569444 "Bizim futbolcuların önü kapanıyor" özel "Gündem" köşesinin bu haftaki konuğu Mustafa Sandal. Kendisi gibi şarkıcı eşi Emina ve oğulları Yaman'la magazin basınından uzak mutlu bir yaşantı süren Sandal'a haftanın gündemdeki konularını sorduk. Yeni albümü "Karizma" ile büyük beğeni kazanan başarılı sanatçı, farklı konulardan seçtiğimiz sorularımıza içtenlikle yanıt verdi. Buyurun keyifle okuyun… SORU: Bakan Nimet Çubukçu'nun, İstanbul Milli Eğitim Basın Şefini "şık giyinmediği" gerekçesiyle geri göreve aldığı iddia edildi. Sizce bazı makamlarda "vitrin" önemli mi? Kişinin nasıl göründüğü işinin önüne geçer mi? İşinin hakkını vermek için şıklık şart mı? Mustafa Sandal: Sayın bakanımızın öyle bir şey yapıp yapmadığı konusunda bilgim yok. konuda yorum yapmam doğru olmaz… Bana göre, bazı makamlarda vitrin önemli bir etkendir. Bu her sektör için geçerlidir. İkili ilişkilerde ve iş yaşamında ilk izlenim çok önemlidir. Ancak, kıyafeti ya da görüntüyü kaldırabilmek de önemlidir. Ben insanları görünüşüne göre yargılamam, yaptığı işe bakarım. Benim için şıklık değil ama temizlik ve disiplin şarttır. SORU: KKTC, sperm ve yumurta bağışıyla tüp bebek yöntemini yasakladı. Çocuk sahibi olamayanlar için önemli bir adres ortadan kalktı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? "ÇOCUK SAHİBİ OLAMAMAK ACI BİR DURUM" M.S: Çocuk sahibi olamamak çok acı verici bir durum olsa gerek. Ancak, doğanın kanunlarına ve Yaradan'ın bizim üzerimizdeki takdirine de saygı duymak gerekiyor. İşin tıbbi veya kanuni yönüne yorum yapamam. Ancak, çocuk esirgeme kurumları ve benzer kurumlarda yüzlerce çocuğun anne-baba beklediği de bir gerçek. İmkanı olanların çocuklara kucak açması bence çok mantıklı olur. SORU: Geçen hafta iki gencin uyuşturucudan ölüm haberiyle sarsıldık. Arkadaş çevresi sağlıklı gençlik için ne kadar önemli? (Varsa) Siz çocuklarınız arkadaşları ve aileleriyle tanışıyor musunuz? M.S: Oğlum henüz çok küçük ama ileride büyüdüğü zaman yakın arkadaşlarıyla tanışmayı düşünüyorum. Çocuklarımızı çok sıkı takip etmeli, attığı adımdan haberdar olmalıyız. Her şeyden önce iyi bir aile eğitimi almalılar. Ancak, maalesef bazen verilen eğitim de işe yaramıyor. Arkadaş çevresi bu tip olaylarda birebir etkilidir. Ve bence en önemli sebeptir. Çünkü gençler kadar saf ve temiz ki kolay kandırılabiliyorlar. Kaybettiğimiz gençlerin yakınlarına başsağlığı diliyorum. SORU: Ünlü yönetmen Memduh Ün, Cüneyt Arkın ve Ayhan Işık için "İkisi de büyük oyuncu değil" yorumunda bulundu. Türk sinemasının bu iki efsane ismi gerçekten büyük oyuncu değil mi? Onlar değilse kim? Özellikle yeni kuşaktan kim onların tahtına aday olabilir? M.S: Yapılan her yorum sahibini bağlar niteliktedir. Benim kimsenin yorumuna söyleyecek bir sözüm olamaz… Ancak bu soruyu bana sorarsanız; Cüneyt Arkın ve Ayhan Işık'ın çocukluk ve gençlik yıllarımın kahramanları olduğunu söyleyebilirim. Özellikle, Ayhan Işık benim amcam gibiydi. İkisi de benim gözümde büyük birer star, başarılı birer oyuncudur. "MANEVİ İHTİYACI ORTAYA KOYUYOR" SORU: Son dönemde içinde bolca entrika, ihanet olan diziler reyting rekorları kırıyor. Doğu illerindeki yaşamı, ağalık sistemini anlatan diziler de cabası. Bunun nedeni ne olabilir? Toplumsal değerler ya da algılar değişiyor olabilir mi? Diziler AB ve tüm izleyicide rekor kırdığına göre sınıfsal tercih pek söz konusu olmuyor… M.S: Bu konu bence bilirkişiler tarafından araştırılmalıdır. İnsanların beğenisi sürekli değişim gösterebiliyor. Yıllar önce alkışladıkları bir sanatçı ya da davranışa, olaya bugün yüz çevirebiliyorlar. Bence tamamen günlük hayat akışının içinde doğan manevi ihtiyaçlarla ilgili bir durum. Yani, Türk halkının büyük bir kısmı son 2-3 yıldır tip dizileri izlemek istiyor, kadar. İzlenen dizilerin tarzı ve konusu, toplumun genel tavır ve fikrini ortaya koymaz. Sadece zevk ve seyir tercihini göz önüne çıkarır. SORU: Ekonomik kriz futbolu teğet geçti gibi görünüyor. Milyon dolarlara ünlü isimler transfer ediliyor. Yabancıların istilası, Türk futbolunda gerilemeye yol açar mı? Genç yeteneklerin yetiştirilmesi mi daha çok ön plana çıkarılmalı? "GENÇLERE YATIRIM KAZANDIRIR" M.S: Öncelikle kulüplerimizin altyapıya önem vermeleri gerekiyor. Oradan gelen eğitimli gençler arasında birçok yıldız çıkmıştır, çıkacaktır da.. Yani, yatırımı gençlere yapan, en büyük kazancı sağlayacak taraf olacaktır. Yabancı futbolculara ödenen paralara bir şey diyemem ama bizim gençlerin önünün bir nebze de olsa kapandığı bir gerçek. Elbette, yabancı kontenjan hakkının sayısıyla da ilgili bir durum. Siz ne kadar izin verirseniz, büyük kulüpler de kadar yıldız futbolcu alıp seyircileri tribüne çekmeye çalışır. 569997 Başı kesik erkek cesedi bulundu Karakter boyutu Başı kesik erkek cesedi bulundu 16.09.2009 15:10 Mersin'in Bozyazı ilçesinde başı kesilmiş bir erkek cesedi bulundu. Sabah saatlerinde Denizciler Mahallesi Liman Mevkii'nde bir vatandaş tarafından bulunan cesedin Mehmet Deli (30)'ye ait olduğu tespit edildi. Sera işçisi olarak çalışan Mehmet Deli'nin evli ve bir çocuk babası olduğu bildirildi. Ceset incelenmek üzere Adana Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturmanın devam ettiği bildirildi. 568699 G-20 zirvesi dönüm noktası olacak ABD'nin Pittsburgh şehrinde Eylül ayı sonunda gerçekleştirilecek G-20 Zirvesi öncesi, merkezi Iowa'da bulunan Stanley Foundation "G-20 Zirvesi'nin Can Alıcı Noktaları" başlıklı raporunda mevcut ekonomik krizin çözülmesi ve G-20'nin daha verimli çalışabilmesi için neler yapılması gerektiğini masaya yatırdı. Stanley Foundation'da uzman David Schorr, G-7 ve G-8'in verimli çalışmadığını daha çok olaylara tepkiler üzerinden işlediğine dikkat çekerek, bu zirvenin ana hedeflerinin "Liderlerin harekete geçerek somut adımlar atması, farklılıkların üstesinden gelinmesi için çaba harcamaları" gerektiğini belirtti. Schorr, bununla birlikte G-20'nin diğer uluslararası kurum ya da yazılı antlaşmalardan farklı olarak yaptırım gücünün bulunmamasının da önemli olduğunu ancak günümüzde yaşanan sorunların aslında sadece yasal değil siyasi adımlara da ihtiyacı olduğunu ekledi. G-20 Zirvesi'nin birçok teknik detayı da içerdiğini söyleyen uzmanlar zirvenin çok kritik bir döneme denk geldiğini belirtti. Uzman Eric Helleiner, "Önemli teknik konulardan biri banka sisteminin düzenlenmesi baslığı altında finansal kaldıraç oranının düzenlenmesi. Sermaye standartları da önemli bir madde. Bu daha önce hiç konu olmamıştı ve ulusal bankalar buna karşı çıkacaktır. Ancak bu konuda kararlı davranılması lazım" şeklinde konuştu. Helleiner, aynı zamanda yönetişim konusunun da önemine değinerek G-20'nin Finansal İstikrar Kurulu'nun sorumluluk sınırına dikkat çekti. Helleiner, "Bu bir sorun teşkil ediyor. Bu kurul G-20 üyelerinin tümünü kapsıyor ancak diğer ülkeleri kapsamıyor. Üye olmayanların da bir şekilde sesini duyurabilmeleri büyük önem taşıyor" dedi. 24-25 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan zirvenin ABD için de önemli bir platform olduğunu belirten raporun editörlerinden Andrew F. Cooper, "Amerika'nın liderliğini teyit etmesi ve ayni zamanda liderliğini koruyarak diğer ülkelerle işbirliği içerisinde çalışabildiğini göstermesi önemli. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelere ABD'nin önem vermesi gerekiyor. Hem lider olup hem de bu ülkeler ile birlikte nasıl hareket edilir sorusu çok tartışıldı. Ama ABD bunu daha önce de yaptı, kilit güç olma özelliğini koruyarak diğer ülkeler ile birlikte çalıştı" diye konuştu. G-20 Zirvesi'nde bir araya gelecek olan liderlerin gün boyunca en çok ağırlık vereceği konu ise son bir yıldan beri yaşanan ekonomik krizin bir daha tekrarlanmaması için atılması gereken adımlar olacak. 569025 Öğrenci yükü hafifliyor Öğrenci yükü hafifliyor DiaSA, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında “Öğrencilerin eğitim yükünü paylaşıyoruz!” sloganı ile okul çantalarını ucuza doldurma imkanı veriyor. DiaSA'da 11-24 Eylül tarihleri arasında geçerli olacak kampanya ile defter kap kağıdından, çantaya, pastel boyadan çalışma masası lambasına kadar yüze varan çeşit son derece cazip fiyatlarla satılacak. Her öğrencinin A'dan Z'ye tüm okul ihtiyaçlarını karşılayabileceği DiaSA Okula Dönüş kampanyasında; Ambalaj Kağıdı 3'lü 0,59 TL, Mega Kurşun Kalem 12'li 0,79 TL, Lisanslı Ders Programlı Okul Etiketi 24'lü 0,80 TL, Mega Kırmızı Kalem 12'li 0,89 TL gibi onlarca ürün TL'nin altında satışa sunuluyor. Öğrencilerin kişisel becerilerini geliştirebilecekleri resim dersine yönelik malzemeler de bu kampanyaya özel fiyatlarla raflardaki yerini alıyor. 569797 Hükümetin Youtube açılımı (CNN TÜRK) -- Yıldırım, yetkilileri Türkiye'de ofis açma ve Türkçe içerik taleplerimize yönelik müspet çalışma yapıyor" dedi. İftar yemeğinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Bakan Yıldırım hazırladıkları kanunu anlattı. Yıldırım, bu yasanın daha önceden sadece katalog suçu önlemeye yönelik sınırlı yasadan daha geniş bir çerçevede tutulacağını kaydetti. Bakan, ortamında kişilik haklarını ihlal etmeden suç teşkil edecek verileri ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme yapılacak" dedi. Basın Kanunu'nu örnek gösteren Ulaştırma Bakanı, "Sitedeki içeriklerin yazarı, sayfa editörü ve diğer yetkililerin görevleri tanımlanacak. Böylece bilişim sektöründe çalışanlar da statüye kavuşturulacak" diye konuştu. 569789 Asya ülkeleri küresel toparlanmaya öncülük ediyor ülkeleri küresel toparlanmaya öncülük ediyor (IMF) Başkanı Dominique ülkelerinin küresel toparlanmaya öncülük ettiklerini söyledi. Strauss-Kahn, ’da yayınlanan Polityka dergisine yaptığı değerlendirmede, Asya ülkeleri toparlanmaya öncülük ederken, Asya’yı ve ’nın izlediğini ancak toparlanmanın yavaş seyir ettiğini kaydetti.  Başkanı, küresel ekonominin, bu kriz sürecinde yeniden durgunluğa girmeyeceğini de ileri sürdü. 568703 Obama: ''Afganistan, vietnam değil'' ABD Başkanı Barack Obama, Afganistan'daki durumun Vietnam ile kıyaslanmasına katılmadığını belirterek, ''Afganistan, Vietnam değil'' dedi. Barack Obama, New York Times gazetesi ve CNBC Televizyonu'na verdiği demeçte, bir gazetecinin, ''Afganistan nedeniyle Demokrat Başkan Lyndon Johnson ile aynı kaderi paylaşacağınızdan endişe ediyor musunuz?'' biçimindeki sorusunu yanıtladı. Obama, ''Tarihten ders çıkarmak gerekir, ancak tarihin her dönemi farklıdır. Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz. yüzden Afganistan, Vietnam değildir'' diye konuştu. ABD'nin John Fitzgerald Kennedy'den sonraki başkanı olan ve yüksek oy oranıyla başkan seçilen Johnson'ın beğenilirliği Vietnam'da ABD'nin kayıplarının artmasıyla azalmış ve Johnson bir kez daha başkan seçilme hakkına sahip olmasına karşın 1968 yılının kasım ayındaki seçimde aday olmamıştı. Afganistan'daki çatışmaların arttığı ve geçen ayın yıldan beri ABD'nin Afganistan'da en çok kayıp verdiği ay olduğu belirtiliyor. CNN'in bugün yayımladığı bir kamooyu yoklamasına göre, ABD halkının yüzde 58'i Afganistan'daki savaşa karşı. ABD kamuoyunda unutulmayan Vietnam Savaşı, George W. Bush'un başkanlığı döneminde de Irak ile kıyaslanıyordu. 568596 Cimbom'da Panathinaikos hazırlıkları Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde basına kapalı olarak gerçekleştirilen akşam antrenmanında, futbolcuların taktik ağırlıklı bir çalışma yaptıkları bildirildi. Gribal enfeksiyon geçiren Servet'in akşam antrenmanına da çıkmadığı, sağlık merkezinde yapılan tedavilerinin ardından Gökhan'ın salonda, Ayhan, Linderoth ve Aydın'ın ise salonda ve sahada özel olarak çalıştırılmaya devam edildikleri kaydedildi. ATİNA YOLCULUĞU YARIN Galatasaray, yarın öğle saatlerinde THY'nin özel seferiyle başkent Atina'ya gidecek. Sarı-kırmızılılar, yarın akşam maçın yapılacağı OACA Spirus Louis Stadı'nda ilk 15 dakikası basına açık antrenmanla hazırlıklarını tamamlayacak. Teknik diröktör Frank Rijkaard da antrenman öncesinde basın toplantısı düzenleyecek. 569642 Asrın Sözleşmesi 15 Yaşında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu yıl ülkesindeki yataklardan 45 milyon ton petrol, 30 milyar metreküpe yakın doğalgaz çıkarılacağını söyledi İlham Aliyev "Asrın Sözleşmesi" olarak adlandırılan Bakü-Tiflis Ceyhan petrol boru hattıyla Hazar havzasındaki yeraltı kaynaklarının dünya pazarlarına açıldığını belirtti. Aliyev, sözleşmenin imzalanmasının 15'inci yılı dolayısıyla düzenlenen törende Bakü- Tiflis Ceyhan boru hattının ülkesinin kalkınmasına büyük katkı sağladığını, küresel krize rağmen ekonomilerinin yüzde büyüdüğünü belirtti. 569907 Avrupa Edebiyatı Kars'tan geçecek Goethe Enstitüsü'nün, "Avrupa Edebiyatı Türkiye'de; Türk Edebiyatı Avrupa'da" adlı kültür projesi Kars ile turunu sürdürecek. Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamaya göre, enstitünün "Kültür Köprüleri" programı çerçevesinde, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve Türkiye'de 24 kenti ve Avrupa ülkesini kapsayan proje Ekim'de turuna Kars ile devam edecek. Mayıs ayında Diyarbakır'da başlayan proje, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa'nın ardından, Haziran'da beşinci durağı Van'da sanatseverlerle buluşmuştu. Proje, 24 kenti kapsayan Türkiye turunda, Avrupa ülkesinden eserleri daha önceden Türkçeye çevrilmiş 48 tanınmış çağdaş yazarı, sanatseverlerle buluşturuyor. Yazarların yanı sıra, fotoğraf sanatçıları, film yapımcıları ve müzisyenlerin de konuk edildiği projede konserler, atölye çalışmaları ve sergiler de yer alıyor. "Yollarda... Avrupa Kültür Haftası Etkinlikleri" başlığı altında gerçekleştirilen etkinliklerde sanatçılara, projeye katılan yazarların kitaplarının incelenip okunabileceği, bağlantılı bilgisayarlar ve audiovisuel araçlarla donatılmış bir "Gezici Kütüphane" eşlik ediyor. 569358 11:18 Trafikte hareket halindeki otomobil alev alev yandı Trafikte hareket halindeki otomobil alev alev yandı 'da bir araç trafikte seyir halindeyken alev aldı. Çıkan yangında araç kullanılamaz hale gelirken aracın şoförü son anda hayatını kurtardı. Olay dün gece İstasyon Caddesi'nde meydana geldi. Emekli Battal Kılıç'ın kullandığı 23 AC 416 plakalı otomobil trafikte seyir halindeyken ön kısmı, henüz belirlenemeyen bir nedenle alev aldı. Durumu fark etmeyen sürücü yola devam ederken polisevinin önünden geçerken nokta görevi yapan polis memurunun uyarısı ile hemen aracı durdurdu ve dışarı çıktı. Son anda hayatını kurtaran Battal Kılıç olayın şokunu yaşarken olay yerine gelen itfaiye ekipleri cayır cayır yanan araca müdahale etti. Otomobilin 'li olması ihtimali üzerine polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldılar. Ana caddenin trafiğe kapatıldığı yangında otomobil tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi. Olayı araştıran polis ekipleri, yangının aracın ön aksamındaki elektrik tesisatından çıkmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. 569015 Bizim kuşağın kızlarının acısı büyük Melis Alphan Dikiz aynasıBizim kuşağın kızlarının acısı büyük 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! Benim ölümle çok ciddi sorunlarım var.   “Kimin yok ki?” diyeceksiniz? Haklısınız. Daha saçımda beyaz teller belirmemiş, yüzümde kırışıklıklar oluşmamışken gittiğim cenazelerin sayısının artması ve daha da önemlisi ilk gençlik kahramanlarımın teker teker göçüp gitmesi hali hazırda bana yaşlandığımı ve ölümü artık görmezden gelmenin mümkün olmadığını hissettiriyor. Hem de öyle bir derinden hissettiriyor ki... ’ın ölümüyle büyük depremi yaşadık kuşak olarak. Hatta bunu bir “kuşakla” kısıtlamayıp “insanlık” desek yeridir. Benim için ’nin ölümü de artçıdır. Michael Jackson’ın gitmesiyle bir dönemin sona erdiğini kabullendik. Artçılarla beraber dönemin kapıları sürgüleniyor, iyice maziye gömülüyor ve sona erdiği tasdikleniyor. Michael Jackson’la kıyaslanamayacak olsa da, Patrick Swayze de kendi çapında bir popüler kültür ikonudur. Uzunca bir dönem genç kızları etkisi altına alan “Dirty Dancing” ve “Ghost” gibi filmlerin kahramanıdır. “Dünyanın En Seksi Erkeği” unvanı sahibidir. Üzerine yazılmış, “Kadın hayranlar arasında bir seks sembolü” konulu bir doktora tezi bile vardır. Swayze, kızların nadir âşık olduğu iyi çocuklardandır. Şimdi oturup bu filmleri izlemeye kalksak belki klişelerden midemiz bulanır, naiflik karşısında şok geçirebiliriz ama kaç genç kızın “Dirty Dancing”den sonra dans kursuna, kaçının “Ghost”tan sonra heykel kursuna yazıldığını da unutmamak lazım... Ve tabii bu filmlerin aşıladığı romantik aşk fikrini de... Ergenlikte arkadan sarılan sevgili fantezisi “Ghost”la, dans edebilen erkek hayali “Dirty Dancing”le alevlenmişti. Bunları küçümsemeyin, ergen kızlar için bunlar hayati meselelerdir. En azından bizim zamanımızda öyleydi. Ve Patrick Swayze bu hayallere ciddi anlamda katkı sağlamış bir şahıstır. anlamda da biz kızların kalbindeki yeri ayrıdır. “Dirty Dancing” neden önemlidir? 1. milyon dolara mal oldu; dünya çapında 150 milyon dolar para yaptı. 2. “Dirty Dancing” kızların “”udur. 3. Videosu bir milyon adet satan ilk filmdir. 4. Aradan 22 sene geçtikten sonra film bize klişe gelmektedir. Oysa bugün televizyonda, aşk hikâyeleri etrafında dönen Türk dizileri daha 22 sene önceki “Dirty Dancing” kadar olamamışlardır.  5. Filmle ilgili en önemli şey şudur: “Dirty Dancing”, sıradan denilebilecek, ortalama güzellikte, çok çekici olmayan bir kızın son derece yakışıklı ve seksi bir erkekle birlikte olma ihtimaline dikkat çekti. Bunun mümkün olduğunu söyledi. Bu nedenle de genç kızlara umut verdi. 6. Kızlar inanmasına inandı ama “Dirty Dancing”deki hikâye koca bir yalandı. Film masaldan farksızdı. Aşkla ilgili umut veriyordu vermesine ama bu umudun içini doldurmak öyle kolay değildi. “Dirty Dancing”le beyni yıkanan kızların kaçı bu geçen 22 yıl içinde filmdeki gibi bir aşk yaşadı diye araştırsak çok iyi sonuçlar almayız. Belki de son kertede “Dirty Dancing” bir kuşak kadının beklentilerini artırıp uzun vadede mutsuzluğuna katkıda bulunduğu için kınanmalı.     7. Filmin çekici olmayan ana kadın karakteri Baby, bu yakışıklı erkekle birlikte olma yolunda ilk adımı atar. kadar güzel olmadığı halde çok yakışıklı bir erkeği baştan çıkarmaya gönüllü olur. Bu başlı başına bir harekettir. Bir kadının da ilk adımı atabileceğinin altını çizmesi bu filmin önemini artırır. Bu filmler sayesinde bizim gibi ilk adımı atan taraf olmakta hiçbir sakınca görmeyen kadınlar yetişti. Kadın-erkek eşitliği en azından bazı konularda yakalandı. 8. “Dirty Dancing” birçok ergen kıza cinselliği ilk kez düşündüren filmdir. Yoksa ilki “Lambada”mıydı? Hangisi önceydi? 9. Film ortaya koyar ki bir şeyleri başlatmak için slow dans’ın üstüne pek bir şey yoktur. Artık zamanımızda pek slow dans diye bir şey kalmasa da bizim deneyimlerimiz bunu doğrular. 10. Bir adet “Dirty Dancing” eşliğinde beyaz ve birkaç mum kapıp gelen erkekler tarafından birçok masum kız kandırılmıştır. Bu nedenle filmin erkekler arasındaki önemi de ayrıdır. 568818 'İnsanı yok et ki devlet yaşasın' anlayışı iflas etti AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Babuşcu, "İstedik ki, uzun yıllar yanlış politikalarla duyguları incinmiş, acı hatıralarla mazisi örselenmiş kardeşlerimizi dinleyelim, hep beraber daha güzel yarınlar için birbirimize umut taşıyalım." dedi. İstanbul İl Başkanı, sorunu insan odaklı bir perspektifle çözeceklerini dile getirirken, "Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' öğretisini baz alacağız." ifadesini kullandı. ASİMİLASYONCU POLİTİKA SORUNU DERİNLEŞTİRDİ "Kürtlere yönelik inkârcı ve asimilasyoncu politikalar sorunu derinleştiriyor." diyen Babuşcu, "Bir ülkede 'insan odaklı' düşünmek kadar, ülkeyi ve devleti bir ve beraber tutacak bir formül yoktur." şeklinde konuştu. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt ise yine ilginç bir çıkış yaparak, DTP'yi doğunun CHP'si olmakla suçladı. AK Parti olarak Türkiye'nin dört bir yanının sahibi olduklarını belirten Kurt, bundan vazgeçmeyeceklerini söyledi. AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Baki Aksoy, İstanbullu misafirlerini Kürtçe 'Ser sera ser çava hatın' (baş göz üstüne geldiniz) ifadeleriyle karşıladı. Aksoy, "Dağlarımızda silah sesleri değil, kuş cıvıltıları duyulsun. Gençlerimiz toprakla değil, sevdikleriyle kucaklaşsın." diye konuştu. 569373 Çok konuşacağım bugün Çok konuşacağım bugün Bursa'da '14 yaşındaki kıza cinsel istismar' suçundan yargılanan yazar Üzmez, jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. BURSA Bursa'da '14 yaşındaki kıza cinsel istismar' suçundan yargılanan yazar Hüseyin Üzmez, jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. 9. kez hakim karşısına çıkacak olan Üzmez, açıklama isteyen gazetecilere, "Çok konuşacağım bugün." dedi. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'küçük yaştaki kızın beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde cinser istismar' suçundan yargılanan Üzmez, bugünkü duruşması için sabah saat 09:30 sıralarında cezaevi aracıyla adliyeye getirildi. Jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında elleri kelepçeli olarak getirilen Üzmez, herhangi bir açıklama yapıp yapmayacağını soran gazetecilere, "Çok konuşacağım bugün" şeklinde cevap verdi. Cumhuriyet Savcısı Abdullatif Yüksel'in, geçtiğimiz duruşmada B.Ç. isimli çocuğa İstanbul ve Mudanya'da iki ayrı cinsel istismarda bulunduğu için ayrı ayrı 15'er yıl hapis cezası istediği Üzmez için, bu celsede karar çıkabileceği belirtiliyor. 568698 TOKİ, G.Saray'a yılda teslim edecek Polat Renaissance Otel'de medya mensuplarına iftar yemeği veren Adnan Polat, gelecek yıl maçları yeni statlarında oynayacaklarını dile getirerek, ''Seyrantepe'nin inşaatının bayramdan sonra yeniden başlayıp yıl sonra devreye gireceğini TOKİ bize taahhüt etti. İnşallah gelecek sene maçlarımızı yeni stadımızda oynayacağız'' dedi.  Polat, yönetim olarak bir takım oyunu oynadıklarını belirterek, ''Galatasaray'ın önünün açık olduğunu, ancak sıkıntılarının bulunduğu söyleyebilirim. Ekonomik açıdan iyi şeyler oluyor'' diye konuştu. Galatasaray'ın, ekim ayında 105 yaşına basacağını vurgulayan Polat, ''Ekim ayının 16'sında havalimanı yakınındaki WOW Otel'de 105. yılımızı tüm sporcularımızı ve personelimizi biraraya getirerek kutlayacağız'' dedi ve ''İnşallah çok hayırlı bir lig yaşarız'' diye konuştu. Polat'tan önce söz alan yöneticiler ise kulübün ekonomik durumunu anlatarak projelerden sözettiler. Başkan yardımcısı Yiğit Şardan, birçok yeni alanda proje çalışmaları yaptıklarını belirterek, ''Galatasaray Televizyonu'nu çok zengin içerikli hale getirdik. Ekim ayından itibaren şifrenelecek kanalımız, aylık cüzi bir ücret ödenerek izlenebilecek ve Galatasaray'a gelir getirecek. İnternet üzerinden GS TV'yi 245 bin kişi izliyor'' dedi. Şardan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugün hepimizin duyduğu bir Galatasaray takımı ortaya çıkmışsa, bunun arkasında büyük bir finansal kaynak gerekir. Bunun için yeni projelerle, gelirleri ikiye katlamalıyız. Galatasaray Mobile GSM ve Galatasaray Kredi Kartı için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bilyoner ile anlaşma imzalayacağız, Galatasaray taraftarları buradan bahis oynayabilecekler.'' Yönetici Ali Haşhaş ise herkesin Galatasaray'ın çok büyük borcu olduğunu söylediğini, ancak gelirlerin de arttığını söyledi. Kulüp ikinci başkanı Mehmet Helvacı da stat ve Riva'dan gelecek gelirlerle Sportif A.Ş. ve Futbol A.Ş.'nin birleşmesini sağlayıp, çok daha şeffaf bir duruma gelmeyi hedeflediklerini vurguladı. 569544 Okulda 'kışkırtıcı' mini eteğe yasak 'nin West Yorkshire kentinde bir ortaokul, kız öğrencilerin aşırı ölçüde kısa mini etek giyerek erkek öğrencileri kışkırttığı ve istenmeyen olaylara davetiye çıkardıkları gerekçesiyle mini etek giyilmesini yasakladı. Okul yönetimi bunun yerine kız öğrencilerin pantolon giymesine karar verdi. West Yorkshire kentinde bulunan ve 1529 tarihinden beri faaliyette bulunan Bingley Ortaokulu modern tarihinde ilk kez bir kıyafet düzenlemesine sahne oldu. Ancak yaşları 11 ila 18 arasında değişen 1900 öğrencinin öğrenim gördüğü okulun yönetiminin kıyafet konusunda bir karar alması yine de kolay olmadı. Tam bir yıllık bir tartışmanın sonucunda alınan mini eteği yasaklama kararı öğrenciler tarafından değilse bile veliler tarafından olumlu karşılandı. Okulun Başöğretmen Yardımcısı John Kane, özellikle son yıllarda modayla ilgileri artan kız öğrencilerin mini eteğin boyunu daha da kısaltma konusunda adeta birbirleriyle yarıştıklarını söyledi. Kane, birçok kız öğrencinin zaten kısa olan eteklerin boyunu daha da kısaltmak adına bel bölgesinden kıvırarak eteklerini yukarı çektiklerini belirtti. Yetkili, son yıllarda hem çevreden hem de velilerden giderek artan şikayetler aldıklarını belirtirken, asıl sorunun erkek öğrencilerin kışkırtılarak istenmeyen olaylara davetiye çıkarması olduğunu savundu. John Kane, bugüne kadar herhangi bir dikkat çekici olay meydana gelmemekle birlikte aşırı kısa mini etekler nedeniyle hem kız hem de erkek öğrencilerde sıkça dikkat dağılması yaşandığını kaydetti. Daily Mail'in haberine göre, okul yönetim kurulunun aldığı pantolon giyme kararı velilerin büyük bir bölümü tarafından olumlu karşılanırken, karara karşı çıkanlardan birinin Müslüman bir veli olmasına dikkat çekti. Doktor Raziye Ali adlı öğrenci velisi, karardan hayalkırıklığına uğradığını belirterek, “Ben kızımın etek giymesini tercih ederdim" dedi. 569818 'Tacizci tenor'a başka davadan hapis şoku Ankara ve İstanbul'da, bazı tecavüz, cinsel saldırı ve gasp olaylarının faili olduğu iddia edilen tenor Şahin Ö, hakkında açılan bir davada "konutta silahla yağma" suçundan yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Şahin Ö, avukatı Ahmet Özçiçek ile mağdurenin avukatları Duygu Kurban Gözüoğlu ve Korhan Merki katıldı. Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Şahin Ö, cezai ehliyetinin tam olduğu yönündeki Adli Tıp Kurumu raporunun, gerektiği şekilde hazırlanmadığını öne sürdü ve yeni rapor alınmasını istedi. Şahin Ö, "Ne oluyor da bir adam 20 gün içinde suç makinesine dönüşüyor? Bel ağrısından doktora gidene bile bir sürü test yapıyorlar. Bana kan testi bile yapmadılar" diye konuştu. Mağdurenin avukatı Gözüoğlu ise sanık hakkında açılan birçok "Cinsel istismar" ve "Tecavüz" davası bulunduğunu hatırlattı. Sanığın, müvekkilinin evine cinsel istismar için girdiğini, ancak müvekkilinin ev arkadaşının durumu görmesi üzerine, elinde olmayan sebeplerle bunu gerçekleştiremediğini savunan Gözüoğlu, cinsel istismar suçundan da sanığın cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme Başkanı Mustafa Danışman, Şahin Ö'nün "Konutta silahla yağma" suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, ancak cezasının, eyleminin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle önce yıla, mahkemedeki iyi durumu gözönüne alınarak da yıl aya indirilmesine karar verildiğini açıkladı. Sanık Şahin Ö, hakkında açılan çok sayıda "Cinsel istismar" ve "Tecavüz" davalarında halen tutuklu olarak yargılanıyor. 568821 Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi Kayseri'de yaşatılacak Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi toplanarak gündeminde bulunan 42 maddeyi karara bağladı. Başkan Vekili Mehmet Savruk başkanlığında gerçekleşen oturumda çeşitli nazım imar plan tadilatlarını ve ilçe belediyelerinden gelen meclis kararlarını onaylayan meclis, Yazıcıoğlu'nun isminin Terminal ile Kuzey Çevreyolu'nu birbirine bağlayan yola verilmesini karara bağladı. Meclis toplantısında ayrıca 2010 yılında Kayseri'de düzenlenecek olan Dünya Basketbol Şampiyonası maçları için Basketbol Federasyonu ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanacak olan protokol için Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye yetki verilmesini de onayladı. KAYSERİ CİHAN 569798 Otomobil minibüsle çarpıştı: kardeş öldü.. Otomobil minibüsle çarpıştı: kardeş öldü..  'ın İlçesi'nde otomobil ile minibüs kafa kafaya çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü 33 yaşındaki Hasan Altay ile yanında bulunan kardeşleri 30 yaşındaki Hüseyin ve 27 yaşındaki Ertan Altay öldü. Minibüs sürücüsü ise yaralandı. Kaza, sabah saatlerinde Zonguldak- Karayolu'nun Ereğli ile Alaplı ilçeleri arasındaki Mervealtı mevkiinde meydana geldi. Alaplı'dan Ereğli yönüne giden Hasan Altay yönetimindeki 67 SK 006 plakalı otomobil, karşı yönden gelen 50 yaşındaki Hasan Karakuş yönetimindeki 34 GRT 30 plakalı minibüs ile kafa kafaya çarpıştı. Kazada, yol kenarındaki çalılıklara doğru savrulan otomobilin sürücüsü Hasan Altay ile yanında bulunan kardeşleri Hüseyin ve Ertan Altay olay yerinde hayatlarını kaybetti. Hurdaya dönen araç içinde sıkışan Hasan Altay'ın cesedi, itfaiye ekiplerinin yaklaşık saat süren çalışmasıyla çıkarılabildi. Alaplı'da marangozluk yaptıkları öğrenilen Altay kardeşlerin cesetleri ambulans ile Ereğli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yaralanan minibüs sürücüsü ise Ereğli Özel Anadolu Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kaza nedeniyle yolda bir süre tek şeritten kontrollü olarak sağlandı. Otomobil ve minibüsün yoldan kaldırılmasından sonra ulaşım yeniden çift şeritten sağlandı. Kazayla ilgili başlatıldı. 569329 Demirtaş Ceyhun'un kitabı raflarda Yapıtlarında Anadolu insanının acılarını, çaresizliğini, ezilmişliğini ve duyarlı yanlarını ortaya koyarak feodal yapı ile teknolojik gelişmenin çelişkilerini ortaya koyan Demirtaş Ceyhun, “Cadı Fırtınası”nda da, sözde sanayileşmeyle birlikte toplumsal yozlaşmayı ve Anadolu halkının çağdaş trajedisini gözler önüne seriyor. Ceyhun, Çukurova yöresinde, dönemin modernleşme sancılarını kuşaklararası ayrışmalar çerçevesinde ve köklü bir ailede dede-baba-oğulun dramatik çatışması özelinde anlatıyor. Bu bağlamda 1950’lerin Türkiyesi’nin toplumsal tabakalarından ibret örneklerini sürükleyici bir anlatımla sunan Ceyhun’un romanı, köyden kente göç olgusunun ödettiği acı bedellere, yarattığı karmaşa ve ağır baskıya da bir örnek niteliğinde. Sevginin, saygının gitgide yittiği, babanın oğula, oğulun babaya ağır ağır düşman kesildiği, dedelerin artık esamesinin okunmadığı, ailelerin parçalandığı göçün ruhsal bilançosu “Cadı Fırtınası” bir Demirtaş Ceyhun klasiği. 570112 7,5 metre zıplayabilen robot Amerikan ordusu için geliştirilen bir 7,5 metre yüksekliğindeki engelleri aşabileceğini gösterdi. silahlı kuvvetlerinin araştırma ve geliştirme bölümü tarafından sağlanan mali kaynakla özel şirketlerce geliştirilen normalde dört tekerleğini kullanıyor. Precision Urban Hopper adlı araç, duvar, çit veya siper gibi bir engeli aşmak istediğinde pistonla çalışan "bacağından" faydalanıyor, engelin ötesine sıçrıyor. Ayakkabı kutusu büyüklüğünde ve GPS ile yön bulan yarı otonom robotun, askerler ve özel kuvvetlere özellikle şehir çatışmaları sırasında büyük yarar sağlayabileceği ve kayıpları azaltabileceği belirtiliyor. Robotun Amerikan ordusunda 2010 yılının sonlarında "göreve başlaması" bekleniyor. 568612 "Hesabı ağır olur" Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun, Ankaraspor'un bir alt lige düşürülmesiyle ilgili kararını değerlendiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankaraspor Kulübü Onursal Başkanı Melih Gökçek, ''Önce kendi şaibelerini temizlesinler'' dedi. Melih Gökçek, bundan önce mevcut federasyon zamanında da benzer durumların yaşandığını, ancak tüm bu olanlara ses çıkarılmadığını belirterek, şunları kaydetti: ''Aynı durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Fenerbahçe ile arasında olan ilişki için de aynı. Hacettepe-Gençlerbirliği ilişkisine neden ses çıkarılmadı? İsim değişikliğine izin verilmediği bir ortamda Göztepe-Aliağa Belediyesi olayına neden müsaade edildi? Altay'ın oyuncusunu oynatmadığı maç sonrasında Kayseri Erciyesspor ligde kalırken, Sakaryaspor ligden düştü. Bu konuda neden soruşturma açılmadı? Bursaspor'un formasında bir gazoz firmasının reklamı var. Bu firma da Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Levent Kızıl'a ait. Yani Kızıl, bir takımın sponsorluğunu yapıyor. Bunlara neden sessiz kalınıyor. Futbol Federasyonu'nun dönem önceki seçiminin intikamı benden alınıyor.'' Alınan bu kararda asıl hedefin kendisi olduğunu savunan Gökçek, şöyle devam etti: ''Melih Gökçek'in oğlu başkan oldu diye maç satılacakmış gibi gösteriliyor. Federasyonun, bana karşı anlamadığım bir düşmanlığı var. Benim anlamadığım noktalardan biri de Kulüpler Birliği'nin bu olaya sessiz kalmasıdır. Bu da enteresan. Biz, FIFA'nın kurallarına aykırı hiçbir şey yapmadık. İşin çivisi çıktı. Ben yaptım oldu mantığıyla hareket ediyorlar. Federasyon, yapılanların hesabını hukuki boyutlarda ve FIFA nezdinde verecek. Hukuki açıdan ve FIFA nezdinde bunun hesabını verecekler ve pişman olacaklar. Ödeyecekleri tazminat cezaları federasyonun da sonu olacak. Onlarca davanın sonunda da federasyonun verdiği bu zarar Türk sporuna olur. Ankaraspor, en fazla yıl bekler ve sonra yeniden bu lige gelir. Federasyonun kendi atadığı PFDK'dan başka bir karar beklenemezdi.'' 569650 Bayram trafiğine dikkat! Bayram trafiğine dikkat! Yaklaşan Ramazan Bayramı ile yollarda yine yoğunluk yaşanacak. Uzmanlar uyarıyor bayram trafiğine dikkat! BURSA/EDİRNE (A.A) Türkiye'de son yılda ramazan bayramlarında meydana gelen trafik kazalarında 679 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı İhsan Memiş, yaptığı açıklamada, her yıl dini bayramların uzun olması nedeniyle iller arasındaki akraba ziyaretleri veya tatil yerlerine gitmelerin arttığını söyledi. Bu durumun trafikte yoğunluğa yol açtığını ifade eden Memiş, bu yoğunluğa bağlı olarak ölümlü kazaların sayısının arttığını ve dini bayramların sevinç ve buluşma yerine çok üzücü hale dönüştüğünü belirtti. Memiş, 2003-2008 yılları arasında ramazan bayramlarında toplam 35 gün tatil kullanıldığını bildirerek, şunları kaydetti: 'Bu 35 günlük dönemde 250 ölümlü trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 611 kişi olay yerinde öldü, 13 bin 680 kişi yaralandı. Yaralananlardan bir bölümünün, sağlık kuruluşuna götürülürken yollarda, hastanelerde ölmesiyle toplamda ölü sayısı 679 oldu. Son yıla bakıldığında ramazan bayramı tatillerinde gün başına ölü sayısı yaklaşık 20 kişiyi bulmaktadır.' Türkiye'de bu yıl haziran ayı sonu itibarıyle milyon 850 bin kamyon, tır ve kamyonet bulunduğunu ifade eden Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Yani toplam araç sayımızın yüzde 21'ini kamyon, tır ve kamyonetler oluşturuyor. Bunların yıllık kazaya karışma oranı da otomobillerden sonra gelmektedir. Bu nedenle Ramazan Bayramında yük taşımacılığında gecenin tercih edilmesi, çok zorunlu meyve, sebze veya ilaç gibi taşımacılık dışında kamyon ve tırların yola çıkmaması, böylece yolcu taşımacılığına öncelik verilmesini bekliyoruz. Böylece ölümlü kazaların en aza indirilmesinde önemli katkı sağlanmış olacak.' Toplam araçların yüzde 49,5'ini oluşturan otomobil sahiplerinin ise yola çıkmadan önce lastikleri başta olmak üzere araçlarını kontrol etmelerini öneren Memiş, şöyle dedi: 'Kesinlikle 'kabak' diye tabir edilen aşınmış lastiklerle yola çıkılmamalı. Mümkünse gündüz ve tecrübeli şoförlerle yola çıkılmalı, aşırı hız yapılmamalıdır. Sürücüler, yorgun ve uykusuz yola çıkmamalı, mutlaka her saatte bir mola yerlerinde dinlenmeli, emniyet kemerlerini takmalıdır. Özellikle arife gününde trafik yoğunluğu artacağı için sürücülerin cuma gününden yola çıkmalarını öneriyoruz.' BAYRAMIN İLK VE SON GÜNÜ YOLA ÇIKMAYIN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi, Travmatoloji ve Acil Tıp Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mert Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ramazan Bayramı'nda 'trafik kurbanı' olmamak için sürücülerin kurallara, işaret ve hız limitlerine uymasını önerdi. Türkiye'de son 10 yılda kazalarda 50 binden fazla kişinin öldüğünü, milyondan fazla kişinin yaralandığını belirten Özcan, yılın ilk ayında meydana gelen 152 bin 710 kazada ise 1634 kişinin hayatını kaybettiğini, 89 bin 617 kişinin yaralandığını bildirdi. Ramazan Bayramı'nın ilk ve son günlerinde trafik kazalarının arttığının tespit edildiğini ifade eden Özcan, çok zorunlu olmadıkça bu günlerde yola çıkılmaması gerektiğini vurguladı. Bayram dönemlerinde son derece üzücü trafik kazalarının yaşandığını hatırlatan Özcan, şunları kaydetti: 'Vatandaşlarımızdan yollarda mutlaka trafik kurallarına uymasını istiyoruz. Seyir halindeyken mutlaka emniyet kemeri bağlı olmalı. Bağlı olmadığı zaman bir kaza anında araçtaki kişi camdan fırlıyor. Bu çok ciddi yaralanmalara ve ölümlere neden olabiliyor. Sürücüler, direksiyon başındayken dikkati dağıtacak işlerden kaçınmalı. Sigara içmemeli, cep telefonuna yanıt vermemeli, mesaj okumamalı. Kaset ve CD çalarla uğraşmamalı. Yorgun, uykusuz olarak yola çıkmamalı.' Trakya bölgesinde motosiklet kazalarının çok fazla olduğunu bildiren Özcan, 'Son yılda motosiklet kazası sonucu 212 kişi yaralanmış. Bunların hepsi ölümle sonuçlanabilecek çok ciddi yaralanmalar. nedenle sürücüler kullandıkları motosikletlerin bakımı yapmalı. Aşırı hız ve yarışlardan kaçınmalı. Koruyucu ekipmanları kullanmalı' dedi. Yrd. Doç. Dr. Özcan, kazalardan sonra bilinçli ilk yardım sayesinde ölüm ve yaralanmaların yarı yarıya azaltılabileceğini vurguladı. Böyle durumlarda ilk olarak 112 Acil Servise haber verilmesini öneren Özcan, şunları söyledi: 'Yardım gelene kadar çevreyle ilgili tedbirler alınmalı. Çalışmakta olan aracın kontağının kapatılması, araçtan sızan benzin ve benzeri yanıcı-patlayıcı maddelere karşı uyanık olunması önemli. Eğer araca sıkışmış, yardım dileyen vatandaşlarımızı çıkarabiliyorsak, düz bir zemine yatırmamız gerekiyor. Eğer vatandaş sıkışmış ve çok ağrısı varsa, onu karga tulumba taşımayacağız. Herhangi bir tehlike de yoksa yardım gelene kadar araç içinde bırakacağız. Bu tür durumlarda en çok boyun kırıkları görülür. Bu nedenle hastanın kafasını sabit tutmak gerekiyor. Bunun için boyuna bir havlu veya battaniye sarılabilir. Kanayan bölge, sert bir cisimle bastırılarak kanama durdurulabilir. 569725 Rooney maçın önüne geçti! İngiliz medyası, Manchester United'in Beşiktaş karşısında kazandığı başarıdan çok, Rooney'in agresifliğine yer verdi. Manchester United'in Beşiktaş karşısında elde ettiği galibiyet, memnuniyetle karşılanırken, takımını 76. dakikada attığı golle galibiyete taşıyan Paul Sholes ise maçın adamı ilan edildi. The Dailiy Telegraph gazetesi, maçla ilgili haberine, ''Avrupa'da kazandıran başlangıç'' başlığını attı. Manchester Unitedli Rooney'in oyundan alınmasının ardından gösterdiği agresif hareketlere dikkatin çekildiği haberde, bu hareketleri teknik direktör Alex Ferguson'un umursamadığı ifade edildi. Haberde ayrıca, Ferguson'un, Beşiktaş taraftarlarıyla ilgili, ''Şimdiye kadar duyduğum en yüksek sesi çıkardılar. Bütün gece hiç durmadılar'' şeklindeki açıklamasına da yer verildi. The Guardian gazetesi ise haberi ''Rooney'in öfkesi, United'ın Türkiye'de kazanmasının üzerindeki ışıltıyı aldı'' başlığıyla verdi. İngiliz oyuncu Rooney'in öfkesine hakim olamamasını eleştiren Guardian, ayakkabısının sağ tekini yere fırlatan oyuncunun, daha sonra Beşiktaşlı taraftarlarla sözlü tartışmaya girdiğini yazdı. Rooney'in, 63. dakikada oyundan alınmasının ardından bulunduğu yerde Beşiktaşlı taraftarların söylediklerini duyarak yeniden sinirlenmesi üzerine, güvenlik güçlerinin bu alanı boşalttığı da haberde yer aldı. Bir diğer İngiliz gazetesi Mirror da, ''Sholes'un golü United'a kazandırdı'' başlığını kullanılırken, Nani'nin başarısız vuruşunun ardından penaltı noktası yakınına hayalet gibi giren Sholes'in golü attığı ifade edildi. The Sun ise ''Vahşi Rooney, ayakkabılarını fırlattı'' başlığını kullandı. Haberde, Ferguson'un, Rooney ile ilgili, ''dün akşam bir saat boyunca yalnız oynadığı'' şeklindeki sözlerine yer verildi. Haberde ayrıca Gerry Nevil'in ''Türk taraftarlar, Avrupa'da benzeri olmayan bir atmosfer yaratıyorlar'' ifadesi yer aldı. İngiltere'de günlük yayımlanan ücretsiz gazete Metro ise ''United, Turkiye'de kazandı, ancak Fergie lazere öfkelendi'' başlığını kullandı. Maçın ilk yarısında ''Jonny Evans'ı hedef alan lazer ışığına'' dikkati çeken gazetenin haberinde, Ferguson'un ''polisin bu durumu düzelttiğini'' söylediği ifade edildi. İngiliz Sky televizyonunun internet sayfalarında da Manchester United'in sıkı bir şekilde Beşiktaş'a direndiği, Rooney'in maçta pek başarı kaydetmediği yorumu yapıldı. 569198 Hillary Clinton, iftar yemeği verdi Clinton, ABD Dışişleri Bakanlığı binasında verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, ABD'de yaşayan yaklaşık milyon Müslümanın, ülkenin kültürünü zenginleştirdiğini belirtti. Konuşmasında din özgürlüğüne olan inancını dile getiren Clinton, ABD ile Müslüman toplumlar arasındaki ilişkilerde zaman zaman yanlış anlama ve yanlış algılamalardan kaynaklanan sıkıntılar yaşandığına dikkati çekerek, şunları söyledi: "Ancak öğrenmeye ve dinlemeye, anlayış ve saygı köprüleri yaratmaya ve daha güçlü işbirliği bağlarını oluşturmaya bağlıyız. Farklı dinlere mensup insanları birleştiren unsurların, bizi bölenlerden daha fazla olduğuna inanıyoruz. (ABD Başkanı Barack) Obama yönetimi, iletişimimiz, ortaklıklarımız ve siyasetlerimizin bu temel inancı yansıtmasını sağlamak için gayret gösterecek. Hepimiz, çocuklarımızın barış ve refah içinde birlikte yaşayabileceği bir dünya hedefi için birlikte çalışmalıyız." Yemeğe, ABD'nin Müslüman toplumlarla ilişkiler için atadığı özel temsilci Farah Pandith, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy'un da aralarında bulunduğu Müslüman ülkelerin büyükelçileri ve ABD'deki Müslüman dünyasından çok sayıda davetli katıldı. 569100 Yalancı âşıklardan erken veda Yalancı âşıklardan erken veda Feride Çetin ve Serkan Kuru'nun başrollerini üstlendiği Yalancısın Sen'in bu akşamki finali şöyle; Ömer'le kavga eden Nazan biraz yalnız kalmak ister ve çocuklarını da alıp şehir dışındaki arkadaşını ziyarete gider. Nazan'ı bulamayan Ömer onu bulduğunda kararını vermiştir artık. Nazan'a evlenme teklif edecektir. 569972 Şekerbank'tan selzedelere borç erteleme Şekerbank'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, bankanın, İstanbul ve Trakya bölgesinde sel felaketinden zarar gören bireysel bankacılık ile işletme/tarım bankacılığı müşterilerinin kredi taksitlerini ay erteleyeceği, kredi taksitlerini erteleme uygulamasının 2009 Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayacağı bildirildi. Bankanın, taksit erteleme desteğinden yararlanmak isteyen bireysel bankacılık ve işletme/tarım bankacılığı müşterilerinin, İstanbul ve Trakya bölgelerindeki Şekerbank şubelerine başvurarak taksit erteleme işlemini gerçekleştirebilecekleri kaydedildi. 570358 Polis panzeri kaza yaptı: yaralı Alınan bilgiye göre, Doğubayazıt'tan Ağrı'ya giden Ağrı Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesine ait panzer, kasise çarpmamak için aniden yön değiştiren M.T. yönetimindeki plakası henüz belirlenemeyen kamyona çarptı. Çarpmanın etkisiyle orta refüje girdikten sonra devrilen panzerdeki polis ile kamyon sürücüsü yaralandı. Yaralı polisler Ağrı Devlet Hastanesinde, kamyon sürücüsü ise Doğubayazıt Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Kazanın ardından Ağrı Devlet Hastanesine giden Emniyet Müdür Yardımcısı Zekeriya Çoban, yaralı polislere geçmiş olsun dileğinde bulundu. 569140 Doğru sandığınız güzellik efsanesi Güzellikle ilgili buna benzer doğru bildiğiniz yanlışları Foxnews'te yer alan haberi okuyarak öğrenebilirsiniz:     İşte doğru bildiğiniz güzellik efsanesi: 1.Efsane: Koruyucu faktörü yüksek olan güneş kremleri daha iyidir. Gerçek: Yüksek faktörlü güneş kremlerinin size daha yüksek seviyede koruma sağlamasına rağmen, Amerikan Kanser Derneği, 30 faktör ile 50 faktör arasındaki koruma farklılığının çok az olduğunu belirtiyor. Koruma faktörü seviyesine odaklanmak yerine, en az saatte bir bol miktarda krem (15 faktör ve üzeri) sürerek zararlı ışınlarla mücadele edebilirsiniz. 2. Efsane: Dişmacunu akneleri temizliyor. Gerçek: Diş macunu sadece dişler içindir. Cildinize diş macunu sürmek, cildi kurutup tahriş edebilir. Aknelerden kaçınmanın en iyi yolu, yüzünüzü her zaman temiz tutmaktır. Eğer tıbbi tedaviye ihtiyacınız varsa, dermatoloğa danışmanız daha iyi olur. 3.Efsane: Nemlendirici herkes için değildir. Gerçek: Dermatologlar, herkesin cildini günde iki kez nemlendirmesini öneriyorlar. Yağlı cilde sahip olan birçok insan cilt bakımını yaparken nemlendirme aşaması es geçmeyi düşünüyor. Ancak, nemlendirme tüm cilt tiplerinde kritik rol oynuyor. Cildinize uygun bir losyon seçin. Uzmanlar, yağlı cilde sahip insanların su bazlı nemlendiricileri tercih etmelerini öneriyorlar. 4.Efsane: Limon suyu saç renginizi açar Gerçek: Bu yöntem güneş ışığına maruz kalmayla birleştirildiği zaman saç renginizi açabilir. Fakat, aynı zamanda saçınızı kurutur ve ona zarar verir. En uygun sonuç için profesyonel bir saç bakım uzmanıyla konuşabilirsiniz. 5. Efsane: Kahve, sizin için kötüdür Gerçek: Negatif şöhretine rağmen, kahvenin sağlğınız için kötü olduğunu destekleyen yeterli kanıt bulunmuyor. Gerçekte, araştırmalar ölçülü bir şekilde kahve içmenin sağlık için bazı yararları olabildiğini gösteriyor. Mayo Clinic'teki bir uzman günde 2-3 fincan kahvenin iyi olduğunu, ancak 4-5 fincan içmenin ise başınızı döndüreceğini ve sizi endişeli yapacağını belirtiyor. 6. Efsane: Çikolata sivilce yapar Gerçek: Kızarmış patates ve çikolata gibi bazı yiyecekler, bazı insanlarda sivilceleri daha da kötü yapabilir. Fakat, gerçekten bu gıdalar korkunç lekelerin nedeni değildir. 7. Efsane: Sadece şişman insanlarda selülit olur Gerçek: Selülitiniz olması şişman olduğunuz anlamına gelmiyor. Selülit deri altında yağ doku hücrelerinin yapısındaki bazı değişiklikler nedeni ile yuvarlak yumrulu yapılar haline gelmesi ile oluşuyor. Selülit oluşumunda, yaş, cinsiyet, vücut yağı miktarı, yaşam tarzı ve kalıtım gibi faktörler de rol oynuyor. 8. Efsane: Solaryum cihazları, doğal güneş ışığından daha güvenlidir. Gerçek: solaryum cihazları ve doğal güneş ışığı ultraviyole ışınlarını dışarır yayıyor ve cildin erken yaşlanmasını ve cilt kanseri oluşma riksini artırıyor. Gerçekte, solaryum cihazları doğal güneş ışığından daha tehlikeli. Çünkü, Mayo Clinic'e göre, cuhazlar esas olarak ultraviyole ışınlarını yayıyor ve bir çeşit cilt kanseri olan melanom gelişme riskini artırıyor. 570174 İngiltere'de işsizlik rekor seviyeye çıktı İngiltere'de, Temmuz ayı sonu itibariyle işsizlik oranı yüzde 7,9 ile son 13 yılın en yüksek seviyesine çıktı.  Ulusal İstatistik Bürosu (ONS), İngiltere'de işsizlik oranının Mayıs-Haziran-Temmuz döneminde yüzde 0,7'lik artışla yüzde 7,9'a yükseldiğini, işsiz sayısının bu dönemde 210 bin kadar artarak toplam 2,47 milyon olduğunu açıkladı. Böylece yüzde 7,9 olan işsizlik oranı Kasım 1996'dan bu yana en yüksek seviyesini gördü. Ağustos ayında işsizlik maaşı başvurularının ise 24 bin 400 artarak milyon 607 bine çıktığı, bunun da Mayıs 1997'den bu yana en yüksek seviye olduğu ifade edildi. Ekonomistler, İngiltere'de işsizlik oranının 2010 yılında milyona ulaşmasını bekliyorlar. 570622 Demokratik açılım 'paket' değil 'süreç' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Suriye arasında vizelerin kaldırıldığını ve artık bu bayramda Suriye'den Türkiye'ye, Türkiye'den Suriye'ye sınırdan rahatlıkla geçilebileceğini söyledi. Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nca, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad onuruna WOW İstanbul Otel'de verilen iftar sonrasında yaptığı konuşmada, Ramazan'ın, paylaşmanın, yardımlaşmanın, dayanışmanın en geniş anlamıyla ve en samimi şekilde yaşandığı bir ay olduğunu söyledi. Erdoğan, Suriye ile Türkiye'nin çok uzun bir tarihi geçmişi yaşadığını ifade ederek, ''Bin yıldır Türkiye ile Suriye aynı sofraya oturuyor. Aynı ekmeği, aynı suyu paylaşıyor. Dicle'de, Fırat'ta ortak kaderi, aynı ortak idealleri taşıyor. Tarih boyunca defalarca aynı düşmana karşı omuz omuza savaşıyor. Şam'ı, Halep'i, Kudüs'ü nasıl bir ve bütün olarak savunduysak, aynı şekilde Çanakkale'de de aynı siperde şehit olduk, şehitler verdik'' diye konuştu. TATLISES'İ GENCEBAY'I SURİYE'DE DE DİNLERSİNİZ Erdoğan, ''Emevi Camisi'nin manevi havası, Sultanahmet Camisi'ninkinden farksızdır. Hamidiye Çarşısı'na girdiğiniz zaman kendinizi adete Kapalıçarşı'da hissedersiniz. Yediğimiz yemeklerde, dinlediğimiz müziklerde, insanların yüzlerinde, konuşmalarda, gülüşmelerde, hep birbirimizi görüyoruz. Sayın Tatlıses'i, Gencebay'ı Suriye'de dinlersiniz. derece iç içe girmiştir. Tarih, Türkiye ve Suriye'yi birbirine dost yaptı, akraba yaptı. Hatta bizi birbirimize kardeş eyledi, et ve tırnak, kemik gibi'' diye konuştu. -''ŞENGEN DE VAR, ŞAMGEN DE VAR''- Dünya üzerinde bu kadar çok ortak yönü olan, bu kadar çok ortak noktayı paylaşan, bu kadar birbirine geçmiş iki halkın, iki komşu ülkenin olduğunu düşünmediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''İşte onun için diyorum ki Suriye bizim dosttan öte kardeşimiz. Bugün biz bir adım attık. Bugün bir bayram günündeyiz. Suriye ile Türkiye arasında vizeleri kaldırdık. Bu tabii özlenendi, beklenendi. Hatta bir dostum bana bu akşam bir latife, nükte yaptı. Dedi ki 'Şengen de var, Şamgen de var.' Tabii bu bayram için de çok önem taşıyordu. Eskiden belli bir protokol çerçevesinde sınırlarda geçişler vardı. Şimdi bu bayramda artık bu da olmayacak ve sınırdan rahatlıkla Suriye'den Türkiye'ye, Türkiye'den Suriye'ye geçebileceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı, bakanlarına talimatı verdi. Aynı şekilde biz de talimatı verdik, yürürlüğe girdi." -''TÜRKİYE, SURİYE'NİN AVRUPA'YA AÇILAN KAPISI''- Başbakan Erdoğan, Lapseki ile Gazimagosa arasında feribot seferleri başladığında KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının duyduğu heyecanın tarif edilemez olduğunu, Halep ile Mersin arasında 13 Mart 2009'da başlayan karşılıklı tren seferlerinin inşa ettiği dostluk köprüsünün de izah edilemez olduğunu kaydetti. Şam ile Ankara'yı, Şam ile İstanbul'u hızlı ve güvenli bir şekilde birbirine bağlayacak bu hattın kendilerinde yol açtığı sevincin tarif edilemez olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Türkiye ile Suriye arasında tesis ettiğimiz bu kardeşlik ikliminin yeterli olmadığına inanıyorum. Birlikte çok daha fazlasını yapabilir, çok daha fazlasına ulaşabiliriz'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye topraklarını olduğu kadar Irak'ın, İran'ın ve Suriye'nin de refah, güven ve istikrarını tehdit eden terör sorununun artık gündemlerimizden çıkmasını istiyoruz'' dedi. DEMORATİK AÇILIM SÜRECİ Erdoğan, Türkiye olarak son ayda, bilindiği gibi bir ''Milli Birlik Süreci''ni başlattıklarını ve bunun yeni bir ''Demokratik Açılım Süreci'' olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Ülkemiz içinde demokrasi ve hukuku tüm kural ve kurumlarıyla egemen kılmak, hem bölgemizde huzur ve istikrarı daha sağlam temellere kavuşturmak, halkımızın arzu ve taleplerini karşılayabilmek için yeni bir safhaya girdik. Türkiye topraklarını olduğu kadar Irak'ın, İran'ın ve Suriye'nin de refah, güven ve istikrarını tehdit eden terör sorununun artık gündemlerimizden çıkmasını istiyoruz. Türkiye olarak yaklaşık 30 yıl içinde binlerce, yaklaşık bin güvenlik elemanımızı maalesef şehit verdik. Bütün bunlarla baktığınızda 30 bine varan ölüm sayısı. Ülkemizin, bölgemizin refah ve huzuru için harcanması gereken çok büyük kaynakları terörle mücadeleye sarf etmek zorunda kaldık. Bütün enerjimizi oraya kanalize etmek durumunda kaldık. Geriye dönüp baktığımızda soruyorum; Allah aşkına, kaybeden kim, kazanan kim? Kaybeden Türkiye ve Türk milletidir. Hepsinden öte kaybeden annelerdir. Kaybedenin babalar olduğunu ve kaybedilenin de gencecik delikanlılar olduğunu görüyoruz.'' -''BU BİR SÜREÇ''- Bazılarının, ''Demokratik Açılım''ın içinde neler olduğunu merak ettiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bazılarının bunu başlığa sıkıştırmak istediğini, bunun bir başlık veya paket değil, bir süreç olduğunu vurguladı. Erdoğan, ''Eğer paket derseniz, bunun başı ve bitişi olur. Bu paket değil. Bu bir süreç. Kısa, orta ve uzun vadeli bir süreç. Bunun içinde başta terör sorunu var. Bunun içinde işsizlik var. Bunun içinde hak ve özgürlükler var. Bunun içerisinde birçok sorun alanları var. Sorun alanlarının hepsini bu Demokratik Açılımla çözmekte kararlıyız. Bu sadece Tayyip Erdoğan'ın Genel Başkanı olduğu AK Parti'nin veyahut da Başbakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir projesidir ve muhatabı millettir. Bunu böyle ifade edeyim'' şeklinde konuştu. Bunu hep birlikte ve el ele, omuz omuza çözeceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ama buradan maalesef istismar suretiyle rant elde etmeye çalışanlar olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Buna bir rant olarak bakmak çok yanlış. Çünkü kanın ve şehitlerimizin üzerinden siyasi rant devşirmek çok yanlış olur. Haksızlık olur şehitlerimize, milletimize haksızlık olur, vatanımıza haksızlık olur. 30 yıldır süren bir süreç. Bizden önce de birçok iktidarlar geldi. Soruyorlar; 'Peki ne için son birkaç ay?'. Hayır, yıl önce partimi kurup da programımı açıkladığım zaman programımızın içerisinde iki sahife sadece buna yönelik. 2005'te, yıl önce Diyarbakır'da biliyorsunuz açıklamalarımı yaptım buna yönelik. Bunun üzerinde sürekli çalışmalarımız devam etti. Devam ediyor. Ne için? Bunu gündemimizden çıkaramayız. Çünkü mesuliyeti yüklenmiş olan bir hükümetin tabii ki sorunu olacak. Bunun dışında kalması mümkün mü? Bir taraftan analar ağlayacak, sen güleceksin. Olacak iş mi bu? Eğer ağlayan anaların evine gidersen ha sen de ağlarsın, ama ağlayan ananın evine gitmezsen sen ağlamazsın, olay bu. Olayı böyle görmek lazım, ama cenazeye gidip de cenazede orada sloganlar atılmaya başlarsa... Bir Müslümanın cenazesinde slogan olmaz. Bunu bir defa bilelim. Bir Müslümanın cenazesinde alkışlar-malkışlar olmaz. Benim Diyanet İşleri Başkanım'dan öğrendiğim bu. Bir Müslümanın cenazesinde tekbir de olmaz, onu da söyleyeyim. Bunların hepsi bizim dışımızda olan şeyler. Bir Müslümanın cenazesinde sükunet olur, suhulet olur. İşin aslı bu. Bizim öğrendiğimiz bu. Farklılık burada, ama olayı tabii istismara götürenler farklı yere taşır.'' Erdoğan, Suriye'nin bu ''Demokratik Açılım'' sürecinde kendileriyle aynı hissiyatı, heyecanı yaşamasından büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Başarıyla sonuçlandırıldığında Suriye'nin de bu süreçten kazançlı çıkacağını dile getiren Erdoğan, tüm yazılı ve görsel medya temsilcilerinin Suriye'ye giderek Devlet Başkanı Esad ile yaptıkları röportajları okuduğunu ve Türkiye'deki bu sürece katılımını oradan anlama fırsatı bulduğunu kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi: ''Suriye'nin ilerlemesi, kalkınması, ekonomisi, ticareti, istikrarı, refah ve huzuru inanıyorum ki, bu süreçten kazançlı çıkacaktır. Her şeyden önemlisi, başlattığımız bu süreç Suriyeli annelerin de gözyaşlarının dinmesini beraberinde getirecek. Hazırlamakta olduğumuz demokratik açılım ile bu meseleyi artık sonlandırmayı ve annelerin gözyaşını dindirmeyi, acıyı artık bal eylemeyi, akan kanı durdurmayı hedefliyoruz. Derdimiz bu. Suriye'nin, bu demokratik açılım sürecinde sürekli olarak güvenlik teşkilatlarımızla el ele, omuz omuza bir çalışma içerisinde olmaları, inanıyorum ki bu süreçte bizleri ciddi manada rahatlatacaktır. Zaten kardeşlerin de görevi böyle zamanlarda birbirleriyle omuz omuza olmasıdır.'' -''ORTA DOĞU'NUN SORUNLARLA ANILMASINI İSTEMİYORUZ''- Erdoğan, Orta Doğu bölgesinin dünyanın her yerinde ve her zaman artık sorunlarla anılmasını istemediklerini, bölgenin bunu aşmasını arzuladıklarını ve atılan adımların da buna yönelik olduğunu belirterek, ''İnanıyorum ki, bunu da başaracağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunabilmesi için öncelikle Filistin'de ulusal ittifak sağlanması, Filistinli kardeşlerimizin öncelikle birbiriyle barışması, el ele, omuz omuza olması, Araplar arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesi elzem. Arap Birliği'nin güçlendirilmesi elzem. Filistin'de ulaşılacak ulusal ittifak ve birlik, hem gelecekteki Filistin devleti için hem de barış süreci açısından büyük önem taşıyor. İnanıyorum ki, zaman İsrail ile Filistin arasındaki görüşmeler de çok farklı bir şekilde ele alınacak ve bizler gerek İsrail-Suriye arasında, gerek İsrail-Filistin arasında Türkiye olarak her zaman görev almaya hazır olduğumuzu söyledik ve bunu söylüyoruz. Zira bölgenin şiddetle buna ihtiyacı var. Bu çerçevede gerek ABD'nin ve batının Suriye ile son dönemde yoğunlaşan diplomatik trafiğini de memnuniyetle karşılıyor, olumlu sonuçlar vermesini temenni ediyoruz. Son dönemde Suriye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerde olumlu gelişmelerden de memnuniyet duyuyoruz. Kardeşler arasında yaşanan anlaşmazlıkların diyalog yoluyla büyümeden çözülebileceğine inanıyoruz. Biz çözümsüzlüğünün çözüm olarak değil, bunun bir siyasi tarzı olamayacağını düşünen bir partiyiz. Onun için de biz 'Düşman üretmeye değil, dost kazanmaya geldik' diyerek yola çıktık. Bizim dış politika anlayışımız bu. Türkiye ve Suriye işte bu çözüm yolunu seçmiştir ve aydınlık yarınları inşa etmek amacıyla da her türlü meseleyi masaya yatırarak çok güçlü bir adım atmış, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Anlaşması'nı bugün imzalamıştır. Bu da bugün atılmış en önemli adım. Ve bu adımla birlikte tarihe kayıt düşmüştür ve gelecek nesiller Türkiye'nin Suriye ile imzaladığı bugünkü anlaşmayı hep hayırla yad edecektir.'' ÜNLÜ KONUKLAR Yemeğe, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İKÖ Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva, Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Yusuf Çetin, sanatçılar Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses'in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. 569895 ABD Ortadoğu temcilcisi buzları eritemedi yönetiminin ile Filistinliler arasında barış görüşmelerini yeniden başlatma ve bu doğrultuda Yahudi yerleşimlerindeki inşaatları bir süre de olsa durdurma çabaları sonuç vermedi. Başkanı Barack Obama'nın Orta Doğu özel temsicisi George Mitchell'in önümüzdeki hafta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında tarafları üçlü bir toplantıda bir araya getirme girişimleri de şimdilik bir sonuca bağlanmadı. Mitchell, dün akşam Filistin lideri Mahmud Abbas ile görüşmesinin ardından bu sabah Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yeniden bir araya geldi. Üç saati aşkın süren toplantıda Mitchell'in Netanyahu'dan yerleşimlerin dondurulması konusunda daha fazla esneklik göstermesini istediği, ancak Netanyahu'dan olumlu cevap alamadığı belirtildi. Başbakanlığı, yaptığı açıklamada, yine toplantının "iyi geçtiğini" belirtmekle yetindi ve tarafların herhangi bir gelişme sağlayıp sağlamadıkları hakkında bilgi vermedi. Açıklamada ikilinin Cuma günü tekrar görüşecekleri de duyuruldu. Mitchell'in bu arada öğleden sonra tekrar Ramallah'ta Filistin yetkilileriyle görüşüp daha sonra Ürdün, Lübnan ve Katar'ı ziyaret ederek, ile ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik ne gibi iyi niyet jestlerinde bulunabilecekleri konusunda görüşmeler yapması bekleniyor. Netanyahu, dünkü toplantının ardından, kabine üyelerinin bazılarıyla bir araya gelmiş ve Mitchell ile toplantısı hakkında bilgi vermişti. Bu arada, İsral Başbakanı, Maariv gazetesine yaptığı açıklamada, Mahmud Abbas'ın "Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve Ürdün Kralı Hüseyin'in yaptığı gibi, iki taraf arasında uzlaşmazlığı sona erdirecek cesur bir adım atması ve ile barış anlaşması imzalaması" talebinde bulundu. Filistinli baş görüşmeci Saib Erekat, Mitchell ve Abbas'ın dün iftar yemeğindeki buluşmasından sonra yaptığı açıklamada, ikilinin New York'ta önümüzdeki hafta üçlü bir toplantı ihtimalini hiç ele almadıklarını, böyle bir toplantıdan önce Doğu Kudüs dahil yerleşim inşaatlarının tümüyle durulması gerektiğini söylemişti. 569033 Diyanet ve MEB'ten ölü yıkama kursu! Afet anlarında cenaze defin işlemleri ve köylerde kadın cenazelerinin yıkanmasında yaşanan sorunların giderilmesi amacıyla ülke çapında gassallık (ölü yıkama) kursları açılacak. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er, tüm il ve ilçelerde açılacak kursların alt yapısının oluşturulduğunu söyledi. SERTİFİKA DA VERİLECEK... Halk eğitim merkezlerinde düzenlenecek bir haftalık ölü yıkama ve kefenleme kurslarına herkesin katılabileceği belirten Er, kursiyerlere eğitim sonunda sertifika verileceğini vurguladı. İzzet Er, "Amacımız, bir büyük afette defin işlemlerinin dini kurallara uygun olarak yapılmasını sağlamaktır. Bu sayede ölülerimiz İslami kurallara göre defnedilecek" diye konuştu. 569249 UEFA Çarşı'ya karşı!.. Çarşı'ya karşı!.. 'ın ünlü grubu Çarşı'ya şok... dünkü Beşiktaş- maçı öncesi Çarşı'nın karakteristik "A" harfi olan tüm pankartlarını "anarşizmi" simgelediği gerekçesiyle kaldırttı Beşiktaş'ın ünlü taraftar grubu Çarşı'ya şok... UEFA, dünkü Beşiktaş-Manchester United maçı öncesi Çarşı'nın karakteristik "A" harfi olan tüm pankartlarını "anarşizmi" simgelediği gerekçesiyle kaldırttı Sabah'ın haberine göre; Beşiktaş dün akşam İnönü'de İngiliz devi Manchester United'ı ağırladı... Ancak önceki gün yaşanan gelişme, Beşiktaş tribünlerinin "her şeye karşı" olmasıyla ünlü taraftar grubu Çarşı'yı şoke etti. Pazartesi 'na gelen bir UEFA temsilcisi, içinde Çarşı'nın karakteristik "A" harfi olan pankartlarını, "anarşizmi" simgelediği gerekçesiyle kaldırttı. Manchester United'ın taraftar forumlarında bir süredir "Çarşı" tartışması vardı. Bir kısım İngilizler, Beşiktaş'ın önceki sene İnönü'de 'u 2-1 yendiği maçta, taraftarın yaptığı şovu dile getiriyor ve aynı gösterinin tekrarlanacağını söyleyerek "O atmosferi yaşamak lazım" görüşünü savunuyordu. MANCHESTER ŞİKÂYET ETTİ  Sayıca az olan karşı grup ise, aynı statta 22 Kasım 2004'te işlenen, 18 yaşındaki Cihat Aktaş'ın öldürüldüğü cinayeti hatırlatıp "can güvenliği endişesi taşıdıklarını" yazıyordu. Sonuçta İngilizlerin dediği oldu ve Manchester United kulübü UEFA'ya başvurarak önlem istedi. Nasıl bir önlem alacaklarını düşünen UEFA yetkililerinin aklına ise, Çarşı'nın "anarşizmin harfini" kullandığı pankartları geldi. Pazartesi günü stada gelen bir UEFA yetkilisi, stat müdürüyle görüştü ve pankartların indirilmesini istedi. Çarşı'nın pankartlarını hazırlayan taraftarlar da görüşmeye katıldı ve "Sprey boyayla harfini kapatalım" önerisinde bulundu. Ancak UEFA yetkilisi buna da karşı çıktı ve "Sprey boya yanıcı maddedir ve can güvenliği açısından sakıncalı" karşılığını verdi. PANTKARTLAR KİLİT ALTINDA  Böylece "potansiyel suç unsuru" olan pankartlar teker teker sökülerek, kapalı tribünün alt kısmında bulunan bir odada "kilit altına" alındı. tercümanla gelen UEFA yetkilisinin yanında açılan pankartlarda karşıtı söylemler de olduğu gösterildi. Fakat, İngilizce olarak hazırlanan ve "No Racism" (Irkçılık olmasın) yazılı pankart bile, UEFA yetkilisinden altında "Çarşı" logosu olduğu için vize alamadı. UEFA'nın bu uygulamasına tepki gösteren taraftarlar, "Böyle bir gerekçeyle pankartların kaldırılmasına anlam veremiyoruz. Çarşı'nın anarşizmi şiddete değil, başta ırkçılık olmak üzere statlardaki her türlü kötülük ve olumsuzluğa karşı olmaya dayanır. Aslında UEFA yetkilileri de bunu gayet iyi biliyor ama, Manchester United işin içine girince bir şey diyemiyorlar" ifadesini kullandı. ANARŞİZM, OTORİTEYE KARŞI! Yunanca kökenli bir sözcük olan anarşi, "otoritenin olmadığı" anlamına geliyor. Bir başka deyişle "her türlü devlet otoritesine karşı olmak", anarşizmin temel felsefesi. Anarşist gruplar arasında şiddeti savunanlar olduğu gibi, şiddete karşı olan ve "pasifist" gruplar da her dönem önplana çıktı. Sol anarşist örgütlenmeler daha çok olsa da, 'da anarşist gruplar da göze çarpmakta. 568652 Beşir Atalay, şehit polislerin aileleriyle iftar yaptı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Polisevi'nde düzenlenen iftara, Bakan Atalay, eşi Yıldız Atalay, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş ve eşi Ayşe Güneş, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ve eşi Olcay Köksal da katıldı. 360 polis şehidi ailesinden yaklaşık 800 davetlinin yer aldığı iftar sonrası konuşan Bakan Atalay, şehit ailelerinin kendilerine şehitlerin emaneti olduğunu belirtti. Atalay, şehit ailelerinin emniyet teşkilatı için büyük önem taşıdığını belirterek onların her türlü sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini, ilgilenmeye de devam edeceklerini kaydetti. 570048 İşte yeni ekonomik hedefler... Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Başbakanlık yeni binada düzenlenen toplantıda açıkladığı orta vadeli programa göre, temel hedefler, makroekonomik öncelikler, yapısal kamu maliyesi reformları, ekonominin rekabet gücü ve verimliliğini artıracak politika ve reformlar, mali kural uygulamasına geçişin temel amaçları ve üzerinde çalışılan mali kuralın ana unsurları şöyle belirlendi: Orta vadeli programın temel hedefleri şöyle: 1- Özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltarak ve geleceğe yönelik öngörülebilirliği artırarak özel sektör öncülüğündeki büyümeyi desteklemek, 2- Ekonominin rekabet gücünü ve esnekliğini artıracak yapısal reformları hayata geçirmek, 3- Türkiye'nin sahip olduğu ekonomik ve sosyal açıdan güçlü yönlerini avantaj olarak kullanarak ekonominin yeniden sürdürülebilir büyüme dönemine girmesini sağlamak, 4- Böylece ülkemizin refah düzeyini artırmak. Orta vadeli programın makroekonomik öncelikleri: 1- Büyümenin kademeli bir biçimde potansiyel düzeyine yükselmesini sağlamak, 2- İstihdamı artırmak, 3- Enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmek, 4- Küresel krizin etkisiyle önemli ölçüde bozulan kamu dengelerini düzeltmek. Orta vadeli programdaki yapısal kamu maliyesi reformları 1: 1- Mali kural uygulamasına geçilmesi, 2- KİT'lerde yeni bir yönetişim modelinin hayata geçirilmesi, 3- Vergi kayıp ve kaçağının azaltılması, vergi tabanının genişletilmesi, 4- Gelir idaresinin denetim ve uygulama kapasitesinin güçlendirilmesi, 5- Vergi ve diğer mali yükümlülüklerin zamanında ödenmesini teminen etkin bir tahsilat sisteminin kurulması, 6- Yerel yönetimlerin öz gelirlerini artırıcı ve mali yönetimlerini iyileştirici düzenlemelerin yapılması. Orta Vadeli Programdaki Yapısal Kamu Maliyesi Reformları 2: 1- Sağlık hizmet ve harcamalarının etkinleştirilmesi ve Aile Hekimliği uygulamasının yaygınlaştırılması, 2- Sosyal yardımlarda yerindeliğin ve harcamalarda etkinliğin sağlanması, 3- Kamu cari harcamalarının öncelikli alanlara yönlendirilmesi, 4- Kamu yatırımlarının yeniden önceliklendirilerek etkinleştirilmesi, 5- Kamu mali yönetiminde şeffaflık, veri kalitesi, raporlama ve kontrol sistemleri alanlarındaki uygulamaların uluslararası standartlara yükseltilmesi. Orta Vadeli Programda Ekonominin Rekabet Gücü ve Verimliliğini Artıracak Politika ve Reformlar 1: 1- 'nın hisselerinin bir bölümünün halka arzına yönelik hazırlık çalışmalarının başlatılması, çalışma sonuçlarına ve piyasa koşullarına göre uygulamaya ilişkin kararın verilmesi, 2- Kamunun elektrik dağıtımı ve seker üretimi alanlarından tamamen çekilmesi, telekomünikasyon ve liman isletmeciliklerindeki payının azaltılması, 3- İş dünyasının talep ettiği nitelikte insan gücü yetiştirilmesine hız kazandırılması, 4- Esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması, 5- Aktif işgücü programlarının etkin uygulanmasına yönelik olarak İŞKUR'un kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi. Orta Vadeli Programda Ekonominin Rekabet Gücü ve Verimliliğini Artıracak Politika ve Reformlar 2: 1- İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'nin uygulamaya konulması, 2- Yatırımların finansmanında kamu-özel işbirliği modellerinin kullanımının yaygınlaştırılması, 3- Bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik yatırımlara ve ekonominin üretken yapısını destekleyen altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesi, GAP, DAP ve KOP uygulamalarına ivme kazandırılması, 4- Kuruluşları tamamlanan kalkınma ajanslarının faaliyete geçirilmesi, 5- Tarımsal desteklerin yeniden düzenlenmesi. Orta Vadeli Programda Ekonominin Rekabet Gücü ve Verimliliğini Artıracak Politika ve Reformlar 3: 1- Kredi garanti fonuna Hazine tarafından sağlanan teminat desteğinin etkin bir biçimde devreye sokulması, 2- Yeni çıkarılan yatırım teşvik sisteminden özel sektörün azami ölçüde yararlanmasının sağlanması, 3- Devlet yardımlarının şeffaflaştırılması ve etkinleştirilmesi, 4- Yeni üniversitelerin beşeri ve fiziki alt yapılarının güçlendirilerek büyüme sürecine katkılarının artırılması, 5- Yargı sisteminin hız ve etkinliğinin artırılması. Mali Kural Uygulamasına Geçişin Temel Amaçları: 1- Borç yükü ve açığını sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, 2- Mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek, 3- Maliye politikasına olan güveni artırmak, 4- Artan güven ve kredibiliteyle beraber risk priminin düşmesini sağlayarak borçlanma maliyetini azaltmak. Üzerinde Çalışılan Mali Kuralın Ana Unsurları: 1- Mali kural çerçevesinde, orta-uzun vadede kamu açığının milli gelire oranının, sürdürülebilir bir borç yapısı ile uyumlu bir düzeyde gerçekleşmesi hedeflenecektir. 2- Kamu açığında yapılacak uyarlamayı belirlerken, bir önceki yıl gerçekleşen açığın orta-uzun vadeli hedefin ne kadar uzağında olduğu dikkate alınacaktır. 3- Kamu açığındaki uyarlamayı belirlerken dikkate alınacak diğer bir faktör konjonktürün etkisidir. Kamu açığındaki uyarlama büyümenin uzun dönem ortalamasının üzerinde olduğu yıllarda daha yüksek, altında olduğu yıllarda ise daha düşük olacaktır. 570344 Dizüstü bilgisayarlara Direct 11 geliyor Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre AMD dizüstü grafik yongalarını üç ana grupta kullanıcıların beğenisine sunacak. Bu gruplar Mobil Radeon HD 5700 serisi, Mobil Radeon HD 5600 serisi ve Mobil Radeon HD 5400 serisi. Bu ürünlerin çıkacağı kesinleşse de resmi gönderim tarihleri ve fiyatları henüz belli değil. Sanıyoruz bu grafik yongalarını görmek için önümüzdeki yılın ortalarına kadar bekleyeceğiz. Mobil Radeon HD 5000 serisinin kod adı Manhattan. AMD bu serinin içersindeki gruplara da farklı kod adları vermiş. Broadway kod adıyla satışa çıkacak ürünler performans serisi olarak da adlandırılabilir. Bu serinin içersinde üç model olacak. Broadway-XT Mobil Radeon HD 5870, Broadway-PRO Mobil Radeon HD 5850 ve Broadway-LP Mobil Radeon HD 5830. Bu üç modelin hafıza hızları farklı olacak. 5870 ve 5850 GDDR5 hafıza destekleyecek. 5830 ise GDDR3 hafıza destekleyecek. Fakat tüm seri CrossFireX teknolojisini destekliyor. Mobil Radeon HD 5700 serisinde de farklı model bulunuyor. Bu yongaların kod adı ise Madison. Madison-XT Mobil Radeon HD 5770, Madison-PRO Mobility Radeon HD 5750 ve Madison-LP Mobil Radeon HD 5730 bu seri içersinde yer alacak ürünler. 5770 ve 5750 GDDR5 hafıza destekleyecek. 5730 ise GDDR3 hafıza destekleyecek. Diğer yanda bu grupta birde Mobil Radeon HD 5600 grafik yongası piyasaya sürülecek. Bu modelin kod adı Madison-LE. Bu ekran kartının 5700 serisinden fazla farkı olmaması bekleniyor. Giriş seviyesinde ise Mobil Radeon HD 5400 ürün hattını göreceğiz. Bu gruptada üç ekran kartı bulunacak. Park-XT Mobil Radeon HD 5470, Park-PRO Mobil Radeon HD 5450 ve Park-LP Mobil Radeon HD 5430. Bu ekran kartlarının üçü de 64-bit hafıza birimine sahip. Ayrıca GDDR3 hafız desteğine sahipler. 2009 yılının ilk çeyreğine dair sonuçlara bakıldığında AMD mobil grafik yongalarının liderli sürüyor. AMD bu büyük piyasada bulunduğu yeri kaybetmek istemiyor. Bu yüzden Mobil grafik yongalarının üzerine fazlaca düşüyor. 569538 Hitler'in yaşayan 39 akrabasının izi bulundu 'in yaşayan 39 akrabasının izi bulunduAynur TATTERSALL LONDRA, (DHA) Belçikalı araştırmacılar, lideri Adolf ’in yaşayan akrabalarının izini buldu. Daily Mail gazetesinde yer alan habere göre, Alman Nazi lideri Adolf Hitler’in DNA kodunu çözen Belçikalı araştırmacılar, Nazi liderinin yaşayan 39 akrabasının izini buldu. Araştırmacılardan Belçikalı Gümrük Memuru Marc Vermeeren ve gazeteci Jean-Paul Mulders, Hitler’in doğduğu Aşağı ’nın küçük bir kasabasında unutulmuş izmaritleri, ’taki bir restorantında kullanılmış kağıt peçeteler ve 30 yıl önce Kuzey ’dan gönderilen bir mektup üzerinde yaptıkları analizler sonucunda, ilk defa Hitler’in yaşayan akrabalarının tespit ettiklerini duyurdu. Hitler’in ’da yaşayan akrabasının bulunduğunun bugüne dek bilindiğini belirten araştırmacılar, Nazi liderinin doğum yeri olan kasabada yaptıkları araştırmalar sonunda yaşayan diğer 39 akrabasının da ortaya çıkartıldığını kaydetti. Araştırmacılar, Hitler’in yeğeni Alois’in, New York’un dışındaki Long Island’da Stuart-Houston takma adıyla yaşadığını öne sürdü. Louis ve Brian Stuart-Houston’ın, East Patchouge’da ahşap bir evde yaşadıkları ve bahçıvanlık yaparak geçimlerini sağladıkları, Alexander’ın ise emekli bir olduğu öne sürülüyor. GİZLİCE TAKİP ETTİLER 60 yaşındaki Alexander’ı gün gece-gündüz gizlice izlediklerini anlatan Belçikalı araştırmacılar, yaşlı adamın bir fast-food restoranda tavuk kızartması yedikten sonra ağzını temizlediği kağıt peçeteyi aldıklarını ve Hitler’in DNA’sıyla karşılaştırdıklarını, sigara izmaritinin ise Hitler’in Avusturya’daki bir akrabasından geldiğini kaydetti. SOYADLARINI DEĞİŞTİRİP SAKLANIYORLAR Öte yandan, Hitler’in Aşağı Avustuya’da yaşayan akrabalarının, Hüttler, Hiedler, Hütler olarak değiştirerek aile secerelerini saklamaya çalıştıkları ortaya çıktı. 569651 Milli Eğitim'de atama yapıldı Milli Eğitim'de atama yapıldı ANKARA Eskişehir ve Kayseri il milli eğitim müdürlüklerine atama yapıldı. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan atama kararına göre, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, Erdoğan Ayata ve Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, İbrahim Ceylan atandı. 568918 Wolfsburg’da Grafite şov Grubu’nda gecenin diğer maçında Wolfsburg, evinde konuk ettiği CSKA ’yı Grafite’nin hat-trickiyle yıktı: 3-1. Yeşil-beyazlılar, 36’da Misimoviç’in pasının ceza sahasında iyi değerlendiren Brezilyalının bulduğu golle 1-0 öne geçti. dakika sonra Sambacı’nın ceza sahasında Semberas tarafından düşürülmesi sonucunda hakem noktasını gösterdi. Atışı kendi kullanmayı tercih eden Grafite, takımının soyunma odasına iki farklı üstünlükle gitmesi sağladı. 76’da Dzagoev, ’yı deplasmanda umutlandıran golü Wolfsburg ağlarına gönderdi. 86’da bir kez daha sahneye çıkan Grafite, skoru belirleyen golü kaydetti. GÜNÜN PROGRAMI GRUBU: Liverpool-Debrecen (21.45), Olimpik (21.45) GRUBU: Inter- (21.45), Dinamo -Rubin Kazan (21.45) GRUBU: Glasgow Rangers (21.45), -Unirea (21.45) GRUBU: (21.45), Standard Liege- (21.45) 570226 Bağış: Barroso'nun yeniden seçilmesini memnuniyetle karşılıyorum Bağış, yazılı açıklamasında, "Başkan Barroso gerek son beş yılda gerek Avrupa'nın ve dünyanın geçmekte olduğu mevcut kriz ortamında AB'nin sağlıklı ve gerçekçi çözüm politikaları belirlenmesinde öncü rol oynamıştır." ifadelerine yer verdi. Barroso'nun gerek ülkesi Portekiz'deki başbakanlığı döneminde, gerek Avrupa Komisyonu Başkanı olarak Avrupa Birliği'nin genişlemesini ve Türkiye'nin üyelik sürecini desteklediğini belirten Egemen Bağış, "Barroso başkanlığında oluşacak yeni Avrupa Komisyonu'yla yakın çalışmalarımızı tam üyelik yolunda sürdüreceğiz". dedi. 570352 Karaman'da bıçaklı kavga: ölü Edinilen bilgiye göre, Selçuk E. (28), Seki Çeşme Mahallesi'nde Müftülük binası önünde aralarında husumet olan Hakan Kılıçoğlu (37) ile karşılaştı. Selçuk E, elinde boya kovaları olan Kılıçoğlu'nu karnından bıçakladı. Yaralanan Kılıçoğlu, Karaman Devlet Hastanesinde hayatını kaybetti. Polis, olaydan sonra kaçan Selçuk E'nin yakalanması için çalışma başlattı. Geçen yıl Ağustosta merkeze bağlı Çoğlu köyü Çakır Dağı Orman arkası mevkisinde Bahri (31), Soner (26) ve Selçuk E. (28) ile Hakan Kılıçoğlu'nun kardeşleri Mehmet Ali (41), İlhan, Ahmet, İbrahim ve Erol Kılıçoğlu'nun koyun otlatma meselesi yüzünden tartıştıkları, tartışma sonucunda çıkan kavgada şüpheli Selçuk E'nin ağır yaralandığı, ağabeyi Bahri E'nin hayatını kaybettiği öğrenildi. 568604 BM'den Kıbrıs için taraflara ödün çağrısı Downer, müzakerelerin 1. turunda pozisyonlarını ortaya koyup, çizgilerini çizen liderlerin, 2. turda daha aktif çalışması gerekeceğini kaydetti. Alexander Downer, Türk Ajansı-Kıbrıs'a (TAK) yaptığı açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümlenebilmesi için her iki tarafın da karşılıklı olarak ödün vermeye hazır olması gerektiğini, iki liderin de bunun bilincinde olduğunu belirtti. Birinci turda birçok konuda yakınlaşmalar olduğunu, üzerinde çok çalışılması gereken ''Mülkiyet''te dahi uzlaşılan noktalar bulunduğunu kaydeden Downer, bugüne kadar yapılanları ve elde edilen başarıları küçümsememek gerektiğini, uzun yıllardır devam eden sürecin zor bir süreç olduğunu söyledi. Liderlerin çözüm kararlılığından duyduğu memnuniyeti yineleyen Downer, ''Burada Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamada kararlı iki lider var. Gerçekçi olmak gerekir. Tarafların müzakere etmesi gerekiyor. Ve bu iki liderin bunu yapamaya hazır olduğunu görüyoruz'' dedi. -''İKİNCİ TUR ÖNERİLERLE BAŞLADI''- Downer, ''birinci turda karşılıklı olarak taviz verip, birçok önemli konuda önemli uzlaşılar elde eden liderlerin ikinci tura, farklılıklarıyla ilgili yeni öneriler sunarak başladığını'' belirtti. Downer, ilerleme elde edilebilmesi için liderlerin ''Yönetim ve Güç Paylaşımı'' ile ''Mülkiyet''e odaklanması gerektiğini ifade ederek, ikinci turda müzakere başlığının da ele alınmasının muhtemel olduğunu, ancak bunu liderlerin belirleyeceğini kaydetti. İkinci turun ne kadar süreceğini bekleyip görmek gerektiğini söyleyen Downer, BM'nin liderlere bu konuda herhangi bir şey dikte ettirmesinin mümkün olmadığını belirtti. Downer, 1. turda pozisyonlarını ortaya koyup çizgilerini çizen liderlerin, 2. turda daha aktif çalışması gerekeceğini söyledi. -''REFERANDUMA DAHA ÇOK VAR''- İkinci turda çözümlenmemiş konulara çeki düzen verileceğini ve üçüncü turda liderlerin al-ver sürecine başlamak istediğini ifade eden Downer, ''Bazı zor konular birinci turda çözümlendi. Bazı konular ise ikinci turda çözümlenecek. Ve geriye kalanların üçüncü turda sonuçlandırılması gerekiyor'' dedi. ''Referanduma daha çok zaman olduğunu, öncelikle tarafların bir anlaşmaya ulaşması gerektiğini'' kaydeden Downer, Kıbrıs sorununun çözümlenebilmesi için önce liderlerin müzakere başlığında da anlaşması, bunun referandumda her iki tarafta da kabul edilmesi ve başarıyla uygulanması gerektiğini söyledi. Downer, ''Referandumun ne zaman olacağını söyleyemem ama bir anlaşma olana kadar referandum olmayacak. Bir anlaşma olması halinde de mutlaka bir referandum yapılacak ve bu referandum anlaşma sağlanır sağlanmaz yapılacak'' dedi. Alexander Downer, sürecin kilitlenmesi durumunu şimdilik düşünmek istemediğini, şu anda varsayımlara dayanarak spekülasyon yapmanın doğru olmayacağını kaydetti. -''LİDERLER FEDERASYONA BAĞLI''- Liderlerin bölgeli, toplumlu federasyona bağlı olduğuna inandığını kaydeden Downer, yürütülen müzakerelerin de bu çerçevede sürdüğünü belirtti. Downer, BM Güvenlik Konseyi'nin desteklediği, ''siyasi eşitliğe dayalı, tek uluslararası kimlikli, bölgeli ve toplumlu bir federasyon modeli'' dışındaki bir modelle ilgili yardım talebini ise karşılamadıklarını söyledi. -BAN'IN LİDERLERLE GÖRÜŞMESİ- Downer, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un tarihi henüz belli olmayan görüşmesinde liderlere, BM'nin başlatılan sürece büyük önem verdiğini ve büyük beklentileri olduğunu söylemesinin beklendiğini aktardı. ''Adaya çok büyük yatırım yapan ve sorunun çözümüne katkı koyması için yüksek profilli, deneyimli adamlarını görevlendiren BM'nin bu kez çözüme ulaşılması yönünde yüksek beklentiler taşıdığını'' söyleyen Downer, tarafların, başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların kendileri ve performanslarıyla ilgili yüksek beklenti içinde olduğunu bilmesi gerektiğini belirtti. 569122 2. ve 3. Lig'de günün programı 3. Grup: Çorum-Çankırı B., Karadenizspor-E. Şeker, Buğsaş Spor-Ofspor, Kars-A. Sebatspor, Kırşehir-Erzurum, Pursaklar-Tokat. 4. Grup: Tarsus İ.Y.-K.Maraş, İskenderun D.Ç.-Mardin, Ş.Urfa-Adıyaman, Malatya-Elazığ, Adana D.S.-Bld. Vanspor. TFF 3. Lig 1. Grup: Küçükköy-Nilüfer, Alibeyköy-Balıkesir, Lüleburgaz-Bayrampaşa, Bandırma-G.O.Paşa, O.Renault-Çerkezköy B. 2. Grup: Afyon-Marmaris B.G., İzmir-Nazilli B., Muğla-Altınordu, Tekirova B.-Keçiören B., Y.Menemen B.-Torbalı. 3. Grup: Beylerbeyi-Gölcük, Darıca G.Birliği-Düzce, İstanbul Kartal Bld.-A. Üsküdar, K.Ö.Gücü-Maltepe, Orhangazi-Kırıkkale. 4. Grup: Araklı-Ünye, Gümüşhane-Yalıspor, Pazar-Arsin, Sürmene-Bafra Bld., Yimpaş Yozgatspor-Bulancakspor. Bu arada TFF 2. Lig 1. Grup'ta dün oynanan maçta Zeytinburnuspor, Yalovaspor'u 2-1 mağlup etti. 569026 İDO'dan ek yeni sefer İDO'dan ek yeni sefer İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), Ramazan bayramı nedeniyle 18 23 Eylül tarihleri arasında konulan ek seferlere talebin fazla olması nedeniyle yeni seferler ekledi. Vatandaşın mağdur olmaması için tedbirlerin alındığı belirtildi. 570183 Türk işi 'peri kondu' Galeri Yapımı durdurulan inşaat alanında incelemelerde bulunan Vali Vekili Ruhi Paker ise, peribacaları arasında otobüs yıkayan şoför ile tartıştı. Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya bölgesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Avanos ilçesine bağlı Zelve Örenyeri mevkiinde yapılan çevre düzenleme çalışması tepki topladı. Proje çerçevesinde Zelve Müzesi girişindeki turistik eşya satıcılarının ahşap iş yerleri yıkılarak yerine biraz daha uzak bir alanda modern bir bina yapılması kararlaştırıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan binanın ise peribacaları arasında olması tepkilere neden oldu. Avanos Belediyesi tarafından da çalışmaların durdurulduğu 1. derecede SİT alanındaki inşaat bölgesinde; Vali Vekili Ruhi Paker, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdülkadir Tatar, Nevşehir Müze Müdürü Halis Yenipınar ve Koruma Kurulu yetkilileri incelemelerde bulundu. Paker'in incelemeleri sırasında ise bölgede bulunan esnaf ve yabancı turistler inşaata tepki gösterdi. Esnaf, inşa edilen yapının doğaya zarar verdiğini ve bunun turistlerin tepkisini çektiğini belirtirken, bu konuda turistlerden çok sayıda şikayet aldıklarını vurguladı. İspanyol turistler ise, inşaatın doğal dokuya büyük ölçüde zarar verdiğini belirterek, "Biz Türkiye'ye ve Kapadokya'ya bu doğal doku için geliyoruz. Bizi cezbeden buranın dokusu zaten. Fakat bu doku da bu şekilde bozulursa buraya bizler dahil kimse gelmez. Çünkü lüks binalar, iş yerleri Madrid'te olduğu gibi dünyanın her bölgesinde var" dedi. İncelemeleri sırasında park alanında bir tur otobüsü şoförünün aracını yıkadığını gören Vali Vekili Ruhi Peker, hemen şoförün yanına yaklaşarak, "Burada yıkanır mı araba? Araba yıkanacak yer mi burası?" diye çıkıştı. Otobüs şoförünün, "Farkındayım. Ne olur yani. Herkes yıkıyor burada. Bir biz değil ki, herkes burada yıkıyor. Hangi birine dur diyeceksiniz?" demesi üzerine Vali Vekili Paker, "Turistlerin gözü önünde yıkıyorsun. Ben buna dur demesini bilirim" diye konuştu. Daha sonra yanındakilere talimat vererek bu alanda araç yıkanmamasını isteyen Paker, makam aracına binerek bölgeden ayrıldı. İnşaatın neden durdurulduğu ve davam edilip edilmeyeceği konusundaki soruları cevaplamayan Vali Vekili Ruhi Paker, konu hakkında daha sonra açıklama yapacağını kaydetti. 569375 İşsizlere müjde: Kamuya eleman alınacak İşsizlere müjde: Kamuya eleman alınacak Başbakanlık Merkez Teşkilatı, Gümrük Müsteşarlığı ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı'na giriş sınavıyla uzman yardımcısı, kontrolör yardımcısı, AB uzman yardımcısı, marka uzman yardımcısı gibi kadrolarla eleman alınacak. ANKARA Başbakanlık Merkez Teşkilatı, Gümrük Müsteşarlığı ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı giriş sınavıyla eleman alacak. Başbakanlık merkez teşkilatına 30 uzman yardımcısı, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı'na gümrük müfettiş yardımcısı, 10 stajyer kontrolör, 47 gümrük uzman yardımcısı, AB uzman yardımcısı alınacak. Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ise patent uzman yardımcısı ve marka uzman yardımcısı için giriş sınavı düzenleyecek. Başbakanlık, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı'nın sınavla elaman alımıyla ilgili ilanları Resmi Gazete'de yayımlandı. Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalıştırılmak ve Başbakanlık Uzmanı olarak yetiştirilmek üzere 30 başbakanlık uzman yardımcılığı kadrosu için 19-23 Ekim 2009 tarihleri arasında giriş sınavı yapılacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 28-29 Haziran 2008 ve 27-28 Haziran 2009 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavlarında KPSSP:95 veya KPSSP:97 puan türlerinden 85 ve üzerinde puan almak kaydıyla müracaat edenlerin en yüksek puandan başlanarak sıralanması neticesinde alınacak Başbakanlık Uzman Yardımcısı sayısının katı aday arasına girmek gerekecek. Sonuncu aday ile aynı puana sahip olanlar da giriş sınavına çağrılacak. Adaylar başvurularını http://www.basbakanlik.gov.tr/ internet adresinden “Başbakanlık Uzman Yardımcılığı Başvuru Formu”nu doldurmak suretiyle elektronik ortamda yapacaklar. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı genel idare hizmetleri sınıfında görevlendirilmek üzere gümrük müfettiş yardımcısı, 10 stajyer kontrolör; 5'i Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü'nde ve 5'i Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünde görevlendirilmek üzere ve 47 gümrük uzman yardımcısı olacak. Gümrük Uzman Yardımcısı alımı iki ayrı sınav ile gerçekleştirilecek. İlk sınavda 25, ikinci sınavda 22 alım yapılacak olup, her bir sınav için 1'er Endüstri Mühendisi ve 1'er Tekstil Mühendisi olmak üzere 2'şer kontenjan ayrıldı. AB uzman yardımcısı ise kadro karşılığı sözleşmeli olacak. Bütün kadrolar için giriş sınavı yazılı ve sözlü olarak iki aşamalı yapılacak. Sınava çok sayıda başvuru olması halinde, sınava başvuran adaylar arasından, ilgili KPSS puanı başarı sırasına göre yukarıda belirtilen kadroların her birinin 20 katı kadar aday ve bu adaylardan en düşük puana sahip adayla aynı puana sahip tüm adaylar yazılı sınava çağrılacak. Başvurular, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Personel Dairesi Başkanlığı'na yapılacak. Ekim tarihine kadar yapılacak. 18 Aralık'da yapılacak gümrük uzman yardımcılığı sınavı için son başvuru tarihi Aralık, 19-20-21 Kasım tarihinde yapılacak olan Müfettiş Yardımcılığı sınavı için 19 Ekim günü mesai bitimine kadar sürecek. Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ise 8'inci derece kadroda teknik hizmetler sınıfında patent uzman yardımcısı ile genel idare hizmetler sınıfında marka uzman yardımcısı kadrolarına giriş sınavıyla personel alacak. ÖSYM tarafından 28-29 Haziran 2008 ve 27-28 Haziran 2009 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavında Teknik Hizmetler Sınıfındaki patent uzman yardımcısı kadroları için KPSSP4 puan türünden asgari 80 ve üzerinde puan, genel idare hizmetler sınıfındaki marka uzman yardımcısı kadroları için KPSSP54 puan türünden asgari 80 ve üzerinde puan almak kaydıyla; müracaat edenlerin en yüksek puandan başlanarak sıralanması neticesinde başvurdukları Uzman Yardımcısı kadro sayılarının 20 katı kadar aday giriş sınavına alınacağından dolayı, başvurdukları kadro sayısının 20 katı aday arasına girmek gerekecek. Başvurular 28 Eylül -16 Ekim tarihleri arası mesai bitimine kadar Türk Patent Enstitüsü Personel Dairesi Başkanlığı'na yapılacak. 570307 Türkiye, Suriye arasında vize kalktı İki ülke heyetleri arasındaki görüşmenin ardından Davutoğlu ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ortak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantıda yaptığı açıklamada, Türkiye ile Suriye arasındaki vize uygulamasının karşılıklı olarak kaldırılmasına, ayrıca Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmasına karar verildiğini ifade etti. 569194 Birinci mesele Eğitim sendikacıları bir araştırma yapmışlar. En çarpıcı sonuç şu: Türkiye'de ihtiyaç maddeleri sıralamasında “kitap” 235. sırada. Türkiye'nin üzerinde durması, düşünmesi, incelemesi, araştırması, sebeplerini tesbit etmesi, bu feci eksikliği gidermesi, bunu “yapılacak işler” listesinin en başına koyması, sorumluların asla “ihmalkârlık” yapmaması gereken “birinci mesele”si budur. Yiyecek-giyecek-güvenlik-barınma-sağlık vb. gibi hayati meselelerin halli de, “kitap” ihtiyacının giderilmesine, okuma alışkanlığının yaygınlaşmasına bağlıdır. Ülke siyaseti, yargı, yasama, iktisat, ithalat, ihracat, spor, sanat aklınıza ne gelirse bütün meselelerin merkezinde “kitap” vardır. Ve biz “kitap”tan uzak durduğumuz için işleri yoluna koymak için çırpınıyor, iki ileri bir geri gidiyor veya yeri-mizde sayıyoruz. Kahvehane ağzı ile “Bu memleket adam olmaz arkadaş” ibaresinin arkasına “kitap okumadıkça”yı eklemek lazım. 569601 YSK, Şarkikaraağaç'da topu İçişleri Bakanlığı'na attı 'da topu 'na attıMehmet ERÇAKIR/ISPARTA, (DHA) Kesinleşmiş mahkumiyeti bulunan başkanın durumuna bakanlık karar verecek YÜKSEK belediye başkanı seçildikten sonra hüküm giyerek kesinleşmiş mahkumiyeti bulunan Belediye Başkanı 'li Mevlüt Özdemir'in bu görevden alınmasıyla ilgili 'nın karar verici olduğunu belirterek, kararı işlem yapmak üzere İçişleri Bakanlığı'na gönderdi. 'da Haziran'da yenilenen yerel seçimde AK Parti'den Şarkikaraağaç Belediye Başkanı seçilen Mevlüt Özdemir'in, 2006'da ‘kalpazanlık’ suçundan aldığı 2.5 yıllık hapis cezasının tarafından onanmasının ardından İlçe Başkanlığı, Yüksek Seçim Kurulu'na dilekçeyle başvurarak Özdemir'in yerel seçimde yüz kızartıcı suçu nedeniyle hükümlü olduğu için aday olmaması gerekirken aday olduğunu, bu nedenle başkanlığının düşürülmesini talep etti. MHP İlçe Başkanlığı'nın dilekçesinde Özdemir'in görevinden düşürülmesinden sonra en çok oyu alan ikinci adayın belediye başkanı olması talep edildi. MHP İlçe Başkanlığı'nın bu talebini 19 Ağustos 2009 tarihli oturumunda reddetti. Seçim işlemlerinin kesinleşmesinden ve seçimlerden sonra, seçilme yeterliliğine ilişkin bir halin oluşması durumunda, karar vermeye yetkili mercinin seçim kurulu değil, idari birimler olduğunu belirten YSK, karar örneğinin işlem yapılmak üzere İçişleri Bakanlığı'na gönderilmesine karar verdi. YSK'nın kararında, şu ifadelere yer verildi: “Belediye Başkanı seçildikten sonra hüküm giyerek kesinleşmiş bir mahkumiyeti bulunduğu anlaşılan Mevlüt Özdemir’in bu görevden alınması, 1580 sayılı Kanunun ilgili maddeleri uyarınca idari mercilere ait bir görev ve yetki olduğundan, seçim kurullarınca bu konuda bir karar verilmesi olanaksızdır. Sonuç: İtirazın (MHP’nin belediye başkanlığı görevinin en çok oyu alan 2'nci adaya verilmesine ilişkin itirazın) reddine, karar örneğinin Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanlığı ile Osman Ender ve Mevlüt Özdemir’e tebliğ için Şarkikaraağaç Başkanlığı’na ve ayrıca işlem yapılmak üzere İçişleri Bakanlığı’na gönderilmesine oybirliği ile karar verildi.”  NE OLMUŞTU?  Şarkikaraağaç'ta 29 Mart'ta yapılan yerel seçimde MHP'nin adayı Ramazan Kabalak oyların bin 412'sini alarak başkan seçilmişti. AK Parti'nin adayı Mevlüt Özdemir ise bin 398 oyda kalmıştı. AK Parti İlçe Başkanlığı'nın itirazı üzerine İlçe Seçim Kurulu'nda yapılan ikinci sayımda MHP'nin oyları artarak bin 416 olmuştu. AK Parti İlçe Başkanlığı bu sonuca da itiraz edince tekrar yapılan sayımda her iki partinin oyu bin 416 şeklinde eşit çıkmıştı. Bunun üzerine Isparta 'nda yapılan kura çekiminde MHP'nin adayı Ramazan Kabalak, başkan olmuştu. AK Parti İlçe Başkanlığı ise kura çekimi sonrası ilçede askerin oy kullandığını iddia ederek konuyu Yüksek Seçim Kurulu’na götürmüş, oyları inceleyen YSK, Şarkikaraağaç'taki seçimlerin iptaline karar vermişti. İlçede Haziran'da yapılan yerel seçimde bin 967 oy alan Mevlüt Özdemir belediye başkanı seçilmişti. 568839 İsme göre tercih İsme göre tercihSİBEL KAHRAMAN İstanbul güncellenme zamanı 16.9.2009Restorasyon bölümünün başına ‘mimari’ ekinin gelmesi, bölümü tercih eden öğrenci sayısında artışa yol açtı.ve otel işletmeciliğinin ismi ‘ağırlama hizmetleri’ olunca başvuru sayısı azaldı; restorasyon bölümü ‘mimari’ ekini alınca tercihler arttı ’ün meslek yüksekokullarının ön programlarında yaptığı isim değişiklikleri, tercihlerin meslekleri tanıyarak değil isimlerine göre yapıldığını ortaya koydu. Adayların önceki yıllarda büyük ilgi gösterdiği ve otel işletmeciliğinin ismi, “ağırlama hizmetleri” olunca boş kaldı. Fazla öğrenci alamayan restorasyon “mimari restorasyon” ismini alınca, mimar olacağını düşünenlerin gözdesi oldu. YÖK, bu yıl meslek yüksekokulu ön lisans programlarının isimlerini değiştirdi. de kılavuzda ismi değişen bölümleri yeni açılmış bölüm olarak değerlendirip, geçmişe dönük taban puan ve başarı sıralarını sıfırladı. Bu nedenle yıllardan beri öğretimini sürdüren programlar, yeni isimleri ile sanki yeni birer bölüm gibi kılavuzda taban puanı ve başarı sırası olmadan yer aldı. Değişikliğin sonuçları tercihlere, geçmiş yıla göre farklı oranlarda yansıdı. Devlet, vakıf ve üniversitelerinde turizm ve otel işletmeciliğini 2008 yılında 326 bin 233 aday tercih etti. 2009 yılında programın ismi “ağırlama hizmetleri” olunca, tercih edilme sayısı 90 binde kaldı. Adli tıp programının isminin yardımcılığı” olarak değişmesiyle tercihlerde azalma oldu. Bu arada bazı bölümlerde de tam aksi durum yaşandı. İsimlerin cazibesi programların tercih edilme oranlarını artırdı. Eski ismi bina koruma ve yenileme, iç mekân koruma ve yenileme, restorasyon, restorasyon ve konservasyon olarak geçen ayrı program 2009’da mimari restorasyon adı altında toplandı.  ‘Fiyakalı’ isimler çekici 2008 yılında bu programları tercih eden öğrenci sayısı 26 bin 476 olurken, isim, mimari restorasyon olunca bu sayı 31 bin 906’ya çıktı. Meslek Yüksekokulu Müdürü Funda Aktan, “Turizm otel işletmeciliği bölümümüz yüzde 90 oranında dolardı. Ancak, ismi ağırlama hizmetleri olunca tercih edilme oranı yüzde 10’larda kaldı. finansın doluluk oranı yüzde 90’lara ulaşırdı. Programın ismi menkul kıymetler ve olunca tercih edilme oranı çok düştü” dedi. Kültür Üniversiteleri Ar- Bölüm Başkanı Burak Kılanç, adayları  ilgilendikleri bölüm, üniversite ve mesleği tam olarak incelemeden tercih yapıyor. Sadece puanı yüksek olduğu için, kişiliğine uygun olmadığı halde tıp fakültesine yerleşen, olduğu halde inşaat mühendisliğini tercih eden ya da mezun olunduğunda ne iş yapılacağını bilmeden ismi fiyakalı ve moda diye endüstri mühendisliğini tercih eden adaylarla sıkça karşılaşıyoruz” dedi. 570304 El Kaide üyesi tutuklandı Cahit Öztürk, Abdullah Demir, Burhan Perk, Abdülmenaf Doğaç, Hayrettin Basınlı ve Ahmet Aydoğmuş hakkında "örgüt üyeliği ve örgütü yardım etmek suçlarından" verilen ceza Yargıtay tarafından onandı. Ardından hükümlü hakkında yakalama kararı çıkartıldı. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce gözaltına alınan hükümlü tutuklanarak cezaevine gönderildi. 569524 ‘Kan davası'nda Kalaşnikoflu saldırı; ölü, yaralı ‘'nda Kalaşnikoflu saldırı; ölü, yaralıAĞRI, (DHA) 'nın Diyadin İlçesi'nde ‘' nedeniyle düzenlenen silahlı saldırıda 20 yaşındaki Evren Selen öldürüldü, kişi de yaralandı. Olay, dün akşam Diyadin İlçesi'ne bağlı Gedik Köyü yakınlarında meydana geldi. Yanıkçukur Köyü'nde oturan Selim Sarı, 20 Ocak 2009 tarihinde akrabası 35 yaşındaki Rıza Sarı'yı öldürdüğü öne sürülen Evren Selen'i köylerine ait arazide ot toplarken marka tüfekle ateş açtı. Yapılan saldırıda Evren Selen ile birlikte kız kardeşi ve kişi de yaralandı. Evren Selen hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Diğer yaralı ise Diyadin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yanıkçukur Köyü'ne operasyon düzenleyen jandarma Selim Sarı'yı, olayda kullandığı silahla birlikte yakaladı. Sarı, ifadesinin tamamlanması ardından adliyeye çıkarılacak. 570405 Bursa'daki hastane yangını raporu açıklandı kişinin hayatını kaybettiği Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'ndeki yangınla ilgili Türk mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin yaptığı "teknik inceleme ve değerlendirme raporu" açıklandı. Raporda hastanedeki 'kablo bacası'ndan, elektrik tesisatı ve yanmayı hızlandıran oksijen gazı gibi yakıcı gazların hatlarının geçirildiğine dikkat çekildi. Hastanede 'yangın algılama sistemi'nin olduğu ancak çalışmadığı belirtildi. Raporda hastanenin yangın merdiveninin kapalı olduğunu da dikkat çekildi. Raporu açıklayan Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Başkanı Erdal Aktuğ, yangının üzerinden 111 gün geçmiş olmasına rağmen, Adli Tıp Raporu'nun açıklanmadığını, yangından dolayı zarar gören kısımların faaliyete geçirilemediğini söyledi. 569280 Renault'nun devrim yapan elektrikli otomobilleri Başkanı Carlos Ghosn, "Elektrikli otomobillerimizin devrim niteliğinde olmalarının nedeni herkes için ulaşılabilir ve toplumun her kesimine hitap edecek şekilde tasarlanmış olmalarıdır" dedi. Ghosn, Frankfurt'taki fuarında yaptığı basın toplantısında, 'un yıllardır sıfır salım otomobillerin geliştirilmesi konusunda çalıştığını ve artık bu tür otomobillerde tek bir otomobilin değil bir ürün gamının başlangıcı olduğunu belirtti. Bugünün sıfır salımlı otomobiller için doğru zaman olduğunu dile getiren Ghosn, şunları söyledi:  "Gezegenimiz global ısınma ve çevre problemleri ile karşı karşıya. Tüm çalışmalarımız ve projelerimiz söz konusu sorunun çözümü olmak adına sürüyor. Toplam karbondioksit salımının yüzde 12-14 oranında kaynaklı olduğunu biliyoruz, bu oranların düşürülmesi için çalışıyoruz. Çözümlerimiz adım adım ilerlemekten daha hızlı gerçekleşmelidir. Hibrid ve devam eden termik motor iyileştirmelerinin ötesinde bugün çığır açan bir çözümle karşınıza geliyor. Amacımız yüzde 20-30 oranında salım düşürülmesi değil, sıfır salım otomobiller yaratmak. Termik ve hibrid araçların aksine elektrikli araçlarımız egzoz gazı salımı yapmayan ve deposu olmayan bir yapıda olacaklar. Çevreyi korumak sadece bir kaç kişinin, grubun önceliği olmamalıdır. Elektrikli otomobillerimizin devrim niteliğinde olmalarının nedeni herkes için ulaşılabilir ve toplumun her kesimine hitap edecek şekilde tasarlanmış olmalarıdır. Geniş kitlelerin ulaşabileceği satın alabileceği, geniş bir ürün yelpazesi sunacağız. Diğer bir deyişle elektrikli otomobillerin satın alma ve kullanım maliyetleri, günümüz dizel araçlarıyla aynı veya daha uygun seviyede tutulacak." Carlos Ghosn, 'un tüm bilgi birikimi ve deneyimini müşterilerine rekabetçi bir fiyat, performans, geniş yaşam alanları, konfor, kalite ve güvenlik standartları çerçevesinde sıfır salım otomobiller sunmak için kullandığını ifade etti. Ghosn, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugünden geleceğin sıfır salımlı otomobilleri nasıl gördüğümüzü sizlere bu konsept otomobiller üzerinde anlatacağım... Twizy Konsept, Zoe Konsept, Fluence Konsept, Kangoo Konsept. Dünyamız değişiyor ve biz de söz konusu değişimin bir parçasıyız. Küresel pazarlarda ve hatta aldığımız her nefeste yaşadığımız değişime devrimsel nitelikte çözümlerle yön vermek gerektiğinin farkında... söz konusu değişimde yer alan ve değişimin lider oyuncusu olarak herkes için uygun fiyata ve sıfır salımlı otomobiller yaratacak. Artık endüstrisi bireylerin ve toplumun isteklerine ve gezegenimizin ihtiyaçlarına cevap vermelidir. Biz olarak bu değişime imzamızı, değişime yön vererek atacağız. 'Drive to change' Değişime yön ver, yaşamı değiştirelim, otomobili değiştirelim." 569417 Vadi'de kan gövdeyi götürüyor FRAGMAN Yeni sezendon Star TV'ye transfer olan Kurtlar Vadisi Pusu'nun fragmanı yayınlandı. Şiddet içerikli görüntülerin bolca yer aldığı bölüm 24 Eylül'de yayınlanacak. 569172 Esnafa çifte bayram Esnafa çifte bayram 16 Eylül 2009 Çarşamba, 08:27 Okulların açılmasına az bir zaman kala öğrencilerin heyecanı artarken, binlerce velinin okul alışverişi, bayram alışverişi telaşıyla birleşti. Ancak iki alışverişin aynı haftaya gelmesi çocukların ve esnafın yüzünü güldürürken, velileri de kara kara düşündürmeye başladı. İki alışverişi bir araya getiren milyonlarca kişi de çözümü piyasaya göre daha uygun olan Mahmutpaşa, Merter ve Mercan piyasasında buldu. Bu pazarda bir kişi 50 ile 70 TL arasında giyinirken, bu rakam alışveriş merkezlerinde 150'den 250 liraya kadar yükseliyor. 2009-2010 eğitim ve öğretim yılında ilk zil 24 Eylül Perşembe günü çalacak. Okulların açılmasından birkaç gün önce Ramazan Bayramı'nın kutlanacak olması aile bireylerinin alışveriş masraflarını da yükseltti. Veliler, bu yıl kendilerine bayramlık almayı ertelerken, çocuklarını yine ön planda tuttu. Bunda yaşanan ekonomik krizin tüketicilerin alım gücünü düşürmesinin yanında, bayram ve okul alışverişinin aynı haftaya denk gelmesi de etkili oldu. Buna rağmen alışveriş merkezleri ve sokak pazarlarında bayram yoğunluğu dikkat çekti. Binlerce İstanbullu Mahmutpaşa, Merter ve Mercan gibi toplu pazaryerlerine hafta sonu akın etti. Bu taleplerle birlikte orta sınıfın pazar satış oranları da yüzde 50 oranında arttı. Mağazada bir kişi minimum 150 ile 200 TL arasında giyinirken, pazarda bu miktar 50 ile 70 liraya kadar düştü. İstanbul genelinde en ucuz ürünler temel alınarak yapılan kırtasiye ve kıyafet alışverişleri de 100 TL'den başlayıp 150 liraya kadar yükseliyor. Bu miktar AVM'lerde daha da yukarılara çıkıyor. Bunun yanında kampanyalı satış yapan mağazalar da tüketicilerin ilgi odağı haline geldi. Okul alışverişini bir an önce bitirmek isteyen veliler, alışverişe yönelirken, fiyatların da geçen yıla oranla çok fazla yükselmediği gözlendi. Piyasadaki durgunluğu gören bazı mağazalar, 12 aya varan indirim imkânları sunuyor. Önceki yıllarda markayı tercih eden binlerce kişi, bu yıl etiketleri ön planda tuttu. Mahmutpaşa'da bulunan Erk Çarşı'nın sahibi İsmail Özgüroğlu, bu yıl vatandaşın önceliğinin kaliteden ziyade fiyat olduğuna dikkat çekti. Bayram ve okul alışverişiyle birlikte satışlarının önceki haftalara oranla yüzde 50 arttığını söyleyen Özgüroğlu, ilköğretim birinci sınıf kademe fiyatlarının 15 liradan, ilköğretim ikinci kademe ve lise giysilerinin ise 50 TL'den başladığını kaydetti. Özgüroğlu, ayrıca bayramlık almak isteyenlerin de 50-100 TL arasında değişen fiyatlarla uygun bir şeyler alabileceğinin altını çizdi. Bahar Giyim'in sahibi Nevzat Yazıcı ise krizden dolayı bu yıl ailelerin kendilerine bayramlık almayı bir sonraki bayrama erteleyip, çocuklarını ön planda tuttuğunu dile getirdi. Fiyat farkından dolayı Mahmutpaşa'nın tercih edildiğini anlatan Yazıcı, AVM'lerde ise bu rakamın 150-250 liraya kadar yükseldiğini vurguladı. Üç çocuk babası Mustafa Çullu ise fiyat farkından dolayı bu tür yerleri tercih ettiğini anlatıyor. Bayram ve okul alışverişinin aynı haftaya denk gelmesinden dolayı önceliğinin çocukları olduğunu vurgulayan baba Çullu, fiyatların da geçen yıla oranla fazla değişmediğini söylüyor. HİPERMARKETLERDEN OKUL ALIŞVERİŞİ KAMPANYASI Ailelerin alım gücünün düşmesi büyük hipermarketleri çeşitli kampanyalara yöneltti. CarrefourSA, 'Hesaplı, çeşitli, kaliteli okul alışverişi' sloganıyla eğitim ve öğretim dönemine iddialı girdi. Milyonlarca velinin uygun şartlarda alışveriş yapmasını hedefleyen Carrefour, 50 TL ve üzeri okul alışverişlerinde taksit faiz kampanyası başlattı. Tesco-Kipa mağazaları ise kaliteyi ucuzluğu bir arada vermek için okul kıyafetlerinde indirim kampanyaları başlattı. Bu kapsamda okula yeni başlayacak bir kız öğrencinin giyim ve kırtasiye tüm ihtiyaçlarını 50 liraya almak için fiyatlarını aşağıya çekti. Okulöncesi alışveriş sürecinde öğrenci ve velilere ihtiyaç duydukları tüm ürünleri, değişik alternatiflerle sunmayı hedefleyen Migros ise reyonlarında, birçok markanın ürünlerine yer verdi. Okul sezonunun yaklaşmasıyla birlikte okul alışverişlerinde öğrencilere yeni fırsatlar sunmaya hazırlanan Adese de 50 TL'nin üzerindeki alışverişlerde 10 aya kadar taksitlendirme imkânı sunuyor. Kredi kartında çift çekime dikkat Bayram ve okul alışverişini kredi kartıyla ödemek isteyenlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Geçen yıl sistemdeki yoğunluk nedeniyle birçok tüketici mağdur olmuştu. Alışveriş sonrası kredi kartıyla hesap ödemek isteyenlerin kartları birkaç defa POS makinelerinden çekilince problem yaşanmıştı. Binlerce kişi bu durumundan hesap dökümlerini inceleyince hebardar oldu. Daha sonra bu kişilerin mağduriyetleri giderilmişti. Yaşanan bu olumsuzluklardan ders alınması gerektiği uyarısında bulunan uzmanlar, çekimlerin çok dikkatli yapılması gerektiğini belirtiyor. Uzmanlar ayrıca kredi kartı kullanan bütün müşterilere sliplerini veya ekstrelerini mutlaka kontrol etmesini ve saklamalarını tavsiye ediyor. Bu sıkıntının bu yıl da özellikle arefe günü yaşanması bekleniyor. 569226 New York'ta parklarda sigara yasağı projesi New York'ta bar ve restoranlardan sonra, yetkililerin parklar ve plajlarda da yasağı getirme teşebbüsünde bulunacağı bildirildi. New York Sağlık Dairesi'nin bildirisinde, park müdürlüğü ve diğer idari birimlerle birlikte bu konu üzerinde çalışıldığı belirtildi. California eyaletinde de birçok kent plajlarda da sigarayı yasaklamıştı. Los Angeles, San Diego, Santa Monica, San Clemente, Solana Beach gibi çok sayıda kent, plajlarda içilmesini yasaklayan düzenlemeleri kabul etmişti. 570055 Uzman Çavuş Gülümser, toprağa verildi Uzman Çavuş Gülümser, toprağa verildiİlker KILIÇASLAN/MANİSA, (DHA) ’ın İlçesi’nde koğuşta silahını temizlerken, yanlışlıkla kendisini vurarak yaşamını yitiren evli ve çocuk babası Tankçı Uzman Çavuş 32 yaşındaki Yalçın Gülümser, memleketi ’da toprağa verildi. Gönüllü olarak Lice’de görev yaptığı belirtilen 10 yıllık Uzman Çavuş Yalçın Gülümser’in cenazesi, ‘helallik’ için bugün sabah saatlerinde Türk bayrağına sarılı olarak Manisa’nın 75'inci Yıl Mahallesi’nde bulunan babasının evine getirildi. Şehit Uzman Çavuş Gülümser için daha sonra Hatuniye Camii’nde tören düzenlendi. Cenaze törenine Yalçın Gülümser'in ailesi ve yakınlarının yanı sıra İl Emniyet Müdürü Adem Aydemir, İl Müftüsü Namık Hisar, birim amirleri ve Manisa İl Başkanı Abdurrahim Arslan da katıldı. Törende, Gülümser'in yıllık eşi Feray Gülümser’in tabuta sarılıp gözyaşı dökmesi yürekleri burktu. Şehit Yalçın Gülümser'in cenazesi, namazın ardından İl ’nde görevli özel polisleri tarafından getirildiği Kırtık Mezarlığı’nda toprağa verildi. 570197 Erzurumspor maça çıkmadı! Kırşehir Ahi Stadı'nda oynanacak karşılaşma için Kırşehirspor sahaya çıkarken, rakibi Erzurumspor maça çıkmadı. Erzurumspor'un bir süredir maddi sıkıntı yaşadığı, bu nedenle Kırşehir'e gelememiş olabileceği öğrenildi. 569057 Medyanın pinokyoları Doğan Grubu'ndan Medyanın pinokyoları Doğan Grubu'ndan Medya Tekzip Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre medyada en çok tekzip alan gazeteler Doğan Grubu medyasında yer alıyor. Tekzip şampiyonluğu ünvanı ise Hürriyet ve Milliyet'te İSTİHBARAT SERVİSİ Medya takip merkezlerinin ardından faaliyetine başlayan Medya Tekzip Merkezi medyadaki tekzip ve yalan haberleri mercek altına aldı. Merkez internet sitesinde basın dünyasında yeralan yalan haber sayıları ve en çok yalan haber yapan köşe yazarlarını yayınladı. İmtiyaz Sahibi Avukat Şekip Hardal'ın yaptığı verilerde yargı süreci başlamış ve sonuçlanmış medya haberleri ve haber sahiplerinin tekzipleri baz alınarak yapıldı. İstatislikler yıllık süreci kapsıyor. HÜRRİYET 21 KEZ TEKZİP EDİLDİ 2008 yılının aynı ayı ve gününe göre verilen listeye göre basın dünyasında en çok yalan habere Doğan Grubu imza atmış. Kurum Tekzip Raporu Gazeteler başlığı altındaki istatistik rakamlarına göre Hürriyet ve Milliyet 21 yalan haber ile liderlik koltuğunda yeralıyor. Araştırmada Hürriyet Gazetesi'nin Tekzip Raporu karnesinde 21 yalan haberin yanısıra 16 Tekzip ve 28 Düzeltme sayısı bulunuyor. Hürriyet'i takip eden Milliyet Gazetesi'nin listesinde 21 yalan haberle birlikte Tekzip ve 30 Düzeltme yeralıyor. Hürriyet ve Milliyeti sırasıyla Sabah, Zaman,Vatan takip ediyor. 'ZIR VADİSİ' YALANI Medya'nın en çok yalan haber yapan gazetelerinin sıralandığı listede yalan haberlere ilişkin haber bilgileri de yeralıyor. Listede yalan haber sırasında birincilikte yeralan Hürriyet Gazetesi'nin yalan haberleri işe şu şekilde sıralanıyor. Listenin en başında yeralan haberde 'Mümtaz'er Türköne Eşinden Boşandı' şeklinde Hürriyet Gazetesi'nde verilen haber yeralıyor. Anka Ajansı tarafından servis edilen Türköne çiftinin boşanmadık açıklamasına ilişkin son haberi sitede aynı zamanda veriliyor. 2. yalan haber sırasında ise Zır Vadisi'nde silahları polis koyduğuna ilişkin haberi. Haberin yalan olduğu Yeni Şafak'ın ilgili haberi ile veriliyor. Hürriyet'in 'Zir Vadisi'ne bombaları polis koydu' iddiasına kamera kayıtlarındaki dakikalık kesintiyle destek verdiği haberini, kazıda kayıt yapan ikinci bir kamera yalanladı, haber spotu da yalan haberler sıralamasında veriliyor. Sıralamada İETT Araçlarına Haciz Gelmemiş Çavuşlar Bey Olmayacak! Hadise Taciz Edilmemiş! Ömer Alp Tecavüz Etmemiş haberleri yeralıyor. En yalancı köşe Önkibar'a ait Yazar Tekzip Raporu kısmında ise ilginç yazarlar karşımıza çıkıyor. Yen Çağ Yazarı Sebahaddin Önkibar listenin en başında yeralıyor. Önkibarın listesinde Tekzip, Düzeltme yeralıyor. Önkibar'ı sırasıyla Hürriyet Yazarı Yalçın Bayer izliyor. Bayer Tekzip Düzeltme ile listede ikinci sırada yeralıyor. Birdiğer Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan Tekzip Düzeltme ile 3. sırada. Listede Ahmet Hakan'ın ardından Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özköz izliyor. Özkök'ü Sabah Gazetesi'nden Bülent Cankurt, Taraf Gazetesi'nden Rasim Ozan Kütahyalı izliyor. 569091 İskoçya'nın Son Kralı İskoçya'nın Son Kralı Orijinal Adı: The Last King Of Scotland Yönetmen: Kevin Macdonald Oyn: Forest Whitaker, James Mcavoy SHOW 23.30 Dünyanın tanıdığı en vahşi diktatörlerden bir olan Idi Amin'in Uganda'sı ile bizleri tanıştıran film, insanlık tarihinin karanlık sayfalarından birine ka-merasını çeviriyor. Tıbbi bir misyonla Uganda'ya gelen genç doktor Nicholas Garrigan Idi Amin'in emirleri altında yönetilen Uganda'ya gelince tüm dünyası alt üst olur. 569222 Rasmussen, Rusya ile diyalog çağrısı yaptı Rasmussen, Financial Times'a verdiği demeçte, üst düzey yetkililerden, Kremlin'in, NATO'nun stratejik olarak uzun dönemde nasıl gelişmesi gerektiği konusundaki görüşlerini almaları için Moskova'yı ziyaret etmelerini isteyeceğini söyledi. "Rusya ile ilişki kurmalıyız ve Rusların fikirlerini dinlemeliyiz" diyen Rasmussen, NATO ile Rusya arasında, geçen yıl Gürcistan'daki çatışmalar, Gürcistan ve Ukrayna'nın ittifaka olası katılımı da dahil bazı konularda anlaşmazlıkların sürdüğünü kaydetti. Rasmussen, buna rağmen Kremlin ile yeni bir atmosfer yaratacak açık ve samimi bir görüşmeye başlamak istediğini ifade etti. Her iki tarafın Afganistan, terörizm ve korsanlık konularında işbirliği yapacağı "gerçek bir stratejik ortaklık" arzu ettiğini belirten Rasmussen, Rusya'nın, NATO'nun transatlantik ilişki için bir çatı olduğunu anlaması gerektiğini bildirdi. Rasmussen, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Avrupa'da yeni bir güvenlik mimarisiyle ilgili görüşlerini tartışmaya hazır olduğunu da söyledi. 570359 İstanbul'da elektrik kesintisi Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş'den (AYEDAŞ) yapılan yazılı açıklamada, Pendik Kurtköy İşletme Müdürlüğünün hizmet alanı içinde kalan bazı trafo merkezlerinde bakım ve onarım çalışması yapılacağı bildirildi. Açıklamada, bu çalışma kapsamında yarın 08.00-12.00 saatleri arasında KSM Petrol, Kastamonu Otomotiv, Plastürk Plastik Sanayi ve Çetaş Otomotiv'e elektrik verilemeyeceği kaydedildi. 569955 VIA'dan son derece minyatür anakart Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre boyutları küçük ve fiyatı uygun olan HD video cihazları son zamanlarda büyük ilgi görüyor. Son dönemde dizüstü bilgisayar satışlarının artmasının en önemli sebeplerinden biri de bu. Bu durumun farkında olan firmalar da bu ihtiyaca yönelik ürünleri piyasya sürmeye devam ediyorlar. VIA da bunlardan biri. Şirketin piyasaya çıkardığı pico-ITX anakart çok küçük boyutlarına rağmen HDMI üzerinden 1080p videoya destek verebiliyor. EPIA-P720 Pico-ITX adlı bu kartın üzerinde VIA'nın en son piyasaya sürdüğü VX855 grafik işlemcisi bulunuyor. Bu işlemci full HD çözünürlükte H.264 biçimli video oynatılmasına olanak tanıyor. Cihaz VC1, WMV9, MPEG 2/4 ve H.264 codec'lerine destek veriyor. 10 7,2 cm gibi oldukça küçük boyutlara sahip olan anakart fansız olarak çalışan VIA Eden ULV işlemcisi kullanıyor. GB belleğe destek veren ürünün üzerinde HDMI, VGA ve USB portları yer alıyor. 568912 Fabrikalar özelleşirse şeker fiyatı yüzde 50 ucuzlar Moskova'da düzenlenen 'World Food 2009' gıda fuarında, Türk ihracatçıların stantlarının bulunduğu bölgenin açılışını yapan Mete, şeker fabrikaları özelleştiği zaman iç piyasada şeker fiyatının tüketici nezdinde en az yüzde 50 ucuzlayacağını aktardı. Rusya'ya gerçekleştirilen gıda ihracatının 2004'ten bu yana sürekli olarak artış gösterdiğine işaret eden Mete, yıllık gıda ihracatının 2008 sonu itibarıyla 861 milyon dolara ulaştığını belirtti. Rusya'ya bu yıl temmuz ayına kadar 418 milyon lira ihracat gerçekleştirdiklerini dile getiren Mete, ruble ile ticaretin gelişmesi ve gümrükteki sorunların çözülmesi halinde 2010'da Rusya'ya 2,5 milyar dolarlık gıda ihracatı yapılabileceğini bildirdi. Mete, Rusya'ya 250 milyon dolar olan çikolata-şekerleme ihracatının ruble ile ticaretin gelişmesiyle milyar doları bulabileceğini ifade etti. Türk çikolata ve şekerleme sektörü, 190 ülkeye yıllık 1,5 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Moskova'daki gıda fuarına katılan 40 Türk firması, 450 metrekarede Rus alıcılara ürünlerini tanıtacak. Mete, bu organizasyona Türk ihracatçıları olarak ilk kez katıldıklarını ve ihracat hacimlerini artırmayı hedeflediklerini söyledi. Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Latif Ünal ise Türkiye'nin yaş sebze meyve ihracatının üçte birinden fazlasını Rusya'ya gerçekleştirdiğini söyledi. Rusya'da tanıtım kampanyası başlatacaklarını duyuran Ünal, tanıtımın reklam filmi için Tarkan ile anlaştıklarını aktardı. 570240 Türkiye-Irak bakanlar toplantısı yarın yapılacak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Iraklı mevkidaşı Hoşyar Zebari'nin eşgüdümünde düzenlenecek olan toplantıya, konsey bünyesinde bulunan Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Iraklı muhataplarının katılmaları öngörülüyor. Toplantıda, Ekim ayında Bağdat'ta düzenlenecek ortak bakanlar kurulu toplantısına yönelik hazırlıklar ve Stratejik İşbirliği Konseyi çatısı altında iki ülke arasında uygulamaya konacak ortak projeler ele alınacak. 569112 TRT Euronews'e ortak oldu TRT Euronews'e ortak oldu Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), çok dilli uluslararası haber kanalı Euronews'e yüzde 15,70'lik hisseyle ortak oldu. Kanaldaki en büyük dördüncü paya sahip olan TRT, hissedar olarak kanalın denetleme kuruluna da katıldı. TRT'den yapılan açıklamada, Ocak 2010'da Türkçe Euronews'un yayın hayatına başlaması amacıyla 27 Şubat 2009'da imzalanan ortaklık anlaşmasının Ağustos 2009'da uygulamaya konduğu hatırlatıldı.Açıklamaya göre TRT, yüzde 25,37'lik pay sahibi olan France Televisions, yüzde 22,84'lük pay sahibi olan RAI ve yüzde 16,94'lük pay sahibi olan RTR'nin ardından yüzde 15,70'lik payla Euronews'un en büyük dördüncü hissedarı oldu.TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin TRT'nin Euronews'un en büyük hissedarlarından biri olarak çok büyük bir adım attığını, dünyaya sekiz dilde yayın yapan ve Avrupa'nın en çok izlenen uluslararası haber kanalında Türkçe yayın yapılacak olmasının çok anlamlı ve gurur verici olduğunu ifade etti. 568795 Lübnan asıllı İsveçli'ye El Kaide eğitim kampı kurmaya çalışmaktan ömür boyu hapis Manhattan Federal Mahkemesi'nde görülen davanın yargıcı, ''sanığın kamu güvenliğine belirgin bir tehdit olduğunu'' söyledi. Sanık Usame Abdullah Kesir'in (43), hakkındaki mahkumiyet kararından ay önce, aralarında El Kaide örgütüne maddi destek sağlamak ve kitle imha silahlarıyla ilgili bilgi yaymak suçlarının da bulunduğu 11 suçlamayla ilgili suçu sabit görülmüştü. 570204 Sivas-Bursa biletleri satışta! Sivas Eylül Stadı'nda 19 Eylül Cumartesi günü saat 21.00'de oynanacak maçın biletleri, Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi yanındaki Sivasspor Gişesi'nde bugünden itibaren satışa sunuldu. Gişede, VIP (B) tribünü biletleri 20, maraton tribünü biletleri 10, kale arkası tribünü biletleri ise liradan satılıyor. Kuddusi Müftüoğlu yöneteceği maçta Müftüoğlu'nun yardımcılıklarını Uygar Bebek ve Nihat Samuk'un yapacak, Mustafa İlker Coşkun da dördüncü hakem olarak görev alacak. 569397 Tarayıcıda boyutlu grafikler Hiçbir şey kurmanıza gerek olmadan, doğrudan web tarayıcınızdan 3B oyunları oynamak hayal mi? Şimdiye kadar bu bir hayal olarak görülebilirdi fakat yakın bir gelecekte bu hayal gerçeğe dönüşebilir. Apple'ın Safari'yi geliştirmek için KHTML'den türettiği açık kaynak kodlu Webkit adlı motor ile bu ütopya yakında gerçek hale gelebilir. Webkit tarafından yayınlanan bir yamayla motora WebGL adlı bir uygulama eklendi. WebGL, OpenGL ES 2.0'ın JavaScript kullanan web tabanlı bir türevi oluyor. Kimler kullanacak? Sessiz sedasız kullanıma sunulan WebGL henüz geliştirilme aşamasında. Ancak Google Chorme, Mozilla ve Opera'nın WebGL'e büyük ilgi gösterdiği ve tarayıcılarına bunu eklemek istediği biliniyor. WebGL'in Webkit'e eklenmesi doğal olarak Safari'nin de buna kayıtsız kalmayacağı anlamına geliyor. Açık kaynaklı uygulamalara her zaman için temkinli yaklaşan ve onları kullanmak yerine kendi uygulamasını geliştirmeye çalışan Microsoft'tan henüz WebGL konusunda bir hamle gelmedi. Microsoft'un bu huyu düşünülecek olursa Internet Explorer'da üç boyutlu grafikler için şirketin kendisinin bir şeyler geliştirmesini beklemek zorunda kalacağız gibi gözüküyor. WebGL ile geliştirilmiş ilk örneklerin birkaç ay içinde hazır olması bekleniyor. 569950 7. PAM Kısa Film Festivali Etkin Prodüksiyon tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, festival kapsamında ulusal düzeyde, ''Kısa film yarışması'' düzenlenecek. Profesyonel ve amatör herkese açık olan ve konu sınırlaması bulunmayan yarışmaya, ''Kurmaca'', ''Belgesel'' ve ''Canlandırma'' türlerinde süresi 20 dakikayı geçmeyen kısa filmler kabul edilecek. Seçici Kurul üyeliklerini, İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin, Beykent Üniversitesi Sinema Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Makal, İÜ İletişim Fakültesi Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ceyhan Kandemir, İstanbul Kısa Filmciler Derneği Başkanı Oktay Güzeloğlu ve yapımcı-yönetmen Vural Çavuşoğlu'nun oluşturduğu yarışmaya son katılım tarihi Ekim olarak belirlendi. 570227 Giresun'da maden ocağında zemin çöktü: ölü Şebinkarahisar Kaymakamı Bilal Bozdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin Uğurca köyü Tutak Dağı mevkisinde faaliyet gösteren özel bir şirkete ait maden ocağında, vardiya amiri maden mühendisi Deniz Tanrıöver (30) ile işçi Duran Tülay'ın (30) nortaj galerisi bölgesindeki panoların kontrolünü yaptığı sırada, kalaslarla kapatılmış ve üzerinde toprak bulunan altı boş zeminin çöktüğünü belirtti. Çökme sonucu toprak altında kalan Tanrıöver ile Tülay'ın işçilerin yardımıyla çıkarıldığını ifade eden Bozdemir, ''Ancak mühendis Tanrıöver olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralı olarak Suşehri Devlet Hastanesine kaldırılan işçi Tülay'ın sağlık durumu iyi. Yaşanan bu kazadan dolayı oldukça üzgünüz'' diye konuştu. Kaymakam Bozdemir, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını kaydetti. 570100 İstanbul'da elektrik kesintisi İstanbul'un Anadolu Yakası'ndaki bazı semtlerde yarın elektrik kesintisi uygulanacak. Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş'den (AYEDAŞ) yapılan yazılı açıklamada, Pendik Kurtköy İşletme Müdürlüğünün hizmet alanı içinde kalan bazı trafo merkezlerinde bakım ve onarım çalışması yapılacağı bildirildi. Açıklamada, bu çalışma kapsamında yarın 08.00-12.00 saatleri arasında KSM Petrol, Kastamonu Otomotiv, Plastürk Plastik Sanayi ve Çetaş Otomotiv'e elektrik verilemeyeceği kaydedildi. 569135 07:08 Evi terk eden eşini bıçaklayarak öldürdü Evi terk eden eşini bıçaklayarak öldürdü Sezgin EREN/MUSTAFAKEMALPAŞA (Bursa), (DHA) 'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde, iş makinesi operatörü 27 yaşındaki Kurtuluş Belen, dövdüğü gerekçesiyle evi terk eden eşi 20 yaşındaki Meryem Belen'i gittiği baba evinde yerinden bıçaklayarak öldürdü. Kendisini de bacağından yaralayan Kurtuluş Belen tedavi altına alındı. Mustafakemalpaşa'nın Kestelek Köyü'nde oturan ve bir süredir şiddetli geçimsizlik yaşayan Belen çifti arasında, gün önce Meryem Belen'in cep telefonuna bir arkadaşı tarafından gönderilen ‘Bir daha beni arama’ yazan mesaj yüzünden yine tartışma çıktı. krizine giren Kurtuluş Belen, eşini döverek hastanelik etti. Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi'nde ayakta tedavisi yapılan Meryem Belen, 1.5 yaşındaki kızını da alarak, oturduğu Kestelek Köyü'ne kilometre uzaklıkta bulunan Karacalar Köyü'ndeki babası İsmail Kaya'nın evine gitti. Dün saat 23.30 sıralarında Karacalar Köyü'ne giden Kurtuluş Belen, eşi Meryem Belen ile konuşmak için kayınpederi İsmail Kaya'nın evine gitti. Eşi ile konuşan ancak eve dönme teklifine ret yanıtı alan Kurtuluş Belen, üzerinde taşıdığı bıçakla Meryem Belen'i yerinden bıçakladı. Aldığı bıçak darbeleriyle ağır yaralanan genç kadın, komşuları tarafından Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, yolda yaşamını yitirdi. Eşini öldürdüğü bıçağı daha sonra kendi bacağına saplayan Kurtuluş Belen de Bursa Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Eti Bor İşletmesi'nde iş makinası operatörü olarak çalışan Kurtuluş Belen'in yıl önce Meryem Belen ile evlendiği, ancak son bir yıldır eşler arasında şiddetli geçimsizlik yaşandığı bildirildi. Olayla ilgili sürdürülüyor. 569599 13:00 İşte Türkiye'nin yıllık yol haritası! İşte 'nin yıllık yol haritası!Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı orta vadeli programı açıklarken, 2009 yılında yüzde küçülmenin ardından 2010 yılının ilk çeyreğinden itibaren büyümeye geçileceğini söyledi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Orta Vadeli Programın ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflediğini belirterek, "Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngördüklerini" bildirdi.Babacan, yeni binasında düzenlediği basın toplantısında 2010-2012 Orta Vadeli Ekonomik Programı açıkladı.Orta Vadeli Program’ın çok geniş bir katılım ve katılımcı bir anlayışla hazırlandığını belirten Babacan, sivil toplum kuruluşlarının, iş dünyasının ve akademik çevrelerin yoğun katkısını, görüşlerini aldıklarını söyledi. Bütün kamu kuruluşlarının bu çalışmanın içerisinde az ya da çok yer aldığını, bakanlarla defalarca bir araya geldiklerini, Başbakan ’ın başkanlığında defalarca toplantılar yaparak, kararlar aldıklarını anlatan Babacan, "Ekonomi Koordinasyon Kurulumuzda programın farklı evrelerini defalarca bakan arkadaşlarla beraber ele aldık ve bir bakıma ortak akıl ürünü olarak bu orta vadeli programımızı ortaya koymuş olduk" dedi.2009 yılının 2. Dünya Savaşı’ndan sonra küresel ekonomik aktivitenin en hızlı daralma yaşadığı bir yıl olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti: "2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımız dünyadaki belirsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir.Mevcut uluslararası konjonktür ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reform sürecinin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler ve yapısal reformlarla ekonomimizin temelleri daha da güçlenecek, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanan program ekonomimizde öngörülebilirliği artıracak ve güveni pekiştirecektir.Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngörmekteyiz." Yakın gelecekte önemli kazanımların elde edilmesi için bu programda öngörülen politikaların zamanında ve kararlılıkla uygulanacağını vurgulayan Babacan, program döneminde küresel ekonomideki gelişmelerin yakından izleneceğini ve dinamik bir yaklaşımla gerekli politikaların geliştirileceğini kaydetti.  İŞTE HEDEFLENEN RAKAMLAR Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın açıkladığı orta vadeli programda, 2009 yılında yüzde küçülmenin ardından büyümeye geçilecek.Büyüme oranı 2010 için yüzde 3,5, 2011 için yüzde 4, 2012 için yüzde 5, oranı 2009 için yüzde 14,8, 2010 için yüzde 14,6, 2011 için yüzde 14,2, 2012 için yüzde 13,3, Cari açık 2009 için 11, 2010 için 18, 2011 için 22, 2012 için 28 milyar dolar olarak öngörüldü. rakamları Ttüketici fiyatları endeksindeki artış, 2009 için yüzde 5,9, 2010 için yüzde 5,3, 2011 için yüzde 4,9, 2012 için yüzde 4,8 olarak öngörüldü. 569242 Sevgilisini öldüren türkücüye 25 yıl hapis cezası Sevgilisini öldüren türkücüye 25 yıl hapis cezasıTaner YENER/İSTANBUL,(DHA) 'ndaki evinde öğrencisi Türk asıllı Yunan vatandaşı Zichnep Bakkal'ı 16 yerinden bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen türkücü Ferhat Korkmaz, 25 yıl hapisle cezalandırıldı. Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçtiğimiz günlerde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Ferhat Korkmaz, avukatı Asaf Çiftçi ile müdahil vekili İlkin Yıldırım Başusta katıldı. İddia makamı cumhuriyet savcısının mütalaasına karşılık son sözü sorulan sanık Ferhat Korkmaz, eski savunma ve beyanlarını tekrar ettiğini söyleyerek, ”Bu savunmaya ekleyeceğim bir husus yoktur. Bu olaydan dolayı büyük üzüntü ve pişmanlık duyuyorum. Ben bu olayda sadece dünyamı kaybettim. Başka bir diyeceğim yoktur” dedi. Avukat Asaf Çiftçi, müvekkilinin suçun suçu ağır tahrik altında işlendiğini karar verilirken mahkemenin bu konuyu dikkate almasını istedi. Dosyayı inceleyen mahkeme duruşma son verdi. Mahkeme sanık Ferhat Korkmaz'ı kasten öldürme suçunu oluşturduğu anlaşıldığından 'nun 81/1 maddesi gereğince müebbet ile cezalandırılmasına karar verdi. Korkmaz'ın cezası duruşmadaki iyi hali sebebiyle 25 yıl hapis cezasına çevrildi. ÖLDÜRDÜ POLİSE GİTTİ TESLİM OLDU  Marmara Üniversitesi Atatürk Fakültesi Okul Öncesi Eğitim Bölümü öğrencisi Türk asıllı Yunan vatandaşı Zichnep Bakkal, 10 Mart 2008 günü, barlarda türkü söyleyen Ferhat Korkmaz’ın evinde 16 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş halde bulundu. Korkmaz olaydan bir kaç saat sonra polise teslim olarak cinayeti işlediğini itiraf etti. 2007 yılında "Zeyno" isimli bir çıkartan 37 yaşındaki Korkmaz ilk ifadesinde, bir süredir birlikte yaşadığını iddia ettiği kız arkadaşını, "kendisini aldattığı gerekçesiyle bıçaklayarak öldürdüğünü" söylemişti. Korkmaz’ın genç kız için türkü de yazdığı ileri sürülmüştü. Türküde yer alan "Sen gayrı dünya bana dar gelir Zeyno/ Dar gelirse bil ki ecel tez gelir Zeyno" dizeleri, Korkmaz’ın işlediği cinayete "gönderme" olarak yorumlanmıştı. ’da yaşayan Bakkal ailesi kızlarının hunharca öldürüldüğü haberiyle yıkıldı. Kızlarının Korkmaz’ın hiçbir zaman sevgilisi olmadığını belirten aile, Batı Türkleri Dayanışma Derneği aracılığıyla yaptığı açıklamada, katilin, kızlarına karşı "platonik saplantısı" olduğunu anlattı. Genç kızın etrafındaki herkesin, Ferhat Korkmaz’ın kızlarına karşı olan saplantısını bildiğini belirten aile, "Zichnep defalarca, adı geçen şahsa böyle bir ilişkileri olamayacağını ifade etmiş ve bu yönde kendisine en ufak bir umut vermemiştir. Ayrıca beraber yaşadıkları kesinlikle yalandır. Zichnep ablası ile birlikte yaşamaktaydı" dedi. AİLESİ AÇTI  Yunanistan’da yaşayan baba Ali Bakkal ve anne Chatitze Bakkal, avukatları avukatları Vildan Umut aracılığıyla kızlarının katiline 50 bin YTL’lik maddi ve davası açtı. Dava önümüzdeki günlerde Beyoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek. 569442 İngilizler hayran kaldı Beşiktaş ile İngiltere'nin Manchester United takımları arasında yapılan Avrupa Şampiyonlar Ligi (B) Grubu ilk hafta maçında BJK İnönü Stadı tarihi günlerinden birisini yaşadı. BJK İnönü Stadı tribünlerinin tamamını dolduran coşkulu taraftarlar, sıkıntılı günler geçiren takımlarına büyük destek verdi. Maç öncesi futbolculara sevgi gösterilerinde bulunan taraftarlar, ''Bizler inandık, siz de inanın, bizim için bu maçı alın'' diye uzun süre tempo tuttu. İNGİLİZLER BEŞİKTAŞ TARAFTARLARINA HAYRAN OLDU Beşiktaş taraftarlarının maç öncesi tribün şovunu İngilizler hayranlıkla izledi. Basın tribünündeki İngiliz gazeteciler, küçük fotoğraf makineleriyle tribünlerdeki coşkuyu kaydederlerken, tribündeki İngiliz taraftarlar da Beşiktaş taraftarlarının coşkusuna ilgi gösterdiler. 569589 Aytaç Durak'tan su davası 'tan su davasıADANA, (DHA) Çatalan Barajı suyunun şişelenmesini engelleyenleri mahkemeye veriyor Büyükşehir Belediye Başkanı ’li Çatalan Barajı’ndan şehir içme şebekesine verilip musluklardan akan suyu ‘Çatalan’ markasıyla şişeleyip ve ülkelerine satmak amacıyla kurduğu şişeleme tesisine ruhsat verilmesini engellediğini iddia ettiği kamu kurumları aleyhine dava açmaya hazırlanıyor. Adana Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) ile belediyenin yüzde 99.7 hissesine sahip olduğu Beldetaş A.Ş.’nin ortaklığıyla milyon euro yatırımla kurulan ve günde litrelik 100 bin şişe su dolumu gerçekleştirecek tesise, ve kuyu sularının satılamayacağı’ gerekçesiyle ruhsat verilmemişti. Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, yerel seçimler öncesi yaşanan bu gelişmelerin ardından, Toroslar'dan süzülüp gelen kar sularının arıtılıp, şebekesine verilen Çatalan İçme Suyu Tesisleri’ne ruhsat verilmesini engelleyen kişi ve kurumlar hakkında dava açmaya hazırlanıyor. Başta ve olmak üzere, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine pazarlanmak istenen Çatalan suyunu şişelenmesinin engellenmesi nedeniyle kamunun zarara uğratıldığını savunan Başkan Durak’ın, Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü, İl ve bazı ’li milletvekilleri hakkında dava açacağı belirtildi. Kamu kurum yetkilileri ise yasal olarak baraj ve kuyu sularının şişelenip satılamayacağını, sadece kaynak suları için böyle bir ruhsat verilebileceğini açıklamıştı. AK Parti Adana Milletvekili de gelişmelerin yaşandığı dönemde yaptığı açılamada, çeşmelerden akan Çatalan Barajı suyunun bir bölümünün şişelenip satılmak istenmesini ‘hukuksuzluk’ olarak değerlendirmiş, ve Aytaç Durak’ın boşa yatırım yapması nedeniyle hata yaptığını öne sürmüştü. 570195 Küfretmek işten atılma sebebi değil İspanya'nın Katalan bölgesindeki bir mahkeme, müdürüne küfretmenin işten atılma sebebi olmadığına hükmetti. El Mundo gazetesinde yer alan habere göre, işten atılan şirket çalışanının kullandığı ''o... çocuğu'' küfrünün ''çok sık kullanılan bir deyim'' haline geldiğini belirten mahkeme, çalışanın işine iade edilmesine ya da şirketin bin 500 avro tazminat ödemesine karar verdi. Hakimler, çalışanın davranışını hoş karşılamamakla birlikte, şirketteki gerginlik ortamını, toplumda dil kullanımının bayağılaşmasını ve bu tür küfürlerin tartışmalarda sıkça yer almasını dikkate aldı. 570235 Haberi beklerken, kapkaççıyı yakaladı Fethiye'de öğle saatlerinde kredi borcunu ödemek için bankadan çektiği 200 bin TL parasını başka bir bankaya yatırmak için yolda yürüyen Ramazan Dala'nın parası kendisini takip eden Hüseyin Demir tarafından kapkaç yöntemiyle gasp edildi. Saldırgan içi para dolu çantayı alıp kaçmaya başlarken, Dala da Demir'in peşinden koştu. Olayın ardından Fethiye sokaklarında kovalamaca yaşanırken, Ramazan Dala çantasının çalındığını belirterek bağırmaya başladı. Hüseyin Demir koşarken kendisini durdurmaya çalışanlara karşı belinden çıkardığı kuru sıkı tabancayla el ateş etti. Fethiye Kültür Merkezi önüne kadar koşan Hüseyin Demir burada gazeteci Ramazan Coşkun tarafından yakalandı. Bir basın toplantısına katılmak için Kültür Merkezi önünde bekleyen Coşkun, elinde silahı ile koşan kapkaççının üzerine atlayarak onu durdurdu. Coşkun'un elinden kaçmaya çalışan Demir, tabancının kabzasıyla önce Coşkun'un ardından da parasını gasp ettiği Dala'nın kafasına vurdu. Çevredeki vatandaşların da yardımı ile saldırgan etkisiz hale getirildi. Gaspçı olay yerine gelen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Kapkaççı Hüseyin Demir daha sonra polis otosu ile sorgulanmak üzere Fethiye Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Saldırganın silahın kabzası ile vurması sonucu başından yaralanan Gazeteci Ramazan Coşkun ve Ramazan Dala, ilk müdahalelerinin ardından Fethiye Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Ambulansta konuşan Ramazan Coşkun, şahısların ikisini de tanımadığını söyledi. İnsani bir görev gerçekleştirdiğini belirten Coşkun, "Fethiye Kültür Merkezi önünde başka bir gazeteci arkadaşımla yapılacak basın toplantısını beklemeye başladık. Ben, bize doğru kaçan birini, arkasından da başka bir adamın (çantam çalındı) diyerek koştuğunu gördüm. Ben hemen kapkaçının önüne atlayarak adamı yakaladım. Bu sırada tabancanın kabzasıyla bana vurdu. Başımdan yaralandım, ama kapkaççıyı elimden kaçırmadım. Daha sonra görevli polis memurları gelerek duruma el koydular. Ben insani bir görev gerçekleştirdiğimi düşünüyorum." dedi. Parası gasp edilen Ramazan Dala ise Ramazan Coşkun'a teşekkür ettiğini belirterek, bu parayla kredi borcunu ödemeye gittiğini söyledi. Zanlının kendisini takip ettiğini sandığını anlatan Dala, "Arkamdan koşarak geldi ve elimde bulunan çantayı alarak kaçmaya başladı. Ben de peşinden koştum. Bu sırada kapkaççı havaya el ateş etti. Sonra gazeteci arkadaş, kapkaççıyı yakaladı. Yakalama sırasında da kapkaçının silah darbelerine maruz kaldık." şeklinde konuştu. 568710 Bakan'dan 3'üncü Köprü İçin Çağrı İstanbullular merakla sorunun cevabını bekliyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hazırlıklar bir noktaya gelmeden konuşmanın anlamının olmadığını söyledi. Yıldırım, herkesin görüşünü söylemesi için 10'uncu Ulaştırma Şurası'nda 3'üncü köprüyle ilgili bir çalıştay düzenleyeceklerini dile getirdi. Köprüyle ilgili tartışmalara girenleri de bu çalıştaya davet eden Yıldırım şunları söyledi: "Bu işi, üstüne vazife olanlar var olmayanlar var. Üstüne vazife olanlar konuşmuyor, olmayanlar konuşuyor. İş de burdan karışıyor. Üstüne vazife olan bizsek zaten zamanı gelince konuşacağız. Yani hazırlığımız bir noktaya gelmeden konuşmanın bir anlamı yok. Ama gördük ki bu iş farklı noktalara çekiliyor, gizli kapaklı iş yapılıyor falan filan. Öyle mi kardeşim. Şimdi bu 10'uncu Ulaştırma Şurası'nda tek bir çalıştayı 3. köprü için ayırıyoruz. Herkes eteğindeki taşları döksün. Gelsin anlatsın ve biliyorsa söylesin. Ondan sonra ne karar çıkarsa biz onu uygularız. Bizim yapacağımız, ben millete rağmen İstanbulluya rağmen ben köprü yapacağım diyecek halimiz yok. Köprüyü kendime yapmıyorum. Ben vatandaşın hayatı kolaylaşsın diye köprü yapmak istiyorum." 569196 Yazıcıoğlu, Kadir Gecesi'nde unutulmadı Gece saat 03.00 gibi merhum Yazıcıoğlu'nun kabrinin bulunduğu Tacettin Dergâhı'nda Yasin'i Şerif okundu. Sevenleri merhumun kabrinin başında okunan Yasin-i Şerif'i dinledikten sonra dualara eşlik etti. Ziyarette duygusal anlar da yaşandı. İftardan sonra başlayan ziyaretler gece de devam edip sabah ezanının okunmasına kadar sürdü. Kuran' Kerim'in okunması sonrasında imam, "Senin yüce davan için ömrünü adamış olan, genç yaşta aramızdan ayrılmış bulunan Muhsin başkanın ruhuna okuduğumuz Yasin-i Şerifi kabul eyle" diyerek duada bulundu. Yapılan dualara ziyarete gelenler "Amin" diyerek iştirak etti. Geceyle ilgili duygularını dile getiren bazı vatandaşlar, "Duyguları anlatmak çok zor. İçten gönülden geldik. Kadir Gecesi tüm İslam alemine hayırlara vesile olsun" dedi, bazı vatandaşlar da, "Bu gece çok güzel bir gece. Muhsin başkanı hepimiz seviyorduk, çok üzüldük. Mekânı cennet olsun" diye konuştu. Genç, yaşlı, kadın, erkek her yaştan kişinin ziyaret ettiği Tacettin Dergâhı'nda kabri bulunan merhum İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy da zjyaretçilerin duasını aldı. Dergâha gelenler camide sabaha kadar ibadet etti. KOCATEPE CAMİİ SABAHA KADAR AÇIK KALDI Öte yandan, daha önce Ankara İl Müftülüğü tarafından itikâf yapmak isteyen vatandaşlar için sabaha kadar açık tutulacak camiler içerisinde gösterilen Kocatepe Camii'inde Kadir Gecesi'ndeki manevi coşku doruğa çıktı. Geceyi hakkıyla eda etmek isteyen bazı vatandaşlar, Teravih Namazı sonrasında camiyi terk etmedi. Namaz sonrası camiden ayrılmayan vatandaşlar, sabaha namazına kadar camide ibadetle meşgul oldu. 570306 12 Dev Adam Slovenya karşısında Millilerimiz saat 22:00'de karşılaşacağı, Slovenya engelini aştığı takdirde Grubu'nu yenilgisiz olarak 1. sırada tamamlayacak. Turnuvada bugün oynayacağımız Slovenya maçının sonucuna göre çeyrek finaldeki rakibimiz belli olacak. Slovenya'yı devirirsek grubu namağlup lider bitirip Grubu'nun 4.'sü Hırvatistan ile eşleşeceğiz. Yenilgi halinde ise rakip Yunanistan. 12 Dev Adam'ın çeyrek final maçı 18 Eylül'de. Slovenya ile daha önce kez karşılaşan (A) Milli Basketbol Takımı, bu karşılaşmalarda galibiyet, de yenilgi aldı. Efes Pilsen World Cup'ta kez karşılaşan iki ülke, 2'şer kez sahadan mutlu ayrıldı. Japonya'da 2006 yılında düzenlenen 15. Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye, Slovenya'yı 90-84 yenerken, İspanya'da 2007 yılında organize edilen 35. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda ise Slovenya sahadan 66-51 galip ayrılmıştı. Milli Basketbol Takımı'nın Slovenya ile bu akşam yapacağı karşılaşma saat 22.00'da başlayacak ve NTV'den yayınlanacak. 570176 iş yerini bastılar sahibini darp ettiler Alınan bilgiye göre, polis ekipleri, Akpınar Mahallesi Halfettin Sokak'ta bir iş yerinde silahlı kavga çıktığı bilgisi üzerine olay yerine gitti. İş yeri sahibinin darbedildiğini ve camları kırılarak iş yerine zarar verildiğini belirleyen polis, çevrede yaptığı araştırmada kuru sıkı tabanca, boş kovan, av tüfeği kartuşu buldu. Ekipler, yaptıkları çalışma sonucu, zanlılar M.D, A.Y ve H.Ö'yü bir pompalı tüfekle yakaladı. Zanlıların, sorgularının ardından adliyeye sevk edilecekleri belirtildi. 569761 El Kaide zanlıları adliyede İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sorguları tamamlanan zanlılar, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Binaya alınan zanlılar, daha sonra sağlık kontrolünden geçirildi. El Kaide zanlılarının savcıya ifade vermesi bekleniyor. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün uzun zamandır üzerinde çalıştığı soruşturma kapsamında İstanbul'un birçok yerine operasyon düzenlenmiş ve şüpheli yakalanmıştı. Şüphelilerin HSBC ve sinagoglara yönelik saldırılarla ilgili bağlantılarının detaylı olarak incelendiği belirtilmişti. 569422 Yönetimden federasyona büyük öfke Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından ay hak mahrumiyeti cezasına çarptırılan Ankaragücü Kulübü Yöneticileri Nuri Elibol ve Hüseyin Kocabıyık, karara isyan ederken haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyledi. Ankaraspor'un küme düşmesine karar veren PFDK'ın aynı zamanda Ankaragücü Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek'e ay ve 16 yöneticiye 3'er ay hak mahrumiyeti cezası vermesi, sarı-lacivertli yeni yöneticiler tarafından tepkiyle karşılandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ankaragücü yöneticileri Nuri Elibol ve Hüseyin Kocabıyık, hangi suça karşılık ceza aldıklarını anlayamadıklarını belirterek, federasyonun hukuki temele sahip olmayan bir karara imza attığını savundu. Alınan karar karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadığını ifade eden Nuri Elibol, ''Federasyonun bize yüklediği gerekçeleri hiçbir yere sığdıramadım. Biz, hangi suçu işledik ki ay hak mahrumiyeti cezası aldık? Bir suç işlerseniz, bunun cezasını çekersiniz ve bunu hazmedersiniz. Burada hiçbir hukuki temeli olmayan bir ceza aldık. Ben bu durumu hazmedemiyorum'' dedi. Ankaraspor ile hiçbir bağının olmadığını belirten Elibol, ''Ankara'da yaşıyorum. Ankaragücü'nü çok seviyorum. Olabildiğince maçlarını takip ediyorum. Ankaraspor ile hiçbir ilgim yok. Futbolcusunu da teknik direktörünü de tanımam. Kulüp binasının nerede olduğunu bile bilmem. Sadece başkanını tanırım. Ankaragücü, 100 senelik bir efsane. Bu kulübe destek olabilme adına yönetime girdim. TFF gibi içinde akil, saygıdeğer insanların bulunması gereken özerk bir kurum hiç mi bizimle ilgili araştırma yapmadı? Hukuk bir kanıt işidir. Gazete haberleri ve yapılan spekülasyonlar sonrası bu karar verildi. Böyle bir kararı Türk futbolunun kalbi olan futbol federasyonuna yakıştıramadım'' diye konuştu. Verilen cezanın kendilerini rencide ettiğini ve zan altında bıraktığını vurgulayan Elibol, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Buradan kararın altına imzasını atan bütün üyelere sesleniyorum. Ben hangi suçu işledim? Neye dayanarak bana ay hak mahrumiyeti cezası verdiniz? Bizler, şerefi ve haysiyeti için yaşayan insanlarız. Çok rencide oldum. Ben aldığım cezayı çocuklarıma nasıl anlatacağım? Benim Ankaragücü sevdalısı olmaktan başka bir suçum yok. Birilerinin Melih Gökçek ile bazı hesapları olabilir. Buna Ankaragücü ve bizleri alet etmesinler. Federasyon, yüz kızartan bir suçu bizlere yükledi. Burada benim kişiliğime karşı yapılmış bir saldırı var. Bununla ilgili olarak tüm iç hukuk yollarına başvuracağım. Bizi 'şikeci' gibi gösterdiler. Böyle bir karara varmak 3-5 kişinin haddine değil. Tahkim Kurulu'na gerekli başvuru yapılacak. Buradan da aynı sonuç çıkması durumunda gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kadar olacak bir süreçte hakkımı arayacağım.'' Yönetici Hüseyin Kocabıyık ise verilen cezanını hukuk temellerine dayanmadığını iddia eden Kocabıyık, ''Ankaragücü yöneticisi olarak, verilen cezayı keyfi bir ceza olarak görüyorum. Gerekçede öne sürülen maddelerle, bize verilen ceza arasında uzaktan yakından bir bağ yok. İki kulüp yöneticileri arasında hiçbir ilişki bulunmuyor. Federasyonun bu davranışıyla çok kötü bir imaj oluştu. TFF, Ankara kulüplerine tuzak kuran bir müessese olarak görülmeye başlandı'' dedi. Kocabıyık, bugüne kadar Ankaraspor'un maçına dahi gitmediğini, ezelden beri Ankaragücü'nü tutan bir kişi olduğunu vurgulayarak, ''Bana teklif geldi ve Ankaragücü'ne fayda sağlayabileceğim için bunu kabul ettim. Verilen aylık cezayı nasıl izah edecekler? Bu kararın iyi niyet ölçülerinde alınmadığına inanıyorum. Neye dayanarak Ankaraspor ile bir ilgim olduğu kanaatine vardılar? Burada kişiliğime yapılan bir saldırı var. Diğer 15 yöneticinin de Ankaraspor ile bir bağı yok. Bizimle ilgili senaryolar yazılıyor. Burada zan altında bırakıldık. Şaibeyle ilişkilendirilmek çok çirkin bir şey. Şahsıma yapılan bu saldırının düzeltilmesini istiyorum. Hukuki kanıt yokken böyle bir karar nasıl verilir? Umarım bu hatalarından çabuk dönerler'' ifadelerini kullandı. 569328 Kadın için özgürlük her şey İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Mozart'ın Türkler'i konu alan ünlü yapıtı 'Saraydan Kız Kaçırma'yı Yıldız Sarayı'nda İstanbullu sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Yekta Kara'nın kültürlerarası ve dinler arasında diyalog oluşturma gereksinimini ön plana çıkartarak çoksesliliği vurguladığı ve bu bağlamda günümüze göndermeler yaparak sahneye koyduğu yapıtın orkestra şefliğini Naci Özgüç üstleniyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının yanı sıra Ankara, İzmir, Samsun Devlet Opera ve Balesi solist sanatçılarının da görev aldığı yapıt, bugün, yarın ve 19 Eylül'de Yıldız Sarayı'nda izleyiciyle buluşacak. Librettosunu Gottlieb Stephanie'nin yazdığı yapıtın dekoru Ferhat Karakaya'ya, kostümleri Aydan Çınar ve Sevda Aksakoğlu'na, ışığı Metin Koçoğlu'na ait. Koro şefliğini Gökçen Koray'ın yaptığı yapıtta Belmonte'yi Erdem Erdoğan, Osman'ın Bülent Ateşoğlu Kenan Dağaşan, Konstanze'yi Birgül Su Ariç Esra Çetiner, Blondchen'i Deniz Boran Sirel Yakupoğlu, Pedrillo'yu Cenk Bıyık ve Selim Paşa'yı Cahit Şaher canlandırıyor. Bu yapımın dördüncü Saraydan Kız Kaçırma'sı olduğuna değinen Yekta Kara, ilk olarak 1980'de Ankara Devlet Opera ve Balesi'yle sahneye koyduğunu ve bunun da yönetmenlik kariyerinin ilk yapıtı olduğunu dile getiriyor. Bu nedenle 'Saraydan Kız Kaçırma'nın kendinde çok özel bir yeri olduğuna dikkat çeken Kara, ikincisini 2004'te Avrupa Kültür Günleri'nin açılışı yapıtı olarak Karlsruhe Devlet Operası için, üçüncüsünü ise 2006'da Mozart'ın 250. doğum yıldönümü nedeniyle İstanbul Müzik Festivali kapsamında sahneye koymuş. Bu yapım için özellikle Yıldız Sarayı'nı tercih ettiğini belirten Kara, “2006'daki Saraydan Kız Kaçırma'yı Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusunda yapmıştık. Bu kez Yıldız Sarayı'nda olmasını özellikle arzu ettim. Farklı bir mekanda ve değişik bir bakış açısıyla yapmak istedim. Bu yapımın en önemli özelliklerinden biri de İstanbul Devlet Operası sanatçılarının yanı sıra Ankara, İzmir ve Samsun Operaları'nın sanatçılarının da bulunması. Ben bunu biraz da Milli Takım gibi görüyorum” diyor. “Bu yapımda öncelikli olarak Türk seyircisi ön planda olduğu için yapıtı baştan sona özgün dilinde oynamanın anlamsız olacağını düşündüm. Çünkü herkes Almanca bilmek zorunda değil. Ayrıca operayı dış mekanlara taşıma nedenimizin operayı geniş kitlelere sevdirmek olduğu düşünülürse anlaşılabilir olmak bizim için çok önemliydi. Bu dil sorununu ben solistlere üç dili de konuşturarak çözüm buldum. Yani Belmonte, Konstanze, Pedrillo Almanca; Blondchen İngilizce; Osman ve Selim Paşa da Türkçe konuşuyor yapıtta. Yani herkes kendi dilinde kendini ifade ediyor. Böylece farklı dil, farklı din ve farklı kültürden insanların arasındaki iletişim kopukluğunu da vurgulamış olduk” diye anlatıyor Yekta Kara yapıttaki dil sorununu nasıl çözdüğünü. Saraydan Kız Kaçırma'yı sahneye koyarken Doğu ve Batı insanı arasındaki iletişim kopukluğunu, Batı insanının doğuya ön yargılı bakışını gözler önüne sermeyi amaçladığını söyleyen Kara, “Mozart'ın yapıtı bestelediği dönemi tabii ki de gözardı edemeyiz. Viyana Kuşatması'nın üstünden 100 yılı aşkın bir süre geçmiş. Yani Avusturya'daki Osmanlı'ya karşı duyulan korku, yavaş yavaş hafiflemiş. dönem Avrupası'nda Oryantalizm rüzgarı hüküm sürüyor. Ve Doğu kültürü ve insanıyla ilgili bir çok yanlış klişe var batı insanının aklında. İşte bütün bunlar Mozart'ın yapıtında kendini gösteriyor. Farklı kültürden, farklı dilden, farklı dilden insanların bir araya geldiğinde yaşadığı iletişim kopukluğu, birbirini anlayamama, birbirine karşı hoşgörülü olamama durumu bu yapıtta karşımıza çıkıyor. Bunları günümüzde de yaşıyoruz. 'O benden farklı. Ne güzel. Öyle kalsın' diyemiyoruz. Herkes tek tip insan olmak zorunda değil. Bir toplumu renkli kılan, zenginleştiren çokkültürlülüktür. Her iki tarafın da sadece ben üstünüm, ben doğruyum, ben haklıyım tavrından vazgeçmesi gerekiyor” diye düşüncelerini dile getiriyor. Yapıtta bir diğer önem verdiği ögenin de Konstanze'nin vazgeçemediği özgürlüğü olduğunun altını çizen Yekta Kara sözlerini şöyle sürdürüyor: “Benim yorumuma göre Konstanze, Selim Paşa'yı nişanlısı Belmonte'ye tercih ediyor. Unutmayalım ki Mozart'ın gönderme yaptığı Selim Paşa, padişah olmasının yanı sıra sanatçı kimliğiyle de bilinen üçüncü Selim. Selim Paşa, yakışıklı, kültürlü, kadın ruhundan anlayan, sanatçı yönü olan, hoşgörülü biri. Konstanze ile Selim Paşa arasında müthiş bir çekim var. Ama Konstanze için özgürlüğü herşeyden önemli. Selim Paşa için özgürlüğünü bir kenara bırakamıyor. Çünkü onunla birlikte olursa biliyor ki Harem'de diğer kadınlarla birlikte yer alacak ve özgürlüğünü yitirecek. Belmonte ise, Selim Paşa'ya oranla son derece sığ bir adam. Onu biraz günümüz “yuppie”leri gibi aldım. Yani para egemen bir toplumdan geliyor. Hem egosantrik, hem de avrosantrik. Batı dünyasının maddiyatçı bakış açısıyla yoğurulmuş biri.” Osman karakterini çok önemsediğini belirten Kara, “Birçok yapımda Osman karakteri karikatürize ediliyor. Hatta bazılarında daha da ileri gidilerek aptal, sağını solunu bilmeyen, ilkel, canavar ruhlu, barbar bir adam olarak gösteriliyor. Bu çok yanlış bence. Osman, muhafazakar biri. Kendinden farklı kültür, farklı dilden, farklı dinden gelenlere karşı kendi değerlerini, kendi insanını korumaya çalışan biri. Bu bir tür savunma içgüdüsü. Bu karakteri böyle değerlendirmek gerekli” diyor. Bu yapımda seyirciyle oyuncuların birbirine çok yakın olmasına özellikle dikkat ettiğini söyleyen Yekta Kara, “Normalde salonda opera izlediğinizde oyuncularla seyirci arasında orkestra çukuru vardır. yüzden oyuncu seyircisinden uzak durur. Ama burada Ortaoyun'da olduğu gibi seyirciyle oyuncuyu yakınlaştırdık, kaynaştırdık” diye konuşuyor. Saraydan Kız Kaçırma'nın yalnız üç temsille sınırlı kalmayacağına dikkat çeken Yekta Kara, gelecek yıl İstanbul Opera Festivali'nde de sahneleneceğini sözlerine ekliyor. 570156 Necati Topkaya toprağa verildi Necati Topkaya toprağa verildi Diğer 3.SAYFA haberlerini okumak için ... 570128 17:17 DTP'li Selahattin Demirtaş ve Aysel Tuğluk, tutuklamalara tepki gösterdi 'li ve tutuklamalara tepki gösterdiCanan ALTINTAŞ- Muharrem KONTAZ/DİYARBAKIR, (DHA) ‘Siyasi irademize, önderliğimize, ana dilimize saygı duyacaksınız’ Grup Başkan Vekili ‘’ sürecinde partilerine mensup 10 kişinin tutuklanmasına tepki göstererek, “Daha açılımın başından bu kadar pervarsız bir yaklaşım sergilenirse, bundan sonra yapılacak olan açılımın başına ’nın başına gelenler gelir” dedi. Açılımın gerçekten ‘Kürt açılımı’ olması için Kürt halkının hassasiyetleri ve taleplerinin ortada olduğunu belirten Demirtaş, “Birincisi siyasi iradelerine, önderliğine saygı duyacaksınız. Bu nettir. Halkımızın partisinin seçimlerine, öncüsüne saygı duyacaksınız. Ana diline kültürüne saygı duyacaksınız” dedi. DTP Milletvekili da “Demokratik meşru zeminde mücadelemizi sürdürmek istiyoruz. Ancak bu yolu tıkarsanız, bu yolu halkımızla birlikte sokakta mücadelermizi sürdüreceğiz” diye konuştu. ’nın yapılanması yönelik Topluluklar Birliği’ne (KCK) yönelik düzenlenen ve 10 kişinin tutuklandığı operasyonun yankıları devam ederken, DTP Grup Başkan Vekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile milletvekili Aysel Tuğluk, partili belediye başkanlarını ziyaret etti. Belediye Başkanı DTP'li Selim Kurbanoğlu’nu ziyaretin ardından belediye binası önünde toplanan yaklaşı 400 kişiye hitap eden Selahattin Demirtaş, 10 DTP'linin tutuktlanmasına tepki gösterdi. Böyle bir dönemde kimsenin kendilerine ‘Kürt açılımı’ndan söz edemeyeceğini ileri süren Demirtaş, “Arkadaşlarımızın tutuklanması tam olarak şu mesajı içeriyor. Biz sizin iradenizi tanımıyoruz. Bizim irademizi tanımayanlar, nasıl bizimle yapacak? ’nin ’nin hassasiyetini Kürt halkından daha fazla dikkate alacaksınız. Ama ismine Kürt açılımı diyeceksiniz. zaman benim tavsiyem hükümet Kürt açılımının adını değiştirsin. Bu açılımın adı ‘Baykal, Bahçeli’ olsun, onlara da hayırlı uğurlu olsun” dedi. Demirta, ‘Kürt açılımı’ için Kürt halkının hassasiyetleri ve taleplerini sıraladı ve bunların karşılanmasını istedi. Üniversitelerde bölümü açılmasıyla ilgili kararında Kürtçe adınıng eçmediğini ve 'ün ‘Yaşayan Diller Enstitüsü’ kurulmasına izin vermesini eleştiren Demirtaş, “Rektör bile buna isyan ediyor. Bu kadar saçmalık olabilir mi? Kürt açılımı olacaksa 20 milyonluk bir halkın ismini ağzınıza almaktan çekinmeyeceksiniz” dedi. Kürt halkı demenin bir gerçeğin saptaması olduğunu kaydeden Demirtaş, “Buna hükümet, YÖK, Cumhurbaşkanı kendini alıştırarak başlayacak. Eğer bu ülkenin Başbakan’ı Cumhurbakan’ı ise vatandaşların etnik kimliğinin ismini ağzına almaya çekinmeyecek. Başbakan Kürt açılımı altında yürüyen projede ağzına Kürt sözcüğünü almaktan çekiniyor” dedi. Demirtaş, Kürt halkının örgütlü olduğunu söylediği konuşmasında, “Bu örgütlü yapı dikkate alınacaksa en başta seçilmişlere ciddi ve tutarlı bir yaklaşım bekiyoruz. Eğer itirazlarımızı dikkate alınarak bu arkadaşlarımız serbest bırakılırsa, biz de inanalım ki evet, bir hata yapıldı ve bu hatadan dönüldü. Halkımızda bunu görsün. Aksi taktirde bu şekilde kandırarak ve sulandırarak açılım da yapılamaz, demokratikleşmede gerçekleştirilemez. En azından Kürt halkını ikna edin. Ama mesele Baykal ile Bahçeli’yi ikna etmekse onlar zaten ikna olmuştur. Bundan sonrada biz yürüyeceğiz. AKP’yi de doğru yola, doğru çizgiye biz getireceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın” diye konuştu. Demirtaş’ın konuşmasının ardından yürüyüşe geçen grup, sloganlar atarak Büyükşehir Belediyesi önüne geldi. Burada kalabalığa hitap eden DTP İl Başkanı Fırat Anlı, “Askeri ve siyasi operasyonlardan vazgeçin, tutuklu arkadaşlarımıza sahip çıkacağız. Tüm arkadaşlarımız serbest kalıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi. TUĞLUK: PARTİMİZİ KAPATIN BİZİ TUTUKLAYIN  DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da yaptığı konuşmada barışa ve kardeşliğe ancak onurlu olması halinde hazır olduklarını söyledi. Baskılar ve dayatmaların kendilerini yollarından alıkoyamayacağını kaydeden Selahattin Demirtaş, “Çünkü biz ne bedeller ödedek, bu konumları kolay kazanmadık. Bunları kaybetmeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu operasyonları gerçekleştirenlere diyoruz ki, buyrun hepimizi tutuklayın, buyrun bütün belediye başkanlarımızı görevden alın, buyrun partimiz kapatın. Peki bu size ne kazandıracak?” dedi. Operasyonların ve baskıların devam etmesi halinde kaybedenin kendileri olmayacağını anlatan Tuğluk, “Anayasal, yasal hiç bir hakkı tanınmayan halkımızın zaten kaybedecek bir şeyi yoktur. Sayın Başbakan ‘Çözüme en yakın olduğumuz bir dönemdeyiz’ diyor. Biz de diyoruz ki Sayın Başbakan bu yöntemlerle, uygulamalarla çözümden uzaklaşıyoruzunuz” diye konuştu. Bedeli ne olursa olsun bu sürece devam edeceklerini belirten Tuğluk, Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirilerini şöyle sıraladı: “Bu sürecin bedelini yine Kürtlere ödetiyorsunuz. Uyguladığınız bu yöntemlerle bedelini halkımıza ödetiyorsunuz. Buradan bir kez daha söylüyoruz, gelin bu yanlış yaklaşımlardan vazgeçin. Bu sorunun gerçek ve esaslı çözümü için yeniden bir süreç başlatın. Halkımızın kaygı ve kuşkularını giderecek, yeni bir başlangıç yapın. Böyle yapmazsanız biz halkımızı bu sürece inandıramayız. Milyonlarca halkımızın muhatapladığı sayın ’ı muhatap almıyorsunuz. Dağı muhatap almıyoruz diyorsunuz. DTP'yi muhatap almıyoruz diyorsunuz. Operasyon üzerine operasyon yaparak, irademizi kırmaya çalışıyorsunuz. Peki bu sorunu kiminle çözeceksiniz. Bu süreç tıkanırsa artık barış umutları birkez daha kırılırsa, artık yeniden barış umutlarını yeşertmek mümkün olmayacak. Herşey çok daha zor olacak. Bu yöntemler devam ederse demokratik meşru direniş hakkımızı kullanacağız. Kimse Kürtlere çok görmesin. Bir kez daha söylüyoruz. Demokratik meşru zeminde mücadelemizi sürdürmek istiyoruz. Ancak bu yolu tıkarsanız, bu yolu halkımızla birlikte sokakta mücadelermizi sürdüreceğiz.” 569418 Zirveye damga vuran kritik konu! Bülent Aydemir'in haberi Hükümetin "Irak'a sınır ötesi tezkeresi uzatılmasın", "Af yok, TCK 221 esnetilecek" ve "PKK Mahmur'dan tasfiye olacak" kararları dün Ankara'daki toplantılarda masaya yatırıldı Hükümetin, Kürt sorununa çözüm bulmak amacıyla başlattığı demokratikleşme açılımı çalışmaları devam ederken; Başkent Ankara'da dün yaşanan baş döndürücü trafiğin altında, hükümetin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önümüzdeki dönemde alacağı kritik kararın yattığı öğrenildi. Hükümet, açılım çabaları devam ederken, TSK'ya Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin olumsuz atmosfer oluşturmasından endişe ediyor. Genelkurmay ile 17 Ekim'de süresi dolacak tezkerenin bir yıl daha uzatılmaması müzakere edilirken; terör örgütünün tasfiyesi amacıyla genel bir af çıkarılmaması yoluna gidilmesi ve etkin pişmanlığı düzenleyen TCK 221. maddenin esnek uygulanması düşünülüyor. Son dönemde yaşanan terör olaylarında şehit verilmesi üzerine çabaların sekteye uğramasından endişe eden hükümet, örgütün silah bırakmasından sonra rutin devriyeler dışında TSK'nın operasyonlarının da durdurulmasını tartışıyor. ZİYARET ZİNCİRİ Başbakan Erdoğan'ın dün MGK üyesi bakanlarla yaptığı mini zirve sonrasında Genelkurmay Başkanı Başbuğ'u kabulü ve hemen ertesinde Köşk'ten aldığı sürpriz randevunun perde arkasında yatan kritik karar şöyle: TEZKERE: Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yıllık süreyle Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren hükümet tezkeresinin süresi 17 Ekim tarihinde doluyor. Hükümet, bu tarihte TSK'ya yeni bir yetki verilmesinin veya tezkerenin süresinin uzatılmasının açılımı sekteye uğratabileceğini düşünüyor. Bu konu Genelkurmay ile müzakere edilerek formül aranacak. Son dönemde yaşanan terör olaylarında şehit verilmesi üzerine çabaların sekteye uğramasından endişe eden hükümet, örgütün silah bırakmasından sonra rutin devriyeler dışında TSK'nın operasyonlarının da durdurulmasını tartışıyor. AF YOK: Açılımın önemli bir ayağını oluşturan terör örgütü üyelerinin tasfiye edilmesi konusunda yorumların ve beklentilerin aksine genel bir af düzenlemesi olmayacak. Hükümet bunun yerine etkin pişmanlığı düzenleyen Türk Ceza Kanunu 221. maddenin esnetilmesi ve fiili durum yoluyla örgüt üyelerinin tasfiyesi yoluna gidecek. Örgütün lider kadrosu ise bu haktan yararlanamayacak. MAHMUR: Terör örgütü içindeki Suriye ve İran uyrukluların durumu da netleşmeye başladı. Bugüne kadarki istihbarat raporları, incelemeler ve görüşmeler sonucunda Mahmur Kampında bulunan 11-12 bin kişiden yaklaşık bin 500-7 bininin Türkiye'ye gelmek istedikleri, geri kalanların bir bölümünün kampta kalmayı tercih ettikleri, önemli bir bölümünün de Suriye ve İran'a gitmek istedikleri tespit edildi. Terör örgütü içinde bulunan bu ülke vatandaşlarının da ülkelerine dönmeleri için temas trafiğinin sürdüğü belirtildi. SAATLİK MARATON ANKARA'DA demokratikleşme açılımı ve terörle mücadele konusunda baş döndüren bir trafik yaşandı. Başbakan Tayyip Erdoğan, sabah saatlerinde MGK üyesi bakanlarla bir araya geldi. saat 50 dakika süren bu toplantının ardından Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüştü. Bu görüşme ise saat 10 dakika sürdü. Erdoğan'ın Ankara dışındaki programları nedeniyle haftalık olağan görüşme kapsamında yapılan görüşme baş başa gerçekleşti. KÖŞK PROGRAMI EKLENDİ Başbakan Erdoğan, ABD seyahati ve İstanbul'daki programları nedeniyle uzun süre Ankara'da olamayacağı için öğleden sonra da Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Kritik görüşmelerin ardı ardına gelmesi gözleri bu temaslara çevirdi. Ankara maratonunun ardından İstanbul'a gelen Başbakan Kadir Gecesi'ni Eyüp Sultan'da geçirdi. 568966 Cenneti bekleyen nakkaş Ama bu durum Eflatun'da bir baskı da oluşturur. Vicdan azabını artık minyatür yapmamakla dindirmek amacındadır. Tam karar aşamasındayken dönemin vezirlerinden biri Eflatun'dan, Osmanlı'ya karşı ayaklanan Danyal adlı bir şehzadenin, idamından önce portresini yapmasını ister. Eflatun, bir grup silahlı adamla yola çıkar. Anadolu, eşkıya kaynamaktadır. Yolda rastladığı köle kızı, Leyla'yı acıyarak yanına alır. Danyal'ın hapsedildiği kaleye varırlar; ama orada Eflatun'u sürprizler beklemektedir. 570541 Mülteci kampını bombaladılar Görgü tanıklarının verdikleri bilgiye göre, başkentin kuzeyinde isyancıların kontrolünde bulunan Horf Süfyan kasabası yakınındaki saldırıda 120 kadar kişi hastaneye kaldırıldı. Görgü tanıkları, bunlar arasında onlarca ölü olduğunu söyledi. Yerel yardım görevlileri ve bölgedeki vatandaşlar, hava saldırısının öğle saatlerinde yapıldığını, vücut parçalarını havada uçuştuğunu gördüklerini anlattı. Hükümet yetkilileri haberi yalanlarken, yerel hükümetten bir saldırı olduğunu doğruladı. Bölgeden gelen haberlerin bağımsız kaynaklardan doğrulaması olanağı bulunmuyor. Bunun, hükümet güçleriyle Şii isyancılar arasında çatışmaların olduğu kuzeyde son üç günde sivillere karşı ikinci hava saldırısı olduğu ifade edilirken, isyancılar pazartesi günü, jetlerin Saada kasabasındaki kalabalık bir pazar yerine bomba attıklarını, onlarca sivilin öldüğünü söylemişlerdi. Kızılhaç'a göre çatışmalarda 30 bin kişi mülteci durumuna düştü. Yemen'de, Zeydi mezhebinden olan isyancılar, daha çok özerklik istiyor. Hükümet ise Zeydilerin 1960'larda yıkılan Şii devletini tekrar kurmak istedikleri görüşünü savunuyor. 570412 Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde haksız not yükseltme iddiasına soruşturma Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde haksız not yükseltme iddiasına soruşturmaYaprak KOÇER/SAMSUN, (DHA) Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), Yabancı Dil Merkezi'nde (OYDEM) 2002- 2005 yıllarında yapılan ‘Lisansüstü Yeterlilik Sınavları’nda haksız not yükseltildiği şikayeti üzerine inceleme başlatıldı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Bulut, sınavların yönetmeliğe uygun olarak yapılmadığı, başarısız not alan bazı öğrencilerin notlarının haksız yere yükseltildiği iddiaları üzerine başlattıklarını söyledi. Soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için OMÜ öğretim üyesi ve OYDEM Müdürü Prof. Dr. Hasan Bolat'ın görevden alındığını belirten Prof. Dr. Ahmet Bulut, “Şikayetler 2002 ile 2005 yılları arasındaki sınavlar için yapıldı. Ancak biz 2002 yılından bugüne kadar yapılan bütün sınav kağıtlarını tek tek inceliyoruz. Sistemde sistematik bir hata olup olmadığını kontrol ediyoruz. Soruşturma sonucuna göre gereken ne ise yapılacak” dedi Görevden alınan OYDEM Müdürü Prof.Dr. Hasan Bolat ise sınavları komisyonun yaptığını belirterek, “Ben dürüst ve namusuyla çalışan birisiyim. Notu yükseltilen kişilerle benim hiçbir yakınlığım yok. Komisyon sınavı yapmıştır ve uygulamıştır. İnceleme yapılıyor. Gerçek ortaya çıkacaktır. Burada yapılmak istenen beni görevden almaktı. Ancak hakkımı yasal yollardan arayacağım. İdare Mahkemesi'ne dava açtım” diye konuştu. 568754 Hırsızı Samuray kılıcıyla öldürdü Maryland eyaletindeki Baltimore kenti polisinin açıklamasında, polise saat 01.20'de öğrencinin birlikte kiraladığı bir evin garajına hırsız girdiğine dair ihbarda bulunulduğu belirtildi. Polise göre, garajda hırsızla karşı karşıya gelen öğrencilerin hırsıza durmasını söyledikleri ve polisi aradıkları sırada hırsız öğrencilerden birinin üzerine atladı. Elinde samuray kılıcı tutan öğrenci, hırsızın sağ elini kesti ve gövdesinden ve boynundan ağır yaraladı. Hırsız yaşamını yitirdi. Baltimore'deki Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gören öğrencinin polis tarafından sorgulandığı, ancak olayın nefsi müdafaa olması nedeniyle öğrenci hakkında dava açılmayacağı bildiriliyor. ABD'de Samuray kılıçlarının evlerde bulundurulması yasak değil. Hırsızın daha önce hırsızlık yaptığı için cezaevine girdiği ve cezaevinden gün önce çıktığı kaydedildi. 570102 16:55 Elektrik fiyatlarına zam beklentisi... Elektrik fiyatlarına beklentisi... Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), hükümetin, bazlı fiyatlandırma diye yürürlüğe koyduğu otomatik fiyatlandırmayı, Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş (TETAŞ) aracılığıyla manipüle ettiğini öne sürdü. Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada, elektrikte, “devlete sırtını dayayan modelinden vazgeçilmesi, karaborsanın ve elektrikte otomatik fiyatlandırmanın derhal yürürlükten kaldırılması” istendi.  EMO’nun açıklamasında, bu yılın başından itibaren elektrik maliyetlerinde artış değil, azalış söz konusu olmasına rağmen, elektrik fiyatlarında yapılması gerekirken hazırlığı bulunduğuna işaret edildi. ’ın elektrik satış fiyatlarına Ekim 2009’dan geçerli olmak üzere yüzde 21,08 zam yapıldığı, bunun da son kullanıcılara yansıtılması için dağıtım şirketlerinin elektrik satış fiyatlarını yaklaşık yüzde 10 artırma talebini Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) yarın görüşmesi beklendiği hatırlatılan açıklamada, şu bilgi verildi: “Türkiye elektriğinin yaklaşık yüzde 44-45’lik bölümünü sağlayan, toptan elektrik alım-satımı yapan TETAŞ, elektriğin yalnızca yüzde 26,5’ini kamu elektrik santrallarından (EÜAŞ) satın alabilmektedir ki, bu santralların hepsi büyük hidroelektrik santrallarıdır. Dolayısıyla yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte işletme maliyetleri yok denecek kadar az olan hidrolik santrallardan alım yapmaktadır. Bu dönemde ’ın büyük ’lerinden yaptığı alımlardan kaynaklı TETAŞ’ta bir maliyet artışından söz edebilmek olanaksızdır.” “ELEKTRİK ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞTÜ AMA ELEKTRİK FİYATLARI ARTTI” TETAŞ’ın satışa sunduğu elektriğin büyük bölümünü imtiyazlı santrallarından satın aldığı, yap-işlet santrallarının yüzde 48,3 ile en büyük paya sahip olduğuna işaret edilen açıklamada, yap-işlet-devret santrallarının kurulu güçlerinin yarıdan fazlasının doğal gaza dayalı olduğu hatırlatıldı.  Bu yıl doğal gaz satış fiyatlarında yüksek oranlı indirimler kaydedildiği belirtilen açıklamaya, şöyle devam edildi: “Elektrik üreticilerine doğal gaz satış fiyatı, Ocak- Ağustos 2009 döneminde şubat ve mayıs ayı indirimleriyle 77,68 kuruştan 47,14 kuruşa çekilmiştir. Doğal gaz fiyatları nedeniyle maliyet artışı değil, tersine azalışı söz konusudur. TETAŞ satışa sunduğu elektriğin yüzde 26,7’sini ise kömüre dayalı iki santraldan almaktadır ki bunun büyük bölümü ithal kömüre dayalıdır. İthal kömür fiyatlarında ise artış değil, azalış söz konusudur.  TETAŞ, elektrikte yaratılan sisteminden de yüzde 4,8’lik alım yapmaktadır. Karaborsaya dönen bu sistemde bile 2009 yılında fiyat artışı değil azalışı vardır. Ocak-Temmuz 2009 döneminde sistem dengesizlik fiyatı gündüz saatleri için basit ortalama ile yüzde 4,75, puant saatler için yüzde 0,45, gece saatleri için de yüzde 19,36 azalmıştır. TETAŞ’ın zammı, döviz kuru etkisi gibi gerçekçi olmayan gerekçelere dayandırılmaya çalışılmıştır. Aylık ortalama döviz kuru artışlarına bakılacak olursa da Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında düzenli bir şekilde düşüş gösterdiği ortadadır.” “Elektrik zammında TETAŞ’ın mali yapısında 2006 yılından itibaren yaşanan bozulmanın etkili olduğu” belirtilen açıklamada, şu bilgi verildi: “2008 yılına gelindiğinde TETAŞ, hem elektrik satışından hem de diğer faaliyetlerinden zarar etmiş, 2008 yılını 983 milyon TL zararla kapatmıştır. AKP Hükümeti, ’ndan bu yıl onaylanan enerji alanına yönelik karşılığında otomatik fiyatlandırma başta olmak üzere her türlü maliyeti tüketicilere doğrudan yansıtacağına dair söz vermişti. 2009 yılı KİT Yatırım ve Finansman Programı’na bakıldığında ise TETAŞ’ın 18 milyon TL faiz dışı fazla vermesinin öngörüldüğü görülmektedir. TETAŞ geçen yılla aynı miktarda satış yapmış olması durumunda 2009 yılını 11,3 milyar TL satış geliri ile kapatacaktır.  Geçen yılki satış miktarıyla aynı miktarda satış yapmasına rağmen bu yılki fiyat tarifesi üzerinden TETAŞ geçen yıla göre satış gelirini 1,9 milyar TL artırmış olacaktır. TETAŞ, hükümetin enerji KİT’leri üzerinden elektrik fiyatlarına müdahale etme aracı olmuştur. Otomatik fiyatlandırma kararında da TETAŞ’ın tarifesi için bir formül öngörülmemiş, belirlenirken hükümetin KİT Yatırım ve Finansman Programı’na atıfta bulunulmuştur.” ORTALAMA BİR AİLENİN ELEKTRİK FATURASI, 61,19 LİRAYA ÇIKACAK TETAŞ’ın yaptığı zamma dayanılarak dağıtım şirketlerinin de zam yapmasının öngörüldüğü belirtilen açıklamada, beklenildiği gibi yüzde 10’luk zam yapılması durumunda her türlü bedel hariç olmak üzere konutlar için çıplak elektrik birim satış fiyatının 16,27 kuruştan 17,89 kuruşa çıkacağı, diğer bedeller ile vergi ve fon payları da eklendiğinde kilovatsaat elektrik satış fiyatına yüzde 10’luk zammın yüzde 8,5 olarak yansıyacağı kaydedildi.  Böylece ortalama bir yaşam standardına göre 230 kilovat saatlik gerçekleştiren bir ailenin elektrik faturasının, 56,42 TL’den 61,19 TL’ye yükseleceği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: “Hükümet, ekonomik krize önlem gerekçesiyle pek çok ürünün satışını artırmak için büyük oranlı vergi indirimlerine giderken, temel bir kamu hizmeti olan elektrikte fiyat artışları ve bunun aracılığıyla vergi gelirlerini artırmakta ısrar etmektedir. Yaşanan zamların temel nedeni, elektrikte serbest piyasa uygulamaları sonucunda kamu enerji kuruluşlarının zarar ettirilmiş olması ve hükümetin kendisine kaynak arayışıdır. Bu çerçevede alanındaki sorunların kamu inisiyatifi ile çözülebileceğini vurguluyor; devlete sırtını dayayan serbest piyasa modelinden vazgeçilmesini, karaborsanın ve elektrikte otomatik fiyatlandırmanın derhal yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz.” 568605 Savcı Gök'e tazminat davası Alınan bilgiye göre, Tırpan Operasyonu kapsamında tutuklanan babası H.İ'nin durumu hakkında görüştüğü Murat Gök'ün kendisini cep telefonuna attığı mesajlarla taciz ettiğini ileri sürerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Ü.E.İ, bu kez avukatı Tarcan Ülük aracılığıyla 6. Asliye Hukuk Mahkemesine 20 bin lira tazminat istemiyle başvurdu. Taciz iddialarıyla ilgili Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının yanı sıra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikayette bulunulduğu kaydedilirken, cep telefonu mesajları da dilekçeye eklendi. İlk duruşmanın Kasım 2009 tarihinde yapılacağı öğrenildi. Diğer yandan avukat Tarcan Ülük, Samsun Cumhuriyet Savcılığına atanan Murat Gök'ün kendisini tehdit ettiğini, bu nedenle kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi. Ülük, Gök'ün kendisine ''Seni hafta içinde İzmir'deki arkadaşlarımın yapacağı operasyonla aldıracağım'' şeklinde haber gönderdiğini iddia etti. ÜLÜK, YENGEÇ OPERASYONUNDA TUTUKLANMIŞTI Murat Gök tarafından İzmir Adliyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin yürütülen ''Yengeç 2'' operasyonu kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Tarcan Ülük, operasyona ilişkin davanın ilk duruşmasında, usulsüz sorgulama yapıldığını, kendisinin ve ailesinin mağdur edildiğini ileri sürmüş, gözaltına alındığında eşinin aylık hamile olduğunu ve çocuğunun doğumu sırasında eşinin yanında olamadığını dile getirmişti. Ülük, ifadesi sırasında ağlamış, arkadaşları tarafından teskin edilmişti. Murat Gök, ise Ü.E.İ. ile bir süre ilişki yaşadıklarını, 25 Eylülde başka bir kişiyle evlenmek için gün aldığını belirterek ''Tam evlilik öncesi ve hakime rüşvet iddiasıyla hakkında dava açıp tutuklanmasına yol açtığım Tarcan Ülük'ün avukatlığını üstlendiği bu hanımın davranışını takdirlerinize bırakıyorum'' şeklinde görüş bildirmişti. Murat Gök'ün düğünü iptal edilmişti. 569890 Halk ekmek fiyatı değiştirmeyecek Halk ekmek fiyatı değiştirmeyecek 16 Eylül 2009 Çarşamba, 14:55 Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikası, Ramazan nedeniyle 35 kuruşa indirdiği ekmeği Ramazan sonrası da aynı fiyattan satacak. Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar, yaptığı açıklamada, ramazan süresince 300 gram ekmeği 40 kuruş yerine 35 kuruştan sattıklarını belirterek, ekmek fiyatlarında yapılan indirimden sonra ekmek satışlarında büyük artış yaşadıklarını söyledi. Normal ekmeğin eskisinden daha lezzetli ve sağlıklı olması yönünde çalışmalar yaptıklarını anlatan İlkbahar, tüketicinin her zaman sağlığını korumayı hedeflediklerini söyledi. Ramazan nedeniyle Halk Ekmek Fabrikası olarak ürettikleri pide sayesinde başkentlinin ucuz pide yediğini de kaydeden İlkbahar, şöyle dedi: “Fırıncılar 300 gram pideyi 1,5 TL den satışa sundu. Biz Halk Ekmek olarak 450 gram pideyi 60 kuruş yaptık. Bunun üzerine Fırıncılar da pideyi TL bazı yerlerde 75 kuruştan satarak fiyatı indirdiler. Hedefimize ulaştık. Böylece Ankara’nın geneli Ramazanda ucuz pide yedi. 568984 FİKRİ TÜRKEL IMF toplantısına doğru Eğer resmin tamamını göremiyorsan, gerçekler hakkında kesin yargıda bulunma. Burada gerçek, yeni kongre vadisine veya kongre vadisinin genişletilmesine duyulan zorunlu ihtiyaçtı. 6-7 Ekim 2009 tarihinde IMF'nin toplantısının İstanbul'da yapılacağı, 2006 yılındaki Singapur toplantısında belli olmuştu. Ancak 5-6 bin kişiyi alan salonlu bir kongre merkezimiz yoktu. Yeni Kongre Vadimiz dün tamamlanıp, anahtarları teslim edildi. Hem de daha geniş, daha ferah ve kullanılabilir alanlarıyla ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi ile birlikte. Krizden sonraki en geniş katılımlı ekonomi zirvesi İstanbul'da yapılıyor. IMF, bu toplantı için en az 20 milyon Euro ayırmış durumda. Türkiye, kongre merkezi için 330 milyon lira harcadı. Toplantı sebebiyle 11 bini aşkın katılımcı ve ilgilinin İstanbul'a gelmesi bekleniyor. İstanbul'daki oteller, doluluk oranlarını yüzde 80'e çıkarmış durumdalar. Yapıya harcanandan, gelirden ziyade bakılması gereken nokta şudur: Konuklar, ülkelerinin ekonomiden sorumlu en yetkin kişileridir. Dünyanın en prestijli medyaları ve ekonomi yayınları da burada olacak. Dünya Bankası, IMF başkanlarının yanı sıra siyasi iradenin temsilcileri de İstanbul'da yoğun bir hafta yaşayacak. Bunun viral etkisi, her türlü gelirden daha önemlidir. İşte bu noktada beklenebilecek en kötü şey oluyor: İstanbul'u sel basıyor ve 30'dan fazla kişiyi kaybediyoruz. Terör saldırısından beter bir durumla karşı karşıyayız. Dahası önümüzdeki yıl 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak dünya önüne çıkacağız. 2010 ajansının başındaki yöneticiler için büyük bir sınav daha ortaya çıktı. Projeleri yönetmelerinin yanı sıra selle ilgili krizi de yönetmeleri gerekiyor. Hükümet, Kongre Vadisi projesinde radikal bir tutum takındı ve ihalesiz olarak çok kısa sürede vadinin bitirilmesini sağladı. IMF toplantısı zorunlu olmasa, biz hâlâ Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni ve Kongre Vadisi'ni tartışıyor olacaktık. Bakın Seyrantepe'deki Galatasaray stadının bitirilmesiyle ilgili tarih hâlâ net değil. Hâlbuki stat projesi, Kongre Vadisi'nden önce gündeme gelmişti. Kentsel dönüşüm, restorasyon ve yeni yerleşim yerleriyle ilgili daha radikal adımlar atılması, demokratik açılım kadar zorunluluk arz etmektedir. 50 yıldır ilk defa IMF'nin bir faydasını gördük. Vadinin eylül ayında bitirilmesi gerekiyordu ve tamamlandı. Benzer duyarlılığı Ayamama Deresi'nde de gösterebilecek miyiz? 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne herkesin imreneceği bir projenin başlamasıyla girebilecek miyiz? Madem Kongre Vadisi deniliyor. Vadinin uzantısı niteliğindeki park ve aşağıdaki eğlence yerleri niye projenin bütünlüğünde yer almaz? Bunun için de bir zorunluluk gerekiyor sanırım. Türkiye'de 10 bin kişilik kongre merkezimiz olmadığı için kaç tane uluslararası zirveyi kaçırdık, bir bilinse. 5. Dünya Su Forumu nasıl Sütlüce'deki kongre merkezini kazandırdı, IMF de Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nin genişletilmesine katkı sağladı. Bazı okuyucularım toplantıdaki gündemi merak ediyorlardır, eminim. İsteyen, http://www.istanbul2009turkey.org, http://www.imf.org/external/am/2009/tur linklerinden bakabilir. Faydalı mesajların çıkacağına inanıyorum. Hatta önümüzdeki ay Amerika'da tekrar baş göstermesi beklenen krizle ilgili detaylı bilgiler ve yetkin ağızlardan yorumları da dinleyeceğiz... Türkiye için itibarlı bir toplantı olacak. Üç yılda bir dünyanın başka bir yerinde yapılan bu toplantı, İstanbul'un finans merkezi iddiasına bir katkı sağlayacaktır. Yeter ki, sonraki adımları iyi atabilelim. Her felaketin bir mesajı vardır. mesajı da okuyabilmek ancak medeni bir reflekstir. 569171 Obama'dan ortalığı karıştıran söz Obama'dan ortalığı karıştıran söz"Eşek herif" 16.09.2009 08:26ABD Başkanı Barack Obama, verdiği bir röportajın "off-the-record" kısmında Kanye West'e "eşek herif" dedi. Ancak bu sözleri internette yayınlanınca ortalık karıştı. MTV video ödülleri gecesine alköllü gelen West, Taylor Swift'e ödül verilirken, oturduğu yerden sahneye atlayıp ödülün Beyonce'ye verilmesi gerektiğini söylemişti. Obama, CNBC televizyonu ile yaptığı bir röportajın "off-the-record" yani kayıtdışı bölümünde West'e bu davranışından dolayı "eşek herif" dedi. Ancak sırada orada bulunan ABC muhabiri Terry Moran bu sözleri son dönemlerin popüler internet sitesi Twitter'a girince ortalık karıştı. Moran, Tweeter'da "Başkan Obama, MTV töreninde Taylor Swift kazandığında gösterdiği tepki nedeniyle Kanye West'e 'eşek herif' dedi" yazdı. Beyaz Saray, bu bölümün "off-the-record" olduğunu söyleyip tepki gösterince Twitter'dan bu cümle silindi. ABC, Moran'ın bu tavrından dolayı hem Başkan'dan hem de CNBC'den özür diledi. 568607 DRINKTEK fuarında Türkiye çıkarması Münih'te 70 ülkeden 1400 şirketin yer aldığı fuara Gaziantep'ten katılan Naksan Plastik şirketinin Dış Pazarlama ve Satış Müdürü Necat Yüksel, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, polietilen üretiminde yıllık 200 bin ton kapasiteyle çalışan tesislerin geçen yıl 300 milyon dolarlık gelir elde ettiğini belirtti. Üretimlerinin yüzde 28'lik kısmını 40 ülkeye ihraç ederek 76 milyon dolarlık gelir elde ettiklerini ifade eden Yüksel, bu alanda Avrupa sıralamasında ilklerde yer aldıklarını kaydetti. Dış ticaretle ilgili bakanlıkların desteklerinden memnun olduklarını ve ikili serbest ticaret anlaşmalarının faydalarını gördüklerini belirten Yüksel, ilk kez katıldıkları ''DRINKTEK 2009'' fuarından da ümitli olduklarını sözlerine ekledi. Fuara katılan Türk şirketler şunlar: ''AL-CAP Ambalaj Paketleme (Ankara), Altıntaş Goldcap (Ankara), Aqamatch Türkiye (İstanbul), Çağrı Alhan (İstanbul), Döhler Gıda (İstanbul), Ektam Makine (İzmir), Elektromag (İstanbul), Etapak Baskı Ambalaj (İzmir), GE FanucAutomation Pazarlama (İstanbul), HAS Plastik (İstanbul), KHS Makine (İstanbul), Kleo Rerigeration (Kayseri), Klimasana Klima Sanayi (Manisa), Köksan Pet Packing (Gaziantep), Krones Türkiye (İstanbul), Naksan Plastik (Gaziantep), SUNPET Ambalaj (Gaziantep), Teksem Tekstil ve Şemsiye Sanayi (İstanbul), Uğur Soğutma Makinaları (Aydın), Yılmaz Ofset (İzmir).'' 569192 Facebook cumhuriyeti sosyalleşme sitesi harcadığından daha çok kazandığını ve üye sayısının 300 milyonu aştığını açıkladı. sitesinin eş kurucusu ve patronu Mark Zuckerberg blogunda yaptığı açıklamada, son üç çeyrekte "pozitif nakit akışı" elde ettiklerini ve son iki yıldır sağladıkları gelirin işletme masraflarını fazlasıyla çıkardığını belirtti. "Bu bizim için önemli, zira bağımsız ve uzun dönemde kalıcı bir hizmet olma yolunda ilerliyor" diyen Zuckerberg, yıl önce Harvard Üniversitesi'nde bir öğrenci odasında arkadaşıyla başlattığı web sitesiyle ilgili hiçbir mali veriyi açıklamadı. Popüler sosyalleşme sitesinin kurucularından Zuckerberg, 'un büyüme hızının artmaya devam ettiğini, Nisan'dan bu yana yüzde 50'den fazla artış gösterdiğini ve bunun da en çok üyeye sahip sosyalleşme sitesi olma özelliğini pekiştirdiğini kaydetti. Zuckerberg'in bu açıklamasıyla 'un hala net bir kazanç kaydedemediği, ancak giderek artan popülaritesinin mali anlamda verimli hale gelmeye başladığını kastettiği yorumu yapılıyor. Uzmanlar, 300 milyonu aşkın üyesiyle 'un her yıl reklamlardan yüz milyonlarca gelir sağladığını tahmin ediyorlar. 569673 Ereğli'de feci kaza: kardeş öldü Alınan bilgiye göre, Hasan Altay yönetimindeki 67 SK 006 plakalı otomobil, Ereğli-Alaplı karayolunun 14. kilometresinde, Hasan Karakuş'un kullandığı 34 GRT 30 plakalı minibüsle çarpışarak şarampole devrildi. Otomobil sürücü Altay (33) ve otomobildeki ağabeyi Ertan (39) ile kardeşi Hüseyin Altay (27), yaşamını yitirdi. Araçta sıkışan cesetler, Ereğli Belediyesi itfaiye ekiplerince güçlükle çıkarıldı. Yaralanan minibüs sürücüsü ise Ereğli Özel Anadolu Hastanesine kaldırıldı. Kaza nedeniyle yol yaklaşık saat trafiğe kapandı. 569017 Konuk seçimi çok önemli Sina Koloğlu Reyting canavarıKonuk seçimi çok önemli 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! Gerçekten önemli bir konu konuk seçimi. Yıpranmış isimler olmamalı. Yıpranmamış isim de yok da hani, bir nebze diyelim... ’te “Tecrübe Konuşuyor”da “Kürt Açlımı” ele alınıyor. Konuklardan biri AKP’li Konuyla ilgisi olan bir isim. Tamam. Ama görünce aklıma ile düellosu ve sonrasında parti içindeki yıpranması geliyor.  Özel”de yine var. Deniz Ülke Arıboğan ve karşısında Önder Aytaç. Önder Aytaç da yıpranmış bir isim. Yani karşı taraf görüşü olarak dinleyeceğim bir isim değil.  My Love’  geldi daha sonra ekrana ’in konuğu olarak. “Los Angeles My Love” şeklinde. Haberler çıkmış, “’ya eğitime gitti” diye. “Yok öyle bir şey” dedi. Meğer Los Angeles’i çok seviyormuş. Ve zaten oraya her sene gidermiş. Ama bunu öyle söylüyor ki. “Kıskınanlar çatlasın” der gibi. Hani bir oturmuş, doygun bir uslupla söylemek var bir de çiğ... İzlerken öyle bir izlenim verdi bana.  ‘Açılım’ın dizisi geliyor Nehir Erdoğan’ın da oynadığı ’de ekrana gelecek olan “Aşk Bir Hayal” dizisinin fragmanlarını daha önce görmüştüm. “Bu Gece”de bir kere daha yayınlandı. Kürt kızı, bir Türk subayına âşık oluyor. Zaten bunu yazmıştım daha önce. vs. olayları da varmış. Tam “” dizisi olacak anlaşılan. Erdoğan sanırım bu yılın iddiaları karakterlerinden birini çizecek. Yaptıkları iş gerçekten zor. Günde 15 saat çekim yaptıklarını söyledi Erdoğan. ’de güneşin altında. Bakın bu konularda ahkam kesecek değilim. Dizi çekimleri gerçekten delicesine bir tempoda yapılıyor.  Gökçek’in kafasındaki ‘meyhane’ imajı Şu sıralar yine gündemde. İşini biliyor. Sanırım ilk Can Dündar gündeme getirdi şu ’da 7. Cadde’de olayını. Referandumu yapılacak. Ne için? “Bir tane daha içkili yer açılsın mı, açılmasın mı?” diye. SKY Türk’te rastladım kendilerine. Telefonla bağlanmıştı. Gökçek’in kafasında olan “meyhane”... İçki içilen yer eşittir meyhane. Meyhaneden kasıt da it kopuğun gittiği izbe, rezil, pislik yerler. “Halk karar verirse her taraf meyhane olur” derken aslında algılanmasını istediği yukarıdaki yazdıklarım. Hem kendisinin içkiye karşı olsa Ankara’daki lokallerinde içkiye izin vermeyeceklerini söylüyor; bir yandan da “meyhane” diyor. Neyse bir kere daha gündeme geldi mi?  ‘Gülüşünden anladım’ SKY Türk’ün spikeri karşısındakine saygılı olma telaşında. Karşında kim var? Melih Gökçek. Bir ara durum öyle bir yere geldi ki; “Bana hak verdiniz değil mi?” diye sordu Gökçek telefonda. böyle bir utandı filan “tarafsızım“ gibilerinden sözler. Ama bu Melih Gökçek; “Gülüşünüzden anladım” demez mi? Daha ne diyeyim! 569779 Sporcu imajını 'Balta'ladı Sporcu imajını 'Balta'ladı Galatasaray ve Milli Takım'da oynayan futbolcu Hakan Balta, önceki gün eşi Derya Balta ile İstinye Park'taydı. Masa Restaurant'ta eşi ve takım arkadaşı Ayhan Akman'la yemek yiyen Balta, bir ara cebinden sigara çıkarıp içmeye başladı. Sigara içerken förüntülendiğini fark eden ünlü futbolcu, çok şaşırdı ve hemen sigarayı elinden attı. 570388 "Yeni Harfler Haberi Spekülasyon" İçişleri Bakanı Beşir Atalay, "Bizim çalışmamızın hiç bir yerinde harflerle ilgili hiç bir şey gündeme gelmedi" dedi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, demokratik açılımda gelinen son nokta konusunda Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'e bilgi verdi. Beşir Atalay görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, demokratik açılım konusundaki temasların sürdüğünü söyledi. Atalay'a alfebeye yeni harfler eklenmesi konusundaki haberler de soruldu. Beşir Atalay, "Birileri bir senaryo yazıyor, Biz bununla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyoruz.Biz arkadaşlar çalışmalarımızı sonuçlandırmadık ve hiç bir şey açıklamadık... Hele öyle bir konu, harflerle ilgili hiç bir yerde, bizim çalışmamızın hiç bir yerinde gündeme gelmedi." dedi. Atalay, sınır ötesi operasyon konusundaki tezkerenin süresinin uzatılıp uzatılmayacağının sorulması üzerine ise, konunun hükümetin gündemine henüz gelmediğini, Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğini vurguladı. Beşir Atalay, demokratik açılım konusundaki çalışmalar tamamlandığı zaman paketin içeriğinin Meclis'te açıklanacağını ifade etti. 570386 G.Saray ne yapar? ANKET HTSPOR.COM Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi grup mücadelesine PAO maçıyla başlıyor. Süper Lig'de yoluna kayıpsız devam eden Aslan, (F) Grubu ilk maçında yarın Panathinaikos ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. Sarı-kırmızılılar, Yunanistan'dan puan ya da puanlarla dönerek, iyi bir başlangıç yapmak istiyor. FC Tobol, Maccabi Netanya ve Levadia Tallinn engellerini rahat geçen Frank Rijkaard yönetimindeki Cimbom, tarihinde 2. kez UEFA Kupası zaferi yaşamayı hedefliyor. Ligde alınan 3-0'lık Beşiktaş galibiyeti moralleri en üst seviyeye çıakrtırken, üst üste gelen sakatlık haberleri ise can sıkıyor. G.Saray'da sakatlıkları bulunan Tobias Linderoth, Gökhan Zan, Ayhan Akman ve genç Aydın Yılmaz'ın ardından gribal enfeksiyon geçiren Servet Çetin de maç kadrosundan çıkarıldı. Sarı-kırmızılı takımın Panathinaikos karşısına şu 11'le çıkması bekleniyor: "Leo Franco, Sabri, Emre Aşık, Emre Güngör, Hakan Balta, Mehmet Topal, Mustafa Sarp, Elano (Arda Turan), Keita, Kewell, Milan Baros" 568872 Güiza'ya fırça! Güiza'ya fırça! DENİZ DERİNSU 16.09.2009 Bursa'dan dönüş yolunda takımla birlikte yemek yemeyen İspanyol, Daum'un hışmına uğradı: "Sana destek olanlardan kendini soyutlayıp inzivaya çekilme" Güiza,Bursa deplasmanı dönüşü Alman teknik adamı çileden çıkardı. Orhangazi'de köftecide mola veren F.Bahçe kafilesi toplu olarak restorana girerken, otobüsten inmeyen İspanyol golcüye, Daum, Samandıra'da patladı. Yemeğe katılmama sebebi olarak "Yorgunum" açıklaması yapan Güiza ile özel bir görüşme yapan Alman hoca, "Takım arkadaşların sana saha içinde ve dışında destek veriyor ama sen kendini onlardan soyutluyorsun. Herkesin senden beklentisi ortada. Gol atamadın diye moralini bozup inzivaya çekilirsen geçen sezon yaşadığı sıkıntıları yaşarsın" dediği öğrenildi. Sezona iyi başlayan İspanyol golcünün, Bursa deplasmanından puanla dönülmesine rağmen moralinin çok bozuk olduğu ve tesislerde yüzük asık gezdiği gelen haberler arasında. 568654 Yeşil Bölge'ye havan topu saldırısı düzenlendi Dicle Nehri'nin doğu yakasından Yeşil Bölge'ye adet havan topu mermisi atıldığı haber verildi. Bölgeden gelen haberlerde en az bir patlama sesi duyulduğu bildirilirken, Yeşil Bölge'de ya da başkentin başka kesiminde ölen ya da yaralanan olup olmadığı, hasar meydana gelip gelmediği konusunda henüz bir açıklama yapılmadı. Bu arada hükümet binaları, parlamento, ABD ve İngiltere büyükelçiliklerinin bulunduğu Yeşil Bölge'den siren sesleri de duyulduğu kaydediliyor. Biden, daha önce duyurulmayan bir ziyaret için Irak'a gelmişti. 569711 Galatasaray'ı bekleyen tehlike! VİDEO Galatasaray'ı bekleyen büyük tehlike UEFA Avrupa Ligi'nde Panathinaikos-Galatasaray karşılaşmasını yönetecek olan Paolo Tagliavento, Genoa-Napoli maçında verdiği kararla İtalya'da manşetlere çıktı. Galatasaray kalesini geçen sezon koruyan De Sanctis'li Napoli'nin deplasmanda Genoa'ya 4-0 mağlup olduğu karşılaşmayı yöneten Tagliavento, verdiği kararla Napoliler'i çileden çıkarttı. Tagliavento'nun evsahibi takım lehine verdiği penaltı kararı Çizme'de skandal olarak nitelendirildi. Asığl mesleği kuaförlük olan Paolo Tagliavento bu hafta tüm spor programlarından yerden yere vuruldu ve Napoli cephesi tarafından sert bir dille eleştirildi...Tagliavento'nun Yunanistan'da yarın oynanacak olan Panathinakos-Galatasaray maçında nasıl bir performans göstereceği merak konusu. İtalyan Gazeteleri Paolo Tagliavento'nin Genoa-Napoli maçındaki düdüğü için hem Galatasaray'ın hem de Panathinakos'un endişelendiğini yazdı... İŞTE SKANDAL PENALTI DÜDÜĞÜ, 569774 Murdoch, yazılı basına 20 yıl ömür biçti Financial Times gazetesinin haberine göre Murdoch, yatırım bankası Goldman Sachs'ın yıllık medya konferansında yaptığı konuşmada, Amazon.com'ın Kindle'ı ve Sony'nin Reader'ı gibi elektronik okuma araçlarının 20 yıl içerisinde yazılı basının yerini alacağını öne sürdü. Murdoch, ''İnsanların gazetelerini kağıt üzerinde değil taşınabilir okuma panelleri aracılığıyla alacağı günün geleceğini görüyorum. Ardından kağıt kullanmamaya başlayacağız, basımevleri, sendikalar ortadan kalkacak ve bu çok güzel olacak '' diye konuştu. Rupert Murdoch, 20 yıl önce Londra'daki basın sendikalarıyla yaptığı tartışmalarla gündeme gelmişti. 570149 Beşşar Esad, İstanbul'da Beşşar Esad, İstanbul'da İSTANBUL Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad İstanbul'a geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde görüşecek Beşşar Esad'ın onuruna akşam iftar yemeği verilecek. Beşşar Esad'ı taşıyan öze uçak, saat 15.30 sıralarında Atatürk Havalimanı'na indi. Esad'ı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş karşıladı. Devlet Konukevi'ne geçen Esad, daha sonra kent merkezine hareket etti. Bu arada, Beşşar Esad'ın eşi Esma Esed'ın Türkiye'ye gelmediği görüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde görüşecek Beşşar Esad'ın onuruna akşam iftar yemeği verilecek. 568793 Uluslararası Hrant Dink Ödülleri sahiplerini buldu Bu yıl ilk kez verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülleri için Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda tören düzenlendi. Birincisi verilen ödüle, kapatılan Nokta Dergisi'nde Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen darbe günlüklerini yayınlayan Taraf Gazetesi yazarı Alper Görmüş ile İsrail-Filistin barış sürecine katkısından dolayı gazeteci Amira Hass layık görüldü. Ödül töreninde konuşan Rakel Dink, "Vakıf olarak doğum günü niyetine, onun yaşamını, verdiği mücadeleyi kutlamak, benzer mücadeleler veren ve söylenmesi gerekenleri herşeye rağmen cesaretle söyleyebilen kişilere teşekkür etmek için 15 Eylüllerde bir ödül vermek istedik" şeklinde konuştu. Uluslararası Hrant Dink Ödül Komitesi Başkanı Ali Bayramoğlu da, tarihle Hrantlar arasında bir bağ oluşturmak için bu ödülün verildiğini söyledi. Bayramoğlu, ödülün bundan böyle her yıl ayrımncılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren kişilere verileceğini belirtti. Ödüle layık görülen Alper Görmüş ve Amira Hass da törende birer konuşma yaptı. Törene siyaset ve medya dünyasından birçok kişi katıldı. Törende "Kardeş Türküler" de Türkçe ve Ermenice eserlenden oluşan küçük bir konser verdi. 569202 Hayvan vagonunda sürgün nedir bilir misin?.. Kürt meselesini Türkler ne kadar biliyor? En okumuşundan en cahiline kadar Türkler, Kürt sorunu deyince ne anlıyor? Ne derseniz? Bence Kürt sorununu bilen ve yüreğinde hisseden Türklerin bu ülkede hâlâ küçük bir azınlığı oluşturduklarını düşünüyorum. Bilmedikleri ve hissetmedikleri için de Türkiye’yi çok uzun yıllardır maddi ve manevi bakımdan kanatan bu sorun bir türlü çözülemiyor. Peki, bu onların kabahati mi? 569755 Ankaragücü'nden TFF'ye Tepki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından ay hak mahrumiyeti cezasına çarptırılan Ankaragücü Kulübü Yöneticileri Nuri Elibol ve Hüseyin Kocabıyık, karara isyan ederken haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyledi. Ankaraspor'un küme düşmesine karar veren PFDK'ın aynı zamanda Ankaragücü Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek'e ay ve 16 yöneticiye 3'er ay hak mahrumiyeti cezası vermesi, sarı-lacivertli yeni yöneticiler tarafından tepkiyle karşılandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ankaragücü yöneticileri Nuri Elibol ve Hüseyin Kocabıyık, hangi suça karşılık ceza aldıklarını anlayamadıklarını belirterek, federasyonun hukuki temele sahip olmayan bir karara imza attığını savundu. Ankaraspor ile hiçbir bağının olmadığını belirten Elibol, "Ankara'da yaşıyorum. Ankaragücü'nü çok seviyorum. Olabildiğince maçlarını takip ediyorum. Ankaraspor ile hiçbir ilgim yok. Futbolcusunu da teknik direktörünü de tanımam. Kulüp binasının nerede olduğunu bile bilmem. Sadece başkanını tanırım. Ankaragücü, 100 senelik bir efsane. Bu kulübe destek olabilme adına yönetime girdim. TFF gibi içinde akil, saygıdeğer insanların bulunması gereken özerk bir kurum hiç mi bizimle ilgili araştırma yapmadı? Hukuk bir kanıt işidir. Gazete haberleri ve yapılan spekülasyonlar sonrası bu karar verildi. Böyle bir kararı Türk futbolunun kalbi olan futbol federasyonuna yakıştıramadım" diye konuştu. Yönetici Hüseyin Kocabıyık ise verilen cezanını hukuk temellerine dayanmadığını iddia eden Kocabıyık, "Ankaragücü yöneticisi olarak, verilen cezayı keyfi bir ceza olarak görüyorum. Gerekçede öne sürülen maddelerle, bize verilen ceza arasında uzaktan yakından bir bağ yok. İki kulüp yöneticileri arasında hiçbir ilişki bulunmuyor. Federasyonun bu davranışıyla çok kötü bir imaj oluştu. TFF, Ankara kulüplerine tuzak kuran bir müessese olarak görülmeye başlandı" dedi. 569055 Gök'e taciz davası Gök'e taciz davası Duruşma savcılığına getirilerek Samsun'a gönderilen Cumhuriyet Savcısı Murat Gök hakkında cinsel taciz iddiasıyla suç duyurusunda bulunan bir üniversitede öğretim görevlisi olan Ü.E.İ. şimdi de 20 bin liralık tazminat davası açtı. İZMİR (AA) Tırpan Operasyonu kapsamında tutuklanan babası H.İ'nin durumu hakkında görüştüğü Murat Gök'ün kendisini cep telefonuna attığı mesajlarla taciz ettiğini ileri sürerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunan Ü.E.İ, bu kez avukatı Tarcan Ülük aracılığıyla 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 20 bin lira tazminat istemiyle başvurdu. Taciz iddialarıyla ilgili Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yanısıra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayette bulunulduğu kaydedilirken, cep telefonu mesajları da dilekçeye eklendi. İlk duruşma Kasım'da. Diğer yandan avukat Tarcan Ülük, Samsun Cumhuriyet Savcılığı'na atanan Murat Gök'ün kendisini tehdit ettiğini, bu nedenle kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi. Ülük, Gök'ün kendisine “Seni hafta içinde İzmir'deki arkadaşlarımın yapacağı operasyonla aldıracağım” şeklinde haber gönderdiğini iddia etti. ÜLÜK, YENGEÇ 2'DE Murat Gök tarafından İzmir Adliyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin yürütülen “Yengeç 2” operasyonu kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Tarcan Ülük, operasyona ilişkin davanın ilk duruşmasında, usulsüz sorgulama yapıldığını, kendisinin ve ailesinin mağdur edildiğini ileri sürmüş, gözaltına alındığında eşinin aylık hamile olduğunu ve çocuğunun doğumu sırasında eşinin yanında olamadığını dile getirmişti. 569672 Türkiye'nin en büyük kongre merkezi açılıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, ''İstanbul Kongre Merkezi''nin açılışını yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Başkan Kadir Topbaş'ın gerçekleştireceği bildirildi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'da, kentin kültürel geçmişini öne çıkaran projelerin yanı sıra geleceğe yönelik projelerin de gün saydığı ifade edildi. ''İstanbul Kongre Merkezi''nde ilk olarak Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası yıllık toplantılarının yapılacağı, toplantıya yaklaşık 20 bin kişinin katılmasının beklendiği vurgulandı. -TRAFİK YER ALTINA ALINDI- 19 bin metrekarelik alanda inşa edilen ''İstanbul Kongre Merkezi'', ulusal ve uluslararası platformda hizmet verecek. ''İstanbul Kongre Merkezi''ni trafikten arındırmak ve bütünlüğü sağlamak için bir tünel de yapıldığı belirtilen açıklamada, tünelin üzerinde çok amaçlı sergi alanlarının oluşturulduğu kaydedildi. Yer altına alınan trafiğin geçtiği tünelin toplam uzunluğunun 485 metre olduğu, bu alanda sadece acil durumlar için kullanılacak servis yolu bağlantısının yapılacağı ifade edildi. -MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ DE YENİDEN İNŞA EDİLDİ- ''İstanbul Kongre Merkezi''nde modern şekilde yeniden inşa edilen Muhsin Ertuğrul Sahnesi ile Açık Hava Tiyatrosu'nun yanı sıra çok amaçlı salonlar da yer alıyor. Toplam kattan oluşan ve 600 seyirci kapasiteli Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda, sanatçı odaları, fuaye, kafeterya ve kütüphane bulunuyor. Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nun aynen korunduğu, yeni bir sanat ve kültür merkezi anlayışıyla, ''denize açılan meydan'' konseptinin oluşturulduğu vurgulandı. Bu kapsamda Açık Hava Tiyatrosu önünde oluşturulacak meydan ile üst kattaki Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu da içine alan meydan arasındaki yeşil bandın korunacağı ifade edildi. -330 MİLYON LİRAYA MAL OLDU- Açıklamaya göre, temeli 14 Şubat 2008 tarihinde atılan ve katı yer altında, katı yer üstünde inşa edilen kongre merkezi 330 milyon TL'ye mal oldu. Son sistem teknolojinin kullanıldığı ve canlı yayın ile simultane çeviri odalarının da olduğu merkezde bin 500 kişilik çok amaçlı salon dışında 500 metrekare ile 1300 metrekare arasında değişen farklı büyüklüklerde adet salon bulunuyor. IMF toplantısı için 1000 adet 20 metrekare büyüklüğünde çalışma ofisi oluşturuldu. ''İstanbul Kongre Merkezi''nde, 850 araç kapasiteli bir otopark kullanıma sunulacak. 569940 Zeydi, komşuda psikolojiyi düzeltecek Dün serbest bırakılan Iraklı gazeteci Muntazar El-Zeydi ülkeyi terketti. Özel bir uçakla Suriye'ye giden Zeydi, buradan da Yunanistan'a geçerek cezaevindeki işkence sonrası psikolojik ve fiziksel tedavi görecek.   Muntazar El-Zeydi, serbest kalmasının ardından çalıştığı kanalın temin ettiği bir uçakla Suriye'ye gitti. Iraklı gazetecinin ağabeyi, Zeydi'nin bundan sonraki durağının Yunanistan olacağını söyledi. Zeydi'nin Yunanistan'a gidiş nedeni hem Irak'ta güvenliğinden endişe edilmesi hem de cezaevinde gördüğü işkence sonrasında sağlık muayenesinden geçmek istemesi olduğu belirtildi. Ailesinin ifadelerine göre, Zeydi'nin cezaevindeyken kulaklarının arkasında sigara söndürülmüş, burnu ve kaburgaları kırılmış, üstelik ne olduğu açıklanmayan bazı enjeksiyonlar yapılmış. Genç gazeteci, tedavi sonrası ülkesine dönecek. Zeydi, ay önce Bağdat'taki basın toplantısında eski Amerikan Eski Başkanı George Bush'a, ayakkabılarını fırlattığı için hapse mahkum olmuş ancak iyi halden dün erken tahliye edilmişti. 569406 TSE'den bayram şekeri ve kolonya uyarısı Derecik, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, meyveli akide şekerlerinin, kullanılan meyvenin tadı ve rengiyle uyumlu olması gerektiğine dikkati çekerek, yüzeyi ıslak, yanık kokulu şekerlerin satın alınmamasını istedi.  Çeşnili şekerlerin genellikle nane, okaliptüs ve kola tozu kullanılarak üretildiğini belirten Derecik, bu şekerlerin de kullanılan çeşniyle uyumlu tat ve kokuda olması gerektiğini kaydetti. Tadında ekşilik olan, ufalanmış, beyazlaşmış, güneş ışığında ve ambalajsız satılan şekerlerden uzak durulmasını öneren Derecik, şunları anlattı: ''Bademli şeker sade ve vanilyalı olarak üretilir. Bademli şeker parlak beyaz renkte, taze kavrulmuş, badem tat ve kokusunda, pürüzsüz olmalı. Yanık, bayat ve badem tadı bozulan bademli şekerler tercih edilmemeli. Islanmış ve güneş ışığında satılanlar tercih edilmemeli. Çikolata da kendine has yapıda, pürüzsüz olmalı. Beyazlaşmış, kırılan ve tadı acılaşmış çikolata alınmamalı.'' Bayram öncesinde piyasada gerekli ve yetkili kuruluşlarca denetim yapılmasını isteyen Derecik, ''Bayramı fırsatı bilen birtakım kötü niyetli insanlar, hijyen ve ruhsatlı olmayan imalathanelerde ürettikleri ürünleri bayram döneminde çok düşük fiyatlarla piyasaya sürmektedir. Bunlar halk sağlığını tehdit eden ürünlerdir'' dedi. Derecik, tüketiciyi sokakta satılan, markası ve üretim tarihi belli olmayan ürünleri satın almamaya, ambalajlı ve etiketli ürünleri, son kullanımım tarihini kontrol ederek satın almaya çağırdı. -KOLONYAYA DİKKAT- Derecik, kolonya seçerken de, görünüşü berrak, bulanık olmayan, içerisinde tortu ve yabancı madde bulunmayan ürünün satın alınmasını istedi. Derecik, kolonya tercihine ilişkin şu önerilerde bulundu: ''Kolonya, kendi karakterine uygun hoş kokuda olmalı. Alkol derecesi limon kolonyasında en az 70, diğer kolonyalarda 60 derece olmalı. Kolonya etilalkol kullanılarak yapılır. Korsan üreticiler ucuz olması dolayısıyla metil alkol kullanıyor. Metil alkol insan sağlığı için çok büyük tehlikedir. Özellikle koku alma ve görme organlarına zarar verir. Üretici firması belli olmayan, açıkta satılan kolonyalar kesinlikle alınmamalı.'' Derecik, şeker, şekerleme, çikolata ve kolonya satın alırken, TSE belgeli firmalarca üretilen ve ambalajı üzerinde Tüketici Kanunu'nda öngörülen tüm bilgilere yer verilen ürünlerin tercih edilmesinin en kolay yol olduğunu ifade etti. -BAYRAM ŞEKERLERİ PİYASADA- Bu arada, Ramazan bayramı yaklaştıkça şeker satışları da artıyor. Renkli kağıtlarla ambalajlanmış şekerler tezgahları süslerken, dar gelirlilerin ucuz şeker çeşitlerini tercih ettikleri gözleniyor. Elmacı Pazarında toptan ve perakende baharat, kahve ve şeker satışı yapan esnaf, alışverişte bayram yoğunlu yaşıyor. Tezgahları süsleyen şekerlerden kilosu 2-3 liradan satılan çeşitleri en fazla talep görüyor. Baharat ve şekerlemeci Beyhan Harat, şekere bu yıl yüzde 10 zam yapıldığını, ekonomik krizi dikkate alarak şekerleme çeşitlerine zam yapmadıklarını söyledi. Tüketicilere, bütçesine göre şeker ve şekerleme ürünleri satın almalarını öneren Beyhan Harat, şöyle konuştu: ''Fiyatlar ürünün kalitesine göre değişiyor. Herkes cebinin durumuna göre şeker alıyor. Ucuz şeker almaya yönelenler, çikolatanın fiyatını dahi sormuyor. Bayram şekerlerinin kilosu kalitesine göre ile 18 lira arasında, çikolataların fiyatı ise 12 ile 22 lira arasında.'' 568765 Kartal'ın gol orucu! Avrupa Şampiyonlar Ligi (B) Grubu ilk hafta maçında İngiliz futbol devi Manchester United'ı ağırlayan Beşiktaş, rakibine sahasında 1-0 yenilerek, Devler Ligi'ne puansız başladı. Avrupa'nın kulüpler bazında en büyük organizasyonu olan ligde son sezonun finalisti karşısında 77. dakikada Scholes'un golüyle yenilen siyah-beyazlılar, rakibine çok fazla gol pozisyonu vermediği maçtan puansız ayrılarak taraftarlarını üzdü. BJK İnönü Stadı'nı tamamıyla dolduran ve takımlarına büyük destek veren Beşiktaşlı taraftarlar, maç bitiminde siyah-beyazlı futbolcuları alkışlarla soyunma odasına gönderdi. -BEŞİKTAŞ'IN GOL ORUCU SÜRÜYOR- Bu sezon gol yollarında büyük sıkıntı çeken Beşiktaş, üst üste 4. resmi maçını da gol atamadan tamamladı. Turkcell Süper Lig'de 2. haftadaki 2-0'lık Antalyaspor maçının ardından haftayı gol atamadan geçen siyah-beyazlılar, Manchester United karşısında da gol yollarında suskun kaldı. Beşiktaş, bu sezon TFF Süper Kupa, Turkcell Süper Lig ve Avrupa Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam resmi maçında yalnızca gol atabildi. -MANCHESTER UNITED, İSTANBUL'DA 2. KEZ KAZANDI- Beşiktaş karşısında Avrupa kupalarında Türk takımlarıyla 9. kez karşılaşan Manchester United, İstanbul'daki 5. karşılaşmasında 2. kez galip geldi. İngiliz temsilcisi daha önce İstanbul'daki maçlarda Galatasaray ile kez golsüz berabere kalırken, Fenerbahçe'yi kez yenmiş, kez de yenilmişti. -BEŞİKTAŞ, İSTANBUL'DA MAÇ SONRA YİTİRDİ- Beşiktaş, Avrupa kupalarında evinde maç sonra yenilgiyle tanıştı. Siyah-beyazlılar, 2007-2008 sezonunda Portekiz temsilcisi FC Porto'ya 1-0 yenildiği Avrupa Şampiyonlar Ligi maçının ardından, aynı sezon ''Devler Ligi''nde İngiliz FC Liverpool ve Fransız Olympique Marsilya'yı 2-1, geçen sezon da UEFA Kupası elemelerinde Bosna-Hersek temsilcisi Siroki Brijeg'i 4-0, Ukrayna takımı Metalist Kharkiv'i de 1-0 yenmişti. -LAZER TEPKİSİ- Maçın ilk yarısında Manchester United futbolcularının üzerine tribünlerden lazer ışığı tutuldu. Stat dahili anonsundan bunun üzerine taraftarlara uyarıda bulunuldu. 569007 İran’la yeni diyalog Sami Kohen Yorumİran’la yeni diyalog 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! YAKLAŞIK bir yıl aradan sonra, ile “Altılar” grubunun, kriz”i görüşmek üzere Ekim’de masaya oturmaya karar vermeleri iyi bir haber. Bu haberin açısından daha sevindirici yanı da, bu buluşmanın ’da yapılması ihtimalidir. Bu henüz kesin değil, ama müzakerelerin hazırlıklarıyla meşgul olan AB yüksek temsilcisi ’ya göre, ilk toplantı için İstanbul’un seçilmesi olasılığı oldukça yüksek. Eğer bu olasılık gerçekleşecekse, taraflar geçen hafta Dışişleri Bakanı ’nun, İranla yeni bir diyalog süreci için Türkiye’nin “ev sahipliği” yapmaya hazır olduğuna ilişkin önerisini benimsemiş olacaklar. Kuşkusuz İran’la yeni bir sürecinin başlaması nükleer krizin ve yeni gerginliklerin önlenmesi açısından umut verici bir gelişme. En azından bu süreç nedeniyle, İran’a karşı ’de yeni yaptırımların gündeme getirilmesi söz konusu olmayacak. Ancak bu sürecin de oldukça fırtınalı geçeceği kesin. Daha işin başında, masaya tam olarak hangi konuların getirileceği hararetli tartışmalara yol açacak. Yani ilk toplantılar “görüşme için görüşme” niteliğinde olacak. Bunun nedeni de, İran’ın kendi nükleer programını müzakere konusu yapmak istememesi, buna karşılık muhatabı olan ve “5+1”, ya da kısaca “Altılar” diye bilinen devletlerin (ABD, ve Almanya) İran’ın nükleer faaliyetini gündeme getirmekte ısrar etmesidir.  Tahran’ın atağı BU anlaşmazlık geçen hafta İran’ın “Altılar”a gönderdiği sayfalık bir belge ile gene ortaya çıktı. İran, müzakerelere hazır olduğunu belirtirken, nükleer programını bir yana bırakıp, daha genel silahsızlanmanın ve bölgesel sorunların tartışılmasını önerdi. Oysa “Altılar” bu yılın başlarında, İran’a müzakere edilmek üzere, kapsamlı bir öneride bulunmuştu. Buna göre, İran atom silahı üretmeye yönelik zenginleştirme faaliyetinden vazgeçecek, buna karşılık uluslararası camia da İran’a ekonomik ve güvenlik alanında destek sağlayacaktı. Tahran bu öneriyi ciddiye almadı ve bu şartlarla müzakereye oturmayı reddetti. Ancak İran’ın eski pozisyonunu ve bu arada nükleer faaliyetini sürdürmesi karşısında, Batı’nın önümüzdeki haftalarda meseleyi BM’ye taşıması ve yaptırım gibi önlemleri gündeme getirmesi olasılığı ortaya çıktı. İşte bu noktada, İran diplomasisi atağa kalktı ve yukarda sözünü ettiğimiz önerisini yaptı. Başta bu öneriye soğuk baktı. Ama sonradan diğer grup üyelerinin benimsediği tavra katıldı ve yeni müzakere sürecinin başlatılmasına razı oldu. Batıda bazı çevrelerde hâlâ İran’ın bir oyalama taktiği uyguladığı ve gizlice nükleer silahlanmaya yönelik faaliyetini sürdürmek için zaman kazanma çalıştığı kanısı hâkim. Bununla beraber, “Altılar” anlaşmazlığın çözümü için, tek rasyonel yolun, İran’la oturup konuşmak olduğu görüşündeler.  İstanbul randevusu TÜRKİYE’nin görüşü de bu yönde. Türk diplomasisi bu sürecin başlaması için epey çaba harcadı. Geçen hafta Tahran’da görüşmeler yapan Davutoğlu, Solana’ya ve diğer yetkililere birtakım bilgiler ve mesajlar iletti. Türkiye’nin yapmaya çalıştığı şey, arabuluculuk değil tabii. Tarafların kendi iletişim ve temas kanalları var. Ama Türk diplomasisi “kolaylaştırıcı bir rol” oynayabilecek durumda. Bunun da ilgili taraflarca arzulandığı ve iyi karşılandığı da açık. Kısacası İran krizinin çözülmesi için harcanan çabalar bağlamında, Türkiye’nin de “Çorbada tuzu var” denebilir. Ekim ayı randevusu İstanbul’da gerçekleşirse, bu daha gözle görülür hale gelecek. 570528 2012 yılında, 22 bin 500 kilometre bölünmüş yol 2012 yılında, 22 bin 500 kilometre bölünmüş yol 16.09.2009 21:39Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 2012 yılında, 22 bin 500 kilometre bölünmüş yola ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi. Yıldırım, Türkiye İnşaat Sanayicileri ve İşveren Sendikası (İNTES) tarafından Sheraton Otel'de düzenlenen iftara katıldı. Burada konuşan Yıldırım, müteahhitlik sektörünün milyon 400 bin insana iş ve aş sağladığını, inşaat sektörünün istihdamdaki payının yüzde 6,5 olduğunu söyledi. İnşaat sektörü yurt dışı yatırımlarının 2008 yılında 24 milyar doları aştığını belirten Yıldırım, küresel mali krizin bir sonucu olarak inşaat sektöründe de daralma yaşandığını kaydetti. Bu yılın ikinci yarısında inşaat sektöründeki küçülmenin azaldığına dikkati çeken Yıldırım, bunun Hükümet'in kriz döneminde altyapı yatırımlarını sürdürmesi sayesinde gerçekleştiğini söyledi. AK Parti Hükümeti'nin iktidara gelmesinin ardından bölünmüş yol hedefini açıkladığını hatırlatan Yıldırım, bölünmüş yol çalışmalarını 2010 yılında tamamlamayı hedeflediklerini vurguladı. Yıldırım, 15 bin kilometre olarak belirlenen bölünmüş yol hedefi kapsamında, mevcut bin 100 kilometre bölünmüş yola ek olarak 10 bin 500 kilometre yol yaptıklarını kaydetti. Yıldırım, ''Önümüzde daha bin 500 kilometre bölünmüş yol var. Bu yıl sonuna kadar bin kilometre daha bölünmüş yolu açacağız. Hedefimiz, eğer bütçe kaynaklarında bir olumsuzluk yaşanmazsa, 2012 yılında 22 bin 500 kilometre bölünmüş yola ulaşmak'' diye konuştu. Yıldırım, bölünmüş yolların trafik kazalarını ve kazalarda ölümleri azalttığına dikkati çekti. Karayollarında Hükümet'in hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını anlatan Yıldırım, 2010 yılından itibaren karayollarında önceliklerini değiştireceklerini dile getirdi. Yolların standardını yükseltmeyi amaçladıklarını vurgulayan Yıldırım, yüzde 80'i sathi kaplama olan bölünmüş yolları sıcak asfalt yapacaklarını bildirdi. Yıldırım, kuzey-güney koridorlarının en az iki üç tanesini bölünmüş yol veya otoyol standardına getirmeyi hedeflediklerini de anlattı. Ay sonunda gerçekleştirilecek 10. Uluslararası Ulaşım Şurası'nda Bakanlığın 2023 yılı hedeflerinin ele alınacağını belirten Yıldırım, 2023 yılına kadar tamamlamayı amaçladıkları projelerin toplam maliyetinin 200 milyar doların üzerinde olduğunu söyledi. Yıldırım, karayollarının ek bütçe talebinin onaylandığını da belirterek, müteahhitlere, ''1.7 milyar TL'yi yarından itibaren hesaplarınıza aktarıyoruz. Yaptığınız işin karşılığını görün istiyoruz'' diye seslendi. Yıldırım, iftarın ardından otelin bahçesine ağaç dikti. 568996 Maksimum kaybetti Minimum kazandı Mehmet Demirkol GözlemMaksimum kaybetti Minimum kazandı 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! ’nin sahaya sürdüğü 11 oldukça riskli gözükebilir. Hele de gibi bir rakibe karşı maçına çıkıyorsanız. Ancak bilinen gerçek gücünüz ne olursa olsun, ister olun ister Real, kontrollü oyun oynuyorsunuz. Skor zora girmediyse özellikle de deplasmandaysanız, dengeli oynamaya çalışıyorsunuz. ’un da sonsuz tecrübesiyle takımını bu stratejiyle oyuna çıkarması kesindi ve öyle de oldu. 64’üncü dakikada Ferguson çift santrfora dönene kadar, ’a nerdeyse hiç önde basmadı. Dolayısıyla 11’in kafalarımızda yarattığı risk imgeleri de çoğunlukla boşa çıktı.   Bunda Beşiktaş’ın savunma yönü zayıf gibi duran Serdar, Ekrem, gibi oyuncuları da geri koşmaktan iki yönlü oyundan sahne gereği kaçmamasının da payı büyük. Sonuçta genel olarak dengeli bir oyun oluştu. Manchester’ın bulduğu pozisyonlar siyah-beyazlıların tembelliğinden değil, rakibin topu çok daha hızlı çevirebilmesinden, akın yönünü tek pasla ve hızla değiştirebilmelerinden oluştu ki, bu kadarı da normaldir. Hatta burada ciddi bir savunma başarısı da var. Pozisyon sayısının az kalmasında Beşiktaş savunmasının maçına oranla çok daha dikkatli oluşunun payı büyük. Rakip bu nedenle çok ofsaytta kaldı. Ancak bizim tehlikeli bölgede hiç soğukkanlı ve hızlı olamayışımız kötü bir sinyal. Maçı çözen, 64’de Ferguson’ın, Owen ve Berbatov’u sahaya sürüşü ve önde basmaya başlamaları oldu. İstediklerinde arkadan top çıkarmayı imkansız yaptılar. Çok az bir tempo artırımıyla şampiyonumuzu yenebilmeleriyse işin acıklı tarafı. Kabul edelim ki biz elimizden gelenin de iyisini yaptık pozisyon bulamadık. Ama onlar çok basit oynayarak kazanmayı bildiler. Bizim maksimumuz pozisyon bulamadı, onların minimumu kazandı. İşte bu kötü olan! Sık sık tekrar ediyorum, bu ligin şifresi: “Asla kaybetme”dir. Ama deplasmanda herkesi yenebilecek bir rakibiniz varsa, başka bir yol da bulunabilir. Yani evde kalan maçı da kazanmak ve Old Trafford’dan başka bir yerde kaybetmemek artık şart. 569776 Pekin'de güvercin uçurtmak yasaklandı Şinhua ajansının haberine göre, uçan reklam ve çocuk balonlarını da kapsayan yasak, 15 Eylül-8 Ekim tarihleri arasında geçerli olacak. Pekin Güvenlik Bürosu Başkanı Li Runhua, vatandaşlardan, "uçan herhangi bir nesne" gördüklerinde hemen polise bildirmelerini istedi. Bu arada, güvenlik önlemlerini artıran polis, Pekin'e bağlanan 200 ana yolda 24 saat devriye geziyor ve araçlarda arama yapıyor. Kuruluş yıl dönümü etkinlikleri nedeniyle ilginç önlemlerden söz eden Çin, bir süre önce, kutlamalar sırasında yağmuru durduracağını, bunun için çalışmalara başladığını duyurmuştu. Çin'de kutlamalar nedeniyle 1-8 Ekim tarihleri arası resmi tatil ilan edildi. 568867 Golsüz puansız ama umutlu Golsüz puansız ama umutlu Golsüz puansız ama umutlu 16.09.2009 Yaralı ve moralsiz Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ne de iyi başlayamadı. Kara Kartal, son finalist Manchester United'ı zorladı, pozisyon da buldu ama taraftarı mutlu edecek golü atamadı. İngiliz ekibi 77'de Scholes'la güldü Liverpool maçındaki seyircinin ve 2-1'i getiren muhteşem futbolun tadı futbolseverlerin damağında kalmıştı. Sadece Beşiktaşlısı değil F.Bahçelisi, Galatasaraylısı da böyle bir atmosferi yaşamak için dün İnönü'ye bilet alarak rezervasyon yaptırmıştı. Galatasaray yenilgisi ve ligde kaybettiği puanlar nedeniyle sıkıntılı günler geçiren Mustafa Denizli muhteşem seyircisinin önüne söylediği rotasyonu yaparak çıktı. UEFA tarafından "Siyasi içerikli-sakıncalı" denilerek A'sı sökülen, pankartları toplanan Çarşı'nın da önderliğinde Siyah-Beyazlı futbolculara müthiş bir destek sağlandı. Nobre ile uzununa kavuşan Beşiktaş, Holosko ama daha çok Serdar Özkan'la ilk yarıda ManU'nun kalesini zorladı. İlk yarı geliştirilen atağın içinde de Özkan'ın olması dikkat çekiciydi. Sahadaki kora kor mücadelede en çok Valencia-İbrahim Üzülmez mücadelesi dikkat çekti. Misafir takım topla oynama üstünlüğünü elinde bulundurmaya çalışırken ilk yarı uzaktan şutlarla gol girişimi Manchaster United'e da gol getirmedi. YUSUF COŞTURDU AMA... 45'te şutu az farkla auta giden Serdar'ın 56'da başlattığı atak son olarak Tabata'nın önünde kaldı ancak vuruşunda top Foster'in kollarında eridi. Serdar'ın yerine oyuna giren Yusuf'un Neville'yi attığı çalımlar tribünleri coştursa da oyunu soğutma gayretindeki ManU 69'da Valencia vuruşuyla kalemizi yokladı. 75'te Yusuf'un ortasında arkadan hareketlenen Nobre'nin müsait pozisyondaki kafasında top az farkla auta çıktı. 77'te Nani'nin şutunda Scholes kaleci Hakan'dan dönen İbrahim Kaş'ın markajında topu kafayla tamamladı: 0-1. 86'da Nihat'ın ortasında Nobre altı pasın içinde topla kafasını buluşturamayınca bu kadar emek ve gayret de boşa gitti. Beşiktaş ligdeki sıkıntılı günlerinin ardından Mustafa Denizli ile Şampiyonlar Ligi'ne de sancılı başlamış oldu. Mustafa Denizli, takımı ve hatta Yıldırım Demirören için sıkıntılı bir süreç başladı. İLİŞKİLİ HABERLER Golsüz puansız ama umutlu 569377 Doğu Karadeniz'de şiddetli yağış Doğu Karadeniz'de şiddetli yağış Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile öğle saatlerinden sonra Kars, Ağrı, Iğdır ve Van çevreleri kuvvetli yağış alacak. Meteoroloji, sele karşı uyarıyor. Diğer bölgeler ise, güneş görecek. ANKARA Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile öğle saatlerinden sonra Kars, Ağrı, Iğdır ve Van çevreleri kuvvetli yağış alacak. Meteoroloji, sele karşı uyarıyor. Diğer bölgeler ise, güneş görecek. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden elde edilen bilgilere göre, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'nun doğusunda görülecek sağanak yağış geçişlerinin, Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile öğle saatlerinden sonra Kars, Ağrı, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Meteoroloji, yağışların kuvvetli olduğu yerlerdeki vatandaşları ve ilgilileri sele karşı uyardı. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde ila derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar genellikle kuzey yönlerden, Akdeniz kıyıları ile ülkemizin güneydoğu kesimlerinde güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek. BÖLGELERDE HAVA NASIL OLACAK? Marmara: Parçalı ve az bulutlu. Ege: Az bulutlu ve açık. Akdeniz: Az bulutlu ve açık, Doğu Akdeniz'in doğusu parçalı bulutlu. İç Anadolu: Parçalı ve az bulutlu. Batı Karadeniz: Parçalı ve çok bulutlu, kıyıları aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı. Orta ve Doğu Karadeniz: Parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile Tokat çevreleri aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; Giresun, Trabzon, Rize ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Doğu Anadolu: Parçalı ve çok bulutlu, sabah ilk saatlerde kuzeydoğusu(Kars, Ağrı ve Iğdır), öğle saatlerinden itibaren doğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Iğdır, Van, Hakkari) kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; öğleden sonra Kars, Ağrı, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Güney Doğu Anadolu: Az bulutlu ve açık, öğle saatlerinden sonra doğusu parçalı bulutlu. 569009 ‘Ayaktopu ve sepettopu...’ SÖZLÜKLERDE, önce anatomik bir karşılık yer alıyor “ayak” için: “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü”. İkinci olarak verilen anlam ise, yer ile temas eden bu organa biraz itibarını iade eder gibi kaleme alınmış: “birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayanak, destek veya bunlardan her biri...” Ardından da lâfı “ayak deyip geçmeyin” demeye getirecek onlarca farklı açıklama. Yerimiz dar olduğu için biz bunlardan sadece birincisiyle ilgilenip, onu da futbol diye bilinen “ayak topu” konusuna getireceğiz. Bu spora çok meraklı olmama ve sevmeme rağmen, içinde bulunduğum karmaşık ruh halini özetleyen bir yazı yazmaya çalışacağım bugün... Kurallara bağlanmış istisnaları saymazsanız, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılarak yapılan ve bütün dünyada kitleleri “ayağa kaldıran” bu spor, aslında hemen her ülkede en çok “ayak takımı” nın ilgisinin çekmektedir. Stadyumlar, çoğunlukla, ekmek parasını bile  zor kazananların,  “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü”nü kullanan adamları izlemek için, “ayak bastı” parası vererek doldurdukları yerlerdir. İçlerinde, arkadaşlık uğruna, “ayak sürüyerek” maça gidenler varsa da, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü”nü kullanarak sağa sola çalım atanları izlemeye adanmış ve  kenarından da olsa bulaşılmış taraftarlığın raconunda, sürüye “ayak uydurmak” esas olduğu için bu eğilim genellikle bozulmaz. “Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılarak oynanan bu top oyununu, kahvehanede bile seyretmemek üzere mazeret beyan edenler, ahengi bozmakla ve “ayak yapmak”la suçlanırlar. “Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılarak (bazen başka yerlere çarparak içeri girse bile...) gol atıldığı zaman, mesela teniste olduğu gibi alkışlamak eğilimine pek rastlanmaz; genel tercih ve yaygın davranış biçimi, muhtelif sesler çıkartarak “ayağa fırlamak” tır. Kale önünde “ayakları birbirine dolaşıp” da topa dokunamayanlar için, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” nün kırılmasına yönelik beddualar edildiği de görülmedik bir şey değildir. Rakibin, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” nü edebiyle kullanmak yerine, karşısındakinin “ayağını yerden kesme” ye yönelik sert davranışları hakem tarafından hakkıyla cezalandırılmazsa, “ayakların baş olduğu” feryadına, hakemin cinsel tercihlerinin açıklandığı bir tezahüratla tepki verilmesi ritüele dahildir. Baskı altında kalan hakemlerin, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılarak oynanması gereken bu oyunda, kural ihlâli yapanları “ayağına çağırdığı”, bu durumda (dayılanma geni baskın olanlar hariç...) pek çok oyuncunun, hiçbir şey olmamış gibi pişkinlik etmesi ve hakemin hafif yollu “ayağına kapanma”sı da adetten sayılır. Sonunun kötü olacağı anlaşılan bir müsabakanın devre arasında teknik direktörün, yetmezse kulüp başkanının, soyunma odasındaki oyuncuları “ayaklarınızı kırarım” şeklinde motive ettiği ise, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılan bu oyunu meslek edinmişler için zaten gizli saklı bir şey değildir. “Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılarak İyi mücadele edilmiş ama kaybedilmiş bazı maçların sonunda, aynı zevâtın “ayakları geri geri giderek” de olsa “üzülmeyin, önümüzdeki maçlara bakacağız” demesi de usûldendir. Maçın sonunda, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü”nü kullanan oyuncular, önce bir “ayak yolu”na uğrar sonra da duş alırlar...  (Ne yazık ki yerimiz bitti). Görüldüğü gibi, “bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü” kullanılan bu oyun, aslında baştan aşağı “ayak sembolizması” üzerine kurulmuştur. Dünyada “ayak topu”nu kafasını kullanarak oynayanlara rastlanmakta ise de, bizde “nadirat”! Bugünlerde, “sepet topu” seyretmek daha keyifli. Çocukları”nın “ayağa düşürdüğü” itibarımızı, ellerinizle yükselttiniz. Bu ülke için, “birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayanak, destek veya bunlardan her biri” oldunuz. “Ellerinize sağlık 12 dev adam...” 570383 Süral'dan iddialı açıklama! Geçtiğimiz hafta deplasmanda Kardemir Demir Çelik Karabükspor'la son dakikalarda yediği golle 2-2 berabere kalan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, Karşıyaka maçına mutlak galibiyet parolası ile hazırlanıyor. Galibiyet için sahaya çıkacak olan mavi-beyazlı ekip çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Gaski Tesisleri'nde günlük antrenmanlarını yapan futbolcuların hırslı oldukları gözlendi. Teknik Direktör Bünyamin Süral Karşıyaka maçına mutlak galibiyet için çıkacaklarını belirterek, "Takımı çok zor toparladık ve iyi futbol oynamaya başladık. Geçen hafta son dakikalarda yediğimiz gol olmasaydı iyi futbolu galibiyetle süsleyecektik. Ancak kısmet olmadı ve galip gelemedik. Ancak şuanda takım olarak çok hırslıyız ve galibiyeti için bu hafta her şey yapılacak" dedi. Sakat futbolcuların bulunduğunu ifade eden Süral, "Sakatlığı devam eden futbolcularımızın yerine oynayacak diğer arkadaşlarımız görevlerini en iyi şekilde yapacaklarına inanıyorum. Bu maç için galibiyetten başka bir şansımız olmadığını düşünüyorum. Futbolcularımızı da bu yönde motive ederek hanemize puanı yazdırmak istiyoruz" diye konuştu. 570421 Ankaragücü Onursal Başkanı Aydın: Bir suçun iki cezası olmaz Onursal Başkanı Aydın: Bir suçun iki cezası olmaz ANKARA (A.A) Onursal Başkanı Profesyonel Futbol (PFDK) tarafından Ankaragücü yöneticilerine verilen hak mahrumiyeti cezasının tarafından kaldırılacağına inandığını söyledi          Aydın, Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek’e ay ve 15 Ankaragücü yöneticisine verilen 3’er ay veren ’ın kararıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, bir suçun iki cezasının olamayacağını belirterek, "Yöneticilere verilen cezanın nedenini anlayamadık. Burada ’a cezayı vermişsin. Bu kez de Ankaragücü yöneticilerine ceza veriyorsun. Bir suçun iki cezası olmaz. Böyle bir kararın benzeri ’de değil, dünyada bile yok. Ankaraspor zaten gözden çıkarılmış gözüküyor. En azından Ankaragücü yöneticilerine verilen cezaların tarafından kaldırılacağına inanıyorum" diye konuştu.          Aydın, ’nın Ankaraspor’un düşürülmesini ele almak üzere yarın toplanacağını hatırlatarak, "Yarın buradan kamuoyuna açıklanabilecek bir karar çıkmalıdır. ’nun bir numaralı görevi futbol oynanmasını sağlamaktır. Ceza kurullarının bir numaralı görevi ceza vermek değil, ceza alınmadan futbol oynanmasına yardımcı olmaktır" ifadesini kullandı. 569760 Iraklı bakanlar İstanbul'da Iraklı bakan heyeti, THY'nin 1203 sefer sayılı uçağı ile saat 12.00'de Bağdat'tan Atatürk Havalimanı'na geldi. Dışişleri ve Iraklı yetkililerce karşılanan bakanlar, ülkeye giriş işlemleri yapılıncaya kadar devlet konukevinden kısa süre bekledi. Bakanlar gazetecilere herhangi bir açıklama yapmazken Hoşyar Zebari'nin tespih çektiği gözlendi. Iraklı bakan daha sonra makam araçlarına binerek konvoy halinde havalimanından ayrıldı. Ortadoğu'da bir model niteliği taşıyacak 'Türkiye Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi' toplantısı yarın İstanbul'da başlayacak. İki ülke bakanları düzeyinde oluşturulan mekanizma; diplomasi, güvenlik, enerji ve ekonomi konularında iki ülkenin işbirliği ve bütünleşmesi amacıyla yılda en az kere toplanacak. Oluşturulacak teknik heyetler yılda kez bir araya gelecek. Konseyde alınan kararlar bir 'eylem planı' ile hayata geçirilecektir. Konsey; ortak güvenlik çerçevesi, politik diyalog, ekonomik işbirliği ve kültürel uyum başlığı altında önemli unsuru içeriyor. 569921 Müthiş bir rekor denemesi, izlerken titreyeceksiniz Bakalım, yerden tam 3280 feet (3 Eyfel Kulesi) yüksekliğindeki köprüden geçerek Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye çalışan bu cesur adamı izlerken siz ne hissedeceksiniz? 570334 'Birileri senaryo yazar onlar da inanır' Atalay, “Birileri bir senaryo yazıyor, bizde bunlarla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Birilerinin yazdığı senaryolardır diyorum ben. Hele öyle harflerle ilgili bir konuda, hiçbir yerde çalışmalarımızın içinde gündeme gelmedi. İçişleri Bakanı Atalay, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’i tebrik ziyaretinin ardından gazetecilerin, “Demokratik Açılım” sürecine ilişkin soruları yanıtladı. Atalay, Kürt açılımı çerçevesinde alfabeye “Q,W,X” harflerinin ekleneceği ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine, “Birileri bir senaryo yazıyor, bizde bunlarla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Çalışmalarımızı açıklamadık ve hiçbir sonuçlandırmadık. Bu spekilasyonlara bizden duymadıkça tedbirli olun. Biz bu konularla ilgili bir açıklamamız olmadı. Birilerinin 'yazdığı senaryolardır' diyorum ben. Hele öyle harflerle ilgili bir konuda, hiçbir yerde çalışmalarımızın içinde gündeme gelmedi” karşılığını verdi. Atalay, Kuzey Irak’a düzenlenen sınır ötesi operasyonun süresinin uzatılmasına ilişkin Hükümet tezkeresinin olup olmadığına ilişkin bir soruya, “Hükümetin gündeminde henüz böyle bir şey yok. Zamanı gelince, Bakanlar Kurulu’nda değerlendirilir. Zamanı gelince değerlendirilir” dedi. TBMM Genel Kurul’da açılımla ilgili kapalı oturum olup olmayacağı yönündeki sorulara da, “Bu konuda ille de kapalı oturum olacak diye bir ısrarımız yok. Bu çalışmanın muhatabı milletimizdir. Bizim bu konuda açıklama yapacağımız ilk yer de milletin temsil edildiği yer Meclis’tir” yanıtını verdi. 570241 TEMSAN milli kaynakları ekonomiye kazandırıyor TEMSAN milli kaynakları ekonomiye kazandırıyor Türkiye Elektromekanik Sanayi İşletme Müdürü Haşim Kaya, TEMSAN'ın elektrik enerjisi üretimini artırarak üretimle katma değer elde etmek ve ülke ekonomisine katkı sağlamak olduğunu belirtti. Kaya, ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarını milli ekonomiye kazandırmak olduğunu söyledi. MEHMET NUR KAYA DİYARBAKIR AK Parti Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan ve AK Parti Teşkilatı, Türkiye Elektromekanik Sanayi'yi (TEMSAN) ziyaret etti. Kendi sektöründe tek devlet kuruluşu olarak faaliyet gösteren TEMSAN işletmesini ziyaretinde AK Parti Milletvekili Osman Aslan'a, İşletme Müdürü Haşim Kaya çalışmaları hakkında bilgiler verdi. İşletme Müdürü Kaya, TEMSAN'ın kuruluş amacının elektrik enerjisi üretim ve dağıtımında kullanılan su türbinleri, turbo ve hidro-jeneratörler, güç transformatörleri ile ilgili yatırımlar, imalat ve montaj işleri yaparak hidro elektrik santraller kurmak ve işletmek olduğunu belirtti. TEMSAN'ın elektrik enerjisi üretimini artırarak üretimle katma değer elde etmek ve ülke ekonomisine katkı sağlamak olduğunu belirten Kaya, ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarını milli ekonomiye kazandırmak olduğunu söyledi. İşletmedeki tezgahların Türkiye'de nadir bulunduğunu, 100 ton taşıma 12 metre çapında dik tornalama işleme kapasitesine sahip tezgahların bulunduğunu vurgulayan Kaya, fabrikaya bağlı höllerde üretimlerin suratla devam ettiğini ve son yıllarda başarılı çalışmalar sayesinde dünyaya açıldıklarını ifade etti. 100 MİLYON DOLARLIK KATKI SAĞLIYORUZ Kaya, "Son 23 yılda 15 hidroelektrik santralin yapımını tamamlanarak işletmeye alındı. Bu santrallerde yılda toplam milyar kilovat saat enerji üretimi gerçekleşiyor. Bu sayede ülkemize yıllık ortalama 100 milyon dolarlık katkı sağlamaktayız. Ayrıca bölgede tek bir ağır sanayi işletmesi olduğunu gerek çimento fabrikaları gerekse sanayiye yönelik her türlü çelik imalatlarını yaptığını bölgeyede canlılık getirdi" dedi. Yeni hükümet döneminde TEMSAN'ın enerji konusunda dünyaya açıldığını anlatan Kaya, çok sayıda yabancı firmanın işletmeyi ziyaret ederek, enerji alanında yatırım yapmak istediğini vurguladı. Diğer alternatif enerji ile ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Özelikle güneş ve rüzgar enerjisiyle ilgili çalışmalar hızlı bir şekilde devam ettiğini belirti. Milletvekili Osman Aslan ise bölge halkına iş ve aş getirmesi açısından TEMSAN'ın yeni projelerinin takipçisi olacağını ve her türlü desteği vermeye hazır olduklarını bildirerek işletmeden ayrıldı. 569064 Felsefe profesörü resmen Vatikan'da Felsefe profesörü resmen Vatikan'da Dışişleri Bakanlığı'nda uzun zamandır beklenen büyükelçi atamaları Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre bakanlık mensubu başkonsolos, elçi ve büyükelçilerden 43'ünün görev yerleri değiştirilirken, Galatasaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Kenan Gürsoy, Türkiye'nin Vatikan nezdinde büyükelçisi oldu. Halen aktif olarak büyükelçilik yapan 19 isim merkeze çekilirken, bakanlığın çeşitli kademelerinde başkonsolos, elçi veya büyükelçi olarak çalışan 24 kişinin görev yerleri değiştirildi. Atama karalarına göre merkeze alınan büyükelçiler şöyle: Mustafa Barlas Özener (Malezya Büyükelçisi), Volkan Bozkır (AB Büyükelçisi), Engin Türker (Umman Büyükelçisi), Kadriye Şanıvar Olgun (Küba Büyükelçisi), Necip Egüz (İsveç Büyükelçisi), Hakkı Akil (Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi), Fatma Serpil Alpman (Kırgızistan Büyükelçisi), Reha Keskintepe (Finlandiya Büyükelçisi), İzzet Selim Yenel (Avusturya Büyükelçisi), Fuat Tanlay (Belçika Büyükelçisi), Deniz Özmen (Kore Büyükelçisi), Osman Ulukan (Şili Büyükelçisi), Ömür Şölendil (Libya Büyükelçisi), Mehmet Fatih Ceylan (Sudan Büyükelçisi), Mithat Rende (Katar Büyükelçisi), Namık Tan (İsrail Büyükelçisi), Ayşe Sezgin (Slovenya Büyükelçisi), Muammer Doğan Akdur (Vatikan Büyükelçisi), Duray Polat (Letonya Büyükelçisi). 569708 Ankaraspor düşmeme umudunu koruyor Yurtgüven, PFDK'nın kararına üzüldüklerini belirterek, ''Bize göre haksız bir ceza verildi. Bu kararın dönmesini bekliyoruz. Asla ön yargılı değiliz. Bizim durumumuzda bir başka Süper Lig kulübü de olabilirdi. Usulsüz bir karar alındı. Talimatları bilen hukukçular da bunun farkında. Bir kulübü sever ya da sevmezsiniz. Sevmemeniz, kulüple ilgili hukuksal dayanağı olmayan bir karar almanızı gerektirmez'' dedi. Yakın geçmişte buna benzer bir cezanın uygulanmadığına işaret eden Yurtgüven, FIFA ile ilgili örnek gösterilen AEK-Slavia Prag olayının kendi durumlarıyla benzerlik taşımadığını vurguladı. Yurtgüven, FIFA'nın getirdiği düzenlemelerin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından Haziran ayında talimatlarına eklemesiyle ilgili olarak ise ''Burada bir kelime oyunu yapılıyor gibi... Burada önemli olan FIFA'nın talimatlarında bu konunun ne zaman bulunduğudur. TFF'nin, Haziran ayında ya da 10 sene önce eklemesi değil. Ortada bir bilgi kirliliği var'' diye konuştu. 568690 CANLI Golü kaçıran taraf Beşiktaş oldu BEŞİKTAŞ 0-0 M.UNİTED Stat: BJK İnönü Hakemler: Nicola Rizzoli, Nicola Nicoletti, Renato Faverani (İtalya) Beşiktaş: Hakan, İbrahim Kaş, Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez, Holosko, Ekrem, Tabata, Ernst, Serdar Özkan, Nobre Manchester United: Foster, Neville, Evans, Vidic, Evra, Carrick, Scholes, Anderson, Nani, Valencia, Rooney 32 bin 500 Beşiktaş taraftarı takımlarına destek veriyor.. MAÇTA İLK YARI DK 1: Oyuna Manchester başladı.. DK 2: Beşiktaş taç kullandı. Cezasahası içine doğru. Nobre yükseldi. Evans kontrol etti. DK 4: Beşiktaş gole çok yaklaştı. Serdar Özkan topu aldı. Cezasahasıo önü. Vuruşunda son anda Evans'a çarpan top ve atak bozuldu.  DK 6: Roney sol taraftan topu kaptı. Sivok'un müdahelesi faul ve ilk sarı kat çıktı. DK 8: Nani sağ taraftan topu Üzülmez'den kurtardı. Ortasını yaptı. Sivok'tan taca çıktı. DK 11: Maçta henüz gol yok.. DK 13: Carrick cezasahası dışından topu düzeltti vuruşunu yaptı. Hakan mükemmel uzandı golü önledi. DK 15: Kalemizde bir tehlike daha. Korner kullandılar. Hakan parmaklarının ucu ile rakibine dokunma şansı vermedi. Sonrasında pozisyonu uzaklaştırdık. DK 17: Roney soldan ortaladı. Valencia'dan önce İbrahim topu kontrol etti. DK 20: Maçta tempo düştü. Manchester orta alanda top çeviriyor. Tabata araya girdi. İleri uça pas. Beşiktaş korner kazandı. DK 21: Sol taraftan korner kullandık. Karambol var. Topu uzaklaştırdılar. DK 24: Arka arkaya kalemizde tehlikeler. Valencia sağdan geldi. Cezasahaı içine orta. Hakan elinden kaçırdı. İbrahim Kaş kafa ile vurdu. Karambolde Hakan topa sahip oldu. DK 26: Maçta henüz gol yok. DK 28: Beşiktaş gole çok yaklaştı. Serdar Özkan'ın cezasahası dışından vuruşu az farkla üstten auta gitti. Hakem korneri işaret etti. Arka arkaya iki korner kullandık. Ancak sonuç alamadık. DK 30: Manchester atağı. Nani sağdan ortaladı. Ferrari karşıladı. DK 32: Holosko rakibinden kurtulamadı. Korner kazandık. Serdar Özkan osağdan ortaladı. Nobre yükseldi. Vuramadı. DK 35: Anderson sağdan korner kullandı. Vidic dokumadı. Büyük bir tehlike daha atlattık. DK 38: Nani sol taraftan geldi. Dengesini kaybetti, Roney atağa destek vermek istedi. Karambolde topu uzaklaştırdık. DK 40: 0-0 golsüz eşitlik sürüyor.. DK 44: Manchester orta sahadan yüklendi. Roney araya iyi kaçtı. Hakem ofsayt dedi. Ve hakem maçta ilk yarıyı bitirdi. MAÇTA İKİNCİ YARI DK 46: Beşiktaş maça başladı.. İki takımda aynı kadroları ile sahada.. DK 47: Kalemizde büyük tehlike. Bir anda karambol oluştu. Hakan çizgi üzerinde topu kontrol etti. DK 49: Tabata'nın pası Holosko'ya. Uzaktan bir şut. Az farkla auta çıktı.  DK 53: Maçta bir sarı kart da rakibine faul yapan Nobre'ye.. DK 56: Yine golü kaçırdık. Serdar Özkan'la başlayan atağımızda son vuran oyuncu Tabata oldu. Kaleci son anda uzanarak topa sahip oldu. DK 58: Serdar Özkan taç kullandı. Tabata aldı. Ortasını yaptı. Sivok yükseldi. Ancak vuramadı.  DK 59: Beşiktaş'ta Serdar Özkan yerini Yusuf'a bıraktı.  DK 60: İbrahim Kaş da sarı kart gördü. DK 63: Nani ile başlayan atak. İleri uçtaki Roney'e bir pas. Ofsayt  bayrağı kalktı.   DK 64: Carrick çıktı Oven girdi, Roney çıktı Berbatov oyuna girdi. 569443 Faizde düşüş sürecek mi? Bankacılar, dün gelen alımlarla ciddi şekilde gerileyen bonoda bugün yüzde seviyesinin test edilebileceğini, yurtdışındaki gelişmelere bağlı olarak dolar/lirada ise aşağı yönlü seyrin sürebileceğini belirtiyorlar. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bugün Orta Vadeli Ekonomik Programı (OVP) açıklayacak. Öte yandan Ağustos ayı tüketici güven endeksi açıklanacak. Bir bankanın tahvil-bono masası işlemcisi, "Bono piyasası için iki gösterge var. Birincisi Perşembe günü yapılacak PPK toplantısı. İkincisi ise hükümet dün OVP'yi açıklayacağını duyurdu. PPK yaklaştıkça zaten kısa vadeli kağıtlarda oldukça hareket görüyoruz. Hükümetin yapacağı açıklama ve IMF ile ilgili beklentiler de işin içine girince bono piyasası alıcılı oldu" dedi ve şöyle devam etti: "Gösterge tahvil faizi yüzde 9.30'larda direniyordu ama bu sabah yüzde 9.10 seviyelerine kadar geldik. Bugün büyük ihtimalle yüzde seviyesini test ederiz ama bu seviyede tutunur mu ya da daha aşağılara gider mi sorusunun cevabı, işlem hacmine bağlı olacak." Reuters'ın 20 ekonomistin katılımıyla hazırladığı ankete göre, Merkez Bankası'nın Eylül ayında, gecelik borçlanma faiz oranını tarihin en düşük seviyesi olan mevcut yüzde 7.75'ten 50 baz puan daha indirmesi bekleniyor. Tahvil/bono piyasasında dün spot kapanışta yüzde 9.25, valörlüde ise yüzde 9.18 olan 11 Mayıs 2011 itfalı gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi bugün tezgahüstü piyasada ilk işlemlerde yüzde 9.10 seviyesindeydi. Öte yandan dün yurtdışında açıklanan olumlu verilerin etkisiyle, yurtdışında doların değer kazanmasına rağmen dolar/lirada görülen düşüş eğilimi bu sabah da devam etti. Bir bankacı, yurtdışı verilerin izleneceği dolar/lirada 1.4730-1.4850 bandında seyir beklediklerini söyledi. Bir başka döviz masası işlemcisi ise euro/dolar paritesinde yükselişin sürmesi halinde dolar/lirada aşağı yönlü hareketin devam edeceğini belirtti. Bugün yurtdışında Ağustos ayı Euro bölgesi enflasyonu, ABD'de Ağustos ayı TÜFE, çekirdek TÜFE, Temmuz ayı swap harici sermaye dengesi ve toplam sermaye dengesi ile Ağustos ayı sanayi üretimi ve kapasite kullanım verileri açıklanacak. Bankalararası piyasanın spot kapanışında dün 1.4890/1.4900 lira olan en iyi dolar alış ve satış kotasyonu, bu sabah TSİ 0853 itibariyle 1.4735/1.4770 seviyesindeydi. DIŞ PİYASALAR ABD borsaları, güçlü imalat ve perakende satış verilerinin emtia fiyatlarını artırması ve buna paralel malzeme üreticisi şirketlerin hisselerinin değer kazanmasıyla dün 2009 yılının en yüksek seviyelerine çıktı. S&P 500 endeksi dünkü seanstaki kazanımlarla 1,050 puan seviyesinin üzerine Ekim başından beri ilk defa çıktı. Perakende satışların Ağustos'ta gösterdiği iyileşme yatırımcılara ABD ekonomisinde talebin arttığı yönünde güvence verdi. Üretici fiyat endeksindeki yükseliş de hammadde tüketiminde artış olduğuna işaret etti. Reuters-Jefferies CRB emtia fiyat endeksi yüzde 2.2 yükselerek bir aydan uzun bir sürenin en büyük yükselişini gösterdi. S&P malzeme üreticileri endeksi yüzde 2.3 yükseldi. Metal fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle alüminyum üreticisi Alcoa hisseleri yüzde 8.1 değer kazandı. Analistler, ABD merkez bankası Fed Başkanı Ben Bernanke'nin, resesyonun sona yaklaştığı yönündeki ifadelerinin de temel maden ve malzeme üreticilerini olumlu etkilediğini belirtti. Lehman Brothers'ın batışının birinci yılında konuşan Bernanke, resesyonun "çok büyük ihtimalle" sona erdiğini belirtti. BORSA, İLK YARIDA YÜKSELDİ İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, birinci seansın ilk yarısında yükseldi. Endeks, seansın saat 15 dakikalık bölümünü, dünkü ikinci seans kapanışına göre 818,20 puan artarak 46.729,66 puandan geçti. Hisse senetleri bu seviyede ortalama yüzde 1,78 değer kazandı. İlk bölümde işlem hacmi ise 714 milyon lira olarak gerçekleşti. 569919 Otomobil, Frankfurt'ta krize mola verdi Satışların yüzde 15'den fazla düşmesine neden olan krizin yaralarını sarmak için Frankfurt Otomobil Fuarı'nda bir araya gelen üreticiler, 82 yeni modeli otomobil severlerle buluşturuyor. Bu yıl 63. üncüsü düzenlenen otomobil fuarının resmi açılışı 17 Eylül'de Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımı ile yapılacak. 40 ülkeden 62'si ana üretici olmak üzere 700 firmanın katıldığı fuar, 185 bin metrekarelik geniş bir alanda yüz binlerce ziyaretçiye 10 gün boyunca açık kalacak. Global krizle birlikte ortaya çıkan şirket iflasları, satın almalar, fabrikaların kapanması gibi gelişmelerin yavaşladığı bir döneme denk gelen fuar aynı zamanda elektrikli otomobiller konusunda rekor kırılmasına neden oldu. Hemen hemen tüm markaların birden fazla hibrid ya da elektrikli otomobille katıldığı Frankfurt'ta sıfır emisyonlu elektrikli motorla çalışan modeller, yarı elektrikli hibridler ve yakıt tüketimi düşürülen çevreyi daha az kirleten düşük emisyonlu yeni motor teknolojileri ön plana geçmiş durumda. Fuarda Türkiye'de üretilen ve 80'den fazla ülkeye ihraç edilecek Fiat Fiorino Trekking ve Renault Fluence modellerinin dünya lansmanı gerçekleştirildi. Önümüzdeki birkaç ay içinde Türkiye'de yola çıkacak birçok modelin de ilk kez sergilendiği Frankfurt'ta Ferrari 458, Fiat Punto Evo, Ford C-Max, Mazda CX-7, Opel Astra, Citroen C3, Peugeot 5008, RCZ, BMW X1, serisi GT, Volvo C30, C70, Toyota Land Cruiser gibi birçok yeni model vitrine çıktı. Bentley Mulsanne, Maybach 5.7, Maserati GranCabrio, Mercedes SLS gibi modeller de fuarın en pahalı modelleri arasında yerini aldı. Nissan, Mitsubishi, Honda gibi Japon markalar ile Hintli Tata ve Çin markaları fuara katılmazken Fiat tarafından satın alınan Chrysler ilk kez Fiat Grupla aynı çatı altında yer aldı. 569558 İşte Fenerbahçe'nin muhtemel 11'i İşte 'nin muhtemel 11'i (H) Grubu’ndaki ilk maçında yarın ’da ’nın Twente takımıyla karşılaşacak lige galibiyetle başlamak istiyor. ’de maçta galibiyet alarak, sezona iyi bir başlangıç yapan sarı-lacivertliler, Twente’yi yenerek UEFA Avrupa Ligi’ne de iyi bir başlangıç yapmayı hedefliyor. Fenerbahçe’nin rakibi FC Twente, 6. haftası geride kalan Hollanda Ligi’nde henüz yenilgi almazken, maçta galibiyet, beraberlik elde etti. Hollanda ekibi, kendisi gibi maçta galibiyet beraberlik alan 1. sıradaki ve 2. sıradaki Feyenord’un ardından averajla 3. sırada yer alıyor. MUHTEMEL 11 Fenerbahçe’de elinden olan Önder ile takımdan ayrı çalışan Deniz, yarınki maçta forma giyemeyecek. Teknik direktör Turkcell Süper Lig’deki gibi yabancı sınırlaması olmadığı için yarınki maçta yabancı oyuncusunu da aynı anda kullanabilecek. Ligde cezalısı olduğu için forma giyemeyen Emre ise yarınki maçta ilk 11’de forma giyebilecek. Sarı-lacivertlilerin yarınki maça şu muhtemel 11 ile çıkması bekleniyor: Gökhan, Bilica, Mehmet (Kazım), Cristian, Emre, Alex, Güiza. 569819 'Peri'kondu! Kapadokya'da peribacaları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan betonarme bina hem yerli hem de yabancı turistlerin büyük tepkisini çekti. Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya bölgesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Avanos ilçesine bağlı Zelve Örenyeri mevkiinde yapılan çevre düzenleme çalışması tepki topladı. Proje çerçevesinde Zelve Müzesi girişindeki turistik eşya satıcılarının ahşap iş yerleri yıkılarak yerine biraz daha uzak bir alanda modern bir bina yapılması kararlaştırıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan binanın ise peribacaları arasında olması tepkilere neden oldu. Avanos Belediyesi tarafından da çalışmaların durdurulduğu 1. derecede SİT alanındaki inşaat bölgesinde; Vali Vekili Ruhi Paker, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdülkadir Tatar, Nevşehir Müze Müdürü Halis Yenipınar ve Koruma Kurulu yetkilileri incelemelerde bulundu. Paker'in incelemeleri sırasında ise bölgede bulunan esnaf ve yabancı turistler inşaata tepki gösterdi. Esnaf, inşa edilen yapının doğaya zarar verdiğini ve bunun turistlerin tepkisini çektiğini belirtirken, bu konuda turistlerden çok sayıda şikayet aldıklarını vurguladı. İspanyol turistler ise, inşaatın doğal dokuya büyük ölçüde zarar verdiğini belirterek, "Biz Türkiye'ye ve Kapadokya'ya bu doğal doku için geliyoruz. Bizi cezbeden buranın dokusu zaten. Fakat bu doku da bu şekilde bozulursa buraya bizler dahil kimse gelmez. Çünkü lüks binalar, iş yerleri Madrid'te olduğu gibi dünyanın her bölgesinde var" dedi. İncelemeleri sırasında park alanında bir tur otobüsü şoförünün aracını yıkadığını gören Vali Vekili Ruhi Peker, hemen şoförün yanına yaklaşarak, "Burada yıkanır mı araba? Araba yıkanacak yer mi burası?" diye çıkıştı. Otobüs şoförünün, "Farkındayım. Ne olur yani. Herkes yıkıyor burada. Bir biz değil ki, herkes burada yıkıyor. Hangi birine dur diyeceksiniz?" demesi üzerine Vali Vekili Paker, "Turistlerin gözü önünde yıkıyorsun. Ben buna dur demesini bilirim" diye konuştu. Daha sonra yanındakilere talimat vererek bu alanda araç yıkanmamasını isteyen Paker, makam aracına binerek bölgeden ayrıldı. İnşaatın neden durdurulduğu ve davam edilip edilmeyeceği konusundaki soruları cevaplamayan Vali Vekili Ruhi Paker, konu hakkında daha sonra açıklama yapacağını kaydetti. 569983 Rize'de yağış hasara neden oldu Rize'de etkili olan sağanak yağış hasara neden oldu.  İyidere ilçesi Hazar Mahallesinde yan derelerin taşması sonucu bazı ev ve iş yerlerinin alt katlarını su basarken, HES Şantiyesi'nde bulunan inşaat malzemeleri sulara kapılarak dereye sürüklendi. Su baskınlarına hatalı yapılan menfezlerin neden olduğu belirtilirken, gece HES Şantiyesi'nde kalan bir işçinin su baskınında canını zor kurtardığı öğrenildi. Su taşkınlarından tarım arazileri de etkilendi. Rize-İyidere Karayolu üzerinde meydana gelen ufak çaplı heyelan nedeniyle araç ulaşımı bir süre kontrollü olarak sağlandı. Ardeşen ilçesi Tunca beldesi karayolu üzerinde meydana gelen heyelan sebebiyle bir süre araç ulaşımı sağlanamadı. Sağanak yağışın etkisiyle İkizdere ve Salarha dereleri taştı. Kalkandere ilçesinde küçük bir heyelan olurken, hemen yanında insanların çay bahçelerinde çay toplamaya devam etmesi dikkat çekti. 570007 "Nasıl bitirdiğin önemli!" Teknik direktör Jose Coucerio, yönetiminde yapılan antrenmana A-2 takımında bulunan Soner, Gökhan, Cenk, Caner, Mehmet Karakeçili ve Muhammet Şentürk katılmadı. Jose Coucerio, gazetecilere yaptığı açıklamada, ligin başının önemli olmadığını asıl sonunun önemli olduğunu belirtti. Coucerio, ''Lige iyi başlayan takımlar bazen küme düşebiliyorlar. Lige kötü başlayan takımlar da şampiyon olabiliyorlar. Onun için ligin başındayız. Ligin sonunu görmek gerekiyor'' ifadelerini kullandı. Bu hafta sonu deplasmanda karşılaşacakları Eskişehirspor'un iyi bir ekip olduğuna işaret eden Coucerio, ''Eskişehirspor iyi takım olabilir. Biz de iyi takımız. Deplasmanda oynayacağımız bu maç denk mücadele şeklinde geçecek. Kasımpaşa maçındaki futbolu Eskişehirspor'a karşı tekrarlamayacağımız kesin. Sahada iyi mücadele ederek üç puan alacağız'' dedi. Kasımpaşa maçında kötü bir oyun ortaya koymalarına karşın galip geldikleri için mutlu olduklarını ifade eden Coucerio, ''Önceki maçlarda daha iyiydik, ama kazanamamıştık. İtiraf etmem gerekirse Kasımpaşa karşısında en kötü maçımızı oynadık, ama kazandık ki, daha önemlisi buydu zaten'' diye konuştu. Couceiro, takımda bazı eksiklikler olmasına karşılık iyi bir ekip oluşturulduğunu kaydederek, şunları söyledi: ''Ben takımdaki problemlerin bittiğini düşünmüyorum, ama elimizde sihirli bir değnek yok. Tabi ki sorunların çözümü olacak. Ekibimizin çok daha iyi oyunlar çıkaracak potansiyeli var. Bu ekip daha iyi şeyler yapabileceğine bizi ikna etti. Ligin nasıl başladığı değil nasıl bittiği önemsenir. Bütün liglere bakıldığı zaman çok çok iyi başlangıç yapan ekipler çok büyük sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Biz dengeli bir takım oluşturmaya çalışıyoruz. Sonuna kadar kalitesini ve seviyesini koruyacak bir ekiple çalışmak istiyoruz. Şu an Eylül ayındayız ve lig Mayıs ayında bitecek. Bu sezon gerçekten iyi bir ekip kurduk. Eskişehirspor ile dengeli bir oyun olacağını düşünüyorum. Tabi ki çok zor bir maç olacak bizim için. Onlar için de kolay bir maç olmayacak. Şu ana kadar dışarıda oynadığımız maçların hiçbirini kaybetmedik. Beşiktaş ve Kayserispor gibi zorlu ekiplere karşı da kaybetmedik. Oyun şeklimizi değiştirmeyeceğiz. Her zamanki gibi sadece kazanmak istiyoruz.'' 569350 İlahi dinleyerek intihar etti İlahi dinleyerek intihar etti 16.09.2009 11:09Antalya'da, eşi tarafından terk edildiği öne sürülen bir hastane görevlisi evinde av tüfeğiyle intihar etti. Olay, Antalya'nın Kepez İlçesi Fatih Mahallesi'nde bir evde meydana geldi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hizmetli olarak görev yapan Cemil Gencer (36), gece bilinmeyen bir saatte av tüfeğiyle intihar etti. Evinin mutfak bölümünde ölen Gencer'in cesedi sabah 09.00 sıralarında işe gelmediğini fark eden arkadaşları tarafından bulundu. Olay yerine çağırılan polisin incelemesinin ardından Gencer'in cesedi otopsi yapılmak üzere Adli Tıp morguna kaldırıldı. Üç çocuk babası Gencer'in bir hafta önce eşi Ümmü Gencer tarafından terk edildiği ve bu nedenle bunalımda olduğu öne sürüldü. Gencer'in arkadaşları evden sabaha kadar ilahi sesleri geldiğini ve sabah cesedi bulduklarında da radyodan ilahi çaldığını söylediler. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. 569216 Meteoroloji'den Sağanak Yağış Uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Doğu Karadeniz kıyıları ile Kars, Iğdır ve Van çevrelerinde, kuvvetli sağanak yağışla birlikte sel baskınlarına karşı uyardı. Uyarıda, "Doğu Karadeniz kıyıları ile öğle saatlerinden sonra Kars, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli yağış beklendiği" bildirildi. Uyarıda, ani sel, su baskını, yıldırım düşmesi ve ulaşımda yaşanabilecek aksamalara karşı dikkatli olunması istendi. 569013 Başçavuşun eşeği... Herkes benden Altay- derbisinin yorumunu veya ’nın ’a karşı aldığı müthiş galibiyeti, olmadı, 2. Lig’de ’ın önlenemeyen yükselişini ya da takımlarının haftalık değerlendirmesini yazmamı bekliyor. Yağma yok... Yazılacak daha önemli şeyler varken, bitmiş maçların yorumları bende ikinci sırada kalır. Kusura bakmayın... Daha geçen hafta Valisi Cahit Kıraç, şöyle uyarmıştı: “Spor alanlarında İzmirlilerin adına leke getirecek istemiyorum. Çirkin olayların içinde bulunanlar, İzmir içinde ya da dışında fark etmez, hareketlerine dikkat etsin...” Ben de geçen hafta, “2. Lig ilk hafta... maçı: savaş alanına döndü. 1. Tur müsabakası... -Göztepe maçı: otobüslerinde bol miktarda kesici ve delici alet bulundu. Bütün statlardan, besteli, sempatik değil, ağır küfürler haykırılıyor... Altay- maçında, Altay’ın bilmeyen Brezilyalı yıldızı Tiago, hakeme küfrederek kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Ne oluyoruz, toparlanın” diye yazmıştım... Kendimi başçavuşun eşeği gibi hissediyorum... Kimsenin beni taktığı yok valla... Buyrun bu hafta neler olmuş bakalım... Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız... Karşıyaka-Altay derbisi...Karşılaşma, Karşıyaka’nın geçen yıldan gelen beş maçlık seyircisiz oynama cezası nedeniyle boş tribünlere oynandı. Ancak iki teknik adam; Reha Kapsal ve Fuat Yaman, kulübede rahat durmadıkları için orta hakem tarafından tribüne seyirci olarak gönderildi!  Holiganlar dehşet saçtı... Bucaspor’un, ’la deplasmanda oynayacağı maça giden Bucalı taraftarlar, Turgutlusporlu taraftarlarla ‘kapışma molası’ verdi. İzmir’den üç otobüsle yola çıkan Bucaspor taraftarlarının, Subaşı Mahallesi, E-96 Karayolu geçişinde Turgutlusporlularla karşılaştığı, nedeni anlaşılamayan şekilde kavga çıktığı bildirildi. Sonuç: Olayla ilgisi olmayan Mukadder Karaca (28) kafasından yaralanırken, camları kırılan işyerlerinden birinin sahibi olan Sinan Aslan da (18) hafif yaralandı. Mukadder Karaca, Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı... Ulucak-Ödemiş maçında kavga... İzmir Süper takımlarından Ödemiş Belediyespor’la Ulucak Belediyespor arasındaki ‘hazırlık’ maçı, kavga nedeniyle yarıda kaldı. Ulucak Belediye Stadı’ndaki karşılaşma 1-1 devam ederken, 28. dakikada Ulucaklı Yasin’le Ödemişli Maşallah arasında başlayan kavgaya, diğer ‘sporcular’ da katıldı. Saha bir anda karıştı. Olayın büyümesi üzerine maç iptal edildi... ‘Maşallah’ diyorum! Ben daha ne yazayım, ne diyeyim... Bu hafta olması gerektiği gibi davranan tek takım ve taraftarları vardı, Alanyasporlular... Göztepe’yi centilmence ağırlayıp, üç puanı kapan Alanyaspor’u canı gönülden kutlarım. İyi ki varsınız... NOT: İzmir’de gündem hızlı değiştiği için akılda tutmak adına her yazımın sonuna koyuyorum. Kusura bakılmasın. ve statlarıyla Ahmet Priştina Spor Tesisleri’ni istiyorum... (26 yazı) 569008 Erünal: tarihte komisyonda değildim.. KARABAĞLAR’DA, Büyükşehir Meclisi’nde alınan kararla, alanından metropoliten aktivite merkezine dönüştürülen arazi ile ilgili tartışmalar bitmiyor. Konak eski Belediye Başkanı Erdal İzgi’nin, “Bilgin Bey’in vicdanı rahat olabilir, gece rahat da uyuyor olabilir ama kamu vicdanı ne olacak?” sözleriyle yönelttiği sorulara, Erünal’dan yanıt geldi. Olay şu: Bilgin Erünal ve iki arkadaşı 2006 yılında, Karabağlar Eskiizmir’de 13 bin 568 metrekarelik konut olarak imara açık bir araziyi ’den ihaleye girerek 2.2 milyon (o günün parasıyla 2.2 trilyon) liraya alıyorlar. Arsanın üç ortak olarak alındığı dönemde, yüzde 10 hissedar olan Bilgin Erünal, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve aynı zamanda da İmar Komisyonu Başkanı. İki yıla yakın süre, bu arazi üzerinde konut yapacak yatırımcı çıkmıyor. Ve gündeme, 13 dönümlük arazinin imar plan değişikliği geliyor. Bilgin Erünal’ın da aralarında olduğu üç ortak, Büyükşehir Belediyesi’ne başvurarak, sahibi oldukları arsa için mevzi imar plan değişikliği istiyorlar. Büyükşehir’de bu talep önce İmar Komisyonu’ndan, ardından da Meclis’ten geçiyor. Ama son seçimlerde Konak’tan ayrılarak bağımsız ilçe olan Karabağlar Belediye Meclisi,  Büyükşehir’in 1/5000’liklerde yaptığı bu “kişiye” ya da “parsele” özel plan değişikliğini ret ediyor. Tartışılan ise, Bilgin Erünal’ın durumu ve CHP’li Meclis üyesinin, ortağı olduğu arazisi ile ilgili plan değişikliğinin “etik” olup olmadığı... *  *  Bilgin Erünal, şu anda belediye meclis üyesi değil. Başkan ’nun siyaseten yakın çalışma arkadaşı CHP Genel Merkezi’nden “Taylandzede vetosu” yediği için aday olamadı. Kocaoğlu da, Erünal’ı, Büyükşehir Belediyesi’nde kendisine “siyasi danışman” yaptı. Tartışmaların hedefi haline gelen Bilgin Erünal’ın, iddialara ve eski Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi’ye yanıtı şöyle: “Sayın İzgi, kabul etmese de 2004 seçimlerinden sonra beni Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu’na seçen rahmetli Ahmet Piriştina’dır. Erdal Bey dönem seçimlere girmemişti ama nasıl anımsamıyor, bu beni doğrusu çok şaşırttı. İmar Komisyonu’na seçiliş tarihim ise   13.04.2004’tür. Ve bu tarihte Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’dır. Benimle birlikte aynı komisyona CHP’den, Sırrı Aydoğan, Feridun Güller, Salih ve Vezir Aslan seçilmişlerdir. Piriştina ne yazık ki 2.5 ay sonra ettikten sonra Büyükşehir’e Kocaoğlu seçilmiş, Bornova’da Aziz Bey’den boşalan başkanlığa Sırrı Aydoğan getirilmiştir. Aydoğan’dan boşalan İmar Komisyonu Başkanlığı’na da arkadaşlar 13 Nisan 2004’te beni seçtiler. Sırrı Bey’in yerine ise, yine Bornova’dan bir meclis üyesi arkadaşımız Erkut Öcal girdi. İkincisi, eleştirilere konu olan imar plan değişikliği ’de ne ilk, ne de son olacaktır. ’deki tüm belediyelerde bu tür plan değişiklikleri yapılmaktadır. Kaldı ki, söz konusu plan değişikliğinin yapıldığı 2008 yılında, Aziz Kocaoğlu ile birlikte kapsamında ’a ‘Çiçek Fuarı’na gittiğim için, CHP Genel Merkezi tarafından cezası’ almış, cezalı ve yasaklıydım. Yani plan değişikliği kararını veren İmar Komisyonu’na bu ceza nedeniyle seçilememiştim. Ne başkanı, ne de üyesiydim. Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Plan değişikliği kararı Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13 Haziran 2008 tarihli oturumunda alındı. Ve ben gün, kararın çıktığı gün, Büyükşehir Belediye Meclisi oturumuna katılmadım. Tutanaklar oradadır ve herkese de açıktır. İsteyen herkes bu bilgiyi soruşturabilir.” Bunlar da Bilgin Erünal’ın görüşleri... Yorum ise sizlerin... (187 yazı) 569232 ABD Hazine Bakanı İstanbul'a Geliyor Bakanı 'a Geliyor Bakanı G-7'de yer alan ülkelerin maliye bakanları ve başkanları toplantısı ile ve Yıllık Toplantıları için ekim ayı başında 'a gelecek. 'ndan yapılan açıklamaya göre, Ekim'de İstanbul'da düzenlenecek G-7 ülkeleri maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantısına katılacak olan Timothy Geithner, IMF ve Dünya Bankası Yıllık Toplantıları için 4-5 Ekim'de de İstanbul'da kalacak. Açıklamada, G-7 toplantısının küresel ekonominin durumu ve mali pazar istikrarını da içeren bir dizi konuyu ele alacağı belirtildi. 569024 Bütçe transfere aktı işçiye para kalmadı Bütçe transfere aktı işçiye para kalmadı Merkezi yönetim bütçede bozulmayı engelleyemiyor. Bütçe açığı, ilk ayda geçen yılın aynı dönemine göre 31 milyar 336 milyon TL'ye ulaştı. Bütçede en fazla harcama cari tranferler yoluyla olurken, bu süreçte işçiye açılan saha daralınca Haziran'da işsizlik yüzde 13 oldu Bütçe dengesindeki bozulma her geçen ay daha da artıyor. Bütçe açığı, Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 779.9 artarak 31 milyar 336 milyon TL'ye ulaştı. Geçen yılın ilk sekiz ayında bütçe milyar 610 milyon TL fazla vermişti. Aynı dönemde bütçe gelirleri yüzde 4.4 azalarak 140 milyar 405 milyon TL'ye gerilerken, bütçe giderleri ise yüzde 20.7 artışla 171 milyar 741 milyon TL oldu. Ağustos ayında ise bütçe açığı yüzde 125.4 artışla milyar 525 milyon TL'ye yükseldi. TRANSFERLER YÜZDE 35.8 ARTTI 2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde cari transferler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35.8 oranında artarak 60 milyar 182 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde cari transferlerin başlangıç ödeneğine göre gerçekleşme oranının yüzde 68.4 olduğu görüldü. Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderleri için geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 62.3 oranında artışla 34 milyar 845 milyon TL transfer yapıldı. Öte yandan ağusts ayı cari tranferleri ise yüzde 64 arttı. FAİZ DIŞI AÇIK DÖNEMİ Faiz dışı fazla ise 2008 yılının temmuz ayında milyar 119 milyon lira iken, bu yılın Temmuz ayında faiz dışı açık milyar 381 milyon lira oldu. Geçen yılın ağustostda 14 milyar 150 milyon lira olan faiz dışı fazla, bu ağustosta ise milyar 533 milyon lira olarak gerçekleşti. 2009 yılı merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 259 milyar 156 milyon TL ödenekten, temmuzda 23 milyar 392 milyon TL gider gerçekleştirildi. FAİZ HARİÇ GİDER YÜKSELDİ 2009 yılının aynı ayında yüzde 25.7 oranında artarak 15 milyar 461 milyon TL oldu. Ağustos ayında bütçe gelirleri, yüzde 16.8 oranında azalış göstererek 21 milyar 994 milyon TL olarak gerçekleşirken Temmuz'da yüzde 6.3 azalış göstererek 16 milyar 785 milyon TL'yi gösterdi. EKONOMİ SERVİSİ İşsizlik yüzde 13'le yedi ayın en düşüğüne indi İşsizlik oranında mart ayından beri yaşanan düşüş haziranda da devam etti. TÜİK verilerine göre, haziranda işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 3.6 puanlık artışla yüzde 13 oldu. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 4.4 puanlık artışla yüzde 16, kırsal yerlerde ise 1.9 puanlık artışla yüzde oldu. Genç nüfusta işsizlik oranı Haziran'da 5.7 puan artışla yüzde 23.7'ye yükseldi. Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 4.5 puanlık artışla yüzde 16.4 seviyesinde gerçekleşti. SAYI 3.2 MİLYONUN ÜZERİNDE Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 972 bin kişi artarak milyon 269 bin kişiye yükseldi. Haziran döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 164 bin kişi azalarak, 21 milyon 947 bin kişiye düştü. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 253 bin kişi artarken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 417 bin kişi azaldı. Haziran döneminde, işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 0.7 puanlık artışla yüzde 48.8 oldu. Vergi geliri yüzde 10 yükseldi Vergi türleri itibarıyla 2009 yılı Ağustos ayı gelir gerçekleşmelerine bakıldığında; geçen yılın aynı ayına göre Kurumlar Vergisi nde yüzde 10, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi nde yüzde 9.8, Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi nde yüzde 19.7 ve Özel Tüketim Vergisi'nde binde oranında artış meydana geldiği görüldü. Sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri için 2009 yılı temmuz ayında 563 milyon TL harcama yapıldı. Merkezi yönetim bütçesi sağlık giderleri 2008 yılı Ağustos ayında 744 milyon TL iken, 2009 yılının aynı ayında 494 milyon TL oldu. Personele harcama yapıldı 2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde, merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 259 milyar 156 milyon TL ödeneğin yüzde 66.3'ü kullanılarak 171 milyar 741 milyon TL gider gerçekleştirildi. Personel giderleri, 2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde yüzde 17 oranında artarak 37 milyar 747 milyon TL olarak gerçekleşirken ve personel giderleri için bütçede öngörülen 57 milyar 211 milyon TL ödeneğin yüzde 66'sı bu dönemde kullanıldı. Mal ve hizmet alım giderleri, 2009 yılının aynı döneminde yüzde 17.2 oranında artarak 15 milyar 409 milyon TL oldu. TİSK: Fırtınanın hızı biraz azaldı Türkiye İşveren Sendikaları Konfedarasyonu (TİSK) İşsizlik fırtınasının hızının biraz azaldığını, ancak fırtınanın devam ettiğini açıkladı. Türkiye'de işsizlik oranının artış hızının dünya ortalamasının katı düzeyinde olduğuna dikkat çeken TİSK, işsizlik oranının yüksekliği açısından Türkiye'nin dünya 5'incisi olduğunu kaydetti. TİSK, istihdam azalışının sanayide hız kaybetmeden sürdüğünü belirtti. TİSK yaptığı yazılı açıklamada, 2009 yılı Haziran ayı Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın sonuçlarını değerlendirdi. Haziran'da işsizlik oranı ve istihdam azalışının geçmiş aylara göre daha düşük olmakla birlikte, mevsimlik çalışmaların etkisini taşıdığına dikkat çeken TİSK, yıllık bazda, işsizlik oranındaki artışın ve istihdam düzeyindeki azalışın devam ettiğini vurguladı. Sanayicinin cirosu azaldı Sanayicinin cirosu Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 3.1, siparişleri yüzde 5.8 azalış gösterdi. Geçen yılın aynı ayına göre de ciro yüzde 12.7, siparişler ise yüzde 16.8 azaldı. TÜİK, Temmuz ayı Aylık Sanayi Ciro ve Sipariş Endeksleri sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Sanayi Ciro Endeksi, Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12.7 azalarak 151,8 oldu. Ciro Endeksi bir önceki aya göre de yüzde 3.1 azaldı. Ana Sanayi Grupları sınıflamasına göre Aylık Sanayi Ciro Endeksi incelendiğinde, en yüksek düşüş yüzde 29.9 ile enerjide görüldü. Sipariş endeksinde gerileme Sipariş endeksi, Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16.8 azalarak 145,5 oldu. Sipariş Endeksi bir önceki aya göre ise yüzde 5.8 azaldı. Aynı dönemde Sipariş Endeksi'nin geçen yılın aynı ayına göre yüzde değişim oranları incelendiğinde, en yüksek düşüş oranının yüzde 46.1 ile Ana Metal Sanayiinde gerçekleştiği görüldü. 569954 SGK adına vatandaşı dolandırıyorlar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), bugüne kadar hak sahiplerine ödemeli zarf gönderilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, Kurumun, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiç bir çalışanıyla tahsilat yapmadığı bildirildi. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, özellikle büyükşehirlerdeki işveren, sigortalı ve emeklilerin, ''Kurum görevlisi olduğu izlenimi uyandıran bazı kişilerce çeşitli yol ve yöntemlerle aldatıldığı'' belirtildi. Açıklamada, konuyla ilgili açıklamalar yapılmış olmasına ve yasal yollara başvurulmasına rağmen, son günlerde Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemeleriyle ilgili denenmiş bir girişim nedeniyle vatandaşların bir kez daha uyarılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Emekli bir vatandaşın evine giden şahısların, ''KEY ödemesi yapılabilmesi için gerekli formun yer aldığı ve SGK tarafından gönderilen zarfın, 10 TL karşılığında kendisine verileceğini'' söyledikleri ve vatandaştan 10 TL aldıkları kaydedilen açıklamada, kurumun her türlü gönderisinin PTT aracılığıyla yapıldığı ve bedelinin Kurum bütçesinden karşılandığı bildirildi. Açıklamada, ''Bugüne kadar hak sahiplerine ödemeli zarf gönderilmesi söz konusu olmamıştır. Kurumumuz, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiç bir çalışanıyla tahsilat yapmamaktadır'' denildi. Vatandaşların mağdur duruma düşmemeleri için yasal olmayan yıllardan gelen bu tür taleplere itibar etmemeleri istenen açıklamada, talep edenler hakkında ''Alo 155'' hattına veya en yakın emniyet müdürlüklerine başvurmaları ve suç duyurusunda bulunmaları gerektiği ifade edildi. 569359 Bilecik'te NATO petrol boru hattı patladı Bilecik merkeze bağlı Yeniköy yakınlarından geçen boru hattı patladı. Merkeze bağlı Yeniköy yakınlarındaki Bilecik-Söğüt kara yolunun 50 metre altından geçen tali yoldan bir sıvının fışkırdığını gören vatandaşlar, olayı jandarmaya bildirdi. Olay gerine gelen jandarma ekipleri, bölgeden geçen boru hattının patladığını tespit etti ve çevrede güvenlik önlemi aldı. İtfaiye ekipleri ve Orman İşletme Şefliğine ait araçlar ile iş makinesi yardımıyla araziye yayılan 60-70 ton civarındaki petrolün alev almaması için çaba gösteren yetkililer, merkezi Kocaeli'nde bulunan hattan akışının durdurulmasını sağladılar. Daha sonra da iş makinesi yardımıyla çevreye yayılan petrolün üzeri örtüldü. Kocaeli-Eskişehir hattında meydana gelen patlamanın basınç artışı yüzünden kaynaklandığından şüphelenen yetkililer, önlemlerin alındığını ve tehlike arz edecek bir konunun bulunmadığını bildirdiler. Sızıntıyı engellemek için çalışmaların başlatıldığı da öğrenildi. 569134 Sanlı Sarıalioğlu: Bir anlık gaflet Bir anlık gaflet Galatasaray yenilgisinden sonra Beşiktaş Manchester United ile moral bulmak istiyordu. "Şampiyonlar Ligi'nde iddialıyım' demek için hevesliydi, istekliydi. Bu görüntü hem futbolcularda hem de taraftarda belirgindi. Maça baktığımızda tek puan çok kolaylıkla alınabilirdi. Ancak 76. dakikadaki bir gaflet her şeyin sonu oldu. İbrahim Kaş çalımı yememeliydi. Hakan'dan dönen topa bir Beşiktaş'lı müdahale etmeliydi. İngilizlerin tek gol pozisyonuna mahkum olduk. Elbette gol atmamız öyle kolay değildi. Adamlar son derece profesyonel ve kolektif futbolu mükemmel uyguluyorlar. Fizik olarak da çok güçlüler. Ancak gördük öyle aman aman bir halleri yok. Bobo bu kez 18 kişilik kadroda bile yoktu. Ben anlayamıyorum bu Denizli'yi. Ballandıra ballandıra transfer edilen ve özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında kullanılacağı söylenen Fink kulübedeydi. Onun yerinde de Ekrem oynuyordu. Serdar Özkan dağınık görüntüsüyle yine ilk on birdeydi. Durmadan "Holosko, Holosko" diyoruz. Be mübarek bu kadar da top kaybedilmez ki. NANİ VE VALENCİA MÜTHİŞ Manchester United 4-3-3 oynuyor. İleri ucun kanatlarındaki iki oyuncuları Nani ve Valencia müthiş adamlar. Hem bire birde becerikliler hem de bedava top kaybetmiyorlar. Biz de aynı pozisyonda oynayan Serdar Özkan ve Holosko top kaptırma konusunda adeta uzmanlaşmışlar. Valencia çok iyiydi ama İbrahim Üzülmez'e de bin kere helal olsun. Valencia ancak bu kadar durdurulabilir. Emektar İbrahim rakibine fazla söz hakkı tanımadı. Aynı şeyi İbrahim Kaş için söyleyemeyeceğim. Ferrari ve Sivok'a benden yine tam not. Rooney'e göz açtırmadılar. Topu da iyi kullandılar. Kademede kusursuzdular. Önlerindeki Ernst de rakipten çok top çaldı. Hiç durmadan koştu, mücadele etti, boğuştu. Fakat ofansif yönde katkı sağlayamadı. Tabata ne iş yapar anlayamadım. Pır-pır biri. Ne kokuyor ne bulaşıyor. Et mi balık mı belli değil. Rakibe en ufak bir rahatsızlık vermedi. Sözüm ona gol işi yapıyor. Böyle bir icraatını hiç görmedim. Holosko-Serdar Özkan-Tabata dağınık. Ernst'in karşı kaleyle bağlantısı yok. Ekrem, genellikle Anderson'un peşinde. Son derece iyi niyetli fakat onun da atak organizasyonlarında hiçbir rolü yok. Bu durumda Nobre ne yapacak? Garibim iki güçlü kuvvetli stoperin arasında sıkıştı, kaldı. Aslında sıkışan, kilitlenen oyundu. Tipik bir beraberlik maçıydı. Atan kazanacaktı. Atılacak tek gol, alınacak puan Beşiktaş'a ilaç gibi gelecekti. Tersi oldu. Şans da bu sezon Beşiktaş'ın yanında değil. Ancak şu da unutulmasın Manchester bir dünya devi. 569004 Kocaman kollar Devrim Sevimay önceki günkü Milliyet’te, Delal Dink’e Hrant’ın ‘kocaman kollarını’ sormuş. Delal de şöyle demiş: “Bir kere yüreğinin kocaman olmasıyla ilgili. İkincisi de benim babam gerçekten fiziksel olarak da kucaklardı insanları. Sıkı sıkı kucaklardı, pervasızca sarılırdı insanlara.” Doğru, pervasızca. Ve bu ülke ne çok özledi pervasızlığı gittiğinden beri. Şimdi ne çok ihtiyacımız pervasızlığa. Yeniden. Yine.  Protokol Dışişleri Bakanı bugünlerde partilerle görüşme yapacak. Konu, ’la diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi. İki ülke arasındaki protokolün ’da Ermenistan- arasında oynanacak futbol maçından bir gün önce, 13 Ekim’de imzalanması bekleniyor. dışında “Yok, olmaz” diyen yok şimdilik. Protokol imzalandıktan sonra son söz Meclis’te olacağı için siyasi partilerin desteği gerek. Sadece Davutoğlu değil, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard için de kariyerlerinin en zorlu dönemlerinden biri başlıyor. Birbirini düşmanı görerek ve kendi ulusal kimliğini bu düşmanlık üzerine kurmuş, barışmaya hiç de ihtiyaçları olmadığına inanmış iki halkı yakınlaştıracaklar. Barışırlarsa içlerinde hangi yaraların iyileşeceğini bilmeyen, bilmek istemeyen iki öfkeli halk... Zor iş.  Derinlik meselesi “Karşımızda tutulanı yanımızda hissedebilmek onu ancak yeniden insan olarak görebilmekle mümkündür.” Bu cümle, önceki gün Birgün gazetesinde yayımlanan, Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Serap Erdoğan’ın yazısından. Erdoğan, Hrant’ın anısına yazdığım ‘’nın Derinliği’nden Ermenistanlı şair Silva Gabudikyan’ın kitaba da ismini veren cümlesine dikkat çekiyor: “Ağrı sizin için bir yükseklik, bizim içinse bir derinlik meselesidir.” Erdoğan, bir psikiyatr olarak bu cümlenin iki halk arasındaki barışın ipucunu taşıdığını söylüyor: “Kendi zulmümüzün gözlerinden karşımızdakinin acılarının derinliğine, kurban edilişlerimizin öfkesine düşmeden bakabilmek ve bilebilmek içimizdeki her acıya karşılık onların yükseklerinde de acıların kol gezdiğini...” gençler İpek Yezdani, fotomuhabir Bünyamin Aygün ile birlikte ’dan yazıyor iki gündür. Yazı dizisinin dünkü bölümünde İpek, üniversiteli öğrencilerle konuşuyor ve açılıma ne kadar olumsuz baktıklarını anlatıyor. ‘Derinliklerinde’ ne acılar olduğunu, tıpkı bizim gibi bir düşmanıyla barışmaktan korkarak büyütüldüklerini biliyorum. Ama çocukların söylediği önemli bir şey var: Protokoldeki tarih komisyonu meselesi. İnsanlarının, acılarının ‘tarih komisyonlarında tartışılacak bir meseleye’ indirgendiğini düşünmeleri onları kırıyor muhakkak. Kürt-Türk meselesi için de geçerli olan bir konu bu ve daha önce de yazdım. Davutoğlu’nun bunu anlayacağından eminim: İnsanların acılarına hürmet edildiğini bilmeleri gerekiyor. Bu, sadece diplomatik değil insani beceri de gerektirir.  Pervasız kollar Hrant’ın böyle bir insani becerisi vardı. Delal’ın ‘pervasızca sarılırdı’ diye anlattığı ‘kocaman kolların’ yaptığı buydu. Ne ki bu toprağın en güzel oğullarından biri ’da bir kaldırımda kaldı. Acısı hâlâ yüreğimizdedir. Tazedir. Bu yüzdendir ki Türkiye’nin, Türkiye halkının Ermenilerin acılarına hürmet ettiğini göstermesinin tek yolu Hrant’ın kocaman kollarını kaldırımdan kaldırmaktır. Bunun için de yapılacak en güzel şey sınırın, bizden Hrant’ı alan sınırın üzerinden lanetin kaldırılabilmesi için yapılacak tek şey, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasını 19 Ocak’a, Hrant’ı kaybettiğimiz güne denk getirmektir. Böylece Ağrı, her iki halk için de ‘derinliklerine’ hürmet edilen bir dağ; Ermenistan ve Türkiye, ortak oğullarını beraber anan iki halk olabilecektir. 568835 Polise korsan kitap teşekkürü Polise kitap teşekkürüELVAN EZBER İstanbul DHA güncellenme zamanı 16.9.2009Akyol, İstanbul Emniyeti’nin korsana karşı operasyonunu destekledi.İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı operasyonda aralarında İngilizce ders kitaplarının da bulunduğu milyon 200 bin TL değerinde 260 bin kitap ele geçirildi Polise teşekkür için Emniyet’e gelen yazarlardan “Bu tablo bir facia. Bunu bir ahlaksızlık ve olarak algılamalıyız” dedi. kitap basan bir şebekeye yönelik depo ve matbaaya baskın düzenlendi, kişi gözaltına alındı. Emniyet’teki basın toplantısına katılan yazarlar Taha Akyol, Ahmet Ümit ve Prof. Ahmet Maranki polise teşekkür etti. Akyol, “Korsan baskı, yayınevinden ve yazarın telifinden çalmaktır. Kültüre, sanata ve edebiyata yapılan bir saldırıdır” dedi. 569751 Galatasaray Komşuya Konuk Oluyor Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu'ndaki ilk maçında yarın (17.09.2009) deplasmanda Yunanistan'ın Panathinaikos takımıyla karşılaşacak. Başkent Atina'daki OACA Spiros Louis Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak maçı İtalyan hakem Paolo Tagliavento yönetecek. (F) Grubu'ndaki diğer maçta Avusturya'nın Sturm Graz takımı, Rumen temsilcisi Dinamo Bükreş'i ağırlayacak. 569067 Liderler turu sürüyor Liderler turu sürüyor Dışişleri Bakanı Davutoğlu, görüşmede özellikle Kafkasya'daki gelişmeler ve Ermenistan ile yürümekte olan süreç, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerindeki son durum, Kıbrıs, Orta Doğu, Irak ile Suriye arasındaki son gelişmeler, enerji politikaları, Nabucco, AB ve Rusya ile yürütülen enerji politikaları çalışmalarının da gündeme geldiğini ifade etti.Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş ile DSP lideri Masum Türker'i ziyaret eden Davutoğlu, bugün BBP lideri Yaşar Topçu ve DP lideri Hüsamettin Cindoruk'u ziyaret edecek. 569896 Fenerbahçe'nin rakibi Twente İstanbul'a geldi 'nin rakibi Twente 'a geldi ’nde yarın ile karşılaşacak ’nın Twente takımı, ’a geldi. Uluslararası ’na gelen Twente kafilesini Dış İlişkiler Müdürü Turgut Acar çiçekle karşıladı. Hollanda takımı daha sonra, konaklayacağı otele hareket etti. Twente, maçın oynanacağı Fenerbahçe ’nda bu akşam yapacağı antrenmanla hazırlıklarını tamamlayacak. öncesi teknik direktör Steve McClaren basın toplantısı düzenleyecek. 569186 08:53 Araç içinde kurşunlanmış ceset Araç içinde kurşunlanmış ceset 'nın kuzeyi şiddet sarmalında. çetelerinin amansız savaşı bölgeyi adeta iç savaşa çevirdi.. Meksika'da meydana gelen şiddet olaylarında 24 kişi öldü. Polis, önceki gün San sınırındaki kentinde yanan bir aracın içinde 2'si bagajda kişinin cesedinin, yine sınırındaki bir kasabada uyuşturucu kaçakçısı olduğu sanılan kişinin kurşunlanmış cansız bedenlerinin bulunduğunu açıkladı. Bu arada Ciudad Juarez kentinde dün akşam silahlı kişilerin bir oto yıkamacıda kişiyi öldürdüğü, bu olaydan hemen sonra silahlı çetenin, bir kamyonetin içindeki kişinin yaşamlarına son verdiği kaydedildi. 569161 Sadece bir hata! Siyah-beyazlı ekip, Şampiyonlar Ligi Grubu ilk maçında İngiliz devi Manchester United'a 1-0 mağlup oldu! Süper Lig'de liderin puan gerisine düşen Kara Kartal, Devler Ligi'ne de kötü bir başlangıç yaptı. Kırmızı Şeytanlar'a galibiyeti getiren golü 77'de Scholes attı. ALİ GÜLTİKEN: Yeniler nerede? (SABAH) Dün akşamın Beşiktaş adına en güzel yanı seyircisiydi. Sahaya döndüğümüzde bir şeyler yapmaya çalışan, mücadele isteği olan, gol atmak için üstün gayret gösteren ama sonucunda çok da etkili pozisyonlar üretemeyen bir Beşiktaş görüntüsü devam etti. Devam etti diyorum çünkü buna yakın bir maçı gün evvel Galatasaray karşısında da izledik. Gole kadar Beşiktaş'ın ofansta çok etkili olmamasına oyunu berabere götürebilecek bir mücadeleyi de ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Fakat son sözü söyleyen yine iki takım arasındaki kalite ve yetenekli oyuncu farkı oldu diyebiliriz. Burada Beşiktaş'ın kendi adına bu puan kaybı ve mağlubiyeti kadar aslında ciddi düşünmesi gereken başka bir konu var. Bu takım için Şampiyonlar Ligi'ne takviye olsun diye anormal bedellerle transfer edilen oyuncuların gerçekte bu takıma hiçbir artısının ve katkısının olmaması. Geçen seneki takımın üzerine konulan hiçbir şey yok. Hatta geriye giden birçok şey olduğunu da söyleyebiliriz. AHMET ÇAKAR: Sadece bir hata (SABAH) Koskoca maçın özetlenecek tek bir cümlesi var. Her şey dengede giderken Beşiktaş puanı almışken, bir anlık gaflet her şeyi alıp götürüveriyor. Diğer bir deyimle Manchester United gibi takımlar kötü de oynasalar böylesine maçları angarya bile görseler, rakibin bir anlık zaafını gol olarak değerlendirebiliyorlar. Koskoca maça bakıyoruz ve Beşiktaş'ı alkışlıyoruz. Çağdaş futbolun bütün gereklerini ellerinden geldiklerince tüm iyi niyetleriyle rakipten fazla koşarak yerine getirmeye çalıştılar. Ne pozisyon verdiler ne de pozisyon buldular. Çok haklı olarak Rooney, Scholes, Nani, Valencia ve ismini sayamayacağımız birçok yıldıza karşı yüksek tedbirli oynamak zorundasınız. Böylesine iyi mücadele ettiğiniz maçta böylesine markajsız kalan bir oyuncu olabilir mi? Olursa ne olur? Bu oyuncu Scholes olursa tabii ki gol olur. Ve ondan sonra da her şey biter. İddia ediyorum; bir daha Manchester United'ı hiçbir takım böyle yakalayamaz. Ve yine iddia ediyorum, CSKA da, Wolfsburg da İstanbul'da Manchester United gibi böylesine rölanti oynamayacak. Ama Beşiktaş hep dün geceki gibi istekli ve konsantre oynayıp çok basit goller yemezse grupta bazı şeyleri başarabilir. TURGAY DEMİR: Fark burada (FOTOMAÇ) Burası Şampiyonlar Ligi, annemizin ligi değil.. Kafasında tilki dolaşmayan bir hakemin yönettiği bir maçı izlemek ne keyif. İtalyan hakem hata yapsa bile gördüğünü çaldı, eyyam yapmadı. Fazla söze gerek yok. Duran toptan sonuca gitmek için çok fazla tekrar yapmak gerekir de ondan. Beşiktaş kornerleri laf ola beri gele kullandı. Ne ön direk, ne arka direk taktikleri vardı. Ceza sahasına öylesine ortalandı toplar hasbelkader gol olursa olacaktı. Olmadı.. Rakibi ne kadar güçlü olursa olsun, taşları yerinden oynanmamış, motive olan bir Beşiktaş'ın neler yapabileceğini bu maçla görmüş olduk. Şanssız bir golle de olsa Beşiktaş son derece iyi oynadı. Yazık oldu demek istiyorsanız tam zamanıdır. HAŞMET BABAOĞLU: Gol ayağı yok (FOTOMAÇ) Tam en azından bir puandan emin olduğumuz ve Beşiktaş'ı alkışlamaya hazırlandığımız bir sırada skor tabelası değişiverdi. Ne diyorsunuz? Matematik bir dille söyleyelim: Serbest vuruşlar hariç 78. dakikaya kadar Beşiktaş kalesinin önüne hiç kalabalık gelmedi United! Galatasaray maçında da gördük, siyahbeyazlıların oynadığı futbol neden skor tabelasına yansımıyor? Golü sadece golcüler atmaz elbette. Ama şunu bilelim ki, Beşiktaş'ın gol ayağı yok! Herkes ya asist yapmaya ya da olur olmaz yerden şut atmaya oynuyor. Şampiyonlar Ligi birkaç gömlek büyük geliyor. Yalnız Tabata'ya değil, Beşiktaş'ın bütün yabancılarına büyük geliyor. Beşiktaş daha başta işi şansa bırakmış, biz üzerine laf tüketiyoruz. United hiçbir şey oynamadan üç puan alıp gitti. Denizli'nin bunda payı yok mu? Var tabii! Sezon başında dönmek istemedi Denizli! Neden? İşte gerekçeler hâlâ devam ediyorsa, ki ediyor. Bir hoca için boşa kürek çektiğini bilmek çok acıdır! Onu çalışmaktan soğutur. RECEP TEKİN: Sonuç yakışmadı (FOTOMAÇ) Muhteşem tribünler, muhteşem bir mücadele izledik dün İnönü Stadı'nda. Keşke sonuç da Kara Kartal için muhteşem olabilseydi. Futbol böyle bir şey işte, hata yapan kaybeder! Manchester, Scholes'un kafa golüyle bu hatayı affetmedi. Sonrasında siyah-beyazlılar bastırdı ama nafile. bildik sıkıntı; son vuruşlardaki yetersizlik ve telaşla gelen pas hataları dakikaları Kartal'ın aleyhine yiyip bitirdi. Bu mücadeleye, bu futbola, bu tribünlere sonuç hiç de yakışmadı. Ancak daha yolun başındayız. Biten bir şey yok. ERMAN TOROĞLU: Fark var (HÜRRİYET) Manchester United sahaya mükemmel yayılıyor. İleriye doğru 10 metre koşuyorlar, öne veya yana depar atıyorlar, 6-7 futbolcuları boşa çıkıyor. Topu kaptırdıklarında geriye ve yana 5-6 metre depar atıyorlar. Bu sefer de rakip için bütün alanlar kapatılıyor. Diyeceksiniz ki, "Bu kadar kolay mı?" Değil tabii ki. Çok çalışma isteyen, dikkat isteyen, özveri isteyen, futbol tekniği isteyen, oyun anlayışı isteyen bir olay bu. Adamlar sanki son iki yılın arabası gibi. Bizim Beşiktaş ise eski model. İtiyorsun, itiyorsun gitmiyor. Giderse gelmiyor, gelirse gidemiyor. Düdükleri yanlış da çalsa, doğru da çalsa İtalyan hakem tarz ve hareketleriyle ödün vermedi. Kendisini tribüne şikayet eden İbrahim Kaş'a da ne yaptığını hep beraber gördük. Hakemlik tavırdır, kişiliktir, şahsiyettir. İnşallah bizimkiler de bu kavramları öğrenecekler. RIDVAN DİLMEN: Gol atan galip geldi (MİLLİYET) Beşiktaş'ın orta sahası Galatasaray maçının aynısıydı. Savunmadaki tek fark İsmail'in yerine İbrahim Üzülmez vardı. Öndeki üçlü ise Serdar Özkan hariç farklıydı. Nobre santrfor, solda Serdar Özkan, sağda Holosko. Rakip Manchester United da hemen hemen beklenen kadro ile çıktı. Dörtlü savunmanın önünde üçlü; Scholes, Carrick ve Anderson. Onların önünde sağda Valencia, solda Nani ve forvette Rooney. Her şeyi iki takım için de aynıydı. Oyuncuların pozisyon almaları dahil. Ama arada tek bir fark bulunuyordu, da iki takımın önde oynayan açıklarının kalite farkı. Nani ve Valencia müthiş oynadılar. İbrahim Kaş ve İbrahim Üzülmez maksimum derecede performans gösterdi. Ancak karşılarındaki oyuncular çok etkiliydi. Bir de çok yalnız yakalandılar. Beşiktaş coşkulu taraftarının önünde maalesef kötü başladı. Bu turnuvada her puanın önemi var. İyi mücadelenin karşılığında bir puan alabilirlerdi ama olmadı. 569129 Yaşar Süngü: Büyük resmi erken gören kazanacak Büyük resmi erken gören kazanacak Son 20 yıla baktığımızda ortalama her yılda bir çeşitli krizler meydana geldi. Kapitalizm kendini yenilemedikçe, gelecekte yeni krizlerin beklediğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Küresel krizle birlikte şimdi dünyada dengeler de değişmeye başladı. Bu sürecin sonunda daha global düşünen, teknoloji ve inovasyona (yenilik) ağırlık verecek stratejileri hayat geçiren Türkiye, teknoloji ve inavosyona adapte oldukça global sisteme daha hızlı ayak uyduracak. Bugüne kadar hep coğrafi üstünlüğü ile değerlendirilen Türkiye artık bunun da ötesine geçecek. Atacağı adımlarla ilk modern Müslüman süper güç olarak tarihi açıdan önemli bir rol üstlenecek ve dünyada önemli bir model ülke olacak. *** ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından The Institute for Global Futures'in kurucusu James Canton'in gelecekle ilgili düşünceleri böyle. Jimmy Carter ve Bill Clinton yönetimleriyle çalışan ABD'li ünlü gelecek gurusu Canton, son olarak George W. Bush hükümetinin bilim ve teknoloji ofisi eski danışmanlığı görevini üstlendi. *** Beyaz Saray'ın eski danışmanı Türk işadamlarına da şunları tavsiye ediyor; 1-Sadece Türkiye ve çevre ülkeleri değil, tüm dünyayı bir pazar olarak görmeli ve daha global düşünmeliler. 2- Teknoloji ve inovasyona daha fazla yatırım yapmalı ve elinde büyük bir fırsat olan genç nüfusu yeni trendlere yöneltmeli. 3- Google, Siemens, Apple, GE gibi kendi alanlarında lider kurumların şirket yönetimlerine dikkat etmeliler. 4- Türk işadamları yükselen piyasalardaki fırsatlarda daha aktif rol almalı. 5- İnşaat, bankacılık, perakende gibi geleneksel endüstrilerin yanında artık müşteri talepleri doğrultusunda ortaya çıkan yeni endüstrilere odaklanmaları gerekiyor. 6- Çevre teknolojisi, nano teknoloji, solar ve alternatif enerjilere daha fazla önem verilmeli. 7- Türk şirketleri gelecek için bilinilirliklerini genişletmek zorunda. Global işbirliklerine ve ortaklıklara daha açık olmaları lazım böylece kendi tecrübelerini küresel anlamda geliştirme ve pazarlarını artırma şansları doğacaktır. *** Bundan sonra yeni ve güçlü kurumların ortaya çıkacağına, yeni endüstrilerin ve yeni oyuncuların sahaya ineceğine inanan Canton'un gelecekle ilgili düşünceleri de ilginç; Global dünya yakın gelecekte yeni sürpriz ve değişimlere gebe. Şu an herkes ekonomide ortaya çıkan risklere odaklandı. Bu yüzden birçok kimse büyük resmi göremiyor. Ekonomik dengeler tamamen değişiyor ve önümüzdeki dönemde fırsatları iyi değerlendiren yeni oyuncularla tanışacağız. Kriz, yeni endüstriler meydana getiriyor ve inovasyon alanında büyük değişimler yaşanıyor. Tüm bunlar olumlu gelişmeler ve kriz sonunda kimlerin kazanan ve kaybeden olduğunu belirleyecek. Türkiye gibi gelişen ülkeler etkin teknoloji yatırımı, altyapı desteği, lojistik ve iletişim endüstrisinde anahtar rol üstlenecek. Sözün özü; arkasına bakan ya geri kalacak ya duvara çarpacak, ileriye bakanlar yolu yarılayacak. Demokrasi demek, "Sen de benim kadar iyisin" demektir. Theodore Parker . 569435 Avrupa'nın en genci Türkiye! Türkiye Ligi'nde yer alan kulüplerin kuruluş yaşı ortalaması 59.95 olurken, Beşiktaş 106'lık yaşıyla en yaşlı kulüp oldu. Siyah-beyazlı ekibi, Galatasaray (104) ve Fenerbahçe (102) izledi. Turkcell Süper Lig takımlardan Ankaragücü 99, Kasımpaşa 88 ve Gençlerbirliği 86 yıllık tarihleriyle ''üç büyükler''in ardından sıralandı. Ligde yer alan diğer ekiplerden Trabzonspor ile Sivasspor 42, Kayserispor, Antalyaspor ve Denizlispor 43, Eskişehirspor ile Manisaspor 44 Gaziantepspor 40, Bursaspor 46, Ankaraspor 31 ve Diyarbakırspor da 41 yıldır Türk sporuna katkılarını sürdürüyor. -EN GENCİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR- Turkcell Süper Lig'in başarılı ekiplerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 19 yıllık geçmişiyle sözkonusu değerlendirmede, lig içindeki en genç kulüp oldu. Aynı kategoride ikinci sırada İspanya La Liga takımlarından 20 yaşındaki UD Almeria, üçüncü sırada ise Fransa Birinci Ligi (League 1) ekiplerinden 24 yıllık Le Mans kulübü yer alıyor. -EN YAŞLI KULÜP ALMANYA'DAN- Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından VfL Bochum ise Avrupa'nın en yaşlı kulübü olarak dikkati çekiyor. Almanya'nın en köklü ekiplerinden 1848 yılında kurulan kulüp, 161 yıldır spor yaşamını sürdürüyor. Mavi-beyaz renkleri taşıyan VfL Bochum, Galatasaray'dan 57, Beşiktaş'dan 55 ve Fenerbahçe'den de 59 yaş daha büyük. Alman kulübünü, İngiltere Premier Lig ekiplerinden Tuncay Şanlı'nın da forma giydiği 141 yaşındaki Stoke City izliyor. 135 yaşındaki ligin diğer ekiplerinden Aston Villa ile Bolton Wanderers ise bu takımların ardından sıralandı. -''YAŞLI'' PREMIER LİG- İngiltere Premier Ligi, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Türkiye arasında yapılan değerlendirmede, en yüksek yaş ortalamasına sahip bulunuyor. Ligde yer alan 20 takımdan, 19'u, 100 yaşını doldururken, Stoke City ekibi, 141 ile ligin en yaşlı takımı oldu. Bu kategoride ikinci sırada 135 yaşındaki Aston Villa ile Bolton Wanderers kulüpleri bulunuyor. 134 yıldır faal durumda bulunan ve eski milli futbolcu Tugay Kerimoğlu'nun da uzun yıllar formasını giydiği Blackburn Rovers ile Birmingham City ise bu kategorinin üçüncü sırasında yer aldı. Ligde geçen sezonu 11. sırada tamamlayan ve 1932 yılında kurulan Wigan Athletic ise 100. yılına ulaşamayan tek ekip olma özelliğini taşıyor. En yaşlı ligler sıralamasında ikinciliği Premier Lig'in ardından 107.2 ortalamayla Bundesliga, üçüncülüğü de 95.91'lik ortalamasıyla İtalya Birinci Futbol Ligi Seria elde etti. İspanya La Liga 86 ile 4., Fransa League de 82.5'lik ortalamayla 5. sırada yer aldı. 569980 Tekerlekli sandalyedeki kadını otomobil ezdi Alınan bilgiye göre, Kürtün ilçesinin Yeşilköy köyüne bağlı Yemişen Yaylası'nda A.K'ya ait park halindeki 29 AR 535 plakalı otomobil, hareket ederek tekerlekli sandalyedeki Nokta Meral'e (72) çarptı. Ağır yaralı olarak Kürtün Devlet Hastanesine kaldırılan Meral, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. Olayla ilgili gözaltına alınan A.K, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. 569351 Bunu yapan Kültür Bakanlığı Bunu yapan Kültür BakanlığıNEVŞEHİR RADİKALAvanos'ta peribacalarının olduğu sit alanı Zelve Vadisi'ne çivi bile çakılamazken Kültür ve Turizm Bakanlığı beton bina inşaatına başladı. AKP'li Avanos Belediyesi inşaatı durdurup mühürledi Peribacalarının bulunduğu birinci derecede sit alanı Zelve Vadisi’nin ortasına Kültür ve Turizm Bakanlığı betonarme bina dikti. Avanos Belediyesi, Bakanlığın, halkın çivi bile çakamadığı alana yaptırdığı inşaatı mühürledi. Nevşehir’e bağlı Avanos ilçesine kilometre uzaklıktaki açık hava müzesi Zelve’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından iki ay önce hem de ‘çarpık yapılaşmayı önlemek’ gerekçesiyle başlatılan inşaat, bu bölgede yaşayan halkı ve turistleri şoke etti. 1995 yılında planlanan ve bu yıl uygulamaya konulan proje, AK Parti’li Avanos Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı da karşı karşıya getirdi. Zelve Açık Hava Müzesi’nin hemen girişinde yer alan inşaat, bir süre önce ‘projeye uygun’ olmadığı gerekçesiyle Avanos Belediyesi tarafından mühürlenip durduruldu. ‘Bunun için mi geldik?’ İnşaat alanında başlama tarihi ve inşaatı yapan firma ve yaptıran kurumla ilgili kimlik bilgileri yer almazken, binadaki belediyenin mühürünün de dikkat çekmemek için söküldüğü gözlendi. Ünlü vadiyi gezerken karşılarına beton bir inşaat çıkan turistler şaşkına dönüyor. İskoç turist Elizabeth Keddie, “Bu bina tarihi bu yere yakışmıyor. Burası sadece sizlerin değil, bütün dünyanın ortak kültür mirasıdır. Böyle bir yere böyle bir bina yapılmasını protesto ediyorum” dedi. Zelve’nin bulunduğu alandaki Aktepe Köyü Muhtarı Rıfat Demirtaş da birçok turistin Avanos Belediye Başkanı Mustafa Kırıkçı’ya yazdığı dilekçelerle inşaatı protesto ettiğini söyledi. Demirtaş bir Fransız turistin belediye başkanına yazdığı dilekçede, “Ben buraya tarihi eserleri görmeye geldim. Beton yığıları görmeye gelmedim” dediğini aktardı. ‘Biz yapsak hapise...’ Aktepe köyünün eski muhtarı Abdullah Şengül ise Zelve’nin Kapadokya’nın Göreme, Yeraltı şehri, Ürgüp ve Göreme gibi önemli bir tarihi mekânı olduğunu vurguladı: “Bu bölge birinci derecede sit alanı. Burada yapılan binaya belediye izin vermedi. Bu tarihi ve doğal dokuyu bozacak her türlü yapılaşmaya karşıyız. Ben yetiştirdiğim üzümlere asmalık ağaç diktiğim için ağır cezada yargılandım. Vatandaş evinin önündeki merdiveni onarsa mahkemeye verilir, 20 ay hapse çaptırılır. Bu bina burada yapılırsa bu bölgede betonlaşmanın önü açılır. Ben Zelve’de doğdum. Taş düşmesi sonucu birileri ölünce köy buradan taşındı. Daha sonra da devlet burayı istimlak etti. Üstelik araziler köylüden alınırken değersiz arazi denilerek istimlak edildi. Turizm köyün en önemli geçim kaynağı.” Yetkililerden alına bilgiye göre, projesi Ankara’dan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan ve denetlenen inşaat, dört kısımdan oluşuyor: Tuvalet, hediyelik eşya dükkanları, turizm bürosu ve bilet gişesi... Avanos Belediye Başkanı Mustafa Körükçü, inşaatın Koruma Kurulu kararından sonra yapıldığını belirterek, “Şu anda belgelerini inceliyoruz. Daha fazla konuşmak istemiyorum” diye yanıt verdi. Nevşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri ise kendilerinin uygulayıcı olduğunu, projenin Ankara’dan yapılarak inşaata başlandığını söyledi. 569619 13:13 Ankaraspor'a FIFA ve CAS yolu kapalı Futbol Federasyon'u tarafından bir alt lige düşürülen 'a bir kötü haber daha geldi. 'nun cezayı onaması durumunda ve 'a başvuracağını belirten Ankaraspor'un bu yolunun da kapalı olduğu öğrenildi. 'nın bu gibi durumlarda itirazlara "Kendi iç sorununuz, bağlı bulunduğunuz federasyonlara baş vurunuz, verilen kararlara uyunuz" tavsiyesinde bulunduğu bildirildi. Yine aynı şekilde CAS'a başvurulması halinde ise söz konusu mahkemelerin yabancı unsurlu olmadığı için itirazı dikkate almayacağı öğrenildi. Bu durumda Ankaraspor için sadece Futbol Federasyonu aleyhinde ve ticari dava açması bekleniyor. Ayrıca Ankaraspor hissedarları için kişisel olarak Mahkemesine başvurması söz konusu. 569111 Kürt açılımı Portakal'da Kürt açılımı Portakal'da 46. yılını dolduran Uluslararası Altın Portakal Film Festivali'ne bu yıl 36 ülkeden 180 film katılıyor. Festivalde ilk kez bir Kürt filmi de seyirciyle buluşacak. AYSEL YAŞA/İSTANBUL Bu sene 46.'sı düzenlenecek olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yarışacak olan filmler bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. 10-17 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalde bu yıl Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda on altı, kısa film dalında 26, belgesel film dalında ise 25 film yarışacak. Festival bu sene 36 ülke ve 180 filmle yeni bir rekora daha imza atıyor. HİÇ KÜRT FİLMİ İZLEMEDİK Jüri üyelerinden senarist Sırrı Süreyya Önder, festival tarihinde bu yıl ilk defa bir Kürtçe filmin de yarışacağını bildirdi. Miraz Bezar'ın ilk filmi olan Min Dit'in bir ilk olduğunu anlatan Önder, Kürt açılımını da desteklediğini söyledi. Dünyanın bütün dillerinde film seyrettiklerini anlatan Önder, "Bugüne kadar Kürtçe film seyredemedik. Böyle saçmalık mı olur. Ne televizyonlarda ne de sinemalarda Kürtçe film göremedik" dedi. Siyasi arenadaki Kürt açılımı ile beyaz perdedeki Kürt açılımını da değerlendiren Önder, "Sinema siyasetin bizzat kendisidir. Politik bir şeydir. Açılım denen uygulama tüm bunların konuşulmasıdır aslında" diye konuştu. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın "Festivalde bir Kürt filmi de yarışmaya katılabilir ve yarışabilir" dedi. 569829 Çin güvenlik önlemlerini abarttı! 'in 60. kuruluş yıl dönümü kutlamaları için alınan güvenlik önlemleri duyanları hayrete düşürüyor. Alınan güvenlik önlemleri çerçevesinde, başkent Pekin'de güvercin ve uçurtma uçurulması yasaklandı.  Şinhua ajansının haberine göre, uçan reklam ve çocuk balonlarını da kapsayan yasak, 15 Eylül-8 Ekim tarihleri arasında geçerli olacak. Pekin Güvenlik Bürosu Başkanı Li Runhua, vatandaşlardan, "uçan herhangi bir nesne" gördüklerinde hemen polise bildirmelerini istedi. Bu arada, güvenlik önlemlerini artıran polis, Pekin'e bağlanan 200 ana yolda 24 saat devriye geziyor ve araçlarda arama yapıyor. Kuruluş yıl dönümü etkinlikleri nedeniyle ilginç önlemlerden söz eden bir süre önce, kutlamalar sırasında yağmuru durduracağını, bunun için çalışmalara başladığını duyurmuştu. 'de kutlamalar nedeniyle 1-8 Ekim tarihleri arası resmi ilan edildi. 569031 Hrant Dink ödülü Alper Görmüş'e Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen ödül töreninde konuşan Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, eşinin bugün 55. doğum günü olduğunu ve 32 ay önce yaşama hakkının gasp edilip elinden alındığını söyledi. Hrant Dink adına tanıdık tanımadık bir çok insanın seferber olduğunu, ''bu yarayı nasıl saralım'' diye düşündüklerini ifade eden Dink, şöyle devam etti: ''Kardeşleri, yeğenleri, çocukları, torunları ve ben ailece karar verdik, 'vakıf açacağız' diye. Vakıf olarak doğum günü niyetine onun yaşamını, verdiği mücadeleyi kutlamak, benzer mücadeleler veren ve söylenmesi gerekenleri her şeye rağmen cesaretle söyleyebilen kimselere teşekkür etmek için 15 Eylüller'de bir ödül vermek istedik. Dünyanın her yerinde acıların, adaletsizliklerin yaşandığını ve başkalarının da bedeller ödediğini biliyoruz. Bu ödülle onların emeğine, döktükleri tere el vermek, omuz vermek istedik. Ödül alacak dostlarımızın sevinci bizim heyecanımıza heyecan kattı. Bugün ödül alanlar Hrant'a, onlara ödüldür.'' Törende daha sonra Rakel Dink, Taraf Gazetesi Yazarı Alper Görmüş ile Haaretz Gazetesi Muhabiri İsrailli Gazeteci Amira Hass'a ödüllerini sundu. Alper Görmüş, ödül haberini aldığı ilk andan beri bu hediyenin omuzlarına yüklediği sorumluluk üzerinde düşündüğünü dile getirdi. ''Anladım ki Hrant Dink gibi büyük bir mücadele ve gönül adamının hatırasına düzenlenmiş bu ödülün tedirgin edici yanı da varmış'' diye konuşan Görmüş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hayatta en sevdiğim varlığım kızımı kucağıma aldıktan sonra 'Ya ona bir şey olursa' korkusuyla yaşıyordum. 22 yıl sonra ödül komitesi bir korku daha verdi kucağıma, günün birinde 'Bu adama Hrant Dink ödülü verilmemiş miydi?' sorusunu haklı kılacak korku bu... Ancak bu ödülü aldığım için gururluyum.'' Amira Hass da  devletine karşı öfkesinin bulunduğunu, bunu sözlerle ifade etmesinin çok zor olduğunu belirterek, ''Çünkü benim mesleğim yazı yazmak'' dedi. İsrailli gazeteciler olarak göstermekte oldukları cesareti Türkiye'deki gazetecilerin cesaretiyle kıyaslamanın mümkün olmadığını belirten Hass, şunları söyledi: ''Çünkü bizim 301. maddemiz yok. İstediğimiz gibi özgürce yazabiliyoruz, istediğimizle görüşebiliyoruz. Fransa'da, ABD'de, Filistin'de beni duyan insanlar var. Biz gerçeklerin duyulmasını istiyoruz. '' Törene Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, eşi Beyhan Bağış, sanat, edebiyat ve basın camiasından çok sayıda davetli katıldı. 568944 Üç bin 700 yıl önceki Hitit çalgılarıyla konser 'KaleidoscopEurope' projesi kapsamındaki Hattuşa etkinliği ile bin 700 yıl öncesine ait unutulmuş 11 Hitit çalgısı yeniden ses verdi. Büyük-küçük lir, arp, bağlama-tar, davul, darbuka, çalpara, kaval, çifte kaval, boru çalgıları arkeolojik belgelerden tespit edilerek yeniden tasarlandı. Ayrıca bu çalgılardan çıkan özel seslere göre Ertuğrul Bayraktarkatal tarafından bir de senfonik bir beste yapıldı. Yeniden yapılan çalgılar ve senfonik beste, 26 Eylül'de Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde verilecek konserle dünyaya tanıtılacak. Türk, İtalyan, Macar ve Portekizli müzisyenlerden oluşan 'Hattuşa Orkestrası' 28 Eylül'de Hitit kalıntılarının bulunduğu Çorum'da ve Ekim'de de Portekiz'de bir konser verecek. Hattuşa etkinliğinde ayrıca Anadolu'da (M.Ö. 1720-1190) yılları arasında hüküm süren Hititlerin, dünya kültür hayatına kazandırdığı değerleri konu alan atölye çalışmaları ve sergiler de düzenlenecek. 12 YIL SÜREN HAZIRLIK Hattuşa adlı etkinlik, müzik tarihçisi Oğuz Elbaş'ın yaklaşık 12 yıldır sürdürdüğü Hitit müziği araştırmaları temel alınarak hazırlandı. Hattuşa'yı hazırlayan da yine Oğuz Elbaş. Ona bu çalışmada, Okan Murat Öztürk, Cihat Aşkın, Ertuğrul Bayraktarkatal, Ertuğ Korkmaz gibi isimler eşlik ediyor. Oğuz Elbaş, projeyi şöyle anlatıyor: "Hattuşa'ya müzik tarihi ve çalgı bilimi açısından oldukça önemli deneysel bir çalışma diyebiliriz. Bu tür çalışmalar, tarihsel süreci daha iyi algılamamızı sağlamaktadır. Bu sayede bin 700 yıl öncesine ait çalgılar yeniden hayat buldu." Çalgılar üretilirken aslına sadık kalınmaya çalışılmış, bir taraftan da senfonik yapıdaki bir orkestra ile birlikte çalınacakları göz önüne alınmış. Öncelikle ODTÜ'de görevli bir grup akademisyen tarafından kabartmalı vazolar, ortostatlar ve orijinal örneklerden yararlanarak çalgıların orijinal boyutları belirlenmiş. Daha sonra İTÜ Türk Müziği Konservatuarı Çalgı Yapım Bölümü hocalarından Tunç Buyruklar, Şafak Köksal, İbrahim Coşkun büyük-küçük lir, arp, kaval, davul, çalpara ve borunun; çalgı yapımcısı Özay Önal ise bağlamaların projelerini hazırlamış ve imalatlarını yapmış. Davul, arp, çalpara ve borunun imalatları ise Feridun Obul tarafından gerçekleştirilmiş. Hitit çalgıları için hazırlanan müziklerde Hattuşa'nın günümüzdeki yüzü Çorum'un geleneksel müzikleri temel alınmış. Elbaş, elimizde bir Hitit müziği kaydı ya da notası olmadığı için bölgede günümüze kadar yaşama imkanı bulan geleneksel şarkıların, özel düzenlemelerle Hitit çalgıları ve modern çalgılarla seslendirildiğini ifade ediyor. Dönemin daha iyi anlatılması amacıyla orkestrada görev alan müzisyenler için özel Hitit giysileri üretilmiş. Bu çalgılardan çıkan seslere göre hazırlanan beste için şair ve edebiyatçıların da desteği alınarak sözler de yazılmış. Bestelenen eserin birinci bölümünde, Hititlerin dünya için önemi vurgulanıyor. İkinci bölümde, Hitit kültürü ve günümüz modern dünyasına yansımaları işleniyor, üçüncü bölümde Hitit yaşamından kesitler veriliyor ve son bölümde ise yok oluşları anlatılmaya çalışılıyor. 570173 Kimyasal çözücüler hamileleri etkiliyor Fransız Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nden (Inserm) bilim adamlarının yaptığı araştırma, yoğunluğu veya yağı azaltmak ya da temizlik için kullanılan çözücülerin bebek için tehlike teşkil ettiğini ortaya koydu. Bu maddelerin gebelikte plasentanın oluşturduğu koruyucu bariyeri geçebildiğini vurgulayan bilim adamları, çözücülerin genellikle solunum yoluyla alındığına ya da deriden geçtiğine dikkati çekti. binden fazlası çalışan olmak üzere 3421 kadının katıldığı, Sylvaine Cordier ve ekibinin araştırmasında, katılımcılardan yüzde 30'u iş yerinde en az bir kere kimyasal çözücülere maruz kaldığını söyledi. Bu maddelere en fazla maruz kalan gebelerin bebeklerinin böbreğinde, idrar yollarında, özellikle erkek bebeklerin genital bölgesinde oluşum bozukluğu ya da bu bebeklerde dudak yarığının meydana gelme riskinin daha fazla olduğu kaydedildi. "Occupational and Environmental Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, bu tür oluşum bozukluklarının ortalama yüzde 2-3 olduğu, ancak gebelik başında bu kimyasal maddelere maruz kalan hamilelerde riskin 2,5 kat arttığı vurgulandı. Temizlik veya sağlık alanında, kuaförde, estetik merkezinde ya da laboratuvarda çalışan kadınların çözücülere en fazla maruz kalanlar olduğu da belirtildi. Araştırmaya ilişkin makale, Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinde de yer alıyor. 569294 Ramazan bayramı yaklaşırken tatlılar görücüye çıktı yaklaşırken tatlılar görücüye çıktı ’nın yaklaşmasıyla ’de de tatlılar görücüye çıkmaya başladı.  ’da, tatlıcılar sokağının bulunduğu Meydan semtinde onlarca tatlıcı, Ramazan Bayramı öncesinde son hazırlıklarını yapıyor. Ancak tatlıcıların, müşterilerin ilgisini çekmek için başvurduğu yöntemler, kıyasıya bir rekabeti ortaya koyuyor. Bazı tatlıcılar müşterilerinin beğenisine 40 çeşit tatlı sunarken, bazı tatlı dükkanlarında 80 çeşit tatlı arasından seçim yapmaya çalışmak da mümkün.  Tatlı dükkanında çeşitli yerlere yerleştirilen kameralar ve dükkanın önüne kurulan dev ekranlarla yapan tatlıcılar dikkati çekiyor.  Ancak canlı yayın üretim yapan dükkanın karşısındaki tatlıcı, daha farklı bir yöntem izliyor ve tatlı yufkalarını sokakta açarak müşterilerin ilgisini çekmeye çalışıyor. Çeşitli desenler verilerek hazırlanmış tatlı tepsileri, kaju ve fıstık içinden oluşan kalp şeklindeki tatlı tepsisi, ilginç vitrin düzenlemeleri ve dükkanların önündeki ışıklandırma sistemleri tatlıcılar sokağına havası veriyor. 569545 Bu markette para geçmiyor Bu markette para geçmiyor ’ta ihtiyaç sahipleri, gıdadan giyime her türlü gereksinimlerini, belirlenen limitler ölçüsünde ücretsiz karşılayabildikleri, "paranın geçmediği market" olarak adlandırılan Gıda Bankası’ndan alışverişlerini yapıyor. Sivas Belediyesi ve Hayat Ağacı Derneği işbirliğiyle 2006’da Belediye Sosyal İşler Müdürlüğünün Sularbaşı Mahallesi’ndeki binasında kurulan Gıda Bankası, yoksul vatandaşlara diğer aylarda olduğu gibi Ramazan ayında da yardım elini uzatıyor. Hayırsever vatandaşların ayni ve nakdi bağışlarıyla stantları doldurulan Gıda Bankası’nda, ihtiyaç sahibi olduğu tespit edilen aileler, her türlü gereksinimini fert sayısına göre belirlenen limitler doğrultusunda ücretsiz karşılayabiliyor. Reyonlarında gıdadan temizlik malzemesine, beyaz eşyadan mobilyaya, gelinlikten çeyiz eşyasına, çikolatadan oyuncağa kadar her türlü ürünün bulunduğu Gıda Bankası’ndan normalde aylık 1100 aile faydalanıyor. Ramazan ayında bu yardımlarını 4-5 kat daha artıran Gıda Bankası, bu ayda yaklaşık bin aileye yardım elini uzatıyor. Limiti doğrultusunda istediği ürünü alabilen vatandaşlara, alışveriş sonrasında servis imkanı da sunularak aldıkları ürünler evlerine bırakılıyor. GİYECEKLERİ TEPEDEN TIRNAĞA YENİLENİYOR- "Paranın geçmediği market" olarak adlandırılan Gıda Bankası’nda bugünlerde ihtiyaç sahibi vatandaşların Ramazan Bayramı alışverişleri nedeniyle yoğunluk yaşanıyor. Yoksul aileler gıda ve temizlik maddesi ihtiyaçlarının yanı sıra bayramlık giysilerini Gıda Bankası’ndan temin ediyor. Çocuklarıyla Gıda Bankası’na gelen aileler, beğendikleri giysileri ücretsiz alıyor. Tepeden tırnağa kadar giysilerini yenileyen aileler, Gıda Bankası’ndan mutlu ayrılıyor. Eşi ve çocuğuyla bayram alışverişine gelen görme Bilal Doğan, düzenli bir işi bulunmadığını, yaz mevsiminde simit, ramazan ayında ise "horoz şekeri" satarak ailesinin geçimini sağlamaya çalıştığını söyledi. Gıda Bankası’nın ve arkadaşlarının yaptığı yardımlarla ayakta durmaya çalıştığını ifade eden Doğan, "Çocuklarımızın ve kendimizin her türlü ihtiyacını buradan karşılıyoruz. Giysimizi ve gıdamızı alıyoruz, Gıda Bankası’ndan memnunuz" dedi. Sivas Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü yetkilileri, Gıda Bankası’ndan Ramazan Bayramı öncesinde yaklaşık bin yoksul vatandaşın giysi ihtiyacını temin ettiğini kaydetti. Gıda Bankası’na bağışta bulunan hayırseverlere teşekkür eden yetkililer, imkanlar ölçüsünde çok sayıda vatandaşa yardım ulaştırmaya çalıştıklarını bildirdi. 570025 Hüseyin Üzmez Davası'nda karar açıklandı Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuklu sanık Üzmez ile aynı davada tutuksuz olarak yargılanan mağdur çocuk B.Ç'nin annesi Livaze Ç. hazır bulundu. Mahkeme heyeti, sanıklardan Hüseyin Üzmez'i ''Çocuğun cinsel istismarı'' suçundan 13 yıl ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken, ''Hürriyeti tahdit suçundan'' beraatine karar verdi. 570537 Obama Afganistan planını açıkladı ABD Başkanı Barack Obama yönetimi, Afganistan ve Pakistan'da El Kaide ile mücadelesinin ana çizgilerini açıkladı. Yönetim tarafından hazırlanarak Kongre üyelerine sunulan belgede, Afganistan'ın kendi güvenlik güçlerinin, giderek daha az ABD desteğine ihtiyaç duyacakları bir konuma getirilmelerinin hedeflendiği belirtiliyor. Belgede no'lu amacın, "Afganistan'da ve özellikle de Pakistan'daki terörist bağlantıları dağıtmak, böylece bunların uluslararası terörist eylemler düzenlemelerini engellemek olduğu" belirtildi. Pakistan hükümetinin güçlendirilmesi, hükümete askerlerin müdahale etmesinin sınırlandırılması, böylece hükümetin ayaklanmalara karşı koyma gücünün arttırılması gerektiğinin ifade edildiği belgede, hükümetin yolsuzlukla mücadelesinin önemine de işaret edildi. Belgede, Pakistan'a bu sürece Türkiye, Çin ve Suudi Arabistan'dan verilecek desteğin önemli olduğu vurgulandı. Belgede, "Afganistan'daki güvenlik güçlerinin ayaklanmalara ve terörizme karşı mücadelede giderek daha da güçlenmesi ve kendisine yeter hale gelmesinin önemine dikkat çekildi ve Afgan güvenlik güçlerinin bu süreçte giderek daha az ABD desteğine ihtiyaç duyacak bir hale gelmesi gerektiği" belirtildi. 569379 Akmerkez'de yangın paniği Akmerkez'de yangın paniği ArşivİSTANBUL Beşiktaş'taki Akmerkez'de elektrik kontağından çıkan yangın paniğe neden oldu. Alışveriş merkezinde bulunan çalışanlar, yayılan duman nedeniyle binayı boşalttı. Yangın kısa sürede söndürüldü. Edinilen bilgiye göre, Akmerkez'in 3. katında bulunan sistem odasında elektrik kontağından yangın çıktı. Sabah saat 08.45'te çıkan yangında alışveriş merkezinin içinde dumanlar yayıldı. Duman nedeniyle çalışanlar binayı boşalttı. İlk müdahaleyi personelin yaptığı yangın, Beşiktaş ve İstinye itfaiye gruplarının müdahalesiyle kısa sürede söndürüldü. Bu arada, binayı boşaltan Akmerkez çalışanları, yayılan dumanı gördükleri anda binayı boşalttıklarını söyledi. Yanının söndürülmesinin ardından çalışanlar tekrar iş yerlerine geri döndü. 569412 Akmerkez'de yangın paniği yaşandı Yangın kısa sürede söndürüldü. Edinilen bilgiye göre, Akmerkez'in 3. katında bulunan sistem odasında elektrik kontağından yangın çıktı. Sabah saat 08.45'te çıkan yangında alışveriş merkezinin içinde dumanlar yayıldı. Duman nedeniyle çalışanlar binayı boşalttı. İlk müdahaleyi personelin yaptığı yangın, Beşiktaş ve İstinye itfaiye gruplarının müdahalesiyle kısa sürede söndürüldü. Bu arada, binayı boşaltan Akmerkez çalışanları, yayılan dumanı gördükleri anda binayı boşalttıklarını söyledi. Yanının söndürülmesinin ardından çalışanlar tekrar iş yerlerine geri döndü. 569132 Mustafa Kutlu: Birinci mesele Mustafa Kutlu 16 Eylül 2009 ÇarşambaBirinci mesele Eğitim sendikacıları bir araştırma yapmışlar. En çarpıcı sonuç şu: Türkiye'de ihtiyaç maddeleri sıralamasında “kitap” 235. sırada. Türkiye'nin üzerinde durması, düşünmesi, incelemesi, araştırması, sebeplerini tesbit etmesi, bu feci eksikliği gidermesi, bunu “yapılacak işler” listesinin en başına koyması, sorumluların asla “ihmalkârlık” yapmaması gereken “birinci mesele”si budur. Yiyecek-giyecek-güvenlik-barınma-sağlık vb. gibi hayati meselelerin halli de, “kitap” ihtiyacının giderilmesine, okuma alışkanlığının yaygınlaşmasına bağlıdır. Ülke siyaseti, yargı, yasama, iktisat, ithalat, ihracat, spor, sanat aklınıza ne gelirse bütün meselelerin merkezinde “kitap” vardır. Ve biz “kitap”tan uzak durduğumuz için işleri yoluna koymak için çırpınıyor, iki ileri bir geri gidiyor veya yeri-mizde sayıyoruz. Kahvehane ağzı ile “Bu memleket adam olmaz arkadaş” ibaresinin arkasına “kitap okumadıkça”yı eklemek lazım. Türkiye'de kitaba yılda harcanan para 45 sent imiş. Günde ortalama beş saat televizyon seyreden Türkler, kitap okumaya yılda altı saat vakit ayırıyormuş. Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap, bir İsviçreli 10 kitap, Fransız kitap okurken; Türkler 10 yılda bir kitap okuyormuş. Türkiye'de (Nüfus 70 milyon) okuma alışkanlığına sahip ancak 70 bin kişi varmış. Bu rakamlar insanın dudağını uçuklatır. Ne yapıp edip düştüğümüz kuyudan çıkmalıyız. Bu konuda hazır reçetem yok. Ama ben kırk yıllık bir yayıncı-yazar-öğretmenim. Konunun tam ortasında bulunuyorum. Çerçevesini kabaca çizeceğim yol haritası şudur: Aile, okul, özel sektör ve devlet bu meselede el-ele verip bir uzun vadeli program hazırlamalıdır. Bunu yapacak uzman kadrolar vardır. Program ülkede iktidarlar değişse de hiç taviz verilmeden en az otuz sene uygulanmalıdır. Ancak ondan sonra bu ülkede okuma alışkanlığı nüfusun yarısına varabilir. Bu büyük bir başarı olur; böylece kitap ihtiyaçlar listesinin ilk on maddesi arasına girer. Bakınız yetmişli yılların başında biz yayıncılar bir kültür kitabının ilk baskısını ortalama üç bin; eğer satacağına kanaat getirmişsek beş bin basardık. Ülkede yıldan bu yıla yedi üniversite yetmiş yediye çıktı, nüfus iki misli arttı, öğrenci sayısı arttı, şehirleşme arttı; artış bütün alanlarda doğru orantılı olarak devam etti. Biri hariç. Kitap. Biz yayıncılar bugün bir kültür kitabını ortalama bin basıyoruz. (Beş-on popüler yazarın çok satan kitaplarını bu hesaba katmayın). Demek ki ne olmuş? Kitap geçen zaman içinde hayatımızdan (ihtiyaç liste-mizden) çıkıp gitmiş. Bu niçin böyle olmuş? kadar çok sebebi (iktisadî, siyasî, kültürel, zihnî vb.) var ki hepsi için ayrı ayrı yazılar yazmalıyız (Yazılıyor da, ama umursanmıyor. Niçin umursanmıyor, bu da ayrı mesele). Ben Erzincan'da orta öğrenim görürken, depremden çıkmış şehrin 25-30 bin nüfusu vardır. Şehirde dört kitabevi faaliyet gösteriyor; bunlar “sadece kitap satarak” geçiniyordu. Şimdi Erzincan'ın nüfusu yüz binin üzerindedir. Şehirde dört değil belki yirmidört kitabevi bulunmaktadır. Ama bu yıl kitabevleri spor malzemesi, kırtasiye, oyuncak, test kitapları, ders kitabı, bir miktar (çok satan popüler eserlerden) kültür kitabı satmaktadır. Temel ihtiyaçlar (Güvenlik, barınma, yeme-içme-giyinme, sağlık) dışındaki ihtiyaçlar çokluk insanlara ihtiyaçmış gibi gösterilerek kabul ettiriliyor. Bunun türlü yolları ve hatta ilmî kolları var (Reklâm-Satış-Pazarlama). Kitap üretimi kârlı bir meslek değil. Yayıncı çokluk yüzde on beşe çalışıyor. da kitapçı rafında kalıyor veya iade ediliyor. Bu düzene büyük sermayenin üç-beş kuruluşu hakim. Onlar da işte araştırmadan çıkan yetmiş bin okuru elde tutmaya çalışıyor. Devlet bu işe öncülük etmeli, özel sektör ile el ele bunu bir “milli mesele” haline getirmelidir. Tabii vaktiyle yapılan “Yerli Malı Haftası”na benzememek şartı ile. Yayıncı güçlenecek kitap basacak. Aile güçlenecek kitap alacak. Kitapçılık cazip bir meslek olunca kitapçı sayısı fazlalaşacak. Kütüphaneler önem kazanacak. Her neyse bunun planlamasını uzmanlara bırakalım. Ama en azından bu iktidarın geçen seçimde kullandığı bir sloganı kullanabiliriz. “Sen Türkiyesin Büyük düşün”. İhracatı ve milli geliri bir şu kadar artan, işadamlarına madalya verilen, duble yollar ile kaplı cennet vatanımızda eğer kitabı ihtiyaç maddelerinin 235. sırasından çıkarıp ilk on içine sokamamışsak boşuna şişinmeyelim. Cehaletle bir yere varılmaz. Vardığını sanır insan, düpedüz serap görür. 569420 İşçi çıkarmayan selzedeye destek İsa Yazar'ın haberi Yüzyılın en büyük sel felaketini yaşayan İstanbul ve Tekirdağ'da can kayıplarının acısı dinmedi. Hayatını kaybeden TIR şoförleri, servis aracında boğulan kadın işçiler, sel sularında kaybolan minik bedenler Türkiye'yi gözyaşlarına boğdu.  Devlet, zararı karşılamanın yanı sıra şirketlere 'maaş desteği' sağlayacak. Üretimi duran firmalarda işçi ücretleri aya kadar devlet tarafından ödenecek. Çalışanlara 400 ile 800 lira arasında maaş bağlanacak. Bakanlık yetkilileri, zarar gören işletmelerin Türkiye İş Kurumu'na başvurmalarını ve kısa çalışma ödeneği talep etmelerini istiyor. Firmaların uygulamadan yararlanabilmesi için haftalık çalışma süresinin üçte bir oranında azalması ya da işlerin hafta süreyle durması gerekiyor. Kısa çalışma ödeneği, küresel kriz döneminde uygulandı. Yaklaşık 200 bin işçinin maaşını devlet ödedi. Sistem şimdi selzedeler için devrede. Kısa çalışma ödeneği, sel, yangın ve deprem gibi zorlayıcı nedenler ile genel ekonomik kriz sonucu işlerin durması halinde devreye giriyor. Devlet, bu iki sebepten dolayı üretimin durması halinde firmalara, 'işçi çıkarma maaşını biz ödeyelim' diyor. Böylece hem afetten etkilenen firmaların işçi çıkarması önleniyor hem de işletmelerin yükü hafifliyor. Kısa çalışma ödeneği, kriz döneminde yoğun olarak uygulandı. Yaklaşık 200 bin işçinin maaşını devlet ödedi. Selde zarar gören firmaların kısa çalışmama ödeneğinden faydalanabilmesi için haftalık çalışma süresinin üçte bir oranında azalması ya da işlerin en az hafta süreyle tamamen durması gerekiyor. Üretimin durması halinde çalışanların maaşlarının tamamı İş Kurumu tarafından ödeniyor. Kısmen çalışma halinde ise üretime devam edilmeyen sürenin parası devletten isteniyor. Çalışma Bakanlığı müfettişleri, kısa çalışma ödeneği almak isteyen firmaların başvurularını yerinde inceliyor. Ödeneğe hak kazandığı yönünde rapor tutulan firmalara İş Kurumu tarafından ödeme yapılıyor. Kısa çalışma ödeneği alabilmek için işçilerin son 120 gün sürekli çalışmış olması ve yıl içinde en az 600 gün prim yatırmış olmaları gerekiyor. Sel nedeniyle kısa çalışma ödeneğinden yararlanacak firmalar, işçilerinin adı, sosyal güvenlik sicil numaraları ile her bir işçinin ne kadar süre ile çalıştırılamayacağını İş Kurumu'na bildirecek. Kurum, müracaatları, başvuruyu izleyen ayın sonuna kadar sonuçlandıracak. Öte yandan Gelir İdaresi, sele maruz kalan mükelleflere, Eylül'de başlayıp 30 Eylül'e kadar vermeleri gereken beyannamelerini ekimde verilecek beyannamelerle birlikte verme imkânı getirdi. Bu beyannameler üzerine ödenecek vergilerin ödeme süresi de Ekim 2009 ayında verilecek beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süresinin bitim tarihine kadar uzatıldı. Uygulamadan faydalanmak için 30 Eylül'e kadar vergi dairesine başvurmak gerekiyor. 570398 Dışişleri: Mahmur kampının kapatılmasında sorumluluk Irak hükümetinde Basın toplantısında, konuya ilişkin bir soru üzerine, Mahmur kampının kapatılmasının yıllardan beri gözetilen bir konu olduğunu belirten Özügergin, bu sürecin bazı temel koşullara tabi olduğunu kaydetti. Özügergin, "Terör örgütü tarafından çıkar amaçlı kullanılan söz konusu kampın örgütün kontrolünden çıkarılması, PKK unsurlarından temizlenmesi, kampın kapatılıp tasfiye edildikten sonra terör örgütünün kampa geri dönmemesi için önlem alınması ve kamp sakinlerinin oradan kalkıp bir başka yerde yeniden bir yapılanmaya gitmelerine izin verilmemesi gerekir" diye konuştu. Saydığı bu hususlarda sorumluluğun Irak hükümetine düştüğünü belirten Özügergin, insani boyutu olan bu konunun Türkiye'de Temmuz ayında yapılan Türkiye-ABD-Irak üçlü mekanizma toplantısında da ele alındığını hatırlattı. 568691 Mevlana diyarında Kadir Gecesi coşkusu Rahmet ve bereket ayı Ramazan'ın bitmesine sayılı günler kaldı. Kutlu bir mevsimi geride bırakacak olmanın hüznünü yaşayan Müslümanlar Kadir Gecesi'ni idrak etmenin heyecanını yaşadı. Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi Konya'da da vatandaşlar camilere akın etti. Konya merkezde bulunan camilere sığmayan yüzlerce mümin, cami avlusunda namazlarını kıldı. Mevlana Müzesi tadilat olmasına rağmen bu kutlu gecede kapılarını sonuna kadar vatandaşlara açtı. Girişlerin ücretsiz olduğu gecede binlerce kişi müzeyi doldurdu. Ellerinde Kur'an'ı Kerim'le dualar eden Müslümanlar, birlik ve beraberlik diledi. Kadir Gecesi'ni geçirmek için Mevlana Müzesi'ne gelen Mustafa Reşadi, günahlardan arınmak, tövbe etmek için Mevlana'ya geldiğini söyledi. Mevlana'nın yüzü suyu hürmetine bağışlanma dileyeceğini ifade eden Mustafa Reşadi, "Ramazan ayının son günlerini en güzel şekilde geçirmeye çalışıyoruz. Bin aydan daha hayırlı gecede Mevlana'nın kabrinin yanında geçirmek istedim. Ömür bir şekilde gelip geçiyor, hayat bir şekilde bitiyor. Yaradan bizlere tüm günahlarımızı bu mübarek gecede bir tövbe ile affetme şansı verdi. Bizler de en güzel şekilde en verimli şekilde bu geceyi geçirmemiz gerekiyor. Allah (c.c.) Kadir Gecesi'ni hakkıyla geçirmeyi bizlere nasip etsin." dedi. 569900 AK Partili başkan kaza geçirdi AK Partili başkan kaza geçirdiTeoman ERİŞ/ALANYA (Antalya),(DHA)  ANTALYA'nın Alanya İlçesi’ne bağlı Türkler Beldesi Belediye Başkanı AK Partili Hayri Çavuşoğlu’nun da içinde bulunduğu belediyeye ait kamyonet tünelde otomobile çarptı. Kazada şans eseri ölen ve yaralanan olmadı. Türkler Belediye Başkanı Hayri Çavuşoğlu, şoförü Ahmet Ersoy’un kullandığı belediyeye ait 07 NRZ 55 plakalı kamyonetle Alanya’dan Antalya'ya doğru yola çıktı. Alanya- Antalya arası D-400 Karayolu'nda, tünel çıkışına 50 metre kala önde bulunan 07 NGL 28 plakalı otomobilin sürücüsü Mahmut Mücahit Kaya, tünelde benzini bittiği için park halinde bulunan 07 5994 plakalı otomobile çarpmamak için direksiyonu sola kırdı. Bunun üzerine Başkan Çavuşoğlu’nun bulunduğu kamyonet, aniden önüne çıkan 07 NGL 28 plakalı bu otomobile arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle araçlar kontrolden çıkarak demir bariyerlere çarptı. Hava yastıkları açılan iki araçta da şans eseri ölen ve yaralanan olmazken, her iki araç kullanılamaz hale geldi. Kaza, çevredekiler tarafından Bölge Trafik ekipleri ve tünel görevlilerine bildirildi. Kısa sürede kaza yerine gelen polisler ve tünel görevlileri, dubalarla yolu kontrol altına aldı. İkinci bir kaza yaşanmaması için tünelde sürücülere sürekli ‘Sol şeridi kullanın’ anonsları yapıldı. Kazaya karışan sürücüler ifadeleri alınmak üzere emniyete götürülürken, hurdaya dönen araçlar da Bölge Trafik ekiplerinin olay yeri incelemesinin ardından çekiciyle otoparka götürüldü. Benzini bittiği için tünelde park halinde duran 07 5994 plakalı otomobilin sürücüsü de ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Tünel saat aradan sonra trafiğe açıldı. Başkan Çavuşoğlu'nun şoförü Ahmet Ersoy, “Tünelde bekleyen otomobilin yakıtı bitmiş. Bu nedenle tünelde park etmiş. Önümüzde seyreden araç da bu yakıtı biten park halindeki otomobile vurmamak için direksiyonu önüme kırdı. Biz de araca arkadan vurduk” diye konuştu. 570199 Yunanistan'da deprem unanistan'da Richter ölçeğine göre 4,3 büyüklüğünde bir yer sarsıntısı kaydedildi. Atina Yerbilimleri Enstitüsü, sarsıntının merkez üssünün başkent Atina'nın 175 kilometre kuzeybatısında yer alan Lamia kentinin 24 kilometre batısı olduğunu bildirdi. Saat 10.13'de kaydedilen sarsıntının can ve mal kaybına yol açmadığı kaydedildi. 569374 Yat sahiplerine Türk bayrağı uyarısı Yat sahiplerine Türk bayrağı uyarısı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, yatlarda vergi indirimi yapıldığını anımsatarak, mazeretlerin ortadan kalktığını bu yatları Türk bayrağı takmaya davet ettiklerini belirterek, sahillerin yaz, kış yabancı bayraklı teknelerin istila etmesine de müsaade etmeyeceklerini söyledi. Yıldırım, “Bu konuda da yasaları daha titiz uygulayacağız” dedi. ANKARA Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, yatlarda vergi indirimi yapıldığını anımsatarak, mazeretlerin ortadan kalktığını, bu yatları Türk bayrağı takmaya davet ettiklerini belirterek, sahillerin yaz, kış yabancı bayraklı teknelerin istila etmesine de müsaade etmeyeceklerini söyledi. Yıldırım, “Bu konuda da yasaları daha titiz uygulayacağız” dedi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım basın için düzenlediği iftarda, eurobarometre verilerine göre 2006-2008 yılları arasında Türkiye'de bilgisayar sahiplenme oranının yüzde 72, internet bağlantısında da yüzde 144 artış oranı gerçekleştiğini belirtti. Internet kullanıcıların yüzde 9'dan yüzde 31'e çıktığını ifade eden Yıldırım, “Şu anda internet erişimini yüzde 35'lere çıktığını tahmin ediyoruz. 3G'nin hizmete girmesiyle bu oran hızla artacaktır. Türkiye'de hala ilerleme marjımız var” dedi. MİLYONA YAKIN ABONE NUMARASINI TAŞIDI Numara taşımanın milyona dayandığının altını çizen Yıldırım, bilişim suçlarına yönelik geniş kapsamlı kanunun gündemlerinde olduğunu kaydetti. Internet ortamındaki her türlü neşriyatı her türlü bilgiyi yasalar bakımından suç teşkil etmeyecek norma getireceklerini dile getiren Yıldırım, sorumluların belli olacağını söyledi. “SAHİLLERİN YABANCI BAYRAKLI TEKNELERİN İSTİLA ETMESİNE MÜSADE ETMEYECEĞİZ” Yatlarda vergi indirimi yapıldığını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti: “Daha önceden edinilmiş tekneler için üç aylık süreler tanıdık. Bu süreler içinde Türk bayrağı çekerlerse başkaca bir şey istenmeyecek. Sadece boyuna göre teknenin 200 ile bin 200 TL arasında ruhsat harcı alınacak. Tekne sahiplerinin Türk bayrağına geçmelerini rica ediyoruz. Geçmezlerse ne olur? Mazeretleri ortadan kalktı. Burada da başka bir sorun var. Yapacağımız işler var. Bizim sahillerimizin yaz kış yabancı bayraklı teknelerin istila etmesine de müsaade etmeyiz. Bu konuda da yasaları daha titiz uygulayacağız. Haklı gerekçeleri vardı idare ediyorduk ama bundan sonra daha titiz olacağız.” Youtube için 15'e yakın dava olduğunu, bunun yüzde 99'unun Atatürk'e hakaretle ilgili olduğuna dikkat çeken Yıldırım, youtube ile ilgili görüşmelerin hukuki zeminde devam ettiğini söyledi. “HERKES ETEKLERİNDEKİ TAŞLARI DÖKSÜN” Gazetecilerin üçüncü köprüye ilişkin sorularını yanıtlayan Yıldırım, “Gizli bir saklı iş olmaz. Üstüne vazife olanlar konuşmuyor, vazife olmayanlar konuşuyor. Üstüne vazife olan bizsek zamanı gelince biz konuşacağız. Bu iş farklı noktalara çekiliyor. 10. Ulaşım Şurası'nda tek bir çalıştayı üçüncü köprü için ayırıyoruz. Herkes eteğindeki taşları döksün. Millete rağmen, İstanbul'a rağmen yapacağız demiyoruz. Bazı insanlar ilk köprüye de karşıydı. İstanbul'u rahatlatacak önerileri herkes ortaya koyması lazım.” “O ŞİMŞEK, BEN YILDIRIM” Bir gazetecinin “Yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile de vergileri görüşüyor musunuz” sorusu üzerine Yıldırım, “O Şimşek ben Yıldırım. Ne olduğunu anlayın işte” dedi. 570016 İnternet Hızı Baş Döndürecek İnternet hızıyla ilgili başdöndürücü gelişmeler yaşanıyor. Yakın gelecekte kulllanılacak yeni nesil teknoloji ile internet hızı daha da artacak. Kablosuz ağlarda internet hızının artmasına imkan verecek yeni teknoloji standardına dünyanın en büyük uluslararası meslek kuruluşu Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Enstitüsü'nden onay geldi. Yeni nesil kablosuz ağ teknolojisindeki ağ standardının adı 802.11n... Halen kullanılmakta olan standart ise 802 Nokta 11g. Bu sayısal ifadeler internet hızını kıyaslamak için kullanılırsa durum daha iyi anlaşılıyor. Onay verilen yeni nesil kablosuz ağ teknolojisi ile internet halen kullanılandan 10 kat fazla olacak. Yani kablosuz ağlarda internette başdöndürücü bir hıza ulaşılacak. yıl önce ortaya çıkan ve yakınlarda onay alan yeni nesil standarda uygun bilgisayar ve ürünlerin satışa çıkması için ise biraz daha sabır gerekiyor. Yeni nesil kablosuz teknolojinin hayata geçmesiyle, yüksek hızlı internete uyum sağlamak isteyen tüketiciler de buna uygun bilgisayar, modem ve router'lar satın almak zorunda kalacak. 570132 17:19 New York borsası yükselişle açıldı New York borsası yükselişle açıldı New York Borsası yükselişle açıldı.  Borsanın temel göstergesi Dow Jones Endeksi açılışta yüzde 0,4 (34,99 puan) artarak, 9.718,40 puan oldu. Açılışta Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 0,4 (7,56 puan) artışla 2.110,20 puan, Standard and Poor’s 500 Endeksi yüzde 0,4 (4,54 puan) yükselişle 1.057,17 puan oldu. Borsanın yükselişle açılmasında sanayi üretiminin beklentinin üzerinde artması  etkili oldu. 570152 1. Lig'de 5. hafta maçlarının hakemleri Kayseri Erciyesspor-Kardemir Karabükspor: Mete Kalkavan 16.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Karşıyaka: Gökhan Güneşer 20.30 Altay-Mersin İdmanyurdu: Mürvet Sezer 20.30 Konyaspor-Kartalspor: Erbay Aldemir 20.30 Samsunspor-Kocaelispor: Serkan Çınar 20.30 Adanaspor-Hacettepe: Zafer Demir 20.30 Bucaspor-Boluspor: Fethi Serkan Koçak 20 Eylül Pazar: Giresunspor-Çaykur Rizespor: Cüneyt Çakır (Bu maçın başlangıç saati ve oynanacağı stat Futbol Federasyonu tarafından daha sonra açıklanacak) 21 Eylül Pazartesi: 20.30 Dardanelspor-Orduspor: Nihat Akman 568696 Bakan Erdoğlu seferberlik ilan edecek Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası'nın (İNTES) tarafından, Devlet Su işleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ile müteahhitlere yönelik Ankara Grand Rixos Otel'de bir iftar yemeği verildi. Yemeğe Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Sayıştay yetkilileri, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker, DSİ çalışanları, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren ve çok sayıda müteahhit katıldı. Eroğlu, yemek sonrasında yaptığı konuşmada, kendilerinin müteahitlere rakip olmadığını, müteahhitlerle birlikte aynı hedefe koşan bir aile ve iş arkadaşları olduklarını söyledi. Türk müteahhitlerinin dünyada 3. sıradan 2. sıraya yükseldiğine işaret eden Eroğlu, ''Müteahhitlerimizle gurur duyuyoruz'' dedi. Müteahhitlik sektörünün istihdam ve döviz getirme noktasında çok önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Eroğlu, bu anlamda da hükümet olarak gerekli desteği verdiklerini ve vermeyi sürdüreceklerini bildirdi. Türkiye'de 2010 yılında yatırımları daha da hızlandırmak istediklerini anlatan Eroğlu, kriz döneminde kamu yatırımlarının artmasının krizin açılmasında önemli bir parametre olacağına kaydetti. DSİ'nin yatırımlarına da değinen Eroğlu, DSİ'nin çok önemli bir atılım başlattığını, bu kapsamda sulama yatırımlarının 300 milyon liralardan 2.5 milyar liraya yükseldiğini dile getirdi. Hidroelektrik santrallerle enerji yatırımlarına da değinen Eroğlu, ''Devletin kendi imkanlarıyla 100-150 yılda ancak başaracağı 23-25 bin megawatlık enerji üretimini, özel sektör yüzde 70'ini 5-6 yılda gerçekleştirmiş olacak. Bu da özel sektörün gücünü gösteriyor'' diye konuştu. DSİ'nin sulamada yap-işlet-devret modelini de geliştirdiğini belirten Eroğlu, ancak bu konunun tam anlaşılamadığını, bununla ilgili eksiklikler varsa tartışmaya ve görüş alışverişinde bulunmaya hazır olduklarını söyledi. -''TAŞKINLARDA MÜTEAHHİTLERİN İŞ MAKİNALARI KULLANILABİLİR''- Bu arada 2010 yılını taşkınlarla ilgili bir seferberlik yılı ilan ettiklerini açıklayan Eroğlu, gelecek yıl derelerle ve taşkınlarla ilgili bir seferberlik başlatacaklarını anlattı. Müteahhitlerin elinde birçok iş makinasının bulunduğuna işaret eden Eroğlu, şöyle devam etti: ''Bu anlamda müteahhitlerin iş makinalarına ihtiyaç var. Birçok iş makinası boşta yatıyor. Bu iş makinelerinin kullanılmasıyla hem derelerin ıslah edilmesini sağlarız, hem de vatandaşları taşkınlardan ve sel baskınlarından kurtarırız. Gelin hazırlık yapın. Gerek sulamada, gerek taşkın korumada gerekli adımları atın. '' -''YAYLA TURİZMİNİ ÜLKEYE KAZANDIRALIM''- Dünyada deniz turizminden yayla turizmine bir kayma olduğuna dikkati çeken Eroğlu, Türkiye'nin de bu konuda önde giderek fırsatı değerlendirebileceğini bildirdi ve müteahhitlere seslenerek, ''Yap-işlet-devretlerle deniz turizminin yanısıra ülkeye yayla turizminide kazandıralım'' dedi. 2010 yılında büyük yatırımların gerçekleşeceğini de belirten Eroğlu, bu kapsamda hızlı tren ve birkaç bölgeyi kapsayan havaalanı projelerinde özel sektörü görmek istediklerini vurguladı. Müteahhitlerin her biçimde büyümesini istediklerini ifade eden Eroğlu, bu kapsamda da hükümet olarak her türlü sorunu çözmeye hazır olduklarını sözlerine ekledi. İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu da çalışmalarında Çevre ve Orman Bakanlığı ve DSİ ile sık sık temas halinde olduklarına işaret ederken, bu anlamda dertlerini rahat bir biçimde anlatabildiklerini ve yol katedebildiklerini bildirdi. 569868 Diyarbakır Barosu’ndan YÖK Başkan Vekiline tepki Barosu’ndan Başkan Vekiline tepkiCem EMİR- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, (DHA) Başkan Vekili Prof.Dr. İzzet Özgenç’e tepki gösteren Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, “Bay profesör, faaliyet olarak gördüğünüz temel ve özgürlüklerini savunmaksa evet teröristiz” dedi. Aktar, Prof.Dr. Özgenç’i kınayarak, Barolar Birliği ve tüm baroları Özgenç’in açıklamalarına karşı tutum almaya çağırdı. Diyarbakır Barosu’nun bir süre önce, bünyesinde ‘Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’ açılması yönündeki talebini veto eden YÖK Başkan Vekili Prof.Dr. İzzet Özgenç’in, geçen hafta düzenlediği bir basın toplantısında “YÖK, teröre bulaşanları, terörü kalkan olarak kullananları, terörü araç olarak kullananları hiçbir şekilde muhatap kabul etmemiştir” açıklamalarına Diyarbakır Barosu tepki gösterdi. Diyarbakır Adliyesi önünde cüppelerini giyerek bir araya gelen 20 avukat, Özgenç’in açıklamalarını etti. Adliye binası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, hükümetin ‘’ çalışmalarını hatırlatarak, sürece uygun olarak diyalog kültürünün geliştirilmesi gerektiğini ancak, çözüm üretilmesi yönünde talepte bulunanların ‘terörist’ ilan edildiklerini söyledi. Aktar, 2008 yılında Dicle Üniversitesi bünyesinde ‘Kürdoloji Enstitüsü’ ve ‘Kürt Dili ve Edebiyatı’ bölümlerini açılması yönünde talep bulunduklarını hatırlatarak, “Aynı gün Artuklu Üniversitesi’nin ‘Yasayan Diller Enstitüsü’ açılması talebini uygun gören YÖK’ün Diyarbakır Barosu’nun talebini reddetmesinden daha çok, kararın gereçesini açıklayan YÖK Başkan Vekilinin beyanları bizi dehşete düşürmüştür. Adı önünde profesör ünvanı buluna ve hukukçu olarak açıklama yaptığını belirten bu zat Diyarbakır Barosu’nu ‘terörist’ olarak ilan etmektedir. Diyarbakır Barosu, ‘hukukçu’ sıfatıyla açıklama yaptığını belirten ama hukuk dışı davranan bu şahsın tahmin edemeyeceği kadar saygın bir kurumdur” dedi. ‘ŞİDDETİ HER ZAMAN REDDETTİK’ Aktar, Diyarbakır Barosu’nun her türlü şiddeti ve terörizmi geçmişte olduğu gibi bu günde reddetmeyi sürdürdüğünü belirterek, “Bay profesör, terörist faaliyek olarak gördüğünüz temel insan hakları ve özgürlüklerini savunmaksa evet teröristiz. Teröristlikten kastınız yaşama hakkını savunmak ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istemekse evet teröristiz. Hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsız ve tarafsız olması için mücadele etmek teröristlikse evet teröristiz” dedi. YÖK Başkan Vekili İzzet Özgenç’in kınayan Aktar, Türkiye Barolar Birliği ve tüm baroları da Özgenç’in açıklamalarına karşı tutum almaya çağırdı. 569745 "Sonsuz" Cuma Günü Vizyonda Senaryosunu Can Sinan'ın yazdığı, Cemal Şan'ın yönettiği üç kanser hastasının arkadaşlığını ve hayata tutunma çabalarını anlatan "Sonsuz" filmi, 18 Eylül'de vizyona girecek. Başrollerini İsmail Hacıoğlu, Süleyman Turan, Ferhat Gündoğdu, Şevket Çoruh ve Ayça Bingöl'ün üstlendiği filmin galası Maslak TİM Show Center'da yapıldı. Galaya filmin oyuncuları ve teknik ekibinin yanı sıra çok sayıda ses, tiyatro ve sinema sanatçısı katıldı. Filmde 'Volkan' karakterini oynayan İsmail Hacıoğlu, filmin çekim aşamasının oldukça başarılı geçtiğini belirterek Cemal Şan ile çalışmanın kendisi için onur olduğunu belirtti. Filmde 13 yaşında töre cinayeti ile hapse girip, 20 yılını ıslah evinde geçirdikten sonra gün ışığı dahi görmeden kanser hastalığına yakalanan ve hastaneye yatan Serhan ile aynı hastanede kanser tedavisi gören eski aktör Süleyman Turan ve ara sıra hastaneye tedaviye gelen Volkan'ın kesişen hayatları anlatılıyor. 569102 En hayırlı gecede eller semaya kalktı En hayırlı gecede eller semaya kalktı Kur'an-ı Kerim'de 'bin aydan daha hayırlı' olarak anılan Kadir Gecesi'nde dünyanın dört bir yanında Müslümanlar camilere akın etti. Af ve mağfiretin dilendiği bu gecede genç, yaşlı, kadın, erkek herkes günün ilk ışıklarına kadar dua etti. Camiler doldu taştı İslam'da en kutsal ve fazileti en fazla gece olarak bilinen Kadir Gecesi'nde Diyanet İşleri ülke genelindeki camileri sabaha kadar ibadete açık tuttu. Camilere akın eden vatandaşlar Kur'anı Kerim'in indirildiği bu gecede ibadet edip bol bol Kur'an-ı Kerim okudular Kur'an-ı Kerim'deki Kadir sûresinde 'bin aydan daha hayırlı' olduğu bildirilen Kadir Gecesi'nde dünyanın dört bir yanında Müslamünlar ellerini dua için kaldırdı. Gözyaşları içinde af ve mağfiret dileyen Müslümanlar sabahın ilk ışıklarına kadar Kur'an okuyup ibadet ettiler. İslam'da en kutsal ve fazileti en fazla gece olarak bilinen Kadir Gecesi'nde Diyanet İşleri ülke genelindeki camileri sabaha kadar ibadete açık tuttu. Camilere akın eden vatandaşlar Kur'anı Kerim'in indirildiği bu gecede ibadet edip bol bol Kur'an-ı Kerim okudular.Evlerinde bu geceyi geçirenler ise TRT'nin Amasya ve Bosna Hersek'ten dönüşümlü olarak verdiği canlı mevlid programını izlediler. İstanbul'da her yıl olduğu gibi bu sene de Kadir Gecesi dolayısıyla yaşlı, genç, kadın erkek yüzlerce kişi büyük camilere ve türbelere akın etti. TÜRBELER DOLDU TAŞTI Eyüp Sultan, Sultanahmet, Süleymaniye ve Fatih camisini dolduran kalabalık burada teravih namazını kıldıktan sonra toplu olarak dua edip, af ve mağfiret dilediler. Eyüp Sultan, Merkez Efendi, Yahya Efendi, Hüdayi Hazretleri başta olmak üzere ömrünü İslam'a adamış çok sayıda sahabenin ve zatın türbeleri ziyaretçi akınına uğradı. KABE'DE TAVAF ETTİLER Ramazan dolayısıyla Umre ziyaretine giden her dilden her milletten binlerce kişi Kadir Gecesi'ni kutsal topraklarda geçirmenin heyecan ve coşkusunu yaşadı. Dünyanın en büyük sofrasında toplu iftar eden Müslümanlar, kılınan namazların ordandan dua edip af dilediler.Bir başka büyük coşku da Mescid-i Aksa'da yaşandı. Mescid-i Aksa'da biraraya gelen Müslümanlar Kadir Gecesi'ni bu kutsal mekanda ibadetle geçirdi. 569223 Meteoroloji'den kuvvetli sağanak uyarısı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan uyarıda, ''Doğu Karadeniz kıyıları ile öğle saatlerinden sonra Kars, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli yağış beklendiği'' bildirildi. Uyarıda, vatandaşların ve yetkililerin ani sel, su baskını, yıldırım düşmesi ve ulaşımda yaşanabilecek aksamalara karşı dikkatli olması istendi. 569840 Otomobil, minibüsle çarpıştı: kardeş öldü Otomobil, minibüsle çarpıştı: kardeş öldüSertan AYDEMİR/EREĞLİ (Zonguldak), (DHA) ’ın İlçesi’nde otomobil ile minibüs kafa kafaya çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü 33 yaşındaki Hasan Altay ile yanında bulunan kardeşleri 30 yaşındaki Hüseyin ve 27 yaşındaki Ertan Altay öldü. Minibüs sürücüsü Hasan Karakuş ise yaralandı. Kaza, sabah saatlerinde Zonguldak- Karayolu’nun Ereğli ile Alaplı ilçeleri arasındaki Mervealtı mevkiinde meydana geldi. Alaplı’dan Ereğli yönüne giden Hasan Altay yönetimindeki 67 SK 006 plakalı otomobil, karşı yönden gelen 50 yaşındaki Hasan Karakuş yönetimindeki 34 GRT 30 plakalı minibüs ile kafa kafaya çarpıştı. Kazada, yol kenarındaki çalılıklara doğru savrulan otomobilin sürücüsü Hasan Altay ile yanında bulunan kardeşleri Hüseyin ve Ertan Altay olay yerinde öldü. Hurdaya dönen araç içinde sıkışan Hasan Altay’ın cesedi, itfaiye ekiplerinin yaklaşık saat süren çalışmasıyla çıkarılabildi. Alaplı’da marangozluk yapan Altay kardeşlerin cesetleri ambulans ile Ereğli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yaralanan minibüs sürücüsü Hasan Karakuş ise Ereğli Özel Anadolu Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Kaza nedeniyle yolda bir süre tek şeritten kontrollü olarak sağlandı. Otomobil ve minibüsün yoldan kaldırılmasından sonra yol çift şeritten ulaşıma açıldı. Kazayla ilgili başlatıldı. 570239 Kimyasal çözücüler anne karnındaki bebeği tehdit ediyor Fransız Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nden (Inserm) bilim adamlarının yaptığı araştırma, yoğunluğu veya yağı azaltmak ya da temizlik için kullanılan çözücülerin bebek için tehlike teşkil ettiğini ortaya koydu. Bu maddelerin gebelikte plasentanın oluşturduğu koruyucu bariyeri geçebildiğini vurgulayan bilim adamları, çözücülerin genellikle solunum yoluyla alındığına ya da deriden geçtiğine dikkati çekti. binden fazlası çalışan olmak üzere 3421 kadının katıldığı, Sylvaine Cordier ve ekibinin araştırmasında, katılımcılardan yüzde 30'u iş yerinde en az bir kere kimyasal çözücülere maruz kaldığını söyledi. Bu maddelere en fazla maruz kalan gebelerin bebeklerinin böbreğinde, idrar yollarında, özellikle erkek bebeklerin genital bölgesinde oluşum bozukluğu ya da bu bebeklerde dudak yarığının meydana gelme riskinin daha fazla olduğu kaydedildi. "Occupational and Environmental Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, bu tür oluşum bozukluklarının ortalama yüzde 2-3 olduğu, ancak gebelik başında bu kimyasal maddelere maruz kalan hamilelerde riskin 2,5 kat arttığı vurgulandı. Temizlik veya sağlık alanında, kuaförde, estetik merkezinde ya da laboratuvarda çalışan kadınların çözücülere en fazla maruz kalanlar olduğu da belirtildi. Araştırmaya ilişkin makale, Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinde de yer alıyor. 569380 Microsoft Exchange Server 2010'u 10 milyon kişi test etti Microsoft Exchange Server 2010'u 10 milyon kişi test etti Birleşik Mesajlaşma pazarının lider yazılımı Microsoft Exchange'in yeni sürümü yıl sonundan önce piyasaya sürülecek. MELİH BAYRAM DEDE E-posta ve birleşik mesajlaşma sunucularında pazar lideri olan Microsoft Exchange yeni sürümüyle yankı uyandırmaya hazırlanıyor. Nihai ürün öncesi tamamlanmış özellikleri içeren Release Candidate (RC) sürümü, Microsoft internet sitesinden indirilebiliyor. Microsoft Exchange Server 2010, yıl sonundan önce piyasada olacak. Exchange 2010 daha piyasaya sürülmeden Microsoft veri merkezlerinden dünya üzerinde 3.5 milyon kişiye hizmet veriyor. Türkiye'de iş ortakları ve kurumsal müşteriler ise testlere devam ediyor. Yenilikçi yazılımlarıyla kişilerin ve kurumların gerçek potansiyellerini ortaya çıkaran Microsoft, e-posta ve birleşik mesajlaşma sunucu yazılımı Microsoft Exchange Server 2010 RC sürümünün kendi İnternet sitesinden indirilmeye hazır olduğunu duyurdu. Sunucu yazılımının son sürümünün ise 2009 yılının sonlarına doğru pazarda yerini alacağı bildiriliyor. Microsoft Exchange Server 2010, şu ana kadar tarihin en büyük beta testinden geçmiş yazılımı olarak biliniyor. Exchange 2010'un farklı beta sürümlerini yaklaşık 10 milyon kişi kullandı. Son bir yılda Exchange'e geçen kullanıcı sayısı 4,7 milyon İlk sürümü bundan yaklaşık 14 yıl önce duyurulan Microsoft Exchange bugün %64'lük pazar payı ile liderlik koltuğuna otururken, Ferris Research araştırmasına göre en yakın rakibinin pazar payının günümüzde %10'a gerilediği tahmin ediliyor. Yine bu araştırmaya göre geçen yıl itibarıyla diğer platformlardan Exchange'e geçiş yapmaya başlayan kullanıcıların sayısı 4,7 milyonu buluyor. Microsoft genelinde milyar dolarlık bir iş hacmi yaratan Microsoft Exchange eğer bağımsız bir yazılım şirketi olsaydı dünyanın bu alandaki 9. büyük şirketini oluşturabilirdi. Uyumlu, güçlü ve güvenilir Microsoft'un lokomotif yazılımları arasında yer alan Microsoft Exchange Server 2010 hakkında Microsoft Türkiye Ürün Müdürü Onur Görür şunları söyledi: “Microsoft Exchange Server, bugüne kadar kurumların sürekli artan e-posta yoğunluğunu başarıyla yönetti. En son teknolojilerle güçlendirilen yeni sürümünde Exchange 2010 kullanıcılara sesli mesaj, SMS ve e-posta dahil tüm mesajlara kendi bilgisayarlarından, cep telefonlarından veya internet erişimi olan herhangi bir bilgisayardan erişme olanağı veriyor. BT çalışanlarına ise farklı dağıtım seçenekleri ve entegre bilgi koruma araçları ile yüksek performanslı bir mesajlaşma ve birlikte çalışma platformu sunuyor. Exchange bir önceki sürüme kıyasla disk erişimini %50 oranında azaltarak performansı artırıyor. Exchange Server 2010 RC sürümünü kullanmaya başlayanlar, yıl sonuna doğru nihai sürüm çıktığında yazılımı kaldırmadan mevcut ayarlarını kullanabilecek ve gerekli güncellemeyi kolayca yapabilecekler. Bu da kurumlara önemli bir maliyet avantajı ve yönetim kolaylığı getirirken, kurumlar Microsoft Exchange Server 2010'u şu andan başlayarak kurum içinde yaygınlaştırma olanağına kavuşacaklar. Bu arada Exchange Server 2010'un mevcut Exchange Server 2007 ve Exchange Server 2003 ile birlikte çalışabileceğine de dikkat çekmek isteriz. Özellikle mevcut Exchange sunucu sahipleri yeni sürüme zaman baskısından uzak rahat bir geçiş yapabilecekler.” Türkiye'de iş ortakları Exchange 2010'a hazır! Uzman danışman kadrosuyla Microsoft iletişim ve mesajlaşma çözümleri konusunda destek sağlayan ve “Voice-Ready Partner for Microsoft Unified Communications” unvanına sahip Microsoft iş ortağı Probil'den Genel Müdür Yardımcısı Necmi Ön yeni sürümü şöyle değerlendirdi: “Exchange 2010, teknik üstünlükleri ve kurumların verimliliğine katkısı ile Microsoft'un mesajlaşma pazarındaki konumunu daha da güçlendirecek bir ürün olarak göze çarpıyor. Kurumların süreçlerine hızla entegre olabilen Exchange 2010 ile grup şirketlerinin Exchange platformları arasında bağlantı sağlanabiliyor. Bu sayede farklı şirketler arasında takvim ve iletişim bilgisi paylaşımı yapılarak mesajlaşma altyapısına büyük bir esneklik kazandırılıyor. Yüksek erişilebilirlik senaryoları ile donanım maliyetlerini optimize etmek mümkün görünüyor. Esnek yönetim araçları, eski e-postaların ek uygulamalar kullanılmadan arşivlenebilmesi ve e-postaların şirket dışına sızmasını engelleyen teknolojiler, kurumsal pazarda Exchange 2010'u mesajlaşma dünyasının vazgeçilmez bir teknolojisi olma konumuna taşıyor.” Microsoft Exchange 2010 hakkında daha çok bilgiye Türkçe web sitesinden erişebilirsiniz. 568826 Dünyanın en büyük hilyesi Sergide Hazreti Muhammed'in (sas) dış görünüşü ile vasıflarının anlatıldığı büyük boyda bir Hilye-i Şerif de yer alıyor. Tek parça kâğıt üzerine yazılmış dünyanın en büyük Hilye-i Şerif'i metre boyunda ve metre 60 santimetre eninde. Süleyman Kartal, Hilye-i Şerif'i yapabilmek için ay çalışmış. Kullanılan kâğıt, özel bir havuzda çay ile renklendirildikten sonra yumurta akı ve şapla cilalanıp yazıya hazır hale getirilmiş. 569313 Seksi gardiyan yönetimi dize getirdi Seksi gardiyan yönetimi dize getirdi'de seksi olduğu gerekçesiyle gardiyanlıktan atılan 22 yaşındaki Amit Kajla,hukuk mücadelesini kazandı 'nin Wolverhampton kentindeki bir hapishanede gardiyanlık yapan 22 yaşındaki Amit Kajla, iki yıl önce “fazla seksi olduğu” gerekçesiyle işten çıkarıldı. Bunun üzerine yönetimine karşı dava açan Kajla, mahkeme tarafından haklı bulundu. Kajla’ya ayrımcılığı yapıldığına hükmeden hakim, genç kızın isterse işine dönebileceğini belirtti ve hapishane yönetimini tazminata mahkum etti. Kajla ise “Ben mahkumlara insanca davranıyordum ve işimi iyi yapıyordum. Haksızlığa uğramıştım ama şimdi çok mutluyum” dedi. 570114 Üzmez davasında karar Vakit gazetesi yazarı "çocuğun cinsel istismarı" suçundan 13 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Üzmez, "hürriyeti tahdit" suçundan ise beraat etti. Kadın dernekleri cezayı az buldu. Bursa'nın Mudanya ilçesinde 26 Nisanda düzenlenen operasyon sonucu, "Çocuğun cinsel istismarı ve cinsel amaçlı hürriyeti tahdit" suçlarından haklarında dava açılan yazar ve mağdur çocuk B.Ç.'nin annesi Livaze Ç.'nin yargılanmalarına devam edildi. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanık (76), tutuksuz sanık Livaze Ç. (36) ile mağdur çoçuğun avukatları Nevin Canbaz ve Ahmet Dedeler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nu temsilen Muhakemat Müdürlüğü avukatı Selma Ergüner, B.Ç'nin babası Bekir Ç., Üzmez'in avukatları Emir Ali Kav ile Bayram Sabah, sanık Liveza Ç'nin Bursa Barosu tarafından atanan avukatı Ümran Babacan hazır bulundu. Üzmez'in avukatı Emir Ali Kav, mahkemeye heyetine sunduğu yazılı savunmasını duruşma salonunda okudu. Müvekkilinin bir komploya kurban gittiğini savunan Kav, bugüne kadar hiç B.Ç. ile başbaşa kalmamıştır. Madem polis takip ederken evde başbaşa idiler neden halde evde yakalanmadılar?" dedi. Kav, olay günü İnegöl'de bir restoranda B.Ç. ve annesini beklerken, Üzmez'in yanına gelen tanımadığı kişilerin kendisinin yanına geldiklerini belirterek, "Hayatında hiç kola içmemiş kişi yoğun ısrarlar doğrultusunda yarım bardak kola içmiş. Sonra istifra etmiş. Gözaltına alındıktan sonra da içtiği ve içinde olduğunu düşündüğümüz kolanın etkisiyle verdiği ifadeleri hatırlamamaktadır. İddialarla ilgili hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Tüm tanıkların ifadelerinden bunlar anlaşılıyor. Müvekkilimin adil yargılama hakkı ihlal edildi. Ben yüce mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyorum. Müvekkilimin bu kanıtlarla gün bile içeride kalmaması gerekiyor" dedi. Avukatı savunmasını okuduğu sırada sanık kürsüsünde oturduğu yerden ayağa kalkan Üzmez, mahkeme başkanı Kadir Ünal'a "Bana bir şey söylemeyecek misin hakim bey. Can benim, başkaları konuşuyor. Ben zekat keçisine döndüm" dedi. Bunun üzerine hakim Ünal, Üzmez'e avukatlarının ardından söz vereceğini söyledi. Sanık Üzmez'in diğer avukatı Bayram Sabah da sayfalık yazılı dilekçesini mahkeme heyetine sunduktan sonra müvekkilinin tahliyesini talep etti. Üzmez'in savunması Avukatların ardından söz alan sanık yargılandığı davanın 'daki Dreyfus davası gibi bir komplo davası olduğunu iddia etti. Üzmez, geçmişte yaraladığı Ahmet Emin Yalman'ın bir yakınının, bu olay öncesi kendisini telefonla aradığını ve randevu talep ettiğini öne sürerek, "Bu kişiyle görüştüm. Bana 'Biz kimsede hıncımızı bırakmayız. Alırız' dedi. Ben de kendisine 'Yalman ile barıştık. Yalmancılarla barışamadık' dedim. Sonrasında da bu olaylar yaşandı. Allah'a yemin ediyorum doğru söylüyorum. Sizlerde olumlu bir hava var. Sizleri sevmemek mümkün değil. Ben Allah'ın adaletinden sonra mahkemenin adaletine güveniyorum. Siz birazdan karar vereceksiniz, onlar intikamlarını alacaklar. Sizin yerinizde olsam ben tutukluluk halini kaldırır, davayı ertelerim" dedi. "Bunu derseniz bütün dünya sizden bahsedecek. Bunu deseniz ne olur? Bizim kardeşimiz başbakan biraz sesini, kıyafetlerini değiştirse, gözlük taksa, bir yere gitse kimse tanıyamaz" diyen Üzmez, "Ama beni her yerde tanırlar. Alaca dana gibi olmuşum. Böyle bir şerefle karşı karşıyasınız. şerefi tepmeyin lütfen" şeklinde konuştu. Mahkeme başkanı Kadir Ünal, Üzmez'in ifadesinden sonra verdiği yaklaşık 10 dakikalık aranın ardından kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, sanık Üzmez'in cinsel istismar ve küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozmak suçundan 15 yıl, bu suçu iki kez işlemiş olmasından dolayı 15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Heyet, duruşmadaki iyi halini göz önüne alarak sanık Üzmez'in cezasını 13 yıl 15 gün hapis cezasına indirirken, "Hürriyeti tahdit" suçundan beraatini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, ayrıca, diğer sanık Liveza Ç'nin ise "hürriyeti tahdit" ve "çocuğun cinsel istismarına yardımcı olmak" suçlarından beraatine karar verdi. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık Üzmez ile aynı davada tutuksuz olarak yargılanan mağdur çocuk B.Ç'nin annesi Livaze Ç. hazır bulundu. Cumhuriyet Savcısı, Üzmez hakkında 30 yıla kadar hapis istemişti. "15 YILDAN AZ OLMAMALIYDI" CNN TÜRK'ün özel yayınına katılan kadın dernekleri üyeleri ise cezanın 15 yıldan az olmaması gerektiğini vurguladı ve cezada indirim uygulanmasını doğru bulmadıklarının altını çizdi. Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Avukat Sema Kendirci: "13 yıl hapis cezasını görünce, indirim yapıldığı endişesine düştüm. Çünkü bu suçun ceza kanununda öngörülen cezası 15 yıldan az olmamalıdır. İndirim yapıldığı ortada. Kararı görmek lazım. Ama her şeye rağmen önemli bir karardır. Biz çocuklara karşı suçlarda en ağır cezanın alınmasını istemiştik. İndirim yapılmaması da gündeme gelmeli. İstanbul Barosu Merkezi Aydeniz Alisbah Tuskan: "İyi hali göz önüne alınarak indirim yapılmış olması çok yanlış. Çünkü böyle bir insanın indirimden yararlanmaması gerekirdi. Bu tür bir suçlamada hiçbir indirime maruz kalmamalı. Ülkemizde çocukların ve kadınların cinsel istismarı çok yaygın. Bu kadınların başvurabilecekleri, çocukların ailenin dışında korunabilecekleri yerler olmalı. Duruşma öncesi adliyeye getirilirken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Üzmez, "Konuşacak çok şey var. Çok konuşacağız" dedi. Kızı B.Ç.'nin cinsel istismara uğradığı iddia edilen olayda aracılık yapmakla suçlanan tutuksuz sanık Livaze Ç. ise duruşmaya eşi Bekir Ç. ile el ele tutuşarak geldi. Adliyeye girerken gazetecilerin sorularını yanıtlamayan Livaze Ç., "Mahkeme sonrası konuşacağım" dedi. Davanın gelişimi Bursa'da geçen yıl 25 Nisan günü B.Ç. adındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınıp bir gün sonra tutuklanan Vakit Gazetesi yazarı 186 gün Bursa Tipi Cezaevi'nde kaldıktan sonra, İstanbul Adli Tıp Kurulu 6'ncı İhtisas Dairesi'nin B.Ç.'nin yaşanan olaylardan dolayı ruh sağlığının bozulmadığını raporu sonucu 28 Ekim 2008'de tahliye edildi. B.Ç.'nin avukatlarının itirazı üzerine Yalova Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar sonucu hakkında hürriyeti tahdit suçundan da dava açılan Üzmez, B.Ç.'ye verilen raporun 'yok' kabul edilip İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nun bu kez oy çokluğu ile mağdur olan çocuğun ruh sağlığının bozulduğunu bildiren raporu vermesi sonucu tutuklandı. 569032 Çarşı UEFA'ya değil, UEFA Çarşı'ya karşı Beşiktaş dün akşam İnönü'de İngiliz devi Manchester United'ı ağırladı... Ancak önceki gün yaşanan gelişme, Beşiktaş tribünlerinin "her şeye karşı" olmasıyla ünlü taraftar grubu Çarşı'yı şoke etti. Pazartesi İnönü Stadı'na gelen bir UEFA temsilcisi, içinde Çarşı'nın karakteristik "A" harfi olan pankartlarını, "anarşizmi" simgelediği gerekçesiyle kaldırttı. Manchester United'ın taraftar forumlarında bir süredir "Çarşı" tartışması vardı. Bir kısım İngilizler, Beşiktaş'ın önceki sene İnönü'de Liverpool'u 2-1 yendiği maçta, taraftarın yaptığı şovu dile getiriyor ve aynı gösterinin tekrarlanacağını söyleyerek "O atmosferi yaşamak lazım" görüşünü savunuyordu. MANCHESTER ŞİKÂYET ETTİ Sayıca az olan karşı grup ise, aynı statta 22 Kasım 2004'te işlenen, 18 yaşındaki Cihat Aktaş'ın öldürüldüğü cinayeti hatırlatıp "can güvenliği endişesi taşıdıklarını" yazıyordu. Sonuçta İngilizlerin dediği oldu ve Manchester United kulübü UEFA'ya başvurarak önlem istedi. Nasıl bir önlem alacaklarını düşünen UEFA yetkililerinin aklına ise, Çarşı'nın "anarşizmin harfini" kullandığı pankartları geldi. Pazartesi günü stada gelen bir UEFA yetkilisi, stat müdürüyle görüştü ve pankartların indirilmesini istedi. Çarşı'nın pankartlarını hazırlayan taraftarlar da görüşmeye katıldı ve "Sprey boyayla harfini kapatalım" önerisinde bulundu. Ancak UEFA yetkilisi buna da karşı çıktı ve "Sprey boya yanıcı maddedir ve can güvenliği açısından sakıncalı" karşılığını verdi. PANTKARTLAR KİLİT ALTINDA Böylece "potansiyel suç unsuru" olan pankartlar teker teker sökülerek, kapalı tribünün alt kısmında bulunan bir odada "kilit altına" alındı. Türkçe tercümanla gelen UEFA yetkilisinin yanında açılan pankartlarda ırkçılık karşıtı söylemler de olduğu gösterildi. Fakat, İngilizce olarak hazırlanan ve "No Racism" (Irkçılık olmasın) yazılı pankart bile, UEFA yetkilisinden altında "Çarşı" logosu olduğu için vize alamadı. UEFA'nın bu uygulamasına tepki gösteren taraftarlar, "Böyle bir gerekçeyle pankartların kaldırılmasına anlam veremiyoruz. Çarşı'nın anarşizmi şiddete değil, başta ırkçılık olmak üzere statlardaki her türlü kötülük ve olumsuzluğa karşı olmaya dayanır. Aslında UEFA yetkilileri de bunu gayet iyi biliyor ama, Manchester United işin içine girince bir şey diyemiyorlar" ifadesini kullandı. ANARŞİZM, OTORİTEYE KARŞI! Yunanca kökenli bir sözcük olan anarşi, "otoritenin olmadığı" anlamına geliyor. Bir başka deyişle "her türlü devlet otoritesine karşı olmak", anarşizmin temel felsefesi. Anarşist gruplar arasında şiddeti savunanlar olduğu gibi, şiddete karşı olan ve "pasifist" gruplar da her dönem önplana çıktı. Sol anarşist örgütlenmeler daha çok olsa da, Avrupa'da Hıristiyan anarşist gruplar da göze çarpmakta. 568750 Ankaraspor Süper Lig'den düşürüldü Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun bugün yapmış olduğu toplantının ardından Ankaraspor, küme düşürüldü. Türk Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Ankaraspor'un Turkcell Süper Lig'den Bank Asya 1. Lig'e düşürülmesine karar verdi. Ankaraspor Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz ile Ankaragücü Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek'e de ay hak mahrumiyeti cezası verildi. Konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun 15.09.2009 tarih ve 15 sayılı toplantısında almış olduğu kararlar aşağıda belirtilmiştir. 1- Ankaraspor A.Ş.'nin, aynı ligde mücadele ettiği MKE Ankaragücü Spor Kulübü ile arasındaki ilişkinin, sportif rekabeti engelleyici, müsabakaların ve ligin dürüstlüğünü, kamuoyunun ligin dürüstlüğüne ilişkin algısını zedeleyecek nitelikte olması nedeniyle, TFF Statüsü'nün 18. ve 76. Maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. Maddesine aykırılıktan dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1. Maddesi uyarınca konuyla ilgili uluslararası kural ve kabullerde belirlenmiş olan ölçütler de dikkate alınarak takdiren bir alt lige düşürülmesine, 2- Ankaraspor A.Ş. Başkanı Ruhi Kurnaz'ın, başkanı olduğu Ankaraspor A.Ş.'nin aynı ligde mücadele ettiği MKE Ankaragücü Spor Kulübü ile arasındaki sportif rekabeti engelleyici ilişki ve TFF Statüsü'nün 18. ve 76. Maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. Maddesine aykırı eylemlerinden dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1. Maddesi uyarınca takdiren ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, 3- MKE Ankaragücü Spor Kulübü hakkında; aynı ligde mücadele ettiği Ankaraspor A.Ş. ile arasındaki ilişkinin sportif rekabeti engelleyici ve TFF Statüsü'nün 18. ve 76. Maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. Maddesine aykırı olmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle sevk yapılmış ise de; aynı ligde yer alan iki kulüp arasındaki ilişkinin sportif rekabeti engelleyici nitelikte olduğu durumlarda, ulusal kurallar ile uluslararası kural ve kabuller uyarınca bir kulübün bir alt lige düşürülmüş olması, norm ile amaçlanan sonuçların meydana gelmesi açısından yeterli bulunduğundan, konuyla ilgili uluslararası kural ve kabullerde belirlenmiş olan ölçütler dikkate alınarak takdiren Ankaraspor A.Ş.'nin bir alt lige düşürülmesi yönünde karar verildiğinden, anılan kulüp hakkında ceza tayinine yer olmadığına, 4- MKE Ankaragücü Spor Kulübü başkanı Ahmet Gökçek'in başkanı olduğu MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün aynı ligde mücadele ettiği Ankaraspor A.Ş. ile arasındaki sportif rekabeti engelleyici ilişki ve TFF Statüsü'nün 18. ve 76. Maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. Maddesine aykırı eylemlerinden dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1. Maddesi uyarınca takdiren ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, 5- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyeleri Nuri Elibol, Tekin İpek, Faruk Kalyoncu, Hüseyin Arslan, Nadir Koç, Mustafa Akan, Necdet Kuzu, Mehmet Nükte, Yavuz Bulut, Avni Kavlak, Ayhan Atalay, Ekrem Sarısu, Levent Çamur, Hüseyin Kocabıyık Ve Mehmet Ercan'ın yöneticisi oldukları MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün aynı ligde mücadele ettiği Ankaraspor A.Ş. ile arasındaki sportif rekabeti engelleyici ilişki ve TFF Statüsü'nün 18. ve 76. Maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. Maddesine aykırı eylemlerinden dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1. Maddesi uyarınca takdiren ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir" denildi. Yillardir Ankaranin kanini emdiler yetim hakkini fakir fukaranin kuru ekmegine harac mezat el koydular calamadiklarini zorla aldilar Sayin Basbakan niye musade ediyor cunku da artik dayanamiyor bunca rezalete kendisinde insanlik olmedigi icin hala musluman oldugu icin artik da nalet ediyor gokcek ve ailesine ankara halki gibi ve RT Erdogan Ankarali Akp ye sana oy verdi gokcege deil bunu bilesin hakkimizi sen koru yoksa illahi adalet senden de hesap sorar? 568758 Daum'dan oyuculara kart uyarısı Christoph Daum, FB TV'de ''Daum İle Teknik Analiz'' programında yaptığı açıklamamda, Turkcell Süper Lig maçlarının normal gün, Avrupa Ligi maçlarının ise kendileri için bayram gibi olduğunu belirterek, ''Turkcell Süper Lig'de yaptığımız iyi başlangıc gibi Avrupa Ligi'nde de iyi bir başlangıç yapacağız'' dedi. UEFA Avrupa Ligi'nde 17 Eylül Perşembe günü İstanbul'da karşılaşacakları Hollanda'nın FC Twente takımını defalarca izlettirdiklerini kaydeden Alman teknik adam, ''Rakibimiz hakkında iyi bir bilgiye sahibiz. Güçlü bir rakip Twente. Baskı ve pres yapıp Twente'yi hata yapmaya zorlamak istiyoruz. Ancak kontraatak için de önlem almak gerekiyor'' diye konuştu. Futbolcularından bireysel düşünmemelerini isteyen Daum, şöyle devam etti: ''Daha iyi pozisyon almış oyuncumuzu görmek gerekir. Bu Bursa'da pek istediğimiz gibi olmadı. Her zaman herkesin takımı düşünmesini istiyorum. Futbolcularımdan bireysel hareket etmelerini istemiyorum. Çünkü her zaman takım kazanır. Amacımız, varolan bireysel kaliteden takım kalitesi oluşturmak.'' Daum, Emre'nin maçta oynayabilecek olmasının güzel bir durum olduğunu, elinden ameliyat olan Önder'in FC Twente maçında oynayamayacağını, Roberto Carlos'un durumuna ise bakacaklarını kaydetti. -''BAŞARILI OLMAK İÇİN DİSİPLİN ÇOK ÖNEMLİDİR''- Daum, Bursaspor maçında oyuncunun sarı kart görmesiyle ilgili bir soru üzerine, oyuncularıyla bu konuda konuşacağını bildirdi. Maçta kimi oyuncuların sarı kartlarının doğru olduğunu düşünmediğini belirten Alman teknik adam, ''Oyuncularımıza 'O anda kabul edin, maça konsantre olun. Bu karar değişmez' diyoruz. Hiçbir hakemin itirazdan sonra kartını geri aldığını görmedim. Aslında kimi haksız yerde alınan sarı kartı da kabul etmek gerekir. Daha sonra televizyonda gördüğümüz zaman belki de haklı olduğunu görüyoruz. Tüm oyuncularımızla konuşacağız, daha disiplinli olmak gerekiyor. Başarılı olmak için disiplin çok önemlidir'' diye konuştu. Daum, Kadir Gecesi ile ilgili bir soru üzerine, ''Herkesin sağlıklı, mutlu, barış dolu bir dünyada yaşamasını diliyorum. Kadir Gecesi herkesin dileklerinin kabul olmasını diliyorum. Kadir Geceniz kutlu olsun'' dedi. 569492 "Bankalar dışında kar eden yok söylemi yanlış" Krizde en çok onlar kar etti, en çok eleştiriyi de onlar aldı. Bankaların kriz döneminde elde ettiği karlara dönük eleştiriler bankacıları kızdırdı. "Bankaları kar ediyor diye üzülen tek ülke Türkiye" diyen bankacılar, yılın ikinci yarısında karlılıkların düşmesini bekliyor. Krizde en çok onlar konuşuldu, onlar eleştirildi. Bankacılık sektörüne yön veren isimler sonunda isyan etti, "Bankacılık sektörü kar ediyor diye bu kadar üzülen başka bir ülke daha yok" dedi. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince, "bankacılığın dışında kar eden yok" söyleminin asla ve asla doğru olmadığını söyledi. Özince, "Bankacılığın dışında kar eden olmasa hiçbir kredi kararına imza atmam" diye konuştu. Bankacılık sektörü 2009'un ikinci çeyreğinde karını 11 milyar liraya taşıdı ama "daralan faaliyet hacmi ve artan riskler" ikinci yarıya ilişkin beklentileri olumsuza çevirdi. Bankacılar kredi risklerinin başına da borçlarını koydu. Söz kredi kartlarından açılınca konu dönüp dolaşıp tefecilere geldi. Bankacılar halkı uyardı; "Kredi borcunuzu kapatalım' teklifi yapıp, yüksek faizlerle bu borcu geri alan tefecilere dikkat edin" Ersin Özince, "Bu konuda hiç toleransımız yok. Bunlar sizleri ilgilendirdiğinden iki kez daha fazla bizi ilgilendiriyor. Bunlar bizim ekmeğimize düşman. Tefecilik sadece finansal araçlarla da yapılmaz. Malla da yapılır, para ve benzeri araçla da yapılır" diye konuştu. Bankacıların Kredi Garanti Fonu konusunda ise müjdeli haberleri vardı. Özince, Hazine'nin Kredi Garanti Fonu'na desteğini milyar liraya çıkartacağını açıkladı. 569720 Melda olayların farkına vardı Harun ve Eda korkuları ile yüzleşecek. Melda ise arkasından çevrilen tüm dolapların farkına varmaya başlayacak! atv'nin beğeniyle izlenen dizisi 'Unutulmaz' heyecan ve duygu yüklü yeni bölümüyle karşınıza geliyor. Bu akşam; Harun ve Eda yan yana geldikleri her an şüpheleri üzerlerine çekmeye devam etmektedirler. Melda ise arkasından çevrilen dolapların yavaş yavaş farkına varır. Görmezden gelmek yerine üzerine gider. Eda babasıyla arasını düzeltmeye çalışırken her şey daha da kötüye gider. Tolga'nın yaptığı sürpriz herkes için unutulmaz olayların başlangıcı olur. Harun sevdiği kadını (Eda'yı) bu kez Tolga'nın kollarında görür. İşte an aşk Harun'a en imkansız olan şeyi bile yaptırır. İzleyenleri ekrana kilitleyen 'Unutulmaz'ın yeni bölümü bu akşam saat 20:50'de atv'de yayınlanacak. 569639 Çin Seddi Gibi Barj Dünyanın en büyük barajı ve en büyük sulama projesi. Çin'deki Üç Boğaz Barajı'nda seviyenin 175 metreye çıkarılması için su tutuluyor. Baraj, enerji üretimi, sel önleme, sulama, taşımacılık ve turizm gibi bir çok alanda kullanılacak. Dünyanın en uzun üçüncü nehri Yangze üzerine inşa edilen Üç Boğaz Barajı alternatif enerji kaynağı arayışındaki Çin'in ekonomik gücünü göstermesi bakımından da sembolik bir öneme sahip. Baraj gölü İsviçre büyüklüğünde. Baraj kapaklarından saniyede 20 bin metreküp su bırakılıyor. Bugüne kadar hayata geçirilen en büyük inşaat projelerinden biri olarak 14 yılda tamamlanan barajda aşamalı olarak su tutuluyor. Halen 145 metre olan su seviyesinin 175 metreye yükseltilmesi için baraj kapakları yeniden kapatıldı. Yüksekliği 184 metre olan duvarıyla 2.5 kilometrelik bir hat boyunca Yangze Nehri'ne set çeken baraj 26 türbiniyle yılda 18.2 gigawatt enerji üretecek. Planlanan elektrik üretimi bakımından dünyadaki en büyük baraj olacak. Enerji ihtiyacının yüzde 70'inden fazlasını kömürden elde eden Çin'de dev baraj yılda 50 milyon ton kömür tasarrufu sağlayacak. Taşkınların da önüne geçecek barajın yapımı dolayısıyla yüzlerce köy yıkıldı, bir milyondan fazla kişi evlerini terketmek zorunda kaldı. 569993 Çağlayan: Elektrikli otolar ihraç üssü olacağız Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ''Otomotiv sektöründe Türkiye bir üretim üssü, Avrupa'nın tam göbeğinde olan Almanya da bir lojistik dağıtım üssü olabilir. Türkiye ile Almanya'yı birleştirdiğimiz zaman çok daha büyük ihracatçı konumuna gelebiliriz'' dedi. Uluslararası 63. Frankfurt Otomobil Fuarı'nda düzenlenen toplantıda Çağlayan, Renault firmasının Türkiye'de üretmeyi planladığı Renault Fluence aracının en büyük özelliğinin yüzde 100 elektrikli olması olduğunu vurguladı. Çağlayan, bu aracın Türkiye'de, Türk mühendisiyle, Türk işçisiyle üretilecek olmasının son derece önemli olduğunu dile getirerek, onun için ''Gelin almaya, kızı almaya, Türkiye'ye götürmeye'' gelmiştik dediğini hatırlattı. 2011 yılından itibaren Türkiye'de yüzde 100 elektrikli otomobil yapılacağını ve tüm dünyaya ihracatın Türkiye'den gerçekleşeceğini ifade eden Çağlayan, bunun Türkiye otomotiv sektöründe çok önemli bir olay olduğunu, aracın Türkiye'de üretilecek olmasının, elektrikli otomobilin dünyaya ilk sinyalinin Türkiye'den verilecek olmasının son derece önemli olduğunu, artık elektrikli otomobilin ''sözde değil özde'' gerçekleştiğini anlattı. Elektrikli otomobilin, Türkiye'nin ihracatını da artıracağını çok net gösterdiğini belirten Çağlayan, şunları söyledi: ''Bundan iki ay önce Brezilya ve Şili'ye gitmiştim. Şili'de Serbest Ticaret Antlaşması imzaladık. Şunu gördüm; Şilililer bu antlaşmayla beraber artık araba kullanımında Türkiye'de üretilen Renault Megane'ı daha fazla kullanacaklarını, daha fazla satın alacaklarını söyledikleri zaman çok gururlanmıştım. Otomotiv sektöründe çok önemli mesafe kat ettik. Geçen yıl dakikada dört araç üretiyor, 3,2'sini de ihraç ediyorduk. Sektörün hedefi milyon üretimdir, önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde ve bunun 1,5 milyonunu da ihraç etmektir. Türkiye, 163 ülkeye ana sanayi ve yan sanayi olarak yedek parça ihracatı yapıyor. Sektörün diğer ülkelerle mukayesesinde çoğu ülkeyi geride bırakmıştır. Türkiye ile Almanya arasındaki dış ticaret rakamı sadece otomotiv sektöründe, 2008 yılında 2,8 milyar dolar ihracat, 4,2 milyar dolar ithalatımız var. 2008 yılının Ocak- Temmuz döneminde 1,6 milyar dolar ihracatımız var, 2,5 milyar dolar ithalatımız var. 2009 yılının Ocak- Temmuz döneminde ise ihracatımız Almanya'ya 700 milyon dolara düşmüştür. İthalatımız da 1,2 milyar dolara düşmüştür.'' İHRACAT İÇİN TEDARİKÇİ GELİŞTİRME PROGRAMI Zafer Çağlayan, otomotivde vergi indirimiyle ilgili konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) görüşüleceğini vurgulayarak, bu konuda şu anda herhangi bir gelişme olmadığını bildirdi. Otomotiv sektöründeki vergi indiriminin devam edip etmeyeceğinin belli olması için 30 Eylül'ü beklemekte fayda olduğunu anlatan Çağlayan, ''30 Eylül geldiğinde, geçmiş dönemlerde olduğu gibi herhangi bir süreyi kaybetmeksizin EKK olarak enine boyuna tüm detayıyla konuyu ele alırız, arkadaşlarımızla paylaşırız. İlgili bakan arkadaşlarımızla görüşürüz. Daha sonra orada alınacak karar açıklanır'' diye konuştu. Çağlayan, Türkiye'nin elektrikli otomobilde ilk üretim merkezi olacağını ve çevreye duyarlılığının da göstergesini yerine getireceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konuda biz vereceğimizi peşinen verdik. Yani bir bahşiş şeklinde değil, bundan ay önce açıklanan yeni teşvik yasasında otomotiv sektörü layık olduğu, hak ettiği yeri fazlasıyla almış durumda. 250 milyon liranın üzerindeki otomotiv sektörüne yatırımlar büyük proje olarak değerlendirilecek ve normal teşvik kapsamına giren sektörlerin üzerinde bir avantaja sahip olacaklar. Şunu net söyleyeyim kimse bizim kara kaşımıza kara gözümüze gelmiyorlar. Türkiye otomotiv sektöründe doğal bir kümelenme modelini gerçekleştirdi. Türkiye'nin en büyük avantajlarından biri de sektörde yetişmiş eleman konusudur. Türkiye'nin bir üretim ve lojistik üssü olması son derece önemli. Biz yeni bir program üzerinde çalışmaya başlayacağız. İhracat için tedarikçi geliştirme programı diye bir program üzerinde çalışmaya başlayacağız. Bu program için Türkiye Almanya çok güzel iki örnek olarak gösterilebilir. Bizim otomobilde ve yan sanayideki ihracatımızın diğer ülkelere daha fazla geliştirilmesi, daha fazla yansıtılması ve Türkiye'den bu alanda yapılan tedarikin daha fazla artırılması son derece önem arz edecek. Otomotiv sektöründe Türkiye bir üretim üssü, Avrupa'nın tam göbeğinde olan Almanya da bir lojistik dağıtım üssü olabilir. Türkiye ile Almanya'yı birleştirdiğimiz zaman çok daha büyük ihracatçı konumuna gelebiliriz.'' Türkiye'de otomotiv sektörünün çok dinamik olduğunu ve dünyanın birçok markasının bu pazarda yarıştığını anlatan Çağlayan, otomotiv pazarında değil bir doların, bir cent'in bile çok büyük önemi olduğunu söyledi. Çağlayan, Türkiye'yi üretim üssü seçmiş firmaların satacakları alana en yakın yerde üretimi yaparak, navlun maliyetini en aza indirdiklerini belirtti. Sektörün, şu anda ekonomik krizin en ağır hissedildiği bir sektör olduğunu ifade eden çağlayan, ''Daha önce Türkiye'ye gelmesi konusunda benimle görüşen uluslararası çok büyük bir firma, şu an herhangi bir yere gitmiş değil. Şu anda hepsi bekleme durumunda, tekrar piyasalar normalleştikten sonra, 2010 yılına kadar tekrar bakacağız demişlerdi. Tekrar Türkiye'ye gelme konusunda kararlılar'' diye konuştu. Bakan Çağlayan, şu anda sadece Çin'den Türkiye'ye yatırım yapma konusunda belli noktaya gelmiş firmanın Türkiye'ye gelip, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yatırım yapma noktasında piyasaların normalleşmesini beklediklerini dile getirerek, şu anda yaşanan ekonomik durumun normalleşmesiyle beraber Türkiye'nin otomobil üssü haline geleceğini bildirdi. Zafer Çağlayan, Ar-Ge teşvik yasasının, Cumhuriyet tarihinin en önemli kazanımlarından biri olduğunu da sözlerine ekledi. ELEKTRİKLİ FLUENCE İÇİN 40-50 MİLYON AVROLUK YATIRIM Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu da, Renault'un Bursa'daki fabrikasında üretilmesi planlanan elektrikli Renault Fluence için 40-50 milyon avroluk bir yatırımda bulunacaklarını bildirdi. Tunalıoğlu, elektrikli Renault Fluence'ın yerlilik oranının yüksek olacağını da sözlerine ekledi. Renault Euromed Başkanı Jacques Chauvet ise Renault Oyak ortaklığının 40 yıldır Türkiye'de başarıyla sürdüğünü belirterek, Renault'nun Bursa'daki fabrikasının, Renault'un kalite açısından en iyi fabrikalarından biri olduğunu vurguladı. Chauvet, Renault'un Bursa fabrikasında üretilen otomobillerin yüzde 80'inin yurt dışına üretildiğini de sözlerine ekledi. 568922 Tunçalp unutulmadı ’nin yaşayan en eski olimpiyat sporcusu, 1936 ve 1948 olimpiyatlarına katılarak Türkiye’ye temsil eden, 16 yıllık aktif spor yaşamında 32 Türkiye Şampiyonluğu’nun 31’ini kazanarak kırılması güç bir rekora imza atan 94 yaşındaki eski sporcusu Talat Tunçalp, yıllar sonra hatırlandı. Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, eski bisiklet sporcusu Sadık Keleş ve spor yazarı gazeteci Nail Bülbül ile Talat Tunçalp’i ’deki evinde ziyaret etti. 1915 doğumlu olduğunu ve 1933 yılında bisiklet sporuna başladığını dile getiren Tunçalp, aktif sporu 1949 yılında bıraktığını belirtti. 16 yıllık spor yaşamında Türkiye’de düzenlenen 16 yol yarışı şampiyonluğunun tamamını, 16 sürat yarışı şampiyonluğunun da 15’ini kazandığını vurgulayan Tunçalp, 16 yılda yapılan 32 Türkiye Şampiyonluğu’nun 31’ini elde ettiğini söyledi. 568914 Haber Turu Marsel yükselişte!... Özgener’den ziyaret... ’de, destekli ... Kuralar çekildi... TFF 2. LİG’DE BUGÜN Marsel yükselişte! ’nün sporcusu olan, tenisteki gururumuz ’dan büyük başarı. Milli tenisçimiz, dün açıklanan sıralamasında 186. sıraya yükseldi. 22 yaşındaki genç raket, Yeşilyurt Spor Kulübü kortlarında düzenlenen, 15 bin dolar ödüllü ITF Mens Circuit Uluslararası Future (F-9) Turnuvası’nda da 2. tura çıktı. Turnuvaya numaralı seri başı olarak katılan Marsel, Moldovalı Radu Albat’u 6-4 ve 6-2’lik setlerle 2-0 yenerek, 2. turda Avustralyalı Nikolas Moser’in rakibi oldu. Özgener’den ziyaret Futbol Federesyonu Başkanı makamında ziyaret ettiği Başkanı ’e 10 numaralı forması hediye etti. Başkanvekili Lütfi Arıboğan’la birlikte gerçekleşen ziyarette Şahin’in “Milli takımın durumu ne olacak?” şeklindeki sorusuna Özgener, “Umudumuz devam ediyor ama, çok zor” karşılığını verdi. ’de, destekli ile dünyanın en önemli spor otoritesi olan FIFA’nın geçen yıl başlattığı FIFA-CIES Spor Yönetimi Sertifika Programı bu yıl sertifikalı yüksek programı olarak devam ediyor. 11 seçilmiş ülkede sertifika programı düzenleyen FIFA geçtiğimiz yıl bu programı Bahçeşehir Üniversitesi’ne vermişti. Geçen yıl 21 mezun veren Bahçeşehir Üniversitesi’nin, tarafından bursla desteklenen bu programı, spor yöneticiliği alanında yapmak isteyen adaylar tarafından tercih ediliyor. Kuralar çekildi 2. kademe kuraları çekildi. Maçlar 30 Eylül’de oynanacak ve kazanan takımlar 3. kademeye yükselecek. Eşleşmeler şöyle oluştu: Şeker, -, -, B.-, Denizli Belediye-T., -, -, -, -K., -, Kartal-, Eyüp- İ.Y., B.Ş.B.- İ.Y., -Hacettepe, Ç.-, Ordu-Pursaklar, Konya-Altay, -K.. TFF 2. LİG’DE BUGÜN 1. Grup: 16.00 -Yalova, Türk -Beykoz, Körfez Belediye-, Göngören Belediye- 20.30 Sakarya-.  2. Grup: 16.00 -, Tepecik-Turgutlu, Belediye-, Konya Şeker-Eyüp, 20.30 -Denizli Belediye. 3. Grup: 16.00 Bugsaş-Of, -A.Sebat, Belediye, T.Karadeniz-E.Şeker, Pursaklar-Tokat, -. 4. Grup: 16.00 Şanlıurfa-Adıyaman, Tarsus İdmanyurdu-, -, 20.30 Malatya-, Adana Demir-Belediye Van. 570345 Sinemada kalp krizinden öldü Tığcılar Mahallesi'nde bulunan Fitaş Sineması'nda meydana gelen olayda Hikmet Y.(51) isimyi şahıs geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Filmler bittikten sonra salonu boşaltan görevliler Hikmet Y.'yi koltukta uygunsuz vaziyette oturur buldular. Şahsın kendinde olmadığını fark eden görevliler 112 Acil Servis'i arayarak yardım istediler. Sinemaya gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde şahsın öldüğünü belirlediler. Hİkmet Y.'nin cesedi otopsi yapılmak için Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Polis olayla ilgili inceleme başlattı. 569603 Çanakkale Boğazı, deniz trafiğine kapatıldı Çanakkale Boğazı, deniz trafiğine kapatıldıErdem SÜREK/ÇANAKKALE, (DHA) ÇANAKKALE Boğazı, doğalgaz tankeri ‘Galea’ ve konteyner gemisi ‘MSC Melissa’nın geçişleri nedeniyle çift yönlü olarak deniz trafiğine kapatıldı. Marmara Ereğlisi'nde BOTAŞ’a ait rafineriye Cezayir’den doğalgaz getiren Singapur bayraklı 290 metre boyundaki dev tanker Galea'nın, yeni yükleme için Cezayir’e dönüşü nedeniyle Çanakkale Boğazı bu gece saat 03.00’ten sabah 09.45’e kadar Marmara’dan Ege yönüne deniz trafiğine kapatıldı. Yunanistan’ın Pire limanından, İstanbul Anbarlı'ya konteyner taşıyan Panama bayraklı 73 bin 819 grostonluk 304 metre boyundaki, ‘MSC Melissa’nın geçişi nedeniyle de boğaz sabah saat 06.30’dan 13.45’e kadar Ege’den Marmara yönüne transit gemi geçişlerine kapatıldı. Çanakkale Boğazı Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi Müdürlüğü (VTS), her iki geçiş sırasında da, güvenliği sağlamak için BOTAŞ’a ait römorkörün doğalgaz tankerine, Kıyı Emniyeti Müdürlüğü'ne ait römorkörün de konteyner gemisine refakat ettiğini bildirdi. 569040 Bakan Eroğlu seferberlik ilan edecek Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası'nın (İNTES) tarafından, Devlet Su işleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ile müteahhitlere yönelik Ankara Grand Rixos Otel'de bir iftar yemeği verildi. Yemeğe Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Sayıştay yetkilileri, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker, DSİ çalışanları, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren ve çok sayıda müteahhit katıldı. Eroğlu, yemek sonrasında yaptığı konuşmada, kendilerinin müteahitlere rakip olmadığını, müteahhitlerle birlikte aynı hedefe koşan bir aile ve iş arkadaşları olduklarını söyledi. Türk müteahhitlerinin dünyada 3. sıradan 2. sıraya yükseldiğine işaret eden Eroğlu, ''Müteahhitlerimizle gurur duyuyoruz'' dedi. Müteahhitlik sektörünün istihdam ve döviz getirme noktasında çok önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Eroğlu, bu anlamda da hükümet olarak gerekli desteği verdiklerini ve vermeyi sürdüreceklerini bildirdi. Türkiye'de 2010 yılında yatırımları daha da hızlandırmak istediklerini anlatan Eroğlu, kriz döneminde kamu yatırımlarının artmasının krizin açılmasında önemli bir parametre olacağına kaydetti. DSİ'nin yatırımlarına da değinen Eroğlu, DSİ'nin çok önemli bir atılım başlattığını, bu kapsamda sulama yatırımlarının 300 milyon liralardan 2.5 milyar liraya yükseldiğini dile getirdi. Hidroelektrik santrallerle enerji yatırımlarına da değinen Eroğlu, ''Devletin kendi imkanlarıyla 100-150 yılda ancak başaracağı 23-25 bin megawatlık enerji üretimini, özel sektör yüzde 70'ini 5-6 yılda gerçekleştirmiş olacak. Bu da özel sektörün gücünü gösteriyor'' diye konuştu. DSİ'nin sulamada yap-işlet-devret modelini de geliştirdiğini belirten Eroğlu, ancak bu konunun tam anlaşılamadığını, bununla ilgili eksiklikler varsa tartışmaya ve görüş alışverişinde bulunmaya hazır olduklarını söyledi. -''TAŞKINLARDA MÜTEAHHİTLERİN İŞ MAKİNALARI KULLANILABİLİR''- Bu arada 2010 yılını taşkınlarla ilgili bir seferberlik yılı ilan ettiklerini açıklayan Eroğlu, gelecek yıl derelerle ve taşkınlarla ilgili bir seferberlik başlatacaklarını anlattı. Müteahhitlerin elinde birçok iş makinasının bulunduğuna işaret eden Eroğlu, şöyle devam etti: ''Bu anlamda müteahhitlerin iş makinalarına ihtiyaç var. Birçok iş makinası boşta yatıyor. Bu iş makinelerinin kullanılmasıyla hem derelerin ıslah edilmesini sağlarız, hem de vatandaşları taşkınlardan ve sel baskınlarından kurtarırız. Gelin hazırlık yapın. Gerek sulamada, gerek taşkın korumada gerekli adımları atın. '' -''YAYLA TURİZMİNİ ÜLKEYE KAZANDIRALIM''- Dünyada deniz turizminden yayla turizmine bir kayma olduğuna dikkati çeken Eroğlu, Türkiye'nin de bu konuda önde giderek fırsatı değerlendirebileceğini bildirdi ve müteahhitlere seslenerek, ''Yap-işlet-devretlerle deniz turizminin yanısıra ülkeye yayla turizminide kazandıralım'' dedi. 2010 yılında büyük yatırımların gerçekleşeceğini de belirten Eroğlu, bu kapsamda hızlı tren ve birkaç bölgeyi kapsayan havaalanı projelerinde özel sektörü görmek istediklerini vurguladı. Müteahhitlerin her biçimde büyümesini istediklerini ifade eden Eroğlu, bu kapsamda da hükümet olarak her türlü sorunu çözmeye hazır olduklarını sözlerine ekledi. İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu da çalışmalarında Çevre ve Orman Bakanlığı ve DSİ ile sık sık temas halinde olduklarına işaret ederken, bu anlamda dertlerini rahat bir biçimde anlatabildiklerini ve yol katedebildiklerini bildirdi. 569093 Güne kitap okunarak başlanıyor Güne kitap okunarak başlanıyor Okulda kitap okumaya büyük önem veriliyor. Her gün ilk dersin 15 dakikası kitap okumaya ayrılıyor. Her öğrenci dönemde senede kitap mutlaka okuyor. Öğrenciler okudukları kitaplardan sınava tabi tutularak okudukları kitapları değerlendirme yeteneklerini pekiştiriyorlar. Kitap okuma yarışması, kitap sunumu, kitap fuarları da Özel Asır Lisesi'nin kitaba okumayla ilgili diğer etkinlikleri olarak dikkati çekiyor. Bakırköy Özel Asır Lisesi'nin önem verdiği diğer bir konu da milli ve manevi değerlere bağlı öğrenciler yetiştirmek. Okulda yürürlükte olan 'Değerler Eğitim Sistemi' sayesinde kız öğrencilere karakter eğitimi eğitim veriliyor. Öğrencilerin sağlam karakterli, örf adetlerimize bağlı olarak yetişmesi için öğretmenler de öğrencilerini evlerinde de ziyaret ediyor ve onlara her alanda rehberlik hizmeti veriyorlar. 569500 kadınla yaşayan adamla evlendirildi ve... Beyaz Divarcı, 27 yıl önce Pütürge ilçesine bağlı Tepehan beldesinde yaşadıklarını, 15 yaşındayken ailesinin, kendisini isteyen biriyle evlendirdiğini söyledi. Aile geleneklerine göre kızın bir şeyin soramayacağını ve alınan karara saygı duymaktan başka çaresinin olmadığını belirten Divarcı, "Annem ve babam beni birine verdiğini söyledi. Çok geçmeden ilk kez gördüğüm Faik Duvarcı, inek alır gibi beni aldı ve bu köye getirdi. Ailem beni para karşılığında verdi. Miktarı bilmiyorum, ama çok aldıklarını sanmıyorum. Kendisi benden çok büyüktü. Öyle ki evlendiğimde askere giden oğlu vardı. Çocuklarından dolayı başka eşinin olabileceğini veya evlenmiş, boşanmış olabileceğini düşündüm. Birlikte yaşamaya başladıktan sonra eve birlikte yaşadığı kadınları da getirmeye başladı. kadından biri köyde yaşıyordu. Diğerleri Malatya ve İstanbul'da yaşıyormuş. Ben zaman 7. kadın olduğumu anladım" dedi. Kocasının kadınla beraberliğinin olduğunu öğrendikten sonra kaçmaya başladığını, her defasında ailesinden gördüğü baskılarla geri gönderildiğini ifade eden Divarcı, "Kaçacak başka yerim olmadığından aileme gidiyordum. Onlar da her seferinde beni geri gönderiyor, baskı yapıyorlardı. Faik Divarcı, 18 yaşını doldurduktan sonra ilk eşini boşadı ve bana resmi nikah yaptı" diye konuştu. Kızların üçünü evlendirdi Evliliği süresince biri erkek 9'u kız olmak üzere 10 çocuk dünyaya getirdiğini belirten Divarcı, ailenin en büyüğü olan üç kızını evlendirdiğini kaydetti. Kalan çocuğundan 4'ünün okula gittiğini söyleyen Divarcı, "Kocam yıl önce öldü. Köyde sadece çocuğu olan bir kumam yaşıyor. Diğerleri başka yerlerde. kızımı evlendirdim. çocuğumu da okutuyorum" dedi. Sadece buzdolabı ve televizyon bulunan evde, tüp olmadığı için yemeklerini odun ateşinde yaptıklarını ifade eden Divarcı, "Malatya Belediyesinden gıda ve kömür yardımı alıyorum. Vatandaşlardan da gelen yardımlar var. Geçimimizi böyle sağlıyoruz. Bulunduğumuz ev kocamın ölümünden sonra komşularımız tarafından hazine arazisi üzerine yapıldı" diye konuştu. 568952 Kılıç: Çözüm bir kurultaya feda edilemez TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Kılıç, demokratik açılım konusunda MHP'nin sert tavrını ve hükümete kapılarını kapatmasını ekim ayında gerçekleşecek MHP kurultayına bağladı. Kılıç, demokratik açılım konusunda TBMM'de düzenlenecek oturumun kapalı ya da açık olması konusunda bir karara varmadıklarını söyledi. 568940 Öğrencilere uyuşturucu satacaklardı Alınan bilgiye göre, polis, 'uyuşturucu bulundurmak, kullanmak, satmak ve nakletmek' suçlarını işleyen kişilere yönelik yere baskın düzenledi. Operasyonda 11 kilo 435 gram esrar ele geçirildi. Emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilen zanlılardan 6'sı tutuklandı, 2'si serbest bırakıldı. Kuşadası Kaymakamlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, ele geçirilen uyuşturucunun okulların açılmasının ardından gençlere satılmak üzere piyasaya suürüleceği ifade edildi. 569188 09:08 "Hesabı ağır olur" "Hesabı ağır olur" Kulübü Onursal Başkanı 'nın kararına sert tepki gösterdi. Profesyonel Futbol 'nun, 'un bir alt lige düşürülmesiyle ilgili kararını değerlendiren Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankaraspor Kulübü Onursal Başkanı ''Önce kendi şaibelerini temizlesinler'' dedi. Melih Gökçek, bundan önce mevcut federasyon zamanında da benzer durumların yaşandığını, ancak tüm bu olanlara ses çıkarılmadığını belirterek, şunları kaydetti: ''Aynı durum, Büyükşehir Belediye Başkanı 'ın ile arasında olan ilişki için de aynı. Hacettepe- ilişkisine neden ses çıkarılmadı? İsim değişikliğine izin verilmediği bir ortamda Belediyesi olayına neden müsaade edildi? Altay'ın oyuncusunu oynatmadığı maç sonrasında Kayseri ligde kalırken, ligden düştü. Bu konuda neden açılmadı? 'un formasında bir gazoz firmasının reklamı var. Bu firma da Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi 'a ait. Yani Kızıl, bir takımın sponsorluğunu yapıyor. Bunlara neden sessiz kalınıyor. Futbol Federasyonu'nun dönem önceki seçiminin intikamı benden alınıyor.'' Alınan bu kararda asıl hedefin kendisi olduğunu savunan Gökçek, şöyle devam etti: ''Melih Gökçek'in oğlu başkan oldu diye maç satılacakmış gibi gösteriliyor. Federasyonun, bana karşı anlamadığım bir düşmanlığı var. Benim anlamadığım noktalardan biri de 'nin bu olaya sessiz kalmasıdır. Bu da enteresan. Biz, 'nın kurallarına aykırı hiçbir şey yapmadık. İşin çivisi çıktı. Ben yaptım oldu mantığıyla hareket ediyorlar. Federasyon, yapılanların hesabını hukuki boyutlarda ve FIFA nezdinde verecek. Hukuki açıdan ve FIFA nezdinde bunun hesabını verecekler ve pişman olacaklar. Ödeyecekleri tazminat cezaları federasyonun da sonu olacak. Onlarca davanın sonunda da federasyonun verdiği bu zarar Türk sporuna olur. Ankaraspor, en fazla yıl bekler ve sonra yeniden bu lige gelir. Federasyonun kendi atadığı 'dan başka bir karar beklenemezdi.'' 570308 Açılımda "Q, ve W" konusu yok TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı kabul etti. Bakan Atalay, yaklaşık yarım saat süren görüşmeden sonra, Şahin'i TBMM Başkanı seçilmesi nedeniyle tebrik etmeye geldiğini, ancak yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi verdiğini söyledi. Demokratik açılım konusundaki çalışmalarını sürdürdüğünü, sabahleyin YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı ziyaret ettiğini belirten Atalay, çalışmalarının verimli bir şekilde devam ettiğini kaydetti. Alfabeye Q, ve harflerinin ekleneceği yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine ise Atalay, şunları söyledi: "Birileri bir senaryo yazıyor. Çalışmaları sonuçlandırmadık ve hiçbir şey açıklamadık. Bu, spekülasyonlara müsait bir konudur. Bizden duymadıkça bu konularla ilgili tedbirli bakın. Bu konuyla ilgili bizim bir açıklamamız olmadı. Birilerinin yazdığı senaryolar, diyorum. Biz bir açıklama yapmadık. Biz, henüz çalışmamızı sonuçlandırmadık. Harflerle ilgili bir konu hiçbir yerde bizim çalışmalarımızın içinde hiçbir yerde gündeme gelmedi." 569433 Türkiye: Yunanistan: 3! Türk takımları Avrupa kupalarında Yunan ekipleri karşısında oynadıkları 11 maçın 5'ini kazanırken, 3'ünü de yitirdiler. Türk ve Yunan ekipleri arasındaki karşılaşma da beraberlikle sonuçlandı. Türk ve Yunan ekipleri, ilk kez Bursaspor'un, 1995-96 sezonunda OFI Crete ile İntertoto Kupası'nda eşleşmesiyle birlikte karşı karşıya geldi. Tek maç usulüne göre yapılan bu karşılaşmayı 2-1 kazanan Bursaspor, İntertoto Kupası'nda tur atladı. Fenerbahçe ile Galatasaray'ın yarınki rakibi Yunanistan'ın Panathinaikos takımlarının UEFA Kupası'ndaki 2002-03 sezonundaki eşleşmesinde ilk maç 1-1'lik skorla sonuçlanırken, sarı-lacivertli temsilcimiz deplasmanda rakibine 4-1 yenilerek elenmekten kurtulamadı. Galatasaray ise 2003-04 sezonunda Şampiyonlar Ligi grup maçlarında karşılaştığı Olympiakos'u ilk maçta 1-0 mağlup ederken, deplasmanda ise rakibine 3-0 yenilmişti. Yine Galatasaray, geçtiğimiz sezon UEFA Kupası grup maçlarında deplasmanda karşılaştığı Yunanistan temsilcisi Panionios'u 3-0 mağlup etmeyi başardı. 'Cim bom', geçtiğimiz sezon UEFA Kupası grup maçında Olympiakos'u İstanbul'da 1-0 yenmişti. -TÜRK-YUNAN TAKIMLARININ MAÇLARI- Futbolda iki ülke takımlarının oynadıkları maçlar şöyle: Sezon Maç Organizasyon Sonuç ---------------------------------------------------------------- 1995-96 Bursasspor-OFI Crete Intertoto Kupası 2-1 2002-03 Fenerbahçe-Panathinaikos UEFA Kupası 1-1, 1-4 2003-04 Galatasaray-Olympiakos Şampiyonlar Ligi 1-0, 0-3 2004-05 Gençlerbirliği-Egaleo UEFA Kupası 0-1, 1-1 2006-07 Kayserispor-Larissa Intertoto Kupası 0-0, 2-0 2007-08 Galatasaray-Panionios UEFA Kupası 3-0 2008-09 Galatasaray-Olympiakos UEFA Kupası 1-0 569156 30 metreden betona düştü 30 metreden betona düştü15 yaşındaki Çağatay Kazak kız arkadaşıyla şakalaşırken, köprüden düşerek yaşamını yitirdi. Dikmen Vadisi’nde, korkuluk bulunmayan bir yaya köprüsü, bir gencin yaşamına mal oldu. ABİDİNPAŞA Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Çağatay Kazak (15), Eylül Pazar, 17.30 sıralarında kız arkadaşıyla Büyükşehir Belediyesi Dikmen Gençlik Merkezi’ne geldi. Bir süre burada vakit geçirdikten sonra evlerine gitmek üzere Dikmen Vadisi’nin iki yakasını bağlayan Kültür Köprüsü’ne çıkan iki çocuk, kenarlarında korkuluk bulunmayan köprüye oturarak sohbet etmeye başladı. Bu sırada Kazak, şakalaştığı arkadaşının çantasını alarak, köprünün kenarına gelip ayağını mermer pervaza koydu ve “Çantanı atayım mı, düşünce parçalansın” dedi. Arkadaşı “Böyle şakalar yapma korkuyorum” dediği sırada, ayağının altındaki mermer parçası kopan Kazak, dengesini kaybederek 30 metreden beton zemine düştü. Şoka giren genç kız, köprüden inerek beton zemine çakılan Kazak’ın yanına gitti. Tüm kemikleri kırılan Kazak’ın yaşadığını gören vatandaşlar hemen ambulans çağırdı. Ancak Kazak tüm çabalara karşın kurtarılamadı. Oğlunun ölüm haberini alan anne Sibel Kazak, olaydan sonra hastanelerinin oğlunu kabul etmediğini belirterek, şunları anlattı: “Resmi sağlık güvencemiz olmadığı için üniversite hastanelerine giremedik. ‘Paramız var’ dedik, yine de kabul etmediler. Özel hastanelerde servisi olmadığı için oğlum göz göre göre öldü. Büyükşehir Belediyesi, köprüde hiçbir önlem almamış. Gençlik merkezine küçük çocukların gelip gitmesine rağmen köprü pervazları tamamen açık. Eğer pervazlarda koruyucu demirler olsaydı ya da köprünün bakımı yapılsaydı Çağatay şimdi hayatta olurdu.” Plastik koruyucu takıyoruz kırılıyor Çağatay Kazak’ın ölümüne neden olan belediyeye ait korkuluksuz köprü, bölgedeki bir çok villanın önünde bulunuyor. Tüm kemikleri kırılan Çağatay, tüm çabalara rağmen kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı. yetkilileri köprünün koruma demirlerine sık sık plastik koruyucular takıldığını, ancak bunların sürekli kırıldığını söylediler. 569529 Diyarbakır'da uyuşturucu operasyonu 'da operasyonuCanan ALTINTAŞ/DİYARBAKIR, (DHA) ’dan ’ya götürülüp bayramda piyasaya sürülecekti ’da jandarma ekipleri, 'nda piyasaya sürülmek üzere ’ya götürülen 72 kilo ele geçirdi. kaçakçılığıyla ilgili kişi tutuklandı. İl Jandarma Komutanlığı ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Ramazan Bayramı’nda Antalya’da piyasaya sürülmek üzere kentten uyuşturucu götürüleceğini belirledi. Uyuşturucu kaçakçısını takibe alan jandarma, Diyarbakır- karayolundaki Pirinçlik Jandarma Karakol Komutanlığı yol kontrol ve arama noktasında önlem aldı. Uyuşturucunun bulunduğu otomobili durduran ekipler, yaptıkları aramada poşetlere sarılı halde gizlenmiş, 72 kilo esrar ele geçirdi. Otomobilde bulunan kişi gözaltına alınırken, jandarmadaki soruşturmasının ardından sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı. İl Jandarma Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada, ‘Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği ile kamu düzeninin devamlılığının sağlanmasına yönelik faaliyetler kapsamında, kaçakçılıkla ve terörle mücadeleye kararlılıkla devam edilmektedir’ denildi. 570299 İşte en iyi giyinen 10 kadın "The Reader" filmindeki rolüyle Oscar ödülü alan 33 yaşındaki İngiliz aktrist Kate Winslet'ın, "seksi tarzı ve modern Hollywwod cazibesiyle kırmızı halıda en iyi giyinen kadın" olarak seçildiği derginin listesinde, ABD Başkanı Barack Obama'nın eşi Michelle Obama da yer aldı. Önceliğe göre sıralanmayan listede, Kate Winslet ve Michelle Obama'nın yanı sıra Vanessa Hudgens, Reese Witherspoon, Cameron Diaz, Freida Pinto, Taylor Swift, Nicole Richie, Beyonce ve Kim Kardashian bulunuyor. Dergi, Paula Abdul ve aktrist Renee Zellweger'i ise 2009 yılının "kırmızı halıda en kötü giyinen kadınları" olarak belirledi. 569175 İki bakan gitti, yeni model geldi Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Uluslararası 63. Frankfurt Otomobil Fuarı'nı ziyaret etti. Ziyaret sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ergün, otomotiv sektöründe yeni bir yaklaşımın Frankfurt fuarında görüldüğünü söyledi. Ergün, şunları kaydetti: ''Türkiye'de otomobil satışlarının ve ihracatın yarısına yakınını oluşturan Renault firması, yeni modelini Türkiye'de üretmeye başlıyor. Fluence modeli, Megane'ın yerine geçecek. Bu modelin, 2010 yılından itibaren üretimine başlanmış olacak. Aynı modelin elektriklisi ise 2011 yılından itibaren üretime başlayacak ve Türkiye'nin Avrupa'da otomobil üretiminde beşinci olan yeri daha da güçlenecek. Bugün milyon 150 bine yaklaşan otomobil sanayi üretimimiz, önümüzdeki süreçte 1,5-2 milyona yaklaşmış olacak. Artık Türkiye, dünyada otomotiv sektöründe en iddialı ülkeler arasında yer alıyor. Zaten üretimimizin yüzde 80'ini ihraç ediyoruz, özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ve dünyanın diğer ülkelerine, Amerika'ya da ihracat başlamış oldu. Geçen aylarda Ford, önemli bir ihracat adımı atmış oldu. Şimdi Renault da ihracat potansiyelini yeni ürünleriyle ortaya koymuş oluyor.'' ''EYLÜL SONUNDA YENİ DEĞERLENDİRME YAPACAĞIZ'' Elektrikli modelin ilk ihracatının İsrail ve Danimarka gibi ülkelere yapılacağını ve bu yeni modelle Türkiye'nin elektrikli otomobil üretiminde bir ilki gerçekleştiren ülkeler arasına gireceğini ifade eden Ergün, uzun zamandır konuşulan hibrid otomobil üzerindeki çalışmaların, hibridi de aşan ful elektrikli bir otomobil üretimiyle gerçekleşmiş olacağını söyledi. Bakan Ergün, ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek açısından vergi indirimleri uyguladıklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu vergi indirimlerinin, özellikle iç piyasada önemli bir canlanma meydana getirdiğini de gördük. aylık bir uygulamadan sonra vergi indirim oranlarını, bir miktar azaltarak yeniden sürdürdük. Eylül ayı sonu itibarıyla yeni bir değerlendirme yapacağız. Bu değerlendirmede vergi indirimlerini hangi miktarda sürdürüleceği veya yeni seçeneklerin ortaya çıkıp çıkmayacağı Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) arkadaşlarla birlikte yapacağımız değerlendirmeyle ortaya çıkacak. Bu arada en önemli konu, geçen aylık indirimle ilgili bir teknik çalışma sürdürülüyor. Onu da arkadaşlar masaya getirecek. Hurda indirimi konusunda da, ay sonunda yeni yaklaşımın ne olacağını birlikte değerlendirdiğimizde sırada açıklama yapabileceğiz.'' DEVLET BAKANI ZAFER ÇAĞLAYAN Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise fuara ''gelini almaya geldik''lerini belirterek, elektrikli aracın Türkiye'de yapılmasının son derece önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin otomotiv sektöründeki ihracatına değinen Çağlayan, şunları kaydetti: ''Her iki ihraç edilen araçtan bir tanesi Renault'un ürünleri... Dolayısıyla 40 senedir devam eden bir dostluk ve Renault'yu biz Türkiye'de Türk firması olarak kabul ediyoruz. Bu çerçevede dediğimiz gibi, önce gelinimizi görmeye geldik. Bu gelin, tabi Türkiye'ye gelecek. Beni ilgilendiren kısmı, bu gelinin Türkiye'ye gelip üretildikten sonraki ihracat kısmıdır. Sayın Bakanımı da tabii ki yatırım ve üretim kısmı ilgilendirecek. Böylesine bir araç yıllardır hep konuşuluyor. Elektrikli oto, hibrid oto, artık hibridin bir kenara bırakıldığı gerçek manada yüzde 100 elektrikli otonun yapıldığı bir devrim olarak görmek lazım bunu. Bunun Türkiye'de yapılacak olması, Türkiye'yi dünya üzerinde çok önemli bir üretim üssü haline getirecek. Türkiye, otomotiv sektöründe bir üretim üssü olmaya her yönüyle hazır. Gerek teknolojisiyle, gerek bilgi birikimiyle, gerek nitelikli yetişmiş elemanıyla bu aracın hemen bundan sonra üretime girmesiyle beraber, şu anda imzalanmış olan ülkelere ihracat yapılacak olması, Türkiye'yi elektrikli otoda bir yatırım üssü, bir ihracat üssü yapacaktır. Konuşmamıza göre 2011 yılından itibaren Türkiye'de üretim başlayacak. Bu araç, ilk defa sadece Türkiye'de üretilecek, elektrikli ve yüzde 100 elektrikli ihracatı da Türkiye'den yapılacak. Otomotiv sektörü, üretiminin yüzde 80, 90'ını ihracat yapıyor. Türkiye, dünyanın elektrikli oto üretiminde dağıtım üssü haline gelecek, diğer ülkeler karşısında.'' Bakanlar Ergün ve Çağlayan daha sonra fuarı gezip araçları inceledi. Renault'un Fluence modelini inceleyen Bakan Çağlayan'ın ''Bu araçlar çok güzel, hem de geniş. Makam aracı bile olur. Renault bu araçlardan iki bakanlığa hediye ederse, bunları biz makam aracı olarak kullanabiliriz'' sözüne karşılık Ergün, ''Bana hediye edilen aracı da sana veririm'' şeklinde espiri yaptı. Bu arada, fuarda Renault standını, bakanlar Nihat Ergün ve Zafer Çağlayan ile birlikte Renault Başkanı Carlos Ghosn, Renault Mais Genel Müdür İbrahim Aybar ile Oyak Otomotiv ve Çimento Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar da gezdi. 569320 Şevket gözaltında Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından günümüze uyarlanan ve elde ettiği izlenme oranlarıyla adını Türk televizyon tarihine yazdıran ‘Yaprak Dökümü’, sürpriz gelişmelerin yaşandığı bir bölümle daha karşımızda. Evde çıkan yangının alevleri, Ferhunde’nin öfke rüzgârıyla Şevket’e kadar sıçrar. Evdeki yangının suçunu Şevket’e atan Ferhunde, bu düşüncesinde haklı olduğuna Mithat Bey’i ve annesini de inandırmaya çalışır. Şevket, Ferhunde’nin, hayatında kara bir gölge gibi her adımında karşısına çıkmasından ötürü çaresizdir. Şikâyet üzerine gözaltına alındığı süreçte, artık masumiyetini ispat etmek zorundadır. Ferhunde’nin bir türlü kapatamadığı eski defterler, Mithat Bey’le ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmaktadır. Mithat, Ferhunde’ye olan güvenini sorgulamaya başlar... 568920 Bobo: Şoke oldum Kadroya alınmayınca tesislerden ayrılarak evine dönen karara çok şaşırdığını söyledi, “Hiçbir sakatlığım yok. Böyle bir şeyi beklemiyordum. Böylesine büyük bir maçta oynayarak kendimi göstermek isterdim” dedi ’ta, maçı öncesi krizi yaşandı. Teknik Direktör derbisinde yedek soyundurduğu Brezilyalı golcüyü sürpriz bir şekilde maç kadrosuna almadı. Kararı öğrenince büyük bir yaşayan yıldız golcü, tesislerden ayrılarak evinin yolunu tuttu. Maç saatinde ’na gelerek arkadaşlarına destek veren Bobo, kadro dışı kalmasına üzüldüğünü söyledi. Başarılı futbolcu, “Bu karar benim için büyük bir sürpriz oldu. Açık söylemek gerekirse kadroda olmamayı hiç beklemiyordum. İlk duyduğumda şoke oldum. Benim bir sakatlığım yok. Bu karar tamamen teknik heyetin tercihidir ve saygı duyuyorum. İddia edildiği gibi hocayla aramızda bir tartışma olmadı. Fakat karara üzüldüm. Böylesine büyük bir maçta sahaya çıkarak kendimi göstermek isterdim” ifadelerini kullandı. ‘25 oyuncum var’ Teknik Direktör Mustafa Denizli ise maç sonrası, Bobo’yu teknik sebeplerle kadroya almadığını ifade etti. Denizli, “Dünyada bu tip sorular en fazla ’de soruluyor. Rakibe baktığınız zaman dünyanın en iyileri arasında gösterilen bazı oyuncuların kadroda olmadığını görürsünüz. Benim 25 tane oyuncum var ve hepsi Bobo gibi değerlidir. Bugün sadece Bobo değil, 6-7 oyuncum daha kadroya giremedi” açıklamasını yaptı. Bu arada Mustafa Denizli’nin, Galatasaray derbisinden sonra, “Ben yedek kalacak oyuncu değilim” dediği için Bobo’yu kadroya almadığı iddia edildi. 569181 Fenerbahçe PFDK'ya sevk edildi 'ya sevk edildi  , ile yapılan lig maçının devre arasında taraftarlarının da karıştığı olaylar nedeniyle 'ya sevkedildi. 'nün sitesinde yapılan açıklamada, Bursaspor-Fenerbahçe karşılaşmasının devre arasında sarı-lacivertli taraftarlarının da karıştığı olaylar nedeniyle PFDK'ya sevkedildiği ifade edilerek, ''PFDK'dan gelen yazıda karşılaşmanın devre arasında, açık kale arkası tribünde bulunan Fenerbahçe taraftarlarının koltukları sökerek sahaya fırlattıkları, olaylar sırasında 296 koltuğun kırıldığı, stat kameralarının tahrip olduğu ve maç sonrasında Fenerbahçe tribününde çıkan kavgada kişinin yaralandığı belirtildi'' denildi. Bu arada, sevk nedenleri arasında Fenerbahçeli futbolcunun görmesi ve takımın sahaya dakika geç çıkmasının da bulunduğu bildirildi. 569647 Davutoğlu, Cindoruk ile görüştü Davutoğlu, Cindoruk ile görüştü ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesini öngören müzakarelerle ilgili muhalefet partilerini bilgilendirme turu kapsamında Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile biraraya geldi. Davutoğlu, sabah saatlerinde ilk olarak BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu'yu BBP Genel Merkezi'nde ziyaret etti. Davutoğlu, ikinci olarak ise DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile Celal Bayar Köşkü'nde biraraya geldi. Davutoğlu'nun Celal Bayar Köşkü'ne gelişinde, DP Genel Başkan Yardımcısı Çağrı Erhan tarafından karşılandı. 568884 Kriz geliri, harcamalar gideri biçti Kriz nedeniyle vergi gelirlerinde yaşanan sert daralmaya artan kamu harcamaları eklenince bütçe dengeler altüst oldu. Bütçe açığı ayda yüzde 780 artarak 31.3 milyar liraya çıktı. Faiz dışı fazla ise yüzde 78 azaldı Ekonomideki daralmayla birlikte gelirlerdeki düşüş bütçeyi de vurdu. Maliye Bakanlığı verilerine göre, bütçe açığı yılın aylık döneminde yüzde 780 artışla 31.3 milyar lira oldu. Açığın daha fazla büyümesini ise vergi gelirlerindeki artış frenledi. Ağustos ayı vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde artarak 19.2 milyar lira oldu. Merkezi Yönetim Bütçesi, Temmuz'da milyar 607 milyon lira, Ağustos'ta da milyar 525 milyon lira açık verdi. VERGİDE PUANLIK ARTIŞ Ağustos ayında vergi gelirleri geçen yıla oranla yüzde artarak 19 milyar 296 milyon lira oldu. Yılın ilk altı ayında bütçe giderleri 171 milyar 741 milyon lira olurken, gelirler ise 140 milyar 405 milyon lira da kaldı. Aynı dönemde faiz dışı fazla ise milyar 189 milyon lira oldu. FAİZE 13 MİLYAR LİRA Temmuz ayında bütçeden 23 milyar 392 milyon lira, Ağustos'ta ise 23 milyar 518 milyon lira harcama yapıldı. Bu iki aylık sürede faiz giderlerine harcanan toplam rakam ise 13 milyar 284 milyon lira oldu. Temmuz ayında bütçe gelirleri 16 milyar 785 milyon lira, Ağustos'ta ise 21 milyar 994 milyon lira oldu. İki aylık vergi tahsilâtı ise 33.7 milyar Türk Lirası olarak gerçekleşti. Merkezi yönetim bütçesi 2008 yılının ayında milyar 610 milyon lira fazla verirken, bu yılın aynı döneminde 31 milyar 336 milyon lira açık verdi. Faiz dışı fazla rakamı da geçen yılın ayında 40 milyar 926 milyon liradan, bu yılın aynı döneminde milyar 189 milyon liraya düştü. Faiz dışı dengede de yüzde 77.5'lik bir gerileme meydana geldi. Verilere göre, bu yılın Ocak-Ağustos döneminde faiz giderleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6 oranında arttı. Geçen yıl 36 milyar 316 milyon lira olan aylık faiz ödemesi, bu yıl 40 milyar 526 milyon liraya yükseldi. Orta vadeli program bugün açıklanıyor TÜRKİYE'NİN krizden çıkış yol haritasını içerecek olan Orta Vadeli Program'ın bugün Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından açıklanması bekleniyor. Türkiye'nin 2012'ye kadar ekonomik hedeflerini ve uygulanacak politikaları içeren Orta Vadeli Progam'ın Mayıs ayı sonuna kadar açıklanması gerekiyordu. Son çalışmaları Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında yürütülen programın en önemli bölümünü artan bütçe açıklarının azaltılması için alınacak önlemler oluşturacak. Selzedenin vergi borcu ay ertelendi GEÇTİĞİMİZ hafta özellikle İstanbul ve Tekirdağ'da etkili olan, sel felaketinden zarar gören mükelleflerin vergi ödemeleri ertelendi. Selden zarar gören mükellefleri "mücbir sebep hali" kapsamına alan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kararına göre selin yaşandığı Eylül'den başlayıp 30 Eylül'e kadar verilecek beyannameler için süre Ekim ayında verilecek beyannamelerle aynı tarihe çekildi. Bir aylık uzatma, verginin ödeme tarihi için de geçerli olacak. Bunun yanı sıra selden zarar gören mükelleflerin daha önce belirlenen ve ödeme süresi 8-30 Eylül tarihlerine rastlayan vergi ve cezalarının ödeme süresi de vade tarihlerinden itibaren bir ay uzatıldı. 569401 Maliye ve Doğan arasında ipler gerildi Hüseyin Özay'ın haberi Doğan Grubu’ndan 3.8 milyar liralık cezaya ilişkin yapılan yorumlara yazılı açıklama ile cevap veren Maliye Bakanlığı’nda, ‘tepki şaşkınlığı’ yaşanıyor. Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan bir mükellefin, ‘vergi cezasını’ tartışmaya açmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Maliye Bakanlığı bürokratları, cezaya ilişkin tartışmaların uzlaşma sürecine zarar verdiğini kaydetti. Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri tarafından Doğan Grubu’na kesilen 3.8 milyar liralık vergi cezasıyla ilgili tartışmalar ve eleştiriler denetim elemanları tarafından yakından takip ediliyor. Grup temsilcilerinden gelen tepkiler, Maliye Bakanlığı bürokratları ve denetim elemanları için de sürpriz oldu. Mükellef tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunduğu için, raporların tebliğ edilmesinin ardından, gruptan bir tepki gelmeyeceği tahmin ediliyordu. Hatta bazı üst düzey Maliye Bakanlığı bürokratları, raporlar tebliğ edilmeden önce, “Mükellef tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulundu. Cezaya iyi niyetli yaklaşılıyor. Biz de mükellefin zarar görmemesi için mümkün olan en kısa sürede uzlaşma günü belirledik” değerlendirmesinde bulunuyorlardı. TEBLİĞDEN SONRA NE DEĞİŞTİ? Ancak vergi cezası raporlarının tebliğ edilmesinin ardından, Doğan Grubu’ndan cezaya ilişkin yapılan yorum ve değerlendirmeler Maliye Bakanlığı bürokratlarını adeta şaşkına çevirdi. Tepkileri ‘mesnetsiz’ olarak değerlendiren Maliye Bakanlığı bürokratları ve denetim elemanları, durumu değerlendirmek için birçok kez bir araya geldi. Özellikle, ilk başlarda ceza ile ilgili bir yazılı açıklama yapılması beklenmiyordu. Ancak tepkilerin yoğunlaşması üzerine, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından eleştirilere cevap niteliğinde bir açıklama yazıldı. Açıklama, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de onay vermesinin ardından önceki gün kamuoyuna duyurulmuş oldu. BARIŞA DARBE VURDU Maliye Bakanlığı denetim elemanları ve üst düzey bürokratları, gruptan cezaya gelen tepkileri Star’a değerlendirdi. Cezaya ilişkin eleştirilerin yersiz olduğunu ifade eden Maliye bürokratları, “Uzlaşma başvurusu yapan bir mükellef, bu tür eleştiriler yapmaz. Bu eleştiri ve yorumlar, uzlaşma komisyonunu baskı anlamına gelir. Dolaysıyla bu tür yorum ve eleştiriler, uzlaşma sürecini zarar verir” değerlendirmesinde bulundular. Doğan’ın gönlünde 300 milyona indirmek var Maliye Bakanlığı ve ekonomi kulislerinde, 3.8 milyar liralık vergi cezası ile ilgili olarak 23 Eylül’de yapılacak olan uzlaşma toplantısına ilişkin çeşitli bilgiler dolaşıyor. Buna göre, Doğan Grubu’nun uzlaşma toplantısına, düzeltme talebiyle oturacağı konuşuluyor. Grubun düzeltme işlemi ile toplam ödemeyi 300 milyon liraya indirme planı yaptığı kulislerde konuşuluyor. Öte yandan yine kulislerde, mükellefin cezanın kasıtlı ve yanlış oduğuna yönelik ilişkin iddialarını sürdürmesi halinde, Maliye’nin de teminat talebinde bulunacağı, bunun da grup için büyük darbe olacağı belirtiliyor. 569769 Tacikistan'da Rus askeri öldü Tacikistan İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Duşanbe-Dangar karayolunda Çin'in China Road şirketine ait minibüsün, Rusya'nın askeri üssüne ait araçla çarpıştığı belirtildi. Kaza sonucunda iki aracın da devrildiği, biri üst rütbeli Rus askerin hayatını kaybettiği ifade edildi. Kazada yaralanan asker ve minibüs sürücüsünün hastaneye kaldırıldığı kaydedildi. 570052 Broşürde 'tanrı' kelimesi olmayacak 'de Müslümanlara yönelik olaylarının son haftalarda artması nedeniyle Londra'daki belediyeler, Hıristiyan derneklerinden broşürlerinde yer alan "Tanrı" ve "Hristiyan" kelimelerini kaldırmalarını istedi. Londra'da Camden Belediyesi tarafından çeşitli dini derneklere yapılan uyarıda, bu kelimeleri broşürlerinden kaldırmadıkları takdirde, kütüphane ve sosyal merkezlerde, broşürlerin duyuru panolarına asılmasına izin verilmeyeceği ifade edildi. Bu kelimelerin diğer dinlere mensup kişileri üzebileceği kaydedildi. Hristiyanlığı yaymaya çalışan çeşitli dernekler, kararı "gülünç" olarak niteledi. Hıristiyan Enstitüsü'nden Mike Judge, bu kelimelerin yasaklanmasının "saçma" olduğunu belirtti. Judge, yaptığı açıklamada, "Eğer ciddi olmasa gülünebilirdi" dedi. Hıristiyanların vergi ödediğini ve toplumsal projeler ürettiğini de kaydeden Judge, kararın Hıristiyanlık karşıtı olduğunu ifade etti. Meryem Ana Kilisesi yetkilisi Jo Siedlecka, kararın yanlış olduğunu belirterek, kilise posterlerinin asılmasına neden izin verilmediğini anlamadığını söyledi. Siedlecka, bölge kütüphanesinde duyurularını asmak istediğinde, kütüphanedeki başörtülü görevli tarafından, dini posterlerin asılmasına artık izin verilmediği şeklinde uyarıldığını söyledi. Hıristiyanlığı teşvik eden posterlere izin vermeyen belediyenin yetkilileriyle konu hakkında görüştüğünü ifade eden Siedlecka, çevreyle ilgili yaptıkları tanıtımlara izin verildiğine, ancak Hıristiyanlıkla ilgili olanlara izin verilmediğine işaret etti. 569908 Rockefeller Co Ceo'su ölü bulundu 'de yatırım idaresi grubu Rockefeller Co Üst Yöneticisi (CEO) ve Başkanı James McDonald, aracında ölü bulundu. McDonald'ın, intihar ettiğini sanılıyor. Bristol bölgesi savcılık bürosu sözcüsü Gregg Miliote, McDonald'ın (56), Massachusetts eyaletinin Boston kentinin 80 kilometre güneyinde Dartmouth bölgesinde pazar günü öğleden sonra aracında tek kurşun yarasıyla ölü bulunduğunu açıkladı. Polisin olayı soruşturduğunu ve bir not bulunmadığını belirten Miliote, "İlk incelemelere göre, bu açık bir intihar" dedi. Rockefeller Co şirketi, yaptığı açıklamada, McDonald'ın ölümünü doğrulayarak, ayrıntı vermedi. Açıklamada, şirketin baş işletme görevlisi Austin Shapard'ın şirketi yönettiği belirtildi. McDonald'ın uzun yıllardır arkadaşı olan Barclay McFadden III, McDonald'ın "kendi yaşamını aldığını" söylerken, bazı arkadaşları, McDonald'ın Rockefeller Co ile ölümüne yol açabilecek özel bir sorunu olup olmadığını bilmediklerini ifade ettiler. Sermaye Piyasası Kurulu (SEC), McDonald ya da Rockefeller Co şirketinin herhangi bir soruşturmayla karşı karşıya olup olmadığı konusunda açıklama yapmayı reddetti. zengini iş adamı John D. Rockefeller'in, ailenin varlıklarını idare etmek için 1882 yılında kurduğu Rockefeller Co şirketi, McDonald ile varlıklarının toplamı 28 milyar olan bir yatırım idaresi şirketi oldu. McDonald, 2001 yılından itibaren New York merkezli şirketin başkanlığı ve üst yöneticiliğini yapıyordu. Daha önce CIT Group şirketinin yönetim kurulu üyeliği yapan evli, bir kız ve erkek çocuğu babası McDonald, aynı zamanda NYSE Euronext borsası yönetim kurulunda yer alıyordu. 570333 Limasol'da 4.5 büyüklüğünde deprem Sarsıntı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bazı bölgelerinde de hissedildi. KKTC Meteoroloji Dairesinin verdiği bilgiye göre, saat 17.09'da meydana gelen depremin merkez üssü, Kıbrıs Rum kesiminin Limasol şehrinin 970 metre kuzeydoğusu olarak saptandı. 570079 Afrikalı İbrahim'e devlet sahip çıktı Afrikalı İbrahim'e devlet sahip çıktıMustafa İNSAN Tolunay DUMAN /MERSİN 'de yapan 30 yaşındaki Emine Bakırcı'nın ve sefaletle boğuşan ülkelerindeki çocukları andıran oğlu 10 aylık İbrahim Bakırcı'nın görüntüsü yürek yaktı. DHA'nın haberiyle tüm 'yi duygulandıran minik İbrahim, Mersin Valisi Hüseyin Aksoy'un talimatıyla Çocuk Hastanesi'nde bakıma alındı. Bazı fotoğraf karelerinin ki hiç bir söze gerek bırakmadan insanın yüreğinin derinliklerine büyük acı saplamasının son örneği Mersin'de yaşandı. DHA muhabirinin Emine Bakırcı ile kucağındaki oğlu İbrahim Bakırcı'nın fotoğraf ve video görüntüleri, ilk bakışta açlık ve sefaletle boğuşan bir Afrika ülkesinde objektife takıldığı izlenimi verse de gerçekte Mersin'in en modern caddesinde çekilmiş olması geniş yankı uyandırdı. Aileye destek olmak isteyen insanlar telefona sarılıp ailenin iletişim bilgisini istedi. ile bazı bakanlıklar da aile ile ilgili Mersin Valiliği'nden bilgi alıp yardım yapılması talimatı verdi. Vali Hüseyin Aksoy, gelişmeler üzerine Vali Yardımcısı Kadir Okatan'ı görevlendirip ailenin bulunmasını istedi. Her yerde aranan anne ile oğlu, DHA muhabirleri tarafından Mersin'in İlçesi'ne bağlı Bağlarbaşı Mahallesi'nde derme çatma üzeri naylon ile örtülü bir barakada bulundu. ÜSTÜNE DRAM aylık hamile olan Emine Bakırcı'nın, yıl önce Emrah Çınar ile nikahsız evlilik yaptığı, 10 ay önce İbrahim'in Tarsus 70'inci Yıl Devlet Hastanesi'nde dünyaya geldiği anlaşıldı. Çöplerden kağıt ve naylon toplayarak geçimini sağlamaya çalışan Emrah Çınar'ın günlük 3-5 liralık kazancı ailesinin karnını doyurmaya bile yetmediği için bir mesleği olmayan Emine Bakırcı, son çare olarak insanlara el açmaya başladığını söyledi. Her gün Tarsus'tan Mersin'e gelip işlek caddelerde dilenen Emine Bakırcı bu şekilde yaşama tutunmaya çalışırken, tek odalı derme çatma barakada oldukça bitkin halde bulunan Bakırcı, Afrikalı bir çocuğu andıran İbrahim'e süt alacak parası olmadığını, haftalardır aç olduklarını, yardıma muhtaç bir halde olduklarını anlattı. Oğlunun görüntüsünün kendisini de korkuttuğunu anlatan Bakırcı, "Tek isteğim oğlumun sağlıklı bir çocuk görüntüsüne kavuşması" dedi. İşsiz Emrah Çınar ise, yıllardır barakada verdiklerini, çocuğunun tedavi edilmesini istediğini söyledi. TEDAVİYE ALINDI DHA ekibi tarafından evlerinden alınan Emine Bakırcı ile oğlu İbrahim, kendilerini arayan Mersin Valiliği'ne getirildi. Vali Yardımcısı Kadir Okatan, makamında ağırladığı aileye gereken yardımın yapılacağını söyledi. Okatan, Vali Hüseyin Aksoy'un talimatı ile harekete geçtiklerini belirterek, "Haberin basın organlarında yer alması üzerine yoğun bir araştırma yaptık. İlk etapta çocuğun hastaneye yatırılıp tedavisine başlanacak. Aile ile ilgili diğer sosyal çalışmalarda başlatıldı" dedi. Okatan, İbrahim ile annesini Valilik kapısında hazır bekletilen ambulansa götürdü. Anne ile oğlu, ambulansla bakım ve tedavilerinin yapılması için Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne götürüldü. 569586 AK Parti'li Hıdır'ın açılımdaki referansı Atatürk 'li Hıdır'ın açılımdaki referansı AtatürkYaşar ANTER/BODRUM (Muğla), (DHA) Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, 'ün ve kongrelerinde yaptığı konuşmalar sırasında başı Laz Osman, Ethem ve Şeyh Sait'e yönelik “Efendiler şimdi Lazlık, Çerkezlik, Kürtlük yapmanın zamanı değil, vatan elden gidiyor, el ele gönül gönüle vermenin birlik ve beraberlik yapmanın zamanı” sözlerini hatırlatıp, “İşte bu anlayış, bu felsefeyle belasından kurtulabilir, kardeşin kardeşe düşmesini engelleyebilir, vatanımıza sahip çıkabiliriz. Atatürk’ün günlerde yaptığını, gösterdiği yolu bugün de neden yapmayalım” dedi. Muğla'nın İlçesi'ne bağlı Bitez Beldesi'ndeki Defne Restaurant'ta partisince düzenlenen, yaklaşık 800 kişinin katıldığı iftarda konuşan AK Parti Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, kentten sadece iki milletvekili çıkarmalarına rağmen, tüm ilçe ve beldelerde özellikle altyapı ve sosyal hizmetler konusunda iktidar partisi olarak tüm kaynakların aktarılması için yoğun mücadele verdiklerini söyledi. Hıdır, “Bana ‘Bodrum'dan tek bir belediye başkanı bile çıkaramadınız, neden hizmet ediyorsunuz’ diye soruyorlar. Belediye başkanı kazanmak için değil ilimize memleketimize hizmet etmek için yarışıyoruz. Bizim anlayışımızda sadece seçim günü parti yarışı vardır, seçim günü geçtikten hemen sonra parti farkı gözetmeksizin hizmet yarışına başlıyoruz. Son iki ay içinde Muğla'ya 'ndan altyapı hizmetleri için milyon TL kaynak aktarılırken, Bodrum’un ihalesi yapıldı, inşaatına başlandı. Bodrum Havalimanı Ek Terminal Binası'nın ise ihalesi bitti, turizm sezonu bitiminde temelini atıp inşaatına başlanacak. Muğla’nın iktidar partisindeki iki milletvekili olarak eksik olan hizmetleri en kısa zamanda ilgili bakanlıklara aktarıp Muğla’ya kaynak yağdırmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 'nin son 30 yılda terörle mücadelede yaklaşık 300 milyar lira harcamak zorunda kaldığını, hala da terör belasından kurtulamadığını belirten Hıdır, “Ülkedeki kaos ortamını Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünceleri ile aşabilir, barışı Atatürk'ün felsefesi ile sağlayabiliriz. Çünkü Atatürk Cumhuriyeti kurmak için Sivas ve Erzurum kongrelerine gittiğinde çete başları olan Çerkez Ethem, Şeyh Sait ve Laz Osman'ı yanına çağırmış tarihe geçen konuşmasını yapmıştır. Atatürk gün, ‘Efendiler şimdi Lazlık, Çerkezlik, Kürtlük yapmanın zamanı değil, vatan elden gidiyor, el ele gönül gönüle vermenin birlik ve beraberlik yapmanın zamanı’ demiştir. Atatürk'ün günlerde yaptığını, gösterdiği yolu bugün de neden yapmayalım. İşte bu anlayış, bu felsefe ile terör belasından kurtulabilir, kardeşin kardeşe düşmesini engelleyebilir vatanımıza sahip çıkabiliriz. Türkiye'deki etnik yapı ne olursa olsun, bütün 71 milyon insanın kardeş olduğunu ilan ediyorum, barışa davet ediyorum, özgürlük penceresini alabildiğince açıyorum. Herkes nereden geldiğini nereye ait olduğunu özgürce söyleyebilmeli. Ama bunun karşılığında tek vatan, tek bayrak, tek İstiklal Marşımız ve tek Cumhuriyet'imizin çatısı altında Türkiyeli olmaktan gurur duymalı. Türkiye güçlü devlettir, zamanı ve yeri geldiğinde, Suriyeli, Iraklı demeden herkese yardım elini sevgi elini uzatmıştır, şimdi kendi ülkemin bir vatandaşına mı elini uzatmayacak” dedi. 570296 Marco'ya yıl ay ceza çıktı Recep AKTEPE ANTALYA (AHT) Antalya'da tatil yaparken 13 yaşındaki İngiliz kızı Charlotte M.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla 11 Nisan 2007 tarihinde tutuklanıp 247 gün hapiste kaldıktan sonra tahliye edilen Alman Marco W.'nin 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava karara bağlandı. Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, suçu işlediği zaman 17 yaşında olan Marco W.'ye yıl ay 21 gün hapis cezası verdi ve bu cezayı erteledi. Mahkeme ayrıca Marco W. için yıl ay denetimli serbestlik uygulanmasını da karara bağladı. Marco W. Almanya'da yaşadığı için mahkemenin verdiği kararın uygulanabilirliği bulunmuyor. 569808 “OECD bölgesinde işsizlik gelecek yıl yüzde 10’a çıkacak” bölgesinde gelecek yıl yüzde 10’a çıkacak” Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinde oranının gelecek yıl yüzde 10’a çıkacağı bildirildi. ’nin, “İstihdamın Görünümü 2009” raporunda, küresel ekonominin 2010 yılında zayıf büyüyecek olması nedeniyle Temmuz ayında OECD bölgesinde yüzde 8,5 olan işsizlik oranının gelecek yıl yüzde 10’u bulacağı belirtildi. Bu, 2. Dünya Savaşı sonrasında OECD bölgesinde işsizlik oranında en yüksek artış ve 2010’un ikinci yarısında 57 milyon insanın işinden olacağı anlamına geliyor.  İşsizlikteki yükselişin, gerilemesi yıllar sürebilecek daimi yüksek işsizlik seviyesiyle sonuçlanabilmesi riski bulunduğu bildirilen rapora göre, 2007 yılının sonundan bu yana 15 milyon kadar kişi işini kaybetti.  piyasası koşullarının gelecek aylarda daha fazla kötüleşeceğinin göründüğünü bildiren OECD, hükümetlere, iş arayanların, iş gücü talebinin ve eğitimin desteklenmesi gibi istihdam piyasası politikalarına daha fazla harcama yapması çağrısında bulundu. Bu arada OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, hükümetlerin resesyonu uzun vadeli işsizlik krizine dönüşmesini engellemede hızlı ve kararlı davranması gerektiğini söyledi. Gurria, hükümetlerin, gelecek aylarda iş arayanlara yardımcı olmaya odaklanmasının zorunlu olduğunu da belirtti. 568959 Almanya'da ünlü otomotiv şirketi iftar verdi İftar yemeğine, Türkiye'nin Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, konsolos Ayşe Selcan Şanlı, Kom Media reklam şirketinin sahibi Bülent Bora, Türkçe yayın yapan Metropol FM Radyosu'nun müdürü Tamer Ergün, Volkswagen şirket yetkilileri ve satış elemanlarıyla çok sayıda davetli katıldı. Mustafa Pulat, burada yaptığı konuşmada, Volkswagen şirketinin ''Volkswagen Türkçe konuşuyor'' projesinin Kom Media'nın başarılı bir reklam projesi ve aslında ticari yönü olan bir proje olduğunu, ancak firmaların topluma karşı toplumsal sorumluluklarını hatırlattığı için uyuma da yarar sağladığını söyledi. Tamer Ergün de bu tür projelerin istihdama katkı sağladığını ve kendilerinin de bunu desteklediğini bildirdi. -KADİR GECESİ'NDE BERLİN'DEKİ CAMİLER DOLDU- Öte yandan, Kadir Gecesi dolayısıyla Almanya'nın başkenti Berlin'de de vatandaşlar camileri doldurdu. Berlin Şehitlik Camii'nde vatandaşlar aşırı kalabalık nedeniyle cami avlusunda ve kısmen caminin bulunduğu sokağın kaldırımında da namaz kıldılar. Teravih namazından önce vaaz veren Berlin Başkonsolosluğu Din Ataşesi Hasan Hayri Yaşar, bu günlerin yardımlaşma günleri olduğunu, yardımlaşma ve paylaşmanın özellikle bu aylarda gerçekleşmesi gerektiğini ve araları bozuk olan Müslümanlar'ın bu günlerde barışmaları gerektiğini kaydetti. Vaazdan sonra Şehitlik Camii İmamı Mustafa Aydın, ilahi okudu ve dua etti. Aydın, Şehitlik Camii'nin inşaatının tamamlanabilmesi için vatandaşlara yardım yapmaları çağrısında da bulundu. 569964 DTP mitingi sonrası polisler kaza yaptı DTP tarafından Doğubayazıt'ta bugün düzenlenen Barış Mitingi'nde güvenliği sağlamak için Ağrı'dan gelen çevik kuvvet ekibi Ağrı'ya dönüş yolunda henüz plakası tespit edilemeyen bir kamyonla çarpıştı. Kazada ilk belirlemelere göre kamyon sürücüsü Mustafa Tanrıkulu ile bir polis memuru yaralandı. Tanrıkulu ambulansla Doğubayazıt Devlet Hastanesi'ne, yaralanan polis memuru ise Ağrı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. 569882 Gökçek geri adım attı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Bahçelievler Aşkabat Caddesi'nin (7. Cadde) ''İçkili Yer Bölgesi'' ilan edilip edilmemesi konusundaki sorunun kamuoyu yoklamasından çıkartıldığını bildirdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinden Aşkabat Caddesi'nin yaya bölgesi olarak ilan edilip edilmemesi ile ilgili yapılacak kamuoyu yoklamasında sorulacak 15 sorudan birinin de bölgenin ''İçkili Yer Bölgesi'' olarak ilan edilip edilmemesiyle ilgili olduğu hatırlatıldı. Bu kararın Büyükşehir Belediye Meclisinde, CHP, MHP ve AKP'li meclis üyelerinin oy birliği ile alındığı belirtildi. Meclis toplantısında bu sorunun bölgede oturan yurttaşların yoğun şikayetleri nedeniyle sorulduğunun dile getirildiği ve hiçbir CHP'li üyenin de buna itiraz etmediği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Ancak konuyla ilgili haberlerin gazetelerde yayımlanması üzerine CHP'li meclis üyeleri, CHP Genel Merkezinden ve kendi milletvekillerinden 'çok sert tepki' görünce bir anda geriye dönüş yaparak tam aksi istikamette açıklamalar yapmaya başladılar. Bu açıklamalara, bazı medya grupları da ayak uydurup olayı saptıracak yayınlar başlattılar. Yapılacak kamuoyu yoklaması, Aşkabat Caddesi'nin (7. Cadde) 'İçkili Yer Bölgesi' olup olmamasını tespit amacını taşırken CHP'li milletvekilleri ve bir kısım medya tarafından 'içki yasağı geliyor', 'içki yasaklansın mı', 'mahalle baskısı' gibi gerçekle ilgisi olmayan yorumlarla konu akıl almaz mecralara yönlendirildi. Yapılan bu yayınlar insanları kamplaşmaya, insanları kavgaya, bölmeye yönelik davranışlar olmaya başladı. Açıkça ifade etmek lazım ki bu şekildeki yayınlar ürkütücü boyutlara ulaştı. Aklımızın ucundan geçmeyen soruları bile gündeme getiren medyanın bu dehşet verici tutumu, ajitasyon haberleri bizi kamuoyu yoklamasındaki bu soruyu sormaktan vazgeçirecek noktaya getirdi. CHP'li milletvekili, Belediye Meclis üyelerinin ve aynı paraleldeki medyanın kışkırtıcı, bölücü ifade ve yayınlarına bundan sonra imkan vermemek adına yapılacak kamuoyu yoklamasında Aşkabat Caddesi'nin (7. Cadde) 'İçkili Yer Bölgesi' ilan edilip edilmemesi konusundaki soruyu kamuoyu yoklamasından çıkartıyoruz. 569764 Erdal İnönü'nün yeğeni GATA'ya sevk edildi Temelli, kazadan sonra Bodrum'da yapılan ilk müdahalenin ardından, yakınları tarafından Muğla Özel Yücelan Hastanesi'ne götürüldü. Burada da hayati tehlikesi devam eden Temelli, yine ailesinin isteğiyle İstanbul'a nakledildi. Saat 10.00 sıralarında Muğla Atatürk Stadı'na inen helikopterde bulunan sağlık ekibi, Ayda Temelli'yi almak için hastaneye gitti. İzmir'den getirdikleri özel cihazlarla uçuşa hazırlanan Temelli, 10.30 sıralarında statta bekleyen helikoptere bindirilerek İstanbul GATA'ya nakledildi. Temelli'nin kızı Esra Temelli, annesinin tedavisinin GATA'da yapılmasını istediklerini söyledi. Annesinin durumunun ağır olduğunu belirten Temelli, sorulara cevap vermekten kaçındı. Ayda Temelli'nin kullandığı 34 TZ 6774 plakalı otomobil, iki gün önce Mumcular beldesi Sazköy kavşağında yoldan çıkarak şarampole yuvarlanmıştı. Ağır yaralanan Temelli, Muğla Özel Yücelen Hastanesi'nde yoğun bakıma alınmıştı. 568813 emniyet müdürü uyuşturucudan ifade verecek Üst düzey emniyet müdürünün bugün savcılığa ifade vermesi bekleniyor. Emniyet müdürlerinin Habib Kanat'a sürekli bilgi verdiği ve operasyonları engellediği ileri sürülüyor. Kanat'ın, operasyonlardan önceden haberdar olduğu için hiçbir delil bulunamadığı kaydediliyor. İki müdürün daha önce Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı'nda, diğerinin ise Koruma Daire Başkalığı'nda görev yaptığı belirtiliyor. Kanat'ın Emniyet Genel Müdürlüğü içerisindeki en önemli bağlantısının eski bir KOM Daire başkanı olduğu öğrenildi. Söz konusu müdürün oğlunun Habib Kanat'la iş ortağı olduğuna da işaret ediliyor. Bu ortaklığın, Habib Kanat'ın en yakınındaki isim olan "Hoca" lakaplı Doç. Dr. Hüseyin Rıza Işık'ın 2007 yılında yakalanması ile son bulduğu tespit edildi. Emniyet müdürünün kimya mühendisi Hüseyin Rıza Işık ile bağlantı kurduğu ve emniyette bilirkişi olmasını sağladığının da altı çiziliyor. KOM ve Koruma Daire Başkalığı'nda görev yaptıkları belirlenen müdürlerin bugün savcılığa ifade verecekleri bildirildi. 569197 Kanuni de Ayamama’da mahsur kalmış! Türkiye Gazetesi yazarı Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci bugün Türkiye gazetesinde Nuh Tufanından günümüze değin sel baskınlarını konu alan bir yazı kale aldı. "Kanuni de Ayamama’da 1563’te mahsur kalmıştı" başlıklı yazıda Muhteşem Türk olarak adlandırılan ünlü Sultanın da geçtiğimiz günlerde su baskınında onlarca kişinin öldüğü dere yatağında mahsur kaldığına dikkat çekiliyor. Kanuni'nin öyküsü şöyle: AVA GİDERKEN Sevgili hanımı Hürrem Sultan’ı, ayrıca dört oğlu Mehmed, Mustafa, Cihangir ve Bayezid’i kaybeden Kanunî Sultan Süleyman, üzüntüsünü unutmak maksadıyla sık sık ava giderdi. 1563 senesi Eylül ayının 20‘sinde Yeşilköy havâlisinde ava çıktı. zaman buralar bomboştu. Birden gök karardı. Misli görülmemiş bir yağmur başladı. Bir gün bir gece devamlı yağmur yağdı. Halkalı (Ayamama) Deresi taştı. Ortalık sele boğuldu. Padişah, 28 sene evvel suistimali sebebiyle Bağdad’da idam edilen defterdar İskender Paşa‘nın Safra (Sefâ) Köy’deki sarayına sığınmaya mecbur oldu. Saray da sular altında kalınca uzun boylu güçlü bir Enderun ağası padişahı sırtına alıp çatının altındaki bölmeye çıkardı. Hâdiseyi hikâye eden Selânikî Mustafa Efendi, padişahın kurtuluşunu da şöyle anlatıyor: “Sel sarayı esasından yıkayazdı. Padişah-ı cinân-penâh hazretlerini Ağayâ-yı Enderûn’dan bir tüvânâ ve bâlâ-kad arkasına alıp musandıraya is’âd ile tahlîs etmeğle rûy-i niyazı hâk-i mezellete sürüp secdât-ı şükr-ü-sipâs olundu ve müstehıkkına salât-ü-sadâkat için bezl-i mâl-i firâvân ve kurbanlar olundu.” Bu âfette Silivri ve Çekmeceler su altında kaldı. Köprüler yıkıldı. İnsanlar sandallarla tahliye edildi. Sular Edirnekapı ve Topkapı surlarını aşarak şehri istilâ etti. Evler yıkıldı; bahçeler sular altında kaldı. Çok kişi sele kapılıp gitti. 74 binaya yıldırım düştü. Şehre su taşıyan su kemerleri dolup yıkıldı. Bir yandan Kâğıthane Deresi de taştı. Eyüp sular altında kaldı. Eyüp Sultan Türbesinde de sular yarım metre yükseldi. Şehir harb meydanına dönmüştü. Denizin suyu kahverengiye dönmüş; su kaynakları işe yaramaz hâle gelmişti. Sel içinde su sıkıntısı çekilmeye başlandı. İKİNCİ TUFAN Sular ancak bir hafta sonra çekildi. Kanuni Sultan Süleyman, hemen âfet yerlerini dolaştı. Mimar Sinan‘ı vazifelendirerek su kemerleri daha muhkem bir şekilde inşa edildi. “Ateşe, suya, zelzeleye mukavemetli!” Çekmece ve sair köprüler inşâ edildi. 568956 Kadir Gecesinde Camiler doldu taştı Ramazan ayının 27. gecesinin büyük ihtimalle Kadir Gecesi olduğuna inanan Müslümanlar camilere akın etti. Yanlarında getirdikleri Kur'an-ı Kerim'leri okuyan vatandaşlar, Yaradan'dan af ve mağfiret diledi. Tövbe ve dilekleri için semaya kalkan eller hep birlikte "amin" dedi. Kadir Gecesi'ni büyük ve tarihi camilerde geçirmek isteyen vatandaşlar cami ve çevresinde kalabalık oluşturdu. Camileri dolduran Müslümanlar, teravih namazını kılmak için yer bulamayınca yanında getirdikleri kartonla caminin avlusunda namaz kıldı. Cami avlusu da yetmeyince cemaat cami dışına taştı. Camilere akın eden genç-yaşlı, kadın-erkek çok sayıda vatandaş, Eyüp Sultan ve Sultanahmet gibi mekanları panayır alanına çevirdi. Sultanahmet'in tarihi Alman Çeşmesi'nden her Kadir Gecesi'nde yapıldığı gibi vatandaşlara gülsuyu şerbeti dağıtıldı. Çeşmelerden su yerine şerbet alan yerli ve yabancı turistler şaşkınlığını gizleyemedi. Alman Çeşmesi'nden her yıl geleneksel olarak şerbet dağıtıldığını belirten Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, çeşmenin kazanlarına şerbet konulduğunu ve 1000 litre şerbetin dağıtıldığını ifade etti. Renkli görüntülerin yaşandığı Sultanahmet'te animasyon ekipleri gösteri yaptı. Büyük ve tarihi camilerde İstanbullular'ın yanında çok sayıda şehir dışından gelen Müslüman da vardı. Isparta'dan yakınlarıyla birlikte Eyüp Sultan Camii'ne geldiğini ve burada dua ettiğini belirten Adile Şen, "İlk defa Eyüp Sultan Camii'ne geliyorum. Buradaki manevi ortamdan çok etkilendim. Eyüp Sultan Hazretleri'ne dua ettim. Şu anda sanki Umre ziyareti yapmış gibiyim" diye konuştu. Tüm Müslümanlara ve özellikle gençlere Eyüp Sultan Camii'nde dua ettiğini belirten Nurdan Gök ise, "Allah vatanımızı ve milletimizi korusun. Faydalı tüm gençlerimizi Allah başımızdan eksik etmesin. Gençlerin camilerde bulunmasından dolayı çok mutluyum" ifadelerini kullandı. 569002 Baykal’ın Ermenistan açılımına itirazları Dışişleri Bakanı ’nun, lideri ’ı ziyaret ederek, konusundaki gelişmeler konusunda bilgilendirmesi doğru bir davranıştı. Hükümetle muhalefetin diyalog sorunu yaşadığı bugünlerde Davutoğlu’nun izlediği yöntem olumlu bir hava yarattı. Baykal’ın, Davutoğlu’nun gösterdiği bu özenden memnun olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu memnuniyet CHP liderinin Ermenistan’la yapılan protokollerin içeriğini onayladığı anlamına gelmiyor. Nitekim Baykal, Davutoğlu’ndan bilgi aldıktan sonra, itirazlarını da Dışişleri Bakanı’na söyledi. Keşke daha önce olsaydı Önce yöntem üzerinde duralım. Hükümetin ulusal nitelik taşıyan sorunlarda, özellikle alanında muhalefeti bilgilendirmesi hatta ortak politika oluşturmaya gayret göstermesi ülke çıkarınadır. Baykal, Davutoğlu’nun daha önce kendisini ziyaret ederek bilgilendirdiğini, dünkü görüşmenin bir devam niteliğinde olduğunu söylemişti. Baykal, ziyaretten memnun olmakla birlikte, protokoller parafe edildikten sonra değil de politika oluşturulurken bu temasın kurulmuş olması daha iyi olurdu mesajı da verdi. Nasıl işleyecek? Baykal-Davutoğlu teması kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından da yararlı oldu. Nitekim Baykal’ın açıklamalarından Ermenistan’la sınırın açılması takviminin nasıl işleyeceği de daha açık biçimde anlaşıldı. 13 Ekim’de protokoller imzalanacak ancak uygulamaya girebilmesi için ’nin onayı beklenecek. Baykal, bu noktada önemli bir bilgiyi de kamuoyuyla paylaştı. Davutoğlu’nun, protokollerde yer almamasına rağmen, Ermenistan’ın aynı süreçte işgal ettiği topraklarından çekileceğini, bu işlem başlatılmazsa, belgelerin TBMM’nin onayına sunulmayacağı bilgisini verdiğini söyledi. Baykal’ın, bu formülü doğru bulmadığı açık. Baykal’ın itirazları CHP lideri, bu nokta dahil olmak üzere itirazlarını şöyle sıraladı: 1- Sınırların açılmasına karar verilmiş. Ancak bunun için Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi hükme bağlanmamış. ’ın sözü yeterli görülmüş. Demek ki, protokoller 13 Ekim’de imzalanacak, Meclis’te tutulacak ve Ermenistan’ın çekilmeye başlaması beklenecek. Peki çekilmezse ne olacak? Bu belli değil. Büyük ihtimalle 24 Nisan yaklaşırken yine baskısı altına alınacak ve ’nden geçmesini istemiyorsanız, protokolleri onaylayın denilecek. Bu da protokollerin sağlam olmadığını gösteriyor. 2- Ermenistan 1921 Anlaşması’nı tanımıyor. Protokollerde, -Ermenistan sınırı konusunda dolaylı göndermeler var ama açıkça bu anlaşmanın kabul edildiği yazmıyor. Ermenistan ileride yine Kars Anlaşması’nı tanımıyoruz, diyebilir. Bu anlaşmanın Türkiye’ye sağladığı Nahçıvan garantörlüğünden de hiç söz edilmiyor. 3- Keza Ermenistan’ın soykırım iddialarından vazgeçtiğine ilişkin bir hüküm de yok. Erivan, Türkiye’nin soykırım yaptığı iddiasını yine dünyanın gündeminde tutmaya ve Türkiye’ye baskı yaptırmayı sürdürecek. Baykal-Davutoğlu görüşmesinin bir iktidar-muhalefet uzlaşmasıyla sonuçlanmasa bile kamuoyunun bigilendirilmesi ve muhalefetle diyalog açısından yararlı olduğu açık. 569892 Okula yıldırım düştü Batı Afrika ülkesi Kamerun'da bir okula yıldırım düşmesi sonucu çocuk öldü. Devlet radyosunun haberine göre yıldırım düşen okuldaki çocuklardan 58'i, başkent Yaounde'ye yaklaşık 460 kilometre uzaklıktaki Bamali köyü yakınlarında bulunan bir hastaneye kaldırıldı. Okuldaki öğretmen Moses Kengong, yıldırımın düştüğü sırada çocukların derse girmeye hazırlandığını, bazı öğrencilerin dışarıda, bazılarının ise sınıflarda olduğunu belirtti. Büyücülüğe inancın yaygın olduğu Kamerun'da okula düşen yıldırım da bazı görgü tanıkları tarafından mistik bir olay olarak değerlendirildi. Son aylarda aşırı yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymaları ile mücadele edilen ülkede en az kişi hayatını kaybetti. 568983 HEKİMOĞLU İSMAİL Yaz Ölüleri (3): Nezihe Meriç Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir dizesini hatırladım: 'Gitgide artıyor yalnızlığımız'. Evet, öyle! Kemal de, Demirtaş da, Nezihe Meriç de, ölümleriyle bizi ıssızlaştırdılar, Dünya'yı kendimizle birlikte daha tenha gösterdiler. Bu sevgili ölülerle hem ben ıssızım, hem de Dünya daha tenha şimdi... Nezihe Meriç, 1950'li yılların başında bir gün, Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'nde Sait Faik'le nasıl tanıştığını anlatır. Sait Faik, caddede Attila İlhan'la yürüyen Nezihe Meriç'le karşılaştığında, Attila'ya, sözümona fark ettirmeden Meriç'in kim olduğunu sormuş, Attila da sözümona fark ettirmeden, 'NzhMrç' demiştir. Attila İlhan'ın Meriç'in adındaki sesli harfleri dile getirmeden ve onu gizlice tanıtmaya kalkışmasının anlamı neydi? Nezim de açıklamıyor bunu. Nezim, dedim, evet, edebiyatçı takımı arasındaki kısa adı 'Nezim'dir. Bu kısaltmayı kim yaptı, bilmiyorum. Ama bu kısa ad, bende, herhalde 'bizim' sözcüğünü çağrıştırdığı ('bizim Nezim') için olmalı, hep bir içtenliğe bir yakınlığa, onun 'bizden' oluşuna işaret eden bir izlenim bırakmıştır. Bizim Nezim! Edebiyat mahallesinin, bizim kuşağın tanıdığı ilk hikâyeci ablası! Ben nasıl ve ne zaman tanıştım Nezim'le? Hatırlamıyorum. Ama her halde, Attila İlhan'ın yaptığı gibi, bazı sesli harfleri yutarak, bir kedi miyavlamasını andıran biçimde, 'hilmiyavz' diye tanıştırılmamış olduğumdan eminim!!! Öyle olsaydı, hatırlardım: Adımın ilk üç harfiyle soyadımın son iki harfi söylenmeden okunduğunda, bu sesi verir çünkü... Ama şunu çok iyi hatırlıyorum. İlk tanıştığımız gün Nezim'in üzerinde, onun 1965'te yayımladığı 'Menekşeli Bilinç' adlı hikâye kitabının, mor bir fon üzerine desenli kapağını çokça andıran bir giysi vardı. Bunu ona söylediğimde, 'hiç fark etmedim!' demiş, ama bu tesadüfî benzerliğe de çok şaşırdığını söylemişti. Nezim'in, edebiyat mahallesinin bu dünyalar kadar iyi 'Abla'sının, yine mahallemizin dünyalar kadar iyi 'Amca'sı, Salim Şengil'le evlenmesi ise bizi hiç yadırgatmadı. Mahalle içi bir evlilikti çünkü! 'Abla'mızı taşra vermiyorduk. Nezim, zaten Salim Amca'nın 1950'li ilk yıllarda yayımlamaya başladığı 'Seçilmiş Hikâyeler Dergisi'nde çalışmaktaydı ve bu da 'Abla'yla 'Amca'nın iş yerinde de birlikte oldukları anlamına geliyordu... 1950'li yılların genç şair ve hikâyecileri nezdinde fevkalade itibarlı edebiyat dergilerinden biriydi 'Seçilmiş Hikâyeler Dergisi;-Hüsamettin Bozok'un 'Yeditepe'si, Vedat Günyol'un 'Yeni Ufuklar'ı gibi... Şiir ya da hikâyeleri bu dergilerde yayımlanma bahtiyarlığına erişenlere gıptayla bakılırdı! Hiç unutmuyorum: 19a55 ya da 1956 olmalı, 'Seçilmiş Hikâyeler Dergisi'ne 'Çimen Sakallı Adam' adlı bir hikâyemi göndermiş ve umutla yayımlanmasını beklemişti. Nezim, yıllarda, şiir ya da hikâye gönderen genç ve tanınmamış şair ve yazarlara, Dergi'de 'Açık Mektup'la cevap verirdi. Ben umutla ve heyecanla bekleyedurayım, cevap geldi: 'Çimen Sakallı Adam'ı yayımlamayacaklardı! Benim Nezim'le ve elbette Salim 'Amca'yla asıl yakınlaşmam, 1971'de Ankara'da, Silahlı Kuvvetler Dil Okulu'nda, yedeksubay olarak askerlik yaparken olmuştur. Nezim ve Salim Amca'yla, dost evlerinde sık sık birlikte olmuşuzdur. Nezim'le Amca, İstanbul'a taşındıktan sonra, ara sıra Amca'nın Tünel'deki yazıhanesine uğramayı adet edinmiştim;- dergiciliği bırakıp, minyatür ya da hat sanatına ilişkin kitaplar ya da levhalar basmaya başlamıştı ;-daha çok Prof. Metin And'la işbirliği yaparak... Nezim'i de bazen orada görüyor, bana üzerindeki giysinin, kitap kapaklarından birini andırıp andırmadığını soruyordu... Salim Amca'nın ölümünden sonra yazdığım bir yazıyı şöyle bitirmiştim: Aziz Mahmud Hüdayi Efendi'nin güzelim beytini değiştirip söylemenin tam sırasıdır şimdi: 'Dostlar gelip geçmedeler/Kuşlar gibi uçmadalar. 568885 IISS raporu: ABD'nin gücü artık yetmiyor Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) dün açıkladığı yıllık raporunda, ABD Başkanı Barack Obama'nın iç siyasette, "Evet, yapabiliriz" sloganını kullandığı belirtilerek, "uluslararası olarak ise muhtemelen giderek artan oranda, 'Hayır, yapamayız' demeye başlayabileceği" kaydedildi. Raporda, Obama'nın başka bir alternatifi olmaması nedeniyle kademeli bir artış gösterecek şekilde uluslararası sorunların çözümünde başka ülkelerden yardım isteyeceği de belirtildi. Irak ve Afganistan'daki isyancı gruplarla mücadelesinin ABD'nin askerî gücünün sınırlarını ortaya çıkardığı kaydedilen raporda, uluslararası ekonomik krizin bu askerî gücün dayandığı ekonomik gücü zayıflattığına işaret edildi. Raporda, ABD'nin, İran'ın nükleer programını kontrol altına alma ve Ortadoğu'da barışı sağlama çabalarında da kontrolü elinden kaçırdığı görüşüne yer verildi. 570169 Orta Vadeli programın öncelikleri Orta vadeli programda, 2009 yılında yüzde küçülmenin ardından, 2010 yılında yüzde 3,5 büyüme öngörüldü. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın başbakanlık yeni binada düzenlenen toplantıda açıkladığı orta vadeli programa göre, büyüme oranı 2010 için yüzde 3,5, 2011 için yüzde 4, 2012 için yüzde hedeflendi. Programda, işsizlik oranı 2009 için yüzde 14,8, 2010 için yüzde 14,6, 2011 için yüzde 14,2, 2012 için yüzde 13,3, tüketici fiyatları endeksindeki artış, 2009 için yüzde 5,9, 2010 için yüzde 5,3, 2011 için yüzde 4,9, 2012 için yüzde 4,8 olarak öngörüldü. Orta Vadeli Programın makroekonomik öncelikleri şöyle belirlendi: 1- Büyümenin kademeli bir biçimde potansiyel düzeyine yükselmesini sağlamak, 2- İstihdamı artırmak, 3- Enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmek, 4- Küresel krizin etkisiyle önemli ölçüde bozulan kamu dengelerini düzeltmek. Yeni makro ekonomik büyüklükler şöyle: 569405 Vay Hakan Balta vay! Fotoğraflı Galatasaray ve Milli Takım'da oynayan futbolcu Hakan Balta, önceki gün eşi Derya Balta ile İstinye Park'taydı. Masa Restaurant'ta eşi ve takım arkadaşı Ayhan Akman'la yemek yiyen Balta, bir ara cebinden sigara çıkarıp içmeye başladı. Sabah'ın Günaydın ekinde yer alana habere göre sigara içerken görüntülendiğini fark eden ünlü futbolcu, çok şaşırdı ve hemen sigarayı elinden attı. "Baca gibi tüten" Balta'yı görenler ise, 'Sporcu adam hiç sigara içer mi?' demekten kendini alamadı. Hakan Balta Türkiye'de sigara içen ilk futbolcu değil. Daha önce de milli oyuncu Tümer Metin ve Fenerbahçe'nin İspanyol golcüsü Daniel Güiza da sigara içerken objektiflere yakalanmıştı. Sayın haber7 yetkilileri, buradaki eleştirilerin bir çoğuna katılıyorum ve bu tip haberlere ben de benzer eleştiriler yaptım. Lütfen artık kalitenizi ayaklar altına almayın daha fazla küçülmeyin, Doğan grubuna benzemeyin. Lütfen hiç kimsenin özel hayatına karışmayın. Lütfen bu haberleri artık yapmayın. Lütfen bizim bu eleştirilerimize kulak asın hiç okumuyormuş gibi davranmayın. 569734 Appiah'a İtalyan talip İtalya Birinci Futbol Ligi (Serie A) takımlarından Catania, Fenerbahçe'nin eski futbolcusu Ganalı Stephen Appiah'la ilgilendiğini duyurdu. Geçtiğimiz yıl Fenerbahçe'yle yollarını ayırdıktan sonra henüz hiçbir kulüple anlaşamayan Ganalı orta saha oyuncusu Stephen Appiah'a İtalyan ekibi Catania talip oldu. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan kulübün genel menajeri Pietro Lo Monaco, 28 yaşındaki futbolcunun yeterince futbol oynamaya hazır olması halinde transferin gerçekleşmesini istediklerini söyledi. Dizinden yaşadığı ciddi sakatlığın ardından uzun süre sahalardan uzak kalan ve daha sonra Fenerbahçe'yle de yollarını ayıran Stephen Appiah bir ara İngiliz ekibi Tottenham'la antrenmanlara çıkmış ancak takımda tutunmayı başaramamıştı. Yayın tarihi: 569121 Taha Kıvanç: Kim doğru söylüyor, kim gerçeği yamultuyor Taha Kıvanç 16 Eylül 2009 ÇarşambaKim doğru söylüyor, kim gerçeği yamultuyor Yaşını başını almış biri neden ağzını bozar, doğru söylemediği kısa sürede ortaya çıkacağı halde neden gerçekleri yamultur? Bu soruyu psikiyatrist Prof. Aysel Ekşi'ye de sorabilirdim, ama şimdilik gazetemizin 'Pazar' ekinde hoş tahliller yapan psikolog Ceyda Şenel'e emanet ediyorum. Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'nin kan damlayan kaleminde ben 'dedikoducu', 'borazancıbaşı' ve 'gizli faşist' kendisiyle yapılan bir röportajda benden 'maraz' veya 'mariz' diye söz etmesine bakılırsa dili daha da keskin. Gerçekten üzerinde durulması gereken bir nokta bu 'ağzı bozukluk' konusu... Oktay Ekşi 27 Mayıs (1960) sonrasında darbeciler tarafından kurulan 'Öncü' adlı gazetenin en önemli isimlerindendi. Oradan 'Kurucu Meclis' üyeliğine getirildi, sonra 'mahalli kâtip' kontenjanından Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği'nde göreve getirildi. Beş yıl kadar bir süre Londra'da yaşadıktan sonra benzeri bir süreçle Almanya'ya giden 'Öncü' kadrosundan Altan Öymen'le aynı gün Türkiye'ye döndü. Altan Bey de 'Öncü' yayın yönetmenliği sonrası Kurucu Meclis üyesi olmuş, basın ataşesi atanarak Frankfurt'a gönderilmişti. Bu noktada nâçizane bir teşekkürü Altan Öymen'e sunmak istiyorum. Mehmet Gündem'in pazartesi günü yayımlanan nde 'Öncü' gazetesiyle ilgili sorulara cevap verirken -tezimi küçümsese bile- gerçekleri yamultmadığı için bu teşekkürüm... Onun ne dediğine girmeden önce Oktay Ekşi'nin "Türkiye'de bugün geçerli olan medya düzeni 27 Mayıs darbecileri tarafından kurulmuştur" tezimle ilgili söylediklerine biraz yakından bakmakta yarar var. Akşam'dan Nagehan Alçı'nın kendisine yönelttiği bir soruya cevap verirken sözü bana ve tezime getirip arkamdan resmen şu 'dedikodu'yu Oktay Bey: "Aklına bir şeyi koymuş. '1960'lardan beri basın içindeki cunta köşeleri tutmuş, borusunu öttürüyor' diyor. Dönüyor, dolaşıyor 'Öncü gazetesinde Oktay Ekşi, Altan Öymen vardı' diye anlatıyor. Şimdi fotoğrafları çıkarayım, Öncü gazetesinde kimler varmış, görürsünüz..." Nagehan Alçı bu cevabın yanına parantez içinde şu notu düşmüş: "Bir tomar siyah-beyaz fotoğraf çıkarıyor. İçinde bugüne kalan Ekşi ve Öymen dışında kimse yok." Hımm... Simaları tanımayabilecek genç bir gazeteciye gösterdiği fotoğrafla ne yapmaya çalıştığını sizlerin idrakine bırakayım ve aynı konuda Altan Öymen'in dediklerine bakayım. Mehmet Gündem konuğuna isim isim soruyor: "Sizin yayın yönetmeni, Oktay Ekşi'nin istihbarat şefi olduğu Öncü'de Orhan Duru, Nilüfer Yalçın, Oktay Kurtböke, Mustafa Özkan, Mete Akyol, Mehmet Ali Kışlalı, Mustafa Ekmekçi, Yaşar Aysev, Erdoğan Tokatlı, Hıncal ve Öcal Uluç kardeşler yok muydu?" Ne demesini beklersiniz? Oktay Bey gibi "Yoktu" diyebilirdi, ama öyle yapmıyor Altan Bey, "Vardı" diyor... Mehmet Gündem kibar, biraz önce Öncü'nün Alparslan Türkeş'le ilişkisinin bulunmadığını söylemesine aldırmaksızın şu soruyu da yöneltiyor konuğuna: "Nilüfer Yalçın, Öncü için 'Alparslan Türkeş'in çıkarttırdığı bir gazetede biz çalışmışız ama haberimiz yoktu. Oktay Ekşi istihbarat şefimizdi, ben yazı işleri müdürüydüm, Altan Öymen yayın yönetmeniydi' diyor." Cevabı birlikte okuyalım: "Öncü'nün sahibi Ziya Tansu'ydu. Uzun süredir İktisadi Haberler Ajansı'nın da sahibiydi. (..) Türkeş gazete çıkarmak istemiş, bazı temaslarda bulunmuş. Ziya Bey'i de tanıyormuş, onunla da temas etmiş, Milli Birlik Komitesi içinde itirazlar olunca vazgeçmiş. Biz de başlangıçta bundan şüphe etmiştik. Ziya Bey'le konuşurken konu açıldı, yoksa gazete bu mu dedik, alakası yok dedi. 'Size kimse karışmayacak' dedi, bunu belirten bir mukavele yaptık ve yayın yönetmenliğini kabul ettim. Ekip kurduk, birkaç ay çalıştık. "Ama bir süre sonra şu görüldü: Gazetenin idari yöneticileri, Ziya Bey'in yakınları… Onlar gazeteye bazı yazılar getiriyorlar. Yayınlanmasını istiyorlar. Bizim ilgili arkadaşlarımız bunu kabul etmiyorlar. Konuyu bana getiriyorlar. Yani, bir çekişme başladı gazetede… (..) Anlaşıldı ki, Türkeş ve arkadaşları Ziya Bey'le teması kesmemişler." Demek ki neymiş? Bir son not: 'Öncü' gazetesinin sahibi görünen Ziya Tansu'nun ağabeyi İsmail Tansu -sonradan anılarını 'Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu' adıyla yayımladığı için biliyoruz- Türkiye'nin ilk özel harp subaylarındandı ve Kıbrıs'taki TMT'yi organize etmişti. Altan Öymen'in "Ziya Bey'in yakını" dediği ve kendilerine "Şunu yayınlayın" diye haber ve yazı getiren Öncü'deki idari görevli İsmail Tansu'ydu. Oktay Ekşi bir de bu gözle bakarsa belki Nagehan Alçı'ya gösterdiği grup fotoğrafında İsmail Tansu'yu fark edebilir. 570231 Karzai'nin ekibinden AB gözlemcilerine sert eleştiri Karzai'nin ekibinden yapılan yazılı açıklamada, "Hamid Karzai'nin seçim kampanyası ekibi, AB Seçim Gözlem Komisyonu başkanı ve başkan yardımcısının şüpheli oy sayısıyla ilgili açıklamasının taraflı, sorumsuz ve Afganistan anayasasına aykırı olduğuna inanıyor" denildi. Açıklamada, Afganistan anayasasına göre seçimlerle ilgili şikayetlerin adresinin Seçim Şikayet Komisyonu olduğu hatırlatıldı. AB gözlemcileri başkanı Phillippe Morillon, 20 Ağustosta yapılan seçiminde kullanılan oylardan yaklaşık 1,5 milyonunun şüpheli olduğunu, bunlardan 1,1 milyonunun Karzai, 300 bininin rakibi Abdullah Abdullah için kullanıldığını belirtmişti. 569999 SGK'dan vatandaşlara uyarı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), bugüne kadar hak sahiplerine ödemeli zarf gönderilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, Kurumun, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiç bir çalışanıyla tahsilat yapmadığı bildirildi. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, özellikle büyükşehirlerdeki işveren, sigortalı ve emeklilerin, ''Kurum görevlisi olduğu izlenimi uyandıran bazı kişilerce çeşitli yol ve yöntemlerle aldatıldığı'' belirtildi. Açıklamada, konuyla ilgili açıklamalar yapılmış olmasına ve yasal yollara başvurulmasına rağmen, son günlerde Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemeleriyle ilgili denenmiş bir girişim nedeniyle vatandaşların bir kez daha uyarılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Emekli bir vatandaşın evine giden şahısların, ''KEY ödemesi yapılabilmesi için gerekli formun yer aldığı ve SGK tarafından gönderilen zarfın, 10 TL karşılığında kendisine verileceğini'' söyledikleri ve vatandaştan 10 TL aldıkları kaydedilen açıklamada, kurumun her türlü gönderisinin PTT aracılığıyla yapıldığı ve bedelinin Kurum bütçesinden karşılandığı bildirildi. Açıklamada, ''Bugüne kadar hak sahiplerine ödemeli zarf gönderilmesi söz konusu olmamıştır. Kurumumuz, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiç bir çalışanıyla tahsilat yapmamaktadır'' denildi. Vatandaşların mağdur duruma düşmemeleri için yasal olmayan yıllardan gelen bu tür taleplere itibar etmemeleri istenen açıklamada, talep edenler hakkında ''Alo 155'' hattına veya en yakın emniyet müdürlüklerine başvurmaları ve suç duyurusunda bulunmaları gerektiği ifade edildi. 570372 Limasol'da deprem Kıbrıs Rum kesimine bağlı Limasol'da, saat 17.09'da Richter ölçeğine göre 4,5 büyüklüğünde bir yer sarsıntısı kaydedildi. Sarsıntı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bazı bölgelerinde de hissedildi. KKTC Meteoroloji Dairesinin verdiği bilgiye göre, saat 17.09'da meydana gelen depremin merkez üssü, Kıbrıs Rum kesiminin Limasol şehrinin 970 metre kuzeydoğusu olarak saptandı. 569227 Bayram şekeri lazım mı?" yakalattı Bayram şekeri lazım mı?" yakalattı 'de "Bayram şekeri lazım mı?" diyerek yaklaştığı kişilere satan bir kişi, uyuşturucuyu müşteri kılığındaki polise de satmak isteyince yakalandı. Bölgelerinde denetimlerini artıran Kadıköy Asayiş Büro ekipleri Rasimpaşa ve Feneryolu mahallelerinde yaptığı baskınlarda iki uyuşturucu satıcısını suçüstü yakaladı. Ekipler baskınlarda yaklaşık kilogram ve 'taş olarak tabir edilen uyuşturucu madde ele geçirdi. Kadıköy Rasimpaşa mahallesi Söğütlüçeşme caddesinde iddiaya göre, Engin adlı bir kişinin uyuşturucu madde ticareti yaptığı ihbarını alan Kadıköy Asayiş Büro Ekipleri, satıcı olduğu ileri sürülen Sakarya'ya müşteri kılığında yaklaştı. Yoldan geçenlere "Bayram şekeri lazım mı?" diyerek yaklaşan Engin Sakarya isimli şahısla pazarlığa giren müşteri kılığındaki polis, zanlının satmak için bir otomobilin altına sakladığı "taş kokain" olarak adlandırılan uyuşturucu maddeyi çıkarır çıkarmaz suçüstü yapmak istedi. Durumu anlayınca kaçmaya çalışan Sakarya çevredeki diğer polisler tarafından kıskıvrak yakalandı. Gözaltına alınan ve daha önce de aynı suçtan sabıkası olduğu öğrenilen zanlının sorgusu devam ediyor. "Müzisyenim, ilgim yok" Öte yandan Feneryolu mahallesi Mustafa Mashar Bey caddesinde bir eve baskın düzenleyen Kadıköy İlçe 'ne bağlı polis ekipleri il dışından bayramda paketlenip satışa hazır hale getirilecek yaklaşık kg esrar ele geçirdi. Polis evde bulunan 39 yaşındaki zanlı İhsan Aşkın'ı gözaltına aldı. Daha önce uyuşturucu madde satmak suçundan sabıkası olduğu öğrenilen İhsan Aşkın, "Ben müzisyenim, benim ilgim yok" diyerek kendini savundu 569521 Beşiktaş, gülmeyi unuttu gülmeyi unuttu ’i geçen sezon şampiyon olarak tamamlayan ve ’nı da müzesine götürme başarısı götürerek iki kupalı sevinç yaşayan bu sezon gülmeyi unuttu. Sezona iki apoletle başlayan siyah-beyazlı takım, resmi maçlarda galibiyet sevinci yaşama alışkanlığını yakalayamadı. Şu ana dek bu sezon resmi karşılaşmaya çıkan Beşiktaş, bu mücadelelerde sadece kez galibiyet sevinci yaşadı. Sezona TFF Süper Kupa’da ’ye mağlup olarak başlayan siyah-beyazlı ekip, resmi maçlardaki tek galibiyetini Turkcell Süper Lig’de 2. haftada kendi sahasında ’u yenerek elde etti. Antalyaspor galibiyetinin ardından karşılaşmaya çıkan Beşiktaş, bunlardan 2’sinde berabere kalıp, 2’sinden de mağlup ayrılarak taraftarlarını üzdü. EZELİ RAKİPLERİNE YENİLDİ Siyah-beyazlı ekip, kendisi için büyük prestij taşıyan ezeli rakipleri Fenerbahçe ve takımlarıyla yaptığı iki maçı da yitirdi. TFF Süper Kupa’da ezeli rakiplerinden Fenerbahçe’ye 2-0 yenilerek kupayı kaptıran Beşiktaş, ligde ise Galatasaray maçından 3-0 mağlup ayrılarak taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. LİGDE PUAN GERİYE DÜŞTÜ Hücum hattındaki etkisiz oyunu sonrası kendisini sonuca götürecek gol atma başarısını gösteremeyen Beşiktaş, ligin 5. haftası sonunda zirveden puan geriye düştü. Ligde yaptığı maçta sadece kez galip gelebilen siyah-beyazlı takım, beraberlik ve yenilgiyle sadece puan toplayabildi ve 15 puan alan Galatasaray ile Fenerbahçe’nin puan gerisinde kalarak 11. sırada yer aldı. ’NE DE KÖTÜ BAŞLADI Kötü gidişini UEFA Şampiyonlar Ligi’nde de sürdüren Beşiktaş, (B) Grubu’ndaki ilk mücadelesinde ’nin takımına 1-0 yenilerek mücadelesine kötü bir başlangıç yaptı. Siyah-beyazlı takım, İngiliz ekibi karşısında başarılı bir futbol sergilemesine rağmen, galip gelme başarısı gösteremedi ve düşüşünü sürdürdü. İYİ MÜCADELENİN KARŞILIĞINI ALAMADI Beşiktaş, yaptığı maçlarda ortaya koyduğu iyi mücadeleye rağmen sonuca ulaşamamanın sıkıntısını yaşadı. Ligdeki Galatasaray maçının yanı sıra UEFA Şampiyonlar Ligi’nde de Manchester United takımı karşısında çok büyük bir mücadele sergileyen siyah-beyazlı ekip, buna rağmen gol yollarında verimli olamayınca kendisini sevindirecek sonuçları alamadı. DENİZLİ, ZAMAN İSTİYOR Siyah-beyazlı takımı, geçen sezon şampiyon yapan ve Türkiye Kupası’nı da almasını sağlayan tecrübeli teknik direktör alınan sonuçlara rağmen zaman istedi. İstanbul maçının ardından 4-5 hafta bu tür sıkıntıları yaşayabileceklerini açıklayan Denizli, bu dönemi en az kayıpla atlatmaya çalıştıklarını anlatmıştı. Mustafa Denizli, Manchester United maçının ardından ise takımın ortaya koyduğu mücadeleyle eski kimliğine dönüş sinyalleri verdiğini ve "Beşiktaş bu akşamki mücadelesi ve futboluyla Şampiyonlar Ligi’nde var olacağını ve kendi ligine de dönüş içinde olduğunun mesajını vermiştir" dedi. 570550 Denizlispor-Sivasspor berabere kaldı Süper Lig'deki erteleme maçında, Denizlispor ile 1-1 berabere kalarak puanları paylaştı. 4. dakikada, Bangaoura'nın sağdan yaptığı ortada, Murat Hacıoğlu'nun şutu az farkla dışarı çıktı. 21. dakikada Denizlispor savunmasının arkasına atılan topla buluşan Musa, Özden'i çalımlayarak vuruşunu yaptı. Güray, kale çizgisinden meşin yuvarlağı kornere gönderdi. 27. dakikada Cihan'ın soldan yaptığı ortada topla buluşan İbrahim Şahin'in şutu, kaleci Özden'den döndü, savunma topu uzaklaştırdı. 30. dakikada İzzet'in ceza sahasına ortasında, Roberts'in kafa vuruşu az farkla auta çıktı. 33. dakikada Roberts'in ara pasında topla buluşan Murat Hacıoğlu'nun şutunda, kalecisi Akın topu kornere gönderdi. 34. dakikada çalımlarla Denizlispor ceza sahasına giren Cihan'ın sert şutu kaleci Özden'de kaldı. 36. dakikada Denizlispor ceza sahasına Murat Sözgelmez'in sağdan yaptığı ortada, kaleci Özden boşa çıkarken, Ersen Martin'in kafa vuruşunda, meşin yuvarlak kalenin üstünden auta çıktı. 45. dakikada Roberts çalımlarla ceza sahasına girdi. Aynı futbolcunun yakın mesafeden attığı sert şutu, kaleci Akın güçlükle kornere gönderdi. Maçın ilk yarısı 0-0 sonuçlandı. 48. dakikada İbrahim Dağaşan'ın kullandığı serbest vuruşta, Denizlispor savunmasının uzaklaştırmak istediği top, Yasin'in önüne geldi. Bu futbolcunun kafayla attığı sert şut, kaleci Özden'i geçince, savunma Fahri topu kornere gönderdi. 55. dakikadaki atağında, İbrahim Şahin'in pası ile Denizlispor ceza sahasının önünde Kadir, topla buluştu. Bu futbolcunun sert şutunda, meşin yuvarlak kaleci Özden'de kaldı. 57. dakikada Ersen'in pası ile soldan hareketlenen İbrahim Şahin, Denizlispor'un ceza sahasına girdiği anda şut attı. Meşin yuvarlak, kaleci Özden'in solundan Denizlispor'un ağlarına gitti. 0-1 64. dakikada 'un kullandığı serbest vuruşta, İbrahim Dağaşan'ın kaleye attığı sert şutu, kaleci Özden parmaklarıyla çelerek kornere gönderdi. 72. dakikada Denizlisporlu Fahri'ye faul yapan Sivassporlu Kadir, ikinci sarı kartın ardından gördüğü kırmızı kartla oyun dışında kaldı. 78. dakikada Güray'ın soldan ortasını Roberts, kale sahasına çevirdi. Topla buluşan Ahmet Cebe'nin kafa ile attığı şut, kalecisi Akın'ın sağından ağlara gitti. 1-1 81. dakikada Roberts ile verkaçlarla ceza sahasına giren Güray'ın sert şutunu kalecisi Akın güçlükle önledi. 87. dakikada Ahmet Cebe'nin ceza sahasına gönderdiği ara pasını, savunması kornere gönderdi. 90. dakikada Kamanan'ın Denizlispor ceza sahası dışından attığı sert şut az farkla auta gitti. 90 2. dakikada Denizlispor savunmasının ofsayt duraklaması sonucu hareketlenen Sivasporlu Erman, Denizlispor kalecisi Özden'i de geçerek topu kaleye gönderdi. Denizlisporlu Güray, meşin yuvarlağı kornere atarak, mutlak bir golü önledi. Başka pozisyon olmayınca maç 1-1 berabere sonuçlandı. Bu sonuçla, Denizlispor ikinci puanını alırken, Sivaspor ilk puanını Denizli deplasmanından çıkardı. 569939 Nazlı Eray çocuklar için vampir kitabı yazdı Tijen Parlak'ın röportajı Sıcacık bir yaz akşamı rüya gibi, büyülü bir bahçe... Küçük Naz'ın esrarengiz arkadaşı Hızır ile karşılaşması. Eski köşkte yaşayan masalcı babaanne ve kahve fincanından çıkan süprizler... Bir vampir tarafından köşkte peşpeşe ısırılan konuklar... Ve daha neler neler... Ünlü yazar Nazlı Eray, çocuklar için Köşkteki Vampir'i yazdı. Nazlı Eray, oluşturduğu fantastik dünya hakkında şunları söyledi:  - Bu kez çocuklar için yazdınız. Nereden doğdu bu istek? Bir rastlantı sonucu, bir istek sonucu doğdu bu kitaplar. Yazmaya başladığım an bana ait olan bir dünyaya doğru balıklama bir giriş yaptığımı hissettim. İçimdeki çocuk, anılar, çocukluğumun İstanbul sokakları, unutmadığım arka bahçe, her şey beni bekliyordu sanki. Bambaşka bir tat alıyordum yazarken. 30 kitap sonra, yeni bir vana, unutulmuş eski bir musluk keşfetmiş gibiydim ruhumun içinde. Kâğıda akan, çocukken tam ayırdına varamadığım düşünceler ve duygulardı. Engin bir denizde kulaç atar gibi yazdım. Benim için vazgeçilmez bir deneyimdi çocuklar ve gençler için yazmak. Yazarken eski dünyalara yeniden gidiyor, her şeyi yeni baştan yaşıyordum. Az şey mi bu? Çocuklar için ilk kalem oynattığınız anda neler hissetiniz? Kendimi bir çocuk gibi hissettim. Pek çok şeyi yaşamış, görmüş, hatta unutmuş ama içindeki gizli ve kapalı bir odayı yeni keşfetmiş bir çocuk gibi. Tarzınızda bir değişiklik yok gibi, gene büyülü gerçekçiliğin peşinden gidiyorsunuz... Kendi özümü yazıyorum çocuk kitaplarında da. Çocuklara düş gücümü tanıtmak, onlara edebiyatın tadını vermek, onları okumaya sürüklemek için yazıyorum. Fareli Köy'ün kavalcısı gibi peşimden gelsinler istiyorum. 'deki Naz'la çocukluğunuza mı gidiyorsunuz yoksa? Evet. unutamadığım Kızıltoprak'daki ahşap köşke, çok sevdiğim babaannemin yanına gidiyorum yazarken. Harikulade bir duygu bu. Bahçeyi, çiçekleri, havuzu, tüm ayrıntıları hatırlıyorum. Aslında bu denli canlı hatırlamama ben de şaşırdım. Beni etkileyen yıllarmış demek yıllar. Keşke bana masalları anlatan bir babaanneyi şimdi bulabilsem. Ruhumdaki çocuğa ne iyi gelir o. Bu yaştayken insana masal anlatan bir babaanne olması ne güzel bir şey olurdu; ama bu mümkün değil tabii. Babaannemi 16 yaşımdayken kaybettim. KEŞKE BABAANNEM OLSAYDI Babaanneniz bu tip hikâyeler anlatır mıydı? Babaannem bana çok değişik hikâyeler, masallar anlatırdı. Merak ve heyecanla geceyi beklerdim. Babaannem masalı anlatmaya başlayınca, "trink!" diye büyülü bir dünyanın kapısı açılırdı. Nereden bulurdu bu masalları babaannem bilmiyorum. Beni derinden etkilerdi. Gündüz olunca dünyayı, bahçeyi, çiçekleri onlara göre yorumlardım. Eski bir Osmanlı hanımefendisi olan babaannem köşkten hiç dışarı çıkmamıştı. Onun hayatı orasıydı. Ama çok zengindi. Şimdi düşünüyorum da, babaannem bir dizi filan izlese kimbilir neler hissederdi. Hiçbir şey yoktu zamanlar. Bir kabul günü, gelen yaşlı hanımlar, bir kâse lokum, tepside kahveler, demli çaylar, bir kedi, bir ipek seccade, köşede çini soba, banyoda taş kurna. Bunlar vardı işte... Vampirli kitaplardan etkilendiniz mi peki? Vampirli kitaplardan pek etkilenmedim, okumadım onları daha doğrusu. Benim kitabımdaki vampir başka. Çocuklar nasıl bulacak dersiniz; korkmasınlar sakın vampirlerden? Çocukların vampirden korkacağını hiç sanmıyorum. Vampir aslında hafif gülünç bir unsur. Ama gene de gizemli ve hareketli bir şey. Alt tarafı insan. Bir meczup gibi bir şey! Şimdi neler var bir düşünsene. Onları da yazacağım. Vampirin zaafları var. Onun için daha insancıl bence. Ama tabii, Gül Perisi Rose var, Hızır var, Heykel Fabio var... Seveceklerdir yeni okurlarınız bunları. Sizden dinleyelim mi biraz? Yeni okurlarım Fabio'yu, Gül Perisi Rose'u ve dostum Hızır'ı seveceklerdir pek tabii. Bütün çocukluk örgüsünün, ipeksi, rüya dünyanın gerçek parçaları onlar. Hâlâ inanırım onlara. Bir bahçede dolaşırken her an bir gül perisi ile karşılaşmayı beklerim. Bir dut ağacının yelpazesi altında saatlerce uyuyabilir ve böcekleri, kelebekleri dinleyebilirim. Rose ve Fabio'nun aşkı... Hızır'ın becerileri... Gizemli kahve fincanları, lalelerin ve güllerin şarkıları. Elvis Presley. Evet, yeni okurlarımın bunları seveceğini biliyorum. Naz'ın hikâyesi devam edecek mi? Tabii. Bu kez neler yaşayacak Naz? Naz İzmir'e gidecek ve unutulmayacak, eşsiz serüvenler yaşayacak. Dilli Duvar ile tanışacak. Arkadaşı Ali ile bütün İzmir'i dolaşacaklar, lamba cini Selahattin ile arkadaş olacak Naz. Büyülü sudan içince Brad Pitt'e benzeyen yaşlı kahin ve 600 yıl sonra günümüz dünyasına dönüp yeniden yaşamaya başlayan Hezarfen Ahmet Çelebi ile bilmedikleri birçok şeyi öğrenip, yepyeni serüvenler yaşayacaklar çok yakında. Dilli Duvar'ın eşsiz şarkı repertuvarı onları büyüleyecek. Zeki Müren'i, Pink Floyd'u öğrenecekler. Ve daha birçok sürprizler var gelecek kitapta. Çocuklara neler söylemek istersiniz? Okulları da açılıyor yakında! Çocukları çok seviyorum. Onlar için yazmak benim için büyük bir zevk, bir ayrıcalık. Bol bol okumalarını istiyorum. Yeni dünyalara girmelerini ve okumayı sevmelerini. Ben çocukken okuduğum güzel kitaplardan çok etkilenmiştim. Onların hepsi bana yaşamımda yepyeni dünyaları açan birer anahtar oldu. Cüce Memiş'in Serüvenleri beni çok etkilerdi. kitap şimdi yok. Kimse bilmiyor. Ama Naz'ı onunla tanıştıracağım. Topuklarını birbirine vurup, uçuyordu Cüce Memiş. Harikaydı. Onu hiç unutmadım. 570188 bin 898 konuta talep patlaması Toplu Konut İdaresinin (TOKİ), 24 Ağustos Pazartesi günü satışa çıkardığı İstanbul-Kayabaşı'ndaki bin 898 konut için şimdiye kadar yapılan başvuru, 10 bine yaklaşırken, en büyük ilgiyi, 100 TL'den başlayan taksitlerle satılan yoksul vatandaşlara yönelik konutlar görüyor. Kayabaşı'nda satışa çıkarılan 504 yoksul konutunun her birine şimdiye kadar 6,5 kişi başvurdu. Toplam başvuru ise bin 764 oldu. TOKİ'den verilen bilgiye göre, Kayabaşı'nda satışa çıkarılan yoksul vatandaşlara yönelik 504 konut için başvuru sayısı bin 305'e ulaştı. Alt gelir grubuna yönelik bin 275 konut için bin 837, sosyal konut niteliğindeki 1809 konut için de 1622 başvuru yapıldı. Başvurular, 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek. Yoksul ve alt gelir grubu konutlarından almak isteyen İstanbullular, TOKİ'nin Halkalı Atakent Satış Ofisi ile İstanbul Ticaret Odası Kartal Yakacık Spor Salonu'nda bulunan ofise, sosyal konutlardan almak isteyenler de Halk Bankası şubelerine başvuruda bulunabilecek. Yoksul vatandaşlara yönelik konutlar, oda bir salondan (1 1) oluşuyor ve 47,65 metrekare büyüklükte. Bu konutlara başvuru sırasında herhangi bedel alınmıyor. Ortalama bedeli 28 bin lira, başlangıç taksiti 100 lira olarak belirlenen konutların taksitlerinin ödenmesine, konut teslimini takip eden ay başlanacak ve bedel 280 ayda ödenecek. Bu konutlar için kura, Kasım'da çekilecek.  Yoksul kesime yönelik konutlardan almak isteyen vatandaşlarda, ''son yıldır İstanbul'da oturuyor olması, üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunmaması, TOKİ'den kredi kullanmamış, 30 yaş ve üzerinde olması ve sosyal güvencesinin olmaması'' şartları aranacak. Alt gelir grubuna yönelik bin 275 konutun büyüklükleri 66,57 ile 84,87 metre kare arasında değişiyor. Ortalama fiyatı 49 bin lira ile 79 bin 950 lira arasında seyreden bu konutlara başvuru sırasında, konut büyüklüğüne göre bin, bin ve bin lira başvuru bedeli alınacak. Toplam 12-15 yıl vade uygulanan bu konutların satışında, vatandaşlara, taksitlerini ödeme konusunda ''sözleşme tarihinden sonra'' veya ''konut tesliminden sonra'' olmak üzere iki alternatif sunuluyor. Konut almaya hak kazananlar, sözleşme aşamasında peşinatlarını, ödemelerin başlangıç dönemine göre bin-20 bin liraya tamamlayacak. Seçilen ödeme takvimine göre başlangıç taksitleri ise 228 lira ile 451 lira arasında belirlendi. Alt gelir grubuna yönelik konutlardan almak isteyen vatandaşların, ''son yılda İstanbul'da oturuyor olması, üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunmaması, daha önce TOKİ'den kredi kullanmamış olması, 28 yaş ve üzerinde olması, ayrıca hane halkı gelirinin ise en fazla bin 550 lira olması'' gerekiyor. Bu konutların kurası, 26 Ekim'de  çekilecek. Kayabaşı'nda satışa çıkarılan 118,21 metre kare (3 1) büyüklükteki bin 809 sosyal konutun ortalama bedeli 125 bin lira olarak belirlendi. Bu konutlara başvuru sırasında bin lira başvuru bedeli yatırılacak ve sözleşme aşamasında peşinat 20 bin-25 bin liraya tamamlanacak. Bedeli 120 ayda ödenecek konutların başlangıç taksitleri ise taksitlerin ödeme takviminin başlangıcına göre 833 lira-875 lira arasında değişiyor. Sosyal Konutların alacak vatandaşlarda, ''İstanbul'da son yıldır ikamet etme, üzerine kayıtlı konut olmama, TOKİ'den kredi kullanmamış olma'' şartları aranacak. Bu konutlar için de 23 Ekim'de kura çekilecek. 569407 AMD'nin yeni işlemcisi ve anakartı mercek altında Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre 785G yonga setinin kardeşi 780G'den en büyük farkı grafik işlemcisinin iyileştirilmesi ve anakart üzerinde DDR2 yerine DDR3 bellek kontrolcüsünün kullanılması. 785G yonga setine güney köprüsü olarak SB710 köprüsü eşlik ediyor. Bu anakart ile AMD giriş seviyesinde büyük bir pazar payı yakalamayı hedefliyor ki ilerleyen sayfalardaki test sonuçlarımıza bakarsanız bunu yapabilecek güçte. Anakartın güney köprüsünün özelliklerime baktığımızda altı adet SATA bağlantısı, bir PATA, on iki adet USB, PCI-E X16 slotu, PCI slotu, iki adet FireWire bağlantısı ve RAID 0, 1, 10 bağlantılarının bulunduğunu görüyoruz. Bu bağlantı çözümlerinin giriş seviyesi için oldukça yeterli olduğu gözüküyor.  AMD'nin Windows işletim sistemi için özel olarak hazırladığı 785G yonga setine sahip anakartların önümüzdeki aylarda fazlaca sayıda piyasada olacağı biliniyor. AMD bu yonga seti için anakart üreticisi firma ile anlaşmış durumda. Bu firmaların toplamda 30'un üzerinde modelle kullanıcıya ulaşacağı düşünülürse 785G yongası önümüzdeki günlerin oldukça fazla talep görecek anakartlarının başında geliyor. Ürün Türkiye'de de geçtiğimiz hafta içersinde piyasaya girdi. Ürünlerin fiyatları 100 dolar ile 115 dolar arasında yer alıyor. Bu tarz bir anakart için oldukça uygun bir değer. Ama şunu belirtmemizde fayda var anakartların fiyatları yılbaşından sonra 100 doların altına gerileyebilir. 785G yonga setine sahip anakartların üzerinde entegre grafik arayüzü olarak ATI Radeon HD 4200 yongası kullanılmış. 780G'ye baktığımızda ise entegre grafik yonganın ATI Radeon HD 3200 olduğunu görüyoruz. ATI Radeon HD 4200'ün avantajlarından bir tanesi DirectX 10.1 desteği. Bunun yanı sıra grafik çekirdeki RV620 ve 55 nm mimariyle üretilmiş. HDMI 1.3 standardını destekleyen ürün 500 MHz hızında çalışıyor. Ürünün ciddi bir overclock performansının olduğu da biliniyor. AMD bu yongayı Athlon II işlemcilerle birlikte pazarlamayı düşünüyor. Çünkü AMD'nin satış politikasına baktığımızda fiyat/performans ürünlerin daha fazla sattığını görüyoıruz. 785G yonga setine sahip anakart ve Athlon II işlemci birlikte kayda değer bir fiyat performans oranını yakalamayı biliyor. Bizde bu anakartı AMD'nin yeni işlemcilerinden biri olan Athlon II X4 620 işlemcisiyle birlikte denedik. Böylece en iyi fiyat performans oranını yakalamayı hedefliyoruz. 45 nm mimariyle üretilen bu işlemci 2.6 GHz hızında çalışıyor. Soket AM3 formundaki işlemci DDR3 desteğiyle birlikte gelse de soket AM2+ platformlarda ve DDR2 belleklerle de çalışabiliyor. AMD'nin geriye doğru uyum özelliği bu işlemcide de devam ediyor. MB L2 önbelleği bulunan işlemcinin Termal dizayn gücü ise 95 watt. Ay başında satışa çıkan işlemcinin fiyatı ise 110 dolar ile 125 dolar arasında yer alıyor. Şimdi anakart ve işlemcinin birlikte oluşturduğu bu sistemin performansına yakından bakıyoruz. 569331 Danışmanı YÖK Başkanı'na rahat vermedi Danışmanı YÖK Başkanı'na rahat vermedi İlköğretim haftasının başlamasıyla milyonlarca öğrenciyi tatlı bir heyecan sardı. Milyonlarca veli de onların heyecanına ortak oldu. velilerden biri de Türkiye’de Yüksek Öğrenimin patronu konumundaki YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’dı. Özcan, anaokuluna giden en küçük oğluyla okulun ilk gününde kendi ilgilendi. Özcan’ı bu heyecanlı gününde muhabirin sorularını yanıtladı ancak, her söylediği danışmanı tarafından düzeltildi. ingilizce eğitim veren okula başlayan oğlu için bunun önemini anlatırken danışman araya girerek konuşmasını düzeltmesini istedi ve Türkçe eğitimin önemini vurgulamasını rica etti. Oradan çıkarak hayvanat bahçesine giden Özcan ve oğlunu danışman burada da rahat bırakmadı. Hayvanat Bahçesi'ndeki bir tavşana 'Arap' ismini vermek isteyen Özcan ve oğluna danışman Irkçı söylemler olduğunu söyleyerek yine izin vermedi. YÖK'ün önemli konulardaki bir takım hassasiyetleri baba-oğulun okul günününe işte böyle yansıdı.. 568958 New York Borsası günü yükselişle kapattı Borsanın temel göstergesi olan Dow Jones, 56.61 puan artarak 9,683.41 puana, teknoloji endeksi Nasdaq da 10.86 puan kazançla 2,102.64 puana yükseldi. 570010 Telekom'dan 10 sayı fark! Beko Basketbol Ligi takımlarından Türk Telekom, yeni sezon hazırlıklarına Bormio'da devam ederken burada oynadığı 3. hazırlık maçını kazandı. Bu sene Türkiye'yi Eurocup'ta temsil edecek olan Mavi-beyazlılar, Ukrayna'nın B.C.Donesk takımını 70 60 yendi. Maça, Mallet, Owens, Mutlu, Dudley ve Hüseyin beşi ile başlayan Ankara temsilcisinde sakatlığı olan Tutku Serkan ve Soner bu karşılaşmada da kadroda yer almadılar. Demond Mallek 23 sayı üreterek maçı tamamlarken, Lamany Wilson, 11 sayı, Andre Owens ise 10 sayı ile mücadele etti. Ukrayna temsilcisini yaptığı etkili savunma ile 60 sayıda tutmayı başaran Türk Telekom, Perşembe günü Biella'ya geçerek hazırlık maçı daha oynayacak. 570361 ABD'de tüketici fiyatları yükseldi Çalışma Bakanlığı verilerine göre, beklentilerin yüzde 0,3 olmasına rağmen, enflasyon yüzde 0,4 olarak gerçekleşti. Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 1,4 oldu.Enflasyonun yükselmesinde, benzin fiyatlarındaki artış etkili oldu. 569518 Kamyonet otobüsle çarpıştı: ölü yaralı Kamyonet otobüsle çarpıştı: ölü yaralı ’nun Tosya ilçesinde kamyonetin otobüsle çarpışması sonucu kişi öldü, kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, ’dan tatili için ’ın Erciş ilçesine gittiği belirtilen Mehmet Şah Kırmızı idaresindeki 16 7429 plakalı kamyonet, D-100 Ortalıca beldesinde, ’dan gelerek yönüne giden Cabuki Hacize idaresindeki MER 252 plakalı otobüsle çarpıştı. Kamyonette bulunan Halime Akkoyun (42), olay yerinde hayatını kaybetti. Kazada, otobüs sürücüsü Cabuki Hacize, Alhina Aspina ile İkram Şahin, Zeki Akkoyun ve Salih Akkoyun yaralandı. Yaralılar, Tosya Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından Kastamonu Devlet Hastanesine ve çeşitli hastanelere sevk edildi. 569454 Bilecik'te NATO petrol boru hattı patladı AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, merkeze bağlı Yeniköy yakınlarındaki Bilecik-Söğüt kara yolunun 50 metre altından geçen tali yoldan bir sıvının fışkırdığını gören vatandaşlar, olayı jandarmaya bildirdi. Olay gerine gelen jandarma ekipleri, bölgeden geçen NATO petrol boru hattının patladığını tespit etti ve çevrede güvenlik önlemi aldı. İtfaiye ekipleri ve Orman İşletme Şefliğine ait araçlar ile iş makinesi yardımıyla araziye yayılan 60-70 ton civarındaki petrolün alev almaması için çaba gösteren yetkililer, merkezi Kocaeli'nde bulunan hattan petrol akışının durdurulmasını sağladılar. Daha sonra da iş makinesi yardımıyla çevreye yayılan petrolün üzeri örtüldü. Kocaeli-Eskişehir hattında meydana gelen patlamanın basınç artışı yüzünden kaynaklandığından şüphelenen yetkililer, önlemlerin alındığını ve tehlike arz edecek bir konunun bulunmadığını bildirdiler. Sızıntıyı engellemek için çalışmaların başlatıldığı da öğrenildi. 568590 Cezaevi'nde kavga: yaralı Cezaevi'nde kavga: yaralı ELAZIĞ Elazığ Tipi Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde tutuklu mahkumlar arasında çıkan kavgada kişi yaralandı. Elazığ Tipi Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde mahkumlar arasında bilinmeyen bir sebeple kavga çıktı. Kavgada, 2'si ağır kişi yaralandı. Yaralı İbrahim Karaşahin, Gürkan Ata, Erhan Karabük ve Fethi Ahmet Değirmencioğlu, ambulanslarla Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. İki mahkumun durumunun ağır olduğu öğrenildi. Kavga sonrası, Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ve diğer savcılar cezaevine giderek bilgi aldı. 569019 Bir toplumun çivisi nasıl yerinden çıkar? Bağışlayın beni; sizlere hangi restoranlar daha iyi, hangi oteller konaklamak için daha uygun, hangi Azeri veya Türk  iş adamları daha görkemli sofralar ve eğlenceler düzenliyor gibi konularda yazılar yazamadığım için... Çünkü yaşadığım topluma nedense pencereden bakamıyorum. Belki beni kınayabilirsiniz. “Sen de otur sağlık yaz” diyebilirsiniz. Fakat olmuyor, olmuyor, olmuyor... Benim de rolüm var mı? Eğer bir toplumda ahlaki değerler açısından, değerleri açısından, sosyal ve kültürel değerler açısından bir çöküş başlamışsa ve bu, ekonomik sorunlardan dolayı giderek artıyorsa, toplumda ahlaki erozyonun hızla ilerlediğini görüyorsanız, toplumun ruh sağlığı da giderek bozuluyorsa kendinizi bu sorunların dışında göremez, bu sorunların dışında tutamazsınız, eğer insan sevginiz varsa memleket sevdalısıysanız... Bu tablo karşısında bütün kurumlar, yardım kurumları  dahil kendilerini gözden geçirmeli ve bunun tedbirini acilen almalılar. Topluma yön veren siyasi partilerin liderleri ve devleti idare eden bürokratları, sanatçıları, gazetecileri, televizyoncuları, toplumda aklını nereden aldığını bilemediğim kanaat önderleri ve akil adamlar oturup düşünmeliler: Bu toplumsal çürümede benim de rolüm var mı, ben bu sorunun neresindeyim, gelecek kuşaklara, torunlarımıza nasıl bir dünya,  nasıl bir ülke bırakıyoruz? Bu kaygıları duymuyorsanız; rahmetli babamın bir sözü vardı, duyarlığı olmayan insanlar için kullanırdı; “boru” derdi. Bir taraftan gıdayı koy, diğer taraftan çıksın. zaman borudan ne farkımız kalır.  Bir toplumun geleceği böyle inşaa edilemez ’daki son sel felaketinin bize toplumsal dersler vermiş olması gerek, eğer alabildiysek. Bir tarafta canıyla boğuşan veya kaybettiği canlarından, evlatlarından, analarından, babalarından dolayı ağlayan insanlar. Diğer tarafta selin taşıdığı malları yağmalayanlar. Başı açık olanı, başörtülüsü, türbanlısı, çarşaflısı, çarşafsızı, sakallısı, sakalsızı, çoluğu, çocuğu bu mübarek ramazan gününde utanmadan yağmalamanın içinde. Ve kalabalıklar arasında tek başına bir adam çıkmış bağırıyor: “Ayıptır, günahtır, yapmayın, etmeyin.” insan tek. Sesi de fazla çıkmıyor. Diğerleri de kaygısız bu acı fotoğrafı seyrediyor. Yarınlar ve bir toplumun geleceği böyle inşa edilemez. Gelen sel de herhalde bu dersi veriyor bizlere... İnşaatın bozuk olduğunu keşke bir insan değil de bir çok insan hep bir ağızdan bağırabilseydi ve bu yanlışları engelleyebilselerdi. “Durun! Biz bu değiliz.” “Durun! Bizim değerlerimiz vardı.”  “Durun! Bizim onurlu bir tarihimiz vardı.” “Durun ne olur! Biz fakir de olsa insandık.” “İnsandık...” Komşuluklarımız vardı, fedakârlıklarımız vardı, acımız vardı, kederde ve sevinçte ortaklıklarımız vardı. iş yeri, orada ölen insanlar bizim komşularımızdı. Başka bir Anadolu şehrinden yağmalamaya katılmak için minibüsle gelenleri saymıyorum. Onlar için söylenecek söz dahi bulamıyorum. Bu sel suratımıza çamur gibi, bir kara leke gibi yapıştı. İnşa ettiğimiz toplumun çirkin fotoğrafını gördük.  İstanbul mu değişti, insanlarımız mı? 1960 yıllarında dere yine oradan akardı. Yanında Çobançeşme Orman Fidanlığı vardı. Rahmetli babam orman mühendisi olduğu için biz de öğrenciyken orada bir lojmanda otururduk. Çok güzel çocukluk ve gençlik anılarımız vardı. Yine yağmurlar yağardı, yine dereler taşardı. filmlerinin bir kısmı buralarda çekilirdi. Muhteşem ağaçlar vardı. Dereler temiz akardı. Temiz duygular, temiz düşünceler vardı ülkemizde ve kendimizle ilgili. İdeallerimiz vardı, hayallerimiz vardı... Küçük bir yapısı diye söyledikleri bir köprü vardı. Yediğimiz gıdalar, içtiğimiz su temizdi. Kimyasal atıklar, kötü yapılaşma yoktu. İnsanlar birbirine saygılıydı. Fedakârlıklar vardı. Vefa vardı. Paylaşma duygusu vardı. Bizi okula, liseye götüren Basınköy otobüsü vardı, Yaşar Kemallerle Necmi Tanyolaçlarla paylaştığımız. Günübirlik para kazanma, yalan, talan, yağma kelime olarak bildiğimiz kavramlardı. Şehirleşme, kötü yönetilme, eğitimsizlik bu doğaya yakışmayan insanların yetişmesine neden oldu. Bütün İstanbul’da bir dolandırıcı Sülün Osman vardı. Çevremiz Sülün Osmanlarla doldu. Sülün Osman efsanesi de bitti. Çünkü Sülün Osman acımasız değildi, bir sempatik tarafı vardı. Yok edici değildi. Evet. “O temiz derenin intikamı da acı oldu” deniyor. Çünkü temiz dere bakir bir kız gibiydi. Biz onu kirlettik. Onun intikamı da bu oldu.  Yanlış hepimizde Acaba başka kirlettiğimiz sevgilerin, duyguların, ideallerin, hayallerin ve kirlenmiş bir doğanın intikamı nasıl olacak? Oturup bekleyelim mi? Yoksa tüm  bu yanlışların nedenini sorgulayalım mı? Kimse de kimseyi sorgulamasın. Yanlış hepimizde. Dereleri ıslah etmeden insanlarımızı ıslah edelim ki dereler temiz aksın. Biz derelere, dereler bizlere düşman olmasın. Yine sizi yorduğumu düşünüyorum. Bağışlayın... Halbuki ne güzel restoranları ve yemekleri anlatabilirdik. Ya da hangi otellerde daha iyi konaklayacağınızı, belki de fasulyenin faydalarını... İleride onları da yazabilirim. İçinden kirli dereler akmazsa. Çivisi çıkmamış toplumlarda buluşmak umuduyla... Anlattığım da bu toplumun sağlık sorunu değil mi? 569802 Şekerbank, sel mağdurlarının kredi taksitlerini erteleyecek sel mağdurlarının taksitlerini erteleyecek sel mağdurlarının taksitlerini ay erteleme kararı aldı. Şekerbank’tan yapılan yazılı açıklamaya göre, bankanın, ve bölgesinde sel felaketinden zarar gören bireysel bankacılık ile işletme/ bankacılığı müşterilerinin kredi taksitlerini ay erteleyeceği, kredi taksitlerini erteleme uygulamasının 2009 Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayacağı bildirildi. Bankanın, taksit erteleme desteğinden yararlanmak isteyen bireysel bankacılık ve işletme/tarım bankacılığı müşterilerinin, İstanbul ve Trakya bölgelerindeki Şekerbank şubelerine başvurarak taksit erteleme işlemini gerçekleştirebilecekleri kaydedildi. 569716 Ergenekon bitti KCK verelim Dalga dalga gelen Ergenekon operasyonları hakkında en çok sorulan sorulardan biri “Bakalım Fırat’ın doğusuna da uzanacak mı?” olmuştu. Bu beklentinin yerine geldiği söylenemez, kaldı ki Ergenekon’da operasyonlara ne zamandır ara verilmiş, hatta bazılarına göre bundan sonra gürültülü Ergenekon tutuklamalarına tanık da olmayabiliriz. Ergenekon durdu durmasına ancak Fırat’ın doğusunda operasyonlar dur durak bilmiyor. KCK operasyonlarını kastediyorum. Önce KCK’nın ne olduğuna bakalım: KCK, Koma Ciwaken Kürdistan’ın yani Kürdistan Topluluklar Birliği’nin kısaltması. İddiaya göre bu örgüt, yasadışı Kürt siyasi hareketiyle (PKK) yasal olan (DTP) arasında köprü vazifesi görüyor. 569967 3700 yıl önceki Hitit çalgılarıyla konser Ali Pektaş'ın haberi Bu uzak hayal gerçekleşti ve yaşadığımız toprakların eski sakinlerinden Hititler'in müzik aletleri, bize seslerini duyurmak için gün sayıyor. 'KaleidoscopEurope' projesi kapsamındaki Hattuşa etkinliği ile bin 700 yıl öncesine ait unutulmuş 11 Hitit çalgısı yeniden ses verdi. Büyük-küçük lir, arp, bağlama-tar, davul, darbuka, çalpara, kaval, çifte kaval, boru çalgıları arkeolojik belgelerden tespit edilerek yeniden tasarlandı. Ayrıca bu çalgılardan çıkan özel seslere göre Ertuğrul Bayraktarkatal tarafından bir de senfonik bir beste yapıldı. Yeniden yapılan çalgılar ve senfonik beste, 26 Eylül'de Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde verilecek konserle dünyaya tanıtılacak. Türk, İtalyan, Macar ve Portekizli müzisyenlerden oluşan 'Hattuşa Orkestrası' 28 Eylül'de Hitit kalıntılarının bulunduğu Çorum'da ve Ekim'de de Portekiz'de bir konser verecek. Hattuşa etkinliğinde ayrıca Anadolu'da (M.Ö. 1720-1190) yılları arasında hüküm süren Hititlerin, dünya kültür hayatına kazandırdığı değerleri konu alan atölye çalışmaları ve sergiler de düzenlenecek. 12 YIL SÜREN HAZIRLIK Hattuşa adlı etkinlik, müzik tarihçisi Oğuz Elbaş'ın yaklaşık 12 yıldır sürdürdüğü Hitit müziği araştırmaları temel alınarak hazırlandı. Hattuşa'yı hazırlayan da yine Oğuz Elbaş. Ona bu çalışmada, Okan Murat Öztürk, Cihat Aşkın, Ertuğrul Bayraktarkatal, Ertuğ Korkmaz gibi isimler eşlik ediyor. Oğuz Elbaş, projeyi şöyle anlatıyor: "Hattuşa'ya müzik tarihi ve çalgı bilimi açısından oldukça önemli deneysel bir çalışma diyebiliriz. Bu tür çalışmalar, tarihsel süreci daha iyi algılamamızı sağlamaktadır. Bu sayede bin 700 yıl öncesine ait çalgılar yeniden hayat buldu." Çalgılar üretilirken aslına sadık kalınmaya çalışılmış, bir taraftan da senfonik yapıdaki bir orkestra ile birlikte çalınacakları göz önüne alınmış. Öncelikle ODTÜ'de görevli bir grup akademisyen tarafından kabartmalı vazolar, ortostatlar ve orijinal örneklerden yararlanarak çalgıların orijinal boyutları belirlenmiş. Daha sonra İTÜ Türk Müziği Konservatuarı Çalgı Yapım Bölümü hocalarından Tunç Buyruklar, Şafak Köksal, İbrahim Coşkun büyük-küçük lir, arp, kaval, davul, çalpara ve borunun; çalgı yapımcısı Özay Önal ise bağlamaların projelerini hazırlamış ve imalatlarını yapmış. Davul, arp, çalpara ve borunun imalatları ise Feridun Obul tarafından gerçekleştirilmiş. Hitit çalgıları için hazırlanan müziklerde Hattuşa'nın günümüzdeki yüzü Çorum'un geleneksel müzikleri temel alınmış. Elbaş, elimizde bir Hitit müziği kaydı ya da notası olmadığı için bölgede günümüze kadar yaşama imkanı bulan geleneksel şarkıların, özel düzenlemelerle Hitit çalgıları ve modern çalgılarla seslendirildiğini ifade ediyor. Dönemin daha iyi anlatılması amacıyla orkestrada görev alan müzisyenler için özel Hitit giysileri üretilmiş. Bu çalgılardan çıkan seslere göre hazırlanan beste için şair ve edebiyatçıların da desteği alınarak sözler de yazılmış. Bestelenen eserin birinci bölümünde, Hititlerin dünya için önemi vurgulanıyor. İkinci bölümde, Hitit kültürü ve günümüz modern dünyasına yansımaları işleniyor, üçüncü bölümde Hitit yaşamından kesitler veriliyor ve son bölümde ise yok oluşları anlatılmaya çalışılıyor 570228 Daum: Kupayı kazanacağız demek spekülasyon Alman Teknik Adam, UEFA Avrupa Ligi (H) Grubu mücadelesinde yarın Hollanda temsilcisi Twente ile yapacakları maç öncesi Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Christoph Daum, "Fenerbahçe kadro olarak hiç bir takımdan aşağı değil. Neden bu kadar mütevazi duruyorsunuz." şeklindeki bir soruya, "Bu söyledikleriniz spekülasyondan ibaret. Bu lige Şampiyonlar Ligi'ndan takımlar gelecek. Kazanabilirsiniz demek spekülasyon. Kazanacağız demek çok erken." karşılığını verdi. Büyük bir heyecanla yeni statüsüne kavuşan UEFA Avrupa Ligi'ni beklediklerini belirten Daum, "Şampiyonlar Ligi'ne benzer bir statü yapıldı. Daha çok ilgi çekecek. Eşit bir sistem uygulandı. Aynı zamanda daha başka yenilikle karşılaşacağağız. hakemle maça çıkılacak. Ve bu gruplardan sonra bu yeni sistemin bize ne getireceğini göreceğiz. Umarım hakemler açısından daha net kararlar verilir. Yeni kural büyük bir ilgi çekecek. Bayağı yeniliklerle karşılaşacağız bu ligde." diye konuştu. Bulundukları Grubu'nu değerlendiren Daum, "Twente ve Staua Bükreş gibi güçlü iki takım var. Sherif hakkında da ileride bilgi sahibi olacağız." derken, yarınki rakipleri hakkında da "Twente geçen yıllarda çok iyi neticeler aldı. İyi bir kulüp, genç futbolcu yetiştirip satan bir kulüp. Geçen yıl Schalke ile yaptıkları maçı izledim. Bu yıl gruplar çekildikten sonra bir kaç maçını izledik. Genç yeteneklerle tecrübeli futbolcuların uyumu var. Oynadıkları sistem 4-3-3; ancak kanat oyuncularını geri çekip 4-5-1 olabiliyor. Ama sonuçta Twente'nin oynadığı esnek bir sistemdir. Zaman zaman 4-5 kişi forvete gidiyorlar zaman zaman da takım halinde savunma yapıyorlar. Bizim için önemli olan hedefimiz de içerideki maçta baskı yapmak. Twente sahasında oynamak lazım. Kontra yememek lazım, dediğimiz gibi güçlü bir takım. Daha önce Lugano'dan duyduğumuz gibi futbolcularımız hırslı ve başarılı olmak istiyoruz. Ama şunu da biliyoruz. Zor bir lig olacak. Hedefimiz galibiyet. Galibiyet almak istiyoruz." şeklinde konuştu. LUGANO: ULUSLARARASI ALANDA BAŞARILI OLMAK İSTİYORUZ Fenerbahçe'nin Uruguaylı defans oyuncusu Lugano da "Yarın biz futbolcular için önemli olan uluslararası bir başarı için ilk adımı atacağız." dedi. Lugano, Önder ve Bilica'yla değişerek oynamasının kendisini nasıl etkilediği yönündeki bir soruyu da, "Edu ile sene beraber oynadık. Çok iyi anlıyorduk birbirimizi. Önder ve Bilica ile de birbirimizi tanımamız için biraz süre geçmesi gerekiyor. Önümüzdeki haftalarda daha iyiye gideceğine inanıyorum." karşılığını vererek salondan ayrıldı. 569346 Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Arslan adliyede Türkiye'nin günlerdir konuştuğu operasyonunda bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı da sorgulanacak. Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, taciri olduğu iddia edilen Habip Kanat'ı korumakla, ona bilgi vermekle suçlanıyor. Hakkındaki iddialarla ilgili ifade vermek üzere Adliyesi'ne giden Arslan, "Benim bilerek boğazımdan haram lokma geçmedi. Bulunduğum yere tırnaklarımla kazıyarak geldim" dedi. Türkiye'nin günlerdir konuştuğu operasyonunda bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı da sorgulanacak. Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, taciri olduğu iddia edilen Habip Kanat'ı korumakla, ona bilgi vermekle suçlanıyor. Hakkındaki iddialarla ilgili ifade vermek üzere Adliyesi'ne giden Arslan, "Benim bilerek boğazımdan haram lokma geçmedi. Bulunduğum yere tırnaklarımla kazıyarak geldim" dedi. "Gerçeklerin çarpıtıldığını, kasıtlı olarak bir kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığını" öne süren Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Arslan, "Görev gereği yaptığım çalışmalar çarpıtılarak, beni suçlu gibi yansıtan açıklamalara, 40 yıllık meslek hayatımda gerçekten rastlamadım. Benim dostlarım, arkadaşlarım, meslektaşlarım şunu bilsinler; benim bilerek boğazımdan haram lokma geçmedi. Bulunduğum yere, siyasi tavassutla değil, tırnaklarımla kazıyarak geldim" diye konuştu. Rekor miktarda uyuşturucunun ele geçirildiği operasyon, zehir tacirleri kadar polisi de sarstı. Polis, ilk sarsıntıyı, "hocam" dediği, narkotik şubeye bilirkişilik yapan kimyager doçent doktor Hüseyin Rıza Işık'la yaşadı. Çünkü hapları imal ediyordu. Ama asıl sarsıntı, bir başka isimle geldi. Emniyet teşkilatının en önemli birimlerinde görev yapan bir polis müdürü de baronlarıyla hem Habib Kanat, hem de Hüseyin Rıza Işık'la ilişki içindeydi. kritik isim ise Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'dı. Yani  operasyonu yapan polisin tepesindeki isim. Uyuşturucunun sahibi Habib Kanat'ı ilk fark eden Bulgar polisi oldu. 2001 yılında Türk polisine yazı yazıp "Habib Kanat kaçakçısıdır. Gereğini yapın" dedi. Ancak geçen yılda hiçbir işlem yapılmadı. Sanki sihirli bir el baronu koruyordu. İstanbul Polisi, bir buçuk yıl önce Habib Kanat'ı dinlemeye aldı. Kanat iki ayrı telefon kullanıyordu. Biriyle sevkiyatını yönetiyor diğeriyle de dost görüşmelerini yapıyordu. İşte ikinci telefonla en çok görüştüğü kişiler arasında Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan da vardı. Kanat-Arslan ilişkisi bununla da sınırlı değildi. Emin Arslan'ın oğlu Serbülent Arslan ile baron Habib Kanat ortak şirket kurdu. Ancak 2007 yılında imalatçısı kimyager hoca yakalanınca ortaklık bozuldu. Polis müdürünün oğlu 120 milyar lira ile girdiği şirketten 300 milyar lira alıp çıktı. Ve son perde... Savcılık soruşturmasını tamamladı. yıl İstihbarat, yıl Kaçakçılık Daire Başkanlığı yapan yıldır da Kaçakçılıktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan Emin Arslan ağır ifadelerle suçlandı. Habib Kanat'ı koruyup kolladığı, örgütsel ilişki içine girdiği, Kanat'ı bilgilendirerek operasyonları engellediği iddia edildi. Savcının hedefindeki tek polis, Emin Arslan değil. İki emniyet müdürüne daha, aynı ağır suçlamalar yöneltiliyor. Üç polis şefinin, adliyeye giderek ifade vermesi bekleniyor. 570126 17:15 Şırnak'ta anti persnel mayını bulundu 'ta anti persnel mayını bulundu ’ın dağlık arazı kesiminde anti personel bulundu. Bu arada bir ’lı teslim oldu. Başkanlığı’nın sitesinde yeralan bilgiye göre, Şırnak’ın merkez ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölücü mensupları tarafından araziye döşenmiş bir adet VS-50 tipi anti personel mayın bulundu. Bulunan VS-50 tipi anti personel mayın imha edildi. Bu arada, ’ün Merkez ilçesinde, bölücü terör örgütünden kaçan güvenlik güçlerine teslim oldu. Böylece, 10-16 Eylül tarihleri arasında etkisiz hale getirilen PKK’lı sayısı da oldu. 569934 İşte 6. hafta maçları hakemleri İşte 6. hafta maçları hakemleri İSTANBUL (A.A) Turkcell Süper Lig'de 6. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, haftanın maçlarında görevli hakemler şunlar: 18 Eylül Cuma: 21.00 Trabzonspor-Antalyaspor: Koray Gençerler 19 Eylül Cumartesi: 21.00 Diyarbakırspor-Manisaspor: Süleyman Abay 21.00 Sivasspor-Bursaspor: Kuddusi Müftüoğlu 21.00 Beşiktaş-Kayserispor: Bünyamin Gezer 21.00 Ankaragücü-Gençlerbirliği: Yunus Yıldırım 21.00 Eskişehirspor-Gaziantepspor: Taner Gizlenci 20 Eylül Pazar: 21.00 Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Hüseyin Göçek 21 Eylül Pazartesi: 21.00 Kasımpaşa-Galatasaray: 569753 Galatasaray'ın 226. Avrupa Sınavı UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu ilk maçında Yunanistan'ın Panathinaikos takımına konuk olacak Galatasaray, Avrupa kupalarındaki 226. maçına çıkacak. Galatasaray, 225 maçta 85 galibiyet ve 83 yenilgi alırken, 57 karşılaşmada ise eşitliği bozamadı. Bu karşılaşmalarda rakip filelere toplam 310 gol göndermeyi başaran ''Cim Bom'', kalesinde ise 324 gol gördü. Sarı-kırmızılı takım, Avrupa kupalarına son sezonlarda yoluna hep UEFA organizasyonunda devam ederken, son deplasman maçında yenilgi yüzü görmedi. Deplasmanda, iyi bir istatistik yakalayan Galatasaray, son dış saha maçının 4'ünü kazanırken, 4'ünü ise eşitlikle tamamladı. "Cim Bom", son deplasman maçında rakip filelere 14 gol gönderdi ve kendi kalesinde ise gol gördü. Galatasaray, bu sezon Frank Rijkaard yönetiminde süper bir performans sergileyerek mükemmel sonuçlar aldı. Sarı-kırmızılıların başında Avrupa kupası maçına çıkan, ligde ise karşılaşmayı geride bırakan Hollandalı çalıştırıcı, henüz yenilgiyle tanışmadı. 570545 Çözümden vazgeçildi mi? DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye'de bir geri kalmışlık sorunu olduğunu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren yeterli yatırım yapılmadığını belirterek "Türkiye bugün bunun sıkıntısını çekmektedir. 12 Eylül darbesinin yarattığı boşlukta terör bölgede ortaya çıktı. Terörü dönemde önemsemeyenler daha sonra faturasının ağır olduğunu gördüler" dedi. "Terör sorununu Kürt sorunuyla karşılaştırmak yanlıştır" Türker, DSP'nin öncülüğündeki 57. Hükümet döneminde terörün 'sıfır düzeyinde' olduğunu kaydederek, ''AKP Hükümeti'ne sıfır terör teslim ettik. Ancak Amerika'nın Irak'ı işgaliyle terör yeniden tırmandı. Ortada bir sorun var. sorunun adı terör sorunudur. Terör sorununu çözmek için Kürt sorunuyla karşılaştırmak yanlıştır. Sayın Atalay ile yaptığımız görüşmede, terör sorunu ile Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarının ayrı ele alınması gerektiği uyarısında bulunduk. nedenle paketin adı 'Demokratik Açılım'a dönüştü" diye konuştu. "Başbakan gerginlik politikasıyla çözümden uzaklaştı" Türker, "Kürt Açılım" konusunda, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gerginlik politikası nedeniyle çözümden uzaklaşıldığını iddia ederek "Başbakan adeta bu sorunun çözülmesini istemez bir tutum takındı, CHP ve MHP ile kavgaya girdi. Biz arabulucu olarak bu tutumunun yanlış olduğunu, görüşme yapılması ve gerginliğin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledik. Şu anda görünen haliyle Hükümet, 'çözerim' dediği sorunu kendi eliyle daha ağır bir sorun haline getirmiştir" ifadesinde bulundu. "Cumhurbaşkanı tüm tarafları bir 'yuvarlak masa' etrafında toplamalı" DSP'nin, terör ve demokratikleşme sorunlarının çözümüne kendini adamış bir parti olduğunun altını çizen Türker, ''Şu saatten itibaren Cumhurbaşkanı'nın tüm tarafları bir 'yuvarlak masa' etrafından toplamasından başka bir çözüm yolu yoktur. Geri kalan tüm çözüm önerileri, siyasi partiler arasında cepheleşmeye, acılı vatandaşların acısının daha da derinleşmesine yol açıyor. DSP, akılcı çözümlerin bulunması konusunda her türlü desteği yapmaya hazırdır'' dedi. Türker, "Demokratik Açılım" sürecinde Hükümet'in öncelikle şehit aileleri ile görüşmesi ve onların isteklerini dikkate alması gerektiğini de söyledi. "Kapalı oturumdan önce taraflar bilgilendirilmeli" "Kürt Açılımı" konusunun TBMM'de kapalı oturumda görüşülmesini de değerlendiren Türker, şöyle konuştu: "Kapalı oturum talebi, Hükümet'in çözüm üretmekten vazgeçtiğinin göstergesidir. İçeride konuşulanları kimse açıklamayacağı için Hükümet sıyrılmaya çalışacaktır. Biz uyarıyoruz, kapalı oturum yapılacak olsa da konu hakkında taraflar bilgilendirilmelidir. Öfke ve tartışma yerine, kapalı oturum öncesinde liderlerin bir araya geldiği 'yuvarlak masa' toplantısı yapılmalı. İkili konuşmalarda, kapalı kapılar ardında, herkese farklı şeyler söylenebilir. 569728 'Böyle poz verme' H2 Karakter boyutu İzleyici Hattı: (0212) 313 77 11 (22 veya 33) 568756 Real Madrid süper başladı Devler Ligi'nin en büyük favorilerinden olan eflatun-beyazlılar, deplasmanda Zurich'î 5-2 mağlup etti. İlk yarıyı Cristiano Ronaldo, Raul ve Higuain'in golleriyle 3-0 önde kapatan Real Madrid, ikinci yarıda neredeyse kabus görüyordu. 63. dakikadda penaltıdan Margairaz farkı 2'ye indiren Zurich, 65. dakikada Aegerter'in golüyle 3-2'yi yakaladı.   Ancak son sözü yine yıldızlar söyledi. 89. dakikada bir kez daha sahneye çıkan Ronaldo skoru 4-2 yaparken perdeyi kapatan gol 90. dakikada Guti'den geldi: 5-2   MILAN INZAGHI İLE GÜLDÜ Grubun diğer maçında Milan, deplasmanda Marsilya'yı Inzaghi'nin 28 ev 74. dakikalardaki golleriyle 2-1 mağlup etti. Marsilya'nın tek sayısı ise 49. dakikada Heinze'den geldi. 569614 Üstünel: "Avrupa'da ısınma turlarımız bitti" futbol şubes, sorumlusu Haldun Üstünel, Panathinaikos deplasmanına kazanmak için gittiklerini söyledi. Üstünel, "Avrupa'da ısınma turlarımız bitti. İyi bir başlangıç yapmak istiyoruz" dedi. UEFA 'nde oynayacağı Panathinaikos maçı için İstanbul'dan Atina'ya gitti. Sarı-kırmızılı takımda gribal enfeksiyon geçiren Servet Çetin son anda maç kadrosundan çıkarıldı. Kafilede şu futbolcular yer alıyor: Leo Franco, Aykut Erçetin, Sabri Sarıoğlu, Uğur Uçar, Emre Aşık, Emre Güngör, Hakan Balta, Alparslan Erdem, Barış Özbek, Mehmet Topal, Mustafa Sarp, Arda Turan, Elano Blumer, Harry Kewell, Abdul Kader Keita, Milan Baros, Shabani Nonda, Caner Erkin. futbol şubesi sorumlusu Haldun Üstünel, Panathinaikos'u deplasmanda yenebilecek güçte olduklarını söyledi. Üstünel, "Avrupa'da ısınma turlarımız bitti. Ciddi sınavlar başlıyor. Avrupa yolculuğuna komşuda başlıyoruz. İyi bir başlangıç yapmak istiyoruz. Burada yapacağımız iyi bir başlangıç, grubumuzda lider olmamız için iyi bir avantaj olacaktır" dedi. "'ın gücü, markası bu grubu geçecek güçte" diyen Üstünel, "onun için rakibimizin bizden çekinmesi gerekiyor. Biliyoruz ki büyük bir taraftar desteği olacak. Ama 'ın uluslararası tecrübeye sahip futbolcuları taraftarın etkisiyle değil, sahaya koydukları performansla etkili olacaktır" ifadelerini kullandı. Haldun Üstünel, Ankaraspor'un küme düşürülmesi düşmesi ilgil olarak da düşüncelerini aktardı: "Bu konuda bazı kuşkularımız var. Çünkü biz bu rakibimizle bir karşılaşma yaptık. Böyle bir rekabet içinde tabii ki rakiplerimizin haftayı bay geçecek olması bizde bazı kuşkular uyandırıyor. Zannederim bu işin üzerine biraz eğilmemiz gerekiyor." 569582 Süper Lig'de 6. hafta hakemleri belli oldu Süper Lig'de 6. hafta hakemleri belli olduİSTANBUL DHA Süper Lig'de 6. hafta maçlarını yönetecek hakemler belli oldu. Futbol Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre haftanın maçlarında düdük çalacak hakemler şöyle: 18 Eylül Cuma 21.00 19 Eylül Cumartesi 21:00 Süleyman Abay (Seyircisiz) 21:00 Kuddusi Mütfüoğlu 21:00 21.00 21:00 20Eylül Pazar 21:00 Büyükşehir Bld.Spor: 569289 Japonya’nın yeni başbakanı Yukio Hatoyama ’nın yeni başbakanı Yukio Hatoyama ’nın yeni başbakanı, genel seçimleri ezici farkla kazanan Yukio Hatoyama oldu. parlamentosunun 480 üyeli alt meclisinde yapılan oylamada, Hatoyama 327 oyla başbakan seçildi. Hatoyama’nın Japon Demokrat Partisi, 30 Ağustosta yapılan seçimlerde 308 milletvekili kazanarak, eski başbakan Tado Aso’nun Liberal Demokrat Partisi’nin 50 yıldan uzun süren iktidarına son vermişti. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya’nın yeni Başbakanı Hatoyama, ekonomiye yeniden canlandıracağı sözünü vermişti.  Tado Aso ve kabinesinin sabaha karşı istifa etmesinin ardından Hatoyama’yı seçmek için özel oturumla toplanmıştı. 570098 Daum: Kupa hedefi spekülasyon! Daum: Kupa hedefi spekülasyon! Cristoph Daum, Twente'nin güçlü bir ekip olduğunu kaydederken, baskılı oynayacaklarını söyledi maçın şifresini de açıkladı; "İstek ve sabır"! hedefleri hakkında yine temkinli konuşan Daum, başarılı olmak için istekli olduklarını kaydetti ancak ekledi; "Kupa hedefi büyük spekülasyon!" “BÜYÜK BİR HEYECANLA BEKLİYORUZ..” Sözlerine eski adı olan Avrupa Ligi’nin yeni statüsü hakkında görüşlerini açıklayarak başlayan deneyimli teknik adam; “Büyük bir heyecanla Avrupa Ligi’ni, bu yeni statüyü bekliyoruz.. ’ne benzer bir statü yapıldı bu sene. Bence bu daha ilgi çekecek ve güzel olacak. Aynı zamanda eşit bir sistem uygulanıyor. Aynı zamanda daha çok yenilikle karşılaşacağız. İlk defa futbolda hakemle sahaya çıkılacak. Gruplardan sonra net bir şekilde yeni sistemin bize ne fayda getireceğini göreceğiz. Umarım hakemler konusunda daha net bir karar verilebilir. Bu da sanırım çok ilgi çekecek bir kural olacak.. Yani baya bir yenilikle karşılaşacağız” dedi. “TWENTE’DE İYİ BİR MİKS VAR” Daha sonra grubu yorumlayan Alman teknik adam Twente hakkında yorumlarda bulunarak; “İyi bir gruptayız. Twente, Steau güçlü rakipler. Sheriff hakkında ise net bir bilgimiz yok, ancak onunla ilgili de yakında bilgimiz olacak. Twente geçen yıllar çok iyi neticeler aldı. Gerçekten iyi bir takım. Genç oyuncular yetiştirip yurtdışına satan, gerçekten güçlü bir ekip. Geçen yıl ile yaptıkları maçı izledim. Bu yıl gruplar belirlendikten sonra biz de Twente’yi takip ettik ve birkaç maçını izledik. İyi bir miks var Twente’de. Genç, yetenekli oyuncular ile tecrübeli isimlerin bir miski bu. Oynadıkları sistem 4-3-3. Zaman zaman bu kanat oyuncularını geri çekip 4-5-1 oynayabiliyorlar.. Ama sonuçta esnek bir sistemleri var. Zaman zaman 4-5 forvetle gidiyorlar, zaman zaman da tüm takım olarak savunma yapıyorlar.” “İYİ BAŞLANGIÇ İÇİN; GALİBİYET..” Twente maçında baskılı oynamak istedikleri mesajını veren deneyimli çalıştırıcı; “Bizim için önemli olan, yani hedefimiz içerideki maçta baskı yapmak, maçı Twente kalesi önünde oynamak. Ama kontrataklara dikkat etmemiz de gerek. Dediğim gibi çok güçlü bir ekip Twente! Daha önce ’nun da dediği oyuncularımız çok hırslı. Oyuncularım ve ben, gruplardan sonra daha da öteye gitmek istiyoruz, Avrupa’da başarılı olmak istiyoruz.. Ama şunu da biliyoruz, zor bir lig olacak, bu nedenle iyi bir başlangıç yapmak istiyoruz. Galibiyetle iyi başlamış oluruz, hedefimiz galibiyet..” “İSTEK VE SABIR” Maçın açısından şifresini de veren Daum bu konu hakkında ise; “Bizim açımızdan baktığımızda, takımda çok büyük bir istek olması lazım yarın. İstek, ama bunun yanında sabır da olması gerekli. Tabii böyle bir rakibe karşı bu da çok önemli..” yorumunda bulundu. “AVRUPA MAÇLARI BAYRAM GİBİ” Avrupa Ligi’ni heyecanla beklediklerinin altını çizen Daum, “Avrupa maçları bizim için çok özel maçlar, bizim için adeta bayram günü. Süper Lig’de bunu yaşıyoruz ancak, Avrupa Ligi farklı. Adeta bir bayram gibi.. Çok zor maçlar olacak. Bunun bilinciyle her maça geleceğiz. Bizim takımımızla ilgili her şey elimizde. Benim hazırlıklarım her zaman ‘bir maçı nasıl kazanabiliriz’ üzerine..” ifadelerini kullandı. “İLK HEDEF GRUBU GEÇMEK” Toplantıda kendisine yöneltilen “Sizin için Avrupa’da başarı çeyrek finale kalmak mı, kupa almak mı?” şeklindeki soruya da yanıt veren Daum temkinli bir cevap vererek; “Başarılı olmak benim için önümüzdeki maçı kazanmak demektir. Önümüzdeki maçı kazandığımızda ileriye bakabiliriz.. İlk etapta hedeflerimiz grupları geçmek” dedi. “KUPAYI KAZANABİLRİSİNİZ, BÜYÜK SPEKÜLASYON” Bir gazetecinin herkesin Fenerbahçe’yi Avrupa Ligi Kupası’nı kazabilecek şekilde görmesine karşın Daum’un çekimser ve mütevazi konuşması hakkındaki yorumu da istenen Alman teknik adam bu konu hakkında ise; “’Kupayı kazanabilirsiniz’ demek, çok büyük bir spekülasyondur. Daha Şampiyonlar Ligi’nden gelecek takımları da bilmiyoruz. nedenle bu çok büyük bir söylem olur” yanıtını verdi. SIR VERMEDİ Twente takımında hangi futbolcuları tehlikeli gördüğü konusunda da sır vermeyen Alman teknik adam, “Bu sorabileceğiniz en zor soruydu. Bu konu hakkında bir şey söylemek istemiyorum. İzlediğimiz 20 futbolcusu da iyiydi” yanıtını vererek sözlerini tamamladı. “ÖNDER, DENİZ YOK, CARLOS BELİRSİZ..” Bu arada takımdaki sakatlar hakkında da konuşan Daum, “Mücadelede Önder oynayamayacak. ’da da büyük bir soru işareti var. Onun da durumuna bakmak lazım. Aynı zamanda Deniz de oynamayacak. Geri kalan isimlerin ise hepsi sağlam ve oynayabilir. Carlos sakatlığı olduğu için ’da oyundan alınmıştı. Bugün ve yarın durumuna bakacağız” dedi. 569632 SGK adını kullanarak dolandırıcılık yapmışlar Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, özellikle büyükşehirlerdeki işveren, sigortalı ve emeklilerin, ''Kurum görevlisi olduğu izlenimi uyandıran bazı kişilerce çeşitli yol ve yöntemlerle aldatıldığı'' belirtildi. Açıklamada, konuyla ilgili açıklamalar yapılmış olmasına ve yasal yollara başvurulmasına rağmen, son günlerde Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemeleriyle ilgili denenmiş bir girişim nedeniyle vatandaşların bir kez daha uyarılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Emekli bir vatandaşın evine giden şahısların, ''KEY ödemesi yapılabilmesi için gerekli formun yer aldığı ve SGK tarafından gönderilen zarfın, 10 TL karşılığında kendisine verileceğini'' söyledikleri ve vatandaştan 10 TL aldıkları kaydedilen açıklamada, kurumun her türlü gönderisinin PTT aracılığıyla yapıldığı ve bedelinin Kurum bütçesinden karşılandığı bildirildi. Açıklamada, ''Bugüne kadar hak sahiplerine ödemeli zarf gönderilmesi söz konusu olmamıştır. Kurumumuz, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiç bir çalışanıyla tahsilat yapmamaktadır'' denildi. Vatandaşların mağdur duruma düşmemeleri için yasal olmayan yıllardan gelen bu tür taleplere itibar etmemeleri istenen açıklamada, talep edenler hakkında ''Alo 155'' hattına veya en yakın emniyet müdürlüklerine başvurmaları ve suç duyurusunda bulunmaları gerektiği ifade edildi. 569322 Sigortasız ordusu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan hesaplamaya göre, Haziran ayında istihdamdaki toplam nüfus 21 milyon 947 bin olurken, bunun 10 milyon 25 bin kişisini herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı bulunmayanlar oluşturdu. Ücretli ve yevmiyeli olarak çalışan toplam 13 milyon 16 bin kişiden yüzde 28'ini oluşturan milyon 646 bin kişinin kayıt dışı çalıştığı belirlendi. İşveren olarak faaliyet gösteren milyon 186 bin kişiden yüzde 25.6'sını oluşturan 304 bin kişi ile kendi hesabına çalışan milyon 496 bin kişiden yüzde 68.8'ini oluşturan milyon 95 bin kişinin de sosyal güvenlik kaydı bulunmadığı kaydedildi.   İşsizliği ücretsiz aile işçiliği gizliyor Kayıt dışı "çalışanlar" içinde en büyük grubu ücretsiz aile işçileri oluşturuyor. Büyük bölümü tarım kesiminde bulunan ve standart bir istihdamdan farklı olarak tarım ya da ticaretle uğraşan ailesine yardım eden bu kişilerin toplam sayısı milyon 249 bin kişi. Bunların yüzde 91.8 oranındaki milyon 981 bininin sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmadığı görüldü. Normal bir istihdam olanağı elde edemediği için mevcut konumda yer alan bu kişilerin, ücretsiz aile işçisi şeklinde tanımlanması, Türkiye'deki işsizliğin boyutlarını da olduğundan küçük gösteriyor. Kayıt dışı çalışanlar toplamının milyon 28 bini tarımda, milyon 998 bini ise tarım dışı sektörlerde bulunuyor. Kayıt dışılık oranı tarımda yüzde 86.7, diğer sektörler ortalamasında yüzde 31 düzeyinde gerçekleşti.   Kayıt dışı istihdam geçen yıla göre 0.8 puan arttı Kayıt dışı istihdam geçen yılın Haziran dönemine göre 0.8 puan artarak, yüzde 44.9'dan yüzde 45.7'ya yükseldi. Kayıt dışı oranı bir önceki aya göre ise 1.1 puan artış gösterdi. Geçen yıl Mayıs'ta kayıtdışı istihdam 44.6'ydı. İstihdamdaki nüfus ve kayıt dışı çalışanlar (Haziran-Bin kişi) /** Toplam Kayıt dışı Kayıt dışı İstihdam İstihdam Oranı(%) Toplam 21.947 10.025 45.7 Ücretli/yevmiyeli 13.016 3.646 28.0 İşveren 1.186 304 25.6 Kendi hesabına 4.496 3.095 68.8 Ücretsiz aile işçisi 3.249 2.981 91.8 Tarım 5.801 5.028 86.7 Tarım dışı 16.145 4.998 31.0   Gerçek işsizlik sayısı Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) işsiz sayısını milyon 269 bin olarak açıklamasına karşın, gerçek işsiz sayısının milyon 147 bin kişi olduğu belirlendi. Gerçek işsiz sayısı bir yılda milyon 90 bin artarken, gerçek işsizlik oranı resmi verilerdeki gibi yüzde 13 değil, yüzde 19 olarak gerçekleşti. Gerçek işsizlik kadınlarda yüzde 24.5 oranı ile milyon 35 bin, erkekte yüzde 16.6 oranı ile milyon 112 bin oldu. 569081 DİŞkence DİŞkence Bush'a ayakkabı fırlatarak milyonlar tarafından kahraman ilan edilen ve cezası dün biten Iraklı gazeteci Muntazır el-Zeydi özgürlüğüne kavuştu. Ancak bir dişi olmadığı görülen Zeydi "İçeride işkence gördüm. Ben özgürüm ama ülkem hala tutsak" dedi Hapisten çıkar çıkmaz kızkardeşiyle hasret gideren el-Zeydi'nin evi gazetecilerin akınına uğradı. Evin duvarları Zeydi posterleriyle süslenirken, konuşması sırasında aile üyelerinin duygu dolu anlar yaşaması dikkat çekti. DIŞ HABERLER Başkanlık süresinin bitmesine az bir süre kala Bağdat'a giden eski ABD Başkanı George Bush'a ayakkabılı bir "veda" düzenleyen Iraklı "kahraman" gazeteci Muntazır el-Zeydi sonunda özgürlüğüne kavuştu. Halkın coşkulu alkışları arasında davullarla karşılanan el-Zeydi, hapishane çıkışında, çalıştığı televizyon olan el-Bağdadiye'de basın toplantısı düzenle-yerek yaşadığı dehşeti anlattı. Ön dişlerinden birinin düştüğü görülen gazeteci içeride işkenceye uğradığını söyledi. Zeydi tutuklandığı ilk gün kendisine elektrik verilerek işkence yapıldığını, aynı zamanda dayak yediğini ve kendisine kamçıyla vurulduğunu belirtti. İşkence edenlerin kimliklerini daha sonra ifşa edeceğini kaydeden El Zeydi, Başbakan Nuri El Maliki'den özür dilemesini beklediğini ifade etti. BEN ÖZGÜRÜM AMA ÜLKEM ESİR Zeydi yaptığı duygulu konuşmada "Ben özgürüm ama ülkem hala esir. Ülkemdeki herkes acı çekti. 10 yıldan fazla süren ABD amborgosunda aç kaldık. Sokaklarımız, her yer mezardı. Ülkemdeki insanlar arasında hiçbir ayrım yoktu ama ABD ayrımcılık tohumları ekti ve bizi birbirimize düşürdü. İşgal bizi dağıtıyor. Sokaklarımız, her yer mezardı. Ülkemin bu halini görmek beni çok yıktı. Ülkemdeki katliamlar beni yıktı. Felluce, Ebu Garip... Ben işgali reddetme yolunu seçtim." dedi. El Zeydi, Bush'a ayakkabılarını fırlatırken "Al sana veda öpücüğü, köpek!" diye bağırmıştı. Zeydi, yıl hapse çarptırılmış, ancak ceza aya indirilmişti. Hala teklif yağıyor Cezaevinden çıktığında önceki görüntüsünden çok farklı bir tablo çizen el-Zeydi'nin dişlerinden birinin olmaması dikkat çekerken, dişini gördüğü işkence sonucu kaybetmiş olabileceği ifade edildi. Zeydi, özellikle Arap dünyasında halk tarafından bir kahraman olarak görülüyor. Zeydi'nin birçok kanaldan program yapma teklifi aldığı da belirtiliyor. 569540 Orantısız Atatürk rölyefine inceleme Orantısız Atatürk rölyefine incelemeOnur ÖZKAN/BURDUR, (DHA) 'da Şeker İlköğretim Okulu’na yapılan Atatürk'ün rölyefi tepki çekiyor. Kafası bedenine göre küçük yapılan rölyefle ilgili Milli Müdürlüğü inceleme başlattı. Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve Öğrenci Seçme Sınavı’nda (ÖSS) başarısını kanıtlayan Burdur'da Şeker İlköğretim Okulu'nun bahçesine yapılan Ulu Önder ’ün rölyefi konuşuluyor. Açılışı, önümüzdeki hafta yapılacak rölyef çalışmasında Atatürk'ün vücudu ile başının orantısız olduğu görülüyor. Çalışmada Atatürk’ün yüzünün de benzetilmediği iddia edildi. Şeker İlköğretim Okulu’na yapılan Atatürk rölyefini kendisinin görmediğini belirten Burdur Milli Eğitim Müdürü Recep Yiğit, “Atatürk’ün büstü ve rölyef çalışmalarının itina ile yapılması gerekiyor. Arkadaşlarımız gerekli incelemeleri yapacaktır” dedi. Şeker İlköğretim Okulu'nda yapılan Atatürk rölyef çalışmasının sanatsal olmadığını söyleyen Eğitim-İş Burdur Şube Başkanı Salih Kepenek, “Atatürk rölyefinin Atatürk ile ilgisi yok. Ayrıca rölyefte orantı diye bir şey yok. Bu rölyef eğitim kenti Burdur'a yakışmadı. Atatürk’ü anlatan bir çalışma değil, hemen değiştirilmelidir” diye konuştu. 569628 Çarşı, Rooney'i hindi yaptı Rooney'i hedef tahtasına oturtan Çarşı, yıldız futbolcunun motivasyonunu bozmakla kalmadı ve çok kötü bir performans göstermesine neden oldu. Wayne Rooney, Twitter'daki sayfasında İngilizler'in yıllardır yapmaktan sıkılmadığı hindi esprisini tekrarlayarak Beşiktaş'a laf atmıştı. Kura çekiminin ardından sayfasına, "Turkey like Turkey really nice with stuffing apple sauce roasted potatoes" yazdığı iddia edilmişti. "Elma soslu kızarmış patatesle doldurulmuş Turkey'e (hindiye) bayılırım" diyen Rooney, Beşiktaş'ı kolay lokma gördüğünü ve yılbaşı hindisi gibi dolduracaklarını ima etmişti. Dün İnönü tarihi günlerinden birini yaşarken, Wayne Rooney ise tribünlerin gazabından kurtulamadı. Taraftarın küfürlü tezahüratlarına maruz kalan Rooney, oyundan çıkarken de dakikalarca yuhalandı. Saha içinde kaldığı sürede gösterdiği performansla teknik direktör Alex Ferguson ve takım arkadaşlarına hayal kırıklığı yaşatan Rooney'in sinirleri de gerildi. İngiliz golcü oyundan alındıktan sonra kramponlarına çıkarıp yere fırlatarak tepkisini gösterdi. 570189 Babacan Orta Vadeli Programı açıkladı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programın Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflediğini belirterek, ''Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngördüklerini'' bildirdi. Babacan, yeni başbakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında 2010-2012 Orta Vadeli Ekonomik Programı açıkladı. Orta Vadeli Program'ın çok geniş bir katılım ve katılımcı bir anlayışla hazırlandığını belirten Babacan, sivil toplum kuruluşlarının, iş dünyasının ve akademik çevrelerin yoğun katkısını, görüşlerini aldıklarını söyledi. Bütün kamu kuruluşlarının bu çalışmanın içerisinde az ya da çok yer aldığını, bakanlarla defalarca bir araya geldiklerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında defalarca toplantılar yaparak, kararlar aldıklarını anlatan Babacan, ''Ekonomi Koordinasyon Kurulumuzda programın farklı evrelerini defalarca bakan arkadaşlarla beraber ele aldık ve bir bakıma ortak akıl ürünü olarak bu orta vadeli programımızı ortaya koymuş olduk'' dedi. 2009 yılının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra küresel ekonomik aktivitenin en hızlı daralma yaşadığı bir yıl olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti: ''2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımız dünyadaki belirsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir. Mevcut uluslararası konjonktür ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reform sürecinin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler ve yapısal reformlarla ekonomimizin temelleri daha da güçlenecek, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanan program ekonomimizde öngörülebilirliği artıracak ve güveni pekiştirecektir. Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngörmekteyiz.'' Yakın gelecekte önemli kazanımların elde edilmesi için bu programda öngörülen politikaların zamanında ve kararlılıkla uygulanacağını vurgulayan Babacan, program döneminde küresel ekonomideki gelişmelerin yakından izleneceğini ve dinamik bir yaklaşımla gerekli politikaların geliştirileceğini kaydetti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2009 yılında gayri safi yurtiçi hasılanan (GSYH) yıllık ortalamada, toplamda yüzde civarında gerileyeceğini beklediklerini ifade ederek, ''Dönemler itibarıyla baktığımızda 2009 yılının ilk çeyreği biliyorsunuz açıklandı. Daralma yüzde 14,3, ikinci çeyrek yüzde oldu. Bu eğilimin devam etmesini ve yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonomimizin önemli ölçüde toparlanmasını bekliyoruz. Son çeyrekte pozitif büyüme rakamı olası görülüyor. Ancak buna 'garanti' diyemiyoruz. Gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren artık Türkiye ekonomisinin bu eksi dönemden büyümeye, artı döneme tekrar geçmesini bekliyoruz'' dedi. Babacan, Başbakanlık yeni binasında düzenlediği basın toplantısında, 2010-2012 Orta Vadeli Ekonomik Programı açıkladı. Toplantıda, ekonomik büyüme alanında Türkiye'nin etkilendiği ve büyümenin negatife düştüğü ilk dönemin 2008 yılının son çeyreği olduğunu belirten Babacan, bu dönemde yüzde 6,5'lik bir daralma yaşandığını, 2008 yılının tümünde ise toplam büyümenin yüzde 0,9 oranında gerçekleştiğini söyledi. 2009 yılında ise GSYH'nin yıllık ortalamada, toplamda yüzde civarında gerileyeceğini beklediklerini ifade eden Babacan, ''Dönemler itibarıyla baktığımızda 2009 yılının ilk çeyreği biliyorsunuz açıklandı, daralma yüzde 14,3, ikinci çeyrek yüzde 7. Bu eğilimin devam etmesini ve yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonomimizin önemli ölçüde toparlanmasını bekliyoruz'' dedi. Son çeyrekte pozitif büyüme rakamının olası görüldüğünü ancak buna ''garanti'' diyemediklerini dile getiren Babacan, gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren artık Türkiye ekonomisinin bu eksi dönemden büyümeye, artı döneme tekrar geçmesini beklediklerini, hedeflediklerini söyledi. Ekonomideki bu daralmanın pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de istihdamın azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açtığına dikkati çeken Babacan, dünyadaki örneklere paralel şekilde Türkiye'de de işsizlik oranlarının geçen yıl ortalamada yüzde 11 iken birkaç gün önce açıklanan son rakamda, mayıs-haziran temmuz döneminde yüzde 13 olduğunu hatırlattı. Babacan, ''Bu yılın ortalamasına baktığımızda yüzde 14,8'lik bir işsizlik rakamı bekliyoruz'' dedi. Küresel ekonomik krizin enflasyon ve cari işlemler üzerinde de etkili olduğunu, ancak bu iki göstergeyi olumlu yönde etkilediğini belirten Babacan, şöyle konuştu: ''Merkez Bankamızın enflasyon tahminlerimine baktığımızda, önümüzdeki yıl için yüzde 5,3 gibi bir enflasyon bekliyoruz. Bu daha önce 2008'de, kriz henüz başlamamışken açıklanan hedeflerin bir miktar altında. Cari işlemler dengesine baktığımızda geçen sene 41,5 milyar dolara çıkan cari işlemler dengesinin Temmuz sonu itibariyle 16,2 milyar dolara indiğini görüyoruz. Yılın tümü için şu an itibariyle öngördüğümüz rakam yaklaşık 11 milyar dolar civarında. Bu yılın tümü için öngördüğümüz cari açık.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl dünya ekonomik tarihi açısından kayıp bir yıl olacağını, 2010 yılından itibaren ise dünya ekonomisinde tedrici bir büyüme dönemine girileceğini söyledi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, üç yıllık (2010-2012) dönemde ekonomik hedefleri ve uygulanacak politikaları içeren orta vadeli programı açıkladı. Başbakanlık yeni binada düzenlenen toplantıya Babacan'ın yanı sıra Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ve ekonomi bürokratları katıldı. Konuşmasının başında Türkiye'nin son yıllardaki ekonomik yapısı hakkında bilgi veren Babacan, 1990'lı yıllar boyunca Türkiye'de uygulanan mali ve para politikalarına bağlı olarak makro ekonomik yapıdaki kırılganlıklar nedeniyle istikrarlı büyüme ortamından uzaklaşıldığını söyledi. 2001 ekonomik krizinin ardından ekonominin etkin, esnek ve üretken bir yapıya kavuşmasını sağlayacak yapısal reformların alındığını, sıkı para ve maliye programları uygulandığını anlatan Babacan, bu dönemde Türkiye ekonomisinde güven ve istikrarın sağlandığını ve eski uygulamalara bir daha geri dönülmeyecek şekilde kamu yönetiminin ve ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik köklü bir değişim sürecinin başlatıldığını anlattı. AB'ye tam üyelik müzakerelerinin de bu dönemde başlatıldığını hatırlatan Babacan, AB müktesebatına uyum konusunda somut ilerlemeler sağlandığını, ekonomik ve sosyal alanda uluslararası işbirliklerini artıracak ve yeni pazarlara ulaşmaya imkan verecek dış politika açılımlarının da gerçekleştirildiğini kaydetti. Babacan, 2003-2007 döneminde yıllık ortalama yüzde 6,9 oranında ekonomik büyüme gerçekleştirildiğini, aynıca aynı dönemde Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın ortalama yüzde 4,6'sı gibi yüksek bir oranda kamu faiz dışı fazlası da verildiğini hatırlattı. 2002 yılında yüzde 10 olan toplam kamu açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranının yüzde yüzde 0,1'e kadar düşürüldüğünü belirten Babacan, bunların sonucu olarak AB tanımlı genel yönetim nominal borç stoğunun Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranının ise yüzde 73,7'den yüzde 39,4'e indirildiğini söyledi. Babacan, ''Türkiye'nin 2003-2007 deneyimi mali disiplin, düşen enflasyon ve güçlü büyüme performansının eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koymuştur'' dedi. DÜNYA EKONOMİSİ Dünya ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Başbakan Yardımcısı, 2007 yılının ikinci yarısında ABD konut piyasasında başlayan ciddi sorunlar sonucunda gelişmiş ülke piyasalarında varlık fiyatlarında düşüş, hane halklarının servetlerinin azalmasına ve dolayısıyla iç talepte daralmaya neden olduğunu, önemli yatırım bankalarının mali bünyelerinde ciddi bozulmalarla karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı. Bu gelişmelerden 2008 yılından itibaren tüm dünya ekonomilerinin hızla etkilenmeye başladığını ve küresel ölçekte bir krizin yaşandığını kaydeden Babacan, küresel büyümenin bu sene itibariyle İkinci Dünya Savaşından bu yana en derin daralmayı yaşanacağını kaydetti. Babacan, ''Temmuz ayı itibariyle yüzde -1,4 olarak öngörülen bu büyüme son dönemlerde bazı ülkelerde tek tek ortaya gelen daha olumlu sinyallerinde etkisiyle  belki bu miktarın biraz daha üzerinde olacak olsa da, her senaryoda bu sene dünya ekonomik tarihi açısından bakıldığında bir kayıp yıl olacaktır. 2010 yılından itibaren ise dünya ekonomisinde yine tedrici bir büyüme dönemine girilecektir'' diye konuştu. Ekonomik krizden her bölgenin farklı etkilendiğini anlatan Babacan, örneğin ABD ekonomisinde bu yıl yüzde 2,6 bir daralmanın, gelecek sene ise sadece yüzde 0,8 oranında büyümenin beklendiğini, gelişmekte olan Asya'da ise bu yıl yüzde 5,5 olan ortalama büyüme oranlarının, gelecek sene yüzde 7'ye yükselmesinin öngörüldüğünü kaydetti. Babacan, Türkiye ekonomisini en çok ilgilendiren Avrupa'da ise bu sene ekonomik daralmanın yüzde 4,8 olacağı, gelecek sene ise ekonomik büyümenin gerçekleşmeyeceğinin öngörüldüğünü söyledi. Ekonomik krizin işsizlik ve kamu açıklarında da önemli ölçüde etkilediğini kaydeden Babacan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Küresel görünüme ilişkin son verilerine bakacak olursak dünya ekonomisinde nispi bir toparlanma görünmektedir. Ancak büyümedeki toparlanma tüm bölgelerde aynı hız ve yaygınlıkta gerçekleşmemektedir. Özellikle Avrupa bölgesinde bankacılık sektörünün toparlanma sürecine, emtia piyasalarının önümüzdeki dönemdeki seyrine ve işgücü piyasasına ilişkin kaygılar devam etmektedir. Küresel krizle mücadelede ortaya konulan politikaların orta ve uzun vadede fiyat istikrarı, finansal istikrarı ve mali sürdürülebilirliği riske atmaması gerektiği konusunda da ciddi bir görüş birliği vardır ülkeler arasında. Bu amaçla birçok ülke orta vadeli programlarını ve hedeflerini belirlemekte, kriz sonrası döneme ilişkin çıkış stratejilerini tasarlamaktadırlar. Dünya ticaretine baktığımız zaman bu yıl yüzde 12,2 gibi keskin bir daralma bekleniyor, dünya ülkelerinin birbirleriyle yaptığı ihracat ve ithalatta. 2010'da ise bu dip noktadan sadece yüzde civarında bir artış öngörülüyor. Gelişmekte olan ülkelere olan net finansal akıma baktığımızda ise 2003'den itibaren 200 milyar dolarında seyreden, 2007'de 600 milyar dolara kadar çıkan rakam, 2008'de 100 milyar doların altına indi, 2009'da bu negatiftir, gelecek sene de bunun belki başa baş bir noktada olması beklenmektedir.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2009 yılı başında yaklaşık 10 milyar lira olarak görünen 2009 yılı merkezi yönetim bütçe açığının yıl sonu itibariyle yaklaşık olarak 63 milyar liraya ulaşmasını beklediklerini bildirerek, ''Ki bu GSYH'ye oran olarak baktığımızda 2008 için 1,8 olan bu oranın 2009 da yüzde 6,6'ya yükseleceğini görüyoruz'' dedi. Babacan, ''yine faiz dışı denge açısından baktığımızda ise yılbaşında bütçemizde yaklaşık 30 milyar lira civarında fazla vermesi öngörülen program tanımlı faiz dışı dengenin yıl sonu itibariyle 21 milyar lira açık vermesini bekliyoruz. Bunun da GSYH'ye oranına baktığımızda yüzde 2,1'e tekabül ediyor. Yani yıl sonu itibariyle beklentimiz merkezi yönetimin bütçe açığı yüzde 6,6 oranında gelişmesi, toplam kamu faiz dışı dengesinin de eksi 2,1 oranında gerçekleşmesi...'' diye konuştu. Ali Babacan, Başbakanlık yeni binada düzenlediği basın toplantısında, bu yılın son çeyreğinde artı büyüme rakamını olası gördüklerini belirterek, ''Ancak bunu garantileyemiyoruz'' dedi. Küresel krizin Türkiye ekonomisini üç kanalda etkilediğini bunların ise ticaret, finansman ve beklenti kanalları olduğunu belirten Babacan, küresel krizin Türkiye'nin ihracatının yüzde 50'sine yakın bir bölümünü oluşturan AB bölgesinde daha fazla hissedilmesinin ihracat performansının daha fazla etkilenmesine yol açtığını söyledi. Bunun sonucunda ihracatın özellikle sürükleyici sektörler olan otomotiv, beyaz eşya ve elektronikte 2008 yılı Kasım ayından itibaren ciddi oranlarda düşmeye başladığını ifade eden Babacan, büyüme performansına önemli katkı yapan ihracattaki bu düşüşün üretimle, istihdamı olumsuz etkilediğini anlattı. İhracattaki düşüş rakamlarına bakarken iki konuya dikkat çekmek istediğini belirten Babacan, genelde açıklanan rakamların dolar cinsinden rakamlar olduğunu, çapraz kurun etkisi ve ihraç edilen ürünlerin fiyatlarındaki gelişmeler dikkate alındığında miktar bazlı olarak ihracattaki düşüşün yaklaşık yüzde 10 oranında olduğunu kaydetti. Yani dolar bazında yüzde 30 gibi görünen ihracattaki düşüşün, miktar bazında yaklaşık yüzde 10 civarında olduğuna işaret eden Babacan, hatta son ay açıklanan verilerin bunun yüzde olduğunu gösterdiğini söyledi. Babacan, ''Yani ihracatta yüzde 30 düşüş, 30 küsür düşüşler var diye ilan edilen rakamlara dönüp baktığınızda miktar açısından tablonun kadar da kötü olmadığını görüyoruz'' dedi. Krizin Türkiye ekonomisini etkilediği ikinci kanalın ise finansman kanalı olduğunu hatırlatan Bakan Babacan, küresel finansal piyasalarda yaşanan kriz sonucunda diğer gelişmekte olan ülkelerle benzer bir şekilde Türkiye'de de Ekim 2008'den başlayarak net sermaye çıkışı yaşandığının gözlendiğini söyledi. Bunun sonucunda reel sektörün önceki yıllarda kolay ulaşabildiği dış finansman konusunda da bazı sıkıntılar yaşandığına işaret eden Babacan, şunları kaydetti: BÜYÜME ''Toplam büyüme rakamlarında neredeyiz? Açıklanan rakamları şöyle bir gözden geçirelim. Biliyorsunuz ekonomik büyüme anlamında ülkemizin etkilendiği ve büyümenin negatife düştüğü ilk dönem 2008'in son çeyreğidir. Ve bu dönemde yüzde 6,5'lik bir daralma yaşanmıştır. 2008 yılının tümünde ise toplam büyüme yüzde 0,9 oranında gerçekleşmiştir. 2009 yılında ise GSYİH'nın yıllık ortalamada, toplamda yüzde civarında gerileyeceğini bekliyoruz. Dönemler itibariyle baktığımızda ise 2009 yılının ilk çeyreği biliyorsunuz açıklandı. Daralma yüzde 14,3, ikinci çeyrek yüzde 7. Bu eğilimin devam etmesini biz bekliyoruz ve yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonomimizin önemli ölçüde toparlanmasını bekliyoruz. Burada son çeyrekte artı 1, pozitif bir büyüme rakamı olası görünüyor. Ancak bunu garantileyemiyoruz. Fakat gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren artık Türkiye ekonomisinin bu eksi dönemden artı döneme tekrar geçmişini bekliyoruz, hedefliyoruz. Ekonomimizdeki bu daralma pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de istihdamın azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açmıştır. Buna paralel bir şekilde işsizlik oranları geçen sene ortalama yüzde 11 iken bir iki gün önce açıklanan Mayıs-Haziran-Temmuz dönemine ait rakamımız yüzde 13. Ancak bu yılın ortalamasına baktığımızda yüzde 14,8'lik bir işsizlik rakamı bekliyoruz bu yılın ortalaması. '' YIL SONU İÇİN ÖNGÖRÜLEN CARİ AÇIK 11 MİLYAR DOLAR CİVARINDI Küresel ekonomik krizin enflasyon ve cari işlemler üzerinde olumlu etkisini olduğunu anlatan Babacan, Merkez Bankasının enflasyon tahminlerine bakıldığında önümüzdeki yıl için yüzde 5,3 gibi bir enflasyon rakamı beklendiğini, bunun da 2008 kriz ortamı henüz başlamamışken açıklanmış olan hedeflerin bir miktar altında olduğunu kaydetti. Cari işlemler dengesine bakıldığında geçen sene 41,5 milyar dolara çıkan cari işlemler dengesinin Temmuz sonu itibariyle 16,2 milyar dolara indiğinin görüldüğünü belirten Bakan Babacan, ''Bu yılın tümü için, şu an itibariyle öngördüğümüz rakam da yaklaşık 11 milyar dolar civarında. Yani bu yılın tümü için öngördüğümüz cari açık'' dedi. Enflasyon ve cari açığın neden düştüğüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Babacan, bu dönemde ithalatın ihracattan daha yüksek oranda bir düşüş gösterdiğini söyledi. İthalattaki daralmanın bir kısmının enerji fiyatlarındaki düşüşten, diğer bir kısmının ise ekonomik aktivitedeki yavaşlamadan kaynaklandığını ifade eden Babacan, özellikle dış finansman kaynaklarının azaldığı bir dönemde cari işlemler açığının azalmasının açığın finansmanı açısından sıkıntı yaşanmamasına yardımcı olduğunu belirtti. Babacan, dünyada talep daralmasına bağlı olarak emtia fiyatlarında yaşanan önemli düşüşlerin yanı sıra Türkiye'de iç talepteki daralmanın enflasyon oranının düşüş eğilimine girmesinde katkı sağladığını belirtti. Azalan enflasyonun Merkez Bankasına fiyat istikrarı temel hedefinden sapmadan ekonomik canlandırmayı destekleyici yönde bir para politikası uygulama imkanı sunduğunu belirten Babacan,  sözlerini şöyle sürdürdü: ''Küresel krizin Türk bankacılık sektörü üzerindeki etkisi ki bu son derece önemli, son derece sınırlı kalmıştır. Pek çok ülkeden farklı olarak Türkiye'de kamu tarafından bankacılık kesimine müdahale ya da kaynak aktarma ihtiyacı ortaya çıkmadı. Bu başarıda gözetim ve denetim  çerçevesinin iyileştirilmesi uygulamalardaki ihtiyatlı yaklaşım ve sektörlerin yeniden yapılandırılması belirleyici olmuştur. Küresel kriz ülkemizde kamu maliyesi performansını önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir. Büyümedeki daralmaya ve reel sektörü desteklemeye yönelik yapılan indirimlere bağlı olarak vergi gelirleri bütçe tahminlerinin önemli ölçüde altında kalmıştır. Ve bizim bütçe açığımızın artmasındaki temel unsur temel sebep budur. Diğer yandan harcamalar büyümeden bağımsız bir şekilde bütçede öngörülen düzeyde gerçekleşmeye devam etmiştir, devam etmektedir. Ayrıca krizin etkilerini azaltmak amacıyla bazı harcama kalemlerinde ilave artışlarda yapılmıştır. Ekonomik aktivitedeki daralma sonucu sosyal güvenlik sisteminin prim tahsilatı hedeflerin altında kalmıştır ve sosyal güvenlik sisteminin açığında da belirgin bir artış görülmüştür. Bu gelişmeler sonunda bütçe açığı, borç yükü ve Hazine'nin iç borç çevirme oranı öngörülenin üstünde bir artış göstermiştir. 2009 yılı başında yaklaşık 10 milyar lira olarak görünen 2009 yılı merkezi yönetim bütçe açığının yıl sonu itibariyle biz yaklaşık olarak 63 milyar liraya ulaşmasını bekliyoruz. Ki bu GSYH'ye oran olarak baktığımızda 2008 için yüzde 1,8 olan bu oranın 2009 da yüzde 6,6'ya yükseleceğini görüyoruz. Yine faiz dışı denge açısından baktığımızda ise yılbaşında bütçemizde yaklaşık 30 milyar lira civarında fazla vermesi öngörülen program tanımlı faiz dışı dengenin, yıl sonu itibariyle 21 milyar lira açık vermesini bekliyoruz. Bunun da GSYH'ye oranına baktığımızda yüzde 2,1'e tekabül ediyor. Yani yıl sonu itibariyle beklentimiz merkezi yönetimin bütçe açığı yüzde 6,6 oranında gelişmesi, toplam kamu faiz dışı dengesinin de eksi yüzde 2,1 oranında gerçekleşmesi...'' Bütçe dengesindeki bu gelişme ve ekonomik daralmanın son yıl boyunca sürekli azalmakta olan AB tanımlı genel yönetim nominal borç stoğunun GSYH'nin oranının da artmasına da yol açtığını belirten Babacan, 2008 yılı sonunda yüzde 39,5'a düşmüş olan bu oranın 2009 da yüzde 47,3'e yükseleceğini öngördüklerini kaydetti. Piyasa iç borç çevirme oranının Ocak-Eylül döneminde yüzde 112'ye yükseldiğini, bu oranın 2006-2007-2008 döneminde yüzde 80 civarında seyrettiğini kaydeden Babacan, ''Bu ve kamu kesiminin borçlanma ihtiyacının artması sonucunda da banka bilançolarındaki gelişmelere bakıldığında Kasım 2008'den bu yana Ağustos 2009 dönemine kadar ki rakamlara bakıldığında toplam kredi hacmi yaklaşık 370 milyar dolar civarında seyrederken bankaların portföyündeki menkul kıymetlerin 195 milyardan 236 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz'' dedi. Babacan yani bir bakıma kamu kesiminin borçlanma ihtiyacının bankaların kaynaklarının önemli ölçüde kamuya yönelmesini beraberinde getirdiğini ve bankaların toplam kredi hacminin hem talep hem de arz kaynaklı sebeplerle beraber düşünüldüğünde aşağı yukarı sabit seyrettiğini anlattı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programın birinci hedefinin, özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltıp, geleceğe yönelik öngörülebilirliği artırarak özel sektör önceliğindeki büyümeyi desteklemek olduğunu bildirdi. Babacan, Orta Vadeli Programı açıkladığı toplantıda, programın temel hedeflerini anlattı. Birinci ve belki de en önemli hedeflerinin, özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltıp, geleceğe yönelik öngörülebilirliği artırarak özel sektör önceliğindeki büyümeyi desteklemek olduğunu anlatan Babacan, Türkiye'nin tekrar özel sektör öncülüğünde bir büyüme dönemine girmesini sağlamayı ve ekonominin rekabet gücünü, esnekliğini artıracak yapısal reformları hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyledi. Babacan, Türkiye'nin sahip olduğu ekonomik ve sosyal açıdan güçlü yönlerini avantaj olarak kullanarak ekonominin yeniden sürdürülebilir büyüme dönemine girmesini sağlamayı, böylece Türkiye'nin refah düzeyini artırmayı amaçladıklarını da belirtti. Orta Vadeli Programın makro ekonomik önceliklerine değinen Babacan, büyümenin kademeli biçimde potansiyel düzeyine yükselmesini ve Türkiye'deki istihdamı 2010 yılından itibaren artırmayı hedeflediklerini söyledi. Enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmeyi çok önemsediklerini, bunun Türkiye'nin yıllardan sonra elde ettiği çok önemli bir kazanım olduğunu anlatan Babacan, bu konuda asla taviz beklenmemesi gerektiğini ifade etti. Babacan, 34 yıldan sonra tek haneye inen enflasyonun ve enflasyonla mücadelede sağlanan bu başarının devamının önemini de vurguladı. KAMU DENGELERİNİN DÜZELTİLMESİ Babacan, küresel krizin etkisiyle önemli ölçüde bozulan kamu dengelerini tedbirli şekilde düzeltmenin de programın önemli önceliklerinden olduğunu kaydetti. Bundan sonraki döneme bakış açısının önemini vurgulayan Babacan, iş dünyasının, piyasaların, halkın, bu bakış açısıyla beraber bundan sonra ekonomik programın yürüyeceğini dikkate alması gerektiğini söyledi. Programın temel makro ekonomik önceliklerini ''ekonominin yeniden sürdürülebilir bir büyüme dönemine geçişini sağlamak, istihdamı artırmak, enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmek ve küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini düzenlemek'' olarak yeniden özetleyen Babacan, programın bu amaçla, kısa vadeli tedbirlerle orta vadeli yapısal reformları kapsadığını anlattı. Maliye ve para politikalarının uyumlu şekilde uygulanmasının program hedeflerine ulaşılması açısından önemine işaret eden Babacan, özellikle hükümet olarak ortaya koydukları Orta Vadeli Programın getirdiği öngörülebilirliğin, Merkez Bankasının para politikası kararlarını daha kolay şekilde almasına yardımcı olacağını söyledi. Türkiye'nin dünyada olup bitenden bağımsız gelişemeyeceğini dile getiren Babacan, programdaki hedeflerin dış ekonomik konjonktüre ilişkin öngörüler dikkate alınarak belirlendiğini söyledi. İŞSİZLİK ORANLARINDA KADEMELİ DÜŞÜŞ HEDEFİ Uluslararası kuruluşların son tahminlerinde, dünya genelinde 2009 yılının son çeyreğinden itibaren toparlanmanın başlayacağının ve 2010 yılında düşük seviyede de olsa pozitif bir büyüme gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü anlatan Babacan, şöyle devam etti: ''Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çoğu ülkedeki işsizlik oranlarındaki artışın 2010 yılında da devam edeceği öngörülmektedir. Zayıf talep ve istihdam koşullarına bağlı olarak küresel enflasyonunun 2010 yılında da düşük düzeyde seyretmeye devam edeceği öngörülmektedir. Dünyaya ilişkin beklentiler ve alınacak tedbirler çerçevesinde program döneminde ekonomik büyüme ve kamu dengelerinde tedbirli bir iyileşmeyi hedeflemiş durumdayız. Ekonomik büyümenin yanı sıra işgücü piyasasına yönelik uygulanacak politikaların etkisiyle istihdamın 2010 yılından itibaren tekrar artış dönemine girmesini, böylelikle işsizlik oranlarında da kademeli bir düşüşün başlamasını hedeflemekteyiz.'' ''CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİR SEVİYELERDE KALACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ'' Cari açığın, program döneminde ekonomik toparlanma ve yapısal faktörlerin etkisiyle artış eğilimine girmesini beklediklerini belirten Babacan, bununla birlikte cari açığın sürdürülebilir seviyelerde kalacağını öngördüklerini söyledi. Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı hedefiyle çelişmemek kaydıyla para ve maliye politikasının ekonomik büyümeyi ve istikrarı destekleyecek yönde eşgüdüm içerisinde yürütüleceğini de bildiren Babacan, ''Ekonominin krizden çıkışını kolaylaştırmak ve sürdürülebilir bir büyüme yapısını yeniden tesis etmek amacı çerçevesinde özel sektör yatırımını, ihracatı ve istihdamı artırmaya yönelik politikalar uygulanacaktır. Ekonomide fiziki ve sosyal altyapı yatırımlarının yenilenmesi ve genişletilmesini sağlamak amacıyla kamu yatırım projelerine ağırlık verilecektir. Yeni teşvik sistemi çerçevesinde büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel bazlı belirlenen sektörlerdeki yatırımlar desteklenecektir'' diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı programın özellikle genel ekonomik tablodaki düzenlemeyle beraber özel sektöre büyük fırsatlar sunduğunu da belirten Babacan, özel sektöre ve yerli ve uluslararası yatırımcılara, 2010 yılı sonuna kadar devam edecek bu özel teşvik sisteminden, bu fırsattan yararlanmalarını tavsiye etti. Büyüme  hızı 2010 yılında büyüme hızı yüzde 3,5, 2011 yılında yüzde 4, 2012'de ise yüzde büyüme hızı bekleniyor. 2009 yılında darlma tahmini yüzde -6 olarak revize edildi. Bütçe açığı 2009 yılı için 62,8 milyar dolar olarak bekleniyor.  İşsizlik İşsizlik oranlarında ise 2009 yılı için yüzde 14,8, 2010 yılı için yüzde 14,6 ve 2011 yılı için yüzde 14,2 işsizlik oranı bekleniyor. Cari açık 2009 yılı için 11 milyar dolar, 2010 yılı için 18 milyar dolar; 2011 yılında 22 milyar dolar 2012 yılı için de 28 milyar dolar cari açık bekleniyor Enflasyon Rakamları 2009 yılı çim yüzde 5,9; 2010 yılı için yüzde 5,3 2011 yılı için yüzde 4,9 2012 için yğzde 4,8 enflasyon bekleniyor... Babacan konuşmasında şunları söyledi: Çalışamalrı Maliye, Hazine ve diğer birimelerle organize bir şekilde yürüttük. Büyüme rakamları belirlendir. Yatırım amaçlı birçok faaliyetler hızlandırılmıştır. BELDES KÖYDES, GAP DAP gibi programlar yürürlüğe konmuş, Sosyal Güvenlik konusunda önemli adımlar atılmıştır. Merkez Bankası'nın para politikası ve Mali disiplin sayesinde önemli bir başarı sağlanmıştır. Kredi garanti fonunun etkinliği artırılacaktır. Küresel büyüme 2. Dünay Savaşından bu yana en büyük daralmayı yaşayacaktır. Dünyanın farklı bölgeleri krizden farklı şekilde etkilenmiştir. gelişmiş ülkelerde küçülme söz konusu iken Asya'da ise büyüme söz konusudur. Dünya genelinde işsizlik oranlarına bakılacak olursa üretimin azalması ile işsizlik yükselmiştir. Avrupa'da isşizlikte artış olacaktır gelecek yılda. ABD'de durum daha vahimdir. Kamu açıklarında da ülkelerin borç stoğunu artırmaktadır. Türkiye ihracat konusundaki düşüşte yüzde 5'lik bir kayıp yaşamaktadır. Krizin Avrupa'yı etkilemesi ihracat rakamlarımızı düşürdü...  Ekonomimizde beklenen yüzde daralma bu yıl için revize edilen rakamdır. 2009'un son çeyreğinde büyüme beklentisi var... Ama 2010 yılından itibaren ilk çeyrekte büyüme başlayacak. İşsizlik sorunu kademeli olarak azalacak.  Vergi gelirleri bütçe tahmininin altında kaldı. Bütçe açığının nedenleri budur. Ekonomik kriz cari işlemler ve enflasyon üzerinde olumlu etkiler yaptı. Bütçe dengesindeki daralma ve açık gayrisafi milli hasılanın borç stoğuna oranını da etkiledi. İç piyasada borç çevirme oranında artış olmuştur. Orta Vadeli Mali Program'ı hedefleri Orta Vadeli Mali Program'ı hedefleri arasında özel sektörün kaynaklar üzerindeki baskı ve özel sektör lokomotifli büyümeyi desteklemek. Ekonominin rekabet gücünü artıracak reformları yapmak Ekonominin yeniden sürdürülebilir büyümesini yakalamak Büyümenin potansiyel derecede gerçekleşmesini sağlamak Enflasyonda düşük rakamların korunması Kamu dengelerini tedrici şekilde düzeltmek Bundan sonraki bakış açımız kesinlikel çok önemli. herkesin bakış açısıyla bu program yürütülecektir. Kısa vadeli tedbirlerle orta vadeli reformları sağlamaktır. Krizden çıkış dışarıyla birebir ilgilidir... Hedefler konulurken küresel ekonomi dikkate alınmıştır... 2010 yılından itibaren işsizliğin azalmasını bekliyoruz. Mali saydamlığı  değiştirecek uygulamalardan kaçınılacaktır. 2010 yılında ekonomik büyümenin yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesi ve  sonrasında bu rakamın yüzde 5'e kadar ulaşmasını bekliyoruz... İstihdam konusunda artış olsa da nüfus her sene 800 bin artıyor... Program döneminde yılda milyon 250 bin istihdamda artış bekliyoruz... Kamu borç stokunda 2011'den sonra düşüş öngörüyoruz... Kamu Maliyesi Reformları KİT'lerde yeni bir yönetim modeli uygulanacak, daha yakın izleme ve rasyonel yönetişim... Vergi oranlarında kayıp kaçakları engellemek ve taban yaymak... Sadece vergi oranlarının inmesi tek başına işe yaramıyor. Uygulama denetim yaptırım önemli .... Gelir idaresinin denetim sistemi ve tahsilatların artırılmasını öngörüyoruz. Kurumlar vergisi, KDV vb vergilerde artış öngörmüyoruz... Sağlık hizmet ve harcamalarımızın verimliliği nasıl artar... Kaliteden ve erişimden taviz vermeyeceğiz, aile doktoru uygulamasını yaygınlaştıracağız... Kamu yatırımlarınının öncelikli hale getirilmesi Devlet muhasebe standartının AB'ye tam uyumlu hale getirilmesi Özelleştirme hamleleri sürecek Bankacılık sektöründe özellikle Ziraat'in halka arzı çalışmaları mevcut... İstidamla İlgili Atılacak İmkanlar Özel sektörün aradığı nitelikte eleman yetiştirmesine yardımcı olmak... İş dünyası ile eğitim sistemi bütünlük içerisinde ele alınmalı... İstanbul Finans Merkezi projesinin işleme konulması.... Yatırım finansmanın kamu özel işbirliği formülünün kullandırılması Kredi garanti fonu Yatırım teşvik sektörü Devlet yardımlarının şeffaflaştırılması ve etkinleştirilmesi... Öngörülebilir bir yargı sistemi ve evrensel hukuk uygulamaları ile daha dengeli hale getirilmesi...   IMF ile uzun süredir temas halindeyiz. Ortaya koyduğumuz OVMP neler yapıp yapmayacağımızı ortaya koyuyor. Daha sonra onlarla yeni bir görüşme daha yaparız... Şartlarında çerçevesinde mutabık kalırsak stand by'a sıcak bakabiliriz. Biz tüm hazırlıklarımızı yaparken eğer IMF ile anlaşma yaparsak piyasaya kullanılacak kaynak olarak öngörmekteyiz.. .İçerden borçlanacağımızı dışardan borçlanacağız... Müzakere zeminimiz orta vadeli programdır. KDV ve ÖTV indirimlerine gelindiğinde bu uygulamalar özel bir uygulamadır. 30 Eylülden sonra ne yapılacağını ogünlerde söyleyeceğiz... Spekülasyonlara inanmayın herkes hesap kitabını ona göre yapsın... Bunun önce tartışılması gerekmektedir. Sonra ne gerekirse yapacağız... Türkiye'nin büyüme toparlanmasına gelince bankacılık sektörü karlılığı nedeniyle kamuya herhangi bir yük getirmemesidir. Bu da toparlanma sürecinde çok çok iyi noktalarda görüyoruz. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin önünü açmak için yargı sisteminde reformun yapılmasının zorunlu olduğuna işaret ederek, ''Aksi halde ne yaparsak yapalım, hangi programı uygularsak uygulayalım, iş dünyası hukuki sorun yaşadığı sürece ya da anlaşmazlıklar mahkemeye gittiğinde mahkeme süreçleri, (Türkiye iyi bir yatırım yeri mi değil mi) sorusuna verilecek yanıt, çok önemli bir etken olacaktır'' dedi. Babacan, yıllık (2010-2012) dönemde ekonomik hedefleri ve uygulanacak politikaları içeren orta vadeli programı (OVP) açıkladığı basın toplantısında, yargı sisteminde hızla etkinliğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının önünün açılmasındaki en önemli olaylardan birinin yargı reformu olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu: ''Öngörülebilir bir yargı sistemi, öngörülebilir sonuçlar ve evrensel hukuk uygulamaları ile daha dengeli hale getirilmesi.  Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı yargı reformu süreci çok önemli. Eğer Türkiye ekonomisinin önünü açmak istiyorsak, yargı sistemimizi reforme etmemiz gerekiyor. Aksi halde ne yaparsak yapalım, hangi programı uygularsak uygulayalım, iş dünyası hukuki sorun yaşadığı sürece ya da anlaşmazlıklar mahkemeye gittiğinde mahkeme süreçleri, (Türkiye iyi bir yatırım yeri mi değil mi) sorusuna verilecek yanıt, çok önemli bir etken olacaktır.''  KONJONKTÜRÜN ETKİSİ DİKKATE ALINACAK OVP'nin temel amaçlarını, ''borç yükü ve bütçe açığının sürdürülebilir bir yapıya kavuşması, mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek, uzun vadeli mali disiplini yerleştirmek, maliye politikalarına olan güveni artırmak, artan güven ve kredibilite ile birlikte borçlanma maliyetlerini düşürmek'' olarak sıralayan Bakan Babacan, bunun için mali plan taslağı üzerinde de çalışıldığını hatırlattı. Mali planın taslağının detaylarının OVP'nin içine de yazıldığını kaydeden Babacan, şöyle devam etti: ''Mali plan çerçevesinde, kamu açığının milli gelire oranının orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir borç yapısı ile uyumlu bir düzeyde gerçekleşmesini hedefliyoruz. Türkiye için uzun vadede nasıl bir bütçe açığı hedeflemeliyiz ki kamu borç stoğumuzda makul bir seviyelere yakındır. Kamu açığında yapılacak uyarlamalar belirlenirken, yeni bir yıldan diğer yıla geçerken, açığımızı ne kadar değiştereceğiz. Bunu belirlerken önceki yıl gerçekleşen açığın orta ve uzun vadeli koymuş olduğumuz hedefin ne kadar uzağında olacağını da dikkate almak istiyoruz. Eğer hedefin çok uzağındaysak hızımızı yükseltmemiz gerekebilir.'' Kamu açığındaki uyarlamayı belirlerken dikkate alınacak önemli bir faktörün de ''konjonktürün etkisi'' olduğuna işaret eden Bakan Babacan, şu açıklamada bulundu: ''Yani kamu açığındaki uyarlama, büyümenin uzun dönem ortalamasının üzerinde olduğu yıllarda daha yüksek, altında olduğu yıllarda ise daha düşük olacaktır. Yani ekonominin yavaşladığı yıllarda bir miktar kamu açığına izin verirken, ekonominin beklenenin üzerinde performans gösterdiği yıllarda kamu açıklarını daha makul seviyelerde tutmak. Bir bakıma iyi yıllarda kötü yıllar için tasarruf yapmak. Genel konsept, kavram bu... Biz nihai kararlarımızı bir müddet sonra vereceğiz, ama bu çok da geç olmayacak. Önümüzdeki bir kaç aylık süre içinde nihai sonuca ulaştırmak istiyoruz. Türkiye'nin şimdiye kadar uygulamakta olduğu politikalardan çok farklı, çok öte bir adımdır.'' MALİ KURALIN ÖNEMİ Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Yasası çıkarılana kadar Türkiye'de yıllık bütçe yapıldığını, halen yıllık bütçe yapıldığını hatırlatan Bakan Ali Babacan, mali kuralın önemine işaret ederken, şunları söyledi: ''Ama mali kural, gelecek 10-15 yılda bütçe açığı, borç stoğu açısından nereye doğru gitmek istediğimizi ortaya koyacak. Gitmek istediğimiz yere nasıl, hangi mekanizmalarla, hangi hızda, değişen konjonktürün etkisiyle hangi uyarlamalarla gideceğimizi gösterecek. Ekonomide sıkıntılı dönemlerin yaşandığı dönemlerde uzun vadeli bir mali kural olması, ekonomiye çok önemli bir öngörü getirir. 2008-2009 krizinde mali kural olan ülkelerin daha az etkilendiğini görüyoruz. Örneğin Meksika,Brezilya... Gelişmekte olan bir çok ülke mali kural uyguluyor. Almanya mali kuralı anayasasına yazdı. Bir çok ülke yasal düzenleme ile yapıyor. Biz de bunları değerlendiriyoruz. Üzerinde çalışma gerekiyor. 10-15 yıllık bir perspektif için mutlaka geniş bir mutabakat sağlanması önemli. Mali kural çalışması çok önemli.''  Bakan Babacan, konuşmasının sonunda, OVP'nin hazırlanmasında birlikte çalıştığı bakan arkadaşlarına ve bürokratlara teşekkür etti. 568897 26 büyükelçi yeni göreve atandı büyükelçi merkeze alındı. Bakanlık dışından Prof. Gürsoy ’a, Müsteşarı Kayalar da ’ya gidiyor. Dışişleri Müsteşar Yardımcılığı’na getirildi Dışişleri Bakanı ’nun uzun süredir üzerinde çalıştığı büyükelçiler kararnamesi çerçevesinde, 20 büyükelçi merkeze alınırken, 26 büyükelçi de yeni göreve atandı. Bakanlık dışı iki kapsamında, Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı ve Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kenan Gürsoy’un ’a, Müsteşarı ’ın ’ya atamaları yapıldı.  Çelik Müsteşar Yardımcısı ’nda uzun zamandır beklenen, kısa süre önce bir bölümü kamuoyuna yansıyan büyükelçi atamaları kararı dünkü ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Atama kararlarının Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili yazısı üzerine ’nca Eylül 2009’da alındığı bildirildi. Buna göre, bakanlık mensubu başkonsolos, elçi ve büyükelçilerden 43’ünün görev yerleri değiştirildi. Açık bulunan birinci derece kadrolu Müsteşar Yardımcılığı’na ’nin Büyükelçisi olan ’in atanmasına ilişkin başka bir karar da Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Merkeze alınan isimler: Büyükelçisi Mustafa Barlas Özener, AB Daimi Temsilcisi Volkan Bozkır, Oman Büyükelçisi Engin Türker, Büyükelçisi Kadriye Şanıvar Olgun, Büyükelçisi Necip Egüz, Birleşik Emirlikleri Büyükelçisi Hakkı Akil, Büyükelçisi Fatma Serpil Alpman, Büyükelçisi Reha Keskintepe, Büyükelçisi İzzet Selim Yenel, Büyükelçisi Fuat Tanlay, Büyükelçisi Deniz Özmen, Büyükelçisi Osman Umukan, Büyükelçisi Ömür Şölendil, Büyükelçisi Mehmet Büyükelçisi Mithat Rende, Büyükelçisi Namık Tan, Büyükelçisi Ayşe Sezgin, Vatikan Büyükelçisi Muammer Doğan Akdur ve Büyükelçisi Duray Polat. AB Genel Sekreteri Demiralp, İsviçre’ye Yeni göreve atanan 26 büyükelçi şunlar:   Murat Özçelik-  Ali Yakıtal-  Mustafa Oğuz Demiralp-İsviçre  Mehmet Hayri Erol-Oman  Zergün Korutürk-İsveç  Şefik Vural Altay-Birleşik Arap Emirlikleri  Nejat Akçal-Kırgızistan  Erdoğan Şerif İşçan-Kore  İsmail Ethem Tokdemir-  Basat Öztürk-  Melih Mehmet Akat-Şili  Erdoğan Kök-Sudan  Hakkı Emre Yunt-Katar  Ahmet Oğuz Çelikkol-İsrail  Mehmet Hasan Gögüş-  Kadri Ecvet Tezcan-Avusturya  Nazif Murat Ersavcı-Belçika  Oğuz Özge-  Ömer Altuğ-  Kenan Gürsoy-Vatikan  Ayşe Ayhan- Letonya  İnci Tümay-Küba  - Daimi Temsilciliği  Derya Kanbay-Slovenya  Ahmet Berki Dibek-  Emine Birgen Keşoğlu- 569548 CHP'li meclis üyesinden Topbaş'a çiftlik sorusu 'li meclis üyesinden Topbaş'a çiftlik sorusuANKA ’li Belediye Meclis yesi Özgen Nama, Büyükşehir Belediye Başkanı ’a ait olduğu iddia edilen ve ruhsatsız olduğu ortaya çıkan Tepeören’ndeki çiftlik olayını bir soru önergesiyle, Belediye Meclisi’nin gündemine getirdi. Nama, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Başkanlığına, Kadir Topbaş tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, Tuzla Tepeören’deki çiftliğin kime ait olduğunu sordu. Nama, Topbaş’tan şu sorularının yanıtlanmasını istedi: "Adı geçen çiftliğin sahipleri olan Ömer Faruk Maviyıldız ve Osman Maviyıldız sizin akrabanız değil mi? Bu çiftlik, Saray Muhallebicilerine malzeme sağlıyor mu? Çiftlik dere yatağında yeşil alanda olmakla kalmayın aynı zamanda mutlak koruma alanında değil mi? Bu binalar sizin İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olduğunuz dönemde mi yapıldı? Bu binalar ruhsatlı mıdır? Bu binalar hakkında olduğu için belediye tarafından bir dava açılmış mıdır? Bu binalar da herhangi bir mühürleme yapılmış mıdır? Mutlak koruma alanı olmasına rağmen bir işlem yapmış mıdır? İmar Kanunu’nun 32. maddesine göre bir inşaatın yapı tadil tutanağı düzenlendikten sonra 30 gün içinde ruhsata bağlanması gerektiği, aksi halde yıkılacağı açıkken, yıkım işlemi neden gerçekleştirilmedi?" 569695 Tramvay hattındaki arıza giderildi Alınan bilgiye göre, tramvay hattının Sultanahmet istasyonu alt bölgesinde kopan enerji telinin onarımı tamamlandı. Arızanın giderilmesinin ardından Beyazıt-Eminönü arasında yapılamayan seferler yeniden başlatıldı. 570419 TFF 2. ve Lig’e haftanın maçlarıyla devam edildi TFF 2. ve Lig’e haftanın maçlarıyla devam edildi ANKARA (A.A)Futbolda, TFF 2. ve ’e çeşitli kentlerde yapılan maçlarla devam edildi          TFF 2. Lig 1. Grup’ta -Pendikspor, 2. Grup’ta -Denizli Belediyespor, 4. Grup’ta -Elazığspor ve Demirspor-Belediye Vanspor karşılaşmaları saat 20.30’da başlayacak.          Liglerde alınan sonuçlar şöyle:          -TFF 2. LİG-          -1. GRUP-          1908..............................:( 2)          Körfez Belediyespor-Bozüyükspor...............................:( 1)          Göngören Belediyespor- Linyitspor.................:( 1)          -2. GRUP-          İstanbulspor-Alanyaspor.......................................:( 1)          Tepecikspor-......................................:( 2)          -..................................:( 2)          Konya -......................................:( 0)          -3. GRUP-          Bugsaş Spor-............................................:( 2)          Karsspor-Akçaabat Sebatspor...................................:( 1)          Çorumspor- Belediyespor................................:( 0)          Karadenizspor- Şekerspor.....................:( 3)          Pursaklarspor-.......................................:( 2)  Kırşehirspor-......................................:(oynanmadı)          -4. GRUP-          -Adıyamanspor....................................:( 0)          İdmanyurdu-Kahramanmaraşspor...........................:( 1)          Demirçelikspor-Mardinspor..........................:( 1)          -TFF          -1. GRUP-          Küçükköyspor- Nilüferspor................................:( 2)          Alibeyköy-.......................................:( 1)          Lüleburgazspor-.....................................:( 0)          -....................................:( 1)          Oyak Renaultspor- Belediyespor.......................:( 2)          -2. GRUP-          Muğlaspor-...........................................:( 2)          -................................:( 0)          -Torbalıspor..............................:( 0)          -3. GRUP-          Orhangazispor-Kırıkkalespor...................................:( 2)          Maltepespor-Anadolu 1908.....................:( 0)          -Düzcespor...............................:( 1)          Beylerbeyi-Gölcükspor.........................................:( 1)          Keçiörengücü-Maltepespor......................................:( 1)          -4. GRUP-          Gümüşhanespor-Yalıspor........................................:( 0)          -Arsinspor...........................................:( 1)          Yimpaş Yozgatspor-Bulancakspor................................:( 0)          Araklıspor-Ünyespor...........................................:( 1)          Sürmenespor- Belediyespor................................:( 3) 570402 Şahin, Atalay'ı kabul etti TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'i ziyaretinin ardından soruları yanıtlayan Atalay, sınır ötesi operasyon tezkeresinin süresinin uzatılmasının gündemde olup olmadığının sorulması üzerine, ''Bu konu Hükümet olarak, hiç bizim gündemimize gelmedi. Zamanı gelince Bakanlar Kurulumuzda değerlendirilir. Bakanlar Kurulumuzun toplantılarında bu konu henüz değerlendirilmedi. Ama zamanı gelince değerlendirilir. Bakanlar Kurulumuzun yetkisindedir. Başbakanımız onu gündeme getirir ve değerlendirilir'' diye konuştu. Bakan Atalay, Şahin ile görüşmesinde ''demokratik açılım'' konusunda Mecliste oturum yapılmasının gündeme gelip gelmediğine ilişkin soruya karşılık da ''Bütün konuları değerlendirdik. konularda da görüş alış verişinde bulunduk. Ama daha çok çalışmalarla ilgili kendilerine bilgi sundum'' dedi. Atalay, ''İran'ın iç güvenlik amacıyla sınıra duvar çekeceği belirtiliyor. Siz bir duyuma sahip misiniz?'' sorusuna ise ''Değilim'' yanıtını verdi. Muhalefetin kapalı oturum konusundaki eleştirilerinin anımsatılması üzerine de Atalay, ''Hükümet sözcümüz Bakanlar Kurulundan sonra açıkladı. Bunlar parti yönetimleri arasında değerlendirilebilir. Bizim konuda illa kapalı olacak gibi bir ısrarımız yok. 'Bu çalışmanın muhatabı milletimizdir, çalışmanın değerlendirilmesi gereken ve bizim ilk açıklamamızı yapacağımız yer de milletin temsilcisi olan TBMM'dir' diye ifademiz oldu. Biz, kararlılığımızı sürdürüyoruz'' diye konuştu. Atalay, bundan sonra kimleri ziyaret edeceğine ilişkin soruya karşılık ise şu anda belirlenmiş bir görüşmesinin olmadığını, ancak zaman zaman görüşmelerini sürdürdüğünü kaydetti. 570230 Sert ve otoriter öğretmen okul fobisini artırıyor Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesi olarak ifade ediliyor. Okul fobisi olan çocuklarda mide bulantısı, karın ağrısı ya da baş ağrısı şeklindeki bedensel şikayetler görülüyor. Acıbadem Sağlık Grubu'ndan Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, bu belirtilerin genellikle sabahları uyanır uyanmaz görüldüğünü, çocukların okula gitmemelerine karar verilmesiyle birlikte kendiliğinden kaybolduğunu söyledi. Yeşilyurt, "Eğer çocuğa okula öğleden sonra gitmesi önerilirse, belirtilerin aniden kaybolduğu görülebiliyor. Hafta sonları okul fobisi olan çocukların en sevdikleri günler. Çünkü hafta sonunda çocuklar diledikleri gibi oyun oynayabilecekleri, okula gitmeyecekleri için bedensel şikayetler görülmüyor." dedi ANNE BABASINA DÜŞKÜN ÇOCUKLARDA DAHA SIK OKUL FOBİSİ GÖRÜLÜYOR Okul fobisinin en yaygın olduğu yaş grubunun -8 yaşları arası olduğunu belirten Yeşilyurt, eğitimin ilk yıllarında anaokuluna ve ilköğretime başlangıçta daha sık görüldüğü belirterek, ikinci yoğun görülen yaş diliminin ise 11-14 yaş arası olduğunu söyledi. Yeşilyurt, Özellikle anne ya da babasına çok düşkün, evde aşırı özen gösterilen çocuklarda daha sık okul fobisi görüldüğünü belirterek şu açıklamayı yaptı: "Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu tür annelerin sürekli olarak çocukları memnun ederek, onların sevgisini kazanma çabası içinde oldukları, tüm gereksinimlerini karşıladıkları ve onları sürekli olarak hayal kırıklığına uğramaktan korudukları dikkatimizi çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlığıyla yakından ilgilidir. Bazıları çocukları gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok yalnız hisseder. Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma gereksinimi duyarlar. Bazı annelerin çocuklarını anaokuluna göndermekten kaçındıkları gibi arkadaşlarının evine bile oyun oynamak için göndermek istemediği görülmektedir." OKULU ÇOCUKLARA OYUN YERİ OLARAK TANITIN Okulun, çocuklara bir oyun yeri olarak tanıtılmasını isteyen Yeşilyurt, bu özellikleri vurgulamakta yarar olacağını belirterek, yeni arkadaşlarının olacağı, onlarla yeni oyunlar oynayacağının anlatılmasını önerdi. Yeşilyurt, ailelere de şu tavsiyelerde bulundu: "Aileler öncelikle çocuktan uzaklaşmak ve okulda çocuğun başına gelebileceklerle ilgili kendi kaygılarını azaltmaya çalışmalıdır. Kendi kaygılarını azaltan veli, çocuğuna bu konuda model olacaktır. Diğer taraftan okula ilk günlerde birlikte gitmek, öğretmeniyle tanışmak ve çocuğun kaygısını azaltmaya çalışmak faydalı olacaktır." 569272 Rijkaard: "En ciddi rakip Panathinaikos" Rijkaard, GS TV'deki "Rijkaard ile Soru-Cevap" programında yaptığı açıklamada, Atina'da zor bir maç oynayacaklarını söyledi. Panathinaikos'un gruptaki en ciddi rakipleri olduğunu söyleyen Hollandalı teknik adam, "puan almamız gerekiyor, hangi maçtan hangi puanı alacağınız belli olmuyor ama tabii ki Panathinaikos, 'nden gelen bir rakip olduğu için kağıt üzerinde en ciddi rakibimiz" dedi. Rijkaard, Mustafa Sarp'ın çok iyi bir mantaliteye sahip olduğunu ve çok çalıştığını ifade ederek, "Mustafa çok akıllı bir futbolcu. Futbol zekası var diyebiliriz. Ona verilen görevi elinden gelen en iyi biçimde yapmaya çalışıyor, oyun boyunca ve bunu da başarıyor. Pozisyonunu çok iyi koruyor ve rakipten çok iyi top çalıyor. Bir orta alan oyuncusu olarak geriden bindirmeleri de iyi yapıyor ve goller otomatik olarak geliyor" diye konuştu. Bir soru üzerine, hücumun savunmadan başladığını vurgulayan Rijkaard, "forvetleriniz hücum ettikçe savunmanızın da öne doğru hareketlenmesi gerekiyor, orta alana yaklaşıp savunmanın boyunu kısaltması gerekir. Savunma futbolu oynayacaksanız, yine forvet oyuncularımızdan başlıyor. Onların da geriye gelmeleri gerekir. Savunmaya yakın olup bir bütün durumunda oynamaları gerek. Bu çok önemli ve bizim de çalıştığımız bu" dedi. maçı öncesi milli takıma giden futbolcular nedeniyle iki hafta tam kadro çalışamadıklarını vurgulayan Rijkaard, "bu olumsuz koşula karşın böyle bir sonuç almamızın en büyük nedeni takım ruhuna sahip olmamız ve hep beraber hareket etmemiz, savunmayla beraber takım olarak birşeyler yapmamız. Sonuçta da çıktık, üç gol attık ve maçı kazanmayı bildik" diye konuştu. "Derbide üçüncü golü beğendim" maçında en çok üçüncü golü beğendiğini belirten Rijkaard, şöyle devam etti: "Çünkü çalıştığımız bir organizasyon. İlk başta Elano'ya değinmek istiyorum. Elano, oyunun yönünü sürekli değiştiriyor. Zaten antrenmanlarda da maçlarda da bu golde de oyunun yönünü çok çabuk değiştirdi. Kewell'ı gördü. Kewell çok akıllı bir futbolcu. Topu kontrol etseydi orada şansını kaçıracaktı, rakip savunma çok yakındı. da hemen topu Baros'un önüne bırakmayı tercih etti. Baros'u orada boş gördü. Baros da üzerine düşen görevi yaptı." Rijkaard, derbi maçta rakibin kadrosuna şaşırmasıyla ilgili bir soru üzerine de şunları kaydetti: "Maçtan önce kadro geldi elimize, isimler değişikti. Adnan Sezgin ve Arda ile beraber fikir alışverişi yaptık. Onunla ilgili çok büyük bir sıkıntı olmadı. Çünkü rakip bilinen bir rakip, futbolcuları bilinen futbolcular, yüzden bir sıkıntı olmadı. Tabii en önemlisi kağıt üzerinde değil rakibin sahada hangi düzenle yayılması, hangi düzenle oynaması. Bu çok önemli. Baktığınız zaman isimler çok da önemli değil. "Zaten futbolcularımızı biliyorsunuz hafta boyunca yaptığımız antrenmanlarda bunun çok üzerinde duruyoruz. Rakip takım çift ön liberoyla oynarsa bizim orta sahalarımız nasıl pozisyon alacaklar. Tek ön liberoyla oynarlarsa bizim futbolcularımız nasıl pozisyon alacaklar. Bunlar sürekli çalıştığımız şeyler. Bu yüzden isimler değişebilir. Ama futbolcularımız zaten bu kapasiteye sahip, bu kaliteye sahip hemen adapte alabilecek futbolcular. Yalnızca bir sıkıntı olduğu zaman biz kenardan uyarıyoruz kendilerini." 570295 TÜRKİYE-SURİYE ARASINDA VİZE KALKTI Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile Suriye arasındaki tüm vizelerin kaldırılması karar verildiğini söyledi. Türkiye ile Suriye önemli bir anlaşmaya imza attı. Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen törende Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması'na imza attı. Daha önce Türkiye ve Irak arasında yapılan Yüksek Düzeyli Startejik İşbirliği Konseyi Anlaşması bu sefer Türkiye ile Suriye arasında imzaladı. Bu anlaşma iki ülkenin başbakanları eşbaşkanlığında ilgili bakanlıkların bir araya gelerek işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Anlaşma gereği ayda bir ilgili bakanların bir araya gelerek değerlendirme yapması kararlaştırıldı. Bu anlaşmanın iki ülke arasındaki işbirliğinden entegrasyona geçişin ilk adımı olduğu belirtiliyor. İmza törenin ardından açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülke arasındaki tüm vizelerin kaldırılmasına karar verildiğini söyledi. Davutoğlu, "İki ülke vatandaşları bugünden itibaren vizesiz ziyaret edebilecektir. Bu ilişkilerimizin ulaştığı seviyeyi gösteren çok önemli bir göstergedir. Alınan karar, iki ülke arasındaki karşılıklı güvenin bir göstergesidir. Gelecek nesillere büyük bir hediyedir." dedi. 570031 Mersin'de başı kesik ceset bulundu Sera işçisi olarak çalışan Mehmet Deli'nin evli ve bir çocuk babası olduğu bildirildi. Ceset incelenmek üzere Adana Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturmanın devam ettiği bildirildi. 568990 İşsizlik verisinin düşmesi bizi yanıltmamalı Hurşit Güneş Göstergeİşsizlik verisinin düşmesi bizi yanıltmamalı 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! Dün haziran ayı verileri açıklandı. Tekrar edelim, her ayın işsizlik verisi aslında ayın ortalaması. Dolayısıyla bir ölçüde temmuz değerini de içeriyor. Dün açıklanan işsizlik verisi yüzde 13’ü gösterdi. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre 3.5 puan daha fazla ediyor. Yani krizin etkileri sürüyor. Fakat bu yılın şubat ayında işsizlik, zirve yaparak yüzde 16.1’e kadar tırmanmıştı. Şubatta yüzde 19.8 olan dışı işsizlik oranının haziranda yüzde 16.4’e düştüğü anlaşılıyor. Kısacası, işsizlik verilerinde oransal olarak birkaç aydır düşme gözleniyor. Şimdi kimileri işsizliğin düşmeye başladığını düşünebilir. Fakat bunun olması için büyümenin başlaması gerek. Oysa büyüme başlamış değil. Bu düşüşün aslında kısmen, mevsimsel olduğu biliniyor.  Düşüşte mevsimsel etki var Yaz aylarında ve inşaat sektörlerfinin devreye girmesiyle işsizlik azalabiliyor. Malum, bu sektörlerde emek yoğun. Öte yandan, arzında da bir artış (yüzde 46’dan yüzde 49’a) olmuş. Tabii bunun, işsizliği artırması gerek. Fakat bunun yazları kısmen ve dolaylı biçimde tarıma bağlı kesimler tarafından emildiği de unutulmamalı.   İşsizliğin ekonomik daralmadan kaynaklandığı biliniyor. Özellikle yaratan yeni yatırımlarda çok büyük düşüş gözleniyor. İnşaat da öyle. Kaldı ki, yapan imalat sanayii de en fazla etkilenen sektörlerden oldu. Bunlarda ciddi bir toparlanma olmadan işsizliğin azalması beklenemez. Hatta belki de demografik değişimlere bağlı olarak işsizlik artmaya da devam edebilir. Bu olasılık ciddi olarak varlığını sürüyor.  Toparlanma çabuk olmazsa Demek ki, iki temel soruyla karşı karşıyayız. Birincisi, ekonomik toparlanmanın ne zaman başlayacağı. İkincisi de bu toparlanmanın gücü, yahut boyutu. Malum ekonomik toparlanmanın önünde bazı kısıtlar var. Birincisi, para politikasının etkinliğinin sınırlı kaldığı görüldü. İkincisi, mali şişmeyle de çok başarılı bir sonuç elde edilmiyor. Çünkü mali genişlemenin hangi kalemlerle yapıldığı son derece önemli. Bugünlerde hükümetin orta vadeli mali perspektif açıklamak için hazırlık yaptığı duyuluyor. Böylece hızla büyüyen bütçe açığına ve bozulan borç dinamiklerine bir çözüm bulunmaya çalışılıyor. Fakat bu perspektifte büyüme yok. Oysaki, büyüme son derece önemli. Çünkü 4-5 puandan az olursa demografik değişimin getirdiği işgücü arsındaki artışı karşılamak olanaklı değil. Küresel konjonktürdeki görünüm 2010 yılında dünya ekonomisinin çok hızlı büyümeyeceğini gösteriyor. Özellikle AB ülkeleri 2010 yılında resesyondan pek çıkamayacak görünüyor. Böylesi bir konjonktürde ’nin en önemli büyüme motoru olan ve istihdam yaratan ihracat toparlanamayabilir. İkincisi, yatırım sorunu. ülkedeki sosyal ve siyasal durum güven vermiyor. Nasıl olacak da yatırımlar artıp istihdam sağlayacak? Özetle, umutsuz olmak iyi bir şey değildir, ama yanlış yere sevinmek de doğru olmaz. 570028 KKTC'de yeni adli yıl başladı KKTC'de 2009-2010 Adli Yılı törenle başladı. Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen törenin başında saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Piyanist Gözdem İlkay da piyano resitali sundu. Törene, Anayasa Mahkemesi Üyeleri Fettah Oto ile Cafer Şat da katıldı. Cumhurbaşkanı Talat, Adli Yıl'ın açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının ihtiyaçlarını bilen kişi olarak sosyal boyutları olan hukuki konulara dikkat çekmek istediğini söyledi. ''En büyük zafiyetin, Anayasa'nın yapıldığı günden bugüne hiç değiştirilmemesi olduğunu'' kaydeden Talat, ''hazırlandığı günlerde muhalefetten çekinildiği için adeta dokunulmaz hale getirilen Anayasa'ya hiçbir siyasi iktidarın katkı koyamadığını'' belirtti. Talat, ''Oysa değişime ihtiyacımız var. Değiştirmeyi kolaylaştırmaya ihtiyacımız var'' dedi. ''Değişmezliğin artık ortadan kalkması gerektiğine ve zamanının geldiğine inandığını'' ifade eden Talat, Anayasa değişikliği konusunda hükümetin girişim başlatması halinde Meclisin de bir bütün olarak bunu destekleyeceğini ve olası ilk seçimle birlikte yapılacak referandumda halkın onayına sunulabileceğini söyledi. Talat, Anayasa değişikliğini kolaylaştırıcı düzenlemelerin de gerektiğini belirtti. -MÜLTECİLER KONUSU- Cumhurbaşkanı Talat, KKTC'de henüz mültecilerle ilgili bir yasal düzenlemenin olmamasının da ülkeyi uluslararası alanda zorda bırakacak büyük bir eksiklik olduğunu belirtti. Ne polisin, ne de mahkemeler tarafından mülteci ayrımına tabi olmayan söz konusu kişilerin, hukuken suçlu bulunup cezasını çektikten sonra sınır dışı edildiğine işaret eden Talat, ''sınır dışı edildiği zaman ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalacak bu insanlara mevzuatı zorlayarak sahip çıkmak gerektiğini'' söyledi. Talat, Yüksek Mahkemenin, uluslararası hukuku yerel hukukla birlikte yorumladığı karar ve düzenlemeleri bulunduğuna işaret ederek, bunların Kıbrıs Türkü'nün onuru olmaya devam ettiğini kaydetti. Yargıya güvendiğini, halkın da güveninin devam ettiğini gözlemleriyle tespit ettiğini söyleyen Talat, yargının çağdaş normlarla çalışmasını için hükümete görev düştüğünü ifade etti. Talat, ''Hepimiz, Yasama, Yürütme ve Yargı, el ele çalışmalıyız. Birlikte sorunlara çözüm aramalıyız. Halkın dünyayla bütünleşmesine katkı koymalıyız'' dedi. -CAFER ŞAT'IN KONUŞMASI FETTAH OTO YAPTI- Anayasa Mahkemesi üyesi Cafer Şat da yeni adli yılı açılış törenine katılmaktan onur ve gurur duyduğunu belirterek, gözündeki rahatsızlık nedeniyle metni okuyamadığını belirterek, sözü Anayasa Mahkemesi üyesi Fettah Oto'ya verdi. Şat'ın konuşmasını, gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle onun adına Fettah Oto yaptı. Anayasa Mahkemesi üyesi Fettah Oto, Anayasa Mahkemesinin kurulduğu günden beri görevlerini Atatürk ilke ve devrimleri ışığında, evrensel ve çağdaş tüm kuralları da gözeterek devam ettirdiğini söyledi. Mahkemenin çalışmalarında, evrensel hukuk ilkeleri yanında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerini ve benzer kararları da dikkate aldığını kaydeden Oto, devletlerin, insan haklarına gösterilen saygıyla değerlendirildiğini ifade etti. Türkiye'de Anayasa değişikliğiyle ilgili tartışmalara da değinen Oto, bu bağlamda erkler ayrılığı ilkesinin, demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi olan bağımsız yargının ve basın özgürlüğünün öneminin de ortaya çıktığını belirtti. Törene Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, Başbakan Derviş Eroğlu, KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Şakir Fakılı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu ile diğer üst rütbeli komutanlar, siyasiler ve davetliler katıldı. 568717 Melih Gökçek: Karar siyasi, FİFA'ya gideceğiz Melih Gökçek, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK) Ankaraspor'u ligden düşürmesinin doğru bir karar olmadığını, Ankaraspor yöneticilerinin mutlaka Tahkim'e gideceğini söyledi. Tahkim'in Federasyon'a bağlı olduğunu, oradan da aynı sonucun çıkmasını beklediğini belirten Gökçek, karara demokratik ve normal olarak bakabilmenin mümkün olmadığını kaydetti. Gökçek, Ankaraspor'un Turkcell Süper Lig'den bir alt lige düşürülmesiyle ilgili özel bir kanalda soruları yanıtladı. Federasyon'un tamamen hukuk dışı hareket ettiğini ve sonuçlarına katlanması gerektiğini belirten Gökçek, "Bu işin FİFA'ya kadar götürüleceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ben, Ankaraspor yetkilileriyle de görüştüm. Bu işi FİFA'ya kadar götürecekler. FİFA'da Federasyon başkanı pek çok konuna olduğu gibi çifte standardının da hesabını verecek. Diyorlar ki, 'Rekabete aykırı durum var.' Ben bunun pek çok örneğini verebilirim." dedi. GÖKÇEK: HACETTEPE-GENÇLERBİRLİĞİ, GÖZTEPE-ALİAĞA'YA NEDEN SES ÇIKARILMADI İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın oğlunun Fenerbahçe'yle ilişkileri olduğunu kaydeden Gökçek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi takımının büyükşehire bağlı olmasına rağmen bu ilişkiye ses çıkarılmadığını belirtti. Geçtiğimiz sezon Hacettepe-Gençlerbirliği ilişkisinin de bilinmesine rağmen müdahale edilmediğini aktaran Gökçek, isim değişikliğine izin verilmediği yönündeki ifadelere rağmen Göztepe ile Aliağa Belediyesi'nin isim değiştirmesine de göz yumulduğunu belirtti. Yine geçen sezon Bank Asya 1. Ligi'nde Altay'ın oyuncusunu oynatmadığı maçta Kayseri Erciyesspor'un galip gelerek ligde kaldığını, Sakaryaspor'un küme düştüğünü dile getiren Gökçek, "Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Federasyon Başkanı eski Altay Başkanı değil mi? Neden bu kadar hassas bir konuda soruşturma açmadı. Bursaspor'la Fenerbahçe maç yapıyor. Bursaspor formasında Uludağ gazozlarının reklamı var. Bu firmanın sahibi kim, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Levent Kızıl'a ait. Yani Levent Kızıl, bir takımın fiilen sponsorluğunu yapıyor. Buna ses çıkartılmıyor. Melih Gökçek'in oğlu Ahmet Gökçek Ankaragücü'ne başkan olunca iki takım birbirine maç satar duruma getiriliyor. Bu federasyonun Melih Gökçek'e karşı bir düşmanlığı ve hıncı var." şeklinde konuştu. Eski Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy döneminin intikamının alındığını iddia eden Gökçek, Kulüpler Birliği'nin de bu durumla ilgili sesin çıkmamasının garip bir durum olduğunu vurguladı. FİFA'nın kurallarına aykırı bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını belirten Gökçek, "Arkadaşlarımız FİFA'yla da görüştü. Oradaki konu, kulüplerin hisselerine aynı kişi tarafından yönetilmesi, sahip olunması. Burada böyle bir durum yok. Ankaragücü'nü de düşürsünler. Bunu da yapsınlar. Tabi bu yaptıkları yanlarına kar kalacak değil. Mahkemede, FİFA nezdinde bunun hesabının çok ağır şekilde ödeyeceğinden hiç kuşkum yok." dedi. 569391 Onunla teşkilat ilgileniyor Bir sürü madalya almış, sitesinde dökümünü yapmış ama tümgenerallikten öteye gidememiş. Kürt meselesinin çözümü için yöntem de bulmuş... 20 bin kişilik profesyonel bir jandarma gücü öneriyor... Toptan imhacı yani. Sözlerini dinleyince neden daha üst rütbelere gelemediğini anlıyorsunuz. ‘’Herkes haddini bilecek.  Çerkezler Abhazlar, Lazlar, Pomaklar, Gürcüler niye bir şey demiyor da bunlar sürekli konuşuyor.’’ 569386 Bernake: ABD'de resesyon sona erdi ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, ABD ekonomisindeki resesyonun çok büyük olasılıkla sona erdiğini ancak, işsizlik sorunu nedeniyle bir süre zayıf kalacağını söyledi. ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın çöküşünün yıldönümünde dün Brookings Institution'da konuşan Bernanke, ekonominin muhtemelen büyüdüğünü, ancak yüzde 9,7 ile 26 yılın en yüksek seviyesine yükselen işsizliği önlemede yeterli olmayacağını ifade etti. Bernanke, ''Teknik bakış açısına göre resesyon çok büyük olasılıkla bu noktada sona erdi. Birçok insanın halen iş güvenliğini ve istihdam konumlarını istedikleri gibi görmemeleri nedeniyle ekonomi bir süre çok zayıf görünecek'' dedi. Gelecek yıl ekonominin ''orta seviyede'' büyüse bile, işsizliğin muhtemelen yükselmeye devam edeceğine işaret eden Bernanke, ''maalesef işsizliğin azalması yavaş olacak. İşsizlik azalacak ancak, bu zaman alacak. Açıkçası, bu çok ciddi bir kaygı oluşturuyor'' diye konuştu. Bernanke, Kongrenin, yeni bir krizin olmasını engellemek amacıyla ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin finans sektörünü düzenlemeyi hedefleyen kapsamlı reformunu onaylayacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi. ABD'de Aralık 2007'de başlayan resesyonda şimdiye kadar 6,9 milyon kişi işsiz kalırken, toplam işsiz sayısı 14,9 milyona çıktı. FED, bu yıl işsizliğin yüzde 10 seviyesine ulaşacağını tahmin ediyor. ABD'de, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, en yüksek işsizlik oranı yüzde 10,8 ile 1982 yılının sonunda kaydedilmişti. Ekonomistler, işsizlik oranının normal bir seviye olan yüzde 5'e düşmesinin en az yılı bulacağını belirtiyorlar. 569368 Tramvay enerji hattı koptu, seferler aksadı Alınan bilgiye göre, tramvay hattının Sultanahmet istasyonu alt bölgesinde enerji tellerinden biri henüz belirlenemeyen bir nedenle sabah saatlerinde koptu. Kopan telin onarımı çalışmaları sürerken, Beyazıt-Eminönü arasında seferler yapılamadı. Zeytinburnu'ndan hareket eden tramvaylar, Beyazıt'tan geri dönerken Kabataş'tan kalkan tramvaylarda Eminönü'nü son istasyon olarak kullandı. Beyazıt ile Eminönü arasına ise yolcuların mağdur edilmemeleri amacıyla ücretsiz İETT otobüsü seferleri konuldu. Arızanın önümüzdeki saatler içerisinde giderilmesi bekleniyor. 569898 Cisse cezalı... Gilberto Silva ile Elano karşı karşıya... cezalı... Gilberto Silva ile Elano karşı karşıya... UEFA Avrupa Ligi’nde Yunanistan’ın Panathinaikos takımıyla yarın karşılaşacak Galatasaray, başkent ’ya geldi. Sarı-kırmızılı ekipte, gribal geçiren Servet’in yanı sıra, sakatlıkları süren Gökhan, Aydın ve Ayhan da maç kadrosunda yer almadı. Özel uçakla Venizelos Havalimanı’na gelen sarı-kırmızılı kafileyi, ’nin Atina Büyükelçiliği 2. Katibi Tolga Uçak karşıladı. Kafile, daha sonra kamp yapacakları otele geniş güvenlik önlemleri altında hareket etti. Bu arada, siyah güneş gözlükleri takan Arda’nın oldukça neşeli olduğu gözlendi. CISSE CEZALI Galatasaray’ın rakibi Panathinaikos’da cezalı olan ’nin dışında eksik bulunmadığı bildirildi. Galatasaray ile Yunan ekibi arasında yarın OAKA Stadı’nda oynanacak karşılaşmayı, yaklaşık 45 bin taraftarın izleyeceği öğrenildi. Maçın bilet fiyatlarının ucuz tutulduğu ve taraftarların 10 ile 60 avro arasında satılan biletlere büyük ilgi gösterdiği ifade edildi. GILBERTO SİLVA İLE ELANO KARŞI KARŞIYA Elano, havalimanında Yunan basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Milli Takımı’ndan takım arkadaşı Gilberto Silva ile karşı karşıya gelecek olmaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Gilberto Silva ile milli takımdan iyi arkadaş olduklarını kaydeden Elano, yarınki maçta Galatasaray’ın kazanması için çaba harcayacağını söyledi. 570129 17:17 Faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi Faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 11 Mayıs 2011 vadeli, bugün valörlü tahvilin bileşik faizi, önceki kapanışa göre 0,15 puan düşerek yüzde 9,25’ten kapandı. Böylece bileşik faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi. Bu tahvilin basit getirisi yüzde 9,37 oldu. Bu kağıdın önceki kapanıştaki basit getirisi yüzde 9,53, bileşik getirisi yüzde 9,25 olmuştu. 569424 İşte en şakacı, en seksi kolej! H2 Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi İşte en şakacı, en seksi kolej! H2 16.09.2009 11:02 569686 Maradona'nın derdi zayıflamak 2010 Dünya Kupası Elemeleri'nde arka arkaya aldığı yenilgilerle büyük şok yaşayan Arjantin Milli Takımı'nda eleştirilerin hedefinde olan teknik direktör Diego Maradona'nın İtalya'daki bir zayıflama kliniğinde tedavi gördüğü bildirildi. Aşırı kilolarıyla dikkat çeken Arjantin Milli Takımı Teknik Direktörü Diego Maradona, İtalya'daki bir klinikte tedavi görüyor. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Maradona'nın özel doktoru Alfredo Cahe, "Maradona İtalya'nın kuzeyindeki bir SPA'da (şifalı sularla tedavi yapılan merkez) fazla kilolarından kurtulmak için tedavi görüyor. Maradona burada yaklaşık kilo verecek. Sağlık durumu çoğu insanın düşündüğünden daha iyi" dedi. Bu arada haftalardır Maradona'yı yerden yere vuran Arjantin basını da 48 yaşındaki teknik adamın bu kritik süreçte İtalya'ya zayıflamak için gitmesini eleştiri konusu yaptı.  Çarşamba günü Paraguay'a 1-0 yenilen Arjantin 2010 Güney Afrika Dünya Kupası Finalleri yolunda büyük darbe almıştı. 10 takımın yer aldığı Güney Amerika Grubu'nda 5. sıraya gerileyen Arjantin, grupta işini zora sokmuştu. Bu arada Arjantin Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada Maradona'nın yerine geçici olarak Carlos Bilardo'nun görev yapacağı ifade edildi. Şu anda milli takımda Maradona'nın yardımcılığını yapan Bilardo, 1986 yılında Arjantin'i dünya şampiyonluğuna taşımıştı. 570256 Faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi Faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 11 Mayıs 2011 vadeli, bugün valörlü tahvilin bileşik faizi, önceki kapanışa göre 0,15 puan düşerek yüzde 9,25’ten kapandı. Böylece bileşik faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi. Bu tahvilin basit getirisi yüzde 9,37 oldu. Bu kağıdın önceki kapanıştaki basit getirisi yüzde 9,53, bileşik getirisi yüzde 9,25 olmuştu. 568738 Tribünde süper şov, Rooney'e küfür taraftarları, Manchester United ile İnönü'de oynanan maçındaki şovlarıyla büyük hayranlık uyandırdı. Siyah-beyazlı taraftarlar, beş yıl sonra İstanbul'a gelen ManU'nun yıldızı Wayne Rooney'e tepki gösterdi. ile Manchester United arasında yapılan Grubu ilk hafta maçında İnönü Stadı tarihi günlerinden birisini yaşadı.      Tribünlerin tamamını dolduran 32 bin coşkulu taraftarlar, sıkıntılı günler geçiren takımlarına büyük destek verdi.      Maç öncesi futbolculara sevgi gösterilerinde bulunan taraftarlar, ''bizler inandık, siz de inanın, bizim için bu maçı alın'' diye uzun süre tempo tuttu.      Derbiden dört farklı isim      teknik direktörü Mustafa Denizli, ile yapılan derbi maçın ilk 11'nde yer alan dört oyuncuyu 'ndeki ilk sınavda değiştirdi.      Deneyimli teknik adam, son idmanda kulağına top isabet eden Rüştü'nün yerine kalede Hakan'ı oynatırken, İsmail'in yerine İbrahim Üzülmez, Yusuf'un yerine Holosko, Nihat'ın yerine Nobre'yi tercih etti.      Alman oyuncu Fink'i derbide olduğu gibi yine yedek bırakan Denizli, Şili milli takımından sakat dönen Tello'yu bu kez 18 kişilik kadroya aldı.      Gündüz saatlerinde sürpriz bir kararla kadroya alınmayan Bobo'nun yanı sıra, İbrahim Toraman, Erhan, Rıdvan, Onur ve Erkan da maç kadrosunda yer bulamadı.      İlk heyecan      'ta ilk 11'de sahaya çıkan altı futbolcu, siyah-beyazlı takımda ilk kez 'nde forma giydi.      Sivok, Tabata, Ekrem, Holosko, ve Ernst, formasıyla Avrupa 'nde ilk kez sahaya çıktı.      İngilizler taraftara hayran oldu      taraftarlarının maç öncesi tribün şovunu İngilizler hayranlıkla izledi.      Basın tribünündeki İngiliz gazeteciler, küçük fotoğraf makineleriyle tribünlerdeki coşkuyu kaydederken tribündeki İngiliz taraftarlar da taraftarlarının coşkusuna ilgi gösterdi.      Rooney'e tepki      Beşiktaşlı taraftarlar, maç öncesinde İngiliz takımının forvet oyuncusu Wayne Rooney'e büyük tepki gösterdi.      Siyah-beyazlı taraftarlar, Rooney'e, kuraların çekilmesinin ardından İngiliz medyasına için yaptığı değerlendirmede kullandığı sözler nedeniyle küfür içerikli tezahüratlarıyla tepki verdi.      Olağanüstü güvenlik      -Manchester United maçı için olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.      Maçta 1100 polis, 1230 da özel güvenlik olmak üzere toplam bin 330 güvenlik personeli görev yaptı.      Statta altısı polis kamerası olmak üzere toplam 86 kamerayla tespit yapıldıç      ManU beş yıl sonra İstanbul'da          İngilizlerin futbol devi Manchester United, beş yıl sonra İstanbul'da sahaya çıktı.      Avrupa kupalarında şimdiye dek Türk takımlarıyla dört kez eşleşen ve toplam sekiz maç yapan Manchester United, İstanbul'da en son 2004-2005 sezonunda Avrupa grup maçında 'nin karşısına çıktı. 2004 yılında Kadıköy'de yapılan maçı Tuncay Şanlı'nın üç golüyle 3-0'lık skorla kazandı.      İngilizlere sıkı koruma      Karşılaşmayı izlemek için 'den gelen taraftarlar, Türk polisi tarafından sıkı biçimde korundu.      Maç öncesi otobüslerle toplu olarak stada getirilen İngilizler, olağanüstü güvenlik önlemleri altında kendilerine ayrılan eski açık ve numaralı tribünlerdeki bölüme yerleştirildi.      İngiliz taraftarların tribüne girişi sırasında iki takım taraftarları arasında stat dışında kısa süreli gerginlik yaşandı. İki takım taraftarları da birbirlerinin üzerine pet şişeler atarlarken, güvenlik güçleri araya girerek, gerginliği yatıştırdı.      Karşılaşmayı, çoğunluğu günübirlik İstanbul'a gelen yaklaşık 700 İngiliz taraftar izledi.      ile Manchester United takımları arasındaki Avrupa maçına İngiliz medyası büyük ilgi gösterdi. İnönü Stadı'ndaki karşılaşmayı 47 İngiliz gazeteci izledi. 569239 Ferguson: "Evden uzakta kazanmak güzel" Manchester United menajeri Sir Alex Ferguson, galibiyetinden sonra yaptığı açıklamada evden uzakta bir yerde kazanmanın çok iyi olduğunu söyledi. İnönü'de maç kazanmanın çok zor olduğunu vurgulayan Ferguson, "ikinci yarıya iyi başladık. İlk dakikada golü atmalıydık. Valencia çok iyi oynadı. Ondan memnunum. Scholes'un golü hazırlanışı itibariyla güzeldi" dedi. İskoç teknik adam, Beşiktaşlı taraftarların inanılmaz olduğunu ve tüm gece susmadığını dile getirdi. Ferguson, kamuoyunda farklı biçimde bir galibiyetin beklendiğini, alınan galibiyetten dolayı mutlu olup olmadığı sorusunu ise "üç puan üç puandır. Bundan memnunuz. İlk maç olduğu için kolay değil. 1-0'dan memnunum" diye yanıtladı. Oyunda alınmasına tepki gösteren Wayne Rooney'nin tavırlarını normak karşıladığını belirten Ferguson, "bir saat tek forvet olarak oynadığı için doğal olarak onu çıkardım. Değiştirilmekten asla hoşnut olmaz, kadar çok enerjisi var ki 90 dakika sahada kalmak ister" dedi. Alex Ferguson, seyircisini övmekle birlikte ilk yarıda tribünlerde oyuncularının gözüne yeşil lazer tutulması olayına değinmeden geçmedi. Ferguson, "neyse ki polis kişinin icabına baktı. Jonny Evans için iyi oldu, çünkü ışık devamlı onun gözüne tutuluyordu" dedi. 569162 Meryem'e ölüm getiren mesaj Meryem'e ölüm getiren mesaj"Bir daha beni arama" 16.09.2009 08:15İş makinesi operatörü Kurtuluş Belen, eşini cep telefonuna gelen mesaj nedeniyle önce dövdü, evi terk edince de yerinden bıçaklayıp öldürdü BURSA’nın Mustafakemalpaşa İlçesi Kestelek Köyü’nde oturan ve bir süredir şiddetli geçimsizlik yaşayan Belen çifti arasında, gün önce Meryem Belen’in (20) cep telefonuna bir arkadaşı tarafından gönderilen “Bir daha beni arama” yazan mesaj yüzünden tartışma çıktı. Kıskançlık krizine giren Kurtuluş Belen (27), eşini döverek hastanelik etti. Hastanede ayakta tedavisi yapılan Meryem Belen, 1.5 yaşındaki kızını da alarak, oturduğu Kestelek Köyü’ne kilometre uzaklıkta bulunan Karacalar Köyü’ndeki babası İsmail Kaya’nın evine gitti. Dün sabah Karacalar Köyü’ne giden Kurtuluş Belen, eşiyle konuşmak istedi. Eve dönme teklifine ret yanıtı alan Kurtuluş Belen, üzerinde taşıdığı bıçakla Meryem Belen’i yerinden bıçakladı. Ağır yaralanan genç kadın, komşuları tarafından Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, yolda yaşamını yitirdi. Eşini öldürdüğü bıçağı daha sonra kendi bacağına saplayan Kurtuluş Belen de Bursa Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Eti Bor İşletmesi’nde iş makinası operatörü olarak çalışan Kurtuluş Belen’in yıl önce Meryem Belen ile evlendiği, ancak son bir yıldır eşler arasında şiddetli geçimsizlik yaşandığı bildirildi. 569960 Jose Coucerio: Ligi nasıl bitirdiğimiz önemli Gaziantepspor, Turkcell Süper Lig'in 6. haftasında deplasmanda karşılaşacağı Eskişehirspor maçının hazırlıklarını sürdürüyor. Teknik direktör Jose Coucerio, yönetiminde yapılan antrenmana A-2 takımında bulunan Soner, Gökhan, Cenk, Caner, Mehmet Karakeçili ve Muhammet Şentürk katılmadı. Jose Coucerio, gazetecilere yaptığı açıklamada, ligin başının önemli olmadığını asıl sonunun önemli olduğunu belirtti. Coucerio, ''Lige iyi başlayan takımlar bazen küme düşebiliyorlar. Lige kötü başlayan takımlar da şampiyon olabiliyorlar. Onun için ligin başındayız. Ligin sonunu görmek gerekiyor'' ifadelerini kullandı. Bu hafta sonu deplasmanda karşılaşacakları Eskişehirspor'un iyi bir ekip olduğuna işaret eden Coucerio, ''Eskişehirspor iyi takım olabilir. Biz de iyi takımız. Deplasmanda oynayacağımız bu maç denk mücadele şeklinde geçecek. Kasımpaşa maçındaki futbolu Eskişehirspor'a karşı tekrarlamayacağımız kesin. Sahada iyi mücadele ederek üç puan alacağız'' dedi. Kasımpaşa maçında kötü bir oyun ortaya koymalarına karşın galip geldikleri için mutlu olduklarını ifade eden Coucerio, ''Önceki maçlarda daha iyiydik, ama kazanamamıştık. İtiraf etmem gerekirse Kasımpaşa karşısında en kötü maçımızı oynadık, ama kazandık ki, daha önemlisi buydu zaten'' diye konuştu. Couceiro, takımda bazı eksiklikler olmasına karşılık iyi bir ekip oluşturulduğunu kaydederek, şunları söyledi: ''Ben takımdaki problemlerin bittiğini düşünmüyorum, ama elimizde sihirli bir değnek yok. Tabi ki sorunların çözümü olacak. Ekibimizin çok daha iyi oyunlar çıkaracak potansiyeli var. Bu ekip daha iyi şeyler yapabileceğine bizi ikna etti. Ligin nasıl başladığı değil nasıl bittiği önemsenir. Bütün liglere bakıldığı zaman çok çok iyi başlangıç yapan ekipler çok büyük sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Biz dengeli bir takım oluşturmaya çalışıyoruz. Sonuna kadar kalitesini ve seviyesini koruyacak bir ekiple çalışmak istiyoruz. Şu an Eylül ayındayız ve lig Mayıs ayında bitecek. Bu sezon gerçekten iyi bir ekip kurduk. Eskişehirspor ile dengeli bir oyun olacağını düşünüyorum. Tabi ki çok zor bir maç olacak bizim için. Onlar için de kolay bir maç olmayacak. Şu ana kadar dışarıda oynadığımız maçların hiçbirini kaybetmedik. Beşiktaş ve Kayserispor gibi zorlu ekiplere karşı da kaybetmedik. Oyun şeklimizi değiştirmeyeceğiz. Her zamanki gibi sadece kazanmak istiyoruz.'' 569366 Bakan Eroğlu, 'taşkın eylem planı' açıklanıyor Dere yatakları, vahşi depolama alanları olarak kullanılıyor Belediyeler, dere yataklarını plansız olarak yapılaşmaya açmış Vatandaşlarımız dere yataklarına moloz dökerek derelerin kesitlerini daraltıyor. Maliyeti azaltmak için kurallara uymayan köprüler, su taşkıınlarını tetikliyor. 570316 Üniversite adaylarına müjde Üniversite adaylarına müjde Üniversitelere 'ek yerleştirme' başvuruları 5-9 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılacak. ANKARA (AA) Üniversitelere 'ek yerleştirme' başvuruları 5-9 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılacak. Üniversitelere 'ek yerleştirme' takvimi belirlendi. 2009-ÖSS'ye giren adaylardan baraj puanlarını aşan adaylar 5-9 Ekim günleri arasında ek yerleştirme için başvurabilecek. Ek yerleştirmede tercih yapabilmek için hiçbir yükseköğretim programına yerleştirilmemiş veya Açıköğretim Fakültesinin kontenjansız programlarına yerleştirilmiş olmak gerekiyor. Bu arada, ek yerleştirme kontenjanlarının henüz netleşmediği ancak üniversitelerin ön lisans ve lisans programlarında 140 bini aşkın boş kontenjan bulunduğu öğrenildi. 570166 'Gazete santrallerinin dinlenmesi etik değil' Erinç, yaptığı yazılı açıklamada, ''Türkiye'nin hukuk devleti olduğu görüşünün kağıt üzerinde kaldığına'' yönelik tartışmaların son uygulamalarla ''kanun devleti olma niteliğini de kapsar hale dönüştüğünü'' savundu. Herhangi bir suç soruşturması nedeniyle, kişilerin telefonlarının dinlenmesinin ancak hukuk yoluyla ve yasalara uygunluk halinde mümkün olabileceğini belirten Erinç, dinlemenin nasıl yapılacağının, yasalarda yazılı olduğunu ifade etti. İnsanların telefonlarının dinlenmesi nedeniyle endişeye kapılmalarının, tedirgin olmalarının ve güvensizlik ortamına itilmelerinin, temel insan haklarına aykırı olduğunu dile getiren Erinç, şunları kaydetti: ''Bu aykırılığı Türkiye'de olağanlaştıran ve normal sayan sistem açıkça insan haklarının ihlalidir. Bu ihlal hukuk yoluyla açıklanamaz. Telefon dinlemelerinin gazete santrallarını da kapsıyor biçimde uygulanıyor olması, basın ve ifade özgürlüğünün yok sayılması anlamına geliyor. Herkesin gerçekleri öğrenme hakkı ve bilgi edinme hakkını ihlal eden (gazete dinlenmesi) aslında Türkiye'de yaşayan herkesin ifade özgürlüğü hakkının gasbıdır, müdahaledir. Hiç kimsenin bu tür bir hukuka aykırılığı hukuk yoluyla veya suç soruşturması bahanesiyle açıklaması beklenemez.'' ''Özgürlüklerin hiçe sayıldığı son noktanın, basın özgürlüğünün yok edildiği ve hiçe sayıldığı nokta olduğunu'' belirten Erinç, basın ve ifade özgürlüğünün hukuk yoluyla korunduğunu, bu nedenle ''basın özgürlüğünü, gizli dinlemeyle ortadan kaldıran zihniyetin hakim olduğu bir toplumda, hiç kimsenin güvende sayılamayacağını'' ifade etti. 569732 Daum'un Topuz planı! HTSPOR -EMRE YENİDEN 11’DE- Fenerbahçe’de teknik direktör Daum, Twente ile oynanacak maçta kadroda değişikliğe gitmeyi planlıyor. Alman çalıştırıcı, özellikle Bursaspor karşılaşmasında büyük hatalar yapan ve başta Alex olmak üzere tüm futbolcuların tepkisini toplayan Colin Kazım’ı kulübeye çekmeyi düşünüyor. Emre Belözoğlu’na ilk 11’de şans verecek olan Daum, Bursaspor mücadelesinde Emre’nin yerine forma giyen Mehmet Topuz’u da Kazım’ın yerine sağ çizgide oynatmak istiyor. -FAZLA ROTASYON YOK- Daum, Twente maçında kadroyla fazla oynamayı düşünmüyor. Buna göre, bir sakatlık yaşanmazsa savunmada Gökhan Gönül, Lugano, Bilica ve Roberto Carlos’un forma giymesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu dörtlünün önünde Cristian ile Emre ikilisi yer alacak. Mehmet Topuz, Alex, Andre Santos da orta alanda oynayacak. Fenerbahçe’nin her zaman olduğu gibi ilerideki gol ayağı da Güiza olacak. İspanyol futbolcunun son haftalardaki formsuzluğu ise teknik direktör Daum’u fazlasıyla düşündürüyor. Ancak buna rağmen Alman hoca Güiza’dan vazgeçmeyi düşünmüyor. 570084 Üniversite adaylarına ek yerleştirme şansı adaylarına ek yerleştirme şansı Üniversitelere "ek yerleştirme" başvuruları 5-9 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılacak. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, üniversitelere "ek yerleştirme" takvimi belirlendi. 2009-’ye giren adaylardan puanlarını aşan adaylar 5-9 Ekim günleri arasında ek yerleştirme için başvurabilecek. Ek yerleştirmede tercih yapabilmek için hiçbir yükseköğretim programına yerleştirilmemiş veya Fakültesinin kontenjansız programlarına yerleştirilmiş olmak gerekiyor. Bu arada, ek yerleştirme kontenjanlarının henüz netleşmediği ancak üniversitelerin ön ve lisans programlarında 140 bini aşkın boş kontenjan bulunduğu öğrenildi. 569310 Efsane altınla kaplandı Efsane altınla kaplandı 16 Eylül 2009 Çarşamba, 10:43 Krallara layık deyimini hayata geçirmek isteyen efsanevi motorsiklet markası MV Agusta F4 RR 312 modeline 24 ayara altın giydirdi. Evet zamanında her tarafı pırlanta ile kaplanan arabalar, altından ev aletleri görmüştük ama açıkçası bunu beklemiyorduk. Motorsiklet ve lüks tüketimin gösterişli yanının görsel olarak buluşmasına pek fazla şahit olunmuyor. MV Agusta'nın tanınmış değerli metal işleme firması Venedikli Aurum ile işbirliği sonucu bu altın kaplama güzellik ortaya çıkmış. Serinin en hızlı modeli olan MV Agusta F4 RR 312 altın kaplama modeliyle artık serinin aynı zamanda en nadide modeli de olacak. Böyle bir proje tütüzlükle çalışan her iki firmanın uzmanları pullanmanın önüne geçebilmek için 80x80cm’lik altın tabakaları şeklinde toplamda m2 altın kullanmış. Projeyi hayata geçiren İtalyan sanatçı, Uluslar Arası Takı Fuarlarında sergilenen altın F4 RR 312 için; “Altının saflık ve göz alıcılığı ile MV Agusta güzelliğinin mükemmel bir kombinasyonu” değerlendirmesini yaptı. Firmanın bu sene ilk defa ürettiği bu sınırlı sayıdaki modelden marka distribütörü Korlas Türkiye'ye sadece tane getiriyor. Eylül sonunda satışa sunulacak olan bu çok özel aracın fiyatı henüz belli değil ama zaten en pahalı motorsiklet markalarından olan MV Agusta'nın bu modelinin herkesin kesesine göre olmayacağı kesin. Bakalım kime nasip olacak? Selin Kunt Tütüncü 569326 Akdeniz zehir deposu Çevre örgütü Legambiente’nin girişimiyle 2004 yılında sunulan “Zehirli Gemiler” başlıklı bir raporun gündeme gelmesi ile açılan soruşturmada, mafyanın 30 yıl boyunca Akdeniz’de onlarca gemiyi batırdığı, zehirli ve radyoaktif madde taşıyan şüpheli gemilerin Akdeniz’de doğal çevreyi ve insan sağlığını tehdit edecek boyutta kirliliğe neden olduğu belirlendi. 1980’li yıllardan itibaren birçok gemi Akdeniz kıyıları ile Afrika sahillerine radyoaktif ve zehirli atık madde boşalttı. Ancak 20 yıl boyunca savcılıklarca başlatılan soruşturmaların önü kesildi ve arşive kaldırılan bu konunun üzerine gidilmedi. Paola Savcılığı’nın Legambiente’nin sunduğu raporu dikkate alarak başlattığı soruşturmayı yürüten uzmanlar, zehirli madde içeren en az 40, en çok 100 geminin Akdeniz’in tabanında yattığını ve çevreyi zehirlediğini duyurdu. Gazeteci cinayeti araştırılıyor Soruşturma çerçevesinde kullanılan bir robot gün önce İtalya’da Cosenza’ya bağlı Cetraro açıklarında 487 metre derinlikte duran Cunsky adlı geminin kalıntısını görüntülemeyi başardı. Savcılık, zehirli atık madde, silah ve radyoaktif madde ticareti yapan organize suç şebekeleri ile bu konuyu araştırırken esrarengiz bir cinayete kurban giden gazeteci Ilaria Alpi’nin öldürülmesi arasındaki şüpheli ilişkileri aydınlatmayı amaçlıyor. Öte yandan, Akdeniz’i radyoaktif mezarlığa dönüştürerek insan sağlığının tehdit edildiği, batıkların zehirli maddeleri boşalttığı sahil kasabalarında yaşayan halkın tümör taramasından geçirileceği de vurgulandı. 16 Eylül 2009 569149 Kolejli ünlüler Kolejli ünlüler Cahide, gibi popüler mekânların yaratıcısı ’nın ’ndaki City’s ’nin içinde yer alan mekânı It’s Joke, “Joke College” adı altında yeniden açılıyor. Dekorasyonu ve A46 ekibi tarafından hazırlanan Joke College, kapılarını 18 Eylül gecesi açacak. Çapamarka ekibi, bu yeni mekânın tanıtımı için dev bir proje hazırladı. ’nin kendi alanlarında en ünlü 40 ismi, hayali bir kolejin öğrenci ve öğretmenleri kılığında objektife poz verdi. Dört gün süren çekimler sonucunda, ortaya sıra dışı ve birbirinden renkli kareler çıktı. OKULA DÖNÜŞ PARTİSİ Projeye katılan ünlüler, aynı zamanda bir projesine de katkıda bulundu. Fotoğraf sanatçısı Serkan şedele’nin objektifine yansıyan fotoğraflar, düzenlenecek açıkartırmada satışa sunulacak. Elde edilecek gelir ile ızzet Çapa’nın çektiği kamera arkası fotoğrafları ve prodüksiyon ayrıntılarının yer alacağı kitapçığın satışından sağlanacak gelir, down sendromlu çocuklara yardım için faaliyette bulunan ıZEV Vakfı’na bırakılacak. Bu kampanya için, ekim ayının sonunda da “Back to School” (Okula Dönüş) adlı bir parti düzenlenecek. .. 570101 Şehit ailelerinden DSP'ye ziyaret Genel Başkanı Masum Türker, "demokratik açılım" çalışmalarıyla ilgili "Şu saatten itibaren Cumhurbaşkanı'nın tarafları yuvarlak masa toplantısına çağırmasından başka bir çözüm söz konusu olamaz" dedi. Türker, Şehit Aileleri Derneği ve Federasyonu Başkanı Hamit Köse ile federasyonun yönetim kurulu üyelerini parti genel merkezinde kabul etti. Ziyarette konuşan Türker, Türkiye'de bir "geri kalmışlık sorununun" olduğunu öne sürdü. 'nin iktidar olduğu dönemde terörün "sıfır düzeyinde olduğunu" belirten Türker, "Ortada bir sorun var. sorunun adı terör sorunudur. Terör sorununu çözmek için Kürt sorunuyla karşılaştırmak yanlıştır" diye konuştu. Terörün ortadan kaldırılması için "demokratik açılımlı paketlerin çözüm olmayacağını" iddia eden Türker, "Hükümet ortaya bir paket koymuş değil. Ortaya bir paket koymayacaklarını da İçişleri Bakanı bizi ziyaretinde söyledi. Bu süreçte Başbakan Erdoğan'ın gerginlik politikası, bir çözüm üretilecekken bu çözümden uzaklaştırdı. Başbakan adeta bu sorunun çözülmesini istemez bir tutum takındı, CHP ve MHP ile kavgaya girdi. Karşılıklı sataşmalara gidince hükümet kendi eliyle sorun çözemediği için bu daha beter bir sorun haline geldi" diye konuştu. Parti olarak kendilerini terör ve demokratikleşme sorunlarının çözümüne adadıklarını dile getiren Türker, "Şu saatten itibaren Cumhurbaşkanı'nın tarafları yuvarlak masa toplantısına çağırmasından başka bir çözüm söz konusu olamaz. Geri kalan tüm çözüm önerileri aksine siyasi partiler arası cepheleşmeye, vatandaşlar arasında acılıların acısının daha da derinleşmesine yol açıyor" dedi. Şehit Aileleri Derneği ve Federasyonu Başkanı Hamit Köse ise "demokratik açılım" sürecindeki "ilkeli tutumlarından dolayı" teşekkür etmek için ziyarete geldiklerini belirtti. Çocuklarının ülkenin birliğini, bütünlüğünü, üniter yapısını korumak için şehit olduğunu ifade eden Köse, "Evlatlarımız devlet tarafından doğu ve güney doğuya gönderildi. Aynı devletin temsilcileri Kürt olgusundan, yakında güzel şeylerin olacağından bahsediyor. Onların suni sorunlar yaratarak ülkemize ve şehitlerimize ihanet içinde olduklarını görüyoruz" diye konuştu. Bir terörist ile bir şehidin annesi olduğu bildirilen iki kadının buluşturulmasını da eleştiren Köse, "Bir şehidin anasının bir terörist ailesinin ayağına götürülmesi bir ihanettir" dedi. Türker'in "Türkiye'de bu sorun bir toplumsal bir sorundur. Bir tarafında şehit aileleri, gaziler var, bir tarafında görevli olan genç askerlerimiz ve onların aileleri var, bir tarafta teröristler var, bir tarafta teröristlerin aileleri var, bir tarafta teröristlerin kendilerine dayanak yaptıkları etnik grup var" demesi üzerine Köse, "Sayın Genel Başkanım (sorun, sorun) diyorsunuz ben Türkiye'deki sorunu kabul etmiyorum" diye konuştu. 569464 Çağlayan: Otomotiv sektöründe Türkiye bir üretim üssü Uluslararası 63. Frankfurt Otomobil Fuarı'nda düzenlenen toplantıda Çağlayan, Renault firmasının Türkiye'de üretmeyi planladığı Renault Fluence aracının en büyük özelliğinin yüzde 100 elektrikli olması olduğunu vurguladı. Çağlayan, bu aracın Türkiye'de, Türk mühendisiyle, Türk işçisiyle üretilecek olmasının son derece önemli olduğunu dile getirerek, onun için ''Gelin almaya, kızı almaya, Türkiye'ye götürmeye'' gelmiştik dediğini hatırlattı. 2011 yılından itibaren Türkiye'de yüzde 100 elektrikli otomobil yapılacağını ve tüm dünyaya ihracatın Türkiye'den gerçekleşeceğini ifade eden Çağlayan, bunun Türkiye otomotiv sektöründe çok önemli bir olay olduğunu, aracın Türkiye'de üretilecek olmasının, elektrikli otomobilin dünyaya ilk sinyalinin Türkiye'den verilecek olmasının son derece önemli olduğunu, artık elektrikli otomobilin ''sözde değil özde'' gerçekleştiğini anlattı. Elektrikli otomobilin, Türkiye'nin ihracatını da artıracağını çok net gösterdiğini belirten Çağlayan, şunları söyledi: ''Bundan iki ay önce Brezilya ve Şili'ye gitmiştim. Şili'de Serbest Ticaret Antlaşması imzaladık. Şunu gördüm; Şilililer bu antlaşmayla beraber artık araba kullanımında Türkiye'de üretilen Renault Megane'ı daha fazla kullanacaklarını, daha fazla satın alacaklarını söyledikleri zaman çok gururlanmıştım. Otomotiv sektöründe çok önemli mesafe kat ettik. Geçen yıl dakikada dört araç üretiyor, 3,2'sini de ihraç ediyorduk. Sektörün hedefi milyon üretimdir, önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde ve bunun 1,5 milyonunu da ihraç etmektir. Türkiye, 163 ülkeye ana sanayi ve yan sanayi olarak yedek parça ihracatı yapıyor. Sektörün diğer ülkelerle mukayesesinde çoğu ülkeyi geride bırakmıştır. Türkiye ile Almanya arasındaki dış ticaret rakamı sadece otomotiv sektöründe, 2008 yılında 2,8 milyar dolar ihracat, 4,2 milyar dolar ithalatımız var. 2008 yılının Ocak- Temmuz döneminde 1,6 milyar dolar ihracatımız var, 2,5 milyar dolar ithalatımız var. 2009 yılının Ocak- Temmuz döneminde ise ihracatımız Almanya'ya 700 milyon dolara düşmüştür. İthalatımız da 1,2 milyar dolara düşmüştür.'' -İHRACAT İÇİN TEDARİKÇİ GELİŞTİRME PROGRAMI- Zafer Çağlayan, otomotivde vergi indirimiyle ilgili konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) görüşüleceğini vurgulayarak, bu konuda şu anda herhangi bir gelişme olmadığını bildirdi. Otomotiv sektöründeki vergi indiriminin devam edip etmeyeceğinin belli olması için 30 Eylül'ü beklemekte fayda olduğunu anlatan Çağlayan, ''30 Eylül geldiğinde, geçmiş dönemlerde olduğu gibi herhangi bir süreyi kaybetmeksizin EKK olarak enine boyuna tüm detayıyla konuyu ele alırız, arkadaşlarımızla paylaşırız. İlgili bakan arkadaşlarımızla görüşürüz. Daha sonra orada alınacak karar açıklanır'' diye konuştu. Çağlayan, Türkiye'nin elektrikli otomobilde ilk üretim merkezi olacağını ve çevreye duyarlılığının da göstergesini yerine getireceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konuda biz vereceğimizi peşinen verdik. Yani bir bahşiş şeklinde değil, bundan ay önce açıklanan yeni teşvik yasasında otomotiv sektörü layık olduğu, hak ettiği yeri fazlasıyla almış durumda. 250 milyon liranın üzerindeki otomotiv sektörüne yatırımlar büyük proje olarak değerlendirilecek ve normal teşvik kapsamına giren sektörlerin üzerinde bir avantaja sahip olacaklar. Şunu net söyleyeyim kimse bizim kara kaşımıza kara gözümüze gelmiyorlar. Türkiye otomotiv sektöründe doğal bir kümelenme modelini gerçekleştirdi. Türkiye'nin en büyük avantajlarından biri de sektörde yetişmiş eleman konusudur. Türkiye'nin bir üretim ve lojistik üssü olması son derece önemli. Biz yeni bir program üzerinde çalışmaya başlayacağız. İhracat için tedarikçi geliştirme programı diye bir program üzerinde çalışmaya başlayacağız. Bu program için Türkiye Almanya çok güzel iki örnek olarak gösterilebilir. Bizim otomobilde ve yan sanayideki ihracatımızın diğer ülkelere daha fazla geliştirilmesi, daha fazla yansıtılması ve Türkiye'den bu alanda yapılan tedarikin daha fazla artırılması son derece önem arz edecek. Otomotiv sektöründe Türkiye bir üretim üssü, Avrupa'nın tam göbeğinde olan Almanya da bir lojistik dağıtım üssü olabilir. Türkiye ile Almanya'yı birleştirdiğimiz zaman çok daha büyük ihracatçı konumuna gelebiliriz.'' Türkiye'de otomotiv sektörünün çok dinamik olduğunu ve dünyanın birçok markasının bu pazarda yarıştığını anlatan Çağlayan, otomotiv pazarında değil bir doların, bir cent'in bile çok büyük önemi olduğunu söyledi. Çağlayan, Türkiye'yi üretim üssü seçmiş firmaların satacakları alana en yakın yerde üretimi yaparak, navlun maliyetini en aza indirdiklerini belirtti. Sektörün, şu anda ekonomik krizin en ağır hissedildiği bir sektör olduğunu ifade eden çağlayan, ''Daha önce Türkiye'ye gelmesi konusunda benimle görüşen uluslararası çok büyük bir firma, şu an herhangi bir yere gitmiş değil. Şu anda hepsi bekleme durumunda, tekrar piyasalar normalleştikten sonra, 2010 yılına kadar tekrar bakacağız demişlerdi. Tekrar Türkiye'ye gelme konusunda kararlılar'' diye konuştu. Bakan Çağlayan, şu anda sadece Çin'den Türkiye'ye yatırım yapma konusunda belli noktaya gelmiş firmanın Türkiye'ye gelip, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yatırım yapma noktasında piyasaların normalleşmesini beklediklerini dile getirerek, şu anda yaşanan ekonomik durumun normalleşmesiyle beraber Türkiye'nin otomobil üssü haline geleceğini bildirdi. Zafer Çağlayan, Ar-Ge teşvik yasasının, Cumhuriyet tarihinin en önemli kazanımlarından biri olduğunu da sözlerine ekledi. -ELEKTRİKLİ FLUENCE İÇİN 40-50 MİLYON AVROLUK YATIRIM- Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu da, Renault'un Bursa'daki fabrikasında üretilmesi planlanan elektrikli Renault Fluence için 40-50 milyon avroluk bir yatırımda bulunacaklarını bildirdi. Tunalıoğlu, elektrikli Renault Fluence'ın yerlilik oranının yüksek olacağını da sözlerine ekledi. Renault Euromed Başkanı Jacques Chauvet ise Renault Oyak ortaklığının 40 yıldır Türkiye'de başarıyla sürdüğünü belirterek, Renault'nun Bursa'daki fabrikasının, Renault'un kalite açısından en iyi fabrikalarından biri olduğunu vurguladı. Chauvet, Renault'un Bursa fabrikasında üretilen otomobillerin yüzde 80'inin yurt dışına üretildiğini de sözlerine ekledi. 570182 GS ve FB maçlarını şifresiz izlenebilir mi kanallardan naklen maç yayını izlemeye hasret kalan futbol tutkunları, yarın akşam oynanacak olan Galatasaray ve Fenerbahçe maçı için de internette yayınlanan forumlarda yoğun bir şekilde bu soruya cevap aradı. Panathinaikos-Galatasaray ve Fenerbahçe-Twente maçlarının Azerbaycan'ın İçtimai Tv kanalında yayınlanacak. İçtimai Tv'nin internet sitesinde de anonslarla duyurulan maç yayınlarının şifresiz olacağı iddia edildi. İçtimai Tv (Itv) kanalına Turksat 3A üzerinden 11554 2916 frekansından ulaşabilirsiniz. Öte yandan Fenerbahçe'nin Twente ile yapacağı maçı izleyebilmenin seçenekleri ise biraz daha fazla. Bu karşılaşmayı Slovakya'nın STV3 kanalı ve El Cezire Sport+8 kanalı da yayınlayacak. El Cezire Sport kanalında Turkcell Süper Lig karşılaşmaları bile yayınlanıyor, ancak bu maçları El Cezire'de izleyebilmek için uydudan kart paylaşımlı sistemde bir miktar ödeme yapmanız gerekiyor. 568601 Aysel Tuğluk hakkında suç duyurusu Türkiye Kamu-Sen, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, "Devletin temel niteliğini değiştirmeye yönelik, terör örgütü yöneticisini övmeye yönelik propaganda ve konuşma yapmak" gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Türkiye Kamu-Sen Balıkesir İl Temsilcisi Hüseyin Yurdakul, beraberinde sendika yöneticileri ve siyasi parti temsilcileriyle bugün Balıkesir Adliyesi'ne giderek Demokratik Toplum Partisi (DTP) Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusuna gerekçe olarak, Tuğluk'un Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır'da yaptığı konuşma gösterildi. Kamu-Sen İl Temsilcisi Hüseyin Yurdakul, beraberindekilerle adliye binası önünde bir basın açıklaması yaptı. Yurdakul, "DTP milletvekili Aysel Tuğluk hakkında suç duyurusunda bulunmaya geldik. Aslında hangisi hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı şaşırdık. Savcılarımız daha dün, 'sayın Apo' kelimesi gündeme geldiğinde bu şahıs polislerimiz tarafından derdest edilir bir tarafa mı götürülürdü, savcılarımız derhal dava mı açardı? Bugün artık sayını mayını geçti iş. Dün, 94'lü yıllarda Silopi'de Kaymakamımızı tokatlayan Çekiç Güç askerlerinin cüreti bugün, 'Artık Abdullah Öcalan muhatap alınmalıdır, dağ muhatap alınmalıdır, dağdakilerin ailelerine maaş bağlanmalıdır, asker de şehittir, dağdaki terörist için de gerilla' tabirleri kullanılır noktaya geldik. Artık biz Türk milleti olarak Türk'üm deme noktasından çekinir hale getirildik. Yok Kürt açılımı, yok demokratik açılım. Maalesef memleketimizde bizi Türk'üm kelimesini kullanmaktan çekinir hale getirdi. Onun için en cüretkarlarından bir tanesi olduğu için Aysel Tuğluk hakkında suç duyurusunda bulunmak için toplandık. Bu zatı muhterem, milletin vekili, TBMM'de Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasası üzerine yemin eden bu milletvekili diyor ki; Eğer bu demokratik açılım netice vermez ise Kürtler ayrılığı düşünürmüş. Ya sen kimsin? Sayın başbakan diyor ki, 'artık analar ağlamasın'. Tamam, 30 bin tane şehidimiz var, biz bu vatan için Çanakkale'de 250 bin şehit verdik, 90 bin tane Sarıkamış'ta verdik. Onların anaları yok muydu, onların da anaları ağladı. Vatan için, bayrak için gerekirse analar ağlar. Biz diyoruz ki bu milletin adı Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran hakim unsurun adı Türk milletidir. Bunun için gerekirse bir 30 bin evladın daha anası ağlar" dedi. Basın açıklamasının ardından adliyeye giren Hüseyin Yurdakul, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında 3713 sayılı yasanın 7/2,8, maddelerinden yasal işlem yapılıp cezalandırılması talebiyle hazırladığı suç duyurusu dilekçesini başsavcılığa teslim etti. Suç duyurusunda Milliyet Gazetesinin internet sayfasında yer alan Eylül tarihli, "Süreç tıkanırsa ayrılığı konuşabiliriz" başlıklı Aysel Tuğluk'un Eylül tarihindeki konuşmasının yer aldığı haber kupürü delil olarak gösterildi. Türkiye Kamu-Sen'in DTP'li Tuğluk ile ilgili suç duyurusuna Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı Mehmet Duran, MHP Merkez İlçe Başkanı Bayram Çılgın, İl Genel Meclisi Üyesi Şani Erdal da katılarak destek verdi. 570339 Muzur kitap davasında son durum Guillaume Apollanaire’in “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları”, Fransız P.V.’nin “Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları” ve Ben Mila’nın “Perinin Sarkacı” adlı kitapları hakkında, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden bilirkişilerce düzenlenen “müstehcen” raporuna dayanarak dava açılmıştı. Bugünkü duruşmada, Sel Yayıncılık’ın sahibi İrfan Sancı, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin hazırladığı bilirkişi raporuna itiraz etti ve oluşturulacak yeni bilirkişi kurullarının söz konusu kitapları yeniden incelemesini istedi. Bu itiraz sonucunda, “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları” ile “Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları” kitaplarının Galatasaray Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı ile Hukuk Fakültesi kürsülerinden seçilecek bilirkişilerce; “Perinin Sarkacı” adlı kitabın ise, İstanbul Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı kürsüsünden seçilecek bilirkişilerce yeniden incelenmesine karar verildi. Söz konusu bilirkişi raporlarının oluşturulması ve kanıt evrakının mahkemeye sunulması için, dava 15 Aralık 2009 Salı günü saat 09.30’a ertelendi. 568615 Gökçek: Kararın Hesabı Ağır Ödenir Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun, Ankaraspor'un bir alt lige düşürülmesiyle ilgili kararını değerlendiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankaraspor Kulübü Onursal Başkanı Melih Gökçek, ''Önce kendi şaibelerini temizlesinler'' dedi. Melih Gökçek, bundan önce mevcut federasyon zamanında da benzer durumların yaşandığını, ancak tüm bu olanlara ses çıkarılmadığını belirtti. Gökçek şunları kaydetti: ''Aynı durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Fenerbahçe ile arasında olan ilişki için de aynı. Hacettepe-Gençlerbirliği ilişkisine neden ses çıkarılmadı? İsim değişikliğine izin verilmediği bir ortamda Göztepe-Aliağa Belediyesi olayına neden müsaade edildi? Altay'ın oyuncusunu oynatmadığı maç sonrasında Kayseri Erciyesspor ligde kalırken, Sakaryaspor ligden düştü. Bu konuda neden soruşturma açılmadı? Bursaspor'un formasında bir gazoz firmasının reklamı var. Bu firma da Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Levent Kızıl'a ait. Yani Kızıl, bir takımın sponsorluğunu yapıyor. Bunlara neden sessiz kalınıyor. Futbol Federasyonu'nun dönem önceki seçiminin intikamı benden alınıyor.'' Alınan bu kararda asıl hedefin kendisi olduğunu savunan Gökçek, şöyle devam etti: ''Melih Gökçek'in oğlu başkan oldu diye maç satılacakmış gibi gösteriliyor. Federasyonun, bana karşı anlamadığım bir düşmanlığı var. Benim anlamadığım noktalardan biri de Kulüpler Birliği'nin bu olaya sessiz kalmasıdır. Bu da enteresan. Biz, FIFA'nın kurallarına aykırı hiçbir şey yapmadık. İşin çivisi çıktı. Ben yaptım oldu mantığıyla hareket ediyorlar. Federasyon, yapılanların hesabını hukuki boyutlarda ve FIFA nezdinde bunun hesabını verecekler ve pişman olacaklar. Ödeyecekleri tazminat cezaları federasyonun da sonu olacak. Onlarca davanın sonunda da federasyonun verdiği bu zarar Türk sporuna olur. Ankaraspor, en fazla yıl bekler ve sonra yeniden bu lige gelir. Federasyonun kendi atadığı PFDK'dan başka bir karar beklenemezdi.'' 569910 Özince'den önemli uyarı! Özince'den önemli uyarı! TBB Yönetim Kurulu Başkanı Özince, sektörün "çok ciddi" sorunlu kredi artışıyla karşı karşıya olduğunu belirtti 16 Eylül 2009 Çarşamba, 15:08 Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, önümüzdeki dönemlerde bankacılık sektörünün yatırımları açısından bazı tereddütlerin artacağını düşündüğünü belirterek, "Meşhur, yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen bankacılığın büyümesi potansiyeli olan ülkede bankacılığın büyümesi birden bire çok azalacak, azaldı da" dedi. "Kar edilmediği doğru değil" Ersin Özince, soruları yanıtlarken de, bazı çevrelerde bankacılık sektörünün reel sektörü yeterince finanse edemediği ve kredi vermediği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, rakamlarla konuşmak gerektiğini, bankacılık sektörünün kredi mevduat oranlarını bütün dönemlerin en yüksek seviyesine çıkardığını, milyonlarca vatandaşa ve yüz binlerce küçük işletmeye kredi verdiğini anlattı. Türk reel sektörüne yapılan finansmandaki değişimi de gördüklerini belirten Özince, "Türk reel sektörünün yurt dışı finans sektörüne borçları, yurt içi finans sektörüne borçlarından daha fazla düşmüş. Yani dışarıya daha fazla para ödemiş. Türk özel sektörü, bu paraları nereden ödedi? Bizden ödemedi. Türk reel sektörü, bilançosundaki kaynaklarıyla yerli bankalara değil, yabancı finansörlere borç ödediğine göre, bizim reel sektörü finanse edip etmediğimiz çok net ortada" şeklinde konuştu. Türkiye'de özellikle piyasa faizi, devlet iç borçlanma faizi bu şekilde düşerken Türk bankacılık sektörünün konuya ayak uydurmasının çok önemli olduğunu dile getiren Özince, sektörün devlet iç borçlanma ihalelerinde böyle bir rol oynamaması durumunda faizlerin bu kadar süratle düşmesinin asla mümkün olamayacağını söyledi. Özince, "kriz dönemi ve sonrasında reel sektörde karlılıklar düşerken, bankaların çok fazla kar ettikleri" yönündeki eleştirilerle ilgili sorular üzerine de, "(Bankacılık dışında kar eden yok) söylemi asla doğru değil. Bankacılığın dışında kar eden olmasa, hiçbir kredi kararına imza atmam. Kar edilmediği doğru değil. Bu konuda veriyle konuşalım. Bu konuda halkı, özellikle genç toplumu bilgisizliğe mahkum etmeyelim" dedi. Bankalardan kar bekleyen, "alın teriyle" hisse senedi alan milyonlarca kişi olduğunu ifade eden Özince, "Torunları için bile hisse alanlar var. Biz bankalar olarak mutlaka kar amacıyla kurulan kuruluşlarız. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi, büyümek için kaynağa, sermayeye muhtaç" diye konuştu. Dünyanın en büyük banka sermayelerinin geldiği Türkiye'de şu anda 60 milyar dolarlık banka sermayesi bulunduğunu ve bunun çok önemli bölümünün yurt dışından geldiğini belirten Özince, "Sosyal sorumluluk dediğiniz zaman, zaman sermayedarınıza karşı olan sorumluluğu yerine getiremezsiniz. Bankalar, mutlaka olması gereken kamusal lisansla iş yapan kuruluşlardır. Bu konuda da vergi gelirlerine en önemli katkıyı yapmalarını yerinde buluyorum. Zaten ülkemizde toplanan kurumlar vergisinin yüzde 30-35'e yakınını bankalar yapıyor" dedi. "Bankaların imajıyla ilgili olumsuzluk görmüyorum" Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özince, bir gazetecinin "sokakta bankaların imajının çok da iyi olmadığı" şeklindeki değerlendirmesi üzerine, şöyle konuştu: "Biz sermayedarlarımızla, müşterilerimizi tatmin ediyoruz. Ayrıca sokakta müşterilerimizle, vatandaşlarımızla konuştuğumuzda bankaların imajıyla ilgili olumsuzluk görmüyorum. Ben, hiçbir itibar problemi hissetmedim. 2001 krizinde de hissetmedim, şimdi de hissetmiyorum. Sokakta da göğsümü gere gere dolaşıyorum. Sizinle bir anımı da paylaşmak istiyorum; ben TBB Başkanı oldum. Hiçbir fikrim yok. 1998 sonu, 1999... Kavga var. Ancak 10 yıl geçmiş hala aynı şeyler konuşuluyor. Bu arada reel sektör temsilcileri ile bankacılar buluşmak istiyor. Bir otelde karşı karşıya geldik. Gayet güzel konuştuk. Bize 'basın mensupları gelmiş, kapıda bekliyor, çıkışta beyanat istiyor' dediler. Birden bire bir kıyamet koptu. Basın kapıda deyince herkes değişti. Bankacılara bağırıyorlar. Yani artık kalan ömrümde lüzumsuz safsatalarla kaybedecek vaktim yok. Eve gittiğimde bile çocuklarım böyle abukluklara gülüyor.'' ''BUNLAR BİZİM EKMEĞİMİZE, SEKTÖRÜMÜZÜN BÜYÜMESİNE DÜŞMAN'' Ersin Özince, bazı işyerlerinde ''fiktif satış, modern tefecilik'' olarak değerlendirilebilecek işlemler yapıldığına yönelik bir soru üzerine, şöyle konuştu: ''Eğer saptansın istiyorsanız suçunuzu kredi kartıyla işleyin. İster adi suç, ister mali suç olsun kredi kartıyla iz bulmak çok kolay. Ancak 35 yıla yakın bankacılık mesleğim sırasında ben, ne bankacıların ne de ekonomi yazarlarının şu ülkedeki tefecilik konusunda ciddi inceleme yaptığına şahit oldum. Tefecilik ülkemizde sadece finansal parametrelerle yapılmaz. Tefecilik malla, kıymetli madenle de, yabancı parayla da yapılır. Tefecilik yalnızca borç vererek yapılmaz. Tefeci, mevduat da topluyor. Ancak gönül isterdi ki, zaten kayıt içinin GSMH'ye oranı bu kadar küçük olan ülkede aydın insanlar öncelikle kayıt dışılıkla uğraşsın. Kayıt dışılık en büyük düşmanımız. Kayıt dışılık, kalp yetmezliği gibi bizi devamlı yoracak olan birşey... Kredi kartıyla yapılanların bir şekilde yakalanmasına vesile oluruz. Bizde bu konuda tolerans yok. Bunlar, bizim ekmeğimize, sektörümüzün büyümesine düşman... Aynı yasaya mükellefiz. Biz bunlara yataklık yapmaktan da iki defa rahatsız oluruz. Çünkü Bankalar Kanunu'nun muhatabı biziz.'' ''BANKACILIK KAR ETTİ DİYE ÜZÜLEN BAŞKA ÜLKE VAR MI?'' Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş de, bankacılık sektörünün karlılığı ve imajına ilişkin sorular üzerine şu görüşleri dile getirdi: ''Bankacılık kar etti diye üzülen başka bir ülke var mıdır? Ben bilmiyorum. Bankacılık sistemi, hiçbir destek almayan üç ülkeden biri Türkiye, diğerleri Kanada ve Avustralya... İzlanda 'biz battık' diyor, ama onun reytingi bizden daha yüksek. Türkiye'nin derecesini ise üç kez daha iyileştirecekler ki, yatırım yapılabilsin. Halka gidiyoruz, kredi kartında yapılandırma yapıyoruz, yetmiyor gönüllü olarak süreyi uzatıyoruz. Gelen giden yok, kapımızı çalan yok. Hani nerede kaldı? Yaygaranın sebebi nedir bunu anlamak mümkün değil. Bankalar her şeyde yaklaşımcı, uzlaşmacı olacak. Fakat bizim imajımız hala kötü olacak. 569693 NATO petrol boru hattında sızıntı AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, merkeze bağlı Yeniköy yakınlarındaki Bilecik-Söğüt kara yolunun 50 metre altından geçen tali yoldan bir sıvının fışkırdığını gören vatandaşlar, olayı jandarmaya bildirdi. Olay gerine gelen jandarma ekipleri, bölgeden geçen NATO petrol boru hattının patladığını tespit etti ve çevrede güvenlik önlemi aldı. İtfaiye ekipleri ve Orman İşletme Şefliğine ait araçlar ile iş makinesi yardımıyla araziye yayılan 60-70 ton civarındaki petrolün alev almaması için çaba gösteren yetkililer, merkezi Kocaeli'nde bulunan hattan petrol akışının durdurulmasını sağladılar. Daha sonra da iş makinesi yardımıyla çevreye yayılan petrolün üzeri örtüldü. Kocaeli-Eskişehir hattında meydana gelen patlamanın basınç artışı yüzünden kaynaklandığından şüphelenen yetkililer, önlemlerin alındığını ve tehlike arz edecek bir konunun bulunmadığını bildirdiler. Sızıntıyı engellemek için çalışmaların başlatıldığı da öğrenildi. 570077 Suriye devlet başkanı Esad Türkiye'de devlet başkanı Esad 'de Devlet Başkanı günübirlik ziyaret ve iftar için 'a geldi.Özel bir uçakla gelen Beşar Esad, Devlet Konukevi’nde Dışişleri Bakanı ,Vali ve Belediye Başkanı tarafından karşılandı. Esad’a,Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de eşlik etti. Esad ve Erdoğan ’ndaki biraraya gelerek bir görüşme gerçekleştirecek.İki lider daha sonra iftar yapacak. 569399 Şam'da tatlılar da görücüye çıktı Ancak tatlıcıların, müşterilerin ilgisini çekmek için başvurduğu yöntemler, kıyasıya bir rekabeti ortaya koyuyor. Bazı tatlıcılar müşterilerinin beğenisine 40 çeşit tatlı sunarken, bazı tatlı dükkanlarında 80 çeşit tatlı arasından seçim yapmaya çalışmak da mümkün. Tatlı dükkanında çeşitli yerlere yerleştirilen kameralar ve dükkanın önüne kurulan dev ekranlarla canlı yayın üretim yapan tatlıcılar dikkati çekiyor. Ancak canlı yayın üretim yapan dükkanın karşısındaki tatlıcı, daha farklı bir yöntem izliyor ve tatlı yufkalarını sokakta açarak müşterilerin ilgisini çekmeye çalışıyor. Çeşitli desenler verilerek hazırlanmış tatlı tepsileri, kaju ve fıstık içinden oluşan kalp şeklindeki tatlı tepsisi, ilginç vitrin düzenlemeleri ve dükkanların önündeki ışıklandırma sistemleri tatlıcılar sokağına festival havası veriyor. 570454 Karzai seçimi ilk turda kazandı 'da geçen yapılan başkanlık seçimlerinde oy sayma işlemi tamamlandı. Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, oyların yüzde 54.6'sını alarak seçimi ilk turda kazandı. Karzai'nin en yakın rakibi Abdullah Abdullah'ın oyları yüzde 27.8'de kaldı. Seçime katılım oranı yüzde 38 olarak açıklandı. Hile iddialarının karıştığı seçimin sonuçlarının, BM destekli seçim şikayet komisyonunca da onaylanması gerek. iddialarını araştıran komisyon, bazı seçim merkezlerindeki oyları geçersiz sayabilir. Komisyonun yapacağı düzeltmelerle Karzai'nin oyları yüzde 50'nin altına düşerse, ikinci tur seçime gitmek gerekebilir. Seçim şikayet komisyonu, seçim merkezlerinin yüzde 10'unda oyların tekrar sayılması gerektiğini belirtmişti. 568930 Mola için istasyona dönen otobüs ciple çarpıştı: ölü Kazada Gürcü ve Ermeni uyruklu oldukları öğrenilen otomobil sürücüsü Denis Davidov (40), Lasha Tsagareishvili (41), Teo Berdzenishvili (42), Karen Khachatryan (41), Levon Khachryan (18) ve Gayane Harutyunyan (40) öldü. Kazada yaralanan 14 kişi ise Erzincan Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralıların ise hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. Kaza anını anlatan yolcular, 'otobüsün mola amacıyla Erzincan'daki bir benzin istasyonuna dönmek istediğini, karşı yönden gelen otomobilin şerit değiştirerek otobüse çarptığını' söyledi. ERZİNCAN CİHAN 570214 "Mahmur" Hassasiyeti Yinelendi Türkiye terörün kökünü kazımak için yoğun bir çaba içinde... Bunun için sınır ötesinde beslenen ve Türkiye topraklarına sızan teröristlere engel olunması konusunda komşu ülkelerden destek bekleniyor. Ankara bu konuda Irak ile görüşmeler yürütürken, Mahmur Kampı, masadaki önemli konulardan... Türkiye, Mahmur Kampı ile ilgili görüşlerini bir kez daha yineledi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, haftalık olağan basın toplantısında gazetecilerin konu ile ilgili sorularını yanıtladı. Kampın terör örgütü tarafından çıkar amaçlı kullanıldığını hatırlatan Özügergin, terör örgütünün kamptan tamamen çıkarılması ve geri dönmemesi gerektiğini anlatarak, bu konuda sorumluluğun Irak hükümetine düştüğünü söyledi. Özügergin, Mahmur Kampı'nın kapatılmasının insani bir boyutunun da bulunduğunu belirtirken, konunun yarın (17.09.2009) düzenlenecek Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 1'inci Bakanlar toplantısında da gündeme geleceğini belirtti. 568608 Marsel 2. tura yükseldi! Yeşilyurt Spor Kulübü Kortları'nda yapılan ana tablo 1. tur maçında Marsel İlhan, Moldovalı rakibi Radu Albot'u 6-4 ve 6-2'lik setlerle 2-0 yenerek, tur atladı. İlhan, 2. turda Avustralyalı Nikolas Moser ile karşılaşacak. Turnuvada diğer Türk tenisçilerden Barkın Yalçınkale, Adem Özmeral'ı 6-0 ve 6-2'lik setlerle 2-0 yenerek, 2. tura çıkarken, Sami Beceren ve Tuna Altuna, rakiplerine yenilerek elendiler. Turnuvaya yarın yapılacak maçlarla devam edilecek. 568829 Bütçe açığı 31.3 milyarı aştı Yılın ilk sekiz ayında yüzde 779.9 artarak 31 milyar 336 milyon TL’ye ulaştı. Açığın hızla tırmanmasında cari transferler içindeki giderlerinin yüzde 62 artması etkili oldu ocak-ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 779.9 artarak 31.3 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yılın ilk sekiz ayında bütçe 4.6 milyar TL fazla vermişti. 2009’un sekiz aylık dönemde bütçe gelirleri yüzde 4.4 azalarak 140.4 milyar TL’ye gerilerken, bütçe giderleri yüzde 20.7 artışla 171.7 milyar TL oldu. temmuz ve ağustos dönemi bütçe gerçekleşme raporlarını açıkladı. Mali nedeniyle geçen ay açıklanmayan temmuz verileri de sekiz aylık rakamlarla birlikte kamuoyuna duyuruldu. Buna göre temmuzda bütçe açığı yüzde 99.2 artışla 6.6 milyar TL açık verirken, ağustosta açık yüzde 125.4 artışla 1.5 milyar TL’ye yükseldi. 38 milyar personel gideri Yılın ilk ayında, merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 259.1 milyar TL ödeneğin yüzde 66.3’ü kullanıldı. Geçen yılın aynı döneminde söz konusu gerçekleşme oranı yüzde 62.7’ydi. Personel giderleri, yüzde 17 artarak 37.7 milyar TL olurken personel giderleri için bütçede öngörülen ödeneğin yüzde 66’sı bu dönemde kullanıldı. Söz konusu dönemde cari transferler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35.8 artarak 60.2 milyar TL’ye yaklaştı. Bu dönemde cari transferlerin başlangıç ödeneğine göre gerçekleşme oranının yüzde 68.4 olduğu görüldü. Geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 63’tü. Sağlık, emeklilik ve giderleri için geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 62.3 artışla 34.8 milyar TL transfer yapıldı. Bu artışta ekonomik gelişmelere bağlı olarak ’nun prim gelirleri tahsilatındaki yavaşlama etkili oldu. Ayrıca, 2008 Ekim’inden itibaren uygulanmaya başlanan sosyal güvenlik primi hissesinin puanlık kısmının tarafından ödenmesi de diğer bir etken oldu. Ocak-ağustos döneminde bu amaçla yapılan transfer tutarı 2.3 milyar TL düzeyindeydi. Cari transferler içindeki tarımsal destekleme ödemeleri yüzde 26 azalarak 3.3 milyar TL’ye indi. Mahalli idare payları ise yüzde 9.3 artarak 10.7 milyar TL’ye yükseldi.  harcaması arttı sağlık giderleri 2009 Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.6 artarak 4.6 milyar TL oldu. Bu dönemde için 1.7 milyar TL’lik, yeşil kartlılar için de 2.9 milyar TL’lik tedavi ve giderleri yapıldı. Kamu personelinin tedavi ve ilaç giderleri önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0.6 azalırken, yeşil kartlıların tedavi ve ilaç giderleri yüzde 11.1 arttı. Faiz giderleri yüzde 11.6 artışla 40.5 milyar TL oldu. Faiz harcamaları için bütçede öngörülmüş olan 57.5 milyar TL ödeneğin yüzde 70.5’i bu dönemde kullanıldı. Bütçe geliri  4.4 azaldı Bütçe gelirleri ilk ayda yüzde 4.4 azalarak 140.4 milyar TL oldu. Vergi tahsilatı yüzde 2.3 azalışla 112.8 milyar TL’ye indi. Tahsilat gelir vergisinde yüzde 1, BSMV’de yüzde 17.9, dahilde alınan ’de yüzde 16 ve damga vergisinde yüzde 1.7 artarken, kurumlar vergisinde yüzde 2.2, ithalde alınan KDV’de yüzde 22.2, ’de binde ve harçlarda yüzde 10.3 azaldı. 568736 Real farklı başladı, Atletico şaşırttı Real Madrid grup maçlarına 5-2'lik Zürih galibiyetiyle başladı. Bayern ve Chelsea ilk maçlarını kazanırken, gecenin sürprizini Atletico Madrid'den puan alan APOEL yaptı. UEFA 'nde grup mücadelesi dört grupta oynanan sekiz karşılaşmayla başladı. Transfere 250 milyon euro harcayan Real Madrid, Grubu'ndaki ilk maçında İsviçre'de FC Zürih'i 5-2 yendi. Aynı grupta Milan deplasmanda Marsilya'yı 2-1 ile geçti. Futbol tarihinin en pahalı transferi Cristiano Ronaldo iki kez fileleri havalandırırken, Real'in diğer gollerini Raul, Higuain ve Guti kaydetti. İlk yarıyı 3-0 geride kapatan Zürih, Margairaz ve Aegerter'in iki dakika içinde bulduğu iki golle farkı bire indirdi ancak Ronaldo 89'da takımını rahatlatan golü attı, 90+4'te Guti skoru tayin etti. Milan, zorlu Marsilya deplasmanında sonuca deneyimli forveti Flippo Inzaghi'nin iki golüyle gitti. İkinci yarının Gabriel Heinze ile eşitliği sağlayan başında Marsilya 74'te Inzaghi'nin golüne engel olamadı. Kupanın favorilerinden Manchester United deplasmanda 'ı Paul Scholes'un bitime 13 dakika kala attığı golle 1-0 yendi. Grubu'ndaki diğer maçta Wolfsburg CSKA Moskova'yı 3-1 mağlup etti. Alman takımının üç golünü de 'nın gol kralı Grafite kaydetti. Grubu'nda Juventus evinde Bordeaux ile 1-1 berabere kaldı. Başta Diego olmak üzere bazı as oyuncularından yoksun Juve ikinci yarıda Vicenzo Iaquinta ile öne geçti, Fransız takımı bu gole Jaroslav Plasil ile cevap verdi. Grubun diğer karşılaşmasında Bayern Münih 'de Maccabi Hayfa'yı ikinci yarıda Daniel Van Buyten ve Thomas Müller'in (2) golleriyle 3-0 yendi. Gecenin sürprizini Grubu'nda Atletico Madrid ile deplasmanda 0-0 berabere kalan Rum Kesimi ekibi APOEL yaptı. Bu grubun favorisi Chelsea evinde Porto'yu ikinci yarıda Nicolas Anelka'nın golüyle mağlup etti. 569903 15:04 Tekirdağ'da selin bilançosu ağır oldu 'da selin bilançosu ağır olduFerhat AKGÜN/TEKİRDAĞ, (DHA) Valisi Zübeyir Kemelek, bir hafta içinde iki kez sel felaketi yaşayan Tekirdağ'da hasarın bilançosunu açıkladı. Vali Kemelek, kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde 684 evin sel sularından etkilendiğini ve bin hektar alanında sular altında kaldığını söyledi. Valilik salonunda, sel felaketinin değerlendirmesi yapan Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, 910 kişinin askeri tank, ve botlarla kurtarıldığını ifade etti. Saray İlçesi'nde kişinin hayatını kaybettiğini anlatan Vali Kemelek, Afet Acil Yardım Fonu'ndan ve 'ndan gelen 874 bin liranın dağıtılmaya başlandığını söyledi. Tekirdağ'ın Saray İlçesi'nde Çakar ailesinin üyesi ile Mustafa Bilgin ve Fatma Bilgin'in hayatını kaybettiğini söyleyen Vali Kemelek, ”Saray'daki sel felaketinden 132 adet ev etkilenmiş. Bunlardan 6'sı sel suları ile birlikte yıkılmış durumdadır. 76 büyükbaş hayvanın telef olduğu sel felaketinde 45 adet de küçükbaş hayvan telef oldu. Başbakanlıktan gelen yardım paraları buradaki hak sahiplerine bizzat evlerine gidilerek dağıtılmaya başladı. Saray'daki sel felaketinin ardından Kumbağ Beldesi'nde ve Naip Köyü'nde etkili olan görüldü. Sel suları nedeniyle mahsur kalan 910 kişi askeri tanklar, helikopter ve botlarla kurtarıldı. Kumbağ Beldesi, Naip Köyü ve İnecik köylerinde toplam 552 ev sel sularından etkilendi. Naip Köyü'nde 23 sera, fabrika selden zarar gördü. Ayrıca bin hektar alanda yüzde 10 ile yüzde 100 arasında hasar meydana geldi” dedi. Yaşanan sel felaketinde özellikle Naip Köyü girişinde bulunan fabrikaların zarar gördüğünü ifade eden Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, fabrikadan kurtarılan 311 işçinin misafirhanelerde bir süre misafir edilerek ihtiyaçlarının karşılandığını ifade etti. Bu fabrikalarda çalışan işçilerin durumları ile ilgili olarak yapacaklarını anlatan Vali Kemelek, “Fabrika işçilerinin sigortalı çalışıp, çalışmadıkları, küçük yaşta işçi iddiaları, vergi yönünden durumları gerekli kurumlarca yapılacak olan denetimler sonucu ortaya çıkacak. Bu konuda gerekli kurumlara yazılarını gönderdik” diye konuştu. 569759 Liselere 4. Yerleştirme Sonuçları Fen, Anadolu, sosyal bilimler liseleri ve bazı meslek liselerine Ortaöğretim Yerleştirme Puanlarına göre 4'üncü yerleştirme sonuçları açıklandı. Sonuçlar "www.meb.gov.tr" adresinden öğreniliyor. Kayıtlar 16-18 Eylül 2009 tarihi arasında yapılacak. 569932 Topkapı Sarayı'na çilingir çağrıldı Topkapı Sarayı'na çilingir çağrıldı İstanbul'da turistlerin en çok ziyaret ettiği tarihi yerlerden biri olan Topkapı Sarayı'na sabah saatlerinde çilingir çağırıldı. İçeri giremeyen turistler bir saat ayakta bekledi, kapıların açılmasıyla turistlerden özür dilendi. TOPKAPI SARAY'INDA UZUN KUYRUKLAR OLUŞTU DHA'nın haberine göre, Topkapı Sarayı'nda bazı önemli odaların ve bölümlerin anahtarlarının olduğu ana kasa kendi anahtarı tarafından teknik bir arıza nedeniyle açılamayınca saraya çilingir çağırıldı. Kasa çilingir tarafından özenle açıldı. Saray yetkilileri kasayı kendilerinin açabileceklerini ama zarar vermek istemediklerini söylediler. Bu arada saraya sabah saatlerinde gelen turistler içeriye alınmadı. Turistlere bir aksaklıktan dolayı bir saatlik gecikme olacağı duyuruldu ve özür dilendi. Kilitli olan ana kasada Harem, Kutsal Emanetler, Hazine Odaları gibi önemli bölümlerinin anahtarları olduğu öğrenildi. İstanbul'a gemilerle gelen kalabalık turist grupları daha sonra sırayla bir saat sonra saraya alındı. Kasanın içinde anahtarların yanı sıra sarayın evraklarının da bulunduğu öğrenildi. 569066 Açık ya da kapalı oturum saplantımız yok Açık ya da kapalı oturum saplantımız yok TBMM BÜROSU ANKARA AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, demokratik açılım sürecinde TBMM Genel Kurulu'nun kapalı oturum yapması durumunda, “açıklarım” sözlerine, “Bizim açılım ile ilgili kapalı ya da açık oturum saplantımız yok. Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatleri, milli çıkarları ve ulusal öncelikleri MHP'nin yaklaşan kurultayına kurban edilmeyecek feda edilmeyecek kadar önemli ve önceliklidir” karşığılını verdi. MUHALEFET KAÇIYOR AKılıç “Bilindiği gibi gerek MHP gerekse CHP yönetimi süreci yönetmekle görevlendirilen İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay'ın, görüşme talebini geri çevirdiler. Dolayısıyla CHP ve MHP ne düşünüyor, söyleyecek sözleri nedir? Demokratik açılımın TBMM Genel Kurulu'nda kapalı oturumla ele alınması tamamen bununla alakalı bir durumdur. AK Parti'nin kapalı ya da açık oturum gibi bir saplantısı yoktur” ifadesini kullandı. 570531 McClaren: Fenerbahçe formda ama biz de formdayız McClaren: formda ama biz de formdayızTwente Teknik Direktörü Steve McClaren, yarın ile oynayacakları maç öncesi Fenerbahçe 'nda basın toplantısı düzenledi. Yarınki maçta statta kendilerini çok ateşli bir taraftarın beklediğini belirten McClaren, "Sadece ile mücadele etmeyeceğiz, seyircilerin yaratacağı ortamla da mücadele edeceğiz" dedi. McClaren, senelik tecrübeleri olduğunu vurgulayarak, "Avrupa'da daha önce böyle önemli deplasmanlarda oynadık. Yarın tecrübelerimizden faydalanacağız. Böyle ortamlardan etkilenmeden, kendi durumumuza bakacağız. Bu ortamdan çıkacağımızı umuyorum. Ortamdan etkilenmeden, kendi futbolumuzu oynamaya bakacağız" şeklinde konuştu. Yarınki maçın zorlu geçeceğini ifade eden teknik adam, "Fenerbahçe'nin çok iyi futbolcuları ve iyi bir teknik direktörleri var. Zor bir maç olacak. Ligdeki maçını kazanan Fenerbahçe formda ama biz de formdayız. Yarın özellikle genç futbolcularım için kendilerini gösterecek bir ortam olacak" dedi. Bu arada McClaren, yarınki maçta sakatlıkları bulunan Heubach ve Rajkovic'in forma giyemeyeceğini bildirdi. Twenteli futbolcu Peter Wisgerhof ise büyük bir ekibe karşı oynayacaklarını belirterek, "Böyle ortamlar bizi daha çok motive edecektir. Seyircilerin dolu olduğu bir statta büyük bir ekibe karşı oynayacaksınız. Futbolcuların kendilerini göstermesi açısından bulunmaz bir ortam" ifadelerini kullandı. 569656 Toyota hibrid modelleriyle Frankfurt'ta Toyota Frankfur Otomobil Fuarı’nda yenilenen Land Cruser’ın Avrupa prömiyerini yapacak. Ayrıca iQ Sport ve iQ koleksiyonun da sergileneceği fuarda hybrid konseptler Auris ve Prius Plug-in de ziyaretçileri bekliyor. YENİ LAND CRUİSER Uluslararası 63. Frankfurt Otomobil Fuarı'nda Toyota’nın 4WD ikoni yeni Land Cruiser Avrupa prömiyerini yapacak. iQ SERİSİ Fuarda Toyota standında sergilenen, “Geleceğin iQ Dünyası” için özel olarak tasarlanmış iQ modelleri, iQ Sport ve iQ Koleksiyon; dikkat çekici tasarımlarının, çevre dostu 100 g/km altında CO2 salımı ile bir arada sunulabileceğini gösteriyor. HİBRİD MODELLER FUARDA Frankfurt Motor Show’da Toyota, tam hibrid sistemini geniş kitlelerle buluşturmayı hedefleyen Auris HSD tam Hibrid Konsept modelinin Dünya Prömiyeri’ni gerçekleştiriyor ve tam hibrid sistemlerinde yepyeni bir atılımın temsilcisi Yeni Prius Plug-in Hibrid Konsept modeli ile de dikkatleri üzerine çekiyor.   569023 İstanbul finans merkezi olacak AK Parti Hükümeti, AB üyeliği yolunda ilerleyen Türkiye'nin bölgesel konumu itibariyle, Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa bölgeleri için de önemli ekonomik büyüklüğe sahip bir ülke konumunda olduğunu kaydederek, İstanbul'un Türkiye'nin doğal finans merkezi konumunda olmasını kararlaştırdı. Bunun için 73 maddelik taslak ve hazırlanan Eylem Planı bugün (Çarşamba) Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında görüşülecek. Buna göre İstanbul, öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel finans merkezi olacak. Bu kapsamda, dünya uygulamalarına paralel uygulamalar getirilecek.Bankacılık aracılık maliyetleri düşürülecek.Bu kapsamda kurumlar vergisi yüzde 20 uygulanacak. Gider Vergileri Kanunu yeniden düzenlenecek. Taslakta bir çok ülkede BSMV benzeri verginin uygulanmadığı, genel olarak finansal işlemlerin KDV'den de istisna tutulduğuna dikkat çekildi.İşlem maliyetleri indirilirken, halka açık şirketlere yıllığına düşük oranlı olarak uygulanacak ve İstanbul'un yaşam kalitesi artırılacak. 569495 Aşk-ı Memnu opera sahnesinde pera sahnesinde Devlet Opera ve Balesi (İZDOB), Türk edebiyatında önemli yeri olan Halid Ziya Uşaklıgil’in "" eserini, opera sahnesinde sanatseverlerin beğenisine sunacak. Halid Ziya Uşaklıgil’in "Aşk-ı Memnu" eserindeki karakterler, bu kez opera sahnesinde hayat bulacak. Selman Ada’nın opera için yazdığı "Aşk-Memnu"nun librettosu Tarık Günersen’e ait. İzmirli sanatseverler, genç ve deneyimli sanatçıların bir arada oynayağı "Aşk-ı Memnu"da, Aytül Büyüksaraç’ı "Firdevs Hanım" karakterinde izleyecek. Ruberto Chapi’nin "Garcilaso’nun Ölümü" operasını ’nın Toledo kentinde sahneye koyarak geçen sezon adından söz ettiren İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB), 2009-2010 sezonunda da iddialı eserlere imza atacak. AA muhabirine bilgi veren İZDOB Müdürü Aytül Büyüksaraç, sezonun en iddialı yeni çalışmaları arasında Richard Strauss’un "Ariadne Auf Nexos" operasının geldiğini söyledi. Strauss’un eserlerinin farklı özellikleri nedeniyle sahneye konulması güç eserler arasında yer aldığını ve ’de bugüne kadar bestecinin "Salome" ve "Elektra" adlı eserlerinin sahnelendiğini ifade eden Büyüksaraç, Opera ve Balesi Müdürü Aytaç Manizade tarafından sahneye konulan eserin bu yıl sanatseverlerin ilgisini çekeceğine inandığını kaydetti. İZDOB, yeni sezonu Carl Orff’un ölümsüz eseri Carmina Burana eserinden uyarlanan ve 250 sanatçının sahnede aynı anda performans göstereceği bale ile açacak. İzmir Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla Merkezi’nde (AASSM) 26 Eylül Cumartesi akşamı sahnelenecek eserde, 80 kişilik koro, 60 kişilik çocuk korosu, 50 kişilik bale ekibi ve 60 kişiden oluşan orkestra izleyicilerle buluşacak. İZDOB’un bu sene ilk kez sahneleyeceği bir diğer eser de Karl Ludwig’in "Bir Tenor Aranıyor" adlı komedisi olacak. ’da daha önce sahnelenen oyunun İzmir’de farklı bir yorumla ve zenginleştirilmiş olarak sahneleneceğini bildiren Büyüksaraç, Evin Atik Yerli’nin sahneye koyduğu eseri Bölgesi’nde farklı illerde de sahneleyeceklerini söyledi. Büyüksaraç, "Bir Tenor Aranıyor" adlı eserin, opera izlemeye yeni başlayan gençler tarafından özellikle beğenileceğine inandığını ifade etti. İZDOB, yeni eserlerin yanı sıra "Simon Boccanegra", "Saraydan Kız Kaçırma", "Romeo ve Juliette", "Kısa Hayat" ve "Garcilaso’nun Ölümü" operaları ile "Otello", "", "Don Kişot" ve "Sindrella" balelerini de sezon içinde yeniden İzmirli sanatseverlerle buluşturacak. .. 569098 Aşk Mektubu Aşk Mektubu Orijinal Adı: Message In Bottle Yönetmen: Luis Mandoki Oyn: Kevin Costner, Robin Wright Penn TNT 21.15 Her kadının duymak isteyeceği kadar güzel satırlar, sahile vurmuş bir şişenin içinden çıkıyor. Şişeyi bulan ve içindeki mektuptan çok etkilenen bir gazeteci, duygu yüklü satırların yazarını uzun araştırmalar sonucunda buluyor. İkisi arasında karşılıklı bir etkileşim oluyor. 569214 İstanbul'da Korsan Kitap Operasyonu İstanbul'da 260 bin adet korsan kitap ele geçirildi. Olayla ilgili kişi gözaltına alındı. Polis Küçükçekmece, Bağcılar, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Avcılar, Eyüp ve Beylikdüzü ilçelerinde tespit edilen adreslere operasyon düzenlendi. Bir matbaa ile depolara yapılan baskınlarda piyasa değeri milyon 200 bin TL olduğu bildirilen 260 bin adet korsan kitap bulundu. Korsan kitaplar kamyonla getirilerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü bahçesinde sergilendi. Gazeteci Taha Akyol, "Kitap akşam çıkıyor yarın hemen alıyolar fotokopisini çıkarıp korsan baskı yapıyorlar her yazarın başına geliyor bu senenin acı bir yeniliği de okulların açılmasına paralel olarak ingilizce ders kitaplarının korsanının başlaması bu cüretin ahlakszılğın hırsızlığın ne boyutlara tırmandığını gösteriyor." dedi. İstanbul'da ay önce de milyon adet korsan kitap yakalanmıştı. 570201 Milliler liderlik aşkına 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda mücadele eden (A) Milli Basketbol Takımı, 2. tur (F) Grubu'ndaki son maçında bu akşam Slovenya ile karşı karşıya gelecek. Şampiyonada oynadığı maçı da kazanmayı başaran ''12 Dev Adam'', (F) Grubu'nda önce çeyrek finale çıkmayı, ardından da ilk iki içinde yer almayı garantilerken, grup lideri olabilmek için ise bugün Slovenya'yı yenmek zorunda. (A) Milli Takım, Slovenya'yı yenip grubu lider olarak tamamladığı takdirde, çeyrek finalde (E) Grubu'nun dördüncü takımıyla, aksi halde ise üçüncü takımıyla eşleşecek. Şampiyonada henüz yenilgi yüzü görmeyen Milliler, bu maçtan da galip ayrılması halinde grubunu ilk sırada tamamlayacak. (A) Milli Basketbol Takımı'nın Slovenya ile bu akşam yapacağı karşılaşma saat 22.00'da başlayacak. SLOVENYA İLE 7. KARŞILAŞMA Slovenya ile daha önce kez karşılaşan (A) Milli Basketbol Takımı, bu karşılaşmalarda galibiyet, de yenilgi aldı. Efes Pilsen World Cup'ta kez karşılaşan iki ülke, 2'şer kez sahadan mutlu ayrıldı. Japonya'da 2006 yılında düzenlenen 15. Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye, Slovenya'yı 90-84 yenerken, İspanya'da 2007 yılında organize edilen 35. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda ise Slovenya sahadan 66-51 galip ayrılmıştı. MENAJER ERDENAY: KAYIPSIZ DEVAM ETMEK İSTİYORUZ (A) Milli Takım Menajeri Harun Erdenay, bugün Slovenya'yı da yenip, kayıpsız grup lideri olarak çeyrek finale çıkmak istediklerini söyledi. Takım olarak çok memnuniyet verici bir performans sergilediklerini ve yabancı basın tarafından favori olarak gösterildiklerini kaydeden Harun Erdenay, şunları söyledi: ''Türkiye'nin burada en iyi defans yapan, takım oyunu sergileyen ekip olduğu söyleniyor hep. Final için şimdiden en büyük favorilerden biri olarak gösteriliyoruz yabancı basın tarafından. Biz yolumuza kayıpsız devam etmek istiyoruz. Slovenya çok potansiyelli bir takım. Hücum güçleri çok yüksek. Galip gelip, kayıpsız, grup lideri olarak çeyrek finale devam etmek istiyoruz.'' Tüm takım olarak başarıya kilitlendiklerini vurgulayan Erdenay, ''Herkes takım için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bunda da kaptan Hidayet'in rolü büyük. Birleştiriciliği işimizi kolaylaştırıyor'' ifadelerini kullandı. PUAN DURUMU İkinci tur (F) Grubu'nda ikinci maçların ardından sıralama ve puan durumu şöyle: SIRA ÜLKE PUAN ---------------------- 1- Türkiye 2- Slovenya 3- Sırbistan 4- İspanya 5- Polonya 6- Litvanya 566560 EKK, İstanbul için toplanıyor Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında 20. toplantısını, 16 Eylül 2009 Çarşamba günü saat 14.00'te yapacak. Hazine Müsteşarlığı kampüsünde bulunan Uğur Ercan toplantı salonunda gerçekleştirecek olan EKK'nın gündem konusu ''İstanbul Finans Merkezi'' olacak. Toplantıya, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in yanı sıra, kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ile sektör temsilcileri katılacak. 570110 16:57 Babacan: IMF ile bir tur görüşme daha yaparız Babacan: ile bir tur görüşme daha yaparız Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ile görüşmeler ve gelinen noktaya ilişkin, Orta Vadeli Program (OVP) temelinde IMF ile bir tur görüşme daha yapacaklarını söyledi ve “Bu görüşmelerin sonucunda bir konusunda mutabakata ulaşırsak böyle bir düzenleme yapmayı tercih ederiz” dedi. Babacan, Orta Vadeli Programı açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ali Babacan “IMF ile nasıl bir perspektifte görüşmeleri sürdürüyorsunuz.  Bir anlaşma olacak mı? son durum nedir?” şeklindeki soruya karşılık, Fon ile bir süredir süredir temas halinde olduklarını hatırlattı. Açıkladıkları OVP’nin bundan sonraki dönemde ’nin neyi yapacağını, neyi yapmayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Babacan, IMF’nin de bu programı inceleyeceğini ve bunun ardından program temelinde Fon ile bir tur daha görüşme yapacaklarını söyledi. Babacan, bu görüşmenin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşılırsa böyle bir düzenleme yapmayı tercih edeceklerini, ancak şartlarında ve çerçevesinde mutabık kalınması gerektiğini ifade etti.  Kriz döneminde IMF’nin kaynaklarının güçlendirildiğini anımsatan Babacan, Türkiye’nin şu anda IMF’ye 7-8 milyar dolar civarında borcu bulunduğunu ve bu borca yıllık yüzde 2,1 oranında faiz ödendiğini kaydetti. IMF kaynaklarının piyasa şartlarından daha uygun kaynaklar olduğunu, sadece bu açıdan bile bakıldığında Türkiye’ye uygun dış şartlarda kaynağın ülke ekonomisine katkıda bulunacağını anlatan Babacan şöyle devam etti: “Ancak OVP’ye baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Hazırlıklarımızı yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak kullandırılacak kaynaklar direk olarak piyasaya kullanıma sunulacak kaynak olacaktır. Bizim iç borçlanma ihtiyacımız IMF’den sağlanacak kaynakla azalacaktır. Dolayısıyla içerden borçlanacağımız rakam kadar gideceğiz dışardan borçlanacağız ve bu kaynak Türk bankacılık sektörünün özel ve yatırım için kullandırabileceği kaynak haline gelecektir.  Bu konuyla alakalı temaslarımız önümüzdeki dönemde de devam edecek. Ancak şunu söyleyebilirim ki görüşmelerimiz olumlu yönde seyretmektedir. OVP ile IMF teknisyenlerinin, ekonomistlerinin Türkiye’ye ve dünyaya bakışı önemli ölçüde birbirine yaklaşmıştır. Belki 3-4 ay önce böyle değildi... Bugün itibariyle çalışmalarda bakış açısında da önemli ölçüde yakınlaşma mevcuttur.” Beklentileri yükseltecek bir ifade kullanmak istemediğini, çünkü bunun detaylarının konuşulacağını, genel çerçevesinin ele alınacağını vurgulayan Babacan, bundan sonraki dönemde Türkiye’nin zemininin OVP olduğunu kaydetti. SEKTÖRÜ EKONOMİMİZİN DİNAMOSU OLACAK” Bakan Babacan, “(vergilerde artış öngörmüyoruz) dediniz hükümetin düşüncesi indirimlerinin devamı yönünde midir” şeklindeki soruyu yanıtlarken de KDV ve indirimlerinin Mart ayında başlatılan ve belli sektörlere yönelik özel bir uygulama olduğunu hatırlattı. “30 Eylül’den sonra ne yapacağımızı günlerde söyleyeceğiz” diyen Babacan, bu uygulamayı genel bir KDV, ÖTV ya da uygulaması çerçevesinde değerlendirmemek gerektiğine işaret etti.  Reformu çerçevesinde hangi kalemlerde ne kadar tasarruf öngördüklerinin sorulması üzerine de Babacan, sosyal güvenlik açıklarının artmasındaki temel faktörün sosyal güvenlik primlerinin tahsilatında yaşanan gerileme olduğunu söyledi. Türkiye’de işsizliğin artmasıyla beraber prim ödeyen çalışan sayısının da azaldığını, bunun getirdiği bir gelir etkisi olduğunu anlatan Babacan, “Açığın en önemli sebebi budur. Bunun yanında diğer kalemlerde yapılabilecek bir şeyler varsa bazı kararlar alınmıştır. Gelişen şartlara göre günler geldikçe verilebilecek kararlar da olabilir” dedi.  Ali Babacan, “Türkiye -6’dan 3,5’a nasıl toparlanacak” şeklindeki soruyu cevaplarken de Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısına dikkat çekti.  Türk bankacılık sektörünün kriz döneminde kamuya yük getirmemesi, buraya kamu kaynağı aktarmak zorunda kalınmayışının toparlanma sürecinde Türkiye’nin en önemli avantajlarından birisi olacağını belirten Babacan, ve ’de ise durumun çok farklı olduğunu ifade etti. ABD ve Avrupa’nın bankacılık sektörüne akıttıkları kaynaklar nedeniyle önümüzdeki dönemde para politikalarında, maliye politikalarında çok ciddi tedbirler almak zorunda kalacaklarını ifade eden Babacan, “Ancak biz bir bakıma bu krizde ağırlıklı olarak vergi gelirlerimizin düşmesiyle meydana gelen kamu açığımızı ekonomik toparlanmayla beraber yine gelir etkisiyle hızlı bir şekilde kapatıyoruz. Tasarruf alanlarında da her türlü tasarrufu yaparız ancak finans sektörü bizim ekonomimizin dinamosu olacak. Bizim büyümemizin en önemli temel unsurlarından bir tanesi olacak” diye konuştu. 568963 Trabzon'da Egemen'e ödül, Tjikuzu'ya ceza Başkan Sadri Şener'in önerisiyle alınan karara gerekçe olarak, Egemen Korkmaz'ın, yaşanan olumsuzluklar karşısında hem kendisini hem de takım arkadaşlarını olumlu yönde motive etmesi ve Belediyespor maçında sergilediği üstün performansla attığı gol gösterildi. Buna göre Egemen'e bu maçın galibiyet priaminin katı prim verileceği açıklandı. Namibyalı oyuncu Tjikuzu'ya ise 120 bin liraya kadar para cezası verilebileceği bildirildi. Öte yandan, Trabzonspor ile Antalyaspor arasında cuma günü Avni Aker'de oynanacak müsabakanın biletleri satışa çıktı. Bilet fiyatları; açık tribün 15, maraton tribünü 30, kapalı yan 60, kapalı orta 80 ve VIP 150 TL olarak açıklandı. 569572 İftara gitti, tecavüz etti Konya'da ettiği öne sürülen bir kişi yakalandı. Edinilen bilgiye göre, merkez Karatay ilçesi Ovaloğlu Mahallesi'nde yaşayan R.A. (33), iftar için komşusu Mustafa D'yi (26) evine davet etti. R.A, teravih namazına gideceğini söyleyince Mustafa D. de ayakkabılarını değiştirmek için eve dönmesi gerektiğini bahane ederek R.A. ile birlikte çıkmadı. Daha sonra Mustafa D. ev sahibinin kızı S.A'yı (10) da yanına alarak kendi evine gitti. Mustafa D'nin, evinde küçük kız çocuğuna bıçakla tehdit ederek tecavüz ettiği öne sürüldü. Olay anında S.A'nın cam şişeyle başına vurması sonucu yaralanan Mustafa D, küçük çocuğu yaşananları kimseye anlatmaması konusunda tehdit ettikten sonra evine gönderdi. Olaydan hemen sonra S.A'nın üzerinde kan olduğunu fark eden ailesi, yaşadıklarından dolayı konuşmakta güçlük çeken ve korkan kızlarının başına gelenleri öğrenince durumu polise bildirdi. S.A'nın olayı anlattığını öğrenince kaçmak isteyen şüpheli, polis ekiplerince merkez Karatay ilçesinde yakalanarak gözaltına alındı. Evli olduğu öğrenilen şüpheli, Konya Numune Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildi. Şüphelinin polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi. 570131 17:18 Dolar günü düşüşle kapattı Dolar günü düşüşle kapattı İstanbul serbest piyasada, kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,4790 liraya, avronun satış fiyatı 2,1680 liraya geriledi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, piyasanın kapanışı itibariyle Kapalıçarşı’da 1,4770 liradan alınan dolar 1,4790 liradan, 2,1660 liradan alınan avro 2,1680 liradan satılıyor. Serbest piyasada önceki kapanışta 1,4900 lira olan dolar güne 1,4780 liradan, 2,1690 lira olan avro da 2,1680 liradan başlamıştı. 568993 Koç-Bienal birlikteliği: Kazan-kazan Pazar sabahı düştük yollara... ’nda galeri senin, bu galeri benim. Ayaklarımıza kara sular indi, ama güncel sanata dair ne müthiş yapıtlar gördük bir bilseniz... bugünlerde hem sanatçılar, hem de sanatseverler için bir cennet. Yerlisiyle ve yabancısıyla... Dolaştığımız galerilerde bizim sanatçılarımızın yanı sıra pek çok ülkeden yabancı sanatçıların da en son yapıtları vardı; sergileri gezenler de türkçeden çok, farklı yabancı diller konuşuyorlardı. Galerileri dolaşmak bedava; sadece müzelere giriş ücretli. Eserlerin fiyatlarıysa... 30-40 bin euro’lar havada uçuşuyor. Benim tespit ettiğim en yüksek fiyat 105 bin euro’ydu. Yanında kırmızı nokta bulunan, yani satılmış yapıtlar hiç de az değildi. tüm piyasaları durma noktasına getirmişken, Başbakan Erdoğan’ın kulaklarını çınlatalım! Kriz güncel sanatı teğet bile geçmemiş. Bu da çok sevindirici. Bienal’e Koç ivmesi Geçen pazar günkü yazımda da vurgulamıştım. İstanbul’umuzda bugüne dek eşi-benzeri görülmemiş bu çağdaş zenginliğini, 11. Uluslararası İstanbul Bienali’ne borçluyuz. Bir önceki Bienal’deki 70 etkinliğe karşı bu sefer tam 130 etkinlik var. İstanbul Kültür Sanat Vakfı ’nin 20 yıl önce düzenlediği ilk Bienal’i hatırlıyorum. Neredeeen nerelere geldi... Her sonraki Bienal, bir önceki Bienal’i aştı. Ancak ’in 2006’da ana sponsor olması, Bienal’i bir başka boyuta taşıdı. Koç’a gençlik aşısı Koç Topluluğu’nu genelde daha konvansiyonel alanlarda görmeye alıştığımız için, Bienal’i 10 yıllığına sahiplendiğini ilk duyduğumda şaşırmıştım. Ama Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl’ı dinleyince Koç-Bienal birlikteliğinin örnek bir “Kazan-kazan” durumu olduğunu anladım. 2005’teki Bienal’i 50 bin kişi izlemişken, Koç sponsor olduktan sonraki 2007 Bienali’nde bu sayı 100 bine çıkmış. Bu yıl en az 150 bin kişi bekliyorlar; tabii özel teşviklerle... Örneğin kimliğini gösteren 20 bin öğrenciye, herhangi bir ücret ödemeksizin Bienal’in tüm mekânlarını sayısız ve sınırsız gezme imkânı sağlamışlar. Gençlerimizin bilgisine... 3. kuşağın damgası Mustafa Koç, yıldır holdingin başında. Onu dinlerken farkettim ki Koç Topluluğu, 3. kuşağın yönetiminde hayli dönüşmüş ve “gençleşmiş”. Bienal sponsorluğu da sanırım bunun yansıması. Koç, 2006’da 80. yılını kutladı. 80. yıl için hazırlıklar yapılırken Mustafa Koç’tan bir telefon gelmişti: “Meral Hanım, bugüne kadar yaptıklarımızın dışında, büyük sosyal sorumluluk projelerine girmek istiyoruz. Bize ne önerirsiniz?” Ben ne önerdiğimi hatırlamıyorum, ama Mustafa Bey’in bana gelene kadar ne kadar çok kişiye danışmış olduğunu varın siz düşünün! Anlaşılan kılı kırk yaran çok titiz bir çalışma sonucu belirlenmiş projeler. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” gibi, “Ülkem Varsa, Ben de Varım” gibi, TEMA ile yürüttükleri projeler gibi... Meslek Lisesi projesi de Koç’u gençlerle buluşturuyor. Bienal ise gençler ve marjinal sanat çevrelerine yakınlaşmanın yanı sıra Mustafa ve Ali Koç’un da vurguladığı gibi “Koç’a yurt içinde ve yurt dışında büyük prestij getiriyor.” Fortune 500 listesinin üst sıralarına tırmanma hedefi olan bir grup için çok isabetli bir tercih. 570392 Büyükelçilerden Gül'e Güven Mektubu Hollanda ve Küba'nın Ankara Büyükelçilikleri'nde yeni dönem.... Başkentteki yeni görevlerine başlayan iki ülke büyükelçileri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e güven mektubu sundu. Çankaya Köşkü'nün ilk konuğu Küba'nın Ankara Büyükelçisi Jorge Quesada Concepcio'n oldu. Gül'e güven mektubunu sunan Concepcio'n, büyükelçilik görevlilerini takdim etti. Daha sonra ise Holanda'nın Ankara Büyükelçisi Jan-Paul Dirkse, Cumhurbaşkanı Gül'e güven mektubu sundu. Gül'e Güven Mektubunu sunan Büyükelçi Dirkse, 2005 yılından bu yana Moskova Büyükelçisi olarak görev yapıyordu. Köşk'ün bir başka konuğu ise Fransa Senatosu Başkanı Gérard Larcher ve beraberindeki heyetti. 570029 Başbakan sözünü tuttu ama Ayşe nine göremedi Acı haberi duyan Erdoğan büyük üzüntü yaşadı. Başbakan Erdoğan'ın geçen ay yaptığı gecekondu ziyaretinde yaşanan 'asfalt yol' olayının baş kahramanı Ayşe Nine, dün başlayan çalışmaları göremeden vefat etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 24 Ağustos'ta Bakanlar Kurulu toplantısının ardından felçli Çöllü ve Ayşe Olgun'u ziyaret etmişti. Çankaya Bağcılar Mahallesi'ndeki bir gecekonduda oturan çifte yapılan ziyarete asfalt yol tartışması damgasını vurmuştu. İKİ KEZ FELÇ GEÇİRDİ Evin hanımı Ayşe Olgun, komşularıyla birlikte Başbakan'dan yolun asfaltlanmasını istemişti. Başbakan ise bunun için Çankaya Belediyesi'ni adres göstermişti. Büyükşehir ile Çankaya Belediyesi arasında da polemiğe neden olan asfaltlama tartışması, dün her iki belediyeye ait iş makinelerinin mahalleye gelmesiyle sona erdi. Ancak mahalleye asfalt gelmesinin en büyük aktörlerinden biri olan 72 yaşındaki Ayşe Olgun, mahallesine geç de olsa gelen hizmeti göremedi. Yaklaşık iki hafta içinde iki kez felç geçiren Ayşe Nine, geçen pazar günü hayatını kaybetti. Hasta 74 yaşındaki eşi Çöllü Olgun'a bakan Ayşe Olgun, ziyareti şöyle anlatmıştı: "Başbakan'ı karşımda görünce dilim damağım durdu, heycanlandım, konuşmadım. Sürekli 'bir isteğin var mı, bir şey istiyor musunuz, maaşınız var mı' diye sordu. 400 TL aylık alıyoruz. Eşime bez almadığımız zaman para yetiyor. Başbakan bez ihtiyacımızı karşılayacaklarını söyledi. 'Para lazım mı' diye sordu, geçen yıl bin 500 TL eve giren hırsız tarafından çalınmıştı onu söyledim bin 500 TL, maaş aldığımız bankaya yatıracağını söyledi. Durmadan benden isteğim olup olmadığını sordu. Ama isteğimin çoğunu isteyemedim. Şimdi olsa isterim. Birden eve girince korktum. Bana haber verselerdi, torunum için iş isteyecektim, çocuklarıma iş isteyecektim. Kredi kartına borcu olan oğlumun durumunu söyleyecektim. Gecekondu yıkıldıktan sonra daire yapılıncaya kadar bir ev isteyecektim. İsteyemedim." 570399 Markete molotof attığı iddia edilen kişi gözaltında Alınan bilgiye göre, 13 Mayıs tarihinde, bir gıda marketi zincirinin Ova Mahallesi Şakirpaşa Caddesi'ndeki şubesine 10-15 kişilik bir grubun, terör örgütü lehine sloganlarla molotofkokteyli atmalarıyla ilgili Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri soruşturma başlattı. Çalışma sonucu, PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yönlendirmesiyle ''Çukurova Demokratik Halk İnisiyatifinden Eylem Çağrısı'' başlığı ile ''terörist başı Abdullah Öcalan'ın hazırlamış olduğu sözde yol haritasının engellendiği ve askeri operasyonların artarak devam ettiği'' şeklinde yazıyla eylem çağrısı yapılması üzerine saldırının gerçekleştirildiği belirlendi. Ekiplerin, ayrı adrese düzenledikleri eş zamanlı operasyon sonucu, merkez Seyhan ilçesinde terör örgütü üyesi oldukları belirlenen kişi gözaltına alındı. Sorguları tamamlanan zanlılardan 4'ü, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklanırken, 3'ü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 569588 Bayramda hava nasıl olacak? Bayramda hava nasıl olacak? sel felaketinden yeni çıktı. Bazı bölgelerde yine şiddetli bekleniyor. Bayramda da bulutlar yüzünü gösterecek... Türkiye'nin batısında artık hava açtı ancak ’de yağış devam ediyor. Doğu Karadeniz ve ’da yarın çok kuvvetli, sel ve su baskınlarına karşı dikkat. Bayramda hava genel olarak parçalı bulutlu olacak, eylül ayı ortalamalarında seyredecek, batıda ise rüzgar kuvvetlenecek. Bayramın ilk günü Karadeniz, ve 'in doğusunda yağmur var. İç Anadolu parçalı bulutlu ve yer yer yağmurlu, ve 'da da parçalı bulutlu bir hava seyredecek. 'da az bulutlu hava var. bugün de bulutlu ama 'de yağmur bulutları dağılıyor, hava güneşli, parçalı bulutlu, ’nın kuzeyi bugün de hafif yağmurlu olacak. Marmara'da hava az bulutlu, yağmur bulutları bu bölgeyi terk etti, ancak 28 dereceyi geçemeyen, eylül ayına özgü sıcaklıklar var. Rüzgar hafif, bayramda çok sert esecek. İç Anadolu bu hafta oldukça serin, yağmur bugün arasına ilerledi. Sıcaklık perşembe günü Sivas’ta 18 dereceye kadar düşebilir. Ege’yi de yağış terk etti, hava yeniden az bulutlu, rüzgar Güney Ege kıyıları dışında hafif esiyor. Ama güneşe rağmen sıcaklık artık bu bölgede de 30 dereceyi geçemiyor. Akdeniz’de bugün de hafif yağmurlar sürecek, bölümü açıyor ama Adana- arasında hafif yağış geçişi var. Güneydoğu az bulutlu, sıcaklık 32 dereceye iniyor. Doğu Anadolu'da perşembe günü, ve ’da yağmur şiddetlenecek, riski var, sıcaklık aynı gün Erzurum'da 13 dereceye inecek. Bugün ise yağmur aralıklı. Karadeniz'de iki gün boyunca Ordu’dan, ve 'e kadar yağmur zaman zaman şiddetli yağacak, cumaya kadar sürecek yağışlar toprağı suya fazlasıyla doyuracağından, heyelan riskini de yükseltiyor, tedbirli olunmalı. 570354 Çukurca'da iş makinesi yakıldı Çukurca'da iş makinesi yakıldı Diğer 3.SAYFA haberlerini okumak için ... 569425 milyon $'lık evde oturamıyoruz Pınar Altuğ, kızı Su'ya uyku yüzü göstermeyen gürültü nedeniyle sıkıntılı. Altuğ'un bu yüzden Bebek'teki kafe sahipleriyle bile arası açıldı! Pınar Altuğ, yaklaşık üç yıldır yaşadığı Bebek'teki evinde sıkıntılı günler geçiriyor. Nedeni ise son dönemin en gözde semtinin bitip tükenmeyen gürültüsü! Kızı Su'nun doğumunun ardından canından bezen Altuğ'un yakınlarına, "1 milyon dolara ev aldık, gürültüden oturamıyoruz. Su, her gece yatağından fırlayarak kalkıyor" diye dert yandığı öğrenildi. EN ÇOK LUCCA'DAN ŞİKAYETÇİ Gürültüden etraftaki kafeleri sorumlu tutan Pınar Altuğ, şu sıralar mekanlara savaş açmış durumda. Geçen yıl her gece belediyeyi ve polisi arayarak gürültüden şikayetçi olan ünlü oyuncu, 'Vertu' isimli kafeyi kapattırmayı başarmıştı. Altuğ'un bu yılki hedefinde ise Lucca olduğu söyleniyor. 570281 Sinemada öldü Sinemada öldü 16.09.2009 17:41 Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde sinemada film izleyen şahıs geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Tığcılar Mahallesi'nde bulunan Fitaş Sineması'nda meydana gelen olayda Hikmet Y.(51) isimyi şahıs geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Filmler bittikten sonra salonu boşaltan görevliler Hikmet Y.'yi koltukta uygunsuz vaziyette oturur buldular. Şahsın kendinde olmadığını fark eden görevliler 112 Acil Servis'i arayarak yardım istediler. Sinemaya gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde şahsın öldüğünü belirlediler. Hİkmet Y.'nin cesedi otopsi yapılmak için Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Polis olayla ilgili inceleme başlattı. 568954 DTP, Talabani ve Barzani'den destek talep edecek Kuzey Irak'a hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda gazetecilerin sorularını cevaplandıran DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, 'demokratik açılım'ın başarılı şekilde sonuçlanması için çaba gösterdiklerini belirtti. Türk, Kürt sorununun Türkiye'nin bir sorunu olduğunu ancak farklı ülkelerde yaşayan Kürtlerin de bulunduğunu hatırlattı. Irak Kürtlerinin barış sürecine katkısını sağlamak üzere Talabani ve Barzani ile görüşeceklerini kaydetti. Türkiye'de özellikle Ortadoğu halkları arasında barışın gelişmesi için hangi hassasiyetler üzerinde durulması gerektiğini anlatacaklarını ifade eden DTP lideri, "Bu konuda kendilerinin düşüncelerini alacağız. Kendi düşüncelerimizi aktaracağız." diye konuştu. Ahmet Türk, MHP'nin Meclis'te kapalı oturum yapılması halinde konuşulanları kamuoyuyla paylaşacağı açıklamalarını da değerlendirdi. Hiçbir demokratik ülkede kapalı oturum yapılamayacağını öne sürerken TBMM'de açık oturumlar yapıp her şeyin tartışılabilmesi gerektiğini savundu. "Halktan saklayacağımız bir şey yok." diyen Türk, "Halkın iradesi ile gelmiş olan insanların özgürce düşüncelerini ortaya koyması ve toplumla paylaşması gerekir." şeklinde konuştu. Heyette Türk'ün yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, milletvekilleri Sebahat Tuncel, Hatip Dicle, Sevahir Bayındır ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir yer aldı. 569543 Galatasaray'da Servet talihsizliği 'ın savunma oyuncusu Servet Çetin, rahatsızlığı nedeniyle Panathinaikos maçının kadrosundan çıkarıldı. UEFA Grubu ilk maçında Atina'da Panathinaikos ile karşılaşacak 'da Servet Çetin şoku yaşanıyor. Ağır bir gribal enfeksiyon geçiren ve antrenmanlara çıkamayan deneyimli savunma oyuncusu, Panathinaikos maçında forma giyemeyecek. Sarı-kırmızılı takımda savunmanın diğer önemli oyuncusu Gökhan Zan da sakatlığı yüzünden Yunan takımına karşı görev yapmayacak. Frank Rijkaard'ın savunmada Emre Aşık'ın yanında Emre Güngör'e şans vermesi bekleniyor. 569968 İtalyanların yat sektörüne gözü düştü İtalyan Ticaret Merkezi Temsilcisi Anna Maria Di Gennaro, gazetecilere yaptığı açıklamada, İtalya'da uzun yıllara dayanan bir denizcilik kültürü bulunduğunu, Türkiye'de de aynı kültürün olduğunu söyledi. İtalya'daki denizcilik sektöründeki bilgilerin yavaş yavaş Türkiye'ye gelmeye başladığını belirten Gennora, ''Yat sektöründeki bu kültür önce Tuzla'ya geldi. Şimdi de Antalya'ya geliyor. Yatçılık konusunda Tuzla ile Antalya oldukça başarılı. Türkiye, iyi bir pazar. Antalya'da üretilen yatların kalitesi çok iyi'' dedi. Türkiye'de ve özellikle de Antalya'da üretim maliyetlerinin daha ucuz olması nedeniyle Türk yat sektörünün daha rekabetçi olduğunu ifade eden Gennora, şunları kaydetti: ''Türk yat sektörünü, dört yıl önce İstanbul'da Boat Show Fuarı'na geldiğimizden daha farklı, daha ileride gördük. Türk firmalarla işbirliğimiz sürekli gelişiyor. Türkiye'deki yatçılık beklediğimizden daha da ileri gitmiş. Tek eksik dizayn... konuyu da biz çözebiliriz. Türk firmaları ile dizayn ve teknoloji üzerine işbirliği yapabiliriz. İtalyan firmaları işçiliğin ucuz olmasından dolayı Türkiye'ye ilgi gösteriyor.'' İtalyan yat üreticisi şirketlerin Tuzla'dan çok Antalya ile ilgilendiğine dikkati çeken Gennora, İtalyan firmalarının Antalya Serbest Bölgesi'ndeki firmalarla işbirliği yapmak istediğini bildirdi. Gennora, şöyle devam etti: ''Merkezimize bağlı şirketlerin isteğiyle Antalya'ya geldik ve yat firmalarını ziyaret ederek incelemelerde bulunduk. İşbirliğinin devamı için bugün temel attık. Türkiye ve İtalya, yatçılık konusunda işbirliğine başladı. İtalyan şirketleri teknolojik gelişmeyi buraya getirmek istiyor. Türkiye'de rekabet var. Aynı zamanda kaliteli ucuz işçilik de var. Türkiye yatçılıkta 2, yıl içerisinde İtalya'yı yakalar. Türk yatçılar çok başarılı. Gelişmeye açık. Akdeniz havzasında Türk yat sektörü bizim için çok önemli. Çünkü Türkiye, Arap dünyası ve Uzakdoğu'ya bir köprü oluşturuyor.'' 568874 Başbuğ, şehit yakınlarına istek ve öneri formu dağıttı Başbuğ, şehit yakınlarına istek ve öneri formu dağıttı Ceyda KARAASLAN ANKARA 16.09.2009 Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, üçüncü iftar yemeğini dün akşam gazilere verdi. Gazi Orduevi'nde ağırlanan 400 gazi ve ailelerinin masasına birer talep formu konularak, istek, öneri şikayetlerinin yazılması istendi. Org. Başbuğ, bu formları tek tek inceleyerek gereğini yapacağı sözünü verdi. Org. Başbuğ, kuvvet ve garnizon komutanlarının da katıldığı yemekte "Size karşı görevlerini yapmayanlara biz gereğini yaparız. Sizlere minnet ve şükran borcumuz var. Her türlü sıkıntılarınızı çekinmeden bize iletebilirdiniz. Sizin probleminiz bizim problemimizdir" dedi. BOYNUMUZUN BORCU Yaklaşık saat süren ve hükümetin başlattığı "Demokratik açılımla" ilgili herhangi bir diyaloğun geçmediği öğrenilen yemekte Başbuğ, "Sizin sorunlarınızla ilgilenmek bizlerin boynunun borcudur. En iyi şekilde, daima yanınızdayız. Bunun için yeni bir yapılanmaya gittik" diye konuştu. Şehit ve gazilerin Türk örf ve adetlerine göre en yüksek mertebeye ulaştıklarını söyleyen Org. Başbuğ, "Bu mertebeyle ne kadar övünseniz azdır" dedi. Orgeneral Başbuğ ve eşi Sevil Başbuğ, gazilerin çocuklarıyla da tek tek ilgilendi, hediyeler verdi. 569925 İnternetin çıktısını almak ne kadar zaman alır? Bir zamanlar korkulduğu gibi internet; gazeteleri ve kitapları öldürmedi. İnternet üzerinde neredeyse sonsuz bir içerik olmasına rağmen insanlar hala basılı yayınlara özel bir ilgi duymaya devam ediyorlar. İşte bu ilgi CreativeCloud adlı sıra dışı fikirlere sahip olan grubun aklına tüm interneti basılı hale getirsek ne olurdu sorusunu getirmiş. Ufak bir araştırmadan sonra elde ettikleri bilgiler ise oldukça ilginç ve eğlenceli. Öncelikle interneti yazıcıdan çıkartmakla başlamak gerekiyor. Bunun için tam 45 milyon kartuş yani yarım milyon litre mürekkep gerekli. Aynı miktarda uçak yakıtı bir Boeing 747'yi tam 18 bin mil uçurabilmek için yeterli olurdu. Bu kadar mürekkebiniz varsa bile interneti yazdırmak hala kolay değil. Eğer elinizde tek bir inkjet yazıcı varsa bu kez de işlemin uzunluğu sizi yıldırabilir çünkü interneti tek bir yazıcıdan çıkartmak tam 3805 yıl sürer. Yani şu anda okumaya başlamak için bu işlemin M.Ö. 1800'lü yıllarda Babilliler tarafından başlanması gerekirdi. Ama takım çalışması işleri kolaylaştırabilir. Eğer tüm ABD nüfusu ayrı bir yazıcıdan çıktı almaya başlasalar, internet dakika 36 saniye sonra okunmaya hazır hale gelebilirdi. 569913 Sagalassos fotoğrafları İstanbul'da sergilenecek Burdur'un Ağlasun ilçesindeki ""nin fotoğraflarından oluşan 23 Eylül'de İstanbul'daki Genel Müdürlük binasında açılacak. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, ""nin yeniden ayağa kaldırılan anıtlarına ve dokunulmamış bölgelerine odaklanan Belçikalı fotoğrafçılar Bruno Vandermeulen ve Danny Veys'in, kazıların dinamiğini çektikleri karelere yansıttığı belirtildi. Fotoğrafların ayrıca "Sagalassos Fotoğraf Kitabı"nda toplandığı ifade edilen açıklamada, kazı alanını geniş bir kitleye göstermeyi amaçlayan bu ve kitapta, çok sayıda önemli buluntunun yanı sıra devam eden çalışmalara ait siyah-beyaz fotoğrafların yer aldığı bildirildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Sagalassos Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marc Waelkens, bu ve serginin, ""ni ve kazı alanını geniş bir halk kesimine farklı ve şaşırtıcı bir şekilde gösteren olağanüstü bir sunum olduğunu belirtti. Antik kenti ilk kez arkeolog değil bir sanatçı gözüyle fotoğraflayan Bruno Vandermeulen ve Danny Veys de çalışmalarında küçük detaylar üzerine yoğunlaşmak yerine, kazı alanını daha geniş bir perspektifle ele almaya çalıştıklarını dile getirdi. Sergi, Ekim tarihine kadar gezilebilecek. Tarihi milattan önce 4200'lere dayanan ""ndeki kazı çalışmaları, 1990 yılından bu yana Belçika'daki Leuven Üniversitesi'nin desteği ve aynı üniversitenin Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Marc Waelkens'in başkanlığında yürütülüyor. Kazılar, Burdur Müzesi işbirliği ile yaklaşık 80 kişilik kazı ekibi ve 100 kişilik grubuyla gerçekleştiriliyor. Kazılarda ortaya çıkan eserlerle bütün dünyanın dikkatini üzerine çeken "", son olarak 2008 yılındaki kazılarda gün ışığına çıkarılan Roma imparatoru Hadrian'a ait baş heykeli ile pek çok arkeoloji yayını tarafından en önemli arkeolojik buluşların yapıldığı 10 yerden biri seçildi. Bu heykel ayrıca, Londra'daki British Museum'da düzenlenen "Hadrian" sergisinin en önemli parçası oldu. 569555 Onur Air'den bayram için ek seferler Onur Air, Bayram Haftası olarak değerlendirilen 18 22 Eylül 2009 tarihleri arasında Antalya, İzmir, Bodrum, Dalaman, Trabzon ve Diyarbakır hatlarında 16 ek sefer düzenliyor. Adana hattında ise filosundaki büyük uçaklarla sefer yapacak olan Onur Air’in tüm hatlardaki doluluk oranı yüzde 85’i buldu. Ramazan Bayramı tatili süresince günde ortalama 40 iç hat seferi yapacaklarını söyleyen Onur Air yetkilileri, en yoğun seferlerin Antalya, Bodrum, İzmir, Diyarbakır, Trabzon ile Adana hatlarında gerçekleşeceğini söylediler. Onur Air’in en çok talep alan hattı ise kültür turları kapsamında Diyarbakır. Bayram tatilinde yazın son döneminin keyfini çıkarmak isteyenler ise Antalya, Bodrum ve İzmir uçaklarını günler öncesinden doldurdu. Bayram haftasında günde ortalama bin yolcu taşıyacak olan Onur Air, söz konusu günlerde havalimanı girişlerinde kuyruklar oluşabileceğinden yolcuların uçaklarına yetişememe gibi mağduriyet yaşamamaları için uçuş saatinden en az 1,5 saat önce havalimanında bulunmalarını ve havalimanına bağlantı veren yolların yoğunluğu nedeniyle toplu taşıma araçlarının kullanılmalarını öneriyor. 568933 Oltaya balık yerine LAW takıldı Olay yerine gelen jandarma ekipleri, bölgede inceleme yaptı. Jandarma ekipleri, birer adet havan mühimmatı, LAW silahı ve ses bombası buldu. Bulunan mühimmatlar, Bozüyük Mühimmat Bölük Komutanlığı görevlilerince incelendikten sonra araştırılmak üzere muhafazaya alındı. Bilecik Valisi Musa Çolak, "Mühimmatın herhangi bir terör örgütleriyle bağlantısı olup olmadığını şu an söyleyebilecek durumda değiliz. Jandarma, mühimmatla ilgili araştırmasını sürdürüyor." şeklinde konuştu. 569408 Hakan Ural'dan boşansın diye para ödedim Can’ın “Miami dönüşü evde gördüğüm manzara karşısında şoke oldum” dediği olay neydi? Aksüt gerçekten kasayı boşaltmış mıydı? Aksüt’ün dava dilekçesinde bu olayı geçmişte yaşanan bir başka olayı örnek vererek kendini savunduğu ortaya çıktı: “Sibel, Hakan Ural’a boşanma karşılığında para ödeyecekti. Bu paranın büyük bölümünü ben ödedim. Hakan’a 500 bin dolar ile annemin Sarıyer’deki evini verdim. Kanıtı da var. Hem tapu kaydı, hem de dekont var...” (Bu açıklamayla yıllar önce Hakan Ural’ın eşinden yaklaşık 400 bin dolar alarak boşandığı iddiası da yeni bir boyut kazanıyor. Hakan Ural’ın bu durumda Aksüt’ten 500 bin dolar Aksüt’ün annesinin Sarıyer’deki evi Sibel Can’dan 200 bin dolar olmak üzere yaklaşık milyon dolar aldığı ortaya çıkıyor) Sulhi Aksüt’ün boşanma karşılığı Sibel Can’dan para istediği iddialarına ise işadamından şu cevap geliyor: “Sibel bana ’Beykoz Konakları’ndaki evin tapusu yarı yarıya görünüyor, ne olacak bu durum’ diye sordu. Hiç düşünmeden yarı yarıya hissedar olduğum Beykoz Konakları’ndaki evin tamamını kendisine verdim. Benim malda mülkte gözüm yok! Kasadaki parada gözüm olsa bunları yapar mıyım. Ayrıca Sibel ile müşterek hesabımız var, almak istesem müşterek hesaptan alırdım.” ‘Öğretmeni bile tanımaz’ Sibel Can’ın “Çocuklarıma küfür ediyor” gerekçesiyle ay evden uzaklaştırma kararı aldırdığı Aksüt’ün mahkemeye itiraz ettiği de ortaya çıktı. İddialara göre itiraz sonrası gelişmeler şöyle: Mahkeme bir psikolog tayin ediyor. Bu psikolog hem Emir, hem de Sibel Can ile görüşüyor. Emir “Ben babamı çok seviyorum, şimdi Londra’da. Onu çok özledim” diyor. Bunun üzerine psikolog “Emir Aksüt’ün yatılı da olmak üzere tedbiren babayla kişisel ilişki kurulmasına, çocuğun babasıyla vakit geçirmesinin onun yüksek yararına olduğu” kanaatine varıyor. Bu sonuç velayet konusunda Sulhi Aksüt’e avantaj sağlıyor. Sibel Can ise çocuğun velayetinin babaya verilmemesi için “Sulhi sürekli yurt dışında oğlumla kendisi değil babaannesi ilgileniyor” diyor. Sibel Can’ın bu iddiasına ise Aksüt’ten şu itiraz geliyor: “İşi için sık sık İstanbul dışında olan Sibel’dir. Çocukların öğretmeninin adını sorun bilmez. İlk evliliğinden olan öbür çocuklarını da okula ben götürüyordum. Hem öz hem üvey çocukların okuldaki velisi bendim. Öğretmenleri sadece beni tanıyorlar. Öğretmenlere sorun hiç Sibel’i okulda görmüşler mi? Mahkeme çocuğumun velayetini yine de annesine verirse eğitim öğrenimini düzenleyecek hakkı tam olarak bana verilsin. Emir’in dersleriyle her şeyiyle ben ilgilenmek istiyorum. Çocuğumu sanat çevresinden uzak tutmak istiyorum, oğlum Emir çevrede olumsuz etkilenebilir.” 569784 Ankaraspor'a FIFA ve CAS yolu kapalı Futbol Federasyon'u tarafından bir alt lige düşürülen 'a bir kötü haber daha geldi. 'nun cezayı onaması durumunda ve 'a başvuracağını belirten Ankaraspor'un bu yolunun da kapalı olduğu öğrenildi. 'nın bu gibi durumlarda itirazlara "Kendi iç sorununuz, bağlı bulunduğunuz federasyonlara baş vurunuz, verilen kararlara uyunuz" tavsiyesinde bulunduğu bildirildi. Yine aynı şekilde CAS'a başvurulması halinde ise söz konusu mahkemelerin yabancı unsurlu olmadığı için itirazı dikkate almayacağı öğrenildi. Bu durumda Ankaraspor için sadece Futbol Federasyonu aleyhinde ve ticari dava açması bekleniyor. Ayrıca Ankaraspor hissedarları için kişisel olarak Mahkemesine başvurması söz konusu. ANKARASPOR BAŞKANI KURNAZ: "3 GÜNDE KULÜP SATMAK KOLAY MI ?" Ankaraspor'un küme düşürülmesinin yankıları sürerken, kulüp başkanı Ruhi Kurnaz, kulüp genel müdürü Ender Yurtgüven ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk olarak Ender Yurtgüven, Ankaraspor Yönetim Kurulu'nun bildirisini okudu. Açıklamada federasyonun davranışı 'Cadı avı zihniyeti' olarak ifade edilirken, bu tutumun yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına da gölge düşürdüğü kaydedildi. Açıklamada, lgili kanunları iyi bilmediği öne sürülen TFF'nin, FIFA ve UEFA nezdinde de hukuka aykırı davrandığı ifade edilirken, bu duruma karşı mücadelenin süreceği ifade edildi. Açıklamada ayrıca 1998 yılında alınan CAS kararında hangi yöneticiler hakkında disiplin süreci başlatıldığı sorulurken, bu isimlerin kim olduğu, teşvik primi mi aldığı yoksa şike yaptığı, ya da bu duruma ofisini açarak yataklık yaptığının açıklanması istendi. 'Hukuk bir gün herkese lazım olacak' denilen açıklamada, haksız ve mesnetsiz kararın düzeltilmesi için çabaların süreceği ifade edildi. Yazılı açıklamanın okunmasının ardından Ruhi Kurnaz açıklamalarda bulundu. Uzun yıllardır Ankaraspor başkanı olduğunun altını çizen Ruhi Kurnaz ön planda olmamak adına basının önüne bugüne kadar çıkmadığını söyledi. Medyada çıkan 'Ankaragücü ile Ankaraspor birleşiyor' haberlerinin herkesi yönlendirdiğini ifade eden Kurnaz, "Ankaragücü kongresinde Ankaraspor'dan hiç kimse yoktu. Çok fazla spekülasyon yapıldı. Ankaraspor olarak bizim hiç kimseyle bağlantımız yok. Biz ticari bir şirketiz. Ahmet Gökçek, bizde fahri olarak çalıştı. Kendisi, futbolu çok seven spor akademesi mezunu bir genç. Takımımıza da büyük katkıda bulundu. Ayrılmak istediği zaman önünün açılacağı gerekçesiyle buna olumlu yaklaştık. Melih Gökçek de Ankaraspor'u amatör kümeden almış, Süper Lig'e kadar çıkartmıştır. Birçok tesis kazandırmıştı. Ama biz daha sonra şirket haline geldik. günden bu yana da Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden kuruş kasamıza girmedi" dedi. Federasyonun uyarısından sonra satış işlemi yapmaya sıcak yaklaştıklarını ancak verilen sürenin yetersiz olduğunu savunan Kurnaz, "Federasyondan bize Eylül'de yazı geldi. gün içinde hisselerimizin devrini yapmamızı istediler. gün içinde bunu nasıl yapalım Bir anonim şirketi günde nasıl satarsınız Elma, armut veya domates mi satıyorsunuz Bir anda bir kulübü devretmek mümkün mü ?" ifadelerini kullandı. Kendilerinin işlemedikleri bir suçtan dolayı cezalandırıldıklarını iddia eden Kurnaz, "Biz, yalancı değiliz. Bizi potansiyel suçlu olarak ilan ettiler. Yoldan geçerken polisin birisi sizi tutuyor ve içeriye atıyor. Neden diye sorduğunuzda ise 'Sen ay sonra suç işleyeceksin' diyor. Bizim durumumuzda aynen böyle. Böyle bir düşüncede karar alınır mı Siz, kızınızı kendisine damatlık yapacak bir damat bulamadı diye evden mi atarsınız dedi. Kurnaz, federasyona da yüklenerek, "Düştüğümüz durumla ilgili örnekler mevcut. Federasyon başkanı Mahmut Özgener, Altay'ın başkanıydı. Levent Kızıl ve Yunus Egemenoğlu Bursaspor'un başkanı ve yöneticisiydi. Onlar profesyonel bir biçimde federasyona geçince kimsenin 'gıkı' çıkmadı. Melih Gökçek'in oğlu başkan oluyor diye mi bu yaygara koparılıyor. Başkan birisinin oğlu iş yapamaz diye bir yasa mı var Güçlüden mi yanasınız yoksa haklıdan mı Hep güçlüler, hep zenginler mi yönetecek her şeyi Bir fakir, bir varoştan gelen birisi hiç mi iş yapamaz ?" ifadelerini kullandı. Kurnaz'ın konuşması sırasında duygulandığı ve gözlerinin dolduğu görüldü. Kurnaz, Ankaraspor bünyesindeki çoğu minik yaşkaki sporcunun olayın ne olduğunu bile tam anlayamadığını ve büyük üzüntü yaşadığını söyledi. Kurnaz, konuyla ilgili bütün yasal haklarının peşinden gideceklerini sözlerine ekledi. 568692 Kadir Gecesi'nde Midyat'ta üç dilde ilahi Rahmet ve bereket ayının bitmesine sayılı günler kala, Kur'an-ı Kerim'de 'bin aydan daha hayırlı' diye nitelenen Kadir gecesi vatandaşların camilere ailece koşması sevinç, bereket içerisinde camilerin dolmasına neden oldu. Müftü Abdurrahim İnanç, Cevat Paşa camisinde verdiği vaaz ile birlik beraberlik ve duasında bulundu. Gencinden, ihtiyarına, bayanından, erkeğine ailece camilere dolan vatandaşlar, gecenin bereketini idrak etmek için ilçede bulunan bütün camilere akın etti. .Okunan Kur'an-ı Kerim ve mevlidi şerif'in yanı sıra, Türkçe, Arapça ve Kürtçe okunan ilahiler eşliğinde gecenin maneviyatı yaşandı. Sahura kadar ve sabah namazını müteakip bütün bir gece dua, Kur'an-ı Kerim, ilahi ve yapılacak olan zikirler ile gece ihya edilecek. Camilere dolan vatandaşlar gecenin bereketi ve maneviyatını yaşamak için çeşitli ikramlarda bulundu. 570210 Üzmez Davasında Karar Hüseyin Üzmez davasında karar çıktı. Üzmez, 14 yaşından küçük çocuğa cinsel istismarda bulunmak suçundan 13 yıl ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanık Hüseyin Üzmez hazır bulundu. Davanın 9'uncu duruşmasında mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, Hüseyin Üzmez'i, 14 yaşından küçük çocuğa cinsel istismarda bulunmak, çocuğun beden ve ruh sağlığını bozmak ve aynı suçu kez işlemekten 15 yıl ay hapis cezasına çarptırdı. Ancak sanığın iyi halini gözönünde bulunduran mahkeme, cezayı 13 yıl ay 15 güne indirdi. Mahkeme, aynı davada, hürriyeti tahdit suçundan yargılanmakta olan çocuğun annesi hakkında ise beraat kararı verdi. 568913 Ankara ve Bursa'ya iki yeni üniversite Bütçeden en büyük payı eğitime ayıran AK Parti, üniversitesi olmayan il bırakmadı. Bu süreçte YÖK 'yeterli öğretim üyesi yok' gerekçesiyle mesafeli durdu. Ancak bu anlayış Yusuf Ziya Özcan'ın 2007'de başkanlık görevini devralmasının ardından değişti. Hatta ilk kez talep YÖK'ten geldi. Kurul, iki yeni üniversite kurulması için düğmeye bastı. Sivil toplum örgütlerinin ve ekonomi çevrelerinin yoğun çalışmaları sonucu üniversitelerden biri Bursa'ya kurulacak. Öğretim üyesi yetiştirecek üniversite için ise en cazip merkez olması sebebiyle Ankara tercih edildi. Yeni üniversitelerin, binaları dahil her şeyi sıfırdan yapılacak. ÖZCAN: YASA ÇIKARSA 2010'A YETİŞİR YÖK Başkanı Özcan, Bursa'nın üniversiteyi çok istediğini, teknik üniversite kurulması konusunda kendilerine yoğun talepte bulunulduğunu anlattı. Özcan, üniversiteyi Uludağ Üniversitesi'ni bölmeden hayata geçireceklerini ifade ederken, yeri ve ismi Bursalıların koyacağını belirtti. Ankara'nın da yeni bir üniversiteye ihtiyaç duyduğunu anlatan YÖK Başkanı, cazibe merkezi olan büyükşehirlerde üniversite açılmasının öğretim üyesi yetiştirilmesi açısından etkisi olduğunu kaydetti. Büyükşehirlerde yüksek lisans ve doktora eğitiminin daha kolay yapıldığını vurgulayan Özcan, Başkent'teki yeni üniversiteye daha çok lisans üstü öğrenci alacaklarını söyledi. Üniversitenin yerinin ve adının belli olmadığını söyleyen Özcan, yer konusunda TOKİ ve büyükşehir belediyesi ile görüştüklerini, uygun birkaç arazinin bulunduğunu ifade etti. YÖK Başkanı, yeni üniversiteleri kanun çıkarsa 2010 yılına yetiştirebileceklerini sözlerine ekledi. Ankara'da 4'ü devlet (ODTÜ, Gazi, Hacettepe ve Ankara), 8'i vakıf 12 üniversite, Bursa'da ise bir (Uludağ) devlet üniversitesi bulunuyor. Son yılda hükümetin üniversite sayısına önem vermesi üzerine 41'i devlet, 22'si vakıf olmak üzere 63 üniversite kuruldu. Türkiye'de halen 45'i vakıf, 94'ü devlet olmak üzere 139 üniversite bulunuyor. YÖK'ten onay alan iki vakıf üniversitesinin ise (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ile Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi) Bakanlar Kurulu'ndan geçmesi bekleniyor. 570000 Sporcu imajını 'Balta'ladı Galatasaray ve Milli Takım'da oynayan futbolcu Hakan Balta, önceki gün eşi Derya Balta ile İstinye Park'taydı. Masa Restaurant'ta eşi ve takım arkadaşı Ayhan Akman'la yemek yiyen Balta, bir ara cebinden sigara çıkarıp içmeye başladı. Sigara içerken förüntülendiğini fark eden ünlü futbolcu, çok şaşırdı ve hemen sigarayı elinden attı. 570549 Damarı bulunamadı, idamı ertelendi! Damarı bulunamadı, idamı ertelendi! 16.09.2009 23:03Ohio eyaleti cezaevi yetkilileri, 1984'te tecavüz ettiği bir genç kızı öldürmekten suçlu bulunan ve idama mahkum edilen 53 yaşındaki siyah Romell Broom'un son temyiz başvurusunun reddedildiğini ve yerel saatle 14'te cezasının infazı için hücresinden çıkartıldığını söyledi. Cezaevi sözcüsü Julie Walburn, zehirli iğneyle idam için mahkumun damarının tespit edilemediğini, doktorların defalarca mahkumun kol ve bacaklarında zehirli sıvının enjekte edilebileceği uygun damarı aradıklarını ancak bulamadıklarını belirtti. Eyalet valisi, saat sonra damar bulunamayınca mahkumun idamını bir hafta sonraya erteledi ve Broom hücresine götürüldü. Walburn, mahkumun infazın yapılabilmesi için doktorlara yardımcı olduğunu ve uygun damarın bulunabileceği bölgeleri doktorlara gösterdiğini kaydetti. 569199 Tanjeviç, Boşnakları evinde saklamış İsmet Badem'in haberi Son günlerde yine dilimize doladık, 12 Dev Adam şarkısını. Hepimiz 12 Dev Adam'la yatıp kalkıyoruz. Polonya'daki Avrupa Şampiyonası'nda üst üste gelen zaferler yüreğimizi kabartıyor, evlerimizde televizyon karşısında 7'den 70'e bütün aile zafer çığlıkları atıyoruz. Litvanya ile başladı zafer serimiz. Sonra Bulgaristan'ı, Polonya'yı, İspanya ve Sırbistan'ı devirdik. Bu akşam da Slovenya ile grup liderliği için karşılaşacağız. Şampiyonanın tek yenilgisiz takımı Türkiye basketbolda ekol olmuş rakipleri tek tek dize getirirken bu büyük başarıyı 12 Dev Adam'a ve tabii ki Antrenör Bogdan Tanjeviç'e borçlu. Çok fazla tanınmayan Tanjeviç'in bir Bosna âşığı olduğunu çok fazla kimse bilmez. Bogdan Tanjevic'in ailesi Karadağlı olmasına rağmen Bosna Hersek'in yaşamında çok önemli yeri vardır. Çünkü basketbol kariyerine Bosna Sarejova takımı ile başlamış ve çok büyük bir çıkış yakalamıştır. Çocuk denilecek yaşta basketbol coach'luğuna başlayan Tanjevic daima genç oyunculara güvenmiş ve basketbola büyük yıldızlar kazandırmış biridir. Yugoslavya dağılmadan önce, şu anda Türk Milli Takımı'nda yardımcılığını yapan Nihat İzic ve Aziz Bekir gibi oyunculardan kurulu Bosna Sarejevo takımını Yugoslavya şampiyonluğuna ulaştırmıştır. YAPILAN İYİLİK SÖYLENMEZ Avrupa Şampiyonası'nın tek yenilgisiz takımı Türkiye'nin antrenörü Bogdan Tanjeviç tam bir Bosna âşığı. Zulme uğramış Bosnalılara evinin kapısını açacak kadar iyimser ve 'Yapılan iyilik söylenmez" diyecek kadar da mütevazı Tanjeviç, "Başarının formülü sevgide" diyor Büyük bir çıkış yapan Tanjevic aynı zamanda Sarejevo takımı ile Avrupa'da da büyük ses getirince, 30 yaşında Yugoslavya Milli Takımı”nın başına geçti. Milli Takım ile Avrupa Şampiyonluğuna ulaştı. Bogdan Bosna'ya yapılan saldırılardan dolayı sadece üzülmekle kalmayıp insancıl yardımlara katıldı. Eski takım oyuncularını İtalya'nın Tirieste şehrinde bulunan evinde barındırdı. Onlara ve savaştan kaçan bir çok Müslüman insana evini açtı. Evini açmakla kalmadı, başta Almanya dahil başka Avrupa ülkelerine kaçmaya çalışan insanlara maddi manevi yardımda bulundu. Maddi yardım konusunda en ufak bir sır vermiyor. Bu konuda çok hassas. “Yapılan iyilik ve destek söylenmez” diyor. Ancak onun çevresinde bulunan insanlardan sızan habere göre verdiği destek milyon dolara yaklaşıyormuş. Kariyeri başarılarla dolu Dünya basketbolunun önemli isimlerinden biri olan Bogdan Tanjevic, 1948 yılında Yugoslavya'da doğdu. Uluslararası deneyimi bir hayli fazla olan tecrübeli antrenör, 1971'de başladığı kariyerinde ilk olarak Bosna Sarejevo Takımı'nı çalıştırdı. Tanjevic, 1981'de Yugoslavya Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası'nda ikincilik, 1999'da İtalya'yla Avrupa şampiyonluğu yaşadı. 2004'de Türkiye Milli Basketbol Takımı'nın başına geçen Tanjevic, Türk Milli Takımı'nın Japonya'da dünya 6.'sı olmasında büyük pay sahibiydi. İşin sırrı sevgide Türk Milli Basketbol Takımı bu çizgiye nasıl geldi. Bunu başarının mimarı Tanjveviç'e sorduk. Karadağlı coach “Çalışmak” dedi ve arkasından ekledi: “Elbette başarıyı gerçekleştirirken takımın içinde sevgi ve saygı mutlaka olmalı…”Tanjeviç “Benim için sahada gençlerin göstereceği efor önemli. Bir iki hata yaptı diye hemen oyundan almam, bunu yaparsam onları daha işin başında bitiririm" dedi. 570403 New York Borsası yükselişle açıldı Borsanın temel göstergesi Dow Jones Endeksi açılışta yüzde 0,4 (34,99 puan) artarak, 9.718,40 puan oldu. Açılışta Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 0,4 (7,56 puan) artışla 2.110,20 puan, Standard and Poor's 500 Endeksi yüzde 0,4 (4,54 puan) yükselişle 1.057,17 puan oldu. Borsanın yükselişle açılmasında sanayi üretiminin beklentinin üzerinde artması etkili oldu. 569109 Hanımın Çiftliği'ne figüran toplayan dolandırıcılara baskın Hanımın Çiftliği'ne figüran toplayan dolandırıcılara baskın "Hanımın Çiftliği" dizisine figüran oyuncu temin ettiğini iddia eden dolandırıcılara baskın düzenlendi. AJANSLAR Yazar Orhan Kemal'in romanından beyaz cama uyarlanan "Hanımın Çiftliği" dizisine figüran oyuncu temin ettiğini söyleyen şirkete "imza karşılığı para toplanıyor" iddiasıyla polis tarafından baskın düzenlendi. Hanımın Çiftliği dizisinde oynamak isteyenler için kayıt alan bir iş yeri 'para alınıyor' yönünde yapılan ihbar üzerine polis tarafından basıldı. Yapılan ihbar üzerine Galeria İş Merkezi'ndeki iş yerine gelen polis, şirket çalışanları ile görüştü. Polis dizinin figüran seçimi ve irtibat bürosu olarak kullanılan mekanın vergi levhasını ve para karşılığı verdikleri makbuzu inceledi. Mekanda görevli bir kadın ise Hanımın Çitliği dizisine figüran seçtiklerini iddia ederek, "Figüranlık için başvuranlardan fotoğraf ve kırtasiye masrafı olarak makbuz karşılığı TL alıyoruz. Figüranlar bir bölüm karşılığı 20 TL alıyor ama bizim de masraflarımızı karşılamamız için bu parayı almamız gerekiyor. Malum Türkiye'de kriz var. Bu parayı almak zorundayım" dedi. Polis, işyerindeki makbuzları ve evrakları tek tek inceledi. Yapılan incelemede, şirketin resmi adresi ile faaliyet gösterdiği adresin farklı olduğu anlaşılırken yetkililer ise adres değişikliğinin yeni olduğunu söylediler. 568848 ‘Kopan parmak’ için hastanelere ceza ‘Kopan parmak’ için hastanelere cezaİSTANBUL AA güncellenme zamanı 16.9.2009Milliyet, yaşanan sağlık skandalını 28 Temmuz tarihinde manşetten vermişti. bir hastanın kopan parmağını diktirmek için gittiği hastanede edilmemesiyle ilgili olarak, iki hastaneye “10 gün hasta kabulünü durdurma” cezası verdi 12 yaşındaki Doğan Ay’ın kopan parmağını diktirmek için gittiği hastanede yapılmaması sonucu parmağını kaybettiği olayla ilgili olarak başlattığı incelemeyi sonuçlandırdı. Bakanlık, Özel Medikal Park Hastanesi ve Özel Vatan Hastanesi hakkında, acil vakalar dışında 10 gün süreyle hasta kabulünün durdurulmasına karar verdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 28 Temmuz 2009’da yayımlanan haberle ilgili olarak İstanbul’da bulunan Özel Medikal Park Sultangazi Hastanesi, Özel İstanbul Vatan Hastanesi, (İ.Ü) Hastanesi, ile Vakıf Gureba ve Araştırma Hastanesi ilgilileri hakkında Bakanlık Başmüfettişi’nce inceleme başlatıldığı belirtildi.  Rapor valiliğe gönderildi Açıklamaya göre, Acil Servis Hizmetleri Yönetmeliği’nin 15, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 39, Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu Hakkındaki 2008/13 Sayılı Genelgesi’nin 3. maddesine aykırı olarak “ampute parmağın muhafaza şekillerine uyulmaması ve 112 Ambulans Servisi Komuta Kontrol Merkezi’nin devreye sokulmamasından” dolayı Özel Medikal Park Sultangazi Hastanesi ve Özel İstanbul Vatan Hastanesi hakkında, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 39. maddesi gereğince “acil vakalar haricinde 10 gün süreyle hasta kabulünün durdurulmasını” teminen raporun bir örneği İstanbul Valiliği’ne gönderildi. Açıklamada, İ.Ü Tıp Fakültesi Hastanesi ilgilileri hakkında, “hastanın resmi kaydının yapılmaması, kendileri tarafından yapılamayacağına karar verilen tedavinin yapılacağı kurum ve bu kuruma hastanın nakli için 112 Komuta Kontrol Merkezi’nin devreye sokulmaması ve ampute parmağın muhafaza şekli kurallarına uyulmaması”, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ilgilileri hakkında da “ampute parmağın muhafaza şekli kurallarına uyulmaması ve hasta yakınlarıyla iletişim eksikliği hususunda gerekli işlemin tesisi ve önlemlerin alınması”na yönelik gereği için, raporun bir örneğinin İÜ Rektörlüğü’ne gönderildiği bildirildi. ‘Gereken yapılmadı’ Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “acil tıp asistanının yetkisini aşan bir şekilde inisiyatif kullanması, vakada gerekenin yapılmaması ve kendileri tarafından yapılamayacağına karar verilen tedavinin yapılacağı kurum ve bu kuruma hastanın nakli için 112 Komuta Kontrol Merkezi’nin devreye sokulmaması ve ampute parmağın muhafaza şekli kurallarına uyulmaması” nedenleriyle, raporun bir örneği de Başbakanlık ’ne gönderildi. 568998 Gol atan galip geldi ’ın orta sahası maçının aynısıydı. Savunmadaki tek fark İsmail’in yerine vardı. Öndeki üçlü ise hariç farklıydı. santrfor, solda Serdar Özkan, sağda Rakip da hemen hemen beklenen kadro ile çıktı. Dörtlü savunmanın önünde üçlü; Scholes, Carrick ve Anderson. Onların önünde sağda solda Nani ve forvette Rooney. Her şeyi iki takım için de aynıydı. Oyuncuların pozisyon almaları dahil. Ama arada tek bir fark bulunuyordu, da iki takımın önde oynayan açıklarının kalite farkı. Nani ve Valencia müthiş oynadılar. İki teknik adam da değişiklikleri öndeki oyuncular için kullandı. Ferguson da de sonradan oyuna soktukları isimlerden fazla bir verim alamadılar. Manchester adına ne Owen, ne Berbatov, ne de Park iyi değildi. Beşiktaş’ın değişiklikleri de takıma hareket getirmedi.  Aslında ortada bir maç oldu. Beşiktaş kesinlikle rakibi karşısında ezilmedi. Ama hemen hemen hiç pozisyon bulamadı. Çünkü Manchester çok organize bir takım. Gerçi onlar da pozisyon bulamadılar. Yakaladıkları iki üç pozisyon yüzde yüz bile değildi. Ama kadar sakin oynadılar ve çok pas yaptılar ki, oyunun sonunda Beşiktaş’ı yordular. Gol atanın galip geleceği bir karşılaşmaydı. Manchester attı, kazandı. Topa çok iyi hükmetmelerinin karşılığını aldılar.  Beşiktaş’ta bireysel anlamda koşmayan yoktu. Ama etkili oynayan da yoktu. Mesela büyük umutlarla alınan yeni transfer ’yı oyundan çıkana kadar çok dikkatli izledim. Sürekli koşuyor ancak fizik olarak yeterli değil. Topla da çok buluşamadı. Savunmada ve dikkatliydi. Özellikle omuz omuza mücadelelerin hepsini kazandılar. Rooney, Berbatov ve Owen bu nedenle etkili olamadı. ve İbrahim Üzülmez maksimum derecede performans gösterdi. Ancak karşılarındaki oyuncular çok etkiliydi. Bir de çok yalnız yakalandılar. Beşiktaş coşkulu taraftarının önünde maalesef kötü başladı. Bu turnuvada her puanın önemi var. İyi mücadelenin karşılığında bir puan alabilirlerdi ama olmadı. 569845 Erzurum'da polisi alarma geçiren kan davası ihbarı 'da polisi alarma geçiren ihbarıOnur SAĞSÖZ/ERZURUM, (DHA) ‘Silahlı kişi, 'dan kan davalılarını öldürmek için geliyor’ 'dan bir grup silahlı kişinin kan davalılarını öldürmek üzere 'a geldiği yolundaki ihbar üzerine İl ekipleri alarma geçti. Kentin giriş ve çıkışlarında güvenlik önlemlerini artıran ekipler, ihbar edilen minibüsü Erzurum- karayolu üzerinde durdurdu. Yapılan kontrollerden sonra ihbarın asılsız olduğu anlaşıldı. Emniyet Müdürlüğü'ne, içinde kan davalarını öldürmek isteyen silahlı kişinin olduğu 06 LGT 53 plakalı minibüsün kente geldiği ihbarı yapıldı. Emniyet Müdürlüğü haber merkezi, bugün saat 10.30 sıralarında bu minibüsün kent merkezine giriş yaptığını ve bulunması için tüm birimleri harekete geçirdi. Alarma geçen Asayiş ve Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, takibe aldıkları 06 LGT 53 plakalı minibüsü Erzurum- Kars karayolu çıkışında durdurdu. Paşapınarı Mevkii'nde durdurulan otomobilde bulunanların bayram tatili için Ankara'dan Karayazı İlçesi'ne gittikleri belirlendi. Minibüste ve içindeki yolcuların üzerlerinde silah bulunmadı. Yapılan kontrolünden sonra kişi yollarına devam etti. 569705 Bayram için yollara düşecekler dikkat! Zafer Akpınar Rahmi Cinokur'un haberi Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı İhsan Memiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl dini bayramların uzun olması nedeniyle iller arasındaki akraba ziyaretleri veya tatil yerlerine gitmelerin arttığını söyledi. Bu durumun trafikte yoğunluğa yol açtığını ifade eden Memiş, bu yoğunluğa bağlı olarak ölümlü kazaların sayısının arttığını ve dini bayramların sevinç ve buluşma yerine çok üzücü hale dönüştüğünü belirtti. Memiş, 2003-2008 yılları arasında ramazan bayramlarında toplam 35 gün tatil kullanıldığını bildirerek, şunları kaydetti: ''Bu 35 günlük dönemde 250 ölümlü trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 611 kişi olay yerinde öldü, 13 bin 680 kişi yaralandı. Yaralananlardan bir bölümünün, sağlık kuruluşuna götürülürken yollarda, hastanelerde ölmesiyle toplamda ölü sayısı 679 oldu. Son yıla bakıldığında ramazan bayramı tatillerinde gün başına ölü sayısı yaklaşık 20 kişiyi bulmaktadır.'' KAMYON VE TIR UYARISI Türkiye'de bu yıl haziran ayı sonu itibarıyle milyon 850 bin kamyon, tır ve kamyonet bulunduğunu ifade eden Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yani toplam araç sayımızın yüzde 21'ini kamyon, tır ve kamyonetler oluşturuyor. Bunların yıllık kazaya karışma oranı da otomobillerden sonra gelmektedir. Bu nedenle Ramazan Bayramında yük taşımacılığında gecenin tercih edilmesi, çok zorunlu meyve, sebze veya ilaç gibi taşımacılık dışında kamyon ve tırların yola çıkmaması, böylece yolcu taşımacılığına öncelik verilmesini bekliyoruz. Böylece ölümlü kazaların en aza indirilmesinde önemli katkı sağlanmış olacak.'' Toplam araçların yüzde 49,5'ini oluşturan otomobil sahiplerinin ise yola çıkmadan önce lastikleri başta olmak üzere araçlarını kontrol etmelerini öneren Memiş, şöyle dedi: ''Kesinlikle 'kabak' diye tabir edilen aşınmış lastiklerle yola çıkılmamalı. Mümkünse gündüz ve tecrübeli şoförlerle yola çıkılmalı, aşırı hız yapılmamalıdır. Sürücüler, yorgun ve uykusuz yola çıkmamalı, mutlaka her saatte bir mola yerlerinde dinlenmeli, emniyet kemerlerini takmalıdır. Özellikle arife gününde trafik yoğunluğu artacağı için sürücülerin cuma gününden yola çıkmalarını öneriyoruz.'' BAYRAMIN İLK VE SON GÜNÜ YOLA ÇIKMAYIN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi, Travmatoloji ve Acil Tıp Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mert Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ramazan Bayramı'nda ''trafik kurbanı'' olmamak için sürücülerin kurallara, işaret ve hız limitlerine uymasını önerdi. Türkiye'de son 10 yılda kazalarda 50 binden fazla kişinin öldüğünü, milyondan fazla kişinin yaralandığını belirten Özcan, yılın ilk ayında meydana gelen 152 bin 710 kazada ise 1634 kişinin hayatını kaybettiğini, 89 bin 617 kişinin yaralandığını bildirdi. Ramazan Bayramı'nın ilk ve son günlerinde trafik kazalarının arttığının tespit edildiğini ifade eden Özcan, çok zorunlu olmadıkça bu günlerde yola çıkılmaması gerektiğini vurguladı. Bayram dönemlerinde son derece üzücü trafik kazalarının yaşandığını hatırlatan Özcan, şunları kaydetti: ''Vatandaşlarımızdan yollarda mutlaka trafik kurallarına uymasını istiyoruz. Seyir halindeyken mutlaka emniyet kemeri bağlı olmalı. Bağlı olmadığı zaman bir kaza anında araçtaki kişi camdan fırlıyor. Bu çok ciddi yaralanmalara ve ölümlere neden olabiliyor. Sürücüler, direksiyon başındayken dikkati dağıtacak işlerden kaçınmalı. Sigara içmemeli, cep telefonuna yanıt vermemeli, mesaj okumamalı. Kaset ve CD çalarla uğraşmamalı. Yorgun, uykusuz olarak yola çıkmamalı.'' Trakya bölgesinde motosiklet kazalarının çok fazla olduğunu bildiren Özcan, ''Son yılda motosiklet kazası sonucu 212 kişi yaralanmış. Bunların hepsi ölümle sonuçlanabilecek çok ciddi yaralanmalar. nedenle sürücüler kullandıkları motosikletlerin bakımı yapmalı. Aşırı hız ve yarışlardan kaçınmalı. Koruyucu ekipmanları kullanmalı'' dedi. İLK YARDIM Yrd. Doç. Dr. Özcan, kazalardan sonra bilinçli ilk yardım sayesinde ölüm ve yaralanmaların yarı yarıya azaltılabileceğini vurguladı. Böyle durumlarda ilk olarak 112 Acil Servise haber verilmesini öneren Özcan, şunları söyledi: ''Yardım gelene kadar çevreyle ilgili tedbirler alınmalı. Çalışmakta olan aracın kontağının kapatılması, araçtan sızan benzin ve benzeri yanıcı-patlayıcı maddelere karşı uyanık olunması önemli. Eğer araca sıkışmış, yardım dileyen vatandaşlarımızı çıkarabiliyorsak, düz bir zemine yatırmamız gerekiyor. Eğer vatandaş sıkışmış ve çok ağrısı varsa, onu karga tulumba taşımayacağız. Herhangi bir tehlike de yoksa yardım gelene kadar araç içinde bırakacağız. Bu tür durumlarda en çok boyun kırıkları görülür. Bu nedenle hastanın kafasını sabit tutmak gerekiyor. Bunun için boyuna bir havlu veya battaniye sarılabilir. Kanayan bölge, sert bir cisimle bastırılarak kanama durdurulabilir.'' TŞOF'DAN SÜRÜCÜLERE UYARI Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, yaptığı yazılı açıklamada, geçen sene gün olan bayram tatilinin bu sene daha kısa olmasını ''Avantaj'' olarak nitelendirdi. Bayramın ardından okulların açılması nedeniyle, yollardaki araç trafiğinin yoğunlaşacağına işaret eden Apaydın, trafikte istenmeyen olayların yaşanmaması için araç kullanırken tüm sürücülerin dikkatli olmalarını, yola yorgun ve uykusuz çıkmamalarını istedi. 2008'deki günlük bayram tatilinde meydana gelen 206 trafik kazasında 146 kişinin öldüğünü, 649 kişinin yaralandığını anımsatan TŞOF Başkanı Apaydın, şunları kaydetti: ''En mutlu günlerden olan bayramlarda, sevdiklerini üzmeye kimsenin hakkı yoktur. Ancak yaşanan trafik kazaları nedeniyle, bayram tatilleri sürekli acılı günlere dönüştü. Son yılda 35 gün Ramazan Bayramı tatili yapıldı. Bu tatillerde meydana gelen trafik kazalarında 630 kişi hayatını kaybederken, 14 bin 149 kişi yaralandı. Tüm uyarılarımıza rağmen kazalar hız kesmiyor. Bunda en büyük sebep hatalı sollama, yorgun, uykusuz araç kullanma, aşırı hız ve mıcırlı yollardır. Yaz sezonu olduğu için mıcırlı yol yapımı oldukça fazla. Tüm vatandaşlarımız yol yapım ve onarım çalışmalarına, hava durumuna dikkat edip kazalara sebebiyet vermesinler.'' İstediğiniz kadar hız yapın istediğiniz kadar hada çabuk varmakmak için uykusuz kalın inanın daha çabuk varırsınız ama varmak istediğiniz yere değil istemeyipde ama aslında zaten bir gün mutlaka varılacak olan yere yani öte aleme şimdi size soruyorum saat erken varmak için geride kiminin yetim bırakmasına kiminin dul bırakmasına kimininde gözü yaşlı yakınlarını bırakmasına değer mi? alt tarafı üç dört günlük bir tatil yaşayacas onu da burnumuzdan getireceksek zamanımız yetmeyecekse gitmeyelim ozaman 569659 İnönü zaferi İngiliz medyasında Manchester United'in Beşiktaş karşısında elde ettiği galibiyet, memnuniyetle karşılanırken, takımını 76. dakikada attığı golle galibiyete taşıyan Paul Sholes ise maçın adamı ilan edildi. The Dailiy Telegraph gazetesi, maçla ilgili haberine, ''Avrupa'da kazandıran başlangıç'' başlığını attı. Manchester Unitedli Rooney'in oyundan alınmasının ardından gösterdiği agresif hareketlere dikkatin çekildiği haberde, bu hareketleri teknik direktör Alex Ferguson'un umursamadığı ifade edildi. Haberde ayrıca, Ferguson'un, Beşiktaş taraftarlarıyla ilgili, ''Şimdiye kadar duyduğum en yüksek sesi çıkardılar. Bütün gece hiç durmadılar'' şeklindeki açıklamasına da yer verildi. The Guardian gazetesi ise haberi ''Rooney'in öfkesi, United'ın Türkiye'de kazanmasının üzerindeki ışıltıyı aldı'' başlığıyla verdi. İngiliz oyuncu Rooney'in öfkesine hakim olamamasını eleştiren Guardian, ayakkabısının sağ tekini yere fırlatan oyuncunun, daha sonra Beşiktaşlı taraftarlarla sözlü tartışmaya girdiğini yazdı. Rooney'in, 63. dakikada oyundan alınmasının ardından bulunduğu yerde Beşiktaşlı taraftarların söylediklerini duyarak yeniden sinirlenmesi üzerine, güvenlik güçlerinin bu alanı boşalttığı da haberde yer aldı. Bir diğer İngiliz gazetesi Mirror da, ''Sholes'un golü United'a kazandırdı'' başlığını kullanılırken, Nani'nin başarısız vuruşunun ardından penaltı noktası yakınına hayalet gibi giren Sholes'in golü attığı ifade edildi. The Sun ise ''Vahşi Rooney, ayakkabılarını fırlattı'' başlığını kullandı. Haberde, Ferguson'un, Rooney ile ilgili, ''dün akşam bir saat boyunca yalnız oynadığı'' şeklindeki sözlerine yer verildi. Haberde ayrıca Gerry Nevil'in ''Türk taraftarlar, Avrupa'da benzeri olmayan bir atmosfer yaratıyorlar'' ifadesi yer aldı. İngiltere'de günlük yayımlanan ücretsiz gazete Metro ise ''United, Turkiye'de kazandı, ancak Fergie lazere öfkelendi'' başlığını kullandı. Maçın ilk yarısında ''Jonny Evans'ı hedef alan lazer ışığına'' dikkati çeken gazetenin haberinde, Ferguson'un ''polisin bu durumu düzelttiğini'' söylediği ifade edildi. İngiliz Sky televizyonunun internet sayfalarında da Manchester United'in sıkı bir şekilde Beşiktaş'a direndiği, Rooney'in maçta pek başarı kaydetmediği yorumu yapıldı. 569681 Özince, haberleri safsata gördü Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, önümüzdeki dönemlerde bankacılık sektörünün yatırımları açısından bazı tereddütlerin artacağını düşündüğünü belirterek, ''Meşhur, yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen bankacılığın büyümesi potansiyeli olan ülkede bankacılığın büyümesi birden bire çok azalacak, azaldı da'' dedi. Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründe yaşanan güncel gelişmelerin değerlendirildiği basınla sohbet toplantısında konuşan Özince, Türk bankacılık sektörünün aslında durumundan ''pek şikayet edecek'' bir performansı bulunmadığını, kim ne derse desin dünya çapında da ülke çapında da itibarının yükseldiği bir dönemi yaşadığını vurguladı. Özince, bankacılık sektörünün krizden etkilenmediği yönündeki söylemin doğru olmadığını, sektörün ''çok ciddi'' sorunlu kredi artışıyla karşı karşıya olduğunu kaydederek, bundan 8-10 ay önce de çok ciddi likidite sorununun yaşandığını ifade etti. Bankacılığın kolay bir iş olmadığının altını çizen Özince, ''Biz Türkiye'de mali sektörün büyümesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu konuda da daha fazla vergi ödemek gibi bir düşüncemiz yok. Bizim amacımız, Türkiye'yi kayıtsız sistem cehenneminden, kayıtlı sistem cehennemine çevirmek'' diye konuştu. ''KAR EDİLMEDİĞİ DOĞRU DEĞİL, VERİYLE KONUŞALIM'' Ersin Özince, soruları yanıtlarken de, bazı çevrelerde bankacılık sektörünün reel sektörü yeterince finanse edemediği ve kredi vermediği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, rakamlarla konuşmak gerektiğini, bankacılık sektörünün kredi mevduat oranlarını bütün dönemlerin en yüksek seviyesine çıkardığını, milyonlarca vatandaşa ve yüz binlerce küçük işletmeye kredi verdiğini anlattı. Türk reel sektörüne yapılan finansmandaki değişimi de gördüklerini belirten Özince, ''Türk reel sektörünün yurt dışı finans sektörüne borçları, yurt içi finans sektörüne borçlarından daha fazla düşmüş. Yani dışarıya daha fazla para ödemiş. Türk özel sektörü, bu paraları nereden ödedi? Bizden ödemedi. Türk reel sektörü, bilançosundaki kaynaklarıyla yerli bankalara değil, yabancı finansörlere borç ödediğine göre, bizim reel sektörü finanse edip etmediğimiz çok net ortada'' şeklinde konuştu. Türkiye'de özellikle piyasa faizi, devlet iç borçlanma faizi bu şekilde düşerken Türk bankacılık sektörünün konuya ayak uydurmasının çok önemli olduğunu dile getiren Özince, sektörün devlet iç borçlanma ihalelerinde böyle bir rol oynamaması durumunda faizlerin bu kadar süratle düşmesinin asla mümkün olamayacağını söyledi. Özince, ''kriz dönemi ve sonrasında reel sektörde karlılıklar düşerken, bankaların çok fazla kar ettikleri'' yönündeki eleştirilerle ilgili sorular üzerine de, ''(Bankacılık dışında kar eden yok) söylemi asla doğru değil. Bankacılığın dışında kar eden olmasa, hiçbir kredi kararına imza atmam. Kar edilmediği doğru değil. Bu konuda veriyle konuşalım. Bu konuda halkı, özellikle genç toplumu bilgisizliğe mahkum etmeyelim'' dedi. Bankalardan kar bekleyen, ''alın teriyle'' hisse senedi alan milyonlarca kişi olduğunu ifade eden Özince, ''Torunları için bile hisse alanlar var. Biz bankalar olarak mutlaka kar amacıyla kurulan kuruluşlarız. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi, büyümek için kaynağa, sermayeye muhtaç'' diye konuştu. Dünyanın en büyük banka sermayelerinin geldiği Türkiye'de şu anda 60 milyar dolarlık  banka sermayesi bulunduğunu ve bunun çok önemli bölümünün yurt dışından geldiğini belirten Özince, ''Sosyal sorumluluk dediğiniz zaman, zaman sermayedarınıza karşı olan sorumluluğu yerine getiremezsiniz. Bankalar, mutlaka olması gereken kamusal lisansla iş yapan kuruluşlardır. Bu konuda da vergi gelirlerine en önemli katkıyı yapmalarını yerinde buluyorum. Zaten ülkemizde toplanan kurumlar vergisinin yüzde 30-35'e yakınını bankalar yapıyor'' dedi. ''BANKALARIN İMAJIYLA İLGİLİ OLUMSUZLUK GÖRMÜYORUM'' Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özince, bir gazetecinin ''sokakta bankaların imajının çok da iyi olmadığı'' şeklindeki değerlendirmesi üzerine, şöyle konuştu: ''Biz sermayedarlarımızla, müşterilerimizi tatmin ediyoruz. Ayrıca sokakta müşterilerimizle, vatandaşlarımızla konuştuğumuzda bankaların imajıyla ilgili olumsuzluk görmüyorum. Ben, hiçbir itibar problemi hissetmedim. 2001 krizinde de hissetmedim, şimdi de hissetmiyorum. Sokakta da göğsümü gere gere dolaşıyorum. Bu konuda halkımızın yanlış bilgilendirildiğini, istismar edildiğini düşünüyorum. Artık ben bu tür değerlendirmelerden uzak yaşamaya başladım. Böyle yorumların, değerlendirmelerin yer aldığı basın-yayın organlarını izlemiyorum. Kendimi uzak tutuyorum, bu tür şeylerden arındırıyorum. Sizinle bir anımı da paylaşmak istiyorum; ben TBB Başkanı oldum. Hiçbir fikrim yok. 1998 sonu, 1999... Kavga var. Ancak 10 yıl geçmiş hala aynı şeyler konuşuluyor. Bu arada reel sektör temsilcileri ile bankacılar buluşmak istiyor. Bir otelde karşı karşıya geldik. Gayet güzel konuştuk. Bize 'basın mensupları gelmiş, kapıda bekliyor, çıkışta beyanat istiyor' dediler. Birden bire bir kıyamet koptu. Basın kapıda deyince herkes değişti. Bankacılara bağırıyorlar. Yani artık kalan ömrümde lüzumsuz safsatalarla kaybedecek vaktim yok. Eve gittiğimde bile çocuklarım böyle abukluklara gülüyor.'' ''ÖVÜNÜLECEK BİRKAÇ İŞİMİZDEN BİRİ BANKACILIK'' Ersin Özince, bu gibi konularda veriyle ve rakamlarla konuşmak gerektiğinin altını çizerek, ''Türk bankacılık sektörü dünya çapında böyle bir performans gösterdiği bir dönemde, biz hala böyle söylemlerdeysek vah bize... Şu anda övünülecek birkaç işimizden biri bankacılık... Onu da kötü gösterelim. Bunlar, dış çevrelerde kadar başarılı oluyor ki, bu tereddütler ülke reytingine kadar kendini gösteriyor. Biz kendi sandalımızı sallayabiliriz. Bu konuda da hiç kimse bizi engelleyemez'' diye konuştu. Faiz oranlarının düşüşünden bankacılık sektörünün zahiri kazanç elde ettiğini ve bunu da kar yazdığını ifade eden Özince, bankacılık otoritesinin geçen yıl kar dağıtımıyla ilgili bazı önlemler aldığını ve bankaların uzun zamandır Türkiye'de ciddi temettüler dağıtmadığını, bunun da ''ayrı bir vaka'' olduğunu söyledi. Özince, ''Önümüzdeki dönemlerde bankacılık sektörünün yatırımcıları açısından bazı tereddütlerin artacağını düşünüyorum. Ne gibi? Meşhur, yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen bankacılığın büyümesi potansiyeli olan ülkede bankacılığın büyümesi birden bire çok azalacak. Azaldı da... Bir sektörle ilgili yatırımcılar açısından en önemli gösterge, onun ve piyasanın büyümesi... Ben, önümüzdeki yıllarda bankacılık sektörünü neyin büyüteceğini şu anda göremiyorum'' şeklinde konuştu. Reel faiz oranlarındaki düşüşe de işaret eden Özince, bundan pasiflerin anında etkilendiğini, aktiflerin ise zaman içinde etkilendiğini söyledi. Bankaların, faiz oranının düşürmede son derece agresif ve rekabette ''had safhaya'' varan tavır içinde olduklarına dikkati çeken Özince, ''Bir günlük faizle yönlenen bu piyasada, 10 yıla kadar giden konut kredisi faizinde rekabete başladılar. Kendileri pasifleri refinanse edemezken, aktif ve finansman ürünü çıkardılar. Bu durum eğer değişmezse, Türk gayrimenkul sektörünün gelişimiyle ilgili çok ciddi bir olumsuzluk ve banka sermayedarları açısından da ciddi kaygılar gündeme getirebilir'' görüşünü dile getirdi. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türk bankacılık sektörünün yaşadığı konsolidasyonu reel sektörün de yaşama ihtimalinin olduğunu belirterek, reel sektörün bankacılık sektöründe yaşandığı gibi, bundan seçilerek ancak, güçlenerek çıkacağını kaydetti. Özince, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründe yaşanan güncel gelişmelerin değerlendirildiği basınla sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, bankaların tefeci olmadığını, kaynak aktarmaya yaradığını, bunun anlaşılmaması durumunda ise İstanbul'un finans merkezi olmasının zorlaşacağını ve serbest piyasa ekonomisinin istenilen düzeyde gelişemeyeceğini ifade etti. Türkiye'de bankacılık sektörünün çok fazla önemsenecek kadar büyük olmadığını, asıl mali sektörün önemsenmesi gerektiğini belirten Özince, şöyle devam etti: ''Bu ülkenin sermaye piyasası nerede? Reel sektör, neden sermaye piyasası için mücadele vermiyor? Nerede tahvil piyasası? Nerede tahvil çıkaran şirketlerimiz? Lütfen şu oyuna gelmeyin; 'reel sektör bankacılık sektörünü finanse etmiyor'... Reel sektörü uluslararası bankacılık finanse ediyor. Biz, bu işin erbabı olanlar kamuoyu önüne gerçeği koyalım. Türk bankacılık sektörünün yaşadığı konsolidasyonu, reel sektörün yaşama ihtimali var mı? Yok diyen var mı? Yok... Yaşanan son olaylar, bu süreci hızlandırdı. Ben şahsen Türk reel sektörünün, bankacılık sektöründe yaşadığımız gibi, bundan seçilerek, ama güçlenerek çıkacağını düşünüyorum. Bundan 10 sene önce karşınızda 80 banka vardı. Ama şimdi zamankinden çok daha güçlü ve doğru düzgün iş yapıyoruz.'' Özince, bankaların aleyhine konuşanların hiçbirinin, yüz yüze geldiklerinde aleyhlerine konuşmadığını, çok farklı konuştuklarını söyledi. -''BUNLAR BİZİM EKMEĞİMİZE, SEKTÖRÜMÜZÜN BÜYÜMESİNE DÜŞMAN''- Ersin Özince, bazı işyerlerinde ''fiktif satış, modern tefecilik'' olarak değerlendirilebilecek işlemler yapıldığına yönelik bir soru üzerine, şöyle konuştu: ''Eğer saptansın istiyorsanız suçunuzu kredi kartıyla işleyin. İster adi suç, ister mali suç olsun kredi kartıyla iz bulmak çok kolay. Ancak 35 yıla yakın bankacılık mesleğim sırasında ben, ne bankacıların ne de ekonomi yazarlarının şu ülkedeki tefecilik konusunda ciddi inceleme yaptığına şahit oldum. Tefecilik ülkemizde sadece finansal parametrelerle yapılmaz. Tefecilik malla, kıymetli madenle de, yabancı parayla da yapılır. Tefecilik yalnızca borç vererek yapılmaz. Tefeci, mevduat da topluyor. Ancak gönül isterdi ki, zaten kayıt içinin GSMH'ye oranı bu kadar küçük olan ülkede aydın insanlar öncelikle kayıt dışılıkla uğraşsın. Kayıt dışılık en büyük düşmanımız. Kayıt dışılık, kalp yetmezliği gibi bizi devamlı yoracak olan birşey... Kredi kartıyla yapılanların bir şekilde yakalanmasına vesile oluruz. Bizde bu konuda tolerans yok. Bunlar, bizim ekmeğimize, sektörümüzün büyümesine düşman... Aynı yasaya mükellefiz. Biz bunlara yataklık yapmaktan da iki defa rahatsız oluruz. Çünkü Bankalar Kanunu'nun muhatabı biziz.'' -''SENDİKASYON VE DIŞ BORÇLANMA PİYASALARI KÖRDÜĞÜM ŞARKISI GİBİ''- Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özince, sendikasyon piyasalarına ilişkin bir soru üzerine de, sendikasyon ve dış borçlanma piyasalarının ''kördüğüm şarkısı'' gibi çözdükçe dolaştığını ifade ederek, ''Bilhassa ana kreditörlerimiz olan Avrupa ülkelerinin bankalarında sermaye sorunları tekrar tekrar gündeme geliyor. Çoğu devlet yardımı almış Avrupa bankalarının ya yeni sermaye kaynağı bulmaları ya da aktifleri küçültmeleri ihtimali var. Bu da, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin finansman koşullarını olumsuz etkileyebilir'' şeklinde konuştu. Türk bankacılık sisteminin, uluslararası finansörlerin sıkıntılarına rağmen şu ana kadar ''muhteşem bir performans'' gösterdiğini vurgulayan Özince, ''Bu performansı, dış borca muhtaç olmadığımızı, bunu en akılcı şekilde kullanabileceğimizi ama bunu gerektiğinde ödeyebileceğimizi göstererek de kanıtladık'' dedi. Bu süreçte içerde mevduat konusunda ''hücum'' yaşamadıklarını ifade eden Özince, ''Bizim pazarlık gücümüz yüksek. Sendikasyon fiyatları yavaş yavaş gerilemeye başlayacak. Ama bu gerileme, kriz öncesi seviyelere gelecek şekilde olmayacak. Esas borçlanmada, bizim uzun vadeli kaynak bulmamız lazım'' görüşünü dile getirdi. Bankacılık sektörünün 20 üyesinin, Kredi Garanti Fonu'na hiçbir kar amacı gütmeden 80 milyon lira sermaye taahhüdüne girmek suretiyle paydaş olarak iştirak etme kararı aldığını hatırlatan Özince, Hazine'nin hissedar değil garantör olarak yer aldığı Kredi Garanti Fonu'na katılım ile, bankacılık sektörünün kredi kullananlara garantör olacak bir oluşuma devlet ve iş adamı örgütüyle beraber ve kar elde edilmeyecek bir işe sermaye koyduğunu söyledi. -''BANKACILIK KAR ETTİ DİYE ÜZÜLEN BAŞKA ÜLKE VAR MI?''- Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş de, bankacılık sektörünün karlılığı ve imajına ilişkin sorular üzerine şu görüşleri dile getirdi: ''Bankacılık kar etti diye üzülen başka bir ülke var mıdır? Ben bilmiyorum. Bankacılık sistemi, hiçbir destek almayan üç ülkeden biri Türkiye, diğerleri Kanada ve Avustralya... İzlanda 'biz battık' diyor, ama onun reytingi bizden daha yüksek. Türkiye'nin derecesini ise üç kez daha iyileştirecekler ki, yatırım yapılabilsin.  Halka gidiyoruz, kredi kartında yapılandırma yapıyoruz, yetmiyor gönüllü olarak süreyi uzatıyoruz. Gelen giden yok, kapımızı çalan yok. Hani nerede kaldı? Yaygaranın sebebi nedir bunu anlamak mümkün değil. Bankalar her şeyde yaklaşımcı, uzlaşmacı olacak. Fakat bizim imajımız hala kötü olacak. -''KARLILIĞIN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DÜŞECEĞİ TAHMİN EDİLİYOR''- Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin de, uluslararası gelişmeler, Türkiye ekonomisine ve bankacılık sektörüne yansımaları konusunda yaptığı sunumda, bankacılık sektöründe kredi arzını ve talebini etkileyen faktörlere işaret ederken, reel sektörde firmaların birbirlerine olan kredisinin azaldığını, Ocak-Ağustos döneminde çek tutarı yüzde 13 azalırken, karşılıksız çek miktarının yüzde 50 oranında arttığını, karşılıksız çek tutarının toplam içindeki payının yüzde 4'ten 7'ye yükseldiğini ve protestolu senet miktarının Ocak-Temmuz döneminde tutar olarak yüzde 29 arttığını ifade etti. Ekrem Keskin, bankaların özel sektöre krediyi azaltmadan kamuya da ilave kaynak sağladığını ve menkul kıymetler ile krediler toplamının Ağustos 2009'da 585 milyar lira olduğunu anlatarak, güçlü öz kaynaklar ve düşen faizlerin son dönemde kar hacmini olumlu etkileyen faktörler olduğunu söyledi. Bankaların hem Hazine'yi hem özel sektörü fonlamaya devam ettiğini, üstlendikleri riskin tamamına yakınının Türkiye riski olduğunu, ''zehirli varlık'' olmadığını vurgulayan Keskin, değişen kurallar ve faaliyet ortamı nedeniyle bankaların risk alırken daha ihtiyatlı davrandığına, bankaların öz kaynaklarını küçültecek her davranışın ekonomiye zarar vereceğine dikkati çekti. Sektörde beklentilere de işaret eden Keskin, daralan faaliyet hacmine, düşen marjlara ve artan risklere bağlı olarak karlılığın önümüzdeki dönemde düşeceğinin tahmin edildiğini, uluslararası bankacılıktaki iyileşmelerden Türkiye'deki bankaların hızlı ve olumlu etkileneceğini söyledi. 569404 Patriot çelişkisi Patriot çelişkisi Diğer Nagehan ALÇI haberlerini okumak için ... 568817 AK Parti, AB’ye üye olmak mı istiyor yoksa AB’yi kullanıyor mu? ’na verilen 3.7 milyar TL’lik dış basında yankı bulmaya devam ediyor. Rekor ceza, dün de ’nın etkili gazetelerinden Die Welt’e konu oldu Boris Kalnoky’nin “Yerinde bir ceza mı, yoksa basına mı?” başlığıyla gazeteye taşıdığı haberde, ’na verilen milyarlık vergi cezasının bugüne kadar ’de bir şirket aleyhinde verilen en büyük olduğu vurgulandı. Haberde, cezanın (AB) adayı Türkiye’nin muhalefeti susturma girişimi olduğu yönünde dış basın dahil pek çok alanda büyük bir tartışma yarattığına dikkat çekilerek, şöyle dedi: Hükümet yanlısı “Eğer gerçekten eleştirel basın susturulursa bu Kopenhag kriterlerine aykırıdır. zaman Türkiye’nin tüm üyelik politikası bir başka gözle değerlendirilmeli: İslami eğilimli hükümet gerçekten AB üyesi olmak istiyor mu? Ya da üyelik müzakereleri politik rakiplerini, özellikle de orduyu devre dışı bırakmak için mi kullanılıyor?“ Daha ocak ayında ’nın Doğan Grubu’na 422 milyon euro vergi cezası kestiği hatırlatılan haberde şöyle devam edildi: “Şimdi de gruba bağlı çeşitli şirketler arasındaki daha az şeffaf olan hisse transferi söz konusu. Maliye Bakanlığı, bu transferlerde ödenmesi görüşünde. Doğan Grubu ise bunun aksini gösteren yasaları ve mahkeme kararlarını gösteriyor. Kavga medyaya da taşındı. Hükümet yanlısı medya, kendilerine servis edilen dosyalarını yayınlıyor. Doğan Medya da özellikle endişeli Avrupalı siyasileri, şaşkına dönen Avrupalı basını ve kendi görüşünü destekleyen vergi uzmanlarının görüşlerini yayınlıyor. Bu olay, AB’nin yeni ilerleme raporunda da eleştirel bir üslupla yer alacaktır. Doğan Grubu’nun cezaya haftalık itiraz süresi var. Hükümet çevrelerinde, görüşmelere açık olunduğu ve Doğan’ın daha az bir ceza alınmasını sağlayabileceği konuşuluyor. Ancak eleştirmenler, bunun bedelinin siyasi uysallık olacağı kuşkusunu taşıyor.“ 568961 Devlerin 2001 ruhu taşıyor Hidayet Türkoğlu, Orhun Ene, Kerem Tunçeri, Ömer Onan ve Harun Erdenay gibi şu an oynayan veya teknik kadroda bulunan tecrübeli basketbolcular, şampiyona öncesi takımdaki gençleri en iyi şekilde motive etti. Yüksek ateşle maçlara çıkarak büyük özveri gösteren Ömer Onan, gençlere her türlü desteği verdiklerini ifade etti. Polonya öncesi bir toplantı düzenlediklerini ve takıma 2001'deki başarıyı arkadaşlığın getirdiğini anlattıklarını belirten Onan, "Birliktelik olursa her zorluğu aşacağımızı söyledik. Psikolojik barajı aştık. Şimdi madalya havamız var. Diğer gruptan çıkan sonuç önemli, fakat Slovenya'yı yenip birinci olmak istiyoruz." dedi. 2001'de forma giyen bir başka oyuncu Kerem Tunçeri de İspanya'yı geçtikten sonra tam olarak madalyaya inandıklarını dile getirdi. Tecrübeli basketbolcu, şöyle devam etti: "Çok iyi mücadele ediyoruz. Kötü oynadığımız zamanlarda bile hücumda iyi işler çıkartıyoruz. Her maçta bir arkadaşımız ön plana çıkıyor. Sanki birbirimizi dinlendiriyoruz. Zaman geçtikçe gördüm ki, gerçekten bütün ekip madalyaya inanmış durumda. Özellikle İspanya'yı yendikten sonra herkese daha ayrı bir özgüven geldi. Tüm takım şampiyon olabileceğimizi anladı." Daha önce de sakat sakat oynadığına değinen Hidayet Türkoğlu ise duygularını şu sözlerle özetledi: "İyi giden bir hava var ve bunun bozulmasına izin veremem. Dinlendikçe sakatlığımın daha iyiye gittiği bir gerçek ancak böyle bir zaman yok. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Fedakarlık yapmak zorundayım. İnsanlara madalya heyecanı tattırmamız güzel. Bizim hedefimiz madalyaydı. Şu anda oynadığımız basketbolla bu sinyali veriyoruz. Bizimle daha çok gurur duyacaklar. 2001'deki gibiyiz: Abi ve kardeş." 2001'deki Milli Takım'da görev alan 12 Dev Adam'ın menajeri Harun Erdenay da herkesin takım için mücadele ettiğini söyledi. Bu tabloda kaptan Hidayet'in rolünün büyük olduğunun altını çizen Erdenay, "2001'deki havanın daha iyisini sağladık." diye konuştu. Yardımcı antrenör Orhun Ene de hep arzu edilen ortamın nihayet yakalandığını belirtti. Sloven Nahbar'a göre Türkiye büyük bir takım Türk Milli Basketbol Takımı'nın bugün karşılaşacağı Slovenya'nın başarılı oyuncularından Bostjan Nahbar, Türkiye'nin büyük bir takım olduğunu söyledi. Bu yıl Efes'te forma giyecek olan yıldız basketbolcu, "Türkiye iyi bir takım, çok yetenekli oyuncular var ve şu ana kadar çok iyi oynuyorlar. Biz de grupta iyi bir durumdayız. Çeyrek finaller için iyi bir yer almak istiyoruz. Daha da iyi hale geleceğiz." dedi. Nahbar, Efes'e geldiği için mutlu olduğunu dile getirdi. 569163 Bir garip tanıtım filmi Bir garip filmi'da bir şirketinin hazırlattığı ve kadınların 'kolay' olduğu vaadiyle erkekleri ülkeye çekme amacı taşımakla suçlanan video Danimarkalıları çileden çıkarttı. Bakanlığı tarafından hazırlanan bir filmi Danimarkalıları küplere bindirdi. ''yı ziyaret edin' sloganını kullanan tanıtım filminde genç bir kadın alkollüyken ülkeye gelen bur turistle yaşadığı tek gecelik ilişkiden çocuk dünyaya getirdiğini ancak turistin ne adını ne milliyetini hatırlamadığını söylüyor, bebeğe mama veriyor. Ancak böyle bir klibin turizm yetkilileri tarafından nasıl çekildiğine anlam veremeyen Danimarkalılar reklamın kaldırılmasını istedi. 'da milyon kez izlenen video tepki üzerine yayından kaldırıldı. filmini hazırlayan VisitDenmark Müdürü "Filmin çok sayıda insanı etkileyebileceğini, pozitif bir imaj yaratacağını düşünmüştük dedi 570096 Sabiha Gökçen'den nerelere uçuluyor? Sabiha Gökçen'den nerelere uçuluyor? 16 Eylül 2009 Çarşamba, 16:49 Yeni dış hatlar terminalini 31 Ekim’de açmaya hazırlanan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan THY tarifeli dış hat seferlerine başlayacak. THY, Kasım’dan itibaren Avrupa’da Moskova, Londra, Köln, Stuttgart, Amsterdam, Hannover ve Berlin’e uçacak. Sabiha Gökçen’den dış hatlarda başta Pegasus, SunExpress, Germanwings, Easy Jet, KTHY olmak üzere toplam 29 havayolu uçuş gerçekleştiriyor. İç hatlarda ise Pegasus, SunExpress, THY, Anadolu Jet ve İzAir uçuyor. İÇ HATLAR Pegasus Adana Ankara Antalya Bodrum Diyarbakır Dalaman Elazığ Gaziantep İzmir Kayseri Malatya Samsun Trabzon SunExpress Adana Antalya Diyarbakır Erzurum Kars Samsun Sivas Trabzon Van THY Antalya Ankara Bodrum Dalaman İzmir AnadoluJet Ankara Bodrum İzAir İzmir DIŞ HATLAR Aero Rent Vladikafkas Air Arabia Sharjah Air Cairo Kahire Air Arabia Maroc Kazablanka Air Memphis Kahire Air Urga İzmailov Nikolaev Bahrain Air Bahreyn Daghestan Airlines Makhachkala Vladikafkas Easy Jet Basel Londra (Getwick) Londra (Luton) Germania Düseldorf Germanwings Berlin Hamburg Dortmund Köln Stuttgart Hamburg Int’l Hamburg Jazeera Kuveyt Kish Airlines Tahran KTHY Ercan Londra (Stansted) Tahran Norwegian Oslo Stockholm Pegasus Amsterdam Brüksel Düseldorf Ercan Kabil Kopenhag Köln Krasnodar Londra (Stansted) MünihParis Stuttgart Roma Tahran Tel Aviv Viyana Zürih Podillia-Avia Khmelnit Skiy Royal Falcon Amman Royal Wings Amman Sayakhat Airlines Aktau Sham Wings Şam Amman Spanair Barselona Madrid SunExpress Amsterdam Berlin Frankfurt Hannover Köln Münih Stuttgart Taban Air İsfahan Tahran Maşhed Tui Fly Frankfurt Hannover Turan Air Gence Wind Rose Chernovtsky Ivano-Frankovsk Zagros Airlines Tahran 570446 12 Dev Adam finale yürüyor Sırbistan'ı yenerek tarih yazan 12 Dev Adam, adım adım finale yürüyor. Eurobasket 2009'da 5'te yapan Ulusal Basketbol Takımı, tek yenilgi ile son maça çıkacak olan Slovenya ile karşılaşacak. Grubunda ilk ikiyi garantileyen ve cuma akşamı çeyrek final maçı oynamaya hak kazanan milliler, grupta liderliği hedefliyor. Milliler Slovenya'yı yendiği takdirde ikinci tur Grubu'nu ilk sırada tamamlayacak ve çeyrek finalde Grubu dördüncüsü Hırvatistan ile karşılaşacak. Slovenya'ya yenildiğimiz takdirde ise çeyrek finaldeki rakibimiz grubu üçüncüsü Yunanistan olacak. 570004 Mesut aşık oldu Alman Bild gazetesi, Almanya Milli Takımı'nın Türk kökenli oyuncusu Werder Bremenli Mesut Özil'in, pop yıldızı Sarah Connor'un kız kardeşi Anna Maria Lagerblom'u sevdiğini yazdı. Gazetede ''Milli takım oyuncusu Özil, Sarah Connor'un kız kardeşini seviyor'' başlığıyla verilen haberde, Mesut ile Lagerblom'un yaklaşık aydır birlikte oldukları, ailelerinin ve arkadaşlarının bu beraberliği bilmesine rağmen, bunu kamuoyundan gizli tuttukları belirtildi. Mesut'un her boş anını Lagerblom ile geçirdiği ve bu dönemde sahada da çok başarılı olduğu ifade edilen haberde, çiftin özel ilişkileri hakkında açıklama yapmak istemediklerini söyledikleri kaydedildi. Mesut'un ve Lagerblom'un bir arkadaşlarının, ''Çok mutlular, birbirleriyle çok zaman geçiriyorlar. Hiçbir konuda acele etmek istemiyorlar ve birlikte oldukları her anın tadını çıkartıyorlar'' şeklinde konuştuğu belirtildi. Lagerblom'un 2005 yılında Finlandiyalı oyuncu Pekka Lagerblom ile evlendiği, ancak bu yılın başında boşandığı hatırlatılan haberde, Sarah Connor'un da futbolculara ilgi duyduğu ve bir süre Werder Bremen'in eski oyuncusu Diego'yla birlikte olduğu ifade edildi. MESUT, BU HAFTA İLK ANTRENMANI YARIDA BIRAKTI Öte yandan, Mesut, bu hafta yaptığı ilk antrenmanı, dizindeki ağrılar nedeniyle yarım saatlik çalışmanın ardından yarıda bırakmak zorunda kaldı. Werder Bremen Teknik Direktörü Thomas Schaaf, Mesut'u buna rağmen CD Nacional Funchal'a karşı oynayacakları Avrupa Ligi karşılaşmasına götüreceklerini açıklayarak, ''Dizinde sorunları var. Bu ağrıları uzun bir zamandan beri çekiyor. Milli maçlara çıkarken bile bunu söylüyordu. Ağrılarını kontrol edip edemeyeceğine bakacağız. Tabii ağrılarının geçmesini ümit ediyoruz. Bizimle birlikte gelecek'' dedi. . 569337 Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitti İMRALI Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın avukatı Bursa'nın Gemlik İlçesi'nden bu sabah İmralı Adası'na gitti. Kenya'da yakalandıktan sonra getirildiği İmralı Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Öcalan'ın üstlenen avukatları Cengiz Çiçek, Mehmet Sabırtaş ve Mizgin Irgat bu sabah İmralı'ya gitmek üzere İstanbul'dan özel otomobille Gemlik İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı'na geldi. İçinde kitap, dergi ve gazetelerin bulunduğu bildirilen poşet taşıyan avukatlar, jandarmadaki kimlik kontrolü ve üst araması ardından plakası sökülmüş beyaz servis minibüsüyle saat 09.55'te İmralı'ya gitmek üzere Gemport Limanı’na hareket etti. İmralı'da tek kişilik cezaevinde kalan Abdullah Öcalan, haftada bir avukatları, iki haftada birinci dereceden akrabaları ile görüşebiliyor. Öcalan'a avukatları ile saat, aile bireyleri ile 30 dakika görüşme hakkı tanınıyor. Görüşme, görevliler eşliğinde avukatları ile ‘açık', aile bireyleri ile ise bir camın ardından telefonla gerçekleşiyor. 570370 Erotik film izlerken öldü Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde erotik film oynatan sinemada film izlerken kalp krizi geçiren şahıs hayatını kaybetti. Düzce Boğaziçi Belediyesi Meclis Üyesi Hikmet Yiğit (51), Tığcılar Mahallesi Küçükosman Sokak'ta bulunan ve erotik film oynatan Fitaş Sineması'na geldi. Bilet alarak sinemaya giren Yiğit, filme verilen arada görevlilerce koltukta hareketsiz şekilde bulundu. Görevlilerin bildirmesi üzerine sinemaya gelen 112 Acil Servis ekibi, yaptıkları kontrolde Yiğit'in öldüğünü belirledi. Kalp krizi sonucu öldüğü belirtilen Yiğit'in cenazesi Düzce'den gelen yakınlarına teslim edildi. Yiğit'in cenazesi Sakarya Büyükşehir Belediyesi'ne ait cenaze aracına konarak Düzce'ye götürüldü. Öte yandan, sinemada 'Şehvet uçurumu' ve 'Kaçamak' adlı filmlerin oynatıldığı öğrenildi. 569931 Piyasalar Yönünü Yukarı Çevirdi Yön arayışındaki küresel piyasalar yönünü tekrar yukarıya çevirdi. İstanbul Borsası Ulusal-100 Endeksi birinci seansı 702 puan artarak 46 bin 614 puandan tamamladı. Dünya borsaları iyimserliğini koruyor. New York Borsası'nda dün (15.09.2009) Dow Jones Sanayi Endeksi yüzde 0,58, teknoloji göstergesi Nasdaq ise yüzde 0,51'lik yükseliş kaydetti. Asya borsalarında bugün değer artışları ön planda. Avrupa borsalarında da yükselişler yaşanıyor. Yurt içinde dış piyasalardaki gelişmeler yakından izlenirken gözler orta vadeli programın detaylarına çevrilmiş durumda. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun yarın (17.09.2009) yapacağı toplantıdan çıkacak faiz kararı da önem taşıyor. İstanbul Borsası'nda hisse senetleri günün ilk yarısında ortalama yüzde 1,53 değer kazandı. Serbest piyasada Amerikan Doları lira 48 kuruş, Avro ise lira 17 kuruştan işlem görüyor. 569012 Seyircisiz maç! Feyzi Hepşenkal ArayışSeyircisiz maç! 16 Eylül Çarşamba 2009haberi paylaşHABERİN ETİKETLERİ Sen de etiket ekle! dert yanmıştı bir keresinde: “Basın toplantısı yapıyoruz, tek sütun haber çıkıyor. Ne zaman basına kapalı bir toplantı yapsak, oluyor. Bu nasıl iş?” “Çaresi var” dedim. Nur içinde yatsın, umutla sordu: “Nedir?” Yanıtım kendisini epey güldürmüştü: “Siz de basın toplantılarını gizli yapın!” Bu işler böyledir. Olan biten gizli kapaklı ise heyecan yaratır, merak uyandırır. İktidarın “” konusunda olup bitenleri “gizli oturumda” tartışmak istemesi, heyecan ve merakla beraber, ciddi bir tartışma da yarattı. Bir kere, denen şey “açık” olur. Eğer dert, “Biz ülke güvenliği açısından gizli bilgiler vereceğiz, bunların alenen konuşulmasında sakınca var” gibi bir endişe ise... Hiç endişe etmesinler, Meclis’teki gizli oturum sürerken orada söylenen her söz hemen, belki de “naklen” Harkuk Kampı’na da, ’ya da, Barzani’ye de iletilecektir zaten! Aksini iddia eden biri varsa... Çıksın ortaya. Bakalım kimmiş saf ve hatta dangalak? *  *  Hükümet Sözcüsü ise meseleyi “sakin sakin oturup konuşma” niyetine, “konuşmacıların ‘tribüne oynama’ arzularını önleme” tercihine bağlıyor. Bir nevi... “” gibi! Seyircisiz maçlarda da futbolcular birbirine etmiyor, tekme atmıyor... Veya hakem çıkarıp, vermiyor sanki! Böyle bir niyetin adı... Ya halktan kaçmaktır. Ya da milleti cezalandırmak! Niyetiniz gerçekten efendice oturup konuşmaksa ve bunun başka bir yolunu, yöntemini bulamıyorsanız... Pardon yani. Ne işiniz var koltuklarda? Açık kanıt EKONOMİK krizin ’de “simgesi” halen ve kaçınılmaz biçimde dillere pelesenk olan “teğet” lafı üzerinde kalem oynatmaktan, kafayı oynatma noktasına geliyoruz hızla. Nitekim “2003’te 14 milyon 138 bin kutu tüketilirken, bu rakamın 2006’da 22 milyon 651 bine, 2007’de 26 milyon 246 bine çıkması” yaşanan dramatik sürecin, en somut kanıtı! Ve dün... Ocak-Ağustos döneminde bütçenin 31.3 milyar TL açık verdiğini, bunun da geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 780’lik bir artışa denk geldiğini açıkladı. Siz de benim gibi, “öyle büyük paralarla yapılan hesaplardan fazla anlamam” diyenlerdenseniz; zaman Esnaf Derneği Başkanı Mehmet Gülaylar’a kulak verin: “Alım gücünün düşmesi önce çarşıya, sonra da istihdama yansıdı. Kemeraltı’nda her üç kişiden biri işsiz kaldı.” Ekonomik krizi hafife alanların yol açtığı sonucun vahametini, şimdi anladınız mı? Tek karelik hayal 569949 7.5 metre sıçrayan robot asker Video Amerikan ordusu için geliştirilen bir robot, 7,5 metre yüksekliğindeki engelleri aşabileceğini gösterdi. ABD silahlı kuvvetlerinin araştırma ve geliştirme bölümü tarafından sağlanan mali kaynakla özel şirketlerce geliştirilen robot, normalde dört tekerleğini kullanıyor. Precision Urban Hopper adlı araç, duvar, çit veya siper gibi bir engeli aşmak istediğinde pistonla çalışan "bacağından" faydalanıyor, engelin ötesine sıçrıyor. Ayakkabı kutusu büyüklüğünde ve GPS ile yön bulan yarı otonom robotun, askerler ve özel kuvvetlere özellikle şehir çatışmaları sırasında büyük yarar sağlayabileceği ve kayıpları azaltabileceği belirtiliyor. Robotun Amerikan ordusunda 2010 yılının sonlarında "göreve başlaması" bekleniyor. 570368 Atalay: Q,W,X senaryo İçişleri Bakanı Beşir Atalay, alfabeye x, ve harflerinin ekleneceği yönünde basında yer alan haberleri yalanladı. Demokratik süreçle ilgili çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Bakan Atalay, "Birileri senaryo yazıyor, biz onlarla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Çalışmalarımızı sonuçlandırmadık ve hiçbir şey açıklamadık. Hele harflerle ilgili hiçbir yerde çalışmalarımız içinde gündeme gelmedi." dedi. Atalay, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'e hayırlı olsun ziyaretinin ardından gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevapladı. Atalay, ziyarette Meclis Başkanı'na süreçle ilgili bilgi de sunduğunu söyledi. Çalışmalarını verimli bir şekilde devam ettiğini anlatan İçişleri Bakanı, açılma ilgili bugün bir gazetede yer alan haberlerin sorulması üzerine, "Birileri senaryo yazıyor biz onlarla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Çalışmalarımızı sonuçlandırmadık ve hiçbir şey açıklamadık. Spekülasyonlara müsait bir konudur bu. Bizden duymadıkça bu konularla ilgili tedbirli bakın. Bugün basında çıkan bu konu ile ilgili bir açıklama da yapmadık. Birilerinin yazdığı senaryolar olarak görüyorum. Biz bir açıklama yapmadık bu konularda. Başbakanlık'a bu konuda bir rapor sunulmadı. Hele harflerle ilgili hiçbir yerde çalışmalarımız içinde gündeme gelmedi." cevabını verdi. Atalay, tezkere konusuyla ilgili bir soruya ise, "Bu konu hiç gündemimize gelmedi. Zamanı gelince bakanlar kurulu toplantısında değerlendirilir." şeklinde cevap verdi. Atalay, Şahin ile paylaştığı konular arasında Meclis'in kapalı ya da açık oturum ile değerlendirdiklerini belirterek, "Bu konu parti yönetimleri arasında değerlendirilebilir. Bizim konuda illa kapalı oturum ısrarımız yok. Ama bu çalışmanın muhatabı milletimizdir. İl açıklamalarımızı yapacağımız yer de TBMM'dir. Biz kararlılığımızı sürdürüyoruz." şeklinde konuştu. 569847 AGİT’ten DYH’ye verilen vergi cezasına tepki ’ten ’ye verilen vergi cezasına tepki Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Maliye Bakanlığının Doğan Yayın Holdinge kestiği vergi cezasının, ’de çoğulculuğunu tehdit ettiğini bildirdi. ’in medya özgürlüğünden sorumlu temsilcisi Miklos Haraszti, Türkiye’nin en büyük medya grubuna yönelik cezanın “emsali görülmemiş” ve “dehşet verici” olduğunu belirtti. Haraszti, Dışişleri Bakanı ’na yazdığı mektupta, AGİT’in hükümetlerden, çoğulcu basın için gerekli koşulları sağlamasını, basınla ilgili konularda devletin yasal gücünü kullanırken daha dikkatli olmasını beklediğini yazdı. Haraszti, Türk yetkililerden, medyaya yönelik cezaların orantılı ve bu cezaların medyanın çalışmasını tehlikeye atacak miktarda olmamasını istediğini de kaydetti. Şubat ayında verilenlerle birlikte aynı gruba verilen cezanın, ’ın mal varlığının toplamı olan milyar doları bulduğunun bildirildiğini vurgulayan Haraszti, ’in parayı ödedikleri takdirde edeceğini öne sürdüğünü, bunun da Türkiye’deki medya çoğulculuğunu önemli ölçüde zayıflatacağını kaydetti. Medya çoğulculuğuyla ilgili tedbirlerin, AGİT’e üye tüm ülke hükümetlerinin önemli taahhüdü olduğunu ifade eden Haraszti, sadece medya çoğulculuğunun medya özgürlüğünü muhafaza edeceğini, Türkiye’nin de bu standartları yerine getireceğini ümit ettiğini kaydetti. 568868 Başbakan geliyor Basketbol Federasyonu Başkanı'nı arayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Şampiyon olacağınıza inanıyorum. Yarı final maçında takımın yanında, Polonya'da olacağım" dedi Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda tarih yazan 12 Dev Adam'a devletin zirvesinden destek geldi. Sırbistan'ı yenerek çeyrek finale kalmayı garantileyen Basketbol Milli Takımımız yarı finale kaldığı takdirde Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Tayyip Erdoğan, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak ile bazı bakan, milletvekilleri ve bürokratlarla Polonya'ya çıkarma yaparak 12 Dev Adam'a destek olacak. "ŞAMPİYON OLACAĞIZ" Başbakan Erdoğan, ay-yıldızlıların çeyrek finali garantiledikleri Sırbistan galibiyeti sonrası Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'i telefonla arayarak kutladı. Başbakan Erdoğan, Demirel'e "Finale kalacağınıza ve şampiyon olacağınıza inanıyorum. Bugüne kadar aldığınız sonuçlar bunun göstergesi. Göğsümüzü kabarttınız. Türkiye'yi sevince boğdunuz. Yarı finalde mutlaka yanınızda olacağım. Finale kalacağınıza inanıyorum ama final maçı yapacağınız tarihte programlanmış ABD gezisi var. Yine de gelmeye çalışacağım. Hepinizi kutluyorum" dedi. Turgay Demirel de "Sayın Başbakanım, bize moral ve güç verdiniz. Bu inançla size şampiyonluk sözü veriyoruz" yanıtını verdi. 570369 Türkiye-Suriye arasında vizeler kalktı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye ile yapılan görüşmelerle ilgili düzenlediği basın toplantısında iki müjde verdi. Bakan Davutoğlu; Türkiye ve Suriye'nin karşılıklı olarak vizeyi kaldırdığını ayrıca Türkiye ile Suriye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin kurulacağını söyledi. Türkiye ile Suriye önemli bir anlaşmaya imza attı. Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen törende Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması'na imza attı. Daha önce Türkiye ve Irak arasında yapılan Yüksek Düzeyli Startejik İşbirliği Konseyi Anlaşması bu sefer Türkiye ile Suriye arasında imzaladı. Bu anlaşma iki ülkenin başbakanları eşbaşkanlığında ilgili bakanlıkların bir araya gelerek işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Anlaşma gereği ayda bir ilgili bakanların bir araya gelerek değerlendirme yapması kararlaştırıldı. Bu anlaşmanın iki ülke arasındaki işbirliğinden entegrasyona geçişin ilk adımı olduğu belirtiliyor. İmza törenin ardından açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülke arasındaki tüm vizelerin kaldırılmasına karar verildiğini söyledi. Davutoğlu, "İki ülke vatandaşları bugünden itibaren vizesiz ziyaret edebilecektir. Bu ilişkilerimizin ulaştığı seviyeyi gösteren çok önemli bir göstergedir. Alınan karar, iki ülke arasındaki karşılıklı güvenin bir göstergesidir. Gelecek nesillere büyük bir hediyedir." dedi. 569029 IMF'nin yükünü biz taşıyacağız IMF'nin yükünü biz taşıyacağız IMF Dünya Bankası yıllık toplantısının yapılacağı İstanbul Kongre Merkezi'ne 250 milyon dolarlık yatırım yapan Türkiye, ev sahibi ülke olarak toplantıya katılacak yaklaşık 15 bin IMF'cinin ulaşımını da gerçekleştirecek. 6-7 Ekim'deki toplantıda dilde tercüme yapılacak ve bini yerli bin 500 medya mensubu tarafından izlenecek İSTANBUL (İHA) İstanbul'da 6-7 Ekim tarihlerinde düzenlenecek olan IMF Dünya Bankası yıllık toplantısına 13 15 bin katılımcının gelmesi bekleniyor. Konuyla ilgili olarak basın mensuplarına yönelik gerçekleştirilen Medya Çalıştayı'nda basın mensuplarına bilgi veren Hazine Müsteşarlığı Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı Aydın Haskebapçı, IMF Dünya Bankası yıllık toplantısına, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yarısı yabancı 13 15 bin arasında katılımcının gelmesinin beklendiğini ifade etti. Toplantı için yurt dışından bin yabancı katılımcının rezervasyon yaptırdığını, kayıtların halen sürdüğünü belirten Haskebapçı, ayrıca yeni inşa edilen Kongre Merkezi'nde IMF'den 200 300 kişinin şimdiden çalışmaya başladığını açıkladı. 250 MİLYON DOLARLIK YATIRIM Bin yerli ve 500 yabancı basın mensubunun takip edeceği, iki gün sürecek toplantıda Türkçe, İngilizce, Arapça, Çince, İspanyolca gibi 7-8 dilde tercüme yapılacak. Toplantılarda 80-85 tercüman görev alacak. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Haskebapçı, Hükümetin, toplantının gerçekleştirilmesi için yaptığı harcamalara ilişkin olarak, toplantıların yapılacağı İstanbul Kongre Merkezi'ne 250 milyon dolarlık bir yatırım yapıldığını, fakat bu merkezin toplantılar sonrasında da başka organizasyonlara hizmet vermeye devam edeceğini söyledi. Dünya Bankası Türkiye Ofisi Operasyonlar Ana Sorumlusu Keiko Sato ise konuşmasında, Türkiye'deki yatırım projelerinde Dünya Bankası'nın yatırım fonu olarak enerji sektöründe yüzde 37, finansal ve özel sektörün geliştirilmesinde yüzde 21 ve eğitimde ise yüzde payı bulunduğunu söyledi. Yollar kapatılmayacak IMF ve Dünya Bankası toplantıları, Harbiye'deki İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Toplantı günlerinde beklentilerin aksine, havalimanından Taksim'e kadar olan ana yollar kapatılmayacak; trafik polisleri, günlük olarak trafiği yönlendirecek. Katılımcılar, otel ve uçak masraflarını kendilerini karşılıyor, ev sahibi ülke olarak Türkiye ise sadece şehir içi ulaştırma konusunda bazı hizmetler sunuyor. Hazine Müsteşarlığı yetkilisi Elvan Ongun, Türkiye'nin şimdiye kadar Dünya Bankası'ndan 29.8 milyar dolar borç aldığını, bunun 3.8 milyar dolarının iptal edildiğini, 22.8 milyar dolarlık kredinin ise kullanıldığını kaydetti. Elvan Ongun, Dünya Bankası'na Türkiye'nin toplam yükümlülüğünün şu anda 9.5 milyar dolar seviyesinde olduğunu kaydetti. Bu sefer kalabalıklar IMF Turkiye Masası şefliğine getirilen Rachel Van Elkan, İstanbul'a bu sefer 15 bin kişilik kalabalık bir ekiple gelecek. Rachel Van Elkan, eski şef Lorenzo Giorgiani ile birlikte daha önceden de İstanbul'a gelmişti. 570157 Babacan'a programa ilişkin soruları cevapladı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF ile görüşmeler ve gelinen noktaya ilişkin, Orta Vadeli Program (OVP) temelinde IMF ile bir tur görüşme daha yapacaklarını söyledi ve ''Bu görüşmelerin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşırsak böyle bir düzenleme yapmayı tercih ederiz'' dedi. Ali Babacan ''IMF ile nasıl bir perspektifte görüşmeleri sürdürüyorsunuz. Bir anlaşma olacak mı? son durum nedir?'' şeklindeki soruya karşılık, Fon ile bir süredir süredir temas halinde olduklarını hatırlattı. Açıkladıkları OVP'nin bundan sonraki dönemde Türkiye'nin neyi yapacağını, neyi yapmayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Babacan, IMF'nin de bu programı inceleyeceğini ve bunun ardından program temelinde Fon ile bir tur daha görüşme yapacaklarını söyledi. Babacan, bu görüşmenin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşılırsa böyle bir düzenleme yapmayı tercih edeceklerini, ancak şartlarında ve çerçevesinde mutabık kalınması gerektiğini ifade etti. Kriz döneminde IMF'nin kaynaklarının güçlendirildiğini anımsatan Babacan, Türkiye'nin şu anda IMF'ye 7-8 milyar dolar civarında borcu bulunduğunu ve bu borca yıllık yüzde 2,1 oranında faiz ödendiğini kaydetti. IMF kaynaklarının piyasa şartlarından daha uygun kaynaklar olduğunu, sadece bu açıdan bile bakıldığında Türkiye'ye uygun dış şartlarda kaynağın ülke ekonomisine katkıda bulunacağını anlatan Babacan şöyle devam etti: ''Ancak OVP'ye baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Hazırlıklarımızı yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak kullandırılacak kaynaklar direk olarak piyasaya kullanıma sunulacak kaynak olacaktır. Bizim iç borçlanma ihtiyacımız IMF'den sağlanacak kaynakla azalacaktır. Dolayısıyla içerden borçlanacağımız rakam kadar gideceğiz dışardan borçlanacağız ve bu kaynak Türk bankacılık sektörünün özel tüketim ve yatırım için kullandırabileceği kaynak haline gelecektir. Bu konuyla alakalı temaslarımız önümüzdeki dönemde de devam edecek. Ancak şunu söyleyebilirim ki görüşmelerimiz olumlu yönde seyretmektedir. OVP ile IMF teknisyenlerinin, ekonomistlerinin Türkiye'ye ve dünyaya bakışı önemli ölçüde birbirine yaklaşmıştır. Belki 3-4 ay önce böyle değildi... Bugün itibariyle çalışmalarda bakış açısında da önemli ölçüde yakınlaşma mevcuttur.'' Beklentileri yükseltecek bir ifade kullanmak istemediğini, çünkü bunun detaylarının konuşulacağını, genel çerçevesinin ele alınacağını vurgulayan Babacan, bundan sonraki dönemde Türkiye'nin müzakere zemininin OVP olduğunu kaydetti. ''FİNANS SEKTÖRÜ EKONOMİMİZİN DİNAMOSU OLACAK'' Bakan Babacan, ''(vergilerde artış öngörmüyoruz) dediniz hükümetin düşüncesi KDV indirimlerinin devamı yönünde midir'' şeklindeki soruyu yanıtlarken de KDV ve ÖTV indirimlerinin Mart ayında başlatılan ve belli sektörlere yönelik özel bir uygulama olduğunu hatırlattı. ''30 Eylül'den sonra ne yapacağımızı günlerde söyleyeceğiz'' diyen Babacan, bu uygulamayı genel bir KDV, ÖTV ya da Kurumlar Vergisi uygulaması çerçevesinde değerlendirmemek gerektiğine işaret etti. Sosyal Güvenlik Reformu çerçevesinde hangi kalemlerde ne kadar tasarruf öngördüklerinin sorulması üzerine de Babacan, sosyal güvenlik açıklarının artmasındaki temel faktörün sosyal güvenlik primlerinin tahsilatında yaşanan gerileme olduğunu söyledi. Türkiye'de işsizliğin artmasıyla beraber prim ödeyen çalışan sayısının da azaldığını, bunun getirdiği bir gelir etkisi olduğunu anlatan Babacan, ''Açığın en önemli sebebi budur. Bunun yanında diğer kalemlerde yapılabilecek bir şeyler varsa bazı kararlar alınmıştır. Gelişen şartlara göre günler geldikçe verilebilecek kararlar da olabilir'' dedi. Ali Babacan, ''Türkiye -6'dan 3,5'a nasıl toparlanacak'' şeklindeki soruyu cevaplarken de Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısına dikkat çekti. Türk bankacılık sektörünün kriz döneminde kamuya yük getirmemesi, buraya kamu kaynağı aktarmak zorunda kalınmayışının toparlanma sürecinde Türkiye'nin en önemli avantajlarından birisi olacağını belirten Babacan, Avrupa ve ABD'de ise durumun çok farklı olduğunu ifade etti. ABD ve Avrupa'nın bankacılık sektörüne akıttıkları kaynaklar nedeniyle önümüzdeki dönemde para politikalarında, maliye politikalarında çok ciddi tedbirler almak zorunda kalacaklarını ifade eden Babacan, ''Ancak biz bir bakıma bu krizde ağırlıklı olarak vergi gelirlerimizin düşmesiyle meydana gelen kamu açığımızı ekonomik toparlanmayla beraber yine gelir etkisiyle hızlı bir şekilde kapatıyoruz. Tasarruf alanlarında da her türlü tasarrufu yaparız ancak finans sektörü bizim ekonomimizin dinamosu olacak. Bizim büyümemizin en önemli temel unsurlarından bir tanesi olacak'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, açıklanan Orta Vadeli Programa ilişkin olarak ''Bizim bu ortaya koyduğumuz program kendi başına dahi özel sektöre, özel tüketim ve özel yatırım amacıyla kaynak bırakmayı öngören bir programdır'' dedi. Babacan, Orta Vadeli Programı açıkladığı basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin, Orta Vadeli Programın Türkiye'nin kredi notuna bir desteği olup olmayacağını sorması üzerine Babacan, kredi derecelendirme kuruluşlarının bağımsız karar verdiklerini, Türkiye'nin kredi notunun sadece borç rasyosuyla alakalı olmadığını söyledi. Bir ülkenin risk primi ile kredi notu arasında ne kadar bağlantı olup olmadığının da tartışmalı bir konu olduğuna işaret eden Babacan, ''biz ne yaptığımıza bakıyoruz tabii ki, amacımız Türkiye'nin riskini düşürmek, ülkedeki reel faizleri düşürmek ama biz doğru şeyleri yaptığımız sürece er ya da geç kredi derecelendirme kuruluşları da herhalde Türkiye'nin hakkını teslim edecektir diye düşünüyorum'' dedi. Kamu borcunun sadece miktarının değil vade yapısının da çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, Mali Kuralın da temelinde de bunun olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye'nin Mali Kuralı gerçekleştirdiğinde kredi notunun da farklı noktalara geleceğini ifade etti. ZİRAAT BANKASININ HALKA ARZI KONUSU Ziraat Bankasının halka arzına ilişkin bir takvim belirlenip belirlenmediğinin sorulması üzerine Bakan Babacan, bu konuda çok erken bir aşamada olduklarını belirtti. Babacan, şöyle devam etti: ''Sadece fikir olarak bir bakalım diyoruz, bu işin piyasası var mıdır, değerlemeler nasıl çıkacak, nihayetinde bu bir kararı gerektirecek. Dolayısıyla biz, bütün tabloyu görmeden herhangi bir karar vermek istemiyoruz, herhangi bir takvim de ortaya koymak istemiyoruz. Sadece bu fikrimizi bir test edelim, deneyelim ve araştırmamızı yapalım.'' Babacan, Halkbank ve Vakıfbank örneğinde olduğu gibi bir bankanın hisseleri halka açıldığı zaman, bankanın yönetimiyle, çalışma tarzıyla daha da rasyonelleştiğini, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin getirdiği ortam ile daha iyi sonuçların alındığını ifade etti. Ziraat Bankasının, daha önce varlığını zar zor yönetirken, son yılda sürekli Hazineye kaynak aktardığına, kar ettiğine dikkati çeken Babacan, ''biz bunu daha da nasıl iyileştiririz,  daha da mükemmel hale nasıl ulaştırırız? Onun derdindeyiz Ziraat Bankası açılımıyla, yoksa mevcut durumdan memnuniyetsizliğimiz asla yok'' diye konuştu. ''BANKALAR KREDİ KULLANDIRMIYOR DİYE TABLO SÖZ KONUSU DEĞİL'' ''Büyümenin özel sektör eliyle olacağını söylüyorsunuz ancak bankalar, özel sektörün ihtiyacı olan kredileri zar zor veriyor. Bu konuda bir düzenleme olacak mı?'' şeklindeki soru üzerine Bakan Babacan, iç borçlanma ihtiyaçları hesap edildiğinde Hazine'nin hemen önümüzdeki yıldan itibaren piyasa üzerindeki baskısının azalacağının görüleceğini bildirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şöyle devam etti: ''Kamu açıklarını ilan edilen seviyeye indirdiğimiz zaman iç borçlanma ihtiyacı da azaldığı için zaten gelecek seviye itibariyle hemen hemen baş başa noktaya ya da biraz üstüne ulaşıyoruz. Bankalardaki mevduat Ekim 2008'den bu yana sürekli artıyor. Bu artan mevduatı artan oranda Hazine kaynak olarak kullanacağına, bankalarımızdaki bu artan mevduat, Hazinenin artık başa baş noktasına yaklaşılmasıyla beraber özel sektöre zaten kalacaktır. Bizim bu ortaya koyduğumuz program dahi kendi başına özel sektöre, özel tüketim ve özel yatırım amacıyla kaynak bırakmayı öngören bir programdır. Hatta 2011'de bu rakamların çok daha yükseldiğini görüyoruz. Kaldı ki bankacılık sistemine şöyle bir bakacak olursak, bankalarımızın reel sektöre kredi kullandırmadığı gibi bir tablo asla yok. Ancak, böyle bir dönemde bankalar risk yönetimi gereği biraz daha seçici davranıyor olabilir. Tabii ucuz şartlarda yüksek miktarda kredi kullananların sesini duymuyorsunuz. Tablonun tamamına baktığımızda bankacılık sistemi halen belki müşteri bazında daha seçici olarak kredi kullandırmaya devam ediyor. Bankacılık sisteminin karıyla alakalı spekülasyonlar çıkıyor. Bu karın çoğu hazine bonusu faizlerinin düşmesiyle beraber hazine bonusunun değerlerinin artması ve bir defalık yazılan karlardır.'' SEKTÖRDE GÜVEN ORTAMININ ÖNEMİ Bankacılık sektörünün Türkiye'nin krizin derinleşmesini önleyen bir sektör olduğunu vurgulayan Babacan, ''bankalar zarar etseydi, kamu kaynaklarını sürekli aktarmak zorunda kalsaydık, zaten kıt kaynakları, batacak bankalara yönlendirmek zorunda kalsaydık, daha mı iyi olacaktı Türkiye'nin durumu?'' diye konuştu. ''Bankacılık eşittir güven'' diyen Babacan,  güven ortamı sağlandığı zaman bankaların kaynaklarının içeriden ve dışarıdan çoğalacağını söyledi. Babacan, bu doğrultuda mikro anlamda ne tedbir alınırsa alınsın, genel güven ortamı yoksa bankacılık sektörünün kaynak bulmasının, kaynak kullandırmasının mümkün olmadığını bildirdi. Kamu bankalarının, mali bünyelerinin sağlamlığının verdiği rahatlıkla da kredi hacimlerini genişlettiklerine işaret eden Babacan, bu kredilerin de tamamen ticari ihtiyaç çerçevesinde ve rasyonalite zemininde olduğunu ifade etti. Babacan, ''bankalar popülizm adına yanlış bir iş yapsalar takipteki alacaklar tablosunda bu mutlaka görülür'' dedi. 570215 Üniversiteye Ek Yerleştirme Şansı Üniversitelerin boş kalan kontenjanları için "ek yerleştirme" takvimi belirlendi. 2009-ÖSS'ye giren adaylardan baraj puanlarını aşanlar 5-9 Ekim günleri arasında ek yerleştirme için başvurabilecek. Ek yerleştirmede tercih yapabilmek için hiçbir yükseköğretim programına yerleştirilmemiş veya Açıköğretim Fakültesinin kontenjansız programlarına yerleştirilmiş olmak gerekiyor. Üniversitelerin ön lisans ve lisans programlarında 140 bini aşkın boş kontenjan bulunuyor. 570335 Türkiye ile Suriye arasındaki vize kalktı Ahmet Davutoğlu, her sene iki ülkenin başbakanlarının eşbaşkanlığında, ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılacağını söyledi. Senede en az bir kez gerçekleştirilecek toplantılara dışişleri, enerji, ticaret, bayındırlık, savunma, içişleri, su ve ulaştırma bakanları katılacak.  Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile Suriye arasındaki tüm vizelerin kaldırılması karar verildiğini söyledi. Türkiye ile Suriye önemli bir anlaşmaya imza attı. Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen törende Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması'na imza attı. Daha önce Türkiye ve Irak arasında yapılan Yüksek Düzeyli Startejik İşbirliği Konseyi Anlaşması bu sefer Türkiye ile Suriye arasında imzaladı. Bu anlaşma iki ülkenin başbakanları eşbaşkanlığında ilgili bakanlıkların bir araya gelerek işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Anlaşma gereği ayda bir ilgili bakanların bir araya gelerek değerlendirme yapması kararlaştırıldı. Bu anlaşmanın iki ülke arasındaki işbirliğinden entegrasyona geçişin ilk adımı olduğu belirtiliyor. İmza törenin ardından açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülke arasındaki tüm vizelerin kaldırılmasına karar verildiğini söyledi. Davutoğlu, "İki ülke vatandaşları bugünden itibaren vizesiz ziyaret edebilecektir. Bu ilişkilerimizin ulaştığı seviyeyi gösteren çok önemli bir göstergedir. Alınan karar, iki ülke arasındaki karşılıklı güvenin bir göstergesidir. Gelecek nesillere büyük bir hediyedir." dedi.     Bakan Ahmet Davutoğlu, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile Başbakan Erdoğan arasında yapılan görüşmeler arasında Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırıldığını açıkladı. Bu mekanizma ile her yıl iki ülke liderleri başkanlığnıda ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılacaktır. Ortak kabine toplantısı ile birlikte yılda bir kez bakanlar konseyi toplantısı yapılacaktır. Bu konsey toplantısına Dışişleri Savunma ve Enerji Bakanları katılacaktır. Türkiye ile Suriye arasındaki bu işbirliğinin bölgemiz ülkeleri arasında da yerleşmesini istiyoruz. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması için elimizden gelen tüm gayreti göstermek istiyoruz. Ayrıca ortadoğudaki diğer konularda da geniş kapsamlı görüşmeler yapıldı. Böylece iki ülke halkı arasında çok daha olumlu gelişmelerin yaşanmasına vesile olacaktır. İnşallah gelecek iki ülkenin istikbali için faydalı olacaktır. Ben Türk halkı adına sayın Esad ve meslektaşıma teşekkür ediyorum.  Ben kendi memleketlerine hoşgeldiniz diyorum. Suriye Dışişleri Bakanı iki ülke liderinin aldıkları bu kararla kendi halklarına büyük bir müjde verdiğini, Türkiye insanlarına kendi ülkesine hoşgeldiniz çağrısında bulunmaktan mennuniyet duyduğunu belirtti. Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerde Türkiye'nin gösterdiği çabayı saygı ile karşılıyoruz. 569770 Adana'da ailesinden kişiyi öldüren zanlı yargılanıyor Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, Haziranda Huzurevler Mahallesi 142 Sokak'taki bir apartmanın 11'nci katındaki dairede, ebe hemşire Nalan Yüksel, baba İbrahim Yüksel (64), anne Günay Yüksel (62), yaşındaki Vedat Yüksel, lise öğrencisi Halil İbrahim Kopar (17), ÖSS'ye hazırlanan Arif Kopar (19), kardeşinin eşi Ela Gül Yüksel ve kardeşi Ali Yüksel'i öldürdüğü iddia edilen tutuklu sanık Murat Yüksel (38) hazır bulundu. Duruşmaya, ölenlerden Nalan Yüksel'in boşandığı eşi, Halil İbrahim Kopar ve Arif Kopar'ın babası müşteki Celal Kopar, Ela Gül Yüksel'in kardeşleri Selma Doğan (32) ve Fatma Uysal (28) da katıldı. Sanık Murat Yüksel, kimlik tespiti sırasında evli ve çocuk babası olduğunu ve üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, şoförlük yaptığını ifade etti. Sanık Murat Yüksel'in avukatı Fikret Adamhasan, duruşmaya ilişkin haberlerin televizyon ve gazetelerde yayımlanmasına yasak konmasına ilişkin mahkemeye dilekçe verdiğini hatırlatarak, ''Müvekkilimle ilgili masumiyetlik karinesi ihlal ediliyor. Soruşturmanın başında ve sonrasında, müvekkilimin beyanı gibi yayınlar yapıldı. Bu durum müvekkilimi, eşini ve çocuğunu olumsuz yönde etkiledi. Bu nedenle ihtiyati tedbir amacıyla duruşma bitene kadar duruşmalara ilişkin haberlere yayın yasağı konulmasını talep ediyoruz'' dedi. Mahkeme heyeti de, iddia makamının talebi doğrultusunda sanık avukatının bu talebinin reddine karar verdi. -SUSMA HAKKINI KULLANDI- Sanık Murat Yüksel, mahkeme başkanının, ''8 kişiyi tasarlayarak öldürdüğü'' belirtilen iddianameyi okumasının ardından, ifade vermeyerek susma hakkını kullandı. Sanık Yüksek, ''Bu aşamada savunma yapmayacağım. Akıl sağlığım yerinde değil. Bu nedenle Adli Tıp Kurumunda müşahede altında tutularak rapor almayı talep ediyorum'' dedi. -''DÜĞÜN VAR''- Müşteki Celal Kopar, ifadesinde, olayı görmediğini söyledi. Olayda ölen Nalan Yüksel'in eski eşi olduğunu belirten Celal Kopar, ''Anneleriyle birlikte ölen çocuklarım Halil İbrahim ve Arif Kopar ile her gün telefonla görüşüyor, olması halinde ihtiyaçlarını gideriyordum'' dedi. Celal Kopar, olaydan bir gün önce de sanık Murat Yüksel ile görüştüğünü ifade ederek, şunları söyledi: ''Bir gün sonra çocuklarımı, kendi aldığım cep telefonuyla aradım ama ulaşamadım. Bunun üzerine Murat Yüksel'i arayıp çocukları sordum. Bana ''Çocuklar köyde. Düğün var. Yarın haber alırsın' diye cevap verdi. Bir gün sonra onların öldürüldüğü haberini aldım. Demek ki sanığın olay günü bayramı idi. Sağlığının yerinde olduğuna inandığım sanıktan şikayetçiyim ve cezalandırılmasını istiyorum.'' Müşteki Selma Doğan da, oğlu Vedat ile birlikte öldürülen Ela Gül Yüksel'in kardeşi olduğunu söyledi. Olay günü Handan Yüksel ve oğlu Cemil'in de evde bulunduğunu belirten Selma Doğan ''Sanığa Handan ve oğlunu niye öldürmediğini sormak istiyorum'' dedi ve sanıktan, elinde tuttuğu ölen yeğeninin fotoğrafına bakmasını istedi. Müşteki Fatma Uysal da ''Sanık, kardeşi Handan ile ablamın eşinden boşanması için sürekli haber gönderip boşanmaması halinde öldüreceği tehdidinde bulunuyormuş. Bunu bana ablam anlatırdı. Bu şekildeki tehditlerin ay sürdüğünü biliyorum'' diye konuştu. Müşteki Selma Doğan, mahkeme heyetinin duruşmaya ara vermesi sırasında sanık Murat Yüksel'e ''öldür öldür deli numarasına yat'' diye bağırken, yine sanığa sinirlenen ve salonda bulunan Ela Gül Yüksel'in annesi Hatice Ulusal ise dışarı çıkartıldı. Mahkeme heyeti, daha sonra, öldürülen kişilere ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun gönderilmesinin beklenmesi, cesetlerden çıkarılan mermi çekirdeklerinin sanığın evinde ele geçirilen tabancadan atılıp atılmadığının belirlenmesine ve sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için de haftayı geçmeyecek şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda müşahede altında tutulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi. -İDDİANAMEDEN- Sanık Murat Yüksel ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ''beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi öldürmek, tasarlayarak cinayet'' suçundan kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanması istendi. Gözaltında, nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı ve nöbetçi mahkemede susma hakkını kullanması nedeniyle Yüksel'in ifadesinin alınamadığı belirtilen iddianamede, zanlının maktullerle aralarında edinilmiş mallar yüzünden anlaşmazlık bulunduğu anlatıldı İddianamede, şu ifadelere yer verildi: ''Toplanan deliller, şüphelinin, ölen Nalan Yüksel adına kayıtlı, olayın meydana geldiği evin, kendisinin kazandığı minibüs gelirlerinden babası İbrahim Yüksel'in katkılarıyla alınıp Nalan Yüksel adına tescil ettirildiğini, bu durumun kendisine yapılmış haksızlık olduğunu düşünerek aile içinde huzursuzluk yarattığını göstermektedir. Olay tarihinde şüpheli öğleden sonraki bir saatte gelip evde bulunanları öldürmeye başladı, eve daha sonra gelen kişileri de öldürmeye devam etti. Annesi Günay Yüksel ve yeğeni Vedat Yüksel'i boğarak, diğerlerini de tabancayla vurarak öldürdüğü anlaşıldı. Olaydan sonra gittiği Toros Mahallesi'ndeki evinde karısına olayları anlatan mektup yazan ve gelecekte nasıl davranması gerektiği konusunda yönlendirmeye çalışan şüpheli, suç aleti tabancayla ele geçirildi. Tasarlayarak suç işleyen şüphelinin cezasından indirim gerektirir delil de elde edilemediği anlaşıldı.'' -TEK KİŞİLİK ODA- Bu arada, şüpheli Murat Yüksel'in, tutuklu bulunduğu Adana'daki cezaevinde tek başına odada tutulduğu, eşine yazdığı mektupta ve yakalanma sırasında polislere intihar edeceğine yönelik ifadeler kullanması üzerine de sürekli gözetim altında tutulması işleminin sürdüğü öğrenildi. -MURAT YÜKSEL'İN MEKTUBU- Murat Yüksel'in, susma hakkını kullanarak ifade vermemesine karşın, yakalanmadan önce yazdığı ve iddianamede de yer alan mektup olayla ilgili geniş ip uçları verdi. Murat Yüksel'in olayın nedeninin, maddi sorunlardan kaynaklandığına ilişkin ifadelerin yer aldığı eşi Nesrin Yüksel'e hitaben yazdığı mektubun bazı satırlarında, kardeşi Ali Yüksel'i de suçladığı görüldü. Sanığın eşi Nesrin Yüksel'e hitaben yazdığı mektuptaki bazı satırlarda, kardeşi Ali'nin ailenin ferdini öldürdüğünü, onu da kendisinin kazayla öldürdüğünü ileri sürdü. Olayın sonucuyla ilgili olarak ''aile faciası'' benzetmesi yapan Murat Yüksel, sayfadan oluşan mektubun bir bölümünde kendisini anlattı. Sanık Murat Yüksel, ailesiyle arasında yaşanan sorunları da anlattığı mektubunda, şu ifadeleri kullanıyor: ''Bildiklerin ve bilmediklerinin hepsinin cezasını vereceğim. Ben nasıl çocuğuma bir çikolata alamıyorsam, çocuğumu bundan sonra babasız bırakacaksam, onlar da benimle birlikte çocuklarını bir daha sevemeyecekler. Beni nasıl malım için arkamdan vurdularsa, mallarını yiyemeden bedelini ödeyecekler. Yaptıklarını hiçbirisinin yanına kar bırakmayacağım. Canlarını alacağım. Onları cezalandırırken, gerekçem beni elimdeki üç kuruşluk mal ve egoları için arkamdan vurmaları. Benim olanlar benim canlarımın olacak yine.'' Oğlunu çok sevdiğini anlatan sanık, bu konuyla ilgili de şu ifadeleri kullanıyor: ''Yüksel'im müthiş akıllı ve zeki bir çocuk. Artık, Yüksel'imin evde her şeyi yapabileceği en iyi arkadaşı olmayacak. Mutfağa, tuvalete, banyoya bensiz gidecek. Okuldan akşam, büyük bir adam edasıyla döndüğünde kapıda onu babası karşılamayacak, akşamları yatmadan önce sırtını sabırla babası kaşımayacak, onu sevgiyle öpen babası olmayacak. Hiç kimse bir evladı babasının sevdiği, öptüğü, koruduğu gibi öpüp koklayamaz. Yalvarırım Yüksel'i babalık eline bırakma.'' Öldüğünde organlarının bağışlanmasını da isteyen Murat Yüksel'in mektubu şöyle tamamlanıyor: ''Öldüğümde organlarımı bağışla. Cenazemi, ninemin yanına defnedin, oğlumun ve yeğeninim fotoğrafını da kefene koyun. Bu mektubu birkaç kez okuduktan sonra kimseye söz etme. Sen bu mektubu okuduğunda ben işlerimi halletmiş, yani her şey bitmiş olacak. Kıyafetlerimden takım elbisem ile gözlüğümü sakla, büyüdüğünde bir kez de olsa oğluma giydir. kalıba gelince oğlumun bir kere de olsa takımımı giyip, gözlüğümü takmasını istiyorum.'' 569743 Aşk-ı Memnu İzmir Seyircisiyle Buluşuyor Halid Ziya Uşaklıgil'in "Aşk-ı Memnu" eserindeki karakterler, bu kez opera sahnesinde hayat bulacak. İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB), 2009-2010 sezonu repertuvarına Aşk-ı Memnu'yu da aldı. Selman Ada'nın opera için yazdığı "Aşk-Memnu"nun librettosu Tarık Günersen'e ait. İzmirli sanatseverler, genç ve deneyimli sanatçıların bir arada oynayağı "Aşk-ı Memnu"da, Aytül Büyüksaraç'ı "Firdevs Hanım" karakterinde izleyecek. Bu Sezonda da İddialı Eserler Var Ruberto Chapi'nin "Garcilaso'nun Ölümü" operasını İspanya'nın Toledo kentinde sahneye koyarak geçen sezon adından söz ettiren İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB), 2009-2010 sezonunda da iddialı eserlere imza atacak. Sezonun en iddialı yeni çalışmaları arasında Richard Strauss'un "Ariadne Auf Nexos" operası var. İZDOB Müdürü Aytül Büyüksaraç, Strauss'un eserlerinin farklı özellikleri nedeniyle sahneye konulması güç eserler arasında yer aldığını ve Türkiye'de bugüne kadar bestecinin "Salome" ve "Elektra" adlı eserlerinin sahnelendiğini ifade etti. Büyüksaraç, Antalya Opera ve Balesi Müdürü Aytaç Manizade tarafından sahneye konulan eserin bu yıl sanatseverlerin ilgisini çekeceğine inandığını kaydetti. Sezonun Açılışı Carmina Burana ile Olacak İZDOB, yeni sezonu Carl Orff'un ölümsüz eseri Carmina Burana eserinden uyarlanan ve 250 sanatçının sahnede aynı anda performans göstereceği bale ile açacak. İzmir Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde (AASSM) 26 Eylül Cumartesi akşamı sahnelenecek eserde, 80 kişilik koro, 60 kişilik çocuk korosu, 50 kişilik bale ekibi ve 60 kişiden oluşan orkestra izleyicilerle buluşacak. İZDOB'un bu yıl ilk kez sahneleyeceği bir diğer eser de Karl Ludwig'in "Bir Tenor Aranıyor" adlı müzikal komedisi olacak. İstanbul'da daha önce sahnelenen oyunun İzmir'de farklı bir yorumla ve zenginleştirilmiş olarak sahneleneceğini bildiren Büyüksaraç, Evin Atik Yerli'nin sahneye koyduğu eseri Ege Bölgesi'nde farklı illerde de sahneleyeceklerini söyledi. Büyüksaraç, "Bir Tenor Aranıyor" adlı eserin, opera izlemeye yeni başlayan gençler tarafından özellikle beğenileceğine inandığını ifade etti. İZDOB, yeni eserlerin yanı sıra "Simon Boccanegra", "Saraydan Kız Kaçırma", "Romeo ve Juliette", "Kısa Hayat" ve "Garcilaso'nun Ölümü" operaları ile "Otello", "Korsan", "Don Kişot" ve "Sindrella" balelerini de sezon içinde yeniden İzmirli sanatseverlerle buluşturacak. 570008 Sivok 26 oldu! 1983 doğumlu Sivok'un yaş günü, tesislerde pasta kesilerek kutlandı. Manchester United ile dün akşam yapılan UEFA Şampiyonlar Ligi mücadelesinin ardından BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde yapılan doğum günü kutlamasına teknik direktör Mustafa Denizli, teknik heyet ve futbolcular katıldı. Beşiktaş Kulübü, internet sitesi aracılığıyla Tomas Sivok'a mutlu yıllar dileğinde bulundu. 570317 A2 derbisinde Beşiktaş, Fener'i devirdi Lefter Küçükandonyadis Tesisleri'nde oynanan karşılaşmada ilk yarıda rakibine büyük üstünlük kuran siyah-beyazlı takım, 6. dakikada Ömer, 17. dakikada da Ali ile bulduğu gollerle ilk yarıyı 2-0 önde kapadı. Fenerbahçe, ikinci yarının ilk bölümlerinde gol için yüklenirken, Beşiktaş yaptığı oyuncu değişiklikleriyle son bölümde oyun üstünlüğünü ele geçirdi. Son bölümde üst üste bulduğu pozisyonları değerlendiremeyen siyah-beyazlı takım, karşılaşmayı 2-0 kazandı. Beşiktaş, grubunda 4. karşılaşması sonucunda puanını 9'a çıkardı. Grupta daha önce yaptığı karşılaşmadan puan alan Fenerbahçe ise siyah-beyazlı takım karşısındaki yenilgisiyle, ilk mağlubiyetini almış oldu. Öte yandan grupta yapılan Galatasaray-Kasımpaşa karşılaşmasında ise sarı-kırmızılı takım, Serdar Eylik, Anıl Dilaver, Emre Çolak ve Cem Sultan'ın golleriyle rakibini 4-0 yendi. 569547 eve başvuru düşüyor eve başvuru düşüyor 16 Eylül 2009 Çarşamba, 12:23 Toplu Konut İdaresinin (TOKİ), 24 Ağustos Pazartesi günü satışa çıkardığı İstanbul-Kayabaşı'ndaki bin 898 konut için şimdiye kadar yapılan başvuru, 10 bine yaklaşırken, en büyük ilgiyi, 100 TL'den başlayan taksitlerle satılan yoksul vatandaşlara yönelik konutlar görüyor. Kayabaşı'nda satışa çıkarılan 504 yoksul konutunun her birine şimdiye kadar 6,5 kişi başvurdu. Toplam başvuru ise bin 764 oldu. TOKİ'den verilen bilgiye göre, Kayabaşı'nda satışa çıkarılan yoksul vatandaşlara yönelik 504 konut için başvuru sayısı bin 305'e ulaştı. Alt gelir grubuna yönelik bin 275 konut için bin 837, sosyal konut niteliğindeki 1809 konut için de 1622 başvuru yapıldı. Başvurular, 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek. Yoksul ve alt gelir grubu konutlarından almak isteyen İstanbullular, TOKİ'nin Halkalı Atakent Satış Ofisi ile İstanbul Ticaret Odası Kartal Yakacık Spor Salonu'nda bulunan ofise, sosyal konutlardan almak isteyenler de Halk Bankası şubelerine başvuruda bulunabilecek. Yoksul vatandaşlara yönelik konutlar, oda bir salondan (1 1) oluşuyor ve 47,65 metrekare büyüklükte. Bu konutlara başvuru sırasında herhangi bedel alınmıyor. Ortalama bedeli 28 bin lira, başlangıç taksiti 100 lira olarak belirlenen konutların taksitlerinin ödenmesine, konut teslimini takip eden ay başlanacak ve bedel 280 ayda ödenecek. Bu konutlar için kura, Kasım'da çekilecek. Yoksul kesime yönelik konutlardan almak isteyen vatandaşlarda, ''son yıldır İstanbul'da oturuyor olması, üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunmaması, TOKİ'den kredi kullanmamış, 30 yaş ve üzerinde olması ve sosyal güvencesinin olmaması'' şartları aranacak. Alt gelir grubuna yönelik bin 275 konutun büyüklükleri 66,57 ile 84,87 metre kare arasında değişiyor. Ortalama fiyatı 49 bin lira ile 79 bin 950 lira arasında seyreden bu konutlara başvuru sırasında, konut büyüklüğüne göre bin, bin ve bin lira başvuru bedeli alınacak. Toplam 12-15 yıl vade uygulanan bu konutların satışında, vatandaşlara, taksitlerini ödeme konusunda ''sözleşme tarihinden sonra'' veya ''konut tesliminden sonra'' olmak üzere iki alternatif sunuluyor. Konut almaya hak kazananlar, sözleşme aşamasında peşinatlarını, ödemelerin başlangıç dönemine göre bin-20 bin liraya tamamlayacak. Seçilen ödeme takvimine göre başlangıç taksitleri ise 228 lira ile 451 lira arasında belirlendi. Alt gelir grubuna yönelik konutlardan almak isteyen vatandaşların, ''son yılda İstanbul'da oturuyor olması, üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunmaması, daha önce TOKİ'den kredi kullanmamış olması, 28 yaş ve üzerinde olması, ayrıca hane halkı gelirinin ise en fazla bin 550 lira olması'' gerekiyor. Bu konutların kurası, 26 Ekim'de çekilecek. Kayabaşı'nda satışa çıkarılan 118,21 metre kare (3 1) büyüklükteki bin 809 sosyal konutun ortalama bedeli 125 bin lira olarak belirlendi. Bu konutlara başvuru sırasında bin lira başvuru bedeli yatırılacak ve sözleşme aşamasında peşinat 20 bin-25 bin liraya tamamlanacak. Bedeli 120 ayda ödenecek konutların başlangıç taksitleri ise taksitlerin ödeme takviminin başlangıcına göre 833 lira-875 lira arasında değişiyor. Sosyal Konutların alacak vatandaşlarda, ''İstanbul'da son yıldır ikamet etme, üzerine kayıtlı konut olmama, TOKİ'den kredi kullanmamış olma'' şartları aranacak. Bu konutlar için de 23 Ekim'de kura çekilecek. 570155 Eş bulmaya gitti borçlusuyla karşılaştı Zuhal Topal'ın sunduğu İzdivaç programına evlenmek için katılan Sami Bey, hiç beklemediği bir sürpriz ile karşılaştı. Adaylardan biriyle konuştuğu esnada konuklardan bir kişi söz istedi. Zuhal Topal'in konuğa mikrofonu vermesiyle hiç beklenmeyen bir durum yaşandı. Esnaf olduğunu söyleyen kişi, Sami Bey'in kendisinden yıllar önce halı aldığını, senetlerine rağmen kaçıp gittiğini ve bir daha da izine ulaşamadığını öne sürerek, Sami Bey'i Star TV'de görünce de programa geldiğini söyledi. Bir anlık şaşkınlıkla herkes kalakaldı. Sami Bey'in Kocasinan köyünde Berber olduğunu ve daha sonra da çekip gittiğini söyleyen kişinin sözlerine karşı Sami Bey, orada berberlik yaptığını ancak konuşan kişiyi tanımadığını söyledi. "Nereye kaçtım?" diyen Sami Bey'e karşılık iddia sahibi esnaf  "Nereye kaçtığını bulamadım. Sordum soruşturdum bulamadım. tane halımı götürdün" diyerek iddiasını sürdürdü. Daha sonra iki arasında birbirlerinin yalan söyledikleri şeklindeki tartışma üzerine Zuhal Topal araya girerek sürpriz konuğa "Bakın bu büyük bir itham. Senediniz, sepetiniz var mı elinizde?" diyerek yaşanan duruma şaşırdı. Olayın yıllar önce olduğunu ve senetlerin ortada olmadığını söyleyen esnaf, iddiasında diretmeye devam etti. Sami Bey ise kuaför olduğunu ve tanınan bir kişi olduğunu belirterek iddiaları reddetti. Kısa süreli bu şaşkınlık anlarından sonra Zuhal Topal, tartışmanın büyümesi üzerine konukların tartışmalarını stüdyonun dışında yapmalarını istedi. Tam bu esnada Sami Bey'i beğenerek gelin adayı olan kişi ise şaşkınlık içinde olanları seyretti ve daha sonra da stüdyodan ayrıldı. 570032 Mersin'de suç örgütüne üye olan kişi tutuklandı Alınan bilgiye göre, merkez Akdeniz ilçesindeki sosyal evler ve çevresinde meydana gelen silahlı yaralama olaylarına karıştıkları belirlenen kişi hakkında soruşturma başlatan ekipler, operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 18 kişi, ''Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgüte silah temin etmek, uyuşturucu madde temin etmek ve kullanmak, darp, tehdit ve mala zarar verme'' suçlarından gözaltına alındı. Nöbetçi mahkemeye sevk edilen zanlılardan 9'u tutuklandı. Öte yandan, şahısların ev ve iş yerlerinde yapılan aramada ise, tabanca, şarjör, pompalı tüfek ile 40'ı kalaşnikof, 6'sı pompalı tüfek olmak üzere toplam 84 mermi ve kama ele geçirildi. -TEFECİLİK İDDİASI- Bu arada, kent merkezinde tefecilik yaptıkları belirlenen toplam 21 iş yerine düzenlenen eş zamanlı baskınlarda ise gözaltına alınan 15 kişiden 5'i tutuklandı. Şahısların iş yerlerinde yapılan aramada, 43 pos cihazı, 106 kredi kartı, 10 bin 580 TL değerinde hamiline yazılmış çek, 21 bin 500 TL'lik ve bin 820 avroluk senet ile 40 fatura koçanı ele geçirildi. 570360 İnşaattan düşen Belediye Başkanı öldü AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, 19 Ağustosta belediyenin katlı düğün salonunun inşaatında inceleme yaparken betonu yeni dökülen merdivenlerin çökmesi sonucu düşerek yaralanan Alibabaoğlu, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesine kaldırılmıştı. Alibabaoğlu, durumunun ağırlaşması üzerine 25 Ağustosta Sağlık Bakanlığına ait ambulans helikopterle Hacettepe Üniversitesi Hastanesine sevk edilmişti.  Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde, 25 Ağustostan beri tedavi gören Alibabaoğlu, yaşamını yitirdi. Belediye başkanının ölüm haberini alan yakınları, büyük üzüntü yaşadı. 569717 Amerika'yı ayağa kaldıran video Siyahların çoğunlukta olduğu bir öğrenci servisinde ölesiye dövülen beyaz öğrencinin görüntüleri Amerika'yı karıştırdı. Siyahların çoğunlukta olduğu bir öğrenci servisinde ölesiye dövülen beyaz öğrencinin görüntüleri Amerika'yı karıştırdı. Irkçı bir saldırı olarak nitelendiren olay bir çok sivil toplum kuruluşu tarafından şiddetle kınandı. Polisin yaptığı açıklama ise olayların ırkçılıkla ilgili olmadığı, iki öğrencinin serviste koltuk yüzünden kavga ettikleri açıklandı. İşte Amerika'yı adeta birbirine katan kavganın güvenlik kamerası görüntüleri. 570015 "Başkanlığımıza Bir Tezkere Gelmedi" Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, 17 Ekim'de süresi sona erecek sınır ötesi operasyon tezkeresinin süresinin uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin haberler için, "Başkanlığımıza herhangi bir tezkere gelmedi. Sayın Başbakan ve hükümet üyeleriyle bu konuda bir görüşmemiz olmadı" dedi. Hükümete Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon düzenlenmesi yetkisi veren tezkerenin süresinin, demokratik açılım sürecinden dolayı uzatılmayacağına ilişkin tartışmalar Meclis Başkanı Şahin'e soruldu. Şahin, "Başkanlığımıza bir tezkere gelmiş değil. Ne sayın Başbakan ile ne de hükümet üyeleriyle bu konuda bir görüşme de geçmiş değil" diye konuştu. Şahin, yine demokratik açılım çerçevesinde Türk alfabesine (q,w,x) harflerinin eklenmesi tartışmalarının hatırlatılması üzerine de, "Hükümetimizce bir açıklama yapılmadan değerlendirmede bulunmayı doğru bulmuyorum" dedi. 569620 Turkcell Süper Lig 6. hafta hakemleri 'de 6. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Görevli isimler şöyle: 18 Eylül Cuma 21:00 -Antalyaspor: Koray Gençerler 19 Eylül Cumartesi  21:00 Diyarbakırspor-Manisaspor: Süleyman Abay (seyircisiz) 21:00 Sivasspor-: Kuddusi Mütfüoğlu 21:00 -Kayserispor: Bünyamin Gezer 21.00 Ankaragücü-Gençlerbirliği: Yunus Yıldırım 21:00 Eskişehirspor-Gaziantepspor: Taner Gizlenci 20 Eylül Pazar 21:00 İstanbul Büyükşehir Bld.: Hüseyin Göçek 21 Eylül Pazartesi 21:00 569665 İzmariti barutun üstüne attı Yangını söndürmeye çalışan bir komutan ölürken, iki asker de ağır şekilde yaralandı. Çelyabinsk'in Karabaş kentindeki askeri kışlada önceki gün çıkan yangını araştıran savcılık ilginç verilere ulaştı. Privolski-Uralski bölgesi Asker Savcısı Yardımcısı Albay İgor Serov yangınla ilgili şu bilgileri verdi: "Kışlanın silah deposunda çalışan Rus askerlerden biri dikkatsiz davrandı. Asker sigara izmaritini barutun üstüne atınca patlama ve yangın oldu. Askerler olay yerinden kaçarken, kışlanın üst düzey komutanları yangını söndürmeye çalıştı." dedi. Yangının çıkmasına neden olan asker Kirill Deynekin suçunu kabul ederek askeri savcılara ifade verdi. Rusya Başsavcılığı Soruşturma Komisyonu'na bağlı Askeri Soruşturma Masası yetkilileri olayla ilgili dava açtı. Askeri savcı Serov'a göre er Deynekin'in beş yıla kadar hapis cezası istenebilir. Savcı, silah deposunda çalışan askerlerin sigara içmesine de bir türlü anlam veremediğini belirterek, "Kışla komutanlığı ve depodan sorumlu yetkililerle bu konuyu görüşeceğiz." diye konuştu. 569688 Yalçın Topçu'nun güvendiği söz BBP Genel Merkezinde yaklaşık saat süren görüşmenin ardından basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Davutoğlu, "Türk dış politikasını değerlendirmek üzere sayın Topçu ile görüştük ve bu istişarelerin devamına karar verdik" diye konuştu. Davutoğlu, başta Ermenistan ve yürümekte olan süreç hakkında Topçu'ya bilgi verdiğini ve bunun çok faydalı olduğunu belirterek, "Dış politikanın yoğun gündemi saatlik görüşmelere sığmıyor" dedi. Davutoğlu daha sonra BBP Genel Merkezinden ayrılarak, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u ziyaret etmek üzere DP Genel Merkezine geçti. TOPÇU: HEM BAŞBAKAN'IN HEM GENELKURMAY BAŞKANI'NIN 'ERMENİSTAN, KARABAĞ'DA İŞGAL ETTİĞİ TOPRAKLARDAN VAZGEÇMEZSE BİZ SINIRLARI AÇMAYIZ' SÖZÜNE BÜYÜK TÜRK MİLLETİ GÜVENMEK İSTİYOR. BU SÖZÜN NETİCESİNİ GÖRECEĞİZ BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, ''Hem Başbakan'ın hem Genelkurmay Başkanı'nın 'Ermenistan, Karabağ'da işgal ettiği topraklardan vazgeçmezse biz sınırları açmayız' sözüne Büyük Türk Milleti güvenmek istiyor. Bu sözün neticesini göreceğiz'' dedi. Topçu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Davutoğlu'nun kendilerine başta Ermenistan ile ilişkiler olmak üzere dış politika konularında bilgi verdiğini, kendilerinin görüş ve önerilerini aktardıklarını söyledi. BBP olarak açılım çalışmalarına dikkatle yaklaştıklarını ifade eden Topçu, ''Büyük Birlik Partisi, açılım meselesi denildiği an itibariyle, ben şahsen genel başkan olarak çıkıp Ardahan'dan Edirne'ye büyük Türk milletine şöyle söylemek istiyorum: (Aman, Adalet ve Kalkınma Partisi yine bir açılım peşinde, arkamızı sıkı kollayalım)'' dedi. Topçu, açılım çalışmalarının ABD'nin talepleri doğrultusunda yapıldığını da ileri sürdü. Ermenistan'ın Karabağ'da işgal ettiği topraklardan çekildiğini deklare etmesi gerektiğini kaydeden BBP Genel Başkanı Topçu, şöyle konuştu: ''Hocaali'de 21. yüzyılda ciddi bir katliam yapıldı. Bunun adını bir çok yer soykırım olarak nitelendirdi. Ben nezaketsizlik olmasın diye Hocaali katliamında çocukların katledildiği resmi göstermedim Sayın Bakan'a. Hocaali katliamının mutlaka protokole derz edilmesi lazımdı. Protokolle alakalı, çok net ifade ediyorum, İsviçre'de bir insan dese ki 'Ermeni soykırımı hikayedir, yalandır' hemen palas pandıras hapse atılır. Türkiye'nin böyle bir meselede, İsviçre'de oturup protokol imzalaması ne kadar faydamızadır, milletin takdirine bırakıyorum. Bu protokolün Azerbaycan ile paralel yürütülmediği kanaatini de taşıyarak bu meselelerin mutlaka Azeri kardeşlerimizle de paralel bir vaziyette görüşülmesini bekliyoruz. Bunu kendilerine de söyledik.'' -''KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZİ SÖYLEDİK''- Yalçın Topçu, ''28-29 Nisan tarihlerinde hem Başbakan'ın hem Genelkurmay Başkanı'nın 'Ermenistan, Karabağ'da işgal ettiği topraklardan vazgeçmezse biz sınırları açmayız' sözüne büyük Türk milleti güvenmek istiyor. Bu sözün neticesini göreceğiz'' diye konuştu. AK Parti'nin usul hatası yaptığını, protokolün bu aşamaya gelmesinden önce TBMM'de görüşülmesinin daha doğru olacağını savunan Topçu, ancak milletvekillerinin Meclis'te milletin kanaatini yerine getireceğine inandıklarını söyledi. Ermenistan'ın bir an önce net bir şekilde Kars Antlaşmasına uyduğunu, soykırım iddialarından vazgeçtiğini deklare etmesinin şart olduğunu kaydeden BBP Genel Başkanı Topçu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden bu noktalarda daha hassas, daha milli bir politika izlemesini beklediklerini söyledi. Topçu, bir gazetecinin ''Kırmızı çizgileriniz konusunda Sayın Bakan'ın açıklamaları sizi tatmin etti mi?'' sorusu üzerine, ''Sayın Bakan bizi bilgilendirdi, bizde kırmızı çizgilerimizi söyledik'' dedi. BBP olarak, Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmasından yana olduklarını vurgulayan Topçu, ancak sorunlara ''yerli ve milli çözümler bulmak gerektiğini'' söyledi. Topçu, ''Biz büyük Türk milletinin ve bu coğrafyanın hayrına ve faydasına olan, Atlantik ötesi müdahaleler olmayan her projenin bir tarafında bize ne düşüyorsa onu yapmaya hazır oluruz. Ama bu coğrafya ile ilgili Atlantik ötesi projeleri BBP'nin tasvip etmesi mümkün değildir'' diye konuştu. 569378 Hrant Dink ödülleri sahiplerini buldu Hrant Dink ödülleri sahiplerini buldu İSTANBUL İlk kez verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülleri sahiplerini buldu. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törende Taraf Fazetesi yazarı Alper Görmüş ile gazeteci Amira Hass ödüle layık görülen isimler oldu. Bu yıl ilk kez verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülleri için Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda tören düzenlendi. Birincisi verilen ödüle, kapatılan Nokta Dergisi'nde Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen darbe günlüklerini yayınlayan Taraf Gazetesi yazarı Alper Görmüş ile İsrail-Filistin barış sürecine katkısından dolayı gazeteci Amira Hass layık görüldü. Ödül töreninde konuşan Rakel Dink, "Vakıf olarak doğum günü niyetine, onun yaşamını, verdiği mücadeleyi kutlamak, benzer mücadeleler veren ve söylenmesi gerekenleri herşeye rağmen cesaretle söyleyebilen kişilere teşekkür etmek için 15 Eylüllerde bir ödül vermek istedik" şeklinde konuştu. Uluslararası Hrant Dink Ödül Komitesi Başkanı Ali Bayramoğlu da, tarihle Hrantlar arasında bir bağ oluşturmak için bu ödülün verildiğini söyledi. Bayramoğlu, ödülün bundan böyle her yıl ayrımncılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren kişilere verileceğini belirtti. Ödüle layık görülen Alper Görmüş ve Amira Hass da törende birer konuşma yaptı. Törene siyaset ve medya dünyasından birçok kişi katıldı. Törende "Kardeş Türküler" de Türkçe ve Ermenice eserlenden oluşan küçük bir konser verdi. 568757 Şampiyonlar Ligi'nde gecenin sonuçları UEFA Şampiyonlar Ligi'nde, 2009-2010 sezonu bugün yapılan maçlarla başladı.. Temsilcimiz Beşiktaş'ın evinde ManU'ya kaybettiği gecede, oynanan maçlar sonunda alınan sonuçlar şöyle.. (A) Grubu: Juventus-Bordeaux: 1-1 Maccabi Hayfa-Bayern Münih: 0-3 (B) Grubu Wolfsburg-CSKA Moskova: 3-1 Beşiktaş-Manchester United: 0-1 (C) Grubu: Zürih-Real Madrid: 2-5 Olympique Marsilya-Milan: 1-2 (D) Grubu: Chelsea-Porto: 1-0 Atletico Madrid-APOEL: 0-0 570364 Sağlık harcamalarına kısıtlama mı geliyor? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sağlık hizmetinin kapsamı, niteliği ve erişimi hakkında herhangi bir kısıtlama yapmayı düşünmediklerini bildirdi. Bakan Dinçer, Başbakanlık yeni binada düzenlenen Orta Vadeli Programın açıklandığı toplantıda, sağlık alanındaki harcamalarda ne gibi tasarruflar öngörüldüğüne ilişkin bir soru üzerine, vatandaşlara verilen sağlık hizmetlerinin mevcut kapsamı, niteliği ve erişimiyle ilgili herhangi bir değişiklik, kısıtlama düşünmediklerini, vatandaşlar nasıl hizmet alıyorlarsa onu almaya devam edeceklerini söyledi. Hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde sunumuyla alakalı bazı iyileştirme tedbirlerini alacaklarını belirten Dinçer, bu tedbirlerin daha ziyade idari tedbirler olacağını ve bürokratik süreçlerinin iyileştirilmesiyle alakalı olacağını ifade etti. Bu anlamda yapılacak tasarrufların ise temelde harcamaların özellikle kendilerinin hizmet, ilaç ve benzeri ürün tedarik ettikleri firmalarla olan ilişkilerde ortaya çıkacağına işaret eden Dinçer, ilaç sektörüyle ilgili alacakları tedbirlerle fiyatların düşürülmesini planladıklarını bildirdi. İlaç fiyatlarının düşürülmesiyle ciddi oranda bir tasarruf sağlayacaklarını belirten Dinçer, vatandaşların mevcut sağlık hizmetlerini alırken, katkı paylarıyla alakalı da küçük bir düzenleme yapacaklarını, bu düzenlemenin katkı paylarının artırılması mahiyetinden daha ziyade talebin dengelenmesi amacıyla yapılacağını bildirdi. Bakan Dinçer şunları kaydetti: ''Şu anda biliyorsunuz birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü basamakla ilgili olarak herhangi bir sınırlama, herhangi bir hizmet alımıyla ilgili engel tanımlaması yapılmıyor. Bütün basamaklarda sadece liraya katkı payı ödeyerek bu hizmetleri alabiliyorlar. Halbuki birinci basamakta bizim maliyetlerimiz oldukça düşükken, ikinci basamakta neredeyse 2-2,5 katı, üçüncü basamakta ise belki 4-4,5 katı gibi bir maliyetimiz oluyor. Mesela grip olmuş veya üşütmüş bir hastanın hastaneye gitmesiyle veya sadece ilaç yazdırmak için doktora gitmesiyle, hastaneye gitme arasındaki fark bizim açımızdan büyük bir maliyet oluşturuyor. Birinci basamağa gittiğinde 3-5 liralık ilaç yazdıracak olan hastamız için bize olan maliyet yaklaşık 15 20 lira arasında değişiyor. Halbuki hastaneye gittiğinde bu maliyet 25-30 liraya çıkabiliyor. Üniversite hastanesine veya özel hastaneye gittiğinde ise bu, 35-40 liraya kadar yükselebiliyor. Bu açıdan bakıldığında biz kendi içinde bir takım dengelemeler de yaparak bu maliyetleri kısabileceğimizi varsayıyoruz. Böylece şayet birinci basamakta kendi ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini alabilecek bir hastamız varsa onu birinci basamaktan alsın diye kendi içinde talepleri dengeleyecek düzenlemeler yapacağız.'' FARK ÜCRETLERİ GRUBA AYRILACAK Özel hastanelerden hizmet alımıyla ilgili fark ücreti ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olarak da hastaneleri kendi içerisinde, sundukları hizmetlere ve hizmet kalitesine, büyüklüklerine, sahip oldukları sağlık uzmanlık alanı gibi bir takım faktörlere göre tasnif edeceklerini bildiren Dinçer, ''biliyorsunuz yüzde 30  şu anda fark ücreti alma imkanı var bunu yüzde 70'e kadar çıkarıyoruz. grup hastanede yüzde 30,40,50,60,70 olmak üzere, farklı fark ücretleri ödenmesine imkan veren bir düzenleme yapacağız'' diye konuştu. Bakan Dinçer, ilaç fiyatlarıyla ilgili olarak da ''şimdiye kadar orijinal ilaçlarda yüzde 100, eşdeğer ilaçlarda yüzde 80 oranında ücret, indirimler alınıyordu. Bugünden sonra şayet kararname uygulamaya konulursa, uygulamaya konulduktan sonra orijinal ilaçlarda bu yüzde 100 rakamı yüzde 60'a düşürülecek, eşdeğer ilaçlarda yine yüzde 60'a düşürülecek''dedi. ''YAPILACAK ÇALIŞMALARLA SAĞLIKTA MİLYAR LİRALIK TASARRUF ÖNGÖRÜYORUZ'' Bu arada toplantı çıkışında bir gazetecinin  ''alınacak tedbirlerle sağlık harcamalarında ne kadarlık bir tasarruf sağlanacağına'' dönük sorusu üzerine Dinçer, yapılacak yeni çalışmalarla da birlikte yıllık yaklaşık milyar lira tasarruf öngördüklerini bildirdi. DEVLET BAKANI YILMAZ Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz da programın GAP eylem Planına nasıl yansıyacağının sorulması üzerine,  kendilerinin GAP eylem planını bölgesel bir programın ötesinde ulusal bir program olarak gördüklerini söyledi. GAP Eylem Planının özellikle kriz ortamında büyümeye, istihdama, gıda sektörüne, pazar çeşitliliğine, komşu ülkelerle ihracat imkanına, dolayısıyla yeniden sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacağını ifade eden Yılmaz, GAP Eylem Planına Başbakanının ilan ettiği şekilde yatırım programı kapsamında ödenek tahsis edilmeye devam edileceğini kaydetti. 570357 NVIDIA DirectX 11 için bastırıyor Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre AMD, DirectX 11 destekli ekran kartlarını yakın bir zamanda piyasaya sürecekken NVIDIA'dan henüz bu konuda pek ses seda yok. Şu ana kadar sadece adı ve birkaç detayı bilinen GeForce GT300'ün performansı hakkında NVIDIA'nın içinden bazı bilgiler sızdırıldı. ATI Radeon HD 5870'ün henüz açıklanması resmi olarak yasak olan performans sonuçlarına ulaşan bazı NVIDIA yetkilileri kendi kartlarının bundan çok daha iyi sonuçlar vereceğinden eminler. NVIDIA yetkililerinden farklı bir açıklama gelmesi elbette ki mümkün değil fakat kendilerinden bu kadar emin olmaları akıllarda soru işaretleri de oluşturmuyor değil. GT300 hakkında şimdiye kadar gelen bilgiler çok kısıtlı. Kesin olduğu söylenen bir şey varsa da GT300'ün GT200'ün 40 nm'lik ve DirectX 11 destekli bir sürümü olmadığı. Yani GT300'ün tamamen baştan tasarlanan bir grafik işlemciye sahip olacağı belirtiliyor. GT300'ün Kasım ayının sonlarına doğru piyasada olacağı söylenirken NVIDIA henüz bunu doğrulamış değil 569125 Hakan Albayrak: “Ey rüzgar, ne yandan esersen es…” “Ey rüzgar, ne yandan esersen es…” Irak'ın ABD işgaline uğradığı Mart 2003'te Yeni Harman dergisine bir mülakat vermiştim. Sorulardan biri, “Amerikan emperyalizmine muhalefette birleşen İslamcılarla Kemalistler arasında bir ittifak mı doğuyor?” mealindeydi. soruya verdiğim cevabı geçenlerde yeniden okurken, Türkiye'nin bugünkü 'ideolojik' ve 'bölgesel' gündemine 'cuk' oturduğunu fark ettim. Bir taşla birçok kuş vurmak için, bugün, köşemi, Yeni Harman'daki mülakatın bölümüne ayırıyorum.. *** “(Kemalistlerle) Amerikan emperyalizmine muhalefette buluştuk. Bu güzel bir şey, ama yeterli değil. Ortak düşmanlarımızın olması yetmez, ortak hedeflerimiz de olmalı. İşgalden kurtulmanın, Türkiye'yi bağımsız kılmanın ötesinde hedeflerimiz de olmalı. 'Kuva-yı Milliye Cephesi oluştu' filan diyorlar. Ben bu muhabbetten uzak duruyorum. Ne Kuva-yı Milliye'si? Ne Milli Mücadele'si? Ne Kurtuluş Savaşı? Canımızı kurtarmaktan başka bir şey düşünemez hale gelecek kadar aciz mi düştük? Savunmayı bırakıp hücuma geçmemiz lazım. İki, üç, daha fazla Çırağan toplantısı (Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Irak'a Komşu Ülkelerin Dışişleri Bakanları Toplantısı) düzenlememiz lazım. Ortadoğu ile birleşerek büyümemiz lazım. Ortadoğu üzerinden Asya ve Afrika'ya uzanmamız lazım. Karabağ'da taviz karşılığında Nahçıvan'dan Azerbaycan'a koridor açıp Türkî cumhuriyetlerle bütünleşmemiz lazım. Gürcistan'la, Ermenistan'la da bütünleşmemiz lazım. Balkanlar'da Boşnaklarla, Arnavutlarla, Türklerle, Pomaklarla, Torbeşlerle, Müslüman Çingenelerle can-ciğer kuzu sarması olmamız lazım. Çin ve Rusya ile de ittifak kurulabilir tabii. Ama bu ittifaklar kurulurken Doğu Türkistan ve Çeçenistan'daki zulmü de bir şekilde gündeme getirmek lazım. Pekin'i, Moskova'yı insafa davet etmek lazım. Belki Uygurları ve Çeçenleri bazı tavizler karşılığında bağımsızlıktan vazgeçmeye ikna etmek de lazım. Aynı şey Gürcistan-Abhazya sorunu için de geçerli. Bunları bir an evvel konuşmaya başlamalıyız. Sadece Türkiye'de değil, bütün Asya ve Afrika ülkelerinde birlik davası konuşulmalı. Gündemin birinci maddesi bu olmalı. Konuşmaya şimdi başlarsak, davanın hakkını vererek konuşursak, beş sene sonra, on sene sonra yepyeni bir dünyaya uyanabiliriz. Emperyalizmin çanına ot tıkayabiliriz. Fitneyi bertaraf edebiliriz. Çırağan toplantısı beş sene önce yapılsaydı, belki bugün Ortadoğu'ya yönelik bir Amerikan saldırısı olmayacaktı. Geç kalışımız bize ders olmalı. Bu saldırıyı durduramayışımız bize ders olmalı. Bir daha asla böyle bir duruma düşmemek için ne gerekiyorsa yapmaya azmetmeliyiz. Araplar bizi yalnız bıraktı, Türkiye'nin liderliğini çekemediler, Çırağan sürecini sabote ettiler gibi laflar ediliyor. Ayıptır! 100 yıllık husumetler, 100 yıllık şüpheler, 100 yıllık rekabetler, 100 yıllık korkular bir anda yok olur mu? Uzun ve elbette sancılı bir sürece hazırlıklı olmalıyız. Ama şunu da söyleyeyim; 100 yılda olmaz dediğimiz bazı şeyler bir anda da olabilir. İşte Türkiye-Suriye yakınlaşması. Dört yıl önce düşman komşulardık, şimdi aramızdan su sızmıyor. Fırat suyu bile sızmıyor. Fransa-Almanya gibi olduk Suriye ile. Çekirdek Ortadoğu. Bunun altını kalın çizgilerle çiziyorum. Diyorum ki: Misak-ı Milli'yi aşalım, Suriye ile hemhal olalım, Çekirdek Ortadoğu'yu kuralım, bu çekirdek Ortadoğu bir cazibe merkezi olsun, bütün Ortadoğu tedrici olarak birleşsin. Biz buna öncülük edelim. 80 yıldır istiklalimizi kutluyor, ama aynı zamanda istiklalimizi kaybetme korkusuyla yaşıyoruz. İşgal kâbusu, irtica kâbusu, bölünme kâbusu... Nedir kardeşim bu? Böyle hayat mı olur? Atalım korkularımızı, kıralım zincirlerimizi. Uzak denizlere açılalım. Eski Türk denizcileri gibi, 'Ey rüzgâr, ne yandan esersen es, her yer bizimdir' diyelim. Cesur olalım. İyimser olalım. Ufuk sahibi olalım. Ufukların efendisi olalım. Kemalizm'i aşalım artık... Konjonktür değişti kardeşim. Mondros mütarekesi geride kaldı. Hele Fransız İhtilâli iyice geride kaldı. Milliyetçiliği aşalım, ulus devletçiliği aşalım. Başörtülü bir İmam-Hatip'li kızın yerlerde süründürülmesinden haz duymayı gerektiren 'militan demokratlığı', gaddar laikliği de aşalım. Bunlar Cenab-ı Allah'ın gazabını çekiyor. Bunlar bereketi kesiyor. Bunlar Türkiye'nin ayak bağları. Türkiye'nin başını alıp gitmesi lazım 569252 Doğu Karadeniz ve Doğu'da şiddetli yağış uyarısı Doğu ve Doğu'da şiddetli uyarısı Doğu kıyıları ile öğle saatlerinden sonra ve çevrelerinde kuvvetli yağışa karşı yetkilileri ve vatandaşları uyardı. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan uyarıda, "Doğu Karadeniz kıyıları ile öğle saatlerinden sonra Kars, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli beklendiği" bildirildi. Uyarıda, vatandaşların ve yetkililerin ani sel, yıldırım düşmesi ve ulaşımda yaşanabilecek aksamalara karşı dikkatli olması istendi. 569447 Rooney'e tepki Beşiktaşlı taraftarlar, maç öncesinde İngiliz takımının forvet oyuncusu Wayne Rooney'e büyük tepki gösterdi. Siyah-beyazlı taraftarlar, Rooney'e, kuraların çekilmesinin ardından İngiliz medyasına Beşiktaş için yaptığı değerlendirmede kullandığı sözler nedeniyle küfür içerikli tezahüratlarıyla tepki verdiler. 569021 El-Kaide Sanığına Ömür Boyu Hapis Amerika Birleşik Devletlerinde Lübnan asıllı bir İsveç vatandaşı, El Kaide eğitim kampı kurmaya çalışmak ve internette bomba yapımı konusunda bilgi vermekten ömür boyu hapis cezası aldı. Manhattan Federal Mahkemesi'nde görülen davada, sanığın kamu güvenliğine belirgin bir tehdit olduğu ifade edildi. Sanık Usame Abdullah Kesir'in, aralarında El Kaide örgütüne maddi destek sağlamak ve kitle imha silahlarıyla ilgili bilgi yaymak konularının da bulunduğu 11 iddiayla ilgili suçu sabit görüldü. 569576 Orta vadeli program açıklanıyor Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeni başbakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında 2010-2012 Orta Vadeli Ekonomik Programı açıklıyor. Orta Vadeli Program'ın çok geniş bir katılım ve katılımcı bir anlayışla hazırlandığını belirten Babacan, sivil toplum kuruluşlarının, iş dünyasının ve akademik çevrelerin yoğun katkısını, görüşlerini aldıklarını söyledi. Bütün kamu kuruluşlarının bu çalışmanın içerisinde az ya da çok yer aldığını, bakanlarla defalarca bir araya geldiklerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında defalarca toplantılar yaparak, kararlar aldıklarını anlatan Babacan, ''Ekonomi Koordinasyon Kurulumuzda programın farklı evrelerini defalarca bakan arkadaşlarla beraber ele aldık ve bir bakıma ortak akıl ürünü olarak bu orta vadeli programımızı ortaya koymuş olduk'' dedi. 2009 yılının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra küresel ekonomik aktivitenin en hızlı daralma yaşadığı bir yıl olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti: ''2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımız dünyadaki belirsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir. Mevcut uluslararası konjonktür ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reform sürecinin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler ve yapısal reformlarla ekonomimizin temelleri daha da güçlenecek, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanan program ekonomimizde öngörülebilirliği artıracak ve güveni pekiştirecektir. Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngörmekteyiz.'' Yakın gelecekte önemli kazanımların elde edilmesi için bu programda öngörülen politikaların zamanında ve kararlılıkla uygulanacağını vurgulayan Babacan, program döneminde küresel ekonomideki gelişmelerin yakından izleneceğini ve dinamik bir yaklaşımla gerekli politikaların geliştirileceğini kaydetti. 569767 İşkence ile suçlanan gardiyan suçsuz bulundu Geçen yıl kasım ayında küçük yaştaki kardeşe cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu bulunan S.İ.'nin (48), kendisine işkence yapıldığını ileri sürerek, yakınları aracılığıyla Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne suç duyurusunda bulunmasının ardından haklarında Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'işkence' suçundan dava açılan infaz koruma memuru beraat etti. Cezaevindeki tutuklu ve hükümlüye darp edip kızgın ütü ile işkence yaptıkları iddialarıyla gündeme gelen ve soruşturma kapsamında gün tutuklu kalan infaz koruma memurları adalet önünde aklandı. Davanın bugün görülen karar duruşmasına infaz koruma memurları Şevki Aktan, Hasan Yılmazer, Kemal Sarı, Osman Nuri Balcıoğlu ve Birol Seçkin ile avukatları katıldı. Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, infaz koruma memurlarının adaba aykırı cürümler nedeniyle cezaevinin 15 nolu koğuşunda bulunan tutuklulara yönelik yaralama suçu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığını, yargılama dosyasında eylemin işkence suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle ağır ceza mahkemesine gönderildiğini belirtti. Sanıkların yaralama suçunu işlediklerine dair mağdurların soyut aşamalarda değişen tutarsız beyanları dışında delil elde edilemediğini vurgulayan cumhuriyet savcısı, sanıkların cezalandırılmasını gerektirir somut yeterli delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verilmesini talep etti. Sanık avukatı Ali Rıza Acartürk ise davanın basına yansıyan sansasyonel bir dosya olduğunu belirterek, "Dosya içerisindeki görüntü inceleme tutanakları incelendiğinde müvekkillerimizin müsned suçu işlemedikleri anlaşılmaktadır. Tüm müvekkillerimizin beraatlerini istiyorum." dedi. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıkların müsned suçları işledikleri hakkında, müştekilerin tüm aşamalarda birbiriyle çelişen soyun beyanları dışında mahkumiyetlerine yeter derecede kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği gerekçesiyle tüm sanıkların beraatine hükmetti. Mahkeme heyeti, ayrıca sanık konumundaki infaz koruma memurlarının suç soruşturması sırasında tutuklu kaldıkları süre için tazminat talep edebilecekleri yönünde karar verdi. 570107 Erdoğan ile Esad görüşmesi başladı 1998-2009 2005-2009 Bu sitenin İçerik ve Haber Yönetim Sistemi altyapısı tarafından geliştirilmiştir. Kişisel İşlemler 570319 Cuma yiyorsun pazartesi acıktırıyor! Araştırmacılar, hamburger gibi sağlıksız yağları ihtiva eden yiyeceklerin doğrudan beyni uyararak, "bize yeteri kadar yediğimizi söyleyen alarm sistemini kapattığını" gösterdiler. Journal of Clinical Investigation dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, bunun sonucunda açlığımız yatışmıyor ve daha da fazlasını yeme hissine kapılıyoruz. Bunun etkisi kadar güçlü ki, cuma günü yenilen bir hamburger üç gün sonraki açlık hissinin sorumlusu olabiliyor. Araştırmayı yapan Dr. Deborah Clegg, "Normalde vücudumuz yeteri kadar doyduğumuzu bize söyler, ancak bu her zaman, iyi bir şeyler yediğimizde geçerli değildir. Bu araştırmada, bir kişinin tüm beyin kimyasının çok kısa bir zamada değişebileceğini gösterdik" dedi. Teksas Üniversitesinden Dr. Clegg, yaptığı bir dizi deneyde, doymuş yağların, vücudun bize ne kadar aç olduğumuzu ve yeteri kadar yeyip yemediğimizi söyleyen sistemini kapattığını belirledi. Bu yağların, beynin vücuda, iştahı düzenleyen leptin ve insülin hormonlarından gelen bilgiyi gözardı etmesi yönünde mesaj gönderdiği belirtildi. Dr. Clegg, "Bulgularımız şunu gösteriyor: Yağ oranı yüksek bir şey yediğinizde insülin ve leptine dirençli hale gelirsiniz ve beyniniz size yemek yemeyi durdurmayı söylemediği için de çok fazla yersiniz" dedi. Fareler üzerinde yapılan deneylerde bu etkinin üç gün sürdüğünün saptandığı belirtildi.   Araştırmacılar, palmitik asid adlı yağ türünün beyni aldatmada özellikle usta olduğunu belirttiler. Tereyağı, peynir, süt ve sığır eti bu asidin bulunduğu gıdalardan bazıları. 569201 Meksika'da bir gecede 24 cinayet Polis, önceki gün San Diego sınırındaki Tijuana kentinde yanan bir aracın içinde 2'si bagajda kişinin cesedinin, yine Guatemala sınırındaki bir kasabada uyuşturucu kaçakçısı olduğu sanılan kişinin kurşunlanmış cansız bedenlerinin bulunduğunu açıkladı. Bu arada Ciudad Juarez kentinde dün akşam silahlı kişilerin bir oto yıkamacıda kişiyi öldürdüğü, bu olaydan hemen sonra silahlı çetenin, bir kamyonetin içindeki kişinin yaşamlarına son verdiği kaydedildi. 569166 Sabiha Gökçen'den yeni dış hat Yıllık 25 milyon yolcu kapasiteli yeni dış hatlar terminalini 31 Ekim’de hizmete açacak Sabiha Gökçen Havalimanı, Kasım’dan itibaren Türk Hava Yolları’nın tarifeli Avrupa uçuşlarına ev sahipliği yapacak. THY, Sabiha Gökçen’den dış hatlara tarifeli uçacak İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (İSG) 31 Ekim’de yeni dış hatlar terminalini hizmete açacak. Yıllık 25 milyon yolcu kapasiteli terminalden tarifeli seferlere başlayacak ilk havayolu ise Türk Hava Yolları (THY) olacak. Kasım’dan itibaren Avrupa’daki noktaya tarifeli sefer düzenleyecek THY, Sabiha Gökçen’i İstanbul’da ikinci bir aktarma merkezi olarak kullanmaya hazırlanıyor. THY, Kasım’da başlayacağı Moskova, Londra, Köln, Stuttgart ve Amsterdam uçuşları haftada gün, karşılıklı birer sefer olarak gerçekleştirilecek. 10 Kasım’da başlayacak 10 Kasım’da başlayacak Berlin uçuşlarının haftada gün, yine Kasım’da başlayacak Hannover uçuşlarının ise haftada gün olarak gerçekleşmesi planlanıyor. Halen Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Ankara, Antalya, İzmir, Bodrum ve Dalaman tarifeli yurtiçi uçuşlarını gerçekleştiren Türk Hava Yolları, Kasım’dan itibaren Adana’ya da Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçmaya başlayacak. İSG CEO’su Gökhan Buğday bayrak taşıyıcı havayolu olan Türk Hava Yolları’nın Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurtdışına tarifeli uçuş başlatmasının İSG için çok önemli bir dönemeç olduğunu belirtti. Buğday, “Halen 100’den fazla havayolu ile işbirliğimiz var, pek çok havayolu şirketi dünyanın değişik noktalarına bizim üzerimizden ulaşıyor. Ancak Türkiye’nin lider havayolu kuruluşu Türk Hava Yolları’nın Avrupa noktasına birden, havalimanımızı kullanarak uçmaya başlaması İSG’nin gelecek hedefleri açısından çok anlamlı ve önemli” şeklinde konuştu. THY Ticari Genel Müdür Yardımcısı Orhan Sivrikaya ise yolcularını Sabiha Gökçen’den Avrupa’ya direk uçurmak dışında iç hatlara da direk bağlayacaklarını aktardı. Uçuş saatlerini yolcuların iç ve dış hatlara rahatlıkla bağlantı yapabilecekleri gibi ayarladıklarını söyleyen Sivrikaya, bir yolcu isterse Sabiha Gökçen-Moskova-Atatürk Havalimanı şeklinde uçabilecek dedi. Sabiha Gökçen ve Atatürk Havalimanı’nı mekik seferlerle birbirine bağlayacaklarını ifade etti. Sivrikaya, Sabiha Gökçen uçuşlarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “2009’da Sabiha Gökçen’den milyona yakın yolcu taşıdık. 2010’da bu rakamı milyon 800 bine çıkarmayı planlıyoruz. Tarifeli dış hat uçuşlarında ise ilk etapta 500 bin yolcu hedefliyoruz.” Yeni tarifeli seferlerin kış dönemine denk geldiğini aktaran Sivrikaya yaz döneminde artan taleple birlikte bu seferlerin frekanslarını arttırabileceklerini ya da yeni noktalar ekleyebileceklerini belirtti. 569462 Başbakanlık, 30 uzman yardımcısı alacak Başbakanlık uzman yardımcılığı kadrosu için üniversitelerin en az yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinden veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt içi veya yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından birisini bitirmiş olanlar başvuru yapabilecek. Uzman yardımcılığı için başvuru yapabilmek için 2008 ve 2009 Kamu Personel Seçme Sınavlarından KPSSP:95 veya KPSSP:97 puan türlerinden 85 ve üzerinde puan almak şartı getiriliyor. Başvuru yapan adaylar içerisinden alınacak sayının dört katı aday arasına girenler arasından yeniden sınav yapılacak. Sınava girmek için 30 yaşını aşmamış olmak, erkekler için askerlikle ilişkişi bulunmamak, şartları aranıyor. Başvurular 28 Eylül-2 Ekim 2009 tarihleri arasında Başbakanlık'a posta veya elden yapılabilecek. Giriş sınavına hak kazanan adaylar arasında daha sonra sözlü sınav olacak. Adaylara mezun olduğu bölüm ile birlikte hukuk, iktisat, maliye, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler ve işletme ile Başbakanlığın faaliyet alanlarıyla ilgili konular, genel kültür düzeyleri, muhakeme, kavrayış, ifade ve temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin başbakanlık uzmanlığına uygunluğunun değerlendirildiği sözlü bir sınav yapılacak. 568873 Deniz Baykal: Ermenistan'la dört sorun çözülmeli Deniz Baykal: Ermenistan'la dört sorun çözülmeli 16.09.2009 Davutoğlu'nun Ermenistan protokollerine destek için gittiği CHP lideri "İmzalamayın" dedi DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, hükümetin Ermenistan açılımını anlatmak için istişare turlarına Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'den sonra dün siyasi parti liderleriyle devam etti. CHP lideri Deniz Baykal, Davutoğlu ile yaptığı görüşmede, "Ermenistan protokolünü imzalamayın" uyarısında bulundu. Baykal ile saat 45 dakika süren görüşmede, Ermenistan konusunun yanı sıra enerji ve Kıbrıs politikaları da ele alındı. TEMEL SORUN Baykal görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Türkiye ile Ermenistan arasında 13 Ekim'de imzalanacak protokollerin, "Ermeni tuzağı" olduğunu belirterek şöyle dedi: "Hukuki zemin belirsizliği var. Ermenistan, Kars anlaşmasını kabul etmiyor. Kafkasya'da işgal var. Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgal etti. Soykırım iddialarıyla ilgili Türkiye'ye karşı husumet kampanyasını sürdürüyor ve sınır kapalıdır. Ermenistan ile diplomatik ilişki yoktur. Sorun, bunların ortadan kaldırılmasıdır. şartın sadece 1'i protokolde somut şekilde, tarih verilerek ifade ediliyor. Türkiye'nin istediği diğer başlıkta ise belirsizlik sürüyor. Biz, bu protokolün kesinlikle netlik ortaya çıkmadan imzalanmasını istemiyoruz ama hükümet kararı almış. Yapılan temaslar, projelerine, yol haritalarına destek arayışıdır. Bu temaslar, hükümetin açılım politikalarına destek anlamına kesinlikle gelmez. Ermeni açılımı, çok net tuzaklar içerecek şekilde hazırlanmıştır. Bu protokolden sonra sınır kapısı açılır, Türkiye'nin diğer istekleri boş laf olarak kalır." İMZA 13 EKİM'DE Baykal, ayrıca şu görüşleri dile getirdi: "Bize ifade edilen; 'merak etmeyin, haklısınız, ama bu süreç içinde onlar da işgal edilmiş bölgeyi tahliye etmeye başlayacaktır, işgale son verilecektir. Zaten biz 13 Ekimde imzayı atacağız, parafe edilmiş protokolü imzalayacağız, ama Meclis bunu onaylamayacak. Meclis'in onayı için bekleyeceğiz, bu tahliye başlarsa ona paralel olarak Meclis onayını sağlayacağız' demektedirler. Bu aklımıza şunu getiriyor; 24 Nisan. İmzalanmış protokol belki Meclis'e gönderilecek, ama zaman bize diyecekler ki 'Bakın karar çıkıyor, soykırım kararını ABD kongrede onaylamak üzere, bunu önleyecek tek yol sizin bu kararı alıp kapıyı açmanızdır, açmazsanız karar çıkar.' Davutoğlu'nun ziyaret ettiği SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da "Dağlık Karabağ ve işgal edilmiş topraklardan Ermenistan çekilmedikçe, Türkiye'nin Ermenistan sınır kapısını açması asla doğru değildir'' dedi. Davutoğlu, DSP Genel Başkanı Masum Türker'i de ziyaret etti. DAVUTOĞLU: KAPSAMLI BİLGİ ALIŞVERİŞİ OLDU CHP, SP ve DSP liderlerini dün ayrı ayrı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "Sürecin arka planıyla ilgili çok kapsamlı bilgi alışverişi oldu"dedi. 569466 Evler de 'dumansız hava sahası' oldu Avrupa Solunum Derneği tarafından, yaklaşık yirmi bin solunum hastalıkları uzmanı, alana ilişkin en son bilimsel gelişmeleri tartışmak üzere 12-16 Eylül tarihleri arasında Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen ''Avrupa Solunum Kongresi''nde bir araya geldi. Kongreye katılan Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kongrenin alandaki en büyük kongrelerden biri olduğunu, kongrede sigara ve tütün mamullerinin kullanımının ve pasif içiciliğin zararlarının hem sağlık, hem ekonomik açıdan kapsamlı olarak ele alındığını ve katılımcıların ülkelerinin bu konudaki sağlık politikalarını anlattıklarını söyledi. Dünyanın bir çok ülkesinde artık kapalı yerlerde sigara kullanımının yasaklandığını ve halk tarafından tam destek gördüğünü dile getiren Dağlı, Türkiye'de 50 milyon kişinin sigara içmediğini, bunlardan 10 milyonunun ciddi kalp ve akciğer rahatsızlıkları nedeniyle kesinlikle sigara dumanlı yerlere giremediklerini bildirdi. Dağlı, buna karşılık sigara içenlerin sayısının ise 22 milyon civarında olduğunu kaydetti. Türkiye'de de uygulamaya giren ve geçtiğimiz aylarda kapsamı genişletilen sigara yasağının çok başarılı bir şekilde uygulandığını anlatan Dağlı, uzun vadede genç kuşakların genelinin tütünden uzak kalacağını öngördüklerini söyledi. -''DUMANSIZ HAVA SAHASI''NA AVRUPA'DAN DESTEK- Kongrede, Avrupa haritası üzerinde sigara mücadelesi konusunda başarılı ülkelerin belirlendiğini dile getiren Dağlı, ''İngiltere, İrlanda, Türkiye işaretlendi ve Türkiye ile gurur duyulduğu ifade edildi'' dedi. Gelecek sene, Bulgaristan'ın da bu ülkeler arasında yer alacağının söylendiğini ifade eden Dağlı, İspanya, Avusturya, Almanya ve İsviçre'de yasaların zayıf olduğunun, düzeltilmesi gerektiğinin bildirildiğini, ülkelerin, sigara endüstrisinin baskılarına boyun eğmemesinin önerildiğini kaydetti. Avrupa Kongresi'ne birçok üyesi ile katılan ve bilimsel bildiriler sunan Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Metintaş da 2010 yılının ''Akciğer Yılı'' olarak seçildiğini kaydederek, ''Ülkemizin, solunum sağlığı için önemli bir yasa kabul etmiş olması bizim için iftihar vesilesi oldu. Bir çok gelişmiş Avrupa ülkesi bize imrenerek bakıyor. Türkiye'nin Avrupa'daki yeri artık tartışılmıyor, Avrupa'nın gururu olarak Türkiye'yi haritada gösteriyorlar'' dedi. -''645 EVDE ARAŞTIRMA YAPILDI''- Metintaş, Parisli bilim adamlarının, iş yerlerinde ve restoranlarda sigaranın yasaklanmasının, evde sigara içmeyi azalttığı ortaya koyan bir çalışma sunduğunu söyledi. Paris Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bertrand Dautzenberg tarafından ''İş yeri ve restoranlarda sigara yasağından sonra 645 evde araştırma yapıldığını'' aktaran Metintaş, ''Araştırma sonucunda, evlerin yarısından fazlasında artık sigara içilmediği, yüzde 75'inde ise sigarayı kısıtlayan kurallar konduğu saptandı'' diye konuştu. Dautzenberg'in, ''Sigara yasaklarının sadece toplumu mekanda korumakla kalmadığını, aynı zamanda sağlıklı davranış biçiminin geliştirmesini de sağladığını'' dile getirdiğini belirten Metintaş, araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: ''Sigara endüstrisi, lokanta ve kahvehanelerde sigara yasağının, evlerde sigara içmeyi arttıracağını ve çocuk sağlığını bozacağını iddia etmişti. Bu çalışma, tam tersini bilimsel olarak ortaya koymuştur. Sigara yasakları evlerde de sigara içimini azaltmakta ve ailedeki sigara içmeyenlerin de sağlığını korumaktadır.'' -BALKONDA SİGARA İÇMEK ASTIMLI ÇOCUKLARI KORUMUYOR- Metintaş, Avrupa Solunum Kongresi'nde sunulan bir bildirinin de sigara içen anne ve babaların, evde içmemek için balkona çıkmalarının yeterli olmadığını gösterdiğine de dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Rob Ross Russell'ın astımlı çocukların idrarlarında nikotin atığını ölçtüğü araştırma sonucunda, evde sigara içen anne-babalar ile bahçede ve balkonda içtiğini söyleyen anne-babalarının çocuklarının idrarlarında birbirinden çok farklı olmayan nikotin düzeyleri bulunduğuna işaret edildi. Dışarda sigara içen ebeveynin üzerinde sigara dumanının kimyasallarını taşıyarak eve girdiği sonucuna varıldı. Üçüncü el sigara dumanının önemi vurgulandı.'' Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Metintaş, bu sonuçlara göre bilimsel verilerin özellikle astımlı çocukların ailelerinin, sigara içme davranışlarını tekrar gözden geçirmeleri gerektiğini ortaya koyduğunu sözlerine ekledi. 570384 Malatya'da kuduz karantinası Malatya'nın Doğanyol ilçesinde bir inekte kuduza rastlanması üzerine, olayın görüldüğü Çolak Mahallesi karantinaya alındı. Doğanyol İlçe Tarım Müdür Vekili Murat Doğanyer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çolak Mahallesi'nde Şeref Öz'e ait bir ineğin aşırı huysuzluk yaptığının bildirilmesiyle olay yerine giden veteriner hekimlerin kuduz şüphesiyle hayvanı uyutup kestikten sonra kafasını Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine gönderildiğini söyledi. Doğanyer, üniversiteden gelen sonucun pozitif çıkması üzerine mahallenin karantinaya alınıp hayvanların ve vatandaşın aşılandığını belirterek, ''Şu an için bölgede başka vakaya rastlanmadı'' dedi. 568866 Bobo'ya makas! Mustafa Denizli, Manchester United maçında sürpriz bir kararla Bobo'yu kadro dışı bıraktı. Beşiktaş için sıkıntılı günlerden çıkış bileti olarak görülen Şampiyonlar Ligi'ndeki Manchester United maçı öncesi teknik direktör Mustafa Denizli, sürpriz bir karar vererek Brezilyalı golcüsü Bobo'yu kadro dışı bıraktı. Ümraniye'de maça saatler kala kadroda olmadığını öğrenen ve şok yaşayan siyah-beyazlı futbolcunun, sakatlığı olmadığı halde neden oynatılmadığını anlayamadığı ve bu duruma çok sinirlendiği öğrenildi. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde oynayıp kendisini göstermeyi isteyen Bobo'nun, bu nedenle Denizli ile tartışma yaşadığı iddia edildi. Ümraniye'den sinirli bir şekilde ayrılan Brezilyalı yıldızın, kendisini alması için aradığı eşiyle de tesislerin önünde tartışma yaşadığı öğrenildi. Sezon başında satılması gündeme gelen ancak istenen bonservis bedeli verilmeyince takımda kalan Bobo'nun, tesislerde eşyalarını toplarken kendisine moral vermek isteyen arkadaşlarına, "Beni hem satmak istiyorlar hem de cezalandırır gibi kadro dışında bırakıyorlar. Beni böyle mi pazarlayacaklar" diye dert yandığı öğrenildi. BAŞKAN EL KOYDU Bu arada krize el koyan Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in stada getirttiği Bobo, maç sonrası gazetecilere Denizli ile herhangi bir tartışma yaşamadıklarını söyledi. İLİŞKİLİ HABERLER Bobo'ya makas! 570009 Florya'da bitmeyen dert! Geçtiğimiz sezon sakatlıklardan çok canı yanan sarı-kırmızılılarda, aynı kabus yeniden ortaya çıktı. Başkan Adnan Polat ve yöneticilerin geçen sezonki başarısızlığın en önemli nedeni olarak gördüğü krize bu sefer erken başladı. Galatasaray, Panathinaikos ile oynayacağı UEFA Avrupa Ligi maçı için Yunanistan'a önemli futbolcusunu götüremedi. Linderoth, Ayhan, Gökhan Zan ve Aydın'ın ardından gribal enfeksiyon nedeniyle Servet Çetin de PAO maçının kadrosundan çıakrıldı. Cimbom'un kadrosunda 29 futbolcu bulunuyor ancak sezonun henüz başı olmasına rağmen sakatlıklar baş ağrıtmaya başladı. Şu ana kadar 11 oyuncu, sakatlıkları nedeniyle bazı maçlarda forma giyemedi. Sezon öncesi sakatlanan Mehmet Topal, tam karşılaşmada kadroya giremedi. Linderoth ve Serkan Çalık'ın sakatlıkları devam ederken, milli maçta sakatlanan Gökhan Zan 2-3 hafta daha takımını yalnız bırakacak. Kayserispor maçında sakatlık geçiren Ayhan 3, genç oyuncu Aydın ve Kewell ise 2'şer maçta yer alamadı. Hakan Balta ve keita da sakatlık engeline takıldı. Sarı-kırmızılı takımın sakatlık raporu şöyle: Servet Çetin: Panatkinaikos maçında oynamayacağı açıklandı. Gökhan Zan: Beşiktaş maçında oynamadı. Panatkinaikos'a karşı da forma giyemeyecek. Uğur Uçar: Tallinn maçında takımını yalnız bırakmak zorunda kaldı. Hakan Balta: Levadia Tallinn rövanşında takımını yalnız bıraktı. Aydın Yılmaz: Sakatlığı nedeniyle Beşiktaş derbisi ve Tobol rövanşında forma giymedi. Mehmet Topal: Tobol ve Maccabi Netanya maçları ile G.Antep ve Denizlispor'a karşı oynayamadı. Ayhan Akman: Ankaraspor, Tallinn rövanşı ve Beşiktaş derbisinde kadroda yer almadı. Harry Kewell: Kayserispor ve Tallinn maçlarını kaçırdı. Tobias Linderoth: G.Saray'ın bu sezon oynadığı 11 resmi maçın sadece ikisinde sahada yer aldı. Abdul Kader Keita: Kayserispor maçında sakatlandı, Levadia Tallinn rövanşında forma giyemedi. Serkan Çalık: Sakatlığı nedeniyle bu sezon oynanan hiç bir maçta da forma giyemedi. Öte yandan genç oyuncu Semih Kaya'nın sakatlığı da devam ediyor. 569584 Van'da anonslarla kadın hakları uyarısı Van Kadın Derneğince başlatılan kampanya kapsamında, mahalle aralarında yapılan anonslarla anlatılıyor. Van Kadın Derneği'nin Eylülde başlattığı "Haklarımız raflara değil ayağımıza, ilçe ilçe, köy köy, mahalle mahalle kampanyasında, anonslarla kadınlara hakları duyuruluyor. Mahalle aralarında yapılan anonsları duyan kadınlar, sebze ve meyve satıcılarıyla karşılaşmayı beklerken anonslarla kendi haklarını öğreniyor. Van Kadın Derneği Başkanı Zozan Özgökçe, kent merkezindeki 14 mahalle ve ilçede uygulanan kampanyanın 14 gün süreceğini söyledi. Kampanya çerçevesinde mahalle aralarında yapılan anonsların yanı sıra dernek üyelerinin kadın haklarının anlatıldığı broşür ile makalelerin bulunduğu yayınları dağıttığını bildiren Özgökçe, kadınlarla sokakta, evlerinde ya da bahçelerinde sohbet ettiklerini belirtti. Bu çalışmalarla kadına yönelik ile kadın-erkek eşitliği hakkında farkındalık yaratmayı, kadına yönelik şiddetin önemli bir toplumsal sorun olduğunu, sorunun çözümünde herkesin sorumluluğu bulduğunu anlatmayı amaçladıklarını ifade eden Özgökçe, bu sorunu görünür kılmayı, kadına yönelik şiddetle mücadele eden kuruluşları ve şiddetle karşılaşıldığında başvurulacak mekanizmaları tanıtmayı istediklerini kaydetti. "Sevgili erkekler kadınların yaşam hakkı kutsaldır" Kadın haklarına yönelik 21 maddenin duyurulduğu anonsların bir bölümü şöyle: "Kadın hakları, insan haklarıdır. Sevgili erkekler, kadınların yaşam hakkı kutsaldır. Namus ve cinayetleri suçtur, günahtır. Namus ve cinayetleri ömür boyu hapisle cezalandırılır. Öldürenle öldürten ömür boyu hapiste yatar. Sevgili erkekler, size öldürün, vurun, asın, diyenleri ihbar edebilirsiniz. Dinimiz ve yasalarımız kadına yönelik şiddete karşıdır. İstediğimiz kişiyle evlenme hakkımız var. Sevgili kadınlar, resmi nikah yapmadan dini nikah yapmak suçtur. Bir tokat da suçtur, küfretmek de. Kadınlar, şiddeti durdurmak elimizde. Dayağı kabul etmeyeceğiz." 569254 Üniversiteyi kazanan lise sonlara tek dersten sınav hakkı Üniversiteyi kazanan lise sonlara tek dersten hakkıANKA Tek ders yüzünden üniversiteye kayıt yaptıramayan öğrenciler rahat nefes alabilecek. Milli Bakanlığı ve ’ün işbirliği ile İl Milli Eğitim Müdürlüklerince Eylül ayı içerisinde yapılacak tek ders sınavlarından geçen öğrenciler, kazandıkları üniversitelere, belirlenen kayıt tarihleri dışında da kayıtlarını yaptırabilecekler. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, geçmişte belirlenen kayıt tarihleri dışında üniversitelere kayıt yaptırmanın mümkün olmadığını hatırlatarak, "Üniversiteyi kazanan ancak tek dersi kalan öğrencilerin kazanılmış hakları saklı tutulacak, öğrenci bu dersten geçtikten sonra diplomasını alıp kazandığı üniversitesine kayıt yaptırabilecek" dedi. YÖK yetkilileri de, Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşüldüğünü belirterek, "Eylül ayı içinde bu öğrencilere hak vereceğiz, öğrenci bu ay içinde sınavını geçerse kayda alınacak" açıklamasını yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı tek ders sınavıyla ilgili olarak 10 Eylül’de bir genelge yayınladı. Eylül ayında yapılmakta olan sorumluluk sınavları ile genelge doğrultusunda yapılan sınavlardan sonra tek dersten başarısızlığı nedeniyle mezun olamayan son sınıf öğrencileri, başarısız dersinin hangi sınıfa ait olduğuna bakılmaksızın valiliklerce belirlenecek tarihlerde sınava alınacaklar. LİSELERİNE EK HAKKI Öte yandan, Açıköğretim liselerinde öğrenim gören ve mezuniyetlerine en çok 13 kalan öğrencilere ek bir sınav hakkı verilecek. Öğrenciler, 27 Eylül’de ’da saat 10.00’da ve tek oturum olarak yapılacak sınava, Döner İşletmesinin ilgili hesabına 20 TL yatırarak girebilecek. 569757 Sınırda Bayramlaşmada Geri Sayım Kilis, Hatay ve Gaziantep'te binlerce kişi 48 saatliğine de olsa Suriyeli akrabalarıyla buluşacak. Bayrama birkaç gün kala sınırdaki vatandaşlarımızı, Suriyeli akrabalarına kavuşma heyecanı sardı. Kilis Öncüpınar Sınır Kapısından bu yıl 20 bin Suriyeli, akrabalarıyla hasret gidermek için Türkiye'ye gelecek. Gaziantep'in Karkamış Sınır Kapısı'nda da bayram hazırlıkları sürüyor. Karkamış Sınır Kapısında, yatılı bayramlaşmaya gelen Suriyeli vatandaşlar, domuz gribi riski nedeniyle termal kameralardan geçirilecek. Suriye'den bin 387 kişinin yakınlarıyla bayramlaşmak için Gaziantep'e gelmesi bekleniyor. Hatay'daki Cilvegözü Sınır Kapısından 20 bin, Yayladağı Sınır Kapısından ise bin Suriyeli, Türkiye'deki akrabalarıyla hasret giderecek. Bayramın ikinci günü başlayacak olan sınır geçişleri, 48 saat süreli olacak. Akrabalar arasındaki hediyeleşme de 15 bin Suriye Lirası veya 400 Türk Lirası değeri ile sınırlandırıldı. 570449 21:04 Kamu Sen üyeleri simit ve ayranla oruç açtı Kamu Sen üyeleri simit ve ayranla açtıGökhan CEYLAN/SİVAS, (DHA)'ta Kamu-Sen İl Temsilciliği üyeleri zamlarını etmek amacıyla kent meydanında simit ve ayranlı iftar yaptı Kamu Sen toplu görüşmelerde uzlaşma sağlanamamasını etti. Kamu Sen üyeleri kent meydanında bir araya gelerek simit ve ayran ile iftar yaptı. Üyeler iftar yaptıktan sonra Kamu Sen İl Temsilcisi Muzaffer Karadag basın mensuplarına açıklamada bulundu. Başbakan ve hükümeti eleştiren Türkiye Kamu Sen Sivas İl Temsilcisi Muzaffer “Hükümet, Kamu görevlilerine yapacağı maaş artışlarını hedefinin bile altında belirledi. Memurları yüzde 2,5 2,5 zamma layık görmektedirler. Hükümet emeklilere ise yüzde 1,8 artış yaparken, vatandaşın ekonomik durumunu göz önünde bulundurmamaktadır. Yapılması düşünülen maaş artışının ortalama maaş alan bir kamu görevlisine aylık 33 TL, en düşük dereceli maaşına ise 25 TL’lik bir yansıması olacaktır. Memurlarımıza enflasyon beklentisi nedeniyle yıllık yüzde 5,2 zammı öngörenler, tüm vergileri, elektrik ve su fiyatlarını yüzde 10’un üzerinde artırırken hangi enflasyonu baz almaktadırlar merak ediyoruz” dedi. 568804 BM, darbecilerin elçisine kapıyı gösterdi 47 üyeli konsey, diğer Latin Amerika ülkelerinin uyarması üzerine Elçi J.Delmer Urbizo'nin görevden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Manuel Zelaya iktidarını değil "yasadışı" darbecileri temsil ettiğini belirledi. Konsey Başkanı Alex Van Meeuwen dün yaptığı açıklamada, Honduras heyetini toplantıya kabul etmediklerini ifade ederek, "Honduras elçisinin, Cumhurbaşkanı Zelaya hükümetinin temsilcisi olarak akredite edilmediğine dair önceki gün bir mektup aldım. Taraflarla görüşerek gerekli bilgiyi verdim ve gerekli adımı attık." dedi. Elçi Urbizo ise gelişmeler üzerine konseye, ülkesinde kasımda yapılacak seçim sonrası geri döneceğini söyledi. BM İnsan Hakları Konseyi'nde oy hakkı bulunmayan Honduras, toplantıları takip ediyor. Honduras'taki darbe üzerine BM Genel Kurulu da ihtilalci hükümetin tanınmamasını istemişti. Avrupa Birliği de dün barışçıl bir çözüm bulunamadığı sürece Honduras'a daha fazla yaptırım uygulayabileceği uyarısında bulundu. 570286 Elektrik zammı yarın belli oluyor Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), yarın yapacağı toplantıda, nihai tüketiciye yansıyacak elektrik tarifelerini karara bağlayacak. TETAŞ'ın toptan elektriğe zam talebinin onaylanmasının ardından 20 elektrik dağıtım şirketi de zam taleplerini EPDK'ya iletti. EPDK'nın yarınki kurul toplantısında bu talepler değerlendirilerek, nihai tüketiciye yansıyacak yeni tarifeler karara bağlanacak. Bu kapsamda toptan elektriğe yapılan zammın abone gruplarına göre mesken, sanayi, ticarethane gibi alt başlıklarda nihai tüketiciyi ne kadar etkileyeceği belirlenecek. Yeni belirlenen tarifeler de Ekim tarihinden itibaren geçerli olacak. EPDK, Eylül'de TETAŞ'ın, toptan elektrik kilovat saat fiyatının yüzde 21,08 oranında artırılarak 12,62 kuruştan 15,28 kuruşa çıkarılmasına ilişkin başvurusunu onaylamıştı. 569821 Taş atan file soruşturma... Taş atan file ... Güney polisi, başkent ’deki bir hayvanat bahçesinde ziyaretçilerden birinin kafasına taş attığı sanılan fille ilgili başlattı. Yerel basındaki haberlerde, hayvanat bahçesini ziyaret eden Kim adındaki kadının 35 yaşındaki filin hortumuyla kafasına taş attığını söyleyerek polise şikayette bulunduğu, polisin de “olay” ile ilgili soruşturma başlattığı belirtildi. “Soruşturmada” elde edilen ilk verilere göre “olay” kameraların izleme alanının dışında gerçekleşti. Tanık da olmadığından filin gerçekten Kim’in kafasına taş atıp atmadığının bilinmesi zor görünüyor... 568591 Sağlık gözlemcileri geliyor Sağlık gözlemcileri geliyor KOPENHAG Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Gönüllü Sağlık Gözlemcileri uygulamasını ay içinde hayata geçireceklerini söyledi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Komitesi toplantısı için Kopenhag'a gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bunun için yaklaşık bin kişinin eğitime tabi tutulacağını belirtti. Bakan Akdağ, şunları söyledi: "En az ilköğretim mezunu olan bu kişiler sistemin içinden geçerek, sistemle ilgili aksaklıkları bildirecek. Ancak bu kesinlikle bir gazetede çıktığı gibi 'sağlık dedektifliği' değildir. Konu biraz fahri trafik müfettişliğiyle karıştırılıyor. Bu kişiler kendilerini belli etmeden, sistemin aksayan yönlerini, personelin çektiği sıkıntıları, fiziki durumları gözlemleyip, kendi yorumlarıyla bize bildirecekler. Biz de aksayan yönleri düzelteceğiz." DSÖ RAPORUNDA TÜRKİYE'YE ÖVGÜLER VAR DSÖ toplantısında ağırlıklı olarak domuz gribi ve küresel mali krizin sağlığa etkileri konusu görüşüldü. DSÖ Avrupa Bölge Direktörlüğüne ise yıllığına Macar Susanne Jakob seçildi. Avrupa Sağlık Durumu'nun gösteren taslak raporunda Türkiye'den övgüyle bahsedildiğini belirten Bakan Akdağ, "Özellikle anne ölümlerinin azalması ve sigara yasağı konusunda Türkiye'ye övgüler var. 1998 yılında her 100 bin anneden 70 kişi ölürken, geçen yıl bu rakam 20'ye, bu yıl ise 16 düştü. Yine sigara yasağı konusunda birçok ülke, bu kadar başarılı olunacağını tahmin edemediğini bize açıkça ifade etti. Başbakanımızın ısrarı ve halkın desteğiyle bu konuda başarılı olduk. Anne ölümlerinin azalması ve sigara yasağı başarı hikayesi olarak taslak rapora girdi." diye konuştu. DOMUZ GRİBİ AŞISINI ALMAK İÇİN GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR Recep Akdağ, domuz gribine karşı gerekli tüm tedbirleri aldıklarını söyledi. Sağlık Bakanı Akdağ, domuz gribi virüsünün özellikle kış aylarında artacağına dikkat çekerek, 'Domuz gribinin aşısını almak için 2-3 firmayla görüşmeler devam ediyor. Sadece bir firmaya bağlı kalmak istemiyoruz. Öncelikli olarak hamileri ve kronik hastaları aşılayacağız' dedi. İstanbul'da etkili olan sel felaketiyle ilgili olarak ise Bakan Akdağ, dere yataklarının imara açılmasının yanlış olduğunu belirterek, "Dere yatakları derelere ait olmalıdır. Hiçbir alt yapı bu kadar bir yağmuru kaldıramaz" yorumunu yaptı. 570058 MEB ve YÖK "ortaöğretim" için toplandı üyeleri ile Milli Bakanlığı üst düzey yöneticileri "ortaöğretimin sorunlarını" görüştü. 'te gerçekleştirilen "2009 ve ÖSYS Sonuçları ile Ortaöğretimin Sorunları ve Çözüm önerileri" başlıklı toplantıda, sınav sonuçları değerlendirilerek, "ortaöğretimin ve yükseköğretimin birbirinden beklentileri" dile getirildi. 'de "sıfır" alan adayların da ele alındığı toplantıda, çeşitli konularda araştırmalar yapılmasının ve toplantıların devam etmesinin kararlaştırıldığı öğrenildi. Bundan sonraki toplantının bir sonra gerçekleştirilmesinin planlandığı kaydedildi. Toplantıya, üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Merdan Tufan, MEB Ortaöğretim, Erkek Teknik ve Kız Teknik Öğretim genel müdürleri katıldı. 570013 Tek derdi zayıflamak 2010 Dünya Kupası Elemeleri'nde arka arkaya aldığı yenilgilerle büyük şok yaşayan Arjantin Milli Takımı'nda eleştirilerin hedefinde olan teknik direktör Diego Maradona'nın İtalya'daki bir zayıflama kliniğinde tedavi gördüğü bildirildi. Aşırı kilolarıyla dikkat çeken Arjantin Milli Takımı Teknik Direktörü Diego Maradona, İtalya'daki bir klinikte tedavi görüyor. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Maradona'nın özel doktoru Alfredo Cahe, "Maradona İtalya'nın kuzeyindeki bir SPA'da (şifalı sularla tedavi yapılan merkez) fazla kilolarından kurtulmak için tedavi görüyor. Maradona burada yaklaşık kilo verecek. Sağlık durumu çoğu insanın düşündüğünden daha iyi" dedi. Bu arada haftalardır Maradona'yı yerden yere vuran Arjantin basını da 48 yaşındaki teknik adamın bu kritik süreçte İtalya'ya zayıflamak için gitmesini eleştiri konusu yaptı. Çarşamba günü Paraguay'a 1-0 yenilen Arjantin 2010 Güney Afrika Dünya Kupası Finalleri yolunda büyük darbe almıştı. 10 takımın yer aldığı Güney Amerika Grubu'nda 5. sıraya gerileyen Arjantin, grupta işini zora sokmuştu. Bu arada Arjantin Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada Maradona'nın yerine geçici olarak Carlos Bilardo'nun görev yapacağı ifade edildi. Şu anda milli takımda Maradona'nın yardımcılığını yapan Bilardo, 1986 yılında Arjantin'i dünya şampiyonluğuna taşımıştı. 570026 Ayaklarıyla resim çizen Sümeyye, okullu oldu Boyacı, sabahleyin servisle evinden alınarak yeni arkadaşlarıyla birlikte okula geldi. Boyacı, 1/D sınıfındaki arkadaşlarının ilgi odağı oldu. Boyacı, eğitiminin ilk gününde arkadaşları ve öğretmenleri ile tanıştı, onlarla sohbet edip, hatıra fotoğrafı çektirdi. Sırasına bir de büyük oyuncak ayı asan Boyaca, teneffüs arasında koridorlarda koşarak okullu olmanın tadını çıkardı. Öğretmenin sorduğu soruları başarıyla cevaplayan Boyacı'ya önümüzdeki günlerde okulda özel bir görevli refakat edecek. "Uyum "programa çerçevesinde annesinin refakatinde okula gelen küçük Sümeyye için, okul yönetimi de sınıfta ve yemekhanede daha iyi hareket edebilmesi için iki adet özel tasarlanmış masa hazırlatıyor. Boyacı, önümüzdeki günlerde kurulacak olan masalarda daha rahat hareket edecek, derslerini ayaklarıyla yapacak. Küçük Sümeyye, resim ve yüzme dalındaki başarısını okul hayatında da sürdüreceğini söyledi. Okulu ve arkadaşlarını çok sevdiğini dile getiren küçük Sümeyye, "Okul çok hoşuma gitti. Burada arkadaşlarımla daha iyi diyaloglar kuracağım. Onlarla oynayacağım." dedi. En büyük hedefinin okuyup doktor veya öğretmen olmak olduğunu ifade eden Sümeyye, "İnşallah bunu da başaracağım. Azim başarmanın yarısıdır. Yeter ki isteyin. Öğretmen olursam gençleri yetiştireceğim, doktor olursam hastaları iyileştireceğim." ifadesini kullandı. Okul Müdürü Zafer Çetin ise başlangıçta Sümeyye'yi nasıl eğitim vereceklerini düşündüklerini, ancak kendisini gördüklerinde zekâsı ve azmi karşısında adeta hayran kaldıklarını belirtti. İki kolunun doğuştan olmamasına rağmen Sümeyye'nin büyük işler başarabilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydeden Çetin, "Amacımız onu burada hem eğitim alanında yetiştirmek, hem de topluma kazandırmak. Daha iyi ve kaliteli, başarılı bir genç olarak ülkemize kazandırmak istiyoruz. Sümeyye'nin başarılı bir genç olacağına ve ülkemize büyük hizmetler sunacağına inanıyoruz." diye konuştu. Çetin, Sümeyye için iki adet özel tasarlanmış masa yaptırdıklarını ifade ederek, "Sümeyye ayaklarını kullandığından dolayı onun için hem sınıfta hem de yemekhanede daha rahat hareket edebilmesi için özel tasarlanmış iki adet masa yaptırıyoruz. Bu masaları önümüzdeki günlerde kuracağız. Ayrıca, Sümeyye yi sınıfın dışında uzman bir arkadaşımız refakatçilik yapacak." şeklinde konuştu. Sümeyye'nin azminin tüm insanlara örnek olması gerektiğini Kaydeden Çetin, Sümeyye'nin çok cesur ve çalışkan bir çocuk olduğunu, onunla gurur duyduklarını vurguladı. Sümeyye Boyacı, Spivakov Vakfı'nın desteğiyle Rusçadan Türkçeye çevrilen masal kitabındaki ''altın balık'' adlı masal için ayaklarıyla yaptığı resim, Rusya seyahati sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hediye edilmişti. Bunun üzerine Gül ailesi Boyacı ve ailesini kez Köşk'e davet ederek burada ağırladı. Küçük Sümeyye, Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'e, kendi yaptığı kurabiyeleri, gül figürlü bir resmi ve boyadığı ahşap tepsiyi hediye etmişti. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'e bir masal anlatan küçük Sümeyye, daha sonra ayaklarıyla piyano çalmaya çalışmıştı. Daha sonra Sümeyye, 23 Nisan'da ayaklarıyla yaptığı resimleri için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün desteğiyle gittiği Rusya'da sergi açmıştı. 570221 Ortadoğu'da Türkiye Etkisi Türkiye'nin bölgesinde izlediği etkin dış politikanın altı, ev sahipliği yaptığı kritik ziyaretçiler ve toplantılarla bir kez daha çiziliyor. Yoğun dış politika gündeminde bu kez; Irak'la ilişkiler, Irak ve Suriye arasındaki gerilimin düşürülmesi ve İran'ın nükleer programına ilişkin uzlaşı çabaları yeralıyor. Irak ile Suriye arasındaki gerilimi düşürmek üzere Bağdat-Şam-Kahire hattında mekik diplomasisi yürüten Türkiye, gerilimi düşürmek üzere ev sahipliği rolü de üstlendi. Önce, Iraklı ve Suriyeli yetkililer dün (15.09.2009) Ankara'da İçişleri Bakanlığı'nda bir toplantı yaptı. Iraklı Yetkililer Ankara'da İstihbarat Paylaştı Edinilen bilgiye göre, Suriye'yi topraklarındaki bazı terör saldırılarından sorumlu tutan Iraklı yetkililer, bu konu ile ilgili olarak Ankara'da istihbarat paylaşımında bulundu. Bu dosyanın, Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın iftar yemeğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın da önüne gelmesi bekleniyor. Esad, İstanbul'dan ayrılırken Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim Türkiye'de kalacak. Türkiye-Irak-Suriye-Arap Birliği Dörtlü Toplantısı Yarın (17.09.2009) Türkiye-Irak-Suriye ve Arap Birliği dörtlü toplantısı İstanbul'da yapılacak, Türkiye iki komşusu arasında gerilimin büyümemesi için elini bir kez daha taşın altına koyacak. Ardından, Türkiye ve Irak arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk bakanlar toplantısı düzenlenecek. Her iki ülkeden bakan mevkidaşları ile biraraya gelecek ve Başbakan Erdoğan'ın gelecek ayki Bağdat ziyareti sırasında toplanacak Konsey için hazırlık yapacak. 5+1 İstanbul'da Toplanabilir Türkiye'nin bölgesinde devreye girdiği bir diğer konu da, komşusu İran'ın nükleer programı ile ilgili uzlaşı çabaları oldu. Türkiye'nin uzun süredir destek verdiği uzlaşı çabaları, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun haftasonu yaptığı Tahran ziyaretinde bir kez daha öne çıktı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve Almanya'dan oluşan 5+1 grubu ile İran arasında Ekim'de yapılacak toplantının İstanbul'da düzenlenmesi gündemde... İran, Türkiye'nin evsahipliği konusundaki tavrını henüz açıklamadı ancak Ankara tutumunu, "Kapımız her zaman açık" sözleri ile özetledi. 569367 Akmerkez'de yangın paniği Edinilen bilgiye göre, Akmerkez'in 3. katında bulunan sistem odasında elektrik kontağından yangın çıktı. Sabah saat 08.45'te çıkan yangında alışveriş merkezinin içinde dumanlar yayıldı. Duman nedeniyle çalışanlar binayı boşalttı. İlk müdahaleyi personelin yaptığı yangın, Beşiktaş ve İstinye itfaiye gruplarının müdahalesiyle kısa sürede söndürüldü. Bu arada, binayı boşaltan Akmerkez çalışanları, yayılan dumanı gördükleri anda binayı boşalttıklarını söyledi. Yanının söndürülmesinin ardından çalışanlar tekrar iş yerlerine geri döndü. 569626 "Aşk-ı Memnu" opera sahnesinde Halid Ziya Uşaklıgil'in "Aşk-ı Memnu" eserindeki karakterler, bu kez opera sahnesinde hayat bulacak. Selman Ada'nın opera için yazdığı "Aşk-Memnu"nun librettosu Tarık Günersen'e ait. İzmirli sanatseverler, genç ve deneyimli sanatçıların bir arada oynayağı "Aşk-ı Memnu"da, Aytül Büyüksaraç'ı "Firdevs Hanım" karakterinde izleyecek. 570218 Domuz Gribi Aşısına Onay Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin verdiği onaya göre, beş üreticiden dördüne üretim lisansı verildi. Beşincisine de kısa sürede lisans verilmesi bekleniyor. Amerikalı yetkililer, gelecek ay domuz gribine karşı toplu aşı kampanyası başlatılacağını açıkladı. Şu ana kadar 195 milyon doz satın alan Amerikan hükümeti, Amerikalıların kampanyadan ücretsiz yararlanabileceğini kaydetti. Yeni aşının, 10 gün içinde etkisini göstererek bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtiliyor. 568847 Selimiye’yi piknik alanına çevirdiler Kadir gecesinde ’deki tarihi Selimiye Camii dolup taştı. İftar saatinde ise yüzlerce vatandaş, caminin içini alanına çevirdi ve yerlere serdikleri bezlerin üzerlerinde yemeklerini yedi İbadet edilen bir mekânın  mekânı haline getirilmesine cami görevlileri ve bazı vatandaşlar tepki gösterdi. Caminin içinde bulunan şebeke suyunu şifalı su sananlar ise kuyruğa girdi ve çok sayıda kişinin içtiği aynı bardakla su içti. İmam Erdal Albayrak, “İçeride yemek yenmesi normal değil. Ancak vatandaşlar, ‘Gidersem cami içinde yer bulamayız’ diyorlar ve yemeklerini de burada yiyorlar. Uyarıyoruz ancak başarılı olamıyoruz.  Caminin içindeki su ise şifalı su değil. Şebeke suyudur” dedi. 570338 Market baskıncılarına cezevi yolu Alınan bilgiye göre, 13 Mayıs tarihinde, bir gıda marketi zincirinin Ova Mahallesi Şakirpaşa Caddesi'ndeki şubesine 10-15 kişilik bir grubun, terör örgütü lehine sloganlarla molotofkokteyli atmalarıyla ilgili Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri soruşturma başlattı. Çalışma sonucu, PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yönlendirmesiyle ''Çukurova Demokratik Halk İnisiyatifinden Eylem Çağrısı'' başlığı ile ''terörist başı Abdullah Öcalan'ın hazırlamış olduğu sözde yol haritasının engellendiği ve askeri operasyonların artarak devam ettiği'' şeklinde yazıyla eylem çağrısı yapılması üzerine saldırının gerçekleştirildiği belirlendi. Ekiplerin, ayrı adrese düzenledikleri eş zamanlı operasyon sonucu, merkez Seyhan ilçesinde terör örgütü üyesi oldukları belirlenen kişi gözaltına alındı. Sorguları tamamlanan zanlılardan 4'ü, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklanırken, 3'ü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 569353 Suriye'yi kuraklık vurdu: 60 bin aile göç etti Türkiye, geçen günlerde yaşanan sel felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken kuraklıkla mücadele ediyor. 2005 yılında baş gösteren kuraklık, milyondan fazla kişiyi etkiledi. 60 bin aile kuraklık nedeniyle göç ederken, özellikle kuzeydeki şehirlerde okullaşma oranı yüzde 70 düştü. Yılın ilk yarısında yağış miktarı geçen yıllara göre artsa da iç göçün yol açtığı sağlık, altyapı ve sosyal hizmetler alanlarındaki sorunlar büyümeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Kuraklıkla Mücadele Programı'nın Ağustos ayı verilerine göre, 'nin kuzeyinde kuraklıktan etkilenenlerin sayısı milyon 300 bin civarında. 803 bin kişi ise geçim kaynağını tamamen kaybetmiş durumda. Kuraklıktan etkilenenlerden yaklaşık 160 binini 14 yaş altı çocuklar, hamile kadınlar, yaşlı ve hastalar oluşturuyor. Kuraklık nedeniyle Haseke, Deir Ez-Zor, Rakka ve Humus'dan 60 bin aile başkent Şam, Halep ve Dara gibi kentlere göç etti. Sadece Haseke kentinde yaklaşık 300 bin kişi evini barkını bırakıp gitti. İç göç hareketi büyük kentlerde sağlık, ve altyapı hizmetlerini zorlaştırırken, maddi durumu yetersiz aileler kentlerin dışında kurdukları çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. BM raporlarında, çadırlarda yaşayan ailelerin yiyecek, temiz su, sağlık ve ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayamadığı kaydediliyor. Okullar kapanıyor Kuraklığın neden olduğu ekonomik sıkıntılara paralel olarak ailelerin çocuklarını okuldan almaları, okullaşma oranını da düşürdü. 'nin kuzeyinde okullaşma oranı yüzde 70 azalırken, milyon 100 bin nüfuslu Deir Ez-Zor'da iki yılda 13 bin 250 çocuk okuldan alındı. Haseke ve çevresindeki yerleşim birimlerinde 19 okul kapanırken, Haseke'de bin 380 okul çağındaki çocuk eğitimini bıraktı. Çocukların ekonomik zorluklar, ulaşım masraflarının artması, aileleri ile birlikte göç etmeleri ve çalışarak aileye gelir sağlaması gibi nedenlerle okuldan alındıkları belirtiliyor. Şekersiz çay ve ekmek diyeti Kuraklıktan etkilenen ve göç eden ailelerin alışkanlıklarında da büyük değişiklik oldu ve yetersiz yaygınlaştı. Aileler yiyecek-içecek masraflarını azaltmak için daha az ekmek tüketir ve çayı şekersiz içer oldular. Yetersiz ise anemi gibi hastalıklar başta olmak üzere sağlık sorunu yaşayanların sayısında önemli bir artışa neden oldu. Evlilikler erteleniyor Kuraklık, sosyal ve aile hayatını da olumsuz etkiliyor. Evlilikler maddi nedenlerden dolayı ertelenirken, varolan aile birliklerinde de aynı nedenlerden sorunlar ortaya çıkıyor. Ailelerin bir kısmı yiyecek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere mallarını satarken, bakkallara ve yakınlarına borçlanıyor. Hasat dönemi ödenmek üzere borçlanan çiftçilerin borçlarını ödeyememeleri çeşitli sıkıntıların ortaya çıkmasına neden oluyor. 569712 G.Saray'ın Avrupa kupalarındaki 226. maçı GALATASARAY, AVRUPA KUPALARINDA YARIN 226. MAÇINA ÇIKACAK Sarı kırmızılılar, bugüne kadar Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ile Şampiyonlar Ligi'nde 133, adı UEFA Kupası'ndan UEFA Avrupa Ligi'ne çevrilen bu organizasyonda 59, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda 32 ve Avrupa Süper Kupa'da da kez olmak üzere, toplam 225 maç oynadı. Avrupa kupaları tarihindeki en başarılı Türk ekibi olan ve UEFA Kupası ile UEFA Süper Kupası'nı müzesinde bulunduran Galatasaray, 225 maçta 85 galibiyet ve 83 yenilgi alırken, 57 karşılaşmada ise eşitliği bozamadı. Bu karşılaşmalarda rakip filelere toplam 310 gol göndermeyi başaran ''Cim Bom'', kalesinde ise 324 gol gördü. -SÜPER ''CİM BOM''- Galatasaray, bu sezon Frank Rijkaard yönetiminde süper bir performans sergileyerek mükemmel sonuçlar aldı. Sarı-kırmızılıların başında Avrupa kupası maçına çıkan, ligde ise karşılaşmayı geride bırakan Hollandalı çalıştırıcı, henüz yenilgiyle tanışmadı. Galatasaray'la çıktığı 11 resmi maçın 9'unu kazanan ve kez berabere kalan Rijkaard, özellikle oynattığı total futbol tarzıyla dikkat çekti. Rijkaard yönetimindeki Galatasaray, 11 resmi maçta rakip filelere 35 gol göndermeyi başardı ve kalesinde ise gole engel olamadı. Galatasaray'ın son 11 resmi maçında aldığı sonuçlar şöyle: UEFA Avrupa Ligi: Tobol-Galatasaray...........: 1-1 Galatasaray-Tobol...........: 2-0 Maccabi Netanya-Galatasaray.: 1-4 Galatasaray-Maccabi Netanya.: 6-0 Galatasaray-Levadia.........: 5-0 Leveida-Galatasaray.........: 1-1 Turkcell Süper Lig: Gaziantepspor-Galatasaray...: 2-3 Galatasaray-Denizlispor.....: 4-1 Galatasaray-Kayserispor.....: 4-1 Ankaraspor-Galatasaray......: 0-2 Galatasaray-Beşiktaş........: 3-0 AVRUPA KUPALARINDA TÜRK-YUNAN TAKIMLARININ MAÇLARI Avrupa kupalarında Türk takımları, yarın Galatasaray'ın Panathinaikos ile deplasmanda yapacağı maçla birlikte Yunan temsilcileriyle futbolda 12. kez karşı karşıya gelecek. Türk takımları Avrupa kupalarında Yunan ekipleri karşısında oynadıkları 11 maçın 5'ini kazanırken, 3'ünü de yitirdiler. Türk ve Yunan ekipleri arasındaki karşılaşma da beraberlikle sonuçlandı. Türk ve Yunan ekipleri, ilk kez Bursaspor'un, 1995-96 sezonunda OFI Crete ile İntertoto Kupası'nda eşleşmesiyle birlikte karşı karşıya geldi. Tek maç usulüne göre yapılan bu karşılaşmayı 2-1 kazanan Bursaspor, İntertoto Kupası'nda tur atladı. Fenerbahçe ile Galatasaray'ın yarınki rakibi Yunanistan'ın Panathinaikos takımlarının UEFA Kupası'ndaki 2002-03 sezonundaki eşleşmesinde ilk maç 1-1'lik skorla sonuçlanırken, sarı-lacivertli temsilcimiz deplasmanda rakibine 4-1 yenilerek elenmekten kurtulamadı. Galatasaray ise 2003-04 sezonunda Şampiyonlar Ligi grup maçlarında karşılaştığı Olympiakos'u ilk maçta 1-0 mağlup ederken, deplasmanda ise rakibine 3-0 yenilmişti. Yine Galatasaray, geçtiğimiz sezon UEFA Kupası grup maçlarında deplasmanda karşılaştığı Yunanistan temsilcisi Panionios'u 3-0 mağlup etmeyi başardı. 'Cim bom', geçtiğimiz sezon UEFA Kupası grup maçında Olympiakos'u İstanbul'da 1-0 yenmişti. -TÜRK-YUNAN TAKIMLARININ MAÇLARI- Futbolda iki ülke takımlarının oynadıkları maçlar şöyle: Sezon            Maç                 Organizasyon       Sonuç 1995-96   Bursasspor-OFI Crete        Intertoto Kupası   2-1 2002-03   Fenerbahçe-Panathinaikos    UEFA Kupası        1-1, 1-4 2003-04   Galatasaray-Olympiakos      Şampiyonlar Ligi   1-0, 0-3 2004-05   Gençlerbirliği-Egaleo       UEFA Kupası        0-1, 1-1 2006-07   Kayserispor-Larissa         Intertoto Kupası   0-0, 2-0 2007-08   Galatasaray-Panionios       UEFA Kupası        3-0  2008-09   Galatasaray-Olympiakos      UEFA Kupası        1-0 GALATASARAY'IN DEPLASMAN KORKUSU YOK UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu 1. maçında yarın Yunanistan'ın Panathinaikos takımına konuk olacak Galatasaray, son dönemde deplasmanlarda başarılı bir grafik çiziyor. Sarı-kırmızılı takım, Avrupa kupalarına son sezonlarda yoluna hep UEFA organizasyonunda devam ederken, son deplasman maçında yenilgi yüzü görmedi. Avrupa kupalarındaki son deplasman yenilgisini, 2007-08 sezonu UEFA Kupası 3. turunda Bayer Leverkusen'e karşı 5-1 gibi farklı bir skorla alan Galatasaray, ardından ise bir seri yakaladı. Deplasmanda, iyi bir istatistik yakalayan Galatasaray, son dış saha maçının 4'ünü kazanırken, 4'ünü ise eşitlikle tamamladı. ''Cim Bom'', son deplasman maçında rakip filelere 14 gol gönderdi ve kendi kalesinde ise gol gördü. -DEPLASMAN KARNESİ- Galatasaray'ın Avrupa kupalarında yaptığı son deplasman maçının sonuçları şöyle: Sezon    Organizasyon      Rakip       Sonuç 2008-09  UEFA Kupası  Bellinzona       4-3          UEFA Kupası  Benfica          2-0          UEFA Kupası  Hertha Berlin    1-0          UEFA Kupası  Bordeaux         0-0          UEFA Kupası  Hamburg          1-1 2009-10  UEFA Kupası  Tobol            1-1          UEFA Kupası  Maccabi Netanya  4-1          UEFA Kupası  Levadia          1-1 569355 11:16 'Tarlanızda altın var' sözüne inandılar, dolandırıldılar 'Tarlanızda altın var' sözüne inandılar, dolandırıldılar ’ın Çaldıran ilçesinde yaşayan baba ile oğlu, kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtan kişinin "Tarlanızda, toprağın altında altın ve tarihi eserler var" sözüne inanarak, kazı izni alınması için belirli aralıklarla 93 bin TL havale gönderdi. Dolandırıldıklarını anlayan baba ve oğlunun şikayetçi olması üzerine zanlı ’de yakalandı. Alınan bilgiye göre, Van’ın Çaldıran ilçesi Başeğmez köyünde oturan Hakim Babat ile oğlu Mehmet Babat güvenlik güçlerine başvurarak, kişi tarafından dolandırıldıklarını bildirdi. Baba ile oğul Babat, savcıya verdiği bilgide, köye gelen iyi giyimli kişinin kendilerini "altın arayan devlet görevlisi" olarak tanıttığını, altın arama cihazı ile tarlalarda arama yaptıklarını, kendilerine "tarlanızda yüklü miktarda altın ve var. Bunlar ’yi satın alır, kimseye söylemeyin" dediklerini belirtti. Hakim ve Mehmet Babat, kişinin köyden ayrılmasının ardından kendilerini telefonla arayan ve avukat olduğunu söyleyen bir kişinin tarladaki altın ile tarihi eserlerin çıkartılması ve gerekli izinlerin alınması için 40 bin avro gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine hayvanlarını ve evdeki ziynet eşyayı satarak İzmir Konak Postanesine İbrahim Aksu adına belirli aralıklarla 93 bin TL havale gönderdiklerini kaydetti. Kendisini avukat olarak tanıtan kişinin İbrahim Aksu adına 30 bin TL daha göndermesini istediğini söyleyen baba ile oğul Babat, bunun üzerine dolandırıldıklarını anlayarak şikayetçi olduklarını belirtti. Van Emniyetinin, İzmir polisi ile bağlantı kurmasının ardından, Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Büro Amirliği ekipleri, Konak Postanesi’nde önlem aldı. Van’dan havale edilen 30 bin TL’yi postaneden İbrahim Aksu adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesi ile almak isteyen B.A. (37) ile dışarıda bekleyen S.A. (35) ve E.B. (46) gözaltına alındı. İzmir Emniyet Müdürlüğünde sorgulanan zanlının, Van’ın Çaldıran ilçesinde kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtan kişiler olduğu belirlendi. Zanlıların ifadelerinde, tarlalarında tarihi eser ve altın bulunduğuna ve kendilerini eve götürüp yemek yediren baba ile oğluna tarlalarında altın ve tarihi eser bulunduğunu kimseye söylememeleri için Kuran’a el bastırdıklarını söyledikleri öğrenildi. Zanlılar, işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilecek. 569384 Hayvan pazarında ot kavgası: yaralı Sabah saatlerinde Nevzat Yılmaz ile Atik Dinç ve Nevzat Dinç arasında ot yüzünden çıkan tartışma, kısa sürede bıçaklı, taşlı, sopalı kavgaya dönüştü. Kavgada Nevzat Yılmaz, Atik Dinç ve Nevzat Dinç çeşitli yerlerinden aldıkları bıçak ve sopa darbeleriyle yaralandı. Yaralılar ambulansla Aziziye Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Kavga nedeniyle çok sayıda polis hayvan pazarına sevk edildi. Polis, kavgaya karışan iki kişiyi gözaltına aldı. Son bir hafta içerisinde iki büyük kavganın yaşandığını belirten vatandaşlar, polisin pazarda yeteri kadar güvenlik önlemi almamasından şikâyetçi oldu. Vatandaşlar, "Burada birisi öldürüldükten sonra mı polis hayvan pazarında güvenlik önlemi alacak? Biz olay sonrasında değil, olaylar başlamadan burada üniformalı polisleri görmek istiyoruz." diye konuştu 570536 Şans Topu çekildi Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı. 431. Hafta'nın kazandıran numaraları; 2, 3, 10, 15, 16 olarak belirledi. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde artı bilen kişi 268 bin 509 TL 25'er Kr ikramiye kazandı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bilen 27 kişi bin 808 TL 30'ar Kr, artı bilen 339 kişi 144 TL, bilen bin 544 kişi 18 TL 40'ar Kr, artı bilen bin 59 kişi TL 45'er Kr, bilen 105 bin 638 kişi TL 15'er Kr, artı bilen 87 bin 119 kişi TL 60'ar Kr, artı bilen 258 bin 813 kişi de TL 50'şer Kr ikramiye kazandı. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını; Ankara-Çankaya ve İstanbul-Avcılar'daki bayilerden yatırdıkları bildirildi. Bu haftaki çekilişte milyon 627 bin 326 TL 28 Kr ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna 976 bin 395 TL 77 Kr, KDV olarak 648 bin 135 TL 38 Kr, Şans Oyunları Vergisi olarak da 361 bin 628 TL Kr aktarılacak. 570379 1.Lig'de haftanın hakemleri! Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, ligde 5. hafta maçlarında görev yapacak hakemler şunlar: 19 Eylül Cumartesi: 16.00 Kayseri Erciyesspor-Kardemir Karabükspor: Mete Kalkavan 16.00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor-Karşıyaka: Gökhan Güneşer 20.30 Altay-Mersin İdmanyurdu: Mürvet Sezer 20.30 Konyaspor-Kartalspor: Erbay Aldemir 20.30 Samsunspor-Kocaelispor: Serkan Çınar 20.30 Adanaspor-Hacettepe: Zafer Demir 20.30 Bucaspor-Boluspor: Fethi Serkan Koçak 20 Eylül Pazar: Giresunspor-Çaykur Rizespor: Cüneyt Çakır (Bu maçın başlangıç saati ve oynanacağı stat Futbol Federasyonu tarafından daha sonra açıklanacak) 21 Eylül Pazartesi: 20.30 Dardanelspor-Orduspor: 569244 Üzmez duruşmaya elleri kelepçeli geldi Üzmez duruşmaya elleri kelepçeli geldi da geçtiğimiz yıl Nisan ayında 14 yaşındaki B.Ç isimli kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu öne sürülen yazarı in karar aşamasına gelen duruşmasına bugün devam edilecek. Aynı davada ikinci kez tutuklandıktan sonra Bursa Tipi Cezaevine ait araç ile elleri kelepçeli olarak saat 09.20 de Bursa Adliyesi ne getirilen Üzmez in ncu duruşması saat 11.00 de başlayacak. 568588 Kenevir yetiştiren kişi yakalandı Kenevir yetiştiren kişi yakalandı ZONGULDAK (İHA) Zonguldak'ın Devrek ilçesinde bir şahsın evinde yapılan aramada esrar maddesi ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Devrek'te Oğuzhan köyünde, T.G. (60) isimli şahsın evinde esrar maddesi bulundurduğu ve kenevir bitkisi yetiştirerek sattığı duyumunun alınması üzerine Devrek Sulh Ceza Mahkemesi'nden alınan arama kararına istinaden ev ve müştemilatında yapılan aramada 100 gram esrar maddesi, 20 gram kenevir bitkisi tohumu, kök kenevir bitkisi, adet esrar içiminde kullanılan nargile başı ve adet mm çapında Arap menşeli tabanca mermisi ele geçirildi. Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla T.G. isimli şahsın ifadesinin alınmasına müteakip serbest bırakıldı. 570353 'Made in Turkey' getirene takım 21 Tl'ye  Bursa'da bu gece faaliyete geçecek Mol Mağazasının, açılışta ''Made In Turkey'' ekiketli tekstil ürünü getirene 21 liraya takım elbise vereceği bildirildi. MOL ve Wenice Kids İcra Kurulu Başkanı Oktay Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada, MOL'ün 12. mağazasının Bursa'da bu gece açılacağını belirtti. Açılışta, yerli üretimi desteklemek için ''Made In Turkey'' kampanyası düzenleyeceklerini vurgulayan Özdemir, şunları kaydetti: ''Marka ayrımı olmaksızın her kim 'Made In Turkey' etiketi taşıyan tekstil ürünüyle bu gece gelirse birbirinden kaliteli takım elbiseleri sadece 21 liraya alabilecekler.'' Özdemir, Bursa halkının kaliteli ürünleri toptan fiyatına perakende satın alabilmeleri için, hem okulların açılışından hem de Ramazan Bayramı'ndan önce Nilpark'taki mağazalarını yetiştirdiklerini bildirdi. 568871 Ankaraspor artık Süper değil! PFDK'nın Ankaraspor yönetiminin kulüpten el çekmeden Ankaragücü'ne geçmelerinin faturasını kestiği Ankaraspor küme düşürüldü, Süper Lig 17 takımla devam edecek. İki kulübün başkanı da 6'şar ay ceza aldı Ve futbolda beklenen oldu: Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Turkcell Süper Lig ekibi Ankaraspor'un bir alt lige düşürülmesine karar verdi. PFDK ayrıca Ankaraspor Başkanı Ruhi Kurnaz ve Ankaragücü Başkanı Ahmet Gökçek'e de ay hak mahrumiyeti cezası kesti. Kurul, Ankaraspor ile aynı ligde mücadele ettiği Ankaragücü arasındaki ilişkinin, sportif rekabeti engelleyici, müsabakaların ve ligin dürüstlüğünü, kamuoyunun ligin dürüstlüğüne ilişkin algısını zedeleyecek nitelikte olması nedeniyle, TFF Statüsü'nün 18. ve 76. maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. maddesine aykırılıktan dolayı Futbol Disiplin Talimatı'nın 45/1. maddesi uyarınca, konuyla ilgili uluslararası kural ve kabullerde belirlenmiş olan ölçütler de dikkate alınarak küme düşürülmesine karar verdi. Kurul, Ankaragücü hakkında ceza tayinine yer olmadığına karar verirken, kulübün yönetim kurulu üyelerine ay hak mahrumiyeti verdi. Ayrıca Ankaragücü Yönetim Kurulu'nun 15 üyesine de talimatlara aykırı eylemleri nedeniyle ay hak mahrumiyeti cezası uygun görüldü. PFDK'nın tam kadro toplanıp verdiği ceza sonrası Ankaraspor Onursal Başkanı Melih Gökçek, "Zamanında Haluk Ulusoy'u desteklemiş olmamın hesabı soruluyor. Yapılanlar hukuk dışı" dedi. ay ceza alan Ankaragücü Başkanı Ahmet Gökçek ise, 2010 Ocak'ta askere gideceği için cezasının son üç ayını silah altında geçirecek. Merak edilenler 1- İlk haftadaki sonuçlar onaylanacak mı, hükmene mi dönecek? 2- Futbolcular ve teknik direktörün durumu ne olacak? 3- Ankaraspor'un bu yılki yayın gelirini kim alacak? 4- Ankaraspor, Türkiye Kupası'na katılacak mı? CEVAPLAR: İlk üç sorunun yanıtını, yargı yolu tamamlandıktan sonra, yani Tahkim Kurulu PFDK'nın kararı onarsa, TFF Yönetim Kurulu verecek. Futbolculara 15 gün veya ay özel transfer hakkı tanınacak. Ankaraspor, sadece ligden düşürüldüğü için kupaya katılacak, ama Ankaragücü ile eşleştirilmeyecek. ŞİMDİ ASKER! Ocak ayından askere gidecek olan Ahmet Gökçek'in eski kulübü Ankaraspor, ligin ilk maçında Antalya'yı 1-0 yendi, sonrasında Gençlerbirliği ve Gaziantep ile 1-1 berabere kaldı. Galatasaray'a ise 2-0 mağlup oldu. 568810 Selin vurduğu firmalarda işçi maaşlarını devlet ödeyecek Sel, bölgedeki onlarca firmayı da kapanma noktasına getirdi. Bunların yeniden üretime başlamasının aylar alacağını hesaplayan Çalışma Bakanlığı, harekete geçti. Devlet, zararı karşılamanın yanı sıra şirketlere 'maaş desteği' sağlayacak. Üretimi duran firmalarda işçi ücretleri aya kadar devlet tarafından ödenecek. Çalışanlara 400 ile 800 lira arasında maaş bağlanacak. Bakanlık yetkilileri, zarar gören işletmelerin Türkiye İş Kurumu'na başvurmalarını ve kısa çalışma ödeneği talep etmelerini istiyor. Firmaların uygulamadan yararlanabilmesi için haftalık çalışma süresinin üçte bir oranında azalması ya da işlerin hafta süreyle durması gerekiyor. Kısa çalışma ödeneği, küresel kriz döneminde uygulandı. Yaklaşık 200 bin işçinin maaşını devlet ödedi. Sistem şimdi selzedeler için devrede. Kısa çalışma ödeneği, sel, yangın ve deprem gibi zorlayıcı nedenler ile genel ekonomik kriz sonucu işlerin durması halinde devreye giriyor. Devlet, bu iki sebepten dolayı üretimin durması halinde firmalara, 'işçi çıkarma maaşını biz ödeyelim' diyor. Böylece hem afetten etkilenen firmaların işçi çıkarması önleniyor hem de işletmelerin yükü hafifliyor. Kısa çalışma ödeneği, kriz döneminde yoğun olarak uygulandı. Yaklaşık 200 bin işçinin maaşını devlet ödedi. Selde zarar gören firmaların kısa çalışmama ödeneğinden faydalanabilmesi için haftalık çalışma süresinin üçte bir oranında azalması ya da işlerin en az hafta süreyle tamamen durması gerekiyor. Üretimin durması halinde çalışanların maaşlarının tamamı İş Kurumu tarafından ödeniyor. Kısmen çalışma halinde ise üretime devam edilmeyen sürenin parası devletten isteniyor. Çalışma Bakanlığı müfettişleri, kısa çalışma ödeneği almak isteyen firmaların başvurularını yerinde inceliyor. Ödeneğe hak kazandığı yönünde rapor tutulan firmalara İş Kurumu tarafından ödeme yapılıyor. Kısa çalışma ödeneği alabilmek için işçilerin son 120 gün sürekli çalışmış olması ve yıl içinde en az 600 gün prim yatırmış olmaları gerekiyor. Sel nedeniyle kısa çalışma ödeneğinden yararlanacak firmalar, işçilerinin adı, sosyal güvenlik sicil numaraları ile her bir işçinin ne kadar süre ile çalıştırılamayacağını İş Kurumu'na bildirecek. Kurum, müracaatları, başvuruyu izleyen ayın sonuna kadar sonuçlandıracak. Öte yandan Gelir İdaresi, sele maruz kalan mükelleflere, Eylül'de başlayıp 30 Eylül'e kadar vermeleri gereken beyannamelerini ekimde verilecek beyannamelerle birlikte verme imkânı getirdi. Bu beyannameler üzerine ödenecek vergilerin ödeme süresi de Ekim 2009 ayında verilecek beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süresinin bitim tarihine kadar uzatıldı. Uygulamadan faydalanmak için 30 Eylül'e kadar vergi dairesine başvurmak gerekiyor. 568880 Valiye bombalı saldırıya Ergenekon iddiası yargıda Valiye bombalı saldırıya Ergenekon iddiası yargıda Ercan DEMİRCİ SABAH 16.09.2009 Eski Van Valisi Tan'a suikast girişimi davasının 'Ergenekon bağlantısı' iddiasıyla yeniden görülmesi talep edild Van eski Valisi Hikmet Tan'a 2004'te düzenlenen bombalı saldırı davasında ömür boyu hapis cezasına çarptırılan sanığın avukatı, 'olayda Hiz-but Tahrir-Ergenekon bağlantısı var' iddiasıyla yeniden yargılama istedi. Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe veren Avukat Dinçel Aslan, Yargıtay'ın temyiz başvurusuna ret cevabı verdiğini hatırlatarak eski Van valisinin olaydan sonraki açıklamalarının dikkate alınmasını istedi. Dilekçesinde eski Vali'nin makamında dönemim DEP milletvekilleri ile görüştükten sonra bombalı saldırıya uğradığını belirten, Aslan, "Van eski Valisi Hikmet Tan, olaydan sonra çeşitli televizyon kanallarına yaptığı konuşmalarda Ergenekon ve Jitem'den şüphelendiğini söylemiş, 'eğer mahkemeler ve savcılar ifademi almak isterlerse seve seve ifade vereceğim' demiştir" ifadelerine yer verdi. Eski Vali Tan ise başvuruya ilişkin, "Olayla ilgili hala tereddütlerim var. Tabii Ergenekon terör örgütü uçsuz bucaksızdır. Kesin bir şey söylemek çok zor. Konu henüz müracaat aşamasında. Davet olursa gider ifade veririm tabi" dedi. 568929 Korsan kitapların kalitesi yazarları da şaşırttı diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Operasyon, 'fikir hırsızları'nın bestseller'i belirleyip kitapları ona göre bastığını ortaya çıkardı. İstanbul Emniyeti, Küçükçekmece, Bağcılar, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Avcılar, Eyüp ve Beylikdüzü'nde belirlenen adreslere düzenlediği operasyonlarda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na muhalif olarak bandrolsüz kitap üreten, dağıtan ve satışını yapan zanlıyı kıskıvrak yakaladı. Baskın yapılan adreslerde çok sayıda matbaa makinesi, kitap kalıpları ve karton kitap kapakları ele geçirildi. kamyonla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine getirilerek sergilenen kitapları görmeye gazeteci yazar Taha Akyol, yazarlar Prof. Dr. Ahmet Maranki ile Ahmet Ümit de geldi. İstanbul polisine şükranlarını sunan yazarlardan Akyol, "Bundan ay önce de milyon adet korsan kitap yakalamışlardı. Korsanla mücadelede, İstanbul, tüm vilayetlerin polislerine örnek olmalı." diye konuştu. 569696 Antalyaspor, Trabzonspor'u gözüne kestirdi Tahir Görgülü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antalyaspor'un artık rayına oturduğunu, Ankaragücü galibiyetiyle de büyük moral kazandığını söyledi. Görgülü, ''Bu hafta sonu Trabzon'da Trabzonspor ile karşılaşacağız. Trabzonspor güçlü bir takım. İyi oynuyor. Ancak Antalyaspor da iyi bir takım. Antalyaspor'un hedefi her zaman puan almaktır. Bu hafta oynayacağımız maçta Trabzonspor'u yeneceğiz'' dedi. Görgülü, Ankaragücü maçında sakatlanan Necati Ateş'in durumunun iyi olduğunu da bildirerek, ''Necati Ateş, Trabzonspor'a karşı oynayabilecek durumda. Sakat olan Fatih Ceylan'ın da durumu iyiye gidiyor. Ceylan kontrol altında. Trabzonspor karşısına sorunsuz çıkacağımıza inanıyoruz'' diye konuştu.