581338
Sokrates diyete başladı
Sokrates diyete başladı Boğazına çok düşkün bu şişman kedi yıllardır veterinerde görev yapan bu hemşireyi bile şaşırtmayı başardı. Çünkü onun sadece patileri bile benzerlerinin iki katı kadar! Sokrates adlı “kedicik” hem şişman hem tembel olunca derhal diyete başlaması kararlaştırıldı. 24.09.2009 AKTÜEL
582102
Bilge Köyü'nde yetim kalan çocuklardan 20'si bugün okula başladı
Köy öğretmeni Sadık Akbulut gözetiminde sıraya giren öğrencilerin okuduğu İstiklal Marşı eşliğinde bayrak göndere çekildi. Andı okuyan öğrenciler daha sonra sınıflarına alındı. Okulda tek sınıfta 5'li eğitim yapılırken, getirilen kırtasiye malzemeleri öğretmen Sadık Akbulut tarafından öğrencilere dağıtıldı. Saldırıda hayatını kaybeden tek öğrenci çocuk olan yaşındaki Ayşe Çelebi'nin oturduğu sıranın hala boş durması gözlerden kaçmadı. Daha önce 40 öğrencinin eğitim gördüğü okulda, Ayşe'nin hayatını kaybetmesi ve olayın zanlılarının aileleriyle göç etmesi nedeniyle eğitim sezonu 20 öğrenci ile başladı. Anne ve babalarını kaybeden 20 öğrencinin en büyük sevinci ise okula yeniden başlamak oldu. Öğretmenlerini ve okullarını özlediklerini belirten öğrenciler, çok okuyup adam olmak istediklerini söylediler. Saldırıda anne ve babasını kaybeden 10 yaşındaki Ayşe Çelebi, okula başlamaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, anne ve babasını çok özlediğini anlattı. İstanbul Daruşşafaka Okulu'ndan gelen Remziye Çelebi ise okuyup hakim olmak istediğini söyledi. Çelebi, "Anne ve babamı katledenlere hak ettikleri cezayı vermek için okuyup çalışacağım. Okulumu arkadaşlarımı ve öğretmenimi özlediğim için buraya okula geldim." dedi. Okulunu ve öğretmenini özlediğini belirten Hasret Çelebi de savcı olmak ve anne ve babasını öldürenlere gereken cezayı vermek istediğini ifade etti. MUHTAR ÇELEBİ: MEDYA BİZİ UNUTMASIN Saldırıda yetim kalan 62 çocuğa hem anne hem baba olan Bilge Köyü muhtarı Abdurrahman Çelebi, özellikle medyanın Münevver Karabulut olayında duyduğu hassasiyeti Bilge köyünde de göstermesini istedi. Öğrencilerle okula gelen muhtar Abdurrahman Çelebi, "Okulların başlaması ile öğrencilerimiz yeniden eğitime başladı. Anne ve babasız bir şekilde okula geldi. Onları yalnız bırakmamak için ben de okula geldim." dedi. Medyaya sitem eden Çelebi, Bilge köyünde yaşanan katliamın arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılmasını istedi. Çelebi, "Bu, sıradan bir olay değildir. Katillerin arkasındaki güçleri ortaya çıkarmak için medyaya büyük görev düşmektedir. Münevver Karabut cinayetinde nasıl medya, katili ve onun arkasındaki karanlık güçleri çıkardıysa Bilge köyünde de katillerin arkasındaki güçlerin çıkarılması gerekir. Burada medyaya büyük işler düşmektedir. Medya bizi ikinci planda bırakmasın. Bu çocukların hakkını arasın." ifadelerini kullandı. Köy öğretmeni Sadık Akbulut, yeni eğitim sezonuna 20 öğrenci ile başladıklarını belirtti. Akbulut, "Çocuklarımızın kitaplarını dağıttık. Onları artık eğitime hazır hale getirmek için bugünden itibaren ders başı yaptık. Bu çocukları artık eğitimle rehabilitasyon edeceğiz. Onlarınr acılarını unutturmak için elimden geleni yapacağım." şeklinde konuştu.
581232
Devrik başkan ABD müdahalesi istedi
Devrik başkan müdahalesi istedi. Devrik başkanı Manuel Zelaya, ülkesine gizlice dönmesinin ardından sığındığı başkent Tegucigalpa’daki Büyükelçiliği’nden radyoya yaptığı açıklamada, ’nin Honduras’taki darbeci rejime “iki dakikada” son verebilecek tedbirler almasını istedi “ Radyosu”na demeç veren Zelaya, “’nin ’la ticaret konusunda tedbir almasını bekliyoruz, zira Honduras ABD’yle ticaret sayesinde ayakta duruyor” dedi. ABD’nin darbecilere karşı, vizelerin askıya alınması ve mal varlıklarının dondurulması gibi tedbirler aldığını hatırlatan Zelaya, “Ama darbeye son verilmedi. Ticari tedbirlerle darbe rejimine son vermek iki dakikayı bile almaz” diye konuştu. Bu arada Tegucigalpa’daki Zelaya yanlılarıyla güvenlik güçleri arasında yer yer çatışmalar çıkıyor.
580996
Tunus'ta sel baskınları: 17 ölü
Tunus'un resmi ajansı TAP'taki haberde, başta Redeyf'te olmak üzere 17 kişinin ölümüne yol açan sel baskınlarında kişinin de yaralandığı ifade edildi. Haberde, arama ve kurtarma çalışmaların devam ettiği kaydedildi.
581226
Yağışlar Harşit Çayı'nı yükseltti: İki avcı kardeşi AKUT kurtardı
Giresun bölgesinde önceki gece başlayan sağanak yağış dün sabah saatlerinde etkisini artırdı. İlçenin Örenkaya köyünde, bıldırcın avına çıkan Özgür ve Mehmet Durmuş, yağış nedeniyle su seviyesinin yükselmesi sonucu Harşit Çayı'nda yer alan adacıkta mahsur kaldı. Durmuş kardeşlerin cep telefonu ile jandarmaya haber vermesi üzerine olay yerine gelen İl Sivil Savunma Müdürlüğü ve AKUT Giresun birimi ekipleri, yaklaşık 30 dakika süren çalışmanın ardından Özgür ve Mehmet Durmuş'u kıyıya çıkardı. Öte yandan, Görele ilçesinde de Köprübaşı ve Aydınlar beldeleriyle 23 köyün ulaşımını sağlayan Atatürk grup yolunda toprak kayması meydana geldi. ARTVİN'DE SEL: AYNİ AİLEDEN ÖLÜ Ayrıca, Artvin Borçka ilçesinde etkili olan sağanak yağış nedeniyle çöken bir evde bulunan Gülsüm (35) ve Hacer Demirci hayatını kaybetti. Üç kişi göçük altında kaldı. Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu, göçük altındakilere ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Yemlihanoğlu, Borçka ile Hopa ilçeleri arasında ulaşımın, anayolun tamamen sular altında kalması ve yolda kopmalar olması sebebiyle tamamen kesildiğini anlattı. GİRESUN ARTVİN CİHAN
582356
Fiat'ın 'Yılın Fırsatı' kampanyasında son hafta
Fiat'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'de ay sonunda 51 bin adedi aşan satış adetiyle otomotiv pazarında en çok tercih edilen marka unvanını açık ara korumaya devam eden Fiat, ikinci ÖTV indirimi döneminin son düzlüğünde ''Yılın Fırsat Kampanyası''yla dikkati çekiyor. Koç Fiat Kredi desteğiyle hayata geçirilen kampanya kapsamında, Fiat Palio Sole 453, Albea Sole 466, Panda 577, Grande Punto 620, Linea 670, Doblo Panaroma 705, Fiat 500 710 ve Bravo 766 liradan başlayan taksitler ve 36 ay vadeyle ocak ayından itibaren geri ödemeli olarak satın alınabiliyor. Bununla birlikte, Fiat markalı otomobil satın alan müşteriler, kampanya kapsamında yıl/150 bin kilometre garanti ayrıcalığından da faydalanabiliyor. Ayrıca, 30 Eylül'e kadar Fiat markalı otomobil satın alan herkese, kasko sigortası ücretsiz olarak hediye ediliyor.
581776
Yerlikaya'nın buyuk mutluluğu!
Yerlikaya'nın buyuk mutluluğu! Hamza Yerlikaya, "Kendi ülkemde Dünya Şampiyonluğu sevincini yaşamak isterdim" dedi. 24/09/09 10:40 Kariyerinde olimpiyat, dünya, de Avrupa şampiyonluğu bulunan Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya, ''Kazandığım her madalyanın benim için çok büyük anlamı ve değeri var. Fakat ne acıdır ki, bir kez bile kendi ülkemde dünya şampiyonluğu yaşayamadım. Çünkü Türkiye bugüne kadar grekoromen stilde hiç dünya şampiyonası düzenlemedi. Özellikle bizim güreştiğimiz dönemde, Türkiye Güreş Federasyonu birçok kez talip olmasına rağmen, dünya şampiyonalarının organizasyonu Türkiye'ye verilmedi. 2011 Dünya Şampiyonası'nın İstanbul'a verildiğini öğrendiğimde hem çok büyük bir mutluluk yaşadım hem de içimde bir burukluk hissettim. Çünkü bu şampiyonada ben de mindere çıkmayı ve Türk halkının önünde bir kez daha dünya şampiyonluğuna ulaşmayı arzu ederdim. İnşallah 2011 yılında milli mayoyu giyecek olan sporcu kardeşlerim bunu başarır'' diye konuştu. -''2011'E BAŞBAKANIMIZIN TALİMATIYLA TALİP OLDUK''- Hamza Yerlikaya, 2011 yılında İstanbul'da düzenlenecek olan Dünya Güreş Şampiyonası'nın organizasyonuna, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla talip olduklarını da açıkladı. Öncelikle Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak ile birlikte, 2011 Dünya Şampiyonası'nın organizasyonuna talip olma konusundaki düşüncelerini Başbakan Erdoğan'a açtıklarını anlatan Yerlikaya, şöyle devam etti: ''Sayın başbakanımız düşüncemizi çok beğendi. Maddi ve manevi her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirterek, organizasyonun alınması için ne yapılması gerekiyorsa yerine getirilmesini istedi. İstanbul'a gelecek konukların en iyi şekilde ağırlanacağını, güvenliklerinin sağlanacağını ve organizasyonun en mükemmel şekilde yapılması için destek vereceklerini bildirdi. Bunun üzerine biz de FILA Başkanı Raphael Martinetti ve diğer yöneticilere Ankara'da bir yemek verdik. Orada 2011 Dünya Şampiyonası'na resmen talip olduk. Başbakanımızın selamını da ilettiğimiz FILA yönetimi, arkamızdaki hükümet desteğini de hissedince organizasyonu Türkiye'ye verdi.'' Hamza Yerlikaya, Türk sporunun yıllardır gözardı edilen sorunlarının Başbakan Erdoğan'ın ilgisiyle çözüme kavuşturulduğunu dile getirerek, ''Sporcu bir başbakanın Türkiye için büyük bir şans olduğunu ve bu şansın iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu. Yıllarca Türk sporuna güreşçi olarak hizmet verdiğini ifade eden Yerlikaya, ''Bugün ise milletvekili olarak Türk sporunun hizmetindeyim. Milletvekili seçildiğimden bu yana önemli hizmetler verdiğime inanıyorum. Mesela, Devlet Sporculuğu Kanunu'nu çıkardık, eski şampiyonlara maaş bağlanmasını sağladık, aynı şekilde başarılı olan genç sporcularımıza da iş imkanı verdik. Yıllardır ertelenmiş bu problemleri, sayın başbakanımızın önderliğinde çözdük. Hizmetlerimin devamı da gelecek'' diyerek sözlerini tamamladı.
582665
Diyarbakır'da sokakta ‘Kürtçe ders' verildi
'da sokakta ders' verildiRamazan YAVUZ/DİYARBAKIR, (DHA)'da yeni ve öğretim yılının başladığı gün üyesi öğretmenler sokakta ders verdi Sen, yeni eğitim öğretim yılını ilk gününde Ofis Semti’ndeki Sokağı'na ‘açık hava sınıfı' oluşturup, ders verdi. Tahtaya Kürtçe ‘Wane’ (Ders): F^iz^ik", ‘Mijar’ (konu): Neynikûn Gilover^i (Küresel Aynalar) yazılarak, derse başlandı. Kürtçe fizik dersi veren Yıldırım Aslan, amaçlarının Kürtçe ile her türlü bilimsel eğitim vermenin mümkün olduğunu kanıtlamak olduğunu söyledi. Kürtçe derste, küresel aynalar, güneş ve ışın sistemi detaylı biçimde anlatıldı. üyesi öğretmenlerin yanı sıra sokaktan geçenler Kürtçe dersin nasıl verildiğini izleyerek öğrenmeye çalıştı. Kürtçe ders sırasında derse katılanlarla ilgili yoklama yapılırken, isimleri okunan ancak faili meçhul cinayetlere kurban giden öğretmenler için arkadaşları Kürtçe, “Hat^iye kuştin’ (Öldürüldü) diye karşılık verdi. Kürtçe’nin yörede konuşulan Kurmanci lehçesinde verilen dersin sona ermesinden sonra konuşan Eğitim-Sen Şube Başkanı Abdullah Karahan, Kürtler'in Kürtçe eğitim hakkı almasının doğal ve evrensel bir hak olduğunu belirterek, “Sendikamız kuruluşundan bu yana anadilde eğitimi savunmuş ve bu uğurda büyük bedeller ödemiştir. Ana dilde eğitim 2005 yılında yasalar nedeniyle tüzüğümüzden çıkarılmış olsa da, anadil anlayışı ve zihniyeti yüreğimizde ve beynimizde devam etmiştir” dedi.
581911
Babacan Merkez ve IMF için ne dedi?
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Yarın Türkiye'de bir şeyler ters gittiğinde kimse dönmez ki Merkez Bankasına (bu senin yüzünden böyle oldu). Kimse Merkez Bankasına sormaz. Bunun siyasi sorumluluğu yüzde 100 hükümetin üzerindedir. Merkez Bankamızın da diğer birimlerle ve genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemlidir'' dedi. Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmaları nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetle birlikte New York'ta bulunan Babacan, TRT 2'nin programına katıldı. Başbakan Erdoğan'ın Merkez Bankası ile ilgili ifadelerinin hatırlatılması üzerine Bakan Babacan, Merkez Bankası ile çok yakın çalıştıklarını vurgularken, şöyle devam etti: ''Merkez Bankası'nın uygulamaları, Türkiye için yeni uygulamalardır. Önceden Merkez Bankası parayı basardı, aylık yüzde 8-10 enflasyon konuşulan bir Türkiye vardı. Burada önemli olan, Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyetinin merkez bankasıdır. Diğer kurumlarla bir eşgüdüm içinde çalışması son derece önemlidir. Merkez Bankasının bağımsızlığının çerçevesi zaten yasada çizilmiştir. Onun ötesinde bir şey değildir. Merkez Bankası olsun diğer bağımsız kurumlar olsun, yasa ile kendisine çizilmiş çerçeve içinde bunu yapmalıdır. Onun ötesinde vereceği kararlar, hükümetin kararlarıdır. Nihai sorumluluk, bu işin siyasi sorumluluğu hükümettedir. Başbakanımızın çok haklı olarak (onun hesabını biz veriyoruz) cümlesi vardır. çok doğrudur. Yarın Türkiye'de bir şeyler ters gittiğinde, kimse dönmez ki Merkez Bankasına (bu senin yüzünden böyle oldu). Kimse Merkez Bankasına sormaz. Bunun siyasi sorumluluğu, yüzde 100 hükümetin üzerindedir. Merkez Bankamızın da diğer birimlerle ve genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemlidir.'' Dönem dönem her ülkede hükümetler ile merkez bankası arasında görüş farklılıkları olduğuna, bunun sadece Türkiye'ye özel olmadığına işaret eden Bakan Babacan, Alman Hükümeti ile AB Merkez Bankası arasında yaşanan gerginliği örnek gösterdi. Özellikle kriz dönemlerinde ''doğru nedir'' sorusuna verilen yanıtın da ''kolay bir yanıt olmadığını'' vurgulayan Bakan Ali Babacan, ''Bu dönemlerde eşgüdüm, iletişim önemlidir. Biz zaten Merkez Bankamız ile çok yakın çalışıyoruz. Bütün önemli toplantılarda, kritik kararlarda Merkez Bankasını işin içine katarız. Onlar da yasayla kendilerine çizilen sınırlar çerçevesinde doğru olanı yapmaya çalışıyorlar'' dedi. IMF İLE İLİŞKİLER Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülen ilişkiler konusundaki bir soru üzerine de Türkiye'nin şimdiye kadar IMF ile 17 stand-by anlaşması yaptığını ve hiç birinin tamamlanmadığını hatırlatarak, ilk kez AKP hükümetlerinin 17. ve 18. anlaşmaları tamamladığına işaret etti. ''İnanmadığımız, Türkiye için doğru olmayan hiç bir şeyi yapmadık. Türkiye için attığımız adımlara başka kuruluşlar da (bu adımlar doğru adımlar) diyorsa, ondan da biz memnun oluruz sadece..'' diyen Babacan, geçen hafta açıklanan Orta Vadeli Programın (OVP) IMF ile bir anlaşmayı varsayan bir program olmadığını vurguladı. Ancak, IMF ile yapılacak bir anlaşma ve oradan sağlanacak bir kredinin bu programda öngörülen tabloyu olumluya götüreceğine işaret eden Bakan Babacan, şunları söyledi: ''Yurtdışından uygun şartlarda sağlanabilecek kaynakların, Türkiye'nin büyümesine olumlu etkisi olacak. IMF'den kullanılabilecek kredileri, biz Merkez Bankasına koyacağız. Karşılığında alacağımız para ile iç piyasaya olan borçlarımızı ödeyeceğiz. Ağırlıklı olarak operasyon bu olacak. İç piyasadan borçlanma ihtiyacımız azalacak. Böylece iç piyasada para olacak. IMF'den gelecek her milyar dolar, iç piyasaya bırakılacak 1,5 milyar lira demek. Bu tüketim ve yatırım için kullanılabilecek kaynak olacaktır. Büyümeyi etkileyecektir. Biz OVP'yi açıkladık, (siz buna bakın) dedik. Bu zeminde ilerde uzlaşma sağlayabilirsek sağlarız. Faiz oranları bellidir. Bizim 7-8 milyar dolar IMF'ye borcumuz var ve yıllık şu günlerde yıllık yüzde 2,1 faiz ödüyoruz. Şu anda Türkiye'nin başka bir kaynaktan bu kadar uygun şartlarda kredi bulması kadar kolay değil. Ama şu anda olmazsa olmaz noktasında değil.'' Bakan Babacan, ''dayatma var mı'' yönündeki soruya ''dayatma diye bir şeyi kabul etmiyorum'' diye yanıt verirken, şöyle devam etti: ''Biz Türkiye için doğru olmayan hiç bir adımı atmayız. yıllık yapacaklarımızı açıkladık. Eğer bu zeminde, bu çerçevede bir noktaya gelirsek, ilave bir kredibilite unsur olur. Piyasa faizlerinin düşmesi için bu anlaşmayı, bu krediyi kullanmayı tercih ederiz. Ama bizim inanmadığımız, tercih etmediğimiz, doğru olmadığını düşündüğümüz şeyleri Türkiye'de uygulamayız.'' Konuşulan çerçevenin çok yüksek sesle tartışılmasının sürece zarar verebileceğini anlatan Bakan Ali Babacan, bu konuda çok dar bir ekiple çalıştıklarını vurgularken, ''IMF de de başkan ve birinci başkan yardımcısı muhatabımız. Çok üst seviyede, dar bir ekiple yürütüyoruz. Gürültülü olmaması gerekiyor ve bir sabır istiyor. Biz bunu yapıyoruz. Bir aşama kaydedince gerekli açıklamaları yapıyoruz. Bu konuda takvim vermekten özenle kaçınıyoruz. Bu takvimler müzakere tekniği açısından yanlıştır. Bu konularda benden bir şey duymadıkça, Hazine'den yazılı açıklama gelmedikçe hiç bir şeye inanmayın. Çalışan çok dar bir eki,p başkalarının bilmesi mümkün değil'' dedi. Bakan Babacan, şöyle konuştu: ''IMF ile anlaşma yaparak faizleri, değil 2-3 puan, 0,2 puan bile düşürebiliyorsak, Türkiye'nin uluslararası kredibilitesine bir şeyler ilave edebiliyorsak, bunu yapmamanın da bir vebali vardır. Popülizm adına (Ben IMF ile birşey yapmam) demenin de ayrı bir sorumluluğu olacaktır. Gelecek nesiller için, yaşanabilir bir Türkiye için doğru olanı her zaman yapmalıyız. Nihayetinde Türkiye'nin geleceği nokta önemlidir.'' ORTA VADELİ PROGRAM OVP'yi de değerlendiren Bakan Babacan, krizin Türkiye üzerindeki etkilerinin, bu zor dönemde Türkiye'nin hangi stratejilerle, politikalarla çıkarılacağının OVP ile ortaya konduğunu belirtti. G-20 toplantılarının sonuç bölümünde bir çağrı bulunduğuna işaret eden Bakan Babacan, ''Ülkelere, (artık çıkış politikalarını oluşturun, açıklayın) diye bir çağrı var. Türkiye, pek çok ülkeden daha önce bu stratejisini açıkladı ve uygulamaya da soktu'' dedi. Artık bu programın ilgili kamuoyuna, iş çevrelerine, dünya iş çevrelerine, yatırımcı çevrelere, Türkiye'yi yakından takip eden uluslararası yatırımcı kuruluşlara detaylı bir şekilde anlatılması gerektiğini anlatan Babacan, ikili ve çoklu görüşmelerinde bunu değişik çevrelere anlattığını kaydetti. Türkiye'nin büyüme stratejisinin özel sektör ağırlıklı olduğunu ve bunun sürdürüleceğini vurgulayan Bakan Babacan, OVP'nin, yurtiçinden ve yurtdışından gelen tepkiler itibariyle geniş kabul gördüğünü, gerçekçi bulunduğunu söyledi. ''Problemi doğru teşhis etmek ve Türkiye gerçekleri üzerinde sağlam bir şekilde oturan bir strateji kurgulamak çok önemli'' diyen Bakan Babacan, bankacılık sisteminin bu krizden hasar görmeden çıkmasının Türkiye'ye çok önemli bir avantaj sağladığını belirterek, şöyle konuştu: ''OECD ülkelerinde bankacılık sektörüne müdahale etmek zorunda kalmayan tek ülke Türkiye'dir. Bir çok ülkede bankalar kurtarıldı ve ciddi kamu kaynakları aktarıldı, verilen devlet garantisinin kapsamı genişletildi. Biz devlet olarak hiç bir şey yapmadık. Tek bir bankaya tek bir kuruşluk kamu kaynağı aktarmadık ve garanti sistemimizde de en ufak bir değişiklik yapmadık. Türkiye, istisnai bir performans sergiledi bu dönemde. Zamanında alınan tedbirlerin olumlu etkisi. Bu Türkiye'nin önemli bir avantajı olacak. Avrupa'da birçok ülke ile mukayese edildiğinde, Türkiye bu krizden hızlı çıkacak ülkelerin başında gösteriliyor. Bankacılık sektöründen gelen maliyetlerin düzeltilmesi birçok ülkede yıllar, bazı ülkelerde 10 yıllar alacaktır. Türkiye birkaç yıl içinde toparlayıp, kriz öncesi seviyeye dönebilecek bir ülkedir.'' BÜYÜME AB'de ortalama büyüme gelecek yıl yüzde (sıfır) iken, Türkiye'de yüzde 3,5 büyüme öngörüldüğüne işaret eden Bakan Babacan, ''Bazı çevrelerde bunun muhafazakar bir rakam olduğu, daha yüksek çıkabileceği kanaatı var. Ama tabii ki bu 2009'daki yüzde 6'lık küçülmeden sonra inilecek dip noktadan sonra bir büyüme olacak. GSMH'miz yüzde 10 büyümeyecek. 2009'a göre yüzde 3,5 büyüme. 2008'e göre değil. Son derece gerçekçi. Gerçekçi ve güvenilir bir projeksiyon ortaya koymak, ekonomik konulara bakışımızın temel unsuru olmalıdır. Bundan sonra önemli olan uygulama'' dedi. Dünyada toparlanma dönemine girildiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu: ''Muhtemelen en dibi gördük. Bundan sonra yavaş yavaş toparlanmanın olacağı bir döneme giriyoruz. Bu tabii kırılgan bir toparlanma olacak. Bunun risk faktörleri olacak. Böyle bir döneme girerken, Türkiye'nin normal dönemlerde uygulanması gereken politikalara dönmesi gerekiyordu. Biz de Mayıs-Haziran'dan itibaren buna döndük. Mali genişleme durdu. Mali disiplin dönemine girmiş bulunuyoruz. Özel sektörün kaynaklarının bollaştırılması bizim temel prensibimiz.'' Mali kural konusunda yasal düzenleme öngördüklerini ifade eden Bakan babacan, Türkiye'nin geleceği açısından bu kurala, sivil toplum kuruluşlarının, iş çevrelerinin ve halkın sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Mali kuralın uygulanmasıyla Türkiye'nin risk priminin düşeceğini, uzun vadeli kaynaklara ulaşmanın kolaylaşacağını anlatan Bakan Babacan, ''Uluslararası kuruluşlarla çalışma, ilave bir güven unsuru getiriyor. Gelişmiş bir ülke kendi kredibilitesini kendi ortaya koyuyorsa Türkiye'yi noktaya getirmek lazım. Mali kural, uzun vadede Türkiye'nin kendi kredibilitesini kendisinin ortaya koyduğu, dışardan kredibilite arayışına girmemesinin bir garantisini oluşturacak'' dedi. ''TÜRKİYE PEK ÇOK AÇIDAN GIPTA İLE BAKILAN BİR ÜLKE'' ''Türkiye'nin pek çok açıdan gıpta ile bakılan bir ülke olduğunu'' ifade eden Babacan, ''Türkiye'nin artık bölgesinde, Avrupa'da örnek alınacak bir ülke haline gelmesi lazım. Biz bunu yapabiliriz'' diye konuştu. ABD'de gerçekleştirdiği temasların gayet olumlu geçtiğini kaydeden Babacan, G-20 toplantılarında da Türkiye'nin çok faal olduğunu, Türkiye'nin yaklaşımının toplantılarda etkili olduğunu, sonuç bildirgelerinde Türkiye'nin görüşlerinin önem arz ettiğini belirtti. Bakan Ali Babacan, ABD'de Obama'nın gündeme getirdiği sağlık reformunun hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin bu sistemi 2003-2004 yıllarında uygulamaya koyduğunu, genel sağlık sigortası getirdiğini söyledi. Babacan, ''Gerçekten Türkiye'nin gıpta edilecek örnek alınacak çok uygulamaları var. Türkiye'nin kendi içindeki tartışmalar nedeniyle içeriden bunun farkına varamıyoruz'' dedi.
580986
Sel ve Heyelan Kabusu Geri Döndü
Sel ve Heyelan Kabusu Geri Döndü Selde ilk belirlemelere göre kişi öldü, kişi göçük altında kaldı, kişi yaralandı. Gün boyu yağan sağanak yağmur yüzünden Borçka ilçesinden geçen İçkale deresi taştı. Selde, Kale köyünde 35 yaşındaki bir kadın hayatını kaybetti, kişi yaralandı. Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu, Düzköy köyü Düzhanlar mevkiinde de bir evin göçtüğünü, kişinin göçük altında kaldığını söyledi. Vali Yemlihanoğlu, "Onlara ulaşmaya çalışıyoruz." dedi. Artvin sivil savunma ekiplerimiz bölgede çalışmalarını sürdürürken, Rize, Trabzon ve Erzurum'dan da arama kurtarma ekipleri istendi. Sel yüzünden Borçka Hopa Karayolu ile yaklaşık 10 köy yolu ulaşıma kapandı. İş makineleri bölgeye giremiyor, ekipler yoğun olarak zarar gören bölgelere yaya olarak ulaşmaya çalışıyor. İlçe merkezinde 30'a yakın ev ve işyerinin de alt katlarını su bastı. Borçka'da, kriz masası oluşturuldu. Öte yandan Giresun'un Tirebolu ilçesinden geçen Harşit çayında avlanırken mahsur kalan iki kişi, Akut ve Sivil Savunma ekiplerince kurtarıldı.
582030
Baba Garipoğlu yeniden ifade verecek
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde tutuklu bulunan Nida Garipoğlu, cezaevi ring aracıyla Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı'na ulaştırıldı. Garipoğlu, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı tarafından ek ifadesine başvurulmak üzere cezaevi aracında bekletiliyor. Bu arada, katil zanlısı Cem Garipoğlu'na firarda olduğu dönemde yardım ve yataklık yapanların tespiti amacıyla başlatılan çalışma kapsamında gözaltına alınan ve İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nde tutulan kişi için savcılıktan ek gözetim süresi alındı. Bu kişilerin yarın adliyeye sevk edilecekleri bildirildi. 24 Eylül 2009
581208
‘Hiç âşık olmadık Allah’a şükür’
‘Hiç âşık olmadık Allah’a şükür’Merhaba Rumeli Devrim Sevimay güncellenme zamanı 24.9.2009Harabati Baba Dergâhı’nda duvarlar Hz. Ali resimleriyle süslü. Uzun bir masa, masanın başında Edmond Brahimaj oturuyor. Diğer adıyla Baba Mondi, dünya Babagan Bektaşilerinin lideri olan Hacı Dede Reşat Bardhi’nin sağ kolu. Aslen Valonalı bir Arnavut. Askeri okul mezunu. Daha 16 Ağustos’ta Hacı Bektaş Şenlikleri’ndeymiş. hep yanınızda Kalkandelen’deki Harabati Baba Dergâhı, Babaganlar kolunun mukaddes yerlerinden biri. Babaganlar Hacı Bektaş Veli için “Mücerretti” (evlenmemiş, bakir) diyorÜç yıldır bu dergâhta baba olarak bulunan Baba Mondi, “Evlenmediğin zaman ruhun daha temizdir” diyor “Ya âşık olursanız?” sorumuza yanıtı ise şu oluyor: “Biz hiç âşık olmadık Allah’a şükür” KALKANDELEN (TETOVA) Üsküp’ten hareket ettikten bir saat sonra Kalkandelen’deydik. Ülkenin üçüncü büyük şehri. Haritaya bakarsanız adı “Tetova”. Burası Arnavutların ’daki kalesi. 2001’de çıkan Makedon- çatışmalarında fitilin ilk ateşlendiği yer. Nüfusun yaklaşık yüzde 80’i Arnavut. Bir zamanlar yüzde 50’lileri geçtiği söylenen Türk nüfusu ise şimdi yüzde 5’lerde. Üsküp ve Prizren’de görmeye alıştığımız Şar dağ, hep Kalkandelen’in de fonunda. Buranın da içinden Pena (Köpük) Nehri geçiyor. Aynı yeşillik, aynı temiz hava, ancak Üsküp’te, Prizren’de iftar öncesi rastladığımız açık lokantaları burada neredeyse yok. Hatta caddelerinde bile fazla insan görmedik desek yeridir. Sanki ramazan dolayısıyla şehir kapalı gibi. Allah’tan bizim gideceğimiz yer açık: Harabati Baba Dergâhı. Bu önemli. Birincisi Makedonya’daki pek çok ’nin dini merkezi. İkincisi ’deki özellikle Arnavut kökenli Babaganlar kolunun mukaddes yerlerinden biri. Üçüncüsü yine Türkiye’deki Çelebi kolunun hariçten muhalifi. Çelebiler Hacı Bektaş Veli “Evliydi” diyor, Babaganlar “Hayır, mücerretti”... Sünnilerle Bektaşiler mahkemelik En iyisi anlatmaya en başından başlayalım: Tekkenin yapım tarihi 1526. Temellerini, Anadolu’dan Balkanlara gelen Sersem Ali Baba atmış. Sersem Ali Baba aslında Kanuni Sultan Süleyman döneminde vezirmiş ve asıl adı da Server Ali Paşa’ymış. Her nasılsa birden Bektaşiliğe intisap etmiş (Çelebiler, bu geçişin bizzat Anadolu’daki -Bektaşileri bölmek için Osmanlı tarafından kurgulandığını iddia ediyor. Diğer bir iddia da bir sefer dönüşü Server Ali Paşa’nın tekkeden çok etkilendiği ve rütbelerini söküp Sersem Ali Baba olduğu, hatta ona bu yüzden “sersem” dendiği yolunda) ve kalkıp ’a yerleşmiş. Sersem Ali Baba öldükten sonra buranın ikinci önemli ismi Harabati Baba olmuş. 16’ncı yüzyılda ’dan Kalkandelen’e gelen Harabati Baba tekkeyi genişleterek bir dergâh haline sokmuş. Yıllar boyu buradan Balkanlara hem Bektaşiliğin Babagan kolu yayılmış, hem dervişler yetiştirilmiş, hem de dergâhın geniş arazisinde ve yapılmış. Ta ki 1945’e kadar. Eski Yugoslavya döneminde dergâh kapatılmış. 1970 itibarıyla bir de içinde kafelerin, restoranların, dükkânların olduğu bir eğlence merkezi açılınca dergâhlıktan eser kalmamış. Grafiğin en düştüğü nokta bu. Çıkış ise Yugoslavya’nın dağılmasıyla 1992’de başlıyor. Önce dergâhın kış evi ve meydan evi açılıyor. 2001’deki Ohrid Çerçeve Antlaşması’ndan sonra kalan otel, restoran bölümü de kapatılıp dergâh dergâha benzer hale geliyor. Artık çok az eksiği kalıyor ki 2002’de durum yine birden değişiyor. Bu kez de Makedonya’daki Birliği gelip dergâhın bazı bölümlerini Sünnilerin kullanımına açıp, Bektaşilere kapatıyor. Mesele 2003’te mahkemelik oluyor. Arnavut-Türk Sünnilerin oluşturduğu Birliği’ne karşı, Arnavut-Türk Bektaşilerin oluşturduğu Bektaşi Birliği... Dergâhın er meydanının namazlık haline getirildiğini, burada ayn-ül cem (Bektaşi cemi) yapmalarına izin verilmediğini, açıldığını ve kendilerinin çok dar bir alana hapsedildiğini savunan Bektaşiler şimdi büyük bir merakla davanın sonucunu bekliyor. Derin bir sessizlik hâkim Bizim gittiğimizde gördüğümüz manzara ise şöyle: Daha dergâha girmeden hemen kapıda İslam Birliği’nin bir güvenlik bürosu var. Dergâha girince ise sizi ilk karşılayan geniş bir avlu ve derin bir sessizlik. avluyu ve sessizliğini aşınca önünüze iki bayraklı bir kapı çıkıyor. Bayraklardan biri ’un. İkincisi de 1990’dan beri Balkanlarda kullanılan yeşil Bektaşi bayrağı. Bu bayraklı kapıdan içeri buyur ediliyoruz. Bakıyoruz, duvarlar Hz. Ali resimleriyle süslü. Uzun bir masa, masanın başında da Edmond Brahimaj oturuyor. Diğer adıyla Baba Mondi, dünya Babagan Bektaşilerinin lideri olan Hacı Dede Reşat Bardhi’nin sağ kolu. Aslen Valonalı bir Arnavut. 50 yaşında. Askeri okul mezunu. 1997’den beri baba eren. Son üç yıldır da bu dergâhta baba olarak bulunuyor. Daha geçen 16 Ağustos’ta Hacı Bektaş Şenlikleri’ndeymiş. Dergâhın dervişi Abdulmuttalip Bekiri. Baba Mondi olmadığında burası Bekiri’den soruluyor. Masadaki üçüncü isim Hüseyin. da tıpkı Baba Mondi gibi 18 yaşında mücerret olmaya karar vermiş. ‘Ya Allah’ı seçersin ya karını’ Bu yıl ’da Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne “kayıtlanan” Hüseyin, Baba Mondi’yle aramızda tercümanlığımızı yapıyor. Biz de sorularımıza Babagan kolunun varoluş sebebi gibi gözüken mücerretlikten başlıyoruz: Evlenmemiş ve bakir olmak sizin için neden bu kadar önemli? Çünkü bir koltukta iki taşınmaz. Ne olursa olsun ancak bir tanesini taşıyabilirsin: Ya Allah’ı ya karını... Ama ’in de karısı vardı? Evet, Hz. Muhammed evlendi, aile kurdu. Fakat kendisinin şöyle bir hadisi de var; “Öyle bir kategoride insanlar gelecek ki her peygamber onları kıskanacaktır.” Kim bu insanlar, diye sorulunca; “Aile yapmayan kişiler” diyor Hz. Peygamberimiz. Niye? Çünkü onlar bütün insanların korktuğu şeylerden korkmazlar. Tıpkı Hacı Bektaş Veli gibi... Bütün insanlığın korktuğu şeyler derken? Yani evlenmediğin zaman ruhun daha temizdir. Ruhsal olarak daha yüksek olursun. İnsanlara daha iyi hizmet edebilirsin. “Baba bana para getirdin mi, ekmek getirdin mi? Neredeydin, niye bu kadar geç kaldın?” diyen çocukların olmaz. Ya âşık olursanız? Biz hiç âşık olmadık Allah’a şükür. Her insan Allah’a dua ettiği şekilde bağlıdır. Mesela bir erkek ‘Allahım bana güzel bir kadın ver’ diye dua edebilir. Benim duam ise farklıdır. dualarımın neticesinde Allah benim nefsimi çıkartır ve beni her zaman korur. Peki ama Kadıncık Ana da Hacı Bektaş Veli’nin karısı değil miydi? Hacı Bektaş Veli’nin hizmetçisiydi. Aksi halde kutsal olamazdı Hünkâr. Bir el baklavada, bir el balda olmaz. Ama bakın, biz evliliğe de karşı değiliz. Biz bunları sadece hayatını insanlığa adayan evliyalar için söylüyoruz. zaman Kadıncık Ana’nın çocukları nasıl oldu sizce? Bir gün Hacı Bektaş’ın burnundan suya kan aktı ve Kadıncık Ana’ya bunu atmasını, kimsenin dokunmamasını söyledi. Kadıncık Ana da atmak yerine içti ve sonra çocukları oldu. Bektaşiler için bu mümkündür, Bektaşiler nefes ile çocuk verebilir. ‘Duayla, nefesle çocuk olur’ Siz hiç nefes verdiniz mi? Tabii, bazen çocuğu olmayan karı-kocalar gelir ve duayla, nefesle onların çocuğu olur. Atatürk’ün tekkeleri kapatmasına kızıyor musunuz? Niye kızayım; Atatürk bir devlet adamıydı ve Türkiye’ye kurallar getirdi. Ama tabii hangi dede, hangi derviş ister ki tekkelerin kapalı olmasını? Türkiye’deki bazı Aleviler Atatürk’ün Hz. Ali’nin reenkarnasyonla gelen hali olduğuna inanıyor; sizce? Eczaneyle birahaneyi karıştırmamak lazım. Hz. Ali evliyaydı. Atatürk ise devlet adamı. iki hikâye aynı yere konulamaz. Siz Bektaşiliği İslamın neresine koyuyorsunuz? İslam dini iki büyük parçaya bölünmüştür: Sünniler ve Şiiler. Sünnilerde dört okul vardır: Hanefi, Hanbeli, Şafii ve Maliki. Şiilerde iki: İmamiye ve Zeydiye. İmamiyeler On İki İmamlara, Zeydiyeler Yedi İmamlara inanır. On iki imamlara Alevi denir, ki Alevilerin dört tarikatı vardır: Bektaşi, Kalenderi, Nimetuli ve Celali. Biz Bektaşiyiz. Yani, İslam dini bir ağaç gibidir. Gölgesi şeriattır, dalları yaprakları hakikattir, meyvesi marifet. Biz Bektaşiler ise hepsindeyiz. Sünnilikten tam olarak ayrıldığınız nokta neresi? Sünnilikte Hz. Muhammed, Ebubekir, Ömer ve Osman vardır. Bizde Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatma. Sünniler Hz. Peygamber’e ve devlet adamlarına inanıyorlar. Biz Ehlibeyt’e inanıyoruz. Fakat Sünniler de bizim düşmanlarımız değil, kardeşlerimizdir. Sonuçta Peygamber’in sahabeleri yıldızlar gibidir ve bizim de bir yıldızımız var; da Ali’dir. Peki siz diğer Alevilerden nerede ayrılıyorsunuz? belden gelir, Bektaşilik ise elden... Bizde soya göre başa geçilmez. Kim mücerretse, kim eline-diline-beline hâkim ise başa geçer. Soya bakan Alevilerdir. Bektaşi olarak mesela kadınların örtünmesi ve konusunda ne düşünüyorsunuz? Bizim için önemli olan kadının aklının başında olmasıdır ve tabii ki her şeyin fazlası haramdır. Onun dışında ne Allah ne de Hz. Peygamber hiçbir şeyi yasaklamaz. Sana mantık ve akıl verir. İnsan kendi mantığıyla doğruyu bulmakta özgürdür. ‘Her ayetin tane anlamı vardır’ Kuran’ı günlük hayatınızda ne kadar referans alırsınız? Bazı kişiler Kuran’ı gazete gibi okur, bazısı roman gibi. Bazısı ise çok daha derin gider, asıl anlama yaklaşır. Sonuçta Kuran’ın bir ayetinin yedi tane anlamı var. Hem evliyalar için anlamı var hem de diğerleri için. Herkes kendi mertebesine göre okur ve anlar. Sizin için merkez Tiran mı, Hacı Bektaş mı? Merkez Tiran’da. Sizde kapalı. Sizin tekke artık müze. Devam edin siz... (Dalgasını geçerek söylüyor) Türkiye’deki Bektaşilerden size gelip gidenler var mı? Tabii, özellikle Ankara, ’dan. Türkiye’de de dört dede baba vardır, ama onlar bizi temsil etmiyor. Hacı Bektaş’a gittiğinizde nasıl karşılanıyorsunuz? Belediye Başkanı bize iyi bakar, ama Veliyettin Ulusoy’la (Çelebilerin Hacı Bektaş postnişini) görüşmüyoruz. kıskançtır, fakat benim için problem değil. Hacı Bektaş her yerdedir. Hünkâr’ın kendisi diyor, “’de olsan bile benimlesin, benimle değilsen en yakınımda olsan bile benimle değilsin.” Peki sizin bu mücerretlik meselesi ve Babaganlık kolunun da sırf Kalender Çelebi’nin elinden postnişliği almak ve güçlü dergâhı bölmek adına vaktiyle Osmanlı tarafından ortaya atıldığı iddia ediliyor; buna ne diyeceksiniz? Halklar her zaman yapamadıkları bir şey hakkında hep başkalarına söz atarlar. Para için, makam için, post için... Çünkü onların istedikleri Hacıbektaş’ın toprakları. Biz ise burada terle yaşıyoruz. Biz kimseden bir şey vermesini beklemiyoruz. Sizce yeniden ne zaman dergâh olarak faaliyete geçer burası? Onu Allah bilir. Buradaki hükümet bize destek vermiyor. Fakat başta olmak üzere tüm batılı büyükelçilikler ve AB ilgileniyor bizle. Türkiye? Türkiye Sünnilere destek veriyor. Harabati Baba Dergâhı’nın bahçesinde eski mezarlar var. ‘Erkeklerle eşit haklara sahibiz’ Kalkandelen’e gelmeden önceki akşam Üsküp’teki Üsküp Türk Kadınları Dostluk Derneği’nin iftar yemeğindeydik. İlk sohbet konumuz Rumeli kadınları üzerineydi. Biz “Hep çok becerikli olduğunuz söylenir” dedik; onlar hemen üç madde daha ekledi: 1- Ev kadını olanlarımız dahi bizler hep eşlerimizle eşit haklara sahibizdir. Birlikte çalışır, birlikte yaşarız. Hatta ve camiasında kadınların sayısı daha çoktur. 2- Erkeklerle eşitizdir, ama erkek gibi değilizdir. Kadın ruhumuzu koruruz. 3- Bizde sosyetik kadınlarla sosyetik olmayan kadınlar arasında Türkiye’deki kadar uçurum yoktur. Her iki kesimi de bir kafede yan yana masalarda görebilirsiniz. Saydıkları üç madde de doğrusu tam eline çayını-kahveni alıp saatlerce sohbeti edilesiydi, ama biz hemen Dernek Başkanı Drita Karahasan’a döndük. Karahasan, Makedonya’nın 1943’te ilk basılan, ancak 2003’te kapanan Birlik gazetesinin eski genel yayın yönetmeni. Makedon ’sinde 1969’da (Bizim ’ten 40 yıl evvel) yayımlanmaya başlayan Türkçe programların ilk sunucusu. Karahasan’la önce biraz dernekten bahsettik ve sonra bakın hemen hangi hassas konuya geldik: Buradaki Müslüman kadınların tesettürle ilişkisi nasıldır? Daha çok Arnavut kadınları kapanır. Bizimkiler belki başörtüsü takar, ama yavaş yavaş burada da türbanlıların sayısı artıyor. Özellikle Türkiye’ye okumaya giden kızlarımıza döndüklerinde bakıyoruz bazıları türban takmaya başlamış oluyor. Sizce niye? Hem Türkiye’deki akımlardan etkileniyorlar hem de burada sosyalist yönetimden çıkıp sistem değiştikten sonra bir boşluk yaşandı. boşluğu doldurmak için Türkiye’den ilk gelenler hep meselelere dinle yaklaşan kesimden oldu. Biz de öyle bir vaziyetteydik ki Türkiye’den kim geliyorsa kucak açtık. Sanırım sırada etkileşim çok yoğun oldu. Zorunlu dersi var mı Makedonya’da? Geçen sene ilk kez kondu, ama Makedonların itirazı sonucu kaldırdı. Onun yerine beşinci sınıftan sonrasına felsefe ve tarih açısından dinleri anlatan bir ders okutulacak. Eski Üsküp tarafında sakallı, pantolon paçası bileğinin üzerinde birtakım erkekler ve yanlarında kara çarşaflılar gördük; onlar buralı mı? Hayır, onlar Suudi kökenli Vehhabiler ve giderek buradaki Müslümanları da kendi mezhepleri doğrultusunda etkilemeye başladılar. Ele geçirdikleri camiler var. Özellikle son dört beş senedir bizim buradaki laik Müslümanlık anlayışımızı değiştirmeye çalışıyorlar. Kadınları tepeden tırnağa siyah çarşaflı. İçlerindeki Türk mü, Arnavut mu, mı anlayamıyoruz bile. Ama tabii yapılacak bir şey de yok. Süslü cami Kalkandelen’de adım başı bir Osmanlı eserine rastlamadık, ama galiba Balkanlardaki en ilginçlerinden birini burada görmüş olduk: Alaca Cami. ’nun korumaya aldığı cami 1495’te Hurşide ve Mensure adında iki kız kardeş tarafından hayatları boyunca biriktirdikleri parayla yaptırılmış. Dolayısıyla cami küçük ve çok şirin. Peki nesi ilginç derseniz, inanılmaz süslü. Süsü de iki kız kardeşten değil, 1833’te caminin restorasyonunu yaptıran dönemin Tetova Valisi Abdurrahman Paşa’dan kaynaklanıyor. Paşa, Debreli iki ressama siparişi vermiş, ressamlar da 50 bin yumurta içi ve eğer doğruysa hayvan kanı, keçi tüyü, kireç kullanarak, caminin içini hiç solmayan renklerle bezemiş; dışı da iskambil destesi gibi. Biz görmedik, ama bilenler bu kadar süslü ikinci bir camiye bir de ’nın Cordoba şehrinde rastladıklarını söylüyor. Bu arada ahşap merdivenleri nereye gidiyor diye merak edince baktık ki üst katında da Kuran dersi veriliyormuş. Güzel gözlü, hüzünlü Valmira’yı orada gördük. Not defteri Harabati Baba Dergâhı’ndan 18. yüzyılda geçen önemli bir başka isim daha var: Recep Paşa. Dergâhın kurucusu olduğu dahi söylenen Paşa’nın kızı Fatma genç yaşta olmuş. Kızının daha yüksekte daha temiz hava alması için dergâhın içine Mavi Konak yaptırmış Paşa, ancak ne yazık ki kötü sona engel olamamış. ’dan sonrası içki içmesini sevenlerin ve bilenlerin coğrafyasıdır aynı zamanda. Makedonya’da Makedonlar bu kültürü hiç bozmadan sürdürüyorlarmış, ama Türklerin Jolte (sarı rakı) muhabbetinde gözle görülür bir azalma varmış. Makedonya’da ana ihtiyaç kalemlerinde ortalama fiyat 50 euro. Rehber 50 euro, araç kiralama 50 euro, otel 50 euro... Ya güzel bir Pleskavitsa köfte ne kadar derseniz; bizim aklımızda fiyatı değil, çapı kaldı: En küçüğünün çapı 10 santim. YAR
582352
Çukurca'da ölen teröristler ailelerine verildi
Alınan bilgiye göre, Çukurca'nın Kazan Vadisinde çıkan çatışmada ölü ele geçirilen ve Hakkari Devlet Hastanesi morgunda bekletilen Suriye uyruklu teröristin cesedi ailelerine teslim edildi. Suriye uyruklu teröristin cesetleri Van belediyesine ait cenaze aracıyla Mardin'in Nusaybin ilçesine gönderildi. Öte yandan, Hakkari Devlet Hastanesi morgunda bekletilen İran uyruklu teröristin cesedini İran yetkilileri kabul etmediği için, cumartesi günü Hakkari'de toprağa verileceği bildirildi. Hakkari Devlet Hastanesi morgunun önünde toplanan bir grup, bölücü terör örgütü lehine sloganlar atarak terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterlerini açtı. OLAY Hakkari'nin Çukurca ilçesinde çıkan çatışmada ölü ele geçirilen ve Hakkari Devlet Hastanesi morguna getirilen terörist cenazesinden 3'ü Hakkari'de, 1'i Van'da, biri ise Şırnak'ın Silopi ilçesinde toprağa verilmişti.
582709
Aksaray'da trafik kazası: yaralı
'da yaralıAKSARAY (A.A) ’daki trafik kazasında kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Fevzi Özsoy (45) idaresindeki 06 AH 6206 plakalı otomobil, Aksaray-Güzelyurt yolunun 25. kilometresinde, Elvan Acar (49) yönetimindeki 68 DV 885 plakalı otomobille çarpıştı. Ağabeyi Fevzi Özsoy’u takip eden Mehmet Özsoy’un kullandığı 06 AC 4949 plakalı otomobil de kaza yapan araçlarla çarpıştı. Zincirleme trafik kazasında, Elvan Acar, Veysel Ol (46), Fadimana Özsoy (75), Semra Özsoy (39), Fatma Özsoy (21), B.Ö. (17), D.Ö. (15) ve Z.Ö. (2) yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla Aksaray Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
581056
Yüksekova'da Patlama
Yüksekova'da Patlama Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nde meydana gelen patlamada kişi yaralandı. Cengiz Topel Caddesi'nde bulunan bir iş merkezinin önünde akşam saatlerinde patlama meydana geldi. Patlamada ilk belirlemelere göre kişi yaralandı. Çevredeki iş yerleri de hasar gördü. Yaralılar Yüksekova'da tedavi altına alındı. Patlamanın olduğu caddede geniş güvenlik önlemleri alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Öte yandan Şemdinli girişindeki polis noktasına yakın bir bölgede de şüpheli bir paket, bomba imha uzmanlarınca kontrollü bir şekilde patlatıldı. Paket içinde türü belirlenemeyen patlayıcı olduğu belirlendi.
581989
Talaslı çocuktan 4'üncü günde de haber yok
Talaslı çocuktan 4'üncü günde de haber yokRecep İSTEK/KAYSERİ, (DHA) Kayıp çocukların okulunda eğitime hüzünlü başlangıç 'nin Talas İlçesi'nde, bayramın ikinci günü olan geçen pazartesi sabahı şeker topmaya çıkan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan 2'si kardeş çocuğu arama çalışmalarından 4'üncü günde de bir sonuç alınamadı. Özel donanımlı polis ve jandarmalar, Sivil Savunma ve ekipleri, bölgede tarama çalışmalarını sürdürüyor. Kayıp çocuklar yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki Dilruba Tekin kardeşler ile komşularının kızları 10 yaşındaki Türkan Ay'ın okuduğu Ahmet- Cemile Oğulcuklu İlkögretim Okulu'ndaki ise bu sabah hüzünlü başladı. Ahmet Tuna Tekin ve kardeşi Dilruba Tekin ve komşularının kızı Türkan Ay, bayramın 2'nci günü şeker toplamaya çıktıkları Yenidoğan Mahallesi Hunat Sokağı'ndaki evlerine evlerine bir daha dönmedi. Kayıp çocuğu bulmak için polis ve jandarma, Sivil Savunma ve AKUT'un yanısıra, tüm ilçe seferber oldu. bünyesinde karakol, başta olmak üzere 800'e aşkın polis, aramaya çıktı. Talas Kaymakamlığı binasında yapılan koordinasyon toplantısında, çocuğun kaybolduğu noktadan itibaren 25 kilometre çapındaki bir alanının tek tek elden geçirilmesi kararlaştırıldı. Ellerinde, dürbün, ip, fener ve diğer donanımlar bulunan polis, jandarma ve Sivil Savunma timleri, ekipler halinde çevreye dağıldı. 800 polis, tam donanımlı 10 Sivil Savunmacı ve Jandarma Arama ve Kurtarma timi ‘Tezgel’ ve ‘Resim’ adlı köpekle, resmi ve sivil timler ve polise ait araçlarla, Talas ilçesinde ve çevresindeki Mimarsinan ve Endürlük, Hisarcık mahallelerindeki kuyu, derin vadi ve terk edilmiş evlerde aramalarını sürdürdü. Bu arada Tekin kardeşlerin annesi Leyla Tekir, Yenidoğan Mahallesi'ndeki evlerine Haziran'da taşındıklarını, mahallede ve çevrelerinde herhangi bir hasım ve düşmanlarının olmadığını ısrarla söyledi. OKULDA HÜZÜN Kayıp çocukların okuduğu Ahmet- Cemile Oğulcuklu İlköğretim Okulu'nda bu sabah tören yapıldı. Ancak, coşkulu olması beklenen açılış töreninde hüzün vardı. Talas Kaymakamı Salih Bıçak, Belediye Başkanı Rifat Yıldırım, Milli Eğitim Müdürü İhsan Köker ile çok sayıda davetlinin katıldığı törende okula yeni başlayan öğrencilere, üst sınıf öğrencileri gül vererek, “Hoşgeldiniz” dedi. 10 yaşındaki Türkan Ay'ın bu yıl gideceği 5-C sınıfı ögrencileri, öğretmenleri Şerife Tok eşliğinde törendeki yerini aldı. Türkay Ay'ın sıra arkadaşı Fatmagül Bildik çok üzgün olduğunu belirterek, “Türkan'la yıl birlikte okuduk. Çok iyi bir arkadaşımdı. Kaybolduktan sonra çok aradım. Ancak bulamadım. Arkadaşımın bulunmasını istiyorum. Çok üzgünüm” dedi. Kayıp yaşındaki Ahmet Tuna Tekin'in aynı okulda 2'nci sınıfta kardeşi yaşındaki Dilruba Tekin'in de okula yeni başlayacağın ifade edildi. Ancak, Tekin kardeşlerin Mahallesi'nden taşındıkları için nakil olarak okula geldikleri ve nedenle arkadaşları bulunmadığı öğrenildi. Bu arada Kayseri'nin Ambar Mahallesi'ndeki beyaz bir minibüste içinde çocuğun olduğu beyaz bir minibüs görüldüğü ihbar edildi. İhbarın ardından harekete geçen polis, 07 DA 711 palakalı İrfan Yöntem'e ait minibüs bulunup arandı. Ancak minibüste çocuklara rastlanmadı. Öte yandan, Uğurevler Mahallesi'nde dün kaybolan 11 yaşındaki Fatih ise bugün bulundu.
581809
Esad'ın PKK sözleri Suriye'deki Kürt gerçeğiyle çelişiyor
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “1500 Suriye uyruklu PKK’lıyı affedebiliriz” açıklamasını “olumlu” buluyor... Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “1500 Suriye uyruklu PKK’lıyı affedebiliriz” açıklamasını “olumlu” buluyor. Şam’ın bu PKK’lıları affetmesinin, Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesini de olumlu etkileyeceğini belirtiyor. Bu sözlerin Suriye’deki Kürtler tarafından not edildiğini tahmin etmek güç değil. Zira Türkiye’deki “Kürt açılımı” Suriye’deki Kürtler tarafından da büyük bir ilgiyle izleniyor. Suriyeli yetkililerin bu açılımı “memnuniyetle” karşılayıp karşılamadıkları ise açık bir soru. Sonuçta, Türkiye’deki Kürt açılımı Suriye’de de benzeri bir açılım için baskıları artıracaktır. Oysa Şam’ın buna hazır olduğunu gösteren bir işaret yok. Bizde pek bilinmez ama Suriye 1962’de Kürtlerin yüzde 20’sini “bölücülükle” suçlayarak vatandaşlıktan çıkardı. Bugün hâlâ, “dışarıdan geldiklerini” iddia ettiği bu Kürtlerin önemli bir bölümünün Türkiye kökenli olduğunu savunuyor. Suriye tarihlerde, Türkiye sınırına yakın bölgeleri “Araplaştırmaya” da başladı. Bugünkü konumuz değil, ama bundan Kürtlerin yanı sıra Türkmenler de nasiplerini aldılar. Esad’ın dediği olursa... İnsan hakları örgütleri, Suriye’de “vatansız” olarak yaşayan Kürtlerin günümüzdeki sayısının 200 binden az olmadığını bildiriyorlar. PKK’ya katılan Suriyeli Kürtlerden önemli bir bölümünün de bu kesimden geldiği belirtiliyor. Özetle, Beşar Esad’ın dediği olur ve 1500 PKK’lı gerçekten affedilirse, bunların hangi sınıfa girecekleri meçhul. Vatandaş olmadıklarına göre, neye göre affedilecekler? Affedilirlerse bunlara Suriye vatandaşlığı verilecek mi? Yoksa “vatansız” bir kesim olarak, bölgede sorun yaratmaya devam etmelerine izin mi verilecek?
582506
Kılıçdaroğlu'ndan not! Sesiniz biraz çıksın
FEHMİ KORU Kılıçdaroğlu'ndan not! Sesiniz biraz çıksın Yerel seçimler öncesi bir kısım medyanın vazgeçilmez ismi olan CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok konuşulacak bayram tebriği... ANKARAUzun zamandır sesi soluğu çıkmayan Kemal Kılıçdaroğlu, Ramazan Bayramı sebebiyle Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün'e bir bayram tebriği gönderiyor. Sıradan tebrikleşme gibi görünen bu olayı sıradan olmaktan çıkaran ise tebriğin üzerine düşülen not. Kılıçdaroğlu gönderdiği tebrik kartında dernek başkanı Ergün'ün bayramını kutladıktan sonra kartın yanına bir not iliştiriyor. Not oldukça ilginç. Kılıçdaroğlu bu notta 'SESİNİZ BİRAZ ÇIKSIN'yazıyor. SamanyoluHaber'in haberine göre, Kılıçdaroğlu, sokakların ve meydanların sessizliğinden oldukça rahatsız. Bu rahatsızlığını da yazdığı bu notla açığa vuruyor. Kılıçdaroğlu'nun diğer tebrik kartlarına da bu notu yazıp yazmadığı ise merak konusu. Türkiye bu merakını ise önümüzdeki günlerde sokak ve meydanlara bakarak giderebilecek. 24.09.2009 POLİTİKA
582824
Erdoğan BM'de konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in 64. Genel Kurul Genel Görüşmeleri'nde Genel Kurul'a hitap etti. Konuşmasına 64'üncü Genel Kurul Başkanlığı'na seçilmiş olmasından dolayı Abdüsselam Treki'yi içtenlikle tebrik ettiğini belirterek başlayan Başbakan Erdoğan, ''Ayrıca, 63'üncü Genel Kurul'un Başkanlığı'nı başarıyla ve dirayetle yürütmüş bulunan Sayın Brokman'a da takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum'' dedi. Erdoğan, bir yıl önce oldukça geniş bir teveccüh neticesinde Güvenlik Konseyi'ne seçilmiş bulunan Türkiye'ye verilen destek ve gösterilen güvenden ötürü tüm üye ülkelere teşekkür ederek, şöyle konuştu: ''Çağımızın küresel sorunları, küresel ölçekli çözümleri zorunlu kılıyor. Savaşlardan ekonomik krize, açlık ve fakirlikten teröre, enerji güvenliğinden iklim değişikliğine kadar dünyamızın karşı karşıya bulunduğu sorunlar, büyük ve zorlu sorunlardır. Fakat bunların hiç biri altından kalkamayacağımız sorunlar değildir'' diye konuştu. "Yeni bir liderlik anlayışına ihtiyaç var" Erdoğan, sorunların çözümü için herkesi kucaklayan, adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir küresel düzene ihtiyaç bulunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Risk ve tehdit algısına dayalı bir dünya tasavvurundan, güven ve dayanışma esasına dayalı bir küresel düzene geçiş mümkündür. Bu, artık hepimiz için bir zaruret haline gelmiştir. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına da ihtiyaç var. 21'inci Yüzyılı; savaşların değil barışın, korkunun değil güvenin, haksızlığın değil adaletin, terör ve şiddetin değil huzurun, açlık ve fakirliğin değil refahın hakim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz. Bu dünyanın kurulmasına katkı sunmak, dili, dini, milliyeti ne olursa hepimizin ortak sorumluluğu ve tarihi görevidir. Terörizm ve nükleer silahların yayılması gibi tehditler küresel ölçekte ciddi birer endişe kaynağı haline gelmiş durumda. Açlık ve yoksulluk, artan salgın hastalıklar, gıda ve enerji güvenliğine ilişkin kaygılar, yabancı düşmanlığı ve radikalizmdeki artış gibi sorunlar da ciddiyetini koruyor. Öte yandan, küresel ısınma ve küresel finans krizi, köklü çözümler gerektiren iki temel alan olarak öne çıkıyor.'' Erdoğan, böyle bir tabloda, Birleşmiş Milletler'in önemi ve vazgeçilmezliğinin daha da netlik kazandığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Adil ve katılımcı bir küresel düzenin kurulması için Birleşmiş Milletler'in etkinliğini hep birlikte arttırmak zorundayız. Asla umutsuz değiliz, küresel barış ve istikrarın mümkün olduğuna dair umutlarımızı her an diri tutuyoruz. Bu yüzden Birleşmiş Milletler'in küresel kamu vicdanının sesi ve sözcüsü olmasını istiyoruz. Temsil kabiliyeti güçlendirilmiş, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir Birleşmiş Milletler'in, küresel barış ve istikrara daha fazla katkı yapacağına inanıyoruz. Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, yoksullukla mücadele, kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve insan onurunun korunması konularında, daha etkin bir kurum haline gelmelidir. Bu amaca matuf reform girişimlerine tam destek veriyoruz. Fakat Birleşmiş Milletler sistemindeki reformun, Güvenlik Konseyi de reforma tabi tutulmadığı müddetçe başarılmış sayılamayacağı muhakkaktır.'' Türkiye olarak Güvenlik Konseyi'nin geçici üyelik kategorisinde genişlemeden yana olduklarının altını da bu vesileyle bir kez daha çizmek istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''BM reformu çerçevesinde vurgulamak istediğim diğer bir önemli husus da BM barışı koruma sisteminin iyileştirilmesi ihtiyacıdır. Özellikle BM harekatlarına birlik katkısı yapan ülkelerin, erken ve etkin eş güdüm, kapasite artırımı, bölgesel örgütlerle işbirliği gibi hususlara ilişkin beklenti ve önerilerinin dikkate alınmasını bekliyoruz.'' "Kıbrıs Türk tarafı hâlâ haksız izolasyonlara maruzdur" Erdoğan, ''Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözümün Doğu Akdeniz'in bir barış, istikrar ve işbirliği alanına dönüştürülmesine büyük katkı sağlayacağına'' dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu anlamda, herkesi üzerine düşeni yapmaya çağırıyorum. Öte yandan, 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı'nın içerdiği tüm fedakarlıkları kabul eden Kıbrıs Türk tarafı hala haksız izolasyonlara maruzdur. Çözümsüzlüğün bedelinin Türk tarafınca ödenmesini beklemek hakkaniyete uygun değildir. Kıbrıs Türkleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, sadece bir haksızlığı gidermeyecek, çözüm sürecini de hızlandıracaktır.'' Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın çeşitli bölgelerinde BM, NATO, AB ve AGİT şemsiyesi altındaki barışı koruma faaliyetlerine de etkin katılım sağlamaya devam ediğini belirterek, şunları söyledi: ''Kalkınma ile ilgili sorunlarının çözümü yolunda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri güçlü biçimde destekliyoruz. Öte yandan, Kyoto Protokolü'ne taraf olan Türkiye, dünyamızın geleceğini ilgilendiren bu hayati meseleye ilişkin sorumluluklarını da yerine getirmeye hazırdır. Yeni iklim değişikliği rejimine giden süreçte Sayın Genel Sekreter'in ortaya koyduğu çabaları destekliyoruz.'' 24 Eylül 2009
581622
Dolar güne düşüşle başladı
Dolar güne düşüşle başladı serbest piyasada dolar 1,4850, avro 2,1840 liradan güne başladı. ’da 1,4800 liradan alınan dolar 1,4850 liradan satılıyor. 2,1780 liradan alınan avronun satış fiyatı ise 2,1840 lira olarak belirlendi. Serbest piyasada dün kapanışta doların satış fiyatı 1,4870 lira, avronun satış fiyatı ise 2,1940 lira olmuştu.
582768
Garipoğlu'nun avukatı: AİHM'ye gideceğiz
Başı testere ile kesilerek öldürülen Münevver Karabulut'un katil zanlısı oğlu Cem Garipoğlu ile birlikte tutuklu yargılanan baba Nida Garipoğlu, Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne getirilerek soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yılmaz'a yaklaşık bir buçuk saat ifade verdi. Nida Garipoğlu'nun avukatı Metin Feyzoğlu adliye çıkışı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Söz konusu cinayeti çok trajik olarak nitelendiren Feyzoğlu, iki ailenin de büyük dram ve üzüntü yaşadığını ifade etti. Feyzoğlu, "Burada iki ailenin dramı söz konusu. Cinayeti, gencecik bir insanın öldürülmesini yadsımak, küçük göstermek söz konusu olamaz. Ancak öbür tarafta bu olayların dışında olan, olay günü, olaydan önce ve olay sonrasında bambaşka bir yerde olduğu sabit olan bir insan, evladının böyle bir olaya karıştığını ifade etmiş, bunun da bir baba için büyük bir trajedi olduğunu herkesin görmesi lazım." açıklamasını yaptı. Baba Garipoğlu'nun suçsuz yere cezaevinde yattığını savunan Feyzoğlu, "Cinayetin olduğu gün ve sonrasında Nida Garipoğlu'nun bambaşka bir yerde olduğu sabittir. Kaldı ki Anayasa'da temel haklar vardır. Yasada Nida Garipoğlu hariç şeklinde bir ibarede bulunmamaktadır. Cezai sorumluluk şahsidir. Bir insanın aynı anda iki yerde birden olması söz konusu değildir. Dolayısıyla Nida Garipoğlu'nun cinayetle suçlanması asla kabul edilemez. Öte yandan, dosyada bir gizlilik kararı vardır. Bu gizlilik kararı nedeniyle dosya içeriğini incelememiz, telefon kayıtlarını görmemiz, ifadeleri okumamız mümkün değildir. Bu gizliliğin savunma hakkımızı yok ettiğini ifade etmek lazım. Ancak bir taraftan da dosya içeriğini basından takip etmek zorunda kalmamızı da anlamamız mümkün değil." ifadelerini kullandı. Basın mensuplarının, "Garipoğlu ne ifade verdi?" şeklindeki sorusuna ise Feyzoğlu, "Müvekkilim önceki ifadesini tekrar etmiştir. Ancak olay günü oğlu yakalanmamıştı ve ifade vermemişti. Bugün artık ifade vermiştir ve ifadesinde bu olayı kendisinin işlediğini söylemiştir. Anayasa ve CMUK'a göre hiç kimse kendi çocuğunu suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz. Nida Bey daha önceki ifadelerinde bu hakkını kullanmıştı. Ama oğlu olayı anlattıktan sonra Nida bey bugünkü ifadesinde 'Cem, bana son anda böyle bir durumdan bahsetti, daha sonra arabadan indi' diye konuşmuştur. Oğlu ve kendi ifadesiyle çelişen bir nokta hemen hemen yok. Bunların ayrıntılarını dava sürecinde mahkeme inceleyecektir." diye konuştu. Avukat Feyzoğlu, Garipoğlu'nun mahkemeye çıkmadan uzun süre cezaevinde tutulmasının haksızlık olduğunu öne sürerek, bunun için AİHM'ye gideceklerini dile getirdi. Feyzoğlu, soruşturma sürecinde hukuk ihlallerinin yaşandığını ve bunu bir hukukçu olarak kabul edemeyeceğini ifade etti. İfadesinin ardından Garipoğlu tutuklu bulunduğu Silivri Kapalı Cezaevi'ne geri gönderildi.
582862
Mars'ta bu kütleleri bulundu
Uzaydan gelen cisimlerin çarpması sonucu oluşan bu kraterlerde belirlenen buz kütlelerinin, şimdiye dek belirlenenler arasında, yüzeye en yakınları olduğu bildirildi. Mars yörüngesinde bulunan NASA uzay aracı Reconnaissance Orbiter tarafından belirlenen buz kütlelerinin yüzde 99 saflıkta olduğu tahmin ediliyor. Bulgulara ilişkin makale, Science dergisinin yarınki sayısında yayımlanacak. Bulguların buz olduğu, uydudaki spektrometre aracılığıyla saptanıyor. Mars yüzeyine indirilen ve artık faal olmayan Phoenix robotu da geçen yıl yüzeyde kazılar yaparak, buz parçalarına ulaşmıştı. Reconnaissance Orbiter da ilk buz keşfini geçen yıl yapmış, yine dış çarpışmayla oluşmuş ve büyüklükleri bir oda ile bir ev büyüklüğü arasında değişen kraterin içinde buza rastlamıştı. Karanlık kesimlerde parlayan buz tabakaları birkaç ay izlenmiş, daha sonra buharlaşmıştı.
582880
İzmir Valisi'nden 25 milyar $'lık müjde
Cahit Kıraç, Balçova Termal Tesisleri'nde düzenlenen toplantıda, kentin sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili olarak Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve tüm partilerden İzmir milletvekillerine yaklaşık saat süren sunum yaptı. Kıraç, kentte yapılan çalışmalar, sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili görüş alışverişinde bulunmak için kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri ve üniversite rektörlerinin de katılımıyla sunumu yaptıklarını söyledi. İzmir'in büyük bir tarihsel ve kültürel zenginliği barındırdığını, milyona yaklaşan nüfusuyla öncü bir kent olduğunu belirten Kıraç, kentte 1462 okulda 33 bin öğretmenle 643 bin kişiye eğitim öğretim verildiğini bildirdi. Eğitime hayırseverlerin büyük desteği olduğunu vurgulayan Kıraç, 2003-2009 yılları arasında ''Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası'' çerçevesinde 122 protokol imzalandığını ve 169 milyon liralık bağış yapıldığını kaydetti. Kentte güçlendirilmesi gereken 34 okul bulunduğunu, 26 okulun güçlendirilmesinin yapıldığını, okulun ise güçlendirilmesine devam edildiğini ifade eden Kıraç, eğitimde kaliteyi yükseltmeye çalıştıklarını dile getirdi. Yeni eğitim kurumları açmaktaki en büyük sıkıntılarının ''arsa temini'' olduğuna dikkati çeken Kıraç, kentin SBS'de bu yıl Türkiye genelinde 35., ÖSS'de ise 25. sırada bulunduğunu söyledi. 200 slayttan oluşan sunumunda kentteki sağlık çalışmalarını da anlatan Kıraç, geçen yıl 30 milyon poliklinik hizmeti verildiğini, milyon 700 bin acil başvuru, 589 bin 69 ameliyat yapıldığını, toplamda ise 10 milyon kişiye sağlık hizmeti verildiğini bildirdi. Sağlık yatırımlarının sürdüğünü, KÖYDES Projesi ile 2005-2009 arasında 56 milyon lira harcanarak 726 projenin yaşama geçirildiğini, 2007 yılı sonu itibariyle kentte susuz ve asfaltsız köy kalmadığını ifade eden Kıraç, BELDES Projesi ile geçen yıl 57 projenin milyon liraya gerçekleştirildiğini vurguladı. -25 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM ÇEKECEK- İzmir'in faal nüfusunun yüzde 15'inin sanayide çalıştığını, kentte toplam 16 organize sanayi bölgesi bulunduğunu, yapılan çalışmalarla kente yaklaşık 25 milyar dolarlık yatırımın gelme noktasında olduğunu belirten Kıraç, kentin turizm, ulaşım, jeotermal kaynaklar, rüzgar enerjisi ve tarım konularındaki son durumu hakkında bilgi verdi. İzmir'e hava ve deniz yoluyla 2008 yılında milyon 74 bin, 2009'un ayında ise 747 bin turistin geldiğini, kruvaziyer turizmin gün geçtikçe tırmanışa geçtiğini belirten Kıraç, 2008 yılında 128 kruvaziyer gemiyle 321 bin turistin İzmir'e geldiğini, rakamın bu yıl 136 gemiyle 361 bini bulduğunu kaydetti. İzmir genelinde geçen yıl toplam 114 bin 23 asayiş olayının meydana geldiğini, asayiş hizmetlerinin yeniden yapılandırılması sayesinde İzmir'in ''en güvenilir kentlerden biri'' olduğunu anlatan Kıraç, güven timleri ve asayiş ekiplerinin etkin çalışmaları sonucunda 2006 yılına göre 2008 yılında cinayet olaylarında yüzde 56, silahla yaralama olaylarında yüzde 72, oto hırsızlık olaylarında yüzde 69'luk düşüşün sağlandığını, 2008'de bir önceki yıla oranla ölümlü trafik kazası sayısında yüzde 30, ölü sayısında da yüzde 22'lik düşüş sağlandığını dile getirdi. -SÜREN PROJELER VE İHTİYAÇLAR- Yatırımı süren 400 yataklı bölge eğitim hastanesi, Bayraklı Sağlık Yerleşkesi, İzmir-İstanbul ve İzmir-Ankara otoyolları hakkında bilgi veren Kıraç, İzmir çevre yolunun Menemen ve Dikili'ye dek uzatılması, yarım kalan liman viyadüklerinin limana bağlanması gerektiğini vurguladı. Alsancak Limanı'nın özelleştirilme sürecinin sona ermesini beklediklerini belirten Kıraç, Kuzey Ege limanı, kruvaziyer limanı ve tersane yapımına hız verilmesi, İzmir-Ankara demiryolu projesinin tamamlanması gerektiğini dile getirdi. Çift hatlı demiryolunun Torbalı'ya dek uzatılması gerektiğini anlatan Kıraç, şöyle konuştu: ''Marka kent İzmir için tanıtım çalışmalarına ağırlık verilmesi, Ege Medeniyetler Müzesi projesinin realize edilmesi, yeni bir fuar alanı ve kongre merkezinin yapımı, Foça'daki Fransız Tatil Köyü'nün turizme kazandırılması, İzmir Kent Güvenlik Yönetimi Sistemi projesinin tamamlanması, İzmir'de kent dönüşüm projesinin başlatılması, Kadifekale'nin boşaltılarak kentsel yenileme projesi kapsamında Uzundere'de TOKİ tarafından yaptırılan konutlara nakledilmesi, Teknopark çalışmalarının sonuçlandırılması, İzmir'in toplu ulaşımı açısından önem arzeden raylı sistemlerin bir an önce tamamlanması, barajların yapılması, İzmir körfezinin temizlenerek doğal akışkanlığın sağlanması gerek.'' Kıraç, İzmir Valiliği'nin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Planlama ve Yönetim, İzmir Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve İnteraktif Kent Rehberi projelerine devam ettiğini sözlerine ekledi. Kıraç, daha sonra bu çalışmaların ayrıntısıyla ilgili katılımcılara bilgi aktardı. Sunumun ardından Kıraç, bakanlara ve milletvekillerine yemek verdi.
582220
Erkek lise öğrencisine tecavüz
Erkek lise öğrencisine tecavüz 24.09.2009 14:54Çorlu'da 28 yaşındaki bir şahıs, 14 yaşındaki erkek lise öğrencisine tecavüz edip, üzerindeki cep telefonu ile bir miktar parayı gasp ettiği iddiası ile tutuklandı. Edinilen bilgilere göre veli ve bir çocuk babası olduğu öğrenilen A.K. (28) isimli şahıs, 14 yaşındaki erkek lise öğrenci G.A.'yı kandırarak Gölcük Meydanı Mandıracı 1. Sokak üzerinde bulunan bir apartmanın bodrum katına götürdü. İddiaya göre A.K. burada G.A.'ya zorla tecavüz edip, üzerindeki 20 lira parası ve cep telefonunu aldı. Olay A.K.'nin başından geçenleri babasına anlatması ile ortaya çıktı. İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği ekipleri, ifadesinde zanlının eşkalini anlatan G.A`nın verdiği bilgeler doğrultusunda harekete geçti. Zanlının Muhittin Mahallesindeki evine baskın düzenleyen ekipler A.K.'yi gözaltına aldı. G.A., avukat huzurunda yaptırılan teşhiste A.K.`yi teşhis etti. A.K.`nin Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusunda suçlamayı kabul ettiği belirtildi. Zanlının ifadesinde lise öğrencisi gencin yanına 'Kız arkadaşın var mı? Kız kardeşin var mı?' şeklinde sorularla yaklaştığı ve lafa tutarak 'bir şey söyleyeceğim' bahanesiyle apartmana soktuğu ve bıçak zoruyla apartmanın bodrum katına indirdiğini söylediği kaydedildi. Zanlı sorgusunun ardından Çorlu Adliyesi'ne sevk edildi. Evli ve çocuk babası olduğu belirlenen A.K., 'Çocuğa cinsel taciz ve nitelikli yağma' suçlamalarıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. İHA
581044
Şüpheli paketten patlayıcı çıktı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA RESUL TOSUN Şüpheli paketten patlayıcı çıktı HAKKARİ (A.A) Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde polis kontrol noktası yakınında bulunan şüpheli paketten patlayıcı madde çıktığı belirtildi. Hakkari Valiliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğüne yapılan ihbar üzerine, polis kontrol noktası yakınında şüpheli bir paket olduğu belirlendi. Açıklamada, patlayıcı madde bulunduğu anlaşılan bahse konu paketin saat 18.15 sıralarında bomba imha uzmanlarınca kontrollü imha edildiği kaydedildi. 23.09.2009
581261
Yönetim Erdoğan'ın istifasını isteyecek
ERKAN BAYAZITLI Yönetim Erdoğan'ın istifasını isteyecek Asbaşkan Levent Erdoğan'ın Demirören ve Denizli'nin istifasını istemesinin altında yatan gerçek ortaya çıktı Beşiktaş yönetimi bu hafta içinde toplanarak asbaşkan Levent Erdoğan'ın istifasını isteyecek. Kayserispor maçı sonrası bir TV'ye hem eleştiri, hem öz eleştiri yapan ve kötü gidişten dolayı çok kişinin hesap vermesi gerektiğini ifade ederek, “Beşiktaş geçen yıl dualarla şampiyon oldu. Bu yılki başarısızlıkta sorumluları istifa etmeli. İstifa edecek çok kişi var. Evvela teknik direktör, arkasından Demirören, sonra bize sıra gelir” demişti. Bu açıklamalardan rahatsız olan yöneticilerin Erdoğan'ın istifasını isteyeceği öğrenildi. Başkan Yıldırım Demirören'in tüm kararları yönetime danışmadan kendi başına aldığı için rahatsız olan Levent Erdoğan'ın ocak ayındaki seçimlerde mevcut yönetimin listesinde yer almayacağı öğrenildi. Asbaşkan Erdoğan'ın yine büyük bir sürpriz yaparak başkan adaylığını açıklaması beklenen eski yönetici Murat Aksu'nun listesine gireceği konuşuluyor. Aksu 15 Ekim'de açıklayacak Ocak ayında yapılacak kongrede başkan adaylığına hazırlanan Murat Aksu camiadan olumlu tepki aldı. Aksu'nun camianın ileri gelenleriyle yaptığı görüşmeler sonucu 15 Ekim'de adaylığını resmen açıklayacağı öğrenildi. Çalışmalarını gizli bir şekilde sürdüren Murat Aksu'nun camianın ileri gelen isimleriyle görüştüğü ve destek gördüğü ve önümüzdeki günlerde de bir toplantı yaparak adaylığını kamuoyuna duyuracağı belirtildi. 24.09.2009
582002
Dünya Basketbol Şampiyonası'na katılacak 20 takım
Basketbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Polonya'da gerçekleştirilen ve İspanya'nın şampiyonluğuyla noktalanan 36. Avrupa Şampiyonası sonrasında, gelecek yıl Türkiye'de düzenlenecek Dünya Şampiyonası'na katılacak 24 ülkeden 20'si belli oldu. Diğer ülke ise 12-13 Aralık 2009 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek FIBA Dünya Merkez Yönetim Kurulu toplantısında kesinlik kazanacak. ''Wild card'' alarak şampiyonaya katılacak ülkeler belirlendikten ve açıklandıktan sonra 15 Aralık'ta 24 ülkenin federasyon temsilcilerinin katılacağı kura çekimi yapılacak. İstanbul'daki kura çekimi organizasyonun ardından ise 24 takımın mücadele edeceği gruplar ve Dünya Şampiyonası'nın maç programı belli olacak. Türkiye'de 28 Ağustos 2010 tarihinde başlayacak Dünya Şampiyonası için verilecek ''wild card''ın sahipleri, 12-13 Aralık 2009 tarihleri arasında İstanbul'da, FIBA Dünya Merkez Yönetim Kurulu'nun yapacağı toplantıda belli olacak. FIBA, ''wild card''ın sahibini belirlerken, bir kıtadan en fazla ülkeye bu hakkı tanıyabilecek. Alternatifleri değerlendirdikten sonra dört kıtadan birer ülkeye ''wild card'' verebileceği gibi, FIBA'nın ya da gibi dağılımlar içinde de ''wild card'' hakkını ülkelere verme olasılığı bulunuyor. Ülkelerin, FIBA'nın seçimine dahil olabilmesi ve bu hakkı elde edebilmeleri için mutlaka bu yaz organize edilen kıta şampiyonalarında mücadele etmiş olması gerekiyor. Örneğin, 2009 Avrupa Şampiyonası finallerine katılamayan İtalya'ya ''wild card'' verilme ihtimali bulunmuyor. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na katılma hakkını elde eden 20 ülke şöyle: Ev sahibi: Türkiye Olimpiyat şampiyonu: ABD Avrupa Kıtası: İspanya, Sırbistan, Yunanistan, Slovenya, Hırvatistan ve Fransa Amerika Kıtası: Brezilya (Şampiyon), Porto Riko (2.), Arjantin (3.) ve Kanada Asya Kıtası: İran (Şampiyon), Çin (2.) ve Ürdün (3.) Afrika Kıtası: Angola (Şampiyon), Fildişi Sahili (2.) ve Tunus (3.) Okyanusya Kıtası: Yeni Zelanda (Şampiyon) ve Avustralya
582936
Erdoğan'ın nükleer korkusu
Erdoğan'ın korkusu Genel Kurulu’nda konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; savaşlardan ekonomik krize, ve fakirlikten teröre, güvenliğinden değişikliğine kadar dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunların büyük ve zorlu sorunlar olduğunu ve BM’ye bu konuların çözümünde büyük görevler düştüğünü belirtti. Erdoğan, “Sorunların çözümü için herkesi kucaklayan adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir küresel düzene ihtiyacımız var. Risk ve tehdit algısına dayalı bir dünya tasavvurundan, güven ve dayanışma esasına dayalı bir küresel düzene geçiş mümkündür. Bu hepimiz için bir zaruret haline gelmiştir. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına da ihtiyacımız var. 21. yüzyılı savaşların değil, barışın; korkunun değil, güvenin; haksızlığın değil, adaletin; ve şiddetin değil, huzurun; açlık ve fakirliğin değil, refahın hakim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz” dedi. “TERÖR VE SİLAHLAR ENDİŞE KAYNAĞI” Terörizm ve nükleer silahların yayılması gibi tehditlerin küresel ölçekte ciddi birer endişe kaynağı haline geldiğini söyleyen Erdoğan, “Terörizm ve nükleer silahların yayılmasının yanında, açlık ve artan hastalıklar, gıda ve enerji güvenliğine ilişkin kaygılar, yabancı düşmanlığı ve radikalizmdeki artış gibi sorunlar da ciddiyetini korumaktadır. Öte yandan; ve küresel krizi köklü çözümler gerektiren iki temel alan olarak öne çıkıyor. Böyle bir tabloda BM’nin önemi; ve vazgeçilmezliği daha da netlik kazanıyor. Adil ve katılımcı bir düzenin kurulması için BM’nin etkinliğini hep birlikte arttırmak zorundayız” şeklinde konuştu. Temsil kabiliyeti güçlendirilmiş, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir BM’nin küresel barış ve istikrara daha fazla katkı yapacağını bildiren Erdoğan, “BM; iklim değişikliği, nükleer açlıkla mücadele, kadın-erkek eşitliği, ve onurunun korunması konularında daha etkin bir kurum haline gelmelidir” diyerek, bu amaca yönelik reform girişimlerine tam destek verildiğinin altını çizdi. “GÜVENLİK KONSEYİNİN TEMSİL GÜCÜ ARTMALI” ’nin de reforma tabi tutulması gerekliliğinin üstünde duran Erdoğan, olarak; Güvenlik Konseyi’nin temsil gücünün arttırılmasını istiyoruz. BM reformu çerçevesinde vurgulanması gereken diğer bir husus da, BM Barışı koruma sisteminin iyileştirilmesi ihtiyacıdır. Türkiye bölgesinde barış ve istikrar unsuru olarak mevcudiyetini sürdürüyor. Tüm komşularımızla sorunlarımızı çözme gayreti içinde olduk. Bölgemizdeki sorunlar aynı zamanda küresel sonuçları da olan sorunlardır. Bu yüzden; bölgede izlediğimiz yapıcı ve barışçı politika, sadece bölgesel değil, küresel barışa da hizmet etmektedir. Pasif komşuluk ilişkisinden, aktif dostluk ilişkisine geçmeyi hedefliyoruz. Komşumuz ile devam eden diyalog süreci bu durumun somut örneğidir. ile olan ilişkilerimizi normalleştirme gayretlerimiz de meyvelerini vermeye başlamıştır. ’da devam eden sorunlar konusunda da bölgedeki diğer ülkelerden, Türkiye’nin barışçı ve istikrarlı politikalarını desteklemelerini bekliyoruz. Bizi ve dünyayı yakından ilgilendiren konuların başında ’ın toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve iç barışı geliyor. Irak’taki siyasi diyalog sürecinin devamına ve ulusal uzlaşının tesisine büyük önem atfediyoruz” ifadelerini kullandı. KENDİ KADERİNE TERK EDİLDİ” anlaşmazlığının da Türkiye için önemli bir bölgesel sorun olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Filistin-İsrail ihtilafının barış ve güvenlik içinde var olacak iki devlet temelinde çözüme kavuşturulmasını bölge ve dünya barışının vazgeçilmez bir şartı olarak görüyoruz. Filistin’de ulusal uzlaşının sağlanması, bağımsız Filistin devletinin kurulması sürecini hızlandıracaktır. Türkiye, her zaman Filistin halkının yanında olmuş ve bundan böyle de olmaya devam edecektir. Gazze’ye yönelik son kısa sürede bir insanlık dramına dönüştü. Fosfor bombalarının kullanımı neticesinde 1400’e yakın insan, çocuk, kadın burada hayatını kaybetti, binin üzerinde insan yaralandı. Gazze’nin alt yapısı yerle bir edildi. BM’nin Gazze’deki binaları bile bu yıkımdan kurtulamadı. Gazze için verilen sözler tutulmadı. Gazze her zaman olduğu gibi kendi kaderine terk edildi. Gazze’ye inşaat malzemelerinin girişine dahi izin verilmiyor. Sadece ve gıda…Hem İsrail’in hem de Filistinlilerin barış ve güvenliği için bu engellerin derhal kaldırılmasını ve Gazze’deki yaşamın normalleşmesini talep ediyoruz. İsraillilerin güvenliği kadar Filistinlilerin de güvenliği önemlidir. Filistinlilerin özgürlük ve barış talebi de İsraillilerinki kadar meşrudur. Çözüm; herkese adil ve eşit muamele edilmesi halinde mümkün olacaktır” dedi. BÖLGESEL BARIŞ, GÜVENLİK VE İSTİKRAR ARAYIŞLARINDA KİLİT ROLE SAHİP” Erdoğan, Suriye ve ’nın bölgesel barış, güvenlik ve istikrar arayışlarında kilit rol oynayabilecek konumda bulunduğunu yineleyerek, ’ın uluslararası toplumu uzun süredir meşgul eden nükleer programı üzerindeki anlaşmazlığın diyalog yoluyla çözümlenmesi taraftarı olduklarını belirtti. Erdoğan, “Türkiye, tüm ülkelerin barışçıl nükleer enerjiden yararlanma hakkına sahip olduğunu savunur. Diğer taraftan; nükleer silahların yayılmasının dünya barışını tehdit eden bir gelişme olduğunu hatırlatarak, herkesi sorumlu davranmaya çağırıyoruz” dedi. ve Kuzey ’deki gelişmeleri bu anlayışla yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, “Afganistan ve Pakistan halklarının radikal güçlerle olan mücadelelerini destekliyor ve hak ettikleri müreffeh yaşama kavuşmaları için bölgedeki alt yapı yatırımlarını sürdürüyoruz” şeklinde konuştu. “’TA ÇÖZÜMÜN TEMELİNİN DAYANDIĞI ÇATI BM’DİR” Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada kapsamlı bir çözüm çabalarını desteklediğini söyleyen Erdoğan, çözümün temelinin dayanması gereken çatının da BM olduğunu ifade etti. Mevcut sürecinde, tüm tarafların yapıcı davranmaları halinde 2009 yılına kadar kapsamlı çözüme ulaşılabileceğini belirten Başbakan Erdoğan, tarafların uzlaşamadı noktalarda BM Genel Sekreterinin devreye girmesi gerektiğini hatırlattı. Çözümsüzlüğün bedelini haksız izolasyonlarla ’nin ödediğini vurgulayan Erdoğan Kıbrıs Türkleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasının çözüm sürecini hızlandıracağını söyledi.
582224
Dünya buğday stoğu milyon tona koşuyor
AA muhabirinin IGC'nin buğday üretim ve tüketimine ilişkin aylık hazırladığı son raporundan aldığı bilgiye göre, 2008/09 sezonunda 687 milyon ton düzeyinde olduğu belirtilen dünya buğday üretiminin, Temmuz 2009/Haziran 2010 döneminde, 25 milyon ton azalışla 662 milyon ton seviyesinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Konsey, verimlerin AB, ABD ve Ukrayna'da beklentilerin üzerine çıktığını ancak kuru havanın Kazakistan ve İran'da ürünü etkilediğini belirtiyor. IGC, Arjantin ve Avustralya'da yakın zamanda ekimi yapılan ürünlerin daha fazla yağmura ihtiyacı olduğunu da vurguluyor. Dünya buğday tüketiminin ise geçen yıla göre milyon ton artışla 642 milyon ton düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Buna göre, dünya buğday üretimi, tüketimin 20 milyon tonun üzerinde olacak. IGC, 2008/09 sezonunda 136 milyon ton düzeyinde oluştuğu belirtilen dünya buğday ticaretini ise Temmuz 2009/Haziran 2010 döneminde, geçen yılın 23 milyon ton altında 113 milyon ton düzeyinde öngörüyor. Raporda, yükseltilen rekolte tahminleri sonrasında AB ve ABD'nin ihracat öngörülerinin artırıldığı, buna karşın kısıtlı ihraç edilebilir arzları nedeniyle Kanada ve Arjantin'in ihracat tahminlerinin ise azaltıldığı ifade ediliyor. Üretim ve tüketim tahminleri ışığında, dünya buğday stoklarının ise geçen yıla göre 20 milyon ton artışla 183 milyon tona ulaşması bekleniyor. IGC, beş başlıca ihracatçı ülkenin (AB, ABD, Arjantin, Avustralya, Kanada) 2008-2009 sezonunda 45 milyon ton olarak gerçekleştiğini tahmin ettiği dönem sonu buğday stoklarının 2009-2010 dönemi sonunda, 46 milyon tona çıkacağını tahmin ediyor.
581427
Türkiye, 2010 Dünya Fuarı'nda Kültigin ile boy gösterecek
Şu ana kadar 192 ülkenin ve 48 uluslararası örgütün katılmasının kesinleştiği fuarda Türkiye, Çin ile ilişkilerinin tarihî boyutunu da göstererek dikkatleri üzerine çekecek. Büyükelçi Sencar Özsoy, Mayıs 2010'da başlayacak Şanghay Dünya Fuarı'nda (2010 Shanghai Expo) Türkiye'yi tanıtmayı amaçlayan bir dizi kültür faaliyeti düzenleneceğini ifade etti. İki katlı Türk pavyonundaki tanıtım, M.Ö 8500 yıl önce yapılan ilk insan heykelinin yer aldığı Şanlıurfa yakınlarındaki Göbekli Tepe'den başlayacak. Bunu Çatalhöyük ve İstanbul takip edecek. Sergide Karagöz-Hacivat da yer alacak. Türk-Çin ilişkilerine dikkat çekilecek sergide Kültigin anıtı ön plana çıkacak. Şanghay Expo'da ila milyon kişinin Türk sergisini ziyaret etmesi bekleniyor. İlki 1851 yılında düzenlenen Dünya Fuarı, bugüne kadar yaklaşık 30 ülkede 124 kez düzenlendi. OSMAN EROL PEKİN
581066
Sarkozy, İran'da tutulan üniversite öğrencisi Reiss ile bir İranlı arasında değişimin olmayacağını söyledi
New York'ta bulunan ve France ile TF1 televizyon kanallarına mülakat veren Sarkozy, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı ''şantaj'' yapmakla suçladı ve ''Değişim olmayacak ve İran Cumhurbaşkanı bunu biliyor'' dedi. Ahmedinejad'ın yaptığını ''şantaj'' olarak niteleyen Sarkozy, ''Tek suçu İran'da Farsça konuşmak ve Pers medeniyetini sevmek olan genç bir öğrenciyle Şahpur Bahtiyar'ın katilini değiştirecek bir adam olduğuma inanıyor musunuz? Clotilde Reiss 22 yaşında masum bir genç kızdır. Bütün dünya bunu biliyor'' diye konuştu. Ahmedinejad, France için verdiği mülakatta, yıllardır Fransa'da cezaevlerinde bulunan birçok İranlının salıverilmesini istemiş, onların da ana-baba olduklarını söylemişti. Sarkozy, İran ile nükleer faaliyetleri konusunda diyalog başlatmak için ''son tarihi'' Aralık ayı olarak düşündüğünü söyledi ve ''İran'ın nükleer enerjiye hakkı var ama mevcut yöneticilerin elinde nükleer silah olduğunu bir düşünün. Bu kabul edilemez'' ifadesini kullandı. Fransa Cumhurbaşkanı, BM Genel Kurulundaki konuşmasında da İranlıların ''Askeri nükleer programlarını devam ettirerek uluslararası toplumun pasifliğine güvenmeleri trajik bir hata olur'' dedi. BM Güvenlik Konseyi'nin 2009 bitmeden bir reforma ihtiyacı olduğunu da belirten Sarkozy, ''En gelişmiş ülkeler insanlığı tek başlarına yönetemezler, bu durumda BM Güvenlik Konseyi'nin daimi ve daimi olmayan üyeleri çemberini genişletmek gerek'' diye konuştu. Fransa, aylardır BM Güvenlik Konseyi'nin genişletilmesini talep ediyor.
580977
'Ahmedinejad'ı protesto edin'
İBRAHİM KARAGÜL HAKAN ALBAYRAK 'Ahmedinejad'ı protesto edin' İsrail, dünya liderlerini, Ahmedinejad'ın BM Genel Kurulu'nda yapacağı konuşmayı protesto etmeye davet etti KUDÜS (A.A) İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ahalon, dünya liderlerine, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad konuşma yaptığı sırada BM Genel Kurulu toplantısını terk etmeleri çağrısında bulundu. Ahmedinejad'ın, İsrail'in haritadan silinmesi gerektiğine dair açıklamasının protesto edilmesini isteyen Ahalon, Reuters'e verdiği demeçte, "Ahmedinejad gibi acımasız katillerin ve barbar diktatörlerin BM Genel Kurulu'nun yıllık toplantılarında konuşması BM'nin zayıf noktasıdır" dedi. Ahalon, Ahmedinejad'ın Genel kurul'da yapacağı konuşmanın boykot edilmesinin, tüm ülkelerin yükümlülüğü olduğu fikrini taşıdığını kaydetti. 23.09.2009 DÜNYA
581046
İstanbul'daki su kesintisi
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA RESUL TOSUN İstanbul'daki su kesintisi İSTANBUL (A.A) İstanbul'un Zeytinburnu, Bakırköy ve Güngören ilçelerinde daha önce saat süreceği açıklanan su kesintisinin süresi uzatıldı. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinden (İSKİ) yapılan yazılı açıklamada, Zeytinburnu-Bahçelievler İsale Hattı'ndaki onarım çalışması için bugün 15.00 ile 24.00 saatleri arasında Zeytinburnu'nun tamamı, Bakırköy'ün Kartaltepe, Osmaniye, Veliefendi, Zuhuratbaba ve İncirli mahalleleri ile Güngören'in Tozkoparan ve Merter semtlerine su verilemeyeceğinin daha önce belirtilmesine rağmen, onarımın tamamlanamaması nedeniyle kesintinin yarın sabah saat 09.00'a kadar süreceği duyuruldu. 23.09.2009
581333
İzmir'de insanlar kaybolmuş
İzmir'de insanlar kaybolmuş İZMİR (A.A) En eski yerleşim birimlerinden olan Yeşilova Höyüğü'ndeki çalışmalar, bölgede yaklaşık bin yıl önce çok zengin bir medeniyetin oluştuğunu, ancak insanlarının kaybolduğunu ortaya çıkardı. Yeşilova Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, bin yıl önce, bugünkü Yeşilova semtinin bulunduğu 'Birinci İzmir' olarak bilinen bölgede bu yıl yapılan kazılarda, çok önemli bilgilere ulaştıklarını, önemli eserlerin gün ışığına çıkartıldığını bildirdi. Zafer Derin, elde edilen ilk bulgulara göre, döneme göre çok gelişmiş 'Rönesans Dönemi' olarak adlandırılacak bir kültürün yaşadığının anlaşıldığını kaydetti.Gelişmiş toplumun kullandığı kaplarda ince bir işçiliğin olduğunu gördüklerini, 500 yıl sonra gelenlerin ise kaba işçiliği olan kaplar kullandıklarını belirlediklerini kaydeden Zafer Derin, 'Sanki Atlantis uygarlığı gibi, Yeşilova'da yaşayan uygarlığın da ortadan kaybolduğunu biliyoruz. Nedenleri üzerinde çalışıyoruz' dedi. 24.09.2009 AKTÜEL
581171
Fethiye’deki Piccadilly Square
Selim Türsen ÇeşitlemeFethiye’deki Piccadilly Square 24 Eylül Perşembe 2009 PİCCADİLLY Square, ’nın en ünlü eğlence merkezlerinden biridir. Barlar, tiyatrolar, gösteri merkezleri, akla gelebilecek her türlü çılgınlıkların olduğu Soho ve sinemalar bu bölgede yoğunlaşmıştır. İngiliz gençler her cuma akşamından itibaren birbirinden ilginç kıyafet ve takılarını giymiş bir şekilde Piccadilly’de toplanarak hafta sonu bölgeyi adeta açık hava partisine çevirir. Birkaç hafta önce, uzun yıllardan sonra ilk kez yolum düştüğünde Hisarönü’nde gözlerime inanamadım. İngilizler Fethiye’de ev alıyor, yerleşiyor diye haberler okuyordum, meğer orada küçük bir İngiliz kasabası kurulmuş. Sokaklarda yürürken her 10 kişiden biri Türk, 9’u İngiliz desem abartmış olmam. Sayısız İngiliz tarzı pub, cafe, restoran bölgeyi doldurmuş. Dükkan ve mağazalarda her etikette iki fiyat var. Biri TL diğeri pound cinsinden. Artık bölge halkı kadar iç içe geçmiş ki tesisat ve musluk tamircisi, berber gibi esnaf da tabelasına mutlaka yaptığı işin İngilizcesini yazmış. Akşamları ise sanki küçük bir Piccadilly Square’a dönüşüyor Hisarönü. Renk renk ışıklar altında restoranları, Irish Pub, Karoke barlardan yükselen müzik sesleri yanında ileri yaştaki İngilizlerin takıldığı çalan klasik barlarla köy bambaşka bir dünyaya dönüşüyor. Esnaf, Fethiye’de ile bin civarında devamlı yaşayan İngiliz olduğunu, bunların Hisarönü ve bölgesinde yoğunlaştığını söylüyor. Turist olarak gelenlerde ise bu yıl azalma varmış. Cirolar geçen yıla göre ortalama yüzde 30 düşmüş. Bunun sonucu fiyatlarda düşmeyi de beraberinde getirmiş. Her şey dahil bazı otellerde fiyatlar günde 45-50 TL’ye düşmüş. Oda, kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği, sınırsız yerli hatta animasyon. ’den uçak dahil haftalık 130-150 sterline düzenlenen turlar varmış. Bu fiyatları gören İngilizler, çoluğu-çocuğu kapıp en az iki-üç hafta için geliyormuş. İngiltere’de kalsalar daha çok para harcayacakları için ’ye gelip hem yapıp hem de para biriktirip dönenler bile varmış. Ama tabii ki bu kadar düşük fiyat politikası parasız turisti Türkiye’ye çekiyor. nedenle esnaf şikayetçi. Hele her şey dahil programlarda otele girdikten sonra neredeyse hiç dışarı çıkmadan dönen turistler bile varmış. Bu kriz döneminde kendini kurtarma derdine düşen bazı otel yöneticileri ise yataklar boş duracağına fiyat kırarım zihniyetinde imiş. Bu fiyata gelen turistin çok beklentisi olmadığı için ikinci kalite yemek, içkilerle yine de para kazanmak mümkün oluyormuş. Görüldüğü kadarıyla her bölgede farklı stratejilerle gelişimini sürdürecek. ve civarı kitlesel turizme kapılarını açmış. Çeşme’nin hedefi sağlık turizmi. Seferihisar ‘sakin turizm’ ve yat turizmi konseptini geliştirmeye çalışıyor. lüks turizmine odaklandı. Zaman içerisinde her bölge kendi yolunu bulmuş olacak.
581793
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı arttı
TÜİK, Temmuz ayı Motorlu Kara Taşıtları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Temmuz ayında 50 bin 243 adet taşıt trafiğe kaydolurken, 50 bin 243 taşıt içinde yüzde 39.8 pay ve 20 bin 17 adet satışla motosiklet ilk sırada yer aldı. Motosikleti yüzde 31.2 pay ve 15 bin 692 adet ile otomobil, yüzde 21.23 pay ve 10 bin 701 adetle kamyonet, yüzde 2.9 pay ve bin 433 adetle kamyon takip etti. Temmuz ayında trafiğe kaydolan araçların yüzde 4.8 pay ve bin 399 adedini ise minibüs, otobüs, traktör ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. -KAYDI YAPILAN TAŞIT SAYISI BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE 42.4 AZALDI- Temmuz ayında, bir önceki aya göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 42.4 azaldı. Bu azalış otomobilde yüzde 64.7, minibüste yüzde 64.9, otobüste yüzde 5.8, kamyonette yüzde 42.7, traktörde yüzde 14 olarak gerçekleşti. Kamyonda yüzde 7, motosiklette yüzde 3.2, özel amaçlı taşıtlarda ise yüzde 2.3 artış oldu. -TRAFİĞE İLK KEZ ÇIKAN ARAÇLARIN YÜZDE 24.7'Sİ İSTANBUL'DA- 2009 Temmuz ayında trafikten ilk defa tescil belgesi alan 50 bin 242 adet taşıtın yoğunluk sırasına göre illere dağılımına bakıldığında; İstanbul yüzde 24.7 ile ilk sırayı alırken, Ankara yüzde 7.7, İzmir yüzde 6.1, Antalya yüzde 5.3, Mersin yüzde 3.6, Hatay yüzde 3.1, Bursa yüzde 3.1, Adana yüzde 3.1, Muğla yüzde 2.6, Konya yüzde 2.5 ile onuncu sırayı aldı. Taşıtların yüzde 38.2'si ise diğer illere dağıldı. -7 AYDA TRAFİĞE 104 BİN 76 TAŞIDIN KAYDI SİLİNDİ- 2009 Ocak-Temmuz döneminde 432 bin 166 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. 104 bin 76 adet taşıtın ise trafikten kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam artan araç sayısı 328 bin 90 adet oldu. Temmuz ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı toplam 14 milyon 93 bin 485 adet taşıtın yüzde 49.5'ini otomobil, yüzde 16'sını motosiklet, yüzde 15.2'sini kamyonet, yüzde 9.7'sini traktör, yüzde 5.2'sini kamyon, yüzde 2.7'sini minibüs, yüzde 1.4'ünü otobüs, yüzde 0.3'ünü ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. -HYUNDAİ İLK SIRADA YER ALDI- Temmuz ayında trafikten ilk defa tescil belgesi alan 15 bin 692 adet otomobilin yüzde 20.6'sını Hyundai, yüzde 14'ünü Renault, yüzde 9.2'sini Tofaş-Fiat, yüzde 6.8'ini Ford, yüzde 6.8'ini Volkswagen, yüzde 6.4'ünü Opel, yüzde 3. 4'ünü Peugeot, yüzde 2.7'sini Toyota, yüzde 2'sini Kia, yüzde 28.1'ini ise diğer markalar oluşturdu. (ANKA)
581263
Demokratik açılıma Hollywood desteği
FEHMİ KORU Demokratik açılıma Hollywood desteği ANKARA (A.A) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, ünlü Hollywood yıldızı Kevin Costner'ın 'demokratik açılım' çalışmalarına tam destek verdiğini bildirdi. Sözen, yaptığı yazılı açıklamada, Costner'ı Ekim günü yapılacak AK Parti Büyük Kongresi'ne davet ettiklerini belirtti. Son günlerde Türkiye ve dünya kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılan demokratik açılım konusundaki gelişmeleri Costner'ın da izlediğini bildiren Sözen, şunları kaydetti: 'Costner, AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı ile temas kurarak, 'Türkiye'nin demokratikleşmesi ve insan haklarına verdiği değerin yeni bir ifadesi olan demokratik açılımı candan desteklediğini' söyledi. Demokratik açılım konusunda desteklerini dile getiren Costner'ı Ekimde AK Parti Büyük Kongresi'ne davet ettik. Ancak ünlü aktör Avrupa turnesinden dolayı çok arzu ettiği halde tarihte Türkiye'ye gelmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Belirlenmiş programından dolayı AK Parti Kongresi'ne gelemeyecek olan Costner, bunun yerine 16 Ekim'de Türkiye'ye gelmeyi planladığını ve Türkiye'ye geldiğinde demokratik açılıma desteğiyle ilgili net mesajlar vereceğini söyledi.' 24.09.2009 POLİTİKA
581455
Devlet Bakanı Çağlayan Çin'e gitti
THY'nin tarifeli uçağıyla Çin Halk Cumhuriyeti'ne hareket eden Çağlayan, 25 Eylül Cuma günü Şanghay'da düzenlenecek Türk-Çin İş Forumu'na katılacak. Bakan Çağlayan'ın Şanghay'da yerleşik büyük şirketlerin üst düzey yöneticileriyle çalışma yemeğinde bir araya gelmesi de planlanıyor. Türkiye'nin Asya-Pasifik Bölgesi ile ticaretinin artırılmasına verdiği önem ve bu amaçla yürütülen çalışmalar çerçevesinde 26 Eylül Cumartesi günü Pekin'de, Bakan Zafer Çağlayan başkanlığında Asya-Pasifik Ticaret Müşavirleri Yıllık Toplantısı düzenlenecek. Çağlayan, 27 Eylül Pazar günü ise Pekin'de Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti 16. Dönem KEK Toplantısı'na katılacak. Toplantıda, Türk heyetine Devlet Bakanı Çağlayan, Çin heyetine ise Çin Ticaret Bakanı Chen Deming başkanlık edecek. Çağlayan, Çin Ticaret Bakanı ile ikili görüşmede de bulunacak. Ayrıca, Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Çin Halk Cumhuriyeti Kalite Yönetimi, Denetim ve Karantina Genel İdaresi arasındaki Sanayi Ürünlerinde Kalite ve Güvenliğe İlişkin Danışma ve İşbirliği Mekanizmasının 3. toplantısı, KEK Toplantısı ile eşzamanlı olarak Pekin'de gerçekleştirilecek. KEK Toplantısı sırasında, İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Genişletilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşması ile Altyapı, Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Protokolünün imzalanması planlanıyor. Devlet Bakanı Çağlayan ve beraberindeki heyet, 28 Eylül Pazartesi günü yurda dönecek.
581209
Aşırı korunan çocuklar okula uyumda zorlanıyor
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Uzmanı Dr. Şermin Yalın, okul korkusunun gitmek istememe şeklinde kendini gösteren bir davranış olduğunu söylüyor. Çocuğun okulu reddetmesinin üç şekilde ortaya çıktığını belirten Dr. Yalın, "İlki okula yeni başlayanların, anne babalarından ayrılmaktan dolayı duyduğu endişedir. Genellikle kısa bir süre sonunda uyum sağlaması beklenir. İkinci durum ise çocuğun, rahatsız eden ya da korkutan bir etkenden dolayı okula gitmek istememesidir. Üçüncü de aileden ayrılma endişesinin yoğun olarak yaşandığı durumlardır." diyor. Şermin Yalın, yeni okula başlayan 5-6 yaş dönemindeki çocuklar için anne ve babalarından ayrılmanın, özellikle okulöncesi eğitim almamışlarsa yeni bir sosyal ortama uyum sağlama, kurallara uyma, sorumlulukları yerine getirme, sosyal ilişkiler kurarak ihtiyaçlarını ifade etme gibi zorlu bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu dönemlerde anne ve baba tarafından aşırı korunan, kural ve sınırlamalar öğretilmeyen, duygusal olarak yaşının olgunluğuna sahip olmayan çocukların akranlarına göre daha çok zorlandığına dikkat çeken Yalın, okul korkusuna karşı aile ve öğretmenlerin yaklaşımının önemli olduğunu vurguluyor. ÇOCUĞU SUÇLAYICI BİR TAVIR SERGİLEMEYİN Çocuğun okula gitmesi konusunda taviz verilmemesi gerektiğinin altını çizen Dr. Yalın, "Ayrıca çocuğa okulun amacını açıklamak, gitmesi konusunda ailenin bütün fertlerinin kararlı ve tutarlı olduğunu göstermek de işe yarar. Okula gitmemesi halinde çalışmalardan geri kalacağı ve bunun kendisi için bazı aksaklıklara yol açacağı anlatılmaya çalışılmalıdır. Geç kaldığında, servisi kaçırdığında mutlaka okula göndermek için çözümler geliştirilmelidir. Bazen çocuklar kendiliğinden eve dönebilir, bu durumda yapılması gereken de okula geri göndermektir." şeklinde konuşuyor. Çocuğun kendisini terk edilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınılması gerektiğini de vurgulayan Yalın şu önerilerde bulunuyor: "çocuk, okula gitmediğinden dolayı suçlanmamalı, korkusu ve gözyaşlarıyla alay edilmemelidir. Vedalaşmaları çabuk ve kısa tutarak, ayrılıkların normal olduğu hissettirilebilir. Endişeleri üzerinde konuşmak, hem sıkıntısını paylaşmasını hem de anlaşıldığını hissedip rahatlamasını sağlar. Bu sıkıntılı durumun geçici olduğu, kendisiyle aynı durumda başka çocukların da olduğu anlatılabilir." Çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ve diğer yakınmaların iki hafta ya da daha fazla sürmesi durumunda bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak faydalı olur.
582407
Bülent Uygun idmanda esti gürledi
teknik direktörü Bülent Uygun, antrenmanda istediklerini yapamayan oyuncularını sert bir dille uyarırken, kaptırdığı topa koşmadığı gerekçesiyle Erman Kılıç'ı soyunma odasına gönderdi. Süper Lig'de altı maçta sadece bir puan alabilen İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile cumartesi günü deplasmanda yapacağı maçın hazırlıklarını kulüp tesislerinde sürdürdü. Başarısız sonuçlar nedeniyle zor günler geçiren ve Belediye maçını dönüm noktası olarak gören kırmızı-beyazlı ekipte, Uygun ve futbolcuların moralsiz oldukları gözlendi. Mehmet Yıldız, Abdurrahman Dereli ve Onur Tuncer dışında tüm futbolcuların katıldığı idmanda, teknik direktör Uygun, İstanbul ekibi karşısında şans vermeyi düşündüğü 11'i denedi. Futbolcularına hem ofansif, hem de defansif anlamda yapmaları gerekenleri anlatan, ataklarda ve rakip takımın ataklarında nerede duracaklarını gösteren Uygun, çift kale maç sırasında oyunu sık sık durdurarak çeşitli uyarılarda bulundu. Çift kale maçta istediklerini yapamayan oyuncuları sert bir dille uyaran Uygun, bir pozisyon sonrası kaptırdığı topa koşmayan Erman Kılıç'ı soyunma odasına gönderdi. İdman sonrası soruları yanıtlayan savunma oyuncusu Sedat Bayrak, "bir an önce toparlanmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Elimizden gelen mücadelenin fazlasını göstererek, bu takımı 2-3 yıldır gösterdiği performansa, herkesin görmek istediği bir takım haline tekrar getireceğiz. Bu bizim elimizde olan bir şey" diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Antalyaspor maçlarından alacakları puanların milli maç arasında daha da toparlanmalarına yardımcı olacağını kaydeden Sedat, "o yüzden önümüzdeki ilk maça bakıyoruz artık. Çünkü bir an önce ilk galibiyetimizi alıp, en azından moral olarak da seviyeyi, çıtayı yükseltmemiz gerektiğini düşünüyoruz" dedi. İbrahim Dağaşan ise sezona iyi başlayamadıkları için zor günler geçirdiklerini, kendilerine yakışan bir lig yaşamadıklarını belirterek, "bu bize üzüntü veriyor, ama toparlanmamız gerekiyor. Sonuçta altı hafta geçti" diye konuştu. Son oynadıkları iki maçtaki tempolarının, mücadelelerinin diğer haftalara göre biraz daha iyi olduğunu anlatan Dağaşan, "demek ki iyiye gidiyor. Tek düşüncemiz bu haftaki oynayacağımız Belediye maçından üç puan almak, bunun için çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
582068
"Popomu ellemekten vazgeçin"
"Popomu ellemekten vazgeçin" İHA Giriş Saati Güncelleme Yazar Christopher Andersen yeni kitabında, dünyanın en gözde çifti ABD Başkanı Barack Obama'yla eşi Michelle Obama'nın evliliğinin bilinmeyen yönlerini anlattı. Yazar Christopher Andersen yeni kitabında, dünyanın en gözde çifti ABD Başkanı Barack Obama'yla eşi Michelle Obama'nın evliliğinin bilinmeyen yönlerini anlattı. Andersen kitabında özellikle seçim kampanyası sırasında ikilinin ilişkisinin zor bir dönemden geçtiğini yazdı. Başkan Obama'ya mitinglerde kadınların verdiği destek eşi Michelle Obama'nın kıskançlık krizlerine girmesine neden olmuş. Andersen kitabında Başkan'ın da mitinglerde kendisine dokunmaya çalışan ve fotoğraflarda aynı kareye girmek için birbiriyle yarışan kadınlardan şikâyetçi olduğunu ifade etti. Hatta bir keresinde kalabalıktan sıyrılarak kendisini otomobilinin içine atan Obama'nın "Bu kadınlar popomu ellemekten vazgeçse iyi olurdu" dediği aktarıldı.
581578
K.Paşa'dan G.Saray'a sert yanıt
K.Paşa'dan G.Saray'a sert yanıt yönetiminin bilet fiyatları konusundaki tavırlarına 'dan yanıt geldi... Futbol Şube Sorumlusu Süha Sidal hayli sert konuştu.. Futbol Şube Sorumlusu Süha Sidal, yönetimi bilet konusundaki tavrı nedeniyle sarı kırmızılı taraftarların maç öncesi kendi aralarından polisin bile ayırmakta güçlük çektiği bir kavgaya tutuştuklarını iddia etti. ’da Özgür Sancar’la Haber Özel Programı’na katılan Sidal, çok sert açıklamalar yaptı. Süha Sidal: ve Galatasaray yönetimi iç işlerimize müdahele ettiler, tribününe giderek şov yaptılar. Gecekondu gibi olan ’nda numaralı tribün biletini 250 TL’den satıyorlar. Ben derbisine gittim. bilet aldım 500 TL ödedim. Bizim modern stadımızda koyduğumuz 120 TL’lik fiyatı çok buluyorlar. Onları kınıyorum. Maçtan önce ile görüştük. İsterseniz size yüzde 5’lik kontenjan ayıralım 10 TL’den biletleri satalım dedik fakat Adnan Sezgin “Yok, yarısını verin” dedi. “Bilet fiyatını 50 TL yapın” dedi. Maçtan önce yönetimin organize ettiği grup Galatasaray taraftarı, bir başka Galatasaray taraftar grubunun stada girmelerini engelledi. Büyük kavga çıktı. polis zor ayırdı. Bunun taktirini kamuoyuna bırakıyorum. Ali Sami Yen gecekondu gibi bir stat şov yapacaklarına önce dönüp kendi statlarına baksınlar. Biz kabul ederler ise Beşiktaş ve ’a da aynı tarifeyi uygulayacağız.
582770
Mahkemeyi kazanın arsa sahibi, karayolunun bir şeridini trafiğe kapattı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Ferit Beceren (77), Çanakkale-Bandırma kara yolu üzerinde bulunan Karayolları Bandırma Şube Şefliği'nin kaşısındaki arsasının, Karayolları, TEDAŞ, Eti Maden ve Balıkesir Valiliği tarafından izinsiz kullanıldığı iddiasıyla yıl önce, ayrı kuruma karşı hukuk mücadelesi başlattı. Ferit Beceren'in Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davayı kazanmasının ardından, Çanakkale-Bandırma kara yolunun arsanın ihlal edildiği şeridinin bir bölümü, Karayolları tarafından trafiğe kapatıldı. Davacı Beceren, arsasından yol, enerji ve kanalizasyon hattı geçirildiğini, ancak hiçbir kurumun kendisine bedel ödemediğini kaydederek, ''Devletse devletliğini yapacak. Gasp ettikleri arsamın değerini paşa paşa ödeyecekler'' dedi.
581570
"Ölümsüzlüğe 20 yıl kaldı!"
"Ölümsüzlüğe 20 yıl kaldı!""Robotlara dönüşeceğiz!" 24.09.2009 08:38Geleceğin teknolojileri konusunda uzman olan ABD’li bilim insanı Ray Kurzweil, insanoğlunun ölümsüzlüğe ulaşması için sadece 20 sene kaldığını öne sürdü. “HIZLANAN Dönüşler Kanunu” adını verdiği teorisini açıklayan Ray Kurzweil(61), “Ben ve benim gibi pek çok bilim insanı, vücutlarımızın taş devrinden kalma yazılımını yeniden programlayabileceğimize ve yaşlanmayı önce durdurup ardından da tersine çevirebileceğimize inanıyoruz” diye konuştu. Genlerin çözümlenmesi ve bilgisayar teknolojilerinin anlaşılması konusunda hızlı bir gelişme gösterildiğinin altını çizen bilim adamı, nanoteknolojinin sonsuza dek yaşamın anahtarı olduğunu iddia etti. Kurzweil’e göre nanoteknoloji, 20 yıl içinde hayati organların yerini tutabilecek kadar ilerlemiş olacak. ‘Robotlara dönüşeceğiz’ NSANLARIN yavaş yavaş ‘cyborg’laşacağını (hem yapay hem doğal sistemlere sahip olan, sibernetik organizma) iddia eden Ray Kurzweil, nanobotların kan hücrelerinin yerini alacağını ve binlerce kat daha etkili çalışacağını belirterek “25 sene içinde olimpiyatlarda 15 dakika boyunca nefes almadan koşabileceğiz ya da oksijen olmadan dört saat boyunca dalış yapabileceğiz. Zihinsel kapasitemiz, birkaç dakikada kitap yazabilecek kadar artacak. Sanal seks yaygınlaşacak. Zamanla hepimiz yapay organları ve uzuvları olan robotlara dönüşeceğiz” diye konuştu.
581517
Dönüm maçımız Denizli'ydi hakem bizden intikam almış
Uygun, bu sezon kimsenin beklemediği kötü neticelerle karşılaşmalarının sebebini sakatlıkların yanında yeni transfer ettikleri futbolcuların takıma uyum sağlayamamasına bağladı. Petkoviç, Abrurrahman, Sedat, Musa, İbrahim, Erman, Ersan, Onur ve Mehmet Yıldız'ın uzun sakatlık dönemi geçirdiğini ve birçoğunun da hâlâ sahalara dönemediğini belirten başarılı teknik adam, "Sezon başında maddi imkânsızlıklardan dolayı tespit ettiğimiz oyuncuları alamadık. Alabildiklerimiz de uyum sorunu yaşadı. Sakatlıklar da üst üste gelince bu haftaya kadar beklenen seviyeye gelemedik. Takımımız bir galibiyet alsa gerisi gelecek." dedi. Eldeki kadro ile Şampiyonlar Ligi ve Turkcell Süper Lig'de takım kurgusu oluşturmakta zorlandığını, oyuncuların bu yükü kaldıramadığını dile getiren Uygun, "Dönüm noktamız, Denizlispor maçı olabilirdi. Ancak orada da hakem devreye girdi. 47. dakikadaki penaltı pozisyonunu görmemesi mümkün değildi. Ancak bu maçı yöneten Abdullah Yılmaz'ın meğer İnegölspor'la oynadığımız kupa maçından bir hesaplaşması varmış. maçta da penaltımızı vermemiş ve ben dönem menajer sıfatıyla kendisine sözlü uyarıda bulunmuştum. Maçı 3-1 kaybetmiştik. Sağda solda 'Sivasspor'dan intikamımı aldım.' gibi sözleri kulağımıza geliyor. Federasyonu göreve davet ediyorum." açıklamasında bulundu. Takımdan gönderilen futbolcuların kötü gidişte bir etkisinin bulunmadığını açıklayan genç teknik adam, "Bilica zaten gidebiliyordu, para kazanmak istedik. Thum da hakeza öyle. Balili sürekliliği olan bir futbolcu değildi. Aldıklarımız uyum sorunu yaşamasa bunlar hiç konuşulmazdı." ifadesini kullandı.
582328
Karnından futbol topu büyüklüğünde iki kist çıktı
KARNINDAN FUTBOL TOPU BÜYÜKLÜĞÜNDE İKİ KİST ÇIKTI Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne başvuran hasta, karın içinde diyagrama kadar yükselmiş, nefes almasını zorlaştıran ve midesini rahatsız eden şişlikten başarılı bir operasyon sonucu kurtuldu. Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne, karında şişlik, bel ağrısı ve nefes darlığı şikâyetiyle müracaat eden 41 yaşındaki Ş.K.’nın yumurtalığında iki adet kist tespit edildi. Futbol topu büyüklüğündeki kistler başarılı bir operasyonla alındı. Hastanın karnında tespit edilen kitlelerin çıkarılması için gerçekleştirilen ameliyata Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Akyürek ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdal Karagülle katıldı. Ameliyat sonrasında hastanın yumurtalığından biri ortalama ve diğeri 3,5 kilogramağırlığında 23 ve 28 cm ebatlarında iki adet kist çıkarıldı. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Akyürek, hastanın karnı içinde diyagrama kadar yükselmiş şişliğin, tahlil ve tetkiklerin ardından yumurtalık kisti olduğunu tespit ettiklerini belirterek, “Ultrason belirteçleri iyi huylu tümör bulgularını verdiğinden ameliyat kararı verildi. Başarılı geçen ameliyat sonrasında hastamızın karnından iki adet kist çıkarıldı. Kistin histopatolojisi de iyi huylu tümör olduğunu gösterdi. Hastamızın genel sağlık durumu iyi, hasta çok rahatladı. Takip ve kontrolleri devam edecek" dedi. Kadınlarda bu tür kistlere zaman zaman rastladıklarını belirten Dr. Akyürek, özellikle 40 yaş ve üzeri kadınların en az ayda bir kadın doğum uzmanına gözükmelerinin faydalı olacağını belirtti. ZEDHABER-KONYA
582288
Kurtlar bu akşam 'Vadi'ye iniyor
Kurtlar bu akşam 'Vadi'ye iniyor YENİ ŞAFAK İNTERNET Kurtlar Vadisi Pusu dizisi yeni sezonun ilk bölümü ile bu akşam ekrana geliyor. Yeni yayın döneminde kanalını değiştiren dizi aynı saatte yine ekranda olacak. Dizi takipçileri, heyecanla dizinin yeni bölümlerini beklerken, Polat Alemdar'ın kurşunlara hedef olmasıyla sezon finaline giren Kurtlar Vadisi Pusu'da bu akşam tüm sorular cevaplarını bulacak. İlk olarak dizi oyuncularından Necati Şaşmaz, Hatice Şendil, Gürkan Uygun, Musa Uzunlar ve Sema Şimşek Hakkı, Star Ana Haber Bülteni'ne konuk olacak. Uğur Dündar'ın yeni sezonla ilgili sorularını yanıtlayacak olan oyuncular, yeni sezonda neler olacağına dair ipuçları da verecek. 24.09.2009 AKTÜEL
581385
Efes’ten sert cevap
’ten sert cevap güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda dışında başka oyuncuların da yaptığı yönünde açıklamalarda bulunan Başkanı ’a yanıt verdi Kerem ile ilgili hukuki sürecin devam ettiği dönemdeki açıklamaların hayretle ve üzüntüyle izlendiği belirtilirken, “Henüz ’nca herhangi bir karar verilmemişken, oyuncularımız ve kulübümüz hakkında boyutuna ulaşan iddia ve açıklamalar, ‘Çamur at, izi kalsın’ yaklaşımıyla yapılmıştır. Bir oyuncumuzda rastlanan sakıncalı maddeden hareketle bütün oyuncularımızı ve kulübümüzü karalamaya çalışmak, fanatizmden kaynaklanan iftiradan başka bir şey değildir” ifadelerine yer verildi.
581624
Borsa güne düşüşle başladı
güne düşüşle başladı Bileşik Endeksi birinci seansta, dün ikinci seans kapanışına göre 254,69 puan düşerek 47.294,61 puan seviyesinde açıldı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,54 oranında değer yitirdi.
581087
S.Arabistan, Gül'le bir ilke imza attı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de açılış törenine katıldığı ''Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi(KAUST), Cidde'nin 80 kilometre kuzeyinde, Kızıl Deniz'in kıyısındaki Thuwal köyünde 36 kilometre karelik alana inşa edildi. Kadın-erkek öğrencilerin bir arada eğitim göreceği, kafelerde de birlikte oturabileceği kampüste çok sayıda yeşil alan, spor salonu ve klinik bulunduğu; yüksek teknolojiyle donatılmış kampüste, elektrikle çalışan araçlarla dolaşılacağı bildirildi. Sunulan cazip fırsatlarla dünyaca ünlü bilim adamlarını bünyesinde toplayan üniversitede 71 akademik personel görev yapıyor, 817 kayıtlı öğrenci bulunuyor. Suudi bilim adamları yetiştirmek amacıyla kurulan üniversitede Suudi gençler, yabancı öğrencilerin yanında azınlıkta kalıyor. KAUST, devlete ait petrol şirketi Aramco tarafından işletilecek ve Eğitim Bakanlığı'nın kontrolünde olmayacak. Açılışına bölge ülkelerinin liderleri, batılı yetkililer ile Nobel Ödülü sahiplerinden oluşan bir davetli grubunun katıldığı KAUST, Kral Abdullah'ın adalet ve eğitim sisteminde yapmayı planladığı reformlarla ilgili uzun dönemli projelerinden birinin hayata geçmesi olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suudi Arabistan'da Kral Abdullah Bilim ve Teknik Üniversitesinin açılış törenine katıldı. Cidde'nin yaklaşık 90 kilometre kuzeyinde Suudi Arabistan'ın milli gününde yapılan üniversitenin açılışına, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın davet ettiği çok sayıda devlet adamı katıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Gül'ün yanı sıra Ürdün Kralı Abdullah, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Bahreyn Emiri Hamad bin İsa el Halife, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el Ahmed el Cabir el Sabah, Bangladeş, Cubuti, Moritanya, Filipinler, Somali, Yemen ve Sudan devlet başkanları, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'i temsilen Prens Andrew ve çok sayıda davetli katıldı. Tören öncesinde Suudi Arabistan Kralı Abdullah, konuklarını salonun girişinde karşıladı ve daha sonra üniversitenin maketi üzerinde konuklarına bilgi sundu. Cumhurbaşkanı Gül, salona Kral Abdullah ile birlikte girdi ve törende Kral Abdullah ile yan yana oturdu. Tören, Suudi Arabistan milli marşının çalınmasının ardından Kuran'dan bir ayet okunması ile başladı. Törende bir konuşma yapan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, üniversite rüyasının 25 yıldır zihnini meşgul ettiğini belirterek, ''Bu rüyam gerçekleştiği için Allah'a hamd olsun. Bu rüyanın doğuşuna şahitlik ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum'' diye konuştu. Üniversitenin dünyadaki tüm üniversitelere katkıda bulunacağını ifade eden Kral Abdullah, ''İlim ve imanın birbirine düşman olması mümkün değil'' dedi. Üniversite Rektörü Chooun Fong Shih de, tarihi bir adıma tanıklık ettiklerini dile getirerek, ''Bu üniversitenin doğuşu gelecek demektir. Bu üniversite Kral Abdullah'ın Suudi Arabistan ve dünyaya hediyesidir'' dedi. Konuşmaların ardından Kral Abdullah, simgesel olarak sahneden üniversitenin açılışını yaptı. Açılışta ses, ışık ve su gösterisi de yapıldı. Açılış töreninin ardından Cumhurbaşkanı Gül, Kral Abdullah ile baş başa bir görüşme gerçekleştirdi. Gecenin sonunda Kral Abdullah, konukları onuruna akşam yemeği verdi. herkes karma veya değil bunu kullanma özgürlüğüne sahiptir. isteyen karma eğitim görür isteyen diğerini.. isteyen cemaatlerin açtığı özel okullara gider isteyen gitmez bunun neyi size batıyorki? hani demokrasi vardı, hani özgürlükler, hani insan hakları; hani vatandaşlık haklarımız? ne oldu, biranda bunları unuttunuz mu... gülüyorum ya bazılarına.. imamhatiplerde geri gelecek inşallah.. bunlar bir bir olacak! yüzyıla çeyrek kala gerçek anlamda yeniden insanlık medeniyetinin beşiği olacağız. 1- Ülkemizde araplar veya Arabi stanla ilgili bir haber olduğunda- konusu ne olursa olsun- bir gurup arkadaş araplara hakaret etmeden duramıyor. bu durum bir insan olarak beni rahatsız ediyor. 2- S.Arabistan Petrol vb. kaynaklar nedeniye ekonomisi gelişmiş bir ülke ve teknoloji yatırımına ülkemize göre daha fazla kaynak aktarabiliyorlar.Arabistan 3G teknolojisine sene önce geçti. bizdeki gibi abartılmadı bile. bizde bayram tatilinde trafik kazasından 100 den fazla insanımız öldü. Arabistanda böyle bir şey olsa kıyamet kopar. eski haber7 geri gelsin lütfen ... eski haber7 göze hitap ediyor ve okuyucuyu yormuyordu basit ve düzenli bir siteydi ... Ama bu haliyle sitenin daha güzel olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz ,yapmış olduğunuz bu hatadan lütfen tekrar geri dönün ...3 gündür okuyucular haykırıyor eski haber7 diye umarım bu okuyucu kitlesini göze alır ve eski haliyle haber7.com devam eder.
581858
Adam olacak çocuk, Messi! VİDEO
Barcelona'nın, Arjantin'in bütün dünyanın tandığı en gözde yıldız. Kıvrak çalımlarıyla savunmacılara meydan okuyan krampon. Takımının en sıkıştığı dönemde kilidi açan çilingir.La Liga'nın en pahalı futbolcularından biri. Tangocuların futboldaki gözbebeği. Kimden mi bahsediyoruz? Tabi ki Lionel Messi'den... Barcelona'nın dünyaca ünlü yıldızı Messi'nin 10 yaşındaki videosu gündeme bomba gibi düştü. Messi 10 numaralı formasıyla 10 yaşında da yeşil sahalarda fırtınalar estiriyor adeta geliyorum diyormuş. İşte adam olacak çocuk Messi'nin 10 yaşındaki büyüleyen futbolu... Tümspor'un özel haberidir
581751
Çarşamba'da Çerkes açılımı!
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Çarşamba'da Çerkes açılımı! Samsun'un Çarşamba ilçesinin Çelikli köyünde yaşayan yaklaşık bin Çerkes köy isimlerini yazılı olduğu tabelaya Adıge Hable (Çerkeslerin yaşadığı yer) ibaresini ekledi. Samsun'un Çarşamba ilçesinin Çelikli köyünde yaşayan yaklaşık bin Çerkes köy isimlerini yazılı olduğu tabelaya Adıge Hable (Çerkeslerin yaşadığı yer) ibaresini ekledi. Çelikli köyünün nüfusunun yarısı Türklerden yarısı ise Çerkeslerden oluşuyor. Gazete Habertürk'te yer alan habere göre; İğnelik köyü muhtarı Faruk Sezer üzerinde "İğnelik Köyü-Adıge Hable" yazan tabelanın köylerine bağlı İğnenik mahallesinde yaşayan Çerkez vatandaşlar tarafında dikildiğini söyledi. Muhtar Sezer, "Bu mahallemizde Çerkes vatandaşlarımız yaşıyor. Yol kenarına asılan tabelada Türkçe ve Çerkezce yazıyor. Buradan geçen Çerkesler tabelayı görünce mahallemize uğruyor. Burasının bir Çerkes mahallesi olduğu bilinsin diye tebale Çerkesce yazıldı. Bizim burada ekmek kavgasından başka bir kavgamız yok" dedi. 24.09.2009
581791
Öğrencilere kabir sürprizi
Yeni eğitim öğretim yılına başlayan öğrenciler okullarının bahçesindeki mezarları görünce büyük şaşkınlık yaşadı. Merkez Veyisefendi Mahallesi'nde okul bahçesine yapılan iki kabir öğrencilerin ve görenlerin dikkatini çekiyor. Eskiden mezarlık olan arsa, yapılan imar çalışmasının ardından 54 yıldır okul olarak hizmet vermeye başladı. Okulun bahçesinde eski mezarlık görüntüsünden eser kalmazken, Yalçın Özyapar isimli vatandaşın başvurusu ile bahçeye iki mezar yapıldı. Akrabalarının okul bahçesinde yattığını savunan Yalçın Özyapar, Erzurum Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'ne başvurarak yaklaşık 90 yıl önce ölen yakınlarının mezarlarının taşlarını yapmak istedi. Okul bahçesinde mezar yerine ait bir iz bulunmazken Özyapar, kabirlerin yerini bildiğini ve mezar taşı yapmak istediğini belirterek gerekli izinleri almayı başardı. Ardından yapılan çalışma ile mezar taşları yapıldı. Okul bahçesinde, Edirne'yi işgalden kurtaran Şükrü Paşa'nın kızı İzzet Hanım (ölüm tarihi 1915) ile Kadiri tarikatının halifelerinden Ahmet Bey'e (doğum tarihi 1836, ölümü 1927) ait olduğu belirtilen kabirler yer alıyor. Bu arada yeni eğitim öğretim yılına başlayan öğrenciler okullarının bahçesinde gördükleri mezar karşısında şaşırıyor. Kabirlerin yaklaşık 90 yıldır okul bahçesinin bulunduğu yerde olduğunu ifade eden Özyapar, gereken izinlerin alınarak kabrin bakımını yaptıklarını söyledi. Şükrü Paşa'nın torunu olduğunu belirten Yalçın Özyapar, "Ülkemizi işgalden kurtarmış paşanın çocuklarıyız. Yolun ortasında mezar bulmuş değiliz. Sıradan insanlar değiliz. Benim ecdadım devlete ve millete hizmet etmiştir. Vatana aşık bir ecdadım var. Zaten mezar orada vardı. Biz gereken izinleri aldık." dedi. Yakutiye İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Kurt da okul bahçesindeki mezarlığın valilikten izin alınarak yapıldığını söyledi. Okul Müdürü Cemal Yangöz ise konunun kendilerini aştığını, valilik ve belediyeden gerekli izinlerin alınarak mezarların yapıldığını kaydetti. Mezarların bulunduğu alanı bahçe olarak kullandıklarını ifade eden Yangöz, "Mezarların yerine çiçek ekiyorduk ancak ilgili makamlarda izin alınmış. Yapabileceğimiz bir şey yok." diye konuştu. Okulun yerinin eskiden mezarlık olduğunu kaydeden 23 Temmuz İlköğretim Okulu 8. Sınıf öğrencisi Caner Bala, "Önceden bu mezarlık yoktu. Son zamanlarda sahipleri taşlarını yaptılar." dedi.
581765
Dolarda yükseliş bekleniyor mu?
Dolarda yükseliş bekleniyor mu? REUTERS Giriş Saati Güncelleme Bankacılar bugün dolar/liranın hareketinde yurtdışındaki gelişmelerin belirleyici olacağını, bonoda ise yatay bir seyir beklendiğini söylüyor. ABD Merkez Bankası (Fed), iki günlük politika toplantısının ardından yaptığı açıklamada derin bir resesyonun ardından büyümeye geçildiğini belirterek, ABD ekonomisiyle ilgili değerlendirmesini yükseltirken faiz oranlarını da uzun bir süre çok düşük oranda tutma vaadini yineledi. Bütün gelişmekte olan piyasalarda dün yaşanan çıkıştan Türkiye'nin de etkilendiğini söyleyen bir bankanın döviz masası işlemcisi, yerli müşterilerin ise ay sonu vergi ödemeleri nedeniyle satış yaptığını belirtti. Dolar/liranın dün akşam kapanışta 1.4840 seviyesinde işlem gördüğünü hatırlatan aynı bankacı, "Fed toplantısında ABD ekonomisinin toparlanma yönünde olduğuna dair yorumlarla dolar/lira 1.4760 seviyelerine kadar gevşemiş. Sonra yurtdışı piyasalardaki bozulmayla beraber bu sabah açılışında 1.4850 seviyelerinde işlem gördü. Dolar/liranın bugün 1.47-1.4950 bandında hareket edeceğini tahmin ediyorum. Yurtdışı borsalar ve gelişen piyasaları yakından takip ediyoruz" dedi. Bankalararası piyasanın spot kapanışında dün 1.4830/1.4845 lira olan en iyi dolar alış ve satış kotasyonu, bugün TSİ 0845 itibarıyla 1.4840/1.4865 seviyesindeydi. Aynı saat itibariyle euro/dolar paritesi 1.4723/24 seviyesinde işlem görüyordu. Almanya'da bugün Ifo endeksi, ABD'de işsizlik maaş başvuruları ve 2. el konut satışları açıklanacak. Tahvil/bono piyasasında ise dün spot kapanışta yüzde 9.03, valörlüde ise yüzde 8.95 olan 11 Mayıs 2011 itfalı gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi bu sabah tezgahüstü piyasada ilk işlemlerde yüzde 9.00/8.95 seviyesindeydi. Bir bankanın tahvil-bono masası işlemcisi "Yüzde seviyesinin altını test ediyoruz. Yurtdışındaki bozulmanın etkisiyle biraz yukarıda açıldık. Bizim tarafta çok satış baskısı görmüyoruz. Gün içinde yüzde 9.20-8.80 bandında kalmayı bekliyoruz. Bu aralar işlem hacmi çok yüksek olmadığından yatay bir seyir bekliyoruz" dedi. Bugün TCMB Eylül ayı ikinci dönem beklenti anketini ve reel kesim güven endeksini açıklayacak. DIŞ PİYASALAR ABD borsaları, yatırımcıların ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ekonomiyi canlandırmak için alınan olağanüstü önlemleri kısmaya daha yaklaştığı yönündeki endişeleriyle düştü. Japonya dışındaki Asya borsaları, ABD'deki temkinli havayı yansıtarak düştü. Fed'in faiz oranlarının uzun bir süre düşük kalacağını belirtmesinin ardından dolar yatay seyretti. Dow Jones'daki yüzde 0.8'lik düşüş, diğer Asya borsaları üzerinde baskı oluşturdu. BORSA, İLK YARIDA YÜKSELDİ İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, birinci seansın ilk yarısında yükseldi. Endeks, seansın saat 30 dakikalık bölümünü, önceki ikinci seans kapanışına göre 96,60 puan artarak 47.645,90 puandan geçti. Hisse senetleri bu seviyede ortalama yüzde 0,20 değer kazandı. İlk bölümde işlem hacmi ise 672,5 milyon lira olarak gerçekleşti.
582717
19:12 30 yıl önce intihar diye kayıtlara geçen kişinin cinayete kurban gittiği öne sürüldü
30 yıl önce diye kayıtlara geçen kişinin cinayete kurban gittiği öne sürüldüSAKARYA (A.A) ’nın ilçesinde 30 yıl önce başından tabancayla vurulmuş halde bulunan ve kayıtlara olarak geçen kişinin, öldürüldüğü öne sürüldü Edinilen bilgiye göre, Yenidoğan Mahallesi’nde 11 Ocak 1979’da başından tabancayla vurulmuş halde bulunan E.B’nin ölümü, kayıtlara olarak geçti. Öldürülen E.B’nin babası N.B, torunu E.B’ye olaydan 30 yıl sonra E.B’yi yeğeni S.B’nin öldürdüğünü söyledi. Babası E.B’nin S.B tarafından öldürüldüğünü öğrenen E.B, durumu polise bildirdi. Cinayetten 30 yıl sonra olayla ilgili başlatıldı. Dede N.B’nin oğlu E.B’nin 30 yıl önce torunu S.B. tarafından öldürüldüğünü, olaydan sadece kendisinin ve torunu S.B’nin bilgisinin olduğunu ve torunu S.B’nin ceza almaması için olaya intihar süsü verdiklerini söylediği öğrenildi. N.B’nin yaşlandığı için öleceğini düşündüğü ve 30 yıldan beri sakladığı sırrı torunu E.B. ile paylaştığını söylediği kaydedildi. zanlısı S.B’nin daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle ’nde bulunduğu kaydedildi.
581422
Kuyumcu, emanet altınlarla sırra kadem bastı
Parasını ve altınını kaptıran yüzlerce mağdur ise savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak bu kişilerin ellerinde hiçbir resmi belgenin olmaması, polisi ve savcılığı zor durumda bırakıyor. bin liralık altınını kaptıran Ahmet G. (32), hırsızlara çaldırmaktan korktuğu için parasını İsmail E.'ye teslim ettiğini anlatıyor. Kuyumcunun vatandaşlara, işlettiği paraları oranında ödeme yaptığını belirten Ahmet G., bunun da müşteri sayısını artırdığına dikkat çekiyor. BÜNYAMİN KILIÇ ÇANKIRI
582009
Diş parasını bile geri istedi
Diş parasını bile geri istedi Emrah’ın çok cimri olduğunu öne süren genç kız “Dişlerimi yaptırtmıştı. Dişçi arayıp parayı istemiş. Emrah beni aradı ve parayı ödememi istedi. İnanamadım” dedi. Soyadının açıklanmasını istemeyen genç kız “Benim para pulla ilgili bir sorunum yok ama kendisinin yapmak istediği şeylerin daha sonra geri alması çok ilginçti” diye konuştu. Emrah’ın kendisine Mecidiyeköy’de bir daire ile Nissan Micra marka cip hediye ettiğini söyleyen genç kız “Tapu ve ruhsatı vereceğini düşünüyordum meğer onları şirketinin adına yapmış” dedi. Bütün bunlardan sonra ayrılma kararı aldığını söyleyen genç sevgili “Bu kararı aldıktan sonra verdiği ufak tefek ne varsa iade ettim” dedi. Emrah’ın bu iddialar karşısında ne yanıt vereceği merak konusu oldu. Milliyet
582126
Öğrencilere okul bahçesinde kabir şoku VİDEO
Erzurum merkezde Veyisefendi Mahallesi'nde okul bahçesine yapılan iki kabir, öğrencilerin ve görenlerin dikkatini çekiyor. Eskiden mezarlık olan arsa, yapılan imar çalışmasının ardından 54 yıldır okul olarak hizmet veriyor. Okulun bahçesinde eski mezarlık görüntüsünden eser kalmazken, Yalçın Özyapar isimli vatandaşın başvurusu ile bahçede mezar yapıldı. Akrabalarının okul bahçesinde yattığını savunan Yalçın Özyapar, Erzurum Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'ne başvurarak yaklaşık 90 yıl önce ölen yakınlarının mezarlarının taşlarını yapmak istedi. Okul bahçesinde mezar yerine ait bir iz bulunmazken Özyapar, kabirlerin yerini bildiğini ve mezar taşı yapmak istediğini belirterek gerekli izinleri almayı başardı. Ardından yapılan çalışma ile mezar taşları yapıldı. Okul bahçesinde, Edirne'yi işgalden kurtaran Şükrü Paşa'nın kızı İzzet Hanım (ölüm tarihi 1915) ile Kadiri tarikatının halifelerinden Ahmet Bey'e (doğum tarihi 1836, ölüm tarihi 1927) ait olduğu belirtilen kabirler yer alıyor. Okulun yerinin eskiden mezarlık olduğunu söyleyen 23 Temmuz İlköğretim Okulu 8. Sınıf öğrencisi Caner Bala, "Önceden bu mezarlık yoktu. Son zamanlarda sahipleri taşlarını yaptılar." derken, okul yetkilileri, kameralara açıklama yapmadı.Multimedia
582080
AIDS'in Bulaşmasını Önleyen Aşı
AIDS'in Bulaşmasını Önleyen Aşı AIDS hastalığıyla mücadelede bir ilke imza atıldı. İlk kez, deneme aşamasındaki bir aşı, AIDS'e yol açan HIV virüsünün bulaşmasını engelledi. Hastalığa yakalanma riskini yüzde 31'den daha fazla oranda azaltan aşı, uzmanlara göre, AIDS'le mücadelede önemli bir adım. Dünya genelinde 33 milyon kişi, AIDS'e yol açan HIV virüsünü taşıyor. Sadece 2007 yılında hastalık yüzünden ölenlerin sayısı milyonu buldu. AIDS'le mücadelede önemli bir aşama kaydedildi. Amerikan ordusu ve Tayland hükümeti, dünyada şimdiye kadarki en büyük AIDS aşısı deneme çalışmasını gerçekleştirdi. Tayland'da 16 binden fazla gönüllünün katıldığı çalışmada, aşının ilk kez HIV virüsünün bulaşmasını belli oranda engellendiği gözlendi. Yeni aşının, hastalığa yakalanma riskini yüzde 31'den daha fazla oranda azalttığı belirtiliyor. Aşı denemesi, Tayland'da AIDS vakalarının yoğun olduğu bölgelerde yapıldı. Yaşları 18 ile 30 arasında değişen gönüllülerden yarısına söz konusu aşı yapılırken, diğer yarısına farmakolojik etkisi bulunmayan ilaç verildi. Gönüllülere AIDS'ten korunma yöntemleri de anlatıldı. Yeni aşı çalışmalarında elde edilen sonucun, AIDS'le mücadelede yolun sonu olmasa da önemli bir adım olduğu belirtiliyor.
582377
Tariş üzüm alım avans fiyatını artırdı
TARİŞ Üzüm Birliği Başkanı Ali Rıza Türker, yaptığı yazılı açıklamada, Ramazan Bayramı öncesindeki yağışlar nedeniyle, bazı üreticilerin ürününün ıslandığını, bugünlerde üreticilerin ürünlerini kurutma çabası içinde olduğunu bildirdi. Daha önce kilogramda net lira olarak ödenen avans alım fiyatının, 7,5 numara çekirdeksiz kuru üzüm de dahil olmak üzere kiloda net 2,50 liraya yükselttiklerini belirten Türker, kooperatiflerine ürün teslim eden ortakların farktan doğan bakiye alacaklarının hemen ödeneceğini kaydetti.
582730
500 Başkan Konya'ya geliyor
500 Başkan Konya'ya geliyor Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Türkiye'nin farklı şehirlerinden 500'e yakın belediye başkanı ve yöneticiyi Konya'da misafir edeceklerini söyledi. Akyürek, "Tarihi mekanlarda programlar düzenleyerek şehrimizin tarihini anlatacağız. Çeşitli sunumlar yaparak karşılıklı fikirlerden istifade edeceğiz" dedi. İSMAİL POÇAN KONYA Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, bayram tatili dönüşü ilk mesai gününde Büyükşehir Belediyesi ve KOSKİ çalışanları ile bayramlaştı. Ramazan ayında Konya'da yardımlaşma ve paylaşmanın en güzel örneklerinin sergilendiğini kaydeden Başkan Akyürek, tüm çalışanların bayramını kutladı. Başkan Akyürek, Konya'da 25 Eylül-27 Eylül 2009 tarihleri arasında Türkiye Tarihi Kentler Birliği üyelerinin ağırlanacağını vurgulayarak, şehrin tarihi ve kültürel mekanlarının tanıtımının yapılacağını ifade etti. Konya'nın geçtiğimiz yıl Dünya Tarihi Kentler Birliği toplantılarına ev sahipliği yaparak dünya genelinden 500'e yakın misafiri ağırladığını hatırlatan Başkan Akyürek, şimdi de 25 Eylül-27 Eylül 2009 tarihleri arasında Türkiye Tarihi Kentler Birliği yöneticilerini ağırlayacaklarını ifade etti. Türkiye'nin farklı şehirlerinden 500'e yakın belediye başkanı ve yöneticinin Konya'ya geleceğini kaydeden Başkan Akyürek, “Şehrimizin tarihi ve kültürel mirasını misafirlerimize göstereceğiz. Tarihi mekanlarda programlar düzenleyerek şehrimizin tarihini anlatacağız. Çeşitli sunumlar yaparak karşılıklı fikirlerden istifade edeceğiz” dedi. Tüm belediye çalışanlarının ve Konya halkının bayramlarını tebrik eden Başkan Akyürek, ebediyete intikal eden belediye çalışanlarını da rahmetle andıklarını söyledi. BAŞARI GÖNÜL BİRLİĞİ İLE SAĞLANIYOR Konya'nın belediyecilikte Türkiye'de en önlere çıktığını ve bunun daha da güçlendirileceğini belirten Başkan Akyürek, “Şehrimizde kaliteyi artırıp eksikleri tamamlayacağız. Geldiğimiz noktada çalışan arkadaşlarımızın büyük payı var. Başarı varsa bu ancak; birlikte çalışarak, gönül birliği sağlanarak otaya çıkıyor. Konya'daki hizmetlerin bereketi bu birlik ve beraberlikten kaynaklanıyor” dedi. Başkan Akyürek, KOSKİ Meram Altyapı Tesisleri'nin ardından sırasıyla; Ulaşım Planlama ve Raylı Sistem Daire Başkanlığı Tesisleri, Tatlıcak Tesisleri ve Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda Büyükşehir Belediyesi çalışanları ile bayramlaştı. Büyükşehir Belediyesi'ndeki bayramlaşma programına Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı ile Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da katıldı. 24.09.2009 YURT HABERLER
581503
İstanbul'a tek borsa önerisi
Kamunun elindeki iki borsanın "İstanbul Borsası" adıyla birleştirilmesinde büyük fayda gördüğünü söyleyen Saraç, böylece bireysel ve kurumsal yatırımcılara çok daha hızlı ve etkin hizmet verme, piyasaların derinliğini artırma amacına ulaşılacağını ifade etti. Saraç, tek borsa ile menkul kıymetler ve emtiaların tek çatı altında işlem göreceğini ve yatırımcılara sunulacağını kaydetti. İstanbul Borsası'nın tek bir ortak bilgi işlem altyapısı olacağını belirten Saraç, böylelikle yatırımcıların piyasalara ulaşmasında yeknesaklık sağlanacağını ve giderleri azaltmak açısından bunun faydalı olacağını dile getirdi. Borsanın takas sistemi ve kayıtlarının Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu aracılığıyla sağlanabileceğini ifade eden Saraç, şunları kaydetti: "Borsanın takas sistemi ve kayıtları Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu aracılığıyla sağlanabilir. Kaydi enstrümanların dışındaki altın gibi kıymetli madenlerin ve başta baz metaller olmak üzere diğer emtiaların saklanması hizmeti, mevcut lisanslı depoculuk faaliyetleri kapsamında lisanslı firmalarca da gerçekleştirilebilecektir. Böylelikle aracı kuruluşların daha hızlı ve etkin bir biçimde piyasalara üyelikleri sağlanarak, gerektiğinde farklı piyasalarda işlem yapmalarına imkan verilerek, yatırımcıların borsaya ulaşmasında önemli bir yol kat edilmiş olacaktır. Bu durum aynı zamanda spot piyasaların gelişmesine katkı sağlamasının yanı sıra vadeli piyasaların gelişmesine de önemli katkı sağlayacak ve genel anlamda piyasa derinliğinin oluşmasına ve rekabetçi fiyatların oluşmasına yüksek derecede fayda sağlayacaktır. Borsalar tek bir çatı altında birleşmeli." Osman Saraç, İstanbul Altın Borsası'nın 2009'da yaşanan krize rağmen üye sayısını artırdığını, bu yılın başında 62 aracı kuruluşu olan borsanın eylül sonu itibarıyla üye aracı kuruluş sayısının 73'e ulaştığını bildirdi. Saraç, "Yeni üyelerimiz açısından bir ilk daha gerçekleşmiştir. Altın borsasına doğrudan yabancı sermayeli ve dünya kıymetli metal piyasasının önemli kurumları üye olarak kabul edilmiştir." diye konuştu. İSTANBUL AA
582545
Kırgızistan'da 6,5 büyüklüğünde deprem
Olağan Haller Bakanlığından yapılan açıklamada, Issık Göl eyaletinin Karakol kentine 40 kilometre uzaklığındaki Alatoo dağlarında kaydedilen depremde ölen ya da yaralanan olmadı. Ekiplerin, hasar tespit çalışmaları yaptığı belirtildi.
582662
Rum tarafındaki okullarda domuz gribi vakası görüldü
tarafındaki okullarda vakası görüldüAli RUHLUEL LEFKOŞA, (DHA) GÜNEY 'ta okulların açılması ile birlikte bazı okullarda vakaları görülmeye başladı. yetkililerin çocuklarının domuz gribinden korumak için endişelenen Rum aileleri yatıştırmak ve olayı daha da büyütmeden kapatmak kendilerine göre önlem almak çabasında olduğu bildirildi. Güney Kıbrıs'ta yayınlanan ‘Fileleftheros' gazetesinin haberine göre bir yetkili, bazı okullarda az sayıda domuz gribi vakası şüphesi görüldüğünü, bu vakalardan bazılarının domuz gribi vakası olarak teyit edildiğini söyledi. Aynı yetkili okullarda görülen domuz gribi vakalarının tam sayısının açıklanmasına izin verilmediğini bildirdi. Gazete, Rum 'nın, en azından şimdiye kadar okullarda kontrol altında olan çok az sayıda domuz gribi vakasının tespit edildiğini, okulların kapatılmasına gerek olmadığını açıkladığını belirtti. Gazete ile iletişime geçen bazı ailelerin Lefkoşa'daki bir ilkokulda aynı sınıfta okuyan öğrencide ve sınıfın öğretmeninde domuz gribi semptomlarının görüldüğünü iddia ettikleri kaydedildi.
581770
"Antrenör skandalı" iddiası!
"Antrenör skandalı" iddiası! 24/09/09 10:47 Sportbild adlı Alman spor dergisi, ''Antrenör skandalı. Almanya Futbol Federasyonu (DFB) ona lisansı hediye etti'' başlığıyla verdiği haberde, Gençlerbirliği Teknik Direktörü Thomas Doll'un yardımcısı Serdar Dayat'ın antrenmanlara gitmediğini, ancak sınavı başarıyla geçtiğini, staj raporunu internetteki ''wikipedia'' adlı siteden kopya yaparak yazdığını belirtti. Antrenörlük lisansını alması için gerekli olan staj raporunu Nisan 2009 tarihinde verdiği ve 22 gün sonra lisans aldığı ifade edilen haberde, Serdar Dayat'ın, lisans alması için gerekli olan stajı ise yapmadığı kaydedildi. Dergide, Dayat'ın, yanında staj yapması gerektiği MSV Duisburg'un Teknik Direktörü Peter Neururer'in, Köln Spor Akademisi Baş Eğitmeni Frank Wormuth'u kez arayarak kendisine, Dayat'ın MSV Duisburg'da staj yapmadığını söylediğine de yer veriliyor. Neururer, Sportbild dergisine yaptığı açıklamada ise bunun dolandırıcılık olduğunu ifade ederek, DFB'nin de buna göz yumduğunu savundu. Haberde, Wormuth ise Neururer'in diplomalar verildikten sonra kendisini aradığını, bunun da geç olduğunu ifade etti. Alman spor dergisinin haberinde, Neururer'den önce MSV Duiburg'un teknik direktörü olan Rudi Bommer'in, Dayat'ın staja bir süre hiç gelmediğini belirttiği, daha sonra da kendisine ya trafikte kaldığını ya da ailesinden birisinin hasta olduğunu söylediği vurgulanarak, ''Stajyerin arkasından koşmak benim görevim değil. Ben bu olanları Wormuth'a bildirdim'' dedi. Gençlerbirliği Yardımcı Antrenörü Serdar Dayat ise dergiye yaptığı açıklamada, MSV Duisburg'da bir şeyler öğrenmek için kendisine bir fırsat verilmediğini, kulübün kendisine izin vermediği için hiçbir zaman staj yapamadığını söyledi. Bommer'in yardımcısı Heiko Scholz'un, dosyalarına bakması için Dayat'a teklifte bulunduğunu, ancak kendisinin bu teklife yanıt vermediğine yer verilen Haberde, Dayat'ın kulüp, teknik direktör ve stat hakkındaki bilgileri ''wikipedia''dan kopyaladığı, yazım şeklini bile değiştirmediği ifade edildi. DFB'nin sportif direktörü Matthias Sammer ise Dayat'ın Wormuth ile yaptığı görüşmede, Neururer tarafından kendisine iyi davranılmadığını söylediğini belirterek, ''Türklerin ne kadar gururlu oldukları biliniyor. Stajın son haftasında Dayat'ın Neururer ile birlikte çalışmayacağı belli oldu. Bir çözüm yolu bulmak da mümkün değildi'' şeklinde konuştu. Haberde ayrıca, DFB'nin, Dayat'ın lisansının iptal edilip edilmemesi konusunda inceleme başlattığı kaydedildi.
582456
Denizde kaybolan kaptanı arama çalışmaları durdu
Seferihisar ve Kuşadası sahil güvenlik komutanlıkları ekipleri tarafından her iki bölgede gerçekleştirilen çalışmalardan sonuç elde edilemedi. Ekiplerin bir helikopter de kullanıharak yürüttükleri arama çalışmaları, yasal prosedür gereği 72 saatin dolması nedeniyle resmi olarak durduruldu. Sadullah Halman'ın oğlu Alpay Halman, "İnsaniyet namına aramaların sürdürülmesini istiyoruz. Bizim umudumuz var. İnanıyoruz ki babamız yaşıyor" dedi. Alpay Halman, babasının 40 yılın üzerinde kaptanlık tecrübesinin bulunduğunu, denizi tanıdığını, bir adaya düşmesi durumunda kendisini yaşatabilecek güç ve yeteneğe sahip olduğunu kaydetti. Halman, "Bir umut ışığı bekliyoruz. 'ı bırakın bir kenara, Afrika'dan bile olsa umutla telefon bekliyoruz" dedi. İzmir'in Seferihisar ilçesi Akarca mevkisinden bayramın son günü denize açıldıktan sonra haber alınamayan emekli kaptan Sadullah Halman için aynı gün arama çalışmaları başlatılmış, ilk gün üzerindeki ağırlıklar denizde bulunmuştu.
582374
Selde son pişmanlık fayda etmedi
Artvin'in Borçka ilçesinde, sağanak yağış sonucu oluşan heyelanda evi yıkılan ve annesi, kızı ve yengesini kaybeden Kale Köyü Muhtarı Yusuf Demirci, selden önce tedbir almak istediklerini ifade ederek, ''Ancak su basar, heyelan gelir diye düşünemedik'' dedi. Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün yaşanan selden önce tedbir almak istediğini belirterek, ''Köye yakın noktadaki sivil iş makinelerini köye yönlendirdim. Ancak onlar çalışırken heyelan geldi. iş makineleri selin önünü keseceklerdi, ancak olmadı'' diye konuştu. Selde annesi Hacer, kızı Neşe ve yengesi Gülsüm Demirci'yi kaybettiğini, amcası Ali Demirci'nin enkaz altında olduğunu kaydeden Demirci, büyük üzüntü yaşadığını söyledi. Afette eşi Gülsüm, annesi Hacer ve yeğeni Neşe Demirci'yi kaybeden, yaşındaki kızı Beyzanur Demirci ise sağ kurtulan Mehmet Demirci de kendisi iş yerinde bulunduğu sırada babasının telefon açtığını ve durum hakkında bilgi verdiğini anlattı. Kendi imkanlarıyla enkaz alanına ulaştığını ifade eden Mehmet, Demirci, ''Ancak ulaştığımızda eşimin cesedini çıkarmışlardı. Kızımı ise sağ olarak kurtardılar. Elimizden bir şey gelmedi'' dedi. Yusuf ve Mehmet Demirci'nin İstanbul'da yaşayan küçük kardeşleri İsmail Demirci de olay yerine gelerek yakınlarına sarılıp ağıtlar yaktı. Trabzon, Rize, Giresun ve Erzurum'dan gelen sivil savunma ve AKUT ekiplerinin enkaz altındaki Ali Demirci'yi arama çalışmaları devam ederken, Demirci kardeşlerin yıkılan evin önündeki acılı bekleyişi sürüyor.
581457
MHP milletvekili Akçay:Milletin ihtiyacı ekonomik açılımdır
Alaşehir'de düzenlenen toplantıya katılan MHP Manisa milletvekili Erkan Akçay, Türk milletinin açılıma ihtiyacı olmadığını, açılımın milletin aleyhine olacağını bildirerek, şöyle konuştu: ''Milletin ihtiyacı olan ekonomik açılımdır. AKP yıldır ne işe, ne de aşa aş katmıştır. yıl öncesine göre ben daha iyiyim diyene rastlamadım. En önemli mesele üretim, istihdam ve yatırımdır. Bunların hiçbirisi yok. Hükümet bu açılımı bırakıp, ekonomik açılım yapsın.'' Toplantıya, MHP İlçe Başkanı Akif Ceylan, Alaşehir Belediye Başkanı Kadir Daş ve partililer katıldı.
582041
"Normalleşme" Sürecine Destek
"Normalleşme" Sürecine Destek ABD Temsilciler Meclisi Türk Dostluk Grubu Eş Başkanları, üyelere "Türk-Ermeni İlişkilerini Normalleşmesini Destekleyin" başlıklı mektup gönderdi. Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Türk Dostluk Grubu Eş Başkanları Robert Wexler, Edward Whiftfield ve Kay Granger, Temsilciler Meclisi üyelerine, 31 Ağustos tarihli Türkiye-Ermenistan-İsviçre ortak açıklaması ve normalleşme sürecine destek veren bir mektup gönderdi. "Türk-Ermeni İlişkilerini Normalleşmesini Destekleyin" başlığını taşıyan mektupta, Türk ve Ermeni liderlerin, büyük olasılıkla bu hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında görüşeceği" belirtildi. Mektupta, "Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişkilerin Tesisi Protokolü, iki hükümetin, protokoller yürürlüğe girer girmez, ortak sınırlarının açılması ve tam diplomatik ilişkilerin kurulması kararını teyit ediyor" denildi. Mektupta, toplantının iki ülke arasındaki yakınlaşma sürecini daha da geliştirmesi ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın, iki ülke milli futbol takımlarının Dünya Kupası eleme grubunda yapacağı maçı izlemek üzere 14 Ekim'de Türkiye'ye planladığı ziyarete zemin hazırlaması ümidi de dile getirildi. Ahtisaari: "Yabancı Parlamentolarda Alınan Kararlar Çabalara Zarar Veriyor" Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı, Finlandiya'nın eski cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari de Ermenistan konusunda Türkiye'de son dönemde çok daha açık bir tartışma ortamı olduğunu, tarihçilerin ve aydın kesimin de bu tartışmaya katılmasını olumlu karşıladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün iki ülke milli takımları arasındaki futbol maçını izlemek için Erivan'a gitmesiyle başlayan "futbol diplomasisinin" önemine işaret eden Ahtisaari, "Ancak bu konudaki sorunlardan biri olarak, yabancı parlamentolarda 1915 olaylarının kabulü yönünde alınan kararlar, çözüm çabalarına zarar verdiği gibi, Türkiye'de sert tepkiye ve güvenin azalmasına yol açtı" dedi. Ahtisaari, Türkiye ile Ermenistan arasında olumlu ilişkilerin tüm Kafkasya bölgesine de olumlu etkide bulunacağını kaydetti.
581198
Rıdvan Dilmen'le bile oynadım ama futbola hâlâ doyamadım
Fenerbahçe, İstanbulspor, Galatasaray, Beşiktaş, Galatasaray, Ankaraspor ve son olarak yine Galatasaray'daki 16 yıllık seyrüseferde yaşadığı sıkıntaları, çok çalışarak ve profesyonelce yaşayarak geride bırakmayı başardı. Kulübeden sahaya her girdiğinde ortaya koyduğu mücadeleyle örnek olan Emre Aşık, bu sezon da Frank Rijkaard'ın takımında kendine yer buldu. Rıdvan'lı Fener'den Arda'lı Cim Bom'a adeta bir köprü olan Emre, mütevazı kişiliğiyle de her zaman takdir topladı. Son günlerde ortaya koyduğu mücadele ile spor adamlarının genç futbolculara örnek gösterdiği 36 yaşındaki başarılı savunma oyuncusu, uzun süreli başarısının sırrını Zaman'a anlattı: Rıdvan Dilmen, senin istikrarlı çizgini överken bir dönem Fenerbahçe'de birlikte futbol oynadığınızı söyledi. Bu kadar uzun süre yeşil sahalarda kalmanın sırrı nedir? 1993-94 sezonunda Fenerbahçe'ye transfer olduğumda Rıdvan Dilmen ağabeyle ay birlikte oynadık. Daha sonra Rıdvan ağabey sakatlıklar yüzünden futbolu bırakmak zorunda kaldı. Şu anda ligde üst düzey olarak en uzun süre futbol oynayan oyuncuyum. Bu kadar uzun süre üst düzey futbol oynamak tabii ki kolay değil. Bunun için çok çalışmak, özel hayata dikkat etmek ve yaşanan zorluklarda yılmamak gerekiyor. Ben bütün bunları başardığım için hâlâ sahalardayım. İnşallah olmaya da devam etmek istiyorum. Futbol yaşantının bazı bölümlerinde büyük sıkıntılar da yaşadın. Bu zorlu dönemeçleri nasıl aştın? Yaşadığım olumsuz şartların beni geriye götürmemesi için hem moralimi daha yüksek tutuyorum hem de çalışmalarımı daha fazla yapıyorum. Beşiktaş'ta yaşadığım sorunlar, ardından bir dönem Ankaraspor'a kiralık gitmem elbette beni olumsuz etkiledi. Ancak bu zor dönemlerden daha çok çalışarak ve moralimi yüksek tutarak çıkmayı başardım. Pes eden bir yapıda olmadığım için de bu zorlu günleri mutlu bir şekilde geride bırakmayı başardım. Spor yorumcuları seni genç futbolculara örnek olarak gösteriyor. Sen Galatasaray'da beraber oynadın ve senden yaşça çok küçük olan oyunculara nasıl örnek oluyorsun? Takımdaki birçok oyuncu yaş olarak benden çok küçük. Tecrübemle onlara yol göstermeye gayret ediyorum. Bu yüzden antrenmanlarda çalışmam, karşılaşmalardaki mücadelem ve özel yaşamımda da profesyonelliğimle onlara örnek olmaya çalışıyorum. Bugün birçok anlamda spor adamları ve yorumcuların da beni örnek oyuncu olarak göstermeleri çok hoşuma gidiyor. Galatasaray'da bu sezon alınan başarılı sonuçların sırrı nedir? Bu sezon oynadığımız futbol ve aldığımız galibiyetlerde Teknik Direktörümüz Rijkaard'ın çok büyük etkisi var. Oynayan ve oynamayan bütün oyuncular hocamızın adaletine güveniyor. Antrenmanlarda çok çalıştığı zaman mutlaka forma şansı bulacağına inanıyor. Bu yüzden hem oynayan hem de yedek kalan oyuncular çok iyi çalışıyor. Sık sık da rotasyan olduğu için de takımda as ve yedek ayırımı olmuyor. Takım içindeki bu birlik ve beraberlik başarıyı getiriyor. Başkan Adnan Polat, '70. dakikadan sonra hiçbir takım tempomuza dayanamaz' dedi. Siz Kasımpaşa maçında hiç puan kaybetme korkusu yaşadınız mı? Kasımpaşaspor karşısında kesinlikle bir panik havası içine girmedik. Çünkü sezon başından itibaren takım olarak çok iyi çalışıyoruz ve özellikle maçların son bölümlerini yüksek tempo ile oynuyoruz. Bizim bu tempomuza rakip takımların dayanması biraz zor. Şu ana kadar Süper Lig'de ve UEFA Avrupa Ligi'nde yolumuza başarılı bir şekilde ilerliyoruz. İnşallah bu şekilde kazanmaya devam ederiz. Rijkaard'la aranızdaki teknik adam ve oyuncu ilişkisi nasıl? Rijkaard bütün oyunculara çok sıcak davranıyor. Herkesle özel olarak konuşuyor. Hocamızın bize verdiği güven çok önemli. Kendisi şu anda dünyanın sayılı teknik adamları arasında yer alıyor. Savunmada Gökhan Zan'ın sakatlanmasından sonra daha fazla forma şansı buluyorum. Bunu da en iyi şekilde değerlendirmek için sahada inanılmaz bir mücadele veriyorum. Gittiğim her takımda çok az kulübede oturdum. Çalıştığınız ve mücadele ettiğiniz zaman formayı alırsınız. Futbola ne zaman nokta koyacaksın? Şu an Galatasaray ile bir yıl daha sözleşme imzalamam gündemde. Galatasaray'ı çok seviyorum ve oynamak istiyorum. Umarım bu hedefime ulaşırım.
581799
Hakkari'de bir ceset bulundu
Vatandaşlar, Güngör Mahallesi'ndeki Halit Okay İlköğretim Okulu civarında bir erkek cesedi gördükten sonra polise haber verdi. Olay yerine gelen güvenlik güçleri, göğsünden silahla vurulmuş kişinin üzerinde kimlik bulamadı. 35 yaşlarında olduğu sanılan şahsın cesedi, otopsi yapılmak üzere Yüksekova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
582464
U2 İstanbul'da
Efsanevi rock grubu U2’nun web sitesi www.U2.com üzerinden yapılan resmi açıklamaya göre "U2 360° Tour" İstanbul konseri Eylül 2010’da, İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı’nda yapılacak. Uzun zamandır hayranları tarafından ülkemizde merakla beklenen U2'nun İstanbul konseri, Live Nation tarafından Pozitif ve İKSV işbirliği ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında düzenlenecek. U2’nun yıllardır prodüksiyon direktörlüğünü sürdüren Willie Williams, bu turne için özel olarak mimar Mark Fisher ile birlikte çalıştı. Bu çalışma sonucunda ikili, müzikseverlere muhteşem boyutlarda bir görsel şölen sunan ve şimdiye kadar herhangi bir konser için tasarlanmış en etkileyici ve yaratıcı sahne tasarımlarından birini ortaya çıkarmayı başardı. U2 360° turnesi kapsamında dev bir silindir video sistemi ile birbirine bağlanmış LED paneller ve 64 metreye ulaşan yüksekliğiyle sahne etrafında dönen metal köprü sistemi müzikseverlere tam anlamıyla 360 derecelik bir görüş alanı sunuyor. Turnenin ilk ayağını kaçıran U2 hayranları bu kez 2010 boyunca; Türkiye, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Rusya, Avusturya, Yunanistan, Fransa, Belçika, İspanya ve Portekiz’de grubu izleme şansına sahip olacak. Çıkar çıkmaz tükenen biletleriyle rekordan rekora koşan efsanevi grup U2’yu bu yıl sadece Avrupa’da dev stadyumlarda yaklaşık milyon kişi izledi. Grup şu sıralarda Muse’un açılış grubu olarak yer aldığı Amerika turnesini sürdürüyor. "360° Tour"un ikinci yılında bu rekorla birlikte müzik tarihinin en büyük gişe gelirine sahip turne olması bekleniyor. "360° Tour", U2’nun 2005/2006 yıllarında gerçekleştirdiği Vertigo turnesinden bu yana ilk stadyum turnesi olma özelliğini de taşıyor. Turne, grubun son albümleri "No Line On The Horizon"ın tanıtım çalışmaları kapsamında sürdürülüyor. Topluluğun onikinci albümü olan "No Line On The Horizon", İngiltere, İrlanda, Fransa, Almanya, Belçika, Finlandiya, Japonya ve Çek Cumhuriyeti gibi dünyanın dört bir yanında müzik listelerinde bir numaraya tırmanmıştı. Bugüne kadar Muse, The Black Eyed Peas, Kaiser Chiefs, Snow Patrol, Elbow ve Glasvegas gibi ünlü sanatçıların ön grup olarak yer aldığı turnenin ikinci ayağında kimlerin sahneye çıkacağı da merak konusu. U2 360 dünya turnesinin sponsoru ise BlackBerry. www.U2.com üyeleri öncelikli olarak konserlere bilet alma şansına sahip olacak. Aynı zamanda siteye yeni üye olanlar da limitli sayıda üretilen U2 remiks CD’sine sahip olabilecek. Konserin biletleri yakında tüm Biletix satış kanalları üzerinden satışa sunulacak. 24 Eylül 2009
581421
Doğalgaz tam gaz
tam gazİZMİR Milliyet güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Mahallesi’ne verilmeye başladı. İzmirgaz Genel Koordinatörü Halil Tataş, 2009 yılı yatırım planı içerisinde başlatılan doğalgaz altyapı çalışmalarının sona erdiğini ve gaz verilmeye başlandığını söyledi. Tataş, Mahallesi’nde ilk etapta gaz verilen cadde ve sokakları şöyle sıraladı: Yaşar Aksoy Sokak, Şehit Mustafa Sokak, Cevdet Bilsay Caddesi, 1703, 1851, 1852, 1853, 1851/1, 1851/2, 1851/3,1851/4, 1851/6, 1851/7, 1851/8, 1851/9, 1851/10, 1853/2, 1853/3,1859, 1849/4, (Cahit Atay Sk), 1849/5,1849/6, 1849/7, 1849/8, 1703/1, 1705, 1706, 1707 ve Şehit İbrahim Er Sokak. Dikkat!Yarın uygulanacak hatlarındaki çalışmalar nedeniyle ’de bazı yerleşim yerleri yarın elektriksiz kalacak. Kesinti programı şöyle: 08.00-17.00: Bornova’da Kemalpaşa, Pınar caddeleri, 300, 301, 302, 408, 408/2 sokaklar ve civarı. Burak Reis 5123, 5124, 5125, 5126, 5127, 5129, 5206, 5208, 5209, 5210, 5211, 5212, 5213 sokaklar. 09.00-14.00: Konak’ta Hurşidiye Yenigün Mahallesi, Anafartalar Caddesi, 940, 941 1305, 1306, 1308 sokaklar ve civarı.
582389
Borsa 48 bin seviyeleri test ediyor
Endeks bir ay kadar önce, Ocak 2008'den sonra ilk kez 48.000 puanın üstünde kapandıktan sonra 26 Ağustos Çarşamba günü 1. Seans içinde 48.334,56 puanla 2009 yılı rekorunu kırmıştı. Ardından düşüş eğilimi gösteren Bileşik Endeks 44.100 puan seviyelerine kadar gerilemişti. Bugün 1. Seansta 117,14 puan ve yüzde 0,25 artışla 47.666,44 puandan kapanan Bileşik Endeks, 2. Seansa düşüşle başlamış, seansın ilk yarısını ise 279,47 puan ve yüzde 0,59 artışla 47.945,91 puandan geçmişti. Seansın ilk yarısının geçilmesinin ardından 48.000 puanı zorlayan endeks, 48.094,76 puana kadar çıkarak bir aylık aranın ardından aynı seviyelere geri dönmüş oldu. Bileşik Endeks, saat 15.45 itibariyle seansın bitimine bir saat 15 dakika kala 48.037,28 puan seviyesinde bulunuyor.
581763
Sırtım kaşınıyor Gülbenciğim!
Sırtım kaşınıyor Gülbenciğim! Giriş Saati Güncelleme Hülya Avşar ve Gülben Ergen yine karşı karşıya! Ergen; ikizlerin doğumu sonrası ziyaret gelen Avşar'la ilişkisini soran Mega Magazin muhabirine, "Belli olmaz, kaşınırsa kaşırız" demişti. Avşar'dan cevap gecikmedi: "Valla fena da olmaz sırtım kaşınıyor bu aralar. Hiç düşman olmadık ama kankayız da diyemem."
581525
Tyson Gay, rüzgâra takıldı
Çin'de pazar günü düzenlenen Şanghay Grand Prix'sinde, 100 metreyi 9,69 saniyede koşarak, "tüm zamanların en iyi ikinci derecesi''ni yapan Gay, Japonya'da düzenlenen "Super Track ve Field'' yarışlarında, 100 metreyi 10,13 saniyede koştu. Gay, "İstediğim dereceyi yapamadım.'' derken, rüzgârın aleyhine estiğini savundu.
582175
Çalımbay: "Galatasaray'dan korkmuyoruz"
Eskişehirspor teknik direktörü Rıza Çalımbay, pazar günü Ali Sami Yen'de karşılaşacakları 'dan korkmadıklarını söyledi. Çalımbay, Eskişehirspor'un ilk altı hafta dikkate alındığında ligde iyi bir yerde bulunduğunu, bu istikrarı sezon sonuna kadar korumak istediklerini kaydetti. Takımdaki herkesin kapasitesinin üzerine çıkıp işini en iyi şekilde yapması gerektiğini ifade eden Çalımbay, pazar günü deplasmanda 'ı yenmek için her şeyi yapacaklarını söyledi: iyi bir takıma sahip. Çok alternatifli bir kadroları var. 'dan korkmuyoruz. Biz de iyi maçlar çıkartıp iyi futbol oynuyoruz. Her maçımızda gol atıyoruz. "'dan puan almak istiyorsak, oynadığımız oyunun üzerine çıkmamız gerekiyor. Oyuncularıma sonuna kadar güveniyorum. Yüzde 60 performansla futbol oynuyoruz. Daha iyi olmalıyız. Yediğimiz golleri yemememiz ve kaçırdığımız golleri kaçırmamız gerekiyor." Çalımbay, takımına her zaman galibiyet üzerine bir oyun oynattığını, kaybetmeyi ve beraberliği hiçbir zaman düşünmediğini dile getirdi. maçında da açık bir futbol sergileyeceklerini anlatan Çalımbay, Youla'yı oynatmayabileceğini söyledi: "Elimizdeki forvetleri kullanacağız. 'ın gücünü de biliyoruz, ancak ona göre önlemlerimizi alacağız. Youla'nın ve Mehmet Yılmaz'ın sakatlığı var. Kimseyi riske etmek istemiyorum. Önümüzde daha çok maç var. Kadroda değişikliğe gidebiliriz. Youla, maçında oynamayabilir. Sakatlığı nüksedebilir."
582013
12:56 Hilton Hotel Corporatıon’ın adı Hilton Worlwide oldu
Hilton Hotel Corporatıon’ın adı Hilton Worlwide oldu Hilton Hotel Corporation’un adını Hilton Worlwide olarak değiştirdiği bildirildi. Hilton’dan yapılan açıklamada, şirketin ’daki global merkezinin kısa bir süre önce McLean Virginia’ya taşındığı, bu adımı şirketin yeni adı ve logosunun izlediği belirtildi. Açıklamada, yeni şirket ismi ve logosunun uluslararası büyümeyi temsil ettiği, “Worldwide” (dünya çapında) kelimesi ve yeni logonun, şirketin dünyanın dört bir yanındaki tüm otellerini başarı vizyonuyla tek bir çatı altında birleştirdiği kaydedildi. Açıklamada, Hilton’un “Müşteri Sadakat Programı” markası olan “Hilton HHonors”un da bundan böyle yeni şirket kimliğini ve logosunu kullanacağı ifade edildi. Hilton Worldwide’ın bünyesindeki 10 markasıyla 77 ülkede bin 300’den fazla oteli bulunduğu hatırlatılan açıklamada, şirketin bu yıl büyüme hedefleri doğrultusunda 300’den fazla otel açmayı planladığı kaydedildi. Hilton Worldwide Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Christopher J. Nassetta da yeni isim ve logoya ilişkin değerlendirmesinde, şirket tarihinde olağanüstü dinamik bir süreç yaşadıklarını belirterek, “İsim ve logomuz değişirken şirketimizin en iyi özellikleri olan ve konuklarımız için ayrıcalıklı bir deneyim anlamına gelen ekip üyelerimizin tutkusu, bağlılığı ve yüksek standartları aynı şekilde devam etmektedir” dedi.
582618
ABD'de konut satışları düştü
ABD'de konut satışları düştü 24 Eylül 2009 Perşembe, 17:50 Ulusal Emlakçılar Birliği, geçen ay yıllık bazda konut satışlarının yüzde 2,7 azalarak, 5,1 milyon olduğunu açıkladı. Yıllık bazda Temmuz ayında 5,24 milyon olan konut satışlarının Ağustos ayında 5,35 milyona çıkması bekleniyordu. Konut satışlarındaki gerileme, konut sektöründeki düzelmenin kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu arada, geçen yıl Ağustos ayında 203 bin 200 dolar olan ortalama konut satışı fiyatı, bu yıl aynı dönemde yüzde 12,5 düşüşle 177 bin 700 dolar oldu. AA
582869
Ankara'da Emin Aslan trafiği!
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Emniyet Genel Müdürü (EGM) Oğuz Kağan Köksal'dan İstanbul'daki uyuşturucu operasyonu soruşturmasında hakkında tutuklama kararı çıkan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın durumuyla ilgili bilgi aldı. İçişleri Bakanı Atalay, Emin Arslan için çıkarılan tutuklama kararıyla ilgili Emniyet Genel Müdürü Köksal'ı makamına çağırdı. Bakanlıkta akşam saatlerinde yapılan yaklaşık yarım saatlik görüşmede Köksal, Bakan Atalay'a Arslan hakkındaki soruşturma ve tutuklama kararıyla ilgili bilgi verdi. Bakan Atalay, konunun yakından takip edilmesi talimatı verdi. Arslan'ın ise yarın avukatıyla birlikte tutuklama kararı veren mahkemeye gideceği öğrenildi.
582165
Manisaspor: Rakibin sıkıntısı avantaj değil
Ayaydın, gazetecilere yaptığı açıklamada, takım olarak ligde sergiledikleri futbolla üst sıraları zorladıklarını, Denizlispor karşılaşmasının da kilit maçlardan biri olduğunu belirtti. Bu maçtan alacakları puanın kendileri için çok değerli olduğunu kaydeden Ayaydın, şöyle devam etti: ''Denizlispor'un sıkıntılı bir dönem geçiriyor olmasını kendimiz adına bir avantaj olarak görmüyoruz. Bizi sonuca götürecek olan rakibimizin sıkıntıları değil, ortaya koyacağımız mücadeledir. Manisaspor çatısı altında yönetim, teknik heyet ve futbolcular büyük bir beraberlik içindeler. Bu beraberliğin sonuçlarını alıyoruz ve almaya da devam edeceğiz.'' Ayaydın, Denizlispor ve Manisaspor'un Ege futbolunun vizyonu olduğunu, karşılaşmanın futbol açısından Ege'ye yakışacağına inandığını sözlerine ekledi.
582172
TUSKON, RSPP ile anlaşma imzalayacak
TUSKON, RSPP ile anlaşma imzalayacak 24 Eylül 2009 Perşembe, 14:16 Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Rusya Federasyonu İşadamları ve Sanayiciler Birliği (RSPP) ile işbirliğinin geliştirilmesine yönelik bir anlaşma imzalayacak. TUSKON'dan yapılan yazılı açıklamada, kurulduğu günden bu yana Türk üretici ve ihracatçılarının yurt dışına açılması için faaliyet gösteren konfederasyonun, Gazprom, Lukoil, Troyka gibi şirketlerin üye olduğu ve üst düzey Rus iş dünyasını temsil eden RSPP ile anlaşma imzalayacağı duyuruldu. AA
582550
Norveç, araştırma bütçesinde dünya lideri
Yüksek bütçeli ve uzun süreli proje kapsamında, çevre, enerji, gıda, okyanuslar, sağlık, jeoloji, uzay fiziği, bioteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri gibi farklı alanlarda araştırmalar yapılacak. Ayrılan bu bütçenin araştırma çalışmalarını çok ileriye götüreceğini belirten RCN Genel Direktörü Arvid Hallen, "Hükümetin, araştırma altyapısında kullanmak üzere bu denli yüksek bir bütçeyi, uzun vadeli olarak ayırması bizi oldukça sevindirdi. şeklinde değerlendirmede bulundu. Akademisyenleri araştırma yapmaya teşvik etmek için yeterli ve sağlam bir altyapının çok önemli olduğunu vurgulayan Hallen, tahsis edilen yüksek miktardaki yardımla birlikte Norveç'in, araştırma görevlilerinin tercih edeceği ülkelerin başında yer alacağını ifade etti. 2017'ye kadar devam etmesi beklenen araştırmaların gerek ekonomik gerekse uluslararası prestij bakımından Norveç'e büyük katkı sağlayacağı belirtiliyor. Araştırma ve Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre, araştırma çalışmaları için en çok parayı Norveç ve Danimarka'nın tahsis ettiği belirtildi. AB'nin yayınladığı verilere göre Norveç, milli gelire oranla dünyanın araştırma için en çok bütçe ayıran ülkesi konumunda bulunuyor.
582382
Kolesterol bilinci iki kat arttı
Türk Kardiyoloji Derneği’nin geçtiğimiz yıl Becel sponsorluğunda yürüttüğü "Kalbini Sev Kırmızı Giy" kampanyası toplumdaki kolesterol bilincini katına çıkardı. TNSPiar’ın kalp-damar sağlığı bilincini tespit etmek ve “Kalbini Sev Kırmızı Giy” kampanyasının yarattığı farkındalığı saptamak amacıyla, 2008 yılında 18 ilde bin 43 kişi üzerinde yaptığı araştırma Dünya Kalp Günü öncesi düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıda aynı zamanda TKD’nin başlatacağı ‘Kalbini Sev Değerini Bil’ kampanyası tanıtıldı. Kampanya kapsamında kolesterol, tansiyon gibi hayatımızı değiştirecek sayıların farkında olunmasına çağrı yapıldı.
582246
Artvin'deki selde ölü sayısı 4'e yükseldi
Artvin'de dün etkili olan sağanak yağış sonrası Borçka ilçesi İçkale köyü civarında Nafiye Şimşek isimli yaşlı bir bayanın cesedinin daha bulunduğu öğrenildi. İçkale köyünde yağış sonrası meydana gelen göçükte Gülsüm Demirci, Hacer Demirci (54) ve Neşe Demirci'nin (17) cesetlerine ulaşılmıştı. Ali Demirci'yi göçük altından çıkarma çalışmaları ise sürüyor.
582728
Son Şehzade Osmanoğlu nereye defnedilecek?
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Son Şehzade Osmanoğlu nereye defnedilecek? İSTANBULTedavi gördüğü hastanede vefat eden son Şehzade Ertuğrul Osman Osmanoğlu'nun (97) naşının Cumartesi günü öğle namazı sonrası Sultanahmet Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından 2. Mahmut Han Türbesi'ne defnedileceği öğrenildi. Böbrek yetmezliği nedeniyle İstanbul'da tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde dün akşam saatlerinde vefat Ertuğrul Osman Osmanoğlu (97) için yakınları, Osmanoğlu'nun Teşvikiyedeki evinde taziyeleri kabul ediyor. Evin önünde bekleyen gazetecilere açıklamalarda bulunan Osmanoğlu'nun kayınbiraderi Mahmut Tarzi, Osmanoğlu ile için Cumartesi günü öğle namazı sonrası Sultanahmet Camii'nde cenaze namazı kılacağını söyledi. Tarzi, namaz sonrası Osmanoğlu'nun naşının Mahmut Han'ın türbesine defnedileceğini söyledi. "Kendisi bu ülkenin topraklarını çok seviyordu. Burada her geldiğinde 'burası benim ülkem' diye bahsediyordu. Kendisine Türk pasaportu verildiğinde 'Bu benim en mutlu günüm' diyordu. Biliyorsunuz birçok yabancı ülkede kaldı ve kendisine pasaport vermek istediler ama 'benim ülkem Türkiye başka bir ülkeyi kabul edemem' derdi. Çok kıymetli bir insandı." sözleriyle Osanoğlu'nu anlatan Tarzi, defin işlemlerinin ardından Kur'an- Kerim hatim edileceğini belirtti. Abdulhamit Han'ın torunun torunu Abdülhamit Kayıhan da çok üzgün olduklarını söyledi. 24.09.2009
581442
Elektrik kontağı fabrikayı kül etti
Elektrik kontağı fabrikayı kül ettiŞEVKET ALTINYAR Nazilli DHA güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda AYDIN Sanayi Sitesi’ndeki Polat Güven’e (48) ait Retek A.Ş.’nin çatı paneli üreten fabrikasında dün sabah saatlerinde çıktı. Kazan dairesinde elektrik kontağından başladığı öne sürülen selüloz, arbocell, kağıt ve poliofetin gibi kolay yanan maddelerin tutuşmasıyla kısa sürede büyüdü. Bekçinin ihbarı üzerine olay yerine gelen ve Kuyucak itfaiyeleri, alevlere müdahale etti. Orman İşletme Müdürlüğü’nün helikopteriyle iki arazözü de söndürme çalışmalarına katıldı. 12 bin metrekare kapalı alana sahip tesisi saran alevler, iki saatte söndürülebildi. Fabrika harabeye dönerken, ölen ya da yaralanan olmadı. sürüyor. POLİSTE 24 SAAT Teknenin motoru çalındı Urla’da, limanda bağlı bulunan Sabri Çelikkaya’ya ait teknenin motoru sökülerek çalındı. Şüpheliler C.B., B.T., G.D., Ş.D. ve ‘Murat Ocak’ sahte kimlikli H.S., olay yerinden uzaklaşırken polis tarafından yakalandı. Adliyeye sevk edilen zanlılar tutuklanarak cezaevine gönderildi. Teyp hırsızı tutuklandı İZMİR?Bayraklı’da, Postacılar Mahallesi’nde Tekin Dinçer isimli vatandaşa ait otomobilin teybi çalındı. Olaya el koyan polis, zanlılar S.D., C.K., H.B. ve S.K.’yi kısa sürede yakalayıp gözaltına aldı. Adliyeye gönderilen şüphelilerden C.K. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bisikletler yok oldu İZMİR Çiğli’de, Yavuz Çetin’in kömürlükte duran iki bisikleti kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından çalındı. Bıraktığı kömürlükte 21 ve 18 vitesli bisikletlerini bulamayan Çetin, polise başvurarak şikayetçi oldu. Çalanların yakalanması için soruşturmanın sürdüğü belirtildi.
581750
Ders zili çaldı ama Münevver yok!
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Ders zili çaldı ama Münevver yok! İSTANBUL (İHA) Geçtiğimiz yıl hunharca öldürülen Münevver Karabulut'un okulunda yeni eğitim ve öğretim yılı buruk başladı. Beşiktaş'taki Bingül Erdem Lisesi öğrencileri 2009-2010 eğitim ve öğretim dönemine başlamanın heyecanını yaşıyor. Münevver Karabulut'un da ölmeseydi geçtiğimiz Haziran ayında mezun olacağı okulda, buruk bir sevinç yaşanıyor. Lise son sınıfta okuyan Münevver, Mart 2009 tarihinde öldürülmüş, başı gövdesinden ayrılmış halde bir çöp konteynırında cesedi bulunmuştu. Okulundan mezun olmasına az bir süre kala hunharca öldürülen Münevver'in temsili diploması ise arkadaşlarına verilmişti. Yeni eğitim yılını buruk karşılayan Münevver'in okulunda, öğrenciler ders zilinin çalması ile sınıflardaki yerini aldı. 24.09.2009
582945
Pakistan'da bir eve füze saldırısı: 10 ölü
Pakistanlı güvenlik yetkilileri, ülkenin kuzeybatısında Taliban militanlarının kalesi olarak bilinen bölgede bir eve düzenlenen saldırıda ölenlerin kimliklerinin bilinmediğini söylediler. Füzenin, Afganistan sınırındaki Kuzey Veziristan vilayetinde, Afgan Talibanı'nın komutanı olan Celaleddin Hakkani tarafından yönetilen bir dini okulun yanındaki evi hedef aldığı kaydedildi. ABD ordusu daha önce de Pakistan'da belirlediği hedeflere insansız uçaklarla saldırılar düzenlemişti. ÖLÜ SAYISI 10'A ÇIKTI Pakistan'da, insansız bir ABD uçağından fırlatılan füzeyle vurulan evde ölenlerin sayısı 10'a çıktı. Pakistan güvenliğinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, evin enkazında 10 kişinin cesedinin bulunduğunu, saldırıda kişinin de yaralandığını bildirdi. Ölenlerin Taliban militanı oldukları sanılıyor. Güvenlik yetkilileri daha önce, ülkenin kuzeybatısında Taliban militanlarının kalesi olarak bilinen bölgedeki eve düzenlenen saldırıda kişinin öldüğünü açıklamışlardı. Füzenin, Afganistan sınırındaki Kuzey Veziristan vilayetinde Mir Ali kasabası yakınında, Afgan Talibanı'nın komutanı olan Celaleddin Hakkani tarafından yönetilen bir dini okulun yanındaki evi hedef aldığı kaydedilmişti. Bu, ABD ordusunun ay başından bu yana Kuzey Veziristan'da belirlediği hedeflere insansız uçaklarla düzenlediği 4. saldırı oldu. Geçen yıl, belirlenen hedeflere düzenlenen benzer 60 kadar saldırıda yaklaşık 550 kişi öldü.
582421
Sağlam: Zorlu bir maç olacak
Sağlam, Özlüce Tesisleri'nde düzenlediği basın toplantısında, Diyarbakırspor'un Turkcell Süper Lig'e bu yıl yükselmesine karşın aldığı sonuçlarla futbol kamuoyunun gündeminin ilk sıralarında yer almayı başardığını söyledi. Ziya Doğan'ın çok başarılı bir teknik direktör olduğunu dile getiren Sağlam, ''Ligin flaş takımlarından Diyarbakırspor karşısında iyi mücadele edip sahadan puanla ayrılmayı hedefliyoruz. Ziya hoca, oyun sitemini takıma iyi oturtmuş. Kendi sahamızda da oynasak zorlu bir maç olacak'' diye konuştu. Sağlam, Diyarbakırspor'un deplasmanda da iyi mücadele ettiğini vurgulayarak, konsantrasyon sorunu yaşamamaları halinde sahadan istedikleri sonuçla ayrılacaklarına inandıklarını bildirdi. Fenerbahçe yenilgisi sonrası Sivasspor deplasmanından 3-1 gibi net bir skorla galip gelmenin takıma moral verdiğini dile getiren Sağlam, şunları kaydetti: ''Bu galibiyet moralimizi yukarı çıkardı. Gelecek adına bazı kesimlerde oluşan umutsuzluğu da Diyarbakırspor galibiyetiyle yıkmak istiyoruz. Kazanmakla birlikte futbol kalitesinin de iyi olması önemli. Doğruları daha fazla yapan bir ekibimiz var. Bu maçı iyi değerlendirip yukarılara çıkmak istiyoruz.'' -ELEŞTİRİLERE YANIT- Sağlam, bir gazetecinin, ''Trabzonspor ve Fenerbahçe maçları sonrası takımın oyununa ilişkin eleştiriler oldu. Neler diyeceksiniz?'' yönündeki sorusuna, ''Trabzonspor maçında birçok pozisyonumuz oldu. 15 yıl sonra bir puan aldık. Eleştiri yapılırken hoşgörülü olunmalı. Gerçekten Bursaspor'un başarısını istiyorsak biraz daha dikkatli olmalıyız'' yanıtını verdi. ''Kadroda zaman zaman sürpriz değişikliklere gidiyorsunuz. Bunu rakibe mi yoksa futbolcuların performansına göre mi yapıyorsunuz?'' yönündeki soruyu ise Sağlam, ''Bu, takıma göre veya performansa göre değişebiliyor. Geniş kadromuz var. Kadro seçimi yaparken oyuncunun sağlık durumu, psikolojisi ve performansına bakıyoruz'' diye cevapladı.
581840
Anız, yılanları yaktı; fareleri çoğalttı
Türkiye'nin tahıl ambarı olarak nitelendirilen Konya'da, yağışların bol olması nedeniyle ekinlerin gür olmasına bağlı olarak anız yangınlarında büyük bir artış olduğu bildirildi. Artan yangınların doğada yılanların azalmasına neden olurken, fare popülasyonunun da artmasına yol açtığı belirlendi. AA muhabirinin Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığından aldığı bilgiye göre, Tarım İl Müdürlüğü, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ile diğer kurumların tüm çabalarına rağmen Konya Ovası'nda bu yıl da anız yangınlarında büyük artış yaşandı. Konya'nın sadece merkez Selçuklu, Karatay ve Meram ilçelerinde Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında toplam bin 127 anız yangını çıktı. Yangınlar, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede söndürülmesine rağmen, neden olduğu zarar zaman içinde görülmeye başladı. Anız yangınlarının geçen yıllara göre oldukça fazla olduğunu belirten itfaiye yetkilileri, ''Bu yıl yağışların fazla olması nedeniyle otların boyları da çok büyüktü. Bu da ot yangınına paralel olarak ev ve iş yeri yangınlarını tetikledi. Bizler de önlemlerimizi bu yönde artırdık. Sezon boyunca her gün nöbetçi ekiplerimiz bekledi'' dedi. Ot yangınları nedeniyle yüzlerce canlının da yanarak telef olduğunu ifade eden yetkililer, bu nedenle vatandaşlardan otları yakarak temizleme yolunu tercih etmemelerini istedi. ANIZ YANGINLARI ARTTI Konya Tarım İl Müdürü İbrahim Doster de müdürlük olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm ilçe ve köylerde düzenledikleri toplantılarda, çiftçilere anızların yakılmasının neden olduğu zararları anlattıklarını bildirdi. Anız yangınlarının ağaçların, topraktaki bazı faydalı bakterilerin, böceklerin, süne mücadelesinde kullanılan parazitoitlerin ve onların korunma alanlarının yok olmasına neden olduğunu belirten Doster, ''Anızların yakılmasının zararlı sonuçlarının anlatıldığı afiş ve broşürler hazırlayarak, tüm köy ve ilçelere gönderdik. Biçerdöver kontrollerimizde de çiftçilerimize, ekinleri tabandan kesmeleri yönünde tavsiyelerde bulunduk'' diye konuştu. YILANLAR ÖLDÜ, FARELER ÇOĞALDI Tüm bu önlemlere karşın yağışların bol olmasına bağlı olarak anız yangınlarının bu yıl arttığını bildiren Konya Tarım İl Müdürü Doster, şunları kaydetti: ''Konya Ovası'nda hububat ekili alanların yaklaşık yüzde 80-90'ında anız yangını çıktı. Bu yangınlar çevredeki kuru otları ve çalıları da tutuşturdu. Dolayısıyla hemen hemen her tarla ve bu tarlalardaki canlılar yangınlardan etkilendi. Yangınlarda, fareler, yerin altına kaçarak yangınlardan kurtulmayı başardı. Ama yangından kaçamayan yılanların büyük bölümü telef oldu. Bunun sonucunda da doğal denge bozuldu. Şu anda Konya Ovası'nda fare popülasyonunda ciddi anlamda artış söz konusu. Bu farelerin önüne geçilemiyor.'' Fare popülasyonunu artmasının ekolojik dengeyi de bozduğunu ifade eden Doster, bu farelerin ekili alanlara da zarar verdiğini, çiftçinin çaresiz bir durumda olduğunu söyledi.Hava Durumu
581240
Örümcek Adam yerine Keloğlan
Örümcek Adam yerine Keloğlan ESKİŞEHİR (A.A) Eskişehir'de bir kırtasiye sahibi, tasarımlarını kızının yaptığı Keloğlan ve Nasreddin Hoca gibi milli kahramanların kullanıldığı çantaları satışa sundu. Kırtasiye sahibi Mesut Bilen,İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan'ın yaklaşık yıldır okul araç ve gereçlerinde Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Keloğlan gibi milli kahramanların kullanılması için çalışmalar yaptığını belirterek, çocukları gerçek kahramanlarla tanıştıracak bu çalışmaya yeterli desteğin verilmediğini kaydetti. Bu girişimi yüzünden Ceylan'ın haksız olarak eleştirildiğini ifade eden Bilen, “Yunus Emre'nin mesajını dünyaya yaymaya çalışıyoruz ama kendi çocuklarımızı bundan mahrum bırakıyoruz” dedi. 24.09.2009 EĞİTİM
581646
Türkiye'nin UNESCO fiyaskosu
'nin fiyaskosu ve AB'nin Zülfü Livaneli'yi aday gösterdiği başkanlığı için önceden söz verdiği "Kitap yakarım" diyen Mısırlı Bakanı destekledi. Dün yapılan oylamada Türkiye hem seçimi kaybetti, hem de böyle prestijli bir kurum için kendi vatandaşını desteklemeyen ülke olarak tarihe geçti. Türk Dışişleri’nin “Araplar’a daha önce söz verdik” diyerek, ABD ve tarafından desteklenen Zülfü Livaneli’nin adaylığına karşı, “kitapları yakma sözü veren” Mısırlı Faruk Hüsnü’yü desteklemesinin ardından Bulgar Irina Bakova, UNESCO’nun yeni başkanı oldu. SÜRPRİZ İSİM SEÇİLDİ Yarışı, favori Kültür Bakanı Faruk Hüsnü’yü 5. tur oylamada geçebilen deneyimli Bulgar İrina Bokova kazandı. Hüsnü, ‘Mısır kütüphanelerindeki kitapları yakarım’ dediği için tepki çekmişti. Livaneli, Türk makamlarını kutladı! Adı aday adayları arasında telaffuz edilen Zülfü Livaneli, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Bulgar diplomat Bayan Irina Bokova’yı UNESCO Genel Direktörlüğü’ne seçilmiş olmasından dolayı yürekten kutluyorum. Bayan Bokova bu büyük başarı için hükümetine teşekkür borçludur. Çünkü Cumhurbaşkanlığımız ve hükümetimiz, Batılı ülkelerin ve UNESCO’nun benimle ilgili ısrarlı taleplerini ‘sıranın Araplarda’ olduğu gerekçesiyle geri çevirdi ve Mısırlı aday Faruk Hüsnü’yü destekledi. Oysa ‘Gerekirse kitap yakarım!’ diyen Hüsnü’nün UNESCO gibi bir kültür ve kurumunun başına seçilemeyeceğini herkes biliyordu. Ama dünyada ilk kez bir hükümet kendi yurttaşının adaylığına karşı çıktığı için, sonradan aday olan Bayan Irina Bokova UNESCO’nun başına geçti. Beni destekleyen Batılı ülke ve kurumların anlamakta güçlük çektiği bu adayı seçtirme ısrarı’, beklenen sonucu verdi. Bayan Bokova’yı başarısından, Türk makamlarını ise ‘basiretlerinden’ dolayı kutluyorum.”
581050
Şans Topu çekildi
Şans Topu çekildiMilli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununu bu haftaki çekilişi yapıldı. 432. Hafta'nın kazandıran numaraları; 2, 5, 6, 20, 26 olarak belirledi. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde artı bilen kişi 174 bin 540 TL 60'ar Kr ikramiye kazandı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bilen 29 kişi bin 641 TL 80'er Kr, artı bilen 242 kişi 196 TL 75'er Kr, bilen bin 483 kişi 18 TL 25'er Kr, artı bilen bin 888 kişi 11 TL 85'er Kr, bilen 105 bin 673 kişi TL 10'ar Kr, artı bilen 64 bin 393 kişi TL 45'er Kr, artı bilen 210 bin 347 kişi de TL 80'er Kr ikramiye alacak. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını; Aydın-Nazilli ve İstanbul-Fatih'deki bayiden yatırdıkları bildirildi. Bu haftaki çekilişte milyon 586 bin 728 TL 82 Kr ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna 952 bin 37 TL 29 Kr, KDV olarak 632 bin 250 TL 46 Kr, Şans Oyunları Vergisi olarak da 352 bin 606 TL 40 Kr aktarılacak.
581100
Altını da ıslatsa krize de girse çağırma!
Uzman psikologlar, "Altını ıslatma, ağlama krizi, kendine ve arkadaşlarına zarar verme durumu olmadığı sürece veliye okula çağırmayın. Veliler, "çocuğum ağlıyor" diye çocuğu okuldan eve götürmeye kalkışmamalı. İlk kez okula başlayacak çocuğu okluda kalmaya heveslendirmek için eğitimcilerin, "Gel benim asistanım ol, seni grup lideri yapalım gibi çocuğa kendisini önemli hissetmesini sağlayacak sorumluluklar verilmeli." diyor. 2009 2010 eğitim ve öğretim yılı 24 Eylül'de başlarken, Psikolog Dr. Linda Fraim, ANKA'nın sorularını yanıtladı. Fraim, tüm öğrenciler, veliler ve eğitimciler için önemli mesajları verdi. İlkokula yeni başlayan çocukların okulda ağlama nedeninin okul korkusundan kaynaklandığını söyleyen Fraim, bu sorunun yaşanmaması için velilerin okul öncesinde çocuklarına, okulun nasıl bir yer olduğunu anlatması gerektiğini belirtti. Fraim, "Okullar açılmadan bir gün önce çocuğun öğretmenleri ile ısınma günü yapılmalı. Yurt dışında bu yapılıyor. Çünkü çocuklarda okul korkusu başladığı zaman bu akademik boyutlara ulaşabiliyor" dedi. -ÇOCUK CESARETLENDİRİLEREK OKULA HEVESİ ARTIRILMALI- Kayıt sonrası ilk kez okula gidecek çocuklarda okul korkusu başlayıp, ağlamaya başladığı taktirde velilerin neler yapması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Fraim, "Veli arkasını döndüğü anda çocuk okula hazır değilse ağlamaya başlar. Çünkü okul onun için yabancı biryer ve kimseyi tanımıyor. Bu durumda öğretmen veli yardımıyla çocuk dikkati farklı yönlere çekilmeli. Bu yaşa göre değişiyor. 3-6 yaş arasındaysa çocuk ilgisi oyun oynayarak, resim yaparak farklı yönlere çekilebilir. Eğer bu da sonuç vermiyorsa rehberlik servisinden bir uzman çağırılmalı ve çocuğun ağlama sebepleri öğrenilmeye çalışılmalı" dedi. Okulda ağlayan çocuğun eve götürülmesinin ise doğru bir davranış olmadığını savunan Fraim, "Çocuk altına kaçırma, arkadaşlarına ve kendine zarar verme, ağlama krizine girme gibi ciddi sorun yaşamadığı sürece eve götürülmesi doğru değil. Bu çocuğa ödül olur. Ağladım eve gidiyorum gibi" dedi. Eğitimcilerin, çocukları cesaretlendirerek, okula hevesini artırabileceğini söyleyen Fraim, "Öğretmenlerin yaptığı küçük oyunlar vardır. Gel sen benim asistanım ol, grup lideri ol gibi. Bu tür küçük oyunlar, çocuğun okula ilgisini, hevesini artırır" dedi. -AİLENİN AŞIRI İLGİSİ VE BASKISI OKULA İLGİSİZLİK NEDENİ- Ailelerin çocuğa aşırı ilgisi ya da çok ilgisiz kalmasının okula ilgisini azaltabileceği uyarısında da bulunan Fraim, "Aile, çocuk için okul alışverişine çıkıyor. Çocuğun her istediği alınıyor. Çocuğun her istediği alındığı zaman da bir önemi kalmıyor. Okula gitme zamanı geldiğinde eğer okul ortamı ona cazip gelmiyorsa, birinci senaryo olarak ilgisi başka şeylere yönelecektir. İkinci senaryoda çocuğun bir şekilde dikkat çekmek için başka şeylere yönelmesi, okuldan ilgisiz kalmasına sebep olacaktır. Bu da ok işaretlerini aileye yönlendiriyor. Bu durumda aileye bakmak gerekiyor. Aile çocuğa çok ilgili mi, çok ilgisiz mi diye. Çünkü evde anne-baba çocuğa herşeyi veriyor. Okulda bu olmadığı zaman ilgisiz kalabiliyor" dedi. -SORUMLULUK DUYGUSU ÖĞRETİN, AİLE ÇOCUĞUN EV ÖDEVLERİNİ YAPMASIN- Velilerin, çocuğa sorumluluk duygusu vermesinin hem akademik başarı, hem sosyal gelişimi, hem de duyarlılık bilincinin gelişimini tetikleyeceğinin altını çizen Fraim, "Bazı veliler kızacak ama sorumluluğu evde aşılamakta gerekiyor. Bu sorumluluğu verirken de dozunda ödül ve cezanın da olması gerekiyor. Mesela oyuncaklarını toplarsa, ödevlerini yaparsa, play station oynayabileceği, tv seyredebileceği, dışarı çıkabileceği gibi" dedi. Ailelerin çocuğun derslerini yapmasını da eleştiren Fraim, "Aile ödevi yapıyor. Çocuk tv izliyor. Bu olmaz. Bu çocuğun sorumluluk duygusunu köreltir" dedi. (ANKA)
580989
Yüksekova'daki patlamada yaralanan bir kişi, Van'a sevk edildi
Cengiz Topel Caddesi'ndeki Evren İş Merkezi'ne bırakılan ve türü henüz belirlenemeyen patlayıcı, akşam saatlerinde büyük bir gürültüyle infilak etti. Patlamanın etkisiyle iş merkezinde ve çevredeki dükkanlarda büyük hasar oluşurken, yoldan geçen Harun Batmaz, Muhittin Çiftçi ve Erkan Çiftçi yaralandı. Çevredeki vatandaşların yardımıyla Yüksekova Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan sağlık durumu ciddiyetini koruyan Harun Batmaz, ilk müdahalenin ardından Van'a sevk edildi.
582460
Alman öğrenciler Genç'i ziyaret etti
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, asansörde kaldıkları için bir süre geciken öğrencilerden görüşmek için neden kendisini seçtiklerini sordu, öğrenciler de bu soruya, ''değişik fikirlere sahip insanlarla görüşmek için sizi seçtik'' yanıtını verdi. Kendisini tanıtan Genç, dönem SHP, dönem DYP ve bu dönem de bağımsız olarak TBMM'de görev yaptığını anlattı. Konuşmasında laikliğe vurgu yapan Genç, ''şeriatçı örgütler'' ve ''PKK'nın'' Almanya'da para toplayarak güç kazandıklarını söyledi. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusundaki tutumunu eleştiren Genç, ''Bu nedenle Almanya'da yapılacak seçimlerde sosyal demokratların kazanmasını istiyorum'' dedi. Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Genç, bağımsız milletvekili olmanın parti baskısını ortadan kaldırdığını, daha özgür konuşabildiğini, bu nedenle bağımsız seçilmeyi tercih ettiğini söyledi. Üniversitelerde türbanın ''dini simge'' olduğu için yasaklandığını ifade eden Genç, AİHM'in de bu yasağı uygun gördüğünü söyledi. Kamer Genç, ''Din dogmadır. Politika ise akıl ve bilim süzgecidir. Dinin politikaya karışması çağdaş ülkelerin kabul edebileceği bir şey değil'' diye konuştu. 24 Eylül 2009
582391
Orhan Doğan heykeli kaldırılıyor
Aydın Budak, gazetecilere yaptığı açıklamada, Dicle Nehri kenarında bulunan park nedeniyle Mal Müdürlüğüyle davalı olduklarını söyledi. Belediye olarak Orhan Doğan anısına kabartma heykel yaptıklarını ifade eden Budak, heykelin konulacağı parkın Hazineye ait olduğu gerekçesiyle, Cizre Kaymakamlığının başvurusu üzerine mahkemenin ihtiyati tedbir kararı aldığını belirtti. Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinin parkta bulunan heykelin kaldırılması yönünde karar aldığını bildiren Budak, bu karar doğrultusunda Cizre Kaymakamlığınca belediyeye yazı gönderildiğini belirtti. Yazıda heykelin kaldırılmasının istendiğini ifade eden Budak, ''Karar üzerine Cizre Belediyesi Meclisi toplandı. Meclis, heykelin yıkılmasını önlemek amacıyla kaldırılmasına karar verdi. Ayrıca en kısa zamanda başka bir yere dikilmesi yönünde de karar alındı. Bizce mahkemenin kararı tamamen siyasidir. Karar, Orhan Doğan şahsında demokrasi ve barışa tahammülsüzlüğün göstergesidir'' dedi. Orhan Doğan, yıl önce kalp krizinden ölmüştü.
581452
Rahşan Hanım'ın yeni parti hazırlığı DSP'yi kızdırdı
Rahşan Ecevit'in yeni parti kurma çalışması içine girmesi Demokratik Sol Partili (DSP) yetkilileri kızdırdı. DSP Genel Başkanı Masum Türker, sola damgasını vuran Bülent Ecevit'in kendisini bakan yaptığını ve Büyükşehir Belediye başkanlığına aday gösterdiğini hatırlatarak, "Demokratik Sol Parti'nin ikinci adı Ecevit'in partisidir." dedi. Siyasette bayram öncesi durgunluk yerini kongreler sürecine bırakırken DSP'de farklı bir süreç yaşanıyor. DSP'nin kurucularından olan ve bir dönem genel başkanlığını yapmış bulunan Rahşan Ecevit, bu partiden ayrılması sonrası sessizliğini bozdu. Yeni bir parti kurma çalışmaları başlattı. Yeni parti kurma gerekçesini ise, "DSP, Ecevit'in çizgisinden çıktı." şeklinde özetledi. DSP'deki tek sorun Rahşan Hanım'ın çıkışı değildi. Son kongrede koltuğunu devreden eski Genel Başkan Zeki Sezer de Masum Türker ekibine bayrak açtı. Türker'in kongre hesabı yaptığını ve kendine karşı çıkan delegeleri istifaya zorladığını iddia etti. Türker'in 'küçük olsun benim olsun' düşüncesiyle hareket ettiğini savundu. Bu iki çıkışa DSP Genel Başkanı Masum Türker, İstanbul İl Başkanlığı'nda yaptığı açıklama ile cevap verdi. Türker açıklamasında, Rahşan Ecevit'in iddialarına karşılık şunları söyledi: "Ecevit'in, bakan yaptığı adam ben değil miydim? Ecevit'in İstanbul Büyükşehir adaylığına uygun gördüğü aday ben değil miydim? Bir insan bir gecede gömlek çıkarır gibi, kavga ettiği şeye 'oldu bitti', 'paydos' diyebilir mi? Bunu diyenlere yanıtım şudur: Demokratik Sol Parti'nin ikinci adı 'Ecevit'in partisi'dir." Türker'in açıklamasında Zeki Sezer'e göndermeler de vardı. DSP'nin 'lider partisi' olmadığını söyleyen Türker, Sezer'in iddiasının aksine partiyi küçültmeyi değil, büyütmeyi hedeflediklerini açıkladı. Türker, "Herkese, gelin partiyi büyütelim, parti büyük olsun hepimizin olsun dedik. Buradan Zeki Sezer'e de çağrıda bulunuyorum, gelsin DSP'ye katkıda bulunsun." şeklinde konuştu. İSTANBUL ZAMAN
582059
Tikrit'te 15 mahkum kaçtı
Tikrit'te 15 mahkum kaçtı Giriş Saati Güncelleme Irak'ın Tikrit kentinde 15 kadar mahkumun kaçtığı, firarileri bulmak için kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiği bildirildi. Askeri sözcü Gen. Abdülkerim Halef, firarilerden altısının tehlikeli olduğunu düşündüklerini söyledi. Yetkililerin kaçakların fotoğraflarının bulunduğu el ilanları dağıttıkları ve kent çevresinde kontrol noktaları oluşturdukları bildirildi. Halef, Irak sınırları ve ülkenin kuzeybatısı boyunca önlem alınması talimatı verildiğini söyledi. Yazarlar
582608
Sakallı öğretmen göreve başlatılmadı
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, öğretmen olarak atanan Mehmet Nafi Aksoy, sakallı bir şekilde İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne evrakı ile başvurarak göreve başlamak istediğini belirtti. Aksoy'un başvuru esnasında sakallarının uzun olmasından dolayı kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle, göreve başlama işlemleri yapılmadı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Aksoy'un işe, kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle başlatılmadığı, göreve başlayabilmesi için Aksoy'un kılık kıyafet yönetmeliğine uygun bir şekilde gelerek başvurması gerektiği bildirildi. Aksoy, görüntüsünü almak isteyen basın mensuplarına tepki göstererek, ''Ben şu anda devlet memuru değilim. Atama yazım gelmiş ama ben henüz görevime başlamadım'' dedi.2009-09-24 18:55:31 ben başvurduğumda kot falan vardı yaz gününde. hiç sormadılar bu kıyafet nedir diye :) Kemal kaya 2009-09-24 18:09:25 öğretmenin sakllarının var olması,onun beynindeki bütün bilgileri sıfırlar ve bu nedenle öğrencilere hiçbir şey öğretemez diye başlatmamışlardır.sakalları keserse bütün bilgiler tekrar beynine yüklenir bence.aynı başörtüsü gibi.ayrıca mini etek,düşük bel dar kot pantolon,dekolteli veya omuz -kol açık bluzlar vs de kesinlikle zekayı açıyor ve eğitim-öğretimi çok geliştiriyordur bu ülkede... hilal71 2009-09-24 17:48:04 bu vatandaş sakalını kesip gitmemekle salaklık yapmış. devletin sakal travması oldugunu herkes biliyor. ama tabiki oraya mini etekli bir kadın gitseydi ona kimse birşey demezdi, diyemezdi. dedigi dogru bu adamın, henüz memur olmamış. ama göreve başladıgında pürüz çıkarabilir diye test yapmışlar. keserse mesele kalmaz. Mehmet Tirpan Hava Durumu
581180
Avşar’ın suçu
Derya Sazak Siyaset GünlüğüAvşar’ın suçu 24 Eylül Perşembe 2009 Sanatçı ’a Milliyet’teki söyleşisinde, “halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle açılmış. nedeniyle Avşar’la konuşan Devrim Sevimay da 216. madde kapsamında suçlanıyormuş. üç aydır ’ya silah bıraktıracak süreci tartışıyor. Kamuoyunda “”ın içeriğine ilişkin kuşkucu eleştiriler sürüyor olsa da bir gerçeğin altını çizmek zorundayız. Soruna siyasi çözüm umuduyla bu yaz ’da çatışmaların şiddeti düştü. Daha az kan döküldü. Kaybettiğimiz gençlerin sayısı da azaldı. Bu bile “açılım”ın bir sonucu değil mi? Fikirler öne çıktıkça, eller tetiğe uzun aralarla gittikçe, hayat normalleşmeye doğru aktıkça, Kürt sorununda barışçı çözümlerin de yolu açılacak. 2009 yazını olumlu duygularla hatırlayacağız. Ekimde Meclis açılıyor ve top siyasi partilerin alanına geçiyor. Milliyet yaz boyunca akademik çevrenin, sivil toplumun nabzını tuttu. Güneydoğu’ya yazarlar gönderdi. Sütunlarını demokratikleşme önerilerine açtı. Hülya Avşar da görüşlerini açıklayan sanatçılar arasındaydı. Annesi Türk, babası Kürt olduğu için görüşleri sorulmuştu. Özetle şöyle konuşmuştu: “Türkler, bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Topraklarını, milletlerini korumak istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm ama bu, Kürtleri yok saymak, etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri ’yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler.” Avşar bu sözleri nedeniyle, “halkı, kin, nefret ve düşmanlığa tahrik etmek”le suçlanıyor. Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturma istemi üzerine yaşadığı düş kırıklığını ’e şöyle anlatmış: “O röportajımda, barışa ve hayata güzel bakmanın ne olduğunu, nereden nereye geldiğimizi anlatıyorum ki ben bunların hesabını vermek zorunda değilim. Bunun tam aksini de anlatıyor olabilirdim. Demokratik bir ülke olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Başıma gelene bakın.” Sanatçı, başına gelenleri, “Kürt açılımının tamamen kapatılması” olarak algılamış. Avşar ne denli ağır haksızlığa uğradığını düşünse de savcılığın girişiminden hareketle “açılımın kapandığı” gibi bir genellemeye gidilemez. Avşar’ın da savunduğu gibi, sözlerinde “nefret ve düşmanlığa tahrik olsa” olaylar başka türlü gelişirdi. Şiddetin son bulması ve Kürt sorununa demokratik çözüm bulma umudu toplumda arttıysa “açılım”ın etkisi büyüktür. PKK’nın silahı bırakması yönünde çağrıların Başkanı Başbuğ tarafından da seslendirildiği bir ortamda gerçekten bir “nefret” suçu aranacaksa bunu Hülya Avşar’ın sözlerinde değil, Türkiye’ye Yugoslavya’yı, ’ı örnek gösteren, “dağa çıkmak”tan söz eden lider demeçlerinde aramak gerekmez mi? Avşar soruşturması demokratikleşme adımlarına ters düşüyor.
582889
Süper Loto çekilişi yapıldı
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bilen 99 kişi bin 674 TL 55'er Kr, bilen bin 131 kişi 85 TL 15'er Kr, bilen 154 bin 869 kişi de TL 40'ar Kr ikramiye alacak. Bu haftaki çekilişte, 10 milyon 811 bin 320 TL 29 Kr ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na milyon 592 bin 178 TL 27 Kr, KDV olarak milyon 716 bin 338 TL 75 Kr, Şans Oyunları Vergisi olarak da 960 bin 66 TL Kr aktarılacak. 24 Eylül 2009
581514
Kartal, Moskova'ya tam kadro gidecek
Nobre dışında eksiği bulunmayan Siyah-Beyazlı takımda, dünkü çalışmaya bir tek bağırsak enfeksiyonu geçiren Nihat Kahveci katılmadı. Ferrari ve Tello takımdan ayrı olarak kulüp doktorlarının verdiği programı uyguladı. 28 Eylül Pazartesi günü Moskova'ya gidecek olan Kartal'da Teknik Direktör Mustafa Denizli, oyuncularının tamamını son bir taktik maçıyla görecek. Çalışmaları basına kapalı tutan tecrübeli çalıştırıcı, 30 Eylül'de, Moskova'dan en az bir puanla dönmeyi planlıyor.
582310
Galatasaray hazırlıklarını sürdürüyor
Teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde, Florya Metin Oktay Tesisleri'nde basına ve taraftara kapalı gerçekleştirilen antrenmanda, futbolcuların fiziki dayanıklılık çalışmalarının ardından taktik idman yaptıkları kaydedildi. Sakatlıkları bulunan Sabri, Emre Aşık, Emre Güngör ve Gökhan'ın sağlık merkezinde süren tedavilerinin ardından salon ve sahada özel çalıştırıldıkları ifade edildi. Galatasaray, Eskişehirspor ile oynayacağı karşılaşmanın hazırlıklarını yarın sabah yapacağı idmanla sürdürecek.
580985
1.Lig'de 6. hafta hakemleri!
1.Lig'de 6. hafta hakemleri! 23/09/09 20:53 Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, haftanın maçlarında görevli hakemler şunlar: 26 Eylül Cumartesi: 19.00 Karşıyaka-Kayseri Erciyesspor: Barış Şimşek 19.00 Çaykur Rizespor-Altay: Mustafa Kamil Abitoğlu 27 Eylül Pazar: 16.00 Mersin İdmanyurdu-Gaziantep Büyükşehir Belediyespor: Hakan Özkan 16.00 Boluspor-Adanaspor: Çağatay Şahan 16.00 Hacettepe-Samsunspor: Hakan Ceylan 16.00 Orduspor-Konyaspor: Mustafa İlker Coşkun 16.00 Kartalspor-Bucaspor: Aytekin Durmaz 19.00 Kocaelispor-Giresunspor: Hüseyin Sabancı 28 Eylül Pazartesi: 20.00 Kardemir Karabükspor-Dardanelspor: Mustafa Öğretmenoğlu
582021
Artvin'de sel felaketi: ölü
Borçka'da etkili olan sağanak yağış nedeniyle Kale köyünde muhtar Yusuf Demirci'ye ait katlı evin yıkılması sonucu enkaz altında kalan kişinin kurtarılması için Trabzon, Rize, Giresun ve Erzurum'dan gelen sivil savunma ve AKUT ekiplerinin yürüttüğü çalışma sonucu, Hacer (54) ve Neşe Demirci'nin (17) cesetleri çıkarıldı. Ekipler, Ali Demirci'nin (54) kurtarılması için çalışmalarını sürdürüyor. Borçka ilçesinde sağanak sonucu yıkılarak heyelan altında kalan evde bulunan 35 yaşlarındaki Gülsüm Demirci hayatını kaybetmiş, yaşındaki Beyzanur Demirci ise sabaha karşı sağ olarak çıkartılmıştı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Borçka'daki selde ölümlerin dere yatağında çöken bir binadan kaynaklandığını belirtti. İlçenin Demirciler köyünün Ormanlı Mahallesi'nde, sel sularının evine girdiği Nafiye Şimşek (80) ise evde boğularak hayatını kaybetmişti. Selden etkilenen köyde, bir cami ve ev yıkıldı; çok sayıda ev de su altında kaldı. İçkale deresinin taşması nedeniyle, Düzköy, Kale ve Demirciler köyünde büyük hasar oluştu. Hopa-Borçka yolunun 11 kilometrelik bölümü tahrip olmuş durumda. Bölgedeki anayol su altında olduğu için iş makineleri ve kurtarma araçları sevk edilemiyor. Rize ve Trabzon'dan gelen ekipler Hopa yönünden, Ardahan ve Erzurum'dan gelen ekipler de Artvin yönünden ilçeye yaya ulaşabildi. Vali Mustafa Yemlihalıoğlu, Muratlı barajının kapağının açılarak su tahliyesine başlandığını, durumdan Gürcistan'daki Batum Konsolosluğu'nun haberdan edildiğini belirtti. Rize'de küçük çaplı toprak kayması Rize'de de dün gece etkili olan sağanak yağış sonucu Çamlıhemşin ilçesindeki bazı köylerde küçük çaplı toprak kayması meydana geldi. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sultan Yılmaz, dün gece il genelinde etkili olan sağanak yağış sonucu Fırtına, İkizdere ve bazı ilçelerdeki derelerin debilerinin oldukça yükseldiğini söyledi. Etkili olan sağanak yağış nedeniyle Çamlıhemşin ilçesinde köydeki bazı mahalle yollarında küçük çaplı toprak kayması meydana geldiğini belirten Yılmaz, "Bu yolların bazıları ulaşıma açıldı. Diğerlerinin de ulaşıma açılması için çalışmalar sürüyor. Birkaç saat içinde tamamen açılmış olur. Ayrıca bazı arazilerde de toprak kaymaları oluştu. Ancak herhangi bir can kaybı veya yaralanma yok" dedi. Gece etkili olan sağanak yağış sonucunda İkizdere Deresi'nin taşması nedeniyle İyidere-İkizdere kara yolu Hurmalık mevkisinde ulaşımın kısa süre aksadığını ifade eden Yılmaz, "Geçişin tehlikeli olabileceği endişesiyle gece bir süre kara yolundan ulaşım verilmedi. Ancak şu anda burada bir sorun yok. Yol ulaşıma açık" diye konuştu.
581458
Fehmi Koru: Yap-bozun yanlış parçası
Fehmi Koru 24 Eylül 2009 PerşembeYap-bozun yanlış parçası Türkiye bugün dünden daha önemli bir ülke; bugünkü öneminin yarın daha da büyüyeceği noktasında hiç kuşkunuz olmasın. Bush Amerikası'nın aşırılıklarına âlet olmayışı, Obama Amerikası'nın öncelikleri ve seçtiği yöntemler, Avrupa Birliği'nin hedeflerine erişmede başarısızlığı, teknolojinin dayattığı enerji açlığı, herkes ve her ülke için 'vazgeçilmez' yapıyor Türkiye'yi... 70 milyonluk atılım halindeki bir ülkenin dünyanın ekonomi devleri açısından pazar olarak değerini de unutmayalım. Daha önemlisi ise şu: İktidarda ülkenin son zamanlarda kazandığı değerin farkında bir siyasi kadro var. Değer artışında tercihleriyle en büyük payın sahibi bir kadro bu ve Türkiye'yi böylesine bir ortamda doğru bir yerde konuşlandırmanın sorumluluğu da onlarda. Etrafını saran 'düşmanlığı' usta manevralarla 'dostluğa' çevirmeyi, kendi iç sorunlarıyla boğuşmakta mahir bir ülkeyi uluslararası arenada sözü edilir bir ülkeye dönüştürmeyi ve en önemlisi sorunları halı altına süpürme âdetini terk edip sorunların üzerine üzerine gitmeyi becerdi bu kadro. Gözlerinizi yakın tarihimizin hangi dönemine çevirirseniz çevirin, iç ve dış şartların hiç bu kadar 'olumlu' bir tablo çizdiğini hatırlamayacaksınız; bütün parçaları yanyana getirilmiş bir 'yap-boz' tablosu sanki... “Bir tek parçası yanlış konulduğu için sırıtan bir yap-boz tablosu” demek herhalde daha doğru olacak... Sabah'ta Hasan Bülent Kahraman'ın dünkü yazısında karşıma çıkan şu birkaç cümle beni sarstı: “Türkiye artık çok büyük iddiaların sahibi. Çok güzel bir şey bu. Ama bunu sağlayacak bir beşeri dokuya sahip mi değil mi çok ciddi bir sorudur.” Aslında ülkeye rehberlik eden siyasi kadronun doğruları yakalamaktaki başarısı, risk üstlenmekten çekinmeyen işadamlarının sağladığı devinim, 'beşeri doku' eksikliğinin kolayca giderilebileceğine umut bağlamamız için yeterli. Ancak yine de konuda büyük çabalar gösterilmesi gerektiği de bir gerçek. En azından, kalkınma ve büyüme hamlesini sırtında taşıyacak, ülkemizin adını bayraklaştıracak çapta insanlar yetiştirilmesi ve bunun en kısa zamanda gerçekleştirilmesi şart. Bu da bizi 'eğitim' konusuna götürüyor. Türkiye aslında eğitim konusuna önem verilen bir ülke. Cumhuriyet her vatandaşına okuma-yazma öğretme ülküsünde büyük çapta başarılı olmuş sayılabilir. Artık en küçük yerleşme birimlerinde bile ilkoköğretim okulu, kasabalarda lise var ve üniversite sayısı 100'ü çoktan geçti. Okuma azmi olan her gencimiz bu arzusunu yönlendirebileceği bir kanal bulmakta çok zorlanmıyor. Yine de eğitim alanında başarılı olduğumuz söylenemez. Özellikle 'yaratıcı düşünce' alanında parlak beyinler yetiştiremiyor, uluslararası çapta bilimadamı üretemiyor, bireysel özelliklerin ön plana çıktığı alanlarda göz alıcı örnekler veremiyoruz. Sıradanlığın egemen olduğu bir eğitim sistemimiz var, bu da 'farklı' olanın keşfedilip özelliğe yatırım yapılmasını engelliyor. Buna karşılık, 'sıradan' olanların eğitiminde de istihdam edilebilirliği hedeflemediğimiz için, okullarımız diplomalı işsiz üretmekten başka bir işe yaramıyor. Cumhuriyet'in kitlelerin eğitimine verdiği önemi küçümsüyor değilim, mutlaka gerekli; ancak eğitim düzenini bugünün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre yeniden gözden geçirmenin zamanı herhalde geldi. Bir tür 'butik eğitim' anlayışına ihtiyacımız var. Sanayinin ağırlık taşıdığı yörelerde meslek ve beceri kazandırmaya, turistik beldelerde yabancı dil eğitimine öncelik verilebilir, spora, sanata ve bilime özel yeteneklilerle farklı niteliklere sahip olanlar erkenden keşfedilip ilgi alanlarına göre yönlendirilebilir. Yap-bozun eğreti duran parçasını doğru yerine koymazsak, büyük iddaların sahibi ülkemizi hak ettiği yere taşımakta zorlanırız.
582330
Yumuşak doku tömüründe yeni tedavi
İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, Münih Üniversitesine bağlı Klinikum Grosshadern Tıp Merkezinde görev yapan bilim adamları, bu metodun uygulandığı hastaların iyileşme ve hayatta kalma olasılıklarının yüzde 30 oranında arttığını tespit etti. Onkolog Prof. Dr. Rolf Issels tarafından geliştirilen teknik, hastanın kemoterapi tedavisine de daha iyi yanıt vermesi olasılığını iki kattan fazla artırıyor. Terapide tümörün içindeki ve çevresindeki dokunun ısınmasını sağlayacak elektromanyetik bir enerjinin kullanıldığı bildirildi. Araştırmaya göre, ısı sadece tümörlü hücreleri öldürmekle kalmayıp, bu hücreleri daha zayıf kılarak ve kan akışını artırarak kemoterapi tedavisinin daha etkili olmasına da yardımcı oluyor. Avrupa ve ABD'deki değişik merkezlerde 1997 ile 2006 yılları arasında tedavi gören hastalığı ilerlemiş 341 kişinin yer aldığı aşamalı araştırmada, hastaların yarısına kemoterapinin yanı sıra ısı terapisi de uygulandı. 34 aylık bir izleme sürecinin ardından toplam 153 hasta yaşamını yitirirken, ısı terapisi gören hastalar arasında ölüm oranı,sadece kemoterapi tedavisi görenlere nazaran yüzde 44 azaldı. Bilim adamları, araştırmanın bir sonraki aşamasında, ısı terapisinin bağışıklık sistemini geliştirmede ve kanser tedavisinde daha etkin bir rol alıp alamayacağı üzerinde durulacağını bildirdi.
582226
35 yönetici ve çalışana soruşturma
Sağlık Bakanlığı, müfettişlerin süren incelemeleri sonunda Sakarya ve Araştırma Hastanesi'ni zarara uğrattıkları öne sürülen, aralarında istifa eden başhekimin yanı sıra görevden alınan yöneticiler ve yaklaşık 30 görevli hakkında adli soruşturma için Sakarya Valiliği'nden izin istedi. Sakarya ve Araştırma Hastanesi'yle ilgili ortaya atılan bazı iddialarla ilgili Sağlık Bakanlığı'ndan gelen müfettişler inceleme yaptı. Hastanede, 2006- 2008 yıllarını kapsayan inceleme sonucu rapor hazırlandı. Raporda, hastanede açık ihalenin haksız yere iptal edilerek doğrudan kat pahalı alım yapıldığı, piyasanın çok üstünde yüksek fiyatla dışarıdan mal alındığı, en düşük teklif veren firmanın pazarlığa davet edilmediği ve personel ile hasta sayısından fazla yemek faturası kesildiği iddia edildi. Bu tespitler doğrultusunda da Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. Başhekim Muzaffer Yılmaz soruşturma öncesi istifa ederken, yardımcısı İlker Aksu, Hastane Müdürü Ahmet Kemiksizoğlu ile müdür yardımcısı görevlerinden alındı. Bunlarla birlikte toplam 35 yönetici ve görevli hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulması için Sakarya Valiliği'nden izin istendi. Valiliğin izin vermesi halinde Sakarya ve Araştırma Hastanesi'nin eski yöneticileri hakkında dava açılabilecek. Sakarya Sağlık İl Müdürü Hasan Bektaş, eski başhekim Muzaffer Yılmaz'ın soruşturma öncesinde görevinden istifa ettiğini söyledi. Müfettiş raporunda fazla hasta ve refakatçı gösterilerek yapılan ödemenin aylık yaklaşık 10 bin TL olduğu, bunun yıla dönük olarak geri ödenmesi isteniyor. Bu rakamın da yaklaşık 500 bin TL'ye yakın olduğu belirtildi.
582069
Milli maçların saatleri!
Milli maçların saatleri! 24/09/09 12:37 Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, 10 Ekim Cumartesi günü Belçika ile başkent Brüksel'deki King Baudouin Stadı'nda oynanacak karşılaşma TSİ 21.45'te başlayacak. Ermenistan ile 14 Ekim Çarşamba günü Bursa Atatürk Stadı'nda yapılacak maçın başlangıç saati ise 21.00 olarak belirlendi.
581551
Ronaldo, Kaka Villarreal'i bitirdi
Real Madrid deplasmanda Villarreal'i 2-0 yendi ve 'da bu sezon oynadığı dördüncü maçı da kayıpsız geçti. Sezona mutlak şampiyonluk iddiasıyla giren Real Madrid, 55 dakika 10 kişi oynayan Villarreal'i süper yıldızları Cristiano Ronaldo ve Kaka'nın golleriyle yendi. Rekor transfer Ronaldo maçın hemen başında kişisel becerisiyle Real'i öne geçirdi. 73. dakikada Kaka penaltıdan skoru tayin etti. 35. dakikada Gonzalo Rodriguez'in atılmasıyla maçın sonuna kadar bir kişi eksik oynayan Villarreal dördüncü maçında da galibiyetle tanışamadı ve iki puanda kaldı. 12 puana ulaşan Real Madrid ise averajla Barcelona'nın ardından ikinci sırada. Ligdeki ilk üç maçını kazanan Athletic Bilbao deplasmanda Tenerife'ye 1-0 yenilmekten kurtulamadı. Sezon başında Barcelona ve Real'i zorlayacak ekipler arasında gösterilen Atletico Madrid evinde Almeria ile 2-2 berabere kaldı ve galibiyet hasretine son veremedi. Valencia, David Villa ile öne geçtiği mücadelede Manu (2) ve Pedro Leon'un gollerine engel olamayınca Getafe'ye 3-1 mağlup oldu. Valencia bu sezon ligde ilk kez yenildi. Deportivo'ya evinde 3-0 yenilen ligin yeni takımı Xerez, dördüncü maçından da puansız ayrıldı. 4. hafta Getafe 3-1 Valencia Tenerife 1-0 Athletic Bilbao Atletico Madrid 2-2 Almeria Xerez 0-3 Deportivo Coruna Espanyol 2-1 Malaga Valladolid 1-2 Osasuna Villarreal 0-2 Real Madrid 1-4 Barcelona Sevilla 2-0 Mallorca
582141
Fransa, fedakar Türk annenin kitabını konuşuyor
fedakar Türk annenin kitabını konuşuyor ’nın başkenti ’te yaşayan ’ün tedavisi imkansız hastalığa yakalanan kızı Berivan’ı yaşatmak için 17 yıl boyunca verdiği mücadeleyi anlatan kitabı, Fransa’da “Le Prix Littéraire Comte de Monte-Cristo” ödülüne aday gösterildi. 2005 yılından bu yana, Fransa’da adli haksızlığa maruz kalmış kişilerle ilgili biyografi niteliğindeki en iyi kitaba veriliyor. Meral Tüzün’ün kitabı da içinde olmak üzere bu yıl 10 kitap, ödüle aday gösterildi. Seçici kurulu, 27 Ekim Salı düzenlenecek törenli büyük ödül ve jüri özel ödülünü kazananları açıklayacak. FEDAKAR TÜRK ANNENİN DRAMI “Max Milo” yayınevi tarafından basılan “Une Derniere Preuve d’Amour: Mon Combat Pour ma Fille” (Son Bir Sevgi Kanıtı: Kızım İçin Verdiğim Mücadele) adlı kitap, Fransa’da Şubat ayında yayımlandığında büyük yankı uyandırmış ve ülkenin önemli kitapçı zinciri Fnac’ta ayın en çok satılan 100 kitabı arasına girmişti. Kitap, bir annenin 17 yıl boyunca bitkisel hayattaki kızını yaşatmak için verdiği mücadeleyle birlikte Fransa’da tartışmalarına da önemli ölçüde ışık tutuyor. Meral Tüzün, 17 yıllık bir mücadelenin ardından, kızının artık daha fazla ızdırap ve acı çekmemesi için 2007 yılında hastanede ölümüne izin vermişti. Fransa’da 2005 yılında çıkan bir yasanın verdiği hakka da dayanan Tüzün, kızının acı çekmemesi için uyutulduktan sonra, dışarıdan sonda ile ve su borularının kesilerek ölümünün sağlanmasına onay vermişti. Ötanazinin suç olduğu Fransa’da, 2005 yılında kabul edilen ve “Leonetti” adıyla anılan yasa, hastalıklarına çare bulunulamayan kişilerin, ağrılarının ilaçlarla dindirilmesi dışında, tedavilerine son verilmesine olanak sağlıyor. 1990 yılında daha 11 yaşındayken hastalığın ilk belirtilerini hisseden Berivan, yavaş yavaş sinir sisteminin çökmesinin ardından kısa bir süre sonra bitkisel hayata girmişti. Doktorların iki ile altı sene arasında yaşayacağı tahminlerine rağmen Meral Tüzün, kızının tedavisi için dünyanın dört bir yanındaki tıp merkezleriyle ilişki içine girmiş ve alternatif tıp dahil kızının tedavisi için farklı metotların denenmesine izin vermişti. Kızının tedavisi için ve ’ye giden ve buradaki tıp merkezlerinden de yardım alan Meral Tüzün, 17 yılın sonunda tedavi için bütün umutlarını yitirdikten sonra kızına artık daha fazla acı ve ısdırap çektirmenin haksızlık olacağı düşüncesine sahip olmuştu. Fransa’ya eşiyle birlikte işçi olarak gelen ve fabrikalarında çalışan Tüzmen, kızı için hem 17 yıl süreyle verdiği mücadeleyi anlatmak, hem de ötanazi ile ilgili tartışmalara katkıda bulunmak için bu kitabı kaleme aldığını belirtiyor.
582019
13:01 Merkel: G-20’nin öneminin artmasını istiyoruz
Merkel: ’nin öneminin artmasını istiyoruz Başbakanı dünya ekonomisinin şekillendirilmesi için ’nin öneminin artmasını istediklerini söyledi. Merkel, G-20 zirvesine katılmak amacıyla bugün ’nin Pittsburgh kentine hareket etmeden önce, Almanya Peer Steinbrück ile birlikte başbakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, zirveye AB olarak önemli önerilerle katılacaklarını belirtti. Merkel, “Pittsburgh, G-20’nin gelecekte de aynı şekilde etkili olup olamayacağını gösterecek. Biz Almanya olarak G-20’nin öneminin artmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Dünyadaki tüm ve mali kuruluşların altına alınması ve bunun için uluslararası alanda kurallar getirilmesi gerektiğini tekrarlayan Merkel, bazı kararların somutlaşması açısından Pittsburgh’un bir dönüm noktası olacağını kaydetti. Merkel ayrıca, ’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenecek zirvesine de iyi hazırlandıklarını ancak, bu zirve için şu ana kadar genel olarak yapılan hazırlıkları yetersiz bulduğunu sözlerine ekledi. Steinbrück de, AB’nin Pittsburgh zirvesine iyi hazırlandığını ve AB’nin ortak tutumunu zirvede de sürdürmesini dilediğini söyledi.
582095
Şahin: Meclis'teki görüşmeler açık yapılacaktır
Şahin, Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nce Isparta'da düzenlenen 1. Uluslararası Davraz Kongresi'nde yaptığı konuşmada, insanoğlunun en çok ihtiyaç duyduğu şeyin diyalog olduğunu söyledi. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerle iletişim ve haberleşme alanlarında çok hızlı değişimlerin yaşandığını kaydeden Şahin, şunları söyledi: ''Artık dünyamız küresel köy haline geldi. Artık hiç bir ülke 'Ben tek başıma sorunlarımı çözerim ve milletimi memnun ederim' diyemez. Terörle mücadele etmek istiyorsanız, organize suç örgütleriyle mücadele etmek istiyorsanız, göçle mücadele etmek istiyorsanız, bunları tek başına bir ülkenin çözmesi mümkün değildir. halde uluslararası diyalog ve işbirliğine şiddetle ihtiyaç vardır. nedenle Davos kongresi çok önemli bir başlık seçmiştir.'' Anadolu coğrafyasının farklı dinden ve kültürden insanların asırlar boyu hep barış içinde yaşadığı topraklar olduğunu dile getiren Şahin, diyalog ve hoşgörünün en canlı örneklerinin Anadolu topraklarında bulmanın mümkün olduğunu dile getirdi. Şahin, şöyle konuştu: ''Bizim bazı şehirlerimizde cami, kilise, havra yan yanadır. Dolayısıyla biz milletçe hem ülkemizde hem de dünyada barıştan yana bir anlayış ve tavırdan yanayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Yurtta barış dünyada barış' derken bunu kastetmiştir. Bu topraklar, küresel diyaloğun tartışılabileceği en seçkin topraklardır. Bunun öncülüğünü SDÜ'nün yapmış olması dolayısıyla ilgilileri tebrik ediyorum.'' Konuşması sırasında ''Davraz'' yarine sehven ''Davos'' diyen Şahin, ''Demek ki Davraz, Davos olacak. Söyleyene değil, söyletene bak. Çünkü iddiayla çıktınız ve benim belleğimde de bunlar yan yana gelince, görüyorsunuz nasıl karıştı?'' dedi. Şahin, 17 yıllık geçmişi olan genç bir üniversitenin böyle bir projeyi başlatmış olmasının her türlü takdirin ötesinde olduğunu ifade etti. Üniversitelerde yeni eğitim ve öğretim yılının başlamak üzere olduğunu anımsatan Şahin, YÖK Kanunu'nun ilgili maddesinde ''Üniversiteler ne için vardır'' sorusunun cevabının olduğunu kaydetti. Şahin, ''Milletin ve ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirmek için vardır üniversitelerimiz. Peki üniversitelerimiz bu hedefin neresindedir? Henüz bu hedefin bir miktar uzağında olduğumuzu ifade etmek istiyorum'' diye konuştu. Yeni eğitim öğretim yılının açılışında, üniversite sanayi iş birliğinin, üretilen patent sayılarının, mezun olan öğrencilerin yeterliliklerinin de sorgulanmasının önemine değinen Şahin, alınacak cevaba göre düzenlemelerin yapılmasını istedi. İlk, orta ve yüksek öğrenimde yaklaşık 18 milyon öğrencinin bulunduğunu anlatan Şahin, bir çok ülkenin nüfusundan bile fazla olan bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi halinde Türkiye'yi kimsenin tutamayacağını kaydetti. -''DEMOKRATİK AÇILIM'' OTURUMU- Mehmet Ali Şahin, kongredeki konuşmasının ardından kongre merkezindeki halı sergisini gezdi. Bu sırada, gazetecilerin, ''demokratik açılım'' ile ilgili oturumun açık yapılacak olmasının MHP'nin tavrıyla mı ilgili olduğunu sormaları üzerine Şahin, Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in bir Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, ''Oturumun kapalı ya da açık olması bizim için fark etmez. Bizim milletten saklayacak bir şeyimiz yok'' dediğini hatırlattı. TBMM Başkanı Şahin, ''Sayın Başbakan da bu görüşü orada (ABD) tekrar etmiştir, diye değerlendiriyorum. TBMM, İçtüzüğe göre yönetilir. Ben ve veya benim vekillerimden biri oturumu yönettiği takdirde İçtüzük neyi gerektiriyorsa yapılır. Meclis'teki görüşmeler bir kapalı oturum talebi gelmediği sürece de İçtüzüğe uygun olarak açık olarak yapılacaktır'' dedi.
582486
17:19 Dolar günü düşüşle kapattı
Dolar günü düşüşle kapattı serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4850 liraya, avronun satış fiyatı 2,1870 liraya geriledi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle ’da 1,4820 liradan alınan dolar 1,4850 liradan, 2,1830 liradan alınan avro 2,1870 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4870 lira olan dolar güne 1,4850 liradan, 2,1940 lira olan avro da 2,1840 liradan başlamıştı.
581048
Şüpheli paketten patlayıcı çıktı
Nihat'ın Beşiktaş'a gelişiyle ilgili yaptığı açıklamalar önümüzdeki günlerde çok konuşulacak! Nihat döndüğüne bin pişman... Telman İsmailov oteli için 1.5 milyar dolar harcadı ama 'Mardan' markasını alamadı. Rus milyarderi bir Türk işadamı marka için mahkemeye verdi. Şimdi iki işadamı Mardan markası için mahkemelik..
582942
Barbie film yıldızı oluyor
Variety gazetesi, haberinde, film şirketi Universal'ın müdürü Marc Shmuger'in ''bu olağanüstü şansı kendilerine veren Mattel'e minnettar olduklarını'' ifade ettiğini yazdı. Hollywood'dan haberler veren gazete, 1959'da piyasaya sürülen ve dünyada en fazla satan oyuncak bebek olan Barbie'nin ''beyazperdede ete kemiğe bürüneceği'' ve başrol oynayacağı filmin gösterim tarihine ve filmdeki diğer oyunculara ilişkin bilgi vermedi. Ancak gazete, yapımcının ''Julie ve Julia'' filmine imza atan Laurence Mark olacağının kesin olduğunu yazdı. Variety ayrıca, Mattel'in 1981'de yarattığı oyuncak, çizgiroman ve çizgifilm serisi ''He-Man ve Evrenin Hakimleri''ni de beyazperdeye taşımak üzere Columbia film şirketiyle anlaşma imzaladığını duyurdu. ''He-man ve Evrenin Hakimleri'' ilk kez 1987'de filme alınmıştı.
582777
Kastamonu'da trafik kazası: ölü
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, D-100 karayolu Tosya Ortalıca beldesi Kepir mevkisinde, Sinop'tan İstanbul yönüne gitmekte olan Ahmet Altaş idaresindeki 06 5650 plakalı otomobil, yoldan çıkarak metrelik çukura yuvarlandı. Kazada Fadime İnan olay yerinde hayatını kaybederken araçta bulunan Ahmet Altaş, İbrahim İnan, Deniz Hilal Altaş ve Şule İnan ağır yaralı olarak Tosya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
581867
Hakan: Ahiretteki rövanşı bekliyorum
Simge FISTIKOĞLU'nun röportajı Cimbom’da Metin Oktay’dan sonra camia 2. bir Metin Oktay’ı kaldıramazdı. Herkes yüze gülüyor, arkadan konuşuyor. İnsani tavırların az olduğu bir süreçteyiz. Türkiye liginde en çok gol atan futbolcu... Galatasaray’ın lig ve Avrupa kupalarındaki en golcü ismi... Milli Takım formasıyla en çok gol atan futbolcu.... 1997 FIFA Dünya Gol Kralı ve ‘Bronz Ayakkabı’nın sahibi... Yani rekorların rekortmeni Hakan Şükür; Türk futbolunu, G.Saray’dan ayrılışını, kırgınlıklarını ve Cimbom’un bu sezonki performansınıanlattı. AHİRETTEKİ RÖVANŞI BEKLİYORUM "FETHULLAH GÜLEN'LE ORLONDO'DA GÖRÜŞTÜK" ‘İnanç da iyi bir motivasyondur’ “Herkes aynı şekilde düşünmek zorunda değil. Ancak herkes birbirine gerekli saygıyı da göstermeli. İnanç da sonunda iyi bir motivasyondur, belki arkanıza aldığınız bir rüzgardır. Bunlar bile zamanında kamuoyuna çok daha bir farklı şekilde yansıtıldı. Fettullah Gülen’i ise kızlarımla Orlando’ya gittiğim dönemde ziyaret ettim.” ‘Türkiye’de yönetici yetişmiyor’ “O gün, şartlarda bu teklif kime yapılsa kabul ederdi. Kısa süreceği belliydi. Çünkü Bülent de bazı şeyleri ona söylendiği gibi yapamazdı. Aynı teklif bana gelse, ‘G.Saray çağırdı’ der, kabul ederdim. Ülkemizde oyuncu, hakem yetişiyor ama yönetici yetişmiyor. Geçen yıl G.Saray 5. oldu ama arşivlerde eleştirel bir tablo yok. Ya Bülent gönderilecekti ya da transferle gündem değiştirildi. Bu da G.Saray’a zarar verdi.” Siz, Bülent Korkmaz ve Hasan Şaş’a jübile yapılmaması, oyuncuların Florya’dan küs ayrılması bir alışkanlık halini mi aldı? Biz hiçbirimiz G.Saray’ın tapulu malı, Florya’nın demirbaşı değiliz. Elbette bir gün ayrılacaktık. Ama ayrılma sürecinde stratejik planlar, kamuoyunu yanlış yönlendirmeler oldu. Güçlü gördükleri, kolay gönderemeyeceklerini bildikleri için yanlış haberler üretildi. G.Saray’ın şu anki yönetim yapısına bakınca bunu rahatça görebilirsiniz. Ayrılık sürecinizde neler yaşandı? Ayrılacağımı söylemiştim. Sonra “Sen ayrılamazsın, ona biz karar veririz” havası yaratıldı. Bu da Metin Oktay’dan sonra camiaya 2. bir ismin mal olmasını engellemek içindi. Çünkü G.Saray camiası 2. bir Metin Oktay’ı kaldıramazdı. Samimiyetsiz bir dönem yaşanıyor, beraberken birbirinin yüzüne gülünüyor, yöneticiler gittikten sonra arkasından konuşuluyor. İnsani tavırların az olduğu bir süreç. Adnan Polat, sizi futbol okulunun başına düşündüğünü açıkladı. Neden kabul etmediniz? Böyle teklifleri samimi bulmuyorum. Bir yandan strateji uygulayıp ardından “Heykel” diyeceksiniz. G.Saray’a heykelim dikilsin diye gelmedim. Bu heykelin yapılması, adımın verilmesi beni ezer. Böyle şeylere hiç talip olmadım. Hiçbir şey olmamayı kabul etmiş bir Hakan’ım. En büyük güç de bu. Hiçbir yere bağlanmadan yaşamak... Futbolu bırakırken bu süreçte sizi en üzen şey ne oldu? Kendi isteğimle olsa, belki futbolu daha önce bırakacaktım. Onların isteğiyle bırakmış olmak üzdü. Bir de içten vurulmak. Başarılarınızı kıskanan, isminizin camiayı aştığını düşünenler kabul edemedi. Tarihimizde içten vurulmalar çok var, herhalde büyüklerimiz çok tarih okumuş. Bunları yapanların duygusuz olduğuna, kalbinin, inancının olmadığına, başka kimseyi düşünmediğine inanıyorum. Yüksek yerlerdekilerin kendilerini görmesi zordur. makamların şatafatı çoktur. Kendinizi görmek zordur, ne zaman ayrılırsınız, zaman görürsünüz. Burada görmezseniz, ahirette görürsünüz. İşte ben oradaki karşılaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. 'ARDA TURAN SAKIN BAŞKANI DİNLEMESİN' Arda’nın G.Saray’da kaptanlığa getirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Adnan Polat “Arda’ya transfer teklifi yapan kulüp liginin ilk 5’i içinde değilse izin vermem” diyor. Bu yaklaşımı doğru mu? Kaptanlığın yaşı yoktur. Arda konuşmaları ve davranışlarını kontrol edebilecek düzeye geldi ve bu sorumluluk duygusu ona verildi. Bunu kaldırabilir. Bazen zorlanacak. dönemlerde “Yapamıyor” demek yanlış. İlginçtir, beni Torino’ya gönderen isim de Adnan Polat’tı. Ama Torino İtalya Ligi’nin ilk 5’inde değildi. Arda’ya tavsiyem, kariyer planlamasını kendisi yapsın. Arda’ya Lincoln’ün 10 numaralı forması da verildi. İlk günden beri sorun çıkartan Sambacı için ne düşünüyorsunuz? Geç kalınmış bir karar. Bazı şeylerin önüne uzun zaman önce geçilebilirdi. Maddi ve manevi kayıplar oldu. Lincoln iyi bir insan ama futbol hevesi bitmiş, artık materyalist bakıyordu. Gitmediği deplasmanlar, oynamadığı maçlar ortada. Türk futbolcu, yabancının her şartta yanında olmasını bekler. Hagi, Taffarel ve Popescu gibi. Bunu görünce, ücreti 10 katı fazla da olsa rahatsız olmaz. Tersinde ise ücreti de batar, hareketleri de. Biz de onu oynatabilmek, moral vermek için çok fedakarlık yaptık. Aldığı araçtan gittiği mekanlara dek yardımcı olduk. Hep verdik ama karşılığında bir şey görmedik. Göz göre göre bir kayıp oldu. Takıma faydalı olmamasına karşın taraftarın Lincoln’ü sürekli desteklemesi, Galatasaray’ın motivasyonunu bozdu mu? Bu zamanla dile de getirildi. Her şeyini veren bizler, işler kötü gidince camia ve taraftarımızca en ağır şekilde eleştirildik. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şey üretmeyen birinin, yaratılan sansasyon sayesinde bu kadar ilgi görmesi bazı arkadaşlarımın motivasyonunu bozdu. 'BİZİM UEFA KADROSU BU TAKIMI YENER' Transferleri gündem değiştirme hamlesi olarak mı görüyorsunuz? Takım kayıpsız gidiyor, performansını nasıl buluyorsunuz? Mart’ta kongre var. G.Saray başarılı olmak durumunda. Eğer transfer kendi başarınız için yapılmışsa, başarısız olur. Belki bugünü kurtarabilirsiniz, seçim kazanabilirsiniz. Ama ben bundan sonraki sürecin G.Saray için zor olacağını düşünüyorum. Taraftar gibi cevap verirsem, takım çok iyi. Hatta UEFA Kupası’nı kazanan kadrodan bile iyi. kadro, “5. bile olamaz” denilen, dibe vurmuş ama dipten sonra yıl şampiyon olan, UEFA Kupası kazanan bir kadroydu. “O kadro mu, bu kadro mu?” derseniz, vitrin olarak bu kadro daha iyi. Ama kazanılmış başarı üzerinden ve başarıların nasıl kazanıldığını konuşursak, tabii ki UEFA kadrosu. takımı bugün karşılaştırın, maç yaptırın, bugünkü kadro yenemez. ‘MİLLİ TAKIM’IN ŞANSI ÇOK AZ’ Bosna yenilgisi sonrası Milli Takım’ın 2010 Dünya Kupası finallerine katılma şansı nedir? Çok az. Kendi elimizle avantajı rakiplere verdik. Grupta durumu onların performansı belirleyecek. Yine de her şey olabilir. Bosna ile kıyaslayınca, kadro kalitesi itibarıyla Dünya Kupası’na gitmeyi hak eden biz olsak da futbol mücadele edenin, kendisini daha çok verenin kazandığı bir spor. Milli Takım’ın handikapı, bazı maçları birkaç oyuncunun kişisel performansıyla kazanması. Emre ve Arda’nın fiziksel yapıları da bunda etkili oluyor. Yoklukları mutlaka hissedilecektir. Habertürk 2009-09-24 12:47:53 Sayın Hakan bey Türk futbolu sizden çok şeyler öğrendi ama ülkemizde daha düne kadar birazcıkta olsa inançlı olmak başarıları gölgeliyordu.o nedenlede ortamı bu gibi kişiler diledikleri gibi hareket ettirdi.Artık durmayacağız,susmayacağız herne varsa şimdi hesaplaşında herkes doğruyu görsün.size olan güvenimiz sonsuz. O.Fatih Kaynak 2009-09-24 12:27:24 çok kıymetli naif ince ruhlu kardeşim hakan hayatın her anında buna benzer vefasızlıklar kıymet bilmezlikler alabildiğine fazla ama gerçekler hiç bir zaman değişmez önemli olan insanların gönlünde güzel izler bırakmaktır senin beyefendiliğin samimiyetin tevazun insanları değerlendirirken bile karşı tarafı üzmemek için gösterdiğin nezaket bizlere çok iyi örnekler oluşturuyor.benim görüşüm bir insanda olması gerende budur ne yazıkki günümüzde bu değerler alt üst olmuş durumda maalesef saygı ve sevgilerimle. aziz yalçınkaya 2009-09-24 12:16:06 hakan tartışmasız türk futbolunun en iyi oyuncusur. saha içinde ve dışında örnek insandır. mütevazidir. hakan şükür gönlümüzde hep numaradır şaban tidim 2009-09-24 11:59:00 Hakan kardeşim bu ülkede başbakan asıldı başbakanı çok sevenler ne yaptı hiç.Sen kalkmış hala konışuyorsun,amacın ne haksızlıgıga ugradıgını söyledin belki dogru olabilir ama, GS yı dogru giderken abartarak eleştirmen HAKSIZ..O zaman bende sana hakkımı HELAL etmiyorum AHİRETTE SENLE görüşecez Hakan kardeşim..Sebebi ne dersen Emrezik efendi nın İHANETİNİ zaman sende biliyordun,hatırlasana bedava gittiginde sen onun FEBEŞLİ oldugunu bildigin halde yönetime neden söylemedin sende ihanet ettin. huseyinuner
582463
Kadınlar daha uzun süre işsiz kalıyor
Bahçeşehir Üniversitesi Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Duygu Güner ve Burak Darbaz tarafından 2006 Hanehalkı İş Gücü Anketi (HİA) ham verileri kullanılarak hazırlanan Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin (BETAM) araştırmasına göre, Türkiye işgücü piyasası, iş gücüne katılım, işsizlik oranı gibi önemli göstergelerde cinsiyete bağlı olarak büyük farklılıklar gösterirken bu farklılıklar işsiz kalma sürelerine de yansıyor. TÜİK tarafından açıklanan Mayıs 2009 işsizlik süreleri istatistikleri incelendiğinde bu farklılaşma görülürken, işsizler arasında uzun dönemli işsizlerin payı kadınlarda yüzde 33 iken, erkeklerde yüzde 24 olarak gerçekleşti. Kısa dönemli işsizlik ise işsiz erkekler arasında daha yaygın bir durum olarak ortaya çıkarken, erkeklerde kısa dönemli işsizlerin toplama oranı, kadınlardakinden yüzde puan daha yüksek oldu. Araştırmada kadınlarda, uzun süreli işsizlerin toplam içindeki payının erkeklere kıyasla daha yüksek olmasının arkasında yatan nedenler, rezervasyon ücretleri (kişinin iş teklifini kabul etmek için razı olacağı en düşük maaş ya da ücret) ve iş gücü piyasasında olası ayrımcı eğilimler olmak üzere iki ana çerçevede açıklanabileceği belirtildi. Araştırmada, işsiz kadınların eğitim seviyelerinin işsiz erkeklere göre yüksek olduğu görülürken, dikkati çeken bir diğer nokta ise üniversite mezunu kadınların ağırlığı oldu. İşsiz erkekler arasında üniversite mezunlarının payı yüzde 9,4 olarak belirlenirken, kadınlarda bu pay yüzde 21,3 düzeyinde bulunuyor. İşsiz kadınların yüzde 39,6'sı lise mezunu iken aynı oran erkeklerde yüzde 25,4 olarak tespit edildi. Çalışan kadınların erkeklere kıyasla daha büyük bir kısmı üniversite mezunu iken, kadınlarda bu oran yüzde 30,5, erkeklerde ise yüzde 13,8 olarak belirlendi. Araştırmaya göre, uzun süreli işsizliğin her eğitim seviyesi için kadınlarda daha yaygın olduğunu gösteriyor. Kadınların iş tecrübesi daha az BETAM'ın araştırma notuna göre, rezervasyon ücretlerinin belirlenmesinde iş gücü piyasasında olanların eğitimi kadar iş tecrübesi de rol oynuyor. İş tecrübesini doğrudan ölçmek eldeki verilerle mümkün olmasa da kişinin daha önce çalışıp çalışmadığı bilgisi en azından iş tecrübesi olup olmadığının göstergesi olurken, daha önce çalışmış olmak işsizlik sürelerini oldukça kısaltıyor. Daha önce çalışmış kişilerde kısa süre (1-5 ay) işsiz kalanların oranı yüzde 53 olarak belirlenirken, yine aynı grupta bir yıldan uzun süre işsiz kalma ihtimali yüzde 32 iken, daha önce herhangi bir işte çalışmamış kişiler için aynı ihtimal yüzde 55 olarak tespit edildi. Kadın işsizlerde daha önce herhangi bir işte çalışmamış olanların oranı yüzde 36, erkeklerde ise bu oran yüzde 16 oldu. Bu nedenle daha önce çalışmamış olanlar için gözlemlenen uzun işsizlik süreleri özellikle kadınları etkilerken, bu veriler ışığında, kadınların işsizlik sürelerinin daha uzun olmasında iş tecrübesi eksikliklerinin etkili olduğu görülüyor. Araştırmada, kadınların iş gücü piyasasındaki durumlarını düzeltmek için daha önce çalışmamış olan kadınların iş gücü piyasasına uyumunu kolaylaştırıcı politikaların öneminin büyük olduğuna işaret edilirken, bunun da ancak iş gücüne katılan kadınların iş arama/iş bulma yetkinliklerinin geliştirilmesi, iş garantili meslek kursları, işverenlere yönelik kadın istihdamı teşvikleri benzeri projelerle kadın iş gücünün desteklenmesi ile gerçekleştirilebileceğinin altı çizildi. Araştırmaya göre, umudu kırılan kadınların işsiz kadınlara oranı yüzde 32 gibi yüksek düzeyde seyrederken erkeklerde bu oran yüzde 18 seviyesinde kaldı. Araştırmada, ''Açıkça görülmektedir ki umudu kalmadığı için iş gücü piyasasından çekilme, kadınlarda göreli olarak daha yaygın bir olgudur, yani kadınların daha uzun süreli işsiz kalışının arkasında iş gücü piyasasında kalmak için gösterilen bir kararlılık yatmamaktadır'' denildi. Sosyokültürel yapı ve kadınların iş gücüne katılımı Araştırmaya göre, sosyokültürel yapı kadınların iş gücüne katılımını ve dolayısıyla istihdam ve işsizlik durumlarını belirleyen bir diğer önemli faktör olurken, araştırmada şunlar ifade edildi: ''Ataerkil aile yapısında kadın gelirinin ek gelir olarak değerlendirilmesi ve kadınların temel sorumluluğunun ev içi işler olduğu algısı da bu duruma katkıda bulunmaktadır. Bir başka deyişle iş bulamayan kadınlar için ev işleri ile meşgul olmak her zaman kabul edilebilir ve üretken bir faaliyet olduğu için iş arayan kadınlar olası iş fırsatlarını değerlendirirken ev işlerindeki üretkenliklerini de göz önünde bulundurarak hareket etmektedir. Rezervasyon ücretleri ev işlerindeki üretkenlikleri de kapsayacağından bir kadın ile bir erkeğin rezervasyon ücretleri farklılaşacak, ev içi üretimin ekonomik değeri nedeniyle kadınların rezervasyon ücretleri görece daha yüksek bir seviyede oluşacaktır. Ev işlerindeki üretkenlik rezervasyon ücretlerini yükselterek bu beklentileri karşılayacak iş bulma olasılığını düşürecek, dolayısıyla kadınların işsiz kaldıkları süreyi uzatacaktır. Bu nedenle kadın istihdamının önündeki en önemli engellerden biri belki de bu ev içi sorumluluklardır.'' İşverenlerin, aynı üretkenliğe sahip bir kadın ve bir erkek arasında tercih yaparken erkeği istihdam etme eğiliminde olması, kadınların iş arama sürelerini ve dolayısıyla işsiz kalma sürelerini uzatacağının altı çizilen araştırmada, bu nedenle, mevcut çalışmanın, işverenlerin olası cinsiyet ayrımcılığını ölçmeye izin veren işveren anketleriyle desteklenmesi gerektiği belirtildi. 24 Eylül 2009
582473
Eski milletvekili Yaycıoğlu vefat etti
Eski milletvekili Yaycıoğlu vefat etti 13. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Hüseyin Yaycıoğlu, vefat etti. Yaycıoğlu, yarın Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi Merkez Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Andırın Mezarlığında toprağa verilecek.
581430
Belgesel filmler Altın Safran için yarışacak
Safranbolu'nun ilk konaklarından, tarihi doku içinde yer alan ve geçtiğimiz yıllarda restore edilen 'Mektepçiler Konağı'nda, Safranbolu sevdalısı Suha Arın'ın aldığı ulusal ve uluslararası ödülleri, çalışma masası, kütüphanesi gibi eşyalarının yanı sıra "Safranbolu'da Zaman" belgesel filmini çektiği kamera ve bu filme ait materyal de sergilenecek. Bu belgesel, önce Safranbolu'yu yıkılmaktan, yok olmaktan kurtarmış, daha sonra da yurtiçinde ve yurtdışında tanınmasında rol oynamıştı. Festivalde gerçekleşecek etkinliklerden bazıları şöyle: 24 Eylül Perşembe, Belgesel: Kars'ın Solan Rengi Molokanlar (Yalçın Yelence), 20.00, Aslanlar Kültür Merkezi. 25 Eylül Cuma, Panel: Dünya Kentlerinde Koruma Olgusu, 14.30, Cinci Han. 25 Eylül Cuma, Panel: 'Türkiye'de Belgesel Filmin Uluslararası Ölçekte Yeri ve Önemi', Cinci Han 25 Eylül Cuma, Belgesel: Geçmişteki Geleceğimiz Safranbolu, İsmail Şahinbaş, 17.30, Cinci Han 25 Eylül Cuma, Süha Arın Belgeselleri Gösterimi, Süha Arın Meydanı. KÜLTÜR SANAT
581447
Bakan Eker'den, DTP'li Baydemir'e bayram ziyareti
Ramazan Bayramı'nı memleketi Diyarbakır'da geçiren Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, merkez ve ilçelerde temaslarda bulundu. Bakan Eker, DTP'li Baydemir'i de ziyaret ederek bayramını kutladı. Baydemir, Eker'in ziyareti sırasında, "Gönül ister ki tüm ocaklarda gerçek bayram heyecanı yaşansın. El ele vererek hakikaten öylesi bir geleceği de oluşturmanın çabası içerisinde olmamız gerekiyor." dedi. Bakan Eker, bayram dolayısıyla Diyarbakır'da bulunduğunu, vatandaşlar ve kamu temsilcileriyle bayramlaşma çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret ettiklerini söyledi. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt ise, "Şehir bizim, bölge bizim. İnşallah acıların olmadığı bayramları beraber yaşarız." diye konuştu. İSMAİL AVCI DİYARBAKIR
581178
Kalktı suç işledi Avşar elleri
Can Dündar AdaKalktı suç işledi Avşar elleri 24 Eylül Perşembe 2009 Bir süre önce ’ın televizyon programına konuk olmuştum. Başbakan’ın ’ta esip gürlediği günlerdeydik. konuyu da konuştuk. Orada öğrendim: Avşar kızı Başbakan’ın Davos çıkışından çok hoşlanmış. Erdoğan’ı aramış. Cesaretinden ötürü tebrik etmiş. Acaba şimdi de Başbakan, Avşar’ı arayıp cesareti için tebrik eder mi? Anne tarafından Yörük, baba tarafından Kürt olan Avşar, Devrim Sevimay’la yaptığı söyleşide kendisini “melez” olarak tanımlıyor ve diyordu ki: “Bir yanım tereyağı, bir yanım ... Hadi bana bir isim bulun.” Türklerle Kürtlerin nasıl etle tırnak gibi ayrılmaz olduğunun tesciliydi bu sözler... Zaten Avşar kızı, bu kardeşliğin canlı timsaliydi. Savcı, Avşar’ın barış çağrısını “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” olarak görmüş, 4.5 yıl hapis istemiyle açmış. Avşar, ’e “Sözlerimin arkasındayım. Yargılanacaksam, yargılanırım” dedi. Ama haklı olarak şunu da ekledi: “Demokratik bir ülke olduğumuzu düşünerek konuşmuştum. Benim bu sözlerime böyle tepki gösteriliyorsa ne yapılabilir, ne de demokratik ...” “Açılım”ın önündeki en büyük engellerden biri bu... Bir yandan, hükümet, “Herkes konuşsun, herkes eteğindeki taşı döksün. Elini taşın altına soksun” diyor. Öte yandan, “henüz açılamamış” yargı, kolluk güçleri, hükümete kanıp konuşanları birer ikişer topluyor. Üstelik öyle bir kuralsızlık ortamı var ki, hukukun kimi vuracağı hiç belli olmuyor. Bir örgüt liderinin tehditvâri konuşması ya da bir partilinin “Gerekirse bölünürüz” açıklaması takibata girmiyor da, mesela Avşar’ın “Biz ayrılamayız” söyleşisi “bölücülükten” soruşturma konusu oluyor. Akıl alır gibi değil. daha geçen hafta, ’nin 50 yıllık tarihinde (Rusya ve ile birlikte) en çok şikâyet edilen üç ülkeden biri ilan edildi. Uluslararası mahkeme, baktığı 10 davadan 9’unda Türkiye’yi haksız bulmuştu. Türk yargısı, böyle bir utanç verici bir sicille açılımda rol alabilir mi? Avşar kızı, “Şu bana yapılan, Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır” diyor. Tamamen haklı... Takipsizlikle sonuçlansa bile bu soruşturma, bir gözdağı mesajı olarak akıllarda kalacaktır. Kürt açılımı için “Herkes konuşmalı” diyen Erdoğan, şimdi bir samimiyet sınavıyla karşı karşıya... Ya Avşar gibi sözünün arkasında duracak ya geri adım atacak. Geri adım attıkça bürokrasi baskıyı artıracak, yasakçı zihniyet ağırlığını koyacak. Ve işler öyle gelişirse, korkarım Avşar’ın, bir anne içgüdüsüyle dediği olacak. Hatırlatalım: “Bebeğin ağzına memeyi verip en güzel anında çekmek çok tehlikelidir. Bebek zaman kıyameti kopartır.”
581849
Bakan Çubukçu "Ayrımcılık" dersi verdi
2009-2010 öğretim yılı bugün başladı. Tüm öğrencilerin ilk dersi ise ortak; Ayrımcılık... Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da eğitm yılının bu ilk gününün ilk dersinde öğrencilere "ayrımcılığı" anlatttı Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yeni eğitim öğretim yılının ilk dersinde 'ayrımcılık' ve 'hoşgörü' konusunu anlattı. "Farklılıkları bir zenginlik olarak görmeli ve herkese kendimiz gibi bakabilmeyi becerebilmeliyiz." diyen Çubukçu, "Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir davranışı başkasına yapmamalı, kendi duymak istemediğimiz bir sözü başkasına söylememeliyiz. Karşımızdaki herkesi kendimizin bir aynası olarak görmeli." ifadelerini kullandı. Beşiktaş İsmail Tarman İlköğretim Okulu'nda ilk dersi veren Bakan Nimet Çubukçu, öğrencilerden ayrımcı bir tutum içerisinde olmamalarını istedi. "Çocuklar, benim sizden istediğim; bir başkasına karşı aşağılayıcı, alaycı, ayrımcı bir tutum içinde olmadan yetişmeniz. Ülkemizin geleceğinde sevgi ve barış ortamının oluşması açısından sizlerin bugün edineceği ayrımcı olmayan, 'eşit haklara sahip olduğum haklara diğerleri de sahip olmalı' diyebilmeniz önemlidir." diyen Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Farklılıkları bir zenginlik olarak görmeli ve herkese kendimiz gibi bakabilmeyi becerebilmeliyiz. Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir davranışı başkasına yapmamalı, kendi duymak istemediğimiz bir sözü başkasına söylememeliyiz. Karşımızdaki herkesi kendimizin bir aynası olarak görmeli, farklılıklarımızın bir çatışma noktası değil, birlikte daha mutlu ve huzurlu yaşamamız açısından önemli." Hoşgörü sayesinde insanların mutlu bir şekilde bir arada yaşabildiğinin altını çizen Çubukçu, "Bu topraklarda farklı yaşam biçimleri, farklı inançlar hoşgörü sayesinde bir arada yaşayabildiler. Tüm dünyada da böyle oldu. İnsanlık tarihinin kazandığı tüm değerler ve gelişmeler, toplumların ve ülkelerin hiç savaşmadığı bir döneme denk geliyor. 19. yüzyılın, parlak bir yüzyıl olmamasını savaş olmamasına bağlanmaktadır. Öte yandan, toplumlar ne zaman hoşgörülerini yitirmişse binlerce insanın ölümüyle, milyonlarca insanını ölümüyle sonuçlanan insanlık tarihinin en büyük yıkımları ortaya çıkmıştır. Hoşgörü kavramından söz edince bazen zannediliyor ki etnik yapıdaki başka birine, başka dilde konuşan birisine, başka bir cinsiyete veya ırka karşı gösterilen anlayış olarak algılanıyor. Ben, hoşgörü kavramını bunlarla bir arada kullanmıyorum. Çünkü hoşgörü, biraz da tolerans demektir. Hiçbirimizin diğerine tolerans gösterme üstünlüğünün olduğuna inanmıyorum. Hoşgörü kavramını kusurlara, kabahatlere karşı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.2009-09-24 13:02:50 bir bilet alın gerisini nimet ablamıza bırakın.belki çıkar. ensar 2009-09-24 11:35:44 Eğitim fakültesini bitirmiş senedir ücretli öğretmenlik yapıyorum.Öğretmenler arasındaki ayrımcılığı zaten anlatmaya gerek yok.Kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli.. işte ben bu ücretli de bile nasil ayrimcilik yapildiğini anlatacağım. Eğer yerel seçimlerde AKP nin adayı desteklenmişse okuduğun fakülte önemli değil görev alırsın.Ama yok AKP adayı desteklenmemişse Eğitim fakültesini de bitirsen sana iş yok.Ne güzel ayrimcilik dimi.Öğrencilere anlatmaya gerek yok.Bizleri örnek gösterin yeter Sn Bakanım... Ahmet ÖCAL
581405
Bornova-Kepez
Bornova-Kepez güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Beko Ligi’ne hazırlanan Bornova Bld, Turnuvası’ndaki ilk maçında bugün Bld’yle karşılaşacak. Salonu’ndaki müsabaka 19.00’da başlayacak. Yeşil-beyazlılar yarın aynı saatte önünde ter dökecek. Genel Menajer Önder iki maçın sonucuna göre pazar günü bir karşılaşma daha oynayacaklarını belirterek, “Yeni bir ekip olduğumuz için sertlik derecesi yüksek maçlar oynuyoruz. Böylece genç kadroyu lige olabildiğince hazır hale getirmiş olacağız” dedi.
581165
Erdoğan: İki riskli işi birden yapıyorum
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinde farklı bir şekilde hassas bir noktaya gelindiğini belirterek, ''İsviçre'nin araya girmesiyle attığımız bu adımla şu anda çok önemli bir noktaya gelinmiş vaziyette ve burada ön yargılar öne çıkmazsa, iç siyaset düşünülerek adım atılmazsa, inanıyorum ki parafe edilmiş olan anlaşma zabıtları parlamentoya gönderilecektir. Ayın 10 veya 11'i gibi bu adımlar da atılmış olacaktır'' dedi. Konuşmasında dünyadaki sorunlara yönelik görüşlerini ortaya koyacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, çağın küresel ölçekli sorunları karşısında küresel ölçekli çözümlerin de bulunduğunu ifade etti. Savaşlardan ekonomik krize, açlık ve fakirlikten teröre, enerji güvenliğinden iklim değişikliğine kadar dünyanın karşı karşıya bulunduğu büyük ve zorlu sorunlar olduğunu ifade eden Erdoğan, ancak bunların hiç birinin altından kalkılamayacak sorunlar olmadığını dile getirdi. Sorunların çözümü için yeni bir küresel düzene ihtiyaç duyulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu küresel düzen herkesi kucaklayan, adil, katılımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir düzen olmalıdır. Risk düzenine dayalı bir dünya algısından, güven ve dayanışma esasına dayalı bir düzen olmalıdır. Böyle bir küresel düzen zaruret haline gelmiştir. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına ihtiyaç vardır. Burada yeni küresel düzenin temel ilkesi ve Türkiye'nin bu düzenin inşasına katkısında bir kaç noktaya temas etmek istiyorum. Adil, katılımcı, paylaşımcı, çoğulcu, güven ve dayanışma esasına dayalı bir dünya sistemi, dört temel ilke üzerinde yükselecektir. Yeni küresel düzenin bir ayağı küresel siyasi düzendir. Bu paylaşımcı, eşitlikçi ve katılımcı bir düzendir. Dünya düzenini bir bütün olarak okumak, aktörler arasındaki ilişkiyi doğru algılamak durumundayız. Bu noktada BM gibi küresel kurumların rolü daha da önemli bir konuma gelmektedir. BM ve IMF gibi küresel kurumların reforme edilmesine yönelik çabalar bu ihtiyacı yönelik çıkmıştır. Türkiye adil, paylaşımcı ve herkesi kucaklayan siyaset anlayışını kendi bölgesinde uygulamaktadır.'' Türkiye'nin komşularıyla sıfır problem politikasının, diploması anlayışının temelini oluşturduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin daha önce dört bir yanındaki komşularıyla farklı sorunlar yaşadığını ifade etti. Türkiye'nin bazı komşularıyla ''dargın olduğunu, hatta tehdit oluşturan noktalara geldiğini anlatan Başbakan Erdoğan, düşman değil dost kazanma anlayışında olduklarını bildirdi. Bu anlayışla Türkiye'nin pek çok komşusuyla ilişkilerini süratle geliştirdiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin doğu-batı, güney ve kuzeyinde olan ülkelerle ilişkilerinde gelinen noktayı anlattı. DOST KAZANMAK KADAR ZOR DEĞİL Örneğin Rusya Federasyonu'nun dış ticaretteki en büyük ortaklarından birinin Türkiye olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: ''Demek ki ön kabulleri ortadan kaldırırsanız, ön yargıları ortadan kaldırırsanız dost kazanmak kadar da zor değil. Bölgemizdeki sorunlar aynı zamanda küresel sonuçları olan, herkesi ilgilendiren konulardır. Bölgemizde izlediğimiz yapıcı ve barışçı politika sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel barışa yöneliktir. Bugün bir ortadoğu sorununu bölgesel olarak görmek mümkün mü? Bugün bir İsrail-Filistin sorununu iki ülke arasında görmek mümkün mü? İsrail-Filistin sorunu çözüldüğü anda dünyada pek çok sorunun çözüleceğine inanıyorum.'' Bu sorunlarla ilgili pek çok raundun yapıldığı ve Gazze olayının ardından bu görüşmelerin durduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ancak bu görüşmelerin yeniden başlatılabileceğini dile getirdi. Küresel yeni düzenin ikinci ayağının ekonomik düzen olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, finans alanında başlayan krizin pek çok alana sıçradığını söyledi. Amerikada başlayan bu krizin tüm dünyayı sardığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, ülkelerin bu krizden farklı şekillerde etkilendiğini anlattı. Başbakan Erdoğan, ''Memnuniyetle ifade etmek isterim ki Türkiye en az etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Küresel finans krizinin bir sonucu olarak küresel ekonomik düzenin reforme edilmesi yönünde yeni bir süreç başlamıştır'' diye konuştu. Küresel ekonomik düzenin adil ve paylaşımcı bir çerçevede yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin G-20 üyesi bir ülke olduğunu anımsatarak, organizasyona olumlu katkı veren ülkelerin başında bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin bankacılık ve finans sektörüne yönelik aldığı tedbirler sayesinde ekonomisinin sağlam bir bünyeye sahip olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Kriz süresince finans kurumlarımızda herhangi bir iflas yaşanmamıştır'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ama bundan önceki dönemde yaşanan krizlerde Türkiye çok ciddi anlamda bankalarını fona devretmek zorunda kalmıştır. Biz ekonomik krizin etkilerini temkinli bir şekilde göğüsleme noktasında tedbirlerimizi aldık ve şu ana kadar da süreci devam ettiriyoruz.'' Türkiye'nin ekonomik alt yapısına ilişkin bilgiler de veren Başbakan Erdoğan, sözü medeniyetler ittifakına getirdi. Yeni dünya düzeninin üçüncü ayağının da kültürel ayak olduğuna değinen Başbakan Erdoğan, doğu ile batı, Avrupa ile Hristiyan dünyasındaki kültür havzasında yer alan Türkiye'nin tarihi birikimi ve kültürel derinliğiyle gerçek manada çoğulcu ve paylaşımcı bir bünyeye sahip olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Türkiye BM çatısı altında medeniyetler ittifakı eş başkanlığını üstlenmiştir. Bu girişim farklı kültürler ve medeniyetlerin çatışmak zorunda olmadığı yapıcı bir ortamda yaşamanın hem mümkün, hem de gerekli olduğunu ispat etmiştir'' şeklinde konuştu. Şu ana kadar 100'ü aşkın ülkenin bu yaklaşıma ortak olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ittifakın hızla yaygınlaştığını dile getirdi. Küresel düzenin dördüncü ayağını ise evrensel hukuk normlarının oluşturduğunu belirten Erdoğan, ''Yaşam hakkı, insan hakları, ifade ve inanç özgürlüğü, özel hayatın dokunulmazlığı ve bunun yanında yaşam güvencesi gibi temel kurallar insanların ortak değerleridir'' dedi. Başbakan Erdoğan, bunların küresel adalet ve hukuk sisteminin yapı taşları olduğunu belirterek, insan hakları evrensel beyannamesi gibi temel metinlerin sadece metin olarak kalmaması gerektiğini ve uygulamayla daha da anlamlı hale gelmesini sağlamanın önemine işaret etti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tabi metinler güzel, ne kadar kullanabilirsek kadar daha güzel, ama metinler uygulanamıyorsa zaman bunun bize hiçbir faydası yok. Bizim ülkemizde bir söz var. Bal bal demekle ağız tatlanmaz'. Balı yerseniz ağız tatlanır. Bakıyorsunuz bazen güçlü için farklı, zayıf için farklı uygulanıyorsa metnin zayıf olana faydası var mı? Yok. İşte biz tüm insanlık olarak bunun mücadelesini vermek istiyoruz. Yani güçlünün haksız olduğu halde haklı göründüğü bir dünya bizim için yaşanabilir bir dünya değildir. Güçlünün haksız olduğu zaman, haksızlığını bulduğu bir dünya yaşanabilir bir dünyadır. Bize göre insan hakları evrensel beyannamesi de bunu emrediyor.'' BM'nin pek çok karar aldığını, ancak yaptırımın bulunmadığını, bunun da pek çok sıkıntı doğurduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, yaptırım olduğunda insanların güveninin daha da artacağını söyledi. Hukuk kurallarının insanların pratik hayatlarında karşılık bulması için var olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Yeni küresel hukuk düzeni, evrensel ilkelerin hayata geçirilmesi için daha güçlü araçlara ihtiyaç vardır. Bu araçları ve konumları inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur'' dedi. DEMOKRATİK AÇILIM Türkiye'nin hukuk ve demokrasi kuralları çerçevesinde sorunların çözümü noktasında hedeflerini belirlediğini dile getiren Erdoğan, bunların hayata geçirilmesi noktasında tamamen başarılı olduklarını söylemediklerini, ancak sıkıntıların aşılması için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Yakın dönemde başlattıkları demokratik açılımın bunun ispatının bir sonucu olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Hukuk devletinin, demokrasi ve insan haklarının sorunlarını çözmeyi hedefleyerek yola çıktık. Sorun alanlarını azami seviyeye indirmek istiyoruz. Hak ve adalete dayanan her adım mutlaka karşılık bulmakta, toplumumuz tarafından da desteklenmektedir. Nitekim bu açılımların uluslararası arenadaki yansımaları da bizim için son derece memnuniyet vericidir. Biz bu samimi ve kararlı bir şekilde attığımız adımı başarıyla sonuçlandırmayı arzu ediyoruz. İfade ettiğim adalet, barış ve güvene dayalı yeni bir küresel zeminin inşası için sistemini oluşturmaktadır.'' Konuşmasında, uluslararası terörle mücadelenin önemine de işaret eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu adıma destek veren ülkelerden biri olduğunu da söyledi. Küresel teröre karşı verilecek mücadele de Türkiye'ni her zaman yer alacağını her fırsatta ifade ettiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin de terör sorunu yaşadığını ve mücadele verdiğini kaydetti. Erdoğan, Türkiye'nin terör acısını iyi bilen, ''damdan düşen bir ülke'' olduğunu belirtti. Bölge ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulanan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin mevcut küresel vizyonu ışığında önemli bir ülke konumuna geldiğini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Amacımız Türkiye'den başlamak üzere bölgemizi barış ve istikrara kavuşturmak ve dünya barışına katkıda bulunmaktır. Yunanistan'la 10 yılı aşkın bir süredir devam eden müspet ilişkiler ve bunun devamı için çabalıyoruz. Bulgaristan'la aynı şekilde, Romanya'yla da benzer ilişkilerimiz sürüyor. Rusya'yla enerjiden müteahhitlik ilişkilerine kadar pek çok olumlu ilişkilerimiz mevcut...'' Kafkaslarda yaşanan sorunlara da değinen ve bölgede son dönemde yaşanan gerilimlerin her an sıcak bir çatışmaya dönüşme riskini ortaya koyduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, bunda karşılıklı güvensizliğin önemli rol oynadığını söyledi. Bölgede tüm tarafları bir araya getirecek bir diyalog zeminine ihtiyaç duyulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bu bağlamda Türkiye'nin Kafkasya'yla istikrar ve iş birliği platformu kurulması önerisini anımsattı. ülkenin bu oluşumun içinde yer aldığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin bölgeyi bir barış havzası haline getirmeyi hedeflediğini kaydetti. Yıllardır çözüm bekleyen Azerbaycan-Ermenistan, Türkiye-Ermenistan, Rusya-Gürcistan arasında yaşanan sorunların bu platformla çözülmesini temenni eden Başbakan Erdoğan, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki görüşmelerin sürdüğünü söyledi. EKONOMİ VE SİYASET RİSKTİR! TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ Türkiye-Ermenistan sorununa da değinen Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye-Ermenistan arasında şu anda farklı bir şekilde hassas bir yan var. İsviçre'nin araya girmesiyle attığımız bu adımla şu anda çok önemli bir noktaya gelinmiş vaziyette ve burada ön yargılar öne çıkmazsa, iç siyaset düşünülerek adım atılmazsa, inanıyorum ki parafe edilmiş olan şu andaki anlaşma zabıtları parlamentoya gönderilecektir. Ayın 10 veya 11'i gibi bu adımlarda atılmış olacaktır. Tabi bütün olay geliyor... İç siyasette ne durumdayız?'' Başbakan Erdoğan, ekonomi tahsili gördüğünü ve öğretmenlerinin ''Ekonomi bir risktir'' dediğini anımsatarak, siyasetin de bir risk olduğunu söyledi. Hayatın her alanında riskler bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Siyasetin de risksiz bir yanı yok. Yeri geldiğinde hapse gireceksin, yeri geldiği zaman iktidardan ineceksin, bunları göreceksin, eğer görmüyorsan siyaset yapmayacaksın. Biz bu süreci öyle gördük'' diye konuştu. Şiir okuduğu için hapis yattığını anlatan Başbakan Erdoğan, siyaset yapmaya devam ettiğini söyledi. Erdoğan, ''Fikirden, düşünceden, bunu yaygınlaştırmaktan dolayı içeri girmek önemli. Şiir okudum diye hapse girdim. Hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık yapmıyorum. Sadece şiir okudum'' dedi. Ancak halkın bunları affetmediğini, kurulduktan ay sonra partisini iktidara taşıdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, demokrasinin de güzelliğinin burada yattığını belirtti. ''Riskleri göze almak zorundayız'' diyen Erdoğan, Kafkaslardaki sorunun aşılmasında pozitif adımlar atılabileceğine olan inancını yineledi. Türkiye'yle yakın kültürel tarihi bağlar bulunan Azerbaycan'ın bölgenin önemli bir ülkesi olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, bunun yanı sıra Türkistan'la da olumlu ilişkilerin bulunduğunu dile getirdi. Sözü yeniden Türkiye-Ermenistan ilişkilerine getiren Başbakan Erdoğan, ilişkilerin normalleşmesi yönünde önemli adımlar atıldığını söyledi. Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: ''Ama bu adımlar atılırken bana göre Ermenistan Cumhurbaşkanı Türkiye'de yapılacak olan Ermenistan ve Türkiye milli maçına 'gelirim, gelmem' gibi yaklaşımları göstermemesi lazım. Geçenlerde gazeteciler aynı şekilde sordu 'Ne düşünüyorsunuz' diye. Bende sadece şu cevabı verdim. 'Bizim Cumhurbaşkanımız Sayın Gül, Türkiye Ermenistan milli maçını izlemeye gitti' dedim. Verdiğim cevap bu. İşte ön yargıları ortadan kaldırmak... Eğer bir mütekabiliyet varsa Türkiye'nin Cumhurbaşkanı oraya rahatlıkla gidebiliyorsa, da rahatlıkla Türkiye'ye gelebilmelidir. Yani bunun için 'şunu yaparsan gelirim' demek bana göre uluslararası diplomasi de artık çöpe atılmış olan bir anlayıştır. Nitekim biz bu ülkeyle komşuluk ilişkilerini karşılıklı saygı çerçevesinde yürüteceğiz.'' AB'YE MESAJ VERDİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım konusunda ''Burada hesabımız şudur; kısa, orta ve uzun vadeli olarak bütün bu demokratik açılım sürecinin çalıştırmayı hedefliyoruz. Yani hepsini bir anda derseniz. Bu tabi mümkün değil, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım'' dedi. Başbakan Erdoğan, Princeton Üniversitesinde verdiği konferansta, Türkiye'nin Irak ile olan ilişkilerine de değindi. Erdoğan, yılda bir kez başbakan düzeyinde, bunun dışında ayrıca daha alt seviyede görüşmelerin yapıldığını dile getirdi. Irak'ın bir an önce toparlanması gerektiğine inandıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, aksi taktirde Irak'ın teröre zemin oluşturan bir ülke konumuna düşebileceğini söyledi. Irak'ın toprak bütünlüğünü çok önemsediklerini ve bunun korunması gerektiğini ifade eden Erdoğan, yeniden barış içinde bir düzene kavuşması gerektiğini söyledi. İran ile ilişkileri de değerlendiren Erdoğan, bu ülke ile de Türkiye'nin olumlu ilişkilerinin bulunduğunu ve karşılıklı faydaya dayalı bir münasebet olduğunu kaydetti. Erdoğan, ''İran'ı uluslararası toplumda, endişeye neden olan nükleer programı konusunda daha şeffaf ve işbirliğine açık bir yaklaşım benimsemesi için cesaretlendirmeye çalışıyoruz. Bu hassas ve önemli konunun hep çözüm yöntemi olarak hep diplomasiyi ve diğer barışçıl girişimleri görüyoruz'' dedi. Bu düşüncenin uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesinin memnuniyet verici olduğunu anlatan Erdoğan, Suriye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi için de Türkiye'nin yaptığı girişimleri anlattı. Aynı şekilde Lübnan'da da sıkıntılar yaşandığını, yine Türkiye'nin devreye girdiğini, elinden gelen gayreti gösterdiğini belirten Erdoğan, bunun yanında Ortadoğu kaynaklarının, ''silahlanmaya ve silahlı mücadeleye değil, bölge halkının barış ve mutluluğuna ayrılması gerektiğine inandıklarını'' söyledi. Şu anda, dünyanın silahlanma için devasa paralar harcadığını anlatan Erdoğan, bu kaynakların sağlık, eğitim, yoksullukla mücadele, iklim değişikliği gibi konulara daha fazla aktarılması gerektiğini bildirdi. ABD'nin finans sorununda belkide Irak'ta yaptığı harcamanın ciddi bir etkisinin olabileceğini dile getiren Erdoğan, ne kadar harcandığını bilemediğini, ancak çok ciddi bir harcamanın da yapıldığının ortada olduğunu söyledi. Irak'ın bütün alt yapısı, tarihi ile çöktüğünü belirten Erdoğan, tarih ve medeniyet ülkesinin şu anda uzatılacak bir eli beklediğini dile getirdi. ABD Başkanı Obama'nın 2011'de askerlerinin Irak'tan çekileceğine yönelik açıklamalarını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''durum böyle olunca acaba bundan sonra ne olacak. Irak kaç on yılda tekrar bildiğimiz Irak olabilir? Acaba bundan sonra sorunlar orada hangi şekilde ele alınacak? İşte bütün bunlar üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konular'' diye konuştu. İSLAMİ TERÖR İFADESİ İçinde bulundukları Medeniyetler ittifakı anlayışında, yaratılanı, yaratandan ötürü seven bir anlayışının yattığını dile getiren Başbakan Erdoğan, özellikle terör döneminde bazı kesimlerin ''İslami terör'' gibi ifadeleri kullandığını, bunun '' çok çirkin, kabullenilemeyecek bir yaklaşım'' olduğunu söyledi. Erdoğan,''İslam, terörü asla kabul etmez. Çünkü İslam'ın kelime anlamı barıştır. Barış çerçevesinde bir medeniyet oluşturmuş olan din, insanın ölümüne müsaade eder mi? Hiçbir semavi din insanların ölümüne müsaade etmez. Bunu ne Hristiyanlık'ta ne Musevilik'te görürsünüz'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Eğer dinlerin mensupları bu tür bir şey yapıyorsa, onun kendini bilmezliğidir. Onun faturasını getirip dine kesmek çok yanlış olur. Biz medeniyetler ittifakında bunları konuşuyor, müzakere ediyoruz. Ve insanlığın burada barışa katkısı noktasında birlikte adımları atalım diyoruz. Şu anda Afganistan-Pakistan'ın sorunlarının çözümü noktasında da bazı adımlar attık.'' TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ Türkiye'nin AB ile ilişkilerine de değinen ve 50 yıl önce başvuru yapıldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Kapısında bu kadar bekletilen başka ülke AB'de yok. Acaba niye bu kadar bekletiyorlar?'' diye sordu. Kabul edilen bazı ülkelerle Türkiye'yi kıyasladığını, bu ülkeler ile TÜrkiye arasında çok çok büyük mesafeler bulunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''ancak sudan bahanelerle maalesef devamlı Türkiye'nin ötelendiğini'' söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Diyoruz ki eğer almayacaksanız, almayacağız deyin. Eğer alacaksanız da durmadan yeni yeni kurallar üretmeyin. Maç başladı, maç esnasında bunlar penaltının kurallarını değiştiriyor. Öyle şey olur mu? AB müktesebatı var. Bunun içinde olmayan şeyi nereden çıkardınız, nereden çıktı bu penaltının kuralı, belliydi bu kural... 'Yok' diyorlar, Türkiye olunca bu böyle diyorlar. Bunu kendilerin de söylediğimiz de hakikaten haklısınız diyorlar. Ama içlerinden bir tanesi diyor ki, 'yok haklı değilsiniz'. Şu anda enerji olayı var. Biz NABUCCO'da transit ülkeyiz, en önemli ayak biziz. Her şey tamam, imzalar atıldı ama enerji başlığını hala geçemiyorlar. Verilen cevap şu, güney Kıbrıs 'evet' demiyor. Peki güney Kıbrıs AB'ye nasıl girdi. Geldiler 'gelin şu referandumu yapalım. Siz kuzey'den evet çıkarırsanız, bu iş bitecek' denildi. KKTC'den yüzde 65 çıkardık. hafta sonra Güney Kıbrıs kabul edildi. Bu nasıl adalet...'' Türkiye'deki kamuoyu yoklamalarında AB'ye desteğin düştüğünü ifade eden Erdoğan, ''bir zamanlar bir şarkı mıydı, türkü müydü bir şey vardı bilmiyorum, 'Adaletin bu mu dünya' diye. Böyle bir noktaya getirdiler. Adalet istiyoruz, burada da adalet'' diye konuştu. Başını Fransa'nın çektiği bazı ülkelerin de imtiyazlı ortaklık önerisinde bulunduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, bunun da yakışık almadığını belirterek, yola çıktıklarında böyle bir konunun bulunmadığını söyledi. Erdoğan, ''Ne yaparsanız yapın, biz bu yola girdik, ta ki 'biz sizi almıyoruz' diyeceğiniz ana kadar devam edeceğiz, hedefimiz bu'' dedi. Siyasi kriterlerde, ''Ankara'', ticari noktada da ''İstanbul kriterleri'' diyerek yola devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, Kıbrıs sorunun çözüm platformu olarak da sadece BM'yi gördüklerini, bu kurum dışında herhangi bir çözüm görmediklerini söyledi. ABD ile ilişkilere de değinen Erdoğan, iki ülkeyi ilgilendiren pek çok çalışmanın da sürdüğünü anlattı. Başbakan Erdoğan, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı. Demokratik açılıma yönelik soruyu yanıtlayan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: ''Bizim bu demokratik açılımımız aslında salt veya bütünüyle Kürt sorununu kapsayan bir adım değil. Biz partimizi kurduğumuz zaman, programımız içinde adına ister Kürt sorunu, ister Doğu, Güneydoğu sorunu deyin, ülkemizde böyle bir sorun var diyerek, buna iki sayfa ayırıp, bunu anlatmıştık. Şimdi geldiğimiz noktada demokratik açılım ile biz sadece Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını değil, bizim ülkemizde 30'u aşkın etnik unsur var. Hepsinin kendine göre sorunları var. Ama birinci derecede nedir derseniz, birinci derecede terör sorunu var. Alevi vatandaşlarımızın kendine ait sorunları var. Bununla ilgili de çalıştay yaptık. Bunun yanında azınlıkların sorunları var. Bunların üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Nitekim bir ay kadar önce ben ülkemizin azınlıklarıyla bir araya geldim. Dini grupların temsilcileriyle bir araya geldim, onlarla görüşmeler oldu. Tabi bazı sorunları bize bildirdiler. Bunların da çözümüne yönelik adımlar atmamız gerekiyor. İşsizlik sorunu var. Yani tüm sorun alanlarına bizler eşit mesafedeyiz. Ve Kürt meselesi de bunlardan bir tanesi. Bu şekilde bir yaklaşım sergiliyoruz ve kararlı bir şekilde bunların üzerine gideceğiz. Biz geldiğimizde 'devlet televizyonun da niçin kürtçe yayın yapılmıyor' deniyordu. TRT-6'yı tamamen Kürtçe yayına ayırdık. 24 saat yayın yapıyor. Önce feveran edenler vardı, şimdi iletişim daha rahat oldu. Bilbordlara Kürtçe de konuluyor. Anne evladıyla cezaevinde rahat görüşemiyordu, şu anda serbest görüşebiliyor. Kendi ana dilini öğrenmesi için kurs açılması konusu... serbest bıraktık. Şu anda kendi ana dillerini öğrenme noktasında kurs kurabilir ve öğrenebilirler, herhangi bir sakınca yok. Bu adımlar atıldı. Önce çok farklı yaklaşımlar, daha sonra baktık ki aynı ilgiyi göstermiyorlar, 'devlet bu işi üstlensin' diyorlar. Şimdi yeni bir adım atıldı. Üniversitede enstitü, Kürtçe'nin öğretilmesi konusu da yine atılan adımların içerisinde. Burada hesabımız şudur; kısa, orta ve uzun vadeli olarak bütün bu demokratik açılım sürecinin çalıştırmayı hedefliyoruz. Yani hepsini bir anda derseniz. Bu tabi mümkün değil, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım.''
582722
Emin Arslan hakkında tutuklama ve görevden alma kararı çıktı
Bayram öncesi savcıların tutuksuz yargılanmasına itiraz ettiği Emin Arslan hakkında mahkeme gıyabi tutuklama kararı verdi. Bu arada, Emin Arslan'ın görevden alınmasına da karar verildi. Görevden alma kararı Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ve iki emniyet müdürü, uyuşturucu çetesiyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle sevk edildikleri mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Şüphelilerin avukatlığını ise 2004 yılında hayatını kaybeden ordinaryüs Sulhi Dönmezer'in kızı Zuhal Dönmezer Çakıroğlu yapmış, Avukat Çakıroğlu, müvekkillerinin serbest bırakıldığını, herhangi bir adli kontrol kararı bulunmadığını, dosya kapsamında gizlilik olduğu için bilgi veremeyeceğini açıklamıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün, ayrı uyuşturucu imalathanesine düzenlediği büyük operasyonda piyasa değeri milyar TL'lik uyuşturucu madde ele geçirilmişti. Uyuşturucu çetesinin başında bulunan iki kişiden birincisinin polise bilirkişilik yapan kimya mühendisi Doç. Dr. Rıza Işık, ikincisinin ise çevresinde hayırsever bir işadamı olarak tanınan Habib Kanat olduğu ortaya çıkmıştı.
581409
Tatil dönüşü trafik terörü: 26 ölü, 88 yaralı
Arefe gününden bayramın son günü gece yarısına kadar meydana gelen kazalarda 100 vatandaşımız hayatını yitirdi. Yaralı olarak hastaneye kaldırılanların sayısı ise 400'ü aştı. Yaralılardan bazılarının durumu ise ciddi. Arefe ve bayram tatili süresince yaşanan kazalar, tatil sonrasında da sürüyor. Tatilini bitirip yola koyulan binlerce vatandaş, yollarda trafik yoğunluğunun da yaşanmasına sebep oluyor. Ülke genelinde dün meydana gelen kazalarda ölenlerin sayısı 26 olarak kayıtlara geçti. 88 kişi ise hastanelere kaldırıldı. SÜRÜCÜLERE UYARILAR FAYDA ETMİYOR Uzmanlar can kayıplarının önüne geçilebilmesi için sürücülerin çok basit bazı kurallara dikkat etmesi gerektiğini anlatıyor. Bunlardan bazıları şöyle: ÖNCELİKLE, yolculuğa çıkmadan önce aracın yürüyen aksamı, lastikler ve fren sistemi kontrol ettirilmeli. Uykusuz yola çıkılmamalı. Uzun yollarda en fazla saatte bir 20 dakika mola verilmeli. Kazaların çoğunluğu, varılacak yere yakın bölgelerde meydana geliyor. Sürücüler yorgunluk ve sabırsızlıkla gaza yükleniyor. Biraz daha sabırlı olunmalı. Aşırı hız, hatalı sollama, şerit ihlali ve yakın takipten kaçınılmalı. Mucurlu yollarda yavaşlanmalı, virajlarda hız düşürülmeli. Emniyet kemeri mutlaka takılmalı. Çocuklar aracın arka koltuğunda oturtulmalı.
582775
Bakan Özak, 2011 Üniversite Kış Oyunları tesislerini gezdi
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Olimpiyatlar Baş Koordinatörü Mehmet Atalay ve Yurt-Kur Genel Müdürü Hasan Albayrak'ın da yer aldığı ziyaret sırasında Bakan Özak'a Vali Vekili Nurullah Aktaş eşlik etti. Özak, ilk olarak Kandilli Beldesi'ndeki tesisleri inceledi. Ardından eğitim öğretime başlayan Kandilli Güvenç Yatılı İlköğretim Bölge Okulu öğrencilerini ziyaret eden Bakan Özak, burada okul müdürü ve öğretmenlerinin spor salonu isteği ile karşılaştı. Talepleri not eden Bakan Özak, kendisine ikram edilen Erzurum'a özgü civil peyniri ve lavaş ekmeğinin tadına baktı. Daha sonra yaklaşık 27 milyon TL'ye mal olması beklenen bin 500 kişilik Buz Hokeyi Salonu'nun inşaatını gezen Bakan Özak, inşaatın hangi aşamada olduğunu sordu. Şantiye Şefi Mustafa Kureş, inşaatın yüzde 50 seviyesine ulaştığını ve yaklaşık milyon lira hak ediş aldıklarını söyledi. Sözleşme tarihi hakkında da bilgi alan Bakan Özak, şantiye Şefi Kureş'e, "Paramız çok. Ne kadar harcarsanız harcayın. Yeterki bitirilsin. Belki bu sezonda belki bir sonraki sezonda bu salonu tanıtmamız lazım." diye konuştu. Ardından Yurt-Kur Bölge Müdürlüğü'nde inşaatı devam eden bin 500 kişilik öğrenci yurtlarını kontrol eden Bakan Özak, Genel Müdür Hasan Albayrak'tan bilgi alırken tek ve çift kişilik odaları inceledi. Özak, son olarak 1000 kişilik Curling Salonu inşaatında da incelemelerde bulundu.
582029
Erdoğan, BM genel kurulunda konuşacak
Başbakan Tayyip Erdoğan, bugün BM Genel Kurulu'nda bir konuşma yapacak. Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda yapacağı konuşma Türkiye saati ile 20.00 civarında gerçekleşecek. Sabah saatlerinde, BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ABD'nin Başkanı Obama başkanlığında, BM Güvenlik Konseyi Salonunda gerçekleşecek Zirve düzeyinde Güvenlik Konseyi toplantısına da katılacak olan Erdoğan, daha sonra da İran Devlet Başkanı Ahmeninejad ile Birleşmiş Milletlerde yaklaşık 20 dakika sürmesi beklenen bir görüşme yapacak. Türkiye saati ile 18.30 da gerçekleşecek olan görüşmede bölgesel konular üzerinde konuşulacak. Başbakan Erdoğan, daha sonra Waldorf Astorıa otelinde gerçekleşecek, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Pakistan'ın Dostları Grubu Zirvesine katılacak. Erdoğan, daha sonra batılı liderlerle de ikili görüşmeler yaptıktan sonra,G-20 Zirvesi'nin yapılacağı Pittsburg'a kentine hareket edecek. Erdoğan burada ABD Başkanı Barack Obama tarafından liderler onuruna Phipps Conservatory isimli botanik bahçesinde verilecek resepsiyona katılacak. 24 Eylül 2009
582156
Washington Times: Türkler Amerikan gizli servisini suçladı
Times: Türkler gizli servisini suçladı Times gazetesi, önceki akşam Başbakan ile Başkanı ’nın korumaları arasında yaşanan arbede ile ilgili olarak, Türk tarafının olayların sorumlusu olarak Gizli Servisini gösterdiğini yazdı. Konuya geniş yer ayıran gazete, dün Amerikan Gizli Servis sözcüsünün, Türk korumaların Amerikalı meslektaşlarının İngilizce olarak yaptıkları uyarıları anlamadıkları ve bunun üzerine Amerikalı korumaların, kaba kuvvet kullanarak Başbakan Erdoğan’ın korumalarını durdurmak zorunda kaldıklarını açıklamasını yaptığını hatırlattı. Gazete, Türk hükümet yetkililerinin de, Amerikan Gizli Servisinin açıklamasından tatmin olmadığını ve yaşanan tatsız olayların sorumlusunun Amerikan Gizli Servisi gösterdiğini yazdı. Washington Times, konuyla ilgili haberinde ’nin Washington Büyükelçiliği Müsteşarı Süleyman Gökçe’nin görüşlerine de yer verdi. Gökçe, Washigton Times gazetesine yaptığı açıklamada, “Türk delegasyonunu gerçekleştireceği temasları doğrultusunda, doğru yere, doğru zamanda ulaştırma görevi Amerikan Gizli Servisine verilmiştir” dedi.
582558
Kıbrıs'ta liderlerin temsilcileri görüştü
Nami ve Yakovu, yaklaşık 1,5 saat süren toplantıda yeniden görüşme kararı aldı. Bir sonraki görüşmenin tarihi, temaslarda bulunmak üzere Brüksel'e gidecek olan Özdil Nami'nin adaya dönüşüyle belirlenecek. New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ise müzakerelere Ekimde devam edecek. İkinci tur görüşmelere 10 Eylülde başlayan liderler, 17 Eylülde yapılan son görüşmede, görüşmeleri haftada iki olmak üzere yoğunlaştırma kararı almıştı. Buna göre liderler 7, 8, 14 ve 15 Ekim olmak üzere ayrı görüşmeyi programladılar. Bu turda, ilk turda anlaşmazlık olarak saptanan konulara yoğunlaşma kararı alan liderlerin, ''Yürütme'' yanında ''Mülkiyet'' konusunu ele almaları bekleniyor. ''Yürütme'' başlığı altında yapılan son görüşmeye, ''başkanlık üyelerinin senato tarafından ortak listeyle seçilmesine'' ilişkin Türk tarafının önerisi damgasını vurmuştu.
581089
Hira Nur 14 yıllık özlemi dindirdi ama
Hira Nur Kenger'den (2) alınacak parçanın, tahlil için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) veya Çin'e gönderilmesi gerekiyor; ancak maddi durumu buna imkân vermediği için aile yardım bekliyor. Merkez Osmangazi Mahallesi'nde ikamet eden Durdu- Elif Kenger çifti, yaklaşık 16 yıl önce dünya evine girdi. Çocuk sevinci yaşayamayan ailenin hasreti, gördükleri tedavinin ardından 14 yıl sonra sona erdi. Hira Nur ismini koydukları bebekleri ile hasretleri dinen aile, doğumdan 1,5 yıl sonra hastalıkla uğraşmaya başladı. Sağlıklı bir şekilde doğan Hira Nur, 1,5 yaşındayken sürekli olarak istifra etmeye başladı. İlk olarak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne götürülen Hira Nur'a ilaç verildi. Daha sonra Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi'ne götürülen bebeğin ailesine, vücutta karbonatın düştüğü söylendi. Yoğun bakıma alınan Hira Nur'a, Beta Ketatiyolaz eksikliği teşhisi konuldu. Aile, bebeği Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne götürdü. Burada uygulanan tedavinin ardından, ay sonra tekrar aynı fakülteye giden aileye, çocuktan alınan parçanın tahlil için yurt dışına gönderilmesi gerektiği söylendi. Tekstil fabrikasında asgari ücretle çalışan baba ve ev hanımı olan anne, çaresiz şekilde Kahramanmaraş'ın yolunu tuttu. Maddi durumlarının kötü olduğunu ve kirada oturduklarını belirten baba Durdu Kenger, gerekli olan paranın bin 500 ile bin TL arasında olduğunu ancak bunu ödeyecek durumda olmadıklarını söyledi. Dünyaya gelmesiyle büyük sevinç yaşadıkları kızlarının hastalığından dolayı çok kötü günler geçirdiklerini ifade eden Kenger, kendilerine uzatılacak yardım elini beklediklerini dile getirdi. Anne Elif Kenger de kızları Hira Nur'un hastalığından ötürü düştükleri çaresizlik karşısında gözyaşlarını tutamadı. Tahlilin ABD ya da Çin'de yapılması gerektiği kendilerine söylendiğinde, 'Yapılmadığı takdirde ne olur?' sorusunu sorduğunu anlatan anne Kenger, daha sonra 'Keşke yaptırsaydım.' diyebileceğini üzüntüyle öğrendiğini vurguladı.
582195
Yüksek frekans savaşları sürüyor
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre Intel ve AMD arasındaki frekans savaşları ara vermeden devam ediyor. Geçtiğimiz aylar içersinde AMD 3.4 GHz hıza sahip Phenom II X4 965 işlemcisini piyasaya sürdü. Intel fazla zaman kaybetmeden 3.46 GHz hıza sahip yeni bir işlemci çıkaracağını müjdeledi. AMD sessizliğini bozmasa da biz Phenom II X4 975 için planlar yaptığını biliyoruz.
581775
20 ekip belli, sıra 'wild card'larda!
20 ekip belli, sıra 'wild card'larda! 24/09/09 10:41 Türkiye'de gelecek yıl düzenlenecek 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na katılacak 20 takım belli olurken, ''wild card (kontenjan hakkı)'' ile şampiyonada yer alacak son takım ise aralık ayında belirlenecek. Basketbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Polonya'da gerçekleştirilen ve İspanya'nın şampiyonluğuyla noktalanan 36. Avrupa Şampiyonası sonrasında, gelecek yıl Türkiye'de düzenlenecek Dünya Şampiyonası'na katılacak 24 ülkeden 20'si belli oldu. Diğer ülke ise 12-13 Aralık 2009 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek FIBA Dünya Merkez Yönetim Kurulu toplantısında kesinlik kazanacak. ''Wild card'' alarak şampiyonaya katılacak ülkeler belirlendikten ve açıklandıktan sonra 15 Aralık'ta 24 ülkenin federasyon temsilcilerinin katılacağı kura çekimi yapılacak. İstanbul'daki kura çekimi organizasyonun ardından ise 24 takımın mücadele edeceği gruplar ve Dünya Şampiyonası'nın maç programı belli olacak. Türkiye'de 28 Ağustos 2010 tarihinde başlayacak Dünya Şampiyonası için verilecek ''wild card''ın sahipleri, 12-13 Aralık 2009 tarihleri arasında İstanbul'da, FIBA Dünya Merkez Yönetim Kurulu'nun yapacağı toplantıda belli olacak. FIBA, ''wild card''ın sahibini belirlerken, bir kıtadan en fazla ülkeye bu hakkı tanıyabilecek. Alternatifleri değerlendirdikten sonra dört kıtadan birer ülkeye ''wild card'' verebileceği gibi, FIBA'nın ya da gibi dağılımlar içinde de ''wild card'' hakkını ülkelere verme olasılığı bulunuyor. Ülkelerin, FIBA'nın seçimine dahil olabilmesi ve bu hakkı elde edebilmeleri için mutlaka bu yaz organize edilen kıta şampiyonalarında mücadele etmiş olması gerekiyor. Örneğin, 2009 Avrupa Şampiyonası finallerine katılamayan İtalya'ya ''wild card'' verilme ihtimali bulunmuyor. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na katılma hakkını elde eden 20 ülke şöyle: Ev sahibi: Türkiye Olimpiyat şampiyonu: ABD Avrupa Kıtası: İspanya, Sırbistan, Yunanistan, Slovenya, Hırvatistan ve Fransa Amerika Kıtası: Brezilya (Şampiyon), Porto Riko (2.), Arjantin (3.) ve Kanada Asya Kıtası: İran (Şampiyon), Çin (2.) ve Ürdün (3.) Afrika Kıtası: Angola (Şampiyon), Fildişi Sahili (2.) ve Tunus (3.) Okyanusya Kıtası: Yeni Zelanda (Şampiyon) ve Avustralya
581485
Küçük Tayyip’in ayakkabıları delik deşikti
Küçük Tayyip’in ayakkabıları delik deşiktiBaşbakan Tayyip Erdoğan, ’taki Levin Enstitüsü’nde konuştu. (Mİ) Sekreterliği’nde, ‘Global Compact-Küresel Etki’ başlıklı bir konuşma yapan Erdoğan, tüm ülkelerin ve verim ekonomilerinde denge sağlamaları gerektiğini vurguladı. Kendisinin çok yoksul bir ailede büyüdüğünü, özel otomobilleri olmadığını söyleyen Erdoğan şöyle konuştu: “Küçük Tayyip okula yaya giderdi. Okula giderken annem elimden tutmazdı. Ayakkabılarım delik deşikti. Yağmurda, kışta, sıcakta ayaklarımın kızardığını bilirdim. Şimdi bu ayakkabıları çocuklarımıza layık görmüyoruz. Çocukları özel araçlarla okula bırakıyoruz. Böyle olsun istemiyorum. Daha iyisi olmalı. Müthiş bir tüketim ekonomisi var. Buna çok dikkat edip verim ekonomisi ile bir denge yaratmalıyız. ekonomisine dur demeliyiz. Uluslararası ortam yeni bir başlangıç için uygun. Başkanı ’nın meseleye bakışı, herkesi umutlandırıyor.” dersi trafiğine de değinen Erdoğan, ’le bindikleri araçla salona 30 dakikada gelebildiklerini, aynı mesafenin yürüyerek 15 dakika olduğunu söyledi. Erdoğan, “Bu binaları yıkıp yeni yollar açmamız mümkün değil. Toplu araçları kullanmamız gerekir” dedi.
582048
Garipoğlu'nun babası Sultanahmet Adliyesi'nde
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Garipoğlu'nun babası Sultanahmet Adliyesi'nde Cem Garipoğlu'nun tutuklu babası ifade vermek için Sultanahmet Adliyesi'ne getirildi. YENİ ŞAFAK İNTERNET/AJANSLAR Münevver Karabulut'un katil zanlısı olarak tutuklanan Cem Garipoğlu'nun cezaevindeki babası Nida Garipoğlu, soruşturma savcısına yeniden ifade vermek üzere İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Gömleğinde tespit edilen kan lekesinin Münevver Karabulut'a ait olduğu belirlenince 'adam öldürmeye iştirak' suçundan tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Nida Garipoğlu, soruşturma savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a ifade verecek. AYRINTILAR GELİYOR... 24.09.2009
581528
Mustafa Denizli: Bizi hedefimizden kimse saptıramaz
Başarısız dönemin uzamasının sadece kendilerini tedirgin ettiğini ifade eden deneyimli çalıştırıcı, bunu üzerlerinden atmaya çalıştıklarını kaydetti. Kendilerini hiçbir kuvvetin mücadele ettikleri üç kulvardan saptırmaya yetmeyeceğini dile getiren Denizli, "Bu takım ve ben sezon başında iddialarımızı ortaya koyduk. Ben Beşiktaş'ın tüm birimlerine güveniyorum. Futbolcularımız, taraftarlarımız, camiamız ve zaman zaman bizim hakkımızda konuşulsa da tüm birimlerimize güvenimiz sonsuzdur." diye konuştu. Şampiyonlar Ligi'nde oynayacakları CSKA Moskova maçına da değinen Mustafa Denizli, şöyle devam etti: "Şampiyonlar Ligi'nde başladığımız bu oyun seviyesi ile devam edeceğiz. Eğer şanssızlıklardan kurtulup istediklerimizi yerine getirirsek, başarılı olacağız."SERVİSİ
581390
Kahveci hastalandı
Kahveci hastalandı güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda CSKA maçının hazırlıklarını sürdüren ’ta, Teknik Direktör oyuncularına kondisyon ağırlıklı bir çalışma yaptırdığı açıklandı Siyah beyazlıların basına kapalı yapılan dün sabahki antrenmanında futbolcular pas çalışmasının ardından taktik ağırlıklı çift kale maç yaptı. Tedavisi devam eden ’nin katılmadığı idmanda, bağırsak enfeksiyonu geçiren de yer almadı. Delgado kendi programında çalışmalarını sürdürürken, ve ise takımdan ayrı düz koşu yaptı. Siyah-beyazlı takım CSKA maçının hazırlıklarını bugün yine basına kapalı bir şekilde devam ettirecek. Öte yandan CSKA maçının biletleri dün satışa çıkarıldı. Taraftarlar pasaportlarının fotokopileriyle birlikte ve 31 euro olan biletleri kulüp binasının pazarlama bölümünden satın alabilecek.
581406
Buca, Kartal’a bileniyor
Kartal’a bileniyor güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Bank 1. Ligi’nde pazar günü ’da oynanacak maçı, ligin en çok gol atan ve en az gol yiyen iki takımının mücadelesine sahne olacak. İlk haftada rakip fileleri 13 kez sarsan temsilcisi, bu periyotta sadece kez rakiplerine gol vizesi veren Kartal’ı yenerek iki haftalık galibiyet hasretine nokta koymayı planlıyor. ’un iyi savunma yapan bir ekip olduğunu belirten teknik direktör Kemal Kılıç, “Kolay bir maç olmayacak. Kartalspor kendi sahasında henüz gol yemedi. Ancak galibiyet için sahaya çıkacağız” dedi.
582792
Polis sokakta gördüğü travestiye ceza kesiyor
"Yıllardır üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz" diye haykırıyorlar... Sokak aralarında öldürülüyor, şiddete maruz kalıyorlar... Son günlerde ise İstanbul sokaklarında ilginç bir ceza uygulaması yaşanıyor. Travesti ve transseksüeller sokakta yürürken, alışveriş yaparken adeta yanlış yere park etmiş bir arabaya ceza kesilir gibi ceza yiyor. CNN TÜRK'te Gündemin Rengi programına konuk olan iki travesti uygulamaya olan tepkilerini Rıdvan Akar'a anlattı.
582014
12:56 Bilgisayarda KDV avantajında son günler
Bilgisayarda avantajında son günler Bilgisayarlarda yüzde 10’luk avantajının 30 Eylül’de sona ereceği, tüketicilerin bu fırsatı iyi değerlendirilmesi gerektiği bildirildi. Sektörü İşadamları Derneği (BİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gerçekleştirilen araştırmalara göre, bu yılın ilk üç ayında masaüstü bilgisayar satışlarının yüzde 39,6, monitörlerin yüzde 35,1, yazıcıların ise yüzde 25,7 oranında düştüğünü belirtti. Dizüstü bilgisayar satışının ise yüzde 15,8 oranında azaldığını vurgulayan Akın, mart ayında açıklanan “5. Ekonomi sayesinde bu düşüşlerin durduğunu söyledi. Paket kapsamında, bilişim, bilgisayar ve büro makinelerinde KDV oranlarının yüzde 18’den yüzde 8’e çekildiğini dile getiren Akın, şöyle konuştu: “Yazıcı gibi makinelerde KDV indirimi haziranda sona erdi. Bilgisayarlarda ise yüzde 10’luk KDV avantajı 30 Eylül’de doluyor. KDV’nin yüzde 8’e çekilmesi ile bilgisayarlar satışları hareketlendi. İlk ayda dizüstü bilgisayarlarda yaşanan yüzde 15,8’lik düşüş yerini artışa bıraktı. Dizüstü bilgisayar satışlarında 2008 yılını yakaladığımızı düşünüyorum. Masaüstü bilgisayar satışlarında bir miktar azalma olabilir ancak bu durum fiyattan değil artık tercihlerin diz üstü bilgisayarlara kaymasındandır.” KDV’NİN YANI SIRA DE ETKİLİ OLDU Akın, KDV indiriminin yanı sıra 3G teknolojisinin de özellikle dizüstü bilgisayar satışlarına olumlu etki yaptığını belirterek, oluşan hareketliliğin halen devam ettiğini bildirdi. KDV avantajının son günlerine girildiği bu dönemde satışların artarak sürdüğünü dile getiren Akın, “Bayram öncesinde başlayan canlılık artıyor ve bu durum sektörü oldukça mutlu ediyor. Genellikle ortalama bin liralık dizüstü bilgisayarlar alınıyor. Bin liralık bir üründe 100 liralık az değil. Dizüstüne en fazla öğrencilerin talep gösterdiği düşünüldüğünde 100 liranın önemi daha büyük oluyor” dedi. Osman Akın, bin liralık bir üründe KDV indirimi ve kampanyalar sayesinde avantajın 300 liranın üzerine çıkabildiğini vurgulayarak, kartına 12 aya kadar komisyonsuz taksit yapılabiliyor. Bu fırsat kaçırılmamalı. Ayrıca artık bilgisayarların temel ihtiyaç maddesi olarak kabul edilmesi gerekiyor. KDV oranlarının yüzde 8’de kalıcı olması şart. 30 Eylülden sonra sektörde satışların yine azalacağını düşünüyorum” diye konuştu.
581511
Zonguldak'ta dolmuşcuların durak kavgası
10 yıldır bu yana plaka sorunu yaşayan ve Çarşamba günü de yol kapama eylemi ile gündeme gelen yolcu taşıma sorunu akşam saldırıya döndü. Deli Hakkı Subaşı Durak Başkanı Recep Günaydın, Sınırlı Sorumlu Ekip Kooperatifi üyeleri ile birlikte elliye yakın kalabalık tarafından arabasına saldırıldığını ve camlarının kırıldığını iddia etti. Delihakkı Subaşı Durak Başkanı Günaydın, kendi duraklarında bulunan 31 araç dışında yine kendilerine bağlı Pınarcık, Soğanlı ve Aydınlar köyünü kapsayan 12 aracın "M" plakası alması üzerinde hukuk savaşı başlattıklarını ve son olarak idare mahkemesinin bu 12 aracın "M" plakasını iptal ettiğini söyledi. Yaşanan bu olay sonrasında hususi plaka takarak yolcu taşımaya devam eden minibüslerin yasal olmaması dolayısıyla trafik ve Jandarma ekipleri tarafından bağlanması üzerine yol kapatma eylemi yaptıklarını ve aynı günün akşamında da kendisi başta olmak üzere araçta bulunan 15 yolcuya saldırıldığını iddia etti. Aracının yan ve ön camlarının kırıldığını aktaran Günaydın; "Yıllardan beridir Savcılıklara Kaymakamlık makamına dilekçe vermekten bıktım. Kime başvurduysam elim boş kaldı. Can güvenliğimden endişe ettiğimi Savcılık makamlarına da bildirmiştim. En sonunda bu işin bu noktaya geleceği belliydi. Bu akşam ben kaçmasaydım beni öldüreceklerdi. Beni aşağıya almaya çalıştılar. Araç içinde ki 15 yolcunun çoğu bayandı. Bu yolcuların çoğu da Pınarcık, Soğanlı ve Aydınlar'da oturuyor. Bugün sabah yapılan eylemde bizim yukarı mahalleye çıkmamızı istemiyorlardı. Biz elimizde ki izin belgesine göre çalışıyoruz. Bu sorun çözülmezse burada canlar yanacak. Kaymakamımız başta olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyorum" dedi. Yaşanan olay sonrasında jandarma ekipleri Deli Hakkı mevkiine gelerek olayla ilgili soruşturma başlattı. Deli Hakkı Subaşı Durak Başkanı Recep Günaydın'ın ifadesini alan Jandarma, ifade doğrultusunda soruşturmayı sürdürdüğü öğrenildi.
582653
Türkiye Kupası 2. kademe maçlarının programı belli oldu
2. kademe maçlarının programı belli olduİSTANBUL (A.A) Futbolda 2. kademe maçlarının programı belli oldu Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamaya göre, kupada maç programı şöyle: 30 Eylül Çarşamba: 13.30 -Konya (Turgutlu Eylül) 13.30 (Tokat Gaziosmanpaşa) 13.30 Adıyamanspor-Yalovaspor (Adıyaman Atatürk) 13.30 Belediye Vanspor- (Van Atatürk-Seyircisiz) 13.30 Denizli Belediyespor- Karadenizspor (Doğan Seyfi Atlı) 13.30 1908 (Mimar Yahya Baş) 13.30 Kastamonuspor- (Kastamonu Gazi) 13.30 (Kartal) 13.30 İdmanyurdu (Eyüp) 13.30 Gaziantep İdmanyurdu (GASKİ Spor Tesisleri) 13.30 -Hacettepe (Stadı daha sonra açıklanacak) 13.30 -Pursaklarspor (Ordu 19 Eylül) 13.30 İnegölspor-Kayseri (İnegöl İlçe) 18.00 (Yeni Buca) 18.00 Çaykur (Yeni Rize) 18.00 -Altay (Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk) 18.00 -Dardanelspor (Adana Ocak) Ekim Perşembe: 18.00 -Kardemir (Samsun 19 Mayıs)
581740
Hindistan'da Facia Gibi Kaza
Hindistan'da Facia Gibi Kaza Hindistan'da bir enerji santralindeki kafeteryanın bacasının yıkılması sonucu 20 kişi öldü, 100 kişi de enkazın altında kaldı. Kaza, başkent Yeni Delhi'nin yaklaşık bin kilometre güneydoğusundaki bir santralde meydana geldi. Santralin kafeteryasındaki 75 metre yüsekliğindeki baca, işçilerin çay molası sırasında yıkıldı. Enkaz altında kalan 20 kişinin hayatını kaybettiği kaza sonrası, 20 kişi de kurtarıldı. Enkazın altında en az 100 kişinin bulunduğu tahmin ediliyor. Kaza sırasında santralde 300 işçinin çalıştığı bildirildi. Kazanın nedeni henüz bilinmiyor.
582061
Halil'e Magath'dan övgü!
Halil'e Magath'dan övgü! 24/09/09 13:11 Magath, Kicker dergisine yaptığı açıklamada, Halil'in VfL Bochum'a karşı oynadığı maçta çok koştuğunu ve bir gol attığını, bunun Halil'e güven vereceğini belirtti. Haberde, gelecek maçlarda Halil'in, forvette yer alabilmek için Gerald Asamoah ve Kevin Kuranyi ile rekabet edeceği görüşüne yer verildi. Kuranyi ve Halil'in bu sezon sonunda sözleşmelerinin biteceği, bu oyuncuların sözleşmelerini uzatmak için şimdiye kadar bir girişimde bulunmadıkları ifade edilen haberde, Magath'ın ise bu oyunculara karşı alternatif aradığı, bunun için SC Freiburg'da oynayan Mohamadou İdrissou'yu transfer listesinde ilk sıraya aldığı kaydedildi.
582267
Tüketicilerin kredi borcunda düşüş
Tüketicilerin kredi borcunda düşüş ANKA Giriş Saati Güncelleme Tüketicilerin bankalara olan toplam borcu 11-18 Eylül haftasında 163.1 milyon TL azalarak 118 milyar 653 milyon TL oldu. ANKA'nın Merkez Bankası'nın verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre, bankaların tüketici kredisi alacakları 11-18 Eylül haftasında 167.2 milyon TL artarak 84 milyar 723 milyon TL'ye ulaşırken, tüketicilerin kredi kartı borçları ise 330.4 milyon TL'lik azalışla 33 milyar 930 milyon TL'ye düştü. Aynı dönemde konut kredileri 243.1 milyon TL artışla 39 milyar 422 milyon TL'ye yükselirken, taşıt kredileri 1.5 milyon TL azalarak milyar 290 milyon TL'ye geriledi. Söz konusu bir haftalık dönemde, diğer tüketici kredileri ise 74.4 milyon TL'lik azalışla 41 milyar 11 milyon TL oldu. Tüketicilerin geçen hafta 330.4 milyon TL'lik azalışla 33 milyar 930 milyon TL'ye gerileyen kredi kartı borçlarının, 33 milyar 887 milyon TL'sinin TL cinsinden, 42.6 milyon TL'sinin ise yabancı para cinsinden olduğu belirlendi.
581094
Obama'ya destek arttı mı düştü mü?
ABD'de yapılan bir anket, Başkan Barack Obama'ya kamuoyu desteğinin Afganistan ve dış politika konularında azaldığını, ancak sağlık reformu ve ekonomi konularında arttığını ortaya koydu. The Wall Street Journal gazetesi ve NBC'nin geçen hafta içinde ortak düzenlediği ve 1000'den fazla kişinin görüşünün alındığı anket, ekonominin yeniden düzelmeye başladığı yönünde bir iyimserliğe işaret ediyor. Obama'nın politikalarına genel desteğin Ağustos'tan bu yana yüzde 51 oranında sabit kaldığını yazan gazete, ankette Obama'ya bazı güçlü uyarıların da yer aldığını belirtirken, Obama'nın ilk kez bağımsız seçmenler nezdinde desteğini yitirdiğini ifade etti. Buna göre, bağımsız seçmenlerin yüzde 46'sı Obama'nın politikalarını onaylamazken, yüzde 41'i onaylıyor. Geçen temmuz ayında yapılan anketteyse, bağımsız seçmenlerin Obama'nın politikalarına verdiği destek yüzde 49'ken, desteklemeyenlerin oranı yüzde 38'di. ABD'de 2010'da düzenlenecek Kongre seçimleri yaklaşırken, ankete göre bağımsız seçmenler, yüzde oy farkıyla Kongrede Cumhuriyetçilerin çoğunluk olmasından yana. Gazete, Obama'nın izlediği dış politikaya desteğin de, Temmuz ayındaki yüzde 57'lik orandan yüzde 50'ye düştüğünü yazdı. Anket, Amerikan halkının Afganistan'da zafer umutlarına dair karamsar tavır sergilediğini de ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 59'u, savaşın başarıyla sonuçlanacağından "daha az emin" olduklarını ifade ederken, yüzde 51'i de, Afganistan'a daha fazla asker gönderilmesine karşı çıkıyor. Ekonomi alanında ise gazeteye göre, Amerikan halkı "sevinç çığlıkları" atmıyor, ama genel tavırda bir düzelme var. Ankete katılanların yaklaşık 4'te 1'i ekonominin durumundan memnuniyetlerini dile getirirken, bu rakamın temmuzdaki ankete göre 10 puanlık artışa tekabül ettiği bildiriliyor. Katılımcıların yüzde 35'i ekonominin dibe vurduğu görüşünü dile getirirken, temmuzdaki ankette ise bu rakam yüzde 27'ydi. Ankete katılanların, yüzde 34'e karşı yüzde 45 oranla, Obama'nın ekonomik teşvik paketinin "kötü bir fikir" olduğu yönünde görüş belirtmesinde karşın, yüzde 43'e karşı yüzde 46'lık kesim, teşvik paketi olmasaydı piyasada durgunluğun daha kötü olacağını düşünüyor. "HALKIN YÜZDE 38'İ AFGANİSTAN'DAN DERHAL ÇEKİLMEKTEN YANA" Gazete, Afganistan konusunda nasıl bir politika izlenmesi gerektiği konusunda Washington'da yürütülen yoğun tartışmaların halka da yansıdığını, bu konuda Amerikan halkı arasında bir bölünmenin görüldüğünü yazdı. Ankete göre, Afganistan politikasını "biraz başarısız ya da çok başarısız" bulanların oranı yüzde 49, başarılı bulanların oranı yüzde 46, çok başarılı bulanların oranıysa yüzde olarak belirlendi. Afganistan'da olası bir başarısızlığın ABD'yi saldırıya açık hale getireceği kaygılarının hatırlatılması üzerineyse, katılanların yüzde 45'i ABD'nin Afganistan'daki savaşa aktaracağı insan gücü ve kaynağa rağmen, bunun karşılığını çok az göreceği endişesini taşırken, yüzde 44'ü El Kaide ve Taliban'a karşı yeterli mücadelenin verilmeyeceği ve bu yüzden saldırıya açık hale geleceği endişesini dile getirdi. Katılımcıların yüzde 38'i Afganistan'dan derhal çekilmekten yana görüş bildirirken, yüzde 55'lik oransa çekilmeye karşı olduğunu belirtti. "SAĞLIK REFORMUNA DESTEK ARTTI" Gazeteye göre, sağlık reformu konusundaysa Obama'nın son dönemde göstermiş olduğu çabalar sonuç vermişe benziyor. İş olanakları yaratılması ve ekonomik büyümenin Washington'un öncelikli görevi olması gerektiğini düşünenlerin oranı, temmuzdaki yüzde 38'den yüzde 30'a düşerken, sağlık reformunu öncelik olarak görenlerin oranı yüzde 14'ten yüzde 21'e fırladı. Obama'nın sağlık konusundaki politikasını desteklemeyenlerin oranı geçen ay yüzde 47 destekleyenlerinki ise yüzde 41 düzeyindeydi. Son ankette ise, destek oranı yüzde 45, desteklemeyenlerin oranıysa yüzde 46 olarak belirlendi. Yüzde 39'a karşı yüzde 41'lik oran, sağlık reformuna karşı kötü fikir beslerken, temmuz ve ağustostaki anketlerde bu oran yüzde 36'ya karşı yüzde 42'ydi. Buna karşın, katılımcıların yüzde 45'i statükodan ziyade yeni planın hayata geçirilmesini savunurken, yüzde 39'u mevcut sağlık sisteminden yana görüş bildirdi. Sağlık reformu planının, bu konudaki hayat kalitelerini değiştirmeyeceği ya da geliştireceği yönünde görüş dile getirenlerin oranı yüzde 53 olarak belirlenirken, kalitenin düşeceğini savunanların oranı, ağustostaki yüzde 40'lık orandan daha da düşerek yüzde 36'da kaldı. "DEMOKRATLARA DESTEK HALA DAHA FAZLA" Anket, seçimler bir yılını doldurmak üzereyken, Demokratların Cumhuriyetçilere oranla siyasi desteğinin sürdüğünü de ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 41'i Demokratlara karşı olumlu görüş dile getirirken, Cumhuriyetçilerden yana olanların oranı yüzde 28'de kaldı. Kongreyi kimin kontrol etmesi gerektiği konusunda ise birbirine yakın oranlar çıktı. Demokratlardan yana görüş bildirenler yüzde 43, Cumhuriyetçilerden yana olanlarsa yüzde 40 oldu. Temmuzda Demokratların Cumhuriyetçilere karşı yüzde 39'a karşılık yüzde 46'lık üstünlüğü bulunuyordu.
582615
Yardımcılara havale edilince temasları iptal etti
Temaslarının ardından bir basın açıklaması yapan Zafer Üskül, Belçika'nın Göç ve İltica Bakanı Joel Milke ile görüşemediklerini söyledi. Üskül, "Bakanın randevusuna gelemeyeceğini, ancak yardımcısı ile görüşebileceklerini" belirttiğini ifade etti. Üskül'e göre bir kasıt yok. "Organizasyon bozukluğu var gibi görünüyor" diyen Üskül, "Yine de randevuya gelinmesi daha doğru olurdu" diye konuştu. Üskül, gündemdeki konuların muhataplarla eşit düzeyde görüşülmesi gereken sorunlar olduğunu söyledi, ancak "alınganlık göstermek yersiz ve gereksiz olur^" diye konuştu. Mikail Tekin'in ailesini de ziyaret eden Zafer Üskül, olayı yakından takip ettiklerini, savcılarla görüştüklerini ve soruşturmanın etkin bir şekilde yürütüldüğü konusunda teminat verildiğini belirtti.
581875
Hangisi doğru?
Ağrı'nın Hamur ilçesinin giriş ve çıkışında bulunan tabelalarda, ilçenin nüfusu farklı yazıyor. Ağrı- Van transit yolunun geçtiği Hamur ilçesinin nüfusu, Van istikametindeki tabelada bin 700, Ağrı istikametindeki tabelada ise bin 300 olarak yer alıyor. Nüfusun iki tabelada farklı yazması nedeniyle vatandaşlar gerçek nüfusu bilmiyor. Hamur Belediye Başkan Vekili Ekrem Keski, karayolları üzerindeki tabela ve trafik levhalarının Karayolları Şube Müdürlüğü tarafından hazırlandığını söyledi. İlçe nüfusunun hangi verilere dayanarak bu şekilde yazıldığı konusunda bilgilerinin olmadığını ifade eden Keski, konuyu araştıracaklarını bildirdi. Keski, Belediye kayıtları ile Türkiye İstatistik Kurumu'nun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre ilçenin 2008 yılı nüfusunun bin 699 erkek ve bin 608 kadın olmak üzere toplam bin 307 olduğunu belirterek, bu yanlışlığın kısa sürede giderileceğini kaydetti.
581736
Tolon'un avukatı kedi yüzünden intihar etti
Tolon'un gözaltına alındığı 2008 Haziran ayındaki arama sırasında da hazır bulunan Avukat Aylin Akyıldız'ın bayramın ikinci günü intihar etmeden önce Tunalı Hilmi Caddesi'nde eşi ile buluştuğu öğrenildi. Ünal, eşine eve bir kedi alıp bakmak istediğini söyleyince tartışma çıktı. Tartışmanın ardından sinirli bir şekilde cafeden ayrılan genç avukat, ofisine gidip kendisini doğalgaz borusuna asarak intihar etti. Ünal'ın eve gelmemesinden şüphelenen eşi, ofise gidince genç kadının cesediyle karşılaştı. Yeşil reçete ile satılan bir ilacı sürekli kullandığı öğrenilen avakatın manik depresif hastası olduğu öğrenildi.
582143
THY’den New York’a “First Class” uçuş
’den ’a “First Class” uçuş (THY), 28 Eylül tarihinden itibaren seferlerini uçaklarıyla gerçekleştireceğini açıkladı. ’den yapılan açıklamaya göre, Boeing 777 ile her gün gerçekleşecek New York uçuşlarında yolcular, “First Class” seyahat etme olanağı bulacak. Boeing 777-300ER uçaklarında First Class, 30 Business Class, 274 Economy Class koltuğu olmak üzere toplam 312 koltuk bulunuyor. First Class’ta yer alan koltuklar ayrı bölümler halinde ve yatar pozisyonda yatak boyu 2,1 metre olacak şekilde kullanılabiliyor ve yolculara süit konforu sunuyor. Business kabindeki koltuklar da tam yatar özelliğe sahip bulunuyor. New York uçuşlarının Boeing 777 ile icra edilmesi ile her bir uçuşta ortalama 40 yolcu ve mevcut kargo kapasitesine sefer başına 18 tonluk ilave kapasite sağlayacak.
582163
Diyarbakırspor'da beş eksik..
'da beş eksik..MEHMET TÜRK DİYARBAKIR DHA Süper Lig'in ilk haftasında puan toplayan ligin bir başka başarılı takımlarından 'la cumartesi günü deplasmanda oynayacağı maça eksikle gidiyor. Yeşil-kırmızılı ekipte, golcü futbolcu Tazemeta, Mustafa Özkan, Burak, İbrahim ile Şener'in sakat olduğu, bu oyunculardan sadece Şener'in az da olsa oynama ihtimalinin bulunduğu, durumuna maç günü yeniden bakılacağı belirtildi. Kulüp Basın Sözcüsü Suat Önen, geniş bir kadroya sahip olduklarına işaret ederek, bahanelerin arkasına sığınmayacaklarını ve 'ya galibiyet için gideceklerini söyledi. Bursaspor'un da ligin başarılı ekiplerinden olduğunu anlatan Önen, "Zor ve zevkli bir olacağı kanısındayım. Saha ve seyirci avantajıyla sahaya çıkacak Bursaspor'un karşısına diğer maçlarımızda olduğu gibi galibiyet parolasıyla çıkacağız. Geniş bir kadromuz var. Kim formayı giyerse giysin, formanın hakkını veriyor. Çünkü Ziya Doğan'ın sisteminin temelinde bu yatıyor. Bu yüzden hocamıza ve futbolcularımıza güveniyoruz. Galibiyet için gerekeni yapacaklarına olan inancımız tamdır" dedi.
581548
Açılıma Hollywood yıldızı Costner'dan destek
Sözen, yaptığı yazılı açıklamada, Costner’ı Ekim’de yapılacak Ak Parti Büyük Kongresi’ne davet ettiklerini belirterek, şöyle dedi: “Demokratik Açılım konusundaki gelişmeleri Kevin Costner da izliyor. Costner, Ak Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı ile temas kurarak ‘Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan haklarına verdiği değerin yeni bir ifadesi olan demokratik açılımı candan desteklediğini’ söyledi. Belirlenmiş programından dolayı Ak Parti Kongresi’ne gelemeyecek olan Costner, bunun yerine 16 Ekim’de Türkiye’ye gelmeyi planlıyor. Costner, Türkiye’ye geldiğinde demokratik açılıma desteğiyle ilgili net mesajlar vereceğini söyledi.” bu sefer yine thy reklamlarında mı oynayacak yoksa mısır ya da mücevher reklamında mı hangisinde.... kıbrısta yüzümüze tüküren insanlar nasıl oluyorda açılımı destekliyorlar hem ona ne ki türkiyede ki açılımdan türk vatandaşlığına mı geçecekmiş. tabi ak parti içeriden desteği bulamayınca dışarıdan destek arayışına gidiyor ermenilerin destekçileri de destekliyorlar haliyle.....
581304
IMF anlaşması olursa program revize edilir
İBRAHİM KAHVECİ IMF anlaşması olursa program revize edilir Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerika'daki Uluslararası Ekonomik İttifak ve Küresel Yatırım Sempozyumu'nda Türkiye ekonomisini anlattı. Babacan yaptığı konuşmada, “IMF ile görüşmelerin devam ettiğini belirterek "Eğer anlaşabilirsek, eğer detaylarda mutabık kalabilirsek yeni bir program düzenlemesi olabilir" dedi Bakan Babacan, 64. Dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G20 zirvesi nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile geldiği ABD'de "Uluslararası Ekonomik İttifak Küresel Yatırım Sempozyumunda" Türkiye'deki ekonomik gelişmeleri anlatan bir konuşma yaptı. Babacan, konuşmasının sonunda, Türk gazetecilerin IMF ile yapılan görüşmelerle ilgili sorusu üzerine, Türkiye'nin IMF ile görüşmelerinin devam ettiğine dikkati çekerek, "Bizim ortaya koymuş olduğumuz Orta Vadeli Program temelinde bundan sonraki müza-kerelerimiz devam edecek" diye konuştu. ANLAŞMA YOKSA DÜZENLEME DE YOK Türkiye ve IMF'nin konuya bakış açısının ve görüşlerinin 3-4 ay öncesine göre biraz daha birbirine yaklaştığının görüldüğünü vurgulayan Babacan, "Eğer anlaşabilirsek, eğer detaylarda mutabık kalabilirsek, yeni bir program düzenlemesi olabilir. Ama eğer detaylarda anlaşamazsak, program düzenlemesi de olmaz. Artık hep beraber sizler sonucu beklersiniz, sabırla bekleyin" dedi. CİDDİ TOPARLANMA İŞARETLER VAR Babacan, sempozyumda yaptığı konuşmada ise Türkiye ekonomisinde toparlanma işaretleri olduğunu belirtti. Türkiye'nin, 2002-2007 yılları arasında ekonomik alanda pek çok yapısal reform yaptığını ve bunun olumlu sonuçlarını aldığını anlatan Babacan, ancak küresel ekonomik krizin etkisiyle 2008 yılının sonunda ekonomik büyümenin azaldığını, bu durumun bu yıl da devam ettiğini, ancak 2010 yılının ilk çeyreğinde yeniden artı büyümeye geçilmesinin beklendiğini söyledi. MÜDAHALE ETMEYEN TEK ÜLKEYİZ Türkiye'nin ekonomik verilerine ilişkin detaylı bir sunum yapan Babacan, bankacılık sektörünün daha önceki yıllarda yapılan reformlar sayesinde güçlü, bu yüzden de küresel ekonomik krizde Türkiye'nin bankacılık sektörüne müdahale etmeyen tek OECD ülkesi olduğunu söyledi. Yabancılar en çok bu sektörleri seviyor Bir soru üzerine Babacan, Türkiye'de başta otomotiv, elektronik, tekstil, makine, ev aletleri sanayii, inşaat, bankacılık ve sigorta sektörünün güçlü ve yabancı yatırım çeken sektörler olduğunu vurguladı. IMF ile sürdürülen görüşmelerle ilgili bir soru üzerine ise gazetecilere verdiği yanıttaki ifadeleri kullanan Babacan, IMF ile anlaşma sağlanamazsa da bunun "dünyanın sonu olmayacağını", Türkiye ekonomisinin zorlu dönemlerle baş edebilecek güçte olduğunu söyledi. Bölgenin finans merkeziyiz Türkiye'de yakın dönemde kabul edilen Orta Vadeli Program hakkında bilgiler veren Babacan, bu yıl ekonominin yüzde küçülmesinin, ancak 2010'da yüzde 3,5 büyümesinin beklendiğini anlattı. Babacan, hedefleri arasında İstanbul'u uluslararası mali merkez haline getirmenin de olduğunu belirterek, IMF-Dünya Bankası toplantılarının Ekim ayında İstanbul'da yapılacağını anımsattı. Babacan, Orta Doğu bölgesindeki gelişmelerin Türkiye'nin ekonomik ilişkilerini nasıl etkilediğinin sorulması üzerine ise Türkiye'nin dünyada geniş nüfuz alanına sahip olduğunu ve Türkiye'nin ekonomik krize rağmen İran, Irak, Suriye, Orta Doğu'daki diğer ülkeler ve Gürcistan gibi yakın komşularıyla ticaretinin arttığına dikkati çekti. Başbakan Yardımcısı Babacan'ın, Başbakan Erdoğan ile dün başlayan ve bugün de devam edecek olan Pittsburgh'taki G20 zirvesine katılması, ardından yeniden New York'a dönmesi bekleniyor. 24.09.2009 EKONOMİ
581767
Efsanenin gizli fotoğrafları
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Efsanenin gizli fotoğrafları 24.09.2009 10:46Efsanevi yıldız Marilyn Monroe'nun Life dergisinin arşivinden çıkan fotoğrafları yayınlandı.
581847
İl il kaçak elektrik kullanım miktarları
İsmail Altunsoy'un haberi Kamu şirketi Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) verilerine göre, kaçak tüketimde ilk sırada İstanbul geliyor. Megakenti sırasıyla Şanlıurfa ve Diyarbakır takip ediyor. İstanbul'da yıllık 3,1 milyar kilovatsaat (kWh) elektrik, kayıp-kaçağa gidiyor. Şanlıurfa'da ise bu rakam milyar kWh. Keban Barajı'nda bir yılda üretilen yaklaşık milyar kWh elektrik, iki ilin kaçak tüketimini karşıla-maya yetmiyor. Doğudaki iller yüksek kayıp-kaçak oranlarıyla öne çıkarken, batı illerinde kaçak miktarının yüksekliği dikkat çekiyor. Elektrikte kayıp-kaçak, enerji yönetimini en fazla yoran konuların başında geliyor. Yapılan bütün mücadeleye rağmen bazı illerde kaçak oranlarında iyileşme sağlanamıyor. 2008'de denetim ekiplerince 4,8 milyon abone kontrolden geçirildi. Kontrollerde 196 bin abonenin kaçak elektrik kullandığı tespit edildi. Bu abonelere 257 milyon lira ceza kesilirken, paranın 50 milyon lirası yıl içinde tahsil edildi. Aynı dönemde 89 bin aboneyle ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunuldu. Denetimlere rağmen kaçak tüketimin azalmadığı illerin başında Mardin geliyor. TEDAŞ'ın resmî verilerinden derlenen bilgilere göre Mardin'de kaçak oranı yüzde 72,7 gibi çok yüksek rakamlarda seyrediyor. Bu ili yüzde 70,9 ile Şırnak, yüzde 66,5 ile Batman takip ediyor. En az kayıp-kaçağın olduğu il ise yüzde 1,3 ile Denizli. Yüzde 2,1 ile Karabük ikinci, yüzde 2,9 ile Bilecik üçüncü sırada. TEDAŞ'ın verileri incelendiğinde, bazı ilginç ayrıntılar da öne çıkıyor. Doğu'daki iller yüksek kayıp-kaçak oranlarıyla öne çıkarken, Batı illerinde kaçak miktarının yüksekliği dikkat çekiyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler miktar olarak kaçak tüketiminde öne çıkan şehirlerin başında geliyor. TEDAŞ'ın geçen yıl dağıttığı elektriğin yüzde 14,4'ü kayıp-kaçağa gitmiş. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) ülkelerinde ise bu rakam, yüzde civarında. TÜRKİYE'DEKİ KAYIP-KAÇAK ELEKTRİK KULLANIM ORANLARI İÇİN HARİTAYI TIKLAYINIZ!!! Zaman 2009-09-24 12:41:34 Kaçak elektrik kullananlara hakkımı helal etmiyorum... Selçuk K. 2009-09-24 12:41:01 hem ülkeyi soyup soğana çevirin hemde daha demokrasiden haktan hukuktan bahsedin sonrada biz bölünmek istemiyoruz deyin.tabi bende bölünmem hava bedava su bedava elektrik zaten bedava eh dille kimlikte yarın bedava ne gerek var bölünmeye değilmi?hiç utanma arlanma olmayan bir toplumsunuz ve bunları yapanların %85 de müslüman kılıklı insanlar sadece yazıklarım olsun demekten başka çıarım yok.ama kul hakkım varsa helal etmiyoruuuuum. Ercan İNCE 2009-09-24 12:37:29 Apaçık hırsızlık ve haram. Kaçak elektrik kullananlar iki haramı birden işliyorlar: 1- TEDAŞ'ın elektriğini çalıyorlar, 2- TEDAŞ da parasını ödeyip elektrik kullananların üzerine yıkıyor zararını. Ben şahsen hakkımı helal etmem. Diyanet, camilerde ısrarla, açık seçik "kaçak elektrik kullanmak HARAMDIR" demeli, ta ki en azından inancı olup da bu haramı işleyenler vazgeçsin. TEDAŞ da hem ceza versin hem de kesiversin kaçak kullananların elektriğini. Niye bizim üzerimize yıkılıyor bunun cezası? empatik OSMANLI 2009-09-24 11:51:19 İsmini vermek istemediğim bir kuruluş bize eğitim verirken doğudaki kaçak elektrik kullanımlarının çoğunun "endeks okuma hatası olduğunu söylemişti. Şu haritaya bakarmısınız lütfen bu kadar okuma hatası olamaz üstelik oranlar kadar yüksek ki kaçak kullanmayan yok gibi. eee doğuda sen ahırını klimayla ısıtırsan veya demirden karyolayı tavana asıp resistans gibi kullanırsan olacağıda bu....haram olsun yavuzkaplan 2009-09-24 11:48:08 Milletin emeğini çalan hırsızdır Emir Bilal 2009-09-24 11:47:23 Askerliğimi urfa'da yaptığımdan dolayı kaçak elektrik kullandıklarını biliyordum.İlk sırada olduklarını tahmin etmiştim.Ama yanıldım 2. sıradalarmış :).Bu güzelim insanlar neden kaçak elektrik kullanıyorlar anlamış değilim.Tedaş ekipleri köye kontrole geldiklerinde kaçak elektrik kullanmayan yoktu.Burada iş yine diyanet başkanlığuna düşüyor.Camilerde hutbelerde bu konu anlatılıp haram olduğu izah edilmeli.. veli guvendi 2009-09-24 11:28:08 kürtler bu ülkeyi severek gelişmesini istemediği sürece bu sorunda bitmez...2000li yıllara kadar devletinde suçu varken bu sorunda şuan tek suçlu ülkeyi sevmeyen bölcü kürtler ve pkkdır... mehmet alper
581191
Türk Caz Gecesi
Asu Maro Parçalı bulutluTürk Caz Gecesi 24 Eylül Perşembe 2009 Bir Türk’ün macerasının olmazsa olmazı nedir? Alışveriş elbette. İnanın bana, bu dönemde yolunuz Lafayette’e, Printemps’a, Sephora’ya düşse mekânı ya da Kanyon’dan ayırmakta zorlanırdınız. Allahtan daha faydalı ve ruhu besleyen etkinlikler de mevcuttu da şehir bir mana kazandı. Türkler’in Paris çıkartması da tabii... Zira 22 Eylül, Paris’te Türk Caz Gecesi idi. Hani ’nin başını çektiği “’da Türk Mevsimi” etkinliklerinin bir parçası olarak. İyi fikir, hoş etkinlikti ya, insan yaşamadan ne derece hoş olabileceğini bilemiyor. Rue des Lombards denen bir sokakta yan yana dizilmiş caz kulüplerde geçiyordu olay. Burası Paris’in çok da tekin olmayan bir bölgesi. En azından artık hale gelmiş. Yanımızda dünya tatlısı bir Fransız kız arkadaşımız vardı, Laure; hatta kadar tatlı ki ’ın esprisiyle “Fransız demezsin”. Zira kaç gündür burada Fransızlar, bilhassa da kafe mağaza çalışanları tarafından itilip kakılıyoruz. Tuzlu Öpücük Neyse, bu tekin olmayan bölgede menzile ulaşma yolunda uğradığımız tacizler bir evsahibi olarak Laure’u çok tedirgin etti. Biz İstanbullu’yduk, kolay yılmazdık, neticede biraz ite kaka da olsa kulübümüzün yolunu bulduk. Adı “Baiser Sale” idi kulübün, meali “Tuzlu Öpücük”. Türk Caz Gecesi’nin cereyan edeceği dört kulüpten biriydi. Gece öyle planlanmış ki, sokaktaki dört kulüpte aynı saatte start verilecek; dört ayrı grup üçer set çalacak, aynı anda ara verecekler. Seyirci de bir kulüpten diğerine geçerek ’de caz hangi noktaya gelmiş, hızlandırılmış turla öğrenecek. Kulüplerin en şıklarından biri olan Duc des Lombards’da Murat Öztürk Trio çalıyor. Piyanoda Murat Öztürk, kontrbasta Gautier Laurent, davulda Oliver Strauch. Geçiyoruz Sunside’a, karşımızda piyanonun dev ismi: Aydın Esen. Basta Selçuk Karaman, davulda Volkan Öktem. Hemen bitişiği, Sunset. Basta Alp Ersönmez, piyanoda Burak Bedikyün, davulda Turgut Alp Bekoğlu’ndan oluşan Alp Ersönmez Trio, trompetçi Alex Tassel’i konuk ediyor. Ve nihayet Baiser Sale’de, kendisi itiraz etse de hâlâ ‘genç yaşta’ kabul edebileceğimiz Sarp ve grubu var. En önemli gitaristlerimizden olan Maden’e basta Pelit, piyanoda Serkan Özyılmaz, piyanoda Ediz Hafızoğlu eşlik ediyor. Bir de çok özel konuğu var: Fransa’nın en önemli trompetçilerinden Stephane Belmondo. Çıkartma böyle olur Dört kulübün dördü de tıklım tıklım, sokakta iğne atsan yere düşmüyor. İnsanlar kollarında sol anahtarı şeklinde damgalarla bir kulüpten ötekine koşturuyor, çılgınlar gibi alkışlıyor, yetinmeyip “Thank you!” nidalarıyla ayaklarına gelen müzik ziyafetine olan şükranlarını dile getiriyorlar. Garsonlar bile “Bir dakika hanımefendi, orası rakip mekân” noktasından cayıyorlar ister istemez. Çünkü gerçek bir Türk gecesi var ortada ve kimse sınır filan tanımıyor, şarabını alan yan kulübe, sandalyesini çeken öbür masaya derken, gecenin sonu bütün kulüplerin dinleyicisi ve müzisyeniyle sokağa dökülmesiyle neticeleniyor. Çıkartma dediğin asıl böyle olur işte! Sarp Maden’den yeni Sarp Maden Quartet’in Paris’teki Türk Caz Gecesi’nde Stephane Belmondo ile verdiği gerçekten nefes kesiciydi. Türkiye’ye yolu ta ilk gençlik yıllarında düşen, zamanlar tanıştığı İmer Demirer ile ahbap olan Belmondo, geçen yıl Caz Festivali kapsamında Nardis’te yine Sarp Maden ile birlikte çalmıştı. Proje, Paris ayağıyla devam etti ve müzisyenlerin birlikte çalmaktan aldığı gözle görülür keyfe bakılırsa daha da devamı gelecek. Belki birlikte bir kayıt da yaparlar, neden olmasın? Kayıt demişken, Sarp Maden’in kendi bestelerinden oluşan yeni albümünün kayıtlarını bitirdiğini; albümde İmer Demirer ve Adnan Karaduman gibi isimlerin de çaldığını, ’ın da bir parçada vokal yaptığını müjdeleyelim. Ve albümün bir an önce çıkmasını sabırsızlıkla bekleyelim.
581359
Lugano'ya kulübe yolu!
Lugano'ya kulübe yolu! Lugano'ya kulübe yolu! DENİZ DERİNSU 24.09.2009 F.Bahçe'de Daum, antrenman maçında Önder ve Bilica ikilisine as takımın savunmasında görev verirken, yabancı sınırlamasında bu kez Lugano'yu yedek takımda oynattı Fenerbahçe'de Diego Lugano'ya kulübe yolu gözüktü. İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçının ardından iki gün bayram izni yapan sarı-lacivertli futbolcular, dün sabah toplandı. Teknik direktör Christoph Daum'un sahada yaptığı kısa toplantının ardından, attığı golle 1-0 kazanılan İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçının adamı seçilen Gökçek Vederson'u antrenörler Roland Koch ve Ayhan Tumani kucakta taşırken, futbolcular şakayla bu oyuncunun kafasına vurdu. Antrenmana Volkan Demirel ile Abdülkadir Demirci katılmazken, izinli olan kaleci Volkan'ın öğleden sonra yapılan idmana katıldığı Abdülkadir'in ise boğaz enfeksiyonu nedeniyle çalışmada yer almadığı bildirildi. SAVUNMADA BİLİCA-ÖNDER Antrenmanın son bölümünde futbolcular yarı sahada çift kale maç yaptı. Daum, idman maçında as takımda savunmada Önder ve Bilica ikilisine görev verirken, yabancı sınırlamasında bu kez Lugano'yu yedek takımda oynadı. Bu durumda sarı-lacivertlilerin Antalya karşısına Volkan, Gökhan, Önder, Bilica, Carlos; Cristian, Topuz; Kazım, Alex, Santos; Güiza düzeninde çıkması bekleniyor.Lugano'ya kulübe yolu!
581386
Tam gaz rotasyon
Tam gaz rotasyon güncellenme zamanı 24.9.2009Sabah çalışması neşe içinde geçerken, İstanbul Büyükşehir Belediye maçının en iyi oyuncusu seçilen Vederson şakalara maruz kaldı. hep yanınızda Teknik Direktörü Daum, maçında yabancı oyuncularından bu kez ’yu dinlendirmeyi planlıyor Alman teknik direktör dün gerçekleşen sabah çalışmasında savunmada Bilica ile Önder’i yan yana oynattı, ’ya ise yedek takımda forma verdi. Belediye maçında forması ile ilk kez yedek oturan Carlos’u yeniden savunmaya yerleştirmeye hazırlanan Daum, Deivid’i ise yine on birde düşünmüyor. Sarı-lacivertliler, maçının hazırlıklarına iki antrenmanla devam etti. Daum’un yardımcısı Koch’un ligdeki 7. maçı hedef gösterdiği idman başında, Alman hoca da küçük bir toplantı yaptı. Çalışmaya Volkan katılmadı. Deniz takımdan ayrı çalıştı. Akşam idmanı ise kapalı kapılar ardında gerçekleşti.
581808
'Kürtçe eğitim diye bir sorun var mı?'
Bu can alıcı soruya en yüksek askerî düzeyde verilen cevap şöyle: "Ben olduğu kanaatinde değilim. Kürtçeyi nerede öğrenecek bu insanlar? Anadil nerede öğrenilir? Anadili öğrenmekte engel var mı? Anadil anneden babadan öğrenilir. Ana-babaya, 'Kürtçe öğretme' diyen mi var? 'Kürtçe okuma-yazma' diyen mi var? 'Kürtçe okuma yazma öğrenmek istiyorum' diyorsa yasak mı?" Askerin siyasetteki varlığı sadece iktidar rekabetine ortak olmasından ibaret değil. Başbuğ'un anadile dair sıraladığı cümleler askerin konturları kalın, disiplinli dünyasına ait değil; düpedüz siyasetin demagojiyi de içeren esnek ve değişken dünyasından. "Anadil nerede öğrenilir?" sorusuna Başbuğ'un verdiği "Anadil anneden babadan öğrenilir" cevabına bile bu mantığa göre itiraz etmek gerekir. "Anneden babadan" olur mu? Adı üzerinde "anadil". Baba da olmaz; sadece anneden öğrenilmesi lâzım. Anadili öğretmeye sadece anneler yetkili olmalı... Benim anadilim Türkçe. Dilin düşüncenin evi olduğunu anlayacak kadar Türkçeyi annemden öğrenmediğimi biliyorum. Dil düşünce üretir. Dil sadece insanlar arasında iletişim aracı değildir. Aynı zamanda insanı insan yapan, insanı medenî bir varlık haline getiren en kutsal araç dilin kendisidir. Kutsal kitaplarda isimler ve logos üzerine yapılan olağanüstü vurgular, dilin değerine dairdir. Kestirmeden söyleyelim: İnsan, dili olduğu için insandır. Bir dile saygı, aracısız ve dolaysız insana ve insanî olan her şeye saygıdır. Kürt sorunu özünde Kürtçe sorunu... 2009-09-24 11:01:51 anadilde egitim temel bir haktir bundan hicbir insan toplum veya halk mahrum birakilamaz kürtler kendi yurtlarinda kendi topraklarinda anadilinde egitim surda dursun düne kadar sokakta konusmaktan mahrumdu. kürtlerin kendi anadilinde egitim görmeleri onlarin en tabii hakkidir bu hak gaspedilemez anadilinde egitim gören kürtler anadilini iyi ögrenip kavrayan kürtler türkceyide daha rahat ögrenir kürtler böyle bi arada iki derede birakilmis ne kendi anadilini nede türkceyi dogru dürüst ögreniyor hurrian-med imperator 2009-09-24 10:31:27 Müslüman kürt kardeşlerimiz de evinde gayet rahat kürtçe konuşuyor ve anadil diye tutturmuyor, devlete baskı yapmıyor. Bölücülüğü kürtçe sorununu çıkaranlar bir acuç ateist-komünist-darwinst adamlardır. Siz Türk halkını bunu anlayamayacak kadar aptal mı sanıyorsunuz hala? Benim komşum Van'lı ve kürt, hiçbir zaman malum parti ve terör örgütünün isteklerini ağzına almaz,devletine milletine son derece bağlı samimi bir müslüman. oyuna gelmeyin artık modern müslüman 2009-09-24 09:34:31 başbuğ anadilin serbest diyor demesinede yaşından sonra eğitim dili türkçe olan bir çocuk nasıl kürtçe gazete kitap okuyacak hem kürtçe gazete serbest yapacaksın hemde gazete okuyabilmesi için alması gereken eğitimi yasaklayacaksın resmen kürtlerle dalga geçiyorlar düşünün birinin elini ağzını bağlayacaksın önünede bir tepsi yemek koyacaksın sonra diyeceksinki işte bir tepsi yemek koyduk önüne ama yemedi biz neyapalım heval amedi
582458
Döviz bürosu kuryesi öldürüldü
Şişli'de bir döviz bürosunda para transferinde görevli kurye olarak çalışan emekli başkomiser Dursun Körkoca, Momonti Kazım Orbay Caddesi'nde yürürken yanına yaklaşan kişilerin saldırısına uğradı. Silahla ateş ederek Körkoca'yı ağır yaralayan zanlılar, çantada bulunan milyon TL'yi alarak bölgeden uzaklaştılar. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Körkoca ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polisin, olayın ardından kaçan zanlıları yakalamak için başlattığı çalışma devam ediyor. Bu arada, zanlıların kişi oldukları ve bir otomobille kaçtıkları öne sürüldü. 24 Eylül 2009
582387
Sanat Güneşi'ne vefasızlık
Sanat Güneşi'ne vefasızlık Türkiye'nin Sanat Güneşi Zeki Müren, ölümünün 13'üncü yıldönümünde Bursa'da mezarı başında ve Anadolu Güzel sanatlar Lisesi'nde anıldı. Hiçbir sanatçının katılmadığı anma programında konuşan Okul Müdürü Kazım Aksu, katılımın az olmasından dolayı anma töreninin buruk geçtiğini söyledi. BÜLENT CİVANOĞLU BURSA (AHT) Zeki Müren'i anma programı sabah saatlerine adının verildiği Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'nde başladı. Eğitim-öğretim döneminin başlaması nedeniyle çok az sayıda öğrencinin katıldığı törende konuşan Okul Müdürü Kazim Aksu, Zeki Müren'in Bursa ve Türkiye için önemine değinerek, "Ancak Sanat Güneşimizi bu yıl az bir katılımla kutluyoruz. İçimiz buruk. Okulların bugün açılması nedeniyle çoğu öğrencimiz okula gelmediği için böyle bir durum yaşandı. Ancak Zeki Müren bizim kalbimizde yaşıyor" diye konuştu. Anma programı daha sonra Zeki Müren'in Emirsultan mezarlığındaki kabri başında devam etti. Buradaki programa da Zeki Müren'in yeğenleri İlknur Güner, Yüce Olgaç, Bursa Türk Musikisi Cemiyeti Başkanı Erzin Batı, vatandaşlar ve az sayıda Zeki Müren Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi öğrencileri katıldı. Mehmetçik Vakfı, Türk Eğitim Vakfı ile Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin çelenk gönderdiği programda Zeki Müren'i unutmadıklarını belirten Türk Musikisi Cemiyeti Başkanı Erzin Batı, Müren'in Bursa'nın Türk Sanat Müziği'ndeki iftiharı olduğunu söyledi. Zeki Müren'in yeğeni İlknur Güner de, Zeki Müren gibi değerli bir sanatçının ailelerinden çıkmasından dolayı büyük gurur duyduklarını ifade etti. Sanat Güneşi'nin ölümünün ardından mirasını Mehmetçik Vakfı ve Milli Eğitim Vakfı'na bağışladığını hatırlatan Güner, "Temennim Zeki Müren'in ölümünün ardından yaptığı bu jestin varlıklı aileler tarafından örnek alınması. Varlıklarının belli kısımlarını bu kurumlara bırakmalarını öneriyorum. Biz aile olarak Zeki Müren'i çok sevdik seviyoruz. Bütün düşüncemiz Zeki Müren'in unutulmaması" diye konuştu. Anma programında ayrıca Zeki Müren'in yetiştiği Bursa Türk Musikisi Cemiyeti'ndeki ilk konser fotoğrafı da basın mensuplarına gösterildi. Program Zeki Müren Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi öğrencilerinin Sanat Güneşi'nin mezarına çiçek koyması ve duaların edilmesiyle sona erdi.
581292
Türev piyasaları yeni bir krize yol açabilir
İBRAHİM KAHVECİ Türev piyasaları yeni bir krize yol açabilir Mark Mobius, yaşadığımız krize neden olan türev enstrümanların dünya liderleri tarafından denetim altına alınmaması halinde piyasada yeni bir çöküşe neden olabileceklerini söyledi. EKONOMİ SERVİSİ CNBC'de konuşan Mobius, 'Bir kaç yıldır yaşadığımız kıyamet türevlerden kaynaklandı' dedi ve piyasada likidite azlığı şeffaklık olmaması ve türev enstrümanların büyüklüğünün, türevlerin piyasa istikrarına büyük tehdit oluşturduğu anlamına geldiğini söyledi. Mobius, parite türevleri piyasasının özellikle sorun yatarabilecek durumda olduğunu, faiz türevlerinin de aynı kategoride olduğunu söyleyerek, bu hafta Pittsburg'da toplanacak G20 liderlerinin sadece türevler konusunu ele almaları ve bankacılara ödenen primler konusunu gündemden çıkartmalarını istedi. 600 TRİLYON DOLARLIK PİYASA Türev piyasasının 600 trilyon dolarla dünya gayrısafi hasılasının 10 katı olduğunu söyleyen Mobius, son yıllarda yaşanan iflaslar nedeniyle şirketlerin ellerinde ne bulunduğunu bilmediklerini ve anlaşmaları dikkatle okumadıklarını kaydetti. Mobius, 'bir yatırımcı olarak beni en çok endişelendiren şey, bir şirketin kayıtlarında ne olduğunu bilmemektir. Bir şirkete ilk olarak kayıtlarınızda ne tür türev var diye sorarız. Çünkü çok sayıda şirket bu nedenle sorun yaşadı. Piyasada likidite ve şeffaflık yok,' dedi. Merkez bankalarının faizleri düşük turtmaları nedeniyle piyasada yeni varlık türlerinin ortaya çıkacağını kaydeden Mobius, emtia ve hisselerin para çekmek için kullanılmaya başlandığını söyledi. Bankaların faaliyet sahalarının ayrılmasının yatırımcı ve tüketicileri korumaya yardımcı olacağını da kaydeden Mobius, bankaların türev alım satımı, perakande bankacılık şirket bankacığı gibi her konuda faaliyet göstermelerinin bankacılık değil, 'kumar' olduğunu öne sürdü. 24.09.2009 EKONOMİ
582260
'Kameralar kayıttaydı iddiası!'
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN 'Kameralar kayıttaydı iddiası!' GAZİANTEPMünevver Karabulut cinayetiyle gündeme gelen Gaziantepli Cemil Baran, yeni iddialarda bulundu. Baran, Münevver Karabulut'un kesildiği sırada kameraların kayıtta olduğunu ileri sürdü. Güvenlik kameraların Alarmnet şirketine ait olduğunu belirten Baran, bu şirketin de Fatih Garipoğlu'na ait olduğunu iddia etti. Gaziantep Demokrasi Meydanı'nda basın açıklaması yapan Baran, Cem Garipoğlu'nun Türkiye'de yakalandığının ispat edilmesi halinde, Taksim Meydanı'nda anıracağını ve kollarını keseceğini söyledi. Dün yakalanan kişiye ek süre alındığını belirten Baran, "Bugün itibariyle Garipoğlu'nun şirketlerinde çalışan herkes gözaltına alınacak. Daha önce 50-60 kişi gözaltına alınacak diyordum. Orada yanıldım, 250-300 kişi gözaltına alınacak. Çürük elmalar da gözaltına alınacak. Adli Tıp, Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çürük elmalar da yakalanacak. İşin sonunda aklınız duracak." diye konuştu. Yakalanacak Ahmetlerin birincisinin, 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde başrol oynayan Ahmet olduğunu söyleyen Baran, ikincisinin Garipoğlu şirketlerinde muhasebecilik yapan Ahmet, üçüncüsünün ise başçavuş Ahmet olduğunu ileri sürdü. Baran, şöyle konuştu: "Sayın İstanbul Emniyet Müdürüm Hüseyin Çapkın, bugün itibariyle, Münevver Karabulut'un kesilirken görüntüleri elinde olan Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Bu ev, 24 saat IP üzerinden izleniyordu. Bu görüntüleri izleyen ve dakikada silmeye giden Hayyam Garipoğlu'nun oğlu Fatih Garipoğlu'dur. Şirket de ona aittir. görüntüler ondadır. Sayın Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Okmeydanı Mecidiyeköy Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Daha önce aile yemin ediyordu. Kardeşim sen bilmiyordun, cezaevinden avukatına mektup yazıyorsun 'oğluma bunu teslim, bununla birlikte teslim olsun' diyorsun. Cem Garipoğlu geçen ayın 17'sinde yakalandı. Ben bunu açıkladım. Ve Gayrettepe Karakolu'nda misafir oldum. Bu iş bittiğinde öyle şeyler göreceksiniz ki, çok şaşıracaksınız. Bu buzdağının görünen kısmı." Cem Garipoğlu'nun, Ermenistan-Rusya sınırında sahte kimlikle yakalandığını savunan Baran, "Bürokrasimiz iyi olmadığı için Cem Garipoglu, Rusya ve Suriye'nin teşvikleri ile teslim edildi. Bunu bana çok ünlü bir kaynak, Ermenistan'dan bir kaynak, emekli ataşe Tufan abi söyledi. Tufan abinin soyisimini bilmiyorum. Tufan abi, senin gibi bilgili, paranın kandıramadığı adamlara Türkiye'nin ihtiyacı vardır. Sen de benim sesimi duyuyorsan, Cemil'e ben bunlara söyledim de. Çıkıp açık oturum yapalım." dedi. Baran, Gaziantep'te geçen yıl kaybolan Gül Gonca Çelik 'in ailesi ve diğer kayıp yakınlarına da yardım edeceğini sözlerine ekledi. 24.09.2009
582355
Lastiği patlayan minibüs devrildi: ölü
Pazar ilçesinden İstanbul'a giden Osman Hançerli (34) yönetimindeki 34 DM 1324 plakalı minibüs, Tokat-Turhal karayolunun 28. kilometresindeki Kalaycık mevkisinde lastiğinin patlaması sonucu devrildi. Kazada minibüste bulunan Fatma Hançerli (65) olay yerinde, yaralanan Hüseyin Duman (79) ise kaldırıldığı Tokat Dr. Cevdet Aykan Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Yaralanan Zeynep Hançerli (36) ile Yunus Ravza Hançerli (6) Tokat Dr. Cevdet Aykan Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kazadan yara almadan kurtulan ve olayın ardından gözyaşlarına hakim olamayan sürücü gözaltına alındı. Kaza nedeniyle ulaşım bir süre tek şeritten sağlandı.
582892
23:03 Cem Garipoğlu, bu evde saklandı!
bu evde saklandı! 'nun kaçırılıp saklanması olayı ile ilgili gözaltında bulunan Ahmet Batur ile Mehmet Karakayalı'nın ifadelerine göre Cem Garipoğlu bir gece Yıldırım Caddesi Profesörler Sitesi Blok h3 32 numarada tutuldu. Cinayetin ardından saat 22.30'da Ahmet Batur ile Mehmet Karakayalı tarafından arabaya alınan Cem Garipoğlu bu adrese getirildi. Bu adreste satın alma müdürü Mehmet Karakayalı ile gözaltında bulunanlardan Habip Kurt kalıyordu. gece bir süre burada tutulan Cem Garipoğlu, Baba tarafından buradan alınıp tespit edilemeyen bir adrese götürüldü. Mehmet Nida Garipoğlu da Cem Garipoğlu'nu sabaha karşı buradan götürdükten hemen sonra gözaltına alındı. Polis cinayetin ardından bir kaç gün sonra bu adresi tespit edip arama yapmasına rağmen herhangi bir bulguya rastlamamıştı.
581715
Ankara ve Bolu'da kaza:82 yaralı
Samsun'dan İstanbul'a giden Süleyman Sırrı Aşıkkutlu yönetimindeki 34 JZB 61 plakalı yolcu otobüsü, TEM Otoyolu'nda, Bolu Doğu Gişelerine 500 metre kala, bariyerlerine çarptığı orta refüje düştü. Yan yatan araç, orta refüjdeki iki beton arasına sıkıştı. Kazada, otobüste bulunan 46 yolcudan 42'si yaralandı. Yaralanan yolcular otobüsün camları ve tavanında bulunan havalandırma kapaklarını kırarak çıktı. Yaralılar olay yerine gelen sağlık ekiplerince Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi, Köroğlu Devlet Hastanesi ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kaldırıldı. Hastanelerin yetkilileri bazı yolcuların hayati tehlikesinin olduğunu söyledi. ''Facia ucuz atlatıldı'' TEM otoyolunda bariyerlere çarparak orta refüj arasına sıkışan yolcu otobüsünün orta refüje düştüğü yerin yaklaşık yarım metre gerisinde, yüksekliği 20 metreyi bulan viyadük boşluğu bulunuyor. Olay yerine gelen ve otobüsün kaza yaptığı yeri gören trafik ekipleri, otobüsün birkaç metre daha geriye düşmüş olması durumunda araçtaki yolculardan birçoğunun hayatını kaybedebileceğini, facianın ucuz atlatıldığını söyledi. Polis ekipleri kazayla ilgili olarak soruşturma başlattı. Ankara'da 40 yaralı Sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 34 YB 7265 plakalı yolcu otobüsü, Ankara'ya 26 kilometre kala, Eskişehir Yolu'nun Yapracık mevkisinde şarampole devrildi. Meyve bahçesine düşen ve ters dönen otobüsteki yaklaşık 40 kişi yaralandı. Bazıları itfaiye ekiplerince araçtan çıkarılan yaralılar, çok sayıda ambulansla Ankara'daki hastanelere kaldırıldı. Jandarma ekipleri bölgede güvenlik önlemi aldı. 24 Eylül 2009
582818
İki bin yıllık ağacı hurafeler korudu
Bünyamin KATIRCI'nın haberi Konya'nın Güneysınır ilçesine bağlı Alanözü beldesinde bulunan anıt ağacın, en az bin yıllık olduğu iddia ediliyor. Konya Güneysınır ilçesine bağlı Alanözü Beldesi torosların uzantısında yer alıyor. Beldenin yaklaşık kilometre dışındaki bağların arasında bulunan Anıt Ağacın, bir ardıç ağacı olduğunu söyleyen belde halkı ağacın 2000 yaşında olduğu iddia ediyorlar. 1995 yılında bilimsel olarak testlere tabi tutulan Ağaç üzerinde birçok uzmanın araştırma yaptığını ifade eden köylüler araştırma sonuçlarında, ağacın, en az bin yıllık olduğunun belirlendiğini bildirdi. Bazı orman mühendislerinin ise ağacın, ana gövdesinin bulunması nedeniyle bin yıllık olduğunu savunduğunu belirtiyorlar. Ağacın çevresini 13 kişi kollarını tamamen açarak ağaç gövdesini sarabiliyor. Taç çevresi 52 metre olan ağacın boyu 13 metre, çevre gövdesi 11 metre olarak ölçüldü. Kök uzunluğu ise 400 metreye kadar ulaşıyor. Hatta bazı kökleri, çevresinde bağları bulunan çiftçilerin tarla sürdüğü sırada ağaç kökleri yanlışlıkla zarar görebiliyor. AYNI ANDA AİLE PİKNİK YAPABİLİYOR Anıt ağaç çevresi ve ağaç dallarıyla yıllara meydan okumaya devam ederken, yaz aylarında köye gelen gurbetçiler tarafından da sıklıkla ziyaret ediliyor. Yaz aylarında çok sayıda ailenin gittiği anıt ağaç altına gelen piknikçikler ağaç altında hep beraber piknik yapabilecek alan ve gölgeyi bulabiliyor. AĞAÇ KÖYLÜLER TARAFINDAN KORUNUYOR Anıt ağaç yıllardır ayakta, son yıllarda bazı dalları kuruma yapsa da ağaç görünümünden hiçbir şey kaybetmiyor. Köylüler tarafından korunan anıt ağacı dilden dile dolaşan “ağaçtan bir dal kırıp evine götürenin evi yanar’’ şeklindeki efsane nedeniyle köyde kimse ağaçtan bir dal bile koparmıyor. Yıllardır doğal bir şekilde korunmaya devam ediyor. Alanözü Belde halkı çevre köylerden gelen misafirlere bez bağlama âdetine izin vermiyorlar. TURİSTLERİN İLGİ ODAĞI Küresel ısınmanın etkisiyle birçok yerde sular çekilirken, ağaçlar kururken Anıt Ağaç'ın yıllara meydan okuyarak bugüne geldiğini söyleyen köylüler, ağacın yurt dışında da tanındığını, yaz aylarında özellikle Avrupalı turistlerin ağacı görmeye geldiğini ve hatıra fotoğrafları çektirdiğini söylüyorlar. (Karaman.org)
582487
Oktoberfest çılgınlığı...
'nın en çılgın festivallerinden biri olan ve köklü bir geleneğe sahip Oktoberfest etkinliğine katılanlar frene basmak bilmiyor. Her an her şeyin olabildiği festivali milyonlarca kişi ziyaret ediyor. 10
581336
Kraliçe için skandal gibi koruma ilanı
Kraliçe için skandal gibi koruma ilanı LONDRA İngiliz Polis Teşkilatı Scotland Yard, Kraliçe II. Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Philip'i korumak için eşcinsel korumalar aradığını duyurdu. Uygun adaylar Buckhingham Sarayı ve diğer krallık residanslarında görev alacak. Bu yeni girişimin, Kraliyet Koruma Grubu'na daha fazla eşcinsel ve daha fazla kadın, siyahi ve etnik azınlıklardan kişileri dahil etme planının bir parçası olduğu ifade edildi. 24.09.2009 AKTÜEL
581241
Masa tenisinde Süper Lig heyecanı başlıyor
ERKAN BAYAZITLI Masa tenisinde Süper Lig heyecanı başlıyor Masa tenisinde Süper Lig, bu hafta sonu İstanbul'da yapılacak birinci etap maçlarıyla başlıyor. Süper Lig etap olarak oynanacak. Her etapta takımlar 4'er maç yapacak. Etap sonunda yapılacak genel sıralamada, takım play-off'a kalacak. Diğer takımlar ise klasman sıralaması için oynayacak. Klasman sonunda son sırayı alan takımlar birinci lige düşecek. Masa Tenisi Federasyonu Başkanı Oktay Çimen, lige katılan takımların kaliteli sporcular transfer ettiklerini belirterek, “Lig çok çekişmeli geçecek” dedi. 24.09.2009
581309
Kahin İstanbul'a dönüyor!
İBRAHİM KAHVECİ Kahin İstanbul'a dönüyor! EKONOMİ SERVİSİ Küresel krize ilişkin öngörüleri nedeniyle 'kriz kahini' olarak adlandırılan Prof. Nouriel Roubini, IMF-Dünya Bankası toplantıları öncesinde Türk iş dünyası, medya temsilcileri ve yatırımcılarla bir araya gelecek. İş Yatırım tarafından Ekim 2009 Cuma akşamı düzenlenen etkinliğe katılacak olan Prof. Roubini, 'Küresel krizin neresindeyiz?' konulu bir konferans verecek. Roubini'nin Türkiye'ye ilk kez yine İş Yatırım tarafından davet edildiği, İş Yatırım'ın 2003 yılından itibaren geleneksel olarak düzenlediği 'Geniş Açı' toplantılarının beşincisinde, Mart 2008'de düzenlediği konferansta, Roubini'yi ilk kez Türk yatırımcılarla buluşturduğu hatırlatıldı. 24.09.2009 EKONOMİ
581790
23. Dönem 4. Yasama Yılı, Ekim'de başlayacak
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başkanlık Divanı üyeleri, grup başkanvekilleri ve milletvekillerinden oluşan heyetle, yasama yılının başlaması nedeniyle Ekim Çarşamba günü saat 14.00'te Meclis yerleşkesindeki Atatürk Anıtına çelenk koyacak, saygı duruşunda bulunacak ve ardından İstiklal Marşı okunacak. Genel Kurul, Şahin'in başkanlığında saat 15.00'te özel gündemle toplanacak. Şahin'in konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılının açış konuşmasını yapacak. Genel Kurulda, Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasının ardından başka konular görüşülmeyecek. TBMM Başkanı Şahin, yasama yılının açılışı dolayısıyla akşam da bir kokteyl verecek.
582003
Sevenlerinden Gönüllerin Cumhurbaşkanına sürpriz
Sevenleri "Gönüllerin Cumhurbaşkanı" olarak bilinen, ünlü mizah yazarı Lütfü Oflaz adına bir web sitesi açtı. Oflaz adına açılan sitesinin farklı bir anlayışı var... Sevenlerinin "www.lutfuoflaz.com" adı altında kurduğu web sitesinde birbirine zır yazarların fikirleri ve Lütfü Oflaz hakkında yazılan yüzlerce yazıyı bulmak mümkün...
582493
17:26 Yurt içi mevduat 419.4 milyar TL’ye yükseldi
Yurt içi mevduat 419.4 milyar TL’ye yükseldi Yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki TL ve yabancı para toplam mevduatı 4- haftasında milyar 636.2 milyon TL artarak 419 milyar 366.8 milyon TL’ye yükseldi. verilerine göre, anılan dönemde TL mevduatlar milyar 475.4 milyon TL artışla 279 milyar 642.4 milyon TL olurken, yabancı para mevduatların TL cinsinden tutarı da milyar 160.9 milyon TL artarak 139 milyar 724.4 milyon TL’ye ulaştı. TL mevduatların en büyük bölümünü oluşturan tasarruf hesapları 45.7 milyon TL azalarak 205 milyar 511 milyon TL düzeyine indi. Vadeli tasarruf mevduatı 38 milyon TL’lik azalışla 187 milyar 345.5 milyon TL olurken, vadesiz tasarruflar ise 7.7 milyon TL azalarak 18 milyar 165.5 milyon TL’ye geriledi. Ticari kuruluşlar mevduatı milyar 44 milyon TL artışla 54 milyar 994.5 milyon TL’ye ulaşırken, resmi kuruluşlar mevduatı milyar 476.3 milyon TL yükselerek 19 milyar 136.9 milyon TL oldu. 11 Eylül itibariyle toplam yurt içi mevduatın 201 milyar milyon TL’sinin özel, 163 milyar 665.3 milyon TL’sinin kamu mevduat bankalarında, 54 milyar 697.6 milyon TL’sinin ise yabancı bankalarda bulunduğu belirlendi. Anılan bir haftalık dönemde özel bankaların toplam mevduat hacmi milyar 203.2 milyon TL artarken, yabancı bankalardaki mevduat 586.2 milyon TL, kamu bankalarındaki mevduat milyar 966 milyon TL artış gösterdi. Aynı hafta yerleşiklerin Türk bankacılık sistemindeki mevduat hesapları 268.2 milyon TL artarak milyar 671.3 milyon TL’ye yükseldi. Bankalar arası mevduat 405.9 milyon TL azalışla milyar 453.3 milyon TL’ye geriledi. Bankalar arası da dahil olmak üzere bankacılık sistemindeki toplam mevduat milyar 498.5 milyon TL’lik yükselişle 434 milyar 491.4 milyon TL seviyesine ulaştı.
581802
Mektup yazdığı Adnan Polat, Galatasaray forması gönderince mahalleli kaleme sarıldı
Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı Saimekadın mahallesinde oturan Mustafa Sarı, olayı mahallede anlatınca tüm gençler kaleme sarıldı. Ancak, mahallesi sakinleri Mustafa Sarı kadar şanslı olamadı. Sarı'nın aynı mahallede oturan ve vatani görevini Ağrı'da yapan akrabası İbrahim Karakurt da bir mektup yazdı. Cimbom hayranı Karakurt'a ise herhangi bir cevap gelmedi. Bayram izni için geldiği Ankara'da, Mustafa Sarı'dan formayı bir günlüğüne giymek için isteyen Karakurt, hayranı olduğu takımın formasını Sarı'ya şaka yapmak için vatani görevini yaptığı Ağrı'ya götürdü. Olayı öğrenen Mustafa Sarı, formanın kendisine Adnan Polat'tan hediye olduğunu söyleyerek tekrar formasını istedi. Karakurt, asker arkadaşlarına gösterdiği Arda Turan imzalı formayı, tekrar Ankara'ya gönderdi. Ancak, yanlış adres yazımından dolayı Cimbom forması bir hafta Türkiye'nin farklı şehirlerinde dolaştı. Forma, sonunda gerçek sahibine ulaştı. Bir kargo firmasında çalışan Mustafa Sarı, mektubu aylar önce yazdığını ancak, işlerin yoğunluğu nedeniyle Ramazan Bayramı öncesi gönderdiğini anlattı. Sarı, "Mektubu pazartesi gönderdim cevap Salı günü geldi. Başkanımıza Ankara'da yaşadığını takımımın maçlarına gidemediğimi anlattım. Maddi durumumu iyi olmadığından formayı da alamadığımı söyledim ve Arda Turan imzalı formayı istedim. kadar çabuk geldi ki ailecek şaşırdık. Bana formanın yanı sıra bir de Arkaragücü maçının biletini gönderdiler. Gelecek hafta sonu, çalıştığım şirket maça gitmeme izin verirse Ankaragücü- Galatasaray maçını da izlemek istiyorum." dedi. Formayı yeni doğacak çocuğuna hediye edeceğini anlatan Sarı, "Benim mektubumdan sonra tüm mahalleli mektup yazdı. Ancak, onlara göndermediler. Arda Turan imzalı forma herkesin dikkatini çekiyor." ifadesini kullandı. Galatasaray Başkanı Adnan Polat'a teşekkür eden Mustafa Sarı, "Takımımın her hafta aldığı galibiyetle büyük sevinç yaşıyoruz. Bayram öncesi formamı gönderen başkanımıza teşekkür ederim. şeklinde konuştu.
581780
Sinirlenmek Tansiyona İyi Geliyor..!
Sinirlenmek Tansiyona İyi Geliyor..! ABD'de yapılan araştırmadan ilginç sonuçlar çıktı: Sinirlenmek tansiyona iyi geliyor, tembellik ömrü uzatıyor, yüksek seste müzik mutlu ediyor... Amerika'da bin kişi üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmadan ilginç sonuçlar çıktı. Araştırmaya göre sinirlenmek tansiyona iyi geliyor, tembellik ömrü uzatıyor, yüksek seste müzik dinlemek ise mutlu ediyor. Sinirlenmek Tansiyona İyi Geliyor..! Araştırmada bir olaya sinirlenen ve kendini baskı altında hissederek tepki veren kişilerin kan basıncının yükseldiği, tansiyonlarının da en iyi seviyede olduğu belirlendi. Araştırmayı yorumlayan Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Kayahan, "Öfke olumlu olarak değerlendirildiği zaman, sağlıklı bir şekilde yönetildiği zaman, insanoğlunun gelişmesine ve ilerlemesine katkısı olan bir duygu aslında" dedi. Tembellik Ömür Uzatıyor Bir başka tespit ise tembel olan ve kendini yormayan kişilerin, çalışan insanlara göre daha sağlıklı oldukları yönünde. Doç. Dr. Bülent Kayahan bu konuda ise "Aşırı enerji tüketimi, oksijen tüketimi olduğu zaman kimyasal olarak biliniyor ki, hücre tahribatı ve hücre dejenerasyonu hızlanan bir şey. Bu da tabii ki daha kolay ve daha hızlı yaşlanmaya neden olabiliyor" şeklinde konuştu. "Abartılmamalı" Bilim insanları da bu durumun abartılmaması gerektiğini söylüyor. Doç. Dr. Kayahan, "Yani bu hareketlilik konusunda da, tembellik konusunda da kararında davranmanın, yaşamanın uygun olduğunu düşünüyorum" dedi. Yüksek Seste Müzik Mutlu Ediyor Araştırmada ayrıca, yüksek seste müzik dinleyenlerin daha mutlu oldukları belirlendi.
582123
Afganistan'da olaylar: 19 ölü
Afgan polisinin verdiği bilgiye göre, Helmand vilayetinde askeri bir aracın yola yerleştirilen bombaya çarpması sonucu Afgan polisi öldü, polis yaralandı. İçişler Bakanlığı da dün güneydeki Uruzgan vilayetine bağlı Çarçino bölgesinde Afgan ve koalisyon güçlerinin düzenlediği operasyonda 15 Taliban militanının öldürüldüğünü duyurdu. Afgan ve koalisyon güçlerinin, güneydeki Helmand vilayetindeki Mercah bölgesinde düzenledikleri bir başka operasyondaysa birkaç militanın öldürüldüğü belirtildi, ancak sayı verilmedi. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Afganistan'da bu yılın ilk yarısında 1013 sivil yaşamını yitirdi. Can kaybının, geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında yüzde 24 oranında arttığı belirtiliyor.
581168
Daum’un ‘düşeşi’!..
Ercan Güven Ters KöşeDaum’un ‘düşeşi’!.. 24 Eylül Perşembe 2009 Düşeş attıktan sonra “bileğini öpüp sulu zırtlak espriler yapan” yol/erkan bilmez tavla tatavacısı gibi “en son ne zaman da gördünüz” lafı yakıştı mı Teknik Direktörü Daum’a?.. Kimin ağzının payını veriyor?.. Kime nispet yapıyor hazret? Kimin parasıyla kime bu afra tafra? Fenerbahçe seyircisine. Takımın futbolunu beğenmiyorlar, “oyunu bozan” veya bozduğunu düşündükleri adamlara borazan çalıyorlar ya. Taşı gediğine koyuyor Hoca: “Bilek bu bilek... En son ne zaman düşeş gördünüz”!.. Sorarlar adama: “Zar iyi de sen memnun musun Fenerbahçe’nin oyunundan”? Aslında sormaya da gerek yok!.. Apaçık söylüyor Daum: “Gerçek Fenerbahçe’yi “iki sene” sonra göreceksiniz”!.. Ne demek bu? “Kazanıyoruz falan ama pek iyi oynayamıyoruz. Bize iki sene lazım”!.. Yahu aynı şeyi söylüyor Fenerbahçe seyircisi. Bir değil, beş değil; binlerce akıl ve tecrübe çok nadir yanılan tribün analizini yapıyor, “bir eksik var bu işte” diyor. Bakıyor, “engel” olanları cımbızlıyor kendi fikrine göre... ediyor ki, biraz kendilerini versinler. Biraz asılsınlar. Sorumluluk alsınlar. Daum da düşeşe kanıp, olmasın oyun sonunda!.. Kimi yola getirmeye çalışıyorsun Hoca? “Altıda altı” görmeyeli epey zaman geçti ama böyle güçlü bir kadro ile altı maçı kazanırken bu kadar tatsız ve istikrarsız oyunu da epeydir görmedi tribünler. Burada şaşırtıcı olan “altıda altı”. Korkulan “10’da 9”!.. Yani maçı. İki takımın da futbolunu tartıyorlar ve Fenerbahçe’nin 10. haftadan itibaren inişe geçmesinden korkuyorlar. Hatta daha önce! Ne bilsin seyirci “iki yıldan önce” halledilemeyeceğini! İki yıl mı?.. Başkanı üç sezon şampiyonluk için söz veren bir kulübün teknik direktörünün “gerçek” futbol için iki yıl izin istemesi, başkanı “arkasındayız” derken Denizli’nin istifasını ve aldığı paraların iadesini isteyen Beşiktaş yöneticisi kadar saçma, absürt ve eşgüdümsüz bir durumdur. Hatta daha beter. İdari kadro “futbol sonucu” için söz vermekte, teknik kadro “idari ve stratejik fikirler” beyan etmektedir Fenerbahçe’de... Beşiktaş’ta ters düşenlerin ikisi de aynı masanın etrafındakiler hiç yoksa. “İki sene sonra Gerçek Fenerbahçe” mesajı arkasında arayana pek çok spekülasyon daha vardır. Örneğin, iki yıl sonra 35’ine gelmiş bir Alex sahada olmayacağına göre acaba Alex’i mi kafaya takmıştır Daum?.. İki seneye kadar Güiza’nın düzeleceğini mi ummaktadır? ’ın gitmesi mi lazımdır Fenerbahçe’nin gerçek hüviyetine kavuşması için? Volkan’a mı güvenmemektedir? Tanıdık transferlere mi göz kırpmaktadır? Vs... Bir tek iyi çıkarsama olabilir bu laftan: Daum iki sene daha Fenerbahçe’de çalışacağını hesaplamaktadır ki, bu da iki sene şampiyon olmasını gerektirir takımın. Aksi halde, Fenerbahçe seyircisinin daha çok “altıda altı” göreceği yıllar olacaktır ama Daum düşeşi ancak tavlada görebilir.
581848
Baykal'a selam gönderen Ergenekoncu
CHP lideri Baykal “gerçek aydınlar ve vatanseverler” diyerek Ergenekon sanıklarının bayramını kutlamıştı. Sanık Prof. Dr. Yurtkuran da verdiği demeçle Baykal’a teşekkürlerini iletti. Her fırsatta “Ergenekon’un avukatıyım” diyen CHP lideri Deniz Baykal’ın, avukatlığın gereklerini de yerine getirdiği ortaya çıktı. Baykal’ın bayram nedeniyle selamladığı Ergenekon sanıkları da Baykal’a saygılarını sunmakta gecikmedi. Hastalığı nedeniyle tahliye olunca ilk olarak Baykal’a teşekkür ziyaretine giden Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, “Sayın Baykal’da net bir şekilde yanımızda olduğunu kaydetti” demişti. Yurtkuran şimdi de “Cezaevine girdikten sonra en çok Deniz Baykal sahip çıktı” dedi. KARŞILIKLI BAYRAMLAŞMA SÜRÜYOR CHP lideri Baykal, partililerle bayramlaşmaya ‘gerçek vatanseverler’ dediği Ergenekon sanıklarına selam göndererek başlamıştı. Hukuk ihlalleri yaşandığını savunan Baykal “Silivri Cezaevi’nde acılar çekmekte olan bu memleketin dürüst ve namuslu aydınlarını, vatanseverlerini selamlıyorum” diyerek Ergenekon sanıklarına selam göndermişti. Baykal’ın selamına karşılık gecikmedi. Milliyet gazetesine konuşan Ergenekon sanığı Yurtkuran, sanıklar adına Baykal’a teşekkür etti. CEZAEVİNDE EN ÇOK BAYKAL SAHİP ÇIKTI “Ergenekon’un avukatıyım” dediği günden bu yana kendisi ve parti yönetimi her fırsatta sanıkların avukatlığını yapan Baykal’ın, avukatlığın tüm gereklerini de yerine getirdiği bir kere daha kanıtlandı. Yurtkuran “Cezaevine girince bize en çok Baykal sahip çıktı. Milletvekillerini gönderdi, ‘İsteğiniz var mı’ diye sordurdu. Her grup toplantısında bizden bahsetti” dedi. CHP FİİLEN DE AVUKAT KOLTUĞUNDA Sanıkları desteklemek amacıyla geçen haftalarda Ergenekon duruşmasına giden CHP milletvekilleri Şahin Mengü ve Atilla Kart’ın, izleyici koltuğu yerine avukat koltuğunda oturdular. CHP’li vekillerin, mahkeme hayetinden “Duruşmaya gözlemci olarak katıldık. Avukat koltuğunda oturmak istiyoruz’’ diyerek izin aldıkları öğrenildi. Baykal’la savunma çalışıyor! CHP lideri Deniz Baykal ‘Ergenekon avukatıyım” derken, Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran’ın avukatının da CHP’li adaşı olması ilginç bir tesadüf olarak gösterildi. Yurtkuran’ı, savunacak olan avukatlar arasında Bursa Barosu avukatlarından Deniz Baykal da bulunuyor. Prof. Dr. Yurtkuran, davayla ilgili hazırlıklarını CHP Genel Baykanı’nın adaşı ve meslektaşı olan Deniz Baykal ile birlikte Bursa’daki evinde sürdürüyor. CHP lideri Baykal`ın adaşı ve meslektaşı olan Bursa Barosu avukatlarından Deniz Baykal, CHP`den Nilüfer Belediyesi Meclisi Üyeliği’ne seçilmişti. ‘Koğuş ağası oldum’ 10 Mart 2009’da kanserli olan sol testisini aldıran Yurtkuran, 17 Nisan’da Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. 24 Haziran’da by pass ameliyatı olan Yurtkuran 25 Haziran günü tahliye edilmişti. Yurtkuran şimdi kanser tedavisi kapsamında radyoterapi görmeye hazırlanıyor. Silivri’de Ondokuz Mayıs üniversitesi eski Rektörü Ferit Bernay’la aynı koğuşu paylaşan Uludağ üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Yurtkuran’ın koğuşuna son gün Mustafa Balbay da yerleştirilmiş. Yurtkuran koğuştaki en yaşlı kişi olduğu için de ‘koğuş ağası’ seçilmiş ve disiplinli bir ağa olmuş. Star gazetesi
582341
15:32 Yaratığın sırrı çözüldü!
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Yaratığın sırrı çözüldü!Bu yaratık dünyayı şaşkına uğrattı. Dünyada yaşayan hiçbir şeye benzemiyordu. İspanyol sırrı çözdü... Yaratığı 2007'de Meksikalı bir çiftçi buldu. Çiftçi, onu gördüğünde büyük korukya kapıdı. Hemen oracıkta bulduğu bir su birikintisine atıp boğuverdi. Sonra da incelenmesi için yetkilere götürdü. Uzmanlar yaratığın DNA'sını bulamadılar. Bilimadamlarının çoğuna göre bu yaratık türü bulunmamış bir hayvana aitti. Sonunda İspanyol yaratığın DNA'sını çözdü. Ona göre yaratık kesinlikle hayvan değil, yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık... Sirius Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan 'in 'te yayınlanan programına katıldı ve Metepec yaratığıyla ilgili son gelişmeleri anlattı. YARATIK SUDA SAATLERCE ÖLMÜYOR "Bu yaratık 'nın Metepec bölgesinde ele geçirildi. Bir çiftçi bunu buluyor ve korkuyor ve öldürüyor" diyen Akdoğan yaratığın öldürülme hikayesinin de ilginç olduğunu söyledi: Öldürmesi de çok enteresan. Varlığı suda saatlerce tutuyor. Normalde solungaçları olmayan bir varlık suda yaşayamaz ama bu yaratık suda birkaç saat yaşabiliyor ve sonra ölüyor. DNA'SI ÇÖZÜLDÜFare kapanına yakalanan yaratığın büyüklüğünün 15-20 santimetre olduğunu söyleyen Akdoğan hücrelerinde nükleosit olduğunu, yani kesinlikle bir DNA'ya sahip olduğunu belirtti. Yaratığın DNA'sının da bulunduğunu izleyicilere şu sözlerle aktardı: "İlk başta DNA için Meksika Devlet üniversitesine, ardından Devlet üniversitesine parça gönderildi. İkisi de DNA'sını bulamadık dedi. Sonunda 'nın en önemli adamı Hose Antonio DNA'ya ulaştı. Sonuç bir 'homosapiens'e ait. Yani bir insanımsı yaratık... Bunun bir hayvan değil. Zeki bir varlığa ait olduğu kanıtlandı." YÜZDE 99,99 UZAYLI Akdoğan yaratıkla ilgili şu bilgilere verdi: "Göz yapısı ve kulakları incelendi. Müthiş bir duyma yeteneği var. Bizim duyacağımız frekansların çok üstünde frekansları duyuyor. Ben Antonio'ya sordum daha sonra "nedir bu?" diye. "Yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık" dedi. Şimdi ikinci testi yapacaklar. Kasım ortasında da bir basın toplantısı yapacaklar." BÖLGEDE UFOLAR SIKÇA GÖRÜLÜYOR Akdoğan yaratığın uzaylı olduğuna kendisinin de inandığını çünkü bölgenin yoğun UFO ziyaretine maruz kaldığını da belirtti. ÇİFTÇİ ERİMİŞ HALDE BULUNDU Peki onu bulan çiftçiye ne oldu. Bu sorunun cevabını da Akdoğan şöyle verdi: "Çiftçi de ilginç bir şekilde ölü bulunuyor. Otobanın kenarında arabası park edilmiş ve yanmış bir şekilde ölü bulunuyor. Ama normal bir yanma değil, metali eritecek kadar bir sıcağa maruz kalmış."
582393
ABD-Rusya arasında 'düzmece seks' görüntüleri krizi
ABD'nin Moskova Büyükelçisi John Berlye, Rusya Dışişleri Bakanlığını, Amerikalı bir diplomatı, "düzmece seks" görüntülerini internette yayımlayarak lekelemeye çalışmakla suçladı. Berlye, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, Rus basınında yer alan ve Amerikalı diplomatı hayat kadınlarıyla gösteren görüntülerin, "çok net bir şekilde düzmece" olduğunu belirterek, "Sanırım burada ABD-Rusya ilişkilerinin daha da iyileşmesini istemeyen insanlar var. Bu talihsizlik" dedi. Büyükelçi Berlye, geçen ay Komsomolskaya Pravda gazetesinin "www.kp.ru" internet sitesinde yayımlanan görüntüde, Amerikalı diplomat Kyle Hatcher'ın gerçek bir görüntüsünün, Moskova'daki bir otel odasında birlikte olan bir çiftin görüntüsüyle montajlandığını savunarak, "Kyle Hatcher yanlış bir şey yapmadı. Gördüğümüz görüntüler çok net bir şekilde değişik kliplerin montajlanması, hattı bazıları da çok net bir şekilde sahteydi" diye konuştu. Hatcher'ın ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nde siyasi işlerde çalıştığı, dini, sivil toplum ve insan hakları örgütlerine yönelik yardımlardan sorumlu olduğu kaydedildi. Rusya'da Hatcher'ın işinin tanımından rahatsız insanların bulunabileceğini ifade eden Büyükelçi Berlye, "Kendisinin iş tanımından rahatsız olanlar bu sayede Hatcher'ın temasta olduğu kişiler üzerindeki itibarını düşürmek istemiş olabilir. Benim kendisine güvenim tam ve büyükelçilikteki çalışmasına devam edecek" dedi.
581272
Sır arka bahçede
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Sır arka bahçede Cem Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından verdiği ifadelerde birçok boşluk tespit eden polis, cinayetin arka bahçesine yöneldi. Cem'in saklanmasına yardım edenlerin tespiti amacıyla dün kişi gözaltına alınırken, kaçışı organize ettiği öne sürülen tutuklu baba Nida Garipoğlu, bir kez daha sorgulanacak. MÜSLÜM BAYBURS MÜCAHİD YAPICI İSTANBUL Kafası testere ile kesildikten sonra cesedi çöp konteynırına atılan 18 yaşındaki Münevver Karabulut'un katil şüphelisi olarak aranırken Cem Garipoğlu'nun saklanmasına yardım edenlerin tespit edilmesi amacıyla başlatılan operayon kapsamında kişi gözaltına alındı. Cinayet günü yaptığı telefon görüşmeleriyle Cem'in kaçışını organize ettiği öne sürülen tutuklu baba Nida Garipoğlu, bir kez daha sorgulanacak. Cem'in babası Nida Garipoğlu'nun şoförü ile şoförün eşinin de aralarında bulunduğu kişi İstanbul'da gözaltına alındı. Bu kişiler Asayiş Şube Müdürlüğü'nde Cem'in 197 gün nasıl saklandığı konusunda sorguya alındı. BEKLİYORDUM ZATEN... Cem Garipoğlu'nun ailesinin satın alma işlerine baktığı belirtilen 47 yaşındaki Mehmet Karakayalı, bayram için geldiği memleketi Adana'da gözaltına alındı. Eşi ve çocuklarını oturduğu evinden bugün sabah Adana polisi tarafından gözaltına alınan Mehmet Karakayalı'nın ilk sözleri, 'Beni ne zaman gelip alacaktınız diye bekliyordum' demek oldu. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen ve Garipoğlu ailesinin satın alma işlerini yürüttüğü belirtilen Karakayalı, karayoluyla İstanbul'a gönderildi. BABA YENİDEN SORGUDA Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun yeniden ifadesine başvurulacak. Gömleğinde tespit edilen kan lekesinin Münevver Karabulut'a ait olduğu belirlenince adam öldürmeye iştirak suçundan 27 Nisan 2009'da tutuklanan Mehmet Nida Garipoğlu'nun ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca Silivri Cezaevi'ne faks gönderildi. Baba Garipoğlu'nun olay günü yaptığı telefon görüşmeleri nedeniyle Savcı Faruk Erşen Yılmaz tarafından ifadesinin alınacağı öğrenildi. Dün itibarıyla cinayetle ilgili gözaltına alınan kişinin isimleri şunlar: Mehmet Karakayalı, Ahmet Batur, Kamuran Batur, Habib Kurt, Hakan Çiçek. Cem Garipoğlu'nun ifadelerine göre hareket eden polis, telefon ve diğer delilleri değerlendirerek, sanıkları sorgulamaya başladı. Gece boyunca teker teker ifadeleri alınan kişilerin yardım ve yataklık suçundan gözaltına alındığı ve bu suçu besleyecek telefon görüşmeleri ve diğer delillerin bulunduğu ileri sürüldü. KEMİK YAŞI TESPİTİ Münevver'in babası Süreyya Karabulut, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun kemik yaşının tespiti için avukatı ile birlikte savcılığa başvurdu. Baba Karabulut'un sanığın arandığı dönemdeki iddialarına ilişkin de ifade verdiği belirtildi. Avukatı Rezan Epözdemir ile birlikte İstanbul Adliyesi'ne gelen Süreyya Karabulut, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz ile görüştü. Yaklaşık saat adliyede kaldıktan sonra çıkışta basın mensuplarının soruları üzerine bir açıklama yapan Avukat Rezan Epözdemir, 17 yaşından büyük olduğunu öne sürdükleri Cem Garipoğlu için kemik yaşı testi talep ettiklerini kaydetti. Ahmet için İzmir'de otel basıldı Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun saklanmasına yardım ettiği iddia edilen “Ahmet” isimli eski askerin İzmir'de bulunduğu iddiaları üzerine bir otele baskın yapıldı. Otelde kalan iki kadın gözaltına alındı. İhbar üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne bağlı ekipler, Basmane semtindeki otele giderek kayıtları inceledi. Polis şüphelendikleriyle tek tek görüştü. Ekipler, otelde kalan kadını, ifadelerini almak için Asayiş Müdürlüğü'ne götürdü. Bu iki kadının daha sonra serbest bırakıldığı bildirildi. Sakallarına veda etti Cem Garipoğlu'nun avukatı Aytekin Kaya, tutuklandıktan sonra ilk kez müvekkilini ziyaret etti. Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan avukat Kaya, Cem Garipoğlu'nu daha dinlenmiş gördüğünü söyledi. Cem'in cezaevine girdiği günden beri tek kişilik koğuşta kaldığını söyleyen Avukat Kaya, diğer mahkumlara nasıl davranılıyorsa müvekkiline de şekilde davranıldığını söyledi. Kaya, teslim olduğunda uzamış sakallarıyla dikkat çeken Garipoğlu'nun tıraş olduğunu da sözlerine ekledi. 24.09.2009
581401
Rijkaard: Detay kulübede
Rijkaard: Detay kulübede güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda ’ın Hollandalı çalıştırıcısı Rijkaard yedek kulübesindeki oyuncularının hepsinin birbirinden yetenekli olduğunu söyledi, “Bu çok önemli detay” dedi Teknik Direktörü Rijkaard, yetenekli oyunculara sahip olduğunu ve kulübeden en iyi şekilde faydalandıklarını söyledi. ’de gündeme ilişkin açıklamalar yapan Hollandalı hoca, “Yedek kulübesine baktığımız zaman hepsi birbirinden yetenekli futbolcularımız var. Bu çok önemli bir detay aslında ve maçında Nonda-Keita oyuna girdiler ellerinden gelenin en iyisini yaptılar” dedi. Nonda için ayrı bir parantez açılması gerektiğini kaydeden ünlü teknik adam, “Nonda çok kaliteli bir futbolcu. Bizim takımımız için de önemli bir oyuncu diyebilirim ama kendisi önemli bir sakatlıktan çıktı. yüzden haftada 2-3 maç oynaması, yüksek tempolu maçlarda 90 dakika yer alması belki tekrar onun sakatlığının nüksetmesini sağlayabilir. yüzden biz bu şekilde Nonda’yı korumaya çalışıyoruz. Başarının sırrı biraz da burada yatıyor” açıklamasını yaptı. Şampiyonluğun veya belirli başarıların 11 kişiyle kazanılamayacağını vurgulayan Rijkaard, arkadaşlık ve takım ruhunun maçlara yansıdığı vurguladı. 36 yaşındaki ’ın profesyonelliğine dikkat çeken ünlü teknik adam, “Emre Aşık’a çok minnettarım diyebilirim çünkü kendisi yaş olarak diğer arkadaşlarından büyük fakat gençlere çok yardımcı oluyor” diyerek futbolcusunu övdü. Takımdaki yorgunluğu milli maçlar için verilen araya bağlamanın yanlış olduğunu da belirten Rijkaard, Arda ile Elano’nun birlikte oynamasıyla ilgili olarak ise “İkisi ilk on birde beraber başlayabilirler, beraber oynayabilirler” diye konuştu.
581318
Bodyguard
Bodyguard Orijinal Adı: The Bodyguard Yönetmen: Mick Jackson Oyuncular: Whitney Houston, Kevin Costner TNT 21.15 Sevilen sanatçı Rachel Marron gizli bir hayranından ardı ardına tehdit mektupları alınca menajeri başarılı bir korumayı işe alır. Güvenlik konusunda uzman olan Frank Farmer'ın aldığı yoğun güvenlik önlemleri yıldızın rahatını bozar ama ikili arasında yükselen gerilim zamanla aşka dönüşür. 24.09.2009 TELEVİZYON
581574
Kriz en pahalı caddeleri vurdu, Abdi İpekçi 25. sıraya indi
KÜRESEL ekonomik krizle dünyanın en pahalı alıveriş caddelerini de etkiledi. Cushman & Wakefield emlak şirketi tarafından yapılan "Dünyadaki En Ünlü Alışveriş Caddeleri" araştırmasında 274 caddeden yüzde 54'ünün olumsuz etkilendiğini ortaya koydu. Raporda ele alınan 274 alışveriş caddesinden sadece 18'inde kira arttı. 'En Prestijli Alışveriş Caddeleri' araştırmasında geçen sene olduğu gibi bu yıl da ilk sırada New York'taki 5. Cadde (5th Avenue) geldi. İkinciliği Hong Kong'un Causeway Bay Caddesi, üçüncülüğü ile Paris'teki Champ Elysee aldı. 5. Cadde'de metrekare fiyatları 13 bin euro seviyesinde iken Abdi İpekçi caddesindeki metrekare fiyatı ise bin 708 euroda kaldı. EN HIZLI SAO PAULO ÇIKTI Türkiye'den ise İstanbul'daki Abdi İpekçi Caddesi bu sene 25'inci sıradan listeye girdi. Abdi İpekçi Caddesi geçen sene ise listenin 24. sırasında yer alıyordu. Tüm caddelerdeki kira fiyatlarında 2008'e göre yüzde 8.1'lik bir düşüş meydana geldi. Raporda en hızlı düşüşün yüzde 63.5'lik kira düşüşü ile Mumbai'deki Colaba Causeway'da olduğuna dikkat çekildi. Avrupa'nın en pahalı alışveriş caddelerinden birine sahip olan İngiltere'de ise bu düşüş yüzde olarak meydana geldi.Sıralamada sadece 11 şehirde görülen kira artışlarında ise en büyük artış yüzde 111'lik artışla Sao Paulo'daki Alameda Lorena'da yaşandı.
582488
17:23 Yurtiçi döviz hesaplarında 1.7 milyar dolarlık artış
Yurtiçi döviz hesaplarında 1.7 milyar dolarlık artış Yurtiçi döviz hesapları 4- haftasında milyar 680 milyon dolar artarak 99 milyar 934 milyon dolara yükseldi. ’nın haftalık verilerine göre, 4-11 Eylül haftasında gösterdiği artışla 99 milyar 934 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklere ait döviz hesaplarının 631 milyon dolarını bankalar arası, 99 milyar 302 milyon dolarını da kişilere ait hesaplar oluşturdu. Anılan dönemde bankalar arası hesaplarda 33 milyon dolar, diğer hesaplarda ise milyar 647 milyon dolarlık artış görüldü. TOPLAM DÖVİZ HESAPLARI 119 MİLYAR DOLARA ÇIKTI Bankalardaki toplam döviz hesabı bir haftalık dönemde milyar 17 milyon dolar artışla 119 milyar 98 milyon dolara ulaştı. Toplam döviz hesabının 99 milyar 934 milyon dolarla en büyük bölümünü yurt içi yerleşiklere ait hesaplar oluştururken, yurt dışında yaşayan yurttaşların Merkez Bankası nezdinde açtırdıkları mektuplu döviz tevdiat hesapları ile süper döviz hesaplarının toplam tutarı aynı tarih itibariyle 198 milyon dolar artarak 13 milyar 285 milyon dolar oldu. yerleşiklerin Türk bankacılık sistemindeki döviz hesapları da 4-11 Eylül döneminde 139 milyon dolar artışla milyar 879 milyon dolara yükseldi.
581290
General Motors'un yeni umudu Orta Asya
İBRAHİM KAHVECİ General Motors'un yeni umudu Orta Asya General Motors, Özbekistan'da yılın Ocak-Ağustos aylarında 126 bin 506 adet araç üretti. Özbekistan Devlet İstatistik Komitesi'nden yapılan açıklamada, ülkenin Andican vilayetinde yerleşen GM-Uzbekistan Özbek-Amerikan ortak otomobil fabrikasındaki araç üretimi yılın Ocak-Ağustos aylarında yüzde 5,5 artışla 126 bin 506'yı oluşturduğu belirtildi. Ekim 2007'de, General Motors Corp., Özbek Oto Sanayi Birliği bünyesindeki araç fabrikasının yüzde 25 hissesini 66,7 milyon dolara satın alırken, bu çerçevede sermayesi 266,7 milyon dolarlık ortak fabrika kurma konusunda mutabakat sağlamıştı. 24.09.2009 EKONOMİ
581886
Şehitlikte basın açıklaması yasaklandı
Emniyetten yapılan açıklamada, PKK/Kongra-Gel terör örgütünü, tüm açılımları ve unsurları ile birlikte tasfiye etmeyi hedefleyen ''demokratik açılım'' sürecine destek vermek veya bu süreci protesto etmek isteyen bir kısım sivil toplum kuruluşları ile legal ve illegal grupların, kentin muhtelif yerlerinde başta basın açıklaması olmak üzere bazı eylemler yaptıkları belirtildi. Söz konusu yerlerden biri olan ve Eyüp ilçesinde bulunan Edirnekapı Şehitliği'nde Şehit Aileleri Derneği ile tüzel kişiliği bulunan ve bulunmayan Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Sosyalist Gençlik Derneği (SGD), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Tüm İlerici Gençlik Derneğine (TÜM-İGD) mensup kişilerin çeşitli tarihlerde yapılan basın açıklamalarının aynı saatlere denk gelmesi nedeniyle grupların karşı karşıya geldikleri ifade edilen açıklamada, kabir ziyaretine gelen şehit yakınları ile sol görüşe mensup bahsi geçen gruplar arasında sözlü sataşmaların vuku bulduğu ve çıkması muhtemel müessif olayların büyümeden güvenlik güçleri tarafından zorlukla engellendiğinin tespit edildiği bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Bu nedenle gündemdeki sıcaklığını koruyan 'demokratik açılım' sürecinin sekteye uğratılmadan, paralelinde tesis edilen mevcut kamu düzeni ve güvenliğinin sürdürülebilmesi için bundan böyle ferdi veya toplu olarak Edirnekapı Şehitliği'nde basın açıklaması, toplantı ve benzeri nitelikteki etkinliklerin yapılması, provokasyona açık olmaları nedeniyle Anayasa'nın 'Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti'ne ilişkin 26. maddesinin değişik 2. fıkrasında ifade edilen, bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi amacıyla sınırlandırıldığı' hükmüne binaen 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin ve fıkralarına istinaden il makamının 11 Eylül 2009 tarih ve 17837 sayılı 'oluru' ile yasaklanmıştır.''
581680
Japonya'da ihracat azaldı
'nın ağustos ayı ihracatı azaldı. Maliye Bakanlığı verilerine göre, ağustos ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 36 oranında azalarak 49 milyar dolara geriledi. Ağustos ayı ithalatı da, yüzde 41,3 oranında düşüş gösterdi.
581341
Yıldızınız bugün ne söylüyor? H2
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Yıldızınız bugün ne söylüyor? H2
581782
Japonya'da Acil Hastaya Destek Hattı
Japonya'da Acil Hastaya Destek Hattı Japonya'da acil hastalar için telefonla destek hattı kuruldu... Acil hastaların hastane arayışı içinde ambülansta ölmesi üzerine cep telefonları desteğinde acil müdahale sistemi geliştirildi. Japonya'da acil hastaların hastane ararken ambülanslarda hayatlarını kaybetmeleri üzerine bir haberleşme ağı geliştirildi. Cep telefonları üzerine kurulu sistemde ambulans görevlileri hastanın durumunu ve gerekli müdahaleyi bildiriyor. Sistem merkezi soruna en uygun müdahaleyi yapabilecek en yakın hastaneyi ambulans görevlilerine iletiyor. Böylece hastanın ambülansla hastane hastane dolaşmasının önüne geçiliyor. Acil müdahale ekibi bir saat içinde yanıt almazsa koordinatör hastaneyi arayarak hastayı kabul edebilecek hastane bulunmasını istiyor. İlk aşamada Osaka kentinde yürürlüğe konan sistemin kapsamının genişletilmesine ve işleyişinin hızlandırılmasına çalışılıyor. Yeni haberleşme sisteminin, acil servislerdeki yığılmanın önüne geçilmesi ve hastaya en kısa sürede müdahale yapılabilmesini sağlaması açısından iyi bir buluş olduğu vurgulanıyor.
582440
Başından 13 kez vurulan kedi evine döndü!
İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, "Smokey" adındaki kedi, ortadan kaybolduktan gün sonra Viktorya eyaletinin merkezindeki Maryborough şehrinde yaşadığı eve kanlar içinde geri dönmeyi başardı. Yetkililer, henüz kim ya da kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen "dehşet verici" eylemde başına ve yüzüne 13 saçma isabet eden kedinin yaralarına rağmen eve dönüş yolunu bulabilmesinin oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtti.
581768
Dijitale doğanlar: E- Beyin kuşağı H2
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Dijitale doğanlar: E- Beyin kuşağı H2
582248
Oktay Vural: Başbakan'a yapılan ikinci çuval olayıdır
Partisinin İzmir İl Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ''hangi amaçla ne için yapıldığı bilinmeyen'' bir gezi olduğunu ileri sürdü. Vural, korumalar arasındaki tartışmaya ilişkin ''Ama yine de ne sebeple olursa olsun Başbakan'a yapılan muameleyi kınıyorum. İkinci çuval geçirme hadisesidir. Sayın Başbakan bu muamele karşısında küsüp oteline döneceğine Türkiye'ye dönseydi daha iyi olurdu. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına el uzatamaz, otel kapılarına yürütemez'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın bu ülkeye ABD Başkanı Barack Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmada verdiği ''ev ödevlerinin'' sonuçlarını paylaşmaya gittiğinin ortaya çıktığını iddia eden Vural, ''(Ermeni meselesine ilişkin ev ödevimizi yaptık. Protokolü 11 Ekimde Meclise getireceğiz) demeye gitmiştir. Ama 11 Ekim, pazar, yani Meclis tatil. Dayatmalarla Meclis açılmaz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın Azerbaycan Meclisinde verdiği sözlerden ''U dönüşü'' yaptığını ileri süren Vural, ''Sayın Başbakan Sarkisyan'ı maça getirmek için TBMM'ye dayatma yapmaktadır. Azerbaycan Meclisinde verdiği sözü yerine getirmesini bekliyoruz. Davos'ta 'one minute' dedi, yarım saat sonra özür diledi. Rasmussen konusunda da dönüş yaptı. Sayın Başbakan hiç olmazsa bir seferlik sözüne riayet etmeni ve protokolü Meclise göndermemeni bekliyoruz'' dedi. -DEMOKRATİK AÇILIM- Oktay Vural, ''demokratik açılım'' konusundaki tartışmalara da değinerek, Başbakan Erdoğan'ın ''ev ödevlerinden'' bir diğerinin ''Kürt açılımı'' olduğunu, bu konuda ABD'de bir takım görüşmeler yaptığının ortaya çıktığını iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın ''bu süreci hazmettire hazmettire tamamlayacağız'' dediğini savunan Vural, şöyle devam etti: ''9 Eylül'de İzmir'de verilen cevabı hatırlatıyorum. Hiç kimsenin gücü bunları hazmettirmeye yetmez. Sayın Başbakan senin gücün de yetmez, sen kimsin ki? Bölücülüğü kimse hazmettiremez. Hazmettirmek isteyenlere de haddini bildiririz. Sayın Başbakan Türk milletinin milli kimliğini, dilini değiştirmeyi zorla hazmettirmeye çalışmaktadır. Bu milletin bin yıllık kardeşliğini hazmedemeyen, Cumhuriyeti hazmedemeyen asıl sensin. Bunları hazmet. İnanç hortumculuğu, manevi değer hortumculuğu yapma. Bunları hazmetmediği taktirde milletimiz gereğini yapacaktır.'' -ERDOĞAN'IN LEVIN ENSTİTÜSÜ'NDE YAPTIĞI KONUŞMA- Oktay Vural, Başbakan Erdoğan'ın ABD'deki Levin Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada ''dramatik'' anlara tanık olunduğunu belirterek, ''Sık sık özel televizyonlarda gözyaşı döküyor. Peçete göndermek lazım. Çok sulu gözlü olmaya başladı'' şeklinde konuştu. Konuşmasında Erdoğan'ın 50 yıl önce otomobilleri olmadığını anlattığını söyleyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Otomobili yok diye küçük Tayyip üzülmüş. yıllarda ülkemizde 37 bin 616 otomobil var. Bugün milyona yakın otomobil var. Ayakkabısı delik deşikmiş. Küçük Tayyip böyleymiş, büyük Tayyip ne yapıyor? Madem böyleydi de şimdi bu zenginlik nereden geliyor? zaman otomobili yoktu, şimdi uçağı var, hatta bir yetmedi, iki tane var. Millet işini kaybediyor, sen Beverly Hills'te alışveriş yapıyorsun. 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' dedi, milleti attı uçuruma, kendisi Berlusconi, Kevin Costner, Naomi ile arkadaş oldu. Kevin Costner'e demokratik açılımı anlatacakmış, gel de İzmirli'ye anlat sen. Yakında Sharon Stone'u da getirirsiniz Allah bilir. Demokratik açılıma (senaryo) demiştim, bakın işte, işin içine artistler bile karıştı. 1,5 milyon kişi işini kaybediyor. Sayın Başbakan 'bunun için ne yaptım' diye gözyaşı dökeceğine, '50 yıl önce otomobilim yoktu' diye gözyaşı döküyor. Nasıl dünyanın en zengin başbakanı olduğunu bize bir açıkla. Bir yandan yıldızlı otellerde tatil yaparken, bir yandan da gecekondulara gidip iftar sofralarına katılıyor. İkiyüzlü siyasetin maskelerini sökmeye devam edeceğiz.'' Oktay Vural, koruculuk sistemine ilişkin bir soruya, ''Türkiye'de terör mü bitti, PKK silah mı bıraktı da güvenlik güçleri silah bırakıyor? AKP, PKK'ya silah bıraktıramadı, PKK ile mücadele edenlere silah bıraktıracak anlaşılan. Koruculuk sisteminden vazgeçilmesini PKK'nın istek ve talebine karşılık olarak görüyoruz. Bunun terörü azdıracağını, terör örgütünü cesaretlendireceğini düşünüyoruz'' karşılığını verdi. Vural, İzmir'in, diğer kentlere kıyasla birçok konuda geri kaldığını savunarak, TÜİK tarafından hazırlanan ''Bölgesel Göstergelerle İzmir'' çalışmasından örnekler verdi ve kentin hak ettiği yatırımları alamadığını ifade etti.
582948
G-8: "İran'ın ayı var"
Dışişleri Bakanı Franco Frattini, G-8 ülkelerinin uranyum zenginleştirmeyi durdurmayı taahhüt etmesi ve yaptırımlardan kaçınması için 'a yıl sonuna dek süre verdiğini söyledi. Sanayileşmiş ülkenin oluşturduğu G-8'lerin dönem başkanı 'nın Dışişleri Bakanı Frattini, üye ülkelerin dışişleri bakanlarının dün gece "'a bir şans daha verilmesi" için fikir birliğine vardıklarını bildirdi. Frattini, dışişleri bakanlarının vardığı gayrıresmi anlaşmanın yıl sonuna dek her gözden geçirileceğini kaydetti. Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de 'ın nükleer programıyla uluslararası topluma meydan okuması durumunda, bu ülkeye yönelik yaptırımların "kaçınılmaz" olabileceğini ifade ederek, Tahran yönetimine olası yeni yaptırımlar konusunda 'ye destek olacağının sinyalini vermişti.
581322
İskender ve Polat kozlarını paylaşıyor
İskender ve Polat kozlarını paylaşıyor Necati Şaşmaz, Hatice Şendil, Gürkan Uygun'un başrollerini üstlendiği Kurtlar Vadisi Pusu, 4. sezonunda izleyicileriyle Star TV ekranlarında buluşuyor. Bu akşam yayınlanacak olan yeni sezonun ilk bölümünde şu sorular cevap bulacak; Polat Alemdar, ağır yaralı kurtulduğu Başbakan suikastının düğümlerini çözmek için nasıl bir yol izleyecek? Polat'a yardım eden sürpriz isim kim? İskender ve Polat'ın sürpriz karşılaşmasında neler olacak? Polat'ın adamlarını hapishanede bekleyen büyük tehlike ne? Başbakanın hasta yatağında sürpriz ziyaretçileri kimler? Cevat'ın ateşi bu defa kimleri yakacak? STAR TELEVİZYON
581729
Hilton Hotel Corporation'ın adı değişti
Hotel Corporation'un adını Worlwide olarak değiştirdiği bildirildi. 'dan yapılan açıklamada, şirketin Beverly Hills California'daki global merkezinin kısa bir süre önce McLean Virginia'ya taşındığı, bu adımı şirketin yeni adı ve logosunun izlediği belirtildi. Açıklamada, yeni şirket ismi ve logosunun uluslararası büyümeyi temsil ettiği, "Worldwide" (dünya çapında) kelimesi ve yeni logonun, şirketin dünyanın dört bir yanındaki tüm otellerini başarı vizyonuyla tek bir çatı altında birleştirdiği kaydedildi. Açıklamada, 'un "Müşteri Sadakat Programı" markası olan HHonors"un da bundan böyle yeni şirket kimliğini ve logosunu kullanacağı ifade edildi. Worldwide'ın bünyesindeki 10 markasıyla 77 ülkede bin 300'den fazla oteli bulunduğu hatırlatılan açıklamada, şirketin bu yıl büyüme hedefleri doğrultusunda 300'den fazla otel açmayı planladığı kaydedildi. Worldwide Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Christopher J. Nassetta da yeni isim ve logoya ilişkin değerlendirmesinde, şirket tarihinde olağanüstü dinamik bir süreç yaşadıklarını belirterek, "İsim ve logomuz değişirken şirketimizin en iyi özellikleri olan ve konuklarımız için ayrıcalıklı bir deneyim anlamına gelen ekip üyelerimizin tutkusu, bağlılığı ve yüksek standartları aynı şekilde devam etmektedir" dedi.
581549
Albay Temizöz tutuklu ama protokolde
Eylül'de kiraları artırmayı hayal eden ev sahipleri, umduğunu bulamadı Emlakçılar Odası Başkanı, 'Fiyatlar düştü. Zam isteyene inanmayın' dedi.
582667
Hakkari'de taciz ateşi: asker yaralı
Hakkari Valisi Muammer Türker, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün il ve ilçelerde herhangi bir karakola taciz ateşinin olmadığını söyledi. Türker, Şemdinli ilçesi Ortaklar karakoluna bağlı ve üst bölgede bulunan Süngütepe karakoluna dün açılan taciz ateşi sonucu askerin hafif yaralandığını kaydetti.2009-09-24 18:32:06 dert değpil kevin kostner açılıma destek veriyor kahramanasker Hava Durumu
582761
BM'de konuşan Erdoğan: Kitle imha silahları ilave güvenlik sağlamıyor
Erdoğan, ''Bilakis bu silahlar bölgesel güvenlik ve istikrara zarar veriyor, bu nedenle Türkiye özellikle Orta Doğu'da olmak üzere kitle imha silahlarından arındırılmış bölgeler tesisine yönelik bütün ciddi adımlara önem atfetmekte ve desteklemektedir'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, New York'ta, BM Güvenlik Konseyi'nin liderler düzeyindeki zirvesinde yaptığı konuşmada, ''Nükleer teknolojiye duyulan itimadın, emniyet önlemlerinin kuvvet ve güvenirliği birebir irtibatta olduğundan kuşku yoktur'' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Nükleer emniyet seviyesinin dünya genelinde arttırılması ve idamesi de kuşkusuz önem taşıyor. Diğer yandan nükleer terörizm ve nükleer maddelerin yasa dışı ticareti de küresel bir ortak taahhütle karşı konulması gereken ciddi bir güvenlik tehdididir. Bu çerçevede, mevcut BM ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Sözleşmeleri'nden ve ilgili çok taraflı enstrümanlardan da yararlanmak suretiyle kapsamlı bir yaklaşım benimsemeliyiz. 1540 Sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ve onun etkin biçimde uygulanması da bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Ben bu vesileyle oylayacağımız karar tasarısını bu anlayışla destekliyoruz.''
581788
G.Afrika'da uçak düştü: yaralı
Güney Afrika televizyon kanalları, kazada uçaktaki kişinin yaralandığını, yerde yaralanan ya da ölen olmadığını duyurdu.
582259
Güler: Yeni gözaltılar olabilir
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Güler: Yeni gözaltılar olabilir İSTANBUL (İHA) İstanbul Valisi Muammer Güler, Münevver Karabulut cinayetine ilişkin yeni gözaltılar olabileceğini ifade etti. Valilikte basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Muammer Güler, cinayete ilişkin adli sürecin başladığını belirtti. Vali Güler, "Cumhuriyet Savcılarımız topladıkları delillerle davanın çözümüne çalışıyor. Bu kapsamda da yardım, yataklıktan dolayı gözaltılar oldu. Daha sonra da gözaltılar olabilir. Eğer cumhuriyet savcıları gerek görmezse, gözaltılar olmayabilir de. Bunun kararını onlar verecek. Biz de adli süreç içerisinde olayı takip ediyoruz" dedi. 24.09.2009
582628
Sakallı öğretmen göreve başlatılmadı
Sakallı göreve başlatılmadıFerit DEMİR/TUNCELİ,DHA 'da imamlık yaparken, 'ye Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak açıktan ataması yapılan Mehmet Nafi Aksoy, Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ne uymadığı gererçesiyle göreve başlatılmadı. Uzun sakalları dikkati çeken kravat takmayan Aksoy, kendisini görüntüleyen gazetecilere de tepki gösterdi. Tunceli'ye Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak açıktan ücretli olarak ataması yapılan Mehmet Nafi Aksoy, bugün İl Milli Müdürlüğü Şube Müdürlügü'ne giderek, göreve başlamak istediğini bildirdi. Uzun sakalı ile dikkat çeken, kravatsız Aksoy'u gören görevliler, evraklarını incelediklerinde, bu kişinin Çemikgezek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü emrine atandığını belirledi. Görevliler, uzun sakıllı Aksoy'a, kılık kıyafetinin uygun olmadığı gerekçesiyle işlemlerini yapamayacaklarını bildirdi. Aksoy, bunun üzerine İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Musa Dinç'in yanına giderek atamasının gerçekleştirilmesini istedi. Dinç, Aksoy'un sakal, kılık ve kıyafetini görünce, "Bu halde atamanı yapmamız imkansız. Devlet memurları kanununa uygun ve kılık kıyafet yönetmenliği çerçevesinde başvurunuzu yaparsanız atamanı gerçekleştiririz. Bu sakal ile atama yapmak mümkün değil" dedi. Bunun üzerine Aksoy, ile bazı kişilerle görüştü. Göreve başlatılmayan Mehmet Nafi Aksoy, kendisini görüntüleyen gazetecilere de tepki gösterip, "Bunda ne var ki? 'nin bakanı da sakallı. 'nda birçok kişi sakallı. Müftü de sakal bırakabiliyor, ben de bırakabilirim" dedi. Gazetecilerin sorularına da sert yanıtlar veren Aksoy, "Sakalımı neden kemediğimi size açıklamak zorunda değilim. Ben şu anda de değilim, atamam yapılmış ama henüz göreve başlamadık. Beni çekiyorsunuz ama bunu unutmayın, bu durumun hesabını vereceksiniz. Yaptığınız insan haklarına saygısızlıktır. Hiçbir şey yokken sıkıntı çıkarıyorsunuz. Size hakkımı helal etmiyorum" dedi. Aksoy, daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü'nden ayrıldı. Tunceli Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, kılık ve kıyafet yönetmeliğine uymayan Aksoy'un atamasının yapılmadığını söyledi. Yetkililer, daha önce imamlık yapan Aksoy'un başka bir ilde imamlıktan öğretmenliğe atamasının yapıldığını, ancak kendisinin tekrar imamlığa döndüğünü, ikinci kez öğretmen olarak atamasının Tunceli'ye yapıldığını söyledi.
581985
Bakan Yıldırım: Baz istayonlarının olumsuz etkilerine dair bilimsel kanıt yok
Bakan Yıldırım: Baz istayonlarının olumsuz etkilerine dair bilimsel kanıt yok ’nün (WHO) yayımladığı bültenlerde baz istasyonlarının olumsuz etkilerine ilişkin bilimsel kanıt bulunmadığını bildirdi. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Milletvekili ’nün baz istasyonlarının insan sağlığına etkilerine ilişkin olarak Başkanlığına sunduğu soru önergesini yazılı olarak yanıtladı. Yanıtında, abone sayısından dolayı baz istasyonların sayısının giderek artış gösterdiğini kaydeden Yıldırım, bir baz istasyonunun aynı anda hizmet verebileceği görüşme sayısının sınırlı olduğuna işaret etti. Binali Yıldırım, kullanıcı sayısının yüksek olduğu bölgelerde kullanıcı sayısının arttırılabilmesi için yeni baz istasyonlarının kurulduğunu belirtti. genelinde Haziran 2009 itibariyle 40 bin civarında bulunduğunu bildiren Yıldırım, abone sayısının da 63,6 milyon olduğunu kaydetti. -153 BAZ İSTASYONU KAPATILDI- Yeni teknolojilerle ilgili insan sağlığı ve çevre güvenliği konusunda en üst düzeyde hassasiyet gösterildiğine vurgu yapan Bakan Yıldırım, (BTK) tarafından bu alanda sınır değerleri belirleyen ve denetimi öngören iki yönetmeliğin uygulamaya konulduğunu anımsattı. Bu kapsamda, yeni kurulacak her bir elektronik cihazı için verilen elektrik alan limit değerinin, AB ülkeleri ve çoğu dünya ülkesinin kabul ettiği Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu’nun sınır değerlerinin dörtte birine karşılık geldiğine değinen Yıldırım, bu sınır değerlerle ilgili düzenli ölçümlerin yapıldığını vurguladı. Yıldırım, bugüne kadar yapılan ölçümlerde sınır değerleri aştığı tespit edilen 44 baz istasyonunun ’ca, 109 baz istasyonunun ise mahkeme kararıyla kapatıldığını açıkladı. -İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ- Ulaştırma Bakanı Yıldırım, baz istasyonlarının ortama yaydığı elektrik alanların insan sağlığı üzerine olası zararlı etkilerinin belirlenmesi amacıyla ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke tarafından çalışmalar yürütüldüğünü ve bu çalışmaların yakından izlendiğine de işaret etti. Yıldırım, Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı bilimsel bültenlerde de olumsuz etkilere ilişkin bilimsel kanıt bulunamadığının açıklandığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: "Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda baz istasyonlarının olumsuz bir etki oluşturduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunamadığını yayımlamış olduğu bültenlerde dünya kamuoyuna açıklamıştır. Dünyanın çoğu ülkesinde izin verilen elektrik alan limit değerlerinin, ihtiyati tedbir açısından ülkemizde dörtte birinin uygulanması, vatandaşlarımızın daha yüksek oranda korunduğu anlamına gelmektedir."
580969
Termik santralde kaza: 15 ölü
İBRAHİM KARAGÜL HAKAN ALBAYRAK Termik santralde kaza: 15 ölü RAİPUR (A.A) Hindistan'da inşaat halindeki bir termik santralin bacalarından birinin çökmesi sonucu 15 kişi öldü. Polisten yapılan açıklamada, yüksekliği 275 metre olarak öngörülen bacanın 100 metrelik bölümünün inşa edildiği ve kazanın şiddetli yağışlar yüzünden meydana geldiği belirtildi. Enkazdan şimdiye kadar 15 cesedin çıkarıldığı kaydedilen açıklamada, 60-70 kişinin enkaz altında bulunduğunun sanıldığı ve yaralının hastaneye kaldırıldığı bildirildi. 23.09.2009 DÜNYA
582426
Okulun ilk günü liseliler kavgası: 21 gözaltı
Okulun ilk günü liseliler kavgası: 21 gözaltıSeçkin KIRARSLAN- Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK, (DHA) 'ta, okulun ilk günü geçen yıl da aralarında sorun bulunan bir grup öğrenci Kozlu Lisesi'nin önünde birbirine girdi. Polis, kavgaya karışan okuldan toplam 21 öğrenciyi gözaltına aldı. Olay, bugün öğle saatlerinde merkez Kozlu Beldesi'ndeki Kozlu Lisesi'nin önünde meydana geldi. Kozlu Lisesi, Zonguldak Endüstri Meslek Lisesi ve Kozlu Endüstri Meslek Lisesi'nde gören öğrenci grupları, okulların açıldığı ilk gün Kozlu Lisesi'nin önünde tartışmaya başladı. Okulun önündeki kalabılığı gören öğretmenler, öğrencilerin kavga etme ihtimaline karşı polise haber verdi. Bu sırada öğrencilerin tartışması kavgaya dönüştü. Kısa süreli kavganın ardından kalabalık dağılırken, polis okul çevresinde araştırma yaptı. Kavgaya karışan öğrenciler kısa sürede tespit edilerek yakalandı. okuldan toplam 21 öğrenci gözaltına alındı. Geçen yıl da aralarında tartıştıkları belirtilen öğrenciler, Kozlu Polis Merkezi'nde Çocuk Şubesi ekipleri tarafından ifadeleri alındıktan sonra karakola gelen ailelerine teslim edildi.
582065
Yattara'ya ceza yok
Yattara'ya ceza yok İHA Giriş Saati Güncelleme Trabzonspor Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, takımın Gineli oyuncusu İbrahim Yattara'ya ceza verilmesinin gündemlerinde olmadığını belirterek, Gençlerbirliği engelini aşarak zirveye daha yaklaşmak istediklerini söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Antalyaspor maçlarında alınan puan ile moral bulan Trabzonspor, Ankara deplasmanında Gençlerbirliği'ni mağlup ederek 3'de yapmak istiyor. Ligdeki çıkışını sürdürmek isteyen Karadeniz Temsilcisi Trabzonspor, zirveye bir adım daha yaklaşarak yakaladığı havayı bozmak istemiyor. Son günlerde sıkça gündeme gelen Trabzonspor'un Gineli yıldız oyuncusu İbrahim Yattara hakkında çıkan haberlere ise kulüp asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu noktayı koydu. Oyuncuya ceza verilmesinin gündemde olmadığını belirten Hacısaliuhoğlu, "İbrahim Yattara'ya ceza verilmesi gündemde değil. Böyle bir şey de yok. Ortada cezayı gerektirecek bir durum yok. Oyuncu sakat diye ceza verilir mi?" dedi. Deplasmanda oynayacakları Gençlerbirliği maçını kazanarak ligdeki çıkışlarını sürdürmek istediklerini belirten Hacısalihoğlu, "Ligde istemediğimiz düşüş yakaladık. Son iki haftada İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Antalyaspor maçlarında hem oyun olarak hem de skor olarak bizi memnun eden sonuçlar aldık. Gençlerbirliği karşısında bunu sürdürmek istiyoruz" diye konuştu. Rakibimiz karşısında alacağımız sonuçla ilerleyen haftalara daha moralli bakmak istediklerini belirten Hacısalihoğlu, "Oyuncularımız da bu bilinçle hareket ederek. Camiamıza mutlu edecek sonuçla sahadan ayrılacağımızı düşünüyorum. Gençlerbirliği engelini aşıp zirveye bir adım daha yaklaşmayı arzuluyoruz" şeklinde konuştu.
582301
Hindistan'da termik santraldeki kazada en az 100 kişi öldü
Bir sendika yetkilisi, AFP muhabirine verdiği demeçte, "100'den fazla ölü olduğunu sanıyoruz" dedi. Resmi yetkililer, 100 metrelik bacanın devrilmesi sonucu ölü sayısını 15 olarak açıklamıştı. İnşaatı yapan şirketin müdürü, kazanın şiddetli yağmur ve yıldırımlar yüzünden meydana geldiğini söylemişti.
582420
Bu yemeği hiçbir lokantada bulamazsınız
Anadolu insanı her şeye bir çözüm bulmuş kendince. Her yörenin insanı kendine özgü tatlar oluşturmasını bilmiş. Karaman’da görevi yapan gönüllü muhabirimiz Bünyamın Katırcı da yaratıcılıkta sınır tanımayan'tenekede tavuk kebabı'nda oldukça iddialı. Bayram sofrasını kurmak için planlar yaparken dayısının hazırladığı küp içinde pişirilmiş ekmeklerle birlikte en iyi ‘Tenekede tavuk kebabı’nın gideceğini düşünen muhabirimiz, bugüne kadar bu lezzetle tanışmamış olanların çok şey kaybettiğini peşin peşin söylüyor. Hiçbir lokantada ya da restorantta bulunamayacak bu lezzetin en büyük özelliği piknik alanlarında mangala alternatif oluşturması. Bu özel lezzet tenekede pişirildiği için halk tarafından “Tenekede tavuk kebabı” diye isimlendirilmiş. Hiçbir katkı maddesi olmadan, sadece ateş kullanılarak pişirilen bir tavuğun bu denli lezzetli olacağına inanmak güç. Pişirilme şekli nedeni ile sağlık açısından risk taşımaması, kendi yağı ile pişmesi ve yağının etten ayrışması lezzetine lezzet katıyor. Tenekede tavuk kebabı için gerekli malzemeler: Bir adet irice tavuk Tavuğun altına ortası delik tabak (Kek kalıbı aslında bu iş için icat edilmiş) Kek kalıbı içerisine pilav, patates, domates (Malzemeyi değiştirme hakkı saklıdır) Bir adet 16 Kg’lık büyük teneke (boş) Tavuğu geçirebileceğiniz ucu çatallı bir adet sopa Biraz tuz (Tavuk Harcı koyulabilir Birkaç kafa dengi arkadaş Ateş yakmaya uygun bahçeli bir ev ya da piknik alanı Peki nasıl hazırlanacak. İşte Kare kare tenekede tavuk kebabının hazırlanışı
582120
Almanya'dan Kosova'ya para yardımı
Almanya'nın yapacağı yardımı öngören işbirliği protokolü başkent Priştine'de, Kosova Ekonomi ve Maliye Bakanı Ahmet Şala ve Almanya'nın Priştine Büyükelçisi Hans Dieter Steinbach tarafından imzalandı. Bakan Şala, imza töreninin ardından yaptığı açıklamada, protokolle Almanya'nın, Kosova'nın gerçek dostlarından biri olduğunu bir kez daha kanıtladığını söyledi. Büyükelçi Steinbach da ülkesinin Kosova'ya yardımlarını sürdüreceğini bildirdi. Almanya'nın Kosova'ya yapacağı 40 milyon avro yardım, altyapı, enerji, istihdam ve kamu yönetimi alanlarında kullanılacak.
582548
Şahin, ilk yurt dışı gezisini Azerbaycan'a yapacak
Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Oktay Asadov'un resmi davetlisi olarak Azerbaycan'da gün kalacak olan Şahin, burada çeşitli temaslarda bulunacak. Şahin, 25 Eylül Cuma günü saat 15.15'te Ankara Esenboğa Havalimanı'nda yapacağı ziyaretine ilişkin basın açıklamasının ardından, beraberindeki Parlamento heyeti ile birlikte Azerbaycan'a hareket edecek. Şahin, 26 Eylül Cumartesi günü Azerbaycan Başbakanı Artur Rasizade, Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Oktay Asadov ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yapacağı görüşmenin ardından, Azerbaycan Türk Sanayici ve İşadamları Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyelerini kabul edecek. 27 Eylül Pazar günü, Gence'de gezi ve incelemelerde bulunacak olan Şahin ve beraberindeki Parlamento heyeti aynı gün Bakü'ye dönecek. Şahin, 28 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Konseyi toplantısına katılacak. 29 Eylül Salı günü yapılacak toplantıda konuşma yapacak olan Şahin, sonuç bildirgesinin imzalanmasının ardından yurda dönecek. Şahin, ilk yurt dışı gezisini Azerbaycan'a yapmış olacak.
582468
17:06 Emniyet'ten 'gay polis' açıklaması
Emniyet'ten polis' açıklamasıANKA Hukuk İşleri Müşaviri polis alımlarında ve disiplin suçlarında uygulanan mevzuatta herhangi bir değişiklik olmadığını açıkladı. Karakuş, yaptığı yazılı açıklamada, bazı basın yayın organlarında olduğu iddia edilen polis" ile ilgili haberlerde kendi isminin kullanılmasına tepki gösterdi. Osman Karakuş, geçen Şubat ayında ’da hukuk müşavirliğince düzenlenen "Disiplin, Dava, Mevzuat ve adli Yardım" konulu seminerinin açılışında bir gazeteciyle sohbet ettiğini hatırlatarak, sohbette kullandığı "bazı ülkelerde ve ’da yaptığımız incelemelerde polisin mesai dışındaki özel hayatına hiç müdahale edilmiyor. Adam gay olabilir ama ’de böyle bir şey mümkün değil" şeklindeki ifadelerinin tarihte olduğu gibi bugünde çok farklı yorumlar katılarak haber yapıldığını bildirdi. Karakuş, açıklamasında şöyle dedi: "İfademde de çok net görüldüğü gibi ülkemizdeki durum ile ilgili hiçbir değerlendirmeye yer vermemiş olmama rağmen beyanım değişik yorumlarla genişletilerek ’gay polise ceza yok’, ’gayler de polis olabilmeli’ şeklinde manşetlerde haber yapılmıştır. Ne kurumumuz ne de şahsım böyle bir düşünceye sahip değiliz. Polis alımlarında ve disiplin suçlarında uygulanan mevzuatta herhangi bir değişiklik yoktur. Bu tür eylemlere verilen disiplin cezalarında önceki yıllara nazaran daha ılımlılık arz ettiğinin iddia edilmesine sebep olabilecek herhangi bir kararımız da yoktur."
582281
Şahin "Açık Oturum"u Değerlendirdi
Şahin "Açık Oturum"u Değerlendirdi Başbakan'ın demokratik açılıma ilişkin meclis oturumunun açık yapılacağını duyurmasını "O zaman sorun kalmamıştır" diyerek değerlendirdi. Demokratik açılım tartışmaları sürüyor. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan'ın Demokratik açılıma ilişkin meclis oturumun açık yapılacağını duyurmasını "O zaman sorun kalmamıştır" diyerek değerlendirdi. Şahin içtüzük gereği kapalı oturum talebi gelmediği taktirde oturumun açık olacağını hatırlattı. Şahin şöyle konuştu: "Hükümet Sözcüsü sayın Çiçek bir bakanlar kurulu toplantısı sonrasında açıklama yaptığını ben de televizyondan izlemiştim.Bizim için hiç farketmez açık olmuş kapalı olmuş, bizim milletten saklı birşey yok demişti. Sanıyorum bunun bir ürünüdür sayın Başbakan da hükümetin bu görüşünü orda tekrar etmiştir diye değerlendiriyorum.Tabi TBMM içtüzüğe göre yönetilir. Ben veya benim vekillerimden biri yönettiği taktirde, içtüzük neyi gerektiriyorsa ordaki görüşmeler devam eder yapılır.Bir kapalı oturum talebi gelmediği sürecede içtüzüğe uygun olarak açık şekilde yapılacaktır zaten."
581830
Hamza Yerlikaya'nın buruk sevinci
Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu eski güreşçi, Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya, 2011 Dünya Güreş Şampiyonası'nın İstanbul'da yapılacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, ''Bu şampiyonada ben de güreşmek ve kendi ülkemde dünya şampiyonluğu sevincini yaşamak isterdim'' dedi. Kariyerinde olimpiyat, dünya, de Avrupa şampiyonluğu bulunan Hamza Yerlikaya, ''Kazandığım her madalyanın benim için çok büyük anlamı ve değeri var. Fakat ne acıdır ki, bir kez bile kendi ülkemde dünya şampiyonluğu yaşayamadım. Çünkü Türkiye bugüne kadar grekoromen stilde hiç dünya şampiyonası düzenlemedi. Özellikle bizim güreştiğimiz dönemde, Türkiye Güreş Federasyonu birçok kez talip olmasına rağmen, dünya şampiyonalarının organizasyonu Türkiye'ye verilmedi. 2011 Dünya Şampiyonası'nın İstanbul'a verildiğini öğrendiğimde hem çok büyük bir mutluluk yaşadım hem de içimde bir burukluk hissettim. Çünkü bu şampiyonada ben de mindere çıkmayı ve Türk halkının önünde bir kez daha dünya şampiyonluğuna ulaşmayı arzu ederdim. İnşallah 2011 yılında milli mayoyu giyecek olan sporcu kardeşlerim bunu başarır'' diye konuştu. ''2011'E BAŞBAKANIMIZIN TALİMATIYLA TALİP OLDUK'' Hamza Yerlikaya, 2011 yılında İstanbul'da düzenlenecek olan Dünya Güreş Şampiyonası'nın organizasyonuna, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla talip olduklarını da açıkladı. Öncelikle Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak ile birlikte, 2011 Dünya Şampiyonası'nın organizasyonuna talip olma konusundaki düşüncelerini Başbakan Erdoğan'a açtıklarını anlatan Yerlikaya, şöyle devam etti: ''Sayın başbakanımız düşüncemizi çok beğendi. Maddi ve manevi her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirterek, organizasyonun alınması için ne yapılması gerekiyorsa yerine getirilmesini istedi. İstanbul'a gelecek konukların en iyi şekilde ağırlanacağını, güvenliklerinin sağlanacağını ve organizasyonun en mükemmel şekilde yapılması için destek vereceklerini bildirdi. Bunun üzerine biz de FILA Başkanı Raphael Martinetti ve diğer yöneticilere Ankara'da bir yemek verdik. Orada 2011 Dünya Şampiyonası'na resmen talip olduk. Başbakanımızın selamını da ilettiğimiz FILA yönetimi, arkamızdaki hükümet desteğini de hissedince organizasyonu Türkiye'ye verdi.'' Hamza Yerlikaya, Türk sporunun yıllardır gözardı edilen sorunlarının Başbakan Erdoğan'ın ilgisiyle çözüme kavuşturulduğunu dile getirerek, ''Sporcu bir başbakanın Türkiye için büyük bir şans olduğunu ve bu şansın iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu. Yıllarca Türk sporuna güreşçi olarak hizmet verdiğini ifade eden Yerlikaya, ''Bugün ise milletvekili olarak Türk sporunun hizmetindeyim. Milletvekili seçildiğimden bu yana önemli hizmetler verdiğime inanıyorum. Mesela, Devlet Sporculuğu Kanunu'nu çıkardık, eski şampiyonlara maaş bağlanmasını sağladık, aynı şekilde başarılı olan genç sporcularımıza da iş imkanı verdik. Yıllardır ertelenmiş bu problemleri, sayın başbakanımızın önderliğinde çözdük. Hizmetlerimin devamı da gelecek'' diyerek sözlerini tamamladı.
582875
Netanyahu'dan İran'a karşı önlem uyarısı
Başbakanı Binyamin Netanyahu, 'ın nükleer programının ve köktendinciliğin önüne geçilmesi için ülkeleri önlem almaya çağırdı. Binyamin Netanyahu, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, BM'nin bugün karşı karşıya bulunduğu en acil durumun Tahran'ın nükleer silahları elde etmesinin önlenmesi olduğunu söyledi. Başbakanı, "köktendinciliğin kitle imha silahlarıyla birlikteliğinde tehlikeler yattığını da" kaydetti. Barış istediklerini ve çok çalışılarak bu barışın elde edilebileceğini belirten Netanyahu, ancak bunun "'ın terör güçlerini etkisiz duruma getirilerek" olabileceğini bildirdi. Netanyahu, geçen hafta BM İnsan Hakları Konseyi'nin "hem ordusunun hem de Filistinli militanların aralık ve ocak aylarında 'in 22 gün süren Gazze Şeridi saldırısında savaş suçu işlediklerine" dair yayımladığı raporu da kınadı.
582024
Sinemada yeni film gösterimde
Sinemaseverler bu hafta yeni filmle buluşacak. Bu hafta vizyona girecek olan Mehmet Çoban'ın yönettiği ve Hatice Balaban Çoban, Menderes Samancılar, Anton Algrang ile Lisa Hahn'ın oynadığı ''Sarı Saten: Günahkarların Aşkı'' (Der Gelbe Satin-Yellow Satin) filmi, zorla evlendirilmek isteyince evinden kaçan 17 yaşındaki Meryem'in, sığındığı dayısının oğlu Bilal'in cinsel şiddetine maruz kalmasıyla başlar. İsyan eden Meryem'e taksi şoförü Galip Abi yardım eder ve onu koruma altına alır ve aradan 17 yıl geçer. Bu defa da Meryem'in 17 yaşındaki kızı Esra'nın aynı tehlikeyle karşılaşmasıyla olaylar gelişir. Robert Luketic'in yönettiği ve Katherine Heigl, Gerard Butler, Eric Winter ile John Michael Higgins'in oynadığı ''Kadın Aklı Erkek Aklı'' (The Ugly Truth) filminin konusu şöyle: ''Abby, bekarlığı dışında her soruna anında çözüm bulabilen bir televizyon programı yapımcısıdır. Reytingleri düşüş gösterince, işe yeni alınmış Mike ile ekip olmak zorunda kalır. Erkekler hakkında ipuçları vermekte olan bölümünün reytinglerdeki ani artışı, Mike'nin yerini garantiler. Abby, bekar komşusu Colin ile tanıştığında ise doğru hamleleri yapmak için Mike'nın görüşlerine ihtiyacı olduğunu anlar.'' Jonathan Mostow'un yönettiği ve Bruce Willis, Radha Mitchell, Rosamund Pike ile James Francis Ginty'nin oynadığı ''Suretler'' (Surrogates) filmi, FBI ajanlarının bir üniversite öğrencisinin gizemli cinayetini araştırmasıyla başlar. Bu öğrenci, insanların kusursuz robot versiyonlarının yaratıcısı olan kişiyle bağlantılıdır ve uzaktan kumandalı makineler olan suretler, insanların evlerinden çıkmadan yaşamalarına imkan tanımaktadır. Filmde olaylar, ''maskelerle dolu bir dünyada kim gerçektir ve kime güvenebilirsiniz?'' sorusuna cevap aramakla gelişir. François Ozon'un yönettiği ve Alexandra Lamy, Sergi Lopez, Melusine Mayance ile Arthur Peyret'nin oynadığı ''Ricky'' filmi, İngiliz yazar Rose Tremain'in Moth adlı kısa öyküsünden uyarlandı. Alelade insanlar olan Katie ile Paco tanışmasının ardından sihirli değnek değmişçesine bir mucize gerçekleşir ve iki genç birbirlerine aşık olur. Olayların gelişmesiyle iki gencin aşklarının olağanüstü meyvesi olan Ricky adında müthiş bir bebek dünyaya gelir ve olaylar gelişir. Pelin Esmer'in yönettiği ve Nejat İşler, Mithat Esmer, Tayanç Ayaydın ile Laçin Ceylan'ın oynadığı ''11'e 10 Kala'' filminin konusu şöyle: ''Tutkulu bir koleksiyoncu olan Mithat Bey için İstanbul, koleksiyonları kadar sınırsız bir değerdir, Ali için ise kapıcısı olduğu Emniyet Apartmanı ve yakın çevresi demektir. Apartmanın diğer sakinleri, deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma tercihiyle binayı yıkıp yeniden inşa etmek isteyince, Mithat Bey'in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar. Artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir'' Filmler, yarın vizyona girecek.
582291
Meteorolojik Aletler Kalibrasyon Merkezi hizmete açıldı
Veysel Eroğlu, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Yüksek Performanslı Bilgisayar Sistemi ve Meteorolojik Aletler Kalibrasyon Merkezi'nin açılışını gerçekleştirdi. Bakan Eroğlu, burada yaptığı konuşmada, birimlerde en ileri teknolojinin kullanılması için çaba gösterdiğini söyledi. Küresel ısınma sonucunda meteorolojik göstergelerde değişiklikler yaşanabildiğine dikkat çeken Eroğlu, "4-5 ayda yağacak yağmur, 48 saat içinde bir bölgeye düşebiliyor. Bu nedenle erken uyarı sisteminin kurulması çok önemli. Erken uyarı sistemini daha da geliştirmek için çalışıyoruz." diye konuştu. Yüksek performanslı bilgisayar ile tahminlerde sürat ve isabet oranını yükselteceklerini kaydeden Eroğlu, "Bir günde alınacak bir netice, bu bilgisayar ile yarım saatte alınmış olacak." şeklinde konuştu. Yüksek performanslı bilgisayarın saniyede 3,4 trilyon işlem yapabildiğini aktaran Eroğlu, Kalibrasyon Merkezi'nin de önemine değindi. Eroğlu, "Cihazlar istediği kadar modern olsun, kalibre edilmezse, yanlış bilgilere yol açacağından zarara neden olur." ifadesini kullandı. Eroğlu, konuşmasının sonunda Artvin'deki sel felaketi ile ilgili soruları cevapladı. Bir gazetecinin, "Bu sistem daha önce kurulsaydı İstanbul ve Artvin'deki sel felaketleri daha önceden tespit edilip, vatandaşlar uyarılabilir miydi?" şeklindeki sorusuna Eroğlu, "Erken uyarı sisteminin önemi çok büyük. Ancak teknoloji zaman ile gelişiyor. 30 yıl önce böyle bir teknoloji yoktu." cevabını verdi. Çok modern, süper ve hızlı bilgisayar sistemi kurulduğunu aktaran Eroğlu, "Bu cihaz ile yarım saatte neticeye ulaşacağız." açıklamasını yaptı. Eroğlu, "Sistem ile net bir şey söylenebilecek mi? Mesela 10 dakika sonra yağış olacak, denebilecek mi?" şeklindeki soruya, "Tahmin süresini 15 dakikaya indiriyoruz." Cevabını verdi. Eroğlu, sel bölgesine gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine ise şu anda tüm yetkililerin bölgede olduğunu ve gerekenlerin yapıldığını kaydetti. Kendisinin daha önce planlanmış programı nedeniyle yarın Muş, Bitlis ve Bingöl'e gideceğini aktaran Eroğlu, "Daha sonra yaraları sarmak için gideceğiz." şeklinde konuştu. Eroğlu, ardından Yüksek Performanslı Bilgisayar Sistemi ve Meteorolojik Aletler Kalibrasyon Merkezi'ni gezerek bilgi aldı.
582266
Anneden acı haykırış
Anneden acı haykırış İHA Giriş Saati Güncelleme Mecidiyeköy'de yıl önce boğazı kesilerek öldürülen liseli Çağla Tuğaltay'ın annesi Binnur Tuğaltay, Asayiş Şube Müdürü ile görüşerek, dosyanın yeniden açılmasını istedi. Fulya Mahallesi'ndeki evlerinde 2000 yılında hunharca öldürülen Çağla Tuğaltay'ın annesi Binnur Tuğaltay Asayiş Şube Müdürlüğü'ne geldi. Asayiş Şube Müdürü Mahir Çakallı ile görüşen Tuğaltay, cinayet dosyasının yeniden açılmasını istedi. Çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan acılı anne, Asayiş Şube Müdürü Mahir Çakallı'nın dosyanın yeniden açılacağı konusunda kendisine bilgi verdiğini söyledi. Kızını öldüren kişi yada kişilerle ilgili herhangi bir gelişme olmadığı bilgisinin kendisine verildiğini anlatan Tuğaltay, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın İstanbul'da göreve başladıktan sonraki başarılarının kendisine umut verdiğini ifade etti. Çapkın ile görüşmek için de randevu aldığını anlatan Tuğaltay, "Onunla da bu konuyu tekrar görüşeceğim. Öncesinde buradaki müdürümle görüşmemi istediler. Görüştük ve tekrardan umutlandım" dedi. Kızının fotoğrafını basın mensuplarına gösteren acılı anne, cinayetin aydınlanmasını istedi.
582295
Kollarını kesip 17 mermiyle öldürdüler
Alınan bilgiye göre, Yüksekova'nın Güngör Mahallesi'nde boş bir arazide 30 yaşlarında bir kişinin öldürüldüğü güvenlik güçlerine bildirildi. Olay yerine giden güvenlik güçleri, savcılık incelemesinden sonra cesedi, Yüksekova Devlet Hastanesi morguna kaldırdı. Yapılan araştırmada, cesedin Bağdaş köyüne bağlı Erik mezrasında yaşayan Sadullah Kaya'ya (30) ait olduğu belirlendi. Devlet Hastanesi morgunda yapılan otopside, Kaya'nın cesedinde 17 mermi izine rastlandığı ve iki kolunun kesildiği tespit edildi. Olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğü bildirildi.
581781
Portekiz'de Domuz Gribinden İlk Ölüm
Portekiz'de Domuz Gribinden İlk Ölüm Portekiz Sağlık Bakanlığı, ülkede domuz gribine (H1N1 virüsü) bağlı ilk ölümün meydana geldiğini bildirdi. Portekiz Sağlık Bakanlığı, ülkede domuz gribine (H1N1 virüsü) bağlı ilk ölümün meydana geldiğini bildirdi. Portekiz Sağlık Bakanı Ana Jorge, abdominal bakteri enfeksiyonu ve zatürre hastalığından Porto'nun Santo Antonio hastanesinde tedavi altında bulunan H1N1 virüsü taşıyıcısı 41 yaşındaki bir erkek hastanın hayatını kaybettiğini belirtti. Fransa'da yaşayan Portekiz göçmeni ve Portekiz'de tatil için bulunan H1N1 virüsü taşıyıcısı hastanın ayrıca 14 yıl önce nakledilen böbreği de vücudunun reddettiği kaydedildi. Resmi rakamlara göre, domuz gribine bağlı ilk ölümün meydana geldiği Portekiz'de H1N1 virüsünün bulaştığı 2213 kişiden 20'si hastanede tedavi altında bulunuyor.
581246
UEFA Ujpest'i affetmedi
ERKAN BAYAZITLI UEFA Ujpest'i affetmedi UEFA Disiplin Kurulu'ndan Macar takımına rekor ceza. Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de Ujpest ile Romanya'nın Steua Bükreş takımları arasında oynanan Avrupa Ligi ön eleme maçında, Rumen taraftarlara 'Çingeneler' diye bağıran Macar taraftarların ırkçı davranışlarından dolayı Ujpest'e 60 bin euro para cezası verdi. UEFA'dan yapılan açıklamada, Ujpest taraftarlarının rakip takım taraftarlarına karşı kullandığı sloganlarda ırkçılık içeren sözler olduğunu, UEFA'nın bunu hoş görmesinin söz konusu olamayacağı bildirildi. 24.09.2009
581350
'O mektup beni değil arkadaşımı anlatıyor'
'O mektup beni değil arkadaşımı anlatıyor' 24.09.2009 Sandal, bir gazetede yayımlanan ve sevgilisine hitaben yazdığı iddia edilen "Bayram mektubu" için "Anlattığım benim hayatım değil" dedi Şarkıcı Mustafa Sandal'ın yazdığı ve geçtiğimiz günlerde bir gazetede yayımlanan "Bayram mektubu" beraberinde "aldatma" dedikodularını da getirdi. Zira sanatçının mektubundaki "Adı İntikamdı" adlı şarkının, eski sevgilisiyle yaşananları anlattığı söylendi. Sandal, iddialara açıklık getirdi. Önce mektubu, sonra Sandal'ın açıklamasını okuyalım. İşte mektup: 'TECRÜBESİZDİK' "İsmini bu satırlara yazmıyorum ama okuyunca bu cümlelerin adresinin sen olduğunu anlayacaksın. Gençtik, heyecanlıydık, belki de çok tecrübesizdik şu dünyada... Tam aramıza açılan bir kapı ve kapının kapanmasının ardından yaşananlar beni çok üzmüştü. Yıllar sonra seninle yeniden karşılaştığımızda eski günleri unutup seni üzmüştüm. Aslında bunu yazarken, kendim de itiraf ediyorum ki, gün seni umursamamam ve sanki sıradan biriymişsin gibi davranmam yıllarca içime dert oldu." 'ÇOK ÜNLÜ BİRİ' Mektubun "eski bir sevgiliye yazıldığı" iddiası Mustafa Sandal ile eşi Emina Türkcan cephesinde soğuk duş etkisi yaptı. Açıklama yapan Sandal, şarkıyı yurtdışında çok meşhur olan iki arkadaşının aşkını izleyip yazdığını söyleyerek, "Bayramdaki 'barış mektubunu' kalbi kırık arkadaşıma ithaf ediyorum. Eski dostumun sevgilisiyle yaşadığı ayrılığı kaleme aldım. Şarkı benim değil, arkadaşlarımın aşk acısını anlatıyor. Yazdıklarım ise bayram nedeniyle eski ve çok değerli bir dostuma yazılmış barış mektubuydu. Sadece ünlü olduğu için adını açıklamak istemedim. Adını açıklamayınca da sanırım yanlış anlaşılmış. Ne olursa olsun bir mektup Emina ile aramızı bozamaz. Bayramda oğlum ve eşimle birlikte çok güzel vakit geçirdik. Eşimle aramıza hiçbir şey giremez" dedi. 'ARAMIZA GİREMEZLER' Mustafa Sandal mektubun eşi Emina ile arasını bozduğu iddiasını reddederek "Eşimle aramıza hiçbir şey giremez" diye konuştu.
581962
"Michael beni reddetti"
Hiç kuşkusuz Michael Jackson popun kralı, Madonna ise kraliçesi. Bir çok kişinin Jackson hayattayken özlemle beklediği gibi malesef bu iki dev hiç bir araya gelmedi. Madonna şok edici bir açıklama ile bunun nedenini anlattı. Michael benimle iş yapmayı reddetti Bugüne kadar kendine özgü stiliyle aklına koyduğu herşeyi yapmış ve elde etmiş olan Madonna belki de hayatında ilk ve son defa bir dileğini gerçekleştirememiş. Michael Jackson'a kendi yaptığı şarkılardan birisini seslendirmesi için yalvaran yıldız red cevabı almış ve bunun nedeni ise hayli şaşırtıcı "Senin tarzını sevmiyorum". Benim için fazla utangaçtı Madonna yaptığı açıklamada "Birlikte zaman geçirdik vearkadaş olduk ama hiç bir zaman birlikte iş yapma olanağımız olmadı. Ona bir çok kere şarkı sözleri yazıp götürdüm ama her zaman çekimser davrandı. Bana provokatif olmak istemediğini söyledi. Bu durum Quentin Tarantino ile film çekmek isteyip ama içinde hiç şiddet olmasın demeye benziyor. Onun benimle iş yapmak için fazla utangaç olduğunu düşündüm" dedi. Kim bilir belki de bu durum Madonna'nın içinde ukde olarak kalmıştır.
582938
Fenerbahçe, Antalyaspor maçı hazırlıklarını sürdürdü
maçı hazırlıklarını sürdürdü ile yapacağı lig maçının hazırlıklarını bu akşam yaptığı antrenmanla sürdürdü. Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör yönetiminde gerçekleştirilen idmanda Sarı-lacivertli futbolcular, koşu ve üst sahadaki istasyon çalışmasının ardından, savunma ve hücum organizasyonları çalıştı. Daha sonra yapılan taktik ağırlıklı çift kale maçta Daum, sık sık oyuncularına uyarılarda bulundu. Dünkü antrenmanda savunmada Bilica-Önder ikilisini deneyen Daum, bu akşamki çalışmada -Önder ikilisini as takımda oynattı. Çift kale maçta yedek takım, as takımı Semih, Uğur, Selçuk ve Deivid'in golleriyle 4-1 yendi. As takımın tek golü ise Alex'den geldi. Antrenman maçının sonunda Lugano ile girdiği hafif bir sakatlık geçiren Selçuk'un tedavisi sahada yapıldı. Bu arada koşu ve istasyon çalışmasının ardından genç oyuncular Onur ve Furkan takımdan ayrı çalışırlarken, Deniz de bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan yönetiminde takımdan ayrı bir antrenman yaptı. Antrenmana, hasta olan Abdülkadir katılmadı. Fenerbahçe, Antalyaspor ile yapacağı maç için yarın 'ya gidecek.
582191
Langırt da teknolojiden nasibini aldı
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, Kore'deki Ewha üniversitesi öğrencileri üzerinde çalıştıkları elektronik langırt projelerini bitirdiler. Eski langırt oyununun oyuncuları yerine şimdi bir LCD panel yer alıyor. Bu yeni oyunun adı da uzay langırtı. Oyun yine eski langırt da olduğu gibi oyunculara bağlı olan çubuklar çevirtilerek oynanıyor. Çubuklar, langırt oyuncuları sanal olduğu için kızılötesi ile sistem arasında iletişim kuruyor. Bu sayede siz çubukları hareket ettirdiğinizde ekrandaki oyuncularda hareket ediyor. Gelen haberlere bakılırsa geliştiriciler oyunun fizik motorunu oldukça iyi yapmışlar. Denemelerde de oyunun gerçeğini yansıttığını söyleniyor. Ürünün seri üretime geçip geçmeyeceği ise belli değil. :: Yazan: SDN
582245
Münevver kesilirken kameralar kayıttaydı
Baran, Münevver Karabulut'un kesildiği sırada kameraların kayıtta olduğunu ileri sürdü. Güvenlik kameraların Alarmnet şirketine ait olduğunu belirten Baran, bu şirketin de Fatih Garipoğlu'na ait olduğunu iddia etti. Gaziantep Demokrasi Meydanı'nda basın açıklaması yapan Baran, Cem Garipoğlu'nun Türkiye'de yakalandığının ispat edilmesi halinde, Taksim Meydanı'nda anıracağını ve kollarını keseceğini söyledi. Dün yakalanan kişiye ek süre alındığını belirten Baran, "Bugün itibariyle Garipoğlu'nun şirketlerinde çalışan herkes gözaltına alınacak. Daha önce 50-60 kişi gözaltına alınacak diyordum. Orada yanıldım, 250-300 kişi gözaltına alınacak. Çürük elmalar da gözaltına alınacak. Adli Tıp, Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çürük elmalar da yakalanacak. İşin sonunda aklınız duracak." diye konuştu. Yakalanacak Ahmetlerin birincisinin, 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde başrol oynayan Ahmet olduğunu söyleyen Baran, ikincisinin Garipoğlu şirketlerinde muhasebecilik yapan Ahmet, üçüncüsünün ise başçavuş Ahmet olduğunu ileri sürdü. Baran, şöyle konuştu: "Sayın İstanbul Emniyet Müdürüm Hüseyin Çapkın, bugün itibariyle, Münevver Karabulut'un kesilirken görüntüleri elinde olan Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Bu ev, 24 saat IP üzerinden izleniyordu. Bu görüntüleri izleyen ve dakikada silmeye giden Hayyam Garipoğlu'nun oğlu Fatih Garipoğlu'dur. Şirket de ona aittir. görüntüler ondadır. Sayın Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Okmeydanı Mecidiyeköy Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Daha önce aile yemin ediyordu. Kardeşim sen bilmiyordun, cezaevinden avukatına mektup yazıyorsun 'oğluma bunu teslim, bununla birlikte teslim olsun' diyorsun. Cem Garipoğlu geçen ayın 17'sinde yakalandı. Ben bunu açıkladım. Ve Gayrettepe Karakolu'nda misafir oldum. Bu iş bittiğinde öyle şeyler göreceksiniz ki, çok şaşıracaksınız. Bu buzdağının görünen kısmı." Cem Garipoğlu'nun, Ermenistan-Rusya sınırında sahte kimlikle yakalandığını savunan Baran, "Bürokrasimiz iyi olmadığı için Cem Garipoglu, Rusya ve Suriye'nin teşvikleri ile teslim edildi. Bunu bana çok ünlü bir kaynak, Ermenistan'dan bir kaynak, emekli ataşe Tufan abi söyledi. Tufan abinin soyisimini bilmiyorum. Tufan abi, senin gibi bilgili, paranın kandıramadığı adamlara Türkiye'nin ihtiyacı vardır. Sen de benim sesimi duyuyorsan, Cemil'e ben bunlara söyledim de. Çıkıp açık oturum yapalım." dedi. Baran, Gaziantep'te geçen yıl kaybolan Gül Gonca Çelik 'in ailesi ve diğer kayıp yakınlarına da yardım edeceğini sözlerine ekledi.
582182
82 kutu ilaçla intihar etti
82 kutu ilaçla intihar etti Zonguldak'ta ilaç içerek yaşamının kaybeden bir kişinin 82 kutu ilaç iştiği bildirildi. Edinilen bilgiye göre, Zonguldak'ın Terakki Mahallesi Mehmet Akif Ersoy, Sokakta oturan S.Ö, evin salonunda hareketsiz olarak yatar halde bulundu. Annesi ve komşuları tarafından Zonguldak Devlet Hastanesi'ne götürülen S.Ö'nün öldüğü belirlendi. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri ise evde yaptığı incelemede 82 adet boş ilaç kutusu buldu. Otopsi yapılmak üzere hastane morguna indirilen S.Ö'nün ölüm nedeninin ilaçtan zehirlenme olarak belirlendi. İHA
581813
Tolon'un avukatı kedi yüzünden canına kıydı
FATİH İNCİ'nin haberi Tolon'un gözaltına alındığı 2008 Haziran ayındaki arama sırasında da hazır bulunan Avukat Aylin Akyıldız'ın bayramın ikinci günü intihar etmeden önce Tunalı Hilmi Caddesi'nde eşi ile buluştuğu öğrenildi. Ünal, eşine eve bir kedi alıp bakmak istediğini söyleyince tartışma çıktı. Tartışmanın ardından sinirli bir şekilde cafeden ayrılan genç avukat, ofisine gidip kendisini doğalgaz borusuna asarak intihar etti. Ünal'ın eve gelmemesinden şüphelenen eşi, ofise gidince genç kadının cesediyle karşılaştı. Yeşil reçete ile satılan bir ilacı sürekli kullandığı öğrenilen avukat avakatın manik depresif hastası olduğu öğrenildi. Yeni Şafak
581846
En yüksek maaşlı en başarısız CEO'lar
Küresel ekonomik kriz ile birçok kez tartışmaya açılan üst düzey yönetici maaşları yapılan bir araştırma ile yeniden gündeme geldi. Yapılan araştırma en yüksek maaşı alan en başarısız CEO’ları ortaya koydu. The Corporate Library araştırma şirketinin yayınladığı liste en yüksek maaşı alan en başarısız CEO’ları ortaya koydu. bin CEO üzerinde yapılan araştırma Abercombre & Fitch, Bj Services, Comcast, Inernational Paper ve Nabors Industries CEO’larının şirketlerin kötü performansına rağmen yüksek maaşlar kazandığını gösterdi. Adı geçen şirketlerin CEO’ları 2008 yılında toplamda 30 milyon dolardan fazla kazanırken şirket yatırımcıları kazançlarında yüzde 20 azalma gördü. Abercrombie & Fitch, BJ ve Nabors’ta düşüşler yüzde 60’a yaklaştı. En çok kazanan en başarısız CEO’lar listesinin başında bulunan petrol şirketi Nabors Industries CEO’su Eugene M. Isenberg 79.3 milyon dolar kazanırken onu izleyen Abercombre & Fitch CEO’su Michel S. Jeffries 71.8 milyon kazanç elde ediyor. Araştırma şirketi adına açıklama yapan Paul Hodgson, bu durumu CEO’ların rakip şirketin CEO’suna yapılan ödemeye göre maaş almasına bağlıyor. Petrol şirketleri önde The Corporate Library şirketinin bu yıl başında yayınladığı en çok kazanan CEO’lar listesinin basamağında petrol şirketlerinin CEO’ları bulunuyor. En çok kazanan CEO’lar ise 702.4 milyon dolar kazanç ile finans firması Blackstone’un CEO’su Stephen Schwarzman ve 557 milyon dolar ile Oracle’ın CEO’su Lawrence J. Ellison. 2008 yılında CEO maaşlarında 0.08 oranında bir düşüş yaşandı. Ancak yine de 2002’den beri ilk defa CEO maaşlarının tek veya çift haneli rakamlarla artmadığı belirtiliyor. Kazandığını hak etmeyen CEO’lar Eugene M. Isenberg (Nabors Industries): 79.3 Michael S. Jeffries (Abercrombie & Fitch): 71.8 J.W. Stewart (BJ Services Company): 34.6 Brian L. Roberts (Comcast Corp.): 40.8 John V. Faraci (International Paper): 38.2 Eugene M. Isenberg (Nabors Industries): 79.3 En çok kazanan CEO’lar Stephen Schwarzman (Blackstone Group): 702.4 Lawrence J. Elllison (Oracle Corp.): 557 Ray R. Irani (Occidental Petroleum Corp.): 222.6 John B. Hess (Hess Corp.): 159.6 Michael D. Watford (Ultra Petroleum Corp.): 116.9 Aubrey K. McClendon (Chesapeake Energy Corp.): 114.3 Bob R. Simpson (XTO Energy Inc.): 103.5 Mark G. Papa (EOG Resources): 90.5 Hürriyet
582657
Hindistan'daki termik santral kazasında ölü sayısı 26'ya yükseldi
'daki kazasında ölü sayısı 26'ya yükseldiYENİ DELHİ (A.A) ’ın orta kesiminde dün inşaat halindeki termik santralde meydana gelen kazada ölenlerin sayısının 26’ya yükseldiği bildirildi. Polis yetkilileri, yüzlerce kurtarma çalışanının, devrilen bacanın altında kalan en az 20 kişiyi bulmaya çalıştığını kaydettiler. Yetkililer, kayıp kişilerin hayatta olup olmadıklarının henüz bilinmediğini belirttiler. Bir yetkilisi muhabirine, kazada "100’den fazla ölü olduğunun sanıldığını" belirtmişti. Şiddetli ve yıldırımlar yüzünden meydana geldiği belirtilen kazada ilk belirlemelere göre ölü sayısı 15 olarak bildirilmişti.
582233
AIDS virüsüne engel aşı geliştirildi
Amerikan ordusu ve Taylandlı yetkililerin Bangkok'ta düzenledikleri basın toplantısında, Tayland'da 16 bin gönüllünün katılımıyla yapılan deney sonucu aşının, ölümcül AIDS virüsünün bulaşma riskini yüzde 31 oranında azalttığı açıklandı. Yetkililer, dünyanın en kapsamlı aşı denemesi olan deneye katılan 18-30 yaş aralığında, HIV testi negatif olan Taylandlı heteroseksüel kadın ve erkeklerin yıl boyunca takip edildiğini, sonuçta, aşı yapılan 8197 denekten 51'inin, aşı yapılmayan 8198 denekten 74'ünün AIDS virüsü kaptığını kaydetti. Daha önce denenen iki aşının birleşiminden oluştuğu belirtilen aşı, Amerikan ordusunun sponsorluğunda, Amerikan Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü ve Tayland Kamu Sağlığı Bakanlığı tarafından yürütülen çalışma sonucunda elde edildi. Enstitü Müdürü Dr. Anthony Fauci, aşının yolun sonu olmadığına dikkati çekti, ancak elde edilen sonuçtan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Fauci, "Bu sonuçların geliştirilmesi ve daha etkili bir AIDS aşısı elde edilmesi ihtimali hakkında tedbirli bir iyimserlik içindeyim. Bu yapabileceğimiz bir şey" diye konuştu. Amerikan ordusunda görevli Albay Jerome Kim de deneme sonucu elde edilen başarı oranının çok yüksek olmamasına rağmen aşının, "güvenli ve etkili bir koruyucu aşı elde edilebileceğinin ilk kanıtı" olduğunu söyledi. 105 milyon dolara mal olan çalışmayla ilgili detaylı bilgilerin ekim ayında Paris'te yapılacak bir konferansta açıklanacağı kaydedildi. Çalışmanın, Tayland'da daha önce bu konuda yapılan çok önemli bir araştırma yüzünden bu ülkede yapıldığı, Tayland hükümetinin de çalışmayı kuvvetle desteklediği bildirildi. Dünya genelinde her gün 7500 kişi AIDS virüsü kapıyor. 2007 yılında milyon kişi AIDS yüzünden hayatını kaybetti. 24 Eylül 2009
581973
Diyarbakırspor'un Bursa'da puan hesapları
Sümer, yaptığı açıklamada, geçen hafta kendi sahalarında oynadıkları Vestel Manisaspor maçından beraberlikle ayrıldıklarını hatırlattı. Takımının cumartesi akşamı deplasmanda yapacağı Bursaspor maçının hazırlığını teknik direktör Ziya Doğan nezaretinde sürdürdüğünü kaydeden Sümer, ''Çok güçlü bir rakiple deplasmanda oynayacağız. Zorlu bir mücadele olacak. Ancak biz de ligde deplasman maçında iyi sonuçlar aldık. Bunu devam ettirme arzusundayız. Bursa deplasmanından puan almayı hedefliyoruz'' dedi. -SAKAT OYUNCU SAYISI 5'E YÜKSELDİ- Basın sözcüsü Suat Önen ise çok zor şartlar altında takım oluşturduklarını hatırlatarak, bu nedenle son dönemlerde sakatlanan futbolcu sayısındaki artışın takımı olumsuz etkilediğini söyledi. Şener, İbrahim Ege ve Tazemeta'nın yanı sıra Mustafa ve Burak'ın da idmanda sakatlanmasıyla takımdaki eksik oyuncu sayının 5'e yükseldiğini kaydeden Önen, Bursaspor maçında bu futbolcuların takımda yer görev almayacak olmalarının takımının performansında büyük düşüşe neden olacağını sözlerine ekledi. Yeşil-kırmızılı ekip, bu akşam yapacağı son çalışmanın ardından yarın sabah uçakla İstanbul'a oradan kara yoluyla Bursa'ya geçecek.
581826
Ünlü ud virtüözü Dinkjian, Aya İrini'de
Dinkjian, AA muhabirine, müziğe olan ilgisinin nasıl başladığını, müzik hayatını ve müziğe bakışını anlattı. 19. yüzyılın başlarında büyükbabasının Diyarbakır'dan ilk olarak Fransa'ya gittiğini, dönemde küçük olan babasının, anne ve babasını erken yaşta kaybetmesi nedeniyle bir aile tarafından evlatlık edinildiğini dile getirdi. Bu nedenle, niçin göç etmek zorunda kaldıklarını bilmeyen babasının daha sonra Amerika'ya gittiğini anlatan Dinkjian, kendisinin de 1958'de New Jersey'de dünyaya geldiğini kaydetti. Diyarbakır'da akrabalarının bulunmadığını belirten Dinkjian, ilk defa yıl önce Diyarbakır'a gittiğini söyledi. CELAL GÜZELSES İLE BÜYÜDÜ Babasının müzikle uğraştığını ve bu nedenle müziğin sürekli icra edildiği bir aileye mensup olduğunu aktaran Dinkjian, çocukken babasına ait udu sürekli gizlice alarak çaldığını ve kendi kendine ud çalmayı öğrendiğini söyledi. yaşındayken, çok sayıda kişinin karşısında darbuka çaldığını ve bunun ilk deneyimlerinden biri olduğunu kaydeden Dinkjian, müzik yaşamında Diyarbakırlı ses sanatçısı Celal Güzelses'in önemli bir yerinin olduğunu altını çizdi. ''Celal Güzelses'in taş plaklarını dinleyerek büyüdüm'' diyen Dinkjian, Güzelses'in müziğinin kalbine dokunduğunu ve kendisine ilham verdiğini belirtti. Arto Tunç Boyacıyan ile ''Night ark'' isimli bir grup kurduğunu ve ''Avcı'' filminin müziklerini yaptığını belirten Dinkjian, Armenian in America (Amerika'da bir Ermeni) ve Peace On Earth (Dünyada Barış) albümlerinin bulunduğunu söyledi. Dünyanın her yerinden dinleyici kitlesinin olduğunu ve hayranlarının bu nedenle kendisini şaşırttığını aktaran Dinkjian, Çin'den Endenozya'ya kadar birçok email aldığını, belirli bir dinleyici kitlesinin bulunmadığını ifade etti. Türkiye'de daha önceden de konser verdiğini aktaran Dinkjian, 26 Eylül'de de Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) yararına bir konser vereceğini kaydetti. EN BÜYÜK HAYALİ DİYARBAKIR'DA KONSER VERMEK Dinkjian, ''Bir tarafım Ermeni bir tarafım Amerikalı. Bu ikisi birbirinden besleniyor. Ben iki şeyim. Müzik yaparken Ermeni müziğinden, Anadolu ezgilerine veya Amerikan bluesa kadar her şeyden ilham alıyorum'' diye konuştu. En büyük hayalinin Diyarbakır'da konser vermek olduğunu anlatan Dinkjian, ''Bu benim rüyam. Orada konser vermek özel bir şey. Orada konser verirsem evime dönmüş gibi hissedeceğim'' dedi. Her zaman için müzisyen olmaktan gurur duyduğunu anlatan Dinjian, şunları ifade etti: ''Biz müziğimizle konuşuruz. Ben Türkçe bilmem, ama Türkçe bilen biriyle müzik aracılığıyla anında anlaşırım. Müziğin gücü dünyada barışı sağlamaya yetmeyecek. Çünkü başka kötü güçler var bizi ayırmaya çalışan. Müzik, bize bir arada ve ne kadar benzer olduğumuzu gösterir. Ama onlar bizi ayırmaya çalışıyorlar. Ben insanları Türk, Ermeni veya Amerikalı olduğuna göre ayırmıyorum. İnsan olarak değerlendiriyorum. Özgür olmak önemli bir şey. Doğrunun nereden geldiği çok önemli değil. Bazen aşağıdan bazen yukarıdan gelir. Müzikle bunu ifade etmeye çalışıyorum.'' ''KÖKLER VE DALLAR'' KONSERİ Konserde Ara Dinkjian'a eşlik edecek Türk halk müziği sanatçısı Erdal Akkaya ise ''Kökler ve Dallar'' isimli konserle bu toprakların sesini ve ortak belliğini ortaya koyacaklarını aktardı. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında düzenlenecek konserden elde edilecek gelirin TSD'nin, Balıkesir'in Gönen ilçesinde yapılacak 500 yataklı yaşamevi projesine aktarılacağını söyleyen Akkaya, bu konserle Anadolu'dan dünyaya hoşgörü ve sevginin mesajını vereceklerini belirtti. Akkaya, konserin verecekleri mesaja uygun olarak Aya İrini Müzesi'nde gerçekleştirileceğini kaydetti.
581968
Meclis başını "açılım"dan kaldıramayacak
Bunların başında yer alan İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın koordinatörlüğünde yürütülen "demokratik açılım" konusu, genel görüşme şeklinde Genel Kurulda ele alınacak. İktidar ve muhalefet sözcüleri konu ile ilgili görüşlerini Genel Kurulda ortaya koyacaklar. Ekim ayı başında gündeme gelecek diğer bir önemli konuyu da Protokolü" oluşturacak. Parafe edilen ve önümüzdeki günlerde imzalanması beklenen protokol, her iki ülke parlamentolarında kabul edilmesi şartını da içeriyor. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, dün akşam katıldığı bir televizyon programında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşme yaptığını anımsatarak, Davutoğlu'na atfen "protokolün Ekim ayının başında TBMM gündemine geleceğini" söylemişti. TBMM Dışişleri Komisyonu'nda ele alınacak protokol daha sonra Genel Kurulda görüşülecek. TBMM'nin açıldıktan hemen sonraki önemli bir gündem maddesini de Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) sınır ötesi operasyon izin veren tezkere oluşturuyor. Başbakan Erdoğan, 17 Ekimde süresi dolacak tezkerenin uzatılmasının ilk Bakanlar Kurulu toplantısında görüşüleceğini ve ardından TBMM'ye gönderileceğini açıklamıştı. Tezkere, 17 Ekimden önce Genel Kurulda oylanacak. CHP'nin İstanbul'da yaşanan sel felaketi ile ilgili genel görüşme istemi de TBMM'nin önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Geçen yasama yılından kalan çok sayıda kanun tasarısı ve teklifi de TBMM'de görüşülme sırasını bekliyor. 190 tasarı komisyonlarda, 82 tasarı ise Genel Kurul gündeminde bulunuyor. 190 kanun tasarısının 117'si Dışişleri, 22'si Plan ve 15'i Adalet, 9'u Sanayi, 7'si Milli 6'sı Anayasa, 5'i İçişleri, 5'i Sağlık, 2'si Milli Savunma biri Tarım, biri de Bayındırlık komisyonunda bulunuyor. Kanun tekliflerinden 344'ü komisyon, 16'sı ise genel kurul gündeminde yer alıyor. Geçen yasama yılında kurulan Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin helikopter kazası sonucu ölümüyle ilgili oluşturulan komisyon yeni yasama yılında da çalışmalarını sürdürecek.
581365
Ak Parti önünde Zere protestosu
önünde Zere protestosuİSTANBUL Milliyet güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve temsilcilerinden oluşan 50 kişilik topluluk dün İl Başkanlığı önünde, davasından hükümlü hastası Güler Zere’nin “tedavi edilmemesi”ni etti Yapılan basın açıklamasının ardından aralarında avukatların da bulunduğu temsilciler, hazırlanan bir tabutu partinin önüne bırakmak istedi. Ancak, polis, içini görmeden tabutu güvenlik çemberinden almayacağını söyledi. Uzun tartışmaların ardından temsilcilerden bir avukat, “Biz bu tabutta Güler Zere’yi görmemek için, içi boş getirdik. Bıraktığımız yerde, içerisini açarız, kontrolünüzü yaparsınız” dedi. Topluluğun kaldırım kenarına bıraktığı tabut, yaklaşık bir saat sonra gelen bomba imha uzmanının yaptığı incelemede boş çıkınca görevliler tarafından kaldırıldı.
582392
Merkez Bankası haftalık rezervlerini açıkladı
Bankalardaki toplam mevduat, 11 Eylül tarihi itibarıyla, önceki haftaya kıyasla milyar 498,5 milyon lira artarak, 434 milyar 491,4 milyon liraya çıktı. Bankalardaki toplam mevduat Eylül tarihi itibarıyla 427 milyar 992,9 milyon lira idi. Aynı dönemde TL cinsinden mevduat geçen bir haftada milyar 494,2 milyon lira artarak 277 milyar 344,6 milyon liradan 281 milyar 838,8 milyon liraya yükseldi. Yabancı para cinsinden mevduat ise 144 milyar 789,1 milyon liradan 147 milyar 199,3 milyon liraya yükseldi. KREDİ HACMİ Katılım bankaları hariç bankaların kredi hacmi, 11 Eylül tarihi itibarıyla 288 milyar 728,3 milyon liraya çıktı. 11 Eylül itibariyle mali kesime verilen kredilerin yaklaşık milyar 633,7 milyon lirası mevduat bankaları, milyar 194,7 milyon lirası da kalkınma ve yatırım bankaları kredilerinden oluşuyor. Mevduat bankalarında tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı bir haftada 163,1 milyon lira azalarak, 18 Eylül itibariyle 118 milyar 816,5 milyon liradan 118 milyar 653,4 milyon liraya geriledi. Bunun 84 milyar 723,2 milyon lirası tüketici kredilerinden, yaklaşık 33 milyar 930,1 milyon lirası da bireysel kredi kartlarından oluştu. Tüketici kredileri 18 Eylül itibariyle yaklaşık 167,3 milyon lira artarak 84 milyar 723,2 milyon liraya çıktı. Tüketici kredileri 11 Eylül tarihi itibariyle 84 milyar 555,9 milyon lira düzeyindeydi. Merkez Bankası verilerine göre, tüketici kredileri kapsamında konut kredileri 39 milyar 421,6 bin lira, taşıt kredileri milyar 290,3 milyon lira, diğer krediler 41 milyar 11,3 milyon lira olarak hesaplandı. Tüketici kredilerinin yaklaşık 29,2 milyar lirası kamu bankaları, yaklaşık 36,7 milyar lirası özel bankalar ve 18,9 milyar lirası da yabancı bankaları içeriyor. TL cinsinden bireysel kredi kartlarının kullanım tutarı ise 18 Eylül itibariyle 34 milyar 222,5 milyon liradan 33 milyar 887,5 milyon liraya geriledi. TL cinsinden bireysel kredi kartları tutarının 13 milyar 184,4 milyon lirası taksitli, 20 milyar 703,1 milyon lirası taksitsiz kredi kartından oluştu.
581710
Antalyaspor'da Fenerbahçe maçı öncesi eksiklikler düşündürüyor
'da maçı öncesi eksiklikler düşündürüyorANTALYA DHA Süper Lig'in 7. haftasında 26 Eylül Cumartesi günü sahasında oynayacağı maçının hazırlıklarını sürdürürken, takımdaki eksik teknik heyeti düşündürüyor. Kırmızı beyazlı takımda sakatlıkları devam eden Kaleci Ömer, Yalçın ve 'ın yanı sıra, cezalı durumda bulunan Serge Pacome Fenerbahçe karşında forma giyemeyecek. Geçen hafta deplasmanda 'a 3-1 mağlup olan Antalyaspor'da teknik direktör 'i Fenerbahçe' maçı öncesi eksikler düşündürüyor. Dün basına kapalı yapılan tek idmandan sonra dış dünyaya kapanan Antalyasporlu teknik heyet ve futbolcular, Fenerbahçe maçına kilitlendi. Hasan Subaşı Tesisleri'nde kapalı kapılar ardında çalışan Antalyaspor, Fenerbahçe maçının taktik provasını bugün ve yarın yapacak ardından kampta maç saatini bekleyecek. Teknik direktör Özdilek, "Bu saatten sonra konuşma sırası futbolculara geldi" dedi.
580971
'Türkiye'nin kazanmasını istiyoruz'
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ 'Türkiye'nin kazanmasını istiyoruz' AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, "Türkiye kazanacaksa AK Parti kaybetsin daha iyi. Biz Türkiye'nin kazanmasını istiyoruz, terörün bitmesini istiyoruz" dedi. ÇORUM (İHA) AK Parti Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, terörün bitmesi noktasında her türlü almaya hazır olduklarını belirterek, "Hayat, ticaret, siyaset bir risktir. Türk milleti kazanacaksa AK Parti kaybetsin daha iyi. Biz Türkiye'nin kazanmasını istiyoruz. Terörün bitmesini istiyoruz" dedi. AK Parti Grup Başkan Vekili Bozdağ, Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü ve AK Parti İl Kongresi'nde ikinci kez il başkanlığı görevine getirilen Faruk Özkader'i ziyaret etti. Bozdağ, daha sonra il başkanlığı binasında partililerle bir araya geldi. Parti binasında partililerle bayramlaşan Bozdağ, burada demokratik açılım süreciyle ilgili soruları cevapladı. Demokratik açılım sürecinin milli birlik ve Türkiye'nin yürüttüğü en önemli projelerden olduğunu belirten Bozdağ, açılım projesinin bir partinin değil devlet projesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin 25 yıldır terör sorunuyla mücadele ettiğini hatırlatan Bozdağ, gelinen noktada terörün bitmediğini ve varlığını devam ettirdiğine dikkat çekti. Bugüne kadar terörün bitmesi için çözüm arayışlarının yüksek sesle fazla dillendirilmediğine işaret eden Bozdağ, geçmiş hükümetlerin çözüm arayışında olduğunu ancak bu çözümü hayata geçirme noktasında muvaffak olamadıklarını kaydetti. Merhum Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın 1990-1991 yıllarında terör sorunu çözme noktasında bir proje ortaya koyduğunu ve bir kısım çevreler tarafından hain damgası yediğini anlatan Bozdağ, "O yıllardan sonra bu konu konuşulmadı. Terör devam etti. Çözüm endeksli bir konuşma olmadı. Türkiye 18-19 yıl sonra çözüm endeksli bir tartışma yaşıyor. Terör sorunun çözüm endeksli tartışılması çözmekten zordur. Bu işin tartışılmasına, konuşulmasına karşı olan bir sürü kesim var. Tartışılmadan konuşmadan hiçbir sorunu çözemeyiz. Terör bitmeli. Ama nasıl bitecek. Bataklık kurutulmadan terörü oluşturan zemin dururken biz terörü bitirme imkanımız yok. Terörü doğrudan oluşturan zemin ortadan kaldırılmalı. Bugüne kadar terörle mücadele bin şehit verdik, 40 bin terörist öldürüldü. Ama hala dağda terörist var. Hala terör devam ediyor" dedi. Terörle mücadeleye bugüne kadar resmi olarak 300 milyar dolar gayri resmi olarak trilyon dolar harcandığını tahmin ettiğini belirten Bozdağ, "Bu parayı Türkiye için harcayabilseydik bugün Türkiye'de Avrupa'nın numaralı, dünyasının 4'cü güçlü ekonomisi olma imkanı bulacaktık. Maalesef terör nedeniyle bu imkan fırsatı kaçtı. Terörü bitirebilirsek, Türkiye'nin sorunu olmaktan çıkarabilirsek Türkiye büyük atılımını gerçekleştirecektir" diye konuştu. "TERÖRLE MÜCADELEYİ BİRLİKTE YAPTIK SORUNU DA BERABER ÇÖZECEĞİZ" Birilerini topluma sürekli olarak bölünme korkusu pompaladığını savunan Bozdağ, Türkiye'nin korkularla yoluna devam edecek ülke olmadığının altını çizdi. Türkiye'nin büyük bir devlet, Türk milletinin ise büyük bir millet olduğunu vurgulayan Bozdağ, bugüne kadar kimsenin Türk milletini bölmeyi başaramadığının altını çizdi. Türkiye'nin sorunlarını halının altına süpürerek yoluna devam edemeyeceğini anlatan Bozdağ, "Kıbrıs dokunma yanarsın, Ermeni sorunu dokunma yanarsın, terör sorunu dokunursan yanarsın. Kıbrıs'ta inisiyatif aldık Kıbrıs'ı sattılar dendi. Kıbrıs yerinde duruyor Türkiye'nin eli güçlendi. Türkiye'nin haklılığı dünyada kanıtlandı" şeklinde konuştu. Terörün bitmesini, akan kanın durmasını, anaların ağlamamasını yeni şehitler gelmemesini istediklerini dile getiren Bozdağ, "Türkiye'de hemen birileri hain demeye başladı. Bu söylemlerin ihanetle ne alakası var. Terör sadece AK Parti'nin sorunu değil 72 milyon nüfusa sahip Türkiye Cumhuriyeti'nin sorunudur. Terörle mücadeleyi birlikte yaptık sorunu da beraber çözeceğiz. Biz bu sorunu çözerken muhatap aramıyoruz. Bu sorunun muhatabı millettir. Millet kendi sorunu kendi çözecektir. Çözümün adresi meclistir. Bu iş mecliste çözülecek. Millet adına bu meclis iş yapıyor. Başkalarının başka adres tarif etmelerinin dayanağı yoktur. Bu işin çözümü meclistir. Meclis bu sorunu çözmeye kadirdir. Terör bittiğinde Türkiye'yi kimse tutamayacak" ifadelerini kullandı. Ülkede terörün bitirme noktasına gelmesinde şehitlerin katkısının bulunduğunu söyleyen Bozdağ, "Her şehit en son şehit ben olayım benim anamdan başka analar ağlamasın, en son kanı akan ben oluyum der şehit olur. Bu süreci başarıyla tamamlarsak şehitlerimiz herkesten daha çok biz onlar bu işin çözümü için şehit olmuştuk siz bu işi başardınız diye manevi alemde bu sevince ortak olacaklardır" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Terörün bitmesi noktasında her türlü almaya hazır olduklarını belirten Bozdağ, "Hayat, ticaret, siyaset bir risktir. Türk milleti kazanacaksa AK Parti kaybetsin daha iyi. Biz Türkiye'nin kazanmasını istiyoruz. Terörün bitmesini istiyoruz. Biz faturayı ödeyelim Türkiye kazansın. Birileri faturayı ödemekten kaçındı 25 yıldır fatura ödüyoruz. Bizim bu faturayı ödeyecek gücümüz, samimiyetimiz gücümüz var. Yeter ki Türkiye kazanın. Yeni şehitler olmasın" dedi. 23.09.2009 POLİTİKA
582299
Hastanede okul heyecanı
Hastane bünyesinde oluşturulan Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi İlköğretim Okulu, 14 öğrencisi ve öğretmeniyle ders başı yaptı. Hastane Okulu Müdürü Nezih Yaşar Bor, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okul çağında olmasına rağmen tedavisi sürdüğü için okula devam edemeyen çocuklara hastanede eğitim verdiklerini söyledi. Eğitimin yanı sıra çocukların eğlenceli zaman geçirerek hastanede olduklarını unutması için çabaladıklarını belirten Bor, şöyle konuştu: ''Büyük Çocuk Servisindeki çocuklar okulumuza geliyor, birlikte ders çalışıyoruz. Sınıfa gelemeyecek durumdaki hasta çocuklarımız için de biz odalarına gidiyoruz. Onlarla yatağında çalışıyoruz. Onları zorlamadan birlikte vakit geçiriyoruz. Dersin yanı sıra müzik, resim, oyun saatleri yapıyoruz. Çocuklar tedavileri sırasında okullarından geri kalmaktan korkuyor. Bu uygulamayla hem eğitimlerinden geri bırakmıyoruz hem de hastanede olduklarını unutturuyoruz. Aileler de çok memnun. Çocukları seviyelerine göre, hastanede de eğitim alabiliyor. Ayrıca eğlenceli vakit geçirdikleri için yüzleri gülüyor.'' -İLK SINIFI HASTANE OLDU Bu yıl Konak Topaltı İlköğretim Okuluna kaydı yapılan ancak hastanede tedavi gördüğü için bugün okuluna gidemeyen yaşındaki İsmail Dagal, ilk dersine hastane okulunda girdi. Dagal, okula başlamaktan mutlu olduğunu, heyecanlandığını, ayrıca güzel zaman geçirdiklerini söyledi. Eğitimini yıldır hastane okulunda sürdüren 8. sınıf öğrencisi Celal Bulut ise sabah diyalize girdikten sonra sınıfa geldiğini ifade ederek, ''Okuldan geri kalmadığım için çok mutluyum. Yeni arkadaşlarla tanıştık bugün. Biraz ders yaptık. Oyun oynadık. Hem tedavim sürüyor hem de eğitimim. Bu çok güzel'' dedi.
581909
Tikrit'te 15 mahkum kaçtı
Askeri sözcü Gen. Abdülkerim Halef, firarilerden altısının tehlikeli olduğunu düşündüklerini söyledi. Yetkililerin kaçakların fotoğraflarının bulunduğu el ilanları dağıttıkları ve kent çevresinde kontrol noktaları oluşturdukları bildirildi. Halef, Irak sınırları ve ülkenin kuzeybatısı boyunca önlem alınması talimatı verildiğini söyledi.
582573
Emekli kaptanı aramaya son verildi
Alınan bilgiye göre, Seferihisar ve Kuşadası sahil güvenlik komutanlıkları ekipleri tarafından her iki bölgede gerçekleştirilen çalışmalardan sonuç elde edilemedi. Ekiplerin bir helikopter de kullanıharak yürüttükleri arama çalışmaları, yasal prosedür gereği 72 saatin dolması nedeniyle resmi olarak durduruldu. Sadullah Halman'ın oğlu Alpay Halman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''İnsaniyet namına aramaların sürdürülmesini istiyoruz. Bizim umudumuz var. İnanıyoruz ki babamız yaşıyor'' dedi. Alpay Halman, babasının 40 yılın üzerinde kaptanlık tecrübesinin bulunduğunu, denizi tanıdığını, bir adaya düşmesi durumunda kendisini yaşatabilecek güç ve yeteneğe sahip olduğunu kaydetti. Halman, ''Bir umut ışığı bekliyoruz. Yunanistan'ı bırakın bir kenara, Afrika'dan bile olsa umutla telefon bekliyoruz'' dedi. İzmir'in Seferihisar ilçesi Akarca mevkisinden bayramın son günü denize açıldıktan sonra haber alınamayan emekli kaptan Sadullah Halman için aynı gün arama çalışmaları başlatılmış, ilk gün üzerindeki ağırlıklar denizde bulunmuştu.
580974
Firari zanlı, çocuklarını rehin aldı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA RESUL TOSUN Firari zanlı, çocuklarını rehin aldı ELAZIĞ (İHA) Elazığ'da eniştesinin katil zanlısı, adliye önünde tabancayla çocuklarını rehin aldı. Eniştesi C.K.'yi öldürmek suçundan aranan zanlı Z.K., Elazığ Adliyesi önünde çocuklarını silahla rehin aldı. Yaklaşık saat süren rehin alma olayında geniş güvenlik tedbirleri alındı. Çevredekilere korkulu dakikalar yaşatan Z.K., uzun süren uğraşlar sonunda teslim oldu. Çocukları kendisine gösterilmediği için silahlı eylem yaptığını söyleyen şahsın, eylemi sırasında sürekli ağladığı görüldü. Gözaltına alınan şahıs, polis merkezine götürüldü. 23.09.2009
582060
Chicago'ya Oprah desteği!
Chicago'ya Oprah desteği! 24/09/09 13:08 Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) gelecek hafta Danimarka'nın Başkenti Kopenhag'da yapacağı toplantıda 2016 Yaz Olimpiyat Oyunları'na evsahipliği yapacak, şehir belli olacakken, aday şehirlerden Chicago'ya bir destek de ABD'li yıldız sunucu Oprah Winfrey'den geldi. Winfrey yaptığı açıklamada, ''Chicago'yu seviyorum ve inanıyorum. Chicago'nun 2016 olimpik ve paralimpik oyunlarına harika bir evsahipliği yapacağını düşünüyorum'' dedi. ABD Başkanı Barack Obama'nın, uzun yıllar senatörlüğünü yaptığı Chicago'nun adaylığına destek olmak amacıyla bir çalışma ekibini de Kopenhag'a gönderdiği bildirildi. ABD'de de önemli bir kanaat önderi olarak kabul edilen Oprah Winfrey, geçen yılki başkanlık seçimlerinde de şu anki başkan Barack Obama'ya verdiği destekle adından söz ettirmişti. IOC'nin, Ekim Cuma günü yapacağı toplantıda 2016 oyunlarını düzenleme hakkını elde etmek için ABD'nin Chicago kentiyle birlikte İspanya'nın başkenti Madrid, Brezilya'nın Rio de Janeiro kenti ve Japonya'nın başkenti Tokyo yarışıyor.
581315
Made in Turkey!
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Made in Turkey! İTÜ tarafından üretilen Türkiye'nin ilk küp uydusu, dün Türkiye saatiyle 9.21'de Hindistan'dan uzaya fırlatıldı. Yörüngeye yerleşen uydu ile ilk haberleşme sağlanırken, uydunun çekeceği ilk fotoğrafların bir hafta içerisinde teknik ekibe ulaşacağı kaydedildi. DIŞ HABERLER İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye'de üretilen ilk uydu 'İTÜpSAT1' başarıyla uzaya fırlatıldı. Türkiye'yi uzay bilimleri ve araştırmaları alanında mesafe aldıracak proje, dün sabah saatlerinde Hindistan'dan uzaya fırlatılan uydu ile hayata geçti. İTÜ'nün milyon euro harcayarak tamamen yerli imkânları kullanarak hazırladığı 'İTÜpSAT1' uydusu küp şeklinde imal edildi. Yeryüzünden 720 km yükseklikte yörüngeye oturan uydunun yapımı için yıl önce harekete geçildi. Toplam kütlesi kg ve boyutları 10x10x10 cm olan uydu, bir VGA kameraya ek olarak sıcaklık, ivmelenme ve manyetik alan ölçümü yapan duyargalara sahip. Uydu bilgisayarı tarafından kaydedilen sıcaklık, ivmelenme ve diğer bilgiler de yer istasyonuna düzenli olarak aktarılacak. Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fevzi Ünal, projeye 2006'da başlandığını belirterek, "15 araştırma görevlisi yoğun çaba sarfetti. Uydumuz birkaç hafta içinde fotoğraf almaya başlayacak. Uydunun uzayda ay kalmasını planlıyoruz" dedi. 24.09.2009 DÜNYA
582258
Avşar'a dava açan savcıdan sürpriz karar
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Avşar'a dava açan savcıdan sürpriz karar İSTANBULHülya Avşar'a, 'halkı kin, nefret ve düşmanlığa yöneltmek' suçlamasıyla dava açan Bakırköy Cumhuriyet savcısı Ali Çakır'ın, olaydan birkaç gün sonra emekliliğini istediği öğrenildi. Hülya Avşar'ın Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan röportajındaki ifadelerinin sakıncalı olduğu gerekçesiyle hem Hülya Avşar'a hem de muhabire açılan davanın iddianamesini hazırlayan Çakır'ın emekliliğini istediği bildirildi. Burdur'un Bucak İlçesi'nde noterlik yapmaya hak kazanan Çakır'ın, savcılık görevinden emekliye ayrılmak için Adalet Bakanlığı'na dilekçe verdiği öğrenildi. Hülya Avşar'ın Türklerin Kürtlere yönelik etnik ayrımcılık yaptığını ima eden görüşleri, davanın konusunu teşkil etmişti. Savcılık bu sözlerin halkı ayrımcılığa sürükleyebileceği iddiasıyla mahkemeye dilekçe verdi. Davanın açılmasından hemen sonra Hülya Avşar, sözlerinin sonuna kadar arkasında olduğunu belirtmiş ve bundan sonra da konuyla ilgili görüşlerini açıklamaya devam edeceğini belirtmişti. 24.09.2009
582134
İtalya’da “mafya timsahı” ele geçirildi
’da timsahı” ele geçirildi İtalyan polisi, mafyanın haraç ödemek istemeyenleri korkutmak amacıyla kullandığı tahmin edilen bir timsahı” ele geçirdi. Polis, 1,7 metre uzunluğundaki ve 40 kilo ağırlığındaki hayvanı, güneydeki Caserta şehrinde mafya babasının evinde yaptığı silah araması sırasında buldu. Evin terasında farelerle beslenen bir merkezine gönderilirken, zanlı yasa dışı bir şekilde timsah bulundurmakla suçlanıyor. mafyayla mücadele timi başkanı Maurizio Vallone, evin sahibinin mafyasının Cammora kolunun aktif olduğu Caserta’da haraç çetesi kurduğundan şüphelenildiğini söyledi.
581303
Resesyon üçüncü çeyrek itibariyle tarihe gömülecek!
İBRAHİM KAHVECİ Resesyon üçüncü çeyrek itibariyle tarihe gömülecek! LONDRA İngiltere Sanayi Odası (CBI), ülkenin resesyondan 3. çeyrekte muhtemelen çıkabileceğini ancak, toparlanmanın 2010 yılında yavaş yavaş olacağını tahmin ediyor. Tahminlere göre ekonomi, Temmuz-Eylül döneminde yüzde 0,3, 4. çeyrekte ise yüzde 0,4 büyüyecek. Oda Direktörü Richard Lambert, büyümenin resesyonun sona erdiğini işaret etse de ülkede güç koşulların bir süre daha devam edeceğini, talep büyümesinin nereden geleceğini görmenin zor olduğunu söyledi. Son çeyrekte İngiltere ekonomisi yüzde 5,5 ile son 30 yılın en büyük daralmasını yaşadı. Sanayi Odası'na göre, geçen yıl yüzde 4,3 küçülen İngiltere ekonomisi, 2010 yılının ilk çeyreğinde sadece yüzde 0,1, ikinci çeyrekte ise yüzde 0,3 büyüyecek. 2010 yılı genelinde ise ekonominin yüzde 0,9 büyümesi bekleniyor. Oda, ihracatçıların zayıf sterlin kurundan faydalandıklarını ancak, hanehalkı tüketiminin iş kayıpları ve ücretlerin zayıf büyümesi nedeniyle kısıtlanabileceği uyarısında bulundu. Sanayi Odası'nın tahminlerine göre, gelecek yıl ortasına kadar işsizlik oranı milyona yaklaşacak. 24.09.2009 EKONOMİ
581420
15 milyon öğrenci için ilk ders zili bugün çalıyor
Yeni eğitim yılı öğrenci, öğretmen ve idareciler açısından bazı yenilikleri de beraberinde getirecek. Okulöncesi eğitim bu yıl Amasya, Trabzon, Burdur, Rize, Nevşehir, Yalova, Kırklareli, Isparta, Çanakkale, Muğla, Karaman, Kırşehir, Bilecik, Tunceli, Düzce, Giresun, Edirne, Kilis, Bartın, Uşak, Karabük, Bolu, Artvin, Eskişehir, Ardahan, Kırıkkale, Çankırı, Sinop, Gümüşhane, Bayburt, Kütahya ve Samsun'da yaş grubundaki çocuklar için zorunlu. Ancak bu konuda bir kanun çıkmadığı için çocuğunu anaokuluna göndermeyeceklere ceza verilmeyecek. Türkiye'de bu yıl 32 bin 662 ilköğretim okulunda 10 milyon 428 bin öğrenci okuyacak, 428 bin öğretmen görev yapacak. bin 53 genel lisede milyon 272 bin öğrenci öğrenim görecek. Mesleki ve teknik eğitim veren bin 622 lisede ise milyon 565 bin öğrenci okuyacak. İlköğretim ve lise öğrencileri bu yıl da ders kitaplarını sıralarının üzerinde bulacak. 183 milyon 400 bin kitap ücretsiz dağıtılacak. Bu yıldan itibaren ise Açık İlköğretim ve Açık Lise kitapları ile özel azınlık okullarının ders kitapları da ücretsiz verilecek. İlköğretim öğrencilerine 'Güvenli İnternet Kullanımı İçin Tavsiyeler' isimli kitapçık da dağıtılacak.
581249
7'de yaptırmayız
ERKAN BAYAZITLI 7'de yaptırmayız Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, G.Saray maçına galip gelmek için çıkacaklarını belirterek, rakiplerinin seri galibiyetlerine son vereceklerini söyledi. Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, yakaladıkları iyi istikrarı G.Saray maçında da devam ettirmek istediklerini söyledi. G.Saray'ın ligde oynadığı maçını da kazandığını belirten Çalımbay rakiplerine 7'de yaptırmayacaklarını ifade etti. Güvendiği oyuncularının G.Saray maçında iyi performans sergileyeceklerine inandığını ifade eden Çalımbay, şöyle konuştu: “Eskişehirspor olarak hiçbir zaman (beraberliğe gidelim, kapanalım) düşüncemiz olmadı. G.Saray maçına galip gelmek için çıkacağız. Tek sıkıntımız Youla ve Mehmet Yılmaz'ın sakatlıkları. Onlar maç gününe kadar hazır olurlarsa bir sıkıntımız olmayacak. İyi bir istikrar yakaladık ve bunu devam ettirmek istiyoruz.” Kaptan Ümit Karan da G.Saray maçının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, “Zor maç olacağının bilincindeyiz. Takım olarak kendimize güveniyoruz, galip geleceğimize inanıyoruz” dedi. Takım oyuncularından Serdar Özbayraktar da her iki takımın da namağlup olduğunu anımsatarak, G.Saray maçından galibiyetle döneceklerini bildirdi. Daha önce birçok maçta G.Saray'a gol atan Youla'da sarı-kırmızılı takıma yine gol atacağı sözünü verdi. 24.09.2009
582555
Küçük Melis'i böyle sakinleştirdi
2009-2010 eğitim-öğretim yılının açılışı Beşiktaş İsmail Tarman İlköğretim Okulu'nda düzenlenen törenle yapıldı. Törene Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yeni atanan Muammer Yıldız çok sayıda öğrenci, öğretmenler ve velileri katıldı. Tören alanına gelişte Bakan Çubukçu'yu öğrenciler sevgi gösterileriyle karşıladı. Öğrencilerle bir süre sohbet eden Çubukçu ardından protokoldeki yerine oturdu. Çubukçu tören alanında bulunan öğrencilerle yakından ilgilendi. Velisini kaybeden 1. sınıf öğrencisi Melis Öztürk'de gözyaşları içinde Nimet Çubukçu'nun yanına geldi. Küçük Melis'i kucağına alan Bakan Çubukçu gözyaşları içindeki çocuğu sakinleştirmeye çalıştı. Bakan Çubukçu bir süre üzgün çocukla sohbet etti, gözyaşlarını sildi. Küçük Melis Bakan Çubukçu'nun yanından ayrıldıktan sonra da gözyaşlarını tutamadı. Basın mensuplarının sorularını güçlükle cevaplandıran Melis Öztürk, Bakan Çubukçu'nun kendisine derslerini sorduğunu söyledi. Eğitim-öğretim açılış töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, son yıllarda eğitimde alınan mesafelerden bahsetti. Eğitimin toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini ve son yıllarda kaydedilen mesafenin toplumun eğitime bakışının değiştiğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Çubukçu, "Okul öncesi eğitimden özürlü ve kız çocuklarımızın eğitimine kadar bir çok alanda almamız gereken mesafeleri daha hızlı adımlarla almak her yaştan ve her kesimden vatandaşımıza eğitim hizmeti ulaştırmak, sadece kaynak değil aynı zamanda duyarlılık ve farkındalığı da gerekli kılmaktadır. diye konuştu. Hükümet olarak 2003 yılında başlattıkları bedava kitap kampanyası hakkında da bilgi veren Çubukçu, 2003 yılından bu yana 739 milyon kitabın ücretsiz dağıtıldığını aktardı. Çubukçu bu yıl da ilköğretim okullarında ders kitaplarının ücretsiz dağıtılacağını sözlerine ekledi. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yeni atanan Muharrem Yıldız'da açılışta bir konuşma yaptı. Göreve başladıktan sonra ilk kez bir konuşma yapan Yıldız, eğitimin çağdaş toplum olma ve medeni ülkeler seviyesini yakalamak için çalışan milletler için vazgeçilmez olduğunu aktardı. Konuşmaların ardından tören halk oyunları gösterileriyle sona erdi.
581807
'Ben kentliyim' demeye kelle vergisi
Toplumda yaşamanın topluma belli bir maddi yük getirdiği ve bunun karşılığının ödenmesi gerektiği düşüncesinden hareketle oluşturulan 'kelle vergisi' Türkiye'de de gündeme geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı ve Vergi Konseyi'nin üzerinde çalıştığı taslağa göre, yerel yönetimlerin gelirlerinin artırılması ve yeni kaynak yaratılması amacıyla okulişyeri servislerinden "özel kent vergisi", ticari ve sınai işletmelerden, ev sahiplerinden 3-5 "Büyükşehir vergisi" alınması öngörülüyor. "Kullanana ödet" sistemiyle, okul, işçi servilerinden de vergi alınması düşünülüyor. MALİYE HIZ VERDİ Maliye Bakanlığı, vergi sisteminde köklü değişiklikler hedefleyen Gelir Vergisi Yasa taslağına yönelik çalışmalara hız verdi. Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program'da, gelir vergisi yasasının 2010 yılında yenileneceği ve vergiye gönüllü uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletileceği vurgulandı. Programda, "Belediye ve il özel idarelerinin mali yapılarının güçlendirilmesi ve hemşerilerine karşı yönetim sorumluluklarının artırılması amacıyla, öz gelirlerinin artırılmasına yönelik düzenleme hayata geçirilecek. Yerel idareler imar ve altyapı hizmeti sonrasında varlıkların değerinden ortaya çıkan artışlardan daha fazla yararlanacak" denildi. Çapraz kontrol yapılacak Orta Vadeli Program'a göre, vergi sisteminde radikal adımlar atılacak. Kurumlar arası etkili bir çapraz kontrol sistemi 2010 yılı içinde kurulacak. Maktu vergi ve harçlar güncellenecek. Vergi uyuşmazlıklarına dair idari yargılama alanında düzenleme yapılacak. Çapraz denetimle düşük gelir bildirdiği halde lüks hayat sürenler tespit edilecek. Bu mükelleflerin yıl içinde aldığı gayrimenkuller, kredi kartı harcamaları saptanacak. Gelir vergisi oranlarının yeniden belirlenmesi, kentsel rantların vergilendirilmesi hedefleniyor. Yüzde 15, 20, 27 ve 35 olan vergi tarifesi de değişecek. Son sözü Hükümet söyleyecek. Ülkeye adım atandan bile aldılar ABD, İngiltere, Kanada ve Yeni Zelanda'da çeşitli dönemlerde uygulanan kelle vergisi (poll tax), ülkeye adım atanlardan ve seçimlerde oy kullanmak isteyenlerden de alındı. Ekonomik kriz yüzünden gelir kaybına uğrayan çok sayıda şehirde gündeme geliyor. İnternet üzerinden yapılan tartışma platformları ve bloglarda alternatif vergi yolu olarak da tartışmaya açılan kelle vergisi birçok şehre ek gelir sağlarken, halkın tepkisini çekiyor. Kelle Vergisi nedir? Vikipedi'ye göre, 'Kelle vergisi', tüm bireylerin eşit mükellef olduğu vergi türü. Bireylerin gelirlerine orantılı vergi vermesi düşüncesine dayanan gelir vergisinin aksine kelle vergisi, herkesin aynı miktarda vergi vermesi esasına dayalıdır. Bunun ardındaki mantık, bir toplumda yaşamanın, gelirden bağımsız olarak, topluma belli bir maddi yük getirdiği ve bunun karşılığının ödenmesi gerektiği. Kullanana ödet sistemi MALİYE'NİN üzerinde çalıştığı, taslak aşamasındaki bazı düzenlemeler şöyle; Büyükşehirlerdeki sınai ve ticari işletmelerden, ev sahiplerinden yüzde 3-5 oranında büyükşehir vergisi alınması, kentsel rantların yüzde vergiye tabi tutulması öngörülüyor. Kullanana ödet sistemi devreye girecek. Yangın sigortası ile kaskonun zorunlu olması, okul, işçi servislerinden vergi alınması gündemde. Köprü, okul, hastane, yol gibi kamu hizmetlerinden sahibine rant sağlayan gayrimenkullerden devlet de pay alacak. Satın aldığı gayrimenkulü yıl içinde satanlar gelirinin yüzde 10'unu düşerek, elde ettiği gelirin yüzde 90'ı üzerinden gelir vergisi ödeyecek. Böylece bir yılda elde edilen değer artış kazancının yüzde 90'ından vergi alınmış olacak. Kentsel rantlarda vergiden düşülecek tutar ilerleyen yıllarda daha da aşağı çekilecek. Taksici ve dolmuşçulara yönelik yeni bir düzenleme yapılacak. Vergi oranını Gelir İdaresi Başkanlığı ve ilgili meslek odaları tarafından oluşturulacak komisyonlar belirleyecek. Basit usule tabi olan ancak yüksek kazanç elde edilen mükellefler gerçek usule geçecek. Çiftçiden de vergi alınması planlanıyor. Arazisini birleştiren çiftçiler ise düşük vergi ödeyecek. Zirai kazançların hâsılatları üzerinden vergi kesilmesi öngörülüyor. Hamal, boyacı, berber gibi küçük esnaflar ise gelir vergisinden muaf olacak. Evinde çiçek, dikiş gibi gelir elde edici işler yapanlar da bu kapsamda yer alacak. Sabah 2009-09-24 12:09:22 eskiler, gün gelecek insanlar mezarların başına gelecek ve yeter artık siz kalkında biz girelim mezara diyecekler derlerdi. günler geldi galiba dostum 2009-09-24 11:32:24 ne yapalım şimdi. kendimizi öldü diye gösterip dağlarda bayırlarda mıyaşayalım. zaten en iyisi de bu herhalde. resmi olarak kendimizi devletten tamamen soyutlayarak, dağ başında kendi yiyeceğimizi ekip biçelim. kimseye bir zararımız olmasın. devlet bizi orada da bulup temiz dağ havası vergisi almasın. Ebu-Yunus 2009-09-24 11:27:54 akp'nin sonu olur Ebu-Yunus 2009-09-24 11:05:18 ne güzel yerel yönetimlere kaynak ama yerel yönetimlerde kaynaklar nereye gidiyor denetleyen yok 100000 tl lik park 897000 tl ye olur olur olmaz her yere kaldırım taşı döşenir bie sene sonra bele kadar otun için de kalır müdürler başkan yard. megan beğenmez passatlar kiralanır.bunlar için kaynak lazım afferin size ama işçiye 2003 yılında verilmiş vergi iade zarfı saklanır ne denetleme görecek müfettiş açacak zarfı bakacak gerçekten zarfın üzerindeki fişler içinde mi yazık günah bu millete sizede yazıklar furkan esen 2009-09-24 10:42:49 Ülkemizde politika üretenlerin kolaycılık alışkanlığının bir örneği işte bu haberde saklı.Siz bütün sokakları caddeleri babasının malı gibi parselleyen ve her türlü malı satan sahışlara müdahale temyeceksiniz.Bordrolu çalışandan elektrikten doğalgazdan ve bilumum kayıtsız olması mümkün olmayan mal ve hizmetlere alabildiğince vergi yükleyeceksiniz.Bu da az geliyormuş gibi kelle vergisi çıkaracaksınız. Hayırlı olsun denir ne diyelim.Devletin zabıtası polisi maliye memuru kayıtsıza kayıtsız kalmaya devam etsin Ahmet Muratlı 2009-09-24 10:36:39 Ben 10 12 kuşaktan beri istanbulda yaşayacağım.. Elalem gelip hazine arazisine gece kondu yapacak.. Ondan sonra Büyükşehir vergisini ben mi ödeyeceğim? ''Halk plajlara koştu, vatandaş denize giremedi'' zihniyetine mi sahip olalım biz de? mesut er 2009-09-24 09:37:29 Allahım sen sabır ver bize. Bir insan kendine yapılan yanlışlara bu kadar mı çaresiz kalır,bu kadar mı aciz kalır. Yüce rabbim biliyor görüyor,bu yapılanlar kat kat çıkar.vatandaştan bu kadar ah alınmaz.yazıktır günahtır MUSTAFA DORU 2009-09-24 09:35:10 ayın sonunu borçla zar zor getiren b.şehirde işinden dolayı mecburen yaşayan zavallıların ölüm vergisi.akp son demlerini yaşıyor olmalı yandaşlarına dağıtacak para kalmayınca milletten ölüm vergisi alıp onudayedirecek.vatandaşa özel hastane yolu açtım deyip böbürlenen başbakan şimdi 15 liravergi koydu,yapamıyorsan böbürlenip milleti kandırmaa!!! hasan inal 2009-09-24 09:12:15 Yandaş Sabah gazetesi Vikipedi da yazdığını söylüyorsa doğrudur. Bizde öderiz. koksal deniz
582346
İsrail'e İspanya'dan tokat
'e 'dan tokat tasarımlarına ilişkin bir yarışmaya katılan bir grup İsrailli akademisyeni, üniversitelerinin ’da bulunması nedeniyle ihraç etmesine karar verdi. İspanya İskan Bakanlığı yetkilisi, ’in Batı Şeria’daki inşaat faaliyetlerine karşı çıkan AB politikasıyla aynı çizgide hareket ettiklerini ve bu doğrultuda, Batı Şeria’daki Üniversitesinden gelen İsrailli akademisyenlerin yarışmadan diskalifiye edildiğini söyledi. Bakanlığının sponsorluğunda yapılıyor. İsrail, tüm eleştirilere rağmen Batı Şeria’daki yerleşim projelerine devam etmek ve bu politikasıyla tarafıyla barış görüşmelerinin önünü tıkamakla suçlanıyor. Filistin Devlet Başkanı Batı Şeria’daki inşaatlar devam ettiği sürece İsrail ile görüşmeyi kabul etmeyeceklerini söylemişti.
581407
Yakıt deposunda eroin sevkiyatı
İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Makedonya'dan Türkiye'ye gelen ve madeni yağ yüküyle geri dönecek olan bir TIR'la uyuşturucu kaçakçılığı yapılacağı bilgisini aldı. Narkotik polisi, TIR'ı Türkiye'ye giriş yaptığı tarihten itibaren takibe aldı. İstanbul'da yasal yükü olan madeni yağları aldıktan sonra yola çıkan TIR, Küçükçekmece'de bir tamirhaneye girdi. Burada TIR'ın zula tabir edilen özel bölümlerine eroinin yerleştirildiği anlaşıldı. Ekipler Edirne İpsala'ya kadar takip ettikleri TIR'a operasyon düzenledi. Aracın yakıt deposunun içinde yapılan özel bölmede zula edilmiş 134 kilo 500 gram eroin ele geçirildi. Bunun üzerine araç sürücüsü Makedonya uyruklu Zoran S., gözaltına alındı. Emniyete götürülen zanlı Zoran S.'nin suç kaydına rastlanmadı. İlk kez böyle bir işe kalkıştığını söyleyen zanlının bu işi 1000 dolar karşılığında yaptığını söylediği öğrenildi. Yapılan sorgulamada Küçükçekmece'de yüklenen uyuşturucunun Makedonya'da bulunan bir Boşnak ailesine götürüldüğü tespit edildi. Boşnak ailenin de eroini Milano kentinde bulunan alıcıya ulaştıracağı belirtildi. Polis, uyuşturucu maddeyi İstanbul'dan yükleyen kişilerin yakalanması için çalışmaların sürdüğünü belirtti.
581965
TÜSİAD: "Güven sağlanmalı, reformlar sürmeli"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Zirvesi öncesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a küresel ekonomiye ilişkin görüşlerini konu alan bir mektup gönderdi. TÜSİAD'tan yapılan açıklamaya göre Yalçındağ, bugün ve yarın Pittsburgh'da gerçekleşecek Zirvesi öncesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup ile küresel ekonomiye yönelik kilit konular ve bu konuların Türkiye'ye yansımaları üzerine görüşlerini iletti. Finansal krizin ardından piyasada güveni tesis etmenin önemine değinilen mektupta, ekonomiyi yeniden yapılandırma teşebbüslerine ve finansal piyasaya yönelik reformlara devam edilmesi gerektiği belirtildi. Zirvesi kapsamında, küresel gözetim, şeffaflık ve risk yönetimi gibi hususları geliştirmek için mali reform çalışmalarına devam kararı beklendiğini ifade eden Yalçındağ, bankacılık sektöründe de konjonktürel dalgalanmaları engelleyecek geleceğe dönük ihtiyatlı kuralların tesis edilmesi yönündeki beklentisini dile getirdi. Yalçındağ, finansal krizden sonra ekonomiyi istikrara kavuşturmak için devlet yardımı ve teşvik planları aracılığıyla yapılan hükümet müdahalelerine de değindi. Bu müdahalelerin olumlu etkilerinin yanı sıra, adil rekabet üzerinde olumsuz etki yapma ihtimalini barındırdığını da belirten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, 'nin, devlet yardımlarının ülkeler arasında adil rekabeti bozmayacak kurallar geliştirmesi gerektiğini savundu. Korumacılığa karşı mücadeleye yönelik bir önceki taahhütlerinin arzulanan etkiyi sağlayamadığını hatırlatan Yalçındağ, 'nin, teşvik politikalarının içerebileceği korumacılığa karşı daha kararlı bir tutum benimsemesinin yararlı olacağını ifade etti. Arzuhan Doğan Yalçındağ mektupta ayrıca, Zirvesi'nin, iklim değişikliği konusunda Kopenhag Anlaşması'nın güçlü bir şekilde savunulması için bir fırsat olacağını vurguladı. Yalçındağ, bu bağlamda, 'nin düşük karbonlu ekonomiye geçiş politikası çerçevesinde, Türkiye'nin hedeflenen büyüme oranına bağlı olarak oluşacak emisyon artışını azaltmaya yönelik çalışmalar yapmasının önem arz ettiğini ifade etti. Mektupta, bu hususta, kamu kurumlarının yanı sıra, ilgili tüm paydaşların ve özel sektörün işbirliği halinde çalışması gerektiği belirtildi.
581220
Terör, farklılıkları istismar ediyor
Önyargı, aşağılama ve ayrışmaların radikal akımlara zemin hazırladığını, terörün farklılıkları istismar ettiğini ifade eden Erdoğan, buna örnek olarak Türkiye'de 25 yıl zarfında bini şehit, 30 bine yakın kişinin hayatını kaybetmesini gösterdi. Konuşmasında 'ortak gelecek' inşa etmek gerektiğini vurgulayan Erdoğan, katılımcılara şöyle seslendi: "Acaba dünyada savunmaya ayrılan para fakir, yoksul ülkelerin kalkınmasına ayrılıyor mu, eğitime, sağlığa, iklim değişikliğine ayrılıyor mu, çevreye ayrılıyor mu, kültürlerin bu noktada olgunlaşmasına ayrılıyor mu? Hayır, hayır, hayır!" Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına katılmak için Amerika'da bulunan Erdoğan, New York şehrinde yaya gidilse 15 dakikada alınacak yola arabayla yarım saatte zor gidildiğine dikkat çekerek, bunu 'tüketim ekonomisi' ile 'verim ekonomisi' arasında denge sağlanamamasına bağladı. Şahsen fakir bir aileden geldiğini, çocukken yaşadığı imkansızlıkları anlatan Başbakan, israf ekonomisinden de kaçınmak gerektiğini vurguladı. Uluslararası ortamın 'yeni bir başlangıç' yapılması için uygun olduğunu dile getiren Erdoğan, Başkan Obama'nın meseleye yaklaşımının, 'kültürel özellikleri de bastırmaksızın barışsever tüm toplumları kapsayıcı ve kucaklayıcı bir hamle yapılması beklentisi içinde olanları' umutlandırdığını söyledi. Dünyadaki sorunları diyalogla, işbirliği yaparak ve masaya oturarak çözmenin zorunlu hale geldiğini anlatan Başbakan, "20. yüzyıl, insanlık tarihinin belki de en yıkıcı yüzyılı olmuştur. 21. yüzyılın da aynı akıbete uğramasını istemiyorsak, şimdi el ele verme zamanıdır." dedi. Konuşmasının ardından enstitü müdürü Garrick Utley'in New York'un trafik sorununa çözüm önerilerini talep etmesi üzerine Başbakan Erdoğan, gülümseyerek kendisinin eski İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olduğunu söyledi. Bu arada BM'deki ikili temaslarına başlayan Başbakan Erdoğan dün Irak, Arnavutluk, Pakistan, İsveç ve Yeni Zelanda liderleriyle görüştü. Erdoğan, bugün de BM Güvenlik Konseyi'nin nükleer silahların yayılmasını önlemeyle ilgili toplantısında Türkiye'yi temsil edecek. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nde ilk kez başbakan düzeyinde temsil edilecek.
582713
Şemdinli’de karakola taciz ateşi: er yaralandı
’de karakola taciz ateşi: er yaralandıŞEMDİNLİ (Hakkari), DHA ’nin İlçesi ile Durankaya Beldesi arasında bulunan Ortaklar Jandarma Karakoluna ’lı teröristler tarafından taciz ateşi açıldı. Mehmetçiğin anında karşılık vermesi üzerine PKK’lı teröristler dağlık alana kaçarken, ilk ateş sırasında er hafif şekilde yaralandı. Ortaklar Jandarma Karakolu'nun üst kısımlarında bulunan nöbetçi kulübelerine yönelik dün akşam teröristler tarafından taciz ateşi açıldı. Saldırıya askerler anında karşılık verdi. Açılan ilk ateş sırasında er hafif yaralanırken, karşılıklı yaklaşık 15 dakika sürdü. PKK’lı teröristler dağlık alana kaçarken, bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
582261
Cem'in saklanmasına yardım ettik
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA MEHMET ŞEKER YASİN DOĞAN Cem'in saklanmasına yardım ettik HaberTürk'ün haberine göre, Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından dün gözaltına alınan şüphelilerden ikisi Cem'in saklanmasına yardım ettiklerini itiraf etti. 24.09.2009
581354
Sabah yazıyorsa haber doğrudur
Sabah yazıyorsa haber doğrudur EMİR SOMER 24.09.2009 SABAH yazdı, TFF yalanladı. Araştırdık, belgeledik. Dün Murat Şahin'in hakemliği bırakmasıyla, haberimizin ikinci cephesi de resmen doğrulandı Hakem camiasında dün ilginç bir gelişme yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde sivil memur olarak çalışan 'Üst Klasman Yardımcı Hakemi' Murat Şahin'e, Genel Kurmay Başkanlığı'nın kararı gereğince, "TSK'da görevliyken hakemlik yapamayacağı" bildirildi. Hakemlik ya da TSK kariyerinin devam etmesi arasında tercih yapması gereken Şahin, hakemliği bıraktığını açıkladı. SABAH'ın Eylül 2009'da kamuoyuna sunduğu "Çifte standart" başlıklı haberde, askerlikten çeşitli gerekçelerle muaf tutulan veya askeri personel olan hakemlere MHK tarafından farklı uygulamalar yapıldığı yazılmış ancak TFF, internet sitesinde bunu yalanlamıştı. SABAH, milli maçların ardından "İşte gerçekler" başlıklı haberinde Serdar Akçer ile Murat Şahin'in TFF'nin iddia ettiği sürelerde askerde olmadıklarını belgeledi. Şahin'in "Askeri personel olduğum için" gerekçesiyle hakemliği bırakmasıyla SABAH'ın ilk haberinin, ikinci cephesi de belgesiyle doğrulanmış oldu. DİĞER MEMURLAR NE OLACAK? Şahin' in de hakemlik hayatı, Cemal Gemici gibi sona erdi. Halen askeriyede çalışan İl Hakemleri Uğur Temel, Basri Divan, klasman hakemi Hüseyin Altıntaş ve İl Gözlemcisi Mehmet Okkalı'nın durumlarının ne olacağı ise merakla bekleniyor. GERÇEKLERİ ANLATTIK 11 Eylül 2009 tarihli SABAH Gazetesi ve 'İşte Gerçekler' başlıklı haberimiz... Haberimizde, 'TSK Personel Kanunu ve İç Hizmet Kanunu'nda sivil memurların askeri personel sayılması' da yazıyor. Yani bu, Futbol Federasyonu'nun savunduğunun aksine bir durum... Ayrıca hakem Murat Şahin, TFF'nin, "Askerde" dediği tarihlerde ayrı işe girip çıkıyor, Serdar Akçer ise yine TFF'ye göre askerde olduğu tarihlerde beş maçta görev alıyor.
582825
'Münevver'le seks oyunu oynandı'
Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ile katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası Baran, "Figüranlar bitti. Tutuklanma sırası Hayyam, Kasım ve Fatih Garipoğlu'nda" dedi. Gaziantep Demokrasi Meydanı'nda basın açıklaması yapan gazeteci Cemil Baran, bugün veya yarın Burgaz Rakı ile Fatih Garipoğlu'nun sahibi olduğu Alarm Net Firması'na polis tarafından baskın düzenleneceğini, gözaltı sayısının 20'ye ulaşacağını ileri sürdü. Vatan'ın haberine göre Karabulut cinayetinde toplam gözaltı sayısının 200-250'yi bulacağını da iddia eden Cemil Baran, Cem Garipoğlu'nun emekli hakim dedesi Kasım Garipoğlu'nun yanı sıra, Hayyam ve Fatih Garipoğlu'nun da polis tarafından bugün gözaltına alınacağı iddiasında bulundu. Cem Garipoğlu'nun yurtdışına sahte ermeni kimliğiyle çıktığını ileri süren Cemil Baran, "Bu cinayette dede Kasım Garipoğlu işin senaristi, Hayyam Garipoğlu işin başrolünde ve finansmancısı. Peki Ahmetler nerede? Dün Ahmetlerden birisi gözaltına alındı. Geriye kaldı başçavuş Ahmet ve bordo bereli Ahmet. Bir de işin finansmanını sağlayan muhasebeci Ahmet var" diye konuştu. Münevver ile seks oyunu Münevver Karabulut'un öldürülüşü sırasında olay yerinde Cem Garipoğlu ile arkadaşının olduğunu, daha sonra yanlarına Cem'in anne ve babasının da geldiği iddiasını yineleyen Cemil Baran, Münevver'i öldürmeden önce Cem Garipoğlu'nun onunla seks oyunları oynadığını ileri sürerek, şu iddialarda bulundu: "Bu bilgiye yeni ulaştım. Bu satanist bir ayin olabilir. Orada eroin mi, kokain mi alındı bilemiyorum. Ama, Münevver üzerinde seks oyunları oynanarak 29 bıçak darbesi vurulmuştur. Cinayetle ilgili görüntüler Alarm Net Firması'ndadır. ay önce Burgaz Rakı'da bir adam kazayla öldü. Ben adamın kazayla ölmediğine, bu konunun araştırılması gerektiğine inanıyorum." Figüranlar bitti sıra başrollerde Bugüne kadar olaydaki figüranların gözaltına alındığını ileri süren Baran, bundan sonra olayla ilgili olarak, "Artık sıra işin başrollerinde. Cem'in emekli hakim dedesi Kasım Garipoğlu, Hayyam Garipoğlu, Alarm Net'in sahibi Fatih Garipoğlu ve eğer gelirse Muhterem Garipoğlu ile Cem'in ağabeyi Levent Garipoğlu gözaltına alınacaktır" görüşünü savundu. Baran, "Aczimendi tarikatı içinde bulundunuz mu?" sorusu üzerine yıl Aczimendi tarikatının içinde kalıp, cübbe ve sarıkla sokaklarda gezdiğini, bu nedenle ticaretle uğraşırken iflas ettiğini, işyerini kapatmak zorunda kaldığını söyledi. 24 Eylül 2009
582103
Baz istasyonları sağlığa zararlı değil mi?
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü'nün baz istasyonlarının insan sağlığına etkilerine ilişkin olarak TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesini yazılı olarak yanıtladı. Yanıtında, abone sayısından dolayı baz istasyonların sayısının giderek artış gösterdiğini kaydeden Yıldırım, bir baz istasyonunun aynı anda hizmet verebileceği görüşme sayısının sınırlı olduğuna işaret etti. Binali Yıldırım, kullanıcı sayısının yüksek olduğu bölgelerde kullanıcı sayısının arttırılabilmesi için yeni baz istasyonlarının kurulduğunu belirtti. Türkiye genelinde Haziran 2009 itibariyle 40 bin civarında baz istasyonu bulunduğunu bildiren Yıldırım, abone sayısının da 63,6 milyon olduğunu kaydetti. -153 BAZ İSTASYONU KAPATILDI- Yeni teknolojilerle ilgili insan sağlığı ve çevre güvenliği konusunda en üst düzeyde hassasiyet gösterildiğine vurgu yapan Bakan Yıldırım, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından bu alanda sınır değerleri belirleyen ve denetimi öngören iki yönetmeliğin uygulamaya konulduğunu anımsattı. Bu kapsamda, yeni kurulacak her bir elektronik haberleşme cihazı için verilen elektrik alan limit değerinin, AB ülkeleri ve çoğu dünya ülkesinin kabul ettiği Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu'nun sınır değerlerinin dörtte birine karşılık geldiğine değinen Yıldırım, bu sınır değerlerle ilgili düzenli ölçümlerin yapıldığını vurguladı. Yıldırım, bugüne kadar yapılan ölçümlerde sınır değerleri aştığı tespit edilen 44 baz istasyonunun BTK'ca, 109 baz istasyonunun ise mahkeme kararıyla kapatıldığını açıkladı. -İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ- Ulaştırma Bakanı Yıldırım, baz istasyonlarının ortama yaydığı elektrik alanların insan sağlığı üzerine olası zararlı etkilerinin belirlenmesi amacıyla Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke tarafından çalışmalar yürütüldüğünü ve bu çalışmaların yakından izlendiğine de işaret etti. Yıldırım, Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı bilimsel bültenlerde de olumsuz etkilere ilişkin bilimsel kanıt bulunamadığının açıklandığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: ''Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda baz istasyonlarının olumsuz bir etki oluşturduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunamadığını WHO yayımlamış olduğu bültenlerde dünya kamuoyuna açıklamıştır. Dünyanın çoğu ülkesinde izin verilen elektrik alan limit değerlerinin, ihtiyati tedbir açısından ülkemizde dörtte birinin uygulanması, vatandaşlarımızın daha yüksek oranda korunduğu anlamına gelmektedir.''
582571
MKE, kongrenin iptali için dava açtı
MKE'den yapılan açıklamada, MKE Vekili Avukat Şenay Dayandır'ın, 30 Ağustos tarihinde yapılan Ankaragücü Olağanüstü Genel Kurulu'nun iptali istemiyle Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtığı bildirildi. Dava dilekçesinde, ''dernek başkanı Cemal Aydın tarafından MKE kökenli üyelerin kaydının silinerek, Cemal Aydın-Melih Gökçek ekibi için 400 üye kaydı yapıldığı ve MKE çalışanlarından oluşan 146 kişinin üyelik talebinin tüzüğe aykırı olarak kabul edilmediği'' savunularak, bu nedenle genel kurul kararının iptali istendi.
582546
New York Borsası yükselişle açıldı
Borsanın temel göstergesi Dow Jones Endeksi açılışta 48 puan artarak, 9,796 puan oldu. Açılışta Nasdaq Bileşik Endeksi ise puan artışla 2,140 puana, Standard and Poor's 500 Endeksi de puan yükselerek 1,065 puana çıktı. Borsanın yükselişle açılmasında, geçen hafta işsizlik maaşı başvurularının beklentilerin altında kalması etkili oldu.
581679
Ölen kocasından çocuk sahibi olabilecek mi?
Rennes kentinde bugün yapılan duruşmada söz alan 39 yaşındaki Fabienne Justel, "en büyük arzusunun ölen kocasının spermlerinden hamile kalmak olduğunu ve bunu için sonuna kadar mücadele edeceğini" söyledi. İlk kocasından üç çocuk sahibi olan kadın, hastası Dominique Justel ile 2008 yılında evlenmiş, ancak üç sonra bu yeni kocasını kaybetmişti. Kanser hastası Dominique Justel, ölümünden önce birkaç kez çocuk sahibi olabilmek için Rennes'deki sperm bankasına spermlerini teslim etmişti. Rennes'deki banka, yasayı gerekçe göstererek, ölen adamın spermlerini karısına vermeyi reddetmişti. 'daki mevcut yasa, ölen birinin spermleri kullanılarak dölleme yapılmasına yasak getiriyor. Avrupa'da Belçika ve gibi ülkelerde bu alanda herhangi bir yasağın olmadığı ifade ediliyor.
582764
Şemdinli'de karakola taciz ateşi
Hakkari Valisi Muammer Türker, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün il ve ilçelerde herhangi bir karakola taciz ateşinin olmadığını söyledi. Türker, Şemdinli ilçesi Ortaklar karakoluna bağlı ve üst bölgede bulunan Süngütepe karakoluna dün açılan taciz ateşi sonucu askerin hafif yaralandığını kaydetti.
582578
Berişa: Uydurmalarla tarih yazılmaz
Makedonya Sanat ve Bilimler Akademisi tarafından hazırlanan ve içeriğinde Arnavutların tarihi hakkında tartışmalı bilgilerin yer aldığı "Makedon Ansiklopedisi"ne Arnavutluk tepki gösterdi. Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa basına yaptığı açıklamada, söz konusu ansiklopedinin zaman kaybedilmeden piyasadan toplatılması gerektiğini belirterek, "Uydurmalarla tarih yazılmaz" dedi. Ansiklopedide Arnavutlar hakkında yer alan bilgilerin ve iddiaların "kabul edilemez" olduğunu ifade eden Berişa, "Sanat ve Bilimler Akademisi Makedonya'nın resmi bir kurumudur. Makedonya devlet otoritesi derhal devreye girmeli ve gerekeni yapmalıdır" diye konuştu. Berişa'nın, Makedonya Cumhurbaşkanı Corce İvanov ile bir araya geldiği ve konuyu gündeme getirdiği bildirildi. Arnavutluk basını, görüşme sırasında İvanov'un Makedonya'ya döner dönmez konuyla ilgileneceği sözünü verdiğini duyurdu. Arnavut tarihçi Şükrü Rahimi, ansiklopedide iktidardaki koalisyon hükümetinin ortağı olan Arnavut Demokratik Bütünleşme Birliği'nin (DUİ) kurucusu ve Genel Başkanı Ali Ahmeti'nin terörist gibi tanıtıldığını savunmuştu. Arnavutlar hakkında verilen bilgilerin gelişigüzel yazıldığını kaydeden Rahimi, Arnavut halkının tarihine hakaret edildiğini ileri sürmüştü. "Makedon Ansiklopedisi"nde Arnavut halkının, "dağ insanları" olarak tanımlanması ve Makedonya topraklarına 16. yüzyıldan itibaren yerleşmeye başladığının iddia edilmesi de tepkilere neden olmuştu.
581399
Aslan’da izin bitti
Aslan’da izin bitti güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Cim-Bom, bir günlük iznin ardından ile oynayacağı maçın hazırlıklarına başladı Rijkaard yönetiminde ’nde, basına kapalı gerçekleştirilen antrenmanda, maçında ilk 11’de forma giyen oyunculara yenileme çalışmaları yaptırılıp, sağlık merkezinde terapi seansları uygulanırken, diğer futbolcular ise teknik çalışmalar yaptı. Linderoth, takımla birlikte çalışırken, Kasımpaşa maçında sağ ayak bileğinden sakatlanan ’ın tedavisine devam edildi. Sağ üst iç adalesinde zorlanma olan tedavisinin ardından yenileme antrenmanında takımla birlikte çalıştı. ’ün tedavisi sağlık merkezinde devam ederken, tedavisinin ardından sahada özel olarak çalıştırıldı.
582827
Baba Garipoğlu'nun avukatı: "2 ailenin dramı"
'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun tutuklu babası Nida Garipoğlu'nun avukatı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, bu olayın çok trajik olduğunu belirterek, iki ailenin dramının söz konusu olduğunu söyledi. Feyzioğlu, Nida Garipoğlu'nun soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a ek ifade vermesinin ardından Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi önünde gazetecilere açıklama yaptı. "Bu çok trajik bir olay. Her iki ailenin de dramı söz konusu" diyen Feyzioğlu, bir cinayeti, gencecik bir insanın öldürülmesini küçük göstermenin söz konusu olamayacağını kaydetti. Feyzioğlu, "Ama öbür tarafta bu olayların dışında olan, olay öncesinde, sırasında ve sonrasında bambaşka bir yerde olduğu bütün dosya içeriğine göre sabit olan bir insan, üstelik evladı böyle bir olaya karıştığını ifade etmiş, bunun da bir baba için büyük bir trajedi olduğunu herkesin görmesi lazım. Anayasa'da temel haklar yazılıdır. Bu temel hakların arkasında parantez açılıp, 'Nida Garipoğlu hariç' yazmıyor. yüzden bir hak temel haksa bu herkes için haktır. Cezalar şahsidir, ceza sorumluluğu şahsidir. Olay sırasında bambaşka bir yerde olduğu sabit olan, aynı anda iki yerde birden bulunması fizik kuralları gereğince imkansız bir insanın cinayete, adam öldürmeye iştirakten dolayı hala tutuklu kalmasını açıkçası müdafi olarak, bir hukukçu olarak doğru görmek veya kabullenmek mümkün değil" dedi. Feyzioğlu, dosyada gizlilik kararı bulunduğunu, bu karar nedeniyle dosya içeriğini incelemelerinin, telefon kayıtlarını görmelerinin ve ifadeleri okumalarının mümkün olmadığını belirterek, bu gizliliğin savunma hakkını ellerinden aldığını öne sürdü. Bir taraftan da dosya içeriğini bir müdafi olarak basından takip etmek zorunda kalmalarının adil savunma hakkıyla açıklanamayacağını ifade eden Feyzioğlu, bunu müvekkili Nida Garipoğlu'ye anlatmalarının mümkün olmadığını söyledi. Feyzioğlu, müvekkili Nida Garipoğlu'nun bugünkü ifadesinde, önceki ifadelerini tekrar ettiğini belirterek, "Ancak olay günü biliyorsunuz oğlu yakalanmamıştı ve ifade vermemişti. Bugün artık ifade vermiştir ve ifadesinde gazetelerde okuduğunuz için sakınca görmüyoruz, bu olayı kendisinin işlediğini söylemiştir. Anayasa'ya göre, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, hiç kimse kendi çocuğunu suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz" dedi. Feyzioğlu, "Beyanda bulunmama hakkı vardır. Nida Garipoğlu, daha önceki ifadelerinde bu hakkını kulanmıştı, ama oğlu gelip olayı anlattıktan sonra N.G. bugünkü ifadesinde, 'bana son anda böyle bir durumdan bahsetti, daha sonra arabadan indi' şeklinde ifade vermiştir. N.G, bunun dışında hiçbir beyanda bulunmamıştır" diye konuştu. Gazetecilerin, Nida Garipoğlu ile oğlu Cem Garipoğlu'nun ifadelerinde çelişkili noktalar bulunduğunu söylemeleri üzerine Feyzioğlu, "Müvekkilim ile oğlunun ifadeleri arasında çelişen hemen hemen hiçbir nokta yoktur. Bunların ayrıntılarını dava sürecinde mahkeme ve hakimler inceleyecektir. Onun dışında ince ince delilleri tartışmaya dökmek çok doğru değil" diye konuştu. 'e başvuru hazırlığı Avukat Feyzioğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (), bu kadar uzun bir süre müdafilerin dosyayı görememesi, hakim huzuruna çıkılmadan aylarca insanların hürriyetlerinden mahrum edilmesi, cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edilmesi gibi hak ihlali olarak gördüğü tüm konuların Nida Garipoğlu ile ilgili soruşturmada söz konusu olduğunu ileri sürerek, bu konulara ilişkin 'e başvurmak üzere hazırlıkların tamamlandığını söyledi. Feyzioğlu, gazetecilerin, Nida Garipoğlu'nun telefon kayıtlarına ilişkin sorusu üzerine de "Müvekkilim bu konuda herhangi bir cevap vermemiştir" dedi.
582940
G-8'den İran'a uranyum için ay süre
Sanayileşmiş ülkenin oluşturduğu G-8'lerin dönem başkanı İtalya'nın Dışişleri Bakanı Frattini, üye ülkelerin dışişleri bakanlarının dün gece ''İran'a bir şans daha verilmesi'' için fikir birliğine vardıklarını bildirdi. Frattini, dışişleri bakanlarının vardığı gayrıresmi anlaşmanın yıl sonuna dek her ay gözden geçirileceğini kaydetti. Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de İran'ın nükleer programıyla uluslararası topluma meydan okuması durumunda, bu ülkeye yönelik yaptırımların ''kaçınılmaz'' olabileceğini ifade ederek, Tahran yönetimine olası yeni yaptırımlar konusunda ABD'ye destek olacağının sinyalini vermişti.
581344
Ermeni açılımı konusu 10 Ekim'de Meclis'te
Ermeni açılımı konusu 10 Ekim'de Meclis'te Ermeni açılımı konusu 10 Ekim'de Meclis'te Yahya BOSTAN NEW YORK 24.09.2009 Başbakan Erdoğan, New York'ta Princeton Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada Ermeni protokolünün milli maçtan iki gün önce 10-11 Ekim'de TBMM'ye getirileceğini söyledi Başbakan Tayyip Erdoğan, New York'ta 'demokratik açılım' ve Ermenistan ilişkilerini değerlendirdi. Princeton Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada Erdoğan, Ermeni protokolünün Türkiye ile Ermenistan takımları arasında 14 Ekim'de yapılacak milli maçtan iki gün önce TBMM'ye getirileceğini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu: "Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşmeler görülmemiş bir heyecanla devam ediyor. Türkiye ve Ermenistan arasındaki bu adımlar İsviçre'nin araya girmesiyle çok önemli bir noktaya gelmiş vaziyette. Burada ön yargılar öne çıkmazsa, iç siyaset düşünülerek adım atılmazsa inanıyorum ki paraf edilmiş olan anlaşma parlamentoya gelecektir. Ayın 10'u ya da 11'inde bu adımlar atılmış olacaktır." Konuşmasında 'demokratik açılım' konusuna da değinen ve "Açılımın hepsi bir anda olmaz. Hazmede hazmede ilerlememiz gerekiyor" diyen Erdoğan, "Azami sorunları çözüp asgariye indirmek istiyoruz. Bu Kürt açılımı değil, demokratik açılım. Azınlıkların hakları da bu açılımda yer alacak" diye konuştu. Başbakan, konuşmasında 'Yeni bir küresel düzen' ihtiyacına da vurgu yaparak şunları söyledi: "Yeni küresel düzen bir zarurettir. Herkesi kucaklayan adil, paylaşımcı farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir düzen olmalıdır. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına ihtiyaç vardır." BM ve uluslararası hukuku da eleştiren Erdoğan, uluslararası hukukun kağıt üzerinde olduğunu, uygulamada adaletsizlikler olduğunu kaydetti ve "Adalet istiyoruz" dedi. KORUMALAR KAVGA ETTİ Başbakan Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki ilk gününde ise korumaları ile ABD Başkanı Barack Obama'nın Amerikan gizli servisine (Secret Service) bağlı korumaları birbirine girdi. Erdoğan, güvenlik gerekçesiyle, Bill Clinton tarafından organize edilen "G- 20 Zirvesi ve Küresel Etkileri" konulu konuşmayı iptal ederek oteline geri döndü. Sheraton Oteli'ne giderken konvoyu ABD'li gizli servis elemanlarınca ABD Başkanı Obama'nın otelden ayrılmak üzere olduğu gerekçesiyle durdurulan Erdoğan, araçtan inerek Türk korumalar ve ABD'li gizli servis elemanları ile birlikte otele yürümeye başladı. Otele 30 metre kala Obama'nın korumaları Erdoğan'ın otele girişine engel olmak istedi. Türk korumalar ve Amerikalı korumalar arsında sözlü tartışma ve itiş kakış yaşandı. Erdoğan'ın, bir Amerikalı korumaya kızarak elini geri ittiği iddia edildi.Ermeni açılımı konusu 10 Ekim'de Meclis'te
581842
BM, Honduras'a desteğini çekti
BM'nin, Honduras seçim kuruluna verdiği teknik desteği askıya aldığı bildirildi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un sözcüsü Michele Montas, Ban'ın, Honduras seçim kuruluna verdiği teknik desteği, kasım ayında yapılması takvime bağlanan başkanlık seçiminin, ülkenin içinde bulunduğu kargaşa nedeniyle güvenilir olmayacağı anlamına geldiği gerekçesiyle askıya aldığını duyurdu. Montas, Ban'ın aldığı kararın geçici olduğunu belirtti, ancak ne zaman sona ereceği konusuna açıklık getirmedi. BM'nin, Honduras seçim kuruluna verdiği, seçim merkezlerindeki personelin eğitimi, oyların çabuk sayımı konusundaki bir projeyle toplumsal cinsiyet ve kamu enformasyonu sahalarında eğitim verilmesi konularını içeren teknik destek 2008 yılında başlamıştı. BM, söz konusu teknik destek çerçevesinde Honduras seçim kuruluna 1,3 milyon dolar fon sağlama sözü vermişti.
582325
İsrail'in yarışmasına 'Batı Şeria' engeli
İspanya İskan Bakanlığı yetkilisi, İsrail'in Batı Şeria'daki inşaat faaliyetlerine karşı çıkan AB politikasıyla aynı çizgide hareket ettiklerini ve bu doğrultuda, Batı Şeria'daki Ariel Üniversitesinden gelen İsrailli akademisyenlerin yarışmadan diskalifiye edildiğini söyledi. Yarışma, ABD Enerji Bakanlığının sponsorluğunda yapılıyor. İsrail, tüm eleştirilere rağmen Batı Şeria'daki yerleşim projelerine devam etmek ve bu politikasıyla Filistin tarafıyla barış görüşmelerinin önünü tıkamakla suçlanıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Batı Şeria'daki inşaatlar devam ettiği sürece İsrail ile görüşmeyi kabul etmeyeceklerini söylemişti.
582179
Emniyetten Hizbullah'ın militan profili
Bu örgütlerin kullandığı çocukların yüzde 12’si 14 yaşından küçük, yüzde 42’si ise 14-17 yaş aralığında. Sadece yüzde 7’si üniversite mezunu. Yüzde 57 gibi ezici bir çoğunluğu ise işsiz. İRA deneyimlerinden faydalanıldı İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA)- İngiltere arasında müzakereleri yürüten Lord John Alderdice’in deneyimlerini İçişleri Bakanlığı bürokratları ile Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele uzmanlarına aktarmasına olanak sağlayan UTSAM, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da etkin olan, metropollerde ise eleman kazanma faaliyetlerine hız veren Hizbullah konulu bir dizi çalıştay düzenledi. ‘Örgütle etkin mücadelenin ilk evresinin örgütün faaliyetlerini bilimsel analizlere dayanan strateji ve yöntemlerle irdelemek olduğu’nun altını çizen UTSAM, Hizbullah’ın örgüt ve eleman profilleri çıkarttı. Terörle mücadelede görevli güvenlik ve istihbarat birimlerinin yanı sıra ilgili başka kurumların yürüttükleri çalışma ve uygulamalar da analiz edildi. Örgütün eleman kazanmada kullandığı stratejiler, örgütün eleman temininde hedef aldığı kitlenin profili ve yeni üyelerin radikalleşme süreçleri detaylı olarak incelendi. Psikolojik yönden de katkı Çalıştaylara, UTSAM, EGM İstihbarat Dairesi Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Kliniği Şefliği, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı (TEM), Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra İçişleri, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan temsilciler katıldı. Çalıştayların ardından hazırlanan ‘Dini İstismar Eden Terör Örgütleri İle Mücadelede Önleme Stratejileri Çalıstayı Değerlendirme Raporu’nda örgüt mensuplarının yaşları, eğitim ve iş durumları detaylarıyla anlatıldı.
582128
Belediye personeli güreşçi idmanıyla işbaşı yapıyor
Yalova Belediyesi'nde çalışan personelin işe daha zinde başlaması için geçtiğimiz yıllarda yapılan sabah sporu uygulaması yeniden başlatıldı. Mesai başlamadan dakika önce toplanan belediye personeli, Avrupa ve Dünya Güreş Şampiyonu Ali Kayalı eşliğinde sabah sporunu yapıyor. Spora Belediye Başkanı Yakup Bilgin Koçal ve Belediye Başkan Yardımcıları da katılıyor. "Geçtiğimiz yıllarda uygulamaya başladığımız ve uzunca bir süre ara verilmiş olan sabah sporuna yeniden başladık." diyen Belediye Başkanı Yakup B. Koçal, "Çok basit ama üzerimizdeki sabah mahmurluğunu atacak hareketler yaparak personelimizin işine daha zinde başlamasını sağlıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda bunun fayda sağladığını gördük. Bu nedenle tekrardan bu uygulamayı başlatmayı uygun gördük." dedi. Sabah sporunun yanı sıra personelin bu vesile ile bir araya gelerek daha çok kaynaştığını belirten Başkan Koçal, bundan sonra Yalova Belediyesi çalışanları olarak her sabah dakika ayırarak basit ancak kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak sabah sporu ile mesaiye başlayacaklarını kaydetti.
582698
Romanya Cumhurbaşkanı tek meclis istedi
Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu, parlamentonun tek meclise düşürülmesi için referandum çağrısında bulunarak, "daha az milletvekilinin daha az yolsuzluk demek" olduğunu söyledi. Basescu yaptığı açıklamada, parlamentonun 300 sandalyeli tek meclise düşürülmesi ve milletvekili sayısının azaltılmasının, para tasarrufu sağlayacağını, daha az sayıda üst düzey politikacı rüşvet olaylarına karışacağından yolsuzluğun azalacağını ifade etti. Basescu, referandumun 22 Kasımda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı gün düzenlenmesini de talep etti. 2005 yılında hakkında yolsuzluk soruşturması açması üzerine parlamentoyla arası bozuk olan Basescu, suçlamalarla ilgili yapılan referandumda halk tarafından aklanmıştı. Romanya parlamentosunun alt ve üst meclislerinde toplam 471 sandalye bulunuyor.Hava Durumu
581568
"Geldiğime pişmanım"
"Geldiğime pişmanım"'den 'a geri dönen açık konuştu. Tecrübeli futbolcu, siyah-beyazlı takıma tekrar katılmış olmaktan memnun değil. 'nin bu sözleri, Beşiktaşlıları kızdıracak. Sezon başında 'den Başkan 'in yoğun çabalarına cevap vererek 'a geri dönen millî futbolcu, aldığı karardan pişman. Gazete Telegol'ün haberine göre Nihat, yenilgiyle sonuçlanan maçının ardından yakın arkadaşlarıyla biraraya gelerek bazı itiraflarda bulundu. Nihat'ın, "Beşiktaş'a döndüğüm için şu an çok pişmanım. 'da kalsaydım bu sıkıntıları yaşamazdım" dediği kaydediliyor. Eğer bu haber doğruysa, Kongre'ye hazırlanan Başkan Yıldırım Demirören, kötü sonuçların ardından bir de Nihat darbesi yemiş olacak.
581980
Okul kantinlerine ve servislere uyarı
Okul kantinlerine ve servislere uyarı Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar, çocukların beslenmesi ve sağlığı açısından okul kantinlerindeki yiyeceklerin riskli ve tehlikeli olduğunu belirterek, "Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği açısından okul kantin ve kafeteryalarda sağlığa zararlı yiyecek ve içeceklerin yerine sağlıklı beslenmeye uygun yiyecek ve içecek satılması sağlanmalıdır" dedi. THD Genel Başkanı Çakar, 2009-2010 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla bir basın toplantısı düzenledi. Okul öncesi eğitim-öğretimle ilköğretim okulları ve liselerin eğitim-öğretime başladığı bugün çocukların önemli risk ve tehlikelerle karşı karşıya kaldığını belirten Çakar, çocukların beslenmesi ve sağlığı açısından riskli ve tehlikeli olan okul kantin ve kafeteryalarında satılan yiyecek ve içecekler, okul servis araçlarının uygun olmayan hizmetlerinden kaynaklanan sorunlar ve sağlığa uygun olmayan okul malzemeleri yönünden risk altında olduklarını söyledi. Öğrencileri taşıyan okul servis araçlarının büyük bir çoğunluğunun tam olarak Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği'ne uygun taşıma hizmeti veremediğini ifade eden Çakar, okullarda şu an yönetmeliğe uygun olmayan birçok servis aracının hizmet verdiğini kaydetti. Araç kullanan birçok şoförün yönetmelikte belirtilen niteliklere uygun olmadığını dile getiren Çakar, birçok servis aracında da rehber personelin bulundurulmadığını söyledi. Son yönetmelik değişikliği ile okul servis aracı yaşının 12'den 20'ye çıkarıldığını hatırlatan Çakar, tüketicinin korunması hakkındaki yasada bu araçların kullanım ömrünün 10 yıl olduğuna dikkat çekti. Çakar, sözlerine şöyle devam etti: "Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği açısından okul kantin ve kafeteryalarında sağlığa zararlı yiyecek ve içeceklerin yerine sağlıklı beslenmeye uygun yiyecek ve içecek satılması sağlanmalıdır. Sağlıksız yiyecek ve içeceklerin yerine sağlıklı beslenmeye uygun yiyecek ve içecek satılması sağlanmalıdır. Sağlıksız yiyecek ve içeceklerin okul kantin ve kafeteryalarında satılması yasaklanmalı, bu tür yiyecek ve içeceklerin reklamlarının ise sabah saat 09.00, akşam saat 22.00 arası yapılmaması konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Okul servis araçlarının mevcut yönetmeliğe tam olarak uygun hizmet verebilmesi için gerekli tüm önlemler alınmalı, bu konuda ilgili kuruluşlar arasında eş güdüm sağlanmalıdır. Yönetmelik değişikliği ile getirilen 20 yaş sınırı 10 yaşına indirilmelidir. Sağlıksız okul malzemelerinin çocuklara satılması önlenmeli ve yasaklanmalıdır."
581977
Bilge Köyü'nün 20 yetimi ders başı yaptı
Köy öğretmeni Sadık Akbulut gözetiminde sıraya giren öğrencilerin okuduğu İstiklal Marşı eşliğinde bayrak göndere çekildi. Andı okuyan öğrenciler daha sonra sınıflarına alındı. Okulda tek sınıfta 5'li eğitim yapılırken, getirilen kırtasiye malzemeleri öğretmen Sadık Akbulut tarafından öğrencilere dağıtıldı. Saldırıda hayatını kaybeden tek öğrenci çocuk olan yaşındaki Ayşe Çelebi'nin oturduğu sıranın hala boş durması gözlerden kaçmadı. Daha önce 40 öğrencinin eğitim gördüğü okulda, Ayşe'nin hayatını kaybetmesi ve olayın zanlılarının aileleriyle göç etmesi nedeniyle eğitim sezonu 20 öğrenci ile başladı. Anne ve babalarını kaybeden 20 öğrencinin en büyük sevinci ise okula yeniden başlamak oldu. Öğretmenlerini ve okullarını özlediklerini belirten öğrenciler, çok okuyup adam olmak istediklerini söylediler. Saldırıda anne ve babasını kaybeden 10 yaşındaki Ayşe Çelebi, okula başlamaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, anne ve babasını çok özlediğini anlattı. İstanbul Daruşşafaka Okulu'ndan gelen Remziye Çelebi ise okuyup hakim olmak istediğini söyledi. Çelebi, "Anne ve babamı katledenlere hak ettikleri cezayı vermek için okuyup çalışacağım. Okulumu arkadaşlarımı ve öğretmenimi özlediğim için buraya okula geldim." dedi. Okulunu ve öğretmenini özlediğini belirten Hasret Çelebi de savcı olmak ve anne ve babasını öldürenlere gereken cezayı vermek istediğini ifade etti. MUHTAR ÇELEBİ: MEDYA BİZİ UNUTMASIN Saldırıda yetim kalan 62 çocuğa hem anne hem baba olan Bilge Köyü muhtarı Abdurrahman Çelebi, özellikle medyanın Münevver Karabulut olayında duyduğu hassasiyeti Bilge köyünde de göstermesini istedi. Öğrencilerle okula gelen muhtar Abdurrahman Çelebi, "Okulların başlaması ile öğrencilerimiz yeniden eğitime başladı. Anne ve babasız bir şekilde okula geldi. Onları yalnız bırakmamak için ben de okula geldim." dedi. Medyaya sitem eden Çelebi, Bilge köyünde yaşanan katliamın arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılmasını istedi. Çelebi, "Bu, sıradan bir olay değildir. Katillerin arkasındaki güçleri ortaya çıkarmak için medyaya büyük görev düşmektedir. Münevver Karabut cinayetinde nasıl medya, katili ve onun arkasındaki karanlık güçleri çıkardıysa Bilge köyünde de katillerin arkasındaki güçlerin çıkarılması gerekir. Burada medyaya büyük işler düşmektedir. Medya bizi ikinci planda bırakmasın. Bu çocukların hakkını arasın." ifadelerini kullandı. Köy öğretmeni Sadık Akbulut, yeni eğitim sezonuna 20 öğrenci ile başladıklarını belirtti. Akbulut, "Çocuklarımızın kitaplarını dağıttık. Onları artık eğitime hazır hale getirmek için bugünden itibaren ders başı yaptık. Bu çocukları artık eğitimle rehabilitasyon edeceğiz. Onlarınr acılarını unutturmak için elimden geleni yapacağım." şeklinde konuştu.
582371
Bank Asya 1. Lig'de maçlar belli oldu
Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Bank Asya 1. Lig'de 7., 8. ve 9. hafta maçlarının programı şöyle: 7. Hafta: 03 Ekim Cumartesi: 19.00 Altay-Kocaelispor (Alsancak) 04. Ekim Pazar: 15.00 Kartalspor-Orduspor (Kartal) 15.00 Bucaspor-Adanaspor (Yeni Buca) 15.00 Giresunspor-Hacettepe 15.00 Kayseri Erciyesspor-Mersin İdman Yurdu (Büyükşehir Belediyesi Kadir Has) 15.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Çaykur Rizespor (GASKİ Spor Tesisleri) 15.00 Samsunspor-Boluspor (Samsun 19 Mayıs) 15.00 Konyaspor-Karabükspor (Büyükşehir Belediye Atatürk) 05 Ekim Pazartesi: 20.00 Dardanelspor-Karşıyaka (18 Mart) 8. Hafta: 10 Ekim Cumartesi: 19.00 Karşıyaka-Konyaspor (Alsancak-Seyircisiz) 11 Ekim Pazar: 15.00 Orduspor-Bucaspor (19 Eylül) 15.00 Karabükspor-Kartalspor (Necmettin Şeyhoğlu) 15.00 Boluspor-Giresunspor (Bolu Atatürk) 15.00 Mersin İdman Yurdu-Dardanelspor (Tevfik Sırrı Gür) 15.00 Adanaspor-Samsunspor (5 Ocak) 15.00 Hacettepe-Altay (Cebeci İnönü) 15.00 Kocaelispor-Gaziantep Büyükşehir Belediyespor (İsmetpaşa) 12 Ekim Pazartesi: 20.00 Çaykur Rizespor-Kayseri Erciyesspor (Yeni Rize) 9. Hafta: 17 Ekim Cumartesi: 19.00 Konyaspor-Mersin İdman Yurdu (Büyükşehir Belediye Atatürk) 18 Ekim Pazar: 19.00 Dardanelspor-Çaykur Rizespor (18 Mart) 15.00 Kartalspor-Karşıyaka (Kartal) 15.00 Orduspor-Karabükspor (19 Eylül) 15.00 Altay-Boluspor (Alsancak) 15.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Hacettepe (GASKİ Spor Tesisleri) 15.00 Giresunspor-Adanaspor 15.00 Bucaspor-Samsunspor (Yeni Buca) 19 Ekim Pazartesi: 20.00 Kayseri Erciyesspor-Kocaelispor (Büyükşehir Belediye Kadir Has)
581505
Polis, çip ve parmak izli kimliğine kavuşuyor
Kimliklere yerleştirilen mikroçiplerde emniyet mensubunun göreviyle ilgili bilgileri ve parmak izleri bulunacak. Kimliğin sahtesinin yapılması mümkün olmayacak. 2009'un Mart ayında İçişleri Bakanlığı'nca alınan bir kararla 200 bin polis memurunun kimliklerinin yenilenmesi kararlaştırıldı. Bu bağlamda il emniyet müdürlüklerinde çalışma başlatıldı. Olay yeri inceleme şube müdürlüklerinde polislerin 10 parmak izleri alındı. Ayrıca sivil polisler de dahil bıyık ve sakalsız fotoğrafları yeniden çekildi. Bu işlem ülke genelinde aya yakın bir sürede tamamlandı. Emniyet kaynaklarından edinilen bilgilere göre yeni kimlik kartları teknolojik donanımı barındırıyor. Kartlar özel plastik kaplamadan oluşuyor. Mikroçip, görünmeyecek şekilde kartın içine yerleştirilecek. Mikroçiplerde kart sahibi polis memurunun, parmak izi, kimlik bilgileri, görev yeri, sicili, kan grubu, görev yaptığı yerler gibi bilgiler bulunacak. Yeni kimliklerin sahtesinin yapılması mümkün olmayacak. Fotoğraf özel olarak yerleştirilecek ve özel bir soğuk damgaya sahip olacak. Yeni kimlikler kamuoyuyla da paylaşılarak vatandaşın bilgilendirilmesi sağlanarak kandırılmaların önüne geçilecek. Öte yandan polislerin parmak izleri Otomatik Parmak İzi Sistemi'ne de (AFPS) aktarıldı. Ayrıca parmak izleri ve fotoğraflar polisin iletişim ağı POL-NET'e de yüklendi. ALPER SANCAR ANKARA
581764
Arda savaşı
Arda savaşı TAKVİM Giriş Saati Güncelleme Süper Lig'de müthiş bir şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray ve Fenerbahçe arasında Arda Turan savaşının çıkması an meselesi. Cimbom'un kaptanı Arda Turan'ı transfer etmek isteyen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın önceki gün genç yıldız ile bir araya gelmesi Sarı-Kırmızılı camiada büyük tepkilere yol açtı. Başkan Adnan Polat, Arda'nın transferi için çok net ve sert açıklamalar yaptı. Arda hemen Polat'ı aradı! Arda'nın sözleşmesinin sürdüğünü ve yurt içinden bir takıma satmalarının mümkün olmadığını belirten Polat, "F.Bahçe'nin oyuncumuzla görüşmesi etik değil. Aziz Başkan bu sevdadan hemen vazgeçmeli. Yoksa tepkimiz farklı olacak" dedi. Arda'nın, Yıldırım'la görüşmeden sonra hemen Polat'ı arayarak bilgi verdiği de öğrenildi. G.Saray'da tepki büyük F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'la G.Saray'lı Arda Turan'ın önceki gün İstinye Park'ta buluşması gündeme bomba gibi düştü. G.Saray, cephesinde Yıldırım'a büyük tepki var.
581744
Demokratik açılıma Hollywood desteği
FEHMİ KORU Demokratik açılıma Hollywood desteği AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, Oscar ödüllü ünlü Hollywood yıldızı Kevin Costner'ın 'demokratik açılım' çalışmalarına tam destek verdiğini, bu konudaki görüşlerini 16 Ekim'de yapacağı Türkiye ziyaretinde dile getireceğini açıkladı. Zaman GazetesiSözen, yaptığı yazılı açıklamada, Costner'ı Ekim günü yapılacak AK Parti Büyük Kongresi'ne davet ettiklerini belirtti. Kamuoyunun yoğun bir biçimde tartıştığı demokratik açılım konusundaki gelişmeleri Costner'ın da izlediğini bildiren Sözen, "Costner, bizimle temas kurarak, 'Türkiye'nin demokratikleşmesi ve insan haklarına verdiği değerin yeni bir ifadesi olan demokratik açılımı candan desteklediğini' söyledi. Kendisini Ekim'deki kongreye davet ettik. Ancak Avrupa turnesinden dolayı çok arzu ettiği halde Türkiye'ye gelmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Bunun yerine 16 Ekim'de Türkiye'ye gelmeyi planladığını, geldiğinde de demokratik açılıma desteğiyle ilgili net mesajlar vereceğini kaydetti." ifadelerini kullandı. Costner, 2007 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından verilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmış, bu yıl başında ise Türk Hava Yolları'nın business class hizmetini tanıtan reklam filminde oynamıştı. ANKARA ZAMAN 24.09.2009 POLİTİKA
581363
MHP: Org. Başbuğ, hükümeti uyarsın
Org. Başbuğ, hükümeti uyarsınÖNDER YILMAZ Ankara güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Grup Başkan Vekili Başkanı Org. ’un bölünme tehlikesinin olmadığını söylemesi ve halka tele-vizyonlardaki açık oturum programlarını izlememe tavsiyesinde bulunmasını, “Bölünme endişesi açık oturumlardan değil, hükümetin siyasi düşüncesi ve icraatlarından kaynaklanıyor” sözleriyle değerlendirdi Vural, şunları kaydetti: “Bölücülük endişelerini biz de paylaşıyoruz. ’dan isteğimiz, endişeleri, anayasal kurumlarda paylaşarak, ’yi yanlış yola götüren hükümetin bu yoldan döndürülmesi konusunda kurumsal anlamda uyarılarını yapmasıdır.” ’li Hakkı Süha Okay da Başbuğ’un açıklamasındaki ‘izlemeyin, dinlemeyin’ düşüncesine katılmadığını söyledi.
581367
PKK, açılıma ‘sözde’ dedi
açılıma ‘sözde’ dediNamık Durukan güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Hükümetin açılımını eleştiren süreçte ciddi ve tutarlı bir yaklaşım ortaya konulmadığını belirterek, önümüzdeki haftalarda durum değerlendirmesi yapılacağını açıkladı Adını olarak değiştiren Yürütme Konseyi, eylemsizlik kararını gözden geçireceğini duyurdu. Fırat Haber Ajansı’na göre, hükümetin açılımının ‘sözde’ olarak değerlendirildiği açıklamada, çatışmasızlık sürecinin devam edip etmemesinin ’nın operasyonlarına bağlı olduğu belirtilerek şöyle denildi: “Hareketimiz, 13 Nisan’da başlattığı tek taraflı çatışmasızlık sürecini üç kez uzatarak Kürt sorununun çözümündeki tutarlılığını ortaya koydu. Altı ayda küçümsenemeyecek gelişmeler yaşanmıştır. Devleti, Cumhurbaşkanlığı ve düzeyinde, Kürt sorununun varlığını ve çözümün gerekliliğini açık bir biçimde ifade etmek durumunda kalmıştır. AKP hükümeti ve Türk devleti ‘’ ve ‘demokratik adıyla bu sürece yaklaşım gösterse de, giderek daraltılmış ve ‘milli birlik projesi’ diyerek tasfiye amacını devam ettirdiğini ortaya koymuştur. Önümüzdeki haftalarda yeni bir durum değerlendirmesini yapma temelinde sonuçlarını kamuoyuna açıklayacağız.
582430
13 kurşunda ölmedi! Kedidir kedi
İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, "Smokey" adındaki kedi, ortadan kaybolduktan gün sonra Viktorya eyaletinin merkezindeki Maryborough şehrinde yaşadığı eve kanlar içinde geri dönmeyi başardı. Yetkililer, henüz kim ya da kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen "dehşet verici" eylemde başına ve yüzüne 13 saçma isabet eden kedinin yaralarına rağmen eve dönüş yolunu bulabilmesinin oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtti.
581575
Amerika, İsrail savaş uçaklarını vuracak mı?
Israrla dikkat çekmeye çalışıyorum; birkaç aydır hem bölgemizde hem de küresel ölçekte çok önemli, etkileri uzun süre devam edecek gelişmelere tanık oluyoruz. Fazla gürültülü olmadığı ve Türk medyasında detaylı takip edilmediği için gelişmeleri hakkıyla izlememiz mümkün olmuyor. Oysa sonuçları şok edici biçimde kendini gösterdiğinde, ani değişimler kapımıza dayandığında, "bu da nereden çıktı" diyeceğimiz kesin. Dünyanın kırılma noktası Türkiye-İran sınırına kayıyor. Bütün bölgede köklü değişimlere yol açacak bir gelişme bu. Doğu Avrupa için planlanan füze kalkanı bu değişim çerçevesinde bölgemize taşınıyor. Batı tarafında kalanlar arasındaki ihtilaflar birer birer ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Türkiye'nin stratejik pozisyonu yeniden tanımlanıyor. Bu durum Türkiye'nin bölge ile entegrasyonu için elverişli bir ortam oluşturuyor. Küresel değişimle Türkiye'nin uzun vadeli hesapları ciddi oranda örtüşüyor. Soğuk Savaş sonrasının "Düşman İslam" tezi yerini yeniden "Ortak İslam" tezine terk ediyor. Türkiye'nin bölgesel nüfuzu arttıkça İsrail'in alanı daralıyor. Tabii bunlar bugünkü görüntü, yarın neler değişecek hep birlikte göreceğiz. İran'a saldırı ve füze kalkanı konusundaki tartışmaları dün aktarmıştık. Hedefin İran olduğunu, Çin'i dizginleme düşüncesi içerdiğini, bu durumun İslam dünyasında derin bir bölünmeye yol açabileceğini, İran'ın silahlanmasının korkunç bir silahlanma yarışı başlattığını, bölge halklarının on milyarlarca dolarının Batı ekonomilerine akıtılacağını, yeni gelişmelerin İran'a saldırı seçeneğini zayıflattığını, bunun yerine bu ülkeye sıkı tecrit uygulanacağını, İsrail'in bir delilik yapmasından endişe edildiğini ve bu ülkenin sakinleştirilmeye çalışıldığını belirtmiştik. Bu dönemde, Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin bu kadar mükemmel seyretmesi elbette olağanüstü bir başarı olarak not edilmeli.
581795
Kaddafi, BM Genel Kurulunu esir aldı
Konuşma yapmak için geldiği kürsüyü ve Genel Kurulunu uzun konuşmasıyla esir alan Kaddafi, BM Genel Kuruluna katılan diğer liderler tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu. Konuşma yapması için 15 dakikalık süre verilen Libya lideri Kaddafi'nin konuşması tam saat 35 dakika sürdü. ABD basını ''Deli Kaddafi bu kez BM'yi esir aldı '' başlığıyla verdi. Süreyi aştığı için yetkililer tarafından defalarca uyarılan Kaddafi, kürsüden inmeyi, kendisinden önce BM Genel kurulunda konuşan ABD Başkanı Barack Obama'nın da süresini aştığı ve kürsüde tam 40 dakika kaldığı gerekçesiyle defalarca reddetti. Libya liderinin BM Genel Kurulunda gerçekleştirdiği konuşması sırasında, ABD Başkanı Barack Obama ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,, BM Genel Kurulu salonu terketmişti. (ANKA)
581697
Erdoğan'dan öğrencilere 'sorgulamaktan çekinmeyin' mesajı
Erdoğan'dan öğrencilere 'sorgulamaktan çekinmeyin' mesajıANKA Başbakan öğrencilere ders kitaplarından "Soru sormaktan ve sorgulamaktan asla çekinmeyin. Ancak bu şekilde demokrasimizin standartlarını yükseltebilir, ancak bu şekilde ülkemizin yaşam koşullarını daha yüksek seviyeye ulaştırabiliriz" mesajı verdi. Yeni -öğretim yılında öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan ders kitaplarının arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı ’nun öğrencilere mesajı yer aldı. Başbakan Erdoğan mesajında öğrencilere başarılı bir yıl geçirmelerini dilerken bütçeden en büyük payın eğitime ayrıldığını vurguladı. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıldönümü olan 2023’te bölgesinde ve dünyada güçlü, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden biri yapma hedeflerinin olduğunu bildiren Erdoğan, Atatürk’ün işaret ettiği "muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma" daha da yaklaşıldığını, "bu uzun ve meşakkatli yolda" en büyük vazifenin genç nesillerin omuzlarında olduğunu ifade etti. Erdoğan, öğrencilere şöyle seslendi: "Kendinizi en iyi şekilde yetiştirerek, dünyadaki değişim ve dönüşümü çok yakından takip ederek bu vazifenizi en iyi şekilde yerine getireceğinize inancım tamdır. Yönünüz mutlaka geleceğe dönük olsun; ama aynı şekilde tarihimizi, kültürümüzü, geçmişten devraldığımız kültürel mirasımızı öğrenin ve geleceğe taşıyın. Eğitim ve öğretimin yalnızca okulla sınırlı kalmadığını, hayatımızın her anını kapsadığını lütfen unutmayın. Okul dışında da kendinizi geliştirmek, hayata ilişkin her türlü faaliyeti bir öğrenme sürecine dönüştürmek sizlerin ellerinde. İşte bunun için ders kitapları dışında da bol bol okumanızı, araştırmanızı, merakınızı artırıp sorulara cevaplar üretmenizi son derece önemli buluyorum. Soru sormaktan ve sorgulamaktan asla çekinmeyin. Ancak bu şekilde demokrasimizin standartlarını yükseltebilir, ancak bu şekilde ülkemizin yaşam koşullarını daha yüksek seviyeye ulaştırabiliriz." -ÇUBUKÇU’NUN MESAJI- Milli Eğitim Bakanı Çubukçu da mesajında öğrencilere "Öğretmenleriniz, anne-babalarınız ve bu ülke geleceğin ’sinin sizlerin ellerinde kalkınacağına ve büyüyeceğine büyük bir inanç duymaktadır. İnanıyorum ki sizler bu inancın çok ötesinde başarılara imza atacaksınız ve ‘Başöğretmen’ unvanını büyük bir gururla taşıyan Büyük Önder Atatürk’ün özlemini duyduğu Türkiye’nin mimarları olacaksınız" diye seslendi.
581298
Vitrindeki mankene İran ayarı
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Vitrindeki mankene İran ayarı TAHRAN (A.A) İran polisi, mağaza sahiplerine başörtüsüz ve vücut kıvrımları belli olan mankenler kullanmamaları talimatı verdi. Resmi haber ajansı İRNA'nın bildirdiğine göre, İslami giyim tarzından sorumlu ahlak polisi yayımladığı bildiride, "vücut hatları belli olan ve hicap takılmayan mankenlerin dükkanlarda kullanılması yasaklanmıştır" denildi. Bildiride, erkeklerin kadın iç çamaşırı satmasının da yasaklandığı belirtildi. 24.09.2009 DÜNYA
581163
Kaddafi konuştu soğuk rüzgarlar esti!
Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi, 1945'te kurulmasından bu yana BM'nin 65 kadar savaşı önlemede veya müdahale etmede başarısız olduğunu söyledi. Bu yıl 64'üncüsü düzenlenen BM Genel Kurulu toplantılarına ilk defa katılan Libya Lideri Muammer Kaddafi, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesinin veto yetkisinin feshedilmesi veya daimi üyelere daha fazla temsilci atanması yönünde reform çağrısında bulundu. BM'nin kuruluşundan bu yana 65 kadar savaşı önlemede veya müdahale etmede başarısız olduğunu söyleyen Kaddafi, BM Güvenlik Konseyi'nin Güvenlik Konseyi değil "terör konseyi" olarak adlandırılması gerektiğini ifade etti. Kaddafi veto yetkisini elinde bulunduran BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya'nın diğer ülkeleri 'ikinci sınıf' olarak görerek küçümsediğini söyledi. Muammer Kaddafi yanında getirdiği BM şartnamesini içeren kitapçığı göstererek, vetonun BM şartnamesine aykırı olduğunu ifade etti ve üye ülkelere eşitlik sağlanması çağrısında bulundu. İHA kaddafi kıbrıs harekatında bize petrol vermiştir. Sağ olsun. Ama sonrasında bakın Osmanlı elime baktı demiş, daha sonra Erbakan'a çadırında iyice ağırlamıştır!!! Şimdi neredeyse tüm özellikle ortadoğudaki Araplar davos çıkışından sonra R.T.E. hayranı ve bu ülke yönetimleride bundan hiç memnun değil. Kaddafi 'nin bu çıkışı yapmasının nedenleri arasında halklar üstünde bir davos etkisi yaratmak olduğu aşikardır. Ama öyle dayılanmak için kasımpaşalı olmak lazım herhalde, Kaddafi'nin çıkışı etki yapmaz.
582223
Obezite kanserin önde gelen nedeni olabilir
Avrupa'da şişmanlık ve obezitenin, kanserlerin yüzde 8'inden sorumlu olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, obezitenin yayılmasıyla bu oran yükselirken, kanserin temel nedenleri arasındaki ve hormon tedavisinin geriye düşme eğiliminde olduğunu kaydetti. Avrupa Teşkilatı ile Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneğinin toplantısında araştırmasını sunan Manchester Üniversitesinden Andrew Renehan, obezitenin, gelecek on yılda kadınlarda en büyük kanser nedeni olacak kadar hızlı yayıldığını söyledi. Renehan ve meslektaşları, 30 Avrupa ülkesinde şişmanlık yüzünden olduğu düşünülen kanser vakası sayısını belirlemelerini sağlayacak bir model hazırladılar. Bu modele göre, 2002 yılında milyon kanser vakasının 70 bininin yüzünden olduğu hesaplanırken, 2008 itibariyle bu sayının 124 bine çıktığı belirlendi. Şişmanlığa bağlanan kanserlerden yüzde 65'inin kolorektal kanser, menapozlu kadınlarda meme kanseri ve endrometrial kanser olduğu belirtildi. Renehan, 'de yapılan bazı araştırmaların, obezliğin kanserlerin yüzde 20'sinden sorumlu olduğunu gösterdiğini söyledi. Birleşik Krallık Araştırma kurumundan Lucy Boyd da "Şişmanlık veya muhtemelen sigaradan sonra kanserin en büyük nedenlerinden biri" dedi. Bilim adamları şişmanlığın neden kanser riskini artırdığını tam olarak bilmiyorlar ancak bunun hormonlarla bağlantısı olabileceğini düşünüyorlar. Vücudun şişmanladıkça, tümörlerin büyümesine yardım eden östrojen gibi hormonları daha fazla ürettiğine dikkati çekiliyor. Göbekli insanların midelerinde de daha fazla asit biriktiği, bunun da mide bağırsak kanserine yol açabileceği belirtiliyor.
581538
Teoriler bir bir yıkılıyor
Teoriler bir bir yıkılıyor 24 Eylül 2009 Perşembe, 07:16 Son yapılan araştırmalar, daha önce kutup bölgeleri hariç kupkuru olduğu düşünülen Ay yüzeyinde su bulunduğunu ortaya çıkardı. Amerikan uzay kurumu NASA'nın 2008'de Ay'ın yörüngesine oturtulan ilk uydusu Chandrayyan-1'in taşıdığı "Moon Mineralogy Mapper-M3" adlı cihazının yanı sıra Cassini ve Deep Impact uzay araçlarının sağladığı veriler ışığında yapılan araştırmaya göre, Ay yüzeyindeki toprakta, en azından birçok bölgesinde ince bir film tabakası halinde su bulunuyor. Science dergisinde yayınlanan makalede, Ay'ın mineral haritasını çıkarmaya yarayan M3 cihazının, yüzeyden yansıyan ışığı analizi sırasında hidrojen ve oksijene bağlı bir kimyasal elementi belirten uzun dalgalı ışınım tespit ettiği belirtildi. Bunun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan suyun varlığını işaret ettiğini kaydeden Amerikalı bilim adamları, şimdiye kadar ileri sürülen ve Ay'da suyun sadece kutup bölgelerindeki kraterlerin dibinde sürekli karanlık kısımlarda bulunduğuna dair teoriyi ortadan kaldırdığının altını çizdiler. Keşfi yapan araştırmacılar, Dünya'nın tek uydusu Ay'da iki ayrı tür su bulunduğunu belirterek, bunlardan birinin Ay yüzeyine çarpan buzdan meydana gelmiş göktaşları gibi bir dış kaynaktan geldiğini, diğerinin de tamamen Ay kaynaklı olduğunu düşünüyorlar. Ay toprağı ve kayalarının yüzde 45 civarında oksijen içerdiğini, M3 tarafından gözlemlenen hidrojenin ise Güneş rüzgarlarıyla gelmiş olabileceğini tahmin eden bilim adamları, Güneş'in nükleer füzyon sürecinde Ay yüzeyini ışık hızının üçte biri hızla bombardıman eden hidrojen atomu yüklü protonlar yaydığını belirtiyorlar. Bilim adamlarının tahminine göre, Ay toprağının bir tonunun yaklaşık yüzde 25'inde su bulunuyor. 40 yıl önceki Apollo seyahatleri sırasında Ay'dan getirilen toprak ve taş numunelerinde de su izine rastlanmış, ancak bunların taşındığı kapların hermetik (sıkı kapalı) olmamasından, bilim adamları bu su parçacıklarının havadan geldiğini, Ay kaynaklı olmadığını düşünmüşlerdi. Keşfin, bilim dünyasının Ay'a bakışını kökten değiştireceğini belirten bilim adamları, böylelikle Dünya'daki biyolojik yaşamın kaynağı suyun her yerde ortaya çıkabileceği daha dostane bir güneş sistemi görüşünün değer kazanacağına işaret ediyorlar.
582439
Villepin ve Sarkozy arasındaki kavga büyüyor
'nın eski başbakanlarından Dominique de Villepin ve dört zanlı hakkında, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy aleyhine, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce "siyasi komplo" düzenlemek suçlamasıyla açılan davada taraflar sertleşiyor. Davanın 4. gününde, Villepin'in avukatı Olivier d'Antin, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin mahkemeye gelip ifade vermesini isteyeceklerini söyledi. Sarkozy'nin çarşamba günü televizyon kanallarında yaptığı açıklamada müvekkilini suçladığını hatırlatan avukat, "Sarkozy'nin, masumiyet karinesi ilkesini çiğnediğini ve bu yüzden mahkemeye gelip ifade vermesi gerektiğini" iddia etti. Fransız yasalarına göre, dokunulmazlığı olan Sarkozy'nin, mahkemeye gelip ifade vermesi şu anda mümkün değil. Dominique de Villepin, pazartesi günü başlayan duruşmalardan önce basına yaptığı açıklamada, hakkında açılan dava ile ilgili Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi ağır şekilde suçlamış ve "Bana karşı olan, bana saplantısı olan birisi, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy yüzünden bugün ben buradayım. Mahkemeden ismimi temize çıkartarak, Fransız halkı adına özgür bir şekilde çıkacağım" demişti. Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin de davacılardan birisi olarak katıldığı dava 21 Ekim'de sona erecek. Dominique de Villepin, davayla ilgili daha önce sorgu hakimi tarafından sorgulanmıştı. Sarkozy aleyhine düzenlendiği iddia adilen "siyasi komploya" karışmakla suçlanan de Villepin, hakkındaki suçlamaları reddetmişti. Hakkında ön soruşturma açılan Villepin'in bürosu ve evi, yargıç denetiminde polis tarafından iki kez aranmış, bazı belge ve dokümanlara el konulmuştu. Villepin'in, suçlamalarla ilgisi olduğuna dair kanıt bulunması halinde, hakkında yıla kadar hapis ve 45 bin euro'ya kadar para cezası istenmesi bekleniyor. 'da "Clearstream skandalı" ile anılan davayla ilgili olarak, "Villepin'in başbakanlık ve içişleri bakanlığı yaptığı dönemde, gizli servisi kullanarak, cumhurbaşkanı adaylığı yarışındaki rakibi Nicolas Sarkozy'yi yıpratmak istediği" iddia ediliyor.
582826
Cimbom haberi yalanladı
Cimbom haberi yalanladı 1998-2009 2005-2009 Bu sitenin İçerik ve Haber Yönetim Sistemi altyapısı tarafından geliştirilmiştir. Kişisel İşlemler
581266
TSK siyaset yapmasın
FEHMİ KORU TSK siyaset yapmasın CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bayram açıklamalarını, "TSK'nın bu kadar güncel siyasetin içinde yer alması doğru değil" diyerek eleştirdi. ANKARA (A.A) CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'demokratik açılım konusunda televizyonlarda yapılan tartışmaları izlemeyin' yönündeki açıklamasına katılmasının mümkün olmadığını belirtti. Okay, 'TSK'nın bu kadar güncel siyasetin içinde yer almasını doğru görmüyorum' dedi. OTURUM AÇIK OLSUN Düzenlediği sohbet toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Okay, CHP olarak demokratik açılımın TBMM'de tartışılacağı oturumun açık olmasından yana olduklarını söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un bayramda Güneydoğu ziyareti sırasında 'tartışmalara çok da itibar etmeyin, hatta televizyon dahi izlemeyin' yönünde açıklama yaptığının belirtilmesi üzerine de Başbuğ'un basın mensuplarını alarak böyle bir ziyaret yapmasının 'birşeyler açıklamak amacı taşıdığını' ifade etti. Okay, şunları söyledi: 'Sayın Genelkurmay Başkanı '2006 yılındaki açıklamamızın arkasındayız' da diyor. Siyasetçilerin TSK'nın bu tür açıklamalarını siyasi platforma çekip tartışmasını doğru görmüyorum. TSK'nın da bu kadar güncel siyasetin içinde yer almasını doğru görmüyorum. Bu süreç içerisinde 'bu tartışmaları izlemeyin' düşüncesine katılmak mümkün değildir. Vatandaş ister dinler, ister dinlemez.' 24.09.2009 POLİTİKA
581349
Ağrıya duyarsız bebek dilini yedi
Ağrıya duyarsız bebek dilini yedi 24.09.2009 Mardin'de nadir görülen bir sinir sistemi hastalığına sahip olan 20 aylık bebek dilini ve parmaklarını ısırıyor. Dişlerine kaplama yapıldı Tıpta nadir görülen rahatsızlıklardan biri olarak bilinen ağrıya duyarsızlık sendromu olan bir bebek, dilini ve parmaklarını yemeye başlayınca, diş doktoru tarafından dişleri kaplanarak, kendisine daha fazla zarar vermesi önlendi. Mardinli bir ailenin 20 aylık erkek bebeği M.E, dişleri çıkmaya başladıktan sonra ilk olarak dilinin ucunu ve parmaklarını yemeye başladı. Dil ucunu yiyerek kalıcı hasar yaratan ve parmaklarını ısırmaya başlayan bebeğin ailesi, başvurdukları bir nöroloğun teşhisi koymasının ardından önlem alınması için Dicle Üniversitesi (DÜ) Diş Hekimliği Fakültesi'ne başvurdu. KALICI ZARAR Hastanın tedavisini Pedodontoloji Servisi'ndeki arkadaşlarıyla yapan DÜ Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Behiye Bolgül, bebeğe ağrıya duyarsızlık sendromu teşhisi konulduğunu söyledi. Hastalığın çok nadir görülen bir sinir sistemi hastalığı olduğunu, ağrı ve ısıya duyarsızlık ve sık tekrarlayan yüksek ateş belirtilerinin bulunduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Bolgül, çocuğun kendisine zarar vermeye başladığını gören ailenin, konulan teşhisin ardından M.E'yi kendilerine getirdiğini belirterek, şunları anlattı: "Mardin'den gelen aile, 20 aylık bebeği, dilini ve parmaklarını yemeye başlaması üzerine bize getirdi. Çocuk ağrıya karşı duyarsız olduğu için herhangi bir acı duymadan vücuduna zarar verebiliyor. Bu rahatsızlık, genellikle iğne yapılırken çocuğun acı duymamasıyla fark ediliyor. M.E'nin ailesi de bunu fark etmiş, ayrıca çocuk çok sık ateşli hastalık geçirmiş. Çocuk bize getirildiğinde, ön dişleriyle dilinin ucunu koparmış, parmaklarına zarar vermişti.'' 'KONUŞAMAYABİLİR' D.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Behiye Bolgül, kendisine söylenenleri anlayacak yaşa gelinceye kadar çocuğun dişlerini keskin olmayan bir plaka ile kapladıklarını belirterek, ''Şimdi parmakları iyileşti, ancak dilindeki zarar kalıcı. Belki ileride konuşmasını kısmen etkileyecek'' diye konuştu. Çocuğun kendilerine erken getirildiği için şanslı olduğunu da ifade eden Bolgül, durumunun erken farkedilmemesi durumunda daha büyük bir sağlık tehlikesi oluşturabileceğini söyledi.
581733
İtalya'da mafya timsahı ele geçirildi
İtalyan polisi, mafyanın haraç ödemek istemeyenleri korkutmak amacıyla kullandığı tahmin edilen bir "mafya timsahı" ele geçirdi. Polis, 1,7 metre uzunluğundaki ve 40 kilo ağırlığındaki hayvanı, güneydeki Caserta şehrinde mafya babasının evinde yaptığı silah araması sırasında buldu. Evin terasında farelerle beslenen bir rehabilitasyon merkezine gönderilirken, zanlı yasa dışı bir şekilde bulundurmakla suçlanıyor. mafyayla mücadele timi başkanı Maurizio Vallone, evin sahibinin Napoli mafyasının Cammora kolunun aktif olduğu Caserta'da haraç çetesi kurduğundan şüphelenildiğini söyledi.
582008
Es Es, Cimbom'u yenmek istiyor
Geçen sezon 12 yıl aradan sonra Süper Lige çıkan Eskişehirspor, 2008-2009 sezonunda Galatasaray'dan iki maçta puan aldı. Galatasaray ile Eskişehirspor, söz konusu sezonda ilk olarak Eskişehir Atatürk Stadı'nda karşılaştı. Bu maçta Galatasaray, Eskişehirspor'a 4-2 yenildi. Söz konusu maçta Eskişehirspor'un gollerini 20 ve 90. dakikalarda Youla, 66. dakikada Murat, 90 8'de de Lovrek attı. Galatasaray'ın golleri de 35. dakikada Ayhan ve 50. dakikada Baros'tan gelmişti. Galatasaray ve Eskişehirspor, ligin ikinci yarısından tekrar karşılaştı. Eskişehirspor, bu maçta da Youla'nın 69. dakikada attığı golle Galatasaray'ı 1-0 yendi. -''ASLAN AVCISI'' YOULA- Eskişehirspor'un ve Gine Milli Takımı'nın golcü futbolcusu Souleymane Youla'ya, kırmızı siyahlı taraftarlar, Galatasaray'a geçen sezon yaptıkları iki maçta attığı üç golün ardından ''Aslan Avcısı'' lakabını taktı. 2009-2010 sezonuna da oynadığı altı lig maçında üç gol atan Youla, Gaziantepspor maçında sakatlandı. Takımdan ayrı çalışmalarını sürdüren Youla'nın, Galatasaray maçına yetiştirilmesine çalışılıyor. Öte yandan, Galatasaray'ın eski futbolcusu Ümit Karan da bu sezon ilk kez Galatasaray'a karşı forma giyecek.
582597
Mardin'de terörist teslim oldu
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, bölücü terör örgütü mensupları, güvenlik güçlerine Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde dün, Van'ın Çatak ilçesinde önceki gün ateş açtı. Şemdinli'de bir güvenlik görevlisi hafif şekilde yaralanırken, Çatak'da herhangi bir zayiat meydana gelmedi.
581814
Prof. Gürüz'ün 'intihalci' danışmanı
YAKUP BULUT'un haberi Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Eski Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İnan Güler, intihal (aşırma) yaptığı gerekçesiyle, 'üniversite öğretim üyesi mesleğinden çıkarma cezası' istemiyle YÖK Disiplin Kurulu'na sevk edildi. TÜBİTAK'ın uyarısı üzerine Gazi Üniversitesi Rektörlüğü'nün yaptığı soruşturmada, Prof. Kemal Gürüz'e YÖK Başkanı olduğu dönemde danışmanlık yapan Güler'in yayınlarında iki farklı eserden intihal yaptığı belirlendi. 'AŞIRMAY'A TEŞVİK İSTEDİ Prof. Dr. Güler'in intihal yaptığı yurtdışı yayınları için TÜBİTAK'a teşvik için başvurunca anlaşıldı. Güler'in başvurusu, yayın sayısının fazlalığı nedeniyle TÜBİTAK yetkililerinin dikkatini çekti. Güler'in yılda yaptığı 18 yayını inceleyen TÜBİTAK Uluslararası Bilimsel Yayınları Teşvik Programı Müdürlüğü, makalelerde intihal tespit ederek durumu, YÖK'e bildirdi. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç de Gazi Üniversitesi Rektörlüğü'nden iddiaların incelenmesini istedi. KELİMESİ KELİMESİNE AYNI Rektörlük, intihal iddiasıyla soruşturma başlatarak profesöre inceleme yaptırdı. Soruşturma sonucunda hazırlanan raporda Güler'in yabancı iki dergideki yayınında intihal yaptığının sabit olduğu belirtildi. Profesörler, Güler'in makalesinin bazı bölümlerinin yabancı yayınlarla kelimesi kelimesine aynı olan bölümleri sayfa sayfa tespit etti. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan'ın onaylandığı raporda Güler'in meslekten çıkarılması istendi. SON KARARI YÖK VERECEK YÖK 1995-97 arasında YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'e Dünya Bankası Endüstriyel Eğitim Projesi Danışmanlığı yapan Güler hakkındaki disiplin soruşturması iç in bilirkişi görevlendirdi. Bilirkişi raporunun tamamlanmasının ardından dosya YÖK Disiplin Kurulu'nda ele alınacak. Güler'le ilgili son kararı YÖK Disiplin Kurulu verecek. YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin 11/a-3 maddesi gereği “Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünün veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek” suçu üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile cezalandırılıyor. Soruşturma yanlı yapıldı Yeni Şafak'a konuşan Prof. İnal Güler yayınlarını inceleyen kişilik komisyonun yanlı davrandığını öne sürdü. İntihal iddialarının kendi bölümlerinden doktoradan atılan bir öğretim üyesi tarafından ortaya atıldığını ileri süren Güler “2008'de üniversitede benim yayınlarıma 245 atıf yapıldı. bin kişi içinde en fazla atıf bana yapılınca, birileri de düğmeye bastı ve tüm dünya bana güvenirken bu iddiayı attı. YÖK yayınların yeniden incelenmesini istedi. Yeniden soruşturma yapılacak. Soruşturma düzgün ve yansız yapılırsa intihal yapmadığım anlaşılır” dedi. Yeni Şafak 2009-09-24 12:43:10 bu hocayı kayderi de iken tanırım. Oradayken de makale ve kitap hırsızlığı yapardı. Bildiğim kadarıyla üniversite değitirdi, hepsinden de kovuldu. Serveti 1,5 milyon dolar deniyor. dursun korkut 2009-09-24 10:59:39 Kemal gürüz dürüst bir insanı danışman yapsaydı şaşardım zaten. Gürüzün böyle bir insanı danışman yapması gayet normal. Çünkü Gürüz dürüst insanı danışman yapmaz. BURAK BAŞARAN 2009-09-24 10:32:17 inan hoca ülkemizin en önemli bilim adamlarındandır. ve bu zamana kadar sayısız akademisyen yetiştirmiştir. ona yapılanlar üniversite yönetiminin kendilerini desteklemediği için yapılmaktadır ve hocayla uğraşılmaktadır. iddia edilenler asılsızdır. Ali 2009-09-24 10:15:59 Yayınladığın yazının tarihi ile intihal yapıldığı iddia olunan eserlerin yayınlanma tarihleri kontrol edildiğinde meselenin ilk aşaması gün gibi açığa çıkar. Kanaaitime gelince; dönemlerde görevde bulunanlarda rastlanan ilk iddia veya hadise değil. Malum eski İst.Ünv.rektörü şimdiki Ergenekon sanığı da intihal yapmıştı ama hala ünvanı duruyor, ne hikmetse !!! Tabipler odası da irticadan başkalarını dışlarken HIRSIZLIK göz yumuyor,eee şimdilik !!! zafer şahin 2009-09-24 10:07:03 Bu ve buna benzer hocalarımızın "intihal yapmadığına" karar verilene kadar soruşturma düzgün ve yansız yapılmamıştır. Böylede bi ... inatları vardır. CİHANGİR
581958
IMF'den gelecek para nasıl kullanılacak?
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, anlaşma olması durumunda gelecek paranın iç piyasaya borçları ödemekte kullanılacağını açıkladı. Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmaları nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetle birlikte New York'ta bulunan Babacan, bir televizyon kanalının programına katıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu () ile yürütülen ilişkiler konusundaki bir soru üzerine de Türkiye'nin şimdiye kadar ile 17 stand-by anlaşması yaptığını ve hiç birinin tamamlanmadığını hatırlatarak, ilk kez AKP hükümetlerinin 17. ve 18. anlaşmaları tamamladığına işaret etti. "İnanmadığımız, Türkiye için doğru olmayan hiçbir şeyi yapmadık. Türkiye için attığımız adımlara başka kuruluşlar da (bu adımlar doğru adımlar) diyorsa, ondan da biz memnun oluruz sadece.." diyen Babacan, geçen hafta açıklanan Orta Vadeli Programın (OVP) ile bir anlaşmayı varsayan bir program olmadığını vurguladı. Ancak, ile yapılacak bir anlaşma ve oradan sağlanacak bir kredinin bu programda öngörülen tabloyu olumluya götüreceğine işaret eden Bakan Babacan, "Yurtdışından uygun şartlarda sağlanabilecek kaynakların, Türkiye'nin büyümesine olumlu etkisi olacak. 'den kullanılabilecek kredileri, biz Merkez Bankası'na koyacağız. Karşılığında alacağımız para ile iç piyasaya olan borçlarımızı ödeyeceğiz" dedi. "'den gelecek her milyar iç piyasaya bırakılacak 1,5 milyar lira demek" diyen Babacan, bunun tüketim ve yatırım için kullanılabilecek kaynak olacağını belirtti. Babacan, "Büyümeyi etkileyecektir. Biz OVP'yi açıkladık, (siz buna bakın) dedik. Bu zeminde ilerde uzlaşma sağlayabilirsek sağlarız. oranları bellidir. Bizim 7-8 milyar 'ye borcumuz var ve yıllık şu günlerde yıllık yüzde 2,1 faiz ödüyoruz. Şu anda Türkiye'nin başka bir kaynaktan bu kadar uygun şartlarda kredi bulması kadar kolay değil. Ama şu anda olmazsa olmaz noktasında değil" şeklinde konuştu. Bakan Babacan, "dayatma var mı" yönündeki soruya "dayatma diye bir şeyi kabul etmiyorum" diye yanıt verdi. Babacan, "Biz Türkiye için doğru olmayan hiçbir adımı atmayız. yıllık yapacaklarımızı açıkladık. Eğer bu zeminde, bu çerçevede bir noktaya gelirsek, ilave bir kredibilite unsur olur. Piyasa faizlerinin düşmesi için bu anlaşmayı, bu krediyi kullanmayı tercih ederiz. Ama bizim inanmadığımız, tercih etmediğimiz, doğru olmadığını düşündüğümüz şeyleri Türkiye'de uygulamayız" diye konuştu. Konuşulan çerçevenin çok yüksek sesle tartışılmasının sürece zarar verebileceğini anlatan Bakan Ali Babacan, bu konuda çok dar bir ekiple çalıştıklarını vurgularken, de de başkan ve birinci başkan yardımcısı muhatabımız. Çok üst seviyede, dar bir ekiple yürütüyoruz. Gürültülü olmaması gerekiyor ve bir sabır istiyor. Biz bunu yapıyoruz. Bir aşama kaydedince gerekli açıklamaları yapıyoruz. Bu konuda takvim vermekten özenle kaçınıyoruz. Bu takvimler müzakere tekniği açısından yanlıştır. Bu konularda benden bir şey duymadıkça, Hazine'den yazılı açıklama gelmedikçe hiçbir şeye inanmayın. Çalışan çok dar bir ekip başkalarının bilmesi mümkün değil" dedi. Bakan Babacan, ile anlaşma yaparak faizleri, değil 2-3 puan, 0,2 puan bile düşürebiliyorsak, Türkiye'nin uluslararası kredibilitesine bir şeyler ilave edebiliyorsak, bunu yapmamanın da bir vebali vardır. Popülizm adına (Ben ile birşey yapmam) demenin de ayrı bir sorumluluğu olacaktır. Gelecek nesiller için, yaşanabilir bir Türkiye için doğru olanı her zaman yapmalıyız. Nihayetinde Türkiye'nin geleceği nokta önemlidir" diye konuştu. Orta Vadeli Program OVP'yi de değerlendiren Bakan Babacan, krizin Türkiye üzerindeki etkilerinin, bu zor dönemde Türkiye'nin hangi stratejilerle, politikalarla çıkarılacağının OVP ile ortaya konduğunu belirtti. toplantılarının sonuç bölümünde bir çağrı bulunduğuna işaret eden Bakan Babacan, "Ülkelere, (artık çıkış politikalarını oluşturun, açıklayın) diye bir çağrı var. Türkiye, pek çok ülkeden daha önce bu stratejisini açıkladı ve uygulamaya da soktu" dedi. Artık bu programın ilgili kamuoyuna, iş çevrelerine, dünya iş çevrelerine, yatırımcı çevrelere, Türkiye'yi yakından takip eden uluslararası yatırımcı kuruluşlara detaylı bir şekilde anlatılması gerektiğini anlatan Babacan, ikili ve çoklu görüşmelerinde bunu değişik çevrelere anlattığını kaydetti. Türkiye'nin büyüme stratejisinin özel sektör ağırlıklı olduğunu ve bunun sürdürüleceğini vurgulayan Bakan Babacan, OVP'nin, yurtiçinden ve yurtdışından gelen tepkiler itibarıyla geniş kabul gördüğünü, gerçekçi bulunduğunu söyledi. "Problemi doğru teşhis etmek ve Türkiye gerçekleri üzerinde sağlam bir şekilde oturan bir strateji kurgulamak çok önemli" diyen Bakan Babacan, bankacılık sisteminin bu krizden hasar görmeden çıkmasının Türkiye'ye çok önemli bir avantaj sağladığını belirtti. "MB diğer kurumlarla eşgüdüm içinde çalışmalı" Başbakan Erdoğan'ın Merkez Bankası ile ilgili ifadelerinin hatırlatılması üzerine de Bakan Babacan, Merkez Bankası ile çok yakın çalıştıklarını vurguladı. Babacan, "Merkez Bankası'nın uygulamaları, Türkiye için yeni uygulamalardır. Önceden Merkez Bankası parayı basardı, aylık yüzde 8-10 konuşulan bir Türkiye vardı. Burada önemli olan, Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyeti'nin merkez bankasıdır. Diğer kurumlarla bir eşgüdüm içinde çalışması son derece önemlidir. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının çerçevesi zaten yasada çizilmiştir. Onun ötesinde bir şey değildir. Merkez Bankası olsun diğer bağımsız kurumlar olsun, yasa ile kendisine çizilmiş çerçeve içinde bunu yapmalıdır. Onun ötesinde vereceği kararlar, hükümetin kararlarıdır. Nihai sorumluluk, bu işin siyasi sorumluluğu hükümettedir. Başbakanımızın çok haklı olarak (onun hesabını biz veriyoruz) cümlesi vardır. çok doğrudur. Yarın Türkiye'de bir şeyler ters gittiğinde, kimse dönmez ki Merkez Bankası'na (bu senin yüzünden böyle oldu). Kimse Merkez Bankası'na sormaz. Bunun siyasi sorumluluğu, yüzde 100 hükümetin üzerindedir. Merkez Bankamızın da diğer birimlerle ve genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemlidir" dedi. Dönem dönem her ülkede hükümetler ile merkez bankası arasında görüş farklılıkları olduğuna, bunun sadece Türkiye'ye özel olmadığına işaret eden Bakan Babacan, Alman Hükümeti ile Merkez Bankası arasında yaşanan gerginliği örnek gösterdi. Özellikle kriz dönemlerinde "doğru nedir" sorusuna verilen yanıtın da "kolay bir yanıt olmadığını" vurgulayan Bakan Ali Babacan, "Bu dönemlerde eşgüdüm, iletişim önemlidir. Biz zaten Merkez Bankamız ile çok yakın çalışıyoruz. Bütün önemli toplantılarda, kritik kararlarda Merkez Bankası'nı işin içine katarız. Onlar da yasayla kendilerine çizilen sınırlar çerçevesinde doğru olanı yapmaya çalışıyorlar" dedi.
582489
17:23 Repo hacmi arttı
hacmi arttı ve aracı kurumların müşterileriyle gerçekleştirdiği işlemlerinin bakiyesi 11-18 Eylül haftasında 355 milyon TL artarak milyar 248.4 milyon TL’ye yükseldi. verilerine göre, geçen hafta milyar 893.3 milyon TL olan repo işlemleri bakiyesi 11-18 Eylül haftasında milyar 248.4 milyon TL oldu. Yılbaşından bu yana repo hacminde 49.7 milyon TL’lik artış görüldü. Aynı dönemde mali kuruluşların kendi aralarında yaptıkları repo işlemlerinin tutarı ise 54.9 milyon TL artarak 17 milyar 636.2 milyon TL’ye ulaştı. Söz konusu işlemlerin tutarında yılsonundan bu yana milyar 574.9 milyon TL artış yaşandı.
582326
Çifte cinayete 50 yıl hapis
Çifte cinayete 50 yıl hapisMehmet KAYMAK/ADANA, (DHA) 'da, konsomatris sevgilisi 26 yaşındaki Banu Sabah ile Sabah'ın birlikte olduğu aynı yaştaki Tümer Güler'i bıçaklayarak öldüren reklamcı 23 yaşındaki Bedir Osman Yücel, toplam 50 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Demetevleri Mahallesi'nde, Nisan 2008'de meydana gelen olayda, bir barda konsomatris olarak çalışan Banu Sabah 21 yerinden, yanındaki Tümer Güler ise 14 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş halde bulundu. Olayı soruşturan polis, yaklaşık 1.5 ay sonra çifte cinayeti, konsomatrisin eski sevgilisi Bedir Osman Yücel'in kıskançlık yüzünden işlediğini saptadı. Suçunu itiraf eden Yücel, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hakkında Adana 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kez ömür boyu istemiyle dava açılan Yücel, karar duruşmasına çıktı. Poliste suçunu itiraf etmesine karşılık, mahkemede suçsuz olduğunu öne süren Yücel, “Cinayetleri korktuğum için kabul ettim. Bu cinayetleri ben işlemedim. Kimin işlediğini de bilmiyorum. Kimseyi suçlayacak elimde delil yok. Beratımı istiyorum” dedi. Sanığın avukatları da savunmalarında “Suçu işlediği sabit değildir. Olay yerinde ele geçirilen izmaritlerinde ve suç aletinde parmak izi çıkmadı. Maktul yakınlarından korktuğu için suçu kabul etmiştir. Beraatını talep ediyoruz” diye konuştu. Mahkeme heyeti, sanık Yücel'e önce iki kez ömür boyu hapis cezası verdi. İyi hali dikkate alınarak ceza, her için ayrı olmak üzere 25'er yıldan toplam 50 yıl hapis cezasına çevrildi.
582108
Büyük bela...
Böyle çöp evler vardır. İçleri tıka basa çöp doludur ve ev sahipleri çöplerin arasında yaşarlar. Ve, asla çöplerinden ayrılmak istemezler. Ruhları bir yerinden sakatlanmış ve insanlar çöplerinden ayrılamaz hale gelmişlerdir. Onlara, çöplerin kötü olduğunu, evlerini temizlediklerinde daha iyi yaşayacaklarını bir türlü anlatamazsınız. En iyi hayatın çöpleriyle birlikte yaşamak olduğuna inanmışlardır bir kere. hayattan neredeyse zorla ayırırlar onları. Bizim devlet de bu çöp evlere dönmüş. Çöplerinden ayrılmayı da istemiyor. Üstelik, devlet “evine” çöp doldururken insanlar “bunu yapma” diye defalarca uyarmıştır devleti. Şu Kürt sorunu denilen soruna bir bakın. Nasıl başladı bu? Önce “Kürt yoktur” denilerek başladı. Kürt var mıydı, vardı. Devlet “yok” dedi. Aynen çöp evin delisi gibi “gerçeklerden” ve temizlikten kopuşu böyle başladı. Gerçeği kabullenmek size zor gelmeye başladığında ve siz gerçeği inkâra koyulduğunuzda, “deliliğin” yolu açılmış demektir. Ondan sonra delilik derinleşerek içinize nüfuz eder. Kürt yoktur dedikten sonra “Kürtçe konuşmayı” da yasakladılar. Kürtçe şarkı söylemeyi de yasakladılar. Bu türdeki her saçma kararla birlikte gerçeklerden uzaklaşıp, evi çöp dolduruyorlardı. Kürtlere, “siz Kürt değilsiniz, Kürtçe konuşmayacaksınız, çocuklarınıza Kürtçe isim koymayacaksınız, sokaklarda Kütçe şarkı söylemeyeceksiniz” diye işkenceler yaptılar. “Kürtçe şarkı söylemek istiyorum” diyen Ahmet Kaya’yı sürgünlere kaçmak zorunda bıraktılar. Sonunda Kürtler dağa çıktı.
581748
Lula da Silva'dan İran'a destek
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Lula da Silva'dan İran'a destek NEW YORK (A.A) Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, İran'ın nükleer programına destek vererek, bu ülkenin nükleer enejiyi barışçıl amaçlarla kullanma konusunda diğer ülkelerle aynı haklara sahip olduğunu söyledi. ABD'nin New York kentinde basın toplantısı düzenleyen Silva, BM Genel Kurulu toplantıları sırasındaki temasları çerçevesinde bir araya geldiği İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın kendisine, ülkesinin nükleer programının tamamıyla barışçıl amaçlar taşıdığı konusunda güvence verdiğini ve kendisinin de bundan şüphe etmesi için bir nedeninin bulunmadığını belirtti. Silva, "Brezilya'nın barışçıl amaçlarla nükleer enerjiyi kullanma hakkının bulunduğu kanaatinde olduğum için, İran için de aynı şeyi savunuyorum. Onlar da Brezilya ve diğer ülkeler gibi aynı haklara sahip olabilir. Nükleer enerji konusunda Brezilya için savunduklarımı İran için de savunuyorum" diye konuştu. Konuşmasında İran'ı "büyük bir ortak" olarak niteleyen Silva, nükleer programı ve devlet başkanı seçiminde yolsuzluk iddiaları nedeniyle İran'a yönelik giderek artan uluslararası eleştirilere karşın ülkesinin İran ile ilişkilerini savundu. Silva, Ahmedinejad'ın Kasım ayında ülkesini ziyaret edeceğini, kendisinin de gelecek yıl içinde İran'a giderek bu ziyarete karşılık vereceğini kaydetti. Gazetecilerinin Ahmedinejad'ın Yahudi soykırımını reddetmesi hakkındaki görüşünü sorması üzerine Silva, "Yahudi soykırımı konusunda eğer farklı düşünüyorsa, bu onun sorunu, benim değil. Bu, Brezilya ile olan ilişkilerine zarar vermez" dedi. 24.09.2009 DÜNYA
582192
Eğitim-Sen'den YÖK'ün kararına tepki
'den 'ün kararına tepkiANKA Sen Genel Başkanı ’ün Fen- ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine formasyonun 2, ve 4. sınıflardan itibaren verilmesi kararına tepki göstererek, "YÖK’ün son kararı, eğitim fakültelerini işlevsizleştirmenin yolunu açmaktadır" dedi. Kılıç yaptığı yazılı açıklamada, YÖK’ün, Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine yüksek yoluyla formasyon verilmesi uygulaması yerine, formasyonun 2, ve 4. sınıflardan itibaren verilmesi yönünde aldığı yeni kararla ilgili olarak şöyle konuştu: "Bu durumda sormak gerekmektedir: Öğretmenlik mesleğinin gereklerinin niteliksel olarak kazanılması sürecinde Fen-Edebiyat fakülteleri ve İlahiyat fakülteleri ile Eğitim fakülteleri arasında ne fark kalmaktadır? Bir yandan durmaksızın altyapısız, öğretim üyesiz ve öğrencisiz üniversiteler açıp bu üniversitelerde eğitim fakültelerini ve işsiz öğretmenler kitlesini genişleten zihniyet, diğer yandan da Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültelerini Eğitim fakülteleriyle aynı pozisyona getirmektedir. açıklarını kapatmak için gerekli sayıda yapılmazken gündeme gelen bu uygulama, işsiz öğretmenler kitlesinin sayısını arttırmak için midir?" Yeni uygulamayla 2009- 2010 öğretim yılından itibaren Atatürk ve üniversitelerinin Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültelerinde lisans öğretimi sırasında pedagojik formasyon dersleri verileceğini belirten Kılıç, uygulamanın özel eğitim gerektiren öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayacağını dile getirerek şöyle devam etti: "Belirtmek gerekir ki düzenleme öğretmenlik mesleğinin ihtisas gerektiren bir meslek olduğu yönündeki tespitle zıt bir uygulamanın yolunu açmaktadır. Bu, Milli Eğitim Temel Kanunu’nda 43. maddede tanımlanan öğretmenlik mesleği ile çelişkiler yaratmaktadır. Zira ilgili maddede; "Öğretmenlik Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir." ifadesi yer almakta ve "öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanır" ifadeleriyle öğretmenlik mesleğinin özel eğitim gerektirdiği hükme bağlanmaktadır." Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültelerine bu hakkın tanınmasının, eğitim fakültelerinin geri plana itilmesini gündeme getireceğine dikkat çeken Kılıç, öğretmen yetiştirme sürecini ise sadece ilave pedagojik formasyon derslerine indirgeyeceğini belirtti. Söz konusu uygulama ile İlahiyat fakültelerinin özendirilmek istendiğini de söyleyen Kılıç, şunları söyledi: "Son yıllarda kontenjanları hızla arttırılan fakültelere olan ilgiyi arttırmanın yolu olarak, son düzenlemenin seçildiği de gözlerden kaçmamaktadır. Zira hatırlanacağı üzere YÖK, geçtiğimiz yıl aldığı bir kararla İlahiyat fakültelerinin kontenjanlarını yüzde 235 oranında arttırmış, 2009 yılında ise tüm diğer fakülteleri yine geride bırakarak yüzde 115’lik bir kontenjan artırımına gitmiştir. Son düzenlemedeki amaç İlahiyat fakültelerini özendirmek midir? Eğitim Sen bu sorunun takipçisi olmayı sürdürecektir."
582599
Nida Garipoğlu sorguda sustu
Nida Garipoğlu sorguda sustuSerpil KIRKESER İstanbul DHA Münevver Karabulut'un katil zanlısı 'nun babası Nida Garipoğlu savcılıkta susma hakkını kullandı. Münevver Karabulut cinayeti soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu'nun ifadesini aldı. Nida Garipoğlu sabah saaatlerinde Silivri Cezaevi aracıyla Sultanahmet'te bulunan İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Öğleden sonra Nida Gaipoğlu'nun avukatları Aytekin Kaya ve Metin Feyzioğlu'da İstanbul Adliyesi'ne geldi. Nida Garipoğlu savcıya ifade vermeden önce 3. Fikri Sinai Haklar Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu'nda avukatlarıyla yaklaşık yirmi dakika görüştü. Saat 15:00'de Nida Garipoğlu, soruşturmayı yürüten Faruk Erşen Yılmaz'a ifade verdi. Nida Garipoğlu savcıya ifade verirken adliye içinde ve dışında polis geniş güvenlik önlemi aldı. Nida Garipoğlu savcının odasında bir buçuk saat kaldı. Savcılık ifadesinde susma hakkını kullanan Nida Garipoğlu, eski ifadelerini tekrar ettiği öğrenildi. Nida Gaipoğlu savcılık ifadesinin ardından geniş güvenlik önlemleri altında Silivri Cezaevine tekrar geri gönderildi.
582290
Fenerbahçe, Galatasaray'dan daha kötü futbol oynuyor
ERKAN BAYAZITLI Fenerbahçe, Galatasaray'dan daha kötü futbol oynuyor İSTANBULFenerbahçe Kulubü'nün eski başkanlarından Ali Şen, Fenerbahçe taraftarının şu anki protestosunu Galatasaray'ın Fenerbahçe'den daha iyi futbol oynamasına bağladı. Türk Kalp Vakfı'nın 10. Dünya Kalp Günü dolayısıyla düzenlediği etkinliğine katılan Fenerbahçe'nin eski başkanlarından Ali Şen, Fenerbahçe ile ilglili önemli açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe taraftarlarının şu anki protetosunu Galatasaray'ın Fenerbahçe'den daha iyi futbol oynadığına bağlayan Ali Şen, "Galatasaray Fenerbahçe'den daha iyi futbol oynamasaydı bu protestolar olmazdı" dedi. Efsane Başkan, "Galatasaray'ın Fenerbahçe'den daha iyi oyun oynaması ve daha üst sıralarda yer alması taraftarın tepkisine yol açmakta. Bu yüzden yönetim bunun çaresini acil bir şekilde bulmalıdır. 10. haftada oynanacak Galatasaray maçı yönetime tavsiyem çok iyi önlem alsinlar."diye konuştu. Bir gazetecinin "Alex mi, Elano mu daha kaliteli ?" şeklindeki sorusuna ise Ali Şen, Faklı özelliklere sahipler. Ama ben Alex'i tercih ederim." diye cevap verdi. Başkan Aziz Yıldırım'ın Arda Turan'ı transfer etmek istemesine de eski başkan, "Arda iyi ve kaliteli bir oyuncu alabilirse iyi olur" dedi. 24.09.2009
581308
Bir ayda ikinci kez Çin Seddi'ni aşıyor
İBRAHİM KAHVECİ Bir ayda ikinci kez Çin Seddi'ni aşıyor KEK 16. dönem toplantısına ve Türkiye-Çin İş Forumu'na katılmak için Çin'e giden Çağlayan bu son ziyaretle birlikte bir ay içinde ikinci kez Çinli ekonomi kurmayları ile bir araya gelecek ANKARA Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, yarın Şanghay'da düzenlenecek Türk-Çin İş Forumu'na katılacak. Forum kapsamında Türk ve Çin firmaları görüşmeler yapacak. Bakan Çağlayan'ın Şanghay'da yerleşik büyük şirketlerin üst düzey yöneticileriyle çalışma yemeğinde bir araya gelmesi de öngörülüyor. ÇİNLİ HEYET İLE GÖRÜŞME Türkiye'nin Asya-Pasifik Bölgesi ile ticaretinin artırılmasına verdiği önem ve bu amaçla yürütülen çalışmalar çerçevesinde, 26 Eylül Cumartesi günü Pekin'de, Bakan Çağlayan başkanlığında Asya-Pasifik Ticaret Müşavirleri Yıllık Toplantısı düzenlenecek. Çağlayan, 27 Eylül Pazar günü ise Pekin'de Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti KEK 16. Dönem Toplantısı'na katılacak. Toplantıda, Türk heyetine Çağlayan, Çin heyetine ise Çin Ticaret Bakanı Chen Deming başkanlık edecek. KEK Toplantısı sırasında, İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Genişletilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşması ile Altyapı, Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Protokolünün imzalanması planlanıyor. 17 MİLYAR $'LIK TİCARET Türkiye ile Çin arasında 2006 ve 2007 yıllarında, sırasıyla 10,4 milyar dolar ve 14,3 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında artış göstererek 17,1 milyar dolara ulaştı. 2006 ve 2007 yıllarında sırasıyla 693 milyon dolar ve milyar dolar olarak gerçekleşen Türkiye'nin ihracatı, 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 38 artarak 1,4 milyar dolar oldu. 24.09.2009 EKONOMİ
582890
Mars'ta buz kütlesi bulundu
Uzaydan gelen cisimlerin çarpması sonucu oluşan bu kraterlerde belirlenen buz kütlelerinin, şimdiye dek belirlenenler arasında, yüzeye en yakınları olduğu bildirildi. Mars yörüngesinde bulunan NASA uzay aracı Reconnaissance Orbiter tarafından belirlenen buz kütlelerinin yüzde 99 saflıkta olduğu tahmin ediliyor. Bulgulara ilişkin makale, Science dergisinin yarınki sayısında yayımlanacak. Bulguların buz olduğu, uydudaki spektrometre aracılığıyla saptanıyor. Mars yüzeyine indirilen ve artık faal olmayan Phoenix robotu da geçen yıl yüzeyde kazılar yaparak, buz parçalarına ulaşmıştı. Reconnaissance Orbiter da ilk buz keşfini geçen yıl yapmış, yine dış çarpışmayla oluşmuş ve büyüklükleri bir oda ile bir ev büyüklüğü arasında değişen kraterin içinde buza rastlamıştı. Karanlık kesimlerde parlayan buz tabakaları birkaç ay izlenmiş, daha sonra buharlaşmıştı. 24 Eylül 2009
580988
Ehliyet Almak Zorlaşıyor...
Ehliyet Almak Zorlaşıyor... Bayram sürecindeki kaza bilançosu, Türkiye'de trafiğin alarm verdiğini bir kez daha gösterdi. Artık sürücü hatalarından kaynaklanan kazaların en aza indirilmesi için birşeyler yapılması gerekiyor diye düşünürken iyi bir haber geldi Ehliyet almak zorlaştırılıyor 5-10 dakikalık direksiyon sınavlarının ardından ehliyeti cebe koyma dönemi bitiyor Çalışmalar Sona Yaklaştı Milli Eğitim Bakanlığı, Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmenliği'nin değiştirilmesi çalışmalarında sona yaklaştı. Sürücü Kursları Birliği Derneği Genel Başkanı Vedat Şahin, "Gece gündüz şartlarında, şehir içi trafiğinde ve otoyolda sürücünün test edilmesi, eğer üçünde güvenli şekilde araç kullanabiliyorsa sürücü belgesi verilmesi gerekiyor" dedi. Değişiklikler trafik, motor, ilk yardım gibi alanlardan ziyade direksiyon sınav sisteminde yapılacak. Bugüne kadar 10 dakikayı bulmayan direksiyon sınavları artık en az 45 dakika olacak. Sürücü Kursları Birliği Derneği Başkanı Ali Osman Türkmen de, "Sadece gece eğitimi değil, kış şartları, yağışlı şartlardaki sürüş tekniklerinin bilimsel olarak verilmesi gerekir" diye konuştu. Değerlendirme Avrupa Birliği Standartlarında Olacak Yeni sistemde özel eğitimli direksiyon hocalarının sayısı artırılacak. Sürücü adayları da can ve mal güvenlikleri için iyi bir eğitim almak istiyor Her direksiyon tutanın ehliyet alamayacağı yeni sistemde sınav değerlendirmesi Avrupa Birliği standartlarında yapılacak. Puanlama sisteminin kaldırılacağı direksiyon sınavında, emniyet kemeri takmama yada sinyal vermeyi unutma gibi durumlarda sürücü adayı başarısız sayılacak.
581215
Yerli malı ilk uydu uzayda
ilk uzaydaSerhat Oğuz güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda ’nin ürettiği ve dün uzaya fırlatılan ilk yerli yapım ‘İTÜpSAT1’ öğle saatlerinde veri gönderdi. Büyük bölümünü yüksek öğrencilerinin yaptığı küp uydu ’deki yer istasyonuna fotoğraf iletecek (İTÜ) Uçak ve Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından üretilen, ’nin ilk yerli yapım uydusu “İTÜpSAT1” dün fırlatılarak uzaydaki yörüngesine oturdu ve öğle saatlerinde ilk verisini gönderdi. Büyük bölümünü yüksek öğrencilerinin yaptığı kilogramlık küp ’deki yer istasyonuna fotoğraf iletecek. Uzaydan ilk sinyal geldi ’ın da destek verdiği proje üzerinde yıldır çalışılıyordu. Altyapı ve fırlatma maliyetiyle birlikte milyon euro harcanan projeyle, Türkiye’de üretilen ilk uydu uzaya gönderilmiş oldu. 10x10x10 santimetrelik küp şeklindeki uydu, uçuş bilgisayarı, veri modemi, manyetik mıknatıs, görev yükü devresi ve fotoğraf kamerasından oluşuyor. Uydu, enerjisini güneş panellerinden sağlıyor. Yerden 720 kilometre yükseklikte yörüngeye oturan uydu, saniyede 7.5 kilometre yol alarak Dünya’nın etrafını yaklaşık 90 dakikada bir dönecek. Uydu dün sabah saatlerinde ’dan uzaya fırlatıldı. Fırlatma işlemini projenin yürütücülüğünü üstlenen İTÜ Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, Hindistan’da izlerken, çoğu yüksek lisans öğrencilerinden oluşan kişilik yardımcı ekip de gelişmeleri İTÜ’nün Ayazağa Kampüsü’ndeki yer istasyonundan izledi. Günde 6-7 kez İstanbul’un üzerinden geçecek olan uydu, bu sırada çektiği kıtasal fotoğraf ve verileri istasyona gönderecek. Dün öğle saatlerinde uydunun İstanbul üzerine gelerek veri göndermesi, ekip tarafından coşkuyla karşılandı. Uydunun uzayda kalma süresi ay olarak öngörülmesine karşın bu ölçüdeki bazı uyduların yaklaşık yıl aktif olarak veri gönderdiği biliniyor. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fevzi Ünal, ilk Türk uydusunun uzayda yer almasından büyük gurur duyduklarını belirterek şunları söyledi: “Uydunun kendisinden çok daha büyük bir anlamı var. Burada bu projenin gerçekleştirilmesi ve uzay çalışmalarına zemin sağlaması. Öğrencilere kaynak olacak Bu alanda alan öğrenciler için büyük bir bilgi kaynağı oluşturacak. Uydu özel olarak hazırlanan temiz odada ve ısı vakum odasında üretildi. Sadece ısı vakum odası 600 bin euro’ya mal oldu. projeye çok büyük destek verdi.” Dün sabah saatlerinde Hindistan’dan uzaya fırlatılan İTÜpSAT1, günde 6-7 kez İstanbul’un üzerinden geçecek. Öğrenciler uydunun fırlatılışı sırasındaki çalışmaları internet üzerinden izledi.
582700
"AB ile ilişkileri reset etmeye ihtiyaç var"
CHP lideri Deniz Baykal'ın, AB ülkelerinin büyükelçileriyle dönem başkanı İsveç'in Ankara Büyükelçiliği'nin evsahipliğinde gerçekleşen buluşmasında, Türkiye-AB ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri, ''Kürt Açılımı'' çalışmaları ve genel siyasi konular gündeme geldi. Baykal, görüşmede Türkiye ile AB ilişkilerinin çok yavaş ilerlediği, hatta tıkandığı gözlemini dile getirerek, bunun bir çok sebebi olduğunu vurguladı. ''AB ile ilgili konularda hem gerçekçi, hem de iyimser olmak çok zor'' değerlendirmesinde bulunan Baykal, ilişkilerde bir değişimin yeni bir anlayışın şart olduğunu vurguladı. Baykal, ''AB ile ilişkileri reset (yeniden ayarlamak, sıfırlamak) etmeye ihtiyaç var. Türkiye-AB ilişkileri reset edilerek yeni bir noktaya getirilirse pek çok konu daha uygun bir çözüm noktasına gelir'' derken ilişkilerin raydan çıkarılmadan, ancak yenilenmesi görüşünü dile getirdi. Deniz Baykal, AB'nin hem Müslüman hem laik hem de demokratik bir ülkeyle yakın ilişkilerde olmasının kendi açısından da büyük önem taşıdığı görüşünü vurguladı. "Kürt açılımı" çalışmaları Görüşmede ''Kürt Açılımı'' çalışmaları da gündeme geldi. CHP'nin herkesin etnik kimliğine saygı duyulması, ancak milli birliğin de korunmasından yana olduğu görüşlerini büyükelçilere aktaran Baykal, bazı kesimlerin ''olayı ayrıştırma istikametine doğru çekmeye çalıştığını'' bunun yanlış bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Baykal, demokrasinin gereğinin ayrışma değil, farklılıklara saygı olduğunu belirtti. Türkiye'de son 10 yılda bir çok reform yapıldığını ancak bunların demokratikleşmeye ne kadar hizmet ettiğinin sorgulanması gerektiğini de ifade eden Baykal, ''10 yıl öncesine göre yargı daha bağımsız, basın daha özgür diyebiliyor muyuz?'' dedi. Baykal, bu anlamda Doğan Holding'e uygulanan vergi cezasını da dile getirdi. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de gündeme geldiği görüşmede Baykal, Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkmaması halinde Türkiye-Ermenistan sınır kapısının açılmaması gerektiği görüşünü yineledi. Baykal, Azerbaycan'ın yalnız Türkiye için değil AB ülkeleri için de önemli bir ülke olduğunu vurguladı. Baykal, Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun açılması konusunda ise Türkiye'nin anayasal ve laik yapısının gereklerinin dikkate alınmasının önemine ve Türkiye ile Yunanistan'ın karşılıklı iyi niyetli adımlar atmasının gerekliliğine dikkati çekti. Deniz Baykal, görüşmede Kıbrıs konusunun da ''Türkiye-AB ilişkilerinde başka bazı konuların çözümü için fırsat olarak kullanılmaması gerektiği'' üzerinde durdu. Görüşmede Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın ''Kürt Açılımı'' çalışması kapsamında Baykal ile bir araya gelmesine ilişkin randevu tartışmalarına da değinildi. Baykal, bu konudaki görüşlerini yineleyerek, Erdoğan'ın daha önce önemli meselelerde bu tür bir yaklaşım içine girmediğine dikkati çekti. Baykal, Erdoğan'ın sorumluluğu paylaşmak için ''ciddi sıkıntılar doğuracağını görerek, el birliği ile yaptık'' demek için bu yolu izlediğini savundu. 24 Eylül 2009
581170
G.Saray, UEFA’yı kazanabilir mi?
Uğur Meleke GLOKALG.Saray, UEFA’yı kazanabilir mi? 24 Eylül Perşembe 2009 Rijkaard’lı G.Saray 13 resmi maç yaptı, 11 galibiyet-2 beraberlik ve 41 gollü harika rakamlar üretti. Süper Lig ve ’nde liderliğe oturdu. Tabii neticeler bu denli göz alıcı olunca da, iki zıt soru oluştu zihinlerde: Acaba G.Saray’ın aldığı bu müthiş skorlar, kusurlarını görmeyi engelliyor mu? Ya da Rijkaard’ın ekibinin bu kusursuza yakın görüntüsü ışığında, sarı-kırmızılıların (yeni adıyla Avrupa Ligi) finali adayı olduğu söylenebilir mi? Bu soruların cevabını bir SWOT (Üstünlükler, zayıflıklar, fırsatlar, tehditler) analizi ile bulmaya çalışalım. Üstünlükler G.Saray’ın ilk 13 maçı sırasında en fazla karşılaştığı dört muhalif kelime, “Bu rakipler ölçü değil” eleştirisi oldu. Ligde 4’ü “geçen sezonu ilk 10’da tamamlamış” rakiplere karşı 5’i “iki ve daha fazla farkla” kazanılmış galibiyetin ölçü kabul edilmemesi bayağı insafsız bir çıta... Çünkü eğer sadece büyüğe karşı yapılan maçlar ölçü kabul edilirse, “kalan 28 maç (84 puan) ölçü değil” gibi son derece garip bir netice ortaya çıkar ki lig tarihinde 84 puan kazanıp şampiyon olamamış tek bir takım yoktur! Üstelik G.Saray sezonun ilk 13 resmi maçında 11 değişik futbolcusundan skor katkısı bulmuş, yani paylaşılmış. Zaten (dönüşümlü olarak 4’ü ilk 11’de oynayan) öndeki beşlinin olağanüstü uyumunu sezon boyunca konuşacağız; onlara bir de 272 dakikada gol gibi akıl almaz bir istatistikle sürpriz yedek Nonda eklenmiş. Rijkaard, 65 günde 22 değişik oyuncuya ilk 11 şansı vermiş, as/yedek ayrımını kalın çizgilerle yapmamış, yani forma da paylaşılmış. Hollandalı teknik adam ilk 13 maçtaki 1170 dakikayı öyle iyi bölüştürmüş ki, sezon başından beri oynanan toplam sürenin 3’te 2’si kadar sahada kalan sadece (Franco), yarısı kadar oynayan sadece adam var (Franco, Sabri, Mustafa, Arda ve Baros). Fırsatlar Tabii ki Avrupa Ligi’nde finale gitmek için esas ölçü, özellikle gruplardan sonraki rakiplerle oynanacak maçlar olacak. Ama gruptaki ilk maç gününde sahasında mağlup edilen da hiç sıradan bir takım değil. Sezona UEFA kulüpler sıralamasında 27’nci başlayan Yunan ekibinin listede üstünde yer alan 26 takımın (15’i Ş.Ligi’nde) sadece 9’u şu anda Avrupa Ligi gruplarındalar. Yani G.Saray, Avrupa Ligi’nde yer alan 48 ekip içinde 10’uncu seri başı olan Pana’yı evinde mağlup etti. Bu hiç küçümsenecek bir galibiyet değil. Bir de ’nın özellikle son yılda gerilemesi de söz konusu... Bu yılda kez SSCB kökenli ekipler şampiyon oldu, bunun da temel nedeni olduğunu düşünüyorum: 1)Beş büyük ligin büyük takımları artık kolay kolay ilk 3’ün-4’ün dışında kalmıyor, hepsi her sezon Ş.Ligi’ne giriyor. (Oysa G.Saray’ın şampiyon tamamladığı 2000’de UEFA’da gibi devler mücadele etmiş) 2)Aynı devler, kolay kolay Ş.Ligi gruplarında da üçüncü olmuyor, her sezon ilk 2’ye girip son 16’ya kalıyorlar (2000’de -, 2001’de Juventus-, 2002’de Lyon gruplarında ilk ikiye giremiyorlar ki bugün bu tarz sürprizler artık rüya gibi) Belli ki Avrupa Ligi’ne giden yolda en önemli fırsat şu: Bu sezon final oynamak için illa (GS 2000’in yaptığı gibi) İngiliz, İspanyol, İtalyan, Alman elemek gerekmeyebilir. Zayıflıklar Evet belki G.Saray’2000 gibi UEFA yoluna çok fazla dev çıkmayabilir; ama bu G.Saray’ın da G.Saray olmadığının da farkında olmak gerek. Geçenlerde Aralık 2000’de oynanmış G.Saray- Ş.Ligi grup maçının tekrarına denk geldim; sizi temin ederim sarı-kırmızılılar, sıralarda bir kıta devi konumundaki ekibiyle 90 dakika kedi-fare misali oynuyor! Öyle tek taraflı bir maç var ki sahada, günkü Suat-Emre-Hagi’nin bugünkü Topal-Sarp-Elano gibilerinin önünde olduğunu görmek için çok iyi bir futbol izleyicisi olmanıza da gerek kalmıyor! Üstelik UEFA’2000 şampiyonu olmuş takımın 11’ine yıl başında yapılmış tek transfer Capone... Bugünkü as takımınsa hemen hemen yarısı (Franco, G.Zan, M.Sarp, Elano ve Keita) bu sezon başında gelmiş. takımın hocası 4’üncü olgunluk sezonunu geçirirken, bu ekibin hocası ilk yılında birçok yeni problemle karşılaşacak. GS’2000’in GS’2010’a karşı avantajını şu söz çok güzel anlatıyor herhalde: “Tecrübe çok kötü bir ... Önce yapıyor, sonra öğretiyor” takımın birlikte oynama tecrübesi de birçok sınav kazanma/kaybetme aşaması geçirdiği için bayağı üstünmüş bugünkü takıma göre.. Öyleyse şuna da şaşırmamak gerek: Rijkaard’ın, takımın şu anki (Geriden topu sağlıklı çıkartamama, presle karşılaştığında bocalama, kora kor mücadeleyi 90 dakikaya yayamama gibi) bazı zayıflıklarına çare üretmesi zaman alabilir. Öyleyse bu safhada kaybedilebilecek maçları/kupaları olgunlukla karşılamak, ileride kazanılacak başarılara yatırım olarak kabul etmek gerekebilir. Tehditler Evet G.Saray’2010 da, UEFA’nın 10’uncu seri başını evinde yendi ama bu müsabaka 19 maçlık yolun sadece 7’nci adımı idi. Önünde başarıyla geçmesi icap eden 12 maç ve aşması gereken Shakhtar, Bremen (+, Porto) gibi büyükler olabilir. Yani henüz yolun yarısı bile geçilmiş değil. Gruptan birinci sırada çıkmak da önemli; çünkü ikinci sırada terfi edilirse iki büyük dezavantaj var: Hem rakip torbada 12 grup birincisi+4 Ş.Ligi iyisi olacak, hem de 3. tur ilk maçı iç sahada oynanacak. Eğer geçen yılki gibi G.Saray 3’üncü turdan başarıyla terfi eder, seri başı uygulaması olmayan 4’üncü turdan itibaren de şans biraz yanında kalırsa tabii ki sarı-kırmızılılar Avrupa Ligi finalinin en kuvvetli adaylarından biri olabilir. Ama tüm bunlardan daha önemlisi şu: İki yıl sabırlı olunur, umut edilen sonuçlar gelmese bile Rijkaard-Neeskens ’da tutulabilirse; iki senenin sonunda G.Saray’ın şansa filan ihtiyacı olmadan bu kupada en tepeye aday olduğu çok açıktır.
582010
Deniz Feneri soruşturmasında yeni ifade
K.Ü'nün ifadesi, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz tarafından yaklaşık saat 45 dakika süreyle alındı.
582746
Milliler finalde!
Milliler finalde! 24/09/09 18:22 TÜRKİYE: 13 GÜRCİSTAN: Stat: Yeni Buca Hakemler:Paula Thörn xxx (İsveç), Madgelena Sundqvist xxx (İsveç), Vibeke Larsen xxx (Norveç) Türkiye: Gökçem xxx, Ebru xxx, Güllü xxx, Merve xxxx (Dk. 68 Tuğba xx), Zübeyde xxx (Dk. 68 Hanife xx), Gizem xxx, Fatma xxx, Başak xxx, Didem Karagenç xxx, Eylül xxxx, Ceren xxx (Dk. 77 Özge xx) Gürcistan: Tchatchasili (Dk. 30 Khakhidze x), Salukvadze x, Pasikashvili x, Tatuashvili x, Jokhadze x, Maia Meskhidze x, Kochlamazashvili x, Todadze x, Lomidze (Dk. 31 Kvaratskhelia x) (Dk. 59 Esitashvili x), Natia Meskhidze x, Kvalisashvili Goller: Dk. ve 90 Başak, Dk. 6, 45, 47, 61 ve 85 Eylül, Dk. 23 ve 64 Merve Dk. 49, 60 ve 90 Fatma, Dk. 50 Gizem (Türkiye) Grupta Buca Stadı'nda oynanan diğer karşılaşmada lider Fransa, Sırbistan'ı 6. dakikada Crammer, 22 ve 32. dakikalarda Catala, 26. dakikada Rubio ve 86. dakikada Schwartz'ın attığı gollerle 5-0 mağlup etti. Bu sonuçların ardından grupta Sırbistan'ı averajla geride bırakan Türkiye, Fransa'dan sonra Mayıs-5 Haziran 2010 tarihlerinde Makedonya'da düzenlenecek finallere katılmaya hak kazanan takım oldu. Gruptaki puan durumu şöyle: Takımlar AV 1.Fransa 17 16 2.Türkiye 15 3.Sırbistan -2 4.Gürcistan 23 -23
582416
Önce okudu sonra da BM'ye fırlattı!
BM Genel Kurulu'nda ilk kez konuşan Kaddafi, BM sözleşmesini yırtarak arkasına fırlattı Dünya liderleri dün New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun yıllık toplantısının açılışında bir araya geldi. BM Genel Kurulu'nda ilk kez konuşan Libya lideri Muammer Kaddafi, BM sözleşmesini önce yırttı, konuşmasının sonuna doğru da arkasındaki BM yetkililerine fırlattı Toplantıda liderlere seslenen BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, dünyanın karşı karşıya bulunduğu zorluklarını; ancak BM çatısı altında birlik olarak çözülebileceğini söyledi. Ban, "Şimdi, Birleşmiş Milletler'e 'birleşmiş' kavramını yeniden kazandırma zamanı." dedi. Ban, bu yılki toplantıların nükleer silahlardan kurtulmak için bir fırsat oluşturmasını temenni etti. ABD Başkanı Barack Obama da, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve silahsızlanma, Ortadoğu barışı, ekonomik kriz ve iklim değişikliğiyle mücadelede birlik çağrısı yaptı. Obama, İran ve Kuzey Kore'nin uluslararası standartlara uymaları; aksi takdirde sorumlu tutulmaları gerektiğini söyledi. Obama, Ortadoğu'da barış ve güvenlik içinde yaşayacak iki devletin kurulması hedefinin açık olduğunu söyledi. Genel Kurul'da konuşan liderler arasında Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ve Libya lideri Muammer Kaddafi de yer aldı. Honduras'taki darbeyi gündeme getiren Lula da Silva, uluslararası toplumun Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın derhal görevinin başına dönmesi talebine dikkat çekti. Lula da Silva, Zelaya'nın Honduras'ta sığındığı Brezilya büyükelçiliğinin de dokunulmazlığına saygı gösterilmesini istedi. BM'de ilk kez konuşan Muammer Kaddafi ise, savaşları engelleyemeyen BM sistemini eleştirdi. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne de eleştiriler yönelten Kaddafi, Irak halkına toplu katliam yapanların yargılanmadığını; fakat Liberya lideri Charles Taylor ve Sudan lideri Ömer Beşir'in suçlandığını söyledi. Kaddafi, konuşmasında zaman zaman üslubunu sertleştirirken, BM sözleşmesini yırttı. Kaddafi, konuşmasının sonuna doğru sözleşmeyi arkasındaki BM yetkililerinin üzerine fırlattı.Multimedia Multimedia
582549
Son şehzade Osmanoğlu'nun naaşı 2. Mahmut Türbesi'ne defnedilecek
Böbrek yetmezliği nedeniyle İstanbul'da tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde dün akşam saatlerinde vefat Ertuğrul Osman Osmanoğlu (97) için yakınları, Osmanoğlu'nun Teşvikiyedeki evinde taziyeleri kabul ediyor. Evin önünde bekleyen gazetecilere açıklamalarda bulunan Osmanoğlu'nun kayınbiraderi Mahmut Tarzi, Osmanoğlu ile için Cumartesi günü öğle namazı sonrası Sultanahmet Camii'nde cenaze namazı kılacağını söyledi. Tarzi, namaz sonrası Osmanoğlu'nun naşının Mahmut Han'ın türbesine defnedileceğini söyledi. "Kendisi bu ülkenin topraklarını çok seviyordu. Burada her geldiğinde 'burası benim ülkem' diye bahsediyordu. Kendisine Türk pasaportu verildiğinde 'Bu benim en mutlu günüm' diyordu. Biliyorsunuz birçok yabancı ülkede kaldı ve kendisine pasaport vermek istediler ama 'benim ülkem Türkiye başka bir ülkeyi kabul edemem' derdi. Çok kıymetli bir insandı." sözleriyle Osanoğlu'nu anlatan Tarzi, defin işlemlerinin ardından Kur'an- Kerim hatim edileceğini belirtti. Abdulhamit Han'ın torunun torunu Abdülhamit Kayıhan da çok üzgün olduklarını söyledi.
581515
Emre Aşık'a çok minnettarım
Hollandalı teknik adam, GS TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları cevapladı. Son haftalarda savunmadaki eksiklikler sebebiyle forma verdiği Emre Aşık'a özel bir paragraf açan Rijkaard, "Emre Aşık'a çok minnettarım diyebilirim çünkü yaş olarak diğer arkadaşlarından büyük; ancak onlara çok yardımcı oluyor." dedi. Tecrübeli futbolcunun antrenmanlarda genç arkadaşlarına çok yardımcı olduğuna işaret eden Rijkaard, sözlerini şöyle sürdürdü: "İyi de örnek oluyor. Onun haricinde bu tip futbolcuları, hem kariyer olarak hem de tecrübe olarak soyunma odanızda bulundurmanız, diğer futbolcularınızı motive etmesi ve onlara yardımcı olması açısından çok önemlidir. Emre Aşık da bugüne kadar bunları çok iyi yaptı. Bizi hiç utandırmadı. Kendisi çok önemli bir profesyonel. Bugüne kadar çok iyi performans gösterdi, gösterecek de." "Arda ile Elano yan yana oynar mı?" şeklindeki bir soruya karşılık Rijkaard, "Fazla açıklamamızı gerektiren bir şey yok. Ben şuna inanıyorum. Arda'da Elano da ilk 11'de beraber başlayabilirler, oynayabilirler. Eğer medya onların beraber oynayamayacağını düşünüyorsa onların açıklama yapması lazım." değerlendirmesinde bulundu. Kasımpaşa maçında gole imza atan Nonda'yı da değinen başarılı çalıştırıcı, "Nonda görev verildiği zaman elinden gelenin en iyisini yapıyor. Maça girip kaderini değiştirebiliyor. Bu da bir antrenör için çok önemli bir şey." şeklinde konuştu. Frank Rijkaard, büyük bir takım olduklarını, yorgunluğun kendileri için bahane olamayacağını belirtti.
581397
Yattara sorguya
Yattara sorguyaYUNUS EMRE SEL/DHA güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda ’da, sakatlığı bir türlü düzelmeyen Gineli oyuncu görüşme odasına çağrılıyor. Bordo-mavililerin, izin gününde dinlenmeyip eğlenmeye giden tecrübeli yıldıza ceza verebileceği bildirildi ’da sakatlığı yüzünden uzun süredir sahalardan uzak olan ’nın durumu masaya yatırılıyor. Bordo-mavililer, Gineli yıldızla ilgili önemli kararlar aldı. Yattara’yı sorguya çekecek olan yönetimin, sakatlığına rağmen izin gününde dinlenmek yerine eğlenmeyi tercih ettiği belirlenen yıldız futbolcuya yüksek miktarda para cezası vermeyi düşündüğü öğrenildi. Futbol Şube Sorumlusu bu haftadan itibaren takımla birlikte çalışmalara başlayan Yattara’nın sakatlığının düzeldiğini söyledi. Alioğlu, “Şu anda tıbbi sorunları büyük oranda aştık. Ancak Yattara, teknik heyete göre tam yeterli durumda değil. Yine de karar teknik heyetin. Dolayısıyla maçında oynama ihtimali az” dedi. Yattara’nın izin gününü verimli geçirmediği yönünde duyumlar aldıklarını da belirten bordo-mavili yönetici, “Bu tür yanlışlar tespit edildiğinde futbolcuya iletilir ve ceza talimatnamesi neyi gerektiriyorsa, yapılır. Biz tespitlerimizi iletip savunmasını alacağız. Ardından da gereken neyse yapacağız. Sonuç olarak Yattara şu anda bu takımın oyuncusu ve ondan faydalanmalıyız. Ancak disiplini bozanlar affedilmez. ’ya verilen ceza da bunun bir örneğidir” açıklamasını yaptı. İhsan Alioğlu, ligdeki zirve yarışını da değerlendirdi. ve ’nin ligin ilk haftasında özel bir performans gösterdiğini vurgulayan Alioğlu, “Kendi adıma onları kutluyorum. Ancak bu durum bizi asla ürkütmüyor. Lig uzun bir maraton ve her takım puan kayıpları yaşayacaktır. Henüz ligin başındayız ve biz kendi işimize bakıyoruz. Hafta sonu Gençlerbirliği’ni de yenerek galibiyet serimizi sürdürmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
582718
Cem Garipoğlu'nun ilk saklandığı ev belirlendi
Polis, cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun cinayetten sonraki ilk gece saklandığı evin adresini belirledi. Cem Garipoğlu'nun ilk saklandığı ev İstanbul Beylikdüzü'nde.
580972
Mazot hırsızı kişi tutuklandı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN SALİH TUNA RESUL TOSUN Mazot hırsızı kişi tutuklandı Turgutlu'da mazot hırsızlığı olayıyla ilgili kişi tutuklandı MANİSA (A.A) Manisa'nın Turgutlu ilçesinde park halindeki kamyonlardan mazot çaldığı iddiasıyla gözaltına alınan kişi tutuklandı. Turgutlu Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Şehitler Mahallesi Yalçın Sokak'ta park halindeki bir kamyondan mazot hırsızlığı yapmaya çalışan Serdar B. (22), Şahin K. (32), Ahmet (26), Nizamettin (31) ve Özkan T'yi (28) suçüstü yakaladı. Polis, zanlılara ait 35 PCK 45 plakalı minibüste 12 değişik ebatta bidon buldu, bidonlardan üçünün mazot dolu olduğu belirlendi. İşlemlerin ardından adliyeye sevk edilen zanlılar tutuklandı. 23.09.2009
580962
Borçka'daki selde kişi öldü, kişi kayıp
Çok sayıda kişinin evlerinde mahsur kaldı sel felaketinde Gülsüm Demirci isimli bir kadın göçük altında kaldı. Demirci, göçük altından çıkartıldıktan sonra hayatını kaybetti. Görgü tanıkları göçük altında Hacer Demirci ve Ali Demirci isimli iki kişinin daha bulunduğunu söylüyor.
581866
Toprak'ın davası için Başbakanlık devrede!
Başbakanlık Teftiş Kurulu'na bağlı müfettişlerin TMSF aleyhine Halis Toprak'ın suç duyurularını araştırmak üzere Başbakanlığa sunulmak üzere rapor düzenleyeceği açıklandı Toprak Grubu'ndan yapılan yazılı açıklamada "Halis Toprak'ın TMSF yöneticileri aleyhine yaptığı suç duyuruları ve basın açıklamaları üzerine Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı devreye girerek Halis Toprak'ın dilekçelerini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderip gereğinin yapılmasını talep etmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dilekçeler Şişli Cumhuriyet Başşavcılığı'nın 2009/53728 soruşturma numarasına kaydedilip, Savcılık tarafından Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık makamından soruşturma izni talep edilmiştir” bilgisine yer verildi. BAŞBAKAN'IN YAZILI ONAYIYLA Açıklamada, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yazılı onayıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu'na bağlı müfettişlerin, Toprak'ın suç duyurularını araştırmak üzere rapor düzenleyecekleri belirtildi. 30 yıla kadar hapis Toprak Grubu'ndan yapılan açıklamada, “Başbakanlık müfettişleri tarafından hazırlanacak raporun sonucuna göre Başbakanlık makamı TMSF yöneticileri için soruşturma izni verebilecek, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu da göz önünde bulundurularak TMSF yöneticileri aleyhine 30 seneye kadar hapis talebiyle dava açılabilecektir” denildi. Yeni Şafak
582153
Daily Telegraph: Hükümet doğan grubundan intikam alıyor
Daily Telegraph: Hükümet doğan grubundan intikam alıyor İngiliz Daily Telegraph gazetesi Türk hükümetinin AB’ye katılım yolunda kendi davasına zarar verme noktasında bulunduğunu belirterek, “Başbakan eleştiriye karşı hoşgörüsüzlüğüyle ün salmıştır. Bu yıl başlarında, hükümet, şirket toplam değerinden daha fazlası olan yaklaşık 1.6 milyar poundluk vergi emriyle tenkitçi birçok gazete ve televizyon istasyonunun sahibi olan Doğan Grubundan intikamını aldı” iddiasında bulundu. Gazete ’nun ’de basın özgürlüğünün tehlikede olduğuna ilişkin açıklamasına yer verdi. Daily Telegraph’da yer alan David Blair imzalı, “Türkiye’nin AB Üyelik Rüyası Gerçekleşecek mi?” başlıklı makalede Türkiye’nin topluluğa dahil edilmesinin kimliğinin temel niteliğine ilişkin önemli sorular ortaya çıkardığı belirtildi. Makalede, “Türkiye’yi AB’ye katmak, Avrupa kimliğinin asıl niteliği ve uygarlığının sınırlarına ilişkin önemli sorular ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda Tuna’da ilerleyişine ilişkin derin ve kökleşmiş folklorik anıları canlandırıyor” denildi. Avrupalı liderlerin Türkiye’nin üyeliği aleyhine açıklamalarından örnekler verilen makalede, Türkiye’nin başta güvenlik ve ekonomik potansiyel olmak üzere AB yararına olabilecek özellikleri üzerinde duruldu. Makalede Doğan grubunun karşı karşıya kaldığı cezalara da bir bölüm ayrılarak şöyle denildi: “-Türk hükümeti şimdi kendi davasına zarar verebilir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eleştiriye karşı hoşgörüsüzlüğüyle ün salmıştır. Bu yıl başlarında hükümet, şirket toplam değerinden daha fazla olan yaklaşık 1.6 milyar poundluk vergi emriyle tenkitçi birçok gazete ve televizyon istasyonunun sahibi olan Doğan Medya Grubundan intikam aldı. Aralık’ta Türkiye’nin başvurusu üzerine bir rapor yayınlayacak olan bunun ‘basın özgürlüğünün tehlikede olduğunu’ gösterdiğini açıkladı. Ancak sonunda, ’da istikrarın bir sütunu olarak Türkiye’nin pozisyonunun garantiye alınması, uzun vadede karşı konulmaz bir öneme sahip. Ülkenin AB’ye üyeliğine izin verilmesi ve Batı arasındaki ilişkileri yumuşatır ve Türkiye’nin dünyanın en sorunlu bölgesindeki bu başarısını ihrac etmesine yardım eder. Aksine AB tarafından reddedilmiş bir Türkiye, köktenci İslamın saldırısına karşı daha açık bir hale gelir. Yalıtılmış bir Türkiye, Orta Doğu’daki ilerleme için bir güç olamaz, yerine Orta Doğu, Türkiye’deki istikrarsızlık için bir kuvvet haline gelebilir. Öyle olursa Avrupa’nın kendi güvenliği de kuşkusuz tehlikeye girer. Türkiye sonunda katılsın katılmasın çok ciddi sonuçları olacaktır.” SOKAK RÖPORTAJI: AVRUPALILAR BİZİ GİBİ GÖRÜYOR?Daily Telegraph’daki makalede yeralan bazı değerlendirmeler şöyle: “-Tarihten miras şikayetlerin derine gömülmesi Avrupa idealinin tam kalbinde bulunuyor. Yaşayan hatıralardan kaynaklanan husumet, özellikle de ve arasındaki kardeş kavgası Avrupa’ya artık uğramıyor, daha eski ve derin bir korku ise Avrupa’nın geleceğine ilişkin hayati sorunun arkasında sinsi sinsi dolaşıyor. Beş yüzyıl önce Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu’nun en uzun süreyle hizmet eden ve en başarılı Sultanı, ordularını ’dan ’ı fethetmek ve ’yı kuşatmak üzere gönderen Muhteşem Süleyman’la Türkiye’nin Tuna vadisindeki genişlemesinin dehşetini yaşadı. Bugün Türkiye laik bir demokrasi, ’nun uzun soluklu üyesi, Avrupa Sözleşmesi ile taraftarı ve Batı’ya sağlam biçimde demirlemiş bir ülke. -Türkiye’yle ilgili endişelerin arkasında, olası katılımla ilgili söylenmeyen gerçekler yatıyor. Katılım başarıyla sonuçlanırsa AB’nin en büyük ikinci ülkesinin nüfusunun yüzde 97’si olacak. Şu anda Türkiye’nin nüfusu 72 milyon, ancak 2050’de yaklaşık 100 milyona yükselecek. Türkiye’nin katılımına izin vermek, sonunda kesine yakın derecede, en büyük AB üye devletinin ezici çoğunlukla Müslüman olmasını getirecek. Türkiye’nin büyük amacına muhalefet eden liderler, zihinlerinden uzak olmadığına ilişkin ipuçları vererek, bu konu çevresinde dolaşmaya eğilimli bulunuyor. -İstanbul’da bir otel işçisi ‘Avrupalılar Türkiye’yi dünyasının bir parçası olarak görüyor. Bazıları bizim Taliban gibi fanatik Müslümanlar olduğumuzu sanıyor. Fakat ben Avrupalıyım. İnsanlar burada Avrupalı gibi düşünüyor’ diyor. -Avrupa kimliğini Avrupa değerleri etrafından görmek de bir başka yol: demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, dini ve siyasi hoşgörü. Bu yaşam tarzını kucaklayan herhangi bir ülke bu seçimin fazileti itibarıyla Avrupalı haline gelir ve bu nedenle için uygundur. Türkiye’nin bu kriter üzerinde güçlü iddiası var. AB üyelik olasılığı ülkenin laik demokrasisini güçlendirdi ve doğrudan temel reformlar yapılmasına yol açtı, özellikle de cezasının kaldırılması konusunda. Ana soru tam üyelik umutsuz bir arayışa dönüşürse bunun kıyıya vurup vurmayacağı. Resmi katılım müzakereleri şu anda 35 konu ve ‘başlığa’ ayrılmış durumda. Bunlardan sadece biri, dört yıllık çalışmadan sonra tamamlandı. -Bu yolda ilerlemenin yetersizliği Türkiye’de tartışmaları da alevlendirdi. Bir zamanlar AB üyeliğine yüzde 70 olan kamu desteği şu anda son anketlere göre yüzde 48’e inmiş durumda.”
581959
Açılım'da yeni krizin adı köy korucuları
Hükümet, Kürt açılımı kapsamında sayıları 80 bini aşan korucuları silahsızlandırmaya hazırlanıyor. Korucular ise durumdan tedirgin."Devlet isterse bırakırız" diyorlar ama hepsinin aklında aynı soru var: İçişleri Bakanlığı’nın 80 bin silahı tek seferde toplama projesine korucular karşı çıktı: Örgüt bitmeden silahları teslim etmeyiz. 22 ilde görev yapan 80 bin korucunun silahlarının toplanmasına yönelik yasa teklifi ekim ayında Meclis’e gelecek. Ancak korucular silah bırakmaya karşı. Derikli Korucubaşı Bedran Akdağ, Taraf’a konuştu: 22 yıldır çatışıyoruz. Can güvenliğimiz nasıl sağlanacak? Çınarlı Korucubaşı Beşir Çınar da kendilerine maaş bağlanmasının önemli olduğu görüşünde. Ancak onun da bir şartı var: PKK ayakta iken, örgüt silah bırakmadan silahlarımız alınırsa devlet yanlış yapmış olur Hükümet, Kürt açılımı kapsamında sayıları 80 bini aşan korucuları silahsızlandırmaya hazırlanıyor. Bu amaçla yasa tasarısı hazırlayan İçişleri Bakanlığı’nda dün konuyla ilgili bir toplantı yapıldığı ileri sürüldü. Bugün gazetesinin dünkü haberine göre koruculara verilen silah taşıma hakkının geri alınması yasal düzenleme ile sağlanacak. Hükümetin korucu açılımının Meclis’in ekimde açılmasının ardından öncelikli olarak gündeme getirilmesi bekleniyor. İçişleri Bakanlığı’nın koruculuk sisteminin kaldırılmasına ilişkin hazırladığı yasa tasarısını Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesinin ardından Meclis’e gönderilecek. Geçimleri için formül aranıyor Korucularla ilgili olarak Köy Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Silah Kanunları’nda yer alan maddenin yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesiyle tartışılmaya başlanacak. Yasanın çıkmasıyla birlikte korucuların tamamının elleriden silahları alınacak. Korucuların can güvenliklerinin nasıl sağlanacağı konusunda ise değişik tedbirler üzerinde çalışılıyor. Yıllardır koruculuk yapan kişilerin işlerine son verilmesine rağmen bu kişilere başka bir formülle maaş bağlanacak. Bu insanların geçimlerini koruculuk maaşı ile sağladıklarına dikkat çekiliyor. Korucuların ortada kalmalarını önlemek için köyün ortak işlerini korucuların yapması sağlanarak bu kişilere maaş ödenmeye devam edilecek. Sayıları 80 bini geçiyor Türkiye’de 22 ilde görev yapan korucuların toplam sayısı 80 binin üzerinde. Bunlardan 59 bin düzenli maaş alan geçici köy korucusu, kalan 23 bin 274 kişilik kısmı ise maaş almayan gönüllü korucu. Diyarbakır’da bin 187, Şırnak’ta bin 756, Batman’da bin 887, Bingöl’de bin 511, Bitlis’te bin 730, Mardin’de bin 323, Muş’ta bin 860, Siirt’te bin 661, Hakkari’de bin 614 korucu var. Koruculuk sistemi Mardin’in Bilge köyünde 44 vatandaşın ölümüyle sonuçlanan olayın ardından büyük tartışmaya neden olmuştu. Bize garanti veriyorlar mı Hükümetin silahsızlandırma hazırlıklarına koruculardan tepki geldi. Köy Korucuları Hakları Koruma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Haydar Yener, silahlarının ellerinden alınacağına yönelik haberlerin yeni olmadığını söyledi. Geçici köy korucularının ormanda, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edileceğinin sürekli söylendiğini anlatan Yener, bunun sadece korucuları oyalama politikası olduğunu kaydetti. “Geçici köy korucuları silahsızlaştırılacaksa, nasıl silahsızlaştırılacak” diye soran Yener şöyle devam etti: “23 yıldır ciddi anlamda uluslararası terör örgütüyle mücadele vermiş insanlardır. Bedel ödemişler ve karşı tarafa büyük zayiatlar vermişler. Bunların garantisi nedir? Böyle bir babayiğit var mı; çıkıp da bunlar adına böyle bir garantiyi üstlenecek mi? Yarın öbür gün doğacak olan katliamları göğüsleyebilecek mi? Hükümet buna hazır mı? Ben anlayamıyorum. Bunlar sadece oradaki söylemlerdir. Bizler buradayız ve bölgenin insanlarıyız. Nelerin olduğunu, bittiğini bizler biliyoruz.” Dağdakiler bitmeden olmaz Taraf’a konuşan Mardin’in Derik ilçesindeki Korucu Derneği Başkanı Bedran Akdağ ise 22 yıldan beri terörle mücadele ettiklerini ve herhangi bir sosyal güvenceleri bulunmadığını söyledi. Akdağ, “Elbetteki biz de huzur istiyoruz. Ve silah bırakmak istiyoruz. Dağdaki de şehit olan da bizim vatandaşımız. 22 yıldan beri şehit olmuşuz, terörist öldürmüşüz. 650 milyon ile geçinmeye çalışıyoruz. İl dışına, garnizon dışına çıkamıyoruz. Ek iş yapamıyoruz. Tamamen bu sorun biterse normal yaşama geçilirse, silah bırakmamız iyi olur. Ancak halen şehit sesi geldiği bir dönemde silah bırakırsak can güvenliğimizi kim sağlayacak. Dağdakiler bitmeden veya silahsızlandırılmadan silah bırakmamız doğru değildir” dedi. Devlet istiyorsa olabilir Çınar Korucular Derneği Başkan Yardımcısı ve Korucubaşı Beşir Çınar da, devletin kendilerine sadece maaş bağlamak için korucu yapmadığını ifade ederek, “Bizim için sorun değil. Devlet kaldırsın diyorsa kaldırsın. Can güvenliğimiz var. Ancak devletin verdiği silahın dışında ruhsatlı silahlarımız var. Bunlar da alınırsa sorun çıkar” dedi. Taraf Bugün 2009-09-24 13:13:24 korucuların bir bölümü elindeki silahla efelik yapıyor düğünlerde görüyoruz devletin silahını ile mermileri takır takır harcıyor silahla erkeklik olmaz tabiki güvenlik kısmını devlet düşünecek ve düşünmektedir.Ama bir gün bu silahlar alınacak herşey daha güzel olacak bunun için birilerinin adım atması lazım üst kimliğimiz islam kardeşliği dir bunu oradaki müslümanlara iyi anlatmalıyız ismail zengin 2009-09-24 12:55:20 trrsit silah bırakmadan askere slh bıraktırılıyor Bugün Abd Bile afkanistanda korucu sistemini oturtmaya çalışıyor milyonlar harcıyıorlar fakat birtürlü başarılı olamadılar.Şimdi bizim hükümetimiz TEk yaptıgı şey türk insanının irencini kırmak her geçen gün birazdaha bogun egiyoruz şu haberlerden sonra hükümet kaldırmasa bile artık korucunun aklında şu olacak bigün bu devlet biizm elimizden silahı alırsa teröriste nasıl karşı koyucaz..Akp nin verdigi zararlar hiç kolay kapatılmıycak..MAhvetti türkü mahvetti alp eren 2009-09-24 12:55:01 korucu başları genelde silah bırakmaya karşı onlarda maaştan çok ellerinden giden rant nedeniyle karşılar korucuların yarısından fazlası kendi isteği ile silah almamıştır ya silahı alırsınız yada evlerinizi yakarız dedikleri için aldılar ben koruculuk teklifini red ettiğim için evim yakıldı işte herkes benim gibi yapamadı bir çok korucu silahı bırakmaya dünden razı heval amedi
582228
"Garipoğlu'nun saklanmasına yardım ettik" itirafı
'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur ile Garipoğlu şirketler grubunun satın alma müdürü Mehmet Karakayalı, Cem Garipoğlu'nun saklanmasında rol aldıklarını itiraf etti. İki zanlı dün gözaltına alınmıştı. İstanbul Valisi Muammer Güler de, yeni gözaltıların sinyalini verdi. 'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur ile Garipoğlu şirketler grubunun satın alma müdürü Mehmet Karakayalı, Cem Garipoğlu'nun saklanmasında rol aldıklarını itiraf etti. İki zanlı dün gözaltına alınmıştı. İstanbul Valisi Muammer Güler de, yeni gözaltıların sinyalini verdi. Cinayet Büro Amirliği'ndeki sorgulamada, Cem Garipoğlu'nun saklandığı ev veya yer ile ilgili olarak ise herhangi bir tespit yapılamadı. Zanlıların ifadeleri doğrultusunda; Garipoğlu'nun saklandığı yer, kaçırılma ve saklanma olayında başka kişilerin rol alıp almadıklarının tespitine çalışılıyor. Yarın adliyeye sevk edilemeleri beklenen zanlının avukat huzurundaki ifade alma işlemleri sürdürülüyor. cinayeti soruşturmasıyla ilgili konuşan Vali Güler, "Gözaltındakilerin ifadelerine göre gerekirse yeni gözaltılar olabilir" dedi. Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur'un ifadesinden: "Olay günü patronum Nida Garipoğlu Cem'i almamı söyledi. Onu aldım ama anda cinayete karışmış olduğunu bilmiyordum." - "Ben cinayet işlemiş birine yardım ve yataklıkta bulunmadım. Sadece patronumun dediklerini yerine getirerek Cem'i arabaya aldım. başba bir arabaya verdim." kişi gözaltında Karabulut cinayetiyle ilgili soruşturma kapsamında Nida Garipoğlu'nun şoförü ve karısı ile Garipoğlu şirketler grubu satın alma müdürü Mehmet Karakayalı dahil kişi dün Adana'da gözaltına alınan Mehmet Karakayalı, kendisini almaya gelen polislere, "Nerede kaldınız? Bekliyordum" demişti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Cem Garipoğlu'na firarda olduğu dönemde yardım ve yataklık yapanları bulmak amacıyla başlattığı kapsamında gözaltına alınan kişiler, Cem Garipoğlu'nun 197 gün nasıl saklandığı konusunda sorguya alınmıştı.
582273
Şehitlikte basın açıklamasına yasak
Şehitlikte basın açıklamasına yasak Giriş Saati Güncelleme İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Edirnekapı Şehitliği'nde basın açıklaması, toplantı ve benzeri etkinliklerin yapılmasının yasaklandığını bildirdi. Emniyetten yapılan açıklamada, PKK/Kongra-Gel terör örgütünü, tüm açılımları ve unsurları ile birlikte tasfiye etmeyi hedefleyen ''demokratik açılım'' sürecine destek vermek veya bu süreci protesto etmek isteyen bir kısım sivil toplum kuruluşları ile legal ve illegal grupların, kentin muhtelif yerlerinde başta basın açıklaması olmak üzere bazı eylemler yaptıkları belirtildi. Söz konusu yerlerden biri olan ve Eyüp ilçesinde bulunan Edirnekapı Şehitliği'nde Şehit Aileleri Derneği ile tüzel kişiliği bulunan ve bulunmayan Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Sosyalist Gençlik Derneği (SGD), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Tüm İlerici Gençlik Derneğine (TÜM-İGD) mensup kişilerin çeşitli tarihlerde yapılan basın açıklamalarının aynı saatlere denk gelmesi nedeniyle grupların karşı karşıya geldikleri ifade edilen açıklamada, kabir ziyaretine gelen şehit yakınları ile sol görüşe mensup bahsi geçen gruplar arasında sözlü sataşmaların vuku bulduğu ve çıkması muhtemel müessif olayların büyümeden güvenlik güçleri tarafından zorlukla engellendiğinin tespit edildiği bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Bu nedenle gündemdeki sıcaklığını koruyan 'demokratik açılım' sürecinin sekteye uğratılmadan, paralelinde tesis edilen mevcut kamu düzeni ve güvenliğinin sürdürülebilmesi için bundan böyle ferdi veya toplu olarak Edirnekapı Şehitliği'nde basın açıklaması, toplantı ve benzeri nitelikteki etkinliklerin yapılması, provokasyona açık olmaları nedeniyle Anayasa'nın 'Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti'ne ilişkin 26. maddesinin değişik 2. fıkrasında ifade edilen, bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi amacıyla sınırlandırıldığı' hükmüne binaen 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin ve fıkralarına istinaden il makamının 11 Eylül 2009 tarih ve 17837 sayılı 'oluru' ile yasaklanmıştır.''
581619
Obama İngiliz Başbakan'a randevu vermedi
Beyaz Saray yetkililerinin, Başkan Barack Obama ile Başbakanı Gordon Brown arasında resmi bir görüşme için İngilizlerden gelen talepleri reddettiği ortaya çıktı. (Metin Güneş CNN TÜRK Londra) -- İngilizlerin Başbakan Brown ile Başkan Obama arasında bir görüşme için tam kez başvuruda bulunduğu ve tüm bu başvuruların geri çevrildiği haber verildi. Diplomatik bir kaynaktan BBC'ye yapılan açıklamada New York'da yapılan BM zirvesinde bir görüşme ayarlayamayan Başbakan'ın ekibinin "çıldırdığı" belirtildi. Buna karşılık Obama, ve liderleriyle özel görüşmeler yaptı. Başbakanlığı'ndan yapılan açıklamada Obama'nın Brown'ı "adam yerine koymadığı" yolundaki haberlerin "tamamen asılsız" olduğu belirtildi. Bir sözcü, iki liderin "dün gece yapılan iklim değişikliği yemeğinin ardından çeşitli konuları kapsayan bir görüşme yaptıklarını" söyledi. Ancak daha sonra bu görüşmenin Birleşmiş Milletler'in mutfağında ayak üstü yapılmış ve sadece birkaç dakika süren bir görüşme olduğu anlaşıldı. Başbakan Brown, Başkan Obama ile ve liderleriyle yaptığı gibi gerçek bir görüşme yapmak istiyordu ve bunun için de tam kez girişimde bulundu, ancak bu girişimlerin tamamı reddedildi. geçtiğimiz Lockerbie bombacısını sağlık nedenleri gerekçesiyle serbest bırakıp Libya'ya dönmesine izin vermiş; 'nin bu kararı Obama tarafından bir "Hata" diye nitelendirilmişti.
581494
Konut sahipleri 'kriz bitti, fiyatlar artar' beklentisiyle tok satıcı gibi davranıyor
Ancak kriz döneminde fiyatı yüzde 25 düşmesine rağmen alıcı bulamayan gayrimenkuller, son dönemlerde değerinin üzerinde bir fiyattan satışa çıkarılıyor. İzmir Balçova semtinde 130 metrekare oda bir salon daireye 160 bin lira isteniyor. Emlakçılara göre bu dairenin fiyatı normal şartlarda 130-140 bin lira civarında olması gerekiyor. Ev sahibi A.E. ise "Acelem yok. Nasıl olsa fiyatlar artıyor. Niye ucuza satayım?" açıklamasında bulunuyor. Emlakçılara göre tok satıcı olan ev sahipleri konut fiyatlarını da yükseltiyor. Konut sahipleri, başka daireyi emsal göstererek kendi dairesine değer biçiyor. Hak-Er Emlak'ın sahibi Ramazan Erkan, değerinin üzerinde fiyat talep edenlerin bulunduğuna dikkat çekerek, "Tok satıcıların aşırı fiyat talep etmeleri piyasayı da tıkıyor. Normal fiyatın 20-30 bin lira üzerinde fiyat isteyenler var. Bu kişilerin dairelerini fiyat uçuk olduğu için müşteriye bile gösteremiyoruz." diyor. Konut fiyatlarının son günlerde 10-15 bin lira arttığını belirten Ramazan Erkan, bayram sonrasında piyasanın daha da canlanacağına inanıyor. Kredi kullanacaklara farklı bankalarla pazarlık yapmayı öneren Erkan şunları söylüyor: "Siz her yerden fiyat alın, en son bize gelin diyen bankalar var. Kredi alanlar birkaç bankadan fiyat alsınlar. Sonra 'bak bu banka bunu verdi, sen ne vereceksin' diyerek pazarlık yaparlarsa daha uygun şartlarda kredi alabilirler." İzmir Ticaret Odası Gayrimenkul Faaliyetleri Komitesi Başkanı Ahmet Haluk Şamlı tüketicilerin kredi faizlerinin düşmesinden psikolojik olarak etkilendiğini ve piyasada bir kıpırdanmanın başladığını söyledi. Şamlı, faizlerin biraz daha düşmesi ve kredi alma koşullarının biraz daha kolaylaşmasıyla bu piyasadaki kıpırdanmanın canlanmaya dönüşeceğini ifade etti. Kredi alma sürecinde banka ile tüketici arasında bir anlamda 'serbest piyasa ekonomisinin' yaşandığını, faiz oranı ve masraflarda pazarlık yapılabildiğini ifade eden Şamlı, "Geçtiğimiz günlerde bir müşterimiz bir bankadan 1,19 faiz oranıyla kredi başvurusunda bulundu, yapılan pazarlık sonucu bu oran 1,10'a çekildi. Bu indirim 100 bin lira için 4-5 bin lira fark demek." dedi. Emlakçılara göre konut kredi faizlerini düşüren bankalar masrafları artırdı. 100 bin lira kredi için bin lira masraf isteyen banka bulunuyor. Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Yönetim Kurulu üyesi İbrahim Sarıhan, bankaların tüketicinin gözünü boyadığını söylüyor. Piyasanın canlanmasının bankaların faiz oranlarıyla paralel olacağını belirten Sarıhan, "Bankalar konut kredisi faizlerini düşürdü, ancak kredi masraflarını artırdı. Rakamsal olarak görülen düşüş reelde yaşanmıyor. Yüzde 0,99 denilen faiz oranı alınan masraflarla yüzde 1,27'ye çıkıyor. Gerçekte indirim gibi görünse de vatandaşın cebine yansımıyor. Orta gelir grubu da bu oranlarda kredi kullanmıyor." diye konuşuyor.
581544
Eşle zorla ilişkiye yedi yıl hapis!
Ali EYCE'nin haberi İzmir'demahkeme, karısıyla zorla ilişkiye giren kocayı, yıl ay hapis cezasına çarptırdı. Tutuksuz yargılanan koca, tutuksuz yargılandığı davanın ilk duruşmasında verilen kararla tutuklanarak cezaevine gönderildi. YARALANMA TESPİTİ Karabağlar'da oturan 27 yaşındaki Y.K, yıllık kocası 37 yaşındaki V.K.'nin, kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini iddia ederek mart ayında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikâyette bulundu. Savcılığın talimatı üzerine Adli Tıp Kurumu'na gönderilen genç kadında "tecavüze bağlı yaralanmalar" tespit edildi. Soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet savcısı, eşini cinsel ilişkiye girmesi için zorladığı iddia edilen V.K. hakkında, "Eşe karşı cinsel saldırıda bulunmak" suçundan dava açtı. İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın iddianamesinde genç kadının, olay gününü anlatan ifadelerine yer verildi. Genç kadın, geceyi, "Eşim V.K. gece yarısı alkollü olarak eve geldi. İlişkiye girmek için beni yanına çağırdı. Ancak ben yanaşmayınca bana şiddet uyguladı" diye anlattı. Genç kadının şikâyeti ile Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporları dikkate alan Cumhuriyet savcısı, V.K.'nin 12 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Davanın duruşmasına tek çocuğuyla birlikte gelen Y.K., ifadesini tekrarladı, Y.K., boşanma davası da açtığı eşinden şikâyetçi olduğunu da belirtti. Tutuksuz yargılanan V.K. ise, eşinin açtığı boşanma davasında haklı çıkmak için kendisine yönelik asılsız suçlamalarda bulunduğunu iddia edip, olay günü tartıştıklarını, birbirlerine vurduklarını ancak eşine kesinlikle zorla sahip olmadığını söyledi. Mahkeme heyeti, ilk duruşmada davayı karara bağlayarak V.K.'yi, eşine karşı şiddet uygulayarak cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle yıl ay hapis cezasına çarptırdı. Tutuksuz yargılandığı mahkemeye elini kolunu sallayarak gelen koca, duruşma salonunda bekleyen güvenlik görevlileri tarafından kelepçelendi. V.K., cezaevine götürülürken çiftin boşanma davasının sürdüğü belirtildi. Dayakçı kocaya elektronik bilezik Fransa'da karısına şiddet uygulayan kocaların kollarına elektronik bilezik takılmasına yönelik uygulama 2010 yılında başlıyor. Aile ve Dayanışmadan Sorumlu Bakan Nadine Morano "Aile içinde şiddete uğrayan kadınların korunması için bu uygulamanın gerekli olduğunu" söyledi. Bakan 2006 ve 2008 yılları arasında 330 bin aile içi şiddet vakasının kayıtlara geçtiğini söyledi. Kadını 'mal' olarak gören kanun değişti Prof. Dr. Bahri Öztürk (Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi): Evlilik içinde böyle bir karar çok nadir verilir. Yeni Ceza Kanunu'ndan önce kanun kadını mal olarak görüyordu. Artık değişti. Çift için bu karar boşanma sebebi. Ama evlilik otomatik olarak sona ermez. Kadın tarafından boşanma davası açılmalı. Canına tak etti de yaptıysa, adam geçmişe dair tüm eylemlerinin hesabını vermek zorunda." Kadın evlilikte haklarını bilmeli Avukat Özcan Türkoğlu: "Kadının evlilik sonrası bir takım şeyleri yapmaya mecburdur gibi bir toplumsal düşüncenin kırılma noktasını oluşturmaktadır. Kadın, bu kanun maddesiyle, evlilik sürecinde bile yalnız olmadığını, eşinin ona zorla hiçbir şey yaptıramayacağını bilmeli, bu bilinçle hareket etmeli, erkekte nikâhlım mantığıyla karşısındaki bireyin hak, özgürlüklerini yok ettiği takdirde suç işleyeceğini bilmeli"
581382
Mindere yapıştık
Mindere yapıştık güncellenme zamanı 24.9.200974 kiloda mindere çıkan Ender Coşkun ilk turda Rus repesaj maçında ise Çinli rakibine yenilerek havlu attı. hep yanınızda ’nın Herning kentinde devam eden Dünya Güreş Şampiyonası’nda dün de mindere çıkan sporcularımız başarılı olamadı Serbest stil 74 kiloda ülkemizi temsil eden Ender Coşkun, ilk turda Rus Denis Tsargush’a 2-0 (0-2/0-3) mağlup oldu. Rus güreşçinin finale yükselmesiyle Ender Coşkun repesajda mücadele etme hakkını kazandı. Coşkun, repesajdaki ilk müsabakasında Shenfeng Bi’ye 2-1 (2-1/0-3/2-3) yenilerek elendi. Toplam 175 sporcunun katıldığı bayan müsabakalarının ilk gününde 48 kiloda Sümeyye Sezer, ilk turda Alman Jacqueline Schellin’e 2-0 (0-1/0-2) yenilerek elendi. 51 kiloda Burcu Kepiç de yine ilk turda Emese Szabo karşısında ilk periyodu 1-0 kaybettikten sonra, ikinci periyodun 35. saniyesinde tuşla mağlup oldu. Şampiyonada bugün 63 kiloda Aysel Can mindere çıkacak ve ilk turda ’li Elena Pirozhkov ile mücadele edecek.
581521
Advocaat'ın ilk sınavı Türkiye ile
Hollanda, Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni de çalıştıran "Küçük General'' lakaplı Advocaat, görevini üstlenirken yaptığı açıklamada, "Başarının garanti olduğunu söylemiyorum, fakat bunu sık sık elde ettim." ifadelerini kullandı.
582423
Seks görüntüleri ABD ve Rusya'yı gerdi
'nin Moskova Büyükelçisi John Berlye, Dışişleri Bakanlığı'nı, Amerikalı bir diplomatı, "düzmece seks" görüntülerini internette yayımlayarak lekelemeye çalışmakla suçladı. Berlye, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, Rus basınında yer alan ve Amerikalı diplomatı hayat kadınlarıyla gösteren görüntülerin, "çok net bir şekilde düzmece" olduğunu belirterek, "Sanırım burada ilişkilerinin daha da iyileşmesini istemeyen insanlar var. Bu talihsizlik" dedi. Büyükelçi Berlye, geçen Komsomolskaya Pravda gazetesinin "www.kp.ru" sitesinde yayımlanan görüntüde, Amerikalı diplomat Kyle Hatcher'ın gerçek bir görüntüsünün, Moskova'daki bir otel odasında birlikte olan bir çiftin görüntüsüyle montajlandığını savunarak, "Kyle Hatcher yanlış bir şey yapmadı. Gördüğümüz görüntüler çok net bir şekilde değişik kliplerin montajlanması, hattı bazıları da çok net bir şekilde sahteydi" diye konuştu. Hatcher'ın 'nin Moskova Büyükelçiliği'nde siyasi işlerde çalıştığı, dini, sivil toplum ve insan hakları örgütlerine yönelik yardımlardan sorumlu olduğu kaydedildi. 'da Hatcher'ın işinin tanımından rahatsız insanların bulunabileceğini ifade eden Büyükelçi Berlye, "Kendisinin iş tanımından rahatsız olanlar bu sayede Hatcher'ın temasta olduğu kişiler üzerindeki itibarını düşürmek istemiş olabilir. Benim kendisine güvenim tam ve büyükelçilikteki çalışmasına devam edecek" dedi.
581332
Bağ bozumu turizmi
Bağ bozumu turizmi Kapadokya bölgesine tatil için gelen turistler üzüm bağlarına girerek bağ bozumuna katılıyorlar. Türkiye'nin peribacaları ile ünlü turizm bölgesi Kapadokya'da, sofralık ve şaraplık üzüm üretimi de son yıllarda hızla artıyor. Bölgede Ürgüp ilçesi ve Mustafapaşa beldesi gibi turistik merkezlerde bulunan üzüm bağlarında eylül ayı ile başlayan bağ bozumu turistlerinde büyük ilgisini çekiyor. Peribacalarını gezdikleri yerlerde karşılarına çıkan üzüm bağlarına girerek burada bağ bozumlarına katılan Alman ve Fransız turistler, bir yandan da bol bol üzüm yiyor. Mustafapaşa Belediye Başkanı Levent Ak, “Zaman zaman karşılaştıkları yöre halkı ile birlikte bağ bozumuna katılan turistler, bölge üzümlerini bu şekilde tatma fırsatı da yakalıyor” dedi. 24.09.2009 AKTÜEL
582483
Beşiktaş'ta Delgado için Fink yolcu
sözleşmesini askıya aldığı Matias Delgado'ya yer açmak için Michael Fink'i kiralamayı planlıyor. sakatlığı nedeniyle Ocak ayına kadar sözleşmesini dondurduğu ancak iki içinde sahalara dönmesi beklenen Delgado'ya yabancı kontenjanında yer açmak için çalışmalara şimdiden başladı. Delgado ile anlaştıktan sonra Rodrigo Tabata'yı transfer eden siyah-beyazlıların kadrosunda sekiz yabancı oyuncu bulunuyor. Yönetimin ilk alternatifi sezon başında Eintracht Frankfurt'tan alınan Michael Fink'i elden çıkarmak. Siyah-beyazlıların, teknik direktör Mustafa Denizli'nin son maçlarda ilk 11'de şans tanımadığı Alman orta saha oyuncusunu kiralamak istediği öğrenildi.
582247
Kadın doktorlar erkek doktorlardan daha güvenilir
Britanya'da tıbbi performansla ilgili yapılan büyük bir araştırmaya göre, kadın doktorlar daha ilgili, müşfik ve dikkatli. Bu sebepten de soruşturmaya uğramaları ve görevlerinden el çektirilme oranları daha düşük. Daily Mail'in haberine göre, bunun yanı sıra kadın doktorların isabetsiz teşhis koyma oranları erkek doktorlara göre daha az. Araştırmaya göre, 2001 ve 2009 arasında 3685 erkek doktor ve diş hekimi, yeterlilikleri ve iş yüküyle baş edebilme yetenekleri gibi çeşitli sebeplerle Milli Klinik Değerlendirme Servisi'ne (NCAS) havale edildi. Aynı dönemde, doktor ve diş hekimi işgücünün yüzde 40'ını oluşturan kadınların sadece 873'ü bu tür soruşturmaya uğradı. Görevlerinden askıya alınan erkek doktorların sayısının da daha fazla olduğu ortaya çıktı. Örneğin, söz konusu dönemde pratisyen doktorlar arasında 29 kadının hasta tedavi etmesi yasaklanırken, erkeklerin sayısı 200'ü buldu. 50 kadın doktorun hastaya bakması yasaklanırken, bu sayının erkeklerde 290 olduğu belirlendi. NCAS müdür yardımcısı Rosemary Field, kadın doktorların hastalarına karşı daha ilgili ve dikkatli bir tutum içinde olduğunu söyledi. Field, "Bu, kadınların erkeklerden daha iyi doktor olduğunu göstermez ancak araştırma, kadınların konsültasyona daha fazla zaman ayırdıklarını ve erkeklere oranla daha hasta merkezli çalıştıklarını gösteriyor" dedi. NCAS'ın analizi, yaşlı doktorların performansının da daha fazla soru işareti yarattığını gösterdi. 50 yaş üzerindeki doktorların soruşturmaya uğrama oranlarının 40 yaşın altındakilere göre kat, 60 yaş üzerindekilerin ise kat fazla olduğu belirtildi.
582944
Erdoğan ekim ya da kasımda İran'a gidecek
Başbakan Erdoğan, ekim ayının sonunda ya da kasım ayında 'a ziyarette bulunacağını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu'na hitabının ardından BM binasından çıkıp Türkevi'ne girerken gazetecilerin, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ile bugün BM Güvenlik Konseyi'ndeki nükleer silahsızlanma konulu toplantının ardından yaptığı görüşmede ne gibi mesajlar verdiğinin sorulması üzerine kısa bir açıklama yaptı. Erdoğan, ile ilgili mesajlarımızı zaten BM Güvenlik Konseyi'nde verdik. Bizim şimdi 'a seyahatimiz olacak. Ekim sonu veya kasım. Orada bunları çok daha detay görüşme imkanımız olacak. Nükleer silahların yayılmasının engellenmesiyle ilgili düşüncelerimizi zaten Güvenlik Konseyi'nde ortaya koyduk. Bundan sonraki süreçte ikili görüşmelerde de zaten gerekli hassasiyetimizi, barışçı amaçlara ilişkin biliyorsunuz bu işe karşı olduğumuzu söylüyoruz, bundan sonra da bunu devam ettireceğiz" dedi. Recep Tayyip Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen "Nükleer Silahsızlanma" konulu zirve toplantısının ardından Mahmud Ahmedinecad ile BM'de bir araya geldi. Başında yalnızca görüntü alınmasına izin verilen görüşmeye, Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Devlet Bakanı Ali Babacan da katıldı. Erdoğan, New York'tan zirvesine katılmak üzere Pittsburg kentine gidecek.
582012
‘Kızımı eşi ve yakınları öldürdü’
‘Kızımı eşi ve yakınları öldürdü’Arif ARSLAN/BATMAN, (DHA)’de ettiği açıklanan Emine Yıldız’ın babası Sait Gülmüş kızının öldürüldüğünü iddia ediyor ’in İlçesinde ettiği belirtilen iki çocuk annesi 26 yaşındaki Emine Yıldız’ın babası M. Sait Gülmüş, kızının eşi ve yakınları tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü. Cinayete intihar süsü verildiğini iddia edilerek Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Gülmüş, “Emine, sürekli kocası ile ailesinden şiddet ve eziyet görüyordu. Kızım öldürüleceği endişesiyle polis karakoluna şikayette bulunmuştu. İntihar ederek kişi niye polise şikayete gitsin” dedi. ’dan yıl önce Ahmet Yıldız ile evlenip Midyat’a yerleşen ve bu evlilikten çocuk sahibi olan Emine Yıldız, geçen günü evde kimsenin bulunmadığı sırada boğazına doladığı iple intihar etmiş olarak bulundu. Savcı intihar olayını şüpheli bulup, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için ’na gönderdi. Ancak, İstanbul’dan henüz kesin ölüm nedenine ilişkin rapor Midyat’a gelmedi. Batman’da mobilyacılık yapan Emine Yıldız’ın babası Sait Gümüş, kızının kocası ve yakınları tarafından öldürüldüğünü ve olaya intihar süsü verildiğini ileri sürdü. Gülmüş, “Kızımın Şilan ve Kadir adında iki çocuğu var. Emine evliliği boyunca, kocası ve ailesinin kötü muamelesi ve eziyetiyle karşılaştı. Yaklaşık 15 ay önce kızım evinden kovuldu. Bir yıl süreyle yanımda kaldı. Çocukları alıkonuldu. Üç ay önce kocası ve eşinin ailesi araya girince, Emine çocukları için tekrar Midyat’a gitti. Maalesef, kızım evine döndükten sonra da kocası ile ailesinden eziyet görmeye devam etti” dedi. ‘DAMADIN POLİS AĞEBEYİ KARAKOLDAN ÇIKARDI’ Kızı Emine’nin eşinin yanına döndükten sonra da, aile bireylerinin saldırısına uğradığını ileri süren Gülmüş, iftar saatinde kızı Emine’nin eşinin yakınları arasında çıkan tartışmada kızının ölümle tehdit edildiğini iddia etti. Gülmüş, şöyle konuştu; “Olay günü iftar saatinden sonra evde çıkan tartışma sonucu kızım öldürüleceği endişesiyle polis karakoluna şikayette bulunmuş. Ancak müracaatı henüz işleme konulmadan damadımın ’daki polis ağabeyi Z.Y., devreye girmiş. Diyarbakır’dan gelip karakoldaki görevlilere ‘ben olayı hallederim’ deyip Emine’yi karakoldan alıp eve götürüyor. Hatta Emine polis arabasıyla Z.Y refakatinde eve getirilmiş. Emine arabadan inmek istemediği halde Z.Y kendisine ‘bir şey yok’ deyip arabadan indirmiş. Görgü tanıkları ‘Emine’nin başına bir şey gelirse sorumlu olursunuz’ diye uyarıda bulunmuş.” Acılı baba Sait Gülmüş, kızının şikayet ettiği eşinin yakınlarının öldürme eylemine intihar süsü verdiklerini iddia ederek, “Kızımın intihar etmiş olması mümkün değil. Emine intihar edecek olsa niçin karakola gidip kendisinin öldürülmek istenildiğini söyleyip şikayette bulunmak istesin? raporundaki bulgular Emine’nin şüphelilerin saldırısı sonucunda bir cinayete kurban gittiğini açıkça göstermektedir. Emine’nin vücudunda izleri olduğu otopsi raporuyla sabittir. Şüpheliler tarafından boğazına bir şeyler geçirilerek, öldürmüş olabileceği gibi eziyet edildikten sonra boğazına bir ip yada yemeni geçirilerek boğulması da kuvvetle muhtemeldir” dedi. Olay yerinde yapılan ilk tespitlerde tavan yüksekliğinin metre mesafede olduğunu ve evin intihar edilebilecek bir yer olmadığını ifade eden Gülmüş, “Emine bir sonucu öldürüldü. Bu öldürme eylemine intihar süsü de verildi. Öldürme eylemini şüphelilerin hepsi birlikte işlemiştir. Olayın birinci derece sorumlusu da güvenlik sıfatından istifa edip karakolda kızımın şikayetini işleme koydurmayan ve onu karakoldan alıp eve getiren Z.Y’dir” iddiasında bulundu. BABA SAVCILIĞA BAŞVURDU Kızının öldürüldüğü iddiasıyla Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Sait Gülmüş, kızını kocası Ahmet Yıldız, damadın ağabayi, polis memuru Z.Y., kayınvalidesi A.Y. ve kayınpederi M.Y’den şikayetçi oldu
582231
"İkinci çuval vakasıdır"
MHP İzmir İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ''hangi amaçla ne için yapıldığı bilinmeyen'' bir gezi olduğunu söyledi. Vural, korumalar arasındaki tartışmaya ilişkin ''Ama yine de ne sebeple olursa olsun Başbakan'a yapılan muameleyi kınıyorum. İkinci çuval geçirme hadisesidir. Sayın Başbakan bu muamele karşısında küsüp oteline döneceğine Türkiye'ye dönseydi daha iyi olurdu. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına el uzatamaz, otel kapılarına yürütemez'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın bu ülkeye ABD Başkanı Barack Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmada verdiği ''ev ödevlerinin'' sonuçlarını paylaşmaya gittiğinin ortaya çıktığını iddia eden Vural, ''(Ermeni meselesine ilişkin ev ödevimizi yaptık. Protokolü 11 Ekimde Meclise getireceğiz) demeye gitmiştir. Ama 11 Ekim, pazar, yani Meclis tatil. Dayatmalarla Meclis açılmaz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın Azerbaycan Meclisi'nde verdiği sözlerden ''U dönüşü'' yaptığını ileri süren Vural, ''Sayın Başbakan Sarkisyan'ı maça getirmek için TBMM'ye dayatma yapmaktadır. Azerbaycan Meclisinde verdiği sözü yerine getirmesini bekliyoruz. Davos'ta 'one minute' dedi, yarım saat sonra özür diledi. Rasmussen konusunda da dönüş yaptı. Sayın Başbakan hiç olmazsa bir seferlik sözüne riayet etmeni ve protokolü Meclise göndermemeni bekliyoruz'' dedi. Kürt açılımı Oktay Vural, ''Kürt açılımı'' konusundaki tartışmalara da değinerek, Başbakan Erdoğan'ın ''ev ödevlerinden'' bir diğerinin ''Kürt açılımı'' olduğunu, bu konuda ABD'de bir takım görüşmeler yaptığının ortaya çıktığını iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın ''bu süreci hazmettire hazmettire tamamlayacağız'' dediğini savunan Vural, şöyle devam etti: ''9 Eylül'de İzmir'de verilen cevabı hatırlatıyorum. Hiç kimsenin gücü bunları hazmettirmeye yetmez. Sayın Başbakan senin gücün de yetmez, sen kimsin ki? Bölücülüğü kimse hazmettiremez. Hazmettirmek isteyenlere de haddini bildiririz. Sayın Başbakan Türk milletinin milli kimliğini, dilini değiştirmeyi zorla hazmettirmeye çalışmaktadır. Bu milletin bin yıllık kardeşliğini hazmedemeyen, Cumhuriyeti hazmedemeyen asıl sensin. Bunları hazmet. İnanç hortumculuğu, manevi değer hortumculuğu yapma. Bunları hazmetmediği taktirde milletimiz gereğini yapacaktır.'' Erdoğan'ın konuşması Oktay Vural, Başbakan Erdoğan'ın ABD'deki Levin Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada ''dramatik'' anlara tanık olunduğunu belirterek, ''Sık sık özel televizyonlarda gözyaşı döküyor. Peçete göndermek lazım. Çok sulu gözlü olmaya başladı'' şeklinde konuştu. Konuşmasında Erdoğan'ın 50 yıl önce otomobilleri olmadığını anlattığını söyleyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Otomobili yok diye küçük Tayyip üzülmüş. yıllarda ülkemizde 37 bin 616 otomobil var. Bugün milyona yakın otomobil var. Ayakkabısı delik deşikmiş. Küçük Tayyip böyleymiş, büyük Tayyip ne yapıyor? Madem böyleydi de şimdi bu zenginlik nereden geliyor? zaman otomobili yoktu, şimdi uçağı var, hatta bir yetmedi, iki tane var. Millet işini kaybediyor, sen Beverly Hills'te alışveriş yapıyorsun. 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' dedi, milleti attı uçuruma, kendisi Berlusconi, Kevin Costner, Naomi ile arkadaş oldu. Kevin Costner'e demokratik açılımı anlatacakmış, gel de İzmirli'ye anlat sen. Yakında Sharon Stone'u da getirirsiniz Allah bilir. Demokratik açılıma (senaryo) demiştim, bakın işte, işin içine artistler bile karıştı. 1,5 milyon kişi işini kaybediyor. Sayın Başbakan 'bunun için ne yaptım' diye gözyaşı dökeceğine, '50 yıl önce otomobilim yoktu' diye gözyaşı döküyor. Nasıl dünyanın en zengin başbakanı olduğunu bize bir açıkla. Bir yandan yıldızlı otellerde tatil yaparken, bir yandan da gecekondulara gidip iftar sofralarına katılıyor. İkiyüzlü siyasetin maskelerini sökmeye devam edeceğiz.'' Oktay Vural, koruculuk sistemine ilişkin bir soruya, ''Türkiye'de terör mü bitti, PKK silah mı bıraktı da güvenlik güçleri silah bırakıyor? AKP, PKK'ya silah bıraktıramadı, PKK ile mücadele edenlere silah bıraktıracak anlaşılan. Koruculuk sisteminden vazgeçilmesini PKK'nın istek ve talebine karşılık olarak görüyoruz. Bunun terörü azdıracağını, terör örgütünü cesaretlendireceğini düşünüyoruz'' karşılığını verdi. Vural, İzmir'in, diğer kentlere kıyasla birçok konuda geri kaldığını savunarak, TÜİK tarafından hazırlanan ''Bölgesel Göstergelerle İzmir'' çalışmasından örnekler verdi ve kentin hak ettiği yatırımları alamadığını ifade etti. 24 Eylül 2009
582479
AvtoVAZ 27 bin 600 kişiyi işten atacak
'nın en büyük üreticilerinden AvtoVAZ şirketinin 27 bin 600 çalışanının işine son vermeye hazırlandığı bildirildi. Şirketten yapılan açıklamada, AvtoVAZ'ın 102 bin çalışanından 36 bininin işine son vermeyi planladığı ancak sendikanın hazırladığı, bu sayıyı 27 bin 600'e kadar düşüren planın kabul edildiği kaydedildi. Fransız şirketinin yüzde 25'lik hissesine sahip olduğu AvtoVAZ'ın yıllardır uğradığı zarar, ekonomik kriz sonrası Lada sedan modellerine yönelik talepteki keskin düşüş yüzünden rekor seviyeye ulaşmıştı. 'daki Avrupa İş Dünyası Derneği, AvtoVAZ'a ait otomobillerin bu yılın ilk ayındaki satışlarında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 44 oranında düşüş olduğunu açıkladı. AvtoVAZ'ın işine son vereceği işçilerin yarısının emeklilik yaşına gelen kişilerden oluştuğu belirtilerek, şirketin 2012 yılında ile birlikte geliştireceği yeni üretim hattı için bin yeni işçiyi yeniden istihdam etmeyi planladığı kaydedildi. 'da bu yıl Ocak-Ağustos dönemindeki yeni araba satışlarında, geçen yıla kıyasla yüzde 51 oranında düşüş yaşandı.
581666
Barcelona "La Merce" festivali başladı
'nın doğusundaki Barcelona kentinin ünlü festivali "La Merce" İstanbul şarkılarıyla başladı. Barcelona'da 1871 yılından bu yana devam eden ve kentin en büyük festivali olan "La Merce"ye bu yıl konuk şehir olarak "İstanbul" davet edilirken, festivalin açılışını İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Taşkın Savaş yönetiminde, 30 kişilik "Medeniyetler Korosu", İstanbul şarkılarıyla yaptı. "Katibim" ile başlayan koro izleyicilerden alkış aldı. Barcelona Belediyesi önündeki Sant Jaume meydanındaki açılışta yapılan anonsta Türkçe olarak da "Hoşgeldiniz" denilmesi dikkati çekti. Bu arada festival dolayısıyla kentte olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ahmet Selamet ve beraberindeki heyet ile Türkiye'nin Barcelona Başkonsolosu Haldun Koç, İstanbul'un konuk kent olması sebebiyle Barcelona Belediye Başkan Yardımcılarından Carles Marti tarafından kabul edildi ve heyetlerarası kısa bir görüşme yapıldı. 30 Ağustos'ta İstanbul'dan hareket eden "Far de Barcelona" adlı denizcilik gemisinde bulunan 12 Türk denizcilik öğrencisi de Barcelona limanından kortej eşliğinde yürüyerek, festivalin açılışının yapıldığı Sant Jaume meydanına geldi. 27 Eylül tarihine kadar sürecek festival kapsamında Barcelona'nın 37 yerinde 600'e yakın kültür ve sanat etkinliği düzenlenirken, tüm aktiviteler ücretsiz izlenebilecek. İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması Barcelona'daki festivalde tanıtılırken, ayrıca Türk el sanatları, gölge oyunu tiyatrosu, sema gösterileri, konserler, fotoğraf ve sanat sergileri ile Fatih Akın, gibi bazı Türk yönetmenlerin filmleri de gösterilecek.
581313
Kaddafi BM'yi topa tuttu
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Kaddafi BM'yi topa tuttu Libya lideri, ABD cephesinin salonu terk ettiği BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, 'savaşlar önlenemedi' dedi ve Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesini hedef aldı. Libya Lideri, BM Genel Kurulu'nda dün ilk kez gerçekleştirdiği konuşmada veto hakkının ve daimi üyeliğin BM Şartnamesi'ne aykırı olduğunu söyledi ve BM'nin kurulduğundan bu yana yaşanan 65 savaşı önlemekte başarısız olduğunu kaydetti. Arapların Yahudileri 'kuzen' kabul ettiğini kaydeden Kaddafi, Avrupalı liderlere de 'asıl Yahudi düşmanı sizsiniz. Ölüm fırınlarından siz mesulsünüz" şeklinde seslendi. Filistin'de çözümün iki ayrı devlette değil, Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların bir arada yaşadığı demokratik bir devlette olduğunu söyleyen Kaddafi, Taliban'ın düşman ilan edilmesine de karşı çıkarak "Usame bin Ladin, Taliban mı? 11 Eylül'ü Taliban mı gerçekleştirdi?" diye sordu. 24.09.2009 DÜNYA
582340
Yaratığın sırrı çözüldü!
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda Yaratığın sırrı çözüldü!Bu yaratık dünyayı şaşkına uğrattı. Dünyada yaşayan hiçbir şeye benzemiyordu. İspanyol sırrı çözdü... 2007'de Meksikalı bir çiftçi bir yaratık buldu. Çifti onu gördüğünde ödü patladı. Hemen oracıkta bulduğu bir su birikintisine atıi. Sonra da incelenmesi için yetkilere götürdü. Uzmanlar yaratığın DNA'sını bulamadılar. Bilimadamlarının çoğuna göre bu yaratık türü bumamış bir hayvana aitti. font color="#9br />Sonunda İspanyol bilimadamı yaratığın DNA'sı çözdü. Ona göre yaratık kesinlikle hayvan değil, yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık... Sirius UFO Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan Saba Tümer'in CNN TÜRK'te yayınlanan programına katıldı vec yaratığıyla ilgili son gelişmeleri anlattı. YARATIK SUDA SAATLERCE ÖLMÜYOR "Bu yaratık Meksika'nın Metepec bölgesinde ele geçirildi. Bir çiftçi bunu buluyor ve korkuyor ve öldürüyor" diyen Akdoğan yaratığın öldürülme hikayesinin de ilginç olduğunu söyledi: Öldürmesi de çok enteresan. Varlığı suda saatlerce tutuyor. Normalde solungaçları olmayan bir varlık suda yaşayamaz ama bu yaratık suda birkaç saat yaşabiliyor ve sonra ölüyor. DNA'SI ÇÖZÜLDÜFare kapanına yakalanan yaratığın büyüklüğünün 15-20 santimetre olduğunu söyleyen Akdoğan erinde nükleosit olduğunu, yani kesinlikle bir DNA'ya sahip olduğunu belirtti.Yaratığın Dnın da bulunduğunu izleyicilere şu sözlerle aktardı: "İlk başta DNA için Meksika Devlet üniversitesine, ardından Kanada Devlet üniversitesine parça gönderildi. İkisi de DNA'sını bulamadık dedi. Sonunda İspanya'nın en önemli bilim adamı Hose Antonio DNA'ya ulaştı. Sonuç bir 'homosapiens'e ait. Yani bir insanımsı yaratık... Bunun bir hayvan değil. Zeki bir varlığa ait olduğu kanıtlandı." YÜZDE 99,99 UZAYLI Akdoğan yaratıkla ilgili şu bilgilere verdi: "Göz yapısı ve kulakları incelendi. Müthiş bir duyma yeteneği var. Bizim duyacağımız frekansların çok üstünde frekansları duyuyor. Ben Antonio'ya sordum daha sonra "nedir bu?" diye. "Yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık" dedi. Şimdi ikinci testi yapacaklar. Kasım ortasında da bir basın toplantısı yapacaklar." BÖLGEDE UFOLAR SIKÇA GÖRÜLÜYOR Akdoğan yaratığın uzaylı olduğuna kendisinin de inandığını çünkü bölgenin yoğun UFO ziyaretine maruz kaldığını da belirtti. ÇİFTÇİ ERİMİŞ HALDE BULUNDU Peki onu bulan çiftçiye ne oldu. Bu sorunun cevabını da Akdoğan şöyle verdi: "Çiftçi de ilginç bir şekilde ölü bulunuyor. Otobanın kenarında arabası park edilmiş ve yanmış bir şekilde ölü bulunuyor. Ama normal bir yanma değil, metali eritecek kadar bir sıcağa maruz kalmış."
582888
Düğün yerine ölüme gittiler
Akrabalarının Anıt Restoran'da düzenlenen düğün törenine katılmak üzere yola çıkan Şaban Beşer (70), Necmiye Beşer (65), Merdiye Doğmuş (55) ve Huriye Şengül (56), kendilerini getiren otomobilden inerek yolun karşısındaki restorana geçmeye çalıştı. Bu sırada Manisa'dan İzmir yönüne gitmekte olan Osman Berker Armağan'ın (23) kullandığı 34 ER 1235 plakalı kamyonet, Şaban ve Necmiye Beşer ile Merdiye Doğmuş'a çarptı. Karı koca olay yerinde, Doğmuş kaldırıldığı Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi'nde öldü. Kaza sonrası sürücü Berker, gözaltına alındı. Huriye Şengül, düğünün düzenlendiği restoranın önündeki ışıklandırmanın yetersiz olduğunu, restoranı görememeleri nedeniyle kendilerini getiren otomobilin yolun karşısında bırakmak zorunda kaldığını belirterek kazanın karanlık bölgeden yaya olarak geçmeye çalışmaları nedeniyle meydana geldiğini söyledi. Şengül, kazadan kıl payıyla kurtulduğunu belirtti. Düğüne katılmak üzere restoranda bulunan Manisa Belediye Başkan Yardımcısı Mesut Bayram Laçalar ve ölenlerin yakını olduğu bildirilen MHP İl Başkan Yardımcısı Engin Kabadağ da olay yerine geldi. Manisa Emniyet Müdürü Adem Aydemir de olay yerinde incelemelerde bulundu. 24 Eylül 2009
581967
Bir mahalle ayda bin ağacı kurtardı
AB ve Türkiye arasında 'Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi' hibesi kapsamında Kocaeli'de 'Çevremi seviyorum, kaynağından ayıştırıyorum' projesi hazırlandı. Toplam bütçesi 122 bin 529 Euro olan projede, gerekli finansmanın yüzde 90'ı Merkezi Finans İhale Birimi, yüzde 5'lik kısmı Körfez Belediyesi ve kalan yüzde 5'lik kısmı ise Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandı. Proje kapsamında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin kardeş şehri olan Almanya'nın Kassel Belediyesi'nin atıklarla ilgili birimlerinde görevli çalışanlar, Kocaeli'ye yaptıkları teknik ziyarette pilot bölge olarak Körfez ilçesinin Mimar Sinan Mahallesi'ni seçti. Daha sonra projenin Türkiye ayağını oluşturan ve projede çalışan büyükşehir ve Körfez belediyesi yetkilileri, Kassel Belediyesi'ne yaptığı teknik gezi ile AB standartlarında atık hizmetlerinin nasıl yapıldığı yerinde incelenerek, pilot bölgede uygulandı. Uygulama, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kassel Belediyesi, TEMA Vakfı ve Körfez Belediyesi ortaklığında Mart 2009'da hayata geçirildi. Uygulamanın başlaması ile TEMA gönüllüleri ve Kocaeli Üniversitesi Hereke Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinden oluşturulan yüz yüze bilgilendirme ekibi, yaklaşık bin konutu ziyaret ederek, ambalaj atıklarının ayrı toplanması konusunda bilgilendirme yaptı. 10 DÖNÜM ORMAN KURTARILDI Uygulamanın başladığı tarih itibarı ile başlatılan kaynağında ayrı toplama faaliyetleri sonucunda yaklaşık 260 ton karışık ambalaj atığı toplandı. Proje kapsamında yapılan toplama faaliyetleri sonucu 110 ton atık kâğıt kartonla, bin ağacın kesilmesi önlenirken yaklaşık 10 dönümlük ormanlık alanın korunması sağlandı. Türüne göre değişmekle beraber on ila bin yıl arasında değişen zamanlarda doğada kaybolan bu atıkların ayrı toplanarak ekonomiye kazandırılmasının yanı sıra oluşturacakları sağlık ve çevre sorunlarının da önüne geçilerek, bu tür atıkların depolama sahalarında hacim kaplaması da önlendi. Proje, Türkiye'nin en önemli sorunları arasında gösterilen atık problemlerinin doğaya gelişigüzel bırakılmasının önüne geçilmesi için örnek teşkil ederken, uygulama daha sonraki süreçte Kocaeli genelinde faaliyete geçirilecek.
581626
Tokyo borsası yükselişle kapandı
yükselişle kapandı Menkul Kıymetler Borsası yükselişle kapandı. Nikkei Endeksi, yüzde 1,67 oranında değer kazanarak, 10.544,22 puandan kapandı. üç günden buyana kapalıydı.
582627
Kollarını kesip 17 mermi sıktılar
Kollarını kesip 17 mermi sıktılar 24.09.2009 17:56Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bir kişi, kolları kesildikten sonra 17 mermiyle vurularak öldürüldü. Alınan bilgiye göre, Yüksekova'nın Güngör Mahallesi'nde boş bir arazide 30 yaşlarında bir kişinin öldürüldüğü güvenlik güçlerine bildirildi. Olay yerine giden güvenlik güçleri, savcılık incelemesinden sonra cesedi, Yüksekova Devlet Hastanesi morguna kaldırdı. Yapılan araştırmada, cesedin Bağdaş köyüne bağlı Erik mezrasında yaşayan Sadullah Kaya'ya (30) ait olduğu belirlendi. Devlet Hastanesi morgunda yapılan otopside, Kaya'nın cesedinde 17 mermi izine rastlandığı ve iki kolunun kesildiği tespit edildi. Olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğü bildirildi. AA
582133
Bilgisayarda KDV avantajında son günler
Bilgisayar Sektörü İşadamları Derneği (BİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akın, yaptığı açıklamada, gerçekleştirilen araştırmalara göre, bu yılın ilk üç ayında masaüstü bilgisayar satışlarının yüzde 39,6, monitörlerin yüzde 35,1, yazıcıların ise yüzde 25,7 oranında düştüğünü belirtti. Dizüstü bilgisayar satışının ise yüzde 15,8 oranında azaldığını vurgulayan Akın, mart ayında açıklanan ''5. Ekonomi Önlem Paketi'' sayesinde bu düşüşlerin durduğunu söyledi. Paket kapsamında, bilişim, bilgisayar ve büro makinelerinde KDV oranlarının yüzde 18'den yüzde 8'e çekildiğini dile getiren Akın, şöyle konuştu: ''Yazıcı gibi makinelerde KDV indirimi haziranda sona erdi. Bilgisayarlarda ise yüzde 10'luk KDV avantajı 30 Eylül'de doluyor. KDV'nin yüzde 8'e çekilmesi ile bilgisayarlar satışları hareketlendi. İlk ayda dizüstü bilgisayarlarda yaşanan yüzde 15,8'lik düşüş yerini artışa bıraktı. Dizüstü bilgisayar satışlarında 2008 yılını yakaladığımızı düşünüyorum. Masaüstü bilgisayar satışlarında bir miktar azalma olabilir ancak bu durum fiyattan değil artık tercihlerin diz üstü bilgisayarlara kaymasındandır.'' KDV'NİN YANI SIRA 3G DE ETKİLİ OLDU Akın, KDV indiriminin yanı sıra 3G teknolojisinin de özellikle dizüstü bilgisayar satışlarına olumlu etki yaptığını belirterek, oluşan hareketliliğin halen devam ettiğini bildirdi. KDV avantajının son günlerine girildiği bu dönemde satışların artarak sürdüğünü dile getiren Akın, ''Bayram öncesinde başlayan canlılık artıyor ve bu durum sektörü oldukça mutlu ediyor. Genellikle ortalama bin liralık dizüstü bilgisayarlar alınıyor. Bin liralık bir üründe 100 liralık indirim az değil. Dizüstüne en fazla öğrencilerin talep gösterdiği düşünüldüğünde 100 liranın önemi daha büyük oluyor'' dedi. Osman Akın, bin liralık bir üründe KDV indirimi ve kampanyalar sayesinde avantajın 300 liranın üzerine çıkabildiğini vurgulayarak, ''Kredi kartına 12 aya kadar komisyonsuz taksit yapılabiliyor. Bu fırsat kaçırılmamalı. Ayrıca artık bilgisayarların temel ihtiyaç maddesi olarak kabul edilmesi gerekiyor. KDV oranlarının yüzde 8'de kalıcı olması şart. 30 Eylülden sonra sektörde satışların yine azalacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
581473
FİKRET ERTAN Unutulan Gazze...
Gazze'yi adeta bir felaket bölgesine çeviren saldırı ve sonuçları ilk bir-iki ay dünya gündeminde yer aldı, medyada birçok yönden ele alındı; ancak zamanla Gazze hatırlanmaz oldu; daha doğrusu unutuldu; basın da ilgisini kaybetti. Bugün ay sonra ne yerli, ne de yabancı basında Gazze ele alınıyor, hatırlanıyor; sadece İsrail'in bölgeye, bölgedeki tünellere zaman zaman yaptığı hava saldırıları kısa haber olabiliyor, kadar... İlgileri hâlâ devam edenler de birtakım milletlerarası kuruluşlar. Bunların bazıları gönüllü, bazıları da resmi kuruluşlar. Milletlerarası Kızılhaç Örgütü bunlardan birisi mesela. Bu örgüt en son haziran ayında açıkladığı kapsamlı ve fotoğraflı raporla Gazze'nin hâlâ devam eden içler acısı durumunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştu. Raporun başlığı şöyleydi: 'Gazze: 1,5 milyon insan umutsuzluk tuzağında kıvranıyor.' Alt başlıkları da şu cümlelerle özetleniyordu: Kamu sağlığı tehlikede, sağlık hizmetlerine ulaşma yetersiz, imar ve inşaya izin yok, boğulmakta olan bir ekonomi, tehlikeli alanda çiftçilik. Bu başlıklar ayrıntıya girmeden Gazze'deki durumu anlatıyorlar elbette. Kızılhaç Örgütü'nün Gazze'yi sürekli izleme faaliyeti çeşitli BM kuruluşları tarafından da tamamlanıyor. Bu çerçevede en son Yahudi asıllı Güney Afrikalı hâkim Richard Goldstone'un başkanlığındaki bir soruşturma komisyonunun Gazze'de işlenen savaş suçları ile ilgili raporu zikredilebilir. Bende de mevcut 575 sayfalık bu rapor son tahlilde İsrail ordusunun Gazze saldırısı sırasında bazı savaş suçları işlediğini tespit etmiş bulunurken Gazze'deki Filistinli grupların da savaş suçları işlediklerine dair deliller elde edildiğine işaret ediyor. Bir süre önce açıklanan bu rapor bugünlerde resmen BM İnsan Hakları Konseyi'ne sunulacak ve gereğinin yapılması istenecek. Bu komisyonla işbirliği yapmayan İsrail raporu reddediyor. Diğer yandan, hâkim Goldstone, bu konuda konuşmaya devam ediyor ve ihlallere karışan İsrail ordusu mensuplarının hesap vermeleri ve mahkemeye çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Bu rapora ilaveten bir de geçen hafta açıklanan başka bir önemli BM raporu var. BM Çevre Programı (UNEP) tarafından sahada aylarca süren çalışma ve incelemelerden sonra hazırlanan ayrıntılı ve kapsamlı bu raporda çevre ile ilgili çok vahim tespitler bulunuyor. Mesela, saldırı sonrası ortaya çıkan bina ve altyapı molozlarının toplam miktarının 600.000 ton civarında olduğu, bunların büyük bölümünün ortalıkta durmaya devam ettiği, molozlarda bulunan asbest gibi zehirli maddelerin çevre ve insan sağlığını tehdit ettiği öne sürülüyor. Bir başka tespitte de özellikle tankların hareketleri sonucu tarım arazilerinin büyük zarar gördüğü, verimli üst toprakların özelliklerini kaybettiği yönünde. Rapor, bu çerçevede ekilebilir tarım topraklarının yüzde 17'sinin zarar gördüğünü söylüyor. Zaten kıt olan yeraltı su kaynakları bakımından da Gazze son saldırıyla birlikte yeniden kazanılması çok zor bir durumun içine itilmiş bulunuyor. Rapor, Gazze'deki yeraltı su kaynakları her ne kadar saldırı öncesinde de aşırı kullanım yüzünden problemlerle karşı karşıya olduğunu belirtse de saldırının durumu daha da kötüleştirdiğinin altını çiziyor. Buna göre, bu su kaynaklarının eski hallerine döndürülebilmesi için en az bir milyar dolarlık harcama ve 20 yılın geçmesi gerekiyor. Raporda çevre bakımında başka önemli ve vahim tespitler de elbette var. Bunları ilgililer www.unep.org sitesinden pdf dosyası olarak indirip okuyabilirler. Ben bugün unutulan Gazze hakkında bunları kısaca yazmayı uygun gördüm. Esasen ana niyetim, bugünlerde Türk heyetinin de katıldığı BM Genel Kurulu'nda Gazze'nin acı halinin gündeme getirilmesine katkı yapmaktı. Umarız bu yazı buna hizmet eder. f.ertan@zaman.com.tr
582620
MB yıl sonu enflasyon beklentisini açıkladı
Hisse senedi verileri dakika, Tahvil-Bono-Repo özet verileri 15 dakika gecikmelidir. Site Verileri FOREKS üzerinden sağlanmaktadır İMKB isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. İMKB ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen İMKB'ye ait olup, tekrar yayınlanamaz. Bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yaplan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz.
582036
Ahretteki rövanşı bekliyorum
Ahretteki rövanşı bekliyorumAktif futbolculuk hayatında bir çok ilke imza atan Hakan Şükür; Türk futbolunu, G.Saray'dan ayrılışını, kırgınlıklarını ve Cimbom'un bu sezonki performansını HaberTürk'e anlattı. Siz, Bülent Korkmaz ve Hasan Şaş'a jübile yapılmaması, oyuncuların Florya'dan küs ayrılması bir alışkanlık halini mi aldı? Biz hiçbirimiz G.Saray'ın tapulu malı, Florya'nın demirbaşı değiliz. Elbette bir gün ayrılacaktık. Ama ayrılma sürecinde stratejik planlar, kamuoyunu yanlış yönlendirmeler oldu. Güçlü gördükleri, kolay gönderemeyeceklerini bildikleri için yanlış haberler üretildi. G.Saray'ın şu anki yönetim yapısına bakınca bunu rahatça görebilirsiniz. Ayrılık sürecinizde neler yaşandı? Ayrılacağımı söylemiştim. Sonra "Sen ayrılamazsın, ona biz karar veririz" havası yaratıldı. Bu da Metin Oktay'dan sonra camiaya 2. bir ismin mal olmasını engellemek içindi. Çünkü G.Saray camiası 2. bir Metin Oktay'ı kaldıramazdı. Samimiyetsiz bir dönem yaşanıyor, beraberken birbirinin yüzüne gülünüyor, yöneticiler gittikten sonra arkasından konuşuluyor. İnsani tavırların az olduğu bir süreç. Adnan Polat, sizi futbol okulunun başına düşündüğünü açıkladı. Neden kabul etmediniz? Böyle teklifleri samimi bulmuyorum. Bir yandan strateji uygulayıp ardından "Heykel" diyeceksiniz. G.Saray'a heykelim dikilsin diye gelmedim. Bu heykelin yapılması, adımın verilmesi beni ezer. Böyle şeylere hiç talip olmadım. Hiçbir şey olmamayı kabul etmiş bir Hakan'ım. En büyük güç de bu. Hiçbir yere bağlanmadan yaşamak... Futbolu bırakırken bu süreçte sizi en üzen şey ne oldu? Kendi isteğimle olsa, belki futbolu daha önce bırakacaktım. Onların isteğiyle bırakmış olmak üzdü. Bir de içten vurulmak. Başarılarınızı kıskanan, isminizin camiayı aştığını düşünenler kabul edemedi. Tarihimizde içten vurulmalar çok var, herhalde büyüklerimiz çok tarih okumuş. Bunları yapanların duygusuz olduğuna, kalbinin, inancının olmadığına, başka kimseyi düşünmediğine inanıyorum. Yüksek yerlerdekilerin kendilerini görmesi zordur. makamların şatafatı çoktur. Kendinizi görmek zordur, ne zaman ayrılırsınız, zaman görürsünüz. Burada görmezseniz, ahirette görürsünüz. İşte ben oradaki karşılaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. 'ARDA TURAN SAKIN BAŞKANI DİNLEMESİN' Arda'nın G.Saray'da kaptanlığa getirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Adnan Polat "Arda'ya transfer teklifi yapan kulüp liginin ilk 5'i içinde değilse izin vermem" diyor. Bu yaklaşımı doğru mu? Kaptanlığın yaşı yoktur. Arda konuşmaları ve davranışlarını kontrol edebilecek düzeye geldi ve bu sorumluluk duygusu ona verildi. Bunu kaldırabilir. Bazen zorlanacak. dönemlerde "Yapamıyor" demek yanlış. İlginçtir, beni Torino'ya gönderen isim de Adnan Polat'tı. Ama Torino İtalya Ligi'nin ilk 5'inde değildi. Arda'ya tavsiyem, kariyer planlamasını kendisi yapsın. Arda'ya Lincoln'ün 10 numaralı forması da verildi. İlk günden beri sorun çıkartan Sambacı için ne düşünüyorsunuz? Geç kalınmış bir karar. Bazı şeylerin önüne uzun zaman önce geçilebilirdi. Maddi ve manevi kayıplar oldu. Lincoln iyi bir insan ama futbol hevesi bitmiş, artık materyalist bakıyordu. Gitmediği deplasmanlar, oynamadığı maçlar ortada. Türk futbolcu, yabancının her şartta yanında olmasını bekler. Hagi, Taffarel ve Popescu gibi. Bunu görünce, ücreti 10 katı fazla da olsa rahatsız olmaz. Tersinde ise ücreti de batar, hareketleri de. Biz de onu oynatabilmek, moral vermek için çok fedakarlık yaptık. Aldığı araçtan gittiği mekanlara dek yardımcı olduk. Hep verdik ama karşılığında bir şey görmedik. Göz göre göre bir kayıp oldu. Takıma faydalı olmamasına karşın taraftarın Lincoln'ü sürekli desteklemesi, Galatasaray'ın motivasyonunu bozdu mu? Bu zamanla dile de getirildi. Her şeyini veren bizler, işler kötü gidince camia ve taraftarımızca en ağır şekilde eleştirildik. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şey üretmeyen birinin, yaratılan sansasyon sayesinde bu kadar ilgi görmesi bazı arkadaşlarımın motivasyonunu bozdu. 'BİZİM UEFA KADROSU BU TAKIMI YENER' Transferleri gündem değiştirme hamlesi olarak mı görüyorsunuz? Takım kayıpsız gidiyor, performansını nasıl buluyorsunuz? Mart'ta kongre var. G.Saray başarılı olmak durumunda. Eğer transfer kendi başarınız için yapılmışsa, başarısız olur. Belki bugünü kurtarabilirsiniz, seçim kazanabilirsiniz. Ama ben bundan sonraki sürecin G.Saray için zor olacağını düşünüyorum. Taraftar gibi cevap verirsem, takım çok iyi. Hatta UEFA Kupası'nı kazanan kadrodan bile iyi. kadro, "5. bile olamaz" denilen, dibe vurmuş ama dipten sonra yıl şampiyon olan, UEFA Kupası kazanan bir kadroydu. "O kadro mu, bu kadro mu?" derseniz, vitrin olarak bu kadro daha iyi. Ama kazanılmış başarı üzerinden ve başarıların nasıl kazanıldığını konuşursak, tabii ki UEFA kadrosu. takımı bugün karşılaştırın, maç yaptırın, bugünkü kadro yenemez.
581836
'Delikanlı' muhafazakar yazarlar listesi
"Ben son üç yıldır Kanal camiasını da Yeni Şafak camiasını da Zaman grubunu da, Sabah grubunu da Star grubunu da yakından tanıdım.." Çok sevdiğim bir fıkradır.. Adamın biri çırılçıplak bir şekilde denize girer, biraz yüzdükten sonra elbiselerinin yanına gelir ama elbiselerini bulamaz.. Çaresiz bir şekilde “bir eli önde bir eli arkada” evin yolunu tutar.. Yolda Temel’le karşılaşır.. Temel dayanamayıp der ki: “La uşağım, oranı kapatacağına yüzünü kapatsana.. Oranı kim tanıyacak”! Şimdi bu fıkrayı elbette boşuna yazmadım; çoktandır yazmaya niyetlendiğim ama biraz daha “done” topladıktan sonra yazmayı hedeflediğim bir mevzuyu yazacağım bugün.. Bu mevzu, son yıllarda adına “eski İslamcı” dediğimiz bir takım muhafazakar yazar ve çizerlerin savruluş öyküsüdür.. Dikkatinizi celbetmek isterim; “kopuş öyküsü” demedim, “savruluş öyküsü” dedim.. Evet marifet, bu muhafazakar camiada iken bir takım rezillikleri, şarlatanlıkları, şaklabanlıkları, sakillikleri, pespayelikleri eleştirme cesaretini gösterebilmektir.. Ben son üç yıldır Kanal camiasını da Yeni Şafak camiasını da Zaman grubunu da, Sabah grubunu da Star grubunu da yakından tanıdım.. Bu gruplardaki ah kraldan fazla kralcılar, işgüzarlar yok mu, bunlar işte evet bunlar bu yazının ana konusu olmasalar bile bu yazının ana konusunun öznelerini teşkil ediyor.. Mustafa Karaalioğlu örneğin.. Yani benim Yeni Şafak’a transferimi sağlayan insan olduğunu zannettiğim, bu yüzden vefa borcu olarak köşemde ve röportajlarda belki de yedi-sekiz kez ismini şükranla andığım ama bir ay önce beni Yeni Şafak’a “aldırtanın” üst düzey başka bir isim olduğunu öğrenmemle şükran borcumun olmadığını düşündüğüm Karaalioğlu.. Bu meslekte Karaalioğlu’nun neredeyse yaşı kadar bir tecrübeye sahip olan Can Okanar gibi birini tam on ay boyunca çocuk gibi oyalayan, ona “Tamam yapacağınız programa haftaya başlıyoruz” lafını tam beş ayrı kez söyleyen ama sonradan gerekçe bile göstermeyen ve telefonlarına dahi çıkmama enaniyetini gösteren Karaalioğlu.. Tıpkı 367 hokkabazlığı gibi saçma sapan bir gerekçeyle hapse maruz bırakılan Şamil Tayyar’a sözüm ona destek kabilinden Star gazetesinde perhiz peyniri ebatındaki kibrit hacmi kadar yer veren Karaalioğlu.. Oysa Tayyar artık beş yıl boyunca içinde Silivri, Veli, Küçük, Kömürcü, Ergenekon, Asena sözcüklerinin dahi kullanamayacak.. Misal; “Silivri’de sel baskını oldu” diyemeyecek.. “Hacı Bektaş Veli büyük bir düşünürdü” diyemeyecek.. “Gökberk Ergenekon yeniden siyasete giriyor” diyemeyecek.. “Asena’nın attığı göbecikler insanın ahlakını bozuyor” diyemeyecek.. İşte bu kadar önemli bir mevzuda Tayyar’a Star’ın patronu Ethem Sancak geçmiş olsun dileğinde bulunurken, gazetenin başındaki Karaalioğlu’nun Tayyar’a reva gördüğü budur.. Budur; çünkü Tayyar potansiyel bir rakiptir, değil mi?! Evet muhafazakarlık bu mudur? Sırtınızı dayadığınız Ak Parti’nin üç ileri gelen ismi Erdoğan, Arınç ve Gül’den de mi hiç tevazu nedir öğrenmediniz? Yazmayacaktım ama yeri geldi yazmak zorundayım; geçen gün bakanlığı ile ilgili olarak kendisine bir konu hakkında bilgi aktarmak için Bülent Arınç’tan randevu almak istedim ve biraz da protokol kurallarını yıkarak cebinden aradım.. Bilmem ne ilçesinin bilmem ne beldesinin bilmem ne belde başkanı bile cebine gelen telefona direkt bakmaz iken ve üstelik ismim telefonunda kayıtlı değil iken Arınç telefonunu bizzat açarak “müsait değilim” dedi ve yirmi dakika sonra yine aracısız kendi aradı.. Yani bu üç isimdeki statü bizim bazı muhafazakar yazar ve yöneticilerde olsa, olacak olanları bir düşününüz lütfen.. Yeni Şafak’ın mevcut genel yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert mesela.. Yusuf Abi, hakkını teslim edelim iyi bir insandır, çelebidir.. Da, profesyonel yöneticilik denilen kalibrasyonu ne yazık ki mevcut değil.. Yeni Şafak’tan ayrılmışsam bunun yegane sebebi demeyeyim ama bunun tuzu biberi maalesef Yusuf Ziya Cömert’in “Fikri, Kanal ve TV Net dışında artık televizyonlara çıkmanı istemiyorum” demiş olmasıdır.. Niye Yusuf Abi? Ben kalkıp “Senin Fehmi Koru fasıllarına gitmeni istemiyorum” diyerek hicaz faslından peşrev çeksem olur mu?! Ve aynı tavrı Star gazetesinin ikinci adamı, Gerçek Hayat dergisinin ve 8sutun.com’un kurucusu Levent Gültekin'de de gözlemleme bahtsızlığına tanık olmuştum. Şuna kesinlikle kanaat getirdim ki Levent Gültekin’le oturduğum Asude’deki masada Tufan Türenç, Yılmaz Özdil olsaydı bizim bazı ezik muhafazakarlar “Muhabbeti nasıl koyulaştırırım da bunların nezdinde meşruiyet elde ederim” diye düşünürdü.. Bakınız bu eziklik psikolojisi örneğin muhafazakar olmayan bir Ahmet Altan’da yok.. Çok basit bir örnek sanırım bunu izaha yetecektir: Taraf’ta düne kadar iki başörtülü yazar vardı.. Biri Elif Çakır, diğeri ise Cihan Aktaş.. Dün üçüncü bir başörtülü yazar gazetede yazmaya başladı.. Adı Hilal Kaplan.. (Başörtülü dememe bakmayınız.. Birilerinin başörtülülere vebalı muamelesi yaptığını eleştirmek için yazdım.. Yoksa bu isimlerin, başörtülü oldukları için değil fikirleri dolayısıyla transfer edildiklerine inanıyorum.) Evet demek ki Ahmet Altan “Bana ya da gazeteme dinci, İslamcı derler.. Zaten iki başörtülü yazar var, üçüncüsünü almayayım..” diyerek bir kompleks girdabında debelenip durmadı.. Hep dik durdu ve dik durmaya devam ediyor.. Evet bunların derdi muhafazakar değerleri muhafaza etmek değil, muhafazakar değerleri suistimal ve istismar etmek suretiyle şahsi ikballerini garanti altına almaktan başka bir şey değildir.. Ama bu cenahta bazı fikirlerine katılmasam da hasbi yazarlar, tam manasıyla “delikanlı” yazarlar da var.. Ahmet Kekeç, Salih Tuna, Tarık Tufan, Nedim Hazar, Hakan Albayrak, Ahmet Turan Alkan, Ali Murat Güven, Mustafa İslamoğlu, Beşir Ayvazoğlu, İbrahim Tenekeci, Abdurrahman Dilipak, Fatma K. Barbarosoğlu gibi isimler bu minvaldendir.. Ak Parti’ye ve kabinedeki Erdoğan, Arınç, Davutoğlu, Dinçer, Çubukçu, Atalay, Babacan, Yıldırım gibi düzgün isimlere güvenim tam ama elbette bu iktidar da işin tabiatı gereği bir gün sona erecek.. Merak ediyorum, Mustafa Karaalioğlu, Star gazetesi yöneticisi Levent Gültekin, Mehmet Ocaktan işte zaman ne yapacak? Belli mi olur belki de Yeni Çağ gazetesine transfer olup “ANAP döneminin Mustafa Karaalioğlu’su Sebahattin Önkibar” ile birlikte yan yana köşe yazarlar! NOT: Rahatsızlığım nedeniyle yazmaya biraz ara vermiş idim. Kısmet olursa haftada dört ya da beş yazı yazacağım. Ve bu konuya yani muhafazakar medyanın hal-i pür melaline, serencamına bir sonraki yazımda da değineceğim.. Yani bu pilav daha çok su kaldırır.. Yeter ki ocak yanmaya devam etsin! Fikri Akyüz Haber fikriakyuz99@gmail.com
582313
Çalımbay: Galatasaray'dan korkmuyoruz
Çalımbay, Atatürk Stadı'nda düzenlediği basın toplantısında, Eskişehirspor'un aldığı puanlarla ligde iyi bir yerde bulunduğunu belirterek, bu istikrarı ligin sonuna kadar korumak istediklerini kaydetti. Takımdaki herkesin kapasitesinin üzerine çıkıp işini en iyi şekilde yapması gerektiğini ifade eden Çalımbay, şöyle konuştu: ''Sezonu en iyi yerde bitirmek istiyoruz. Galatasaray maçı bizim için üç ihtimalli bir maç. Galatasaray maçını kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Galatasaray, iyi bir takıma sahip. Çok alternatifli bir kadroları var. Galatasaray'dan korkmuyoruz. Biz de iyi maçlar çıkartıp iyi futbol oynuyoruz. Her maçımızda gol atıyoruz. Galatasaray'dan puan almak istiyorsak, oynadığımız oyunun üzerine çıkmamız gerekiyor. Oyuncularıma sonuna kadar güveniyorum. Yüzde 60 performansla futbol oynuyoruz. Daha iyi olmalıyız. Yediğimiz golleri yemememiz ve kaçırdığımız golleri kaçırmamız gerekiyor.'' -''YOULA, GALATASARAY MAÇINDA OYNAMAYABİLİR''- Çalımbay, takımına her zaman galibiyet üzerine bir oyun oynattığını belirterek, kaybetmeyi ve beraberliği hiçbir zaman düşünmediğini bildirdi. Galasaray maçında da açık bir futbol sergileyeceklerini anlatan Çalımbay, ''Elimizdeki forvetleri kullanacağız. Galatasaray'ın gücünü de biliyoruz, ancak ona göre önlemlerimizi alacağız. Youla'nın ve Mehmet Yılmaz'ın sakatlığı var. Kimseyi riske etmek istemiyorum. Önümüzde daha çok maç var. Kadroda bir değişikliğe gidebiliriz. Youla, Galatasaray maçında oynamayabilir. Sakatlığı nüksedebilir'' dedi.2009-09-24 15:17:23 korkunun ecele faydası ne ki? en güzelini yapıyorsun:D oku yorum
581531
AHMET ÇAKIR Büyük fikir adamı Erman hoca!
Gelgelelim, bizim meslekte öyle işler oluyor, kimi zaman öyle akılalmaz söz ve davranışlarla karşılaşıyorsunuz ki 'artık bu kadarına dayanılmaz' diye kaleme sarılmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bu kadar girizgâh yetmeyecek, şunları da söylemeliyim: Erman hoca ile hiçbir alıpveremediğim yok. Tersine, kişi olarak gerçekten sevdiğim biridir. Kendisinin de çok önemsediği ve hep vurgulamaya çalıştığı gibi sapına kadar delikanlıdır. Dürüsttür, onurludur, kişiliklidir; kısacası tam anlamıyla adam gibi adamdır. Gelgelelim, aynı Erman hocanın gazetesinde yazdığı yazılarda ve televizyon programında savunduğu bazı fikirler düpedüz dehşet vericidir. Kimi zaman artık futbolu bitirip ülkenin idaresine de yöneldiği olur; kodu mu oturtan genelkurmay başkanı istediği yolunda beyanlarda bulunur. Dostumuzun, bunun ne kadar utandırıcı bir faşist yaklaşım olduğunu algılayabilecek entelektüel birikime sahip olmadığı gün gibi ortadadır. Buna benzer konulardaki öteki düşünceleri de tüyler ürperticidir ama bunlar memleket ortalamasının da çok yadırgayacağı görüşler değildir. Zaten gücü de oradan gelir. Geçelim. Bizim mesleğe ilk giriş dönemlerinde hakemlik kapsamında önemli sözler söyledi ve işler yaptı Erman hoca. Hıncal Uluç'la birlikte yaptıkları Kale Arkası programı, sadece izleyenlere değil, pek çok futbol adamı ve hatta hakeme de kuralları öğretti. Hocaya da ciddi bir şöhret getirdi; ogün bugün kaymağını yiyor, denilebilir. Bundan aldığı güçle Erman hoca zaman içinde zaptedilmez bir adam haline geldi. Bugün GS, FB, BJK, Trabzonspor, Sivasspor, Milli Takım, federasyon ve aklınıza gelecek herşeyle ilgili bütün doğruları Erman hoca bilir! Bunlarla ilgili olarak devamlı yargılarda bulunur, hükümlere varır. Hiçbir konuda asla yanılmaz! Memleket saat ayarı gibidir... Bunu şaka ya da espri olarak söylemiyorum, konuşmaları gerçekten bu doğrultudadır. Erman hocanın son bombaları Galatasaray'ın Panathinaikos ve Kasımpaşa maçlarında ortaya çıktı. Pana maçındaki hakem uygulamasını, "Nerede çokluk orada b.kluk" (Özür dilemesi gereken o) olarak niteledi. Yani bunun yanlış bir iş olduğunu ileri sürdü. Ancak Kasımpaşa maçındaki feci maskaralık ortaya çıktığında bu kez tam tersini söylemekte bir sakınca görmedi. Şansal Büyüka'nın hakem uygulamasının yararlı olup olmadığı sorusuna "Kesinlikle yararlı" karşılığını verdi. Bununla da kalmadı, asla orada böylesi büyük takımlarla olan maçların yapılamayacağı nitelikteki stada övgüler yağdırdı. Neymiş, Lig TV'nin anlatım yeri Ali Sami Yen'den bile daha iyiymiş... Peki, bedava girmek isteyenlerin tribünsüz bölümden sahaya yağdırdıkları bombalardan niye hiç söz etmiyor Erman hoca? Stadın bir yandan gerçekten çağdaş düzenlemesinin yanında öte yandan ne yapsanız iflah olmaz komik ve acıklı Nasrettin hoca türbesi görünümüne niye kulak asmıyor? Aslında mesele Erman hoca filan değil, burada memleketin büyük bir dramı var. Çeşitli alanlarda Erman hoca gibi neyi ne kadar bildiği son derece kuşkulu birileri devamlı ahkam kesiyor ve biz de kanaat önderi diye insanları ciddiye almak zorunda kalabiliyoruz. Bugün Erman hoca, örneğin birbiri ardına son derece değerli kitapları yayınlanan Metin Tükenmez dostumuzdan çok daha geniş bir alan kaplıyor futbol dünyasında; belki on, belki yüz, belki bin kat geniş bir alan! Oysa Erman hoca gibilerin futbol üzerine bütün hayatları boyunca toplam 10 dakika bile düşündükleri son derece kuşkulu. Çünkü düşünseler başka türlü konuşurlar, düşünceli bir insana yakışacak sözler ederler. Ayrıca bize gerçek diye anlatmayı uygun gördükleri şeyler hep kendi kişisellikleriyle ilgili, daha doğrusu dehşet verici derecede şişkinleşmiş egolarıyla... Elbette ki kusur sadece onlarda değil. Rahmetli Attila İlhan'ın kötü şairler için yaptığı muhteşem değerlendirmesiyle söylersek, biz bu enginarları çiçek diye saksılarda muhafaza etmeyi önemsediğimiz sürece, sonuçlarına da katlanacağız. a.cakir@zaman.com.tr
581319
Kuyu
Kuyu Orijinal Adı: Holes Yönetmen: Andrew Davis Oyuncular: Sigourney Weaver, Jon Voight, Patricia Arquette, Shia LaBeouf TV 21.20 Stanley'den gittiği kampta, Walker ve asistanları tarafından sürekli çukurlar açması istenir. Sabahtan akşama kadar bir grup çocuk çölün altını üstüne getirmektedir. Walker'ın amacı gömülü olduğuna inandığı hazineyi gençlerin bulmasını sağlamaktır. Fakat Stanley ve çocuklar kamptan kurtulmanın yolunu keşfeder. 24.09.2009 TELEVİZYON
581994
Bakan Davutoğlu BM'de arı gibi koştuyor
Bir görüşmenin uzaması nedeniyle diğerine geciken Davutoğlu, konuğunu bekletmemek için BM içinde ve dışında koşmak zorunda kaldı. Davutoğlu'nun BM'de çok sayıda görüşmesi bulunuyor. Zaman zaman da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın programlarına eşlik eden Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olarak katıldığı ilk BM Genel Kurulu'nda kendisi için hazırlanan yoğun programın altından kalkmaya çalışıyor. Güne Erdoğan ile başlayan Davutoğlu, Erdoğan'ın Princeten Üniversitesi'ne hareketinin ardından ikili görüşmelerine devam etti. 13.30'da Türk Evi'nde Amerika'nın Ortadoğu Temsilcisi George Micheal ile görüşen Davutoğlu, ardından BM'ye geçerek Hollanda Dışişleri Bakanı Maxime Verhagen ile bir araya geldi. 14.30'da yine Türk Evi'ne geçerek Boşnak Dışişleri Bakanı ile görüşmesi gereken Davutoğlu, Hollandalı Bakan ile görüşmesinin uzaması nedeniyle diğer görüşmesine yetişmek için BM'de koşmak zorunda kaldı. BM'yi koşarak çıkan Davutoğlu, daha sonra ışıkta beklemek zounda kaldı. Görüşmeye yetişemeyen Davutoğlu, bu görüşmeyi akşam saatlerinde otelinde yaptı. Yoğun trafiği bitmeyen Davutoğlu, ardından Hırvat Bakan ile daha sonra da AB Dış Politika Şefi Havier Solana ile görüştü. Davutoğlu, daha sonra Balkan Ülkeleri Yıllık Toplantısı'na katıldı.
582534
Enflasyon Beklentisi Yüzde 5,65'e Çıktı
Enflasyon Beklentisi Yüzde 5,65'e Çıktı Merkez Bankası Eylül ayının ikinci dönemine ait beklenti anketini açıkladı. Banka yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 5,64'ten yüzde 5,65'e yükseltti. Dolar kurunda yıl sonu beklentisi lira 53 kuruşa düştü. Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 5,65'e çıktı. Eylül ayının ikinci dönemine ait beklenti anketine göre, Merkez Bankası dolar kurunun ise yıl sonunda lira 53 kuruş düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Yıl sonunda cari açığın da 11 milyar 154 milyon dolara çıkması bekleniyor. Orta vadeli programda hükümet ekonomideki daralmayı yüzde bekliyordu. Beklenti anketine göre ise daralma yıl sonunda yüzde buçuk olacak. Merkez Bankası'nın 2010 yılı için beklediği büyüme oranı ise yüzde 2,8.
582053
Cem G'nin babası adliyede
Cem G'nin babası adliyede Giriş Saati Güncelleme Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı olarak aranırken teslim olan ve tutuklanan Cem G'nin tutuklu olan babası N.G, ek ifadesi alınmak üzere İstanbul Cumhuriyet Savcılığına getirildi. Alınan bilgiye göre, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde tutuklu bulunan N.G, cezaevi ring aracıyla Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı'na ulaştırıldı.N.G, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı tarafından ek ifadesine başvurulmak üzere cezaevi aracında bekletiliyor. Bu arada, katil zanlısı Cem G'ye firarda olduğu dönemde yardım ve yataklık yapanların tespiti amacıyla başlatılan çalışma kapsamında gözaltına alınan ve İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğünde tutulan kişi için savcılıktan ek gözetim süresi alındı. Bu kişilerin yarın adliyeye sevk edilecekleri bildirildi. Karabulut cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 1'i kadın kişi, sağlık kontrolünden geçirildi. Zanlıların Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgularıdevam ediyor. Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem G.'nin yakalanmasının ardından gözaltına alınan kişi, sağlık kontrolünden geçirildi. Cem G.'ye yardım ettikleri iddiasıyla Adana'dagözaltına alınarak İstanbul'a getirilen Garipoğlu Şirketler Grubu Satınalma Müdürü Mehmet Karakayalı, İstanbul'da gözaltına alınan baba Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur, eşi Kamuran Batur, şirket çalışanları Hakan Çeçik ve Habib Kurt, saat 03.30 sıralarında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Burada sağlık kontrolünden geçirilen zanlılar, tekrar Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Zanlıların buradaki sorgusu devam ediyor.
581695
2009'da medyada kullanılan en etkili ifade...
'de 2009 yılında televizyonda kullanılan en etkili ifade olarak, tarafından üretilen "Obama Vizyonu" (ObamaVision) seçildi. Dünya genelinde dil kullanımını izleyen "Küresel Dil İzleme" (Global Language Monitor) kurumunun belirlediği "Televizyonda Kullanılan En Etkili İfadeler" sıralamasında, Başkanı Barack Obama'nın ülkesine umut ve değişim getirme vaadini özetlemek amacıyla tarafından üretilen "Obama Vizyonu", 2009 yılında birinci geldi. "Obama Vizyonu", listede "Finansal Erime" ifadesini de geride bıraktı. Bu yıl seçilen ifade ilk kez, geçen yıl yapılan başkanlık seçim kampanyası sırasında kullanılmaya başlamıştı.
581749
Balkan tarihi bir başarı öyküsüdür
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Balkan tarihi bir başarı öyküsüdür NEW YORK (A.A) ABD'nin New York kentinde Balkan Liderleri Toplantısı yapıldı. Balkan Amerikan Dernekleri Federasyonu (FEBA) ve Rutgers Üniversitesi tarafından düzenlenen "2009 Yıllık Balkan Liderleri Toplantısında", Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, FEBA Başkanı Aras Konjhodzic, Rutgers Üniversitesi Rektörü Steven Diner, Arnavutluk Dışişleri Bakanı Ilir Meta, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Siladziç, Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Hırvatistan Devlet Başkanı Stipe Mesiç konuşma yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Princeton'dan New York'a gelirken helikopterin gecikmesi dolayısıyla toplantıya katılamadı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konuşmasına, Başbakan Erdoğan'ın bu "tarihi" toplantıya elinde olmayan nedenlerle katılamaması nedeniyle katılımcılardan özür dilediğini belirterek başladı. Balkan bölgesinin ortak tarih, kader ve geleceğe sahip olduğunu vurgulayan Davutoğlu, Balkanların her zaman bölgesinde kültürel bir zenginlik oluşturduğunu belirtti. Balkanlaşma kelimesinin bu çerçevede "parçalanma, bölünme" gibi olumsuz anlamda değil, kültürel ve etnik farklılıkların zenginliği ve uyumu temelinde olumlu anlamda değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, Balkan tarihinin bir başarı öyküsü olduğunu, 16. yüzyılda Balkan kentlerinin Batı Avrupa kentlerinden daha fazla refah içinde olduğunu kaydetti. Balkan tarihinin acılı yanlarının unutulamayacağını, ancak bu acılarla da yaşanamayacağının altını çizen Davutoğlu, geleceğe bakılması ve Balkan ülkelerinin güç birliği yapmaları gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda bölgesel bütünleşmenin ve işbirliğinin önemine dikkati çeken Davutoğlu, Balkanlarda yeni bir bölgesel yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Davutoğlu, "Balkanlar Avrupa'nın periferi değil, Avrupa'nın merkezidir. Bu yüzden Balkan ülkeleri kendilerine güvenerek yeni bir ruhla güçlerini birleştirmelidir" dedi. Davutoğlu, toplantının sonunda gazetecilerin toplantıyla ilgili soruları üzerine, toplantıyı düzenleyen kuruluşları tebrik ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "New York'ta bir Balkan havası esmiş oldu, dışarıda birçok alanda birbirleriyle problemli görünen ülkeler ve liderler burada bir Balkan havasında son derece güzel mesajlar verdiler. Balkan tarihi sadece etnik çatışmalardan, gerilimlerden ibaret bir tarih değildir, aksine Balkan milletlerinin çok güçlü birlikler, şehirler, medeniyetler oluşturduğu güçlü bir tarihtir. yüzden bunun tekrar keşfedilmesi başlı başına bir büyük bir kazançtır." İKT Genel Sekreteri İhsanoğlu da yaptığı konuşmada, ülkeler ve medeniyetler arası anlaşmazlıkların hep birbirini anlayamamaktan ve hoşgörüsüzlükten kaynaklandığını söyledi. İKT'nin 57 üyesi arasında Türkiye ve Arnavutluk olarak iki Balkan ülkesi, ayrıca gözlemci konumlarda bulunan Balkan ülkeleri bulunduğuna dikkati çeken İhsanoğlu, İKT'nin Balkanlarda barış ve istikrar sağlanması çabalarına destek ve katkıda bulunduğunu belirtti. Kosova Devlet Başkanı Seydiu, konuşmasında, Kosova'yı tanıyan ülke sayısının 62'ye yükseldiğini ve Kosova'nın bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerini ilerletmeyi istediğini söyledi. Diğer Balkan ülkelerinin liderleri de acılar yaşanan Balkanlarda yeni bir işbirliği ve iyimserlik havasının doğması gereğine işaret etti. Gelecek yıllarda da düzenlenmesi temennisi dile getirilen toplantının sonunda Balkan liderleri "aile fotoğrafı" çektirdi. 24.09.2009 DÜNYA
582677
Reel kesimin güven kaybı sürüyor
Reel kesimin güven kaybı sürüyorANKARA(ANKA) Ağustos ayında düşmeye başlayan reel sektörün güven endeksi Eylül ayında da 0.7 puan azalışla 97.8’e geriledi. Geçen yılın aynı dönemine göre 12.6 puan artan güven endeksi, 52.3’le son bir yılın en düşük seviyesinin gerçekleştiği yılbaşından bu yana ise 45.5 puan artış gösterdi Ağustos ayında düşmeye başlayan reel sektörün güven endeksi Eylül ayında da 0.7 puan azalışla 97.8’e geriledi. Geçen yılın aynı dönemine göre 12.6 puan artan güven endeksi, 52.3’le son bir yılın en düşük seviyesinin gerçekleştiği yılbaşından bu yana ise 45.5 puan artış gösterdi. İktisadi Yönelik Anketi ve Reel Kesim Güven Endeksi Eylül 2009 sonuçlarını açıkladı. Eylül ayında imalat sanayinde faaliyet gösteren bin 972 işyerine anket formu gönderilirken, bin 671 katılımcıdan yanıt alındı. Yanıtlama oranı ise yüzde 84.7 oldu. Buna göre, Eylül ayında geçen aya göre puan 0.7 puan azalış göstererek 97.8’e gerileyen reel kesim güven endeksi, iyimserlik sınırının altına düştü. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde sırasıyla, gelecek üç aydaki sipariş miktarı, sabit yatırım harcaması, mevcut toplam sipariş miktarı ve gelecek üç aydaki toplam beklentisine ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, mevcut mamul mal stok miktarı ve gelecek üç aydaki hacmi endeksi azalış yönünde etkileyen faktörler oldu. Genel gidişat eğiliminde ise bir önceki aya kıyasla değişiklik olmadı. Ağustos’ta 98.5 düzeyinde bulunan endeks, 0.7 puan azalışla 97.8 düzeyine düştü. Endeks Ocak’ta 59.4, Şubat’ta 62.6, Mart’ta 67.8, Nisan’da 85.1, Mayıs’ta 96.9, Haziran’da 99.4, Temmuz’da 100.1 düzeyinde gerçekleşmişti. Endeks, Eylül 2008 döneminde ise 85.2 düzeyinde bulunuyordu. Şubat ayından itibaren artış gösteren endeksin üçer aylık hareketli ortalamaları Eylül ayında bir önceki aya göre 0.5 artarak 99.8 oldu. TOPLAM SİPARİŞ MİKTARI 2.6 PUAN ARTTI Mevcut toplam sipariş miktarı geçen aya göre 2.6 puan artarak 64.9’a yükseldi. Mevcut mal stok miktarı bir önceki aya göre 5.2 puan azalarak 103.2’ye düşerken, gelecek üç ay üretim hacmi de puan azalışla 110’a geriledi. Gelecek üç ayda toplam istihdam puan artarak 99.2 puan oldu. Son üç ayda toplam sipariş miktarı 8.5 puan azalışla 105.8’e düşerken, gelecek üç ayda ihracat sipariş miktarı ise 3.5 puan artarak 112.5’e yükseldi. Sabit sermaye yatırım harcaması 2.8 puan artarak 77.6 oldu. Genel gidişatı gösteren endeks de değişmeyerek 109.2 düzeyinde kaldı. REEL KESİMİN GÜVENİ GEÇEN YILA GÖRE 12.6 PUAN ARTTI Eylül ayında reel kesimin güven endeksi geçen yılın aynı dönemine göre 12.6 puan artarken, mevcut mal stok miktarı 21.3 puan artış gösterdi. Genel gidişatın geçen yıla göre 44.7 puan artığı belirlenirken, sabit sermaye yatırım harcaması 13.1 azaldı. Mevcut toplam sipariş miktarı 1.3 azalırken, gelecek üç ay toplam istihdamın ise 12 puan arttığı belirlendi.
581532
OKAY KARACAN LEVENT ERDOĞAN ASLINDA NE DEMEK İSTEDİ?
Açıkça, Mustafa Hoca'nın gitmesi ve giderken aldığı parayı geri vermesi isteniyor. Yönetim kurulu üyesi Levent Bey'in burayı açması lazım. Bu sene aldıklarını mı, yoksa geçen sene ödenenleri mi kastediyor. Erdoğan, "Beşiktaş geçen yıl içten dualarını esirgemeyen taraftarın sayesinde şampiyon oldu." diyor? Yani hocanın hiçbir etkisi yoktu. Dolayısıyla buna başarı denilmemeli. halde hoca ne aldıysa hepsini geri vermeli. Öyle ya şampiyonluğu taraftarın duaları getirdiğine göre, hocaya boş yere ücret ödenmiştir. Bu arada Beşiktaş'ın 200 milyon dolar civarı borcu varmış, kulüp bunun neredeyse yarısını başkana borçluymuş. Yine başkan giderken bu parayı yeni gelecek yönetimden isteyecekmiş, Levent Bey'in mantığıyla bakınca Yıldırım Bey'in de boşuna para harcadığı ortaya çıkıyor. Taraftar dualarla iki kupa aldırdığına göre, kulübün sadece taraftara borcu var. Zaten Levent Erdoğan'a göre, başkan Yıldırım Demirören de istifa edip gitmeli. Yalnız burada verdiklerini alarak(!) gitmeli şeklinde bir ibare yok... Nerede görülmüş, teknik adamın şampiyon yaptığı takımdan aldığı parayı geri vererek istifa etmesi? Hangi hukuk sisteminde böyle bir sözleşme yapılıyor? NTV'ye yaptığı açıklamayı tekrar tekrar dinleyince aslında şöyle demek istediği sonucuna varılabilir. "Geçen sene rakiplerimiz kötüydü, taraftarın iteklemesi ve şansın yardımıyla şampiyon olduk. Bu sene takke düştü kel göründü. Hocanın bu yıl tazminat talep etmeden ve alacaklarını istemeden ayrılması gerekir. Başkan da suçludur. da verdiklerini geri alarak (!) istifa edip gitmelidir." Açıklamayı defalarca dinleyin, başka bir tercüme yapamıyor insan... Levent Bey istifa etmediğine, ortaya attığı fikri takip ederek kötü gidişe gerçekten üzüldüğüne taraftarı ikna edemediğine ve yönetim tarafından ihraç edilmediğine göre, aslında başkana borcunu ödeyin gitsin demek istemiştir. Bir karışıklık olduğu kesin... Son söz; Beşiktaş taraftarının tribünde 'duayen' olduğunu biliyorduk ama nefeslerinin bu kadar kuvvetli olduğunu kestirememiştik. PAUL SCHOLES, AURELIO VE CHRISTIAN Paul Scholes kupayı kaldırdıkları 2008'de Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Barcelona'ya bir gol atmıştı. Bu yıl ise, Şampiyonlar Ligi'nin açılış maçında Beşiktaş'a attı. İki gol arasında uzun bir süre olabilir ama ikisi de son derece değerli. Sarı kafalı çocuk aslında attığı gollerden çok, kendisine verilen hücum ağırlıklı orta saha özelliği ile dikkat çeker. Kart görmeye yatkın agresif karakteri eleştiri alır. United takımının en eski isimlerinden birisidir ve takım bugün dünya çapında işler yapıyorsa onun katkısı büyüktür. En önemli özelliği asla top kaybetmemesi, hücum bölgesine isabetli servis kapasitesidir. Ferguson'un takımından ne yıldızlar geldi geçti. değişmedi. Ferguson bugünlerde onun mayasından Carrick ile Fletcher'ı yaratmaya çalışıyor. Yani bir damızlık... Bu yılki istatistikleri son derece ilgi çekici mesela, Birmingham maçında kullandığı 100 topun 97'si, Wigan maçında 41'de 40'ı, Tottenham maçında 49'da 47'si isabetli... 200 topun sadece 6'sını hatalı kullanmış... Ortalama hep aynı yüzde 3, bilemediniz yüzde top kaybıyla oynuyor. Scholes tipi oyuncular çok önemlidir. Eskiden Roy Keane benzer işler yapardı Manchester'da.. Aurelio'nun gidişiyle Fenerbahçe'nin farklılaşan durumunu Maldonado ve Josico girişimleriyle onun yerini kapatma çabasını biliyoruz. İkisi de Aurelio'nun yerini tutamamış, yan paslarda isabet, ileri toplarda felaket işler yapmışlardı. Rakamlar Christian'ın da Aurelio'nun yerini tutamayacağını gösteriyor. Alan ölçüm grafiklerine göre Aurelio Christian'a göre 7-8 metre ileride oynuyor. Pas isabet oranları aynı, farkları hücum bölgesinde ortaya çıkıyor. Aurelio son sezonunda rakip alana maç başına ortalama 24 top atmış. Christian'ın bu yıl maçtaki ortalaması 15... Aurelio'nun son senesinde rakip alanda topla oynama ortalaması maç başına 17 iken, Christian 6,5'te kalmış... Görünen ki Christian hem daha geride hem hücum bölgesinde az aktif... Christian'ın Maldonado ile Josico'dan iyi olmak için potansiyeli olabilir. Ancak Aurelio olmak biraz zaman meselesi... Daum 'hayalimdeki Fenerbahçe için yıl gerekiyor' derken atmıyor anlaşılan. CSI SİNGAPUR Hafta sonu Formula kumpanyası Singapur'da sahne alıyor. Gözler bitime yarış kala şampiyonluğun iki adayı Brawn pilotları Jenson Button ile Rubens Barrichello'ya çevrili... Manşetlerde ise Singapur 2008'deki hileli kazanın kahramanlarına verilen cezalar var. Geçen yıl koşulan tarihin ilk gece yarışı Renault F1 takımı patronu Briatore tarafından yapılan karanlık bir plan neticesinde Fernando Alonso'ya hak etmediği bir birincilik getirmişti. Hatırlayalım, Briatore Nelson Piquet jr'dan yarış içinde uygun bir zamanda güvenlik aracının piste girmesini sağlayacak bir kaza yapmasını ve böylelikle Alonso'yu birincilik kürsüsüne çıkarmaya yardım etmesini istemişti. Piquet bu isteği yerine getirmiş, yarışta güvenlik aracı piste girmiş; Alonso, takım önceden pit hazırlığını buna göre yaptığı için kolaylıkla birinciliği almıştı. Bu sezon ise berbat bir performans gösteren Piquet takımdan kovuldu. Piquet ile Briatore arasında basın yoluyla sert tartışmalar yaşandı ve geçtiğimiz günlerde genç pilot FIA'dan koruma isteyerek olayları itiraf etti. Piquet'nin otomobilinden alınan telemetreler de kazanın hileli olduğunu kanıtlayınca Renault suçu kabul etti. Takım patronu Briatore ile teknik direktör Pat Symonds kovuldular. Hafta başı toplanan konsey Renault'yu 2012 sezonundan itibaren iki yıl F1'den men etti. FIA takım çalışanlarının haklarını korumak, F1 izleyici sayısı ve sporun marka değerini düşürmemek için bu erteleme kararını aldı. Renault takımı ucuz kurtuldu. Muhtemelen yıl içinde F1'deki yapısal değişim sayesinde takımın cezası yavaş yavaş irdelenip sonunda kaldırılacak ya da paraya çevirilecek. Renault, F1'de takım yarıştırmak dışında bazı takımlara motor sağlıyor. Ayrıca birçok motorspor aktivitesinde Renault yatırımları var. Bu olayda faturayı ödeyen, skandalın planlayıcısı Briatore oldu. F1 en renkli adamını ilelebet kaybetti. Briatore'nin aldığı ceza bununla kalmayacak. İngiltere Championship'te oynayan QPR takımının ortaklarından olan Briatore'nin durumu İngiltere Futbol Federasyonu tarafından inceleniyor. Muhtemelen futboldan da men cezası alacak. Hileli kaza emri vererek, hem pilotunun hem diğer yarışçıların hem de pist görevlisi ve hakemlerin hayatını tehlikeye attığı gerekçesiyle Singapur yasalarına göre suçlu durumuna düşen Briatore'nin yargılanması bile gündemde.. Özetle F1 bu hafta olay yerine gidiyor. Son yıllarda yaşanan skandallar can sıkıcı boyutlara ulaştı. 2007'de McLaren takımı Ferrari'ye ait bilgilerin çalınması nedeniyle 100 milyon dolar para cezası almıştı. Geçen yıl FIA başkanı politik figürler taşıyan seks skandalı ile manşetlere konu olmuş, uzun süre istifası istenmişti. Bu sezon yine McLaren bu kez FIA'yı Hamilton-Trulli olayında yalan beyanlarla kandırmaya çalışıp yakalanmış, üç yarıştan men cezası almış, bu ceza da şartlı ertelenmişti. Bu operasyon, McLaren patronu Ron Dennis'in F1 padokundaki ağırlığına son noktayı koyan olay olmuştu. Bir başka skandal da FIA-FOM kriziydi. F1'i çökertme riski taşıyan muhalif tavır aylarca kamuoyunu tedirgin etmişti ve bu krizin baş aktörlerinden biri de Briatore'ydi. Şimdi F1 padoğunda ne Briatore, ne McLaren patronu Ron Dennis var. FIA başkanı Mosley ise, gelecek ay veda ediyor. Telsiz konuşmaları telemetri grafikleri FIA'nın yazılımları ve intikam itirafçıları her türlü hile ve yalanın anında yakalanacağını gösteriyor. Yine de yüzlerce karanlık yarış hikâyesinin bir yerlerde gizli olduğunu, zamanı gelince ortaya çıkacağını tahmin etmek güç değil. Yeter ki birileri istesin... Bir keresinde Briatore F1 ile futbolu kıyaslarken, F1 takımının futbol takımından 10 kat maliyetli olduğunu söylemişti. Bu kadar büyük para ve bu kadar büyük bir kazanma hırsının barındığı yerde... Bir CSI durumu da var anlayacağınız... *CSI Suç mahalli araştırmayı konu alan Amerikan dizi filmi serisi
582524
Lehmann yeniden kadroda!
Lehmann yeniden kadroda! 24/09/09 17:01 Stuttgart'ta izinsiz olarak Münih'te düzenlenen bira festivaline gittiği için kadro dışı bırakılan ve takımının hafta içinde oynadığı kupa maçında forma giyemeyen Stuttgart kalecisi Jens Lehmann'ın Cumartesi günü Eintracht Frankfurt'la oynanacak lig maçında takımındaki yerini alacağı bildirildi. 39 yaşındaki tecrübeli Alman file bekçisi takımının geçtiğimiz hafta Köln'le oynadığı ve kaybettiği lig maçından sonra izinsiz olarak Münih'te düzenlenen ve 'Oktoberfest' ismiyle anılan bira festivaline gitmiş ve bu durumun ortaya çıkmasından sonra ise haber vermeyi unuttuğunu söyleyerek kulübünün tepkisini çekmişti. Bu durumu cezası bırakmayan Stuttgart Kulübü ise Lehmann'ı Çarşamba günü VfB Luebeck ile oynanan kupa maçının kadrosundan çıkartmıştı. Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü oynanan maçta Stuttgart, Köln'e 2-0 yenilmiş ve Lehmann'ın bu maçtan henüz birkaç saat sonra Oktoberfest'e gittiği ortaya çıkmıştı. İHA
582514
Seks görüntüleri iki ülkenin arasını açtı
Seks görüntüleri iki ülkenin arasını açtıABD'nin Moskova Büyükelçisi John Berlye, Rusya Dışişleri Bakanlığını, Amerikalı bir diplomatı, "düzmece seks" görüntülerini internette yayımlayarak lekelemeye çalışmakla suçladı. Berlye, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, Rus basınında yer alan ve Amerikalı diplomatı hayat kadınlarıyla gösteren görüntülerin, "çok net bir şekilde düzmece" olduğunu belirterek, "Sanırım burada ABD-Rusya ilişkilerinin daha da iyileşmesini istemeyen insanlar var. Bu talihsizlik" dedi. Büyükelçi Berlye, geçen ay Komsomolskaya Pravda gazetesinin "www.kp.ru" internet sitesinde yayımlanan görüntüde, Amerikalı diplomat Kyle Hatcher'ın gerçek bir görüntüsünün, Moskova'daki bir otel odasında birlikte olan bir çiftin görüntüsüyle montajlandığını savunarak, "Kyle Hatcher yanlış bir şey yapmadı. Gördüğümüz görüntüler çok net bir şekilde değişik kliplerin montajlanması, hattı bazıları da çok net bir şekilde sahteydi" diye konuştu. Hatcher'ın ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nde siyasi işlerde çalıştığı, dini, sivil toplum ve insan hakları örgütlerine yönelik yardımlardan sorumlu olduğu kaydedildi. Rusya'da Hatcher'ın işinin tanımından rahatsız insanların bulunabileceğini ifade eden Büyükelçi Berlye, "Kendisinin iş tanımından rahatsız olanlar bu sayede Hatcher'ın temasta olduğu kişiler üzerindeki itibarını düşürmek istemiş olabilir. Benim kendisine güvenim tam ve büyükelçilikteki çalışmasına devam edecek" dedi.
582566
Güneşi Gördüm Oscar'a aday adayı
Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm, "yabancı dilde en iyi film" dalında Oscar aday adayı oldu. Mahsun Kırmızıgül'ün ikinci yönetmenlik denemesi olan Güneşi Gördüm filmi,Güneydoğu'da yaşayankalabalık bir ailenin dramını anlatıyor. Film vizyona girdikten sonraTürkiye'de ve yayınlandığı ülkelerde büyük ses getirmiş ve konusu ve teknik alt yapısı ile sinema çevresinden geçerli not almıştı. Güneşi Gördüm son ayların büyük tartışma konusu olan Demokratik açılım konusunu da ele alır tarafıyla gündemde... Mart ayında vizyona giren Güneşi Gördüm'ügalasında izleyen Haber ekibi film hakkında şunları yazmıştı. Yaşar İliksiz (Haber Genel Koordinatörü) İÇİNİZDEKİ FAŞİSTLE YÜZLEŞMEYE DAVET Yıllar önce “hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye?” soran Mahsun Kırmızıgül, bu filmle tuz basılan yaraları kanatarak, herkesi kendi içindeki faşistle yüzleşmeye çağırıyor. Üstelik alkışlanacak bir cin fikirlilik sergileyerek, ‘öteki’ni travesti imgesiyle sunuyor. Böylece de havada uçuşan “tahammül” ve “hoşgörü” söylemlerinde insanların ne kadar samimi olduğunu rahatlıkla test etmeyi başarıyor. Yine de tecrübelerimden biliyorum ki pek çok kişi kendisiyle hesaplaşmak yerine karşı tarafın niye bu kadar masum gösterildiği konusunda Kırmızıgül’e hesap sormaya kalkacak… Kırmızıgül’ün tedavi edilmesi amacıyla yaraları kanatırken kimseyi incitmemek için sarf ettiği büyük gayret de bu noktada “kesin inançlılarca” aleyhine koz olarak kullanılabilecek bir zafiyet gibi kullanılabilir. Yaranın büyüklüğünü bilmeyenler, bir sinema filmi olarak düşünüldüğünde dramın boyutlarını abartılı bulabilir ama yaşanan gerçek acıların yanında filmdekiler çok hafif kalıyor. Kimileri bunu duygu sömürüsü olarak yorumlayabilir ama tam aksine duygu sömürüsü yapmadan yaşanan acılar ancak bu kadar hafifletilebilirdi. Türkiye’de “Devlet insanın insanca yaşayabilmesi için yoksa niye vardır” sorusunu cesurca sorabildiği için Kırmızıgül’ü kutluyorum. Türkiye’de öteki olduğu için acı çektiğini düşünenler, yaşanan şiddetin suçunu hep karşısındakine yıkanlar başta olmak üzere terör, yoksulluk ve cahillik belasından muzdarip olup, onlar adına kaygı duyan herkese, sanatsal ve teknik yönüyle ilgili olumlu/olumsuz tüm eleştirileri bir yana atıp bu filmi seyretmelerini tavsiye ediyorum. Osman Ateşli (Haber editörü): ŞAPKALAR ÖNE KONULACAK HATALARLA YÜZLEŞİLECEK Bir tarafta ‘dağlara çağıran’ terör örgütü, diğer tarafta ‘dağlar seni delik deşik ederim’ mantığıyla terörün üzerine yürüyen asker… Çoluk çocuk ‘kardeşin kardeşe kırdırıldığı’ bir kavganın içinde, iki ateşin arasında kalmış, kendisine gidecek yer bulamayan ve ölümün peşlerini bir türlü bırakmadığı bir aile… Yaşanmış bir hikâyeden alındığı vurgulanan Güneş’i Gördüm filmi, yıllarca sorgulanan terörle mücadelenin şeklini bir kez daha tartışmaya açacak gibi. Filmden rahatsızlık duyacak çevrelerin olabileceği beklenebilir ancak bu çok ciddi boyutta olmayacaktır. Bununla birlikte bu yapılan yanlışların kabul edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Düşünceye tanınan özgürlükler bazında değişim yaşanan Türkiye’de bir kez daha şapkaların önlere koyulup nerelerde hata yapıldığı sorularının yüzlere yerleşebileceğini düşünüyorum. Mahsun Kırmızıgül, yönetmen-oyuncu olarak ilk uzun metrajlı sinema çalışması “Beyaz Melek” filmini katlayan performansıyla baştan sona geniz yanması ve gözyaşı içinde izlenecek dram yüklü bir yapıt çıkarmış. Filmin oyuncu kadrosu, senaryosu, çekim teknikleri ve oyuncuların performansı tartışılamayacak kadar iyi... Birkaç küçük gereksiz detay (travesti kardeşin bar senin, bu disko benim uzun uzun aranması gibi) ve yabancı ülke hayranlığına verilen ağırlık dışında (bu kişisel bir bakıştır) kusursuz bir çalışma… Güneş’i Görmek isteyenlerin yanlarına mutlaka mendil almalarını tavsiye ediyorum. İhsan Aydın (Haber Kurumsal İletişim Sorumlusu): BİR FISILTI “GÜNEŞİ GÖRDÜM” Radyodan Kürtçe türkü istediği için sorgulananların hikâyesinden, TRT’nin Kürtçe yayın yaptığı günlere gelindiğinde Mahzun Kırmızıgül, terörün gerçek mağdurlarının öyküsünü beyaz perdeye yansıtmış. Bir oğlu askerde, bir oğlu dağlarda, bir oğlunun bacağını mayın almış… Asker ‘Biz sizin için dağlardayız’ diyor, terörist ‘Biz sizler için dağa çıktık’ diyor. Herkes onlar için dağlara çıkmış ancak onlar dağlarda değil… Terör nedeniyle yurtlarından olan bir ailenin yaşadığı dramı aktaran Mahsun Kırmızıgül, harika bir müzik ve müthiş görüntüler eşliğinde başlıyor hikayeye… Hikaye uzun ve insanın bam teline dokunan cinsten. Bugüne kadar söylenmemişi, yazılmamışı dile getiriyor ‘Güneşi Gördüm’… Söylemek de denilemez aslında, ‘fısıldıyor’ sadece… Bundan sonra yüksek sesle konuşulması için bir ‘fısıltı’ Güneşi Gördüm. Türk sinemasının önemli isimlerini bir araya getirerek, tabuları yıkan Mahsun Kırmızıgül’ün bu ‘fısıldamasına kulak verin. Güneşe aşık olan, ancak güneşi gördüğünde öleceğini bilen kardelenlerin hikayesini dinleyin, terörün gerçek mağdurlarını görün… Ersin Çelik Haber Editörü) MAHSUN, SİNEMACILARI SAĞLI SOLLU YUMRUKLUYOR Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşananları konu edinen onlarca film ve yüzlerce dizi çekildi. Ama hiç biri bölgenin asıl sorununu tam olarak yansıtamadı. Kimi aşiret vurgusu yaptı, kimi de töre cinayetlerini ön plana çıkardı, terör sorununa dikkat çekenler ise ya askercilik yaptı ya da örgüte toz kondurmadı. Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm’le bu zamana kadar yapılanmayanları beyaz perdeye yansıtıyor. Beyaz Melek de alışılmışın dışında bir filmdi. Vicdanları kaşımıştı. Güneşi Gördüm ise vicdanları kaşımanın bir adım ötesine götürüyor izleyiciyi. Tarifsiz acılarla yüzleştirirken, duyguları da allak bullak ediyor. Oğlunu dağa kaptırmış baba bir diğer oğlunun şafağını sayıyor. Aynı kanın taşıyıcılarının biri dağda biri asker ocağında çekilmiş resimlerini ‘aynı duvara’ asamıyor. Dağda ölen oğlunun cesedini teşhis ederken devletine isyan etmeden, milletine feryat eden bir babayı yansıtabilmiş Mahsun Kırmızıgül. Oyunculuğu da bir adım öteye taşımış. Beyaz Melek’te olduğu gibi dev bir kadro kuran Mahsun bu filmde biraz daha ön planda. Filmde onun duygularını görmek de mümkün. Kendine has mahzunluğu, saygınlığı, kanaatkâr hırsı da filme yansımış. Bu film bir yerlerin “bir yerlerini” fena kaşıyacak. Ama kesinlikle hiçbir kurumu rahatsız etmeyecek kadar dikkatli mesajlar veriyor “Alem Buysa Kral Benim”den bu zamana kadar geçen zamanda müthiş bir Mahsun Kırmızıgül yükselişi var. Sanatçı duruşunu sahne popülaritesine kurban vermeyerek sataşma ve polemiklerden kaçıp zamanla müzik anlayışıyla kucaklayıcı bir rol üstelenen Mahsun Kırmızıgül’ün üçüncü filminde hangi yaraya dokunup, hangi düşüncelerini, duygularını, acılarını ve isyanını dile getireceğini merakla bekliyorum. Sinema sektöründe köşe tutmuş,yuvarlak mesajlar verensinemacılar, Mahsun’un sağlı sollu kroşeleri ile sarsılırken izleyici de beyaz perdede mest oluyor. Hakan Göksel (Haber Ekonomi Editörü) BEYAZ MELEK’İN BAŞARI SINAVI "GÜNEŞİ GÖRDÜM" “Güneşi gördüm” filmi Mahsun Kırmızıgül’ün Beyaz Melek filmiyle gelen başarısının bir nevi sınavıydı… İlk yönetmenlik denemesindeki başarısının tesadüfü olmadığını göstermek için ikinci fırsatı olan Güneşi Gördüm filmi Beyaz Melek’i aratmayacak bir yapım… Film tam anlamıyla bir mesaj bombardımanıydı… Filmde başta doğuda yaşananlar olmak üzere yaşam adına adeta yok yoktu… Terör gerçeğinden, erkek egemen toplum yapısına, zoraki göçten, erkek çocuk özlemine, insan kaçakçılığından, barış içerisinde insan gibi yaşamaya, gurbet yaşamanın zorluğundan, töre cinayetine hatta en uç örnek olarak da doğuda eşcinsel yaşama kadar onlarca mesaj bulmak mümkündü… Film doğuda terör yüzünden söylenemeyen, konuşulamayanların bir birikiminin günden güne insanların içinde yer eden duyguların bugünkü dışavurumuydu… Ama bunu söylerken hakkı da teslim etmek gerekir… Burada ne askere, ne yöre halkına, ne de filmde temsil edilen kurum ve insanlara taraflı bir duruş söz konusu değildir… Dengeli bir senaryo hazırlanmış… Filmde “devlet ana” şefkat unsuru iken “devlet baba” can acıtıyor. Askerin halka temas eden unsurları halkla ilişkileri sağlıklı yürütürken, bölgeye uzak halka iletişimde olmayan askeri yöneticiler anlayışsız konumlandırılıyor… Bir baba hem ölen terörist oğluna hem de köyünü koruyan askerine aynı gözyaşını döküyor… Kısacası insanların şartları değil, şartların insanları şekillendirdiği bir bölgede yokluk içerisinde, hem doğaya hem de teröre karşı insanca yaşabilmenin özlemini dile getiriyor… Film, önce güldüren sonra ağlatan sahneleri izleyicilere gerçekleri anlatmanın kaygısını taşıyor… Hangi sahneler unutulmayacak derseniz; filmin girişinde kobra helikopteriyle yapılan operasyon ve biri terörist diğeri asker olan iki evladın baba evinde karşılaşması; eve alınan ilk çamaşır makinesinde tek erkek çocuğun çamaşır makinesinde küçük kardeşlerince yıkanması, travesti olan kardeşin köprüde abisince töreye kurban edilmesi… Kalabalık ve gerçekten yetenekli isimlerden oyuncu kadrosu başarılı hikayesiyle tebrik edilecek ve mutlaka görülmesi gereken bir film… (Haber 7)
582872
Yer bilimcilerden ABD için şok uyarı
Yerbilimciler, depremin büyüklüğünün 6,5-7 büyüklüğünde olabileceğini ve ağır kayıplara yol açabileceğini belirtiyorlar. Utah Jeolojik Araştırmalar ve ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumlarınca yapılan çalışmalarda elde edilen yeni bulgulardan, Wasatch Front adı verilen deprem kuşağı boyunca meydana gelen son şiddetli depremin sanılandan çok daha yakın bir zamanda olduğu anlaşıldı. Bu bölgede son büyük depremin 800-1500 yıl önce olduğu sanılırken, yeni bulgular 500 yıl önce meydana geldiğini ve çok kısa bir zaman dilimi içinde tekrarlayabileceğini ortaya koydu.
581331
Biz organik sanatçıyız şimdikiler hormonlu
Biz organik sanatçıyız şimdikiler hormonlu ÇANAKKALE (A.A) Türk müziğinin usta isimlerinden Erol Büyükburç, yeni nesil sanatçıları genetiği bozulmuş hormonlu yiyeceklere benzetti. Erol Büyükburç, Berkant ve İskender Doğan, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı turistik Küçükkuyu beldesindeki bir motelde sevenleriyle buluştu. Büyükburç, her gün yeni bir şarkıcının piyasaya çıkıp, bir müddet kaldıktan sonra sahnelerden silindiğini söyledi. CİNSELLİK ÖNE ÇIKTI Yeni nesil şarkıcıları 'genetiği değiştirilmiş' olarak tanımlayan Büyükburç, kendilerinin ise 'organik' olduğunu kaydetti. Büyükburç, yeni projesinden bahsederek, 'Yunus Emre'ye ait ilahileri senfonik olarak okuyacağım. Albümüm yıl sonunda piyasada olacak' dedi. 'Kan ve Gül' adlı unutulmaz şarkının söz yazarı olan İskender Doğan ise günümüzde eğlence tarzlarının değiştiğini ifade etti. Yeni nesil şarkıcıların amaçlarının sadece para kazanmak olduğunu iddia eden Doğan, 'Kliplerde, bestenin niteliği en sona bırakıldı. Mümkün olduğu kadar cinsel çağrışımlar ön plana alınıyor. Biz nereye gidiyoruz? Biraz duralım düşünelim' diye konuştu. 24.09.2009 AKTÜEL
581192
Türkiye demokrasisi ile “Asyatik” otokrasi yan yana gelebilir mi?
Serpil Yılmaz SobePutin’in medya operasyonlarıTürkiye demokrasisi ile “Asyatik” otokrasi yan yana gelebilir mi? 24 Eylül Perşembe 2009 Bayram öncesiydi, ve ’ün yüzde 50 hissesini satın alarak sektörüne giren Sembol İnşaat’ın patronu ile uçağında karşılaştım. Rixos otelleriyle ünlenen Tamince ile ilk kez kapsamlı bir sohbet imkânı doğmuştu. Şu sözlerini kayda geçirmek gerektiğini düşünüyorum:Torunlarımıza bırakacağımız en önemli mirasımız demokratik bir olacaktır. Hepimiz bunun için çalışmalıyız. ’de, ’da, Astana’da, Dubrovnik’te yatırımları olan işadamının uluslararası deneyimlerini dikkate aldığımda, bu sözlerin anlamı daha da güçleniyor. Aynı günlerde, elimin altında Rus yazar Boris Kagarlitski’nin “Bugünkü Neoliberalizm, Otokrasi ve Restorasyon” başlıklı kitabı duruyordu. Başkanı ’in, yoluyla servet edinen “oligarklar”a karşı açtığı savaşı vurgulayan kitap, hem kapitalist hem de bürokratik olan “Asyatik” otoriterliğin hüküm sürdüğü bir ülkeyi anlatıyor. Türkiye’nin demokrasi geleneği ile Rusya’nın içinden geçtiği süreç arasında bir paralellik kurmak istemem, ancak şunu da belirtmek gerekebilir: AB’ye üyelik sürecindeki Türkiye’nin Rusya üzerinden eleştirilmesinin yol açacağı siyasi sonuçları hak etmediğini göstermeli. Türkiye’yi uyaran bir yazı Dün Blomberg’in geçtiği bir “yorum”, endişelerimde haksız da sayılmadığımı bir kez daha ortaya koyuyor. Bloomberg’in “Türkiye, ’a kesilen aynı zina yasasında olduğu gibi iptal edilmeli” başlığıyla verdiği haberde şu cümleler yer alıyor: “Türkiye’nin Rubert Murdoch’u (Fox ’nin sahibi News Corp.’un sahibi. -S.Y.) olarak bilinen Aydın Doğan’a kesilen ceza Putin’in kendisine muhalif Rus işadamı Mihail Hodorovski’ye kestiği 3.4 milyar dolarlık vergi cezasını andırıyor... Akil Adamlar geçtiğimiz haftalarda yayımladıkları bir raporda AB ile Türkiye arasında daha sıkı bir yakınlaşma ve Türk demokrasisinin geliştirilmesi çağrısında bulundular. Gazete sahiplerine saldırmak ve gazetecilerin gözünü korkutmak olacak iş değil.” Botaş, ’u örnek alır mı? Putin’in son 10 yıldır sürdürdüğü medya operasyonunun “aktörü”, devi Gazprom olmuştu. Gazprom’daki devlet hisseleri artırılmış, muhalif medya patronlarının etkin yayınları Gazprom Media şirketine geçmişti. İlgi duyanlar, sözünü ettiğim kitaptan bu gelişmelerin ayrıntılarını okuyabilirler. Ben yalnızca medyasını Putin yandaşlarına kaptıran “iki oligark”ın sonunu belirtmekle yetineceğim. Boris Berezovski 2000 yılında ülkeyi terk etti, “Platon Yelenin” adıyla ’de sürgün hayatı yaşıyor. İşadamının aktiflerini Kremlin’e sadakatini ispatlama gayreti içinde olan en küçük ortağı Roman Abromoviç satın aldı. Berezovski’nin perde arkasında idare ettiği ileri sürülen medya grubunu Gazprom’a bağlı şirketlerin başında olan Usmanov’un gerçek değerinin üzerinde bir bedelle alması, “siyasi” gerekçelere bağlandı. Berezovski’nin muhalif yayını Nezavisimaya Gazeta, Ekonomik Gelişim ve Ticaret Bakan Yardımcısı Konsantin Remçukov tarafından satın alındı. ’e kaçan Vladimir Gusinski’nin medya şirketi Medi-Most’un televizyon kanalı Gazprom Media’ya geçti. Putin’in Gazprom Media’nın doğumuna yaptığı ebelik, Botaş’a da esinti kaynağı olabilir mi? Botaş’ın, Rusya’dan destek sözü alınan Sabah-’nin sahibi ’nun Boru Hattı Projesi’ne ortak olabileceği konuşuluyor.
582758
Kenan Evren Taburcu Oldu
Kenan Evren Taburcu Oldu Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren, tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden taburcu edildi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığından yapılan açıklamada, Kenan Evren'in sağlık durumunun iyileştiği bildirildi. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren Ağustosta rahatsızlanarak GATA'ya kaldırılmış ve 11 Ağustosta kalın bağırsak ameliyatı olmuştu.
581792
Tayvan, Rabia Kadir'i davet etti
China Daily gazetesinin haberine göre, Çin-Tayvan ilişkileri, Tayvan'ın Rabia Kadir'i davet etmesinin ardından bir kez daha gerilecek. Tayvan'da faaliyet gösteren "Tayvan Genç Anti Komünist Birliği"nin telefon yoluyla ilettiği daveti Rabia Kadir kabul etti. Organizasyon, yaptığı açıklamada, Rabia Kadir'in "Davet için teşekkür ederim. Mutlaka Tayvan'ı ziyaret edeceğim" dediğini duyurdu. "Dünya Uygur Kongresi" sözcüsü Dilşad Raşit, Rabia Kadir'in Tayvan'daki çeşitli gruplarla yüz yüze fikir alışverişinde bulunmayı arzu ettiğini söyledi. Raşit, toplantıların zamanlamasının Tayvan'ın gerçekleştirebileceği "esnek ve aktif diplomasi"ye bağlı olduğunu kaydetti. Tayvanlı lider Vu Den-yih, davetle alakalı resmi kararın bu hafta sonuna kadar duyurulacağını açıkladı. Uzmanlar, Tayvan'ın Kadir'e vize vermesini Çin'in büyük bir kızgınlıkla karşılayacağını, vermemesi halinde de içeride ve dışarıdaki bağımsızlık yanlısı grupların tepkisiyle karşılaşacağına işaret ediyor. Taypey'deki Çin Kültür Üniversitesi öğretim üyelerinden siyaset bilimci George Tsai, "Tayvan hükümeti bu ikilemden nasıl çıkarsa çıksın, eleştirilerin hedefi olacak" dedi ve Çin'in Tayvan'ı ticari ve mali işbirliği anlaşmaları imzalamayarak ve Tayvan'ın BM bünyesinde çeşitli organlara katılımını veto ederek "cezalandırabileceğini" söyledi. Tayvan İşçi Partisi lideri Vu Rong-yuan de iktidarın Dalay Lama'nın ziyaretinin ardından bir ders çıkarması gerektiğini belirterek, "Tayvan şiddetin gölgesinde bir yer olmak istemiyor. Bu mesele sadece hassas değil, Tayvanlılar için neticesi hoş olmayacak siyasi bir entrikadır. Umarım hükümet bu duruma izin vermez" dedi. Dalay Lama, bu ayın başında Tayvan'da Morakot tayfununda hayatını kaybedenlerin yakınlarını ziyaret etme isteğinde bulunmuş, olumlu yanıt alarak Tayvan'a gitmişti.
582318
yaşındaki çocuk havuzda boğuldu
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ilçeye bağlı Çerkeş köyünde yaşayan Bilal Cura, akşam saatlerinde bir akrabasına gitmek için evden ayrıldı. Evde oynayan ve babasının gittiğini görünce peşinden giden kızı Hatice Cura (2), bahçede bulunan yaklaşık metre derinliğindeki sulama havuzuna düşerek boğuldu. Çocuğunu aramaya başlayan anne Ayşe Cura, bahçeye çıktığında havuzda kızının cansız bedenini buldu. Köy muhtarı Şakir Cura'nın torunu olduğu bildirilen küçük kızın Cura çiftinin ilk çocukları olduğu öğrenildi.
580979
Turkcell'in bilgi mesajı aboneyi çıldırtıyor
Rusya bir süredir ülkede üretilen ve performans bakımından Ferrari'yi bile geride bırakan yerli malı araba Marussia'yı konuşuyor. İşte Rusya'da üretilen ilk süper spor otomobil olan Marussia..
581835
Ağaçları kesilmekten güneş enerjisi kurtaracak
Orman ve Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY) ORKÖY Genel Müdürü Hüseyin Karaosmanoğlu, orman köylerinde ısınma ve ısıtma için ağaç kesiminin azaltıması amacıyla 2004 yılından bu yana yaklaşık 60 bin orman köylüsü aileye güneş enerjili su ısıtma sistemi kredisi verildiğini söyledi. Karaosmanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ormanların korunması, geliştirilmesi ve orman köylülerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak amacıyla ''Güneş Enerjili Su Isıtma Sistemi Projesi''ni 2004 yılından beri uyguladıklarını söyledi. Orman köylerinde temizlik için kullanılan suyun, ocak ve sobalarda ısıtıldığını, yakacak odunun ise ormanlardan temin edildiğini anlatan Karaosmanoğlu, bir ailenin banyo, çamaşır, bulaşık ve genel ev temizliği için yılda ortalama ster (bir metreküplük yeri istif edilen odun miktarı) odun, ısınmak için de 20 ster odun yaktığına dikkati çekti. Karaosmanoğlu, orman köylülerinin 12-16 stere kadar yakacak odun ihtiyaçlarının Orman İşletme Müdürlükleri tarafından yasal yollarla karşılandığını belirterek, bu miktarın üzerindeki ihtiyaçların ise usulsüz kesimlerle temin edildiğini ifade etti. Bu durumun ormanların tahribine sebep olduğunu vurgulayan Karaosmanoğlu, şöyle konuştu: ''Gerek, orman köylerinde yaşayan vatandaşların yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmasının yaygınlaştırılması, gerekse bu maksatla ormandan kesilen ağacın azaltılması için güneş enerjisi ile su ısıtma projesini yaygınlaştırıyoruz. Proje, bir yandan orman köylüsünün hayat kalitesinin yükseltilmesi ve daha sağlıklı bir yaşam ortamına kavuşturulmasına hizmet ederken diğer yandan da yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisine ulaşımı kolaylaştırıyor. Bu uygulama tüm dünyanın temel ihtiyacı haline gelen enerji kaynaklarının etkin kullanımı, karbondioksit salınımının azaltılması politikalarıyla da uyum sağlıyor.'' ''YIL SONUNDA 59 BİN 436 AİLEYE ULAŞACAK'' Karaosmanoğlu, 2004 yılında 31 aileyle Konya'da başlatılan uygulamanın, yoğun taleplerin de dikkate alınmasıyla 2008 yılı sonu itibarıyla 40 bin 486 aileye ulaştığını söyledi. Projenin bu yıl için 18 bin 950 aileye daha ulaştırılmasının planlandığını anlatan Karaosmanoğlu, bu hedef doğrultusunda uygulamanın yıl sonu itibariyle toplam 59 bin 436 aileye ulaşılmış olacağını bildirdi. Proje sayesinde temiz enerjinin yanı sıra orman köylüsünün yakacak odun tüketimini azaltıp, ormanlar üzerindeki baskısını da minimize ettiklerine dikkati çeken Karaosmanoğlu, şunları söyledi: ''Projeyle 2008 yılı sonuna kadar 330 bin 470 ster yakacak odunun tasarrufu sağlandı. Bu tasarruf ile küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yaşandığı günümüzde diğer faydalarının yanı sıra yılda bin 508 hektar büyüklüğündeki bir arazide yetişmiş olan ve atmosfere salınmış bulunan yaklaşık 35 bin ton karbondioksit karşılığı karbonu tutan 10 yaşındaki meşe baltalık ormanının kesilmesi önlendi. Sistemin üretiminde ve montajında yüzlerce kişiye istihdam sağlandı.''
581150
Kurtlar Vadisi Pusu başlıyor
Polat'ın adamlarını hapishanede büyük bir tehlike beklerken, İskender ve Polat'ın sürpriz karşılaşmasında yine silahlar konuşacak. Bu arada Cevat'ın ateşi yakmaya devam edecek. STAR TV 20.00
581404
Kara gün dostu
Kara gün dostuÖZEL HABER: NEVZAT DİNDAR güncellenme zamanı 24.9.2009Canaydın verdiği destekle Polat’a rahat bir nefes aldırdı. hep yanınızda Başkanı geçen Mayıs’ta transfer taksitleri ve borçları yüzünden mali sıkıntı yaşayınca, problemi ’a iletti. Eski başkan, cebinden hemen milyon TL vererek krizi bitirdi ’da üç dönem başkanlık yapan ve son olarak ’ın koltuğa oturmasında önemli bir rol oynayan ’ın, sarı-kırmızılı kulübe yakın tarihte ciddi miktarda parasal destek verdiği ortaya çıktı. Mayıs ayında, vadesi gelen transfer taksitleri ve bazı borçları nedeniyle sıkıntılı günler geçiren Başkan Polat ile ekibinin yardımına Canaydın’ın koştuğu öğrenildi. Eski başkanın, cebinden milyon TL vererek yönetime rahat bir nefes aldırdığı ifade edildi. Adnan Polat’ın yönetimiyle ilgili bazı kaygılar yaşadığı ileri sürülen Özhan Canaydın, verdiği milyon TL’lik destekle hem kara gün dostu olduğunu bir kez daha gösterdi hem de iddiaları adeta yalanladı. Galatasaray’a olan sevgisini her fırsatta dile getiren Özhan Canaydın, görevde olduğu yıllarda da çok önemli anlaşmalar için şahsi servetini kefalet göstermişti. Ayrıca eski başkanlar ile da görevde oldukları yıllarda, sıcak para konusunda birçok kez Özhan Canaydın’ın kapısını çalmışlardı. Geçirdiği ağır hastalığı yoğun tedaviyle atlatmaya çalışan ve ’ta dinlenen Canaydın’ın, Galatasaray’a sıkıntılı dönemde bu desteği sağlaması, sarı-kırmızılı renklere olan sevgisinin dışa vurumu olarak gösteriliyor. Öte yandan Başkan Adnan Polat’ın kısa bir süre sonra Canaydın’ın verdiği milyon TL’yi ödediği bildirildi.
581451
Ankara'da cevabı aranan soru: Asker, Meclis açılışına gelecek mi?
DTP'yi protesto için iki yıldır Meclis'e gelmeyen askerlerin demokratik açılımın konuşulduğu bir dönemde tavrını değiştirip değiştirmeyeceği merak konusu. Bayramı, Güneydoğu'daki sınır karakolunda geçiren ve açılıma destek mesajları veren Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un takınacağı tavrın demokratikleşme adına büyük önem taşıyacağı ifade ediliyor. DTP'nin, 22 Temmuz 2007 seçimleri sonrası Meclis'te temsili ardından askerin Meclis boykotu başladı. Askerî kesim, Meclis açılışları ve akşamında yapılan resepsiyonlara katılmadı. Aynı şekilde 23 Nisan özel oturumu ve resepsiyonlarında da asker yoktu. Terör örgütüne destek vermekle suçlanan DTP'yi protesto eden askerler, Meclis'in açılışı resepsiyonuyla birlikte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yemin törenine de aynı gerekçeyle katılmadı. Genelkurmay Başkanlığı, Meclis'te birlikte fotoğraf vermek istemediği DTP'lileri, ev sahibi olduğu 30 Ağustos resepsiyonuna da çağırmıyor. Askerler, DTP'lilerle Meclis çatısı altında sadece bir kez bir araya geldi. ABD Başkanı Obama'nın Meclis'te konuşma yaptığı Nisan 2009 tarihinde askerler de dinleyiciler arasında yerini aldı.
581694
Elinizi çabuk tutun!
Elinizi çabuk tutun! 24 Eylül 2009 Perşembe, 10:43 Ankara’dan gelen sinyaller vergi avantajlarının devam ettirilmeyeceği yönünde. Otomotivde ÖTV avantajının yerini hurda teşviğinin alması bekleniyordu ancak hurda teşviğinin de 2010 yılı başına kadar yürürlüğe girmeyeceği anlaşılıyor. Vergi desteğinin kalkması ile mobilyadan otomobile, beyaz eşyadan bilgisayara pek çok ürünün fiyatı Ekim sabahı yüzde 10 zamlanacak. Hükümetin bir kez süre uzatımı yaptığını ve bir kez daha yapabileceğini düşünerek alım kararını erteleyenler Ekim’de zamlı fiyatlarla karşılaşabilir. Otomotiv, elektronik ve beyaz eşya ile mobilyada 30 Eylül’de sona erecek olan ÖTV ve KDV indirimleriyle ilgili karar haftasına girildi. Gözler indirimlerin geleceğini belirleyecek olan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısına çevrilirken, Maliye Bakanlığı indirimlerin devam etmemesi yönünde görüş oluşturdu. ÖTV ile KDV’nin eski seviyesine yükselmesinden sonra fiyatlara yüzde 8-10 zam gelmiş olacak. Örneğin 30 bin TL’lik orta sınıf bir aracın fiyatı 33 bin TL’ye çıkacak. Aynı şekilde 1.250 liraya satılan buzdolabının fiyat etiketi, 1.310 liraya yükselecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ABD seyahatinde eşlik eden Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dönüşünün ardından EKK’nın toplanması ve konuyla ilgili acil bir karar alması bekleniyor. Uygulama 16 Mart tarihinde başlamış, 16 Haziran’da da kapsamı daraltılarak yeniden uzatılmıştı. Maliye’nin görüşü bitirelim Maliye Bakanlığı bürokratlarından edinilen izlenim, indirimlere son verileceğini ortaya koyuyor. Bakanlık tüm hazırlıklarını indirimlerin kaldırıldığı varsayımına dayanarak yapıyor. Bakanlığın EKK’ya konuyla ilgili yapacağı değerlendirmede “indirimlere son verelim” görüşünü dile getireceği öğrenildi. Ancak Sanayi Bakanlığı’nın KDV ve ÖTV indirimlerinin devam etmesini savunduğu belirtiliyor. Son verilecek indirimlerin yerine “hurda indirimi” uygulaması getirilmesi üzerinde de bir çalışma olduğu biliniyor. Bu çalışma kapsamında Maliye Bakanlığı’nın birkaç alternatifli öneri getireceği belirtilirken, EKK’nın da yeni bir “hurda indirimi” düzenlemesine sıcak baktığı ifade ediliyor. Buna göre, 20 yaşından büyük aracın hurdaya ayrılarak yeni araç satın alınması durumunda, hurda indiriminin araç satıcılarına değil, vatandaşın kendisine yapılmasını sağlayacak bir düzenleme de önerilerden biri. Maliye sürekli olacak hurda indirimi için çalışıyor 2003 yılındaki hurda indiriminde, suistimaller nedeniyle ağzı yanan Maliye, yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyor. Hurda indiriminin ticarete konu olmaması için hurda indiriminden yararlanmanın koşulu olarak söz konusu aracın en az yıl süreyle kullanılmış olması şartı getirilmesi de öneriler arasında. Ayrıca Maliye’nin önerileri arasında kalıcı bir hurda indirimi düzenlemesi de telaffuz ediliyor. Sürekli bir uygulama olacak şekilde hurda indiriminin, ÖTV’nin belli oranı olarak nispi indirim şeklinde de uygulanması gündemde. Hem devletin vergi geliri hem de satışlar artacak Yıl 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Satış (Adet) 450.000 540.000 650.000 750.000 810.000 880.000 Vergi geliri artışı (%) 20 39 63 86 100 115 Yıl 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Satış (Adet) 480.000 580.000 700.000 805.000 870.000 940.000 Vergi geliri artışı (%) -3 14 34 51 59 68 Hurda indirimi talep eden Otomotiv Distribütörleri Derneğ (ODD), yukarıdaki öngörülerin yer aldığı bir rapor hazırlayarak Maliye Bakanlığı’na sundu. çamaşır makinem 19 yıllık altan su akıtıyor ve elektrik carpıyor yuzden şalteri indirip öyle banyoya giriyorum yerler ıslanıyor elektrik carpıyor. yenisini alacak hic gucum yok. düşünüyorum kara kara bu kış nasıl ısınacaz diye. ben bu hayat şartlarından dolayı inanın ölmeyi düşünüyorum. 15 bin şu anda borcum var cıldırmak üzereyim. söyle recep tayyip bir kadin olarak ben ne yapayim. müslümanim diye gecinen başim acik diye beni kabul etmeyen kocam ve ailesi beni ve oglumu kapi önüne koyarken hic vicadanlari sizlamadi. oglum icin mucadele veriyorum okusun diye. zammiş pöh. alacak para nerde. Misafir 24 Eylül 2009 10:13
582074
Sağlığa 38,7 milyar TL
Sağlığa 38,7 milyar TL CİHAN Giriş Saati Güncelleme Ekonomi yönetimi bu yıl vatandaşın sağlığına harcanacak bütçeyi ayırdı. Buna göre 2009 yılında sağlığa 38,7 milyar lira harcama yapılacak. En büyük kaynak 24 milyar lirayla tedaviye gidecek. 14,6 milyar liranın ise ilaca ödenmesi kararlaştırıldı. Global Bütçe rakamlarına göre devletin yaptığı ödemeler sağlığın bütün kalemlerinde geçen yıla göre büyük bir artış gösteriyor. Sağlık harcamalarını kontrol altına almak için hastalara lira reçete parası getiren hükümet, ilk kez 'Global Bütçe' hazırlayarak gider kalemlerini net şekilde ayırdı. Hazine Müsteşarlığı'nda yapılan Maliye, Çalışma, Sağlık bakanlıkları ile ilgili kurumların katıldığı toplantıda devletin bu yıl sağlığa ayırdığı kaynak belirlendi. Geçen yılki sağlık hizmetlerinden yararlanan 66 milyon kişi için 25 milyar lira sağlık harcaması yapılırken, bu yıl bu rakam 13 milyar lira artarak 38,7 milyar liraya çıkarıldı. 2008 yılında 11 milyar TL olarak ödenen ilaç parasının bu sene 14,6 milyar lirayı ulaşacağı bütçeye konuldu. Muayene ve tedavi giderleri 14 milyar liradan 10 milyar liralık artışla 24 milyar liraya çıkacağı konusunda bakanlıklar arasında mutabakat sağlandı. DEVLET HASTANELERİNE KAT FAZLA KAYNAK Hastaların sağlığına kavuşması için yapılan tedavi giderleri içinde devlet hastanelerine ödenecek para büyük bir yekun tutuyor. 2008'de Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelere milyar TL ödenirken, bu rakam 13 milyar liraya ulaşacak. Üniversite hastanelerinde yapılan ameliyat, muayene ve tedaviye milyar lira giderken bu yul milyar lirayı bulacak. İki yıl içinde 81 ilde zorunlu hale gelmesi kararlaştırılan aile hekimliğine ise 1,3 milyar lira ayrıldı. Sigortalıların özel sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesiyle büyük bir artış gösteren özel hastane harcama kalemi ise sınırlı tutuldu. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 2008'de milyar TL özel sağlık harcamalarına yapılırken bu sene sonuna kadar 5,2 milyar yapılacak. GLOBAL BÜTÇE Kalemler Ayrılan kaynak* İlaç 14,6 milyar Özel hastaneler 5,2 milyar Üniversite hast. 3,9 milyar Devlet hastaneler 13 milyar
581324
Özcan Deniz ile kafa dengi sohbet
Özcan Deniz ile kafa dengi sohbet Selahattin Yusuf ve Sırrı Süreyya Önder'in sunduğu Kafa Dengi yeni bölümüyle ekranda. Kafa Dengi ikilinin bu haftaki konuğu Özcan Deniz oluyor. Sinema oyuncusu ve müzisyen kimliğiyle bilinen Özcan Deniz, sinema ve müzik yaşamını dair ayrıntıları “Kafa Dengi”nde izleyicilerle paylaşıyor. Önder ve Yusuf'un sunduğu Kafa Dengi'nde gündelik yaşama ince bakışla bakılıyor. Program sunucuları tarafından “Uzmanlık yok, belge yok, kavga yok, mevki yok. Kolektif oyun anlayışı var. Sıcak gelişmeler yok ama soğuk gelişmemeler de yok.” şeklinde özetleniyor. 24 TELEVİZYON
582304
7. sınıf öğrencisi Serkan: Bayram şekerim 'kurşun' oldu
Mehmet Aydın Devlet Hastanesi Çocuk Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesi'nden çıkan Küçük, Çocuk Cerrahisi Bölümü Servisi'ne yatırıldı. Küçük silahı kullananların bu merakından vazgeçmelerini istedi. Annesinin elinde çorba içip kendisini ziyarete gelen akrabaları ile sohbet eden Serkan Küçük, kurşunla yaralandığını olaydan bir saat sonra anladığını anlattı. Küçük, "Babamla bayram namazına gitmiştik. Namazdan çıkınca annemden para istedim. Kahvaltılık peynir ve bayram şekeri alayım dedim. Parayı alıp bakkala gittim. Şekerle peyniri aldım. Sonra gelirken duvarı döndüm bizim demir kapıya doğru yürüyordum. Birisi bana şaka yapıp eliyle vurdu zannettim. Sürünerek kapıya doğru gittim. Sonra annem bağırmamı duymuş. Beni alıp yatırdılar. Sonra da amcamın arabasıyla hastaneye getirdiler. Kimse vurmamış kurşunmuş. Ben saat sonra anladım. Doktorlar ameliyat yapıp mermiyi almışlar. dedi. Durumunun iyi olduğunu dile getiren Serkan Küçük, silah kullananların silahı bırakmalarını istedi. Küçük, Benim de bayram şekerim artık bu kurşun oldu. Tadı biraz acı ve ağrı yapıyor. Silah kullanan insanlar dikkatli olsunlar. Şehrin içinde kurşun atılmaz. kurşun kendi çocuğuna da gelebilirdi. Kurşunlar öyle çok şansa gelmez. Hatta atmasınlar. Atıyorlar da ne oluyor ki sanki. 'Pat' diye ses geliyor. Çok güzel bir şeyse neresinden zevk alıyorlar anlamıyorum. şeklinde konuştu. Olayın hala şokunu yaşadığını söyleyen anne Emine Küçük, üzüntü, sevinç, mutluluğun birbirine karıştığını kaydetti. Anne Küçük, asıl bayramın kendileri için yeni başladığını da sözlerine ekledi. Baba Hüseyin Küçük ise magandaların kurşunları merkezi yerde atmamaları gerektiğinin altını çizdi. Küçük, Çarşı içinde merkezi yerlerde silah atılırsa böyle olur. İllaki birine değecekti ve de değdi. Bir başkasının çocuğu benim çocuğum kadar şanslı olmayabilir. Silah atılmasını istemiyorum." ifadelerini kullandı.
581713
Edirnekapı Şehitliği’nde basın açıklamasına yasak geldi
Edirnekapı Şehitliği’nde basın açıklamasına yasak geldiElvan EZBER/İSTANBUL, (DHA) EDİRNEKAPI Şehitliği, demokratik sürecinin sekteye uğratılmadan sürdürülmesi, kamu düzeni ve güvenliğinin sürdürebilmesi gerekçesiyle basın açıklamaları yapılmasına yasaklandı. Kararın alınmasında geçtiğimiz günlerde şehitlikte karşı karşıya gelen grupların arasındaki sözlü sataşmaların etkili olduğu belirtildi. İstanbul tarafından yapılan açıklamayla Eyüp İlçesi’nde bulunan Edirnekapı Şehitliği, sivil toplum kuruluşların basın açıklaması yapma alanı olarak kullanılmasına yasaklandı. Emniyet tarafından yazılı şekilde yapılan açıklamada ”/ KONGRA-GEL örgütünü tüm açılımları ve unsurları ile birlikte tasfiye etmeyi hedefleyen ’Demokratik açılım süreci’ne destek vermek veya bu süreci etmek isteyen bir kısım sivil toplum kuruluşları ile legal ve illegal grupların, ilimizin muhtelif yerlerinde başta basın açıklaması olmak üzere bazı eylemler yaptıkları bilinmektedir. Bu yerlerden biri olan ve Eyüp ilçesinde bulunan Edirnekapı Şehitliğinde; Şehit Aileleri Derneği ile tüzel kişiliği bulunan ve bulunmayan ESP (Ezilenlerin Sosyalist Platformu), SGD (Sosyalist Gençlik Derneği), SGDF (Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu), TÜM-İGD’ye (Tüm İlerici Gençlik Derneği) mensup şahıslar tarafından çeşitli tarihlerde yapılan basın açıklamalarının aynı saatlere denk gelmesi nedeniyle grupların karşı karşıya geldikleri, ayrıca kabir ziyaretine gelen şehit yakınları ile sol görüşe mensup bahsi geçen gruplar arasında sözlü sataşmaların vuku bulduğu ve çıkması muhtemel müessif olayların büyümeden güvenlik güçleri tarafından zorlukla engellendiği görevlilerimizce tespit edilmiştir” denildi. DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİ SEKTEYE UĞRATILMADAN SÜRDÜRÜLEBİLMELİ Valiliğin bu zorlukları göz önünde bulundurarak böyle bir kararı aldığının belirtildiği açıklamaya şöyle devam edildi.”Gündemdeki sıcaklığını koruyan ’Demokratik Açılım’ sürecinin sekteye uğratılmadan, paralelinde tesis edilen mevcut kamu düzeni ve güvenliğinin sürdürülebilmesi için, bundan böyle ferdi veya toplu olarak Edirnekapı Şehitliğinde basın açıklaması, toplantı vb. nitelikteki etkinliklerin yapılması, provokasyona açık olmaları nedeniyle; Anayasanın ’Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti’ne ilişkin 26. maddesinin değişik 2. fıkrasında ifade edilen; ’Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni kamu güvenliği, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi amacıyla sınırlandırılabilir’ hükmüne binaen 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11.maddesinin (A) ve (C) fıkralarına istinaden İl Makamının 11.09.2009 tarih ve 17837 sayılı oluru ile yasaklanmıştır”
582874
Guantanamo tutuklularına Palua talip
ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin Palau ile anlaşmaya vardığını gösterir mektubu Reuters Haber Ajansı ele geçirdi. Amerikalı Başsavcı Elena Kagan tarafından, tutsakların başvurmaları durumunda serbest bırakılmalarına karar verecek ABD Yüksek Mahkemesi'ne sunulan mektuba göre, Uygurlar'dan 6'sının Palau'ya gitmeyi kabul ettikleri, 2'sinin de yakında kabul etmelerinin beklendiği belirtiliyor. Uygurlar'dan 4'ünün ise, Obama'nın 2010 yılının ocak ayına dek kapatma sözü verdiği Guantanamo'dan Bermuda'ya gittikleri kaydedildi. Guantanamo'da halen 226 tutsak bulunuyor. Obama yönetimi, Çin'in iade edilmesini istediği Uygurlar'ı, zulüm ve işkenceye maruz kalacakları gerekçesiyle iade etmeyeceğini, aylardır bu kişileri kabul edecek ülkelerin araştırıldığını bildirmişti. ABD yönetimi de Guantanamo'daki tutsakların üssün kapatılmasının ardından ABD'ye getirilmesine sıcak bakmıyor. Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden olan Uygurlar, 2001 yılındaki ABD işgalinin ardından ABD askerleri tarafından Afganistan'da ele geçirilerek Guantanamo'ya götürülmüşlerdi.
581183
Esad’ın PKK sözleri Suriye’deki Kürt gerçeğiyle çelişiyor
Semih İdiz Esad’ın PKK sözleri Suriye’deki Kürt gerçeğiyle çelişiyor 24 Eylül Perşembe 2009 Başkanı Org. Devlet Başkanı ’ın “1500 Suriye uyruklu ’lıyı affedebiliriz” açıklamasını “olumlu” buluyor. ’ın bu PKK’lıları affetmesinin, ’nin PKK’ya karşı mücadelesini de olumlu etkileyeceğini belirtiyor. Bu sözlerin Suriye’deki Kürtler tarafından not edildiğini tahmin etmek güç değil. Zira Türkiye’deki “” Suriye’deki Kürtler tarafından da büyük bir ilgiyle izleniyor. Suriyeli yetkililerin bu açılımı “memnuniyetle” karşılayıp karşılamadıkları ise açık bir soru. Sonuçta, Türkiye’deki Kürt açılımı Suriye’de de benzeri bir için baskıları artıracaktır. Oysa Şam’ın buna hazır olduğunu gösteren bir işaret yok. Bizde pek bilinmez ama Suriye 1962’de Kürtlerin yüzde 20’sini “bölücülükle” suçlayarak vatandaşlıktan çıkardı. Bugün hâlâ, “dışarıdan geldiklerini” iddia ettiği bu Kürtlerin önemli bir bölümünün Türkiye kökenli olduğunu savunuyor. Suriye tarihlerde, Türkiye sınırına yakın bölgeleri “Araplaştırmaya” da başladı. Bugünkü konumuz değil, ama bundan Kürtlerin yanı sıra Türkmenler de nasiplerini aldılar. Esad’ın dediği olursa... örgütleri, Suriye’de “vatansız” olarak yaşayan Kürtlerin günümüzdeki sayısının 200 binden az olmadığını bildiriyorlar. PKK’ya katılan Suriyeli Kürtlerden önemli bir bölümünün de bu kesimden geldiği belirtiliyor. Özetle, Beşar Esad’ın dediği olur ve 1500 PKK’lı gerçekten affedilirse, bunların hangi sınıfa girecekleri meçhul. Vatandaş olmadıklarına göre, neye göre affedilecekler? Affedilirlerse bunlara Suriye vatandaşlığı verilecek mi? Yoksa “vatansız” bir kesim olarak, bölgede sorun yaratmaya devam etmelerine izin mi verilecek? Türkiye’ye dönerler iddiası Bir dostumuzun bu konudaki görüşleri ilginç. Kendisi bizim gibi düşünmüyor. Şam’ın Türkiye’deki Kürt açılımından aslında memnun olduğuna inanıyor. “Suriye, ‘zaten oradan geldiler’ dediği Kürtlerin bu açılım sayesinde tekrar Türkiye’ye gitmek isteyeceklerini hesaplıyor” diye konuşuyor. Bu doğruysa, Şam’ın, Kürt sorununun çözümünü bir ölçüde Türkiye’nin Kürt açılımına bağladığını gösterir. Fakat biz hâlâ Türkiye’deki açılımın, Suriye’deki Kürtleri de benzeri hakları elde etmek için mücadeleye sevk edeceğini düşünüyoruz. Buna karşılık, Şam’ın yukarıda sözü edilen türden hesaplara girmesi olasılık dışı değil. Zira içerden gelecek “açılım” baskılarına şu aşamada verebileceği olumlu bir yanıtı yok. Kaldı ki, Arap milliyetçiliğine dayanan Baasçı Suriye yönetimi, ’ın işgalinden sonra Kürtlere dönük baskılarını daha da artırdı. Kamışlı kentinde 2005’te Kürtler ile Araplar arasındaki bir futbol maçı sırasına patlak veren ve onlarca Kürdün ölümüne neden olan olaylar ise hâlâ hafızalarda. Uzun lafın kısası, Org. Başbuğ’un, Suriye tarafından 1500 PKK’lının affedilmesi olasılığına ilişkin sözlerini bu “arka plana” göre değerlendirmek lazım. Bu arada Suriye’nin geçmişte sergilediği çelişkili tutumları da unutmamak lazım. Hatırlanacaktır, Şam kendi Kürtlerini ezerken PKK’yı yıllarca Türkiye’ye karşı kullandı. Bazılarına göre bunu üzerindeki iddiası çerçevesinde yaptı. Bazılarına göreyse, karşı çıktığı projesini engellemek için bu yolu seçti. Şam’ın samimiyeti Buna rağmen, Suriye’nin Kürt sorununda Türkiye ile kapsamlı işbirliğine gitmesi olumlu bir gelişme olur. Sonuçta Kürt meselesinin bölgesel bir sorun olduğu unutulmamalı. Ancak bunun için kendisinin de bir “Kürt açılımı” başlatması gerekecek. Bu, Şam’ın samimiyetini de ortaya koyacaktır.
581948
Önlükleri çantaları hazır onlar yok!
Çocukların bir araya gelen anneleri birlikte göz yaşı döküp, çocuklarının bulunması için yetkililere seslendi. Kayseri'nin Talas ilçesinde yaşayan yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ile birlikte evlerinin önündeki parkta komşularının 11 yaşındaki kızları Türkan Ay ile bir süre oynadıktan sonra ailelerine haber vererek şeker toplamaya gitti. Akşam olmasına rağmen evlerine dönmeyen çocuk, aile yakınlarının ve polis ekiplerinin günden beri yaptıkları arama çalışmalarına rağmen bulunamadı. Hamza Tekin'in evine gelen Özlem Ay ile babaanne Türkan Ay, Leyla Tekin ile birlikte ağlayarak çocuklarının bulunmasını, kaçırıldı ise kaçıranların serbest bırakmalarını istediklerini söyledi. Leyla Tekin, kızı Dilruba'nın 1. sınıfa, oğlu Ahmet Tuna'nın ise bugün 2. sınıfa başlayacağını belirterek, şöyle dedi: ''Çocuklarımın çantaları, önlükleri evde kaldı. İkisi de okullarının açılmasını heyecanla bekliyordu. Çocuklarımın kaybolduğuna inanmıyorum, onları ya kaçırdılar, ya şeker istediği bir evde alıkoydular. Onları alıkoyanların vicdanlarına sesleniyorum, ne olur onları bırakın. Kimseden davacı olmayacağız, onları serbest bırakın.'' Hamza Tekin de arama çalışmalarını aralıksız sürdüren polis, jandarma ve sivil savunma ekiplerine teşekkür etti. Tekin, ''Polis ve diğer görevliler günden beri Talas ilçesini didik didik arıyor. İyi bir haber bekliyoruz'' diye konuştu. -BAYRAM HARÇLIĞI İLE KİTAP DEFTER ALACAKTI Gözyaşlarını tutamayan Özlem Ay da kaybolan kızı 11 yaşındaki Türkan'ın çantasının içinin boş kaldığını ifade etti. Özlem Ay, kızının bayram harçlığı ile kitap, defter ve kırtasiye malzemesi almak istediğini belirterek, şunları söyledi: ''Kızım bayramda biriktirdiği harçlıklarla okul çantasını dolduracak, ihtiyaçlarını alacaktı. Şimdi çantası da sırası da boş kaldı. Kızım kaybolmasaydı 5. sınıfa başlayacaktı. Kızımı mutlaka birileri kaçırdı veya alıkoydu. Kızım kaybolacak yapıda biri değildi.'' Torununun bulunması için sürekli ağlayarak yardım isteyen babaanne Türkan Tekin de ''Bu çocuklar çok zor büyüdü. Oğlum bunları asgari ücretle çok sıkıntı çekerek büyüttü. Ne olur torunumu bulun. Torunum beni 'canım babaannem' diye çağırırdı. Türkan'ı Kayseri'ye bıraksanız evine gelirdi. Mutlaka birileri kaçırdı'' dedi. -ARAMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Bayramın 2. günü kaybolan çocuğun bulunması için Talas ilçesinde ve Kayseri'de polis ekipleri, sivil savunma ve jandarma ekiplerince başlatılan arama çalışmaları sürüyor. Talas ilçesinin çevresindeki Ali Dağı, Endürlük, Reşadiye, Derevenk Vadisi ile Dutderesi bölgelerindeki mağaralar, bağ evleri ve kaya kovukları, jandarmanın Tezgel adlı köpeği ve sivil savunma ekipleri tarafından tek tek aranıyor. Polis ekipleri, sık sık telsizle eşkalleri verilen çocuğun bulunması için Kayseri kent merkezinde de arama çalışmalarına devam ediyor.
582823
Petrol fiyatı 66 dolara yaklaştı
ABD ham petrolünün varil fiyatı Kasım ayı teslimi bugün 2,82 dolar (yüzde 4) değer kaybederek 66,15 dolara, Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 2,749 dolar azalarak 65,25 dolara indi. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nin, geçen hafta 1,5 milyon varil azalması beklenen ham petrol stoklarının aksine 2,8 milyon varil arttığı açıklaması ile Ağustos ayında yıllık bazda artması beklenen ikinci el konut satışlarının da düşmesi, petrol fiyatının gerilemesinde rol oynadı. Geçen yıl Aralık'ta 32 dolara kadar inen petrolün varil fiyatı bu yıl en yüksek seviyesini 75 dolarla Ağustos ayında gördü.
582515
13 kez ölümden döndü
13 kez ölümden döndüAvustralya'da bir kedi havalı tüfekle başından 13 kez vurulmasına rağmen hayatta kalmayı başararak evine geri döndü. İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, "Smokey" adındaki kedi, ortadan kaybolduktan gün sonra Viktorya eyaletinin merkezindeki Maryborough şehrinde yaşadığı eve kanlar içinde geri dönmeyi başardı. Yetkililer, henüz kim ya da kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen "dehşet verici" eylemde başına ve yüzüne 13 saçma isabet eden kedinin yaralarına rağmen eve dönüş yolunu bulabilmesinin oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtti.
581426
Anadolu Ateşi, yeni yüzüyle sahnede
Aanadolu Ateşi bu akşam saat 21.00'de Turkcell Kuruçeşme Arena'da, 27 Eylül'de ise İzmir Açıkhava Tiyatrosu'nda gösteri yapacak. Kurulduğu günden bugüne 10 yılda 70 ülkede 2.700'ün üzerinde gösteri gerçekleştiren ve milyonlarca sanatsever tarafından ayakta alkışlanan Anadolu Ateşi, 2009 dünya turnesi çerçevesinde Almanya, İsviçre, Mısır, Hollanda, İngiltere, Romanya, Suriye, Azerbaycan, Filistin, Fransa, Karayipler-Martinik Adası ve KKTC'de sahne aldı. Topluluk, yıl sonuna kadar Abudabi, Belçika, Fransa, Umman ve İsveç'te gösterilerine devam edecek. (www.biletix.com) KÜLTÜR SANAT
582519
'Tedbiri elden bırakmayın'
'Tedbiri elden bırakmayın' Giriş Saati Güncelleme Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Margaret Chan, domuz gribine ilişkin alınan tedbirlerin sürdürülmesi gerektiğini söyledi. DSÖ Genel Direktörü Chan, uluslararası uzmanlarla toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bu gribe karşı alınan tedbirlerin sürdürülmesi, ancak ticarette kısıtlamalara gidilmesinden ya da sınırların kapatılmasından kaçınılması gerektiğini kaydetti. Chan, domuz gribine neden olan H1N1 virüsüyle mücadeleye ilişkin tavsiyelerin salgın olduğu sürece devam edeceğini belirtti. Domuz gribi salgınının ardından ülkelere, olağandışı grip türü hastalıkları ya da zatürre benzeri vakaları gözlemlemeleri tavsiye ediliyor. DSÖ, kendisini hasta hissedenlerin seyahatlerini ertelemelerini de öneriyor.
582552
Obama, BM Genel Kurulu'nda Erdoğan ile tokalaştı
Erdoğan, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'la da tokalaştı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'le sohbeti de kameralara yansıdı. Başbakan Erdoğan da Rus liderin yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la tokalaştı. Erdoğan, bugün Genel Kurul'da konuşma yapacak.
582170
"Münevver kesilirken kameralar kayıttaydı!"
"Münevver kesilirken kameralar kayıttaydı!" 24.09.2009 14:14Münevver Karabulut cinayetiyle gündeme gelen Gaziantepli Cemil Baran, yeni iddialarda bulundu. Baran, Münevver Karabulut'un kesildiği sırada kameraların kayıtta olduğunu ileri sürdü. Güvenlik kameraların Alarmnet şirketine ait olduğunu belirten Baran, bu şirketin de Fatih Garipoğlu'na ait olduğunu iddia etti. Gaziantep Demokrasi Meydanı'nda basın açıklaması yapan Baran, Cem Garipoğlu'nun Türkiye'de yakalandığının ispat edilmesi halinde, Taksim Meydanı'nda anıracağını ve kollarını keseceğini söyledi. Dün yakalanan kişiye ek süre alındığını belirten Baran, "Bugün itibariyle Garipoğlu'nun şirketlerinde çalışan herkes gözaltına alınacak. Daha önce 50-60 kişi gözaltına alınacak diyordum. Orada yanıldım, 250-300 kişi gözaltına alınacak. Çürük elmalar da gözaltına alınacak. Adli Tıp, Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çürük elmalar da yakalanacak. İşin sonunda aklınız duracak." diye konuştu. Yakalanacak Ahmetlerin birincisinin, 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde başrol oynayan Ahmet olduğunu söyleyen Baran, ikincisinin Garipoğlu şirketlerinde muhasebecilik yapan Ahmet, üçüncüsünün ise başçavuş Ahmet olduğunu ileri sürdü. Baran, şöyle konuştu: "Sayın İstanbul Emniyet Müdürüm Hüseyin Çapkın, bugün itibariyle, Münevver Karabulut'un kesilirken görüntüleri elinde olan Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Bu ev, 24 saat IP üzerinden izleniyordu. Bu görüntüleri izleyen ve dakikada silmeye giden Hayyam Garipoğlu'nun oğlu Fatih Garipoğlu'dur. Şirket de ona aittir. görüntüler ondadır. Sayın Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Okmeydanı Mecidiyeköy Alarmnet firmasına baskın düzenleyin. Daha önce aile yemin ediyordu. Kardeşim sen bilmiyordun, cezaevinden avukatına mektup yazıyorsun 'oğluma bunu teslim, bununla birlikte teslim olsun' diyorsun. Cem Garipoğlu geçen ayın 17'sinde yakalandı. Ben bunu açıkladım. Ve Gayrettepe Karakolu'nda misafir oldum. Bu iş bittiğinde öyle şeyler göreceksiniz ki, çok şaşıracaksınız. Bu buzdağının görünen kısmı." Cem Garipoğlu'nun, Ermenistan-Rusya sınırında sahte kimlikle yakalandığını savunan Baran, "Bürokrasimiz iyi olmadığı için Cem Garipoglu, Rusya ve Suriye'nin teşvikleri ile teslim edildi. Bunu bana çok ünlü bir kaynak, Ermenistan'dan bir kaynak, emekli ataşe Tufan abi söyledi. Tufan abinin soyismini bilmiyorum. Tufan abi, senin gibi bilgili, paranın kandıramadığı adamlara Türkiye'nin ihtiyacı vardır. Sen de benim sesimi duyuyorsan, Cemil'e ben bunlara söyledim de. Çıkıp açık oturum yapalım." dedi. CİHAN
582556
Artvin'den gelen ölüm haberi Bakan Özak'ı üzdü
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak, Üniversite Kış Oyunları Hazırlık Düzenleme Kurulu toplantısına katılmak ve inşaatı devam eden tesisleri incelemek üzere Erzurum'a geldi. Bu kapsamda Kandilli Güvenç Yatılı Bölge Okulu öğrencilerini ziyaret eden Bakan Özak, bu sırada Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu ile bir telefon görüşmesi yaptı. Artvin'in Borçka ilçesi Kale köyünde sağanak yağış sonrası meydana gelen göçükte kişinin, selde de bir kişinin yaşamını yitirdiği haberini alan Bakan Özak'ın üzüntüsü kameralara yansıdı. Bakan Özak, Vali Mustafa Yemlihalıoğlu'na, Başbakanlık Müsteşar Efkan Ala'dan maddi yardım istemesi konusunda talimat verdi. TÜRKİYE'NİN RİSK YÖNETİMİNDE İLERİ GİTMESİ GEREKİR. Konuyla ilgili Cihan Muhabiri'ne bilgi veren Bakan Özak, Türkiye'nin risk sonrası müdahalede iyi olduğunu ancak risk yönetiminde ileriye gitmesi gerektiğini dile getirdi. Özak, "Bölgede maddi kayıp söz konusu. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi ile Bayındırlık Bakanlığı'ndan gereken para gönderilecek. Hasar tespitleri yapılacak. Bunlar hallolur ancak can kaybı önemli. Türkiye afet ülkesi olmuş, 100 yılda binlerce insanımızı bu tür doğal afetlerde kaybediyoruz. Bu yıl fazla oldu. Bunları azaltabiliriz. Dere yataklarında yapılaşma olmaz, imar planları dikkatli yapılırsa bunları aşabiliriz. Bu konuda gerekli şeyler yapılıyor." diye konuştu.
582238
15:14 İkisi de nazlanıyor!
İkisi de nazlanıyor! ile İstanbulspor arasındaki flörtte her iki taraf da "Varız" diyor ama kimse kutuyu açmaya yaşanmıyor !.. 'nin TFF 2. Lig'de mücadele eden İstanbulspor'un isim hakkını alarak 'de bu isimle mücadele etmesi yönündeki çabalar bir sonuca varacak gibi görünmüyor. Çünkü her iki taraf da istekli görünmesine rağmen birbirlerinin taleplerini kabul etmeye niyetli değil. İBB TEKLİF BEKLİYOR! İstanbul Başkanı Göksel Gümüşdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbulspor'un isim hakkını alma konusunun yıldır gündemde olduğunu belirterek, ''İstanbul Büyükşehir Belediyespor herkesin sevdiği, istikrarlı bir takım. İstanbul Erkek Lisesi camiasından beni ziyarete gelenler, 'İstanbulspor'un isim hakkını alın' diyorlar. Böyle bir konuya İstanbul Erkek Lisesi öncülük yaparsa biz değerlendiririz'' dedi. İstanbulspor'un geçmişi olan bir camia olduğunu vurgulayan Gümüşdağ, şunları kaydetti: ''İstanbul Erkek Lisesi camiasından beni ziyarete gelenler, 'İstanbulspor'a destek olun, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ligde İstanbulspor olarak devam etsin' diyorlar. Bu, yıldır gündemde olan bir konu. Şu an İstanbulspor'un da bir kısmı vakıfta, bir kısmı şu anki mevcut başkanında. Bize teklif gelirse sezon sonunda sıcak bakarız. Henüz bir teklif gelmedi. Dolaylı olarak camiada daha önce görev yapmış insanların konuşması var. Teklif geldiği takdirde bunu değerlendiririz.''"İBB PARA VERMEK İSTEMİYOR" İstanbulspor Kulübü Başkanı Ömer Sarıalioğlu ise konuyu 1,5 yıl önce Göksel Gümüşdağ ile konuştuğunu belirterek, İBB'nin para vermeye yanaşmadığını söyledi. Gümüşdağ'a "Bu kulübün bana maliyeti 10 milyon dolar, bunu ne yapacağız?" dediğini karşılığında ise "Biz para vermeyiz" yanıtı aldığını vurgulayan Sarıalioğlu İstanbulspor'un, İstanbul Erkek Lisesi ile ekonomik bağlantısı olmadığını da vurguladı. Kulübün hisselerinin hepsinin Sarıalioğlu Grubu'nda olduğunu anlatan Ömer Sarıalioğlu, AA muhabirine, şunları söyledi: ''Burası 'den alınırken Spor A.Ş. diye alınmış, İstanbulspor A.Ş. diye alınmamış. İstanbulspor'un 'daki ismi İstanbulspor Spor Faaliyetleri A.Ş. idi. TMSF onu tasfiye etti. Ondan sonra 'İsmi alabilirsiniz' dediler. Biz bunun ismini satın aldık ve Marmara Spor A.Ş'nin ismini İstanbulspor Faaliyetleri A.Ş. olarak değiştirdik. Bu kulübün liseyle ekonomik olarak uzaktan yakından alakası yok. Kulübün hisselerinin yüzde 100'ü Sarıalioğlu Grubu'nun. Liseyle sadece kan bağımız var. İstanbulspor'un amatör branşlarını onlar yürütüyor.'' Sarıalioğlu, İstanbulspor Kulübü'nün Cem Uzan döneminden 10 kat daha ileride olduğunu iddia ederek, şöyle dedi: ''Kulübün borcu yok. 'de 30 dönüm arazi satın aldık. İki de otobüsümüz var. Kulüp, Cem Uzan döneminden 10 kat daha önde. Bugüne kadar mal varlığı olmayan, çanta bir kulüptü. 30 tane sporcusu var. Ben bunu 2. Lig'den aldım. Birinci Lig'den TMSF düşürmüş. Bütün hisselerini aldım. Bir Allah'ın kuluna geçikmiş borcu yok. Sadece vergi ve sigortaya 200 bin lira borcu var, da taksitlendirildi. Benim kapım açık, kim gelirse ben görüşürüm. Bu kulüp amatör de olsa İstanbulspor'dur. Belediyeler spordan elini çekmelidir, çekmiyorsa tüm kulüplere eşit davranmalıdır.'
582174
Delgado dönüyor, Fink gidiyor
Hem ligde hem de Avrupa'da istediği gibi başlangıç yapamayan Beşiktaş'ta sözleşmesi askıya alınan Delgado Ocak ayında geri dönüyor ve yeni transfer edilen Michael Fink ise kiralık gidiyor. Şampiyonlar Lig'inde oynayacağı CSKA Moskova maçının hazırlıklarına devam eden Beşiktaş'ta, sakatlığı nedeniyle sözleşmeyi askıya alınan Delgado için İspanya'dan gelen rapor kafaları karıştırdı. Rapora göre, ay içerisinde sahalara dönecek Arjantinli futbolcu devre arasından itibaren yeniden siyah-beyazlı formayı giyecek. Bu durumda yabancı kontenjanın dolu olması sebebiyle, sezon başında transfer edilen Michael Fınk'in kiralık olarak başka bir kulübe gönderileceği iddia edildi. PARALAR ÖDENİYOR Teknik Diretör Mustafa Denizli'nin, futbolcularına sezon başından bu yana biriken alacakları ve primlerinin ödeneceğini açıklaması da moralleri yerine getirdi. Uzun süredir alacakların ödenmemesi nedeniyle sıkıntı yaşayan siyah-beyazlı futbolcular, ödemelerin yapılacak olması nedeniyle, teknik direktör Denizli'ye teşekkür etti. NTV Spor
581803
Borsa, ilk yarıda yükseldi
Endeks, seansın saat 30 dakikalık bölümünü, önceki ikinci seans kapanışına göre 96,60 puan artarak 47.645,90 puandan geçti. Hisse senetleri bu seviyede ortalama yüzde 0,20 değer kazandı. İlk bölümde işlem hacmi ise 672,5 milyon lira olarak gerçekleşti.
581882
HSBC’yi sarsan cinayet
HSBC’yi sarsan cinayetDHA’nin başkenti ’da bir bankacının, kendisini aldatan eşini öldürmesi, bankacılık dünyasına bomba gibi düştü. HSBC’nin baş yatırım uzmanı Neil Ellerbeck’in, kendisini aldattığından kuşkulandığı eşini aylarca takip edip konuşmalarını gizlice kayda aldıktan sonra boğarak öldürdüğü ortaya çıktı. Daily Mail’in haberine göre, 46 yaşındaki bankacı bir süre önce eşinin kendisini çocuklarının hocasıyla aldattığından kuşkulanarak takibe başladı. 45 yaşındaki eşi Kate’in tenis hocası Patrick McAdam’la telefon görüşmelerini gizlice dinleyerek tam 127 saat bant kaydı yapan bankacı, bir süre sonra eşinin tenis öğretmeninden başka sevgilileri olduğunu da öğrendi. Ellerbeck, fitnes meraklısı eşinin, devam ettiği salonda başka birçok erkekle de beraber olduğunu ve bunların arasında en yakın arkadaşının da bulunduğunu anlayınca boşanmaya karar verdi. Ancak halinde hem iki çocuğunu ve hem de yüklü servetinin en az yarısını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünen milyoner bankacı, eşini öldürmeye karar verdi. Eşini boğarak öldüren bankacı daha sonra acil servisi arayarak yardım istedi. Ellerbeck, polisteki ilk ifadesinde, kavga ettikleri sırada eşine sertçe vurduğunu belirterek, eşinin başını duvara çarptığını iddia etti. Ancak kısa süre sonra kadının boğularak öldüğü anlaşıldı. Daily Mail’e göre mahkeme, aldatan tarafın yalnızca Kate olmadığını da ortaya çıkardı. Savcılık, eşini boğarak öldüren milyoner bankacının da uzun süredir sık sık başka kadınlarla birlikte olduğunu gösteren fotoğraf ve telefon konuşmalarını ortaya çıkararak, sanığın haksız yere kıskançlık yaptığını ileri sürdü. ’ye de haber olan davanın önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor.
582723
İlk ders heyecanını hastanede yaşadılar
Eğitimin yanı sıra çocukların eğlenceli zaman geçirerek hastanede olduklarını unutması için çabaladıklarını belirten Bor, şöyle konuştu: ''Büyük Çocuk Servisindeki çocuklar okulumuza geliyor, birlikte ders çalışıyoruz. Sınıfa gelemeyecek durumdaki hasta çocuklarımız için de biz odalarına gidiyoruz. Onlarla yatağında çalışıyoruz. Onları zorlamadan birlikte vakit geçiriyoruz. Dersin yanı sıra müzik, resim, oyun saatleri yapıyoruz. Çocuklar tedavileri sırasında okullarından geri kalmaktan korkuyor. Bu uygulamayla hem eğitimlerinden geri bırakmıyoruz hem de hastanede olduklarını unutturuyoruz. Aileler de çok memnun. Çocukları seviyelerine göre, hastanede de eğitim alabiliyor. Ayrıca eğlenceli vakit geçirdikleri için yüzleri gülüyor.'' İLK SINIFI HASTANE OLDU Bu yıl Konak Topaltı İlköğretim Okuluna kaydı yapılan ancak hastanede tedavi gördüğü için bugün okuluna gidemeyen yaşındaki İsmail Dagal, ilk dersine hastane okulunda girdi. Dagal, okula başlamaktan mutlu olduğunu, heyecanlandığını, ayrıca güzel zaman geçirdiklerini söyledi.
582145
Döviz rezervi 1.3 milyar dolar azaldı
1.3 milyar dolar azaldı ’nın 11-18 Eylül haftasında milyar 284 milyon dolar azalarak 69 milyar 828 milyon dolara geriledi. Döviz rezervi yılsonundan bu yana ise 246 milyon dolarlık azalış gösterdi. ANKA’nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, itibariyle 71 milyar 112 milyon dolar olan döviz rezervi, 18 Eylül itibariyle 69 milyar 828 milyon dolara düştü. Döviz rezervi yılsonundan bu yana 246 milyon dolar azaldı. Bu dönemde altın mevcudu 30 milyon dolar azalarak milyar 582 milyon dolara gerilerken, altın ve döviz varlıklarının toplamından oluşan brüt rezerv milyar 314 milyon dolar azalışla 73 milyar 410 milyon dolar oldu. Merkez Bankası’nın dış varlıklarının milyar 333 milyon dolar düşüşle 74 milyar 985 milyon dolara gerilediği bir haftalık dönemde, döviz yükümlülükleri 256 milyon dolar azalarak 39 milyar 818 milyon dolar oldu. Döviz yükümlülükleri yılsonundan bu yana milyar milyon dolar artış gösterdi. Merkez Bankası’nın döviz fazlası da 11-18 Eylül haftasında milyar 77 milyon dolar azalışla 35 milyar 167 milyon dolar oldu.
582317
Kazım Kanat mezarı başında anıldı
Anma törenine Kanat'ın ailesi, yakınları, meslektaşları ve sevenlerinin yanı sıra Beşiktaş Kulübü'nü temsilen yönetim kurulu üyeleri Nedim Sarsmaz ve Şeref Yalçın, Kulüp Derneği Genel Koordinatörü Levent Çifter, Seçme ve Sicil Kurulu Başkanı Firuz Drahşan katıldı. Anma töreni, okunan duaların ardından sona erdi.
582719
ABD'nin Balkanlarda 'füze sistemi' planı yok
'nin Balkanlara füze savunma sistemi yerleştirilmesi gibi bir planı olmadığı bildirildi. Başkanı Barack Obama'nın Polonya'ya füze savunma sistemi yerleştirmekten vazgeçtiklerini geçen hafta açıklamasından sonra, Avrupa Komutanlığı komutan yardımcısı Tümamiral Richard Gallagher, yeni plana göre Washington'ın başlangıçta füze taşıyabilen gemileri kullanacağını, ikinci safhanın ise sistemi karaya yerleştirmek olduğunu söyledi. Karadağ'da Başkanı Tümamiral Dragan Samardziç ile görüştükten sonra açıklama yapan Gallagher, deniz temelli savunmadaki amacın, gemilerin farklı yerlere büyük kolaylıkla gidebilmesi olduğunu vurguladı. Samardziç de sistemlerin Balkanlara yerleştirileceği iddialarının tamamen söylenti olduğunu ifade etti. Eski Başkanı George Bush döneminde Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne yerleştirilmesi düşünülen füze savunma sistemlerinin, Obama'nın kararından sonra Balkanlara yerleştirilebileceği yönünde söylentiler çıkmıştı. Federal ortağı Sırbistan'dan 2006 yılında ayrılan Karadağ, ve 'ya girmek istiyor.
581589
Yol kavgası cinayetle bitti
Olay, gece saat 00.30 sıralarında İzmir Çevre Yolu Otogar kavşağında meydana geldi. İddiaya göre Muammer Karakaya (34) 35 CZJ 12 plakalı otomobili ile Bornova'dan otogar yönüne giderken aynı yöne giden plakası henüz belirlenemeyen otomobildeki kimliği belirsiz bir kişi ile yol verme meselesi yüzünden sorun yaşadı. Trafikte yol verme konusunda tartışmanın büyümesi üzerine sürücüler, otogar kavşağında durup otomobillerinden inerek kavga etme başladı. Kimliği belirlenemeyen şahıs tabancasını çıkararak Karakaya'yı başından vurdu. Ardından Karakaya'nın otomobilinde bulunan Kadir Tekin Hatun'u (53) ise sol bacağından vurarak yaraladı. Zanlı olay yerinde kaçarken Kadir Tekin Hatun'un aynı araçta bulunan oğlu Tamer Hatun olaydan yara almadan kurtuldu. Çevredeki vatandaşlar durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri Karakaya'yı kurtarmak için uzun süre kalp masajı yaptı. Fakat yapılan tüm müdehalelere rağmen Karakaya olay yerinde yaşamını yitirdi. Lüks otomobilde bulunan Kadir Tekin Hatun, ambulansla Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılırken sürekli oğlunun nerde olduğunu çevresindekilere sorarak yanına getirmelerini istedi. Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri lüks otomobilin içinde bir tabanca ile çevrede çok sayıda boş kovan buldu. Polis, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı..
582394
ABD- Rusya arasında seks görüntüleri krizi
ABD- Rusya arasında seks görüntüleri krizi 24.09.2009 16:22ABD'nin Moskova Büyükelçisi John Berlye, Rusya Dışişleri Bakanlığını, Amerikalı bir diplomatı, "düzmece seks" görüntülerini internette yayımlayarak lekelemeye çalışmakla suçladı. Berlye, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, Rus basınında yer alan ve Amerikalı diplomatı hayat kadınlarıyla gösteren görüntülerin, "çok net bir şekilde düzmece" olduğunu belirterek, "Sanırım burada ABD-Rusya ilişkilerinin daha da iyileşmesini istemeyen insanlar var. Bu talihsizlik" dedi. Büyükelçi Berlye, geçen ay Komsomolskaya Pravda gazetesinin "www.kp.ru" internet sitesinde yayımlanan görüntüde, Amerikalı diplomat Kyle Hatcher'ın gerçek bir görüntüsünün, Moskova'daki bir otel odasında birlikte olan bir çiftin görüntüsüyle montajlandığını savunarak, "Kyle Hatcher yanlış bir şey yapmadı. Gördüğümüz görüntüler çok net bir şekilde değişik kliplerin montajlanması, hattı bazıları da çok net bir şekilde sahteydi" diye konuştu. Hatcher'ın ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nde siyasi işlerde çalıştığı, dini, sivil toplum ve insan hakları örgütlerine yönelik yardımlardan sorumlu olduğu kaydedildi. Rusya'da Hatcher'ın işinin tanımından rahatsız insanların bulunabileceğini ifade eden Büyükelçi Berlye, "Kendisinin iş tanımından rahatsız olanlar bu sayede Hatcher'ın temasta olduğu kişiler üzerindeki itibarını düşürmek istemiş olabilir. Benim kendisine güvenim tam ve büyükelçilikteki çalışmasına devam edecek" dedi. AA
581554
Liderliği Zuma’da sevgilisiyle kutladı
Liderliği Zuma’da sevgilisiyle kutladı ’ın teknik direktörü uğruna eşinden boşandığı çocuk bakıcısı Stefanie Rucker ile önceki gece Zuma’da yemek yedi. basınında Rucker’la çıkan öpüşme fotoğrafları yüzünden kararı alan Rijkaard, rahat tavırlarıyla dikkat çekti. Vale hizmetinden yararlanmayan teknik adam, otoparka kadar yürüdü ve parayı arabasını almadan önce beline astığı freebakten çıkarttı. Bunu gören mekanın valeleri ise Rijkaard için ‘bu adam ya çok mütevazı ya da çok cimri’ şeklinde yorum yaptı. Rijkaard, çocuk bakıcısı olan Rucker'le öpüşürken çekilen fotoğrafları Avrupa basınında yer alınca eşinden boşanmıştı.
581204
Başbuğ, Kartal’ın ailesini sevindirdi
Başbuğ, Kartal’ın ailesini sevindirdiOSMAN BEKLEYEN Van DHA güncellenme zamanı 24.9.2009Kinyas Kartal’ın avukat yeğeni CHP İl Başkanı Halil Kartal, Başbuğ’un sözlerini memnuniyetle karşıladı. hep yanınızda Başkanı Orgeneral ’un, ziyareti sırasında bayram mesajı olarak eski Milletvekili Kinyas Kartal’ın, “Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Birbirimizi yeterince seversek başka sevgiye muhtaç kalmayız” sözünü kullanması, Kartal’ın ailesini sevindirdi Avukat yeğeni İl Başkanı Halil Kartal, Kinyas Kartal’ın hayranı olduğunu ve tüm mesajlarını kardeşlik üzerine verdiğini, bazı çevrelerince “zulmeden ağa” gibi gösterilmesinin kendilerini üzdüğünü söyledi. Geçmişte bölge insanının toprak ağalarından çok çektiğini anımsatan ve “Bugün de bölge halkı ve ağalarından kurtarılmalı” diyen Başbuğ, bayram mesajında Kinyas Kartal’dan alıntı yapmıştı. ve çevresindeki 103 köyde yaşayan binlerce mensubunun saygı gösterdiği, iki eşinden 10 çocuğu olan Kinyas Kartal, 1991’de 91 yaşında yaşamını yitirdi. Halil Kartal, Başbuğ’un amcalarını gündeme getirmesinin kendilerini ve aşiret mensuplarını gururlandırdığını belirterek, şunları söyledi: Başkanımız, geçmişteki siyaset ve terör ağalarını değerlendirirken, onlara karşı Kinyas Kartal’ın yazılarından sevgi, insanlık, kardeşlik, barış, huzur ihtiva eden kelimeleri söyleyerek, kendisini rahmetle anarak, saygıyla bahsetmiştir. Org. Başbuğ, amcamızı takdir ve şükranla anmıştır. Amcam, partiler ve aşiretler üstü, uzlaştırıcı bir yapıya sahipti. Kinyas Kartal, 1960’ta Said Nursi ile birlikte Sovyetler’e 55 ağayla sürgün edilmemiştir. 1960’ta bir yıl boyunca Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşamıştır. Kartal, dünyada şiddetle ismi yan yana gelmeyecek birisidir. Türkiye birliğinin güvencesidir.”
582932
Emekli polisi vurup, milyon TL'yi gasp ettiler!
Emekli polisi vurup, milyon TL'yi gasp ettiler!Osmanbey'de, gaspçılar milyon TL'nin taşındığı otomobili, önünü keserek durdurdu. Parayı isteyen gaspçılar direnen şirketin güvenlik sorumlusu emekli polisi karnından vurarak öldürdü. İki motosiklet de kullanan gaspçılar parayı alarak kaçtı. 'deki Çağdaş Factoring görevlisi üç kişi, saat 11.30 sıralarında Rumeli Caddesi'ndeki Şubesi'nden milyon TL çekti. Üç görevli paranın bulunduğu çantayı bagaja koyarak otomobil ile bankadan ayrıldı. CAMLAR SİYAH FİLM KAPLI Görevliler trafiğe girmemek için tenha olan Kazım Orbay Caddesi'ne girdi. Ancak otomobildekiler, cadde üzerinde duran ve plakası olmayan 'da yüzünden ilerleyemedi. Siyah ve lacivert renkli Honda'dakiler geri geri gelerek durmak zorunda kalan otomobile çarptı. Şirket görevlileri kaza diyerek otomobilden indi. Bu sırada plakası bulunmayan iki motosiklet de otomobillerin yanında durdu. Otomobilden inen şirket görevlilerinin etrafını saran gaspçılar bankadan çekilen parayı istedi. Gaspçıların bagajdaki çantayı aldıkları sırada şirketin güvenlik sorumlusu 63 yaşındaki Dursun Körkoca, direndi. Gaspçılardan biri emekli başkomiser Dursun Körkoca'ya ile ateş etti. kişi oldukları sanılar gaspçılar paraları alıp plakasız iki motosiklet ve camları siyah film ile kaplı olduğu için içi görünmeyen Honda otomobil ile kaçtı. MASASINDA ÖLDÜ İki arkadaşı, karnından yaralanan Dursun Körkoca'yı Etfal ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı. Hemen ameliyata alınan Dursun Körkoca, saat 15.00 sıralarında hayatını kaybetti. Polis, gaspçıları arıyor. Görgü tanığı Neşat Bay, "Herşey bir kaç dakika içinde oldu. Bir motorcunun başında kast vardı. yüzden yüzü görünmüyordu. Bir el silah sesi duydum. Yaralıyı yanındakiler hemen otomobile bindirip hastaneye kaldırdılar" dedi.
581389
Yabancı korkusu!
Yabancı korkusu! güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda ’ta daha önce kötü gidişin faturasını futbolculara kesmek isteyen yönetim ve teknik heyet, bu düşünceden vazgeçti maçının ardından değişik yaptırımlarla oyuncuları uyarmayı düşünen siyah-beyazlıların geri adım atmasının perde arkasında, yabancı oyuncuların problem çıkarabilme ihtimalinin olduğu öğrenildi. Bu futbolculardan yüzde yüz randıman almaya çalışan Teknik Direktör ’nin, olası bir ağır ceza karşısında itiraz etmesi muhtemel yabancı futbolcularla tatsızlık yaşamamak için bu fikre karşı çıktığı vurgulandı. Cezaların çözüm olmayacağını yönetime ileten siyah-beyazlı teknik adamın bu durumun düzeleceğinin garantisini yönetime vererek yaptırımları durdurduğu bildirildi.
581413
Polis, Karabulut cinayetinde yardım ve yataklık edenlerin peşinde
17 Eylül'de İstanbul'da polise teslim edilen C.G.'nin savcılıkta verdiği ifade üzerine harekete geçen Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz, aralarında zanlının babasının şoförü Ahmet B., eşi Kamuran B., Garipoğlu şirketlerinde satın alma müdürü olduğu öğrenilen Mehmet K. ve şirket çalışanları Hakan Ç. ve Habip K.'nin de olduğu kişinin ifadesinin alınması talimatını verdi. Savcılık talimatıyla harekete geçen polis, kişiden 4'ünü İstanbul'da gözaltına alarak Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirdi. Garipoğlu şirketlerinin Satınalma Grup Müdürü Mehmet K. (47) ise Adana'da gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında, zanlının saklanmasına yardımcı olduğu ileri sürülen asker kökenli 'Ahmet' adlı kişinin İzmir'de bulunduğu ihbarı üzerine de Basmane'deki bir otelde arama yapıldı. Otelde kalan kadın, ifadelerine başvurulmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Kadınlar daha sonra serbest bırakıldı. SAVCILIĞA BAŞVURU: KEMİK YAŞINI TESPİT EDİN Bu arada, Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, şüpheli C.G.'nin kemik tespiti ve nüfus kayıtlarında tahrifat yapılıp yapılmadığının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi amacıyla soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılığına başvuru yaptı. 'çiftlik eviNde saklandı' İDDİASINA YALANLAMA Dün bazı gazetelerde, katil zanlısı C.G'nin cinayetin ardından Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bir bağ evinde saklandığı iddia edildi. C.G.'nin kaldığı ileri sürülen evin fotoğrafları da gazetelerde yayınlandı. Ancak çiftlik evinin sahibi dün iddiaları yalanladı. Katil zanlısının saklandığı iddia edilen evin sahibi emekli öğretmen Nazmi Sular, C.G.'nin evinde saklanmasının söz konusu olmadığını savundu. Asılsız iddiayı ortaya atanlar hakkında yasal hakkını kullanacağını aktaran Sular, evde mayıs ayından bu yana kendisinin oturduğunu, Garipoğlu ailesini tanımadığını anlattı.
581636
Konya'da deprem
'da depremAli TOYDEMİR/ KONYA, (DHA) 'da merkez üssü merkez Karatay İlçesi olan Richter ölçeğine göre 2.7, 3.2 ve 3.5 büyüklüğünde depremler oldu. Kentte 10 ve tarihlerinde görülen 4.5, 4.7 ve 3.5 büyüklüğündeki depremler nedeniyle 695 kişi yaşadığı panik sonucu yaralanarak sağlık kurumlarına başvurdu. Bayram süresince de 18 artçı sarsıntı kaydedilen Konya, bugün ilk saat 04.03'te yerin 9.6 kilometre derinliğinde 2.7 büyüklüğünde oldu. Bunu saat 05.35'te 4.1 kilometre derinlikte 3.2 ve saat 07.01'de aletsel büyüklüğü 3.5 büyüklüğünde olan yerin 4.5 kilometre derinliğinde depremler oldu. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamada, artçı sarsıntıların fay zonunda biriken enerjinin açığa çıkmasında yardımcı olduğu için daha büyük depremleri önleyeceği değerlendirmesinde bulundu.
582454
Nida Garipoğlu savcıya ifade verdi
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz tarafından yaklaşık bir saat süreyle ek ifadesi alınan N.G, saat 16.30 sıralarında savcılıktan çıkartıldı. N.G. yeniden Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne götürülmek üzere cezaevi ring aracına alındı.
581257
Nonda henüz tam hazır değil
ERKAN BAYAZITLI Nonda henüz tam hazır değil G.Saray Teknik Direktörü, takım ruhu ve beraberliğini en üst seviyeye taşımala-rı gerektiğini ifade ederek, “Ancak bu şekilde hedeflerimize ulaşabiliriz” dedi. G.Saray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, başarılı olabilmek için takım ruhu ve beraberliğini en üst düzeye taşımalarının gerektiğini söyledi. Hollandalı çalıştırıcı, GS TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kasımpaşa maçında sonradan oyuna dahil olup gol atan Nonda'nın sakatlıktan çıktığını ve yüksek tempolu maçlarda 90 dakika oynamasının, sakatlığının tekrarlamasına neden olabileceğini anlatan Hollandalı çalıştırıcı, bu nedenle Nonda'yı korumaya çalıştıklarını söyledi. Rijkaard, 'Nonda görev verildiği zaman elinden gelenin en iyisini yapıyor. Maça girip kaderini değiştirebiliyor maçın bu da bir antrenör için çok önemli bir şey” dedi. Başarılı teknik adam Arda ile Elano'nun her zaman birlikte oynayabileceğini söyledi. EMRE AŞIK'A MİNNETTARIM Rijkaard şimdiye kadar iyi bir performans gösterdiklerini belirterek, “Ama bu yetmez. Ligde maç oynandı. Avrupa Ligi'nde de bir maç oynadık. Böyle devam etmeliyiz. Sadece maçta değil, idmanlarda da bu şekilde devam edip takım ruhunu ve beraberliğini en üst seviyeye taşımamız lazım. Ancak bu şekilde hedeflere varabiliriz diye düşünüyorum” diye konuştu. “Emre Aşık'a çok minnettarım. Çünkü kendisi yaş olarak diğer arkadaşlarından büyük fakat gençlere çok yardımcı oluyor” diyen tecrübeli teknik adam, “Bu tip futbolcuları, hem kariyer, hem de tecrübe olarak soyunma odanızda bulundurmanız çok önemlidir” şeklinde konuştu. Cimbom'a Hollandalı Fener'e Makedon hakem UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden G.Saray ve F.Bahçe'nin gruplarda yapacağı ikinci maçların hakemleri belli oldu. Ekim'de sarı-kırmızılı takımın Ali Sami Yen Stadı'nda Avusturya'nın Strum Graz takımıyla saat 22.05'te oynayacağı maçı Hollandalı Hendrikus S.H. Nijhuis yönetecek. Nijhuis'in yardımcılıklarını ise aynı ülkeden Coen Droste ve J.F.Hans Olde Olthof yapacak. Aynı tarihte sarı-lacivertli takımın deplasmanda Moldova'nın Sheriff takımıyla saat 20.00'de yapacağı maçı Madedonyalı Aleksandar Stavrev yönetecek. Ljuobomir Krstevski ve Goran Spirkoski yardımcı hakemler. Ve Ayhan dönüyor Sakat olduğu için haftadır takımından uzak kalan Ayhan'ın iyileştiği Eskişehirspor maçında 11'deoynamasının beklendiği belirtildi. Ekstra idmanlarla güç depolayan tecrübeli futbolcu, zorlu mücadelede teknik heyetin en önemli kozlarından biri olacak. Caner'in Kasımpaşa maçındaki performansını beğenmeyen Rijkaard sol bekte ise yeniden Hakan Balta'ya şans verecek. 24.09.2009
581352
'Arka bahçe'den bir günde beş gözaltı çıktı
'Arka bahçe'den bir günde beş gözaltı çıktı 'Arka bahçe'den bir günde beş gözaltı çıktı Rıdvan UYSAL SABAH 24.09.2009 Cem Garipoğlu'nu kaçıranların ve saklayanların izini süren polis baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun şoförü ve eşi ile Garipoğlu şirketinin satınalma müdürü dahil kişiyi dün gözaltına aldı İstanbul polisi, Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun kaçmasına ve saklamasına yardımcı olanları belirlemek için çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor. Son olarak dün, aralarında Garipoğlu şirketi satınalma müdürü, Nida Garipoğlu'nun şoförü ile eşinin de bulunduğu kişi gözaltına aldı. Polis bu isimlerden önemli bilgiler almayı umuyor. BABAYA EN YAKIN KİŞİ... Kurbanın babası Süreyya Karabulut'un ifade ettiği "cinayetin arka bahçesi"ni aydınlatmak için çalışmalarına devam eden İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne bağlı dedektifler ilk etapta Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun cinayet günü görüştüğü şoförü Ahmet Batur, eşi Kamuran Batur ile şirket çalışanları Hakan Çiçek ve Habib Kurt'u İstanbul'daki evlerinde gözaltına aldı. Şirketin Satın Alma Grup Müdürü Mehmet Karakayalı ise Adana'da gözaltına alınıp İstanbul'a getirildi. Dedektifler zanlılar için ek gözaltı süresi alınabileceğini kaydetti. ŞOFÖR VE EŞİNİN ROLÜ Baba Garipoğlu'nun özel şoförü olan ve aynı zamanda "kara kutusu" olarak anılan Ahmet Batur'un, Cem Garipoğlu'nun kaçışında kilit isim olduğu ileri sürülüyor. Polis cinayet gecesi baba Garipoğlu ile telefon görüşmesi yaptığı tespit edilen Batur'un, bu görüşmenin ardından nereye gittiğini ve neler yaptığını araştırıyor. Polise göre Batur'un eşi Kamuran Batur da cinayet gecesinin kilit isimlerinden... Karı-kocanın Cem Garipoğlu'nun kaçışında önemli rol oynadığı tahmin ediliyor. Cinayet masası dedektiflerinin üzerinde durduğu bir diğer isim de satın alma müdürü Mehmet Karakayalı. Daha önce de ifadesine başvurulan Karakayalı'nın kaçış organizasyonunun hangi aşamasında devreye girdiği araştırılıyor. Polis, sorguladığı zanlılardan, önlerine konan somut delilleri ve cinayet akşamı ile sonrası nerede olduklarını açıklamalarını istiyor. OTOMOBİL BELİRLENDİ Dedektiflerin araştırdığı bir diğer konu ise Cem Garipoğlu'nun nerede saklandığı ile avukatı Aytekin Kaya'ya nerede ve nasıl teslim edildiği... Dedektifler bu amaçla Bakırköy İncirli-Ömür mevkisindeki tüm MOBESE ve güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı. Cem Garipoğlu'nu avukatın yanına getiren otomobilin plakasının alındığı, ancak içindeki kişilerin net olarak görülmediği belirtildi. 'AHMET' İÇİN BASKIN Otomobilin İncirli'ye hangi güzergâhtan geldiğini araştıran dedektifler, Çatalca'dan TEM Mahmutbey gişelerine, E-5 karayolundan da Büyükçekme'ye kadar olan bütün kamera kayıtlarını detaylı olarak incelemeye aldı. Bu arada emekli Bordo Bereli olduğu ve Cem'in saklanmasına yardım ettiği ileri sürülen "Ahmet" isimli kişiyi arama çalışmaları da sürüyor. Dün bu kişinin Basmane semtindeki bir otelde kaldığı ihbarı gelmesi üzerine İzmir polisi söz konusu otele baskın yaptı. Kayıtlarda otelde "Ahmet'' adında birinin kalmadığı belirlenirken, "sahte kimlik'' kullanılmış olabileceği ihtimaline karşı tüm müşteri kayıtları incelendi. Otelde kalan kadının da bilgisine başvuruldu. Ahmet isimli şahsın uzun zaman önce teknik takibe alındığı, önümüzdeki günlerde gözaltına alınabileceği de gelen bilgiler arasında.'Arka bahçe'den bir günde beş gözaltı çıktı
581916
MHP'den hükümete eleştirdi
'den hükümete eleştirdiNurettin DOĞAN/ALAŞEHİR (Manisa), (DHA) 'nın Alaşehir İlçesi'nde parti toplantısında konuşan Manisa Milletvekili Erkan Akçay, hükümetin icraatlarını ve özellikle demokratik paketini eleştirdi. Yeni Mahalle'de eski parkında dün akşam düzenlenen toplantıya, MHP İlçe Başkanı Akif Ceylan, MHP’li Belediye Başkanı Kadir Daş ve vatandaşlar katıldı. İlçe Başkanı Akif Ceylan, vatandaşların sorunlarını milletvekilleriyle paylaşmak, son günlerdeki adını koyamadıkları açılım konusunu, farklı grupların yaşadığı Yeni Mahalle'de ele almak istediklerini söyledi. Belediye Başkanı Kadir Daş, belediye hizmetlerini anlatarak, “Muhaliflerim benim Alaşehir’de bir çok iş alanlarını sattığımı iddia ediyorlarmış. İspatlasınlar başkanlıktan istifa ederim” dedi. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay ise AKP Manisa Milletvekili ve hükümeti eleştirdi. Akçay, “Bülent Arınç Manisa’da yaptığı bir konuşmada Belediyesi’nin hizmet binası inşaatını övüyordu. Bir hafta sonra baktık ki, hizmet binasının tepesinde bir iş makinası var, vinç” dedi. Cep telefonuna çektiği fotoğrafı vatandaşlara gösteren Akçay, “Hani çok güzel binaydı. Daha bina hizmete girmemiş, ama bakım onarıma alınmış, bu nasıl hizmet anlayışı? Güzel bina akıyor, kovalar yerleştirilmiş, sıvalar dökülmüş. Böyle bir hizmet anlayışı ve fahiş fiatlara mal olan bir hizmet binası. Bu milletin parasını çar çur etmeye kimsenin hakkı yoktur. MHP, bu milletin kör kuruşunun hesabını da soran, hesabını da veren bir anlayışa sahiptir” dedi. BAŞBAKAN BÜTÇEYİ AÇIKLAYAMIYOR 'nin ekonomik, sosyal ve siyasal alanda çok büyük sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Akçay, “Bunların bir kısmını siz gündelik hayatınızda derinden hissediyorsunuz. Bir kısmını yoluyla doğru yanlış olarak öğreniyorsunuz. Adını bir türlü koyamadıkları açılıma bu milletin ihtiyacı yok. Türkiye'nin gerçekten bir açılıma ihtiyacı var da ekonomik açılım. Yedi yıldır iktidarda olan AKP hükümeti milletin ne işine iş ne de aşına aş katabildi. Bütün milleti borcun içine attılar. 2002’de tüm Türkiye’deki vatandaşların bireysel milyar lira idi, şimdi 115 milyar lira. Ülke ekonomisinin aynası bütçesidir. Ağustos ayı başı itibariyle, 33.5 milyar dolar. Yılbaşında bu rakam 50 milyar dolara ulaşacaktır. Ekonomik rakamlar biraz iyiyse açıklamayı başbakan yapıyor, değilse ekonomik verileri internet sayfasına verip geçiştiriyorlar. Bu yüzden başbakan iki yıldır bütçeyi açıklayamıyor” dedi. ‘BAŞBAKAN YAPIYOR’ Hükümetin demokratik açılım paketine ve Başbakan 'a sert eleştirilerde bulunan Akçay, “Biz milleti asla ayrıştırmayacağız. Açılım adı altında ilkokul birinci sınıftaki çocuğu bile ayrıştıracaklar. Başbakan bu memlekette ırkçılık yapıyor. Bu milleti bölüyor. Bu milleti ayrıştırıyor. Her konuşmasının başında etnik vurgu yapıyor. Bu millet Türk Milletidir. Bu vatanın adı Türk vatanıdır. Bu devletin adı da Türk Devleti’dir. Gevelemeye gerek yok. Sıkışınca tek devlet, tek bayrak diyor, devletin adını söylemiyor. Biz bunları tartıştırmayız. Bu açılımı da kapatırız” dedi.
581064
Adana'da bir markete molotofkokteyli atıldı
Saydam Caddesi'ndeki markete gelen yüzleri maskeli 8-10 kişilik grubun attığı molotofkokteyli market çalışanları ile müşteriler arasında kargaşaya yol açtı. Taş ve sopalarla da markete zarar veren grup, daha sonra olay yerinden uzaklaştı.
582300
Türkiye, Bilgi Teknolojileri endeksinde geriledi
Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından Business Software Alliance'ın (BSA) sponsorluğunda bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen araştırma yayınlandı. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 66 ülkenin IT pazarının değerlendirildiği ''2009 IT Sektörü Rekabet Analizi Araştırması''na göre Türkiye, bir önceki yıla göre basamak gerileyerek bu yıl 46. sırada yer aldı. Toplamda 100 üzerinden 33,8 puan alan Türkiye, alt kategoriler bazında en yüksek puanı 75,9 puanla genel iş ortamı kategorisinde alırken, en düşük puanı ise 3,5 puanla Ar-Ge ortamının geliştirilmesi kategorisinden elde etti. Yasal ortam kategorisinde 61 puan, IT sektörünün gelişiminin desteklenmesi kategorisinde 54,4 puan alan Türkiye, insan kaynakları kategorisinde ise 34,4 puanda kaldı. Türkiye'nin geliştirmesi gereken alanlar arasında 20,7 puan aldığı IT altyapısı ve 3,5 puan aldığı Ar-Ge geliştirme kategorileri yer alıyor. Araştırmada diğer öne çıkan sonuçlara göre, geniş bant ağları, IT sektöründe rekabetçilik için hayati önem taşıyan bir faktör. Fikri mülkiyet haklarının korunması da IT sektöründeki rekabetçilik açısından hala büyük önem taşıyor. -''AR-GE TÜRKİYE'NİN EN ÇOK GELİŞTİRMESİ GEREKEN ALANLARDAN BİRİ''- BSA Türkiye Genel Koordinatörü Elçim Barkay konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, bilişimde AR-GE ve insan kaynakları konularına ilişkin değerlendirme kriterlerinin değişmesinin, bu alanlarda alınan puanlarda düşüşe ve Türkiye'nin genel toplamda sıra gerilemesine yol açtığını belirtti. Barkay, ''Her ne kadar bunun söz konusu metodoloji değişikliğinden kaynaklandığı söylenebilecek olsa da, Ar-Ge Türkiye'nin gerçekten de en çok geliştirmesi gereken alanlarından biri olarak öne çıkıyor'' dedi. Araştırmada, Türkiye'nin Avrupa'nın IT alanındaki 9. büyük insan kaynağı kapasitesine sahip olduğu ve diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında yeni tekniklerin Türk sanayisinde çok daha kolay öğrenilip hayata geçirildiğinin de tespit edildiğine dikkati çeken Barkay şunları kaydetti. ''Bu da ülkemizde IT sektöründe doğru biçimde değerlendirilmesi gereken ciddi bir insan kaynağı potansiyeli bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenle devletin, geleceğe yönelik çözümler üretme konusunda kilit önem taşıyan yenilikçiliği destekleyen politikaları teşvik etmesi gerektiği kanaatindeyiz. BSA, fikri mülkiyet hakları korumasını geliştirmek, siber güvenliği artırmak ve sağlam, güçlü ve yenilikçi bir IT sektörünü desteklemek için yüksek kaliteli işgücünü çekme ve projeler üretmek üzere gereken noktada katkı sağlamak üzere hazırdır.'' EIU Global Teknoloji Araştırma Bölümü Direktörü Deniz MacCauley de konuyla ilgili olarak, global bağlamda IT sektörünün, teknolojiye yönelik harcamalarda daralma olmasına karşın krizden oldukça iyi çıktığını ifade ederek, ''Sektörün üretimini destekleyici kısa vadeli çözümler geliştirmek ya da zor durumdaki BT üreticilerini desteklemek yerine siyasetçilerin sektörde uzun vadeli rekabetçiliği destekleyici temel faktörleri güçlendirmesi gerekir'' dedi.
581196
Türkiye sorunlarını, ilk defa kendi kendine çözüyor
Mehmet Ali Birand Türkiye sorunlarını, ilk defa kendi kendine çözüyor 24 Eylül Perşembe 2009 Yakın tarihimize bir göz atarsanız, hep aynı senaryolarla karşı karşıya kaldığımızı görürüz. 1950’lerden başlayan ve 1980’lere kadar devam eden bu hastalığımızı eminim sizlerde hatırlarsınız. ’yi yönetenlerimizin en büyük alışkanlıkları sorunları çözmek değil, aksine çözümsüzlüğü tercih etmeleriydi. Ekonomi bir türlü rayına oturtulmaz, ’nın kara deliği giderek büyür borçlar ödenemeyecek noktaya ulaşır, Sosyal çalkantılar kabarır, başta olmak üzere, komşu ülkelerle ilişkiler krize girer, iktidarlar ise, sorunları görür, ne yapılması gerektiğini bilir, ancak hiçbiri kolları sıvayıp, eline neşteri alıp harekete geçmez veya geçemezdi. Ne zamana kadar Ekonomi işaretlerini verince, önce ve ’in kapısı çalınır, ardından da ile pazarlık masasına oturulurdu. Parayı veren düdüğü çalar ya, işte hesapla IMF’in reçeteleri uygulanmaya başlardı. SSK’daki deliğin kapatılması, bütçe harcamalarının kısılması, fırtınası, vergi gelirlerinin arttırılmasıyla ilgili önlemler ardı ardına uygulamaya sokulurdu. Kendi kendime hep sorardım: Kardeşler, bunların düzelmesi gerektiğini biliyorsunuz da neden harekete geçmiyorsunuz Neden IMF’in dayatmasını bekliyorsunuz ?” Aldığımız yanıt hep aynı olurdu: IMF istediği için yaptık dersek oy kaybetmeyiz Anlayış buydu... Demokrasi ve alanında Devlet acımasız suratını gösterir. İmzaladığımız anlaşmaların aksine hareket ederdik. Ne zamana kadar Avrupa Birşiği veya Avrupa Parlamentosunun sert tepkileri veya müttefik saydığımız ülkelerin kapımızı çalacakları güne kadar beklenirdi. Hem bu tepkilere kızardık, hem de gerekeni yapardık. Hükümetlerin gerekçeleri hep aynıydı: Müttefiklerimizle ilişkilerimizi bozmamak için adım atmak zorunda kaldığımızı söylerlerdi. Böylece oy kaybından kurtulduklarını sanarlardı! Kıbrıs konusunda da hemen hemen aynı durumları yaşadık. Çözümsüzlüğü benimsedik. Hiçbir yeni açılıma destek vermedik. Yıllar boyunca Uluslararası baskı altında yaşadık. İlk adımı Özal attı, şimdi Erdoğan devam ediyor... Bu gidişi bozan ilk lider Özal oldu. Ekonomide öylesine değişiklikler yaptı ki, IMF Türkiye’nin arkasından koşar oldu. Örnek ülke konumuna girdik. Ardından aynı çizgiyi Erdoğan sürdürdü. Her ne kadar iktidarının ilk yıllarında, baskısı sayesinde birçok reformu- bazen istemeye istemeye uygulamaya sokmuş olsa dahi, Kıbrıs’taki Annan Planı ile başlayan ve şimdi de ile devam eden süreç ile herkesi şaşırttı. Farklı bir yaklaşımla karşımıza çıktı. Kürt Açılımı, olsun, olsun, bunlar Türkiye’ nin en önemli sorunlarını, kendi kendine çözme girişimidir. Muhalefet, bu açılımların Birleşik Devletlerinden kaynaklandığını, Washington’un baskısıyla yapıldığını istediği kadar ileri sürsün, genel izlenim bu girişimin ’dan kaynaklandığı şeklindedir. ve AB bu sorunların çözümü için kapımızı çalarlar. Ancak ABD istediği kadar bastırsın, Ankara istemese bu noktalara gelinemezdi. Aslında bu yaklaşım, hepimizin öz güvenini arttırmalıdır. Kendi sorunlarını yabancılara bırakmamak, yabancıların burunlarını sokmalarına izin vermemek en doğru yaklaşımdır. Ne zaman sizler adım atmaz ve sorunu çözümsüz bırakırsanız, zaman yabancılar yavaş yavaş içeri sozarlar ve birgün bir de bakarsınız, duruma el koymuşlar ve önanaze çözüm planı koymuşlar. zaman çözüm sizin değil, yabancı güçlerin çözümü olur. Asıl korkulması gereken durum da budur... Bu açılımda belki hemen sonuç alınmayacak, ancak ne olursa olsun ipler Ankara’nın elinde kalacak. Dışardan gelecek formüller değil, kendi aramızdaki çözümler ön plana geçecek. Türkiye’nin böylesine ön alması, emin olun şimdiden dışarda etkili olmaya başladı bile...Çeşitli başkentlerden artık “Türkiye’nin neler yapması gerektiği”telefonları değil, “Türkiye’ nin ne yapmak istediğini” soran telefonlar alıyoruz. Türkiye kabuk değiştiriyor...
582114
Hocası Halil Altıntop'u övdü
Magath, Kicker dergisine yaptığı açıklamada, Halil'in VfL Bochum'a karşı oynadığı maçta çok koştuğunu ve bir gol attığını, bunun Halil'e güven vereceğini belirtti. Haberde, gelecek maçlarda Halil'in, forvette yer alabilmek için Gerald Asamoah ve Kevin Kuranyi ile rekabet edeceği görüşüne yer verildi. Kuranyi ve Halil'in bu sezon sonunda sözleşmelerinin biteceği, bu oyuncuların sözleşmelerini uzatmak için şimdiye kadar bir girişimde bulunmadıkları ifade edilen haberde, Magath'ın ise bu oyunculara karşı alternatif aradığı, bunun için SC Freiburg'da oynayan Mohamadou İdrissou'yu transfer listesinde ilk sıraya aldığı kaydedildi.
581991
Güney Kore Aral'ın kurtarılmasına sıcak bakıyor
Özbekistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Anvar Salihbayev, Aral Gölü'nün kurtarılması amacıyla hazırlanan projelere katılması için Güney Kore'ye öneri sunacaklarını söyledi. Salihbayev, bu konunun önümüzdeki aralık ayında Seul'da yapılacak Güney Kore-Orta Asya Forumu'nda gündeme alınacağını belirtti. 2007'de faaliyete geçen forum G.Kore'nin, eğitim, kültür, ekonomik ve turizm alanlarında Orta Asya ülkeleri Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan'la işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Özbekistan ile G.Kore arasında Aral Gölü'nü kurtarma ve zararlarıyla mücadele kapsamında tıp ve ekoloji alanında ikili projelerin hayata geçirilebileceğini dile getiren Anvar Salihbayev, "Güney Kore'nin Aral Gölü sorunuyla karşı karşıya kalan yöre insanına yönelik temiz su ve sağlık hizmetleri projelerinde yer alacağını umuyoruz" dedi. GÖL 1960'TAN SONRA KURUMAYA YÜZ TUTTU Sovyetler Birliği'nin yanlış tarım politikaları yüzünden 1960'lardan sonra kurumaya yüz tutan Aral, şu anda yüzde 75 oranında küçülmüş durumda. Daha önce 68 bin 900 kilometrekarelik bir alanı ile dünyanın dördüncü büyük gölü konumunda olan Aral'ın, bugünkü alanı 17 bin 600 metrekareye kadar düşmüş bulunuyor. Göle yılda ortama 20 milyar metreküp su girmesi gerekirken bu rakam şu anda 10-15 milyar metreküp dolayında seyrediyor. Bu arada bölgede ciddi manada tuz tehdidi olduğuna işaret eden uzmanlar, kuruyan göl yatağında bulunan tuzların rüzgârlarla havalanarak göl çevresindeki tarıma elverişli alanları da olumsuz etkilediğini ifade ediyor. Orta Asya'ya hayat veren Sırderya ve Amuderya nehirleri tarafından beslenen göl, Kazakistan ve Özbekistan toprakları ile sınırlı.
582204
Fenerbahçe'den doping açıklaması
Kulübün resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, Efes Pilsen Kulübü'nün konuyla ilgili dün bir açıklama yaptığı belirtilerek, ''Kulübümüzün bu konuya ilişkin görüşleri, 29 Eylül 2009 Salı günü saat 13.00'te, Faruk Ilgaz Tesisleri'nde düzenleyeceğimiz basın toplantısında kamuoyuyla paylaşılacaktır'' denildi.
582162
Ceviz koparan çocuğu vurdular!
Beylik Mahallesi Akören Yolu Sokak'ta S.D., bahçesindeki ceviz ağacından ceviz toplamaya çalışan E.A'ya (11) havalı tüfekle ateş etti. Başına aldığı saçmalarla yaralanan çocuk, Pınarhisar Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk tedavisinin ardından Kırklareli Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. E.A'nın durumunun iyi olduğu öğrenilirken, S.D, gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
582643
Merak öldürüyordu
Merak öldürüyorduMücahit YOLCU/ŞANLIURFA, (DHA) ’da devrilen kamyonu izlemek için, yürüyerek yolun karşısına geçmeye çalışan 30 yaşındaki Avni Albayrak, bir otobüsün çarpması sonucu ağır yaralandı. Olay, saat 16.00 sıralarında Bulvarı üzerinde yaşandı. Konutlarından yola çıkan ve kent merkezine gelmeye çalışan 33 yaşındaki Mehmet Temir yönetimindeki 63 VB 830 plakalı kamyon, Köprülü Kavşağı’nda kontrolden çıkarak devrildi. Sürücü Temir’in yara almadan kurtulduğu kazayı, üst yolda onlarca kişi demir korkulukların ardında izlemeye başladı. Bu sırada, onlarca meraklı gibi kazayı izlemek isteyen Avni Albayrak yolun karşısına geçmek istedi. Yürüyerek karşıya geçmek isteyen Albayrak’a, bu sırada yoldan geçen Reşat Sucu yönetimindeki 63 0053 plakalı halk otobüsü çarptı. Çarpmanın etkisi ile yere yığılan Albayrak için, devrilen kamyon için olay yerinde bulunan trafik polisleri ambulans çağırdı. Ambulansın gelmesi beklenirken polisler, şuurunu kaybettiği gözlenen Albayrak’a ‘Beni duyuyor musun?’ diye seslendi. Polisler, çağrılarına yanıtsız kalan Albayrak’ın bu kez yüzüne vurarak ayıltmak istedi. Ancak, buna da tepki vermeyen Albayrak, olay yerine gelen ambulansla Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Vücudunda kırıklar olduğu ve şuurunun kapalı olduğu öğrenilen Albayrak’ın tedavisine başlanırken, halk otobüsü sürücüsü Reşat Sucu, polis tarafından ifadesi alınmak üzere Şehitlik Polis Merkezi’ne götürüldü. Yaşananların ardından devrilen kamyon çağrılan kurtarıcı ile kavşaktan kaldırılırken, polisin uyarılarına rağmen çok sayıda meraklı vatandaş, kazayı yol ortasından izlemeyi sürdürdü. Kamyonun kaldırılmasıyla birlikte, yaklaşık yarım saat trafiğe kapanan yol yeniden ulaşıma açıldı.
581643
10:07 Ay’da su izi
Ay’da su izi Son yapılan araştırmalar, daha önce kutup bölgeleri hariç kupkuru olduğu düşünülen Ay yüzeyinde su bulunduğunu ortaya çıkardı. kurumu ’nın 2008’de Ay’ın yörüngesine oturtulan ilk uydusu Chandrayyan-1’in taşıdığı “Moon Mineralogy Mapper-M3” adlı cihazının yanı sıra Cassini ve Deep Impact uzay araçlarının sağladığı veriler ışığında yapılan araştırmaya göre, Ay yüzeyindeki toprakta, en azından birçok bölgesinde ince bir film tabakası halinde su bulunuyor. dergisinde yayınlanan makalede, Ay’ın mineral haritasını çıkarmaya yarayan M3 cihazının, yüzeyden yansıyan ışığı analizi sırasında hidrojen ve oksijene bağlı bir kimyasal elementi belirten uzun dalgalı ışınım tespit ettiği belirtildi. Bunun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan suyun varlığını işaret ettiğini kaydeden Amerikalı adamları, şimdiye kadar ileri sürülen ve Ay’da suyun sadece kutup bölgelerindeki kraterlerin dibinde sürekli karanlık kısımlarda bulunduğuna dair teoriyi ortadan kaldırdığının altını çizdiler. Keşfi yapan araştırmacılar, Dünya’nın tek uydusu Ay’da iki ayrı tür su bulunduğunu belirterek, bunlardan birinin Ay yüzeyine çarpan buzdan meydana gelmiş göktaşları gibi bir dış kaynaktan geldiğini, diğerinin de tamamen Ay kaynaklı olduğunu düşünüyorlar. Ay toprağı ve kayalarının yüzde 45 civarında oksijen içerdiğini, M3 tarafından gözlemlenen hidrojenin ise Güneş rüzgarlarıyla gelmiş olabileceğini tahmin eden bilim adamları, Güneş’in füzyon sürecinde Ay yüzeyini ışık hızının üçte biri hızla bombardıman eden hidrojen atomu yüklü protonlar yaydığını belirtiyorlar. Bilim adamlarının tahminine göre, Ay toprağının bir tonunun yaklaşık yüzde 25’inde su bulunuyor. 40 yıl önceki Apollo seyahatleri sırasında Ay’dan getirilen toprak ve taş numunelerinde de su izine rastlanmış, ancak bunların taşındığı kapların hermetik (sıkı kapalı) olmamasından, bilim adamları bu su parçacıklarının havadan geldiğini, Ay kaynaklı olmadığını düşünmüşlerdi. Keşfin, bilim dünyasının Ay’a bakışını kökten değiştireceğini belirten bilim adamları, böylelikle Dünya’daki biyolojik yaşamın kaynağı suyun her yerde ortaya çıkabileceği daha dostane bir görüşünün değer kazanacağına işaret ediyorlar.
581312
Anemili Kübra için kampanya
İBRAHİM KARAGÜL AKİF EMRE Anemili Kübra için kampanya Hamburg'da, Akdeniz Anemisi'nin en ağır tipi olan "Talasemi Major" hastalığına yakalanan yaşındaki Kübra Doğan için doku tipleme kampanyası başlatıldı. Alman Kemik İliği Bağış Bilgi Bankası (DKMS) ve bağışçı Kader Benli'nin organizesiyle gerçekleşen kam-panyada 112 bağışçı DKMS'e kayıt yaptırırken, 379 euro da maddi destek sağlandı. Bağışçı Kader Benli yaptığı açıklamada, "Türklere sesleniyorum; gelsinler korkmasınlar bir insanın hayatını kurtarmak çok güzel bir şey. Sadece kan vermeleri yeterli. Kan verip doku tiplemesi yaptırması için tüm Türklere çağrıda bulunuyorum" diye konuştu. Dünya'da kan kanseri hızla yayılırken, Almanya'da her 45 dakikada kişinin kan kanserine yakalandığı belirtiliyor. 24.09.2009 DÜNYA
582794
Erdoğan BM Genel Kurulu'nda konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''21'inci Yüzyılı; savaşların değil barışın, korkunun değil güvenin, haksızlığın değil adaletin, terör ve şiddetin değil huzurun, açlık ve fakirliğin değil refahın hakim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz'' dedi. Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in 64. Genel Kurul Genel Görüşmeleri'nde Genel Kurul'a hitap etti. Konuşmasına 64'üncü Genel Kurul Başkanlığı'na seçilmiş olmasından dolayı Abdüsselam Treki'yi içtenlikle tebrik ettiğini belirterek başlayan Başbakan Erdoğan, ''Ayrıca, 63'üncü Genel Kurul'un Başkanlığı'nı başarıyla ve dirayetle yürütmüş bulunan Sayın Brokman'a da takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum'' dedi. Erdoğan, bir yıl önce oldukça geniş bir teveccüh neticesinde Güvenlik Konseyi'ne seçilmiş bulunan Türkiye'ye verilen destek ve gösterilen güvenden ötürü tüm üye ülkelere teşekkür ederek, şöyle konuştu: ''Çağımızın küresel sorunları, küresel ölçekli çözümleri zorunlu kılıyor. Savaşlardan ekonomik krize, açlık ve fakirlikten teröre, enerji güvenliğinden iklim değişikliğine kadar dünyamızın karşı karşıya bulunduğu sorunlar, büyük ve zorlu sorunlardır. Fakat bunların hiç biri altından kalkamayacağımız sorunlar değildir'' diye konuştu. -''YENİ BİR LİDERLİK ANLAYIŞINA İHTİYAÇ VAR''- Erdoğan, sorunların çözümü için herkesi kucaklayan, adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir küresel düzene ihtiyaç bulunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Risk ve tehdit algısına dayalı bir dünya tasavvurundan, güven ve dayanışma esasına dayalı bir küresel düzene geçiş mümkündür. Bu, artık hepimiz için bir zaruret haline gelmiştir. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına da ihtiyaç var. 21'inci Yüzyılı; savaşların değil barışın, korkunun değil güvenin, haksızlığın değil adaletin, terör ve şiddetin değil huzurun, açlık ve fakirliğin değil refahın hakim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz. Bu dünyanın kurulmasına katkı sunmak, dili, dini, milliyeti ne olursa hepimizin ortak sorumluluğu ve tarihi görevidir. Terörizm ve nükleer silahların yayılması gibi tehditler küresel ölçekte ciddi birer endişe kaynağı haline gelmiş durumda. Açlık ve yoksulluk, artan salgın hastalıklar, gıda ve enerji güvenliğine ilişkin kaygılar, yabancı düşmanlığı ve radikalizmdeki artış gibi sorunlar da ciddiyetini koruyor. Öte yandan, küresel ısınma ve küresel finans krizi, köklü çözümler gerektiren iki temel alan olarak öne çıkıyor.'' Erdoğan, böyle bir tabloda, Birleşmiş Milletler'in önemi ve vazgeçilmezliğinin daha da netlik kazandığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Adil ve katılımcı bir küresel düzenin kurulması için Birleşmiş Milletler'in etkinliğini hep birlikte arttırmak zorundayız. Asla umutsuz değiliz, küresel barış ve istikrarın mümkün olduğuna dair umutlarımızı her an diri tutuyoruz. Bu yüzden Birleşmiş Milletler'in küresel kamu vicdanının sesi ve sözcüsü olmasını istiyoruz. Temsil kabiliyeti güçlendirilmiş, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir Birleşmiş Milletler'in, küresel barış ve istikrara daha fazla katkı yapacağına inanıyoruz. Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, yoksullukla mücadele, kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve insan onurunun korunması konularında, daha etkin bir kurum haline gelmelidir. Bu amaca matuf reform girişimlerine tam destek veriyoruz. Fakat Birleşmiş Milletler sistemindeki reformun, Güvenlik Konseyi de reforma tabi tutulmadığı müddetçe başarılmış sayılamayacağı muhakkaktır.'' Türkiye olarak Güvenlik Konseyi'nin geçici üyelik kategorisinde genişlemeden yana olduklarının altını da bu vesileyle bir kez daha çizmek istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''BM reformu çerçevesinde vurgulamak istediğim diğer bir önemli husus da BM barışı koruma sisteminin iyileştirilmesi ihtiyacıdır. Özellikle BM harekatlarına birlik katkısı yapan ülkelerin, erken ve etkin eş güdüm, kapasite artırımı, bölgesel örgütlerle işbirliği gibi hususlara ilişkin beklenti ve önerilerinin dikkate alınmasını bekliyoruz.''
582610
Tartışılacak ima!
Tartışılacak ima!'ın eski yöneticilerinden tartışılacak bir iddia ortaya attı !.. Gökşen, Türk futbolunun yükselen değeri Arda'nın, şu anda dünyanın en iyi futbolcusu olarak gösterilen Messi'den daha iyi olduğunu ima etti !.. 'ın şampiyonluk mücadelesi hakkında da kesin konuşan "Şampiyonluk yarışında rakibimiz yok" dedi. 'da yayınlanan Özgür Sancar’la Haber Özel Programı'na birbirinden çarpıcı açıklamalar yapan Gökşen, Arda’nın Messi’den daha iyi olduğunu ima ederek, “Arda’yı Messi’ye değil, Messi’yi Arda’ya benzetmeleri gerekir" dedi. İşte Fatih Gökşen’in birbirinden çarpıcı sözleri:"LİGDE G.SARAY’I ZORLAYACAK EKİP YOK" "Galatasaray ilklerin takımı… 6’da yaptı. Mükemmel bir teknik ekibe ve oyuncu kadrosuna sahip… Bu sezon Ligleri’nde egale edilmesi zor bir rekoru gerçekleştirecek. Bu sezon Türkiye Ligleri’nde Galatasaray’ı zorlayacak ekip yok. Ancak beklenmeyenler durumlar olabilir. Sakatlıklar, maçında olduğu gibi hakem hataları. Yanlış kararlar ve ceza uygulamaları olmaz ise Galatasaray, bu sezon şampiyon olacaktır." "ASIL YERİMİZ ’DİR" "’nde takımların kalitesine baktığımızda oyun kalitesi ve disiplini bizimle aynı seviyede değil. Bizim takımımız gününde olduğu taktirde yenemeyeceğimiz ekip yok Avrpa Ligi’ndeki takımlar bizim için kolay kalıyor. Bu sezon Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde olması gerekirdi. Keşke geçen sezon yönetim, teknik ekibi düzgün kursaydı. Ne eleştiri ne de tenkit alacaktı. Ama bu sene yönetim kurduğu hatalarını gördü ve düzeltti. Kurulan takımı ayakta alkışlıyoruz." "HALDUN HATALARI GÖRDÜ, AĞIRLIĞINI KOYDU" ", tribündeki arkadaşlarla senelerce deplasmanlara gitmiş… Taraftarla otobüslerde deplasmanlarda hep iç içe olmuş. Tabii ki taraftarın ona karşı duyguları çok farklı, kendi içlerinden çıkan birisi Haldun… Belki Haldun, 'En büyük transfer Haldun Üstünel' tezahüratına üzülüyordur; çünkü Galatasaray camiası bunu doğru bulmuyordur. Ama taraftarlar, içinden geldiği için, böyle davranıyor. Yaptığı transferler taktir edilecek transferler. En önemlisi geçen sezonki hataları Haldun gördü ve bunların tekrarlanmaması için ağırlığını koydu. Transfer işini kendisi ele aldı. Geçen sezonki teknik kadroyu onaylamadığını biliyorum ve bu sezon kendi fikrini ortaya koydu. da onu destekledi ve şu andaki başarıyı yakalandık." "ARDA İYİ BİR KAPTAN OLDU" "Arda’nın kaptan olarak seçilmesi en başında riskti; ama Arda’nın geçen sezonki performansına ve saha içerisinde davranışlarına baktığımızda birazcık disiplinden uzaklaştığını gördük. Sezon başında kaptan yapılmasına karar verildiğinde buna karşı çıktım. bunu kaldıramayabilir diye düşündüm, ama şu ana kadar kaptanlığı gayet iyi yapıyor. Eski agresifliği kalmadı. Soğukkanlı davranıyor. Takımı iyi yönetiyor ağabeyleri DE ona destek çıkıyor." "MESSİ'Yİ ARDA'YLA KIYASLAYIN" "Arda şu anda gösterdiği performansla Türkiye’nin futboldaki yıldızıdır. Yaşı küçük, magazin programcıları sürekli peşinde… Arda’nın gençliğinden yararlanabilirler. Buna çok dikkat etmesi gerekir; çünkü sahada yıpratmaları mümkün değil. Çok iyi oynuyor. Bence Arda’yı Messi’yle değil; Messi’yi Arda’yla kıyaslamak lazım; çünkü Arda’nın kalça yapısı, fizik özellikleri Messi’den daha güçlü… Arda’nın bir sözüne kızdılar. 'İsmim Arda değil de başka bir şey olsaydı, şu anda haftada 70-80 bin Eurolara konuşulan bir futbolcu olurdum' dedi. Doğru söyledi, eğer ismi yabancı bir isim olsaydı, şu anda Arda, transfer rakamı olarak dünyanın sayılı futbolcuları arasında olabilirdi. Medyanın sahip çıkması gerekir." "’DA M.UNİTED’DE BANKO OYNAR" "Arda, Barcelona, M.United, gibi üst düzey takımlarda banko top oynar. Arda’yı yetiştiren altyapı hocalarımıza da teşekkür etmek gerekir. Benim yöneticilik dönemimde ’nın her sorunuyla ilgilenirdim. Uğur’u, Ferhat’ı unutmamak gerekir." "LİNCOLN TAKIM DUYGUSUNU BOZDU" "Galatasaray’da tam bir takım duygusu var. Geçen sezon biz bunu kaçırmıştık. Lincoln’ün çok büyük hataları ve yönetimin, ona ikinci bir futbolcu statüsü verip, desteklemesinden kaynaklandı." "YENİDEN YÖNETİCİ OLABİLİRİM" "Yaşımız itibariyle yönetim kurulunda görev almaya her zaman hazırız. Ygun koşullarda yeniden yönetici olmak isterim. Neden olmasın, çünkü biz Galatasaray için varız, Galatasaray ile bir yerlere geldik. Ama şu anda tüm Galatasaraylıların yapması gereken, mevcut yönetim kadromuza destek çıkıp, Mart’taki seçime kadar beklemek, seçimlerde şartlara göre kararımızı veririz." Kaynak:(radyospor.com)
582572
Facebook'taki arkadaşlarınızı tanıyın!
Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, M.I.T. mezunu iki yazılımcı Project Gaydar adını verdikleri bir program geliştirdi. Bu programın amacı Facebook üyelerinin gerçek cinsel tercihlerini belirlemek. Cinsel tercihi farklı olan kişilerin genelde bunu saklamaya eğilimli olduklarını düşünen Carter Jernigan ve Behram Mistree adlı yazılımcılar, gizli kalmış tercihleri ortaya çıkarmak amacındalar. Jernigan ve Mistree neden böyle bir şey yapma ihtiyacı hissetmiş bilinmez ama uyguladıkları yöntemin de çok gerçekçi ya da belirleyici olduğunu söylemek güç. Geliştirilen yazılım kişinin Facebook'taki arkadaş listesini tarayarak bunların içinde kaç tane homoseksüel olduğunu belirliyor. Homoseksüel olan kişilerin daha heteroseksüellere oranla çok daha fazla sayıda gay arkadaşı olacağı varsayımından hareket eden yazılımcılar böylece bir kişinin gerçek cinsel tercihini belirleyebildiklerini belirtiyorlar. Denemeler başarılı Facebook'ta profil oluştururken, cinsiyet seçeneğinde erkek ve kadından başka seçenek bulunmuyor. Ancak,"İlgilendikleri:" kısmında yapılan seçeneğe göre bir kişinin homoseksüel olup olmadığı anlaşılabiliyor. Jernigan ve Mistree, geliştirdikleri yazılımın doğru sonuçlar verdiğinden oldukça eminler. Facebook profillerinde cinsel tercihlerini belirtmeyen 947 kişi arasında yaptıkları denemede, önceden homoseksüel olduğunu bildikleri 10 kişiyi yerleştirdikten sonra programı kullanan araştırmacılar daha sonra Project Gaydar'ın bu 10 kişiyi tespit ettiğini gördüler. Ne kadar sağlıklı? Ne kadar etik? Jernigan ve Mistree her ne kadar yaptıkları yazılımın güvenilirliğinden emin olsalar da, birçok uzman bunun saçmalık olduğunu düşünüyor. Homoseksüel arkadaş sayısı fazla olanların da homoseksüel olacağı varsayımının yanlış olduğunu belirten uzmanlar, böyle bir genelleme yapılarak elde edilen sonuçların sağlıklı olmadığını belirtiyorlar. Öte yandan işin bir de etik boyutu var. Kimsenin özel hayatı, başka kimseyi ilginendirmeyeceği gibi, insanların gizli kalmasını istediği tercihlerin izinsiz bir şekilde ortaya çıkarılmak istenmesi de kabul edilebilir bir şey değil. Kişilerin özel hayatları kendilerinden başka kimseyi ilgilendirmemeli. :: Yazan: SDN
581566
Dünyayı şimdi de 'çıkış' stresi sardı
Yüzyılın krizine ABD trilyon dolar, Çin 586 milyar dolar, Almanya ve İngiltere 700'er milyar dolarlık kurtarma paketleriyle müdahale etti. Merkez bankaları trilyonlarca doları bankaların emrine sundu. yıldır süren kurtarma paketleri ve piyasalara müdahale yavaş yavaş sonuç vermeye başlayınca şimdi dünyada yeni bir tartışma başladı: Krizden çıkış stratejisi ne olacak ve daha önemlisi ne zaman başlayacak? Ülkeler, krizi söndürmek için piyasalara akıttıkları milyarlarca doları geri çekerek, enflasyonu kontrol altında tutmayı amaçlarken birçok ülke kriz sonrası stratejilerini hazırlamaya başladı. Yeşil filizlerin görülmeye başladığı ilk günlerde İsrail Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmesi, Japonya'nın geçen hafta 165 milyar dolarlık teşvik paketinin son dilimini askıya alması, İngiltere'den parasal genişlemede sona gelindiği mesajları, ABD Merkez Bankası Fed'in piyasadaki fazla parayı ne zaman çekeceğine ilişkin haberlerde basına sızmaya başlaması tartışmaları alevlendirdi. Bloomberg'in haberine göre Fed, trilyon doları piyasadan çekmek için bankalarla görüşmeye başladı. Bugün başlayacak olan G-20 zirvesinin de en önemli gündem maddesini çıkış stratejileri oluşturacak. Çıkış stratejisi konusunda bazı ülkeler çok daha tedirgin. Örneğin Finlandiya Maliye Bakanı, çıkış planı konusunda daha hızlı davranılması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Ülkelerin çoğunluğu, ekonomik toparlanmanın kalıcılığı konusunda ciddi şüpheleri olduğunu vurgulayarak, çıkış stratejisinin uygulanması içir erken olduğu görüşünde. Çıkış stratejisi için konsensüs sağlansın ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) Başkanı Başkanı Dominique Strauss-Kahn, bugün toplanacak G-20 liderlerine teşvik uygulamalarına devam etmeleri çağrısında bulundu. Clinton Küresel Girişimi tarafından düzenlenen "G-20 ve Küresel Sorunlara Etkisi" paneli sırasında konuşan IMF Başkanı kriz sırasında gösterilen konsensüsün çıkış stratejisi üzerinde çalışılırken de gösterilmesi gereğine vurgu yaptı. Kahn, küresel kontrolü yeniden sağlamaya yönelik yapılacak çalışmalar için G-20 Zirvesi'nin şans olduğunu kaydetti. 'Londra sıkı finansal düzenleme istemiyor' ALMANYA Maliye Bakanı Peer Steinbrück bugün başlayacak G-20 zirvesinden önce İngiltere'yi sıkı finans kurallarını engellemekle suçladı. Steinbrueck, Almanya'da yayımlanan haftalık Stern dergisine verdiği demeçte ''Londra'da, rekabetçi avantajını savunmak için dişini tırnağına takmış bir lobi var'' dedi. İngiltere'de finans sektörünün gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 15'ini, Almanya'da ise sadece yüzde 6'sını oluşturduğunu belirten Steinbrueck, İngiltere'nin hedge fonları düzenleme konusunda özellikle zorluklarla karşılaştığını ifade etti. Almanya ve Fransa, bankalar üzerinde daha fazla kısıtlamalar ve primlerde kesintiler yapılmasını istiyor. Fed'den çıkışın ilk ipuçları geldi ABD Merkez Bankası Fed, politika faizlerini degiştirmeyerek yüzde 0.25 seviyesinde bıraktı. Ancak Fed'den çok beklenen çok dahaönemli açıklamalar vardı. Fed, öncelikle enflasyon beklentilerinin olumlu ve kontrol altında olduğunu belirtti. Ardından büyüme konusunda daha olumlu bir üslup kullanarak, ekonomide toparlanmanın başladığını vurguladı. Son olarak faizlerin uzun süre düşük kalacağını söyleyerek piyasaların yüreğine su serpti. Fed, çıkış stratejisine ilişkin ilk ipuçlarını da vermeyi ihmal etmedi. Daha önce, krizle mümkün olan 'tüm araçlarla' mücadale edeceğini duyuran Fed, son açıklamasında bu ifadeyi yumuşatarak "Geniş ölçekte araçlar kullanılacak" ifadisine yer verdi. Fed ayrıca, mortgage ürünlerinin geri alımana yönelik programında tarihini 2010'nun ilk çeyreğine uzattı. Yapılan son açıklama düşük tonda da olsa çıkış stratejisine yönelik atılan ilk adımlar olarak yorumlandı.
582708
Cem'in saklandığı ilk ev ortaya çıktı
Cem Garipoğlu'nun cinayeti işledikten sonra İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan bir sitedeki evde saklandığı ortaya çıktı. Hava Durumu
581436
İlk Adım Defilesi’ne desteğe teşekkür
İlk Adım Defilesi’ne desteğe teşekkürİZMİR Milliyet İLKER KILIÇASLAN Manisa DHA güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Atatürk Kıyafetleri ve Kültürü Araştırma Merkezi Kurucusu Hüseyin Özkan, düzenledikleri “İlk Adım” defilesine yaptığı katkı nedeniyle Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’e onur belgesi vererek teşekkür etti. Kürüm, “Büyük Önder Atatürk’ün çağdaş, modern ve halkçı yönetim anlayışını benimsiyoruz. Bu etkinliğin içerisinde yer almak bize onur verdi. Yeni ve farklı projelerde de birlikte çalışmaktan mutluluk duyacağız” diye konuştu. Atatürk’ün ’e gelişinin 87’nci yıldönümü ve ’ndan günümüze şehit gazeteciler anısına düzenlenmişti. Toros’taki park çiçek gibi oldu İzmir’de Konak Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü, parkları elden geçiriliyor, eksikleri gideriliyor. Bu kapsamda, Toros Mahallesi’ndeki Dokuz Eylül Rotary Kulübü Parkı da baştan aşağı yenilendi. Başkan Hakan Tartan, vatandaşlardan gelen talebi değerlendirdiklerini söyledi, şöyle dedi: “Spor aletleri koyduk. Çocuklara kum havuzları yaptık. Bankları ve yürüyüş yollarını yeniledik. Yeşil yoğunluğunu da artırdık. Tartan, Atatürk büstünün de yenileceğini belirtti. Traktör sahiplerine reflektör dağıtıldı ’da, İl Özel İdaresi’yle jandarma işbirliği yaptı. Merkeze bağlı 20 köyde, traktör sürücülerine 150 reflektör dağıtıldı. Araç sahipleri trafik kurallarına uymaları konusunda da uyarıldı. Uygulamanın 65 köyde daha devam edeceği bildirildi. Çiftçi Ahmet Gökçek, uygulamadan memnun kaldıklarını belirtti, “Bir günle sınırlı kalmamalı. Sık sık yapılıp, traktör sürücüleri uyarılmalı. Trafik kuralları konusunda bilinçlenmeleri sağlanmalı. Kazaların önüne geçilmeli” dedi.
581264
Muharrem Eskiyapan vefat etti
FEHMİ KORU Muharrem Eskiyapan vefat etti BODRUM (A.A) Muğla'nın Bodrum ilçesinde geçirdiği rahatsızlık sonucu hastaneye kaldırılan Nuh Çimento'nun kurucu ortaklarından ve 22. dönem Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan hayatını kaybetti. Eskiyapan'ın tedavi gördüğü Özel Bodrum Hastanesi Kardioloji Uzmanı Nejat Sönmez, Eskiyapan'nın yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini söyledi. Eskiyapan'ın hastaneye saat 10.00 sıralarında getirildiğini ifade eden Sözmez, 'Hastamıza ilk müdahale otelde yapılmış. Hastaneye kaldırdıktan sonra ise tüm müdahalelere rağmen hastayı kurtaramadık' dedi. 24.09.2009 POLİTİKA
581345
Kaptanlık büyüsü
Kaptanlık büyüsü Kaptanlık büyüsü EMİR SOMER 24.09.2009 Arda Turan geçen sezon ligde 29 maçta ulaştığı asist sayısını haftada solladı. Aslan'ın 10 numarasına kaptanlık yaradı Galatasaray Kulübü, 10 Temmuz 2009 tarihinde 10 numaralı formayla birlikte kaptanlık pazubandını da verdi Arda Turan'a... Şimdi Galatasaray genç kaptanının önderliğinde lig ve Avrupa'da yoluna emin adımlarla yürümenin keyfini yaşıyor. İlk haftada tüm rakiplerini dize getiren ve tarihinin en iyi lig başlangıcına imza atan sarıkırmızılı takımın bu başarısında aslan payı kuşkusuz Arda'nın... 10 numaranın istatistikleri kaptanlık bandının etkisini kanıtlıyor... Ligde geçen sezonu 6'ncı sırada bitiren ve hayal kırıklığı yaşayan Galatasaray'da Arda Turan forma giydiği 29 maçta asist yapmıştı. Önce Michael Skibbe, sonra da Bülent Korkmaz'ın kanatlarda şans verdiği milli yıldız, teknik direktörlüğe Hollandalı Frank Rijkaard'ın gelmesiyle orta sahanın ortasında da görev yapmaya başladı. Sarı-kırmızılı yönetimin, Galatasaray'ın efsane oyuncusu Metin Oktay'ın 10 numaralı formasını emanet ettiği Arda, takımını taşımaya başladı. İstatistikler bunu doğruluyor. POLAT'I UTANDIRMADI 29 maçta yaptığı asist, bu sezon maçta 8'i buldu. 22 yaşındaki futbolcu, iki de gol attı. Geçen sezonun ilk haftasında yüzde 21 isabetli orta ile oynayan Arda Turan, bu rakamı bu sezon yüzde 58'e yükseltti. Bulunduğu mevkii itibariyle bu sezon daha çok topla buluşan Arda, yüzde 75 isabet oranıyla pas yaptı ve topun takımında daha çok kalmasını sağladı. Kaptanlık pazubandını takmasıyla daha çok sorumluluk alan sarı-kırmızılı oyuncu, kendisine boş sözleşme öneren başkanı Adnan Polat'ı da utandırmadı. Bilindiği gibi Polat, Arda'ya talip olan ve '15 milyon Euro' karşılığında transfer etmek için 15 dakika görüşmek isteyen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a "İzin veremem. Korkum şu ki; Arda sizi 15 dakikada Galatasaraylı yapar" diyerek kaptanına güvenini dile getirmişti. 13 RESMİ MAÇTA ARDA TURAN Galatasaray'ın genç kaptanı bu sezon 13 resmi maçta da forma giyen tek Galatasaraylı oldu. 13 karşılaşmanın 10'unda mücadeleye ilk 11'de başlayan ve toplamda 14 asisti bulunan Arda Turan, toplam 951 dakika forma şansı buldu. Ayrıca Arda gol pozisyonu ile, bu istatistikte de birincilik koltuğunu Baros ile paylaşıyor. Galatasaray'ın 10 numaralı kaptanı, takımının ligde en fazla topla buluşan ismi (369)... Ve tabii ki sarıkırmızılı takımın topla oynama süresi en yüksek olan oyuncusu... Arda'daki yükselişi neye bağlıyorsunuz? YÖNETİCİLER futbolcularını iyi tanımalı. Kime sorumluk verebileceğini de iyi sezmeli. Galatasaray'da başkan Adnan Polat ve yöneticiler bu işten yüzünün akıyla çıktılar. Arda Turan'a yönelik tespitleri yüzde yüz doğruydu. Çünkü Arda sakin ancak fazlasıyla liderlik vasfı var. Futbolu çok seviyor, altyapısından yetiştiği kulübüne büyük önem veriyor. Yerinde amatörce, yerinde de profesyonelce davranıyor. Akıllı bir çocuk. Başarısı da bu dengeden kaynaklanıyor. Bizim dönemimizde Turgay Şeren de 19 yaşında kaptan olmuştu, sonra efsane oldu. Ben Arda'yı da bu yolda görüyorum. Eğer şımarmazsa ve futboldan uzaklaşmazsa, bu camianın efsaneleri arasına adını yazdırır. Arda bir gün mutlaka Avrupa'da olmalı ama bugün için "Erken" diyorum. Türk futbolu ve Galatasaraylı ona doymalı. COŞKUN ÖZARI Kaptanlık olgusunun bunda payı ne? ARDA Turan doğuştan yetenekli bir futbolcu. Zaman içinde tecrübe ile futbolunun gelişmesi de çok doğal. Galatasaray'da kaptanlık sorumluluğu ve ağırlığı da bunun üstüne binince, Arda'nın futbolu daha keyifli bir hale geldi. Ama üstünde çok büyük yük var. Her maçta herkes ondan aynı performansı beklemesin. Son bir iki maçtır Arda'da bu nedenle performans kaybı var. Bunun geçici olduğuna inanıyorum. Özellikle tamamıyla serbest oynadığı santrfor arkası pozisyonunda çok daha etkili olmaya devam edecektir. Arda Galatasaray'ın temel taşıdır. Kaptanlık pazubandını taktıktan sonra daha çok sorumluluk almaya başladı ve saha içinde yaptığı liderliği artık saha dışına da taşıdı. Arda Avrupa'da sıradan bir takıma kesinlikle gitmemeli. Eğer gidecekse de bu yıl sonuna kadar beklemeli. Galatasaray'ı da ortada bırakmamalı... Sezon sonunda bu kararı almalı. CÜNEYT TANMANKaptanlık büyüsü
581706
PKK'da işler yine karıştı!
PKK'da işler yine karıştı!İki terörist evlenmek için örgütten kaçtı, haklarında "infaz kararı" alındığı iddia edildi. 24.09.2009 10:55Terör örgütünün Almanya yapılamasında evlenmek için örgütten kaçan iki kişi hakkında ''infaz kararı'' alındığı öne sürüldü. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, terör örgütünün Avrupa'daki kadın yapılanmasından sorumlu olan ve Almanya'da faaliyet gösteren ''Zelal'' kod adlı F.P. ile yine örgütün Avrupa'daki sorumlularından ''Musa'' kod adlı A.Y. evlenmeye karar vererek, örgütten ayrıldı. Örgütün sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok, ortadan kaybolan çiftin bir an önce yakalanarak öldürülmesi talimatını verdi. Öte yandan, terör örgütünün Almanya sorumlusu ''Çolak'' kod adlı Hüseyin Acar'ın, Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde görülen davasında, Ö.A. adındaki kadını ''ölüm tehdidiyle çocuğunu aldırmaya zorlama'' suçundan yıl ay hapis cezasına çarptırılmasının ardından hakkında ''ölüm kararı'' verilen genç kadının Alman polisi tarafından sıkı korumaya alındığı bildirildi. Gizli tutulan bir adreste korunan Ö.A'nın psikolojik tedavi gördüğü belirtildi. Terör örgütünde yaşanan bu olaylar Kandil'de bulunan sözde üst yönetimini rahatsız ettiği, Sabri Ok'un ''Kadrolarına sahip çık. Adamların lümpenlik içerisinde yaşıyor. En ağır cezalar uygulansın'' diye uyarıldığı öne sürüldü. Geçtiğimiz günlerde Belçika'da yaşayan Batmanlı baba Sabri Ok'a mektup yazarak, iki çocuk annesi kızı D.A'nın Belçika sorumlusu ''Bedirhan'' kod adlı İ.O. tarafından ''evlenme vaadiyle'' kandırılarak ilişkiye girdiği iddiasıyla şikayette bulunmuştu. İhbar üzerine, D.A'nın babasının ''bu konuyla ilgili ağzını başka yerlerde açma'' diye polise gitmesinin engellendiği, örgüt sorumlusunun görevine devam ettiği belirtildi. Terör örgütü PKK'da ilişki ve evliliğin yasaklanıp ''yoz ilişki'' olarak nitelendirilmesine rağmen, bugüne kadar örgütte çok sayıda kaçış ve infaz olayları yaşanmıştı. AA
582336
Avrupalı tarlayı döktü Türk üretici memnun
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği (TSÜMB) Genel Sekreteri Kuzey Acarbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, süt üreticisinin, geçen yıl kuraklığa bağlı yem fiyatlarındaki yükseklik ve alım fiyatlarındaki düşüklük nedeniyle oldukça zorlandığını belirtti. AB ülkelerinde gözlenen süt fiyatlarındaki düşüklüğün, bu yıl Türkiye'de yaşanmadığını dile getiren Acarbaş, ''Bu sene kuraklıktan eser olmaması nedeniyle yem fiyatları üreticiyi zorlamayacak seviyeye indi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından alınan önlemler de süt fiyatlarının bu yıl kar etme seviyesinde seyretmesine imkan verdi. Şu anda süt alım fiyatı 60-75 kuruş arasında değişiyor'' dedi. Acarbaş, süt tozu ithalatının, Türkiye'deki süt fiyatlarını önemli ölçüde olumsuz etkilediğine dikkati çekerek, şunları söyledi: ''Türkiye'de süt tozunun ton başına maliyeti bin 600 dolar. Aynı miktardaki süt tozu bin 400 dolardan ithal edilebiliyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ithalatının önüne geçmek için süt tozu üretebilecek 13 büyük firma ile görüştü ve aradaki bin 200 dolarlık farkı karşılamak için kaynak aktardı. Süt fiyatlarını olumsuz etkileyen süt tozu ithalatı, alınan bu önlemle tamamen durdu. Şu anda Türkiye'nin süt tozu ihtiyacının tamamı, iç piyasadan karşılanıyor.'' ''SAĞLIKLI NESİLLER İÇİN SÜT TÜKETİMİ ARTMALI'' Ulusal Süt Konseyi'nin Ekim itibarıyla hayata geçirilmesi planlanan ''Okul Sütü Projesi''nin de süt fiyatlarının düşmesini engelleyeceğini belirten Acarbaş, şöyle devam etti: ''Sağlıklı nesillerin yetişmesi için kişi başına düşen süt tüketimini artırmamız şart. Süt üretimi ancak bu tarz proje ve kampanyalarla artabilir. Süt tüketiminin artmasını, politikacı ve sanatçılarımızın destek vereceği reklam kampanyalarıyla sağlayabiliriz. Başlangıçta pilot illerde başlayacak, sonra 81 vilayette uygulamaya geçecek 'Okul Sütü Projesi' de buna olumlu katkıda bulunacaktır.'' SÜT ÜRETİMİ, GÜNLÜK KAYIT ALTINDA Kuzey Acarbaş, TSÜMB bünyesinde kurulan ''Ulusal Süt Kayıt Sistemi'''nin işlemeye başladığını da kaydederek, ''Bu sistem sayesinde, değil il bazında, kişi bazında bile günlük ne kadar süt üretilmiş, günlük görebiliyoruz. Bu sistem sayesinde süt üretimiyle ilgili daha sağlıklı planlama yapabilir duruma geldik'' dedi.
582293
Evden kaçan oğlunu hastanelik etti
Cennetayağı Mahallesi'nde oturan S.Ö., 14 yaşındaki oğlu U.Ö. ile daha önce evden kaçtığı için tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine S.Ö.'nün, oğlunu tekme tokat dövdüğü idda edildi. U.Ö. dayaktan bayılınca, zanlı baba kaçtı. Çevredeki vatandaşlar ve annesi tarafından çağrılan cankurtaranla hastaneye kaldırılan U.Ö., acil serviste tedavi altına alındı. Çocuğun beyin travması geçirdiği ve müşahade altında tutulduğu bildirildi. Polis, kaçan S.Ö.'yü yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
582625
Merak öldürüyordu
Merak öldürüyorduMücahit YOLCU ŞANLIURFA DHA 'da, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile devrilen kamyonu izlemek için, yürüyerek yolun karşısına geçmeye çalışan 30 yaşındaki Avni Albayrak, seyir halindeki otobüsün çarpması sonucu ağır yaralandı. Olay, saat 16.00 sıralarında Bulvarı üzerinde yaşandı. Konutlarından yola çıkan ve kent merkezine gelmeye çalışan 33 yaşındaki Mehmet Temir yönetimindeki 63 VB 830 plakalı kamyon, Köprülü Kavşağı'nda kontrolden çıkarak devrildi. Sürücü Temir'in yara almadan kurtulduğu kazayı, üst yolda onlarca kişi demir korkulukların ardında izlemeye başladı. Bu sırada, onlarca meraklı gibi kazayı izlemek isteyen Avni Albayrak'ta yolun karşısına geçmek istedi. Yürüyerek karşıya geçmek isteyen Albayrak'a, bu sırada yoldan geçmekte olan Reşat Sucu yönetimindeki 63 0053 plakalı halk otobüsü çarptı. Çarpmanın etkisi ile yere yığılan Albayrak için, devrilen kamyon için olay yerinde bulunan trafik polisleri ambulans çağırdı. Ambulansın gelmesi beklenirken polisler, şuurunu kaybettiği gözlenen Albayrak'a 'Beni duyuyor musun?' diye seslendi. Polisler, çağrılarına yanıtsız kalan Albayrak'ın bu kez yüzüne vurarak ayıltmak istedi. Ancak, buna da tepki vermeyen Albayrak, olay yerine gelen ambulansla Balıklıgöl Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Vücudunda kırıklar olduğu ve şuurunun kapalı olduğu öğrenilen Albayrak'ın tedavisine başlanırken, halk otobüsü sürücüsü Reşat Sucu ise, polis tarafından ifadesi alınmak üzere Şehitlik Polis Merkezi'ne götürüldü. Yaşananların ardından devrilen kamyon çağrılan kurtarıcı ile kavşaktan kaldırılırken, polisin uyarılarına rağmen çok sayıda meraklı vatandaş, kazayı yol ortasından izlemeyi sürdürdü. Kamyonun kaldırılmasıyla birlikte, yaklaşık yarım saat trafiğe kapanan yol yeniden ulaşıma açılırken, kazayla ilgili sürdürülüyor.
581995
TOBB'un ABD raporunda önemli başlık
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hisarcıklıoğlu ile birlikte 15-17 Eylül 2009 tarihlerinde Washington'da bir dizi görüşme gerçekleştirildiğini anımsattı. Ziyaret programı kapsamında, Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, ABD Kongresi, Amerikan Denizaşırı Özel Yatırım Kurumu (OPIC), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, ABD Ticaret Odası ile görüşmelerde bulunduklarını vurgulayan Eren, Dünya Türk İş Konseyi Amerika Komitesi ve ABD'de yerleşik Türk iş adamlarıyla bir araya gelindiğini belirtti. Eren, görüşmelerde Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin çok düşük düzeyde olduğu vurgulanarak bunun geliştirilmesinin istendiğini ifade ederek, gelişmiş ülkelere ihracat yapan, kaliteli ve ürün çeşitliliği bulunan Türkiye'nin, ABD ithalatındaki payının yüzde 0,2 düzeyinde olduğu anımsatılarak, ABD'nin Türkiye'den ithalatını artırmasının önerildiğini kaydetti. TOBB'un bu konuda ABD'deki kuruluşlar ile ortak çalışmaya hazır ve destek olacağı kararına varıldığını ifade eden Eren, şöyle devam etti: ''TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ABD Başkanı'nın Özel Danışmanı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Uluslararası Ticaretten Sorumlu Kıdemli Direktörü David Lipton ile yapılan görüşmede, Obama'nın Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesini son derece önemsediği, bu sürecin Türkiye ekonomisini güçlendirmesini beklediklerini açıkladı. Obama'nın danışmanı Lipton, ABD ekonomisinin toparlanmaya yönelik sinyallerin artması için çalıştıklarını, ancak bazı Batı Avrupa ülkelerinde yapılan hataların endişe yarattığını bildirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşarlık yetkilileri ile yapılan görüşmede ise Başkan Obama'nın kesin talimatları doğrultusunda hareket ettiklerini, Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye çalıştıklarını bize söylediler.'' Eren, IMF ile yapılan görüşmelerde, krizin de gündeme geldiğini anımsatarak, bu konuda yetkililerin, ''krizin kesinlikle geride kalmadığı'' uyarısında bulunduğunu kaydetti. Şadan Eren, IMF yetkililerin ''Özel tüketim hala çok düşük düzeyde. Özel tüketimin teşvik edilmesi gerekir. İşsizlik artışı ciddi sorunlar doğuracak'' şeklinde görüşleri öne sürdüğünü belirterek, ''Yetkililer bize, 'gelişmeleri takip ediyoruz. Türk hükümeti ile görüşmelerimiz devam ediyor. Birlikte çalışma isteği olursa elbette katkı sağlayacağız' şeklinde görüş ilettiler'' dedi. Eren, Dünya Bankası yetkililerinin, Türkiye'nin vergi gelirleri arasında dolaylı gelirlerin sağlıklı gelir oluşturmadığını bildirdiklerini de ifade etti. Ziyaret sonrasında TOBB tarafından bir rapor hazırlandığını da belirten Şadan Eren, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun, ABD yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde gündeme gelen konuları ise şöyle açıkladı: ''Model Ortaklık: ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinde gündeme getirdiği ve 'stratejik ortaklık' kavramının daha ileri aşamasını işaret eden 'model ortaklık' kavramının tanımlanması gerekir. Ekonomik ve ticari ilişkiler: Türkiye ekonomik ve ticari ilişkilerindeki gelişme, Türkiye-ABD ilişkilerinin gerisindedir. 200'ün üzerinde ülkeye ihracat yapan Türkiye'nin ABD piyasasındaki durumu son derece zayıftır. Oysa Türkiye'nin ihracatı içinde sanayi mamullerinin payı yüzde 92 olup, bu ihracatın da yüzde 65'e yakın bölümü gelişmiş ülkelere yapılmaktadır. Yani, Türkiye'nin kalite ve ürün çeşitliliği problemi yoktur. Ancak, ABD ithalatı içindeki payımız sadece yüzde 0,2 düzeyindedir. Ekonomik ve ticari ilişkilerin zayıflığı, Türkiye-ABD ilişkilerine vatandaşların desteğini azaltmaktadır. Türkiye-ABD ilişkilerinin geliştirilmesi, başta Türkiye'nin bulunduğu bölge olmak üzere, üçüncü ülkelerde de birlikte çalışmayı kapsamalıdır.'' Türkiye'de ABD piyasası için, ABD'de de Türkiye'nin sahip olduğu potansiyel için ciddi bir bilgi eksiliğinin raporda belirtildiğini vurgulayan Eren, şöyle devam etti: ''Bunun giderilmesi için TOBB-US Chamber işbirliğinde 2006 yılında uygulanan program benzeri çalışmalar yürütülmelidir. Türkiye-ABD ilişkilerinin geliştirilmesi, GSP, QIZ ve ROZ gibi bir dizi alanda ABD tarafından imkanların oluşturulmasıyla doğrudan ilgilidir. GSP kapsamı genişletilmelidir. Bu konuda, ABD Kongresi'nde ciddi bir lobi çalışması yürütülmesi gerekir. ABD Kongresi'nde lobi denince de akla ilk gelen kuruluşların başında ABD Ticaret Odası gelmektedir. Bu konuda birlikte çalışmalıyız. ABD Kongresi'nde lobi yapma konusunda, ABD'de yerleşik iş adamlarımıza da çok önemli görevler düşmektedir. Dünyanın her bölgesinde ABD'li yatırımcılara finansman ve siyasi risk sigortası sağlayan ABD'nin bağımsız kuruluşu OPIC imkanları Türkiye'de daha iyi tanıtılmalıdır. Var olan operasyonlar artırılmalıdır. G-20 girişimi son derece yerindedir. Ancak, bu girişimde reel sektörün görüşlerinin yer almasına imkan sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulmamış olması ciddi bir eksikliktir. Bunun giderilmesi gerekir. Aksi halde korumacılık eğilimleri giderek daha fazla artış gösterecektir. DTÖ istatistiklerine bakılınca bu konuda son dönemde ciddi bir hareketlenmenin olduğu görülüyor.'' 'BAŞKAN OBAMA, TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ KONUSUNA SON DERECE ÖNEM VERİYOR' Raporda, ABD Başkanı'nın Özel Danışmanı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Uluslararası Ticaretten Sorumlu Kıdemli Direktörü David Lipton'un görüşleri ise şöyle yer aldı: ''Başkan Obama, Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusuna son derece önem veriyor. Bu süreçte, Türkiye'nin ekonomik olarak da güçlenmesini önemsiyoruz. G-20'de Türkiye'nin yer alması, Türkiye açısından ve gelişmekte olan ülkeler açısından değerlendirilmesi gerekir. ABD ekonomisinde toparlanma yönündeki sinyallerin daha da güçlü hale gelmesi için çalışıyoruz. Ancak, bazı batı Avrupa ülkesinde yapılan hatalar dolayısıyla endişeliyiz. Zira, Türkiye'nin AB ile güçlü ekonomik bağları, Türkiye'yi de kırılgan hale getiriyor. Piyasa ekonomisi ve serbest ve adil uluslararası ticaret bizim için önceliklidir. Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz. Bu, ABD dış politikasının önemli bir konusudur.'' OPIC Başkanı Dr. Lawrence Spinelli'nin ise görüşmeler sonucunda rapora yansıyan görüşleri şöyle: ''Başkan Obama'dan Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda kesin ve açık talimat aldık. OPIC olarak Türkiye'deki ABD firmalarının da payı olan yatırımlara destek veriyoruz. Ama, yararlanma oranı çok düşük. Biz, Türkiye'de yatırım yapmak isteyen ABD firmalarının, veya ABD pasaportu olan Türklerin firmalarının yatırımlarına destek vermeye hazırız. Yapılması gereken şey, bu nitelikteki firmaları Türkiye'de yatırım yapmaya ikna etmek.'' IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın ise ekonomik kriz ve Türkiye ile ilgili görüşleri ise raporda şöyle açıklandı: ''Dünya ekonomisinde toparlanma yönünde son dönem bazı olumlu işaretler var. Biz de bu nedenle büyüme oranı tahminimizde küçük de olsa olumlu yönde revizyon yaptık. Ancak, kriz kesinlikle geride kalmadı. Hala alınması gereken tedbirler var. Özel tüketim hala çok düşük düzeyde. Özel tüketimin teşvik edilmesi gerekir. İşsizlik artışı ciddi sorunlar doğuracak. Türkiye konusunda ise, 2001'den sonraki dönemde Türkiye ile iyi çalıştık. Gelişmeleri takip ediyoruz. Türk hükümeti ile görüşmelerimiz devam ediyor. IMF olarak hiçbir ülkeye program empoze etmiyoruz. Anlaşma sağlarsak ve talep olursa birlikte çalışıyoruz. Biz kar kuruluşu değiliz. Türkiye'nin önünde her durumda bazı önemli yapısal reform konuları var. Belediye harcamaları, sağlık harcamaları ve vergi reformu bunlardan en önemlileridir. Kayıt dışı ekonomi mutlaka ele alınmalıdır. 2009-2010 için Türkiye'nin mali açığı çok. Birlikte çalışma isteği olursa elbette katkı sağlayacağız.'' Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Philippe Le Houerou'un ise açıklamaları şu şekilde: ''Özel sektör Türkiye'de büyümenin motorudur. Bütçe gelirleri içinde doğrudan gelirlerin payı azdır. Dolaylı vergilere dayalı gelirler, bütçe için sağlıklı bir gelir kaynağı değildir. Kayıt dışı ekonomi, eğitim reformu, aktif iş gücü politikaları, yüksek işsizlikle mücadele birlikte çalışabileceğimiz alanlardır. İstihdam piyasanız çok katıdır. Fransa'dan bile daha katı bir istihdam piyasanız var. Örneğin, Fransa, geçici istihdam konusuna çözüm buldu. Siz bulamadınız. Enerji politikası ve iklim değişikliği konuları, bizim de Dünya Bankası olarak önceliklerimiz arasındadır. Dünya Bankası ihalelerinde Türk müteahhitlik sektörünün payı giderek artmaktadır.''
581202
Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Okulları yeni yerinde
Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Okulları yeni yerindeTANER YENER İstanbul DHA güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda ’da ay önce Büyükşehir ve ilçe belediyesi ekipleri tarafından yıkılan Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Okulları, 2009-2010 eğitim öğretim yılına Kemerburgaz İstanbul Caddesi 157 numarada bulunan Kemer Mall içinde kiralanan 3700 metrekarelik yeni adresinde başladı Zeynep Mutlu Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serdar Mutlu törende yaptığı konuşmada, hukuk dışı bir müdahaleyle okullarının yıkıldığını belirterek, “Bu konu Türk adaletine teslim olduğu için bu konuda fazla bir söz söylemeye gerek yok. Ama bu olay hepimize şunu gösterdi ki, çağdaş eğitim bu ülkede çok ciddi olarak tehdit altındadır” dedi.
582735
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'na almalıyız
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'na almalıyız 2011 Avrupa Olimpik Gençlik Festivali Hazırlık ve Düzenleme Kurulu Toplantısı Trabzon'da yapıldı. Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak, Türkiye'nin sporda büyük organizasyonlara imza attığını belirterek, “2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı lobi oluşturarak ülkemizde yapmalıyız” dedi KAMİL ANAHAR TRABZON Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak, Türkiye'nin sporda büyük organizasyonlara imza attığını, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın da her alanda lobi oluşturarak alınması gerektiğini söyledi. 2011 Avrupa Olimpik Gençlik Festivali Hazırlık ve Düzenleme Kurulu Toplantısı, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak başkanlığında Trabzon'da yapıldı. Bakan Özak, açılış konuşmasında, organizasyonda kullanılacak tesislerde gelinen noktaların toplantıda ele alınacağını belirtti.Tesisler ve daire başkanının toplantıda bu konuda aktarımlar yapacağını ifade eden Özak, 'Mevcut spor tesisleriyle ilgili durum nedir, onları ele alacağız. Pelitli'de yapacağımız bin kişilik spor salonunda yol problemimiz var. Bu konuda Pelitli belediye başkanımızı da çağırdık. Konaklama ve sosyal tesislerle ilgili bilgiler verilecek. Gönüllüler çok önemli, onunla ilgili vali bey ve bizim genel koordinatörümüzün çalışmaları var. Bunları konuşacağız' dedi. 'HERKESİ BİRLİKTE ÇALIŞMAYA DAVET EDİYORUM' Ayrıca yarışmalar için gerekli teknik malzeme ve diğer malzemelerin alınması için yetki vereceklerini anlatan Özak, 'Olimpiyatlara hazırlık için, 2010 yılı içinde federasyonların Trabzon'da yarışmalar yapmasını planlıyoruz. Mal ve hizmet alımı, personelle ilgili neler yapabiliriz? Bu konuda değerlendirmeler yapacağız. Diğer katılımcıların katkılarını almaya çalışacağız. Bir sonra yapacağımız toplantıyı daha geniş düzenleyeceğiz' diye konuştu. Organizasyonda kullanılacak tesislerin inşaatlarının daha da ilerlemesiyle buralara basın mensuplarıyla birlikte gidilerek yerinde bilgiler vereceklerini kaydeden Özak, şöyle devam etti: 'Spor salonu, hızla devam ediyor. Söğütlü'deki atletizm sahasının tribünlerini yapacağız. Yüzme havuzu içinde gerekli çalışmalar yapıldı. Bu yıl gayet iyi imkanlar sağladık. Hızlandırma ile ilgili 100 milyon lira para aldık. 80'i Erzurum'a 20'si Trabzon'a... Şu anda salonun tüm parası Trabzon'da bloke edilmiş duruyor. Diğer ödeneklerle ilgili de sorun yok. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partilerimiz, özel sektör, üniversitemiz, basın ve diğer camialarla bu işi birlikte el ele vererek birlikte yoğurmaya çalışacağız.' BÜYÜK ORGANİZASYONLARA İMZA ATIYORUZ Bakan Özak, büyük organizasyonlara imza attıklarını belirterek, 'Erzurum'da yapılacak 2011 Dünya Üniversiteler Kış Spor Oyunları'ndan sonra Dünya Basketbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacağız. Mehmet Ali Şahin ve Mehmet Atalay döneminde bu organizasyon Türkiye'ye alınabilmişti. Bu büyük bir başarıydı. Bununla ilgili hazırlıklar da tüm hızıyla sürüyor. Şampiyonanın bir ayağı da Antalya yerine Kayseri'de yapılacak. Cuma günü İstanbul'da FIBA üst düzey yetkilileriyle toplantı yapacağız' dedi. 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'na Türkiye'nin talip olduğunu dile getiren Özak, şunları söyledi:'Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, tüm bakanlarımızın muhalefet liderlerinin iyi niyet ve desteklerini alıyoruz, ilgililere sunuyoruz. Türkiye, bunun altından çıkar. Çok çok iyi yapar. Biz, Hasan Doğan döneminde İsviçre'ye gitmiştik. Orada ruhsuz bir şehir, ruhsuz bir ülke vardı. Ruhsuz derken Türkiye kadar canlı değildi. Avrupa şampiyonası, dünya şampiyonası var mı yok mu hiçbir şey orada belli değildi. Türkiye, bu organizasyonu çok iyi yapabilir. Bunun için statlar yapılacak. Stat, güvenlik ve bir de konaklama. Onun için bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz ile üst düzey özel sektörümüzle, dışişlerimizle her alanda lobi oluşturmak ve bu Avrupa Şampiyonası'nı Türkiye'ye almamız gerekiyor.' DÜNYANIN EN İYİ 25 OTELİ TÜRKİYE'DE Geçen hafta Polonya'ya gittiğini ifade eden Özak, şunları kaydetti:'Polonya, Ukrayna bu şampiyonayı almış. Ama ne yolu var, ne oteli iyi. Artık Avrupa'yı çok rahat eleştirebiliyoruz. Her şeyin en iyisi Türkiye'de var. Dünyanın en iyi 25 oteli Türkiye'de. Duble yollar, oteller var, güvenlik, hepsi var. İnsanlarımız çok kaliteli. Her şeyi çok rahatlıkla anlayabiliyorlar. Pasaport işlemlerini, Türk polisi çok çabuk yapıyor ama Avrupa'da bu aynı hızda yapılamıyor. Türkiye'de güler yüz var. bakımdan Türkiye, bunları yapar, yapacaktır. Özellikle ekonomide 6. büyük, dünyada ise 17., hatta 16. ülkesi olarak bunları yapabiliriz. Artık Türkiye, bu bölgenin, coğrafyanın lideri. Bunları yapabiliriz, bunları yaparken bizim bölgemiz de her bölgemiz de faydalanabilir. Bu konuda herkese görevler düşüyor.' 24.09.2009 YURT HABERLER
582575
Nurullah Sağlam'ı sakatlar düşündürüyor
Sağlam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hiç bir mazeretin arkasına sığınmadan, pazar günü kendi sahalarında oynayacakları Manisaspor maçını kazanarak, ilk galibiyetlerini almayı planladıklarını bildirdi. Takımda sakat futbolcu sayısının fazla olduğunu, bunun da çalışmalarını olumsuz yönde etkilediğini belirten Sağlam, oyuncunun sakat olduğunu, bunlardan özellikle golcüler Angelov, İzzet ve Bangoura'yı maç gününe yetiştirmeye çalıştıklarını ifade etti. Sakatlıktan yeni kurtulan milli oyuncu Çağlar'dan da maç eksiği nedeniyle faydalanamadığını anlatan Nurullah Sağlam, şunları kaydetti: ''Takımda direkt oynayabilecek oyuncumun sakatlığı bizi olumsuz şekilde etkiliyor. Murat Karakoç, Süleyman ve Berberoviç uzun süredir sakat. Golcülerimiz İzzet, Angelov, Engin ve Bangoura'nın sakatlanması planlarımızı bozdu. Bunları maç gününe yetiştirmeye çalışıyoruz. Her şeye rağmen, hiç bir mazeretin arkasına sığınmadan, Manisaspor maçını kazanarak ilk galibiyeti almayı istiyoruz. Bizim galibiyete çok ihtiyacımız var.'' Öte yandan, Pazar günü saat 20.00'de Denizli Atatürk Stadı'nda oynanacak karşılaşmanın bilet fiyatının kale arkası 10, maraton 20 ve kapalı tribün 40 TL olarak belirlendi.
582039
"Ölümsüzlük sadece 20 yıl uzakta..."
Bilimadamı Ray Kurzweil ve vücudun nasıl çalıştığının daha iyi anlaşılması sayesinde insanların 20 yıl içinde ölümsüz olabileceğini iddia etti. (Metin Güneş CNN TÜRK Londra) -- Daha önce de yeni teknolojileri edilmeden önce tahmin eden 61 yaşındaki Amerikalı bilimadamı gen ve bilgisayar teknolojisinin inanılmaz bir hızla ilerlediğini söyledi. Kurzweil teorik olarak bu ilerleme hızı dikkate alındığında hayati önemdeki organlarımızın kullanılarak yenilenmesinin 20 yıl içersinde mümkün olabileceğini söyledi. Kurzweil bu iddialarının abartılı gibi görünebileceğini ama suni pankreas ve sinir implantasyonunun hali hazırda mümkün olduğunu da sözlerine ekledi. Kurzweil bu teorisine "Artan Getiri Kanunu" adını veriyor. İngiliz The Sun gazetesinde bu konuda bir yazısı yayımlanan Kurzweil, “Ben ve birçok başka bilim adamı 20 yıl içersinde vücutlarımızı yeniden programlama imkanına erişmiş olacağımıza inanıyoruz. Böylece yaşlanmayı durdurup, geri çevirebileceğiz. İşte zaman sayesinde sonsuza dek yaşayabileceğiz” dedi. Eninde sonunda kan hücrelerinin yerini nanostromaların alacağını ve bunların görevlerini kan hücrelerinden bin kat daha etkin bir şekilde yapacağını kaydeden Kurzweil, “25 yıl içinde de olimpiyatlarda 15 dakika boyunca tek bir nefes dahi almadan koşabiliecek ya da saatlerce oksijensiz sualtı dalışı yapabileceğiz” dedi. Kurzweil, “Biyonik kalp kullanımı yaygınlaşacak ama bu avantajı kullanmayanlar kalp kirizi geçiriyor olsalar bile kan stromları sayesinde hayatta kalıp küçük bir operasyon geçirmek üzere sakin bir şekilde arabalarını kullanarak doktorlarına gidebilecekler” diye yazdı.
581459
Ali Bayramoğlu: Laik cemaat
Ali Bayramoğlu 24 Eylül 2009 PerşembeLaik cemaat Türkiye coğrafi konumu ve tarihi bagajı itibariyle zor, krizlere açık bir ülke Toplumsal dokusu açısından da kırılganlık dozu yüksek bir ülke Ezelden beridir, farklıların ve farklılıkların kaynadığı, ancak bunların sadece yan yana, aslında ayrı ayrı yaşayabildikleri bir diyar burası Burada aradığımız hep aynı şey olmuştur, benzerlerimizle yaşamayı, benzerlerimizi üretmeyi arzu etmişizdir. Bu yüzden bugün hâlâ, dindar ya da laik, solcu ya da sağcı, çoğumuz bir cemaat içinde yaşar, bunu yüceltir ve bu yaşam tarzının kavgasını veririz. Bu yüzden "siyaset tanımımız" başka diyarlardan farklıdır. Siyasetten anladığımız bir yanıyla "kendi cemaatimizi ve değerlerini değişime kapamak, en katıksız haliyle muhafaza etmek"tir. Diğer yanıyla siyasete mücadele anlamını veririz, ama faydacı bir mücadele Özetle "siyasi meselelerimiz temel olarak kendi topluluğumuzun kültürel değerleri ve maddi imkanları açısından yaşam alanını diğer toplulukların aleyhine genişletmek arayışı" üzerine oturur "İlke" yerine "fayda"yı merkez alırız ama, bunu kendimize bile itiraf etmeyiz Teslim etmek gerekir ki bu konuda topluluklar (cemaatler) arasında "yarış"ta "beyaz-laik cemaat" açık farkla önde gidiyor Çağdaşlık ve demokratlığı, "kendisine benzeyeni talep etmeye ve yüceltmeye" indirgeyen, kendisinden farklı olanı ise "ilkellikten gericiliğe kadar uzanan bir skala içinde yargılayan ve dışlayan" bir kültür, bu ataerkil ve köktenci kültür, bir süre daha başımızı ağrıtacak gibi duruyor Önümüzdeki dönemde, sorunların çözümünde özgürlük fikri ve ortak demokratik değerler etrafında ne kadar buluşulabileceği önemli bir soru olacak. Bu açıdan "devlet destekli yaşam biçimi kavgası", diğer deyişle kendi alanını genişletip diğerininkini daraltmak için devlet cihazını kontrol etmeye yönelen "yaşam biçimi politikası" ufuktaki "en can sıkıcı, ayrıca sıkıcı ve açık mesele" Hem can sıkıcıdır, hem sıkıcıdır zira bu durum genel toplumsal bir anlam taşımaktan çok, "belli bir topluluğun iç bunalımının tezahürü" olarak karşımızdadır. Bu topluluğa has "beyaz-laikçi anlayış"ın, laiklik, çağdaşlık, batılılık, modernlik gibi kavramların arkasına saklanması, bu kavramların salt biçimsel sembollerine sarılıp, özünü devre dışı bırakması, artık görüntüyü bile kurtarmıyor. "1990'larda yaşanan gerginlikler", RP politikaları, kimi uygulamalar "laikliğe ilişkin bir kriz etrafında" olarak tanımlanabilirdi. 2007'nin Mart ayında baş gösteren ve onların dünyasında hâlâ süre giden kriz ise açık bir şekilde laikçilerin krizidir, bir topluluğun "iç bunalımı"dır. Bu kriz ikiye bölünmüş kişilikler üretmektedir. Bu ikili yapı, kendisine demokrat ötekine otoriter bakış ve muamele, hakları tekel altına alan, koşullara bağlayan bir tutuma kapı açmakta, "üçüncü dünyalı bir elit görüntüsü"nü git gide kuvvetlendirmektedir. Kuvvetlendirmektedir zira, bu grubun mensupları "demokrasiyi sadece kendileri için istedikçe onu bir ayrıcalık sistemi olarak dönüştürmek"te, demokrasinin farklı değerler karşısında bir tutum olduğunu unutup, dahası "onu kendi değer sistemleriyle özdeşleştirmekte"dirler. Bu kuvvetlenme aynı zamanda sorunun ve sorun sahiplerinin marjinalleşmesidir Ancak kanımız ki, gün gelecek demokrasi onları da tedavi edecektir.
581195
‘Belinde silahı olmayanın, dilinde silahı var’
Meral Tamer ‘Belinde silahı olmayanın, dilinde silahı var’ 24 Eylül Perşembe 2009 Bayramda tam Radikal’de Kürt açılımıyla ilgili uzun bir yazı okuyordum ki ’de karşıma Başkanı Orgeneral çıktı. ’de bir Kürt ailenin evinde, yerde bağdaş kurmuş, aile fertleriyle sohbet ediyor. Trafik kazaları dışında konuşulacak fazla bir şeyin olmadığı bayram günlerinde, üst düzey 22 gazeteci/köşe yazarıyla ’ya giden, görevinin başında bir Genelkurmay Başkanı! Üstelik sadece askeri boyutla da sınırlı kalmayan, sıcak bir görüntü. Çok başarılı, dört dörtlük bir halkla ilişkiler stratejisi. Başbuğ, Sınırtepe Karakolu’ndan ’ya bir kez daha çağrı yaptı: “Silahları bırakın.” Hükümetin Kürt açılımında da ilk hedef zaten PKK’nın dağdan indirilmesi ve silahlarını bırakmaya ikna edilmesi. PKK silahı bıraksa bile... Öyle bir izlenim yaratılmak isteniyor ki, sanki PKK silah bırakırsa ortalık süt-liman olacak. Oysa tam da Başbuğ’u TV’de gördüğüm sırada, Radikal’de Kadın Merkezi KA-MER’in Başkanı Nebahat Akkoç’un şu sözlerini okuyordum: “Son 25 yıldır yaşanan bu süreç, aslında her birimizde öyle bir şiddet kültürü oluşturdu ki... Kürt açılımının en kıymetli yönü, hepimizin kendimizden başlayarak bu şiddet dilini terketmesi olacak.” Genelde bardağın dolu tarafını gören biri olduğum halde, bu şiddet dilinin terkedilmesi konusunda Akkoç kadar iyimser olamıyorum. Nebahat Hanım ise bugünlerde bu konuya çok kafa yoruyor: “Hepimiz bu şiddetin içinde kaldık. Sistem öyle işledi. Şiddetsizliği nasıl sağlayabiliriz? Şimdi bunun için çaba harcamamız lazım. İlla savaş olması şart değil; savaş olmadığı bir ortamda da şiddetin diliyle barış olmaz. Bu süreç bizden başlayacak. Kendimizle barışacağız. Ezberleri bozan, yeni bir dil yakalayacağız.” ’de çok tuhaf bir durum var aslında. Bir yandan ciddi bir var; ama öte yandan da herkes, kendi silahının dışındaki herkesin silahını bırakmasını istiyor. Akkoç’un dediği gibi “Sanki en zor mesele, dağdakinin silahını bırakmasıymış gibi konuşuyoruz. Oysa herkes silahlı. Belinde silahı olmayanın, dilinde silahı var.” Bu silahlanma meselesinde gerçekten de herkes, kendi dışındaki bir sorundan bahsediyor. Yeni “Kurucu şiddet” mi? Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nükhet Sirman, ’de 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan aile içi katliamın ardından önemli bir tespitte bulunmuştu: “Doğu ve Güneydoğu’da yaşam, uzun yıllar kendi iç dengeleriyle ve düzeniyle giderken, 1980’lerden itibaren gelişmiş olan şiddet, toplumun kendini yeniden üretmesini imkânsız kıldı. Orada bir alay ‘Çöpe atılabilecek bedenler’ veya ‘İşsiz-güçsüz ordusu’ ortaya çıktı. Bugüne kadar görmediğimiz bir yoksulluğu, bir geleceksizliği, dolayısıyla her şeyi yapabilecek insanları yaratan bir şiddet bu. Ben, 80’lerden beri yaşanan durumun, kurucu bir şiddet olduğunu düşünüyorum.” (24 mayıs, Taraf) Prof. Sirman’ın işaret ettiği gibi yeni bir kurucu şiddet ortaya çıktıysa ve herkes karşısındakine şiddet uygulamak için bahane arar hale gelmişse, PKK silah bıraksa bile, hepimiz kendimize ayna tutmadıkça barışa uzanan yolda ben tünelin ucundaki ışığı göremiyorum.
581766
Beşiktaş'ı bekleyen tehlike
Spor Haberi Dinle Beşiktaş'ı bekleyen tehlike Giriş Saati Güncelleme Siyah-beyazlı ekibin, 30 Eylül'de CSKA Moskova ile yapacağı maçın suni çimde oynanacak olması teknik heyeti korkutuyor. Luzniki Stadı'nın çiminin yanı sıra Moskova'nın sert iklimi de endişelendiriyor. Yazarlar
581577
İş arkadaşı, kayıp öz kardeşi çıktı!
ABD'nin Maine eyaletinde 35 yıldır birbirlerinden habersiz yaşamlarını sürdüren iki kardeş, tesadüf eseri aynı işyerinde çalışırken birbirlerine kavuştu. AYNI MOBİLYACIDA... Henüz bebekken evlatlık olarak iki ayrı aileye verilen iki kardeş 35 yıl sonra şans eseri aynı yerde çalışmaya başladı. Tesadüf eseri yakın sokaklarda yaşayan, hatta karşılıklı okullarda okuyan iki gencin hayatı Gary Nisbet'in uzun zamandır çalıştığı mobilyacıda kesişti. Mağazaya gelenler Nisbet'e birlikte çalıştığı Randy Joubert ile birbirlerine ne kadar çok benzediklerini söylemeye başlayınca ikisi de şüphelenip gerçeğin peşine düştü. Arşivlerde başlayan araştırma testlerle sona erdi ve iki iş arkadaşı, kardeş olduklarını öğrendi.
582442
Muazzam bir hazine buldu
büyük halleri için üzerine tıklayın Muazzam bir hazine buldu İşsiz İngiliz, metal dedektörüyle müthiş bir Anglosakson hazinesi buldu. 55 yaşındaki Terry Herbert, Staffordshire bölgesinde bir arkadaşının arazisinde metal dedektörüyle define ararken, 7. yüzyıldan kalma yaklaşık 1500 parçadan oluşan bir hazine keşfetti. Keşfi “piyangoda kazanmaktan daha zevkli” bulan işsiz İngiliz’in gün ışığına çıkardığı hazinenin, arkeolojik bakımdan Tutankamon’un mezarı kadar önemli bir keşif olduğu belirtildi. Hazine, kilo ağırlığında 650 altın ve 1,3 kilo ağırlığında 530 gümüş parça ve çok sayıda değerli taştan oluşuyor. British Museum yetkilileri, 1,1 milyon avro değer biçilen hazine parçalarını inceleme çalışmalarının bir yılı bulacağını düşünüyor. Hazineyi bulan adam ve arazi sahibi hazineden paylarına düşeni alacak.
582396
Türkiye, IT Endeksinde geriledi...
IT Endeksinde geriledi... Bilgi Teknolojileri (IT) Sektörü Rekabetçilik Analizi Araştırması’na göre global IT sektörü rekabetçilik endeksinde basamak gerileyerek 46. sırada yer aldı. Intelligence Unit (EIU) tarafından Business Software Alliance’ın (BSA) sponsorluğunda bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen araştırma yayınlandı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 66 ülkenin IT pazarının değerlendirildiği “2009 IT Sektörü Rekabet Analizi Araştırması”na göre Türkiye, bir önceki yıla göre basamak gerileyerek bu yıl 46. sırada yer aldı. Toplamda 100 üzerinden 33,8 puan alan Türkiye, alt kategoriler bazında en yüksek puanı 75,9 puanla genel iş ortamı kategorisinde alırken, en düşük puanı ise 3,5 puanla Ar- ortamının geliştirilmesi kategorisinden elde etti. Yasal ortam kategorisinde 61 puan, IT sektörünün gelişiminin desteklenmesi kategorisinde 54,4 puan alan Türkiye, insan kaynakları kategorisinde ise 34,4 puanda kaldı. Türkiye’nin geliştirmesi gereken alanlar arasında 20,7 puan aldığı IT altyapısı ve 3,5 puan aldığı Ar-Ge geliştirme kategorileri yer alıyor. Araştırmada diğer öne çıkan sonuçlara göre, geniş bant ağları, IT sektöründe rekabetçilik için hayati önem taşıyan bir faktör. Fikri mülkiyet haklarının korunması da IT sektöründeki rekabetçilik açısından hala büyük önem taşıyor. “AR-GE TÜRKİYE’NİN EN ÇOK GELİŞTİRMESİ GEREKEN ALANLARDAN BİRİ” BSA Türkiye Genel Koordinatörü Elçim Barkay konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, bilişimde AR-GE ve insan kaynakları konularına ilişkin değerlendirme kriterlerinin değişmesinin, bu alanlarda alınan puanlarda düşüşe ve Türkiye’nin genel toplamda sıra gerilemesine yol açtığını belirtti. Barkay, “Her ne kadar bunun söz konusu metodoloji değişikliğinden kaynaklandığı söylenebilecek olsa da, Ar-Ge Türkiye’nin gerçekten de en çok geliştirmesi gereken alanlarından biri olarak öne çıkıyor” dedi. Araştırmada, Türkiye’nin ’nın IT alanındaki 9. büyük insan kaynağı kapasitesine sahip olduğu ve diğer ülkeleriyle kıyaslandığında yeni tekniklerin Türk sanayisinde çok daha kolay öğrenilip hayata geçirildiğinin de tespit edildiğine dikkati çeken Barkay şunları kaydetti. “Bu da ülkemizde IT sektöründe doğru biçimde değerlendirilmesi gereken ciddi bir insan kaynağı potansiyeli bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenle devletin, geleceğe yönelik çözümler üretme konusunda kilit önem taşıyan yenilikçiliği destekleyen politikaları teşvik etmesi gerektiği kanaatindeyiz. BSA, fikri mülkiyet hakları korumasını geliştirmek, güvenliği artırmak ve sağlam, güçlü ve yenilikçi bir IT sektörünü desteklemek için yüksek kaliteli işgücünü çekme ve projeler üretmek üzere gereken noktada katkı sağlamak üzere hazırdır.” EIU Global Araştırma Bölümü Direktörü Deniz MacCauley de konuyla ilgili olarak, global bağlamda IT sektörünün, teknolojiye yönelik harcamalarda daralma olmasına karşın krizden oldukça iyi çıktığını ifade ederek, “Sektörün üretimini destekleyici kısa vadeli çözümler geliştirmek ya da zor durumdaki BT üreticilerini desteklemek yerine siyasetçilerin sektörde uzun vadeli rekabetçiliği destekleyici temel faktörleri güçlendirmesi gerekir” dedi.
581437
YATIRIM PAYLAŞIMI
YATIRIM PAYLAŞIMIBurcu Taner güncellenme zamanı 24.9.2009 hep yanınızda Çinlilere organik Araplara lojistik, Amerikalılara önerilecek. Bu alanlarda yatırım yapmaları, ekonomisine canlılık kazandırmaları için yoğun çaba harcanacak Tüm bölge için önem taşıyor Kalkınma Ajansı (İZKA), tüm ’yi canlandıracak bir çalışma gerçekleştirdi. Yabancı yatırımcı çekecek, yaratacak öncelikli beş sektör belirlendi. ve tarıma dayalı sanayi”, “ileri teknolojiler ve bilişim”, “yenilenebilir ”, “” ve “lojistik” 2009-2013 Bölgesel Gelişme Planı’nın öne çıkan yatırım alanları olarak tespit edildi. Kapıları tek tek çalınacak HANGİ sektörün hangi ülkeye tavsiye edileceği de kararlaştırıldı. Çinlilere organik tarımda, Araplara lojistikte, ’ye de enerjide Ege’nin adres gösterileceği belirtildi. İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, desteğiyle hazırlık yaptıklarını açıkladı. Can, “Yabancıları davet edeceğiz, ayrıca biz de gidip kapılarını tek tek çalacağız” dedi.
581550
Doğu Karadeniz yağışın etkisinde
HAVA SICAKLIĞI: Kuzeydoğu kesimlerde yağışla birlikte ila derece azalacak, batı bölgelerimizde ila derece artacak. RÜZGAR: Genellikle kuzeyli, zamanla Akdeniz kıyıları ile güneydoğu kesimlerde batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI: Ülkemizin kuzeydoğu kesimlerinde aralıklarla görülecek sağanak yağışların; Doğu Karadeniz (Giresun, Trabzon, Rize, Hopa, Artvin, Gümüşhane, Bayburt) ile Ordu çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (sel, su baskını, taşkın, heyelan v.s.) ilgililerin ve vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.
581288
Ara eleman açığı yabancıyla aşılacak
İBRAHİM KAHVECİ Ara eleman açığı yabancıyla aşılacak Kat sayı eşitsizliği nedeniyle artan ara eleman açığına kısa vadeli çözüm yabancı işçilerle sağlanacak. Çalışma Bakanlığı, yabancıların çalışma izniyle ilgili 7-8 ayda sonuçlanan başvuruları bir ayda cevaplayacak ANKARA Katsayı adaletsizliği nedeniyle meslek liselerinin gözden düşmesi ve yeterli sayıda nitelikli eleman yetişmesi, sanayicileri yurtdışından işçi bulmaya yönlendirdi. Ancak yabancı işçilerin çalışma izninin 7-8 ay gibi uzun bir süre alması üreticileri sıkıntıya sokunca Çalışma Bakanlığı devreye girdi. Yerli işçiye göre daha düşük ücret aldığı için de tercih edilen yabancı işçilerin çalışma izni artık ay gibi kısa bir sürede alınabilecek. Başbakanlık Müsteşarlığı döneminden bu yana bürokratik işlemleri en aza indirmek için çalışma yapan Ömer Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduktan sonra bu konuda kendi bakanlığında bir model oluşturmaya başladı. Göreve gelir gelmez tüm bürokratlarına nasıl çalışmaları gerektiğini saatler süren toplantılarla anlatan Dinçer, bakanlık personeline “Tüm vatandaşlarımız bizim bakanlığımızdan güler yüzlü ayrılmalı, aksi takdirde başarılı olduğumuz söyleyemeyiz” ikazında bulundu. BÜROKRASİ YATIRIMA ENGEL Dinçer, bürokratik işlemlerin azaltılmasıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığındaki ilk çalışmayı da yabancıların çalışma izinleri konusunda başlattı. Yabancıların çalışma izniyle ilgili işlemler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın en çok eleştirilen uygulamaları arasında yer alıyordu. Pek çok yabancı yatırımcı, Türkiye'de yapılması planlanan yatırımların önündeki en büyük mani olarak buradaki bürokratik işlemlerde görüyor ve bazı durumlarda yatırım yapmaktan vazgeçiyordu. Ömer Dinçer, bu konudaki sıkıntıların ortadan kaldırılması amacıyla göreve gelir gelmez konusunda uzman bir akademisyenin başkanlığında komisyon kurularak bu meselenin masaya yatırılmasını istedi. Kurulan komisyon, çalışmalarını tamamlayarak Bakan Dinçer'e bir rapor sundu. BEN DE TAKİBİNİ YAPACAĞIM Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, yaptığı açıklamada, amaçlarının bakanlığın her biriminde bürokrasiden kaynaklanan engelleri en aza indirmek olduğunu vurguladı. Bakanlık bünyesinde bu anlayışa uygun bir model geliştirme çabasında olduklarını anlatan Dinçer, bu konudaki çalışmalara yabancılara çalışma izni verilmesinden başladıklarını söyledi. Dinçer, “Kanun bize izinlerle ilgili ay süre vermesine rağmen, aldığımız önlemlerle çalışma izni talebinde bulunan başvuru sahibine olumlu ya da olumsuz cevap ay içinde verilecek” dedi. Şube müdürlerine yetki Yabancıların Çalışma İzinleri Daire Başkanlığı bünyesinde bulunan üç daire başkanı sayısı bire indirildi ve işlemlerin tek elden yapılması sağlandı. Sektörler itibarıyla yetersiz olan şube müdürü sayısı 4'ten 6'ya çıkarıldı. İşlemlerin ilk başvuru noktasında bitirilmesi amacıyla şube müdürlerine yetki devri yapıldı. Daha önce genel müdür yardımcısında bulunan izin verme ya da reddetme yetkisi şube müdürüne verildi. Başvuru evrakının bakanlığa giriş ve çıkış süreleri asgari seviyeye çekildi. Yabancıların çalışma izni işlemlerinin taahhüt edilen ortalama sürelerde bitirilebilmesi için yeterli ve nitelikli personel tahsis edildi. Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğe uyumun sağlanması amacıyla yönetmeliklerde işlemlerin basitleştirilmesi ve hızlandırılmasına yönelik değişiklik çalışması ve izinlerin standart bir şekilde objektif kriterlere göre verilmesi ve personel inisiyatifinin en aza indirilmesi yolunda düzenleme çalışmalarına başlandı. Mevcut personelin daha verimli olabilmesi amacıyla çok sıkışık olan çalışma ortamlarının iyileştirilmesi amacıyla yer ve oda tahsisi yapıldı. Çalışma izni düzenlenecek olan ve harç ödemesi beklenen başvurulara ait ödeme bilgisinin ilgililere bakanlığın internet sayfası üzerinden duyurulmasına başlandı. 24.09.2009 EKONOMİ
581696
Ev sahipleri tok satıcı gibi davranıyor
Ev sahipleri tok satıcı gibi davranıyor 24 Eylül 2009 Perşembe, 10:48 Ancak kriz döneminde fiyatı yüzde 25 düşmesine rağmen alıcı bulamayan gayrimenkuller, son dönemlerde değerinin üzerinde bir fiyattan satışa çıkarılıyor. Zaman gazetesinin haberine göre, İzmir Balçova semtinde 130 metrekare oda bir salon daireye 160 bin lira isteniyor. Emlakçılara göre bu dairenin fiyatı normal şartlarda 130-140 bin lira civarında olması gerekiyor. Ev sahibi A.E. ise "Acelem yok. Nasıl olsa fiyatlar artıyor. Niye ucuza satayım?" açıklamasında bulunuyor. Emlakçılara göre tok satıcı olan ev sahipleri konut fiyatlarını da yükseltiyor. Konut sahipleri, başka daireyi emsal göstererek kendi dairesine değer biçiyor. Hak-Er Emlak'ın sahibi Ramazan Erkan, değerinin üzerinde fiyat talep edenlerin bulunduğuna dikkat çekerek, "Tok satıcıların aşırı fiyat talep etmeleri piyasayı da tıkıyor. Normal fiyatın 20-30 bin lira üzerinde fiyat isteyenler var. Bu kişilerin dairelerini fiyat uçuk olduğu için müşteriye bile gösteremiyoruz." diyor. Konut fiyatlarının son günlerde 10-15 bin lira arttığını belirten Ramazan Erkan, bayram sonrasında piyasanın daha da canlanacağına inanıyor. Kredi kullanacaklara farklı bankalarla pazarlık yapmayı öneren Erkan şunları söylüyor: "Siz her yerden fiyat alın, en son bize gelin diyen bankalar var. Kredi alanlar birkaç bankadan fiyat alsınlar. Sonra 'bak bu banka bunu verdi, sen ne vereceksin' diyerek pazarlık yaparlarsa daha uygun şartlarda kredi alabilirler." İzmir Ticaret Odası Gayrimenkul Faaliyetleri Komitesi Başkanı Ahmet Haluk Şamlı tüketicilerin kredi faizlerinin düşmesinden psikolojik olarak etkilendiğini ve piyasada bir kıpırdanmanın başladığını söyledi. Şamlı, faizlerin biraz daha düşmesi ve kredi alma koşullarının biraz daha kolaylaşmasıyla bu piyasadaki kıpırdanmanın canlanmaya dönüşeceğini ifade etti. Kredi alma sürecinde banka ile tüketici arasında bir anlamda 'serbest piyasa ekonomisinin' yaşandığını, faiz oranı ve masraflarda pazarlık yapılabildiğini ifade eden Şamlı, "Geçtiğimiz günlerde bir müşterimiz bir bankadan 1,19 faiz oranıyla kredi başvurusunda bulundu, yapılan pazarlık sonucu bu oran 1,10'a çekildi. Bu indirim 100 bin lira için 4-5 bin lira fark demek." dedi. Emlakçılara göre konut kredi faizlerini düşüren bankalar masrafları artırdı. 100 bin lira kredi için bin lira masraf isteyen banka bulunuyor. Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Yönetim Kurulu üyesi İbrahim Sarıhan, bankaların tüketicinin gözünü boyadığını söylüyor. Piyasanın canlanmasının bankaların faiz oranlarıyla paralel olacağını belirten Sarıhan, "Bankalar konut kredisi faizlerini düşürdü, ancak kredi masraflarını artırdı. Rakamsal olarak görülen düşüş reelde yaşanmıyor. Yüzde 0,99 denilen faiz oranı alınan masraflarla yüzde 1,27'ye çıkıyor. Gerçekte indirim gibi görünse de vatandaşın cebine yansımıyor. Orta gelir grubu da bu oranlarda kredi kullanmıyor." diye konuşuyor.
582798
Galatasaray Kulübü'nden yalanlama geldi
Kulübü'nden yalanlama geldiİSTANBUL (A.A) Kulübü, başkan ’ın, kulübün eski başkanı ’dan maddi destek isteğinde bulunduğu yönünde çıkan haberi yalanladı Kulübü’nden yapılan açıklamada, Galatasaray Kulübü eski başkanlarından ’ın, başkanlığı döneminde kulübe sayısız maddi ve manevi katkılarda bulunduğu ifade edilerek, "Bu dönemde de önemli manevi katkılarda bulunmaya devam etmektedir. Ancak, bahsedildiği gibi Galatasaray Kulübü Başkanı sayın Özhan Canaydın’dan kulüp adına herhangi bir maddi destek talebinde bulunmamış, dolayısıyla da kulüple Canaydın arasında herhangi bir para alışverişi gerçekleşmemiştir" denildi.
581061
Borçka'da Kameni Deresi taştı, Hopa-Borçka karayolu ulaşıma kapatıldı
Yolun hasar gördüğünü ve şiddetli yağışın devam ettiğini belirten polis ekipleri, sürücülerden dönmelerini istiyor. Buna rağmen devam eden sürücülerin kara yolunun Cankurtaran mevkiindeki nolu köprüden Borçka istikametine geçişlerine güvenlik güçlerince izin verilmiyor. Şiddetli yağışın devam ettiği bölgede, yoldan yalnızca kurtarma araçları ve iş makinelerinin geçişine izin veriliyor.
581885
İshakpaşa Sarayı'nın restorasyonu tamamlandı
Ağrı Kültür ve Turizm Müdürü Muhsin Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık yıldır restorasyon çalışmasının yürütüldüğü tarihi sarayda son aşamaya geldiklerini söyledi. Muhsin Bulut, yıllık çalışma sonucunda İshakpaşa Sarayı'nın bazı duvarların güçlendirildiğini, sarayın kar ve yağmur sularından korunması amacıyla çatısının yapıldığını belirtti. Bulut, restorasyon sırasında tarihi sarayın dokusunun bozulmadığını, her şeyin orijinaline uygun yapıldığını kaydederek, "Geçen hafta restorasyon çalışmaları tamamlandı ve geçici kabulü yaptık. Sarayın iş bitim teslimi ise bilirkişilerle beraber ekim ayının ikinci haftasında gerçekleştirilecek. Tarihi sarayımızı şimdiden yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açtık. Bu çalışmalardan sonra ziyaretçi sayısının artarak devam edeceğini umuyoruz" dedi.
581833
Özkök'ün, Dan Brown'lı inanç sorgusu
Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde Dan Brown'un Da Vinci'nin Şifresi kitabıyla ilgili bir iddiayı gündeme taşıdı. İddia'nın sahibi Newsweek dergisinde bir makale, iddia ise "Hıristiyanlık, Müslümanlığa yaklaşıyor!" Ertuğrul Özkök'ün yazısı GEÇEN gün Newsweek Dergisi’nde, Dan Brown’ın yeni kitabı ile ilgili bir makale okudum. Ben hiç okumamıştım, meğer Dan Brown’ın “Da Vinci Şifresi” kitabı ile ilgili çok ilginç bir tez varmış. Bu teze göre, “Da Vinci Şifresi” kitabı, inanış olarak, Hıristiyanlığı Müslümanlığa yaklaştırmış. Yazar kitabında, Hz. İsa’nın evlendiğini, bir çocuğu olduğunu ve ailesinin bugün de devam ettiği tezini çok başarılı bir şekilde işledi. Böylece Hz. İsa’yı, tanrısal bir varlık olmaktan çıkarıp, insanlar katına indirerek, bir anlamda onu Hz. Muhammed’inkine benzer bir kutsallık noktasına çekti. Bu da “peygamber” anlayışında, Hıristiyanlığı Müslümanlığa yaklaştırdı. Hıristiyan düşünürlerin bu teze ne diyeceğini bilemem. Bu tezin doğruluğuna evet demek, Dan Brown’ın romanına olağanüstü bir kudret atfetmek anlamına gelmez mi? Şurası bir gerçek. “Da Vinci Şifresi” kitabı, Hıristiyanlık içinde çok köklü bir tartışmanın fitilini yaktı. Bu bakımdan, belki de yeryüzünde hiçbir romanın yaratamadığı etkiyi yarattı. Acaba neden böyle oldu? Bunda yazarın hakikaten çok etkileyici ve cazip anlatım biçiminin elbette etkisi var. Bu da kitabı basit bir roman, cazip bir komplo teorisi olmakla bırakmayıp, aynı ölçüde cazip bir teze dönüştürüyor. Ancak bu büyük tartışmayı sadece yazarın üslup kudreti ve komplo teorisinin cazibesi ile açıklamak mümkün mü? Ben biraz daha cesur bir adım atarak şu soruyu somak istiyorum. Acaba, bunda tektanrılı dinlerin, “efsane” tarafında bazı noktalarda pamuk ipliğine bağlı zayıf noktalar bulunmasının da etkisi olabilir mi? Bakın ne kadar basit bir varsayım, koskoca bir dinin temel taşlarını nasıl sarsabiliyor. Yazarın yaptığı, daha önce Kazancakis’in yaptığı çok basit bir önermeyi ortaya atmaktan ibaret. İsa evlenmiş ve bir çocuğu olmuş. Önümüzdeki günlerde ünlü İngiliz dinbilimci Karen Armstrong’un yeni bir kitabı yayımlanıyor. Bu kitap, son yıl içinde Batı’da başlayan ve giderek tırmanan “inanç” tartışmasında yeni bir bölümü açmaya aday görünüyor. Dawkins’in Türkçeye de çevrilen “Tanrı Yanılgısı” kitabı kadar büyük etki yarattı ki, şimdi bu kitaba karşı güçlü savunma kitapları yayımlanıyor. Ama savunma amaçlı kitaplar bu tartışmayı bastırmak bir tarafa daha da tırmandırıyor. Bir yandan inancın bütün dünyadaki etkisinin arttığı gerçeğini yaşıyoruz. İngiltere’nin sosyalist gelenekten gelen eski başbakanı Tony Blair, geçen pazar Vatikan’ın gazetesi Osservatore Romano’da Katolikliğe geçişinin hikâyesini ve nasıl güçlü bir inanca sahip olduğunu çarpıcı şekilde anlattı. Ama bir taraftan da, tektanrılı dinlerin dayandığı “hikâyenin” ne kadar kolayca sarsılabileceğinin örneklerini yaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki yıllarda insanlık şu soruları daha güçlü ve cesur şekilde sormaya başlayacak. İnanç nedir? Gerçekte, Allah’a mı inanıyoruz, yoksa peygamberlere mi? Din nedir? Allah’ın inanç sistemi mi, yoksa peygamberlerin mi? Ve tabii ki “vahiy” nedir? Allah’ın kelamı mı, yoksa peygamberlerin mi? Bu üç soru, belki önümüzdeki 5-10 yıl değil, ama 30-40 yıl sonrasında inanç sistemlerinin yepyeni bir hal almasına yol açabilir. Müslümanlık şimdilik bu tartışmanın dışında kalabilmeyi başarmış gibi görünüyor. Bunda İslam’ın tartışmayı önleyici çok güçlü bir sisteminin bulunmasının etkisi büyük. Ama şu da var. Hz. Muhammed’in, insani varlık olarak sağlam biçimde yeryüzüne basması, en azından Müslümanlığın dayandığı “hikâyeyi” daha sağlam kılıyor. Peki bu sonsuza kadar böyle devam edebilir mi? Bilmiyorum. Tabii bilmemem şu soruyu sormama da mani olmuyor: Acaba, Elif Şafak’ın “Aşk” romanının bu kadar büyük bir satışa ulaşmasının, bu kadar büyük bir etki yaratmasının sebebi nedir? Kitabı okuyan birçok insan, inançlarının daha kuvvetlendiğini söylüyor. Evet ama, inanç hangi inançtır? Bulunmuş bir inanç mı, yoksa aranan bir inanç mı? Hürriyet 2009-09-24 12:57:05 Hristiyan büyükleri Allah birdir demeye başladı. Yakında hristiyanlık ve islamiyet dinsizliğe karşı birleşecekler. Not: Arkadaşların bahsettiği hadisler mecazidir. Tefsire hatta tabire muhtaçtırlar. kerim harman 2009-09-24 12:50:24 Kendisi islam veya herhangi bir dinle meşgul olmuş mu acaba? Acaba kendisi bu konularda birşey bilmiyor diye başkalarınıda cahil mi zannediyor?. Ben cemaat içine girdigim zaman bu soruları bize daha bilinçli olmak adına sordular ve bizim düşünmemizi istediler.Ve bizde bu sorular üzerine kafa yorarak daha bilinçli inancımızı daha bilerek yaşama fırsatını bulduk.Senin kötüledigin düşman olarak gördügün bu insanlar senin 40 50 sene sonrasına bekledigin cevapları şimdiden vermişler Hakan Özdemir 2009-09-24 12:41:53 Harun Yahya baris zengin 2009-09-24 12:18:22 Tüm dünyada dine özellikle İslam'a büyük yöneliş var. Hz.İsa gelecek, Kuran hande yılmaz 2009-09-24 11:57:19 Hz İsa(as) evlemedi cocuguda olmadı en azından Kuran'da böle bişey bildirilmemiş.Allah katımıza yükselttik diyor Kuran'da Hz İsa(as) için yani öldürmediler diyor onu.Hadislere baktıgımızda da ahir zamanda gelecegini görüyoruz.Hz Mehdi(as) ile beraber dünyayı yönetecek. Haçı kıracak domuzu deccali öldürecek diyor hadislerde Hz İsa(as) için.Hıristiyanları Müslüman yapacak yani asıllarına geri döndürecek. Yılmaz Keskinalp 2009-09-24 11:30:22 Tam ahirzaman'ı yaşıyoruz, Hz. isa gelecek herkes Uzayda bile Hz. isa'nın resmini görmeye başladı. Hz. Mehdi gelecek şimdi herkes Mehdiyi konuşuyor geldi gelecek diye.Tamda hadislerde tarif edilidiği gibi. Evet altınçağ yaklaşıyor, bereketin, huzurun, sevginin, barış'ın doya doya yaşanacağı zaman geliyor hasan çat 2009-09-24 11:28:20 Kuran'a göre Hz. İsa babasız doğmuştur. Bu yazarın yaptığı büyük gaf. Kim demiş Hz. isanın evli oluşu Müslümanlığa yakın bişidir diye. Yahu, medyatik olacam diye. Dikkatleri üzerime çekecem diye. Kuran'daki surelerden habersiz adamların, bilerek Müslümanlığa atıf yapıp da pirim yapmaları, sadece okuyucuların kafasını karıştırıyor. Kabe ziyeretlri falan. Bırakın bu işleri ya. Ali Erdogan 2009-09-24 11:12:07 İçinde bulunduğumuz yüzyıl çok kutlu bir döneme işaret etmektedir. Hz İsa ve Hz Mehdi çok yakın bir zamanda gelecek ve tüm dünyada Kuran ahlakının hakim olmasını sağlayacaklardır. bu konuda Peygamber Efendimizin yüzlerce hadisi var. Gelece 10 yıl çok güzel olacak Altınçağ başlıyor Deniz Kaan 2009-09-24 11:02:32 Bütün dünya da ona iman edecek ve Hz. İsa ile beraber bütün dünya Müslüman olacak. Allah bu duruma dünyayı hazırlıyor.Giderek Allah inancı artıyor maşallah. burak tezel 2009-09-24 10:57:54 yazık böyle ünlü (!) ünivesite bitirmiş okumuş yazmış bir yazar1400 yıl önce yaşamış ümmi okuma yazması olmayan )bir insanın kendiliğinden 1400 yıldır peşiden sürükleyen bir hikaye uydurduğuna inanması yani islamı öyle anlaması ne acınası bir durum. halbuki daha sonra ne hatiblerin çıktığını, kolay olsaydı zamanımızda nice firavunlaşmış bilginlerin fırsatı kaçırmayacaklarını nasılda akıledememiş ünlü yazar bu kadar kolay olsaydı insanlar savaşırmıdı hiç? kurarlardı bir din yaprlardı bir bina olurdu Haydar Karakuş 2009-09-24 10:37:22 Geçen yıl bir yazısında bunu anlatmıştı. Darwşn demek Allahsızlık demektir. Özkök hala bir yana bir bu yana ne yapacağına kara veremiyor, bir evrimi savunuyor bir umreye gidiyor, bu yazıda kendi içindeki ikilemi çok iyi anlatmış. Aslına bakarsanız herşey çok açık, Allah var, son din İslam ve Hz.Muhammed onun son peygamberi, ama bunları kabul edebilmek için patronlarını aşması gerek. yazık ama hakkaten üzülüyorum ben bunun durumuna. modern müslüman
581798
Güneydoğulu ihracatçıların yüzünü, Irak ve Suriye güldürdü
AA muhabirinin Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) verilerinden derlediği bilgiye göre, bölgenin ihracatı Ocak-Ağustos 2009 döneminde milyar 446 milyon 949 bin dolar olarak gerçekleşti. Bölgenin Ocak-Ağustos 2009 dönemi ihracat girdisi olan milyar 446 milyon 949 bin doların 943 milyon 226 bin doları komşu ülkeler Irak ve Suriye'ye yapılan ihracatla kazanıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesinden geçen ayda gerçekleştirilen ihracatın yüzde 39'u Irak ve Suriye'ye yapıldı. Bu dönemde bölge illerinden Irak ve Suriye'ye yapılan ihracat, Avrupa Birliği (AB) üyesi 26 ülkeye yapılan ihracatın katına yaklaştı. Ocak-Ağustos 2009 döneminde Irak ve Suriye'ye toplam 943 milyon 226 bin dolarlık ihracat yapılırken, AB üyesi 26 ülkeye yapılan ihracatı 501 milyon 866 bin dolarda kaldı. Küresel krizden diğer ülkelere oranla daha az etkilenen ülkeler olan Irak ve Suriye'ye gerçekleştirilen satımlar, küresel kriz sürecinde bölge ihracatının korunmasına önemli katkı yaptı. Bu arada, Ocak-Ağustos 2009 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre bölge ihracatı yüzde 2, AB üyesi ülkelere ihracat yüzde 21 azalırken, Irak ve Suriye'ye yapılan ihracat yüzde 21 artış gösterdi. -''KALKAN OLDULAR''- GAİB Başkanlar Kurulu Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, komşuları Irak ve Suriye'ye ihracatlarının giderek arttığını, bundan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. ''Komşularımız Irak ve Suriye küresel krizden etkilenmeme çabamız sırasında ihracatımızı korumamızı sağlayan birer kalkan oldular'' diyen Çıkmaz, yıllardır her platformda komşulara ihracatın önemini vurguladıklarını, komşularla ticaret yapmaya önem verdiklerini, küresel kriz sürecinde bunun faydasını gördüklerini ifade etti. Çıkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Irak ve Suriye hemen yanı başımızda yer alan ülkeler. Bu ülkelerin halklarıyla her alanda geçmişi çok eskilere dayanan ilişkilerimiz var. İyi ilişkilerin yanı sıra bu ülkelerin ihtiyaçlarının tümünü bölgemizden karşılama imkanına sahibiz.'' Irak ve Suriye'de yıllardır görüştüğümüz, müşteri olmaktan ziyade dostlarımız olarak gördüğümüz iş adamları var. Uluslararası Irak Fuarı'nın Irak dışında ilk kez Türkiye'de ve Gaziantep'te düzenlenmesi elbette bir rastlantı değil.'' Bir pazarı diğer bir pazara tercih etme yanlışlığına düşmediklerini, yıllardır dünyadaki tüm ilkelere ihracat yapma çabası sergilediklerini ifade eden Çıkmaz, Türkiye'nin ihracatının ciddi erozyona uğradığı küresel kriz sürecinde de ihracatlarını koruyarak önemli bir başarı ortaya koyduklarını sözlerine ekledi.
582528
Ona hala aşığım!
Ona hala aşığım! GÜNAYDIN Giriş Saati Güncelleme Geçtiğimiz şubat ayında sevgilisi Rihanna'yı döven Chris Brown, yaşadığı talihsiz olayla ilgili ilk kez People dergisine konuştu. Çok pişman olduğunu söyleyen Brown ekledi: Utanıyorum! Bir davette yanyana mutluluk pozları vermişlerdi. Ancak bu pozdan tam sekiz saat sonra büyük bir tartışma yaşandı ve Chris Brown, "Hayatımın en büyük hatası" dediği olaya sebep oldu. Rihanna'yı döven Brown, olay sonrası hem sevgilisini kaybetti hem de hayranlarını üzdü. Olayla ilgili konuşmak istemeyen ünlü şarkıcı, suskunluğunu People dergisine bozdu ve yaşananları anlattı. İşte dayak olayının perde arkası: ONA HALA AŞIĞIM! Brown, "Grammy Ödülleri öncesindeki partide çok mutluyduk. Her şey yolundaydı. Partiden birlikte çıktık ve arabaya gittik. Arabada yaşadığımız kavganın sebebini hiçbir zaman söylemeyeceğim çünkü bunu Rihanna'ya borçluyum. Ama tartışma sonucunda çok sinirlendiğimi söyleyebilirim. Yaptığım şeyin hiçbir mazereti yok. Yaptıklarımdan dolayı kendimden utanıyorum. Olayları anneme anlattığımda da çok üzüldü çünkü zamanında kendisi de ikinci eşi tarafından şiddete maruz kalmıştı. Bu olay sonrasında Rihanna'yla ayrıldık. İşin en zoru ondan uzak kalmak çünkü beş yıldır birlikteydik ve onu bu dünyadaki herkesten daha iyi tanıyorum. Ona hala çok aşığım ve ona olan aşkım hiç bitmeyecek. İlişkimiz bu dayak olayı öncesinde çok güzeldi. Çok neşeli ve eğlenceli bir çifttik. Her şeyi birlikte yapardık. Rihanna ile 15 yaşındayken tanıştım, onunla aşkın ötesinde bir bağımız var. Rihanna'dan önce hiçbir kız arkadaşıma el kaldırmadım. Medyada benim hep şiddete meyilli biri olduğuma dair haberler çıkıyor ama ben böyle biri değilim. Bana verilen cezaya saygı duyuyorum. Kanunlar haklıdır." dedi. RİHANNA'YA BİR ÖZÜR ŞARKISI YAPTIM Brown sözlerine şöyle devam etti: "Ben küçükken üvey babam annemi dövdüğü için 'İleride asla böyle biri olmayacağım' derdim. Bundan sonraki hiçbir kız arkadaşıma el kaldırmayacağım. Bu konuda terapi görüyorum. Rihanna'nın yüzü yaralı fotoğrafını gördüğümde çok üzüldüm ve an ne yaptığımı daha iyi anladım. Bugüne kadar Rihanna'dan defalarca özür diledim ve hatta ona 'Changed Man' adlı bir şarkı bile yazdım. Bu olaydan kısa bir süre sonra şarkıyı ona verdim. Olaydan sonra önce Rihanna'yı sonra kariyerimi düşündüm. Onun iyi olmasını her şeyden çok istiyordum. Aramızda hala derin bir bağ var ama ilişkimizi duraklattığımızı söyleyebilirim. Rihanna'nın az da olsa beni affettiğini biliyorum ve bu omzumdaki ağır yükü hafifletiyor."
581160
Okullar bugün açılıyor
2009-2010 öğretim yılı bugün başlıyor. Yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bin öğretmen ders başı yapacak. Öğrenciler üç süren yaz tatilinin ardından bugün 18 Haziran 2010'a kadar sürecek yeni öğretim yılı maratonuna başlayacak. Okul öncesinde bu yıl 32 ilde zorunlu eğitime geçiliyor. Amasya, Trabzon, Burdur, Rize, Nevşehir, Yalova, Kırklareli, Isparta, Çanakkale, Muğla, Karaman, Kırşehir, Bilecik, Tunceli, Düzce, Giresun, Edirne, Kilis, Bartın, Uşak, Karabük, Bolu, Artvin, Eskişehir, Ardahan, Kırıkkale, Çankırı, Sinop, Gümüşhane, Bayburt, Kütahya ve Samsun'da yaş grubundaki tüm çocuklar "okullu" olacak. Türkiye genelinde 1204 anaokulu, ilköğretim okullarında 40 bine yakın ana sınıfı bulunuyor. Okul öncesi eğitimden 800 bin civarında çocuk yararlanıyor. İlköğretime bu yıl milyon 307 bin çocuk kaydoldu. Okula yeni başlayan çocuklar geçen hafta okula alışabilmeleri amacıyla "uyum programı"na alındı. Türkiye'de 32 bin 662 ilköğretim okulunda 10 milyon 428 bin çocuk okuyor. Bu okullarda 428 bin öğretmen görev yapıyor. Genel ortaöğretimde bin 53 genel lisede milyon 272 bin öğrenci öğrenim görüyor. Mesleki ve teknik ortaöğretimde de bin 622 lisede milyon 565 bin öğrenci okuyor. Ders kitapları sıralarda hazır İlköğretim ve lise öğrencileri ile öğretmenlere, yarın 2009-2010 -öğretim yılı başlarken toplam 183 milyon 400 bin adet ücretsiz dağıtılacak. Ders kitaplarıyla birlikte Ulaştırma Bakanlığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan "Güvenli Kullanımı İçin Tavsiyeler" isimli kitapçık da verilerek, öğrenciler internetin yanlış kullanımı konusunda uyarılacak. 2009-2010 -öğretim yılından itibaren ise Açık İlköğretim ve Açık Lise kitapları ile özel azınlık okullarının ders kitaplarının da ücretsiz verilmeye başlanacak. Bu arada, ders kitaplarının yanı sıra tüm ilköğretim öğrencilerine "Güvenli Kullanımı İçin Tavsiyeler" isimli kitapçık da dağıtılacak. Sınav takvimi Bu öğretim yılının sonlarına doğru üniversiteye girişte getirilen yeni sistem de uygulanmaya başlanacak. İki aşamadan oluşan sınavın ilki (Yükseköğretime Geçiş Sınavı-YGS) 2010 Nisan, ikinci aşaması (Lisans Yerleştirme Sınavları-LYS) da 2010 Haziran ayında gerçekleştirilecek. YGS'ye tüm adaylar katılacak. YGS'de adaylara Türkçe, Temel Matematik, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinde 40'ar olmak üzere 160 soru yöneltilecek, 160 dakika süre verilecek. Haziran'ın ikinci yarısında gerçekleştirilecek LYS de Matematik, Fen Bilimleri, Edebiyat ve Coğrafya, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil alanlarında yapılacak. Birinci sınavı başaran adaylar LYS'de tercih edecekleri alanlarda sınavlara girecek. 2009-2010 öğretim yılının ilk yarısı 22 Ocak 2010 günü sona erecek. Öğrenciler, Şubata kadar yapacak. İkinci yarıyıl Şubatta başlayacak ve 18 Haziran'da sona erecek. İSTANBUL'DA ALINAN ÖNLEMLER Trafik sorununun en yoğun yaşandığı il olan İstanbul çeşitli önlemler alındı. İşte önlemler: Toplu taşıma araçları 06.00-13.00 saatleri arasında ücretsiz olacak. Otobüs seferleri artırılacak. İSPARK'a ait park yerleri ücretsiz olacak. Taksim-Ayazağa metrosu seferleri 06.00-21.00 saatleri arasında yapılacak. Yaklaşık bin polis görev alacak.
582218
14:53 Linç kamera kayıtlarında
büyük halleri için üzerine tıklayın hep yanınızda kamera kayıtlarındaÖmer ERDEM-İSTANBUL, (DHA) ’de kavga ettikleri şahsa benzeyen bir kişiyi öldüresiye döven zanlıların girişimi güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. sahilindeki dolmuş duraklarında iki gün önce meydana gelen olayda, Yalçın Başkara ve İbrahim Madenoğlu tanımadıkları iki kişiyle kavga etti. Saat 02,30 sıralarında meydana gelen olayın ardından mahallelerine dönen iki arkadaş burada arkadaşlarını da toplayıp tekrar olay yerine geldi. Kavga ettikleri meydanda 40 yaşındaki Eyüp Yayla’yı gören iki arkadaş onu kavga ettikleri şahsa benzetti. Sabıkalı olduğu belirlenen Eyüp Yayla’yı kolundan tutan saldırganlar çekiştirerek kuytu bir yere götürdü. Güvenlik kamerasının saniye saniye görüntülediği olayda yedi kişi oldukları belirlenen zanlılardan birisi de yol kenarındaki şişeyi alarak diğer arkadaşlarının yanına gitti. Hiçbir suçu olmayan ve görüntülerden alkollü olduğu anlaşılan Eyüp Yayla, kendisine saldıran zanlıların darbeleriyle yere yığılırken, gözü dönmüş zanlılar yerdeki talihsiz adamı öldüresiye dövdü. Kavgayı gören çevredeki esnaflar olay yerine koşarken, zanlılar kendilerine müdahale eden esnafı da tehdit ederek olay yerinden kaçtı. Ağır yaralı olarak ve Araştırma Hastanesi kaldırılan Eyüp Yayla burada hayatını kaybederken polis zanlıları yakalamak için çalışma başlattı. Yapılan çalışma kapsamında aynı gün polis kontrol noktasına yakalanan ve sorgulaması yapılan Yalçın Başkara ve İbrahim Madenoğlu’nun izine ulaşıldı. Polis iki zanlıyı yapılan takip sonucu gözaltına alırken, şahısların ifadesi doğrultusunda olaya karışan, Mahmut Emre Yılmaz, Okan Selçuk, Gökhan Gül, İsmail Soner Sarı ve yaşı küçük olan M.K’da yakalandı. Yakalanan zanlılar Kadıköy İlçe Asayiş Şubesindeki sorgularının ardından bugün adliyeye sevk edildi. Şahısların yapılan ilk sorgulamalarında kavga olayına karıştıklarını kabul ettikleri öğrenilirken, hayatını kaybeden Eyüp Yayla’nın cesedinin adli tıpa gönderildiği belirtildi.
582882
'Türkiye krizin dibini gördü, çıkışa geçti'
Merkez Bankası eski başkanı Süreyya Serdengeçti, ekonomik krizin dibinin göründüğünü söyledi. Serdengeçti 2010 yılından itibaren konut fiyatları düşmeye başladığında krizden çıkış başlar." dedi. Serdengeçti, krizin hemen bitmeyeceğini ve etkisinin bir süre daha devam edeceğini kaydetti. Konya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen "Küresel Kriz ve Türkiye" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, ekonomik krizi değerlendirdi. Türkiye'nin ekonomik krizlere alışkın olduğunu, ancak böylesine bir krizle dünyanın ilk kez karşılaştığını belirten eski başkan Serdengeçti, "Bu kriz uzun ve derin. Bizim iç krizimize benzemez. Bu nedenle çıkış tarihini kimse bilemez. Ama bu krizin şeklini biliyoruz. Bir krizin girişi, orta yeri ve çıkışı vardır. Yaşanan krizin dibi göründü. 2010 yılından itibaren konut fiyatları düşmeye başladığında krizden çıkış başlar." dedi. Serdengeçti, krizden çıkışın göstergesi olarak ön şartların bulunduğunu ve bunlardan bazılarının Türkiye'de gerçekleştiğine işaret ederek, "Ancak, ön şartın yerine gelmesi krizden çıkış anlamına gelmez. Bizde de başlayan borsalardaki yükseliş, düşen emtia fiyatlarının yükselmesi ve altın fiyatlarının yükselmesi de bir göstergedir. Para piyasaları ve faizlerdeki düşüş de ön şartlar arasında yer alır. Ancak düşen konut fiyatları tekrar yükselirse, finansal piyasaların küçülmeden büyümeye dönmesi krizden çıkış noktasını gösterecektir." diye konuştu. Kriz sonrası için tedbirlerin önemli olduğunu dile getiren Serdengeçti, her krizin aynı zamanda ekonomik bir fırsat çıkardığını bildirdi. Eski başkan Süreyya Serdengeçti, kaynağı Türkiye olmayan kriz nedeniyle işsizlik oranlarının yüzde 9'dan yüzde 16'ya yükseldiğini belirterek şunları söyledi; "Her kriz aynı zamanda bir fırsattır. Krizden önce işler iyi giderken reformların aksatılmasından kaynaklanan bu imkanlar kriz anında reformların gerçekleştirilmesini de sağlar. Bu ise ekonomik bir fırsattır. 2001 krizi sonrası bankacılıkta yapılan düzenleme sayesinde bu kriz de bankaların daha sağlama görülmesini sağlamıştır."
581879
24 gündür kayıp babalarını arıyorlar
24 gündür kayıp babalarını arıyorlar ’da hafıza kaybı yaşayan 69 yaşındaki kişiden 24 gündür haber alınamıyor. Van’ın Abdurrahman ’nde yaşayan çocuk babası Abdulhadi Eskioba’nın (69) 35 yıllık eşi Zahide Eskioba, 24 gündür haber alamadığı eşini, Van ve ilçelerinde fotoğraflarını asarak aradıklarını belirtti. Zahide Eskioba, çocuğuyla toplam 25 kişi, katlı evlerinde yaşam mücadelesi verdiklerini belirtti. Eşinin kaybolması nedeniyle çocuklarının işe gitmediğini, her gün babalarını aramaya çıktıklarını ifade eden Zahide Eskioba, "Artık gücümüz kalmadı. Bakmadık yer bırakmadık. Allah rızası için yetkililerin bize yardım elini uzatmalarını istiyoruz" dedi. Babası Abdulhadi Eskioba’nın hafıza kaybı yaşadığını belirten Şaban Eskioba ise ve jandarmanın yanı sıra tüm köy ve ilçelerdeki muhtarlıklara bildirdik. Sokaklara afiş astık. Ölü veya diri babamızın bulunmasını istiyoruz. Bu bekleyiş bizi her geçen gün öldürüyor. Babamızı aradığımız için çalışamıyoruz. Devlet büyüklerimizin bize yardımcı olmasını istiyoruz" diye konuştu. 24 gündür haber alınamayan Eskioba’nın 4’ü erkek çocuğu, gelini ve 12 torunuyla birlikte yaşadığı öğrenildi.
581093
Ünlü İngiliz futbolcusu Tayland'da
Bangkok'taki Manchester United lokantasında basının karşısına çıkan Robson, Tayland Futbol Federasyonu ile yıllık anlaşma sağladıklarını belirtti. Tayland'a bilerek ve isteyerek geldiğini ifade eden İngiliz teknik adam, "Daha önceki hocayı tanıyorum, onun yerine geldim. Takım çok yetenekli oyunculardan oluşuyor. Çok fazla ayrıntıya girmeden 2-3 düzeltme yapıp takımı oturtmaya çalışacağız. Ben, İngiltere'ye geri gideceğim, daha sonra 18 ay garanti süre olmak üzere toplam yıllık sözleşme yapacağız. Oyuncular çok yetenekli ve çok istekliler. Bu beni mutlu ediyor, kendilerini oyuna gerçekten çok iyi veriyorlar. Umarım kendileriyle çalışmak çok zevkli olacak. Tayland Milli Takımı'nın diğer ülkelerle yaptığı maçların kasetlerini aldım ve beraberimde İngiltere'ye götüreceğim, orada izleyip bazı kararlar verebilirim ama şimdi takım kurgusundan genel olarak memnunum. Tayland'da çok sayıda Manchester United taraftarı olduğunu biliyorum. Manchester takımının burada elçisi olacağım, elbette bu futbol ateşi benim Tayland'da gelmemi etkiledi. Bu sebep benim görevi kabul etme sebeplerimden biridir" dedi. Robson, kendisi için düzenlenen etkinliğin ardından şehir turuna çıktı. Robson'un transferini değerlendiren İngiliz Dan Fatrekate, Manchester United'da uzun yıllar kaptanlık yapan Bryan Robson'un Tayland'da çok başarılı olacağına ve kariyerinin zirvesine ulaşacağına inandığını söyledi. Koyu bir Manchester taraftarı olduğunu söyleyen Taylandlı Paiboon Waikhuamdee ise Bryan Robson'un Tayland'a gelmesine çok sevindiğini, İngiliz teknik adamın Taylandlı futbolseverleri çok heyecanlandıracağını kaydetti. Önümüzdeki ay yıllık sözleşmeyi imzalayacak olan Bryan Robson'un yıllık milyon pound ücret alacağı öğrenildi. Dünya Kupası ve Asya Futbol Şampiyonası'na katılamayan Tayland Milli Takımı'nda Robson'un neler yapacağı merak konusu oldu. FIFA'nın futbol başarı sıralamasında 120. sıralardan sonra gelen Tayland'da takımlı bir lig bulunuyor.
581342
Gül işadamlarını dinledi
Gül işadamlarını dinledi Gül işadamlarını dinledi 24.09.2009 "Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'' nin açılış törenine katılmak üzere Cidde'ye giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suudi Arabistan Türk Konseyi Batı Bölge temsilcileri ve bazı Türk işadamlarını ayrı ayrı kabul etti. Gül'ün Cidde'de konakladığı El Hamra Sarayı'ndaki ilk kabulde, Suudi Arabistan Türk Konseyi Batı Bölgesi Başkanı Mehmet Öztürk, konseyin kuruluş amacı ve faaliyetleri hakkında sunum yaptı. Suudi Arabistan'ın batı bölgesindeki Cidde, Mekke ve Medine kentlerinde faaliyet yürüttüklerini anlatan Öztürk, ülkede yaşayan Türk vatandaşlarını sosyal ve ekonomik işbirliği için bir çatı altında buluşturmayı, Türk yatırımcılara Suudi Arabistan'a ilişkin destek, Suudi yatırımcılara da Türkiye'de destek vermeyi amaçladıklarını söyledi. Öztürk, bölgede ticaret yapan ve çalışan 600'ü aşkın üyeleri bulunduğunu belirterek, üyelerini özellikle yabancı yatırımcı ve çalışanları ilgilendiren mevzuat hakkında bilgilendirdiklerini, Suudi makamların proje duyurularını üyeleriyle paylaştıklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, sunum sonrası Türk işadamlarının özellikle sağlık, turizm ve dış ticaret faaliyetlerine ilişkin taleplerini dinledi.Gül işadamlarını dinledi
582864
Hristofyas: "Maraş Rum tarafına iade edilmeli"
Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, müzakerelerde ilerleme olmasına karşın bunun nihai çözüme yakın olduğuna dair iyimserlik yaratmadığını söyledi. Dimitris Hristofyas, Türkiye'nin 'ta "iyiniyet" olarak, kapalı Maraş'ı iade etmesi gerektiğini savundu. Rum radyosunun haberine göre, BM Genel Kurulu'nda konuşan Hristofyas, Türkiye'yi, "kamuoyu önündeki açıklamalarında müzakere sürecini desteklediğini söylemesine karşın gerçekte sorununa konfederal çözüm bulunmasını ileriye götürmekle", Türk tarafını ise, "Türkiye'ye dayanarak, BM'nin 'a ilişkin kararları dışına çıkaracak öneriler ve tezler ortaya koymakla" suçladı. "Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin ilgili kararlarında belirlenen siyasal eşitliğe dayalı iki kesimli ve iki toplumlu federal çözümle bağdaşması gerektiğini" ifade eden Hristofyas, "Türkiye'nin yapabileceği iyiniyet göstergesinin, kapalı Maraş'ın BM idaresine verilmesini ve 'yasal' sahiplerine iadesini öngören 550 sayılı BM kararının uygulanması olduğunu" savundu. Türkiye'nin, Rum yönetimiyle ilişkilerini "normalleştirmesi" gerektiğini de savunan Hristofyas, Türk askerininin 'taki varlığını "işgal" olarak niteledi ve "BM Güvenlik Konseyi üyesi bir ülkenin 35 yıl 'işgal' ordusunu BM ve üyesi bir başka ülkede barındırması çelişkidir" dedi. "Doğrudan müzakerelerde ilerleme sağlandığını, ancak bunun, sorununun nihai çözümüne yakın olunduğu biçiminde iyimserlik yaratmadığını" ileri süren Hristofyas, "Türk tarafının, 2. turda çözüme ulaştıracak revize edilmiş tezler ortaya koyacağına inanmak istediklerini" kaydetti.
581928
Amerika dışında yaşayanlar da varmış...
Ekran Timi’nin hedefi 12’den vuran tespitleri bu hafta da devam ediyor. Kimsenin görmediği, görse de umursamadığı konuları Ekran Timi kaçırmıyor. Tim üyeleri bayram demedi, seyran demedi televizyon başına dikilip kapkara ekrana baktı. Ara sıra açtıkları televizyonlarında ise gözlerine takılanları buraya yazdı. Anlayacağınız bizim Tim bayramda yatmış. Yazıyı zor kurtardık. Biliyorsunuz yakın tarihin en önemli olaylarından biri 11 Eylül saldırılarıdır. Bu saldırılardan sonra Hıristiyan dünyasının Müslümanlara bakışı değişti. Her Müslüman’ı terörist gibi gösteren paranoyanın ardından küçük de olsa özeleştiriler yapıldı. Medyanın büyük rol oynadığı korku kültürünü yenmek adına küçük bir adım olarak ekrana gelen ‘Aliens in Amerca’ CNBC-e’de gösteriliyor. Aliens in America üzerine bir değerlendirme… Korku kültürü demişken ‘polisin kuralsız davranmaya hakkı vardır’ mesajını veren dizideki sahne bize saçlarından sürüklenerek kaçırılıp tecavüz edilen kadını hatırlattı. ‘Arka sokaklar’da neler oluyor? Bir garip vaka C.G… İşin suyunu çıkarttılar diyoruz. Yenilen sucuk ekmekten, sucuğun yapıldığı danaya kadar haberleştirildi. Tim üyelerimiz merak etmiş ‘Acaba ağzı soğan, sarımsak kokuyor mu?’ diye. Cevval bir muhabir araştırsa da merakımızı köreltsek. İşte Ekran Timi’nin bu hafta yakaladıkları: Aliens in America için Teşekkürler… Geçenlerde CNBC-e’de bir dizi dikkatimi çekti. Aliens in America… Asosyal oğullarını hayata kazandırmak için öğrenci değişiminden medet uman bir Amerikalı ailenin bu öğrenci değişiminde beklentilerinden çok uzak bir misafirle karşılaşmaları ve ardından beraber yaşarken karşılaştıkları şaşırtıcı ve komik olayların anlatıldığı komedi türünde bir dizi. Lakin komedi dizisi deyip geçmemek gerek. En sahiyane eleştiriler, en sert dokunuşlar yine mizah adı altında yapılanlardır. Aliens in Amerika’da da aynen öyle. Dizide Amerika dışında hayat olmadığına bilinçaltında peşin peşin inanmış Amerikan ailesinin yanlarına yerleşen Pakistanlı gençle beraber yaşadıkları durumlarla dalga geçiliyor. Pakistanlı Raja’nın hayatlarına girmesiyle 11 Eylül sonrası sendromu yaşayan pek çok Amerikan ailesi gibi dizideki söz konusu ailemizde önce Raja’yı ilk olarak karşılarında gördüklerinde yaşadıkları büyük şokun ardından artçı şoklarla aynı sendromun tezahürlerini sık sık yaşamaya devam ediyorlar. Toplumsal önyargılar ve iletişim çağındaki iletişim yoksunluğuna ciddi ciddi eğilen dizinin bütün hikaye kurgusu hemen hemen bu tema üzerine. Ancak bu türden bildik filmlerin aksine Aliens in Amerika’da dizinin isminin tam da aksine Müslüman profili oldukça sempatik, zeki, çalışkan, dürüst, saf inanca sahip, özverili ve hümanist bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Şablonlarla edilgenleştirilmiş bizler için bu yepyeni anlayışın altında buzağı aramamak elbette hiçten değil. Ama söz konusu dizide bundan eser bulmak da öyle. Çünkü dizide yaşanan her olay sonrasında önyargılar küçük küçük de olsa parçalanıp dökülüyor her seferinde. Dizideki bütün olaylar neredeyse şaşırtıcı biçimde Amerikan aile yaşamını kutsamak yerine ciddi ciddi eleştiriyor, karşımıza bayağılaşmış, hatta kokuşmuş, ismi dışında bir aileyi asla hatırlatmayan bir yaşam biçimi ortaya koyarken buna karşılık Raja’nın hemen her konuda ortaya koyduğu kişilikli duruş adeta Amerikan yaşamının yüzüne bir tokat gibi iniyor. Hadi tokat demeyelim buna ama basbayağı bir had bildirme. Ailenin oğlu Justin’in içine kapanık kişiliğinin ardında gizli olan kötücül düşünceleri kendi hayatını tehlikeye atma pahasına üzerine alan Raja’nın tutumu başta ailenin oğlundan itibaren bütün aileyi etkiliyor. Hatta öyle ki bu “öteki” dünyadan gelen kara çocuk onlara sürekli hayata dair dersler veriyor. Ve bunu da sıkmadan, bunaltmadan birebir yaşamın içinden bizzat birlikte yaşadıkları hayatın içinde veriyor. Sıra dışı bir yapım, sıra dışı bir bakış açısı ve keyifle izlenen bir dizi. CNBC-e’nin yeni yayın döneminde sönük kalan dizilerinin arasında ışıldayan bir küçük yıldız. Belki diğer yayına soktuğu diziler kadar tanıtım yapmıyor ama programına alması ve bu cesareti göstermesi bile takdire şayan. CNBC-e’ye teşekkürler. Çünkü dünyanın sürekli sosyal, ekonomik ve dini nedenlerle kutuplara ayrıldığı günümüzde bizi birbirimize yaklaştıran nedenleri çoğaltmak gerek… Bunun için ortaya konan her çaba kutsal… İngilizce biliyorsanız ya da alt yazı okurum diyorsanız Çarşamba akşamları 20.30’da bu diziyi CNBC-e’de izleyebilirsiniz. C.G’nin ağzı soğan da kokuyor muydu? Artık midem kaldırmıyor… Evet, ortada vahşet, katliam, cinnet, cinayet gibi kelimelerle anılacak dehşete düşüren bir olay var. Bir genç kızı, bir genç erkek, filmlerde görüp de aklımızın almadığı bir şekilde hunharca katletti. Öldürdü. Sonra da kaçtı. Medya da“Allah” dedi ve işe koyuldu. 1, 2, 3, 10, 50, 100, 150, 197 gün derken C.G yakalandı. Film de burada koptu zaten. Bu zamana kadar güçlü bir ailenin katil zanlısı oğlunun “ne hikmetse” yakalanmamasının üzerine gidip yetkililere başbakanlık düzeyince baskı yaparak sürece olumlu yönde katkı yapanmedyamız, C.G polise teslim edilince deyiö yerindeyse sapıttı. Yarım yamalak bilgiler ışığında senaryolar yazdı. Televole kültürünü doğurup kendisiyle birlikte büyüten medyanın son oyunu da C.G’nin yediği sucuk ekmek oldu. Ana, ara, gece, sabah haberi demeden mikrofonu eline alan cevval muhabirler, soluğuBahçelievler yolunun üzerindeki dürümcünün önünde aldılar... Neden? C.G. teslim olurken avukat amcasından sucuk ekmek istemiş… Karnını doyurmuş ve öyle adalete teslim olmuş. Meslektaşımızın biridürümcünün önünde, "elindeki sucuk ekmekle" canlandırma yaparken aklıma, bu adam (muhabir meslektaşım) C.G’nin koluna girip, karakoldan, savcılığa oradan sağlık kontrolüne götüren polis memurlarına, “Efendim C.G’nin Avukatı sucuk ekmek yediğini söylüyor. Zanlının koluna siz girmiştiniz ve çok yakındınız. Ağzı soğan-sarımsak kokuyor muydu?” diye sorar mı diye geldi... Evet, biraz saçma ama. Eğer ki muhabirler polislere rastlasaydı emimin sorardı. Sucuk ekmekle kamera karşısına geçip, basın tarihimize geçen azılı bir katilin midesinegiren son lokmanın analizini yapan medya mensupları reyting kaygısıyla bunu yaparken, bu durumu yorumlamak için stüdyoda bulunan uzmanın, C.G’nin sucuk ekmek yeme olayını, “İşlediği cinayet şok etkisi yaratmamış olmalı. Yoksa et ve benzeri şeyler yemek istemezdi” şeklinde durumu özetlemesi ile de şoke oldum. Oysa daha bir gün önce bu yazıyı tasarlarken C.G’nin yediği sucuğun hangi ineğin etinden olduğunun bulunmasının cinayetin kodlarının çözülmesine yardımcı olabileceğini yazacağımı belirtip, bu acı olay karşısında çevrilen filme ekşi ekşi gülmüştük… Son bir not… Yapılan haberler üzerine zorlamaiki yorum: Ben asla bir genç kızı katledip gündemin içine eden azılı katilin sucuk ekmek yediği dürümcüden karnımı doyurmam. - Canlı yayın araçlarının önünde üs kurup “İşte C.G’nin teslim olmadan önce karını doyurduğu yer” diye ana haberlerde afişe ettiği dürümcünün yerinde olsam, marka değerinden tut da müşteri güvenin sarsılmasından dolayı bahanelerine kadar tüm bu kanallara tek tek dava açardım. Çay tablası tekmeleyen polis Bayramda çok fazla televizyon izlemeye fırsatım olmadı ama gözüme takılan bir detayı burada anlatmazsam olmaz. Önce bir olay hatırlatmak istiyorum. Geçen yıl basına dağıtılan bir görüntü vardı. Avcılar’da bir restorantı polis kıyafetleriyle basan zorbalar, orada çalışan bir kadını saçlarından sürükleyerek kaçırıp tecavüz etmişlerdi. Mekanın personeli ve mekandaki herkes polisten böyle bir davranış gelebileceği varsayımıyla seslerini çıkarmamıştı. Kimse onların polis olmadığından dahi şüphelenmemişti, zavallı kadının bağırmalarına rağmen. Biraz sabır, bağlıyorum olayı… Arka Sokaklar adlı polisiye bir dizi var. Gündüz saatlerinde denk geldiğim için muhtemelen tekrar bir bölümdü. Rastladığım bölümde şöyle bir sahne izledim; ‘Sivil ve resmi kıyafetli polis ekipleri bir kahvehaneyi basıyor. Herkes ayağa kalkıyor. Kahveci elinde bir tabla dolusu çayla görünüyor. Polisler kahveciye sorular soruyorlar. Kahveci konuşmak istemiyor. Önce sandalye ve tabureler tekmelenip mekan ufaktan bir dağıtılıyor. Ardından kahvecinin tablasındaki çay bardakları tek tek kırılıyor. Kahveci bakıyor olacak gibi değil, polislerin istediği bilgiyi veriyor. Bu sırada elindeki tablaya bir tekme vuruluyor ve bütün çaylar yerde.” Televizyonun toplum üzerindeki büyük etkisini de göz önüne alırsak, bu sahnenin izleyicide oluşturduğu izlenimin doğuracağı sonuçlar hiç de hoş olmayacaktır. Polisin göstereceği yasa dışı davranışların ya da polis kıyafeti giyerek mekanları tarumar edip adam kaçıranların bu davranışlarını kabul edilir kılmamak için biraz daha dikkat… ‘Santraç turnuvası’ NTV ara haberlerinden birinde Kasparov-Karpov’un yapacağı satranç maçının haberi veriliyor. Spiker kızımız ‘santranç’ diye telaffuz ediyor. Diyorum ki dili sürçmüştür, şimdi düzeltecek. Yok… Olmuyor bir türlü. Bütün haber boyunca altta ‘satranç’ yazıyor spiker kızımız ‘santranç’ diye telaffuz ediyor. Düzeltme, özür ve teşekkür: Geçen yazımızda Digiturk’un Lig TV’den önce Nur TV’den yayın yaptığını yazmıştık. Okurumuz Mehmet Cogal (Çoğal da olabilir) mail göndererek bizi uyardı; Lig TV’den önce Nur TV değil Işık TV’den yayın yapılıyordu. Yazımızda düzeltmeyi yaptık. Yanlışlık için okurlarımızdan özür dileriz. Mehmet Bey’e de çok teşekkür. EKRAN TİMİ Haber