ama hepimiz onun etrafında birleşiyoruz." Hükümetin anadil açılımını eleştiren Bayka, bunun milleti böleceğini ileri sürdü. Dil açılımı ile neyin hedeflendiğinin bilinmediğini ileri süren Baykal, şöyle konuştu: "Devletin görevi resmi dili herkese öğretmektir. Ama Başbakan resmi dili dışlayıp milli devleti ortadan kaldırma konumunda olmamalıdır. Biz daha Türkçe'yi öğretemedik, başka dillerin öğretilmesini konuşuyouz. Bu dil açılımı ile hangi sorun çözülebilir ki? Bu bizim birlik, beraberlik ve huzurumuzu bozar. Başbakan her şeyi bıraktı Kürt Açılımı ile uğraşıyor. Senin annen baban kim diye birbirimize soracağız, kimdir kardeşim? Hepimiz Türküz, bu başbakanın görevi mi? Tabii ki herkesin dili, dini, mezhebi farklı olabilir, ama milleti niye ayırıyorsunuz? Milli birlik ve beraberliği niye bozuyorsunuz? Bu konu siyasetin işi değil, bu milletin işidir." Baykal, Başbakan'ın demokratik açılım diyerek kafasının altında yatan başka niyetleri uygulamaya koyma niyetinde olduğunu ifade etti. Başbakan'ın bunu bir türlü ifade etmeye cesaret edemediğini öne süren Baykal, "En son ABD'de bunu hazmettire hazmetire kabul ettireceğiz diyor. Yani kafasında başka bir şey var." dedi. Baykal, açılım konusunda hükümetin bir gözünün ABD'de bir gözünün ise İmralı'da olduğunu, bunun ülkeyi böleceğini iddia etti. KEVİN COSTNER'A DA ÇATTI Baykal, açılım konusunda Hollywood aktörü Kevin Costner'a da çattı. Hükümetin açılımı anlatmak için artislere başvurduğunu ifade eden Baykal, "Şimdi bir artist bulmuşlar, nasıl buldularsa dünyadan haberi yok. Önüne harita koysan inanın Şırnak nerde diye sorsan bulamaz. Kalecik'li bu açılımın ne olduğunu bilmiyor da Hoolywood artisti mi biliyor? Sen kimsin kardeşim, neyi biliyorsun da konuşuyorsun? Onunla milleti ikna etmeye çalışıyorlar. Hükümetin bir gözü Holywood'da, bu ülkeyi bölmek değil mi?" diye sordu. 26.09.2009 POLİTİKA
585040
İlk ders
Derya Sazak Siyaset Günlüğüİlk ders 26 Eylül Cumartesi 2009 Milli Bakanı ’nun yeni öğretim yılının açılışında ilk dersi “” üzerine vermesi güzel bir başlangıç oldu. İsmail Tarman İlköğretim Okulu’ndaki konuşmasında öğrencilere, “Sizden istediğim bir başkasına karşı aşağılayıcı, alaycı ve ayrımcı bir tutum içinde olmadan yetişmenizdir” diye seslendi Çubukçu. Kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın üzerinde dururken, “Kız arkadaşlarınıza okul sıralarında, gelecekte eşlerinize ve toplumdaki tüm kadınlara karşı ayrımcı bir tutumda olmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Çubukçu’nun verdiği mesajları yıl boyunca öğrencilere aktarmak, içselleştirmelerine yardımcı olmak öğretmenlerin ve ailelerin görevi. Eşit ve özgür bireylerden oluşan, kimseyi “ötekileştirmeyen” topluma ancak çocuklarımızın sahip olduğu değerler üzerinden ulaşırız. Bakan Çubukçu, ayrımcılığın olduğu toplumların, şiddet ve ihlalleriyle boğuştuğunu anlatıyor. Milli Eğitim Bakanı şöyle diyor: “Etnik, dini, cinsiyete dayalı bir ayrımcılık yapılmaması gerektiğini hepimiz biliriz. Hepimizin eşit olduğunu ve eşit haklara sahip olduğunu biliriz. Ülkemizin geleceğinde sevgi ve barış ortamının oluşabilmesi, sizlerin bugün edineceği, ayrımcı olmayan eşit bakış açılarınızla, ‘Benim sahip olduğum haklara diğerleri de sahip’ diyebilmenizle ilgilidir. İnsanlar eşit ve özgür doğar. Kendilerinden farklı olanlara karşı önyargılarımız, ten rengi farklı olana, dili farklı olana bilerek veya bilmeyerek yaptığımız davranışları ayrımcılık olarak niteleyebiliriz.” Bakan Çubukçu, ilk derste hoşgörüden, Anadolu’da hoşgörünün simgesi isimler ’dan, Yunus’tan, Hacı Bektaş Veli’den de söz etti. Elbette ilk günün heyecanı içinde çocuklar bu mesajları bölük pörçük algıladılar. Çubukçu’nun, “Emniyet kemeri takmamız gerektiğini biliriz ama bazen takmayız” örneğinden hareketle, trafik kurallarının anlatıldığını düşünenler de çıkmış! Başarının sınava, sınavların test sorularına endekslendiği bir eğitim sisteminde, çocukları üniversiteye bitirene dek yarışacakları kulvarın dışına çıkarabilmek, tek bir derste, “insancıl değerlere sahip olmanın alacakları notlar kadar önemli olacağına inandırabilmek” kolay değil. Ders zili çaldığında Bakan’ın anlattıklarından soru çıkmayacak! Başarı felsefede, sanatta, resimde, müzikte edebiyatta aranmayacak; çocukları “yarış atı”na çeviren sistem onları dakikada çözdükleri soru sayısıyla ölçecek. “Ayrımcılık” daha ilk anda içlerine işleyecek! Ancak farklı olurlarsa, daha çok çalışırlarsa, iyi karneler getirirlerse “başarılı olacakları” öğretilecek. Yaratıcılık, haşarılık, karşıtlık, oyunbozanlık prim yapmayacak. Hayat bağları daha okul sıralarında resmiyet kazanacak. Milli Eğitim Bakanı, köhneyen “sistem” üzerinde de bir şeyler söyleyebilseydi!
586063
Filenin Sultanları İtalya'ya yenildi
26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye, (B) Grubu'ndaki 2. maçında 'ya 3-0 yenildi. Wroclaw kentindeki Centennial Hall'da yapılan karşılaşmada son Avrupa şampiyonu karşısında maça tutuk başlayan (A) Milli Takım, ilk teknik moladan 8-4 geride ayrıldı. İlk 10 dakika içinde öne geçmeyi başaramayan Türkiye, 13. sayıda eşitliği yakaladı. İkinci teknik molanın da 16-14 üstünlüğüyle geçildiği ilk set süresince (A) Milliler, skorda rakibinin önüne geçemedi. Karşılaşmanın ilk seti 25-20 'nın üstünlüğüyle sonuçlandı. İkinci sette Türkiye, skor üretmekte bir hayli zorlandı. İlk seti kaybetmenin verdiği motivasyon kaybıyla hücum ve savunmada büyük boşluklar yaşayan (A) Milli Takım, bu setin ilk teknik molasını 8-3, 2. teknik molasını ise 16-11 geride kapadı. Bunlara, savunmada ikili yapılan ataklarda yaşanan anlaşmazlıklar da eklenince 2. set de 25-16 'nın oldu. Son sette, (A) Milli Takım, rakibi karşısında hiç varlık gösteremedi. Bu setin ilk teknik molası 8-3, 2. teknik molası ise 16-10 üstünlüğüyle geçildi. Mücadeleci ruhunu tamamen kenara bırakan -yıldızlı ekip, bu setten 25-14, karşılaşmadan ise 3-0 yenik ayrıldı. Play-off grubuna yükselme şansını zora sokan (A) Milli Takım, (B) Grubu'ndaki 3. ve son maçını, yarın TSİ 18.30'da ile yapacak. Milli Takımı'nda, son sezon Aroma Bayanlar Birinci Ligi'nin eski takımlarından 'da forma giyen Küba asıllı İtalyan oyuncu Taismary Aguero da yer aldı. ekim ayında start alacak yeni sezon öncesi bayan voleybol takımını kapatarak, Sigorta ile birleşmişti. (B) Grubu'nda 2. gün müsabakaları, bugün TSİ 21.00'de yapılacak maçı ile son bulacak.
585736
İsyan etti
"" cinayeti zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası işadamı Hayyam Garipoğlu, savcılık sorgusunun ardından tutuklama istemiyle sevkedildiği mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Hayyam Garipoğlu adliye çıkışında yaptığı açıklamada, "7 aydır ailemiz linç ediliyor" sözleriyle isyan etti. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 4. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği Garipoğlu, burada yeniden yapılan sorgusunun ardından suçun mahiyeti ve delil durumu dikkate alınarak, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Hayyam Garipoğlu adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Garipoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle: "7 aydır ailemiz linç ediliyor" "Cinayet gecesi ben evimdeydim, şahitlerim var" "Bir cinayete nerede görülmüş bu kadar ilgi gösterildiği?" "Bu cinayeti bir adam yaptı, biz de gerekli cezayı çekmesinden yanayız. Ama lütfen bundan dolayı bütün aile yargılanmasın" "Cem artık bir adam elbette işlediğin suçun cezasını çekmeli ancak suç aileye çektirilmemeli" - "Burada sadece Nida Mehmet Garipoğlu suçsuz yere hapiste yatmaktadır" Niye gözaltına alındı? Şoför Ahmet Batur, dün, ifadesinde Cem Garipoğlu'nu bir süre saklandığı Beylikdüzü'ndeki evden babası Mehmet Nida Garipoğlu ile Hayyam Garipoğlu götürdüğünü iddia etti. Batur'un iddiası üzerine savcılığın talimatı ile Hayyam Garipoğlu dün akşam saatlerinde Garipoğlu'nun polisteki ifadesinde, Cem Garipoğlu'nu Beylikdüzü'ndeki evden aldığı yönündeki iddiaları kabul etmediği öğrenildi. Hayyam Garipoğlu sorgusunun tamamlanmasının ardından Sultanahmet Adliyesi'ne getirildi. "Cem Gariboğlu'nu siz mi kaçırdınız?" sorusu Elleri kelepçeli olan Garipoğlu, basın mensuplarının "Cem Gariboğlu'nu siz mi kaçırdınız?" şeklindeki sorusuna, "Hayır. Deli misiniz ben niye kaçırayım?" karşılığını verdi. Serbest bırakıldı Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı'nda soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz tarafından yaklaşık 1,5 saat süreyle sorgulanan Garipoğlu, tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye gönderildi. İşadamı Hayyam Garipoğlu, suçun mahiyeti ve delil durumu dikkate alınarak mahkeme tarafından serbest bırakıldı
585920
Aleviler, Kadıköy'de miting düzenleyecek
Basın açıklamasında konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, hükümet tarafından sorunların çözümü için başlatılan Alevi Çalıştayı'nın, Alevilerin sorunlarını çözmekten uzak olduğunu belirterek, "AKP hükümetinin Alevilerin haklı seslerine kulakları hala sağır, gözleri hala kördür." diye konuştu. Mustafa Kemal Pir Sultan Abdal Derneği'nde Kadıköy'de düzenlenecek olan mitingin duyurulduğu basın açıklamasına Alevi Bektaşı Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş ile çok sayıda yönetici katıldı. Basın açıklamasını okuyan Ali Balkız, geçen yıl Ankara'da düzenlenen ve yüz binlerce kişinin katıldığı Büyük Alevi Yürüyüşü'nün Alevi tarihinde bir milat olduğunu belirterek "Miting sonrasında oluşan kamuoyu baskısı ile AKP Hükümeti 'Alevi Açılımı', 'Alevi Çalıştayı' adı altında bir süreç başlattı. Başlangıç olarak Alevileri dinledi. Talepler Alevilerle çözülebilecek iken Hükümet sorunu sürece yayarak, ipe un sermeye başladı. Diyanetçiler ve ilahiyatçılar da dahil olmak üzere ilgili ilgisiz bir çok kesimi dinledi, dinlemeye devam ediyor. AKP gerçekten sorun mu çözüyor, bizleri oyalıyor mu? Bizce belli. Belli oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı 'Zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizi İslam için tehdit oluşturduğunu ilan etti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı, başta tüm laik ve demokrat kimseler olmak üzere, Alevi hak ve hukukunu savunan örgütlerimizi ve yöneticilerimizi tehdit etmektedir. Şeriatçı gizli örgütlere ve militanlara hedef göstermektedir." dedi. AK Parti hükümetinin Alevilerin haklı seslerine kulaklarının hala sağır, gözlerinin hala kör olduğunu söyleyen Balkız "İşte bu nedenlerle Kızılırmak gibi coşarak yüzbinlerle İstanbul'a geliyoruz. Kasım 2008 Ankara mitingimizin yıldönümünde bu kez yüzbinlerle Kasım 2009'da İstanbul'da Kadıköy Meydanı'nda olacağız. Demokrasi ve laiklik aşkına İstanbul'da olacağız. Eşit yurttaşlık hakkı taleplerimizi bir kez daha haykıracağız. İstanbul ve İstanbul dışındaki tüm dergahlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz, üniversitelerimiz, fabrikalarımız ve mahallelerden yüzbinler Kadıköy'a akacak" diye konuştu. AK Parti'nin darbeciler karşısında önemli bir duruş sergilediğini de belirten Balkız, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin de değiştirilerek başta Kenan Evren olmak üzere darbecilerin yargılanmasını arzuladıklarını da ifade etti. Balkıs bir gazetecinin CHP'nin açılım'daki rolü ile ilgili bir sorusu üzerine de "Al birini vur ötekine. AKP ile arasında fark yok. Genel Kurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte hareket ediyor, onlarla paralel bir konsensüs sergiliyorlar." diye konuştu.
585139
Daum'lu Fenerbahçe, Antalya'da rekor arıyor
İHSAN ÖKSÜZ Daum'lu Fenerbahçe, Antalya'da rekor arıyor Ligde bugün deplasmanda Antalyaspor ile karşılaşacak F.Bahçe, kendisine ait maçlık sezon başlangıç galibiyet rekorunu egale etmek istiyor. Ligde ilk maçını kayıpsız geride bırakan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965'te ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarlamayı hedefliyor. Teknik direktör Daum yönetimindeki sarı-lacivertliler, 7'de yaparak sezona en iyi başlama rekorunu elde ettiği 1964-1965 sezonunu İngiliz teknik direktör Oscar Hold yönetiminde şampiyon tamamlamıştı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan F.Bahçe, kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 12 gol atıp, kalesinde gol gördü. 26.09.2009
585752
Çinlilere fındıklı yoğurt geliyor
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Çinlilere fındıklı yoğurt geliyor PEKİNTürk fındığını Çinlilerin damak zevkine uydurarak soslu, baharatlı ve soyalı satmaya çalışan Fındık Tanıtım Grubu, şimdi de fındıklı yoğurtla Çinlilerin karşısına çıkıyor. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Pekin'deki temaslarında bugün Dış Ticaret Müsteşarlığının Pekin'de Lufthansa Center'deki Türk Ticaret Merkezi'nin (TTM) açılışını yaptı. Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Murat Salim Esenli ile Ticaret Başmüşaviri Ender Öncü'nün de hazır bulunduğu açılışta Bakan Çağlayan, "Burası Türkiye'den gelecek tüm vatandaşlarımızın buluşma yeri olacak, rehberlik ve pusula görevi görecek. İnşallah ticaretimiz Çin ile dengeli hale gelir. Çin'den birçok yatırımcı Türkiye'ye gelir." temennisinde bulundu. Bakan Çağlayan daha sonra Pekin'deki TTM bünyesinde yer alan Fındık Tanıtım Grubu Çin Ofisi ile Yatırım ve Destek Ajansı ofisini ziyaret ederek yetkililerden bilgi aldı. Bakan Çağlayan'a burada Türk fındığının Çin'de kullanıldığı alanlar hakkında bilgi verildi. Buna göre 2010 Nisan ayında Çinli Mengniu firması, Türk fındığını kullanarak Çinlilere fındıklı yoğurt ürününü ilk etapta deneme olarak sunacak. İkinci olarak ise yine Mengniu, Kasım 2009'a ikinci fındıklı dondurmayı Çinlilerin beğenisine sunacak. Türkiye Çin'e geçen sene milyon dolarlık 997 ton fındık ihraç etti. Çin'de Türk fındığı genelde sanayi alanında kullanılıyor. Bakan Çağlayan ayrıca Asya Pasifik Ülkeleri Ticaret Müşavirleri Bölgesel değerlendirme Toplantısı'na başkanlık etti. Bu bölgeler ile ticaretin arttırılması konusunda müşavirlere tavsiyelerde bulunan çağlayan, müşavirlerin sunumlarını dinledi. Bakan Çağlayan'a AKP Kırşehir milletvekili Mikail Arslan, Sakarya milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve MHP Bursa milletvekili Necati Özensoy, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Devlet Personel Başkanı Ahmet Tekinarslan, İhracat Genel Müdürü Ziya Altunyaldız, TUSKON Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Ahmet Ciğer, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Nail Olpak ve çok sayıda ihracatçı birlikleri temsilcileri eşlik ediyor. Çağlayan'ın yüz kişilik heyetinde ayrıca Türkiye'den çeşitli medya kuruluşlarına ait 17 de basın mensubu bulunuyor. 26.09.2009 EKONOMİ
586062
Almanlar yarın 17. kez sandık başında
Seçmenlerin 32,2 milyonunun bayan olduğu, yaklaşık buçuk milyon seçmenin ilk kez oy kullanacağı, seçmenlerin yaklaşık 5,6 milyonunun göçmen kökenli olduğu, bu seçmenler arasında da 327 bin Türk kökenli seçmenin bulunduğu bildirildi. Almanya çapında toplam 16 eyalette ve 299 seçim bölgesinde yapılacak seçimlerde, her seçmenin oy hakkı bulunuyor. Seçmenler birinci oylarını, oturdukları yerlerde doğrudan milletvekili adayı olan politikacılara, ikinci oylarını da tercih ettikleri partiye verecekler. Federal Meclis'te şu an 611 milletvekili bulunuyor. Bir partinin herhangi bir seçim bölgesinde, normalde aldığı oylara göre çıkarttığı milletvekilinden daha fazlasını doğrudan oylarla kazanması durumunda Federal Meclis'in üye sayısı da doğrudan artacak. Aralarında 32 Türk kökenlinin bulunduğu toplam bin 556 milletvekili adayının Federal Meclis'e girebilmek için çaba harcayacağı seçimlere 27 parti ve siyasi grup katılıyor. -PARTİLERİN BAŞBAKAN ADAYLARI- Almanya'da yarın yapılacak genel seçimlere katılan en büyük partilerden biri olan Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) başbakan adayı Almanya Başbakanı Angela Merkel. Almanya'nın ilk bayan başbakanı olan Merkel, 17 Temmuz 1954 tarihinde bir rahip ile bir öğretmenin kızı olarak Hamburg kentinde dünyaya geldi. Berlin'in kuzey doğusundaki Uckermark yöresinde yetişen Merkel, yaşantısının ilk 35 yılını eski Doğu Almanya'da (DDR) geçirdi. Leipzig kentinde fizik öğrenimi gören Merkel, daha sonra Bilimler Akademisi'nde çalışma imkanı buldu ve burada, halen evli olduğu ikinci eşi Joachim Sauer ile tanıştı. İki Almanya'nın birleşmesinden sonra CDU'ya üye olan Helmut Kohl'ün başbakanlık döneminde hükümet sözcü yardımcısı olarak görev yapan Merkel, daha sonra Kohl kabinesinde kadın ve gençlik, daha sonra da çevre bakanı olarak görev aldı. Kohl'ün 1998 yılındaki seçim yenilgisinden sonra CDU genel sekreterliği görevine getirilen Merkel, 2000 yılının nisan ayında da ilk kadın parti başkanı olarak CDU genel başkanlığına seçildi. Merkel, eski başbakan Gerhard Schröder'in 2005 yılında erken seçimlere gitme kararı almasından sonra CDU'nun seçimleri az bir farkla kazanması üzerine 2005 yılının kasım ayında da başbakan oldu. Almanya'da diğer büyük bir parti olan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise lise eğitiminden sonra askerliğini yaptı ve ardından Giessen kentinde hukuk öğrenimi gördü. Bir marangozun oğlu olan Steinmeier, 1991 yılında Hannover kentindeki Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanlığı'nda görev yapmaya başladı ve yıl sonra da, dönemde eyaletin başbakanı olan eski Almanya başbakanı Schröder'in özel kalem müdürü oldu. Schröder'in 1998 yılında Almanya başbakanı olmasından sonra da Steinmeier, eski başkent Bonn'daki, daha sonra da başkent Berlin'deki başbakanlıkta müsteşar olarak görev yaptı. Almanya'da 2005 yılında kurulan CDU-SPD koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olarak görev yapmaya başlayan Steinmeier, yaklaşık yıl sonra başbakan yardımcılığı görevini de üstlendi. Steinmeier, 18 Ekim 2008 tarihinde düzenlenen parti kurultayında da, delegelerin yaklaşık yüzde 95'inin oyunu olarak SPD'nin başbakan adayı oldu. -DİĞER PARTİLERİN ÖNEMLİ ADAYLARI- Hür Demokrat Parti'nin (FDP) genel başkanı olan Guido Westerwelle ise, 27 Aralık 1961 tarihinde Bonn yakınlarındaki Bad Honnef kentinde dünyaya geldi. Bonn'da hukuk bilimleri üzerine eğitim gören Westerwelle, 1994 yılının aralık ayında partisinin genel sekreteri, 2001 yılının mayıs ayında da FDP genel başkanı oldu. CDU'yla birlikte kurmak istediği koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olmak istediğini sıkça dile getiren Westerwelle, 3. kez bu görev uğruna mücadele edeceği için, yarınki genel seçimlerde başarısız kalması durumunda genel başkan olarak koltuğunun sallantıda olacağı tahmin ediliyor. Almanya'nın Bad Urach kentinde 21 Aralık 1965 tarihinde doğan ve sosyal pedagog olarak çalışan Cem Özdemir ise 15 Kasım 2008 tarihinde Claudia Roth ile birlikte Yeşiller Partisi'nin eş başkanlığına seçildi. Özdemir ve Roth'un eş başkanlığını yaptıkları Yeşiller Partisi içinde önemli isim bulunuyor. Eski tarım ve tüketicileri koruma bakanı olarak görev yapan Renate Künast, 15 Aralık 1955 tarihinde Recklinghausen kentinde doğdu, hukuk öğrenimi gördükten sonra bir süre avukatlık yaptı. Siyasi kariyerine 1979 yılında Berlin'de başlayan Künast, şu an partisinin Federal Meclis grubu eş başkanlığını yürütüyor. Partinin diğer meclis grubu eş başkanı ve eski çevre bakanı olan Jürgen Trittin ise 25 Temmuz 1954 tarihinde Bremen'de doğdu. Eski bir komünist olarak bilinen Trittin, nükleer enerjiden tümüyle vazgeçilmesi için verdiği mücadele nedeniyle önemli bir politikacı olarak tanınıyor. DDR dönemindeki komünist partinin devamı olarak bilinen Sol Parti'nin en önemli adayları olarak da partinin meclis grubu eş başkanları Oskar Lafontaine ve Gregor Gysi görülüyor. Saarlouis kentinde 16 Eylül 1943 tarihinde doğan Lafontaine, SPD genel başkanlığının yanısıra maliye bakanlığı görevlerinde bulundu. 1999 yılında SPD'den ayrılan Lafontaine, 2005 yılından bu yana Sol Parti'nin eş başkanı olarak da görev yapıyor. Berlin'de 16 Ocak 1948 tarihinde doğan Gysi de, hukuk eğitim gördükten sonra DDR'de halk meclisi üyesi, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra Berlin eyalet hükümetinde de ekonomi ve çalışma bakanı olarak görev yaptı. Gysi 2005 yılından bu yana Sol Parti meclis grubu eş başkanı olarak görev yapıyor. Almanya'da siyaset sahnesinde uzun zamandan bu yana tanınan Lafontaine ve Gysi partinin aydınları olarak biliniyor. Almanya çapında hiç bir partinin Sol Parti'yle işbirliği yapmak istememesine rağmen, Berlin eyaletinde Sol Parti, SPD ile koalisyon hükümetinde yer alıyor.
585637
Nişan dönüşü kaza: ölü
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Nişan dönüşü kaza: ölüŞahin ÖZER- İbrahim EMÜL/OSMANİYE, (DHA) ’de kuzeninin nişan töreninden dönen polis memuru Nazım Güldal ve ailesinin bulunduğu otomobil kamyona çarptı. Kazada kişi öldü. Üstelik hayatını kaybedenlerden biri de aylık hamileydi. Kaza, dün saat 23.30'da (TAG) otoyolu Denizgören mevkiinde meydana geldi. Osmaniye’den Adana yönüne giden 'nde görevli polis memuru 35 yaşındaki Nazım Güldal yönetimindeki 51 DF 859 plakalı otomobil, aynı yönde giden ve sürücüsünün kimliği belirlenemeyen 73 DA 274 plakalı kamyona arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan otomobil refüje düştü. Kazada otomobil sürücüsü Nazım Güldal ile aylık hamile eşi 34 yaşındaki Nazan Güldal, kayınpederi 74 yaşındaki Cemal Akarsu ve kayınvalidesi 70 yaşındaki Fatma Akarsu olay yerinde öldü. Osmaniye Belediyesi Arama Kurtarma ekiplerinin müdahalesi ile araç içerisinde sıkıştıkları yerden çıkartılan cesetler, Devlet Hastanesi morguna konuldu. Kaza sonrası aracını olay yerinde bırakıp kaçan kamyon sürücüsünün yakalanması için çalışma başlatıldı. Nazım Güldal ve ailesinin 5- araçlık düğün konvoyuyla memleketleri 'ye döndükleri öğrenildi.
584798
Dayak Zeka Seviyesini Düşürüyor
Dayak Zeka Seviyesini Düşürüyor Sürekli tokatlanan çocukların IQ seviyelerinin, ailelerince uyarı yoluyla terbiye edilenlere oranla daha düşük olduğu tespit edildi. Dayağın çocukların zeka seviyesinin düşmesine yol açtığı belirlendi. Fiziksel cezalandırmanın çocuklar üzerindeki etkisini 40 senedir araştıran ABD'deki New Hampshire Üniversitesinden Murray Straus, sürekli tokatlanan çocukların IQ seviyelerinin, ailelerince uyarı yoluyla terbiye edilenlere oranla daha düşük olduğunu tespit etti. Daily Mail'in haberine göre Straus, çocuklarla konuşmanın çocukların beyinlerinin gelişmesini sağladığını, fiziksel cezanın ise çocukları korku içinde bırakarak öğrenme yeteneklerini sekteye uğratabildiğini söyledi. Yüzlerce Amerikalı çocuk üzerinde araştırma yapan Straus, dayak yiyenlerin IQ seviyelerinin diğer akranlarına oranla ila puan düşük olduğunu belirledi. Bunun yanı sıra bir çocuğun ne kadar çok dayak yiyorsa testlerde kadar az başarı gösterdiği ortaya çıktı. Straus, "Çocuklarla konuşmanın beyindeki bağlantılarda ve idrak yeteneğinde artışla ilgisi vardır. Çocuğu eğitmek ve doğruları göstermek için ebeveyn ne kadar az fiziksel ceza uygularsa sözlü iletişime kadar ihtiyaç duyulur. Dövülmek ve tokatlanmak, çocuğun hayli yüksek stres altında kalmasına yol açan tehdit edici ve dehşete düşürücü bir şeydir. Korku ve stres zihinsel yetenekte kusurlara yol açabilir" dedi. Araştırmasında 32 ülkedeki çocuklar arasında karşılaştırma yapan Straus, ebeveynlerin fiziksel cezaya daha meyilli oldukları ülkelerde çocukların IQ'sunun daha düşük olduğunu belirledi.
585919
Dalgaya kapılan Beşiktaş, takla attı
2009 yarış sezonun 11. yarışı Türkiye Offshore Şampiyonası Adana ayağı heyecanla başladı. Kıyasıya rekabetin yaşandığı şampiyonada birinciliği 88 STIHL takımı alırken, ikinciliği 89 VIKING takımı ve üçüncülüğü ise YKM Sport takımı aldı. Beşiktaşlı taraftarların tezahuratlarıyla moral toplayan Beşiktaş takımı yaşadığı talihsiz kaza sonucu yarışı tamamlayamadı. nolu YKM Sport teknesi ile girdiği mücadele esnasında dalgaya takılarak takla atan takım Beşiktaşlı taraftarların yüreğini ağzına getirdi. Beşiktaş takımı pilotu Burak Öztoygar yarışın kıyasıya rekabet içinde geçtiğini belirterek, "Talihsiz bir kaza yaptık ve ne yazık ki tamamlayamadık yarışı. nolu YKM teknesi ile girdiğimiz çekişme esnasında çıktığımız yüksek hız ve akabinde karşılaştığımız burundan girdiğimiz dalga sonucu teknemiz takla attı. Moralimizi yüksek tutup yarın koşulacak yarışta açığı kapatmaya çalışacağız. Bizi izlemeye gelen tüm Adanalılara ve Beşiktaşlı taraftarlara desteklerinden ötürü çok teşekkür ediyoruz." dedi.
584857
Krallık değil şampiyonluk
Nonda'nın tercihi açık: Daha önce farklı ülkede gol kralı oldum ve önemli bir şey olmadığını gördüm. Şampiyonluğu gol krallığına tercih ederim Kongolu golcü Shabani Nonda, GS TV'de yayınlanan Kaleydoskop programının konuğu oldu.Takım olarak bu yıl yine çok iyi bir ruh yakaladıklarını ifade eden Nonda, Kasımpaşa maçının beklenenden zorlu geçtiğini, bu karşılaşmada şansın kendisinin yanında olduğunu söyledi. 45 dakikada sonuca gitmenin kolay olmadığının altını çizen Kongolu, "Ben Avrupa'da da tüm gollerimi ikinci yarıda attım. Herkes tabii ki ilk 11'de forma giymek ister. Ama burada hocanın tercihine saygılıyım" dedi. Bu sezonu Galatasaray'a geldiği ilk sezona çok benzeten Nonda "O yıl da çok iyi bir takım ruhu vardı ve şampiyon olmuştuk. Geçen yıl ise yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve sonunda 5. olduk. Bu sezon ise herkes katkı sağlamaya gayret ediyor" diye konuştu. Şu an golle krallıkta zirvede bulunan Kongolu, gol krallığını önemsemediğini, sene sonunda sonuca etki eden goller atmayı krallığa tercih edeceğini ifade ederek şöyle konuştu: "Daha önce farklı ülkede gol kralı oldum. Bunun önemli bir şey olmadığını fark ettim. Dolayısıyla krallıktan çok, mümkün olduğunca takım adına bir şeyler yaparak geçen yıl ara verdiğimiz şampiyonluklara devam etmeyi tercih ederim." Nonda, futbol hayatındaki en önemli maçı ise, 2007-08 sezonunda kendisinin attığı golle 1-0 galip bitirdikleri Fenerbahçe karşılaşması olarak gösterdi.
584928
Dersimiz gol
Dersimiz gol güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda CSKA maçının hazırlıklarını ’deki kendi tesislerinde sürdüren ’ta, Teknik Direktör ’nin özellikle gol vuruşlarına ağırlık verdiği öğrenildi Mustafa hocanın, basına kapalı olarak yapılan antrenmanlarda taktik çalışmaları hep bu yönde yaptırdığı vurgulandı. Sezon başından beri anormal gol sıkıntısı çeken siyah beyazlı takımda, Denizli’nin ölü toplar üzerinde futbolcularına çalışmalar yaptırdığı ifade edildi. Siyah-beyazlı teknik adamın, CSKA maçında kazanılan serbest, endirekt ve köşe vuruşlarını göz önünde tutarak çeşitli varyasyonları da denettiği belirtildi. Bu karşılaşmanın hazırlıklarını dün yaptıkları idmanla devam ettiren Kartal’da oyuncular kondisyon ağırlıklı bir idman yaptı. Antrenmana Yusuf ve Rüştü katılmazken, takımdan ayrı düz koşu yaptı.
585777
Manisa Denizli'ye bileniyor!
Manisa Denizli'ye bileniyor! 26/09/09 13:57 Denizlispor maçı hazırlıklarını Tarık Almış Tesisleri'nde basına ve taraftara kapalı olarak yapılan antrenmanla tamamlayan Manisaspor, kara yoluyla Denizli'ye gidecek. Teknik direktör Mesut Bakkal, yaptığı açıklamada, normal lig maçlarından bir tanesini oynayacaklarını, amaçlarının Denizli'den puanla dönmek olduğunu belirterek, ''Denizli'ye benim emeğimin çok geçtiği gibi, onların da bana katkıları oldu. Dostça, Ege'ye yakışan bir mücadele olmasını istiyoruz'' diye konuştu. Bakkal, Sezer'in hafif sakatlığının bulunduğunu sözlerine ekledi.
585782
Rusya: İran'ın gizli nükleer programından endişeliyiz
ltar-Tass ajansına göre Medvedev konu ile ilgili değerlendirmesinde, "İran uluslararası toplumun güvenini yeniden kazanmak için somut adımlar atmak zorunda. Uluslar ası Atom Enerjisi Ajansı ile tam bir işbirliği içinde olması gerekiyor. Kum şehrindeki gizli nükleer çalışmalar ciddi kaygı nedeni." ifadelerini kullandı. Ekim'de İran nükleer programı ile ilgili gerçekleşecek 'altılı' görüşmenin, Tahran için müzakere masasına oturması için fırsat olacağını hatırlatan Rusya lideri, "Yeni uranyum zenginleştirme çalışmaları ile ilgili gelen bilgiler ışığında, biz İran'ın nükleer çalışmalarının sadece barışçıl amaçlı olduğunu gösterecek ikna edici deliller ortaya koymasını umuyoruz." temennisinde bulundu. İran'ın gizli nükleer çalışmaları ile bilgiler G20 zirvesine bomba gibi düştü. ABD askeri müdahale yolunun masada olduğunu ifade ederken, ek yaptırımlara bugüne kadar karşı çıkan Rusya ilk kez Tahran'a yönelik yaptırımlara yeşil ışık yaktı. Sivil amaçlı nükleer çalışma yapmasının İran'ın hakkı olduğunu söyleyen Medvedev, nükleer silah üretme hakkının olmadığını söyledi.
585554
Krizi çarıkla aştı
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Krizi çarıkla aştı MUĞLAMuğla'nın Fethiye ilçesinde ayakkabı tamirciliği yapan Tunahan Uysal isimli esnaf, fiyatı 5-10 TL'ye kadar düşen ucuz ayakkabılarla rekabet edemeyince çarık yapmaya başladı. Çin malı ayakkabıların piyasada 5-10 TL'ye satılması küçük ölçekli ayakkabıcılar kadar tamircileri de zora soktu. İnsanların yırtılan ayakkabılarının yerine ucuz ayakkabı aldığını ve tamire getirmediğini söyleyen ayakkabı tamircisi Tunahan Uysal, Çin krizini aşmak için çarık üretmeye başladı. Çinlilerin yapamadığı Çarık'ı yaparak hem Türk kültürünü yaşattığını, hem de bozulan işlerini yeniden yoluna koyduğunu anlatan Uysal, işlerinde gözle görülür artış olduğunu söyledi. 15 yıl önce başladığı mesleğinin son günlerde yok olma safhasına geldiğini, kimi zaman hiç tamir yapmadan dükkan kapattıklarını dile getiren Uysal, babasının yönlendirmesi ile yıl önce çarık üretmeye başladığını söyledi. Bölgedeki otellerin Yörük kültürünü yansıtan programlar yapması ve halk oyunları oynayan animasyon gruplarının artması nedeniyle işlerinin iyiye gittiğini ifade eden Tunahan Uysal, yılda 150-200 çarık üretip, sattığını kaydetti. Tanesini 70- 80 TL arasında sattığı çarıkları siparişle ürettiğini vurgulayan Uysal, "Antalya, Burdur, Isparta, Muğla ve Denizli illeri Yörük kültürünün ağırlıklı yaşandığı yerlerdir. Yörüklerin de vazgeçilmez giysilerinden biri çarıklardır. Hal böyle olunca yazın festival döneminde bu bölgelere çok sayıda çarık üretip satıyorum. Ayrıca otellerin müşterilerine sunduğu Türk gecelerinde kullanılan çarıkları da yine ben imal ediyorum. Ayrıca insanlar evlerine süs olarak da gelip çarık diktiriyor. Buna bir de halk oyunları oynayan grupların artan sayısı eklenince artık normal ayakkabı ile uğraşamaz hale geldim. Zaten insanlar da TL'ye ayakkabı satın alabildiği için tamire gelmiyor." dedi. 26.09.2009 EKONOMİ
585620
Son Osmanlı'yı S.Ahmet'ten uğurladık
Ziyaret için geldiği Türkiye'de hayatını kaybeden Osmanlı hanedanının son veliahdı Osman Ertuğrul Osmanoğlu, son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine devletin üst düzey yetkililerinin yanı sıra oldukça kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı. Cenaze namazını Sultanahmet Camii'nin emektar imamı Emrullah Hatipoğlu tarafından kıldırıldı. Cenaze törenine Osmanoğlu Ailesi'nin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı bazı milletvekili dekatıldı. Osmanoğlu'nun naaşı cenaze namazının ardından II. Mahmud Türbesi Haziresi'ne götürülmek üzere yola çıktı. Herkesin Osmanoğlu'nun naaşına omuz vermek için yarıştığı görüldü. AYRINTILAR GELECEK 23 Eylül'de hayatını kaybeden hanedanın reisi, bugün taammüller gereği cenaze namazı kılınmayan Sultanahmet Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından II. Mahmud Türbesi Haziresi'ne defnedilecek. Osmanoğlu, vasiyetini, eşi Zeynep Tarzi Osmanoğlu'na sözlü olarak iletmiş: "Beni dedem II. Abdülhamid'in yanına gömün." AY ÖNCE TÜRKİYE'YE GELMİŞTİ Osmanlı'nın sarayda doğan son veliahdı Ertuğrul Efendi, iki ay önce ziyaret için Türkiye'ye gelmişti. Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'ndeki 39 numaradaki Erel Apartmanı'ndan bir daire kiralamıştı. Çok istemesine rağmen 70 yıl boyunca ülkesine dönemeyen Osmanoğlu, 1912'de dünyaya geldiği Nişantaşı'nda vefat etti. Hayatının önemli bir kısmını Amerika'da geçiren son Osmanlı'nın en büyük hayali Türkiye'ye gömülmekti. Vasiyetine uygun olarak Sultan II. Mahmud Türbesi Haziresi'nde bir yer ayarlandı. Osmanoğlu'nun yakınları, cenaze merasimi için öncelikle Hamidiye Camii'ni düşündü. Ancak İstanbul Müftülüğü ve valiliğin girişimiyle cenaze namazının Sultanahmet'te kılınması kararlaştırıldı. Osmanoğlu, bugün öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından II. Mahmud Türbesi'nde yer olmadığı için hazireye defnedilecek. AKŞAM HATİM İNDİRİLECEK Akşam 19.00 ile 20.00 arasında Yıldız Çadır Köşkü'nde Osmanoğlu için hatim indirilecek ve dua yapılacak. Ailesi, pazar ve pazartesi 14.00 ile 16.00 arasında taziyeleri kabul edecek. Bu arada, Ertuğrul Efendi'nin cenaze törenine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül adına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen'in katılacağı öğrenildi. Yurtdışında olduğu için cenazeye katılamayacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan, aileyi arayarak taziyelerini iletti. 1840'ta yaptırılan Cağaloğlu'ndaki II. Mahmud Türbesi'nde Osmanlı padişahları II. Mahmud, Abdülaziz ve II. Abdülhamid'in mezarları bulunuyor. Bu türbenin de içinde bulunduğu II. Mahmud Türbesi Haziresi'nde ise dönemin önemli paşa, sadrazam, kaptan-ı derya ve Osmanlı hanedanından bazı kişiler yatıyor OSMAN ERTUĞRUL OSMANOĞLU'NUN ÖZGEÇMİŞİ II. Abdülhamit'in oğlu şehzade Burhaneddin Efendi'nin oğlu olan Osman Ertuğrul Osmanoğlu, 18 Ağustos 1912 tarihinde Yıldız Sarayı'nda doğdu. Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının bütün fertlerinin Türkiye'den sürgün edilmesi nedeniyle babası ve kardeşiyle birlikte Viyana'ya yerleşen Osmanoğlu, 1933 yılında babasıyla birlikte ABD'ye gitti. Babasının 1949 yılında vefatından sonra 1952 yılında Kanada merkezli bir madencilik şirketi kuran Osmanoğlu, 1991 yılında Osmanlı hanedanı ile benzer bir akıbeti paylaşan Afgan kraliyet ailesinden Prens Abdulfettah Tarzi ve Dr. Pakize Tarzi'nin kızı Zeynep Tarzi ile evlendi. Akıcı bir şekilde Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşan, İtalyanca ve İspanyolca'yı anlayan Osmanoğlu, 1974 yılında yürürlüğe konulan af kapsamında ailenin diğer üyelerini takiben 1992 yılında Türkiye'ye geldi ve 2004 yılı içinde de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldı. Daha ziyade New York Manhattan'da yaşamını sürdüren Osmanoğlu, ''Osmanlı Hanedanının Reisi'' ve ''Son Osmanlı'' olarak anılıyordu. Haber 7-Zaman 2009-09-26 15:00:05 Devlet erkânının, ve genel kurmayın cenaze namazına gelmemesini kınıyorum gerçekten. Bu arada "Son osmanlı" deniyor haberde fakat, osmanlı sülalesinin türkiyede kalan kısımları soy isimlerini değiştirmişlerdir, Evliyazâde, Paşazâde ve Boz olarak, bunlar herkes tarafından bilinmemektedir, yalnızca Osmanoğlu soyisminde olan ailenin en büyük ferdi olan 2. Abdulhamid Hân'ın yaşayan tek torunu olan Osman Ertuğrul Osmanoğlu vefat etmiştir. Diger ailelerde halen isimleri bilinmese de Şehzâdeler mevcuttur. musa sacmali 2009-09-26 14:58:56 özgür çocuk kardeşime.. evet yaşayan şehzadeler var fakat bu şehzadenin özelliği saltanat zamanında sarayda doğan son şehzade kendisidir. bu bakımdan diğerlerinden kıdemli idi. Allah rahmet eylesin. Ömer Gökdemir 2009-09-26 14:53:50 Atalarimiza, onlarin evlatlarina, bu surgunu ve mallarinin gasp edilmesini reva gorenlerin uzerinden, ALLAH\\\'IN GAZABI VE LANETI EKSIK OLMASIN!... Benim Atalarim OSMANLI!.. Baskalari asla ve ASLA DEGIL!!! alpaslan capanoglu 2009-09-26 14:25:00 cenaze törenine cumhuriyet elitleri gelmez ama 600 yıl ordusuna kumandanlık edilen bir imparatorluga vefa olarak asker paşalarımızdan ikisi gelemezmiydi.cumhuriyeti bile osmanlıu paşalarının kumandanları ile kazandık.baykal gelmesin anlarız. ama paşayı anlamam.. hursit dilaver 2009-09-26 14:14:14 son osmanlı değil mileti yanıltıp durmayın.osmanlı ailesinin en yaşlı üyesiydi sadece ailenin erkekleri bittimiki son osmanlı diyorsunuz.daha yaşıyan 24 şehzade var...başlık yanıltıcı olmuş ozgurcocuk 2009-09-26 14:12:10 Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Gönüllerimizin sultanı. Yakup OFLAR 2009-09-26 14:10:17 osman gazinin, fatihin, kanuninin, yavuzun, abdülhamitin torunu benim sanli dedem ertugrul osman...mekanin cennet olsun, kabrin nur ile dolsun.bu iste bir is var diyen cahill iyi dinle: ertugrul osman efendi amerikaya kafasi estigi icin gitmedi.cumhuriyetle birlikte osmanli hanedani yurtdisina sürüldü.nereye gidecekti, afrikaya mi? afganistana mi? ertugrul osman efendi vatanina, milletine, türkiye cumhuriyetine ihanet mi etmis? hayir.o zaman terbiyesizligin lüzumu yok.haddini bil... Erdem Demir 2009-09-26 14:04:47 osmanlı hadedanından 144 kişiye ebediyen anadoluya girmeme cezası veren onları süren akıllara ve devlet adamlarına lanet olsun Tuğrul İskender 2009-09-26 14:01:01 Yerin, dedelerinin yanibasi olsun, cennet`in en gorkemli yerleri yani, Muhammed Mustafa (SAV)`in can ciger komsulari. (insaAllah). Allah`a emanet ol ey gonullerimizin son Sultan`i. Omer UCAR 2009-09-26 12:40:22 Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Haleb'in ve Mısır'ın ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve külliyen diyar-ı Arab'ın ve Yemen'in ve dahi nice memleketlerin ki... sultanı ve padişahı sultan Beyazıd han oğlu sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Hanım. işte biz buyuz.. Osmanlıyız Türkoğlu Türk 2009-09-26 12:39:21 Benim bu işe aklım fikrim ermiyor daha 1933 lü yıllarda amerikada ne işleri var bu insanların neden amerika ve ingiltere hala amerika ve ingiltere tarafından yönetildiğimiz doğru olmalı halde, KADAVRA 2009-09-26 12:38:37 "Ben ki, sultanu's selatin ve burhanu'l havakin tac-bahş-i husrevan-ı ruy-i zemin zillulllah fi'l-ardayn Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve vilayet-i Zulkadriyye'nin ve Diyarbekr'in ve Kürdistan ve Türkoğlu Türk 2009-09-26 12:36:02 Cumhuriyete inaniyorum.Ama Tarihimize sahip cikiyorum.Turk dunyasina hizmet edemesede(belki bilmedigimiz hizmetleri olmustur)Yurt disinda yasayip Turkceyi unutmamasi diline bagliligini gosterir.Dedesi son buyuk Turk hakaniydi.Allah Rahmet etsin.Ailesinin ve Turk severlerin basi sag olsun tuna han 2009-09-26 12:05:07 atalarımıza son vefa için inşallah orada olacağım. Allah affetsin bizleri. ecdadımızın kemikleri sızlıyor. egitimsart 2009-09-26 11:56:20 eğer avrupada olsa bütün halk hanedanın bu ölümünü konuşurdu... oysa bizim ülkede ne tv ler ne gazeteler gündeme taşımıyor... halkı yönlendirmiyor... osmanlı bizim geçmişimiz ve bu insanlar bize şanlı geçmişten miras... şaşalı bir cenazeyi hakediyorlar ama ne yazıkki yozlaşmış bu ülkede öldüler... yazık çok azık tamer dağlar 2009-09-26 11:52:47 Yıllarca insanlara yutturulan hikayeleri boş verip ecdadımıza sahip çıkalım. E.Y. 2009-09-26 11:38:13 Keske bu anlamli cenaze namazinda bulunsaydim malesef yurtdisinda olmam beni ilk defa bu sekilde üzüyor. Imkani olan benim adimada safta niyet alsin, Allah günahlarini afetsin bizide kendisi gibi Peygamber efendimize komsu eylesin.Ama cok üzücü 2004 yilina kadar bu hanedana TC vatandasligin verilmesi keske demek geliyor icimden keske... Budapeste/Macaristan Mehmet Inceoglu 2009-09-26 11:16:51 dünyaya yayılmış bütün osmanlı hanedanına mensup kişilere, türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı verilip türkiyeye getirilmesi gerekmektedir... Ottoman Sultana 2009-09-26 11:10:01 Osmanlının yıkılışını 34 yıl geciktiren ve İslam toprakları kanla alındı ancak kanla verilir diyen dedesi Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han hürmetine taksiratını affetsin. Bizede dedesi hürmetine cenazesini kılıp en güzel şekilde uğurlamak yakışır... atilla ışık
584974
'Türkiye'yi problem ülke gibi göstermeyin'
İstanbul'da gerçekleştirilen Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi'nde bugün toplanacak genel kurulca hazırlanacak sonuç metni, yargı camiası açısından önem taşıyor. Sürmekte olan Ergenekon davası açısından önem taşıyan suç için bir araya gelme, gizli tanık uygulaması ve teknik takip süreciyle ilgili alınacak karar kimi Türk hukukçular tarafından yönlendirilmeye çalışılıyor. Türk hukukçuların engellemeci tavrı uluslararası camiadan da tepki gördü. "Biz Türkiye'de çok ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz." diyen Türk hukukçulara karşı, kongre raportörlerinden John Ver Vaale, "Türkiye'yi problem bir ülke şeklinde gösteriyorsunuz. Hukuki süreçlerde Avrupa'nın da sıkıntıları var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına bakarsanız, Batı'nın da cennet olmadığını anlarsınız." çıkışı yaptı. Tartışmalar boyunca, Türk katılımcıların sıklıkla söz alması, gerekçeleri ve örnekleri de çoğunlukla Ergenekon davasından vermeleri, dikkat çekti. Kongrede hukuki konuların yanı sıra, insan hakları ve sanıkların bireysel durumlarına ilişkin bazı düzenlemeler de konuşuldu. Aralarında emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun bulunduğu bazı Türk katılımcılar gizli tanıkların ve gizli delillerin soruşturmada ve dava sürecinde kullanımına kesin bir biçimde karşı çıktı. Yapılan oylamada gizli tanık ifadelerinin kullanılabileceği hükmü çıksa da azınlık görüşünden hareketle gizli delillerin başkaca delillerle desteklenmek koşuluyla kullanılabilmesi öngörüldü. Türk katılımcılardan bir kısmı, bu tip delil ve tanık ifadelerinin soruşturma ve gözaltına alma işlemleri sırasında da kullanılmasına itiraz etti. Ancak uluslararası kesim AİHM kararlarını nazara vererek bu görüşü kabullenmedi. Toplantılarda askerî mahkemelerin terör soruşturmalarındaki konumu üzerine de bir değerlendirme yapıldı. Bu çerçevede sivil mahkemelerin yetkisinin olağanüstü durumlarda dahi devam edeceği ve bu tip davaların askerî mahkemeye taşınmasının yasaklanması gerekliliği dile getirildi. Buna da Türk katılımcılardan itirazlar geldi. Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP) ile birlikte İstanbul'da ilk kez konferans düzenleyen Türk Ceza Hukuku Derneği ilginç bir özelliğe sahip. 2004 yılında ölen Ordinaryüs Profesör Sulhi Dönmezer'in kurulmasına öncülük ettiği derneğin üyeleri arasında Ergenekon davasına bakan mahkeme başkanı, Ergenekon sanıklarının ve müdahillerin avukatları ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı da bulunuyor. Konferansın açılışına ise dernek üyelerinden sadece Ergenekon davasıyla ilgili olarak sanık avukatları katıldı.
585034
Tutarsız kararlar
Metin Tokat Tutarsız kararlar 26 Eylül Cumartesi 2009 Futbolcuların iyi niyetle futbol oynama isteği yanında karşılıklı atılan goller ’in tartışılmasını önledi. Faul ve kart uygulamalarında standartı yoktu. Topa ve rakibe yapılan müdahaleleri pozisyonlara yakın olmasına rağmen yanlış değerlendirdi. 8. dakikada Tozo, Selçuk’u arkadan tuttu. Kural gereği göstermesi gereken yerine sadece uyarıda bulundu. Ancak uygulamasını doğru yapsa aynı oyuncu 22. dakikada ikinci sarıdan görecekti. Sakatlık nedeniyle duran oyunda topu rakip takıma vermek için Kahe’nin kullandığı taç atışını yerinden atılmadığı gerekçesiyle Trabzonsporlu futbolculara kullandırarak kuralı yanlış yorumlaması kokartına ve tecrübesine yakışmadı. eğitimcisinin önünde görücüye çıktığı karşılaşmadaki genel yönetimi verdiği tutarsız kararlarla iyi değildi.
585932
Öğrencilerden Başkan Bahçeci'ye ziyaret
Öğrencilerden Başkan Bahçeci'ye ziyaret 2009-2010 eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle düzenlenen İlköğretim Haftası etkinlikleri kapsamında, Muzaffer Mermer İlköğretim Okulu Öğrencileri ve Okul Müdürü Aziz Albayrak, Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci'yi makamında ziyaret ettiler. ALPARSLAN DEMİRBAŞ KIRŞEHİR Yeni eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle bu ziyareti gerçekleştirdiklerini ifade eden Okul Müdürü Aziz Albayrak, Başkan Bahçeci'ye eğitime verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederek şunları ifade etti:”Okul; çocuk ve gençlerin çok yönlü yetişmeleri açısından uygun imkânlar sağlayan, genç beyinlere bilgiyi, insanlığa saygıyı, ülkesini ve milletini sevmeyi, onuru ve bağımsızlığı öğreten bir kurumdur. Aile ve okul, çocuğun yaşamındaki vazgeçilmez iki ana unsurdur. Temel gereksinimlerini karşılaması, kişiliğin oluşumu, dünya görüşünün biçimlenmesine kadar her alanda aile ve okulun etkisi, görev ve sorumluluğu tartışılamaz. Bu amaç ve düşüncelerle yetiştireceğimiz öğrencilerimizin geleceğimizin teminatı olacağının bilinciyle çocuklarımıza gereken eğitim ve öğretimi en iyi şekilde vermeye çalışmaktayız. Bizleri kabul ettiğiniz için şahsım, öğretmenlerim ve öğrencilerim adına sizlere bir kere daha teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum” Dünya milletleri arasında, yönetim şekli ne olursa olsun, kalkınmayı başarabilmiş ülkelerin, eğitime en çok önem veren ülkeler olduğunu hatırlatan Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, “Ülke olarak kalkınmayı başarmak için ilköğretim okullarından başlayarak gerek öğretmen, gerek idareci ve gerekse diğer tüm kurum temsilcilerinin, anne ve babaların çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde üzerine düşen görevleri yapması gerekmektedir.” dedi. 26.09.2009 YURT HABERLER
585825
Dünyanın en yaşlı kadını İranlı
Dünyanın en yaşlı kadınının Nazbes Fruten adlı İranlı olduğu bildirildi. Ömrü boyunca doğal gıdalarla beslenen ve hastanede yatarak tedavi görmeyen Fruten'in, kimyasal içerikli hap ve iğne kullanmadığı kaydedildi. Halı dokumacılığı, el sanatları ve çiftçilik alanlarında çalışan Fruten'in, hiç boş kalmadığı ve hep bir şeylerle meşgul olduğu belirtildi. Fruten'in duyularında ciddi rahatsızlığı olmadığı ve konuşkan halinin hala devam ettiği ifade edildi. Bedenen ve ruhen sağlıklı olduğu belirtilen Fruten, çocukları, torunları ve torunlarının torunlarıyla birlikte 81 kişilik büyük bir aileye sahip. Tüm insanlara en az 120 yaş dileklerinde bulunan Fruten'in, ''Sanırım Azrail ömür dosyamı kaybetmiş, ama eninde sonunda bulacak'' dediği kaydedildi. Fruten'den önce dünyanın en yaşlı kadını unvanına sahip Amerikalının 115 yaşında hayata veda ettiği basında yer almıştı.
585590
İlk hedef Marquez
İlk hedef Marquez FOTOMAÇ Savaş ÇORLU Giriş Saati Güncelleme Rijkaard takımda stoper olmasına rağmen defanstan iyi top çıkarabilecek bir futbolcu talep etti. G.Saray'ın hocası, takımda stoper olmasına rağmen defanstan iyi top çıkarabilecek bir futbolcu talep etti. Rijkaard'ın göz koyduğu isimlerin başında, eski öğrencisi Barça'lı Marquez yer alıyor. Ligde ve Avrupa'da çifte şampiyonluk parolasıyla sezona başlayan Galatasaray, bu hedefine ulaşmak için kadroya yeni takviyeler yapmaya hazırlanıyor. Fotomaç'ın haberine göre teknik direktör Frank Rijkaard, takımda stoper olmasına rağmen bu mevkide sıkıntı yaşanabileceğini göz önüne alarak yönetimden transfer istedi. Dört stoperden şimdilik yalnızca birini sürekli kullanabilen Rijkaard, yönetime "UEFA Avrupa Ligi'nde şampiyonluk hedefliyorsak, mutlaka iyi bir stoper almalıyız" dedi. Gökhan Zan ve Emre Güngör'ün müzmin sakat olduğunu, Emre Aşık'ın yaşının ilerlediğini belirten Rijkaard, Avrupa'dan teklifler alan Servet'in de ocak ayında takımdan ayrılabileceğini hatırlatarak, "Devre arasında çok kaliteli bir stoper şart. Alacağımız oyuncu savunmadan iyi top çıkarmalı" dedi. Rijkaard'ın alınabilecek oyuncuların listesini de verdiği ve ilk sıraya da Barcelona'da yedek kalan eski öğrencisi Meksikalı Marquez'in adını yazdığı öğrenildi.
584877
Sarkisyan, protokol için diaspora turuna çıkıyor
Sarkisyan, Ekim'de başlayacak turda Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Fransa, Amerika, Lübnan ve Rusya'ya gidecek. Diaspora temsilcileriyle bir araya gelecek olan Sarkisyan, protokol ve süreçle ilgili bilgilendirmede bulunacak; Ermeni diasporasının fikirlerini alacak. Sözde soykırım iddialarından taviz vermeyen ve varlığını iki ülke arasındaki gerginliğe borçlu olan diaspora, ilişkilerin normalleşmesine karşı çıkıyor. Dünya Ermenileri Katolikosu II. Garegin ile görüşen Sarkisyan, Ekim'de diaspora turuna çıkacağını söyledi. Sarkisyan'ın bu girişimine destek veren II. Garegin, diasporanın Ermeni halkının ayrılmaz bir parçası olduğunu dile getirdi. Uzmanlar, Ermeni liderin bu adımını "akıllıca bir hareket" olarak değerlendiriyor. Ankara ile Erivan, İsviçre'nin arabuluculuğunda hazırlanan iki ayrı protokol, tarafların imzaları ardından meclislerin onayına sunulacak. Protokollerin 11 Ekim'e kadar TBMM'ye gelebilir.
585363
Rajoelina'nın BM'deki konuşması engellendi
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Rajoelina'nın BM'deki konuşması engellendi NEW YORK (A.A) Madagaskar'daki mevcut rejiminin Devlet Başkanı Andry Rajoelina'nın BM Genel Kurulunda konuşma yapması engellendi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Alexis Thambwe Mwamba, 15 ülkeyi kapsayan Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) adına müdahale ederek, meşruiyeti birçok Afrika ülkesi tarafından reddedilen Rajoelina'nın konuşmasının engellenmesini istedi. Bunun üzerine Genel Kurula başkanlık eden Ali Triki, oylama talebinde bulundu ve oylama SADC'nin istediği gibi sonuçlanınca Madagaskar heyeti salonu terk etti. 2006'da seçilen Marc Ravalomanana, ordunun desteğini çekmesi ve sokaklara dökülen halkın baskısıyla 17 Martta görevi askeri idareye bırakmak zorunda kalmış, askeri idare de görevi Rajoelina'ya geçirmişti. AB, Afrika Birliği başka olmak üzere birçok örgüt bu iktidar değişimini bir darbe olarak algılıyor ve Madagaskar'da anayasal düzene dönülmesini istiyor. 26.09.2009 DÜNYA
585599
Türkiye'nin 4. büyük havalimanı ihaleye hazır
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Zafer Havalimanı, Kütahya il merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta, Altıntaş'a bağlı Alibey ve Kuyucak köyleri arazisinde inşa edilecek. Pusan mevkisinde 10 bin metrekare üst yapı kapalı alanı, ikişer yurt içi ve yurt dışı kapısı bulunacak, aynı anda uçağın inip kalkabileceği, bin 500 metre pist uzunluğu, 45 metre pist genişliği, 228x120 metre apron genişliğine sahip olacak havalimanı için proje çalışmalarına 2007 yılında başlandı. Havalimanı kurulacak milyon 700 bin metrekare arazinin milyon 700 bin metrekaresi takas yoluyla alındı. milyon metrekare bölümde sahiplerine ulaşılamayan 204 parsel için kamulaştırma çalışmaları tamamlandı ve arazi ihaleye hazır hale getirildi. Türkiye'de ilk kez bir havalimanı inşaatı için takas işlemleri Altıntaş'ta gerçekleştirilerek, arazinin yaklaşık üçte ikisi bu yolla elde edildi. Yaklaşık 87 milyon lira harcanması planlanan Zafer Havalimanı'nda öncelikle yurt dışına tarifesiz (charter) uçuşlar yapılması, daha sonra tarifeli uçuşların başlatılması hedefleniyor. Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü'nün 2009 Yılı Yatırım Programı'nda yer alan Zafer Havalimanının, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve Antalya'dan sonra Türkiye'nin dördüncü büyük havalimanı olması bekleniyor. İç ve dış hatlar olmak üzere yılda milyon kişinin geçiş yapması düşünülen havalimanı projesinin, Kütahya, Afyonkarahisar ve Uşak'taki termal merkezlere ekonomik hareket kazandıracağı değerlendiriliyor. -TERMAL TURİZM VE FRİG VADİSİ'Nİ CANLANDIRMA HEDEFİ- 2004-2009 yılları arasında Altıntaş Belediye Başkanı olan ve halen AK Parti'nin ilçe başkanlığını yapan Ferit Karabulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede havalimanı kurulmasının ilk kez eski Kültür ve Turizm Bakanlarından Atilla Koç döneminde gündeme getirildiğini bildirdi. Aradan geçen süre içinde çalışmaların devam ettiğini, nihayetinde ihale aşamasına geldiğini belirten Karabulut, şöyle konuştu: ''Zafer Havalimanı başta termal turizm için yapılıyor. Afyonkarahisar'da bugün itibariyle yıldızlı bin yatak kapasiteli termal oteller mevcut. Yapılmakta olanlarla 3-5 yılda 15 bin yatak kapasitesine ulaşılması bekleniyor. Kütahya merkez ve ilçelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığından ruhsatlı termal turizm merkezi var. Sadece termal turizm için havalimanından haftada ortalama bin ile 10 bin insan hareketliliği olacağı hesaplanıyor. Proje bunun yanı sıra Kütahya, Afyonkarahisar ve Eskişehir sınırlarında yer alan Frig Vadisi'ni de canlandıracak.''
585222
Vietnam'da fırtına ve yağış can aldı: ölü
Vietnamlı yetkililer, 25 turist ile mürettebatın bulunduğu tur gemisinin sefere çıktığı limana geri döndüğü sırada fırtına sonucu battığını belirtti. Kazada, milliyetleri henüz belirlenemeyen turist ile bir Vietnamlının boğularak öldüğünü, Vietnamlının ise kaybolduğunu kaydeden yetkililer, diğer yolcuların Halong koyunda seyreden gemilerin mürettebatı tarafından kurtarıldığını ifade etti. Ülkenin orta kesiminde, Nghe An kentinde de balıkçı teknesinin kötü hava şartları nedeniyle batması sonucu kişinin öldüğünü, kişinin kaybolduğunu belirten yetkililer, yine aynı kentte bir akıntıyı geçmeye çalışan erkeğin sel sularına kapılarak hayatını kaybettiğini kaydetti. Yetkililer, yine aynı kentte okullarına yürüyerek giden kız öğrencinin, şiddetli yağışların zayıflattığı metre uzunluğundaki bir duvarın üzerlerine yıkılması sonucu öldüğünü bildirdi.
585742
İltihapla savaşmanın yolu (Zaman Online)
Alzheimer, kilo alımı, şeker hastalığı, yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon), yüksek kolesterol, enfeksiyon, kanser ve daha fazla hastalığın suçlusu olarak görülen ve beyninizde, vücudunuzdaki tahrip edici iltihaplanma süreciyle savaşmak için, Reader's Digest'ta yer alan önerilerini izleyebilirsiniz: Damarlarınızı açık tutmak ve beyne giden kan akışını artırmaya yardımcı olmak için doktorunuza her gün bir tane bebek aspirini içip içemeyeceğinizi sorun, Beslenmenizde omega-3 yağ asitleri, yeşil çay, zerdeçal, biberiye ve turpgillere ait sebzeler (brokoli, lahana, karnıbahar) mutlaka olmalı. Ayrıca siyah çikolata da yardımcı olabilir. Her gün dişlerinizin arasını diş ipiyle temizleyin. Şeker alımınızı azaltın. Yüksek miktarlarda tatlı, iltihaba ve kilo alımına yol açar. Her gün 30 dakikalık yürüyüş yapın. Stresten uzak durmaya çalışın.
585174
Şanlıurfa'da Trafik Kazası
Şanlıurfa'da Trafik Kazası Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinde meydana gelen trafik kazasında, ilk belirlemelere göre 15 kişi yaralandı. Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu Birecik İlçesi yakınlarında minibüsle kamyon çarpıştı. Kazada, ilk belirlemelere göre, 15 kişi yaralandı. Yaralılar, özel araç ve ambulanslarla Birecik Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
585069
Rus-Türk ilişkileri nükleerle katlanır
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Rus-Türk ilişkileri nükleerle katlanır İSTANBUL Rusya Sanayiciler ve İşadamları Birliği (RSPP) Başkanı Aleksandır Şohin, nükleer enerji santrali ihalesiyle ilgili olarak, 'Bu önemli bir proje. Eğer Rus şirketleri alırsa Türkiye ile Rusya arasındaki iktisadi ilişkiler katlanarak büyüyecektir' dedi. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu, Gazprom, Lukoil, Troyka gibi önde gelen şirketlerin de üye olduğu Rusya İşadamları ve Sanayiciler Birliği ile işbirliği anlaşması imzaladı. İmza töreninin ardından, Bakan Taner Yıldız'ın "evet biz bu işi size verdik gibi bir durum yok" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Aleksandır Şohin, "Elbette ihale olduğu için devlet yetkilileri 'biz şuna verdik' diyemezler. Kim projeye asılırsa proje onun olur. Şu anda süreç devam ediyor. Bakan bey çok doğru söylemiş ama iki Rus şirketinin bu ihalede olması şunu gösteriyor; bizi önemsiyorlar' dedi. Projeyi alma konusunda ümitli ve ısrarcı olduklarını vurgulayan Şohin, 'Türkiye bu alanda yeni. Bu yeni partnerimizi kaybetmek istemeyiz” dedi. 26.09.2009 EKONOMİ
585812
Filipinler'de sel: ölü
Yerel yetkililer, başkent Manila'nın bulunduğu doğuda etkili olan yağışların son 20 yılın en şiddetli yağışları olduğunu ve hükümetin olağanüstü hal ilan ettiğini duyurdu. Yetkililer, 1800'den fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını da belirterek, Manila'daki üç havaalanından birinde seferlerin iptal edildiğini, ülke genelindeki kara yolu ulaşımında da çok büyük aksaklıklar yaşandığını kaydetti.
585198
Saltanatlar biter ama hanedanlar bitmez...
Beyefendi, uygar ve sevimli bir kişiydi. Halas Dolmabahçe Sarayı'nın önünden geçerken, şehzade şöyle bir baktı Saray'a ve "Çok rahat bir evdi. Çocukluğumda bahçesinde oynardım" dedi. Cumhuriyet'ten başka rejim tanımamış ve bu topraklarda tarihin Cumhuriyet'le başladığı inancı ile programlanmış kuşaktan olan bana, Ertuğrul Osman Efendi'nin bu sözleri bir bilim-kurgu romanından alınmış gibi gelmişti. Siz de farketmişsinizdir. İnsanlar belirli hayat düzeyine ulaşıp yerleşik aileye sahip olmaya başlayınca, geçmişlerini araştırmaya, soy ağaçları yaptırmaya başlarlar. Uzak veya yakın geçmişlerinde bir ünlü ya da güçlü akraba bulabildikleri zaman, soy ağacı birdenbire yaşamlarının merkezi oluverir. Kendinizi Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun yerine koyun. Bir soy ağacı çizdirmek için, sizi tanımayan bir uzman kişiyle görüşüyorsunuz. Dedeniz kimdi? Uzman size "Dedelerinizden isimlerini bildikleriniz var mı" diye soruyor. Siz de anlatmaya başlıyorsunuz. -Baba tarafımdan bilebildiğim en uzak tarihte yaşamış dedelerim, Ertuğrul ve Osman Gazi'lerdir. Bu çizgiden olarak Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman da dedelerimdir. Son olarak tanıdığım ve hatta kucağında oturduğum dedem, sırada Beylerbeyi Sarayı'nda ev hapsi yaşayan devrik Padişah 2'nci Abdülhamit'ti. Ertuğrul Osman Efendi'ye dedelerinin isimlerini soran uzmanın şaşkınlığını düşünebiliyor musunuz. Böyle bir fıkra vardır. Beni kendimi tekrar etmekle suçlayan ve aynı fıkrayı birkaç yıl arayla iki kez yazdığımda bunu kibarca "Bellek bozulması" olarak niteleyen ve haklı olarak "Tanzimat'ın tarihi 1926 değil 1839'dur" diye uyaran çok dikkatli Sayın okurum Y. Köstem'in affına sığınarak bu fıkrayı yeniden anlatayım. Resim müzayedesinde bir Osmanlı paşasının yağlıboya portresini almak isteyen kişi, 100 bin liraya kadar artırmaya katılır. Ama tabloyu 120 bin lira veren ve müzayedeye telefonla katılan bir başka kişi satın alır. 20 bin liralık fark Tabloyu alamayan kişi iki hafta sonra bir villaya akşam yemeğine davet edilir. Villanın salonunun duvarında iki hafta önce alamadığı Osmanlı paşası tablosunun asılı olduğunu görür. Ev sahibine "Bu paşanın kim olduğunu biliyor musunuz" diye sorar. Ev sahibi de "Bu paşa benim büyük dedemdir" cevabını verir. Bu cevap üzerine güler, -Eğer benin 20 bin liram daha olsaydı şimdi bu paşa benim dedem olacaktı, der. Merhum şehzade özel izinle dedelerinin yanına defnedilirken, dileriz birileri sakız haline getirilen "Şeriat tehlikesi var" sloganının yanına "Saltanat tehlikesi de var"ı eklemezler. Neticede 1'inci Dünya Savaşı'nda yenilen ve monarşi ile yönetilen ülkeler, genellikle cumhuriyet rejimine geçmişlerdir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu gibi Osmanlı İmparatorluğu da cumhuriyet olmuşlardır. Prensler ve şehzadeler Mehmet BARLAS Sabah
585498
Bunu da bilmeye hakkınız var!
Sigarayı bırakanları önemli bir tehlike bekliyor: Obezlik. Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği üyesi Dr. Özgür Göknel, sigarayı bırakanların kilo almalarının önüne geçilmesi gerektiği uyarısında bulunarak, "Sigarayı bırakma kampanyasında obeziteye karşı önlem alınmazsa daha büyük bir ekonomik yük ortaya çıkabilir" dedi. Göknel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amerika ve 'de yapılan araştırmaların, kullanımı azaldıkça yeterli önlem alınmadığı takdirde obezitenin gittikçe arttığını ortaya koyduğunu belirtti. Bunun sonucunda da ekonomide beklenen sağlık giderinin azalmasının sağlanamadığını ifade eden Göknel, "Çünkü ve obeziteye bağlı hastalıkların ekonomiye getirdiği yükün, sigaranın getirdiklerinden çok daha ağır olmaya başlayacağı görüldü. Bunun için Türkiye'de sigarayı bırakma kampanyası ile birlikte için de önlem alınmalı" dedi. Göknel, "Sigara kullanımında azalma, kilo alımı ile birlikte ve obeziteyle ilişkili hastalıklara yakalanma riskini artırmaktadır. Bu da kullanımının azalmasıyla ortaya çıkması beklenen sağlık ekonomisindeki yükün hafiflemesinin önüne geçebilir. Bu sebeple sigarayı bırakanların kilo almalarının önüne geçilmeli ve toplum kilo alımına karşı daimi olarak uyarılmalıdır" diye konuştu. Sigarayı bırakma kampanyası öyle değil böyle yapılır! Göknel, yol açtığı sağlık problemleri nedeniyle "şişmanlık" ve "obezitenin" çağın en önemli hastalığı olarak adlandırılmasına yol açtığını belirtti. 'de son 25 yıl içinde obezitenin yüzde 100 arttığını, sigaranın yol açtığı hastalıkların maliyetinin, obezitenin yol açtığı hastalıkların maliyetinin gerisinde kaldığını anlatan Göknel, "Yani gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kullanımının azaltılması obezitenin artmasına yol açmakta, bu da ve kaynaklı hastalıklara yüksek harcama yapılması sonucunu doğurmaktadır" dedi. Göknel, 'de 1964 yılında sigaranın yol açtığı zararların tanımlanmasından sonra sigaranın bıraktırılması amaçlı vergi artışlarının, kullanımının azalmasını sağlayabildiğini dile getirdi. Sigara kullanımı ile obezitenin ters ilişkide olduğunun saptandığını belirten Göknel, şunları kaydetti: "Amerikan toplumu, kilo verme programlarına yılda yaklaşık 30 milyar harcamaktadır. Bu veriler obezitenin ekonomik yönünün ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Günümüzde pek çok ekonomist, obeziteye yol açan faktörleri çok yakından takip etmekte ve araştırmaktadır." Göknel, kullanımının azalması ile kilo artışındaki paralelliğin dünyanın en büyük üreticisi ve tüketicisi 'de de geçerli olduğunu belirtti. Türkiye gibi 'de de tütün karşıtı kampanyaların büyük bir hızla devam ettiğini kaydeden Göknel, bununla birlikte 'de yetişkinlerde ve aşırı kilo alımının gün geçtikçe arttığını kaydetti. Göknel, 'de, hem obezitenin, hem de saç dökülmesi gibi kozmetik sorunların ortaya çıkışında, kullanım alışkanlıklarının çok önemli yer tuttuğunu anlattı. Sigara ve kilo konusunda bilinçlendirme yapılmalı Tütün karşıtı kampanyaların toplumsal sağlığın korunmasında çok önemli olduğunu vurgulayan Göknel, şunları söyledi: "Bununla birlikte kullanımının azalmasıyla ortaya çıkacak riski ve ya da kilo alımı ile artan hastalık risklerinin maliyeti, sigaranın yol açtığı hastalık maliyetlerine ulaşabilir hatta geçebilir. Bu sebeple sigarayı bırakma sürecinde toplumun kilo alımına karşı bilinçlendirilmesi, yan etkisi olmayan, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış doğal zayıflama ilaçlarının kullanımı, kilo alımının önüne geçerek kaynaklı hastalık maliyetlerini düşürecektir."
584706
Türkcell Süper Lig'de görünüm
Türkcell Süper Lig'de görünümTürkcell Süper Lig'in 7. haftasının açılış maçında Trabzonspor, Ankara deplasmanında Gençlerbirliği ile 2-2 berabere kalarak sıralamadaki yerini korudu. Karşılaşmaya hızlı başlayan bordo-mavili ekip, 5. dakikada Gabric ve 16. dakikada Colman'ın ayağından bulduğu gollerle skoru 2-0 yaptı. Maçta 31. dakikada Harbuzi, 76. dakikada ise Bilal'in firikikten attığı güzel gole engel olamayınca başkentten puanla ayrılmak zorunda kaldı. Bu skorla 7. haftaya 4. sırada başlayan Trabzonspor, aldığı puanla 11 puana ulaştı ve dördüncülükteki yerini korudu. Gençlerbirliği ise ligdeki namağlup unvanını bu maçta da sürdürdü ve da 5. sırada girdiği haftayı, Trabzonspor ile aynı puanda olmasına rağmen averajla yine 5. sırada tamamladı. Lig'de yarın Antalyaspor-Fenerbahçe, Bursaspor-Diyarbakırspor, Gaziantepspor-Ankaragücü ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Sivasspor karşılaşmaları yapılacak. Gençlerbirliği-Trabzonspor karşılaşması sonunda puan durumu şöyle oluştu: Takımlar AV -------------------------------------------------------------- 1.GALATASARAY 19 14 18 2.FENERBAHÇE 12 10 18 3.ESKİŞEHİRSPOR 10 12 4.TRABZONSPOR 15 11 5.GENÇLERBİRLİĞİ 11 11 6.BURSASPOR 10 7.MANİSASPOR 8.DİYARBAKIRSPOR 9.KAYSERİSPOR 10.GAZİANTEPSPOR -1 11.BEŞİKTAŞ -2 12.ANTALYASPOR -3 13.İSTANBUL BŞ. BELEDİYESPOR 11 -4 14.ANKARASPOR -1 15.ANKARAGÜCÜ -3 16.DENİZLİSPOR 10 -8 17.SİVASSPOR 14 -10 18.KASIMPAŞA 15 -12
585604
Cim Bom 7'de peşinde
Teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde yaptığı maçını da kazanarak, lig tarihindeki en iyi sezon başlangıcını yapan sarı-kırmızılı ekip, taraftarı önünde oynayacağı Eskişehirspor maçından da puanla ayrılmasının hesaplarını yapıyor. Ligde maçta 19 gol atarak, maç başına 3.16 gol ortalamasıyla son 11 sezonun en golcü dönemini geçiren ve averajla liderlik koltuğunda oturan ''Cim Bom'', Rıza Çalımbay yönetiminde bu sezon geride kalan haftada henüz yenilgi yüze görmeyen, 12 puanla 3. sırada yer alan Eskişehirspor engelini de aşıp, yoluna kayıpsız devam etmek istiyor. Hazırlıklarını bugün yapacağı antrenmanla tamamlayacak Galatasaray'da, Gökhan Zan ve Emre Güngör'ün sakatlıkları bulunuyor. Ali Sami Yen Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak maçı hakem Cüneyt Çakır yönetecek. Öte yandan, Galatasaray'ın taraftar örgütü ''ultrAslan''n genel koordinatörü Alpaslan Dikmen, ölümünün birinci yıl dönümünde yarın Hasdal Mezarlığı'ndaki kabri başında anılacak.
585850
Ortaköy'de tezgahların kaldırılmasına protesto
İstanbul ’ın gözde semti Ortaköy meydanında bulunan ve hediyelik eşya, ev aksesuarı, kıyafet gibi birçok eşya satılan tezgahlar kaldırılıyor. (DHA) -- Ortaköy meydanı’nda toplanarak kararı protesto eden yaklaşık 30 tezgah sahibi şu ana kadar resmi bir kararın bildirilmediğini ancak önceki gün tezgahları dolaşan zabıta ekiplerinin kendilerine gerekçe gösterilmeden tezgahların hafta içerisinde kaldırılacağını söylediklerini anlattı. Eylem sırasında göstericiler ile uygulamayı destekleyen kişiler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Eylemciler, alkışlı protestonun ardından olaysız dağıldı.
585927
Beş bin yıllık Hitit kabartmalarına kameralı takip
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Özüdoğru, Boğazkale'deki Yazılıkaya ören yerinde bulunan bin yıllık kabartma ile değerli eserlerin korunması amacıyla çalışma başlatıldığını söyledi. Temmuz ayında başlatılan çalışmalar kapsamında kaya bloklarının dış etkenlere karşı güçlendirildiğini anlatan Özüdoğru, Hitit dönemine ait kabartmaların bulunduğu bölgeye iskele kurulduğunu açıkladı. Eserlere zarar verilmeden çalışmaların özenle sürdürüldüğünü dile getiren Özüdoğru, "Jeolojik incelemelerin ardından çatlaklara özel olarak hazırlanacak dolgu yapılacak. Böylece kış aylarında suyun neden olduğu tahribatların önüne geçilecek." dedi. Yazılıkaya'da güvenlik önlemlerini de artırdıklarını ifade eden Ali Özüdoğru, ören yerinin 24 saat kamera ile izleneceğini kaydetti. Güvenlik sistemi alt yapısının tamamlanmak üzere olduğunu belirten Özüdoğru, Yazılıkaya'nın, Boğazköy Müzesi'ne kurulacak merkezden canlı olarak 24 saat izleneceğini kaydetti. Ayrıca bölgenin çitlerle çevrildiğini ifade eden Özüdoğru, Yazılıkaya'da sürdürülen çalışmaların Kasım ayı sonunda bitirileceğini sözlerine ekledi.
585270
ABD Guantanamo'nun kapatılmasını erteleyebilir
'nin terörle mücadele gerekçesiyle çeşitli ülkelerde yaptığı operasyonlarda yakalananların tutulduğu kampını kapatmasının ertelenebileceği bildirildi. Associated Press ajansının Beyaz Saray'daki üst düzey bir yetkiliye dayandırarak verdiği haberde, Başkanı Barack Obama'nın, kampının Ocak 2009 itibariyle kapatılacağı yönündeki vaadinin gerçekleşmesinin öngörülmediği belirtilirken, sebep olarak hapishanede halen 225 tutuklunun bulunduğu, davaları yeniden görülen bu kişilerin nasıl ve nereye gönderilecekleriyle ilgili konuların henüz saptanmaması gösterildi. kampı, 'nin önceki başkanı George W. Bush döneminde, 11 Eylül saldırılarından sonra başlatılan "terörle mücadele" kampanyası sırasında başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yakalanan terör şüphelilerinin tutulması için açıldı. Müslümanlardan oluşan tutuklulara yönelik insanlık dışı uygulamalarla adını duyuran dünya genelinde tepkilere neden oldu. Obama, seçilmesinin hemen ardından kampın 2010 Ocak ayı itibariyle kapatılacağını söylemişti.
584846
Almanya Türkleriyle sandık başına gidiyor
Kamuoyu yoklamaları, Başbakan Angela Merkel'in Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) güç kaybetse de önde gittiği seçimden farklı koalisyon senaryolarının çıkabileceğini gösteriyor. Kararsızların oranının yüzde 25'lerde seyretmesi ise belirsizliği artıran bir durum. 750 bin Türk seçmenin kilit konumda olduğu seçimden sonra oluşacak koalisyon, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği süreci açısından da önem taşıyor. Türk oylarının önemi nedeniyle Merkel ve ortaklarının önceki seçimlerin aksine bu yıl Türkiye'nin AB üyeliği sürecini kampanya malzemesi yapmaması dikkat çekti. Almanya yıldır Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) oluşan büyük koalisyon hükümetinin muhafazakar başbakanı Angela Merkel tarafından yönetiliyor. Muhafazakarlar seçim öncesi resmi söylemlerinde gelecek hükümet döneminde anamuhalefetteki Hür Demokrat Parti FDP (Liberaller) ile orta-sağ bir koalisyon oluşturmayı hedeflediklerini dile getiriyor. Sosyal Demokratlar ise eski Başbakan Gerhard Schröder döneminde olduğu gibi muhalefetteki Yeşiller Partisi'yle beraber oluşturmayı istediği Kırmızı/Yeşil koalisyon seçeneğinden bahsediyor. Fakat, içinde eski Doğu Almanya Cumhuriyeti'nden (DDR) komünistlerin yoğunlukta bulunduğu Sol Parti'nin (Die Linke) 2005'te meclise girmesiyle 5'li parti sistemine geçen Almanya'da her türlü koalisyon opsiyonu açık, çünkü gerek Hıristiyan Birlik Partileri/Liberal blokun, gerekse Sosyal Demokrat/Yeşil blokunun mutlak oy çoğunluğuna ulaşması beklenmiyor. 611 milletvekilinden oluşan Alman Parlamentosu'nda CDU/CSU 222 milletvekili ile en büyük grup olarak yer alıyor. 221 vekil ile temsil edilen SPD'yi 61 milletvekili ile Liberaller, 53 ile Sol Parti, 51 ile ise Yeşiller takip ediyor. KARARSIZLARIN ÇOKLUĞU KOALİSYON SÜRPRİZİ HAZIRLAYABİLİR Başta AB ülkeleri ve ABD olmak üzere tüm dünyaya yaptığı ihracatlarıyla (öncelikle araba sanayi alanında) ekonomik kalkınması ve refah düzeyini yüksek seviyelerde koruyan Almanya, küresel mali krizden en fazla olumsuz etkilenen ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktan büyük endişe içinde. Geçen senelerdeki dünya ihracat şampiyonluğunu kaybeden ülkedeki artan dış borçlar ile gelecek yıllar için tahmin edilen kalkınma oranının yüzde 1'in altına düşmesi, mecliste oy çoğunluğuna sahip istikrarlı bir koalisyon birlikteliği oluşturma isteklerini artırıyor. Parlamento seçimleri bu noktada oldukça önem taşıyor. Diğer taraftan halkın hükümetin mali krizi bahane ederek yürürlüğe koyduğu bir dizi kanun değişikliklerine -başta sosyal alandaki politikaları olmak üzere- duyduğu güvensizlikler Başbakan Merkel'i zor durumda bırakıyor. Son yıllarda kendi iç sorunlarına ağırlık veren Almanya, AB politikalarına da eskisi gibi yön veremiyor. Özellikle Çek Cumhuriyeti'nin AB dönem başkanlığında yaşanan krizler 'etkenlikten edilgenliğe' doğru geçişin belirtilerini taşıyor. Tüm bu konular dikkate alındığında Alman federal seçim sonuçlarının sadece iç siyasete değil, uluslararası ilişkilere de yansımalarının olacağı kesinlik kazanıyor. Devlet televizyonunda yayımlanan son anket sonuçlarına göre Merkel istediği orta-sağ koalisyon seçeneğini oluşturamıyor. Birlik Partileri seçmenden yüzde 35, Liberaller ise yüzde 14 oy alabiliyor. Sosyal Demokratların başbakan adayı Frank-Walter Steinmeier'in son haftalarda popülaritesinin iyice artması ise dikkat çekiyor. Yüzde 3'lük oy artışı ile Sosyal Demokratlar yüzde 26 oranında oy alırlarken, diğer partilerin ise oyları şöyle sıralanıyor: Sol Parti yüzde 11 (oy kaybı yüzde 1), Yeşiller yüzde 10 (oy kaybı yüzde 2). Kararsızların oy oranının ise yüzde 24'te seyretmesi gözlerden kaçmazken, bir partiye oy verdiği halde 'seçimde kararım değişebilir' diyenlerin oyunun ise yüzde olarak belirlenmesi, ucu açık bir seçime gidildiğini gösterir nitelikte. Anketlerde en dikkat çeken konu ise birbirleriyle kıyasıya mücadele eden Merkel-Steinmeier ikilisi arasındaki oy farkının ise gittikçe azalması. "Hangi başbakan adayını doğrudan seçerdiniz?" sorusuna halk ağustos ayında yüzde 62 Angela Merkel, yüzde 23 Frank-Walter Steinmeier derken, seçim haftasında ise yüzde 53 Merkel, yüzde 30 Steinmeier diye cevap verdi. Genel seçimler öncesi 'tüm eyaletlerin tekrardan kazanılacağını' ilan eden Merkel'in partisinin 30 Ağustos tarihinde Thüringen ve Saarland eyalet seçimlerinde iki haneli oy kaybına uğraması büyük hayal kırıklığına yol açtı. Birlik Partileri'nin iktidarda olduğu Thüringen'de yüzde 11,8, Saarland'ta ise yüzde 13 oranında oy kaybetmesi CDU'suz ikili veya üçlü koalisyon opsiyonlarını güçlendirdi. SAĞ 'VERGİ KOLAYLIĞI', SOL 'ASGARİ ÜCRET' Birlik Partileri ve Liberaller genellikle işverenler ve orta sınıfı merkez alan politikaları ile vergi kolaylıkları vaat ederlerken, Sosyal Demokrat/Sol Parti ve Yeşiller ise asgari ücret uygulaması ile 'sosyal adaletin yeniden tesisi' taleplerini yüksek sesle dile getiriyor. Sol partilerin küresel mali krize sebep olanlarla mücadele kapsamında büyük holdinglere çalışan menajerlerin maaş ve primlerinde kısıntılara gidilmesini istemeleri ve borsa ile varlık vergisinin yürürlüğe konulmasından tarafa görüş bildirmeleri tabanda destek görüyor. İlk defa Türkiye konusu malzeme yapılmadı Alman Parlamentosu'nda temsil edilmeyen iki aşırı sağcı partiden NPD ve REP (Cumhuriyetçiler) dışında hiçbir parti bu kez ilk defa Türkiye'nin AB üyeliği konusunu seçim malzemesi yapmadı. Başbakan Merkel ve partisi bu meseleyi tartışmalarda dile getirmekten kaçınırken, sadece seçim programında Türkiye'ye AB üyeliği yerine "imtiyazlı ortaklık" verilmesi boyutunda diretti. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda en dikkat çeken politikayı ise FDP gerçekleştirdi. Birlik Partiler'inin gönlündeki koalisyon ortağı FDP, prensipte Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkmasa da seçim programında tamamen farklı bir yol izleyerek, "Ciddi eksiklikler var. Türkiye bu yüzden önümüzdeki yıllarda AB'ye tam üye yapılmamalı." ifadesine yer verdi. Liberallerin Türkiye'ye yönelik eleştirilerinde özellikle "kişisel hakların halen AB standartlarında korunmadığı veya basın özgürlüğünün kısıtlandığını, vs." dile getirmesi gözlerden kaçmadı. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller ise Türkiye'nin AB üyeliğine tam destek veren iki parti. Yeşiller bir adım daha ileri giderek parti programında mevcut üyeliğin Türkiye'nin demokrasinin güçlenmesine de katkı sağlayacağı ve Avrupa'nın ortak dış ve güvenlik politikaları açısından da Türkiye'nin tam üyeliğinin büyük önem teşkil edeceğini ifade ediyor. Marksist ideoloji ve söylemlerin yaygın olduğu Sol Parti ise Türkiye'nin Kürtlere baskı uyguladığını, onları asimile etmeye çalıştığını ileri sürerek, üyelik konusu hakkında açıklamada bulunmuyor. "Önceliğimiz Türkiye'nin Kürt politikalarıdır." demekle yetinen bu parti, özellikle Türkiye'deki DTP çizgisinde yer alarak, sıkça bu partinin politikacılarıyla Almanya'da bir araya geliyor. TÜRK SEÇMENİN OYU ALTIN DEĞERİNDE 2005 seçimlerinde Angela Merkel'in sadece bin oy fazlasıyla Gerhard Schröder'i mağlup etmesi, göçmen seçmen potansiyeli konusunu tartışmaya açtı. Resmi verilere göre Almanya'da yaklaşık 700-750 bin Türk kökenli seçmen bulunuyor. Türklerin büyük bir çoğunluğunun SPD'ye oy verdiği biliniyor. İkinci tercih ise Yeşiller Partisi. Uzmanlar bu seçimde de mevcut sıralamanın olacağından hareket ediyorlar. Sosyal Demokratlardan umduğunu bulamayanlar Sol Parti'ye yöneliyor. CDU'nun ise son yıllarda göçmenlere yönelik gerçekleştirdiği açılımlarla bu kesimden aldığı oyları artırdığı biliniyor. Türk seçmenin en az rağbet ettiği parti ise her zaman olduğu gibi FDP. Cem Özdemir faktörü devrede Almanya tarihinde ilk kez bir Türk kökenlinin bir siyasi partinin başkanlığına getirilmesi Türk toplumu tarafından sevinçle karşılandı. Demokrat duruşu ile bilinen Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'e yoğun biçimde oy gitmesi bekleniyor. Partisinin parlamento seçim listesine giremeyen Özdemir, Stuttgart şehrinden doğrudan aday olarak yarışacak. 30 TÜRK ADAY, katılımı 'dönerle' artıracak Bu yıl seçimlere Türkiye kökenli 30 aday katılacak. Seçilme oranı yüksek olanların sayısının ise bir elin parmağını geçmemesi bekleniyor. Tüm demokratik partilerin yanı sıra diğer komünist partiler ve bağımsız olarak da yarışacak olan Türkiye kökenlilerin yoğun seçim çalışmalarında bulundukları gözlemleniyor. Son dört yıldır parlamentoda görev yapan Türkiye kökenliden özellikle Hakkı Keskin (Sol Parti) ve Lale Akgün'ün (SPD), Türk toplumunu kucaklamayan yaklaşımları tepki çekiyor. Keskin'in adaylığı kabul edilmezken, Akgün Köln'den tekrardan direkt aday. Türkler arasında seçime katılım oranlarının geçen senelerde olduğu gibi oldukça düşük seviyelerde seyretmesi adayları endişelendiriyor. Katılımı artırmak için Almanya'nın farklı yerlerinde birbirinden ilginç kampanyalar başlatan Türkler, 'seçime gidene bedava döner' gibi çıkışlarla Alman medyasının bile ilgisini çekiyorlar. 5'li parti sistemine geçiş ile özellikle son yıllarda oylarını artıran Liberaller ve Yeşiller 'kilit parti' konumuna yükseldiler. Liberaller düzenledikleri son parti kurultayında bir kez daha "kesinlikle Sosyal Demokratları iktidara taşımayacaklarının" altını çizdi. Birlik Partileri FDP koalisyon seçeneği mutlak çoğunluk elde etmediği takdirde Sosyal Demokrat Liberal Yeşil seçenek gündemde tutulacak. Hiçbir partinin Sol Parti'yi içine alan bir seçenekte yer almayacağı da biliniyor. Yeşiller Partisi de CDU/CSU-FDP seçeneğinde bulunmayacağını açıkladı. Geriye ise tek bir seçenek kalıyor. Merkel'in başkanlığında 2. Büyük Koalisyon'a devam... Değişen göç politikası Türkleri mağdur ediyor Almanya'da göç politikaları özellikle son yıllarda gerek siyasetçilerin söylemlerinde gerekse siyasi partilerin seçim programlarında geniş yer ediniyor. Nüfusunun yüzde 20'sini göçmen kökenlilerin oluşturduğu ülkede doğan çocukların üçte birinin göçmen kökenli bir ebeveyni var. Stuttgart, Münih, Berlin, Köln gibi büyük şehirlerde dünyaya gelen bebeklerin yarısı göçmen kökenli. Bu şehirlerdeki okullarda eğitim gören çocuk ve gençlerin yine yarısı göçmen. Uyum konusu dile getirildiğinde genellikle Müslümanlar akla geliyor. Müslümanlarla diyaloglar ise devlet tarafından bir iletişim metodu olarak devreye sokuluyor. AB'de 15 milyon Müslüman'ın yaşadığı, bunların yaklaşık 11-12 milyonunun ise Batı Avrupa ülkelerinde ikamet ettikleri gerçeği ise tüm partiler tarafından kabul edilmeye başlandı. Hükümet, yaptırdığı bir araştırma ile Almanya'da 4,2 milyon Müslüman'ın yaşadığını tespit ettirdi. Rakam, beklenenin üzerinde çıktı. Büyük koalisyon hükümetinde son yıllarda özellikle Hıristiyan demokratların inisiyatifinde başlatılan uyum zirvesi ve İslam konferansı gibi çalışmalar birçok tabuyu yıkarak özellikle başta Türkler olmak üzere Müslümanlarla devletin diyaloglarının artmasını sağladı. Almanya'nın demografik yapısındaki ciddi değişikliklerin de etkisiyle Birlik Partileri 15 milyon göçmen kökenlinin varlığını resmen kabul ederek, "Almanya bir göç ülkesidir. Farklılıklar zenginliğimizdir." açıklamasında bulundu. Fakat aynı süreçte örneğin Göç Yasası da sertleştirilerek Türkiye'nin de içinde yer aldığı bazı ülkelere aile birleşiminde dil şartı yürürlüğe konuldu. (Bu kanun Türk vatandaşları için geçerli olurken, örneğin ABD, Güney Kore ve İsrail vatandaşları için geçerli yapılmadı.) Alman vatandaşlığına geçiş şartları ise zorlaştırıldı. Çifte vatandaşlık hakkı ortadan kaldırıldı. Almanya'da doğan, 23 yaşına kadar hem Alman hem de Türk vatandaşı sayılan gençlere 23 yaşına basmadan önce sadece bir ülke vatandaşlığını seçme zorunluluğu getirildi. Seçim programında çifte vatandaşlık ve AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının yerel seçimlere katılım hakkına karşı çıkan Birlik Partileri yine de seçmen potansiyelinin kendi partilerine kanalize edilmesi gerektiğinin farkında. CDU/CSU, Alman vatandaşlığına geçişleri 'uyumda başarı' olarak nitelendiriyor. Çifte vatandaşlık hakkı Liberaller dahil tüm partiler tarafından destekleniyor. Göç Yasası'nın sertleştirilmesine (2007 yılı) imza atan koalisyon ortağı Sosyal Demokratlar, seçim öncesinde ise çifte vatandaşlığa destek açıklamasıyla dikkat çekiyor. İSLAM KONFERANSI BAŞLATILDI; AMA... Başbakan Merkel ve Sosyal Demokrat ortakları, 2005 koalisyon anlaşmasında şu taahhütlerde bulundular: "Alman devleti, Hıristiyan kiliseleri ve Yahudi cemaati ile devam ettirdiği diyalogları Müslümanlarla da başlatacak. Mevcut diyaloglar uyum politikalarının da bir parçası olacak, vs." Birlik Partili İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, 27 Eylül 2006'da ilk İslam Konferansı'nı başlattı. 15 kişi hükümet, eyalet ve belediyeleri temsilen toplantıya katılırken, 15 kişi ise Müslüman tarafını temsil etti. Ancak kendisini Müslüman diye tanımlayan ve İslam karşıtı olduğu teyit edilen bazı kişilerin tüm Müslümanları temsilen çalışma gruplarına dahil edilmeleri gözlerden kaçmadı. Toplantılarda yer alan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Dinler Arası Diyalog Müdürü Bekir Alboğa'nın şu ifadeleri unutulmadı: "Hayatını İslam düşmanlığına adamış bu arkadaşların amacı Müslümanların kazanımlarını engellemek. Başka gayeleri de yok zaten." Radikalizm ve terörle mücadele gibi konuların bu konferansın oluşturulmasını fitillediği söylenebilir. Nitekim Bakan Schaeuble, sürekli olarak şu iki noktanın altını çiziyor: "Almanya'nın özgürlükçü-demokratik düzeninin korunması, şiddet tandanslı İslamcılık ve aşırılığı önleme." Müslümanlara güvenlik perspektifinden bakan bu yaklaşıma rağmen, mevcut konferansta verilen sıcak mesajlar Müslümanların çoğunluğu tarafından olumlu olarak karşılandı.
584701
Gül'den Osmanoğlu'na başsağlığı
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ TAMER KORKMAZ Gül'den Osmanoğlu'na başsağlığı Osman Ertuğrul Osmanoğlu'nun vefatı nedeniyle Cumhurbaşkanı Gül, Osmanoğlu'nun eşi Zeynep Osmanoğlu'na başsağlığı diledi ANKARA (A.A) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Osmanlı padişahlarından Abdülhamit'in torunu Osman Ertuğrul Osmanoğlu'nun vefatı nedeniyle eşi Zeynep Osmanoğlu'na başsağlığı diledi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, 'Büyük Türk tarihinin en önemli dönemlerinden birinin temsilcisi Osmanlı Hanedanının en yaşlı üyesi Ertuğrul Osman Osmanoğlu Efendi'nin vefatı dolayısıyla eşi Zeynep Osmanoğlu'na bir telgraf göndererek üzüntülerini bildirdiği' belirtildi. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Zeynep Osmanoğlu'nu ayrıca telefonla da arayarak başsağlığı dileklerini ilettiği kaydedildi. 25.09.2009 POLİTİKA
585294
Ve karşınızda yeni Porsche 911 GT3 RS
'nin yeni 911 GT3 RS modelinin meraklılarının beğenisine sunulduğu bildirildi. Doğuş 'den yapılan yazılı açıklamada, yeni modelin daha yüksek motor gücü temin eden, daha düşük ağırlık sunan 911 GT3 RS modelinin, daha kısa aktarma oranlarının yanında daha da yüksek standarda çıkarılmış gövde ve süspansiyon ögelerine sahip olduğu belirtildi. 911 GT3'de halihazırda sunulan motoru temel alan yeni 911 GT3 RS'deki güç ünitesinin, artık 3,6 litre yerine 3,8 litre hacme sahip olduğu vurgulanan açıklamada, aracın daha fazla güç sunduğu ve daha hızlı ve dinamik şekilde devirlendiği kaydedildi. Açıklamada, sadece, kısa vites aralığı, düşük ağırlık ve yüksek verimlilik için ideal hale getirilmiş altı ileri manuel vites kutusu ile sunulan yeni 911 GT3 RS'nin, sportif davranışını daha da geliştirmek adına ilk defa olarak özel amaçlı üretilmiş ve ayarlanmış, hem arkada hem ön aksta daha geniş bir iz ortaya koyan PASM süspansiyon ile donatıldığı ifade edildi. 911 GT3 RS modelinin fotoğrafları için
586245
Erdoğan: Riskin farkındayız
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Marriott Marquis Otel'de ABD'de yaşayan Türk yurttaşlar ile bir araya geldi. Başbakan Erdoğan, toplantıya katılan Türk yurttaşların buralara çok farklı eyaletlerden, uzun yollar kat ederek geldiklerini anımsatarak, bunun ancak bir aşkın, sevdanın, bir millet olma şuurunun sonucu olduğunu söyledi. ABD'deki temaslarına değinen Başbakan Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi Toplantısı'nda çok hayati bir konuyu görüşüklerini belirterek, şöyle konuştu: ''O da nedir? Nükleer silahların yayılmasını engellemeyi görüştük. Ve gündemimizde bu vardı. Dileğimiz dünyamızın bu nükleer silah tehditlerinden, yayılmasından kurtulmasıdır. Tabi bunun başını da ilk beşin (ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa) çekmesi lazım. Çünkü, bu nasihati çekenler önce kendileri ilk adımı atacak ki dünya artık bu problemden kurtulsun. Bu nasihati çekme noktasında olanlar eğer bu adımı atmazlarsa, başkalarından bunu isteme hakkımız herhalde olmaz. Bunu bir şekilde başarmak gerekiyor. Bakınız 'insan uyur ama ölüm uyumaz.' Bunu böyle bilmemiz lazım. Öyleyse bu nükleer silahların tehdidinden bir defa kurtulmamız gerekiyor. Ne zaman, ölümün kimi, nerede, nasıl bulacağı belli olmaz ve nükleer silahlarla insanlar sürekli bir tehdidin altında yaşamamalı. Eğer küresel barış istiyorsak, bunu da bu şekilde sağlamalıyız. Sadece bol bol paraları harcamış olursunuz ama hiç bir zaman silahı kazandım diye de ülkenize, halkınıza ne huzur ne mutluluk getiremezsiniz.'' "Türkiye'nin yıldızı parlıyor" Erdoğan, Türk dış politikası hakkında bilgiler verirken, Türkiye'nin artık küresel meselelerde söz sahibi bir ülke konumuna geldiğini dile getirdi. Ermenistan ile ilişkilere değinen Erdoğan, ''Ermenistan ile aramızdaki problemleri çözmek için irade ortaya koyduk. Altını çizerek ifade ediyorum; Türkiye'nin çıkarına olacak, Azerbaycan'ı da asla rencide etmeyecek şekilde çözüm çabalarımız var. Bunun dışında bir çözüm düşünemeyiz'' diye konuştu. Erdoğan, Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak da Güney Kıbrıs tarafının gerekli hassasiyeti göstermediğini belirtti. Erdoğan, ''Kuzey Kıbrıs'ın yok farz edildiği bir çözümün içinde Türkiye yer alamaz. Bunun böyle bilinmesi lazım'' dedi. Başbakan Erdoğan, İslam Konferansı Örgütü'nün daha önce KKTC halkından ''toplum'' olarak söz ettiğini, ancak bugün söz ederken ''devlet'' tanımınını kullandığını anımsattı. Bunun kendi çabalarıyla gerçekleştiğini anlatan Erdoğan, aynı şekilde Ortadoğu'da ve Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için Türkiye'nin yoğun bir mesai sarf ettiğini belirtti. Türkiye'nin yıldızının hızla parladığını vurgulayan Erdoğan, atılan adımları kalıcı hale getirmek gerektiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, bunun, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin yaşanmaması için zorunlu olduğunu vurguladı. Demokratik adımlardan asla vazgeçmeyeceklerini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu, bu dört ilkeyi eş zamanlı olarak yükseltmenin gayreti içinde olduklarını vurguladı. "Bütün etnik unsurlar zenginliktir" Türkiye'de, bu şekilde insanların birbiriyle aileler kurduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bir sıkıntı yok. Niye karıştırıyorsun. Biz diyoruz ki, bütün etnik unsurlar zenginliktir. Ama üst kimlik nedir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Burada bütünleşeceğiz, bir ve beraber olacağız. Herkes birbirinin etnik kimliğine saygı duyacak. Etnik kimlik sonradan kazanılmaz. Doğarken kazanılır. Dolayısıyla buna saygı duymak durumundayız. Bu inceliğin altını çizerek vurguluyorum. Öyleyse hep birlikte Türksen Kürt'e, Kürtsen Türk'e saygı duyacaksın. Aynı şekilde Lazı Boşnağına, Boşnağı Lazına saygı duyacak. Biz vatandaşlık noktasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir ve beraberlik içinde, tek millet diyeceğiz, tek bayrak, tek devlet, tek vatan diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Şair güzel söylemiş; 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Bayraktaki kırmızı sıradan akan bir kanın kırmızısı değildir, bu vatan uğruna şehit olanların akıttığı kanın kırmızısıdır, alıdır. Bizim bağımsızlığımızın ifadesi olan hilaldir, yıldız da şehidimizin nişanesi olan yıldızdır.'' Bununla birlikte, ''demokratik açılım için Kürt açılımı'' ifadesini kullandıklarını dile getiren Erdoğan, bunun başlıklardan biri olduğunu, en önemli başlığın ise terör konusu olduğunu vurguladı. Bunun içinde pek çok ülke sorununun bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bu konuda partilerden randevu istediğini ancak, CHP ve MHP'nin bu talebe olumsuz yanıt verdiğini anımsattı. 26 Eylül 2009
586117
7. Cadde referandumu yarın yapılacak
İçki satışı yapılıp yapılmasın tartışmasıyla gündeme gelen 7. Cadde referandumu bugün. Ankara Bahçelievler'deki 7. Cadde sakinleri bugün sandık başına gidecek. 7. Caddeliler içki satışı ile ilgili maddenin çıkarıldığı referandumda, 12 soruya yanıt verecek. 12 sorudan oluşan ankete, 7. Cadde ile bağlantılı 22 sokakta oturan bin 745 ev ve iş yeri sahibi katılacak. Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, anket, bugün 10.00-17.00 saatleri arasında 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda yapılacak. Daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek vatandaşlar, isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında da kullanabilecekler. Ankette yer alan sorular Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak anket çalışmasında vatandaşlara sorulacak sorular şöyle: 1- Bahçelievler Aşkabat Caddesi (7. Cadde) trafiğe kapatılarak yaya bölgesi haline getirilsin mi? 2- Bahçelievler 7. Cadde trafiği için aşağıdaki şartlardan en uygun olanı sizce hangisidir? (Araç trafiğine kapanış saatleri) 3- Binanızın özel araç park yeri var mı? 4- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, 7. Cadde'yi dik kesen 7. (eski 27.) Sokak, 61. (eski 29.) Sokak, 69. (eski 17.) Sokak ve 54. (eski 6.) Cadde'den devamlı trafik akışına hız bariyeri konulmak suretiyle izin verilsin mi? 5- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? 6- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'de yeni bir peyzaj düzenlemesi yapılmalı mı? 7- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? 8- 7. Cadde'de müzik yayını olmalı mı? 9- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu caddede değişik etkinlikler yapmalı mı? 10- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa caddeye konulacak bankların sayısı çoğaltılmalı mı? 11- Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı Rekreasyon Alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz? Öğrencilere yönelik bilimsel satış yeri Ressamlar ve heykeltıraşlar için sanat sokağı Elçiliklerin ülkelerini tanıtacağı bir satış alanı Ayakkabıcılar çarşısı Elektronikçiler çarşısı Hiçbiri 12- Gökkuşağı Rekreasyon Alanı için sizin başka bir öneriniz var mı? "İçkili bölge" sorusu Ankara Büyükşehir Belediyesi referandumda, "7. Cadde'nin içkili bölge ilan edilip edilmemesini" de soracaktı. Ancak gelen tepkiler üzerine belediye geri adım atmış ve tartışma yaratan soru anketten çıkarılmıştı.
585088
Türkiye 2050'de devler liginde
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Türkiye 2050'de devler liginde Yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye'nin 2050'de dünyanın dokuz, Avrupa'nın üçüncü büyük ekonomisi olabileceğini belirtti. Kuruluşa göre, kişi başı gelir de 60 bin dolara çıkacak. Krizde gelişmekte olan ülkelere göre daha az etkilenen Türkiye ekonomisinin yıldızının gelecekte parlaması bekleniyor. Goldman Sachs'a göre, Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasıla büyüklüğü 2050'de trilyon dolara ulaşacak. Goldman, Türkiye'de kişi başı gelirin de 60 bin dolara ulaşabileceğini belirtti. Şu anki kişi başı gelirin 10 bin 436 dolar olduğu dikkate alındığında yaklaşık katlık bir refah artışı yaşanacak. 26.09.2009 EKONOMİ
585559
Tarkan'lı narenciye tanıtımıı
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ Tarkan'lı narenciye tanıtımıı Yaş meyve sebze ihracatçıları, Rusya'da pazar payını artırmak amacıyla tanıtım kampanyası başlatıyor. Narenciye Tanıtım Grubu (NTG) Rusya'da yapılacak kampanyalarda rol alması için ünlü pop sanatçısı Tarkan'la anlaşmaya vardı. ANTALYARusya'da çok beğenilen ve sevilen Tarkan, narenciyenin yüzü olacak. Türk narenciye ürünleri, Moskova ve St. Petersburg kentlerinde 80 billboard, 66 şehir içi otobüs üzerinde ve Rusya'da yayınlanan 12 ulusal dergide Tarkan'la birlikte yer alacak. Narenciye Tanıtım Grubu Başkan Vekili ve Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, 2009-2010 ihracat sezonunda Rusya'yı hedef pazar olarak seçtiklerini, bu çerçevede bir dizi tanıtım kampanyası düzenleyeceklerini bildirdi. Kampanyalarda Rusya'da oldukça popüler olan Tarkan'ın görev alacağını açıklayan Kavak, "Bizim en önemli pazarımız Rusya Federasyonu, ancak Rusya'nın en büyük ithalatçısı biz değiliz, oradaki pasta çok büyük, pastadan aldığımız dilimi büyütmeyi hedefliyoruz." dedi. Rusya'yı Tarkan'la fethedeceklerini belirten Kavak şöyle devam etti: "Yeni sezonda Rusya'da çok ciddi kampanyalar yürüteceğiz. Aslında Eylül ayında katıldığımız Dünya Gıda Fuarı ile bu süreci başlattık. NTG standı, fuarda en iyi stant ödülünü aldı. Ekim ayında ise Rusya'da yayın yapan ulusal TV kanalında hafta süreyle ayrı versiyonda çekilen narenciye reklam filmimiz dönecek. Yönetmen Ezel Akay tarafından çekilecek filmlerde, Rusya'da da en az Türkiye'deki kadar popüler olan sanatçı Tarkan rol alacak." Kavak'ın verdiği bilgilere göre Rusya'ya giren Türk narenciyelerinin üzerinde ay yıldız logolu etiketler kullanılarak tüketicinin Türk ürünlerini ayırt edebilmesi sağlanacak. Kavak, ayrıca çalışmaların sadece 2009 sezonu faaliyeti olmadığını, 2010 sezonu için de benzer çalışmalarda bulunacaklarını kaydetti. 26.09.2009 EKONOMİ
585053
Rumeli’nin radyodaki sesi...
Yeliz Aras Radyo DünyasıRumeli’nin radyodaki sesi... 26 Eylül Cumartesi 2009 Bir ‘Rumeli’ rüzgârıdır ki bu aralar her yerde esip duruyor... Televizyonda Rumeli temalı diziler artarken, yıllardır radyoda da bir Rumeli sevdalısının sesi duyuluyor. Bu sesin sahibi Erol Canbaz, ama radyo dinleyicisi onu ‘Kanki Canbaz’ diye bilir ve tanır... İlkokuldan beri hayalidir otobüs şöförü olmak, ama tesadüfler zincirinin ilk halkası olan, ’ın koruması göreviyle hayatı değişir. Görev yeri radyoların bulunduğu stüdyonun yan tarafıdır, zincir halkalarına halka ekler ve yan odada ünlü radyocu Kadir Çöpdemir yayın yapmaktadır! Radyodaki kahkahalı sohbetleriyle yıllardır küçüklerin Canbaz ağabeyi, büyüklerin kankisi olan Canbaz, kendisini “Neşeli kıpır kıpır bir adamım. Az konuşup ince mesajlar vermeyi seviyorum” cümleleriyle anlatıyor. Koyumu koyu bir Beşiktaşlı’dır. Kral ’nin ilk VJ’lerinden olup klip anonsu geleneğini başlatmış, günümüze kadar getirmiştir. Şimdilerde ise Rumeli kanalı olan Tek Rumeli’de Suyun Ötesi programıyla hem dinleyicileriyle hem de seyircileriyle buluşuyor. Çiceği burnunda yeni radyo, 90.2 Radyo Turkuvaz’da da 16.00-19.00 saatleri arasında program yapıyor. Canbaz ayrıca, “Radyo programcılığına başladığım günden bu yana, öyle akıl almaz olaylar başıma geldi ki bunları ileride kitap haline getirmeyi hedefliyorum” diyor. İLK RADYOCULARDAN ‘KANKİ CANBAZ’, RUMELİ VE BALKAN RÜZGÂRLARINI RADYODAN ESTİRİYOR. PROGRAMLARINDA ÇEŞİTLİ RUMELİ ŞARKILARINA YER VERİYOR Mikrofonla tanışmanız eski Türk filmleri gibi, tesadüf üstüne tesadüflerle olmuş... Tamamen tesadüf... İlkokuldan beri en büyük hayalim otobüs şöförü olmaktı. Cem Uzan’ın yakın koruması oldum, ardından allah Kadir Çöpdemir’i karşıma çıkardı. Radyoların stüdyolarıyla benim çalıştığım yer çok yakındı. zaman yoktu, kasetler vardı. Kadir ağabey “Alalım seni radyoya, sadece bana anlattıklarını anlatsan yeter” dedi. Kanıma girdi, ardından hocam oldu. gün bugündür 16 senedir radyocuyum. İlk program unutulmaz değil mi? 15 gün konuşamadım! Mikrofonu açıp, kapatıyordum. Yayında aklıma herkes geliyor, ailem eşim “Yanlış bir şey söylersem mahvolurum” diyorum. Korkuyordum. İlk selam verdim, başladık. Farklıyım, yayında nasılsam özel hayatımda da oyum. ‘Canbaz’lık nereden geliyor? Dedemler göçmeni. Dedem at pazarının ağasıymış, ‘Canbazlık yapma’ derler ya. Mesela iki kişi anlaşamıyormuş, el ele tutuştururmuş, üç aşağı, beş yukarı anlaştırırmış onları... Radyolar değiştikçe dinleyiciler de ardınızdan radyoya geliyor mu? Benim kitlem hazır, azalır mı, çoğalır mı gibi endişelerim yok. Beni bilir, tanır dinleyicilerim. Rumeli ve Balkan ezgilerine programlarınızda yer veriyor musunuz? Ben her programda mutlaka bir Rumeli türküsüne yer veririm. Dinleyicilerim son şarkım da olsa, onu bekler. Kimsenin cesaret edemediği özel Makedonca, Boşnakça, Arnavutça şarkılar çalıyorum. Radyolarda bu tarz yayın formatı olan bir program yok. Aşırı Rumeli Balkan milliyetçiliği değil de tadı sunan bir adamım. Yayın tarzım, her tarzın en iyisini çalmak. Programımda kötü şarkı duyamazsınız. Gerekirse defalarca aynı şarkıyı çalarım, ama en sevilen şarkı olur. Rumeli sevdalısı bir insanım, vakit oldukça oralara giderim. Ekranlardaki Rumeli dizilerini nasıl buluyorsunuz? Elveda Rumeli izlenmez mi? Pazartesi herkes evinde onu izler, hatta bir ara haberleri çıktı diziden Ramiz Aga (Erdal Özyağcılar) ayrılacak diye üzüldük, giderse dizi biter. “Rumeli belgeseli projem var” Rumeli sevdanızı projeye dönüştürme gibi bir hayaliniz var mı? Rumeli Balkan şehirlerini ve Türk’ün eliyle süslenmiş, ’dan başlayıp Adriyatik kıyılarına kadar yol ve şehir hikâyelerinin anlatılacağı belgesel için çalışıyorum. Karavanla yola çıkılacağından çekimler için sponsor arayışındayım. Bu proje benim için çok önemli. Osmanlı izlerini anlatan, mesela Osmanlı mimarisini, Üsküp’teki bir taşköprüyü anlatan bir belgesel. Bunu Kültür Bakanlığı nezaretinde yapmak istiyorum, çünkü; kim işine nasıl gelirse öyle yazıyor tarihi... Bire bir Osmanlı kayıtlarıyla çalışmalar yapmak istiyorum. “Her ilde bir akrabam bulunuyor!” Milyonlarca insana ses verirken, birçok anı da biriktirmişsinizdir... Bir gün yaşlı bir teyze ile canlı telefon bağlantısı yapıyorum, teyzeye hal hatır sordum, “İyi değilim” dedi. “Bize, sattığın tencerelerin kulpları koptu” dedi. “Ne tenceresi ne tavası teyze?” dedim. da “Geldin ya bizim eve, yaptın, aldığın maaş yetmiyormuş da ‘Ek olarak pazarlama işi yapıyorum’ demedin mi? Biz de senden almadık mı tencereleri” dedi. Tabii ben güldüm, bir kadar da üzüldüm. İnsanların samimiyetine mi sevineyim, yoksa bizim adımızı kullanıp insanları aldatmalarına mı üzüleyim? Radyo hayatınızın neresinde? Radyo olmazsa olmaz! Ben yaşayamam zaten. Öyle şeyler yaşıyorsun ki... Mesela bak oto kuaförü mesaj yollamış ’dan... (Bilgisayar ekranını gösteriyor.) Bu dinleyicimle radyo olmasa bir araya gelme şansım var mı? Ağabey diyorlar, benim derdimi kendine dert ediniyorlar. Yolda seni tanımıyorlar, ama konuşunca “Sen Canbaz mısın?” diyorlar. Radyodan “Ben yarın ’dayım” diyeyim, herkes beni karşılar, misafir eder. Her ilde akrabam bulunuyor radyo sayesinde, bu bambaşka bir şey... Son yıllarda radyolarda yaşanılanları gelişme olarak değerlendiriyor musunuz? Radyo dünyasında gelişmenin durduğuna, alternatif program ve programcılar olmadığı için radyonun aktif değil de, kuruluşlarının ek mercileri gibi görülmesinden rahatsızlık duyuyorum. Bu işin ekip işi olduğunu ve iyi bir ekiple başarının geleceğini savunuyorum.
585149
Bu mecliste söz gençlerde
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Bu mecliste söz gençlerde Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi, 'Haydi Genç İstanbul İçin Harekete Geç' diyerek gençleri yeni dönemde görev başına çağırıyor. Herhangi bir siyasi partiye ait olmadıklarının altını önemle çizen Meclis Başkanı Mehmet Melih Gülseren, “Biz tüm İstanbul'a hizmet ediyoruz” diyor SEVİL KUZU Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na bağlı olarak, 2005'ten bu yana projelerine hız veren Gençlik Meclisi 3.dönemine hazırlanıyor. 16-25 yaşları arasındaki her gence kapılarını açan Gençlik Meclisi, İstanbul'da gençlerin de söz sahibi olması amacına hizmet ediyor. Burada, her fikirden, partiden genç bir araya gelip proje üretiyor. 40 ilçe belediyesini temsilen oluşturulan komisyonlarda gençler, İstanbul'u tanıtmak için uluslararası çalışmalar yapıyorlar. Siyasi parti ve belediyelerin desteğiyle asli üyelerini yeniden belirleyecek Gençlik Meclisi, yeni dönemde üniversite gençliğini harekete geçirmeyi planlıyor. Gençlik Meclisi'ne herkes girebilir ancak belli kriterler var. Mesela herhangi bir parti teşkilatında çalışan kişiler pek tercih edilmiyor. Bunun nedeni ise, meclisin herhangi bir siyasi parti kimliğine bürünmek istememesi. Siyasetle birebir ilişkili olmasalar da geleceğin en iyi siyasetçilerinin yolunun mutlaka Gençlik Meclisi'yle kesişeceğine inanan Meclis Başkanı M. Melih Gülseren'e göre meclis hiçbir bir partinin değil, tüm İstanbul gençliğinin söz sahibi olduğu bir kurum. Yönetmeliklerde siyaseti parti kelimesinin kullanılmasından dolayı meclise çoğu zaman önyargılı bakıldığını belirten Gülseren, son zamanlarda siyasetten korkar hale gelen gençleri meclise davet ediyor: ”İstanbul'da okuyan üniversite öğrencileri aileleri tarafından 'Aman dikkat et hiçbir şeye bulaşma, hiçbir gruba girme' şeklinde uyarılıyor. Bu yüzden gençler siyasetten korkar hale geldi. Ailelere hak veriyoruz, bu yüzden biz de gençlere diyoruz ki güvenilir kurumlara gidin. Üniversite çağları heba edilmeyecek kadar değerli, yüzden Gençlik Meclisi de bu öğrencilerin potansiyellerini kullanmaları için fırsat sunuyor.” Mecliste partiler isimleriyle değil birinci grup, ikinci grup şeklinde adlandırılıyor. CHP grup başkan vekili olarak görev yapan sınıf arkadaşıyla her türlü tartışmaya girerek, fikir alışverişinde bulunabildiklerini söyleyen Melih Gülseren, “Biz siyasi bir oluşum değiliz, yerel bir yönetimin Gençlik Meclis'iyiz. AK Parti CHP ya da MHP'nin Meclisi değiliz. İstanbul gençlerinin tüm sorumluluğunu üzerimize aldık, tüm gençlere ulaşmaya çalışıyoruz. Biz partilere değil, tüm İstanbul halkına hizmet ediyoruz” diyor. GENÇLERİN ÇOĞU ÜNİVERSİTELİ Mecliste ağırlıklı üniversite öğrencileri ya da mezunları bulunuyor. Geleceğin söz sahibi liderlerinin de bu kurumlardan çıkacağını söyleyen Gülseren, bu yüzden üniversite projelerine ağırlık verdiklerini ifade ediyor. Gülseren, yurtdışından Türkiye'ye okumak için gelen birçok yabancı öğrencinin Türk kültürünü tanıyamadan ülkelerine geri döndüklerini, bu yüzden de meclis olarak bu öğrenciler için dönem içinde Anadolu Türk Geceleri düzenlediklerini belirtiyor. İstanbul'un sadece Boğaz manzarası, güzel manzaralardan ibaret olmadığını tüm dünya gençliğine göstermek isteyen meclis üyeleri, bu gecelerde Türk yemeklerini tanıtan stantlar kuruyor, Karadeniz müzikleri, halk oyunları, semazen gösterileriyle de yabancı öğrencilere Türk-İslam sentezinden bir kesit sunuyor. 26.09.2009 CUMARTESİ
585733
15:11 Yarın bu yollar trafiğe kapalı
Yarın bu yollar trafiğe kapalı'un düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıl dönümü dolayısıyla tören provasının yapılacağı 27 Eylül ile törenin gerçekleştirileceği Ekimde Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar trafiğe kapatılacak. Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, tören ve prova günlerinde, saat 07.00'den itibaren Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar ile Hal Yolu bitimi, E-5 Karayolu Cevizlibağ, sapağından itibaren Vatan Caddesi, Lahor Meydanı'ndan Metro İstasyonu'na kadar geliş ve gidiş istikametinin araç trafiğine kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, vatandaşlardan şu alternatif yolları kullanmaları istendi: ''D-100 Karayolundan Vatan Caddesi'ne gidecek sürücülerin Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray güzergahında veya Haliç Tüneli, Ayvansaray ışıklarından Balat Yolu'nu takiben ve Sirkeci istikametini, E-80 Karayolunu kullanacak sürücülerin karşısından istikametini, Sahil Yolu'nu kullanacak sürücülerin sahil güzergahından, -Kumkapı-Sirkeci istikametini, Vatan Caddesi'ni kullanarak Fatih ilçesindeki hastanelere gelecek olan gerek ambulans gerekse diğer sürücülerin sahil yolunu tercih ederek Samatya'dan, Cerrahpaşa, Çapa, Haseki veya Vakıf Gureba Hastaneleri'ne intikal etmeleri veya önünden Ulubatlı Köprü üzerini takip ederek Topkapı Tünel içinden Millet Caddesi'ni kullanıp Cerrahpaşa, Çapa, Haseki hastanelerine intikal etmeleri, Fatih istikametinden aynı gerekçelerle hastanelere gidecek sürücülerin, Atatürk Bulvarı, Aksaray ve Millet Caddesi güzergahını kullanmaları gerekmektedir.'' Millet Caddesi'nden gelip hal yolu ve E-80'i kullanacak sürücüler, Cevizlibağ'dan E-5'e yönlendirilecek.
585538
HSBC merkezini Londra'dan Hong Kong'a taşıyor
'nin en büyük bankası dünya ekonomisinin merkezinin batıdan doğuya kaydığını belirterek, merkezini Londra'dan Hong Kong'a taşıma kararı aldı. (DHA) -- Diğer bankaların da 'yi takip etme ihtimali İngiliz hükümetini telaşlandırdı. Daily Mail'in haberine göre 'nin CEO'su Mike Geoghegan, küresel ekonominin itici gücünün Asya'ya kaydığını belirterek merkezlerini Hong Kong'a taşıyacaklarını açıkladı. Daily Mail, 'den gelen açıklamanın, iş çevrelerini Londra'nın uluslararası finans merkezi olduğuna ikna etmeye çalışan İngiliz hükümetine büyük bir psikolojik darbe indirdiğini öne sürdü. Gazeteye göre bu karar, ekonomik krizden sonra Avrupa'da ücretlerinin sınırlandırılması tehlikesiyle karşı karşıya bulunan diğer bankaların yöneticilerini de harekete geçirebilecek. Özellikle de Avrupalı siyasi liderler, Pittsburg'da gerçekleştirilen G20 zirvesinde, şirket yöneticilerinin ücretlerine sınır getirilmesi için çaba harcamıştı. Yönetim Kurulu Başkanı Stephen Green ise, bankanın karlarının üçte ikisinin Asya ve Ortadoğu'da oluştuğunu belirterek, geleceğe ilişkin öngörülerde bu payın daha da artmasının beklendiğini kaydetti. Gren “Bizim amacımız, Londra'ya sırtımızı dönmek değil. Sadece dünyadaki yeni gidişat bunu gerektiriyor" dedi. Karara göre, yönetimi artık tamamen Hong Kong'a taşınacak. Daily Mail'e göre ise bu karar, her ne kadar merkezlerini Londra'da tutup vergilerini İngiliz maliyesine ödeyeceklerini söyleseler de, 'nin 'deki 50 bin çalışanının sayısının önümüzdeki günlerde azalması anlamına gelecek. Uzakdoğu'yla köklü bağları olan 1865'te Hong Kong and Shanghai Banking Corporation adıyla Hong Kong'ta kurulmuştu. Ancak bankanın 'de Midland Bank'ı satın almasından sonra, yasal zorunluluk çerçevesinde merkezini 1993'te Londra'ya taşımıştı.
585867
Helikopterli dolandırıcılık baskını: 49 gözaltı
Alınan bilgiye göre, Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik Dolandırıcılık Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, kişiyi daha gözaltına aldı. Suç işlemek amacıyla gittikleri Antalya'da yakalanan kişi ise İzmir'e getirildi. Zanlıların, 24'ü İzmir'de olmak üzere toplam 308 olaya karıştıklarının belirlendiği bildirilirken, olaylarla ilgili evrak da İzmir'e gönderilmeye başlandı. Yankecilik Dolandırıcılık Bürosu'na sığmayan dosyalar koridorlarda tasnif edilmeye başlandı. Asayiş Şube Müdürlüğü'nde zanlılarla ilgili işlemler devam ederken, farklı illerden dolandırılan kişiler de teşhis ve ifade için Bozyaka'daki hizmet binasına geldi. Mağdurlardan 77 yaşındaki emekli öğretmen Derviş Topbay, gazetecilere, zanlıların bu işi profesyonelce yaptıklarını ve insanları kandırmayı başardıklarını söyledi. Antalya'da pazar yerinde dolaştığı sırada yanına gelen kişinin, kendisini daha önceden tanıyormuş gibi davrandığını, yaşlılık nedeniyle hatırlayamadığını düşündüğünden bu kişilere inandığını ifade eden Topbay, şöyle dedi: "Samimi davranışlarıyla beni ikna ettiler. Daha sonra da 'bizim şu akrabamız öldü, onun için mevlit okutuyoruz, ardından da hayır yapacağız. Senin paranı da içine katalım. Mevlit okununca sana da pay verelim' diyerek beni kandırdılar. Ev almak amacıyla biriktirdiğim 35 bin TL'yi bankadan çekerek bu kişilere verdim ve mevlit okutulduğu söylenen eve birlikte gittik. Dolandırıcılar beni ortada bırakarak, paralarla birlikte kayıplara karıştı." Topbay, zanlıları teşhis ettiğini ve şikayetçi olduğunu söyledi.
585626
Gül'e ağlatan mektup
Gül'e ağlatan mektup"Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen gözlerimin içine bakın" 26.09.2009 13:18Ağlatan mektup... 3,5 yıl önce ailesi ile gittiği piknikte kaybolan yaşındaki İlayda Taşçı'nın annesi Bedriye Taşçı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazarak kızının bulunmasını istedi. Anne Taşçı, oldukça duygusal bir dille yazdığı mektubunda Cumhurbaşkanı Gül'e "Bu acıyla yaşanmıyor. Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen beni bir kez olsun arayın, size yalvarıyorum. Bir elinizi uzatın, bir kere gözlerimin içine bakın acımı anlamaya çalışın. Size yalvarıyorum, bana yardım edin" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İzmir Valisi M.Cahit Kıraç'a mektup yazan aile bir cevap alamayınca çareyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazmakta aradı. Mehmet İNMEZ İZMİR (AHT) İzmir'in Buca ilçesi Kaynaklar mevkiinde Nisan tarihinde ailesi ile piknik yaparken, bir anda ortadan kaybolan ve tüm aramalara rağmen bulunamayan İlayda Taşçı'nın ailesi artık kızlarının ölü veya diri haberini almak istiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İzmir Valisi M.Cahit Kıraç'a mektup yazan aile bir cevap alamayınca çareyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazmakta buldu. Mektubunda kızını çok özlediğini ve onu bulmak için canını bile vermekten kaçınmayacağını anlatan anne Taşçı mektubunda şöyle dedi. Babamız, büyüğümüzsünüz dedim. Benim evladıma kavuşmamızı siz sağlarsınız, dedim. Size güveniyorum, size yalvarıyorum. Bir insan acıdan ölürmü, evet bu insan anneyse evladı için acıdan ölür. İşte ben bu acıdan ölüyorum. Ne olur dünya gözüyle kara kızıma bir kerecik sarılayım dedim." Anne Taşçı mektubunda, kimsenin kendisine yardım etmediğini ve çaresiz kaldığını sıralayarak şöyle devam etti: "Ben kime gideyim, kime inanayım. Şu derdimi kime anlatayım, şu içimi kime dökeyim. Bu milletin, bu vatanın insanı, annesi deği lmiyim ben. Ben köşkün önüne gelip, bağırıp çağırıp medyayı başıma mı toplayayım. Ya da bir bidon benzin döküp, kendimi mi yakayım. Şu koskoca T.C'nin istediği zaman yapamayacağı hiçbir şey yok. İstediği zaman bulamayacağı hiç birşey yok. Benim küçük kızım kimin umurundaki, aç mı tok mu kimin umurunda. Ne zulüm görüyor, kimin umurunda. Ateş düştüğü yeri yakıyor, bu gerçek. Lütfen ateş sönsün artık. Benim çocuğumu bulun, beni evladıma kavuşturun. Onun yaşadığını biliyorum, bir yerde nefes aldığını, beni özlediğini biliyorum. Ölmüş olsaydı ben bunu hissederdim. Ben kızıma kavuşmak istiyorum." HERKES BULUNACAK SÖZÜ VERDİ Kızlarının kaybolmasının ardından çaresiz ailenin çalmadığı kapı kalmadı. Aile küçük İlayda'nın kaybolduğu tarihte görev yapan dönemin Valisine, Emniyet Müdürüne ve Alay Komutanına giderek, kızlarının bulunması için yardım istedi. Devlet büyükleri, küçük İlayda'nın bulunması için ellerinden geleni yaptıklarını, özel ekip kurup en ufak detayı bile araştırdıklarını söyledi. Her defasında kızlarının bulunacağıyla ilgili söz alıp evlerine dönen Taşçı ailesi, her gün bu ümitle yaşadı. 2006 yılından bu yünü İzmir'de iki vali, üç Jandarma Alay Komutanı, üç Emniyet Müdürü değişti. İlayda'nın dosyasına bakan polis ve jandarma görevlilerinin tayinleri başka illere çıktı. Verilen sözler, yapılan araştırmalar sonuçsuz kaldı. Küçük İlayda'nın izine hiçbir yerde hala izine rastlanılamadı. JANDARMA VE POLİS EL BİRLİĞİ YAPSIN Kızının yaşadığına inanan ve içerisinde bir umutlu yaşadığını belirten baba Saim Taşçı, "Artık bizim sesimizi birileri duymalı. Çalmadığımız kapı, yardım istemediğimiz devlet büyüğü kalmadı. Kaç tane vali, emniyet müdürü değişti. Hepsi, merak etme bulacağız dedi. Hep bizi oyalayıp, kandırdılar. Kimse bize yapılan araştırmanın sonucu ile ilgili birşey söylemiyor. Ben polis ve jandarmanın elindeki bilgilerin tek dosya halinde birleştirilmesini istiyorum. Özel bir ekip kulup, tek elden soruşturma yapılmalı" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım istediğini de belirten Taşçı, Başbakan Erdoğan'a da elden mektup verip derdini anlattığını ancak bir sonuç alamadığını söyledi. ANNENİN CUMHURBAŞKANI'NA YAZDIĞI MEKTUPTAN ALINTILAR .... Ben kime gideyim, şu derdimi kime anlatayım, şu içimi kime dökeyim. Bu milletin, bu vatanın insanı, annesi değilmiyim ben. Ben köşkün önüne gelip, bağırıp çağırıp medyayı başıma mı toplayayım. Ya da bir bidon benzin döküp, kendimi mi yakayım. ....Şu koskoca T.C'nin istediği zaman yapamayacağı hiçbir şey yok. İstediği zaman bulamayacağı hiç birşey yok. Benim küçük kızım kimin umurundaki, aç mı tok mu kimin umurunda. Ne zulüm görüyor, kimin umurunda. Ateş düştüğü yeri yakıyor, bu gerçek. Lütfen ateş sönsün artık. Benim çocuğumu bulun, beni evladıma kavuşturun. Onun yaşadığını biliyorum, bir yerde nefes aldığını, beni özlediğini biliyorum. Ölmüş olsaydı ben bunu hissederdim. Ben kızıma kavuşmak istiyorum. .. .Bu acıyala yaşanmıyor. Sayın Cumhurbaşkanım lütfen beni bir kez olsun arayın, size yalvarıyorum. Bir elinizi uzatın, bir kere gözlerimin içine bakın acımı anlamaya çalışın.Lütfen size yalvarıyorum, bana yardım edin 'EKİP KURDUK, ARAŞTIRIYORUZ' YAZISI Anne Bedriye Taşçı ve baba Saim Taşçı İzmir Valiliği'ne ve Emniyet Müdürlüğü'ne defalarca kızının bulunması için dilekçe verdi. Dilekçe sonucunda gelen hep aynı yazı oldu. Yazıda Bahse konu kayıp İlayda Taşçı'nın bulunmasına yönelik gerekli çalışmalar Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü ve Buca İlçe Jandarma Komutanlığı'nca sürdürülmektedir" denildi. 12 BİN KİŞİ ARAŞTIRILDI Jandarma ekipleri, küçük İlayda'nın kaybolmasının ardından, olay günü bölgede bulunan 12 bin 120 kişinin cep telefonı frekanslarını araştırdı. Kaybolduğu bölgede ve saatteki telefon sinyallerini çıkartan ekipler, 214 kişi üzerinde yoğunlaştı. Tespit edilen şahısların evleri ve iş yerleri tek tek arandı. Jandarmanın yüzlerce ihbarı değerlendirmesi, binlerce insanı sorgulaması ve aylarca süren araştırma sonuçsuz kaldı. Öte yandan, Kemalpaşa'da Mart 2007 tarihinde oto hırsızlığından yakalanan bir zanlı, polise küçük İlayda'yı kaçırdıklarını ve sattıklarını söyledi. Ama yapılan araştırmada zanlının yalan söylediği ve gazetelerden okudukları haberlerle polisi yanıltmaya çalıştığı ortaya çıktı.
584899
Kaçak elektriğin parasını her il kendisi ödeyecek
Buna göre artık kaçak elektriğin parası, ortak havuzdan karşılanmayacak, her il kendisi ödeyecek. Dün Ankara'da basın mensupları ile bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, geçtiğimiz günlerde Zaman'ın gündeme taşıdığı 'Kaçak elektrik kullanımı, doğalgazda al ya da öde riski ve nükleer santral' gibi konularda açıklamalarda bulundu. Bakan Yıldız, elektrikte kaçak kullanımla ilgili bir soru üzerine, 'Her bölgenin kendi-kayıp kaçağını kendisinin ödemesi' gerektiğini düşündüklerini ve konuyla ilgili başlatılan çalışmanın gelecek yıl sonunda bitirilmesini hedeflediklerini söyledi. Kaçak oranlarının yüzde 14'lere gerilediğini dile getiren Yıldız, gelişmiş ülkelerde bu rakamın yüzde 10'lar civarında olduğu bilgisini verdi. Taner Yıldız, yüzde 3,5-4'lük oranın da kesinlikle kazanılması gereğine vurgu yaparak, kaçağın Dicle, Fırat dağıtım bölgeleri ile İstanbul'un bir bölümünde yoğunlaştığını ifade etti. Enerji Bakanı Yıldız, doğalgaz tüketiminin düşmesi sebebiyle Türkiye'nin gerek Rusya gerekse İran ile yaptığı anlaşmalar sonucunda, 'al ya da öde' uygulamasına 'miktarı değişmekle beraber' gireceğini bildirdi. Her iki ülkeyle görüşmelerin devam ettiğine vurgu yapan Bakan, "Biz bu konuda hem Rusya Federasyonu'ndan hem de İran'dan bir esneklik bekliyoruz. Bu durum, Türkiye'de global kriz tesiri ile birtakım müşterinin tüketim alışkanlıklarını değiştirmek suretiyle, gazı daha az kullanması sonucunda çıkan bir durumdur." değerlendirmesi yaptı. Yıldız, Yenilenebilir Enerji Kanunu'nun da gözden geçirildikten sonra mutlaka çıkarılacağını sözlerine ekledi. ANKARA ZAMAN
585582
Akçaabat'ta görev dağılımı!
Akçaabat'ta görev dağılımı! 26/09/09 12:10 Akçaabat Sebatspor Yönetim Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Cemil Kalkışım başkanlığındaki yönetim kurulunda görev dağılımı şöyle: ''Adnan Topsakal asbaşkan, Ergin Bektaş, Zeki Öztürk, Ali Yaşar Bayram, Sadık Atmaca, Aydın Birincioğlu ve Osman Zeki Alşan başkan yardımcılıları, genel sekreter İsmet Mısır ve Hasan Akpınar, genel sayman Şener Kalkışım, basın sözcüsü Hayati Yavuz, genel kaptan Ömer Tayyar Usman, tesis sorumlusu Bedir Sağuer, halkla ilişkiler sorumlusu Engin Çakır, reklam sorumluları Aydın Birincioğlu ve Ali Yaşar Bayram, stadyum sorumlusu Erdal Serdar, dış ilişkiler sorumlusu İsmail Şirin, altyapı sorumluları Yusuf Kırandi ve Hüseyin Aktaş.''
584905
Avşar'a sahip çıktı: Açılımı ben de destekliyorum
Bunlardan biri de tiyatrocu Kenan Işık. İnsanların görüşlerinden dolayı yargılanmasının doğru olmadığını söyleyen Işık, Avşar'ın ayrımcılık yapacak son insan olduğunu söyledi. Avşar'ın Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu aktaran Işık, düşüncelerin ne olursa olsun açıklanması gerektiğini savundu. Bununla beraber kabul edilip edilmemesinin insanlara bırakılmasına inandığını ifade etti. Işık, yaşanan sürece 'Kürt açılımı' yerine 'demokratik açılım' demeyi tercih etti. Çalışmaları, Türkiye'nin son zamanlarda attığı özgürleşme adımlarının bir devamı olarak nitelendirdi. Süreci desteklediğini belirten sanatçı, durumu insan hakları çerçevesinden değerlendirdiğini, faşist düşüncelerin artık son bulması gerektiğini ifade etti. Öte yandan Hülya Avşar'a soruşturma açılmasına bir tepki de Basın Enstitüsü Derneği'nden geldi. Basın Enstitüsü Derneği (IPI) Ulusal Komitesi yaptığı açıklamada, "Kürt açılımının etkinliği hakkında tartışmak olağandır ve bu görüşler suç kabul edilemez. Bunu suç gören zihniyet hak ve özgürlükler konusunda sorunlu bir zihniyettir." dedi. Soruşturmanın derhal durdurulmasını isteyen IPI Direktörü David Dadge, sorunların çözümü için ifade ve basın özgürlüğünün yerleşmesinin şart olduğunu vurguladı. Dadge, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olduğunu hatırlattı. Avşar'a, Milliyet Gazetesi'nden Devrim Sevimay'a verdiği röportajda demokratik açılımla ilgili sözlerinden dolayı soruşturma açılmıştı. İSTANBUL ZAMAN
585028
V. Uluslararası Dr. Trawinski Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası
Yavuz Kocaömer V. Uluslararası Dr. Trawinski Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası 26 Eylül Cumartesi 2009 17 Ağustos 1999 depreminde, antrenörlerimize verirken hayatını kaybeden Alman hocası Dr. Hans Joschim Trawinski adına Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ile, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın düzenlediği V. Uluslararası Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası 1-4 Ekim tarihleri arasında Ahmet Cömert Spor Salonu’nda yapılacak. Türkiye’ye ilk geldiğinde tekerlekli sandalye basketbol maçlarımızı seyredip, sporcularımızla görüştükten sonra “Türkiye bundan sonra ikinci vatanımdır. Buradaki sporcular öğrenmeye aç. Benim ülkemdekiler biraz şımarmışlar. Hiçbir ücret talep etmeden, ne zaman isterseniz gelir, bildiğim her şeyi de öğretmeye çalışırım” diyen Dr. Trawinski’ye günleri birlikte yaşayan biri olarak şükran borcumuzu ödemeye çalışmaktayız. Bugün Türkiye’deki tekerlekli sandalye basketbolunun temelinde Dr. Trawinski’nin öğrettiklerinin yattığını kimse inkar edemez. Yapabileceğimiz kendisini iki yılda bir turnuvalarla anmak değil. her zaman bizlerin kalbinde. Yalnız hocalığı ile değil, kalbinde taşıdığı “insan sevgisi” ile de, o, ölümünden 10 yıl sonra da, her türlü sevgiye layık olarak aramızda yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Bu yılki turnuvaya ve Güney ile birlikte, Türkiye katılacak. Turnuvanın bir özelliği de Ekim’de ’da başlayacak olan Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası’ndan önceki son ciddi olması. Nitekim Güney Kore haricindeki takımlar İstanbul’dan doğruca Adana’ya geçecekler. Maçların saatlerini ’in 212 274 10 32- 274 11 71 no’lu telefonlarından veya info@tesyev.org mail adresine yazarak öğrenebilirsiniz. Ayrıca Ekim Pazar günü saat 12.30’da başlayacak final maçının ardından, törenine müteakiben yapılacak çekilişte yine çeşitli hediyeler izleyenler arasında dağıtılacak.
584746
Meclis Başkanı Şahin Bakü'ye garanti verdi
'ın başkenti Bakü'de bulunan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, "Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizin zararına olacak, onları sıkıntıya sokacak hiçbir davranışın yanında olamayız, hiçbir işlemin arkasında olamayız" dedi. Havaalanında, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini amaçlayan süreçle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, "Türkiye, Güney Kafkasya'da sorunların çözümünü, barışın tesisini arz etmektedir" dedi. Şahin, "Türkiye, Ermenistan ilişkileri de Güney Kafkasya'daki tüm sorunların çözümünün sadece bir parçasıdır. bakımdan, konuya Türkiye bir bütün olarak bakmaktadır" diye konuştu. Mehmet Ali Şahin, Türkiye'nin, bölgedeki tüm sorunları çözme arzusunda olduğunu kaydetti. Türk-Ermeni süreciyle ilgili 'ın bilgilendirildiğini ifade eden Şahin, "O bakımdan, Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizin zararına olacak, onları sıkıntıya sokacak hiçbir davranışın yanında olamayız, hiçbir işlemin arkasında olamayız. Tüm Azerbaycanlı kardeşlerime şunu ifade etmek istiyorum ki, Türkiye'den ve Türk kardeşlerinizden sadece dostluk görürsünüz, bilesiniz ki hiçbir zarar göremezsiniz, biz bu işin şuurunda ve bilincindeyiz" dedi. TBMM'de ayın 14'üne kadar Türkiye ile Ermenistan arasında parafe edilen protokollerin onaylanıp onaylanmayacağı yönündeki bir soru üzerine Şahin, "Ben Meclis Başkanıyım, meclis başkanlığına henüz böyle bir başvuru olmadı. Meclis Başkanlığına böyle bir başvuru geldiğinde, meclisimizin ilgili komisyonları ve tabii ki Genel Kurul bunları değerlendirecektir" dedi. Bakü programı Şahin'in, temasları kapsamında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından kabul edilmesi, Başbakan Artur Rasızade, Milli Meclis Başkanı Oktay Esedov ve Bakü'deki Türk iş adamlarıyla bir araya gelmesi bekleniyor. Ziyaretinin ikinci gününde Şahin ve beraberindeki heyetin, 'ın ikinci büyük şehri Gence'yi ziyaret etmesi, burada Şah Abbas Camil ile Cavad Han ve halkının büyük şairi ve alimi Nizami Gencevi'nin anıt mezarlarını ziyaret etmesi öngörülüyor. Şahin ayrıca, temasları kapsamında 28-29 Eylülde Bakü'de yapılacak TÜRKPA Konsey toplantısı ve Genel Kurul toplantısına katılacak.
585669
Televizyon 2015'te başka bir şeye dönüşecek
Intel firmasının öngörüleri San Francisco'daki konferansta açıklandı Bu aygıtlar normal televizyondan cep telefonlarına kadar, çok çeşitli bir yelpazeyi kapsıyor. Intel televizyonun gelecekte daha kişisel, daha sosyal, pek çok ayrı yerde birden bulunan ve daha bilgilendirici bir aygıt olacağı yönünde olduğunu açıkladı. Intel'in teknolojiden sorumlu genel müdürü Justin Rattner, BBC'ye yaptığı açıklamada, "TV hayatlarımızın merkezinde yer almaya devam edecek, artık istediğinizi istediğiniz yerde izleyebileceksiniz." dedi. Intel'in San Francisco'daki geliştiriciler forumunda, televizyonun başarısının içerik tüketimi konusunda giderek artan yeni yöntemlerle bağlantılı olduğu saptaması yapıldı. Günümüzde içerik tüketimi için oturma odalarındaki geleneksel televizyon cihazlarından, akıllı telefonlara, dizüstü bilgisayarlardan, yeni nesil küçük dizüstü bilgisayarlara, masaüst bilgisayarlardan diğer aygıtlarına kadar pek çok yöntem bulunuyor. 'İçerik patlaması' Geliştiriciler forumunun katılımcıları arasında Cisco firmasının video ürün stratejisinden sorumlu başkan yardımcısı Malachy Moynihan da vardı. Malachy Moynihan, katılımcılara "bir içerik patlamasına hazır olmaları gerektiğini" söyledi. Forumda konuşan Intel'in "dijital ev" grubunun başındaki Eric Kim ise geliştiricilere hitaben yaptığı konuşmada "(aygıtları) basit ve (kullanımlarını da) kolay tutmalıyız" dedi. "Televizyonumun çalışma şeklini bilgisayara çevirmeyin. Tüketicilerden hep bu sözü duyuyoruz. Buradaki asıl güçlük ise internetin gücünü ve zenginliğini televizyona taşırken, televizyonu basit tutmayı nasıl başaracağımız." Eric Kim, piyasaya yeni tanıttıkları Atom CE4100 adı verilen "yonga üstü sistemi"nin (SoC), geliştiricilere bu konuda büyük imkanlar sunduğunu söyledi. Firmaya göre bu imkanlar arasında, içeriği ve hizmetlerinin dijital televizyonlara, DVD çalarlara ve gelişmiş set üstü kutulara taşınması da yer alıyor. Sodaville adı da verilen SoC, Intel altyapısı ile üretilen 45 nanometrelik ilk tüketici elektroniği olma özelliği taşıyor. Forumda yayın içeriği, video içeriği, içeriği ve kişisel içeriğin bir arada bulunduğu yeni tür bir TV deneyimi olacağı söylenen son gelişmelere dair pek çok konuşmacı söz aldı. BBC'nin iPlayer adlı isteğe bağlı görüntü hizmetinin elde ettiği başarının arkasındaki isim olan Eric Huggers, "Bu durum, dopdolu ve yeni kapasite ve hizmetlerin ortaya çıkması anlamına geliyor. Televizyonu artık tüketicilere sunulan sonsuz seçeneklere açılan bir kapının yer aldığı yeni bir fırsat olarak görmeliyiz." dedi. Intel'in teknolojiden sorumlu genel müdürü Justin Rattner ise 3D, yani üç boyutlu televizyon konusundaki gelişmelere dikkat çekti. Rattner ayrıca HDI adlı yeni bir firmanın geliştirdiği yeni nesil görüntü ve bilgi iletimi teknolojisinden de sözetti. HDI'ın başarısı HDI, bu yeni tanıttıkları 100 inçlik 3D lazer cihazının dünyada bir ilk olduğunu açıklamıştı. Firma, saniyede 240 yerine 1000 kare gösteren bu televizyonun IMAX kalitesinde görüntü verdiğini açıklamıştı. ve gibi büyük üreticiler ise ilk 3D televizyonlarını gelecek sene piyasaya sürmeyi planladıklarını açıklamıştı. ve ise geçenlerde bu türdeki ürünlerini piyasaya sürmüştü. Araştırma firması Piper-Jaffray, 3D televizyon piyasasının 2012 yılına kadar 25 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmininde bulunuyor. Intel'in teknolojiden sorumlu genel müdürü Justin Rattner, "Eski televizyonların dünyası hızla geride kalıyor. Gelecek ise burada" diye konuştu. Kaynak: BBC
585085
G-20'den IMF reformu çıktı!
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP AHMET ÜNLÜ G-20'den IMF reformu çıktı! G-20, 2012 yılının sonuna kadar bankacılık sektöründe yeni kurallar uygulanmasını amaçlıyor. Bunun dışında IMF'de gelişmekte olan ülkelere daha fazla oy hakkı için reform yapılacağı belirtiliyor PITTSBURGH G-20 ülkeleri, küresel ekonominin düzenlemesinde daimi bir kuruluş olarak rol alacak. Böylece, gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin de içinde bulunduğu G-20, küresel ekonomide G-8 ülkelerinden daha fazla söz sahibi olacak. ABD'nin Pittsburgh kentinde dün başlayan G-20 zirvesiyle ilgili taslak metne göre, G-20 ülkeleri, küresel ekonomideki düzelme sağlamlaşıncaya kadar ekonomiye destek için teşvik paketlerinin sürdürülmesine karar verdi. YENİ KURALLAR GELİYOR G-20 ülkeleri, 2007 yılında çıkan kredi krizini başlattığı düşünülen finans sektöründeki aşırılıkların dizginlenmesi ve bankaların kayıplarını karşılaması için ne kadar sermaye tutması gerektiği konusunda sıkı kurallar getirilmesi için birlikte çalışma konusunda anlaştı. Taslak metinde, G-20 liderleri, bankaların sermaye miktarı ve kalitesinin düzeltilmesi ve ödemeler ile primleri de kapsayan aşırılıkların önüne geçilmesi için 2012 yılının sonuna kadar bankacılık sektöründe yeni kurallar uygulanmasını amaçladığı belirtildi. 'Finansal krizin tekrarını önlemeye yardımcı olmak amacıyla hazırlanmış uluslararası kabul gören kurallar, finans koşullarının düzeltilmesi ve ekonominin toparlanmasını sağlama almak için aşamalı olarak uygulanacak' denilen metinde, dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki işbirliğinin düzenleyici reformları güvenceye alacağı ifade edildi. IMF'DE OY HAKKINDA REFORM Bu arada, Çin ve Hindistan gibi ülkelere diğer bir destek de, G-20'nin, bazı gelişmekte olan ülkelere daha fazla oy hakkı vermek amacıyla Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yeniden biçimlendirilmesinde uzlaşmaya varmasıyla geldi. Şu anda Fransa ile karşılaştırıldığında Çin'in IMF'deki oy hakkı yüzde 3,7, Fransa'nın ise yüzde 4,9 oranında bulunuyor. Ancak, Çin ekonomisi, Fransa'nın ekonomisinden yüzde 50 daha büyük. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC), IMF'de yüzde ve Dünya Bankası'nda yüzde olan kotalarının değiştirilerek gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında oy hakkı dağılımının eşit olmasını istiyor. 'Küresel krize karşı mücadeleyi kazandık' Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerin liderlerini bir araya getiren G-20 zirvesinde, “küresel ekonomik dengesizliklerin giderilmesi için önlem alınması konusunda mutabakat sağlandığı” bildirildi. Bu çerçevede ülkelerin dış ticaret açıklarının düşürülmesinin, bütçe açıklarının daraltılmasına yönelik hedefler formüle edilmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Liderler ortak belgede, küresel ekonomik krize karşı mücadelenin “kazanıldığını” ilan ediyor. Nisan ayında yapılan önceki toplantıda alınan önlemlerin “işe yaradığı” ilan ediliyor. Tedbirlerin, tehlikenin durdurulması, küresel ekonomik hareketlerdeki keskin inişin önlenmesine karşı iyi bir yanıt oluşturduğunun ifade edildiği belgede, “Sanayi üretimi neredeyse tüm G-20 ülkelerinde artmış, ticaret iyileşmeye başlamıştır” deniyor. Belgede, finans kuruluşlarının sermayelerini arttırmaya başladığı da ifade ediliyor. Buna karşın yapılması gereken hala çok şey olduğu belirtilerek, “Normalleşme duygusu, rehavete yol açmamalıdır” ifadesi kullanıldı. 26.09.2009 EKONOMİ
585168
Hint tandırının tadı başka
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Hint tandırının tadı başka 10 senedir Sultanahmet'te hizmet veren Hint yemeklerinin yapıldığı Dubb İndian'da yemekler ve ekmekler tandırda pişiriliyor. Damak tadımıza uygun bu yemeklerin tandırda pişmesi de biz Türkler için ayrı bir yakınlık noktası Mutfak **** Ambiyans ** Mekan ** Servis ***AYSEL YAŞA LEZZET DURAKLARI İstanbul'da dünya mutfağı yapan çeşit çeşit restoran bulmanız mümkün. Fakat bazı mutfaklar var ki her ne hikmetse İstanbul'da çok fazla yer bulamıyor. Bunlardan biri de Hint mutfağı. Türk damak tadına uygunluğuyla bilinen Hint mutfağını layıkıyle yapan iki restorandan biri Dubb İndian. Lezzet Durakları'nda bu hafta Hint mutfağını denemek üzere Dubb İndian'a uğradık. Restoranda özel olarak hazırlanan ekmekler, yemekler ve çeşit çeşit baharatlarla donatılan leziz kebaplar her Türk'ün midesine yarayacak nitelikte. İlk olarak 1998 yılında şimdiki yerinde, Sultanahmet'te açılan restoranda Hindistan'ın kuzey bölgesine ait yemekleri aslına uygun olarak hazırlanıyor. Dubb İndian'da servis edilen yemeklerin en büyük özelliği hepsinin bol baharatlarla tatlandırılması. Mekânın leziz yemeklerini hazırlayan ise bir Hintli. Dubb İndian için on yıl önce Hindistan'dan gelen şef Vinod Kumar Chouan hazırladığı yemeklerini şöyle anlatıyor: “Burada hazırladığım yemeklerin hepsine mutlaka baharat koyuyorum. Toplam 25 çeşit baharatım var ama bir yemeğe ortala beş çeşit baharat katıyorum. Herkes de beğeniyor çünkü Hint mutfağı Türk damak tadına çok uygun”.Mekânın açılış öyküsü ise ilginç. Genç işadamı Mehmet Aras gittiği ülkelerde yediği Hint mutfağından çok etkilenerek, ülkemizde böyle bir restoran açmak istemiş. Bu işi ilk başlarda büyük bir risk alarak yapan Aras şimdilerde daimi müşterilerine kavuşmuş bile. Dubb İndian'da çalışanların yarısı Türk, yarısı ise Hint. Mekânda servis edilen yemekler ve ekmekler özel tandırda pişirilerek servis ediliyor. Burada mutlaka tatmanızı tavsiye edeceğim sarımsaklı ekmek ise tandırdan çıktıktan sonra sıcak sıcak yenilmeli. Sarımsaklı ekmeğin yanı sıra tandırda pişen naneli ekmek, chicken tikka ve palak paneeri de mutlaka tatmalısınız. Hint mutfağı bizim mutfağımızla her ne kadar benzerlik gösterse de ayrıldığımız noktalar da yok değil. Biz Hintliler kadar baharat ve sarımsak kullanmıyoruz. Onlar ise her et ve sebze yemeğinden aromalı baharatları ve sarımsağı eksik etmiyor. Dubb İndian'da vejetaryenler de düşünülmüş. Onlar için de özel set mönüler oluşturulmuş. Mönüde sebzelerin tandırda pişirildiği vejetaryen tandır yemeği en beğenilen lezzetler arasında. Mekânın Hintli şefi Vinod Kumar Chouan'dan palak paneer tarifi: 250 gr kaynamış ıspanak ezmesi 100 gr krema 100gr lor peyniri 150 gr ayçiçek yağı 10 gr toz kakule 10 gr toz kimyon 10 gr toz kırmızı biber gr toz zencefil diş ince doğranmış sarımsak 100 gr domates salçası İstendiği kadar tuz Hazırlanışı Kızgın tencereye yağ koyulur. Üzerine sarımsak eklenip kahverengi hale gelene kadar beklenir.Kırmızı biber, salça, ıspanak ezmesi yaklaşık dakika pişirilir ve bütün baharatlar eklenir. dakika daha pişirilir. Daha sonra krema, tuz ve küp şeklinde kesilmiş peynirle dakika daha pişirilir. Sıcak olarak servis edilir. LEZZET REHBERİ Adı: Dubb İndian Restaurant Ne yenir: Samosa, tandoori chicken, lasooni nan, Ne ödenir: Bir kişi için 40 TL Ne zaman gidilir: 12.00 22.30 Nerede: Alemdar Mahallesi İncili Çavuş Sokak No: 10 Sultanahmet İstanbul Tel: 0212 513 73 08 26.09.2009 CUMARTESİ
584971
Kırıkkale'de Top Mermisi Bulundu
Kırıkkale'de Top Mermisi Bulundu Kırıkkale'de bir vatandaşın ihbarı üzerine başlatılan arama çalışmasında, biri toprağa gömülü top mermisi bulundu. Kızılırmak kenarında polis ekipleri ve bomba imha uzmanları tarafından yapılan arama, yaklaşık saat sürdü. Bulunan 105 milimetre top mermisinin menşeinin tesbit edilemediği, diğer iki mühimmatın ise Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'na ait obüs mermisi olduğu bildirildi. Çok eski ve kullanılamaz durumda olduğu belirtilen mühimmatın imha edileceği belirtildi.
584961
Kökler ve dallardan yardım konseri
Şehir Haberleri Bölümündeki Diğer Başlıklar Bölümün en çok okunan haberleri
585478
Bir ressamın İslam'a dönüş hikayesi
Sekan Kara'nın haberi ABD'li ressam, karikatürist ve şovmen Dan Dunn's Panitjam, geçen yıl Türkiye'ye gelmiş, elleriyle beş dakikada Başbakan'ın portresini çizerek bir anda ilgi odağı olmuştu. Oysa ülkemizde 30 yıldır parmaklarıyla resim yapan bir ressam var. Adı Metin Akarslan. Fakat o, Panitjam'ın aksine ülkesindeki ilgisizlikten şikâyetçi... Üstelik 'fırçasız ressam'ın eserleri, dünyanın önde gelen galerilerinde Picasso gibi ressamların eserleriyle birlikte sergileniyor. Peki neden parmaklarıyla çiziyor? Çünkü alkol, şişede durduğu gibi durmuyor! 1939 yılında dünyaya gelen Metin Akarslan, küçük yaşlardan itibaren sanata ilgi duymaya başlar. Nedeni babasının hattat oluşudur. Gençlik dönemlerinde hat yazabilmek için çok uğraşır; fakat bu zorlu sanatı bir türlü icra edemez. Yirmili yaşlarına geldiğindeyse resme meyleder. Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu'yla tanışması onun için bir dönüm noktası olur. Kısa sürede öyle eserler üretir ki övgülerin ardı arkası kesilmez. Ancak Akarslan, 'yolun yarısı' denen yaşlarda alkol bağımlısı olur. Çok geçmeden bir ressamın başına gelebilecek en kötü şey gelir ve elleri titremeye başlar. Bu, resim sanatına veda demektir. 'Keşke hayatta olsaydım da namaz kılsaydım!' 38 yaşında resim yapmayı bırakmak zorunda kalan Metin Akarslan, büyük bunalımlara sürüklenir. Her gün dibe battığını hissetmektedir. Bir gece, 'Allah'ım n'olur bana yardım et' diye diye sızıp kalır. Devamını Metin Akarslan'dan dinleyelim: "Rüyamda ölmüşüm. Melekler gelmiş; ama melekleri görmüyorum. Bir melek boynuma zincir takmış beni çekiyor. Eyvah, diyorum öldük galiba! Nereye gideceğim ben? Bir baktım karşıda cennet. Bir ağacın kovuğunda da bir melek duruyor. Onu görmüyorum; ama hissediyorum. Tam cennete adımımı atmışken beni zincirleyen melek arkamdan çekiyor: 'Senin yerin cehennem!' Cehenneme attılar beni. Ortada ateş kaynıyordu. Ateş kaynadıkça sıcak artıyor tabii. Ben çekiliyorum, ateş bana doğru geliyor, ben çekiliyorum, ateş bana doğru geliyor. Duvara yaslandım. Eyvah, şimdi gelip yakacak beni! sırada bir pencere açıldı. Pencereden bir baktım, Nuruosmaniye Camii gözüküyor. 'Camiye bak, ezan da okunuyor. Keşke hayatta olsaydım da namaz kılsaydım, cehenneme düşmezdim zaman. Şimdi nasıl kurtulacağım?' diyorum. İnanılmaz bir şekilde pişmanlık duyarken kan ter içerisinde uyandım. Şükür ki ölmemiştim. 'Tamam' dedim, bu iş bitti! Bundan sonra ağzıma içki koymayacağım. Allah'a çok şükür kurtulduk." Matbaa boyalarıyla yeniden doğuş Bu rüya her şey için yeni bir başlangıç olur adeta. Oğluna matbaa dükkânı açan Metin Akarslan, alkolü bırakmak için su tedavisi görür. Resimle uğraşamadığı için günün büyük çoğunluğunu oğlunun dükkânında geçirmektedir. Matbaa boyalarıyla uğraşırken oyalanmak için kartonların üzerine elle bir şeyler çizer. Bir-iki derken üretmeye başlar. Zamanla öyle dokular çizer ki dükkâna her gelen elle yaptığı resimleri satmasını ister. günleri de Metin Akarslan şöyle anlatıyor: "Ellerimle, fırçadan daha güzel, daha serbest, daha stressiz iş yapmaya başladım. Ben elle yaparken mavi, yeşil sürüyordum, kırmızı renk çıkıyordu. Çünkü sürtünmeden dolayı parmaklarım kanıyordu, ki ellerimdeki parmaklarımdaki yanık izleri hâlâ duruyor. 'Ne yapayım?' diye düşünürken bir bezle yapmak aklıma geldi. Önce beceremedim; ama sonradan alıştım. Dokuyu tırnağımla yapıyorum; çünkü doku kesinlikle bezle olmaz. Detayları da bezi dörde katlayarak bezin köşesiyle veriyorum. Artık parmaklarımda da kanama olmuyor. Çünkü parmaklarım, sürtünmekten ve kanamaktan nasır bağladı ve yeterince kalınlaştı!" 'Bana karşı önyargı var' Otuz yıldır parmaklarıyla resim yapan sanatçı, bugüne kadar 47 sergi açtı. Bunların birçoğu yurtdışında... Barcelona, Brüksel, Lozan gibi dünyanın en önemli sanat şehirlerinde resimleri sergilenen ressam, eserini son olarak New York'ta sergiledi. Picasso gibi dünyaca ünlü ressamların eserlerinin bulunduğu sergiye bin 500 ressam katıldı. Akarslan'ın eserleri önümüzdeki günlerde Miami'de, daha sonra Kanada'da sergilenecek. Fırçasız ressam, yurtdışında büyük ilgi görse de Türkiye'deki ilgisizlikten şikâyetçi. "Bana dünyaca ünlü sanat galerilerinden teklif geliyorken Kazım Taşkent Sanat Galerisi beni kabul etmiyor." diyen sanatçı, bunun sebebini alaylı oluşuna bağlıyor. Bu durumun kanına dokunduğunu söyleyen Akarslan, "Resimlerimdünyada kabul görüyor ama orada kabul görmüyor. Niye? Sırf önyargıdan." diyor. 2003 yılında eşiyle birlikte hacca giden Metin Akarslan'ın tarihten sonra resimlerinde bir değişim yaşanmış: "Nü resim yapmaz oldum. Yeşili fazlaca kullanmaya başladım. Yeşil, hem cennetin rengi hem de bilimsel bir anlamı var." Şimdilerde çocukluk aşkı hattı resimlerine uygulayan sanatçı, bu eserlerine Filistin'de yaşanan vahşeti yansıtıyor. Ayrıca, topluiğne ucuyla yaptığı siyah-beyaz resimlerle de harika eserler ortaya çıkarıyor. Sanatçının atölyesi İstanbul Kadıköy'deki Moda Sineması Pasajı'nda... 30 yıldır parmaklarıyla resim yapan ressam Metin Akarslan'ın dünya çapında ilgi gören bazıeserlerini görmek için galeriyi tıklayabilirsiniz. Zaman-Cumartesi Multimedia
585783
Oğluna saldıran köpeği vurdu
Alınan bilgiye göre, Değirmenlikızık Mahallesi Bayrak Sokak'ta oturan Memiş A. (35), oğluna saldırdığı gerekçesiyle kayınbiraderine ait olan av köpeğini tabancayla vurarak telef etti. Memiş A, çevredeki vatandaşların durumu bildirmesi üzerine olay yerine gelen güvenlik güçlerince gözaltına alındı. Zanlının sorgulamasının ardından ''Sahipli köpeği vurmak'' suçundan adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
586008
Aziz Yıldırım'a şantaj
Askerlikten "muaf" olmaları için, bazı sanatçı ve zengin isimlere, "sahte çürük raporu" verildiği iddiasıyla başlatılan operasyonun çok ilginç detayları ortaya çıktı. (CNN TÜRK) -- CNN TÜRK'ün özel haberine göre Ağustos 2008'de başlayan soruşturma derinleştirildiğinde, çetenin rüşvet karşılığı arazi yolsuzluğu, tehdit, şantaj ve yürüttüğü ortaya çıktı. Savcılık, çete lideri olmakla suçlanan Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok ve Murat Turgay Tepe'nin teknik takipten korunmak amacıyla telefon hattı değiştirdiğini tespit etti. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na ait bir arazinin satın alınması için AK Parti Belediye Başkan adayı Sibel Çarmıklı ve oğlu Murat Can Çarmıklı ile rüşvet pazarlığı yapıldığı da öne sürüldü. Soruşturmada Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da adı geçiyor. Yıldırım'dan adının bir iddianameden çıkarılması karşılığında "10 milyon TL" haraç alınmasının planlandığı da deliller arasında. Oyuncu Sinan Çalışkanoğlu'nun askerlikten "muaf" olmak için, GATA'dan "sahte çürük raporu" aldığı da kamera kayıtlarıyla ortaya çıktı.
586046
Grekoromende Nazmi Avluca finale yükseldi
Çeyrek final müsabakalarını kaybeden Milli Takım sporcularından 60 kiloda Soner Sucu, bronz madalya için mücadelesine repesajda devam etme hakkını kazanırken, 96 kiloda Serkan Özden ise elendi. 84 kiloda Nazmi Avluca yarı finalde Azerbaycan'dan Shalva Gadabazde'yi 2-0 (2-0/1-0) mağlup etmeyi başardı ve finalist oldu. Avluca finalde Fransız Melonin Noumonvi ile karşılaşacak. Milli Takım'ın 60 kilodaki genç sporcusu Soner Sucu, çeyrek finalde yenildiği Özbek sporcunun finale yükselmesiyle, bronz madalya için mücadelesine repesajda devam etme şansını yakaladı. 96 kiloda çeyrek final müsabakasında Rus Avrupa ve olimpiyat şampiyonu Aslanbek Khushtov'a yenilen Serkan Özden ise bu sporcunun yarı finalde İsveçli güreşçiye mağlup olmasıyla şampiyonadan elendi.
585379
Meteoroloji'den yağış uyarısı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Meteoroloji'den yağış uyarısı Yapılan son değerlendirmelere göre: öğle saatlerinden sonra İç Ege (Muğla, Denizli, Afyonkarahisar, Uşak), Batı Akdeniz (Antalya, Isparta, Burdur), Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile Edirne, Kırklareli, Konya ve Karaman, akşam saatlerinden sonra Batı ve Orta Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, İnebolu, Sinop, Samsun, Ordu) ile Kocaeli, Sakarya ve İstanbul'un kuzey ve doğu çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. İSTANBUL (İHA) Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığında ülke genelinde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar genellikle kuzey ve kuzeybatı, Marmara'da kuzeydoğu, zamanla Akdeniz kıyıları ve ülkemizin güneydoğu bölgelerinde batı ve güneybatı yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, öğleden sonra Marmara ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. Bazı illerimizde beklenen hava durumuyla günün en düşük ve en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu 26 İstanbul: Parçalı zamanla çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra kuzey ve doğu çevreleri hafif sağanak yağışlı 25 İzmir: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu 29 Adana: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu 31 Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı 32 Samsun: parçalı zamanla çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı 25 Trabzon: parçalı zamanla çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı 24 Erzurum: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu 18 Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 30 26.09.2009
585384
Gitmo'nun kapatılışı erteleniyor
Gitmo'nun kapatılışı erteleniyorABD'nin terörle mücadele gerekçesiyle çeşitli ülkelerde yaptığı operasyonlarda yakalananların tutulduğu Guantanamo kampını kapatmasının ertelenebileceği bildirildi. Associated Press ajansının Beyaz Saray'daki üst düzey bir yetkiliye dayandırarak verdiği haberde, ABD Başkanı Barack Obama'nın, Guantanamo kampının Ocak 2009 itibariyle kapatılacağı yönündeki vaadinin gerçekleşmesinin öngörülmediği belirtilirken, sebep olarak hapishanede halen 225 tutuklunun bulunduğu, davaları yeniden görülen bu kişilerin nasıl ve nereye gönderilecekleriyle ilgili konuların henüz saptanmaması gösterildi. Guantanamo kampı, ABD'nin önceki başkanı George W. Bush döneminde, 11 Eylül saldırılarından sonra başlatılan ''terörle mücadele'' kampanyası sırasında başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde yakalanan terör şüphelilerinin tutulması için açıldı. Müslümanlardan oluşan tutuklulara yönelik insanlık dışı uygulamalarla adını duyuran Guantanamo, dünya genelinde tepkilere neden oldu. Obama, seçilmesinin hemen ardından kampın 2010 Ocak ayı itibariyle kapatılacağını söylemişti.
585561
İKÖ 40'ıncı yaşını kutladı
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU İKÖ 40'ıncı yaşını kutladı NEW YORK (İHA) İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) 40'ıncı kuruluş yıldönümü New York'ta düzenlenen bir resepsiyonla kutlandı. Çok sayıda uluslararası davetlinin katıldığı resepsiyona, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, eşi Emine Erdoğan ile geldi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın hazır bulunduğu resepsiyona İKÖ'ye üye ülkelerin temsilcileri ile diplomatlar katıldı. Gecenin ev sahipliğini yapan İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu yaptığı konuşmada İKÖ'nün dünyadaki 1,5 milyar Müslümanın sesi olduğunu belirterek 1969'dan beri İKÖ'nün Müslümanları bir şemsiye altında topladığına dikkat çekti. 40 yıllık tarihi boyunca İKÖ'nun uzun bir yol kat ettiğini ifade eden İhsanoğlu "İslam dünyası liderleri, aydınları Müslümanları bir şemsiyealtında toplamak istemişlerdir. İKÖ, BM'den sonra en büyük teşkilattır. İslam dünyasının, 1,5 milyar insanın hislerini ifade eden bir teşkilat olması nedeniyle bugün ciddi bir konuma gelmiştir" diye konuştu. 26.09.2009 DÜNYA
586177
F.Bahçe maç fazsasıyla yeniden lider
Sarı-lacivertliler, 10. dakikada Kazım'ın attığı golle 1-0 öne geçerken, Ali Zitouni'nin golüne engel olamadı ve ilk yarı 1-1 eşitlikle sona erdi. Karşılaşmanın 90. dakikasında Semih'in ayağından gelen golle 2-1 öne geçen Fenerbahçe, haftayı da puanla tamamlamayı başardı. Ligde bugün yapılan diğer maçlarda ise Ankaragücü, deplasmanda Gaziantepspor'u 3-1, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, sahasında Sivasspor'u 1-0 ve Bursaspor da yine sahasında Diyarbakırspor'u 4-0 yendi. Turkcell Süper Lig'de bu akşam yapılan maçlardan sonra oluşan puan tablosu şöyle: TakımlarO G B M A Y AV P -------------------------------------------------------------
585132
Spor Ekranı
İHSAN ÖKSÜZ Spor Ekranı 13.00 Zenit-CSKA Moskova SPORMAX 14.45 Portsmouth-Everton SPORMAX 16.00 Türkiye-İtalya (Eurovolley) NTV Spor 16:30 F1 Sıralama Turları TRT1 16:30 Wolfsburg-Hannover TRT 17.00 Stoke City-M.United SPORMAX 19:00 Ç.Rize Altay D-Spor 19.00 Real Madrid-Tenerifa NTV 19.00 Sampdoria-İnter NTV Spor 19.30 Fulham-Arsenal SPORMAX 20.00 Antalya-Fenerbahçe LİG TV 21.00 Malaga-Barcelona NTV Spor 21.30 Liverpool-Hull City SPORMAX 23.00 Valencia-A.Madrid NTV Spor 26.09.2009
585769
Dopingli çıktı!
Dopingli çıktı! 26/09/09 15:11 TURAN TEMAL SİVAS Sivasspor, kalecisi Petkoviç’i bulur bulmaz kaybetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi maçının kadrosuna alınması planlanan Avustralyalı kalecinin sağlık kontrolünde kanında doping içeren madde bulundu. Yapılan soruşturmada, Avustralya Milli Takımı’nın Eylül’de Güney Kore ile yaptığı hazırlık maçında sakatlanan kırmızı-beyazlı kaleciye yanlış tedavi uygulandığı ortaya çıktı. ÖZEL İZİN GEREKİYOR Tedavide yasaklı madde listesinde bulunan kortizon kullanan Avustralya Milli Takımı’nın doktorları, Petkoviç’in uluslararası arenada zarar görmesini önlemek için de durumu FIFA’ya bildirdi. Ancak aynı hassasiyet Sivasspor cephesi için gösterilmedi. Petkoviç de tedavisinde kullanılan ilaçları bilmediği için kulübe bilgi vermedi. Son dakikada Petkoviç’in dopingli olduğunu öğrenen Sivasspor teknik heyeti şok oldu. Kulüp şimdi elindeki doktor raporlarıyla Futbol Federasyonu’na başvuracak ve Petkoviç için oynama izni isteyecek. Federasyondan gerekli izin çıkmadığı takdirde futbolcunun Sivasspor formasını giymesi mümkün olmayacak. İzin için dün başvuruda bulunan Sivasspor’da, bugün gerekli izin alınmazsa kaleyi yine Akın koruyacak. Kulübede ise 3. kaleci Alişan oturacak. Bu arada kırmızı-beyazlı kulüp geçen sezonda kazanılan başarıların anlatıldığı bir dergi hazırlayarak piyasaya sürdü. Bilica’lı, Mehmet Yıldız’lı kadroyla oynanan 34 maçın ayrıntılı olarak ele alındığı özel sayı TL’dan satışa sunuldu.
586150
İkballi, Ferdili bir Kanal geliyor
Sevilen sanatçıların sunacağı eğlenceli yapımların yanı sıra hayatın içinden konuların ele alınacağı programlar da bu yıl Kanal 7’nin yayın akışında yer alacak. Ferdi Tayfur’dan Boynu Bükük Şarkılar, Türk televizyonlarında ilk kez Kanal 7’de! Hafızalarımızda yer etmiş onlarca şarkının mimarı, Türk müziğinin ünlü sesi Ferdi Tayfur “Boynu Bükük Şarkılar”la Kanal ekranlarında ilk müzik performans programını hayata geçiriyor. Programın yapımcılığını Evsen Film, Genel Yönetmenliğini deneyimli televizyoncu Yüksel Evsen, Yönetmenliğini Emel Keleşoğlu’nun yapacak. Ferdi Tayfur’un dev orkestrasının eşlik edeceği Boynun Bükük Şarkılar her Perşembe saat 21.00’de Kanal 7’de ekrana gelecek. İkbal Gürpınar’la Hayatın İçinden, kördüğüme dönüşmüş sorunlara ışık tutuyor İçten seslenişleriyle milyonların gönlünde taht kuran İkbal Gürpınar, Kanal Program Dairesi ve deneyimli bir haber ekibinin ortak hazırlayacağı Hayatın İçinden programı ile Kanal ekranlarında. Programda kuşak çatışmalarından, yaşam hakkı tanımayan töre çıkmazına, demokratik açılımdan terör mağdurlarına, kör düğüme dönüşmüş sorunlara çözüm aramaktan, alkış tutulacak başarı öykülerine kadar hayatın her alanında izleyicilere ilginç gelen ne varsa konuşulacak, uzmanlarla tartışılacak. Usta yayıncı İkbal Gürpınar hafta içi her gün 17.00’de izleyenlere “Hayattan uzak kalmayın” diyecek. Feth-i Alem, açıklanamayan olaylar, tuhaf tesadüflerle ürpertiyor Kanal yeni dönemde Feth-i Alem adlı programla izleyenleri sırlarla dolu, gizemli bir yolculuğa çıkaracak. Esrarengiz, açıklanamayan, gizemli olaylar! Tuhaf tesadüfler! Yüzyıllardır anlatıla gelen Anadolu Efsaneleri bu programda… Fethi Akar’ın sıra dışı sunumuyla ekrana gelecek olan programının yönetmenliğini Şermin Dural, Görüntü Yönetmenliğini ise Mehmet Yıldız yapıyor. Feth-i Alem Pazar 22.50’de Kanal 7’de. Sinan Yılmaz’la Karadeniz Show, kolbastı ile coşkuyu ekrana taşıyor Karadeniz müziğinin sevilen seslerinden Sinan Yılmaz’ın sunduğu Karadeniz Show kısa bir aradan sonra yeni yayın dönemiyle birlikte tekrar sevenleriyle buluşuyor. Sempatik sunucu Sinan Yılmaz’ın eğlenceli sunumuyla ekrana gelen, Karadeniz’in dalgaları kadar coşkulu olan programda kolbastı dansı doyasıya oynanıyor. Yeni yayın döneminin ilk programında Yıldız Tilbe ve Kont Adnan’ın konuk olacağı Karadeniz Show Salı akşamı 23.15’te Kanal 7’de. Ebru ile Paylaştıkça, yine çok samimi, yine çok sıcak Başarılı sunucu Ebru Gediz'in sunduğu, hüzünlerin ve sevinçlerin bir arada yaşandığı, samimi ve sıcak ortamıyla, hoş sohbetiyle ''Ebru ile Paylaştıkça'' yeni yayın döneminde yepyeni sürprizlerle izleyenlerin karşısına çıkacak. Değerli konukların şarkıları ve şiirleriyle eşlik ettiği programın ilk programında Ebru Gediz’in konuğu birbirinden değerli türkülerin usta yorumcusu Nuray Hafiftaş. Ebru ile Paylaştıkça, hafta içi her gün saat 13.00'de Kanal 7’de. Mahmut Tuncer Show, hüzünleri mutluluğa dönüştürüyor Cumartesi gecelerinin beğeniyle takip edilen renkli programı Mahmut Tuncer Show yeni yayın dönemine bomba gibi bir giriş yapıyor! Mahmut Tuncer’de her hafta müziğin her türünden usta isimler ve yeni sesler canlı yayında konuk oluyor. Nikâh masasının eksik olmadığı programda hüzün dolu sevda öyküleri mutlu sonla bitiyor. Mahmut Tuncer Show Cumartesi akşamları 21.00’da Kanal 7’de. Nur Ertürk’le Her Sabah, ekranların en uzun soluklu sabah programı Sabahların neşesi, ekranların en uzun soluklu sabah kuşağı programı Nur Ertürk’le Her Sabah yeni yayın döneminde yine haftanın ilk gününden itibaren birbirinden değerli konuklarla izleyenleri eğlendirmeye ve bilgilendirmeye devam edecek. Programın Halkın Starları bölümünde kendine güvenenler stüdyoda seslerini duyurma fırsatı bulacak. Eğlence devam ederken birbirinden lezzetli yemeklerin tarifleri izleyenlerle paylaşılacak. Şarkılar, türküler ve mutlu yaşamın incelikleri hafta içi her sabah 09.20’de Nur Ertürk’le Her Sabah’ta. Serdem’le Her Dem, yaşamın her anı, her demi ile ekranda Hafta sonlarının sevilen programı Serdem’le Her Dem yeni yayın döneminde de evlerinize konuk olmaya devam ediyor. Yaşamın her anının, her deminin doyasıya paylaşıldığı Serdem’le Her Dem’de sanatçı konuklar yine hafta sonunda evlerinize konuk olacak. Asker mektuplarının okunduğu, gurbet şiirlerinin dile geldiği, yaşanmış hayat hikayelerinin anlatıldığı, şarkılarla, türkülerle örülü keyifli bir hafta sonu Serdem’le Her Dem’de. Serdem’le Her Dem Cumartesi ve Pazar 14.30’da Kanal ekranlarında. Yıllarca izleyenleri kendine bağlayan efsane diziler Kurtlar Vadisi, Deli Yürek ve Ekmek Teknesi Kanal yeni yayın döneminde de izleyenlere iyi bir ekran keyfi yaşatmaya devam edecek. Ayrıca Kanal 7’nin ekran klasikleri İskele Sancak, Başkent Kulisi, Yaşayan Ekonomi yine yeni dönemde izleyenlerle buluşmalarını sürdürecek. 2009-09-26 22:41:16 Kanal7 kendini iyice oyun eğlenceye verdi. Haber saatini de geç saate aldığından beri kanalı uzun süredir hemen hemen hiç seyretmiyorum. Yeni favorim Ülke TV. Ramazanda ise bence TRT. bir bilen 2009-09-26 21:43:08 eleştiri getirenler birde program tarifinde bulunsalarda görsek..dünyada yayınlanmayan dini film,belgesel,ilahi,vs gibi ne film kaldı nede program..ya aynılarını dinlemeye seyretmeye devam edeceksiniz yada yeni öneriler getireceksiniz..sizin istediğiniz şekilde yayın yapan birsürü kanal var ama seyretmezsiniz bile.kanal7 en iyisini yapıyor tebrikler..hele Ferdi Tayfur ..onu hasretle bekliyoruz. gecesefi 2009-09-26 21:36:33 şimdi kanal yi de bakılmaz hale getirdiler. helal olssun baska ne diyeyim yakında listemden çıkarırım herhalde.Tebrikler kanal yönetimi ramazan erdihan 2009-09-26 21:24:56 Türk kanallarinin hemen hemen hepsinin kalitesiz yayinlara sahip olduklarini yeterince tecrübe ettim ama Kanal7 nin durumu bana göre cok daha vahim. George 2009-09-26 21:16:21 kendisini muhafazakar addeden insanların dönüp dolaşıp geldikleri hale bakın hele. vur patlasın çal oynasın. bu yaptığınız rezillikleri dop dolu proğramlar diye duyurmanızda sizlerin sadece söylem olarak değil, şuur anlamında da epey bi başkalaştığınızın birer örneği. değişmek dediğiniz buysa eğer, ben almayayım arkadaş. kanal gittiğin bu yol yanlış bir yol, uçuruma giden bir yol. demedi demeyin sonra. sedat topcu 2009-09-26 20:14:51 Eski Kanal 7'yi hatırladım bir ara. Müzik desen en kalitelisi, sinema desen en güzel örnekleri (Hollywood yapımı olmayan ama kaliteli içerikli filmler), haberin en doğrusu, eğlence programlarının en düzeylisi vardı onda. Şimdiki Kanal 7'yi kıyaslamıyorum bile. Zira en lüzumsuz ve en kalitesiz yapımların olduğu kanal. Hiçbir programı seyredilir gibi değil. Mustafa SAH 2009-09-26 19:44:23 Kanal ye bakın hele, ne süper programlar yapmış :D İşte kalite (!) işte fark(!). Ne onlardansınız ne bizden. Bilmem anlatabildim mi! Bozkirdaki Ağaç
586237
Avcı skora sevindi, Uygun kahretti
İstanbul Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Sivasspor karşısında aldıkları puanın memnuniyet verici olduğunu, ancak takımının oyununun tatmin edici olmadığını söyledi. Avcı, maç sonrası düzenlenen basın toplantısında, 60-70 dakika doğru dürüst pozisyon bulamadıklarını belirterek, ''Kendi takımım adına konuşursam beni tatmin etmeyen bir oyun vardı. Rakip bizden daha fazla istedi. 70. dakikadan sonra yaptığımız değişikliklerle pozisyonlar bulmaya başladık. 92 ve 94. dakikalardaki pozisyonlarda gol atmasını bildik'' diye konuştu. Galip gelmesini bildiklerini kaydeden Abdullah Avcı, ''Böyle önemli bir rakibe karşı galip gelmek önemli. Her takıma karşı aynı ciddiyeti sürdürmeliyiz. Oyun tatmin edici değil, ama puan memnuniyet verici'' şeklinde konuştu. Avcı, sakatlıkları bulunan futbolcular, Taner'in, Hasagiç'in ve Barbosa'nın, milli maçlar nedeniyle lige verilecek aranın ardından, aralarına katılmalarını beklediklerini sözlerine ekledi. -UYGUN: ''İYİ OYNADIK, AMA KAZANAMADIK''- Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun ise iyi oynamalarına rağmen kazanamadıklarını dile getirdi. Uygun, yüzde yüz pozisyona giren ve kazanmak adına her şeyini veren bir Sivasspor'un olduğunu, ancak kazanamadıklarını söyledi. Bülent Uygun, yenilgiden dolayı üzüntülü olduklarını ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bunca yıldan beri birçok başarı kazanan bu oyuncular takımı eski haline getirecektir. Bir an önce toparlanıp eski günlere gideceğiz. Suç varsa benimdir. Bu hatayı futbolcu kardeşlerimle el birliğiyle gidereceğiz. Sonuna kadar yola devam. Hayatım boyunca pes etmedim, gereğini yapacağız. Sezon sonuna geldiğimiz de istikrarın neler kazandırdığını hep birlikte göreceğiz. Yaşanan sıkıntılara rağmen, kaosa rağmen Sivasspor sezonu hak ettiği yerde bitirecektir.'' Bu arada Uygun, ülke milli takımında doping maddesi içeren yanlış ilaç verilen Petkoviç'i riske etmeyerek kadroya almadıklarını bildirdi. Geçen sezon son haftalara kadar şampiyonluk mücadelesi veren Sivasspor, bu akşam aldığı sonuçla kötü gidişi sürdürdü. Şu ana dek sadece Denizlispor ile 1-1 berabere kalarak puan alabilen Sivasspor, bu sezon ligdeki 7. maçında 6. yenilgisini aldı ve ligin dibine adeta demir attı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise Sivasspor karşısında aldığı sonuçla, iki haftadan sonra galibiyetle tanıştı.
585635
Ünlü şarkıcı kanserle mücadele ediyor
Ünlü şarkıcı kanserle mücadele ediyor Fransız şarkıcı Johnny Hallyday'in kolon kanseri ameliyatı geçirdiği bildirildi. Tele Star dergisindeki haberde, 66 yaşındaki şarkıcının yaz aylarında bir ameliyat geçirdiği ve şimdi sağlık durumunun gayet iyi olduğu belirtildi. Haberde, zor günler geçirdiğini ifade eden şarkıcının, ''Doktorlar bir polip saptadı ve tam zamanında, başlangıç noktasında alındı, alınmasaydı ileride ciddi bir şeyle karşılaşabilirdim'' sözlerine yer verildi. Hayatını Michael Jackson'a borçlu olduğunu söyleyen ünlü şarkıcı, ''Jackson'ın ölümünden sonra sigorta şirketim, beni kapsamlı bir tıbbi kontrolden geçmem için zorladı. Bağırsak kanseri bulgusuna bu kontrolde rastlandı. Ben, bir anlamda hayatımı Michael Jackson'a borçluyum'' dedi. İki aylık yaz tatilinden sonra Johnny Hallyday dün Lille kentinde sahnelere döndü. Şarkıcının ''son'' dediği turnesinin ikinci bölümü Şubatta Paris'te bitecek.
584602
Derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanıyor
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ TAMER KORKMAZ Derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanıyor Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, "Türkiye'deki tüm derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanması talimatı verdik" dedi. MUŞ (A.A) Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 'Türkiye'deki tüm derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanması ve acil ihtiyaç listesine göre bunların yatırım programına alınması talimatını verdik' dedi. Bakan Eroğlu, valilikte yapılacak Koordinasyon Kurulu Toplantısı'na katılmak üzere Muş'a geldi. Muş Havaalanı'nda, Vali Erdoğan Bektaş, Belediye Başkanı Necmettin Dede, AK Parti Muş Milletvekili Medeni Yılmaz ve diğer yetkililer tarafından karşılanan Eroğlu, buradan merkeze bağlı Çatbaşı köyüne giderek, yapımı süren Karasu Islah Projesi çalışmasında incelemelerde bulundu. Muş Belediye Başkanlığını da ziyaret eden Eroğlu'na, burada Belediye Başkanı Necmettin Dede tarafından fahri hemşehrilik plaketi verildi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Eroğlu, 15 gün önce DSİ Genel Müdürlüğünde bir toplantı yaptıklarını belirterek, Türkiye'deki tüm derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanması ve acil ihtiyaç listesine göre bunların yatırım programına alınması talimatını verdiklerini söyledi. SEFERBERLİK EYLEM PLANI Bu konuda büyükşehirlerde bazı problemlerle karşılaştıklarını ifade eden Bakan Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Büyükşehir sınırları içerisinde su ve kanalizasyon idarelerinin bu dereleri ıslah etmesi, geri kalan kara havzalarının da Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından ıslah edilmesi için çalışma yapılıyor. Seferberlik eylem planı hazırladık. Dün de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında bir toplantı yapıldı. Diğer bakanlıkların da yapacağı çalışmalar masaya yatırıldı.' Eroğlu, Muş Valiliğinde yapılacak Koordinasyon Kurulu Toplantısı ile ilgili olarak da toplantıda ilgili birimlerin yapmış oldukları yatırımların değerlendirileceğini ifade ederek, 'Toplantıda içme suyundan sulamaya, ağaçlandırmadan, dere ıslahlarına, ormancılık faaliyetlerinden, meteorolojik işler ve çevre faaliyetlerine kadar birçok konuyu masaya yatıracağız. Biz vatandaşlarımızı Ankara'ya çağırmıyoruz. Onların ayağına gidiyoruz' diye konuştu. Veysel Eroğlu daha sonra AK Parti İl Başkanlığını ziyaret ederek, partililerle sohbet etti. Ardından Valiliğe geçen Bakan Eroğlu, Vali Erdoğan Bektaş'ı makamında ziyaret etti ve Valilik toplantı salonundaki Koordinasyon Kurulu Toplantısı'na katıldı. Toplantı, basına kapalı olarak devam ediyor. 25.09.2009 POLİTİKA
585849
'Altın vuruş'la ölümün sırrı çözülüyor
'Altın vuruş'la ölümün sırrı çözülüyor 26.09.2009 16:14Kadıköy'de arkadaşının evinde aşırı dozda uyuşturucudan ölen 23 yaşındaki Begüm Veral'a eroin temin ettikleri öne sürülen biri kadın Alınan bilgiye göre, Veral'ın ölümünden sonra arkadaşlarını ve yakınlarını takibe alan İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, eroin temin eden Aylin B. ile bu kişinin eroini aldığı Bayram P'yi Beşiktaş'ta düzenlenen operasyonla gözaltına aldı. Veral'ın Aylin B. ile Ocak ve Şubat ayında AMATEM'de tedavi görürken tanıştığı daha sonra da bu kişiden eroin almaya başladığı belirtildi. Aylin B'den temin ettiği uyuşturucu her zaman kullandığından daha saf nitelikte olduğu için Begüm Veral'ın ölümüne yol açtığı ifade edildi. Daha önce kimya öğretmenliği yapan Aylin B'nin de bir öğrencisi vasıtasıyla 15 yıl önce uyuşturucu kullanmaya başladığı, 10 yıl önce uyuşturucu kullandığı için meslekten atıldığı, ''uyuşturucu satmak ve kullanmak'' suçlarından çeşitli sabıkalarının bulunduğu vurgulandı. Aylin B. ile uyuşturucu maddeyi temin ettiği Bayram P. polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. AA
585536
7. Cadde'de kamuoyu yoklaması yarın yapılıyor
Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, anket, yarın 10.00-17.00 saatleri arasında 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda yapılacak. Daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek vatandaşlar, isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında da kullanabilecekler. Ankette yer alan sorular Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak anket çalışmasında vatandaşlara sorulacak sorular şöyle: 1- Bahçelievler Aşkabat Caddesi (7. Cadde) trafiğe kapatılarak yaya bölgesi haline getirilsin mi? 2- Bahçelievler 7. Cadde trafiği için aşağıdaki şartlardan en uygun olanı sizce hangisidir? (Araç trafiğine kapanış saatleri) 3- Binanızın özel araç park yeri var mı? 4- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, 7. Cadde'yi dik kesen 7. (eski 27.) Sokak, 61. (eski 29.) Sokak, 69. (eski 17.) Sokak ve 54. (eski 6.) Cadde'den devamlı trafik akışına hız bariyeri konulmak suretiyle izin verilsin mi? 5- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? 6- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'de yeni bir peyzaj düzenlemesi yapılmalı mı? 7- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? 8- 7. Cadde'de müzik yayını olmalı mı? 9- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu caddede değişik etkinlikler yapmalı mı? 10- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa caddeye konulacak bankların sayısı çoğaltılmalı mı? 11- Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı Rekreasyon Alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz? Öğrencilere yönelik bilimsel kitap satış yeri Ressamlar ve heykeltıraşlar için sanat sokağı Elçiliklerin ülkelerini tanıtacağı bir satış alanı Ayakkabıcılar çarşısı Elektronikçiler çarşısı Hiçbiri 12- Gökkuşağı Rekreasyon Alanı için sizin başka bir öneriniz var mı? 26 Eylül 2009
584606
Çin ve Rusya İran'dan rahatsız
İBRAHİM KARAGÜL Çin ve Rusya İran'dan rahatsız Çin ve Rusya İran'ın yeni uranyum zenginleştirme tesisi ile ilgili bilgilerden rahatsız olduklarını açıkladı PITTSBURGH (A.A) BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Çin ve Rusya, yaptıkları açıklamalarda, İran'ın yeni ortaya çıkan gizli nükleer tesisi ile ilgili bilgilerin rahatsızlık verici olduğunu belirtti. G-20 toplantısı için Pittsburgh'da bulunan Çin heyetinde yer alan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ma Jaohu, İran'ı, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile tam bir işbirliği yapmaya çağırdı. Sorunun görüşmelerle, barışçı yolla çözümlenebileceğini belirten sözcü, konuyu yakından izlediklerini, UAEK'nun tesisle ilgili konuyu ele almasını istediklerini kaydetti. Yeni bir BM Güvenlik Konseyi kararıyla, İran'a uygulanan yaptırımların ağırlaştırılması olasılığına ilişkin olarak da Ma, "sorunun çözümü konusunda yapılacak uluslararası müzakerelerin gelecek ay olumlu bir sonuç vereceği umudundayız" dedi. Konsey'de alınan kararlara ilişkin veto yetkisi bulunan bir diğer ülke olan Rusya da görüşünü açıkladı. Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev'in sözcüsü Natalya Timakova, Rus liderin bu konuda Pittsburgh'da bir açıklama yapacağını söyledi. Rus ajanslarının haberlerine göre Rus lider, İran'a yaptırımların ağırlaştırılmasını kabul edecekleri, İran'ın, şimdiye kadar gizli tutulan bir tesise sahip olmasının rahatsızlık verici olduğu temasını işleyecek. BM Güvenlik Konseyi'nin diğer daimi üyesi ABD, Britanya ve Fransa'nın yanı sıra Almanya liderleri de İran'a, tüm nükleer çalışmalarını UAEK denetimine açması çağrısı yapmışlardı. 25.09.2009 DÜNYA
585435
Madagaskar liderinin BM konuşması engellendi
Demokratik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Alexis Thambwe Mwamba, 15 ülkeyi kapsayan Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) adına müdahale ederek, meşruiyeti birçok Afrika ülkesi tarafından reddedilen Rajoelina'nın konuşmasının engellenmesini istedi. Bunun üzerine Genel Kurul'a başkanlık eden Ali Triki, oylama talebinde bulundu ve oylama SADC'nin istediği gibi sonuçlanınca Madagaskar heyeti salonu terk etti. 2006'da seçilen Marc Ravalomanana, ordunun desteğini çekmesi ve sokaklara dökülen halkın baskısıyla 17 Mart'ta görevi askeri idareye bırakmak zorunda kalmış, askeri idare de görevi Rajoelina'ya geçirmişti. Afrika Birliği başka olmak üzere birçok örgüt bu iktidar değişimini bir darbe olarak algılıyor ve Madagaskar'da anayasal düzene dönülmesini istiyor.
585510
Vatan Caddesi yarın trafiğe kapanacak
İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, tören ve prova günlerinde, saat 07.00'den itibaren Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar ile Hal Yolu bitimi, E-5 Karayolu Cevizlibağ, tünel sapağından itibaren Vatan Caddesi, Lahor Meydanı'ndan Aksaray Metro İstasyonu'na kadar geliş ve gidiş istikametinin araç trafiğine kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, vatandaşlardan şu alternatif yolları kullanmaları istendi: ''D-100 Karayolundan Vatan Caddesi'ne gidecek sürücülerin Haliç Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray güzergahında veya Haliç Tüneli, Ayvansaray ışıklarından Balat Yolu'nu takiben Unkapanı ve Sirkeci istikametini, E-80 Karayolunu kullanacak sürücülerin Milliyet gazetesi karşısından TEM istikametini, Sahil Yolu'nu kullanacak sürücülerin sahil güzergahından, Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci istikametini, Vatan Caddesi'ni kullanarak Fatih ilçesindeki hastanelere gelecek olan gerek ambulans gerekse diğer sürücülerin sahil yolunu tercih ederek Samatya'dan, Cerrahpaşa, Çapa, Haseki veya Vakıf Gureba Hastaneleri'ne intikal etmeleri veya Halk Ekmek önünden Ulubatlı Köprü üzerini takip ederek Topkapı Tünel içinden Millet Caddesi'ni kullanıp Cerrahpaşa, Çapa, Haseki hastanelerine intikal etmeleri, Fatih istikametinden aynı gerekçelerle hastanelere gidecek sürücülerin, Atatürk Bulvarı, Aksaray ve Millet Caddesi güzergahını kullanmaları gerekmektedir.'' Millet Caddesi'nden gelip hal yolu ve E-80'i kullanacak sürücüler, Cevizlibağ'dan E-5'e yönlendirilecek.
585098
Osmanlı'nın sürgün yılları
BEKİR HAZAR Osmanlı'nın sürgün yılları Murat Bardakçı'nın hazırlayıp, Erhan Afyoncu ve Pelin Batu ile birlikte sunduğu 'Tarihin Arka Odası'nda bu hafta, Osmanlı İmparatorluğu'nun 700 yıllık öyküleri ve sürgün maceraları masaya yatırılacak. Hanedanlar ve Osmanlı hanedanı konusunda şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış belgelerin ele alınacağı, programda geçtiğimiz gün hayata veda eden son şehzade Osman Ertuğrul Efendi'nin yaşamı hakkında bilinmeyenler de izleyiciye aktarılacak. HABERTÜRK TELEVİZYON
584951
'Şimdi konuşma değil filmi tanıtma zamanı'
'En İyi Yabancı Film Oscar'ına Türkiye'den aday adayı seçilmekle her şeyin bitmediğini bilirten Kırmızıgül, bazı sinema yazarlarının filmle ilgili eleştirilerini ise önemsemiyor. Kırmızıgül'e göre bundan sonra önemli olan filmi iyi tanıtabilmek: "Şu saatten sonra 'o bunu dedi, şu bunu söyledi'ye takılmıyoruz. Tek amacımız, orada bu filmi en iyi şekilde nasıl tanıtacağımızı düşünmek ve buna kafa yormak. Şu an aday adayıyız. Aday olmak için elimizden geleni yapacağız. 'Filmi gönder, aday olsun' diye bir şey yok. Kulis yapmak, çalışmak ve filmi anlatmak gerekiyor." Mahsun Kırmızıgül'ün ikinci filmi 'Güneşi Gördüm', Tomris Giritlioğlu'nun 'Güz Sancısı', Çağan Irmak'ın 'Issız Adam'ı, Zeki Demirkubuz'un 'Kıskanmak'ı, Özcan Alper'in 'Sonbahar'ı ve Yeşim Ustaoğlu'nun 'Pandora'nın Kutusu' gibi filmler arasından seçilerek Akademi'ye gitmeye hak kazandı. 13 kişilik seçici kurulun kararıyla ilgili olarak, 'Demokratik açılıma destek' yorumları yapılırken, Kırmızıgül bu yorumlara ihtiyatlı yaklaşıyor: "Bu tamamen seçici kurulun görüşüdür. sebep, bu sebep demek doğru olmaz. Polemiğe girmeye gerek yok. Zaten film bizim olmaktan çıktı, artık Türkiye'nin filmi." Oscar ödüllerini dağıtan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin, sektörün hemen her dalından yaklaşık bin üyesi var. Üyeler, aday adayı filmler arasından 5'er filmlik aday listeleri oluşturuyor. 'Güneşi Gördüm'ün ilk hedefi, yabancı film dalında en iyi film arasına seçilmek. YUSUF BÜLBÜL İSTANBUL
584879
Kriz ders oldu, G-20 liderleri bankalara sıkı denetimde anlaştı
BDDK, yaşanan küresel krizden dolayı geçen yıl Türk bankalarının temettü dağıtmamasını isteyerek 2009'a daha sağlam girmelerini sağlamıştı. Metinde öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle sıralandı: Kötü performans halinde yöneticilere yapılan ödemelerin geri alınması, bazı primlerin hisse senedi olarak ödenmesi ve düşük sermayeli bankalarda primlerin gelirin yüzdesine göre sınırlandırılması. Ayrıca metinde, "Düzenlemede ve denetimde önemli hatalar, artı bankaların ve diğer finans kurumlarının pervasızca ve sorumsuzca risk alması, mevcut krizlere önemli katkıda bulunan tehlikeli finans kırılganlıklarına yol açtı. Ücret politikaları ve pratiklerinde reform yapmak, finansal istikrarı artırmayı amaçlayan çabalarımızın temel parçasıdır." ifadesi de kullanıldı. Liderler, daha istikrarlı küresel ekonomi, bankacılık sektörünün kurallarında reform yapılması ve küresel ısınma gibi konularda görüşmeler yaptı. Zirveye ev sahipliği yapan Amerika, zirvenin en önemli gündem maddesinin finans sektörünün düzenlenmesi reformu olduğunu kabul etti. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, küresel ekonomideki dengesizliklere çözümün de öncelikli olduğu söylendi. ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner de, Amerika gibi borç yükü fazla olan ülkeler ile Çin gibi ihracat zengini olan ülkeler arasındaki dengesizliklerin giderilmesi için hazırlanan ABD destekli planın geniş destek gördüğünü bildirdi. Planda, Çin, Brezilya ve Hindistan gibi ekonomilerin ticaret fazlalarını düşürmek için iç tüketimi desteklemesi, Amerika ve Avrupa'nın uzun vadeli bütçe açıklarını azaltması için daha fazla tasarrufa yönelmesi öneriliyor. Başkan Barack Obama da ekonomide uzun vadeli istikrarı güvenceye almak için küresel sermaye akışındaki dengesizliğin giderilmesiyle ilgili kampanyaya önderlik ediyor. Obama'nın Ulusal Ekonomi Konseyi Başkanı Larry Summers, BBC'ye verdiği demeçte, "ABD, çok yüksek hacimli ithalatla tüketime dayalı büyüme ve küresel ekonominin geri kalanına itici güç olmayı destekleme deneyimini sürdüremez, sürdürmemeli ve sürdürmeyecek. Bu, ABD için sürdürülebilir bir finansal durum değildir ve bunun için düzeltme sürecindeyiz." dedi. Çin, IMF'de daha fazla oy hakkı istiyor Zirve başlıklarından bir diğeri ise Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bazı gelişmekte olan ülkelere daha fazla oy hakkı verilmesiyle ilgili yeniden biçimlendirilmesi. Şu anki düzenlemede Fransa'nın ekonomisinin bir buçuk katı ekonomiye sahip Çin'in oy hakkı yüzde 3,7 iken Fransa yüzde 4,9 oy hakkına sahip. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, IMF'de yüzde ve Dünya Bankası'nda yüzde olan kotalarının değiştirilerek gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında oy hakkı dağılımının eşit olmasını istiyor. PITTSBURGH ZAMAN 'CEO'ların primini keselim' teklifine ABD vetosu Zirvenin gündemindeki konulardan biri de, banka yöneticilerine ödenen ikramiye ve maaşların nasıl sınırlandırılacağına dair bir çerçeve belirlenmesi oldu. Başını Fransa'nın çektiği bazı Avrupa ülkeleri finans sektöründe dağıtılan ikramiyelerde katı sınırlamalar olması gerektiğini savunurken Amerika, ikramiyelerde sınırlama fikrinin karşısında durmayı tercih etti. Lehman Brothers'ın CEO'su Richard Fuld, şirketin sıkıntılı olduğu dönemde bile ikramiye almaya devam ederek 2002-2007 arasında 350 milyon dolar prim aldığını itiraf etmişti. Kriz sürecinde CEO'ların maaşları hiç gündemden düşmemişti. Krizin ardından en büyük bankalar sıralamasında birinciliğe yükselen Çin Endüstri ve Ticaret Bankası'nı yöneten Jiang Jianqing, 2008'de 234 bin 700 dolar aldı. Bu rakam, dördüncü büyük banka JPMorgan'ın CEO'su Jamie Dimon'un aldığı 19,6 milyon doların yüzde 2'sinden daha az ediyor.
585939
Van Karaloğlu, komşularını unutmadı
Van Karaloğlu, komşularını unutmadı Van Valisi Münir Karaloğlu, Valilik binası karşısında bulunan esnafları ziyaret etti. Göreve başladığı ilk günden itibaren halkla içi içe olan Vali Karaloğlu, bu kez Valilik hizmet binası karşısında bulunan esnafları ziyaret ederek, geçmiş Ramazan Bayramlarını tebrik etti. ADNAN GÜL VAN İlk olarak ticari taksi yazıhanesine uğrayan Karaloğlu, burada şoför esnafıyla bir süre sohbet ettikten sonra sırasıyla berber, kuru temizlemeci, kasap, berber, loto ve tekel bayii, fotoğrafçı, şarküteri, çiçek, börekçi, otobüs ile turizm seyahat acente temsilcisinin geçmiş Ramazan Bayramı'nı tebrik etti. Esnaflarla sohbet eden Karaloğlu, kendisine ikram edilen çayı da geri çevirmedi. Esnaf ziyaretini tamamlayan Karaloğlu, dana sonra Valilik makamına geçti. Vali Münir Karaloğlu'nun jesti karşısında esnaflar da memnuniyetlerini şu şekilde dile getirdiler “Uzun yıllardır Valilik binası önünde esnaflık yapıyoruz. Değil bir Valinin bayramımızı kutlaması, ziyaretimize gelen Valiyi bile hatırlamıyoruz. Eskiden ulaşılmaz olan Valilik makamı artık halkının hizmetinde. Valimizin kısa süre önce görevine başlamasına karşın, sıcaklığı, insanlara yakınlığı herkesin kısa sürede gönlünü kazanmış durumda. Valimiz çok iyi bir açılım yaptı. Protokolle halkın buluşmasını gerçekleştiriyor. Valimizin bu yaklaşımını Van için bir şans olarak görüyoruz. Kendisine esnaflar olarak da teşekkür ediyoruz. Artık biliyoruz ki bizi de dinleyecek bir idareci, bir Valimiz var. En kısa sürede kendisini semt esnafı olarak ziyaret ederek, memnuniyetimizi dile getireceğiz” 26.09.2009 YURT HABERLER
585597
Avrupa helal sertifika kurumları birlik oluyor
Avrupa'nın helal gıda sertifika kurumları temsilcileri, ev sahipliğini Halal Control e.K.'nin yaptığı bir günlük çalışma programını, tarihi bir karara imza atarak tamamladı. Temsilciler, 24 Şubat 2010'da Belçikada tekrar toplanarak Helal Gıda Kurumları Birliği'nin adı ve hazırlanacak tüzüğünü onaylayacak. Böylece, 'European Association of Halal Certifiers' yürürlüğe girmiş olacak. Türkiye'den Gıda ve İhtiyaç Malzemeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) adına toplantıya katılan Dr.Hüseyin Kâmi Büyüközer, bu önemli gelişmenin arka planında GİMDES'in 25-26 Nisan 2009'da İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Helal Gıda Konferansı'nın 'Tek Ses Tek Yürek' olan ana temasını görmenin mutluluk verici olduğunu kaydetti. GİMDES tarafından düzenlenen konferansta bütün dünya Müslümanlarını birliğe, bir olmaya, tek bir Helal Standardında buluşmaya çağırdıkmarını anlatan Büyüközer, "Bu çağrımızın bugün önemli bir semeresinin mutluluğunu yaşadık." diye konuştu. "HELAL GIDA KONSEYİ GENEL KURULU, 2010'DA İSTANBUL'DA YAPILACAK" Bu arada, Büyüközer'in verdiği bilgilere göre, GİMDES önümüzdeki ayda da önemli bir hizmete imza atmaya hazırlanıyor. Her yıl Almanya Köln şehrinde gerçekleştirilen dünyanın en büyük Gıda Fuarlarından biri olan ANUGA fuarı bu yıl ilk defa Uluslararası bir platformda 'Helal Gıda Konferansı'na ev sahipliği yapacak. Fuarın sponsorlarından olan İTO Başkanı Murat Yalçıntaş'ın da Helal Gıda Konferansı'nda konuşma yapması bekleniyor. Kasım ayında ise geçen yıl Tayland'ın Başkenti Bangog'ta yapılan Helal Gıda Konseyi'nin (WHC) yıllık genel Kurulu bu yıl Çinde yapılacak. GİMDES üye sıfatı ile bu Genel Kurul Toplantısına katılacak. Bangog toplantısında alınan karar çerçevesinde, 2010 yılındaki WHC Genel Kurul Toplantısı Türkiye'de yapılacak. GİMDES, İstanbul'un 'Kültür Başkenti' etkinliklerinin yoğun bir şekilde yaşanacağı bir yılda Uluslararası Helal Sertifikasyon' toplantısına yapacağı ev sahipliği için şimdiden çalışmalarına başladı.
584744
Darbe iddiaları TSK'dan sorulacak
Ergenekon davası sonunda talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, Tuncay Özkan'ın talepleri doğrultusunda 2000 ve 2009 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nde herhangi bir darbe planı veya teşebbüsü konusunda bir örgütlenme olup olmadığının Genel Kurmay Başkanlığı'ndan sorulmasını karara bağladı. Mahkeme Sarıkız Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven isimli darbe planlarına ilişkin varsa bütün bilgi ve belgelerin mehkemeye gönderilmesini de istedi. Mahkeme ayrıca 1998 ile 2009 yılları arasında Türkiye'de kurulan siyasi partilerin ve parti kurucularının isim listesinin İçişleri Bakanlığı'ndan istenmesine karar verdi. Mahkeme, sanık Cengiz Köylü'nün talepleri doğrultusunda İşçi Partisi'nin 'Karargah Evleri' soruşturmasında herhangi bir duyum, haber, bilgi ve soruşturma olup olmadığının varsa bu sanıkla ilgisinin sorulmasının ve buna ilişkin belgelerin istenmesi için Genel Kurmay Başkanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı ve MİT Müsteşarlığı'na yazı yazılmasına karar verdi. Ayrıca mahkeme Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar'ın reddi hakim talebi konusunda kendisinden teyit aldıktan sonra işlem yapılmasını kararlaştırdı. Sanıkların tahliye talebinin reddine karar veren mahkeme duruşmayı 12.10.2009 tarihine erteledi.
585279
Hristofyas: "BM hakemliğini kabul etmek hataydı"
Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, 2004 yılında Annan Planı müzakerelerinde BM'nin hakemliğini kabul etmenin çok büyük bir hata olduğunu öne sürerek, "çözüm empoze etmenin doğru olmadığını, çözümü Kıbrıslıların bulacağını' söyledi. Hristofyas, "Her iki toplumdan, liderden ortak bir kimliği oluşturulması için kararlılığa ihtiyaç duymaktayız" dedi. TAK'ın haberine göre, BM Genel Kurulu nedeniyle New York'ta bulunan Hristofyas, bugün BM binasında basın toplantısı düzenledi. Hristofyas, New York temasları sırasında görüştüğü liderleri, konusunda Türkiye'ye baskı oluşturulması konusunda ikna etmeye çalıştığını aktardı. "Türkiye'nin 1974'ten beri 'ı 'işgal' ettiğini, 40 bin Türk askeri, 'yerleşikler', güvenlik gibi sorunlar olduğunu" iddia eden Hristofyas, bunların tümünün Türkiye'nin tutumuyla çözümlenebilecek sorunlar olduğunu öne sürdü ve görüştüğü devlet başkanlarıyla BM Genel Sekreteri Ban ki-mun'a, Türkiye'nin 'ta sorununun çözümüne belirttiği sözlü desteğin yeterli olmadığını ifade ettiğini söyledi. Hristofyas, "Bizler 'ta çözüm için ve merkezi devletin iki bölgeli, iki toplumlu federal bir devlete dönüştürülmesi için somut politikalara ihtiyaç duymaktayız. Yıllardan beri devam eden dış müdahaleler olmasaydı bizler sorununu kolaylıkla çözebilirdik" diye konuştu. Bir soru üzerine, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'la birlikte 'ı birleştirmek için her şeyi yapmaya kararlı olduğunu ifade eden Dimitris Hristofyas, "pes etmeyeceklerini, sonuca varana dek gerektiği kadar görüşeceklerini" belirtti. Hristofyas, yakın geçmişteki tecrübelerinin takvimlerin başarısızlıkla sonuçlandığını gösterdiğini savunarak, hakemlikle ilgili karşı tavrını da yineledi ve müzakerelere odaklanmak gerektiğini söyledi. sorununun çözümü için her iki tarafın da Türkiye'nin yardımını istemesi gerektiğini" belirten Hristofyas, "Türkiye, sorununun önemli parçasıdır 'işgalden', askerden, yerleşiklerden dolayı ve tümünün sorumluluğu Türkiye'de yatar" görüşünü savundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BM'deki konuşmasından hayal kırıklığı duyduğunu da ifade eden Hristofyas, "yerleşikler (Türkiye kökenli KKTC vatandaşları) sorununda Türk tarafının tutumu sürdükçe bin defa da görüşseler buna çözüm bulmanın mümkün olmayacağını" öne sürdü. "Tek egemenlik, tek devlet olacak" "Dönüşümlü başkanlık" konusunda karşı taraftan cevap almadığı için daha fazla taviz vermenin mümkün olmadığı iddiasında bulunan Hristofyas, BM'deki konuşmasında cumhuriyeti"ni yeniden tesis etmekten söz etmesinin çelişki yarattığı yönündeki soruya karşılık özetle şöyle dedi: "Hayır, hiçbir şekilde bu bir çelişki ifade etmez. Ülkemdeki 'işgal' askerleri ülkemin toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir, Talat'ın da ülkesini. Biz iki bölgeli, iki toplumlu federal bir devlete varmak için anlaştık. Bu da varılacak çözümün sonucu olacak, ama şu anda 'ta iki devlet yok, tek devlet var da cumhuriyeti'dir. BM sayısız karar almıştır, cumhuriyeti'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yeniden tesisi için. Kurulacak yeni devletin tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olacaktır." "Ortak kimliği için" Hristofyas, "Her iki toplumdan, liderden ortak bir kimliği oluşturulması için kararlılığa ihtiyaç duymaktayız" dedi. Bulunacak çözümde her iki toplumdan da başkan ve başkan yardımcısı istediğini, bunların dönüşümlü olacağını belirten Hristofyas, "Ancak halkın bunları Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum başkan olarak değil, Kıbrıslı başkan olarak seçmesini istiyorum. (Tek liste üzerinden) tüm halkı tarafından direkt olarak seçilmesini istiyorum. İki toplumun da insanları adasının onlara ait olduğunu hissetmelidir. Bu önerimde ısrarlıyım" diye konuştu. "Kıbrıslı Türklerin kendilerini ikinci sınıf vatandaş hissetmesini istemediğini, bunun Türkiye'ye bağlı olduğunu" öne süren Hristofyas, "Maraş'ın açılmasını iyi niyet göstergesi olarak kabul edebileceklerini, Türkiye'yle diyalog fırsatı da istediğini, 'ye girmeye çalışan Türkiye için bunun faydalı olacağını, ama Türkiye'ye boş çek de vermeyeceklerini" söyledi. "2004'te hakemlik hataydı" Hristofyas, müzakerelerde hakemlik konusundaki soruya karşılık da özetle şöyle konuştu: "BM'den hakemlik önerisi gelmedi. Geçen yıl Genel Sekreter'le görüştüm kesin kararı vardı BM süreçte ancak yardımcı olabilir. Hiçbir hakemlik ve takvim olmayacak. Hiçbir BM kararı, bu sorunu hakemlikle çözmemiz gerektiğini belirtmiyor. 2004'te BM'nin hakemliğini kabul etmek çok büyük bir hataydı. Hakemliğin amacı nedir? Her iki tarafa bir çözüm sunmaktır. Bir çözümü empoze etmek doğru değildir. Çözüm, Kıbrıslılar tarafından bulunacaktır." "Empoze çözüm yaşayabilir olmaz..." "Empoze edilen çözümün çalışabilir ve yaşayabilir olamayacağını" savunan Hristofyas, sözlerini şöyle tamamladı: "Tabii ki bu yüzden hakemliği kabul edemem, yakın geçmişte bunun acısını çektik, aynı hatayı iki defa tekrarlamak doğru olmaz. Bu konuda oldukça kararlıyım, hiçbir şekilde hakemliği kabul etmem ve bunu Talat'ın anlaması gerekir. Rumların yüzde 76'sının 'hayır' dediği bir çözümün ötesine gidip dışarıdan empoze edilecek hakemlikle aradaki farklılığı giderebileceğimizi düşünmek büyük hata olur. Bizler çözüm bulacaksak beraber bulacağız, dışarıdan gelmeyecek. 2004'teki hakemlik, ne Kıbrıslı Rumların ne de Türklerin lehineydi, Türkiye'nin lehineydi, bunu tekrarlamak istiyorlar, bu mümkün değil. BM, sadece sürece destek ve yardımcı olmak için bulunuyor. Biz, uluslararası hukukun uygulanmasını istiyoruz. BM'nin de aldığı kararların arkasında durup bunların uygulanmasında sorumluluğu vardır. BM'nin görevi, iki toplumdan birinin çıkarına hakemlik yapmak değildir."
585685
Romantik sambacı
Romantik sambacı Fenerbahçeli yabancı yıldızlar, gecelerdeydi. çiçek aldığı eşini öperken objektiflere yakalandı. 'nin bu yılki transferleri Dos Santos ve Baroni, Zuma Restoran'da eşleriyle eğlendi. Saklambaç''ın haberine göre; çıkışta objektiflere takılan futbolcuların rehberi sezondur 'de bulunan 'dı. Kazım, mekandan tek ayrılırken Santos ve Baroni'nin yanında aileleri vardı. Özellikle Dos Santos, romantizmiyle dikkat çekti. Eşine gül alan Santos, ardından eşini dudağından öptü.
584927
Fedakâr Emre
Fedakâr Emre güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda maçında bileği burkulan ve oluşan ciddi ödem nedeniyle gün salonda çalışan yarınki maçında görev almak için büyük fedakârlık yapıyor Takımla birlikte dün çalışmalara başlayan ve ayağında tekrar şişlik oluşan 36 yaşındaki futbolcunun, kulüp doktorlarıyla görüşerek, “İğneyle de olsa oynamak istiyorum” dediği bildirildi. Diğer taraftan tecrübeli futbolcu için Rijkaard geçtiğimiz günlerde “Emre’ye minnettarım. Kendisi yaş olarak diğer arkadaşlarından büyük fakat gençlere çok yardımcı oluyor. Özellikle antrenmanlarda genç arkadaşlarına çok yardımcı oluyor ve iyi de örnek oluyor” diyerek futbolcusunu övmüştü. maçında oynaması şüpheli gözüken Sabri’nin adalesinde ağrının hafiflediği ve takımla birlikte çalışmaya çıktığı bildirildi.
585322
Diyarbakır Oto Show başlıyor
Diyarbakır Oto Show başlıyor 26 Eylül-1 Ekim 2009 tarihleri arasında Tüyap tarafından organize edilen "Diyarbakır Oto Show 2009 Fuarı" başlıyor 26 Eylül 2009 Cumartesi, 10:51 Diyarbakır Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek olan "Diyarbakır Oto Show 2009 Fuarı" 26 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Fuara yurt içinden ve yurt dışından yaklaşık 20 otomobil firması katılırken, fuarı düzenleyen Tüyap yönecileri Dedaman Oteli'nde bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Toplantıda konuşan Tüyap Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, "Tüyap Diyarbakır fuarlarının ikincisi otomotiv sektörüne yöneliktir. Bunun adı 'Diyarbakır Oto Show Fuarı' olacak. Birbirinden değerli markalar var fuarda. İlk kez Diyarbakır'da sergilenecek olan 2010 modeller var. Diyarbakır'daki fuar, ülkemizdeki otomobil sektörüne yönelik ilk fuar olması sebebiyle ayrı bir önem taşıyor. Çok önemli markalarımızın birbirinden değerli modelleri lik kez Diyarbakır'da sergilenecek. Çok şık ve birbirinden güzel standlardımız olacak. Bu standlarımız şehir dışından gelecek. Bu fuar yılda bir kez ve ilk kez yapılıyor. İnşaallah Diyarbakır ve bölge için hayırlı olur. Fuarda hergün dans şovları olacak. Birbirinden güzel ve değerli mankenler gelecek" dedi.
585060
Kspıdan alışveriş yaparken dikkat edin
Tüketicilerin kapıdan alışveriş yaparken dikkatli olmasını isteyen uzmanlar, '1 hafta içerisinde hiçbir gerekçe göstermeden alışverişten vazgeçme hakkınız var' diyor... YASAL HAKKINIZ... Tüketicilerin, kapıdan pazarlamalarda hafta içinde gerekçe göstermeksizin malı iade etme, "Ben bu alışverişten vazgeçtim" deyip cayma hakkının bulunduğu belirtiliyor. Buna karşılık firmanın olumlu yanıt vermemesi durumunda da, tüketicilerin yasal haklarını kullanması gerekiyor. Kapıdan yapılan alışverişlerde tüketicilerin yasal hakları şöyle sıralanıyor: "Hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeden ve hiçbir gerekçe göstermeden teslim aldığınız tarihten itibaren gün içinde malı kabul edebilir ya da reddebilirsiniz. Satıcı, ödediğiniz bedeli ve sizi borç altına sokan her türlü belgeyi 10 gün içinde iade etmekle ve 20 gün içinde malı geri almakla yükümlüdür." Takvim
585144
İstanbul'u tek tek keşfedin
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ İstanbul'u tek tek keşfedin İstanbul'un Tekleri kitabı tek olan eserleri halka tanıtmayı amaçlıyor. Ancak öyle eserler var ki tek olmamalarına rağmen tarihi kültürel ve manevi değerleriyle eşine ender rastlanan özellikler taşıyor ERTAN ALTAN İstanbul'u tek kılan en önemli özelliklerinden biri şüphesiz üç medeniyete başkentlik yapması gelir. Bizans, Ceneviz ve Osmanlı mimarları elbirliğiyle şehri güzelleştirmek için çabalamış ve haklı olarak dosta düşmana “İstanbul dünyanın en güzel şehridir” dedirttirmişlerdir. İstanbul'un 55 kapılı sura sahip olması, iki kıtayı birleştirmesi, içinden deniz geçmesi, iki kıtayı iki köprü ile birleştirmesi, Türkiye'nin en kalabalık kenti olması, tepe üzerine kurulması ve surlarla çevrili tek yarımada olması Bunlar, İstanbul'un hemen herkes tarafından bilinen ve onu tek yapan özelliklerinden. Bir de fazla bilinmeyenler var. Kültür A.Ş.'nin yayınladığı İstanbul'un Tekleri albümünde eski başkentin bilinmeyen tekleri de gün yüzüne çıkıyor. METOMORFİS MANASTIRI Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca farklı dinlere hoşgörülü davrandı. Ancak bazı arızi haller istenmeyen sonuçlar doğmasına yol açmıştır. Burgazada'da bulunan Makedonyalı İmparator Basileos tarafından yaptırılan Christ Metomorfis Manastırı'nın yıktırılma hadisesi de bunlardan biridir. Bu manastırın önemli bir özelliği burada yapılan ayinlerde büyük ateşlerin yakılmasıydı. Bu ateşler uzak yerlerden de görülebiliyordu. Bu manastırda yanan ateşlerin İstanbul halkında yangın endişe yaratması nedeniyle Manastır 4. Murat tarafından yıktırıldı. Daha sonra 1896'da devrin padişahından yardım alan H. Hourmuzis Manastır'ın yıkıntılarını kullanarak bir şapel inşa etti. DENİZ DOLDURULARAK YAPILAN TEK KÜLLİYE Karaköy'deki Kaptanı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan Kılıç Ali Paşa Külliyesi'nin en önemli özelliği deniz doldurularak yapılması. Ali Paşa bir cami yaptırmayı ister ve 3. Murat'tan bu konuda izin talep eder. 3. Murat Kılıç Ali Paşa'nın denizci olması sebebiyle caminin deniz üzerine yapılmasını ister. Sinan'ın ömrünün son yıllarında yaptığı eser Ayasofya'nın planının geliştirilmiş bir şeklidir. Yapıldığında kubbesine bir denizci feneri konmuştu. Bugün denizcilik müzesindedir. DENİZ ÜZERİNE KURULU TEK KÖŞK Florya Deniz Köşkü'nü tek yapan özelliği denizin üzerinde inşa edilmiş bir köşk olması. 320 beton direk üzerine oturtulan köşkün mimarı Seyfi Arıkan'dır. Köşk Atatürk tarafından 1938 yılına kadar cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanıldı. Atatürk'ün Ankara'da köşke İstanbul'da saraya hapsoluyorum. Bırakın burada tren gürültülerini, gelen giden insan seslerini duyayım dediği bilinmektedir. Atatürk uzunca bir süre burada kalmış siyasal bilimsel toplantılar için burada kalmış önemli konuklarını burada ağırlamıştır. Köşk daha sonraki cumhurbaşkanları tarafından da kullanıldı. Balat'ta bulunan Ahrida Sinagogu'nu diğerlerinden ayıran özelliği dua okuma kürsüsünün gemi pruvası şeklinde yapılmasıdır. Bu konuda iki rivayet olsa da daha gerçekçi olanı İspanya'dan kaçarak Osmanlı'ya sığınan Seferad Yahudileri anısına yapılmış olmasıdır. SADAKA TAŞLARI Osmanlı insanının inancından gelen önemli bir özelliği yaptığı yardımlar. Sağ elin verdiğini sol elin duymaması ilkesine dayanan bu yardımlar için eşi benzeri olmayan bir uygulama başlatıldı. Sadaka taşları adı verilen bu uygulamaya göre metre boyunda ve üstünde çukurlar olan mermer sütunlar yapıldı. Hali vakti yerinde olanlar altın veya gümüş olarak sadakalarını buralara koyardı. İhtiyacı olanlar buraya gelerek altın ve gümüşü alır ihtiyaçlarını giderirlerdi. Ne alan minnet etmiş olur ne de veren minnet altında kalırdı. HARCINA ELMAS VE ZÜMRÜT KATILAN MİNARE Süleymaniye Camii'nin minareleri arasında bulunan Cevahir minaresinin özelliği harcına katılan elmas ve zümrütlerdir. Bizzat Mimar Sinan tarafından katılan elmas ve zümrütler Kanuni tarafından verildi. Süleymaniye inşa edilirken temelleri otursun diye inşaata bir yıl ara verildi. İran Şahı Tahmasp ise Osmanlı'nın parası bittiği için inşaatı durdurdu dedikodusunu çıkardı ve Kanuni'ye mücevherler gönderdi. Kanuni minarenin harcına katılmak üzere Mimar Sinan'a verdi. 17 asırdır değişikliğe uğramayan eser: Gotlar Sütunu Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemekle beraber 3. ve 4. yüzyılda Almanların atası sayılan Gotlara karşı kazanılan bir zafer sonucunda yapıldığı söylenen ve Topkapı Sarayı dış bahçesinde bulunan Gotlar sütunu Roma döneminden bu yana hiçbir değişikliğe uğramayan bir eser özelliğini koruyor. Sütunun savaşlardan elde edilen kılıçların eritilerek yapıldığı tahmin ediliyor. Kitabesinde zafer anıtı olduğu belirtilen ve monolit mermerden inşa edilen sütunun boyu 15 metredir. Sütunun başında bir kartal arması bulunuyordu. Etrafını saran yüksek ağaçların arasında gizli bir anıt olarak yükseliyor. Bütün taşları Malta'dan getirilen tek kilise: Anglikan Kilisesi Beyoğlu Galatasaray'da bulunan Anglikan Kilisesi'ni tek kılan özelliği bütün taşların Malta'dan getirilmiş olmasıdır. Neo-gotik tarzda inşa edilen kilise müntesipleri arasında Kırım savaşına katılan İngiliz askerleri için inşa edildiğinden Kırım Kilise olarak da anılmaktadır. Kilise'yi tek kılan önemli bir özellik de arsasının bizzat Sultan Abdülmecit tarafından bağışlanmasıdır. Kilisenin cemaati azaldığı gerekçesiyle 1971 yılında ibadete kapatılmıştı, 1991 yılında tekrar ibadete açıldı. 55 kapılı sur İstanbul tüm dünyada surlar arasına inşa edilen şehirler arasında 55 kapıya sahip tek şehir. Bugün birçok kapının yok olmasına rağmen mevcut kapılarıyla önemli bir değer. Her bir kapının ayrı bir fonksiyonu vardır. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde Haliç ve kara surları üzerinde bulunan kapılar, sabahları açılıp akşamları kapanıyordu. Şehrin Marmara'ya bakan yüzünde 19 kapının varlığı biliniyor. Bu kapılar şöyle Mermer Kubbe kapısı, Debba Kapı, Narlı Kapı Psamatia Kapısı, Davutpaşa Kapısı, Yenikapı, Kumkapı, Kadırga Limanı Kapısı, Ayasofya Kapısı, Çatladı Kapı, Ahır Kapısı, Balıkhane Kapısı, Mangana Kapısı, Demir Kapı, Değirmen Kapısı, Topkapı. Haliç'e açılan kapıların sayısı ise 25'ti. Bu kapıların da pek çoğu kayboldu. tonluk avizeli sinagog: Neve Şalom Beyoğlu'nun Kuledibi semtinde bulunan ve 1938 yılında gayriresmi olarak ibadete açılan sinagogu tekler arasına sokan kubbesine asılı duran tonluk avizesi oldu. 1951 yılında resmen ibadete açılan sinagogun camları İngiltere'den özel getirilen vitrayları ve mermer bölmeleri dikkat çeken biz özelliğe sahip. 26.09.2009 CUMARTESİ
585360
Bir anlık dalgınlığı canına mal oluyordu
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bir anlık dalgınlığı canına mal oluyorduBursa'da, bir motorsiklet sürücüsü bir anlık dalgınlık sonucu aracıyla yolcu indiren bir otomobile çarparak yaralandı. Edinilen bilgiye göre olay, Mevlana Mahallesi 11 Eylül Bulvarı Yavuz Selim Spor Kompleksi yakınlarında meydana geldi. Recep Kuş yönetimindeki 16 CML 35 plakalı motorsiklet, sürücüsünün bir anlık dikkatsizliği sonucu yol kenarında yolcu indiren Ahmet Hamurcu idaresindeki 34 UN 1334 plakalı araca arkadan çarptı. Kaza sonucu yaralanan motorsiklet sürücüsü, Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. 26.09.2009
585468
Zapatero'nun kızlarının fotoğrafının yayımlanması polemik konusu oldu
'nun kızlarının fotoğrafının yayımlanması polemik konusu oldu Başbakanı Jose Luis Rodriguez ’nun, eşi Sonsoles Espinosa, iki kızı ve Başkanı ile eşiyle birlikte ’taki Metropolitan Müzesi’nde çekilmiş bir fotoğrafın basında yayımlanması polemik konusu oldu. Metropolitan Müzesi’nde 23 Eylülde verilen resepsiyona eşi ve 15 ile 13 yaşlarındaki iki kızıyla gelen Zapatero’nun, Obama çiftiyle birlikte çektirdiği fotoğraf, ’ın resmi internet sitesinde yayımlanmıştı. Zapatero çiftinin, kızlarının fotoğraflarının basında yer almamasını istemeleri üzerine Beyaz Saray fotoğrafı geri çekmiş, ancak kısa bir süre de olsa yayında kalan bu fotoğrafı kullanmıştı. İspanyol medyası, fotoğrafı yayına vermediği için resmi haber ajansı EFE’yi de suçladı. Yazılı açıklama yapmak zorunda kalan EFE, Zapatero hükümeti tarafından veya baskının" söz konusu olmadığını savunarak, fotoğrafın yayımlanmaması kararını redaksiyon kurulunun desteğini de alan EFE genel müdürünün aldığını duyurdu. 2000 yılında Sosyalist ’nin (PSOE) lideri olarak seçildiğinden ve 2004’te başbakan olduğundan bu yana, kızlarının fotoğraflarının basında yer almaması için titizlik gösteren Zapatero ise konuyla ilgili "Eşimle benim, bu zamana kadar savunduğumuz kriterlerin ne olduğu herkes biliyor; kızlarımın özel hayatlarını korumak. Buna her zaman saygı gösterildi ve tüm basın organlarına bundan dolayı teşekkür ediyorum. Bazen arzumuza cevap verilmemesi gibi durumlar da oldu. Umarım bu sadece bir kereye mahsus olur ve her şey, bizim içten teşekkür ettiğimiz şekilde, bundan önceki gibi devam eder. Medyanın arzusunu ve yıl içerisinde bu tip şeylerin bazen yaşanabileceğini anlayışla karşılıyorum" açıklamasında bulundu. İspanyol hükümetinin sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Maria Teresa Fernandez de la Vega da, Başbakan Zapatero’nun kızları konusunda aldığı karara medyanın "saygı göstermesini" istedi. İspanya’da önceki başbakanlar Alfonso Suarez, Felipe Gonzalez ve Jose Maria Aznar aileleriyle birlikte birçok kez basının karşısına geçerek fotoğraf çektirmişti. İlk kez Zapatero, kızlarının fotoğraflarının basında çıkmaması için özel çaba sarf ediyor.
584904
HEKİMOĞLU İSMAİL Yuvayı yıkan, kötü alışkanlıklardır!..
Eşinin hatalarını tek tek saydı. Ben de ona şöyle söyledim. "Senin eşin içki içmiyor, senin eşin kumar oynamıyor, senin eşinin bir erkekle alakası yok. Bak kardeşim; bir insan İslamiyet'e pamuk ipliği ile bağlı olsa iplik koparılamaz, kuvvetlendirilir. Senin eşinin 'sana göre' yirmi tane hatalı hareketi varsa, eminim dört-beş tane de çok iyi tarafları vardır. Bu durumda sen eşine kötü diyemezsin. Bu durumda eşini boşama." dedim. "Her şeyden önemlisi sen eşine daha saygılı olursan, evinde daha fazla vakit geçirirsen, ona iltifat edersen, her zaman şikayetini değil, memnuniyetini belirtirsen, İslamiyet'i yaşayabildiğin kadar yaşayıp, susabildiğin kadar susarsan, her şey düzelecektir." arkadaş evvela eşine daha fazla vakit ayırmaya başladı. Çok şükür, araları düzeldi. Hiçbir yılan, yavrusunu zehirlememiştir. Hiçbir canavar, yavrusunu yememiştir. Allah, canavarları yavrusuna hizmetkâr ederken, kötü alışkanlıkları olan insanlar, çoluk çocuklarının rızkını içkiye kumara verebiliyor. Böylece ev halkı perişan oluyor. Evlenecek insanların talip oldukları kişilerin kötü alışkanlıkları olup olmadığını bilmeleri gerekir. Bir gün arkadaşlarla askeri gazinoda oturuyoruz. Baktık, fiziki güzelliği yerinde bir hanım mendili gözüne basıp basıp ağlıyor. Arkadaşlara dedim ki, "yengemiz niye ağlıyor, yardımcı olsak?" Dediler ki, "Ne yardımcı olacağız? Kocası maaşı almış, gitmiş kumarda kaybetmiş. Kadıncağız 'ay sonuna kadar nasıl geçineceğiz', diye sorunca da adam yumruğu indirmiş!" İşte İslamiyet'in büyüklüğü burada... Allah neyi haram etmişse, insanlığı kurtarıyor! Biri bana dese ki, "ben evimden işime uçarak gidebilirim." şahsa derim ki, "Niye arabaya binip gitmedin? Keramet bu değil, sinekler de uçuyor." Fakat yirmi yaşındaki bir gencin, içkiden, kumardan, kız arkadaştan uzak kalması bana göre bu devrin en büyük kerametidir. Bir arkadaş kızını evlendirecek; istişareye geldi. "Ağabey, kızımızı istiyorlar. Aileyi tanıyoruz, muhterem insanlar. Fakat talip olan beyin bir evi yok, maaşı da çok iyi değilmiş. Ahlâken iyi bir insan olmasına rağmen, maddî yönden kızımız sıkıntı çeker diye vermek istemiyoruz. Size danışmak istedik." Onlara şöyle cevap verdim: Evlilikte önemli olan denk olmaktır. Evlenecek kişiler, servette, fizikî güzellikte, kültürde, dinde, görgüde denk olmalıdır. Bunun dışında "niye evi yok, niye maaşı az?" diye düşünüp kızı vermemek, rızık korkusuyla çocuğunu aldırmak kadar günahtır. Çünkü rızık, Allah'a aittir. Bir hanım, evi, parası var diye bir beyle evlense, adam daha ilk günden içki şişesini koysa masanın üzerine, başlasa içmeye, daha mı iyi? Erkek, hanımına bakmak zorundadır. Kadın, evlenmeden önce, "bu adam beni geçindirebilecek mi, yoksa perişan mı edecek?" diye düşünmelidir. "Fakirlik, küfre yakındır." buyuruyor Peygamberimiz. Başkalarına muhtaç olmak zordur. Yani erkek, evini geçindirebilecek durumda olmalıdır. Fakat evini geçindirecek durumda olması demek, evi olsun, arabası olsun, maaşı yüksek olsun demek değildir. İnsan ev bulur, huzur bulamaz, servet bulur harcayamaz, yemek bulur yiyemez. Bu sebepten dünya malları, Müslüman için hedef olmamalı. Neyi hedef alırsak, ona teslim ediliriz. Neye güvenirseniz, ona havale edilirsiniz. "Malım olsun, mülküm olsun" tamam olsun. Allah cömerttir. Allah'a güveneni Allah korur. Paraya güveneni para ne kadar korur, onu bilemiyoruz. Bunca yıllık tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki, bir işi çok iyi bilen, doğru ve çalışkan olan Allah'ın izniyle zengin olur. Peygamberimiz, eş seçiminde "Sen onun dindarlığına bak." demiş. Çocuğunuzu paraya, eve teslim etmeyin. Rızkın ne olacağını kim bilebilir? Nice fakirler zengin oldu. İnsan evvela ahlâklı olacak. İnsan ahlâklı olunca aldığı parayla geçinir. Ahlâksız olunca, milyarlar da kazansa geçinemez. Ocakları söndüren, haramlardır.İnsanların söylediklerine değer vermeyin, İslam'a bakın, İslam ne diyor? Fiilî duayı çoğaltın. Allah cömerttir. Çalışırsanız size de verir. Gâvura veriyor da sizi ayıracak mı?
585161
Mis gibi kokacaksınız
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Mis gibi kokacaksınız Yeniliklerin adresi Medko, ürün yelpazesine bir yenisini daha ekledi. Medko Kozmetik, Organix şampuan ve saç bakım ürünlerinden sonra şimdi de Sentoo vücut bakım ürünlerini ile tüketicinin hizmetine sunuyor. Saç ve yüz bakımı kadar vücut bakımının da çok önemli olduğu bilinen bir gerçek Kalıcı hoş kokusuyla ve özel formülü ile vazgeçilmeziniz olmaya aday olan kiraz çiçeği özlü Sentoo Cherry Blossom banyo ve duş jeli, bu alternatiflerden sadece biri 26.09.2009 CUMARTESİ
585787
Çalıntı otomobili parçalarken yakalandılar
İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, Karabağlar Sanayi Sitesi 5733/2 Sokak'ta bir oto tamirhanesinde parçalanmış iki otomobil gördü. İşyeri sahibi İ.H.S., polislere araçları Coşkun isimli birinin getirdiğini ve parçalamasını istediğini söyledi. Polis, incelemede parçalara ayrılmış arabaların, şasi numaralarından yola çıkarak Gaziemir ilçesinden çalınan 45 7633 ve 35 PEZ 51 plakalı otomobiller olduğunu belirledi. Aramada ayrıca Dikili ilçesinde yakalamalı hacizli olarak aranan 35 6555 plakalı otomobile ait plakalar da bulundu. Polis, bu aracın da parçalanıp piyasaya yedek parça olarak sürüldüğünün düşünüldüğünü kaydetti. Zanlı İ.H.S., işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
585511
Cimbom 7'de peşinde
Cimbom 7'de peşinde ’in 7. haftasında yarın sahasında ’u ağırlayacak galibiyet serisini sürdürmeyi amaçlıyor. Teknik direktör yönetiminde yaptığı maçını da kazanarak, lig tarihindeki en iyi sezon başlangıcını yapan sarı-kırmızılı ekip, taraftarı önünde oynayacağı Eskişehirspor maçından da puanla ayrılmasının hesaplarını yapıyor. Ligde maçta 19 gol atarak, maç başına 3.16 gol ortalamasıyla son 11 sezonun en golcü dönemini geçiren ve averajla liderlik koltuğunda oturan "Cim Bom", yönetiminde bu sezon geride kalan haftada henüz yenilgi yüze görmeyen, 12 puanla 3. sırada yer alan Eskişehirspor engelini de aşıp, yoluna kayıpsız devam etmek istiyor. Hazırlıklarını bugün yapacağı antrenmanla tamamlayacak Galatasaray’da, ve ’ün sakatlıkları bulunuyor. ’nda saat 20.00’de başlayacak maçı hakem yönetecek. Öte yandan, Galatasaray’ın örgütü ""n genel koordinatörü Alpaslan Dikmen, ölümünün birinci yıl dönümünde yarın Hasdal Mezarlığı’ndaki kabri başında anılacak.
585043
Kalkan ve Kaş’ta “İngiliz yazı”
Ali Rıza Kardüz Kalkan ve Kaş’ta “İngiliz yazı” 26 Eylül Cumartesi 2009 Pastırma yazı olur da “İngiliz yazı” olmaz mı? Kıyılarımızdaki yazlıklar bu yıl okulların açılması ve Ramazan nedeniyle erken boşaldı. Türk yazlıkçılar için yaz sona erdi ama İngiliz yazlıkçıların yazı devam ediyor. Kalkan ve Kaş’ta kadar çok İngiliz yazlıkçı var ki, gidip görmeyenler söylenenlere yazılanlara inanamazlar. Ve şu günlerde İngiliz yazlıkçılar Kalkan ve Kaş’ın tadını çıkarıyor. Lokantalar, birahaneler, kahveler İngiliz dolu. Kalkan ve Kaş’ta çok sayıda İngiliz yazlık ev almış. Çoğu sekiz ay, bazıları 12 ay ’de güneşin tadını çıkarıyor. İngilizlerin tercih ettikleri evler genelde yamaçlarda, deniz gören evler. Ve İngilizler bunları alabiliyor. Kalkan ve Kaş’ta yaşayanlar emeklilik döneminde, ileri yaştaki çiftler. Onlar deniz için değil güneş için gelenler. Patatesler kıtır kıtır Kalkan’da daha yoğun İngiliz yerleşimi var. Şu günlerde sokaklarda dolaşan 10 kişiden sekizi İngiliz. Lokantalar, kahveler İngilizlere göre düzen kurmuş. Kalkan’da şehir içinde Kalamaki ismini taşıyan bir lokanta var. Yalın dekoru, açık mutfağı ile büyük şehirlerde benzerine az rastlanacak, güzel bir lokanta. Kalkanlı Tayfur Uşaklı ve Hakan Kalçin’e ait imiş. Servis sorumlusu Hasan Kızılkaya bizlerle ilgilendi. Çorba TL. Giriş yemekleri ve salatalar 11-13 TL. Etler ve deniz ürünleri 23 TL. barınağını tepeden gören Salt and Pepper konumu, mutfağı, servisi (ve de tuvaletlerinin temizliği) ile İngilizlerin pek beğendikleri bir işletme imiş. Nuri Yılmaz’a ait Salt and Pepper’da buz gibi soğutulmuş bardaklarda buz gibi bira içtik. Servis elemanı Nihat Bozan bize kıtır kıtır, sapsarı, yağ emmemiş patates kızartması yaptırttı. Pek memnun olduk. Sokak içlerindeki, sahildeki lokantalarda ve kahvelerde yaşlı İngilizler begonvillerin gölgesinde oturmuş, güzel havanın tadını çıkarıyordu. Kaş’ta da Kalkan’dakine benzer çok sayıda lokanta ve kahve var ama Kaş’ta Türk yazlıkçılar İngilizlerden daha çok. Kalkan ve Kaş’ın biraz ötesindeki Kekova da şu mevsim değişik ülkelerden yabancıların sokaklarını doldurduğu bir kıyı yerleşim bölgesi. Kekova’ya gelenler genelde günübirlik geliyor. şehri ve kaya mezarlarını geziyor. Kekova’daki kalıntılar M.Ö. 4’üncü yüzyıldan kalma ve depremler sonucu çoğu deniz içinde kalan taş yapılar. Evler, dükkanlar, hamamlar ve dev kaya mezarlar. El yakan restoranlar Günübirlik gelen yerli ve yabancılar eğer tekneleri yoksa Kekova’daki iskelelerden kiralayarak kalıntıları izliyor. İskelenin hemen arkasında yöresel lokantalar var. Bunlardan biri Kekova-Üçağızlı Süleyman Oğuz’un Kordon Lokantası. Kordon’un özelliği, bir binanın üst katında olması ve güzel manzarası. Lokantanın açık büfesine her gün 15 çeşit yemek tabağını diziyorlarmış. Mücverden değişik zeytinyağlı sebzelere, makarnadan sebze kızartmalara kadar mevsim yemeklerinden istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz. Bunun bedeli TL. Masamızın servis sorumluları Mustafa Kemal Üniversitesi Mühendisliği öğrencileri Hataylı Yıldıray Hürriyetlioğlu ve Feryat Askar, “İsteyen açık büfeden seçimini yapar; kola, ekmek, bir de tatlı ile 12-15 TL’ye karın doyurur” dediler. Balık, salata ve cips (fish&chips) 17,50 TL. Balığı kilo ile fiyatlandırıyorlar. Yerli lagos ve mercanın kilosu 70 TL. Lokantanın önündeki iskelede bağlı duran Demirhan Durcan’ın 20 yıllık, hocanın Pancar Motor’u ile yol alan Okan isimli ahşap sandalına bindik. Demirhan Durcan bizi bir saat kıyı kıyı gezdirdi. Batıklar hakkında bilgi verdi. 40 TL istedi. Kekova’nın hemen yanındaki Simena (Kaleköy) M.Ö. 4’üncü yüzyıldan kalma eski bir yerleşim bölgesi üzerine kurulmuş. Çevresinde ve kıyısında, denizin içinde kaya mezarlar var. Simena’nın kıyısındaki lokantalar daha çok yatlara hizmet verdiklerinden ıstakoz ve deniz böceği ağırlıklı mönüleri var. Vakti ve parası olanların gidebilecekleri lokantalar. Çünkü bu tür deniz ürünlerinin hazırlanışı zaman alıyor. Faturası keseyi yakıyor.
584649
Bin Ladin'den Avrupalılara: Afganistan'dan çekilin
İngilizce ve Almanca alt yazı ile internette yayınlanan mesajında, Avrupa'nın askerlerini Afganistan'dan çekmesini isteyen bin Ladin, ''Yersiz bir şey istemiyoruz. Haksızlığa son vermek ve askerlerinizi (Afganistan'dan) çekmek sadece sizin yararınıza'' diyor. Avrupa ülkelerinin, ABD ile ittifaktan çekilmesini isteyen ve El Kaide'nin Avrupa'ya bu yüzden misilleme yapabileceği uyarısında bulunan Bin Ladin, Afganistan'da sivillerin ölümüne neden olan NATO hava saldırılarının sorumluluğunu Avrupa'nın da paylaştığını ifade etti. Bin Ladin, son olarak, 11 Eylül 2001 tarihinde terör saldırılarının 8. yıl dönümünden birkaç gün sonra Amerikalılara hitaben bir mesaj yayınlamıştı.
585218
Fırtına Vietnam'ı vurdu
Fırtına Vietnam'ı vurdu 26.09.2009 07:54Vietnam'ı etkisi altına alan fırtına ve yağış nedeniyle toplam Vietnamlı yetkililer, 25 turist ile mürettebatın bulunduğu tur gemisinin sefere çıktığı limana geri döndüğü sırada fırtına sonucu battığını belirtti. Kazada, milliyetleri henüz belirlenemeyen turist ile bir Vietnamlının boğularak öldüğünü, Vietnamlının ise kaybolduğunu kaydeden yetkililer, diğer yolcuların Halong koyunda seyreden gemilerin mürettebatı tarafından kurtarıldığını ifade etti. Ülkenin orta kesiminde, Nghe An kentinde de balıkçı teknesinin kötü hava şartları nedeniyle batması sonucu kişinin öldüğünü, kişinin kaybolduğunu belirten yetkililer, yine aynı kentte bir akıntıyı geçmeye çalışan erkeğin sel sularına kapılarak hayatını kaybettiğini kaydetti. Yetkililer, yine aynı kentte okullarına yürüyerek giden kız öğrencinin, şiddetli yağışların zayıflattığı metre uzunluğundaki bir duvarın üzerlerine yıkılması sonucu öldüğünü bildirdi. AA
585473
Galatasaray-Sturm Graz maçı biletleri pazartesi satışta...
-Sturm Graz maçı biletleri pazartesi satışta... ’nde ile ’nın Sturm Graz takımları arasında Ekim Perşembe günü ’da yapılacak (F) Grubu 2. hafta maçının biletleri, 28 Eylül Pazartesi günü satışa çıkarılacak. ’nda saat 22.05’de başlayacak maçın biletleri, pazartesi günü saat 11.00’den itibaren gişelerinden satışa sunulacak. Karşılaşmanın bilet fiyatları şöyle: Eski Açık: 50 TL Yeni Açık Alt ve Üst: 50 TL Kapalı Alt Grup 1: 220 TL Kapalı Alt Grup 2: 165 TL Numaralı Grup 1: 220 TL Numaralı Grup 2: 165 TL 1: 385 TL VIP 2: 330 TL
586176
Fenerbahçe 7'de yaptı
'de deplasmanda Antalyaspor'u 2-1 yenerek ligde 7. maçından da galibiyetle ayrıldı. 9. dakikada 'den Alex, Antalyaspor ceza alanının sağ köşesinden topa sert vurdu. Top kaleci Polat'ta kaldı. 10. dakikada 'nin golü geldi. Bu dakikada Alex'in ara pasını iyi takip eden Kazım, Antalyaspor ceza alanının sağından topu kaleci Polat'ın solundan Antalyaspor kalesine gönderdi: 0-1 12. dakikada Antalyaspor'da sakatlanan Kerim'in yerine Hakan Özmert oyuna girdi. 17. dakikada gelişen atağında Guiza topu Antalyaspor ceza alanına gönderdi. Bilica'nın kafa vuruşunda top üstten auta çıktı. 21. dakikada Antalyaspor beraberliği sağladı. Bu dakikada, Antalyaspor'dan Jedinak'ın sağ taraftan uzun pasını iyi takip eden Ali Zitouni, ceza alanında uçarak topa kafayla vurdu. Top kalecisi Volkan'ın solundan filelere gitti: 1-1. 24. dakikada 'den Kazım, Antalyaspor'dan oyuncuyu geçerek Antalyaspor cezaalanına girdi ve cezaalanının sağ köşesinden topa çok sert vurdu. Top Antalyaspor kalesinin çatal olarak tabir edilen iki direğin birleştiği noktaya çarparak geri döndü. Dönen topu Antalyaspor defansı uzaklaştırdı. 33. dakikada Antalyaspor'dan Yalçın ve 'den Bilica, 38. dakikada da 'den Gökhan sarı kart gördü. 40. dakikada 'den Alex, Antalyaspor defansından sıyrılarak cezaalanı içine girdi ve topa dönerek vurdu. Top kaleci Polat'ta kaldı. 44. dakikada Mehmet Topuz, Antalyaspor ceza alanının dışından çok sert bir şut attı. Top, Antalyaspor kalesinin üst direğinden geri döndü. Bu dakikadan sonra başka gol olmayınca maçın ilk yarısı 1-1 sona erdi. 53. dakikada gelişen Antalyaspor atağında Sedat'ın uzun pasını takip eden Veysel, ceza alanına girerken vuruşunu yaptı, ancak kaleci Volkan dokunarak meşin yuvarlağı kornere gönderdi. 55. dakikada mutlak bir golden oldu. Alex'in uzun pasında topla Antalyaspor ceza alanında buluşan Guiza, Antalyaspor kalecisi Polat ile karşı karşıya kaldı. Guiza'nın vuruşunda kaleci Polat yatarak bacaklarıyla topu uzaklaştırdı. 64. dakikada Uğur Boral'ın pasında topla Antalyaspor ceza alanına giren Alex sert vurdu. Top az farkla yandan auta çıktı. 78. dakikada Alex'in pasında, ceza alanı içinde Antalyaspor kalecisi Polat ile karşı karşıya kalan Guiza topa sert vurdu, ancak Polat topu uzaklaştırmayı başardı. 82. dakikada Bilica, Antalyaspor ceza alanında topa dönerek vurdu. Meşin yuvarlak yan direğe çarparak oyun alanına döndü. 84. dakikada Kazım Antalyaspor ceza alanının dışından topa çok sert vurdu. Kaleci Polat meşin yuvarlağı güçlükle uzaklaştırdı. 88. dakikada Ali Zitouni'nin pası ile ceza alanına giren Veysel'in sert vuruşunda, kaleci Volkan topu uzaklaştırdı. 90. dakikada Alex'in ara pasına koşan Guiza, kaleci Polat ile karşı karşıya kaldı. Guiza topu daha müsait durumdaki Semih'e aktardı. Bu futbolcu, kaleci Polat'ın solundan topu Antalyaspor filelerine gönderdi: 1-2. Karşılaşma, 'nin 2-1 üstünlüğüyle sona erdi. Bu arada, golden sonra Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, sevincini paylaşmak üzere Emre ve Şekip Mosturoğlu'nun bulunduğu yere geldi. Yıldırım, bu sırada Emre ve Mosturoğlu'na şeref tribününde küfür edenlerle bir süre tartıştı.
585410
Servis minibüsü devrildi: 11 yaralı
Edinilen bilgiye göre, D-100 Kara yolu Çilimli sapağı mevkisinde Mithat Sezer'in kullandığı 81 AR 485 plakalı tekstil fabrikası servis minibüsü, bariyerlere çarparak devrildi. Kazada, minibüsteki işçilerden 11'i yaralandı. Yaralılar, Atatürk Devlet, Sivrikaya ve Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırıldı. Kazanın olduğu bölgede trafik akışı bir süre kontrollü olarak sağlandı.
585811
Bursa'da "denetimli giriş"e valilik engeli
Mahalle sakinleri Uludağ yamaçlarında yer alan ve kentin kuşbakışı izlendiği Akçağlayan mahallesine bağlı Zeyniler mevkii girişine bariyer ve nöbetçi kulübesi yapmıştı. Bölgeye otomobilleriyle gelen kişilerin içki içtiği ve olay çıkartığı gerekçesiyle yapılayan uygulamaya valilik son verdi. Bölgeye jandarma ekipleriyle giden Yıldırım İlçe Kaymakamlığı yetkilileri, kulübeyi ve sürgülü kapıyı kaldırtarak, vize uygulamasına son verdi.
584622
"Parmak bebek" hayata tutundu
"Parmak bebek" hayata tutunduKonya'da ay önce 5,5 aylıkken 770 gram ağırlığında dünyaya gelen bebek, tedavi sayesinde bir ayda kilo 260 grama ulaştı. Anne karnındaki sıvının bitmesi nedeniyle 5.5 aylıkken sezaryenle alınan ve tedavi süreci başlayan bebek Zeynep Berra, ayda kilo 260 gram ağırlığa ulaştı, boyu da 47 santimetre oldu. Hastane Başhekimi Prof. Dr. Cevat Özpınar, hastanelerine geldiği zaman bebeğin 770 gram ağırlığında olduğunu, aylık bakımla bin 260 grama ulaşıldığını belirtti. Prof. Dr. Özpınar, ''Bu bizim için sevindirici bir rakam. Bir başka komplikasyon çıkmazsa bebeğimizi biraz daha büyütüp ana riskler ortadan kalktıktan sonra annesine teslim edeceğiz'' dedi. Kuvözde tutulan bebeğini ilk kez kucağına alan baba Mehmet Varol da ''Anne karnındayken 950 gram olduğu tahmin ediliyordu, 770 gram doğdu. Şimdi tedavi sayesinde bu hale geldi. Endişe duymuyorum. Bebeğimizi büyütüp hayallerimizi gerçeğe dönüştüreceğiz'' diye konuştu. Anne Fatma Varol ise bebeğinin sağlığına kavuşmasını sağlayan doktorlar ve diğer sağlık görevlilerine teşekkür ederek, hastaneden çıkıp evinde bebeğine bakacağı günleri beklediğini söyledi.
585518
Ünlülerin özel hayatı olur mu?
Ünlülerin özel hayatı olur mu? Bir tarafta özel hayatlarının görüntülenmesine isyan eden ünlüler bir tarafta haber yapmak isteyen gazeteciler... Ünlülere ve gazetecilere "Ünlülerin özel hayatı olur mu" diye sorduk. GAZETE HABERTÜRK-HT CUMARTESİ-PINAR ERBAŞ FATOŞ KABASAKAL Sunucu ÖZEL HAYAT PAYLAŞILABİLİR Özel hayatımın haber malzemesi olmamasına her zaman dikkat ederim. Bence her ünlü, özel hayatını saklı tutmaya özen göstermeli. Ama yine de özellikle halkın ilgiyle takip ettiği ünlüler, özel hayatlarına dair bilgileri belli sınırlar dahilinde habercilerle paylaşabilir. Bu durumda haberi yapılan da haberi yapan da birbirine saygılı olmalı. NERGİS KUMBASAR Oyuncu TABİİ Kİ ÖZEL HAYATIMIZ OLMALI Özel hayatını, göz önünde yaşamayan herkesin özel hayatı olur. Gerçi artık herkes gazeteci oldu. Vatandaş bile, elindeki telefonla sokakta gördüğü ünlüyü fotoğraflayıp basına verebiliyor. TUĞRUL ERYILMAZ Gazeteci ÖZEL HAYAT DOKUNULMAZDIR Herkes gibi ünlülerin de özel hayatı vardır ve dokunulmazdır. Özel hayat kamu yararı taşıdığı takdirde basında haber olabilir. Kamuya faydası dokunmayan özel hayat haberleri, bence haber değildir, özel hayatın ihlalidir. BEGÜM KÜTÜK Oyuncu ÜNLÜLERİN ÖZEL HAYATI OLMALI Tabii ki olur, olmalıdır da. Ben her zaman yaptığım işlerle basının karşısına çıkan bir insanım. Özel hayatımla haber olmamak için çok çabalıyorum. Ve zor olsa da bunu başardığıma inanıyorum. Bence isteyen herkes bazı fedakarlıklarda bulunup kendi özel hayatlarını koruyabilir. MEMET GÜLER Gazeteci KAMUSAL ALANDA ÖZEL HAYAT OLMAZ Ünlülerin kamusal alanda özel hayatları olmaz. Ayrıca gazetecilerin olduğu yerler bellidir. Özel hayatının görüntülenmesini istemeyenler, bu tür yerlere gitmez, böylelikle görüntülenmez. NİHAT ODABAŞI Fotoğrafçı ÇEKİLECEĞİNİ BİLİR Ünlüler, muhabirlerin kapısında beklediği mekana gittiğinde fotoğrafının çekileceğini bilir. Ama yine de mekana gitmeye devam eder. Gerçi bu konuda onlara hak vermek lazım. Çünkü insan ünlü olunca, kendisi gibi ünlülerin gittiği yerlere gitmek istiyor.
585807
Balkız: Hedef gösterme ve ayrımcılık
Balkız, '''Diyanet İşleri Başkanlığının, 'zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizi, İslam için tehdit ilan etmesi, hedef gösterme ve ayrımcılıktır'' dedi. Balkız, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin (PSAKD) Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi'ndeki şubesinde, PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş ve dernek yöneticileriyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin ayrı bölgesinden geçen yıl başlattıkları ve Ankara'da yapılan ''Büyük Alevi Yürüyüşü Mitingi'' ile ''eşit yurttaşlık hakkı'' taleplerini kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Balkız, bu mitingin Alevi tarihinde bir milat olduğunu, Türkiye'nin demokrasi tarihinde önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Miting sonrası oluşan kamuoyu baskısının da etkisiyle AK Parti Hükümetinin ''Alevi Açılımı'', ''Alevi Çalıştayı'' adı altında bir süreç başlattığını, başlangıç olarak da Alevilerin dinlendiğini kaydeden Balkız, şunları söyledi: ''Alevi çalıştaylarının göz boyamaktan öte bir hizmeti olmamıştır. Alevi talepleri Alevilerle çözülebilecek iken hükümet, sorunu sürece yayarak, ipe un sermeye başladı. Diyanetçiler ile ilahiyatçılar da dahil olmak üzere ilgili ilgisiz birçok kesimi dinledi, dinlemeye devam ediyor. AKP gerçekten sorun mu çözüyor, bizleri oyalıyor mu? Bizce belli oldu. Zira Diyanet İşleri Başkanlığı, 'zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizin İslam için tehdit oluşturduğunu ilan etti. Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı, başta tüm laik, demokrat kimseler olmak üzere, Alevilerin hak ve hukukunu savunan örgütlerimizi ve örgüt yöneticilerimizi tehdit etmektedir. Şeriatçı gizli örgütlere ve militanlara hedef göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının, 'zorunlu din derslerinin kaldırılması' talebimizi, İslam için tehdit ilan etmesi, hedef gösterme ve ayrımcılıktır.'' Hükümetin, Alevilerin sesini duymadığını ileri süren Balkız, ''eşit yurttaşlık hakkı'' taleplerini bir kez daha haykırmak amacıyla geçen yılki mitingin yıl dönümü olan Kasım 2009 tarihinde Kadıköy'de miting düzenleyeceklerini bildirdi. Balkız, ''Dileriz ki AKP önce önüne konulmuş olan mahkeme kararlarını uygular, devamında tek tek ama hızlıca bu haklı, meşru, insani, vicdani taleplerimizi yerine getirir, ülkemizi rahatlatır. Böylece 'açılım' oyununa son verir'' dedi. Balkız, basın mensuplarının soruları üzerine, Alevilere Osmanlı'dan hediye olan dergahların Vakıflar Genel Müdürlüğünün elinde bulunduğunu, Alevilerin bu mekanlarda ''kiracı'' olarak yaşadığını söyledi. ''Kendi cemevimize para ödeyerek girip ibadet edebiliyoruz'' diyen Balkız, ''Bu bir zulümdür, vicdanla, insanlıkla alakası yoktur. Camilerde para vererek ibadet edildiğini düşünürseniz, Alevilerin sorunlarını daha iyi anlayacaksınız'' dedi.2009-09-26 16:48:50 Duy İmam Ali Cennet gençlerinin yağız delikanlıları hz. HAsan HZ. Hüseyin duyun. Sende duy Canımız annemiz Hz. FAtıma...Ehli BEyti sevdiğini iddia edenlerini duydunuz mu. Rahatsızlıklarını duydunuz mu....Yahu arkadaş Hz. Ali yi sevmek Ehli Beyti alevilik her müslüman aynı zamanda alevidirde. Ama din dersini kaldır ki içerik itibariyle sıkıntılı yok şuraya şunu aç, buraya bunu aç bune yaa. NE dindir ne mezhep tir alevilik...En fazla bir tasavvufi görüştür alevilik bundan ötesi yok. özkan buğa
586169
Fenerbahçe, rekorunu egale etti
rekorunu egale ettiİSTANBUL (A.A) ’de deplasmanda ’u 2-1 yenen kendisine ait maçlık sezon başlangıç galibiyet rekorunu egale etti ile yaptığı mücadeleyi de kazanarak ligde 7’de yapan sarı-lacivertli ekip, 1964-1965 sezonunda ortaya koyduğu başarılı performansı tekrarladı. Söz konusu sezonda maçta aldığı galibiyetlerde rakip filelere 20 gol atan kalesinde sadece gole izin vermişti. Sarı-lacivertliler bu sezon ise ilk hafta galibiyetlerinde toplam 14 gol atıp, kalesinde gol gördü. Fenerbahçe’nin 2009-2010 sezonundaki ilk maçta aldığı sonuçlar şöyle: 1. hafta -Fenerbahçe...: 2. hafta Fenerbahçe-.....: 3. hafta -Fenerbahçe: 4. hafta Fenerbahçe-....: 5. hafta -Fenerbahçe.....: 6. hafta Fenerbahçe- Spor......: 7. hafta Antalyaspor-Fenerbahçe...: Sarı-lacivertli ekibin 1964-1965 sezonunda ilk maçla aldığı sonuçlar ise şöyleydi: 1. hafta Fenerbahçe-........: 2. hafta Fenerbahçe-Feriköy.......: 3. hafta Fenerbahçe-.....: 4. hafta Fenerbahçe-.....: 5. hafta Fenerbahçe-İstanbulspor..: 6. hafta Fenerbahçe-Hacettepe.....: 7. hafta Fenerbahçe-.....:
585847
'Altın vuruş'un faili eski öğretmen çıktı
Alınan bilgiye göre, Veral'ın ölümünden sonra arkadaşlarını ve yakınlarını takibe alan İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, eroin temin eden Aylin B. ile bu kişinin eroini aldığı Bayram P'yi Beşiktaş'ta düzenlenen operasyonla gözaltına aldı. Veral'ın Aylin B. ile Ocak ve Şubat ayında AMATEM'de tedavi görürken tanıştığı daha sonra da bu kişiden eroin almaya başladığı belirtildi. Aylin B'den temin ettiği uyuşturucu her zaman kullandığından daha saf nitelikte olduğu için Begüm Veral'ın ölümüne yol açtığı ifade edildi. Daha önce kimya öğretmenliği yapan Aylin B'nin de bir öğrencisi vasıtasıyla 15 yıl önce uyuşturucu kullanmaya başladığı, 10 yıl önce uyuşturucu kullandığı için meslekten atıldığı, ''uyuşturucu satmak ve kullanmak'' suçlarından çeşitli sabıkalarının bulunduğu vurgulandı. Aylin B. ile uyuşturucu maddeyi temin ettiği Bayram P. polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
584713
"Hala yenilmedik"
Doll, Trabzonspor maçı sonrası düzenlediği basın toplantısında, oyunun başındaki hatalarıyla yedikleri golleri kendilerinin hazırladığını belirterek, ''Bir türlü önce biz uyanamıyoruz. Yine yediğimiz golleri oyunun başındaki hatalarımızla biz hazırladık. Fakat ikinci yarıda oyuncularımın gösterdiği performanstan son derece memnunum'' diye konuştu. Trabzonspor karşısında ikinci yarıdaki iyi futbol ve mücadele gücüyle 2-2'lik skoru yakaladıkları için mutlu oldukların ifade eden Doll, toplantıyı terk ederken basın mensuplarına dönerek, ''Hala yenilmedik'' dedi.
585255
Obezler zayıflama dersi alacak
Obezler zayıflama dersi alacak Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı tarafından bu yıl 28.'si düzenlenen Obezite Okulu'nda, 65 kişi dokuz hafta eğitim alacak. İZMİROkulda hastalara obezitenin sebepleri, yaşam kalitesi, aşırı beslenme durumları, obezitede uyku bozuklukları ve tedavi edici davranış değişiklikleri gibi konularda bilgi verilecek. Obezite okulunda, bir yaşam tarzı değişikliğinin öğretilmeye çalışılacağını belirten EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, "Bu okulun felsefesi, hastaların beslenme alışkanlıklarını değiştirmesini sağlamaktır. Okula gelen hastaların yarıdan fazlası yeme alışkanlıklarını değiştiriyor ve sağlıklı olarak kilo veriyor." dedi. Vücudu dinlendirerek kilo vermenin önemine işaret eden Prof. Dr. Yılmaz, "Vücut, çok hızlı uyaranlar karşısında tepki gösterir. Bu yüzden hızlı kilo verildiğinde dengesi bozuluyor. Önce hedeflenen belli bir kiloya kadar inip sonra bir müddet vücudu dinlendirmek gerekir. Beslenmesine dikkat etmesine rağmen kilo veremeyenler, programlarını bozmamalı ve vazgeçmemeli. Böyle zamanlarda yine de kontrollü beslenmeye devam etmeliler." şeklinde konuştu. Okula önceki senelerde devam eden ve düzenli beslenme programıyla 110'dan 65 kilograma düşen Ender Özbey ise kilo verdikçe insanın kendine olan güvenini kazandığının altını çizerek, zayıflama sürecinde doktor denetiminin önemini vurguladı. 26.09.2009 SAĞLIK
584888
Mucize elmada iki renk
elmada iki renkDIŞ HABERLER SERVİSİ güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda İNGİLİZ meyve üreticisi Ken Morrish, bahçesindeki elma ağaçlarının hasadını yaparken, karşılaştığı bir elmanın yarısının kırmızı, yarısının yeşil olduğunu görünce şaşkına döndü Morrish’in komşuları elmanın fotoğrafını çekmek için sıraya girerken, uzmanlar bu durumun gerçekleşme ihtimalinin milyonda birden de düşük olduğunu söyledi.
585911
SAT Komandolarından Haydutlara Darbe
SAT Komandolarından Haydutlara Darbe Aden Körfezi'nde görev yapan Türk SAT komandoları, deniz haydutunu, Panama bandıralı iki gemiye saldırdıkları sırada kıskıvrak yakaladı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre; Aden Körfezi'nde ticaret gemilerinin güvenlik koridorunda Panama bandıralı iki gemiye deniz haydutlarınca roketatar ve makineli tüfekle saldırı düzenlendi. Olayı haber alan Gediz Fırkateyni'nde bulunan helikopterler ve SAT komandoları hemen harekete geçti. Yapılan operasyonla deniz haydutu etkisiz hale getirildi, gemilerin haydutlar tarafından kaçırılması önlendi.
585745
Çinlilere fındıklı yoğurt satacağız
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Pekin'deki temaslarında bugün Dış Ticaret Müsteşarlığının Pekin'de Lufthansa Center'deki Türk Ticaret Merkezi'nin (TTM) açılışını yaptı. Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Murat Salim Esenli ile Ticaret Başmüşaviri Ender Öncü'nün de hazır bulunduğu açılışta Bakan Çağlayan, "Burası Türkiye'den gelecek tüm vatandaşlarımızın buluşma yeri olacak, rehberlik ve pusula görevi görecek. İnşallah ticaretimiz Çin ile dengeli hale gelir. Çin'den birçok yatırımcı Türkiye'ye gelir." temennisinde bulundu. Bakan Çağlayan daha sonra Pekin'deki TTM bünyesinde yer alan Fındık Tanıtım Grubu Çin Ofisi ile Yatırım ve Destek Ajansı ofisini ziyaret ederek yetkililerden bilgi aldı. Bakan Çağlayan'a burada Türk fındığının Çin'de kullanıldığı alanlar hakkında bilgi verildi. Buna göre 2010 Nisan ayında Çinli Mengniu firması, Türk fındığını kullanarak Çinlilere fındıklı yoğurt ürününü ilk etapta deneme olarak sunacak. İkinci olarak ise yine Mengniu, Kasım 2009'a ikinci fındıklı dondurmayı Çinlilerin beğenisine sunacak. Türkiye Çin'e geçen sene milyon dolarlık 997 ton fındık ihraç etti. Çin'de Türk fındığı genelde sanayi alanında kullanılıyor. Bakan Çağlayan ayrıca Asya Pasifik Ülkeleri Ticaret Müşavirleri Bölgesel değerlendirme Toplantısı'na başkanlık etti. Bu bölgeler ile ticaretin arttırılması konusunda müşavirlere tavsiyelerde bulunan çağlayan, müşavirlerin sunumlarını dinledi. Bakan Çağlayan'a AKP Kırşehir milletvekili Mikail Arslan, Sakarya milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve MHP Bursa milletvekili Necati Özensoy, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Devlet Personel Başkanı Ahmet Tekinarslan, İhracat Genel Müdürü Ziya Altunyaldız, TUSKON Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Ahmet Ciğer, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Nail Olpak ve çok sayıda ihracatçı birlikleri temsilcileri eşlik ediyor. Çağlayan'ın yüz kişilik heyetinde ayrıca Türkiye'den çeşitli medya kuruluşlarına ait 17 de basın mensubu bulunuyor.
586100
19:58 Antalyaspor: Fenerbahçe:
Antalyaspor: Fenerbahçe: 1Turkcell Süper Lig'de 7. hafta maçında Antalyaspor sahasında Fenerbahçe'yi konuk ediyor İLK YARI 1. dakika Karşılaşmanın ilk düdüğü çaldı ve mücadele başladı. Her iki takıma da başarılar dileriz... 2. dakika Alex'in ara pasında Mehmet çapraz koşu yaptı ama savunma son anda müdahalede bulunarak topu kornere attı. 3. dakika Fenerbahçe'de köşe vuruşunu Alex kullandı, savunma topu karşıladı. 5. dakika Sedat, uzak mesafeden şansını denedi ama top auta çıktı. 8. dakika Andre Santos'un pasında sol tarafta topla buluşan Vederson bekletmeden içeri ortaladı, Guiza'dan önce Antalyaspor defansı araya girerek tehlikeyi önledi. 9. dakika Veysel sol kanattan taşıdığı topu içeri ortaladı ama kimse dokunamadı... VE GOOOOLLLL 10. dakika Alex ceza sahası dışından vuruşunu yaptı, kaleci son anda çeldi. Devam eden atakta bu kez Kazım sağ tarafta topla buluştu ve ceza sahası içerisinde sert vurdu, top ağlarla buluştu. 11. dakika Antalyaspor'da Kerim Zengin sakatlığı nedeniyle oyundan çıktı, Hakan Özment yerine girdi... 12. dakika Antalyaspor soldan köşe vuruşu kullandı, içeri gelen topu defans karşıladı. Ardından Ali Zitouni kafa ile içeri doldurdu ama top direkt olarak auta çıktı. 16. dakika Antalyaspor ceza sahası içerisine gelen top arka direğe doğru açıldı. Arkada Guiza topu kafa ile diğer direkteki Bilica'ya gönderdi. Bilica'nın kafa vuruşu az farkla üstten auta gitti. 18. dakika Kazım, yan hakeme gözlerini gösteren bir hareket yapınca sarı kart gördü. VE GOOOOLLLLL 21. dakika Antalyaspor'da ceza sahasına doğru atılan çok uzun pasa Ali Zitouni uçarak kafa ile vurdu, top ağlarla buluştu... Şimdi skor: 1-1 KAZIM DİREKLERİ DÖVDÜ! 23. dakika Kazım yine sağdan ceza sahasına girdi. Orhan Ak'tan sıyrıldı ve çok sert vurdu. Top 90 olarak tabir edilen noktaya çarparak geri döndü. 26. dakika Karşılaşmada iki takımda çok arzulu bir futbol ortaya koyuyor. 27. dakika Sağ kanatta topu kazanan Gökhan Gönül, altı pasa doğru ortasını yaptı ancak defans son anda araya girdi... 29. dakika Fenerbahçe son dakikalarda Antalyaspor'u kendi yarısahasına hapsetti. Ceza sahası içine doğru yapılan ortada Vederson'un vuruşunda top yandan auta çıktı. 32. dakika Ceza sahasındaki itişmelerden dolayı Bilica ve Yalçın sarı kart gördü. 32. dakika Alex soldan serbest vuruşu kullandı, seken top arkadaki Guiza'ya kadar geldi ama Guiza kadar kötü vurdu ki, kendisi bile ne yaptığını anlamadı. 34. dakika Alex'in tek topunda Vederson topla buluşur buluşmaz içerideki Guiza'yı gördü ama defans daha hızlıydı... 36. dakika Ali Zitouni'nin müdahalesi ile yerde kalan Gökhan Gönül, rakibinin kendisine kasıtlı faul yaptığını düşünerek sert tepki gösterdi... Oyun bu dakikada yine 1-2 dakika durdu. 37. dakika Gökhan, faul pozisyonunun ardından Ali Zitouni'ye yaptığı hareket nedeniyle sarı kart gördü. 39. dakika Vederson'un soldan pasında Alex ceza sahası içerisinde topla buluştu. Güzel bir vücut hareketiyle yüzünü kaleye döndü ve vuruşunu yaptı ama kalesi Polat topa hakim oldu. 42. dakika Cristian'ın ceza alanı dışından, yaklaşık 25 metre mesafeden şutu az farkla auta çıktı. YİNE DİREK! 44. dakika Bu kez de Mehmet Topuz direkleri dövdü... Topuz, Guiza'ya aktardı. Guiza tekrar Topuz'a bıraktı. Topuz ceza sahası dışından sert vurdu, top üst direkte patladı. 45. dakika Alex'in soldan kullandığı serbest vuruşta top Bilica'ya çarpıp auta çıktı. 45+2. dakika Hakem, ilk yarıdaki son düdüğünü çaldı ve mücadele sona erdi. İlk yarı skoru: Antalyaspor:1 Fenerbahçe:1 İkinci yarıda görüşmek dileğiyle... İKİNCİ YARI 46. dakika Karşılaşmanın ikinci yarısında ilk düdük çaldı ve mücadele başladı. 46. dakika Fenerbahçe, ikinci yarıya Dos Santos Uğur Boral değişikliğiyle başladı. 48. dakika Antalyaspor, ceza sahasının sol köşesinin dışından serbest vuruş kullandı. Yunus Yıldırım işaretimi vermemiştim diyerek Hakan'a sarı kart gösterdi. 49. dakika Bu kez topun başına Necati geçti. Necati içeri doğru kesti, Lugano karşıladı. Devam eden atakta içeri gelen topa Volkan çıktı, Gökhan çıktı, Veysel çıktı, Volkan ve Gökhan yerde kaldı. Hakem Volkan'a faul yapıldığına hükmetti. 50. dakika Bu pozisyondan doğan sakatlık nedeniyle oyun yaklaşık dakika durdu. 51. dakika Bir önceki pozisyonda sakatlanan Gökhan'ın yerine Semih oyuna girdi. 53. dakika Her iki takım da topa sahip olabilmek için büyük çaba sarfediyor... 54. dakika Sedat'ın uzun mesafeli pasında Veysel sol tarafta topla buluştu. Karşısında Mehmet Topuz vardı. Onu geçerken vuruşunu yaptı, top kornere çıktı. 55. dakika Kullanılan köşe vuruşundan Antalyasporlu oyuncular sonuç alamadı. GUİZA YİNE ATAMADI! 56. dakika Alex, kendi yarı sahasından Guiza'ya inanılmaz bir arapası attı. Guiza topu ve kaleciyi karşısına aldı ama çok kötü vurunca Polat ayaklarıyla kurtardı. 57. dakika Fenerbahçe Alex ile serbest vuruş kullandı. Ancak top kadar kötü gitti ki, Alex takım arkadaşlarından özür diledi. 58. dakika Fenerbahçe'de faul atışını Alex hızlı kullandı. Semih topla buluştu ve kaleyi yokladı ama kaleci Polat için kolay bir toptu. 59. dakika Ertuğrul, Semih'e yaptığı hareket sonrasında sarı kart gördü. 60. dakika Fenerbahçe'de serbest vuruşu Vederson kullandı, top defanstan sekti ve Kazım'ın önünde kaldı. Bu oyuncuya Antalyaspor defansı müdahale edince top taca çıktı. Tacı Mehmet Topuz uzun kullandı ama defans tehlikeyi uzaklaştırdı. 64. dakika Uğur Boral, Alex'e pasını aktardı. Alex, soldan ceza sahasına girdi ve kaleyi görür görmez vuruşunu yaptı, top yan ağlarda kaldı. 66. dakika Hakan çok uzak mesafeden şansını denedi... Top auta çıktı. Stat: Atatürk Hakemler: Yunus Yıldırım, M. Emre Eyisoy ve Serkan Koçak Antalyaspor: Polat, Yalçın, Batak, Ertuğrul, Orhan, Kerim, Jedinak, Sedat, Ali Zitouni, Veysel, Necati Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Bilica, Wederson, Cristian, Kazım, Mehmet Topuz, Dos Santos, Alex, Guiza MAÇTAN NOTLAR Antalyaspor-Fenerbahçe maçına ilgi büyük oldu. Maç öncesi başlayan yağmura rağmen taraftarlar stadı doldurdu. Fenerbahçe taraftarları kale arkasında kendileri için ayrılan bölüme erken saatte yerleştiler. Fenerbahçe taraftarları 75 TL’lik pahalı biletlere rağmen kendilerine ayrılan tribünü doldurdu, ancak Antalyaspor’un 07 Gençlik grubunun bulunduğu Adopen tribününde yer yer boşluklar gözlendi. Isınmak için sahaya ilk çıkan takım Antalyaspor oldu. Antalyasporlu futbolcular sahaya ısınmak için çıkarken, "26 Eylül Türk Dil Bayramı Kutlu Olsun/Türk Dil Kurumu", maç öncesi ikinci kez sahaya gelirken de "Antalya’nın Gözbebeği Altın Portakal" pankartıyla çıktılar. Maçın biletlerinin 75, 90 ve 110 TL’den satılması hem Antalyaspor hem de Fenerbahçe taraftarlarının tepkisini çekti. Antalyaspor taraftarları maç öncesi stadyumda bilet fiyatlarına tepki olarak yönetimin istifasını istedi. Daha sonra maç öncesi Adopen tribünlerinde bulunan taraftarlar koltukları sökerek sahanın içine attılar. Fenerbahçeli futbolcular ısınmak için sahaya Antalyaspor’dan 15 dakika sonra çıktı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum, geçen maçta olduğu gibi Antalyaspor maçında da Carlos’u yedek soyundurup, geçen hafta muhteşem bir gol atan Wederson’u kadroya aldı. Antalyaspor maçında Carlos’un ilk 11’de yer alması bekleniyordu. Antalyaspor-Fenerbahçe karşılaşması nedeniyle Atatürk Stadı çevresinde Antalya Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı. Bazı Antalyasporlu taraftarlar, gruplar halinde tezahüratlarla stada geldi. Fenerbahçeli taraftarlar da stada kontrollü şekilde alındı. Fenerbahçeli taraftarların kale arkası misafir takım taraftarları girişi sırasında, Antalyaspor taraftarının bulunduğu gruptan yanan bir meşale atıldı. Taraftarların bulunduğu yere atılan meşale boş alana düştü. Antalyasporlu taraftarların bulunduğu kale arkasındaki bir grup da bazı taraftarların içeri alınmadığını savunarak, yönetim aleyhine tezahüratlarda bulundu. Maçı Antalyaspor Kulübü Başkanı Hasan Akıncıoğlu ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın birlikte izledi. Fenerbahçe’den Emre Belözoğlu cezalı olduğu maçı şeref tribününden izledi. Nihat Özdemir dahil Fenerbahçeli bir çok yönetici de maçı şeref tribününden birlikte izledi. Antalya’da bulunan Meclissporlu milletvekili futbolcular da maçı Şeref Tribünü’nden izlediler. Maçtan önce Antalyaspor teknik Direktörü Mehmet Özdilek, Fenerbahçe yedek kulübesine giderek, Daum ile sarılarak selamlaştı ve kısa süre sohbet etti. Milliyet Blog yazarları haberi yorumluyor Fenerbahçe Taraftarı Fenerbahçe Taraftarı
585778
ManU zirvede, Fener takipte!
ManU zirvede, Fener takipte! 26/09/09 13:30 Sarı-lacivertli kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, İngiliz World Soccer dergisinin yaptığı araştırmaya göre, geçen sezon Fenerbahçe'nin, 13,3 milyon euro ile en çok para kazanan 21. kulüp olduğu bildirildi. İngiltere'nin Manchester United takımının 42 milyon euro ile ilk sırada yer aldığı listedeki ilk 10 takım şöyle: Takım Ülke Para (Euro) 1. Manchester United İngiltere 42 milyon 2. Bayern Münih Almanya 35,5 milyon 3. Barcelona İspanya 29,1 milyon 4. Chelsea İngiltere 29 milyon 5. Werder Bremen Almanya 27,5 milyon 6. Inter İtalya 26,5 milyon 7. Arsenal İngiltere 25,1 milyon 8. Roma İtalya 24,5 milyon 9. PSV Eindhoven Hollanda 24 milyon 10. Olympique Lyon Fransa 22,2 milyon 21. Fenerbahçe Türkiye 13,3 milyon
585922
Ertuğrul Osman, son yolculuğuna uğurlandı
Sultanahmet Camisi'ndeki namazın ardından cenaze aracına konulan Ertuğrul Osman'ın naaşının II. Mahmut Türbesi'ne getirilişine yaklaşık 10 bin kişi eşlik etti. Türbe önünde omuzlara alınan cenaze, defnin yapılacağı haziredeki alana götürüldü. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Ayasofya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Haluk Dursun ile Osmanlı hanedanı üyeleri ve diğer yetkililer türbeye girdi. Ertuğrul Osman'ın naaşı türbe haziresinde daha önceden hazırlanan mezara defnedildikten sonra üzerine çiçekler ekildi. Zincirlikuyu Mezarlıklar Müdürlüğünde görevli Fatih Savaş ve Halil İbrahim Kurşun tarafından Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından cenaze töreni sona erdi. Bu arada, defni izlemek isteyen bazı vatandaşlar türbe çevresindeki duvarlara çıktı. Öte yandan, cenazenin cami avlusundan çıkarılışı sırasında, tekerlekli sandalyede bulunan Mahmut Usta Osmanoğlu ezilme tehlikesi geçirince, yanındakiler ile basın mensupları arasında kısa süreli arbede yaşandı. Mahmut Usta Osmanoğlu ile yanında bulunanlar, daha sonra polisler tarafından çevrilen II. Mahmut Türbesi'ne girmek istedi. Polisin engellemeye çalışmasına rağmen kapıyı zorlayan bu kişiler, Mahmut Usta Osmanoğlu ve Mahmut Ünlü'nün defnin yapılacağı türbe haziresine girmesini sağladı. Türbe çevresinde yoğun güvenlik önlemi alan polis ekipleri, Anadolu Ajansı foto muhabiri dışında hiçbir basın mensubunu içeri sokmadı. Gazetecilerin içeri girme isteğini geri çeviren bazı polis memurları ile basın mensupları arasında tartışma yaşandı. -''OSMANLI AİLESİ ÇOK ASİL BİR AİLE''- Sultanahmet Camisi'ndeki cenaze törenine katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bugün buraya insani bir görevi yapmak üzere geldiklerini belirterek, ''Türk milletinin bir ferdi olarak, Osmanlı ailesine hepimizin bir minnet ve şükran borcu var. Bu şükran ifademizin bir gereği olarak bugünkü cenaze merasimine katılmış oluyoruz''' dedi. Osmanlı'nın, Türk tarihinin çok önemli bir dönemini ifade ettiğini hatırlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İftihar ettiğimiz bir dönem. Bugün sahip olduğumuz birçok şeyi Osmanlılara borçluyuz. Dolayısıyla, bu ailenin bir ferdinin bugün cenazesini birlikte kaldırmış olacağız. Aileye, Hükümetimiz adına baş sağlığı ve sabır, merhuma da rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun. Osmanlı ailesi çok asil bir aile. Tarihte kendi ülkelerinden ayrılmak durumunda olan birçok hanedan olmuştur. Bunlar içerisinde Osmanlı hanedanı her türlü takdirin üzerinde bir tavır sergilemiştir. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti aleyhine hiçbir çaba içerisinde yer almamışlardır. Tarihi kayıtlara, yazılan kitaplara baktığımızda, Osmanlı hanedanı vatana, millete ait olan hiçbir şeyi götürmeden büyük bir sıkıntı ve fedakarlıkla hayatlarını idame ettirmişlerdir. Bunlardan hepimizin alacağı dersler vardır.'' -KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNAY- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise Ertuğrul Osman'ın, Osmanlı'nın şehzade sıfatını taşıyan son üyesi olduğunu ifade ederek, ''Sarayda doğmuş, doğumunda yüz tane top atılmış. Türkiye'ye gelmeyi istemiş. Cumhuriyet ile ilgili olumlu değerlendirmeleri var. Atatürk'le ilgili saygılı ifadeleri var. Bir vatansever olduğunu düşünüyorum. Türkiye'ye hizmet etmiş bir ailenin mensubuydu. Allah rahmet eylesin'' diye konuştu. Ertuğrul Osman'ın, II. Mahmut Türbesi'ne defni için gerekli prosedürlerin tamamlanıp tamamlanmadığıyla ilgili soruya Bakan Günay, ''Dün akşam Bakanlar Kurulu kararı çıktı. Bugün Resmi Gazete'de yayımlandı'' yanıtını verdi. -EŞİ ZEYNEP OSMAN- Eşi Zeynep Osman ise Ertuğrul Osman'ın büyükbabasının yanına defnedilmek istediğini ve bunun da gerçekleşmiş olmasından dolayı mutlu olduğunu söyledi. Eşinin Türkiye'ye dönmekten mutluluk duyduğunu kaydeden Zeynep Osman, çok fedakar, fevkalade bir insan olan eşini herkesin sevip saydığını belirtti. Gazetecilerin, ''Soyadınız Osman mı yoksa Osmanoğlu mu?'' sorusu üzerine Zeynep Osman, ''Eşim Osmanoğlu soyadını almadı. Kendisinin asıl adı Osman Ertuğrul'dur. İmparatorluk ailelerinin soyadları olmaz. Ama yabancı yerlerde daha çok yaşadığı için Ertuğrul soyadının zor olacağı düşüncesiyle ilk ismini, yani Osman'ı soyisim yaptı. Kimliğinde de böyledir'' şeklinde konuştu.
584902
Kocaeli’de iki ceset bulundu
’de iki bulunduKOCAELİ?DHA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda ’nin Karamürsel ilçesine bağlı Tepeköy’de, ile vurularak öldürülen iki kardeşin cesedi bulundu İhbar üzerine harekete geçen polis, Tepeköy Gökçetepe mevkiindeki tek katlı ev inşaatının önünde üst üste duran Aykut (11) ve Cumhur?Korkut’un cesedini buldu. İki kardeşin yanında olayda kullanılan tüfek bulundu. Polis, ihtimali üzerinde de durarak soruşturmayı çok yönlü olarak sürdürüyor.
584875
Dışişleri: Livaneli'nin açıklamaları mesnetsiz
Açıklamada daha önce çeşitli uluslararası görevler için birçok isme destek verildiği hatırlatılarak, "Ancak, Sayın Zülfü Livaneli için Bakanlığımıza intikal etmiş herhangi bir adaylık girişimi ve başvurusu yoktur. Sayın Livaneli'nin adaylığı konusunda UNESCO Teşkilatı'na başvuruda bulunulduğuna ilişkin bir bilgi de mevcut değildir. Bu konuda herhangi bir ülke veya çevreden Bakanlığımıza resmî bir başvuru da olmamıştır." bilgisi verildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Zülfü Livaneli'yi bizzat arayarak seçim süreciyle ilgili bilgilendirdiğine de dikkat çekildi. Bakanlık tüm bunlara rağmen basında çıkan haberlere ve Livaneli'nin açıklamalarına anlam verilemediğini bildirdi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu konuyla ilgili bir soru üzerine coğrafi sıranın Türkiye'de bulunmadığını; imkan olsa Livaneli'nin adaylığının destekleneceğini vurgulamıştı.
586235
İzmir'de veteranların rekor günü
Atatürk Stadı Spor Kompleksi'nde düzenlenen şampiyonada ilk gün müsabakaları tamamlandı. Bayanlar 65-69 yaş kategorisinde 100 metrede Solon Şensoy 18,94'lik derecesiyle yeni Türkiye rekorunu kırarken, erkekler gülle atmada 55-59 yaş kategorisinde Ekrem Altunbaş, 11,30'luk derecesiyle yeni Türkiye rekorunun sahibi oldu. İlk gün müsabakaları sonucunda Türk sporcular bayanlarda altın, gümüş ve bronz, erkeklerde ise 17 altın, 24 gümüş ve 14 bronz madalya kazandı. Bayanlarda 80 metre engelli 40-44 yaş kategorisinde 15.06'lık derecesiyle Hanife Sancak, bu kategorideki oyunlar rekorunu ele geçirirken bayanlarda kırılan diğer Balkan Oyunları rekorları şöyle:
586103
65 yaşında Balkan rekoru kırdı
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ile düzenlenen 19. Balkanlar Veteranlar Atletizm Şampiyonası Halkapınar'daki Atatürk Stadı'nda törenle başladı. Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, şampiyonayı İzmir'de gerçekleştirdikleri için çok mutlu olduklarını belirterek, 2012 yılında Dünya Şampiyonası'nda Türkiye olmasını istediklerini söyledi. Şampiyona'daki sporcularının çoğunluğunun 40 yaş üzerinden oluşan 20 katagori yarıştıklarını kaydeden Terzi, "En çok katılım burada oldu. 30 yaş ve üzeri eski sporcular katılıyor. Bu durum bizim genç sporcularımıza güç veriyor. Türkiye adına böyle organizasyonlar düzenlememiz, olimpiyatlara ev sahipliği yapma yolunda önemli bir adımdır'' şeklinde konuştu. Avrupa Veteranlar Atletizm Federasyonu Başkanı Dietter Massin de, çok başarılı bir şampiyona geçeceğine inandığını kaydetti. Şampiyona sabah saatlerinde yapılan yarı maratonda, bayanlarda 35-39 yaş kategorisinde, 40-44 yaş kategorisiyle başladı. Eski Milli sporcu 65 yaşındaki Dr. Murat Yaşar, 60-64 yaşta 100 metrede 17.07 saniye ile elektronik Balkan rekoru kırdı. Yaşar, "2012 yılında Dünya Şampiyonası'nın Türkiye'de olmasını istiyorum. Bu güzel gelişme." dedi. Cirit ve gülle atan 65 yaşındaki Ali Işıkbal da, heyecanlı bir bekleyiş olduğunu söyledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden Türkiye adına katılan Ayten Benli ise 100 ve uzun atlamada birinci oldu. Bin 500 metre bayanlarda Bulgaristan'dan 75 yaşındaki Anna Çolak (75) 7. olurken, Sırbistan'dan 75 yaşındaki Capenida Mordando 8. oldu.
585377
Talat: Hristofyas anlaştıklarımızdan saptı
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Talat: Hristofyas anlaştıklarımızdan saptı NEW YORK (A.A) KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada müzakere sürecinin başında üzerinde anlaştıkları noktalardan saptığını belirterek, 'Buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum. Anlaştıklarımıza sadık kalsın, anlaştıklarımıza sadık kalmazsa Kıbrıs sorununu bitirmemiz mümkün olmayacak ve sorumlu da kendisi olacak' dedi. New York'ta düzenlenen İslam Konferansı Teşkilatı'nın 40. yıl dönümü resepsiyonuna katılan ve burada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşen Talat gazetecilerin New York'taki temaslarıyla ilgili sorularını yanıtladı. AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile BM'de görüştüğünü belirten Talat, Solana'nın Kıbrıs sorunuyla yakından ilgilendiğini ve kendisiyle daha önce de birçok kez görüştüğünü söyledi. Solana'nın Kıbrıs sorununa ilgi duyan ve her fırsatta adadaki gelişmeleri öğrenmek istediğini ifade eden Talat, görüşmeyi çok yararlı bulduğunu, Solana'ya bilgi verdiğini belirtti. BM'deki temasları çerçevesinde Katar dışişleri bakanıyla görüştüğünü, Katar'ın İKT'de Kıbrıslı Türklerin haklarını savunan, destekleyen bir ülke olduğunu, bu yüzden kendileri için önemli bir ülke olduğunu söyleyen Talat, görüşmede kendilerine teşekkür ettiklerini bildirdi. Hollanda dışişleri bakanıyla da görüştüğünü belirten Talat, Hollanda'nın AB içinde Kıbrıs sorununa ilgi duyan bir ülke olduğunu, görüşmede Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmeleri, son durumu anlatma fırsatını bulduklarını kaydetti. Talat, soru üzerine Kıbrıs Rum tarafı lideri Dimitris Hristofyas'ın konuşmalarıyla ilgili olarak bütünlüklü bir cevap vermek istemediğini belirterek, şöyle dedi: 'Kendisine bir çağrı yapmak istiyorum, üzerinde anlaştığımız hususlar vardı, bu süreci başlatırken anlaştıklarımız vardı. Demiştik ki biz Kıbrıs'ta iki toplumlu, iki kesimli, iki halkın siyasi eşitliğine dayalı, iki kurucu devletin olacağı ve bu iki kurucu devletin birbiriyle eşit olacağı bir federasyon arıyoruz, bu bir ortaklık olacak ve bu ortaklık uluslararası tek temsiliyete, kimliğe sahip olacak, bunun üzerinde anlaştık. Ancak Sayın Hristofyas Genel Kurulda yaptığı konuşmada, federasyonun üniter devletin evrimi yoluyla gerçekleşeceğini, ayrıca varılacak olan anlaşma ile bir federasyon kurulacağını ve federasyonun iki otonom bölgesi olacağını söyledi. Yani anlaştıklarımızdan saptı ve dolayısıyla buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum. Anlaştıklarımıza sadık kalsın, anlaştıklarımıza sadık kalmazsa Kıbrıs sorununu bitirmemiz mümkün olmayacak ve sorumlu da kendisi olacak. Çünkü demin söylediğim çerçevede biz anlaştık ve bu süreci öyle başlattık. Bugün iki otonom bölgeden bahsetmek iki kurucu devleti ve mevcut Kıbrıslı Türklerin iradesini küçük görüyor ve küçük düşürmeye çalışıyor demektir, bunu kabul etmemiz mümkün değildir.' Talat, 'Ne üniter devlet evrim yoluyla federasyona dönüşecek ne de kurulacak olan federasyonda iki otonom bölge olacak. Gayet açık ve nettir, bu bir ortaklık olacak. Aynı zamanda da federasyonda iki kurucu devlet olacak ve bu iki kurucu devlet eşit statüde olacak, bunlarda anlaştık, (Hristofyas) buna sadık kalsın' dedi. Hristofyas'ın BM Genel Kurulundaki konuşmasında Türkiye'yi suçladığını, gerçekleri çarpıttığını söyleyen Talat, 'Halbuki Türkiye çözümü son derece güçlü şekilde destekliyor, son derece yapıcı bir politika izliyor, Kıbrıslı Türklerin çözüm çabalarını güçlü şekilde destekliyor ve eğer bugün çözümsüzlük söz konusuysa bunun sorumlusu kesinlikle Türkiye değil, bunun sorumlusunun kim olduğunu Sayın Hristofyas çok iyi biliyor' diye konuştu. Hristofyas'ın 2004 yılını hatırlaması gerektiğini vurgulayan Talat, Kıbrıs çözümünü reddeden tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu, onları kışkırtanların başında da Hristofyas'ın geldiğini belirtti. Talat, 'Çözümsüzlüğün sorumluluğu Türkiye'ye ait değil, biliniyor ki Kıbrıs Rum tarafına aittir' dedi. Talat bir soru üzerine Hristofyas'ın 64. dönem BM Genel Kurulunun açılış toplantısında konuşmasının değil, konuşmanın doğru ve iyi olmasının önem taşıdığını, bunu göremediklerini söyledi. Talat'ın pazartesi günü BM'de Genel Sekreter Ban Ki-mun ile görüşmesi bekleniyor. 26.09.2009 DÜNYA
585493
Çok kazananlarda ManU zirvede,FB 21.
İngiliz World Soccer dergisinin yaptığı araştırmada, 33 takımdan oluşan listede Türkiye'den sadece Fenerbahçe yer alırken, Manchester United 42 milyon euroyla zirvede yer aldı. İşte UEFA organizasyonlarında en çok para kazanan kulüpler: 1-) Manchester United 42 milyon euro 2-) Bayern Münih 35,5 milyon euro 3-) Barcelona 29,1 milyon euro 4-) Chelsea 29 milyon euro 5-) Werder Bremen 27,5 milyon euro 6-) Inter 26,5 milyon euro 7-) Arsenal 25,1 milyon euro 8-) Roma 24,5 milyon euro 9-) PSV Eindhoven 24 milyon euro 10-) Lyon 22,2 milyon euro 11-) Liverpool 21,7 milyon euro 12-) Juventus 20,7 milyon euro 13-) Villarreal 20,3 milyon euro 14-) Real Madrid 19 milyon euro 15-) Panathinaikos 17,3 milyon euro 16-) Bordeaux 16,2 milyon euro 17-) Fiorentina 15,8 milyon euro 18-) Atletico Madrid 15,3 milyon euro 19-) Marsilya 14,7 milyon euro 20-) Porto 13,6 milyon euro 21-) Fenerbahçe 13,3 milyon euro 22-) Celtic 12 milyon euro 23-) Aalborg 11,5 milyon euro 24-) Sporting Lisbon 10,9 milyon euro 25-) Shakhtar Donetsk 10,6 milyon euro 26-) Dinamo Kiev 8,2 milyon euro 27-) Basel 7,9 milyon euro 28-) Zenit 7,6 milyon euro 29-) CFR Cluj 7,1 milyon euro 30-) Anorthosis 7,1 milyon euro 31-) Steaus Bükreş 6,4 milyon euro 32-) Bate 5,9 milyon euro 33-) Manchester City milyon euro Milliyet
584891
İzmirli işadamından Varlık Barışı'na 400 milyon Euro
ALİ RIZA KARASU İZMİRfHükümetin yurtdışında ve yastık altında tutulan paraları ekonomiye kazandırmak için çıkardığı 'Varlık Barışı' yasasında başvuru süresi 30 Eylül'de sona eriyor. İzmir'den bir işadamı, bu kapsamda Türkiye'ye 400 milyon Euro getireceği beyanında bulundu. Dün bir basın toplantısı düzenleyen İzmir Vergi Dairesi Başkanı Mustafa Bulut, "Söz konusu bildirim Karşıyaka ilçesinden yapıldı. Ancak müracaat eden kişi şu ana kadar parayı getirmedi." dedi. Bulut, gazetecilerin, 'bildirimde bulunulan değerin getirilmemesi durumunda ne yapılacağına' dair sorusu üzerine de, paranın getirilmemesi halinde değere ilişkin verginin tahsil edileceğini söyledi. Daha önce de Ali Türkan isimli bir işadamı, yasa çerçevesinde yurtdışından 5,5 milyar TL'lik parasını Türkiye'ye transfer edeceğini beyan etmiş, ancak parayı getirmemişti.22 Kasım 2008 ile Mart 2009 tarihleri arasındaki İzmir'deki başvurulara ilişkin bilgi de veren Mustafa Bulut, bu dönemde 338 vatandaşın, rayiç değeri toplam 917 milyon liralık kıymet bildiriminde bulunduğunu, 10 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasındaki ikinci dönemde ise bu rakamın yükseleceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bulut, kamuoyunda 'Varlık Barışı'na ilişkin yeniden süre uzatımı beklentisi bulunduğunu, ancak şimdiye kadar bu yönde bir adım atılmadığını kaydetti. Mustafa Bulut'un verdiği bilgiye göre Varlık Barışı'ndan yararlanmak isteyen mükellefler, bildirimde bulundukları yurtiçindeki kıymetlerin değeri üzerinden yüzde 5, yurtdışından gelecek kıymet için ise yüzde vergi ödeyecek. Yasadan yararlanan mükelleflerin beyanda bulundukları miktarı matrah farklarından mahsup etme imkânı bulunuyor. Hükümetin yurtdışında ve yastık altında tutulan paraları ekonomiye kazandırmak için çıkardığı 'Varlık Barışı' yasasında başvuru süresi 30 Eylül'de sona eriyor. İzmir'den bir işadamı, bu kapsamda Türkiye'ye 400 milyon Euro getireceği beyanında bulundu. Dün bir basın toplantısı düzenleyen İzmir Vergi Dairesi Başkanı Mustafa Bulut, "Söz konusu bildirim Karşıyaka ilçesinden yapıldı. Ancak müracaat eden kişi şu ana kadar parayı getirmedi." dedi. Bulut, gazetecilerin, 'bildirimde bulunulan değerin getirilmemesi durumunda ne yapılacağına' dair sorusu üzerine de, paranın getirilmemesi halinde değere ilişkin verginin tahsil edileceğini söyledi. Daha önce de Ali Türkan isimli bir işadamı, yasa çerçevesinde yurtdışından 5,5 milyar TL'lik parasını Türkiye'ye transfer edeceğini beyan etmiş, ancak parayı getirmemişti. 22 Kasım 2008 ile Mart 2009 tarihleri arasındaki İzmir'deki başvurulara ilişkin bilgi de veren Mustafa Bulut, bu dönemde 338 vatandaşın, rayiç değeri toplam 917 milyon liralık kıymet bildiriminde bulunduğunu, 10 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasındaki ikinci dönemde ise bu rakamın yükseleceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bulut, kamuoyunda 'Varlık Barışı'na ilişkin yeniden süre uzatımı beklentisi bulunduğunu, ancak şimdiye kadar bu yönde bir adım atılmadığını kaydetti. Mustafa Bulut'un verdiği bilgiye göre Varlık Barışı'ndan yararlanmak isteyen mükellefler, bildirimde bulundukları yurtiçindeki kıymetlerin değeri üzerinden yüzde 5, yurtdışından gelecek kıymet için ise yüzde vergi ödeyecek. Yasadan yararlanan mükelleflerin beyanda bulundukları miktarı matrah farklarından mahsup etme imkânı bulunuyor.
584645
Karamürsel'de başından vurulmuş erkek cesedi bulundu
Alınan bilgiye göre, Tepeköy Mahallesi Gökçetepe mevkisi ormanlık alanda ağaçların dibinde erkek cesedi bulunduğu ihbarını alan jandarma ekipleri, olay yerine geldi. Cumhuriyet savcısının nezaretinde cesetlerde yapılan inceleme sonucu, 30 yaşlarındaki erkeğin başlarından pompalı tüfekle vurularak öldürüldüğü belirlendi. Ölen kişilerin kimliğinin belirlenmesine çalışıldığı, cesetlerin otopsi için Karamürsel Devlet Hastanesine gönderildiği bildirildi.
585998
Nazmi Avluca yarı finale çıktı
84 kiloda Nazmi Avluca yarı finale yükselirken, 96 kiloda Serkan Özden ve 60 kiloda Soner Sucu çeyrek finalde rakiplerine yenildiler. Grekoromen Milli Takımı'nın Avrupa ve dünya şampiyonu, olimpiyat üçüncüsü kaptanı Nazmi Avluca ilk turu maç yapmadan geçti. İkinci turda Kübalı Shorey Hernandez'i 2-0 (1-0/2-0), üçüncü turda Macar Zoltan Foder'i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında adeta şov yaptı. İlk periyotu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. -SERKAN ÖZDEN ÇEYREK FİNALDE YENİLDİ- 96 kiloda Serkan Özden ilk turda ABD'li Ric Johnson'u 2-0 (2-0/3-1) yendi. Bu müsabakada sürekli faullü güreşen ABD'li sporcu, minder hakeminin uyarılarına rağmen bu davranışını sürdürdü. Müsabakanın tamamlandığı anda ABD'li güreşçinin kafa darbesine maruz kalan Serkan Özden, bir an için sinirlenerek rakibini itti. Serkan Özden daha sonra hakemin de araya girmesiyle sakinleşti. Serkan Özden ikinci turda Finlandiyalı Rami Hıatanıemi'yi 2-0 (1-0/3-0), üçüncü turda da Kazak Margulan Assembekov'u zorlanmadan 2-0 (1-0/2-0) mağlup etmeyi başardı. Serkan Özden çeyrek finalde ise Rus Aslanbek Khushtov'a 2-0 (0-3/0-1) yenildi. Rus güreşçinin yarı final müsabakasını da kazanması durumunda Serkan Özden mücadelesine bronz madalya için repesajda devam edecek. -SONER SUCU TECRÜBESİZLİĞİNİN KURBANI- 60 kiloda mücadele eden Milli Takım'ın genç sporcusu Soner Sucu ise başarılı müsabakalar çıkarmasına karşın, çeyrek finalde tecrübesizliğinin kurbanı oldu. Soner Sucu ilk turu maç yapmadan geçtikten sonra, ikinci turda Çek Cumhuriyeti'nden Ondrej Ulıp'ı 2-0 (1-0/1-0), üçüncü turda da Mısırlı Abdelmonem Sayed'i 2-0 (1-0/5-0) yendi. Soner Sucu, Özbekistan'dan Dilshod Arıpov ile yaptığı çeyrek final müsabakasında da ilk periyotu 1-0 aldı. Fakat ikinci periyotta bir anlık hatasının sonucunda köprü pozisyonuna gelen Sucu, 58. saniyede tuş olmaktan kurtulamadı. Soner Sucu, Özbek sporcunun finale yükselmesi halinde, mücadelesine repesajda devam edecek. -TRİBÜNDE ŞOV- Bu arada Dünya Şampiyonası'nda, günlük biletler 40, tüm şampiyona programını kapsayan biletler ise 200 Avro'dan satılmasına karşın müsabakaların tamamen dolu tribünler önünde yapılması dikkati çekiyor. Son yıllarda güreşte düzenlenen Avrupa ve dünya şampiyonalarının aksine, bu Dünya Şampiyonası'nda tribünleri dolduran izleyiciler, sporcuları alkışlarla ve tezahüratlarla desteklerken, özellikle Danimarka'da yaşayan Türk ve İranlı sporseverler ilgi çekici tribün şovları sergiliyor.
585533
Bakan Günay TV dizilerinden çok memnun
Kültür ve Bakanı Ertuğrul Günay, son yıllarda yapılan Türk dizileri ile Türk filmlerinin ciddi ses getirdiğini belirterek, "Dizi filmlere dudak büküyoruz ama Arap ülkelerinde bizi sıçratıyor, inanılmaz tanınmışlık sağladı" dedi. Birçok filme destek yerine, dünya çapında vizyona girebilecek tek filme 10 milyon TL yatırmayı isteyen Günay, yapımcı ve yönetmenleri de "Ama bunları ben söylüyorum diye birisi önüme yazar, iki sayfa getirirse, olmaz. Bunun romanını, destanını, sonra senaryosunu, sinopsisini göreceğiz" diye uyardı. Bakan Günay, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, sinemacıları yıldır desteklediklerini belirtti. Günay, "Bizim desteğimiz için önemli bir itici güç oluşturuyor. Bunu sinemacı arkadaşlarım da gerek yüz yüze görüşmelerimizde, gerek yazılı açıklamalarında ifade ediyorlar. Tabii imkanlarımız artsa da fazlasını yapsak isterim" dedi. Dudak bükülen diziler para basıyor Sinemanın dünyaya Türkiye'yi tanıtmanın çok önemli yollarından biri olduğunu dile getiren Günay, Türkiye'nin gerek dizi gerek filmlerinde iyi bir gelişme içinde olduğunu vurguladı. Bakan Günay, "Biz dizi filmlere dudak büküyoruz ama Arap ülkelerinde bizi sıçratıyor. Yani sanatçılarımıza da çekim mekanlarımıza da oralarda inanılmaz bir tanınmışlık sağladı. Dizilerde masalımsı bir İstanbul, Türkiye var ama olsun" diye konuştu. Yurt dışında ödül alan Türk filmleri sayısının arttığına da dikkati çeken Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Uluslararası fuarlarda sanat filmlerimiz öne çıkmaya başladı. Bu arada bizim filmlerimiz gişe rekorları da kırıyor. Yani Türk filmleri başka ülkelerde olduğundan çok daha fazla kendi seyircimizden ilgi görüyor. Bunların bir kısmı popüler, bizim biraz dudak büktüğümüz ama sonuçta tekniğinden çıkıyor. Oradan iyisi çıkacak. Halka gitmiyorsa bir vadede mutlaka daha iyisi çıkacaktır." 10 milyon TL'lik film Günay, bu yıl sinemaya 10 milyon TL'nin altında bir destek sağlayabildiklerini ifade ederek, "Ben aslında bir firmaya 10 milyon TL koyup, dünya vizyonuna girecek bir film yapmayı hayal ediyorum" diye konuştu. Önceki yıllarda, senarist ve yapımcılara, ve Kanuni Sultan Süleyman gibi Türk tarihine yön veren kişiler ile Ksantos halkı gibi Anadolu topraklarında yaşamış medeniyetler hakkında film yapmaları önerisinde bulunduğunu belirten Günay, şunları kaydetti: "Henüz kaynağı bulabilmiş değiliz ama itiraf edeyim ki senaryo yok henüz. senaryoyu bulsak, kendimizi biraz daha zorlayacağız. Benim açıklamamdan sonra gelen senaryoları ben ciddiye almam. kendini başka yerden getirir, gösterir. Yani 'Bakan'ın da tarihe merakı var, hadi bir tarih çalışması koyalım önüne'... Yok öyle olmaz. Ismarlama olmaz. bambaşka bir derinlikten, yürekten, gayretten, bilgiden, birikimden gelir." Tam iş Bakan Günay, böyle bir senaryonun yerli yapımcıların yanı sıra yabancı yapımcılardan da gelmesine açık olduklarını bildirdi. Bir zamanlar Anadolu topraklarında da yaşayan gladyatörlere ilişkin "Gladyatör" gibi tarihi filmlerin dünya sinemasında küresel pazarda yarıştığına dikkati çeken Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: "O konuda derinden bir şey yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bu konuya çok inanıyorum. Kimseye teslim olmamış bir Ksantos'umuz var. Son insanına kadar savaşmış ve ölmüşler. İnanılmaz bir Shakespeare trajedisinden daha ilginç yaşamı olan Kanuni'miz var. Bir dünya imparatoru ama aynı zamanda yandaki çadırda çocuklarının ölümünü de dinleyen bir aşık... Bizde müthiş hikayeler var ama bunları ben söylüyorum diye birisi önüme yazar, iki sayfa getirirse olmaz. Bunun romanını, destanını, sonra senaryosunu, sinopsisini göreceğiz."
584796
"Yeşil Kartlara İptal Yok"
"Yeşil Kartlara İptal Yok" Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Yeşil Kart Bilgi Sisteminde milyon 271 bin 770 aktif, milyon 259 bin 235 pasif olmak üzere toplam 16 milyon 531 bin yeşil kart kaydı bulunduğunu bildirdi. MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın soru önergesine yanıt veren Akdağ, Yeşil Kart Bilgi Sisteminde iptal edilen ve vize tarihi dolan yeşil kartlar için 20 Ağustos 2007 tarihinden itibaren otomatik bloke işlemi uygulamasına geçildiğini belirterek, söz konusu tarih itibariyle Sistemde 13 milyon 990 bin 619 kişinin kaydının yer aldığını bildirdi. Akdağ, kayıtlara göre 932 bin 568 kişinin yeşil kartının iptal durumda olduğunu, otomatik vize kontrollerinin uygulanmaya başlaması ile milyon 547 bin 852 kişinin yeşil kartının pasif duruma geldiğini kaydetti. Akdağ, ''Bu bakımdan, yeşil kartların iptali söz konusu olmayıp, sadece vize işlemlerinden dolayı pasif durumdadır'' dedi. Akdağ, vize süresi dolan yeşil kart sahiplerinin ilgili kaymakamlık veya valiliklere müracaatları ve şartlara haiz olmaları halinde vize işlemlerinin yapıldığını, takiben sağlık karnelerinin sistemde aktif hale getirildiğini anımsattı. Usulsüz yeşil kart alındığının veya verildiğinin tespiti halinde, yapılan harcamaların usulsüz kullananların kendilerinden, velilerinden veya kanunen bakmakla yükümlü bulunan yakınlarından iki misli olarak geri alındığına işaret eden Akdağ, belgeleri kullanan ve düzenleyenler hakkında ayrıca genel hükümlere göre ceza kovuşturması yapılmasının sağlandığını anlattı. Sağlık Bakanı Akdağ, yeşil kart sahibine verilen tedavi hizmetlerinin bedellerini gösteren fatura ve benzeri belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi suretiyle fazla ödemeye sebebiyet verilmesi halinde de fazla ödenen meblağın, belgeyi tanzim edenlerden iki misli olarak geri alındığını, bunlar hakkında da genel hükümlere göre ceza kovuşturması yapılmasının sağlandığını bildirdi. Recep Akdağ, yeşil kart uygulamasını düzenleyen 3816 sayılı kanunda bir değişiklik yapılmasına lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını, dolayısıyla bu konuda bir çalışma içinde olmadıklarını anlattı.
585460
Siyasetçiler neden kırmızı kravat sever?
YAZI REYHAN YAZICI (TASARIMCI) Dünya siyasetine baktığımızda politikaya yön verenlerin büyük çoğunluğunun erkek siyasetçilerden müteşekkil olduğunu görüyoruz. Gayet ciddi, karizmatik ve resmi görünümlü beyler, sert hatlı, koyu renk takım elbiselerinin içine, bakımı, temizliği, güveni temsil eden bembeyaz gömleklerini giyer. Bu kıyafetleri, resmiyetin ve kuralcılığın adeta simgesi haline gelmiş kravatları tamamlar. Şu ara siyasetçilerimiz kırmızı kravatları ile arz-ı endam ediyorlar yurtdışı gezilerinde. Bazen aynı gün ve aynı toplantıda birkaçı birden takıyor kırmızı kravatlarını. "Bunda ne var yani?" diyebilirsiniz! Ama unutmayın renklerin hayatımızda çözümlenmeyi bekleyen birçok dili var. Kravat tek başına bakıldığında belki resmiyeti, ciddiyeti simgeliyor diyoruz; ama kullanan kişinin yüzüne yaptığı vurguyu göz ardı ediyoruz. Dikkati direkt yüze çeviren kravat, tercih edilen renge göre de anlam taşıyor. Siyasetçilerimizin birçoğu kırmızı kravatı bilinçli ya da bilinçsiz tercih ediyor olsa da asıl olarak karşısındakine anlatmak istediği güç, tutku ve cesaret duygularıdır. Türk bayrağının renklerinden dolayı milliyetçiliği simgeleyen kırmızı kravat, özellikle yurtdışı gezilerinde siyasetçilerin tercih etmesine neden oluyor. 'Moda mı yoksa siyasi bir dil mi?' Nedeni ne olursa olsun sonuçta imaj. Ama siyasetçilerin kıyafetlerini sadece bir giysi olarak düşünmemek gerekiyor. Sürekli göz önünde oldukları için 'imaj' onlar için çok şey demek... Bu yüzden de Türk siyasetçilerin kırmızı kravat kullanmaları tesadüf değil. Güven veriyor her şeyden önce. Liderlik imajının değişmez bir parçası ayrıca. Ama karşınızdaki kişiye güven hissi uyandırmak istiyorsanız kırmızı değil de mavi kravatı tercih etmenizi tavsiye ederim. Tıpkı Bill Clinton gibi. RENKLERİN DİLİNDE KRAVAT Beyaz kravat: İstikrarı ve devamlılığı simgeler. Dikkat çekmek isteyenler tercih edebilir. Siyah kravat: Son derece modern ve seçkin duran bir renktir. Siyah gömlek ile kullanıldığı gibi beyaz gömleklerle de tercih edilebilir. Geniş yüzleri daha ince göstermede etkilidir. Sarı kravat: Sarı kravat direkt yüze yansıdığı için kullanımı zor bir renktir. Ten renginize gerçekten uyum sağlamalıdır. Hastalıklı bir ifadeye bürünebilirsiniz yoksa. Ama açık renk takımlarla doğru sarı tonlarını bir arada kullanabilirsiniz. Mor: Asaletin ve soyluluğun rengi olan mor aynı zamanda kibrin de rengidir. Doğru gömlek rengi ile kullanılmadığı takdirde çok kötü durabilir. Kahverengi kravat: Güvenilir ve sadakatli insanların rengi olduğu bilinen kahverengi, çok koyu tonlarıyla sezon modasındaki yerini alıyor. Mavi kravat: Son derece şık duran bir renk. Ayrıca güven duygusu uyandırır. Gri, lacivert tonlarındaki takım elbiselerin yanı sıra bej renkleri ile de şık durur. Kırmızı kravat: Özgüven, iddia, dikkat ve lider renktir. Baskın olduğu için dikkatleri direkt kendine çevirir. Diyagonal kravatlar: Kalın desenler takım elbise ile şık durmaz. Daha ince çizgili olanları tercih edebilirsiniz. Kalın diyagonal çizgili kravatlarınızı tek ceketlerinizle tamamladığınızda ya da spor elbiselerinizle dinamik görünmeniz mümkün. Mikro desenli kravatlar: Hem takımlarla hem de spor ceketlerle şık durabilecek desenlerdendir. Esprili desenlerin dahi çok göze çarpmasını engeller. Ekose kravatlar: Klasik takımlarla kullanacağınız ekose kravatların çok büyük desenli olmamasına özen gösterin. İddialı renklerdeki ekose kravatların yüzünüzü geniş gösterebileceğini unutmayın. *** Boyun bağı mı? Beylerin inci kolyesi olarak adlandırılan kravat aslında kurallar zincirinin ilk halkası. Kravat, şekli ve kullanılma biçimi ile kuralcı ifadenin sembolü. Ancak zaman zaman kural deliniyor. Üstüne tartışmalar yapılıyor, yasaklar konuluyor; uzuyor, kısalıyor, çiçekleniyor, klasik, modern oluyor ama hep boyunlarda asılı. Bu sezon kravatlar daraldı, daha enerjik görünüme kavuştu. Kravatlar da artık aksesuar olmaktan çıktı ve işlevsel hale geldi. Bazı markaların, gizli cepleri olan modelleri var. Bazı markalarda ise bağlanma zorluğu olmayan hazır düğümlü pratik tasarımlar... Mürdüm, yeşil, mavi tonları, gece mavileri, griler, antrasitler, siyahlar, kahve tonları ve daha bir dolu cesur renk. İngiliz stili dar veya mikro minimal desenler ipek kravatlara eşlik ediyor. Mor ve lila ise birçok erkeğin severek kullanabileceği kravat renkleri. Uzun bir süredir yerini diyagonal çizgilere bırakan ekose bu sene geri geldi. Farklı renk alternatifinde olan ekose kravatlar dar stili ile İngiliz ruhunu ve imajını moda dünyasına taşıyor. Zaman-Cumartesi
586044
İran, füze savunma tatbikatı yapacak
Devrim Muhafızları, yıllık planlı tatbikatlar çerçevesinde füze savunma tatbikatının yarın başlayacağını bildirdi. Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri'nin yapacağı tatbikatın, ülkenin hava savunma ve caydırıcı gücünü artırmaya yönelik olduğu belirtildi. Başkent Tahran'da 22 Eylülde Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da katıldığı ''Kutsal Savunma Haftası'' törenlerinin ilk gününde İran'ın yerli savunma gücünün en önemli bölümünü oluşturan kısa, orta ve uzun menzilli Fecr, Hut, Şahin, Zilzal, Fatih, Gadr, Şahap ve Siccil füzelerinin yeni versiyonları sergilenmişti. İran'ın 12 Kasım 2008'de başarıyla denediği katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli ''Siccil-1" füzesi de ilk kez bu törenlerde basına gösterilmişti.
585303
Kaddafi New York'ta Lockerbie aileleriyle görüştü
Görüşmenin, BM binasındaki Libya Misyonu'nda Libya Büyükelçisi'nin aracılığıyla ayarlandığı kaydedildi. Kaddafi'nin görüşmede, faciada erkek kardeşini kaybeden Lisa Gibson ve babasını kaybeden bir diğer kurban yakınıyla bir araya geldiği belirtildi. Lisa Gibson görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Kaddafi ile görüşmesinin 10 dakika sürdüğünü ve Libya liderinin tercüman aracılığıyla kendisine başsağlığı dilediğini söyledi. Kaddafi ile görüşen diğer kişinin kimliği konusunda bilgi verilmedi. Londra-New York seferini yapan Pan Amerikan yolcu uçağının 1988'de bombalı saldırı sonucu İskoçya'nın Lockerbie kasabası üzerinde infilak etmesi üzerine 270 kişi hayatını kaybetmişti. İskoçya'da ömür boyu hapse mahkum edilen Abdülbaset Ali Muhammed El Megrahi ise sağlık nedenleriyle geçen serbest bırakılmıştı.
584820
ŞAHİN ALPAY Medyanın ıslahı için ne yapmalı?
Medya ile ilgili bu üçüncü yazıda, tabii ki, bunların ancak başlıcalarına değinebileceğim. Öncelikle ihtiyacımız olan, ifade özgürlüğüyle ilgili hukuki mevzuatın Avrupa Konseyi (AK) üyelerince imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla uyumlu hale getirilmesi. Yani şiddete çağrı ve övgü, belirli bir ırkı veya dini inancı aşağılama dışında kalan bütün görüşlerin serbestçe ifade edilebilmesi. Kamuoyunun serbestçe oluşabilmesi açısından medyada çoğulculuğun ve rekabetin güven altına alınması da çok büyük önem taşıyor. Bugün medyanın yaklaşık yarısının tek bir grubun denetiminde olması, demokrasi açısından kesinlikle kabul edilebilir bir durum değil. Mülkiyet temerküzünü, yani medya mülkiyetinin giderek daha az elde toplanmasını engelleyecek yasal önlemlere şiddetle ihtiyaç var. Bu bağlamda Avrupa'da demokrasinin korunması ve güçlendirilmesini başlıca amaç edinen, Türkiye'nin de 1954'ten beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi tarafından 19 Ocak 1999'da kabul edilen "Medyada Çoğulculuğun Özendirilmesine Yönelik Önlemler" konulu tavsiye kararı (No. (99) 1) fevkalade dikkate değer. Söz konusu tavsiye kararı, medya gruplarının okur, dinleyici ve izleyici paylarının 30'u; toplam mülkiyet payının 10'u geçmesine izin verilmemesini öngörüyor. Ayrıca, mülkiyet temerküzlerine karşı önlem almakla yetkili, özel ve özerk bir kamu organının kurulmasını öneriyor. Medyada mülkiyet temerküzüne karşı birçok ülkede uygulanan başka bir önlem ise, çapraz mülkiyet yasağı; yani gazete sahiplerinin aynı zamanda radyo ve televizyon sahibi olmalarının önlenmesi. Her ne kadar anayurdu olan ABD'de dahi tartışılmakta ve giderek terk edilmekte olan bir düzenleme ise de, kanımca Türkiye'nin ihtiyaçlarına en uygun önlemlerden biri bu. Türkiye'de medya sorunlarının başta geleni olan, medyanın patronların medya dışı çıkarları için manipüle edilmesine ve hükümetler ile güçlü medya gruplarının birbirlerine karşı havuç sopa taktikleri uygulamasına son verilebilmesi için öncelikle alınması gereken önlem ise, kuşku yok ki, medya patronlarının kamu ihalelerine girmelerinin kesin olarak yasaklanması. Medyada çoğulculuğun ve rekabetin sağlanması için birçok ülkede uygulanan, Avrupa Konseyi tarafından da önerilen, önlemlerden biri de, özerk kamu yayıncılığının güçlendirilmesi. TRT muhakkak ki güçlü bir kuruluş, fakat ne yazık ki özerkliğe sahip olmaktan çok uzak. Oysa TRT'nin devletten ve hükümetlerden bağımsız hale getirilmesi, meslek ilkelerine bağlı gazeteciler tarafından yönetilmesi, böylelikle meslek standartlarının koruyuculuğunu üstlenmesi, çok büyük bir ihtiyaç. Medyada editoryal bağımsızlığın, yani medyanın patronlar değil gazeteciler tarafından yönetilmesinin güven altına alınması açısından Avrupa Konseyi'nce önerilen düzenlemelerden biri de, patronlarla editörler arasında "editoryal sözleşme" imzalanmasının yasal bir zorunluluk haline getirilmesi. Bu bağlamda önerilen dikkate değer başka bir önlem de, haber ve yorumlardan sorumlu editörlerin işten çıkarılması ve yerlerine yenilerinin atanmasıyla ilgili kararlara patronların tek başlarına karar vermelerinin önlenmesi, bu kararlara editörler kurulunun da katılmasının zorunlu kılınması. Medya patronlarının ellerindeki medyayı, esas olarak, atadıkları yöneticiler aracılığıyla kontrol ettikleri dikkate alındığında, bu tür yasal düzenlemelerin önemi daha iyi anlaşılabilir. Medyanın demokratik görevlerini yerine getirmesinin başta gelen koşulu ise, elbette ki, gazetecilerin meslek ilkelerine ve ahlakına sahip çıkmaları. Yani devletin, hükümetin ya da patronların çıkarlarına değil halkın gerçekleri bilme hakkına sadakatle bağlı olmaları. Bu da, ancak zamanla edinilen bir kültür konusu. s.alpay@zaman.com.tr
585029
Bir kitabın peşinde
Reşat Kutucular GökkuşağıBir kitabın peşinde 26 Eylül Cumartesi 2009 GEÇEN gün kitaplara meraklı bir arkadaşım Profesör Ataman Tangör’ün “Sınır Durumda Yaşamak” isimli kitabını aradığını ama bulamadığını söyledi. “Herhangi bir kitapçıda denk gelirsen benim için alır mısın lütfen?” dedi. “Olur tabii” dedim ama “Hiç duymadım, rastlamadım” diye de ekledim. Çok satanların insanın gözüne gözüne sokulduğu günümüzde nice “iyi kitap” böyle ıskalanabiliyor işte diye düşündüm. Arkadaşım bir kitabı laf olsun diye aramazdı çünkü. Çok seçiciydi. önümdeydi. Sağolasın Kitap ismini girdim. ’daki yayınevi Gendaş Kültür’ün web sayfasına ulaşmak zor olmadı. Kitabın yazısında şu cümle dikkatimi çekti “Bizler özellikle yakın ilişkilerimizde sıklıkla anlayışsızlaşabiliyor ve karşımızdakine savunmacı kötü yanımızı gösterebiliyoruz. Dahası kendi kötülüğümüzü karşımızdakinin içine sokarak onu da kötü ve değersiz kılabiliyoruz.” Telefonla yayınevini aradım. Cevap veren hanımefendi kitabın kalmadığını, yeni bir baskının da düşünülmediğini söyledi. “Peki kitapçılarda kalmış olabilir mi sizce” diye sordum “Bulamazsınız hocam” dedi. Yardımcı olmaya ya niyeti yoktu ya da vakti. 2003 yılında basılmış bir kitap için bu tavır normaldi belki. Ardından Ataman Tangör ismini aradım Google’da. Psikiyatr olduğunu, dört kitabı bulunduğunu, üstelik muayenehanesinin ’ta olduğunu öğrenince biraz şaşırdım. Ayıpladım da kendimi. Nasıl farkında olmam diye. Hemen muayenehaneyi aradım. Telefona çıkan hanımefendiye durumu özetledim. Kitabı Ataman Bey’den tedarik edip edemeyeceğimi sordum. Kibarca, “Bilemiyorum, Ataman Bey gelince kendisine sorayım sizi arayayım” dedi. Bilirsiniz “Biz size dönelim” ’de bazen “başının çaresine bak” anlamına gelir. Ya aramazlar, ya da def-i bela kabilinden olumsuz bir cevapla dönerler. Biraz ümitsiz, ismimi ve telefon numaramı yazdırdım. Yoğun bir günün ortasında bir kitabın peşinde 8-10 dakika harcamıştım zaten. Benden bu kadardı. İki saat kadar sonra telefonum çaldı. “Kitapla ilgili arıyorum” dedi aynı kibar ses. “Ataman Bey’de de son bir kitap kalmış isterseniz alıp fotokopi çektirebilirsiniz” deyince hemen kabul ettim. “Ben birini yollarım kitabı alır, sonra da size iade eder” dedim. “Tamam” dedi kadın. Mütebessim bir şekilde kapadım telefonu. sayesinde kitabın izini anında bulmuştum. 10 dakika bile sürmemişti. Ama kitaba ulaşmak için yardımcı olmaya niyetli birinin katkısı gerekmişti. İnisiyatif kullanılması sorunu çözmüştü. İnisiyatif! Bu ülkede ne sihirli bir sözcük bu! Teknoloji hepimizin hayatını kolaylaştırıyor ama iş insanda bitiyor yine. Bizim burada bu böyle en azından. Tabii, dünyanın en kalabalık kitapçısı ’un mayıs ayında son versiyonunu çıkardığı ‘Kindle’ bir gün buralarda da yaygınlaşacak ve bu hikaye hiç olmayacak belki. Kindle’ın hafızasındaki bin 500 kitap arasında Prof. Tangör’ün bu kitabı da bulunacak. Ya da Kent Kitaplığı arşivinden iki dakikada Kindle’a indirivereceğiz kitabı. günlere varmak için önümüzde daha zaman var. Böyle küçük hikâyelerden iddialı sonuçlar çıkarmak sakıncalı. Genellemeler tehlikeli. Yine de bu hikâyenin sonunda aklımdan şunun geçtiğini itiraf edeyim: Bir yanda İstanbul’un daha mekanik tavrı işte dedim. Diğer yanda ise İzmir’in nispeten daha insancıl ya da amatör ruhla, yaklaşımı. Bu İzmir fanatikliği sayılır mı bilmem? İstanbul’da hayat daha hızlı, daha sert. İzmir’deki akış daha toleranslı, daha sakin. Hadi biraz daha alttan alalım ve İzmir böyle hikayelere şans veriyor, hepsi bu diyelim bitirelim. Abartmadan.
585980
yaşındaki çocuk maganda kurşunuyla öldü
yaşındaki çocuk maganda kurşunuyla öldü Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde, düğün töreninde davetlilerden birisinin havaya açtığı ateş sonucunda yaralanan yaşındaki çocuk, hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Kaçan zanlı, Yozgat'ın Yerköy ilçesinde yakalandı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Fevzi Çakmak Mahallesi'nde, ruhsatsız olduğu bildirilen aile çay bahçesindeki Hasan Kirlioğlu'nun düğün törenine davetli olarak Ankara'dan geldiği bildirilen A.D'nin (40), belindeki tabancayla havaya ateş ettiği öne sürüldü. A.D, daha sonra da boşalan şarjörü değiştirdikten sonra silahın, namlusu yere doğruyken birkaç kez daha patladığı iddia edildi. Bu esnada seken kurşunlar, konuklardan yaşındaki Metehan Durmaz'ın göğsüne, İdris Arslan'ın (36) omzuna ve daha önce 32 yaşında olduğu bildirilen 12 yaşındaki Damla Özçelik'in de bacağına isabet etti. Yaralılar, Yozgat'ın Yerköy ilçesindeki Devlet Hastanesinde tedavi altına alınırken, durumu ağır olan Metehan Durmaz, ambulansla Kırşehir Devlet Hastanesine sevk edildiği sırada yolda yaşamını yitirdi. Durmaz'ın cenazesi Yerköy Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Çocuğun annesi Necla Durmaz ve diğer yakınları, ölüm haberi üzerine fenalık geçirdi. Cenaze, daha sonra Çiçekdağı ilçesine, oradan da otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Diğer yaralılar Özçelik ve Arslan ise tedavilerinin ardından taburcu edildi. Öte yandan, olay sonrasında otomobiliyle kaçtığı ileri sürülen zanlı A.D, polisin takibi sonucunda Yozgat'ın Yerköy ilçesinde yakalandı. A.D, Yerköy'deki sorgusunun ardından Çiçekdağı İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Ruhsatsız olduğu belirtilen çay bahçesinin ise mühürlenmesi için işlem başlatıldı. Soruşturma devam ediyor.
585018
EKREM DUMANLI Dinî kaynaklar, sinemaya ilham olabilir mi?
Birincisi, bizdeki 'Bu ne demek!' diye başlayan 'laiklik tehlikeye girer' noktasına kadar taşınan reaksiyonlardır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ile sinemanın (tabii ki tiyatronun, hikâyenin, romanın vs.) dinden ayrılması arasında nasıl bir bağlantı kurulduğu ise hep kocaman bir soru işareti olarak kalmıştır. Bize özgü bir komplekstir bu ve doğru bir mantıktan ziyade anlamsız bir korkuya dayanmaktadır. Aynı suali bir Batılıya sorsanız, sorunuz abesle iştigal şeklinde algılanır. Çünkü Batı sinemasından (ve tabii ki sanatından) İncil'i çekip alsanız taş üstünde taşın kalmadığını görürsünüz. Kutsadığı da olur; sorguladığı da; ancak dini hayatın içinden söküp atma gibi manasız bir komplekse girmez. Bu nedenle de sayısız eserde dinî referanslara, atıflara, çağrışımlara, anekdotlara vs. rastlarsınız. Türk sineması, Türk aydınının yaşadığı kültürel talihsizliği bizzat tecrübe ettiği için dinî kaynaklardan değil beslenme, kaynakların varlığından bile haberdar olamamıştır. Din, hayatın bir gerçeği. Bütün toplumlarda en güçlü duygunun ana kaynağı hâlâ dinî inançlardan oluşuyor. menbaya küstüğünüz zaman ya da mecraya yok muamelesi yaptığınız zaman, insandan uzaklaşmış, toplumdan kopmuş oluyorsunuz... Dinî metinlerde zikredilen bazı hadiseler ise aynen aktarmaya gerek duyulmadan bazı ilhamlara yol açabiliyor ki, bu yazıda esas üzerinde durmak istediğim de budur. Çünkü Kur'an'da zikredilen pek çok hadise, bir bakıma gerçeğin mücmel naklidir; bir bakıma da ibret olsun diye her çağa ve her çağın idrakine hitap eden bazı olayların ipuçlarıdır. Konu sinema gibi ilhama açık bir sanat üzerinden tartışılıyorsa zaman mesele biraz daha geniş bir çerçeveye taşınarak çağrışımlar kuşağı oluşturulabilir. Dine küskünlük ortadan kalkmalı Gökkuşağını kıskandıracak bu rengarenk atmosfer içinde sadece didaktik unsurlar bulunmuyor; aynı zamanda dram diyebileceğimiz, epik kategoride değerlendirebileceğimiz hususlar vardır. Bilim-kurgudan fantastik animasyonlara kadar geniş bir çerçevede değerlendirilebilecek işaretlerin izini sürebilmek için en önce sinemacının Kur'an'a karşı küslüğünün ortadan kaldırılması gerekiyor. Yeryüzünde kendi kutsal kitabına bu kadar dargın sanat adamının bir araya gelip sanatın vıdı vıdısını yaptığı bir başka ülke yok. Türk sineması bu manasız kompleksten yakasını kurtarmalı ki özgün bir ilham kaynağına daha ulaşabilmiş olsun. Mesela Kur'an-ı Kerim, Hazreti Süleyman'ı anlatıyor. "Süleyman, Davut'a vâris oldu ve 'Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve daha her şeyden bolca nasip verildi. Gerçekten bunlar aşikar lütuflardır' dedi." Günün birinde Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları toplanmış, hepsi birlikte düzenli olarak kendisi tarafından sevk ediliyordu. Vakta ki karınca vadisi üzerine geldiler, bir karınca dedi ki: 'Ey karıncalar yuvanıza giriniz, Süleyman ve askerleri farkında olmadan sizi kırmasınlar.' (Neml Sûresi 16, 17, 18) Aynı sûrede Süleyman Peygamber'in teftiş sırasında Hüdhüd isimli kuşu göremediği, ardından Hüdhüd'ün gelip çok önemli bir bilgiyi Süleyman Peygamber'le paylaştığı, Süleyman Aleyhisselam'ın bir mektup yazarak Hüdhüd'e verdiği gibi bilgiler naklediliyor. İşte tam bu noktada düşünmek gerekiyor: 'Kuş dilinin öğretilmesi' ne anlama geliyor? Süleyman Aleyhisselam'ın ordusunun 'cinler, insanlar ve kuşlardan oluşması' ne demek? Karınca Vadisi'nde karıncanın nida edip hemcinsini uyarması hangi ilham kapılarını zorlamaktadır? Hüdhüd-i Süleymanî, istihbarî bilgileri nasıl toplamakta ve peygambere onu hangi lisanla nakletmektedir?.. Vak'anın kendisi de çok manidar, ilham verdiği çağrışımlar da... Sinemacılar, Kur'an'da anlatılanlar üzerine kafa yormalı Mesela Belkıs'ın tahtı ile ilgili Kur'an-ı Kerim'de anlatılanlar üzerinde ayrıca düşünmek, nakledilenlere sinemacı gözüyle bir daha bakmak gerekmiyor mu? Bir tahtın bir anda başka bir mekânda var olması, eşyanın (sureten ya da aynen) göz açıp kapayıncaya kadar başka bir yere nakledilmesini gözler önüne seriyor ki, binlerce sene önce yaşanan bu hadise, hayal gücünün çok ötesinde bir çağrışımla sinema sanatına da çeşitli ilhamlar sunabiliyor. Bilim kurgunun, hatta zaman ve mekânı olabildiğince geniş ve derin manada kullanabilecek fantastik sinemanın bu anlatımlardan esinlenerek bazı senaryolara imza atması, orijinal pek çok hikâyenin beyazperdeye yansıması anlamına gelebilir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için zihnen ve ruhen Kur'an'a açılmak lazım ki da sırrını sana açsın... Mesela Kur'an'ın anlattığı Musa Peygamber ile Hızır'ın yolculuğu üzerine de derinden derine düşünmek gerekiyor. Hatırlanacağı üzere hikmet ve ibret dolu seyahate çıkılırken Musa Aleyhisselam'dan, gördükleri hakkında soru sormaması istenir. Ancak Musa, öyle hadiselere şahit olur ki! Mesela bindikleri geminin altının Hızır tarafından delinmesi üzerine Musa Peygamber, "Gemiyi, yolcularını boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın." (Kehf Sûresi, 71) der. Yolculuk devam eder ve Hızır bu sefer de diğer çocuklar arasında oyun oynayan bir çocuğu öldürür. Musa bunun üzerine sabredemeyip bu hadiseyi de sorgular. Bu, soru sormaması üzerine yapılan anlaşmanın ikinci kez ihlalidir. Yolculuk sürer ve bu kez de Hızır yıkılmak üzere olan bir duvarı tamir eder. Uzaktan bakıldığında bu da anlaşılması zor bir vakadır ve Hazreti Musa bunu da sorgular. İşte zaman Hızır Aleyhisselam bu üç olayın sırrını Musa'ya anlatır. Gemiyi delmiştir, çünkü geminin sağlam haliyle yoluna devam etmesi halinde Kral tarafından yolu çevrilecek ve zaten fakir olan kaptanın bütün sermayesine el konulacaktır. Çocuğun öldürülmesi, çocuğun gelecekte ailesine ve topluma vereceği korkunç bir zararla ilgilidir; Allah aileye başka ve hayırlı bir evlat verecektir. Yıkılan duvarın tamiri ise yetim çocuklarla ilgilidir. Daha çok küçük olan çocuklar yetişkin hale geldiğinde duvarın yıkılması gerekmektedir ki, duvarın altındaki hazine doğru zamanda ortaya çıkmış olsun. Tamir edilmemesi durumunda ise çocukların hakları gasp edilecektir. Dinî kaynaklar bir hazine Bu vak'a tefsirciler için başka bir zengin hazinedir; sanatçılar için başka bir hazine. Olayların bazen hiç de göründüğü gibi olmadığını anlatan İlahi Kitap, ne kadar muazzam bir pencere açıyor sanatçının karşısına. Bir senaristin bu vak'ayı aynen beyazperdeye taşıması gerekmiyor. Şu olaydan mülhem hayata dair kadar çok hikâye derlenebilir ki!.. Görüldüğü üzere mevzu derin, örnek çok ve bunları enine boyuna burada anlatmak mümkün değil. Nasıl ayrıntıya gireceksiniz ki Kur'an'ın naklettiği Ashab-ı Kehf'in sırları üzerine derin düşüncelere dalabilelim? Tevhit uğruna yola çıkan bir grup gençten bahsediyor Kur'an. 'Onların mağaraya saklanması bir anlam ifade ediyor kuşkusuz. mağarada 'Bize tarafından rahmet ver ve bize (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla' demelerinin (Kehf Sûresi, 10) derin mana ve hikmetleri var şüphesiz. Ya bu olaydaki zaman kavramı? Mağarada uyandıkları zaman içlerinden biri 'ne kadar kaldınız?' dedi (Kimi) 'Bir gün ya da bir günün parçası olarak kaldık' dediler'. (Kehf Sûresi, 19) Bu soruya cevap verebilmek için gümüş parayla şehre gitmeleri, parayla alışveriş yapmaları, bunu yaparken de gizli ve nazikçe davranmaları (talattuf etmeleri) yine aynı sûrede anlatılmaktadır. Gençlik, mağara, üç yüz küsur yıl orada uykuya dalma, süreyi bir gün ya da daha az bir zaman dilimi gibi hissetme, yolculuğa Kıtmir'in (köpeğin) ortak edilmesi... Ne güzel bir tevafuktur ki Kehf Sûresi, Musa Peygamber'in hikmet yolculuğunu da naklediyor; oradan Zülkarneyn'e, Yecüc ve Mecüc'e geçiyor. Bu muazzam olaylar zincirinden herkesin çıkaracağı ders farklı olabilir; olmalıdır da! Sinema için de ilhamlar ve çağrışımlar taşıdığını düşünmemek imkânsız. Komplekssiz bir yaklaşım gösterilse bir sinemacı için Kehf Sûresi bile tek başına bir ilham hazinesidir. Heyhat! Ciddi bir araştırma konusunun etrafında dolaştığımın farkındayım. Umarım bu konuyu uzmanları daha detaylı ele alır ve bizim sinemamız da dine karşı beslediği gereksiz komplekslerin altında ezilmekten bir an önce kurtulur. Zira kurtuluş bizi sadece Kur'an ile karşı karşıya getirmeyecek; başka dinî kaynakların keşfine de zemin hazırlayacak. Mesela hadislerde nakledilen bazı olayların sinematografik açıdan da incelenmesi gerektiğini söylemek ve burada yatan mukaddes bir hazineden bahsetmek, sanırım, kendi kültür atlasımızı anlama adına hiç de abartılı bir yaklaşım olmaz. Müsaadenizle konuya da bir sonraki yazıda (olabildiğince) temas edelim...
584709
F.Bahçe taraftarla buluştu!
F.Bahçe taraftarla buluştu! 25/09/09 22:35 Turkcell Süper Lig'in 7. haftasında deplasmanda karşılaşacağı Antalyaspor maçı için Antalya'ya gelen Fenerbahçe'de, başarılı orta saha oyuncusu Emre Belezoğlu ve Fenerbahçe Sportif Direktörü Aykut Kocaman, Fenerium mağazasında taraftarlarla buluştu. Belezoğlu ve Kocaman'ı, Antalya Fener Mahallesi'nde bulunan Feneruim mağazasında çok sayıda taraftar karşıladı. Meşale ve tezahüratlar eşliğinde forma, şapka ve atkıları imzalayan Belezoğlu ve Kocaman, burada taraftarların yoğun ilgisi ile karşılaştı. Yaklaşık saat süren imza gününde, daha sonra Belezoğlu ve Kocaman, kamp yaptıkları otele gitti. İHA
585956
yaşındaki Samet 10 gündür kayıp
yaşındaki Samet 10 gündür kayıpMutlu YUCA-Koray YILMAZDEMİR/ BOLU, (DHA)Ağabeyi, kardeşinin kişi tarafından kaçırıldığını söyledi ’nun Çanakçılar Köyü’nde, 10 gün önce yaşındaki ağabeyi Sezer Çelik ile birlikte evlerinin yanında oynayan yaşındaki Samet Can Çelik, kayboldu. Sezer Çelik kardeşini bir kadın ile erkek tarafından tokat atıldıktan sonra kaçırıldığını söylerken, 24 yaşındaki anne Nermin Çelik gözyaşları içerisinde oğlunun bulunmasını istedi. Olay, 16 Eylül günü, merkeze bağlı Çanakçılar Köyü’nde meydana geldi. Nermin Çelik alışveriş için Bolu’ya giderken, anneanlerinin baktığı Sezer ve Samet Can Çelik evlerinin arkasında boş alanda bisiklete binerek, oyun oynadı. Bu sırada Samet Can Çelik ortadan kayboldu. Sezer Çelik anneannesi Müşerref Aydoğan’ın yanına giderek kardeşinin bir kadın ile erkek tarafından götürüldüğünü söyledi. Müşerref Aydoğan’ın haber vermesi üzerine evine gelen Nermin Çelik, jandarmaya ihbarda bulundu. Jandarma köyde ve ormanlık arazide yaptığı aramalara rağmen küçük çocuğu bulamadı. Sezer Çelik’in yanlarına gelen bir kadın ile erkeğin kardeşine tokat attıktan sonra kucaklayarak götürdüklerini söylemesi üzerine çalışmalar bu yönde sürdürüldü. Ailenin şüphelendiği kişilere yönelik yapılan aramalara rağmen Samet Can Çelik bulunamadı. Evin önünde bisiklete binen Sezer, kardeşini yeniden bisiklete binmesi için beklerken, “Samet’in yüzüne vurup götürdüler” diyerek, kardeşinin fotoğrafını öptü. 10 gündür kaybolan oğlunun fotoğrafını elinden düşürmeyen Nermin Çelik ise Sezer’e sarılarak ağlarken, oğlunun bulunmasını istedi. Oğlunu çok özlediğini belirten Nermin Çelik, “10 gündür onun acısıyla yaşıyorum. İnsan bu kadar vicdansız olamaz. Bir anneyi evladından ayıramazlar. Bir tek bana gelir, kimseye gitmezdi. Nasıl oldu da götürdüler. Ağabeyinden başka gören yok. Kimse ile bir düşmanlığımız yok” dedi. Eşinin bir suçtan dolayı cezaevinde olduğunu ifade eden Nermin Çelik, oğulları ile birlikte annesinin yanında kaldığını sözlerine ekledi.
585406
Ağzınızdaki protezlerin bakımı ihmale gelmez
Bursa Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nden yapılan açıklamada, protez bakımına önem verilmesi vurgulandı. Protezle birlikte yitirilen dudak, yanak desteği, konuşma fonksiyonu, çiğneme fonksiyonu ve estetik görüntü geri kazanıldığı belirtildi. Açıklamada, "Eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan, gülmeyi unutmuş bireylerin psikolojik açıdan desteklenmesi sağlanır. Protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır. Plak, yiyecek artığı ve tartar oluşumunun önüne geçebilmek için protezlerin günlük temizlik ve bakımı önemlidir. Protez altındaki dokunun sağlığının idamesi, enfeksiyonların önüne geçilmesi için düzenli bakım şarttır." denildi. Yemeklerden sonra protezi suda yıkayarak yiyecek artıklarını uzaklaştırmanın tavsiye edildiği açıklamada şu bilgilere yer verildi: "Yatmadan önce su, çeşitli diş macunları ya da protez bakım ürünleri kullanarak protezinizi fırçalamalısınız. Fırçalama işleminde aşındırıcı tozlar protez yüzeyine zarar vereceği için aşındırıcı tozlar kullanılmamalıdır. Fırçalama işleminde özel protez fırçaları ya da normal diş fırçaları kullanılabilir. Günlük fırçalamayla birlikte özel efervesan protez temizleme tabletleri kullanılarak kimyasal haftalık protez bakımı yapılmalıdır. Tüm bu bakıma rağmen uzun zaman zarfında protez içine işleyen lekeler ve tartarlar ancak diş doktorunuz tarafından ultrasonik araçlarla temizlenebilir ve protezinizin cilası yenilenir."
584941
Batık uçak, turizme açılacak
uçak, turizme açılacakEMRAH ELMAS Ayvalık AA güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda ’in İlçesi’nde, Çiçek Adası (Balık Adası) açıklarındaki Gümüşlük mevkisinde 1958yılında devriye görevi yaparken arıza nedeniyle denize düşen 9. Ana Jet Üssü 192. Filo’ya ait 894 numaralı -84G savaş uçağının enkazı 51 yıl aradan sonra (AA) tarafından görüntülendi. 23 Ağustos 1958’de ’deki üssünden kalktıktan bir süre sonra düşen uçağın ve Hava Pilot Teğmen Erol Fercan’ın şehit olduğu kazanın hikayesini araştıran Diving Center’ınsahibi ve eğitmeni Ferdi Yüksel ile dalgıçlar Melih Derneli ve AA muhabiri Emrah uçağın enkazına 16 metrede ulaştı ve görüntüledi. 16 metre derinlikte Üzerinden yarım asır geçmesine rağmen uçak enkazının kokpit bölümü ve pilot koltuğunun bütünlüğünü koruduğu, kanat ve gövde bölümlerinin ise küçük parçalar halinde etrafa yayıldığı gözlendi. Ferdi Yüksel, bir şehidin hatıralarının bulunduğu uçağın enkazını eski sünger avcılarının anlattıkları ve uçağın düşüşünü gören kişinin ifadelerinden yola çıkarak yaklaşık bir aydır aradıklarını söyledi. Yüksel, uçağın enkazına 16 metre derinlikte ulaştıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Deniz çayırlarının üzerine yayılan yaklaşık parçadan oluşuyor. Kanadı, kokpiti ve uçağın arka tarafından oluşan büyük üç parça ve döküntülerinden oluşan bir uçak batığı. Bu uçak 1950’li yıllarda düşen F-84G modeli bir jetmiş. ’nin ilk jetlerindenmiş. Uçağın bu bölgede olduğutahminen söyleniyordu. Dalış merkezi olarak enkazı bulmayı bir görev olarak üstlendik.” Batığı bularak dalış turizmine kazandırmak için çalıştıklarını ve bunu başardıklarını ifade eden Yüksel, dalışseverleri batığı görmeleri için Ayvalık’a beklediklerini bildirdi.
585803
Üniversiteli gencin sinema tutkusu
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Üniversiteli gencin sinema tutkusuRecep DEMİRCİ ERZİNCAN, (DHA) ERZİNCAN'da ailesinin verdiği harçlıkları biriktirerek ilk kısa metrajlı aksiyon filmi olan ‘Son Düşüş’ü çeken 19 yaşındaki Aziz Cem, şimdi de 20 kişilik arkadaş grubuyla tarzı bir aksiyon filmini çekmeye hazırlanıyor. Çocukluğundan itibaren Uzakdoğu dövüş sanatlarına ilgi duyan Aziz Cem, 13 yıl boyunca Karate ve Kung-fu sporunda kendini geliştirdi. Yaklaşık yıl önce sinemayla ilgilenmeye başlayan Cem, bazı dizilerdeki aksiyon sahnelerinde dublörlük yaptı. yıl eğitimi alan Cem, spor salonundaki arkadaşlarıyla birlikte 20 dakikalık kısa metrajlı ‘Son Düşüş’ filmini çekti. Bu yıl girdiği 'de Erzincan Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nü kazanan Aziz Cem, ailesiyle birlikte Erzincan'a geldi. Senaryosunu yazdığı ve Rumlar'ın örgütüyle birlikte ’ı işgali etmesini konu alan ‘Dağların Yargıcı’ sinema filmi için kamera karşısına geçen Aziz Cem, filmin dakikalık fragmanını kısıtlı olanaklarıyla tamamladı. Fragmanda özel ve görsel efektler kullanan Cem, filmi tamamlamak için desteğe ihtiyacı olduğunu anlattı. Küçük yaşlardan beri sporla iç içe olduğunu belirten Aziz Cem, şöyle dedi: “Spor ve sinema birikimimi birleştirmeye karar verdikten sonra tiyatro eğitimi aldım. Ailemin okul için verdiği harçlıklarla aldığım malzemeler ve babamın aldığı kamerayla çektiğim kısa metrajlı filmin ardından şimdi de aksiyon sahnelerinin ağırlıkta olduğu ‘Dağların Yargıcı’ film için kamera karşısına geçtim. Annemin sanayi sitesinde yaptırdığı ‘Jimmy jip' (Sehpa üzerindeki vinç üzerine konulan kamera) ile çekimlerini Erzincan'da yaptığım fragman bitti. Arkadaşlarımla birlikte filmi tamamlamak için yoğun çaba harcıyoruz. Hollywood'da çekilen Hong- Kong tarzı aksiyon filmini çok kısa bir zaman içerisinde izleyiciyle buluşturacağım.“
584607
Batman Valiliği'nden yalanlama
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Batman Valiliği'nden yalanlama Batman Valiliği: 'mansur obut isimli gazeteci tarafından, kamuoyuna ve basın kuruluşlarına, ilimiz sayın valisi hakkında iddialarda bulunulmuş olup, iddia konuları gerçeği yansıtmamakla birlikte, durum esefle karşılanmıştır' BATMAN (A.A) Batman Valiliği, haftalık Batman GAP Gazetesi'nin sahibi ve yazı işleri müdürü Mansur Obut'un, kamuoyuna ve basına, Vali Ahmet Turhan hakkında 'iddialarda bulunduğunu' kaydederek, iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Batman Valiliğinin internet sayfasına konulan valilik basın duyurusunda, ilde haftalık olarak yayın yapan Batman GAP Gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü Mansur Obut tarafından, kamuoyuna ve basın kuruluşlarına, 'Vali Turhan hakkında iddialarda bulunulduğu' belirtildi. 'İddia konuları gerçeği yansıtmamakla birlikte, durum esefle karşılanmıştır' denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Gazetecimizin, Valiliğimizin yürüttüğü SODES Projesi kapsamında, Valiliğimize proje teklifi olmuş olup, bu proje teklifinin de Devlet Planlama Teşkilat'ınca yapılan değerlendirmede yetersiz görülmesi üzerine kendisine olumsuz cevap verilmiştir. Gazetecimizin bundan dolayı bu tür tutum ve davranışlar sergilediği değerlendirilmektedir.' Öte yandan, Obut bugün, Vali Turhan'ın makamında kendisini dövdüğü iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Gazeteci Obut, Batman Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinin ardından yaptığı açıklamada, aynı dilekçeyi İçişleri Bakanlığına da göndereceğini söylemişti. Obut, gazetesinde yayınladığı 'Bayrama ilgi yoktu' haberiyle ilgili olarak Valiliğe çağrıldığını ve sözünü ettiği olayın valilikte yaşandığını öne sürmüştü. 25.09.2009
585320
Hükümlünün azmi, cezasını ödüle dönüştürdü
Hükümlünün azmi, cezasını ödüle dönüştürdü ’ta, işlediği bir suç dolayısıyla, denetimli serbestlik uygulaması kapsamında kamuya yararlı bir işte çalışma cezasına çarptırılan hükümlü, cezasını çekmek için girdiği Gökçedere Belde Belediyesinde, kadrolu olarak işe alındı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir süre önce, işlediği suç yüzünden hakkında dava açılan Kenan Ayçiçek, yargılamasını yapan 1. Asliye Ceza Mahkemesince, Denetimli Serbestlik Uygulaması kapsamında, hapis ya da para cezası yerine, ay boyunca günde saat süreyle ücretsiz olarak kamuya yararlı bir işte çalışma cezasına çarptırıldı. Ayçiçek, verilen hükmün kesinleşmesinin ardından cezasının infazı için Bayburt’a bağlı Demirözü ilçesi Gökçedere Belde Belediye Başkanlığında, çalışmaya başladı. Günde saat çalışması gerekirken, saat çalışarak cezasını ayda çeken, belediyede temizlik, çaycılık ve gibi birçok alanda hizmet veren Ayçiçek, bu süreçteki azmi, çalışkanlığı ve dürüstlüğü nedeniyle, cezasını çektikten sonra, aynı belediyede kadrolu olarak işe alındı. Kadrolu olarak işe girmesine ilişkin AA muhabirine bilgi veren Ayçiçek, Denetimli Serbestlik Uygulaması’ndan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, şunları söyledi: "İşlediğim suç nedeniyle, mahkemece, Gökçedere Belde Belediyesinde kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışma cezasına çarptırıldım ve cezamı çekmek için işe başladım. Cezamın infazı süresince çalışmalarımın belediye yetkililerince takdirle karşılanması sonucu işe alındım, bu beni çok mutlu etti. Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi çalışanları ile Gökçedere Belediye Başkanı Necmettin Bakır’a çok teşekkür ediyorum." -"DÜRÜST, AHLAKLI VE ÇOK ÇALIŞKAN BİRİSİ"- Belediye Başkanı Necmettin Bakır ise Kenan Ayçiçek’in, cezasının infazı süresince, verilen işleri gayretle, özenle ve titizlikle yaptığını ve her işin üstesinden geldiğini söyledi. Bu durumun Ayçiçek’in işe girmesinde büyük etken olduğunu söyleyen Bakır, "Dürüst, ahlaklı ve çok çalışkan birisi. Belediyemizde böyle her işten anlayan ve çalışma azmi olan birine ihtiyacımız vardı. Bunun için kendisini belediyemizde kadrolu olarak işe aldık" dedi.
584910
Arkadaşının kafasını ezdi
Arkadaşının kafasını ezdiTÜRKER KARAPINAR Ankara güncellenme zamanı 26.9.2009Y.M. hep yanınızda ’ta R.D. (15), ilkokul 3. sınıf öğrencisi Y.M.’yi (10) başını taşla ezerek öldürdü Korkunç 18 Eylül’de Başak Mahallesi’nde işlendi. R.D., arkadaşlarıyla top oynayan Y.M.’yi çağırarak birlikte inekleri otlatmaya götüreceklerini söyledi. R.D.’yle giden Y.M. bir daha geri dönmedi. Y.M.’nin ailesi jandarmaya haber verdi. Jandarma tarafından gözaltına alınan ve suçunu itiraf eden R.D.’nin cinayeti Y.M.’nin kendisine etmesi nedeniyle işlediği iddia edildi.
585188
Yasin Aktay: Umre hac ve turizm
Yasin Aktay 26 Eylül 2009 CumartesiUmre hac ve turizm Medine. Son yıllarda Hac taleplerinde olağanüstü bir artış kaydediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Suudi Arabistan'ın Türkiyeli hacı adaylarına uyguladığı kota yüzünden talepleri karşılayamadığı için kotanın birkaç katı başvuruyu kura sistemiyle eleyerek hacı adayları listesini oluşturabiliyor. Birkaç yıl arka arkaya ismini yazdırıp her sene kuranın kendisine çıkmasını bekleyenler var. Bu konuda uygulanan kota sadece Türkiye'ye yönelik değil, bütün ülkelere nüfusları ölçüsünce uygulanan bu kota her yıl bir miktar artırılıyor olsa da hiçbir zaman tamamen kaldırılabilecek türden değil. Çünkü Hac günlerinde Mekke'ye akın eden milyonlarca insanın organizasyonunu yürütmek sanıldığı kadar kolay değil. Aslında Mekke ve Medine'de son yıllardaki bütün faaliyetler ziyaretçi kapasitesini artırmaya dönük çabalardır. Bunun için her iki şehrin hiçbir tarihi özelliğine dair en ufak bir duyarlılığa yer ayırmak bile fazlasıyla lüks kaçıyor. Her iki Mescid'in bugünkü halleri ile on yıl önceki halleri arasında bile neredeyse iki katına ulaşan bir genişleme var. Bu yüzden her iki mübarek şehir ibadet yerlerinin dışında tam bir inşaat şantiyesi görünümünde... Şeytan taşlanan Akabe Cemreleri beş katlı bir yapıya dönüştürülmüş, tavaf alanında akışı engelleyen ne varsa her şey ortalıktan kaldırılarak alan genişletilmiş, en çok kalabalığın oluştuğu Safa ve Merve tepeleri arasındaki Sa'y bölgesi gidişli gelişli toplam beş kata çıkarılmış. Bununla hem mevcut hacıların ibadetlerini daha güvenli ve rahat yapmaları temin edilirken aynı zamanda kapasite artırım da sağlanmış oluyor. Bütün bu çabalara rağmen kapasite taleplere tam karşılık veremediği için kota uygulamasından vaz geçilemiyor. Neredeyse hac günlerine yakın bir kalabalığın oluştuğu Ramazan'da domuz gribi endişesiyle başta İranlı olmak üzere bir çok ülke hacılarının rağbet etmemesi sayesinde bu yıl nispeten tenha geçtiği söylense de, alabildiğine artırılmış kapasitesine rağmen Mescid-i Haram namaz vakitleri tıklım tıklım dolu oluyordu. Türkiye'de de her geçen gün arttığı gözlemlenen Hac ve Umre'ye bu rağbetin kuşkusuz birçok sosyolojik sebebi ve sonuçları var. Kota uygulamasının sözkonusu olmadığı ve yılın her döneminde yapılabilen umreler giderek hac dönemine yaklaşan bir kalabalıkla yapılıyor. Kabe'nin etrafındaki tavaf coşkusu hiç dinmiyor, adeta dünyanın bütün Müslümanları bu tavaf sürekliliğini sağlamak üzere nöbete koşuyorlar. Umreye artan ilginin arkasında kuşkusuz artan dindarlaşma kadar, genel olarak Müslümanların hayat standartlarındaki artışın da çok önemli bir payı var. Gelişen ve giderek daha yararlanılabilir hale gelen ulaşım araçlarının yeni imkanları sayesinde, mali yanı da olan umre veya hac gibi ibadetler nispeten daha kolay yapılabilir hale gelmiştir. Sigarayı bırakmış orta halli bir memur, sadece geçen yıl içmediği sigaraların parasını biriktirerek bu yıl umreye geldiğini anlatıyor. Bugün sayıları 1,5 milyarı bulan Müslüman'ın ekonomik durumu ve nüfus gelişimi bu hızla devam ederse çok yakın gelecekte Hac dışındaki dönemlerde de umre seferlerine taleplerin bugünkünün birkaç katına ulaşacağını kestirmek için kâhin olmak gerekmiyor. Bu talepleri karşılamak için Harem bölgesinin bugünkü konaklama ve ibadet mekanlarının tanzimi açısından daha büyük bir genişleme ihtiyacı duyacağı açık. İbadet talebinin yol açtığı bir sosyal değişim dinamiği, Mekke'yi ve Medine'yi kendi tarihi dokusundan hiçbir eser bırakmamaya da sevk ediyor. Demek ki neymiş? Tarihi veya gelenekleri tahrip eden değişimin tek dinamiği sanayileşme ve modernleşme değil. Bizzat artan ibadet talebi de bu geleneksel kalıpları yerle bir eden değişimin en güçlü dinamiğini oluşturabiliyor. Bunun alternatifi olabilir miydi? Yani hem bu ibadet talebini karşılamak hem geleneksel dokuları kenti, tarihi değerleri korumak mümkün olabilir miydi? Bu soru ile hacca veya umreye gidip de izdihamı yaşamadan yüzleşmenin bir yolu yok Bu arada son zamanlarda çok sıkça yapıldığı gibi, Umre seferlerindeki bu artışın nasıl bir kaliteye denk düştüğünü sorgulamanın ne kadar yersiz olduğunu anlamak için galiba bir umre seferi yapmak gerekiyor. Umre yolculuğunun en turistik olanında bile yapılması gereken menasik ile kaçınılmaz olarak yaşanan tecrübenin kim olursa olsun bir insanı etkilememesi mümkün değil. Umre veya haccın içerdiği müthiş zengin sembolizm ve bu sembolik temsile milyonlarca insanın olağanüstü bir disiplin içinde katılımının sergilediği âhenge, ilahi olan ile dünyevî olanın dehşetengiz buluşmasına, bu temsile katılan hiç kimsenin kayıtsız kalması mümkün değildir. yüzden son zamanlarda Umre seyahatlerinin turistik ilgilere konu olmasına ve bundan dolayı istismara veya yozlaşmaya maruz kalmasına çok fazla takılmamak gerekiyor. Bu kadar kitlesel bir temsil kendi büyük anlamını yeterince tesis ediyor ki, dileyen turistik veya başka maksatlarle da bu temsile katılır. Nasılsa zemzem içip terlemeden bu temsilden çıkmanın bir yolu yoktur.
585176
Manisa'da otomobilin çarpığı yaya öldü
Salihli'den İzmir'e gitmekte olan Ramazan Eroğlu yönetimindeki 45 AV 509 plakalı otomobil Avşar Köyü yakınlarında yolun karşısına geçmeye çalışan Hayriye Hançer'e (55) çarptı. Hayriye Hançer kaza yerinde öldü. Sürücü Ramazan Eroğlu, gözaltına alındı.
585210
Çin dünya para sistemini değiştirebilir mi?
Dün Rusya'nın döviz rezervlerinde dolardan euroya döndüğünü vurgulamıştık. Çin de dönebilir mi? Ancak iktisatçı Brad Setser'in yaptığı hesaplara göre Çin'in dolar cinsinden döviz rezervleri, Rusya'nın sekiz misli. Çin'in döviz rezervlerinin yüzde altmış kadarı dolar cinsinden. Rezerv toplamı ise trilyon doların üstünde. Eğer Çin elindeki dolar cinsi ABD Hazine kağıtlarını satsa değerleri düşecek ve eldeki stoktan ziyan edecek. Eğer önemli miktar rezervi dolardan başka paralara döndürse, dolar değer kaybedecek, kendi de ziyan edecek. ABD'de Çin'in attığı adımlar nedeni ile faiz yükselse, bu da başka bir bela. Bu durumda küçük küçük portföy değişiklikleri ile uzun zamana yayılmış dolar cinsi rezerv azaltması ve minik portföy değişikliği dışında bir şey mümkün değil. Çin Merkez Bankası Başkanı Zhou Xiaochuan doların yerine IMF tarafından kullanılan SDR yani özel çekme haklarının dünya rezerv parası haline getirilmesini teklif ediyor. SDR şu anda dört para cinsinden oluşan bir sepet (dolar ,euro, yen ve pounddan oluşan bir portföy). Rusya da bu işi başlatabilmek için 10 milyar dolarlık ABD Hazine bonosunu IMF'in SDR temelli bonoları ile takas edebileceğini duyurmuş bulunuyor. Radikal iktisatçı Joseph Stiglitz de SDR'nin rolünün artırılması için kampanya yürütüyor. Tabii bu fikir yeni değil. 1940'lı yıllarda ünlü Keynes 'Bancor' adında yeni bir ülkeler üstü para biriminin oluşturulmasını gündeme getirmişti. Yale iktisatçısı Robert Triffin de tek bir ulusal paranın rezerv olduğu sistemin temelden dengesiz ve sorunlu olacağını vurgulamıştı. Fakat döviz rezervleri ancak döviz piyasasına müdahalede kullanılabilecek şekilde likit olurlarsa yani piyasada kullanılabilirlerse işe yararlar. SDR temelli mevduat ve SDR temelli krediler mevcut olduğu takdirde bankalar SDR kullanmayı seçebilirler. 1970'li yıllarda böyle bir girişim olmuş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu tür SDR temelli bir sistemin oluşması için Çin, Brezilya, Rusya gibi sistemi değiştirmek isteyen ülkelerin, SDR cinsi bonolar çıkartması gerekir. Bu bonolara da talep gelmesi gerekli. Talep kimden gelecek sorusunun cevabı da pek belli değil. Ayrıca SDR temelli ve likit bir döviz piyasasının da kurulması gerekli. Ayrıca döviz sıkıntısı olan dönmelerde IMF'in piyasaya SDR çıkartmaya hazır olması gerekir. Bu olgular ancak çok uzun zamanda ve yüksek maliyetle gerçekleşebilir şeyler. Tabii bütün bu zorlukları Çin Merkez Bankası yöneticileri bilmekte. Ama şikayetlerini Londra'daki G-20 toplantısına taşımaları aslında siyasi bir olay. Bizim sesimizi de dinleyin, bizi de kararlara katın anlamına geliyor. Biz de büyük uluslararası oyucuyuz demeye geliyor. Çin parası şu anda konvertibl değil. Yabancılar onunla sadece Çin malları veya Çin ile doğrudan ilişkisi olan Hong Kong ve Macau'dan mallar alabilirler. Çin eğer Renminbi'nin uluslararası bir rol almasını istiyorsa, bu para cinsinden likit menkul kıymet piyasası geliştirmek ve yabancıların orada işlem yapmalarını serbest bırakmak zorunda. Yani parası finansal ve ticari anlamda konvertibl olmak zorunda. Ve sermaye hareketleri de tümüyle serbest bırakılmak zorunda. Döviz kuru da serbestçe dalgalanabilir olmak zorunda. Maliye ve para politikaları açık olmak zorunda. Bu da Çin'in şimdiki büyüme modelinden vazgeçmesi anlamına geliyor. Yani Renminbi dolara endeksli olmayacak ve krediler kamu bankalarınca değil ticari bankalarca serbest ve ticari piyasada serbestçe verilecek. Yani Çin piyasaları yavaş yavaş yabancı yatırımcılara da açılacak. Çin 2020 tarihinde Shanghai'ı bir uluslararası finans merkezi yapma planını açıklamış bulunuyor. Ama yukarıda sayılan değişikliklere 2020 yılında gelinmesi kolay değil. Kaldı ki 2020 yılında Çin'in GSYİH büyüklüğü, hızlı büyümeye rağmen cari kurlarla ancak ABD ekonomisinin yarısı kadar olabilecek. Bu nedenle de Renminbi piyasası sadece komşu ülke ve bölgelerde gelişmiş olabilir, Asya'da ve yerel kalacak diye düşünmek daha doğru. Acaba Asya'da da AB gibi bir parasal birlik olabilir mi sorusunun cevabı da şu anda negatif. Dolayısıyla özetle, Çin parası bölgesel bir güçlü para olabilir, hatta yardımcı, ikincil bir rezerv para da olabilir, ama dünyanın temel rezerv parası pek yakında olamaz sonucuna varmak gerekiyor. SDR işi de anlatıldığı gibi zor! Deniz GÖKÇE Akşam
584995
Beşiktaş Moskova'ya dinç gidecek
Teknik Direktör Mustafa Denizli de oyuncularıyla yaptığı toplantıda bunu değerlendirmeleri halinde fikstür olarak avantajlı duruma geçeceklerini söyledi. Öte yandan Siyah-Beyazlı yönetim Fabian Ernst'in milyon Euro'luk transfer alacağını ödedi.
584703
Sigara çalan kişi tutuklandı
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Sigara çalan kişi tutuklandı Sigara çalarken suçüstü yakalanan kişi tutuklandı İSKİLİP (A.A) Çorum'un İskilip ilçesinde bir bakkal dükkanından sigara çalan kişi polis tarafından suçüstü yakalandı. Alınan bilgiye göre, Ulaştepe Mahallesi'nde bir bakkal dükkanına giren Arif Ş. (25) çaldığı sigaralarla dışarı çıkarken devriye gezen polis ekiplerince suçüstü yakalandı. Zanlının, parmak izi bırakmamak için eldiven taktığı öğrenildi. Arif Ş. emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 25.09.2009
585797
Colman: Gençlerbirliği maçından ders çıkarmalı
Colman, yaptığı açıklamada, Gençlerbirliği maçının beklemedikleri bir sonuçla tamamlandığını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Maça çok iyi başladık ve 2-0 skor üstünlüğünü aldık ama bunu değerlendiremedik. Bundan ders çıkarmalıyız ve sonraki haftalarda bunu tekrar yaşamamalıyız. Geçen seneki pozisyonda oynuyorum ama geçen seneden daha fazla top alıyorum, bu yüzden de gol pozisyonuna çok giriyorum. Gelecek haftalarda da gol atmaya çalışacağım ama önce toparlanmamız lazım. Alanzinho, oyundan çıktığı için çok üzgün. Tabii ki bir oyuncu sonradan oyuna girip, 35 dakika oyunda kalıp sonra çıkarsa morali bozulur. Ama şu anda biz nasıl çalışıyorsak da aynı çalışmayı göstermesi gerekiyor'' Trabzonspor'un Gençlerbirliği karşısında ilk golü kaydeden Hırvat oyuncu Drago Gabriç ise maçın başındaki olumlu futbolu genele yayamadıklarını kaydetti. İlk golünü attığı için mutlu olduğunu belirten Gabriç, ''Maça iyi başladık. İki farklı öne geçtik ama bu oyunu maçın tamamına yansıtamadık'' dedi.2009-09-26 15:21:33 bu takımda 35 dakika alanzinyoya dayanan seyirci nedne barışa maç tahammül edemiyor... neden göksünün oynaması için bir takım baskılar yapılmıyor... bu takımı batıracaksa göksü ile barış batırsın kardeşim.. ufacık adam ne işin var iki kişi arasında.. boş alan bulup oynayacaksa oyunu trabzonda oynayacak mahalle delikanlısı cok. yazık oluyor alt yapımıza yazık oluyor yıl once dünya liseler arası dünya şampiyonu olan trabzon lisesi gençlerine .. yazıklar oluyor işde başkan sende seyret .. toprak toprak
585721
İsrail saldırdı; Filistin misilleyecek
İsrail ordusunun füze saldırısı sonucu Gazze kentinde İslami Cihad'ın askeri kanadından Filistinli militanın öldürülmesi, başta İslami Cihad olmak üzere diğer Filistinli silahlı grupların misilleme tehditlerine neden oldu. İsrail ordusu, dün gece İsrail'e roket saldırısında bulunmak amacıyla yola çıktıklarını öne sürdüğü bir araç içindeki militanlara Gazze'nin Tuffah mahallesinde füze saldırısı düzenlemiş ve araçtakilerin 3'ü de hayatını kaybetmişti. Filistin'in yerel haber sitesi Ma'an, ölenlerden birinin, İslami Cihad'ın askeri kanadı Kudüs Tugayları'nın, yine İsrail tarafından öldürülen liderlerinden Halid Dahduh'un oğlu Kamil El Dahduh (21) olduğunu bildirdi. İsrail hava saldırısını takiben Filistinli militan gruplardan da İsrail'e Kassam roketleri ve iki havan mermisi saldırısı düzenlendi, bu saldırılarda ölen ya da yaralanan olmadı. Hamas sözcüsü Fevzi Barhum, İsrail'in saldırılarının sürmesinin kendilerini şaşırtmadığını belirterek, asıl şaşırtıcı olanın, Filistin Yönetimi yetkililerinin New York'ta İsrail işgal gücüyle birlikte zirvelere katılması olduğunu ifade etti. İslami Cihad'ın askeri kanadı Kudüs Tugayları da İsrail'den intikam alacaklarına ilişkin bir açıklama yayımladı ve "uygun bir zaman ve yerde misilleme yapılacağı" tehdidine bulundu. Kudüs Tugayları sözcüsü Ebu Ahmed, Siyonist işgal güçlerinin bu saldırıyla başta kendi grupları olmak üzere diğer direniş gruplarına misilleme kapısını sonuna kadar açtığını da belirtti. El Fetih'in silahlı kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayları içindeki gruplardan Eymen Cuda da Kudüs Tugayları ile ortaklaşa İsrail'in güneyine Aksa-3 tipi roket füze attıklarını bildirerek, direnişi her türlü yolla sürdürmeye kararlı olduklarını duyurdu. Yine Gazzeli bir diğer grup Ensar El Sünne de İsrail'e roket saldırısı düzenlediklerini, bunu hem İsrail'in son saldırısına misilleme hem de İsrail cezaevlerindeki Filistinli tutuklular için yaptıklarını belirtti.
584984
Sultanlar'dan mükemmel başlangıç
İki takımın da turu bu maça endekslemesi, karşılaşmanın ilk setini stresli hale getirdi. Fransa'yı bu yıl kez yenen Milliler, hücumda iyi organize oldu. Fransa özellikle Lienard'ın performansıyla 11-7 öne geçti. Bu sayıda koç Chiappini'nin aldığı mola işe yaradı ve Millilerimiz, daha iyi bir performans sergileyerek 13-13'te skoru eşitledi. Deniz'in ve Neslihan'ın etkili hücumları, Gizem'in oyuna girdiği bölümdeki savunmaya katkısı ile Naz'ın akıllı organizasyonu 25-22 ile ilk seti Milli Takım'ımıza getirdi. İkinci sette sadece Türkiye vardı. Sete 3-0'lık seriyle giren Filenin Sultanları, rakip serviste Esra'nın sayısıyla 6-2'yi yakaladı. Sonrasında Esra, servise geçti. 11-0'lık seride Esra'nın direkt sayıları etkili oldu. Sultanlar, setin sonunu kolayca getirdi ve 25-9'la durumu 2-0 yaptı. Ay-Yıldızlı ekip, 3. sete de bıraktığı yerden başladı. Fransızlar ise ikinci setteki şaşkınlığı üzerinden atamadı. Ekibimiz, Neslihan'ın ve Eda'nın hücumdaki performansıyla ilk teknik molaya 8-3 önde girdi. İşi karşılıklı sayılara bırakan Milliler, ikinci teknik molada 16-11 ileride bulunuyordu. Seti 25-15 kazanan Filenin Sultanları, maçtan 3-0 galip ayrıldı. Ay-Yıldızlılar bugün ikinci maçında 16.00'da İtalya ile karşılaşacak. Mücadele NTV Spor'dan canlı olarak yayınlanacak. Milli Takım'ımız, Almanya'yı 3-0 yenen İtalya'yı averajla geçerek Grubu'nda ilk sıraya yerleşti. Günün programı şöyle: Grubu: 18.30 Polonya-Hırvatistan, 21.00 İspanya-Hollanda, Grubu:, 16.00 İtalya-Türkiye, 18.30 Almanya-Fransa, Grubu: 18.30 Bulgaristan-Belçika, 21.00 Rusya-Belarus Grubu: 16.00 Slovakya-Azerbaycan. 18.30 Çek Cum.-Sırbistan.SERVİSİ [No Paragraph Style][Basic Paragraph]TÜRKİYE FRANSA: Türkiye: Deniz 5, Bahar 4, Neslihan 8, Naz 7, Esra 5, Eda (Nihan 5, Gizem 5, Gözde Fransa: Lienard 3, Faesch 3, Baver 4, Rybaczewski 5, Orle 4, Szewczykb (Overard 3, Ortschitt 4, Djilali 4) Setler: 25-22, 25-9, 25-15 Süre: 71 dakika (28, 20, 23) Hakemler: Geer Blyaert (Belçika), Yury Bakunovich (Belarus) Salon: 71 dakika (28, 20, 23)
586153
Turşu festivalinde bebekleri yarıştırdılar
İlçe merkezinde 300'den fazla stantta yöresel ürünler ve hediyelik eşyaların satışa sunulduğu festival kapsamında, çeşitli yarışmalar düzenleniyor. Dün yapılan ''En Hızlı Turşu Yeme Yarışması''nın ardından, bugün de ''Emekleyen Bebekler Yarışması'' düzenlendi. Yarışmaya, 10 bebek katıldı. Annelerin büyük heyecan yaşadığı yarışma, ilginç görüntülere sahne oldu. Anneler, ellerine aldıkları balon ya da biberonlarla bitiş çizgisinde bebeklerini isimleriyle çağırarak, birinci gelmeleri için uğraş verdi. Yarışma sırasında bazı bebeklerin yerinde durduğu, bazılarının da ağladığı görüldü. Ağlayan bebekleri, anneleri güçlükle sakinleştirdi. İki ayrı turda yapılan yarışmanın birincisi Faruk Dursun, ikincisi de Ali Arda Kılıç oldu. Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, yarışmaya katılan bebeklerin annelerine güneş gözlüğü hediye etti. Dereceye giren Faruk Dursun'u kucağına alarak seven Özden, daha sonra anne ve bebekleriyle fotoğraf çektirdi. Daha sonra, Çubuk'un kardeş kenti Slovakya'nın Sabinov kenti halk oyunları ekibi, gösteri sundu. Festival kapsamında ayrıca 10 turşu üreticisi arasında ''misket oynama'' yarışması yapıladı. En güzel misketi oynayan üretici Kayahan turşularının sahibi Fatih Kayahan'a, çeşitli hediyeler verildi. Festival yarın, ''Anadolu Dansının Sultanları'' ve konuk Slovakya, Gürcistan, İran ve Kazakistan'dan halk oyunları ekiplerinin gösterisiyle sona erecek.
585997
IMF ve Dünya Bankası sancılı başlıyor
Taksim tramvay durağında toplanan Emek Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile Türkiye Komünist Partisi üyeleri, IMF aleyhine sloganlar atarak Galatasaray Meydanı'na yürüdü. Burada grup adına açıklama yapan Emek Partisi İstanbul İl Örgütü Başkanı Güven Gerçek, gelecek hafta IMF ve Dünya Bankası yöneticileri ile 184 ülkenin maliye bakanlarının İstanbul'da toplanacağını söyledi. Amerika merkezli başlayan ve tüm dünyayı sarmalayan krizin üzerinden bir yıl geçtiğini dile getiren Gerçek, kriz günlerinde karlarına kar katarak büyüyen tekellerin krizi fırsata çevirdiğini ileri sürdü. Krizin yükünün işçinin sırtına yıkıldığını savunan Gerçek, ''böyle bir ortamda IMF toplantısının, emperyalist tekelleri korumak adına yapıldığını'' iddia etti. ''IMF'nin çok uluslu şirketleri ve işbirlikçilerinin, krizin faturasını daha ağır biçimde işçilere ödettirmek için geldiğini'' öne süren Gerçek, IMF toplantısını protesto etmek amacıyla eylemlerin süreceğini kaydetti. Açıklamanın ardından gruptakiler dağıldı. Bu arada, yürüyüş sırasında İstiklal Caddesi'nde asılı bulunan bir tabela, gruptaki bir kişinin başına düşerek, hafif yaralanmasına neden oldu.
586033
Liverpool gole boğdu!
Liverpool gole boğdu! 26/09/09 18:58 HTSPOR.COM Premier Lig'in 7. haftasında Liverpool, Anfield Road'da konuk ettiği Hull City'i 6-1 devirdi. İspanyol yıldız Fernando Torres, 12 ve 28 ve 47. dakikalarda attığı gollerle hat-trizk yaoptı. Kırmızılar'a farklı galibiyeti getiren diğer golleri 61'de Steven Gerrard, 88'de Ryan Babel ve 90'da Albert Rierra kaydetti. Hull City'nin tek golü 15. dakikada Geovanni'den geldi. Bu sonuçla Liverpool 15 puana yükselirken, konuk ekip puanda kaldı.
586166
Sayısal Loto çekildi
Sayısal Loto çekildi 26.09.2009 22:12Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde numaralar 1, 6, 19, 22, 24 ve 44 olarak belirlendi. bilen çıkmayınca milyon 332 bin 365 lira 96 kuruş haftaya devretti. bilen 252 kişi bin 381 lira 95'er kuruş, bilen 14 bin 495 kişi 23 lira 20'şer kuruş ve bilen 287 bin 27 kişi ise lira 70'er kuruş ikramiye alacak. Bu haftaki çekilişte, milyon 998 bin 535 lira 30 kuruş ikramiye dağıtıldı. A.A
584639
Erdoğan, G-20 Liderler zirvesinin ilk oturumuna katıldı
ABD'nin Pittsburgh kentinde yapılan G-20 Liderler zirvesinde ABD Başkanı Barrack Obama'nın Genel Kurulun açılışında yaptığı konuşmanın ardından, liderler zirvenin ilk oturumuna geçtiler. Başbakan Erdoğan, oturum öncesinde bazı liderlerle ayak üstü sohbet ederken, kendisine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali BAbacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de eşlik ediyor.
585336
Amca Garipoğlu yalanladı: "Cem'i almadım"
"" cinayeti zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası işadamı Hayyam Garipoğlu, gözaltındaki sorgusu tamamlanarak Sultanahmet Adliyesi'ne sevk edildi. Hayyam Garipoğlu'nun polisteki ifadesinde, Cem Garipoğlu'nu Beylikdüzü'ndeki evden aldığı yönündeki iddiaları kabul etmediği öğrenildi. Şoför Ahmet Batur, dün, ifadesinde Cem Garipoğlu'nu bir süre saklandığı Beylikdüzü'ndeki evden babası Mehmet Nida Garipoğlu ile Hayyam Garipoğlu götürdüğünü iddia etti. Batur'un iddiası üzerine savcılığın talimatı ile Hayyam Garipoğlu dün akşam saatlerinde Garipoğlu'nun polisteki ifadesinde, Cem Garipoğlu'nu Beylikdüzü'ndeki evden aldığı yönündeki iddiaları kabul etmediği öğrenildi. Gözaltındaki sorgusu tamamlanan Hayyam Garipoğlu adliyeye sevk edildi.
586104
Karısının cinsel organını yaktı
Karısının cinsel organını yaktı 26.09.2009 20:27. Kızgın koca maşayı kızdırıp karısının cinsel organını yaktı. Mete SÖNMEZ DALAMAN (AHT) Muğla'nın Dalaman İlçesi'nde bir inşaatta çalışan M.Ç (40), evde arkadaşı Z.Ö. ile birlikte içki içtikten sonra eşi Y.Ç. ile tartışmaya başladı. Kavganın büyümesi üzerine Y.Ç, çocuklarını da alarak evi terk etti. Alkolün tesiriyle sızan koca M.Ç, bir süre sonra uyandığında eşiyle arkadaşı Z.Ö'yü bahçedeki ağaçların altında cinsel ilişkiye girerken yakaladı. M.Ç, ısıttığı maşayla karısının cinsel organını yaktı. Canı yanan ve bağırmaya başlayan kadın komşuları tarafından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Y.Ç, tedavisinin ardından taburcu edildi. M.Ç. de sorgusunun ardından Cuma günü çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak Köyceğiz Cezaevi'ne gönderildi.
585370
Domates kamyonu devrildi
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Domates kamyonu devrildi ANTALYA (İHA) Antalya'nın Korkuteli İlçesinde meydana gelen trafik kazası sonucu devrilen kamyonda bulunan domatesler yola saçıldı. Antalya'nın Korkuteli İlçesi, Elmalı Caddesinde gece meydana gelen trafik kazasında Elmalı ilçesinden yüklediği Domatesleri Alanya'ya nakliye eden Muammer Bircan yönetimindeki 07 2730 plakalı kamyonet dikkatsizlik ve aşırı hız nedeniyle devrildi. Kazada ölen ve yaralanan olmazken kamyon üzerinde bulunan tonlarca domates yola saçıldı. Kazada ölen ve yaralanan olmazken, Kamyon üzerinde bulunan domatesler yola yayıldı. Kazaırı ardından Elmalı Caddesi kısa süreli ulaşıma kapatıldı. Kamyondan dökülen domatesler firma yetkilileri tarafından kasalara tekrar konulurkan olay yerine gelen polis ekipleri kaza yerinde incelemede bulundu. 26.09.2009
584837
Tasiş, ıstakoz ve karides de satacak
Tasiş, ıstakoz ve karides de satacak güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Gümrüklere terk edilen ya da yasal bekleme süresini doldurduğu için tasfiyelik hale gelen eşyalar ile ülkeye kaçak yollardan sokulan eşya ve ürünlerin satışını yapan, ve ’de satış mağazaları bulunan Tasiş şimdi de karides ve ıstakoz satacak Gümrük Müsteşarlığı Tasfiye İşletme Bölge Müdürlüğü, ihaleyle ıstakoz, karides ve barbun satışı gerçekleştirecek. TASİŞ İzmir Bölge Müdürlüğü’nün dün ’de yer alan duyurusuna göre, Tasfiye Tüzüğü uyarınca bin 470 kilogram barbun, 500 kilogram ıstakoz ve iki ayrı partideki bin 500 kilogram karides açık artırmayla satışa çıkarıldı. Söz konusu deniz ürünlerinin satışa esas bedeli 53 bin 970 lira, güvence tutarı da bin 397 lira olarak belirlendi. Torbalı’daki Gürol Deposu’nda bulunan barbun, ıstakoz ve karidesler için ilk 29 Eylül 2009 tarihinde yapılacak. Birinci ihalede satış olmadığı takdirde 30 Eylül’de ikinci ihale, yine satış olmazsa Ekim 2009’da üçüncü ihale gerçekleştirilecek.
585630
İstanbul'da yarın bu yollar kapalı
İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, tören ve prova günlerinde, saat 07.00'den itibaren Vatan Caddesi ve bağlantılı yollar ile Hal Yolu bitimi, E-5 Karayolu Cevizlibağ, tünel sapağından itibaren Vatan Caddesi, Lahor Meydanı'ndan Aksaray Metro İstasyonu'na kadar geliş ve gidiş istikametinin araç trafiğine kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, vatandaşlardan şu alternatif yolları kullanmaları istendi: ''D-100 Karayolundan Vatan Caddesi'ne gidecek sürücülerin Haliç Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray güzergahında veya Haliç Tüneli, Ayvansaray ışıklarından Balat Yolu'nu takiben Unkapanı ve Sirkeci istikametini, E-80 Karayolunu kullanacak sürücülerin Milliyet gazetesi karşısından TEM istikametini, Sahil Yolu'nu kullanacak sürücülerin sahil güzergahından, Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci istikametini, Vatan Caddesi'ni kullanarak Fatih ilçesindeki hastanelere gelecek olan gerek ambulans gerekse diğer sürücülerin sahil yolunu tercih ederek Samatya'dan, Cerrahpaşa, Çapa, Haseki veya Vakıf Gureba Hastaneleri'ne intikal etmeleri veya Halk Ekmek önünden Ulubatlı Köprü üzerini takip ederek Topkapı Tünel içinden Millet Caddesi'ni kullanıp Cerrahpaşa, Çapa, Haseki hastanelerine intikal etmeleri, Fatih istikametinden aynı gerekçelerle hastanelere gidecek sürücülerin, Atatürk Bulvarı, Aksaray ve Millet Caddesi güzergahını kullanmaları gerekmektedir.'' Millet Caddesi'nden gelip hal yolu ve E-80'i kullanacak sürücüler, Cevizlibağ'dan E-5'e yönlendirilecek.2009-09-26 14:53:52 kendi kendimizi tatmin etme adina yine kendimize iskence ediyoruz. kadar onemli yol bos bi muhabbet icin kapatilir mi? Bul bos bir stad orada sabaha kadar eglen, siirini oku buyuk nutuklar cek... Bu milleti anlamak gercekten zor. ilkokuldayken bir yigin etkinlik olurdu ve butun etkinliklerde ogrenciler off bitse de gitsek havasindaydilar. Gunun sonunda elde anlamsiz uc bes nutuk, burokratlarin cok onemli bi sey yaptiklarini zannederek kibirlenmeleri ve bi de yorgunluktan baska bi sey kalmayacak... sherlock holmes 2009-09-26 13:29:20 artık hangi zamanda yasıyoruz trafikte bin 3bin aracın oldugu istanbul 40 sene önceydi zaman kapatılırdı tamam ya şimdi insanlara eziyetten baska nedir caddeyi kapatmak stadyumlar varken daha uygun yerler bulunamadımı vatan caddesi can damarı orayı kapatıp insanlar bu eziyet niyeee bılal56
585961
‘Sokakta dehşetin nedeni kıskançlık’
‘Sokakta dehşetin nedeni kıskançlık’Erdoğan PAÇİN- Faruk KAHRAMAN/BURSA, (DHA) Liseli sevgilisini bıçakla öldürdükten sonra inşatta etmişti 'da dün birlikte yürüdüğü lise öğrencisi sevgilisi Gamze Şenay'ı bıçaklayıp öldürdükten sonra inşaat halindeki binanın 5'inci katından atlayarak yaşamına son veren Murat Recep Yurdaışık'ın, cinayeti kıskançlık nedeniyle işlediği öne sürüldü. Olay, Merkez Osmangazi İlçesi Ahmetpaşa Mahallesi Camii önünde meydana geldi. 'ta oturan ve kazandığı Meslek Yüksekokulu’na kayıt yaptırdıktan sonra Malcılar Lisesi 4'üncü sınıf öğrencisi sevgilisi Gamze Şenay ile yolda yürüyen Murat Recep Yurdaışık, tartıştığı genç kızı kalbinden bıçakladı. Ağır yaralanan Şenay yere yığılırken inşaat halindeki binanın 5'inci katına çıkan Yurdaışık kendisini boşluğa bıraktı. Gamze Şenay, Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda öldü, Çekirge Devlet Hastanesi'ne getirilen Murat Recep Yurdaışık ise burada doktorların yaptığı tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Cenazesi bugün, 'ndan babası Celalettin Yurdaışık ile yakınları tarafından alınarak toprağa verilmek üzere ’nın Seyhan İlçesi’ne götürülecek. Murat Recep Yurdaışık'ın 'da oturan akrabaları, Yurdaışık’ın Gamze ile 1.5 yıl önce internette tanıştığını anlattı. İki kişinin ölümüne neden olan tartışmanın kıskançlık nedeniyle çıkmış olabileceğini belirten Yurdaışık'ın akrabaları, şunları anlattı: “Murat, olaydan gün önce Bilecik’te kayıt yaptırdıktan sonra bize geldi. gece beraberdik. Çok sevdiği Gamze ile evlenmeyi düşündüğünü söyledi. Hiçbir sorun yoktu. Olay günü buluştular. Murat, kıskanç bir kişiliğe sahipti. Erkek arkadaşları fazla olan Gamze ile kıskançlık yüzünden tartışmıştır. Bu konuda onu sürekli uyarıyordu. Başka hiç bir neden olamaz.” Meslek Yüksekokulu'nda ‘Yrd.Doç.Dr.' olarak görev yaparken yıl önce geçirdiği sonucu babası Ali Şenay'ı yitiren Gamze Şenay'ın adli Tıp Kurumu’ndan alınan cenazesinin bugün Gemlik İlçesi'ne bağlı Kurtul Köyü’nde babasının yanındaki mezarda toprağa verilecek.
585394
Bul 'Kupa'yı kap 'para'yı!
Bul 'Kupa'yı kap 'para'yı! 26/09/09 10:20 Fenerbahçe yönetimi, sezon sonunda şampiyonluğun gelmesi için kesenin ağzını açtı. Sarı-Lacivertliler’de uzun süredir gündemde olan primsistemi, her geçen gün daha da netlik kazanıyor. Başkan Aziz Yıldırımve yöneticiler, zorlu maratonda alınacak her galibiyette takıma 50 bin dolar dağıtma kararı aldı. Bu para 4’er maçlık bölümler halinde futbolculara verilecek. Oyuncuların keyfini kaçıran tek konu ise lig bitiminde şampiyon olamamaları halinde tüm sezon boyunca aldıkları primleri yönetime geri iade edecek olmaları. Ancak yöneticiler, takımdaki motivasyonu artırmak için şampiyon olunması halinde dağıtılacak miktarı yüksek tuttu. -‘Hedefe ulaşın yeter'- Yönetim, şampiyonluğa ulaşılması halinde toplam 2.5milyon dolar prim dağıtma kararı aldı. Böylece, özellikle “Şampiyon olunamazsa primler iade edilecek” şartının yer aldığı belgelere attıkları imzalar nedeniyle moralleri bozulan futbolcuların motivasyonunun artırılması hedefleniyor. Yapılan toplantılarda da futbolculara “Siz hedefe ulaşın yeter” deniliyor. GAZETEHABERTURK
585185
Bekir Hazar: Adanalı Mehmet
Bekir Hazar 26 Eylül 2009 CumartesiAdanalı Mehmet Hanımın Çiftliği dizisinin yapımcısı Faruk Turgut 5N1K'da soruları cevapladı önceki gün. Önce Halit Ergenç'e teklif edilmiş rol. Evlilik sorunları nedeniyle kabul etmemiş. Bunun üzerine Mehmet Aslantuğ girmiş kadroya. Cüneyt Özdemir “Şimdi Kelebek ve Günaydın'a manşet olacak bir soru yöneltmek istiyorum. Halit Ergenç, Özgü Namal'ı istemediği için mi reddetti teklifi?” dedi. Faruk Turgut bu iddiayı yalanladı. Özgü Namal'ın oyunculuğunu eleştiriyor bazıları. “Yanlış Seçim” diyor. KanalD genel müdürü İrfan Şahin bizzat kendisi istemiş Özgü Namal'ı... Bence çok doğru bir seçim. Önceki gün dizinin tanıtım fragmanlarını izliyorduk. 13 yaşındaki kızım “Sırf Özgü Namal için seyrediyorum” dedi. Gençlere, çocuklara çok sıcak geliyor Özgü'nün oyunculuğu. Gerisi boş laf. Dizi için malum Adana'da yeni bir mahalle kurdular. 1950lileri andırsın diye. Faruk Turgut 1.5 trilyon lira harcadıklarını söyledi. İlk bölümün reytingi belli olana kadar kalbi şıkışmış. “Dizi en az iki sene gider” diyor. Bodrum'da teknesiyle gezmeye alışkın Mehmet Aslantuğ için yeni bir hayat demek bu. Çünkü en az sene Adana'da başka bir yaşam bekliyor onu. Dizi oyunculuğu işte böyle. Hayatı, yaşadığı çevre, mekanlar, dostluklar herşey değişebiliyor. Beyaz gitti geldi... Star'da sunduğu yarışma programının çekimleri yapıldı önceki gün. Ekibe “Bu son program. Yayından kalkıyor” dendi. Ancak daha sonra kanalın yayın prototipine yeniden kondu. Anlaşılan ki, Beyaz'ın yarışma programı kelle koltukta gidiyor. “Bitti” deniyor, yeniden başlıyor. Gözden çıkarılan programların hali böyledir. Med-cezir gibi git-geller yaşar. Keşke kanal yönetimi bitirmese programa. Keşke Beyaz masaya yumruk vurup “Ben bu programı yapmak istemiyorum” dese... Keşke... Önceki gün ana haber bültenleri içinde en çok reyting alan bölüm, Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili ilginç açıklamalar yapan gazetecinin yayınlandığı bölüm oldu. “O evde seks partisi yapıldı” diyordu gazeteci. Haber yöneticisi bir dostum söyledi bunu. Ve ilginç bir özeleştiri yaptı; “Emniyet müdürü bu gazeteci yalan söylüyor diyor. Gerçekten de söylediklerinin hiçbiri çıkmıyor. Tüm haber yöneticileri bunun farkındayız. Ancak biz yine de reyting yapıyor diye bunu yayınlıyoruz. Bu ne kadar etik? Eğer evde seks partisi yapılmadıysa, bir aileyi feci halde rencide etmiş olmuyor muyuz?”
585249
ABD, Guantanamo'yu kapatmayı erteliyor
Associated Press ajansının Beyaz Saray'daki üst düzey bir yetkiliye dayandırarak verdiği haberde, ABD Başkanı Barack Obama'nın, Guantanamo kampının Ocak 2009 itibariyle kapatılacağı yönündeki vaadinin gerçekleşmesinin öngörülmediği belirtilirken, sebep olarak hapishanede halen 225 tutuklunun bulunduğu, davaları yeniden görülen bu kişilerin nasıl ve nereye gönderilecekleriyle ilgili konuların henüz saptanmaması gösterildi. Guantanamo kampı, ABD'nin önceki başkanı George W. Bush döneminde, 11 Eylül saldırılarından sonra başlatılan ''terörle mücadele'' kampanyası sırasında başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde yakalanan terör şüphelilerinin tutulması için açıldı. Müslümanlardan oluşan tutuklulara yönelik insanlık dışı uygulamalarla adını duyuran Guantanamo, dünya genelinde tepkilere neden oldu. Obama, seçilmesinin hemen ardından kampın 2010 Ocak ayı itibariyle kapatılacağını söylemişti.
584618
Türkiye: Fransa:
Türkiye: Fransa:26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası, Polonya'da başladı. Türkiye, (B) Grubu'ndaki ilk maçında Fransa'yı 3-0 yendi. Wroclaw kentindeki Centennial Hall'da yapılan karşılaşmanın sadece ilk setinde çekişme yaşanırken, diğer setlerde zayıf rakibine karşı çok rahat bir oyun çıkaran (A) Milli Takım, sonuca kolay ulaştı. (B) Grubundaki ilk maçında 3-0 set kaybı yaşamadan galip gelen (A) Milliler, şampiyonaya iyi bir başlangıç yaptılar. Türkiye, Fransa karşısında ilk seti 25-22, ikinci seti 25-9, üçüncü seti ise 25-15 önde tamamladı. (A) Milli Takım'da, Neslihan'ın ilk set dışında 2. ve 3. setteki hücumları yerini buldu. Ayrıca, Eda ve Deniz'in etkili smaçları ve savunmada Esra'nın çabaları sonuç verdi ve karşılaşma Türkiye'nin 3-0 üstünlüğüyle son buldu. (A) Milli Takım, (B) Grubundaki 2. maçında yarın TSİ 16.00'da İtalya ile karşılaşacak. Salon: Centennial Hall Hakemler: Geer Blyaert (Belçika) xxx, Yury Bakunovich (Belarus) xxx Türkiye: Deniz xx, Bahar xx, Neslihan xx, Naz xx, Esra xx, Eda xxx (Nihan xx, Gizem xx, Gözde xx Fransa: Lienard xx, Faesch x, Baver x, Rybaczewski xx, Orle x, Szewczykb xx (Overard xx, Ortschitt x, Djilali x) Setler: (25-22, 25-9, 25-15) Süre: 71 dakika (28, 20, 23)
584892
14’lük kız 10 bin lira başlıkla verilmiş
14’lük kız 10 bin lira başlıkla verilmişÇORUM DHA güncellenme zamanı 26.9.2009Baba Kemal K. ile oğlu Sefa K. çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandı. Kızın ailesi hakkında da soruşturma başlatıldı. hep yanınızda ’dan 10 bin lira başlık parası karşılığı ailesinden alınan 14 yaşındaki D.B., ’da Sefa K. (26) ile evlendirilmek istendi D.B. ile ay nikâhsız yaşayan Sefa K. ve babası Kemal K. (47), tutuklandı. Bakire olduğu tespit edilen D.B. devlet korumasına alındı. İddiaya göre, ’da yaşayan Kemal K., duyma ve konuşma sorunu olan oğlu Sefa K.’yı evlendirmek için 10 bin TL karşılığında D.B.’yi ’daki ailesinden alıp Çorum’a getirtti. Şikâyet üzerine, Sefa K. ve Kemal K. gözaltına alındı. Genç kız, ifadesinde “Babama 10 bin TL verilmiş ve benim Sefa ile evlenmem istendi” dedi. Kemal K. ise, “Oğlum kızla Çorum’da tanışmışlar. Kız oğluma 17 yaşında olduğunu söylemiş. Nüfus cüzdanını aldığı-mızda kızın yaşının 14 olduğunu öğrenince şoke olduk. Resmi nikâh kıyamadık” diye konuştu.
585231
Fink isyan etti: Beni kimse gönderemez
Alman ön libero, “Üç yıllık imza attım. Sözleşmemin sonuna kadar burada kalacağım. Beşiktaş’a faydalı olmak için geldim. yüzden bana farklı bir teklifte bulunmasınlar” diyerek rest çekti. AHMET GÜRDAĞ'ın haberi Lig ve Avrupa arenasında tepe taklak giden Beşiktaş’ta operasyon gündemde. Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin Ocak’ta sakatlığı düzelecek Delgado’ya kadroda yer açabilmek için bekleneni veremeyen Fink’i gözden çıkarması gündeme bomba gibi düştü. İLK GÖRÜŞMEDE SERT ÇIKTI Ancak Siyah-Beyazlılar için bu süreç oldukça sancılı olacak gibi. Yönetim yapılan ilk görüşmede, sert bir üslupla karşılaştı. Beşiktaş’a oynamak için geldiğini belirten Fink’in, “Bu yüzden de buradan hiçbir yere gitmeyeceğim. Sözleşmem bitene dek buradayım” dediği ifade edildi. DENİZLİ GERİ ADIM ATMIYOR Fink’in tutumu karşısında Siyah-Beyazlılar şimdilik beklemeye çekildi. Oyuncunun gönderilmesi halinde ödenecek tazminatı hesaplatan yönetim, konuyu bir kez daha Mustafa Hoca ile görüşecek. Ancak Denizli’nin Fink’i göndermekte tereddüt etmeyeceği belirtiliyor. Star gazetesi
585650
Memati'yi Yıldız keşfetmiş
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Memati'yi Yıldız keşfetmiş Kurtlar Vadisi'nin Mematis'si 'u 14 yıl önce 'nin keşfettiği ortaya çıktı. Yıldız Tilbe Gürkan Uygun'u Cast ajanslarının kataloglarından beğenmiş ve klibinde sevgilisi rolünde oynatmış. Fotoğraflarına bakıp seçti Kurtlar Vadisi'nin sert bakışlı eli kanlı Memati'si Gürkan Uygun'u (35) ilk keşfedenin Yıldız Tilbe olduğu ortaya çıktı. Posta Gazetesinde yer alan habere göre; Yıldız Tilbe 1995'te çıkardığı 'Dillere Destan' adlı albümündeki 'Vazgeçtim' şarkısının klibinde oynatmak için yeni bir yüz ararkern cast ajanslarında Gürkan Uygun'un fotoğraflarını görüp beğendi. Gürkan Uygun, Tilbe'nin teklifini seve seve kabul etti. Klipten sonra şansı döndü Gürkan Uygun, 'Vazgeçtim'in klibinde oynadığı zaman 21 yaşındaydı. Haliyle ne yüzünde çizgiler vardı, ne de saçları dökülmüştü. 'Vazgeçtim', Gürkan Uygun'a şans getirmiş olmalı ki, genç oyuncu 1996'da Mehmet Ali ile Yalçın Menteş'in başrolünde olduğu dizi film 'Tatlı Kaçıklar'da rol aldı. Ardından da Böyle mi Olacaktı', 'Yedi Numara', 'Deli Yürek' ve 'Şapkadan Babam Çıktı' gibi yapımların kadrosuna girdi
585257
2050 Türkiyesi'nde yaşamak varmış!
Yatırım bankası Goldman Sachs’a göre 2050’de en büyük 10 ekonomi sıralaması tamamen değişecek. Türkiye, Japonya’yı geçerek 9’unculuğa çıkacak, Avrupa’nın ise 3'üncü büyüğü olacak. 2008 ve 2050'deki sıralama: Yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye’nin 2050 yılında dünyanın 9’uncu, Avrupa’nın ise üçüncü büyük ekonomi olabileceğini belirtti. AB ve IMF gibi dışsal bir çıpa olmamasına karşın ekonomide ciddi bir büyüme potansiyeli olduğuna dikkat çeken Goldman, 2050’de Türkiye’nin ekonomi büyüklüğüne ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. Goldman Sachs’a göre, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasıla büyüklüğü 2050’de trilyon dolara ulaşacak. 2008 sonu itibariyle 730 milyon dolar olan milli gelirin yaklaşık 10 kat artacağı öngörülüyor. Kuruluşun projeksiyonuna göre Türkiye 2050’de Japonya, Almanya ve Fransa’yı geçerek dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi olacak. Türkiye şu anda dünyanın 17’nci büyük, Avrupa’nın sekizinci büyük ekonomisi konumunda. Kuruluş Türkiye’nin avantajlarını “Bölgesinde en büyük ekonomi, jeopolitik konumu oldukça iyi, demografik yapısı iyi fırsatlar sunuyor, dinamik girişimci sınıfı önemli etken” şeklinde sıralıyor. Goldman, AB çıpasının olmasıyla Türkiye’nin büyüme potansiyelinin daha da artacağını belirtiyor. IMF’nin verilerine göre, dünyanın ilk üç büyük ekonomisi ABD, Japonya ve Çin. Onu sırasıyla Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya, İspanya ve Brezilya takip ediyor. Goldman Sachs ayrıca, Türkiye’de kişi başı gelirin de 60 bin dolara ulaşabileceğini belirtti. Şu anki kişi başı gelirin 10 bin 436 dolar olduğu dikkate alındığında yaklaşık katlık bir refah artışı yaşanacak. Kişi başı gelirde şu anki AB ortalamasıyla Türkiye arasında yüzde 75’lik bir fark var. Bu fark 2050 yılında yüzde 25’e inecek. EKONOMİ SERVİSİ İlk 10 ekonomi Sıralama 2008 2050 ABD Çin Japonya ABD Çin Hindistan Almanya Brezilya Fransa Rusya İngiltere Endonezya İtalya Meksika Rusya İngiltere İspanya Türkiye 10 Brezilya Japonya Star gazetesi 2009-09-26 10:57:11 Türkiye Türk -İslam Birliği'nin kurucusu ve yegane lideri, dünyaya barış ve huzur getirecek, Hz.Mehdi ve Hz.İsa'nın geldiği bolluk yılları 2020'lerde başlayacak, (hadislerin gerçekleşme tarihine ve sıralamasına baktığınızda bunu anlıyorsunuz) dolayısıyla 2050 'de üstelik 9.olmak komik olmuş, neyse bırakın öyle avunsunlar şimdilik. modern müslüman 2009-09-26 10:38:38 yersen vatandaş nasrettin hocanın eşeği misali bahar(2050)gelir çayır çimen biter açlıktan ölmezsen eğer ALİ K.ÖNDER 2009-09-26 10:35:51 ama yorumlara bakıyorumda, öyle olmaması, temennisinde olanlar var, neyse tür insanlar 2050 yılında da olacak zaten durmak yok yola devam (ama deniz baykal hala chp nin başında olursa zor, yaptırmaz, köstek olmaya devam eder) burak ağırgötüren 2009-09-26 09:52:35 hayalle yasarken koca dünyada gözyasi icmisiz haberimiz yok hep hayal kurariz kirk yil sonrasi icin olacak gücün temelleri günümüzden atilir alt yapisi buzamanlarda hazirlanir ülkemizde hala fakirlik büyük ölcülerde disa bagimlilik var ab abd imf ne derse odur bu acik gercek sectigimiz vekiller imf kadar ülkemizde söz sahibi degildir imf planlari ile yönetilip yasiyoruz bagimsiz ekonomimiz bile yok hayallarle yolumuza devam bugibi sözler 40 yil evvelde söylenmis ve bizler 1970 in 40yil sonrasindayiz simdi erhan ay 2009-09-26 08:41:16 bu tür haberler insana moral veriyor çalışma iştahı artıyor insanda. umarım bir gün olur ekonomimiz düzelir belki biz göremeyiz günleri murat 2009-09-26 08:26:32 türkiye ekonomisi hızla büyüyor fakat çok esnektir bu krizde türkiye hırpalandı böylece devletin geliride azalacak hükümette buna çare olarak imf den borç alacak gerçi hızlı büyüyen ekonomiler esnek olur karınca çelme taksa sarsılır 2050 ye kadar 2008 krizi gibi bir kriz yaşanmazssa her şey normal giderse ve ayrıca ağır sanayiye ağırlık verirse olur yoksa tekstil üretimi ile bu iş olmaz bir tır dolusu tekstil ürünü almanların yaptığı bir makina bile etmiyor onun için ithal malların ikamesi sağlanmalı heval amedi 2009-09-26 08:15:02 Kaplumbağa hızıyla son sürat gidersek olacak. hele milleti soyarak belki biraz daha erken olabilir. vergileri artıralım. ek vergiler koyalım. mesela sel vergisi koyalım zamanla kalıcı olsun dost derbeder
586034
Avluca finalde!
Avluca finalde! 26/09/09 19:02 Çeyrek final müsabakalarını kaybeden Milli Takım sporcularından 60 kiloda Soner Sucu, bronz madalya için mücadelesine repesajda devam etme hakkını kazanırken, 96 kiloda Serkan Özden ise elendi. 84 kiloda Nazmi Avluca yarı finalde Azerbaycan'dan Shalva Gadabazde'yi 2-0 (2-0/1-0) mağlup etmeyi başardı ve finalist oldu. Avluca finalde Fransız Melonin Noumonvi ile karşılaşacak. Milli Takım'ın 60 kilodaki genç sporcusu Soner Sucu, çeyrek finalde yenildiği Özbek sporcunun finale yükselmesiyle, bronz madalya için mücadelesine repesajda devam etme şansını yakaladı. 96 kiloda çeyrek final müsabakasında Rus Avrupa ve olimpiyat şampiyonu Aslanbek Khushtov'a yenilen Serkan Özden ise bu sporcunun yarı finalde İsveçli güreşçiye mağlup olmasıyla şampiyonadan elendi.
585598
Kredi kartı borçluları temmuz ayında arttı
Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, Temmuz ayında, bir önceki aya göre yüzde 20,6 oranında arttı. Verilere göre, 2009 yılının yedi ayında ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 894 bin 187 olarak belirlenirken, bunun 552 bin 959'u kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 341 bin 228'i de ferdi kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu. -TOPLAM BORÇLU SAYISI MİLYON 744 BİN 845 KİŞİ- Bir kişinin tüm yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı milyon 744 bin 845 oldu. Bu kişilerin 545 bin 1'ini ferdi kredi borcunu, milyon 199 bin 844'ünü de kredi kartları borcunu ödemeyenler oluşturdu.
586163
Uyuşturucudan ölüme gözaltı
Begüm Veral'ın ölümünden sonra arkadaşlarını ve yakınlarını takibe alan İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, eroin temin eden Aylin B. ile bu kişinin eroini aldığı Bayram P'yi Beşiktaş'ta düzenlenen operasyonla gözaltına aldı. Veral'ın Aylin B. ile Ocak ve Şubat ayında AMATEM'de tedavi görürken tanıştığı daha sonra da bu kişiden eroin almaya başladığı belirtildi. Aylin B'den temin ettiği uyuşturucu her zaman kullandığından daha saf nitelikte olduğu için Begüm Veral'ın ölümüne yol açtığı ifade edildi. Daha önce kimya öğretmenliği yapan Aylin B'nin de bir öğrencisi vasıtasıyla 15 yıl önce uyuşturucu kullanmaya başladığı, 10 yıl önce uyuşturucu kullandığı için meslekten atıldığı, ''uyuşturucu satmak ve kullanmak'' suçlarından çeşitli sabıkalarının bulunduğu vurgulandı. Aylin B. ile uyuşturucu maddeyi temin ettiği Bayram P. polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. 26 Eylül 2009
584900
Kaleciden direk çalımı!
Kaleciden direk çalımı!DIŞ HABERLER SERVİSİ güncellenme zamanı 26.9.2009Kameraya yakalanan ‘uyanık’ kaleci, kale direğini yerinden çıkarıp 20 santim kadar oynatıyor... hep yanınızda Direkleri birbirine yaklaştırarak kaleyi daraltan IFK Goteborg takımının kalecisi Christensen, kameralara yakalandı birinci futbol ligindeki IFK Goteborg takımının kalecisinin, gol yeme ihtimalini azaltmak için maçtan önce kale direklerini birbirine yaklaştırdığı ortaya çıktı. IFK Goteborg’un Danimarkalı kalecisi Kim Christensen’in, önceki akşam Orebro takımıyla yaptıkları maç öncesinde kaleyi küçültme çabası, televizyon kameralarına yakalandı. Maçın 20. dakikasında hakem Stefan Johannesson kale direklerinin normalden daha içeride durduğunu fark edince direkleri yerine getirdi. Ancak bunu yapanın kaleci olduğunu bilmeyen hakem maça devam etti. 0-0 biten maçın ardından, IFK Goteborg takımı, sezonun sona ermesine birkaç hafta kala averaj farkıyla lig birincisi oldu. Ancak maçtan sonra kameralardaki görüntüler ortaya çıkınca kaleyi Christensen’in daralttığı anlaşıldı. İsveç Futbol Federasyonu olayla ilgili açarken, Federasyon Başkanı Kheneth Tallinger, “Daha önce hiç böyle bir şey duymadım. Benzersiz bir vaka” dedi. Danimarkalı kaleciyse, daha önce de bazı maçlarda aynı şeyi yaptığını itiraf etti.
585857
Anafor Davası pazartesi başlıyor
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada sanıkların kimlik sorgulamaları yapılacak. 6'sı başka davalardan 43'ü tutuklu 151 sanığın ifadeleri alınacak. Sanık sayısının fazlalığı nedeniyle Ekime kadar oturumlar halinde yapılması planlanan duruşmalar saat 09.00'da başlayacak. İsnat edilen suçların cezaları yıldan az olan 25 tutuksuz sanığın, bulundukları illerde talimatla ifadelerinin alınması kararlaştırılmış, İbrahim Tatlıses'in de aralarında yer aldığı bu kişiler, ilgili mahkemelere ifade vermişti. Duruşmalarda bu sanıklar dışındaki 151 sanık ifade verecek. Ahmet Tekin Baykal'ın, ''Suç işlemek için silahlı örgüt kurmak'', çok sayıda ''Nitelikli yağma'', ''Kasten yaralama'', ''Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma'', ''İhaleye fesat karıştırma'', ''Tehdit'', ''Rüşvet'', ''Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma'' gibi suçlara ilişkin savunmaları alınacak. Sanıklardan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Sami Hoştan, ''Silahlı örgütte yönetici olma'', olaydan dolayı ''Nitelikli yağma'', kez de ''Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma'', halen cezaevinde bulunan eski Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran, ''Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte bilerek yardım'', ''Çeşme Belediyesi plaj ihalesine fesat karıştırma'', Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu da ''Suç işlemek için kurulan silahlı örgüte bilerek yardımcı olma'', ''İhaleye fesat karıştırma'' iddialarına karşı ifade verecek. Sanıklar arasında Ergün Bademci, Mürsel Ünlü gibi avukatların yanı sıra eski Emniyet Müdürü Haluk Ercan, işadamları Hasan İzmirli, Erol Çehreli, Cezmi Aslan, eski Ülkü Ocakları Ege Bölge Başkanı Abidin Bilgin de yer alıyor. -İDDİANAME- Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök'ün hazırladığı, eksiklerinin Cumhuriyet Savcısı Faruk Çalışkan tarafından giderildiği 300 sayfayı bulan iddianamede, ilk olarak 1974 yılında 17 yaşındayken mahalle kavgasında arkadaşı Temel Özkan'ı bıçaklayarak öldürmekten cezaevine giren Ahmet Tekin Baykal'ın suç geçmişinden ayrıntılı şekilde söz edildi. Ahmet Tekin Baykal'ın 1989 yılında cezaevinden çıktıktan sonra, Gebze Dilovası'ndaki, ''Ergenekon'' davası sanıklarından Veli Küçük'ün himayesinde kurulduğu öne sürülen Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifine ortak olduğu öne sürüldü. ''Ergenekon'' davasının gizli tanıklarından ''Dilovası''nın ifadelerine yer verilen iddianamenin bu bölümünde şöyle denildi: ''32-33 yaşlarında cinayetin faili olarak tahliye olan, hiç bir mali ve örgütsel gücü bulunmayan Ahmet Tekin Baykal'ın bu kadar derin ve çaplı isimlerle aynı rant alanına girebilmesi, Veli Küçük'ün himayesinde hareket ettiğini göstermektedir. Gizli tanık Dilovası'nın, ifadesinin devamında, 'İsmi geçen Ahmet Tekin Baykal'ı Dev-Yolcu olarak bilirim. Kendisi 1990'lı yılların başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civarında gayri meşru alemde bilinen bir isimdir. Polis ve jandarmanın dönemde bu şahsın arkasında olduğuna dair söylentiler çıkıyordu. Bu şahsın Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifini ele geçirmeye yönelik girişimleri oldu. Aramızda silahlı çatışmaya varan tartışmalar oldu. Bu tartışmaları bitirmek amacıyla kooperatifin yöneticileri olan Mehmet Terzioğlu, Emin Alkılıç, Cemil Ata ve soy ismini hatırlayamadığım Süleyman ve daha sonra öğrendiğim kadarıyla Veli Küçük'ün araya girmesi sonucu Ahmet Tekin Baykal ile olan ilişkimiz normale döndü' şeklindeki beyanları bunu teyit etmektedir.'' İddianamede, Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçirilen ''Mafya'' ve ''Mafyanın yeniden yapılandırılması'' başlıklı dokümanlara yer verildi. -SONRAKİ FAALİYETLER- Ahmet Tekin Baykal'ın Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifindeki ''eylemlerinin'' ardından Aydın'a yerleştiği, Deveciler Derneğini açarak burada ''kumar işine'' başladığı ve burada aynı alanda faaliyet gösteren kişilerle çatışmaya girdiği ifade edildi. Baykal'ın, bu eylemlerinden dolayı 1997 yılında yeniden yakalanarak cezaevine gönderildiği belirtildi. Ahmet Tekin Baykal'ın, 31 Ocak 1997 tarihli Milliyet Gazetesinde yayınlanan ''Bana vur dediler'' başlıklı röportajında da, devlet adına suç işlediğini söylediği de iddianamede yer aldı. 2002'de çıkan aftan yararlanan Baykal'ın, İzmir'de Çerkes İbrahim olarak bilinen İbrahim Çiftçi'nin öldürülmesiyle doğan boşluğu doldurmaya çalıştığı, ''eski adamlarıyla'' yeniden suç örgütü oluşumuna gittiği vurgulandı. Baykal'ın liderliğindeki örgütün, İzmir'de tefecilikten yargılanan Vedat Orhan Çelenk'in de aralarında bulunduğu bazı kişilerin gayrimenkulleri ve iş yerlerine el koyduğu, eski Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerin tehdit edilmesi olaylarına karıştığı ayrıntılı şekilde anlatıldı. -İBRAHİM TATLISES'İN OTELİNİN BASILMASI- İddianamede, İbrahim Tatlıses'in Kuşadası'nda bulunan otelinde, 2007 yılı Kurban Bayramı'nın 3. günü, Sami Hoştan ve bazı iş adamları ve sanatçıların katılımıyla kumar günü düzenlendiği öne sürüldü. Kumar günüyle ilgili kendisine bilgi verilmemesine sinirlenen Baykal'ın, örgüt mensuplarıyla silahlı olarak oteli bastığı, Sami Hoştan ve Tatlıses'in ise otelden kaçtıkları iddia edilerek şöyle denildi: ''Baskından sonra Ahmet Tekin Baykal, Sami Hoştan'a izinsiz kumar oynattığı için milyon dolar ceza kestiği, bu paranın peyder pey Sami Hoştan'dan tahsil edildiği, buna ek olarak da Ahmet Tekin Baykal'ın yine izinsiz kumar oynattığı için İbrahim Tatlıses'in Kuşadası'na girmesini yasakladığı ve bu sebeple İbrahim Tatlıses'in son sezon 'İbo Show' adlı televizyon programını Kuşadası Tatlıses Otel yerine Bodrum'da yaptığı yönünde tespitlerde bulunulmuştur.'' İddianamede İbrahim Tatlıses'in 2008 yılının Ekim ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesine de yer verildi. Tatlıses'in Ahmet Tekin Baykal'ı şahsen tanımadığını, Sami Hoştan'ı ise 15 yıl önceden sanatçı arkadaşlarıyla gittiği bir sünnet düğününden tanıştıklarını söylediği belirtilerek, şöyle denildi: ''İbrahim Tatlıses'in alınan ifadesinde, Ocak 2007 tarihinde Kuşadası ilçesindeki otelinde bayram vesilesi ile program olduğunu, Sami Hoştan'ın otelde bulunduğunu, otelinde müşterilere açık oyun salonu bulunduğunu, bu salonun kumarhane olarak faaliyet göstermediğini, işlerinin yoğun olması nedeniyle ne kendisi ne de Sami Hoştan'ın herhangi bir oyun oynamadıklarını, Ahmet Tekin Baykal ve adamlarının kumar oynatıldığı gerekçesiyle oteline baskın yapmalarının söz konusu olmadığını, otelinde kumar oynatılmadığını, Baykal'a para vermediğini söylemiştir.'' Tatlıses ise 25 Ağustosta Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde ifade vermiş, basın mensuplarının, ''Neden geldiniz?'' sorusunu şöyle yanıtlamıştı: ''Daha önce tanık olarak gittim. Savcı, herhalde 'İbrahim Tatlıses dosyaya girerse daha ilginç olur' dedi. İzmir'de, yani otelimizde olan bir olay... Aslında bir olay yok ama öyle gibi görünüyor. Çete yakalanınca, Kuşadası otel, motel geçiyor. İşte otelde kaldılar, ettiler. Halbuki kimse ne kaldı, ne etti... Onun için ben, mağdur olarak gittim ifade verdim.'' -ERGENEKON DAVASIYLA BİRLEŞTİRME TALEBİ REDDEDİLMİŞTİ- İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, davayla ilgili hazırladığı tensip zabıtında, Ahmet Tekin Baykal tarafından kurulduğu ileri sürülen çıkar amaçlı örgütün, suç örgütü mü yoksa bir terör örgütünün alt yapılanması mı olduğunun tespit edilmesi için, her iki davanın yargılamasının birlikte yapılması gerektiğini kaydederek, hukuki ve fiili irtibat nedeniyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/209 esas sırasında devam eden dava dosyalarıyla birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceği konusunda, 13. Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılmasını kararlaştırmıştı. Ancak sanık sayısını ve henüz birinci Ergenekon davasındaki sanıkların sorgulamalarının tamamlanmamış olmasını dikkate alan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi birleşme istemini reddetmişti. -''SKORSKY''Lİ OPERASYON- Daha önce silahlı çete kurma suçundan cezaevine giren Ahmet Tekin Baykal liderliğindeki grubun yeniden suç örgütü oluşumuna giderek, yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu iddiaları üzerine, 1,5 yıl süren takibin ardından Temmuz 2008'de, İzmir, İstanbul, Ankara, Aydın, Kuşadası, Muğla, Balıkesir, Samsun, Mersin, Kayseri, Zonguldak ve Antalya'da, Savcı Murat Gök'ün talimatıyla operasyon düzenlenmişti. ''Anafor'' adı verilen operasyonda, Ahmet Tekin Baykal ile emekli albay, emekli askeri savcı, emekli uzman çavuş, Danıştay'daki hakimlik görevinden istifa etmiş bir avukat, iş adamları ile İzmir'de daha önce Asayiş Şube Müdür Vekilliği yapan emekli polis müdürünün de aralarında bulunduğu 58 kişi yakalanmış, 21 tabanca, 11 pompalı tüfek, bunlara ait çok sayıda mühimmat ve bir çelik yelek ele geçirilmişti. Operasyonda Skorsky tipi helikopter de kullanılmıştı. ''Anafor'' operasyonuna bağlantılı olarak gerçekleştirilen kumarhanelere yönelik ikinci operasyonda ise, 6'sı polis 11 kişi gözaltına alınmıştı.
585342
Ayşe Arman'ın Afrika maceraları
Ünlü fotoğrafçı Nihat Odabaşı, Ayşe Arman ile Elle dergisi için Kenya'da yaptığı çekimleri Tempo Travel dergisine yazdı. İşte fotoğraflar ve Ayşe Arman'ın Afrika maceraları... Odabaşı’nın “Benim Afrikam” başlıklı izlenim yazısından Ayşe Armanlı bölümler... "Elle ekibiyle 24 Ağustos sabahı 04:30’da yola çıkıyoruz. Uzun bir seyahat var önümüzde. Kenya yolcusuyuz. Kenya’nın en güzel yerlerinden, Masai Mara’ya gidiyoruz. Görevimiz zor. Türkiye’nin en çok okunan, merak edilen ve zor kadını Ayşe Arman’ı Elle için görüntüleyeceğiz. Beklentiler yüksek. Hem benim, hem Ayşe’nin, en çok da Işın’ın (Görmüş). Dolayısıyla stres diz boyu. Buna bir de benim uçak korkum eklenince değmeyin keyfime.." Ayşe Arman’la ilk kavga "Keşif gününün ardından Ayşe Arman’la yapacağımız çekimin hazırlıklarına başlıyoruz. Herkes gergin, birbirimizi biraz hırpaladıktan sonra yola koyuluyoruz. Ayşe’yle ben ilk fena kavgamızı birinci kareden hemen sonra patlatıyoruz. Neyse ki kavga bir şekilde tatlıya bağlanıyor..." Ayşe oyuncak dağıtıyor "Masai köylüleri Ayşe Arman’ı kırmızı bir elbise içinde gördükleri an heyecanlanıyorlar. Bizi karşılamak için geleneksel danslarına başlıyorlar... Biraz sonra Ayşe, İstanbul’dan getirdiğimiz oyuncak saatleri çocuklara dağıtacak. Saatleri dağıtırken dikkatimi çeken şey, çocukların birbirlerini itmeden, kakmadan, sıraya girmeleri ve saati alan her çocuğun sessizce kenara çekilmesi oluyor." Yazının tamamı Tempo Travel dergisinde... Ayşe Arman'ın Afrika maceralarını foto klip olarak izlemek için buraya
585480
Bahçelievler 7. Cadde'de anket yarın yapılacak
Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, anket, yarın 10.00-17.00 saatleri arasında 7. Cadde'nin girişindeki akaryakıt istasyonunun karşısındaki geniş alanda yapılacak. Daha önce kendilerine dağıtılan anket formlarını doldurarak sandıklara atabilecek vatandaşlar, isterlerse anket aracında oylarını bilgisayar ortamında da kullanabilecekler. ANKETTE YER ALAN SORULAR Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak anket çalışmasında vatandaşlara sorulacak sorular şöyle: 1- Bahçelievler Aşkabat Caddesi (7. Cadde) trafiğe kapatılarak yaya bölgesi haline getirilsin mi? 2- Bahçelievler 7. Cadde trafiği için aşağıdaki şartlardan en uygun olanı sizce hangisidir? (Araç trafiğine kapanış saatleri) 3- Binanızın özel araç park yeri var mı? 4- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, 7. Cadde'yi dik kesen 7. (eski 27.) Sokak, 61. (eski 29.) Sokak, 69. (eski 17.) Sokak ve 54. (eski 6.) Cadde'den devamlı trafik akışına hız bariyeri konulmak suretiyle izin verilsin mi? 5- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'ye bir nostalji treni konulsun ister misiniz? 6- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa, Cadde'de yeni bir peyzaj düzenlemesi yapılmalı mı? 7- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa aydınlatma yoğun mu olmalı, yoksa loş bir ışık sistemi mi gerekli? 8- 7. Cadde'de müzik yayını olmalı mı? 9- 7. Cadde trafiğe kapatılırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu caddede değişik etkinlikler yapmalı mı? 10- Bahçelievler 7. Cadde trafiğe kapatılırsa caddeye konulacak bankların sayısı çoğaltılmalı mı? 11- Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı Rekreasyon Alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz? Öğrencilere yönelik bilimsel kitap satış yeri Ressamlar ve heykeltıraşlar için sanat sokağı Elçiliklerin ülkelerini tanıtacağı bir satış alanı Ayakkabıcılar çarşısı Elektronikçiler çarşısı Hiçbiri 12- Gökkuşağı Rekreasyon Alanı için sizin başka bir öneriniz var mı?
586244
ABD'de helikopter kazası ölü
Yetkililer, helikopterdeki pilot, hemşire ve sağlık görevlisinin olay yerinde hayatını kaybettiğini, helikopterde hasta bulunmadığını açıkladı. Charleston'dan havalanan ve Conway'e gitmekte olan helikopterin Georgetown'ın kuzeyinde düştüğü belirtildi. Kazanın sebebi netlik kazanmadı.
585578
Pişman değilim!
Pişman değilim! SAKLAMBAÇ Giriş Saati Güncelleme Sosyetik güzel Eda Taşpınar, eski aşkıyla ilgili konuşmadı ama 'Hiçbir şeyden pişman değilim' yazılı elbisesiyle mesajını yolladı. Yaklaşık yıllık aşkı Nurettin Hasman'dan ayrılır ayrılmaz gönlünü Bora Kozanoğlu'na kaptıran Eda Taşpınar, Hasman'ın "İffetsiz" sözlerine maruz kalmıştı. Bu sert sözler üzerine hiçbir zaman yorum yapmayan Eda Taşpınar, önceki gün görüntülendiği Bebek'te kendisine basın aracılığıyla hakaretlerde bulunan Nurettin Hasman'a oldukça ilginç bir şekilde gönderme yaptı. SAKLAMBAÇ'ın haberine göre; sevgilisi Bora Kozanoğlu ile evlilik planlarının halen geçerli olduğunu söyleyen sosyetik ikoncan, beyaz mini elbisesinden çok elbisesinde yazan cümleyle dikat çekti. Eda Taşpınar'ın elbisesindeki "Hiçbir şeyden pişman değilim" cümlesi Nurettin Hasman'a bir gönderme niteliği taşıyordu. Ancak Eda, eski sevgilisi ve elbisesinde yazılı olan cümleyle ilgili yine tek kelime etmedi. EDA SEVGİLİSİYLE EL ELE, NURETTİN ERKEK ERKEĞE! Eda Taşpınar'ın Bora Kozanoğlu ile el ele Bebek'te turladığı sırada; Nurettin Hasman da Emre Ergani gibi yakın dostlarıyla Nişantaşı'ndaydı.
585915
Hastanelere borcu olanlara indirimli ödeme fırsatı
100 liranın üzerindeki borçların ödenmesi halinde yüzde 50'ye varan oranda indirim uygulanacağı duyurulan düzenlemeden yararlanmak isteyenlerin hastane yönetimine başvurması istendi. Antalya Defterdarı Hidayet Mat, üniversite ve devlet hastanelerinde Ocak 2009 tarihinden önce tedavi hizmeti görüp de, borcunun tamamını 10 Temmuz 2009'a kadar ödemeyen vatandaşlara büyük kolaylık getirildiğini bildirdi. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Mat, borçlu kişilerin düzenlemeden yararlanabilmeleri için, tedavi hizmet bedelinin yüzde 50'sini ay içerisinde peşin veya taksitle ödemesi gerektiğini kaydetti. Borçluların 11 Ocak 2010 Pazartesi günü mesai saati bitimine kadar ödeme yapabileceğini belirten Mat, "Borçlular tarafından döner sermaye işletmelerine yapılacak taksitlendirme başvurusu üzerine kayıtlı alacağın yüzde 50'si harcama yetkilisinin onayı ile taksitlendirilecek. Taksitlendirilen tutarın tamamının ay içerisinde ödenmemesi halinde, ödenen kısım fatura tutarından mahsup edilecek, kalan alacak tutarı ise varsa gecikme faizi, vekalet ücreti, yargılama ve icra takip giderleri genel hükümlere göre takip ve tahsil edilecek." açıklamasında bulundu. Mat'ın verdiği bilgilere göre, 100 TL'nin altındaki borçlar herhangi bir işleme tabi tutulmadan silinecek. 100 liranın üzerindeki borçlara ise peşin veya taksitle ödenmesi halinde yüzde 50 indirim yapılacak. Düzenleme, Ocak 2009 tarihinden önce kesilen ve ödenmeyen faturaları kapsıyor. Uygulamadan yararlanmak isteyenlerin 11 Ocak 2010 tarihine kadar doğrudan sağlık hizmeti aldıkları hastane veya tıp fakültelerine dilekçe ile başvurması gerekiyor. Taksit tutarı ve sayıları, hastane yetkilileri tarafından belirlenecek.
585947
Açılıma destek veren sanatçılar
Toplumun her kesimi kendi kültürü, içinde bulunduğu şartları, yaşadıklarını göz önüne alarak “Kürt açılımı” kendi perspektifinden yorumluyor. Peki sanatçıların düşünceleri ne? Konuşan Türkiye'nin sanatçılarının açılım görüşleri: SEHER ÖNALAN'ın haberi Türkiye, son birkaç aydır Kürt açılımı (demokratik açılım-ulusal birlik projesi… siz hangisini isterseniz öyle adlandırın) konusundaki tartışmalara kilitlendi. Toplumun her kesiminden ayrı görüş ve fikirler ortaya saçılıyor. Siyasetçiler, düşünürler ve bilim adamları her gün televizyonlarda boy gösteriyorlar. Son günlerde siyasetçiden ev kadınına kadar herkesin gündemindeki en önemli konu “Kürt açılımı”. Aylardır televizyon ekranlarında kırmızı yazıyla “son dakika” haberi olarak verilen “Kürt açılımı” için yapılan yorumlar da, bilinmeyen detayları kadar fazla. Toplumun her kesimi kendi kültürü, içinde bulunduğu şartları, yaşadıklarını göz önüne alarak “Kürt açılımı”” kendi perspektifinden yorumluyor. 'ARTIK DÖNÜŞ YOK' Annesinin Türk, babasının ise Kürt olduğunu söyleyen Hülya Avşar'ın açılımı “Demokratik açılım meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, artık dönüşü yok. Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. Türkler bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm; ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri Anayasa'yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler” sözleriyle değerlendirmesi, son derece cesaretli bulunarak desteklendi. Ancak, bir süre sonra bu sözler Avşar kızının aleyhine döndü. Avşar hakkında soruşturma başlatıldı. Düşüncelerini paylaşmasının bir anda “bölücülük” olarak algılanması, Avşar'ı açılımla ilgili umutsuzluğa sürükledi: “Demokratik bir ülkede yaşamıyorsun ki açılımı yapalım. Ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportajı yaptım ve başıma gelene bakın. Bana göre, şu bana yapılan, Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Bu, açılım değil, kapanış oldu.” AVŞAR'A 4.5 YIL HAPİS ŞOKU Hülya Avşar hakkında verdiği röportajdan ötürü 'Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik etmek' suçuyla 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılması gündemde. AJDA'DAN 'KEÇE KURDAN' Sanatçılardan Kürt açılımına ilk destek, aslında konu henüz gündemde bile değilken belki de farkında olmadan Süperstar Ajda Pekkan'dan geldi. Pekkan'ın 'Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı'nı kullanma bilincinin artırılması için geçen Mart ayında gerçekleşen Güldünya Konseri'nde Kürt şarkıcı Aynur Doğan ile “Keçe Kurdan” yani “Kürt Kızı” şarkısını Kürtçe söylemesi, herkes tarafından olumlandı. Bu şarkı, Süperstar'ın Kürt-Türk kim olursa olsun Türkiye'de yaşayan kadınların ortak sorunları olduğu ve bunların çözümü için Türk ve Kürt kadın sanatçıların el ele vereceklerine dair anlamlı bir mesajdı. BAŞBAKAN'A DESTEK TELEFONU Sezen Aksu, Temmuz ayı sonunda Tunceli'deki 9. Munzur Festivali'nde Mikail Aslan ile düet yaparak Kürtçe ve Zazaca türküler söyledi. Ardından minik serçe, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak “Kürt açılımı”na destek verdiğini söyledi. Aksu'nun Erdoğan'a, “Sürecin güzel bir şekilde tamamlanması için elimden geleni yapmaya hazırım. Annem ve babam, bu sürecin karşısında duranları iki cihanda lekeli kabul ediyorlar, ben de öyle görüyorum. Türkiye'nin her köşesinde ayrı bir güzellik var. Türkiye'nin her karesi aynıdır, bizim ayrımız gayrımız yok, olamaz da” demesi herkesi sevindirdi. 'BEN BARIŞTAN YANAYIM' Açılıma bir destek de Şevval Sam'dan geldi. Iğdır'da sahne alan Şevval Sam'ın Kürtçe şarkı seslendirmesi, konser alanlarındakiler kadar ne yazık ki protokolde hoşgörüyle karşılanmadı. Protokol, Kürtçe şarkı ile konseri terk ederken Sam, onları "Gidenlere güle güle, ben barıştan yanayım, Kürtçe de okurum, Türkçe de, Ermenice de" sözleriyle uğurladı. Şevval Sam, "Ben barıştan yanayım, kan dökülmesin. Bu işe alet olanlar utansın" diyerek açılıma desteğinin süreceğinin sinyallerini verdi. Nihat Doğan: Türkiye'de derin bir anayasa var Kürt açılımı” Türkiye'nin en önemli konusu. Ancak ben bu konuya “Kürt açılımı” değil, “demokratik açılım” deme taraftarıyım. Zira hadiseye böyle bakmazsak, açılıma zarar vermiş oluruz. Kürtler 1923'ten beri mağdur edilen, şarkılarını gizli gizli dinleyen, köyleri yakılan, dilini konuşamayan insanlardı. Yarın iç Anadolu'da farklı bir ırk için ya da dini vecibelerini yerine getirmek isteyenler de aynı sorunlarla karşılaşabilir. Onun için demokratik anlamda birtakım çalışmalar yapmak daha doğrudur. Bu anlamda atılan adımlara olumlu bakıyorum. Bence tabanda herhangi bir sıkıntı yok. En canlı örnek sayın Başbakan. Kendisi Karadenizli ve eşi Emine Hanım Kürt; evlenmişler. Onların evlilikleri bir sorun yaratmadı. Bence “Kürt sorunu” biraz da böl, parçala, yönet mantığıyla gelişti. Bazıları insanları koparmak ve korkutmak için Kürt'ü “kıro” Laz'ı ise “uşak” diye ayırdılar. Bu halkın kanları üzerinden nemalandılar. Fakat bizler konuyu iyi idrak etmeliyiz. PKK olayı ise askerin konusudur; ancak 25 senedir bir siyaset haline geldi. Bu konunun bedeli siyasilere ödetildi. Bu mevzu Bermuda Şeytan Üçgeni'ne döndü ve yaklaşanı kaybetti. Sorun sistem sorunudur. Dayatmacı sistemden kurtulmak lazım. Şimdiye kadar iktidarlar sisteme hizmet etti. İktidarlar cam fanusa konuldu. Ama AKP bu fanusu kırmak üzere. Ben beş sene önce Kürtçe şarkı söylediğimde tabanda sıkıntı yaşamadım. Ama yukarıda, medyada Kürtçe şarkı söyleyenlere “kıro diyelim çıkarmayalım” diyen derin bir anayasa var. Oysa Türkiye'de sanatçılar toplumun iç yapısını harekete geçiriyor. Dinamize ediyor. Tabii bu aşamada siyasilere de görev düşüyor. Parlamentodaki partilere şaşıyorum. Nankörlük ve halka hainlik içindeler. Halk onlara oy vererek oraya gönderdi. MHP'ye ve Deniz Baykal'a halktan birisi olarak yalvarıyorum. Tarih sizden “halka hainlik etti” diye bahsetmesin. Siz de kahraman olarak tarih sayfasında yerinizi alın. Başbakanın yanında yer alın. Bu süreci provoke etmek için cümleler sarf edenler de halk düşmanıdır. DTP daha dikkatli olmalı. Üzüm mü yenecek bağcı mı dövülecek? Şoven kelimeler bırakılmalı. DTP'de de bu işle nemalanan ve dokunulmazlık alan ve koltuk kazanan insanlar vardır. Bu insanlardan her partide ve PKK içinde de vardır ve süreci provoke etme adına elinden geleni yapıyorlar. Medya da vebal altındadır. Çünkü medya şehit cenazeleri haberine yer vermeseydi, PKK şimdiye kadar dağda kalmazdı. Her şeye rağmen bu açılıma sanatçı olarak bizler de katkı sağlayabiliriz. MESAM ve MÜYAP için şu anda önceliğimiz telif hakları değil; demokratik açılıma katkıdır. Tatlıses: Gelin Başbakana sahip çıkalım, yardımcı olalım, bu işi de bitirelim İbrahim Tatlıses, Başbakan Erdoğan'ın terörü yok etmek için yola çıktığını belirterek, "Ona kimse sahip çıkmıyor. Var mı böyle bir şey?... Gelin Başbakana sahip çıkalım, yardımcı olalım, bu işi de bitirelim" dedi. Tatlıses, bayramda sahnede yaptığı konuşmada, demokratik açılım ve terörün bitirilmesi konusundaki çalışmaları değerlendirdi. Tatlıses, "Türkiye Cumhuriyeti'nde siyaseten birbirimize çamur atmaktan başka bir şey bilmiyoruz. Şu anda Türkiye'nin en önemli noktası var; terör. Bu terörü yok etmek için Başbakanımız yola çıkıyor. Ona kimse sahip çıkmıyor. Var mı böyle bir şey? 30 senedir mücadele ediyoruz diyorlar, neyin mücadelesi? Bir 30 sene daha mücadele etsek terör bitmez. Gelin Başbakana sahip çıkalım, yardımcı olalım, bu işi de bitirelim. Çünkü bu işin bitmesi çok önemli bir şey" dedi. Kenan Işık: Açılımı ben de destekliyorum Demokratik açılımla ilgili görüşlerinden dolayı hakkında soruşturma başlatılan Hülya Avşar'a sanatçı dostlarından destek geliyor. Bunlardan biri de tiyatrocu Kenan Işık. İnsanların görüşlerinden dolayı yargılanmasının doğru olmadığını söyleyen Işık, Avşar'ın ayrımcılık yapacak son insan olduğunu söyledi. Avşar'ın Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu aktaran Işık, düşüncelerin ne olursa olsun açıklanması gerektiğini savundu. Bununla beraber kabul edilip edilmemesinin insanlara bırakılmasına inandığını ifade etti. Işık, yaşanan sürece 'Kürt açılımı' yerine 'demokratik açılım' demeyi tercih etti. Çalışmaları, Türkiye'nin son zamanlarda attığı özgürleşme adımlarının bir devamı olarak nitelendirdi. Süreci desteklediğini belirten sanatçı, durumu insan hakları çerçevesinden değerlendirdiğini, faşist düşüncelerin artık son bulması gerektiğini ifade etti. Teoman: Gururu kırılmış halkın güvenini kazanmak için adım atılmalı Kürt açılımının ismi “demokratik açılım” olarak değiştirildi mantıksız da değil- ama Kürt açılımı üzerine düşüncelerim her demokrat insan ile aynı. Yıllardır süregelen vicdansız bir sürecin sona erdirilmesi olarak algılıyorum ve yürekten destekliyorum. Türkiye'yi esir alan neredeyse bir asırlık çağdışı, kalp dışı bu süreç, benim başımı bir Türk olarak yere eğiyor. Şu ana kadar olan faşizan politikaların hepsi benim ait olduğum kimliği küçülten şeyler. Türkiye'de yaşayan her vatandaşın etnik, dini, mezhepsel, cinsel vs. olarak eşitliği benim başımı dikleştirir. Tabii bu süreçte önce kolay sorulardan başlanmalı. Bence bir blok olarak bütün her şeyin bir anda yol haritasına aktarılmasına da gerek yok. Meclis hemfikir olduğu asgari kanunları hemen çıkarmalı, zor soruların üzerine ise sonra gitmeli. Bu çerçevede birçok sorun var; ama asıl önemlisi Kürtlerin devlete karşı pek de haksız olmayan güvensizliğinin giderilmesi. İlk iş operasyonların durdurulması olmalı. Gelen şehit haberlerinin nedeni medyada PKK'nın saldırısıymış gibi yansıtılıyor. Bu kayıplar TSK'nın operasyonu neticesinde oldu. Önemli konulardan birisi de Kürtçe eğitim. Kürt dilinde eğitim, enstitülerinin kurulması, asimilasyona son verilmesi gibi dolambaçlı konular, çok da dramatize etmeden, hemen başlamalı. Bunlar, yine yansıtıldığı gibi reel olmaktan ziyade, sembolik adımlar bence. Ama gururu kırılmış bir halkın güvenini kazanmak için de zorunlu. Devlet -meşruiyetlerini kamuoyu önünde tanıyamayacağından- Öcalan veya PKK ile görüşemeyeceği için süreç DTP ile yürütülmeli. DTP de dönem dönem gördüğümüz, kendini sürecin aktörlüğünden feragat ettiren, varlık nedenini hiçleştiren yorumlarını bir an önce bırakmalı. Tüm bunların çerçevesinde biz sanatçılar sadece fikrimizi söyleyebiliyoruz ve söylemeliyiz de. Bunun dışında yapabileceğimiz çok bir şey yok. Bizlere yakınlık duyan insanlara bir nebze olsun güzel ve ahlaklı bir yön gösterebilirsek, belki kamuoyu dediğimiz bu muğlak kavram doğru bir yöne evrilebilir. Vedat Yıldırım: Kürt açılımı dediğimiz aslında demokratikleşme açılımıdır Kürt açılımı konusunda umutlu olmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda açılımı destekliyorum. Bakan Beşir Atalay'ı da yakından takip ediliyorum. Çok temkinli bir ortam var. Demokratik açılımda, “Kürt açılımı” kullanılabilir. Adına “Kürt sorunu” dediğimiz şey aslında özgürleşme ve demokratikleşme sorunudur. Çünkü Türkiye'de hala Alevi sorunundan türbanlı kızların eğitim görebilmek için okula alınmamasına kadar pek çok sorun var. Hala işçi ve memurun sendikalaşmasının önünde problemler mevcut. Bu pencereden bakıldığında, ülkede “Özgürlükler bizi böler” fikri, aşılması gereken en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bölünme paranoyası bazı siyasilerce çok zikrediliyor. Eğer bu siyasiler kendi statükolarını devam ettirmek için böyle yapıyorlarsa sonucu gerçekten hoş olmayacak diye düşünüyorum. Şu anda her yönden de kabuklarını kırmaya çalışan bir ülke var. Ancak şunu göz ardı etmemek lazım. Hala 12 Eylül Anayasası ülkemizde hakim. Açılım çerçevesinde öncelikle bir anayasa değişikliği gerekli. Sorunun çözümü için öncelikle kamusal alanın rahatlatılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin her kitapevi ve yayınevi bir jest olarak Kürtçe kitap basmalı. Sanatçılar kendi programlarında konserlerinde Kürtçe'nin yanı sıra farklı dillerde de şarkılar söylemeliler. Festivallerde sadece Kürtçe şarkılar değil, diğer diller için de kotalar konulmalı. Sezen Aksu gibi bazı sanatçılar bu anlamda kendi çabalarıyla girişimde bulundular. Tüm açılıma destek için bir araya gelerek konser verilebilir. Biz neler yapabileceğimizi kendi aramızda konuşuyoruz. Aslında demokratik açılım süreci çok uzun. Ancak bazı girişimler için çok fazla zaman geçirilmemeli. Artık bazı şeylerin somutlaşması lazım. Çünkü makul zemin yok olmak üzere. Herkesin elinden geleni yapması gerekli. Eğer ciddi adımlar atılırsa gerçekten de hayırlı olacak. Umutsuz olmak istemiyorum. Özlem Akınözü: Kürt açılımı açıklandıktan sonra referanduma sunulmalıdır Öncelikle Kürt sorunu tanımlamanızı ben bölge halkının sorunları olarak tanımlamak isterim. Bunun dışında ağırlıklı aynı bölgede tüm ülkede çok ciddi bir terör sorunu vardır. Ancak bu saydığım iki sorunu hem birbirinden ayırmamak hem de birbirine karıştırmamak gerekir. Ayırmamak gerekir, çünkü terör baskısı ve yetersiz eğitim sebebiyle bölge halkının bir kısmı terör örgütünü desteklemeye başlamıştır. Karıştırmamak gerekir, çünkü terör sorunu halledildiğinde ve devlet bölgeye eğitimden sağlığa ve iş konularına eksiksiz hizmeti götürdüğünde bölge insanımızın hiçbir meselesi kalmayacaktır ve kalmamalıdır. Kürt açılımı adı altında sunulan sözcüğün içeriğinin ne olduğunu bilmesem de, yukarıda saydıklarım çerçevesinde bir içeriğe sahipse ve tanımlamayı beğenmesem de sonuna kadar desteklerim. Milletimize sunulan tanımlamanın ayrıştırmayı çağrıştırdığını düşünüyorum. Bunun dışında, dış güçlerce yönlendirilen ve desteklenen terör örgütünün yıllardan beri binlerce evladımızın canını aldıktan sonra, devlet olarak pazarlığa girilmesi, silaha sarılmanın çözüm olduğu yolunu açar ki bu da çok vahim sonuçlar doğurur. Kaldı ki verilen şehitlerin ailelerinin ve tüm milletin mutabakatının alınması manasında içeriği açıklanan bir açılım, referanduma sunulmalıdır. Esat Kabaklı: Fırsatın ne olduğunu hala bilmiyoruz Biz Kürtleri her zaman kardeşimiz olarak görüyoruz. Ancak PKK'lıyı ve onları besleyenleri kardeşimiz olarak görmüyoruz. Önce masum insanları öldürüp sonra da barış ve kardeşlikten bahsedilmesini samimiyetsiz buluyorum. Güneydoğu'da insanlar PKK'nın dayatması yüzünden kepenk indirdiler, yine PKK'nın korkusu yüzünden DTP'ye oy verdiler. Çünkü asker akşam çekildi kışlasına gitti; halk ise PKK ile kaldı. Korktukları için PKK'yı desteklediler. Biz istediğimiz kadar çalıp söyleyelim, faydası yok… Bizi birbirimize düşürüyorlar. Hükümet “açılım konusuna, “bu fırsat kaçmaz” diyerek girmiştir. Bu fırsatın ne olduğunu maalesef üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen Türk kamuoyu hala bilmiyor. Ancak PKK'nın sözcüsü DTP'nin “açılım çerçevesinde istedikleri şartlar, ülkeyi bölmeye götürür. Yeni Şafak-Cumartesi-Zaman-Haber 2009-09-26 18:42:53 ancak siriri gecince herseyi anlamis olamassin.. yani türkiyede acilim konularinda anliyan da konusuyor anlamayanda.. Ismail Yildiz 2009-09-26 17:47:04 öncelikle ben burda hiç çekinmeden şu soruyu sana sormak istiyorum: kaç yaşındasın? özür dilerim ama ben sadece bir ırk olduğunu söyledim. üstün bir ırk olduğunu, var-yok diye bir ibare kullanmadım. ben sadece sana ırktan gelen bir nesli anlattım. biz türklerden de bahsederken turaniler deriz mesela. sen tarihsel bir olayı anlatırken aktörlerine değinmeden nasıl analatabilirsin ki? ırkçılık kendi ırkını diğerlerine empoze etmeye çalışmak, diğerlerinden üstün kılmaktır. bizim istediğimiz ise eşitlik... Serdar KILIÇKAN 2009-09-26 16:31:23 yanlız barış manço makodonya göçmeni...göçmenlerin çoğu göçerek geldikleri için devlet nereye yerleştirdiyse oralı olmuşlardır..youn avestan kelimesinin anlamını söylediğin için sağol...young avestanın atasal bir ırk olduğundan bahsetmişssin.. şimdi sende ırkçılık yapmış olmuyormusun...birde çıkıp milliyetçilere kızıyorsun...hiç kimse aslını inkar etmesin tarihini kültürünü araştırsın hatta yaşasın ama. bölücülük yapmadan...yoksa kardeşiz demenin ne anlamı varki.. Ottoman Sultana 2009-09-26 16:17:15 bu bir kitap ismi değil, biraz ansiklopedik araştırma yapman gerek. Atasal bir ırk. Aryan ırkının ata ırkı. Young Avestanlar Medlerdir diğer deyimiyle. Dar manada Kürtler diyebiliriz. Geniş manada günümüz avrupa ve kuzeybatı-güney asya, rusya ile tacikler bu ırka dayalı. Barış mançoya gelince kendisi aslen siirtlidir.Kurtalanlı, yolarkadaşları da demokrat insanlardı. torba hesabı yapacaksak barış manço da torbadaki zengin toplardan biri olabilir.Barış manço iyi biriydi, sorulsaydı kendine,evet derdi açılıma Serdar KILIÇKAN 2009-09-26 16:10:55 urumçili birini konuşturmuşlardı. "biz sadece dilimizi konuşmak, dinimizi uygulamak ve kültürümüzü yaşamak istiyoruz. bizi asimile etmeye çalışıyorlar" demişti. çin devlet politikası komunizme dayalı. ırklar ve kültürler ve dinler sıfırlanır. ta ki Eşitlik sağlanıncaya kadar. politika gereği, her eyalete eşit yatırımlar yapılmış, yol, okul, hastane vs. ama yine de ayaklandı oradaki türkler neden? bir tek türklerin kanında mı var özgrülük? çin ile türkiye arasında zerre kadar fark yoktu olayda... Serdar KILIÇKAN 2009-09-26 16:08:51 serdar, benim saydığım sanatçıların hepsi türkücü aynı zamanda da ÜLKÜCÜ...saydığım isimlerin hapsinin ağırlığı var..mesela Barış Manço ..yanlışsam söyle.....young avestan kitap ismimi...alıp okuyacağım...teşekkürler... Ottoman Sultana 2009-09-26 16:03:17 Bir ülkede hayati sorunların çözümü için öncelikle ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün, inanç ve ibadet özgürlüğünün bulunması gerekiyor. Düşüncelerini dile getiriyor diye, sahip olduğu inancı yaşamaya çalışıyor diye insanları susturmaya çalışmak, baskı altına almak, tehdit etmek; can,mal,namus güvenliğini tehlikeye sokmak bir ülkedeki en büyük problemdir. Sorunların çözümü için herkes rahatça konuşabilmeli ve kimin sıkıntısı,derdi,ihtiyacı varsa yetkililer tarafından dinlenip çare aranmalıdır. ALİ CAN 2009-09-26 15:56:06 arkadaslar neden kurt acılımı bılemıyorum turkum ve turk kalacagım fakat hep haksızlıklar bıze denıyor kurt ust yonetıcılerı halk bırsey demıyor ve kardes gıbı yasıyorlar haksızlık asıl batı tarafına yapılıyor odenen vergılerın yuzde 90 batı yuzde 10 dogu elektrı su v.s gıbı ucretler batının cebınden cıkıyor batı ssk bagkurları var her ay farklı ucretler yatırır bmw x5 jıple gezenlerın cebınde yesıl kartları var bılınmez bu nedenler allahtan tek dılegım turk kurt kardeslıgını kımseye bozdurmasın..... muffmatik 2009-09-26 15:40:26 senin adını saydıkların tükçü zihniyete hizmet eden adamlar. türkiyeye değil türkçülere mal olmuşlar. sezen aksu teoman bunlar tüm türkiyeye malolmuş. olasılık dersi vardır matematikte. yeşil top, kırmızı top, de herhangi bir renk diyelim. torbadan bir top alsan hangisini alma ihtimalin yüksek. AZERİ ismini tarihte ilk olarak kürtler isimlendirmiştir. AGİRBAZHERAN orjinal ismi. ateşe tapanların yurdu anlamına geliyor. bu szölerimde derin manalar var YOUNG AVESTANları inceleyin tüm göçler var orda Serdar KILIÇKAN 2009-09-26 15:22:48 Grozny için kızıl ordu yetmemiştir, çünkü sancakta tevhid yazıldır, mecusi güneş resmi yoktur, ıraksa ingiliz hatunun kurduğu yapay devlettir ki (şimdi üzüleceksiniz): Türkiye yapay bir devlet değildir. Nükleeri İran yada İsrail salladığında Ankara'ya imdat abi diye sığınıldığında Adamlar çok haklı diyecek kadar nefesiniz kalırsa onda da şehadet getirmeyi tercih edin. Irkçılığın sonu cehennemin dibidir. Abd ile komşu komşu ''yaşa'' zalimin yurdu cehennem diye azab görmekten ALLAH korusun ve hidayet versin. mikail 2009-09-26 15:13:26 bu ülkede kürt kökenli MİLLİYETÇİLER de var ..onlarıda kabul edin bi zahmet...DTP li kürtler milliyetçi kürtlere satılmışlar diye hitap ediyor...içlerine sindiremiyorlar...her kesim için yapılacak açılama EVET diyorum..ama sadece KÜRT açılımına HAYIR diyorum...bilmem anlatabildimmi?.... Ottoman Sultana 2009-09-26 15:05:46 Kürt yada demokratik açılımın ne olduğu ,hangi esaslı unsurları içerdiği açılım gerçekleşir ise somut olarak neler gerçekleştirileceği kamu oyuna anlatılırsa ,açılımım yanında yada karşısında oluruz.Bu sanatcılar ile Amerikalı artistin tutumu arasında bir fark görmüyorum.Bilinen ki Türkiyede Türk milleti ile şu yada bu nedenle sorunu bulunan bir çok kişi bulunmakta.Allah sonumuzu hayırlı eylesin. Kemal özer 2009-09-26 15:03:34 groznı de ve gazzede haklı sebeplerden dolayı yapıldı yapılanlar hatta ırağa düzenlenen demokerası harekatı da haklıydı oncesinde neler oluyordu kımyasalla katlıamlar nukleer le tehdit edenler saddam unutmayın ırak nukleerci ydi şimdi içimiz rahat oldu onlara yaşa abd murat 2009-09-26 15:00:48 Türkiyenin bu en büyük ve şimdiye kadar hiçbir hükümetin el atmadıgı sorununu çözmek için cesaretle ortaya çıkan hükümeti ve kamuoyunda bu açılımı destekleyenleri ben de destekliyorum.türkiye kanser olmuş bu sorunla daha fazla yaşayamaz. Mustafa B. 2009-09-26 15:00:08 mustafa yıldızdoğan adıyamanlı değil...diyelimki adıyamanlı ve kürt...adıyamanın hepsi kürt değilki...insanlar niye tanımadığı bir bölge ve vilayetlerimzin kökeni hakkında yorum yapıyor..yani doğu il kütüğüne kayıtlı herkes kürtmü olmuş oluyor..mesela urfada kürt, zaza, arap ve türkmen yaşıyor..ben şimdi urfalıysam kürtmü olmam gerekiyor..mardinde arap süryani kürt ve türkler yaşıyor..mardinliysem kürtmü olmam gerekiyor..elazığda türk kürt zaza yaşıyor..elazığlıysam kürtmü olmam gerekiyor.. Ottoman Sultana 2009-09-26 14:55:50 Fakat: Devlet terörü diyenler: Grozny'e, gazze'ye bakmadan burada ahkam kesmesin, Kürtlerin asimile edilmesi cümlesini kuran adam asimile ne demek bilmediği kesin, PKK ile Çatışmanın Kürt'lerle yapılan bir çatışma gösteren aklı evvellerin destur çekmeleri lazım aksi takdirde açılım ters teper Nükleer açılma dönüşür, meclis çatısı ve dokunulmazlığı ardında ağzına geleni fütursuzca söyleyen özgür değiliz diyen dtp millet vekilleri mayın döşeyip barış diyen hainleri bu açılımın gerçek katilleridir. mikail 2009-09-26 14:49:54 Kürt sorunu veya demokratik açılım dendiği müddetçe bi cacık çıkmaz bu açılımdan. Türkçü sorunu vardır bu topraklarda. Bizler onların sahip olduğu kafa ezme anlayışıyla onları hizaya getirelimde demiyoruz, Ama gerekirse şehir dışlarında islah evleri kurularak terbiye edilmelidirler. Türkçü travmasına girmiş bu faşist yanlılarına gerekirse psikolojik terapi verilmelidir. nafri sirvan 2009-09-26 14:48:23 Tarkan olsaydı açılım taraftarı en sert açıklamaları yapardı. Mustafa yıldızdoğan da kürttür. aslen adıyamanlıdır. Her ne ise, sanatçılara kulak verip bir kilit destek mekanizması oluşturulmalı. Esat Kabaklı bir güneydoğu turuna çıkmalı ve bir yıl oraları köy köy gezmeli. kimin kime baskı yaptığını görmeli, kimin kiminle başbaşa kaldığını öğrenmeli. Bakın Teoman çok iradeli bir yorum yapmıştır, sanki orda yaşamış gibi.Medyanın insanlara yanlış bilgi verdiği çok önemli bir nokta. Teşekkürler Teoman ve herkes Serdar KILIÇKAN 2009-09-26 14:35:49 hülya avşar hanımla aynı düşündeyim bu bir suç duyurusudur kendimi ihbar ediyorum bide pkk korkusundan oy veriliyor diyenler yalan soyluyorsunuz ben dtp ye oy verme diye çok baskı gördüm ama dtp ye oy ver diye baskı kuran olmadı zaten kafama sıksalar genede istediğim yere veririm mıletti antalyada tehdit eden sizin odonemkı adalet bakanınızdı unutmadık daha murat 2009-09-26 14:34:19 hep solcu ve kürt sanatçılara sorulmuş bizim açılımlarımız dedim...bu cümleden ne anladınız...iki teoman laz değil...hemi laz olsa ne olur...lazlarda bizim akrabalarımız...biz türklerde ayrımcılık yok..nifahda yok...mehmet salmanı bilmem emme bana gelince babadan muşluyum (karapapak türklerinden) anneden kars (azeriyim).. böyle olunca TÜRK olmuş oluyorum...çaktınızmı köfteyi...hadin size hayırlı işler... Ottoman Sultana
584708
Erdoğan'dan bayrak hassasiyeti
Erdoğan'dan bayrak hassasiyetiABD'nin Pittsburgh kentindeki G-20 Zirvesi'ne katılan liderler aile fotoğrafı çektirdi. Pittsburgh David L. Lawrence Convention Center'de devam eden G-20 Zirvesi'nin ilk oturumunun ardından, geleneksel aile fotoğrafı çektirildi. Aile fotoğrafı çekimi sırasında liderlerin duracakları yerleri gösteren ülke bayraklarının zeminde yer aldı görüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, diğer liderlerin yerlerini aldığı sırada, Türk Bayrağı'nı konulduğu yerden alarak ceketinin iç cebine koydu. BAŞBAKAN ERDOĞAN, İKİLİ TEMASLARDA BULUNDU Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-20 Zirvesi'nde bazı ülke liderleri ve IMF ve Dünya Bankası başkanları ile görüştü. Başbakan Erdoğan, Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, İsveç Başbakanı Fredrick Reinfeldt, Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Güney Afrika Devlet Başkanı Jakop Zuma, Güney Kore Cumhurbaşkanı Laa Myung-bak, Avustralya Başbakanı Kevin Rodd, Dünya Bankası Başkanı Robert B. Zoellick, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn ile görüşmelerde bulundu. Edinilen bilgiye göre, basına kapalı görüşmelerde bölgesel, küresel ve ikili ilişkiler ele alındı. Başbakan Erdoğan ve IMF Başkanı Kahn, karşılıklı olarak yakında görüşmelerin yapılacağını teyit etti. Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ile görüşmesinde iki ülke ilişkileri, bölgesel konular ve enerji işbirliği konuları ele alındı. Görüşmede, yakın zamanda Ankara'da imzalanan anlaşmaların pratiğe yansıtılması gerekliliğinin önemine vurgu yapılırken, bu anlamda stratejik işbirliğinin daha ileri bir noktaya taşınmasının önemi vurgulandı.
585524
Bankayı dinamitle soymak isterken öldüler
Dinant Savcılığından yapılan açıklamaya göre, bu sabah erken saatlerde "Record Bank" şubesine giren hırsızlar, para bulunan kasayı açmak için dinamit patlattı. Patlamada bina çöktü, hırsızlar enkaz altında kaldı. Sabah yerel saatle 04.00 sularında meydana gelen patlama sırasında binada başka kimsenin bulunmadığı ifade edildi. Savcılık, hırsızlardan birinin cesedinin bulunduğunu, diğerinin aranmasına devam edildiğini duyurdu. Dinant Belediye Başkanı Richard Fournaux, banka kasasının patlamadan zarar görmediğini ve açılmadığını bildirdi. Çöken bina çevresinde güvenlik önlemleri alındı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
585024
ZEKİ ÇOL Maçı Thomas Doll çevirdi
Trabzonspor, oyuna etkili bir başlangıç yapmıştı. Daha 5. dakikaya girilirken de golü bulmuştu. Selçuk sağdan Umut'u kaçırmış, Umut ikinci direğe nefis bir pas bırakmış ve Gabriç, boş durumda golü atmıştı. 10 dakika sonra bu defa Gökhan, sağ çaprazdan bomboş kalarak ceza alanına giren Colman'ın önüne topu uzatmış, Colman da skoru 2-0'a taşımıştı. Yapılışları farklı da olsa G.Birliği'nin orta alandaki birbirinin benzeri hataları sonucu oluşan iki goldü bu. Gençlerbirliği, geri dörtlünün önüne Cem Can, onun hemen ilerisine ise Burhan Harbuzi, Tozo, Mustafa Pektemek dörtlüsünü koymuştu. 4-1-4-1 dizilişiyle sahaya yayılan Başkent ekibinin sıralardaki en büyük handikapı, Cem Can'a önündeki dörtlüden destek gelmemesiydi. Ön liberoyla bu dörtlü arasında oluşan boşluğa ise Trabzonspor, dönüşümlü olarak Selçuk, Colman, Gökhan Ünal, Gabriç ve Umut Bulut'u sokuyor ve bu bölgeden oluşturduğu ataklarla Gençlerbirliği savunmasını yıpratıyor. Dahası gol atıyordu. Gençlerbirliği, oyunun boyunu kısaltmayı ve orta sahasını alan daraltmakla kullanmayı skor 2-0 olunca akıl etti. Sonrasında ise yavaş yavaş oyunda dengeyi kurmaya yöneldi. Mustafa, devrenin ortalarına doğru alan değiştirmeye ve santrfor arkasına yaklaşmaya başladı. Hemen akabinde onun pasıyla Harbuzi'nin golü geldi. Thomas Doll, ikinci yarıya Burhan-Hurşit, Harbuzi-Sandro değişikliklerini yaparak ve takımını 4-3-3'e döndürerek başlattı. Tozo ile Cem Can'ı savunmanın önüne, Mustafa'yı sağ kanada çekti. Ardından oyunda hemen inisiyatifi ele aldı. Trabzonspor orta alanının oyundan düşmeye başladığı bu bölümde savunmanın dirençli oyunu sayesinde gol gelmedi. Hugo Broos'un oyuncu değişikliği yapmak ve orta alanı güçlendirmek 61. dakikada aklına geldi. Ancak G.Birliği'nin iyi mücadelesi ve baskısı bundan sonra da devam etti. Nihayet 76. dakikada Bilal'in frikikten attığı daha doğrusu Tony Sylla'nın yediği golle eşitlik sağlandı. Trabzonspor, deplasmanda 2-0 gibi çok önemli bir skor avantajını yakalamasına karşın bu maçı niye berabere bitirdiğini biraz da kenar yönetimini eleştirerek iyi sorgulaması lazım. Bir tarafta kenar yönetim, yaptığı doğru müdahalelerle giden maçı çevirdi. Diğer tarafta ise kazanılan maç güçlükle berabere bitirildi. z.col@zaman.com.tr
585975
Düğün magandası yine can aldı
Çiçekdağı Fevzi Çakmak Mahallesi'nde, kendilerine ait ruhsatsız aile çay bahçesinde yapılan düğün törenine, Ankara'dan davetli olarak geldiği bildirilen 40 yaşındaki A.K. yemek sırasında belindeki tabancasını çıkartarak, mekanizmayla oynayarak yer ve havaya paralel olarak ateş etmeye başladı. Bu sırada kurşunlar düğünde bulunan yaşındaki Metehan Durmaz'ı göğsüne, 12 yaşındaki Damla Özçelik'in bacağına ve 36 yaşındaki İdris Arslan'nı ise omuzuna isabet etti. Yaralılar, Yozgat'ın Yerköy İlçesi'ne sevk edilerek, Yerköy Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Durumu ağır olan yaşındaki Metehan Durmaz, ilk müdahalenin ardından Kırşehir Devlet Hastanesi'ne sevk edilirken yolda yaşamını yitirdi. Diğer yaralılar Özçelik ve Arslan'ın sağlık durumlarının iyi olduğu ve tedavilerinin sürdüğü bildirildi. Ankara'dan düğün töreni için Çiçekdağı'na gelen ve maganda kurşunuyla ölen Metehan Durmaz'ın anesi Necla Durmaz ve yakınları hastane önünde sinir krizleri geçirdi. Rastgele ateş açarak kişinin ölümü, kişinin de yaralanmasına neden olan A.K. ise, olaydan sonra olay yerinden kaçarken, polisin takibi sonucu Yerköy'de yakalanarak gözaltına alındı. A.K.'nin, olayda kullandığı silahın ruhsatlı olup olmadığı da araştırılıyor. Bu arada törenin yapıldığı ve ruhsatsız olduğu ortaya çıkan aile çay bahçesinin sahibi ve düğün sahibi İbrahim Kirlioğlu'nun ve oğlu damat Hasan Kirlioğlu'da sorgulanmak üzere polis merkezine götürüldü. Çiçekdağı Kaymakamlığı'nın talimatıyla ruhsatsız aile çay bahçesi mühürlendi.
584982
Forveti korku salan Aslan'ın defans hattı alarm veriyor
Sarı-Kırmızılı takımda yarın oynanacak Eskişehir maçı öncesi defansın göbeğinde oynayan Emre Güngör, Gökhan Zan ve Emre Aşık'ın sakatlığının ardından Teknik Direktör Rijkaard'ın elinde sağlam olarak bir tek Servet Çetin kaldı. Cim Bom'da geçen yıl yaşanan başarısız tablonun ardından yönetim kolları sıvayarak yeni bir yapılanmaya gitti. Dünyaca ünlü Hollandalı teknik adam Frank Rijkaard'ı göreve getiren Aslan, ardından Keita, Leo Franco, Elano, Mustafa Sarp, Gökhan Zan gibi oyuncuları takıma kazandırdı. Yeni transferlerle birlikte orta saha ve hücum hattında alternatifli oyuncu topluluğu oluştu. Ancak savunmadaki sakatlıklar baş ağrıtmaya devam ediyor. Bu sezon ligde maçta 19 gol atarak 3,16 gol ortalaması tutturan Galatasaray, kalesinde ise çok gol gördü. Özellikle rakip forvetlere çok pozisyon veren Sarı-Kırmızılı takımın savunması yarınki Eskişehirspor maçı öncesi de sakatlık sıkıntısı yaşıyor. Kayseri'de Estonya ile oynanan milli maçta Gökhan Zan, Panathinaikos karşısında Emre Güngör ve son yapılan Kasımpaşaspor karşılaşmasında da Emre Aşık'ın sakatlanması Frank Rijkaard'ı sıkıntıya soktu. Gökhan Zan ve Emre Güngör'ün ne zaman sahalara döneceği bilinmezken Emre Aşık'ın Eskişehir karşısında forma giymesi için tedavisine yoğun bir şekilde devam ediliyor. Ayak bileği şişen ve ağrıları devam eden Emre Aşık, Galatasaray'ın dün yapılan çalışmasına katıldı. Bugünkü antrenmanın sonunda tecrübeli ismin durumu netlik kazanacak. Emre Aşık, Eskişehirspor kaşısında forma giymek istediğini belirtti. Hafta başından itibaren yoğun bir şekilde tedavi olduğunu kaydeden Emre, "Son yapılan çalışmada ağrılarım devam etti. Ayrıca ayak bileğimdeki şişlik de inmedi. Eskişehir maçında forma giyip giymeyeceğime kulüp doktorları karar verecek. Ancak ben ağrılarımın biraz azalması halinde bu önemli maçta takım arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemiyorum." diyerek her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğunu söyledi. Bu sezonun transfer rekotmenlerinden olan Galatasaray, geçen yıldan ders çıkarmadı. Sarı-Kırmızılılarda hem UEFA Kupası hem de zorlu lig maçlarında özellikle savunmada yaşanan sakatlıklar başarısız tablonun ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştı. Servet Çetin, Emre Güngör'ün uzun süreli sakatlıkları ve Meira'nın da satılması sebebiyle defansta tek kalan Emre Aşık, Hakan Balta ve hatta Kewell yan yana görev yapmak zorunda kalmıştı. Bu yıl da yabancı transfer hakkını orta saha ve forvet oyuncularından yana kullanan Sarı-Kırmızılı yönetim, savunmaya Beşiktaş'ta sık sık sakatlıklar yaşayan Gökhan Zan'ı dahil etti. Teknik Direktör Rijkaard'ın Emre Güngör ve Gökhan Zan'ın sakatlanma ihtimallerini göz önüne alarak devre arasındaki transfer döneminde kaliteli bir yabancı stoperin alınmasını isteyeceği öğrenildi. UEFA, Aslan'ı 'haftanın en iyi takımı' seçti Avrupa Futbol Federasyonları Birliği'nin (UEFA), resmî internet sitesinde yayımladığı haftanın değerlendirmesinde, Galatasaray 'en iyi takım' olarak gösterildi. Haberde, Holandalı Frank Rijkaard yönetimindeki Sarı-Kırmızılı takımın karşılaşma başına 3,16 gol ortalamasıyla oynadığı belirtildi. Cim Bom'un Turkcell Süper Lig'e 6'da yaparak, sezona en iyi başlangıçlarından birini yaptığı kaydedildi. Sitedeki bilgilendirmede, Süper Lig'in geçen sezonki şampiyonu Beşiktaş'a da değinilirken, Siyah-Beyazlıların ezeli rakibi Galatasaray'a 3-0 yenildiği ve son maçtır da gol atamadığı ifade edildi. 'Fenerbahçe maçına 26 puan vermiyorlar' Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı, Fenerbahçe maçının sonucunun Eskişehirspor maçı sonucu kadar önemli olduğunu söyledi. Helvacı, Radyospor'a yaptığı açıklamada, "Umarım bu sezon Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Fenerbahçe'yi yeneriz. Ama Fenerbahçe maçları Eskişehirspor maçı kadar önemli olmalı. Fenerbahçe takımı ev sahibi takım olarak kazanabilir. Bundan doğal bir şey yok. Buradan psikolojik bir sorun çıkartılmamalı. Üstelik Fenerbahçe maçlarını kazandığınız zaman 26 puan vermiyorlar, oradan da puan çıkartıyorsunuz." diye konuştu. Dunga, Elano ve Santos'tan vazgeçmedi 2010 Dünya Kupası Elemeleri'nde 11 Ekim'de Bolivya, 15 Ekim'de de Venezuela ile karşılaşacak olan Brezilya Milli Takımı'nda Teknik Direktör Dunga, as oyuncularını yine aday kadroya dahil etti. Kadroda Real Madrid'in yıldızı Kaka, Sevilla'nın golcüsü Luis Fabiano gibi yıldız isimler bulunurken, Fenerbahçeli Andre Santos ve Galatasaraylı Elano da yer aldı. Sambacılar, grubunda aldığı galibiyet, beraberlik ve mağlubiyetle finallere katılmayı garantiledi. Galatasaray Futbol Okulu'na kayıt zamanı Galatasaray Kulübü'nün Florya'daki Galatasaray Futbol Okulu'nun kış dönemi kayıtları başladı. Kulübün resmî internet sitesinde yapılan açıklamaya göre, futbol okuluna 1995-2003 doğumlu sporcular kayıt yaptırabilecek. Florya Galatasaray Futbol Okulu'na kayıtlarda GSMobile abonelerine yüzde 10 indirim uygulanacağı bildirildi.
585864
Motosiklet otomobille çarpıştı: ölü
Edinilen bilgiye göre, Abit Göknar idaresindeki 37 ET 783 plakalı motosiklet, D-100 kara yolunun Topsakal mevkisinde, İstanbul'dan Samsun istikametine giden Ali Çakar (36) yönetimindeki 42 KH 698 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada, motosiklette bulunan Hüsniye Göknar (67) olay yerinde hayatını kaybederken, yaralanan sürücü Göknar, Tosya Devlet Hastanesinde ilk tedavisinden sonra Kastamonu Devlet Hastanesine sevk edildi. Kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
585898
Halil Ergün'ün unutamadığı sahne
Karakter boyutu Halil Ergün'ün unutamadığı sahne “Yaprak Dökümü”nün Ali Rıza Bey’i Halil Ergün, dizilerdeki sevişme sahneleriyle ilgili soruya yanıt verdi. Kelebek'te yer alan habere göre Ergün, “Bunlar gayet doğal şeyler. Ben de yıllar önce Harika Avcı ile film çevirmiştim, sevişme sahnelerimiz vardı. sahneler aklımdan çıkmaz.” diye konuştu.
586106
F.Bahçe:1 Antalya:1
Turkcell Süper Lig'deki Antalyaspor-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe, 10. dakikada Kazım'ın attığı golle maça örde başladı. Antalyaspor, 21. dakikada Ali Zitouni'nin golüyle skoru 1-1 yaptı. Stat: Atatürk Hakemler: Yunus Yıldırım, M. Emre Eyisoy ve Serkan Koçak Antalyaspor: Polat, Yalçın, Batak, Ertuğrul, Orhan, Kerim, Jedinak, Sedat, Ali Zitouni, Veysel, Necati, Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Bilica, Wederson, Cristian, Kazım, Mehmet Topuz, Dos Santos, Alex, Guiza. 26 Eylül 2009
584603
Bin Ladin: Afganistan'dan çekilin
İBRAHİM KARAGÜL Bin Ladin: Afganistan'dan çekilin El Kaide lideri Bin Ladin, Avrupa'ya 'Afganistan'dan çekilin' mesajı gönderdi DUBAİ (A.A) El Kaide terör örgütünün lideri Usame bin Ladin, yeni yayınlanan bir videoda, Avrupalılara 'Afganistan'dan çekilin' mesajı gönderdi. İngilizce ve Almanca alt yazı ile internette yayınlanan mesajında, Avrupa'nın askerlerini Afganistan'dan çekmesini isteyen bin Ladin, 'Yersiz bir şey istemiyoruz. Haksızlığa son vermek ve askerlerinizi (Afganistan'dan) çekmek sadece sizin yararınıza' diyor. Avrupa ülkelerinin, ABD ile ittifaktan çekilmesini isteyen ve El Kaide'nin Avrupa'ya bu yüzden misilleme yapabileceği uyarısında bulunan Bin Ladin, Afganistan'da sivillerin ölümüne neden olan NATO hava saldırılarının sorumluluğunu Avrupa'nın da paylaştığını ifade etti. Bin Ladin, son olarak, 11 Eylül 2001 tarihinde terör saldırılarının 8. yıl dönümünden birkaç gün sonra Amerikalılara hitaben bir mesaj yayınlamıştı. 25.09.2009 DÜNYA
585774
Beşiktaş'tan Ernst açıklaması!
Beşiktaş'tan Ernst açıklaması! 26/09/09 14:13 Beşiktaş Kulübü'nden yapılan açıklamada, ''Haberlerde yer alan, futbolcumuz Fabian Ernst'e milyon Avro ekstra ödeme yapıldığı iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Fabian Ernst'e sözleşmesinin dışında herhangi bir ödeme kesinlikle yapılmamıştır'' denildi.
585930
Sivil toplumun sekreter adayı Hüseyin Çakmak
Sivil toplumun sekreter adayı Hüseyin Çakmak Kütahya Beyazay Derneği Başkanı Ali Rıza Soyaslan, 50 sivil toplum kuruluşunun ortak verdiği bir kararla kalkınma ajansı sekreteri adaylarının H.Hüseyin Çakmak olduğunu söyledi. AHMET YILMAZ KÜTAHYA Ajansın Kütahya için önemli olduğunu söyleyen Soyaslan, bu isteklerinin dikkate alınmasını talep etti. Soyaslan, "Kütahya'da ilk defa 50 sivil toplum kuruluşu ortak bir isimde buluşmuştur. Bürokrasi ortak sivil sesimizi dikkate almalıdır. Kütahya'nın son dönemlerde uluslararası tanınmasına vesile olan H.Hüseyin Çakmak'ın bu görevi hak ettiği kanaatindeyiz.Artık bürokrasi kalkınma ajansı sekreterliği ve diğer önemli görevlerde yer alabilmek için son gücüne kadar gayret sarfetmelidir.Lüzumsuz gündemleri bir kenara bırakıp Kütahya'nın kader noktasında elbirliği ile birlik ve beraberliği oluşturmamızın zamanıdır.Bizler sivil gücüz. Bizler halkız.Umarız dikkate alınırız. Bu vesileyle Kütahya'da ortak sivil birlikteliğin geleceğe dönükde Kütahya'ya çok şey kazandıracağı kanaati taşımaktayız. Bu platform şimdiden Kütahya'ya hayırlı olsun inşallah.' diyerek sözlerini tamamladı. 26.09.2009 YURT HABERLER
585281
Eğitimde ilk adım: Okul sevgisi
Okulun ilk yıllarında akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, uyum ve ortamdan hoşlanmasının önemli olduğu bildirildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulun ilk yıllarının, çocuğun gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğunu söyledi. Okulda uyulması gereken kurallar, yerine getirilmesi gereken görevler, yeni arkadaşlar ve öğretmenlerin, çocukların alışma güçlüğü çekeceği gelişmeler olduğunu belirten Yurtal, birinci sınıfta geçirilen yaşantıların, öğrencilerin hem okul başarılarını hem de sosyal yaşamlarını olumlu ya da olumsuz etkilediğini vurguladı. Yurtal, okula uyum sağlamada aile ve öğretmenin çocuğa vereceği desteğin, eğitimde ilk adımı kolaylaştıracağına işaret ederek, ''Yapılan bir araştırma, birinci sınıf çocuklarının okul çalışmalarından altıncı sınıf çocuklarına göre daha fazla hoşlandıklarını göstermektedir. Bu da okulun ilk yıllarının önemini ortaya koymaktadır'' dedi. Bu durumun, çocuğun eğitiminin ilk yıllarında önem verilmesi gereken bazı noktaları işaret ettiğini bildiren Yurtal, şöyle konuştu: ''İlk yıllarda akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, okula uyum sağlaması ve okul ortamından hoşlanmasını önemli hale getirmek gerekir. Çocuk bunu başardığı zaman akademik başarı da arkasından gelecektir. Eğitim öğretime hazırlık çalışmalarının önemine ilişkin yaptığımız araştırma sonuçları göstermektedir ki; okula başlarken hazırlık çalışmalarının yapılması okulun ilk gününden veli ve çocukların, okula karşı olumlu izlenimler edinmesine, öğretmen ve öğrencilerin birbirlerini yakından tanımasına, öğrencilerin kendilerini daha güvende hissetmelerine ve okulda daha rahat hareket etmelerine katkıda bulunduğunu göstermektedir.'' Yrd. Doç. Dr. Yurtal, öğrencilerle birlikte yapılan etkinliklerin, okulun hem eğlenceli bir yer olarak algılanmasını sağladığına hem de öğrenci ve öğretmen ilişkisini arttırdığına dikkati çekerek, ''Ayrıca uygulamalara velilerin de katılmış olması hem veli öğretmen ilişkisini artırmakta, hem de velilerin birbirlerini tanımalarını sağlamaktadır'' dedi. Yurtal, çocuğun okula uyum sağlamasında aile ve öğretmenin tam desteği gerekli olduğunu ifade etti. ÖĞRETMEN VE AİLELERE MESAJ ''Her çocuk aynı değildir'' diyen Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, okula yeni başlayan çocuklar konusunda öğretmenlere şu uyarılarda bulundu: ''Çocuğu ailesi, geldiği sosyal çevre ve kültürünü dikkate alarak değerlendirmeliyiz. Her yeni başlangıç kaygı ve heyecan yaratır. Okula başlamanın çocuk açısından duygusal yönüne dikkat etmeli ve onlarla ilk karşılaşmanın etkisini göz ardı etmemelidir. Kibar ve destekleyici karşılama bu etkiyi olumluya çevirir. Okula uyum bir günde oluşmaz. Yavaş yavaş alıştırarak yapılan etkinliklerle çocuk okula alıştırılmalıdır.'' Yurtal, çocukları en iyi ailelerin tanıdığını ve çocuğun başarısı için öğretmen-aile ilişkisinin önemine dikkati çekerek, aileleri de şöyle uyardı: ''Yeni ortama alışmada çocukların ailelerinin desteğine ihtiyacı vardır. Ailelerin çocuklarına gösterecekleri sevgi ve sabır, süreci daha keyifli ve kolay hale getirecektir. Anne babalar çocuğunun okula hazır olduğunu düşünseler bile, okula yeni başlamanın çocuğun hayatında büyük bir değişiklik yaratacağını unutmamalıdır. Aileler çocuğun sadece zihinsel olarak değil duygusal ve sosyal olarak da hazır olması gerektiğini unutmamalıdır.''
585507
Günay: Türk dizileri ses getiriyor
Birçok filme destek yerine, dünya çapında vizyona girebilecek tek filme 10 milyon TL yatırmayı isteyen Günay, yapımcı ve yönetmenleri de ''Ama bunları ben söylüyorum diye birisi önüme yazar, iki sayfa getirirse, olmaz. Bunun romanını, destanını, sonra senaryosunu, sinopsisini göreceğiz'' diye uyardı. Bakan Günay, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, sinemacıları yıldır desteklediklerini belirtti. Günay, ''Bizim desteğimiz sinema için önemli bir itici güç oluşturuyor. Bunu sinemacı arkadaşlarım da gerek yüz yüze görüşmelerimizde, gerek yazılı açıklamalarında ifade ediyorlar. Tabii imkanlarımız artsa da fazlasını yapsak isterim'' dedi. ''DUDAK BÜKÜYORUZ AMA...'' Sinemanın dünyaya Türkiye'yi tanıtmanın çok önemli yollarından biri olduğunu dile getiren Günay, Türkiye'nin gerek dizi gerek sinema filmlerinde iyi bir gelişme içinde olduğunu vurguladı. Bakan Günay, ''Biz dizi filmlere dudak büküyoruz ama Arap ülkelerinde bizi sıçratıyor. Yani sanatçılarımıza da çekim mekanlarımıza da oralarda inanılmaz bir tanınmışlık sağladı. Dizilerde masalımsı bir İstanbul, Türkiye var ama olsun'' diye konuştu. Yurt dışında ödül alan Türk filmleri sayısının arttığına da dikkati çeken Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Uluslararası fuarlarda sanat filmlerimiz öne çıkmaya başladı. Bu arada bizim filmlerimiz gişe rekorları da kırıyor. Yani Türk filmleri başka ülkelerde olduğundan çok daha fazla kendi seyircimizden ilgi görüyor. Bunların bir kısmı popüler, bizim biraz dudak büktüğümüz ama sonuçta sinema tekniğinden çıkıyor. Oradan iyisi çıkacak. Halka gitmiyorsa bir vadede mutlaka daha iyisi çıkacaktır.'' TEK FİLME 10 MİLYON TL DESTEK HAYALİ Günay, bu yıl sinemaya 10 milyon TL'nin altında bir destek sağlayabildiklerini ifade ederek, ''Ben aslında bir firmaya 10 milyon TL koyup, dünya vizyonuna girecek bir film yapmayı hayal ediyorum'' diye konuştu. Önceki yıllarda, senarist ve yapımcılara, Atatürk ve Kanuni Sultan Süleyman gibi Türk tarihine yön veren kişiler ile Ksantos halkı gibi Anadolu topraklarında yaşamış medeniyetler hakkında film yapmaları önerisinde bulunduğunu belirten Günay, şunları kaydetti: ''Henüz kaynağı bulabilmiş değiliz ama itiraf edeyim ki senaryo yok henüz. senaryoyu bulsak, kendimizi biraz daha zorlayacağız. Benim açıklamamdan sonra gelen senaryoları ben ciddiye almam. kendini başka yerden getirir, gösterir. Yani 'Bakan'ın da tarihe merakı var, hadi bir tarih çalışması koyalım önüne'... Yok öyle olmaz. Ismarlama olmaz. bambaşka bir derinlikten, yürekten, gayretten, bilgiden, birikimden gelir.'' ''ÖNÜME İKİ SAYFA GETİRİRSE OLMAZ'' Bakan Günay, böyle bir senaryonun yerli yapımcıların yanı sıra yabancı yapımcılardan da gelmesine açık olduklarını bildirdi. Bir zamanlar Anadolu topraklarında da yaşayan gladyatörlere ilişkin ''Gladyatör'' gibi tarihi filmlerin dünya sinemasında küresel pazarda yarıştığına dikkati çeken Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O konuda derinden bir şey yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bu konuya çok inanıyorum. Kimseye teslim olmamış bir Ksantos'umuz var. Son insanına kadar savaşmış ve ölmüşler. İnanılmaz bir Shakespeare trajedisinden daha ilginç yaşamı olan Kanuni'miz var. Bir dünya imparatoru ama aynı zamanda yandaki çadırda çocuklarının ölümünü de dinleyen bir aşık... Bizde müthiş hikayeler var ama bunları ben söylüyorum diye birisi önüme yazar, iki sayfa getirirse olmaz. Bunun romanını, destanını, sonra senaryosunu, sinopsisini göreceğiz.'' SON 10 YILDA EN ÇOK TÜRK FİLMİ İZLENİYOR Her yıl ortalama 20 milyon kişinin sinemaya gittiği Türkiye'de, geçmişte 2-2,5 milyon seyirci bulan Türk filmleri, artık 6-10 milyon kişiyi salonlara çekiyor. Türk sineması son yıllarda yabancı filmlere önemli farklar atarak gişe rekorları kırıyor. Popülerlik yönüyle çok tartışılan ''Recep İvedik'' serisi, Türkiye'de en fazla izlenen filmler oldu. Bu yıl vizyona giren ''Recep İvedik 2'', 22 haftada milyon 330 bin 714 seyirci sayısına ulaşırken, hasılatı da 33 milyon 481 bin 176 TL oldu. Serinin geçen yıl vizyona giren ilk filmi ''Recep İvedik'' ise 31 haftalık vizyonu milyon 301 bin 641 seyirciyle kapattı. Toplam hasılatı 30 milyon 172 bin 270 TL'ye ulaştı. Son yılların en çok izlenen ve hakkında akademik çalışmalar bile yapılan diğer bir filmi ise ''Kurtlar Vadisi Irak''... 2006 yılında vizyona giren film, 26 haftada milyon 256 bin 566 seyirci çekti. Filmin toplam hasılatı ise 27 milyon 434 bin 893 TL. Bu filmleri, Cem Yılmaz'ın ''G.O.R.A'', Çağan Irmak'ın ''Babam ve Oğlum'', yine Cem Yılmaz'ın ''A.R.O.G'', Yılmaz Erdoğan'ın ''Vizontele'' ve ''Vizontele Tuuba'', Çağan Irmak'ın ''Issız Adam'' filmleri izledi. Bu yapımların çok sayıda korsanı da çıktığından, toplam izleyici sayısının bu rakamın daha da üzerinde olduğu düşünülüyor. Ayrıca, bir diğer dikkat çeken nokta, Türkiye'de son 10 yılda en fazla izlenen filmler sıralamasında, ilk 10'a yabancı filmlerin girememesi... Sadece, son 11 yıla bakıldığında, 1998 yılında gösterime girdiğinde büyük yankı uyandıran ''Titanik'' filminin 9. sırayla listeye girebildiği görüldü. SİNEMAYA ÖDÜLLER YAĞIYOR Ayrıca, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türk filmleri yurt dışından ödüllerle dönüyor. Bu filmlerden bazıları şöyle: Yönetmen Fatih Akın, yeni filmi ''Soul Kitchen'' ile Uluslararası Venedik Film Festivali'nde ''Jüri Özel Ödülü''ne layık görüldü. Yönetmenliğini Çağan Irmak'ın yaptığı, vizyona girdiğinde büyük yankı uyandıran ''Issız Adam'', Rhode Island Film Festivali'nde (ABD) ''2009'un en iyi filmi'' seçildi. Gökhan Yorgancıgil'in filmi ''Sıfır Dediğimde'', ABD'nin en köklü festivallerinden biri olan Worldfest Houston Film Festivali'nde, iki ayrı kategoride Jüri Özel Ödülü'ne layık görüldü. Yönetmenliğini Tolga Örnek'in yaptığı ''Devrim Arabaları'', Monaco Charity Film Festivali'nde en iyi film ödülünü aldı. Bir delinin yasak aşkını ve töreyi anlatan, yönetmen Aydın Sayman'ın ''Janjan'' adlı filmi, Ukrayna'dan ''En İyi Film'' ve ''En İyi Film Müziği'' ödülleriyle döndü. SİNEMAYA MİLYON TL DESTEK Ekonomik krizden sinema sektörü de etkilenirken, Sinema Destekleme Kurulu bu yıl, uzun metrajlı kurgu film yapımlarına toplamda milyon 360 bin TL kaynak aktardı. Bu kapsamda, yıl içinde, 16 uzun metrajlı film ile 13 ilk filmini çekecek yönetmen destek görürken, filme yapım sonrası, 10 filme de doğrudan ve geri ödemesiz olarak yardım sağlandı. Bunun yanında, bu yıl, 36 senaryo ve diyalog yazım ve geliştirme, 46 amatör film yapım, animasyon, 21 belgesel film yapım projesi ile kısa film, doğrudan ve geri ödemesiz desteklendi.
585973
Çay içerken kaşığı yuttu
Çay içerken kaşığı yuttu ’da çay içerken kazayla kaşığı yutan zihinsel hastaneye kaldırıldı. Edinilen bilgiye göre, Mahallesi’nde yaşayan zihinsel engelli Tülay K. (22), evde ailesiyle çay içerken kazayla kaşığı yuttu. Genç kız, ailesi tarafından Adıyaman Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada Tülay K’nın yuttuğu çay kaşığı, işlemiyle midesinden çıkarıldı. Dr. Fevzi Kurt, yaptığı açıklamada, Adıyaman’da ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını, çay kaşığını endoskopi işlemiyle basit şekilde çıkardıklarını söyledi. Kurt, bir süre gözetim altında tutulan Tülay K’nın taburcu edildiğini bildirdi.
585134
Yardımseverliğimiz ve sığınmacılar
ÖZLEM ALBAYRAK Yardımseverliğimiz ve sığınmacılar METİN ÇORABATIR Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) Türkiye Temsilciliği'ne, bayram tatili sırasında iki önemli haber ulaştı. Bunlardan birincisi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin cömetrce yaptığı bir bağışla ilgiliydi. Hükümetimiz, UNHCR'a, Afrika'daki çeşitli ülkelerde yerlerinden edilmiş insanlara yardım etmek üzere yürüttüğü operasyonlara 200.000 ABD Doları katkıda bulunduğunu yazılı olarak bildirdi. TÜRKİYE'NİN YARDIMSEVERLİĞİ Bu değerli katkının, şu operasyonlarda kullanılması öngörülüyor; Darfur: 85.000 USD; Çad: 50.000 USD; Kenya: 40.000 USD; Orta Afrika Cumhuriyeti: 25.000 USD. UNHCR bu katkıdan dolayı Türkiye'ye son derece müteşekkirdir. Türkiye'nin son yıllarda Afrika, Kafkaslar ve Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın pekçok yerindeki mültecilere, ülkesinde yerinden edilmiş kişilere, doğal afetlerden mağdur olmuş kişilere ve nihayet fakir ülkelerin vatandaşlarına yönelik yardımları tüm dünyada takdirle izlenmekteydi. Bu yardımlar duruma göre acil yardım operasyonları ya da kalkınma, sağlık yardımları şeklinde gerçekleşiyor. Yardımlar ya devlet yardımı şeklinde Kızılay ve TİKA gibi kuruluşlar eliyle, ya da IHH, Cansuyu gibi Türk insani yardım kuruluşlarınca yapılıyor. Bunlara ek olarak, Türkiye, son yıllarda giderek artan bir biçimde uluslararası yardım çabalarının bir parçası olarak da muhtaç durumdaki insanlara yardım eli uzatmaya başladı ki bu çok önemli bir gelişmedir. Türkiye'nin bire bir yaptığı yardımlar, bir yandan uluslararası yardımla koordineli olmadığından, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşamama riski taşıyor, diğer yandan da, toplam uluslararası yardım içinde görünmediğinden, ülkenin hakettiği takdir alınamıyor. Buna karşılık, Türkiye Pakistan depreminde, UNHCR'ın İskenderun deposundaki çadır, battaniye, soba türü yüklü miktardaki yardım malzemesini, İncirlik üssüne ücretsiz taşıyarak ve İncirlik üssünden İslamabad'a kurulan NATO havaköprüsüne uçaklar tahsis ederek uluslararası çabalara büyük bir katkıda bulundu ve teşekkür aldı. Aynı şekilde Türkiye, 2007'de Irak mülteci krizinin en büyük boyutlarına eriştiği bir noktada, UNHCR'a Suriye'deki Iraklı mülteciler için kullanılmak üzere yüklü bir miktar bağışta bulunarak yine büyük alkış aldı. Bayram günlerinde bize ulaşan ikinci haber ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye aleyhine aldığı bir karar ile ilgiliydi. İranlı iki mültecinin açtığı bu davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi her bir davacıya 20.000 Euro tazminat ödemeye, yüklü miktarlara ulaşan mahkeme masraflarını karşılamaya mahkum etti. Daha önemlisi, söz konusu kişileri bir kez sınır dışı ettiği, şu anda yeniden sınırdışı etme kararı aldığı ve uzun bir süredir, seyyahat özgürlüklerini kısıtlayarak gözaltında tutuğu gerekçeleriyle Türkiye'nin hukuk ihlalleri yaptığına hükmetti. BİR ÇELİŞKİ VAR AMA NERDE Mahkeme'nin 37 sayfalık gerekçeli kararı aslında Türkiye'deki sığınma uygulamalarının mahkemece çekilmiş bir fotoğrafı niteliğini taşıyor. Halen mahkemenin önünde 10 kadar benzer dava daha bulunuyor. UNHCR'a gore bu karar gelecekteki benzer davalar için bir içtihat oluşturdu. UNHCR, davacı iki mültecinin serbest bırakılmalarını baştan beri talep etmekteydi. Mahkeme kararının, bu insanların serbest kalmasınıo hızlandırmasını ümit ediyoruz. Ama daha önemlisi, Türkiye'nin, sığınma uygulamaları nedeniyle daha fazla mahkumiyetler almaması için uluslararası standartlarda bir sistem geliştirmesi yolundaki çabalarını hızlandıracağını ümit ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi üyesi, dünyadaki muhtaç durumdaki insanların yardımına koşan, komşuları ile sıfır sorun yaşamak isteyen, AB ile müzakere sürecindeki bir ülke olarak Türkiye'nin, kendisine sığınan insanlara da uluslararası standartlarda yardım eli uzatmasını arzuluyoruz. UNHCR'a yapılan cömert insani yardımın arka planındaki yaklaşımla, kendisini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkûm ettiren sistemi sürdüren yaklaşım arasındaki geniş farklılığın giderilmesinin zamanın gelip gelmediği tartışılmalıdır. Türkiye'nin bu alandaki zengin tarihi mirası bile tek başına cesur adımlar atmasına yetecektir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserligi Sözcüsü 26.09.2009
584934
‘Carlos gidemez’
‘Carlos gidemez’YUSUF KOBAL güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda Başkan Brezilyalı oyuncunun durumu hakkında, “’den gidemez, çünkü mukavelesi var. sözleşmeye göre burada kalması lazım. Bunun dışında birşey yaşanırsa bu kendi sorunu olur. Şampiyonluğu görsün, öyle gitsin” ifadelerini kullandı Başkanı günlerdir kamuoyunu meşgul eden konusunda Milliyet’e çarpıcı açıklamalar yaptı. Yönetimin, Brezilyalı oyuncuya gitmesi yolunda izin verdiği yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Yıldırım, “Fenerbahçe’den gidemez, çünkü mukavelesi var. sözleşmeye göre burada olması lazım. Onun dışında bir şey yaşanırsa kendi sorunu olur. Şimdi ben gitmeyecek derim, adam kafası bozulur çeker gider. Başkan niye böyle söyledin derler. Ben normalini söylüyorum. Gidemez ve gitmemesi lazım. Ben kalmasını isterim. Şampiyonluğu görsün öyle gitsin” ifadelerini kullandı. Carlos ile geçtiğimiz günlerde ’ta karşılaştığını belirten Başkan Aziz Yıldırım, “Sarıldık, öpüştük. Ailesiyle beraber gayet iyi ve mutlu olduklarını belirtti. Herhangi bir şikayette bulunmadı. Menajerinin ’a gelip bizimle konuştuğu da doğru değil. Roberto Carlos’un bazı idari problemleri olabilir. Bunu da Sportif Direktörümüz ile oturup çözerler. Ben karışmam” diye konuştu. Bu arada Roberto Carlos’un, maçında yedek soyundurulması yüzünden isyan ettiği ve bu durumun devam etmesi halinde takımdan ayrılmak istediğini söylediği ortaya çıktı. Daum’un bir süredir maçların ikinci yarılarında sahadan aldığı, son karşılaşmada da yedek bıraktığı oyuncunun bu sıkıntısını hem hocasına, hem de Aykut Kocaman’a dile getirdiği belirtildi. Kariyerinde yedeklik olmadığını belirten Roberto Carlos’un, bu durumu kabullenemeyeceğini söyleyerek, “Eğer bu durum böyle devam ederse ayrılma zamanı gelmiştir” dediği öğrenildi. Teknik Direktör Daum ile Aykut Kocaman’ın, yıldız oyuncuyla yaptıkları görüşmede kendisini ikna ettikleri ve sürekli yedek kalma gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledikleri kaydedildi. Carlos’un kendisine yeniden ilk 11’in kapısının açılması üzerine frene bastığı ve takımdan ayrılma fikrini rafa kaldırdığı bildirildi. Milliyet farkı Roberto Carlos’unF.Bahçe’den ayrılmayacağını Türk basınında sadece Milliyet yazdı.
584896
Kasparov yine Karpov’u devirdi
Kasparov yine Karpov’u devirdiDIŞ HABERLER SERVİSİ güncellenme zamanı 26.9.2009 hep yanınızda efsaneleri Gary Kasparov ile Anatoli Karpov arasındaki son maçı, Kasparov 9-3 kazandı. İlk kez 1984’te Dünya Şampiyonası için karşılaşan iki efsane, 25 yıl sonra ’nın kentinde karşı karşıya geldi Üç gün süren mücadele, önceki gün Kasparov’un galibiyetiyle son buldu. Kasparov, maçtan sonra yaptığı açıklamada, “Karpov, tahtasındaki müthiş psikolojik baskıyı kaldıramadı” dedi. İkilinin son karşılaşması 1990 Dünya Şampiyonası’nda gerçekleşmiş, şampiyonayı Kasparov puan farkla kazanmıştı. Kasparov ve Karpov, aralık ayında ’te bir kez daha satranç tahtasında karşı karşıya gelmeyi planlıyor.
585449
Dini bayramda aileden 'top'lu ayrılık
TANJU ÖZKAYA, YAVUZ ÖZDEMİR'in haberi Eski futbolcu Semih Yuvakuran, "20 yıldır ailemle bayram yapamadım." sözleriyle birçok futbolcunun maruz kaldığı bu soruna dikkat çekiyor. Yeşil sahanın eski ve yeni yıldızları, yabancı futbolcuların dinî günlerine, Noel'e gösterilen hassasiyetin bizim bayramlarımız için de gösterilmesini istiyor. Fikstür çekiminde dinî bayramları göz önünde bulundurmayan Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) bu tavrı futbolseverlerin ve futbolcu ailelerinin tepkisini çekiyor. Bu yüzden hem futbolcular hem de taraftarlar bayramı ailelerinin yanında değil, statlarda geçiriyor. Bayram günü evlerinden uzakta, top koşturan futbolcular, Federasyon'un noelde olduğu gibi dinî bayramları da göz önünde bulundurmasını istiyor. Bayramın ilk gününe denk gelen Turkcell Süper Lig'in 6'ncı haftasında statlar çok az taraftarı ağırladı. Kulüp yöneticileri de bayram günü maçların oynatılmasını garipsiyor. Eski ve yeni futbolculara bu durumu nasıl değerlendirdiklerini sorduk. *** 20 yıldır ailemle bayram yapamadım SEMİH YUVAKURAN: Galatasaray ve Fenerbahçe spor kulüplerinde uzun yıllar top koşturan Semih Yuvakuran, 20 yıllık futbol hayatında ailesiyle hiç bayram yapamamış. Yuvakuran, "Müslüman bir ülkede futbolcuların dinî bayramlarını kutlayamaması kabul edilebilir bir şey değil. Maçların bayramdan sonraki günlerde oynanmasını öneriyorum. Yabancı oyunculara dinî günlerinde tolerans gösteriliyor. İngiltere futbol liginde noelde maç yapılmıyor. Türkiye'de futbola noel dönemine yakın bir zamanda ara veriliyor. Aynı hassasiyet Ramazan ve Kurban bayramlarında da gösterilmeli." diyor. *** Bütün futbolcular bundan dertli İSMAİL DEMİRİZ: Galatasaray'ın efsanevî futbolcularından İsmail Demiriz de konunun defalarca gündeme gelmesine rağmen Federasyon'un bugüne kadar herhangi bir çalışma yapmadığından şikayetçi. Demiriz, "Federasyon talepleri görmezden geliyor. Futbol oynandığı bir dönemde böyle bir talebi gündeme getirmeye çekiniyoruz. Noel tatili öncesi Federasyon'un ara tatile gidiyor. Biz ülkemizde bayram günleri top koşturmanın sıkıntısını yaşadık." diyerek tüm futbolcuların bu durumdan dertli olduğunu dile getiriyor. *** Federasyon'un tavrı sorgulanmalı UĞUR TÜTÜNEKER: "En azından bayramların birinci ve ikinci günlerinin tatil edilmeli. Bayramı ailesinden uzakta geçiren bir futbolcu olumsuz yönde etkilenecektir. Federasyon'un dinî bayramlarda neden tatil yaptırmadığı irdelenmesi gereken bir konudur" *** Bayramı ailemizle yaşamak istiyoruz İBRAHİM ÜZÜLMEZ: "Bizim geleneğimiz göreneğimizde bayramlar aileyle geçirilir. Futbolcuların böyle bir imkânı yok. Konuyu zaten kendi aramızda sürekli tartışıyoruz. Herkes tatildeyken biz top koşturuyoruz. Bayram günü maç yapmak ya da idmana çıkmak hiçbir futbolcunun istediği bir şey değil. Önemli olan bayram heyecanını ailemizle paylaşmak ama bu olmuyor. Ligi tatil etmeyen federasyondakiler ise bayramını ailesiyle geçiriyor." *** Bir gün de olsa tatil olmalı İBRAHİM TORAMAN: "Eğer noel göz önünde bulunduruluyorsa bizim dinî bayramlarımız da dikkate alınmalı. Bir gün de olsa tatil verilmeli. Büyükleri görmek, güzel duyguları aile fertleriyle paylaşmak bayramın doğasında olan bir şeydir. Önümüzdeki yıllarda bu talepler değerlendirilmeli." *** Ara tatil noele denk getiriliyor ALİ TANDOĞAN: Bizim de kendisimize göre bir inancımız ve inanç doğrultusunda kabul ettiğimiz değerlerimiz var. İnancımızın getirdiği özel günleri yaşama özgürlüğü olmalı. Ara tatil noel ve benzeri diğer günlere hep denk getiriliyor. Hatta yabancı hocaların bu tür durumlarda daha erken ayrılması sağlanıyor. ZAMAN-Cumartesi
586073
Almanya'da yarın 17. genel seçimler yapılacak
'da yarın 17. genel seçimler yapılacakBERLİN (A.A) ’da yarın 17. genel seçimler yapılacak. Seçimlerde 62,2 milyon seçmen, Federal Meclis’in (Bundestag), sayıları en az 598 olacak üyesini belirleyecek. Seçmenlerin 32,2 milyonunun bayan olduğu, yaklaşık buçuk milyon seçmenin ilk kez oy kullanacağı, seçmenlerin yaklaşık 5,6 milyonunun kökenli olduğu, bu seçmenler arasında da 327 bin Türk kökenli seçmenin bulunduğu bildirildi. Almanya çapında toplam 16 eyalette ve 299 seçim bölgesinde yapılacak seçimlerde, her seçmenin oy hakkı bulunuyor. Seçmenler birinci oylarını, oturdukları yerlerde doğrudan milletvekili adayı olan politikacılara, ikinci oylarını da tercih ettikleri partiye verecekler. Federal Meclis’te şu an 611 milletvekili bulunuyor. Bir partinin herhangi bir seçim bölgesinde, normalde aldığı oylara göre çıkarttığı milletvekilinden daha fazlasını doğrudan oylarla kazanması durumunda Federal Meclis’in üye sayısı da doğrudan artacak. Aralarında 32 Türk kökenlinin bulunduğu toplam bin 556 milletvekili adayının Federal Meclis’e girebilmek için çaba harcayacağı seçimlere 27 parti ve siyasi grup katılıyor. PARTİLERİN BAŞBAKAN ADAYLARI Almanya’da yarın yapılacak genel seçimlere katılan en büyük partilerden biri olan Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) başbakan adayı Almanya Başbakanı Almanya’nın ilk bayan başbakanı olan Merkel, 17 Temmuz 1954 tarihinde bir rahip ile bir öğretmenin kızı olarak kentinde dünyaya geldi. ’in kuzey doğusundaki Uckermark yöresinde yetişen Merkel, yaşantısının ilk 35 yılını eski Doğu Almanya’da (DDR) geçirdi. Leipzig kentinde fizik öğrenimi gören Merkel, daha sonra Bilimler Akademisi’nde çalışma imkanı buldu ve burada, halen evli olduğu ikinci eşi Joachim Sauer ile tanıştı. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra ’ya üye olan Helmut Kohl’ün döneminde hükümet sözcü yardımcısı olarak görev yapan Merkel, daha sonra Kohl kabinesinde kadın ve gençlik, daha sonra da çevre bakanı olarak görev aldı. Kohl’ün 1998 yılındaki seçim yenilgisinden sonra CDU genel sekreterliği görevine getirilen Merkel, 2000 yılının nisan ayında da ilk kadın parti başkanı olarak CDU genel başkanlığına seçildi. Merkel, eski başbakan Gerhard ’in 2005 yılında erken seçimlere gitme kararı almasından sonra CDU’nun seçimleri az bir farkla kazanması üzerine 2005 yılının kasım ayında da başbakan oldu. Almanya’da diğer büyük bir parti olan Sosyal ’nin (SPD) başbakan adayı Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise lise eğitiminden sonra askerliğini yaptı ve ardından Giessen kentinde hukuk öğrenimi gördü. Bir marangozun oğlu olan Steinmeier, 1991 yılında kentindeki Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanlığı’nda görev yapmaya başladı ve yıl sonra da, dönemde eyaletin başbakanı olan eski Almanya başbakanı Schröder’in özel kalem müdürü oldu. Schröder’in 1998 yılında Almanya başbakanı olmasından sonra da Steinmeier, eski başkent Bonn’daki, daha sonra da başkent Berlin’deki başbakanlıkta müsteşar olarak görev yaptı. Almanya’da 2005 yılında kurulan CDU-SPD koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olarak görev yapmaya başlayan Steinmeier, yaklaşık yıl sonra başbakan yardımcılığı görevini de üstlendi. Steinmeier, 18 Ekim 2008 tarihinde düzenlenen parti kurultayında da, delegelerin yaklaşık yüzde 95’inin oyunu olarak SPD’nin başbakan adayı oldu. DİĞER PARTİLERİN ÖNEMLİ ADAYLARI Hür Demokrat Parti’nin (FDP) genel başkanı olan Guido Westerwelle ise, 27 Aralık 1961 tarihinde Bonn yakınlarındaki Bad Honnef kentinde dünyaya geldi. Bonn’da hukuk bilimleri üzerine gören Westerwelle, 1994 yılının aralık ayında partisinin genel sekreteri, 2001 yılının mayıs ayında da FDP genel başkanı oldu. CDU’yla birlikte kurmak istediği koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olmak istediğini sıkça dile getiren Westerwelle, 3. kez bu görev uğruna mücadele edeceği için, yarınki genel seçimlerde başarısız kalması durumunda genel başkan olarak koltuğunun sallantıda olacağı tahmin ediliyor. Almanya’nın Bad Urach kentinde 21 Aralık 1965 tarihinde doğan ve sosyal pedagog olarak çalışan ise 15 Kasım 2008 tarihinde ile birlikte Yeşiller Partisi’nin eş başkanlığına seçildi. Özdemir ve Roth’un eş başkanlığını yaptıkları Yeşiller Partisi içinde önemli isim bulunuyor. Eski ve tüketicileri koruma bakanı olarak görev yapan Renate Künast, 15 Aralık 1955 tarihinde Recklinghausen kentinde doğdu, hukuk öğrenimi gördükten sonra bir süre avukatlık yaptı. Siyasi kariyerine 1979 yılında Berlin’de başlayan Künast, şu an partisinin Federal Meclis grubu eş başkanlığını yürütüyor. Partinin diğer meclis grubu eş başkanı ve eski çevre bakanı olan Jürgen Trittin ise 25 Temmuz 1954 tarihinde Bremen’de doğdu. Eski bir komünist olarak bilinen Trittin, enerjiden tümüyle vazgeçilmesi için verdiği mücadel nedeniyle önemli bir politikacı olarak tanınıyor. DDR dönemindeki komünist partinin devamı olarak bilinen Sol Parti’nin en önemli adayları olarak da partinin meclis grubu eş başkanları Oskar Lafontaine ve Gregor Gysi görülüyor. Saarlouis kentinde 16 Eylül 1943 tarihinde doğan Lafontaine, SPD genel başkanlığının yanısıra görevlerinde bulundu. 1999 yılında SPD’den ayrılan Lafontaine, 2005 yılından bu yana Sol Parti’nin eş başkanı olarak da görev yapıyor. Berlin’de 16 Ocak 1948 tarihinde doğan Gysi de, hukuk eğitim gördükten sonra DDR’de halk meclisi üyesi, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra Berlin eyalet hükümetinde de ekonomi ve çalışma bakanı olarak görev yaptı. Gysi 2005 yılından bu yana Sol Parti meclis grubu eş başkanı olarak görev yapıyor. Almanya’da sahnesinde uzun zamandan bu yana tanınan Lafontaine ve Gysi partinin aydınları olarak biliniyor. Almanya çapında hiç bir partinin Sol Parti’yle işbirliği yapmak istememesine rağmen, Berlin eyaletinde Sol Parti, SPD ile koalisyon hükümetinde yer alıyor.
585194
Mehmet Şeker: Gelsin paracıklar
Mehmet Şeker 26 Eylül 2009 CumartesiGelsin paracıklar Hayatında hiç uçağa binmemiş bir kimse, pekâlâ uçak kazasında hayatını kaybedebilir. Uçak düşer... Evinde oturan, yatıp uyuyan, bulaşık yıkayan, kitap okuyan, karnını doyurmaya çalışan veya evvelce yediklerinden sade bir törenle ayrılmaya çalışan kişi, uçağın altında can verir. Bir gürültü, bir kıyamet... Daha ne olduğunu anlama fırsatı bulamadan ölüp gider. Gayet mümkündür. Uçakların nereye düşeceği, ne zaman düşeceği, ince ince hesaplanıp kayıt altına alınmıyor ki. Anlık mesele. Sözün kısası, uçak kazasında ölmek için, uçağın içinde olmak şart değil. Evlerden ırak... Hayatı boyunca hiç evlenmemiş birinin, dokuz çocuğu olabilir. Nikâhsız beraberliklerde çocuk olmaz diye bir hükme varamayız. Bir bakarlar, hatun kişinin karnı şişmiş. Çıban mı çıktı karnında diye sormak abes. Ne olduğu, bir müddet sonra anlaşılır. Toplum tasvip eder mi, etmez mi; orası ayrı dava. Hatun kişinin ağabeyi olaya müdahil olur mu, olmaz mı, da bizi ilgilendirmez. Buradaki mevzu, mümkünatın çerçevesi içine girip girmediğidir yalnızca. Bir defa olan, dokuz defa da olabilir; bir yerde olan, dokuz yerde de olabilir demektir. Bir defa olan, hiç olmamış sayılır görüşünü ortaya atan arkadaş, latife yapmıştır. Hayatı boyunca hiç tapu sahibi olmamış, üzerine kayıtlı hiçbir gayrımenkul bulunmayan birinin, düzenli ve hatırı sayılır miktarda kira geliri olabilir mi? El cevap: İşte bu mümkün değildir! Yahut aklımızı başımıza toplayalım ve 'değildi' diyelim. Çünkü olabildiğini gördük. Suikastler, bombalamalar, baskınlar düzenleyen ve bir kısmını istediği şekilde gerçekleştiren, yargısız infazlarda bulunan, darbe planları yapan bir “silahlı terör örgütü” olduğu iddia edilen Ergenekon kapsamında Silivri'de tutuklu bulunan... örgütün üst düzey yöneticilerinden olduğu iddia edilen... Emekli bir paşanın, banka hesapları incelendiğinde, hesaplara, bazı ev ve işyerlerine ait kira bedellerinin, her ay düzenli olarak yatırıldığının tespit edildiği iddia edilmektedir. Bakınız ne çok “iddia edilmekte” olduğunu belirttik. muzip ifadeli emekli paşaya değil, hukuka olan saygımızdan böyle söyledik. Sözkonusu iddiaların gerçek olup olmadığı, mahkeme sonunda ortaya çıkacak. Ak koyun, kara koyun zaman anlaşılacak. İçinizden “Benim de üzerime kayıtlı gayrımenkul yok. Tapusuz geldim gidiyorum. Niye benim hesabıma da bazı işyerlerinin kiraları yatırılmıyor?” düşüncesini geçirmeyin. Bu iş, evde otururken üzerine uçak düşmesine veya gayrımeşru çocuk sahibi olmaya benzemez. Onun da belli birkaç şartı şurtu vardır ve kısmı çok daha ağır, bedeli kiradan bile yüksektir.
585757
Patates adam görenleri şaşırtıyor
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Patates adam görenleri şaşırtıyor ZONGULDAKZonguldak'ın Devrek ilçesinde huzurevi sakinleri tarafından keşfedilip kurum önüne konulan 'patates adam' görenleri şaşırtıyor. Huzurevi sakinlerinden Necati Erdem(73) tarafından kızartma yapılmak üzereyken keşfedilip saklanan patates huzurevinin maskotu oldu. İnsan yüzüne benzerlikleri ile vatandaşlar tarafından dikkatleri üzerine çeken patatesi keşfeden Necati Erdem, "İnsan yüzüne benzeyen bu patatesi huzurevi mutfağına gelen patates çuvalları içersinde fark ettim. Kulakları ile hemen dikkatleri üzerine çeken bu patatesi ibret alınması için kaldığımız mekânın girişine astım." dedi. Erdem 'Patatesin ağzına sigaraya benzeyen kâğıt niye sıkıştırdınız?' sorusuna ise "Sigara içenlerin sonu patatese benzer demek istedim." karşılığını verdi. Huzurevi Müdürü Aziz Kalaycı patatesin kendisinin de ilgisini çektiğini, kurum sakinlerinin ricası üzerine patatesi sergilediklerini kaydetti. 26.09.2009
584874
Lobi, UNESCO'da istediğini aldı Türkiye'ye anlamsız kavga kaldı
Türkiye'nin tarihî bir fırsatı kaçırdığını düşünen Livaneli'ye göre Ankara, Bulgar İrina Bokova'nın kazandığı yarışta Mısırlı Faruk Hüsnü'yü destekledi. Bu açıklamalardan ciddi rahatsız olan Türk Dışişleri ve UNESCO'nun üst düzey yetkilileri, iddiaların büyük kısmının "mesnetsiz" olduğunu belirterek tepki gösteriyor. İlk olarak, Türkiye, UNESCO genel müdürünü seçen yürütme kurulu üyesi 58 ülke arasında yer almadığı için herhangi bir adaya oy vermesi ya da desteklemesi söz konusu değil. "Hiçbir oyumuz yok. Nasıl destekleyelim? Mısır için de kampanya falan yapmadık." diyen Türk Dışişleri'nin üst düzey bir diplomatı, Livaneli'nin kamuoyunu yanılttığını belirterek tepki gösteriyor. Türk ve Amerikalı diplomatlardan aldığımız bilgilere göre, iddia edildiği gibi Livaneli'nin adaylığı hiçbir zaman ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın gündemine de gelmedi. ABD'deki Yahudi lobisi, Mısır'ın adayı Hüsnü'ye karşı beş altı tane aday belirledi. Livaneli'nin ismi bu kişilerden birisiydi. Öneri, ABD'li Türkiye uzmanı Alan Makovsky önderliğinde Yahudi kuruluşları ve lobiye yakın bazı diplomatlar tarafından gayri resmi olarak Türk Dışişleri'ne iletildi. Fakat Türk Dışişleri, BM'nin centilmenlik anlaşması gereği sıranın Arap ve Doğu Avrupa ülkelerinde olduğunu hatırlatarak Yahudi lobisinin teklifiyle ilgilenmedi. Türkiye, Amerika'daki bazı çevrelerin Mısırlı adayın oylarını çalmak ve seçilmesini engellemek için geliştirdiği stratejide yer almak istemedi. UNESCO direktörlüğünün dönüşümlü olarak BM'nin coğrafi bölgelerine verilmesi yönünde bir centilmenlik anlaşması var. Bu kuralı ihlal ederek korsan aday sunan ülkeler genelde uluslararası alanda sert eleştirilerin hedefi oluyor. Bu yılki seçimlerde, sıra iddia edildiği gibi Müslüman blokta değil Arap ve Doğu Avrupa blokunda idi. Türkiye, Batı blokunda bulunuyor. Sonuçta ABD'deki Yahudi lobisi, Hüsnü'ye karşı birisi Ekvatorlu diğeri Avusturyalı iki aday çıkardı. İlk turdan itibaren bu iki adayın, ABD adına hareket ettiği yönündeki tartışmalar yürütme kurulunda sert tepkilere sebep oldu. "Truva atı olmakla" suçlandılar. İki aday da üçüncü turda yarıştan çekildi. Özellikle Kolombiya ve Avusturya'nın aday gösterdiği eski AB Komiseri Benita Ferrero-Waldner, yürütme kurulunda ağır tepkilerle karşılaştı. Dördüncü tura girebilirdi; ama "kaybedeceği kesin olduğu için" vazgeçtiği ileri sürülüyor. Yahudi lobisinin stratejisi zaten, bu iki adayın seçilmesi değil, Hüsnü'nün seçilmemesiydi. Diğer yandan ABD ve Batılı ülkelerin Livaneli'yi çok istemiş olmaları halinde, başka bir ülke tarafından aday göstertebileceklerine dikkat çekiliyor. Zira, bir adayı, illaki kendi ülkesinin aday göstermesi gerekmiyor. Nitekim, Cezayirli aday Mohammed Bedjaoui'yi, Cezayir değil, Kamboçya aday gösterdi. Bedjaoui, Hüsnü'ye karşı Müslüman bir aday olarak çıktı; fakat seçimde hiçbir varlık gösteremedi. Livaneli'nin diğer bir iddiası, Fran-sa'nın kendisini desteklediği ve Batılı aydınların kendisi lehine gazetelerde bildiri yayınladığı. Halbuki, Ortadoğu politikası ve Akdeniz İçin Birlik projesi çerçevesinde Mısır'a çok büyük önem veren Fransa, Hüsnü'nün adaylığını destekleyen ülkelerin başında geliyordu. Fransız basınında Hüsnü aleyhine çıkan yazılara karşı yayınladığı cevabı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin sağ kolu olarak bilinen danışmanı Henri Guaino'nun yazdığı bile ileri sürülmüştü. Bunun yanı sıra, UNESCO seçimlerine, Hüsnü tartışmasından dolayı büyük yer ayıran Fransız basınında Livaneli hakkında, iddia ettiği gibi hiçbir açıklama ya da bildiri yayınlanmadı. Livaneli'ye göre, hükümet, ideolojik davranarak kendisini desteklemedi. Fakat, böyle bir iddia AK Parti iktidarının daha önce Hikmet Çetin ve Kemal Derviş gibi CHP'li isimlere uluslararası alanda verdiği destekle çelişiyor. Üstelik hükümetin UNESCO seçimlerinde ideolojik davranıp İslami bir hassasiyet göstermesi halinde, Hüsnü'nün adaylığına karşı kampanya yapan ülkeler arasında yer alması daha akla yatkın görülebilirdi. Çünkü Hüsnü, aşırı laik görüşleriyle bilinen bir isim. Başörtüsü ve bazı konularda yaptığı açıklamalar Müslümanların tepkisini çekti. Hatta Paris'te, Mısırlı Müslüman Kardeşler'in, Hüsnü aleyhine bazı ülkeler nezdinde karşı kampanya yaptığı bile iddia edildi.
584745
İstanbul'da her okulda polis olacak
Çapkın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaptığı açıklamada, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıkları arasında 2007'de imzalanan ''Okullarda Güvenli Eğitim Ortamlarının Sağlanması, Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Artırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü'' kapsamında, 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde İstanbul'da hazırlanan çalışma planı hakkında bilgi verdi. İstanbul'un 39 ilçesinde polis bölgesindeki 1941 ilk ve orta öğretim okulunun güvenliğiyle ilgili protokolde öngörülen ''Okullarda Güvenli Ortam Projesi''nin revize edilerek daha aktif hale getirildiği belirten Çapkın, ''Sorumluluk bölgemizde bulunan 1941 okul, önceki tarihlerde intikal eden olay yoğunluklarına göre, fiziki mekan ve çevre faktörleri göz önüne alınarak, 1, ve 3. derece önlem alınmasını getirecek tarzda kategorize edilmiştir'' diye konuştu. Çapkın, proje kapsamında resmi üniformalı polislerin yanı sıra okul yönetimiyle irtibatı sağlayacak ''Okul İrtibat Görevlileri'' uygulamasının başlatıldığını kaydederek, Çocuk Şube Müdürlüğü'nde görevli 750 polis arasından seçilen ve 2'şer kişilik 88 timden oluşan irtibat görevlilerinin, okul yönetimi, bölge karakolu, okul aile birliği ve mahalle muhtarlığı arasında bağlantı kuracağını aktardı. Okulların, kategorilerine göre, irtibat görevlileri tarafından haftada gün, gün ya da ayda gün ziyaret edileceğini ifade eden Çapkın, ''Her okulda polis olacak. Velilerin, ailelerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak'' dedi. Okulların önünde, giriş ve çıkışlarda resmi ekiplerin de görev alacağını söyleyen Çapkın, ''Ancak resmi ekiplerimiz okul içine girmeyecek. Okul ile iletişimi irtibat görevlilerimiz sağlayacak. Resmi üniformalı polislerimiz, okul giriş çıkışlarında öğrencilerin ve okul yönetiminin görebileceği bir şekilde okulların dış tedbirlerini alacak'' diye konuştu. SORULAR Çapkın, gazetecilerin, Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili başka şüphelilerin araştırılıp araştırılmadığı sorusuna, ''Bu olay hakkında gerekli gördüğümüz takdirde açıklamalar yapmaktayız. Şu anda yürütülen bir soruşturma var. Polis üzerine düşen görevi yapıyor'' yanıtını verdi. Çapkın, ''sahte olarak askerliğe elverişsiz raporu hazırladığı'' öne sürülen şebekeye yönelik operasyonla ilgili sorular üzerine de ''Şu anda bu konuda bir şey söylememiz mümkün değildir'' dedi.2009-09-26 00:23:29 Bizim okuLun karşısındaki Simitçi kıLıkLı poLis ne işe yarıyodu :D M.Gökhan Şahin 2009-09-25 22:48:54 Darısı tüm Türkiye\'nin her okuluna. Bütün okullarda polis veya özel güvenlik birimlerinden sertifikalı insanların iş yapması. sevgilerimle huseyin ersahin 2009-09-25 21:59:10 her sorunu polisiye yöntemlerle aşmaya çalışıyoruz. iyi insan yetiştirmesi için verilen öğretmenler ve aileler yetersiz kalıyor demek ki. çok yazık, polisiye tedbir bu gibi bir konuda hiç başvurulmaması gereken birşey olmali bence. serkan serkan 2009-09-25 21:17:27 Bence ilköğretim ve ortaöğretimde aynen üniversitelerde olduğu gibi kampüs biçiminde olması gerekir.zaten okulların hepsi servis sistemine döndü.Tüm okulların binaları satılıp yerine ilin büyüklüğüne göre bir kaç yerde ilköğretim ve orta öğretim kampüsleri oluşturulsa hem maddi yönden daha modern okullara sahip olunur hemde her yönden koruma gözetim ve denetimi daha kolay olur. kemal uğurlu
586151
Yayla dönüş yolunda kaza ölü yaralı
Edinilen bilgilere göre kaza Alanya'ya bağlı Demirtaş beldesi Yayla Konak köyü yolunda meydana geldi. Mesut Bahçe idaresindeki 07 UH 235 plakalı kamyonet, Alanya'ya bağlı Gevne Yaylası'ndan ev eşyalarını yükledi. Eşyaların yüklendiği kasanın boş kalan bölümüne kişinin bindiği kamyonet, daha sonra Ali Efendi köyüne doğru yola çıktı. Yokuş aşağı inerken freni patlayan kamyon takla attı. Hurdaya dönen kamyonetin ön tarafından oturan Ali İhsan Oğuz (40) olay yerinde hayatını kaybetti. Kamyonetin kasasında bulunan Hatice (35), Murat (10), Esma (8), Ayşe (52), Fatma Oğuz ile ve aylık Esra Oğuz ağır yaralandı. Kamyonetin sürücüsü ise kazadan yara almadan kurtuldu. Yaralılar olay yerine çağrılan ambulanslarla Alanya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste ilk müdahaleleri yapılan yaralıların hayati tehlikelerinin olmadığı öğrenildi. Kamyonet sürücüsü Mesut Bahçe, Demirtaş Jandarma Karakolu ekipleri tarafından gözaltına alındı. CİHAN
585656
Nonda: "Galatasaray'dan ayrılırsam..."
Kongolu futbolcu, GSTV'ye yaptığı açıklamada, sarı-kırmızılı takımın bugünkü durumunu, 2007-2008 sezonuna benzeterek, ''Bu sezon, benim 'a ilk geldiğim sezona benziyor. sezon çok iyi bir takım ruhu vardı ve biz takımın birlikteliği sayesinde sonuca ulaşmayı da başardık" dedi. "Ancak geçen sezon gerçekten bizim için çok zor geçti. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve bizim yerine getiremediğimiz şeyler oldu" diyen Nonda, "Ancak bu sezon ben yine çok güçlü bir takım ruhu yakalandığını, herkesin bir arkadaş grubu havası içinde elinden geleni katmaya gayret ettiğini görüyorum. Önemli olan da budur. Şu anda takım ruhunu yakalamış durumdayız'' diye konuştu. '''da, Monaco ile Avrupa finali oynadığımız zaman yaşadığım ruhu buldum'' diyen Nonda, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz orada bir arkadaş grubuyduk. Şu anda da 'daki oyuncular, arkadaş grubunun ruhu gibi davranıyor. Tabii ki herkesin daha iyi anlaştığı ikili veya üçlü ufak gruplar var. Herkes benim Keita ile daha yakın olduğumu, Keita ile daha ortak çalışabildiğimizi söylüyor. Fakat onun dışında Arda, Kewell, Servet ve diğer oyuncular olsun herkesin oluşturduğu mükemmel bir arkadaşlık ortamı var. Bu bize her şeyden önce sabah uyanıp antrenmana keyifle gelmeyi sağlıyor. Çünkü biliyoruz ki orada bizim takdir ettiğimiz ve bizi takdir eden arkadaşlarla birlikte güzel vakit geçireceğiz. Maça çıktığımız zaman ise bunun etkisi oluyor. Herkes başı zora giren arkadaşının yardımına koşmak için kendisini zorluyor. Bu, şu anda yakaladığımız başarıyı sağlayan en büyük etkendir.'' ''Hocanın tercihine saygılı olmak lazım'' Sarı-kırmızılı takımda genellikle yedek soyunan Nonda, her oyuncunun ilk 11'de yer almak istediğini ifade ederek, ''Burada hocanın tercihine de saygılı olmak lazım'' dedi. 'de son olarak Kasımpaşa karşılaşmasında gol atarak, takımının galibiyete ulaşmasında önemli bir paya sahip olan Kongolu futbolcu, bu maçta gösterdiği performansın sorulması üzerine şunları kaydetti: ''Burada tüm diğer etkenler ile birlikte şans faktörünü de ortaya koymak gerekir. İkinci yarıda oyuna giriyorsunuz ve oynamak için 45 dakikanız var. Bu süre içinde sonuca gitmek çok zor aslında. Şansıma, UEFA 'nde gol bulduğum karşılaşmadaki gibi golleri ikinci yarıda attım. Herkes tabii ki ilk 11'e dahil olmak ister fakat burada hocanın tercihine de saygılı olmak lazım. Burada her şeyden önce önemli olan geride olduğumuz bir maçta önce beraberliği sağlamak ve daha sonra galip gelmek için çaba göstermektir. Ben de bunu yaptım.'' ''Kendimi 'da mutlu hissediyorum'' Kongolu futbolcu, sarı-kırmızılı takımda mutlu olduğunu anlatarak, '''a ilk imzayı attığım günden itibaren kendimi çok güzel bir ruh halinde buldum. Kulüpten ayrılmam ile ilgili dedikodular çıksa bile bunları önemsemedim. Çevreme, 'Kendimi, 'da mutlu hissediyorum ve 'a verebileceğim bir şeylerin olduğunu hissettiğim sürece kalmayı tercih ederim' dedim. Şimdi de aynı duygular içerisindeyim. Bir gün 'dan ayrılırsam zaten futbol hayatımı Avrupa'da bir takımda sonlandırmak istiyorum'' değerlendirmesinde bulundu. ''Gol kralı olmayı önemsemiyorum'' 'de attığı gol ile gol krallığı yarışında zirvede olan Nonda, ''Gol kralı olmayı önemsemiyorum. Sezon sonunda, sonuca etki eden goller atmayı tercih ederim. Daha önce farklı ülkede gol kralı oldum. Bunun en önemli şey olmadığını fark ettim. Dolayısıyla ben bu yıl gol kralı olmaktan çok mümkün olduğunca takıma katkıda bulunarak, bir yıl ara verdiğimiz şampiyonluğu tekrar ele geçirmeyi tercih ederim'' diye konuştu. Shabani Nonda, sarı-kırmızılı takımda geçirdiği ilk sezonda ezeli rakipleri 'ye attığı golü unutamadığını da ifade ederek, golün kendilerine şampiyonluğun yolunu açtığını dile getirdi. Kaynak: ajanssor.com
585884
Beşiktaş Kulübü'nden açıklama
Beşiktaş Kulübü'nden açıklama"Ernst'e milyon Avro ekstra ödeme yapıldığı iddiaları tamamen gerçek dışıdır." Beşiktaş Kulübü, bugün bazı basın organlarında, Alman futbolcu Ernst ile ilgili çıkan ''Ernst'e milyon Avro'' başlıklı haberleri yalanladı. Beşiktaş Kulübü'nden yapılan açıklamada, ''Haberlerde yer alan, futbolcumuz Fabian Ernst'e milyon Avro ekstra ödeme yapıldığı iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Fabian Ernst'e sözleşmesinin dışında herhangi bir ödeme kesinlikle yapılmamıştır'' denildi.
585844
TEİS: İlaçları Sağlık Bakanlığı onaylasın
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, zayıflama hapından ölüm iddialarıyla ilgili, ''Can kayıplarına dur demek için Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, tanımını değiştirip gıda kapsamına aldığı bitkisel kökenli ilaçlarla ilgili yaptığı düzenlemelerin tamamı iptal edilerek, yetkiler Sağlık Bakanlığına devredilmeli'' görüşünü savundu. Saydan, yaptığı yazılı açıklamada, şişmanlık ve saç dökülmesinin tüm dünyada suistimal edilmeye en uygun iki konu olduğunu ifade ederek, bu sorunlara çözüm getirdiği ve bitkisel olduğu iddiasıyla piyasaya sunulan ilaçların kontrolünün, denetiminin, izninin ve ruhsatının Sağlık Bakanlığına ait olması gerektiğini belirtti. ''İster bitkisel, ister kimyasal olsun, ilaç, ilaçtır'' görüşüne yer veren Saydan, sendika olarak başından beri ilacın sadece eczanelerde satılması gerektiğini dile getirdiklerini kaydetti. Son yıllarda vitaminler ve bebek mamalarıyla tedavi amaçlı birçok ürünün bitkisel kökenli olduğu gerekçesiyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığından onay aldığını ve ''her yerde kontrolsüz, denetimsiz ve eczacısız satıldığını'' savunan Saydan, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ''Zayıflama ilaçlarında maalesef daha önce gördüğümüz gibi yine can kaybı yaşanmadıkça ilaçlar toplatılmamaktadır. Bu can kayıplarına dur demek için Sağlık Bakanlığının yaptığı analizleri yapamayan, uzmanlık alanı ilaç olamayan, kansere neden olan tarım ilaçlarının tüketimi ve kontrolünü bile tam olarak denetlemeyen Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, tanımını değiştirip gıda kapsamına aldığı bitkisel kökenli ilaçlarla ilgili yaptığı düzenlemelerin tamamı iptal edilerek, yetkiler Sağlık Bakanlığına devredilmeli, insanımızın sağlığı olumsuz etkilenmelerden korunmalı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı da kendi faaliyet konusuna geri dönmelidir.'' Saydan, ilaç ve ilaç benzeri fonksiyonu olan bütün ürünlerin internet üzerinden satışının yasaklanması gerektiğini de ifade etti.
585513
Al sana FIFA menajerliği
Cemal Ersen GözlemAl sana FIFA menajerliği 26 Eylül Cumartesi 2009 Son olarak ’un transferi sırasında gündeme gelmişti menajerliği. ve arasındaki kavganın başrolünde yine onlar vardı. Peki, ne demekti FIFA menajerliği? Kimdi transfer döneminde ortalığı kızıştıran bu adamlar? Kuralları ne kadar biliyor, nasıl uyguluyorlardı? İşini düzgün yapanların yanı sıra, menajerliği kısa yoldan köşeyi dönmek olarak algılayanlar, meydanı daha ne kadar boş bulacaklardı? Bu noktada harekete geçmesi gereken Futbol Federasyonu ilk hamlesini sezon başında yaptı. Futbolcu simsarlarını kontrol etmek adına talimatta radikal değişiklikler öngördü. İkinci adım hafta içinde atıldı. Menajerlik lisansı alabilmek için sıraya girenler ciddi bir sınava tabi tutuldu. On beşi FIFA tarafından gönderilen, beşi de federasyon uzmanlarınca hazırlanan yirmi soru soruldu adaylara. Şimdi sıkı durun. Kaç kişi başarılı oldu bu sınavda biliyor musunuz? Sadece iki! Uluslararası transfer kuralları, menajerlerin sorumlulukları, yaptırımlar, kulüpler ve futbolcularla ilişkiler gibi mesleğin temel prensipleriyle ilgili sorulara başarıyla yanıt veren sadece iki kişi! Bunlardan biri Beşiktaş Kulübü’nde uzun yıllar sportif direktör olarak görev yapan Erdil Arpacı, diğeri ise Remzi Petek isimli işadamı. Barajı aşamadılar Diğerleri mi? Bırakın 14 puan barajını aşmayı, yanına bile yaklaşamadı çoğu. ’de ilk kez yapılan bir sınavda, tabir yerindeyse meslek dersinden çaktı menajer adayları. Daha vahimi, şu örnek bile geçmişte menajerlik lisanslarının nasıl dağıtıldığını anlamamıza yetti! Ama bitmedi. Eş-dost ve akrabalara verilen matbu belgelerle transfer piyasasının altını üstüne getirenler, hâlâ ortalıkta ve “Ben uluslararası menajerim” diye dolaşıyor. Aralarında gerçekten hakkını vererek işini yapanlar ise, kirlilikten nasibini alıyor. Aslında durumdan en çok şikayetçi olanlar da, bu düzgün insanlar. Futbol Federasyonu nasıl yapar, ne eder bilmiyorum. Halen federasyona kayıtlı 92 futbolcu menajerinden 20’sinin lisansları askıda. Amaç eğitimli, bilgili, konusunda uzman kişileri bulmak ise, kazanılmış haklarına rağmen bu gruba da dokunulmalı. Yeterlilikleri test edilmeli, kriterlere uymayanlar elenip piyasadan silinmeli. Bakkallar, berberler, amcalar, dayılar temizlenmeli. Tabii bunları yaparken, korsan menajerlerin kucağına oturan kulüp başkanı ve yöneticilerine talimatla getirilen yaptırımlar da taviz vermeden devreye sokulmalı. Bu işin üç ayağı var. Menajer, kulüp ve futbolcu. Siz istediğiniz kadar menajerleri hizaya sokun; futbolcuyu bilinçlendirmez, transfer rantından pay alan bazı kulüp yöneticilerini cezalandırmazsanız, bunca emek ve çaba boşa gider. Başlamışken gerisini getirmek, Futbol Federasyonu’nun asli yükümlülüğüdür. Günün Sözü “Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir, biliyor musunuz? Dehanın sınırları var, cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur.” Whoopi Goldberg Kamera şakası gibi Çoğumuzun dikkatinden kaçmış olabilir. Maçların sonundaki oynanmamış süreler bazen birkaç saniye, kimi zaman da bir dakikaya yakın uzar. Özellikle televizyondan naklen yayınlanan karşılaşmalarda tanık oluruz bu gibi durumlara. Hakeme kızıp “bitirsene kardeşim” diyen de olmuştur, “bak rakibe illa gol attıracak” senaryosu yazan da. Meğer takımlardan birine kıyak geçiyor diye günahını alıyormuşuz bu hakemlerin. Özellikle aralarında bazıları varmış ki, maçı bitirmek için orta alanda pozisyon alıp yüzünü protokol tribününe dönmeyi kolluyormuş. Naklen yayında yan gözle pilot kamerayı kesip, bitiş düdüğünde esas oğlan raconu kesmeyi pek seviyormuş arkadaşlar. Kim mi bunlar? Ceza alanı çevresinde veya sırtı pilot kameraya dönük kaçı bitiş düdüğü çalıyorsa onlar değil! Merak etmeyin, huylu huyundan, bu hakemler de kamera sevdasından vazgeçmez! olmadan adam çarpmak! Üç günde köşe yazarı olduğunu sanan tipler türedi camiasında. Kimi eski kulüp yöneticisi, kimi gıda sektüründe bazısı da sokaktan geçerken eline kalem tutuşturulan acayip insanlar. Ne oldum delisi derler ya türden! İnternet sitelerinde hasbelkader bir köşe kapmış, ahkam kesip piyasa yapmaya çalışan cinsten adamlar. Hani sağa sola bulaşmayıp adabıyla yazsalar, kimsenin bir şey diyeceği yok. Her malın alıcısı olduğu gibi, onların da vardır elbet okuyucusu. Bunlardan biri, taa ’dan başkentin Büyükşehir Belediye Başkanı’na sırnaşmak adına birkaç satır karalamış. Akbabalardan girmiş, sosyal demokrat kırıntılarından çıkmış. Bu arada solcu olup, dönekler kervanına katıldığını da itiraf etmekten çekinmemiş. Kıt aklıyla akıl vermeye kalkmış kendince. Bulduğu kapıda adam gibi oturacağına, oturduğu yer batmış belli ki. Cin olmadan adam çarpmaya çalışmak, böyle bir şey olsa gerek! Futbolun marka değeri var da basketbolun yok mu? Aziz başkan yaptı yine yapacağını. Fenerbahçe istim üzerinde gider, ile tarihi bir yarışı sürdürürken, gündemi değiştiriverdi birden. Pilsenli basketbolcuların final serisinde yaptığını” ileri sürüp, Türk basketboluna yıllarca önemli katkıları olmuş ciddi bir kurumu zan altında bıraktı. Sadece ’i mi? Federasyonu ve seçilmesinde büyük katkısı olan Başkanı Turgay Demirel’i de güç durumda bıraktı Basketbolun marka değerine büyük bir darbe vurdu. Elinde kanıt mı var? Yıldırım’ın iddiaları sonrası iki olasılık çıkıyor ortaya. Birincisi, halen disiplin sürecinde bulunan ’ün dışında, Efes Pilsenli başka oyunculara ait belgeler var elinde. Ki, böyle bir durumda Basketbol Federasyonu da olayı gizlediği için suç ortağı olacaktır. İkincisi, Aziz Başkan’ın suçlamaları sadece iddiadan ibarettir. Efes Pilsen Kulübü’nün açıklamasından sonra, kurmaylarına “Salı gününe kadar hazırlıklarınızı yapın” talimatı vermesi, Aziz Yıldırım’ın hâlâ somut bir kanıt aradığını gösteriyor. Eğer varsa böyle bir belge, olsa olsa Basketbol Federasyonu kayıtlarındadır. Ve bugüne kadar açıklanmamışsa, karşımızda çok daha vahim bir tablo duruyor demektir. Yok tüm bunlar dedikodu, duyum veya söylentiden ibaret ise, insanın aklına başka şeyler geliyor! Aklıma gelenlerin ne kadar doğru olduğunu görmek için, salı gününü merakla bekliyorum.
585353
Yiğido'ya şok!
İHSAN ÖKSÜZ Yiğido'ya şok! Sivasspor'un tecrübeli kalecisi Petkoviç, Avustralya Milli Takım'da yasaklı maddelerle tedavi edilince kanında doping maddesine rastlandı. Son dakikada Petkoviç'in dopingli olduğunu öğrenen Sivasspor teknik heyeti şok oldu. Sivasspor, kalecisi Petkoviç'i bulur bulmaz kaybetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi maçının kadrosuna alınması planlanan Avustralyalı kalecinin sağlık kontrolünde kanında doping içeren madde bulundu. Habertürk'ün haberine göre, yapılan soruşturmada Avustralya Milli Takımı'nın Eylül'de Güney Kore ile yaptığı hazırlık maçında sakatlanan Kırmızı- Beyazlı kaleciye yanlış tedavi uygulandığı ortaya çıktı. ÖZEL İZİN GEREKİYOR Tedavide yasaklı madde listesinde bulunan kortizon kullanan Avustralya Milli Takımı'nın doktorları, Petkoviç'in uluslararsı arenada zarar görmesini önlemek için de FIFA'ya bildirdi. Ancak aynı hassasiyet Sivasspor cephesi için gösterilmedi. Petkoviç de tedavisinde kullanılan ilaçları bilmediği için kulübe bilgi veremedi. Son dakikada Petkoviç'in dopingli olduğunu öğrenen Sivasspor teknik heyeti şok oldu. Kulüp şimdi elindeki doktor raporlarıyla Futbol Federasyonu'na başvuracak ve Petkoviç için oynama izni isteyecek. Federasyondan gerekli izin çıkmadığı takdirde futbolcunun Sivasspor formasını giymesi mümkün olmayacak. İzin için dün başvuruda bulunan Sivasspor'da bugün gerekli izin alınmazsa kaleyi yine Akın koruyacak. 26.09.2009
585479
12:10 IMF sözcüsü: Türkiye'yle görüşmelerde yeni bir gelişme yok
sözcüsü: 'yle görüşmelerde yeni bir gelişme yokDış İlişkiler Direktörü Caroline ’da ’daki toplantılarına ilişkin açıklamalar yaptı, soruları yanıtladı.-IMF Başkanı Dominique Ekim’de Bilgi Üniversitesi’ni ziyaret edecek, ekonomi öğrencilerine konuşacak, sorularını yanıtlayacak. Dış İlişkiler Direktörü Caroline ’yle görüşmelerde yeni bir gelişme bulunmadığını bildirdi. Atkinson, ’da ’da başlayacak IMF- Yıllık Toplantıları konusunda açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Atkinson, "Türkiye’yle görüşmelerine ilişkin herhangi bir gelişme var mı?" şeklindeki soruya, "Bir süre önce olduğu gibi bu soruya da basit bir yanıtım var. Devam eden görüşmelerimiz var ve söylenecek yeni olarak söylenecek hiçbirşey yok" dedi. Atkinson basın toplantısını 24 Eylül akşamı saat 17.30’da, IMF Eski Türkiye Temsilcisi Christian Keller’in "Doğan grubuna IMF gündemine gelebilir" açıklamasından önce yaptı. -BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ IMF BAŞKANI’NI TERLETECEK- Yıllık Toplantılar’ın resmi olarak 6-7 Ekim’de yapılacağını, ancak daha önce de önemli çalışmalar gerçekleştirileceğini belirten Atkinson, Ekim’de IMF tahminlerinin açıklanacağını, aynı gün kurum başkanı Dominique ’ın Bilgi Üniversitesi’ni ziyaret edip bir konuşma yapacağı ve ekonomi öğrencilerinin sorularını yanıtlayacağını belirtti. Ekim’de seminerler programının açılacağını, bu kapsamda birçok ilginç etkinlik düzenleneceğini belirten Atkinson, seminerlerin ilkinin World’den yayınlanacağını, Strauss-Kahn, ’tan Jim O’Neill, Harvard Üniversitesi’nden Niall Ferguson ve Yönetim Kurulu Başkanı ’nın katılacağı paneli BBC’den Nick Gowing’in yöneteceğini bildirdi.
585263
Yanlış mesaj kurbanı
Yanlış mesaj kurbanı 'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde geçen 14 Eylül'de yaşanan olayda geceyarısı telefonuna gelen mesaj nedeniyle tartıştığı eşinden yiyerek kaçtığı babaevinde eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen Meryem'in, arkadaşına gelen mesajın kurbanı olduğu ortaya çıktı. 27 yaşındaki Kurtuluş Belen'in yıllık eşinin yaşamına bıçak darbesiyle son vermesiyle sonuçlanan mesajının, genç kadının iş arkadaşına gönderildiği belirlendi. ONUN CEBİYLE MESAJ ATTI Cinayete neden olan mesajın sırrını araştıran polisin ortaya çıkardığı gerçek, genç kadının nasıl "ucuz" bir ölümün kurbanı olduğunu gözler önüne serdi. Zira genç kadını ölüme götüren mesaj kendisine gelmemişti. ocağında çalışan Meryem Belen'in aynı vardiyada çalışan kız arkadaşı S.T., telefonunda kontör olmadığı için Meryem'in cep telefonunu istemişti. Arkadaşını kıramayan talihsiz kadının verdiği telefonla, S.T. sevgilisine birkaç mesaj attı. Sevgilisiyle aralarının açık olduğu öğrenilen arkadaşının çektiği mesajlara cevap Meryem Belen'in telefonuna gece yarısı geldi. Ardından da genç kadının öldüğü süreç yaşandı. ARKADAŞI KENTİ TERK ETTİ Cinayetin ardından, mesajları çekerek arkadaşının ölümüne neden olan S.T., Bursa'dan ayrıldı. Gece geç saatte, kim olduğunu bilmeden, Meryem'in telefonuna mesaj atan sevgilinin de olayın ardından büyük üzüntü duyduğu belirtildi.
586066
Kuzey ve Güney Koreli aileler sınırda buluştu
Kuzey ve Güney Koreli aileler sınırda buluştuSEUL (A.A) Güney ve Kuzey ’de yaklaşık 60 yıldır birbirlerini görmeden yaşayan aileler sınırda buluşmanın heyecanını yaşadı Güney ajansı Yonhap’taki haberde, yıldır askıya alınmış bulunan insani program kapsamında kimileri 90 yaşını geçmiş 97 kişilik Güney Koreli grubun iki ülkeyi ayıran sınırda bulunan Kumgang’a geldiği bildirildi. Grupta yer alan 92 yaşındaki Lim Man-Yop, 1951’de savaşın en yoğun olduğu günlerde kaçarken ailesine bıraktığı kızlarından ikisini görmeye hazırlanırken, "5 çocuğum vardı. Üçünü alıp giderken ikisini aileme bıraktım. Ayrılığın çok kısa süreceğini sanmıştım. Asla 59 yıl süreceğini düşünmemiştim" diye konuştu. Program dahilinde 100 Güney Koreli seçilmişti. Bunlardan üçünün sağlık nedenleriyle buluşmaya gidemediği belirtildi. Grubun 96 yaşındaki en yaşlısı Park Yang-Sil düşüp yaralandığı için 61 yaşındaki kızını göremeden evine dönmek zorunda kaldı. Yaşlı kadın, "Ailemi koruyamadığım için kendimi hep suçlu hissettim. Şimdi ise daha da kötüsü, kızımı göremedim" dedi. Savaş nedeniyle birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan Koreli ailelerin birleşmesi programı iki ülke arasındaki ilişkilerin kötüleşmesi yüzünden yıldır kesintiye uğramıştı. Kuzey tarafının Güneye karşı yumuşama jestiyle bugünden itibaren gün süreyle 97 Güney Koreli ’de hala hayatta olan 240 kadar akrabasını görebilecek. 29 Eylül ile Ekim arasında da 99 Kuzey Koreli Güney Kore’de yaşayan 449 akrabasıyla buluşacak. Görüşmeler, 2000’deki tarihi zirveden beri Kumgang’da yapılıyor.
585373
Yeni çocuk seslerini aranıyor
Yeni çocuk seslerini aranıyor ANKARA (A.A) Kültür ve Turizm Bakanlığı çok sesli çocuk korosuna sınavla korist alınacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara Devlet Çoksesli Korosu Müdürlüğü bünyesinde faaliyetini sürdüren Çoksesli Çocuk Korosu'na korist alımı için 10-11 Ekimde sınav yapılacak. Sınava, 2001, 2002 ve 2003 doğumlular katılabilecek. Sınava katılmak isteyenler, Ankara Devlet Çoksesli Korosu Müdürlüğüne Ekim 2009'a kadar başvurabilecek. 26.09.2009 AKTÜEL
585845
Obama'dan İran'a niyet sorusu
Obama, radyo ve internetten yayımlanan haftalık konuşmasında, İran'ın bir atom bombasının yapımında kullanılabilecek uranyum zenginleştirme tesisi inşasının nükleer silahtan arınmayı tehlikeye sokacak "rahatsız edici bir kaçamak durum olmaya devam ettiğini" ifade etti. Tahran'dan bir kez daha bu tesisi uluslararası denetime açmasını isteyen ya da bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini belirten Obama, bu konunun ciddi ve anlamlı bir şekilde çözümlenmesi teklifinin geçerli olduğunu kaydetti. İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile şimdi tam işbirliği yapması ve barışçı niyetlerini göstermesi gerektiğini belirten Obama, İranlı liderlerin, uluslarla bütünleşmeyi ile tecrit edilme arasında tercih yapması gerekeceğini söyledi.
586102
Mehmetçik'ten Kosava eğitimine destek
Mehmetçik'ten Kosava eğitimine destek 26.09.2009 20:12Kosova'da uluslararası barış gücü (KFOR) bünyesinde görev yapan Türk askeri, yeni öğretim yılının başlamasıyla birlikte, yardıma muhtaç ve okula yeni başlayan öğrencilere kırtasiye yardımı yaptı. Prizren'de konuşlanan Kosova Türk Taburu Görev Kuvvet Komutanlığı (KTTGKK), Türkçe eğitimin de yapıldığı "Emin Duraku" İlköğretim Okulu öğrencilerine çanta ve okul malzemesi yardımlarını öğrencilere takdim etti. Öğrenciler çantalarını takdim eden KTTGK Komutanı Kurmay Yarbay Özgür Özkurt, Kosova'nın eğitimine büyük önem verdiklerini belirterek, derslerinde başarılar diledi. Ayrıca, Kosova halkının eğitimine özel önem veren KKTTGKK, Prizren'in "Gjon Buzuki" Lisesinde kullanılmayan dersliğin bakım ve onarımına başladı. Mehmetçik, Kosova genelinde yeni öğretim yılı nedeniyle 500 öğrenciye çanta ve kırtasiye yardımı yapmayı planlıyor. Kosova'da ilk ve orta öğretimde yaklaşık bin 500 Türk öğrencisi ders görüyor. A.A
585292
Kaddafi, Lockerbie aileleriyle görüştü
Görüşmenin, BM binasındaki Libya Misyonu'nda Libya Büyükelçisinin aracılığıyla ayarlandığı kaydedildi. Kaddafi'nin görüşmede, faciada erkek kardeşini kaybeden Lisa Gibson ve babasını kaybeden bir diğer kurban yakınıyla bir araya geldiği belirtildi. Lisa Gibson görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Kaddafi ile görüşmesinin 10 dakika sürdüğünü ve Libya liderinin tercüman aracılığıyla kendisine başsağlığı dilediğini söyledi. Kaddafi ile görüşen diğer kişinin kimliği konusunda bilgi verilmedi. Londra-New York seferini yapan Pan Amerikan yolcu uçağının 1988'de bombalı saldırı sonucu İskoçya'nın Lockerbie kasabası üzerinde infilak etmesi üzerine 270 kişi hayatını kaybetmişti. İskoçya'da ömür boyu hapse mahkum edilen Abdülbaset Ali Muhammed El Megrahi ise sağlık nedenleriyle geçen ay serbest bırakılmıştı.
586007
Zili çalan postacıya zabıta dayağı
Manisa’da iadeli taahhütlü mektup götürdüğü adreste zili fazla çaldığı için zabıtadan dayak yiyen 19 yaşındaki taşeron postacı soluğu savcılıkta aldı.. Aziz Gül'ün haberi Bir yıldır taşeron firmaya bağlı dağıtıcı olarak çalışan Erkan Açıkgöz, mektup götürdüğü adreste beklemediği bir tepki ile karşılaştı. Dün saat 9.30 ile 10.00 sıralarında Pamukkent sitesi blok 3. kat nolu dairede Ümit Esendağ adına gelen iadeli taahütlü mektubu vermek üzere zili çalmaya başladı. Kapı açılmayınca zili tekrar çalan genç postacı kapı açılmayınca başka bir adrese yöneldi. Dönüşte tekrar aynı adrese gelen postacı tekrar zili çaldı. Bir süre sonra söz konusu adreste ikamet eden Ümit Esendağ, eşinin haber vermesi üzerine yanında zabıta görevlileri ile birlikte gelerek postacı ile tartışmaya başladılar. Olay sırasında dayak yediğini iddia eden postacı polise ve aynı zamanda postacı olan babası Halil İbrahim Açıkgöz’e haber verdi. SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU Olay nedeni ile yüzünde şişlikler ve morluklar oluşan Erkan Açıkgöz, işe gidemedi. Mesai arkadaşları talihsiz postacıyı evinde ziyaret etti. Olayı anlatan Erkan Açıkgöz, bir yıldır taşeron firmaya bağlı dağıtıcı olarak çalıştığını ve ilk kez böyle bir tepki ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Zili iki kez çaldığını, kapı açılmayınca başka bir adrese gidip sonra tekrar geri döndüğünü belirten Açıkgöz, “Siteye girdim. bloğa verdim. bloğa geçtim. Taahhütlü mektup olduğu için yukarı çıktım. Zile bastım kadın açmadı. İkinci kez bastım bağırdım postacı dedim kapı kilitlendi. Bekledim üçüncü kez vurdum. Yine ses gelmeyince ihbar kağıdını yazdım kapının oraya koydum. Çıktım ve bloğa verdim. Geri dönüşte kadını gördüm bana bir şeyler söyledi. İadeli mektubunuz var dedim. Geliyorum kapıyı açın dedim. Yukarı çıktım. Bekledim açmadı. Bir daha zile vurdum. Tam çıkarken zabıta memuru geldi kafa attı bana. Sonra öteki şahıs kendisi geldi da karıştı. Sonra polisler geldi. Benim postacı olduğumu gördükleri halde dövdüler. Mektubu niye kutuya bırakmadın dediler. İmzalı olduğu için kendisine vermek zorundayım dedim. Üç kişi geldiler. Bir kişi hiçbir şey yapmadı. İki kişi beni apartmanın içinde dövdü.”şeklinde konuştu. Baba Halil İbrahim Açıkgöz, oğlunu bu duruma getirenlerden şikâyetçi olduklarını dile getirerek, “Biz her vatandaşın evine normal olarak gider evinin zilini çalarız. Kişilerin imzalı mektuplarını kişilere bizzat imza atarak teslim etmek zorundayız. Eğer şahıs evinde yoksa ihbar bırakırız. PTT dağıtım merkezine davet ederiz. Oğlum güzel yurt mahallesinde dağıtım yapıyor. Oğluma hiçbir şey sormadan grup halinde dövdüler. Çocuk kendini zor atmış aşağıya. Yetkililerin gerekenleri yapmalarını bekliyoruz.”dedi. GEREĞİ YAPILMAZSA EYLEME GİDECEĞİZ Birlik Haber Sen Şube Başkanı Temel Çildaş, bütün PTT çalışanları olarak gereğinin yapılmasını istediklerini belirterek, yapılmaması taktirde eyleme gideceklerini ifade etti. Çildaş, “Bugün PTT çalışanları olarak iş yapmama kararı aldık. Olay çok vahim. Tek suçu iyi niyetiyle vatandaşın mektubunu ikinci defa yerine götürmek istemesidir. Bunu hiç kimse anlatamaz. Bir zabıtayı PTT camiası döverse onlardan önce bizlerin tepki koyması lazım. Bu arkadaşımızı suçu ne olursa olsun bu daha 19 yaşında bir çocuk hiçbir gerekçe göstermeden kafayla ayakla sopayla dövmenin hiçbir bahanesi olamaz. PTT çalışanları olarak Sayın Belediye Başkanına buradan seslenmek istiyorum. Gerekenlerin yapılmasını istiyoruz. Bir an önce bu olayın sorumluları kimse onların derhal istifa etmelerini istiyoruz. Sendika olarak da PTT çalışanları olarak da bu olayın kapanmaması için ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Bu olay belki de Türkiye’de ilk defa yaşandı. Kamu hizmeti yapan bir görevli bir başka kamu görevlisi tarafından çok zili çaldığı veya hırsız olduğu iddiasıyla dövüldü. Hiçbir şey sormadan başında şapkası ve üzerinde postacı giysileri olan arkadaşımıza kafa atıp tekme tokat döven bu şahısları protesto ediyoruz. Derhal istifa etmeliler. Fedailer gibi dövecekler sonra hiçbir ceza almayacaklar olmaz böyle bir şey. Hangi çağda yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelerde olsa bu olay şu anda çoğu kişi istifa etmişti.”dedi. Ziyarete gelen postacı arkadaşları ise ilk kez böyle bir olayla karşılaştıklarını hak edenlerin gerekli cezaları almalarını istedi. Oğlu Erkan Açıkgöz’ü bu durumda gören anne Dudu Açıkgöz, gözyaşlarına hakim olamadı. Oğluna baktıkça ağladı. Bayan Posta Memuru Gülseren Kılıç, ‘Bugün arkadaşımıza yapılanın yarın aynısı bize de yapılabilir’ diyerek bundan sonra apartmanın içerisine girmeyeceklerini, evrak sahiplerini aşağıya çağırarak evraklarını aşağıda vereceklerini söyledi. CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK Posta Memuru Davut Aydemir, “Biz kamu hizmeti yapıyoruz. Bizim görevimiz bu. Biz vatandaşın kapısına gittiğimizde tereddüt ediyoruz. Zaman zaman bize hakaretler yapılıyor. Biz de bu hakaretlere mecburen boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Çünkü korkuyoruz ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bundan sonra dışardan zile basacağım vatandaşı aşağıya çağıracağım, ben buna mecbur kalacağım. Bugün bu arkadaşımıza yapılanlar yarın bize de yapılabilir. Bizim can güvenliğimiz yok.”dedi. Haber7.com
585451
Aziz Kedi, İzzet Çapa ve Çapa'nın mekânları
Aziz Kedi bu hafta kafayı İzzet Çapa'nın mekanlarına ve yasağı konusuna taktı... İzleyelim...
584722
Abbas: Yerleşimin sürmesi, barış görüşmelerini engelliyor
Abbas, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Orta Doğu barışını sağlayacak bir anlaşma için "zamanın tükendiğini" belirterek, İsrail'in yerleşim birimi inşaatlarını dondurmaması halinde müzakerelere geri dönmeyeceğini kaydetti. Mahmud Abbas ayrıca İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı ambargoyu kaldırması çağrısında da bulundu.
586013
Meteorolojiden yağış uyarısı
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan meteorolojik uyarıda, yarın Doğu Karadeniz (Rize, Artvin, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Hopa) ile Ordu ve Ardahan çevrelerinde pazartesi günü ise Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Hopa çevrelerinde kuvvetli sağanak yağış beklendiği bildirildi. Uyarıda, yetkililerin ve vatandaşların ani sel, su baskını, taşkın, heyelan, yıldırım ve ulaşımdaki aksamalara karşı tedbirli olmaları istendi.
585729
NATO: Afganistan'da ölen asker sayısı
Amerikan ordu sözcüsü Regina Gillis, NATO'ya dayandırdığı açıklamasında, saldırılarda daha önce belirtildiği gibi değil Amerikan askerinin öldüğü, ölen diğer kişinin bir çevirmen olduğunu kaydetti. ABD ordusu adına yapılan açıklamada, Afganistan'da Amerikan ve NATO güçlerinin Taliban militanlarına yönelik operasyonları artırdığı bölgede düzenlenen iki ayrı saldırılarda Amerikan askerinin öldürüldüğü belirtilmişti. Taliban rejiminin 2001'de ABD öncülüğündeki güçler tarafından devrildiği Afganistan'da son üç yılda saldırı ve şiddet eylemleri giderek arttı. Afganistan'da 60 binden fazla ABD askeri bulunuyor.
585230
Sıcaklık değişmiyor
Yapılan son değerlendirmelere göre: öğle saatlerinden sonra İç Ege, Batı Akdeniz, Doğu Karadeniz kıyıları ile Edirne, Kırklareli, Konya ve Karaman, akşam saatlerinden sonra Batı ve Orta Karadeniz kıyıları ile Kocaeli, Sakarya ve İstanbul'un kuzey ve doğu çevreleri yağışlı geçecek. Rüzgar genellikle kuzey ve kuzeybatı, Marmara'da kuzeydoğu, zamanla Akdeniz kıyıları ve ülkemizin güneydoğu bölgelerinde batı ve güneybatı yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, öğleden sonra Marmara ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek.
586081
Oyun oynayan çocuklar top mermisi buldu
İlçe merkezindeki piknik alanına aileleriyle gezmeye giden bir grup çocuk, oyun oynadıkları sırada toprağın arasında bir cisim fark etti. Çocukların ailelerinin haber verdiği jandarma ekipleri, yaptıkları incelemede, cismin Kurtuluş Savaşı'ndan kalma patlamamış top mermisi olduğunu belirledi. Top mermisi, incelenmek üzere 48. Mühimmat Bölüğü yetkililerine teslim edildi.
585826
Kayseri'de kaybolan çocuk hala bulunamadı
gün oldu, kayıp çocuk hala bulunamadı. toplamak için Kayseri'nin Talas ilçesindeki evlerinden ayrılan çocuklardan haber yok. Çocukları bulmak için arama çalışmaları sürerken bir kayıp haberi de Bolu'dan geldi. yaşındaki Samet Çelik'ten gündür haber yok. Herkes seferber oldu, kayıp çocuğu arıyor. Ahmet, Dilruba ve Türkan'dan hala haber yok. Kayseri'nin Talas ilçesinde bayramın ikinci günü kaybolan çocuk bulunamadı. ve 11 yaşlarındaki çocuklar her yerde aranıyor. Çocukların fotoğrafları her yere asıldı, gören duyan haber versin isteniyor. Otobüs terminalindeki kamera kayıtları inceleniyor. Ailelerin endişesi ise her geçen gün artıyor. Kaçırıldılar mı? Çocukların kaçırıldığı iddiaları gündeme geldi. Ancak bu konuda henüz kesin bir bilgi yok. Polis şimdi bu olasılığı araştırıyor. Bir kayıp haberi de Bolu'dan Kayseri'deki arama çalışmaları sürerken bir kayıp haberi de Bolu'dan geldi. Bolu'nun Çanakçılar köyünde yaşayan Nermin Çelik'in yaşındaki oğlu Samet Çelik evinin önünde oynarken gün önce kayboldu. Aile çocuklarının kaçırıldığı endişesini taşırken, yetkililerden yardım bekliyor.
585437
Obama'dan İran'a çağrı...
Obama'dan 'a çağrı... Savunma Bakanı ’a askeri müdahalenin ABD ve müttefiklerine zaman kazandırmaktan başka bir şeye yaramayacağını söyledi. televizyon kanalına demeç veren Gates, "Aslında İran’a her türlü askeri seçenek, bize sadece zaman kazandırır ve İran’ın programını devam ettirmesini ila yıl geciktirir" dedi. Obama yönetiminin, üretmesini askıya almaya zorlamak için İran Cumhuriyeti’ne karşı silaha başvurma ihtimalini gözardı etmediğinin de altını çizen Gates, "Ama zaman hala ve yeni yaptırımlar zamanıdır. Nükleer silaha sahip bir İran ile karşı karşıya kalmamanın tek yolu da İran hükümetinin böyle bir silahı elde etmenin güvenliğini güçlendireceği yerde zayıflatacağını anlamasıdır" ifadesini kullandı. -OBAMA- Bu arada, ABD Başkanı da, Pittsburg’daki G20 zirvesinde, İran’ı nükleer faaliyetlerini aydınlatmaya çağırdı. Bütün dünyanın İran’ın atom bombasına sahip olmasını engellemek için hiç olmadığı kadar birlik içinde olduğunu belirten Obama, askeri seçenek dahil hiçbir seçeneği ihtimal dışı bırakmadıklarının da altını çizdi. Obama, İran’ı uyardıklarını ve ’de Ekimde yapılacak toplantıda İran’ın nükleer faaliyetlerini tamamen açıklaması ve bir seçim yapması gerektiğini kaydetti.
585603
Bir mektupla okul hayaline kavuştu
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Hacı Ömer Köyü İlköğretim Okulundan geçen yıl mezun olan Nevroz Bingöl, maddi imkanlarının yetersiz olması nedeniyle liseye kaydını yaptıramadı. Ailesine destek olmak için babasıyla birlikte çobanlık yapmaya başlayan Bingöl, annesinin bir süre önce vefatı üzerine kardeşine, babası Süleyman Bingöl ile birlikte bakmaya başladı. Nevroz Bingöl, yaşadığı sıkıntılardan kurtulmak ve okuluna devam edebilmek için Cumhurbaşkanlığına yazdığı mektupta, maddi imkanlarının yetersiz olması nedeniyle okul masraflarını karşılayamadığını ve bu yüzden eğitimine devam edemediğini belirterek, yardım talebinde bulundu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığının, Erzurum Valiliğine gönderdiği yazı ile Nevroz Bingöl'ün durumu hakkında bilgilendirilen Tekman Kaymakamlığı harekete geçti. Tekman Kaymakamı Cahit Karatepe, Nevroz Bingöl'ü makamında kabul ederek, sorunlarını dinledi. Çobanlık yaptığını ve annesinin vefatı nedeniyle de kardeşlerinin bakımını üstlendiğini bildiren kız çocuğu, ''Ben okumasam ya çobanlık yapacağım ya da babam beni bu yaşta kocaya verecek. Başka yolum yok. Ben okumak istiyorum'' dedi. Kaymakam Karatepe de Nevroz Bingöl'e eğitimi için gereken her türlü maddi ve manevi desteğin verileceğini söyledi. Karatepe, daha sonra Bursa'da yaşayan akrabalarının yanına gitmek isteyen Nevroz Bingöl'ün kaydını internet üzerinden Orhangazi ilçesindeki Süleyman Çelebi Lisesi'ne yaptırdı. Kız çocuğuna, 350 TL de para yardımında bulanan Karatepe, ''Nevroz Bingöl, okumak için devletten yardım istiyor ve biz de ona gereken yardımı yapacağız'' diye konuştu.
585987
"Kullanılamaz" denilen okulda eğitim
Tunceli'de depremde hasar gören okul ne tamir edildi ne de egitime ara verdi. Kullanılamaz raporuna rağmen yıldır çocuklar okulda korku içinde görüyor. Yıkılma tehlikesi var ama kimse aldırmıyor. 133 öğrenci hasarlı okulda görüyor. Burası Pülümür'deki Dede Korkut İlköğretim Okulu. Okul 2003 yılında ilçede meydana gelen nokta bir büyüklüğündeki depremde hasar gördü. Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü uzmanları okulu inceledi; "bu okul kullanılamaz" dedi. Uzmanlar çelik güçlendirme ve onarım yapılmasını istedi. Kaymakamlık durumu Milli Eğitim'e bildirdi. Aradan yıl geçti, okula çivi bile çakılmadı. Pülümür'de görev yapan tüm kaymakamlar Milli Eğitim Müdürlüğü'ne kez yazı yazarak okulun boşaltılmasını istedi. Ancak bir sonuç alınamadı. Okulda eğitime ara verilmedi. Öğrenciler ve öğretmenler ise korku içinde ders yapıyor. Veliler okulun bir an önce onarılmasını ya da öğrencilerin başka okula nakledilmesini istiyor.
584893
SPK'dan Aydın Doğan hakkında suç duyurusu
SPK'nın haftalık bülteninde Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık AŞ ve Milliyet Gazetecilik AŞ (yeni unvanı Doğan Gazetecilik AŞ)'nin ihtiyacı olan gazete kağıdı ve baskı malzemelerinin doğrudan üretici/satıcı firmalar yerine, gazete kâğıdı ve baskı malzemesi tedarik işlemlerine fiilî olarak herhangi bir katkısı bulunmayan ve Doğan ailesine ait Sortal Trading Company Limited ve Shawcliff Trading Limited unvanlı şirketler üzerinden üretici/satıcı birim fiyatlarından daha yüksek bedellerle ithal edildiği kaydedildi. Kurul kararında, "Hürriyet ve Milliyet'in gazete kağıdı ve baskı malzemesi birim maliyetlerinin makul bir karşı edim olmaksızın yükseltilerek kârlarının ve dolayısıyla mal varlıklarının faiz hariç toplam 33 milyon 117 bin 914 TL azaltılmasında sorumluluğu bulunan Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Doğan Boyner ve Ali Rıza Temuroğlu hakkında işlem yapılmak üzere suç duyurusunda bulunulması kararlaştırdı." denildi. Öte yandan SPK, Galatasaray ve Trabzonspor Sportif AŞ yönetim kurulu üyelerine de 15'er bin lira para cezası kesti. ANKARA ZAMAN
585586
Çocuklarını ve kendisini diri diri yaktı
Çocuklarını ve kendisini diri diri yaktı İHA Giriş Saati Güncelleme Bir kadın çocuğunu bir otomobile kilitledikten sonra benzin döküp yaktı. Almanya'da meydana gelen olayda, 48 yaşındaki anne Ursula W, çocuğunu kendisiyle birlikte bir otomobile kilitledikten sonra benzin dökerek yaktı. Korkunç olay, önceki gece yerel saatle 02.30 sularında Berlin'de yaşandı. Yol kenarında bir otomobilin yandığını görenler olay yerine ulaştıktan sonra korkunç gerçekle karşılaştı. Kadın kendini ve çocuklarını diri diri yakma sırrını kendisiyle birlikte mezara götürdü. Yaşamlarını yitiren çocuklar 11,10 ve yaşlarındaydı. Arabayı ateşe vermeden önce annenin çocukları bayıltıp bayıltmadığı ise adli tıp raporundan sonra ortaya çıkacak.
585555
PKK'lı yakalandı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY PKK'lı yakalandı ANKARA (ANKA) Güvenlik güçleri tarafından Iğdır ve Muş'ta terör örgütü PKK üyesi kişi yakalandı. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bölücü terör örgütüne üye olmak suçundan aranan kişi Iğdır ve Muş'ta yakalandı. Böylece 22-26 Eylül tarihleri arasında etkisiz hale getirilen PKK'lı sayısı da oldu. Bu arada, Diyarbakır'ın Lice ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölücü terör örgütü mensuplarına ait adet gece görüş gözlüğü, 40 adet Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, adet sırt çantası, muhtelif gıda, yaşam ve tıbbi malzeme ile çeşitli örgütsel doküman ele geçirildi. 26.09.2009
585727
Yanlış ilaç bebeği komaya soktu
Yanlış bebeği komaya soktu ’nın Kumluca ilçesinde, bir eczaneden nedeniyle alınan şurupla birlikte poşetin içine yanlışlıkla konulan şeker düşürücü aylık bebeği komaya soktu. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, çiftçilik yapan Ferhan (24) ve Tuncay Ertürk (34) çifti, rahatsızlanan ikinci çocukları aylık Caner Ertürk’ü, 18 Eylülde Kumluca Sağlık Ocağı’na götürdü. Sağlık Ocağı doktoru tarafından soğuk algınlığı teşhisiyle enjekte edilen bebeğin reçetesine, rahatsızlığıyla ilgili iki ayrı şurup yazıldı. Caner bebeğin babası Tuncay Ertürk, ilaçları almak için ilçe merkezinde bulunan bir eczaneye gitti. Bebeğe verilen iki şurup eczanede poşete konulurken, tezgah üstünde bulunan hastasına ait şeker düşürücü ilaç kutusu da yanlışlıkla bebeğin şuruplarının bulunduğu poşete konuldu. Şeker düşürücü ilacı poşete, bir diyabet hastasının reçetesindeki ilaçlar hazırlanırken, çocuk yaştaki çırağının koyduğu anlaşıldı. Kutusunda, tok karnına alınması tavsiye edilen şeker ilacı, evde anne Ferhan Ertürk tarafından Caner bebeğe içirilirken, bebekte bir süre sonra aşırı görüldü. Ertürk çifti Ramazan Bayramının birinci günü fenalaşan çocuklarını Kumluca Devlet Hastanesi’ne kaldırdılar. Anne ve babanın çocuğa verdikleri ilaç kutularını gösterdikleri doktorlar, "Çocuğunuz şeker hastası mı? Neden bu ilacı kullandınız" diye sordu. Büyük yaşayan Ferhan ve Tuncay Ertürk, kısa süre sonra, diyabet hastalarının kullandığı ilacın eczanede bebeklerinin ilaçları arasına karıştırıldığını anladılar. -ECZANEDEKİ KAMERALARA YANSIDI Caner bebek, yetişkinlerin kullandığı şeker ilacı nedeniyle komaya girerken, beyin fonksiyonlarının işlevini yitirme riski nedeniyle ambulans helikopterle Antalya ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Yaklaşık bir haftadır Ünitesinde yaşatılmaya çalışılan bebeğin bilincinin kapalı olduğu bildirildi. Baba Tuncay Ertürk, eczanede yapılan hatanın ortaya çıkması üzerine jandarma ve savcılığa şikayette bulundu. Kumluca Cumhuriyet Savcılığının başlattığı soruşturmada, eczanenin güvenlik kamerası görüntülerine el konuldu. Yapılan incelemede, görüntülerde şeker ilacının, bebeğin ilaçlarının arasına konulma anı da ortaya çıktı. Savcılığın elinde bulunan görüntülerde, 18 Eylülde eczaneye gelen vatandaşlar arasında bir diyabet hastasının şeker düşürücü ilacın, aynı anda burada bulunan Tuncay Ertürk’ün bebeğine ait ilaçların arasında eczacı kalfası tarafından yanlışlıkla konulduğunun yer aldığı öğrenildi. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili, eczane sahibi Yusuf Torun, eczacı kalfası A.K, kimliği açıklanmayan çırak ve diğer çalışanlarının ifadelerini aldı. Savcılığın, soruşturmanın tamamlanmasının ardından sorumlular hakkında dava açması bekleniyor. -"KİME GÜVENECEĞİZ?" Caner bebeğin annesi Ferhan ve babası Tuncay Ertürk, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Yaşadıkları olay nedeniyle hala şokta olduklarını, poşetteki şeker düşürücü ilacın, reçetede yer alan ilaçlardan biri sandığı için fark etmeden bebeğine verdiğini anlatan Ferhan Ertürk, tek ümitlerinin çocuklarının sağlığına kavuşması olduğunu söyledi. Ferhan Ertürk, "Şeker ilacı nedeniyle oğlumuzun bilinci günlerdir kapalı. Umutlu olmaya çalışıyoruz" dedi. Baba Tuncay Ertürk de eczanede yapılan bir anlık hatanın aylık bebeklerinin komaya girmesine neden olduğunu belirterek, sorumluların cezalandırılması için hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. İlkokul mezunu olduklarını, reçetelerdeki ilaçları okuyamadıklarını, ilaç prospektüslerindeki bilgileri de anlayamadıklarını dile getiren Ertürk, şunları söyledi: "Doktor yazıyor, eczacı veriyor. İlaçların üzerindeki yazıları, prospektüsteki bilgiler anlamamız mümkün değil. Doktora, eczacıya güvenmezsek kime güveneceğiz. Böyle bir hatadan dolayı biz yandık, başka aileler yanmasın. Kutunun üzerinde, şeker ilacı olduğu açıkça yazsaydı belki de fark edecektik ve ilacı bebeğimize içirmeyecektik. Eczanede ilaç karıştırıldı, şimdi biz oğlumuzun yaşaması için dua ediyoruz. Bu tür olaylara tedbir için Sağlık Bakanlığının ilaç kutularının üzerine anlaşılabilir yazılar yazdırılmasını da istiyorum." Olaya ilişkin devam ederken, Ertürk çifti, beyin fonksiyonlarında kayıp olduğu belirtilen bebeklerinin başından ayrılmıyor ve ümitli bekleyişlerini sürdürüyor. -"OLAYIN SONRASI DA YANLIŞLIKLARLA DOLU"- Eczane sahibi Yusuf Torun da, ilacın karıştırıldığı sırada kendisinin kalp ameliyatı nedeniyle Antalya’da hastanede bulunduğunu, konudan sonradan haberdar olduğunu söyledi. Konunun adli makamlara intikal ettiğini dile getiren Torun, şöyle konuştu: "İlacın hastaya verilmesinde bir yanlışlık olmuş. Eczane kalfası şeker hastasının ilacını sehven, diğer poşete bırakmış. Bizde bir yanlışlık var ama olayın sonrası da yanlışlıklarla dolu. Baba, eczanede poşeti yanında bulundurmuyor, evde de hapı ezerek bebeğe içirmişler. Neden içiriyorlar? Kumluca Devlet Hastanesi’nin bebeğe müdahaleyle ilgili ihmali var. Bebeğin şeker oranı 70 seviyesindeymiş. Baba da hastanede uzun süre beklediklerini söylüyor. Soruşturma sürüyor, nizam ne derse olur." Antalya Eczacı Odası Başkanı Cihan Dinç de konudan haberdar olduklarını ancak, olayın detayına ilişkin henüz kendilerine belge gelmediğini bildirdi.
585055
Ey Türkler, Merkel'e oy vermeyin...
Mehmet Ali Birand Ey Türkler, Merkel'e oy vermeyin... 26 Eylül Cumartesi 2009 Yarın ’da son derece önemli bir seçim var. Sadece Almanya değil, açısından da, ortaya çıkacak olan sonuç çok şeyi değiştirecek. Alman Başbakanı Merkel, büyük koalisyon ile yaşıyor. Yani Sosyal Demokratlarla birlikte iktidarı yürütüyor. Sıkıntısı da, Sosyal Demokrat partinin politikalarıyla ülkeyi istediği gibi yönetememesinden kaynaklanıyor. Eğer, Merkel’in lideri olduğu Hristiyan Sosyal Demokratlar bekledikleri oranda oy alabilirlerse, artık Sosyal Demokratlara ihtiyaç duymayacaklar ve yeni koalisyonu Hür ile kurabileckeler. Bu olasılıkta da Merkel, Almanya’yı istediği gibi yönetebilecek. Ekonomiyi daha bileralleştirecek, yabancılara karşı daha katı önlemler alabilecek. Tabii böylesine önemli değişikliklerden Türkiye de payını alacak. Merkel, ’nın tam üyeliğini mümkün olduğu kadar geciktirmek ve sonunda da tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” statüsü tanınması konusunda, Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy ile ortak hareket ediyor. Ancak Merkel’i bugüne kadar frenleyen tek nusur, koalisyon ortağı Sosyal Demokratlardı. Steinmeier’in Türkiye’nin tam üyeliği konusundaki israrı, Merkel’in bu politikasını ileri götürememesiyle sonuçlandı. Eğer Steinmeier seçimden beklediği sonucu alamaz ve iktidar ortaklığından düşerse, Türkiye de en önemli desteğini kaybedecek. AB’ye giden yol daha da tıkanacak. İşte bundan dolayı, Alman vatandaşı olmuş ve oy hakkı kazanmış Türkler, hem kendilerini hem de ülkelerini düşünüp Merkel’e oy vermemeliler. Hala, nedenini açıklamıyorsunuz... Bundan önce bu köşede, Patriot füzelerinin alımı konusunda “lütfen bu sisteme neden gerek duyuluyor, anlatın bize” diye seslendiğim yazımı bilmem okudunuz mu? Basında, Türkiye’nin 7.8 milyar dolar tutarında böyle bir sistem alacağı yazılmış ben de buna tepki göstermiştim. Ardından, İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral bu kararın Savunma Sanayi İcra Komitesi tarafından alındığını, bataryadan oluyan sistemin de 7.8 milyar değil, sadece milyar dolar, ödemenin de yıl vadeli olduğunu açıkladı. Genelkurmay satır arasında “Bu ihtiyacı biz, Başbakan ve saptadık. Üstelik ileri sürüldüğü kadar pahalı da değil” demeye getiriyor. İyi de, benim ve kamuoyunun öğrenmek istediği, bu sisteme neden ihtiyaç duyulduğudur. Gerekçeleri nedir? Yoksa, fiyatının ucuz olup olmaması veya seyyar kullanım kolaylığı değil. Artık, savunma politikamızı oluşturanlar, “Bizler gerekli gördük ve almaya karar verdik. Sizin aklınız ermez” yaklaşımından uzaklaşmak zorundalar. Türkiye’de savunma otoritelerine aklı eren uzmanlar var. Artık eskisi gibi değil. Bilgi çağında yaşıyoruz ve alınan kararların gerekçelerini öğrenme hakkımız olduğuna inanıyoruz. Nihayet biri doğrusunu söyledi... Yıllardan beri bir şehir efsanesi dillendirilir. 1970’lerdeki terörünün, bir grup “vatansever” babası veya ülkesi için ölmeyi göze almış ülkücünün yurt dışındaki faaliyetleri sayesinde ASALA’nın engellenebildiği ileri sürülür. Bunların başında da ve Alaaddin Çakıcı gelir. Efsaneye göre, bunlar değişik zamanlarda ASALA liderlerini öldürmüşler, ’da anıtlarını bombalamışlar ve bu durumu gören ASALA yelkenleri indirmiş. Bu efsanelerin içi boş birer abartı olduğunu, nihayet eski MİT’çilerden Erkan Gürvit, geçenlerde gazetesine açıkladı ve doğrusunu anlattı. Gürvit, Esenboğayı basan ve yaralı yakalanan Lavon Ekmekciyan’ı sorgulayan kişidir ve ASALA olayını iyi bilir. Gürvit, örgütünün en büyük hatasının, Orly havaalanında bankosunu basması olduğunu, bu olaydan sonra,. Fransa ve ’deki Ermenilerin para desteğini kestiklerini, örgütün kendi içinde bölünüp dağıldığını ve kendi kendini bitirdiğini anlattı. Gerçeğin ta kendisi budur. 1970’lerde, bu mafya ve ülkücülere devlet para ve silah verdi. Sağda solda karanlık işler yapmaya teşvik etti. Ancak bu eylemlerin ne doğru dürüst bir etkisi oldu, ne de ses getirdi. ASALA, boyundan büyük işlere girdi ve yine onu yaratan-yaşatanlar tarafından sonlandırıldı. Gürvit çok haklı. Kimse, abartılar üzerinden efsaneler yazmaya kalkmamalı. 'in geri dönüşü... Zeki Müren, ölümünden sonra geri dönen ve eskiye oranla çok daha fazla beğeni toplayan bir sanatçı, gerçek bir İKON konumuna girdi. ODEON’ın, ölüm yıldönümünde piyasaya çıkardığı son CD’de, Zeki Müren’in konseri var. Tavsiye ederim dinleyin. 1960-70’lerdeki gazino kültürünün ne olduğunu, Müren’in seyirciyle nasıl bir diyalog kurduğunu ve şarkıları yorumlayışına hayran olacaksınız. Tabii bugünkü bazı şarkıcıların nasıl döküldüğünü de anlayacaksınız. ODEON ve bu tip harika fikirleriyle bizleri ödüllendiren Dani Grunberg’e teşekkür borcumuz var. 'da sakın AVİS aracı kiralamayın (!) Çok seyahat ederim ve gerektiğinde de, eşimle araba kiralayıp gezmeyi severim. Genelde de AVİS’i tercih ederim. Ancak bir daha, özellikle de Roma havaalanındaki AVİS’i kullanmayacağım. Tavsiye ederim sizde başınızı derde sokmayın. Böylesine kaba, böylesine müşteriye ters muamele eden başka bir AVİS istasyonu görmedim. Arabayı alırken, ancak özellikle geri verriken bir yemediğiniz kalıyor. Kısacası, Roma , AVİS gibi dev bir şirkete hiç yakışmayan bir istasyon. Ayrıca, Roma havaalanında kimden araba kiralarsanız kiralayın, geri vermek büyük bir sorun. Doğru dürüst iyaret yok. zaman da birkaç tur atmak zorunda kalıyorsunuz. Başımdan geçenleri sizlerle paylaşmak istedim. Ben bu yüzden uçağımı kaçırdım, bari sizler hazırlıklı olun... Ararat'ın itibarı “Bir Yüce Dağdır, çıkılmaz. Profesör Parrot’a selam olsun.” Genelde teşekkür edilir ama selam yolluyor. Mustafa Bilgili “Ararat’ın İtibarı” isimli kitabında. Bir yol hikayesi… Yol ’na, Ararat’a uzanıyor. Kitabın sonunda resimler var. Yanında da daha fazla resmi ve görüntüyü barındıran bir CD. Ama kitabın son cümlesinde ise şunları not düşüyor…”Daha fazlasını herkes dağı kendi gözleriyle görerek öğrenecektir.” (Bilgili Ajans yayınları 0212 481 21 21) Tüplü dalış sırları Mehmet Avadan tüplü dalış meraklıları için çok önemli bir kitap yazdı. “Tüplü Dalış Sırları”, alarak balıkadam olanların merak ettikleri halde, kolayca cevap bulamayacakları ayrıntıları içeren bir başucu kitabı… Üstelik bilgiler resimlerle, grafiklerle de destekleniyor. Diline de çok dikkat edilmiş. Zaten bu “scuba” yerine tüplü dalış demelerinden de anlaşılıyor. (Erk /Tel: 312 231 41 97/e-mail: erkyayin@.com) Turan Güneş Turan Güneş hukuku profesörüydü ama siyasal yaşamımızın uzun süre önde gelen kişilerinden biri oldu. Siyasette iz bıraktı. O’nun siyasette bıraktıklarını anlatan ayrı kitap yayımlandı. Türk Demokrasisinin Analizi Turan Güneş ve Turan Güneş’in Siyasal Kavgaları…Hem Türkiye’nin yakın tarihine tanıklık edeceksiniz. Hem de Turan Güneş’i daha yakından tanıyacaksınız… (Agora Kitaplığı Tel: 212 243 96 26 e-mail: www.agorakitapligi.com)
585200
Türkiye'de askerlik ilkokulda başlıyor!
Genç erkekler hayatlarının en güzel çağında askere alınıyor, sonra bunlardan bazıları ot yoluyor, bazıları mıntıka temizliği yapıyor. Tuvaletleri temizleyenler de var. Kimileri de komutanlarına posta oluyor! Buna askerlik, "vatan hizmeti" deniliyor! Askerlik hem uzun hem de "Her Türk asker doğduğu için" olmalı, zaten askerlik okul hayatı ile birlikte başlıyor. Önceki gün bir vesile ile bir okul açılışındaydım. Öğrenciler önce asker gibi sıraya dizildiler. Sonra rahat hazır ol komutları... İstiklal Marşı, arkasından andımız! Türk'üm, doğruyum, çalışkanım... Okul açılışları bile "ideolojik devlet" tanımına uygun biçimde yapılıyor. Okul açılışında değil de bir askeri törendeymiş gibi hissediyorsunuz. Unutuyordum, saygı duruşu da söz konusu. Okulların açıldığı perşembe günü aynı zamanda İlköğretim Haftası'ymış. Çocuklar şiir okudular. "Okullarımız açıldı Göklerde bayrağımız Dudaklarda marşımız Dillerde andımız Yaşasın okulumuz." "Türk'üm doğruyum çalışkanım." "Ne mutlu Türk'üm diyene." Rahat, hazır ol... "İlköğretim Haftası ulus olma bilincidir." Küçücük bir çocuğun ağzından bu sözü duymak ne kadar da garip duygular oluşturuyor insanda. Ulus olma bilincinin İlköğretim Haftası ile ilişkisini ben kuramadım doğrusu. Ama birileri kuruyor bu ilişkiyi ve küçücük çocuklara ilkokula başladıkları andan itibaren böyle şeyleri tekrarlatıp duruyorlar. Bir garip durum daha var okullarda. Adına "Milli güvenlik" denilen bir ders var. 12 Eylül'den sonra girdi müfredata... Bu dersleri rütbeli subaylar veriyor. Albaylar, binbaşılar vs. okullara gidiyorlar ve çocuklarımıza "Milli güvenlik" dersi veriyorlar. Ben lisedeyken dersimize bir denizci subay gelirdi. Göbekli birisiydi. Derse girerken arkadaşlarımızdan birisi, erkekliğe özenen kızlardan birisi her zaman askerde komutan gelirken verilen "Dikkat" komutunu verirdi. Hep birlikte ayağa fırlar, subaydan korkardık. Sınıfta çıt çıkmazdı. Sonradan öğrendik, 12 Eylül'ün sıcak günleri olduğundan belki de bu "Milli güvenlik" hocası okul müdürünü de kendi emri altına almış. Okulda her şey ondan sorulur olmuş. Bizim okul, sabahları liselerin, öğleden sonra ortaokulların ders yaptığı bir okuldu. Bir 29 Ekim günü okulda tören vardı. Bizler, sabahçı olan liselilerin çoğu nasıl olsa ortaokullar törene gelirler, biz arada kaynarız diye düşünmüştük. Meğer liselilerin çoğu böyle düşünmüş. Ortaokullar törende, liseliler yok... Ertesi gün okul müdürü bize "Sizin milli duygularınızdan şüphe ediyorum, hepinizi disiplin kuruluna sevk ediyorum" diye bağırıyordu. Milli güvenlik hocası da oradaydı. Mikrofonu müdürden aldı ve "Olmaz öyle şey, ben bu çocukların milli duygularından şüphe etmiyorum" dedi ve hakimiyetin kendisinde olduğunu göstererek konuyu kapattı. Bu öğrenciler açısından iyi bir örnek tabii. Ama bu iyi örnek okullarda "Milli güvenlik" derslerinin subaylar tarafından verilmesini gerektirmez. Diyeceğim ki, ya bu ders kaldırılsın ya da askerler yerine daha sivil kişiler öğretmen olarak istihdam edilsin! General Pamukoğlu ilk seçimde iktidarmış! Son 32. Gün'de Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile emekli General Osman Pamukoğlu'nun tartışmasını izleyeceğimiz duyurulmuştu. Fakat Kütahyalı isabetli bir karar vererek Pamukoğlu'nun karşısına çıkmadı. Pamukoğlu'nun karşısında Doğu Ergil vardı. Doğu Ergil ile Osman Pamukoğlu arasında son derece gergin ve terbiye sınırlarını aşan tartışmalar oldu. Bu tartışmada Pamukoğlu'nun sözlerinden "Güneydoğu'da bulunan asker, polis, korucu toplam 400 bin güvenlik görevlisinin neden dağdaki bin eşkıya ile 25 yıldır baş edemediği" anlaşıldı. Nuh GÖNÜLTAŞ Bugün
585588
"Beni kimse gönderemez"
"Beni kimse gönderemez" 26/09/09 13:03 Arjantinli yıldız Delgado'nun sakatlığının hızla geçmesi ve oynayacak hale gelmesine sevinen teknik heyet, Fink'in tepkisiyle şaşkına döndü. Alman ön libero, "Üç yıllık imza attım. Sözleşmemin sonuna kadar burada kalacağım. Beşiktaş'a faydalı olmak için geldim. yüzden bana farklı bir teklifte bulunmasınlar" diyerek rest çekti. Akşam gazetesinin haberine göre, lig ve Avrupa'da tepe taklak giden Beşiktaş'ta operasyon gündemde. Teknik Direktör Mustafa Denizli'nin Ocak'ta sakatlığı düzelecek Delgado'ya kadroda yer açabilmek için bekleneni veremeyen Fink'i gözden gözden çıkarması gündeme bomba gibi düştü. -İLK GÖRÜŞMEDE SERT ÇIKTI- Ancak siyah beyazlılar için bu süreç oldukça sancılı olacak gibi. Yönetim yapılan ilk görüşmede sert bir üslupla karşılaştı. Beşiktaş'a oynamak için geldiğini belirten Fink'in, "Bu yüzden de buradan hiçbir yere gitmeyeceğim. Sözleşmem bitene dek buradayım" dediği ifade edildi. -DENİZLİ GERİ ADIM ATMIYOR- Fink'in tutumu karşısında siyah beyazlılar şimdilik beklemeye çekildi. Oyuncunun gönderilmesi halinde ödenecek tazminatı hesaplatan yönetim, konuyu bir kez daha Mustafa Hoca ile görüşecek. Ancak Denizli'nin Fink'i göndermekte tereddüt etmeyeceği belirtiliyor.
585945
Başkan Dalgıç, 500 öğrenciyi sevindirdi
Başkan Dalgıç, 500 öğrenciyi sevindirdi Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç, 2009-2010 eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle Hacı İlbey İlköğretim Okulu'nu ziyaret ederek öğrenci ve öğretmenlerle bir araya geldi. MUSTAFA ERKAYA TEKİRDAĞ Yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğrenci ve öğretmenlere hayırlı olmasını dileyen Başkan Dalgıç, 'Tekirdağ Belediyesi olarak eğitim camiamızın her zaman yanındayız. Sık sık okullarımızı ziyaret ederek öğretmenlerimizin ve idarecilerimizin istek ve önerilerini dinliyoruz. Elimizden geldiğince çözüm bulma çabası içerisindeyiz. Bugün de Hacı İlbey İlköğretim okulunda eğitim camiamızın yanında olduğumuzu göstermek istedik. İhtiyacı olan öğrencilerimize okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıttık. Bundan sonra da eğitim camiasına yardımlarımız devam edecek' dedi. Başkan Dalgıç daha sonra sınıfları ziyaret ederek öğrencilerle sohbet etti. Toplam 500 öğrenciye program çerçevesinde okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıtımı yapıldı. Hacı İlbey İlköğretim Okulu ziyaretinde Başkan Yardımcısı Haldun Güler, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nurcan Ildız ve Özel Kalem Müdürü Feride Ataç'da hazır bulundu. 26.09.2009 YURT HABERLER
585039
Yeni Kıbrıs yaklaşımı
Sami Kohen YorumYeni Kıbrıs yaklaşımı 26 Eylül Cumartesi 2009 BAŞBAKAN ’ın Genel Kurulu’ndaki konuşması sırasında ’la ilgili söyledikleri, ’nın Kıbrıs meselesinde yeni bir yaklaşım benimsemekte olduğunu ortaya koydu. Erdoğan’ın dünya örgütünün kürsüsünden verdiği mesaj açık: Kıbrıs’taki müzakereler hızla ilerlemez ve gelecek ilkbahara kadar anlaşmayla sonuçlanmazsa, artık bir daha görüşme olmayacak, ’nin bağımsız bir devlet olarak uluslararası camia tarafından tanınmasına çalışılacak... Halen BM toplantıları vesilesiyle ’ta bulunan KKTC Cumhurbaşkanı da bu doğrultuda mesajlar veriyor. Bu, ’nin Kıbrıs stratejisindeki yeni bir yönelimin işareti. Şöyle ki: Şimdiye kadar Türk tarafı, iki kurucu devletin, eşitlik ve demokratlık esaslarına dayalı, iki kesimli federal bir oluşturmasını istiyordu. Yani amaç, bu parametreler çerçevesinde, adada “birleşme”nin sağlanmasıydı. Birleşme hayali TALAT ile Kıbrıs Başkanı Hristofyas arasındaki görüşmelerin başında esen iyimserlik havasına karşı son zamanlarda su üstüne çıkan derin anlaşmazlıklar, Türkiye’de ve KKTC’de bu hedefe ulaşılamayacağı kanaatini doğurdu. Yapılan değerlendirmelerde, anlaşmaya varılamaması halinde, atılacak yeni adımlar üzerine duruldu. Yeni strateji, “birleşme” fikrini terk edip, KKTC’nin “ayrı” bir devlet olarak varlığını pekiştirmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda Türk diplomasisi, KKTC’nin dış dünya tarafından tanınmasını ve mümkün olduğu kadar çeşitli ülkelerle normal ilişki içine girmesini sağlamaya çalışacak... Başbakan Erdoğan’ın BM’deki konuşmasında, müzakerelerden sonuç çıkmaması halinde, bu opsiyona başvurulacağını açıklaması anlamlıdır. Bu, Hristofyas yönetimine şu mesajı da veriyor: Eğer tutumunuzu değiştirmezseniz, bilin ki adanın birleşmesi artık hiç mümkün olmaz, Kuzey Kıbrıs ayrılır ve şimdiki “yeşil hat” da KKTC’nin devamlı sınırları olur... Bu noktaya gelindiği takdirde, adada -ve bölgede- bir gerginlik dönemine girileceği kuşkusuz. Taraflar kendi lehlerine destek sağlamak için büyük bir mücadeleye girişeceklerdir. Ancak ondan sonra “Birleşik Kıbrıs” fikri tamamen gömülmüş olacaktır. Bu durumda KKTC’nin şimdiki imkânlarıyla varlığını sürdürmesinde bir sıkıntısı olmaz. KKTC yılların deneyimiyle kurumlaşmış, Kıbrıs Türk halkı kendi çabaları ve sadece Türkiye’nin aktif desteğiyle yaşamını sürdürmeye alışmıştır. Ancak KKTC’nin uluslararası camia tarafından tanınması kolay olacak bir iş değil, Türk diplomasisinin bu konuda çok çaba harcaması gerekecek. İlk etapta yakın hissedilen bazı ülkelerin desteğini sağlamak mümkün olabilir. Ama açıkçası, önemli güçlerin KKTC’yi tanımasını ve onunla direkt ilişki kurmasını beklemek fazla iyimserlik olur... Ayrılma olasılığı BU arada Kıbrıs bir başka cephede, üyesi olması nedeniyle daha avantajlı olduğu AB kulvarında atağa geçmeye hazırlanıyor. Hedefi, Türkiye’yi yıl sonuna kadar limanlarını Rum gemilerine açmasını (yani Türkiye’nin yıl önce verdiği sözü yerine getirmesini), bu sonuç vermezse AB’nin Türkiye ile müzakereleri askıya almasını sağlamak. Bu sorun AB’yi Türkiye ile karşı karşıya getiriyor. AB’nin Türkiye ile ilişkilerini koparacak bir harekette bulunacağını sanmıyoruz. Ama bu konuda herhangi olumsuz bir gelişmenin faturası öncelikle Kıbrıs Rum tarafına çıkacaktır. takdirde Kıbrıs’ta çözüm umutları tamamen yok olacak, “ayrılma” kaçınılmaz hale gelecektir...
584637
Antalya'nın 15 milyon TL'lik A-Kent ihalesini 20 gün önce kurulan şirket aldı
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin, CHP'li Mustafa Akaydın başkanlığındaki en büyük ihalesinin yankıları sürüyor. Dokuz firmanın dosya almasına karşın 5'inin teklif sunduğu Halk Kart ihalesini alan A-Kent Ödeme Teknolojileri A.Ş ile ilgili ayrıntılar belli olmaya başladı. A-Kent, A-Kart Akıllı Kart Bilgi Güvenliği ve Yazılım Sanayi Ticaret Limited Şirketi iştiraki olarak Eylül 2009 tarihinde kurulmuş. Firmanın kuruluşu, Halk Kart ihale tarihinden 20 gün önceye denk geliyor. Bu tarih, söz konusu ihalenin şartnamesinin belli olduğu 28 Ağustos'tan sadece bir hafta sonrasına denk geliyor. Halk Kart ihalesinde en düşük teklifi veren A-Kent'in kuruluş sermayesinin anonim şirketlerinin kuruluş alt limiti olan 50 bin lira olması da dikkatlerden kaçmadı. Kurucuları arasında Yusuf İzzet Balıkçı, Adnan Coşkun, Ahmet Acar ve Mustafa Demirbilek isimli işadamlarının bulunduğu firmanın merkezi ise Ankara. Firmanın adresi Bilkent Cyberpark. Firma, 15 milyon muhammen bedelli Halk Kart ihalesini dün Büyükşehir Belediyesi'nde yüzde 5+KDV ile en düşük teklifi vererek almıştı. 'İHALE ADRESE TESLİM YAPILDI' İDDİASI Yargı kararı gerekçe gösterilerek sözleşmesi iptal edilen Antkart firmasının yöneticisi Yiğit Tuncel, A-Kent'in ihale tarihinden 20 gün önce kurulmuş olmasına dikkat çekerek, "Bizim şirketimiz, kazandığımız ihaleden 1,5 sene önce kurulmuştu. Buna rağmen şirketimizin bu iş için kurulduğu, adrese teslim ihale yapıldığı iddia edilmişti. Şimdi ihaleden 20 gün önce ve şartnameden hafta sonra kurulan bir şirket var ortada. Bilmiyorum ne demek bu. Bu saate kadar belediyenin bir açıklama yapmasını beklerdim. Ortada açıklama yok." dedi. İhaleye Prokot firmasıyla ortak girişim şeklinde katılan, ancak demonstrasyon (gösterim) yapmadıkları gerekçesiyle elenen Antalya Minibüsçüler Odası Başkanı Mustafa Gönenç de ihaleye katılacaklardan yıllık yeterlilik belgesi istendiğini hatırlattı. Gönenç, "20 günlük bir firmanın bu ihaleyi almamış olması gerekir. Hukuken iptal olur." diye konuştu. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nden ise konuyla ilgili her hangi bir açıklama yapılmadı. GAZETECİLER, ZABITA EŞLİĞİNDE TUVALETE GİDEBİLMİŞTİ Antalya kamuoyunun sonucunu yakından merak ettiği Halk Kart ihalesine Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Rıfkı Aktekin başkanlık etmişti. 11 kişilik ihale komisyonunun başkanı Aktekin, Akdeniz Üniversitesi'nde de Mustafa Akaydın'ın en yakınındaki isimdi. Aktekin, ihalenin şaibeden uzak ve şeffaf yapıldığını göstermek için büyük gayret sarf etmişti. Antalya medyası tarafından da yakından takip edilen ihaleyi çok sayıda gazeteci izlemiş, olası bir şaibe olayına karşın içerideki gazeteciler zabıta eşliğinde tuvalete gidebilmişti. İhaleye katılan firma yetkililerine ise dışarı çıkış izni verilmemişti. Bununla da yetinilmemiş ihalenin gerçekleştirildiği odada cep telefonu sinyalini kesen jammer cihazı kullanılmıştı. 3,5 saat süren ve Antalya halkı için çok önemli olduğu söylenen ihale devam ederken içeri giren Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, içeride basın mensuplarını görünce, "İhale gizli olur. Hayatımda ilk defa böyle ihale görüyorum." demişti.
588000
Tarihte bugün: 28 Eylül
Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ile başbakanı İzak Rabin, 28 Eylül 1995'te Batı Şeria'nın Filistin yönetimine devri konusunda anlaştılar. 1538 Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını Adriyatik Denizi'ndeki Preveze Kalesi (Preveze) önünde yenmiş ve Preveze Deniz Savaşı'nı kazanmıştır. 1730 Patrona Halil İsyanı başladı. 1864 Londra'da Uluslararası Derneği (I. Enternasyonal) kuruldu. 1920 Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu, doğuda Ermenileri yendi. 1937 Benito Mussolini ve Adolf Hitler, Berlin'de düzenlenen kitlesel bir gösteride barışa inandıklarını söylediler. 1950 BM emrine verilen Kore birliği, Türkiye'den yola çıktı. Birlik, önce özel trenlerle İskenderun'a nakledildi; buradan da gemilerle Kore'ye doğru hareket etti. 1965 İstanbul Kız Kulesi Milli Savunma Bakanlığı'na devredildi. 1982 Halk arasında Banker Kastelli olarak anılan Abidin Cevher Özden, Tunus'ta yakalandıktan sonra Türkiye'ye getirilerek tutuklandı. 1994 Estonya feribotu Baltık Denizi'nde battı; 912 kişi öldü. Kimler geldi 1681 Johann Mattheson, Alman besteci (ö. 1764) 1887 Avery Brundage, 'li atlet (ö. 1975) 1923 Marcello Mastroianni, İtalyan oyuncu (ö. 1996) 1934 Brigitte Bardot, Fransız oyuncu 1987 Hilary Duff, 'li şarkıcı ve oyuncu Kimler gitti 1865 Louis Pasteur, Fransız kimya ve biyoloji bilgini (d. 1822) 1966 Andre Breton Fransız yazar ve şair (d. 1896) 1891 Herman Melville, 'li şair ve yazar (d. 1819) 1991 Miles Davis, 'li müzisyen (d. 1926) 2003 Elia Kazan, 'li yönetmen ve yazar (d. 1909)
584830
Haberal'a taşımalı psikiyatri tedavisi
Kalp ritim bozukluğu teşhisi konulan Haberal'ın bu süreçte psikiyatrik rahatsızlığı da ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı tarafından mayıs ayında 'ağır anksiyeteli depresyon' tanısı konulan Haberal'ı, bu tarihten itibaren Cerrah-paşa'dan gelen psikiyatri uzmanları muayene ediyor. Konunun uzmanları, Mehmet Haberal'ın 'taşımalı doktor tedavisi' yerine hem psikiyatri hem de kardiyoloji bölümlerinin bulunduğu bir devlet hastanesinde tedavi görmesi gerektiğini belirtiyor. Bu arada Haberal'ın kendisini muayeneye gelen psikiyatri uzmanlarına aşırı sinirlilik ve tahammülsüzlük gösterdiği öğrenildi.Ergenekon'da yönetici olmakla suçlanan Haberal'ın Mayıs'ta aldığı haftalık tedavi raporunda psikiyatri bölümünün verdiği depresyon raporu etkili olmuştu. Sağlık Kurulu, psikolojik rahatsızlığının Haberal'ın kalp rahatsızlığını tetikleyebileceğini öngörmüş ve yatması gerektiğini ifade etmişti. Buna karşın Haberal'ın kalp rahatsızlığının tek başına ciddi bir durum taşımadığı ise 21 Nisan'da yapılan anjiyoda görülüyordu. Bu işlemde Haberal'ın damarlarındaki darlığın cerrahi müdahale gerektirmeyecek seviyede olduğu tespit edilirken, bundan sonraki tedavinin kalp ritim bozukluğunu düzenleyen ilaçlarla devam edilmesi uygun görülmüştü. tarihten bu yana da Haberal'ın kalp rahatsızlığında ciddi bir değişme yaşanmadı. Kalbinde ciddi tehlike bulunmazken, 'ağır anksiyeteli depresyon' tanısı konulan Haberal için Cerrahpaşa'dan psikiyatri uzmanları odasına geliyordu. Haberal'ın bu süreçte kendisini muayene etmeye gelen psikiyatri uzmanlarına aşırı sinirlilik, sabırsızlık ve tahammülsüzlük gösterdiği öğrenildi. Bu yüzden Haberal'ın sık sık psikiyatri uzmanı değiştirdiği kaydedildi. Mehmet Haberal'ın hastalığıyla ilgili kendilerinden bilgi isteyen Ergenekon savcılarının isteğine Kardiyoloji Enstitüsü'nden ilginç bir cevap gelmişti. Savcıların 'Haberal'ın hastalığını taşıyanlara hastanenizde ne kadar süre tedavi uyguluyorsunuz?' sorusuna ek klasörlere giren enstitünün cevabı, "Haberal ile birebir aynı hastalıklara sahip hasta bulmak mümkün değildir." olmuştu. Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
585879
Tekzip
Tekzip güncellenme zamanı 9.6.2009 "www.milliyet.com.tr alan adlı internet sitesinde ve 09/06/2009 tarihli 'nde "Emniyet Yasadışı Dinleme İçin Teknik Cihaz Almış" başlığı ile yayınlanan içeriklerde, tarafından yürütülen bir nedeniyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Serdar ÖZTÜRK'ün İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan sorgulamasındaki ifadelerine yer verilmiştir. Buna göre; müvekkil Recep GÜVEN tarafından usulsüz bir şekilde yasadışı dinleme yapabilecek cihazlar satın alındığı ve bu yolla birçok kişi hakkında yasadışı teknik takip yapıldığı, elde edilen tüm bilgilerin bir ağında toplandığı ve sair hakaretamiz iddia ve ithamlara yer verilmiştir. İstihbarat Daire Başkanlığı"nda Başkan Yardımcısı olarak görev yapan müvekkil Recep GÜVEN'in, ortaya atılan bu ağır ithamlarla hiçbir bağlantısının bulunmadığını öncelikle belirtmek isteriz. Ayrıca, doğruluğu hakkında hiçbir delil gösterilmeyen bu iddiaların, halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma nedeniyle kamuoyu oluşturma çabasını da içerdiği düşünülmektedir. Esasen, bir takım asılsız ithamlar gerçekmiş gibi kamuoyuna bildirilirken, görevlerinde son derece başarılı olmuş ve bugüne kadar bir çok operasyonda hayatı pahasına görev almış müvekkilin nezdinde, özellikle istihbarat kurumlarının yıpratılmaya çalışıldığının bilinmesi gerekmektedir. Zira, Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep GÜVEN gibi birçok kişinin, bu ve benzeri amaçlar uğruna, doğruluğu ispatlanamayan ağır ithamlara maruz bırakıldığı gerçeği de kamuoyunun malumudur. Kişileri ve kurumları yıpratma pahasına "çamur at, izi kalsın" stratejisi altında ortaya atılan asılsız ithamlara karşı gerekli hukuki mücadele en etkin şekilde verilecek olup, yapılmak istenen itibarsızlastırma ve özellikle etkisizleştirme girişimlerini tüm kamuoyunun takdirine bırakmaktayız. Vekil eden Recep Güven adına, kamuoyunun bilgisi ve takdirine saygılarımızla arz ederiz." Recep GÜVEN Vekili Avukat Seyfettin UZUNÇAKMAK
585722
Merkel: "Ekonominin çökmesini önledik"
Başbakanı Angela Merkel, küresel ekonomik kriz nedeniyle aldıkları önlemlerle bankalara yardım etmediklerini, ekonominin çökmesini önlediklerini söyledi. Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin genel başkanı da olan ve 'nin Pittsburgh kentinde düzenlenen zirvesinden bu sabah dönen Merkel, bugün başkent Berlin'de partisinin kapalı salonda düzenlediği son seçim mitinginde yaptığı konuşmada, ekonomik krize de değinerek, "Biz bankalara yardım etmedik. Ekonomimizin çökmesini ve vatandaşların güvenini yitirmesini önledik" diye konuştu. Böyle büyük bir krizin gelecekte bir daha yaşanmaması için tüm bankalar ve mali kuruluşlara yönelik kurallar gerektiğini tekrarlayan Merkel, bankaların kurallara ihtiyacı olmadığına ilişkin görüşlerin büyük bir hata olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Parti olarak büyük vaatlerde bulunmadıklarını, ancak sorunların çözümü için bugüne kadar olduğu gibi aynı yoğunlukta çalışacaklarını ifade eden Merkel, eğitime ve ailelere önem veren bir parti olduklarını ve sorunların çözümü için gerektiği takdirde Hür Demokrat Parti'yle (FDP) koalisyon kurabileceklerini kaydetti. Merkel, CDU'nun ve Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin, bir yandan ekonominin geliştirilmesinde mantıklı davranan, diğer yandan da fakirlerle dayanışma gösteren yegane partiler olduğunu savundu. "Petra Zieger Band" grubunun "Super Frau" (süper kadın) şarkısıyla açılışı yapılan miting, Merkel'in konuşmasının ardından Alman Milli Marşı'nın çalınmasıyla sona erdi.
585099
Bu dizide Filistin'de yaşanan acılar var
BEKİR HAZAR Bu dizide Filistin'de yaşanan acılar var Ayrılık dizisi, bu sezon Filistin topraklarında yaşanan acı öyküleri ekranlara taşıyacak TELEVİZYON Ayrılık dizisi, bu sezon Filistin topraklarında yaşayan halkın, özellikle kadınların ve çocukların acı öyküleri ile ekranlara geliyor. Kudüs topraklarında, Müslüman dünyasının ilk kıblesi “Mescid-i Aksa” ve Musevi Cemaati'nin en kutsal yeri “Ağlama Duvarı”nda çekim yapılıyor. Türkiye ve dünyada ilk defa gerçekleştirilen çekimlerde, Mescid-i Aksa'yı gerçek hayatta da yıllarca ailesi ile birlikte koruma görevi edinen “Abdullah Çavuş” karakterini canlandıran Semih Sergen başarılı bir performans sergiliyor. İlk bölümü Ekim ayında TRT1 ekranlarında yayınlanacak dizinin başrollerinde Erdal Bilingen, Türkü Hazer, Emir Benderlioğlu var. 26.09.2009 TELEVİZYON
585596
Patates adam görenleri şaşırtıyor
Huzurevi sakinlerinden Necati Erdem(73) tarafından kızartma yapılmak üzereyken keşfedilip saklanan patates huzurevinin maskotu oldu. İnsan yüzüne benzerlikleri ile vatandaşlar tarafından dikkatleri üzerine çeken patatesi keşfeden Necati Erdem, "İnsan yüzüne benzeyen bu patatesi huzurevi mutfağına gelen patates çuvalları içersinde fark ettim. Kulakları ile hemen dikkatleri üzerine çeken bu patatesi ibret alınması için kaldığımız mekânın girişine astım." dedi. Erdem 'Patatesin ağzına sigaraya benzeyen kâğıt niye sıkıştırdınız?' sorusuna ise "Sigara içenlerin sonu patatese benzer demek istedim." karşılığını verdi. Huzurevi Müdürü Aziz Kalaycı patatesin kendisinin de ilgisini çektiğini, kurum sakinlerinin ricası üzerine patatesi sergilediklerini kaydetti.
585052
CHP iktidarı...
Melih Aşık Açık PencereCHP iktidarı... 26 Eylül Cumartesi 2009 İktidar Partisi önünümüzdeki hafta büyük kongresini yapıyor... 2010 yılında yapılacağı söylentileri yoğunlaşıyor... Acaba muhtemel bir erken seçime nasıl hazırlanıyor? CHP lideri fevkalade güzel muhalefet yapıyor... Ona diyecek yok... konusunda olsun, davasındaki hukuksuzluklara karşı çıkma konusunda olsun, ’nde olsun izlediği politika tutarlıdır... Ne var ki, CHP siyasetinde bir büyük eksiklik var... CHP muhalefette iyi ama iktidarı üstlenme konusunda hazırlık yapmıyor... Bu konuda hevesli görünmüyor... Deniz Bey, iyi muhalefet yaparak mevziyi kimseye bırakmıyor ama iktidarı almak için çaba göstermeyerek AKP iktidarının ekmeğine yağ sürüyor... Örneğin... Parti geçen aralıkta bir program kurultayı yaptı.. gün bugün siz hiçbir CHP’linin ağzından: “Partimizin yeni programına göre falanca meseleyi filanca şekilde çözeceğiz” sözünü duydunuz mu? Yeni program şimdiye dek halka yüzlerce kez anlatılmalıydı ama programı halen milletvekilleri bile özümsemiş değil... İktidara gelindiğinde hangi mesele AKP’ye göre hangi farklı şekilde ele alınacak, hangisi farklı şekilde çözülecek? Bilen var mı? İktidara yönelik nitelikli kadrolaşma çabası da gözlenmiyor... Liderlik katındaki “İktidar sırası nasıl olsa bize gelmez” rahatlığı bir an önce bitmeli... Ya gelirse... ’ın Büyükelçisi Hüseyinpur, “Patriot füzelerine gerek yok, bizden size zarar gelmez” demiş. Biz sizden değil ’den korkumuza alıyoruz füzeleri. Haldun Ertem Ünlü Kürt açılımını “candan” destekliyormuş! ‘Artistlik yapma lan’, diyecek halimiz yok. Adam zaten artist... Erkan Durusoy “Pasif-laik” ülke olacakmış. “Anti-laik” demeye dilleri varmıyor da... Gülhan Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, hangi ülkede yaşadığını unutup, pasif laikliğe geçişi savunmuş. Ben de kendisini “Pasif Profesör” ilan ediyorum.. Vecdi Altay Yurtseverlerin bundan sonraki mitinglerinde sloganları artık şu olacaktır: “Türkiye aktif laiktir, aktif laik kalacak!” Ali Rıza Keskin Servis araçları AKP Milletvekili Mehmet Nil Hıdır’ın girişimiyle servis araçlarına getirilen 12 yaş sınırı 20’ye çıkarıldı... AKP’li Hıdır yaklaşık 70 bin aracın yaş sınırının 12’nin üzerinde olduğunu ve bu araçların yenilenmesinin büyük külfet yaratacağını söylüyor. Minibüsleri ziyan mı edelim? Gerekirse çocukları ziyan eder minibüsleri gene de ziyan etmeyiz... zaman ne yapalım? İçine çocukları doldurup hurdaları trafiğe salalım. Yıldırım büyük bir sorumluluk üstleniyor... Gerçi kendileri çok ölümlü kazalarında sorumluluktan kaçtı ama bu defa kaçamayabilir... Bu yönetmeliği geri almalı... Ateşli araçlar... “Alın verin can verin” çağrısı bazılarınca “can alın” şeklinde anlaşılmış olmalı ki, Türkiye’de bireysel silahlanmada yine artış yaşanıyor! Umut Vakfı’nın yaptığı araştırmaya göre trafikteki 13 milyon aracın yüzde 8’inde ateşli silah bulunuyor... Silahla işlenen her 10 cinayetten 1’i trafikte gerçekleşiyor. Buna göre silah sahiplerinin yüzde 10’u otomatikman aynı zamanda trafik canavarı... Ruhsat için başvuru yapanların yarısının ilkokul mezunu olduğunu öğrendiğimiz araştırmaya göre; Türkiye’de her evden birinde silah bulunmakta... Ruhsatlı ruhsatsız silahlardan çıkan kurşunlarla yılda binden fazla vatandaşımız can vermekte... AB ülkelerinde 1000 kişiye silah düşerken bizde bu rakam 10 kişide 1’ler seviyesine yükselmiş! ’ya yapılan “silahları bırak” çağrısını aynen bizim topluma da yapmak gerekiyor. Bunu yapabilmek için de iktidarın silah tekellerinden daha cesur olması lazım. cesaret pek görünmüyor. Bu konuda bilgi gönderen Engin Balım ekliyor: Umarız ilerleyen zaman zarfında “Patriot” füzelerinin fiyatları ABD’deki kriz nedeniyle biraz daha düşer de vatansever yurttaşlarımız, her eve bir tane monte eder... Şehitlikte... Edirnekapı Şehitliği’nde basın açıklaması yasaklandı... Yani... Demokrasi için teröristler adına açıklama yapmak serbest... Demokratik için şehitler adına açıklama yapmak yasak! Neden? Çünkü şehitlikte yüreğinde evlat acısı taşıyan aileler içlerinden geldiği gibi konuşuyor, saf doğruları söylüyordu... Televizyon kameraları oradan adeta yapıyordu... Mezar taşları bile konuşuyordu orada... Bir mezar taşında şöyle yazıyordu: “Bu topraklar bana emanetti Şimdi ben bu topraklara emanetim” Şimdi nasıl bir demokratik açılım bu... İçinden gelenleri söylemeyeceksen... Nasıl açılacaksın? Kim açılacak?
586089
İktidarı da muhalefeti de eleştirdi
İktidarı da muhalefeti de eleştirdiFerah IŞIK/DENİZLİ, (DHA)BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı son günlerde süren tartışmasıyla ilgili ne muhalefetin iktidara, ne de iktidarın muhalefete diyecek hiç bir sözü olmadığını ileri sürerek, “Bunların sadece adı farklı. Hepsi de birbirine benziyor” dedi Partisinin Esnaf Sarayı'nda yapılan Denizli İl Kongresi'ne katılan Genel Başkanı Topçu, “Başbakan, 'nin, Türk Milleti'nin meselelerini Atlantik ötesi ülkelerde tartışıyor da, diğerleri bunu yapmamış mı? Bunların hepsi birbirine benziyor. Sadece adları değişik. Ben onların hepsine 'nun 'de, Lordlar Kamarası'ndaki duruşu gibi bir duruş tavsiye ediyorum ve hepsini kınıyorum” diye konuştu. Bir başka ülkenin sınırları içerisinde, meydanlarında, meclislerinde ülkenin meselelerini tartışmanın devlet ve adamlığıyla bağdaşır bir iş olmadığını söyleyen Topçu, “Başbakanın yaptığı yanlış, ama söyleyenlerin yaptığı yanlış da, başbakanının ki kadar çok. Milletin siyasi hafızası biziz. Bunları her yerde söyleyeceğiz. Bunların al birini vur ötekine. Dış politikada, dışarıda ne şekilde konuşulduğunu Muhsin Yazıcıoğlu'nun Lordlar Kamarası'ndaki konuşmasına bakıp öğrensinler” dedi. Türkiye'nin derdinin başka olduğunu söyleyen “Türkiye'de Kürdü, Türkmeni, Çerkezi, Lazı, Alevisi, Sünnisi, ‘Ay yıldızlı, al bayrağın altında, doğduğumuz yerde durmak, başımız dik, karnımız tok, tam bağımsız güçlü bir Türkiye'de bir büyük Türk Milleti olarak yaşamak istiyoruz diyor”’ dedi. BBP Denizli İl Kongresi'nde tek aday olan il başkanı seçildi.
585869
"Son Osmanlı" son yolculuğuna uğurlandı
''Osmanlı Hanedanının Reisi'' ve ''Son Osmanlı'' olarak da anılan Ertuğrul Osman için Sultanahmet Camisi'nde tören düzenlendi. Cenazeye katılanlar, giriş kapılarında polisin yaptığı aramalardan sonra avluya alındı. Kabe'nin eski örtülerinden bir parçasıyla örtülen tabuta, bir yurttaş tarafından Türk Bayrağı serilmek istendi. Türk Bayrağı, çevredeki vatandaşların da yardımıyla toplu iğneyle tabuta tutturuldu. Törende, Ertuğrul Osman'ın eşi Zeynep Osman, Harun, Bülent, Kayıhan, Orhan ve Selim Osmanoğlu'nun da aralarında bulunduğu Osmanlı hanedanı mensupları ile taziyeleri kabul etti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de törene katılarak hanedan mensuplarına başsağlığı diledi. Ertuğrul Osman için öğle namazının ardından cenaze namazı kılındı. Sultanahmet Camisi Başimamı Emrullah Hatipoğlu tarafından kıldırılan namaza, çok sayıda yurttaş katıldı. Hatipoğlu, cenaze töreninde yaptığı konuşmada, her doğanın bir gün öleceğini belirterek, ''Dünyada bulunuş gayemiz Allah'ın rızasına nail olabilmektir. Onun razı olduğu şekilde yine ona dönmek, en büyük mutluluktur'' dedi. ''Sen rabbinden razı olduğun, rabbin de senden razı olduğu halde rabbine dön'' fermanına herkesin boyun eğeceğini, teslim olacağını dile getiren Hatipoğlu, ''Kur'an-ı Kerim, Muhammed Mustafa'nın ümmetini şahit ümmet olarak tanıtıyor. Biz de bu topluluğun mensubuyuz. Caminin bahçesini dolduran kardeşlerimizin ortaya koyduğu manzarada, şehadeti makbul bir müminler topluluğu manzarasıdır'' diye konuştu. Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Mensup olduğu Osmanlı Hanedanı, yaptıklarıyla tarih önünde, insanlık önünde onlar hakkında gerekli şehadeti yapıyor ve yapacaktır. Şu içinde bulunduğumuz Sultanahmet Camisi gibi eserleri bize bırakanlara eserler şahitlik ediyor. Çünkü onlar toprakların büyüklükleriyle değil, topraklar üzerindeki hak, adalet ve insanlık değerlerinin zirve seviyesine çıkarıldıklarına şahitlik edeceklerdir.'' Ertuğrul Osman'ın cenazesi, burada kılınan namazın ardından yurttaşlar tarafından omuzlara alınarak cami avlusundan çıkartıldı ve cenaze aracına konuldu. Bu sırada Atalay, Çiçek, Yazıcı ve Günay da tabuta omuz verdi. 26 Eylül 2009
585153
Ayaklarda Lacoste rüzgarı esecek
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ Ayaklarda Lacoste rüzgarı esecek Sportswear koleksiyonunda yer alan birbirinden renkli, dinamik ve konforlu ayakkabı seçenekleri Lacoste mağazalarında sizleri bekliyor. Lacoste'un geçen kış aylarına damgasını vuran rugan iki düğmeli bot modeli bu yıl da yeni desenleri ve renkleriyle vitrinlerdeki yerini aldı. Şıklığa önem veren marka metropol şıklığına uyum sağlamanız için de birbirinden dinamik ve farklı modelleriyle dikkat çekiyor. Geçtiğimiz kışın favorileri arasında yer alan plastik yağmur botları ise birbirinden canlı renkleriyle Sportswear koleksiyonunun içinde Lacoste mağazalarında satışa sunuldu. 26.09.2009 CUMARTESİ
585823
Rijkaard'dan derbi öncesi yasak
Rijkaard'dan derbi öncesi yasak 'ın Hollandalı hocası Rijkaard, "Derbiye kadar rakibi düşünmenizi istemiyorum" dedi. Galatasaray’ın Hollandalı teknik direktörü karşılaşması öncesinde ’nde oyuncularını karşısına alarak çeşitli uyarılarda bulundu. Rijkaard’ın en ilginç uyarısı ise ezeli rakipleri hakkında oldu. Toplantıya Eskişehirspor maçı ile başlayan Fenerbahçe ile sona erdiren tecrübeli teknik adam, “Henüz ligin 7. haftadayız. Ama bazılarının şimdiden 10. haftada oynayacağımız Fenerbahçe derbisini konuşmaya başladığını duyuyorum. Bu bizim yaşayacağımız en büyük tehlike ve yanlış olur. Derbiye kadar kesinlikle Fenerbahçe’yi düşünmenizi ve de konuşmanızı istemiyorum” dedi. ‘ÖNCE ESKİŞEHİRSPOR Frank Rijkaard’ın, konuşmasına “Rakiplerimizin ne yaptığından çok, bizim Eskişehirspor karşısında ne yapacağımız çok daha önemli. Önce oynayacağımız karşılaşmayı kazanalım, sonra diğer karşılaşmaları düşünürüz” dediği ve uyarılarını bu yönde sürdürdüğü belirtildi. Florya’da artık derbiye kadar Fenerbahçe kelimesini duymak bile istemediğini ifade eden Rijkaard, “Namağlup olarak yolumuza devam ettiğimiz sürece, önümüze gelen her rakip bizi daha da iştahlı bir şekilde yenmek isteyecek. Biz kendi kendimizin rakibiyiz. Başkaları da kesinlikle bizi ilgilendirmiyor” diyerek sözlerini noktaladı
585595
Fenerbahçe'den prim açıklaması
Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, bir gazetedeki haberde iddia edildiği gibi, futbolculardan ''Şampiyon olamazsak primleri geri vereceğiz'' gibi bir belge alınmadığı kaydedildi. Açıklamada, ''Kulübümüzde maç başına belli bir miktarın takım içinde paylaştırılması prensibine dayalı, yönetim ile idari kadronun ortak çalışmasıyla belirlenen bir prim sistemi uygulanmaktadır'' denildi.
586180
Grekoromen'da Avluca altına uzandı
Nazmi Avluca ilk turu maç yapmadan geçti. İkinci turda Kübalı Shorey Hernandez'i 2-0 (1-0/2-0), ikinci turda Macar Zoltan Foder'i 2-0 (1-0/2-0) yenen Nazmi Avluca, çeyrek finalde de Güney Koreli Hyo-Chul Cho karşısında son derece rahat bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 kazanan Avluca, ikinci periyotta 5-0 galip durumdayken, bitime saniye kala rakibini tuşladı ve yarı finalist oldu. Yarı final müsabakasında Azeri Shalva Gadabadze ile mücadele eden Nazmi Avluca ilk periyotu 2-0, ikinci periyotu da 1-0'lık skorlarla aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak finale çıktı. Nazmi Avluca finalde, iki kez Avrupa üçüncülüğü bulunan Fransız Melanin Noumonvi ile karşılaştı. Fransız güreşçi karşısında da son derece üstün güreşen Nazmi Avluca ilk periyotu 1-0, ikinci periyotu 3-0 aldı ve minderden 2-0 galip ayrılarak dünya şampiyonu oldu. Final müsabakasının tamamlanmasıyla birlikte büyük sevinç yaşayan Nazmi Avluca, minderde Türk bayrağıyla tur attı. Avluca mutluluğunu, başta Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, Milli Takım antrenörleri, takım arkadaşları ve kendisine tribünlerden büyük destek veren gurbetçi vatandaşlarla paylaştı. Dünya Şampiyonası'nda bugün mindere çıkan diğer Türk sporcularından 60 kiloda Soner Sucu beşinci olurken, 96 kiloda Serkan Özden çeyrek finalde elenmişti. -AVLUCA'NIN KARİYERİ- Kariyerinde büyükler kategorisinde bir olimpiyat üçüncülüğü (Pekin 2008), bir dünya şampiyonluğu (Atina 1999), bir dünya ikinciliği (Guangzhou 2006), iki dünya üçüncülüğü (Gavle 1998 ve Budapeşte 2005), üç Avrupa şampiyonluğu (Budapeşte 1996, Haparanda 2004 ve Tampere 2008), iki de Avrupa üçüncülüğü (Minsk 1998 ve İstanbul 2001) bulunan Nazmi Avluca, böylece 10 yıl aradan sonra ikinci dünya şampiyonluğuna ulaştı.
584644
OECD, İsviçre'yi gri listeden çıkardı
İsviçre Cumhurbaşkanı Hans Rudolf Merz, OECD kriterleri kapsamında dün gece New York'ta Katar ile çifte vergilendirme ve bilgi paylaşımı anlaşmasını imzaladı. Geçtiğimiz mart ayında yapılan G-20 zirvesinde ABD ve diğer ülkeler dünya üzerinde vergi cennetleri olarak bilinen ülkelere savaş açmış ve hepsinin Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) belirlediği kriterlere uymasını şart koşmuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ise İsviçre'nin OECD kriterlerini kabul eden fakat uygulamayan ülkelerden biri olduğunu söyleyip 'gri liste'de yer aldığını açıklamıştı. Dünya genelinde saygın bir imajı ve güvenilir bir bankacılık sistemi olan İsviçre'nin bu durumdan nasıl sıyrılacağı merak ediliyordu. Cumhurbaşkanlığının yanında Maliye Bakanlığı görevini de yürüten Hans Rudolf Merz, neredeyse tüm mesaisini OECD'nin şart koştuğu 12 ülke ile bankacılık alanında bilgi paylaşımı ve çifte vergilendirme anlaşmasını yapmak için harcadı. Son altı aydır farklı ülkelerle yapılan müzakereler sırayla netice verdi. New York'ta Birleşmiş Milletler toplantısına kadar ABD, Avusturya, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Büyük Britanya, Lüksemburg, İspanya, Norveç, Meksika ve Faroe Adaları ile varılan anlaşmalara Katar da eklendi. Bunun üzerine OECD başkanı Angel Gurria İsviçre'yi gösterdiği çabadan dolayı kutlayarak tebrik etti ve 25 Eylül itibariyle gri listeden çıkarıldığını açıkladı. İSVİÇRE HESAPLARI ARTIK SIR DEĞİL İsviçre'nin bilgi paylaşımı anlaşması yaptığı ülkeler vatandaşlarının İsviçre'de açtıkları hesapları takip edebilecek. Hesap sahipleri İsviçre'de bulunan mal varlıklarına da vergi beyannamelerinde belirtmek zorunda kalacak. ABD 40 bin, Fransa ise bin vatandaşının İsviçre hesaplarına ait bilgileri öğrenmek istiyor.
585550
Yanlış ilaç bebeği komaya soktu
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Yanlış ilaç bebeği komaya soktu ANTALYA (A.A) Antalya'nın Kumluca ilçesinde, bir eczaneden soğuk algınlığı nedeniyle alınan şurupla birlikte poşetin içine yanlışlıkla konulan şeker düşürücü ilaç, aylık bebeği komaya soktu. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, çiftçilik yapan Ferhan (24) ve Tuncay Ertürk (34) çifti, rahatsızlanan ikinci çocukları aylık Caner Ertürk'ü, 18 Eylülde Kumluca Sağlık Ocağı'na götürdü. Sağlık Ocağı doktoru tarafından soğuk algınlığı teşhisiyle antibiyotik enjekte edilen bebeğin reçetesine, rahatsızlığıyla ilgili iki ayrı şurup yazıldı. Caner bebeğin babası Tuncay Ertürk, ilaçları almak için ilçe merkezinde bulunan bir eczaneye gitti. Bebeğe verilen iki şurup eczanede poşete konulurken, tezgah üstünde bulunan diyabet hastasına ait şeker düşürücü ilaç kutusu da yanlışlıkla bebeğin şuruplarının bulunduğu poşete konuldu. Şeker düşürücü ilacı poşete, bir diyabet hastasının reçetesindeki ilaçlar hazırlanırken, çocuk yaştaki eczacı çırağının koyduğu anlaşıldı. Kutusunda, tok karnına alınması tavsiye edilen şeker ilacı, evde anne Ferhan Ertürk tarafından Caner bebeğe içirilirken, bebekte bir süre sonra aşırı titreme görüldü. Ertürk çifti Ramazan Bayramının birinci günü fenalaşan çocuklarını Kumluca Devlet Hastanesi'ne kaldırdılar. Anne ve babanın çocuğa verdikleri ilaç kutularını gösterdikleri doktorlar, 'Çocuğunuz şeker hastası mı? Neden bu ilacı kullandınız' diye sordu. Büyük şaşkınlık yaşayan Ferhan ve Tuncay Ertürk, kısa süre sonra, diyabet hastalarının kullandığı ilacın eczanede bebeklerinin ilaçları arasına karıştırıldığını anladılar. ECZANEDEKİ KAMERALARA YANSIDI Caner bebek, yetişkinlerin kullandığı şeker ilacı nedeniyle komaya girerken, beyin fonksiyonlarının işlevini yitirme riski nedeniyle ambulans helikopterle Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Yaklaşık bir haftadır Yoğun Bakım Ünitesinde yaşatılmaya çalışılan bebeğin bilincinin kapalı olduğu bildirildi. Baba Tuncay Ertürk, eczanede yapılan hatanın ortaya çıkması üzerine jandarma ve savcılığa şikayette bulundu. Kumluca Cumhuriyet Savcılığının başlattığı soruşturmada, eczanenin güvenlik kamerası görüntülerine el konuldu. Yapılan incelemede, görüntülerde şeker ilacının, bebeğin ilaçlarının arasına konulma anı da ortaya çıktı. Savcılığın elinde bulunan görüntülerde, 18 Eylülde eczaneye gelen vatandaşlar arasında bir diyabet hastasının şeker düşürücü ilacın, aynı anda burada bulunan Tuncay Ertürk'ün bebeğine ait ilaçların arasında eczacı kalfası tarafından yanlışlıkla konulduğunun yer aldığı öğrenildi. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili, eczane sahibi Yusuf Torun, eczacı kalfası A.K, kimliği açıklanmayan çırak ve diğer çalışanlarının ifadelerini aldı. Savcılığın, soruşturmanın tamamlanmasının ardından sorumlular hakkında dava açması bekleniyor. 'KİME GÜVENECEĞİZ?' Caner bebeğin annesi Ferhan ve babası Tuncay Ertürk, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Yaşadıkları olay nedeniyle hala şokta olduklarını, poşetteki şeker düşürücü ilacın, reçetede yer alan ilaçlardan biri sandığı için fark etmeden bebeğine verdiğini anlatan Ferhan Ertürk, tek ümitlerinin çocuklarının sağlığına kavuşması olduğunu söyledi. Ferhan Ertürk, 'Şeker ilacı nedeniyle oğlumuzun bilinci günlerdir kapalı. Umutlu olmaya çalışıyoruz' dedi. Baba Tuncay Ertürk de eczanede yapılan bir anlık hatanın aylık bebeklerinin komaya girmesine neden olduğunu belirterek, sorumluların cezalandırılması için hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. İlkokul mezunu olduklarını, reçetelerdeki ilaçları okuyamadıklarını, ilaç prospektüslerindeki bilgileri de anlayamadıklarını dile getiren Ertürk, şunları söyledi: 'Doktor yazıyor, eczacı veriyor. İlaçların üzerindeki yazıları, prospektüsteki bilgiler anlamamız mümkün değil. Doktora, eczacıya güvenmezsek kime güveneceğiz. Böyle bir hatadan dolayı biz yandık, başka aileler yanmasın. Kutunun üzerinde, şeker ilacı olduğu açıkça yazsaydı belki de fark edecektik ve ilacı bebeğimize içirmeyecektik. Eczanede ilaç karıştırıldı, şimdi biz oğlumuzun yaşaması için dua ediyoruz. Bu tür olaylara tedbir için Sağlık Bakanlığının ilaç kutularının üzerine Türkçe anlaşılabilir yazılar yazdırılmasını da istiyorum.' Olaya ilişkin soruşturma devam ederken, Ertürk çifti, beyin fonksiyonlarında kayıp olduğu belirtilen bebeklerinin başından ayrılmıyor ve ümitli bekleyişlerini sürdürüyor. 'OLAYIN SONRASI DA YANLIŞLIKLARLA DOLU' Eczane sahibi Yusuf Torun da, ilacın karıştırıldığı sırada kendisinin kalp ameliyatı nedeniyle Antalya'da hastanede bulunduğunu, konudan sonradan haberdar olduğunu söyledi. Konunun adli makamlara intikal ettiğini dile getiren Torun, şöyle konuştu: 'İlacın hastaya verilmesinde bir yanlışlık olmuş. Eczane kalfası şeker hastasının ilacını sehven, diğer poşete bırakmış. Bizde bir yanlışlık var ama olayın sonrası da yanlışlıklarla dolu. Baba, eczanede poşeti yanında bulundurmuyor, evde de hapı ezerek bebeğe içirmişler. Neden içiriyorlar? Kumluca Devlet Hastanesi'nin bebeğe müdahaleyle ilgili ihmali var. Bebeğin şeker oranı 70 seviyesindeymiş. Baba da hastanede uzun süre beklediklerini söylüyor. Soruşturma sürüyor, kanun, nizam ne derse olur.' Antalya Eczacı Odası Başkanı Cihan Dinç de konudan haberdar olduklarını ancak, olayın detayına ilişkin henüz kendilerine belge gelmediğini bildirdi. 26.09.2009
585387
Hiç kimseye yaranamadı!
Hiç kimseye yaranamadı! 26/09/09 11:01 9.5 milyar dolarlık kişisel serveti ile Rusya’nın en zengin kişisi olan 42 yaşındaki işadamı Mikhail Prokhorov’un NBA takımlarından New Jersey Nets’in yüzde 80’lik hissesini satın almak için takımın sahibi Bruce Ratner ile el sıkışmasının yankıları, hem ülkesinde hem de ABD’de sürüyor. Rus Parlamentosu’nda spor komitesi üyesi olarak görev yapan Aslambek Aslanov, RIA Novosti haber ajansına yaptığı açıklamada, Prokhorov’un genç nüfusun yoğun olduğu Rusya’ya spor alanında yatırımlar yapmak yerine ABD’yi tercih etmesini ‘vatanseverliğe ters bir davranış’ olarak nitelendirdi. New Jersey eyaleti senatörlerinden Bill Pascrell ise NBA Başkanı David Stern’e bir mektup göndererek, Nets’in Mikhail Prokhorov’a satışını detaylı bir şekilde araştırmasını talep etti. Pascrell mektubunda ayrıca, Prokhorov’un iş hayatında ve kişisel geçmişinde karıştığı olayların bir NBA takımını satın almasına engel olması gerektiğini vurguladı. -TARAFTARLARA İLGİNÇ UYARI- Öte yandan, Prokhorov’un bir dönem sahibi olduğu Norilsk Nickel firmasında müşterilerine ‘hayat kadını’ ısmarladığı iddialarının ortaya atılmasının ardından ABD’nin önemli basketbol sitelerinden basketbawful.com’da yayınlanan bir yorumda, Nets’in sezonluk bilet almak isteyen taraftarlarının bilet alırken ‘bu bilgiyi akıllarının bir köşesine kaydetmeleri’ tavsiyesinde bulunuldu. GAZETEHABERTURK
585855
14'lük kız 10 bin lira başlıkla verilmiş
14'lük kız 10 bin lira başlıkla verilmişKEMAL KARADAĞ Çorum DHA 'dan 10 bin lira başlık parası karşılığı ailesinden alınan 14 yaşındaki D.B., 'da Sefa K. (26) ile evlendirilmek istendi. D.B. ile bir ay nikâhsız birlikte yaşayan Sefa K. ve babası Kemal K. (47), tutuklandı. Bakire olduğu tespit edilen D.B. ise devlet korumasına alındı. İddiaya göre, Çorum'un Türkler köyünde yaşayan Kemal K., duyma ve konuşma sorunları yaşayan oğlu Sefa K.'yı evlendirmek için aracılar vasıtasıyla Van Çaldıran'dan 10 bin TL karşılığında D.B.'yi ailesinden alıp Çorum'a getirtti. Şikayet üzerine, Sefa K. ve babası Kemal K. gözaltına alındı. Genç kız, ifadesinde "Babama 10 bin TL verilmiş ve benim Sefa ile evlenmem istendi. Ben de mecburen kabul ettim. Sefa ile aydır birlikteyiz" dedi. Kemal K. ise, "Oğlum kızla Çorum'da bir yerde tanışmışlar. Kız oğluma 17 yaşında olduğunu söylemiş. Nüfus cüzdanını aldığımızda kızın yaşının 14 olduğunu öğrenince şoke olduk. nedenle resmi kıyamadık. Biz 17 yaşında biliyorduk" diye konuştu.
584621
Almanya'da bir Türk tutuklandı
Almanya'da bir Türk tutuklandıAlmanya'da kısa süre önce son ortaya çıkan, terör tehdidi içeren videoyu internette yayımladığı gerekçesiyle 25 yaşındaki bir Türk vatandaşının tutuklandığı bildirildi. Stuttgart polisi, Bekkay Harrach adlı Fas kökenli Alman vatandaşının görüntüsünün bulunduğu "terör videosunu" video paylaşım sitesi You Tube'a koyduğu suçlamasıyla tutuklanan Türk'ün, daha önce de benzer şiddet videolarını internet sayfasına koymaktan sabıkası bulunduğunu bildirdi. Adı açıklanmayan Türk'ün radikal dinci olduğunun bilindiği ve internete koyduğu son terör videosunun bin kez tıklanarak seyredildiği ifade edildi.Polis, terör videosunu bu kişinin hazırladığını ise düşünmüyor.
585560
Kırıkkale'de mühimmat bulundu
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kırıkkale'de mühimmat bulundu KIRIKKALE (İHA) Kırıkkale'nin Yahşihan ilçesi yakınlarında bir vatandaşın ihbarı üzerine adet 155 mm ve adet 105 mm çapında top mermileri bulundu. Bombalar incelenmek üzere MKE Kurumu Mühimmat Fabrikası'na götürüldü. Kırıkkale'ye bağlı Yahşihan ilçesi TOKİ Evleri karşısında bulunan Kızılırmak Nehri kenarında Ahmet Talu adlı bir vatandaşın görgü tanıklığı yaptığı olayda harekete geçen polis saatlik bir çalışma ile topraktan adet 155 mm ve adet 105 mm çapında top mermisi çıkarttı. Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü'ne ve MKE Kurumu'na bağlı bomba uzmanları tarafından bombalar olay yerinden alınarak incelenmek üzere MKE Kurumu Mühimmat Fabrikası'na götürüldü. Geniş güvenlik tedbirlerinin alındığı olayda basın mensupları çalışma alanına yaklaştırılmadı. Eğitim mermileri olduğu öğrenilen bombalar hakkında yetkililer herhangi bir açıklamada bulunmadı. Yetkililer, bombaların söz konusu yere ne zaman ve nasıl götürüldüğünün yapılan incelemelerin ardından ortaya çıkacağını belirttiler. 26.09.2009
585485
Vergi dairelerinde "indirim" mesaisi...
Vergi dairelerinde "" mesaisi... Otomobildeki özel vergisi indiriminin 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek olması nedeniyle büyük ilde, vergi daireleri bugün mesai saati bitimine kadar açık olacak. ’nın konuya ilişkin duyurusunda, "otomobil satışlarında uygulanan indirimindeki süre 30 Eylül 2009 çarşamba günü sona ermektedir. Vergi dairelerinde yığılmaların önlenmesi ve mükelleflere kolaylık sağlanması amacıyla; ve il merkezlerindeki motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi daireleri saat 17.00’ye kadar açık bulundurulacaktır" denildi. Gelir İdaresi Başkanlığı, ile bağlı ilçelerde motorlu taşıtlar vergisini tahsile yetkili vergi dairelerinin bugün açık bulundurulması konusunda başkanlarını, diğer il merkezleri ve ilçelerindeki vergi dairelerinin açık olup olmayacağı konusunda da vergi dairesi başkanları ve il defterdarlarını yetkili kıldı.
584996
Belçika maçının hakemi belli oldu
FIFA'nın açıklamasına göre, Brüksel'de saat 21.45'te başlayacak karşılaşmayı İtalya Futbol Federasyonu'ndan Matteo Trefoloni yönetecek. Trefoloni'nin yardımcılıklarını ise Cristiano Copelli ve Massimilliano Grilli yapacak.
585832
Düğünde maganda kurşunu: yaralı
Çiçekdağı ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi'nde bulunan çay bahçesindeki düğün törenine, Ankara'dan davetli olarak geldiği bildirilen A.D'nin (40), yemek sonrasında belindeki tabancasını çıkartarak, havaya ateş ettiği ileri sürüldü. Tabancadan çıkan kurşunlar törende bulunan Metehan Durmaz (4), Damla Özçelik (32) ve İdris Arslan'a (36) isabet etti. Yaralılar, Yozgat'ın Yerköy ilçesi Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Durumu ağır olan yaşındaki Metehan Durmaz, ilk müdahalenin ardından Kırşehir Devlet Hastanesine sevk edildi.
585045
Hava birkaç gün “mis gibi” olacak
Cemal Saydam havadan tozdanHava birkaç gün “mis gibi” olacak 26 Eylül Cumartesi 2009 Yine hava tahmincilerini zorlayacak bir hafta bizleri beklemekte. Bugün yurt genelinde hava mevsime göre “mis gibi” tabir edilen cinsten. Çıkın, doya doya güneşlenin. Batı ve sahil kesiminde, ayrıca elbette kuzey ’de rüzgar biraz kuvvetli ama sırtınıza kalınca bir şeyler alıp bu havalardan istifade edin. İç ve güney bölgeler ile Ege bol güneşli ve 24-28 derecelik sıcaklıklar ile enfes bir gün. ’da dahi sıcaklıklar 24 derece seviyesine çıkacak, gece de en düşük 14 derece civarında. Akşama doğru kuzey bölgeler bulutlanmaya, rüzgar kuzeyden daha sert esmeye ve elbette sıcaklılar da azalmaya başlayacak. 27 Eylül Pazar günü ise dünkü mis gibi hava bugün sadece İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Ege sahil kesiminde hüküm sürecek. Özellikle Karadeniz’de hava kapalı, Batı ’de de yer yer kapalı, Orta ve Doğu Karadeniz ise yağışlı olacak. Kuzeyde gece sıcaklıkları yeniden 10 derecenin de altına doğru düşecek. Serin hava sadece yurdun kuzey bölgelerinde kapalı ve serin bir gün geçmesine neden olacak. Diğer yerlerde yine açısından enfes bir gün. Eylülün son üç gününü kapsayacak ve ekime de merhaba diyeceğimiz haftaya damgasını vuracak olan olay, kutuplardan koparak üzerinden kıta ’sına girecek olan buz gibi hava ve bunun önünde hızla yükselecek Sahra sıcağının etkisi ile başlayacak. Bu nedenle 28 ve 29 Eylül günlerinde Karadeniz’deki yağışlı hava hızla eriyip yok olacak ve yerini Sahra’nın ılıman havası kaplayacak. Ama bu süreçte hafta başında kuzeyden esecek ve özellikle ’da daha sert esecek olan rüzgarlar gece sıcaklıklarını daha serin hissetmemize neden olacak. 29-30 Eylül yurt genelinde yine mis gibi sonbahar günleri olacak. Ancak Avrupa’yı hızla kat ederek üzerinden Karadeniz’e kadar ulaşan soğuk havanın ilk işaretleri olan karayel ve poyraz, 30 Eylül’de günü Trakya ve Marmara’da etkili olmaya başlayacak. Sıcaklıklar Trakya, Marmara ve Karadeniz sahil kesimlerinde hızla düşecek. da beklenmekte elbette. Cemreler kalkıyor! Modeller bu hava dalgası sürecinde güneyde yerleşen sıcak havanın daha etkili olacağını ve yapacağı yastık etkisi ile bu serin ve yağışlı havanın Karadeniz’i yalayarak geçeceğini öngörmekte. Yani yurt genelinde hava yeniden ısınacak. Uzun süreli beklentiler ekim ortasına kadar serin havaların zorlaması olsa dahi, Sahra’nın ılıman kalkanı ile sıcak tarafta kalarak idare edeceğiz gibi görünüyor. İşte bu zorlamalar güneşin yavaş yavaş güney yarımküreye daha dik ışınlar göndermesi nedeniyle hep soğuk havanın lehinde gelişecek ve cemrelerin kalkması ile birlikte serin ve yağışlı günlere yeniden merhaba diyeceğiz. Cemrelerin düşmesini biliriz bilmesine ama bunların bir de kalkışı var. İşte ondan sonra yağmurun bereketi de kalmayacak, şimdilik onun hâlâ bereketli olduğunu bilin yeter. Bakın bunu biz bilmiyoruz ama balıklar dahi biliyor ve yağınca örneğin palamutlar suyun yüzeyine yaklaşıp bunu neredeyse kana kana içiyorlar ve bir anda küçük boyutlu balıklar devleşiyor. Çıkın bakın balık tezgahlarına, geçen haftalarda bir karış olan palamutlar bir anda devleşmiş. Bir zaman gelecek, deryayı da anlayacağız elbette. Yeter ki kendi önümüze koyduğumuz engelleri yıkıp geçebilelim.
584632
Filenin Sultanları Fransa'ya Set Vermedi
Filenin Sultanları Fransa'ya Set Vermedi Polonya'da başlayan Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda ilk maçımızda Fransa'yı 3-0 yendik ve ilk gün sonunda averajla grup lideri olduk. 26. Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası, Polonya'da başladı. Türkiye, (B) Grubu'ndaki ilk maçında Fransa'yı 3-0 yendi. Wroclaw kentindeki Centennial Hall'da yapılan karşılaşmanın sadece ilk setinde çekişme yaşanırken, diğer setlerde zayıf rakibine karşı çok rahat bir oyun çıkaran (A) Milli Takım, sonuca kolay ulaştı. (B) Grubundaki ilk maçında 3-0 set kaybı yaşamadan galip gelen (A) Milliler, şampiyonaya iyi bir başlangıç yaptılar. Türkiye, Fransa karşısında ilk seti 25-22, ikinci seti 25-9, üçüncü seti ise 25-15 önde tamamladı. (A) Milli Takım'da, Neslihan'ın ilk set dışında 2. ve 3. setteki hücumları yerini buldu. Ayrıca, Eda ve Deniz'in etkili smaçları ve savunmada Esra'nın çabaları sonuç verdi ve karşılaşma Türkiye'nin 3-0 üstünlüğüyle son buldu. Grubunda ilk gün müsabakaları tamamlanırken, Türkiye, averajla 1. sırada yer aldı. Fransa'yı 3-0 yenerek şampiyonaya iyi bir başlangıç yapan Milli Takım, günün ikinci maçında Almanya'yı 25-12, 25-22 ve 25-22'lik setlerle 3-0 yenen İtalya'yı sayı averajıyla geçerek ilk sıraya yerleşti.
584883
Ankara'daki AKM Yıkılacak
Ankara'daki AKM Yıkılacak Kültür ve Turizm Bakanlığı, başkentteki atıl kalan AKM'yi kaldırıp, yerine daha modern bir Türkiye Uygarlıklar Müzesi kurma hazırlığına başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara'daki Atatürk Kültür Merkezi'ni (AKM) ''çirkin ve estetikten yoksun bir yapı'' şeklinde tanımlayarak, ''Oradaki çirkin yapıyı kaldırıp, yerine yapılacak onun misli büyüklüğündeki yeni müzeyi gelecek yıl açacağız'' dedi. Önce yıkılması gündeme gelen, daha sonra restore edilmesi kararlaştırılan İstanbul AKM ile ilgili tartışmalar hala sürerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, başkentteki atıl kalan AKM'yi kaldırıp, yerine daha modern bir Türkiye Uygarlıklar Müzesi kurma hazırlığına başladı. 1980 yılında 2302 sayılı ''Atatürk'ün Doğumunun 100'üncü Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun'' ile kurulan alanla ilgili tanımlanacak her türlü planlama, programlama ve diğer kararlar Milli Komite'ye bağlı. Bakanlığın yıkım yapabilmesi için de bu alanlarda tek söz sahibi olan komitenin onayını alması gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Günay, yakın bir zamanda konuyu Milli Komite'nin önüne getireceklerini söyledi. Ankara'daki AKM için yeni bir düzenleme yapmayı düşündüklerini ve bu konuda çalışmalara başladıklarını belirten Günay, ''en büyük hayallerinden biri olan'' Türkiye Uygarlıklar Müzesi'ni AKM alanına kuracaklarını bildirdi. Günay, bu konuda Bilimsel Kurul ile Jüri Hazırlık Kurulunun birçok toplantı yaptığını ve hazırlıkları olgunluk düzeyine getirdiklerini dile getirerek, konuyu komiteyle birkaç hafta içinde görüşeceklerini ifade etti. Bakan Günay, ''Benim düşüncem, çirkin, estetik yoksunu ve malzeme açısından çok sıkıntılı olan ve Türkiye'nin mimari tarihiyle de bağdaşmayan yapının yıkılması, alana 40 bin metrekare kapalı alanı olan yeni ve büyük bir Türkiye Uygarlıklar Müzesi kurulması...'' dedi. Yeni yapının da kütüphanesi, sergi ve toplantı salonlarıyla ''dünya çapında yarışacak'' bir müze olmasını hedeflediklerini vurgulayan Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin uygarlıklar ve bunların hazineleri açısından, arkeolojik zenginlikler bakımından çok varlıklı olduğunu düşünüyorum. Başkentte, hatta Türkiye'de bunu sergileyecek böyle bir mekanımız yok. Böyle bir mekan, yeni müze yaparsak bunun en iyi yeri de defalarca söyledim, Ankara... Alanımız da var. Oradaki çirkin yapıyı kaldırıp, yerine yapılacak onun misli büyüklüğündeki yeni müzeyi gelecek yıl açacağız.''