578632
Saçları hayatını kurtardı
Saçları hayatını kurtardı'nin Colorado eyaletinde arabasıyla kaza geçiren ve dağlık bir bölgede sıkışan kadın mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başardı. 52 yaşındaki Cynthia Hoover, 106 metrelik uçurumdan yuvarlanıp ters dönen Passat marka aracının içinde 11 kaburga kemiği ve omurgası kırık ve delinmiş bir akciğerle ölüme meydan okudu. Hiçbir şey yemeden, altında, dondurucu soğuklarda ve hayvanların tehlikesi altında yardımın gelmesini umarak çarasizce bekleyen kadını saçları kurtardı. Saçlarındaki yağmur suyunu emerek su ihtiyacını karşılayan Cynthia, günün sonunda nihayet turlara açık olan terk edilmiş bir altın madeninden gelen sesleri duydu. Sese doğru sürünerek gitmeye başladı. Sonunda Cynthia'nın ağlamalarını duyan Jon Northern ve yanındakiler talihsiz kadını kurtardı. Colorado'da bir hastaneye kaldırılan kadının, iyileşmeye başladığı kaydedildi.
579195
Bakan Eroğlu'nun balıkla imtihanı
Balık tutan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu... Yer memleketi Afyonkarahisar. Bakan Eroğlu geçen yıl açılışını yaptığı Seydiler Baraj Gölü'ne bu kez balık bırakmaya geldi. Bakan için hummalı bir hazırlık yapılmıştı. Organizasyonu yapanlar her detayı düşünmüştü. Tören, Bakan için önceden tutulup hazırlanmış balıkla başladı... Ama Bakan Eroğlu "tuttuğu" balıkla poz vermeyi de ihmal etmedi. Eroğlu bir kazanda bulunan yavru balıkları hortum aracılığıyla göle saldı. Hortumun vanasını açan Eroğlu'nun çevredekilere uyarısı vardı. Bakan Eroğlu kanalın balıkları da gölete kovayla bıraktı. Veysel Eroğlu balık tutmaya doymayınca bu kez de aldı eline kepçeyi. Bu sırada en iyi görüntüyü yakalama telaşındaki haberciler de zor şartlar altında göletteki teknedeydi. Tüm bu balık macerasının sonunda Bakan Eroğlu sazan balıklarını göl kıyısındaki sofrada afiyetle yedi.
578431
Diyarbakırspor, seyircisini arıyor
LİNKLER Diyarbakırspor Kulübü Başkanı Çetin Sümer, Manisaspor maçını seyircisiz oynadıkları için galip gelemediklerini söyledi. Diyarbakırspor ile Manisaspor'un ligde iyi ekip Bu tür maçlarda rakibe üstünlük sağlamak için taraftar desteğine ihtiyaç vardır. Seyircimizin desteği olsaydı maçı kesinlikle kazanırdık." diye konuştu.
578329
Ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz ABD'de politikaya atılıyor
Ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz ABD'de politikaya atılıyor CİHAN 22.09.2009 ABD'de yaşayan dünyaca ünlü Türk kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz'ün İstanbul'da yaşayan babası Prof. Dr. Mustafa Öz, oğlunun ABD'de Cumhuriyetçi Parti'den New York veya New Jersey valisi olmak istediğini, bu yönde aktif siyaset yapmaya başladığını söyledi. Baba Öz, oğlunun ABD'de çok başarılı bir cerrah olduğunu belirterek, aynı başarıyı siyasette de göstereceğine inandığını kaydetti. Oğlunun adaylığının Cumhuriyetçi Parti'de destekleneceğini ifade eden baba Öz, "ABD'de oğluma karşı çok büyük bir sevgi var. Ülkenin en çok izlenen televizyonlarında haftada üç gün programa katılıyor. Şimdi kendi televizyonunu kuruyor. Haftada gün kendi programını yapacak. Geriye kalan günü de ameliyatlara girecek" dedi. Seçimlerde Obama'yı destekleyen basın ve diğer çevrelerin Mehmet Öz'ü de desteklediğini söyleyen baba Öz, oğlunun New York Valisi olması durumunda çok iyi bir konuma geleceğini belirterek, "Oğlum belki de ileride ABD Başkan adayı olabilir, hatta Başkan bile seçilebilir. Bu da Türkiye için çok iyi olur" ifadesini kullandı.
578864
Müjde öğretmen olmak kolaylaşıyor
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Fen, Edebiyat ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine, öğretmenlik yolunu açan bir karar aldı. YÖK'ün aldığı kararla 2009- 2010 öğretim yılından itibaren İstanbul, Marmara, Atatürk ve Uludağ üniversitelerinin Edebiyat, Fen ve İlahiyat fakültelerinde lisans öğretimi sırasında Pedagojik formasyon dersleri verilecek. Önceki uygulamada, öğrenciler mezun olduktan sonra 1.5 yıl formasyon eğitimi alıyordu. YÖK, formasyon isteyen diğer üniversitelerin taleplerini de değerlendirecek. DEĞERLENDİRME YAPILACAK Bu değerlendirme sonrasında başka fakültelerde de lisans sürecinde formasyon eğitimi verilmesi gündeme gelecek. (Bugün)
578642
Wall Street bin 778 puan
bin 778 puan Borsası’nın Sanayi Endeksi, 41,34 puan düşüşle (yüzde 0,42) bin 778,86 puandan kapandı. Wall Street’in Birleşik Endeksi de 2. seans sonunda 5,18 puan artarak (yüzde 0,24) bin 138,04 puandan günü tamamladı.
579235
Hakkari'de gergin cenaze
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Hakkari'de gergin cenaze HAKKARİ (A.A) Hakkari'de terörist cenazelerinin verilmediğini iddia eden grup ile polis arasında gerginlik yaşandı. Alınan bilgiye göre, Hakkari'nin Çukurca ilçesi Kazan Vadisi'nde 6-13 Eylül'de düzenlenen operasyonlarda ölü ele geçirilen ve toprağa verilmeyen terör örgütü üyesinin Devlet Hastanesi morgunda bekletilen cesetlerinin ailelerine verilmediğini iddia eden grup ile polis arasında gerginlik yaşandı. Gerginliğin ardından grup, kentin Biçer Mahallesi'nde yola barikat kurarak polislere taş attı. Polisin gaz bombası kullanarak müdahale ettiği olaylarda göstericiler ara sokaklara kaçtı. Gerginliğin halen devam ettiği Hakkari'de, ara sokaklara kaçan göstericilerin, ateş yakarak bazı sokaklarda eylemlerini sürdürdükleri öğrenildi. Hakkari'nin Çukurca ilçesi Kavşak köyü Kazan Vadisi'nde Eylül ile 13 Eylül arasında terör örgütü PKK mensuplarına karşı sürdürülen operasyonlarda toplam terörist silahlarıyla birlikte ölü ele geçirilmiş, terörist geçtiğimiz günlerde DTP tarafından düzenlenen törenlerle toprağa verilmişti. Hakkari Devlet Hastanesi morgunda bekletilen teröristten 2'sinin Suriye uyruklu, birinin ise Şırnak'ın Silopi ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğu öğrenildi. 22.09.2009
578102
Sudan'da katliam: 100'den fazla ölü
Sudan'da katliam: 100'den fazla ölü AA Giriş Saati 21.09.2009 20:05 Güncelleme 21.09.2009 20:11 Sudan'ın güneyinde bir köye saldıran silahlı kabile üyelerinin 100'den fazla kişiyi öldürdüğü bildirildi. Yetkililer, silahlı Lou Nuer kabilesi üyelerinin, rakip kabile Danka üyelerinin yaşadığı Duk Padiet köyünü dün sabah basarak binaları yaktıklarını ve kiliseye gidenlere saldırdıklarını söylediler. Yetkililer, Jonglei eyaletindeki katliamın ancak bu sabah güvenlik görevlilerinin bölgeye gitmesiyle ortaya çıktığını belirterek, saldırıda 51 köylü, 28 güvenlik görevlisinin öldüğünü, saldırganlardan da 23 kişinin yaşamlarını yitirdiğini bildirdiler. Saldırıda onlarca kişinin de yaralandığı kaydediliyor. BM, bu yıl Sudan'ın güneyinde etnik çatışmalarda 1200'den fazla kişinin öldüğünü tahmin ediyor.
579345
Palandöken Dağı'na yılın ilk karı yağdı
Meteoroloji yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dün gece Erzurum'da en düşük sıcaklık derece olarak ölçülürken, bugün en yüksek sıcaklığın 12 derece olduğu belirtildi. Yağışların akşam saatlerinde bölgeyi terk edeceğini tahmin ettiklerini belirten yetkililer, önümüzdeki günlerde ise sıcaklıkların ile santigrat derece artmasını beklediklerini ifade etti. Bölgedeki diğer illerde sıcaklıklar şöyle: "Erzincan 16, Bayburt ve Kars 13, Ağrı 15, Iğdır 21 ve Ardahan 11 santigrat derece." Hava Durumu
578578
Özlem Albayrak: Sunucunun gözyaşları
Özlem Albayrak 22 Eylül 2009 SalıSunucunun gözyaşları Aslında bugün, "nerede eski bayramlar" klişesini döndürenleri de, bayram nostaljisini "ay çok demode" bularak eleştirenlere de iki çift laf etmek niyetindeydim. Ne yani insan, şimdi avm satın alsa sırrına uzaktan el bile sallayamayacağı, -şaka değil gerçekten- bir zamanlar seve okşaya yastığının başucuna koyarak tedirgince uykuya daldığı kırmızı rugan ayakkabısının verdiği duyguyu özleyemez miydi? Ne yani, aynı insan, bir yandan bu hissi bir zamanlar tatmış bir kalbi daha değerli bulurken, bir yandan da yoksun günlere tatlı tatlı gülemez miydi? Gülerdi, elbet. Ama gözüm bir ağlama haberine takıldı. Esra Erol'un "Ciple giderken otobüstekileri görünce ağlıyorum" başlıklı sözlerine. Sonuçta idrak ettiğimiz; aç olanı, yoksul ve yoksun olanı bizzat deneyimleyerek "anlama"yı sağlayan bir eylemi 30 gün süresince tekrarlamanın ardından gelen kutlamaydı. Esra Erol'un varlık makamından yoksula bakışı da neredeyse benzer bir "anlama"yı işaret ediyor gibi görünüyordu. halde bu konu da, niyet ettiğimiz "bayram ve anlam" konseptine aykırı düşmezdi. Velhasıl şöyle diyordu ünlü sunucu: "Bir gün arabayla giderken, yanımdaki otobüse baktım, tıkış tıkıştı! Yağmur da yağıyordu, hava çok soğuktu. an otobüse daha fazla bakamadım ve kafamı çevirdim. Gözyaşlarıma hakim olamadım Ben de otobüse biniyordum. Dragos'tan binip, Mecidiyeköy'e geçiyordum ve bir saat sürüyordu." Esra Erol'un söylediklerinde samimi olup olmaması elbette konu dışı, ama yoksun olanı "anlamayı" mümkün kılan bir deneyim yaşadığını ifade etmek başka, bu "anlama"yı bir bağış gibi sunmak bambaşka şeyler. Bağış gibi çünkü, "yoksulun halini de bilen zengin" imajı, tv'lerden aldığı ücretin yüksekliği gazetelere, televizyonlara haber olan bir sunucu için olumlu ve sempati uyandıran bir göstergedir. Manevi zekat gibi bir duruma sebebiyet verir. İkincisi yakışıksız. Çünkü Erol'un hergün sunuculuğuna çıktığı evlilik programında birleştirdikleri, birleştiremedikleri, izleyenleri ve dahi sevenlerinin büyük kısmı, hergün otobüslerde cama yapışmış Garfield pozisyonunda ev-iş arası günlük seyahatini yapan, orta ve altı sınıfa mensup kesimin üyeleri. Erol'un gözyaşlarına sebebiyet verenler, aynı zamanda pazarlık ederken elini güçlendiren "rating"ini yukarı çeken seyircilerinin de önemli bir bölümü aynı zamanda. cipi kullanırken kendisine imkanı sağlayan "unsur"lara bakıp bakıp acımayla dolmak, kapitalizmin "yoksuldan alıp zengine verme" düsturunun cilvelerinden biri, bu cilve sonucunda birey vicdanının rahatsız kıpırtılarından dökülenler elbette. Ama ünlü sunucu maddi gelir olarak kadar yüksek rakımlarda dolaşıyor olmasaydı, otobüsle işe gidip gelmenin kadar da üzülecek, dertlenecek bir durum olmadığına vakıf olabilirdi sanırım. İstanbul'da alt-orta ve üst orta sınıfların üçünün birden neredeyse tek orta müştereği toplu taşıma araçlarını kullanmaktır nitekim. kadar da yoksunluk alameti sayılmaz yani, İstanbul trafiğinden yılıp arabası olduğu halde garaja bırakıp toplu taşıma araçlarını kullananların sayısı da az değil üstelik. Mesele de bu zaten işte, yoksun olandan farkının altını "yoksun olanı anlıyorum" diyerek çizme ve bunu yoksun olanla olmayanı ayıramayacak raddede olduğunu fark etmeden yapma. Aynılaşarak, özdeşleşerek anlamayı sağlayan bir deneyim, buna sebebiyet vermemeliydi, diye düşünüyorum. Bu gözyaşları, çünkü Esra Erol'u vatandaş nazarında "içimizden biri" yapmıyor, samimi kılmıyor. Bilakis uzaklaştırıyor, tam tersi savuruyor, aksine atıyor yani.
579330
Bakan Davutoğlu yoğun temasta
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte BM Genel Kurulu'nda düzenlenen İklim Değişikliği Zirvesi'ne katılan Davutoğlu daha sonra Türkevi'ne gitti. Bakan Davutoğlu, New York'taki ilk ikili temasını Türkevi'nde Gana Dışişleri Bakanı Muhammed Mumini ile yaptı. Davutoğlu daha sonra Kamerun Dışişleri Bakanı Henri Eyebe Ayissi ve Tanzanya Dışişleri Bakanı Kamillius Membe ile ayrı ayrı görüştü. Türkevi'ndeki görüşmeler basına kapalı yapıldı. Davutoğlu'nun İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile de Türkevi'nde görüşmesi bekleniyor.
578097
Bu millet herşeyi aşacak güçtedir
TAHA KIVANÇ Bu millet herşeyi aşacak güçtedir Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, "Ekonomik kriz var ama inşallah bunu da aşacağız, çünkü bu millet herşeyi aşacak güçtedir" dedi. AFYONKARAHİSAR (A.A) Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 'Ekonomik kriz var ama inşallah bunu da aşacağız. Çünkü bu millet herşeyi aşacak güçtedir' dedi. AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katılan Veysel Eroğlu, parti binasına gelişinde belde belediye başkanlarının büyük kısmının hazır bulunduğu kalabalık bir partili topluluğu tarafından karşılandı. Burada yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, G-20 Zirvesi için ABD'ye gittiğini belirten Eroğlu, Türkiye'nin, 800 milyar dolar Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) ile dünyada 17. sırada bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin 17.'liğinin bir övünç kaynağı olduğunu, ancak yeterli olmadığını ifade eden Eroğlu, şunları kaydetti: 'GSMH'da 17. sırada olmak bizim gibi büyük, şanlı geçmişe sahip bir millete, gönlümüze yine de az geliyor. Başbakanımız, biz bakanlara şöyle bir talimat verdi: 'Gece gündüz çalışacaksınız' İnşallah hedefimiz dünyada ilk 10'a girmek. Tamam, ekonomik kriz var ama inşallah bunu da aşacağız. Çünkü bu millet herşeyi aşacak güçtedir. Yeter ki birlik, beraberlik ve kardeşliğimize herhangi bir helal gelmesin. Her güçlüğü aşarız.' KARDEŞLİK PROJESİ Ramazan Bayramı'nın tüm ulusu birlik, beraberlik ve kardeşliğinin pekişmesine vesile olmasını dileyen Eroğlu, 'Bizim bu demokratik açılımdan gayemiz, 72 milyonu bir daha ayrılmayacak şekilde tam olarak kardeş yapmaktır. Bu bir kardeşlik projesidir. Hayır anlamıyorum, bu mu onur kırıcı? Biz zaten kardeşiz. 72 milyon kardeştir. Biz bütün Türkiye'ye, Hakkari'den Kars'a, Edirne'den Muğla'ya kadar her yere hizmet götürüyoruz. Geçmişte yapılanlarla hükümetimizin son 6.5 yılda yaptıklarını lütfen mukayese edin' diye konuştu. Afyonkarahisar'da yapılan yatırımlara da değinen Eroğlu, yapılan duble yol çalışmaları hakkında gelinen son noktayı anlattı. Bakanlığınca Afyonkarahisar'da yapılan çalışmalar ile gölet ve barajlarla ilgili bilgi veren Eroğlu, diğer bakanlıklarla ilgili her konuyu da izlediklerini dile getirdi. ŞEHİT AİLESİNE KUR'AN-I KERİM VE BAYRAK Parti binasındaki bayramlaşmanın ardından Elazığ'da el bombası patlaması sonucu şehit olan Ali Osman Altın'ın Büyükkalecik beldesindeki ailesini ziyaret eden Eroğlu, şehit babası Ali İhsan Altın'a, Kur'an-ı Kerim ve Türk bayrağı hediye etti. Şehit ailesinin evinde bir süre aileyle sohbet eden Eroğlu, ailenin isteklerini dinledi. Beldelerinin, SİT alanı olması nedeniyle tarlalarının tapuları olmadığını ve destekleme primlerinden de yararlanamadıklarını anlatan Ali İhsan Altın, Eroğlu'ndan yardım istedi. Şehit ailesinin ve Büyükkalecik belde sakinlerinin sıkıntılarıyla yakından ilgileneceğini belirten Eroğlu, beldede Şehit Ali Osman Altın'ın isminin verileceği ormanlık alan ile bir de mesirelik yapılması için talimat verdi. Büyükkalecik'teki ziyaretin ardından Şuhut'a ailesinin yanına geçen Eroğlu, yarın burada düzenlenecek olan bayramlaşma törenlerine de katılacak.
578787
Nepal'de 10 yılda 16 bin 274 kişi öldü
Hükümetin hazırlamakta olduğu rapora göre, 10 yıl süren çatışma döneminde ölenlerin sayısı tahmin edilenden daha fazla çıktı. Hükümet, bu dönemde ölenlerin sayısını 13 bin olarak tahmin ediyordu. Çatışma döneminin verdiği zararı araştıran komisyonun başkanı Moti Prasad Poudel, bazı vakalarla ilgili soruşturmanın sürdüğünü, kesinsayının daha da yüksek olabileceğini söyledi. Poudel, çatışma döneminde 70 bin 641 kişinin de evlerini terk ettiğini ifade etti. Nepal'de monarşiyi yıkıp komünist bir devlet kurmayı amaçlayan Maocu gerillalar, 1996 yılında silahlı mücadeleye başlamıştı. Gerillalar, 2006'da isyan hareketine son vererek BM gözetiminde barış görüşmelerine katılmıştı. Görüşme sürecinde meşru siyaseti kabul eden gerillalar, geçen yıl seçimlere katılarak ülkenin en büyük partisi olmuştu. Maocuların partisi 2008 Eylülünden 2009'un Mayısına kadar koalisyon hükümetine başkanlık etmişti. Nepal'in yüzyılları bulan monarşisi geçen yıl feshedilmiş ve ülkenin bir cumhuriyet olduğu ilan edilmişti. (aa)
579067
Yollarda dönüş yoğunluğu
Yollarda dönüş yoğunluğu 22.09.2009 15:41TEM Otoyolu'nun Ankara-İstanbul yönünde bayram tatili dönüşü trafik yoğunluğu yaşanıyor. Alınan bilgiye göre, Ramazan Bayramı tatilinin bugün sora erecek olması dolayısıyla TEM otoyolunun Ankara-İstanbul yönünde sabah saatlerinde araç yoğunluğu oluşmaya başladı. Öğleden sonra daha da artan yoğunluğun, otoyolun İstanbul-Ankara istikametinde yaşanmadığı dikkati çekti. Öte yandan, D-100 kara yolunun Bolu Dağı kesiminde etkili olan sis ulaşımı olumsuz etkiliyor. Bolu Dağı'nda özellikle Karanlıkdere ve Seymenler mevkinde etkili olan sis nedeniyle görüş mesafesi zaman zaman 15 metreye kadar düşüyor. Denetimlerini artıran Bolu Emniyet Müdürlüğü ekipleri, sürücüleri güzergahta etkili olan sisle ilgili uyarıyor.
578831
İTÜ'den bir ilk
İTÜ'den bir ilk 22.09.2009 12:49İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye’de üretilen ilk uydu İTÜpSAT1’in fırlatılması için geri sayım başladı. Küp uydu, 23 Eylül 2009, Çarşamba günü Türkiye saatiyle 9.16’da Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu (ISRO) tarafından PSLV C-14 roketi ile yerden 720 km yüksekteki yörüngesine yerleştirilecek. Küp uydu sayesinde dünyanın kıtasal ölçüde fotoğrafları çekilebilecek. Planlamasına yıl önce başlanan Türkiye’nin ilk küp uydusu İTÜpSAT1, 2009 yılı başında fırlatılmaya hazır hale getirildi. Yapılan çalışmaların ardından uydu, Hindistan’ın Sriharikota kentindeki fırlatma üssüne ulaştırıldı. PSLV roketine yerleştirildi, ısıl kalkanı kapatıldı ve tüm testleri başarıyla tamamlandı. Küp uydu, fırlatmanın başlangıcından 1122.58 saniye sonra (Türkiye saati ile 9:35) İTÜpSAT1 roketten fırlatılarak yörüngesine yerleşecek. İTÜpSAT1 yörüngesinde saniyede yaklaşık 7,5 km ile yol alacak ve dünyayı yaklaşık 90 dakikada bir dönecek. Uydu ile haberleşilmesi ile proje tamamlanmış olacak. Projenin yürütücülüğünü üstlenen İTÜ Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Alim Rüstem Aslan uydu ile ilgili olarak “İTÜpSAT1’in toplam kütlesi kg ve boyutları 10x10x10cm’dir. Uydu bir VGA kameraya ek olarak sıcaklık, ivmelenme ve manyetik alan ölçümü yapan duyargalara sahiptir. Yer yüzeyinden 720 km mesafeye yerleştirilecek olan İTÜpSAT1 dünyamızın kıtasal ölçekte resimlerini çekerek yine İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde proje ekibi tarafından kurulan yer istasyonuna iletecek. Uydu bilgisayarı tarafından kaydedilen sıcaklık, ivmelenme ve diğer bilgiler de yer istasyonuna düzenli olarak aktarılacak.” bilgisini verdi. Projeye, İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü uydu titreşim testleri, Elektronik Bölümü de uydu anteni ile ilgili olarak önemli destek verdi. TÜBİTAK 1001 programı tarafından da desteklenen proje bütçesinin önemli bölümü İTÜ tarafından sağlandı. Bu destekler ile adet uydunun tasarım ve üretimine ek olarak ‘Uzay Sistemleri Tasarım ve Test Laboratuarı’ ile ‘Küp Uydu Haberleşme Laboratuarı’ da oluşturuldu. Uydunun fırlatma ve uzay da çalışabilmesi için gerekli tüm testler İTÜ’deki mevcut laboratuarlarda yapıldı. PSLV roketi Türkiye uydusuna ek olarak Hindistan tarafından üretilen Oceansat-2 uydusu yanında Alman ve İsviçre uydusunu da yörüngeye yerleştirecek.
578741
Liselerde sınıf mevcudu 36'yı geçmeyecek
Gürkan, yaptığı açıklamada, genel liselerde Türkiye genelinde sınıf mevcutlarının ortalama 38 olduğunu, bu rakamın azaltılmasına çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de, Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı (meslek liseleri hariç) toplam bin 76 lise bulunduğunu belirten Gürkan, bu okullarda milyon 739 bin 261 öğrencinin öğrenim gördüğünü, Anadolu güzel sanatlar liselerinde bin 705, Anadolu liselerinde 401 bin 992, fen liselerinde 21 bin 382, genel liselerde milyon 301 bin 827, sosyal bilimler liselerinde bin 803, spor liselerinde ise bin 552 öğrencinin okuduğunu bildirdi. Genel liselerde derslik başına şu anda 38 öğrenci düştüğünü ifade eden Gürkan, yönetmelikler gereği bu rakamın fen ve sosyal bilimler liselerinde 24, Anadolu liseleri ile güzel sanatlar ve spor liselerinde ise 30 olduğunu olduğunu kaydetti. Mevzuatta yapılan düzenlemeyle genel liselerdeki sınıf mevcutlarının da kurala bağlandığını belirten Gürkan, bundan böyle bu rakamın 36'yı geçmeyeceğini söyledi. Özellikle büyük illerde bazı okullarda sınıf mevcutlarının daha fazla olduğunu söyleyen Emin Gürkan, bunların düşürülmesine çalışıldığını söyledi. -YENİ OKULLAR- Bu eğitim öğretim yılında 111 yeni okul açılacağını anlatan Gürkan, bu kapsamda toplam 605 derslikli 31 genel lisenin, 983 derslikli 65 Anadolu lisesinin, 69 derslikli 11 fen lisesinin, 56 derslikli güzel sanatlar ve spor lisesinin, 24 derslikli sosyal bilimler lisesinin hizmete sunulduğunu bildirdi. -YERLEŞME ORANLARI ARTTI- Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Gürkan, 2009 ÖSS sonuçlarına göre son iki yılda genel liselerden üniversitelere yerleşenlerin oranının yükseldiğini belirtti. Genel lise mezunlarının üniversiteye yerleşme oranlarının 2007 yılına kadar yüzde 21 ile yüzde 27 arasında değiştiğini anımsatan Gürkan, bu rakamın 2008'de yüzde 46'ya, 2009'da yüzde 48'e yükseldiğini kaydetti. Emin Gürkan, ''Bunda yükseköğretim programlarının kontenjanlarının artmasının yanı sıra okullarımızdaki dersliklere düşen öğrenci sayısının azaltılması ve eğitim kalitesindeki iyileşmenin etkisi olduğunu düşünüyoruz. Okullarımızdaki eğitimin kalitesini yakından takip ediyoruz. Ders programları yenileniyor, öğretmenler hizmet içi eğitimden geçiriliyor'' dedi.
578748
İSKENDER PALA Gönül kandili
Şairlerin kelimelere ilave ettikleri her imaj ve mana, okuyucunun dimağında ayrı bir renk ve desene bürünerek bir tablo mekanizmasına dönüşerek çeşitlenir, genişler, renklenir, parlar. Bilhassa Divan şairlerinin kelime seçiminde bu derinliği görmek mümkündür. Söz gelimi Şeyh Galib'in şu beytine kulak verelim: Kandîl-i dil ki şu'le-i meyden ferâğı var Yâkûtdur ki cism-i terinden çerâğı var Aşağı yukarı şöyle demeye gelir: "Gönül kandili ki içki alevinden varestedir (yani yanmak için şarabın alevine muhtaç değildir); kandil bir yakuttur, yakut da ışığı kendisinden kaynaklanan bir meşaledir." İlk bakışta fazla içine girilemeyen, ne demek istediği anlaşılamayan bu beyitteki her kelime zengin bir anlam saçaklanmasıyla okuyucunun dimağını lif lif mana katmanlarına alıp götürür. Bu yolculuk, sufi bir şairin gelenekten yararlanırken ne mertebe yüksek bir medeniyet zenginliğine ulaştığını da bize gösterecektir. Önce bir ayet mealiyle işe başlayalım: "Allah yerlerin ve göklerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde meş'ale bulunan bir kandillik gibidir. meş'ale kristal bir fanus içindedir. fanus da inciye benzeyen bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispet edilmeyen mübarek bir ağaçtan, bir tür zeytinden tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. Bu, nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. (...) Nur, 35" Galip Dede gönlü bize betimlerken, Kur'an'ın tarif ettiği nur dolu fanus ile hemen hemen aynı tanımlara baş vurup "kendisine ateş değmese de ışık veren bir fanus" temsilini veriyor. Gönül, bedenimizde bulunan yürek değildir. Kalp kelimesi de onu tam olarak karşılamaz. Her ne kadar bu üç kelime birbirleri yerine kullanılıp, birbirlerinin anlamlarını ödünç alsalar da (acısı yüreğime işledi, kalbimi kırdın, gönül almak vb), bugünkü kullanımda "yürek" ziyadesiyle maddî bir et parçasını (yürek-böbrek, kuzu yüreği vb.); "kalp" itina isteyen ve insanın hayat çekirdeği olan yarı soyut bir uzvu (kalp-damar cerrahisi, kalp hastası, kalpsiz adam vb.), "gönül" ise tamamen soyut bir varlığı (Gönül Allah'ın evidir, gibi) nitelemektedir. İnsan anatomisinde duygu ve heyecanlar genellikle kalbe etki eder ve onun atışını hızlandırır. Yani duyguya dönüşen tefekkür kalp denen merkezde biriktiği vakit insan maddeden manaya yükselir. İşte gönül bu mananın adıdır. İnsan kalbe akseden mana ile gönlünü tanır ve kendisinin gönül ile var olduğunu idrak eder (gönlünce yaşamak, gönlüne hoş gelmek, gönlüne göre olmak vb.). Gönül insan varlığının duygu merkezi olduğu için içine giren olumsuz duygulardan etkilenip ıstırap çeker. Istırabı tanımlayan, açıklayan en kapsamlı kelime ise "yanmak"tır. Elbette bu yangın maddi değil manevidir. Bu bakımdan bir kandil sayılır. Ama bu kandilin tutuşmak için hariçten bir kibrite, ateşe, aleve ihtiyacı yoktur. Bilakis ateşi kendi içinde mevcuttur, yanışı kendi bünyesinde mündemiçtir. Kalbi heyecanlandıran, duygulandıran, hüzünlendiren bir düşünce gönle manevi ateş olarak yansır. Kederler, elemler, azap veya firkatler bu türdendir. Bunlar hep soyut kavramlardır. Gönlü yakan tek somut varlık ise şaraptır. İşte bu yüzden tasavvufta şarap âşıkın çektiği keder, elem ve ayrılıkların sembolü, yani aşkın sembolü olarak kullanılır. Çünkü hem şarap, hem de aşk insanı mest eder, başını döndürür, sarhoş eder, ser-hoş eder. Baş dönmesinin ilk etki alanı ise yine gönüldür. Gönüldeki yangından ve ateşten kurtulmanın yolu bilinçten sıyrılmak, yani ser-hoş olmak, dimağı hissetmemektir. Galip Dede gönül kelimesine bu anlamları yükledikten sonra onu yakuta da benzeterek bir adım daha ileri gitmekte ve anlamı daha derinleştirmektedir. Çünkü elektriksiz zamanlar için kandil, bedene göre kalp demektir. Yani atalarımız gecelerini aydınlatmak için kandile ihtiyaç duyarken adeta onu insan bedeninin kalbe duyduğu ihtiyaç ile ölçmüşlerdir. Kandil bu derece kıymetli olunca, onun değerli taş ve madenlerden imal edilmesi de pek tabiidir. Mesela kırmızı yakuttan yapılmış kalp biçiminde bir kandili gözünüzün önüne getiriniz (müzelerde bunların örnekleri vardır). Böyle kızıl yakuttan bir gönül kandili insanın maddesel anlamda yüreğini de, duygusal anlamda yanan kalbini de temsil eder. Çünkü yakutun parlayışı ateş renginde olup şeffaflığıyla ateşi andırır. Ama yakutun daha önemli özelliği ateşe dayanıklılığıdır. Tıpkı gönül gibi. Her ikisi de içinde yanan ateşe tahammül ederler. Her ikisi de bu yanışta ıslak (yürekte kan/ kandilde yağ) olup parıltıları bu yüzdendir. Parlaklığın tabiattaki sembolü sudur (âşık için gözyaşı). Farsça su manasında olan âb kelimesinin "parlak" anlamı da vardır. Gönlün de, yakutun da parlaklığını ifade eden kelime ise "ter"dir (ter taze). Bütün bunlardan sonra siz şu beyitteki güzelliğe bakın ki şair "ter" kelimesini yalnızca parlaklık anlamıyla kullanmıyor, onun "kırılgan, alıngan" anlamını da bize düşündürüyor. Malumdur ki hem yakut, hem de gönül çok kırılgandır, sırça misalidir. İmdi, bu kırılgan, bu nazik kandil, içinde kibritsiz ateşler yanarken Hakk'ı ve hakikati idrak edebiliyor mu, mesele budur. Gönül ki Allah'ın evidir, elbette kendisine ateş değmeden de yanar ve yanıştan kainata nur üstüne nur saçılır. Bayramınız nurlu olsun... i.pala@zaman.com.tr
578201
KKTC'de hortum ve fırtına bayram yerini vurdu
Yapımı yeni tamamlanan, ancak henüz açılmayan İskele Sinema ve Tiyatro Salonu'nu yağmur nedeniyle su bastı. İskele Sağlık Ocağı'nda da çatıdan sızan yağmur suları nedeniyle binadaki kimi malzemeler zarar gördü. İskele Boğaz Alanı'nda ise denizde hortum görüldü. Ramazan Bayramı nedeniyle İskele Festival Alanı'nda kurulan bayram yerindeki stantlar yıkıldı ve eşyalar zarar gördü. Kimi esnafın, manzara karşısında gözyaşlarını tutamadığı görüldü. KKTC Meteoroloji Dairesi'nin son tahminlerine göre yarın yağmur beklenmiyor. Alçak basınç sistemiyle ılık hava kütlesinin etkisinde kalacak olan KKTC'de hava parçalı bulutlu geçecek. Hava sıcaklığının 2-4 derece artması beklenirken, en yüksek sıcaklık iç kesimlerde 31-34, kıyılarda ise 28-30 derece olacak.
579351
Fransa'da göçmen kampına sabah baskını
Kampa göçmenlerin hakkını savunmak için giden eylemciler de kolkola girerek insan zinciri oluşturdu. Eylemciler ve polis arasında zaman zaman arbede yaşandı. Bazı eylemcilerin gözaltına alındığı belirtiliyor. Fransız yetkililere göre, tutuklanan 278 kaçak göçmenin hepsi erkek. Kampta yaşayan kaçak göçmenlerin "cangıl" yani "orman" olarak adlandırdığı kamp, gözaltıların ardından buldozerlerle yerle bir edildi. Göçmen Bakanlığı, kampın insan kaçakçılarının merkezi haline geldiği için yıkıldığını belirtiyor. Fransız yetkililere göre, kaçak göçmenlere, sığınmacı başvurusunda bulunma hakkı verilecek. Ancak kamptaki kaçak göçmenlerin büyük bir bölümünün operasyondan önce kampı terk etmesi, bu göçmenlerin başka bir bölgede kamp kuracağı kaygısını da beraberinde getiriyor.
578462
Arada uçurum var
Rıdvan Dilmen Arada uçurum var 22 Eylül Salı 2009 Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden eliyle çıkardığı topu hakem ve ile değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden eliyle çıkardığı topu hakem kırmızı kart ve penaltı ile değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti. Ali Güneş, Rüştü’nün, Volkan’ın çıkaramayacağı bir topu uzaklaştırdı. Hakem pozisyonu göremedi. Görse mutlaka verirdi ancak büyük hatası ’nın direnmesini sağladı. tartışmasız galibiyeti hak etti. İyi veya kötü oynadı demiyorum. Çünkü sayısız pozisyon buldu. Son bölümde beş dakika öyle bir baskı kurdu ki, Kasımpaşa’nın buna karşı koyması zaten imkansızdı. Nitekim dayanamadılar da. Nonda bence bu takımın bir numaralı santrforudur. Fenerbahçeli Güiza’dan da ’ın tüm forvetlerinden de çok farklı ve etkili. İşini çok iyi yapıyor. Yedek kalmasına rağmen ne zaman görev verilse çıkıp oyununu oynuyor. Surat asmıyor. Baros onun kadar yedek kalsa belki Nonda kadar verimli olamazdı. Bunları gol attığı için söylemiyorum. Birincisi tam bir takım oyuncusu. Oyun bilgisi üst düzeyde. Alıyor veriyor, pozisyonları iyi kokluyor. Hatırlarsanız Galatasaray, deplasmanında da ilk yarı zorlanmıştı. Ancak Nonda girdikten sonra rakibi çözüp, üst üste golleri bulmuşlardı. Dün de aynı tablo var. Futbolda tesadüf olmaz. İki maça baktığınız zaman Arda, Keita, Kewell, Nonda dörtlüsü daha faydalı. Ama Rijkaard’ın ilk santrforu Baros. Bunun değişeceğini sanmıyorum. Bugün hiçbir takımda kenardan gelip de bu kadar etkili olan futbolcu yok. Galatasaray bunun avantajını yaşıyor. Gollere bakıyorsunuz, ikinci yarıda oynayan Keita, Nonda ikilisinin üretimleri. Ligin kaderini de bu faktör belirleyecektir. Eğer kulübeden bu desteği alamazsanız yarışı götüremezsiniz. Beşiktaş’ın yaşadığı en büyük sıkıntı da bu aslında. Kasımpaşa ile Galatasaray arasında hakikaten uçurum var. Kasımpaşa öne geçmesine rağmen kontratak yapacak gücü bulamadı. Defansta kalarak da maç kazanamıyorsunuz. Hele rakibin ofansif gücü bu kadar yüksek iken. Bir paragraf da için açmak istiyorum. ’de bütün gençlerin onu örnek alması gerekir. 92-93 yılından bu yana sahalarda. Üç büyük takımda da oynadı. Yedek de kalsa küsmez. Antrenmandan kaytarmaz, polemiklere girmez, hocalarıyla didişmez. Tam bir profesyonel. Ne zaman görev verilse çıkıp mücadelesini ortaya koyar. Gerektiğinde sakat sakat da oynar. Bunlar kolay değil. Tek kelimeyle bravo doğrusu.
578695
"Herşey bedava"
Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu Müdürü İsmail Timuçin yaptığı açıklamada, yeni sezona yeni oyunlarla hazırlandıklarını, sezonun ilk oyununun ise İtalyan yazar Dario Fo'nun beğenilen komedisi ''Her Şey Bedava'' (Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!) olduğunu söyledi. İstanbul Şehir Tiyatrosu rejisörlerinden Arif Akkaya'nın yöneteceği oyunda Adana Şehir Tiyatrosu oyuncularının rol alacağını belirten Timuçin, şöyle dedi: ''20 Ekimde prömiyerini gerçekleştirmeyi planladığımız iki perdelik oyun, varoşlarda yaşayan işçileri anlatmakta. Oyunda, semtin süpermarketinde alışveriş yapan kadınların, fiyatların sürekli artması karşısında bir eylem yapmaya ve para ödememeye karar vermesiyle yaşanan olaylar komik şekilde sunulmakta.'' Haluk Işık'ın yazdığı ''Kurşun Askerin Düşü'' adlı çocuk oyununu 20 Ekimden itibaren cumartesi ve pazar günleri sahnelemeyi sürdüreceklerini kaydeden Timuçin, ''Çocuklara sevgi ve barışı aşılamayı amaçlayan oyunda, savaşmanın kötü olduğu ve dünyada barış ile sevginin açamayacağı kilit olmadığı mesajı veriliyor'' diye konuştu. Timuçin, Adana'daki genç seyircileri de unutmadıklarını vurgulayarak, gençlerin seveceği bir oyun için hazırlıkları sürdürdüklerini belirtti. Büyük tiyatro buluşması Bu yıl ''1. Belediye Şehir Tiyatroları Buluşması'' adıyla geleneksel hale getirmek istedikleri bir etkinlik gerçekleştireceklerini açıklayan Timuçin, ''1-10 Kasım tarihleri arasındaki buluşmaya, İstanbul, Eskişehir, Bursa, Mersin, Şanlıurfa, Ordu ve Adana Şehir tiyatroları katılacak. Adana'daki tiyatroseverler, kentin tiyatrolarını kendi şehirlerinde izleme fırsatı bulacak'' dedi. Gençlere yönelik tiyatro çalışmalarının bu yıl da sürdüreceklerini bildiren Timuçin, şöyle devam etti: ''İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün katkısıyla okullara otobüs gönderip, öğrencilerin oyunlarımızı izlemesini sağlıyoruz. Gerçekten çok etkili oluyor. Geçen yıl 33 okuldan yaklaşık 15-16 bin öğrenciyi ağırladık. Bu yıl da bu uygulamayı sürdüreceğiz. Ayrıca, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 100. doğum yıl dönümü nedeniyle 1981'de başladığımız 'Liselerarası Tiyatro Şenliği', her olduğu gibi bu yıl da 25-30 okulun katılımıyla mayıs ayında gerçekleştirilecek.'' Adana'da tiyatro seyircisinin arttığını ve daha seçici hale geldiğini ifade eden Timuçin, ''Örneğin, kapıya bir tiyatro afişi astığımızda tesadüfen gelmiyorlar. Artık bilinçli şekilde oyuna bakılıyor, ne anlattığını irdeleniyor, tanıdık yüz ve isimler aranıyor. Özellikle TV'den tanıdık yüzler oyunda olunca, seyirci çok daha ilgili oluyor'' diye konuştu. 22 Eylül 2009
578654
Tayyar'a Ergenekon'dan milyon dolar
Mehmet GÜNDEM'in röportajı Ergenekon dosyasındaki bir belgeyi köşesine taşıdığı için yıl aya mahkum olan Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar: “Sürekli ölüm tehditleri alıyorum. 'Darbe olacak, çok ağır hesap vereceksin, zindanlarda çürüyeceksin' diyenler de oldu. Hatta para teklifiyle karşılaştım. Bir yolunu bulup Ergenekon haberi yapan gazetecileri susturmak istiyorlar” diyor. Bu mahkumiyet hepimize… Ergenekon 1. İddianamesi'nde yer alan resmi bir belgeyi köşesinde kullanan Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a merkezinde gazetecilere sansür ve gözdağı barındıran çok tartışılacak bir ceza geldi. Tayyar, Ergenekon 1. İddianamesi'nin eklerinde yer alan Güler Kömürcü ile Tuğrul Türkeş arasındaki telefon konuşmasını 12 Eylül 2008 tarihli köşe yazısından yer vermişti. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi “haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle Tayyar hakkında yıl ay hapis cezasına hükmetti. Ceza önce iyi hal nedeniyle yıl aya düşürüldü ardından da ceza ertelenerek, “5 yıl adli denetime tâbi tutulması” kararı verildi. Mahkeme “gerekçeli kararın” açıklanmasını belirsiz bir tarihe erteledi. Haliyle Tayyar'ın temyize gitme yolu da fiilen kapandı. Peki şimdi ne olacak? Bu durum benzer davalara emsal oluşturacak mı? Ergenekon davası iddianamesinden ve eklerinden haber yapılması yolu kapanıyor mu? Özel hayat kılıfı altında basın özgürlüğüne darbe mi? Hukuk mu işliyor, Ergenekoncular koruma altına mı alınıyor? Yargı tarafsızlığını kaybetti mi? Yeni bir sulandırma girişimi mi? Yargı içindeki parçalanmışlığın göstergesi mi? Bu ceza Şamil Tayyar üzerinden Ergenekon savcılarının da mahkumiyeti midir? Meydan okuma mı? HSYK'nın sonuçsuz kalan girişiminin devamı mı? Yargı tarafını netleştirdi mi? Peki bu kadar soru oluşturan bir mahkumiyet kararının gerekçeli kararı nerede? Bence gerekçesi açıklanamayacak bir karar… Türkiye'ye evrensel hukuk kadar gerçek hukukçular da lazım. Çünkü yargının yanlılığını, yer yer politize olduğunu, hatta Ergenekoncuların kuşatma hedefine girdiğini de gördük. Öyle anlaşılıyor ki “hukukun üstünlüğünden” daha üstün bir şeyler var bu ülkede… Ergün Babahan durumu güzel izah etmiş; “Yargı çatıştı Şamil arada kaldı!” diyor. Sevgili Şamil, yalnız değilsin, aldırma, bu da geçer… Ergenekoncularla mücadele etmenin, bu ülkede hukuk, adalet, özgürlük, demokrasi, istemenin bir bedeli vardı… Gerekirse hepimiz “şerefimizle” öderiz bedeli… Zaten bu mahkumiyet hepimize…Yazında alıntıladığın ve yıl ay hapis cezası aldığın belgeyi nereden buldun? Cezaya konu olan belge, 1. Ergenekon iddianamesinin eklerinde mevcut. Ayrıca kamuoyuyla paylaşıldı. İsteyen internetten kolaylıkla ulaşabilir. Hatta Milliyet gazetesi, erişimi kolaylaştırmak için arama motoru bile koydu. Belge resmi, üzerinde gizlilik kararı bulunuyor muydu? Hayır. Mühürlü bir belgeydi… Yine hakim insaflı çıktı. Nasıl? İddianameyi hazırlayan savcı Ali Çakır, ayrıca, soruşturmanın gizliliğini ihlal, adil yargılamayı etkileme ve hukuk dışı yollardan temin edilmiş bilgileri yayınlamakla suçladı. Yani, iddianamenin ekinde yer alan Tuğrul Türkeş ile Güler Kömürcü arasındaki telefon konuşmasını benim dinlediğimi iddia etti. Oysa dinlemenin mahkeme kararıyla yapıldığı çok açık şekilde eklerde yer alıyordu. Mahkemenin kabul ettiği bir iddianameyi haber yaparken soruşturmanın gizliliğini ihlalle suçlanmak ise tam bir hukuk garabetidir. Belgeli haber yapmak meslekte övünç kaynağıdır, bir gün bunun mahkumiyet sebebi olacağını düşünmek… Elbette düşünmedim. Ama Ali Çakır'ın savunmama bile gerek görmeden hazırladığı iddianameyi okuyunca bir oyunla karşı karşıya kaldığımı düşündüm. Neyse ki hakim savcıya uymamış… Hakim, savcıya uysaydı 18 yıla kadar hapis cezası vermesi gerekebilirdi. iddianame, mahkemece kabul edilmiş Ergenekon iddianamesini soruşturmanın gizliliğini ihlal olarak değerlendirerek de tarihe geçti. Eskiden mahkumiyetler belgesiz yazılan haberler nedeniyle ve çoğunlukla tazminat cezaları şeklinde olurdu. İlk kez belgeli habere hapis cezası geliyor. Bu karar mesleğimizi nasıl etkiler? Senin de dediğin gibi ilk kez gizli olmayan belgeli habere ceza verilmiş oldu. Üstelik gerekçeli kararın açıklanması sonraya bırakılarak, temyiz hakkım fiilen engellendi, yıl boyunca köşe yazılarım denetim altına alındı. Diğer anlamı sansür ve gözdağıdır. 'Ergenekonla ilgili bir daha yazarsan adresin bellidir' denmiştir. Ben de mesajı aldım. Ankara'ya yakın yerde cezaevi aramaya başladım. Çünkü devam eden 30'a yakın davam var. Farklı olaylarda iddianamelere giren yasal dinleme kayıtlarından sayısız haber yapıldı. Ancak böyle karar verilmedi. Bu karar Ergenekon'a özel mi? Ergenekon süreciyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Ergenekon'un diyetini ödetecekler. Yıllar önce Güler Kömürcü ile Sedat Peker arasındaki mahrem telefon konuşmalarını Milliyet yayınlamıştı, davadan ceza çıkmadı. Bu kararın Ergenekon'un üzerine giden bir gazeteci olarak sana özel olduğunu düşünüyor musun? Kararın, sadece şahsıma değil, iddianameyi hazırlayan savcılar ve kabul eden mahkeme heyetine mesaj niteliğinde olduğu kanaatindeyim. Çünkü sadece ben cezalandırılmadım, örtülü şekilde Ergenekon savcıları ve hakimler de cezalandırıldı. Bir şekilde HSKY'dan çıkmayan ceza, yerel mahkemeden çıkmıştır. Ara mesaj olarak, “Ergenekon yazmayın hapse girersiniz” mesajı var mı gazetecilere? Bu mesaj, daha önce bazı gazeteci arkadaşlara verilen cezalar yoluyla gönderilmişti. Şimdi 'iddianameyi bile yazmayın' denerek ikinci aşamaya geçilmiştir. yıl içinde benzer bir suç işlersen hapse gireceksin. yıl boyunca hapse girmeyi göze alarak özgür yazabilecek misin? Nefsimle ilgili sorunum yok. Hayatından vazgeçmiş bir adamın gözünü hapis cezası korkutmaz. Burada önemli olan, kurumunuz size ne kadar sahip çıkabilir? Ne kadar? Şu anda öyle güçlü bir destek görmedim, biraz kırgınım. ERGENEKON'U YAZANLARI SUSTURACAKLAR Bu karar seni susturmaya yönelik bir adım mı? Öyle olduğunu düşünüyorum. Korktun mu? Hayır, neden korkayım ki… Zaten bekliyordum. 2010 sonu veya 2011 başında cezaevine girme ihtimalini yüksek gördüğüm için sürpriz olmadı. Aldığın net mesaj nedir? Çok ileriye gittin. Buraya kadar. Sınırı daha fazla aşarsan başına gelecekleri iyi düşün… Sen Ergenekon ile tanıştın mı? Tanıştım, ama birbirimizden pek hazzetmedik. Ne zaman? Bu konuları yazmaya başladığım andan itibaren ritmik bir ilişkimiz var. Beni yoldan çevirmek ve caydırmak için sürekli uyardılar. 'Operasyon Ergenekon' isimli bir kitap yazmıştın. Şimdi Ergenekon'un bir operasyonuna uğradığını düşünüyorsun? Kesinlikle böyle düşünüyorum. kitaptan dolayı da yargılamam devam ediyor.. Ergenekon'u deşifre eden yazılarından dolayı açık veya örtülü tehdit gördün mü? Evet… Ne tür tehdit ve telkinler oldu? Sürekli ölüm tehditleri aldım. Hâlâ da alıyorum. 'Darbe olacak, çok ağır hesap vereceksin, zindanlarda çürüyeceksin' diyenler oldu. Hatta milyon dolar rüşvet teklifiyle bile karşılaştım. Kim yaptı bu teklifi? Ergenekon'la bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir gazeteci… Nasıl oldu? Benden başka bir amaçla görüşme talep ettiler, biraraya geldik, cep telefonlarımızı kapattılar, basit bir üst kontrolü yapıldı, güvenli bir ortam oluştuğunu düşündüklerinde bu teklif yapıldı. Eğer beni ya da onları yakından takip eden devlet içinde bir güç varsa yüksek ihtimalle ortam kaydı ellerinde mevcuttur. İspat edebilsem gazetecinin ismini de açıklarım… Tam olarak ne için teklif edildi bu para? Ergenekon'la ilgili yazılardan, haberlerden ve tavrımdan vazgeçmem, iddianın üzerine gitmemem için teklif edildi. Özellikle Ergenekon'la ilgili haber yapan muhabirler adeta davaya boğulmuş durumda. Bu hukukun normal işleyişi midir, yoksa planlı ve bilinçli mi yapılıyor? Bilinçli yapılıyor. Psikolojik harekattır. Şimdi aynı yöntem, savcıları sürekli HSYK'ya şikayet ederek uygulanıyor. Gazetecilerin bu kadar davayla boğulduğu başka bir süreç hatırlıyor musun? Hatırlamıyorum. Aksine yakın tarihte Susurluk'un üzerine gidenler kahraman muamelesi gördüler. YARGIYA DA SIZMIŞ Alper Görmüş, Ergenekon süreci sonrası diğer kurumlarda olduğu gibi yargıda da ikiye yarılma olduğu fikrinde…Ben de öyle düşünüyorum. Ergenekon'un yargıdaki uzantıları, hem süreci akamate uğratmaya hem de kendilerine uzanmasını önlemeye çalışıyorlar. Başbakan'a yönelik “sadist, mazoşist, hırsız, sen kimsin lan, katil, hortumcu, mal” gibi ifadelere yargı “fikir özgürlüğü” çerçevesinde ceza vermedi. Çok doğru. Bu ifadeleri kullananların daha çok Tuncay Özkan gibi Ergenekon'a yakın ve Ergenekon içindeki isimler olduğunu görüyoruz… Yargı bazılarına farklı mı işliyor? konuda hiç şüpheniz olmasın. Şahsa ve temsil ettiği misyona göre yapılan yargılamaların sayısı her geçen gün artıyor. Başbakan'a söylenen sözler Baykal için ifade edilse, cezaevinden çıkamazsınız. Yargıda Başbakan'ı bile “öteki” pozisyonuna düşüren bu gücün adını koyabilir musun? Adını siz koyun. Dudaklarını büzüşlerinden isimleri okunmuyor mu… Yargıdaki bu gücü ya da yapılanmayı motive eden şey nedir? Ergenekon'la bağlantılı olanlar var, soruna ideolojik yaklaşanlar var, kişisel hesap peşinde koşanlar var, saf şekilde ülkenin irticaya sürüklendiği duygusuna kapılanlar var, intikam hislerine yenik düşenler var… Deniz Feneri davasındaki yasal bir dinleme kaydını Nedim Şener yazsaydı, yıl ay hapis cezası alır mıydı? Herhalde almazdı. Alsa bile büyük ihtimal Yargıtay'da bozulurdu. Hatırlayın, Nedim Hrant Dink cinayetiyle ilgili kitabından dolayı 18 yıl hapis cezası ile yargılanıyor, ona isnat edilen suçlamalar arasında gizili belgeleri deşifre etmek var. belgeler iddianame içinde olmadığı halde Doğan Grubu büyük bir karşı kampanya başlattı. ERGENEKONCU BAŞSAVCI VAR 51 No.'lu DVD ve benzerlerinde yargı mensuplarının uygunsuz görüntüleri ve fişleri yeralıyor. Ergenekon yargıya benzer yöntemlerle şantaj yapıyor olabilir mi? Doğrudur. Bir, Ergenekon'la doğrudan bağlantılı olanlar, bir de şantaja yenik düşüp talimatları yerine getirenler var. Şantajla Ergenekon'a esir düşmüş ve her istediklerini yapan çok önemli bir başsavcı var. Keşke yiğitlik yapıp itiraf edebilse… Kim o? Adını veremem… Adını vermiyorsan eşkalini versen? Son bir yıldaki medya taraması eşkalini ortaya çıkarır… İtalya'da Gladyo'yu çökerten savcı, bu tip davalarda “asıl direncin yargıdan geleceğini” söylemişti. Haklı mıymış?Kesinlikle doğrudur. İtalya'dan farklı olarak bir de TSK içinde ciddi muhalefet var. Bu aralar, terfi eden bazı kuvvet komutanları bazı Ergenekon sanıklarını hapishanede ziyaret ederlerse şaşırmamak lazım… Adına “İnsani ziyaret” derlerse de inanmamak lazım… Ergenekon sanıklarıyla HSYK'nın bazı üyelerinin sıkı irtibatları ortaya çıktı. Ergenekon'un üzerine giden gazetecilere yönelik davalarda, bu grubun etkisi var mıdır? İhtimal dahilindedir… BU DAVADA HEDEF BEN DEĞİLİM Böylesine bir mahkumiyet ve böylesine dava yağmuru Doğan Grubu'ndan bir gazeteciye yapılsaydı ne olurdu?Kızsak da, beğenmesek de Doğan Grubu çok profesyonel. Müthiş bir kamuoyu oluştururlar, meslek örgütlerini harekete geçirirlerdi. Bizim arkadaşlarımız çok amatör, kişisel kaygılarla hareket ediyorlar. Bu davada hedef ben değilim, fakat bunu bizimkiler anlamıyorlar. Ergenekon'un üzerine giden bir Ankara Temsilcisi'yle, Ergenekon'u savunan bir Ankara Temsilcisi'nin yargı önünde ve karargah çevresinde karşılaştığı tutum arasında bir fark gözlemledin mi? Elbette. Bize öcü gözüyle bakıyorlar. Ergenekon'u sulandıranlar, lehte haber yapanlar ise haliyle çevrelerde itibar görüyor. TAYYAR'IN ÜZERİNE ÇOK GİTTİĞİ NUMARA'YA NE OLDU? NE YAPIYOR?
578893
THY uçağı havalanamadı
THY uçağı havalanamadı AA Giriş Saati 22.09.2009 11:33 Güncelleme 22.09.2009 11:55 Türk Hava Yolları'nın (THY) New York-İstanbul seferini yapacak Airbus 340 tipi yolcu uçağı, teknik arıza nedeniyle havalanamadı. THY'nin, New York'tan İstanbul'a yerel saatle 16.30'da hareket etmesi gereken TK 002 sefer sayılı uçağında teknik arıza meydana geldi. Arıza nedeniyle John F. Kennedy Havalimanı'ndan kalkış yapamayan ve uçuş tarifesine göre bugün saat 09.55'de İstanbul'da olması gereken uçak, gecikmeli olarak Atatürk Havalimanı'na gelecek.
578112
KKTC'de yağmur ve fırtına bayram yerini vurdu
KKTC'de yağmur ve fırtına bayram yerini vurdu LEFKOŞA (A.A) KKTC'nin Karpaz ve İskele bölgesinde hortum ve fırtına zarara yol açtı. Yapımı yeni tamamlanan, ancak henüz açılmayan İskele Sinema ve Tiyatro Salonu'nu yağmur nedeniyle su bastı. İskele Sağlık Ocağı'nda da çatıdan sızan yağmur suları nedeniyle binadaki kimi malzemeler zarar gördü. İskele Boğaz Alanı'nda ise denizde hortum görüldü. Ramazan Bayramı nedeniyle İskele Festival Alanı'nda kurulan bayram yerindeki stantlar yıkıldı ve eşyalar zarar gördü. Kimi esnafın, manzara karşısında gözyaşlarını tutamadığı görüldü. KKTC Meteoroloji Dairesi'nin son tahminlerine göre yarın yağmur beklenmiyor. Alçak basınç sistemiyle ılık hava kütlesinin etkisinde kalacak olan KKTC'de hava parçalı bulutlu geçecek. Hava sıcaklığının 2-4 derece artması beklenirken, en yüksek sıcaklık iç kesimlerde 31-34, kıyılarda ise 28-30 derece olacak.
578541
Tüketici eve kapandı alışverişi de evden yaptı
Tüketici eve kapandı alışverişi de evden yaptı Kriz nedeniyle tüketicinin eve kapanması, telefon ve internet üzerinden yapılan alışverişi artırdı. Ocak-Ağustos döneminde mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışveriş, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.9 artarak 12 milyar 146 milyon TL'ye ulaştı ANKARA Kriz nedeniyle tüketicinin eve kapanması, mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışverişi artırdı. 2009 yılının Ocak -Ağustos döneminde mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan alışveriş, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.9 artarak 12 milyar 146 milyon TL'ye ulaştı. Bu dönemde sanal ticaret geçen yıla göre yüzde artarak milyar 397 milyon TL oldu. Sanal mağaza sayısı ise yüzde 12.6'lık artışla 20 bin 153'e yükseldi. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden yapılan hesaplamalara göre, sanal ticaret Ocak Ağustos döneminde geçen yılın aynı ayına göre yüzde artarak 5.4 milyar liradan 5.6 milyar liraya ulaştı. 2009'un aylık döneminde yerli kartların yurt içinden ve dışından kullanılmasıyla, sanal ortamda gerçekleşen işlem sayısı yüzde 6.7 artarak 42 milyon 279 bin 155'e ulaştı. Geçen yıl aynı dönemde sanal ortamda 40 milyon 707 bin 651 adet işlem gerçekleşmişti. YÜZDE 16.9 ARTTI Yılın aylık döneminde tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yapılan siparişlerle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.9'luk artışla toplam 12 milyar 146 milyon TL'lik işlem hacmi yarattı. Söz konusu dönemde 77 milyon 991 bin 608 işlem gerçekleşti. 2008 yılının ayında tüketici mektup, telefon ve internet üzerinden yaptığı 72 milyon 976 bin 898 işlemde, toplam 10 milyar 387 milyon TL'lik alışveriş gerçekleştirmişti. İnternet üzerinden yapılan alışverişlerde yüzde 86 oranında kredi kartı kullanılırken, internet veya telefonla alışveriş yapanların alışveriş yapanlara oranı yüzde 13'te kaldı.
578843
Justine Henin kortlara dönüyor
2008 yılında 25 yaşındayken tenisi bıraktığını açıklayan Henin, yaklaşık yıl sonra yeniden kortlara dönme kararı aldı. Belçikalı tenisçinin kariyerinde grand slam şampiyonluğu bulunuyor.
579109
BM'de "İklim Değişikliği Zirvesi"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un ev sahipliğinde 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantılarının başlamasından bir gün önce düzenlenen zirvede Türkiye'yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek. ABD Başkanı Barack Obama'nın da ilk kez katılacağı iklim değişikliği zirvesinin açılışında Genel Sekreter Ban, Obama, Çin Devlet Başkanı Hu Jintao, Japonya Başbakanı Yukio Hatoyama ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin de aralarında bulunduğu liderler konuşma yapacaklar. Açılış konuşmalarının ardından dünya liderlerinin katılacağı ayrı panel düzenlenecek. Başbakan Erdoğan'ın da katılacağı panel toplantılarının basına kapalı olması bekleniyor. Zirve, Kopenhag'da Aralık ayındaki toplantıda Kyoto anlaşmasının yerini alacak yeni iklim değişikliğiyle mücadele anlaşması üzerinde uzlaşı sağlanması yolunda önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, toplantı salonuna girişte BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından karşılandı. ABD Başkanı Barack Obama da Erdoğan'ın ardından BM'ye geldi, Genel Sekreter Ban, Obama'ya ''Hoşgeldiniz, sizi burada ilk kez görmekten çok mutluyuz'' dedi. Obama da aynı şekilde BM'ye gelmekten son derece memnun olduğunu belirtti. Toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da katılıyor. BM'de bugün başlayan toplantılar nedeniyle BM binasının çevresindeki sokaklar yaya ve araç trafiğine kapatıldı. BM binasına ancak yetkililerin ve BM çalışanlarının girişine izin veriliyor. 22 Eylül 2009
579140
Şehitlerin mezarında dua okudular!
Haberi Ekle Şehitlerin mezarında dua okudular! 22/09/09 17:02 Bursaspor taraftarları, Pınarbaşı Şehitliği'ne giderek, yeşil-beyazlı takımın taraftarı, 1993 yılında Mardin'de şehit düşen Üsteğmen Abdülkerim Bayraktar ve diğer şehitlerin mezarı başında dua okudu. Ziyarette Abdülkerim Bayraktar'ın ikiz kardeşi Fethinaz Bayraktar da hazır bulundu. Önce Abdülkerim Bayraktar'ın mezarı başında dua okuyan, sonra diğer şehit mezarlarını da ziyaret eden yaklaşık 100 taraftar, ardından Pınarbaşı Parkı'nda bayramlaştı. Fethinaz Bayraktar, Bursaspor ile Ankaragücü taraftarları arasındaki dostluğun mimarı olan kardeşi Abdülkerim Bayraktar'ın yeşil-beyazlı taraftarlarca unutulmamasının kendisini ve ailesini çok mutlu ettiğini söyledi. Dostluk ve kardeşliğin sporun ruhunda olduğunu dile getiren Bayraktar, ''Kardeşim 1993 yılında şehit oldu. Geçen 16 yıllık süreçte tribünler kardeşimi unutmadı. Şehitlik ziyareti de geleneksel hale geldi. Umarım gelecek nesiller de kardeşimi ve diğer şehitlerimizi unutmazlar'' dedi. Bursaspor'un Teksas diye adlandırılan taraftar grubunun lideri Selim Kurtulan da Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve feda eden Abdülkerim Bayraktar ve diğer şehitleri unutmalarının mümkün olmadığını kaydetti. Bursaspor taraftarları olarak artık kavga ve gürültüyle işlerinin olmadığını, sosyal projeler ürettiklerini dile getiren Kurtulan, şunları söyledi: ''Aslında yaklaşık 10 yıldır olayların içinde çok fazla yer almıyoruz. Başta Ankaragücü olmak üzere tüm takım taraftarlarıyla dostluk köprüleri kuruyoruz. Artık Bursa'da bize dostça yaklaşanlara biz de dostça davranıyoruz. Örneğin son olarak Bursa'ya gelen Fenerbahçe taraftarlarının grup liderlerini ağırlayıp, birlikte yemek yedik. Bileti olmayan Fenerbahçe taraftarlarına bilet temin ettik. Ancak, yıllar öncesinden adımız çıktığı için bunu silmek kolay olmadı.''
579243
Taşar'dan telafi sözü!
Haberi Ekle Taşar'dan telafi sözü! 22/09/09 17:32 TFF 2. Lig 4. Grup ekiplerinden Malatyaspor'da bayramlaşma töreni gerçekleştirildi. Nurettin Soykan Tesisleri'ndeki törende konuşan teknik direktör Mustafa Taşar, geçen hafta deplasmanda Mardinspor'a 3-1 yenildiklerini hatırlattı. Takımın fiziksel eksikliklerinin yanı sıra oynadıkları maçın verdiği yorgunluğun da yenilgide etkili olduğunu ifade eden Taşar, ''İstediklerimizi saha içinde yaptığımıza inanıyorum. İlk yarı çok iyiydik. Oyunu yönlendiren takım bizdik. Fiziksel eksikliklerimiz vardı. Ama bazen deneyim bu eksikliklerinde önüne geçiyor. Tabii bu da sahaya yansıyor. Puan için mücadele ettik. Bir haftada maç oynamak bizi çok yordu. Taraftarımıza bayram hediyesi vermek isterdik'' dedi. Sıkıntılı dönemleri en iyi şekilde geçirdiklerine işaret eden Taşar, hafta sonunda sahalarında karşılaşacakları Kahramanmaraşspor'u yenerek, Mardinspor yenilgisini telafi edeceklerini belirtti. Taşar, ''Sahamızda maç kaybetmek istemiyoruz. Sahamızda yapacağımız tüm maçları kazanmak istiyoruz. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kahramanmaraşspor maçında tek hedefimiz galibiyet olacak'' diye konuştu. Bu arada, sarı-kırmızılı takımda sakatlıkları olan Tuncay Selçuk, Ergun Cengiz ve Alper Akıcı'nın tedavilerinin devam ettiği bildirildi.
578427
Yiğidolar'a psikolojik tedavi
Bu haftaki İstanbul Büyükşehir Belediye maçını çıkış olarak gören takıma psikolojik destek sağlanması da gündeme geldi. Ligde hafta sonunda yalnızca bir puan alabilen ve dibe demir atan Sivasspor, Bursa mağlubiyetini masaya yatırdı. Yönetimin teknik heyetin de görüşlerini alarak yaptığı toplantıda futbolcular ile birebir görüşmelerin yanı sıra, oyuncuların üzerindeki baskıdan kurtulmaları için psikolojik destek sağlanmasının da gündemde olduğu bildirildi. Bu konuda uzman psikologlardan yardım almayı düşünen Sivasspor, oyuncuları terapi ederek, diğer maçlar öncesinde gidişatı değiştirmeyi hedefliyor. Öte yandan Sivasspor'un transferin son gününde Dinamo Minsk kulübünden transfer ettiği Gabon milli takım oyuncusu Zita Mbnanangoye'nin başarılı futbolu, herkesi rahatlattı. İSMAİL YILDIZ SİVAS
578315
Polat da taraftar
Polat da taraftar Polat da taraftar YAŞAR YALÇIN 22.09.2009 120 TL'lik bilet fiyatını protesto eden Adnan Polat, protokol tribününe gitmedi. Galatasaray Başkanı, maçı kale arkasında sarı-kırmızılı taraftarlarla birlikte izleyerek tepkisini gösterdi Galatasaray Başkanı Adnan Polat, dün 3-1 kazandıkları Kasımpaşa maçını protokol tribününde değil; kale arkasında izledi. 120 TL'lik bilet fiyatını protesto eden sarı-kırmızılı başkan, Kasımpaşa yönetimine tepkisini şeref tribünündeki koltuğunu boş bırakarak gösterdi. Rakiplerinin sezonluk kombinesinin 100 TL olduğuna dikkat çeken Polat, 120 TL'lik fiyat uygulamasını anlamakta zorluk çektiğini söyledi. Başkan ve kurmayları, sarı-kırmızılı seyircilerin bulunduğu kale arkasına gitti ve mücadeleyi taraftarla birlikte izledi. bin kişilik bölümü dolduramayan yaklaşık 500 kadar Galatasaraylı, başta Haldun Üstünel olmak üzere yönetime büyük ilgi gösterdiler. Nonda'nın golleriyle coşan sarı- kırmızılı taraftarlar, sevinçlerini Adnan Polat ve Haldun Üstünel'e sarılarak yaşadılar. KASIMPAŞALILAR DA KIZGIN Kasımpaşa cephesi ise farklı bilet uygulamasına gitmediklerini savundu. Lacivert- beyazlı yöneticiler, "Bu maçın biletlerinin 120 TL yapılması Galatasaray Kulübü'ne yapılmış herhangi bir saygısızlık değil. Taraftarımızla aynı oranda fiyatlarla biletleri satışa sunduk" derken, Kasımpaşa taraftarı da yüksek fiyatlar nedeniyle yönetimlerini istifaya davet ettiler. MERAL KONTROLÜ KAYBETTİ Maçın hemen başında Ali Güneş'in kale çizgisi üzerindeki hareketini süzemeyen İlker Meral'e sarı-kırmızılı futbolcular büyük tepki gösterdiler. Başta kaptan Arda olmak üzere Kewell ve Baros, maçın hakemine kırmızı kart ve penaltı itirazında bulundular ancak sonuç değişmedi.Polat da taraftar
579247
Meclisteki Oturum Açık Olacak
Meclisteki Oturum Açık Olacak Başbakan Erdoğan meclisteki "demokratik açılım" oturumunun açık olacağını söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak olan "Demokratik Açılım" oturumu açık olacak. İktidar partisi AK Parti'nin meclis genel kurulunda yapılacak "demokratik açılım" toplantısı için çalışmalarını yoğunlaştırdı. "Demokratik Açılım" toplantısının açık yada kapalı olmasının tartışması sürerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan toplantının açıl olacağını açıkladı.
578897
Polat böyle coştu!
HTSPOR.COM Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, "Taraftarımız şu anda sokakta, içeriye giremiyor, bunu ayıplıyorum" sözleriyle 120 TL'lik bilet fiyatlarına tepki gösterdi ve Kasımpaşa maçını sarı-kırmızılı taraftarlarla birlikte izledi. Son dakikaya beraberlikle girilmesi nedeniyle yanında oturan Murat Yalçındağ, Adnan Sezgin ve Haldun Üstünel’le birlikte stresli dakikalar yaşayan Polat, Nonda'nın skoru 2-1'e getiren golüyle büyük bir coşku yaşadı. Bir anda G.Saraylı taraftarların arasında kaybolan Başkan Polat'ın sevinci görülmeye değerdi. Adnan Polat'ın, golle birlikte yerinde fırlaması, sevincini taraftarlara sarılarak yaşaması ve maç boyunca verdiği samimi görüntüler alkış aldı.
578996
Kaddafi'nin oğlu Antalya'da
Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyf El İslam Kaddafi, amacıyla Antalya'ya geldi. Özel uçağıyla Antalya'ya gelen Seyf El İslam Kaddafi ve beraberindekiler, Kemer'deki kalacakları otele geçtiler. Antalya'da bir hafta süreyle yapacağı öğrenilen Kaddafi'nin mavi tura katılacağı ve otelin özel villasında kaldığı bildirildi.
579156
Ankaraspor FIFA'ya gidecek
Radyospor'a konuşan Ruhi Kurnaz, hukukçuların, FIFA'nın bu tür konuları iç hukuk meselesi sayıp geri çevirdiğini söylediklerini belirterek, ''FIFA'ya gidemeyiz diye bir şey yok. Gideceğiz. Ama umuyorum gerek kalmaz. Tahkim Kurulu'nun satış için Ocak ayına kadar süre vereceği duyumunu aldık. Bu, kötünün iyisi olur, karar açıklansın, yönetim olarak değerlendiririz'' dedi. Tahkim Kurulu'nun, Ankaraspor'un bir alt lige düşürülmesiyle ilgili kararı bozmasını beklediğini ifade eden Ankaraspor Kulübü Başkanı Kurnaz, ''Biz hukuksal anlamda gidebileceğimiz her yere gideceğiz. FIFA'ya gidemeyiz diye bir şey yok. FIFA ve CAS'ın böyle davalara bakmadığı söylendi. Bunlar sadece söylenti. Biz olayı FIFA'ya taşıyacağız. Ayrıca, ticari haklarımızı arayacağız. Ama umarım duruma düşmeyiz. Umarım Tahkim Kurulu kararı bozar'' diye konuştu. Kurnaz, Tahkim Kurulu'nun, Ankaraspor AŞ'nin hisselerinin satılması için ek süre verilmesi yönünde bir karar vermesi durumda ise ''Tahkim'in satış için Ocak ayına kadar süre tanımayı düşündüğü duyumlarını aldık ama bize hiçbir şey deklare edilmedi. 30 Eylül'de böyle bir karar çıkar ise bu kararı kötünün iyisi olarak değerlendiririz. Ama önceliğimiz Ankaraspor'a verilen küme düşürme cezanın kaldırılmasıdır'' şeklinde konuştu.
578709
Araçların yüzde 30'u muayeneyi geçemedi
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, araç muayene istasyonlarının devreye girdiği 11 Ocak 2008'den Eylül 2009'a kadar milyon 368 bin 201 araç ''periyodik'' muayeneye girdi. Muayene edilen taşıtların, 422 bin 721'i ''kusursuz'', milyon 29 bin 874'ü ''hafif kusurlu'' bulunarak muayeneden geçerken, milyon 775 bin 308'i ''ağır kusurlu'' ve 140 bin 298'i ''emniyetsiz'' bulunarak tekrar muayeneye çağrıldı. Buna göre, geçen yıl ocak ayından Eylül 2009 başına kadar Türkiye'de muayene edilen araçların yüzde 15'i ''kusursuz'', yüzde 30'u ''ağır kusurlu'' ya da ''emniyetsiz'', yüzde 55'i ise ''hafif kusurlu'' bulundu. Araç muayenelerinde en çok far ayarı bozukluğu ile karşılaşılırken, 'ağır kusur' nedenlerinin başında fren sistemleri, frenleri yöneten sistemler ve direksiyon yönetim sistemleri geldi. En çok araç muayene edilen il sıralamasında ise İstanbul, İzmir ve Ankara liste başında yer aldı. Araç muayene istasyonlarında yapılan kontroller sonucunda ''emniyetsiz' ve 'ağır kusurlu' gruplarına giren araçlar ikinci kez muayeneye çağrılıyor. Bu seferde muayeneden geçemeyen araçlar, sonraki muayeneler için ücret ödemek zorunda kalıyor. ''Hafif kusurlu' bulunan araçların muayenesi ise onaylanıyor.
578608
BM kampanyasında 7.3 milyar ağaç dikildi
BM'nin, küresel ısınmayla mücadele amacıyla "bir milyar ağaç" kampanyası çerçevesinde dünya çapında dikilen ağaç sayısının 7.3 milyara ulaştığı bildirildi. BM Çevre Programı'nın yayımladığı bildiride, hükümetinin kampanya çerçevesinde 2.6 milyar ağaç diktiği ve 167 ülkede dikilen toplam ağaç sayısının 7.3 milyara ulaştığı belirtildi. BM Çevre Programı Direktörü Achim Steiner, "bu durumun, bu amaca dünya çapında bağlılığın olağanüstü bir belirtisi olduğunu" kaydetti. Barış Ödülü sahibi Kenyalı çevreci Wangari Maathai'nin fikriyle 2006 yılının Kasım ayında başlatılan kampanyayla başlangıçta bir milyar ağaç dikilmesi amaçlanıyordu. BM, bu yıl sonuna kadar milyar fidan dikmeyi tasarlıyordu.
579244
ÖTV-KDV İndiriminde Son Günler
ÖTV-KDV İndiriminde Son Günler Bazı sektörlerde uygulanan indirimler 30 Eylül'de sona erecek. Firmalar hükümetten bu sürenin uzatılmasını istiyor. ÖTV ve KDV indirimlerinde sona geliniyor... Otomotiv, elektronik, beyaz eşya ve mobilyada uygulanan indirimler 30 Eylül'de son bulacak. ÖTV ve KDV indirimleri küresel krizin kendini en yoğun hissettirdiği günlerde ekonominin cansuyu oldu. Satışlar üçe dörde katlandı, biriken stoklar bir anda eridi. İndirimlere tüketicinin talebi beklenenden fazla olunca hükümet süreyi ay daha uzatmıştı. Şimdi bu sürenin de sonuna geliniyor. İlgi en çok otomotivde. Firmalar artan satışların düşmesini engellemek için indirimleri kampanyalarla destekliyor. Öyle ki müşteriyi kaçırmamak için uygulanan indirim bin lirayı buluyor. Kimi düşük faizli kredi veriyor, kimi taksitleri 500 liraya kadar düşürüyor. Bazı modellere ilgi çok olunca firmalar müşteriye otomobil yetiştirmekte zorlanıyor. Uygun fiyatlardan yararlanmak isteyenlerin önünde bir hafta var. Firmalar hükümetten sürenin yeniden uzatılmasını istiyor. Hükümetin bu isteğe ne cevap vereceği ise henüz belli değil.
578573
Kürşat Bumin: Rektöre gecikmiş bir teşekkür
Kürşat Bumin 22 Eylül 2009 SalıRektöre gecikmiş bir teşekkür Teşekkürümüz Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Serdar Bedii Omay'a yönelik. Prof. Omay, bugüne kadar nadiren karşılaştığımız biçimde, YÖK'ün Artuklu Üniversitesi'nde açılışı beklenen “Kürt Dili ve Edebiyatı” bölümü ve enstitüsünün adını “Yaşayan Diller Enstitüsü”ne dönüştüren kararına -tabii ki- gerekçeleriyle birlikte itiraz etti. Gerçekten de, rektörler ve YÖK ilişkisi hatırlandığında eşine az rastlanır cinsten bir itiraz bu. Anlaşılan ki YÖK, “Açılım”ın yoğun biçimde konuşulduğu şu günlerde bile, konuyu “Yaşayan Diller Enstitüsü” adını seçerek suya sabuna dokunmadan idare etmek niyetindedir. Hem de, biliyorsunuz, bugünün YÖK'ü önemli ölçüde, hatta “katsayı” meselesinde bayağı “cesur” (ama düşüncesiz-anlamsız) adımlar atabilecek ölçüde bir yeniden yapılanmayı geçirmiş olmasına rağmen. Prof. Omay'ın YÖK'ün kararına yönelik itirazları son derece açık ve yerinde. Rektör, Kasım 2008 tarihinden beri süren hazırlıklar sonucunda Kürdoloji Enstitüsü ve Kürt Dili ve Edebiyatı anabilim dalının açılması için yaptıkları başvuruya cevaben YÖK'ün “Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü” açılmasına karar vermesine -haklı olarak- bir anlam verememektedir. YÖK, Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün -hatta bu disipline ilişkin bir “anabilim dalı”nın- açılmasına izin vermemesinin gerekçesi olarak, yeterli sayıda öğretim üyesinin bulunmamasını göstermiş. Rektör Omay, bu düzenlemeye şöyle karşı çıkıyor: “Gerek şu an üniversite bünyesinde bulunan, gerekse yurt dışındaki üniversitelerden gelecek olan öğretim üyeleri ile Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt dili ve edebiyatı alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini vermeye hazırdır. Kaldı ki lisans üstü eğitimini verecek olan hocalarımız, lisans eğitimini daha kolay verebilecektir. Yeni öğretim üyelerinin yetişmesini beklemek ise lisans eğitimine en erken 7-8 yıl sonra başlanacağı anlamına gelmektedir.” Prof. Omay, ilaveten, YÖK'ün büyük bir “ustalıkla” açılışını ileriki yıllara ertelediği söz konusu bölümün halen dünyada 30 kadar üniversitede faaliyetini sürdürdüğü bilgisini de veriyor. Konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapacak olursam: Söylediğim gibi, Artuklu Üniversitesi Rektörü itirazında ve öne sürdüğü gerekçelerinde son derece haklı.YÖK, besbelli ki “Söz konusu bölüm ve enstitü ne kadar geç açılırsa kadar hayrımızadır” düşüncesinde. Aslında, Kürt dili ve edebiyatı öğretiminin verileceği ilk bölüm ve enstitünün Mardin Artuklu Üniversitesi'nde açılmasının planlanması da doğru değil. Söz konusu bölüm ve enstitü, bana göre, önce Ankara ve İstanbul'da bulunan ve bünyesinde benzer dil-filoloji bölümlerini barındıran üniversite-fakültelerden birinde açılmalıdır. Mesela Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde. Kürtçe ilk bölüm ve enstitü için Mardin Artuklu'nun düşünülmesi-planlanması Kürtçe'nin “sürgüne “gönderilmesi gibi bir seçim değil mi? “Madem öyle bu da açılsın ama gözümüzden uzak biçimde Mardin'de filan açılsın!” demek gibi bir şey değil mi? YÖK'ün konuyu “sulandıran” kararı ve rektörün bu karar itirazı, geçen gün, Bejan Matur'un (Zaman) köşesinde de değerlendiriliyordu. Bejan Matur, “Bu tablodan anlamamız gereken Kürt adına tepkiyi bir alışkanlık edinmiş olan yöneticilerle karşı karşıya olduğumuz” diyerek çok yerinde tespitlerde bulunuyordu. Mesela şu tespit: “Kürdoloji adının 'yaşayan diller' olarak değiştirilmesi aslında bilinçaltı bir durumu ele veriyor. Öyle ya, ölü olması gereken bir dil değil miydi Kürtçe?” Şu tespitler de çok yerinde: “Türkiye'nin yeni bir algı çerçevesine ihtiyacı var. Öncelikle de bürokratlarının. Başbakan'ın yerinde olsam Kürt açılımına bürokratların zihninden başlardım. Adı Kürt açılımı değil, 'bürokratların mantalite açılımı' olmalı.” Biz böyle söylüyoruz ama -bakıyorum da- YÖK'ün konuştuğumuz kararını son derece yerinde bulanlar da eksik değil. Hem de “Açılım”ı açıkça destekleyen cenahta yer alanlar arasından. Bakın mesela, Bejan Matur ile aynı gazeteyi paylaşan bir köşe yazarının konuya ilişkin düşüncesi de şöyle: “Kürt açılımı, demokratikleşme sürecinin başlangıç adımı oldu. Mardin Artuklu Üniversitesi'nde kurulan yani bölümün Kürtçe değil de 'Yaşayan Diller' olarak adlandırılması, tasarlanan açılımın kapsam genişliğini gösteriyor. Yani tam bir demokratik açılım var hedefte.” De demeli bilmiyorum gerçekten Biri şu “tam demokratik açılım”ın ne ma-naya geldiğini anlatsa da meseleyi tam olarak biz de anlasak bari
578905
TOKİ'nin indirim kampanyası yarın başlıyor
Kampanya kapsamında borcunu erken ödeyenlerin borçlarında yüzde 17-20 indirim yapılacak. TOKİ'den verilen bilgiye göre, 2008 yılı sonuna kadar satışları gerçekleştirilmiş konut ve iş yerlerinin borç bakiyelerinin kapatılmasının sağlanması amacıyla bir ay süreli ''indirim kampanyası'' düzenlendi. Uygulamadan, borcunun vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve iş yerleri alıcıları yararlanamayacak. Kampanya kapsamında, konut ve iş yeri alıcıları, borç kapatma tarihi itibarıyla hesaplanacak borç bakiyelerini, 23 Eylül-23 Ekim günleri arasında satış işlemlerini gerçekleştiren bankaya başvurmak suretiyle peşin veya eşit taksitler halinde ay vadeli olarak kapatabilecekler. Borç bakiyesinin peşin olarak kapatılması durumunda yüzde 20, ay vadeli eşit taksitli olarak kapatılması durumunda yüzde 17 oranında indirim uygulanacak. Bu tarihten sonra yapılacak borç kapatmalarda, indirim yapılmayacak. Kampanya kapsamına alınan projelerdeki 2008 yılı sonuna kadar sözleşme imzalamış olan konut ve iş yeri alıcıları (vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve iş yerleri hariç), borç bakiyelerini kapatarak söz konusu indirimden faydalanmak istemeleri halinde, ilgili bankalardan konut kredisi de kullanabilecek. Kampanyadan 131 bin 620 konut ve iş yeri alıcısı yararlanabilecek. TOKİ, bu yıl, borcunu erken ödemek isteyenlere yönelik 27 Nisan-27 Mayıs günleri arasında da bir indirim kampanyası düzenlemişti. Borç bakiyesinde yüzde 16-21 arasında indirim uygulanan kampanyadan bin 108 kişi faydalanmış, kurum 150 milyon 414,2 bin liralık alacağını erken tahsil etmişti.
578153
Viyana'da bayramlaşma
Yakında Viyana'dan ayrılacak olan Selim Yenel, başkentteki yıllık görevi sırasında kişisel olarak çok şey kazandığını ifade ederek, ''Sizlerle birlikte bu yıl içinde çok güzel şeyler yaptık. Ben kişisel olarak çok şey kazandım. Böyle bir deneyim kolay kolay unutulamaz'' dedi. Ankara'da, bakanlıkta AB'den sorumlu müsteşar yardımcılığı görevi yapacağını hatırlatan Yenel, Avusturya dahil olmak üzere yine Avrupa ülkeleriyle ilişki içinde olacağını, zaman zaman Avusturya'ya da geleceğini belirterek, Avusturya'daki Türk vatandaşlarının Ankara'da bir adresleri olduğunu söyledi. Bayramlaşmaya evsahipliği yapan Viyana Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve ATİB Genel Başkanı Mehmet Emin Çetin de Ramazan ayı ve bayramın anlam ve önemine işaret ederek, ''Keşke her günümüz bayram gibi olsa. Ancak hayatın akışı içinde her zaman mümkün olmuyor'' diye konuştu. Büyükelçi Yenel'in Viyana'dan ayrılmasından üzüntü duyduklarını ifade eden Çetin, Yenel'in Ankara'da da yine Avrupa ile ilişkilerden sorumlu müsteşar yardımcılığı görevine getirilmesinin de kendilerini teselli ettiğini bildirdi. Çetin, Yenel'in Viyana'dayken ATİB'in faaliyetlerinin yanında yer aldığını, kendilerine destek ve cesaret verdiğini belirterek, Yenel'e şahsı ve tüm ATİB camiası adına teşekkür ettiğini kaydetti.
579101
Karabulut cinayetindeki sır ismi açıkladı
Cemil Baran, Gaziantep'te Demokrasi Meydanı'nda yaptığı basın toplantısında bazı iddialarda bulundu. İstanbul'da gözaltına alındığını hatırlatan Cemil Baran, "Gözaltına alındığım zaman bana uygulanan psikolojik baskıyı Garipoğlu ailesine uygularsanız cinayet çözülür" diyerek İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve cinayet masası dedektiflerine çağrı yaptı. Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalandığını, ancak bu ülke ile ilişkilerin iyi olmaması nedeniyle üzerinden Gaziantep'e getirilip, oradan İstanbul'a götürüldüğünü öne süren Cemil Baran şu iddialarda bulundu: "Cem bir hafta öncesinden yakalanmıştı. Ama zaman sel felaketi olduğu için şov yapılmak için gizli tutuldu. Ben yakalandığı zamanla ilgili İstanbul'da notere tutanak tutturdum. Ben Hayyam Garipoğlu'na Ahmet'leri sordum. Bana 'Hangi Ahmet'i soruyorsun, bende Ahmet çok' dedi. Şimdi açıklıyorum. Bu cinayet Garipoğlu'nun şirketlerinde çalışan Ahmet'te kilitlidir. Bunlardan birisi şoförlüğün yanı sıra işler yapan Ahmet'tir. İkincisi Başçavuş Ahmet'tir. Bu da, bürokrasi işlerini yürütür. Üçüncü ve en önemlisi ise 10 yıl önce özel operasyonla yurt dışında yakalanan çok önemli birisinin (bölücübaşı Abdullah Öcalan) Türkiye'ye getiriliş operasyonuna katılan bir bordo berelidir. Şu anda ordudan ayrılmış mıdır, ayrılmamış mıdır bilmiyorum. Ama, bana gelen istihbarata göre soyadı Küremen, Karahan veya Karaman olabilir. Polisten aldığım bilgiye göre bu Ahmet'ler yarın Hayyam, Fatih ve Kasım Garipoğlu ile birlikte gözaltına alınacaktır. Cem Garipoğlu'nun yakalanışı bir senaryodur, filmdir. Kasım Garipoğlu, Hayyam'ın babasıdır. 50 senedir hukukla uğraşan bu kişi, Cem'in akıl hocasıdır. Cem Garipoğlu'nun en yakın arkadaşı 'un kardeşidir. Tekrar ediyorum. Bu cinayeti kişi işledi. Eğer, Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalandığı açıklanmazsa ben 30 Eylül'de her şeyi açıklayacağım" Cemil Baran, eski Fazilet Partisi Gaziantep Milletvekilli Kahraman Emmioğlu'nun da Garipoğlu'na danışmanlık yaptığını, önemli bilgilere sahip olduğunu ileri sürerek, "Sayın Emmioğlu da bildiklerini açıklamalı" dedi.
578192
Kovancılar'da kaza: 14 yaralı
Kovancılar'da kaza: 14 yaralı KOVANCILAR (A.A) Elazığ'ın Kovancılar ilçesinde meydana gelen trafik kazasında, 14 kişi yaralandı. Elazığ'dan Kovancılar'a yolcu taşıyan Ramazan Köse yönetimindeki 27 RE 046 plakalı yolcu minibüsü, Elazığ-Bingöl karayolunda Yarımca beldesi yakınlarında tekerleğinin patlaması sonucu devrildi. Kazada, araçta bulunan 17 kişiden 14'ü yaralandı. Elazığ ve Kovancılar'a kaldırılan yaralıların durumlarının iyi olduğu öğrenildi. 21.09.2009
578753
Türkiye istihdam liginde kaçıncı sırada?
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Dünya Bankasının, 183 ülkenin iş ve yatırım ortamının uygunluğu açısından kıyaslandığı ''İş ve Yatırım Ortamı 2010'' isimli raporundan yola çıkarak, Türkiye'nin bu alanda dünyadaki yerini değerlendiren bir çalışma yaptı. TİSK'in çalışmasına göre, Türkiye, ''İş yapma kolaylığı'' açısından bir önceki yıl 63. sırada yer alırken, 10 sıra kaybederek 73. sıraya geriledi. Bu sonuçta, diğer ülkelerde çeşitli alanlarda çok sayıda reform yapılırken, Türkiye'de sadece bir alanda (kredi alma) reform yapılmasının etkili olduğu ifade edildi. Ülkelerin iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi açısından yarış halinde olduğu, geri düşmemek için mevcudu korumak yerine, ''En reformcu'' ülkeler içine girmek gerektiği belirtildi. Çalışmaya göre, iş ve yatırım yapmaya en elverişli ilk 10 ülke ise Singapur, Yeni Zelanda, Hong Kong, ABD, İngiltere, Danimarka, İrlanda, Kanada, Avustralya ve Norveç'ten oluşuyor. Bu konudaki genel sıralama, ''İş yeri açma'', ''İnşaat ruhsatı alma'', ''İşçi istihdamı'', ''Mülkiyet devri'', ''Kredi alma'', ''Yatırımcıları koruma'', ''Vergi ödeme'', ''Sınır ötesi ticaret'', ''Sözleşme uygulama'' ve ''İş yeri kapatma'' kategorilerinde elde edilen notların bileşkesi ile ortaya çıkıyor. Türkiye'nin, Haziran 2009'da bir yıl önceye göre yapılan değerlendirmede bu 10 alandan hiçbirinde nispi ilerleme gösteremediği, ''İnşaat ruhsatı alma'' kategorisinde 133. sırasını korurken, diğerlerinde ila 12 sıra gerilediği bildirildi. Dünya Bankası raporunda, Türkiye açısından en kötü sıralama ''İşçi istihdamı'' alanında ortaya çıktı. Türkiye, koşulların işçi istihdam etmeye uygunluğu bakımından 183 ülke içinde 145. oldu. Türkiye, sıralamada bir yıl önce 143. basamakta yer almıştı. Türkiye, sıralamadaki en iyi sonucu 27. sırayı elde ettiği ''Sözleşme uygulama'' kategorisinde aldı. Dünya Bankası Raporu'na göre, Türkiye'nin çeşitli kriterlerde ''İş ve yatırım ortamı'' açısından 183 ülke içindeki yeri şöyle: KriterlerTürkiye'nin sıralamadaki yeri ------------------------------------- İş Yeri Açma56 İnşaat Ruhsatı Alma133 İşçi İstihdamı145 Mülkiyet Devri36 Kredi Alma71 Yatırımcıları Koruma57 Vergi Ödeme75 Sınır Ötesi Ticaret67 Sözleşme Uygulama27 İş Yeri Kapatma121 (aa)
578574
Taha Kıvanç: Bayramlık düşünceler
Taha Kıvanç 22 Eylül 2009 SalıBayramlık düşünceler Hayatımın bir döneminde edindiğim, bir başka döneminde kaybettiğim bir ilk baskıydı Burhan Toprak imzalı 'Epiktetos: Düşünceler ve Sohbetler' kitabı... Aklımda önsözünden yazarının hayatından en dramatik olayın öyküsü kalmış: Efendisi, zulmetmek için ayağını bükmeye başlamış kölesi olan Epiktetos'un, bükmüş bükmüş; çatlama sesi gelmeden hemen önce, filozofun ağzından “Kıracaksın” sözü çıkmış... “Çat” sesinden sonra da hiçbir kırgınlık hükmü taşımayan şu soru: “Demedim mi?” Ondan söz eden kitapların hepsinde elinde bir bastonla görünür Epiktetos... Zulme direnmez, kendini olaylara terk eder; çünkü hayat felsefesi şudur: “İnsanın hayatını etkileyen her şey kaderle önceden belirlenmiştir; olan-biteni sâkince kabullenmeliyiz. Buna rağmen bireyler kendi eylemlerinden sorumludur. Kontrol edilemeyeni kontrol etmeye kalkışmak, gücümüzün yetmediğine çaba göstermek acı verir. Evrende her insanoğlunun görevi diğer bireylere ihtimam göstermektir. Bu yolu izleyen mutluluğa erişir.” Basit, ama üzerinde düşünülmesi gereken öğütler bunlar... Epiktetos'u bu bayram günü hatırlamamın sebebi, 'Şule Yayınları' tarafından yeni yayımlanmaya başlanan 'felsefe klasikleri' serisinde 'Kılavuz Kitap' söyleşilerinin bir bölümünün yer alması... Kendisi sürekli konuşup görüşlerini herkesle paylaşan biriymiş Hierapolis/Phrygia (Denizli/Pamukkale) doğumlu filozof; kendisinden kalan görüşleri şâkirdi Arian'ın kaleme almasına borçluyuz. Binlerce yıl öteden gelen öğütler şaşılacak kadar bizlere de ışık tutabilecek güçte. En iyisi, bu bayram günü, eski bir dosttan elimize ulaşmış birer mesaj gözüyle bakalım Epiktetos'un söylediklerine. (Tercüme: Birdal Akar). “Bir gemiyle yolculuk ettiğini ve geminin geçici olarak bir limana demirlediğini düşün” diyor Epiktetos hayatı anlatırken... “Su almak için gemiden ayrıldığında istiridye ya da çiçek soğanı toplamaya koyulabilirsin. Ancak bir gözün daima gemide ve bir kulağın da kaptanın çağrısında olsun.” Neden? Basit bir sebepten: “Demir alındığı zaman, kendilerine bağlı olmadığın şeylerin hepsini bir kenara bırakmak ve kuzu kuzu gemiye binmek zorunda kalacaksın. İşte hayat da böyledir; istiridye ve çiçek soğanı yerine bir eş ve çocuk verir sana, giderken onları da yanında götürmek istersin. Ancak kaptan çağırdığı anda gemiye koşman ve onları ardına bile bakmadan bırakıp hepsinden ayrılman gerekir.” “Hele bir de yaşlıysan, hızlı davranamayacağını düşün, gemiden fazla uzaklaşmayı aklından bile geçirme. Çünkü bir ayağı çukurda olan kimselerin akıllanmak için fazla vakitleri yoktur.” Bir çırpıda okunuyor 'Kılavuz Kitap'; ancak okunana birkaç sayfa sonra yeniden dönmek ve hazmetmek ihtiyacı duyuyorsunuz. Gerçekten bugün de geçerli hikmetli sözler aktarılanların çoğu ve hangi yaşta olursanız olun bazı davranışlarınızın yanlış olduğunu düşündürebiliyor. 'Akıl', belli ki, binlerce yıl önce de insanlar için bir rehbermiş; Epiktetos da deneyimli ve akıllı bir adammış... “Biri çıkagelip sana hiçbir şey bilmediğini söyler de sen bu söz karşısında gücenmezsen, anla ki, 'bilge bir kişi' olmak için gerekenleri yapmaya başlamışsın. Çünkü koyunlar kendi yedikleri otu kusup da çobanlarına ne kadar ot yediklerini göstermezler.” Ya ne yapar koyunlar? “Yedikleri otu sindirip erittikleri zaman karşılığında çobanlarına süt ve yün verirler.” Şimdi de kıssadan hisse faslı: “Cahiller karşısında hikmetli sözleri sıralayıp dil dökeceğine, eğer bu sözleri iyi kavramışsan, sözlerin öğütlediği gibi davranarak hikmeti kendi üzerinde göster.” Bayram günü bugün ve güncelin ötesinde düşüncelere dalmak, gelecek planlaması yaparken yanlışa düşürmeyecek görüşlere sahip olmak için ideal bir zaman dilimi. Filozof-köle Epiktetos da engin deneyimiyle sözü dinlenecek bir insan. Binlerce yıl öteden konuştuğu için de zihni 'zihin bozucu çağdaş etkilerden uzak'; bu da ona ve görüşlerine ayrı bir önem katıyor. halde okumaya devam edelim: “Başkasına ait bir üstünlükle övünmeyin. Sözgelimi, sahibi olduğunuz bir at 'Ben güzelim' diye övünse, bu, yerinde bir övünme olurdu; fakat sen 'Güzel bir atım var' diye övündüğünde, bu övüncün kaynağının güzel bir atı sahiplenme olduğunu unutmamalısın. Öyleyse sana ait olan nedir: Görüntüler karşısında sergilediğin davranışlar... Demek ki, görünüşlere karşı davranışlarında doğayla uyum sağlayabiliyorsan övünmen yerli yerinde bir övünme olur; çünkü böyle yapmakla kendine ait bir güzellikten ötürü övünmüş olursun.” Umarım üzerinde düşündükçe benden daha derin anlamlarını da bulursunuz Epiktetos'un görüşlerinin...
579005
Nemrut Dağı, turistlerin yoğun ilgisini gördü
Turlar ile Adıyaman'a gelen yerli ve yabancı turistler, zorlu bir yolculuk sonrasında tanrı heykellerini görmek için Nemrut Dağı'na çıkıp, ören yerlerini gezdi. Tırmanışı yürüyerek gerçekleştirenler çoğunlukta olmasına karşın, bazı turistlerin de bu tırmanışı katır sırtında yaptıkları gözlendi. İstanbul'dan turla gelerek Nemrut Dağı'na tırmanın Ömer Taşman, yaptığı açıklamada, ilk kez geldiği Nemrut Dağı'nı ve dev tanrı heykellerini yakından görme fırsatı bulduğunu söyledi. Turizm Rehberi Emre Kurşunlu ise Ramazan Bayramı'nın yağışlı olmasına karşın, turistlerin bölgeye olan ilgisinin kendilerini de mutlu ettiğini belirtti. Nemrut'a ilk kez gelen turistler arasında bulunan Pınar Şener ise yağışlı hava nedeniyle güneşin doğuşunu ve batışını görmemiş olmakla birlikte, bölgenin tarihi ve doğal güzelliklerini yakından görme fırsatı buldukları için çok sevinçli olduğunu dile getirdi. Turistlerin Nemrut'a ilgisi sektörde çalışanları da mutlu ediyor. Adıyaman Bozdoğan Oteli Sahibi Habip Bozdoğan da Ramazan Bayramı dolayısıyla otellerinde doluluk oranının yüzde 100'e ulaştığını kaydetti.
579294
Savaşa uygun sütyen istiyorlar
Sendika yetkililerinden Paulina Rehbinder, 500 kadar acemi kadın askerin, spor sütyenlerini kendileri satın almak zorunda kaldığını ve bu çamaşırların çok çabuk koptuğunu, erkek askerlerin ise iç çamaşırlarını ordudan aldığını belirtti. Kadın askerlerin dışarıdan satın aldığı çamaşırların savaş durumuna ya da yangına dayanıklı olmadığını belirten yetkili, bu çamaşırların pratik bulunmadığını da sözlerine ekledi. Ordunun tarafsızlık ve eşitlik örneği sergilemediğini öne süren Rehbinder, aslında İsveç'in bu alanda birçok başka ülkeden daha ileri olduğunu söyledi. Rehbinder, ''Bu kadınlara bir mesajdır. Çalışma ortamında gereken güvenli teçhizat verilmelidir. 30 yıla yakın bir süredir orduda kadınlar görev yapmaktadır, ama ordu askerlere iç çamaşırı almak için para verse de kadınlara sütyen temin etmemektedir'' diye konuştu. İsveç'te 1980'den beri kadınlar orduda görev alabiliyor. İsveç ordusunun askerlerinin yüzde ila 5'ini kadınlar oluşturuyor. 22 Eylül 2009
579048
Boşanmak isteyen eşini rehin aldı
Polisin ikna ettiği koca, eşini bırakarak teslim oldu. Çark Caddesi'nde meydana gelen olayda, Sezgin S.(31), aylık evli olduğu ve 'şiddetli geçimsizlik' sebebiyle bir süredir ayrı yaşadığı eşi Elis S. ile caddede karşılaştı. Boşanma davası açan eşi ile tartışan Sezgin S., sinirlenince eşini tabancayla rehin alarak bir giyim mağazasına soktu. Mağazada büyük panik yaşanmasına sebep olan rehin alma olayının ardından olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polis, tabancayla eşini rehin alan Sezgin S.'yi ikna etmeye çalıştı. 10 dakika süren ikna çabaları sonuç verince Sezgin S. eşini bırakarak tabancayla polise teslim oldu. Yapılan incelemede Sezgin S.'nin elindeki tabancanın kuru sıkı olduğu belirlendi. Emniyetteki sorgusu tamamlanan Sezgin S. adliyeye sevk edildi.
578523
Dikkat sağanak geliyor
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Dikkat sağanak geliyor Türkiye'nin büyük bölümünde görülecek olan sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlar; Karadeniz, Doğu Anadolu, Yozgat, Sivas, Kayseri, Diyarbakır, Batman ve Siirt çevrelerinde etkili olacak. Meteoroloji sel uyarısı yaptı. Bayramın 3. gününde hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar genellikle kuzey ve kuzeydoğu, güneydoğu kesimlerde güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. Uzmanlar etkili sağanak yağışlar nedeniyle Karadadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu için sel uyarısı yaptı. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan tahminlere göre, bazı illerimizde beklenen hava durumu şöyle: İL İL HAVA DURUMU Ankara: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı ve çok bulutlu, öğleden sonra kısa süreli ve yerel sağanak yağışlı. İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı. İzmir: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu. Adana: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı. Antalya: Parçalı bulutlu. Samsun: Çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların kuvvetli olması bekleniyor. Trabzon: Çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların kuvvetli olması bekleniyor. Erzurum: Parçalı çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların kuvvetli olması bekleniyor. Diyarbakır: Parçalı çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; kuvvetli olması bekleniyor. 22.09.2009
578735
ABD'de gazetelerin kurtarılması gündemde
İnternet medyası karşısında zor günler geçiren ve çoğu batma noktasına gelen ABD'nin büyük gazetelerinin kurtarılması için devletin tıpkı bankalara ve oto üreticilerine yaptığı gibi ekonomik yardım yapması yönündeki teklife Obama yönetimi de sıcak bakıyor. Maryland Senatörü Ben Cardin tarafından Amerikan Kongresine sunulan "Yazılı Basının Yeniden Canlandırılması Kanunu" teklifi, Amerikan medyasında heyecan yarattı. Kanun yasalaşırsa, gazeteler, vergi muafiyeti olan ya da imtiyazları olan "501 (c)(3) şirketleri" yani NGO'lar arasına alınacak. Amerikan Gelir Vergisi Kanunu'nun 501'nci maddesinin fıkrasının 3'ncü paragrafı, dini kurumlarca kurulmuş şirket ve fonlar ile hayır amacıyla, bilimsel amaçlı veya kamuoyunu eğitme amaçlı şirket, fon ve organizasyonlara vergi muafiyetleri getiriyor. Teklif yasalaşırsa gazetelere NGO(kar amacı gütmeyen devlet dışı kurumlar) statüsü verilerek vergiden muafiyet imtiyazı tanınacak. Kendisini "yazılı basın bağımlısı" ilan eden Başkan Barack Obama'nın da, son günlerde görüştüğü bazı gazete yöneticilerine, kanun teklifine sıcak baktığını söylediği belirtildi. Obama son olarak Cuma günü görüştüğü Pitssburg Post gazetesi ile Toledo Blade gazetesi yöneticilerine, "kanun teklifinin detaylarını henüz görmemekle beraber, incelemekten büyük memnuniyet duyacağını" söyledi. "YORUM HABERCİLİĞİNE DAYALI BLOGLAR, HABERLEŞME DEĞİL ÇATIŞMA KAYNAĞI" Barack Obama, görüştüğü iki gazete yöneticilerine gazetelerin önemini vurgulayarak, son zamanlarda yükselen politik haber bloglarından yakındı. "Yazılı basının demokrasinin sağlığı için kritik önemde olduğunu" söyleyen Obama, son zamanlarda "dedikodu ve yorum" merkezli haberciliğin "bilgi ve açık kaynak" merkezli haberciliğin yerini almasından duyduğu endişeyi de dile getirdi. Obama, "Haberciliğin, bilgi kontrolü yapmayan ya da internette yayılan dedikodulara dayalı bloglara ve tamamen yorum haberciliğine dönüşmeye devam etmesi ve cımbız haberciliğinin daha da güçlenmesi halinde, karşılıklı anlama yerine internet dedikodularıyla birbirinize ateş eden insanlara dönüşürsünüz" şeklinde konuştu. YAZILI BASIN KEPENK KAPATMAYA DEVAM EDİYOR Reklam pastasının aslan payının internete gitmeye başlaması özellikle ABD'de yazılı basını iflasın eşiğine getirmiş durumda. Yüzyıldan fazla süredir basılan birçok etkili Amerikan gazetesi ya art arda iflas bayrağı çekiyor ya da iflasın eşiğinde bulunuyor. Son olarak Denver'ın önde gelen gazetesi The Rocky Mountain News ile Seattle Post-Intelligencer gazeteleri de yazılı basımlarını durdurarak tamamen internet yayınına dönüştüler. Bünyesinde Chicago Tribune ve Los Angeles Times gibi gazeteleri barındıran Tribune Şirketi gibi bazı medya devleri ise iflas ilan ettiler. Dünyaca ünlü New York Times gazetesi ise geçen yıl bulduğu Meksikalı ortak sayesinde iflasın eşiğinden kılpayı dönmüştü.
578694
Vampirler popüler kültürle savaşıyor
Vampir filmleri furyası özellikle şu an 30’lu yaşların üstündekiler için özel bir dönemi ifade ediyor. Beta, VHS videolar, videocular, kiralık kasetler güzel anılar barındırıyor. Son dönemde popüler kültüre ürün veren ve bu yıl vampir korku kültürünü tazeleyen “Alacakaranlık-Twilight” da bu anlamda iyi bir iş çıkardı. Bazıları için nostalji bazıları için de tanışma oldu. Artık, özellikle de genç kızlar ölümsüz kan emicilere sevdalılar. Hem bu yalnızca bir sinema tutkusu da değil. Vampir gibi giyinmek için adresine göz atan, dünya çapında iletişim kuran bir sosyal ağ sayesinde () haberleşen gençler artık çoğunlukta. Hatta vampir makyajı bile çok moda. Yani soluk tenler ve kırmızı dudaklar... Çirkin ve kambur Nosferatu, asilzade Kont Dracula artık vampir mitinin yıldızları değil. İyi ki de Bram Stoker bunları görmedi. Şimdi “Alacakaranlık” filminin yakışıklı jön vampiri Edward var. Stephenie Meyer de Stoker’ın koltuğunda. Her ne kadar romantik ve âşık, kan emici karakteri türün yandaşları tarafından pek sempatik bulunmasa da beyazperdenin talebi görmezden gelmeyeceği aşikâr. Elbette vampir kültürü 80’lerden bu yana çok değişti. Vampirlerin aristokrasisi de şatolardan, kontlardan, sokaklara, serserilere kadar toplumun zeminine yayıldı. Bram Stoker’in Dracula’sı yerini Alacakaranlık’ın genç kız rüyası oyuncusu Robert Pattinson (Edward) efsanesine bırakacak gibi görünüyor. Serinin ilk filmine gelen ilgiden sonra, 20 Kasım 2009’da gösterime girmesi beklenen “Twilight” serisinin ikincisi “The Twilight Saga: New Moon” şimdiden heyecanla bekleniyor. Hollywood’un genç yıldızı Dakota Fanning de filmde “Jane” isimli bir karakteri canlandıracak. Yani ne kadar popüler, kadar iyi! Ama son yirmi yıllık döneme baktığımızda akılda kalan ve hâlâ vampir sinemasına yön veren filmler var. Benim listem de ilk sırayı “Komşum Bir Vampir-Fright Night” alıyor. Liste tartışılır, zaten iddialı da değil. Yönetmen koltuğunda Tom Holland’ın oturduğu 1985 yapımı bu filmde başrolleri Chris Sarandon, William Ragsdale, Roddy McDowall, Amanda Bearse paylaşıyordu. Bu filmin farklılıklarından biri, Transilvanya ve şatolarla özdeşleşen inziva düşkünü vampirleri “komşu” yakınlığına getirmesiydi. Türün, senaryo bakımından zengin, görsel olarak zamanının biraz gerisinde bıraktığı bu film ince komedi pırıltılarıyla zenginleşen sürükleyiciliğiyle ciddi bir yandaş kitlesine sahip. Üzücü olan ilk filmin başarısının, seri niteliği kazanamadan ikincisi ile sona ermesi. Bir diğer kült vampir filmi de “Kayıp Gençler-The Lost Boys”. Joel Schumacher’in yönettiği 1987 yapımı film, şehirli vampirler ve gençler üzerine ince mesajlar veren bir klasik. İyi vampir, kötü vampir mitinden yola çıkan bu filmin çekimleri, özellikle de müzikleri onu diğerlerinden ayırıp bir klasik haline getiriyor.Ölümsüzlüğün büyüsü Açılış müziği “Cry little sister”ı ve INXS ile Jimmy Barnes’ten “Good Times”ı da unutmak mümkün değil. Korku sineması severler ve vampir edebiyatına ilgi duyanların arşivlerinde tuttuğu bu filmi yeni nesil kan emici sevdalıları özellikle izlemeli. Korku kültürünün Türkiye’deki en bilge isimlerinden Giovanni Scognamillo, “Canavarlar, Yaratıklar, Manyaklar” isimli kitabında (+1 Kitap. İstanbul 2006) “Kayıp Gençler” için şöyle diyordu: “Vampirler klasik yaratıklar ama çağdaş olanları da var. Çağdaşlaşan yaratıklar olarak meşin ceketli, uzun saçlı, motosikletli, rock müzik seven, şamatacı ama her daim kana susamış tipler de her an her yerde karşımıza çıkar.” Vampir edebiyatı denildiğinde popülerliği su götürmeyen ve 90’lardaki vampir filmi eksikliğini gideren, Anna Rice’ın aynı isimdeki 1976 tarihli romanından sinemaya uyarlanan “Vampirle Görüşme-Interview with the Vampire” önemli bir yapım. Neil Jordan’ın yönettiği filmin başrollerini Tom Cruise, Brad Pitt, Kirsten Dunst ve Antonio Banderas paylaşmıştı. Bu filmde de kentsoylu, aristokrat baş vampir Lestat (Tom Cruise) ölümsüzlüğünü ve bu hayatın şehvetini paylaşmak için yanına Louise’i (Brad Bitt) alıyordu. Ama öldürmeyi tasvir bile edemeyen Louise için işler, sonsuza kadar yaşayacak olmanın keyfini tatmasına izin verecek şekilde gitmiyordu. Bu film, kan, korku ve gerilimden uzaktı. Felsefi ve insani anlamları içinde barındırması açısından, vampirlere farklı bir romantizm ve hümanizma yüklemesi bakımından da önemliydi.Korku sinemasına son on yıllık dönemde yeni bir soluk getiren Japon ve Uzakdoğu da şimdi vampir ticaretine soyunuyor gibi. “Son Vampir-Blood: The Last Vampir” önümüzdeki hafta gösterime giriyor. Fransa, Hong Kong, Japonya ortak yapımı filmin yönetmeni Chris Nahon. Senaryo da ise iki isim var; Katsuya Terada, Kenji Kamiyama. Ama Uzakdoğu’dan gelen vampirlerin klasik tarz tutkunları için itici olacağı şüphesiz.Zombiler hep muhalifti Vampir popülerleşmesinde ABD yapımı bir gençlik dizisi olan “Buffy the Vampire Slayer”ın da etkisi büyük. Öyle ki 1997’de gösterime giren dizi yedi sezon sürdü. Tarza farklı bir konuyla yaklaşan Blade de 1998 yılındaki ilk gösterimin ardından seriyi üç filme kadar uzattı. Popüler tarza hizmet veren pek çok yakışıklı ve seksi vampir figürü özellikle dizi furyasıyla günümüze kadar kendini taşıdı. “True Blood” da çekici bir vampir draması. Senaryosu Charlaine Harris’in “The Southern Vampire Mysteries”ten alıntı. Sentetik kan içerek “halka” karışan vampirlerin peşine bu sefer insan kan emiciler düşüyor yani ironik ve eğlenceli bir konusu var. Dizinin yapımcısı Alan Ball tanıdık bir isim. Amerikan Güzeli’nde imzası var. Vampirler romantikleştirilip, çekici ölümsüzler yapılırken “yaşayan ölüleri”, zombileri sistem karşıtı tavırlarla beyazperdeye taşıyan George Romero’ya da selam vermeden geçmek olmaz. Korku sinemasının ustası, zombi kültünün yaratıcısı muhalif yönetmen Romero yaşayanların iktidarını ölülerle eleştirmeyi neredeyse yarım yüzyıldır yapıyor. Sistemi, ırkçılığı, militarizmi ve kapitalist toplumun tüketim çılgınlığını eleştiriyor. Belki de vampirlerin en büyük eksiği de işte bu. Hem de kan emicilik metaforu tam da bu eleştiriyi karşılarken. Kim bilir belki de beyazperde sıfır beden, yakışıklı, ikoncan vampirlerle kolej piyesleri çekmekten vazgeçip, kamerasını korku kültürünün beslendiği gerçeklere çevirmeyi akıl edebilir ya da Hollywood’un gölgesinde kalmaktan korkmayıp özgün işlere cesaret edebilir. Pek çok korku sineması müptelasının 80’li ve 90’lı yıllarda takılı kalması da sanırım bunun bir göstergesi.Türkiye’nin ilk zombi filmi: Ada İki sinema yazarı Talip Ertürk ve Murat Emir Eren, Türkiye’nin ilk zombi filmi Ada’nın filmin yönetmenliğini, yapımcılığını ve senaryo yazarlığını yürütüyor. Çekimler bitmek üzere. Oyuncular ise Esra Ruşan, Erol Ozan Ayhan, Kaan Keskin, Gülüm Baltacıgil, Onur Buldu Rüya Önal, Canan Güven, Taner Birsel. Konuk oyuncular da Cansel Elçin, Sırrı Süreyya Önder, Nihat İleri. Ada filminin özelliği sadece korku filmi olmaması, işin içinde iyi bir mizah da var. Bunun için yönetmenler Ada’nın korku komedi filmi olacağının özellikle altını çiziyor. Murat Emir Eren filmi tamzamanlı bir zombi filmi olarak tanımlıyor. “Halayı, düğünü basan zombileri, düğünü çeken bir karakterin kamerasından izliyoruz. Elbette tekinsiz bir durum var. Çünkü Büyükada’da böyle bir vahşet yaşanırken tüm dünyada ne oluyor sorusuna cevap verilmiyor. Yani seyircinin hayal gücüne kalıyor pek çok şey”. Türkiye’de zombi filmi yapmak, dünyadaki zombi filmlerindeki pek çok şeyi de yapmamak anlamına geliyor. Ama Eren özellikle zombi figüranı bulmak konusunda hiç sıkıntıları olmadığını anlatıyor; “En kalabalık, 40 kişilik sahne için beş yüze yakın başvuru geldi. İnanılmaz istekli ve yetenekliler vardı. Bize ve filme emekleri çok oldu”. Eren, Türkiye’de bir zombi saldırı olsa, insanların tepkileri nasıl olur sorusunun cevabını aradıklarını söylüyor. Haklı da. Bu coğrafyanın insanlarını zombi olarak düşünmek bile ilginç! Hem filmde çaycı, yaşını almış bir teyze, atletle donla sokağa fırlayan zombiler var. Sonuçta Murat Emir Eren iyi bir iş çıkardıklarını düşünüyor. Biz de filmin vizyon tarihi bekliyoruz. Bu tarih kesinleşmemekle birlikte aralık ve şubat arasında. Filmin tam konusuna gelince: Birbirlerini uzun süredir tanıyan beş kişilik bir arkadaş grubu, ortak bir arkadaşlarının düğününe katılmak üzere Büyükada’ya gider. Grubun içinden Erhan, hem düğünü, hem de uzun aralıklarla bir araya gelebilen ekibin mutlu anlarını kayda alabilmek için yanında bir kamera getirmiştir ve sürekli çekim yapmaktadır. Zaten film boyunca tüm izlediklerimiz, bu kameraya yansıyanlardır. Erhan dışında, ekipte, uzun süredir beraber olan Deniz ve Ekin çifti ile, hiçbir şeyden memnun olmayan Murat ve çulsuz arkadaşları Ömer vardır. Düğün sırasında aralarına, Murat’ın eski kız arkadaşı Gamze de katılır. Elbette Murat durumdan hiç hoşnut değildir. Düğünün ilerleyen saatlerindeyse beklenmedik bir olay patlak verir. Büyük bir öfkeyle davetlilere saldıran bir grup zombi ortalığı kan gölüne çevirir. Üstelik saldırıya uğrayıp yaralananlar da, bir süre sonra bu öfke nöbetine kapılmaktadır. Öfke bulaşıcı bir hal almıştır. Erhan, Gamze, Murat ve Ömer, bu kargaşadan kurtulmayı başarırlar ve arkadaşlarını bulup zombilerin istila ettiği adadan kaçmak üzere çalışmaya başlarlar. 22 Eylül 2009
578105
Türkiye Grand Prix'si 30 Mayıs'ta
Türkiye Grand Prix'si 30 Mayıs'ta İHA Giriş Saati 21.09.2009 19:23 Güncelleme 21.09.2009 19:24 Dünyanın en çok izlenen ancak son yıllarda yaşanılan krizler ve skandallarla gündemden düşmeyen spor organizasyonlarından Formula 1'de (F1) 2010 sezonu yarış takvimi açıklandı. Takvime göre; Türkiye Grand Prix'si sezonun 7. yarışı olarak 30 Mayıs 2010 Pazar günü koşulacak. Skandalların ve yaşanılan krizlerin gölgesinde geçilen 2009 sezonun ardından Formula 1'de 2010 yılının yarış takvimi duyuruldu. Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), önümüzdeki yıl toplam 19 yarışın yapılacağını ve Güney Kore Grand Prix'sinin takvime dahil edileceğini açıkladı. Güney Kore GP'si 17 Ekim 2010'da Güney Kore'nin başkenti Seul'un yaklaşık 300 kilometre güneyindeki Yeongan'da koşulacak. Uzmanlar böylece FIA'nın doğuya açılım politikasının da iyice oturmaya başladığını belirtiyorlar. Zira, geçtiğimiz yıl Singapur takvime dahil edilmişti. Abu Dabi GP'nin bu yıl sonuna kadar yarışlara ev sahipliği yapması beklenirken Hindistan GP'si ise 2011 yılından itibaren koşulmaya başlanacak. Türkiye'deki yarış severlerin merakla beklediği Türkiye Grand Prix'si ise 30 Mayıs 2010 Pazar günü koşulacak. FIA, bu sezon koşulan 17 yarışa ek olarak 2010 takvimine yarış daha ekledi. Kanada GP'si bir yıllık aranın ardından kontrat sorunlarını aşınca yeniden takvime alındı. F1'de 2010 sezonu 14 Mart'ta Bahreyn GP'si ile sezonu açacak ve iki hafta sonra Avustralya GP'si koşulacak. Büyük heyecan, 14 Kasım 2010'da koşulacak Brezilya GP'si ile sona erecek. Yeni takvimle birlikte önümüzde sezon Asya'da tam yarış koşulacak (Bahreyn, Abu Dabi Malezya, Çin, Singapur, Japonya ve Kore). İşte Formula 1'de 2010 yılının yarış takvimi: 1) 14 Mart Bahreyn 2) 28 Mart Avustralya 3) Nisan Malezya 4) 18 Nisan Çin 5) Mayıs İspanya 6) 23 Mayıs Monako 7) 30 MAYIS TÜRKİYE 8) 13 Haziran Kanada 9) 27 Haziran Avrupa (Valencia) 10) 11 Temmuz Britanya 11) 25 Temmuz Almanya 12) Ağustos Macaristan 13) 29 Ağustos Belçika 14) 12 Eylül İtalya 15) 26 Eylül Singapur 16) Ekim Japonya 17) 17 Ekim Güney Kore 18) 31 Ekim Abu Dabi 19) 14 Kasım Brezilya
579332
Avşar hakkındaki davaya rest çekti
Hülya Avşar, röportajda söylediklerinin sonuna kadar arkasında olduğunu söyledi. Kin ve nefret uyandırmakla suçlanmasına tepki gösteren Avşar, ''Feci, çok ayıp bir şey. Bunun ucu düşünce özgürlüğüne değiyor bence.'' dedi. Kızı Zehra ile birlikte Ankara'dan İstanbul'a gelen Hülya Avşar, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla açtığı soruşturmayı değerlendirdi. Şaşkınlıklar içinde olduğunu belirten sanatçı, ''Şaşkınlıklar içerisindeyim. Yaptığım röportajın sonuna kadar arkasındayım. Bu sebepten dolayı beni savcılığa vermiş olmaları açıkçası bende şaşkınlık yarattı. Sonuna kadar mücadele edeceğim.'' diye konuştu. Soruşturma açılmasını hakaret olarak algıladığına işaret eden Avşar, şöyle devam etti: ''Ülkesinin sanatçısına kin ve nefret, insan düşmanına bile bu sözleri kullanamaz. Bırakın ki sanatçısına kullanıyor. Feci, çok ayıp bir şey. Bunu hakaret olarak kabul ediyorum. Kendimden ve söylediklerimden kadar eminim, fark etmiyor. Adalete sonuna kadar güveniyorum. Kesinlikle bu işten ne demek istediğimi doğru düzgün anlatarak çıkacağına inanıyorum.'' Ünlü sanatçı, kendisinin de yaşananlara ilişkin dava açıp açmayacağı sorusuna şu an böyle bir şey düşünmediğini vurguladı. Soruşturma sonunda dava açılırsa 4,5 yıla kadar yargılanacağı hatırlatılması üzerine Avşar, ''''Böyle bir şey için yargılanacaksam yargılanırım, fark etmez. Şu başıma gelen meseleyi hiç önemsemiyorum. Çok fazla ciddiye almak da istemiyorum. Bunun ucu düşünce özgürlüğüne değiyor bence.'' karşılığı verdi. Hülya Avşar hakkında, gazeteci Devrim Sevimay'a verdiği röportajda söylediği "Ben sonuna kadar Türk'üm, ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli." sözlerinden dolayı soruşturma başlatılmıştı. Bu topraklarda asırlardır, ne bir Türk,Kürt,Laz,Çerkez,Abaza,Alevi-Sünni,müslüman-gayrimüslim vb. etnik sorunlar yaşanmadı da şimdi mi bu sorunlar yaşanır oldu???.. Lütfen memleketimizin daha ciddi sorunları var!. İşsizlik, ekonomik durum vb. bunlara açılım yapılmalı!Etnik sorunlara açılım diğer etnik gruplara da açılımı gerektirir. Devletimiz, milletimiz, basınımız gereksiz gündemle uğraşmamalı.Herkes bu ülke için ne yapabilirizi, ne yapmalıyızı düşünmelidir.Savcı ise gereksiz bir dava peşinde ne gerek var
578844
12:57 Bakan Ergün’den GSM operatörlerine uyarı...
Bakan Ergün’den operatörlerine uyarı... Sanayi ve Ticaret Bakanı operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ya da müzik mesajları konusunda hem tüketicileri hem de operatörleri uyardı. Bakan Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk toplumunda teknolojinin çok hızlı tüketildiğini, bu nedenle de çeşitli sorunların gündeme geldiğini söyledi. Teknolojinin dikkatsiz kullanıldığını ve zaman zaman zarara yol açtığını ifade eden Ergün, buna örnek olarak GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ve müzik mesajlarını gösterdi. “GSM operatörleri üzerinden alınan mesajlar, eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ayrıca teknolojisiyle de internete daha hızlı erişim imkanı sunuyor” diyen Ergün, tüketicilerin önemli bir bölümünün bunların maliyeti hakkında bilgi sahibi olmadığını, çünkü bu hizmeti sunanların maliyeti “biraz sakladıklarını” dile getirdi. Son dönemlerde bu konuda fazlaca şikayet aldıklarını belirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün bu çerçevede ciddi bir mekanizması işlettiğini söyledi. Tüketicilerin duyarlı olmaları ve bu tür mesajların kendilerine maliyetinin ne olacağını araştırmaları, firmaların da bu hizmetleri tüketiciyi yanıltmayacak şekilde sunmaları gerektiğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu: “Bu hizmetleri tüketiciyi yanıltacak şekilde sunanlar, yanılttıkları her bir tüketici için en az 200 lira para cezasına çarptırılacaklar. Yüz binlerce tüketici olduğu düşünülürse 100 milyonlara varan cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Tüketiciler de teknolojiyi daha dikkatli bir şekilde tüketsinler. Çünkü bu hizmetlerin bilinçsiz tüketimi size beklemediğiniz ağır maliyetler getirebilir. Yeni 3G teknolojisini tüketirken de aynı şekilde dikkatli olmak lazım. Bu görüşmeler normal telefon görüşmesi gibi olacak zannediliyor ama tarifeler değişebiliyor, paketler değişebiliyor. Telefonunuz 3G’ye uyumlu değildir fakat yeni bir paket sözleşmesi yapmışsınızdır. 3G’yi kullanmadığınız halde paketin içinde kullanma bedeli olduğu için onu ödüyor olabilirsiniz. Elektronik sözleşmeler yapılırken, mesafeli sözleşmeler yapılırken tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor.” GSM operatörlerinin aslında bu hizmetleri direk sunmadıklarını, başkalarına servis sağladıklarını, kanal açtıklarını anlatan Ergün, bu yanıltıcı işlemlerin çoğunun da servis sağladıkları firmalar tarafından yapıldığını, ancak alt yapıyı, zemini hazırlayan durumunda oldukları için onların da sorumlu olacaklarını ifade etti. GSM operatörlerinin kanal açtıkları bu firmalara tüketicilerle yaptıkları sözleşmelerde nezaret etmeleri gerektiğini vurgulayan Ergün, “Nezaret etmezlerse sonunda ortak olarak cezaya çarptırılmış olacaklar ve bu cezalar da hafif değil. Firmalar da bunu yaparken kötü niyetli olmayabilirler ama onların bu hizmetleri dikkatlice sunmaları, tüketicilerin de bu hizmetleri son derece dikkatli kullanmaları gerekiyor” dedi.
578208
Zelaya'nın ülkesine döndüğünü ABD doğruladı
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly, başkent Washington'da yaptığı açıklamada, Manuel Zelaya'nın Honduras'ta olduğunu söyledi. Kelly, Zelaya'nın ülkesinde olduğunu, ancak tam olarak nerede olduğunu bilmediğini ve daha fazla ayrıntı bulmaya çalıştıklarını bildirdi. Zelaya'nın başdanışmanı Eduardo Reina, Venezuela'nın Telesur Televizyonu'na yaptığı açıklamada, devrik başkanın dönerse tutuklanacağı uyarılarına karşın ülkesine döndüğünü söylemişti. Honduras'taki geçici hükümetin başbakanı Roberto Micheletti, Zelaya'nın ülkesine döndüğü ve Tegucigalpa'da bulunduğu haberlerini yalanlamış, BM yetkilisi de Zelaya'nın başkente döndüğü ve buradaki bir BM binasında kaldığı haberlerinin doğru olmadığını kaydetmişti.
579185
Penaltıyı çılgın taraftar kullandı VIDEO
Rusya Premier Ligi'nde 22. haftada Saturn Spartak Moskova maçında çok ilginç bir an yaşandı. 2-1 biten maçta 52. dakikada Spartak Moskova'dan Alex'in kullanacağı penaltı öncesi şişko bir taraftar sahaya atladı ve penaltı vuruşunu gerçekleştirdi. Top köşeye ve ağlara giderken çılgın taraftar gol sevincini sahada koşarak gerçekleştirdi. Bu dakikalarda iki takımın futbolcuları da taraftarlar da oldukça şaşkındı.Geçtiğimiz haftalarda Bank Asya 1.Ligi'nde Giresunspor ile Karşıyaka arasında İstanbul'da oynanan maçta da buna benzer bir görüntü yaşanırken maçta sahaya atlayan ve penaltı vuruşunu bozan taraftar hakemin verdiği kararı protesto ediyordu.
578491
Adidas, 2012 ve 2016'nın sponsoru
OSMAN TANBURACI Adidas, 2012 ve 2016'nın sponsoru Spor malzemeleri üreticisi adidas, 2012 ve 2016 Avrupa Futbol Şampiyonaları'nın resmi top ve hakem ekipmanları sponsoru oldu. Adidas, 2012 ve 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri'nde maç topları, hakem ekipmanları ve UEFA yetkililerinin spor giyimlerinin resmi tedarikçisi ve pazarlayıcısı oldu. UEFA'dan yapılan açıklamada, adidas'ın anlaşmayla ayrıca 2010 ve 2017 yılları arasında tüm ulusal turnuvalarında da aynı görevi üstleneceği bildirildi. 22.09.2009
579241
Avro'dan büyük tırmanış
Avro'dan büyük tırmanış AA Giriş Saati 22.09.2009 17:08 Güncelleme 22.09.2009 17:10 Avro bugün, Avrupa'da öğleden sonraki işlemlerde dolar karşısında Ağustos 2008'den bu yana en yüksek seviyesine çıktı. Dün New York'ta 1,4677 dolardan işlem gören avro, bugün 1,4821 dolara kadar tırmandı. Bu, avronun geçen yıl Ağustos'tan bu yana gördüğü en yüksek seviye oldu. Avro daha sonra 1,4795 dolara indi. İngiliz sterlini de değer kazanarak 1,6323 dolara çıkarken, dün New York'ta 92,13 yen olan dolar bugün 91,39 yene geriledi. Bu arada önceki gün dolardan fazla değer kaybederek, 70 doların altına gerileyen ABD ham petrolünün varil fiyatı zayıf dolar nedeniyle bugün yeniden 71 doların üzerine çıktı. ABD ham petrolünün varil fiyatı Ekim ayı teslimi bugün 1,41 dolar artarak, 71,12 dolara çıktı. ABD ham petrolünün varil fiyatı pazartesi günü 69,10 dolara kadar gerilemişti. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 1,42 dolar artışla 70,11 dolar oldu. Ekonomistler, petrol fiyatındaki yükselişin, doların değer kaybetmesi üzerine küçük bir toparlanma olduğunu, altın ve diğer bütün emtiaların, dolardaki düşüşü izlediğini söyledi. Geçen yıl Aralıkta 32 dolara kadar inen petrolün varil fiyatı bu yıl en yüksek seviyesini 75 dolarla Ağustos ayında gördü. Ancak Eylül ayının başından bu yana petrolün fiyatı 68 ila 72 dolar aralığında sıkıştı kaldı. Öte yandan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan'ın Petrol Bakanı Ali El Naimi, Suudi petrolüne talebin arttığını ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) gelecek yıl üretimini kesmeyeceğini söyledi. El Naimi, ''Dünya ekonomisi düzeliyor görünüyor. Umarım hızlı düzelir, bu yüzden petrol talebine etkisi olacak. Talep artarsa tabi ki arz onu karşılamalı. Bizim petrolümüze talep artıyor ve biz en azından ben ekonomik büyümenin başladığına ve devam edeceğine inanıyorum'' dedi.
578636
Elazığ yağmur suları ile boğuşuyor
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge'nin, bir yemekte karşılaştığı Aziz Başkan'ın, Kerem'in doping olayı konusundaki düşüncelerini kaleme aldığı yazısı gündeme bomba gibi düştü Merkez Bankası'nın faizleri yüzde 7.25'e indirmesi bankaların mudilere bakışını değiştirdi. 10 ila 50 bin TL arasında mevduatı bulunan küçük yatırımcı bankacıların gözdesi oldu.
578368
Renault’da büyük şok!
’da büyük şok! güncellenme zamanı 22.9.2009Dünya Motor Sporları Konseyi, pilotuna kasten kaza yaptıran ’a iki yıl yarışlardan, istifa eden takım patronu Flavio Briatore’ye de süresiz men cezası verdi dünyasını uzun süredir meşgul eden kaza olayı sonunda açıklığa kavuştu, pilotuna bilerek kaza yaptıran ’a iki yıl yarışlardan men cezası verildi. Dünya Motor Sporları Konseyi, geçen yılki ’sinde, pilot Nelson Piquet Jr.’dan otomobilini kasten çarpmasını istediğini itiraf eden Renault takımını, yarışlardan ertelemeli olarak yıl uzaklaştırdı. Konsey, geçen hafta istifa eden takım patronu Flavio Briatore’yi, Formula 1’den “süresiz” men ederken, bu olaya müdahil olmaktan ötürü “sonsuz pişmanlığını ve utancını” dile getiren eski teknik direktör Pat Symonds’ı da yıl ceza verdi.Uluslararası Otomobil Sporları Federasyonu (FIA) Başkanı Max Mosley, konuya ilişkin açıklamasında, “Renault’ya ertelemeli ceza verilmesinin nedeni, bu olayda takımda Flavio Briatore, Symonds ve Piquet Jr.’dan başka kimsenin bir suçunun olmamasıdır” dedi. Söz konusu skandalı, “eşi, benzeri görülmemiş” şeklinde niteleyen FIA’nın açıklamasında da Renault’nun, “Sporun bütünlüğüne zarar vermekle kalmayıp, izleyicilerin, görevlilerin, diğer pilotların ve Nelson Piquet Jr’ın hayatını tehlikeye attığı” belirtildi.
578435
Bir zamanlar Süper Lig'deydi şimdi deplasmana gidemiyor
TFF 2. Lig 3. Grup takımlarından Erzurumspor, Kırşehirspor maçına çıkamadı diye. Bu bilgi çok az kişinin dikkatini çekti; ancak Erzurumlunun yüreğini acıttı. Yaşanılan maddi sıkıntılar, bazı Anadolu takımları gibi Erzurumspor'u da vurmuştu. 1972-73 sezonunda 3. Lig'de namağlup şampiyon olarak 2. Lig'e adımını atan Mavi-Beyazlılar, yıllarca burada mücadele etti. Ta ki 1997-98'e kadar. 2. Lig Grup'u lider tamamlayan Erzurum, play-off'larda grubu açık ara lider tamamlayıp Süper Lig'e adımını atmıştı. sezon boyunca Süper Lig'de mücadele etti. Ligi 16. sırada bitirip tekrar 2. Lig yollarına düştü. Borç batağında kıvranan Erzurum, şimdilerde kapanma noktasına gelmiş durumda. Kulübün kapısına kilit vurmamak için bir avuç insan özveriyle çırpınıyor. Türkiye'nin hemen hemen her şehrinde Erzurumluya rastlamak mümkün. Hele büyük şehirlerde daha da kalabalıklar. Erzurum, şimdi yeni Naim Hoca'lar bekliyor. -30 derecede bile Erzurumspor'un maçlarını kaçırmayan din adamı Naim Gülleroğlu Hoca stada geldiği an hiç küfür edilmezdi. Futbolun toplumları kaynaştıran etkisini iyi bilen Naim Hoca, Erzurumspor'un bir parçasıydı. Küçücük bakırcı dükkanı borç para istemek için gelenlerle dolardı. Borcunu getiremeyenler için üzülen Naim Hoca, "Bu insanlara değil. Toplumun bu kadar yoksullaşmasına üzülüyorum. Baksana adam aldığı borcunu getiremeyecek kadar fukaralaşmış." derdi. Şimdi toplumla birlikte kulüplerimiz de fukaralaştı. Futbol düşkünü işadamları, Anadolu futbolu kepenkleri kapatıyor!..
578793
Eşine tecavüz iddiasından ağır cezalık oldu
Eşine tecavüz iddiasından ağır cezalık olduTeslime TOSUN/ANTALYA, (DHA) ’nın Mahallesi'nde oturan evli ve çocuk annesi 30 yaşındaki S.K., kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girip, istemediği halde hamile bırakıp çocukları olduğu iddiasıyla eşi 41 yaşındaki Hayrettin K. hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Hayrettin K. hakkında, 12 yıla kadar istemiyle dava açıldı. Henüz 13 yaşındayken istemediği halde eşiyle evlendirildiğini belirten S.K., savcılığa verdiği ifadesinde, “Hiç istemediğim halde beni Hayrettin K. ile evlendirdiler. Hayrettin gerdek gecesi de dahil sürekli bana zorla sahip oldu. Evliliğimiz boyunca ben cinsel ilişki istemediğim zaman beni dövüyordu. Zaman zaman zorla ters ilişki kuruyor, bunları istemediğimde ‘Sen benim nikahlı karımsın. Mecbursun cinsel ilişki kurmaya’ diyordu” dedi. Eşinin, kardeşinin üyesi olduğunu söyleyerek kendisini tehdit ettiğini de kaydeden S.K., “Ben istemediğim halde hamile bırakıp, doğum yaptırttı. Bu yüzden ondan ayrılmak istedim. davası açtığım için beni yine dövdü. Ben de çocuklarımı alıp, evden kaçtım” dedi. Savcılığın talimatı üzerine polis tarafından gözaltına alınan Hayrettin K. ise suçlamaları reddederek, “Kesinlikle eşimle zorla ve ters ilişki kurmadım. Zaman zaman tartışmalarımız olmuştur ama dövmedim. Zaman zaman ‘Benim nikahım altında olduğun süre içinde benimle cinsel ilişkiye girmeye mecbursun’ demişimdir. Şubat ayından bu yana eşimle cinsel ilişki kurmadım. Eşim ayrılmak için evden kaçtı ve bir daha onları görmedim” diye ifade verdi. Çiftin 13 yaşındaki oğulları U.K. ve 10 yaşındaki B.K., savcılıkta alınan ifadesinde annelerini destekleyerek, “Aynı odanın içinde yatıyoruz. Annem bazı geceler, ‘yapma’ diyor, babam annemi dövüyor. Bazen annemin bu yalvarmalarına biz uyanıyoruz ve zaman zaman kalkıp ışığı açıyoruz. zaman babam, annemden ayrılıyor. Babam eve para vermiyor. Evimize ekmekten başka bir şey girmiyor. Onu da bakkaldan borçla alıyoruz” dediler. Savcılık, koca Hayrettin K. hakkında cinsel tehdit ve suçlamalarıyla 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlayıp, Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkemenin, savcılığın iddianamesini kabul etmesiyle dava açıldı. Lokantalarda zaman zaman aşçılık yaparak geçimini sağlayan Hayrettin K.'ın tutuksuz yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak. Çift arasındaki boşanma davası da sürüyor.
578548
Kürtlerin talepleri bölücülük mü?
Kürtlerin talepleri bölücülük mü? Kürt sorunu bağlamında ileri sürülen demokratikleşme ve sivilleşme taleplerini, toplumsal-siyasal düzene bir meydan okuma olarak algılamak yerine, bunları daha sağlıklı bir toplumun inşasına katkı olarak olarak görmek gerekmektedir. BİLAL SAMBUR Hükümetin 'demokratik açılım' adını verdiği girişim, Kürt sorununu çözmek gibi büyük bir iddia taşımaktadır. Şimdiye kadar inkâr edilen Kürt sorununun günümüzde kabul edilmesi önemli bir aşamadır. Kürt sorununun var olup olmadığına dair yapılan tartışmalar, bir türlü Kürtlerin taleplerinin ne olduğuna eğilmeye fırsat vermiyordu. Bugünlerde Kürtlerin dışında olan, her konuda görüş belirten kişi ve kurumlar, Kürtlerin taleplerini belirlemekte ve kendi belirledikleri talepler üzerinde kendilerince değerlendirmelerde bulunmaktadırlar. Bu durumda aslında Kürtlerin talepleri değil, Kürtler adına dışarıdan ileri sürülen talepler tartışılmaktadır. Taleplerin Kürtlere rağmen dışarıdan belirlenmesi ve tartışılması, dayatmacı bir nitelik taşımaktadır. Kürtlere, anadil ve kimlikle ilgili taleplerinin ne kadar imkânsız, gereksiz ve saçma olduğunu göstermek için bugünlerde birçok kimsenin birbiriyle yarıştığı gözlemlenmektedir. KÜRTLER ADINA KONUŞANLAR Hangi talebin doğru hangisinin yanlış olduğunu belirleme hakkını kendi tekelinde tutma tavrı verimsiz ve gereksiz bir çabadır. Bundan önce yapılması gereken şey, Kürtleri hak ve özgürlük talebinde bulunabilen bireyler olarak görmek ve onları görüşleriyle beraber ciddiye almaktır. Ancak Kürtleri hak ve özgürlük talep edebilen bireyler görmek, dinlemek ve anlamak yerine, birtakım örgüt, kişi ve partiler etrafında muhatablık tartışması yapılarak Kürtlerin kendilerini ifade etmeleri zorlaştırılmaktadır. Demokratik açılım sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için, bütün Kürt kesimlerinin hiçbir baskı ve korku duymadan kendilerini ifade etmenin yolu açılmalı, değişik Kürt kesimlerinin görüşlerini yansıtan basın-yayın organlarına hiçbir sansür, kapatma ve baskı olmamalıdır. Kürtler konuştuğu zaman Kürt sorunu şeffaflaşacaktır. Şu an Kürt sorununun şeffaf bir resmine sahip bulunmamaktayız. Ortalıkta birçok fikir ve görüş dolaşmaktadır. Ancak bütün yazılıp çizilenlere rağmen Kürt sorununun niteliği ve muhtevası hakkında şeffaf fikirlere sahip olduğumuz söylenemez. İfade özgürlüğünün önündeki engeller ve Kürt sorununa dair sahici fikirler ortaya koymanın zorluğu, şeffaf bir Kürt sorunu konseptine ulaşmamızı engellemektedir. Yıllardır yapılan baskı ve zihinlerde yaratılan korkulardan dolayı insanlar, Kürt sorununda görüşlerini özgürce ifade etmeyi değil, düşüncelerini filtreleyerek ve oto sansüre tabi tutarak söylemeyi öğrenmişlerdir. Kürt sorununa dair söylenenler, hep oto sansürden geçerek söylenmiş yarım yamalak şeylerdir. Söylenenler, söylenmek istenenin şeffaf ve özgür ifadesi olmaktan çok uzaktırlar. KÜRTLERİN DÖRT TALEBİ Fikirlerin oto sansür olmadan ifade edilemediği bir konuda gene Kürt çevrelerin görüşlerini söyleme çabası içinde olduklarını görüyoruz. Söylenenler içerisinde ayrı devlet talebi gündeme getirilmemesine rağmen, tek talep buymuş gibi bir izlenimin kamuoyunda yaratılmaya çalışılması çok ilginçtir. Değişik Kürt çevrelerinin görüşlerini genel olarak dört ana başlıkta toplayabiliriz. Kürtler, her şeyden önce kimlik, dil ve kültürleri üzerindeki direkt ya da dolaylı her türlü devlet baskısının kalkmasını istiyorlar. İkinci olarak nasyonalizm, militarizm ve ideolojiden arındırılmış sivil bir anayasanın yapılmasını istiyorlar. Üçüncü olarak devletin katı bir merkeziyetçi anlayış içerisinde toplumu kontrol etmekten vazgeçmesini, adem-i merkeziyetçi bir anlayışla devletin yeniden yapılandırılmasını istiyorlar. Dördüncü olarak Kürtler, siyasi, sosyal, eğitim, kültürel ve ekonomik alanlarda gerçekten var olmak istiyorlar. Bu dört ana başlık altında Kürtlerin taleplerini topladığımızda aslında Kürtlerin çok da yeni bir şey istemediklerini görmekteyiz. Aslında Kürtlerin istediği ana talep Türkiye'nin bütünüyle sivilleşmesi ve demokratikleşmesidir. Ancak Kürtlerin her söylediği, Türkiye'nin demokratikleşmesi bağlamında ele alınıp tartışılmamakta, ileri sürülen her türlü görüşe 'bölücü' yaftası vurularak tartışmanın devam ettirilmesi ve derinleştirilmesi engellenmektedir. Kürt sorununa dair söylenen her sözü ve yapılan her girişimi 'bölücülük' gibi ötekileştirici, sığlaştırıcı, düşmanlaştırıcı bir ölçüye vurmak, bu sorunda yol almamıza, bu konuda yeni fikirler ve perspektifler geliştirmemize engel olmaktadır. Kürt sorunu tartışmalarında daha ileri gitmemiz için söylenenleri ve yapılanları bölücülüğün yani separatizmin dışında değerlendiren yeni bir bakış açısının geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Kürt sorunu bağlamında ileri sürülen demokratikleşme ve sivilleşme taleplerini, toplumsal-siyasal düzene bir meydana okuma olarak algılamak yerine, onları toplumsal-siyasal düzenin daha sağlıklı bir şekilde inşasına hizmet eden eleştiriler olarak görmek gerekmektedir. Kürtler, Aleviler ve dindarlar gibi mağdur edilmiş toplumsal kesimlerin insan hakları, demokrasi, çoğulculuk ve özgürlük bağlamında dile getirdikleri düşünce ve talepler, bölücülük olarak değil, onları bir arada yaşama iradesini güçlendiren özgün söylemler olarak anlamak lazımdır. Bunun için de bölücülük klişesinin sığlığından, iğfal ediciliğinden ve ötekileştiricilinden düşüncelerimizi ve ruhlarımızı arındırmamız gerekmektedir. Doç.Dr.; LDT Din ve Hürriyet Araştırmaları Merkezi Direktörü 22.09.2009 YORUM BİLAL SAMBUR
578736
İşte Anadolu'nun en büyük antik meclisi
Roma imparatorluk döneminde 25 kentin başkentliğini yapmış bir metropol olan Kibyra'da, 2006 yılından bu tarafa stadyumda devam eden kazı çalışmalarına bu yıl ilk defa meclis binası ve müzik evi dâhil edildi. Kazı heyetinin bilimsel danışmanlığını yapan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru, bin 900 kişilik kapasitesiyle meclis binası ve müzik evinin iç kısmında iki aylık bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu alanda yaklaşık metre yüksekliğindeki dolgu boşaltılarak yapının oturma sıralarının açıldığını ve orkestra seviyesine gelindiğini aktaran Özüdoğru, "Bu çalışmalar sonunda Anadolu'nun en görkemli yapılarından birisi açığa çıkmıştır. Bu kazıda eşine az rastlanan buluntular ele geçmiştir. Bunlar arasında Bizans dönemine ait 10 adet heykel taşları çok önemlidir." dedi. Kazıların ilerledikçe ve şehrin ortaya çıkmasıyla birlikte bölgenin en cazip antik kenti haline geleceğini söyleyen Özüdoğru tarihi yapı ile ilgili şunları söyledi: "Kazı çalışmalarında büyük bir yangınla sonlanan meclis binası ve müzik evi yapısının orkestra tabanında yoğun yanma sebebiyle erimiş bronz heykele ait çeşitli ebatlardaki parçalar bu yıl bulunan en önemli eserler arasındadır. Bütün bu eserler ilk olarak yangınla, sonrasında insan ve doğa tahribatı neticesinde zarar görmüşlerdir. Dolayısıyla bu eserlere acil konservasyon ve restorasyon müdahalesi gerekmektedir." BAKANLIKTAN EK ÖDENEK Bu yıl 30 bin TL ile başlanan Kibyra Antik Kenti'ni gün yüzüne çıkarma çalışmaları için Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan ek ödenek de geldi. Dördüncü ve en uzun soluklu kazı döneminden geçen antik kent için Burdur il Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün bakanlığa gönderdiği raporlar ve çalışmanın devam etmesi yönündeki talep üzerine 70 bin TL daha aktarıldı. Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Tanır, gelen ek ödenekle beraber kazı çalışmalarının havalar el verdiği ölçüde Kasım'a kadar devam edebileceğini söyledi. Kazı alanında devamlı olarak 37 kişinin çalıştığı bilgisini veren Tanır, "İşlerin yoğunluğuna göre bu sayı daha da artabiliyor. Bu da Gölhisarlı vatandaşlara iş imkânı doğuruyor. Gelen ek ödenekle beraber çalışma süresinin uzatılması bu bölgede çalışan insanlar açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
579027
Kartal'da eksik!
Haberi Ekle Kartal'da eksik! 22/09/09 14:18 Turkcell Süper Lig'de bu haftaki rakibi Ankaraspor olduğu için hafta sonunu maç yapmadan geçirecek siyah-beyazlılar, CSKA Moskova maçına yönelik çalışmalarına devam etti. Teknik direktör Mustafa Denizli yönetiminde, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenmanda siyah-beyazlılar ilk yarım saati salonda çalışarak geçirdi. Daha sonra sahaya çıkan futbolcular, kondisyon ve taktik ağırlıklı bir idman yaptı. Futbolcular, takım halinde yapılan değişmeli taktik maç sonrasında, tam sahadaki çift kale taktik maçıyla günü tamamladı. Beşiktaş'ın bugünkü antrenmanına dün olduğu gibi tedavilerine devam edilen Rüştü, Ferrari ve Nobre katılmazken, Delgado takımdan ayrı olarak kendi programı dahilinde çalıştı. Siyah-beyazlılar, hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek.
579246
Nonda Kendini Aştı
Nonda Kendini Aştı Galatasaray'ın Kongolu futbolcusu Shabani Nonda, attığı gollerle göz dolduruyor. Sarı-kırmızılı takıma 2007 yılında transfer olan Kongolu futbolcu, 3. sezonunu geçirdiği takımında attığı gollerle en iyi sezon başlangıcını yaptı. Teknik direktör Frank Rijkaard'ın genellikle yedek soyundurduğu Nonda, sonradan oyuna girdiği karşılaşmalarda attığı kritik gollerle takımını adeta sırtlıyor. Nonda, sarı-kırmızılı takımda ilk yılını geçirdiği 2007-2008 sezonunda resmi maçlarda toplam 14 gol kaydederken, bu gollerin 11 tanesini Turkcell Süper Lig'de, tanesini de Avrupa kupalarında attı. Geçen sezon, 'Gol Kralı' Milan Baros'un arkasında kalan ve sezonun önemli bir bölümünde de sakatlıkla boğuşan tecrübeli futbolcu, kendisinden bekleneni veremedi. Nonda, 2008-2009 sezonunda rakip kalelere resmi maçlarda toplam gol bırakırken, bu gollerden 5'ini Turkcell Süper Lig'de, 2'sini Avrupa kupalarında, 1'ini de TFF Süper Kupa maçında buldu. Kongolu golcü, bu sezon ise toplam 281 dakika forma giydiği resmi karşılaşmada gol atarak, takımının en golcü futbolcusu oldu. Sarı-kırmızılı takımın Turkcell Süper Lig'deki karşılaşmasında sonradan oyuna giren Nonda, burada gol kaydederken, UEFA Avrupa Ligi'nde, 1'i ilk 11'de forma giydiği karşılaşmada gol attı. Son yılların en golcü dönemini geçiren Galatasaray'da, bu sezon Nonda'yı, golle Baros, golle de Kewell takip ediyor.
578972
Hayvansever kadının, mucize kurtuluşu
kadının, kurtuluşuMustafa ÖZDABAK/İSTANBUL, (DHA) de terasında beslediği tavuk ve ördeklerine yem verirken sunta kapağı çürüyen 15 metrelik su kuyusuna düşen 69 yaşındaki emekli muhasebeci Leyla Aydıner, eseri ufak tefek yaralarla kurtarıldı. Yaşlı kadın, kapağı kırılan kuyunun, duvarlarına çarparak 1.5 metrelik suya düştü. İlk şoktan sonra, tavuk, horoz, ördek, kedi ve köpekleri için su çekmekte kullandığı ipe tutunup, ayakları ile duvardan destek alarak yardım bekledi. Çevredekilerin ihbarı ile Sarıyer İtfaiye Grubu, Leyla Aydıner’i başarılı bir çalışma ile kurtardı. Kireçburnu’nda 11.00 sıralarında meydana gelen olayda, hasta eşi Şevket Aydıner’e de bakan Leyla Aydıner, terastaki iki ayrı kümeste beslediği, tavuk, horoz ve ördeklere yem vermeye gitti. Kuyunun sunta kapağının yağmurdan yumuşadığını fark etmeyen Leyla Aydıner, üzerine bastı. Dengesini kaybeden Leyla Aydıner acılar içerisinde, başının üzerine 15 metrelik kuyuya düştü. İTFAİYE KURTARMA TİMİ GELDİ Kısa sürede olay yerine ulaşan Sarıyer İtfaiye Gurubu, Kurtarma Timi olay yerine gelerek, bir düzenek kurdu. Kurtarma ekibinde görevli itfaiye eri Mehmet Koyun, vücudunda emniyet kemeri, ona bağlı kazazedeyi taşıyacağı ikinci emniyet kemeri ve başında kaskı ile makara yardımı ile arkadaşları tarafından, aşağıya indirildi. Kazazedenin bilincinin açık, boyun ve omiriliğinde zarar olmadığını gören itfaiyeci hemen çalışma başlattı. İtfaiyeci yedek emniyet kemerini kazazedeye bağladı. Leyla teyzeyi, kendisine sabitleyen itfaiyeci, kaskını da onun başına taktı. Daha sonra yukarıdaki ekip, birbirine bağlı kazazede ve itfaiyeciyi 15 metrelik kuyudan çekti. Acılar içerisinde çıkarılan Leyla Aydıner, sağlık ekibinin yaptığı ilk müdahaleden sonra hastaneye kaldırıldı. Sol omuzunda ve bacaklarında acı hissettiğini söyleyen Leyla Aydıner’in, vücudunda sıyrıklar olduğu, genel durumunun iyi olduğu belirlendi.
578106
Cem Ermenistan'dan mı geldi?
Cem Ermenistan'dan mı geldi? AA Giriş Saati 21.09.2009 19:02 Güncelleme 21.09.2009 19:03 Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili olarak Garipoğlu ve Karabulut ailesi arasında arabuluculuk yaptığını öne süren Cemil Baran, ''Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'dan Türkiye'ye nasıl getirildiği açıklanmazsa ayın 30'unda ben açıklayacağım'' dedi. Baran, Ramazan Bayramı tatilini geçirmek için geldiği Gaziantep'te, ''Cem Garipoğlu'nun, cinayet sonrasında kaçtığı Ermenistan'da yakalanarak Suriye ve Gaziantep güzergahı kullanılarak İstanbul'a getirildiğini'' iddia etti. Elinde, Cem Garipoğlu'nun Türkiye'ye getirilişi ile ilgili ciddi belgeler olduğunu ileri süren Baran, ''Bunu ayın 30'unda açıklarım'' diye konuştu. Cemil Baran, cinayetin işlendiği evdeki görüntüleri kayıt eden Net Görüntü ve Kayıt Firması'nın (Alarm Net) sahibinin Fatih Garipoğlu olduğunu belirterek, cinayet ile ilgili tüm sırların şirkette gizli olduğunu savundu. Karabulut cinayeti ile ilgili olarak 100-150 kişinin gözaltına alınacağını iddia eden Baran, bunların arasında Alarm Net'in sahibi Fatih Garipoğlu'nun da bulunacağını öne sürdü. Baran, Garipoğlu'na ait fabrikadaki bir kişinin intiharına ilişkin de cinayet ima ederek iddialarda bulundu. Cemil Baran, Münevver Karabulut'un ölümü üzerinde adli tıpta da bazı oyunlar oynanmak istendiğini ileri sürdü.
578682
Busacca'dan taraftara orta parmak!
Baden’in sahasında yapılan karşılaşmada ev sahibi 1-0 öne geçti, bu sırada konuk takım Young Boys taraftarları dünyaca ünlü hakemlerine küfür etmeye başladı. Seyircilerin bu tepkisi sonrası anons yaptıran hakem Busacca, kendisine yönelik sözlü saldırının devam etmesine el hareketiyle tepki gösterdi. Geçen sezon Manchester United-Barcelona arasında oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçını yöneten 40 yaşındaki deneyimli hakem, “Eğer bir hata yaptıysam, herkesten özür dilerim. Ancak sonuçta ben de bir insanım” diyerek kendini savundu.
578711
İran'dan İsrail'e Sert Yanıt
İran'dan İsrail'e Sert Yanıt "Hiç bir ülke İran'a saldırmaya cesaret edemez." İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, hiç bir ülkenin İran'a saldırmaya cesaret edemeyeceğini söyledi. Ahmedinejad, ordu gününde yaptığı konuşmada, tüm yabancı güçlerin Irak ve Afganistan'dan derhal çekilmesi gerektiğini kaydetti. İran Cumhurbaşkanının bu sözlerinin İsrail Dışişleri Bakan yardımcısının "İran ile mücadele etmek için savaş da dahil her türlü tedbire açık olduklarına" ilişkin açıklamasına cevap niteliği taşıyor.
578387
Cemaat camiye sığmayınca bayram namazı kez kılındı
LİNKLER Cuma ve bayram namazlarında en az bin kişinin namaz kıldığı cami, yaklaşık 70 bin Çinli Müslüman'ın yaşadığı Şanghay'daki eski camilerden birisi olarak biliniyor. Bayram namazını kılmak için camiye gelen cemaat, yağmur nedeniyle kalabalıktan dolayı dışarıda beklemek zorunda kaldı. Cami imamı, dışarıdaki cemaate beklemelerini ve kendileri için namaz kılınacağını söyledi. İlk bayram namazı sabah 09.00'da, ikincisi 09.30'da, üçüncüsü de 10.30'da kılındı. OSMAN EROL ŞANGHAY, CİHAN
578466
Başbakan neden Pittsburgh’a gidiyor?
Osman Ulagay Dünya GözüBaşbakan neden Pittsburgh’a gidiyor? 22 Eylül Salı 2009 Başbakan Erdoğan, 24-25 Eylül tarihlerinde yapılacak olan üçüncü -20 Zirvesi’ne katılmak üzere ’nin Pittsburgh kentine gidecek. Başlıktaki sorunun basit cevabı bu. Ancak soruyu gündeme getirmemin asıl amacı bu bilgiyi vermek değildi tabii. Bu sorudan çıkan şu soruların önemli olduğunu düşündüğüm için konuyu gündeme getirdim: n 20 Zirvesi’ne neden gerek görüldü? Üçüncü zirve neden gene ABD’de yapılıyor? Bu zirve neden Pittsburgh kentinde yapılıyor? 20 zirveleri, diye anılan ve Batı’nın önde gelen zengin ülkeleriyle ve ’dan oluşan ülkeler grubunun küresel krize çözüm üretmekte yetersiz kalacağının anlaşılması üzerine gündeme geldi. Küresel sorunların ancak küresel çözümlerle çözümlenebileceği ve başta olmak üzere küresel ekonominin yeni kilit oyuncularının çözüme mutlaka katkıda bulunması gerektiği anlaşılınca 20 zirveleri önem kazandı. Zirve neden ABD’de? İlk 20 Zirvesi, finansal krizin paniğe yol açmaya başladığı ortamda, 2008 yılının kasım ayında ’da yapıldı. İkinci -20 Zirvesi, krizinin küresel ekonomide ve dünya ticaretinde yarattığı şokun etkilerini hafifletmek için acil önlemlerin gerekli olduğunun düşünüldüğü bir ortamda, bu yılın Nisan ayında ’da yapıldı. Kimi yorumculara göre, Londra Zirvesi’nde küresel krize küresel çözüm arama iradesinin ortaya konmuş olması piyasalardaki güven bunalımının aşılmasına ve dipten dönüşün güç kazanmasına önemli katkıda bulundu. 2.Zirve’de atılan adımların sonuçlarını izlemek ve gerekirse yeni adımlar atılmasını sağlamak üzere sonbaharda üçüncü bir zirvenin yapılmasına karar verildi. Bu 3. Zirve’nin ve ABD dışında, hatta yıllık toplantıları öncesinde ’da yapılması fikri ortaya atıldıysa da sonunda 3.Zirvenin gene ABD’de yapılması kabul edildi. Başkan Obama, 20 açılımına önem veriyordu ama küresel patronajı hemen elden bırakmadığını göstermek istemiş olabilirdi ABD Başkanı. Neden Pittsburgh? Olayın daha ilginç olan boyutu ise Obama’nın Zirve’nin ’ta ya da Washington’da değil de Pittsburgh’da yapılmış olmasını tercih etmesiydi. 1980’lerde büyük bir çöküş yaşayan ABD demir çelik endüstrisinin merkezi olan Pittsburgh ve dolayında çalışmakta olan 120 bin sanayi işçisi işini kaybetmiş, 50 bin kişi kenti terk etmişti. Ancak aradan geçen sürede devlet yerel yönetim sanayi ve işbirliği ile Pittsburgh’un çöküşü önlendi, araştırma geliştirmeye ağırlık veren üniversitesiyle, nano ve robotik alanında öne çıkan araştırma kuruluşlarıyla ve müthiş bir gelişme gösteren sağlık endüstrisiyle Pittsburgh, ABD’nin yıldızı parlayan yerleşim merkezlerinden biri haline geldi. Obama 20 Zirvesi’ni Pittsburgh’da yaparak ABD’nin kendini yenileme kapasitesini dünyaya göstermek istiyor.
579252
Palandöken'e ilk kar yağdı
Bayrama yağmurlu hava ile giren Erzurum'da hava sıcaklığının düşmesiyle yüksek kesimlerde kar yağdı. Meteoroloji yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dün gece Erzurum'da en düşük sıcaklık derece olarak ölçülürken, bugün en yüksek sıcaklığın 12 derece olduğu belirtildi. Yağışların akşam saatlerinde bölgeyi terk edeceğini tahmin ettiklerini belirten yetkililer, önümüzdeki günlerde ise sıcaklıkların ile santigrat derece artmasını beklediklerini ifade etti. Bölgedeki diğer illerde sıcaklıklar şöyle: "Erzincan 16, Bayburt ve Kars 13, Ağrı 15, Iğdır 21 ve Ardahan 11 santigrat derece."
579019
Fethiye'de Eylül üstsüzleri
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Fethiye'de Eylül üstsüzleri 10 Bakmadan geçmeyin...
578348
Başbakan Erdoğan ABD'de
Başbakan Erdoğan ABD'de BM Genel Kurulu'na ve G-20 Zirvesi'ne katılacak olan Erdoğan, Genel Sekreter Ban Ki Moon ile de bir görüşme gerçekleştirecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun toplantısı ve G-20 Zirvesi'ne katılmak üzere Amerika'da. İkili görüşmeler de yapacak olan Erdoğan, ziyareti sırasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun iklim değişikliği konulu toplantısının yanısıra, Genel Kurul'a hitap edecek ve Barack Obama'nın vereceği resepsiyonlara katılacak. Başbakan Erdoğan'ın yanısıra, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın da aralarında bulunduğu Türk Heyeti Amerika'ya ulaştı. Erdoğan'ın Gündemi Yoğun New York'a ayak basar basmaz temaslarına başlayan Erdoğan, ilk olarak Amerikan Musevi kuruluşlarının üst düzey yöneticilerini kaldığı otelde kabul edecek. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun iklim değişikliği konulu toplantısına katılacak olan Erdoğan, Genel Sekreter Ban Ki Moon ile de bir görüşme gerçekleştirecek. "Clinton Küresel Girişimi"nin düzenlediği, "G-20 ve Küresel Sorunlara Etkisi" başlıklı panelde bir konuşma yapacak olan Erdoğan, iki ayrı üniversitede konferanslara katılacak. Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dönem başkanı Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı Obama'nın başkanlığında düzenlenecek nükleer silahsızlanma konulu güvenlik konseyi toplantısında da bulunacak. Başbakan Erdoğan daha sonra Pittsburg'a geçerek G-20 zirvesi çalışmalarına katılacak. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın da aralarında bulunduğu bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla da görüşecek olan Erdoğan, Amerika'daki temaslarını bir süre önce yaşamını yitiren ünlü Türk müzik yapımcısı Ahmet Ertegün adına verilecek olan devlet nişanı törenine katılarak tamamlayacak.
578464
Karşıyakalı işçiler
Derya Sazak Siyaset GünlüğüKarşıyakalı işçiler 22 Eylül Salı 2009 Cem Karaca’nın ‘Tamirci Çırağı’ şarkısı Belediyesi’nin işten çıkardığı 276 işçi nedeniyle Başkanı ’nin dilinde. 1970’lerin protest şarkısında varlıklı bir kadına âşık olan tamirci çırağını ustası sınıfsal gerçeğe döndürür: “Ustam geldi sırtıma vurdu, unut dedi romanları... İşçisin sen, işçi kal, giy dedi tulumları...” Çelebi, şarkı sözlerindeki dramı günümüze uyarlamış: Karşıyaka ilçesinin (ve belediyenin) bölünmesi üzerine işten çıkarılan 276 Kent A.Ş. işçisinin 145 gündür yaşadığı bundan hiç de farklı değil. Tek fark, giymek istemelerine karşın, tulumlarının üzerlerinden çıkarılmasıdır!.. İşçisin sen, işsiz kal, deniyor. İzmir’i İzmir yapan, yosun kokan denizi ve denizden esen rüzgârıdır. Bir de, eski deyimle, İzmir proletaryasıdır. İşte bu işçilerden 276’sı sorgusuz sualsiz ve tam bir vefasızlık örneği sergilenerek işlerinden çıkarılmışlardır. Tamirci Çırağı’nda bahsedilen ‘roman’, Kent A.Ş. işçisi için ’nin 2009 Pusulası’ndan başka bir şey değildir. CHP, İzmirlilere, ‘Emeğe, örgütlenmeye, sendikal haklara saygılı belediyecilik’ sözü vermiştir: Karşıyaka Belediyesi’ni kazanan ve hemen ardından 276 işçiyi “Sorumluluk alanlarım daraldı, gelirim düştü” diyerek kapıya bırakan fakat bir başka taşeronla anlaşıp 330 yeni işçiyi işe alan CHP’li Belediye Başkanı’nın bu ilkelerden ‘bağımsız olduğu’ varsayılabilir mi?.. Oysa Karşıyaka Belediyesi’nin hemen yanı başındaki CHP’li Konak Belediyesi de ikiye bölünerek Karabağlar Belediyesi kurulmuş ve seçim sonucunda her iki CHP’li belediye, Konak Belediyesi’nin şirketlerini de kapsayacak bir biçimde personeli kendi ihtiyaçları çerçevesinde paylaştırmışlardır. Bu da bir örnektir. CHP Yerel Seçim Pusulası’nın 13. sayfasında, yerel yönetimlerin ‘önce insan’ anlayışıyla, keyfilikten uzak, kararlı ve dürüst yönetim ilkeleri’nden bahsedilmektedir. Anlaşılan, Karşıyaka Belediye Başkanı için ‘önce insan’ sloganı, ‘önce bazı insanlar’ şeklinde algılanmaktadır. İnsanı, insanca yaşamı hedefine koyan, emeği temel değer sayan bir anlayıştan dönüş nasıl izah edilebilir? ’ta işten çıkarılan Kent A.Ş. işçileri ’ya yürüyorlar. Karşıyakalı işçiler dün ’deydiler. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de yanlarında. İzmir’de Büyükşehir CHP’de, Karşıyaka’da. Bayramda bu insanları işsiz bırakmak sosyal demokrat bir partiye yakışmıyor. Dileğimiz, işçiler Ankara’ya ulaşmadan CHP lideri ’ın soruna bir çözüm bulmasıdır. CHP, ‘önce insan’ diyorsa gereğini yapmalıdır. 276 işçiyi sokağa atmak, “İşçisin sen, işsiz kal” demek Cem Karaca’nın anısına da saygısızlıktır. Sol belediyecilik bu mudur?!
578683
Enerjide ''e-imza'' dönemi
Enerjide ''e-imza'' dönemi 22 Eylül 2009 Salı, 10:50 A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, sektörün içine aldığı geniş kapsam ve hacim noktasında bir ilk özelliği taşıyan e-imza uygulaması, petrol piyasasına dönük işlemlerin ardından yıl başından itibaren doğal gaz, elektrik gibi diğer piyasaların işlemlerinde de uygulamaya geçecek. E-imza kullanımına geçiş ile birlikte artık lisans sahiplerinin bildirimlerini sisteme yapmaları kanunen yeterli olacak. Bunun yanı sıra kurumun sistemine e-imza aynı zamanda kimlik denetimi amaçlı da kullanılacağı için sistem girişleri ve işlemler daha güvenli olacak. Buna göre EPDK açısından gelen evrak ve arşiv yükü kalkacak, ayrıca sistemde yapılan giriş ve bildirim işlemleri ''inkar edilemez'' olacak. Piyasa oyuncuları açısından ise hem yaptıkları işlemler daha güvenli hale gelmiş olacak hem de kağıt ortamında bildirim yapma prosedürü ortadan kalktığı için işlemlerini daha hızlı yapabilme imkanı sağlanacak. Kuruma ulaşacak elektronik imzalı bildirimler de uzun yıllar boyunca tekrar bir arşivleme işlemine gerek kalmadan saklanabilecek. Buna göre EPDK'nın uygulaması ilk defa zorunlu olarak çok sayıda tüzel veya gerçek kişinin e-imza ile işlemlerini dilerlerse akıllı kart ile dilerlerse de mobil imza ile yapabilecekleri bir uygulama olacak. Elektronik imza kullanımına geçmek için sistem kullanıcılarının öncelikle nitelikli elektronik sertifikalarını temin etmeleri gerekirken, bu nedenle kurumun bildirim sistemlerini kullanacak olan personel, sertifika teminleri için Başbakanlık genelgesi ile yetkilendirilmiş olan TÜBİTAK Kamu Sertifikasyon Merkezine başvuruda bulundu. Sistemi kullanan lisans sahipleri ise nitelikli elektronik sertifikalarını akıllı kartlara yerleştirilmiş ve kart okuyucu cihazları ile okunabilir biçimde veya mobil imza olarak cep telefonu SIM kartlarına yerleştirilmiş biçimde edinebilecekler. Bu nedenle, e-imza kullanımına geçilecek olan tarihten bir süre önce lisans sahiplerine tebligat yapılacak ve kurumun web sitesinde duyuru yapılacak E-İMZA VE UYGULAMALARI Kanuna göre elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğuran, elle atılan imza ile aynı ispat gücüne haiz, elektronik veriler üzerine nitelikli elektronik sertifikalar kullanılarak eklenen başka bir elektronik veri olarak tanımlanıyor. Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik verilerin senet hükmünde olması ve bu verilerin aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılması Kanunun hukuki açıdan getirmiş olduğu en önemli yeniliklerden sayılıyor. E-imza uygulamaları diğer kamu kurumlarında özellikle Kurum içi uygulamalarda genellikle kurumların belge yönetim sistemlerinde yoğun olarak kullanılıyor. Ancak Kurum dışı uygulamalar söz konusu olduğunda daha çok e-devlet uygulamalarında kullanım gerçekleşiyor. Bir takım belediyeler de internet üzerinden vatandaşlara sundukları hizmetler için başvuruları e-imza kullanarak elektronik ortamda gerçekleştiriyor. Kamu kurumlarında örneğin Türk Patent Enstitüsünün patent başvurularının elektronik ortamda alınması, Gümrük Müsteşarlığının gümrük beyannamelerinin, Adalet Bakanlığının Ulusal Yargı Ağı Projesinde vatandaşa sunulan dava açma gibi hizmetlerin internet üzerinden gerçekleştirilmesi, Türksat Anonim Şirketinin e-devlet kapısı projesi içerisindeki işlemler, Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Başkanlığının elektronik ortamda tahakkuk, tahsilat, borç işlemlerinin gerçekleştirilmesi gibi kurum dışı e-imza uygulamaları bulunuyor. AA
578371
Yönetim de isyanlarda!
Yönetim de isyanlarda! güncellenme zamanı 22.9.2009yenilgisi sonrası ’ta yaşananların ardından, siyah beyazlı yönetimdeki bazı isimler de yaşananların faturasını Başkan ’e çıkardı. Maçın ardından bazı televizyon kanallarına konuşan ’ın ardından, bazı yöneticilerin de ’e tepkili oldukları vurgulandı. Başkanı eleştiren yöneticilerin yapılan transferleri değil, yeni oyunculara ödenen astronomik rakamları eleştirdikleri belirtildi. Tek adam eleştirisi Siyah-beyazlılar, oyunculara verilen paralar nedeniyle takım içerisinde bozulan ekonomik dengelerin, yaşanan olumsuzlukları beraberinde getirdiği yönünde fikir bildirdikleri öğrenildi. Lig başından beri paralarının artırılmasını isteyen ve ’un haklı olduğunu belirten yöneticilerin, bütün bunların Başkan Yıldırım Demirören’in tek başına hareket etmesinden kaynaklandığı vurgulandı. Başkan Yıldırım Demirören’in yaşanan bu kaosu durdurmak için istikrarı sağlamaya çalıştığı ve bayram sonrasında yönetim kurulu arkadaşlarıyla bir araya geleceği bildirildi.
579148
Turkcell Fair Play'de 6. Hafta
Turkcell Fair Play'de 6. Hafta 6. hafta değerlendirmesinde Trabzonspor ilk sıraya yükselirken, Ankaragücü son sıradaki yerinde kaldı. Futbol Federasyonu ve Turkcell'in işbirliğiyle düzenlenen Turkcell Fair-Play Ligi'nde 6. hafta değerlendirme raporu açıklandı. Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Trabzonspor puanla ilk sıraya yükselirken, Ankaragücü 1252 puanla son sıradaki yerini korudu. Turkcell Fair-Play Ligi'nde 6. hafta değerlendirme raporuna göre oluşan puan durumu şöyle: Takımlar............... Puan ------------------- ------ 1- Trabzonspor........ 2- Denizlispor........... 3- Galatasaray........ 10 4- Beşiktaş............. 11 5- Gençlerbirliği...... 12 6- Bursaspor.......... 15 7- Kasımpaşa......... 15 8- Antalyaspor....... 15 9- İst. B.Şh.Bld...... 19 10-Eskişehirspor.... 19 11-Gaziantepspor.. 19 12-Manisaspor...... 23 13-Kayserispor..... 26 14-Diyarbakırspor. 26 15-Sivasspor......... 31 16-Fenerbahçe...... 33 17-Ankaraspor.... 155 18-Ankaragücü.. 1252
578689
Başbakan Erdoğan ABD'de
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G-20 zirvesi nedeniyle geldiği ABD'de temaslarına Musevi kuruluş ve organizasyonlarını kabul ederek başladı.Museviler, İran'dan duydukları endişeyi Erdoğan'a iletti Musevi kuruluşların temsilcileri, Başbakan Erdoğan'a, Orta Doğu ile ilgili çeşitli bölgesel endişelerini dile getirdikleri ve başta İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Yahudi soykırımını inkar eden konuşmalar ile İran'ın bölgede kitle imha silahları üretme çabaları konusunda duydukları endişeyi ifade ettikleri öğrenildi. Erdoğan'ın da İran ile Türkiye arasında yapılan görüşmelerde, İran'ın, Türkiye'ye sürdürdükleri, nükleer çalışmaları barışçıl amaçlarla yürüttüğünü anlattıklarını belirterek, Türkiye'nin de nükleer silahlara karşı olduğunu, bu görüşmelerde bu kaygıyı sürekli olarak ifade ettiğini söylediği öğrenildi. Erdoğan'ın Türkiye'nin, dünyada ve bölgesinde İsrail de dahil olmak üzere ,her türlü kitle imha silahına ve nükleer silaha karşı olduğunu vurguladığı öğrenildi.Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanları New York'ta her an görüşebilir Çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Erdoğan, toplantıda, eşbaşkanlığını ABD'nin yaptığı AGİT Minsk grubunun Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesi sürecine katkısının önemli olduğunu vurguladığı, ilişkilerin geliştirilmesinde bu grubun daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söylediği öğrenildi. Musevi kuruluş temsilcilerin, Erdoğan'a İsrail'i yakın bir zamanda ziyaret etmesinin gündemde olup olmadığını sorunca Erdoğan'ın bu soruyu, ''Henüz kesinleşmiş birşey yok. BM Genel Kurul toplantıları sırasında Türk ve İsrail dışişleri bakanlarının her an görüşebilir.'' şeklinde yanıtladığı öğrenildi Toplantının ardından ABD'de Yahudi lobisinin önemli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ve bir dönem sözde Ermeni soykırımı iddialarına verdiği tepkilerle dikkati çeken ADL'in "İnkar ve İftiraya Karşı Birlik'' (Anti-Defamation League-ADL) direktörü Abraham Foxman, Davos zirvesinde yaşanan "One Minute'' krizinin artık tarihe gömüldüğünü söyledi. Yaklaşık 50 kadar Musevi Kuruluş temsilcisinin de önderliğini yapan Foxman, "Toplantıda ne Erdoğan ne biz bu konuyu açmadık. Çok olumlu bir görüşme oldu. Biz zaten Davos olayını tarihe gömdük" diye konuştu.Davos'tan sonra ilk kez bir araya geldik Foxman, Musevi kuruluş ve organizasyonların Davoz Zirvesi sırasında yaşanan "One Mınute" krizi ardından ilk kez Başbakan Erdoğan ile bir araya geldiklerini belirterek, "Toplantı sırasında hiç birimiz bu konuyu açmadık, Erdoğan da bu konuyu dile getirmedi. Biz unuttuk ve yaşananları tarihe gömdük'' dedi. Türkiye ile İsrail'in ilişkilerinin önemini vurgulayan Foxman,''Bizim açımızdan en önemlisi, Başbakan Erdoğan'ın New York'a gelir gelmez ilk önce bizi kabul etmesidir. Bizim için en önemli olan nokta bu çünkü BaşbakanErdoğan bize verdiği önemi göstermiştir. Erdoğan'ın, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilere ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir'' diye konuştu. Foxman, "Davos zirvesinde yaşanan bu olayın ardından arada geçen bir takım gerginlikler olmuştur,ancak bu tansiyon artık düştü. Biz önümüze bakıyoruz, toplantıda Türkiye'nin, ABD,İsrail,Suriye ve İran ile ilgili ilişkilerini tartıştık, bazı endişelerimizi kendisine ilettik, bazı konularda onun görüşlerini aldık. Çok olumlu bir toplantı oldu'' dedi. 22 Eylül 2009 Hükümlü bir partinin; sanık Genel Başkanı, T.C.'nin Başbakanı sıfatı ile yine dünyada tur atıyor, atıyor tutuyor, suçluyor, suçlular yaratıyor, ama suçlarına hiç sürünmüyor, dokunulmazlık zırhı ile kale gibi korunuyor, bu Türk Halkının kaderi olamaz, olmamalı, dünya bizi tebessümle seyretse bile, ABD ve AB çevreleri, ciddiye alıyormuş gibi davranıp ve kendilerinin de istekli oluşları nedeniyle de birilerini bir güzel kullanıp, emperyal emellerini idame ettiriyorlar, kullanılanlar böylece daha ağır (vatanı hiyanetiye) suçunu bile üstlenmekten çekimiyorlar. Du bakalım ne olacak ?... (Ayhan Golcuk)
578830
Anzer balının verimi düştü
Anzer balının verimi düştü 22 Eylül 2009 Salı, 12:48 Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Anzer Yaylası'nda üretilen dünyaca ünlü Anzer balında bu yıl rekoltenin, geçen yıla oranla büyük düşüş gösterdiği bildirildi. Anzer Bal Kooperatifi Başkanı Şükrü Çatır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl üretilen Anzer balı miktarının düştüğünü belirterek, ''Bu yıl, özellikle bal sağım zamanında havaların kapalı, sisli, yağışlı ve soğuk geçmesi nedeniyle bal rekoltesi beklenin çok altında oldu'' dedi. Geçen yıl 400 kilogram tahlil edilmiş bal ürettiklerini, bu yıl ise 150 kilogram bal elde edebildiklerini belirterek, şöyle konuştu: ''Ürettiğimiz 150 kilogram Anzer balını, tahlil için Hacettepe Tıp Fakültesine gönderdik. Bunun ancak 70 kilogramı Anzer balı kriterlerine uygun çıktı. Elimizde 50 kilogram daha bal var, bunu da tahlil için aynı fakülteye göndereceğiz, ama bunun ne kadarı kriterlere uygun olur, tahmin edemiyoruz'' Çatır, bu yıl yaklaşık 700 kilogram Anzer balı talebi olduğunu anlatarak, ''Elimizde 70 kilogram uygun bal var. Aciliyet durumuna göre sıralayarak, yarım kiloluk miktarlarda talepleri karşılamaya çalışacağız. Önceliği hastalara vereceğiz. Bunun için Anzer balı talep eden müşterilerimizden anlayış bekliyoruz'' ifadelerini kullandı. SAHTE ANZER BALINA DİKKAT Piyasada çok fazla miktarda sahte Anzer balı olduğuna işaret eden Çatır, şu uyarılarda bulundu: ''Piyasada çok fazla sahte Anzer balı var. Bu yıl, rekoltenin düşük olması yüzünden sahte Anzer balı oranın daha da artacağını tahmin ediyoruz. Bu konuda vatandaşlarımız duyarlı olsun, kesinlikle dışarıda açık alanda veya bakkallarda satılan balları, Anzer balı diye satın almasın'' ANZER BALI Anzer balı, İkizdere'nin yayla merkezi Ballıköy'de (Anzer), 3000-3500 rakımları arasında 100'den fazla arıcı tarafından yaklaşık bin kovanda üretiliyor. Hava şartları ve çiçek florasının çok değişken olması yüzünden her yıl değişik oranda üretilen Anzer balının solunum, akciğer, kalp damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiği belirtiliyor. Her yıl yüzlerce kişinin almak için sıraya girdiği Anzer balının kilogramı, bu yıl, 500 liradan, arı sütü ile polenin kilogramı ise 600 liradan satılıyor. Anzer balının üretildiği Anzer Yaylası'nda, 50'ye yakını endemik çiçeklerden oluşan 450-500 çeşit çiçek bulunuyor. AA
578107
Türkiye 'havadan' para kazanacak
Türkiye 'havadan' para kazanacak CHA Giriş Saati 21.09.2009 19:13 Güncelleme 21.09.2009 19:14 Türkiye, harekete geçirilebilir rüzgar enerjisini kullanabilmek için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, memleketi Kayseri'de Hacılar ilçesinde bayramlaşma törenine katıldı. Türkiye'nin 13 bin megavatlık harekete geçirilebilir rüzgar enerjisi olduğunu kaydeden Bakan Yıldız, 3- yıl içerisinde bu enerjinin kullanılmaya başlanacağını söyledi. Türkiye'nin bu sayede havadan para kazanacağını belirten Bakan Yıldız, mevcut tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarını ülkeye kazandırabilmek için bakanlık nezdinde çalışmaların sürdüğünü açıkladı. Rüzgar, su ve maden kaynaklarını makul şartlarda özel sektörle paylaşarak Türkiye'nin yararına kullanmaya açacaklarını aktaran Yıldız, bu kaynaklar içerisinde en fazla rüzgar enerjisi üzerinde durduklarını söyledi. Türkiye'de yaklaşık 13 bin megavatlık harekete geçirilebilir halde rüzgar enerjisi bulunduğunu bildiren Yıldız, bu kaynağın harekete geçirilmesi halinde ülkenin enerji alanında önemli kazanımlara sahip olacağını vurguladı. Nükleer enerji konusunda değinen Bakan Yıldız, bu konuda Rusya ile görüşmelerin sürdüğünü, teminat mektubunun son haftasına girildiğini hatırlattı. Karşılıklı Rusya Federasyonu yetkilileriyle beraber incelemelerin devam ettiğini aktaran Yıldız, "Mutabık kaldığımız bir kısım değerlendirmeler var. Zannediyorum bir buçuk ay kadar bu değerlendirme devam eder. Bu süre içerisinde de net bir fikre ulaşmış oluruz. Bizim nükleer santraldeki kararlılığımız hiç eksilmeden devam ediyor. Bu aldığımız tekliflerden öte bir konu." diye konuştu.
578910
Lahmacun, pizza ve hamburgesi geride bıraktı
Özlek, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, ''Bu ilginin nedenini paket servis sayısındaki hızlı artışta görüyoruz. Özellikle internetten gelen paket siparişlerindeki artış ünlü hamburger ve pizza markalarının yöneticilerinin de dikkatini çekmiş. Bizi ziyarete gelerek bu artışın arkasındaki nedenleri araştırıyorlar'' dedi. Yıllarca hamburger ve pizza satışlarını tetikleyen hızlı paket servis ve çocuklara yönelik promosyonları şimdi kendilerinin uyguladığını anlatan Özlek, şöyle devam etti: ''Bugün 25 motorlu kurye ve araba ile Ankara'nın en büyük paket dağıtım servisine sahibiz. En uzak noktaya bile 30 dakika içinde servis yapabiliyoruz. Çocuklara yönelik hizmetlerimizi de arttırdık. Onlara 300 metrekarelik bir oyun parkı yaptık. Burada çocuklar kendileri için hazırlanan özel menülerden bakıcılarımızın eşliğinde yiyerek oyun oynuyorlar. Aileleri ise huzur içinde yemek yiyor. Yani bu global satış tekniklerini bizde uygulayarak onları solladık. Amacımız bu çizgiyi kaliteden ödün vermeden daha iyi noktalara taşımak.'' Lahmacun ve kebap çeşitlerine artan ilginin birçok sebebe dayandığını ifade eden Özlek, şöyle konuştu: ''En önemli unsur hijyen ortam. Ankaralılar ürünlerimizin sağlıklı ve temiz ortamlarda yapıldığını biliyor, güven içinde yiyor. Özellikle dondurulmuş gıdalar ve tartışılan yağlarla yapılan hamburger ve pizza ürünlerine artık eskisi gibi rağbet olmuyor. Doktorlar çocukların bu ürünleri kullanmasını kısıtlıyor. Bu yemek modelinin sağlıksız olduğu ortada.''
579386
Yeni bir salgın mı geliyor?
Yeni bir salgın mı geliyor? 22.09.2009 15:22 HABERTURK.COM ABD'deki uzmanlar Batı Nil virüsünden çok daha tehlikeli bir virüsün sivrisinekler vasıtasıyla bulaşarak Avrupa ve ABD'de ciddi bir salgın yaratabileceğini açıkladı. 2005'ten beri Afrika'da etkili olan Chikungunya virüsü, Hindistan ve Hint Okyanısındaki tropik adalara sıçrayarak ölümlere neden oldu. Fransa ve İtalya'da da tespit edilen birkaç vakadan sonra virüsle ilgili şikayetler artmaya başladı. Louisiana Üniversitesi Tıp Bilimi Merkezi'nden Dr. James Diaz bu konuda çok endişeldiklerini açıkladı ve ekledi "Batı Nil virüsünün aksine Chikungunya, şiddetli bir şekilde hastayı etkielemktedir. Batı Nil virüsü taşıyan hastalar çoğunlukla bunun farkına varmazlar ve baş ağrısı ve boyun tutulmasından şikayet etseler de günlük hayatlarına devam ederler. Chikungunya virüsünde ise kişiler ciddi şekilde hasta olur ve günlük hayatlarına devam edemezler". Dr. Diaz "Bu hastalık mutkala ciddiye alınmalı çünkü sonuçları ölümcül olabilmekte. ,Malesef bu hastalığa karşı da bir aşı veya koruyucu bulunmamaktadır" dedi. Chikungunya virüsü kapan kişide ateş, baş ağrısı, halsizlik, baş dönmesi, mide bulantısı, kas ağrıları, ciltte kızarıklıklar ve eklem ağrıları oluyor. Bu rahatsızlıklar birkaç hafta devam edebiliyor ki bazı vakalarda eklem ağrılarının artrite dönerek aylarca hastayı etkilediği gözlenmiş. Bu hastalık ilk olarak 1952'de Tanzanya'da tespit edilmiş. Hastalığın Afrika'dan dünyaya yayılma tehlikesini ise Asya menşeili kaplan türü sivrisineklerin taşıyıcı konumuna gelmesi doğurdu. Bu sinek türü tüm kıtalarda mevcut. Sağlık uzmanları hastalığın Mauritius, Seychelles gibi tropik Hint Okyanusu adalarında tespit edilmesinden çok endişeli çünkü bu adalar son zamanların en gözde turistik mekanları ve özellikle de Avrupa'dan çok fazla ziyaretçi alıyorlar. Dr. Diaz "Hastalık şu anda Hint Okyanusu adalarında çok aktif durumda. Uçaklar sayesinde de sivrisinekler başka ülek ve kıtalara taşınabiliyorlar. Chikungunya yakın zamanda tüm dünyayı etkileyecektir" dedi.
578829
Türkiye havadan para kazanacak
Türkiye havadan para kazanacak 22 Eylül 2009 Salı, 12:48 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, rüzgar, maden ve su kaynaklarını ülke yararına kullanacaklarını belirtti. Yıldız, 13 bin megavatlık harekete geçirilebilir rüzgar enerjisini 3-4 yılda ülkeye kazandıracaklarını kaydederek, "Yani havayı satacağız" dedi. Bakan Yıldız, Hacılar ve Talas Belediyeleri'nin bayramlaşma programlarına katılarak, vatandaşlarla bayramlaştı. Yıldız, Hacılar Belediyesi'nin bayramlaşma programında gazetecilere yaptığı açıklamada, bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarını ülkeye kazandırabilmek için gayret gösterdiklerini belirtti. 'RÜZGÂRI DA SATACAĞIZ' Bu kaynakların içinde rüzgar, maden ve suyun bulunduğunu, bu kaynakları makul şartlarda özel sektörle paylaşarak Türkiye'nin yararına kullanmaya çalıştıklarını ifade eden Yıldız, ''Rüzgar enerjisi bu kaynakların en önemlilerinden biri. Ülkemizin önemli kaynaklarından biri olan rüzgarı da satacağız. Türkiye'de yaklaşık 13 bin megavatlık harekete geçirilebilir halde rüzgar enerjisi var. Biz bunu ya da yıl içerisinde ülkemize kazandıracağız. Yani havayı satmış olacağız'' diye konuştu. Bu arada, bayramlaşma programı sırasında Bakan Taner Yıldız, Kayseri Lisesi'nde 1976-1979 yılları arasında birlikte okuduğu Raziye Yücel ile de sohbet edip, hatıralarını tazeledi.
578247
Turkcell Süper Lig'de görünüm
Turkcell Süper Lig'de görünüm AA Giriş Saati 21.09.2009 23:51 Güncelleme 21.09.2009 23:52 Turkcell Süper Lig'de 6. haftanın son maçında Galatasaray, Kasımpaşa'yı 3-1 yenerek, bu haftayı da averajla lider olarak tamamladı. Sarı-kırmızılılar, 6. hafta geride kalırken, 6. maçından da galibiyetle ayrılmayı başardı ve puanını 18'e çıkartarak, averajla yine Fenerbahçe'nin üstünde yer aldı. Gol krallığında Galatasaraylı Nonda, Kasımpaşa maçında attığı golle gol sayısını 5'e çıkardı ve ilk sıraya yerleşti. Bu futbolcuyu, 4'er golle Galatasaray'dan Milan Baros ve Gençlerbirliği'nden Kahe, 3'er golü bulunan Galatasaray'dan Kewell, Trabzonspor'dan Egemen, Fenerbahçe'den Güiza, Manisaspor'dan Isaac, Kayserispor'dan Makukula, Gençlerbirliği'nden Mustafa, Gaziantepspor'dan Souza, Diyarbakırspor'dan Tazemeta ve Eskişehirspor'dan Youla izliyor. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen Ankaraspor'un maç yapmadan geçtiği 6. haftada alınan sonuçlar, puan durumu ve 7. haftanın programı ise şöyle: TOPLU SONUÇLAR Trabzonspor-Antalyaspor: 3-1 Eskişehirspor-Gaziantepspor: 3-2 Sivasspor-Bursaspor: 1-3 Diyarbakırspor-Manisaspor: 0-0 Ankaragücü-Gençlerbirliği: 1-2 Beşiktaş-Kayserispor: 0-1 Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyesi: 1-0 Kasımpaşa-Galatasaray: 1-3 -PUAN DURUMU- TAKIMLAR: AV 1-GALATASARAY 19 14 18 2-FENERBAHÇE 12 10 18 3-ESKİŞEHİRSPOR 10 12 4-TRABZONSPOR 13 10 5-GENÇLERBİRLİĞİ 10 6-BURSASPOR 10 7-MANİSASPOR 8-DİYARBAKIRSPOR 9-KAYSERİSPOR 10-GAZİANTEPSPOR -1 11-BEŞİKTAŞ -2 12-ANTALYASPOR -3 13-İSTANBUL B.ŞEHİR BELEDİYESİ 11 -4 14-ANKARASPOR -1 15-ANKARAGÜCÜ -3 16-DENİZLİSPOR 10 -8 17-SİVASSPOR 14 -10 18-KASIMPAŞA 15 -12 7. HAFTA Turkcell Süper Lig'de 7. haftada ise Gaziantepspor-Ankaragücü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Sivasspor, Gençlerbirliği-Trabzonspor, Antalyaspor-Fenerbahçe, Bursaspor-Diyarbakırspor, Kayserispor-Kasımpaşa, Galatasaray-Eskişehirspor ve Denizlispor-Manisaspor maçları yapılacak. Beşiktaş ise fikstüre göre, ligden düşürülen Ankaraspor ile karşılaşması bulunduğu için bu haftayı ''bay'' olarak geçecek.
578742
Kahramanmaraş'ta kaza: yaralı
LİNKLER Edinilen bilgiye göre, Gar Kavşağı'nda, Hasan Aran'ın kullandığı 46 HP 828 plakalı pikap ile Fevzi Güler yönetimindeki 46 KA 145 plakalı otomobil çarpıştı. Kazada yaralanan, Hasan Aran (28), Veli Deliter (39), Ali Veysel Deliter (2), Yenişehir Devlet Hastanesi'nde, Fevzi (40), Zübeyde, (33) Duygu (7) ve Uğur Güler (9) ise Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
578300
Öğretmene ‘sorgu’ geliyor
Öğretmene ‘sorgu’ geliyorBAHAR ATAKAN Ankara güncellenme zamanı 22.9.2009Öğretmenlerin performansını ölçmek ve artırmak için yeni bir sistem üzerinde çalışılıyor. Hizmet içi kursu ve beş yılda bir ‘başarı sorgusu’ planlıyor Milli Bakanlığı (MEB), öğretmenleri her beş yılda bir branşlarıyla ilgili “başarı sorgusuna” çekecek. Öğretmenlerin meslek hayatları boyunca yerinde saymamaları için yeni bir proje hazırlayan bakanlık, öğretmenleri hizmet içi eğitim kursuna alacak. Başarısız öğretmenler teşvik edilecek, başarılı öğretmenler ödüllendirilecek. kurslar süresince öğretmenlerin psikolojik durumlarını da inceleyecek. Veliler değerlendirecek Yetiştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde, üniversiteler ve ile de görüşerek yeni bir proje hazırlayan MEB, öğretmenlerin bireysel performanslarını ölçecek. Projenin hedeflerinden biri, “Öğretmenlerin bilgi ve becerilerini 360 derecelik performans değerlendirmesi ile ölçmek” olarak belirlendi. Atandıktan sonra kendilerini geliştirmeleri teşvik edilecek olan öğretmenler, meslekten atandıkları gibi emekli olamayacak. Öğretmenler, her beş yılda bir branşlarıyla ilgili “başarı sorgusuna” çekilecek. MEB tarafından hizmet içi eğitim kursuna alınacak olan öğretmenler, okul aile birlikleri, veliler ve meslektaşları tarafından da değerlendirilecek. Öğretmenin iletişim becerisi ve ruhsal durumu değerlendirilecek. Proje öncelikle ve ’da, 2011’de tüm ’de uygulanacak. Psikolojik durum Öğretmenlerin davranışlarından şikayet gelmesi halinde, bulundukları ilin milli eğitim müdürlüğünce müfettiş görevlendiriliyor. Müfettiş, öğretmenin psikolojik durumunu olumlu bulmazsa hakkında bir rapor düzenliyor. Bazı durumlarda, hastanede tedavi olması gerektiğini belirtiyor. Tedavi sonrasında öğretmenlerin çoğu görevine geri dönüyor. MEB, tedaviye yanıt vermeyen öğretmenleri heyet raporu doğrultusunda geri hizmetlerde görevlendiriyor. Hastalığı ilerleyen öğretmenler, malulen emekli sayılıyor.
578998
15:18 Eto'o Barça'yı mahkemeye verdi
Eto'o Barça'yı mahkemeye verdiENGİN AKGÜRBÜZ LYON DHABu sezon başında Barcelona'dan Inter'e transfer olan Kamerunlu golcü Samuel Eto'o, eski kulübünü mahkemeye verdi... Bu sezon başında Barcelona'dan Inter'e transfer olan Kamerunlu golcü Samuel Eto'o, eski kulübünü mahkemeye verdi... Radio Catalunya'nın verdiği habere göre Inter'e transferi sırasında hakkı olan transfer ücretinin yüzde 15'lik bölümünü alamayan Kamerunlu futbolcu, bu transferden doğan milyon euro'luk hakkı için Barcelona'yı mahkemeye verdi. Eto'o sezon başında Barcelona'dan Inter'e transfer olmuş, bu transfer karşılığında Barcelona İnter'den Ibrahimovic'i renklerine bağlarken, İtalyan kulübüne 40 milyon euro da para ödemişti. Golcü oyuncu sezon başına milyon euro olmak üzere yeni kulübüyle yıllık sözleşme imzaladı.
578323
Zafer sarhoşluğu
Zafer sarhoşluğu Zafer sarhoşluğu FATİH DOĞAN 22.09.2009 Çifte şampiyonluk, transferlerde ve aldığı kararlarda Demirören'i rehavete itti. "En iyisini ben bilirim" diyen patron Denizli, takımda bozulan dengeleri göremedi ve dağ gibi büyüyen sorunları çözemedi Beşiktaş'ta içine girilen kaosun nasıl oluştuğu ve bu krizden nasıl çıkılacağı, herkesin sorması ve sorgulaması gereken şu sorunun cevabında gizli: "Çifte şampiyonluk" yaşamış bir takım, kadrosunu bozmadığı ve üstüne üstlük 25 milyon euroluk da takviye yaptığı bir ortamda nasıl olur da sezona bu kadar kötü sonuçlar alarak başlar? Bu sorunun cevabının önemli bir bölümünü bu sütunlarda hem de testi kırılmadan "Tavında uyarılarla" naklettik. 1- Yıldırım Demirören yönetimi çifte şampiyonluk sonrası önemli bir sınavdan geçecekti. Çifte şampiyonluk zaferini paylaşma, başarıyı yönetme sınavından! Çünkü 100. yıl şampiyonluğundan sonra Serdar Bilgili yönetimi bu sınavı geçememiş ve Beşiktaş'ta veda sürecini yaşamıştı, Zafer sarhoşluğu "taşıması güç" bir sorumluluk. Sayın Demirören bu tarihi "ego" sınavından sınıfta kaldığını üç olayda gösterdi. Aziz Yıldırım'ı yıpratmak için körü körüne Mehmet Topuz olayına girip hem kendine hem camiasına zarar verdi. Topuz yarasını kapatmak için de 30 yaşındaki Nihat'a 4.5 milyon euro bonservis, ilk yılı 3.5 milyon olmak üzere yıldan 11.5 milyon euro garanti para verdi. Hızını alamadı İsmail'e 5.5 milyon euro+Serdar Kurtuluş'u, Tabata'ya da milyon euro verdi. ARAT MEKTUP YAZDI Takımda dengeler tepetaklak oldu. Bu arada kendi asbaşkanı Ertunç Soğancıoğlu gibi yöneticilerin, "1.5 milyon tavan fiyatını fazla delmeyelim. Takım içi dengeler bozulur" uyarısını kulak arkası etti. Kendisine "Çifte kupa nedeniyle kutlarım. 20-30 milyon euro ekstra para gelecek. Bu şansı iyi değerlendirelim" diye "MEKTUP" yazan Hasan Arat'ın dahi samimi uyarılarını "Zafer ve gücün" etkisiyle görecek durumda değildi. "Tabata'yı almayalım başımız ağrır" diyenlere daha çok başını ağrıtacak "Bile-bile lades" kararını verdi. 2- "Yorgunum" diyen Mustafa Denizli'yle "zoraki nikahı" kırıcı bir üslupla "Gereğinden fazla para vurgusu (!)" yaparak ve güç kullanarak yaptı. Kendisine göre "Yoruldum, bittim, motivasyonum kalmadı, geceleri uyuyamıyorum" diyen Denizli'nin bu dakikadan sonra kendisini yarı yolda bırakması kabul edilemezdi. "İyi niyetle" başlattığı Denizli'yi Ümraniye de tek patron bırakma kararında şartların değiştiğini fark etmedi. İki şeyi hesaplamadı. İmza töreninde "Şimdi Çeşme'de olmak vardı" diyen Mustafa hocanın yaşadığı sıkıntıların ve motivosyon kaybının takımı bu kadar olumsuz etkileyeceğini. İkincisi de tarihte kendi kurduğu takımlarda genelde başarısız olan Mustafa Denizli'nin Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin'in kurduğu takımı şampiyon yaptığı gerçeğini...Zafer sarhoşluğu
578377
MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE Bayram manzaraları
Köşedeki simitçinin üzerinde bile bayramlığı var. Çocukların üzerindeki ille de bir iki beden bol duran kıyafetler bile yeni. Herkesin yüzü gülüyor. Çocuklar günün sahipleri. Trafikte herkes yekdiğerine tahammüllü. Soluduğumuz havada iyimserlik var. Sanki önceki bayramlardan farklı bir şeyler var. Bayram namazında vaaz veren müftü, her sene olduğu gibi senede iki kere eline geçirdiği cemaati makasa almış. Kendisi sanki ev sahibi, "senede iki defa gelen misafirlerimizi camimizde daha sık görmek isteriz" sitayişinde bulunurken bile geçen seneye göre daha sevimli. İnsanlar sevinç içinde bayramlaşıyor, hiç tanımadığı insanların ellerini iki elinin arasına alıp muhabbetle sıkıyor. Çocuklar, önceki senelerden edindikleri tecrübelerin veya yaşça büyük çocuklardan dinlediklerinin rehberliğinde şeker yerine bayram harçlığı verecek evlerin kapısını çalıyorlar. Kapıyı çalan çocuğa para verme âdeti yok olmaya yüz tutmuş. "Para verince aynı çocuklar akşama kadar tekrar tekrar geliyor" mazereti karşınıza çıkıyor. Biz de para veren evleri bilir ama ikinci defa kapılarını çalmayı aklımızdan bile geçirmezdik. Ramazan Bayramı'nın gerçek adı "sadaka bayramı". Eski camilerin avlusunda hâlâ bir "sadaka taşı" durur. Sadakayı verenle alanı saklamak için icat edilmiş bir gelenek. Parayı sadaka taşına koyuyorsunuz. İhtiyaç sahipleri gelip ihtiyaçları kadar alıp gidiyorlar. Öyle ki sabah namazına gelenler sadaka taşında hâlâ duran paralar görüyorlar. Zenginin de yoksulun da asil olduğu bir toplum. Bugün denesek, sadaka taşının üstünde sabaha para kalır mı? Toplum pazar ekonomisine göre yeniden biçimleniyor. Ramazan Bayramı da, tıpkı Batılılardan aldığımız bitmek tükenmek bilmeyen özel günler gibi (Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü gibi) bir pazarlama konusuna dönüşüyor. Dinî bayramları bir tatil vesilesi olarak kullananların toplum içindeki oranına dair elimizde bilgi yok. Camilerin tıka basa dolu olması, değişen pek bir şey olmadığına delil. Usuller değişiyor. Yaklaşımlar değişiyor. Ama asıl öz değişmiyor. Bayram, varlık sebebine uygun bir şekilde kutlanıyor. Son bir senenin muhasebesinin yapılması, yakınların bir araya gelmesi ve hasret gidermesi, çoğu insan için kısa bir aralık olsa da gündelik kalıpların kırılması, sevginin ve paylaşımın çoğalması... Bayram zaten bu değil mi? Mezarlıklar ziyaretçilerle dolup taşıyor. Gidenler hep birlikte ve saygı içinde hatırlanıyor. Nesiller arasındaki zincirler sağlamlaştırılıyor. kadar sevincin arasında hayatın geçiciliği bir kere daha idrak ediliyor. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı'ndan farklı. Bir ay boyu süren nefs terbiyesinin sonucunda daha anlamlı ve coşkulu. Varlığın içinde yokluğu hissetmek ve yoksulluğu idrak etmek. Arkasından coşkulu bir sevinç geliyor. Gördüklerime ve gözlediklerime bakarak söylüyorum. Bu bayram, öncekilerden daha coşkulu ve umutlu bir bayram. Sıkıntılar taşınabilir ağırlıkta. Gelecek daha parlak görünüyor. Karşımızdaki sorunlar çözüme yakın duruyor. Bayramlar tek tek bireylerden topluma uzanan bir tür mutabakat yenileme vesilesi. Benim bu sefer gördüğüm, birlikte mutluluğu paylaşmaya daha hazır bir toplum. Geçmişi idealize etmeyi bırakalım. Bugünün bayramları daha coşkulu ve daha anlamlı. m.turkone@zaman.com.tr
579274
Cumhurbaşkanı Gül Cidde'de
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve beraberindeki heyeti taşıyan uçak, saat 18.45 sıralarında Cidde'ye indi. Mekke Emiri tarafından karşılanan Gül, daha sonra istirahat için kendisine tahsis edilen El Hamra Sarayı'na geçti. Gül'e Arabistan ziyareti sırasında eşi Hayrunnisa Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve eşi Münevver Arınç da eşlik ediyor. Çok sayıda ülkenin devlet başkanının şeref misafiri olarak davet edildiği Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin açılışına katılacak olan Cumhurbaşkanı Gül'ün Kral Abdullah ile de görüşeceği ifade edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 24 Eylül Perşembe günü Ankara'ya dönmesi bekleniyor. Hava Durumu
578404
Mahkûmlar yakınlarıyla hasret giderdi
Ergenekon sanıklarının da bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü dün ziyaretçilerin akınına uğradı. Hükümlüler ve yakınları 100'er kişilik dört ayrı salonda yüz yüze görüşüyor. Misafirler, görüşmeyi kameraya da alabiliyor. Hapishaneden çıkan ailelerin mutlulukları yüzlerine yansıyor. Babasıyla özlem gideren Şeyma Sarımehmet, mutluluğunu şöyle dile getiriyor: "En son bir ay önce görmüştüm. Onu çok özlemiştim. Kardeşimle babamın birlikte çekindikleri fotoğrafı verdim babama. da benim, annem ve kardeşim için cezaevindeki diğer mahkûmlar tarafından yapılan çeşitli hediyeleri verdi." Oğlunu görmenin sevincini yaşayan Naziye Murteza ise şunları anlatıyor: "Maddi imkanımız elvermediği için en son ay önce görüşebilmiştim. Cam arkasından görüşebildik, cezalıymış." Silivri Cezaevi'nde açık görüş dün başladı, ancak Ergenekon sanıkları bugünden itibaren yakınlarıyla görüşebilecek. İSTANBUL ZAMAN
579352
K.Maraş'ta askeri araç devrildi yaralı
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ilçeye bağlı Koçovası köyü Karataş yaylasında denetim yapan askerler ve kaçak av yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan kişinin içerisinde bulunduğu askeri araç, virajı alamayarak devrildi. Yaralananlar Afşin Devlet Hastanesine kaldırıldı. Sağlık durumu ciddi olan bir asker Elbistan Devlet Hastanesine sevk edildi.
579047
Peres: Abbas'ın döneceğini umuyorum
Peres, bir ziraat okulunu ziyareti sırasında öğrencilere, "Herkes beklentileri düşürmeye çalışıyor; ama bu beklentiler düşürülemez. Eminim ki Netanyahu bu beklentileri en üst düzeye çıkaracaktır" diye konuştu. Abbas'ın bu toplantıyla birlikte görüşme masasına yeniden döneceği umudunda olduğunu söyleyen İsrail Cumhurbaşkanı, Netanyahu'nun önüne konulan ön koşullarla görüşmeleri başlatmama kararında haklı olduğunu savundu. Peres, "Örneğin Filistinliler, görüşmelerden önce Doğu Kudüs'ün bir yerleşim olarak ilanını istiyor. Bu bir gelişme değildir" dedi. Beyaz Saray da dün yaptığı açıklamada, ilk üçlü toplantıdan çok büyük beklentileri olmadığını vurgulamasına karşın, bu adımın Obama yönetiminin Orta Doğu sorununu çözmeye istekli ve istikrarlı bir iki devletli çözüm amacında olduğunu gösterdiğini ifade etmişti. İsrail ordusu radyosu, Netanyahu dün akşam New York'a vardığında yardımcılarının, "Başbakanın söz konusu üçlü zirveden görüşmelerle ilgili bir gelişme olmasını beklemediği, ancak toplantıyı sembolik açıdan önemli gördükleri" yolundaki ifadelerini aktardı.
579355
Teröristler karakola ateş açtı
Teröristler karakola ateş açtı 1998-2009 2005-2009 Bu sitenin İçerik ve Haber Yönetim Sistemi altyapısı tarafından geliştirilmiştir. Kişisel İşlemler
579037
Kan vermek insanı gençleştiriyor
Kan bağışı, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıyor. Kan bağışında kan hücreleri yenileniyor, bu da daha sağlıklı ve güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağlıyor. Kan bağışının insanı gençleştirdiğini bildiren Kayseri Kızılay Kan Merkezi Müdürü Adem Tatar, "Kan vermenin sağlığa sayısız faydaları var. Ancak en belirgini insanı gençleştirmesi. Kan bağışı sonrasında kan hücrelerinin daha hızlı yenilenmesi ve dolaşımda daha genç hücre sayısının artmasından dolayı metabolizma daha hızlı ve rahat çalışıyor. Bu da insanı daha dinç yapıyor ve kendisini daha rahat hissetmesine yardımcı oluyor. Kan veren kişiler vermeyenlere göre daha genç ve daha zinde oluyor." diye konuştu. Kan bağışının spor yapmış gibi kandaki zararlı maderlin uzaklaştırılmasına yardımcı olduğuna değinen Tatar, insanların sağlıklı yaşam için çok farklı yöntemler denediğini ve ciddi paralar harcamasına rağmen kan bağışında bulunmak gibi basit ve masrafsız bir yöntemin akıllara dahi gelmediğini söyledi. Türkiye'de birçok kişinin yaşlanmaktan, halsiz düşmekten ve eski aktivitelerin birçoğunu yerine getirememekten şikayetçi olduğunun altını çizen Tatar, tüm bu ve daha fazla sorundan kurtulabilmek için kan bağışında bulunmanın yeterli olacağını kaydetti. Kanın, tek kaynağı insan olan çok değerli bir ilaç olduğunu dile getiren Tatar, buna rağmen gönüllü bağışçı sayısının yetersiz olduğunu ve kan ihtiyacının karşılanmasında sıkıntılar yaşandığına vurgu yaptı. İnsanların kan ihtiyacı olduğunda hastane veya kan merkezlerinden değil mecburen üçüncü, dördüncü şahıslardan yardım talep etmek zorunda kaldığının altını çizen Tatar, "Kan bağışı yeterli olmadığı için hastane ve kan bankaları yıl içerisindeki kan ihtiyacını karşılayamıyor. Hastane yetkilileri hasta yakınlarına kan bulunmasını istiyor. Onların da gittiği yerler genellikle üçüncü-dördüncü şahıslar oluyor. Bu şekilde alınan kanda sağlıklı olmuyor birçok bulaşıcı hastalığın kan verilen hastaya geçme ihtimali artıyor. Geçmişte de bunun örnekleri yaşandı. Bunların önüne geçebilmek için insanların kan bağışı konusunda duyarlı olması gerekiyor." şeklinde konuştu. Tatar, 18-65 yaş arasında, ağırlığı 50 kilogramın üzerinde, önemli bir sağlık sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan herkesin (en sık ay ara ile) yılda dört kez kan bağışında bulunabileceğini dile getirdi. KAN VERMENİN BAŞLICA FAYDALARI Adem Tatar, kan vermenin başlıca faydalarını şu şekilde sıraladı: "Kan verince kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir. Kan hücreleri yenilenir ve kendisini daha dinç hisseder. İnsan yardımda bulunma duygusunun verdiği hazla psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder. Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır var olan ancak kendisinin bilmediği hastalığın tespitine ve tedavisine olanak tanınmış olur. Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla hastalık bulaşması da daha az olur. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapar."
578740
Üniversitelilerin tercihi kamu sektörü
Gazi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erdal Aksoy'un başkanlığında Marmara, Gazi, Dokuz Eylül, Karadeniz Teknik, Atatürk ve Gaziantep üniversitelerinde 953 öğrenci arasında ''Üniversite Öğrencilerinin Eğitimden Beklentileri, Sosyal İlişki Kurma Becerileri, Geleceğe Bakışları'' konulu anket uygulandı. Anket sonuçlarına göre, öğrencilerin yüzde 33'ü Türkiye'nin en büyük sorununun ''işsizlik'' olduğunu düşünüyor. Bunu yüzde 25.1 ile ekonomik kriz, yüzde 15 ile terör, yüzde 13.3 ile ''siyasal gerginlikler'', yüzde 8.6 ile ''demokrasi'' konuları izliyor. Öğrenciler, ''iş garantisi olduğu'' gerekçesiyle kamu sektöründe çalışmayı özel sektöre tercih ediyor. Öğrencilerin 60.3'ü kamu sektöründe, yüzde 25.1'i özel sektörde, yüzde 14.6'sı ise kendi iş yerlerinde çalışmak istediğini dile getiriyor. Kamu sektöründe çalışmak isteyenlerin yüzde 69.8'i ''iş garantisi olduğu için'', yüzde 12.2'si ''ekonomik krizden etkilenmemek için'' yüzde 11.7'si de maaşını zamanında alabilmek için bu sektörü tercih ediyor. ''Üniversite öğretimi beklentinize cevap veriyor mu?'' sorusunu öğrencilerin yüzde 34.8'i ''olumsuz'' yanıtlarken, yüzde 49.4'ü ''kısmen'', yüzde 15.8'i ise ''tamamen karşıladığını'' dile getiriyor. Öğrencilerin yüzde 16.1'i ders dışı etkinliklerin çok az olmasından yakınıyor. -İLİŞKİLERİNDEN MEMNUN DEĞİLLER- ''Üniversitedeki ilişkilerinizde en önemli problem nedir'' sorusuna ankete katılanların yüzde 26.9'u ''ilişkilerin çıkara dayanması'' yanıtını veriyor. Öğrencilerin yüzde 19.4'ü ilişkilerin ''yüzeyselliğinden'', yüzde 17.5'i ''aşırı bireysellik ve bencillikten'' şikayet ediyor. Öğrencilerin yüzde 16.9'u öğrenciler arasında ''gruplaşma'', yüzde 11.8'i ''iletişimsizlik'' olduğunu belirtiyor. Üniversite öğrencileri karşı cinsle arkadaşlık ilişkilerinde karşılaştıkları en önemli sorunun (yüzde 28.8), ''ön yargılı tutum ve davranışlar'' olduğunu ifade ediyor. Öğrencilerin yüzde 24.7'si ''karşı cinsle iletişimsizlik yaşandığını'' düşünürken, ''karşı cinsin kendini üstün gördüğünü'' dile getirenlerin oranı yüzde yüzde 10.6 olarak belirlendi. Öğrencilerin yüzde 50.3'ü gelecekten umutlu, yüzde 31.5'i umutsuz olduğunu ifade ediyor.
578252
El 'el'den üstündür!
HTSPOR.COM HTSPOR.COM Turkcell Süper Lig'de 6. haftanın kapanış maçında Galatasaray, sonradan açıldığı mücadelede Kasımpaşa'yı 3-1 yenerek kusursuz serisini sürdürdü. Galatasaray, bu sonuçla 6'da ile puanını 18 yaparken Kasımpaşa, ligin tek puansız ekibi olmaya devam etti. Galatasaray'da gollerin 3'ü de Nonda'dan gelirken, Keita ve Arda asistleriyle yıldızlaştı. -ALİ GÜNEŞ DE KALECİLİK YAPTI- Maçın hemen başında Galatasaray'ın Brezilyalı yıldızı Elano'nun boş kaleye yolladığı ve ağlara giden topu, Kasımpaşa'nın defans oyuncusu Ali Güneş uçarak adeta bir kaleci gibi çıkartırken, Güneş'in topa "el"le yaptığı müdahale hakemin gözünden kaçtı. Bu dakikadan sonra oyundan düşen Galatasaray, 26'ıncı dakikada hızlı gelişen Kasımpaşa atağında Moritz'in şutuyla topu ağlarında gördü ve 1-0 geriye düştü. Tansiyonu giderek yükselen mücadelenin ilk yarısı Kasımpaşa'nın üstünlüğü ile tamamlanırken Sarı Kırmızılı ekip beraberlik golünü 62. dakikada Nonda ile buldu. Maçın son dakikalarında mücadeleye ağırlığını iyice koyan Galatasaray, 89. dakikada Nonda ile 2-1'i yakalarken yine Nonda uzatmalarda da sonucu belirledi ve hat-trick yaptı. Nonda, hafta sonunda gole ulaştı. 90 dakika sonunda sarı kart çıkarken Kasımpaşa'dan Erdoğan, Güneş, Elmacı ve Kaplan kart gören isimler oldu. Galatasaray'dan sarı kart gören tek isim Keita oldu. Galatasaray çok gollü galibiyetlerine Kasımpaşa karşısında da devam ederken, Sarı Kırmızılı ekibin haftada kaydettiği gol sayısı 19 oldu. KASIMPAŞA: GALATASARAY: Stat: Recep Tayyip Erdoğan Hakemler: İlker Meral, Orkun Aktaş, Gökhan Memişoğlu Kasımpaşa: Tolga, Ali Güneş (Dk. 62 Yekta ), Koray, Barış, Sancak, Emre, Murat, Azar, Keller, Moritz (Dk. 70 Boukari ), Yasin (Dk. 84 Baran Galatasaray: Franco, Sabri, Servet, Emre Aşık, Caner (Dk. 90 Hakan ), Mehmet, Mustafa, Arda, Elano (Dk. 46 Keita ), Kewell, Baros (Dk. 46 Nonda Goller: Dk. 26 Moritz (Kasımpaşa), Dk. 62, 89 ve 90 Nonda (Galatasaray) Sarı Kartlar: Dk. 47 Mustafa, Dk. 72 Keita (Galatasaray), Dk. 56 Murat, Dk. 58 Ali Güneş, Dk. 72 Sancak (Kasımpaşa)
578301
Rumeli Türkleri mutsuz
Rumeli Türkleri mutsuzDevrim Sevimay Merhaba Rumeli güncellenme zamanı 22.9.2009Fotoğraflar: Yurttaş Tümer620 yıldır ’da yaşayan Rumeli Türkleri, dört kitlesel döneminden sonra şimdi azınlık... Büyük bir devletin parçası oldukları günleri özlüyorlar... Rehberimiz Enver Ahmet’e göre bölgede kimse mutlu değil... Ahmet, “O zamanlar büyük bir ülkenin parçasıydı herkes. Şimdi ise küçük bir ülkede, küçük bir azınlık” diyor. ÜSKÜP (SKOPJE) 620 yıldır ’da yaşayan Rumeli Türkleri, 1877, 1912, 1923 ve 1952’deki dört kitlesel döneminden sonra şimdi ülkenin azınlıklarından biri konumunda. İki milyon nüfuslu Makedonya’da resmi rakamlara göre 80 bin, konuşanlara bakıldığında yaklaşık 120 bin Türk var. Aslında bu nüfusun daha fazla olduğu, ancak konusunda agresif davranan Arnavutların, Müslümanlığı ve arada yapılan evlilikleri kullanarak Türkleri Arnavutlaştırdığı Üsküp’te pek çok Türkten duyduğumuz yaygın bir iddia. Aynı kesimden duyduğumuz ikinci bir iddia da kimi Türklerin daha güçlü olmak adına Arnavutlarla Müslümanlık potası içinde karışmayı destekledikleri yolunda. Kendi aralarında böyle davrandıklarına inandıkları Türklere bir ad da vermişler: “Gündüz Türk, gece !” İşin garibi konuştuğumuz Makedonlar da benzer iddialarda bulunuyor. Hatta Makedonların gelip Türklere “Göç etmenize sebep biz olduk, size zamanında çok fenalık yaptık. Şimdi de belamızı Arnavutlardan buluyoruz” diye günah çıkardıklarını dahi dinledik Üsküplülerden... En kritik mesele nüfus Peki Makedonya’daki Arnavutlar niye bu kadar agresif diye sorarsanız; birincisi, ’ın milliyetçilik konusunda başı çeken iki milletinden biri (Diğeri de Sırplar). İkincisi hemen sınırındaki ve başta olmak üzere Balkanlara yayılan altı milyonluk Arnavut varlığı. Üçüncüsü de Ohrid Çerçeve Anlaşması (OÇA). 2001’de iyice su yüzüne çıkan Arnavut-Makedon iç çatışmasının ardından uluslararası güçlerin bastırmasıyla imzalanan anlaşmaya göre; 1- Eğer bir etnik topluluk yaşadığı belediyede yüzde 20 oranında bir nüfusa sahipse resmi anlamda da kendi dilini kullanabilir. 2- Eğer yüzde 50 oranında bir nüfusa sahipse kendi milli bayrağını resmi günlerde asabilir. 3- Eğer yüzde 24’ü geçerse anayasada kurucu unsur olabilir. 4- Her millet nüfusu oranında kamuda çalışma hakkı kazanır. İşte kabaca bu sebepler nedeniyle Arnavutlar nüfuslarının yüzde 22.7’lerden de yukarıda, yüzde 30, hatta 40’larda olduğunu iddia edip, bir yandan da bu iddianın içini doldurmaya çalışıyor. Üç Türk bir araya gelirse... ‘Makedonlar zaten çoğunluk; Arnavutlar agresif; peki Makedonya’daki Türkler ne yapıyor?’ diyecek olursanız da doğrusu onlar aynen şu fıkradaki gibiler: Üç Meksikalı bir araya geldi mi ihtilal yapar; üç Alman bir araya geldi mi fabrika açar; üç Türk bir araya geldi de mi üç ayrı parti kurar. Makedonya’da da tabelasında “Türk” adının geçtiği üç parti var. Dolayısıyla yaklaşık sekiz bin oyla bir milletvekilinin seçilebildiği ülkede aslında Türkler 6-7 vekil çıkarabilecekken 120 üyeli Meclis‘e sadece bir Devlet Bakanı (Hadi Nezir) ve bir milletvekili (TDP Genel Başkanı Kenan Hasip) sokabilmiş durumdalar. ‘Kurucu unsur’dan azınlığa... Şimdi gelelim Türkler azınlık olunca Makedonya’da neler yaşadıklarına: 1- Josip Broz Tito’nun Yugoslavya’sında Türkler nerede yaşıyorlarsa belediyede resmi olarak Türkçeyi kullanabilme hakkına sahipken şimdi bu hakları yok. Çünkü birincisi Makedonya Cumhuriyeti’nin anayasasında artık eskisi gibi kurucu unsur değiller. İkincisi OÇA’nın belirlediği yüzde 20 barajını sadece Plasnitsa ve Merkez Jupa (Kocacık) belediyelerinde aşıyorlar. 2- Azınlıktaki Türklerin en şikâyetçi olduğu ikinci konu ise kadrolaşma. Aslında OÇA’ya göre kamuda çalışan Türklerin sayısının en az nüfusları oranında, yani yüzde dört olması gerekiyor. Ancak yasaların kendilerine uygulanmadığını belirten Türkler, bu rakamın yüzde 1.3’e dahi ulaşmadığını söylüyor. 3- Ana dilde meselesi de üçüncü sorun, ama onu birazdan Gönül Bayraktar’ın ağzından okuyacaksınız. ‘Herkez mutsuz’ Sonuç olarak Rumeli Türkleri mutsuz Makedonya’da. Hayatlarında ilk kez bağımsız bir devlet kurmuşken, AB adaylığı karşılığında onu Arnavutlarla paylaşmak zorunda kalan Makedonlar da aslında tam mutlu değiller. “Bıraksalar biz daha ne haklar alırdık” diyen Arnavutlar ve Makedonya’da isimleri hep en sonda anılan Çingeneler, Ulahlar, Torbeşler, Sırplar da... İşte tüm bu tablonun üzerine dönüp Üsküp’te 35 yıllık gazetecilik hayatından sonra şimdi rehberlik yapan Enver Ahmet’e sorduk: Kim mutlu Makedonya’da? Kimse... Bir kamuoyu yoklaması yapılsa 10 kişiden 7-8’si eski Yugoslavya’yı arar. Belki daha az imkânla, belki yine sorunlarla yaşıyorlardı, ama kesinlikle daha mutluydular. Çünkü birincisi herkesin bir işi, bir evi vardı. Eğitim, sağlık bedavaydı. İkincisi Kardeşlik ve Birlik politikası (Yugoslavya’yı Yugoslavya yapan slogan. Orijinali “Bratstvo Edinstvo”) vardı. Üçüncüsü zamanlar büyük bir ülkenin parçasıydı herkes. Şimdi ise küçük bir ülkede, küçük bir azınlık... Mesela eskiden Yugoslavya bir maça çıktı mı dünya nefesini tutardı; şimdi kimsenin aldırdığı bile yok. Buna kim alışır, bundan kim mutlu olur? hep Anadolu’dan’ Üsküp’te faal 25 cami bulunuyor. Cemaatin dediğine göre hepsine Arnavutlar sahip çıkmış, Türkçe verilen bir Murat Paşa Camii kalmış. Biz de teravih çıkışına bir göz atmak için caminin karşısındaki kahvede oturmuş denk gelen ilk üç Makedonyalı Türke soruyoruz: Nasılsınız? Hasan Nazım (61): Sizi (Türkiye) bekliyoruz. Beş asır önce ordularla geldiniz, şimdi de ekonomiyle gelin istiyoruz. Rahim Hüseyin (60): Benim dedem hep derdi, “Bir gün yine Tuna Nehri’nden ağızlarında bıçakla çıkıp gelecekler” diye. Hâlâ öyle bekliyoruz sizi. Siz niye gelmiyorsunuz? Ahmet Eyüpoğlu (65): Devletimize dilenmemek için gelmiyoruz. Nazım: ’deki yetkililer de istemiyor ki bizi; “Siz orada lazımsınız” diyorlar. Hüseyin: Hem gelsek bizi de Arnavut sanırlar. Öyle bir Arnavut lobisi var ki Türkiye’de gelen herkese Arnavut diyorsunuz; insanın ağrına gidiyor... Aslen nerelisiniz? Nazım: Yüzyıllar önce Karaman, Aydın’dan göç ettirilmişiz. Tohum hep Anadolu’dan... Ağustos’larda genellikle ne yaparsınız? (Osmanlıya karşı ayaklanma günü olması nedeniyle Makedonya’da milli bayram) Hüseyin: Ne yapacağız, evde oturuyoruz, kızıyoruz. Onlara göre Tursko robstvo’dan (Türk zulmü) kurtuldukları gün. Bize göre çok acı bir gün. Hâlâ Osmanlı kompleksi var mı buralarda? Nazım: Balkanlar’ın her yerinde. Hesaplaşmayı bitiremediler bir türlü. Hüseyin: Ama hakkını vereni de çok. ‘En uzun sizin zamanınızda barış içinde yaşadık’ diyorlar. Peki sizler Tito dönemi için ne diyorsunuz? Eyüpoğlu: Tito, gözünün bebeği gibi korurdu herkesi. Milli davaları değil, ‘Kardeşlik Birliği’ni öne çıkarırdı. da onun marifetiydi... Anadilde eğitim var, kitap ve sınıf az Tefeyyüz (Yükselme) dediğimizde eminiz eski Üsküplü Türklerin gözleri dolacaktır. Burası ilk 1884, ikinci kez de 1944’ten beri Makedonya’da Türkçe eğitim veren ilk Türk okulu. Biz, Türklerin azınlıkta olduğu bir eğitim modelinin nasıl yürüdüğünü merak ettik ve okul müdürü Gönül Bayraktar’a sorduk: Azınlık olup anadilde eğitim hakkını kullanmanın pratiği nasıl? Bir kere ders kitabı sorunumuz var. 1991’den bu yana yayınevleri özelleştirildi ve onlar da tirajı düşük kitapları basmıyor. ’nın sayesinde sekiz-dokuz Türkçe ders kitabı basıldı, ancak sorun bitmedi. Çünkü bunun ek kitapçıkları var, romanı var, defteri var vs. İkinci sorun? Her yerde sınıf açacak sayıda Türk öğrenci bulunamıyor. Özellikle Batı Makedonya’da Türkler açısından bir düşüş var. Niye? -Zamanla asimile oluyorlar. Karışık evlilikler olunca Türk yerine Arnavut okuluna gönderiyorlar. Ya da ‘Makedonca okusun’ diyorlar. Sınıf açılmayınca da Türkçe eğitim veren okula gitmek isteyenler bile diğer okullara gitmek zorunda kalıyor. Biz de köylerde yaşayan öğrencilerimizi servislerle taşımaya çalışıyoruz. Türkçe eğitim alan öğrenciler liseden sonra rahatlıkla tıp, mühendislik, mimarlık vs. okuyabiliyorlar mı yoksa sadece mi? Başarılı olan Türk öğrencileri çeşitli üniversitelere ve farklı fakülte bölümlerine gidebiliyor. Başarılı öğrencilerimiz gerçekten de belirli sıkıntıların üstesinden gelip, başarılarını ispatlamış durumda. Anadilde eğitim şimdi Türkiye’de de tartışma konusu... Bize sorarsanız biz ona karşıyız. Ama aynı hakları siz burada kullanıyorsunuz? Ama biz bugüne kadar burada hiç kimseye zararımız dokunmadan, bu topluma ne kadar bir şey verirsek kadar mutlu olarak yaşadık. Ama Türkiye’deki durumdan korkuyoruz. Mesela bir bölgesi istenirse, zaman bölgesi de çıkar, bilmem ne bölgesi de çıkar diye korkuyoruz. Dışarıda yaşayan Türklerin Türkiye’de yaşayanlardan dahi hep biraz milliyetçi olduğu söylenir?.. Doğru, çünkü dışarıda yaşayan Türkler dinlerinden bile önce ırkını korumak zorundadır. yüzden de her zaman milliyetçi gözüyle bakmışlardır Türkiye’ye. Böyle olmasaydık şimdiye kadar çoktan kaybolmuştuk buralarda. Çoğu Arnavutun anteni hâlâ Türkiye’ye dönük Süleyman Baki asırlardır Üsküp’te imamlık, müderrislik yapan bir aileden geliyor. Kendisi de İlahiyat Fakültesi mezunu. Hem vaiz hem Makedonya Ensar Derneği’nin hem de toplam 43 Türk sivil toplum kuruluşunun çatı örgütü olan MATÜSİTEB’in Genel Başkanı. Kendisiyle ilk kez Türkiye’nin Üsküp Büyükelçiliği’nde karşılaştık. Sonra da bir akşam vaazı sonrasına denk getirip biraz sohbet ettik: Ensar Derneği neler yapıyor Makedonya’da? Daha çok eğitim ağırlıklı bir derneğiz. öğrencilerine yönelik iki yurdumuz var. Çünkü eskiden Makedon yurtlarında dini, kültürel, ahlaki baskıların olduğu dönemler yaşandı. Mesela senin olduğunu biliyor, ama paylaştığınız odaya koca bir haç asabiliyor... Biz yurtlar kurarak buna bir nebze çözüm üretelim istedik. Hiç paket yardım dağıtıyor musunuz? Muhtaç ailelere imkânlar dahilinde yardımlar dağıtıyoruz. Arnavutlara Türklerden daha çok yardım dağıttığınızı söyleyenler çıktı... Makedonya’da Türklerin oranı yüzde dört, Arnavutların oranı yüzde 25. Dolayısıyla yapacağınız yardımları da bu oranlar çerçevesinde dikkatli yapmak gerekiyor. Biz aynı şekilde Makedon ailelere de yardım dağıtıyoruz. Peki yardımları dağıtabilmek için siz nerelerden yardım alıyorsunuz? Yardım almak değil, ama TİKA, İlim Yayma Cemiyeti, Rumeli Vakfı, İHH Vakfı ve Balmed’le işbirliği yapıyoruz. Çok konuşulduğu için soralım; ’yle? Tabii Deniz Feneri de var, ama hemen söyleyeyim; Deniz Feneri’nin Balkanlar’a gerçekten güzel hizmetleri oldu. Belki yanlışlar yapılmış da olabilir, buna adalet karar verecektir, ama sonuçta Balkanlara yönelik tüm çalışmalar burada huzurun yeniden ihdası açısından bizim için çok önemli. Dışişleri Bakanı Ahmet Davut-oğlu’nun Makedonya’da iyi görüştüğü isimlerden biri olduğunuzu duyduk? Sayın Hocamız 2003’ten beri buralara gelen, buradakilerle gecesini gündüzü paylaşan, dolayısıyla Balkanlardaki hassasiyetleri çok iyi anlayan biri. Bizim de kendisiyle görüşme imkânımız oldu. Sonuçta buraya gelen herkes bizim dostumuz. Peki buradan baktığınızda Dışişleri’nin Balkanlar vizyonunu nasıl görüyorsunuz? 12 yıl Türkiye’de kaldığım dönemde maalesef gördüm ki Türkiye’deki Türkler ülkelerinin gücünü, takatini bazen keşfetmekte zorluk çekiyor. Oysa Balkan penceresinden Türkiye’ye baktığınızda hem cumhuriyeti hem de onun önceki bakiyesi olan Osmanlı’yı daha iyi anlama imkânına sahip oluyorsunuz. Şöyle bir örnek vereyim: Özellikle 50’lerde buradan göç söz konusu olduğunda Arnavutlar dağı geçse Arnavutluk’a varacaklardı, ama Arnavutluk yerine kalkıp Türkiye’ye gittiler. Çünkü onlar buranın en huzurlu olduğu dönemin Osmanlı Türk hâkimiyetindeki dönem olduğunu biliyorlardı. Hâlâ Makedonya’daki çoğu Arnavutun çanak anteni Türkiye’ye dönüktür. Anlamasalar bile yine de Türk kanallarını seyrediyorlar. İşte biz bu bağların güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve benim görebildiğim kadarıyla Davutoğlu hocamızın yapmak istediği de bu. NOT DEFTERİ * Makedonların “Teskota”, Arnavutların “Üsküp Halayı” dedikleri ağır oyun, davulun üzerinde ve zurna eşliğinde oynanıyor. * Üsküp’ün adeta sırtını dayadığı Vodna dağının tepesinde bir haç var. Yüksekliği 76 metre ve 40 km uzaktan bile görünüyor. 2001’deki iç savaşın ardından dikilmiş. * Çoğunlukla Doğu Makedonya’da yaşayan “Torbeşler”e Makedonlar “Makedonski Müslümani” diyor. Torbeşlerin kendileri ise “Biz Türküz, ama zaman içinde Türkçeyi unutmuşuz” diyor ve Türkçe eğitim almak istiyor. YARIN * Prizren’den lideri Türk’e mesaj var. Prof. Dr. Heath Lowry neden haklı çıktı? Ayşe Nine’yle ‘celini’nden tava yemeğinin tarifi...
578917
Moskova artık rüya şehir değil
Kamuoyu araştırma kurumu VTsIOM'un gerçekleştirdiği son ankete göre çevre illerde yaşayan Ruslar, Moskova yerine kendi bulundukları şehirde iş bulabilmeyi ve zengin olmayı düşlüyor. Bir yıl önce gerçekleştirilen ankette çevrede yaşayan halkın yüzde 57'si Moskova'ya giderek daha kolay iş bulabileceğini ve hayallerini gerçekleştirebileceğini kaydederken, 2009'da bu oran yüzde 46'ya geriledi. Bölgelerde de ümitlerine ulaşabileceklerini söyleyenlerin sayısı ise yüzde 12'den yüzde 19'a çıktı. VTsIOM sözcüsü Olga Kamençuk, The Moscow Times'a yaptığı değerlendirmede, "Ekonomik krizle birlikte, Rus halkı istikrarlı ve daha kolay yaşamları tercih ediyor. Onlar düşük ücrete razı. Ancak istikrarlı olmalı. Bu Moskova'da yüksek ücrete ve istikrarlı olmayan alternatiflere göre tercih edilebiliyor." dedi. Moskova'da evlenip geleceğini kurmak isteyenlerin oranı ise yüzde 12'den yüzde 8'lere geriledi. Anket, Rusya'nın 42 farklı bölge ve cumhuriyetinde bin 600 kişi ile bire bir görüşerek gerçekleştirildi.
579020
Bir yüzük parmağı araştırması daha
Bir yüzük parmağı araştırması daha AA Giriş Saati 22.09.2009 14:04 Güncelleme 22.09.2009 14:48 Yüzük parmağı uzunluğuyla ilgili yapılan yeni bir araştırma, bu parmağı uzun olan erkeklerin çok hızlı ve tehlikeli araç kullandıklarını ve yasak yerlere park ettiklerini ortaya koydu. Almanya'nın Mainz Üniversitesi tarafından ortalama 78 yaşındaki 77 erkek sürücü üzerinde yapılan araştırmada, deneklerin sol ellerinde yüzük ile işaret parmaklarının uzunlukları arasındaki fark ölçüldü ve son yıldaki trafik kayıtları incelendi. Deneklerin üçte birinin aşırı hız ve alkollü araç kullanmaktan ceza aldıklarını belirleyen araştırmacılar, tehlikeli araç kullanımının doğumdan itibaren programlanmış olabileceğini, çünkü parmak uzunluğunun ana rahminde erkeklik hormonu testosteron etkisinde kalmayla doğrudan bağlantılı olduğunu belirttiler. Yüzük parmağının uzunluğuyla ilgili daha önce yapılan araştırmalarda, bu parmağın işaret parmağından uzun olmasının erkeklerde sağlıktan davranışa dek birçok etkisinin olabileceğini göstermişti. Bilim adamları, ana rahminde yüksek düzeyde testosterona maruz kalmanın yaşamın safhalarında beynin çalışmasını bir şekilde etkileyebileceğini düşünüyor. Bu durumun kemiklerdeki testosteron reseptörlerini uyararak, yüzük parmağının büyümesini sağlayabileceği de tahmin ediliyor. Yüzük parmağı uzun erkeklerin daha saldırgan olabileceğini ortaya koyan son araştırma, Accident Analysis and Prevention dergisinde yayımlandı.
578283
Yoksulların, gariplerin, turistlerin bayramı
Evlatlar, çocuklarını alıp babalarının bayramını kutlamaya gitmiyor. Bizim şehirli okuryazar takımının kabullenilmiş yalnızlığı, bu büyük halkın bayramından, geleneğinden kopuşu adamakıllı hüzün verici... Bayram namazını kıldığım mahalle camiinin önü hakikaten bayram yeri! Birbirine uzun uzun sarılıp bayramlaşan insanlar, satıcılar, dilenciler, koşturan çocuklar... Maşallah herkes birbirini tanıyor. Fakat benim gibi biraz öteden gelen site sakinleri, ayrık otu gibi ortalıkta kalakalıyor. Giyim kuşamları, acemi tavırları mahalleli olmadıklarını hemen ele veriyor. Etrafa bakıp elini öpecek bir ihtiyar arıyorum. Kim bilir Anadolu'nun hangi köyünden çıkıp gelmiş, buralara yerleşmiş bir pir-i fâni, iki elinde iki baston; yere çömelmiş... Bütün bir halkın, uzakta olup da bayramlaşamadığım bütün akrabaların, bütün büyüklerin ve kimsesiz ihtiyarların elini öper gibi onunla bayramlaşıyorum. Vicdan azabını dindirmenin kolayca bir yolu... Sitenin otoparkına geldiğimde görüyorum ki bütün arabalar yerli yerinde, hiçbiri kımıldamamış. 'Yahu burada kimse bayram namazına gitmedi mi!..' En iyisi, şehre çıkıp halkın bayramına karışmak... Bakırköy, Sultanahmet, Eminönü, Köprü, Karaköy, Galata, İstiklal... Yeniyetmelik zamanlarımızın bayramlarında, sabahın erken saatinde sokağa fırlar, el öper, para ve şeker toplar, öğleden sonra da şehre inip sinemaların önünde kuyruk olurduk. Bakırköy meydanını dolduran ve gruplar halinde büyük alışveriş merkezlerine akan gençleri görünce günleri hatırlamadan edemiyorum. Küçüklü büyüklü çocuklar, gençler ışıltılı vitrinlere baka baka AVM'leri dolduruyor. Bayram eğlencesi biraz da vitrinlere bakmak değil midir? Kim ne derse desin, İstanbul'da bayramlar, yoksulların şehri bütünüyle 'ele geçirdiği' günlerdir. Varlıklılar tatile çıkmıştır; okuyup yazmışlar, entelektüeller, şehirde kalmışlarsa bile evlerinde oturup pineklemeyi, kafa dinlemeyi tercih etmiştir. Normal zamanlarda çıkıp İstanbul'u gezemeyen, istediği mekânlara gidemeyen varoş çocukları, dar gelirliler, yoksullar toplu taşıma araçlarının ücretsiz oluşunu da fırsat bilip 'merkez'e çıkmışlardır. Artık şehrin insan manzarası tamamen değişmiştir! Eminönü'nden Galata Köprüsü'ne doğru akan kalabalığı bir görmelisiniz... Belki de ilk defa buraların tadını çıkaran yaşlı kadınlar, el ele tutuşmuş yeni evliler, ak sakallı dedeler, üzerlerindeki ezikliği atmış, şehrin gerçek sahipleri gibi az bulunur bir rehavetle, tatlı bir huzurla köprüden geçiyor; bir yere yetişmek zorunda olmamanın sükunetiyle yürüyorlar. Ve elbette turistler, onlar da bugün İstanbul'a bir şeyler olduğunun farkında, onlar da bu huzurdan, dinginlikten, herkesin payına düşen hoşgörüden memnun gönüllerince geziniyorlar. Köprüden Karaköy'e, oradan Galata Kulesi'ne doğru uzandığınızda, şehrin değişen insan manzarası kendini adamakıllı hissettiriyor. Sahi bu çocuklar nereden geliyor? Çoğunluğu 13-18 yaş arası kızlı erkekli gruplar, belki de hiçbir zaman olmadıkları kadar serbest, huzurlu, kaygısız bütün sokaklardan akıyor. Giyimleri, saç tipleri, davranışlarıyla 'biz buraların insanı değiliz' diyorlar. dev binaların, bankaların, turistik mekânların önünden, bir günlük saltanatlarını ilan ederek geçiyorlar. Bayram, belki de üç günlüğüne bütün statüleri, ayrıcalıkları ortadan kaldırıyor, herkesi eşitliyor ve bütün mekânları ortak bir kullanım alanına dönüştürüyor. Ve İstiklal Caddesi... Yıl boyu daha çok zenginlerin, entellerin, sanatçıların, eyyamcıların hınca hınç doldurduğu ışıltılı cadde, bayram günü yeni ve pek de alışık olmadığı sakinlerini ağırlıyor. Güneş yanığı yüzleriyle yoksul varoş çocukları, yeniyetmeler, genç işçiler, işsizler, torununun elinden tutmuş hanım teyzeler, kasketli beyamcalar, uzak semtlerden şehre inmiş yeni evli çiftler... Cadde baştan sona bir 'Mesut insanlar fotoğrafhanesi'ne dönüşüyor. Vitrinlerin içi değilse bile dışları bedava nasıl olsa, gezmek, yürümek bedava!.. Fakat yine de bayram, bereketiyle geliyor. Çocukları sevindirecek bir oyuncak, balon, çikolata, kesesine göre herkes kendisini, çocuklarını, torunlarını mutlu edecek, günü bayrama dönüştürecek bir eğlence icat edebiliyor. İstiklal'in 'asli' sakinleri tatil beldelerinden, evlerinden çıkıp gelse ve bu bayramlık kalabalıkla karşılaşsa kim bilir ne kadar şaşıracak...
578322
Eskiden olsa gönderirdim
Eskiden olsa gönderirdim Eskiden olsa gönderirdim FATİH DOĞAN 22.09.2009 Beşiktaş'ta Demirören geçmişte yaptığı gibi aceleci davranıp ani kararlar vermedi ve Denizli'nin gönderilmesini isteyen yöneticileri bastırdı. Bu kararla Kartal, Denizli ile 'yola devam' dedi Kayserispor maçı sonrası istifa sinyali veren Mustafa Denizli'nin görevinin başında kalmasının perde arkasında yatanları SABAH açıklıyor. Çalıştığı teknik adamlarla çoğu zaman yollarını ayıran başkan Yıldırım Demirören önceki gün evinde Mustafa Denizli ile yaptığı zirve öncesi kurmaylarıyla biraraya geldi. Demirören'e yakın çevresi, "Mustafa Denizli'nin görevine son verelim. Kongreye az bir zaman kaldı. Lucescu ya da kariyeri tartışılmaz bir yabancı getirelim. Yoksa zorda kalırız" telkininde bulundu. Fakat Demirören'in bu sefer bu sözlere kulağını kapattı ve "Mustafa Denizli ile yola devam" dedi. BEŞİKTAŞ HEP KAYBETTİ Başkanın bu kararını, "Eski Yıldırım Demirören olsam hemen istifayı kabul eder, Mustafa Denizli'yi gönderirdim. Ama eski Demirören değilim. Geçmişte de gördük ki, bu tür zamanlarda verdiğimiz kararlar Beşiktaş'a bir şey kazandırmadı. Denizli ile devam edeceğiz. Sonuna kadar arkadasındayız" sözleriyle özetlediği öğrenildi.Eskiden olsa gönderirdim
579031
Naomi Campbell
Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi Naomi Campbell 18 Bakmadan geçmeyin...
578479
RTÜK görmesin!
Sina KOLOĞLU RTÜK görmesin! 22 Eylül Salı 2009 Gazeteport bir toparlama yapmış, ’ün son zamanlarda kestiği cezalarla ilgili... ve cinsellik ön planda. Bu içkinin sonu yok. Öpüşmenin de sonu yok. Her ikisi de yeni başlayan dizilerimizde mevcut. Ben son olarak bir programda rastladım. Genç kızımız kırmızı bir şeyler giymiş. İç çamaşırı gibi. Aslında görüntü trajikomik. Ama RTÜK görmesin, kesin cezayı keser! Hangi program mı? He he, artık onu da RTÜK ajanları bulsun. İşleri gözetlemek değil mi? Cinsellik hocam! Ali Rıza Demircan’ı uzun zamandır görmüyordum. Televizyonun vazgeçilmez figürlerindendir. Zekeriya Beyaz Hocam da yok uzun zamandır. Ama sanırım ’e çıkar. Neyse, bu konuya da değinmek istiyorum. Demircan Hoca “reytingi olan hocalar” konusunda uzmanlaşmaya başlayan (Cüppeli Ahmet Hoca olayı mesela) Habertürk’te ’un konuğuydu, tekrarına denk geldim. hayatın bütününü ele alır, neden sadece cinsellik?” diye sordu hocam. Gerisi hikâye. Pek de ilgi uyandırmaz. Ama bu birden fazla hanım alma olayını biz hâlâ çözemedik. Ya da fantazi kurmayı çok seviyoruz. Ali Rıza Hoca da biliyor da işte. Onun bu konuda söylediklerinin ilgi çektiğini yani! Altta da zaten “İslam’a göre cinsel hayat” diye yazıyordu! “Sansürsüz Özel” yani. Bayram şekeri gibi... Bir başka hoca Halk ’de bir başka hocaya rastladım. Eski Müftüsü İhsan Özkes. Öyle sıradan değil, yapmış. Baktım “” diyor. yazılmış bir kitap gösterdi; “Put Adam Atatürk” sonra bir başka kitap; “Deccal Sistemi Demokrasi”. Bunların utanmadan yazıldığını söyledi. Hocam başka ilginç şeyler de söyledi. “Benim gibi inanacaksın” diyenlerden bahsetti. ve ticaretin elinde tutanların kendi “müslümanlığını” yarattıklarını söyledi. Vallahi diyen de işte Beyoğlu gibi önemli bir ilçemizin eski müftüsü. Bu işin ilmini yapmış, Arapça bilen bir isim. Ali Rıza Hoca’ya mı inanalım İhsan Hoca’ya mı, yoksa başka hocaya mı! ’nin şarkısı! Baktım Zülfü Livaneli, ’de “Bir Şarkısın Sen” yarışmasında. “Ey Özgürlük”ü okudu yarışmacı Şebnem Keskin ile. Şebnem diğerlerinden farklı. Yani seçtiği şarkılar. “Bu Türkiye’nin şarkısı oldu” dedi Livaneli. Sevgili Livaneli, kızma ama yani elimde değil “Ne zamandır böyle”. Biz zaten öyle olduğunu biliyorduk. Yoksa reklamlardan sonra mı?
578585
Kredi kartında 'para puan' taktiği
Hüseyin Özay'ın haberi Küresel krizin etkilerinin azalmasıyla birlikte bankaların kredi kartı savaşları yeniden başladı. Bankalar, küresel kriz nedeniyle kredi kartı borçlarını ödemekte güçlük çeken ve bu nedenle kredi kartlarını iptal ettiren müşterilerinin peşine düştü. ‘Küs müşteriler’ olarak nitelendirilen bu gruptaki kredi sahipleri için ‘para puan’ sistemi geliştirildi. Bu sistemle, hem küskün kredi kartı sahiplerinin, para puanlarla kredi kartlarını tekrar aktif hale getirmesi amaçlanıyor hem de ‘üyelik aidatı’ adı altında kredi kartını birkaç yıl önce iptal ettirmiş eski müşteriden para talep ediliyor. ŞİKAYETLERLE ORTAYA ÇIKTI Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile BDDK’ya son dönemde, kredi kartı uygulamaları ile ilgili ilginç şikayetler gelmeye başladı. Bu şikayetlerin başında ise bankalar tarafından, iptal edilen kredi kartlarına para puanı verilmesi oluşturuyor. Gelen şikayetleri değerlendiren bürokratların yaptığı araştırmada, bankaların müşteriler tarafından iptal edilen kredi kartlarını yeniden aktif hale getirmek için yeni formüler geliştirdikleri belirlendi. Bulunan formüle göre, bankalar iptal edilen kredi kartının sahibine, bir bildirim gönderiyor. Bildirimlerde, “Kartınızda şu kadar para puan toplandı. Kullanmanız için, kartınızı aktif hale getirmeniz gerekiyor” şeklinde bir yazı bulunuyor. Bazı bildirimlerde, para puanın yanı sıra iptal edilen karttan dolayı, bir de “üyelik borcu” bulunduğuna ilişkin bilgilere de yer veriliyor. Böylece, kredi kartı sahibinin tekrar banka ile ilişki kurması ve kartın aktif hale getirilmesi sağlanıyor. Söz konusu müşterilerin bankacılar arasında küskün müşteriler olarak nitelendirildiği ve bankaların borçlarını düzenli ödeyen küskün müşterileri tespit ederek, para puan sistemi ile müşterileri tekrar bankaya çekmek istediği belirlendi. İptal isteniyor ama işleme konulmuyor Sanayi Bakanlığı ve BDDK’ya gelen bu şikayetlerle ilgili yapılan araştırma sırasında, bazı bankaların iptal taleplerini işleme koymadığı ortaya çıktı. Bankalarda, kredi kartı iptalleri, şubelerde başarısızlık olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, bazı personelin iptal taleplerini merkeze bildirmediği tespit edildi. Bu kapsamda ise, bankaların şikayet edilmesi halinde BDDK tarafından ceza verilmesi gündeme geldi.Kart sayısı 44 milyona dayandı Kredi kartı adedi43.815.410 Banka kartı adedi62.337.946 İşlem adedi163.700.321 İşlem tutarı* 16.382 (Yeni Şafak)
579112
Yüzük parmağı uzun olanlar dikkat
Almanya'nın Mainz Üniversitesi tarafından ortalama 78 yaşındaki 77 erkek sürücü üzerinde yapılan araştırmada, deneklerin sol ellerinde yüzük ile işaret parmaklarının uzunlukları arasındaki fark ölçüldü ve son yıldaki trafik kayıtları incelendi. Deneklerin üçte birinin aşırı hız ve alkollü araç kullanmaktan ceza aldıklarını belirleyen araştırmacılar, tehlikeli araç kullanımının doğumdan itibaren programlanmış olabileceğini, çünkü parmak uzunluğunun ana rahminde erkeklik hormonu testosteron etkisinde kalmayla doğrudan bağlantılı olduğunu belirttiler. Yüzük parmağının uzunluğuyla ilgili daha önce yapılan araştırmalarda, bu parmağın işaret parmağından uzun olmasının erkeklerde sağlıktan davranışa dek birçok etkisinin olabileceğini göstermişti. Bilim adamları, ana rahminde yüksek düzeyde testosterona maruz kalmanın yaşamın safhalarında beynin çalışmasını bir şekilde etkileyebileceğini düşünüyor. Bu durumun kemiklerdeki testosteron reseptörlerini uyararak, yüzük parmağının büyümesini sağlayabileceği de tahmin ediliyor. Yüzük parmağı uzun erkeklerin daha saldırgan olabileceğini ortaya koyan son araştırma, Accident Analysis and Prevention dergisinde yayımlandı. 22 Eylül 2009
578592
Kürtlerle bayram yapmak
Kavuşmanın, paylaşmanın ve anlamanın mevsimi olan bayram bitiyor. İnsanlar sarıldılar birbirlerine, kucaklaştılar. Sormadılar bunu yaparken Kürt müsün, Laz mısın, Gürcü müsün? diye. Etnik kökenleri aşan 'ulus'-üstü bir kutlama bu. Yalnız Türkiye'de de yaşanmadı bayram. Tüm Müslümanlar kutladı dünyanın her yanından. Yani 'ulus devlet' ötesi bir duyuştu, tecrübeydi Ramazan ve bayramı... Ulus-devletler yaratmadı onu, 'ulusal' sınırlar sınırlayamadı. Daha derinlerde oluşan bir 'ortaklık' hissi, hatta bilinciydi.
578591
ABD: Zelaya'nın ülkesine dönüşü şans
New York'ta Arias ile görüşen Clinton, Zelaya'nın geri dönüşünün, uygun şartlarda kendisinin göreve yeniden dönmesine, kasım ayı için programlanan seçimlerin yapılmasına, Honduras'ta anayasal ve demokratik düzenin sağlanmasına olanak tanıyabileceğini belirtti. Clinton, bir diyaloğun başlamasının, Zelaya ile geçici hükümet arasında iletişim kanallarının kurulmasının gerektiğini vurgulayarak, Zelaya'nın geri dönüşünün ülkede şiddet ve çatışmaya yol açmaması dileğinde bulundu. Geçici hükümetle Zelaya tarafı arasındaki görüşmelerde arabulucu olan Oscar Arias da Zelaya'nın geri dönüşünün krize siyasi bir çözüm sağlayacağı konusunda iyimser olduğunu, bunun için en iyi fırsat ve iyi bir zaman olduğunu söyledi. Bu arada, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, geçici hükümetin Zelaya'ya görevi iade etmesi gerektiğini söyledi. Honduras'taki Geçici Hükümetin Başbakanı Roberto Micheletti ise radyo ve televizyondan yayınlanan konuşmasında, Brezilya Hükümetine, Zelaya'ya karşı getirilen tutuklama emrine riayet ederek, devrik devlet başkanını teslim etmesi çağrısında bulundu. Öte yandan, Honduras'ta hükümet, yerel saatle 16.00 ile sabah 07.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulaması başlattı. ABD, Honduras'ın devrik devlet başkanı Manuel Zelaya'nın ülkesine döndüğünü doğrulamıştı. Manuel Zelaya'nın, Brezilya'nın Tegucigalpa Büyükelçiliği'nde olduğu bildirilmiş, Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim de Zelaya'nın Büyükelçilikte olduğunu doğrulamıştı. (aa)
578281
6. hafta sonuçları ve puan durumu
Süper Lig'de 6. haftanın son maçında Galatasaray, Kasımpaşa'yı 3-1 yenerek, bu haftayı da averajla lider olarak tamamladı. Sarı-kırmızılılar, 6. hafta geride kalırken, 6. maçından da galibiyetle ayrılmayı başardı ve puanını 18'e çıkartarak, averajla yine Fenerbahçe'nin üstünde yer aldı. GOL KRALLIĞI Gol krallığında Galatasaraylı Nonda, Kasımpaşa maçında attığı golle gol sayısını 5'e çıkardı ve ilk sıraya yerleşti. Bu futbolcuyu, 4'er golle Galatasaray'dan Milan Baros ve Gençlerbirliği'nden Kahe, 3'er golü bulunan Galatasaray'dan Kewell, Trabzonspor'dan Egemen, Fenerbahçe'den Güiza, Manisaspor'dan Isaac, Kayserispor'dan Makukula, Gençlerbirliği'nden Mustafa, Gaziantepspor'dan Souza, Diyarbakırspor'dan Tazemeta ve Eskişehirspor'dan Youla izliyor. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen Ankaraspor'un maç yapmadan geçtiği 6. haftada alınan sonuçlar, puan durumu ve 7. haftanın programı ise şöyle: TOPLU SONUÇLAR Trabzonspor-Antalyaspor: 3-1 Eskişehirspor-Gaziantepspor: 3-2 Sivasspor-Bursaspor: 1-3 Diyarbakırspor-Manisaspor: 0-0 Ankaragücü-Gençlerbirliği: 1-2 Beşiktaş-Kayserispor: 0-1 Fenerbahçe-İstanbul BB: 1-0 Kasımpaşa-Galatasaray: 1-3 PUAN DURUMU 7. HAFTA Gaziantepspor-Ankaragücü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Sivasspor, Gençlerbirliği-Trabzonspor, Antalyaspor-Fenerbahçe, Bursaspor-Diyarbakırspor, Kayserispor-Kasımpaşa, Galatasaray-Eskişehirspor Denizlispor-Manisaspor Beşiktaş ise fikstüre göre, ligden düşürülen Ankaraspor ile karşılaşması bulunduğu için bu haftayı ''bay'' olarak geçecek.
579004
Ağlayan bebek babasını mucit yaptı
Şiran ilçesinde yıl önce dünyaya gelen Leyla ile İsmail Gündoğan çiftinin, yıl önce ''Esra'' adını koydukları bir bebekleri dünyaya geldi. İlçede elektrikçilik yapan ve yaptığı ilginç aletlerle tanınan baba İsmail Gündoğan, küçük Esra'nın geceleri sürekli ağlamasından rahatsız olunca, ağlama sesi üzerine sallanacak beşik yapmaya karar verdi. Kısa bir çalışmanın ardından da bebek ağladıkça sallanmaya başlayan bir beşik üretti. Bu beşik sayesinde geceleri rahat uyuma fırsatı bulan İsmail Gündoğan AA muhabirine, şunları anlattı: ''Esra dünyaya gelmeden ay önce bir beşik aldık ve doğumdan sonra onu bu beşiğe koyduk. Ama geceleri durmadan ağlayıp bizi uyutmuyordu, sürekli beşiğini sallamak zorunda kalıyorduk. Sonunda çareyi beşiği sese ve harekete duyarlı hale getirmeye karar verdim. Beşiğe sensörlar yerleştirdim. Böylece bebek ağlayınca çıkardığı sesten dolayı beşik kendiliğinden sallanmaya başlıyor, bebek susunca beşik de duruyor'' Beşiğe yerleştirdiği sensörler sayesinde sayesinde, çocuğun hareket etmesi veya ağlaması durumunda beşiğin sallanmaya başladığını, bebeğin uyuması halinde de beşiğin durduğunu anlatan Gündoğan, istenilmesi halinde yine sistem sayesinde beşiğin sallanacağı sürenin de ayarlanabildiğini anlattı. İsmail Gündoğan, sallanacağı süre konusunda beşiğin uzaktan kumanda ile ya da manuel olarak ta ayarlanabildiğini ifade ederek, yeni icatlar yapmak için çalışmalarının sürdüğünü aktardı.
579049
İran'da bin kilometre menzilli füze sergilendi
İran-Irak Savaşı başlangıcının yıl dönümü münasebetiyle ilan edilen ''Kutsal Savunma Haftası'' törenlerinin ilki Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da katılımıyla Tahran'da yapıldı. Kur'an-ı Kerim okunması ve Ahmedinejad'ın konuşmasının ardından çeşitli birliklere ait askerler gruplar halinde tören alanından geçerek Cumhurbaşkanı ve komutanları selamladı. Silahlı Kuvvetler ve Devrim Muhafızlarının kara, deniz ve hava gücüne ait savunma araç ve gereçleri geçit töreninde gösterildi. Büyük ve uzun araçlara yüklü çeşitli türlerde tank, top, uçaksavar, insansız uçak, hücumbot, denizaltı, elektronik savunma sistemi, uydu haberleşme donanımı, füze savunma sistemi, akıllı bomba ve füzeler tören alanından geçiş yaptı. Ülkenin savunma gücünün en önemli unsurlarını oluşturan bir tonluk akıllı ''Gasid'' bombası ile kısa, orta ve uzun menzilli Fecr, Hut, Şahin, Zilzal, Fatih, Gadr, Şahap ve Siccil füzelerinin yeni versiyonları sergilendi. İran'ın 12 Kasım 2008'de başarıyla denediği katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli ''Siccil-1" füzesi de ilk kez bugünkü törenlerde gösterildi. Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Firuzabadi, Silahlı Kuvvetler Genel Komutanı Tümgeneral Ataullah Salihi ve Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi, kuvvet komutanları, çok sayıda üst düzey yetkili ile yabancı askeri ateşeler törenlerde hazır bulundu.
578979
"Bu göğüsler gerçek olamaz Mariah"
"Bu göğüsler gerçek olamaz Mariah" 22.09.2009 14:32 Mariah Carey yeni albümü Memoirs Of An Imperfect Angel (Mükemmel olmayan bir meleğin anıları) için yeni fotoğraflar çektirdiğinde herhalde bu kadar tepki alacağını düşünmemişti. Fotoğraflar basına verildiğinde özellikle İngiliz The Sun gazetesi sanatçıyı alay konusu yaptı. Fotoğraflarda aşırı şekilde photshop programı kullanılmış olması sanatçıyı gerçek dışı büyüklükte göğüslere ve mükemmel bir cilde sahip gibi gösteriyordu. Gazete bu konuyu haber yaparken "Bu göğüsler gerçek olamaz Mariah" başlığını attı. Şarkıcının Precious isimli filminin gösterimi için Toronto'daki açılışa katılmasına da atıfta bulunan gazete "Dekolteli sİyah elbisesinin içindeki Mariah seksi olmak ya da iri göğüslü görünmek için teknolojinin desteğine ihtiyacı olmadığını da gösterdi" dedi. HABERTURK.COM
579208
Ceylanpınar'dan Suriye'ye geçiş sürüyor
Bayramın ikinci günü başlayan uygulama kapsamında, ilçede idari mektup alan bin 861 kişiden, bin 333'ü dün Suriye'nin Haseki vilayetine bağlı Rasulayn mıntıkasına giderken, Ceylanpınar Hudut Kapısında geçişler bugün de sürdü. Akşam saatlerine kadar devam eden geçişlerin ardından, dün geçiş yapanlar, yarından itibaren yurda dönmeye başlayacak. Yetkililer, vatandaşların geçişinde şimdiye kadar herhangi bir sorunun yaşanmadığını kaydetti.
578646
Savaş uçağı gösteri uçuşu sırasında çakıldı
gösteri uçuşu sırasında çakıldı ordusuna ait bir savaş uçağının gösteri uçuşu sırasında yere çakıldığı bildirildi. İran’ın resmi haber ajansı İRNA, İran- savaşının başlangıcının yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen tören sırasında gösteri uçuşu yapan uçağın başkent Tahran yakınlarındaki bir alanına düştüğünü bildirdi. Düşen uçağın tipi ve kazada ölen olup olmadığına dair bilgi verilmedi. Törende, İran ordusuna ait yapımı bombardıman uçakları, Rus yapımı MiG-29, Sukhoi 24 ve İran yapımı Saige (Şimşek) uçakları dahil birçok uçak gösteri uçuşu yapacak.
578458
Udinese kaybetmez
Erkan Ayraç Udinese kaybetmez 22 Eylül Salı 2009 bu sezon galibiyet almakta zorlanıyor. ise evinde iyi mücadele ediyor. Ev sahibi en az bir puanla sahadan ayrılır 622 Gent-Westerlo Gent bu sezon maç sonunda iç sahada en iyi performans ortaya koyan takım. Ev sahibi 3’te üç yaparken, rakip kalelere de 11 gol gönderdi. Westerlo ise sezona çok kötü bir başlangıç yaptı. Konuk ekip sadece Mouscron’u mağlup ederken, maçta sahadan puansız ayrıldı ve karşılaşmalarda sadece gol atabildi. Gent, moralsiz rakibi karşısında favori. 652 Udinese-Milan 1-0 Udinese Serie A’nın sürprize en açık takımlarından biri. Çünkü rakip karşısında çok iyi kapanıyorlar ve mücadeleyi bir saniye bırakmıyorlar. Milan ise özellikle Kaka gittikten sonra galibiyet almakta iyice zorlandı. Son maçlarında ise iç saha avantajı ile oynamalarına rağmen Seedorf’un golüyle son dakikada zor kazandı. Udinese deplasmanında da şanslarının devam edeceğini düşünmüyorum. Ev sahibi kaybetmez. 671 -B’Karna Liderin puan gerisinde bulunan Elfsborg’un puan kaybına tahammülü yok. İç sahada sadece bir kez mağlup olmaları ‘korkunç ev sahibi’ unvanını almalarını sağladı. Konuk ekip Brommopajkarna ise biraz daha puan kaybederse dibe vuracak. Elfsborg, moralsiz rakibi karşısında zorlanmadan üç puana ulaşacaktır. 598 A.Vienna-Ried Üst 1,45 600 Linzer-Karnten 1 1,50 622 Gent-Westerlo 1 1,25 652 Udinese-Milan 1-0 1,47 671 Elfsborg-B’Karna 1 1,20 677 Xamax-Bellinzona 1 1,40
579038
Çadırdaki aile yardım bekliyor
Kurumeşe köyünde bir evin bahçesine kurduğu çadırda ailesiyle birlikte yaşamaya çalışan Hamza Azgın, yaptığı açıklamada, Sinanoğlu beldesinde tek odalı bir evde kaldıklarını, ancak kirayı ödeyemedikleri için ev sahibi tarafından evden çıkarıldıklarını söyledi. Altı çocuğu olduğunu, bir oğlunun İskenderun'da vatani görevini yaptığını anlatan Azgın, şunları söyledi: ''Sağlık sorunlarım olduğu için, ağır işlerde çalışamıyorum. Günlük işlerde çalışarak, ekmek paramı kazanmaya çalışıyorum. aylık kiramı ödeyemedim, elektrik faturalarımı ödeyemedim. Daha sonra da evden atıldım. Devletten bugüne kadar sadece gıda yardımı aldım. Çocuklarımın hepsi okul çağında. Ama maddi imkanım olmadığı için, onları okula gönderemeyeceğim. Yağmurlar başladı, kış ayları geliyor. Başımızı sokacak bir evimiz olsun istiyoruz. Çadırda kaldığımız için, eşim ve çocuklarım sık sık hasta oluyorlar. Ama yol paramız olmadığından dolayı, hastaneye bile gidemiyoruz. Çok zor durumdayız. Yardım bekliyoruz.'' Okula gitmek istediğini belirten çocuklardan Melek ise, ''Kardeşlerim de okumak istiyor. Ama ailemizin durumundan dolayı, bu yıl okula gidemeyeceğiz. Ailem de üzülüyor ancak yapacak bir şey yok'' dedi.
578313
İstihdam artıyor, eleman ilanları krizden önceki seviyeyi yakaladı
İnternetteki iş ilanlarının yüzde 70'ine sahip olan Kariyer.net'te bu yılın mart ayında 11 bin 500 iş ilanı varken bu tarihten sonra ilan sayısı yükselişe geçerek ağustosta 15 bini aştı. Benzer şekilde İşkur da 2009 Ocak ayından beri bir önceki yılın altında seyreden ilan sayısı ilk kez geçtiğimiz ağustos ayında 2008 rakamlarını geride bıraktı. Haziran ayında düşüşe geçen işsizlik rakamları da bu durumu destekler nitelikte. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, ilanlardaki bu kıpırdamanın iş arayanlara çok büyük heyecan ve cesaret verdiğini, iş başvurularında son aylarda sürekli rekor kırıldığını ifade ediyor. Azoz, "İlan sayısında hâlâ geçen senenin rakamlarına ulaşamadık ancak bu artış, ekonomi açısından önemli bir gösterge." diyor. Geçtiğimiz yıl eylül ayından itibaren işverenler yeni eleman için ilan vermek bir tarafa, mevcut çalışanlarını işten çıkarmaya başlamıştı. 2008 sonbaharında hızla düşmeye başlayan iş ilanları, ocak-şubat-mart aylarında dip seviyelerini gördü. İlanlardaki bu azalmaya işten çıkarma haberleri de eklenince iş arayanların umudu kırıldı. İnternetteki en büyük iş arama sitesi olan Kariyer.net'te 2008 Ağustos ayında yaklaşık 22 bin iş ilanı varken bu tarihten itibaren ilan sayısı hızla azalarak şubat ayında 11 bin 500'e düştü. 10 yıldır hizmet veren siteye ilk defa bu dönemde yeterince ilan olmadığına dair şikayetler geldi. Kriz öncesi ilan başına ortalama 90 başvuru gelirken krizde bu sayı 200'e çıktı. Sonraki aylarda sanayi üretimine ilişkin gelen olumlu haberlerin moralleri yükseltmesiyle ilanlar gitgide arttı ve ağustos ayında ilan sayısı 15 bini geçti. Bu durum krizde iş bulma umudu tükenenleri harekete geçirdi ve iş başvurularında büyük bir artış yaşandı. İlan sayısında en fazla artış gözlenen sektörler ise sağlık, telekom, yapı ve tekstil oldu. Son dönemde internette olduğu gibi İşkur'a gelen ilan sayısında da bir yükselme söz konusu. 2008'in Ocak ayında İşkur'a 13 bin 391 iş ilanı gelirken, bu yılın ocak ayında bu sayı yüzde 20 oranında azalarak 10 bin 713'e indi. Bu tarihten sonra iş ilanları gitgide artarak 2009 Ağustos ayında 13 bin 446'ya çıktı ve 13 bin 351 olan 2008 Ağustos rakamını geride bıraktı.
578344
Erdoğan suçlamanın altında eziliyor
Erdoğan suçlamanın altında eziliyorANKARA Milliyet güncellenme zamanı 22.9.2009Baykal, “Başbakan bölücülük suçlamasının benimsenmekte olduğu gerçeğini görmüş” dedi Genel Başkanı , Erdoğan ve iktidarına dönük bölücülük suçlamasının milli vicdanda giderek daha yaygın bir yer tuttuğunu söyledi. Baykal, “Başbakan bunun altında eziliyor, ‘bölücü biz değiliz muhalefettir’ demeye başlıyor. Bu bayramda ’de tutuklanmış olan gerçek aydınları, vatanseverleri saygıyla selamlıyorum” dedi. Başbakan’ın kendisine yazacağı mektubun anımsatılması üzerine Baykal, “Gelmemiş mektuba cevap verilmez” dedi. Başbakanın propagandası yaptığını savunan Baykal, şu mesajları verdi: TELAŞ İÇİNDE: Başbakanın telaş içinde olduğu anlaşılıyor. Son olarak kendisine, iktidara yönelik bölücülük suçlamasının toplum tarafından benimsenmekte olduğu gerçeğini görmüş olduğu içindir ki, bunu reddetme çabası içine girmiştir. Başbakan bu ithamın altında ezilmiştir, kendisini savunma mecburiyeti içine girmiştir. BAŞBAKAN’A ÖĞRETMELİYİZ: Herkes ‘biz kimiz’ diye sormaya başlamıştır. Bir başbakanın bu baskıyı vatandaşlarına yaşatmaya hakkı var mı? İlkokul öğrencileri birbirlerinin etnik kimliğini sorgular hale gelmiştir. Bir insanın Kürt olması, onun Türk milletinin bir parçası olmasına engel değildir. Bunu Başbakan’a öğretmemiz lazım. AYNI CEVHER: Başbakan hamaset yapıyor, üniter devlet diyor ama millet demiyor. Millet demeden bu iş olmaz. Mustafa Kemal’in dediği gibi Diyarbakırlısı, Manisalısı, Trabzonlusu, Makedonyalısı, Samsunlusu aynı damarın cevherleriyiz. Bunu ayrıştırmanın bir anlamı var mı? Arnavutlar, Çerkezler, Gürcüler, Kürtler devlet kuracak, öyle bir şey yok. Bu devlet kuruldu. AB’DE YOK: ’nde her etnik kimliği millet olarak kabul etmek diye bir hak, özgürlük, uygulama yok. Bize dayatmaya çalışıyorlar.”
578536
Tankı topu bırakın, istihdam ve üretime yatırım yapın!
Tankı topu bırakın, istihdam ve üretime yatırım yapın! TGSD Başkanı Nakkaş, “Türkiye, barış ve istikrarı milyarlarca dolarlık yeni füze sistemleriyle değil, üretim ve istihdam yatırımlarıyla yakalayabilir” dedi İSTANBUL Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, Türkiye'nin barış ve istikrarı milyarlarca dolarlık yeni füze sistemleriyle değil, üretim ve istihdam yatırımlarıyla yakalayabileceğini bildirdi. Nakkaş, yaptığı yazılı açıklamada, ABD'nin yaptığı ithalattan Türkiye'nin aldığı payın son 10 yılda sürekli gerilediğini, ABD ile askeri ve siyasi ilişkilerin yanısıra ekonomik ve ticari ilişkilerin de geliştirilmesi için çaba harcanması gerektiğini belirtti. ABD İÇİN TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ ARTTI ABD'nin siyasi ve askeri beklentileri karşısında Türkiye'nin de mutlaka ticaretin artırılması ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi beklentilerini masaya koyması gerektiğini vurgulayan Nakkaş, şunları kaydetti: “ABD'nin hızla artan ithalatı içinde Türkiye'nin ihracat payı düşmüştür. 2000 yılında 3,14 milyar dolar olan ihracatımız 2008 yılında milyar dolar olmuş, buna karşın ABD'nin toplam ithalatından aldığımız pay binde 28'den binde 20'ye gerilemiştir. 2001 sonrası ABD için Türkiye'nin önemi artarken, Türkiye'nin ticari önemi veya ticaretin önemi azalmıştır.' FÜZEYE DEĞİL İSTİHDAMA... Nakkaş, ABD'nin 2000 yılından bu yana ithalatının iki kat artış göstermesine karşın, Türkiye'nin bu ülkeye ihracat payının sürekli gerilediğine dikkat çekerek, “Türkiye, barış ve istikrarı milyarlarca dolarlık yeni füze sistemleriyle değil, üretim ve istihdam yatırımlarıyla yakalayabilir' ifadelerini kullandı. İşsizlik oranının gerçekte yüzde 20'ler düzeyinde olduğunu savunan Nakkaş, şunları ifade etti: “10-15 milyar dolar planlanan bütçe açığının şu an da 65 milyar olduğu bilinmektedir. Bu durum vaat edilerek açıklanan teşvik paketlerinin ve devlet desteklerinin işlemez hale geldiği bir fiili çözümsüzlük durumu yaratmaktadır.”
578862
Bu otogardaki disiplin kışlayı aratmıyor
Yapılan araştırmaya göre, Konya Şehirlerarası Otobüs Terminali, çok göz önünde olmasa da 30 yıldır Türkiye'ye, düzeniyle ve disipliniyle örnek olmaya devam ediyor. Otogarda, bırakın hareket saati gelen otobüslerin beklemesini, sırasını bozan otobüse dahi para cezası uygulanıyor. Türkiye'ye adeta ''Otogar böyle de işletilir'' dersi veren Konya Otogarı, disiplini ve düzeniyle, Konya ile yeni çalışmaya başlayan, ilk otobüsleri geç kalktığı için ceza yiyen firmalardan bile takdir topluyor. Ulusoy firması Genel Koordinatörü Ahmet Gözen, seyahatle ilgili yayın yapan bir gazeteye verdiği demeçte, Konya Otogarı'nın disiplini, temizliği ve vatandaşlara sağladığı imkanları övdü. -BU DAKİKLİK NASIL SAĞLANIYOR?- Otogar yöneticileri, sağlanan örnek intizamın Konya'nın adeta bir geleneği haline geldiğini belirterek, şunları anlatıyor: ''Otobüslerin kalkışındaki dakiklik ve intizam İstanbul, Ankara ve İzmir ya da Türkiye'deki herhangi bir şehrin otogarında yok. Hareket saati gelen otobüs, yarım saat ya da 45 dakikaya kadar perondan ayrılmayabiliyor. Oysa Konya'da otobüsler, peron sıra numarasına göre düzenli olarak aynı anda hareket etmek zorunda... Zorunlu olarak biletli yolcu bekleyen otobüsler, yine perondan çıkıp ilerideki bekleme ceplerinde en fazla dakika bekleyebilir. Bizim sistemimiz tıkır tıkır saat gibi işliyor. Vatandaşlar, kalkışta gecikme yaşanmadığı için, firmalar da herkese eşit davranıldığı için bu adaletli uygulamadan oldukça memnun.'' Konya Otogarında, Otogar Müdürlüğü personeli haricinde 18 zabıta aktif olarak görev yapıyor, zabıtalar, iki kez üst üste zamanında perondan ayrılmayan firmaya daha yüksek oranlarda ceza kesebiliyor. -DİSİPLİNDEN ASLA TAVİZ YOK- 52 otobüs peronunun bulunduğu Konya Otogarına, bir günde yaklaşık bin 500 yolcu otobüsü giriş çıkış yapıyor. Otogar Müdürü Ömer Lütfi Ersöz, ekibinin önceki yöneticiler gibi otogarın kurallarını hiçbir şekilde esnetmeden sürdürmeleri sayesinde başarıyı yakaladıklarını söyledi. Ersöz, genel bilet fiyatı indirim hakları konusunda vatandaşı ve otogar çalışanlarını sürekli bilgilendirdiklerini, vatandaşın çocuklar ve engellilere tanınan indirim haklarından yararlanmalarının da sıkı şekilde takipçisi olduklarını vurguladı. -BU NİZAMI İSTEYECEKLERE DESTEK SÖZÜ...- Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise Konya Otogarı'nın Türkiye'ye örnek olması dolayısıyla gerek kurallara uyan vatandaşı, gerekse bu düzenin devamını sağlayan, vatandaşı memnun eden, Konya'ya gelenlerde güzel bir intiba bıraktıran otogar yöneticilerine teşekkür etti. Akyürek, ''Biz burada tüm Türkiye'ye 'Otogar böyle de işletilir' mesajını veriyoruz. Otogar, bir kentin adeta aynasıdır. Diğer şehirlerin otogarlarında da aynı temizlik, düzen ve dakikliği görmek bizi mutlu eder. Bu nedenle, Konya'nın otogar işleyiş sistemi hakkında, talepte bulunan belediyelere eğitim ve uygulama desteği verebiliriz'' diye konuştu.
578870
Firefox kullanıcıları büyük tehlike altında
Firefox'un son sürümünü kullananlardan toplanan istatistikî verilere göre 3.5.3 ve 3.0.14 sürümüne güncelleme yapan milyon kullanıcının yarısı hala Adobe Flash Player'ın güvenlik riski taşıyan sürümünü kullanıyor. Oysa bu güncellemelerden sonra Firefox, kullanıcıları yeni flash programına geçmeleri için uyarıyor, hatta gerekli bağlantıyı kullanıcılarını sunuyor. Mozilla'dan Ken Kovash'ın vermiş olduğu bilgilere göre tehlikeden haberdar edilen kullanıcıların sadece yüzde 35'i verilen bağlantıya tıklayarak en son sürüme geçmiş durumda. Normalde kullanıcıların bağlantıya tıklama oranının yüzde olduğunu söyleyen Kovash, Firefox uyarısının aslında oldukça etkili olduğunu söylüyor. Ancak bu bağlantı sorunu tamamen ortadan kaldıracak kadar etkili değil. Buda demek oluyorki milyona yakın Firefox kullanıcısı hala risk altında. Hem de bütün uyarılara rağmen. Techno Labs Ozan Özarslan
578472
Lütfen çimlere basın
Feyzi Hepşenkal ArayışLütfen çimlere basın 22 Eylül Salı 2009 FOTOĞRAF manalı olmanın da ötesinde, manidar. Tabelada “Çimlere Basmayınız” yazıyor. Başbakan ile avanesi (yanlış anlaşılmasın, ‘avane’ sözcüğünü ‘yardakçı’ değil ‘yardımcı’ anlamında kullandım) cümbür çimlere basıyor. Fanatik AKP’liler bu tabloyu şöyle yorumlayabilir elbette: “Helâl olsun başkanımıza, yasaklara karşı olduğunu bir kere daha gösterdi!” Yasaklara karşı olmakla beraber yasalara ve kurallara saygılı vatandaşlar ise “Tek karelik yürüyüş” görüntüsünden rahatsızlık duymuş olabilir. Aslından derin tartışmalara gerek olmayan bir durum bu. Ve kabahat... Ne Başbakan’da, ne avanesinde. Kabahat tabelayı, oraya koyanda. Üzerine “Çimlere Basmayanız” diye yazanda. “Çim” dediğin, “çimen” dediğin nedir ki? Üzerine insan ayağı basmayan, insan bedeni değmeyen çim ile çimen ne işe yarar? Herhalde ve yalnızca... İnek otlatmaya! * * Fuarı’nı yönetirken “durumdan vazife çıkarmış” Kültürpark’ın her karışına da “resmen” değilse de “fiilen” el koymuştum. zaman Kültürpark’ın yeşil alanlarının üzerinde de bol miktarda “Çimlere basmayınız” tabelası dikiliydi. Önce, hepsini kaldırdım. Rahmetli Ahmet Piriştina’ya dedim ki: “Bunların yerine başka bir tabela koyacağım ve üzerine de (Lütfen çimlere basın) yazdıracağım.” Çok hoşuna gitti. “Aman” dedi, “Bu fikri bana bırak, Kordon’daki düzenleme bitince, oraya koyalım bu tabelaları. İnsanlar uzansın çimlere, çocuklar yuvarlansın neşeyle.” Velhasıl... “Tek karelik yürüyüş” kadrosuna beni de ekleyin. an, orada olsaydım, Sayın Başbakan ile birlikte yürüyor olurdum. Hatta kendimi tutamaz, bir de tekme atardım “Çimlere basmayınız” tabelasına! Utanıyorum... EĞER Günaydın’ın manşetindeki haber doğruysa... Gerçekten, “67 yaşını geçtiğim için konservatuvardan aldığım maaşı kestiler. Bankaya gittiğimde ‘Size para yok’ dedikleri an yıkıldım. Parasız kaldım! Parasız kalan insanlar ne hissederse, onu hissettim. Şu an 600 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyorum demişse ve demediği halde 600 lira ile geçinmeye mecbur ve mahkûm kalmışsa Yıldız Kenter... Ne yapsın işçi Mehmet? Ne yapsın yetim Ahmet? Ne yapsın Hatice Nine? Ne yapsın Hüseyin Dede? Yok. Yıldız Kenter, 600 lira emekli maaşı ile geçinmeye mecbur ve mahkûm kalmışsa... Hiç şakası yok. Bize sefalet içinde debelenmek... Açlıktan ölmek yakışır! Tek karelik yürüyüş
579151
YÖK'ten Pedagojik Formasyon Müjdesi
YÖK'ten Pedagojik Formasyon Müjdesi Yüksek Öğretim Kurulu; Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine, lisans öğretimi sırasında Pedagojik formasyon dersleri verilecek. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK); Fen-Edebiyat ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine, öğretmenlik yolunu açan bir karar aldı. YÖK'ün aldığı bu kararla 2009- 2010 öğretim yılından itibaren İstanbul, Marmara, Atatürk ve Uludağ üniversitelerinin Edebiyat, Fen ve İlahiyat fakültelerinde, lisans öğretimi sırasında Pedagojik formasyon dersleri verilecek. Önceki uygulamada, öğrenciler mezun olduktan sonra 1.5 yıl formasyon eğitimi alıyordu. YÖK, formasyon isteyen diğer üniversitelerin taleplerini de değerlendirecek.
578707
Son 30 yılda Türkiye'nin ormanlık alanları arttı
Kahveci, yaptığı açıklamada, yangınlar nedeniyle Türkiye'nin orman varlığının azaldığına yönelik söylemler ortaya çıktığını, ancak bunun aksine orman alanının arttığını söyledi. Türkiye'deki orman varlığının 1963-1973 yılları arasında 20,2 milyon hektar olduğunu ifade eden Kahveci, 2004 yılında yapılan ölçümlerde bu rakamın 21,2 milyon hektar olarak belirlendiğini kaydetti. Kahveci, ''Dünyada orman varlığı artan ender ülkelerden biriyiz. Türkiye genelindeki orman alanı son 30 yılda milyon hektar arttı. Bu rakam yaklaşık 1,5 milyon futbol sahasına denk geliyor. Bu rakamlar da Türkiye'nin ağaçlandırma konusundaki başarısını gösteriyor'' diye konuştu. Yangınlara Dayanıklı Orman Projesi çerçevesinde yanan alanların yılı içerisinde yangına dayanıklı türlerle ağaçlandırıldığını belirten Kahveci, bu çalışma sayesinde orman varlığının yangınlarla azalmasının da önüne geçtiklerini anlattı. -''GEÇEN YIL 50 MİLYON FİDAN DİKİLDİ''- Geçen yıl yanan alanlar dahil Türkiye genelinde, 50 milyon fidan dikildiğini kaydeden Kahveci, bu yıl yanan yerlerin ağaçlandırılması için de yıl sonuna doğru hazırlıkların tamamlanacağını söyledi. Kahveci, ormandan elde edilen gelirlere de değinerek, buradan orman köylülerine de önemli miktarda kaynak aktarıldığını belirtti. Ormanların rehabilitasyonu ve bakım çalışmalarıyla orman varlığını korumayı ve geliştirmeyi amaçladıklarını anlatan Kahveci, ''Hedefimiz Cumhuriyetin 100. yılında ülkenin sahip olduğu ormanlık alanı yüzde 27'den yüzde 30'a çıkarmak. Her yıl dünyada 13 milyon hektar ormanlık alanın yok olduğu göz önüne alındığında, bu hedef ve çalışmaların orman varlığının artması için ne kadar önemli olduğu ortadadır'' diye konuştu.
578244
Devrik Devlet Başkanı Zelaya Ülkesinde
Devrik Devlet Başkanı Zelaya Ülkesinde Güvenlik kaygısıyla Brezilya büyükelçiliğine sığınan Zelaya,'Şimdi uzlaşma zamanı' diyerek halkı barışcıl gösteri yapmaya çağırdı. Darbeyle görevden uzaklaştırılan ve aydır sürgünde bulunan Honduras Devlet Başkanı Zelaya ülkesine döndü. Zelaya'nın, güvenlik kaygısıyla Brezilya büyükelçiliğine sığındığı açıklandı. Honduras'ta Haziran ayında yapılan bir darbe sonrası sürgüne yollanan Zelaya'nın ülkeye dönüşü aylardır protesto gösterileri yapan taraftarlarları arasında sevinçle karşılandı. Ülkeye dönmesi halinde tutuklanacağı uyarılarına rağmen Tegucigalpa'ya giden Zelaya'nın taraftarları sokaklara dökülürken, devlet başkanı da 'Demokrasinin yeniden sağlanması ve diyalog için burada, başkentteyim' şeklinde konuştu. Televizyonda kendi sesiyle verilen açıklamasında Manuel Zelaya 'Şimdi uzlaşma zamanı' diyerek halkı barışcıl gösteri yapmaya çağırdı. Honduras'da iktidardaki geçici hükümet, Zelaya'nın ülkesine döndüğü ve Tegucigalpa'da bulunduğu haberlerini yalanlayarak, "Zelaya şu anda Nikaragua'da bir otelde" ifadesini kullanmıştı. Ancak Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim, başkanın ülkesinin Honduras büyükelçiliğinde bulunduğu doğruladı. Ülkeye dönüşü ani bir siyasi krize yolaçan devrik devlet başkanının tutuklanması halinde gösterilerin şiddet olaylarına dönüşebileceğinden korkuluyor.
578250
Aslan yeniden lider!
Turkcell Süper Lig'de 6. haftanın son maçında Galatasaray, Kasımpaşa'yı 3-1 yenerek, bu haftayı da averajla lider olarak tamamladı. Sarı-kırmızılılar, 6. hafta geride kalırken, 6. maçından da galibiyetle ayrılmayı başardı ve puanını 18'e çıkartarak, averajla yine Fenerbahçe'nin üstünde yer aldı. Gol krallığında Galatasaraylı Nonda, Kasımpaşa maçında attığı golle gol sayısını 5'e çıkardı ve ilk sıraya yerleşti. Bu futbolcuyu, 4'er golle Galatasaray'dan Milan Baros ve Gençlerbirliği'nden Kahe, 3'er golü bulunan Galatasaray'dan Kewell, Trabzonspor'dan Egemen, Fenerbahçe'den Güiza, Manisaspor'dan Isaac, Kayserispor'dan Makukula, Gençlerbirliği'nden Mustafa, Gaziantepspor'dan Souza, Diyarbakırspor'dan Tazemeta ve Eskişehirspor'dan Youla izliyor. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen Ankaraspor'un maç yapmadan geçtiği 6. haftada alınan sonuçlar, puan durumu ve 7. haftanın programı ise şöyle: -TOPLU SONUÇLAR- Trabzonspor-Antalyaspor: 3-1 Eskişehirspor-Gaziantepspor: 3-2 Sivasspor-Bursaspor: 1-3 Diyarbakırspor-Manisaspor: 0-0 Ankaragücü-Gençlerbirliği: 1-2 Beşiktaş-Kayserispor: 0-1 Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyesi: 1-0 Kasımpaşa-Galatasaray: 1-3 -PUAN DURUMU- TAKIMLAR: AV ------------------------------------------------------------- 1-GALATASARAY 19 14 18 2-FENERBAHÇE 12 10 18 3-ESKİŞEHİRSPOR 10 12 4-TRABZONSPOR 13 10 5-GENÇLERBİRLİĞİ 10 6-BURSASPOR 10 7-MANİSASPOR 8-DİYARBAKIRSPOR 9-KAYSERİSPOR 10-GAZİANTEPSPOR -1 11-BEŞİKTAŞ -2 12-ANTALYASPOR -3 13-İSTANBUL B.ŞEHİR BELEDİYESİ 11 -4 14-ANKARASPOR -1 15-ANKARAGÜCÜ -3 16-DENİZLİSPOR 10 -8 17-SİVASSPOR 14 -10 18-KASIMPAŞA 15 -12 -7. HAFTA- Turkcell Süper Lig'de 7. haftada ise Gaziantepspor-Ankaragücü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Sivasspor, Gençlerbirliği-Trabzonspor, Antalyaspor-Fenerbahçe, Bursaspor-Diyarbakırspor, Kayserispor-Kasımpaşa, Galatasaray-Eskişehirspor ve Denizlispor-Manisaspor maçları yapılacak. Beşiktaş ise fikstüre göre, ligden düşürülen Ankaraspor ile karşılaşması bulunduğu için bu haftayı ''bay'' olarak geçecek.
578871
0'dan 100'e 3.4 saniyede çıkıyor
Teknolojideki kapsamlı yeniliklerin, tasarımdaki üstün geliştirme ve ince ayarlarla birleşmesinin mükemmel bir sonucu olan Yeni Porsche 911 Turbo Frankfurt Motorshow'da. Bütün etkileyici özellikleri önemli ölçüde geliştirilen yüksek performanslı yeni 911 Turbo, yakıt verimliliğinde ciddi bir iyileştirmeyi ve daha düşük ağırlığı, daha fazla güç, daha da yüksek hız ve artırılmış sürüş dinamikleriyle bir arada sunuyor. Özellikle yakıt ekonomisi ve dinamik performans açısından, Zuffenhausen'da üretilen 911 serisinin bu en üst modeli, artık pazardaki rakiplerinin yanında eskisinden de öne çıkıyor. 35 yıllık Turbo tarihindeki tamamen yeni ilk motor Turbo'nun yedinci neslinin kalbi ve en önemli özelliği, 3.8 litre hacmindeki ve 500 hp'lik azami güç çıkışı üreten yeni güç ünitesi. Turbo'nun 35 yıllık tarihindeki tamamen yeni ilk motor, Doğrudan Yakıt Püskürtme ve Porsche'nin benzinli motor için sunduğu değişken türbin geometrili özel turboşarjı gibi unsurlarla donatılmış. İsteğe bağlı donanım olarak da yeni altı silindir motor ilk defa olarak Porsche'nin yedi ileri (PDK Doppelkupplungsgetriebe) Çift Kavramalı Vites Kutusu ile birlikte temin edilebiliyor. PDK ile donatılmış modellerde ayrıca, kendini kanıtlamış değiştirme düğmelerinin yer aldığı standart direksiyon simidine alternatif olarak, üzerinde vites değiştirme kollarının bulunduğu yeni, opsiyonel üç kollu direksiyon ile de alınabiliyor. Direksiyon simidine sıkıca tutturulan sağ kol vites büyütmek için, sol kol ise vites küçültmek için kullanılıyor. İsteğe bağlı olarak alınabilen Spor Krono Paketi Turbo ile birlikte hem vites değiştirme kollu hem de değiştirme düğmeli PDK direksiyon simidi, her iki durumda da farklı şekilde tasarlanmış olan Spor/Spor Plus modu ve Çalıştırma Kontrolü için entegre ekranlarla birlikte sunulur. Yakıt tüketiminde ve CO2 emisyonunda eşsiz bir derece Porsche 911 Turbo, CO2 emisyonlarını önceki modele göre neredeyse yüzde 18 azaltıyor ve segmentinde eşsiz bir dereceye ulaşıyor. 911 Turbo, düzenlemesine bağlı olarak yeni üst model EU5 standardına göre 100 km'de sadece 11,4 11,7 litre yakıta ihtiyaç duyuyor. Yeni Turbo, segmentindeki pek çok başka otomobilin aksine ABD'de ciddi anlamda yakıt tüketen otomobillere uygulanan "fazla yakıt tüketme" vergisi için belirlenen kritik yakıt tüketim seviyesinin altında yer alıyor. Tüm bunlara karşın 100 km/s hızlanması 3,4 saniye olan Yeni Turbo'nun azami sürati ise 312 km/s ya da 194 m/s.
578982
Eto'o Barcelona'dan milyon euro istiyor
'nın FC Barcelona Kulübü'nden, 'nın İnter Kulübü'ne transfer olan Kamerunlu futbolcu Samuel Eto'o, bu transferden dolayı Katalan kulübünden milyon euro istedi. Barcelona kulübü, bu yaz İnter'den Zlatan İbrahimoviç'i alırken, ödediği yaklaşık 45 milyon euronun yanı sıra Eto'o'yu da İtalyan kulübüne vermişti. Eto'o'nun transfer bonservisinin 20 milyon euro olarak hesaplandığı belirtilirken, Kamerunlu futbolcu, Futbolcular Derneği'nin yönetmenliğinde olan bir kural gereği, bu tutarın yüzde 15'inin (yaklaşık milyon euro) Barcelona kulübü tarafından kendisine ödenmesini talep etti. Barcelona ise transferi yapan kulübün İnter olmasından ve söz konusu kuralın sadece İspanyol kulüpleri arasında geçerli olmasından dolayı, şimdilik Eto'o'nun istediği parayı ödemeyeceğini açıkladı. İspanyol basını, Eto'o'nun hakkını aramak için Barcelona kulübünü dava edeceğini iddia ediyor. Bu arada, 'da benzer bir olay 2008 şubat ayında yaşanırken, Deportivolu Albert Luque, 'nin Newcastle United kulübüne transfer olduktan sonra, Eto'o olayına benzer bir şekilde, Deportivo'dan bonservis bedelinin yüzde 15'i oranında para istemişti. Mahkeme Luque'yi haklı bulup, Deportivo'nun bu futbolcuya 2.1 milyon euro ödemesi kararını vermişti.
578527
Tezkere Meclis'e gelecek
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Tezkere Meclis'e gelecek Başbakan Erdoğan ABD'ye hareketinden önce Genelkurmay Başkanlığı'nın “Sınır ötesi harekat yetkisi uzatılsın” talebine hükümetin de olumlu baktığı sinyali verdi. Erdoğan, Genelkurmay'ın bu isteğini ilk toplanacak Bakanlar Kurulu'nda görüşeceklerini ve Meclis'e göndereceklerini söyledi. Başbakan'a ABD ziyaretinde eşi Emine Erdoğan da eşlik edecek. ŞAMİL KUCUR İSTANBUL Başbakan Erdoğan, New York'taki BM 64. Genel Kurulu ile Pittsburgh'taki G-20 zirvesine katılmak üzere dün ABD'ye gitti. Basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Sınır ötesi operasyonlara imkan sağlayan tezkerenin uzatılması için Başbakanlığa talep yazısı gönderildiğinin” hatırlatılması üzerine, konuyla ilgili müsteşarına gerekli talimatı verdiğini, döndüğünde ilk Bakanlar Kurulu toplantısında, TBMM'ye gönderilecek şekilde hazırlıkların yapılacağını söyledi. Erdoğan, “Gazetelerde yorumlandığı şekilde 'yapılmayacak, edilmeyecek' bu tür şeyler söz konusu değil. Bizler parlamentoya bu konuyla ilgili yazımızı göndereceğiz” dedi. MİLLET TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYDU Başbakan Erdoğan, “Demokratik Açılım” çalışmalarının, AK Parti'nin, AK Parti iktidarının bir projesi olarak değil, “Milli Birlik Projesi” olarak tüm milletin elini taşın altına koyduğu bir proje olarak yansımasını istediklerini bildirdi. Bir gazetecinin, “Demokratik Açılım, ABD'deki ikili görüşmelerinizde gündeme gelecek mi?” yönündeki sorusuna Erdoğan, gündeme gelmesi halinde bunu da paylaşacaklarını, bu konuyu oradaki dostlarına anlatmakta fayda olduğunu söyledi. Erdoğan, bu konuyla ilgili olumsuz kampanyalar sürdürüldüğüne işaret ederek, “Bizim de olumsuz değil, olumlu neticeleri oradaki dostlarımızla paylaşmamızda fayda var” dedi. DEMOKRATİK AÇILIM “Ermeni açılımı olacak mı? Eğer olacaksa protokolü hangi koşullarla imzalayacaksınız?” yönündeki soru üzerine Başbakan Erdoğan, bu açılımın da “Demokratik Açılım” süreci içinde sürdürüldüğünü kaydetti. Başbakan Erdoğan, bu sürecin içinde, başta terör sorunu olmak üzere 5. yapılan Alevi Çalıştayı'nın da yer aldığını ve bunun da Türkiye'nin sorunlarından birisi olduğunu ifade ederek, “Devam etmekte olan Ermenistan ile ilişkiler konusu da sorun alanlarından birisi. Bunun üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Çalışmaları olumlu noktaya taşımanın arzusu içindeyiz. Bunun yanında Türkiye'nin işsizlik sorunu var. Bunun üzerinde de ısrarla duruyoruz. Azınlıkların da kendilerine ait sorunları var. Bunun üzerinde de duruyoruz” dedi. 20 LİDERLE GÖRÜŞECEK G-20 Zirvesi genel oturumuna katılmak üzere 24-25 Eylül'de Pittsburgh'ta bulunacağını anlatan Başbakan Erdoğan, “Ziyaretim sırasında yaklaşık 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla ikili temaslarda bulunmayı amaçlıyorum” dedi. Erdoğan, 27 Eylül'de Türkiye'de olacak. Yoğun temas trafiği Başbakan Erdoğan, ABD ziyareti sırasında yaklaşık 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla ikili temaslarda bulunmayı amaçladığını söyledi. BM Genel Kurul görüşmelerinden önce 22 Eylül'de BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un başkanlığında düzenlenen ve günümüzün en önemli sorunları arasında bulunan “İklim Değişikliği” temalı yüksek düzeyli toplantıya katılacağını kaydeden Erdoğan, 192 ülkenin katılacağı bu yılki BM Genel Kurulu çalışmalarında, 130 ülkenin devlet ve hükümet başkanları seviyesinde temsil edilmesinin beklendiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, programı çerçevesinde 23 Eylül günü BM 64. Genel Kurulu'nun açılış oturumuna katılacağını, ertesi gün de Genel Kurul'da uluslararası gündeme ilişkin konularda Türkiye'nin görüşlerini açıklayan bir konuşma yapacağını bildirdi. 'Milli Birlik Projesi' olsun Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Baykal'a gönderilecek davetiyede görüşme talebinin yer alacağını söyledi. Erdoğan, davetiyede sadece usul noktasında bazı detayların yer alabileceğini, içerikle ilgili noktayı kendisiyle oturup konuşacaklarını anlatarak, “Burada asıl olan kendilerinin bu havuza ne kadar katılacakları. Çünkü, bu havuzda bileşenleri oturup değerlendirme yapacağız. Bu AK Parti'nin, AK Parti iktidarının bir projesi olarak yansımasın. Bu 'Milli Birlik Projesi' olarak tüm milletin elini taşın altına koyduğu bir proje olarak yansısın istiyoruz. Onun için katılımın çok daha geniş kapsamlı olmasını arzu ediyoruz” dedi.
578703
Kürt açılımı
Milliyet gazetesine Kürt açılımı için konuşan Hülya Avşar hakkında "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla soruşturma açıldı. Hürriyet gazetesinin haberine göre İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Hülya Avşar ile röportajı yapan gazeteci Devrim Sevimay'ı şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağırdı. Savcılığın çağrı kağıdı Hülya Avşar'a ulaştı. Hürriyet'e konuşan Avşar, "Demokratik bir ülkede olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Soruşturma, bana yapılmış en büyük hakaret. Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Açılım değil, kapanış oldu" dedi. Röportajda, "Ben sonuna kadar Türk'üm, ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli" diyen Avşar hakkında dava açılırsa, 1.5 ile 4.5 yıl hapsi istenecek.
579334
Mersin'de polis kıyafetli soygun
Edinilen bilgiye göre, Suriye'den bayram tatili için Mersin'e hareket eden Muhammed Moujahed Fattal (53) yönetimindeki 875755 plakalı otomobil, Tarsus-Adana-Gaziantep otoyolu Adana doğu gişelerinden yaklaşık 10 kilometre ilerde polis kıyafeti giymiş kişi tarafından durduruldu. Araçta uyuşturucu bulunduğu yönünde ihbar olduğunu, bu yüzden arama yapacaklarını kaydeden şahıslar, Fattal ve ailesini araçtan uzaklaştırdı. Arama sırasında sahte polisler, el çantasında buldukları toplam bin 300 doları aldı. Şahıslar, yüzlerini arabaya doğru çevirip, ellerini araca yasladıkları Fattal ailesinden beklemelerini isteyerek, hızla kaçtı. Soyulduğunu anlayan Fattal, çevredeki vatandaşların da yardımıyla 155 Polis İmdat hattını aradı. Sarıçam Polis Merkezi'ne getirilen Fattal, ifadesinde, bayram tatilini Türkiye'de geçirmek istediklerini, Mersin'de bir otel ile anlaştıklarını ve bugün sabah yola çıktıklarını anlattı. Fattal, böyle bir durumda karşılaşmayı ummadıklarını belirterek, tatillerini yarıda keserek ülkelerine dönmeyi düşündüklerini söyledi. Bu arada, ekipler, görgü tanıklarının ifadesi doğrultusunda 34 BZ 7475, 34 AN 7475, 34 DU 7475 plakalı araçlara yönelik araştırma başlattı. Olaydan kısa süre sonra Asayiş Şube Müdürü Ahmet Aydemir de polis helikopteriyle arama çalışmalarına havadan katıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
578989
Borcunu Erken Ödeyenlere 'TOKİ' İndirimi
Bayramın en güzel haberi TOKİ'den. Bayram tadındaki bu müjde sadece borcunu erken ödeyenlere. Konut ve iş yeri borcunu erken ödeyenler, yüzde 20'ye varan indirimlerden faydalanacak. aylık vadede öderim diyenler ise yüzde 17 indirim alacak. İndirimlerden faydalanmak için banka kredisi de kullanılabilecek. Borcunu erken ödemek isteyenler, satış işlemini gerçekleştiren bankaya başvuracak. Başvurular ay süresince alınacak, indirim fırsatı için son gün 23 Ekim TOKİ'nin bu kampanya ile amacı 'borçları erken tahsil etmek'. Nisan ayında da buna benzer bir kampanya düzenlenmiş ve Toki 151 milyon liralık alacağını erken tahsil etmişti.
579080
Limuzinle otomobil çarpıştı
Limuzinle otomobil çarpıştı 22.09.2009 15:54Ahmet ÜNSAL MANİSA (AHT) Manisa'nın Kırkağaç İlçesi'nde şerit ihlali yapan araç, karşı yönden gelen limuzinle çarpıştı. Kazada limuzinin sürücüsü ile diğer araçtaki kişi hayatını kaybederken kişi de yaralandı. Edinilen bilgiye göre Orhan Yangın (26) yönetimindeki 54 ZC 236 plakalı otomobil, Manisa'nın Kırkağaç İlçesi Gelenbe Mevkii'nde sabah saat 08.30 sıralarında direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu şerit değiştirdi. Otomobil, Alparslan Diler yönetimindeki 35 VP 128 plakalı limuzin ile kafa kafaya çarpıştı. Kazada limuzin sürücüsü Alparslan Diler ile otomobilin sürücüsü Orhan Yangın'ın yanında oturan Mustafa Arpacı (72) hayatını kaybetti. Limuzinde bulunan sürücü Alparslan Diler'in kardeşi Oğuzhan Diler ile diğer otomobilin sürücüsü Orhan Yangın (26) ağır yaralanarak Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olay yerine gelen jandarma ekipleri 54 ZC 236 plakalı aracın bagajında açılmamış alkol şişelerinin bulunduğunu belirledi. Limuzinde ise çek koçanı bulan ekipler olayla ilgili geniş çaplı araştırma başlattı. Jandarma ilk belirlemelere göre kazanın aşırı hızdan meydana geldiğini açıkladı. Kazanın yaşandığı bölgede trafik akışı tek şerit olarak verildi.
578764
İsrail askerleri bir Filistinliyi öldürdü
Ordu radyosunun verdiği habere göre, olay Kudüs'ün güneyindeki Beitar İllit yerleşimi yakınındaki kontrol noktasında meydana geldi. Radyonun haberine göre, kontrol noktasından geçen sürücü uyarılara rağmen durmayıp aracını sürdü ve bir askere de çarparak hafif şekilde yaralanmasına neden oldu. Bunun üzerine askerlerin araca ateş açtığı ve aracın içindeki adamı vurarak öldürdüğü bildirildi. İsrail ordusu Merkez Komutanlığı'nın olayla ilgili soruşturma açtığı belirtildi.
578305
Berlusconi gözyaşlarını tutamadı
LİNKLER Genelkurmay'ın tam kadro halinde katıldığı ayini İtalyan ordusunda görev yapan Piskopos Vincenzo Pelvi yönetti. Ayin bitiminde bir vatandaş mikrofonu kaparak, "Derhal barış, derhal barış" diye bağırırken güvenlik birimleri bu şahsa anında müdahale etti. ROMA AA
578912
Bayram, boşalan köyü doldurdu
Özellikle birçok Anadolu şehrinde göç nedeniyle boşalan köy evleri, Ramazan Bayramı'nda doldu. Arife günü çalıştığı şehirlerden memleketlerine akın eden insanlar köylerinde, anne ve babalarıyla hasret giderdi. Yılın diğer zamanlarında genelde boş kalan evlerde bayramın gelmesiyle çoçuk sesleri yükselmeye başladı. Eşiyle birlikte Ankara'ya bağlı Uyurca köyünde ikamet eden Ayşe Kıyak, bayramın gelmesiyle, evinde tam bir bayram havası estiğini söyledi. İş nedeniyle diğer zamanlarda çoçuklarıyla fazla görüşemediğini ifade eden Kıyak, ''Evimiz arife günü ile birlikte dolmaya başladı. İki oğlum ve iki kızım bayram nedeniyle ziyarete geldi. Torunlarım evimi neşelendirdi. İki gün öncesinde nüfusumuz iki iken bugün 18 kişi olduk. Bayramlar da olmasa nasıl bir araya geliriz bilmiyorum, şu an çok mesudum.'' dedi. Konya'ya bağlı Yukarı Çiğil kasabasında ikamet eden İsmail Koç da kasabanın bayramda nüfusunun ikiye katlandığını ifade etti.
578198
Polat tribünde!
Stada gelir gelmez açık tribüne giden Adnan Polat, maçı protokol tribününde izlemeyerek, bilet fiyatlarına tepkisini gösterdi. Bunun üzerine tribünde bulunan kimi taraftarlar, Adnan Polat'ın çevresinde toplanarak maçı buradan izlediler. Polat'ın protokol tribünündeki koltuğu boş kaldı. -ŞENGÜL: ''FARKLI FİYAT UYGULAMASINA GİTMEDİK''- Kasımpaşa Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Arif Şengül, karşılaşma için farklı bilet uygulamasına gitmediklerini söyledi. Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat'ın bilet fiyatlarıyla ilgili açıklamalarını esefle takip ettiklerini ifade eden Şengül, şunları kaydetti: ''Biz semt takımıyız. Taraftarlarımızdan kopmamak için sezon başında kombineyi 100 lira tuttuk. Buna rağmen 800 kombine sattık. Amacımız bin kombine satmaktı. Bu maçın biletlerinin 120 bin lira yapılması Galatasaray Kulübü'ne yapılmış herhangi bir saygısızlık değil. Tamamen sporseverlere güzel bir maç seyrettirmek amacıyla yapılmıştır. Biz farklı fiyat uygulamasına gitmedik. Taraftarımızla aynı oranda fiyatlarla biletleri satışa sunduk. Bizim taraftarlarımız, Galatasaray taraftarlarından daha çok bilet aldı. Demek ki Galatasaray Kulübü'nün bazı şeyleri kafasından silmesi lazım. Galatasaray Kulübü yönetiminin de bu konuda bize saygı duyması gerekir.'' -KASIMPAŞA TARAFTARLARI DA TEPKİLİ- Kasımpaşa taraftarları da yüksek bilet fiyatlarına tepki gösterdi. Sürekli olarak ''Yönetim istifa'' diyen taraftarlar, ''120 lira yetmez milyar yapın'' diye bağırdılar. Bu sezon ilk kez derbi maça sahne olan Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda Galatasaray'a ayrılan tribünler boş kaldı. Galatasaray taraftarları 120 liralık yüksek bilet fiyatı nedeniyle dışarıda kaldılar. Yalnızca 500 kadar Galatasaray taraftarı maçı izledi. Maçı stadın tribün olmayan tarafından evlerinin balkonlarından izleyen taraftarlar, sahaya patlayıcı maddeler attılar. -GALATASARAY'DAN DEĞİŞİK KADRO- Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Kasımpaşa maçında sahaya değişik bir kadro sürdü. İyileşen Servet ilk 11'deki yerini alırken, Hollandalı teknik adam, Keita'nın yerine Arda'yı, Hakan'ın yerine de Caner'i oynattı. Galatasaray'da, bu maçta oynaması beklenen Nonda da yedekler arasında yer aldı. Öte yandan karşılaşmayı, haftaya Galatasaray ile maçı olan Eskişehirspor'un teknik direktörü Rıza Çalımbay ile Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum'un yardımcısı Ayhan Tumani de izledi. -ESAME LİSTESİ YANLIŞ DOLU- Maçtan önce protokole ve basın mensuplarına dağıtılan esame listesinin yanlışlarla dolu olması dikkati çekti. Listede orta hakem İlker Meral hiç yer almazken, yardımcı hakemin isminin yanlış olduğu görüldü. Galatasaray kalecisi Franco'nun 25 olan forma numarası olarak yazılan listede, Kasımpaşa'nın yedek kadrosunda 21 numaralı oyuncu Tuncay Öndel kez yazıldı. Bu arada listenin başında maçın 2. hafta karşılaşması yazması da esprilere neden oldu.
578984
Fethiye'de Eylül üstsüzleri FOTO GALERİ
Fethiye'de Eylül üstsüzleri FOTO GALERİ 22.09.2009 14:46Ramazan Bayramı ile birlikte Fethiye'ye turist akını yaşanıyor. İç turizmde canlılık yaşanan Fethiye'de yabancı turistlerden kalan boşluk yerli turistle doldurulup, yüzde yüz doluluğa ulaşıldı. Yöreye gelen turistler Eylül ayında sere serpe güneşlenip, bronzlaşırken, çok sayıda üstsüz turistler Ölüdeniz Plajları'nı adeta Cannes'e çevirdi. Erdoğan CANKUŞ FETHİYE (AHT) Tüm Türkiye yağışlı havanın etkisi altına bulunurken, Fethiye'de sıcak ve güneşli hava turistleri mutlu etti. Fethiye'de hava sıcaklığı gün içinde 35 dereceye yükselirken, yerli ve yabancı turistler, Ölüdeniz, Kumburnu, Belceğiz, Kıdrak, Çalış Plajları'nı doldurdu. Yöreye gelen turistler Eylül ayında sere serpe güneşlenip, bronzlaşırken, çok sayıda üstsüz turiste Ölüdeniz Plajları'nı adeta Cannes'e çevirdi. Ölüdeniz Belediye Başkanı Keramettin Yılmaz, bayram nedeniyle büyük bir doluluk yaşadıklarını, Ekim ayı sonuna kadar bu canlılığı göreceklerini belirterek, "Bayram nedeniyle yabancıların boş bıraktığı otel odaları yerli turistle doldu. Turistler yöremizden oldukça mutlu ayrılıyorlar. Ekim ayı içerisinde Havaoyunları Festivalimizi de yapacağımız için Ekim ayı sonuna kadar canlılık bekliyoruz" dedi.
578284
‘Panik atak yasaları insan haklarına tehdit’
‘Panik atak yasaları insan haklarına tehdit’SERHAT OĞUZ İstanbul güncellenme zamanı 22.9.200918. Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi’nde konuşan Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, saldırılarından sonra uygulanan sıkı ceza yasalarının insan haklarını zorladığını belirtti Dünyanın önde gelen ceza hukukçularını bir araya getiren 18. Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi’nin ana gündemini, “son yıllarda yoğunlaşan küresel suçlar ve uluslararası teröre karşı oluşturulan yeni ceza yasalarının insan haklarını daraltması” oluşturdu. Kongrenin ev sahiplerinden Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, olaylarından sonra birçok ülkede bu tür suçlara yönelik “panik atak” olarak adlandırılan sıkı ceza kanunları uygulandığını, bunun da insan haklarını zorladığını belirterek, “Suçla mücadele suç kadar aşırı noktaya ulaştığında kaybediyor” dedi. 600’ü aşkın hukukçuyu bir araya getirecek olan kongreden çıkan kararlar tavsiye niteliğinde ancak 1923’te kurulan Dünya Ceza Hukuku Derneği, hukuk doktrinini etkileme deneyimine sahip. yılda bir yapılan kongrenin ’daki konusu “Terörizmin finansmanı”, “Özel yargılama tedbirleri ve insan haklarının korunması”, “Evrensel yargı yetkisi”, “Hazırlık hareketleri ve iştirakin genişlemesi” başlıkları altında ayrı konu değerlendiriliyor. Hedef, suçla mücadelede ceza hukukunun temel ilkelerinden ve insan haklarından ödün vermeyen çözümler üretmek. Aşırı suç cezayı önlemiyor Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, küresel terör tehdidine karşı çok sert yasalar uygulayan ülkeler olduğunu ve bunun yaygınlaştığını belirterek, aşırı cezanın suçu engellemediğini söyledi. Yarsuvat, “’de cezası vardı ama işlenmiyor muydu? İnsanlar daha küçük cezalardan daha çok korkuyor. Önemli olan, suçların önlenmesi” dedi. Yarsuvat’ın “panik atak yasaları” olarak eleştirdiği yeni ceza yasaları hakkındaki yorumu ise şöyle: “11 Eylül saldırıları toplumdaki korkunun boyutlarını artırdığı gibi, yeni önlemlere başvurulmasına yol açmıştır. ‘Düşman ceza hukuku’ kavramı yaratılmıştır. Bu yaklaşıma göre vatandaşların asgari bir ölçüde yürürlükteki bu yeni mevzuata uyması gerekmektedir. Uymadıkları takdirde vatandaş yerine düşman addolunacaklar ve hak ve özgürlüklerden mahrum bırakılacaklardır. Biliyouz ki, suçla mücadele, mücadele edilen suç kadar aşırı bir noktaya ulaştığında insan hakları bir cephede değil, iki cephede kaybetmiş olacaktır.” Genel sorunlar var Yarsuvat, kongrede özel konuların ele alınmadığını, genel hukuk sorunlarının konuşulduğunu belirterek, sürecinin konu edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Kongrede gibi çok sayıda ülkeden 613 katılımcı yer alıyor. Türk Ceza Hukuku Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr Köksal Bayraktar, tüm dünya ceza hukukçularının katılımıyla alınacak kararların terör ve yarattığı sorunların çözümünde devletler için rehber ilkeler oluşturacağını vurguladı. Bayraktar, suçların küreselleşen dünyada uluslararası boyut içerdiğini, önceliğin suçun önlenmesi olması gerektiğini belirterek, “Suçları önlemek lazım ama baskıcı bir rejimle değil” diye konuştu. Başkanı: İşbirliği yapılmalı Açılışta konuşan Yargıtay Başkanı bazı suçların işlenmesinde internetin kullanıldığını, bazı suçların faillerinin farklı ülkelerin vatandaşı olduklarını ve birbirlerini tanımadıklarını belirterek şunları söyledi: “Bunlarla mücadelede ve faillerin cezalandırılması için uluslararası bir işbirliği gerekmektedir. Ancak bu sırada temel insan haklarının korunması zorunluluğu bulunmaktadır.” 2001’den itibaren, insan haklarını korumaya yönelik adımların atılması doğrultusunda ’da birçok ceza ve ceza yasasının değiştirildiğini anımsatan Gerçeker, “Bu kongrenin ülkemizde hukukun üstünlüğü ilkesinin geliştirilmesinde büyük katkı sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı da, kongrede ceza adaletinin küreselleşmesiyle ortaya çıkan sorunların tartışılacağını ve çözüm önerilerinin “İstanbul Kararları” adıyla açıklanacağını kaydetti. Özok, “Güç kullanma tekeline sahip olan devlet, bu gücünü evrensel hukuk kuralları ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kullanmak durumundadır. Aksi takdirde, polis devleti ve devlet terörünü çağrıştırır” dedi.
578899
Sanal Tehlikeden Bihaberiz
Sanal Tehlikeden Bihaberiz Türkiye'de yapılan bir anketine göre, internet kullanıcılarının 50'den fazlası bilgisayarlarını tehdit eden son tehlikelerden habersiz... Trend Micro'nun Türkiye'de bin internet kullanıcısı arasında yaptığı "Global Web Tehditleri" anketinin sonuçları, kurumların ve bireylerin bilgi güvenliği tehditlerine karşı "yeterince" korunmadığını gösterdi. Bilgi güvenliğine dair duydukları tehditlere ilişkin soruya yanıt veren internet kullanıcılarının yüzde 50'sinden fazlasının, bilgisayarlarını tehdit eden en son tehlikelerden haberdar olmadığı görüldü. Veri sızıntısı kavramını duyanların oranı, yüzde 44 iken, oltalama (phishing) saldırısını duyanların oranı yüzde 45 oldu. Şirkette ciddi tehlike oluşturduğu düşünülen web tehditlerinin başında yüzde 36 ile spam (istenmeyen e-posta) gelirken, bunu yüzde 35 ile oltalama, yüzde 32 ile program ekme (pharming) izledi. Web tehditlerinin riskleri ele alındığında, yüzde 79 oranıyla kimlik hırsızlığı, yüzde 78'le kişisel bilgilerin kaybı ve yüzde 71'le gizlilik hakkının ihlali en fazla endişe yaratan unsurlar olarak gözlendi. Son ayda en sık karşılaşılan tehdit, yüzde 70'lik oranla spam olurken, ankete yanıt verenlerin yüzde 64'ü, web tehditlerinin olumsuz etkilerini yaşadığını belirtti. İnternet kullanıcılarının, web tehditlerine karşı korunmak için yeterli önlem alınmadığı görüldü. Yanıt verenlerin yüzde 50'si koruyucu yazılım kullanırken, ofisinde bilgi işlem biriminden bilgisayar güvenliği rehberliği talep edenlerin oranı yüzde 19'da kaldı.
579141
"Legokondu"ya yıkım tehdidi
"Legokondu"ya yıkım tehdidi Giriş Saati 22.09.2009 15:34 Güncelleme 22.09.2009 15:39 Britanya yayın kuruluşu BBC'nin popüler otomobil dizisi "Top Gear"ın sunucusu James May tarafından yine BBC için 3,3 milyon Lego parçası kullanılarak inşa edilen gerçek boyutlardaki iki katlı ev, alıcı çıkmadığı için yıkım tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. BBC2'nin "Toy Stories" programı için bin civarında gönüllünün yardımıyla inşa edilen ve sökümü ile yeniden birleştirilmesinin 200 bin TL'den fazlasına mal olacağı hesaplanan ev, Windsor'daki Lego ülkesi "Legoland"in pahalıya geleceği için taşıma işinden vazgeçmesinin ardından, yeni bir alıcı çıkmazsa yakında yıkılacak. Surrey bölgesinin Dorking kenti yakınlarında bir üzüm bağında bulunan ve şarap yapımında kullanılacak üzümlerin toplanması gerektiği için yıkım tehlikesiyle karşı karşıya bulunan eve alıcı bulmak amacıyla Facebook'ta da sayfa açıldı. Lego parçalarından yapılmış bir kedisi bile bulunan evde, gerçek anlamda çalışan bir tuvalet, sıcak su ve duş ile "çok rahatsız bir yatak" da yer alıyor. Evin yapımında baş rol oynayan May, evi yıkmanın, yapımında ter döken bin kişinin kalbini kıracağını söyledi. Söz konusu evin yapımında kullanılan parçalar Lego firması tarafından yakında yayınlanacak program için ücretsiz olarak sağlanmıştı.
578375
Daum:?Siz işinizi yapın
Daum:?Siz işinizi yapın güncellenme zamanı 22.9.2009Teknik Direktör ’un, İstanbul maçı sonrası oyuncularıyla soyunma odasında bir toplantı yaptığı öğrenildi. Alman hoca galibiyetten ötürü herkesi kutlarken, seyircinin protestosuna ve yapılan eleştirilere kulak asılmamasını istedi. Daum’un, “Sezona çok iyi girdik. 6’da yapmak kolay bir şey değil. Futbolda önemli olan kazanmaktır. Biz kazanmaya devam ettikçe göreceksiniz üzerinizdeki baskı azalacaktır. Evet çok iyi oynamadığımız bir gerçek. Hatalarımız oluyor. Ancak bunları daha çok çalışarak en aza indirebiliriz. Şimdi her şeyi unutun ve size vereceğim iki günlük tatili iyi değerlendirin. Önümüzde zorlu bir periyot var. Bunu en güzel şekilde atlatmalıyız” dediği öğrenildi.
578626
Rijkaard: "Çok önemli bir galibiyet aldık"
Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Kasımpaşa maçının kendileri için zor geçtiğini belirterek, "Çok önemli bir galibiyet aldık" dedi. Hollandalı teknik adam, maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında, özellikle maçın ilk yarısında çok zorlandıklarını belirterek, "İkinci yarıda takımımız kazanmak için oynadı ve golleri atmaya başardık. Çok önemli bir galibiyetti bizim için" diye konuştu. 'ın, sezona ilk maçı kazanıp rekor kırarak başladığının hatırlatılması üzerine Rijkaard, "Rekorlara fazla takılmam, bakmam ama takımımız iyi mücadele edip, taraftarlarımızı da mutlu ediyorsa hiçbir sorun yok" dedi. Bir basın mensubunun, Teknik Direktörü Christoph Daum'un, oynanan futboldan çok skora önem verdiğini söylediğini sorması üzerine Rijkaard, "Herkesin bir bakış açısı var, da Daum'un bakış açısı. da 6'da yaptığına göre demek ki doğru yapıyor" demekle yetindi. Rakiplerinin durumlarına değil, kendi performanslarına bakmaları gerektiğini dile getiren Rijkaard, "Bunu da yaparken iki ayağınız da yere basmalı. Yitirdiğinizde de çok fazla abartmamak gerekir. Hakem ile fazla yorum yapmamak gerekir. Onlar da bizim gibi insan, hata yapabilirler. Zor bir maç oldu. Hakemler çok fazla kaderiyle oynayamaz maçların, önemli olan sizin iyi performans göstermeniz" dedi. Maça kötü başladıklarını ve rakip kadar agresif oynayamadıklarını vurgulayan Hollandalı teknik adam, "O yüzden oyuncularımız sinirlendi. Çok fazla yorgunluğa bağlamamak gerekir, ikinci yarıda çıkıp golleri atıp kazanmayı bildik. Keita ve Nonda'yı kutlamak gerekir. İkisi de oyuna girip maçı değiştirdiler. Keita bir darbe aldı ve buna tepki gösterdi. Ona bunlara aldırmayıp, futbolunu oynamasını söyledim" diye konuştu. Rijkaard, Nonda'nın sakatlık sorununun bulunduğunu ve yüzden bu futbolcuyu koruduklarını belirtirken, oyuncunun da gollerini atarak görevini yerine getirdiğini söyledi. Vural: "Hakem centilmen değildi" Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural ise maçın hakemi İlker Meral'i eleştirerek, "Hakem centilmen değildi" dedi. Ligin en iyi takımlarından birisiyle oynadıklarını ve kolay teslim olmadıklarını belirten Vural, "62. dakikada Ali sakatlandı, sayın hocamız İlker Meral uzun süre değişikliğe müsaade etmedi. Oradan gol yedik. Hocamız rakibe avantaj sağladı, bana göre centilmen bir tavır değildi. İlker arkadaşıma tavsiyem, biraz daha ortadan çalması. Daha cesaretli olup, pozisyonları yakından takip edebilirse bizi mutlu eder" dedi. 89. dakikada yedikleri golün acı olduğunu belirten Vural, "Maç oynadığımız oyunun karşılığıyla bitmedi. Oyuncularımı verdikleri mücadeleden dolayı kutluyorum. İlk yarıdaki mücadeleyi gösterirsek, bu sıkıntıdan dolayı kurtarırız" diye konuştu.
579021
Limuzinle otomobil çarpıştı: ölü
Manisa'nın Kırkağaç ilçesi yakınlarında meydana gelen trafik kazasında, kişi öldü, kişi yaralandı. Balıkesir yönünden gelen ve sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 54 ZC 236 plakalı otomobil, İzmir-İstanbul yolunun Kırkağaç'a bağlı Gelenbe beldesi mevkisinde 35 VP 128 plakalı limuzinle çarpıştı. Kazada, kimliği henüz belirlenemeyen lüks araç sürücüsü ile otomobilde bulunan Mustafa Arpacık, olay yerinde hayatını kaybetti. 54 ZC 236 plakalı araçta bulunan Oğuzhan Diler ile Orhan Yangın, yaralı olarak Akhisar Mustafa Kirazoğlu Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada ilk müdahalede bulunulan yaralılar, Manisa Devlet Hastanesine sevk edildi. Otomobilin karşı şeride geçmesi sonucu meydana geldiği belirtilen kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
579166
Rize'de heyelan riski için çalışma
Minder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçede 2002 yılında meydana gelen ve 18 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketi sırasında, ilçe girişindeki yamaçta toprak kayması meydana geldiğini belirtti. Toprak kayması olan yamacın istinat duvarıyla desteklendiğini ve burada daha kapsamlı önlemler alınması için Karayolları tarafından proje geliştirildiğini ifade eden Minder, ''Ancak kamulaştırma işleminin uzun sürmesi nedeniyle bu çalışma bugüne kadar yapılamadı. Kamulaştırma işleminin tamamlanmasının ardından bölgede çalışmaya başlanıldı'' dedi. Heyelan riski taşıyan yamacın kazık çakılarak güçlendirileceğini ifade eden Minder, şöyle konuştu: ''Bu çalışmalar nedeniyle ilçe girişindeki kara yolu, yol üzerindeki çalışmanın tehlikeye neden olabileceği gerekçesiyle trafiğe kapatıldı. İlçeye ulaşım şu an Adacami köyü üzerinden sağlanıyor. Bu çalışmayla bölgedeki heyelan riskinin ortadan kaldırılması hedefleniyor'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ilçenin Merkez Mahallesi'ndeki evinin heyelanlı bölgede bulunduğu yönündeki iddianın da doğru olmadığını belirten Minder, ''Başbakan Erdoğan'ın evi heyelanlı bölgeye 700-800 metre uzaklıkta. Heyelanlı bölgeyle ilgisi yok'' diye konuştu.
579034
Dersimiz Bilardo!
Dersimiz Bilardo! Lise ve dengi okullar ile üniversitelerde bilardonun seçmeli ders olarak verilmesi için çalışmalar sürüyor. Bilardo Federasyonu, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalayacağı protokolle bilardo sporunu okullara sokmayı hedefliyor. Federasyonun MEB ile imzalayacağı bilardo sporunun yaygınlaşmasını sağlayacak protokolün süresinin yıl olarak belirlendiği, bu bir yılın son bir ayında, taraflardan itiraz gelmemesi halinde sürecin devam etmesi öngörüldüğü kaydedildi. Federasyon yetkilileri, bu sürenin 3-4 yıl olması yönündeki taleplerini MEB'e illettiklerini ve görüşmelerin devam ettiğini belirttiler. AA muhabirinin federasyon yetkililerinden edindiği bilgiye göre, bilardo sporunun okullarda oynanmasının önündeki en büyük engelin MEB Talim Terbiye Kurulu'nun "Okullara bilardo masası konulmaz." kararı olduğu, ancak bu kararın MEB ile imzalanacak protokolle ortadan kalkacağı belirtildi. Yetkililer, federasyonun Talim Terbiye Kurulu'nun almış olduğu bu kararın bilardonun önündeki en büyük engel olarak nitelerken, okullar projesi aracılığıyla bu sporun daha geniş kesimlere yayılacağını ifade etti. Lise ve dengi okullarda ve üniversitelerde bilardonun, alt spor dalı olmasının yanı sıra okullarda seçmeli ders olacağı, böylelikle federasyonun çalışma ortamının artacağı ve lisanslı sporcu sayısının yükseleceği kaydedildi. Federasyon başkanı Uğur Kurugöllü, MEB ile yapılacak protokolle Bilardo Federasyonu'nun çok farklı görüleceğini bildirdi. Başkan Kurugöllü, Türk halkının bilardoyu kahvehanelerle özdeşleştirdiğini belirterek, "Açılan nezih salonlar görmezden geliniyor. Bu konuda bir imaj sorunu var. Okullar projesiyle bilardonun kahvehanelerle ilgisi olmadığını göstermeyi hedefliyoruz." dedi. Bilardonun okullara ulaşmasıyla bu sporun temel eğitimde yer alacağını, dolayısıyla sporun da gençleri kötülüklerden arındıracağını söyleyen Kurugöllü, "Gençler, disiplin altına girmeyi öğrendiği zaman, her anlamda devletine faydalı bir birey haline gelecektir. Okullar projesiyle buna katkıda bulunmak istiyoruz." diye konuştu. Kurugöllü, okullar projesinin Avrupa Birliği'ne (AB) de sunulacağını ifade ederek, şunları kaydetti: "Bu projenin Avrupa Birliği'ne sunulmasıyla bilardonun önü çok açılacak. Bu konuda iki arkadaşımızın üzerinde çalıştığı, AB'den okullara hibe bilardo tesisi projesini gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz."
579248
Sınır Ötesi Bayramlaşma Sevinci
Sınır Ötesi Bayramlaşma Sevinci Sınırda bayramlaşma heyecanı bugün (22.09.2009) de devam etti. Şanlıurfa'nın Akçakale ve Ceylanpınar ile Mardin'in Nusaybin sınır kapılarında Suriye'ye geçen yaklaşık 14 bin Türk vatandaşı akrabalarıyla bayramlaştı. Mardin'in Nusaybin ilçesindeki sınır kapısında da her bayram yaşanan manzaralar hakimdi. Bayramlıklarını giyen Nusaybinliler sabah saatlerinde sınır kapısına koştu. Akrabalarıyla biran önce bayramlaşmak isteyenler izidihama sebep oldu. Yaşlılar ve çocuklar ezilme tehlikesi yaşadı. Vizesiz geçiş vatandaşları oldukça memnun etti. Bayramlaşma heyecanının yaşandığı yerlerden biri de Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesiydi. Akrabaylarıyla 48 saat görüşecek olan Akçakaleliler sınır kapısında uzun kuyruklar oluşturdu. Kaymakam, idari mektubun da kalkacağı müjdesini verdi. Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde 2860 Türk vatandaşı Suriye'ye geçti.
578388
Bizim mutfak
Bizim mutfak güncellenme zamanı 22.9.2009Sezon başında gönderilmek istenen Nonda, bir kez daha sarı-kırmızılı takımı ipten aldı. Hem de öyle bir maçta hayat verdi ki takımına... Cim-Bom 5’te yapmış, maçını da kaybetmiş. Sarı-kırmızılılar, 16 gol atmış gol yemiş, Kasımpaşa ise gol atmış 12 gol yemiş. Biri lider, diğeri sonuncu. İki takım arasında dağlar kadar fark var. 90 dakikada inanılmaz şeyler olmuş. Çizgiden elle toplar çıkmış, aynı pozisyonda iki direk birden gole izin vermemiş, maç neredeyse tek kalede oynanmış... Sonuç olarak, uzun süre galip oynamasına rağmen ne Kasımpaşa kazanacağını düşündü ne de Galatasaraylılar sahadan yenik ayrılacağını... Kilit açıldıktan sonra yol geçen hanına döndü Kasımpaşa defansı. Bu galibiyet belki sarı-kırmızılılara bir rekor getirdi ama şu da görüldü ki yenilmeyecek takım yok... Bu maç ’a bir uyarı olmalı... Salih Erkan (Sayfa Sekreteri) Galatasaray, hakem ’in yanlış ve skoru etkileyen kararlarına rağmen tarihinde ilk kez 6’da altı yapmayı başardı. Ama görüldü ki, sarı-kırmızılılar defans hataları yüzünden her maçta gol yiyebilir. Her şeye rağmen yıldız oyunculardan birisi sahneye çıkıyor ve Galatasaray’ı uçuruyor. Bana göre Nonda’nın golleri maçın hakemi İlker Meral’i de ipten kurtardı. Yoksa Meral, hafta boyunca ağır eleştirilere maruz kalabilirdi. Savunmada hatalar yapan Galatasaray’ı tempoyu yakaladığında durdurmak zor. Liderlik koltuğundan inmeyen sarı-kırmızılılar taraftarına bayram hediyesi verdi. ERKAN AYRAÇ (Editör)
578378
Günah çıkardı
Günah çıkardı güncellenme zamanı 22.9.200912 Dev Adam’ın başantrenörü, son iki dakikasına sayı farkla önde girdikleri maçında bir mola fazla kullanması gerektiğini düşündüğünü söyledi, “O bölüm bizim için bütün turnuvanın kırılma noktasıydı” dedi ’da tamamlanan 36. Erkekler Şampiyonası’nı 8. sırada tamamlayan ’da, başantrenör Bogdan Tanjevic, çeyrek finalde maçını kaybetmelerinin, kendilerini psikolojik olarak çok etkilediğini söyledi. Şampiyonayı değerlendiren Tanjevic, grup maçlarında yakaladıkları yüksek temponun, daha sonra kendilerine yorgunluk olarak döndüğünü kaydederken, “Daha sağlam olarak ayakta kalabilmeliydik. Yunanistan maçını kaybedince, büyük motivasyon kaybına da uğradık. Oyuncuların içindeki enerjiyi çıkarmak için motivasyon gerekiyor. Ardından gelen iki maçı ise açıkçası gösterge olarak almıyorum” dedi. Hakemlerin çaldıkları düdüklerde bir standart sağlayamamalarından şikayet eden teknik adam, son dakikasına sayı farkla önde girdikleri Yunanistan maçında, belki bir mola fazla kullanması gerektiğini düşündüğünü dile getirerek, “O noktada maçı kazanabileceğimiz ortaya çıktı. Belki de bir mola fazla almalıydım. bölüm, bizim için bütün bu turnuvanın kırılma noktasıdır” ifadelerini kullandı. ‘’ü aradık’ Tanjevic, kanında yasaklı maddesi tespit edildiği için kadrodan çıkarılmak durumunda kalınan Kerem Gönlüm’ün eksikliğini önemli ölçüde hissettiklerini kaydetti. Şampiyonada üst seviyede maç çıkardıklarını vurgulayan Milli Takım antrenörü, şunları söyledi: “Yine de burada Kerem Gönlüm’ün eksikliğini çok hissettik. Kadroda olamamasından dolayı büyük üzüntü yaşıyorum. Eğer Kerem Gönlüm’le beraber olsaydık 8’de yapıp finale kadar gelebilirdik. Bizim en iyi savunmacımız ve ribauntçularımızdan biri. Hem hücumda, hem savunmada açıkları kapatabilen biri. Çok iyi ve pozitif bir insandı. Tüm bunları bir kenara koyarsanız, sadece Ersan’ı biraz daha fazla dinlendirebilseydik, Yunanistan karşısında daha etkili bir oyun sergileyebilirdi. Hayal ettiğim takım keşke elimizde olsaydı. Kerem Gönlüm’le beraber.” Üst seviye organizasyonlarda her maçın ayrı bir sinir harbi olduğuna dikkati çeken Tanjevic, “Bazı oyuncular vardır ki, zorlu maçlardan daha büyük keyif alır ve daha iyi oynarlar. Mesela Ersan böyle biri ama çok yoruldu. Eğer Semih daha iyi bir performans gösterebilseydi, onu daha fazla oynatabilseydik, zaman çeyrek finale Ersan daha sağlam gelirdi. Semih, Ömer Aşık’tan da biraz sorumluluk alabilirdi. Bu şekilde de Kerem Gönlüm’ün açığını kapatabilirdik. Belki Barış Hersek’i de biraz daha fazla kullanabilirdim” diye konuştu. Kapı herkese açık Tanjevic, Milli Takım’ın çok iyi oyunculardan oluştuğunu aktarırken, ancak bunun başka oyuncuların kadroda yer alamayacağı anlamına gelmediğini kaydetti. Milli takım kapısının herkese açık olduğunu ifade eden Sırp hoca, “Muhakkak değişiklikler olabilir. Belki 2-3 hatta oyuncu değiştirebilirim. Şu anda takımda oynayan genç oyuncuların da seviyelerini yükseltmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı. Şampiyonalara katılırken 12 oyuncu kısıtlaması getirilmesine karşı çıkan tecrübeli çalıştırıcı, “FIBA ile hep görüşüyorum, yazı da gönderdim. Her turnuvaya 15 oyuncuyla gidebilelim. Basketbolun şov yanına karşı bir uygulama bu sınırlama. 2006 Dünya Şampiyonası’nı kişi bitirebilmiştik. Burada da hastalandı, Ender Arslan ve sakatlandı. Bunlar önemli şeyler. Bir futbol takımı 24 oyuncuya sahip olabiliyor. Bu kadar kısa zaman ve yoğun tempo içinde 12 kişilik kadro mantıksız. Şampiyona sistemi de değiştirilmeli. Maçlar arasında boş zaman olmalı. Bu kurallar nedeniyle bazen en iyi takım da ortaya çıkamayabilir. Bu turnuvanın en az gün daha uzun olması gerekiyor” dedi. Hidayet’i övdü Bogdan Tanjevic, Milli Takım’da beklentilerin en fazla yoğunlaştığı isim olan ’nun performansından memnun olduğunu kaydetti. Dizindeki sakatlığa karşın mücadelesini sürdüren oyuncuyla ilgili olarak Tanjevic, “Hidayet’ten beklediklerimi aldım. Beklentilerimizi karşıladı. En iyi defans yapan oyuncuların arasındadır her zaman. Ribauntlara da yardım etti. Yunanistan maçının en kritik dakikalarında oynatabilmek için dinlendirdim. da başarılı oldu. maçı, Hidayet’in sayıları sayesinde almak üzereydik. Aynı zamanda çok iyi bir kaptan. Geçen seneden itibaren takımda kendini ikinci plana çekiyor. Takım arkadaşlarına destek oluyor. Herkese öz güven sağladı. Sadece saha içinde değil, kenarda otururken de arkadaşlarına destek veriyordu. ’Ben yokken bile bunu başarabilirsiniz’ mesajını verdi arkadaşlarına” diye konuştu.
579232
Ahmedinejad Meydan Okudu
Ahmedinejad Meydan Okudu İran Cumhurbaşkanı, "Dünyada hiçbir güç İran'a el kaldıracak cesarete sahip değil" dedi. İran'da Kutsal Savunma Haftası törenlerle kutlanıyor. İran-Irak Savaşı'nın başlangıcının yıl dönümü münasebetiyle ilan edilen ''Kutsal Savunma Haftası'' törenlerinin ilki Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın da katılımıyla Tahran'da yapıldı. Tahran'daki törende, silahlı kuvvetler ve devrim muhafızlarının kara, deniz ve hava gücüne ait savunma araç ve gereçleri geçit töreninde sergilendi. İran'ın 12 Kasım 2008'de başarıyla denediği katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli ''Siccil-1" füzesi de ilk kez gösterildi. Törende konuşan Ahmedinejad, yabancı güçlerin bölgeyi terketmesi çağrısında bulundu. İran'a yönelik Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail tehditlerine göndermede bulunan Ahmedinejad, "Bugün dünyada hiçbir güç İran'a el kaldıracak cesarete sahip değil. Silahlı kuvvetlerimiz dünyanın neresinde olursa olsun bize karşı elini tetiğe götürmek isteyenlerin kollarını kökünden kıracak" ifadelerini kullandı. Bu arada, Tahran'ın güneyindeki gösteriler sırasında bir askeri uçağın düşmesi sonucu kişi öldü. İran devlet radyosu uçağın tipi hakkında bilgi vermedi. Öte yandan, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, yeni nesil santrifüjler imal ettiklerini ve testlerin halen sürdüğünü söyledi. Salihi, Buşehr'deki nükleer santralin yapımının gecikmesinden dolayı Rusya'dan tazminat talep etmeyi düşünmediklerini de belirtti.
579343
Burhaniyeli sürücülerin toz isyanı
Asfaltlanmayan yoldan kalkan tozun çevrede oturan vatandaşları da çok rahatsız ettiğini belirten minibüs sürücü Muzaffer Günhan, önlem alınmasını istedi. Çanakkale -İzmir karayolunda sürdürülen duble yol çalışmalarına bayram molası verilirken, yarım kalan yoldan kalkan toz da sürücüleri isyan ettirdi. Her gün toz yuttuklarını belirten minibüs sürücüsü Muzaffer Günhan, “Çalışanlar bayram tatiline gidince yolun bir bölümü asfaltsız kaldı. Yolun Cumhuriyet Mahallesi’nden geçen bölümünde araçlar geçerken tozdan göz güzü görmüyor. Biz araç sürücüleri rahatsız olduğumuz gibi çevrede oturanlar da çok rahatsız. Kısa sürede bu bölümün de asfaltlanmasını bekliyoruz” dedi.
579212
Kovulduğunu internetten öğrendi
Kovulduğunu internetten öğrendi Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından VfL ilginç bir skandala imza attı. Takımın teknik direktörü kovulduğunu kulübün resmi internet sitesinden öğrendi. 'da sıkıntılı günler geçiren VfL teknik direktör Marcel Koller ile yollarını ayırdı. Ancak bu ayrılış 'da günün konusu oldu. Zira kulüp büyük bir skandala imza attı. Bochum yönetimi Koller'e görevden alındığını resmi olarak daha bildirmeden, kulübün resmi internet sitesinde Koller'in görevden alındığı yazıldı. Koller sitedeki haberi görünce büyük bir şok yaşadı ve yöneticileri aradı. Yöneticilerden haberin doğru olduğunu öğrenen Koller aracılığıyla yönetime büyük tepki gösterdi. Yaşanan gelişmeler üzerine bir açıklama yapan Bochum yönetimi, "Çok üzgünüz, özellikle de Koller adına. Bu tamamen teknik bir hatadan kaynaklanmıştır. Editörlerin işgüzarlığı yüzünden böyle bir şey kulübün resmi internet sitesinde yer almıştır" denildi. Koller'in görevine son verildiği haberi tam saat boyunca sitede kaldıktan sonra Bochum yönetimi resmi bir açıklama yaparak teknik direktörleriyle yollarını ayırdıklarını duyurmuştu. Koller, 2005 yılı Temmuz ayından beri Bochum'u çalıştırıyordu. Ancakj sezona çok kötü başlayan Bochum, dün Koller'le yollarını ayırma kararı almıştı.
578309
Bakan Bağış, Paris'te bayram şekeri dağıttı
Bakan Bağış, Nation Meydanı'ndaki DİTİB'e bağlı camide kılınan bayram namazı çıkışı beraberinde Türkiye'den götürdüğü bayram şekerini dağıttı. Türk cemaatinin sorunlarını ilk ağızdan dinleme fırsatı buldu. İbadet yapacak mekan sıkıntısı çektiklerini belirten vatandaşlara Bağış, konuyla yakından ilgilenip, Fransız yetkililerle görüşeceğini söyledi.
578697
İsrail ordusu İsrailli Arabı öldürdü
askerleri, Batı Şeria'da bir askeri kontrol noktasında, aracıyla durmayan bir İsrailli Arabı vurarak öldürdü. Ordu radyosunun verdiği habere göre, olay Kudüs'ün güneyindeki Beitar İllit yerleşimi yakınındaki kontrol noktasında meydana geldi. Radyonun haberine göre, kontrol noktasından geçen sürücü uyarılara rağmen durmayıp aracını sürdü ve bir askere de çarparak hafif şekilde yaralanmasına neden oldu. Bunun üzerine askerlerin araca ateş açtığı ve aracın içindeki adamı vurarak öldürdüğü bildirildi. ordusu Merkez Komutanlığı'nın olayla ilgili soruşturma açtığı belirtildi.
578894
BBG'de katil var!
BBG'de katil var! Özlem ESMERGÜL Giriş Saati 22.09.2009 11:08 Güncelleme 22.09.2009 11:24 Biri Bizi Gözetliyor' programı, korku filmine konu oldu: 'Ev' isimli psikolojik-gerilim; stüdyoya giren bir katilin, canlı yayında saçtığı dehşeti anlatıyor! BBG evine, eli silahlı bir psikopat gizlice girse, ne olur? İşte bu soruya Caner Özyurtlu ile Alper Özyurtlu kardeşler, 'Ev' isimli filmlerinde yanıt arıyor! Film; yedi yarışmacının boy gösterdiği bir gözetleme evinde geçiyor. Halkın sürekli birinci seçtiği yarışmacıya sinirlenen bir psikopatın gizlice içeriye sızarak; yarışmacıyı evden birini öldürmek için zorlaması anlatılıyor. Kusturıca'nın makyajcısı Aylarca psikolojik danışman eşliğinde süren provalardan sonra başlayan filmde; Levent Ünsal, Ahmet Saraçoğlu, Özgür Özberk, Deniz Celiloğlu, Kerem Atabeyoğlu ve Melda Gür rol aldı. 24 Aralık'ta vizyona girecek filmin makyajlarını ise Emir Kusturica filmlerinin makyözü Sandra Ivantoviç yaptı.
578566
Elif, Cansu'yu ziyaret ediyor
Elif, Cansu'yu ziyaret ediyor Özge Borak ve Hande Soral'ın rol aldığı Küçük Kadınlar'da, Eterle bayıltılan Armi'yi, Utku kurtarır. Onu bu evde artık yalnız kalamayacağı ortadadır. Ancak Utku yine de onu kendisi ile gelmeye ikna edemez. da Armi'yi başka bir şekilde korumaya karar verir fakat, Ali'nin de yardımı gerekmektedir. Zeycan'ın teklifini kabul eden Yeliz pişman olmuştur ama artık çok geçtir. Cansu ise yetimhanede çok kötü günler geçirmektedir. Ancak hiç ummadığı biri ziyaretine gelir ve onu teselli eder. Eylül'ün abisi de hapishaneden kaçmak için tehlikeli bir plan yapar. KANAL TELEVİZYON
578477
Paris’te bir bayram günü
Asu Maro Parçalı bulutluParis’te bir bayram günü 22 Eylül Salı 2009 Bayram gelir, ’e Türk çıkartması olur yaygın inanışını test etme olanağım olmamıştı bugüne kadar. Kısmet bu bayramaymış. Her sonbahar ’te toplanan Hotbird ödülleri jürisi bu yıl Paris’e taşınınca, ben de ekibin Türk elemanı olarak burada aldım soluğu. Hem de tam “Türk Mevsimi” sürerken... Hem de tam Şeker Bayramı başlamışken... Üstüne bir de Moda Haftası eklenmişken ve de hava da günlük güneşlikken... Gerçek bir turist akını var Paris’te, ve ciddi de bir Türk popülasyonu. İnanın güzel Türkçemizi özlemeye bir an bile fırsatım olmuyor. Oteller bu popüler dönemi fırsat bilmiş, fiyatlarını büyük bir pişkinlikle ikiye üçe katlamış durumdalar. İstersen itiraz et, sokakta kalırsın... Gerçeğe dönüş Paris’i en son şiirsel bir Fransız eğitiminden geçmiş tıfıl bir genç kızın romantik gözleriyle görmüş olduğum düşünülürse, bir tür ‘gerçeğe dönüş’ turu olduğunu da söyleyebilirim bu seyahatin. Gerçi çok şükür Hotbird jürisi 16. yüzyıldan kalma muhteşem Esclimont Şatosu’nda toplandı da, gözlerimiz hâlâ az bir romantizm kırıntısı gördü. Gerisi çünkü, Paris’in gürültü ve pislikte değme şehirle yarışacak hali pür melali. Galeri Lafayette, şu sıralar şehirdeki en heyecan verici şey kuşkusuz. Ünlü yönetmen David Lynch gelmiş, bu devasa alışveriş merkezinin vitrinlerini düzenlemiş. Aslında bu vitrinleri platform olarak kullanarak bir sergi açmış demek daha doğru. Önünde fotoğraf çektiren arkadaşların arasından görebildiğim kadarıyla cidden çok sıra dışı bir düzenleme var ortada. Zaten söz konusu David Lynch iken aksi mümkün mü? İlk fırsatta, belki geceyarısı ya da sabahın erken saatlerinde gidilip yeniden görülmeli. Montmartre hüzünlü Oradan Montmartre’a çeviriyorum rotayı, bir kafede oturulsun, biraz güneş görülsün, azıcık havası koklansın diye... Elimde Ömer Özgüner’in romanı “Başkasını Seviyorum”, keyfim yerinde... Biz kadınlar çok kendimiz çalar kendimiz oynar olduk bu ara sanki, bir erkek gözünden olan bitene, günümüz insanına bakmak enteresan geliyor. “Biraz okurum, biraz düşünürüm Ömer’in anlattığı hayat ve aşk dilimi üzerine” diyorum. Hem de Paris’te, çok havalı olmaz mı? Ve fakat ne mümkün, belli ki pazar kurulmuş sabahtan sokakta, yerler çürümüş salatalık dolu, ortalıkta kesif bir koku ve caddeden akan pis sular... Güya temizlik, daha ziyade gürültü yapan belediye araçları... İnsan Boğaz’ın pazar keşmekeşini bile tercih edecek oluyor... Kadınsan görünmezsin Kulağımda Charles Aznavour’un “La Boheme”iyle uzaklaşıyorum olay mahallinden. “Montmartre” diyor, “Yeni görünümüyle çok hüzünlü, leylaklar da ölmüş...” Pazar gününü, en bir cümbüşlü yörede, Marais’de sürdürüyorum. Daha çay saatinde sokakta adım atacak yer bulunamayan barlar bu bölgenin alameti farikası. Ve kafeler ve pastaneler... Bir kadın olarak insanın kendisini biraz eksikli hissetmesi kaçınılmaz. Yine de arkadaşımın “Kadınlara biraz kötü davranırlar ama yemekleri çok lezzetlidir” dediği Curieux (Meraklı) adlı makarnacıya girmeye cesaret ediyorum. Gerçekten meraklı bakışlarla... Doğru nitekim, bir müşteri olarak “Görünmez mi oldum acaba?” dediğiniz anlar olsa bile yediğiniz yemekler buna değiyor. Enteresan dekor, 80’lerden gelen müzikler de cabası... Memleket nostaljisi... En son bir kafede geceyi tamamlamak şart. Hava güzel ya, sokaktaki masalar tıklım tıklım. Bir yer bulup oturmak üzere sandalyeyi çekmeye çalışıyorum, ne mümkün... da nesi? Sandalyelerin hepsi birer ayaklarından birbirine bağlı. Yanındakiyle dirsek temasını kesmen arzu edilmiyor. Az yer kaplayalım, daha çok kişiyi tıkıştıralım, kaynaşalım... İstersen ayırmayı dene, garsondan haşı yiyorsun. Yok, bu kadarı fazla geliyor bana. Memleketimin kafeleri, güleryüzlü çalışanları, tombul kedileriyle hep burnumda tütüyor. Cihangir’den, ’ndan kalabalıktı, pisti, gürültülüydü diye şikâyet edenlere de tez zamanda bir Paris öneriyorum... Romantizmin, rüyaların şehri Paris’te bir hafta sonu iyi gelir... Belki ondan sonra daha iyimser gözlerle bakmaya başlayabilirler kendi şehirlerine...
578978
Paşa sezon sonra bir ilki gerçekleştirdi
Transfer döneminin en hareketli takımı olarak dikkati çeken lacivert-beyazlılar, ilk haftada “sıfır” çekerek, ligin dibine adeta demir attı. Sezona, kendisini Turkcell Süper Lig'e taşıyan teknik adam Besim Durmuş ile başlayan İstanbul ekibi, 4. hafta sonunda Durmuş'un görevine son vererek yerine deneyimli teknik direktör Yılmaz Vural'ı getirdi. Ancak, teknik heyetteki bu kan değişikliği de henüz sonuca yansımadı ve Kasımpaşa, Vural yönetimindeki maçından da puansız ayrıldı. Son olarak dün geceki maçta lig lideri Galatasaray'a, 1-0 öne geçtiği maçta son anlarda yediği gollerle 3-1 mağlup olan lacivert-beyazlılar, ligin puansız tek takımı olarak puan cetvelinin son sırasında yer alıyor. SEZON SONRA PUANSIZ TAKIM Turkcell Süper Lig'de sezon sonra bir takım, ilk haftada puan alamadı. Daha önce, 2002-2003 sezonunda Kocaelispor, ilk maçını puansız kapatmıştı. Turkcell Süper Lig'de son sezonda ilk haftalar itibariyle ligin son sırasında yer alan takımların performans tablosu şöyle: SezonTakım2009-2010 Kasımpaşa 15 2008-2009 Kocaelispor 13 2007-2008 Ankaraspor 11 2006-2007 Denizlispor 2005-2006 Malatyaspor 14 2004-2005 Sakaryaspor 11 2003-2004 Bursaspor 2002-2003 Kocaelispor 14
578728
Rijkaard'ı ipten aldı!
Rijkaard'ı ipten aldı! MELİKE KAN SABAH İNTERNET Giriş Saati 22.09.2009 09:06 Güncelleme 22.09.2009 09:48 Turkcell Süper Lig'in 6. hafta kapanış karşılaşmasında Galatasaray, deplasmanda 1-0 yenik duruma düştüğü Kasımpaşa'yı 3-1 yendi. ÖMER ÜRÜNDÜL: Rijkaard'ın doğruları (SABAH) Çok kötü bir ilk yarı oynayan Galatasaray, ikinci yarıda Frank Rijkaard'ın doğru oyuncu değişiklikleri ve işin ciddiyetine varıp hırslanmaları sonucu zor da olsa puanı aldı. Galatasaraylı futbolcuların maç başladıktan hemen sonraki saha içi görüntüleri, rakibi küçümsedikleri yönündeydi. Kasımpaşa hırslı ve atak bir futbol sergilerken, ileride kaybettiği toplardan sonra geniş alanda az adamla yakalanıyordu. Motivasyonsuz Galatasaray hem bu avantajlı ofansif ortamı değerlendiremedi, hem de takım savunmasında ciddi arızalar gösterdi. Bu sezonun alışılmış görüntüsüyle kişiyle savunma yapılıyor, ilerideki oyuncu katkı vermiyordu. Sabri ve Caner'e hiç yardım gelmiyordu. Caner'in defansif yönü Hakan Balta gibi iyi olmadığından tehlike çanları çalıyordu. Ve skor dezavantajına düşüldü. Bundan sonra Galatasaray toparlandı, hareketlendi. Ancak Kasımpaşa golü attıktan sonra riski bırakıp geride kalabalıklaşınca Galatasaray'ın hücum girişimlerinde alan daraldı. İkinci devre Rijkaard çok doğru iki hamle yaptı. Hem Keita ve Nonda oyuna iyi başladılar, hem de takım olarak hırs ve tempo üst düzeye çıktı. Pozisyon zenginliği yaşanan bir ikinci yarı geçti. Ama son dakikalarda da olsa galibiyet geldi Nonda da hattrick yaparak maça damgasını vurdu. Bu maç bir kere daha gösterdi ki futbolda rakip küçümsemek her zaman başa dert açabilir. EBRU KILIÇOĞLU: Kulübeden gelen kara büyü (SABAH) Kasımpaşa önünde ilk yarıyı geride kapatan G.Saray, Keita ve Nonda'nın oyuna girmesiyle coştu. Nonda golle Paşa'yı bitirirken, Aslan ligde 6'da yaptı; liderliğini sürdürdü. Galatasaray tarifeyi hep 3'ten açtığı için, Kasımpaşa'nın hocasının "Galatasaray'ı yeneceğiz" beyanatını kimse ciddiye almıyor önce. Ama ilk düdük çalıp takımlar koşturmaya başlayınca pek de boş olmadığı anlaşılıyor bu iddianın. Nitekim bir kere Kasımpaşa Judo Takımı var Galatasaray'ın karşısında. Üstüne yorgun bir Galatasaray ekleniyor: Arda durgun, Sabri bitkin, Hakan Balta'nın yerine oynayan Caner'se bu maçta 'hiç ama hiç olmamış'lar hanesine yazılıyor. Yük göbeğe binince anlıyoruz ki ne Topal ne de Sarp'ın öyle bir yük kaldırma kabiliyeti yok. Buna rağmen çok mu uzak Galatasaray golden? Değil. Hatta 8'de Baros'un asistini Elano bomboş kalan kaleye yollarken Ali Güneş'in eli sahne almasa golü bulacak. Hakem hatta yan hakem Altı Nokta Körler Derneği'ne değil de 'iyi hakemler cemiyeti'ne üye olsa kırmızı kart üstü penaltıyla farka erken koşacak. Ama öyle olmuyor. Devamında bir de Kewell'ın yakaladığı nete Koray elle müdahale edip hakem yine 'yürüyelim arkadaşlar!' kararında bulununca gazı kaçık Galatasaray'ın cevabı 26'da Moritz'in attığı golü yemek oluyor. Galatasaray'ın bundan sonraki her zorlaması Kasımpaşa'nın sert oyununa takılıyor. Oyunun temposu ikinci yarıda Nonda ve Keita 'taze kan' olarak girince değişiyor. Kapanan Kasımpaşa'nın sahasına yığılan oyunda peş peşe gelen pozisyonlar 62'de Keita'nın asistiyle kaleciyi de çalımlayan Nonda tarafından ağlara yollanıyor. Gittikçe gerilen oyunda Galatasaray atmak, Kasımpaşa kaçmak isterken futbol karateye dönüşüyor. Galatasaray'ın zorlayıp da çözemediği kör düğümü 89'da Arda'nın asistiyle Nonda 'ilmek' haline getiriyor. Gerisi 90'da bu kez Keita'nın yardımıyla yine Nonda'nın ayağından geliyor. Oyun kalitesi olarak pek bir şey söylenemez ama uzun zamandır ilk defa hırsı bu kadar yüksek bir maç izletiyor iki takım da seyirciye. Kasımpaşa'nın 'elini kolunu sallaya sallaya' almaya niyetlendiği puanı Galatasaray yine 3'le çarpıp 'altıda altı için lazım' diyerek evine götürüyor. LEVENT TÜZEMEN: Rijkaard'ı ipten aldı (SABAH) Rijkaard'ın "Rotasyon" yapmasına saygı duyuyorum. Rijkaard, rotasyonu yaparken yorgun oyuncularının yıpranmasını engelliyor. Bir oyuncuyu tükeninceye kadar kullanmıyor. Hatta, Panathiakos maçı öncesi Rijkaard şöyle demişti: "Yedek kulübem zengin. Rotasyonu yapabilmemiz için akıllı oyuncularımızın olması lazım." Hollandalı hoca bugüne kadar rotasyonu uygularken doğru ve oyun aklı zengin oyuncuları seçti. Kasımpaşa maçına çıkan kadronun yapısı Rijkaard'ın söylemleriyle eylemlerinin tutmadığını bize gösterdi. Nasıl mı? 1- Elano-Arda-Kewell üçlüsü birlikte oynadığında Galatasaray kanatlardan hızlı hücum yapamadı. Çünkü Kewell ile Elano patlama sürati yüksek oyuncular değil. Baros yorgundu. Rotasyonu Nonda haketmişti. 2- Elano ile Arda birlikte oynayınca Galatasaray'ın oyun zekası yükseliyor ama oyun temposu düşüyor. Çünkü ikisi de oyun liderliğine soyunuyor ve birbirini bozuyor. 3- Panathinakos maçında kulübede sol ayaklı Caner, Alpaslan otururken, Emre Güngör'ün yerine Hakan Balta geçmiş, solbekte de Uğur görev yapmıştı. Caner tercihi yanlıştı. Caner hücuma çıkamadığı gibi çok pas hatası yaptı. Kademe anlayışı yüksek Hakan Balta, Galatasaray savunmasının olmazsa olmaz oyuncusudur. Kulübede oturmaz. Sadece sakatsa oynamaz. İSMET TONGO: Kör hakemle: 3-1 (FOTOMAÇ) MHK şimdi ne diyecek bilmiyorum ama hemen bugün yapacağı tek bir şey var. da şu: Dünkü maçı yöneten İlker Meral denen hakemin kesinlikle profesörlerden kurulu beş kişilik bir heyete göz muayenesi yaptırmak. Çıkacak rapor inanın bana "İlker Meral kördür" olacaktır. "Hayır, olmaz böyle şey!" derseniz. zaman da ben sizlere şunu sorarım. Hakem İlker Meral, Ali Güneş'in kale çizgisi üstünde bir kaleci gibi uçarak elle kestiği topa neden penaltı vermedi? Evet, hakem İlker Meral, Galatasaray'ın resmen bir penaltısını vermedi. Sadece mu? 90 dakika boyunca verdiği ters kararlar ise futbolcuları adeta sinir küpü haline getirdi, Umarım MHK Başkanı Sayın Sarvan bir açıklama yapar. Maçtan iki gün önce bu maçla ilgili güzel bir haber okumuştum. Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Süha Sidal, "Galatasaray'dan bir eksiğimiz yok. İkimiz de beşte beş yaptık. Galatasaray beş galibiyet, biz ise beş mağlubiyet aldık" demişti. BÜLENT TULUN: Meral sınıfta kaldı (FOTOMAÇ) Saat 19.00 civarı Kasımpaşa'ya geldiğimizde Galatasaraylı taraftarların çok haklı isyanları ile karşılaştık. En ucuz yer Galatasaray taraftarları için 120 TL (80 dolar) imiş. Kasımpaşa kulübü sezon başında kombineleri ise numaralıda 100 TL'den satmış. Bunu protesto eden taraftarlar maça girmedi. Adnan Polat ve yönetim kurulu, haklı olarak şeref tribününü terk ederek, maçı az sayıda olan Galatasaray taraftarının yanında izledi. Maça Kasımpaşa beklenmedik şekilde açık oynayarak başladı. Orta sahada öne basan ve usta oyuncuları ile ayağa oynayıp beklentilerin aksine bir oyun ortaya koydu. İlk yarıda Galatasaray'da skora etki edebilecek oyuncular, başta Elano olmak üzere, yürümekle yetindiler. Sol kanatta oynayan Caner Erkin ise Hakan Balta'yı mumla arattı. Yaptığı sayısız pas hatası ile saç baş yoldurttu. ŞÜKRÜ KANBER: Acı çekmek (FOTOMAÇ) Yılmaz Vural emir verdi: "Urun uşaklar, koman. Sarı-kırmızılı birilerinin ayağında topu gördünüz mü kol, bacak, dirsek, kafa neyiniz varsa kullanın ve onlara top oynatmayın." Hakkını teslim edelim, bu bir taktik anlayışsa, Kasımpaşa ligin en taktiksel takımı! Onlara hak vermemek de mümkün değil, karşılarında ezeli rakibine bile üç çeken bir takım var. Yapacakları, hakemin sınırlarını zorlayarak fizik mücadele ile karşı koyabilmek. Hatta kadar abarttılar ki el-kol mevzunu, Ali Güneş kaleciliğe özenip plonjon yaptı ama sanırım hakem de sıralar tatile çıktığından göremedi. G.Saray, "Misafir, umduğunu değil bulduğunu yer" misali dayak atması karşısında özellikle ilk yarı gereken fiziksel karşılığı vermedi. Sonuç, bu sezonun ilk geriye düşülen maçı. HAKAN DİLEK: Paşalılar&liseliler (FOTOMAÇ) Gece yağmur dindi ama önyargı ve husumet dinmemiş halde. Yağmurlarda, çamurlarda ve de bu yollarda beraber yürüyenler yok stadyumda. -Bilet fiyatlarını zıplattırmış Kasımpaşalılar- Neyse mevzuu derin. Rakip beş maçtır gün yüzü görmemiş, teknik direktör değiştirmiş, kadro yenilemiş ve ligin dibinde Galatasaray yürüye duracak belli ki ama daha maçın başında arızalı orta sahanın içinde Sabri ve Caner aksıyor, Elano ve Arda etkisiz, Avustralyalı dökülüyor. Alt mahallenin Kasımpaşalıları yukarı mahallenin liselilerine kafa tutuyor iyiden iyiye. Sahada iki tür gerilim var; Kasımpaşa'nın ligin son yıllarına 'ikinci kötü giren' takımı imajından 'kurtulma isteği-paniği' Galatasaray'ın da bu panikten bir yara almadan çıkmak için sakin kalma isteği... Bu gerilim daha ilk geçilirken Kewell'ın içeri 'dürttüğü' topu Kasımpaşalı savunma oyuncusunun eliyle çelmesinde ve hakemin 'o komik devam' kararında uç verdi. ZAFER ERTEM: Meral'e gözlük! (FOTOMAÇ) Rijkaard'ın dün geceki sürprizi Keita ile Hakan Balta'yı kulübeye çekip Caner'le oyuna başlamasıydı. Maç öncesinde G.Saray'ın üzerinde inanılmaz bir baskı vardı. G.Saray düşeş atacak mı? Yani 6'da yapacak mıydı? Önceki maçını da yitiren Kasımpaşa ise yeni hocaları Yılmaz Vural yönetiminde bir mucizeye imza atmak için sahaya çıkmıştı. İlk 45'te G.Saray'ın yıldızlarını tanımak zordu. Kewell, Elano, Arda, Sabri ve ilk 11'de forma şansı yakalayan Caner çok kötüydü. Hele Caner inanılmaz top kayıpları yaşadı, pozisyon alamadı ondaki bu aksaklık defans kurgusunu da bozdu. Sabri'nin gereksiz geri pasında Franco'nun topu elle alması onun tecrübesine yakışmadı. G.Saray'ın bu dağınıklığını fırsat bilen Kasımpaşa ilk yarı boyunca akıllı paslarla yüklendi. Kasımpaşa'yı öne geçiren Moritz'in golü akıllıcaydı. Ama onun öncesinde Elano'nun vuruşunda kaleciyi geçen topa Ali Güneş'in uçarak elle çıkarmasına korner kararı veren İlker Meral'i gönülden kutluyorum. Pozizyona bu kadar yakın olmasına rağmen doğru karar verememesi şaka gibiydi. Ali Güneş'e kırmızı göstermeli, G.Saray da penaltı kullanmalıydı. Meral'e bundan sonra maçlara gözlükle çıkmasını öneriyorum.
578361
'Faiz dipte, konut alma zamanı'
LİNKLER Folkart Yapı'nın Genel Müdürü Mesut Sancak, konut sektörünün ocak ayına kadar krizin etkisinden kurtulacağını belirterek, konut almak isteyenleri uyardı. "Faizler daha fazla düşmez, konut almanın tam zamanı." diyen Sancak, konut almak isteyenler için son derece uygun bir ortamın oluştuğunu ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
578405
Uyuşturucu kullanma yaşı 10'a düştü, okullarda satıcıların yöntemi anlatılacak
Eğitime tabi tutulan özel polis ekipleri, uyuşturucu konusunda ilköğretim okullarının tamamında konferanslar verecek. Uyuşturucudan nasıl uzak durulacağını, uyuşturucu tacirinin tipini ve zehirlemek istediği kişilere nasıl yaklaştığını anlatacak. Uyuşturucu tacirleri, her eğitim yılının başlangıcında akıl almaz yöntemlerle öğrencileri zehirlemeye çalışıyor. Gençlere ilgi alanlarına göre yaklaşarak arkadaşlık kuran şebeke üyeleri, önce 'sigara daha zararlı' diyerek, uyuşturucuyu masum gösteriyor. Öğrenciler uyuşturucuya alıştıktan sonra ise satışa başlıyorlar. Polis, adli çalışmaların yanı sıra gençleri uyuşturucudan korumak için eğitim atağına geçti. Toplum Destekli Polislik kapsamında yeni eğitim-öğretim döneminde ilköğretim okullarının tamamı gezilecek. Suç ve suçu önlemede gençlerden polise yardımcı olması istenecek. Özellikle uyuşturucuya geçit vermemek için çocuklara bu alanda bilgilendirici seminerler verilecek. Uyuşturucunun ne olduğu, zararları, uyuşturucudan nasıl uzak durulacağı, uyuşturucu tacirinin tipi, zehirlemek istediği kişilere nasıl yaklaştığı yönünde öğrencilerin anlayabileceği seviyede bilgilendirmelerde bulunulacak. Ayrıca bu konuda okul çevrelerinde şüpheli görülen kişilerin önce okul yetkililerine, ardından velilere ve sonunda ihbar hattı kullanılarak polise bildirilmesi istenecek. ALPER SANCAR ANKARA
578595
Üniversiteden Ordu Komutanlığına rapor
Büşra Erdal'ın haberi Rapor, Ergenekon'un yöneticilerinden olduğu iddiasıyla yargılanan Kemal Alemdaroğlu'nun İstanbul Üniversitesi rektörlüğü görevinden alınmasından sonra yerine atanan Mesut Parlak dönemini mercek altına alıyor.1. Ordu Komutanlığı'nda görevli Tümgeneral Uğur Uzal imzalı ve 25 Haziran 2005 tarihli raporda, Parlak'ın da içinde bulunduğu çok sayıda akademisyen 'Kürt kökenli, PKK sempatizanı, bölücü, ayrılıkçı, eski sol militanı' şeklinde fişleniyor. Üniversite yönetiminin akademisyen, memur ve yönetici atamaları, açtığı soruşturmalar, girdiği ihaleler ile mezuniyet törenlerinin en ince ayrıntısına kadar not edildiği görülüyor. Bilgilerin, askerî istihbarat birimleri, eski Adlî Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt, S.C., S.A., M.K.B., K.A., N.S. ve pek çok öğretim üyesi ile karşılıklı görüşme sonucu elde edildiği bildiriliyor. İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü'nün 18 yıl müdürlüğünü yapan Prof. Dr. Sevil Atasoy ise Ergenekon davası müdahillerinden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın da aralarında bulunduğu adli tıp uzmanlarına yönelik fişleme raporunu 1. Ordu Komutanlığı'na gönderdiği ifade ediliyor. Kara Kuvvetleri'ne iletilen bu bilgiler, ana rapora '11 Temmuz 2005 tarihli ek rapor' olarak ilave edilmiş. Ergenekon dosyasına giren ek klasörlerde ortaya çıkan rapor Ergenekon davası sanığı Kemal Alemdaroğlu'nun görevinden alınıp yerine Prof. Dr. Mesut Parlak'ın atanmasından sonra İstanbul Üniversitesi'nin baştan sona fişlendiğini gözler önüne seriyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine Ağustos 2008'de gönderilen 'Askeri İstihbarat Birimlerine: İstanbul Üniversitesi'nde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırmayı hedefleyen ve Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü yıkmaya yönelik PKK yanlısı ve Kürtçü ayrılıkçı faaliyetler hakkındaki ön rapor' başlıklı belge 47 sayfadan oluşuyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca gönderilen 'Çok gizlidir' ibareli raporda, Kemal Alemdaroğlu'nun görevden alınması ile birlikte ortaya çıkan süreçte İÜ'de Kürtçü yapılanmaya gidildiği iddia ediliyor. Aralarında Ergenekon davasının müdahili olan Şebnem Korur Fincancı'nın bulunduğu onlarca akademisyen fişleniyor. Raporda, Mesut Parlak başta olmak üzeri birçok akademisyenle ilgili 'Kürt kökenli, Malatyalı, PKK sempatizanı, eski illegal sol örgüt militanı' gibi ifadeler yer alıyor. PARLAK, MAFYANIN TEMEL DİREĞİ Raporda, Mesut Parlak'ın mafyanın üniversitedeki temel direği olduğu, ünlü araştırmacı yazar A.A.'ya göre Adli Tıp Enstitüsü'nce en önemli işkence raporunun Abdullah Öcalan'a verileceği iddia ediliyor. Parlak'ın türban sebebiyle mezuniyetlerin düğün salonlarında yapılmasına izin verdiği, ileride türban ve kara çarşafın İÜ'de serbest olacağının Parlak tarafından alınan duyum olduğu kaydediliyor. Parlak'ın Kürtçü bağlantıları, ailesinin soyağacı ele alınarak incelenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Mesut Parlak'ın yönetime getirdiği kişiler de sayılarak, "Kürt kökenli ve PKK sempatizanı Tahsin Yeşildere veterinerlik fakültesinde etkin bir pozisyona getirildi." deniliyor. Raporda üniversitede ihalelere ilişkin bütün eski kriterlerin kaldırıldığı, en düşük fiyat uygulamasına geçildiği aktarılıyor. Sosyal tesislerde 2004 Eylül'den beri ihale yapılmadığı, geçen dönemde kriterlere uyum sorunu olanların geri döndüğü bildiriliyor. Kampüste türbanlıların görülmeye başladığı aktarılıyor. Prof. Dr. Sevil Atasoy, 1987'den beri sürdüğü İÜ Adli Tıp Enstitüsü müdürlüğü görevini 26 Mayıs 2005'te bıraktı. Atasoy'un, sadece akademisyenleri fişlemekle kalmadığı, ayrıca 1. Ordu Komutanlığı'na da rapor sunduğu ortaya çıktı. Buna göre, 1. Ordu'ya sunduğu ve 11 Temmuz 2005'te Kara Kuvvetlerine gönderilen raporda, "İşkencenin Önlenmesinde Bağımsız Bilirkişilik" isimli projede imzası olan akademisyenlerden Şebnem Korur Fincancı ve Sermet Koç'un uzun zamandır Türkiye aleyhtarı radikal sol ve bölücü faaliyetlerde bulundukları ve daha pek çok iddia ileri sürülüyor. (Zaman)
578860
Ünlü hakeme orta parmak cezası
Ünlü hakeme orta parmak cezasıUEFA'nın ve İsviçre'nin gözde hakemi taraftarlarının kötü tezahüratlarına orta parmağını göstererek karşılık verince olan oldu İsviçre Futbol Federasyonu, UEFA'nın ve İsviçre'nin gözde hakemlerinden Massimo Busacca'ya üç hafta maç yönetmeme cezası verdi. Federasyon cezaya gerekçe olarak, cumartesi günü oynanan İsviçre Kupası'nda Young Boys'un FC Baden'i 3-1 mağlup ettiği kupa maçında, orta hakem olarak görev yapan Busacca'nın evsahibi takım taraftarlarının kötü tezahüratlarına orta parmağını göstererek karşılık vermesini gösterdi.
578963
DTP’li Başkan şehit Mehmetçik için dua etti, komandoları öptü
’li Başkan şehit için dua etti, komandoları öptüMALAZGİRT (Muş), (DHA) MUŞ’un Malazgirt İlçesi Belediye Başkanı ’li Mehmet Nuri Balcı, Ramazan Bayramında şehit Yusuf Ulaş’ın ailesine taziye ziyaretinde bulunarak dua etti. Başkan Balcı, Jandarma komando erleri de öperek bayramlarını kutladı, “Bayramlarda herkesle kucaklaşmak gerekiyor. Ben, asker- sivil her kesimin başkanıyım. İnşallah güzel günler yakındır” dedi. Malazgirt’te nedeniyle ilk kutlama Öğretmenevinde düzenlendi. Kaymakam Mehmet Boztepe, Belediye Başkanı Mehmet Nuri Balcı, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Güven Öngören, kamu görevlileri ve vatandaşlarla bayramlaştılar. Bayramlaşma, İlçe Jandarma Komutanlığı, Belediyede devam etti. Kutlamaların tümüne protokol ile birlikte katılan Belediye Başkanı Balcı’nın, komando askerleri yanaklarından öperek bayramlarını kutlaması dikkat çekti. Belediye Başkanı Mehmet Nuri Balcı, protokol ile birlikte Eylül günü Eruh İlçesinde çıkan çatışmada şehit düşen 21 yaşındaki Jandarma Komando Er Yusuf Ulaş’ın ailesine taziye ziyaretine gitti. Aynalıhoca Köyündeki taziye çadırında için gönderilen çelenklerin de önünde oturan Kaymakam Mehmet Boztepe, Belediye Başkanı Mehmet Nuri Balcı, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Güven Öngören, İlçe Emniyet Amiri Kemal Mustafa Serbes, şehit için fatiha okudular. Protokolda bulunan şehit babası Mehmet Nasır Ulaş’a tekrar başsağlığı ve sabır dileğinde bulundular. Kürt açılımının tartışıldığı bir dönemde DTP’li Belediye Başkanı Mehmet Nuri Balcı’nın komando askerleri öpmesi ve şehit askerin taziye çadırında dua etmesi, dikkat topladı. Başkan Balcı, “Bayramlarda ayırım yapmadan herkesle bayramlaşmak, kucaklaşmak gerekiyor. Ben asker- sivil her kesimin başkanıyım. İnsancıl yaklaşımımız inşallah ülkeye barış, sevgi ve kardeşlik getirir ve herkes huzur içinde yaşar. İnşallah güzel günler yakındır" diye konuştu. AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
579036
Gül Suudi Arabistan'a Gitti
Gül Suudi Arabistan'a Gitti Cumhurbaşkanı Gül, Suudi Arabistan'da dünya liderlerinin de bulunacağı Kral Abdullah Bilim-Teknoloji Üniversitesi'nin açılış törenlerine katılacak. Görev süresinin ilk iki yılında 47 yurtdışı seyahat gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üçüncü yılında ilk ziyaretini Suudi Arabistan'a yapıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kral Abdullah'ın davetlisi olarak Suudi Arabistan'a gitti. İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Suudi Arabistan'a giden Cumhurbaşkanı Gül'e, ziyareti sırasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile birlikte TÜBİTAK yetkilileri ve bilim adamlarından oluşan bir heyet de eşlik ediyor. Gül, Suudi Arabistan'da dünya liderlerinin de bulunacağı Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin açılış törenlerine katılacak. Törenler, Suudi Arabistan'ın milli günü olan 23 Eylül'de yapılacak. Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın davetlileri arasında, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Katar Emiri Âl Sâni ile Bahreyn Kralı El Halife de bulunuyor. Gül, 24 Eylül'de Türkiye'ye dönecek.
579159
150 yıllık 'öndül' geleneğine tepki
Canik ilçe merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Yayla Köyü'nde 150 yıldır düzenlendiği belirtilen, manda ve sığır gibi büyükbaş hayvanların güçlerinin denenmesi için yapılan ve gün sürecek ''öndül'' yarışması başladı. Geçen yıl ilk kez, hayvanseverlerin şikayeti ile Samsun Valiliği İl Hayvanları Koruma Kurulunun gözetiminde yapılan yarışmanın ardından bu yıl da yarışma, kurul üyelerinin gözetiminde başladı. Yarışma alanına gelen Samsun Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Hümeyra Ulubay, hayvanlara eziyet edildiğini, şiddet uygulandığını öne sürerek yarışmaların durdurulması gerektiğini söyledi. Vatandaşlar ise bunun bir gelenek olduğunu, hayvanlara şiddet uygulamadıklarını, yıl boyunca hayvanları bu yarışma için özel olarak yetiştirdiklerini ve hayvanlara özel bakım yaptıklarını anlattı. Yaşanan tartışmaların ardından çok sayıda sığır ve mandanın katıldığı yarışmalara başlandı. Olayı protesto ettiğini belirten Ulubay ise hayvanlara şiddet uygulandığını öne sürerek, ''Yarışmaların iptal edilmesi için gereken girişimlerde bulunacağım'' dedi. -ÖNDÜL YARIŞMASI- Öndül Yarışması genellikle yılda bir kez düzenleniyor. Etkinlikte yörede nam salmış sığır ve öküzlerinin kuvvetleri denenirken, düz bir arazide düzenlenen yarışmada her hayvan sahibinin 15 dakikalık süre içinde aldığı yol ölçülüyor. Yere sürten kazıkların çakılı olduğu kağnıların çekilmesi esasına dayanan ve iki kategoride yapılan yarışmada birinci olan manda sahibine dana, tay veya sığır verilirken, öküz sahibine ise koyun hediye ediliyor.
578483
Nonda girdi Cimbom şaha kakltı
KASIMPAŞA1-3 GALATASARAYSTAT: Recep Tayyip Erdoğan HAKEMLER: İlker Meral, G.Memişoğlu, Orkun AktaşKASIMPAŞA: Tolga, Ali Güneş, Koray, Barış, Sancak Emre Toraman, Yasir, Keller, Murat Erdoğan, Moritz, Azar KaradaşGALATASARAY: Leo Franco, Sabri, Emre Aşık, Servet, Caner, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Arda, Elano, Kewell, Baros MAÇTA İLK YARI BAŞLADI DK 1: KarşılaşmayaKasımpaşa'lı oyuncular başladı. DK 2: Moritz cezasahası önünde topla buluştu. Vuruşunuda Franco kurtardı. Seken topu defans uzaklaştırdı. DK 4: Yine Kasımpaşa atağı. Moritz araya kaçtı. Servet'ten yerinde müdahale geldi. DK 5: G.Saray atağı. Barso cezasahası önünde pozisyon aradı. Pasını Sabri'ye verdi. Sabri sağdan ortaladı. Aut. DK 6: Kewell yerde kaldı. Cezasahası sağ çaprazının hemen önü.. Elano ve Kewell serbest vuruş için topun başında. DK 7: Vuruşu Elano yaptı. Top az farkla yandan auta gitti. DK 8: Baros sağdan cezahasına girdi. Son çizgiden Elano'ya çıkardı. Kaleci kalesinde değil. Elano'nun şutunda Ali Güneş çizgi üzerinde kafa ile uçtu. Topa elle mi yoksa kafa ile müdahale etti ancak hakem korneri işaret etti. Uzun süre G.Saraylı oyuncular itiraz etti. DK 11: Arda Turan soldan tehlikeli geldi. Son çizgiden içeri çevirdi. Defans son anda ayak koydu. DK 13: Sabri'nin riskli geri pasını Franco elle aldı. Çift vuruş Kasımpaşa'nın. Atış kullanıldı. Servet'ten kornere çıktı. DK 14: Murat Erdoğan serbest vuruş kullandı. Caner kafa ile karşıladı. DK 16: G.Saray atağı. Arda Turan cezasahası içine giren Baros'a verdi. Tam zamanında kaleci Tolga yattı ve topu aldı. DK 18: Azer Karadaş cezasahasında topla buluştu. Vuruşunda Franco kurtardı. G.Saray kalesi büyük tehlike yaşadı. DK 20: Arda uzun oynadı. Kewell ve Murat Erdoğan hareketlendi. Top Murat Erdoğan'ın eline çarptı. Hakem devam dedi. DK 23: Maçta henüz gol yok. DK 26: Moritz... Kasımpaşa atağı soldan başladı. Sancak cezasahasına girdi. Geriden gelen Moritz'e çıkardı. Tek vuruşla Franco'yu mağlup etti.. 1-0 DK 28: Kasımpaşa taç atışı kullandı. Caner'den yine taş. Keller ve Ali Güneş paslaştı. Araya G.Saray kademesigirdi. DK 31: G.Saray serbest vuruş kullandı. Tolga tek yumrukla uzaklaştırdı. DK 33: Caner'den pas hatası. Kasımpaşa hızlı çıktı. Murat Erdoğan cezasahası içine girdi. Mustafa Sarp vuruş şansı vermedi. DK 34: Sabri yaklaşık 30 metreden şansını denedi. Ancak şutu üstten farklı şekilde dışarı gitti. DK 36: Kasımpaşa yükleniyor. Araya bir pas. Sancak ve Moritz anlaşmazlığı. Top taca çıktı. DK 37: G.Saray Baros'la golü buldu. Hakem ofsayt kararı verdi. DK 40: Maçta 1-0 Kasımpaşa üstünlüğü sürüyor. DK 43: Moritz'in pasıyla ceza sahasına girmek isteyen Azar'a Emre geçiş şansı tanımadı, top kaleci Franco'da kaldı.. DK 44: Murat Erdoğan şık çalımlarla rakiplerinden kurtuldu. Son çalımında Mehmet Topal kaptı. +2 dakika uzatma işaret edildi. DK 45+1: Baros'un pası Arda'ya. Arda müsait pozisyonda topu auta attı. G.Saray beraberliği kaçırdı. İlker Meral ilk yarıda son düdüğü çaldı. MAÇTA İKİNCİ YARI Elano ve Baros çıktı, Keita ve Nonda oyunda.. DK 46: İkinci yarıya Galatasaray başladı. DK 48: Hakemin kararına itiraz eden Mustafa Sarp sarı kart gördü. DK 50: Galatasaray gole çok yaklaştı. Kewell'ın ortasında Arda kafa ile vurdu. İki direğe çarpan top oyun alanına geri döndü. DK 53: Galatasaray yine kaçırdı. Koray'ın büyük hatasında topu önünde bulan Nonda'nın kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda vuruşu yandan auta gitti. DK 55: Sabri'ye faul yapan Murat Erdoğan sarı kartı gördü. DK 58: Ali Güneş Kewell'ı düşürdü. G.Saralılar kırmızı kart bekledi. Hakem sarı kartla yetindi. DK 60: Kazanılan serbest vuruşu Nonda kullandı. Top az farkla auta gitti. DK 62: Nonda... Kewell ile başlayan atak. Keita cezasahası önünde Nonda'yı içeri kaçırdı. Nonda kaleciyi çalımladı. Vuruşunda topu ağlara yolladı.. 1-1. DK 63: Gol sonrası Yasir itirazda bulunca sarı kartı gördü. Keita ve Sancak da topsuz alanda tartışınca ikisi de sarı kart gördü. DK 64: Ali Güneş çıktı Yekta oyunda.. DK 65: Keita şık bir çalımla topu rakibinden kurtardı. Nonda bu sefer sağdan cezasahasına girecekti. Top gerisinde kaldı. DK 66: Galatasaray atağında ceza sahası önünde Kewell'ın pasına Keita'nın yarım vole vuruşu kalecide kaldı. DK 70: Moritz yerini Boukari'ye bıraktı. DK 71: Caner geriden uzun oynadı. Arda koştu. Sancak bölgede. Keita da destek verdi. Aut.. DK 73: Sancak'ı pası Murat'a... Tekrar Sancak aldı. Mehmet Topal araya girdi. Yerde mücadele var. Faul G.Saray'ın. DK 74: Serbest vuruş kullanıld. Cezasahası içinde Kasımpaşa kademesi başarılı. DK 75: 1-1 eşitlik sürüyor.. DK 76: Boukhari cezasahası dışından vuruşunu yaptı. Üstten aut. DK 79: Galatasaray ikinci gole yine çok yaklaştı. Keita'nın kafa ile pası Kewell'a. Arda aldı. Vurdu kaleciden geldi. İkinci kez vurdu. Yine kaleci kurtardı. DK 81: Keita köşe vuruşu kullandı. Mustafa Sarp arka direkte kontrol etti. Ortasını yaptı. Kewell'ın kafası kalecide kaldı. DK 84: Yasir oyundan çıktı. Martin oyuna girdi. DK 85: Keita sağdan ortaladı. Servet kafa ile vurdu. Az farkla aut. DK 88: maçta son iki dakika. G.Saray'da ataklar hız kesmiyor. Ancak galibiyet golü henüz gelmedi. Kasımpaşa da kontra ataktan ikinci golü arıyor.. DK 89: Nonda..G.Saray ataklarının Kasımpaşa defansının başını döndürdüğü dakikalar.Arda sol çaprazdan ortasını yaptı. Nonda kalecinin önünde yükseldi. Kafasıyla vurdu. Top ağlarda... 1-2 Maçta normal süre tamamlandı. +5 dakia uzatma.. DK 90+3: Nonda. Mükemmel bir maç oluyor.Sağdan hızlı çıkan sarı-kırmızılılar, Sabri'nin içeriye pasında savunmadan seken topu önünde bulan Nonda, topu üst filelerle buluşturdu. 1-3 DK 90+4: Boukhari hızlı çıktı. Cezasahasına girdi. Vuruşunu yaptı. Franco yerde uzandı ve topu çıkarmayı başardı. DK 90+5: Yine G.Saray atağı. Kewell bu kez kendi cezasahasının solundan girerken sert vurdu. Tolga mükemmel çıkardı. Ve İlker Meral maçta son düdüğü çaldı. MAÇ SONUCU: KASIMPAŞA 1-3 GALATASARAY hepiniz haklısız cimbom yine hakemle kazandı nonda elle gol attı federasyon maçı sattı zaten sezon başından beri hep hakemle kazandık rakiplerimiz hep 3. lig takımlarıydı napalım yani biz fenerbahçe gibi dürüst değiliz rakiplerimiz twente gibi dünya devi değil bize takım bu haliyle yeter yeter artık galatasaray haberlerine yorum yapmayın Kendi yıldızlar TOPluluğu takımızın üstün permonmas sergilediği maç başına gol ortama yakaladığı takımızın maçlarına yorum yapın Lütfen Nonda daha ilk on birde oynamamış tek başına beşiktaş dan daha fazla gol atmış :D güntekin onay böyle söylüyor çok güldüm maçın 60.dakikasına kadar bizimle dalga geçip olur olmadık konusan fenerli arkadaşlara ise sözüm şu ki bu maç 5. dk da çokdan kopup gidicekti ama saolsun hakemide yenmiş olduk moralmen bozulmuş olan kasımpaşa dağılacaktı ama çanakkele geçilmez yaptılar 60 kadar taşıdılar işte olay bu bide şu en çok sevindiğim olay yönetim istifa diye bağıran kasımpaşa taraftarına kapak oldu ya haha Hakeme rağmen, FENERASYONA rağmen, çift kalecili Kasımpaşaya rağmen. Yürekle, Onurluca, hakederek kazanılmış bir üç puan. Alnımızın teri ile alınmış bir üç puan. TÜm engellemelere rağmen Dimdik ayaktayız ve hiç bir güç bizi yolumuzdan geri çeviremezzzz. Ananızın ak sütü gibi helal olsun GALATASARAYIM. Seni çekemeyenler utansın. Çıldırın çıldırın çıldırın çıldırın çıldırın çıldırın CİM BOM için çıldırınnnnnnnn
579249
Sarkozy, dünyayı en çok kirletenlere zirvede buluşma çağrısı yaptı
New York'taki BM İklim Değişikliği zirvesinde konuşan Sarkozy, Kopenhag'da yapılacak küresel ısınma zirvesine 87 gün kaldığını, zamanın daraldığını belirtti ve ''Bu müzakerenin karmaşıklığı nedeniyle Kopenhag'dan önce bir zirve daha gerekli'' ifadesini kullandı. ABD Başkanı Barack Obama tarafından açılan zirvedeki konuşmasında Sarkozy, sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınmasının yüzde 80'inden sorumlu olan ülkelerin liderlerinin bir araya gelmesini, Kopenhag'da yapılacak zirvenin başarısını sağlama almak için önerdiğini vurguladı.
578288
Sigara yasağına çabuk uyum
yasağına çabuk uyumANKARA AA güncellenme zamanı 22.9.2009kapsamında temmuz ve ağustosta 134 bin 581 kamu binası, özel işletme ve aracında yapılırken, 273 ceza kesildi. 81 ildeki denetimler sonucu yasağa uyum oranı yüzde 99.6 olarak belirlendi. ‘ndan bilgiye göre, 19 Temmuz’dan itibaren 81 ilde Dumansız Hava Sahası İrtibat Ofisleri oluşturuldu ve “ALO SABİM 184 hattı” çalışanlarına eğitimler verilerek bakanlıkta teknik destek masası kuruldu. Oluşturulan ekipleri temmuz ve ağustosta 81 ilde toplam 134 bin 581 denetim yaptı. Bu denetimlerin bin 996’sı kamu binası, 120 bin 258’i özel işletme, bin 327’si ise araçlarında gerçekleştirildi. bin 776 tutanak Denetimler sırasında toplam bin 776 tutanak düzenlendi. Bu tutanakların 271’i kamu binalarında, bin 419’u özel hukuk kişilerine ait işletmelerde, 86’sı da toplu taşıma araçlarında düzenlendi. Denetimler sonucu 32 kişiye içtiği için, 241 işletmeye de sigara içilmesine müsaade ettiği için olmak üzere toplam 273 ceza kesildi.
579341
Hakkari'de çatışma!
'de çatışma! 'nin Durankaya Beldesi Jandarma Karakoluna bugün saat 20.30 sıralarında bir grup 'lı tarafından taciz açıldı. Güvenlik güçlere ateşe karşılık verince çıktı. Çatışmanın yaşandığı bölgeye Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığından helikopterler sevk edildi. Helikopterler teröristlerin bulunduğu bölgeyi ateş altına aldı. Bölgede çatışmalar sürüyor. Hakkari Valisi Muammer Türker çatışmalarda can kaybı veya olmadığını bölgede operasyonların sürdüğünü söyledi.
578771
Yunan şarkıcıya seyirci şoku
Yunan şarkıcıya seyirci şokuYaşar ANTER- Nilüfer KANDIRIMŞ /BODRUM, DHADünyaca ünlü Yunan Angela Dimitriou da seyirci şoku yaşadı. bin kişilik alanında sadece 50 kişi toplandığını öğrenen Yunan sanatçı, sahneye 75 dakika geç çıktı. ZİHİNSEL ve bedensel engelliler yararına düzenlenen etkinlik kapsamında 'nın İlçesi'nde sahneye çıkan dünyaca ünlü Yunan Angela Dimitriou seyirci şoku yaşadı. bin kişilik alanında sadece 50 kişi toplandığını öğrenen Yunan sanatçı, sahneye 75 dakika geç çıktı. Sahneye vokalistlerini çıkaran Yunanlı sanatçıyı eden bazı müzikseverler konser alanını terk etti. Dünyaca ünlü Yunan şarkıcı Angela Dimitriou'nun zihinsel ve bedensel engelliler yararına düzenlenen etkinlik kapsamında Bodrum Kalesi'nde verdiği konser fiyaskoyla sonuçlandı. Günler öncesinden duyurusu yapılan ve bilet fiyatları 65 TL olarak belirlenen konseri izlemeye Bodrum Sualtı Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız ve Bodrum Sağlık Vakfı Müdürü Şafak Yaşar'ın yanı sıra sadece 50 kişilik grup geldi. bin kişilik konser alanının neredeyse tamamı boş kaldı. Dünyanın 65 ülkesinde çeşitli konserler veren Yunan şarkıcı Angela Dimitriou, seyircinin azlığını görünce şoke oldu. Devreye Dimitriou'nun vokalistleri girdi. Saat 20.30'da başlayacağı duyurulan konser yaparken, iki vokalist Dimitriou'nun sevilen şarkılarını seslendirip durumu kurtarmaya çalıştı. Sahneye vokistlerini çıkaran Yunanlı sanatçıyı alkışlarla protesto eden bazı müzikseverler konser alanını terk etti. Alanda sadece 'ın İstanköy (Kos) ve Rodos adalarından gelen turistler kaldı. Organizatörlerin telefonla seyirci çağırdığı iddia edildi. Yaklaşık saat sonra alandaki seyirci sayısı ancak 130'a ulaştı. Sahneye 75 dakika geç çıkan Yunan şarkıcı Dimitriou, herşeye rağmen söylediği ve Yunanca şarkılarla hayranlarını coşturmayı başardı. Dimitriou'nun söylediği `Magopay', `Seviyorum', `Benim Güzel Manolyam', `Veresiye Kalmadı' ve çeşitli oyun havalarına Türk ve Yunan müzik severler birlikte oyunlar oynayıp göbek atarak eşlik etti. Dimitriou yaklaşık bir buçuk saat kaldığı sahnede seyirciyi coşturmayı bildi. Gergin başlayan konser eğlenceli biterken, sanatçı yaşadığı seyirci şokunu, ``Doğrusunu isterseniz, 'de çok sevildiğimi, Türkleri çok sevdiğimi biliyorum. Sanatçılar zaman zaman böyle hoş olmayan sürprizlerle karşılaşabilir. Sahneye geç çıktığım için özür dilerim. Biraz daha kalabalık olursa daha iyi eğleniriz diye düşünmüştük. Ancak bir avuç hayranım da olsa bana inanılmaz bir gece yaşattınız. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bodrum'da önümüzdeki yıllarda yine konser vereceğim. aracılığıyla kültürleri ve insanları birbirine çok iyi kaynaştırabiliyoruz'' dedi. Konserden elden edilen gelirin ne kadarının engelliler vakfına verileceği öğrenilemedi.
578885
Athena Tapınağı maket oldu
Athena Tapınağı maket oldu AA Giriş Saati 22.09.2009 12:00 Güncelleme 22.09.2009 12:00 Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi sınırları içinden yer alan Assos Antik Kenti'nin en önemli yapıları arasında bulunan Athena Tapınağı'nın maketi yapıldı. Kazı Başkanı Doç. Dr. Nurettin Arslan, günümüzde maketlerin biraz moda gibi algılandığını, ancak aslında güzel bir unsur olduğunu dile getirdi. Antik kente gelen ziyaretçilerin bir sütun ya da duvar parçası gördüğünü ifade eden Arslan, insanların bunları algılamakta zorluk çektiğine işaret ederek, ''Her ne kadar bizler bunları anlatmak için bazı çizimler ya da yeniden canlandırmalar yapsak da bir modelin yerini tutmuyor'' dedi. Arslan, tapınağın maketinin yapılması fikrinin geçen yıl gündeme geldiğini belirterek, süreçle ilgili şu bilgileri verdi: ''Seramik ve resim sanatçısı Merve Doğan ve antik kentin sınırları içinde yer aldığı Behram köyü muhtarı ile birlikte konuyu projelendirdik. merve Doğan, yaklaşık yıllık bir çalışma sonucu 1/50 ölçeğinde tapınağı, kilden yeniden ayağa kaldırdı. Şu anda akropolde bunun son hazırlıklarını yapmaktayız. Bundan sonra Assos'u ziyarete gelenler, tapınağı bize soru sormadan rahat bir şekilde anlama imkanına kavuşacaklar.'' Tapınağı hiç bir zaman bütün olarak ayağa kaldırma imkanı bulunmadığını anlatan Arslan, ya da 70 yaşında bir kişinin maketi gördüğünde en azından yapının ne şekilde olduğu, kapısının ve odasının nerede bulunduğunu göreceğini bildirdi. Arslan, maketin yanına açıklayıcı bilgiler koyacaklarını da ifade ederek, ''Bu şekilde, gelen ziyaretçiler yapıyı kolay bir şekilde algılayacak. Ama tabi bu işler zahmetli ve zor. Bu konuda hala arkadaşlarımızla tartışmaktayız'' diye konuştu. ATHENA TAPINAĞI Assos'un en yüksek yeri olan akropolde yer alan Athena Tapınağı, Yunanistan'da yaygın kullanılan ''Dor'' stilinde inşa edilmiş. Ancak tapınak, Batı Anadolu'da gelişen İon stiline özgü friz süslemesine de sahip. Milattan önce 540-525 yıllarında inşa edilen tapınağın çatısı hariç, yapının tamamında, yörede sıkça bulunan andezit taşı kullanılmış. Girişi doğuda olan cellanın etrafı bir sıra sütunla çevrili. Tanrıçanın evi olarak kabul edilen cella, tek bir odadan oluşuyor ve sadece tapınak görevlileri bu odaya girebilirdi. Cellada tanrıçanın heykeli ve ona sunulan hediyeler saklanmaktaydı. Tören alanı olarak tapınağın giriş kapısının bulunduğu doğu yönü seçilmekteydi. Burada yer alan bir sunak üzerinde yanan ateş içine, tanrıçaya getirilen her türlü yiyecek, kaplarıyla birlikte atılmaktaydı.
578287
CHP'nin yeni tüzüğü Önder Sav'ı aşamıyor
Baykal'ın 'yeni bir vizyon' hedefi üzerine hazırlanan ve geçen yılki kurultayda onaylanan tüzüğe, Sav'ın direniş gösterdiği belirtiliyor. Yeni tüzük, Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) genel başkan, genel sekreter ve genel başkan yardımcılarından oluşmasını öngörüyor. Genel sekreterlik makamının yetkisi azaltılıyor. Partide 'ikinci adam' konumunda olan Sav, bu durumda sadece sekreterya işlerini yürütecek. Parti Meclisi, son toplantısında tüzük değişikliğini gündeme almadı. CHP'de Önder Sav'a yeni görevlendirmede 'genel başkan yardımcısı' görevinin verilmesi, genel sekreterlik makamına ise başka bir ismin getirilmesi bekleniyor. Yeni tüzük hazırlıklarının her aşamasına muhalif kalan Önder Sav, yönetim kadrosunda yapılan bu yöndeki oylamada da çekimser kalmıştı. Deniz Baykal ise MYK'da yaptığı değerlendirmede, "Önder Bey, tüzüğün değişmesi gerektiği görüşlerimize katılmıyor. Ancak benim kararımı değiştirmemi sağlayacak bir bilgiyi ortaya koyamadılar. Parti çalışmasında ve yetki kullanımında şu anda görevin kimde olduğu belli değil. Partimizin işleyişinin daha dinamik, daha hızlı ve esnek bir şekilde belirlenmesi gerekir." diyerek bu konudaki kararlılığını ortaya koymuştu. Daha sonra yapılan olağanüstü kurultayda ise yeni tüzük ve program parti delegelerinin onayını aldı. Yeni tüzüğün yürürlüğe girmesi için Parti Meclisi'nin (PM) onayı gerekiyor. Ancak, en geç iki ayda bir genel başkanın çağrısıyla toplanan ve kurultayın ardından bugüne kadar beş ayrı toplantı yapan PM, tüzük veya program değişikliğini bir türlü gündemine alamadı. Her genel başkan yardımcısının ayrı görevi olacak CHP'nin yeni tüzüğü, sağ partilerin yapılanmasından esinlenerek düzenlendi. Buna göre her genel başkan yardımcısının görev alanı belli olacak. Görev alanları şu şekilde olacak: Örgütlenme ve Örgüt Yönetimleri, Seçim ve Hukuk İşleri, Parti Tanıtımı-Basın ve Propaganda, Yerel Yönetimler, Meslek Kuruluşları-Sendikalar ve Sivil Toplum Kuruluşları ile İlişkiler, Dış İlişkiler ve Yurtdışı Örgütlenmeler, Kadın Örgütlenmesi ve Kadın Kolları, Ekonomik ve Mali Politika, Gençlik Örgütlenmesi ve Gençlik Kolları, Halkla İlişkiler, Ar-Ge ve Bilim Yönetim Kültür Platformu, Parti İçi Eğitim, İdari ve Mali İşler.
578539
DELL, 3,9 milyar $'a Perot'u satın alıyor
DELL, 3,9 milyar $'a Perot'u satın alıyor NEW YORK ABD'li bilgisayar şirketi Dell, Perot Systems'i 3,9 milyar dolara satın alıyor. Dell, yine aynı eyalette Plano'da kurulu Perot Systems'e hisse başına nakit 30 dolar ödeyeceğini açıkladı. Bu fiyat, şirketin, geçen hafta cuma günü borsanın kapanışındaki hisse fiyatından yüzde 68 daha fazla. Satın alacağı Perot Systems'in, Dell'in, işletmelere bilgi teknolojisi hizmetini artıracağı ve bilgisayarları için potansiyel müşteri havuzunu genişleteceği belirtilen açıklamaya göre, anlaşmanın Kasım-Ocak döneminde tamamlanması ve şirketin gelirlerini 2012 yılında desteklemeye başlaması bekleniyor.
578611
Yunan Seçimlerinde Türkiye Tartışması
Yunan Seçimlerinde Türkiye Tartışması Karamanlis, "Avrupa kurallarına uyum sağlayan bir Türkiye'nin tüm komşuların ve Yunanistan'ın çıkarına olduğunu" bildirdi. Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, "Avrupa kurallarına uyum sağlayan bir Türkiye'nin, tüm komşularının ve Yunanistan'ın çıkarına olduğunu" söyledi. Yunanistan'da Ekim'de yapılacak genel seçimlere katılacak büyük siyasi partilerin liderleri, dün(21.09.2009) gece tüm televizyon kanallarından canlı yayınlanan açık oturumla, iç ve dış konulara ilişkin soruları yanıtladılar. Açık oturuma katılan iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Karamanlis, "Yunanistan'ın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne karşı olan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini desteklediğini" belirtti. Karamanlis, "Avrupa kurallarına uyum sağlayan bir Türkiye'nin tüm komşuların ve Yunanistan'ın çıkarına olduğunu" bildirdi. Kostas Karamanlis, Türkiye'nin şu ana dek gerekli koşulları yerine getirmemiş olduğunu da savundu.
578297
Üniversitede büyük fişleme
1. Ordu Komutanlığı'nda görevli Tümgeneral Uğur Uzal imzalı ve 25 Haziran 2005 tarihli raporda, Parlak'ın da içinde bulunduğu çok sayıda akademisyen 'Kürt kökenli, PKK sempatizanı, bölücü, ayrılıkçı, eski sol militanı' şeklinde fişleniyor. Üniversite yönetiminin akademisyen, memur ve yönetici atamaları, açtığı soruşturmalar, girdiği ihaleler ile mezuniyet törenlerinin en ince ayrıntısına kadar not edildiği görülüyor. Bilgilerin, askerî istihbarat birimleri, eski Adlî Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt, S.C., S.A., M.K.B., K.A., N.S. ve pek çok öğretim üyesi ile karşılıklı görüşme sonucu elde edildiği bildiriliyor. İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü'nün 18 yıl müdürlüğünü yapan Prof. Dr. Sevil Atasoy ise Ergenekon davası müdahillerinden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın da aralarında bulunduğu adli tıp uzmanlarına yönelik fişleme raporunu 1. Ordu Komutanlığı'na gönderdiği ifade ediliyor. Kara Kuvvetleri'ne iletilen bu bilgiler, ana rapora '11 Temmuz 2005 tarihli ek rapor' olarak ilave edilmiş. Ergenekon dosyasına giren ek klasörlerde ortaya çıkan rapor Ergenekon davası sanığı Kemal Alemdaroğlu'nun görevinden alınıp yerine Prof. Dr. Mesut Parlak'ın atanmasından sonra İstanbul Üniversitesi'nin baştan sona fişlendiğini gözler önüne seriyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine Ağustos 2008'de gönderilen 'Askeri İstihbarat Birimlerine: İstanbul Üniversitesi'nde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırmayı hedefleyen ve Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü yıkmaya yönelik PKK yanlısı ve Kürtçü ayrılıkçı faaliyetler hakkındaki ön rapor' başlıklı belge 47 sayfadan oluşuyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca gönderilen 'Çok gizlidir' ibareli raporda, Kemal Alemdaroğlu'nun görevden alınması ile birlikte ortaya çıkan süreçte İÜ'de Kürtçü yapılanmaya gidildiği iddia ediliyor. Aralarında Ergenekon davasının müdahili olan Şebnem Korur Fincancı'nın bulunduğu onlarca akademisyen fişleniyor. Raporda, Mesut Parlak başta olmak üzeri birçok akademisyenle ilgili 'Kürt kökenli, Malatyalı, PKK sempatizanı, eski illegal sol örgüt militanı' gibi ifadeler yer alıyor. PARLAK, MAFYANIN TEMEL DİREĞİ Raporda, Mesut Parlak'ın mafyanın üniversitedeki temel direği olduğu, ünlü araştırmacı yazar A.A.'ya göre Adli Tıp Enstitüsü'nce en önemli işkence raporunun Abdullah Öcalan'a verileceği iddia ediliyor. Parlak'ın türban sebebiyle mezuniyetlerin düğün salonlarında yapılmasına izin verdiği, ileride türban ve kara çarşafın İÜ'de serbest olacağının Parlak tarafından alınan duyum olduğu kaydediliyor. Parlak'ın Kürtçü bağlantıları, ailesinin soyağacı ele alınarak incelenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Mesut Parlak'ın yönetime getirdiği kişiler de sayılarak, "Kürt kökenli ve PKK sempatizanı Tahsin Yeşildere veterinerlik fakültesinde etkin bir pozisyona getirildi." deniliyor. Raporda üniversitede ihalelere ilişkin bütün eski kriterlerin kaldırıldığı, en düşük fiyat uygulamasına geçildiği aktarılıyor. Sosyal tesislerde 2004 Eylül'den beri ihale yapılmadığı, geçen dönemde kriterlere uyum sorunu olanların geri döndüğü bildiriliyor. Kampüste türbanlıların görülmeye başladığı aktarılıyor. Prof. Dr. Sevil Atasoy, 1987'den beri sürdüğü İÜ Adli Tıp Enstitüsü müdürlüğü görevini 26 Mayıs 2005'te bıraktı. Atasoy'un, sadece akademisyenleri fişlemekle kalmadığı, ayrıca 1. Ordu Komutanlığı'na da rapor sunduğu ortaya çıktı. Buna göre, 1. Ordu'ya sunduğu ve 11 Temmuz 2005'te Kara Kuvvetlerine gönderilen raporda, "İşkencenin Önlenmesinde Bağımsız Bilirkişilik" isimli projede imzası olan akademisyenlerden Şebnem Korur Fincancı ve Sermet Koç'un uzun zamandır Türkiye aleyhtarı radikal sol ve bölücü faaliyetlerde bulundukları ve daha pek çok iddia ileri sürülüyor.
578454
Elazığ sonuçları
sonuçları4/9/7/3/8/18) 20.046,31 TL güncellenme zamanı 22.9.20091.KOŞU: 1-2-4-6, SEVİNÇBİR, SAÇANHAN, BABA, ESİNBEY, MÜD: 1.25.34, F: 1/2 BOY, 2.5 BOY, BOY, G: 1.40,İKİLİ(1/2) 3,75 TL SIRALI İKİLİ(1/2) 5,25 TL ÜÇLÜ BAHİS(1/2/4) 4,82 TL, SON 800:0.59.60-0.59.00 2.KOŞU: 3-10-2-8, KARA ÇOCUK, HOME RUN, GENTA, EDE, MÜD: 2.07.69, F: BOY, 1.5 BOY, UZAK, G: 2.90, İKİLİ(3/10) 10,60 TL SIRALI İKİLİ(3/10) 19,80 TL PLASE İKİLİ(3/10) 8,60 TL PLASE İKİLİ(2/3) 8,80 TL PLASE İKİLİ(2/10) 13,00 TL 1. ÇİFTE(1/3) 10,45 TL ÜÇLÜ BAHİS(3/10/2) 22,84 TL TABELA BAHİS(3/10/2/8) 223,65 TL PLASE(3) 1,75 TL PLASE(10) 1,55 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(3/10/2/8) 6,62 TL, SON 800:0.58.44-0.58.28 3.KOŞU: 4-2-3-1, BARMEYT, GALİÇYA, MEERSCHAUM, ZİNNUR, MÜD: 1.16.94, F: UZAK, BOY, 1.5 BOY, G: 3.00, 2. ÇİFTE(3/4) 15,85 TL, SON 800:0.52.92-0.52.44 4.KOŞU: 9-6-10-1, SİNYOR, BARONUM, MISS İDA, EKINOKS NATALMA, MÜD: 1.14.64, F: BOY, BURUN, BAŞ, G: 12.00, İKİLİ(6/9) 45,45 TL SIRALI İKİLİ(9/6) 106,40 TL PLASE İKİLİ(6/9) 34,70 TL PLASE İKİLİ(9/10) 18,30 TL PLASE İKİLİ(6/10) 6,30 TL ÜÇLÜ BAHİS(9/6/10) 94,22 TL TABELA BAHİS(9/6/10/1) 460,52 TL PLASE(9) 3,05 TL PLASE(6) 1,85 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(9/6/10/1) 7,47 TL, SON 800:0.51.32-0.51.16 5.KOŞU: 7-11-2-1, SANLISOY, BURAT, MÜNEVVER HANIM, LADY TUFAN, MÜD: 1.37.16, F: 1/2 BOY, BOY, 2.5 BOY, G: 6.80, İKİLİ(7/11) 93,90 TL SIRALI İKİLİ(7/11) 314,95 TL PLASE İKİLİ(7/11) 41,40 TL PLASE İKİLİ(2/7) 11,80 TL PLASE İKİLİ(2/11) 37,80 TL 3. ÇİFTE(9/7) 167,05 TL ÜÇLÜ BAHİS(7/11/2) 291,94 TL TABELA BAHİS(7/11/2/1) 538,04 TL PLASE(7) 4,10 TL PLASE(11) 4,40 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(7/11/2/1) 12,03 TL, SON 800:0.54.80-0.54.08 6.KOŞU: 3-4-6-5, CANMURAT, INDIAN CANYON, BLACK MARK, BABAHALİD, MÜD: 2.41.67, F: 1.5 BOY, UZAK, BOY, G: 3.20, İKİLİ(3/4) 6,75 TL SIRALI İKİLİ(3/4) 8,80 TL 4. ÇİFTE(7/3) 59,00 TL ÜÇLÜ BAHİS(3/4/6) 16,15 TL, SON 800:0.57.88-0.57.48 7.KOŞU: 8-7-2-9, PRENSES KARLA, BIN QUEST, HAN, QUEEN OF VANDAMME, F: BOY, 3.5 BOY, 2.5 BOY, G: 3.90, İKİLİ(7/8) 65,35 TL SIRALI İKİLİ(8/7) 95,85 TL PLASE İKİLİ(7/8) 73,30 TL PLASE İKİLİ(2/8) 11,00 TL PLASE İKİLİ(2/7) 57,50 TL 5. ÇİFTE(3/8) 15,10 TL ÜÇLÜ BAHİS(8/7/2) 119,20 TL TABELA BAHİS(8/7/2/9) 528,00 TL PLASE(8) 2,25 TL PLASE(7) 4,70 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(8/7/2/9) 7,43 TL, SON 800:0.58.84-0.58.44 8.KOŞU: 18-4-2-12, ALİMBALI, CENKER, KISMETLİ, GAMZELİM, MÜD: 2.19.24, F: BOY, 3.5 BOY, BOY, G: 6.15İKİLİ(4/18) 20,10 TL SIRALI İKİLİ(18/4) 41,05 TL PLASE İKİLİ(4/18) 16,80 TL PLASE İKİLİ(2/18) 94,60 TL PLASE İKİLİ(2/4) 77,80 TL 6. ÇİFTE(8/18) 35,10 TL ÜÇLÜ BAHİS(18/4/2) 45,45 TL TABELA BAHİS(18/4/2/12) 558,98 TL PLASE(18) 2,45 TL PLASE(4) 2,70 TL TABELA BAHİS SIRASIZ(18/4/2/12) 28,79 TL ÜÇLÜ GANYAN(3/8/18) 4,29 TL DÖRTLÜ GANYAN(7/3/8/18) 72,35 TL BEŞLİ GANYAN(9/7/3/8/18) 3.239,74 TL ALTILI GANYAN(4/9/7/3/8/18) 20.046,31 TL YEDİLİ PLASE(3,10/2,4/6,9/7,11/3,4/7,8/4,18) 2.364,91 TL ALTILI GANYANDA 1.162.665 TL TEVZİYE TABİDİR.
579354
ABD'nin güneydoğusunu sel vurdu ölü
Yetkililer, Georgia eyaletinde 60 yılın en şiddetli yağışları yüzünden meydana gelen sel baskınları yüzünden Eyalet Valisi Sonny Perdue'nün 17 bölgede olağanüstü hal ilan ettiğini ve federal yardım talebinde bulunduğunu bildirdi. Perdue, 48 saattir bir kabusun sürdüğünü belirttiği açıklamasında, kurtarma çalışmalarına ağırlık verdiklerini ve yeni hasarlar meydana gelmemesi için önlem almaya çalıştıklarını kaydetti. Eyalette 100 kadar yolun kapalı olduğu, okulların açılamadığı ve sel sularına kapılarak ölenler arasında yaşında bir çocuk bulunduğu belirtiliyor.
578868
Müthiş bir hayırseverlik örneği: Elleri yok ama...
Ablası Meryem Yüksel ile birlikte oturan Rabia Acar, lisede ve üniversitede okuyan öğrencilere verdiği burslar sayesinde dünyanın en mutlu insanı olduğunu söyledi. Aylık yaklaşık 300 lira burs veren Acar, ödemeyi geciktirdiği zaman çocukların zor duruma düştüğü hissine kapılıp uykularının kaçtığını belirterek, "Satamayınca ne yapacağım diye kendi kendime düşünmeye başlıyorum. Ben 300 lirayı veremeyince çocuklar mağdur olacak diye, uykularım kaçmaya başlıyor. Bu sırada çevrede bulunan bir insan gelerek, açık kalan parayı şahsıma yardım olsun diye getiriyor. Bende bir kuruşuna dokunmadan öğrencilere gönderiyorum ve kalbime huzur doluyor." diye konuştu. Acar, boş zamanlarında ise mahallesinde bulunan kadınlara Kur'an-ı Kerim öğretiyor, ev işlerine yardımcı oluyor. Bahçede yetiştirdiği sebze ve meyveleri büyüterek evin ihtiyaçlarını karşılıyor. Ayağı ile şal, kazak, atkı, patik, yemi kenarı ve buna benzer giyecek malzemeleri ördüğünü açıklayan Rabia Acar, giyecekleri örerken hiç zorlanmadığını, öğrencilere katkı sağladığını düşününce mutlu olduğunu ifade etti. Ellerinin doğuştan olmadığını açıklayan Acar, "Hiçbir zaman özürlü olmaktan şikayetçi olmadım ve mutsuzluk duymadım. Allah (C.C) beni böyle yarattı. Benim daha fazla ibadet etmem ve çevreme daha fazla yardımcı olmam için bu şekilde doğduğumu düşünüyorum." dedi. Acar, şunları söyledi: "Allah'ın nasip ettiği her günü insanlara bir faydam dokunsun diye geçiriyorum. Bazen çok zorlanıyorum ama yılmıyorum. Allah beni ayakta tutuyor. Son nefesime kadar Allah rızası için çalışacağım. Çünkü burs verdiğim çocuklar, dinini, vatanını ve milletini seven, bayrağına bağlı, Türkiye'nin geleceğini oluşturacak insanlar." Yardım ve hizmet deyince Rabia'nın bütün dertlerini unuttuğunu açıklayan ablası Meryem Yüksel ise, "Evde en büyük yardımcım Rabia'dır. Evin içini temizler. Bulaşık yıkar ve bahçede sebze yetiştirir. Her gün işlerini çabucak bitirerek, elişi yapmaya başlar. Gece geç saatlere kadar yatmak nedir bilmez. Yaptığı elbiseleri satınca yüzünde güller acar. Öğrencilere paralarını verirken, ondan daha mutlu bir insan göremezsiniz." şeklinde konuştu. KEMAL BAŞOL KIRIKKALE
578891
Hakkari'de mayın patlaması: ölü
Hakkari'de mayın patlaması: ölü AA Giriş Saati 22.09.2009 11:32 Güncelleme 22.09.2009 11:32 Hakkari'nin Çukurca ilçesinde mayına basan çoban, yaşamını yitirdi. İlçenin Üzümlü köyünde yaşayan Ömer Seven (65), koyunlarını köy yakınlarındaki meraya otlatmaya götürdü. Arazide ilerlerken daha önceden terör örgütü üyeleri tarafından döşendiği tespit edilen mayına basan Seven, yaşamını yitirdi. Gürültüyü duyup olay yerine giden vatandaşlar, durumu Jandarma Komutanlığı ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, Seven'inin cesedini Hakkari Devlet Hastanesi morguna götürdü. Seven'in cenazesinin, yapılacak otopsinin ardından ailesine teslim edileceği bildirildi.
578514
Urfa'da TL'ye kiralık tehlike
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Urfa'da TL'ye kiralık tehlike ŞANLIURFA (İHA) Şanlıurfa'da bayramda para karşılığında kiraladıkları motosikletlere binerek şehrin ana caddesinde tur atan çocuklar, yürekleri ağızlara getirdi. Viranşehir'in en işlek caddelerinden olan Karacadağ Caddesi üzerinde bazı şahıslar, getirdikleri motosikletleri TL karşılığında yaşları 10 ila 15 arasında değişen çocuklara kiralayarak olası bir kazaya davetiye çıkarıyorlar. Motosiklet sahibi Mustafa Kaya, yaptığı bu kiralama işinden bir günde 300 TL kazandığını ifade ederek, "Her bayram motosikletleri buraya getirip çocuklara kiralıyoruz. Yaptığımız işin riskli ve tehlikeli olduğunun farkındayız; ama ekmek parası ne yapalım" dedi. Motosiklete binen bir çocuk ise, evden aldıkları harçlıklarla gelip silah ve motosiklet kiraladıklarını söyledi. 22.09.2009
578474
KİM KİMİNLE NEREDE?
Abdullah Malkoç BODRUMKİM KİMİNLE NEREDE? 22 Eylül Salı 2009 yolcusu ÜNLÜ popçu Murat Boz’la aynı zamanda stil danışmanı olan sevgilisi Eliz Sakuçoğlu, önceki gün Masa Restaurant’ta sohbet ederken görüntülendi. çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Boz, önümüzdeki günlerde albümü tamamlamak için Almanya’ya gideceklerini söyledi. Eva Maya ortaya çıktı On yıldır Türkiye’de yaşayan Macar manken Eva Maya, arkadaşlarıyla sohbet ederken görüntülendi. Rençber ailesi alışverişte Beşiktaş’ın kalecisi Rüştü Rençber eşi Işıl Hanım ve çocuklarıyla birlikte İstinye Park’ta görüntülendi. Işıl Hanım’ın nazardan korunmak için taktığı büyük nazar boncuklu kolyesi dikkat çekti. Yağmura yakalandı yılmadı Öncekİ gün aniden bastıran yağmur, ünlü oyuncu Nebahat Çehre’yi açık havada otururken yakaladı. Islanmamak için Masa Restaurant’a giren sanatçı, kısa süren yağmurun ardından yine dışarıda oturup arkadaşıyla sohbete devam etti.
579142
Bayram ziyaretine gidiyorlardı
Bayram ziyaretine gidiyorlardı AA Giriş Saati 22.09.2009 15:30 Güncelleme 22.09.2009 15:30 Ordu'nun Ulubey ilçesinde otomobilin uçuruma yuvarlanması sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. Yaşar İnanlı (41) yönetimindeki 52 GHY 08 plakalı otomobil Akoluk köyü Sarp Deresi mevkisinde virajı alamayarak yaklaşık 60 metre yükseklikten uçuruma yuvarlandı. Kazada, sürücü ile birlikte araçtaki annesi Rukiye İnanlı (73) olay yerinde öldü, sürücünün yaralanan eşi Aysel İnanlı (38) ise Ordu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Ailenin bayram ziyareti için Akoluk köyüne gitmekte oldukları öğrenildi.
579199
Zelaya döndü, Honduras yeniden ısındı
Görgü tanıkları, ülkesine dönerek Büyükelçiliğine sığınan Zelaya'yı destekleyen göstericilerin, büyükelçilik binasının önüne gelerek gösteri yaptıklarını söyledi. Polisin göstericileri göz yaşartıcı gaz kullanarak dağıttığı bildirilirken, iki göz yaşartıcı bombanın büyükelçilik binasının içine düştüğü kaydedildi. Zelaya ise polisi kendisine saldırıya hazırlanmakla suçladı. yayın kuruluşu Telesur ile mülakat yapan Zelaya, Büyükelçiliğin polis ve asker tarafından sarıldığını ifade ederek, büyük bir saldırganlık ve eylemi olacağını tahmin ettiğini, güvenlik güçlerinin Büyükelçiliğini işgal edebileceğini söyledi. Bu arada, bir polis yetkilisi, tüm protestocuların dağıtıldığını, sokağa çıkma yasağının devam edeceğini açıkladı. Bu arada Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, ülkesinin büyükelçiliğine sığınan 'ın devrik lideri Manuel Zelaya ile görüştüğünü bildirdi. Lula da Silva, 'a dönerek Büyükelçiliğine sığınan Zelaya ile bu sabah telefonda görüştüğünü ve Zelaya'ya Büyükelçiliğini işgal etmeleri için darbe liderlerine bahane yaratmamasını istediğini" söyledi. Devlet Başkanı, Zelaya'nın büyükelçiliğine girmesine izin veren 'nın "herhangi bir demokratik ülkenin yapacağı şeyi yaptığını" ifade etti. 'a dünden bu yana 'nın Tegucigalpa Büyükelçiliğinde bulunuyor. Darbeyle görevinden uzaklaştırılan ve ile diğer hükümetler tarafından desteklenen Zelaya, kendisini görevden alan darbe liderlerine müzakere çağrısında bulunmuştu. 'taki geçici hükümetin Başbakanı Roberto Micheletti ise hükümetine, Zelaya'ya yönelik tutuklama emrine riayet ederek, devrik devlet başkanını teslim etmesi çağrısında bulunmuştu.
578610
Darülaceze sakinlerinin gözleri yine yollarda
Darülaceze sakinlerinin kimi "gelmeyen yakınlarının" yolunu gözlerken, kimi evlat özlemi içinde kapısının çalınmasını bekliyor. Kimi de artık kanıksadığı yalnızlığını yaşamaya devam ediyor. Ramazan Bayramı'nın gelmesiyle birlikte İstanbul Şişli Darülaceze'de yine hüzün hâkim. Yaşlılar, yıllardır kaldıkları Darülaceze'de her bayramda yaşadıkları ruh haline bürünmüş durumdalar. Ama onları yalnız bırakmayan duyarlı vatandaşlar evlerinde aileleriyle bayramlaştıktan sonra Darülaceze'yi ziyaret etmeyi unutmamışlar. Yaşlılar, kendilerini ziyaret edenlerin kendi öz evlatlarından daha kıymetli olduklarını söylüyor. Darülaceze'nin bahçesinde bir grup genç, önlerine gelen yaşlı teyze ve amcaların ellerini öpüyor ve ellerindeki çikolata kutusunu uzatıp onların bayramlarını kutluyordu. Bu altı genç delikanlı, liseyi okumak için İstanbul'a, Hakkari, Diyarbakır, Şırnak ve Van gibi Türkiye'nin en uzak şehirlerinden gelmişler. Bayramda aileleri ile birlikte olamayan ve beraber aynı yurtta kalan bu gençler, harçlıklarıyla aldıkları çikolatalar ile kimsesizlerin kimsesi oldular. Bu ilginç ve çok anlamlı buluşma gençlerin "ailemizden uzakta geçen bayramı ailesi olmayanlarla geçirelim" düşüncesiyle gerçekleşir. Çok samimi atmosferde gerçekleşen bu bayramlaşmaya gözyaşları da eşlik etti. Gençlerden Abdullah, "Hakkı amcanın elini öperken sanki dedemin elini öpüyormuş, onunla bayramlaşıyormuş hissine kapıldım." diyor. Darülaceze'ye ziyarete gelenler sadece bu altı genç değildi tabii ki. İnternet ortamında Facebook'ta kurdukları Darülaceze sevgi gönüllüleri grubu ile bayramda kimsesizleri hatırlayanlar da vardı. Bu gönüllü grup, internet ortamında kimsesizler için sevgi atmosferi oluşturmaya çalışıyor. Bu gönüllü hareketinin üyelerinden Tuğba Ulaş, "Bayramı burada kimsesizlerle beraber geçirmenin farklı bir duygusu var. Onların gözlerindeki ışıltıyı görünce yüzlerindeki tebessümü yüreğimde hissedince gözyaşlarıma hakim olamıyorum." diyor. Kurdukları sevgi grubunun şu an için 25 üyesi olduğunu söyleyen Ulaş, sayılarını daha da artıracaklarını ifade ediyor. Yeğenleri ile Darülaceze'ye bayramlaşmaya gelen Faruk Bilgin ise, "Toplumun içerisindeki manevi duygular eksilmedikçe kimse sahipsiz kalmayacaktır." diye konuşuyor. Gündüz kitap okuyorum, gece resim çiziyorum Darülaceze sakinlerinden biri Turan Sağlamyürek. Buraya gelmesini kaderin bir cilvesi olarak yorumluyor. Sağlamyürek, hayatında yaşadığı bütün anıları şiirlere dökmüş. Fazla konuşmuyor ama konuştuğunda ise yüreğindeki hasreti, acıyı ve yalnızlığı yazdığı şiirlerle ifade ediyor. Kendisini ziyarete gelenlere şiir okuyor ve baş ucunda çoğalttığı şiir defterlerinden hediye etmeyi ihmal etmiyor. Hatta 1970'li yıllarda 'Islak Anılar' adlı şiir kitabı bile çıkarmış. dönemde kadar ün yapmış ki TRT radyosunda özel programlar hazırlamış. Sağlamyürek, "Gündüzleri kitap okuyorum, geceleri resim yapıyorum." diyor. Onu en çok üzen ise erken yaşta terk ettiği karısına ve 3,5 yaşında bıraktığı ve andan itibaren hiç görmediği evladına kavuşamaması. Sağlamyürek, oğluna duyduğu hasreti şu sözlerle ifade ediyor: "Oğlum otuz dokuz yaşına geldi ve ben onu hâlâ göremedim. Hatta benim burada olduğumu dahi bilmiyor. Bu durum ise beni kahrediyor."
579136
Çilingir Nonda!
Haberi Ekle Çilingir Nonda! 22/09/09 16:16 Sarı-kırmızılı takıma 2007 yılında transfer olan Kongolu futbolcu, 3. sezonunu geçirdiği takımında attığı gollerle en iyi sezon başlangıcını yaptı. Teknik direktör Frank Rijkaard'ın genellikle yedek soyundurduğu Nonda, sonradan oyuna girdiği karşılaşmalarda attığı kritik gollerle takımını adeta sırtlıyor. Nonda, sarı-kırmızılı takımda ilk yılını geçirdiği 2007-2008 sezonunda resmi maçlarda toplam 14 gol kaydederken, bu gollerin 11 tanesini Turkcell Süper Lig'de, tanesini de Avrupa kupalarında attı. Geçen sezon, ''Gol Kralı'' Milan Baros'un arkasında kalan ve sezonun önemli bir bölümünde de sakatlıkla boğuşan tecrübeli futbolcu, kendisinden bekleneni veremedi. Nonda, 2008-2009 sezonunda rakip kalelere resmi maçlarda toplam gol bırakırken, bu gollerden 5'ini Turkcell Süper Lig'de, 2'sini Avrupa kupalarında, 1'ini de TFF Süper Kupa maçında buldu. Kongolu golcü, bu sezon ise toplam 281 dakika forma giydiği resmi karşılaşmada gol atarak, takımının en golcü futbolcusu oldu. Sarı-kırmızılı takımın Turkcell Süper Lig'deki karşılaşmasında sonradan oyuna giren Nonda, burada gol kaydederken, UEFA Avrupa Ligi'nde, 1'i ilk 11'de forma giydiği karşılaşmada gol attı. Son yılların en golcü dönemini geçiren Galatasaray'da, bu sezon Nonda'yı, golle Baros, golle de Kewell takip ediyor.
578101
Petrolün varili 70 doların altında
İBRAHİM KAHVECİ TAHSİN SINAV Petrolün varili 70 doların altında Petrolün varil fiyatı 70 doların altına indi LONDRA (A.A) Uluslararası piyasalarda, petrole olan zayıf talep nedeniyle ABD ham petrolünün varil fiyatı yüzde 3'ten fazla değer kaybederek, 70 doların altına geriledi. ABD ham petrolünün varil fiyatı Ekim ayı teslimi 2,49 dolar azalarak, 69,55 dolara indi. Bir ara ABD ham petrolünün varil fiyatı 69,10 dolara kadar geriledi. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 2,73 dolar değer kaybederek, 68,59 dolara düştü. Geçen ay 75 dolarla ABD ham petrolü bu yılın en yüksek seviyesini görmüştü. Küresel ekonomik krizin enerji talebini hızla azaltması nedeniyle dünyada ham petrol stokları yükseldi. Bu arada Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 1945 yılından bu yana ilk kez bu yıl küresel elektrik üretiminin muhtemelen düşeceğini bildirdi.
578508
Cem Ermenistan'dan getirildi
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Cem Ermenistan'dan getirildi Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalandığı iddialarını yineleyen Cemil Baran, "Eğer yetkili-ler açıklamazsa ben 30'unda açıklayacağım" dedi. Baran cinayetle ilgili yeni iddialar da ortaya attı GAZİANTEP (AA) Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili olarak Garipoğlu ve Karabulut ailesi arasında arabuluculuk yaptığını öne süren Cemil Baran, 'Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'dan Türkiye'ye nasıl getirildiği açıklanmazsa ayın 30'unda ben açıklayacağım' dedi. 100-150 KİŞİ TUTUKLANACAK Baran, Ramazan Bayramı tatilini geçirmek için geldiği Gaziantep'te, 'Cem Garipoğlu'nun, cinayet sonrasında kaçtığı Ermenistan'da yakalanarak Suriye ve Gaziantep güzergahı kullanılarak İstanbul'a getirildiğini' iddia etti. Elinde bu konuyla ilgili ciddi belgeler olduğunu ileri süren Baran, 'Bunu ayın 30'unda açıklarım' diye konuştu. Baran, cinayetin işlendiği evdeki görüntüleri kayıt eden Alarm Net'in sahibinin Fatih Garipoğlu olduğunu belirterek, cinayet ile ilgili tüm sırların şirkette gizli olduğunu savundu. Karabulut cinayeti ile ilgili olarak 100-150 kişinin gözaltına alınacağını iddia eden Baran, bunların arasında Fatih Garipoğlu'nun da bulunacağını öne sürdü. Baran, Garipoğlu'na ait fabrikadaki bir kişinin intiharına ilişkin de cinayet ima ederek iddialarda bulundu. Cemil Baran, Münevver Karabulut'un ölümü üzerinde Adli Tıp'ta da bazı oyunlar oynanmak istendiğini ileri sürdü. 22.09.2009
579086
Başbuğ'un Mardin ziyaretinden detaylar...
Başkanı Orgeneral 'un Mardin ziyaretinde öne çıkan mesaj eğitimdi. Başbuğ, gezdiği her yerde vatandaşlara "Kaç çocuğunuz var?" diye sordu; Türkçe bilmeyen kadınlarla da çevirmen aracılığı ile sohbet etti. 10
578667
Eskişehir'de trafik kazası: ölü yaralı
Alınan bilgiye göre, Bülent Açık idaresindeki 26 AC 949 plakalı otomobil Eskişehir-Ankara kara yolunun 19. kilometresinde orta refüjdeki trafik levhasına çarparak devrildi. Kazada, otomobildeki Bekir Kızılkaya (47) olay yerinde yaşamını yitirdi. Yaralanan sürücü Açık ile otomobilde bulunan Musa Gündoğmuş, Eskişehir Devlet Hastanesine kaldırıldı. Tedavi altına alınan iki kişinin hayati tehlikelerinin bulunmadığı bildirildi. (aa)
578768
Bu füzelerin menzili İstanbul!
Bu füzelerin menzili İstanbul! yönetiminin ’ye 7.8 milyar dolarlık Patriot sistemi satacağı yönündeki iddialar bir süredir gündemi meşgul ederken, 250 kilometre menzilli Scalp füzelerini teslim aldı. Yunanistan, 'dan 250 kilometre menzilli füze satın aldı. Teslim alınan Scalp füzeleri Mirage 2000-5 model uçaklarda kullanılacak. Ta Nea gazetesi, Scalp füzelerinin Tanagra mevkiindeki Thiseas hava üssünde bulunduğunu yazdı. Yunanistan'ın bu füzelerle savunma alanında ilk kez Türkiye'ye karşı avantajlı konuma geçtiği yorumu yapıldı. Gazetede yayımlanan krokilerde, füzelerin Meriç bölgesinden fırlatıldığında 'u, Midilli ve Rodos'tan fırlatıldığında ise bölgesinin tümünü ve İç Anadolu'nun bir bölümünü menzili içinde bulundurduğu gösterildi.
579182
Koruyucu annenin sevgisi hayata döndürdü
3. nesil cep telefonu, daha hızlı derken her geçen gün gelişiyor, ilerliyor. Ancak bazen öyle bir an geliyor ki, hiçbir insanın insana verebileceklerinin yerini tutmuyor. Antalya'da trafik kazasında felç olan ve hiçbir yakınına ulaşılamayan genç, iki hasta yakının çabasıyla hayata tutundu. Gence bir yıla yakın süre hastanede bakan kadınlardan biri, gencin koruyucu annesi oldu...
578967
Tatilcilerin dönüş çilesi
Tatilcilerin dönüş çilesiErdem SÜREK/ÇANAKKALE, (DHA) BAYRAM tatillerini geçirmek için sahilleri, Asos, Kadırga Koyu, Bozcaada ve 'yı tercih eden tatilciler, dönüşte 'nda yoğunluğa neden oldu. Sabah saatlerinden itibaren Çanakkale Şehir İskelesi ve Kilitbahir Motor İskelesi'nde uzun kuyruklar oluştu. 'a ait araba vapurları ile özel şirketlerin mini feribotları dışı seferler yaptı. Çoğunluğu İstanbullu olan tatilcilerin boğazda çileli bekleyişi uzun sürdü. Çanakkale- karayolunda görevli trafik ekipleri de yüksek tonajlı araçların Çanakkale hattında sefer yapan araba vapurlarını kullanmaları için Güzelyalı Beldesi girişinde araçları yönlendirmeye çalıştı. Kamyon ve TIR'ların şehir içine girmesi engellendi.
578946
Smile ADSL'den öğrencilere "vitamin"
'in, Milli Bakanlığı müfredatına uygun olarak hazırlanmış ve sürekli güncellenen "Smile paketini sunduğu bildirildi. 'den yapılan yazılı açıklamada, şirketin, Milli Bakanlığı müfredatına uygun olarak hazırlanmış ve sürekli güncellenen "Smile paketini, ilköğretim 4, 5, 6, ve 8. sınıf öğrencilerine sunduğu belirtildi. Öğrencilerin derslere ilgilerini artıracak sesli konu anlatımları, matematik, fen, Türkçe ve sosyal bilgiler derslerini kapsayan bin 200'ün üzerinde interaktif etkinlik, deneyler, değerlendirme ve seviye tespit sınavları ile 870'in üzerinde soru cevap etkinliğini içeren "Smile paketinden, ayda liraya abonelerinin yararlanabileceği ifade edildi. "Smile "in sadece öğrencilere değil öğretmenlere de hitap ettiği vurgulanan açıklamada, öğretmenlerin, tamamı sesli ve görsel anlatımlı olan "Smile "i ders esnasında kullanarak, öğrencilerin derse ilgisini artıracakları, "Smile ile pratikte yapılması zor olan deneyleri yapabilecekleri, anlatması güç olan soyut kavramları kolayca anlatabilmelerini sağlayacağı bildirildi. "Smile "de yer alan hazır sınıf etkinliklerinin, power point sunumları, sınav, ödev ve ek kaynak özellikleri ile öğretmenlerin ders hazırlıklarını da kolaylaştıracağı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Smile hizmetinden birden çok kullanıcı da çok uygun fiyatlarla yararlanabilecek. Bir kullanıcı ayda liraya, yıllık 36 liraya; kullanıcı ayda liraya, yıllık 63 liraya; kullanıcı ayda 13 liraya, yıllık 90 liraya 365 gün boyunca Smile 'i kullanabilecek. Milli Bakanlığı (MEB) öğretim programıyla uyumlu olan Smile 'de deneyler, etkinlikler, çözümler ve konu anlatımlarının yanında öğrencilerin kendilerini test etmesi için tarama testleri ve seviye belirleme sınavları da bulunuyor. Mb ve üzeri bağlantı hızı olan tüm aboneler, Smile 'i rahatlıkla kullanabilecek. aboneleri, 0212 444 33 75 numaralı 'Gülümseten Hat'tan veya 'www.smilevitamin.com' adresinden Smile vitamin'e abone olabilecek."
578364
Yeni Avensis, 700 TL daha ucuz
LİNKLER Dünyanın en çok tercih edilen otomobillerinden Corolla'nın 1,6 lt benzinli modeli de 500 TL indirim ile 36 bin 750 liradan başlayan fiyatla satılıyor. Toyota Auris ise 37 bin 250 Türk Lirası'ndan başlayan fiyatlarla tüketiciye sunuluyor.
579007
Elektrik tasarrufu için neler yapılmalı?
Uzmanlar, özellikle konutlarda alınacak basit önlemler sayesinde elektrikte yüzde 20 ile 40'a varan tasarrufların sağlanabileceğine dikkat çekiyor. Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nün geliştirdiği 'aydınlatma kontrol sistemi' aydınlatmada yüzde 60'a varan enerji tasarrufu sağladı. Araştırma projesini yürüten Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü araştırma görevlisi Cenk Yavuz, konutlarda ve iş yerlerinde uygulanacak basit tedbirler sayesinde elektrikte önemli tasarruflar sağlanabileceğini söyledi. Yürüttükleri projede gün ışığından daha fazla faydalanarak aydınlatma enerjisinden maksimum miktarda tasarruf sağlamayı hedeflediklerini kaydeden Yavuz, son derece verimli şekilde güneş alan Türkiye'de mesai saatlerinde güneş ışığının yeterli şekilde kullanılamadığını ifade etti.Yavuz, güneş ışığını kullanarak aydınlatma elektriğinde önemli oranda tasarruf sağlanabileceğini kaydetti. Yurt dışında profesyonelce uygulanan konunun Türkiye için yeni olduğunu vurgulayan Yavuz, "Özellikle nisan ayından ekim ayının sonuna kadar mesai saatlerinde çok iyi şekilde gün ışığı alıyoruz. Çalışma ortamında sağlıklı bir şekilde dikkat dağılmadan ve konsantrasyon bozulmadan çalışılabilmesi için gerekli olan ışığın bir kısmını veya daha fazlasını gün ışığından sağlayabiliyoruz. Aydınlatmada tasarruf için çalışmalara başladık. Bu kapsamda 55 metrekarelik deney odasında, sensör ve kontrol ekipmanı ile kurduğumuz sistem; dışarıdan gelen gündüz ışığının şiddetine göre elektrik kullanımını ayarlıyor. Odada kimse olmayınca veya ışık açık unutulunca, elektrik akımı otomatik olarak kesiliyor. Bu sayede gün ışığı tabanlı sistemlerle yaz aylarında yüzde 60'a varan, kış aylarında yüzde 20- 25'in altına düşmeyen, yıllık bazda da yüzde 40- 45 civarında aydınlatmada elektrik tasarrufu yapabileceğimiz ortaya çıktı." diye konuştu. Özellikle kamu kurumları ve kuruluşları ile büyük iş yerleri ile fabrikaların gün ışığını kullanarak ciddi oranda elektrik tasarrufu yapabileceğini kaydeden Yavuz, aydınlatma elektriğinde tasarruf yapılmasının ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını ifade etti. ELEKTRİK TASARRUFU İÇİN NELER YAPILMALI Konutlarda elektronik cihazların dışında en çok enerjiyi aydınlatma cihazlarının harcadığını dile getiren Yavuz, bir araştırmaya göre, her evde akkor flamanlı bir ampülün aynı ışığı verecek tasarruflu bir lamba ile değiştirilmesi durumunda senede ortalama bir barajın ürettiği enerji kadar tasarruf elde edilebileceğinin ortaya koyulduğunu vurguladı. Konutlarda ve iş yerlerinde alınacak önlemlerle yüzde 20 ila 40 arasında elektrik tasarrufu yapılabileceğini anlatan Yavuz, tasarruf için yapılması gerekenler hakkında şunları söyledi: "Akkor flamanlı ampüller, tasarruflu aydınlatma cihazlarıyla değiştirilmeli. Evlerde az kullanılan yerlerde, apartman girişlerinde ve bahçe aydınlatmalarında hareket sensörlü armatürler kullanılmalı. Bu önemli bir enerji tasarrufu sağlayacaktır. Ev ve iş yerlerinde gün ışığından yeterince faydalanılmalı. Televizyon, müzük seti ve bilgisayar gibi elektronik cihazlarımızı düğmesinden kapatmalıyız, ya da fişten çekmeliyiz. Bu sayede elektronik cihazları yıldırım ve yüksek voltajdan korumuş oluruz. Elektronik cihazlar kumandadan kapattığınızda bekleme durumunda da elektrik tüketiyor. Özellikle tüplü televizyonlar ile büyük hoparlörlü müzik setleri bekleme konumunda çok önemli elektrik tüketiyorlar. Elektrik kullanım ücreti 06.00-17.00, 17.00-22.00 ve 22.00-06.00 saatleri arası olmak üzere zamanlı tarife ile çalışıyor. En ucuz tarife 22.00-06.00 saatleri arasında işliyor. En pahalı tarife ise 17:00-22:00 arasında. Evde fazla enerji harcayan çamaşır ve bulaşık makinası, elektrik süpürgesi ile ütünüzü tarifenin ucuz olduğu saatlerde çalıştırılması elektrik faturasını düşürüyor."
579073
Ağlayan bebek babasını mucit yaptı
Ağlayan bebek babasını mucit yaptı 22.09.2009 15:46Gümüşhane'de, bebeğinin sürekli ağlamasından rahatsız olan baba, bebek ağlayınca sallanmaya başlayan beşik icat etti. Şiran ilçesinde yıl önce dünyaya gelen Leyla ile İsmail Gündoğan çiftinin, yıl önce ''Esra'' adını koydukları bir bebekleri dünyaya geldi. İlçede elektrikçilik yapan ve yaptığı ilginç aletlerle tanınan baba İsmail Gündoğan, küçük Esra'nın geceleri sürekli ağlamasından rahatsız olunca, ağlama sesi üzerine sallanacak beşik yapmaya karar verdi. Kısa bir çalışmanın ardından da bebek ağladıkça sallanmaya başlayan bir beşik üretti. Bu beşik sayesinde geceleri rahat uyuma fırsatı bulan İsmail Gündoğan AA muhabirine, şunları anlattı: ''Esra dünyaya gelmeden ay önce bir beşik aldık ve doğumdan sonra onu bu beşiğe koyduk. Ama geceleri durmadan ağlayıp bizi uyutmuyordu, sürekli beşiğini sallamak zorunda kalıyorduk. Sonunda çareyi beşiği sese ve harekete duyarlı hale getirmeye karar verdim. Beşiğe sensörlar yerleştirdim. Böylece bebek ağlayınca çıkardığı sesten dolayı beşik kendiliğinden sallanmaya başlıyor, bebek susunca beşik de duruyor'' Beşiğe yerleştirdiği sensörler sayesinde sayesinde, çocuğun hareket etmesi veya ağlaması durumunda beşiğin sallanmaya başladığını, bebeğin uyuması halinde de beşiğin durduğunu anlatan Gündoğan, istenilmesi halinde yine sistem sayesinde beşiğin sallanacağı sürenin de ayarlanabildiğini anlattı. İsmail Gündoğan, sallanacağı süre konusunda beşiğin uzaktan kumanda ile ya da manuel olarak ta ayarlanabildiğini ifade ederek, yeni icatlar yapmak için çalışmalarının sürdüğünü aktardı.
579193
KKTC Cumhurbaşkanı Talat Washington’da
Cumhurbaşkanı Talat ’da ’da bulunan Cumhurbaşkanı ve eşi Washington’daki Müzesi’ni (Holocaust Memorial Museum) gezdi. TAK’ın haberine göre, müze sözcüsü Artur Berger, Cumhurbaşkanı Talat ve beraberindekileri müze girişinde karşılayarak genel bilgi verdi. Heyet daha sonra rehber eşliğinde müzeyi dolaştı. soykırımının tarihini belgeleyen, araştıran ve yorumlayan müzedeki turun sonunda ziyaretçilerin düşüncelerini yazdığı bölümde Cumhurbaşkanı Talat, “İnsanlığın bir daha böyle yıkımlar yaşamamasını diliyorum ve bunun için çalışacağım” diye yazdı. Cumhurbaşkanı Talat’ın ve eşi Oya Talat’ın yazdıkları, diğer ziyaretçilerin olduğu gibi dijital ekrana yansıdı. Talat, Washington temaslarını tamamlamasının ardından ’a geçecek. Bu arada, Cumhurbaşkanı Talat’ın eşi ve Türk Kadın Dayanışma Konseyi Başkanı Oya Talat da Washington’daki Woodrow Wilson Center adlı düşünce kuruluşunda Programı Direktörü olan Haleh Esfandiari ve kadın ticareti konusunda çalışmalar yapan Pardes Mahdavi ile görüştü. Wilson Center’de yapılan görüşmede, KKTC’nin Washington Temsilcisi Hilmi Akil de hazır bulundu. Oya Talat, ve demokrasi konularında uzman İranlı Haleh Esfandiari ve kadın ticareti konusunda çalışmalar yapan Pardes Mahvadi’yi KKTC’ye davet etti ve onlara Kıbrıs’ta kadın hareketiyle ilgili bilgi verdi.
579152
Tavuklarını Beslerken Su Kuyusuna Düştü
Tavuklarını Beslerken Su Kuyusuna Düştü Sarıyer'de, beslediği hayvanlara yem vermek isterken bahçede bulunan 16 metre derinliğindeki su kuyusuna düşen yaşlı kadın, itfaiyenin operasyonu ile düştüğü yerden çıkartıldı. Vücudunda sıyrıklar olduğu belirtilen kadın, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
578857
Sezen konserde şarkı söylemeye doyamadı
Sezen konserde şarkı söylemeye doyamadı"Daha çok söylemek için üstüne para verirdim" dedi 22.09.2009 13:05 Sezen Aksu Ramazan ayının son akşamı Fransa’nın başkenti Paris’teki Châtelet Tiyatrosu’nda düzenlenen Ramazan eğlencesinde salondaki 2500 Parisliyi coşturdu. Aynı organizasyon kapsamındaki diğer sanatçılar gibi sahnede kalma süresi 35 dakika olan Sezen Aksu’ya bu süre sonunda alkışlarla uzun süre tempo tutulunca, “Bana kalsa daha çok söylemek için üstüne para da verirdim. Ama tanınan süre bu kadar, Fransa ile tek başıma kavga edemem ki!” diyerek ve bir şarkısından kısa bir bölüm okuyarak sahneden ayrıldı. Sezen Aksu, Amerikalı Madonna ve Mısırlı Ümmü Gülsüm gibi sanat divalariyla kıyaslanarak sahneye çağrıldı ve İngilizce olarak seyircilere hitap etti. Aksi, “Buradan sizlere dünyanın en güzel dili olan müzik dilinde konuşacağım” dedi. Paris Belediyesi ve “İslam Kültürleri Enstitüsü”nce ortaklaşa düzenlenen etkinlikte Sezen Aksu’nun yanı sıra, dünya çapında ünlü Malili şarkıcı Salif Keita ile Taksim Trio, Titi Robin, Tinariwen ve Baba Zula gibi gruplar ve sarkıcılar peş peşe sahne aldı. Bağış da dinledi “Fransa’da Türkiye Mevsimi” kapsamındaki etkinliklere katılmak amacıyla Paris’te bulunduğunu belirten ancak diplomatik temaslar da yürüten Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da Sezen Aksu’yu dinleyenler arasındaydı. Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe, geceye katılarak Sezen Aksu’yu ve Taksim Trio’yu dinledi. MİLLİYET SABETAY VAROL Paris
578434
Minderde bir gümüş, bir bronz
Sezar Akgül, ilk turda İsviçreli Urs Wild'i 2-0 (6-0/6-0), 2. turda Azeri Namık Sevdimov'u 2-0 (1-0/6-0), çeyrek finalde Güney Koreli Hyo Sub Kim'i 2-0 (1-0/3-1) yendikten sonra, yarı finalde Rus Victor Lebedev'i de 2-1 (0-1/1-0/5-2) mağlup etti. Finalde Kuzey Koreli Dünya Şampiyonu Kyong Il Yang ile karşılaşan Akgül, başarılı bir müsabaka çıkardı. İlk periyodu 1-0 yitirdikten sonra 2. periyotta 1-0 üstünlük sağlayan Akgül, 3. ve son periyotta 4-0 geriye düşmesine karşın mücadeleyi bırakmadı. Akgül, son saniyelerde puan almasına rağmen periyodu 4-2, karşılaşmayı da 2-1 kaybetti ve gümüş madalyada kaldı. 96 kilo sporcumuz Serhat Balcı ise bronz madalyaya uzandı. Balcı, ilk turda Polonyalı Radoslav Baran'ı 2-0 (4-0/3-0), 2. turda Iraklı Suhail Husseyin'i 2-0 (7-0/6-0) yendikten sonra çeyrek finalde Azeri Khetag Gazyumov'a 2-0 (2-3/0-1) mağlup oldu. Azeri sporcunun yarı final müsabakasını da kazanarak finale yükselmesiyle Balcı repesajda mücadele etme hakkını kazandı. İlk müsabakasında Moldovalı Nicolai Ceban'ı 2-0'la (1-0/1-0) geçen Serhat Balcı, bronz madalya müsabakasında Belarus'tan Ruslan Sheikhau'yu 2-0 (1-0/1-0) yenmeyi başardı ve madalyanın sahibi oldu. 66 kiloda Muhammed İlkhan ise bronz madalya maçında Kazak Leonid Spiridonov'a 2-0 (0-1/0-1) yenildi ve sıkletinde 5. sırayı aldı. Şampiyonada bugün sporcumuz mindere çıkacak. 60 kiloda Hakkı Gürel ilk turda G.Koreli Seunchui Lee ile 84 kiloda Gökhan Yavaşer Japon Matsumoto Shinya ile 120 kiloda Recep Kara Japon Nabuyoshi Arakida ile ilk maçlarına çıkacak. Bu arada FILA, perşembe akşamı, olimpiyat ve dünya şampiyonları onuruna 'Şampiyonlar Geçidi' adıyla bir gece düzenleyecek. Bu gecede, dünya ve olimpiyat şampiyonu sporcularımız Hamza Yerlikaya ve Mustafa Dağıstanlı da ödül alacak.
578528
Yerli turistin talebi yıldızlı otele
Yerli turistin talebi yıldızlı otele Deluxe otellerdeki talep, uygun fiyatlı yıldızlı otellere kaydı. Taksit talepleri azaldı, misafirler az taksit veya tek çekim ile ödemeyi tercih etti İSTANBUL (A.A) Yerli turist, tatil için bu yıl rezervasyon başına ortalama bin lira harcadı. Online sehayat sitesi tatilsepeti.com'un yönetici ortaklarından Kaan Karayal, tatil için bu yıl en çok Antalya ve Bodrum bölgeleri ile yurt dışı turlarının tercih edildiğini bildirdi. Karayal, 2009'da da geçen yıllarda olduğu gibi kullanıcılarının tercihinin yıldızlı oteller olduğunu belirterek, “Kendilerini yıldız ve üzeri olarak tanımlayan deluxe otellerdeki talep ise bir miktar uygun fiyatlı yıldızlı otellere kaydı. Genel olarak bakınca yıldız tercihinde değişiklik olmadı, ancak uygun fiyatlı yıldızlı oteller daha fazla rağbet gördü' şeklinde konuştu. TAKSİT TALEPLERİ AZALDI Türkiye'de tatile giden belirli bir kitle bulunduğunu ve bu kitlenin krizden çok fazla etkilenmediğini ifade eden Karayal, “Tatile yine gidiliyor. Hatta geçen yıla göre artış da var. Daha enteresan bir istatistik vermek gerekirse, taksit talepleri azalmış, misafirlerimiz az taksit veya tek çekim ile ödemeyi daha çok tercih etmişlerdir' diye konuştu Yerli turistin yaklaşık olarak ortalama rezervasyon başına bin lira harcadığını belirten Karayal, önceki yıllara göre yerli turistin tatil tercihlerine bakıldığında, uygun fiyatlı yıldızlı otellere yönelme olduğunu söyledi. YURT DIŞI TATİLİ ARTIYOR Kaan Karayal, 2009 yılının başında kurların yüksekliğinin, yurt dışına olan talebi bir ölçüde azaltmışken, kurların zamanla yerine oturması ile talepte artış yaşandığını kaydederek, “Halkımızda yurt dışı tatili yapma kültürü her geçen gün artıyor” diye konuştu.
578455
Bu ceza Türkiye'ye çok zarar veriyor...
Mehmet Ali Birand Bu ceza Türkiye'ye çok zarar veriyor... 22 Eylül Salı 2009İnsan bazı gelişmelerin nerelere kadar gittiğine baktığında nasıl üzülüyor, tahnim edemezsiniz. Doğan gurubuna kesilen yaklaşık milyar dolarlık cezanın içerdeki olumsuz yankılarını bir yana bırakın, ben size bugün Uluslararası alanda ’ye nasıl büyük zarar vermeye başladığını anlatmak istiyorum. Niyetim, birilerine mesaj vermek değil. Siyasi yönü olup olmadığını, Başbakan’ın emriyle yapılıp yapılmadığı, amaç Doğan gurubundaki muhalif dilleri kesmek olup olmadığını bir yana bırakıyorum. Sizlere tamamen dışarıda uğranılan zararın boyutlarını yansıtmayı amaçlıyorum. Olayın patlak verdiği günlerde, kimse bu cezanın dışarıda nasıl yankılanacağına önem vermiyorlardı. Hatta Başbakana yakın çevreler, Kimse umurumuzda değil. Başbakanımız ne AB’den ,ne de başka bir yerden gelecek tepkilere kulak asmaz” diyorlardı. Doğrusu, dış kaynaklar da ilk günlerde pek ilgilenmediler. Bunun Türk maliyesinin normal bir denetlemesi olduğunu sandılar. Ne olduğunu tam anlamıyla anlayamadılar. Zaman içinde uyanış başladı. Ceza öylesine büyük idi ki, inanmaları zaman aldı. Dünyada bu büyüklükte kimseye ceza kesilmediği için şaşırdılar. Ancak, yavaş yavaş dağıldı ve artçı depremler başladı. ’da çıkan yazılar, Türkiye’ye yatırım yapmış veya yapmak isteyen çevrelerdeki söylentiler ve başta olmak üzere, Türkiye’yi yakından izleyen kuruluşlardaki tepkilere bakınca sizde bana hak vereceksiniz. Türkiye’nin nasıl gereksiz şekilde hırpalandığını görüp hayıflanacaksınız. AÇILIMLAR YAPARKEN, BÖYLE BİR DARBEYE NE GEREK VARDI? Uluslararası alanda en çok sorulan soru bu. Ne gerek vardı ? Dünya’nın takdir bakışlarını toplayan Kürt Açılımının hız kazandığı, Açılımının alkış topladığı, konusunda ilginç gelişmelerin yaşandığı bir dönemde, buna ne gerek vardı? Uluslararası kamu oyunun gözünde, basına koyan, gazetecileri cezalandıran iktidarlar genelde, ya diktatör veya sandalyesi sallanan üncü dünya liderleridir. Oysa Erdoğan’ın ne iktidarı tehlike de, ne de bir üncü dünya ülkesinin lideri konumunda. Tam tersine, Başbakan ve iktidarından Avrupa Birliğinden, ’a kadar övgüyle söz ediliyor ve “Demokrasi örneği tek ülke” diye gösteriliyordu. Ekonomik krizden bile diğerlerinden daha ucuza kurtulduğu hakkında yazılar yayınlanıyordu. Türkiye’nin güzel bir imajı vardı. O zaman neden Neden bu imaj yıkılmak istendi? İşte ilk başlarda Uluslar arası çevrelerin bir türlü anlayamadıkları buydu. Sonra yavaş yavaş “Bizler galiba Ak parti iktidarını pek doğru anlayamamışız” der oldular. Bir de bugünkü manzaraya bakın: 1) ve Ak Parti’ye toz kondurmayan Türkiye hakkındaki en sert eleştirisini yapıyor. Türkiye’nin Uluslararası alandaki gelişme karnesi sayılan, AB ilerleme raporuna bu yıl ceza olayı damgasını vuracak. AB parlamentosu toplantısında sadece bu ceza konuşuluyor.2) Başta ve gibi ağırlıklı gazeteler olmak üzere, son haftalarda Türk hükümeti hakkındaki eleştiri dozu son derece yüksek yazıların çıkması, Ak Parti iktidarının sansürcü olduğunun altının çizildiği makalelerin sayısının artması da tamamen ceza ile ilgili.3) Hepsinden kötüsü, Türkiye’de yatırım yapmış veya yapmayı planlayan Uluslar arası yatırımcılar arasındaki ortam. Eğer Doğan gurubuna verilen ceza aynen gerçekleşirse, birçok firmanın yatırımlarını donduracağını ve Türkiye’ye gelmeyi planlayanların da maliyenin son sözünü beklediklerini, buna göre hareket edeceklerini herkes biliyor. SONUÇ: BİR MALİYE DENETÇİSİ ÜLKEYE BÜYÜK ZARAR VERDİ Türk imajı kadar Ak Partinin imajı bu olayda inanılmaz darbe aldı. Hem de bir hiç uğruna. Zira Doğan gurubunun bu cezayı ödeyebilmesi söz konusu değil. Ya bu anormalliği görüp, normal ölçüleri uygulayacak veya bu gurubun parçalanmasını seyredecek. Ben kendi payıma, bir ülkenin kendi bindiği dalı kesmeye böylesine hakkı olduğuna inanmak dahi istemiyorum.Bu ceza, neresinden bakılırsa bakılsın hiçbir yarar getirmeyecek, tam aksine, hem Türk maliyesini, hem Ak Parti’yi altından kalkılmaz bir zan altında bırakacaktır. İstediğiniz kadar tersini söyleyin, cezanın eleştirileri susturmak ve muhaliflerden intikam almak için kullanıldığı damgası yenecektir.
579191
Satürn’ün halkaları hayrete düşürüyor
’ün halkaları hayrete düşürüyor Amerikalı adamları, Cassini aracının gezegeninin halkalarında keşfettiği devasa yükseltiler ve toz fırtınaları karşısında hayrete düştü. Araştırmacılar, Satürn’ün halkalarının daha önce düz olduğunu düşünürken, Cassini’nin yeni gönderdiği görüntüler, halkalardaki bazı yükseltilerin bin-4 bin 500 metre yüksekliğe ulaştığını ortaya koyuyor. ’nın Pasadena’daki Jet Motorları Laboratuvarından Cassini projesinde görevli Bob Pappalardo, yeni görüntülerin boyutlu gözlük takıp halkalara ilk kez boyutlu bakmak gibi olduğunu, bunların Cassini’nin geçtiği en önemli görüntüler olduğunu kaydetti. 11 Ağustosta güneş ışınları Satürn’ün halkalarının tam üzerindeyken çekilen görüntülerin, gezegenin güneş çevresindeki dönüşü sırasında sadece iki kez yakalanabilecek özel ve sihirli görüntüler olduğunu belirten NASA, bu özel dönence anında ışığın konumu dolayısıyla halkaların tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildiğini açıkladı. Satürn, Güneş etrafında 10 bin 759 Dünya günü veya 29,7 Dünya yılında dönüşünü tamamlıyor. Satürn de Dünya gibi yılda iki kez dönence anı yaşıyor. Cassini’nin görüntü ekibinin başkanı Carolyn Porco da halkalardaki yükseltilerin en fazla günümüzün iki katlı binası yüksekliğinde olduğunu zannettiklerini, ancak yeni görüntülere göre bin metre yüksekliğinde duvarlar bulunduğunu belirtti. Cassini-Huygens projesi, uzay kurumu NASA ile Uzay Ajansı ESA ve İtalyan uzay kuruluşu tarafından ortaklaşa yürütülüyor.
578579
Osman Tanburacı: Bay Nonda Hat-trick
Osman Tanburacı 22 Eylül 2009 SalıBay Nonda Hat-trick Hakem İlker Meral derhal bir göz doktoruna gözüksün. Maçtan vaz geçtim, bu körlükle Allah korusun başına bir şey gelir. Daha maçın başında Elano'nun vuruşunda Kasımpaşalı Ali Güneş'in bir kaleci gibi uçarak kaleye girmekte olan topu iki elle çıkarttığını göremeyen hakem bu işi bıraksın! Düşünün bir kere hem penaltı olacak hem kırmızı kart! Galatasaray da muhtemelen daha ilk dakikalarda öne geçecek! Meral Galatasaray'ın hakkını resmen gasp etti. Galatasaray da böylece Mübarek Ramazan ertesi attığı tonla golün zekatını vermiş oldu. Olay bununla da bitmedi. İki elle önlenen golü görmeyen hakemler Baroş'un attığı golü 3mm ofsayt diye iptal de ettiler. Arkasından Arda kaleciyle karşı karşıya kaldı auta attı. Yine bitmedi ikinci yarı başında bu kez de Arda'nın kafası direkten yere vurdu hayret gol olmadı! Nonda da kaçırdı... Bir el sanki Galatasaray'ı tutuyordu... Kem gözler Galatasaray'ı nazara getirmişti.. Bu maçın ufacık RTE'de oynanması da pek akılcı değildi. Beklenen gol Kasımpaşa'dan Kasımpaşa'nın mükemmel golü bütün bunların üzerine tuz biber ekti. Galatasaray savunması, başta Sabri'nin kanadı elek gibi oldu. Murat Erdoğan da yüzde yüz bir gol daha kaçırınca kader ağlarını örmeye başladı. Bu arada Leo da mutlak goller çıkardı. Kasımpaşa devreyi önde kapadı. Herkes ikinci yarı Kasımpaşa tükenir diye beklerken Kasımpaşa pes etmedi.... RTE'de keramet vardı... Galatasaray hep rakip kale önünde gezindi. Rijkaard oyuna Keita ve Nonda'yı aldı, şekil değişti. Galatasaray bulut gibi Kasımpaşa'nın üzerine çöktü ama heyhat! Top bir türlü kale çizgisini geçmiyordu. İmdada ikinci yarı oyuna girenler yetişti, Keita'nın pasında Nonda mükemmel bir hamleyle Galatasaray'ı beraberliğe taşıdı. Kasımpaşa duruldu, Galatasaray yine gol kovaladı ama top da inat etti. Galatasaray da rakibi küçümsemenin cezasını çekti. Fark bekleyen taraftar fıtık oldu. Arda elli kere kaçırdı, Kewell kendini paraladı ama nafile... Galatasaray kötü değildi ama şans da hiç yardım etmedi. Hakem de kambura yattı! Galatasaray bu güne kadar deryaları geçti az kaldı derde boğuluyordu derken Nonda yine sahne aldı ve harika bir zamanlamayla galibiyeti getirdi. Arkasından yarım devrede üçledi. Galatasaray yendi ama kırk yıllık ömrü de geri gitti! Hakem Meral de bir çuval incirin içine etmişken iyi yırttı! Yoksa dillerde sakız olacaktı. Verilmiş sadakası varmış.
578373
Akgül gümüşte kaldı
Akgül gümüşte kaldı güncellenme zamanı 22.9.2009Sezar Akgül, Dünya şampiyonluğunu kılpayı kaçırdı.’da başlayan Dünya Güreş Şampiyonası’nın ilk gününde serbest stilde mindere çıkan 55 kiloda Sezar Akgül finalde Dünya Şampiyonu Kuzey Koreli Kyong Il Yan’a 2-1 yenilerek altını kaçırdı. 96 kiloda da bronz kazandı ’nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’nın ilk gününde, Serbest Güreş Milli Takımı sporcularından 55 kiloda Sezar Akgül gümüş kazandı. Akgül, ilk turda İsviçreli Urs Wild’i 2-0, 2. turda Azeri Namık Sevdimov’u 2-0, çeyrek finalde Güney Koreli Hyo Sub Kim’i 2-0 yendikten sonra, yarı finalde Rus Victor ’i de 2-1 ile geçti. Finalde Kuzey Koreli Dünya Şampiyonu Kyong Il Yang ile karşılaşan Akgül, başarılı bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 yitirdikten sonra 2. periyotta 1-0 üstünlük sağlayan Akgül, 3. ve son periyotta 4-0 geriye düşmesine karşın müsabakayı bırakmadı. Akgül, son saniyelerde puan almasına karşın periyotu 4-2, müsabakayı da 2-1 yitirdi ve gümüş madalyada kaldı. 96 kiloda ise bronz madalyada kaldı. Balcı, ilk turda Polonyalı Radoslav Baran’ı, 2. turda Iraklı Suhail Husseyin’i yendikten sonra çeyrek finalde Azeri Khetag Gazyumov’a 2-0 mağlup oldu. Azeri sporcunun müsabakasını da kazanarak finale yükselmesiyle Balcı repesajda mücadele hakkını elde etti. Repesajdaki ilk müsabakasında Moldovalı Nicolai Ceban’ı 2-0 yenen Serhat Balcı, bronz madalya müsabakasında da ’dan Ruslan Sheikhau’yu 2-0 mağlup ederek mutlu sona ulaştı. 66 kiloda Muhammed İlkhan ise bronz madalya müsabakasında Kazak Spiridonov’a 2-0 yenildi ve sıkletinde 5. sırayı aldı. Şampiyonada bugün Türk Milli Takımı’ndan 60 kiloda Hakkı Ceylan, 84 kiloda ve 120 kiloda mindere çıkacak. Balcı hakem kurbanı oldu 96 kiloda Serhat Balcı, çeyrek finalde karşılaştığı Azeri rakibi karşısında ilk periyotta 1-0 yenik durumda iken bel kündesiyle rakibini attı. Bu pozisyonun devamında Azeri sporcu Balcı’yı bastırmayı başardı. Ancak, yaptığı oyun için Balcı’ya 2, rakibine puan verilmesi gerekirken hakemler her iki sporcuya da 1’er puan verdi. Bu pozisyonda antrenörleri masa hakemlerine itirazda bulundu. Masa hakemi itirazı kabul edip etmeme konusunda tereddüt yaşarken, FILA yöneticilerinin olduğu kürsüden koşarak inen FILA Başkanı Raphael Martinetti, masa hakeminin karnına yumrukla vurdu ve itirazı kabul etmemesini, milli takım antrenörü Adem Bereket’e göstermesini istedi. Milli takım antrenörlerinin itirazı kabul edilmezken, Adem Bereket’e gösterildi.
578568
Eleni gidince Selim çılgına dönüyor
Eleni gidince Selim çılgına dönüyor Yetkin Dikinciler ve Gülşah Şahin'in rol aldığı Aile Saadeti'nde, Selim Paşa adam yaralama suçundan zindan sırası beklerken Şevket ve Belkıs'ın kumpasları sonucu Eleni konağı terk eder. Padişahın affettiği Selim, döndüğünde gerçekle yüzleşir ama çok geçtir. Konağı cehenneme çevirip ev halkından hıncını alacaktır. Sürprizlerle dolu bölüm, herkesi ama en çok Selim'i şaşırtacak, yeni perdenin başlangıcı olacaktır. ATV TELEVİZYON
578618
Erdoğan Musevi kuruluşlarını kabul etti
Başbakan Erdoğan, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G-20 zirvesi nedeniyle geldiği ABD'de, New York'ta ilk görüşmesini yaptı. Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte geldiği New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde, aralarında Abraham Foxman'ın ulusal direktörlüğünü yaptığı ''İnkar ve İftiraya Karşı Birlik'' (Anti-Defamation League-ADL) kuruluşunun da bulunduğu New York ve Washington merkezli önemli Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle görüştü. Toplantının iyi geçtiği, Yahudi cemaati temsilcilerinin Başbakan Erdoğan'a çeşitli konularda soru sordukları öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, toplantıda, eşbaşkanlığını ABD'nin yaptığı AGİT Minsk grubunun Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesi sürecine katkısının önemli olduğunu belirterek, ilişkilerin geliştirilmesinde bu grubun daha fazla gayret göstermesi gerektiğini söyledi. Musevi kuruluşları, Başbakan Erdoğan'a Orta Doğu bölgesindeki kitle imha silahlarının yayılmasından ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Yahudi soykırımını yadsıdığı konuşmalardan kaygı duyduklarını belirtti, Erdoğan da Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada her türlü kitle imha silahına ve nükleer silaha karşı olduğunu bildirdi. Erdoğan, İran ile yaptıkları görüşmelerde İran tarafının Türkiye'ye nükleer programını barışçıl amaçlarla yürüttüğünü anlattığını ve Türkiye'nin de nükleer silahlara karşı olduğunu bu görüşmelerde her zaman ifade ettiğini kaydetti. Musevi kuruluşları temsilcilerin Başbakan Erdoğan'a İsrail'i yakında ziyaret etmesinin gündemde olup olmadığını sorunca Erdoğan'ın henüz kesinleşmiş birşey olmadığını, ancak BM Genel Kurul toplantıları sırasında Türk ve İsrail dışişleri bakanlarının her an görüşebileceklerini söylediği belirtildi. Erdoğan'ın toplantıda İsrail ile Suriye arasında daha önce Türkiye'nin aracılığında yapılan dolaylı görüşmeler konusunda ise belli bir noktaya kadar ilerleyen, ancak İsrail'in Gazze'ye saldırısı nedeniyle duran bu süreci Türkiye'nin iki tarafın da talebi olması halinde devam ettirme konusunda elinden geleni yapacağını söylediği ifade edildi. Bu arada, Musevi temsilcilerin Erdoğan'a, İstanbul'daki Yahudi cemaatinin Türkiye'de ders yılının başında okullarda ayrımcılığın kaldırılması ve ilk derste dil, din ve ırk ayrımcılığına karşı saygı, sevgi ve hoşgörü konusunun işlenmesiyle ilgili ''ilk ders genelgesini'' çok olumlu karşıladıklarını söyledikleri de öğrenildi. Kalabalık bir Musevi grubunun katıldığının gözlemlendiği toplantıda, Erdoğan'ın Museviler'in yeni yıllarını kutladığı bildirildi. -DAVUTOĞLU- Bu arada Başbakan Erdoğan ile birlikte New York'a gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davuoğlu'nun da New York'taki ilk görüşmesini, AB dönem başkanı İsveç'in Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve AB'nin gelecek dönem başkanı olacak İspanya'nın Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos ile yaptığı öğrenildi. New York'a, Başbakan Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve bazı milletvekilleri de geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün BM'de Genel Sekreter Ban Ki-mun'un evsahipliğinde düzenlenecek İklim Değişikliği zirvesine katılacak.
579041
Cumhurbaşkanı Gül, S.Arabistan'a gitti
LİNKLER Cumhurbaşkanı Gül'ü, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nden İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve diğer ilgililer uğurladı. Gül ile birlikte eşi Hayrünnisa Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve eşi Münevver Arınç da Suudi Arabistan'a hareket etti.
578759
Tarhan'dan 'üniformalı ağa' hatırlatması
Genelkurmay Başkanımız Sayın Orgeneral Başbuğ alışılmış bayram tebriği dışına çıkarak terör bölgesinde sınır ziyareti yaptı. Önemli mesajlar verdi. Bir kaç defa “Aksini söleyen varsa çıksın” dedi. halde beni dinlemek zorunda. Çünkü aksini söyleyeceğim. Türkiye’nin normalize olması yönünde bir adım daha atıldı. Fakat ciddi mantık hataları göze çarpıyor. Birincisi dünya standardı uygulamalarda bir Genelkurmay Başkanı sadece kendi mensuplarının bayramını kutlar. Bütün Türkiye’ye hitap etmesi çağa uygun değildir. Geçiş toplumu olmaktan halen kurtulamamışız demek ki. Laikçi mahalle baskısı İkincisi kutlanılan bayram dini bir bayramdı. Acaba Genelkurmay Başkanımız bunu unuttu mu, yoksa dinden uzak durma çabasının gereği mi? Tabii ki ikincisi. Hem dini bayram kutla, birlik mesajı vermeye çalış,hem de Güneydoğu insanının kültür kodlarını görmemezlikten gel. Sınır köyünün camisine gitseydiniz laiklik tehlikeye mi girerdi yoksa laikçi mahale baskısına dayanamaz mı idiniz Din bağı Güneydoğu’da çok önemli? Üçüncüsü, vaktiyle Emekli Orgeneral Teoman Koman Güneydoğu’da uçaklarla ayetli broşürattı diye adamı bin pişman etmişlerdi. Böyle bir mahalle baskısından korkuyorsanız hak verilir. Fakat bu durumda sol politikacıdan farkınız kalmaz. Çünkü 27 Nisan muhtırasında ilahi okuyan kız çocuklarına ve dinini öğrenme çabasına TSK’nın tavrı iktidar partisine hak etmediği 47 oyu verdirtmişti. Bunu şuna dayanarak söylüyorum, eğer bir bilimsel alan çalışması yapılsa bu verinin yaygınlığı anlaşılacak. Hatta 22 Temmuz seçimlerinden önce boğazda bir yemekte Eski İçişleri Bakanımız sayın Abdülkadir Aksu’ya söyledim fakatsusma cevabı almıştım. Doğu’da bir kanaat önderi; bana aktaran kişiye“Daha önce dilimizi korumak için DTP’ye oy vermiştik bu sefer dinimizi koruması için AKP’ye oy vereceğiz” demişti. Ters role itilen Kürt vatandaşlar Dördüncüsü, “Türkçe resmi dil, ortak dil, ekonomik dil” diyorsunuz. Kürtçe de sizin ana diliniz neden diyemediniz? 70-80 senedir Kürtçe’yi yasaklamak Kürt diye bir milet yok demek yanlıştı neden diyemediniz? Aşırı propagandanın savunma ve direnme duygusu uyandırıp ters role ittiğini söyleyen sosyal psikologları neden dinlemediniz? Biat kültürü Beşincisi, “İnsanımız siyaset ağalarından, terör ağalarından çok çekti” dediniz ve haklısınız. Ağalık sistemi biat kültürünün gereğidir. Biat kültürün de sadakat liyakaten önce gelir. Askeri kışlaların duvarlarına ‘Sadakat şerefinizdir’ yazdıran üniformalı ağalara da bir şeyler demeniz gerekmez mi idi? Ordumuz milli mi ulusal mı? Altıncısı “Ordumuz millidir, milleti temsili tamdır” diyorsunuz ve şehirleri sayıyorsunuz. Fakat görünüş öyle değil, toplumdan görünüş ‘Ordu seçkinlerin ordusu’ olarak görünüyor. Çünkü toplumun ruhu olan değerler kışlanın kapısından giremiyor. Halk müziği, Türk Sanat müziği orduevlerinde yok, namaz kılmak, dindar olmak, başını örtmek etiketlenmeye, fişlenmeye yetiyor. Dini duyarlılığı olan subaylar tasfiye edildi, yargısız infazla halen YAŞ kararları ile subay astsubay ihraç edimeye devam ediyor. Önceleri hizmetlilerin dindarlığı hoş görülürdü şimdi onlarda ancak gizli olarak ibadetlerini yapıyorlar. Köylerdeki okul-cami dengesinde hep okulu ziyaret ediyorsunuz. Toplumun ruhu onu kuşatan kültürdür. Bugün TSK’yı kuşatan kültür elitist seçkinlerin kültürü ve toplumu temsil etmiyor ve maalesefTSK milli değil ulusaldır. Eski Genelkurmay Başkanımız E.Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu “Dini vatanseverliğe ihtiyacımız yoktur” demişti. Siz de öyle mi düşünüyorsunuz açık olmalısınız. ‘Laik yaşamın ahlak zabıtalığı’ Yedincisi dini bayramlarda laiklik vurgusu gibi acı ironiyi yapmadınız teşekkür ederiz. Ama birinci görevimiz sizin güvenliğinizden sorumlu olmaktır dediniz. “Türkiye büyük devlettir büyük devletler adil ve şefkatli olur dediniz. Laik yaşam tarzı adı altında dini olgu olarak kabul etmeyen bir yaşam tarzını dayatıyorsunuz ve güvenlik kaygısı ile askere‘Laik yaşamın ahlak zabıtalığı’ görevi veriyorsunuz. Jandarma ve askeri güçler asayişi sağlayacağı yerde milletin değerlerine ve kıyafetinemüdahale ediyor. Nizamiyeler halka sevgi değil korku veriyor. Adil ve şefkatli devlet böyle mi yapar? Van milletvekili Kinyas Kartal’dan yaptığınız nakil çok şıktı. Birlikte yaşamaya karar vermiş insanların kaderlerinin ortak olduğuna inanması ve başka sevgiye ihtiyaç hisetmemesinin, ayrımcılığa maruz kalmaması ile yakından ilgili olduğunu sizden duymamız bizi mutlu etti. “Milletimizden aldığımız güç ve azimle sorunları çözeriz” dediniz. Hangi millet sorusuna doğru cevap vermek kaydı ile evet. Komformist İstanbul dükalığı mı, Anadolu’nun çileli halkı mı bizim şirazemiz olacak? Düşünelim. NEVZAT TARHAN Haber ntarhan@gmail.com Allah razı olsun Sayın Tarhan. lakin bu ilahi bir süreç. dizginini kurtarmak için biraz daha çabalamaları lazım. Bakınız Bediüzzaman 5. Şua'da ne demişti: "Yedi yüz sene müddetinde İslâmiyetin ve Kur'ân'ın elinde şeref-şiar, bârika-âsâ bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyetin bir kısım şeâirine karşı istimal etmeye çalışır! Fakat muvaffak olmaz, geri çekilir. Kahraman ordu, dizginini onun elinden kurtarıyor diye rivayetlerden anlaşılıyor." evet kurtarıyor diyor, dikkat! Böyle bir saçmalığı buraya acite ederek veriyorsunuz, sonra ortaya çıkan çelişik gerilimin sonucu da yorumlara yansıyor: 'Kötü asker' yazıyorlar. Asker camiye girecekmiş. İyi oldu olacak, İmamlık yapsın. Sanki Anadolu halkı sadece sizin korumaya aldığınız 'çileli' halktan oluşuyor. Sanki tüm dert, Askerin camiye girmesi. Girsin yahu. Ayasofyayı da yeniden Cami yapın. Öyle bir fikriniz de vardı ya. Laikliği yumuşatın. Yumuştınki içi boşalsın, anlamı kaysın. Sanki tüm 'Dinci' takım sizin gibi 'filozof'. Bakın dakikalık konuşma yaptı İlker Başbuğ. Ama nasıl da topa tutuyorlar. Her kelimesine bir eleştiri paragrafı yazıyorlar. Ne istiyorsunuz tek bir adamdan. adam asker yahu. Asker. Sizin bu sorunları hep beraber çözebilme gibi bir sağduyunuz YOK. Çünkü daha en başından size Asker, 'Laikliğin zorba bekçisi', 'Dine soğuk olan' olarak kodlanmış. Bu durumda da, işte Tüm bu sosyal süreçlerin sorunlarını bir adama yıkıyorsunuz. Siz, İstanbula, İzmire komformist diyorsunuz, onlarda size Gerici takım diyor. türkiyede elit tabaka var mışş bu elit nedemek pek anlamadım, yada çmilletne kendini üstün gören alçak bir tabakamı acaba,yoksa dertli anadolu insanından daha yüksek tabaka olması imkansız,bu ülkenin sahipleri bu ülkenn dertleriyle dertlenen lerdir, gerisi hikaye milletin gerçeklerini görmezden gelerek kardeşlik bağları kurulamaz, sen laikliği maneviyat yoksunu dış odaklılara göre yorumlarsan %90 dan fazlasımüslüman olan bir ülkede %90 yanlış yapmış olursun ve işler rayında gitmez. söyleyecek çok şeyvar..
579128
Kalaşnikof üreticisi iflasın eşiğinde
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE Kalaşnikof üreticisi iflasın eşiğinde MOSKOVARusya'nın Kalaşnikof (AK-47) saldırı tüfeğinin en büyük üreticisi 'Izhmash' fabrikası borçları yüzünden iflasın eşliğine geldi. Izhmash fabrikasından alacaklı olan Gremikha şirketi, Tahkim Mahkemesine başvurarak fabrikaya karşı iflas davası açtı. Izhmash'ın web-sitesinde fabrikanın Gremikha'ya 13 milyon dolardan fazla borcunun olduğunu belirtildi. Izhmash'ın yüzde 51 hissesini elinde bulunduran Devlet Kurumu Rus Teknolojileri (Rostehnologiya) olay ile ilgili özel bir komisyon kurarak Izhmash'ın mali durumumu incelemeye başladı. Rostehnologiya yekilileri komisyonun yapacağı çalışmalar sonucunda İzmash'ın ileriye dönük durumu ile ilgili kararların alınacağını belirtti. Daha önce de Ağustos ayında Kirov bölgesinde faaliyet gösteren bir başka Kalaşnikof üretim fabrikası 'Molot', bankalara ve işçilerine toplam bir milyar ruble borcu olduğunu duyurmuştu. Yetkililer fabrikanın üretime başlayabilmesi için en az 300-400 milyon rubleye (10-14 milyon dolar) ihtiyacı olduğunu belirtmişti. Fabrikanın başvurduğu krediler henüz çıkmazken, işçilerin uzun süredir maaşlarını alamadığı kaydedilmişti. 'Kalaşnikof', adını tüfeğin mucidi Mihail Timofeyeviç Kalaşnikof'tan (89) aldı. İkinci Dünya Savaşı'nda yaralanan Kalaşnikof, daha sonra etkilendiği Alman piyade tüfeklerine benzer Kalaşnikof markasını icat etti. Kalaşnikof piyade tüfekleri 1949 yılında seri bir şekilde üretilmeye başlandı. Dünyada en çok kullanılan piyade tüfeği unvanına sahip Kalaşnikoflar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde de kullanılıyor.
578939
Fransa'da PTT çalışanları grevde
'da PTT çalışanları, kurumun özelleştirilmesi ile ilgili hükümet projesini protesto etmek için greve gitti. Greve katılımın, sendikaya göre yüzde 40, kurum yöneticilerine göre yüzde 21 civarında olduğu bildirildi. Fransız PTT'sinin, Ocak 2010 tarihi itibarıyla hisselerini halka açması öngörülüyor. Hükümet, hisseleri halka açmanın gerekliliği ve bunun kurum çalışanlarını olumsuz etkilemeyeceği yolunda kampanya yürütmesine rağmen, çoğu çalışanın işini kaybetme riski ile karşılaşacağı görüşünde.
579284
AİHM'nden kriz çıkartacak iade talebi
AİHM bugünkü kararında, ''iki İranlının, ülkelerine geri gönderildikleri takdirde kötü muameleye maruz kalma riski taşıdıkları'' bildirildi. Gaziosmanpaşa'da yabancı gözaltı merkezinde tutulan 1973 doğumlu Mohsen Abdolkhani ve Kırklareli'ndeki yabancı gözaltı merkezinde tutulan 1978 doğumlu Hamid Karimnia'nın başvurusunu inceleyen AİHM, ''Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3, 13 ve 5. maddelerinin Türkiye tarafından ihlal edildiği'' görüşüne vardı. Türkiye karar gereği, iki İranlıya 20'şer bin Avro maddi tazminat ödeyecek. İki İranlı, 2006 yılında ülkelerini terk ederek, önce Irak'a geçmiş ve buradaki UNHCR göçmen merkezine sığınmışlar, daha sonra da kampın kapatılmasıyla birlikte yasa dışı yollardan 2008 yılında Türkiye'ye girmişlerdi. AİHM, daha önce aldığı ihtiyatı tedbir kararında, iki İranlının şikayet başvuruları sonuçlana kadar, Türkiye'ye yasa dışı yollardan girmek suçundan tutuklanan iki İranlının ülkesine gönderilmesinin durdurulmasını istemişti.
579081
Sokak eylemleri için dağdan terörist iniyor!
Aralarında örgütün kırsaldan gönderdiği belirlenen eylemlerin de olduğu kişi adliyeye sevk edildi.Terör örgütü PKK adına şehir merkezlerinde eylemler düzenleyen gruplara yönelik Diyarbakır polisi operasyon düzenledi. Operasyonda Diyarbakır'ın farklı semtlerinde terör örgütü adına korsan gösteri yapma, güvenlik güçlerine molotof atma, kamu malına zarar verme ve örgüt propagandasını yaptığı belirlenen kişi yakalandı. Diyarbakır Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre; Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü ile İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün birlikte düzenlediği operasyonda eylemci yakalandı. Yakalanan şahısların üzerinde ve ikametlerinde yapılan aramada adet bilye atar tabanca, adet kuru sıkı tabahca, adet hard disk, çok sayıda örgütsel içerikli CD ve hafıza kartları, çok miktarda yasak ile örgütsel doküman ele geçirildi. Eylemcilerden 2'sinin terör örgütü PKK tarafından sokak eylemlerini organize etmek için gönderildiği belirlendi. Şahıslar mahkemeye sevk edildi. Bu arada Diyarbakır polisinin 17.09.20009 tarihinde yine örgütün sokak komitelerine yönelik düzenlediği operasyonda gözaltına aldığı 12 kişiden 5'i tutuklandı. ESNAF EYLEMCİLERİ KÜRSÜYLE KOVDU Diyarbakır polisi, şehir merkezindeki işyeri ve kamu kurumlarına mototolu saldırıda bulunan eylemcilerin mobese kamera görüntülerini basına dağıttı. Görüntülerde Bağlar ilçesinde bir mağazaya taşlı ve molotoflu saldırıda bulunan eylemcilere, işyerinin yan tarafındaki çay ocağında bulunan vatandaşlar tepki gösteriyor. Yaklaşık 10-15 vatandaş ellerine aldıkları kürsülerle eylemcilere karşı koyuyor. Kısa süre direnen yüzü poşulu eylemciler, vatandaşların sert tepkisi üzerine kaçıyor.Yakalanan kişilerin şu eylemleri gerçekleştirdiği belirtildi: 14.09.2009 tarihinde Bağlar Cemiloğlu Caddesi'nde bir alışveriş merkezine taşlı saldırı, Koşuyolu Parkı'nda güvenlik güçlerine ve ekip otosuna molotof kokteylli ve taşlı saldırı. Yenişehir Toplu Konutlar civarında vatandaşlara ait işyerine molotof kokteylli saldırı. 15.09.2009 tarihinde Bağlar Sağlık Ocağı Caddesi Telekom Müdürlüğü'ne molotof kokteylli ve taşlı saldırı eylemi, güvenlik güçlerine ve ekip otosuna molotof kokteylli ve taşlı saldırı, çöp konteynırlarını dökmek suretiyle barikat kurarak yolu trafiğe kapatma eylemi. 15.09.2009 tarihinde Sur İlçesi Dicle Mahallesi Fiskaya Caddesi üzerine lastik yakmak suretiyle yolu kapama, görevli güvenlik güçlerinin araçlarına yönelik taşlı ve Molotoflu saldırı eylemi. 17.09.2009 günü Bağlar İlçesi Öğretmenler caddesinde korsan gösteri ve yol kapama eylemi, aynı tarihte Cemiloğlu caddesi üzerinde faaliyet gösteren bir alışveriş merkezine molotof kokteylli ve taşlı saldırı eylemi.
578719
Savaş uçağı gösteri uçuşunda çakıldı
Savaş uçağı gösteri uçuşunda çakıldı AA Giriş Saati 22.09.2009 10:03 Güncelleme 22.09.2009 10:04 İran ordusuna ait bir savaş uçağının gösteri uçuşu sırasında yere çakıldığı bildirildi. İran'ın resmi haber ajansı İRNA, İran-Irak savaşının başlangıcının yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen tören sırasında gösteri uçuşu yapan uçağın başkent Tahran yakınlarındaki bir tarım alanına düştüğünü bildirdi. Düşen uçağın tipi ve kazada ölen olup olmadığına dair bilgi verilmedi. Törende, İran ordusuna ait Amerikan yapımı bombardıman uçakları, Rus yapımı MiG-29, Sukhoi 24 ve İran yapımı Saige (Şimşek) uçakları dahil birçok uçak gösteri uçuşu yapacak.
578625
Fransa'da derin dava...
'da son yılların en çok ilgi çeken siyasi komplo davası başladı. Aralarında 'nın eski Başbakanı Dominique de Villepin'in de bulunduğu kişi, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy aleyhine, son seçimden önce "siyasi komplo" düzenlemekle suçlanıyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy de, davacılardan biri olarak duruşmalara katılıyor. Dava 21 Ekim'de sona erecek. Eski Başbakan Villepin'in Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, gizli servisi kullanarak cumhurbaşkanı adaylığı yarışındaki rakibi Nicolas Sarkozy'yi yıpratmak istediği iddia ediliyor. Villepin, "Bana karşı olan, bana saplantısı olan birisi, Sarkozy yüzünden buradayım. Mahkemeden ismimi temize çıkartarak, Fransız halkı adına özgür bir şekilde çıkacağım" dedi. Villepin'in, suçlamalarla ilgisi olduğuna dair kanıt bulunması halinde hakkında yıla kadar hapis ve 45 bin euroya kadar para cezası istenmesi bekleniyor. Skandal beş yıl önce aralarında Sarkozy'nin de bulunduğu bazı siyasetçilerin yurtdışında hesapları bulunduğuna ilişkin bir ihbar mektubuyla başlamıştı. Bu hesaplarda siyasetçilerin fırkateyn satışından elde ettikleri komisyonların bulunduğu öne sürülmüştü. Sarkozy, bu ihbar mektubunun cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde "önünü kesmek amacıyla" ortaya atıldığını söylemişti.
579071
Bakan Eker'e DTP bayram randevusu vermedi
Bakan Eker'e bayram randevusu vermediCanan ALTINTAŞ- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, (DHA) BAYRAMI memleketi 'da geçiren ve Köyişleri Bakanı ’in bayramlaşma randevusunu Diyarbakır İl Başkanlığı kabul etmedi. DTP İl Başkan Yardımcısı Cafer Kan, “Bu kadar cenaze gelip giderken, bu ziyaret doğru olmazdı” dedi. Bakan Mehdi Eker, bugün kentteki siyasi parti il başkanlıklarını ziyaret etmeyi planladı. Ancak ilk ziyareti gerçekleştireceği Demokratik Toplum Partisi, Bakan Eker’e randevu vermedi. Bu gün saat 11.00’da gerçekleşmesi plananlanan görüşme, DTP’nin randevu vermemesi üzerine iptal edildi. DTP İl Başkan Yardımcısı Cafer Kan, Bakan Mehdi Eker’in partilerini ziyaret etmesini doğru bulmadıklarını belirterek, “Bu kadar cenazeler gelip giderken, bu ziyaret doğru olmazdı. Bu yüzden ziyareti iptal ettik. Ayrıca Bakan Eker buraya geldiği zaman tepkiyle karşılaşabilirdi. Bu olumsuzluğun yaşanmasını istemedik. Randevunun iptal edildiğini de kendisine bildirdik” dedi. DTP Gurup Başkan Vekili ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı parti il merkezinde partililerle bayramlaştı. Demirtaş ve Baydemir, Bakan Eker’in gezisinin iptali ile ilgili açıklama yapmadı. AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
578544
Yunanistan'da Türk düşmanlığı prim yapmıyor
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE Yunanistan'da Türk düşmanlığı prim yapmıyor OKTAY MEHMET GÜMÜLCİNE Yunan siyasi partileri taktik değiştirdi. Her seçimde Türkiye karşıtı söylemleri ile Yunanlı seçmenden oy talep eden Yunanistan'daki siyasi partiler Ekim seçimlerinde Türk-Yunan dostluğunu içeren politikalarla seçmenin karşısına çıkıyor. İktidardaki Yeni Demokrasi Partisi'nden 15 puan önde olan muhalefetteki Pasok Partisi'nin lideri Yorgo Papandreu, iktidara gelmesi halinde Kıbrıs meselesi dahil bugüne kadar Türkiye ile çözülemeyen birçok sorunu çözeceğini ileri sürerek Türkiye ile güçlü bir dostluk kuracağını açıkladı. Bu arada Yunanistan'daki Batı Trakya Türkleri de seçimlerinde daha çok Türk milletvekilini Yunan Parlamentosu'na gönderebilmek için 'Türk'ün oyu Türk'e sloganı ile bir çalışma başlattı. Türk adaylar, bölgede yaşayan Müslüman Türk azınlığın oylarını mutlaka Türk adaylara vermelerini istedi.
578492
Renault, F1'den iki yıl men edildi
OSMAN TANBURACI Renault, F1'den iki yıl men edildi Adı “şike iddiası'na karışan, Formula takımlarından Renault, yarışlardan ertelemeli yıl men edildi. Dünya Motor Sporları Konseyi, geçen yıl Singapur Grand Prix'sinde, pilot Nelson Piquet'in otomobilini kasten çarpmasını istediğini itiraf eden Renault takımını, yarışlardan ertelemeli yıl men etti. Konsey, takım patronu Flavio Briatore'yi, Formula 1'den “süresiz' men ederken, eski teknik direktör Pat Symonds'ı da “5 yıl' men cezasına çarptırdı. FIA Başkanı Max Mosley, skandalı, “eşi, benzeri görülmemiş' diye nitelendirdi. 22.09.2009
578650
Bu yaşta bu duygusallık... Video
Merkez Bankası'nın faizleri yüzde 7.25'e indirmesi bankaların mudilere bakışını değiştirdi. 10 ila 50 bin TL arasında mevduatı bulunan küçük yatırımcı bankacıların gözdesi oldu.
578197
Sakarya'da feci kaza
Sakarya'da feci kaza CHA Giriş Saati 21.09.2009 21:16 Güncelleme 21.09.2009 21:17 Sakarya'nın Akyazı ilçesinde otomobil ile çarpışan yolcu otobüsü şarampole yuvarlandı. Kazada, yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti, 40 kişi de yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Akyazı ilçesi Osmanbey Köyü Ada Caddesi üzerindeki kazada, Adapazarı'ndan Akyazı'ya giden Turgut Baştan'ın (49) kullandığı 54 HN 022 plakalı yolcu otobüsü, tali yoldan caddeye çıkan Ali Kızıldağ yönetimindeki 54 YL 465 plakalı otomobille çarpıştı. Kontrolden çıkan yolcu otobüsü şarampole yuvarlandı. Kazada sürücüler Baştan ve Kızıldağ ile birlikte otobüste bulunan toplam 40 kişi yaralandı. Kazanın ardından otomobilde yangın çıktı. Otomobildeki yangın yardım için duran sürücüler tarafından yangın söndürme tüpleriyle söndürüldü. Kazanın ardından olay yerine çok sayıda ambulans ile itfaiye ekibi sevk edildi. Sağlık görevlileri ve itfaiye ekipleri tarafından yan yatan otobüsten çıkartılan yaralılar Akyazı Devlet, Sakarya Eğitim ve Araştırma ile Yenikent Devlet hastanelerine kaldırıldı. Akyazı Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılardan yaşındaki Onur Şunlü tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Oğlunun ölüm haberini alan İbrahim Şünlü, hastanede gözyaşlarına boğuldu. Babayı yakınları ve hastane görevlileri sakinleştirmeye çalıştı. Kazayı haber alan yaralı yakınları da olay yerine gelerek görevlilerden yakınlarının sağlık durumları hakkında bilgi almaya çalıştı. Kazada yaralananların isimleri şöyle; "Sürücüler Ali Kızıldağ ve Turgut Baştan, Ümit Baştan, Üzeyir Tunç, Semra Tunç, Saime Akyüz, Fatih Akyüz, Melih Yılmaz, Murat Altınbıçak, Furkan Olmuştur, Akmet Olmuştur, Ziynet Burçak, Çimen Yiğit, Şerife Kobaş, Yasin Kobaş, Ramazan Yıldırım, Sevilay Başaran, Mehmet Yavuz, Fidan Yavuz, Mesut Maltepe, Demet Yıldız, Cihat İçyüz, Sezer Kalyoncuoğlu, Enes Acar, Mustafa Agâh Yahyacı, Topçu Kaya, Sevgen Kaya, Mehmet Ali Kaya, Enes Acar, Nurten Donduran, Celil Donduran, Yusuf Donduran, Nihat Boztepe, Ayşe Çakıroğlu, Yaşar Çakıroğlu, Nufidar Şunlü, Uğur Şunlü, Beyza Küçük, Osman Memişoğlu, Gülizar Gökçen ile soyadı belirlenemeyen Nataci ismindeki bir kişi."
578819
11 dakikalık sır görüşme
11 dakikalık sır görüşme 22.09.2009 12:35Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem'in babası Nida Garipoğlu'nun yaptığı telefon görüşmeleriyle oğlunun kaçışını organize ettiği iddia edildi. Nida Garipoğlu'nun cinayetin işlendiği günün akşamı 22.05'te Ankara'daki bir numarayı, sonra şoförünü aradığı belirlendi. Baba Garipoğlu, telefon kayıtlarına göre 22.10'da Gaziosmanpaşa'da bir ceple 11 dakika görüştü. 23.40'ta Lüleburgaz'da bir telefona kez mesaj attı. Sabah Gazetesi'nden Ertuğrul Erbaş'ın haberine göre, kaçışı müthiş bir telefon trafiğiyle baba Mehmet Nida Garipoğlu organize etti ve Cem ilk geceyi, babasının adamlarının kendisini alarak götürdüğü Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde geçirdi. Baz istasyonunun sinyal kayıtlarına göre olaylar silsilesi şöyle gelişti: Cem Garipoğlu saat 12.48'de taksi çağırarak Münevver Karabulut'un okuluna doğru yola çıktı. Cem yolculuk sırasında birkaç kez annesini telefonundan aradı. Cem saat 14.07'de Münevver tarafından arandı. Birkaç dakika sonra Cem kullandığı ikinci hattan Münevver'i aradı. İki sevgili okul çıkışı buluştu. Saat 15.00'e yaklaşırken Cem ve Münevver Bahçeşehir'deki villaya gelmişti. Münevver son mesajını annesine atarken "Beşiktaş'tayım" diyordu. Villada ne olduysa oldu. Cem 15.30 civarında villanın hemen ilerisindeki Bahçeşehir İş Merkezi'ne gitti ve bir testere satın aldı. Testere satın alma fişindeki saat 15.44'ü gösteriyordu. CEM, BABASININ ŞİRKETİNİ ARADI Cem tekrar villaya geri döndü. Babasının şirketi Berolina Plastik AŞ'ye kayıtlı bir telefonu aradı ve dakika görüştü. Sonra durağı arayarak taksi istedi. 18.25'te Berolina Plastik AŞ'ye ait bir telefonla yine görüştü. Gelen taksi şoförünü iki defa arayarak bulunduğu yeri tarif etti. Taksiyle buluştuktan sonra Münevver'in cesedini atmak için Etiler'e doğru yola çıktı. Cem Garipoğlu cesedi attıktan sonra Akmerkez'e gitti. Burada Eren Atlı isimli arkadaşını gördü. 19.58'de numarasını vermek için Eren Atlı'nın cep telefonunu çaldırarak çağrı bıraktı. BABANIN YOĞUN TELEFON TRAFİĞİ Baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun 0544 ile başlayan cep telefonu saat 16.17'den itibaren müthiş bir görüşme trafiğine sahne oldu. 17.44'ten 21.41'e kadar yine kendi şirketi Berolina Plastik AŞ'ye ait çeşitli telefonlardan defalarca arandı. İddiaya göre saat 19.00 gibi eve gelen ve kanlı testereyi gören anne Tülay Makbule Garipoğlu, şirket telefonlarından eşini aradı. Saat tam 21.41'de Cem Garipoğlu Bahçeşehir'deki villaya gelerek cep telefonundan babasını aradı. Baba Nida Garipoğlu bu konuşmayı savcıya verdiği ifadede şöyle anlattı: "Oğlum Cem Garipoğlu beni aradı. 'Baba eve gelecek misin?' dedi. Ben 'bir problem mi var?' deyince 'hayır' dedi." Bu konuşma ise sadece 15 saniye sürdü. SİLİVRİ'DEKİ ŞOFÖRÜYLE GÖRÜŞTÜ Bu görüşmeden hemen sonra Mehmet Nida Garipoğlu müthiş bir telefon trafiği başlattı. 22.02'de şirkete kayıtlı telefonlardan birini aradı ve dakika görüştü. Ardından Ankara'daki bir numarayı aradı ve yine dakika görüştü. Biraz sonra şirketin idari işler müdürü olan Biray Çimen'i aradı, dakika da onunla görüştü. Mehmet Nida Garipoğlu daha sonra Silivri civarında oturduğu ileri sürülen şoförünü aradı. İki defa da onunla görüştü. 11 DAKİKALIK SIR GÖRÜŞME Baba Garipoğlu saat 22.10'da 0532'li hattını kullanarak İstanbul Gaziosmanpaşa'daki bir cep telefonunu aradı ve tam 11 dakika boyunca konuştu. Bu 11 dakikalık görüşmenin içeriği henüz çözülmüş değil. Mehmet Nida Garipoğlu saat tam 23.40'ta Lüleburgaz'daki bir telefona kez mesaj attı. Ertesi gün Lüleburgaz'daki bu telefon ve yine aynı şehirdeki diğer bir telefonla defalarca görüştü ve mesajlaştı. Garipoğlu gece saat 21.47'de oğluyla görüştükten sonra hemen eve gittiğini söylemişti. Ama baz kayıtlarına göre baba Avcılar'daki işyerinden gece yarısına kadar ayrılmadı. İddiaya göre oğlunun işlediği cinayeti öğrenen Mehmet Nida Garipoğlu, adamlarını arayarak Cem'in kaçışını organize etti. İLK LÜLEBURGAZ'A GİTTİLER Cem'e Bahçeşehir'de bulunan bir kafeye gitmesini söyleyen Nida Garipoğlu, adamlarından biriyle oğlunu aldırdı. Cem'i alan adamı Lüleburgaz'a doğru yola çıktı. Baba Mehmet Nida Garipoğlu Lüleburgaz'daki bazı telefonlara hem mesaj atarak hem de arayarak oğlunun kalacağı yeri ayarladı.
578823
Bizim Minyeli Abdullahımız: Melek Rabia
Kırıkkale'de 'Melek Rabia' olarak bilinen ve elleri olmayan Rabia Acar (30), ayakları ile ördüklerini satarak elde ettiği kazançtan öğrencilere burs veriyor. Ablası Meryem Yüksel ile birlikte oturan Rabia Acar, lisede ve üniversitede okuyan öğrencilere verdiği burslar sayesinde dünyanın en mutlu insanı olduğunu söyledi. Aylık yaklaşık 300 lira burs veren Acar, ödemeyi geciktirdiği zaman çocukların zor duruma düştüğü hissine kapılıp uykularının kaçtığını belirterek, "Satamayınca ne yapacağım diye kendi kendime düşünmeye başlıyorum. Ben 300 lirayı veremeyince çocuklar mağdur olacak diye, uykularım kaçmaya başlıyor. Bu sırada çevrede bulunan bir insan gelerek, açık kalan parayı şahsıma yardım olsun diye getiriyor. Bende bir kuruşuna dokunmadan öğrencilere gönderiyorum ve kalbime huzur doluyor." diye konuştu. Acar, boş zamanlarında ise mahallesinde bulunan kadınlara Kur'an-ı Kerim öğretiyor, ev işlerine yardımcı oluyor. Bahçede yetiştirdiği sebze ve meyveleri büyüterek evin ihtiyaçlarını karşılıyor. Ayağı ile şal, kazak, atkı, patik, yemi kenarı ve buna benzer giyecek malzemeleri ördüğünü açıklayan Rabia Acar, giyecekleri örerken hiç zorlanmadığını, öğrencilere katkı sağladığını düşününce mutlu olduğunu ifade etti. Ellerinin doğuştan olmadığını açıklayan Acar, "Hiçbir zaman özürlü olmaktan şikayetçi olmadım ve mutsuzluk duymadım. Allah (C.C) beni böyle yarattı. Benim daha fazla ibadet etmem ve çevreme daha fazla yardımcı olmam için bu şekilde doğduğumu düşünüyorum." dedi. Acar, şunları söyledi: "Allah'ın nasip ettiği her günü insanlara bir faydam dokunsun diye geçiriyorum. Bazen çok zorlanıyorum ama yılmıyorum. Allah beni ayakta tutuyor. Son nefesime kadar Allah rızası için çalışacağım. Çünkü burs verdiğim çocuklar, dinini, vatanını ve milletini seven, bayrağına bağlı, Türkiye'nin geleceğini oluşturacak insanlar." Yardım ve hizmet deyince Rabia'nın bütün dertlerini unuttuğunu açıklayan ablası Meryem Yüksel ise, "Evde en büyük yardımcım Rabia'dır. Evin içini temizler. Bulaşık yıkar ve bahçede sebze yetiştirir. Her gün işlerini çabucak bitirerek, elişi yapmaya başlar. Gece geç saatlere kadar yatmak nedir bilmez. Yaptığı elbiseleri satınca yüzünde güller acar. Öğrencilere paralarını verirken, ondan daha mutlu bir insan göremezsiniz." şeklinde konuştu.
578954
Helikopter elma bahçesine çakıldı: ölü
Peel bölge polisinden verilen bilgiye göre kaza, Toronto'nun kuzeybatısındaki Brampton bölgesinde meydana geldi. Görgü tanıkları, helikopterin son derece hızlı ve ani bir şekilde elma bahçesine çakıldığını söylediler. Polis, özel bir şirkete ait helikopterin düşüşüyle ilgili soruşturma başlattı.
578306
İbrahim Şahin de sağlam çıktı: Bunama belirtisi yok
Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bilgisayarlı beyin tomografisi (BT) çekilen Şahin'in, beyninde herhangi bir hastalık belirtisine rastlanmadığı öğrenildi. BT raporuna göre, Şahin'in beyni yaşıtlarınınkiyle aynı ve bunama (demans) emaresi yok. Kan akışında anormal bir durum tespit edilemezken, kemik yapısı da oldukça sağlam. İkinci Ergenekon iddianamesinin sanıklarından İbrahim Şahin, yaklaşık 15 gün önce tutuklu bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nden, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilmişti. Sağlık sorunları gerekçesiyle sürekli tahliye talebinde bulunan Şahin'in 'bunama' raporu almak için çabaladığı ileri sürüldü. Kaldırıldığı hastanede sağlık kontrolünden geçirilen Şahin'in 11 Eylül'de beyin tomografisi çekildi. İşlemlerinin tamamlanmasının ardından yeniden cezaevine gönderildi. Şahin'in çekilen tomografisinin sonuçları belli oldu. Hazırlanan rapora göre, İbrahim Şahin'de 'bunama' belirtisine rastlanmadı. Beyin yapısı yaşıtlarıyla uyumlu, herhangi bir sorunu yok. Kan akışı anormal bir durum tespit edilemedi. Kemik yapısı da gayet normal. İbrahim Şahin'in yakalandığı öne sürülen 'bunama' hastalığı genelde 65 yaş üzeri kişiler için risk oluşturuyor. Henüz 50'lerinde olanların bu hastalığa yakalanma oranı düşük. Hastalığın kesin tanısı ancak otopsi yapılarak beyin dokusunun mikroskop altında incelenmesiyle konulabiliyor. Fakat bu olamayacağı için kişiye yapılan birtakım testler ve klinik muayene ile hastalık teşhis edilebiliyor. Beyin görüntüleme yöntemi olan BT incelemesi de bunlar arasında önemli bir yer teşkil ediyor. Önümüzdeki günlerde Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kurulunun önüne çıkacak olan Şahin, en son 27 Mart 2009 günü Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde saat kontrolden geçirilmişti. Burada genel cerrahi, dahiliye, kulak burun boğaz, nöroloji ve psikiyatri servislerinde muayene edildi. Şahin'in devlet hastanesindeki raporu 10 Nisan 2009'da tamamlandı. Beş servisten uzman doktorların imzasını taşıyan raporda, Şahin'in 'demans' yani bunama hastası olduğu belirtildi. Fakat kesin teşhis için Şahin'in Adli Tıp Kurumu'nda kurul önüne çıkması gerekiyor. İbrahim Şahin, Susurluk davasında cezaevine gönderildiği 2003 yılında da Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu'nda 'bunama' raporu almıştı. SUSURLUK'TAN RAPORLA KURTULDU İki raporda da İbrahim Şahin'in travmaya bağlı yakın ve uzak hafıza kaybına uğradığı ileri sürülmüştü. Raporda, "Hastanın hastalıkları kalıcıdır. Düzelme göstermez." ifadeleri yer alıyordu. Şahin'in cezası, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedilmişti. İddianamede, 'darbeye teşebbüsle' suçlanan İbrahim Şahin hakkında kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
578501
Gül açacak S.Arabistan'da tabu yıkılacak
Rijkaardın gelmesiyle altyapıyı da güçlendirmeyi hedefleyen ve Ajax modelini öngören Florya yönetimine...
578612
Başbakan Erdoğan ABD'de
Başbakan Erdoğan ABD'de AA Giriş Saati 22.09.2009 08:18 Güncelleme 22.09.2009 08:22 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak ''ANA'' ile yerel saatle 19.10, TSİ 02.10'da ABD'nin New York kentine geldi. Recep Tayyip Erdoğan'ı, John Fitzgerald Kennedy Havalimanı'nda Türkiye'nin Washington Büyükleçisi Nabi Şensoy ve Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Ertuğrul Apakan ile öteki ilgililer karşıladı. ERDOĞAN, MUSEVİ KURULUŞLARININ TEMSİLCİLERİNİ KABUL ETTİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta, ABD'deki önemli Musevi kuruluşlarının temsilcilerini kabul etti. Başbakan Erdoğan, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G-20 zirvesi nedeniyle geldiği ABD'de, New York'ta ilk görüşmesini yaptı. Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte geldiği New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde, aralarında Abraham Foxman'ın ulusal direktörlüğünü yaptığı ''İnkar ve İftiraya Karşı Birlik'' (Anti-Defamation League-ADL) kuruluşunun da bulunduğu New York ve Washington merkezli önemli Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle görüştü. Toplantının iyi geçtiği, Yahudi cemaati temsilcilerinin Başbakan Erdoğan'a çeşitli konularda soru sordukları öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, toplantıda, eşbaşkanlığını ABD'nin yaptığı AGİT Minsk grubunun Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesi sürecine katkısının önemli olduğunu belirterek, ilişkilerin geliştirilmesinde bu grubun daha fazla gayret göstermesi gerektiğini söyledi. Musevi kuruluşları, Başbakan Erdoğan'a Orta Doğu bölgesindeki kitle imha silahlarının yayılmasından ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Yahudi soykırımını yadsıdığı konuşmalardan kaygı duyduklarını belirtti, Erdoğan da Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada her türlü kitle imha silahına ve nükleer silaha karşı olduğunu bildirdi. Erdoğan, İran ile yaptıkları görüşmelerde İran tarafının Türkiye'ye nükleer programını barışçıl amaçlarla yürüttüğünü anlattığını ve Türkiye'nin de nükleer silahlara karşı olduğunu bu görüşmelerde her zaman ifade ettiğini kaydetti. Musevi kuruluşları temsilcilerin Başbakan Erdoğan'a İsrail'i yakında ziyaret etmesinin gündemde olup olmadığını sorunca Erdoğan'ın henüz kesinleşmiş birşey olmadığını, ancak BM Genel Kurul toplantıları sırasında Türk ve İsrail dışişleri bakanlarının her an görüşebileceklerini söylediği belirtildi. Erdoğan'ın toplantıda İsrail ile Suriye arasında daha önce Türkiye'nin aracılığında yapılan dolaylı görüşmeler konusunda ise belli bir noktaya kadar ilerleyen, ancak İsrail'in Gazze'ye saldırısı nedeniyle duran bu süreci Türkiye'nin iki tarafın da talebi olması halinde devam ettirme konusunda elinden geleni yapacağını söylediği ifade edildi. Bu arada, Musevi temsilcilerin Erdoğan'a, İstanbul'daki Yahudi cemaatinin Türkiye'de ders yılının başında okullarda ayrımcılığın kaldırılması ve ilk derste dil, din ve ırk ayrımcılığına karşı saygı, sevgi ve hoşgörü konusunun işlenmesiyle ilgili ''ilk ders genelgesini'' çok olumlu karşıladıklarını söyledikleri de öğrenildi. Kalabalık bir Musevi grubunun katıldığının gözlemlendiği toplantıda, Erdoğan'ın Museviler'in yeni yıllarını kutladığı bildirildi. DAVUTOĞLU Bu arada Başbakan Erdoğan ile birlikte New York'a gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davuoğlu'nun da New York'taki ilk görüşmesini, AB dönem başkanı İsveç'in Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve AB'nin gelecek dönem başkanı olacak İspanya'nın Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos ile yaptığı öğrenildi. New York'a, Başbakan Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve bazı milletvekilleri de geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün BM'de Genel Sekreter Ban Ki-mun'un evsahipliğinde düzenlenecek İklim Değişikliği zirvesine katılacak.
578737
Üreticinin 'sabrı' fındık fiyatlarını yükseltti
Giresun Ziraat Odası (GZO) Başkanı Özer Akbaşlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Eylül ayının, piyasalarda fındık fiyatlarının oluşmasında çok önemli bir ay olduğunu belirterek, ''Çünkü fındığın her yıl ortalama 150 bin tonluk bölümü bu ayda pazara iniyordu. Bu nedenle fındık bu ayda oluşan fiyat üzerinden sezon sonuna kadar piyasada işlem görüyordu'' dedi. Hükümetin fındık fiyatının serbest piyasa koşullarında oluşacağı yönünde karar alması üzerine ziraat odaları olarak üreticiye fındığını pazara az miktarda indirmeleri konusunda sürekli uyarıda bulunduklarını anlatan Akbaşlı, şöyle devam etti: ''Üreticiye, Türkiye'nin, 2009 yılı tahmini fındık rekoltesinin 400 bin ton dolayında olduğu söyledik ve bu miktardaki fındığın da piyasalar için yeterli olmadığını vurguladık. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) deposundaki fındığı, 2009 ürünü fındık satılana kadar piyasaya sürmeyeceğini ifade ettik. Bunun için de gazetelere başta Tarım ve Köyişleri Bakanı, TMO genel müdürü ve bununla ilgili karar alan tüm bürokratlara teşekkür ilanı verdik. Gelinen bu süreçte 15 Ağustos'ta pazara ilk indiğinde 3,5 liradan işlem gören fındık bugün 4,7 liraya kadar yükseldi. Burada üreticinin gösterdiği 'sabır' çok önemlidir.'' -''ÜRETİCİNİN KAFASINDAKİ FİYAT LİRADIR'' Akbaşlı, yeni ürün fındıktan piyasaya bugüne kadar 50 bin ton dolayında ürün indiğini tahmin ettiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Bu rakam önceki yılların üçte biridir. Üreticinin çağrımıza uyması ve ürününe sahip çıkması piyasadaki fındık fiyatlarını sürekli yükseltmektedir. Üretici bu kararını sürdürdüğü takdirde, ürününü piyasada arzuladığı fiyattan satabilecektir. Üreticinin kafasındaki fiyat liradır. Fındığın bu fiyatı bulması için her şey üreticinin elindedir'' -FINDIK ÜRETİCİLERİ- Fındık üreticilerinden Bahtiyar Kaçar, önceki yıllarda yaklaşık ton fındık ürettiğini, ancak bu yıl 2,5 ton dolayında ürün hasadı yaptığını ifade ederek, ''Piyasanın fındığa ihtiyaç duyacağı bir gerçek. Ürünümü Kasım ayı sonu ya da Aralık ayı ortalarında satmayı düşünüyorum'' dedi. Diğer üretici Ali Çoban ise her yıl ortalama ton fındık üretirken bu yıl ton ürün alabildiğini anlatarak, ürününü, fiyatların biraz daha yükselmesinden sonra satmayı düşündüğünü söyledi. Adem Turan da 1,5 ton fındığı olduğunu ifade ederek, ''Sıkıntıya düşmediğim takdirde fındığı satmayacağım. Fındığın fiyatı konusunda Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'nin (FİSKOBİRLİK) duruşu çok önemli. İnşallah piyasaya girer ve fiyatın yükselmesine katkı sağlar'' şeklinde konuştu.
578713
Bakan Ergün'den GSM operatörlerine uyarı
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Bakan Ergün'den GSM operatörlerine uyarı ANKARA (A.A) Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ya da müzik mesajları konusunda hem tüketicileri hem de operatörleri uyardı. Bakan Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk toplumunda teknolojinin çok hızlı tüketildiğini, bu nedenle de çeşitli sorunların gündeme geldiğini söyledi. Teknolojinin dikkatsiz kullanıldığını ve zaman zaman zarara yol açtığını ifade eden Ergün, buna örnek olarak GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ve müzik mesajlarını gösterdi. 'GSM operatörleri üzerinden alınan mesajlar, eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ayrıca 3G teknolojisiyle de internete daha hızlı erişim imkanı sunuyor' diyen Ergün, tüketicilerin önemli bir bölümünün bunların maliyeti hakkında bilgi sahibi olmadığını, çünkü bu hizmeti sunanların maliyeti 'biraz sakladıklarını' dile getirdi. Son dönemlerde bu konuda fazlaca şikayet aldıklarını belirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nün bu çerçevede ciddi bir denetim mekanizması işlettiğini söyledi. Tüketicilerin duyarlı olmaları ve bu tür mesajların kendilerine maliyetinin ne olacağını araştırmaları, firmaların da bu hizmetleri tüketiciyi yanıltmayacak şekilde sunmaları gerektiğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu: 'Bu hizmetleri tüketiciyi yanıltacak şekilde sunanlar, yanılttıkları her bir tüketici için en az 200 lira para cezasına çarptırılacaklar. Yüz binlerce tüketici olduğu düşünülürse 100 milyonlara varan cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Tüketiciler de teknolojiyi daha dikkatli bir şekilde tüketsinler. Çünkü bu hizmetlerin bilinçsiz tüketimi size beklemediğiniz ağır maliyetler getirebilir. Yeni 3G teknolojisini tüketirken de aynı şekilde dikkatli olmak lazım. Bu görüşmeler normal telefon görüşmesi gibi olacak zannediliyor ama tarifeler değişebiliyor, paketler değişebiliyor. Telefonunuz 3G'ye uyumlu değildir fakat yeni bir paket sözleşmesi yapmışsınızdır. 3G'yi kullanmadığınız halde paketin içinde kullanma bedeli olduğu için onu ödüyor olabilirsiniz. Elektronik sözleşmeler yapılırken, mesafeli sözleşmeler yapılırken tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor.' GSM operatörlerinin aslında bu hizmetleri direk sunmadıklarını, başkalarına servis sağladıklarını, kanal açtıklarını anlatan Ergün, bu yanıltıcı işlemlerin çoğunun da servis sağladıkları firmalar tarafından yapıldığını, ancak alt yapıyı, zemini hazırlayan durumunda oldukları için onların da sorumlu olacaklarını ifade etti. GSM operatörlerinin kanal açtıkları bu firmalara tüketicilerle yaptıkları sözleşmelerde nezaret etmeleri gerektiğini vurgulayan Ergün, 'Nezaret etmezlerse sonunda ortak olarak cezaya çarptırılmış olacaklar ve bu cezalar da hafif değil. Firmalar da bunu yaparken kötü niyetli olmayabilirler ama onların bu hizmetleri dikkatlice sunmaları, tüketicilerin de bu hizmetleri son derece dikkatli kullanmaları gerekiyor' dedi.
578532
Batı'da gayrimenkul kelepir fiyata düştü
Batı'da gayrimenkul kelepir fiyata düştü Barışkent Gayrimenkul Genel Müdürü Barış Aydın, ABD kökenli gayrimenkulcülerin ellerindeki kelepir gayrimenkul havuzlarını Türk yatırımcılarla paylaşmak istediğini söyledi ANKARA (A.A) ABD ve Avrupa'daki gayrimenkul fiyatlarındaki büyük erime Türk firmalarını harekete geçirdi. Gayrimenkul fiyatlarında yüzde 50'lere varan düşüşler Türk yatırımcılarının gözünü buralara çevirmesine neden oldu. Ankara'nın önemli gayrimenkul firmalarından Barışkent Gayrimenkul Genel Müdürü Barış Aydın, “Özellikle ABD kökenli gayrimenkul firmaları ellerindeki gayrimenkul havuzlarını bizimle paylaşmak istiyor. Türk yatırımcılar da bu gelişmeye sıcak bakıyor. Kelepir fiyatlara gayrimenkuller var” dedi. Küresel mali krizin etkilerinin dünya genelinde devam ettiğini kaydeden Aydın, Türkiye'deki canlı gayrimenkul piyasasının yabancı firmaların da dikkatini çektiğini belirtti. Aydın, “Ankara merkezli firmamız çok sayıda yabancı gayrimenkul firması tarafından ziyaret ediliyor. İşbirliği teklifleri son dönemde inanılmaz boyutlara vardı. Özellikle ABD'li gayrimenkul firmaları Türk yatırımcıya ve yine bizim üzerimizden Türk Cumhuriyetlerindeki yatırımcılara ulaşmak istiyor. Kendi iç pazarında satamadıkları gayrimenkulleri çok iyi fiyatlarla satmayı hedefliyorlar' dedi.
579059
Elektrikli motorla 240 km hız yaptı
Elektrikli motorla 240 km hız yaptı 22 Eylül 2009 Salı, 15:25 ABD’nin Utah eyaletinde bulunan Bonneville adlı tuz gölünde gerçekleştirilen hız denemesinde, elektrikli motorla çalışan bir motosiklet, saatte 240 kilometre hıza çıkarak “dünyanın elektrik gücüyle çalışan en hızlı aracı” unvanını aldı. Sıfır emisyon yayan ‘Mission One’ adlı motoru kullanan Jeremy Cleland, kilometrelik bir mesafede 240 kilometre hıza ulaştı. San Francisco’da üretilen ve tanesi 64 bin dolara satılacak elektrikli motor, gelecek yıl satışa sürülecek. 240 voltluk pille çalışan motorun şarj edilmesi saat sürüyor. Mission Motors, 2010’da en az 300 adet ‘Mission One’ satmayı hedefliyor. DIŞ HABERLER
578601
Erken seçim ihtimali var mı?
SON günlerde erken seçim ihtimalinden sıkça söz edilmeye başlandı. “Kürt açılımı”, sonra “Demokratik açılım” ve nihayet “Milli Birlik Projesi”nin iktidar partisini bir ölçüde yıprattığı düşünülebilir. Hatta “Kriz Türkiye’yi teğet geçecek” derken, ekonomik göstergelerin tahmin edilenden kötü olması, işsizliğin önümüzdeki yılda da pek azalmayacağının anlaşılması, iktidar partisini erken seçime zorlayabilir. İktidarda başka bir parti olsaydı, bu şartlarda gözü kapalı erken seçim kararı alabilirdi.
579261
Akçakale sınır kapısında izdiham
Kapı önünde kontrollü geçiş için bekletilen Şanlıurfalılar, beklemekten sıkılınca çevik kuvvet çemberini yararak sınır kapısına koştu. Kalabalığın yol açtığı izdihamda bazı vatandaşlar ezilme tehlikesi geçirdi. Türkiye ile Suriye arasında yapılan anlaşma gereği dini bayramlarda gerçekleştirilen 48 saatlik sınır ötesi bayramlaşma, Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde bugün başladı.Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı sınır ötesi bayramlaşmada Ramazan Bayramı'nın 3. gününü akrabalarının yanında geçirmek isteyen Şanlıurfalılar, Akçakale Sınır Kapısı'nda işlemlerini yaptırdıktan sonra Suriye tarafına geçti. Sabah saat 06.00 sıralarında toplanan bin 851 kişiden bini, bir süre bekledikten sonra kapıların açılmasıyla içeriye girmek istedi. Bildik izdiham görüntülerinin ortaya çıktığı dakikalarda bazı çocuklar ve iki kadın ezilme tehlikesi geçirdi. Bazı aileler de yanlarında getirdikleri çocuklarını izdiham nedeniyle kaybetti. Görevlilerin sık sık yaptığı uyarılar da izdihamı dindirmeye yetmedi. Akçakale'den Suriye'ye geçişler yarın da devam edecek. Şanlıurfalıların ülkelerine dönüşleri ise 48 saat sonra gerçekleşecek. Bu süreyi aşan ziyaretçilere bir daha geçiş izni verilmeyecek. Ceylanpınar ilçesinden Suriye tarafına geçişler dün başlamıştı. Her yıl dönüşümlü olarak taraflar birbirine misafir oluyor. Bu yıl Türkiye tarafı Suriyeli yakınlarına misafir oluyor. Vizesiz geçişlerin başlamasıyla ay boyunca pasaportla Suriye tarafında kalınabileceğini ifade eden Akçakale Kaymakamı Şefik Aygöl, idari mektupla geçiş uygulamasının kaldırılabileceğini söyledi. 1921 tarihli Ankara anlaşması ile Türkiye ve Suriye Cumhuriyeti Devlet sınırının belirlenmesinden sonra ayrılan birçok yakın akraba, iki ayrı devletin sınırları içerisinde kalan bölümlerdeki akrabaları ile görüşemez olmuştu. Devlet sınırını belirleyen tellerin her iki yanında insan onuruna yakışmayan bir tarzda bayramlaşmaya çalışan aileler iki ülke arasında imzalanan bir protokolün ardından idari mektupla karşı tarafa geçme imkânı elde etti. Ceylanpınar ilçesinde 1999 yılında, Akçakale ilçesinde ise 2005 yılından itibaren bayramlaşmalara açıldı. İki ülke arasında vizelerin kalmasına en çok sınırda yaşayan vatandaşlar sevindi.
578669
10 bin liran varsa kralsın
10 bin liran varsa kralsın 22 Eylül 2009 Salı, 10:41 Merkez Bankası'nın son bir yılda faizleri yüzde 15'ten yüzde 7.25'e indirmesi bankaların mudilere olan bakışını da değiştirdi. Sabah gazetesinin haberine göre, yüksek getiri talep eden zenginler yerine kalıcı ve uygun maliyetli müşteri arayışına giren bankacıların yeni dönemdeki gözdesi ise bankada 10 ila 50 bin lira arasında mevduatı bulunan küçük yatırımcılar oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Türkiye'de 10 bin ile 50 bin aralığında mevduatı olan 2.8 milyon banka müşterisi bulunuyor. Bu kişilerin banka kasalarındaki paralarının toplamı ise 70 milyar TL'ye yaklaşıyor. BANKALARIN YENİ GÖZDESİ Eurobank Tekfen Perakende Bankacılık Grup Başkanı Şebnem Dönbekci, küresel ekonomik kriz ve bankacılık sektöründeki rekabetin küçük hesap sahiplerini kıymetli hale getirdiğini belirterek, "Şimdiye kadar özel bankacılık segmentindeki müşterilere ve varlık yönetime odaklanan bankalar artık dikkatlerini bu banttaki mevduat sahiplerine çevirdiler" dedi. Dönbekci, bu müşterilerin sadece mevduat açısından değil çapraz satışlar kredi kartı, sigorta, bireysel emeklilik) açısından da büyük bir potansiyel barındırdığının da altını çizdi. Dönbekci, "Bankalar bir yandan mevduat tabanını uygun maliyetle yaygınlaştırmak bir yandan da bireysel bankacılık çapraz satış olanaklarından yararlanmak istiyorlar" yorumunu yaptı. RİSKLERİ AZALTIYORLAR Akbank Bireysel ve Şirket Bankacılığından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Galip Tözge, küresel ekonomik krizde mevduat tabanı geniş olan bankaların ayakta kaldığına dikkat çekerek, "Geçtiğimiz dönemde özellikle yurtdışında yaşanan mali krizde mevduat tabanı olmayan bankaların büyük zorluklar çektiklerini, ayakta durabilenlerin bu tabana sahip bankalar olduğunu gördük. Piyasada 10-50 bin TL dilimindeki müşterilere ilginin artmasının en önemli bir sebebi bu olabilir" yorumunu yaptı. Demet Cimilli HSBC Bireysel Bankacılıktan Sor. Genel Müdür Yardımcısı Özel bankacılık hizmetleri ile bu kitleyi kazanacağız HSBC, 10 ila 75 bin lira arasında mevduatı olan hesap sahiplerine 'Gelişmiş Bankacılık' (Advance) adı taşıyan yeni bir hizmet sunmaya hazırlanıyor. Bankanın Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Demet Cimilli, "Milli gelirin artmasına paralel olarak bu segmentteki müşteri sayısının daha da artacağını öngörüyoruz. Bu müşterilere özel bankacılık hizmetleri sunarak bu kitleyi kazanmak istiyoruz" diye konuştu. Didem Dinçer Başer Garanti Bankası Bireysel Bankacılık Paz. Koordinatörü İnternetten yüksek getiri sağlıyoruz 10-50 bin TL bandındaki mevduatlar sektördeki mevduatın tabanını oluşturuyor. Garanti Bankası olarak bu banttaki mevduat sahiplerine daha iyi getiri sağlayabilmek için tutar sınırı olmadan e-mevduat uygulaması başlattık. Uygulama müşterilerimize TL mevduatlarında tabelanın yüzde üzerinde, EUR ve USD bazında YP mevduatlarda ise yüzde 0.75 ek mevduat getirisi sağlıyoruz.
578408
İnternet, sigara ve alkol gibi bağımlılık yapıyor
İnsanların bir saat için internetin başına oturup saatlerce kalabildiğini belirten Ceyhan, "İnternet öğrencinin okulunu, yetişkinin de işini etkiliyor. Kullanıcı, internet kullanımı süresi ve amacı hakkında yalan söyleyebiliyor. İnternette olmadığı zamanlarda da yarım kalan sohbeti veya oyunda geldiği seviyeyi düşünüyor." diyor. Ceyhan, internet bağımlılığında en riskli grubun üniversite öğrencileri olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydediyor: "Sanal ilişkiler kurmayı alışkanlık haline getiren bireyler, zamanla yalnızlaşıp, sosyal fobi, depresyon gibi ruhsal bozukluklar yaşayabiliyor. Erişkin ve gençlerde daha çok chat, çocuklarda oyun bağımlılığı görülüyor." İnternetin aşırı kullanımının çocukların fiziksel, bilişsel ve psikososyal gelişimlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Ceyhan, "Özellikle şiddet içerikli oyunlar çocukların saldırganlığa ve şiddete karşı duyarsızlaşmalarına yol açıyor. Aileler, çocuklarının internette geçirdikleri zamanı ve hangi amaçla kullandıklarını sürekli denetlemeli." uyarısında bulunluyor. MEHMET KURU ESKİŞEHİR
578834
Mayın yine can aldı
Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Üzümlü köyünde yaşayan Ömer Seven (65), koyunlarını köy yakınlarındaki meraya otlatmaya götürdü. Arazide ilerlerken daha önceden terör örgütü üyeleri tarafından döşendiği tespit edilen mayına basan Seven, yaşamını yitirdi. Gürültüyü duyup olay yerine giden yurttaşlar, durumu Jandarma Komutanlığı ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, Seven'inin cesedini Hakkari Devlet Hastanesi morguna götürdü. Seven'in cenazesinin, yapılacak otopsinin ardından ailesine teslim edileceği bildirildi. 22 Eylül 2009
578164
Köln Merkez Camii'nin inşaat ihalesini kazanan şirketle DİTİBsözleşme imzaladı
DİTİB'in Köln'deki genel merkezinde düzenlenen imza törenine, şirketin sahibi Naim Nuha, DİTİB Yönetim Kurulu üyeleri, din hizmetleri ataşeleri ve din görevlileri katıldı. Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, imza töreninde yaptığı konuşmada, bu yıl Ramazan ayında cami tartışmalarının yaşanmamış olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İslam konferanslarıyla Almanya'daki Müslümanlar'ın varlığının onaylanmış olduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu ifade eden Arslan, Almanya'da 27 Eylül'de yapılacak genel seçimlerde Türkler'in özellikle oy kullanmaları gerektiğini, Almanya'da milyon Türk'ün yaşamasına karşın Federal Meclis'te (Bundestag) Türk kökenli milletvekili bulunmasının yeterli olmadığını söyledi. DİTİB'in siyaset üstü bir politika izlediğini ifade eden Arslan, ''Seçimleri kim kazanırsa kazansın bizim için farketmez. İlişkilerimiz hepsiyle iyi olacaktır'' dedi. Arslan, Merkez Camii için Kasım'da, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun da katılımıyla temel atma töreni düzenleyeceklerini, 2011 yılının kasım ayında da yeni caminin açılışını yapmayı umut ettiklerini bildirdi. İhaleyi milyon Avro bedelle kazanan Nuha şirketi, sözleşmeye göre kaba inşaa
578386
Kazım ayaklanması
Kazım ayaklanmasıYUSUF KOBAL güncellenme zamanı 22.9.2009Belediye maçı sonrası oyundan alındıktan sonra taraftarlarla tartışan ve büyük tepki toplayan Kazım’a arkadaşları sahip çıktı. FOTOĞRAF: CENGİZ MALGIRFenerbahçeli oyuncular, son iki maçtır taraftarın yoğun protestosu ile karşılaşan milli oyuncuya sahip çıktılar. Gelen tepkileri birlikte göğüsleme kararı alan takımın, kaptan Alex aracılığıyla açıklama yapması da bekleniyor ’de son iki maçta yaşanan protestosu futbolcuları kızdırdı. Twente ve İstanbul maçlarında tribünlerden Güiza ve Kazım’a yapılan yuhalamalar, Teknik Direktör ’dan sonra tüm takımdan da tepki gördü. Şımarıklıkla suçlanan Kazım’a özellikle son lig maçında tribünlerden gelen eleştirileri haksız bulan Fenerbahçeli oyuncular, bu futbolcu ile gol atamadığı için homurtulara neden olan İspanyol golcü Güiza’ya takım halinde destek verme kararı aldılar. Daum’un her türlü eleştiriye karşın korumaya aldığı Kazım’ı destekleyen takım arkadaşları bu konuda tribünlerden gelen tepkileri hep birlikte göğüsleyeceklerini belirttiler. Başarı için bundan önce olduğu gibi taraftarın mutlak desteğine gereksinimleri olduğunu söyleyen Fenerbahçeli oyuncular, dönüşü bu konuda kapsamlı bir toplantı yapıp yönetimden de yardım isteyecek. Kazım ve Güiza’ya koşulsuz destek vermeyi kararlaştıran Fenerbahçeli oyuncular, en küçük başarısızlıkta bu denli tepki çekmelerinin anlamsız olduğunu düşündüklerini, takımdaki her oyuncunun yürekten mücadele ettiğini bildirip, sarı lacivertli taraftarları anlayışlı olmaya davet edecek. Kaptan Alex ve takım arkadaşlarının tepkiler nedeniyle bir açıklama yayınlaması da bekleniyor. Daum’dan kalkan Bu arada Daum, futbolculuğunu çok beğendiği Kazım’a destek verdi. Bu futbolcunun haksız eleştirilere uğradığını düşünen Alman hoca, ve Sportif Direktör ’ın Kazım konusundaki endişelerine karşı genç oyuncuyu korumaya aldı.
578461
Org. Başbuğ: Siyaset ve terör ağalarından kurtulmak lazım
Fikret Bila YönSINIRTEPE-MARDİNOrg. Başbuğ: Siyaset ve terör ağalarından kurtulmak lazım 22 Eylül Salı 2009 SINIRTEPE- ’ndan kalktığımızda henüz nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Meslektaşlarımız, Pilot Yüzbaşı Sinem Sarıkaya’nın kullandığı CASA uçağının aldığı yöne bakarak nereye ineceğimiz konusunda tahminlerde bulunurken, inişe 5-10 dakika kala İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral ’tan Mardin’e doğru alçaldığımızı öğrendik. Mardin Havaalanı’ndan askeri helikopterlerle ’in Sınırtepe Karakolu’na ulaştık ve 10-15 dakika sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Orgeneral Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Mardin Valisi 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel ve 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Salih Zeki Çolak’la karakolda buluştuk. Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve diğer komutanlar sınır karakolunda askerlerle bayramlaştılar. Org. Başbuğ, karakolda görevli askerlerle tek tek tokalaştı, hepsinin hatırını sordu, sohbet etti. Sınır karakol geleneğine uygun olarak karakolda görevli herkese hediye verdi, bayram hediyelerinden karakolun köpeği Hami de nasibini aldı. Komutanın elinden bayram armağanı yiyecekler yedi. Ramazan mesajı Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, karakoldaki konuşmasına, tüm halkın ’nı kutlayarak başladı. Milli bayramlarda mesajlarına ve konuşmalarına alışık olduğumuz Genelkurmay Başkanı’nın canlı yayında Ramazan Bayramı’nı kutlaması bir ilkti. Bayramların birlik ve bütünlüğün pekiştiği günler olduğuna dikkat çeken Başbuğ, özellikle şehit ailelerine seslendi. Bayram günlerinin kırgınlıkların unutulduğu, insanların bir daha düşünme fırsatı olduğu günler olduğuna vurgu yaptı, evlatlarını, eşlerini, babalarını şehit veren ailelerde bayramların hep buruk yaşandığını anımsattı. Vatan uğruna şehit ve gazi olmanın en yüksek mertebe olduğunu vurguladı. “Şehit anneleri bizlerin de anasıdır, öpülesi ellerini saygı ve şükranla öperim” diye seslendi. Konuşmayı dinleyen Mehmetçikleri göstererek, ailelerine, “Bu Mehmetçikler bize emanettir. Bizim evlatlarımızdır. Bu Mehmetçikleri burada görünce kendi evlatlarımı görmüş gibi hissettim. ’den ’ye, tüm Mehmetçiklerimizin ailelerinin bayramını kutluyorum. Evlatlarınız yalnız değildir” diye seslendi. “Kan dursun ama...” İlker Başbuğ, bayram vesilesiyle yaptığı konuşmada sorununa değinerek, şöyle devam etti: neredeyse çeyrek asırdır terörle yaşıyor. Bu bayram günü, geçen çeyrek asra insani açıdan baktığımız zaman üzüntü duymamak mümkün değil. Akan kanın durmasını elbette herkes ister. da bunu isteyenlerin başındadır. Ancak şu sorunun da sorulması gerekir. Bu kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu sorunun cevabını aramak lazım. Cevabı çok açık: Bölücü Terör örgütleri dünyanın her yerinde kan, nefret ve kin üzerinden iletişimi koparmak, toplum içinde farklı kimlikler yaratarak farklılıklar oluşturmak isterler. Şu tarihe kadar insanları öldürmeyeceğiz, şu tarihten sonra görevini yapan asker ve polisleri, masum insanları öldüreceğiz diyebiliyorlar. Bu insanlık dışı düşüncelere nasıl bakılır, bu insanlık dışı düşünceler nasıl desteklenir? Ülke ve millet bütünlüğünü korumanın bir bedeli vardır. TSK için onur ve vazife her şeyin üstündedir. Biz askerler, acılara göğüs germeyi biliriz. Böyle eğitiliriz. TSK, terörle mücadelede görev ve sorumluluklarının bilincindedir.” Org. Başbuğ, ’nin üç temel görevinin bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: “1- Bölgedeki halkımızın güvenliğini sağlamak ve terör örgütünün baskısından halkımız korumak. Başbuğ, bölgede 683 adet jandarma karakolu bulunduğunu ve bu karakolların görevinin halkın güvenliğini sağlamak olduğunu vurguladı. Org. Başbuğ, bölücü terör örgütünün bugüne kadar bin 669 sivil vatandaşı öldürdüğünü belirtti. Terör örgütünün 386 yaptığını da anımsatan Org. Başbuğ, bu katliamlarda 392’si çocuk 371’i kadın olmak üzere bin 434 insanın katledildiğini söyledi. Terör örgütünün 15 Ağustos 1984’te Eruh’ta gerçekleştirdiği olaydan 2-3 ay sonra Kasım 1984’te ilk katliamı da Eruh’ta Karageçit’te yaptığını belirtti. 35 ilde katliam yapan terör örgütünün en fazla katliamı ise Mardin ilinde gerçekleştirdiğini vurguladı. Terör örgütünün Mardin’de 56 adet katliam yaptığını belirtti. Böylece Org. Başbuğ’un bu nedenle bayramlaşmak için Mardin’i seçtiğini düşündük ama böyle bir nedenle değil, kolay olduğu için bu seçimi yaptığını söyledi. 2- TSK’nın ikinci görevi sınır bölgelerinden giriş ve çıkışları önlemektedir. 258 sınır karakolumuz var. ‘Amaçlarına ulaşamazlar’ Üçüncü görevimiz kırsal kesimde alan hâkimiyetinin sağlanması, teröristin aranıp, bulunup etkisiz kılınması.” Devletin silahlı güç kullanma yetkisi olan tek otorite olduğunu hatırlatan Başbuğ, terör örgütlerinin de bu otoriteyi kırmaya çalıştıklarını belirtti. Org. Başbuğ, terör örgütünün amacına ulaşamayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Bu bölgede teröristler bulunduğu sürece güvenlik kuvvetleri görevlerini yerine getireceklerdir. Devletimizin, milletimizin kararlılığı karşısında terör örgütünün amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Bölücü terör örgütü yaklaşık 40 bin insanın ölümüne neden olmuştur.” ‘Annenin acısını anlamalıyız’ Terör örgütüne katılanların büyük çoğunluğunun 26 yaşına gelmeden hayatını kaybettiğini vurgulayan Org. Başbuğ, şöyle konuştu: “TSK, mücadelesini insan odaklı yürütmektedir. Terör örgütüne kandırılarak katılanların 26 yaşına ulaşmadan hayatlarını kaybediyorlar. Bu kapsamda terör örgütüne karşı çıkmalarına rağmen çocuklarını örgüte kaptıran anne ve babaların acılarını da anlamak zorundayız.” ‘Silahlarını bıraksınlar’ Org. Başbuğ, tek çıkar yolunun terör örgütünün silahlarını bırakması olduğunu da altını çizerek tekrarladı ve şöyle dedi: “Tek çıkar yol, terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Kanla, silahla bir yere varamazsınız. Büyük devletler, büyük uluslar, adildir, şefkatlidir. ’nın verdiği bilgilere göre, 2005-2008 yılları arasında Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesinden yararlanmak için mücadele edenlerin sayısı 870’dir. Bunlardan 648’ine ceza verilmemiş ve serbest bırakılmışlardır. Tek çıkar yol silahlarını bırakmalarından geçiyor.” ‘Bu ülke hepimize yeter’ Mardin Ovası’nın bereketine vurgu yapan Org. Başbuğ, şöyle seslendi: “Bu ülke çok büyük. Bu ülke bütün vatandaşlarımıza yeter. Mardin Ovası’nı onun bereketini gördükten sonra neyi paylaşamıyoruz? Harran Ovası da öyle. Burası tarihi Mezopotamya. Mezopotamya’nın en kuzeyindeyiz. Dünyanın en güzel ve en verimli yeri. Bütün insanlarımıza refah getirir. Nedir zaman? Şunu unutmamak lazım. Terörden en büyük zararı bölge insanımız çekti, çekmeye devam ediyor. Bu bölge insanımızın ihtiyacı nedir? Bu konuda çok araştırma var. Son ayda yapılan araştırmaları inceledim. En temel iki ihtiyaç nedir sorusuna şu cevabı verebilirim: Bir, geçim sıkıntısı, ekonomik sıkıntılar. İşsizlik bu bölgede yüzde 20’lere yüzde 30’lara varıyor. İki, sisteminin yetersizliği. Bölge insanımıza müreffeh ve daha mutlu bir hayat vermek zorundayız.” Türkçenin önemi Org. Başbuğ, konuşmasında dil konusuna da şöyle dikkat çekti: “Bölgede hâlâ okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 20. Bu oran, Türkiye genelinde yüzde 8’lerdedir. halde eğitim olanaklarını tam sağladığımızı söyleyebilir miyiz? Gözden kaçan bir husus da Türkçedir. Anayasamızın 3. maddesine göre resmi dilimiz Türkçedir. Türkçe ortak iletişim dilimizdir. Aynı zamanda ekonomik dildir. Refaha çıkan yol, Türkçeden geçiyor. Bölge insanının refahını, mutluluğunu isteyen herkesin üzerinde durması gereken bu hususlardır.” ‘Kimse ezik hissetmemeli’ Vatandaşların ezici çoğunluğunun birlikte yaşama kararlılığı içinde olduğunu belirten Org. Başbuğ, konuşmasını şöyle sürdürdü: vatandaşlarının ezici çoğunluğu birlikte yaşama kararlılığındadır. Birlikte yaşamaya karar verenler için her yer ve her makam herkesindir. Elbette herhangi bir vatandaşımızın kendisini ezik hissetmesi de bizim sorunumuzdur. Üzerimize düşeni yapmamız gerekir.” ‘Siyaset ağalarından kurtulmalı’ Org. Başbuğ, bölge insanının geçmişte ağalardan çok çektiğini anımsatarak, şöyle seslendi: “Bu bölge insanı ağalardan çok çekti. Zamanın ağalarından çeken bu insanlar, bugün de siyaset ağalarından ve terör ağalarından muzdaripler. Temel sorunlarımızdan biri halkı, bu terör ve siyaset ağalarından kurtarabilmektir.” Kinyas Kartal’ın sözü Org. Başbuğ, rahmetli Milletvekili Kinyas Kartal’ın bir sözüne de atıfta bulunarak, şöyle konuştu: “Rahmetli Kinyas Kartal’ın sözlerini önemli buldum. Şöyle diyor: Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Evvela bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Birbirimizi yeteri kadar seversek başka sevgiye muhtaç olmayız.” ‘Görevimizin başındayız’ Org. Başbuğ, yaşanmakta olan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlara seslendiğini belirterek, şöyle dedi: “Tedirginlik duyanlar merak etmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri milletten aldığı güçle görevinin başındadır.” ‘Bu ordu milli ordudur’ Başbuğ, Türk ordusunun milli bir ordu olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ordu millidir. Halkımızın milletimizin temsilcileridir. Karslısı, Erzurumlusu hepsi aynıdır. Bu orduyu başka ordularla karıştırıyorlar. Bu ordu hiçbir grubun ordusu değildir. Bilmem kimin ordusu değildir. Bu milletin ordusudur ve bunu bozdurmayacağız, bozdurmayız. Türk ordusunun arkasında Türk milleti vardır. Güçlüyüz, çünkü tarihsel geçmişimiz var, tecrübemiz var, aklımız var. Güçlüyüz, çünkü öngörümüz var. Güçlüyüz, milletimizin sağduyusuna, kahramanlığına, vicdanına güveniyoruz.” Sınırtepe köyü Org. Başbuğ ve komutanlar, daha sonra Sınırtepe köyüne geçerek köylülerle bayramlaştılar. Başbuğ, vatandaşların sorunlarını dinledi, çocuklarla bayramlaştı, köy çocuklarına 20’şer lira bayram harçlığı dağıttı. Liseye gidemediğinden şikâyet eden bir kız çocuğunun durumunu da Mardin Valisi Duruer’e emanet ederek ’ya döndü. gecikti’ Org. Başbuğ, gazetecilerle sohbet ederken de Mardin Ovası’nın ikinci ürünü almakta olduğuna işaret etti ve sulama konusunda gecikildiğini ifade etti. Başbuğ şöyle konuştu: “GAP gecikti. Elbette elektrik üretimi çok önemli ama projenin sulama ayağı da çok önemli. Sulama kanallarının yapılmasında çok zaman kaybedildi. Eğer bu ovalar sulanabilirse sadece Türkiye’yi değil bütün bölgeyi besler. Ayrıca sulama eğitiminin de verilmesi gerekir.”
578836
Ölümsüzlüğün sırrı bu canlıda mı?
'Turritopsis nutricula’ adı verilen ve çapı sadece 4-5 milimetre boyunda teknik olarak ”hydrozoan“ olarak adlandırılan bir canlı, ömrünün sonuna geldiğinde ya da yaşamını sürdürebilecek uygun koşulları bulamadığında, denizanasına dönüşmeden önceki evreleri olan ’polip’e geri dönüyor, bir süre sonra da tekrar denizanası oluyor. Bilim adamları tropikal sularda yaşayan ’Turritopsis nutricula’nın okyanuslara, gemilerin limanlara girmeden önce attıkları safra sularıyla yayıldığını düşünüyor. Uzmanlar ’Turritopsis nutricula’nın hücre yapısında görülen bu değişimi çözebilirse insanoğlu da ölümsüzlüğün de kapısını aralayabilecek.Sessiz istila... Ölümsüz olduğu kanıtlanan ’Turritopsis nutricula’nın üremesinin ve çoğalmasının çok hızlı olacağını belirten deniz biyologu Dr. Maria Miglietta, bu türün dünya denizlerine yayılabileceğini ve ve diğer canlı türlerini tehdit edebileceğini ifade ederek, ”Sessiz bir istilaya tanık olacağız" dedi. 22 Eylül 2009
579295
Almanlar yabancı seviyor
Wiesbaden kentindeki Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, yaklaşık 1,4 milyon Almanın yabancı bir eş ile ya da bir yabancıyla birlikte yaşadığı belirtildi. Almanya'da 21 milyon çiftin bulunduğu ifade edilen açıklamada, ülkedeki Alman çiftlerin oranının yüzde 87 olduğu, bu oranın 1996 yılında yüzde 90 düzeyinde bulunmuş olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca, Almanya'daki çiftler arasında kişilerden birinin yabancı olduğu oranın yüzde 7, yabancı pasaportu taşıyan çiftlerin oranının da yüzde olduğu kaydedildi. 22 Eylül 2009
578416
Bahçeli: Başbakan selde sürükleniyor
Başbakan'ın sözlerini 'sakat bir ifade' olarak değerlendiren Bahçeli, Erdoğan'ın bir yıkım projesinin seline kapılarak sürüklendiğini ileri sürdü. Dün, partililer ve basın mensuplarıyla genel merkezde bayramlaşan Bahçeli, Başbakan'ın anayasal bir suç işlediğini öne sürdü. Bahçeli, cezası ne olursa olsun, Kürt açılımıyla ilgili Meclis'te yapılacak kapalı oturumun içeriğini millete açıklayacaklarını tekrar etti. Cezayla ilgili tüm sorumluluğu üstlenerek 'kapalı oturumu deşifre etme' kararını aldıklarını belirtti. Erdoğan'ın ABD gezisini de eleştiren Bahçeli, gezi dönüşünde, Başbakan'ın onaylanmış hangi haset değerleriyle geleceğinin merak edildiğini ifade etti.
578774
Yağışlar; kızılkanat, turna, yayın ve sazanları kurtardı
Son iki senedir yağışların mevsim normallerinde düşmesi kızılkanat, turna, yayın ve sazan balıklarının hayata tutunmasını sağladı. Kirlilik ve kuraklık sebebiyle daha önce Sapanca'da balık türü yok olmuştu. Sakarya ve Kocaeli'nin içme suyu ihtiyacını karşılayan Sapanca Gölü, son iki senede düşen yağışlarla nefes aldı. Daha önceki yıllarda yaşanan kuraklık sebebiyle su seviyesi düşen gölde yeniden yükselme oldu. Sakarya Üniversitesi'nin (SAÜ) araştırmasına göre, kuraklığın devam etmesi durumunda kızılkanat, turna, yayın ve sazan balıklarının sonu, tatlı su levreği, kadife balığı, kaya uskumrusu, yılan balığı, gökmen balığı ve istakoz gibi olacak ve göldeki nesilleri tükenecekti. Ancak yağışlar sebebiyle göl seviyesi yeniden yükselince dört balık türü yok olmaktan kurtuldu.Adapazarı Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (ADASU) yaptığı tespitte, göl su seviyesi maksimum düzeye yükseldi. Kuraklık döneminde neredeyse 31 metreye kadar düşen su miktarı 33 metreye yaklaştı. Bol suyun bol oksijen sağlaması sebebiyle göldeki ekolojik denge yeniden sağlandı. Ancak göl için tehlike bitmedi. SAÜ Çevre Mühendisliği'nin yaptığı araştırmada, Sapanca'nın iki kenarından geçen karayolu, kuzey sahil tarafından göle karışan evsel ve sanayi atıklar ve aşırı su çekimiyle kirletildiği ancak bol yağış sebebiyle bunun fark edilemediği bildirildi. Yeni bir kuraklık durumunda ise göldeki yaşayan bütün canlıların tehdit altında olduğu bildirildi.
578430
Suçlu çok ama zaman yok
Çöküşün temeli aslında geçen ay Ankara'da organize edilen Efes Cup'ta atılmıştı. 'Dev' diye adlandırılan oyuncular, Başkent'te Hırvatistan ve Almanya'ya yenilmiş, tek galibiyetini basketbolda esamisi okunmayan B.Britanya'dan alarak büyük hayal kırıklığına yol açmıştı. Efes Cup'ın izlerini silmeye çalışan Ay-Yıldızlılar, Polonya'da başta işi sıkı tutmuş, ilk turda 3'te yapmıştı. Devler ikinci tur gruplarında son Dünya Şampiyonu İspanya'yı da devirerek büyük yankı uyandırmıştı. Her şey güllük gülistanlıktı. Boğalar'ı ayaklarının altına alan 12 Dev Adam, şampiyon ilan edilivermişti. Oysa asıl zorluk yeni başlıyordu. Gözden kaçırılan diğer bir husus da İspanya'yı sadece bizim değil, grup maçlarında Sırbistan'ın da mağlup ettiğiydi. 6'da hedefiyle çıktığımız Slovenya karşısında sarsılan ekibimiz, çeyrek finaldeki Yunanistan yenilgisiyle darmadağın oldu. Yunanistan maçına kadar bütün başarıyı kendine mal eden Federasyon ve teknik heyet, artık oyuncuları suçlamaya başlamıştı. Türk halkı halen burukluk yaşarken antrenör Bogdan Tanjeviç, "Ömer Aşık her zaman olduğu gibi oynamadı. Böyle psikolojik maçlarda etkili olamıyor. Diğer oyuncular da bekleneni veremedi bu konuda. Ama iyi mücadele ettik. Hidayet'i son çeyreğe sakladık. Maça iyi başlamadı." diyerek kendini aklama çabasına girişti. HEZİMET, YORGUNLUĞA BAĞLANDI! Bu noktada bazıları hakeme suç buldu, hezimet yorgunluğa bağlandı. Hemen ertesindeki klasman maçını kaybeden Türkiye, 7.lik-8.lik için çıktığı Rusya maçında da büyük hüsran yaşadı ve şampiyonayı 8. olarak bitirdi. Sadece 4-5 ülkenin sivrildiği Polonya'da finali oynayan Sırbistan ve İspanya'nın da aralarında bulunduğu takımlar karşısında ilk maçını kazanan Milli Takım'ımız, bir anda parkeden silindi. Spor kamuoyu ise kendini sorular yöneltmekten alıkoyamadı: "Tanjeviç çok mu iyi antrenör? Federasyon Başkanı Turgay Demirel ile birlikte iyi bir ekip mi kurdu? Ömer Aşık yüksek tansiyonlu maçları kaldıramıyorsa, neden Mehmet Okur bu kadronun dışında kaldı? Kerem Gönlüm dopingli çıktıktan sonra Ersan İlyasova'ya alternatif Kaya Peker niye yok? Göklere çıkartılan Cenk Akyol ve Japonya 2006'nın prensi Hakan Demirel nerede?" En büyük umudumuz Hidayet Türkoğlu da yokları oynadı. Orlando Magic formasıyla NBA'de final gören yıldız basketbolcunun, yorgunluğuna bu sebeple devamlı atıfta bulunuldu. Ancak Lakers'le parmağına yüzüğü geçiren şampiyon İspanya'nın pivotu Pau Gasol'un aynı şartlarda mücadele ettiği unutuldu! Yüreklere su serpmesi beklenen antrenörümüz Bogdan Tanjeviç ise başarısızlığı FIBA'nın yoğun maç trafiğine bağlamakla yetindi. Oysa sakatlıklardan yana çok dertli olan ve bu sebeple yeni bir oluşumla Polonya'ya gelen diğer ekipler aynı maç cetveline sahipti. Özellikle de yaş ortalaması 22 olan finalist Sırbistan. Şimdi suçlu aramak için vaktimiz yok. Takımı kuran Federasyon Başkanı Turgay Demirel ile 'emir eri' hocası Tanjeviç'in 2010 için iyi bir kadro kurması gerekiyor. Şükretmemiz gereken bir husus var ki, da ev sahibi olacağımız için bu şampiyonada yer alabileceğimiz... 'Milli Takım'ın kapısı herkese açık' 36. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı 8. sırada tamamlayan Milli Basketbol Takımı'mızda başantrenör Bogdan Tanjeviç, 2010 için mevcut takımdan veya oyuncuyu değiştirebileceğini söyledi. Ay-Yıldızlı formayı hekesin giyme hakkı olduğunu ifade eden tecrübeli çalıştırıcı, "Şu anda takımda oynayan genç oyuncuların da seviyelerini yükseltmeleri gerekiyor." dedi. Bogdan Tanjeviç, beklentilerin en fazla yoğunlaştığı isim olan Hidayet'in performansından memnun olduğunu dile getirdi. Ersan ve Hidayet 'en iyi ikinci 5'te Polonya'da organize edilen 36. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın 'en iyi beş'inde İspanya'dan Paul Gasol ve Rudy Fernandez, Yunanistan'dan Vasileios Spanoulis, Sırbistan'dan Teodosic ve Slovenya'dan Erazem Lorbek yer aldı. Turnuvanın en değerli oyuncusu (MVP) ise Los Angeles Lakers'ta geçen sene NBA şampiyonluğu yaşayan Paul Gasol oldu. Milli Basketbol Takımı'mızdan Ersan İlyasova ile Hidayet Türkoğlu ise 'En iyi ikinci 5'e girdi.
579039
Başbuğ'un örnek gösterdiği Kinyas Kartal üç sürgün görmüştü
Brukan aşiretinden olan ve zamanla bu aşiretin liderliğini de yapan Kinyas Kartal 1900 yılında Çarlık Rusyasında doğdu. Güncistan Tiflis askeri lisesi ve Bakü Harp Okulu mezunu olan Kartal bir süre subaylık görevinde de bulundu. 1922 yılında 22 yaşında iken Van'a döndü. Brukan aşireti mensuplarının Kafkasya'ya göç etmiş bölümünün başına geçti. İlk sürgününü de dönüşünden birkaç yıl sonra yaşadı. Kinyas Kartal Saidi Nursi ile birlikte çıktığı bu sürgün yolunu yıllar sonra şu sözlerle anlatmıştı: "1926 yılında Mart ayı başlarıydı, zannediyorum ilk günleriydi. Bizi Van'dan batıya sürgün gönderiyorladı. Önce bir ortaokul binasında toplamışlardı. Daha sonra ikişer ikişer ellerimizi kelepçeleyerek dışarı çıkarttılar. Ben Said Nursî'nin, daha önceleri Van'da ismini, faziletini ve şöhretini duymuştum. Fakat kendilerini hiç görmemiştim. İlk görüşüm bu sürgün sırasında oldu. yıllarda 25 26 yaşlarındaydım. Okuldan çıkarırken bizi kendisiyle birlikte bağladılar. Birçok nüfuzlu kimseler de Van'dan çıkartılıyordu." BRUKAN AŞİRETİN REİSİ KİNYAS KARTAL SÜRGÜNDEKİ KAMP GÖRÜNTÜSÜ Kinyas Kartal'ın bu ilk sürgün yolculuğu İzmir'de noktalandı. Birkaç yıl sonra sürgün yasağı kalkınca tekrar Van'a döndü. Ancak 1938 yılında "Dersim İsyanı" olarak adlandırılan olaylardan sonra tekrar sürüldü. Bu seferki durağı Trakya oldu.1960 ihtilalinde ise meşhur Sivas Kampına sürülenler arasındaydı. Kinyas Kartal 1960'tan sonra Adalet Partisi milletvekili olarak 15 yıl milletvekilliği ve Meclis Başkanlığı yaptı. Kinyas Kartal'ın mensup olduğu Brukan aşiretinin bir kolu 1600'lü yıllarda şimdiki Gürcistan topraklarına sürüldü. Kinyas Kartal Brukan aşiretinin bu koluna mensuptu. Hayatında üç sürgün yaşayan Kartal aynı zamanda sürgünde doğmuştu. İlker Başbuğ Kinyas Kartal'dan şu alıntıyı yapmıştı ''Bakın ne demiş: Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Evvela, bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Yüzde yüz katıldığımız bir şey bu. Diyor ki, birbirimizi yeteri kadar seversek, başka sevgiye muhtaç olmayız. Herhalde bu bayram gününde bütün bölge insanımızın, ülkemizin bütün insanlarının, milletimizin her ferdine. Edirne'den Hakkari'ye kadar söyleyeceğimiz söz şu olmalı: Birbirimizi, yeteri kadar seversek, başka sevgiye muhtaç olmayız. Bence, bu bayramın en güzel mesajı bu olmalı.
578447
Gençlerbirliği adını hak ediyor
LİNKLER Süper Lig'in "4 büyükleri"nden Galatasaray ile Trabzonspor'da forma giyen futbolcuların yaş ortalamasının 25,7 ile aynı olması dikkati çekiyor. Ligin en genç ekibi ise 24 yaş ortalamasıyla Gençlerbirliği. Başkent ekibinin kadrosunda 20 yaşını doldurmayan futbolcu yer alırken, 19 yaşındaki futbolcular Sinan Ayrancı ve Efe Halil Özarslan ile 18 yaşındaki Özkan Karabulut, Kırmızı-Siyahlı takımın en genç oyuncuları olarak dikkati çekti.
578950
Satış rekorları kırıyor
Satış rekorları kırıyor Mavi ve kırmızı renkleri ile örümcek adamı hatırlatan bir kertenkele satış rekorları kırıyor. ülkelerine özellikle ’dan getirtilen Agama türü bu kertenkele 15 yıldan fazla yaşıyor. Fiyatı ise 200 dolar civarı…
579114
Bayram Dönüşü Trafiğe Dikkat!
Bir bayramı daha geride bıraktık. Sevdikleriyle bayramlaşmak için şehir dışına gidenler evlerine dönüyor Ancak trafiğe dikkat! Çünkü yapılan tüm uyarılara rağmen meydana gelen trafik kazalarının bilançosu çok ağır. Yurt genelinde arife gününden bu yana yaklaşık 75 kişi hayatını kaybetti, yaralı sayısı ise 400'ü buldu. Malesef bu bayramda da manzara değişmedi. Ya dikkatsizlik, ya aşırı hız ya da hatalı sollama... Kazanın nedenleri farklı olsa da sonuç hep aynı. Yapılan onca uyarı dikkate alınmadı.Trafik kazalarının bilançosu bu bayramda da çok ağır oldu. Bu yıl bayram tatili sadece gün olmasına rağmen trafik kazalarının bilançosu neredeyse geçen yılla aynı. Geçen yıl tam günlük bayram tatilinde 100'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Yaralı sayısı ise 600'ü bulmuştu. Bayramı şehir dışında geçirenlerin dönüş yolculuğuna başlamasıyla bu rakamların artmasından endişe ediliyor. Bayramın sonuna geldiğimiz bu günde kazalara meydan vermemek için aman dikkat. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da konyla ilgili olarak; "Evlerinizde bekleyenleri üzmeyin" şeklinde konuştu.
579230
Fransa'dan sorun çözme yöntemi
Günlerdir "Orman bizim evimiz. Lütfen onu yok etmeyin. Eğer burayı kapatırsanız nereye gidelim?" yazılı pankartlar açarak çaresiz gözlerle dertlerini anlatmaya çalışan göçmenlerin yarattığı 'sorun' böylece 'çözülmüş oldu' Fransa'da polis, ülkenin kuzeyindeki liman kenti Calais'nin yakınında ormanlık alanda kurulan kaçak göçmen kampını baskın düzenleyerek kapattı. Polis, bu 'kampı sabahın erken saatlerinde kuşatarak, 278 kaçak göçmeni gözaltına aldı.Calais kentindeki bazı sivil toplum örgütleri temsilcileri ise kamp alanına giderek polisi protesto etti. Polisin, kendilerine karşı koyan göstericiyi gözaltına aldığı bildirildi. Sivil toplum örgütleri, kampta yaklaşık bin göçmenin yaşadığını, kampın kapatılacağı haberleri üzerine kaçakların çoğunun kampı terk ettiğini belirtiyor. Göç ve Uyumdan Sorumlu Bakan Eric Besson, Fransız radyosuna verdiği demeçte, ''bu kaçak göçmen kampının insan tacirlerinin üssü olduğunu'' ve ''hukuk devleti ilkelerini tesis etmek için kapattığını'' söyledi. Besson, aynı bölgede bulunan ve çoğu kuzey Iraklı kaçak göçmenlerin kaldığı küçük kampların da önümüzdeki günlerde kapatılacağını söyledi. Çoğu Afganistan'dan gelen kaçak göçmenlerin, Fransa üzerinden İngiltere'ye geçme çabaları ve girişimleri çoğu zaman Paris ile Londra arasındaki ilişkilerde sorun yaratıyordu. Göçmen sorununun kökünü bu şekilde kazımaya kararlı olan hükümet, diğer birçok ülke gibi, çaresiz insanların nereye gideceğini umursamıyor. (Gazeteport)
579346
Bakan kürsüde konuştu, kızı sarıldı!
Bakanı Taner Yıldız memleketi Kayseri'de konuşma yapıyordu. Ancak tüm salonun pür dikkat dinlediği konuşmayla hiç ilgilenmeyen biri vardı. Bakan Yıldız'ın yaşındaki kızı Reyyan... Küçük reyyan konuşma boyunca çok özlediği babasının dizinin dibinden ayrılmadı. Bakanı Taner Yıldız, Ankara'daki yoğun programına bayram arası verdi, memleketi Kayseri'ye geldi. Onun gelişi en çok bu küçük kızı mutlu etti. Bakanın yaşındaki kızı Reyyan, babasını bir an bile yalnız bırakmadı. Bakan Yıldız, Kayseri Genç Sanayici ve İşadamları Derneği'nin bayramlaşma töreninde konuşma yapıyordu. Çoğunlukla Kayseri'de kalan Reyyan ise babasını çok özlemişti. Ve çocuk her yerde çocuktu. yaşındaki Reyyan ne yapılan ciddi konuşmalara aldırdı, ne de kendisini izleyen kalabalığa. Sadece babasının bacağına sarıldı, bırakmadı. Babasının dizinin dibinden ayrılmayan Reyyan, Ankara'ya giden babasına sıkı sıkı sarılarak veda etti.
578887
Rusya bu vahşeti konuşuyor
Rusya bu vahşeti konuşuyor İHA Giriş Saati 22.09.2009 11:53 Güncelleme 22.09.2009 12:19 Rusya'nın ünlü otellerinden birinde işlenen vahşi cinayet güvenlik kameraları tarafından görüntülendi. Rusya'nın ünlü otellerinden birine müşteri kılığında giren hırsız dehşet saçtı. Masaj yaptırmak istediğini belirten hırsız, masör kadınla kabinlere doğru ilerlemeye başladı. İlerleme sırasında kadının boynundaki kolyeyi çekip kopartmaya çalışan hırsıza masör kadın direnince ortalık kan gölüne döndü. Duvarda asılı olan yangın tüpünü alan hırsız, çaresiz kadının kafasına defalarca vurarak kadını vahşi şekilde öldürdü. Rus polisi yaptığı açıklamada, katilin hırsızlık amaçlı otele girdiği ve direnişle karşılaşınca bu cinayeti işlediği belirtildi. Polis tüm ülkede bu katil zanlısını arıyor.
578848
13:00 Obama: İşsizlik en az bir yıl daha büyük sorun olacak
Obama: en az bir yıl daha büyük sorun olacak Başkanı işsizliğin en az bir yıl daha “büyük sorun” olmasını beklediğini söyledi. CBS televizyonunda David Letterman’ın “The Late Show” adlı programına konuk olan Obama, Kongre’nin bu yıl başında onayladığı 787 milyar dolarlık ekonomiyi teşvik programını, ekonomideki kanamayı durduran “turnike”ye benzetti. “Bu harcama programı olmasaydı 1,5 milyon ya da daha fazla kişi işini kaybetmiş olacaktı” diyen Obama, ekonominin tamamıyla düzelmesinin zaman alacağını ifade etti. Obama, ABD ekonomisinin her zamankinden daha güçlü olacağını da sözlerine ekledi. ABD’de, Ağustos ayında yüzde 9,7’ye ulaşan oranının bu yıl yüzde 10’u bulması bekleniyor.
578876
Şehit er toprağa verildi
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Şehit er toprağa verildi ERZURUM (A.A) Kıbrıs'ta nöbet tuttuğu kulübede yıldırım isabet etmesi sonucu şehit olan Piyade Er Saim Kırmaş Erzurum'da toprağa verildi. Şehit Er Kırmaş için Erzurum Mareşal Fevzi Çakmak Asker Hastanesinde düzenlenen törene, Erzurum Valisi Sami Bulut, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, 9. Kolordu Komutanı Tevfik Özkılıç, daire amirleri ve şehit yakınları katıldı. Şehidin özgeçmişinin okunduğu törende, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından dua edildi. Şehit Er Kırmaş'ın cenazesi ambulansa bindirilirken yakınları göz yaşlarını tutamadı. Şehit babası Bayram Kırmaş, oğlunun fotoğrafına bakarak, 'Bir ay askerliği kalmıştı, ben onun yokluğuna nasıl dayanırım?' diye ağıtlar yaktı. Törenin ardından Erzurum'un Horasın ilçesi Pirhasan köyüne götürülen Piyade Er Saim Kırmaş'in cenazesi, burada kılınan cenaze namazından sonra toprağa verildi. 22.09.2009
579129
LPG'li otomobilde patlama: yaralı
LPG'li otomobilde patlama: yaralı AA Giriş Saati 22.09.2009 16:46 Güncelleme 22.09.2009 16:46 Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde seyir halindeki LPG'li bir otomobilde meydana gelen patlamada kişi yaralandı. Askerden izne geldiği öğrenilen Hüseyin Ş. (21), arkadaşları Mustafa H. (20) ve Kemal Y. (22) ile babasına ait 16 YK 117 plakalı otomobille gezmeye çıktı. Hüseyin Ş'nin kullandığı LPG'li otomobilde, Hüdavendigar Mahallesi Hereke sokakta patlama meydana geldi. Patlamanın ardından yanmaya başlayan araç, çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen itfaiye ekiplerince söndürüldü. Olayda, yaralanan sürücü Hüseyin Ş. ile arkadaşları Kemal Y. ve Mustafa H, Çekirge Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Bu arada, patlama nedeniyle Mahmut G'ye ait bir evde de maddi hasarın oluştuğu bildirildi.
578103
Denizli göreve devam dedi
Denizli göreve devam dedi AA Giriş Saati 21.09.2009 19:44 Güncelleme 21.09.2009 19:45 Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, istifa etmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Mustafa Denizli, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenman sırasında basın mensuplarıyla sohbet etti. CSKA Moskova ile yapılacak Avrupa Şampiyonlar Ligi maçında kötü bir sonuç alınması durumunda istifa edeceği yönünde spekülasyonlar yapıldığının hatırlatılması üzerine Denizli, ''Söz konusu değil'' derken, sözleşmesinde tazminat maddesinin bulunup bulunmadığı sorusuna ise, ''Ben Beşiktaş ile olan sözleşmeme tazminat maddesi koydurtmam. Sözleşmem açıktır'' diye konuştu. Kayserispor maçı sonrası kulüp başkanı Yıldırım Demirören ile görüşeceğini ve istifasının da gündeme gelebileceğini söylediğinin hatırlatılması üzerine de deneyimli teknik adam, ''Evet başkanla telefonda görüştük. Her zaman yaptığımız şeyi yaptık. Ben zaten alternatifler hakkında konuşacağımı söylemiştim. Bunları konuştuk'' dedi. Bir soru üzerine, ''Benim çalışmalarımda başımı alıp gittiğim yoktur. Birçok başarı yaşadım, bunun yanında da başarısızlıklar yaşadım'' derken, asbaşkan Levent Erdoğan'ın kendisi ve takım için yaptığı açıklamalarla ilgili olarak da, ''Bunlar benim dışımda olan şeyler'' diyerek yorum yapmaktan kaçındı. ''MADDİ CEZALAR BİRŞEY İFADE ETMEZ'' Takımın Turkcell Süper Lig'deki kötü gidişi nedeniyle futbolculara para cezası verilip verilmeyeceği sorusuna Denizli, ''Cezayla değil, değişik yöntemlerle bu kötü gidişi ortadan kaldıracağız. Alınan kötü sonuçlardaki üzüntüler zaten yetiyor. Maddi cezalar birşey ifade etmez'' diye yanıt verdi. ''BİRKAÇ MAÇ KAYBETMEK DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİRMEZ'' Denizli, lige kötü başladıklarını ve bunun üzüntüsünü yaşadıklarını ifade ederek, ''Ancak birkaç maç kaybetmek bizim düşüncelerimizi değiştirmez'' dedi. Geride kalan maçta alınan sonucun, kendilerini en fazla tedirgin edebileceğini anlatan Denizli, bu tedirginliği de ortadan kaldırmak istediklerini vurguladı. Sıkıntılı dönemlerde kimi zaman futbolcuların bundan kurtulmak için çok çaba sarfetmelerinin, kontrolsüz hareketlere neden olabileceğinin altını çizen Denizli, ''Bir an evvel eski performansımıza dönmek istiyoruz. Oyun düşüncemizde geçen yıla oranla fazla bir farklılık yok. Zaman zaman isimlerde değişiklik oluyor. Bir takımın şablonu varsa, değişen isimlerin de çok önemi olmuyor'' diye konuştu. Takımın böyle kötü gideceğini düşünmenin normal olmayacağını belirten Denizli, ''Takımım da ben de iddialıyız. Bize bu ligde pes etmek diye birşey yok. Mücadelemizi sürdüreceğiz'' dedi. ''BÜTÜN BİRİMLERE GÜVENİYORUM'' Beşiktaş'taki tüm birimlere güvendiğini vurgulayan Denizli, ''Futbolcusuna, taraftarına, camiamıza, zaman zaman konuşanlar da olsa herkese güveniyorum'' diye konuştu. ''KAYSERİSPOR YENİLGİSİNE ÇOK ÜZÜLDÜM'' Denizli, Kayserispor maçı sonrası çok üzgün göründüğünün belirtilmesi üzerine de, ''Vücut dilim iyi değildi. Kayserispor maçına çok üzüldüm. Bu karşılaşma düşündüklerimin dışında sonuçlandı'' dedi. MANCHESTER UNITED MAÇI Manchester United ile yaptıkları Avrupa Şampiyonlar Ligi maçına da değinen Denizli, şöyle devam etti: ''Manchester United, yenmeyi hakedecek bizden fazla ne yaptı? Beşiktaş'a büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Manchester United'ın bizim karşımızda neden oynayamadığı niye yazılmıyor? maçta ne ürkek oynadık, ne de defansif. gün Manchester United'ın bizden üstün oynadığı söylenebilir mi? Eğer maçtan puan alabilsek, bu dönüşümün başlangıcı olabilirdi.'' ''CSKA MOSKOVA MAÇI ÇOK ÖNEMLİ'' Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde yapacakları CSKA Moskova maçının kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Denizli, Manchester United karşısında gösterdikleri oyunu yinelemeleri durumunda iyi bir sonuç alabileceklerini söyledi. Denizli, Moskova'ya takımı erken götürebileceklerini, ya da Türkiye içinde bir yerde kampa yapabileceklerini de kaydetti. İBRAHİM KAŞ VE BOBO İbrahim Kaş'ı neden savunmanın sağında oynattığı sorusuna Denizli, ''İbrahim'in hiç oynamadığı bir bölge değil. Sivok veya Ferrari'den birinde sakatlık sıkıntısı yaşasak, bu bölgenin alternatifi de yine İbrahim'dir. Biz bu düşüncelerle İbrahim Kaş'ı transfer ettik'' diye yanıt verdi. Denizli, Bobo'daki performans düşüklüğüyle ilgili bir soruyu da, ''Sezon başında dizinde problemi vardı. Birçok antrenmana katılamadı'' yanıtını verdi.
578515
45'lik plak Nonda
OSMAN TANBURACI 45'lik plak Nonda Nefes kesen maçın 8. dakikasında Elano'nun kaleye giden topunu Ali Güneş elle çıkardı. G.Saraylılar'ın kırmızı kart ve penaltı beklediği pozisyonu hakem İlker Meral süzemedi İlgili haberler ABDULLAH EĞİLMEZ UEFA Avrupa Ligi ilk maçında Panathinaikos'u Yunanistan'da 3-1 yenerek gruba iyi başlayan G.Saray, Süper Lig'in yeni ve puansız ekibi Kasımpaşa'yı Nonda'nın golleriyle 3-1 mağlup ederek 6'da yaptı. 1. dakikada Moritz'in ceza sahası dışından sert şutunu kaleci Leo Franco engelledi. 8. dakikada Elano'nun kaleye süzülen vuruşunu Ali Güneş uçarak eliyle çıkardı. Hakem İlker Meral bu pozisyonu atladı. 26. dakikada Sancak ile seri paslar yaparak topu geriye çıkardı, ceza sahasına giren Moritz topu kaleci Leo Franco'nun yanından filelere yuvarladı: 1-0. DEĞİŞİKLİKLER FARK GETİRDİ İkinci yarıya Keita ve Nonda ikilisini oyuna alarak başlayan G.Saray oyunu rakip alana yıktı. 62. dakikada Keita'nın pası ile kaleciyi çalımlayan Nonda topu filelere gönderdi: 1-1. 89. dakika oynanırken Arda'nın serbest vuruştan yaptığı ortaya iyi yükselen Nonda topu ağlara yollayıp takımını öne geçirdi: 2-1. 90+3'te Nonda Keita'dan aldığı topu şık bir vuruşla filelere gönderip skoru belirledi. Rijkaard, Terim'le Saftig'i solladı Fatih Terim ve Reinhard Saftig dönemlerinde 5'te 5'le en iyi açılışını yapan G.Saray, Frank Rijkaard'la başarısını geliştirdi. Sarı-kırmızılılar Kasımpaşa galibiyeti ile 6'da yaparak lig tarihindeki en iyi sezon açılış derecesini elde etti. Rijkaard maç sonrası yaptığı değerlendirmede, çok zor bir karşılaşma oynadıklarını ifade ederek, “İlk yarıda zor zamanlar geçirdik ve iyi oynamadık. Rakip bizden daha agresif oynadı. İkinci yarıda Kasımpaşa oyundan düştü. Bir şeyleri değiştirmem gerekiyordu. Tercihimi Elano ve Baros'tan yana kullandım. Yakaladığımız pozisyonları atmaya devam etmeliyiz. İkinci yarıda takımımız kazanmak için oynadı ve golleri atmaya başladık. Rekorla fazla takılmıyoruz. Taraftarı mutlu ediyorsak sorun yok” dedi. El var mıydı abi? Ali Güneş maçın 8. dakikasında yaşanan pozisyon sonrası Arda'nın yanına gelip “El var mıydı abi?” diye sorduğunu, kendisinin de “evet vardı” diye cevap verdiğini söyledi. Kasımpaşalı futbolcu pozisyonda topu elle oynadığını itiraf etti, “Hakem kırmızı kart ve penaltı vermeliydi” dedi. 22.09.2009
579296
'Legokondu'ya alıcı çıkmazsa yıkılacak!
'Legokondu'ya alıcı çıkmazsa yıkılacak! 22.09.2009 20:59Britanya yayın kuruluşu BBC'nin popüler otomobil dizisi "Top Gear"ın sunucusu James May tarafından yine BBC için 3,3 milyon Lego parçası kullanılarak inşa edilen gerçek boyutlardaki iki katlı ev, alıcı çıkmadığı için yıkım tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. BBC2'nin "Toy Stories" programı için bin civarında gönüllünün yardımıyla inşa edilen ve sökümü ile yeniden birleştirilmesinin 200 bin TL'den fazlasına mal olacağı hesaplanan ev, Windsor'daki Lego ülkesi "Legoland"in pahalıya geleceği için taşıma işinden vazgeçmesinin ardından, yeni bir alıcı çıkmazsa yakında yıkılacak. Surrey bölgesinin Dorking kenti yakınlarında bir üzüm bağında bulunan ve şarap yapımında kullanılacak üzümlerin toplanması gerektiği için yıkım tehlikesiyle karşı karşıya bulunan eve alıcı bulmak amacıyla Facebook'ta da sayfa açıldı. Lego parçalarından yapılmış bir kedisi bile bulunan evde, gerçek anlamda çalışan bir tuvalet, sıcak su ve duş ile "çok rahatsız bir yatak" da yer alıyor. Evin yapımında baş rol oynayan May, evi yıkmanın, yapımında ter döken bin kişinin kalbini kıracağını söyledi. Söz konusu evin yapımında kullanılan parçalar Lego firması tarafından yakında yayınlanacak program için ücretsiz olarak sağlanmıştı. AA
578821
Mükellefe karne geliyor
Gelir İdaresi Başkanlığı artık mükelleflere karne verecek, onları "iyi kötü" diye sınıflandıracak. Tüm vergi mükellefleri çeşitli kriterlere göre artık Gelir İdaresi'nden not alacak. Düşük not alanlar riskli mükellef sayılacak, riskli mükellef sınıfına girecek ve daha yakından izlenecek. (CNN TÜRK) -- Hükümet vergi sistemini iyileştirmekte, daha etkin bir sistemi devreye sokmakta kararlı. Bunun için her geçen gün yeni bir adım atılıyor. Çalışmayı yapan kurum Gelir İdaresi Başkanlığı... İdare, şimdi yeni bir elektronik sistemi devreye sokmaya hazırlanıyor. Yeni bir elektronik yazılım uygulamaya girecek. Mükellefler elektronik ortamda takibe alınıyor Program kapsamında Türkiye çapında tüm mükellefler çeşitli kriterler çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulacak. Gelir ve kurumlar vergisi, Katma Değer Vergisi, özel iletişim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel işlem vergisi ile diğer vergi mükellefleri elektronik ortamda sürekli takibe alınacak. Sahte fatura kullanana düşük not verilecek Beyannamelerde yer alan gelir rakamları, ödedikleri ve ödemedikleri vergiler, alış ve satışlarıyla ilgili bilgi formları, banka, tapu ve araç bilgileri, alışverişleri ve sahte fatura kullanımı sürekli izlenecek. Eğer mükellefin sahte fatura kullandığı tespit edilirse kötü puan alacak. Bu ve buna benzer bir çok kriterden mükellefin alacağı not aylık olarak hazırlanacak karnelere yazılacak. Karnede notu düşük olan mükellef riskli sayılacak. Riskli sınıfına giren mükellefler daha yakından izlenecek, vergi analizleri bu risk analizlerine göre yapılacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, bu yeni sistemi kısa bir süre içinde hayata geçirmeye hazırlanıyor. Sistem ilk olarak pilot uygulama için seçilecek illerde uygulamaya girecek.
579008
CEBİT'te geri sayım başladı
Deutsche Messe AG ve İnterpro A.Ş. tarafından kurulan Hannover Fairs Interpro Uluslararası Fuarcılık A.Ş'nin (HİFAŞ) CeBIT Bilişim Eurasia adı altında 10. kez düzenleyeceği fuara yerli ve yabancı yaklaşık bin firmanın katılması bekleniyor. CeBIT Bilişim Eurasia, bu yıl ''İş Dünyası'', ''Dijital Yaşam'' ve ''Tüketici Elektroniği'' olmak üzere ana bölümde toplanacak. Fuarda ''İş ve Kariyer'', ''Yazılım'', ''TÜTED Alanı'', ''eSağlık'', ''TeknoKent'', ''Kamu Sektörü'', ''HD World'', ''Netbook'', ''TÜBİDER'', ''Webciety'', ''Özel Alan'' ve ''Sosyal Sorumluluk'' tematik bölümleri ile ''Uzaktan Öğrenme'', ''Telekom'', ''eSağlık'', ''İş ve Kariyer'', ''Webciety'', ''Kamu Sektörü'', ''Yazılım'', ''CRM'' ve ''ERP'' forum alanları yer alacak. Kriz nedeniyle bazı firmalar fuara katılmamak yerine daha küçük standları tercih ederken, CeBIT Bilişim Eurasia giriş ücreti de 2008'de olduğu gibi 20 lira olarak belirlendi. Fuar Direktörü Dr. Orkunt Yozgat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21'i yurt dışından olmak üzere geçen yıl 971 firmanın katıldığı fuarı yaklaşık 160 bin kişinin ziyaret ettiğini belirterek, ''Bu yıl kriz olmasına rağmen bin firmanın katılımını ve 2008'in ziyaretçi sayısını aşmayı bekliyoruz'' dedi. Yozgat, CeBIT Bilişim Eurasia'ya Rusya, Hindistan, Romanya, İngiltere, Belçika ve ABD'nin de aralarında bulunduğu ülkelerden ilginin büyük olduğunu ifade ederek, ''Bu yıl 2008'in rakamını (21 ülke) ya yakalayacağız ya geçeceğiz. Bazı ülkelerin firmaları da pavyon şeklinde katılıyor. Bu yıl pavyon olarak katılmayı teyit eden ülkeler Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Çin, Kore ve Bulgaristan...'' diye konuştu. Fuarın 10 salondan oluştuğunu, ilk salonu ''İş Dünyası'' bölümüne ayırdıklarını, çok önemsedikleri bu bölümün her geçen yıl daha da büyüyeceğini düşündüklerini kaydeden Yozgat, bu yıl ilk defa Anadolu ziyaretleri gerçekleştirdiklerini, ''Anadolu VIP Projesi'' kapsamında Adana, Bursa, Denizli, Konya, Kayseri, Antalya, Eskişehir, İzmir, Gaziantep, İzmit ve Tekirdağ/Çorlu'dan 220 üst düzey yöneticinin konaklama ve ulaşımı karşılayarak fuarda ağırlayacaklarını bildirdi. Yozgat, ''Bu VIP heyetlerine özel rehberler eşliğinde fuarı gezdireceğiz. Anadolu'da gerçekten teknolojiden korkuluyor. Krizden dolayı bu yıl biz de elimizin taşın altına koyuyoruz. Yine bu kentlerden yaklaşık 440 firma yöneticisi ve çalışanını da fuara getirip onları bilgilendireceğiz'' dedi. Fuarın tanıtımını bazı ülkelerde de yaptıklarını anlatan Yozgat, CeBIT Bilişim Eurasia'nın açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın katılımının beklendiğini kaydetti. -AK PARTİ, CeBIT BİLİŞİM EURASIA'DA- Orkunt Yozgat, e-devlet ve e-belediye hizmetlerinin artmasıyla beraber fuarın ''Kamu Sektörü'' bölümüne büyük ilgi olduğunu ifade ederek, Başbakanlık başta olmak üzere birçok bakanlık ve belediyenin bu bölümde hazır bulunacağını, bu kurumların fuarda farklı uygulamalarını tanıtacağını anlattı. Siyasi partilerin de bu bölüme ilgi gösterdiğini kaydeden Yozgat, ''AK Parti katılıyor, orada kendi iletişim altyapılarını anlatacak. AK Parti'nin standının açılışını sayın Başbakanın yapması bekleniyor. Muhtemelen CHP de olacak. MHP ile de görüşüyoruz'' dedi. Fuarda ayrı giriş ve çıkışı bulunan bir ''Bilişim Market'' olacağını, birçok firmanın ürünlerini burada satabileceğini, firmaların bu ürünlerini satarken çeşitli indirim ve kampanyalar düzenleyeceğini bildiren Yozgat, Hannover-Messe International İstanbul tarafından organize edilen uydu iletişimi, yayıncılık ve TV sektörü fuarı Broadcast, Cable Satellite Eurasia 2009'un da CeBIT Bilişim Eurasia ile eş zamanlı ve aynı mekanda gerçekleştirileceğini kaydetti. -''SEKTÖRDE BU YIL KÜÇÜLME BEKLENİYOR''- Fuar Direktörü Dr. Yozgat, fuarların krize karşı bir fırsat ve çok önemli bir iş platformu olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kriz nedeniyle bazı firmalar fuara katılmamak yerine daha küçük standları tercih ederek, 70 metrekare yerine 40 metrekare gibi, mutlaka burada olmak istiyor. Çünkü bu fuarın getirdiği tanıtım, reklam ve PR imkanlarını başka hiçbir yerde sağlayamadıklarını ifade ediyorlar. Fuarda geçen yıl yaklaşık milyar dolarlık iş bağlantısı yapıldı. Bu yıl bu rakamı ya yakalarız ya da geçeriz.'' CeBIT Bilişim Eurasia ile sadece bilişim ve telekomu değil, tüm sektörleri hedeflediklerini vurgulayan Yozgat, Avrupa iş dünyasında bilgi teknolojileri kullanımının yüzde 80'ler mertebesinde bulunduğunu, bu oranın Türkiye'de ise yüzde 20 olduğunu bildirdi. ''Bu yüzden yabancılar Türkiye pazarını çok ciddi hedefliyorlar. Çünkü büyük bir pazar ve hala gidilmesi gereken çok yol var'' diyen Yozgat, bilişim sektöründe bu yıl küçülme beklendiğini, tüketici tarafında yüzde 40 civarında daralma olduğunu, sektörün 2010'da büyüyeceğini kaydetti. -BİLİŞİM ZİRVESİ- Fuar ile aynı anda ve mekanda, Interpromedya tarafından ''Bilişim Zirvesi'09'' düzenlenecek. 7-10 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek zirvenin bu yılki ana teması ''Yeni Dünya Yeni Yaşam'' olacak. Bilişim Zirvesi'09'da telekom, e-sağlık/tele sağlık, e-devlet, savunma ve yeni medya konferansları ile iş dünyasına yönelik iş çözümleri ve teknoloji oturumları yer alacak. Zirvede konferans ve 27 farklı oturum yapılacak. Interpromedya Genel Müdürü Güldane Taşdemir de, bilişim dünyasının profesyonelleri ile iş dünyasının profesyonellerini bir araya getirerek bilişimin sunduğu çözümlerden herkesin maksimum oranda fayda görmesini sağladıklarını ifade etti. Taşdemir, zirvede bu yıl kısaca ''bilgi koordinasyonu'' olarak adlandırabilecekleri yakınsama kavramının teknolojideki önemini ve hayatımızda neleri değiştirdiğini anlatacaklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Bilişim Zirvesi bu yıl son yılın en zengin içeriğine sahip. Bu yüzden bu yıl zirvenin her zamankinden çok daha fazla ilgi göreceğini hedefliyoruz. Katılımcı anlamında zirvede bu yıl bine yakın kişiyi ağırlamayı bekliyoruz. Bilişim Zirvesi'nde her sektöre her kesime her kurum ve kuruluşa yönelik konular mevcut. Üst düzey devlet ve hükümet yönetiminden gençlere kadar çok farklı kesimlere hitap ediyoruz. Zirvede tüm kesimler bir araya gelerek daralan ekonomik koşullarda yeni işler, yeni alanlar, yeni işbirlikleri ve ortaklıklar oluşturma zemini bulabilecek. Bilişim Zirvesi'09'un, ülkemizde ekonominin çarklarını döndüren, moral ve motivasyon sağlayan bir etkinlik olmasını bekliyoruz.'' Bilişim Zirvesi'nin başladığından beri büyük kriz gördüğünü, bunlardan birinin 2001 ve diğerinin de şu anda içinde bulundukları kriz olduğunu belirten Taşdemir, ''Şu ana kadar aldığımız geri dönüşler gösteriyor ki alanında Türkiye'nin en büyük bilgi, iletişim ve eğitim platformu olan Bilişim Zirvesi bu yıl son 10 yılın en başarılı performanslarından birini yakalayacak'' diye konuştu. Kriz ortamında pek çok iş ve şirketin küçülmek zorunda kalırken Bilişim Zirvesi'nin geçen yıllardan daha fazla konferans ve oturum sayısıyla iş dünyasının daha geniş bir kitlesini ağırlamaya hazırlandığını ifade eden Taşdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bilişim Zirvesi, özellikle içinde bulunduğumuz bu durumda şirketlerin yeni iş fırsatları yakalamaları, yeni iş alanlarında işbirlikleri yaratabilmeleri ve potansiyel müşterileri ile bir araya gelmeleri konusunda önemli bir buluşma ortamı yaratmaktadır. Ayrıca yeni teknolojiler ve bu teknolojilerin iş dünyasının çeşitli sektörlerine sağlayacağı avantajların konuşulduğu ve tartışıldığı bu ortam, iş profesyonellerine yeni bakış açıları getirme misyonunu da fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu gelişme, bugüne kadar toplam 30 bin 256 ziyaretçi ağırlayan Bilişim Zirvesi'nin bugün geldiği noktayı en açık şekilde ortaya koyuyor. Dünya artık bir bilişim dünyası ve Türkiye'nin de bu gelişmeleri yakından takip ettiğini ve bu bağlamda da zirveyi her zamankinden daha fazla önemsediklerini söyleyebilirim.''
578372
Tazminat koydurmam
Tazminat koydurmamSERDAR SARIDAĞ güncellenme zamanı 22.9.2009Siyah-beyazlıların teknik patronu, ’a yenilen futbolculara cezai bir yaptırım düşünmediğini söyledi, sözleşmesinde tazminat maddesi bulunup bulunmadığı yolundaki soruya ise, “Ben ’a tazminat koydurmam” diyerek kulübe olan gönül bağını gösterdi Teknik Direktörü maçının ardından ilk kez dün karşısına çıktı, sohbet toplantısında merak edilenlere açıklık getirdi. Maçın ardından yaptığı basın toplantısında Başkan ile görüşeceğini açıklayan Denizli, “Başkan ile her zamanki gibi görüştüm. Yüz yüze değil tabi... Çeşitli alternatifleri değerlendirdik” ifadesini kullandı. Mustafa hoca, futbolculara ceza verilip verilmeyeceğiyle ilgili soruya, “Bu tür yaptırımlar çözüm değildir. Oyuncularım Kayserispor maçından sonra zaten çok üzgündüler” yorumunu yaptı. Kayserispor maçını değerlendiren siyah-beyazlı çalıştırıcı, “Karşılaşmanın sonrasındaki vücut dilimden belli olduğu gibi beni son derece üzen bir maç oldu. Hiç beklemediğim bir sonuçtu. müsabakaya dönüş maçı olarak bakıyordum” diye konuştu. ‘Biz oynatmadık’ Mustafa Denizli, ’nde karşılaştıkları ’ın Beşiktaş karşısında kötü oynadığı yolundaki yoruma ise şu yanıtı verdi: “Bana Manchester United gibi dünyada ikinci bir takım gösterebilir misiniz? Çok büyük bir kulüp... Son maçta ’ye dört gol attılar. Onlar eğer kötü oynadıysa bunun sebebi benim takım olarak onları oynatmamamdır. Eğer bir puan alsaydık bugün çıkışta olabilirdik.” Siyah-beyazlıların teknik patronu, “CSKA karşısında alınacak bir kötü sonucun ardından istifanız cebinizde diyebilir miyiz?” sorusuna ise, “Öyle bir şey sözkonusu değil. Ben hiçbir zaman alıp başımı gitmedim” dedi. Sözleşmesinde tazminat maddesi bulunup bulunmadığını merak eden gazetecilere ise, “Ben Beşiktaş’a tazminat koydurtmam. Sözleşmem gayet açık ve net” ifadesini kullandı.
578340
Bayramlaşmada açılım polemiği
Bayramlaşmada polemiğiANKARA Milliyet güncellenme zamanı 22.9.2009“”, ve arasındaki bayramlaşmada gerginliğe yol açtı. Ak Partililer, ’deki bayramlaşmada, İstiklal Marşı’nın ilk kelimesinin “Korkma” olduğunu hatırlatarak, “Korkmayın, bölünmeyiz” dedi. Ak Partililerin Orhun Kitabeleri’ni okumalarını isteyen MHP’liler de “Kitabelerde, yönetimlerin zafiyetinin toplumu nasıl felakete sürükleyeceği ifade ediliyor. Unutmayın” karşılığını verdi. Genel Başkan Yardımcısı başkanlığındaki heyetinin, MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı başkanlığındaki MHP heyetini ziyaretinde “” konusuna girmemeye özen gösterildi.
579277
Çıplak Venüs heykeli geri döndü
Çıplak Venüs heykeli geri döndü 22.09.2009 19:51AK Parti'li Antalya Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Menderes Türel tarafından kaldırılan, Altın Portakal'ı simgeleyen çıplak Venüs heykeli, CHP'li Belediye Başkanı Mustafa Akaydın tarafından Antalya caddelerine yeniden yerleştirilmeye başlandı. Kentin 46 değişik noktasına, toplam 100 Venüs heykeli yerleştirilecek. Soner ÖZCAN ANTAYA (AHT) Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sembolü olan Venüs heykeli geri döndü. Temizlenerek altın rengine boyanan, toplam 100 Venüs heykeli, Antalya'da yaya ve araç trafiğinin yoğun olduğu 46 noktaya yerleştirilmeye başlandı. Üst kısmı çıplak Venüs heykelleri, AK Parti'li Antalya Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Menderes Türel tarafından 2005 yılında kaldırılmıştı. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle Antalya Kültür ve Sanat Vakfı (AKSAV) tarafından 10 Ekim 2009 -17 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali için çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Festivalde bu yıl bazı değişikliklere giden AKSAV, Altın Portakal Film Festivali'nin sembolü olan Venüs heykelini de geri getirdi. 2005 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Menderes Türel döneminde kaldırılan Venüs heykeli, CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın tarafından yeniden şehrin çeşitli yerlerine yerleştirilmeye başlandı. "TALEP VATANDAŞLARDAN GELDİ" AKSAV Genel Koordinatörü Göksel Kumsal, Altın Portakal Film Festivali'nin Türkiye'nin en uzun soluklu festivali olduğunu belirterek, "10-17 Ekim arasındaki sinema şölenine bu yıl Altın Portakal heykelciğimiz de eşlik edecek. Venüs heykelinden esinlenerek 1964 yılında hazırlanan heykelciğimize geri dönüldü. Antalyalılar ve sanatseverler kentimizde 46 noktada Venüs heykeli görecek. 2005 yılından bu yana Antalya sokakları ve caddelerinde yer almayan Venüs heykelleri, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlardan Belediye Başkanımız Mustafa Akaydın'a gelen talepler sonucunda yeniden caddelere yerleştiriliyor" dedi. YILDIR PERİ ŞEKLİNDE VERİLİYORDU Heykellerin konulmasıyla birlikte Antalyalılar'dan olumlu tepkiler aldıklarını söyleyen Göksel Kumsal, "Aldığımız olumlu eleştiriler bizi mutlu ediyor. Bu yıl sanatçılara da aynı heykelcik verilecek. Sanatçılarımız Altın Portakal heykelini 2005 yılından önceki şekliyle alacaklar" diye konuştu. 2005 yılına kadar Venüs şeklinde verilen Altın Portakal ödülüi, AK Parti'li Belediye Başkanı Menderes Türel döneminde yıl boyunca peri heykeli şeklinde verilmişti.
578460
Forması temiz adamlar
Uğur Meleke GLOKALForması temiz adamlar 22 Eylül Salı 2009 karşısında (özellikle ilk 70 dakika, oyun Sancak-Keita hadisesiyle gerilene kadar) asiller ordusu gibi bir vardı Kasımpaşa, oyuncu kadrosunun ciddi bir kısmını, transferin son gününde (1 Eylül’de) tamamlayabilmiş. İlk 11’inden 8’i son bir ayda takıma katılan oyuncular... Hocası da Eylül’de gelmiş ama haftada bazı temel gerekliliklerde oyuncularıyla aynı noktaya ulaşmayı başarmışlar. Mücadele ediyorlar, futbolun gerektirdiği sertliği ölçüsünde (ya da ara ara ölçüyü kaçırarak) uyguluyorlar. Özellikle ikili mücadelelerde sağlam olma konusunda 11 adam söz birliği etmişler. Karşılarındaysa (özellikle ilk 70 dakika, oyun Sancak-Keita hadisesiyle gerilene kadar) asiller ordusu gibi bir Galatasaray var. 8’i perşembe gecesi ’da bayağı yorulmuş sarı-kırmızılı adamlar, ayaklarını sokmaktan kaçıyorlar. Hatta 60’lara kadar da stoperler dahil hemen hemen kimsenin yere düşüp formasını kirlettiğini görmedim. Bu Galatasaray’daki “temiz forma” inadı öyle acayipti ki, 40’larda bu tabloya Elano bile isyan etti! Elano ki, formasıyla en kıran kırana maçta bile hiçbir şey umurunda olmayan, ayrıcalıklı bir şövalye gibi oynayan bir adamdı. Hatta City taraftarları takımlarının kontenjanından ’na gitmesini esprili bir biçimde onun suya sabuna dokunmayan oyununa bağlamışlardı! İşler Kasımpaşa’nın da istediği gibi gitmişti, belki de sahadaki tek özel adamları Moritz’in attığı gol, onları soyunma odasına galip götürdü. Ki bu sarı-kırmızılıların Temmuz’daki garip Tobol maçından beri mağlup kapattıkları ilk 45 dakikaydı... Ama “forması temiz adamlar” çok fazla paniklemedi, belli ki öndeki dörtlünün (ve onların kulübedeki alternatiflerinin) yeteneklerine güveniyorlardı. Düşündükleri gibi de oldu... * * Kalite zayıfı maçın göze batanları, Kasımpaşa’nın savunmasındaki 19’luk gurbetçi Barış’la, biraz daha hızlı olsa burada kalmayacağı çok bariz olan Moritz’di... Galatasaray kalecisi Franco’nun da geri pastaki ve kale atışlarındaki konsantrasyon eksikliği göze battı.
578092
Bükreş'teki Türk okulları gurbetçilere bayram sevinci yaşattı
Yaklaşık 15 senedir Bükreş ve Köstence'de faaliyet gösteren Romanya'daki Türk okulları (Lumina Eğitim Kurumları) Bükreş'teki gurbetçileri bu sene ülkenin en modern eğitim kampüsünde düzenlediği Ramazan bayramı etkinliği ile unutulmaz bir gün yaşattı. Türkiye'deki bayramları aratmayan zengin etkinlikte misafirlere geleneksel Türk döneri, çay ve kahvesi ikram edilirken, programda en çok eğlenen çocuklar oldu. Okul bahçesinde kurulan oyuncaklarla doyasıya eğlenen çocuklar, Hacivatlı, Karagözlü, Palyaçolu Bayram Kutlamasının sonunda yapılan çekilişle kazandıkları hediyelerle ikinci bir bayram sevinci yaşadı.
578098
Sudan'da bir köye silahlı saldırı
Sudan'da bir köye silahlı saldırı Sudan'ın güneyinde bir köye düzenlenen silahlı saldırıda 100'den fazla kişi öldü JUBA (A.A) Sudan'ın güneyinde bir köye saldıran silahlı kabile üyelerinin 100'den fazla kişiyi öldürdüğü bildirildi. Yetkililer, silahlı Lou Nuer kabilesi üyelerinin, rakip kabile Danka üyelerinin yaşadığı Duk Padiet köyünü dün sabah basarak binaları yaktıklarını ve kiliseye gidenlere saldırdıklarını söylediler. Yetkililer, Jonglei eyaletindeki katliamın ancak bu sabah güvenlik görevlilerinin bölgeye gitmesiyle ortaya çıktığını belirterek, saldırıda 51 köylü, 28 güvenlik görevlisinin öldüğünü, saldırganlardan da 23 kişinin yaşamlarını yitirdiğini bildirdiler. Saldırıda onlarca kişinin de yaralandığı kaydediliyor. BM, bu yıl Sudan'ın güneyinde etnik çatışmalarda 1200'den fazla kişinin öldüğünü tahmin ediyor.
578723
Ve Aksu açıklıyor!
Haberi Ekle Ve Aksu açıklıyor! 22/09/09 10:53 GAZETE HABERTÜRK Kartal’da 2010’un ocak ayında yapılacak kongre öncesi gözler yeni aday Murat Aksu’ya çevrilmişti. Geçtiğimiz günlerde adaylığını yakın dostlarına açıklayan ve bunu duyurmadan önce camianın duayen isimlerinin desteğini arkasına alan Aksu harekete geçiyor. Kayserispor maçında taraftarın tepkisi sonrası böyle bir kaos ortamında konuşmanın doğru olmayacağını belirterek suskun kalan eski yöneticinin adaylığını ekim ayının ilk haftasında açıklayacağı öğrenildi. Plan ve proje çalışmalarını da yapan ve listesine önemli isimleri alması beklenen Aksu’ya büyük bir destek olduğu biliniyor. Demirören döneminde yöneticilik yapan Murat Aksu’nun Beşiktaş camiasının umutla beklediği, plan ve projelerini ise 15 Ekim’de duyuracağı belirtiliyor. Asbaşkan Levent Erdoğan’ın açıklamaları ile şoke olan, İsmail Köybaşı ve Tabata transferlerindeki soru işaretleri ile önemli yara alan başkan Yıldırım Demirören’in seçim öncesi nasıl bir yol izleyeceği ise merakla bekleniyor.
579084
WHO'dan radon gazı uyarısı
WHO'dan yapılan açıklamada, yeni araştırmaların evlerdeki radon varlığının sanılandan daha tehlikeli olduğunu ortaya çıkardığını belirterek, dünya çapındaki akciğer kanseri vakalarının yüzde 3-14'ünün nedeninin radon olduğunu kaydetti. Örgüt sözcüsü Fadela Chaib, WHO'nun yeni el kitabında, radon toleransı sınırının metre küpte en fazla 100 bekerel (uluslararası radyoaktivite birimi) olması konusunda tavsiyede bulunulduğunu söyledi. WHO, evlerdeki radon sınırının çoğu ülkede normalin 2-4 katı olduğunu da kaydetti. Toprağın ya da kayaların havaya saldığı doğal radyoaktif gaz olan radon, yetersiz havalandırılmış binalarda birikebiliyor ve sağlığı tehlikeye atıyor.
579237
Cem'i bordo bereli subaylar sakladı
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Cem'i bordo bereli subaylar sakladı Münevver Karabulut cinayetinde aracılık yapması ve ilginç açıklamalarıyla gündeme gelen Cemil Baran, memleketi Gaziantep'te de olayla ilgili açıklamalarını sürdürdü. Baran, Cem Garipoğlu'nu Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde de görev alan bordo bereli subayların sakladığını iddia etti Münevver Karabulut cinayetiyle gündeme gelen Gaziantepli Cemil Baran, Cem Garipoğlu'nu Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde de görev alan bordo bereli subayların sakladığını iddia etti. Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalandığını, Türkiye'nin bu ülkeyle bürokratik ilişkileri olmadığı için Suriye üzerinden Gaziantep kanalıyla Türkiye'ye getirildiği iddiasını yineleyen Baran, olayla ilgili olarak soyadlarını vermediği, ön adları Ahmet olan kişinin soyadlarının açıklanmasını istedi. Baran, bu kişilerin yarından itibaren gözaltına alınmaya başlanacağını, olmazsa soyadlarını 30 Eylül'de kamuoyuna duyuracağını söyledi. Gaziantep'te bir yıldır kayıp olan 12 yaşındaki Goncagül Çelik'in babası Cuma Çelik ve Kasım 2008'de kaybolan 26 yaşındaki Murat Okuyucu'nun babası Talat Okuyucu ile birlikte Demokrasi Meydanı'na gelen Baran, ilk olarak Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili bazı iddialarını yeniledi. Goncagül Çelik ve Murat Okuyucu'nun kayıp olmasıyla ilgili bazı belgeleri polise vereceklerini söyleyen Baran, bu kayıp olaylarının, Münevver Karabulut olayına dönüşmeden çözülmesi için ailelere yardım edeceğini söyledi. 22.09.2009
579189
Avro rekor kırdı
Avro rekor kırdı Avro bugün, ’da öğleden sonraki işlemlerde dolar karşısında Ağustos 2008’den bu yana en yüksek seviyesine çıktı. Dün ’ta 1,4677 dolardan işlem gören avro, bugün 1,4821 dolara kadar tırmandı. Bu, avronun geçen yıl Ağustos’tan bu yana gördüğü en yüksek seviye oldu. Avro daha sonra 1,4795 dolara indi. İngiliz sterlini de değer kazanarak 1,6323 dolara çıkarken, dün New York’ta 92,13 yen olan dolar bugün 91,39 yene geriledi. Bu arada önceki gün dolardan fazla değer kaybederek, 70 doların altına gerileyen ham petrolünün fiyatı zayıf dolar nedeniyle bugün yeniden 71 doların üzerine çıktı. ABD ham petrolünün varil fiyatı Ekim ayı teslimi bugün 1,41 dolar artarak, 71,12 dolara çıktı. ABD ham petrolünün varil fiyatı pazartesi günü 69,10 dolara kadar gerilemişti. Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 1,42 dolar artışla 70,11 dolar oldu. Ekonomistler, fiyatındaki yükselişin, doların değer kaybetmesi üzerine küçük bir toparlanma olduğunu, altın ve diğer bütün emtiaların, dolardaki düşüşü izlediğini söylediler. Geçen yıl Aralıkta 32 dolara kadar inen petrolün varil fiyatı bu yıl en yüksek seviyesini 75 dolarla Ağustos ayında gördü. Ancak Eylül ayının başından bu yana petrolün fiyatı 68 ila 72 dolar aralığında sıkıştı kaldı. Öte yandan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ’ın Petrol Bakanı Ali El Naimi, Suudi petrolüne talebin arttığını ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) gelecek yıl üretimini kesmeyeceğini söyledi. El Naimi, “Dünya ekonomisi düzeliyor görünüyor. Umarım hızlı düzelir, bu yüzden petrol talebine etkisi olacak. Talep artarsa tabi ki arz onu karşılamalı. Bizim petrolümüze talep artıyor ve biz en azından ben ekonomik büyümenin başladığına ve devam edeceğine inanıyorum” dedi.
578582
Bu kadar fanatizm ayıptır
Herhalde biliyorsunuzdur, ama bir kez daha yazayım: Fenerbahçeli'yim. Galatasaray ve Beşiktaş takımlarının bugünkü taraftar sayısı sizleri aldatmasın; bizim hayata gözlerimizi açtığımız dönemde her yeni doğan erkek çocuk FB'li olarak doğar, bazısı sonradan GS veya BJK taraftarı haline dönüşürdü. Fenerbahçeli olduğum halde taraftarlık bilincim takımım kötü oynadığı zaman içimdeki utanç duygusunu bastıramıyor. Rakip bellediğim takımlar iyi oynadığı zaman gönlüm onlara kaymıyor, ama tuttuğum takım bir de kötü oynadıysa utanç hissim daha da koyulaşıyor... Galiba az sayıdaki 'fanatik taraftar' dışında çoğu futbolsever de benim durumumda; tuttuğumuz takımdan vazgeçmiyoruz, ancak taraftar kimliğimiz güzel ve doğruyu gördüğümüzde takdirden geri durmuyor... Ligte veya kupalarda işi kötü giden takımımızın durumuna üzülüyoruz, başarılı rakibimiz gibi olmayı içten içe diliyoruz. Futbol gibi fanatizm üreten bir alanda bunu beceriyoruz da, neden siyasette daha farklı davranışlar sergiliyoruz?
579028
Tüfekçi olmadı!
Haberi Ekle Tüfekçi olmadı! 22/09/09 13:49 TFF 2. Lig 1. Grup takımlarından Yalovaspor'un basın sözcüsü Hasan Kızılkaya, son olarak görüştükleri İlyas Tüfekçi ile maddi konularda anlaşmaya varamadıklarını, şu anda farklı teknik direktörle görüşmelerinin devam ettiğini söyledi. Hedeflerinin Yalovaspor'u başarıya götürecek teknik adamı takımın başına getirmek olduğunu dile getiren Kızılkaya, ''Hata yapmak istemiyoruz. Görüşmelerimiz devam ediyor. İlyas Tüfekçi ile maddi konularda anlaşamadık. En kısa zamanda tecrübeli bir teknik direktörle anlaşacağız'' dedi.
579279
Almanlar da 'kuma'ya merak sardı
Wiesbaden kentindeki Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, yaklaşık 1,4 milyon Almanın yabancı bir eş ile ya da bir yabancıyla birlikte yaşadığı belirtildi. Almanya'da 21 milyon çiftin bulunduğu ifade edilen açıklamada, ülkedeki Alman çiftlerin oranının yüzde 87 olduğu, bu oranın 1996 yılında yüzde 90 düzeyinde bulunmuş olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca, Almanya'daki çiftler arasında kişilerden birinin yabancı olduğu oranın yüzde 7, yabancı pasaportu taşıyan çiftlerin oranının da yüzde olduğu kaydedildi.
578710
İyi mükellef, kötü mükellef dönemi başlıyor
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Merkezinde, Vergi Daireleri Otomasyon Sistemi VEDOP-3 çerçevesinde yeni bir yazılım programı uygulamaya konuluyor. Program, Türkiye çapında bütün mükelleflerin çeşitli kriterler çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulması öngörüyor. Yeni sistemde gelir ve kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel iletişim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel işlem vergisi ile diğer vergi mükellefleri elektronik ortamda sürekli takibe alınacak. Mükelleflerin beyanname bilgileri, beyannamelerde yer alan gelir rakamları, ödedikleri ve ödemedikleri vergiler, alış ve satışlarıyla ilgili bilgi formları, banka, tapu ve araç bilgileri, kredi kartı alış verişleri ve sahte fatura kullanımı ile Vergi İstihbarat Merkezinde yer alan diğer bilgiler, Bilgi İşlemde toplanacak. Yeni yazılım programında mükelleflerin risk analizi ve değerlendirmelerine dönük onlarca değişik kriter yer alacak. Örneğin beyannamesini düzenli veren ile naylon fatura düzenlediği tespit edilen bir mükellefin karnesine bu bilgiler işlenecek ve buna göre bir puanlama yapılacak. mükellefinin sahte fatura kullandığı tespit edilmişse, kendisine örneğin eksi 10 puan, beyanname vermediyse eksi puan verilecek. Sektör ortalamalarının üstünde gelir beyan ettiyse artı puan alacak. Yine bir mükellef yeni bir yatırıma giriyor, ancak vergisel yükümlülüklerini yerine getirmeden, burayı öylece bırakıp, başka bir işe başlıyorsa bu da mükellefin eksi hanesine yazılacak. -AYLIK KARNELER HAZIRLANACAK- Her sektör ve her mükellef için çeşitli kriterlere göre yapılacak değerlendirme ve not verme işlemi, mükellefin yıl içindeki ve yıl sonundaki karnesini de ortaya koyacak. Yeni yazılım sayesinde Gelir İdaresi Başkanlığında bir tuşa basılarak, Edirne'den Kars'a, Artvin'den Muğla'nın en uç noktasındaki mükellefe kadar Türkiye genelindeki bütün mükellefler için belirlenen kriterler çerçevesinde notlama işlemi gerçekleştirilecek. Söz konusu işlem, aylık ya da ayda bir yine elektronik ortamda güncellenecek. Böylece hangi mükellefte hangi gelişmenin yaşandığı an ve an izlenebilecek. Gelir İdaresi Başkanlığı, puanlama ile her mükellef için mükellef karnesi hazırlamış olacak. Karne notu düşük olanlar riskli mükellef sayılacak. Vergi incelemeleri de bu risk analizlerine göre yapılacak. İncelemelerde notu düşük mükellefler öncelik alacak. Daha önce mükelleflerin elle tutulan kayıtlarla izlenebildiğine dikkat çeken Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri, yeni sistemde ise her türlü bilginin elektronik ortamda derlendiğini ve yine elektronik ortamda analize tabi tutulduğunu ifade ettiler. Yetkililer, ''Bu şekilde tek tuşla mükellefin karnesine ulaşmak da mümkün hale gelecek'' dediler. Gelir İdaresi Başkanlığı, risk analizi ve not verme sistemine dönük yeni yazılım programı için önümüzdeki günlerde pilot uygulama yapacak. -FATURA DA TAM ELEKTRONİK OLUYOR- Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı yeni dönemde pilot uygulaması devam eden belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesini öngören elektronik faturayı (e-fatura) da uygulamaya koyuyor. Projeyle ülke çapında banka sistemiyle entegre bir elektronik fatura modeli oluşturulması hedefleniyor. Kayıt sistemi altyapısı kurulan elektronik fatura sistemi ile kurum ve kuruluşların düzenledikleri faturalarda bulunan bazı bilgiler, belirlenen uygulama ve veri standartları çerçevesinde Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine aktarılacak. Faturalara ait ikinci nüshaların kağıt ortamında saklanması zorunluluğu kalkacak. Sistem ile alıcılara verilmek üzere hazırlanan birinci nüsha faturaların da güvenli elektronik imzalı dijital belge şeklinde oluşturulmasına imkan sağlanacak.
578780
Hüyşa Avşar'a 'açılım' şoku!
Hüyşa Avşar'a '' şoku!Milliyet gazetesine Kürt açılımıyla ilgili konuşan hakkında "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla açıldı. Savcılığın çağrı kağıdı 'a ulaştı. 'e konuşan Avşar, "Demokratik bir ülkede olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. bana yapılmış en büyük hakaret. Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. değil, kapanış oldu" dedi.Röportajda, "Ben sonuna kadar Türk'üm, ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli" diyen Avşar hakkında dava açılırsa, 1.5 ile 4.5 yıl hapsi istenecek. ’DEN HÜLYA AVŞAR’A DESTEK (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay, ’ne ‘’ hakkında konuşan Hülya Avşar hakkında "Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla soruşturma açılmasına tepki göstererek "Hülya Avşar röportajında, farklı kökenlerden geldikleri için anne-babasını reddettiğini mi açıklasaydı, salt bu nedenle onlardan nefret ettiğini mi söyleseydi? Savcı bunu mu bekliyordu?" diye sordu. Abakay, Hülya Avşar hakkında soruşturma açılmasını ANKA’ya değerlendirdi. Hülya Avşar’a açılan davanın, topluma, "her şeyi konuşamazsın" ya da "konuşma" tehdidi olduğunu ifade eden Abakay, Hülya Avşar’ın röportajında ’deki pek çok ailede yaşanan etnik ayrılıklı gerçeği, bilinen bir durumu hatırlattığını ve konuşmasının barışçı bir içeriğe sahip olduğunu belirtti. "Hülya Avşar röportajında, farklı kökenlerden geldikleri için anne-babasını reddettiğini mi açıklasaydı, salt bu nedenle onlardan nefret ettiğini mi söyleseydi? Savcı bunu mu bekliyordu?" diye soran Abakay, Avşar’ın söylediklerinin barışçı ve birleştirici olduğunu, asıl bölücü ve kışkırtıcı olanın bu soruşturmanın açılması olduğunu söyledi. Abakay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu davada Hülya Avşar toplumu tehdit için araç olarak kullanılıyor. ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ düşüncesiyle tüm topluma tehdit amaçlanıyor. Aynı şekilde, gazeteci Devrim Sevimay’ın görevini engelleme, otosansüre zorlama girişimidir. Böylesine doğal bir röportaj hakkında dava açan savcılar, ’ni, gazetecileri yasa ve dışı yollarla dinleyenleri bulup dava açma, cezalandırma konusunda kılını kıpırdatmıyorlar. Daha iki gün önce Milliyet muhabiri ve Derneğimizin Genel Sekreteri Namık Durukan’ın Kürtler konusundaki bir haberi için dava açtılar. Gazeteciye ‘bu konularda haber yapma’ dediler. Bu davalar Türkiye’nin içte ve özellikle uluslararası demokratik kamuoyunda itibarını sarsıcı bir durum yaratıyor. Savcılarımızın, yargıçlarımızın, anlayışını, içtihatlarını dikkate almaya, önemsemeye ihtiyacımız var." AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
578981
LPG'li araç bomba gibi patladı!
LPG'li araç bomba gibi patladı! 22.09.2009 14:38Bursa'da, LPG'li araçta patlama meydana geldi. kişinin yaralandığı patlama, olay yerinin yakınındaki bir evde de maddi hasara neden oldu. Araç sahipleri, LPG aldıkları istasyon görevlisinin gazı yanlış yere doldurduğunu öne sürerek istasyon görevlisinden şikayetçi oldu. Askerden izne geldiği öğrenilen Hüseyin Ş. (20), arkadaşları Mustafa H. (20) ve Kemal Y. (22) ile birlikte 16 YK 117 plakalı otomobille gezintiye çıktı. Bir süre sonra benzin istasyonundan LPG alan gençler, Hüdavendigar Mahallesi Hereke Sokağı'na geldiklerinde aracın patlamasıyla büyük şok yaşadı. Büyük bir gürültüyle patlayan araçta bulunan üç genç yaralandı. Patlama sırasında olay yeri yakınlarındaki Mahmut G.'e (26) ait evde maddi hasar meydana geldi. Asker olması sebebiyle askeri inzibat görevlilerince ifadesine başvurulan Hüseyin Ş. "Arkadaşlarımla geziyorduk. LPG almıştık. Görevli gazı yanlış yerden doldurmuş, araç birden patladı." dedi. Hastaneye kaldırılan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Evinde maddi hasarın meydana geldiği Mehmet G. ise, zararının giderilmesini istedi. Suçlamaların adresi olan benzin istasyonu görevlisi, iddialara cevap verdi. LPG doldurumu sırasında araç sahiplerinin de yanında olduğunu söyleyen istasyon görevlisi Ercan E., "Doldurum sırasında meydana gelen gelişmeler sırasında araç sürücüsü ve arkadaşları yanımdaydı." ifadelerini kullandı. CİHAN
579104
Şeker toplamak için evden ayrılan çocuk kayboldu
Şeker toplamak için evden ayrılan çocuk kayboldu ’de bayramın 2. günü şeker toplamak için evlerinden ayrılan 2’si kardeş çocuk kayboldu. Polis ekipleri ve çocukların yakınlarının yaptığı arama çalışmalarından henüz sonuç alınamadı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kayseri’nin Talas ilçesinde yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ve komşularının 11 yaşındaki kızı Türkan Ay, bir süre evlerinin önündeki parkta oynadı. Ailelerine haber verip mahalledeki evlerden şeker toplamak için parktan ayrılan çocuk, akşam saatlerinde evlerine dönmedi. Çevrede yaptıkları arama sonucu çocuklarını bulamayan babalar Hamza Tekin ve İbrahim Ay, olayı polise bildirip yardım istedi. Polis ekiplerinin dün akşam ve bugün Talas ilçesinde yaptığı arama çalışmalarından sonuç alınamadı. Kaybolan çocukların bulunmasını isteyen gözü yaşlı anne Leyla Tekin, AA muhabirine şunları söyledi: "Ahmet ile Dilruba parkta oynarken bana komşunun kızı Türkan ile şeker toplamaya gideceklerini söyledi. yağmaya başlayınca balkona çıkıp ıslanmamaları için çocukları eve çağırdım. Geleceklerini söylediler ama bir daha kendilerini bulamadım. Parka gittim, çevreye baktım bulamadım. Hava kararıp eve gelmeyince kaybolduklarını anladım. Çocuklarımın hayatından endişe duyuyorum. Bir an önce bulunmalarını istiyorum." Kayseri Büyükşehir Belediyesinde temizlik işçisi olarak çalışan kaybolan Türkan Ay’ın babası İbrahim Ay da kızının bulunması için tüm akrabalarının seferber olduğunu belirtti. İbrahim Ay "İnşaatların içlerini, Ali Dağı’nda ve çevredeki tüm boş mağara ve inleri aradık. tane çocuk aynı anda nasıl kaybolur? Aklıma kötü şeyler getirmek istemiyorum ama çocuklar ortada yok" diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Polis yetkilileri, alınan tüm ihbarların değerlendirildiğini, çocukların her yerde arandığını kaydetti.
579068
Cumhurbaşkanı Gül, Suudi Arabistan'a gitti
Cumhurbaşkanı Gül, 'a gittiFaik KAPTAN/Seyit ERÇİÇEK- İSTANBUL, (DHA) CUMHURBAŞKANI Üniversitesi’nin açlışına katılmak üzere ’den kiralanan bir uçakla saat 14.55’te ’a gitti. Gazetecilere “İyi bayramlar” dileğinde bulunan Gül, 'nda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Cumhurbaşkanı Gül’ü, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nden Valisi Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve diğer ilgililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Gül' ile birlikite eşi Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı eşi Münevver Arınç da aynı uçakla Suudi Arabistan'a hareket ettiler. AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
578915
LPG'li araç bomba gibi patladı
Askerden izne geldiği öğrenilen Hüseyin Ş. (20), arkadaşları Mustafa H. (20) ve Kemal Y. (22) ile birlikte 16 YK 117 plakalı otomobille gezintiye çıktı. Bir süre sonra benzin istasyonundan LPG alan gençler, Hüdavendigar Mahallesi Hereke Sokağı'na geldiklerinde aracın patlamasıyla büyük şok yaşadı. Büyük bir gürültüyle patlayan araçta bulunan üç genç yaralandı. Patlama sırasında olay yeri yakınlarındaki Mahmut G.'e (26) ait evde maddi hasar meydana geldi. Asker olması sebebiyle askeri inzibat görevlilerince ifadesine başvurulan Hüseyin Ş. "Arkadaşlarımla geziyorduk. LPG almıştık. Görevli gazı yanlış yerden doldurmuş, araç birden patladı." dedi. Hastaneye kaldırılan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Evinde maddi hasarın meydana geldiği Mehmet G. ise, zararının giderilmesini istedi. Suçlamaların adresi olan benzin istasyonu görevlisi, iddialara cevap verdi. LPG doldurumu sırasında araç sahiplerinin de yanında olduğunu söyleyen istasyon görevlisi Ercan E., "Doldurum sırasında meydana gelen gelişmeler sırasında araç sürücüsü ve arkadaşları yanımdaydı." ifadelerini kullandı.
578790
Nusaybin sınır kapısında izdiham
sınır kapısında izdihamMehmet Ali BULUN/NUSAYBİN (Mardin), (DHA) 'in İlçesi'ndeki 'ye açılan gümrük kapısında bayramlaşma izdihamı oldu. Suriye’deki akrabalarıyla bayramlaşmak isteyen yaklaşık bin kişi, gümrük kapısına gelerek geçiş yapmak istedi. Suriyeli görevlilerin kontrolü, sıkıntıya yol açtı. Suriye’deki akrabalarını görmek ve bayramlaşmak isteyen yaklaşık bin kişi sabah erken saatlerinden itibaren gümrük kapısına akın etmeye başladı. Yoğunluğun artmasıyla birlikte gümrük kapısının Türk tarafında sorun görülmezken Suriye girişinde görevlilerin domuz gribi kontrolü yapması izdihama yol açtı. Suriye topraklarına girmek isteyen Türk vatandaşları tek tek kulaklarına sokulan sokulan vücut ısısını ölçen cihazlar ve el dedektörleriyle kontrol edildikten sonra girişine izin verilmesi ve prosedürlerin uzaması, tepkiye yolaçtı. Bazı kişiler Suriye’ye giriş yapmadan dönerken, giriş yapanlar bu duruma tepki gösterdi. 30 yıldan beri göremediği akrabalarını ziyaret için Suriye’ye giriş yapan Şakir Gönül, “Bu benim ilk ve son gelişim. Bir daha bu rezilliği çekmeye tahamül edemem” dedi. Suriyeliler Türk vatandaşlarını alanda kurulan hoperlörden çaldıkları Türk parçalarıyla karşıladı. Görevliler, özellikle 'in, ‘Tombul tombul' türküsünün tekrar tekrar çaldı.
578321
Hakem çıldırdı!
Hakem çıldırdı! 22.09.2009 İsviçreli hakem Massimo Busacca'nın İsviçre Kupası'nda yönettiği maçta çirkin bir hareket yapınca ülke yerinden oynadı. Busacca, "Bana küfür ettiler" dedi İsviçreli hakem Massimo Busacca'nın İsviçre Kupası'nda yönettiği karşılaşmada taraftarlara yönelik çirkin hareketi ülkeyi ayağa kaldırdı. Baden-Young Boys kupa maçında düdük çalan ünlü hakeme deplasman ekibi Young Boys taraftarının yaptığı küfürlü tezahürat Busacca'yı çileden çıkardı. Tribünlere orta parmağını gösteren İsviçreli hakem karşılaşma sonrasında bu hareketi yapmadığını inkar etti ancak olay anının fotoğraflarını görünce özür dilemek zorunda kaldı ancak hafta ceza almaktan kurtulamadı. BENİ PROVOKE ETTİLER Geçen sezon Roma'da oynanan Şampiyonlar Ligi finalini de yöneten ve dünyanın en iyi hakemlerinden biri olarak kabul edilen 40 yaşındaki hakem "Beni küfürlerle provoke ettiler. Anti-sportif bir hareket yaptığımın farkındayım. Özür dilerim" ifadesini kullandı.
578403
Kervansaraylar yıldızlı otel oldu
Yıllarca atıl durumda bulunan tarihî mekânlar, eskisinden daha ihtişamlı olarak ziyaretçilerine hizmet veriyor. Önceden içlerinde sadece dinlenme ve yemek yeme yeri bulunan kervansaraylarda bugün yıldızlı bir otelde bulunması gereken her şey yer alıyor. Televizyon, telefon, klima, saç kurutma makinesi, özel banyo, duş, tuvalet, balkon, merkezi ısıtma, kahvaltı salonu, kafeterya, 24 saat oda servisi, internet, emanet kasası, açık otopark, çamaşır ve ütü servisi, jeneratör, bahçe, TV odası, bilardo, internet kafe, kuaför salonu restorasyon sırasında binanın orijinal yapısına göre yerleştiriliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün restore et-işlet-devret modeli ile şimdiye kadar atıl durumdan çıkardığı kervansaray var. Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı, Kuşadası Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Diyarbakır Deliler Hanı Kervansarayı, Kastamonu Cinci Han ve Kurşunlu Han, orijinal unsurları korunarak turizme kazandırıldı. KİRA GELİRLERİ MUHTAÇLARA GİDİYOR Genel müdürlük yetkilileri, işletmeye uygun kervansarayları hizmete açmaya devam edeceklerini söyledi. Canlandırılan her eserle ülkenin sosyal açıdan büyük kazanımlar elde ettiğini belirten yetkililer, kervansarayların işletilmesinden dolayı gelen kira gelirinin, muhtaç maaşı, yemek dağıtımı gibi hayırlarda kullanıldığını vurguladı. Tatillerini farklı bir atmosferde geçirmek isteyenlere, alternatif bir mekân olarak sunulan kervansaraylar, bulundukları bölgeler açısından da tatilcileri memnun ediyor. Edirne, Kastamonu, Diyarbakır gibi tarihî ve doğal güzellikleri olan illerde bulunan tarihî mekanlar, farklı bir tatil geçirmek isteyenler için muhteşem bir alternatif.
578715
Türk basınında bugün
İnteraktif Türk basınında bugün Giriş Saati 22.09.2009 10:46 Güncelleme 22.09.2009 10:46 Haberi Dinle Yazarlar
578778
Kahe: Asist kralı golcüyüm
Beşiktaş maçında sergilediği performansla futbol otoritelerinin beğenisini kazanan Kahe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, performansının sadece Beşiktaş maçıyla sınırlı olmayacağını belirterek, Gençlerbirliği'ne geldiği ilk sezon yaşadığı sakatlık ve şanssızlıklardan yakındı. Kahe, sözlerini şöyle sürdürdü. ''Almanya'dan bu takıma geldiğim zaman sakatlığım vardı ve burada tedavi oldum. Takım sezona hazırlık dönemini geçirirken, ben bu döneme katılamadım. Daha sonra takımla birlikte çalışmalara başladım, ancak bir sakatlık daha yaşadım ve bir süre daha takımdan ayrı kaldım. Bu sezon hazırlık döneminde sakatlık ve şanssızlık yaşamadım ve çok iyi bir hazırlık dönemi geçirdim. Bugüne kadar böyle bir hazırlık dönemi geçirmemiştim. Hocamızın da bize öz güvenimizi kazandırması sonucu, daha yüksek bir performansla sezona başladık.'' -TAKIM RUHU GERİ GELDİ- Kırmızı-siyahlı ekibin forvet oyuncusu Kahe, geçen sezon dışardan bakıldığı zaman takımın hiç güven vermediğini ifade ederek, ''Ancak bu sezon takım arkadaşlarım görev ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getiriyor. Böylece takım ruhu geri geldi. Takım olduğumuzu görüyoruz. Dışardan bakıldığı zaman artık biz bir takımız ve bu çerçevede hedeflerimiz var. Takımda sadece benim iyi oynamam yeterli değil. Bu takımda herkes görevini yaptığı için performansımız takım olarak çok iyi. Oynadığımız lig maçında da izleyenlere çok iyi futbol izlettik. Şimdilik tek eksiğimiz gol, bu problemi de en kısa sürede çözeceğiz'' diye konuştu. -ÖNCELİKLİ HEDEF GENÇLERBİRLİĞİ'NİN BAŞARISI- Kahe, kendisinin de hedefleri olduğunu, ancak öncelikle Gençlerbirliği forması altında iyi futbol oynamayı istediğini vurgulayarak, ''Hedefim önce Gençlerbirliği'nde iyi oynamak. Şu anda sadece buna yoğunlaşıyorum. Daha sonra kendi hedeflerime odaklanacağım. Önce Kaheyi ispatlayıp göstermek istiyorum. Yani, Kahe'yi, Kahe olarak gördükten sonra kendi hedeflerime giderim'' dedi. -ASİST KRALI GOLCÜ- Kahe, gol atamadığını, ancak arkadaşlarına gol pozisyonu yarattığını vurgulayarak, şöyle konuştu: ''Takımda benim gol atmam çok önemli değil, takımın kazanması önemli. Şans gelir gol yollarımda kendime güvenim gelirse zaman daha fazla gol atarım. Ancak hocamın bana verdiği görevi en iyi şekilde yerine getirdim. Tabii ki her zaman arkadaşlarıma asist yapacak değilim, gol pozisyonlarına gireceğim ve daha fazla gol atacağım.'' (aa)
578965
Sınırda bayramlaşma izdihamı
Sınırda bayramlaşma izdihamıHasan KIRMIZITAŞ- Ömer PINAR/ AKÇAKALE (Şanlıurfa), (DHA) SINIR Ötesi bayramlaşma uygulaması kapsamında yakınlarıyla bayramlaşmak için ’ye gitmek isteyen Türk vatandaşları, 'nın Akçakale ’nda izdihama neden oldu. Sabah saatlerinden itibaren Gümrük Müdürlüğü önünde toplanan ve biran önce sınırı geçmek istenince yaşanan izdihamda, bazı kadınlar ezilme tehlikesi geçirirken, bir çok çocuk korkudan gözyaşı döktü. İki ülke arasında yapılan anlaşma gereği dini bayramlarda gerçekleştirilen 48 saatlik sınır ötesi bayramlaşma uygulaması kapsamında sabahın erken saatlerinde sınıra yakın bir bölgede toplanan vatandaşlar, işlemlerin başlayarak Suriye tarafına geçmek için beklemeye başladı. Ramazan Bayramını Suriye’deki yakınlarının yanında kutlamak isteyen bin kişinin oluşturduğu kalabalık, demir bariyerler ile önlem almaya çalışan polislere zor anlar yaşattı. Demir bariyerlerin önünde toplanan ve biran önce içeri girmek için, bariyerlerin önüne yığılan birçok kişi ezilme tehlikesi geçirdi. İtiş kakışın olduğu bayramlaşmada, vatandaşlar ile polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı. Kalabalıkta yakınlarını kaybeden bazı çocuklar gözyaşı dökerken, annesinin kucağında ezilme tehlikesi geçirme riski taşıyan bebekleri ise bariyerlerin ardında görevli polisler kucaklarına alarak korudu. Kalabalık, gruplar halinde işlemlerinin yapılması için Gümrük Müdürlüğü’ne alınmasıyla izdihama son verirken, sınıra gelen Akçakale Kaymakamı Şefik Aygöl ve beraberindekiler de iki ülke arasındaki tampon bölgede Suriyeli yetkililerle bayramlaştı. Tampon bölgede Rakka’ya bağlı Telabyad İlçesi’nin Mıntıka Müdürü Albay Adnan tarafından karşılanan Aygöl, burada yaptığı konuşmada, Türk vatandaşların Suriye’deki akrabalarının yanında 48 saat geçireceklerini belirterek, “İdari izinli olarak Suriye’ye bin vatandaşımız gidecek. Geçmiş yıllarda bu talep azdı. Ancak son yıllarda kota olan bin rakamı zorlanmaya başlandı. 18 Eylül’de uygulanmaya başlanan vizesiz ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkileri de daha geliştirecek ve gelecek bayramlarda bu sıkıntıları yaşamayacağız. Bir zamanlar tellerin ardından birbirine hediyeler atan dost iki ülke insanı artık pasaportu ile vizesiz olarak istediği zaman birbirini ziyaret edebilecek” dedi. Mıntıka Müdürü Adnan El Halil de, ve Suriye’nin aynı kültür ve inanca sahip iki dost ülke olduğunu vurgulayarak, “Bayramlarda ilişkilerimizi daha da geliştiriyoruz. Bu ziyaretler bizi fazlasıyla mutlu ediyor. Yeni uygulamaya başlanan vizesiz geçişler, ilişkilerimizi daha da geliştirecektir” diye konuştu. Bayramlaşmak için idari izinli olarak iki günlüğüne Suriye’ye giden Türk vatandaşların beraberlerinde halı, çay, şeker gibi hediyeler getirdiği görüldü. Akçakale’den bin vatandaşın Suriye’ye geçiş yapacağı öğrenilirken, geçişlerin yarın da devam edeceği kaydedildi.
578199
Sezar gümüşü kaptı!
Haberi Ekle Sezar gümüşü kaptı! 21/09/09 21:52 Sezar Akgül, ilk turda İsviçreli Urs Wild'i 2-0 (6-0/6-0), 2. turda Azeri Namık Sevdimov'u 2-0 (1-0/6-0), çeyrek finalde Güney Koreli Hyo Sub Kim'i 2-0 (1-0/3-1) yendikten sonra, yarı finalde Rus Victor Lebedev'i de 2-1 (0-1/1-0/5-2) yenmeyi başardı. Finalde Kuzey Koreli Dünya Şampiyonu Kyong Il Yang ile karşılaşan Akgül, deneyimli rakibi karşısında başarılı bir müsabaka çıkardı. İlk periyotu 1-0 yitirdikten sonra 2. periyotta 1-0 üstünlük sağlayan Akgül, 3. ve son periyotta 4-0 geriye düşmesine karşın müsabakayı bırakmadı. Büyük bir mücadele örneği sergileyen Akgül, son saniyelerde puan almasına karşın periyotu 4-2, müsabakayı da 2-1 yitirdi ve gümüş madalyada kaldı.
578985
Salma'yı al Claudia'yı sat
Salma'yı al Claudia'yı sat BBC'nin kurduğu sanal "Ünlüler Borsası" Celebdaq'ta işlemler, aynı gerçek hisse senedi piyasasındaki gibi nefes nefese bir yarışa sahne oluyor 22 Eylül 2009 Salı, 14:49 Gerçek ünlülere yatırım yapılan bu sanal borsa sayesinde 50 Cent'ten Bruce Willis'e, Claduia Schiffer'dan Salma Hayek'e kadar yüzlerce ünlü ismi portföyünüze katabiliyorsunuz. HABERİNİ SÖYLE, FİYATIN ARTSIN Ünlülerin isimlerinden oluşan hisseler, gün ya da hafta basında çıkan haberlerin sayısına, oynadığı filme ve yeni film, albüm gibi projelere göre yükselip düşüyor. Yeni Şafak'ın haberine göre, öngörüleriniz iyiyse ve ismini aldığınız şöhret gelecek vaad ediyorsa sanal olarak portföyünüzün değeri de artıyor. Aldığınız hissenin fiyatı, aynen gerçek dünyadaki gibi sadece talebe göre yükseliyor veya düşüyor. PRENS WILLIAM YÜKSELİŞTE Tüm mesele, pozisyon aldığınız şöhretin ismini düşük fiyattan alıp yüksek fiyattan satarak sanal gelirinizi artırmakta yatıyor. BBC'nin bu sanal borsa oyununda son dönemlerin flaş hissesi Prince William oldu. William'ın hisseleri son bir ayda 14 milyon sterlinden 17 milyon sterline kadar yükseldi. Prens William'ın hisselerine bu kadar talep olmasının temelinde kendisine “Geleceğin Kralı” gözüyle bakılması yatıyor. CARLA VE SARKOZY ÇOK SIKICI Bir diğer ünlü endeksi ise Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve onun güzel eşi Carla Bruni'den oluşuyor. Her iki isim tek hisse senedi üzerinden alınıp satılıyor. Çiftin hareketli yaşantısına rağmen hisse senetlerinde kayda değer bir hareketten söz etmek zor. Bir ay önce 19,35 sterlinden alınan hisseler 19 Eylül 2009 kapanışına göre 20,01 sterlinden işlem görüyor. YA HİSSENİZ ÖLÜRSE Bu sanal borsada işlem yapabilmek için sadece ücretsiz üye olmanız yeterli. 24 saat açık olan ünlüler borsasında almak istediğiniz ünlüyü seçtiğinizde kişiyle ilgili geniş bir haber arşivi karşınıza çıkıyor. Ünlünün aşk yaşamından tutun da geçmişte başarılı olduğu işleri, vasat performanslarını ve hissenin geçmiş performansını grafiksel olarak görmeniz mümkün. Yani gerçek bir borsada ne ararsanız hepsini Şöhretler Borsası'nda da görebiliyorsunuz. Bu borsada sanal kâr ve ya zarar yaptığınız gibi sanal olarak da elinizdeki tüm serveti yitirebiliyorsunuz. Örneğin hissesini aldığınız ünlü hayatını kaybederse, bu durumda hiç tazminat alamıyor, ve hisse listeden otomatik olarak çıkarılıyor ve paranızı batırmış oluyorsunuz.
579137
G.Saray hazırlık maçı yapacak!
Haberi Ekle G.Saray hazırlık maçı yapacak! 22/09/09 16:52 Sarı-kırmızılı takım yarın Telekom Baskets Bonn, 24 Eylül Perşembe günü Deutsche Bank Skyliners, 26 Eylül Cumartesi günü de EnBW Ludwigsburg takımlarıyla karşı karşıya gelecek.
578637
Pakistan'da terör kıoz okulunu vurdu
Polis yetkilisi Hamdullah Han, saldırı sırasında okulun boş olduğunu, saldırının, saatli bomba ile düzenlendiğinin düşünüldüğünü söyledi. Yetkili, binanın büyük hasar aldığını kaydetti. Afganistan ile Pakistan'daki kız okulları, kızların eğitim görmemesi gerektiğini düşünen militanların saldırılarına sık sık hedef oluyor. (aa)
578622
Hülya Avşar'a 'Kürt açılımı' davası
Turan Yılmaz ve Hasan Tüfekçi'nin haberi Sanatcı Hülya Avşar’ın “Kürt Açılımı”na ilişkin değerlendirmelerinin, “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle hem Avşar hakkında hem de röportajı yapan Milliyet Gazetesi muhabiri Devrim Sevimay hakkında soruşturma açıldı. Avşar, “Demokratik bir ülkede olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Soruşturma, bana yapılmış en büyük hakaret” dedi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “şüpheli” olarak kendisini ifadeye çağıran daveti Avşar’a, dün sabah kızı Zehra’nın ilk Anıtkabir ziyareti için Ankara’ya hareket etmeye hazırlandığı sırada ulaştı. Avşar, dün öğle saatlerinde Ankara’ya gelerek, kızı Zehra ve yeğeni Hazar Atak ile birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir kafeteryasında Hürriyet’in sorularını yanıtlayan ve tepkisini, “Çağrıyı aldığımda birkaç defa okuma ihtiyacı hissettim. Genelde okuduğumu bir defada anlarım. İnanamadım. Nasıl böyle bir şey olabilir diye” sözleriyle dile getiren Avşar’ın değerlendirmeleri şöyle: Bana hakarettir Türkiye’de hiçbir şey demokratik değil ki açılım yapılsın. Benim çocukluk günlerimi anlattığım bir röportajdı. Ne demişler; Halkı kin, nefret ve düşmanlığı tahrik etmek. Bunu, benim hayatımda bana yapılmış en büyük hakaret olarak düşünüyorum. Bu durumda nasıl demokrasiden bahsedilebilir Türkiye’de? Açılımın ne olduğunu bilmiyoruz Türkiye olarak. Zaten daha bizim mercilerimiz de açılımın ne olduğunu bilmiyorlar. Demokrasiye izin verilmiyor. Benim yaptığım röportaja bu şekilde bir tepki gösteriliyorsa ne Kürt açılımı yapılabilir, ne demokratik açılım yapılabilir. Demokratik bir ülkede yaşamıyorsun ki açılımı yapalım. Demokratik sandım röportajımda, barışa ve hayata güzel bakmanın ne olduğunu, nereden nereye geldiğimizi anlatıyorum, ki ben bunların hesabını vermek zorunda değilim. Bunun tam aksini de anlatıyor olabilirdim. Demokratik bir ülke olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Bugüne kadar ilk kez böyle bir röportaj verdim. Bizim ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportajı yaptım ve başıma gelene bakın. (Öykünüzü anlatmaya devam edecek misiniz sorusu üzerine) Buna devam etmemem için benim yok olmam lazım. Ben ortadan yok olayım, zaman devam etmesin. Bu gerçek. Bana göre şu bana yapılan Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Bu, açılım değil kapanış oldu. Ben, Türkiye’de bir sanatçının kendini oturup anlatmasıyla ilgili cumhuriyet savcılığından kin, nefret düşmanlık falan diye bir hakaretle, halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etmek suçu diye bir şey yazılıyorsa, bence bu ülkede demokratik açılım, Kürt açılımı falan konuşmasınlar. Başbakan’ın bilmediği Bu tamamen başbakanımıza yöneltilen bir şey değil. Belki başbakanımız çok iyi niyetli olabilir, ama maalesef daha bilmediği merciler anlamında... Önce dönüp mercilerimiz ne alemde, demokratik durum var mı, insanlarımıza hakikaten demokrat bir şekilde yaklaşabiliyormuyuz, insanlar özgür mü; daha bunun farkında değiller, inanıyorum. Memeyi bir kez verip çekemezsin Hülya Avşar, 24-25 Ağustos’ta Milliyet’te Devrim Sevimay’a verdiği röportajda hükümetin Kürt açılımı ile ilgili çalışmasını değerlendirmişti. Annesinin Türk babasının Kürt kökenli olduğunu anlatan Avşar, özetle şunları söylemişti: Demokratik açılım meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, artık dönüşü yok. Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. En azından başarmaya doğru gidildiğini hissettireceksiniz. Aksi halde bu yeni doğmuş bebeğin ağzına memeyi verip en güzel anında çekmeye benzer, ki bu çok tehlikeli. Çünkü zaman ne olur bebek? Kıyameti koparır, olay çıkarır. Ne zaman ki sen yine memeyi ağzına verirsin ya da başka bir meme; ancak zaman susar, başka türlü kurtulamazsın artık. Türkler bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Topraklarını, milletlerini korumak istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm; ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri Anayasa’yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler. Sadece acırım ona, (Öcalan’ı kastediyor) kadar. Aslında insanlara kızmak, yargılamak zamanı da geçti artık. Siz çağırdınız diye yıllardır dağlarda yaşayan insanlar “Lay lay lom” diyerek inmeyeceklerdir. 4.5 yıl istenecek Soruşturma sonunda hakkında dava açılması durumunda Avşar, TCK’nın 216. maddesindeki, “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüyle yargılanacak. Avşar, bu suçu basın yoluyla işlediği için TCK’nın 218. maddesine göre, ceza istemi yarı oranında artırılacak. Bu durumda dava açılması halinde Avşar, 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Bayram ziyareti Hülya Avşar, kızı Zehra ile dün Anıtkabir’i ziyaret etti. Avşar, ezbere bildiği yerleri Zehra’nın da görmesini istediğini söyledi. Avşar, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hakkında soruşturma açıldığını gösteren çağrı kağıdını Hürriyet muhabiri Turan Yılmaz’a gösterdi. (Hürriyet)
579183
Yasaklı isimler yeniden Kaymakamlığa gönderildi
Yasaklı isimler yeniden Kaymakamlığa gönderildi 22.09.2009 17:54 İlyas AKENGİN DİYARBAKIR (AHT) Diyarbakır'ın merkez Kayapınar Belediye Meclisi, Kürt Şair 'Cegerxwin' ismini verdiği Gençlik Kültür Merkezi ile parka verdiği Kürtçe isimlerin Kayapınar Kaymakamlığı'nca iade edilmesi üzerine bir kez daha oy birliği ile aynı isimlerin kararını alarak Kaymakamlığa gönderdi. Karara 23 DTP'li, AK Partili üye oy verdi. Kayapınar Belediye Meclisi, Belediye tarafından hizmete açılacak olan Kayapınar Gençlik ve Kültür Merkezi'ne ünlü Kürt şairi Cegerxwin'in adının verilmesine ilişkin Şubat 2009 tarihinde karar aldı. Aynı meclis toplantısında, ilçe genelinde yapımı tamamlanan parka, "Rojbin", "Roni", "Sosin", "Roşan" ve "Bezar" adlarının verilmesi kararlaştırıldı. KAYMAKAMLIK KABUL ETMEMİŞTİ Ancak Kaymakamlık, "Genel ahlaka aykırı, ayrımcılığa ve bölücülüğe yol açabileceği" gerekçesiyle söz konusu isimleri reddetti. Eylül 2009 tarihinde belediyeye gönderilen yazıda, Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 24. maddesine dikkat çekildi. "Mahalle, sokak, cadde, bulvar, meydan ve benzeri yerlerin adları, Anayasa'nın temel ilkelerine, yürürlükteki mevzuata, genel ahlaka aykırı, ayrımcılığa ve bölücülüğe yol açabilecek nitelikte tespit edilemez. Yabancı dil kurallarına göre teşkil edilmiş kelime ve ifadeler ile çirkin, müstehcen ve gülünç adlar konulamaz. Yabancı ülke mensuplarının isimleri verilmeden önce Dışişleri Bakanlığı'nın uygun görüşü alınır" ifadelerine yer verilen yazıda, teklif edilen isimlerin yönetmeliğe uygun olmadığı bildirilmişti. KARAR OYBİRLİĞİYLE ALINDI Geçtiğimiz hafta toplanan Kayapınar Belediyesi Meclisi, Kürt Şair Cegerxwin ismini verdiği Gençlik Kültür Merkezi ile parka verilen Kürtçe isimleri bir kez daha oy birliği ile karar altına aldı. DTP'li ve AK Partili üyelerin oy birliği ile alınan karar, Kayapınar İlçe Kaymakamlığı'na yeniden gönderildi. KARATEKİN: KONUYU YARGIYA TAŞIRIZ Kayapınar Belediye Başkanı DTP'li Zülküf Karatekin, Kürtçe isimlerin yasaklanmasının hukuk dışı olduğunu belirterek, Kaymakamlığın verilen isimleri yasaklaması durumunda konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Karatekin, Kaymakamlığın kararının ardından özellikle 'Kürt açılımının' gündemde olduğu, Kürtçe yerleşim birimlerinin isimlerinin iade edilmesinin konuşulduğu bir dönemde Kürtçe isimlerin yasaklanmasının hükümetin samimiyetsizliğini ortaya koyduğunu ileri sürmüştü. TABELALARIN İNDİRİLMESİ İSTENDİ Kaymakamlık tarafından İl Mahalli İdare Müdürlüğü ile İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bilgi amaçlı gönderilen yazıda ise, "Mahkeme sürecinin bitimine kadar söz konusu park ve tesislere verilen isimlerle ilgili tabelaların indirilmesi, aksi taktirde ilgili yerlere suç duyurusu yapılacağı" kaydedildi. Kaykamaklık tarafından Kürtçe isimlerin kaldırılması istenen yazının Ramazan Bayramı öncesi Kayapınar Belediyesi'ne tebliğ edildiği öğrenildi. Kayapınar Belediyesi'nin daha önce de parklara vermek istediği 'Nefel, Daraşin, Berfin, Beybun' gibi isimler kabul edilmemişti.
579127
Tatilciler dönüş yolunda
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Tatilciler dönüş yolunda günlük Ramazan Bayramı tatilini memleketleri ile tatil bölgelerinde geçiren tatilciler İstanbul'a dönüş nedeniyle TEM Otoyolu ile D-100 ve D-130 kara yollarının Kocaeli geçişinde büyük yoğunluk oluşturmaya başladı. KOCAELİ (A.A) Bayram tatilinin son gününde Kocaeli'de yoğun trafik yaşanıyor. günlük Ramazan Bayramı tatilini memleketleri ile tatil bölgelerinde geçiren tatilciler İstanbul'a dönüş nedeniyle TEM Otoyolu ile D-100 ve D-130 kara yollarının Kocaeli geçişinde büyük yoğunluk oluşturmaya başladı. Otoyolun Gültepe rampası kesimi, Kandıra ve Hereke turnikelerinin bulunduğu bölgeler ile D-100 kara yolunun kent geçişi sırasında trafik zaman zaman durma noktasına geliyor. Trafik akışını sağlamak için ekipler büyük çaba sarf ediyor. Öte yandan, İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) ise Kocaeli ile Yalova arasında ek sefer düzenleyerek, Eskihisar-Topçular hattına feribot ilavesi yaptı. 24 saat esasına göre 14 feribotun çalıştığı hatta, yaklaşık dakikada feribot Yalova'dan Kocaeli'ye araç taşıyor. 22.09.2009
578343
Erdoğan’ın onaylanmış paketini tahmin ediyoruz
Erdoğan’ın onaylanmış paketini tahmin ediyoruzANKARA Milliyet güncellenme zamanı 22.9.2009Bahçeli, dönüşünde hangi onaylanmış paketle Erdoğan’ın geleceğini tahmin ediyoruz” dedi Genel Başkanı Başbakan ’ın ziyaretini, “Dönüşünde hangi onaylanmış paket değerleriyle geleceği merak edilmektedir. Ancak, bizce tahmin edilmektedir” diyerek eleştirdi. Bahçeli, ’deki kapalı oturumun açıklamanın cezası olan 5-10 yıl hapis cezasıyla yargılanmayı göze aldığını da açıkladı. Bahçeli, şunları söyledi: “Sayın Başbakan metamatik bilimiyle sosyolojik tespitinde, ’da iki partinin olduğunu, bu arada da güvenlik güçlerinin bulunduğunu ifade etmektedir. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen siyasi partileri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yok farzederek ’nin bölünmesinde üstün çabaları olan iki siyasi partinin varlığından bahsetmektedir. Sayın Başbakan toprak bütünlüğünü, istikrarı, kardeşliğimizi koruyamamaktadır. Sayın Başbakan demokrasimizin vazgeçilmez unsurların yok farz etmekte, MHP’nin ’deki il binasını dahi koruyamamaktadır. yıkım projesinin seline kapılmış sürüklenmektedir. Meclis’te kapalı oturum da olmuş olsa saklanan ne varsa milletimize teker teker anlatacaktır.” ‘Cezaya razıyım’ Bahçeli, Erdoğan’ın, “Ülkeyi bölüyorsunuz diyenler bölücüdür” sözlerine de şu yanıtı verdi: “Çok sakat bir cümle, hâlâ yanlışın farkına varmamış. Türkiye’yi 36’ya bölerek, etnik unsurları sayarak Türkiye’yi ilmik ilmik bölmeye çalışan bir Başbakan’ın bunu söylemesi kadar utanç verici bir yaklaşım olmayacaktır.” Bahçeli, “Kapalı oturumun deşifre edilmesinin ’daki karşılığı 5-10 yıl arası yargılanmadır. Bu cezayı göze alıyor musunuz?” sorusunu da şu yanıtı verdi: “Almasam söyleyebilir miyim? Kapalı oturumun kamuoyuyla milletimizle paylaşılmasının cezası ne ise MHP olarak, Genel Başkan olarak buna katlanacağımızı ifade etmek istiyorum.”
578648
Açıköğretim kayıtları yarın başlıyor
kayıtları yarın başlıyor ’nin Fakülteleri’ne internet başvuru ve kayıt işlemleri yarın başlıyor. 2009 yılı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi sonucunda uzaktan sistemiyle öğretim yapan Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakültelerine yerleştirilen adayların internet başvuru kayıtları 23 Eylül? 20 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Kayıtlar, adresinden internet başvuru ve AÖF bürolarından kayıt olmak üzere iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek.
578304
'Parti içinde üretmeyen, sürekli tüketenler var'
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Ali Özpolat'ın da katıldığı törende sert uyarılarda bulunan İl Başkanı Tekin, "CHP İstanbul'da sadece il başkanı değil, il yöneticileriyle, ilçe başkanlarıyla, gençlik ve kadın kollarıyla uzun süredir çok ciddi bir çalışma yapıyor. Özellikle son dönemlerde partide üretmeyen ve sadece parti içinde tüketimi kendisine rehber edinmiş bazı siyasî arkadaşlarımızı bu bayram gününde uyarmak istiyorum. Sakın ha! CHP sizin bildiğiz eski CHP değil. Örgüt içinde huzursuzluk yaratmaya kalkan arkadaşlara da gereken ders verilecektir." diye konuştu. Gündeme ilişkin açıklamalarda da bulunan Tekin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da bayram namazını kıldığı Fatih Camii'nde vaaz veren müftülük görevlisinin konuşmasını eleştirdi. Tekin, din görevlilerinin siyasî söylemlerde bulunmaması gerektiğini söyledi.
578500
Süper kaptan Arda
OSMAN TANBURACI Süper kaptan Arda Bonservis bedelleri göz önüne alınarak yapılan 'Altın Karma'yı büyük kulübün futbolcuları oluşturuyor. Karmanın takım kaptanı, en yüksek bonservis bedeliyle Arda Turan. Listede Arda, Elano, Güiza ve Alex hücum oyuncusu olarak başı çekerken, savunma futbolcularından bir tek Fenerbahçe'nin Uruguaylı yıldızı Diego Lugano ilk 5'e girebildi. Süper Lig'deki futbolcuların bonservis bedelleri göz önüne alınarak oluşturulan “Altın Karma”da, büyük kulübün oyuncuları ön plana çıkıyor. “Transfermarkt.de” internet sitesinin verilerine göre, ligde forma giyen yüksek bonservis bedelli futbolcularla oluşturulan kadroda, yabancıların fazlalığı göze çarpıyor. 'Altın Karma'daki oyuncuların büyüklerden oluşması, Anadolu kulüpleriyle olan uçurumun göstergesi. Bonservis bedelli oyunculardan ilk 5'te Arda, Elano, Guiza ve Alex forvet olarak başı çekerken, savunmacılardan bir tek Lugano ilk 5'e girebildi. EN PAHALISI ARDA TURAN Ayrıca Arda, hem yerli olarak hem de en yüksek bonservis bedeliyle kadrodaki en pahalı futbolcu oldu. Listede ilk sırayı 15 milyon euro bedelle Arda Turan alırken, 12,5 milyon euro değerindeki Elano ve Güiza ikinci sırayı paylaştı. Listenin 3. sırasında ise 12 milyon euroluk fiyatıyla Alex bulunuyor. Listeye bakıldığında milyon euro bedelle futbolcu yer alırken, buçuk milyon euro ile futbolcu, milyon euro ile futbolcu ve milyon euroluk bedelle futbolcunun bulunması dikkati çekiyor. BEŞİKTAŞ İKİLİNİN GERİSİNDE Karmada Galatasaray ve Fenerbahçe üstünlüğü görünürken, yabancı karmasında ise Beşiktaşlı ve Galatasaraylı futbolcuların eşitliği dikkati çekti. ALTIN KARMA (3-5-2) Volkan D. (Leo Franco), G.Gönül, Servet, Lugano, Keita, Elano, Arda, Alex, Tabata (Ernst), Guiza, Baros YERLİLER KARMASI: Volkan, Gökhan Gönül, Servet, Hakan, Mehmet Topuz, Emre Belözoğlu, Arda, M.Topal, Ayhan, Nihat, Semih YABANCILAR KARMASI: Leo Franco, Lugano, Ferrari, Sivok, Keita, Elano, Alex, Tabata, Ernst, Guiza, Baros 22.09.2009
578777
Tarım sektör Salihli'de buluşacak
İstanbul, Ankara, Salihli, Manisa, Aydın, İzmir, Bursa ve Balıkesir illeriyle ilçelerinden 67 firma, stantlarında tarım ilaçları, yaprak gübreleri, organik kimyasal gübreler, damlama sulama boruları, seracılık ve tarım makineleri, arazi araçları, hayvancılık ürünleri, veteriner ilaçları, hayvan yemleri, süt sağım makineleri ve sektörel yayınlarını sergileyecek. Dört gün sürecek organizasyonda, tarımdaki son gelişmeler vitrine çıkacak. Manisa'nın Salihli ilçesinin, Türk tarımında önemli bir mihenk taşı niteliğinde olduğuna dikkat çeken Efor Fuarcılık Genel Müdürü Nuray Eyigele, "Amacımız, tarım ve hayvancılığın daha iyi seviyelere gelmesi, yaygınlaştırılması, bu sektörle uğraşanların gelişmeleri yakından takip etmesidir. Bu organizasyonla bitki ve hayvancılık konusunda üretim sürecinin başından sonuna kadar çiftçimizin ihtiyaç duyduğu ekipman ve hizmetleri ayağına götürüyoruz. Ayırca sektörel bilgi alışverişi de yapılıyor." dedi. SAGREX'in çiftçinin kaliteli mahsul üretmesi ve emeğinin karşılığını alması açısından önemli bir platform olacağını vurgulayan Eyigele, "Tarımda son gelişmeleri yakalamak, yeni pazarlara girmek ve pazar payını arttırmak isteyenlerin dikkatle takip edeceği organizasyon için son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Başarılı işbirliği için Salihli Ziraat Odası'na ve etkinliğe katılan firmalarımıza teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.
578839
Acun'dan inanılmaz jest
Acun'dan inanılmaz jest 22.09.2009 12:54 Geçtiğimiz aylarda Acun Ilıcalı’nın sunduğu “Var mısın Yok musun”a katılan ünlü model Adriana Lima, Türkiye ziyaretinden sonra gittiği New York’ta bindiği taksinin Türk şoförüne hayatının jestini yaptı. Bahadır Karakaş’ın kullandığı taksiye binen ve sohbet sırasında onun da “Var mısın Yok musun”a başvurduğunu öğrenen manken, yolculuk sonunda kendisinden para almayan şoförün jestini karşılıksız bırakmadı. Karakaş’ın kartını alan Lima, araçtan iner inmez Acun Ilıcalı’yı aradı ve şoförü programa çıkarması için ricacı oldu. Lima’yı kırmayan Acun Ilıcalı, Karakaş’ı yarışmanın dün akşam ekrana gelen bölümüne çıkardı. Programın son 20 dakikasında ise Lima’yla telefon bağlantısı kuruldu. KELEBEK
578312
THY Teknik, İşkur ile 300 teknisyen yetiştirecek
THY Teknik Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, İşkur ile ortaklaşa yürüttükleri proje kapsamında ön eğitim programının ardından istihdam sağladıklarını söyledi. Eğitimlerin, şirkete adaptasyonu hızlandırdığına dikkat çeken Demir, "İşkur ile yürüttüğümüz programda, aya yakın bir eğitimin ardından şirkete başlanıyor. Bu yöntemle yılda yaklaşık 300 teknisyeni sürekli istihdam etmeyi düşünüyoruz. Çünkü önümüzdeki projeler, bu civarda bir akışı gerekli kılıyor." dedi. Teknik hangarların uçaklarla dolu olduğunu ifade eden İsmail Demir, THY'nin yakaladığı büyümenin yanı sıra diğer müşterilerle birlikte şu anda 'limitleri gerdiklerini' söyledi. Yaz-kış bakım için gelen havayollarından oluşan bir müşteri profilini yakalamaya çalıştıklarını anlatan Demir, "İki uçağı olan şirket, bakım için bize uçaklarını verdiği zaman, uzun süreli anlaşmaya yanaşmıyorsa biz de çok sıcak bakmıyoruz. Belki ilk sefer için 'ayağı alışsın' anlamında olabilir ama genelde amacımız THY modeli ile kendisini bize toptan emanet edecek şirketleri üst sıralara almak." dedi. Demir, İstanbul'daki hangarlarda yaşanan yoğunluğu azaltmak için bazı bakımların Ankara'daki hangarlara kaydırılacağını kaydetti.
579344
Jandarma karakoluna taciz ateşi
Hakkari'nin Durankaya Beldesi Jandarma Karakol Komutanlığı'na, terör örgütü mensuplarınca taciz ateşi açıldı. Alınan bilgiye göre, Durankaya Beldesi Jandarma Karakoluna akşam saatlerinde bir grup terör örgütü mensubu tarafından taciz ateşi açıldı. Güvenlik güçleri, taciz ateşine karşılık verdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Hakkari Valisi Muammer Türker, gelen ilk bilgilere göre can kaybı yaşanmadığını belirtti. Öte yandan, Hakkari Dağ ve Komando Tugayından çok sayıda özel hareket timlerinin Fatih Kışlası'nda helikopterle bölgeye sevk edildiği öğrenildi.
578971
"Ergenekon bana milyon dolar teklif etti"
"Ergenekon bana milyon dolar teklif etti" 22.09.2009 14:21Ergenekon dosyasındaki bir belgeyi köşesine taşıdığı için yıl aya mahkum olan, ardından da cezası ertelenerek, hakkında "5 yıl adli denetime tâbi tutulması" kararı verilen Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar, Yenişafak Gazetesi'nden Mehmet Gündem'e konuştu. Şamil Tayyar: "Sürekli ölüm tehditleri alıyorum. 'Darbe olacak, çok ağır hesap vereceksin, zindanlarda çürüyeceksin' diyenler de oldu. Hatta para teklifiyle karşılaştım. Bir yolunu bulup Ergenekon haberi yapan gazetecileri susturmak istiyorlar" dedi. "Ergenekon'la bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir gazeteci bana susmam için milyon dolar rüşvet teklif etti" iddiasında bulunan Tayyar şöyle konuştu: "Benden başka bir amaçla görüşme talep ettiler, biraraya geldik, cep telefonlarımızı kapattılar, basit bir üst kontrolü yapıldı, güvenli bir ortam oluştuğunu düşündüklerinde bu teklif yapıldı. Ergenekon'la ilgili yazılardan, haberlerden ve tavrımdan vazgeçmem, iddianın üzerine gitmemem için milyon dolar rüşvet teklif edildi. Eğer beni ya da onları yakından takip eden devlet içinde bir güç varsa yüksek ihtimalle ortam kaydı ellerinde mevcuttur. İspat edebilsem gazetecinin ismini de açıklarım..."
578517
Münevver'siz en acı bayram
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Münevver'siz en acı bayram BOLU (İHA) İstanbul'da Etiler'de kafası kesilerek, cesedi çöp konteynırına atılan 17 yaşındaki Münevver Karabulut'un ailesi kızları olmadan geçirdikleri ilk bayramda Bolu'nun Mengen ilçesi Kayabaşı köyünde bulunan mezar başında dua etti. Kızının mezarındaki çiçeklere dokunan ve ayakta durmakta güçlük çeken acılı baba, mezarlıkta 10 dakika kaldı. Süreyya Karabulut, "Cenabı Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Bizler yandık, başka anne ve babalar yanmasın. Ben de bir gün kızımın yanına geleceğim. Ölüm bizler için. Ama 70 milyon Türk halkına diyorum ki, artık birileri benim gücüm var, benim malım var, param var, ben fakiri garibanı buldum istediğimi yaparım devri bitmelidir. Bu cinayetin davası 70 milyonun davasıdır. Adalet er-geç tecelli edecektir. Kızımın yanında söz veriyorum, bundan önce yalan bir şey söylemedim, bundan sonra da söylemeyeceğim" dedi. 22.09.2009
578380
ALİ AYDIN Hakem Meral'in kapasitesi bu kadar
9. dakikada Elano'nun vuruşunda Ali Güneş'in topu elle çıkarması bariz gol şansıydı. Bu hareket hem penaltı hem de kırmızı kartı gerektiriyordu. Hakem bu pozisyonu görmüş olsaydı, Kasımpaşa maçı 10 kişi tamamlayacaktı. Avrupa Ligi'nde deneme amaçlı uygulanan hakemli yönetim yapılsaydı belki de bu pozisyon doğru olarak yorumlanacaktı. 37'de Baros'un attığı, ancak iptal ettiği golde hem ofsayt yoktu hem de Çek futbolcu topu elle düzeltmemişti. 69. dakikada Keita, taç atışını kullandı, top oyuna girdikten sonra kimseye temas etmeden topa yine kendisi dokundu. Endirekt vuruş kararı doğruydu. Atılıp geçerli sayılan golde de ofsayt yoktu. Gösterilen toplam sarı kartın tanesi hakem kararına itirazdan, ikisi futbolcuların birbirleriyle didişmesinden, biri de bariz gol şansı pozisyonunda gösterildi. Hepsini bir tarafa bırakalım, Keita ve Sancak'ın aynı anda gördüğü sarı kartta Keita'nın rakibine vurmaya teşebbüs ettiği net bir şekilde görüldü. Futbol oyun kurallarında bunun karşılığı vurmaya teşebbüsten kırmızı karttı. Murat Erdoğan'a sadece çimlere vurmasından dolayı gösterdiği sarı kart yanlıştı. Hemen peşinden bu futbolcunun el kol hareketlerinde sarı kartını ikinciden kırmızıya dönüştürememesi düşündürücüydü. aliaydin@zaman.com.tr Maçın adamı Gecenin yıldızları Nonda ve Keita Abdul Kader Keita ile beraber dün akşamki maçın yıldızıydı. İkisi de ikinci yarıda oyuna alındı. 'Gitti' denilen karşılaşmayı Keita ile birlikte çevirmesini bildi. Güzel kurtarışlar yapan Kasımpaşa kalecisi Tolga'nın keyifli bir maç sonrası yaşamasını engelledi. Hayal kırıklığı Ali Güneş'ten müthiş kurtarış! Bu kadar profesyonel bir futbolcu, bu hareketi nasıl yapar anlamak mümkün değil. Maçın başında kaleye giden topu eliyle çıkardığı hamleyi rakibi yapsaydı ne düşünürdü, bunu merak ediyorum. Profesyonelliğin bu bölümüne asla katılmıyorum. Kırılma anı Maçı, yerinde değişiklikler çevirdi Galatasaray ikinci yarıya hem yenik hem moralman çökük, psikolojik olarak da darmadağın başladı. Ancak Frank Rijkaard, yine akılcı değişikliğini yaparak gününde olmayan Baros ve Elano'yu oyundan aldı. Nonda ve Keita'yı sahaya sürerek puanı cebine koydu.
578330
Revizyon sinyali
Revizyon sinyali Revizyon sinyali 22.09.2009 Tanjevic, Polonya dönüşü mazeretlerini sıralarken, "Kerem Gönlüm olsaydı final oynardık" dedi; kadroda 2-3 hatta oyuncunun değişebileceğini söyledi Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı 8. sırada tamamlayan Milli Takım'da, başantrenör Bogdan Tanjevic, çeyrek finalde Yunanistan maçını kaybetmelerinin, kendilerini psikolojik olarak çok etkilediğini söyledi. Tanjevic, grup maçlarındaki yüksek temponun, daha sonra kendilerine yorgunluk olarak döndüğünü belirtti. Hakem kararlarındaki standartsızlıktan da şikayet eden Sırp teknik adam, Yunanistan maçında, belki bir mola fazla kullanması gerektiğini düşündüğünü dile getirerek, "O noktada maçı kazanabileceğimiz ortaya çıktı. Belki de bir mola fazla almalıydım. bölüm, bizim için bütün bu turnuvanın kırılma noktasıdır'' ifadelerini kullandı. KEREM GÖNLÜM OLSAYDI Tanjevic, yasaklı madde kullandığı tespit edildiği için takımdan ayrı kalan Kerem Gönlüm'ü çok aradıklarını da belirterek, "O olsaydı 8'de yapıp finale kadar gelebilirdik. Hem hücumda, hem savunmada açıkları kapatabilen biri. Hepsi bir yana, sadece Ersan'ı biraz daha fazla dinlendirebilseydik, Yunanistan karşısında daha etkili bir oyun sergileyebilirdi. Hayal ettiğim takım keşke elimizde olsaydı" yorumunu yaptı. REVİZYON OLACAKTIR Tanjevic, milli takımın çok iyi oyunculardan oluştuğunu aktarırken, ancak bunun başka oyuncuların kadroda yer alamayacağı anlamına gelmediğini vurgulayarak, "Milli Takımın kapısı herkese açık. Muhakkak değişiklikler olabilir. Belki 2-3 hatta oyuncu değiştirebilirim. Şu anda takımda oynayan genç oyuncuların da seviyelerini yükseltmeleri gerekiyor'' ifadesini kullandı.Revizyon sinyali
578311
Artık tatlı yiyip tatlı konuşacağız
Muhalefet partilerinin birbirine yaptığı ziyaretlerde Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik eleştiriler vardı. AK Parti'ye yapılan ziyaretlere ise ılımlı mesajlar hakimdi. Zaman zaman esprili konuşmalar da oldu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan, CHP bayramlaşma heyetinin kendilerine çiçek ve çikolata getirdiğini dile getirerek, "Biz de CHP'ye çiçek ve çikolata götürdük. Bundan sonra tatlı yiyip tatlı konuşacağız." dedi. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, "Çikolata ile beraber arkadaşlar bize bir de mektup verecekler herhalde, mektubu da alıp götüreceğiz. Bakalım sonra ne cevap verilecek hep beraber göreceğiz." dedi. Bu da Başbakan Erdoğan'ın mektubunun Genel Başkan Deniz Baykal'a iletilmek üzere CHP'li heyete verileceği beklentisine yol açtı. Ancak Özyürek ziyaret sonrasında gazetecilerin sorularına "Espri yaptım" karşılığını verdi. Mektup verilip verilmediği Ayalan'a da soruldu. "Yok vermedik. Özyürek espri yaptı. Kendisiyle çikolata tadında sohbetimiz oldu." cevabını verdi. AK Parti'ye bayramlaşma ziyaretinde bulunan SHP heyeti ise hediye olarak 1989 yılında hazırladıkları "Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri" başlıklı Kürt raporunu getirdi. Demokratik Toplum Partisi (DTP)'nin ziyaretinde de ilginç bir hadise yaşandı. DTP Muş Milletvekili Nuri Yaman, bu süreçte gündeme gelen Kürtçe şehir ve köy adlarına atıfta bulunarak, heyette bulunan DTP Tunceli milletvekilini, 'Dersim Milletvekili Şerafettin Halis' sözleriyle takdim etti. AK Parti'yi, MHP, BBP, DP ve ANAVATAN, DSP, Saadet Partisi, Hak-Par ve Liberal Parti heyetleri de ziyaret etti. CHP ve MHP, DTP'ye bayram ziyaretinde bulunmadı.
578983
Savaş uçağı gösteri sırasında çakıldı: ölü
ordusuna ait bir savaş uçağı gösteri uçuşu sırasında yere çakıldı. Kazada kişi öldü. devlet radyosu, başkent Tahran'ın güneyinde, 1980-88 yıllarındaki Savaşının başladığı gün nedeniyle düzenlenen gösteride uçağın düştüğünü belirtti, ancak uçağın tipi hakkında bilgi vermedi. Ölenlerin tamamının uçaktaki kişiler olup olmadığı hakkında da ayrıntı verilmedi. Tahran'ın hemen dışındaki hava gösterisine Amerikan yapımı savaş uçakları, Rus yapımı MiG-29 ve Sukhoi 24'lerle, yapımı Sakihlerin (Yıldırım) bulunduğu askeri uçakların katıldığı belirtildi.
579239
"Evlerinizde bekleyenleri üzmeyin"
"Evlerinizde bekleyenleri üzmeyin" CİHAN Giriş Saati 22.09.2009 17:29 Güncelleme 22.09.2009 17:29 İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bayram dönüşünde olan sürücülere seslenerek, "Evlerinizde bekleyenleri üzmeyin" uyarısında bulundu. Ramazan Bayramı süresince meydana gelen ölümcül kazaların başlıca nedeninin 'aşırı hız' olduğunu hatırlatan Bakan Atalay, trafik kurallarına uymamanın beraberinde acılar getirdiğine dikkat çekerek, ''Sürücülerimiz evlerine biraz geç gitsinler ama sağlıklı ve huzurlu gitsinler.'' dedi. Ankara'da emniyet ve jandarma karakollarına bayram ziyareti yapan Atalay, Mamak, Kayaş, Cebeci'deki karakol gezilerinin ardından Elmadağ İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Karakolu'nda incelemelerde bulundu. Burada polis ve jandarmanın bayramını kutlayan Bakan Atalay, Elmadağ viyadüklerinde yaşanan zincirleme trafik kazası haberinin ardından Cihan Haber Ajansı aracılığıyla sürücülere uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi. Arife günü meydana gelen kazalarda 37 vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Atalay, ''Gidişte bu kadar kişi hayatını kaybetti. Bunlar hep trafik kurallarına uymamaktan, aşırı hızdan kaynaklandı. İnşallah dönüş yolunda bu kadar can vermeyiz. Sürücülerimizden ricamız; evlerinizde bekleyenleri üzmeyin." diye konuştu. Sürücülerin evlerine biraz geç ancak sağlıklı ve huzurlu gitmesini isteyen Atalay, şöyle konuştu:''Bugünde dönüş günü. Vatandaşlara şunu söylüyorum. Trafikte dikkatli olalım. Evlerinizde bekleyenleri üzmeyin. Sağlıkla huzurla yaşantınıza devam edin. Kurallara uymamak sonrasında acılar getiriyor. Yani biraz geç gitsinler eve ama sağlıklı ve huzurlu varsınlar. Onun için biz elimizden gelen çabayı gösteriyoruz ama sürücülerden de anlayış bekliyoruz. Yollar daha güzel şu anda. Türkiye'de rahat ulaşım için yollar güzelleşti ama sürücülerin biraz daha az sürat yapmaları gerekiyor. konuda biz tekrar uyarıyor ve kendilerinden rica ediyoruz. İnşallah dönüş yolunda kazalar daha az olur bunu diliyoruz.'' ''TRAFİKTE ÖLÜM ORANLARI DÜŞTÜ AMA BU YETERLİ DEĞİL'' Bakanlık olarak son bir yıldır trafikte daha can kaybı verilmesi için önemli bir çalışma yürüttüklerini anlatan Atalay, "Trafik kazalarıyla ilgili bir yıl önce ciddi bir çalışma başlattık. Yeni bir paket proje; trafik kazalarını önleme, trafikte daha verimli seyri sağlamak için; ama belli bir oranda ölümlü kaza oranlarını düşürsek de istediğimiz sonuca ulaşamadık.'' ifadesini kullandı. Trafik kazalarının başlıca nedeninin aşırı hız olduğunu ve sürücüden kaynaklandığını belirten Atalay, ''Genelde maalesef şu anda trafik kazalarının büyük bir sebebi aşırı hız. Yani biz trafik ekipleri olarak hep talimat verdik, genelge verdik, denetimleri artırdık. Elmadağ'a gelirken de baktım iki yerde denetim var. Ancak vatandaşlarımız kurallara uymuyor. Kazalarda hep sürücü kusuru karşımıza çıkıyor.'' şeklinde konuştu. ''VATANDAŞLAR BAYRAMDA HUZURLU OLSUN DİYE EMNİYET GÜÇLERİ GÖREVLERİ BAŞINDA'' Polis ve jandarma ile bayramlaşan Atalay, bugün vatandaşların bayramı huzur içinde geçirmelerinde en önemli etkenin emniyet güçlerinin olduğunu bildirdi. Emniyet güçlerinin bayramda da büyük bir özveriyle görevlerini yerine getirmesinin vatandaşların huzur içinde bayramı geçirmelerini sağladığını kaydeden Atalay, ''Güvenlik birimleri görev yaparken vatandaşlarımızda huzur içinde bayramlarını kutluyorlar. Onlar rahat bayram yapsınlar diye hepimiz görev aşındayız. Görevleri başında olan arkadaşlarımızın bayramını yürekten kutluyorum.'' dedi. "AÇILIM GÖRÜŞMELERİNE BAYRAMDAN SONRA DEVAM'' Bir soru üzerine, bayramdan sonrada demokratik açılım görüşmelerini başlatacağı yönünde sinyal veren Atalay, şöyle devam etti: ''Bayramdan sonra öbür ziyaretlere devam. Kardeşlik ortamını yaymaya çalışıyoruz. Şimdi tabi bayramdayız. Yürüttüğümüz çalışmaların temeli Türkiye'de birlik, beraberlik ve kardeşlik pekişsin. Bunun için uğraş veriyoruz. Bu bayram da onun için bir vesiledir. Ve inşallah bu bayram ortamında zaten vatandaşlarımız birbiriyle, akrabasıyla, komşusuyla yoğun bir ziyaretleşme ve görüşme içerisinde. Bayram bizim çalışmamıza çok önemli katkı sağladı ve etkili bir rol oynadı diyebiliriz.''
578485
Yasağa uyum neredeyse yüzde 100
Türkiye'de 19 Temmuz'dan itibaren 81 ilde Dumansız Hava Sahası İrtibat Ofisleri açıldı. Yasağı denetlemek için Türkiye genelinde ekipler oluşturuldu. Bu ekipler, Temmuz ve Ağustos aylarında 81 ilde toplam 134 bin 581 denetim yaptı. Bu denetimlerin bin 996'sı kamu binası, 120 bin 258'i özel işletme, bin 327'si ise toplu taşıma araçlarında gerçekleştirildi. Denetimler sonucunda, 32 kişiye sigara içtiği için, 241 işletmeye de sigara içilmesine müsaade ettiği için ceza kesildi. Bu denetimlerde, yasağa uyum oranı kamu binalarında yüzde 99,5, özel hukuk kişilerine ait işletmelerde yüzde 99,6, toplu taşıma araçlarında yüzde 98,5, ortalamada ise yüzde 99,6 olarak tespit edildi.- Takvim
578334
Türkiye için Sarkozy ile görüşecek
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerden çok olumlu düşüncelerle dönen Larcher, Sarkozy'yle yapacağı görüşmede, temasları hakkında görüş ve izlenimlerini aktaracak. Yetkililer, Larcher'in, Ankara'ya tam üyeliğe karşı çıkan Sarkozy'ye AB ve Türkiye arasındaki müzakerelerin devam etmesinin önemini vurgulayacağını söyledi. Larcher, ziyaretleri sırasında, "Türkiye ve AB arasında devam eden tam üyelik müzakerelerinin devam etmesi ve yeni fasıllar açılması gerektiğini'' söylemişti. Fransa, Türkiye ile yürütülen müzakere sürecinde tam üyelikle ilgili gördüğü başlıkların açılmasına karşı çıkıyor. Öte yandan, Fransa'daki temaslarını tamamlayarak önceki gün yurda dönen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Paris'in Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin siyasî iradesinin müzakerelerin devamından yana olduğunu bir kez daha teyit ettiklerini aktardı. Müzakereleri bitirmekte kararlı olduklarını bildiren Bağış, tam üyelik dışındaki seçeneklere kapalı olduklarını ifade etti.
578336
Basın özgürlüğü ayaklar altında
ayaklar altındaBURSA DHA güncellenme zamanı 22.9.2009Genel Başkan Yardımcısı partisinin ’daki bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada, demokrasinin temel değeri olan ve yargı bağımsızlığının hiçbir dönemde bu kadar ayaklar altına alınmadığını iddia etti. “Bu iktidar demokrasiyi bitirmeye karar vermiştir. Basını tahrip ederek demokrasiyi nasıl yaşatabilirsiniz?” diyen Öymen, şöyle devam etti: “Bir basın yayın organına 2.5 milyar dolar ceza veriyorsunuz. Şirketlerine ayrıca ceza yazıyorsunuz. ‘Bize muhalif yazılara yer veren yayın organlarını bitireceğim’ diyorsunuz.”
578782
ABD'nin büyük gazeteleri batmanın eşiğinde
Ekonomik krizde batma noktasına gelen finans kurumları ile oto endüstrisini korumak için son yılda art arda ekonomik destek paketi kanunları çıkarılan ABD'de şimdi batma noktasına gelen bir başka sektörün daha devlet desteğiyle batmaktan korunması gündemde. İnternet medyası karşısında zor günler geçiren ve çoğu batma noktasına gelen ABD'nin büyük gazetelerinin kurtarılması için devletin tıpkı bankalara ve oto üreticilerine yaptığı gibi ekonomik yardım yapması yönündeki teklife Obama yönetimi de sıcak bakıyor. Maryland Senatörü Ben Cardin tarafından Amerikan Kongresine sunulan "Yazılı Basının Yeniden Canlandırılması Kanunu" teklifi, Amerikan medyasında heyecan yarattı. Kanun yasalaşırsa, gazeteler, vergi muafiyeti olan ya da imtiyazları olan "501 (c)(3) şirketleri" yani NGO'lar arasına alınacak. Amerikan Gelir Vergisi Kanunu'nun 501'nci maddesinin fıkrasının 3'ncü paragrafı, dini kurumlarca kurulmuş şirket ve fonlar ile hayır amacıyla, bilimsel amaçlı veya kamuoyunu eğitme amaçlı şirket, fon ve organizasyonlara vergi muafiyetleri getiriyor. Teklif yasalaşırsa gazetelere NGO(kar amacı gütmeyen devlet dışı kurumlar) statüsü verilerek vergiden muafiyet imtiyazı tanınacak. Kendisini "yazılı basın bağımlısı" ilan eden Başkan Barack Obama'nın da, son günlerde görüştüğü bazı gazete yöneticilerine, kanun teklifine sıcak baktığını söylediği belirtildi. Obama son olarak Cuma günü görüştüğü Pitssburg Post gazetesi ile Toledo Blade gazetesi yöneticilerine, "kanun teklifinin detaylarını henüz görmemekle beraber, incelemekten büyük memnuniyet duyacağını" söyledi."YORUM HABERCİLİĞİNE DAYALI BLOGLAR, HABERLEŞME DEĞİL ÇATIŞMA KAYNAĞI" Barack Obama, görüştüğü iki gazete yöneticilerine gazetelerin önemini vurgulayarak, son zamanlarda yükselen politik haber bloglarından yakındı. "Yazılı basının demokrasinin sağlığı için kritik önemde olduğunu" söyleyen Obama, son zamanlarda "dedikodu ve yorum" merkezli haberciliğin "bilgi ve açık kaynak" merkezli haberciliğin yerini almasından duyduğu endişeyi de dile getirdi. Obama, "Haberciliğin, bilgi kontrolü yapmayan ya da internette yayılan dedikodulara dayalı bloglara ve tamamen yorum haberciliğine dönüşmeye devam etmesi ve cımbız haberciliğinin daha da güçlenmesi halinde, karşılıklı anlama yerine internet dedikodularıyla birbirinize ateş eden insanlara dönüşürsünüz" şeklinde konuştu.YAZILI BASIN KEPENK KAPATMAYA DEVAM EDİYOR Reklam pastasının aslan payının internete gitmeye başlaması özellikle ABD'de yazılı basını iflasın eşiğine getirmiş durumda. Yüzyıldan fazla süredir basılan birçok etkili Amerikan gazetesi ya art arda iflas bayrağı çekiyor ya da iflasın eşiğinde bulunuyor. Son olarak Denver'ın önde gelen gazetesi The Rocky Mountain News ile Seattle Post-Intelligencer gazeteleri de yazılı basımlarını durdurarak tamamen internet yayınına dönüştüler. Bünyesinde Chicago Tribune ve Los Angeles Times gibi gazeteleri barındıran Tribune Şirketi gibi bazı medya devleri ise iflas ilan ettiler. Dünyaca ünlü New York Times gazetesi ise geçen yıl bulduğu Meksikalı ortak sayesinde iflasın eşiğinden kılpayı dönmüştü.
579144
Ekranda neden ağladı?
Ekranda neden ağladı? Giriş Saati 22.09.2009 15:09 Güncelleme 22.09.2009 15:11 Bilal Özcan'ın programına konuk olan Esra Erol, konuşması sırasında ağlamaya başladı. 'Laf Aramızda' programının bu haftaki konuğu olan sunucu Esra Erol'u ekranda ağladığını görenler şaşırdı. televizyongazetesi.com'un haberine göre; Erol, sohbet sırasında tüm enerjik ve neşeli kişiliğine karşın aslında bir kadar da hüzünlü bir insan olduğunu ve evindeyken son derece sakin, çok konuşmayan birisi olduğunu anlattı. Yalnız olduğu zaman içinde burukluk hissettiğini ve ailesine bir şey olacağını düşündüğünde de çok üzüldüğünü ifade eden Esra Erol, yağmurlu bir günde jeepiyle giderken bir otobüsteki tıkış tıkış insanları gördüğünü belirtti ve gözleri doldu. İnsanların sıkıntılarını çok iyi anladığını söyleyen Esra Erol, yaşlı insanlara, ayakkabı boyayanlara ve ekonomik sıkıntı içinde olan insanlara çok üzüldüğünü belirtti. Daha sonra kendisinin de otobüse çok bindiğini anlatan Esra Erol, birden ağlamaya başladı. "Özür dilerim, isterseniz keselim" diyen Esra Erol, bir yandan gözyaşlarını silerken bir yandan da bazen programda da ağlamak istediğini ancak kendisini uyardıklarını söyledi. Ağlayamadığı zaman başağrıları yaşadığını belirten güzel sunucu, genelde üzüntülerini hep içine attığını ve ekran önündeyken ağlamaktan kaçındığını ifade etti.
578722
G.Saray'da izin günü!
Haberi Ekle G.Saray'da izin günü! 22/09/09 11:04 Sarı-kırmızılı futbolcular, ligin 7. haftasında, 27 Eylül Pazar günü sahasında Eskişehirspor ile oynayacağı maçın hazırlıklarına yarın akşam yapacağı antrenmanla başlayacak.
578634
Yağış kaza getirdi: ölü, yaralı
Kaza saat 07:00 sıralarında D-100 karayolu katılım mevkiinde meydana geldi. Sezai Bıyıklı'nın kullandığı 34 FF 7252 plakalı araç iddiaya göre viraja hızla girince yağışın da etkisi ile kontrolden çıkarak bariyerlere vurdu. Yaklaşık 25 metre savrularak güçlükle durabilirken araçta bulunan yolcu Yaşar Bitkim yaralanırken araç sürücüsü Sezai Bıyıklı hayatını kaybetti. Yaşar Bitkim Haydarpaşa Numune ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Polisin yaptığı ilk incelemede sürücü Bıyıklı'nın emniyet kemerini takmadığı ve kazadan yaralı olarak kurtulan Yaşar Bitkim'in ise kemerinin takılı olduğu belirlendi. İki arkadaşın aynı elektrik firmasında çalıştığı ve işe gitmek için yola çıktıkları öğrenildi. Sezai Bıyıklı'nın cesedi Haydarpaşa Numune ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Taksi takla attı: yaralı Saat 06.00 sıralarında Bakırköy Sahil yolu Zeytinburnu istikametinde meydana gelen bir başka kazada ise, kimliği öğrenilemeyen yolcusu ile seyir halinde olan 34 TPC 12 plakalı taksi başka bir tarafından sıkıştırıldı. Direksiyon hakimiyetini kaybeden taksi, arkadan gelen 34 DZ 5926 plakalı bir otomobille çarpıştı. Taksi takla atarken diğer de orta şeride geçti. Taksinin sürücüsü Ahmet Bilmez ile ismi öğrenilemeyen yolcu yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.
579023
Yıldırım'dan espri yağmuru!
Haberi Ekle Yıldırım'dan espri yağmuru! 22/09/09 14:56 Fenerbahçe Kulübü'nde geleneksel bayramlaşma töreni yapıldı. Fenerbahçe Burnu'ndaki Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen bayramlaşma töreninde, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve kimi yöneticilerin yanı sıra Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay hazır bulundu. Yöneticiler ve kulüp üyeleri, amatör branşlarda mücadele eden sporcularla bayramlaştı. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Yıldırım, törende neşeli tavırlarıyla dikkati çekerken, sık sık da espri yaptı. Yıldırım, bir poşet içinde kendisine hediye olarak kestane şekeri getiren bir üyeye, ''Onu masanın üzerine koyma, aldığımı görmesinler'' dedi. Yüzme şubesinin sporcularıyla bayramlaşırken, hafif kilolu bir minik sporcuya takılan başkan Yıldırım, annesinin, oğlunun yüzücü olduğunu söylemesi üzerine, ''Bu çocuk biraz zayıflasın, yüzemez batar'' şeklinde espri yaptı. Futbol takımından sadece sportif direktör Aykut Kocaman ve antrenör İrfan Saraloğlu bayramlaşma törenine katıldı. Başkan Yıldırım, basın mensuplarıyla yaptığı sohbette, Kazım'a para cezası verileceği yönündeki haberin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. -GÜLSÜM TATAR GURUR KAYNAĞI- Avrupa Bayanlar Boks Şampiyonası'nda 64 kiloda altın madalya kazanan Fenerbahçeli boksör Gülsüm Tatar, bayramlaşmanın gurur kaynağı oldu. Salona girişte alkışlanan Gülsüm, madalyasını boynuna takıp, kulüp başkanı Aziz Yıldırım, boks şubesinin yöneticileri ve sporcularıyla medyaya poz verdi. Gülsüm Tatar, geçen yıl Kurban Bayramı öncesinde de Dünya Şampiyonası'nda 63 kiloda kazandığı altın madalyasıyla bayramlaşma törenine katılıp, ilgi odağı olmuştu. Bu arada, bayramlaşmada Avrupa Şampiyonası'nda 51 kiloda bronz madalya kazanan Sümeyra Yazıcı da hazır bulundu. -EFSANELER BULUŞTU- Sarı-lacivertli ekibin 1988-1989 sezonunda 103 golle şampiyon olan efsane kadrosunun önemli oyuncuları Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen ve Hakan Tecimer, bayramlaşma töreninde bir araya geldi. Sarı-lacivertli ekipte sportif direktör olarak görev yapan Kocaman ile altyapıda görevli Hakan Tecimer bir süre sohbet ederken, bayramlaşmaya katılan Rıdvan, iki eski futbolcunun yanı sıra başkan Yıldırım ile bir araya geldi.
578900
Türkiye'de Robotik Cerrahide Bir İlk
Türkiye'de Robotik Cerrahide Bir İlk Robotik cerrahi sayesinde 65 yaşında bir hasta, aynı kesilerle hem prostat hem de safra kesesi ameliyatı oldu. Robotik cerrahi ile Türkiye'de bir ilk daha gerçekleşti. Tıbbi teknolojinin gelişmesi hastaların yüzünü güldürüyor. Robotik cerrahi sayesinde aynı kesilerle hem prostat hem de safra kesesi ameliyatı yapıldı. Böylelikle 65 yaşındaki hasta hem ameliyat izinden, hem de iki kere anestezi almaktan kurtuldu. 65 yaşındaki hastanın karın boşluğundan açılan kesilerden giren Da vinci'nin 540 derece dönebilen maharetli kolları, iki organı birden şifaya kavuşturdu. Bu düşünce uzun sürmedi. Hastanın da onayı alındıktan sonra, aynı anda hem üroloji hem genel cerrahi uzmanları ameliyata girdi.
579271
Meclis'teki açılım oturumu 'açık' olacak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ABD'ye seyahati konusundaki sözlerine ilişkin olarak, ''Biz, buraya demokratik açılım için gelmedik. Buraya hesap vermeye gelmişiz gibi davranıyor, bu çok ayıp'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''demokratik açılım'' konusunda TBMM'de yapılacak oturumun açık olacağını bildirdi. Erdoğan, BM'deki etkinliklerin ardından New York'da 5. Avenue'da bir süre yürüdü. Daha sonra Rockefeller Center Cafe'de dinlenen Erdoğan, AA, NTV ve 24 Haber'in sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ABD'ye yaptığı seyahate ilişkin ''demokratik açılım'' bağlamındaki eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, BM Genel Kurulu için bu ülkeye geldiklerini, Baykal'ın ''bunu saptırdığını'' söyledi. ''Biz, buraya demokratik açılım için gelmedik. Buraya hesap vermeye gelmişiz gibi davranıyor, bu çok ayıp'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Samimiyetle bir şeyi tespit etmemiz lazım. Demokratik açılımı burada müzakereye açmak, tartışmak değil buraya gelişimizin nedeni. Buraya BM'nin 64. Genel Kurulu için geldik. Ana muhalefetin lideri bunu farklı yerlere kanalize ediyor. 'ABD'deki durağa uğradı' gibi çirkin bir yaklaşım ortaya koyuyor. Bu, bir defa Türkiye Cumhuriyeti devletine saygısızlıktır. Böyle bir saygısızlığı anlamakta ben zorlanıyorum. Bu Türkiye'ye zarar verir, fayda vermez. Böyle bir yakıştırmayı yapmak çok çirkin. Bir diğeri de ikinci derecede önemli olan G-20 zirvesi. Bu Pittsburgh'da olacak. G-20 zirvesinin gündemi herhalde demokratik açılım değil. Toplantının gündemi belli. da dünyada baş gösteren küresel finans krizidir. Bunlar orada konuşulacak.'' Bu başlık altında yapılacak üçüncü zirve olduğunu anımsatan Erdoğan, bunu farklı yerlere çekmenin anlamsız olduğunu belirtti. Temasları çerçevesinde ikili görüşmeler de yapacağını anlatan Başbakan Erdoğan, bu görüşmelerde ilişkilerin yanı sıra küresel sorunları da değerlendirme fırsatı bulacağını kaydetti. Erdoğan, ''Bu arada, demokratik açılımla ilgili olarak bize yöneltilen sorular olursa, bunların da cevabını veririz. Onları bilgilendirmek, bu noktada sordukları sorular konusunda aydınlatmak bizim için kaçınılacak bir husus değil'' diye konuştu. Dün ABD'deki Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmeyi anımsatan Erdoğan, onlara da bu mesajları verdiğini, yönetilen sorulara da cevapları olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Herhalde onlarla da ben demokratik açılımı konuşmadım. Onların bizim dünyaya bakışımız noktasında özellikle bölgesel sorunlar üzerinde sordukları sorular oldu. sorunlara yönelik düşüncelerimizi onlarla paylaştık. Onlara gerekli cevapları bu noktada verdim ama şunu da söyleyeyim eğer Sayın Baykal, benim demokratik açılımdan kastım şu onu biliyorsunuz, son zamanlarda dedim ki; Bizim demokratik açılımımızın hedefi tüm sorun alanlarını masaya yatırmaktır. Bu da sorun alanlarından bir tanesiyse, bunu da masaya yatırmış oluyoruz. Bu konudaki düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz. Bunlardan çekinmemize de gerek yok. Bunları da açık açık konuşuruz. Dediğim gibi kendisi lütfeder de kabul buyururlarsa, ziyaret ettiğimizde bu konularla ilgili soruları varsa, sorularını sorarlar ben de açık yüreklilikle onlara cevap veririm. Ama 'Yok, hayır, ben, görüşmeye gerek görmüyorum' derse zaman da biz parlamentoda ne var ne yoksa her şeyi çok açık net ortaya koyacağız. Ortada bizim bir çekincemiz yok.'' -''AÇIK OLACAK''- Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili Meclis'te yapılacak oturumun ''açık mı'' olacağı sorusuna da ''Tabii, tabii'' diye yanıt verdi. Erdoğan, Baykal'ın yaklaşımını doğru bulmadığını, her seferinde aynı şeyi yaptığını ifade ederek, ülkenin ekonomi sorunu, Alevi sorunu, Ermeni konusu gibi alanlardaki sorunlarını çözmek için adım attıklarını belirtti. ABD'deki temasları süresince Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan ile bir temasının olup olmayacağı sorusu üzerine Erdoğan, bildiği kadarıyla Sarkisyan'ıngelmeyeceğini söyledi. Bu ülkenin yetkilileriyle burada bir temasın söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine de Erdoğan, netleşen bir temas olmadığını belirtti. Ermenistan ile Türkiye arasında paraflanan protokol konusuyla ilgili soruya da Erdoğan, bunun Türkiye'yi bağlayan bir konu olmadığını ifade ederek, ''Bu süreci bekleyelim. Daha parlamentoya gelecek'' dedi. Başbakan Erdoğan, bu yıl aralık ayında da Washington'a resmi bir ziyaret gerçekleştirmek için çalışmaların yapıldığını bildirdi. Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile de planlanan bir görüşmesinin bulunmadığını ancak talep gelmesi halinde görüşebileceğini bildirdi. akp gercekden buyuk kan kaybedıyor ve acılım sacmalıgına ıcerde desdek bulamadı dısardan desdek arıyor gercekden sıyası gorusum mhp degıl ama ıyıkı mhp varmıs meclısde ve sunu anladımkı ulkemde tek partılı meclıs olmuyor caldıgım duduk dıyor herseyı kafasına gore yaparım ımajı bıttı ve sayılı gun kaldı erken secım 2010 :) ve yenı olusumlar ıktıdar olur ve ulkeye can verır ŞENER yada sarıgül ıkısıde işe yarar sıyası dusuncelerı var ama ekonomı adamı şener tercıhım türkıye ekonomısı cokuyor ıstıfa ettı
579125
Türkiye Elektrikte AB'ye Girdi
Türkiye Elektrikte AB'ye Girdi Türkiye elektrik iletim sistemi, Avrupa'nın ortak ağına bağlanıyor. Böylece, elektronik aletler ani voltaj değişikliklerinden olumsuz etkilenmeyecek. Artık ani voltaj değişiklikleri nedeniyle televizyon ve buzdolabı gibi elektrikli cihazlar bozulmayacak. Elektrik iletiminde sağlanan iyileştirmeler ve Avrupa'yla yapılacak entegrasyon birçok problemi de tarihe gömecek. Yıllardır; binlerce, onbinlerce elektrikli alet 'düzensiz voltaj' yüzünden kullanılamaz hale geldi, sahiplerini üretici firmalarla mahkemelik etti. Ancak son dönemde alınan önlemler, yapılan yatırımlarla bu şikayetler çok azaldı. Yaklaşık 35 yıldır elektrik iletim sisteminde devam eden iyileştirme çalışmalarında son aşamaya gelindi. Türkiye, iletimde sağladığı iyileşme ile Avrupa voltaj sapma aralığını yakaladı. İlk Bağlantı 2010'da Voltaj düşüklüğünden hala müzdarip olanlar da yok değil. Türkiye elektrik iletim sistemi, Avrupa'nın ortak ağına bağlanıyor. 2010'un ilk çeyreğinden itibaren ilk bağlantı yapılacak. 2011 yılında ise tam bağlantı sağlanacak. Yani artık düzensiz voltaj yüzünden evlerdedeki, işyerlerindeki elektronik aletler her an bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmayacak. Avrupa'nın ortak elektrik iletim sisteminden 450 milyon kişi yararlanıyor. Avrupa'yla iletim konusundaki entegrasyon, elektrik ithalat ve ihracatını da kolaylaştıracak. Ortak Ağ ile Gerektiğinde Avrupa'nın Elektriği Kullanılacak Elektrik üretiminin, tüketimi karşılayamadığı durumlarda Avrupa'nın enerjisi otomatik olarak devreye girecek. Ortak ağ ile Türkiye'de üretilen elektriği de Avrupa kullanabilecek.
579285
Kadın askerlerin sütyen isyanı
yetkililerinden Paulina Rehbinder, 500 kadar acemi kadın askerin, sütyenlerini kendileri satın almak zorunda kaldığını ve bu çamaşırların çok çabuk koptuğunu, erkek askerlerin ise iç çamaşırlarını ordudan aldığını belirtti. Kadın askerlerin dışarıdan satın aldığı çamaşırların savaş durumuna ya da yangına dayanıklı olmadığını belirten yetkili, bu çamaşırların pratik bulunmadığını da sözlerine ekledi. Ordunun tarafsızlık ve eşitlik örneği sergilemediğini öne süren Rehbinder, aslında İsveç'in bu alanda birçok başka ülkeden daha ileri olduğunu söyledi. Rehbinder, "Bu kadınlara bir mesajdır. Çalışma ortamında gereken güvenli teçhizat verilmelidir. 30 yıla yakın bir süredir orduda kadınlar görev yapmaktadır, ama ordu askerlere iç çamaşırı almak için para verse de kadınlara sütyen temin etmemektedir" diye konuştu. İsveç'te 1980'den beri kadınlar orduda görev alabiliyor. İsveç ordusunun askerlerinin yüzde ila 5'ini kadınlar oluşturuyor.
578643
İnsanoğlu yeni yaşam alanı arayacak
Hatun Gören Doğan'ın haberi Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyadaki değişimlerin "normal zamanlarda gerçekleşen olaylar" olmadığını, tüm bu olayların canlıların yaşam ortamlarını çok hızlı şekilde etkilediğini belirtti. "Doğal alanların özellikleri değişmektedir. Mevsimlerde kaymalar gözlemlenmektedir. Yazlar baharlara, kışlar yazlara dönüşmeye başlamıştır" diyen Düzenli, şunları kaydetti: "Bu oluşumlar karşısında önlem alınması gerekmektedir. Bu önlemlerden ilki insanoğlunun bu olaylarla yaşamayı öğrenmesidir. Bunun için deprem eğitimi gibi diğer doğal afetlerin eğitiminin de alınması zorunludur. İkinci önlem ise insanoğlunun bu tür doğal afetlerin en az görüleceği ya da görülme ihtimali olmayan alanlarda yaşamayı tercih etmesidir. Bu amaçla uzun süredir kolları sıvayan ülkeler var. Dünyadaki tüm yaşam alanlarının güncel özelliklerinin saptanması için araştırmalar yapılmaktadır. Böylece gelecekte hangi canlıların nerelerde daha iyi yaşayıp, nesillerini devam ettireceği bulunmaya ve hesaplanmaya çalışılmaktadır." -TÜRKİYE AVANTAJLI ÜLKE- İnsanların artık yaşayacağı yeri tercih ederken bölgenin doğal afetlerle ilişkisine, havasına, suyuna, toprağına bakması gerektiğini ifade eden Düzenli, şöyle devam etti: "Konunun önemini bilenler ve ileriyi görenler bir taraftan insan faaliyetlerinden kaynaklanan sorunları saptayıp gereğini yapmaya çalışmakta, bir yandan da yeni yaşam alanlarını saptamaktadır. Resmi veya gayri resmi araştırılan alanlardan biri de ülkemizdir. Son yıllarda ülkemizde satılan ve satın alınmak istenen alanların toprak, su, yağış, sıcaklık gibi özelliklerini ve doğal afetlerle ilişkilerini gözden geçirince bunu anlamak mümkündür. Ülkemizde çok değişik yaşam ortamlarının olduğu ve bunların pek çok canlının yaşamı için uygun olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Değişen dünyada da ülkemizin diğer ülkelere oranla çok daha yaşanabilir olacağı belirtilmektedir." -HARİTALAR HAZIRLANMALI- Türkiye'nin dünyadaki değişimlere karşı durumunu ortaya koyması, ekolojik harita ve doğal afet haritaları hazırlaması gerektiğini belirten Atabay Düzenli, "Elde edilen verilere göre yeni bir yerleşim planı yapılması kaçınılmazdır. Unutmayalım ki doğa affetmez. Aklımız başımıza geldiğinde çok geç olabilir" diye konuştu. Son yaşanan felaketlerden ders alınması gerektiğini kaydeden Düzenli, "Hiç olmazsa bu sefer olanları dikkate alalım. Bu bayram hep beraber çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğine armağan verelim. Bu seferki armağanlarımız toprağımız, doğal varlıklarımız, bunların koruma ve kullanım planları, doğal afet haritaları olsun" çağrısında bulundu. (aa)
578752
Lisede bir sınıf en fazla kaç kişi olacak
Gürkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genel liselerde Türkiye genelinde sınıf mevcutlarının ortalama 38 olduğunu, bu rakamın azaltılmasına çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de, Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı (meslek liseleri hariç) toplam bin 76 lise bulunduğunu belirten Gürkan, bu okullarda milyon 739 bin 261 öğrencinin öğrenim gördüğünü, Anadolu güzel sanatlar liselerinde bin 705, Anadolu liselerinde 401 bin 992, fen liselerinde 21 bin 382, genel liselerde milyon 301 bin 827, sosyal bilimler liselerinde bin 803, spor liselerinde ise bin 552 öğrencinin okuduğunu bildirdi. Genel liselerde derslik başına şu anda 38 öğrenci düştüğünü ifade eden Gürkan, yönetmelikler gereği bu rakamın fen ve sosyal bilimler liselerinde 24, Anadolu liseleri ile güzel sanatlar ve spor liselerinde ise 30 olduğunu olduğunu kaydetti. Mevzuatta yapılan düzenlemeyle genel liselerdeki sınıf mevcutlarının da kurala bağlandığını belirten Gürkan, bundan böyle bu rakamın 36'yı geçmeyeceğini söyledi. Özellikle büyük illerde bazı okullarda sınıf mevcutlarının daha fazla olduğunu söyleyen Emin Gürkan, bunların düşürülmesine çalışıldığını söyledi. -YENİ OKULLAR- Bu eğitim öğretim yılında 111 yeni okul açılacağını anlatan Gürkan, bu kapsamda toplam 605 derslikli 31 genel lisenin, 983 derslikli 65 Anadolu lisesinin, 69 derslikli 11 fen lisesinin, 56 derslikli güzel sanatlar ve spor lisesinin, 24 derslikli sosyal bilimler lisesinin hizmete sunulduğunu bildirdi. -YERLEŞME ORANLARI ARTTI- Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Gürkan, 2009 ÖSS sonuçlarına göre son iki yılda genel liselerden üniversitelere yerleşenlerin oranının yükseldiğini belirtti. Genel lise mezunlarının üniversiteye yerleşme oranlarının 2007 yılına kadar yüzde 21 ile yüzde 27 arasında değiştiğini anımsatan Gürkan, bu rakamın 2008'de yüzde 46'ya, 2009'da yüzde 48'e yükseldiğini kaydetti. Emin Gürkan, ''Bunda yükseköğretim programlarının kontenjanlarının artmasının yanı sıra okullarımızdaki dersliklere düşen öğrenci sayısının azaltılması ve eğitim kalitesindeki iyileşmenin etkisi olduğunu düşünüyoruz. Okullarımızdaki eğitimin kalitesini yakından takip ediyoruz. Ders programları yenileniyor, öğretmenler hizmet içi eğitimden geçiriliyor'' dedi. (aa)
578718
Öğrencilere beslenme uyarısı
Öğrencilere beslenme uyarısı ANKA Giriş Saati 22.09.2009 10:05 Güncelleme 22.09.2009 10:05 Sağlık Bakanlığı, 24 Eylül'de başlayacak yeni eğitim öğretim yılı öncesi öğrenci, veli ve okul yöneticilerine, "beslenme" uyarısında bulundu. Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yeralan açıklamada, okul döneminde öğrencilerin okul başarısı yanında, büyüme ve gelişmeleri ile sağlıklı beslenmelerinin de çok önemli bir husus olduğu belirtildi. Açıklamada, "Okul çağı döneminde, öğrencilerin bedensel ve zihinsel gelişimlerini en iyi şekilde tamamlamalarına ve ileriki yaşlarda sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarına destek olmak gerekir" denildi. Yapılan çalışmalarda, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığı, algılamalarının azaldığı, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektikleri, okulda devamsızlık sürelerinin uzadığı ve okul başarılarının düşük olduğunun ortaya konulduğu belirtilen açıklamada, "Aileler çocuklarının yalnızca okul başarılarıyla değil, onların büyüme ve gelişmelerini izleme ve sağlıklı beslenme davranışları geliştirmeleriyle de yakından ilgilenmeli ve kendi beslenme alışkanlıkları ile örnek olmalılar. Öğrencilere temel beslenme bilgilerinin verilmesi, öğrenilen bilgilerin davranışa dönüştürülmesi, yanlış beslenme alışkanlıklarına zamanında müdahale edilmesi ve beslenme davranışları ile örnek olma konusunda, velilerin yanı sıra, öğretmenlere de önemli sorumluluklar düşmekte" denildi. ÖĞRETMENLERE UYARI Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasında öğretmenlere şu uyarılarda bulunuldu: -Öğrenciler ile birlikte yeterli ve dengeli beslenme konusunda çeşitli etkinlikler (bilgi yarışması, sınıf gazetesi, beslenme köşesi vb.) düzenlemeli ve bu konunun öğrenciler arasında tartışılmasına zemin hazırlamalıdırlar. -Öğrencilerin kahvaltı yapıp, yapmadıklarını sorgulamalı ve dışarıda açıkta satılan yiyecekleri tüketmemeleri konusunda sık sık uyarıda bulunmalıdırlar. -Çocukların beslenme çantası içeriğinin, daha önce okullara Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen menü örneklerine göre hazırlanması sağlanmalı ve içeriklerini sıklıkla kontrol edilmeleri gerekmektedir. -Beslenme saatlerinde; peynir, yumurta, taze sebze ve meyve gibi besinler, gazlı ve diğer hazır içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suyunun tercih edilmesi konusunda çocukları uyarmalı ve bu konuda veliler ile işbirliği yapmalıdırlar. -Öğrencilerin boy ve ağırlık artışlarını takip etmeli ve değerlendirmelidirler. SAĞLIKLI BESLENME UYARILARI Açıklamada, çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimlerine olumlu katkıda bulunmak için çocuklara yönelik sağlıklı yaşam ve beslenme önerileri de şöyle sıralandı: -Çocukların sağlıklı beslenmesi için dört besin grubunda bulunan çeşitli besinlerden yeterli miktarlarda ve dengeli bir şekilde tüketmeleri gerekmektedir. Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesi önerilmektedir. -Çocukların özellikle kemik ve diş gelişimi için günde 2-3 su bardağı kadar süt veya yoğurt, kibrit kutusu kadar beyaz peynir tüketmeleri önemlidir. Ayrıca, hastalıklara karşı daha dirençli olmaları, göz, cilt ve sindirim sistemlerinin sağlıklı olması için her gün en az porsiyon taze sebze veya meyve tüketmeleri önerilmektedir. KAHVALTI TABAĞI -Öğrenciler için en önemli öğün kahvaltıdır. Bütün gece süren açlıktan sonra, vücudumuz ve beynimiz güne başlamak için enerjiye gereksinim duymaktadır. Kahvaltı yapılmadığı takdirde, dikkat dağınıklığı, yorgunluk, baş ağrısı ve zihinsel performansta azalma olmaktadır. -Bu nedenle, güne yeterli ve dengeli yapılan bir kahvaltı ile başlamak öğrencilerin okul başarısının artmasında son derece önemlidir. Çocukların her sabah düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanmalarına özen gösterilmelidir. Peynir, haşlanmış yumurta, taze meyve veya meyve suları, birkaç dilim ekmek, bardak süt, poğaça çocuklar için yeterli ve dengeli bir kahvaltı örneğidir. -Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür. Bu nedenle, öğün atlanmamalıdır. Günlük tüketilecek besinlerin ana, ara öğünde alınması en uygun olanıdır. Okulda veya evde dinlenirken ve ders çalışırken açlık hissedildiğinde tüketilen besinlere dikkat edilmelidir. Örneğin, şeker ve şekerli besinler, cips vb. yağlı ve tuzlu besinler veya gazlı içecekler yerine süt, yoğurt, sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları ve kuru meyvelerin tüketiminin tercih edilmesi çocukların sağlıklı beslenmeleri açısından daha yararlıdır. AÇIKTA SATILAN GIDALARA DİKKAT Açıkta satılan besinlerin, yeterince güvenilir ve temiz olmadığına dikkat çekilen açıklamada, çocukların özellikle okul çevresinde açıkta satılan besinlerin kesinlikle satın alınmaması önerildi. Açıklamada, Çocukların okul kantinleri, büfe gibi yerlerden satın aldıkları besinlerin seçiminde de dikkatli olmaları gerekmektedir. Süt, ayran gibi ambalajlı besinleri satın alırken etiket bilgisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığından üretim izninin bulunmasına ve son kullanım tarihinin geçmemiş olmasına, ambalajsız satılan tost, simit, poğaça gibi yiyeceklerin de temiz ve güvenilir şekilde hazırlanmış olmasına dikkat edilmelidir" denildi.
578549
Sarkisyan'dan şart
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE Sarkisyan'dan şart MOSKOVASarkisyan, Yukarı Karabağ sorununun çözümü için şart öne sürdü: 1. Öncelikle, Yukarı Karabağ hiçbir zaman Azerbaycan'a verilmeyecek. 2. Yukarı Karabağ'ın bağımsızlığı siyasi düzeyde tanınacak. 3. Bağımsız Y. Karabağ'ın Ermenistan'la güvenli karayolu bağlantısı olacak. Türkiye ile Ermenistan arasında varılan protokol ile bölgede ılımlı bir hava eserken, Ermeni liderin yaptığı son açıklamalar yine tartışma konusu oldu. Türkiye ile sınırların açılmasının, Ermenistan'ın Karabağ'dan çekilmesine bağlı olduğu tartışmaları devam ederken, daha önceki açıklamalarında protokolün Karabağ sorunundan bağımsız olduğunu söyleyerek dikkatleri üzerine çeken Serj Sarkisyan, Yukarı Karabağ sorununun çözümü için şartları olduğunu belirtti. Rus Moskovski Komsomolets gazetesine konuşan Ermeni lider, "Azerbaycan barış için tek taraflı tavizler kesinlikle olmayacak. Göğsümüze vurarak bağırmadığımız için geri çekileceğimizi düşünüyorlar. Ancak Yukarı Karabağ'ı geri vermeyi asla düşünmüyoruz" dedi. İŞGALCİ DENMESİNE KIZMAM Azerbaycan'ın talep ettiği toprakların sınırda güvenlik bölgesi oluşturduğunu iddia eden Sarkisyan, "Bize bunun için işgalci denmesine kızmıyorum. Eğer Azerbaycan'ın güç kullanarak bu toprakları alma imkanı olsaydı, inanın bunu yapardı. Bizim görüşümüze kulak asmak zorundalar" dedi. 'Eninde sonunda' Azerbaycan'la uzlaşı sağlanacağını kaydeden Sarkisyan barış için şartlarını şu şekilde sıraladı: "Öncelikle, Yukarı Karabağ hiçbir zaman Azerbaycan'a verilmeyecek. İkincisi, Yukarı Karabağ'ın bağımsızlığı siyasi düzeyde tanınacak. Ve Bağımsız Yukarı Karabağ'ın Ermenistan'la güvenli bir karayolu bağlantısı olacak." RUSYA İLE BAĞI KOPARMAYIZ Rusya ile ilişkilerin gelişimine engel olacak hiçbir adım atmayı düşünmediklerini söyleyen Sarkisyan, “Rusya istediği ülke ile dostluk kurabiliyor” dedi. Sarkisyan, “İstanbul 100 yıl önceki İstanbul değil. Bakü de 20 yıl önceki Bakü değil. Bu yüzden müzakereye devam ediyoruz” diye konuştu.
578817
Son 11 sezonun en golcü Galatasaray’ı
Son 11 sezonun en golcü Galatasaray’ı ’de geride kalan haftada 19 gole ulaşan son 11 sezonun en golcü dönemini geçiriyor. Lig tarihinde ilk kez sezonun ilk maçını da kazanan sarı-kırmızılı ekip, teknik direktör yönetiminde gol yollarında da adeta gibi esiyor. Ligde maç başına 3.16 gol ortalamasıyla oynayan “Cim Bom”, 1998-1999 sezonunun ardından en golcü sezon başlangıcını yaptı. Galatasaray, 1998-1999 sezonunda ilk maçta 22 kez fileleri havalandırmıştı. Öte yandan, Turkcell Süper Lig’de Galatasaray’ın bu sezon attığı 19 golden önceki ilk haftanın en golcü ekibi, 2001-2002 sezonunda 21 gole ulaşan olmuştu.
578832
Kredi kartında şimdi de 'para puan' oyunu
Kredi kartında şimdi de 'para puan' oyunu 22 Eylül 2009 Salı, 12:49 Küresel krizin etkilerinin azalmasıyla birlikte bankaların kredi kartı savaşları yeniden başladı. Star gazetesinin haberine göre, bankalar, küresel kriz nedeniyle kredi kartı borçlarını ödemekte güçlük çeken ve bu nedenle kredi kartlarını iptal ettiren müşterilerinin peşine düştü. ‘Küs müşteriler’ olarak nitelendirilen bu gruptaki kredi sahipleri için ‘para puan’ sistemi geliştirildi. Bu sistemle, hem küskün kredi kartı sahiplerinin, para puanlarla kredi kartlarını tekrar aktif hale getirmesi amaçlanıyor hem de ‘üyelik aidatı’ adı altında kredi kartını birkaç yıl önce iptal ettirmiş eski müşteriden para talep ediliyor. ŞİKAYETLERLE ORTAYA ÇIKTI Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile BDDK’ya son dönemde, kredi kartı uygulamaları ile ilgili ilginç şikayetler gelmeye başladı. Bu şikayetlerin başında ise bankalar tarafından, iptal edilen kredi kartlarına para puanı verilmesi oluşturuyor. Gelen şikayetleri değerlendiren bürokratların yaptığı araştırmada, bankaların müşteriler tarafından iptal edilen kredi kartlarını yeniden aktif hale getirmek için yeni formüler geliştirdikleri belirlendi. Bulunan formüle göre, bankalar iptal edilen kredi kartının sahibine, bir bildirim gönderiyor. Bildirimlerde, “Kartınızda şu kadar para puan toplandı. Kullanmanız için, kartınızı aktif hale getirmeniz gerekiyor” şeklinde bir yazı bulunuyor. Bazı bildirimlerde, para puanın yanı sıra iptal edilen karttan dolayı, bir de “üyelik borcu” bulunduğuna ilişkin bilgilere de yer veriliyor. Böylece, kredi kartı sahibinin tekrar banka ile ilişki kurması ve kartın aktif hale getirilmesi sağlanıyor. Söz konusu müşterilerin bankacılar arasında küskün müşteriler olarak nitelendirildiği ve bankaların borçlarını düzenli ödeyen küskün müşterileri tespit ederek, para puan sistemi ile müşterileri tekrar bankaya çekmek istediği belirlendi. İptal isteniyor ama işleme konulmuyor Sanayi Bakanlığı ve BDDK’ya gelen bu şikayetlerle ilgili yapılan araştırma sırasında, bazı bankaların iptal taleplerini işleme koymadığı ortaya çıktı. Bankalarda, kredi kartı iptalleri, şubelerde başarısızlık olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, bazı personelin iptal taleplerini merkeze bildirmediği tespit edildi. Bu kapsamda ise, bankaların şikayet edilmesi halinde BDDK tarafından ceza verilmesi gündeme geldi. Kart sayısı 44 milyona dayandı Kredi kartı adedi 43.815.410 Banka kartı adedi 62.337.946 İşlem adedi 163.700.321 İşlem tutarı* 16.382 sene önce öğrenci kredi kartım vardı ağustos ayında kullanım süresi doldu ve kullanım süresinin dolmasıyla 25 lira kart parası geldi.hiçbir talebim olmadığı halde banka eski öğrenci kredi kartımı klasik karta çevirip benden 25 lira aldı..şimdi iptal ettirmeye kalksam bana hiçbir yazılı belge vermeden tamam iptal ettik diyecekler...10 yıl sonra umarım insanlara borcu olmadığı halde kart borcu çıkarıp bir de ordan vurgun vurmazlar...bankalara güvenim ın altına indi Misafir 22 Eylül 2009 10:50
578594
Erdoğan'ın Amerika dosyası
Türkiye olarak çok çok tarihi günlerdeyiz.' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, gazetecilere verdiği iftardaki ilk cümlesi buydu. Bazen sıradan bir cümle, içinde derin anlamlar barındırdığı gibi, 'pusula' işlevi görür, geleceğin belirsiz günleri için. Başbakan'ın ABD ziyareti dünya gündeminin hararetli tartışmalarının gölgesinde başlıyor. Küresel sistemin yeniden kurgulandığı günlerdeyiz. Global ölçekte paradigmalar değişiyor. New York'taki BM Zirvesi de Pitsburg'daki G-20 toplantısı da son dizaynın altyapısını oluşturacak. Bizde yeterince üzerinde durulmadı ama dünya siyaseti şu anda 'füze kalkanı' şokunda. Obama, çok radikal bir adım atarak, ABD siyasetindeki dramatik bir değişikliğin en somut kararını aldı. 'Dönüştürmek için geldim' mesajını ilk kez böylesine güçlü verebildi. ABD'nin füze kalkanı projesinden bahsediyorum. Çek Cumhuriyeti ve Polonya'ya füze kalkanı yerleştirmekten vazgeçildi. Obama, iç siyasette zorluklar yaşadığı, popülerliğinin azaldığı günlerde bu kararı alabildi. Dünya dengelerini değiştirecek karar Washington'da kıyamet kopuyor, 'güvenliğimiz tehlikede', 'Obama elimizi zayıflattı', 'Rusya'ya büyük taviz' sloganları muhalefetin dilinden düşmüyor.
578467
‘Basiretsiz ve hain’
Taha Akyol Objektif‘Basiretsiz ve hain’ 22 Eylül Salı 2009 konusunda Sayın Şükrü dünkü makalesinde, ’la paraf edilen “Protokoller”den dolayı Dışişleri ve hükümet hakkında ağır suçlamalarda bulundu. Elekdağ’a göre: * Protokoller’de Antlaşması’nın adının zikredilmemesi yüzünden sınırlarımız tartışmaya açık hale geliyordu! * Kurulacak ortak tarih komisyonunun görevinin “1915’teki olayların gerçeğinin ortaya çıkarılması” olarak tanımlanmaması yüzünden de iddiası güç kazanacaktı! * Dahası, protokolle Nahçıvan üzerindeki “garantörlük” hakkından vazgeçiyordu! * Hükümeti bu “basiretsiz ve hain” siyasete yönelten, idi! (Cumhuriyet, 21 Eylül) Kars Antlaşması? Elekdağ’a göre, Protokoller’de Kars Antlaşması’nın açıkça zikredilmemesiyle Ermeniler bizi aldatmış, sınırlarımızı tartışmaya açık hale getirmiş... Şimdi Protokol’ün ilgili maddesine bakalım: “İki ülke arasındaki mevcut sınır uluslararası hukukun ilgili anlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanınmaktadır.” Peki, Ermenistan’la aramızdaki “uluslararası hukukun ilgili anlaşmaları” nelerdir ki Ermenistan onları kabul etmiş de Kars Antlaşması’nı tanımamış oluyor?! Onaylanmadan kalmış olan Aralık 1920 tarihli Gümrü Antlaşması’nı hariç tutarsak, Ermenistan’la sınırımızı çizen iki anlaşma vardır: 16 Mart 1921 tarihli Antlaşması; onaylanmıştır, yürürlüğe girmiştir. 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması; yine onaylanmış, tanınmış ve yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmalar aynı sınırı çizmiştir ve Protokol’de “İlgili anlaşmalar... karşılıklı olarak tanınmaktadır” denilmek suretiyle, açıkça bugünkü Ermenistan yönetimi tarafından da tanınmaktadır. Nitekim Taşnak liderlerinden Vahan Hovannesya’ya göre, “Protokol’ün içine ustaca Kars Antlaşması yerleştirilmiştir!” (Milliyet, 15 Eylül) Görüyor musunuz, milliyetçilerine göre de biz Ermenileri aldatmışız! Tarih komisyonu? Evet, Protokol’de “1915’teki olayların gerçeğinin ortaya çıkarılması” ifadesi geçmiyor. Ama tarih komisyonunun görevi şöyle belirtiliyor: “İki halk arasında karşılıklı güven tesisi amacıyla mevcut sorunların tanımlanması ve tavsiyelerde bulunulması...” Kavga zaten 1915 olaylarının “tanımlanması” konusunda değil mi? Ermeniler “soykırım” diye tanımlıyor, bu tanıma karşı çıkıyoruz. Kurulacak tarih komisyonu da zaten olayların “tanımını”, yani soykırım olup olmadığını tartışacaktır ki yine Ermeni milliyetçileri “Soykırım tartışılır hale geliyor” diye karşı çıkıyorlar! Görülüyor ki, antlaşmalar gibi, 1915 olaylarının “tanımı” konusu da diplomasinin klasik yöntemiyle, sağ kulak sol elle işaret edilerek Protokol’e geçirilmiştir. Kamuoylarının çok duygusal olduğu konularda daima böyle yapar. Nahçıvan’a ilişkin “garantörlüğümüz”e gelince... Gümrü Antlaşması’nın 2. maddesinde Nahçıvan, plebisit yapılıncaya kadar “geçici olarak” Türkiye’nin himayesine verilmişti. Fakat Moskova ve Kars antlaşmalarıyla Nahçıvan, başka bir devlete terk etmemek şartıyla, “’ın himayesinde özerk bir arazi” olarak düzenlenmiştir. Elbette Sayın Elekdağ gibi tecrübeli bir diplomatın eleştirileri yararlı olur, fakat böylesine ‘partizan’ bakması ve meslektaşlarını da içerecek şekilde “hain” gibi haksız ve ölçüsüz suçlamalarda bulunmasını ben kendisine yakıştıramıyorum.
578672
Bakandan GSM operatörleri ve tüketicilere uyarı
Bakandan GSM operatörleri ve tüketicilere uyarı 22 Eylül 2009 Salı, 10:43 Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ya da müzik mesajları konusunda hem tüketicileri hem de operatörleri uyardı. Bakan Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk toplumunda teknolojinin çok hızlı tüketildiğini, bu nedenle de çeşitli sorunların gündeme geldiğini söyledi. Teknolojinin dikkatsiz kullanıldığını ve zaman zaman zarara yol açtığını ifade eden Ergün, buna örnek olarak GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ve müzik mesajlarını gösterdi. ''GSM operatörleri üzerinden alınan mesajlar, eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ayrıca 3G teknolojisiyle de internete daha hızlı erişim imkanı sunuyor'' diyen Ergün, tüketicilerin önemli bir bölümünün bunların maliyeti hakkında bilgi sahibi olmadığını, çünkü bu hizmeti sunanların maliyeti ''biraz sakladıklarını'' dile getirdi. Son dönemlerde bu konuda fazlaca şikayet aldıklarını belirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nün bu çerçevede ciddi bir denetim mekanizması işlettiğini söyledi. Tüketicilerin duyarlı olmaları ve bu tür mesajların kendilerine maliyetinin ne olacağını araştırmaları, firmaların da bu hizmetleri tüketiciyi yanıltmayacak şekilde sunmaları gerektiğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu: ''Bu hizmetleri tüketiciyi yanıltacak şekilde sunanlar, yanılttıkları her bir tüketici için en az 200 lira para cezasına çarptırılacaklar. Yüz binlerce tüketici olduğu düşünülürse 100 milyonlara varan cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Tüketiciler de teknolojiyi daha dikkatli bir şekilde tüketsinler. Çünkü bu hizmetlerin bilinçsiz tüketimi size beklemediğiniz ağır maliyetler getirebilir. Yeni 3G teknolojisini tüketirken de aynı şekilde dikkatli olmak lazım. Bu görüşmeler normal telefon görüşmesi gibi olacak zannediliyor ama tarifeler değişebiliyor, paketler değişebiliyor. Telefonunuz 3G'ye uyumlu değildir fakat yeni bir paket sözleşmesi yapmışsınızdır. 3G'yi kullanmadığınız halde paketin içinde kullanma bedeli olduğu için onu ödüyor olabilirsiniz. Elektronik sözleşmeler yapılırken, mesafeli sözleşmeler yapılırken tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor.'' GSM operatörlerinin aslında bu hizmetleri direk sunmadıklarını, başkalarına servis sağladıklarını, kanal açtıklarını anlatan Ergün, bu yanıltıcı işlemlerin çoğunun da servis sağladıkları firmalar tarafından yapıldığını, ancak alt yapıyı, zemini hazırlayan durumunda oldukları için onların da sorumlu olacaklarını ifade etti. GSM operatörlerinin kanal açtıkları bu firmalara tüketicilerle yaptıkları sözleşmelerde nezaret etmeleri gerektiğini vurgulayan Ergün, ''Nezaret etmezlerse sonunda ortak olarak cezaya çarptırılmış olacaklar ve bu cezalar da hafif değil. Firmalar da bunu yaparken kötü niyetli olmayabilirler ama onların bu hizmetleri dikkatlice sunmaları, tüketicilerin de bu hizmetleri son derece dikkatli kullanmaları gerekiyor'' dedi. AA
578999
Boris Yeltsin hem sarhoş hem çıplak!
Bill Clinton'ın başkanlığı sırasında tarihçi Taylor Branch'a verdiği röportajları ses getireceğe benziyor. Kayıtlara göre, Boris Yeltsin 1995 yılında Washington'u ziyareti sırasında kadar sarhoş olmuş ki, Gizli Servis ajanları zamanın liderini Beyaz Saray'ın birkaç yüz metre uzağında sadace iç çamaşırıyla yoldan bir taksi çevirmeye çalışırken bulmuş. (Metin Güneş CNN TÜRK Londra) -- Uluslararası bir krize dönüşmeden örtbas edilen bu olay, Clinton'ın başkanlığı sırasında tarihçi Taylor Branch'a verdiği ve dün açıklanan röportajlarıyla gün ışığına çıktı. Kayıtlara göre Yeltsin olayı, bir gece Cumhurbaşkanı'nın gecenin geç saatlerine dek içmesinin ardına meydana gelmiş. Söz konusu gece Yeltsin Washington'u ziyaret eden yabancı ülke liderlerinin misafir edildiği ve Beyaz Saray'ın tam karşısındaki Blair House'da kalıyordu. Yeltsin, kendisini korumakla yükümlü Gizli Servis'i atlattı. Çılgınca her yerde Cumhurbaşkanı'nı arayan ajanlar, üzerinde sadece iç çamaşırı olan Yeltsin'i Pennsylvania Avenue'da bir taksi çevirmeye çalışırken buldu. Clinton bantlarına göre alkolün etkisiyle zor konuşan Yeltsin ajanlara canının pizza çektiğini söylemiş. 1993 ve 2001 yılları arasında Clinton ile tarihçi Branch arasında Beyaz Saray'da yapılan sohbetler banda alınmış. Bu sohbetlerin kayda geçirilmesi fikri Clinton'a aitmiş. Çünkü eski başkan Beyaz Saray'da kapalı kapılar ardında neler döndüğüne dair bir fikir vermesi için bu sohbetlerin kayda alınmasını istemiş. Monica Lewinski skandalı Clinton, aynı zamanda kendisini çok zor durumda bırakan Monica Lewinsky ilişkisi konusunda da bazı açıklamalarda bulunuyor. Clinton, Lewinsky skandalı konusunda aralarında annesinin ölümü ve Kongre'nin 1994 yılında Cumhuriyetçiler'in hakimiyetine geçmesiyle hem kişisel yaşamında hem de siyasi olarak büyük bir baskı altında kaldığını ve bu sırada sağlıklı kararlar veremediğini, "Çatırdadım ve göçtüm" sözleriyle ifade ediyor. Geroge McGovern'ın 1972 yılındaki başkanlık seçim kampanyasını yürütürken Clinton ile aynı evi paylaşan Branch sohbetleri kaydettiği bantları "Clinton Bantları: Başkan ile Tarihle Güreş Tutmak" adlı 707 sayfalık bir kitaba dönüştürdü.
578776
Başbakanı güldüren şiir...
Mizah dergisi Gırgır bu hafta, "Başbakanı güldüren şiir"i kapağına taşıdı. 10
578419
Avcılar'da cinayet:1 ölü
Edinilen bilgiye göre, Çorum Açık Cezaevi'nden gün izinli olarak çıktıktan sonra geldiği İstanbul Avcılar'da eşi Gültaze B.'yi (39) sokakta bıçaklayarak öldürdüğü ileri sürülen Sadık B. (47), polis ekiplerince Darıca'da saklandığı evde yakalandı. Gasp suçundan Çorum Açık Cezaevi'nde tutuklu bulunan Sadık B., gün izin alarak geldiği İstanbul'daki evine gitmiş, 17 Ağustos Pazartesi günü döverek hastanelik ettiği eşi Gültaze B.'yi, tedavisinin ardından bıçaklayarak öldürmüştü.
578109
Polat'tan Kasımpaşa'ya tepki!
Haberi Ekle Polat'tan Kasımpaşa'ya tepki! 21/09/09 20:53 Adnan Polat, Kasımpaşa maçından önce basın mensuplarına yaptığı açıklamaya, tüm Türk ulusunun bayramını kutlayarak başlarken, bilet fiyatlarına tepkisini, ''Bayram günü burada Galatasaray ve Kasımpaşa taraftarları olarak güzel bir maç izlemek istedik ama ortaya konan tavrı kesinlikle tasvip etmiyoruz, hiç beğenmiyoruz, bunu protesto ediyorum'' diyerek dile getirdi. ''Kombine biletlerini 90 liraya satan bir kulüp, sadece bu maç için 120 liraya bilet satıyor'' diyen Polat, ''Binlerce Galatasaray taraftarı şu anda sokakta, içeriye giremiyor, bunu ayıplıyorum sadece. Biz Galatasaray Kulübü olarak Kasımpaşa'ya Süper Lig'de oldukları her dönemde yardımcı olduk, destek olduk. Bu yaptıklarını centilmenliğe ve fair-play'e yakıştıramıyorum'' dedi. Bilet fiyatlarına tepki gösteren Polat, daha sonra protokol tribününden aşağıya inip, saha içinden geçerek kale arkası tribününe gitti. Polat, burada içeriye giremeyen taraftarların durumunu yerinde inceledi.
578374
Bayramlaşma bugün
22 Eylül 2009, Salı Bayramlaşma bugün güncellenme zamanı 22.9.2009bugün bir bayramlaşma töreni düzenleyecek. Sarı lacivertlilerin sabah saat 11.00’da Tesisleri’nde gerçekleştireceği törene Alman Teknik Direktör ’un da katılması bekleniyor. Yüksek Yönetimi ile ’nin de hazır bulunacağı bayramlaşma törenine bazı sporcular da katılacak ancak futbolcular törene gelmeyecek.
578468
Aydın Doğan ve Gelir İdaresi
Yaman Törüner ÇözümAydın Doğan ve Gelir İdaresi 22 Eylül Salı 2009 ’nın en son Faaliyet Raporu’nu okuyorum. “Misyonumuz”, adalet, tarafsızlık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde vergi toplamaktır, diyor. İdarenin “vizyon”u olarak da ekonomik yapı ve aktiviteyi geliştirmek, küresel boyutta öncü ve örnek olmak; ifadeleri var. “Temel değerler” arasında, güvenirlilik, adalet, tarafsızlık, sorumluluk bilincinde ve çözüm odaklı olmak gibi değerler yer alıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı, tüm 2008 yılı vergi incelemeleri sırasında 4.692.368.482 TL tutarında vergi tarh etmiş. Geçen yıl 113.073 rapor yazılarak çapında bu kadar vergi toplanabilmiş. Geçen yıl 113.073 rapor yazılarak tarh edilen vergi toplamı kadar, ’a vergi tarh edilmeye çalışılıyor. Toplamın dört katı ceza 2008 yılındaki vergi incelemeleri sonucunda bulunan matrah farkları üzerinden tarh edilen vergi 1.377.186.046’dır. Görüldüğü gibi, 2008 yılında, Türkiye genelinde tarh edilen tüm Kurumlar Vergisi’nin yaklaşık katı Aydın Doğan’a tarh edilmeye çalışılıyor. 2008 yılı için, 640.679 faal kurumlar vergisi mükellefi sayısı var. Aydın Doğan, bunlardan birisi sadece. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın raporuna göre, 2008 yılı sonunda, Türkiye çapında 45.675.245 mükellef olması gerekirken, bunlardan sadece 4.035.013’ü faal durumda. Geçen yıl 8.755.688 mükellef, vergi idaresini terk etmiş; yani, vergi vermekten vazgeçmiş. Kısacası, Maliye, mükelleflerin ancak onda birinden vergi toplayabiliyor. Vergi mükelleflerinin yaklaşık katı kadar vergi idaresini terk eden var. Tabii, bu terkler arasında, ölenler, vs’de bulunuyor. Ancak, sonuçta, her seferinde, “kümesteki kazlar” yolunuyor. Anlaşılan, Aydın Doğan’a yolunacak kazların en büyüğü gözüyle bakılıyor. Ama, bu gidişle, kümeste “yolunacak kaz” kalmayacak. Misyondan tavizdir bu Aydın Doğan bu şekilde köşeye sıkıştırılarak, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın “misyonları”ndan adalet, tarafsızlık ve verimlilik; “vizyonları”ndan da ekonomiyi geliştirmek ve küresel boyutta örnek olmak prensiplerinden ciddi biçimde taviz veriliyor. Güvenilirlik, adalet, tarafsızlık, sorumluluk bilinci ve çözüm odaklılık gibi “temel değerler” de sorgulanmak zorunda. Bütün bu rakamlardan sonra, sizce, Aydın Doğan’a yapılanlar; - Adaletli mi? - Tarafsız mı? - İşletmedeki verimliliği artırıyor mu? - İşadamlarının, Vergi İdaresi’ne olan güvenlerini yükseltiyor mu? - Türk ve yabancı sahiplerini, ülkemizde yatırım yapmaya özendiriyor mu? Vergi İdaremiz, bu yaptıklarıyla; Küresel boyutta örnek olabiliyor mu? - Güvenilir olma prensibini sürdürebilir mi? - Sorumluluk bilinciyle davranabilmiş midir? - Çözüm odaklı olmaktan çok uzaklaşmış değil mi? - Kimleri kıs kıs güldürüyor?
578945
TOKİ'nin indirim kampanyası başlıyor!..
Toplu Konut İdaresi'nden () konut ve işyeri alıp, borcunu erken ödemek isteyenlere yönelik indirim kampanyası, yarın başlıyor. Kampanya kapsamında borcunu erken ödeyenlerin borçlarında yüzde 17-20 indirim yapılacak. 'den verilen bilgiye göre, 2008 yılı sonuna kadar satışları gerçekleştirilmiş konut ve işyerlerinin borç bakiyelerinin kapatılmasının sağlanması amacıyla bir süreli "indirim kampanyası" düzenlendi. Uygulamadan, borcunun vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve işyerleri alıcıları yararlanamayacak. Kampanya kapsamında, konut ve işyeri alıcıları, borç kapatma tarihi itibarıyla hesaplanacak borç bakiyelerini, 23 Eylül-23 Ekim günleri arasında satış işlemlerini gerçekleştiren bankaya başvurmak suretiyle peşin veya eşit taksitler halinde vadeli olarak kapatabilecek. Borç bakiyesinin peşin olarak kapatılması durumunda yüzde 20, vadeli eşit taksitli olarak kapatılması durumunda yüzde 17 oranında indirim uygulanacak. Bu tarihten sonra yapılacak borç kapatmalarda, indirim yapılmayacak. Kampanya kapsamına alınan projelerdeki 2008 yılı sonuna kadar sözleşme imzalamış olan konut ve işyeri alıcıları (vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve işyerleri hariç), borç bakiyelerini kapatarak söz konusu indirimden faydalanmak istemeleri halinde, ilgili bankalardan konut kredisi de kullanabilecek. Kampanyadan 131 bin 620 konut ve işyeri alıcısı yararlanabilecek. bu yıl, borcunu erken ödemek isteyenlere yönelik 27 Nisan-27 Mayıs günleri arasında da bir indirim kampanyası düzenlemişti. Borç bakiyesinde yüzde 16-21 arasında indirim uygulanan kampanyadan bin 108 kişi faydalanmış, kurum 150 milyon 414,2 bin liralık alacağını erken tahsil etmişti.
578877
Hülya Avşar'a 'Kürt açılımı' soruşturması
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Hülya Avşar'a 'Kürt açılımı' soruşturması Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, demokratik açılım çalışmaları ile ilgili sözleri nedeniyle sanatçı Hülya Avşar hakkında “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle soruşturma açtı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Milliyet gazetesinde yer alan röportajında demokratik açılım ile ilgili sözleri nedeniyle sanatçı Hülya Avşar hakkında soruşturma başlattı. NTV'nin haberine göre, açılan soruşturmayla ilgili olarak Hürriyet gazetesine konuşan Hülya Avşar, şunları söyledi: “Ne demişler; Halkı kin, nefret ve düşmanlığı tahrik etmek... Bunu bana yapılmış en büyük hakaret olarak düşünüyorum. Bu durumda nasıl demokrasiden bahsedilebilir? Açılımın ne olduğunu bilmiyoruz Türkiye olarak. Zaten daha bizim mercilerimiz de açılımın ne olduğunu bilmiyorlar. Bu şekilde bir tepki gösteriliyorsa ne Kürt açılımı yapılabilir, ne demokratik açılım yapılabilir. Demokratik bir ülkede yaşamıyorsun ki açılımı yapalım. Ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportajı yaptım ve başıma gelene bakın. Bana göre şu bana yapılan Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Bu, açılım değil, kapanış oldu.“ Hülya Avşar, yapılan röportajda demokratik açılım çalışmalarını şu sözlerle değerlendirmişti: “Demokratik açılım meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, artık dönüşü yok. Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. Aksi halde bu yeni doğmuş bebeğin ağzına memeyi verip en güzel anında çekmeye benzer, ki bu çok tehlikeli. Çünkü zaman ne olur bebek? Kıyameti koparır, olay çıkarır. Ne zaman ki sen yine memeyi ağzına verirsin ya da başka bir meme; ancak zaman susar, başka türlü kurtulamazsın artık. Türkler bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm; ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri Anayasa'yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler.” Savcılık, Hülya Avşar'ı ve röportajı yapan Devrim Sevimay'ı şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağırdı. Soruşturma sonunda dava açılması durumunda Avşar'ın 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması söz konusu olabilir. 22.09.2009
578630
Kürt açılımı milli birlik projesi haline nasıl geldi?
Herkes bulunduğu yerden bir adım geri gitsin ve “Kürt” kelimesinin yerine ne koyacağını düşünsün! Ne var ki, artık “çözüm” siyasetçilerden çıktı, halkın meselesi oldu. Siyasetçiler bu çözüm sürecinin neresinde olacaklarına karar versinler.
578846
Abone başı 200 TL ceza kesilebilir
Abone başı 200 TL ceza kesilebilir 22 Eylül 2009 Salı, 13:00 Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ya da müzik mesajları konusunda hem tüketicileri hem de operatörleri uyardı. Bakan Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk toplumunda teknolojinin çok hızlı tüketildiğini, bu nedenle de çeşitli sorunların gündeme geldiğini söyledi. Teknolojinin dikkatsiz kullanıldığını ve zaman zaman zarara yol açtığını ifade eden Ergün, buna örnek olarak GSM operatörleri aracılığıyla sunulan eğlence, oyun ve müzik mesajlarını gösterdi. ''GSM operatörleri üzerinden alınan mesajlar, eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ayrıca 3G teknolojisiyle de internete daha hızlı erişim imkanı sunuyor'' diyen Ergün, tüketicilerin önemli bir bölümünün bunların maliyeti hakkında bilgi sahibi olmadığını, çünkü bu hizmeti sunanların maliyeti ''biraz sakladıklarını'' dile getirdi. Son dönemlerde bu konuda fazlaca şikayet aldıklarını belirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nün bu çerçevede ciddi bir denetim mekanizması işlettiğini söyledi. Tüketicilerin duyarlı olmaları ve bu tür mesajların kendilerine maliyetinin ne olacağını araştırmaları, firmaların da bu hizmetleri tüketiciyi yanıltmayacak şekilde sunmaları gerektiğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu: ''Bu hizmetleri tüketiciyi yanıltacak şekilde sunanlar, yanılttıkları her bir tüketici için en az 200 lira para cezasına çarptırılacaklar. Yüz binlerce tüketici olduğu düşünülürse 100 milyonlara varan cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Tüketiciler de teknolojiyi daha dikkatli bir şekilde tüketsinler. Çünkü bu hizmetlerin bilinçsiz tüketimi size beklemediğiniz ağır maliyetler getirebilir. Yeni 3G teknolojisini tüketirken de aynı şekilde dikkatli olmak lazım. Bu görüşmeler normal telefon görüşmesi gibi olacak zannediliyor ama tarifeler değişebiliyor, paketler değişebiliyor. Telefonunuz 3G'ye uyumlu değildir fakat yeni bir paket sözleşmesi yapmışsınızdır. 3G'yi kullanmadığınız halde paketin içinde kullanma bedeli olduğu için onu ödüyor olabilirsiniz. Elektronik sözleşmeler yapılırken, mesafeli sözleşmeler yapılırken tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor.'' GSM operatörlerinin aslında bu hizmetleri direk sunmadıklarını, başkalarına servis sağladıklarını, kanal açtıklarını anlatan Ergün, bu yanıltıcı işlemlerin çoğunun da servis sağladıkları firmalar tarafından yapıldığını, ancak alt yapıyı, zemini hazırlayan durumunda oldukları için onların da sorumlu olacaklarını ifade etti. GSM operatörlerinin kanal açtıkları bu firmalara tüketicilerle yaptıkları sözleşmelerde nezaret etmeleri gerektiğini vurgulayan Ergün, ''Nezaret etmezlerse sonunda ortak olarak cezaya çarptırılmış olacaklar ve bu cezalar da hafif değil. Firmalar da bunu yaparken kötü niyetli olmayabilirler ama onların bu hizmetleri dikkatlice sunmaları, tüketicilerin de bu hizmetleri son derece dikkatli kullanmaları gerekiyor'' dedi. AA Hisse senedi verileri dakika, Tahvil-Bono-Repo özet verileri 15 dakika gecikmelidir. Site Verileri FOREKS üzerinden sağlanmaktadır İMKB isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. İMKB ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen İMKB'ye ait olup, tekrar yayınlanamaz. Bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yaplan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı HABERTURK.COM sorumlu tutulamaz.
578525
Yeni bir parti kuruyoruz
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Yeni bir parti kuruyoruz Rahşan Ecevit, DSP'nin Bülent Ecevit'in çizgisinden uzaklaştığını belirterek, düşüncelerini ileriye taşıyacak yeni bir parti kurmayı amaçladıklarını söyledi. Örgütlenme çalışmalarının Doğu ve Güneydoğu illerinde büyük ölçüde tamamlandığını belirten Ecevit, bayramın ardından gerekli girişimlerin yapılacağını ifade etti.
578733
Lisede 36 kişilik sınıf zorunlu oluyor
Lisede 36 kişilik sınıf zorunlu oluyor ANKARA (A.A) Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Emin Gürkan, genel liselerde sınıf mevcudu sayısının bundan böyle 36'yı geçmemesinin kurala bağlandığını bildirdi. Gürkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genel liselerde Türkiye genelinde sınıf mevcutlarının ortalama 38 olduğunu, bu rakamın azaltılmasına çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de, Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı (meslek liseleri hariç) toplam bin 76 lise bulunduğunu belirten Gürkan, bu okullarda milyon 739 bin 261 öğrencinin öğrenim gördüğünü, Anadolu güzel sanatlar liselerinde bin 705, Anadolu liselerinde 401 bin 992, fen liselerinde 21 bin 382, genel liselerde milyon 301 bin 827, sosyal bilimler liselerinde bin 803, spor liselerinde ise bin 552 öğrencinin okuduğunu bildirdi. Genel liselerde derslik başına şu anda 38 öğrenci düştüğünü ifade eden Gürkan, yönetmelikler gereği bu rakamın fen ve sosyal bilimler liselerinde 24, Anadolu liseleri ile güzel sanatlar ve spor liselerinde ise 30 olduğunu olduğunu kaydetti. Mevzuatta yapılan düzenlemeyle genel liselerdeki sınıf mevcutlarının da kurala bağlandığını belirten Gürkan, bundan böyle bu rakamın 36'yı geçmeyeceğini söyledi. Özellikle büyük illerde bazı okullarda sınıf mevcutlarının daha fazla olduğunu söyleyen Emin Gürkan, bunların düşürülmesine çalışıldığını söyledi. YENİ OKULLAR Bu eğitim öğretim yılında 111 yeni okul açılacağını anlatan Gürkan, bu kapsamda toplam 605 derslikli 31 genel lisenin, 983 derslikli 65 Anadolu lisesinin, 69 derslikli 11 fen lisesinin, 56 derslikli güzel sanatlar ve spor lisesinin, 24 derslikli sosyal bilimler lisesinin hizmete sunulduğunu bildirdi. YERLEŞME ORANLARI ARTTI Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Gürkan, 2009 ÖSS sonuçlarına göre son iki yılda genel liselerden üniversitelere yerleşenlerin oranının yükseldiğini belirtti. Genel lise mezunlarının üniversiteye yerleşme oranlarının 2007 yılına kadar yüzde 21 ile yüzde 27 arasında değiştiğini anımsatan Gürkan, bu rakamın 2008'de yüzde 46'ya, 2009'da yüzde 48'e yükseldiğini kaydetti. Emin Gürkan, 'Bunda yükseköğretim programlarının kontenjanlarının artmasının yanı sıra okullarımızdaki dersliklere düşen öğrenci sayısının azaltılması ve eğitim kalitesindeki iyileşmenin etkisi olduğunu düşünüyoruz. Okullarımızdaki eğitimin kalitesini yakından takip ediyoruz. Ders programları yenileniyor, öğretmenler hizmet içi eğitimden geçiriliyor' dedi. 22.09.2009 EĞİTİM
578423
İstifa sinyali veren Denizli geri adım attKayserispor mağlubiyetinin ardından istifa söylemlerinde bulunan Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
İstifa edeceği yönünde spekülasyonlar yapılan Denizli, "Söz konusu değil." derken, sözleşmesinde tazminat maddesinin bulunup bulunmadığı sorusu üzerine, "Ben Beşiktaş ile olan sözleşmeme tazminat maddesi koydurtmam. Mukavelem açıktır." diye konuştu. Kayserispor maçı sonrası kulüp başkanı Yıldırım Demirören ile görüşeceğini ve istifasının da gündeme gelebileceğini söylediğinin hatırlatılması üzerine deneyimli teknik adam, şu ifadeleri kullandı: "Ben zaten alternatifler hakkında konuşacağımı söylemiştim. Bunları konuştuk" "Benim çalışmalarımda başımı alıp gittiğim yoktur. Birçok başarı yaşadım, bunun yanında da başarısızlıklar yaşadım." açıklamasını yapan deneyimli teknik adam, Asbaşkan Levent Erdoğan'ın sözleriyle ilgili yorum yapmaktan kaçındı. Takımın kötü gidişini para cezasıyla düzeltemeyeceklerine dikkati çeken Denizli, "Alınan kötü sonuçlardaki üzüntüler zaten yetiyor. Maddi cezalar bir şey ifade etmez." şeklinde konuştu. Geride kalan maçta alınan sonucun, kendilerini tedirgin edebileceğini anlatan Mustafa Denizli, bunu ortadan kaldırmak istediklerini vurguladı. Denizli, Kayserispor karşılaşması sonrası çok üzgün göründüğünün belirtilmesi üzerine de, "Vücut dilim iyi değildi. Bu maç düşündüklerimin dışında sonuçlandı." değerlendirmesinde bulundu. "M.United, yenmeyi hak edecek bizden fazla ne yaptı?" diye soran Denizli, Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda oynayacakları CSKA Moskova maçının kendileri için dönüm noktası olabileceğine işaret etti.
579013
Museviler Erdoğan'a İran'ı şikayet etti
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Museviler Erdoğan'a İran'ı şikayet etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G-20 zirvesi nedeniyle geldiği ABD de temaslarına Musevi kuruluş ve organizasyonlarını kabul ederek başladı. NEW YORK (ANKA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G-20 zirvesi nedeniyle geldiği ABD de temaslarına Musevi kuruluş ve organizasyonlarını kabul ederek başladı. Gezisi süresince, New York'ta kalacağı tarihi Plaza Otel'de yaklaşık 50 kadar Musevi kuruluş temsilcisini, otele yerleşmesinin hemen ardından, kabul eden Erdoğan'ın Musevi kuruluş temsilcilerinin çeşitli sorularını yanıtladığı ve bazı güncel konularla ilgili de Türkiye'nin görüşlerini Musevi kuruluş temsilcilerine belirttiği öğrenildi. Musevi kuruluşların, arasında sözde Ermeni soykırımına bir dönem verdikleri destekle tartışmalara yol açan en güçlü Yahudi kuruluşlarından biri olarak kabul edilen, ADL (Anti-Defamation League-İnkar ve İftiraya Karşı Birlik) direktörü Abraham Foxman'da yer aldı. MUSEVİLER, İRAN'DAN DUYDUKLARI ENDİŞEYİ ERDOĞAN İLETTİLER Musevi kuruluşların temsilcileri, Başbakan Erdoğan'a, Orta Doğu ile ilgili çeşitli bölgesel endişelerini dile getirdikleri ve başta İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ın Yahudi soykırımını inkar eden konuşmalar ile İran'ın bölgede kitle imha silahları üretme çabaları konusunda duydukları endişeyi ifade ettikleri öğrenildi. Başbakan Erdoğan'ın da İran ile Türkiye arasında yapılan görüşmelerde, İran'ın, Türkiye ye sürdürdükleri, nükleer çalışmaları barışçıl amaçlarla yürüttüğünü anlattıklarını belirterek, Türkiye nin de nükleer silahlara karşı olduğunu, bu görüşmelerde bu kaygıyı sürekli olarak ifade ettiğini söylediği öğrenildi. Erdoğan'ın Türkiye nin, dünyada ve bölgesinde İsrail de dahil olmak üzere ,her türlü kitle imha silahına ve nükleer silaha karşı olduğunu vurguladığı öğrenildi. TÜRKİYE VE İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANLARI NEW YORK'TA HER AN GÖRÜŞEBİLİR Çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Erdoğan, toplantıda, eşbaşkanlığını ABD nin yaptığı AGİT Minsk grubunun Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesi sürecine katkısının önemli olduğunu vurguladığı, ilişkilerin geliştirilmesinde bu grubun daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söylediği öğrenildi. Musevi kuruluş temsilcilerin, Erdoğan İsrail yakın bir zamanda ziyaret etmesinin gündemde olup olmadığını sorunca Erdoğan ın bu soruyu,' Henüz kesinleşmiş birşey yok. BM Genel Kurul toplantıları sırasında Türk ve İsrail dışişleri bakanlarının her an görüşebilir.' şeklinde yanıtladığı öğrenildi.
578298
Truva’da iki gizemli iskelet
Truva’da iki gizemli iskeletBURAK GEZEN, ERSAN KÜÇÜKKURU Çanakkale DHA güncellenme zamanı 22.9.2009’deki Truva Antik Kenti’nde sürdürülen kazılarda, Truva Savaşı’na ışık tutacak iki insan iskeleti bulundu. Aşağı kentin savunma hendeğinde ortaya çıkan bir kadın ve bir erkeğe ait iskeletlerin Truva Savaşı’nın kurbanları olabileceği belirtildi. Kazı ekibi, Truva aşağı kentindeki savunma hendeğinin güney girişinin devamını tespit etmek için sürdürdükleri çalışmalarda bir ilkle karşılaştı. Kazıların başkan yardımcısı Fen Fakültesi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Rüstem Aslan, hendeğin hemen üstünde, yeni doğmuş çocuğuyla beraber ya da dokuz aylık hamileyken gömülmüş bir kadın ile bir erkek iskeleti bulduklarını açıkladı. Aslan, “Önemli olan, Truva Savaşı dönemine denk geliyor olmaları. Aceleyle, çok özen gösterilmeden hendeğin iç tarafına gömülmüşler. Kemik analizleri ve tarihlemeler devam ediyor” dedi. Aynı döneme ait bir iskeletin de Korfmann dönemi kazılarında kalenin hemen yanında bulunduğunu belirten Aslan, “Ama kalenin bu kadar dışında ve savunma hendeğinin dibinde iki gömünün bulunması bir ilk. Aşağı kent çevresinde kazı çalışmalarımızı devam ettireceğiz. ‘Burası bir mı, yoksa bunlar savaşın kurbanları mı?’, daha net söyleyebileceğiz” diye konuştu.
578104
Barışmak isterken dayak yedi
Barışmak isterken dayak yedi Giriş Saati 21.09.2009 19:54 Güncelleme 21.09.2009 19:55 Mersin'in Gülnar ilçesinde bir kişi, barışmak istediği aile tarafından dövülerek ağır yaralandı. Olayın ardından çıkan kavgada, kişi daha yaralandı. Şeyhömer köyünde yaşayan Cemil Savar (59), Ramazan Bayramı'nı fırsat bilerek barışmak amacıyla aralarında önceden husumet bulunan Savar ailesinin sahibi olduğu kahvehaneye gitti. Kahvehanede çıkan tartışma sonucu, Zobu ailesi üyeleri, Cemil Savar'ı dövdü. Daha sonra Zobu ailesi üyeleri, yaralanan Savar'ı otomobilleriyle Gülnar Devlet Hastanesine getirdi. Bu sırada hastaneye gelen Cemil Savar'ın yakınlarıyla Zobu ailesi arasında kavga çıktı. Hastanedeki sigara küllüğü ve sandalye gibi malzemelerin kullanıldığı kavgada hafif yaralanan Sadık Savar (45), Ertan Zobu (39) ve İsmail Zobu (36), Gülnar Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Cemal Savar ise durumunun ağır olması nedeniyle Gülnar Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından, Silifke Devlet Hastanesine sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
579251
Kamyonun kasasında 30 kaçak yakalandı
Alınan bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren ilçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri Van'dan İstanbul'a gitmekte olan M.D. yönetiminde plakası gizli tutulan kamyonu, ilçe girişi çevre yolunda durdurdu. Kamyonun kasa kısmında demir ve branda üzerine yapılan özel bölmede, yurda İran üzerinden kaçak yollarla giriş yaptıkları tespit edilen 30 yabancı uyruklu yakalandı. Olayla ilgili sürücü M.D'nin gözaltına alındığı, yakalanan yabancı uyrukluların hangi ülkelerden geldiklerinin tespitine çalışıldığı bildirildi. Soruşturma sürdürülüyor.
578352
Oteller, 10 yıl önce burun kıvırdığı İranlı turistin ayağına kırmızı halı seriyor
Yaşanan sıkıntıların Türk turizmcisinin İran'a ilgisini artırdığını kaydeden Bilban, "Alman ve Rus pazarında iflas eden tur operatörleri İran'a yöneldi. 10 yıl önce 'İranlı turist getireceğiz' dediğimizde selamımızı almayan otelciler bile şimdi kırmızı halı seriyor." dedi. Bilban Turizm'in davetlisi olarak Türkiye'de bulunan İranlı 40 turizm acentesi sahibi ve yetkilisi, Antalya'daki otelleri gezdi. Bilban Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Bilban, yıl önce durdurulan direkt seferlerin yeniden başlatılmasını istedi. Antalya'ya direkt seferlerin kalkması sebebiyle uçakların Isparta, Adana ve Gaziantep'e indiğini aktaran Bilban, bu durumun sıkıntı oluşturduğunu söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın devreye girerek konuyu İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'a kez iletmesine karşın çözüme ulaşılmadığını anlatan Bilban, direkt seferlerin yeniden başlaması halinde Antalya'ya gelen İranlı sayısında daha fazla artış yaşanacağına dikkat çekti. Cezeyre Beheşt acentesinden Aras Kermanşah ise cumhurbaşkanlığı seçimleri, Ramazan ayının yaza denk gelmesi ve ekonomik kriz sebebiyle bu yıl ülke dışına çıkan İranlı sayısında azalma olduğunu söyledi. Kermanşah, İranlı turistlerin Türkiye'de en çok İstanbul, Ankara ve Antalya'yı tercih ettiğini belirtti. Tatili sevmeleri sebebiyle ekonomik durumu yerinde olan her İranlının yılda en az bir kez yurtdışına tatile çıktığını anlatan turizmciler, Türkiye'de yıldızlı otellerde ya da tatil köylerinde konaklandığı bilgisini verdi. Narvan Turizm Genel Müdürü Muhammed Hüseyin Raşid de İranlıların daha çok dinlenmek amacıyla tatile çıktıklarına değindi. Ankara'nın diplomatik işlemler için tercih edildiğini kaydeden Raşid, "İstanbul ticaret, Antalya eğlence için tercih ediliyor. İran'dan Antalya'ya direkt uçuş olmadığı için yolculuk uzuyor ve yorucu oluyor. Birçok turist, bu yorucu yolculuğa katlanmak istemeyebiliyor." diye konuştu. İstanbul, yılın her ayı İranlı turist ağırlarken, Antalya ağırlıklı olarak Nevruz'da ve haziran ile eylül ayları arasındaki yaz döneminde tercih ediliyor. İranlıların 10 günlük Nevruz Bayramı döneminde tatil için bir numaralı tercihi Türkiye olmuştu. 20 Mart 2009'dan itibaren Türkiye'ye gelen İranlı sayısı 50 bin kişiye ulaştı. RIXOS Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, "Antalya'yı mart ayında İranlılar kurtardı." demişti. Özellikle Antalya'da otellerin mart ayında kurtarıcısı oldular. Farsçada 'yeni gün' anlamına gelen Nevruz, İranlılar için yeni yıl kutlamaları olarak kabul ediliyor. İranlılar, bu bayramı iki hafta süreyle geniş organizasyonlarla kutluyor.
578494
Van Nistelrooy yine sakatlandı
OSMAN TANBURACI Van Nistelrooy yine sakatlandı Real Madrid'in Hollandalı golcüsü Ruud Van Nistelrooy, sakatlığı nedeniyle 1,5 ay sahalardan uzak kalacak. Real'in Xerez'i 5-0 yendiği maçta, takımının son golünü atan Van Nistelrooy'un, sol ayağından sakatlandığı ve sahalara dönmesinin 5-6 haftayı bulacağı belirtildi. Nistelrooy, geçen yıl Kasım ayında ameliyat olmuş ve taraftarların karşısına, uzun bir aradan sonra çıkmıştı. 22.09.2009
578789
Boliu'da minibüs devrildi. ölü yaralı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, D-100 karayolunda İstanbul'dan Ankara istikametine gitmekte olan Adem Yaman, kullandığı 34 RAL 58 minibüs ile Gerede yakınlarında devrildi. Kazada; minibüste bulunan Cemal Aydın (43) olay yerinde hayatını kaybederken, sürücüsü Adem Yaman (38) ile yolcular İhsan Oğuz (45), Ekrem Durmaz (45) ve Ömer Şerif Aydın (12) yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Gerede Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Hastane yetkilileri, kazada ağır yaralanan 12 yaşındaki Ömer Şerif Aydın'ın hayati tehlikesinin olduğunu ifade ettiler. (aa)
578758
THY uçağı New York’ta arızalandı
uçağı ’ta arızalandıFaik KAPTAN/İSTANBUL, (DHA) ’nın (THY) 340 tipi yolcu uçağı ’ta yaptığı arıza nedeniyle zamanında kalkamadı. New York- seferini yapması planlanan TK-02 sefer sayılı “İstanbul“ isimli uçakta teknik bir arıza meydana geldi. New York ’ndan yerel saatle 16:30’da kalkış yapması beklenen, arıza nedeniyle havalanamayan uçağın tarifede bugün saat 09:55’de İstanbul ’nda iniş yapması planlanıyordu. Uçağın İstanbul’a gecikmeli gelmesi bekleniyor.
578303
Halkımızı siyaset ve terör ağalarından kurtarmalıyız
Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki insanların ağalardan çok çektiğini ifade eden Başbuğ, "Bugün bu noktalardaysak, altında yatan temel nedenlerin bir tanesi bu. Bu zamanın ağalarından çeken insanlarımız, siyaset ağalarından, terör ağalarından muzdarip.'' diye konuştu. Genelkurmay Başkanı, evlatlarını terör örgütüne kaptıran anne ve babaların da acılarını anlamak gerektiğini ifade ederek, "Silahla, kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol, bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır." vurgusunu yaptı. Başbuğ, Mardin'in Nusaybin ilçesindeki Sınırtepe Karakolu'nu ziyaret ettikten sonra açıklamalarda bulundu. Değindiği noktalarla adeta 'demokratik açılım'la ilgili tartışılan konular hakkında görüşlerini ortaya koydu. Bölgenin iki önemli sorunu bulunduğunu belirtirken bunların işsizlik ve eğitim olduğunu söyledi. Türkçenin resmî dil olduğunu hatırlatarak, "Anayasa'mızın 3. maddesi çok açık, Türkçe resmî dil ama önemli olan bir husus daha var. Türkçe, aynı zamanda ortak iletişim dilidir.'' dedi. Başbuğ, akan kanın durmasını herkesin istediğini, fakat kanı kimin akıttığının iyi anlaşılması gerektiğini vurguladı. "Evet, akan kanın durmasını herkes, elbette Türk Silahlı Kuvvetleri de ister. Ancak bu kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu soruyu sormak lazım. Akan kan dursun, dursun. Peki, bu akan kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu sorunun cevabını aramak lazım. Bu sorunun cevabı açık: Bölücü terör örgütü.'' şeklinde konuştu. Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nin bölücü terör örgütüne karşı her zaman 'insan odaklı' bir mücadele yürüttüğünü belirtti. Birinci görevlerinin bölgedeki halkın güvenliğinin sağlanması ve teröristlerin baskısından korunması olduğunu ifade etti. Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğunu söyleyen Başbuğ, "Bu ülke bütün vatandaşlarına yeter. İşte görüyorsunuz, şu anda Mardin Ovası'ndayız. Yani Mardin Ovası'nı gördükten sonra neyi paylaşamıyoruz? Bu ülkenin geleceği güzel." ifadelerini kullandı. Burukan aşireti lideri, eski milletvekili Kinyas Kartal'ın "Evvela, bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Birbirimizi yeteri kadar seversek, başka sevgiye muhtaç olmayız." sözlerine atıf yaptı. NUSAYBİN AA
578734
THY'nin New York uçağında arıza
Alınan bilgiye göre, THY'nin, New York'tan İstanbul'a yerel saatle 16.30'da hareket etmesi gereken TK 002 sefer sayılı uçağında teknik arıza meydana geldi. Arıza nedeniyle John F. Kennedy Havalimanı'ndan kalkış yapamayan ve uçuş tarifesine göre bugün saat 09.55'de İstanbul'da olması gereken uçak, gecikmeli olarak Atatürk Havalimanı'na gelecek.
578725
'İsrail'in İran'a saldırısı tam bir felaket olur'
'İsrail'in İran'a saldırısı tam bir felaket olur' Giriş Saati 22.09.2009 09:56 Güncelleme 22.09.2009 09:58 Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, İsrail'in nükleer programı nedeni ile İran'a saldırmasının bölgeye yıkım getireceği ve beklenmeyen sonuçları olabileceği uyarısında bulundu. İsrailli yetkililerle görüştüğünü ve kendisine saldırı planları olmadığı yönünde garanti verdiklerini ifade eden Rusya lideri, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun gizli protokolle Moskova'ya geldiğini ve kendisinin de Netanyahu ile görüştüğünü söyledi. İsrail Başbakanı'nın Moskova'ya gerçekleştirdiği ziyaret kamuoyundan gizli tutulmuş, ardından Rusya Başbakanı Vladimir Putin'le gizli bir görüşme gerçekleştirdikleri ortaya çıkmıştı. İsrail Başbakanı'nın İran'a sevk edilmesi planlanan S-300 füzeleri ile ilgili olarak kararından vazgeçmesi için Moskova'yı ikna etmeye çalıştığı kaydediliyor. CNN'den Ferid Zekeriyya'ya dün gece özel açıklamada bulunan Rusya lideri, İran'la ilişkileri geliştirmeye devam ettiklerini, Tahran'ın da nükleer programı ile ilgili uluslararası kamuoyunda oluşan endişeleri gidermek için Uluslararası Atom Enerji Kurumu ile işbirliği içinde olması gerektiği söyledi. Yaptırımlardan herhangi bir sonuç alınamadığını ifade eden Medvedev, ek yaptırımlardan önce, mümkün olan tüm alternatiflerin de değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. SAVUNMA SİLAHLARI BÖLGEDE TANSİYONU DÜŞÜRÜR Rusya'nın sorumluluklarını yerine getirdiğini kaydeden Rusya Devlet Başkanı, "İran'la askeri ilişkilerimiz uluslararası anlaşmalara uygun bir şekilde gelişiyor. Biz uluslararası hukukun dışında her hangi bir sistem İran'a vermedik. Vermeyi de düşünmeyiz. İran'a sevk edilecek sistemler de savunma komplekslerinin dışında değil." şeklinde konuştu. İran'a S-300 savunma sistemlerinin verilmesi durumunda bu ülkeye saldırı imkanının kalmayacağı ile ilgili değerlendirmeye açıklık getiren Medvedev, "İsrail Cumhurbaşkanı Peres'in Soçi ziyaretinde, İran'a yönelik herhangi bir saldırı düşünmedikleri yönündeki açıklaması benim için önemli. Bölgeye herhangi bir savunma silahının verilmesi bölgede tansiyonu artırmaz. Tersine, düşürür. Bazı insanların bu tür planları varsa, onlar böyle düşünebilir. Bizim görevimiz İran'ı güçlendirmek ve İsrail'i zayıflatmak, ya da tam tersi değil. Ben görevimizin Orta Doğu'da normal durumun garanti altına alınması olduğuna inanıyorum." dedi. NETANYAHU İLE GİZLİ GÖRÜŞTÜM İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Moskova'ya gizli bir şekilde geldiğini ve bunun İsrail tarafının tercihi olduğunu kaydeden Medvedev, "Başbakan Netanyahu Moskova'yı ziyaret etti. Gizli bir uygulama tercih ettiler. Bunun nedenini tam olarak anlamadım; ancak ortaklarımız böyle istedi. Ben de kendisi ile görüştüm. Farklı problemleri tartıştık. Bunlar normal diyaloglar. İran'la da görüşüyoruz. Herkesle görüşmemiz bizim avantajımıza." açıklamasında bulundu. İSRAİL'İN SALDIRISI TAM BİR FELAKET OLUR İsrail'in İran'a saldırması durumunda Moskova'nın tutumunun ne olacağı ile ilgili olarak da Medvedev şu şekilde konuştu: "Öncelikle Rusya kimseyi desteklemez. Biz barışçıl bir ülkeyiz. İkinci olarak bizim bazı ortaklarımız var ve onlarla farklı anlaşmalarımız var. İran'la böyle bir anlaşmamız yok. Ancak böyle bir gelişme karşısında vurdumduymaz olacağımız anlamına gelmez. Bu hayal edilebilecek en kötü şey olur. Böyle bir saldırının ardından neler olabilir, birlikte düşünelim. Tam bir insanlık felaketi. Çok sayıda göçmen. Bir de İran öç almak isteyecek. Bunun için sadece İsrail değil, başka ülkelere de düşmanca davranabilir. Bölgede sonucu tahmin edilemeyecek gelişmeler yaşanabilir. Tüm bu yıkımın ardından hiç bir şey elde edilemez. Bundan dolayı herhangi bir saldırıdan önce bu yıkımı düşünmek gerekiyor." Rusya Devlet Başkanı, İsrailli meslektaşlarının kendisine böyle bir saldırı olmayacağı yönünde açıklamada bulunduklarını, kendisinin de buna inanmak istediğini kaydetti. "İsrail'in İran'a saldırmayacağını mı düşünüyorsunuz?" sorusuna cevaben Medvedev, böyle bir kararın alınmayacağını umduğunu söylemekle yetindi. İran'ın işbirliğine doğru yönlendirilmesi gerektiğini ifade eden Rusya lideri, "İran, İsrail gibi bir devletin var olmadığını düşünüyor. Çağımızda bu kabul edilemez. İran'ın düşünmek için başlayacağı nokta burası olabilir." önerisinde bulundu.
578934
Adları “Türk” olan kuruluşlar ne kadar yerli?
Öncelikle, kavramı yerli yerine oturtalım... “Türk”ten kasıt, “Müslüman”dır... Hıristiyanlar, “Türkler geliyor” derken, aslında “Osmanlı”yı kastetmişlerdir... Çünkü, gelen “Osmanlı ordusu”dur!.. ordunun içinde de, “her milletten asker” vardır... Ama, ortak noktaları “Müslüman” olmalarıdır... halde, olayı şöyle özetleyelim: “Türk”ten kasıt “Osmanlı”dır!.. Osmanlı’dan kasıt da “Müslüman”dır!.. Yani, Hıristiyanlar “Türkler geliyor” derlerken, aslında “Müslümanlar geliyor” demek istemişlerdir... Bu da gösteriyor ki; tek başına “Türk” olmak yetmiyor!.. Bu Türk, aynı zamanda “Müslüman” olmalı ki, bir anlam ifade etsin... Çünkü, “Müslüman” olmayan bir “Türk”ün; hele de Hıristiyanların gözünde hiçbir anlamı yoktur!.. Unutmayalım ki; bugün, kendilerini “Türk” olarak ifade edenler, “değer”lerini “kelimenin kökenindeki anlam”a borçludurlar!.. Evet; geçmişte “Türkler geliyor” derken kastedilen anlam “Müslümanlar geliyor” olmasaydı; bugün ne “Türk”ün değeri olurdu, ne de “Kürt”ün veya bir başka “ırk”ın!.. ORG. BAŞBUĞ’UN NUSAYBİN KONUŞMASI Bunu böylece ifade ettikten sonra, gelelim adının başında “Türk” bulunan kuruluşlara... Adının “Türkiye Futbol Federasyonu” veya “Türk Silahlı Kuvvetleri” olması, kuruluşun “yerli” veya “millî” olduğunu gösterir mi?.. Bunu, açık açık konuşmanın, tartışmanın zamanı geldi, geçiyor bile!.. Bu konuyu “gündem”imize almanın sebebi şu: Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, dün gittiği Mardin’in Nusaybin ilçesi Sınırtepe Karakolu’nda bazı sözler sarfetti!.. Hemen söyleyeyim: Televizyondan “canlı” olarak yayınlanan bu konuşma; bir “Genelkurmay Başkanı’nın yapması gereken konuşma değil”dir!.. Bu konuşma, bir “Cumhurbaşkanı”nın veya “Başbakan”ın yapması gereken konuşmadır ki, Org. İlker Başbuğ’un “onların da üstünde bir eda ile” konuşması, ne yazık ki; Türkiye’de, henüz “demokrasi hazımsızlığı” yaşandığını göstermiştir!.. Çünkü “demokratik bir ülke”de, bir asker, kendisini “sivillerin üzerinde” göremez!.. Kendilerini “sivillerin üzerinde” gören “asker”ler unutmamalıdır ki; onların “ana”ları ve “baba”ları da “sivil”dir!.. Acaba, onlar da mı üstündürler?.. Ve ayrıca unutulmamalıdır ki; “askerin giydiği donun lastiğini bile” siviller vermektedir!.. Bunu, hiçbir asker unutmamalıdır!.. Rütbeleri “orgeneral” bile olsa!.. Bu “uyarı”yı yaptığımıza göre, Org. İlker Başbuğ’un yaptığı konuşmada sarfettiği cümlelere geçebiliriz... Sayın Başbuğ, dün Nusaybin’de dedi ki; “İşte, burada gördüğümüz tablo; bu ordunun milli olduğunu gösteriyor. Bu ordu, millidir. Halk işte, milletimiz, milletimizin burada temsilini görüyorsunuz. Bizim için Karslısı da Erzurumlusu, Ağrılısı, Ardahanlısı, Bursalısı, Ankaralısı da hepsi aynısıdır. Hepsi bizim Mehmetçiğimizdir.” “İşte bu, bu millet, bu duyguyu görüyorsunuz. Onun için bazıları, bu orduyu karıştırıyorlar, başka ordularla mukayese ediyorlar. Bu ordu, hiçbir grubun ordusu değildir. Bu ordu, bilmem neyin ordusu değildir. Bu ordu, milletin ordusudur. İşte millet... Bizim, gücümüz bu zaten. Onun için TSK, milletinden aldığı güçle, azimle görevinin başındadır. Türk ordusu, milli ordudur, yerli ordudur... Milli ordu demek, Türk ordusunun arkasında Türk milleti vardır. Millet var, ulus var. İşte, budur. Türk ordusunun kurulduğundan beri bu millilik vasfı vardır, ilelebet de devam edecektir.” BU, NASIL “YERLİ”LİKTİR? İşte ben de, bunu anlayamıyorum!.. Bu nasıl “Türk”lüktür, bu nasıl “yerli”lik ve “millî”liktir ki; “şehit analarının veya bacılarının ezici çoğunluğu başörtülü” olmasına rağmen, başörtülü ana ve bacılar; Manisa’daki 1. Er Eğitim Tugayı’nda, Tuğgeneral Naim Babüroğlu’nun talimatıyla evlatlarının “yemin merasimi”ne bile alınmamışlar; analar ve bacılar töreni “tel örgülerin arkasından” seyretmek zorunda kalmışlardır!.. Bu nasıl “millî”liktir ki; “Başörtülü” çocukların “ilâhî” okumalarına tahammül edilememiş, bunun için “27 Nisan e-muhtırası” bile yayınlanmıştır!.. Örnekler, sayılamayacak kadar çok!.. Söyleyin Allah aşkına; Bu “gerçek”ler ortada iken; sayın Başbuğ hangi “yerli”likten, hangi “millî”likten ve hangi “milletin ordusu”ndan söz etmektedir?.. Gerçekten merak ediyorum; Ordu, “milletin ordusu” ise; bu millet acaba “hangi millet”tir?.. Öyle ya; Bu milletin “ana”sı veya “bacı”sı “başörtülü”dür!.. Bu milletin “baba”sı da “sakallı ve takkeli”dir!.. “Şehit” olan askerler de onların çocuklarıdır!.. Ama onlar; “cenaze törenleri harici”nde hiçbir askerî alana girememekte, anaları “örtülü”, babaları “sakallı” olan gençler “subay” bile olamamaktadır!.. Bu mudur “millî”lik?.. Bu mudur “yerli”lik?.. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin isminin başında “Türk” olması; onun “millî” ve “yerli” olduğunu gösterir mi, göstermez mi?.. Sayın Başbuğ bunu düşünmelidir!.. Düşünmeli ve; “Yaşanmakta olan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlarımız ve insanlarımıza da buradan sesleniyorum: Tedirginlik duyanlar merak etmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri, milletimizden aldığı güç ve azimle, görevinin başındadır.” Gibi cümlelerle; “Cumhurbaşkanı ve Başbakan edaları” takınıp, “görev ve yetki sınırları”nı aşmamalıdır!.. Çünkü ortada; Aynı zamanda “Başkomutan” olan bir “Cumhurbaşkanı” ve Genelkurmay Başkanı’nın bağlı bulunduğu bir “Başbakan” vardır!.. Konuşmaları gerekiyorsa onlar konuşur!.. LAİKLİK, MÜSLÜMAN FUTBOLCUYA! Gelelim, adının başında “Türk” ifadesi bulunan bir başka kuruluşa... Evet, Türkiye Futbol Federasyonu’na!.. Söyleyin Allah aşkına; Başında Mahmut Özgener’in bulunduğu Türkiye Futbol Federasyonu ne kadar “Türk”tür, ne kadar “yerli”dir?.. Ortaokulu İzmir’deki Saint Joseph’te okuyan bir insan, ne kadar “yerli” düşünebilir?.. Efendim, malûmlarınız olduğu üzre; Süper Lig, “Kadir Gecesi” veya “Ramazan Bayramı” filan dinlemeden, aynen devam etti, ediyor!.. “Dindar futbolcu”lar ne “cami”lere gidebildi, ne de “ana-babalarıyla bayramlaşma”ya!.. Türkiye Futbol Federasyonu eğer “yerli” olabilseydi, eğer “millî” olabilseydi, hele de “Ramazan veya Kurban Bayramı”na denk gelen günlerde “maç” yaptırmazdı!.. Ama yaptırdı, yaptırıyor!.. İşin en ilginç tarafı şu: “Müslüman” futbolculara “bayram günü”nde bile “maç” yaptırılırken, “Hıristiyan” veya “Musevî” futbolculara “kendi kutsal günleri”nde ne maç yaptırılıyor, ne de antrenman!.. Hatırlarsınız... Galatasaray, önceki yıl UEFA Kupası’nda 0-0 berabere kaldığı Austria Wien maçını Kurban Bayramı arefesinde oynamıştı. Futbol Federasyonu, Sivasspor’un Ekim 2006 Pazar günü oynayacağı Ankaraspor maçını, İsrailli oyuncu Balili’nin dini bayramına (Kefaret Günü-Yom Kippur) denk gelmesi sebebiyle bir gün önceye almıştı. Aynı Futbol Federasyonu, kandil akşamlarında ve Ramazan gecelerinde, maçların teravih namazlarına denk gelmemesini talep eden Diyanet-Sen’in başvurusunu reddetmiş ve “Bu istek laikliğe aykırıdır” demişti. “Müslüman futbolcu” sözkonusu olduğunda hemen “laikliğe” sarılan Federasyon; “Hıristiyan” veya “Musevî” futbolcu sözkonusu olduğunda laikliği de unutuyor, çağdaşlığı da!.. MÜSLÜMAN FUTBOLCU OLMAK ZOR! Biliyorsunuz değil mi: Önceki yıl, Türkiye Süper Ligi’nde Müslüman futbolcular Kurban Bayramı’nın 2., 3. ve 4. gününde maç yaparken, Hıristiyan futbolcuların dini bayramı olan ve 24-25 Aralık’ta kutlanan Noel için Türkiye Süper Ligi 18 gün tatile çıkmıştı... Hıristiyan futbolcular 4-5 Ocak 2008 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye Kupası maçlarında da oynamamışlardı!.. Daha, yığınla örnek var... Örnek olarak, sadece “son iki gün”de oynanan “maç”lar yeter!.. Dikkatinizi çekerim; Bunların hepsi, “nüfusunun yüzde 99’u Müslüman” denilen Türkiye’de oluyor!.. Yani, “Hıristiyan” futbolcunun “Noel tatili” ve diğer kutsal günleri, “Musevi” futbolcunun “Hanuka” veya “Hamursuz” bayramı dikkate alınıyor, ama “Müslüman” futbolcunun ne “bayramı”na, ne “kandil”ine, ne de “namaz” ve “oruç”una saygı duyuluyor!.. Kısaca ifade etmek gerekirse; “Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman” Türkiye’de “Müslüman futbolcu” olmak zor... Hem de çok zor!.. Türkiye’de “Müslüman” olmak, “yargısız infaz” veya “linç” için yeterli sebep!.. “Oruç” mu tuttun, “namaz” mı kıldın, “Cuma”ya mı gittin ya da bir “gol” attıktan sonra, “şükür” mü dedin, vay geldi başına!.. Şimdi söyleyin Allah aşkına; Bir kuruluşun adının başında “Türk” veya “Türkiye” olması, kuruluşun “yerli” olduğunu, “milleti temsil ettiğini” gösterir mi?.. Soru bu!.. Yorum sizin!.. ============= Avukat beylere ithaf! Herhalde biliyorsunuzdur... Savcılığın hazırladığı “iddianame”nin adı “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” olmasına rağmen, bu ifadeyi kullanmak “yasak”tır!.. Niye yasaktır?.. Çünkü efendim; böyle bir “örgüt”ten söz edebilmek için “dâvânın bitmesi” ve sanıkların “hüküm” giymesi gerekiyormuş!.. Yani, dâvâ devam ederken bu ifadenin kullanılması “yassah”mış!.. “Ergenekon avukatlığı”na soyunanlar, sık sık bunu hatırlatıyor!.. Diyorlar ki; “Onlara terör örgütü sanığı deyip de, mahkemeyi baskı altına alamazsınız!” Hay, hay... Biz demeyelim de, siz niye diyorsunuz?.. Meselâ, “Ben de Ergenekon’un avukatıyım” diyen Bay Deniz Baykal!.. Dün, demiş ki; “Ekonomik sıkıntıların yanı sıra Silivri Cezaevi’nde acılar çekmekte olan bu memleketin dürüst ve namuslu aydınlarını selamlıyorum.” Merak ediyorum: “Örgütün aleyhinde yazmak yasak”tır da, “lehinde konuşmak ve onlara selâm sarkıtmak serbest” midir?. Ne yani, lehinde konuşunca “mahkemeye baskı” olmuyor mu?!?.. Ya, “cin-tonik” çarpmış, “Menderes’in çakma avukatı”na ne diyelim?.. da demiş ki; “Gerçek demokrasi olsaydı, toplama kampları olmazdı!” Demek oluyor ki; eğer “gerçek demokrasi” olsaymış, “darbelerin ve darbecilerin önünü açmak” gerekiyormuş!.. Ne dersiniz “avukat” beyler?.. Ben böyle anladım da!.. Hasan KARAKAYA Vakit
578898
Rijkaard: Bu Galibiyet Çok Önemli
Rijkaard: Bu Galibiyet Çok Önemli İlk yarıda çok zorlandıklarını belirten Galatasaray Teknik Direktörü, ikinci yarıda kazanmak için oynadıklarını ve sonuca ulaştıklarını ifade etti. Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Kasımpaşa maçının kendileri için zor geçtiğini belirterek, "Çok önemli bir galibiyet aldık." dedi. Hollandalı teknik adam, maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında, özellikle maçın ilk yarısında çok zorlandıklarını belirterek, "İkinci yarıda takımımız kazanmak için oynadı ve golleri atmaya başardık. Çok önemli bir galibiyetti bizim için." diye konuştu. Galatasaray'ın, sezona ilk maçı kazanıp rekor kırarak başladığının hatırlatılması üzerine Rijkaard, "Rekorlara fazla takılmam, bakmam ama takımımız iyi mücadele edip, taraftarlarımızı da mutlu ediyorsa hiçbir sorun yok." dedi. Bir basın mensubunun, Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum'un, oynanan futboldan çok skora önem verdiğini söylediğini sorması üzerine Rijkaard, "Herkesin bir bakış açısı var, da Daum'un bakış açısı. da 6'da yaptığına göre demek ki doğru yapıyor." demekle yetindi. Rijkaard, rakiplerinin durumlarına değil, kendi performanslarına bakmaları gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Bunu da yaparken iki ayağınız da yere basmalı. Yitirdiğinizde de çok fazla abartmamak gerekir. Hakem ile fazla yorum yapmamak gerekir. Onlar da bizim gibi insan, hata yapabilirler. Zor bir maç oldu. Hakemler çok fazla kaderiyle oynayamaz maçların, önemli olan sizin iyi performans göstermeniz." Maça kötü başladıklarını ve rakip kadar agresif oynayamadıklarını vurgulayan Hollandalı teknik adam, sözlerini şöyle sürdürdü: "O yüzden oyuncularımız sinirlendi. Çok fazla yorgunluğa bağlamamak gerekir, ikinci yarıda çıkıp golleri atıp kazanmayı bildik. Keita ve Nonda'yı kutlamak gerekir. İkisi de oyuna girip maçı değiştirdiler. Keita bir darbe aldı ve buna tepki gösterdi. Ona bunlara aldırmayıp, futbolunu oynamasını söyledim." Rijkaard, Nonda'nın sakatlık sorununun bulunduğunu ve yüzden bu futbolcuyu koruduklarını belirtirken, oyuncunun da gollerini atarak görevini yerine getirdiğini söyledi. Vural: Kolay Teslim Olmadık Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural ise maçın hakemi İlker Meral'i eleştirerek, "Hakem centilmen değildi." dedi. Ligin en iyi takımlarından birisiyle oynadıklarını ve kolay teslim olmadıklarını belirten Vural, "62. dakikada Ali Güneş sakatlandı, sayın hocamız İlker Meral uzun süre değişikliğe müsaade etmedi. Oradan gol yedik. Hocamız rakibe avantaj sağladı, bana göre centilmen bir tavır değildi. İlker arkadaşıma tavsiyem, biraz daha ortadan çalması. Daha cesaretli olup, pozisyonları yakından takip edebilirse bizi mutlu eder." dedi. 89. dakikada yedikleri golün acı olduğunu belirten Vural, "Maç oynadığımız oyunun karşılığıyla bitmedi. Oyuncularımı verdikleri mücadeleden dolayı kutluyorum. İlk yarıdaki mücadeleyi gösterirsek, bu sıkıntıdan dolayı kurtarırız." diye konuştu.
578995
Tatilciler dönüş yolunda
Şeker Bayramı tatili nedeniyle, Ege ve Akdeniz bölgesindeki çeşitli tatil merkezlerine giden tatilciler, İstanbul ve Trakya bölgesine geçmek için Çanakkale güzergahını kullanınca, zaman zaman yoğunluk yaşandı. İskele Meydanı'ndaki trafik ekipleri ile belediye görevlileri, yoğunluğu azaltmak için çaba gösterdi. Yolcular, Çanakkale- Kilitbahir köyü ile Çanakkale-Eceabat hattında araba vapurlarıyla taşındı. Çanakkale Boğazı ile adalar arasında deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ A.Ş yetkilileri, tatilcilerin mağdur olmaması için Çanakkale-Eceabat ve Gelibolu-Lapseki hatlarında 3'er araba vapurunun sefer saatlerini beklemeden sefer yaptığını belirtti. 22 Eylül 2009
579146
Clinton'un Kasetleri piyasaya çıkıyor
Clinton'un Kasetleri piyasaya çıkıyor Giriş Saati 22.09.2009 15:08 Güncelleme 22.09.2009 15:18 Eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın Beyaz Saray'da sekiz yıllık dönemine ışık tutacak yeni bir kitap piyasaya çıkıyor. Kendisini zaman zaman Beyaz Saray'a davet eden arkadaşı Clinton'la yaptığı sohbetleri kasetlere kaydeden tarihçi Taylor Branch, ilginç ayrıntıları 'Clinton'un Kasetleri' isimli kitapta anlatacak. Clinton, Branch'le yaptığı söyleşilerden birinde, Rusya eski Devlet Başkanı Boris Yeltsin'i Washington'da ağırladığı sırada, Beyaz Saray korumalarının Yeltsin'i dışarıda iç çamaşırlarıyla dolaşırken bulduğunu açıklıyor. Sarhoş olduğu anlaşılan Yeltsin, korumalara, pizza almaya gitmek amacıyla bir taksiyi durdurmaya çalıştığını söylüyor. USA Today gazetesindeki habere göre kitapta, "Rusya eski Devlet Başkanı Rus korumalarının atlatarak macera arayışları içindeydi. Sarhoş Yeltsin'in bu davranışları neredeyse uluslararası skandala yol açacaktı." deniliyor. CLINTON, SEKS SKANDALIYLA İLGİLİ OLARAK 'ŞEYTANA UYDUM' DEMİŞ Clinton, Beyaz Saray stajieri Monica Lewinski ile patlak veren seks skandalıyla ilgili olarak ise Branch'a, "Şeytana uydum, siyasi ve kişisel anlamda önemli bir darbe yedim." demiş. Branch'ın geniş yankı uyandıracak kitabının ay sonunda piyasaya çıkması bekleniyor. YELTSİN'İN SARHOŞLUĞU DİLLERE DESTAN 1991-99 yıllarında Rusya Devlet Başkanlığı koltuğunda oturan Yeltsin'in sarhoşluk maceraları dillere destan olmuştu. Resmi bir toplantıda masada oturan bir kadına çimdik atması, uluslararası basında haftalarca yer almıştı. Yine İrlanda gezisi sırasında fazla alkol alan Yeltsin, uçaktan dışarıya çıkamamıştı. Almanya gezisinde fahri askeri bandosuna elleriyle yönetmenlik yapmıştı. Hatta bir gün Yeltsin kadar fazla alkol almıştı ki, Clinton'a askeri denizaltıda buluşmayı da önermişti.
579135
"Herhalde stat ışığı yetersiz kaldı"
"Herhalde stat ışığı yetersiz kaldı" AA Giriş Saati 22.09.2009 15:51 Güncelleme 22.09.2009 15:51 Galatasaray Kulübü Futbol Şube Sorumlularından Haldun Üstünel, Kasımpaşa ile yaptıkları dünkü karşılaşmada Ali Güneş'in topa eli ile müdahale ettiği pozisyonu esprili bir şekilde değerlendirdi. Lig TV'ye açıklamalarda bulunan Üstünel'e, karşılaşmanın hakemi İlker Meral'ın pozisyonu görememesinin sorulması üzerine, esprili bir şekilde, ''Herhalde stat ışığı yetersiz kaldı, karanlıktan dolayı göremedi'' cevabını verdi. Üstünel, sarı-kırmızılı takımın ortaya koyduğunu performansın belirtilmesini üzerine de ''Bu konuda fazla konuşmak istemiyoruz. Nazar değmesini istemiyoruz'' dedi. Kasımpaşa Kulübü'nün, maçta uyguladığı yüksek fiyatlı bilet politikasını da eleştiren Üstünel, ''Bu maç için uygulanan bilet fiyatı politikasını farklı değerlendiriyoruz. Galatasaray taraftarı için yapılan özel bir fiyat politikası olduğuna inandık. Galatasaray taraftarına gösterilen saygı unsurunun dışına çıkıldığını düşünüyoruz. Biz de onlara bu tarz bir muamelenin gösterilmemesi gerektiğine inanarak, yanlarına oturduk'' diye konuştu. SİDAL: HAKEMİN ALEYHİMİZE VERDİĞİ KARARLAR YENİLMEMİZE NEDEN OLDU Turkcell Süper Lig'de sahasında Galatasaray'a 3-1 yenilen Kasımpaşa'da, futbol şube sorumlusu Mehmet Süha Sidal, karşılaşmanın hakemi İlker Meral'in gösterdiği yönetimden dolayı mağlup olduklarını iddia etti. Sidal, İlker Meral'in karşılaşmaya damgasını vurduğunu ifade ederek, ''8. dakikada Ali Güneş'in pozisyonunda vermediği penaltı ve kırmızı kartın etkisinde kalıp, karşılaşma boyuncu aleyhimize pek çok düdük çaldı. Maç 1-0 lehimize iken Keita'nın piste kadar uzattığı boks şovunu yardımcılarıyla birlikte izledi. Keita, kroşe yumruklarla Sancak'ı nakavt etti. Maalesef hakemin aleyhimize verdiği kararlar yenilmemize neden oldu'' diye konuştu. Karşılaşmada Galatasaraylı futbolcuların yaptıkları faullerin görülmediğini ileri süren Sidal, şunları kaydetti: ''Herkes, Ali Güneş'e verilmeyen kırmızı kartı konuşurken, Emre Aşık'ın Azar'a arkadan yaptığı kasti harekete kimse bir şey söylemiyor. Direkt kırmızı kartlık pozisyonu kimse konuşmuyor. Ama ne şekilde olursa olsun takımızın ortaya koyduğu mücadele bize gurur vermiştir. Her geçen gün futbolumuzu daha ileri seviyeye getireceğiz. Herkes görecek ki Kasımpaşa, ligi iyi bir yerde tamamlayacaktır.'' Ligde yaptıkları karşılaşmayı da yitirmelerine rağmen takımlarına olan inançlarının tam olduğunu anlatan Sidal, ''Maalesef eski futbolculara aşırı şekilde güvenmemiz ve teknik heyet seçiminde yaptığımız hata bizi bu günlere getirdi. Ama hızlı bir şekilde düzelme göstermekteyiz. Bu hafta Kayserispor ile yapacağımız karşılaşmadan sonra Ankaraspor maçını 'bay' geçip, milli takım arasına gireceğiz. Bu haftalık arada toparlanacağız. Bu aradan sonra herkes yeni Kasımpaşa'nın ne olduğunu görecek'' ifadelerini kullandı.
579394
Ahmedinecad'dan Sarkozy'e cevap
Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, "Fransız halkının mevcut yöneticilerinden daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum" dedi. Ahmedinecad, Fransız France televizyon kanalına verdiği mülakatta, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Ağustos ayında hakkında sarf ettiği benzer ifadelere yanıt olarak, "Bu Bay Sarkozy, bizim ulusumuzun iç işlerine karışıyor. Benim de benzer bir görüşüm var. Fransız halkının mevcut yöneticilerinden daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum. Bana göre Baş Sarkozy'nin öfkesi kabul edilebilir değildir" ifadesini kullandı. Sarkozy de Berlin'de 31 Ağustos'ta yaptığı konuşmada İranlıların mevcut yöneticilerin daha iyilerine layık olduğunu söylemişti. Ahmedinecad, mülakatında ayrıca 'dan İranlı tutuklularla ilgili bir jest beklediğini de ifade etti. 'da gözaltına alınan daha sonra da Tahran'daki Büyükelçiliğinde kalması koşuluyla 16 Ağustos'ta salıverilen genç öğrencisi Clotilde Reiss'ın affına ilişkin bir soruya Ahmedincead, "Ama biliyorsunuzdur ki, yıllardır 'daki cezaevlerinde bazı İranlılar var. Bunlar da aileleri olan, ana-baba olan kişiler. Ama ne yazık ki, 'dan bu kişilerle ilgili hiçbir eylem görmedik" yanıtını verdi.
578096
Kasımpaşa: Galatasaray:
Kasımpaşa: Galatasaray: Turkcell Süper Lig'deki Kasımpaşa-Galatasaray maçı 0-0 eşitlikle devam ediyor İSTANBUL (A.A) Maçın hakem ve takım kadroları şöyle: Stat: Recep Tayyip Erdoğan Hakemler: İlker Meral, Orkun Aktaş, Gökhan Memişoğlu Kasımpaşa: Tolga, Ali Güneş, Koray, Barış, Sancak, Emre, Murat, Azar, Keller, Moritz, Yasin Galatasaray: Franco, Sabri, Servet, Emre Aşık, Caner, Mehmet, Mustafa, Arda, Elano, Kewell, Baros 21.09.2009
578808
Galatasaray’da izin günü
’da izin günü ’de Kasımpaşı’yı 3-1 yenerek liderliğini sürdüren ’da futbolcular günü izinli geçiriyor. Sarı-kırmızılı futbolcular, ligin 7. haftasında, 27 Eylül Pazar günü sahasında ile oynayacağı maçın hazırlıklarına yarın akşam yapacağı antrenmanla başlayacak.
578222
Ali Güneş: Kırmızı kart ve penaltıydı
Kasımpaşalı Ali Güneş, karşılaşmanın 8. dakikasında Elano'nun kaleye gönderdiği ve kendisinin çıkardığı pozisyonda topa eliyle müdahale ettiğini açıkladı. Ali Güneş, Elano'nun yaptığı aşırtma vuruşta, topu kafasıyla çıkarmak için uzandığını anlatarak, ''Kafamla uzanamadığım için elle müdahale etmek zorunda kaldım. Sonuçta yalan söylemeye gerek yok. Herkesin gördüğü bir pozisyondu. Normal kurallar gereği kırmızı kart ve penaltıydı sonucu'' dedi. Kasımpaşalı futbolcu, karşılaşmanın ikinci yarısında Kewell'ı düşürdüğü için sarı kart gördüğü pozisyonla ilgili olarak da, ''O pozisyonun kırmızı kart olduğunu sanmıyorum. Çünkü hafif kaleye çaprazdı. Bir de pozisyonda onu yakalayabilirdim diye düşünüyorum'' diye konuştu. Hakemle topa eliyle müdahale ettiği pozisyon hakkında bir görüşme yapmadığını belirten Ali Güneş, ''Ama Arda geldi sordu. Ben de ona el olduğunu söyledim'' dedi. Erman Toroğlu her iki pozisyonunda kırmızı kart olduğunu söylerken maçın hakemini yerden yere vurdu. HABER AA
578163
Ruslar'ın ''Mata Hari''si 97 yaşında öldü
Rus İstihbarat Servisi Sözcüsü Sergey Ivanov, Yelizaveta Mukasei'nin, önceki gün sabah başkent Moskova'da öldüğünü söyledi. Servis tarafından Mukasei için yayımlanan ölüm açıklamasında, kadın casusun eşiyle Batı'ya gitmeden önce eski Sovyetler Birliği'nde eğitim aldığı, 1955-1977 yılları arasında da yurtdışında casus olarak çalıştığı bildirildi. Kod adı ''Elza'' olan Mukasei, 1939'dan 1943'e dek de casus eşi Mikhail'in bulunduğu ABD'nin Los Angeles kentinde yaşamıştı. Mukasei, casus eğitimi vermiş, ayrıca casuslukla ilgili ders kitapları yazmıştı. Birçok devlet nişanı alan Mukasei'nin, kod adı ''Zephry'' olan eşi Mikhail ise geçen yıl 101 yaşında ölmüştü. Kadın casusların en ünlüsü olan Mata Hari, 1. Dünya Savaşı yıllarında Almanlar hesabına çalıştığı gerekçesiyle, 1917'de kurşuna dizilerek idam edilmişti.
578629
İzmir'in tarihi 8500 yıl geriye gidiyor
Yeşilova Kazı Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bin yıl önce döneme göre gelişmiş deri işlemeciliği ve tekstilciliğin var olduğunu ortaya çıkardıklarını söyledi. Ortaya çıkarılan taş ve kemik aletlerin bölgede işleme atölyelerinin varlığını da ortaya koyduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Derin, şöyle dedi: ''Bu topraklarda hem dericilik ve deri işleme, hem de tekstil bin yıl öncesinden başlamış. Kazılarda çok miktarda taş alet ortaya çıkarıldı. Bu aletlerden bölgede dericilik endüstrisi, deri işçiliğinin yaygın olarak yapıldığını görüyoruz. Kemik aletler de deri işleme atölyelerinin varlığına yönelik önemli bulgular ortaya koyuyor. Taş aletler bin yıl öncesine kadar gidiyor. Dericilikle ilgili elimizde farklı eser, çok miktarda hayvan kemiği var. Alageyik, sığır, keçi, evcil ve yaban domuzlarına kadar birçok hayvan kemiği bulduk. Avcılık yapıyorlarmış, avladıkları hayvanların etlerini yiyorlar, derilerini işliyorlar ve kemiklerinden de süs eşyaları yapılıyormuş. Hayvan derilerini işlemek için deriyi tabaklamaya yarayan taş aletler, ön kazıyıcılar çok miktarda çıktı. Hiçbir yerde çıkmadığı kadar deriyi tabaklamaya yarayan taş alet görüyoruz. Kesici aletler, delmek için kemikten delici var. Bu aletlerler yönünden zengin bir kazı alanımız var.'' Zafer Derin, kazılarda ayrıca dokuma tezgahlarında kullanılan ağırlıklardan da bulunduğunu bildirdi. Bu yıl ilk defa çıkarılan taş ağırlıkların dokuma tezgahlarının var olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Derin, dönemde çadırların ve kumaşların dokunduğunu tahmin ettiklerini belirterek, şöyle devam etti: ''Çadırlarda, yaşam alanlarında dokumaların kullanıldığını, alanların kaplandığını düşünüyoruz. Yeşilova bölgesinde yaşayan topluluğun, az ileride Belkahve'de yaşayan topluluklardan farklı bir yaşam tarzı olduğunu da ortaya koyduk. Yeşilova'da yaşayanlar, Egeli kültüre sahip.Belkahve'de ise Anadolu kültürü egemen. Yakın mesafede farklı kültürlerin olduğunu bu kazılarda daha iyi öğrenmiş bulunuyoruz.'' (aa)
578200
Dardanel evinde galip!
Haberi Ekle Dardanel evinde galip! 21/09/09 22:41 -DARDANELSPOR: ORDUSPOR: 0- Stat: 18 Mart Hakemler: Nihat Akman, Selçuk Kaya, Fahri Aksoy Dardanelspor: Ferhat, Diallo, Murat Özavcı, Koray Kurt (Dk. 83 Mesut ), Atahan (Dk. 73 Samet Gül ), Özgür, Koray Kurt, Samet Albayrak, İlyas (Dk. 85 Thomas ), Selçuk Bice, İsmail Orduspor: Fevzi, Alaattin, Hakan, Jerry, Emre, Fatih, Rıdvan, Mehmet Ayaz (Dk. 70 Günay ), Sukaj, Müslüm (Dk. 80 Tanju ), Emrah (Dk. 82 Muhammed Gol: Dk. 85 Thomas (Dardanelspor) Sarı Kartlar: Dk. 62 Özgür, Dk. 82 Samet Albayrak (Dardanelspor), Dk. 68 Fatih, Dk. 90 Rıdvan (Orduspor)
578806
Fenerbahçe, Antalyaspor maçının hazırlıklarına yarın başlayacak
maçının hazırlıklarına yarın başlayacak ’de ile 26 Eylül Cumartesi günü oynayacağı 7. hafta maçının hazırlıklarına yarın başlayacak. İstanbul ’u 1-0 yendiği maçın ardından iki gün bayram izni verilen sarı-lacivertliler, deplasmanda yapacakları maçın hazırlıklarına yarın start verecek. Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’ndeki antrenman, saat 10.00’da başlayacak.
579170
üniversiteli kız, alkollü sürücü kurbanı
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, alkol muayeneleri yapılan araç sürücülerinden Muharrem Efe Demirel'in 228 promil, Hasan Özkan'ın ise 155 promil alkollü oldukları belirlendi. Kazada ölen 23 yaşındaki Ebru Eralsay'ın İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde okuduğu ve İzmir'deki Alican Otel'in sahibi Ali Eralsay'ın kızı olduğu öğrenildi. Ilıca'dan Çeşme yönüne giden Hasan Özkan'ın (42) kullandığı 35 SS 888 plakalı cip ile Dalyan'dan Çeşme Limanı istikametine seyreden Muharrem Efe Demirel (21) yönetimindeki 35 AK 3412 plakalı otomobil Çakabey Kavşağı'nda çarpışmış, kazada Ebru Eralsay (23) olay yerinde ölmüştü. Sürücüler Muharrem Efe Demirel ve Hasan Özkan ile araçlarda bulunan Suna Ağır (23) Rebia Sönmez (25), Mehmet Yağız Özkan (15) yaralanmıştı. Öte yandan kazada yaralanan kişiden biri olan 23 yaşındaki Suna Ağır, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, kazada ağır yaralanan Suna Ağır (23), kaldırıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde ameliyata alındı. Genç kız, buradaki müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
578193
Güreş'te bir madalya daha
Güreş'te bir madalya daha AA Giriş Saati 21.09.2009 22:02 Güncelleme 21.09.2009 22:03 Danimarka'nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda, Serbest Güreş Milli Takımı'ndan 96 kiloda Serhat Balcı bronz madalya kazandı. 66 kiloda Muhammet İlkhan ise bronz madalya müsabakasında Kazak rakibine yenilerek beşincilikte kaldı. Milli takımın 96 kilodaki deneyimli sporcusu Serhat Balcı, ilk turda Polonyalı Radoslav Baran'ı 2-0 (4-0/3-0), 2. turda Iraklı Suhail Husseyin'i 2-0 (7-0/6-0) yendikten sonra çeyrek finalde Azeri Khetag Gazyumov'a 2-0 (2-3/0-1) yenildi. Azeri sporcunun yarı final müsabakasını da kazanarak finale yükselmesiyle Serhat Balcı repesajda mücadele etme hakkını kazandı. Repesajdaki ilk müsabakasında Moldovalı Nicolai Ceban'ı 2-0 (1-0/1-0) yenen Serhat Balcı, bronz madalya müsabakasında da Belarus'dan Ruslan Sheikhau'yu 2-0 (1-0/1-0) yenmeyi başardı ve bronz madalyanın sahibi oldu. 66 kiloda Muhammed İlkhan ise ilk turu maç yapmadan geçti. İlkhan, 2. turda Kanadalı Haislan Garcia'yı 2-1 (0-1/2-1/1-0), 3. turda Alman Soba Bolaghi'yi 2-0 (2-0/2-0), çeyrek finalde de Moğol Purevjan Unurbat'ı 2-1 (0-1/2-0/1-0) yenmeyi başardı. İlkhan, yarı finalde ise İranlı Kermani Taghavi'ye 2-0 (0-1/0-5) yenilmekten kurtulamadı. İlkhan, bronz madalya müsabakasında Kazak Leonid Spiridonov'a 2-0 (0-1/0-1) yitirdi ve sıkletinde 5. sırayı aldı. Şampiyonada yarın Türk Milli Takımı'ndan 60 kiloda Hakkı Ceylan, 84 kiloda Gökhan Yavaşer ve 120 kiloda Recep Kara mindere çıkacak.
578993
Avşar'a soruşturma
Şarkıcı Hülya Avşar’ın “Kürt Açılımı”na ilişkin değerlendirmelerinin, “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle hem Avşar hakkında hem de röportajı yapan Milliyet Gazetesi muhabiri Devrim Sevimay hakkında soruşturma açıldı. Avşar, “Demokratik bir ülkede olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Soruşturma, bana yapılmış en büyük hakaret” dedi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “şüpheli” olarak kendisini ifadeye çağıran daveti Avşar’a, dün sabah kızı Zehra’nın ilk Anıtkabir ziyareti için Ankara’ya hareket etmeye hazırlandığı sırada ulaştı. Avşar, dün öğle saatlerinde Ankara’ya gelerek, kızı Zehra ve yeğeni Hazar Atak ile birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir kafeteryasında Hürriyet’in sorularını yanıtlayan ve tepkisini, “Çağrıyı aldığımda birkaç defa okuma ihtiyacı hissettim. Genelde okuduğumu bir defada anlarım. İnanamadım. Nasıl böyle bir şey olabilir diye” sözleriyle dile getiren Avşar’ın değerlendirmeleri şöyle: Bana hakarettir Türkiye’de hiçbir şey demokratik değil ki açılım yapılsın. Benim çocukluk günlerimi anlattığım bir röportajdı. Ne demişler; Halkı kin, nefret ve düşmanlığı tahrik etmek. Bunu, benim hayatımda bana yapılmış en büyük hakaret olarak düşünüyorum. Bu durumda nasıl demokrasiden bahsedilebilir Türkiye’de? Açılımın ne olduğunu bilmiyoruz Türkiye olarak. Zaten daha bizim mercilerimiz de açılımın ne olduğunu bilmiyorlar. Demokrasiye izin verilmiyor. Benim yaptığım röportaja bu şekilde bir tepki gösteriliyorsa ne Kürt açılımı yapılabilir, ne demokratik açılım yapılabilir. Demokratik bir ülkede yaşamıyorsun ki açılımı yapalım. Demokratik sandım röportajımda, barışa ve hayata güzel bakmanın ne olduğunu, nereden nereye geldiğimizi anlatıyorum, ki ben bunların hesabını vermek zorunda değilim. Bunun tam aksini de anlatıyor olabilirdim. Demokratik bir ülke olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Bugüne kadar ilk kez böyle bir röportaj verdim. Bizim ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportajı yaptım ve başıma gelene bakın. (Öykünüzü anlatmaya devam edecek misiniz sorusu üzerine) Buna devam etmemem için benim yok olmam lazım. Ben ortadan yok olayım, zaman devam etmesin. Bu gerçek. Bana göre şu bana yapılan Kürt açılımının tamamen kapatılmasıdır. Bu, açılım değil kapanış oldu. Ben, Türkiye’de bir sanatçının kendini oturup anlatmasıyla ilgili cumhuriyet savcılığından kin, nefret düşmanlık falan diye bir hakaretle, halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etmek suçu diye bir şey yazılıyorsa, bence bu ülkede demokratik açılım, Kürt açılımı falan konuşmasınlar. Başbakan’ın bilmediği Bu tamamen başbakanımıza yöneltilen bir şey değil. Belki başbakanımız çok iyi niyetli olabilir, ama maalesef daha bilmediği merciler anlamında... Önce dönüp mercilerimiz ne alemde, demokratik durum var mı, insanlarımıza hakikaten demokrat bir şekilde yaklaşabiliyormuyuz, insanlar özgür mü; daha bunun farkında değiller, inanıyorum. Memeyi bir kez verip çekemezsin Hülya Avşar, 24-25 Ağustos’ta Milliyet’te Devrim Sevimay’a verdiği röportajda hükümetin Kürt açılımı ile ilgili çalışmasını değerlendirmişti. Annesinin Türk babasının Kürt kökenli olduğunu anlatan Avşar, özetle şunları söylemişti: Demokratik açılım meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, artık dönüşü yok. Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. En azından başarmaya doğru gidildiğini hissettireceksiniz. Aksi halde bu yeni doğmuş bebeğin ağzına memeyi verip en güzel anında çekmeye benzer, ki bu çok tehlikeli. Çünkü zaman ne olur bebek? Kıyameti koparır, olay çıkarır. Ne zaman ki sen yine memeyi ağzına verirsin ya da başka bir meme; ancak zaman susar, başka türlü kurtulamazsın artık. Türkler bu ülkenin bölünmemesini istiyor. Topraklarını, milletlerini korumak istiyor. Buna da sonsuz hakları var ama yöntem hataları yaptıklarını kabul etmeliler. Ben de sonuna kadar Türküm; ama bu Kürtleri yok saymak, onlara etnik baskı yapmak anlamına gelmemeli. Yıllardan beri Anayasa’yı değiştiriyorlar, bir kez de barış için değiştirsinler. Sadece acırım ona, (Öcalan’ı kastediyor) kadar. Aslında insanlara kızmak, yargılamak zamanı da geçti artık. Siz çağırdınız diye yıllardır dağlarda yaşayan insanlar “Lay lay lom” diyerek inmeyeceklerdir. 4.5 yıl istenecek Soruşturma sonunda hakkında dava açılması durumunda Avşar, TCK’nın 216. maddesindeki, “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüyle yargılanacak. Avşar, bu suçu basın yoluyla işlediği için TCK’nın 218. maddesine göre, ceza istemi yarı oranında artırılacak. Bu durumda dava açılması halinde Avşar, 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Bayram ziyareti Hülya Avşar, kızı Zehra ile dün Anıtkabir’i ziyaret etti. Avşar, ezbere bildiği yerleri Zehra’nın da görmesini istediğini söyledi. Avşar, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hakkında soruşturma açıldığını gösteren çağrı kağıdını Hürriyet muhabiri Turan Yılmaz’a gösterdi. (Hürriyet: Turan Yılmaz-Hasan Tüfekçi) 22 Eylül 2009
578597
7. Kattan apartman boşluğuna düştü
Gürültüye uyanan apartman sakinleri durumu polise ve sağlık ekiplerine bildirirken, zihinsel engelli olduğu öğrenilen Çubukçu, olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı. Edinilen bilgiye göre olay, gece 04.00 sıralarında Çamdibi semti 5332 sokak numara 1/14'te meydana geldi. Ailesiyle birlikte akraba ziyaretine giden Aydın Çubukçu, gece ihtiyaç gidermek için tuvalete kalktı. Herkesin uyuduğu sırada Aydın Çubukçu, henüz bilinmeyen bir nedenle tuvaletin havalandırma boşluğuna bakan penceresinden aşağı düştü. Yasemin Apartmanı'nın 7. katı havalandırma boşluğundan beton zemine düşen Çubukçu, ağır şekilde yaralandı. Gürültüye uyanan apartman sakinleri tarafından 112 Acil ve polise haber verildi. Zihinsel engelli olduğu öğrenilen ve acı içinde kıvranan genç, sağlık ekipleri tarafından düştüğü yerden çıkartılarak ambulansla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Çubukçu'nun hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.
579287
Söz Sende Bayram Özel'in konuğu Fikret Hakan
Söz Sende Bayram Özel'in konuğu Fikret HakanHangi sanatçı için "Bakmayın siz onun dobiş haline..." dedi? 22.09.2009 20:31Söz Sende “Bayram Özel” programına konuk olan ünlü sinema oyuncusu Fikret Hakan sinemadan geçen 60 yılının öyküsünü Balçiçek Pamir’e anlattı. Gerçek adını Fikret Hakan olarak değiştiren sanatçı bunun nedenini şöyle açıkladı: “Bumin Gaffar Çıtanak gibi bir isimle asla star olamazdım. Şaka bir yana ismimi beni gayrımüslim zannedenler yüzünden değiştirdim.” Fikret Hakan programda bir dönem polemiğe girdiği sanatçı arkadaşlarından da bahsetti. Halil Ergün için “Bakmayın siz onun dobiş haline, çok iyi sanatçıdır” diyen Hakan, Tarık Akan’ın da “boyalı basından gelip falezler aşarak müthiş bir sanatçı olduğunu söyledi ve ekledi: “Onu alkışlamak gerekir ve alkışlıyorum da… Ama ben onun ağabeyi olarak arada bir eleştirme hakkını da kendimde görürüm.” Hakan, okulu Lise2’deyken bıraktığını, kişisel tarihini kendisinin yazdığını ve kendisini çok iyi eğittiğini, özellikle edebiyata çok ilgisi olduğunu söyledi ve ekledi: “Kendimi yetiştirdim ben. Çok okudum. En çok da Maksim Gorki’ye hayrandım. Hatta Ekrem Bora gibi bazı arkadaşlarım “Okuyup da allame mi olacaksın?” diye benimle dalga geçerlerdi. Allame olmadım belki ama adam oldum. Fikret Hakan ayrıca 1970’li yıllarda Yeşilçam’daki seks filmleri furyası yüzünden bir dönem parasızlık çektiğini ve Marmaris’te turistleri tekneyle gezdirerek para kazandığını da anlattı. 12 Eylül’ün işe yaradığı tek şeyin seks filmlerine son vermek olduğunu da söyleyen ünlü oyuncu parasızlık dönemlerinde şarkı da söylediğini ama oradaki kıskançlık ve çekememezliklerden hoşlanmadığı için devam etmediğini anlattı. Kadınlarla ilişkileri ve çoğu ünlü kişilerle yaptığı beş evlilik hakkında konuşan Hakan “İyi rol ve iyi kadın buldun mu kaçırmayacaksın” diye cevap verdi. İlk ünlü olduğu dönemlerde şöhretin kendisini kibirli ve seçici yaptığını anlatan oyuncu, Balçiçek Pamir’in “Çok mu çapkındınız?” sorusuna da şöyle cevap verdi: “Ben değildim ama kadınlar çapkındı.” Fikret Hakan 60 yıllık sanat hayatı boyunca aklının kaldığı tek rolün Atatürk rolü olduğunu da söyledi: “Onu canlandıran arkadaşları eleştirmek istemem ama ben olsam daha derinlik vererek, onun yalnızlığını, müthiş karakter özelliklerini daha iyi analiz ederek oynardım” Can Dündar’ın Mustafa filmini hayal kırıklığına uğramamak için özellikle izlemediğini söyledi ve şunları söyledi: “Can’a kızmamak için seyretmedim aslında. İzleyen arkadaşlarım da öyle söylediler.” Ufukta yeni bir film olup olmadığıyla ilgili soruya da “Teklifleri değerlendirmeye çalıştığını ama hayatında en çok çalışmak istediği yönetmenin Yavuz Turgul olduğunu” söyleyerek cevap verdi ve ekledi: “Ama onu Şener Şen kapmış durumda, bir yere bırakmıyor ki”
578845
12:58 Enerjide “E-imza” dönemi....
Enerjide “E-imza” dönemi.... Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), e-imza uygulamasına dönük çalışmalarında son aşamaya geldi. A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, sektörün içine aldığı geniş kapsam ve hacim noktasında bir ilk özelliği taşıyan e-imza uygulaması, piyasasına dönük işlemlerin ardından yıl başından itibaren doğal gaz, elektrik gibi diğer piyasaların işlemlerinde de uygulamaya geçecek. E-imza kullanımına geçiş ile birlikte artık sahiplerinin bildirimlerini sisteme yapmaları kanunen yeterli olacak. Bunun yanı sıra kurumun sistemine e-imza aynı zamanda denetimi amaçlı da kullanılacağı için sistem girişleri ve işlemler daha güvenli olacak. Buna göre açısından gelen evrak ve arşiv yükü kalkacak, ayrıca sistemde yapılan giriş ve bildirim işlemleri “inkar edilemez” olacak. Piyasa oyuncuları açısından ise hem yaptıkları işlemler daha güvenli hale gelmiş olacak hem de kağıt ortamında bildirim yapma prosedürü ortadan kalktığı için işlemlerini daha hızlı yapabilme imkanı sağlanacak. Kuruma ulaşacak elektronik imzalı bildirimler de uzun yıllar boyunca tekrar bir arşivleme işlemine gerek kalmadan saklanabilecek. Buna göre EPDK’nın uygulaması ilk defa zorunlu olarak çok sayıda tüzel veya gerçek kişinin e-imza ile işlemlerini dilerlerse akıllı kart ile dilerlerse de mobil imza ile yapabilecekleri bir uygulama olacak. Elektronik imza kullanımına geçmek için sistem kullanıcılarının öncelikle nitelikli elektronik sertifikalarını temin etmeleri gerekirken, bu nedenle kurumun bildirim sistemlerini kullanacak olan personel, sertifika teminleri için genelgesi ile yetkilendirilmiş olan Kamu Sertifikasyon Merkezine başvuruda bulundu. Sistemi kullanan lisans sahipleri ise nitelikli elektronik sertifikalarını akıllı kartlara yerleştirilmiş ve kart okuyucu cihazları ile okunabilir biçimde veya mobil imza olarak SIM kartlarına yerleştirilmiş biçimde edinebilecekler. Bu nedenle, e-imza kullanımına geçilecek olan tarihten bir süre önce lisans sahiplerine tebligat yapılacak ve kurumun web sitesinde duyuru yapılacak E-İMZA VE UYGULAMALARI Kanuna göre elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğuran, elle atılan imza ile aynı ispat gücüne haiz, elektronik veriler üzerine nitelikli elektronik sertifikalar kullanılarak eklenen başka bir elektronik veri olarak tanımlanıyor. Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik verilerin hükmünde olması ve bu verilerin aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılması Kanunun hukuki açıdan getirmiş olduğu en önemli yeniliklerden sayılıyor. E-imza uygulamaları diğer kamu kurumlarında özellikle Kurum içi uygulamalarda genellikle kurumların belge yönetim sistemlerinde yoğun olarak kullanılıyor. Ancak Kurum dışı uygulamalar söz konusu olduğunda daha çok uygulamalarında kullanım gerçekleşiyor. Bir takım belediyeler de internet üzerinden vatandaşlara sundukları hizmetler için başvuruları e-imza kullanarak elektronik ortamda gerçekleştiriyor. Kamu kurumlarında örneğin Türk Patent Enstitüsünün patent başvurularının elektronik ortamda alınması, Gümrük Müsteşarlığının gümrük beyannamelerinin, Adalet Bakanlığının Ulusal Yargı Ağı Projesinde vatandaşa sunulan dava açma gibi hizmetlerin internet üzerinden gerçekleştirilmesi, Anonim Şirketinin e-devlet kapısı projesi içerisindeki işlemler, Gelirler İdaresi Başkanlığının elektronik ortamda tahakkuk, tahsilat, borç işlemlerinin gerçekleştirilmesi gibi kurum dışı e-imza uygulamaları bulunuyor.
579120
Kalaşnikof'un üreticisi iflasın eşiğinde
Izhmash fabrikasından alacaklı olan Gremikha şirketi, Tahkim Mahkemesine başvurarak fabrikaya karşı iflas davası açtı. Izhmash'ın web-sitesinde fabrikanın Gremikha'ya 13 milyon dolardan fazla borcunun olduğunu belirtildi. Izhmash'ın yüzde 51 hissesini elinde bulunduran Devlet Kurumu Rus Teknolojileri (Rostehnologiya) olay ile ilgili özel bir komisyon kurarak Izhmash'ın mali durumumu incelemeye başladı. Rostehnologiya yekilileri komisyonun yapacağı çalışmalar sonucunda İzmash'ın ileriye dönük durumu ile ilgili kararların alınacağını belirtti. Daha önce de Ağustos ayında Kirov bölgesinde faaliyet gösteren bir başka Kalaşnikof üretim fabrikası 'Molot', bankalara ve işçilerine toplam bir milyar ruble borcu olduğunu duyurmuştu. Yetkililer fabrikanın üretime başlayabilmesi için en az 300-400 milyon rubleye (10-14 milyon dolar) ihtiyacı olduğunu belirtmişti. Fabrikanın başvurduğu krediler henüz çıkmazken, işçilerin uzun süredir maaşlarını alamadığı kaydedilmişti. 'Kalaşnikof', adını tüfeğin mucidi Mihail Timofeyeviç Kalaşnikof'tan (89) aldı. İkinci Dünya Savaşı'nda yaralanan Kalaşnikof, daha sonra etkilendiği Alman piyade tüfeklerine benzer Kalaşnikof markasını icat etti. Kalaşnikof piyade tüfekleri 1949 yılında seri bir şekilde üretilmeye başlandı. Dünyada en çok kullanılan piyade tüfeği unvanına sahip Kalaşnikoflar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde de kullanılıyor.
578245
Butan'da Deprem:7 Ölü
Butan'da Deprem:7 Ölü 6.3 büyüklüğündeki depremde bazı evler yıkıldı, binalarda çatlaklar oluştu. İlk belirlemelere göre kişi öldü. Güney Asya ülkelerinden Butan'da meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki depremde ilk belirlemelere göre kişi öldü. Hindistan'ın sınır komşusu Butan'da meydana gelen depremin bazı evlerin yıkılmasına neden olduğu belirtildi. Kurtarma görevlilerinin enkaz altında çalışmalarını sürdürdüğü ifade edildi. Hindistan'ın Assam eyaletinde de hissedilen deprem sırasında halkın paniğe kapıldığı ve binalarda çatlaklar oluştuğu kaydedildi.
578332
Minderde skandal
Minderde skandal Minderde skandal ALİ ERDOĞAN Danimarka 22.09.2009 Danimarka'daki Dünya Güreş Şampiyonası'nda Serhat Balcı'nın müsabakasında FILA Başkanı Martinetti hakemi yumruklayınca aleyhte çıkan kararla sporcumuzun final şansı çalındı Danimarka'nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nın ilk gününde müthiş bir skandal meydana geldi. 96 kilodaki Serhat Balcı çeyrek finalde hakem hatalarının kurbanı olurken, minderde görülmemiş rezaletler yaşandı. 96 kilodaki sporcumuz Serhat Balcı ilk turda Polonyalı Radoslav Baran'ı, 2. turda Iraklı Suhail Husseyin'i eleyip çeyrek finalde Azeri Khetag Gazyumov ile karşılaştı. İlk periyotta 1-0 yenik duruma düşen Balcı, bel kündesiyle rakibini attı. Pozisyonun devamında Azeri sporcu Balcı'yı bastırmayı başardı. Ancak, yaptığı oyun için Balcı'ya 2, rakibine puan verilmesi gerekirken hakemler her iki sporcuya da birer puan verdi. Milli takım antrenörleri karar üzerine masa hakemlerine itirazda bulundu. Masa hakemi tereddüt yaşarken, FILA Başkanı Raphael Martinetti protokolden koşarak geldi ve masa hakeminin karnına yumrukla vurdu. Bunun üzerine masa hakemi antrenörlerimizin itirazını reddedip, Milli Takım Antrenörümüz Adem Bereket'e sarı kart gösterdi. BAK'TAN İLGİNÇ YORUM Bu kararlar sonrası Azeri sporcu finale çıkarken, sporcumuz Balcı'ya bronz madalya için mücadele hakkı kaldı. Balcı, Belarus'lu rakibi Sheikhau'yu 2-0 yenip bronz madalya kazandı. Konuyla ilgili görüşlerini sorduğumuz Güreş Federasyonu Başkanımız Osman Aşkın Bak ise FILA Başkanı Martinetti'nin fiilli müdahalesinin bulunmadığını belirtip, "İtiraz karşısında iki hakem kararında direndi. Ancak minder amiri kararsız kaldı. Martinetti de kararsız kalmamasını istedi. Minder amiri bizim antrenörün itirazını kabul etmeyince Balcı yenik sayıldı. Ben hakem değilim, bu konuda yorum yapmam doğru değil" dedi. Bu arada 66 kiloda Muhammed İlkan ise bronz mücadelesini kaybedip dünya 5.si oldu.Minderde skandal
578449
En iyi dizi: Mad Men
LİNKLER Drama dalında en iyi aktör ödülüne 'Breaking Bad'deki rolüyle Bryan Cranston, kadın oyuncu ödülüne ise 'Damages'teki rolüyle Glenn Close layık görüldü. Alec Baldwin, komedi dalında en iyi aktör, Toni Collette, aynı dalda en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. LOS ANGELES AA
578518
İlk günü boş geçti
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU İlk günü boş geçti Münevver Karubulut cinayeti davasının tutuklu sanığı Cem Garipoğlu'nu açık görüşün ilk gününde hiçbir yakını ziyaret etmedi. Garipoğlu'nun güvenlik gerekçesiyle tek kişilik hücrede tutulduğu öğrenildi. İlgili haberler İSTANBUL (İHA) SEHER ÖNALAN Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun tutuklu kaldığı Maltepe Cezaevi'nde bayram dolayısıyla açık görüş başladı. Açık görüş izni bulunan Cem Garipoğlu'nun yakınlarının dün görüşmeye gelmemesi dikkat çekti. Maltepe Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin yakınları,dün sabah saat 08.00'den itibaren açık görüş için cezaevine gelmeye başladı. ÖNLEMLER ARTIRILDI Cezaevi girişinde uzun araç kuyrukları oluşurken, bazı mahkum yakınlarının koşarak içeri girmesi dikkat çekti. Açık görüşün ardından dışarı çıkan mahkum yakınları çok mutlu olduklarını söylerken, bazıları da Cem Garipoğlu'nun cezaevinde olması nedeniyle içerideki güvenlik önlemlerinin arttırıldığını söyledi. Cem Garipoğlu'nun yakınlarının da cezaevine gelerek açık görüşten faydalanması bekleniyordu. Ancak dün Garipoğlu'nun yakınlarının cezaevine gelmemiş olmaları dikkat çekti. YAŞAR KEMAL OKUYACAK Bu arada Cem Garipoğlu'nun güvenlik gerekçesiyle tek kişilik koğuşta tutulduğu belirtildi. Cezaevinde ilk günleri atlatan Garipoğlu'nun Yaşar Kemal'in iki kitabını istediği öğrenildi. Cem Garipoğlu'nun kahvaltıda krem peynir istediği ancak bu isteğinin geri çevrildiği de cezaevinden sızan bilgiler arasında yer aldı. Cem'in nüfus cüzdanı sahte Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezzan Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun yaşının 17 değil 18 olduğunu ileri sürdü. Epözdemir, Garipoğlu'nu 17 yaşında gösteren nüfus cüzdanının da sahte olduğunu ileri sürdü. Vatan Gazetesi'ne konuşan Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun, iddia edildiği gibi 17 yaşında değil, 18 yaşından büyük olduğunu öne sürdü. Epözdemir, şunları söyledi: "Cinayet günü Cem'in evinde 18 yaşında olduğunu gösteren bir nüfus cüzdanı ele geçirildi. Cem teslim edildiğinde de üzerinde onun 17 yaşında olduğunu gösteren başka bir kimlik çıktı. Savcı evde çıkan nüfus cüzdanını sorduğunda Cem Garipoğlu, 'Bunu gece kulüplerine rahat girip çıkayım diye çıkartmıştım. Sahtedir' diye ifade verdi. Oysa kimlik sahte değil. Yeni kimlik bu 197 gün içinde çıkartıldı." Emniyette beş kişiyle yüzleşti Cem Garipoğlu'nun avukatı Aytekin Kaya, Cem ile mahkemeye kadar 'susma hakkı'nın kullanılması kararını aldıklarını ancak poliste kişiyle yüzleştirilince ifade verdiğini söyledi. Kaya, "Tanıklarla yüzleştirilince ifade verme gereği hissetti ve kendi kararı ile konuştu" dedi. Kaya, Cem'le yüzleştirilenlerden birisinin taksici olduğunu ifade ederken, diğer kişi hakkında bilgi vermekten kaçındı. 22.09.2009
578988
Coca Cola, Kopenhag Bildirisi'ni imzaladı
İçecek'in, "İklim Değişikliğine Karşı Kopenhag Bildirisi"ni imzalayarak, bu bildiriye imza atan dünyadaki ilk şirketler arasında yer aldığı bildirildi. İçecek'ten yapılan yazılı açıklamada, şirketin iklim değişikliği ile mücadelede atılan en son adım olan "İklim Değişikliğine Karşı Kopenhag Bildirisi"ne imza atarak bu bildirgeyi imzalayan dünyadaki ilk şirketlerden biri olduğu belirtildi. Açıklamada, 500'den fazla küresel şirketin desteğini alan Kopenhag Bildirisi'nin, dünya liderlerini Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı 2009'da konuyla ilgili güçlü, etkili ve tarafsız uluslararası iklim çerçevesi oluşturmaya çağırdığı ifade edildi. İçecek Üst Yöneticisi (CEO) Michael O'Neill, küresel bir sorun olan iklim değişikliğine, sorumlu dünya vatandaşlığı bilinciyle yaklaştıklarını, bu kapsamda küresel ölçekte kabul edilen en güncel adım olan Kopenhag Bildirisi'ne destek verdiklerini açıkladı. İçecek olarak çevreye etkilerini azaltmak için çalışmalarına uzun zaman önce başladıklarını belirten O'Neill, şunları kaydetti: "Geçtiğimiz günlerde su kaynakları yönetimi, sürdürülebilir ambalajlama ve verimliliği konularında İzmir fabrikamızda yakaladığımız performansımızla 'En İyi Çevre Performansı' kategorisinde 'The Company Grup Başkanlık Çevre Ödülü'nü kazandık. Tüm sistemi içerisinde doğal kaynakların etkili kullanımı konusunda en önde gelmekten büyük gurur duyuyoruz. Çevre politikamızın bir parçası olarak verimli kullanımı konusunda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek için gerekli adımları atmaya ve iklim değişikliği konusunda dünyadaki önemli oluşumlara destek vermeye devam edeceğiz." "İklim Değişikliğine Karşı Kopenhag Bildirisi"nin dünya liderlerinin küresel ekonomik krizde gösterdiği koordinasyon ve kararlılığın iklim değişikliği konusunda da göstermesi gerektiğini belirttiği vurgulanan açıklamada, iklim sabitlenmedikçe uzun vadede ekonomik gelişimin de sürdürülemeyeceğinin de altı çizildi.
578513
Sigara içerken balkondan düştü
KÜRŞAT BUMİN FATMA K. BARBAROSOĞLU Sigara içerken balkondan düştü İZMİR (İHA) İzmir'de sigara içmek için balkona çıkan genç kadın parmaklıkların kopması sonucu yere düştü. Konak İlçesi'ne bağlı Gürçeşme semtinde 3516 Sokak numaralı apartmanın birinci katındaki dairesinde oturan Lütfiye Biçer (23), sigara içmek için balkona çıktı. Biçer, balkonda dayandığı demir parmaklıkların kırılması üzerine boşluğa düştü. Ambulansla Yenişehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Biçer'in kolunun kırıldığı öğrenilirken sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. 22.09.2009
578158
Honduras'ın görevinden uzaklaştırılan devlet başkanı Zelaya ülkesine döndü
Manuel Zelaya'nın başdanışmanı Eduardo Reina, Venezuela'nın Telesur Televizyonu'na yaptığı açıklamada, devrik başkanın dönerse tutuklanacağı uyarılarına karşın ülkesine döndüğünü söyledi. Reina, Zelaya'nın halen başkent Tegucigalpa'daki bir BM binasında olduğunu bildirdi. Bu arada yerel bir televizyona konuşan Zelaya, Honduras'a döndüğünü kaydetti. 28 Haziran'da darbeyle devrilen Zelaya, Nikaragua'da sürgünde yaşamaya zorlanmıştı.
578552
New York'un kalbi de Mehmet Öz'e emanet
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE New York'un kalbi de Mehmet Öz'e emanet SAKARYAABD'de yaşayan dünyaca ünlü Türk kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz'ün, gelecek seçimlerde New York veya New Jersey valiliğine aday olmak istediği belirtildi. Mehmet Öz'ün İstanbul'da yaşayan babası Prof. Dr. Mustafa Öz, oğlunun Cumhuriyetçi Parti'den New York veya New Jersey valisi olmak istediğini, bu yönde aktif siyaset yapmaya başladığını söyledi. Prof. Dr. Mustafa Öz, "ABD halkı Mehmet'i çok seviyor. Öyle ki Yunan, Ermeni kökenliler bile Mehmet'e 'Run' (Hedefe Koş) diye destek veriyor. Mehmet'in ayrıca ABD siyasetinde her partiden çok iyi dostları var. Colin Powell, Arnold Schawarzenegger dostlarından sadece birkaçı. Mehmet artık New York veya New Jersey valisi olmayı istiyor. Belki senatör de olabilir" dedi. Mustafa Öz ayrıca, "Oğlum belki ileride ABD Başkan adayı olabilir, hatta Başkan bile seçilebilir" diye konuştu.
579281
Meteoroloji'den Karadeniz'e uyarı
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''Meteorolojik uyarı''da, Doğu Karadeniz'de yer alan Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt'da bu gece ve yarın, Sinop, Samsun ve Ordu çevrelerinde de yarın sabah saatlerinde kuvvetli gök gürültülü sağanak beklendiği bildirildi. Uyarıda, yetkililer ile vatandaşların ani sel, su baskını, heyelan ve yıldırıma karşı tedbirli olmaları istendi.
578788
THY'nin New York-İstanbul uçağında arıza
Türk Hava Yolları'nın () New York-İstanbul seferini yapacak Airbus 340 tipi yolcu uçağı, teknik arıza nedeniyle havalanamadı. 'nin, New York'tan İstanbul'a yerel saatle 16.30'da hareket etmesi gereken TK 002 sefer sayılı uçağında teknik arıza meydana geldi. Arıza nedeniyle John F. Kennedy Havalimanı'ndan kalkış yapamayan ve uçuş tarifesine göre bugün saat 09.55'de İstanbul'da olması gereken uçak, gecikmeli olarak Havalimanı'na gelecek.
579085
Rum lider çözüm konusunda iyimser değil
Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, müzakerelerde bugüne kadarki ilerlemenin, sorunun en kısa zamanda çözüleceği konusunda iyimser olma olanağı vermediğini söyledi. Rum basınına göre, BM Genel Kurul çalışmalarına katılmak üzere, Londra'dan New York'a giden Hristofyas, kaldığı otelde gazetecilere yaptığı açıklamada, "satıcı olmadığını ve hiçbir durumda vatanı satmaya niyet etmediğini" kaydetti. Türk toplumuna yönelik olarak "cesur takdimlerde bulunduklarını" söyleyen ve Türkiye ile BM'nin Rum tarafının takdimlerini gerektiği gibi değerlendirmesini beklediklerini kaydeden Hristofyas, "sınırlarının bulunduğunu ve bu sınırların BM Genel Sekreteri'nin sorununa ilişkin Özel Danışmanı Alexander Downer'a ve diğer muhataplarına ilettiklerini" belirtti. Devam eden müzakerelerinde "şu ana kadar olan ilerlemenin, sorunun en kısa zamanda çözümleneceği konusunda iyimser olma olanağı vermediğini" ifade eden Hristofyas, müzakerelerde, "hakemlik ve zaman takvimlerini hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini" yineledi. sorunun çeşitli boyutlarının hızlı bir şekilde çözümlenmesinin ileriye götürülmesi amacıyla Türk tarafının tutumunu ve felsefesini değiştirmesi" görüşünü yineleyen Hristofyas, "çözümün Türkiye'nin politikası ve felsefesiyle ilişkili olduğunu" savundu. BM Genel Kurul toplantısında perşembe günü yapacağı konuşmaya da değinen Hristofyas burada "Güvenlik Konseyi'nde geçici üye olan bir ülkenin Güvenlik Konseyi ile Genel Kurul'un onlarca kararını çiğnemesi, BM üyesi bir ülkede 'işgal' ordularını muhafaza etmesinin ne kadar paradoks olduğu görüşünü ortaya koyacağını" ifade etti.
578813
Bilardo okullara giriyor
Bilardo Federasyonu, Milli Bakanlığı ile imzalayacağı protokolle bilardo sporunu okullara sokmayı hedefliyor. Federasyonun MEB ile imzalayacağı bilardo sporunun yaygınlaşmasını sağlayacak protokolün süresinin yıl olarak belirlendiği, bu bir yılın son bir ayında, taraflardan itiraz gelmemesi halinde sürecin devam etmesi öngörüldüğü kaydedildi. Federasyon yetkilileri, bu sürenin 3-4 yıl olması yönündeki taleplerini MEB'e illettiklerini ve görüşmelerin devam ettiğini belirtti. AA muhabirinin federasyon yetkililerinden edindiği bilgiye göre, bilardo sporunun okullarda oynanmasının önündeki en büyük engelin MEB Talim Terbiye Kurulu'nun "Okullara bilardo masası konulmaz" kararı olduğu, ancak bu kararın MEB ile imzalanacak protokolle ortadan kalkacağı belirtildi. Yetkililer, federasyonun Talim Terbiye Kurulu'nun almış olduğu bu kararın bilardonun önündeki en büyük engel olarak nitelerken, okullar projesi aracılığıyla bu sporun daha geniş kesimlere yayılacağını ifade etti. Lise ve dengi okullarda ve üniversitelerde bilardonun, alt dalı olmasının yanı sıra okullarda seçmeli ders olacağı, böylelikle federasyonun çalışma ortamının artacağı ve lisanslı sporcu sayısının yükseleceği kaydedildi. Federasyon başkanı Uğur Kurugöllü, MEB ile yapılacak protokolle Bilardo Federasyonu'nun çok farklı görüleceğini bildirdi. "Bilardonun kahvehanelerle ilgisi yok" Başkan Kurugöllü, Türk halkının bilardoyu kahvehanelerle özdeşleştirdiğini belirterek, "Açılan nezih salonlar görmezden geliniyor. Bu konuda bir imaj sorunu var. Okullar projesiyle bilardonun kahvehanelerle ilgisi olmadığını göstermeyi hedefliyoruz" dedi. Bilardonun okullara ulaşmasıyla bu sporun temel eğitimde yer alacağını, dolayısıyla sporun da gençleri kötülüklerden arındıracağını söyleyen Kurugöllü, "Gençler, disiplin altına girmeyi öğrendiği zaman, her anlamda devletine faydalı bir birey haline gelecektir. Okullar projesiyle buna katkıda bulunmak istiyoruz" diye konuştu. Okullar projesinin Avrupa Birliği'ne () de sunulacağını ifade eden Kurugöllü, "Bu projenin Avrupa Birliği'ne sunulmasıyla bilardonun önü çok açılacak. Bu konuda iki arkadaşımızın üzerinde çalıştığı, 'den okullara hibe bilardo tesisi projesini gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz" dedi.
579018
Bartın'da sel
Bartın'da sel İHA Giriş Saati 22.09.2009 14:22 Güncelleme 22.09.2009 14:22 Bartın'da gündür aralıksız devam eden yağmur sebebiyle su baskınları meydana geldi. Bartın'da gündür aralıksız yağan ve bugün öğle saatlerinde şiddetini artıran yağmur nedeniyle Bartın Emniyet Müdürlüğü kavşağı kenarındaki dere taştı. Sular altında kalan Bartın-Zonguldak, Bartın-Ankara ve Bartın-İstanbul karayolunda ulaşım kontrollü olarak sağlandı. Trafiğin tek taraflı olarak sağlandığı Emniyet Müdürlüğü kavşağında da, su birikintileri ve kaya parçaları sürücülere zor anlar yaşattı. Bayramlaşmaya giden vatandaşlar aniden bastıran yağmurla zor anlar yaşadı. Bartın'ın bazı bölgelerinde ev ve iş yerlerini de su basarken, belediye ekiplerinin bu bölgelerde çalışma yaptığı öğrenildi. Bazı vatandaşlar ev ve iş yerlerinde su baskınlarına karşı önlem aldı.
578576
Fatma K. Barbarosoğlu: Oh nihayet yaz bitti!
Fatma K. Barbarosoğlu 22 Eylül 2009 SalıOh nihayet yaz bitti! Yaz ne zaman biter? Okulların açılmasıyla. İstanbul'un yazı bitti. Yirmi dakikada karşıya geçilen bomboş yollar çocukluk hülyaları kadar uzak şimdi. Gidenler yaz yorgunu, oruç sarhoşu olarak geri geldi. Geçen gün bir grup gençle konuşurken konu “gidenler”in mi kalanların mı daha çok /daha iyi kitap okuduğu meselesine geldi. Ve her zaman olduğu gibi görüşler popüler kültür kodları üzerinden temellendirilmeye çalışıldı. Velhasıl konu döndü dolaştı ekran üzerinden başlatılan kitap okuma/okutma kampanyasına geldi. Ekran aracılığı ile “herkes”i kitap okumaya çağıran kampanyanın sinematografik özelliklerini anlattılar bir müddet. Dünyanın çıtının bile çıkmayacağı mutlak sessizliğe ve bu sessizlikte kitap okumaya çağırıyormuş küçük film. Kitap mutlak bir sessizlikte mi okunur yoksa her yerde mi? Mutlak bir sessizliği bulmak için mi uğraşmalıyız yoksa kulaklarımızı terbiye ederek kendimize her yerde kitap okuma imkanı mı sunmalıyız. Kitap okumak için sessizlik diyenlerle, kaos diyenler uzun bir süre tartıştılar. Bazıları hayatının en derin okumalarını Ramazan boyunca yaptığını anlattı. Hatim indirirken bütün kitaplara hatim terbiyesi ile yaklaştığını dillendirenler oldu. Okumanın zamanı ve kalitesi konusunda sevdikleri yazarları yardıma çağıranlar da oldu. Bir sonbahar ikindisine Türk edebiyatının gelmiş geçmiş bütün yazarları konuk oldu neredeyse. Baktılar ben sakin sakin onları dinliyorum. İlle de sizin fikriniz dediler. Onlara vermiş olduğum cevabı paylaşayım en iyisi. II Reklam kampanyası bizi farkında olmadığımız bir gerçek ile karşılaştırıyor belki de diye düşündüm. Kendimden yola çıkarak vardım bu noktaya. Yazmak ve okumak söz konusu olduğunda benim bütün titizliğim okuma sırasında ortaya çıkar. Bilgisayarın başına oturduğumda ya da elimde kalem masanın başında beklerken bana sorulan sorulara, dış ortamdan gelen gürültüye hiç aldırmam. Yazamıyorsam bunun sebebi asla gürültü ya da benim dikkatimin dağılması değildir. Yazamıyorsam demek ki yazacak kadar dolmamışım henüz diye düşünürüm. Yazmak konusunda bu kadar uyumlu olan ben okumak söz konusu olduğunda tam bir huysuz kesilirim. Gece değil gündüz çalışan biri olarak yekpare zamanı asla bulamamam ile ilgili belki de bütün bunlar. Kesintisiz bir saatimin bile olmadığını söylesem ne demek istediğimi anlatabilirim sanıyorum. Geçenlerde eşi akademisyen olan bir hanım ile konuşuyorduk. “Hoca” dedi “mutlak sessizlik ister. Yazı yazacağı zaman evin süpürülmesini bile istemez.” Bir tarafta evin süpürülmesini bile istemeyen “erkek konforu” diğer tarafta benim gibi her işini kendi yapmak zorunda olduğu için iki süpürge bir yemek arası yazı yazmaya çalışanlar var. Çamaşır asarak, yemek yaparak, evi süpürerek, market alışverişi yaparak, gelen telefonlara cevap vererek yazı yazıyorum. Daha doğrusu bütün bu işleri yaparken yazacağım yazıyı önce mecburen zihnimden yazıyor, sonra bilgisayarın başına oturmaya fırsat bulduğum ilk zamanda zihnimdeki metni bilgisayar aracılığı ile temize geçiyorum. Ben dediğime bakmayın. Hayat şartları aynı olan bütün yazar kadınların aşağı yukarı böyle çalıştığını biliyorum. Hayat şartları derken neyi kast ediyorum? Günde on altı saat çalıştığı halde üç kuruş para kazanamayan bütün yazar kadınları kast ediyorum. Yazdığım yazılardan elde ettiğim gelir yekpare bir zamanı satın almama yetmiyor. Dolayısıyla hem hizmetçi, hem aşçı, hem alış veriş sorumlusu, hem yazar, hem gazeteci, hem anne olarak çalışınca. Her günün akşamı okunacak metinleri okuyamamanın getirdiği hayal kırıklığının egemenliğinde ertesi güne geçiyorum. Yani her yerde yazan bendeniz, okumak söz konusu olduğunda tıpkı kampanyada olduğu gibi mutlak bir sessizlik değil ama mutlak bir dokunulmazlık istiyorum. Sadece bir saat telefon çalmasın, kapı çalmasın, kimse benden bir şey istemesin. Sadece bir saat bir kitabın sayfaları arasında kaybolmak istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Bunu yapabildiğim tek zamanın sadece deniz otobüsünde yolculuk yaptığım zamanlar olduğunu söyleyeyim de siz anlayın artık ne kadar zor bir şey istediğimi. Ve evet bir de Ramazan var. Gece ile gündüzün yerini eşyaların yerini değiştirircesine kolay değiştirme hakkı kazandığımız. On bir ay da bu kadar hür değiştirebilseydik gece ile gündüzün yerini. Daha doğrusu geceyi istediğimiz gibi ihya etme hakkını sahip olabilseydik Ramazan boyunca yaptığımız bütün ibadetlerle zamanı nasıl genişleteceğimiz öğretiliyor bize. Amellerin ruhu olan “ikna pedagojisi”ni zaman ve mekanın birbirinin içinden geçen ilmeklerinde idrak ediyoruz. İmsak ile iftar vakti arasında arayan gönüller için ne engin bir coğrafya ne engin bir zaman var. Yemek yemeyince insanın ne çok vakti oluyor. III Bayram sonu bizi bekleyen en büyük dert gece ile gündüzü eski yerlerine göndermek olacak. Bayram telaşını atlatamadan çocukları okula göndermenin derdiyle dertleneceğiz Sonra biz hanımlar bir ay boyunca bayram yapacağız. Evet kadınların bayramı kırk gündür. Şu okul telaşını bir atalım. Sonbaharın en güzel resimleri sokaklarda, gecikmiş bayram tebriklerinde bizi bekliyor. Yaz nihayet bitiyor. Yazın bitmesi ne yalan söyleyeyim beni ziyadesiyle sevindiriyor. Bir yaz daha geçti hayırlısıyla diyerek hamd senalar ediyorum.
578524
Benden selam olsun Ergenekon sanıklarına
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Benden selam olsun Ergenekon sanıklarına HABER MERKEZİ/ANKARA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve Silivri'de bulunan tutuklu sanıklara selam gönderirken, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ise Silivri'yi Nazi Almanyası'ndaki toplama kampına benzetti. CHP Genel Başkanı Baykal partililerle bayramlaşma töreni öncesinde basın mensuplarına Silivri'deki gerçek aydın ve vatanseverleri saygıyla selamladığını belirtti. Başbakan'ın muhalefet partilerine yönelik “bölücülük” suçlamasıyla ilgili olarak ise Baykal, boş laflarla kimin bölücü olduğunun belirlenemeyeceğini ileri sürdü. DP'DEN AĞIR İTHAM Cindoruk ile ANAVATAN Genel Başkanı Salih Uzun, ANAVATAN Genel Merkezi'nde ortak bayramlaşma törenine katıldı. Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Eğer demokrasi olsaydı, ülkenin bilim adamları, rektörleri, parti genel başkanları, tv sahipleri, önemli kimlik ve kişileri, bir toplama kampına götürülmezdi. Türkiye'de demokrasi gerçekten hem yetim hem öksüz hem de sahipsiz kalmıştır' dedi.
578470
10 balığın 8’i deniz avından 2‘si çiftlikten geliyor
Güngör Uras Olayların içinden10 balığın 8’i deniz avından 2‘si çiftlikten geliyor 22 Eylül Salı 2009 Şimdilerde yılda 800 bin ton dolayında balık üretiyoruz. Bunların yüzde 80’i deniz avından, yüzde 20’si çiftliklerden geliyor. Çiftliklerde üretilen balık miktarı 150 bin tona yaklaştı. Çiftliklerin yüzde 91’i denizde Yüzde 6’sı İç Anadolu’nun yüzde 3’ü Doğu ve ’nun iç sularında. Toplam çiftlik balığı üretiminin yüzde 66’sı ’nde gerçekleştiriliyor. Çiftliklerde 60 bin ton alabalık, 45 bin ton levrek, 35 bin ton çipura yetiştiriliyor. Diğer balık cinslerinin ve midyenin üretimi küçük miktarlarda. Çiftliklerden balıkların kilosunun çıkış fiyatı ortalama olarak alabalık için TL, çipura için TL ve levrek için TL dolayında. ülkelerinden yılda 80 bin tona yakın (bizim üretimimizin katı) çipura üretiyor. ’nın üretimi 24 bin ton, ’nınki 10 bin ton. Levrek üretiminde de Yunanistan önde. Bizden fazla 55 bin ton dolayında levrek üretiyor. İspanya’nın üretimi 25 bin ton, İtalya’nın 10 bin ton dolayında. Levrek dış pazara gidiyor Biz çiftliklerde üretilen levreğin yüzde 50’sini, çipuranın yüzde 15’ni ihraç ediyoruz. ettiğimiz balıkların yarısı İtalya’ya, dörtte biri İspanya’ya, beşte biri Yunanistan’a gidiyor. Dünya’da şimdilerde toplam balık üretiminin yüzde 33’ü (46 milyon tonu) balık çiftliklerinde gerçekleştiriliyor. Bizde çiftlik balıkçılığı 1980’lerde başladı. Daha önce bu tür üretimden haberimiz yoktu. 311‘i denizlerde olmak üzere 1.470 balık çiftliğiniz bulunduğu söyleniyor. Bu çiftlikler için 20 kuluçkahanede yavru üretiliyor. Sektör 25 bin kişiye doğrudan sağlıyor. Balık çiftliklerinde yetiştirilen balıklar olmasa, ’de balık fiyatları daha fazla artacak, lokantalar ve toplu yemek servisi yapanlar balık bulamayacak. Kaldı ki, bizde balık tüketimi çok düşük. Dünyada kişi başı ortalama 16 kilo balık tüketilirken, biz 8.6 kilo balık tüketiyoruz. Deniz mi/çiflik mi? Anlamak zor Türkiye’de çiftlik balıkçılığı turistlik bölgelerde, kıyıya yakın yerlerde kurulmaya başladığından, deniz ve görüntü kirliliği nedeniyle büyük eleştirilere uğradı. Bu yanlış başlangıçta oluşan kötü imajı değiştirmek çok zor oluyor. Şimdilerde Çevre Kanunu kapsamında çiftlikler kıyılardan uzağa ve önceden belirlenen alanlara taşındı. Hâlâ, taşınmayan bazı küçük işletmeler, sektörün tamamının eleştirilmesine neden oluyor. Yazının sonunda sahiplerinden öğrendiğim kadarı ile, deniz balığı/çiftlik balığı arasındaki fark/veya benzerlik konusunda sayın okuyucularıma özet bilgiyi vereyim. Şimdilerde balıkçılarda satılan, lokantalarda yenilen çipura ve levreğin hemen tamamı çiftlik balığı. ”Deniz levreği, deniz çipurası istiyoruz” şeklinde ısrarcı olarak fazla ödeme yapmaya gerek yok. Çiftlik balığı da denizde yetiştiriliyor. Hem de daha sağlıklı. Günümüzde gerçek deniz çipurası ve levreğini bulmak çok zor. Çiftlik dışında avlananlar büyük olasılıkla çiftliklerden kaçan yavruların palazlanmışlarıdır.. Denizdeki çiftliklerden yılda 3-5 milyon yavru kaçıyor.
578396
Güneş: Herkes gördü zaten!
Güneş: Herkes gördü zaten! güncellenme zamanı 22.9.2009Kasımpaşalı Ali Güneş, 8. dakikada Elano’nun topuna eliyle müdahale ettiğini itiraf etti, “Sonuçta yalan söylemeye gerek yok. Herkesin gördüğü bir pozisyondu. Normal kurallar gereği ve penaltıydı sonucu” dedi. Lacivert-beyazlı futbolcu, Kewell’ı düşürdüğü pozisyonda gördüğü pozisyonla ilgili olarak, “O pozisyonun olduğunu sanmıyorum” dedi.
578543
Düzeltme
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE Düzeltme 21 Eylül 2009 tarihli gazetemizde, 'İşbirliği için şükran hutbesi' başlıklı haberimizde Suriyeli alim Ramazan el- Buti'nin fotoğrafının yerine sehven başka bir kişinin fotoğrafı kullanılmıştır. Düzeltir, okuyucularımızdan özür dileriz.
578095
İsrail Rusya'yı Yalanladı
İsrail Rusya'yı Yalanladı Rusya'nın, "İsrail İran'a saldırmayacak" açıklamasını İsrail redderek, "İran'a karşı askeri müdahale dahil bütün seçenekler masada" dedi. İsrail, İran'a karşı askeri müdahale dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu bildirdi. Rusya Devlet Başkanı Medvedev, dün İsrail'in İran'a saldırmayacağı konusunda güvence verdiğini açıklamıştı. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Reuters'a yaptığı açıklamada, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres'in Rusya'ya verdiği güvencenin kesin olmadığını söyledi. Ayalon, Tahran'ın nükleer programına ülkesinin askeri yolla cevap verme seçeneğinden kesinlikle vazgeçmediğini vurguladı. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı, ayrıca Rusya'nın ülkesi adına konuşmaya yetkili olmadığını da sözlerine ekledi. Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Amerikan CNN televizyonuna verdiği röportajda, İran'a yapılabilecek bir saldırının bir 'insanlık faciasına' yol açacağı yorumunu yapmıştı.
578738
Sınır kapısında bayramlaşma izdihamı
Nusaybin Kaymakamlığı tarafından verilen 24 saatlik izin belgesini alan binlerce kişi Suriye'deki akrabalarını görmek için sabahın erken saatlerinden sınır kapısına geldi. Yoğun güvenlik önlemi alınan sınır kapısında Suriyeli sağlık görevlileri Türk vatandaşlarına domuz gribi kontrolü yapıyor. Akrabalarına bayram ziyareti için bugün bin 500, yarın bin Türk vatandaşının geçiş izni aldığı belirtildi. Zekiye Koçan (64), 50 yıldır hasretini çektiği kardeşleri Cemile Ahmet ile Türkiye Ahmet'i görmek için sınır kapısına geldi. Heyecanlı olduğu görülen Koçan, kardeşlerine kavuşacağı için mutlu olduğunu söyledi.
578729
"Sivas'ı Bülent Uygun yıktı"
Haberi Ekle "Sivas'ı Bülent Uygun yıktı" 22/09/09 10:46 GAZETE HABERTÜRK ÖZEL RÖPORTAJ ULAŞ GÜRŞAT Kırmızı-Beyazlı takımdan İstanbul BŞB’ye giden Sylla, eski hocasını “Oturmuş başarıya alışkın bir ekibi dağıttı. Yerine daha iyilerini alamadı ve başarı imkansız hale geldi” dedi. Sivasspor’un geçtiğimiz sezon kazandığı başarıda pay sahibi olmalarına rağmen gönderilen futbolculardan biri olan Gineli Kanfory Halen İstanbul BŞB’de futbol hayatını sürdüren Gineli ön libero, Sivasspor’un dibe vurmasının bir numaralı sorumlusu olarak eski hocası Bülent Uygun’u gösterdi. Uygun’un başarısızlığın nedenlerini sayarken “Yabancı oyuncular Sivas’ı beğenmiyor” maddesini 1. sıraya koyduğunu hatırlatan Sylla, “Biz beğeniyorduk ama Bülent Uygun geçen yaz yabancıları elden çıkarmak için çok uğraştı. Bu da oturmuş ve başarıya alışkın bir ekibin iskeletini bozdu ve dağılmasına neden oldu. Takımyıkılınca başarı da imkansız hale geldi” dedi. Yaptığı eleştiriler nedeniyle yanlış anlaşılmak istemediğini ifade eden Sylla, “İstanbul BŞB.'de çok mutluyum. Taraftarımız olmadığı için kendimi maçlardan öncemental olarak ekstra hazırlamamgerekiyor. Bunun dışında her hangi bir sorumumyok” diye konuştu. Trabzonspor karşısında alınan 6-1’lik yenilgiyi konsantrasyon eksikliğine bağlayan 29 yaşındaki oyuncu, Fenerbahçe karşısında ise iyi oynamalarına rağmen şansızlığa yenildiklerini söyledi. Fenerbahçe maçından önce Herve Tum’la birlikte Sivas’tan takımarkadaşları olan Bilica ile hasret giderdiklerini ifade eden Gineli futbolcu, “Şakalaşırken ‘Bırak da Tum bir tane atsın’ dedim ama hemen ciddileşti. Zaten sahada da Tum’a adım attırmadı” diyerek sözlerini bitirdi.
578825
Belediyenin hurdası bile haczedildi
Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref, AA muhabirine yaptığı açıklamada, belediye bünyesindeki, zaman içerisinde miadını doldurmuş ve demir aksamı çürüyen araçları hurdaya ayırdıklarını söyledi. Bağlık Mahallesi'ndeki asfalt tesisin aynı zamanda hurdalık olarak kullanıldığını ifade eden Eşref, şöyle konuştu: ''Burada, otobüs hizmetlerinde kullanılan 17 aracın yanı sıra kamyonlar ve iş makineleri de hurda konumunda bekliyor. Hurda tespiti yapıp satmaya niyetlendiğimizde birçok parçanın satılabilir olduğunu fakat üzerlerinde haciz bulunduğunu öğrendik. Araştırmalarımızda belediyenin yaklaşık 22 milyon liralık vergi borcuna istinaden haciz konulduğunu belirledik. Bizim gayrimenkullerimiz var ve borcumuzu karşılayacak durumda. En kısa sürede hurdalıktaki araçların hacizlerini kaldırıp, sattıktan sonra tesisteki alanı düzenlemeyi amaçlıyoruz.'' -BELEDİYENİN BORCU- Vergi borcu sıralamasında belediyelerinin ilk sıralarda yer aldığını belirten Belediye Başkanı Eşref, şöyle konuştu: ''Belediyemize 1980-1990'lı yıllarda aşırı derecede istihdam sağlandığı için çalışan sayısında ciddi artış olmuş. Alınan personelden doğan vergi borçları da günümüze kadar ödenmediğinden bu borç artarak devam etmiş. Şu anda faizler hariç 157 milyon lira borcumuz var. İşçi sayısı az olsaydı bugün belediyemiz borç yükü altında kalmazdı. Göreve geldiğimiz günden itibaren sıkı bir mali disiplinle bütçemizi toparlamaya başladık. Vergi borcu dışındaki borçlarımızı azalttık. İşçilerimizin maaşlarını düzenli şekilde ödeyebilir duruma geldik. Vergi ve sigorta borçlarımızı da planlı şekilde ödeyerek Zonguldak Belediyesini daha iyi hizmet edebilir hale getirmek istiyoruz.'' (aa)
579282
Bremen'de Türkçe günü düzenlendi
Türkçe Anadili Komisyonu tarafından düzenlenen Türkçe Günü'ne, Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın, Türkiye'nin Bremen Fahri Konsolosu Yasemin Vierkötter, Pamukkale Üniversitesi'nden Nejdet Keleş, Bremen Üniversitesi'nden Yasemin Karakaşoğlu ve Katja Cantone, Hannover Eğitim Ataşesi Ahmet Yaşar Selçuk, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Aşağı Saksonya ve Bremen Eyalet Birliği Başkanı Ali İhsan Ünlü, politikacılar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Akalın, burada yaptığı konuşmada, Türkçe'nin, tarihi geçmişe dayanan güçlü bir dil olduğunu, Türkçe'nin Türk olmayanlar tarafından da devlet ve medeniyet dili olarak görüldüğünü, dünyada Türkçe konuşulan coğrafyanın da çok büyük olduğunu belirtti. Bilinen en eski dilin Sümerce olduğunu ve bu dilde 168 Türkçe kelimenin yer aldığını, böylelikle Türkçe'nin ne kadar eski olduğunun görülebileceğini ifade eden Akalın, 26 ülkede Türkoloji enstitüsü bulunduğunu, Almanya'daki Türklerin de Türkçe'ye sahip çıkmaları gerektiğini kaydetti. Keleş de Türkçe'nin dünyanın en yaygın beşinci dili olduğunu ve günümüzde ana lehçeye, 48 diyalekte ayrıldığını ve 12 milyon metre karelik bir alanda konuşulduğunu ifade etti. Vierkötter, Anadolu'nun, medeniyetlerin beşiği olduğuna işaret ederek, Türk kültürünün, bu medeniyetlerin geleneklerini içinde barındırdığını söyledi. Cantone, çocukların küçük yaşlarda çok dilli bir şekilde yetiştirilmelerinde hiç bir sorun olmadığını belirterek, çocukların iki dil öğrenerek yetişmelerinin teşvik edilmesi gerektiğini, bunun çocukların gelecekte iş imkanları bulmalarına yardımcı olacağını ifade etti.
578797
Kız kaçıran ve torpil 50 çocuğu yaraladı
Yaralanan çocuklar Batman Bölge Devlet Hastanesi ve özel hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Çocuklar bu bayramda da harçlıklarının büyük bir kısmını patlayıcılara harcadı. Tüm uyarılara rağmen çocukların vazgeçmediği maytap, kız kaçıran torpil ve benzeri birçok patlayıcı madde yine çocukların yaralanmasına neden oldu. Batman merkez ve ilçelerinde harçlıklarını toplayan çocuklar yine soluğu bakkalda aldı. Bakkaldan aldıkları maytap torpil, kız kaçıran ve benzeri patlayıcı maddelerle sokak aralarında ve cadde üzerinde oynayan 50 çocuk oynadıkları bu tehlikeli patlayıcılarla yaralandı. Baş göz, el ve ayaklarından yaralanan çocuklar Batman Bölge ve özel hastanelerde tedavi altına alındı.
578586
Atatürk Anıtı'na çıkıp ortağı birbirine kattı
Atatürk Anıtı'na çıkıp ortağı birbirine kattı 22.09.2009 05:25Başkent'te zihinsel ve bedensel engelli olan şahıs, Ulus Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı'ndaki Türk askerinin heykelinin üzerine çıktı. Polis ekipleri tarafından aşağıya indirmeye ikna edilemeyen engelli şahıs, Ankaragücü taraftarları tarafından tezahüratlar eşliğinde ikna edilerek, aşağıya indirildi. Vatandaşların alkışları arasında aşağıya indirilen engelli şahıs, polis ekipleri tarafından karakola götürülmek istenince ortalığı birbirine kattı. Akşam saatlerinde Ulus Meydanı'na gelen Aşkın ismindeki zihinsel ve bedensel engelli şahıs, aldığının balinin etkisi ile kendinden geçerek, Ulus Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı'ndaki Türk Askeri'nin üzerine çıktı. Kimseden yardım almadan heykelin üzerine çıkan şahsı gören vatandaşlar durumu polis ekipleri haber verdi. Olay yerine gelen polis ekipleri engelli şahsı ikna etmeye çalıştı. Polis ekipleri tarafından ikna edilemeyen şahıs, daha sonra olay yerine çağırılan itfaiye ekipleri tarafından heykele merdiven konularak aşağıya inmesi istendi. Bütün ısrarlara rağmen aşağıya indirilemeyen engelli şahıs, elindeki maket bıçağı ile merdiven üzerinde kendisini ikna etmeye çalışan vatandaşlara saldırdı. Bu sırada Ulus Meydanı'ndan geçen bir grup Ankaragücü taraftarı, tezahüratlar eşliğinde engelli şahsın aşağıya inmesini istedi. Vatandaşların şaşkın bakışları arasında aşağıya inmeyen engelli şahıs, Ankaragücü taraftarlarının tezahüratları ve vatandaşların alkışları eşliğinde aşağıya inmeyi kabul etti. Polis ekipleri vatandaşların yardımı ile aşağıya indirilen şahıs, polis ekiplerinden tekerlekli sandalye istedi. Bu sırada polis ekipleri tarafından karakola götürülmek istenen engelli şahıs, ortalığı birbirine kattı. Polis ekiplerini zor anlar yaşatan engelli şahıs, polis ekipleri ve vatandaşlar tarafından yaka paça ekip otosuna bindirilerek karakola götürüldü. iha
578680
Jet etkili ‘Viagra
Jet etkili ‘Viagra 22.09.2009 10:48 BİLİM adamları cinsel dürtüleri Viagra’dan çok daha hızlı etki eden bir losyon geliştirdiler. Hiçbir yan etkisi olmayan losyonun, böylece kullanıldıktan sonra saat sonra bile etkisinin sürmesi nedeniyle Viagra’dan çok daha kullanılışlı olacağı ifade ediliyor. Uzmanlar, iktidarsızlık nedeniyle kullanılan tüm ilaçlarda asıl hedefin kan akışının hızlanması ve bunun için damarların harekete geçirilmesinin sağlanması olduğunu söylüyor. ABD-New York’taki Yeshiva Üniversitesi Albert Einstein College of Medicine uzmanları tarafından geliştirilen bu yeni losyon sayesinde iktidarsızlığa karşı kullanılan tedavi süresinin de ortadan kalkacağını kaydettiler. Denek fareleri üzerinde başarılı olan ilaç henüz piyasaya çıkarılmadı. Araştırma safhasının 10 yıla kadar çıkabileceği de belirtiyor. İçinde nano tanecikler bulunan losyon anında etki yaparken, losyonun kalp hastası ya da felçli hastalar tarafından kullanılmaması gerektiği vurgulandı. DIŞ HABERLER
579026
"Lafla bu işler yürümüyor"
Haberi Ekle "Lafla bu işler yürümüyor" 22/09/09 14:20 Diyarbakırspor Kulübü Başkanı Çetin Sümer, taraftarlara ve camiaya yönelik yaptığı açıklamada, milyon nüfuslu kentin, köklü kulüplerine artık her yönden yardımcı olmalarını söyleyerek, "Biz yönetim kurulu olarak takımımızın başarılı olabilmesi için büyük çaba sarf ediyoruz. Karadenizli bir iş adamı kulübümüze bir otobüs hibe ediyorsa, Kayserili bir iş adamı kulübü ve futbolcu evlerini donatıyorsa bu çok önemli bir konudur. Artık Diyarbakırlıların da takımlarına sahip çıkmalarının zamanı gelmiştir. Çünkü Diyarbakırspor hepimizindir. Herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır" dedi. Sümer, lafla bu işlerin yürümediğini vurgulayarak, "Eğer kulübümüzün kontrolsüz borçları olmasaydı hiç kimseye ihtiyacı olmazdı. Tüm gelirlerine temlik koyulan eli kolu bağlı duruma gelen bir kulübün önü artık açılmalı ki istenilen iyi şeyler elde edilebilinsin" diye konuştu. Teknik direktör Ziya Doğan ve takımına güvendiklerini belirten Çetin Sümer sözlerini şöyle sürdürdü: "Sezon başında süper bir hoca olan teknik direktör Ziya Doğan'ı göreve getirdik. İyi de bir kadro kurduk. Tüm sporseverler Diyarbakırspor'u sahada izlediğinde istenileni verecek duruma geldiğini, daha da iyi olacağını söylüyor. Çünkü takımımızın kadrosu geniş ve arzulu. Sahada sonuca tesir eden bir futbol sergileniyor. Birisi deplasman olan son iki maçımızda puan kaybettik. Yoksa şimdi 13 puana sahiptik. Yönetimimiz hem teknik heyetine, hem de futbolcularına inanıyor ve güveniyor. Önümüzdeki maçlarımızda hem kaybedilen puanlarımızı telafi edeceklerine iyi bir çıkış yakalayacaklarına içten inanıyoruz. Taraftarlarımız takımlarına destek verirken en ön plana centilmenliği ve cani gönülden desteği düşünmeli. Eğer Fenerbahçe maçında ceza almamış olsaydık niye seyircisiz maç ile saha kapatma cezası alalım ki? Bu bize ders olmalı artık her yönden atacağımız adıma dikkat etmeliyiz ki teknik heyetimizle, futbolcularımıza destek olabilelim. Onlardan da istediğimizi alabilelim." İHA
578424
Trabzonspor başa döndü
Ligin ilk haftası gol atıp gol yiyen Bordo-Mavililer son iki haftada rakip fileleri kez havalandırıp kalelerinde sadece gol gördü. Rakamlarla ifade edildiğinde hayli pozitif bir görünüm arz eden bu tablo farklı bir okuma ile geçen yıla dönüş olarak yorumlanabilir. Son iki maçta atılan golün 7'si duran top ve rakip defansın arkasına atılan paslardan geldi. Tıpkı geçtiğimiz sezonda olduğu gibi gerek Selçuk gerekse Colman rakip savunmanın çizgi halinde yakalandığı pozisyonlarda attıkları uzun paslar ile Gökhan-Umut ikilisini kaleci ile karşı karşıya bırakacak toplar atıyorlar. Ancak bunun gerçekleşmesi rakiplerin kapalı savunmayı ihmal etmesine bağlı. Bu anlamda Trabzonspor'un bir yıldır yaşadığı iç saha problemini taraftar baskısından çok kapanan rakipleri açma konusunda alternatif geliştirememesine bağlamak daha gerçekçi görünüyor. Umut ve Gökhan ikilisi bu toplarda gösterdikleri başarıyı kanatlardan gelen toplarda pozisyon alma anlamında hâlâ gösteremiyor. Kanatlar demişken Trabzonspor'un yıllardır pas tutan sol kanadının Ferhat-Gabriç ikilisi ile işlemeye başladığını belirtmek gerek. Ancak tam bu sağlanmışken Yattara'nın yokluğunda bu kez de sağ kanadın tamamen etkisizleşmesi ironik bir durum gibi görünüyor. Bir takım ki bir yıl boyunca sol kanat arasın, tam buldum derken bu kez sağ kanadını yitirsin... Geçen yıl sola yatık forvet gibi görünen Umut bu kez sağa yatık oynamak zorunda. Hugo Broos'un orta sahanın sağına yakın oynattığı Serkan top rakipte iken gösterdiği yararlılığı topa sahipken gösteremeyince orta sahanın hücuma yönelik görevi ifası Selçuk'un uzun toplarına ve Colman-Gabriç ikilisinin yeni yeni kendini gösteren yardımlaşmasına kalıyor. Genç Ferhat'ın soldan bindirmeleri de ilerisi adına umut verici olarak nitelendirilebilir. Forvetlerin çiftlenmesi defansın tıpkı geçen yıl olduğu gibi uzun toplar şişirmesini beraberinde getirmiş görünüyor. Defans, orta saha ve forvet arasındaki mesafe uzadıkça bu şişirmeler tercihten öte bir zaruret haline dönüşüyor. Trabzon devre arasına kadar geçtiğimiz yıldan kalan ve "iyi bildiği oyunu" oynamaya çalışacak. Karadeniz fırtınasının esmesi için her sezon üstüne koyabilmeyi hem takımın hem yönetimin öğrenmesi şart. Zira her yıl 25 transfer yapacak bir ekonomileri yok... Namibyalı Tjikuzu'ya rekor para cezası 1Trabzonspor yönetiminin, Namibyalı futbolcusu Tjikuzu'ya 120 bin lira ceza verilmesini kararlaştırdığı öğrenildi. Yönetim, milli maç için gittiği ülkesinden dönmesi gereken süreden bir hafta sonra gelen Namibyalı futbolcu Tjikuzu'ya, sözleşmesinde yer alan en yüksek rakam olan 120 bin lira ceza verilmesini kararlaştırdı. Cezanın futbolcuya tebliğ edildiği, Teknik Direktör Hugo Broos'un raporunun beklendiği öğrenildi. HASAN DEMİR TRABZON
578691
Hava sıcaklıkları artacak
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nce yapılan son değerlendirmelere göre; Türkiye'nin kuzey ve doğu kesimlerinde görülecek olan sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışların; Batı ve Orta Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, İnebolu,Sinop, Samsun, Ordu), Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu'nun kuzeydoğusunda (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır) kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı ise İç ve Batı bölgelerimizde ila derece artacak. Rüzgar ise genellikle kuzey ve kuzeydoğu, güney ve doğu kesimlerde batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek.Kuvvetli yağış uyarısı Yağışlar, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, İnebolu, Sinop, Samsun, Ordu), Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu'nun kuzeydoğusunda (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır) kuvvetli olması bekleniyor. Yağışlar nedeniyle yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (sel, su baskını, heyelan v.s.) ilgililer ve yurttaşlar dikkatli ve tedbirli olmaları konusunda uyarıldı.Bölgelerde hava Marmara: Parçalı ve çok bulutlu, sabah saatlerinde İstanbul,Kocaeli ve Sakarya çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Ege: Parçalı ve az bulutlu geçecek. Akdeniz: Parçalı ve az bulutlu geçecek. İç Anadolu Parçalı ve çok bulutlu, ilk saatlerde Ankara'nın kuzey ilçeleri, Çankırı, Yozgat ve Sivas ile öğle saatlerinde Ankara ve Çankırı çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Batı Karadeniz: Çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; kıyı kesimlerinde (Zonguldak, Bartın, İnebolu ve Sinop) kuvvetli olması bekleniyor. Orta ve Doğu Karadeniz: Çok bulutlu, bölge geneli aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; Orta Karadeniz kıyıları (Samsun, Ordu) ile Doğu Karadeniz'de kuvvetli olması bekleniyor. Doğu Anadolu: Parçalı çok bulutlu, kuzey ve doğusu aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Güneydoğu Anadolu: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar doğusu (Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt) sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. 22 Eylül 2009
578299
Dev Medusa’yı gören taş kesildi!
Dev Medusa’yı gören taş kesildi!Ömer Erbil güncellenme zamanı 22.9.2009Mitolojide Medusa, yılandan saçları ve bakışlarıyla insanları taşa çeviren bir tanrı... Kibyra’da bulunan Medusa başı da hem büyüklüğü hem de renkli mermerlerden çizilmiş olması bakımından görenleri büyülüyor Antik dönemdeki koruyucu kimliğiyle daha çok mezar yapılarında betimlenen Medusa başı, Kibyra antik kentinde orkestra salonunun zeminini kaplıyor. Kibyra’nın Medusa resmiyle simgeleşmesi bekleniyor... ’un Gölhisar ilçesindeki Kibyra antik kentindeki orkestra salonunun döşemesinde, mitolojide insanları taş yaptığına inanılan tanrı Medusa’nın başının renkli mermerlerden çizilmiş bir ‘resmi’ bulundu. “Anadolu tarihinde bir ilk” olma özelliğine sahip mermer döşeme (Opus sectile) Medusa başı, M.S. 2. yüzyıla tarihlendirildi. Medusa başının, Zeugma’nın Çingene kızı ile ’nın meleği kadar önemli olduğuna dikkat çeken Kibyra Kazı Başkanı Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru, “Orkestra salonlarında mermer döşeme vardı. Ancak ilk defa resim olarak mermer döşemeye burada rastlanıldı. Kibyra, Medusa resmiyle simgeleşecek” dedi. İri gözleri, kalın dudakları arasından görülen dişleri, dışarı sarkmış dili, kanatlı başlığı ve dalgalı saçları arasına, boynuna dolanmış yılanlarla betimlenen Medusa başı, çevresini saran kırmızı beyaz renkte mermerlerden yapılmış yaprak benzeri ışın sıralarıyla görenleri büyülüyor. Tamamıyla sağlam Kibyra Kazı Başkanı Özüdoğru, Medusa başıyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Ebatları yanında, orkestranın tam merkezinde kırmızı, beyaz ve yeşil mermerden yapılmış Medusa başı, tamamıyla sağlam olarak ortaya çıkarıldı. Yılanlardan oluşan saçlarıyla ve bakışlarıyla insanları taşa çevirdiğine inanılan, antik dönemdeki koruyucu kimliğiyle özellikle mezar yapılarında betimlenen Medusa başını görenler mitolojideki gibi taş kesiliyor! Bir orkestra salonunun zemin döşemesinde böylesine bir Medusa resmi, Anadolu arkeolojisi için tekil örnek. Bu sebeple, Kültür Bakanlığı’ndan uzman restoratörler, renkli mermer döşemenin ve Medusa resminin korunması ve restorasyonu için bir ön çalışma yapmaya başladı. Şayet gerekli ödenek sağlanabilirse önümüzdeki yıllarda bu eşsiz arkeolojik buluntunun yerinde sergilenmesi mümkün olacak.” Renkli mermer taşından ilk örnek Anadolu’da birçok antik kentin villalarında, hamamlarında, gerek çizim, gerek mozaik olarak Medusa başı bulunuyor. Apollon Tapınağı ve Yerebatan Sarnıcı’nda da Medusa başını görmek mümkün. Ancak Burdur’da bulunan Medusa başını diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri, renkli mermer taşlardan, orkestra salonuna yere döşeme olarak yapılması ve orijinal yerinde korunuyor olması..., En görkemli yapılardan biri Kazılara 20 Haziran’da başladıklarını hatırlatan Özüdoğru, meclis binası olarak da kullanılan yapının kazısı sonucunda, 52,5 metre cephe uzunluğu, 12,80 4,35 metre boyutlarındaki sahnesi, 31 oturma sırası ve 3600 kişilik kapasitesiyle Antik Çağ Anadolusu’nun en görkemli yapılarından birini ortaya çıkardıklarını söyledi. Özüdoğru, “M.S. 2. yüzyılda, son şekliyle inşa edildiği anlaşılan meclis binası ve orkestra salonu, bir sonucu göçtüğü anlaşılan çatısı haricinde neredeyse tamamen korunmuş durumda. İç cephesinin ve sahnesinin renkli mermerlerle ve renkli heykel ve sütunlarla süslenmiş olduğu ele geçen parçalardan anlaşılıyor. Medusa başıyla Kibyra’nın önemli antik kentlerden biri olacağını kısa süredeki kazı çalışmaları bize gösterdi” dedi. 2006 yılından bugüne, Burdur Müze Müdürlüğü’nün başkanlığında ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin desteğiyle yürütülen kazılarda, daha önceki yıllarda da Anadolu’nun en önemli stadyumu bulunmuştu.
578990
Ağlayan bebek babasını mucit yaptı
Ağlayan bebek babasını mucit yaptı ’de, bebeğinin sürekli ağlamasından rahatsız olan baba, bebek ağlayınca sallanmaya başlayan beşik icat etti. Şiran ilçesinde yıl önce dünyaya gelen Leyla ile İsmail Gündoğan çiftinin, yıl önce "Esra" adını koydukları bir bebekleri dünyaya geldi. İlçede elektrikçilik yapan ve yaptığı ilginç aletlerle tanınan baba İsmail Gündoğan, küçük Esra’nın geceleri sürekli ağlamasından rahatsız olunca, ağlama sesi üzerine sallanacak beşik yapmaya karar verdi. Kısa bir çalışmanın ardından da bebek ağladıkça sallanmaya başlayan bir beşik üretti. Bu beşik sayesinde geceleri rahat uyuma fırsatı bulan İsmail Gündoğan AA muhabirine, şunları anlattı: "Esra dünyaya gelmeden ay önce bir beşik aldık ve doğumdan sonra onu bu beşiğe koyduk. Ama geceleri durmadan ağlayıp bizi uyutmuyordu, sürekli beşiğini sallamak zorunda kalıyorduk. Sonunda çareyi beşiği sese ve harekete duyarlı hale getirmeye karar verdim. Beşiğe sensörlar yerleştirdim. Böylece bebek ağlayınca çıkardığı sesten dolayı beşik kendiliğinden sallanmaya başlıyor, bebek susunca beşik de duruyor" Beşiğe yerleştirdiği sensörler sayesinde sayesinde, çocuğun hareket etmesi veya ağlaması durumunda beşiğin sallanmaya başladığını, bebeğin uyuması halinde de beşiğin durduğunu anlatan Gündoğan, istenilmesi halinde yine sistem sayesinde beşiğin sallanacağı sürenin de ayarlanabildiğini anlattı. İsmail Gündoğan, sallanacağı süre konusunda beşiğin uzaktan kumanda ile ya da manuel olarak ta ayarlanabildiğini ifade ederek, yeni icatlar yapmak için çalışmalarının sürdüğünü aktardı.
578409
Beyin kanamasından şehit olan er, Kürtçe ağıtlarla uğurlandı
Bayramın birinci günü oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan anne Fatma Çaylak, evladını Kürtçe ağıtlarla uğurladı. Çaylak için dün Konya Şehitliği yanında tören düzenlendi. Tören sırasında baba Bekir Çaylak, güçlükle ayakta dururken, anne Çaylak baygınlık geçirdi. 112 sağlık görevlilerinin müdahale ettiği acılı anne, Kürtçe ağıt yaktı. Şehit er, Musalla Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Konya Askerî Şehitliği'nde toprağa verildi. Terhisine 72 günü kala arefe gecesi şehit olan Çaylak'ın ölüm nedeninin damar tıkanıklığına bağlı beyin kanaması olduğu bildirildi. Çaylak ailesinin bir diğer oğullarının ise geçtiğimiz yıl şakalaşırken tüfeğin ateş alması sonucu hayatını kaybettiği öğrenildi.
578226
Sudan'da katliam gibi çatışma: 123 ölü
Güney Sudan Askeri güçleri silahlı Lou Nuer kabilesi üyelerinin, rakip kabile üyelerinin yaşadığı Duk Padiet köyüne dün sabahın erken saatlerinde saldırarak binalarıyıktılar ve kiliseye sığınmak isteyen köylülere de saldıkları belirtildi. Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA), Jonglei eyaletindeki katliamın ancak bu sabah güvenlik görevlilerinin bölgeye gitmesiyle ortayaçıktığını belirterek, saldırıda 51 köylü, 28 güvenlik görevlisinin öldüğünü, saldırganlardan da 23 kişinin yaşamlarını yitirdiğini bildirdiler. Saldırıda onlarca kişinin de yaralandığı söyleniyor. Geçtiğimiz hafta da Güney Sudan'da kabileler arasında yaşanan çatışmalarda toplamda 60 kişiden fazla hayatını kaybetmişti. Birleşmiş Milletlerin yaptığı açıklamada kabileler arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle sene başından beri bin 200 kişiden fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. İHA
578556
Ahmedinejad'a kadın yardımcı
HAKAN ALBAYRAK AKİF EMRE Ahmedinejad'a kadın yardımcı İran lideri Ahmedinejad'ın, bilim ve teknolojiden sorumlu cumhurbaşkanlığı yardımcılığına Nesrin Sultanhah'ın resmen atandığı bildirildi. Ahmedinejad, Sağ-lık Bakanlığına da bir kadın vekil atamıştı.
579290
İran, büyük güçle Ekim'de toplanıyor
New York'ta gazetecilere konuşan Solana, Ekimde yapılması öngörülen toplantının yeri olarak İsviçre'nin Cenevre kentine karar verildiğini bildirdi. Solana, nükleer programını durdurmayı reddetmeye devam ederse İran'a yeni yaptırımlar uygulanıp uygulanmaması konusunda Rusya ve Çin'in Batılı ülkelerden farklı görüş ortaya koymamasını beklemediğini söyledi. Yüksek Temsilci, 15 Eylüldeki açıklamasında, İran ile Batılı ülkeleri Ekimde bir araya getirmesi öngörülen görüşmelerin muhtemelen Türkiye'de yapılacağını belirtmiş, ABD ve diğer ülkeleri İranlı müzakereci Said Celili ile bir araya getirecek görüşmenin büyük olasılıkla Türkiye'de yapılacağını düşündüğünü ifade etmişti. İran, artı ülkeleriyle (ABD, Rusya, Çin, Fransa, Büyük Britanya ve Almanya) gelecek ay başlayacak görüşmelerde nükleer faaliyetleri dışında her konuyu tartışmaya hazır olduğunu bildirmişti.
578296
CBS News’un muhabiri Bodrum’da daldı
CBS News’un muhabiri ’da daldı güncellenme zamanı 22.9.2009’NİN SU ALTI ZENGİNLİKLERİNİ ‘60 MINUTES’ PROGRAMINDA LOGAN ANLATACAK ’nin en çok izlenen televizyon kanallarından biri olan CBS News’un ünlü kadın muhabiri Lara Logan, kanalda yayınlanacak ve ’nin su altı zenginliklerini tanıtacak ‘60 Minutes’ (60 dakika) programı için ’da bir hafta ekibiyle çalıştı. Logan, başta olmak üzere birçok gemiyi bulan Dr. Robert Ballard’ın araştırma merkezi olarak kullandığı dünyaca ünlü Nautilus gemisinde Türkiye’nin su altı hazineleriyle ilgili olarak program hazırladı. ‘60 Minutes’ programı yapımcısı Maxwell McCellan, ses kayıt teknisyeni Jay Enyart, kameramanlar Frederick Allen ve Peter Norton ile Bodrum’a gelen Logan, Deniz Araştırma Vakfı (Ocean Exploration Trust) Başkanı Dr. Ballard ve BOSAV (Bodrum ve Kayra Bölgesi Kültür ve Tanıtma Vakfı) Başkanı Tufan Turanlı’yla buluştu. Ekip Nautilus gemisiyle Bodrum Yassıada, Gümüşlük, Tavşan Burnu ve ilçesindeki Knidos harabelerinde çekim yaptı. Dr. Ballard ve Turanlı programa konuk konuşmacı olarak katıldı. Logan batıkları yakından görmek için tüplü dalış da yaptı. Ocakta yayınlanacak CBS News’ta önümüzdeki Ocak ayında yayınlanacak programda, ve ’de bulunan Knidos, Doğu Batığı, Yassıada, Pabuçburnu, Yalıkavak, Taşucu batıklarının da aralarında bulunduğu 12 batığa yer verildi. ‘Türkiye’nin Su Altı Hazineleri’ programını ABD’de yaklaşık 20 milyon kişinin izleyeceği belirtildi. Logan da şaşırdı BOSAV Başkanı Tufan Turanlı, programın Türkiye’nin tanıtımında önemli rol oynayacağını söyledi: “Milyonlarca dolar verseydik böyle bir yapamazdık. Logan, konuk ettiğimiz bir hafta içerisinde yoğun tempoyla çalışması, işini iyi yapması ve sevecen tavırlarıyla mürettabatı ve çalışanların büyük sevgisini kazandı. Türkiye’nin su altı hazinelerini görünce büyük yaşadığını belirten Logan, önümüzdeki yıl da ve Meryemana’da program çekimi yapacağını söyledi.”
578969
‘Mustafa'nın annesi bulunsun’
‘Mustafa'nın annesi bulunsun’Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) Koruyucu anneden Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'a çağrı 'da trafik kazasında yaralanan ‘kimliksiz’ gence sahip çıkıp bakımını üstlenen ve devlet tarafından ‘koruyucu anne’ yapılan Gülsüm Kabadayı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan 'dan, gencin ailesinin bulunması konusunda yardım istedi. Kabadayı, “Mustafa'nın annesini, ailesini bulalım” dedi. Fenalaştığı için hastaneye kaldırılan genç yoğun bakımdan çıktı. Geçen yıl 30 Ağustos'ta bir otomobilin çarpıp kaçtığı, bilincini tamamen kaybeden ve 312 gün yoğun bakımda kalan gence, kimliği belirlenemediği için ‘Umut Bebek’ denilmiş; tesadüfen hastanede bulunan Gülsüm Kabadayı, gencin bakımını üstlenmişti. Sosyal hizmetler İl Müdürlüğü, kemik yaşının 17 olduğu belirlenen gence ‘’ adına düzenlenmiş çıkarmış ve koruyucu anne olarak da Kabadayı'ya emanet etmişti. Bayramın ilk günü yeniden hastaneye kaldırılan Mustafa için gözyaşı döken Gülsüm Kabadayı, Antalya Valiliği, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, yetkilileri dahil herkesin Mustafa ile yakından ilgilendiğini ve tüm ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi. Mustafa Öz'ün anesinin bulunması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Kabadayı, “İnşallah Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız da yardım ellerini uzatırlar ve onun annesini buluruz. O, hayata tutunmayı başardı ve şimdi annesini bulmak istiyor” dedi. YOĞUN BAKIMDAN ÇIKTI Bayramın ilk günü dişleri sıkışıp yüzü morardığı için ambulansla Antalya ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Mustafa Öz, ünitesinde müdahale edilip ateşi düşürüldükten sonra bugün normal üniteye alındı. Gencin tedavisine, aynı hastanede devam ediliyor. Mustafa'nın 41 derece ateşi olduğunu ve hastane getirdikten sonra saatlik müdahalenin ardından yoğun bakıma alındığını belirten Gülsüm Kabadayı, “Yoğun bakıma girdim ve hem yiyecek hem de su vermeye başladım. Bensiz hiçbir şey yemiyor, içmiyor. Çünkü onu bu hale sevgi getirdi. Ateşi düşürüldü. Şu an sağlık durumu çok iyi. Küçük bir galiba. Araştırılıyor ve tahlilleri yapılıyor. Yarın belirlenecek” diye konuştu. Hastanede doktor ve hemşirelerin de yakından ilgilendiği Mustafa Öz'e koruyucu annesi Gülsüm Kabadayı, biberonla su içirip altını temizliyor.
578859
13:07 Erdoğan ABD’de Musevi kuruluş temsilcilerini kabul etti
Erdoğan ’de kuruluş temsilcilerini kabul etti Başbakan 64. dönem Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve nedeniyle geldiği ’de temaslarına kuruluş ve organizasyonlarını kabul ederek başladı. Gezisi süresince, ’ta kalacağı tarihi Plaza Otel’de yaklaşık 50 kadar Musevi kuruluş temsilcisini, otele yerleşmesinin hemen ardından, kabul eden Erdoğan’ın Musevi kuruluş temsilcilerinin çeşitli sorularını yanıtladığı ve bazı güncel konularla ilgili de ’nin görüşlerini Musevi kuruluş temsilcilerine belirttiği öğrenildi. Musevi kuruluşların, arasında sözde soykırımına bir dönem verdikleri destekle tartışmalara yol açan en güçlü kuruluşlarından biri olarak kabul edilen, ADL (Anti-Defamation League-İnkar ve İftiraya Karşı Birlik) direktörü ’da yer aldı. MUSEVİLER, ’DAN DUYDUKLARI ENDİŞEYİ ERDOĞAN’A İLETTİLER Musevi kuruluşların temsilcileri, Başbakan Erdoğan’a, ile ilgili çeşitli bölgesel endişelerini dile getirdikleri ve başta İran Cumhurbaşkanı ’ın Yahudi soykırımını inkar eden konuşmalar ile İran’ın bölgede kitle imha silahları üretme çabaları konusunda duydukları endişeyi ifade ettikleri öğrenildi. Başbakan Erdoğan’ın da İran ile Türkiye arasında yapılan görüşmelerde, İran’ın, Türkiye’ye sürdürdükleri, çalışmaları barışçıl amaçlarla yürüttüğünü anlattıklarını belirterek, Türkiye’nin de nükleer silahlara karşı olduğunu, bu görüşmelerde bu kaygıyı sürekli olarak ifade ettiğini söylediği öğrenildi. Erdoğan’ın Türkiye’nin, dünyada ve bölgesinde de dahil olmak üzere ,her türlü kitle imha silahına ve nükleer silaha karşı olduğunu vurguladığı öğrenildi. TÜRKİYE VE İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANLARI NEW YORK’TA HER AN GÖRÜŞEBİLİR Çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Erdoğan, toplantıda, eşbaşkanlığını ABD’nin yaptığı Minsk grubunun ile ilişkilerin geliştirilmesi sürecine katkısının önemli olduğunu vurguladığı, ilişkilerin geliştirilmesinde bu grubun daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söylediği öğrenildi. Musevi kuruluş temsilcilerin, Erdoğan’a İsrail’i yakın bir zamanda ziyaret etmesinin gündemde olup olmadığını sorunca Erdoğan’ın bu soruyu,’’ Henüz kesinleşmiş birşey yok. BM Genel Kurul toplantıları sırasında Türk ve İsrail dışişleri bakanlarının her an görüşebilir.’’ şeklinde yanıtladığı öğrenildi.
578929
Öğretmen olmak kolaylaşıyor
Hatice Yılmaz'ın haberi .Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Fen, Edebiyat ve İlahiyat fakültesi öğrencilerine, öğretmenlik yolunu açan bir karar aldı. YÖK’ün aldığı kararla 2009- 2010 öğretim yılından itibaren İstanbul, Marmara, Atatürk ve Uludağ üniversitelerinin Edebiyat, Fen ve İlahiyat fakültelerinde lisans öğretimi sırasında Pedagojik formasyon dersleri verilecek. Önceki uygulamada, öğrenciler mezun olduktan sonra 1.5 yıl formasyon eğitimi alıyordu. YÖK, formasyon isteyen diğer üniversitelerin taleplerini de değerlendirecek. DEĞERLENDİRME YAPILACAK Bu değerlendirme sonrasında başka fakültelerde de lisans sürecinde formasyon eğitimi verilmesi gündeme gelecek. (aa) tezsiz yüksek lisans olayını çıkaranların hangi mantıkla çıkardıklarını kendilerinin de bildiklerini sanmıyorum. yeterince eğitim fakültesi var ama. her üniversitede de fen edebiyat fakultesi var ne olacak bu kadar insanın hali. bu mezunlarda öğretmen olmak iş sahibi olmak istiyor. tek yol eğitim fakülte mezunlarını ilköğretime fen-edebiyat mezunlarını da ortaöğretime öğretmen olarak atamak. yada fen edebiyatların kontenjanlarını bilim adamı ihtiyacı kadar sınırlandırmak bu kadar olmaz yaaa hazır bekleyen oğretmenleri atadılar da bi bu kaldı vayy beee,bu ülkede bişeyler kişinin kalemine kalmış durumda,onlar da bundan pay mı alıyorlar odenek mı fazlalaşıyor bu neden acaba.hazır öğretmenlik yapmak isteyen 230.000 kişi bekliyor yazık bee YAZIKKKKKKK,oy toplama ugruna devam edin heryere egitim fakültesi acmaya sonunda nolacak bakalım bunlar oy verecek mı sızeeee YAZIK beee YAZIKLAR OLSUN...
578389
Balkon sefası
22 Eylül 2009, Salı Balkon sefası güncellenme zamanı 22.9.2009Stadı’nın tribün olmayan kısmı da tribün gibiydi. Burada bulunan evlerin balkonlarından karşılaşmayı izleyen taraftarların sahaya madde atması da dikkatlerden kaçmadı.
578393
Meral zaten hiç yoktu!
Meral zaten hiç yoktu! güncellenme zamanı 22.9.2009Kasımpaşalı Ali Güneş’in elle çıkardığı topu görmeyerek penaltıyı es geçen hakem Galatasaraylıların büyük tepkisini aldı. Geçtiğimiz sezonlarda da vermediği penaltılar nedeniyle eleştirilen Meral’in ismi, protokole ve basın mensuplarına dağıtılan esame listesinde hiç yer almadı. Meral’in yokluğunun dışında, yardımcı hakemin isminin de yanlış olduğu görüldü. kalecisi Franco’nun 25 olan forma numarası olarak yazılan listede, ’nın yedek kadrosunda 21 numaralı oyuncu Tuncay Öndel’in kez bulunduğu görüldü. Bu arada listenin başında maçın 2. hafta karşılaşması yazması da esprilere neden oldu.
579062
Konya '12 gündür' beşik gibi sallanıyor
Uzmanlar tarafından deprem riskinin en az olduğu illerin başında gösterilen Konya'da artçı sarsıntılar sürüyor. 10 ve 11 Eylül'de art arda yaşanan 4.5, 4.7 ve 3.5 şiddetindeki depremler nedeniyle 690 kişi yaşadığı panik sonucu ev ve balkonlarından atlayarak yaralanmıştı. Aradan geçen 12 günde 36 artçı sarsıntı yaşandı. Yüzeye yakın yerlerde meydana gelen artçı sarsıntılar vatandaşları bayramda da tedirgin etti. Yetkililerin konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması halkın endişelerini artırıyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtlarına göre, Ramazan Bayramı süresince 2.7 ile 3.4 arasında değişen 14 hafif şiddette deprem yaşandı.
578285
Nonda üçledi,Galatasaray liderliği kaptırmadı
Moritz'in golüyle geriye düşen Sarı-Kırmızılılar, ikinci yarıda oyuna giren Nonda'nın golüyle hem puanı hem de liderlik koltuğunu kurtardı: 3-1. Hafta içinde Avrupa Ligi'nde Panathinaikos'u yenen G.Saray, zayıf rakibini yenerek lig tarihindeki en iyi başlangıcını yapmayı hedefliyordu. Rotasyonu seven Rijkaard, bu kez Hakan Balta, Keita'yı kulübe gönderirken Arda ve Elano'yu birlikte sahaya sürdü. Beşiktaş ve Panathinaikos karşısında erken goller bulan Sarı-Kırmızılılar, bu kez Kasımpaşa karşısında hakeme takıldı. 9. dakikasında Elano'nun vuruşunda Ali Güneş'in meşin yuvarlağı kale çizgisinden elle çıkarmasına hakem penaltı yerine devam kararı verdi. Son maçlarda rakip forvete pozisyonlar veren G.Saray savunması dün de Kasımpaşa karşısında açıklar verdi. Moritz ve Azar'ın gol denemelerinin ardından ev sahibi takım, 26. dakikada Sancak'ın pasında Moritz'le aradığı golü buldu: 1-0. İkinci yarıda Rijkaard'ın ilk yarıda etkisiz kalan Elano ve Baros'u soyunma odasında bırakırken, Keita ve Nonda'yı sahaya sürdü. Bu değişiklik Cim Bom'a hareket getirdi. Sarı-Kırmızılıların baskısı 62. dakikada sonuç verdi ve Keita'nın pasında Nonda karşılaşmaya denge getirdi: 1-1. G.Saray, galibiyet golünü karşılaşmanın 89. dakikasında yine Nonda'nın golüyle buldu: 2-1. Uzatma dakikalarında bir kez daha sahneye çıkan Nonda, maçın sonucunu tayin etti: 3-1. Nonda: Kazanmalıydık, kazandık Galatasaray'ın Kasımpaşa'yı 3-1 yendiği karşılaşmada takımının golünü atan Nonda, yapmaları gerekeni yaptıklarını söyledi. Nonda, ilk yarının kendileri için iyi geçmediğini belirterek, "İkinci yarıda oyuna girdiğimizde biraz daha saldırgan bir görüntü vermiş olabiliriz ama bu zaten oyunun gerektirdiği bir durumdu. Hoca bize çok özel talimatlar vermedi ama biz oyuncular olarak böyle oynamamız gerektiğini biliyorduk. Kazanmak için yapmamız gerekeni yaptık. Önemli olan galip gelip devam edebilmek. Ben, ufak ayrıntılara takılmıyorum.'' diye konuştu. Kasımpaşalı futbolcu Ali Güneş de, Elano'nun kaleye gönderdiği topta eliyle müdahalede bulunduğunu itiraf etti. Rijkaard: Çok zordu ama galip geldik Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Kasımpaşa maçının kendileri için zor geçtiğini belirterek, çok önemli bir galibiyet aldıklarını söyledi. Maçın ilk yarısında çok zorlandıklarını belirten Hollandalı teknik adam, "İkinci yarıda takımımız kazanmak için oynadı ve golleri atmayı başardık." diye konuştu. Hatalı kararlar veren hakemler hakkında çok fazla yorum yapmayacağını dile getiren Rijkaard, "Onlar da bizim gibi insan, hata yapabilirler. Zor bir maç oldu. Hakemler maçların gidişatıyla fazla oynayamaz. Önemli olan sizin performansınız." dedi. Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural ise maçın hakemi İlker Meral'i centilmen olmamakla suçladı. Dört hakem bir pozisyonu süzemedi Dün gece Kasımpaşa-G.Saray karşılaşmasında ilginç ve çok tartışılacak bir pozisyon yaşandı. Karşılaşmanın 9. dakikasında sağ kanattan ceza sahasına inen Milan Baros Elano'yu gördü. Kasımpaşa kalecisi Tolga yerinde değildi. Elano sol köşeye topu gönderdi. Kale çizgisindeki Ali Güneş topu uçarak kornere çıkardı. Ali Güneş'in topu elle kurtarması, hafta içinde yapılacak büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Hakem İlker Meral'e Galatasaraylı futbolcuların pozisyondan sonra yaptığı itiraz da neticesiz kaldı. Ali Güneş'e görüntülerden ceza verilip verilmeyeceği merak konusu olurken, altıncı hakem uygulaması bir kez daha önem kazandı. Hatalar zinciri maç öncesinde başladı Kasımpaşalı futbolcu Ali Güneş'in topu elle çıkarmasından dolayı penaltı ve kırmızı kartın es geçildiği maçta hatalar zinciri müsabaka öncesinde başladı. Maç öncesi protokole ve basın mensuplarına dağıtılan esame listesinin yanlışlarla dolu olması dikkati çekti. Listede orta hakem İlker Meral hiç yer almazken, yardımcı hakemin isminin yanlış olduğu görüldü. Galatasaray kalecisi Franco'nun 25 olan forma numarası olarak yazılan listede, Kasımpaşa'nın yedek kadrosunda 21 numaralı oyuncu Tuncay Öndel kez yazıldı. Bu arada listenin başında maçın 2. hafta karşılaşması yazması da esprilere neden oldu.
578953
Yüzük parmağın uzunsa canavar adayısın!
Yüzük parmağı uzunluğuyla ilgili yapılan yeni bir araştırma, bu parmağı uzun olan erkeklerin çok hızlı ve tehlikeli araç kullandıklarını ve yasak yerlere park ettiklerini ortaya koydu. Almanya'nın Mainz Üniversitesi tarafından ortalama 78 yaşındaki 77 erkek sürücü üzerinde yapılan araştırmada, deneklerin sol ellerinde yüzük ile işaret parmaklarının uzunlukları arasındaki fark ölçüldü ve son yıldaki trafik kayıtları incelendi. Deneklerin üçte birinin aşırı hız ve alkollü araç kullanmaktan ceza aldıklarını belirleyen araştırmacılar, tehlikeli araç kullanımının doğumdan itibaren programlanmış olabileceğini, çünkü parmak uzunluğunun ana rahminde erkeklik hormonu testosteron etkisinde kalmayla doğrudan bağlantılı olduğunu belirttiler. Yüzük parmağının uzunluğuyla ilgili daha önce yapılan araştırmalarda, bu parmağın işaret parmağından uzun olmasının erkeklerde sağlıktan davranışa dek birçok etkisinin olabileceğini göstermişti. Bilim adamları, ana rahminde yüksek düzeyde testosterona maruz kalmanın yaşamın safhalarında beynin çalışmasını bir şekilde etkileyebileceğini düşünüyor. Bu durumun kemiklerdeki testosteron reseptörlerini uyararak, yüzük parmağının büyümesini sağlayabileceği de tahmin ediliyor. Yüzük parmağı uzun erkeklerin daha saldırgan olabileceğini ortaya koyan son araştırma, Accident Analysis and Prevention dergisinde yayımlandı.
578493
Antalya, Fener'i gözüne kestirdi
OSMAN TANBURACI Antalya, Fener'i gözüne kestirdi Antalyaspor, F.Bahçe maçı hazırlıklarına başlarken, teknik direktör Mehmet Özdilek, maçın 6'sını da kazanan F.Bahçe'ye ilk yenilgilerini yaşatacaklarını söyledi. Özdilek, “Çok zor bir maça çıkacağız. maçın 6'sını da kazanan bir takımla oynayacağız. Bizim için bir avantaj. Çünkü yenersek, moral, motivasyonumuz yükselip, adımızın ön plana çıkacak. F.Bahçe'ye mağlubiyeti tattırmak istiyoruz” dedi. 22.09.2009
578251
"Acı olan 89. dakikada golü yedik"
Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural maçın hakemi İlker Meral'i eleştirerek, ''Hakem centilmen değildi'' dedi. Ligin en iyi takımlarından birisiyle oynadıklarını ve kolay teslim olmadıklarını belirten Vural, ''62. dakikada Ali Güneş sakatlandı, sayın hocamız İlker Meral uzun süre değişikliğe müsaade etmedi. Oradan gol yedik. Hocamız rakibe avantaj sağladı, bana göre centilmen bir tavır değildi. İlker arkadaşıma tavsiyem, biraz daha ortadan çalması. Daha cesaretli olup, pozisyonları yakından takip edebilirse bizi mutlu eder'' dedi. 89. dakikada yedikleri golün acı olduğunu belirten Vural, ''Maç oynadığımız oyunun karşılığıyla bitmedi. Oyuncularımı verdikleri mücadeleden dolayı kutluyorum. İlk yarıdaki mücadeleyi gösterirsek, bu sıkıntıdan dolayı kurtarırız'' diye konuştu. AA
579202
PFDK ceza yağdırdı
ceza yağdırdı Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol (PFDK), Kulübü’ne, ile yapılan maçında takım halinde sportmenliğe aykırı hareket nedeniyle 10 bin 500 lira para cezası verdi. Kurulun bugün yaptığı olağan toplantıda verdiği diğer cezalar ise şöyle: 30 gün hak mahrumiyeti: Ercan Saral (Ofspor Kulübü Başkanı), Ali Özdinçer (Darıca Kulübü İdarecisi) maç: Yaşar (Beykoz 1908 Teknik Sorumlusu) maç: Soner Boz (Kartal Belediyespor Teknik Sorumlusu) maç: Osman Gökhan (Zeytinburnuspor Teknik Sorumlusu), Mahmut Hançerli (Alanyaspor), Hüseyin Çolak (Dardanelspor A2 Takımı), Eren Yükselen (Adanaspor A2 Takımı) 1000 lira: Zeytinburnuspor Kulübü, Küçükköyspor Kulübü, Kulübü, Muğlaspor Kulübü, Beylerbeyi Kulübü, Kartal Belediyespor Kulübü 1200 lira: Kulübü, Gümüşhanespor Kulübü, Ünyespor Kulübü 1500 lira: Kulübü, İstanbulspor Kulübü, Pursaklarspor Kulübü, Karsspor Kulübü 1600 lira: Gaziosmanpaşaspor Kulübü 2000 lira: Belediyespor Kulübü 2400 lira: Adıyamanspor Kulübü 2800 lira: Pendikspor Kulübü, Alanyaspor Kulübü 5000 lira: Ercan Saral (Ofspor Kulübü Başkanı), Ali Özdinçer (Darıca Gençlerbirliği Kulübü İdarecisi) 6500 lira: Kulübü 10000 lira: Kulübü
579388
Trafikte bayram bilançosu ağır
Trafikte bayram bilançosu ağır 22.09.2009 18:59Bayram öncesi yetkililerin yaptığı tüm uyarılara ve aldığı tedbirlere rağmen, Ramazan Bayramı'nın trafik kazası bilançosu ağır oldu. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bayram süresi boyunca en çok ölümlü trafik kazası 34 kişiyle bayramın son günü meydana geldi. Söz konusu sürede en çok yaralanmada yine 132 kişiyle bugün oldu. LİMUZİNDE ÖLÜM Manisa'nın Kırkağaç İlçesi'nde de ölüm limuzinle geldi. Şerit ihlali yapan araç, karşı yönden gelen limuzinle çarpıştı. Kazada limuzinin sürücüsü ile diğer araçtaki kişi hayatını kaybederken kişi de yaralandı. Bayramda meydana gelen trafik kazalarının tarihi, ölü ve yaralı sayısı şöyle: TARİH ÖLÜ YARALI 19 EYLÜL* 24 78 20 EYLÜL 20 78 21 EYLÜL 12 102 22 EYLÜL* 36 169 TOPLAM 94 427
578505
puan ve gol
OSMAN TANBURACI puan ve gol Beşiktaş, bu hafta karşılaşacağı Ankaraspor'un durumu nedeniyle haftayı maç yapmadan geçirecek. 30 Eylül'de toplanacak Tahkim Kurulu'nda Ankaraspor ile karlışacak takımların 3-0 hükmen kazanacağı kararı alınırsa son hafta gol atamayan Beşiktaş puanı golle kazanmış olacak. Bayramlaşma bugün Beşiktaş Kulübü'nde geleneksel bayramlaşma töreni bugün yapılacak. Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamaya göre, Akaretler'deki kulüp binasında bulunan Divan Kurulu Lokali'nde gerçekleştirilecek bayramlaşma töreni bu sabah saat 11.00'de başlayacak. Törene kongre üyeleriyle birlikte bazı yöneticilerin de katılması bekleniyor. 22.09.2009
579178
Tunceli'de barajlara karşı eylem
Moğultay mahallesi Cumhuriyet caddesi Yeraltı çarşısı üzerinde bir araya gelen doğa severler, "Tarihimize ve doğamıza sahip çıkıyoruz, Munzur'da barajlara hayır diyoruz" yazılı pankart açtı. Grup adına basın açıklaması yapan Cihan Yüksel, Munzur Vadisi Milli Parkı üzerine adet baraj yapımı ve hidroelektrik santrali yapılmasının planlandığını ve bu barajların yapımıyla tüm doğal hayatla birlikte yaşam alanlarının yok olacağını iddia etti. Uzunçayır barajı ve Mercan barajının tamamlandığını ve Konaktepe 1-2 barajlarının ihale aşamasında olduğuna dikkati çeken Yüksel, Akyayık, Kaletepe, Bozkaya, Pülümür barajlarının ise master planına alındığını kaydetti. Yüksel, yapılmak istenen barajların, doğada geri dönülmesi imkansız tahribatlar yaratacağını ve bununla beraber yaşam alanlarının, kültürel değerlerin yok olacağını savundu.
579220
Altılı Ganyan 508,17 ve 363,48 TL ikramiye verdi
,17 ve 363,48 TL verdi İSTANBUL (A.A) ’da bugün koşulan at yarışlarında iki ayrı şekilde sonuçlandı ’nden yapılan açıklamaya göre, 1, 4, 5, 1, 4, biçiminde sonuçlanan 1. 508,17 lira, 1, 4, 5, 1, 4, şeklinde sonuçlanan 2. Altılı Ganyan ise 363,48 lira verdi. Bu arada, bugünkü yarışlarda Beşli, Dörtlü ve Üçlü Ganyanlar da iki ayrı şekilde sonuçlandı. Sonuçlar ve ikramiye tutarları şöyle: 1. Beşli Ganyan: 4, 5, 1, 4, 1: 146,58 lira 2. Beşli Ganyan: 4, 5, 1, 4, 4: 116,25 lira 1. Dörtlü Ganyan: 5, 1, 4, 1: 19,46 lira 2. Dörtlü Ganyan: 5, 1, 4, 4: 16,17 lira 1. Üçlü Ganyan: 1, 4, 1: 1,66 lira 2. Üçlü Ganyan: 1, 4, 4: 1,43 lira
578628
Askere gitmemek için denize atladı
Polis, dün gece saat 23.00 sıralarında Güzelyalı semti Vali Konağı karşısında sahil kenarında dolaşan B.K.'nin hareketlerinden şüphelenerek kimlik kontrolü yapmak istedi. Polisin kendisini durdurmak istediğini anlayan B.K., kaçmaya başladı. Yaşanan kısa süreli kovalamacanın ardından polise yakalanmak istemeyen genç, denize atladı. Bir süre yüzdükten sonra kaçamayacağını anlayan B.K., yardım istedi. Polisin halat atarak denizden çıkardığı K., Güzelyalı Polis Merkezi'ne götürüldü. Karakolda yapılan üst aramasında asker kimliği çıkan B.K'nin birliğiyle yapılan görüşmede gencin Muradiye Jandarma Komutanlığı'nda vatani görevini yaptığı, geçen cumartesi günü çıktığı çarşı izninden geri dönmediği anlaşıldı. Sağlık kontrolü için hastaneye götürülen firari er, işlemlerinin ardından askeri inzibata teslim edildi.
578720
"Beşiktaş için sezon bitti"
Haberi Ekle "Beşiktaş için sezon bitti" 22/09/09 10:50 İhsan Kalkavan, "Sezona kötü başlandı. Bu belli bir seviyede düzeltilebilir ama yeniden şampiyonluk hesapları yapılması bence ütopik bir davranış olur" diye konuştu.
579119
Esenboğa'ya Turgut Özal'ın adı mı veriliyor?
Arınç, Kral Abdullah Bilim ve Teknik Üniversitesi'nin açılışı için Suudi Arabistan'a hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının, ''Ankara Esenboğa Havalimanı'nın adının 'Turgut Özal Havalimanı' olarak değiştirilmesi önerisine'' ilişkin sorularını yanıtladı. Merhum Özal'ın, Türkiye'ye çok önemli hizmetlerde bulunmuş değerli bir Cumhurbaşkanı olduğunu ifade eden Arınç, şöyle dedi: ''Turgut Özal'ın isminin Türkiye'de bir havalimanına verilmesini ben şahsen kişisel olarak çok doğru buluyorum. Bu konuda ne hükümetimizin, ne de başka bir kurulun alınmış bir kararı yok. Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nin iftarındaki konuşmamda bu samimi düşüncemi ifade ettim. Çünkü ben derneği önemsiyorum. Geçmişteki toplantılarına da katılmıştım. Onlara iki hedef göstermiştim; bunlardan birisi rahmetli Cumhurbaşkanımızın ismini taşıyan bir üniversite kurulması, nitekim bu sene kanunu çıktı ve Turgut Özal Üniversitesi kuruldu. Diğeri de madem Cumhurbaşkanlarımızın isimleri önemli yerlere verilebiliyor. Ankara Esenboğa Havalimanı'nın ismini de Turgut Özal Havalimanı olarak değiştirebilirsek bu da çok yakışır diye düşündüm. Ama bu benim kişisel düşüncemdir. Ve uygun olacağı kanaatindeyim. Çünkü Ankara Türkiye'nin başkentidir. Havalimanından yüzlerce, binlerce yolcu gidip geliyor. Uluslararası alanda Turgut Özal isminin bir havalimanında bulunması da fevkalade doğru.'' Bülent Arınç, tarihi geçmişine bakarak Esenboğa'nın ne olduğu, olmadığı konusunda bir fikir yürütmeye gerek bulunmadığını da ifade ederek, ''Nasıl illerimizin isimleri kura çekilerek uçaklara veriliyorsa, köprülere, kavşaklara, caddelere, üniversitelere Türk büyüklerinin isimleri verilebiliyorsa, nasıl İzmir'e merhum Adnan Menderes'in, nasıl İstanbul büyük Atatürk'ün ismini taşıyorsa, Ankara da Turgut Özal ismine layık olur diye düşündüm. Bir art niyetim yok, bu benim kişisel düşüncemdir. Düşünceme saygı duyup destekleyen pek çok insan da var. İnanıyorum ki karşı çıkan da olabilir ama bu benim samimi, içten düşüncelerim'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Bu konuda bir girişimde bulunup bulunmayacağının'' sorulması üzerine de şunları kaydetti: ''Hiç şüphesiz dernek onu düşünüyor, teklif de edecek. Ama bu konuda Ulaştırma Bakanlığı mı yetkili, yoksa hükümetin bir karar alması mı gerekiyor bilemiyorum. Uygun bir zemin olduğunda ben hükümete bu konuyu açarım, onların düşüncelerini alırım ama bence çok büyük bir olay değil, sadece Ulaştırma Bakanlığı veya Ankara Valiliği bile bu konuda yetkili olabilir. Bir araştırma yapmadım. Araştırma yaparak bunun nasıl olabileceğini düşüneceğim. Zorlamak yok olursa olur, olmazsa olmaz.''
579240
Alkollü sürücüler çarpıştı: ölü
Alkollü sürücüler çarpıştı: ölü CİHAN Giriş Saati 22.09.2009 17:21 Güncelleme 22.09.2009 18:02 İzmir'in Çeşme ilçesinde meydana gelen trafik kazasında, üniversite öğrencisi Ebru Eralsay (23) ile arkadaşı Suna Ağır (23) hayatını kaybetti, kazada kişi de yaralandı. Alkol muayeneleri yapılan araç sürücülerinden Muharrem Efe Demirel'in (21) 228 promil, Hasan Özkan'ın (42) ise 155 promil alkollü olduğu belirlendi. Kaza, sabaha karşı saat 04.00 sıralarında, Ilıca-Çeşme yolu Çakabey Kavşağı'nda meydana geldi. Çeşme yönüne giden Hasan Özkan'ın kullandığı 35 SS 888 plakalı otomobille Dalyan'dan Çeşme Limanı istikametine seyreden Efe Demirel yönetimindeki 35 AK 3412 plakalı otomobil, kavşakta çarpıştı. Çarpmanın şiddetiyle otomobilin arka koltuğundan savrulan İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencisi Ebru Eralsay hayatını kaybetti. Yanında oturan arkadaşı Suna Ağır ise yaralı olarak kaldırıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Yaralanan Demirel ve Rabia Sönmez (25) ile diğer aracın sürücüsü Özkan ve oğlu Mehmet Yağız Özkan (15) da aynı hastanede tedavi altına alındı. Hayatını kaybeden Ebru Eralsay'ın, Basmane semtinde bulunan Alican Otel'in sahibi Ali Eralsay'ın kızı olduğu öğrenildi. Kazanın ardından yapılan kan tahlilinde sürücülerden Muharrem Efe Demirel'in 228, Hasan Özkan'ın 155 promil alkollü olduğu belirlendi. Yaşar Üniversitesi öğrencisi Demirel'in, arkadaşlarıyla eğlenmek için Çeşme'ye gittiği öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma devam ediyor.
578291
Çocuklarla bayram sevinci
Kılınan bayram namazından sonra eller açıldı, İslam âlemi ve Türkiye için dua edildi, bayrama erişmenin şükrü dile getirildi. Bayram hutbesi ve dua esnasında Gülen'in duygulandığı gözlendi. Çocuklar etrafını sardığında ise yüzünde mutluluk tebessümleri açtı. Gülen, her bayramda olduğu gibi elini öpmek isteyen miniklere bayram harçlığı verdi, hediyeler dağıttı.
578766
Taylan'ın gözü Dünya şampiyonluğunda
Milli sporcu Nurcan Taylan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18-27 Kasım tarihlerinde Güney Kore'de gerçekleştirilecek Dünya Halter Şampiyonası'nın hazırlıklarını sürdürdüğünü söyledi. Avrupa Şampiyonası'nın ardından ara vermeden Dünya Şampiyonası hazırlıklarına başladığını ve şu an iyi durumda olduğunu dile getiren Nurcan Taylan, ''Olimpiyat ve Avrupa şampiyonluğum var. Kariyerime Dünya şampiyonluğunu da katmak istiyorum'' dedi. Şampiyonaya hazırlık için daha zamanın da bulunduğunu anımsatan Taylan, şöyle konuştu: ''Hazırlık için daha zamanım var. Ancak ben Avrupa Şampiyonası'nın ardından çalışmalara başladım. İyi bir hazırlık dönemi geçiriyorum. Akdeniz Oyunları ve Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya kazanmama rağmen çok fazla sevinemedim. Çünkü bu yıl Dünya Şampiyonası'nı hedef belirledim. Olimpiyat şampiyonluğumun yanı sıra Avrupa ve bir çok başarılarım var. Dünya Şampiyonası'nda ikinciliğim var. Bu nedenle kariyerime dünya şampiyonluğunu da ilave etmek istiyorum. Olmamasının burukluğunu yaşıyorum.'' Hissettiği burukluğu gidermek için şampiyonluğa odaklandığını kaydeden milli halterci, ''Hazırlıklarım şu an sorunsuz geçiyor. Rakiplerim Çinli sporcular. Şu an dünya klasmanında ilk sırada onlar var. Ben ikinci sırada bulunuyorum'' diye konuştu. Şampiyonaya günde yaklaşık 4-5 saat çalışarak hazırlandığını ve kendisini fazla zorlamadığını anlatan Taylan, açıklamasını şöyle tamamladı: ''2008 Pekin Olimpiyatları'nda zorlamıştım ama ne yazık ki sakatlandım. Akdeniz Oyunları ve Avrupa Şampiyonası'na fazla zorlamadan hazırlandım ve iyi dereceler elde ettim. Dünya Şampiyonası'nda iyi sonuçlar alacağımı düşünüyorum. Şu an antrenmanlarda iyi sonuçlar alıyorum. Bunu devam ettirirsem madalyanın rengi sarı olabilir.'' Nurcan Taylan, bayramdan sonra milli takım kampının başlayacağını sözlerine ekledi. (aa)
578572
Fehmi Koru: Bu kadar fanatizm ayıptır
Fehmi Koru 22 Eylül 2009 SalıBu kadar fanatizm ayıptır Herhalde biliyorsunuzdur, ama bir kez daha yazayım: Fenerbahçeli'yim. Galatasaray ve Beşiktaş takımlarının bugünkü taraftar sayısı sizleri aldatmasın; bizim hayata gözlerimizi açtığımız dönemde her yeni doğan erkek çocuk FB'li olarak doğar, bazısı sonradan GS veya BJK taraftarı haline dönüşürdü. Fenerbahçeli olduğum halde taraftarlık bilincim takımım kötü oynadığı zaman içimdeki utanç duygusunu bastıramıyor. Rakip bellediğim takımlar iyi oynadığı zaman gönlüm onlara kaymıyor, ama tuttuğum takım bir de kötü oynadıysa utanç hissim daha da koyulaşıyor... Galiba az sayıdaki 'fanatik taraftar' dışında çoğu futbolsever de benim durumumda; tuttuğumuz takımdan vazgeçmiyoruz, ancak taraftar kimliğimiz güzel ve doğruyu gördüğümüzde takdirden geri durmuyor... Ligte veya kupalarda işi kötü giden takımımızın durumuna üzülüyoruz, başarılı rakibimiz gibi olmayı içten içe diliyoruz. Futbol gibi fanatizm üreten bir alanda bunu beceriyoruz da, neden siyasette daha farklı davranışlar sergiliyoruz? Tuttuğumuz, oyumuzu verdiğimiz, üyesi olduğumuz siyasi partiyi 'iyi günde de kötü günde de' desteklemek zorunda mıyız? Partimizden vazgeçmesek de (hem vazgeçsek ne olur?) iyi bir iş yaptığını, daha doğruyu savunduğunu, ya da bir vahim yanlışa karşı çıktığını, bir kötülükle mücadele ettiğini gördüğümüz rakip partinin hakkını neden teslim edemiyoruz? Yoksa parti fanatizmi futbol fanatizminden daha mı koyu ülkemizde? Biraz öyle ve bunun da tarihi sebepleri var. Bizde parti etiketleri futbol takımlarından farklı olarak aile içerisinde ediniliyor daha çok; CHP'li bir anne-babanın çocukları çoğu kez CHP'li oluyor. Sağda daha çok 'CHP-karşıtlığı' bir kimlik değeri taşıyor ve CHP'ye karşıt siyasi kimliğe sahip ailelerin çocukları da bu tavrı tevarüs ediyorlar. Geçişlilik neredeyse yok gibi... Çok uzun yıllardır CHP yüzde 30 kadar bir oya hükmediyor; tabanı tatmin edemediğinde CHP'ye oy verebilecek seçmen sandığa gitmiyor ve partinin oyu düşüyor... Mevcut yüzde 70'den tatminsizler düşüldüğünde kalan oy 'sağ partiler' arasında bölüşülüyor... Sağdan sola soldan sağa geçiş galiba bizde fazla olmuyor. Şu bile söylenebilir: Çeşitli sebeplerle iktidardaki 'sağ' partinin politikalarını benimser görünen 'sol' veya 'eski sol' fikir sahipleri bile, sandık ortaya konduğunda, oylarını verecek kıytırık da olsa bir sol parti buluyorlar. Konu üzerinde 'şimdi' düşünmemi sağlayan Ak Parti'nin kısa süre önce başlattığı 'demokratik açılım' ve 'Ermeni açılımı' girişimleri oldu. Her ikisi de 'muhafazakâr' kimlikli bir partiden çok 'sol' gelenekten gelen bir siyasi partiye yakışırdı bu girişimlerin... Ak Parti hükümeti sağ gösterip sol vurmaya kalkışınca, yani solun savunduğu doğru bir tavrı benimseyince, 'sol' hareket birdenbire 'ofsayta' düşüverdi. En aşırı futbol fanatiğinden de aşırı bir siyaset fanatizmi var ülkemizde; takımını değiştirmeden de rakip takımların iyi oyununun hakkını teslim edebiliyor bir futbolsever, alkışlamasa da içinden takdir ediyor. Siyaset fanatiği ise bunu yapmadığı gibi, belki fikrini etkiler diye, girişimlerin kendisiyle konuşulmasını bile istemiyor; “Gelelim, görüşelim, siz yine bildiğinizi okuyun” teklifine dahi kulak tıkıyor. Fanatiğin en aşırısı, rakip takım oyuncularından oluşuyorsa milli takımın başarısını bile istemez; bunların durumu da onlar gibi... Ayıp yahu!
579270
Durak'tan Ayamama Deresi göndermesi
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, yıllar önce yaptığı altyapı yatırımlarıyla kentin su baskını sorununun kalmadığını söyledi. Durak, basın mensuplarıyla çeşitli mahalleleri gezerek, vatandaşların bayramını kutladı. Selahattin Eyübi Mahallesi'ni gezerken, Sarıçam deresini göstererek, kentin bu derenin ıslahıyla büyük sıkıntılardan kurtulduğunu belirten Durak, ıslahla hem güzel bir görünümün ortaya çıktığını hem de baskın tehlikelerinin sona erdiğini ifade etti. Durak, derenin üzerindeki köprüden geçen vatandaşlara ıslah çalışması öncesi ve sonrası durumu sordu. Derenin ıslahı sonrası hiç su baskını olmadığını bildiren bir kadın, ''Yıllar önce dere taştı, evleri su bastı. İnsanlar öldü, evler gitti, eşyalar gitti. Ama burası yapıldıktan sonra hiçbir şey olmadı'' dedi. Çukurova'nın düz bir zemine sahip olmasına karşın yağmur suyunun tahliyesinde sıkıntı yaşamadıklarını belirten Durak, ''Sarıçam Deresi'nin derinliği 6, genişliği ise 25 metre, denize uzaklığı da 45-50 kilometreyi buluyor. Çukurova gibi düz arazinin üzerine kurulmasına karşın su baskını yaşanmadan tahliye gerçekleşiyor. İstanbul'daki gibi eğimli bir arazi de yok. İstanbul'daki dereyi de böyle yapsalardı bu felaket olur muydu? Olmazdı herhalde'' diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu'dan yoğun göç alan mahalleleri gezen Durak, şöyle konuştu: ''Ben siyasi ayrımcılığı belediyeye sokmadığım gibi 25 yıldır fark gözetmeksizin vatandaşlara eşit mesafede durdum. Kürt açılımını 25 yıl önce belediyede başlattım. Oy verdi veya vermedi. Hangi kökenden gelirse gelsin, ayrı dava. Ancak, onlara eşit yaklaşmanın sonucunu da alıyorum. Kürt mahallelerinden de oy alıyorum. Benim gibiler bu partide çoğaldıkça parti merkeze kayıyor. Benim şahsım bu partiyle birleşince Adana'da daha merkezde olduk.'' Durak, girdiği bir kahvehanede vatandaşların su faturalarını yüksek bulduklarını söylemesi üzerine, buradan elde edilen gelirin yine vatandaşa harcandığını belirtti. Çatalan içme suyunun şişelenip satılması halinde su faturalarında düşüş olacağını söyleyen Durak, şöyle devam etti: ''Çatalan Barajı yanında kurduğumuz içme suyu şişeleme tesislerine henüz ruhsat alamadık. Şişeleme fabrikası yapılalı ay oldu. Her gün onlarca TIR suyu, Suriye'ye, Irak'a, Arabistan'a ihraç edebileceğiz. Ben Devlet Su İşlerinin mevzuatını iyi bilirim. Devletin kanunlarına da saygımız var. Biz kanunlara göre fabrikayı yaptık. Ruhsat alsam su ihraç edeceğim. Belediyenin kasasına para girecek. Bu da su fiyatlarına yansıyacak elbette.''
578854
13:04 CeBIT Bilişim Eurasia Ekim’de açılacak
Bilişim Eurasia Ekim’de açılacak Bilişim Eurasia Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri Fuarı, 7-11 Ekim 2009 tarihleri arasında ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Deutsche Messe AG ve İnterpro A.Ş. tarafından kurulan Fairs Interpro Uluslararası Fuarcılık A.Ş’nin (HİFAŞ) CeBIT Bilişim Eurasia adı altında 10. kez düzenleyeceği fuara yerli ve yabancı yaklaşık bin firmanın katılması bekleniyor. CeBIT Bilişim Eurasia, bu yıl “İş Dünyası”, “Dijital Yaşam” ve “Tüketici Elektroniği” olmak üzere ana bölümde toplanacak. Fuarda “İş ve ”, “”, “TÜTED Alanı”, “eSağlık”, “TeknoKent”, “Kamu Sektörü”, “HD World”, “”, “TÜBİDER”, “Webciety”, “Özel Alan” ve “Sosyal Sorumluluk” tematik bölümleri ile “Uzaktan Öğrenme”, “”, “eSağlık”, “İş ve Kariyer”, “Webciety”, “Kamu Sektörü”, “Yazılım”, “CRM” ve “ERP” forum alanları yer alacak. Kriz nedeniyle bazı firmalar fuara katılmamak yerine daha küçük standları tercih ederken, CeBIT Bilişim Eurasia giriş ücreti de 2008’de olduğu gibi 20 lira olarak belirlendi. Fuar Direktörü Dr. Orkunt AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21’i yurt dışından olmak üzere geçen yıl 971 firmanın katıldığı fuarı yaklaşık 160 bin kişinin ziyaret ettiğini belirterek, “Bu yıl kriz olmasına rağmen bin firmanın katılımını ve 2008’in ziyaretçi sayısını aşmayı bekliyoruz” dedi. Yozgat, CeBIT Bilişim Eurasia’ya ve ’nin de aralarında bulunduğu ülkelerden ilginin büyük olduğunu ifade ederek, “Bu yıl 2008’in rakamını (21 ülke) ya yakalayacağız ya geçeceğiz. Bazı ülkelerin firmaları da pavyon şeklinde katılıyor. Bu yıl pavyon olarak katılmayı teyit eden ülkeler ve ...” diye konuştu. Fuarın 10 salondan oluştuğunu, ilk salonu “İş Dünyası” bölümüne ayırdıklarını, çok önemsedikleri bu bölümün her geçen yıl daha da büyüyeceğini düşündüklerini kaydeden Yozgat, bu yıl ilk defa Anadolu ziyaretleri gerçekleştirdiklerini, “Anadolu Projesi” kapsamında Denizli, ve /’dan 220 üst düzey yöneticinin ve ulaşımı karşılayarak fuarda ağırlayacaklarını bildirdi. Yozgat, “Bu VIP heyetlerine özel rehberler eşliğinde fuarı gezdireceğiz. Anadolu’da gerçekten teknolojiden korkuluyor. Krizden dolayı bu yıl biz de elimizin taşın altına koyuyoruz. Yine bu kentlerden yaklaşık 440 firma yöneticisi ve çalışanını da fuara getirip onları bilgilendireceğiz” dedi. Fuarın tanıtımını bazı ülkelerde de yaptıklarını anlatan Yozgat, CeBIT Bilişim Eurasia’nın açılışına Başbakan ve ’ın katılımının beklendiğini kaydetti. CeBIT BİLİŞİM EURASIA’DA Orkunt Yozgat, ve e-belediye hizmetlerinin artmasıyla beraber fuarın “Kamu Sektörü” bölümüne büyük ilgi olduğunu ifade ederek, başta olmak üzere birçok bakanlık ve belediyenin bu bölümde hazır bulunacağını, bu kurumların fuarda farklı uygulamalarını tanıtacağını anlattı. Siyasi partilerin de bu bölüme ilgi gösterdiğini kaydeden Yozgat, “AK Parti katılıyor, orada kendi iletişim altyapılarını anlatacak. AK Parti’nin standının açılışını sayın Başbakanın yapması bekleniyor. Muhtemelen de olacak. ile de görüşüyoruz” dedi. Fuarda ayrı giriş ve çıkışı bulunan bir “Bilişim Market” olacağını, birçok firmanın ürünlerini burada satabileceğini, firmaların bu ürünlerini satarken çeşitli ve kampanyalar düzenleyeceğini bildiren Yozgat, Hannover-Messe International tarafından organize edilen iletişimi, ve sektörü fuarı Broadcast, Cable Satellite Eurasia 2009’un da CeBIT Bilişim Eurasia ile eş zamanlı ve aynı mekanda gerçekleştirileceğini kaydetti. “SEKTÖRDE BU YIL KÜÇÜLME BEKLENİYOR”Fuar Direktörü Dr. Yozgat, fuarların krize karşı bir fırsat ve çok önemli bir iş platformu olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kriz nedeniyle bazı firmalar fuara katılmamak yerine daha küçük standları tercih ederek, 70 metrekare yerine 40 metrekare gibi, mutlaka burada olmak istiyor. Çünkü bu fuarın getirdiği ve PR imkanlarını başka hiçbir yerde sağlayamadıklarını ifade ediyorlar. Fuarda geçen yıl yaklaşık milyar dolarlık iş bağlantısı yapıldı. Bu yıl bu rakamı ya yakalarız ya da geçeriz.” CeBIT Bilişim Eurasia ile sadece bilişim ve telekomu değil, tüm sektörleri hedeflediklerini vurgulayan Yozgat, iş dünyasında bilgi teknolojileri kullanımının yüzde 80’ler mertebesinde bulunduğunu, bu oranın ’de ise yüzde 20 olduğunu bildirdi. “Bu yüzden yabancılar Türkiye pazarını çok ciddi hedefliyorlar. Çünkü büyük bir pazar ve hala gidilmesi gereken çok yol var” diyen Yozgat, bilişim sektöründe bu yıl küçülme beklendiğini, tüketici tarafında yüzde 40 civarında daralma olduğunu, sektörün 2010’da büyüyeceğini kaydetti. BİLİŞİM ZİRVESİ Fuar ile aynı anda ve mekanda, Interpromedya tarafından “Bilişim Zirvesi’09” düzenlenecek. 7-10 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek zirvenin bu yılki ana teması “Yeni Dünya Yeni Yaşam” olacak. Bilişim Zirvesi’09’da telekom, e-sağlık/tele sağlık, e-devlet, savunma ve yeni konferansları ile iş dünyasına yönelik iş çözümleri ve oturumları yer alacak. Zirvede konferans ve 27 farklı oturum yapılacak. Interpromedya Genel Müdürü Güldane Taşdemir de, bilişim dünyasının profesyonelleri ile iş dünyasının profesyonellerini bir araya getirerek bilişimin sunduğu çözümlerden herkesin maksimum oranda fayda görmesini sağladıklarını ifade etti. Taşdemir, zirvede bu yıl kısaca “bilgi koordinasyonu” olarak adlandırabilecekleri yakınsama kavramının teknolojideki önemini ve hayatımızda neleri değiştirdiğini anlatacaklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bilişim Zirvesi bu yıl son yılın en zengin içeriğine sahip. Bu yüzden bu yıl zirvenin her zamankinden çok daha fazla ilgi göreceğini hedefliyoruz. Katılımcı anlamında zirvede bu yıl bine yakın kişiyi ağırlamayı bekliyoruz. Bilişim Zirvesi’nde her sektöre her kesime her kurum ve kuruluşa yönelik konular mevcut. Üst düzey devlet ve hükümet yönetiminden gençlere kadar çok farklı kesimlere hitap ediyoruz. Zirvede tüm kesimler bir araya gelerek daralan ekonomik koşullarda yeni işler, yeni alanlar, yeni işbirlikleri ve ortaklıklar oluşturma zemini bulabilecek. Bilişim Zirvesi’09’un, ülkemizde ekonominin çarklarını döndüren, moral ve motivasyon sağlayan bir etkinlik olmasını bekliyoruz.” Bilişim Zirvesi’nin başladığından beri büyük kriz gördüğünü, bunlardan birinin 2001 ve diğerinin de şu anda içinde bulundukları kriz olduğunu belirten Taşdemir, “Şu ana kadar aldığımız geri dönüşler gösteriyor ki alanında Türkiye’nin en büyük bilgi, iletişim ve platformu olan Bilişim Zirvesi bu yıl son 10 yılın en başarılı performanslarından birini yakalayacak” diye konuştu. Kriz ortamında pek çok iş ve şirketin küçülmek zorunda kalırken Bilişim Zirvesi’nin geçen yıllardan daha fazla konferans ve oturum sayısıyla iş dünyasının daha geniş bir kitlesini ağırlamaya hazırlandığını ifade eden Taşdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bilişim Zirvesi, özellikle içinde bulunduğumuz bu durumda şirketlerin yeni iş fırsatları yakalamaları, yeni iş alanlarında işbirlikleri yaratabilmeleri ve potansiyel müşterileri ile bir araya gelmeleri konusunda önemli bir buluşma ortamı yaratmaktadır. Ayrıca yeni teknolojiler ve bu teknolojilerin iş dünyasının çeşitli sektörlerine sağlayacağı avantajların konuşulduğu ve tartışıldığı bu ortam, iş profesyonellerine yeni bakış açıları getirme misyonunu da fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu gelişme, bugüne kadar toplam 30 bin 256 ziyaretçi ağırlayan Bilişim Zirvesi’nin bugün geldiği noktayı en açık şekilde ortaya koyuyor. Dünya artık bir bilişim dünyası ve Türkiye’nin de bu gelişmeleri yakından takip ettiğini ve bu bağlamda da zirveyi her zamankinden daha fazla önemsediklerini söyleyebilirim.”
578551
Emmy Ödülleri sahiplerini buldu
Emmy Ödülleri sahiplerini buldu ABD'de televizyon dizileri arasında en iyiyi seçmek için yapılan 61. Uluslararası Emmy Ödülleri, önceki akşam Los Angeles'ta düzenlenen törende sahiplerini buldu. En iyi aktör ödülünü Bryan Cranston, en iyi kadın oyuncu ödülünü de Glenn Close kaptı. LOS ANGELES (AA) ABD'de 61. Uluslararası Emmy Ödülleri, önceki akşam Los Angeles'ta düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Drama ve komedi dallarında en iyi dizi ödülleri, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "Mad Men" ve "30 Rock"a verildi. Drama dalında en iyi aktör ödülüne "Breaking Bad"deki rolüyle Bryan Cranston, en iyi kadın oyuncu rolüne ise "Damages"'deki rolüyle Glenn Close layık görüldü. "30 Rock" dizisinin kadrosunda yer alan Alec Baldwin, komedi dalında en iyi aktör, "Urited States Of Tara"da oynayan Toni Collette, yine aynı dalda en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Drama dalında en iyi yardımcı erkek oyuncu Michael Emerson (Lost), drama dalında en iyi yardımcı kadın oyuncu Cherry Jones (24) oldu.
578345
Açılımda olmak istemeyenler kusura bakmasın!
Açılımda olmak istemeyenler kusura bakmasın!FAİK KAPTAN, TANER YENER İstanbul DHA güncellenme zamanı 22.9.2009Erdoğan: Mutabakatta yer almak isteyenlere ‘eyvallah’, istemeyenlere ‘kusura bakmasınlar’ diyeceğiz Başbakan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu ile Pittsburgh’daki zirvesine katılmak üzere ’ye gitti. Demokratik konusunda yollarına devam edeceklerini belirten Erdoğan, “Toplumsal mutabakat olsun istiyoruz. Ama, bu mutabakatın içinde yer almak isteyenlere ‘eyvallah’, ama yer almak istemeyenlere de ‘kusura bakmasınlar’ diyeceğiz” dedi. Erdoğan, sınır ötesi harekâtla ilgili olarak müsteşarına talimat verdiğini ve dönüşte de konuyu ´de görüşeceklerini söyledi. Erdoğan, demokratik açılım konusunda muhalefet partilerinin destek verip vermemeleriyle ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu: “Bu tüm milletin elini taşın altına koyduğu bir proje olsun istiyoruz. Onun için katılımın çok daha geniş kapsamlı olmasını arzu ediyoruz. Toplumsal mutabakat olsun istiyoruz. Ama, bu mutabakatın içinde yer almak isteyenlere eyvallah, ama yer almak istemeyenlere de, ‘kusura bakmasınlar...’ Çünkü biz yolumuza devam etmek istiyoruz. ‘Burada bir engel var’ diye duracak halimiz yok. Engelleri aşa aşa arzulanan noktaya gideceğiz. Yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarında da halkımızın ciddi bir kısmının yüksek beklentisinin olduğunu görüyoruz.” Erdoğan, demokratik açılım ile konularının ABD gezisi sırasında gündeme gelip gelmeyeceği soruları üzerine, “Gündeme gelmesi halinde bu konuları da paylaşırız. Bunu da oradaki dostlara anlatırız. Milli birlik projesi bir demokratik açılım süreci içerisinde sürdürülmektedir. Bu sürecin içerisinde bir Ale-vi Çalıştayı var. da ülkemizin sorunlarından bir tanesi. ’la ilişkiler konusu ki da sorun alanlarından bir tanesi. Çalışmalarımız sürüyor. Sonuç olarak milli birliğimizin güçlendirilmesi gayreti içinde olacağız” dedi.
578357
İşveren, en çok makineci ve muhasebeci arıyor
Türkiye İş Kurumu (İşkur) verilerine göre en fazla eleman açığı beden işçiliğinde mevcut. Bunu sırasıyla muhasebe ve makinecilik (dikiş) takip ediyor. Ayrıca elektrikçi ve elektrik teknisyeni, gaz altı kaynakçısı, pazarlamacı, tornacı, şoförlük gibi mesleklerde talep edilen işgücü sayısı oldukça yüksek. Türkiye genelinde bin 167 beden işçisi, 528 makineci ve 312 muhasebeci işe alınacak. İşkur'a kayıtlı toplam 987 bin 105 işverenin istihdamda aradığı kıstaslar da oldukça ilginç. İşverenler ne çok eğitimli ne de eğitimsiz elemanları tercih etmiyor. Mevcut açık işler için çoğunlukla meslek lisesi ve lise altı mezunlar tercih ediliyor. En az tercih edilen grup ise lisans üstü eğitim alanlar. İllere göre eleman açığı bulunan alanlar incelendiğinde İstanbul ve Konya'da beden işçisi (temizlik), Düzce'de muhasebeci, Ankara'da satış elemanı ve makine teknikerine duyulan ihtiyaç fazla. En çok beden işçisine ihtiyaç duyulan İstanbul ve Konya'da 427 beden işçisi alınacak. En fazla makinecinin arandığı Bursa'da 105, en fazla muhasebecinin ihtiyaç duyulduğu Düzce'de ise 26 muhasebeci iş sahibi olabilecek. Ayrıca Mersin'de elektrikçi, Bursa'da gaz altı kaynakçısı, Erzurum'da büro memurluğu en çok işçi aranan işkolları olarak sıralanıyor. Hangi ilde hangi eleman aranıyor? İstanbul: Muhasebeci, beden işçisi, elektrik-elektronik teknisyeni, satış temsilcisi, aşçı, gaz altı kaynakçısı, makineci, mobilya cilacısı, bekçi, makine teknisyeni. Ankara: Makine teknikeri, satış elemanı, beden işçisi, makine mühendisi, inşaat mühendisi, petrol ve doğalgaz mühendisi, harita teknikeri. İzmir: Muhasebeci, tornacı, makineci, sekreter, ağaç işleri teknikeri, garson. Bursa: Boyacı, pazarlamacı, satış elemanı, makineci (ütücü, kalite kontrolcü) elektrikçi, sac işçisi, oto kaportacı, sağlık memuru. Diyarbakır: Sekreter, elektrik ve elektronik teknikeri. Samsun: Büro memuru, mobilya imalatçısı, grafiker, muhasebeci, satış elemanı, güvenlik görevlisi. Trabzon: Satış elemanı, elektronik teknisyeni, beden işçisi, resepsiyoncu, yufkacı, kimya mühendisi, bilgisayar mühendisi. Adana: Elektrik ark kaynakçısı, gaz altı kaynakçısı, muhasebeci, plastik doğrama imalatçısı, kazan ateşçisi. Erzurum: Büro memuru, oto boyacı, büro memuru, fizyoterapist, metal işleri teknisyeni. Antalya: Beden işçisi, elektrikçi, şoför, gıda mühendisi, aşçı, turizm ve otelcilik elemanı. Sivas: Oto elektrikçisi, marangoz, motor teknisyeni, ahşap doğramacı, elektrik mühendisi. Mersin: Pazarlamacı, sıhhi tesisatçı, kaynakçı, şoför, elektrikçi. Ağrı: Büro memuru, beden işçisi, ziraat mühendisi. Rize: Plastik doğrama imalatçısı, kasiyer, kazan ateşçisi, tornacı, beden işçisi, tornacı, şoför, pazarlamacı.
579094
Münevver cinayetinde arabulucu Cemil Baran, ‘Ahmet’i açıkladı
Münevver cinayetinde arabulucu Cemil Baran, ‘Ahmet’i açıkladıMehmet BULUT/GAZİANTEP, (DHA) ‘Ahmet bordo bereli subay, gözaltına alınacak’ cinayetinin faili olduğu suçlamasıyla tutuklanan 'nun amcası ile arasında aracılık yaptığı ileri sürülen Cemil Baran, aralarında Hayyam Garipoğlu’nun da bulunduğu kişinin yanı sıra, bölücübaşı ’ın ’ye getirilişinde görev alan bordo bereli Ahmet adlı bir subayın da polis tarafından gözaltına alınacağını iddia etti. Cemil Baran, ’te Demokrasi Meydanı’nda yaptığı basın toplantısında bazı iddialarda bulundu. 'da gözaltına alındığını hatırlatan Cemil Baran, “Gözaltına alındığım zaman bana uygulanan psikolojik baskıyı Garipoğlu Ailesi’ne uygularsanız çözülür” diyerek İstanbul Valisi Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve cinayet masası dedektiflerine çağrı yaptı. Cem Garipoğlu’nun ’da yakalandığını, ancak bu ülke ile ilişkilerin iyi olmaması nedeniyle üzerinden Gaziantep’e getirilip, oradan İstanbul’a götürüldüğünü öne süren Cemil Baran şu iddialarda bulundu: “Cem bir hafta öncesinden yakalanmıştı. Ama zaman felaketi olduğu için şov yapılmak için gizli tutuldu. Ben yakalandığı zamanla ilgili İstanbul’da notere tutanak tutturdum. Ben Hayyam Garipoğlu’na Ahmet’leri sordum. Bana ‘Hangi Ahmet’i soruyorsun, bende Ahmet çok’ dedi. Şimdi açıklıyorum. Bu cinayet Garipoğlu’nun şirketlerinde çalışan Ahmet’te kilitlidir. Bunlardan birisi şoförlüğün yanı sıra işler yapan Ahmet’tir. İkincisi Başçavuş Ahmet’tir. Bu da, işlerini yürütür. Üçüncü ve en önemlisi ise 10 yıl önce özel operasyonla yurt dışında yakalanan çok önemli birisinin (bölücübaşı Abdullah Öcalan) Türkiye’ye getiriliş operasyonuna katılan bir bordo berelidir. Şu anda ordudan ayrılmış mıdır, ayrılmamış mıdır bilmiyorum. Ama, bana gelen istihbarata göre soyadı Küremen, Karahan veya Karaman olabilir. Polisten aldığım bilgiye göre bu Ahmet’ler yarın Hayyam, Fatih ve Kasım Garipoğlu ile birlikte gözaltına alınacaktır. Cem Garipoğlu’nun yakalanışı bir senaryodur, filmdir. Kasım Garipoğlu, Hayyam’ın babasıdır. 50 senedir hukukla uğraşan bu kişi, Cem’in akıl hocasıdır. Cem Garipoğlu’nun en yakın arkadaşı Münevver Karabulut’un kardeşidir. Tekrar ediyorum. Bu cinayeti kişi işledi. Eğer, Cem Garipoğlu’nun Ermenistan’da yakalandığı açıklanmazsa ben 30 Ekim’de her şeyi açıklayacağım.” Cemil Baran, eski Fazilet Partisi Gaziantep Milletvekilli Kahraman Emmioğlu’nun da Garipoğlu'na danışmanlık yaptığını, önemli bilgilere sahip olduğunu ileri sürerek, “Sayın Emmioğlu da bildiklerini açıklamalı” dedi.
578593
Sizce MOSSAD işi değil mi?
Toygun Atilla’nın haberine Hürriyet dün, “Cem’i ararken 14 kilo verdi” manşetini atmış alt başlığa da şu satırları çıkarmıştı: “Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı C. G.’nu 197 gün boyunca arayan Cinayet Masası dedektifleri bu sürede 470 ihbar aldı, şehre 17 kez gidip, 80 işyeri ve ev bastı.” Şimdi herkes elini vicdanına koyup cevap versin: “- Zanlı ve ailesi ne kadar zeki ve ne kadar çevre sahibi olursa olsun, MİT’inden Jandarma İstihbaratına kadar devletin bütün istihbarat desteği elinin altında olan ve bu işler için eğitilmiş, meslek hayatının onlarca yılı bu tür olayları kovalamak ve çözmekle geçmiş onlarca, yüzlerce aklın ve gayretin elinden bu kadar süre kurtulabilir mi?” Kim ne derse desin, bu mümkün değil. Öyleyse işin sırrı ne? İşin sırrını Akşam gazetesi muhabiri Özkan Tamirak 30 Ağustos günü, “Dünya arıyor, MOSSAD mı koruyor” manşeti ile gözümüzün içine soktu.
578746
Omuz atma kavgası kanlı bitti
Semih U. (19) kız arkadaşıyla birlikte Selçukhatun Mahallesi eski adliye binası önünde gezerken kimliği belirsiz bir kişi ile 'omuz atma' meselesi yüzünden tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle Semih U., tartıştığı genç tarafından bıçaklandı. Yaralı genç hastaneye kaldırılırken olay yerinden kaçan zanlının yakalanmasına çalışılıyor.