ELRC project Acquisition of bilingual data (from multilingual websites), normalization, cleaning, deduplication and identification of parallel documents have been done by ILSP-FC tool. Multilingual embeddings (LASER) were used for alignment of segments. Merging/filtering of segment pairs has also been applied. en tr 3628 83092 72137 8362 17083
1.1886792452830188 The CIA has acknowledged that these statements were unreliable. CIA bu ifadelerin güvenilir olmadıklarını kabul etti. 1.1475409836065573 Only a few low-ranking enlisted military personnel have been punished. Yalnızca birkaç düşük rütbeli askeri personel cezalandırıldı. 0.9622641509433962 Al-Sharif is now head of the Libyan National Guard. Al-Sharif şu anda Libya Ulusal Muhafızlarının lideri. 0.9777777777777777 US: Torture and Rendition to Gaddafi's Libya ABD: İşkence ve Kaddafi'nin Libya'sına Teslim 0.8777777777777778 In both cases, the detainees had died, one in Afghanistan and another in Iraq . Bu iki vakada da tutuklular, biri Afganistan 'da, diğeri de Irak 'ta olmak üzere, ölmüştü. 0.9540229885057471 Years later, the US rendered al-Libi to Libya, where he died in prison in May 2009. ABD yıllar sonra al-Libi'yi Libya'ya teslim etti ve al-Libi Mayıs 2009'da hapiste öldü. 0.918918918918919 One of his responsibilities is providing security for facilities holding Libya's high-value detainees. Sorumluluklarından biri de Libya'nın yüksek değerdeki tutuklularının bulunduğu tesislerin güvenliğini sağlamak. 0.8007889546351085 Other abuses reported by these former detainees include being chained to walls naked -sometimes while diapered - in pitch black, windowless cells, for weeks or months; restrained in painful stress positions for long periods, forced into cramped spaces; beaten and slammed into walls; kept indoors for nearly five months without the ability to bathe; and denied sleep by continuous, very loud Western music. Bu eski tutuklular tarafından bildirilen ihlaller arasında, penceresiz hücrelerde haftalarca veya aylarca zifiri karanlıkta, çırılçıplak -bazen altları bezlenmiş olarak- duvara zincirli tutulmak; acı veren zorlayıcı pozisyonlarda uzun süreler boyunca tutulmak, dar ve sıkışık yerlere zorla sokulmak; dövülmek ve duvarlara çarpılmak; banyo yapmaya izin verilmeksizin neredeyse beş ay boyunca kapalı yerde tutulmak ve sürekli yüksek sesle Batı müziği dinletilerek uykusuz bırakılmak gibi yöntemler yer alıyor. 0.841025641025641 "The closure of the Durham investigation, without any charges, sends a message that abuse like that suffered by the Libyan detainees will continue to be tolerated." "Durham soruşturmasının hiçbir suçlama yapılmaksızın kapatılması, Libyalı tutukluların yaşamak zorunda bırakıldıkları türden ihlallere müsamaha gösterilmeye devam edileceği mesajını vermektedir." 0.8280542986425339 Despite overwhelming evidence of numerous and systematic abuses of detainees in US custody since the September 11 attacks, the US has yet to hold a single senior official accountable. 11 Eylül saldırılarından itibaren ABD tarafından gözaltında tutulanların çeşitli ve sistematik ihlallere maruz kaldığına dair kuvvetli delillere rağmen, ABD daha henüz üst düzey tek bir görevliden dahi hesap sormuş değil. 1.1736111111111112 The Senate Select Committee on Intelligence (SSCI) has spent three years researching the CIA's detention and interrogation program and is nearing completion of a report. ABD Senatosu İstihbarat Komitesi (SSCI) üç yıl boyunca CIA'nin gözaltı ve sorgu programını araştırdı ve bildirildiğine göre, raporunu tamamladı. 0.982532751091703 International law binding on the US and other countries prohibits torture and other ill-treatment in all circumstances, and forbids transferring people to countries in which they face a serious risk of torture or persecution. ABD ve diğer ülkeleri bağlayan uluslararası hukuk, işkence ve kötü muameleyi mutlak surette yasaklamakta ve kişilerin ciddi bir işkence veya zulüm görme riskiyle karşı karşıya kaldığı ülkelere gönderilmelerine izin vermemektedir. 0.990990990990991 And the US government has been unwilling to make public the details about its secret CIA detention facilities. Öte yandan, ABD hükümeti de gizli CIA gözaltı tesisleri ile ilgili detayları kamuoyuna açıklamaya yanaşmıyordu. 0.9927536231884058 On August 30, 2012, US Attorney General Eric Holder announced that the only criminal investigation the Department of Justice had undertaken into alleged abuses in CIA custody, headed by special prosecutor John Durham, would be closed without anyone being criminally charged. 30 Ağustos 2012 günü, ABD Adalet Bakanı Eric Holder, CIA gözetimi altında gerçekleştiği iddia edilen ihlallere ilişkin olarak özel savcı John Durham başkanlığında Adalet Bakanlığı'nca yürütülen tek cezai soruşturmanın, kimse hakkında suçlama yapılmadan kapatılacağını duyurdu. 0.9925373134328358 Many members of the group, the Libyan Islamic Fighting Group (LIFG), joined the NATO-backed anti-Gaddafi rebels in the 2011 conflict. Libya İslami Mücadele Grubu'nun (LİMG) birçok üyesi, 2011'deki çatışmalar sırasında NATO destekli Kaddafi karşıtı isyancılara katıldı. 0.9777777777777777 Holder had already narrowed the scope of Durham's investigation on June 30, 2011, limiting it from the original investigation into the 101 people believed to have been in CIA custody to the cases of only two individuals. Holder zaten Durham'ın yürüttüğü soruşturmanın kapsamını 30 Haziran 2011'de daraltmış, CIA tarafından gözaltında bulunduğuna inanılan 101 kişi ile ilgili yürütülen ilk soruşturmayı yalnızca iki kişinin vakasıyla sınırlamıştı. 0.847972972972973 Human Rights Watch called on the SSCI to promptly release its report upon completion with as few redactions as possible, and to recommend that an independent, non-partisan commission investigate all aspects of US policy relating to detainee treatment. İnsan Hakları İzleme Örgütü, raporunu mümkün olduğunca az redaksiyondan geçirerek bir an önce açıklaması ve ABD'nin tutuklulara uygulanan muameleye ilişkin politikasının tüm boyutlarını inceleyecek bağımsız, partiler üstü bir komisyon kurulması tavsiyesinde bulunması yönünde SSCI'ye çağrı yaptı. 0.9056603773584906 The Libyan detainee accounts in the Human Rights Watch report had previously gone largely undocumented because most of those returned to Libya were locked up in Libyan prisons until last year, when Libya's civil unrest led to their release. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporunda yer alan Libyalı tutukluların ifadeleri, daha önceleri çoğunlukla belgelenmemişti çünkü Libya'ya iade edilenlerin birçoğu geçen yıl Libya'daki sivil ayaklanma sonucunda serbest kalana dek Libya hapishanelerinde bulunuyordu. 0.8938906752411575 The 154-page report, "Delivered into Enemy Hands: US-Led Abuse and Rendition of Opponents to Gaddafi's Libya," is based on interviews conducted in Libya with 14 former detainees, most of whom belonged to an armed Islamist group that had worked to overthrow Gaddafi for 20 years. 154 sayfalık "Düşmanın Eline Teslim Edilenler: Muhaliflerin ABD öncülüğünde Kötü Muameleye Maruz Kalması ve Kaddafi Libya'sına Teslimi" başlıklı rapor, aralarından çoğu 20 yıl boyunca Kaddafi'yi devirmek için mücadele etmiş silahlı bir İslamcı grubun üyesi olan 14 eski tutukluyla yapılan görüşmelere dayanıyor. 0.7484662576687117 One previously reported case for which Human Rights Watch uncovered some new information is that of Ibn al-Sheikh al-Libi. Daha önceden bildirilmiş olan, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün hakkında yeni bazı bilgiler ortaya çıkardığı vakalardan biri, İbn al-Sheikh al-Libi'nin yaşadıkları. 0.86084142394822 Accounts from al-Libi's fellow detainees in Afghanistan and Libya, information from his family, and photos seen by Human Rights Watch apparently taken of him the day he died, provide insight into his treatment and death, which Libyan authorities claim was a suicide. Afganistan ve Libya'da al-Libi'yle birlikte tutuklu kalmış olanların ifadeleri, ailesinin verdiği bilgiler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün gördüğü, öldüğü gün çekildiği anlaşılan fotoğraflar, al-Libi'nin gördüğü muamelenin ve Libyalı yetkililerce intihar olduğu iddia edilen ölümünün içyüzüne ışık tutuyor. 0.9354838709677419 The interviews and documents establish that, following the September 11, 2001 attacks, the US, with aid from the United Kingdom (UK) and countries in the Middle East, Africa, and Asia, arrested and held without charge a number of LIFG members living outside Libya, and eventually rendered them to the Libyan government. Yapılan görüşmeler ve edinilen belgeler, 11 Eylül 2001 saldırılarının ertesinde ABD'nin, Birleşik Krallık (BK) ve Orta Doğu, Afrika ve Asya'daki ülkelerin de yardımıyla, Libya dışında yaşamakta olan bazı LİMG üyelerini yakalayarak herhangi bir suçlamada bulunmadan alıkoyduğunu ve ardından da Libya hükümetine teslim ettiğini ortaya koyuyor. 1.0294117647058822 The US played the most extensive role in the renditions back to Libya. ABD Libya'ya yapılan teslimlerde en kapsamlı rolü oynayan ülke oldu. 0.9817073170731707 The Bush administration had helped to justify the 2003 Iraq invasion by relying on statements that al-Libi made during his abuse and mistreatment in CIA custody. Bush yönetimi 2003 Irak işgalini haklı çıkarmak için, al-Libi'nin CIA tarafından gözaltında tutulurken işkence ve kötü muamele altında verdiği ifadelere güvenmişti. 0.8575851393188855 Since the fall of the Gaddafi government, US diplomats and members of Congress have met with some of the former CIA prisoners now in Libya, and the US has supported efforts by the Libyan government and civil society to overcome the legacy of their country's authoritarian past. Kaddafi hükümetinin düşmesinden bu yana ABD diplomatları ve Kongre üyeleri, evvelce CIA tarafından hapis tutulmuş, şimdiyse Libya'da bulunan kişilerden bazılarıyla görüşüyorlar ve ABD, Libya hükümetinin ve Libya sivil toplumunun ülkelerindeki baskıcı geçmişin mirasının üstesinden gelmeye yönelik çabalarına destek veriyor. 0.7674418604651163 The details are consistent with the few other first-hand accounts about the same US-run facilities. Verilen detaylar, ABD yönetimindeki aynı tesis hakkında birinci elden aktarılmış birkaç başka anlatımla da tutarlılık gösteriyor. 0.6796116504854369 They include new allegations of waterboarding and other water torture. Bunlar arasında waterboarding ve diğer su işkencesi uygulamalarına ilişkin yeni iddialar da yer alıyor. 0.7213114754098361 Some of those who were rendered and allegedly tortured in US custody now hold key leadership and political positions in the country. Libya'ya teslim edilmiş olan ve ABD tarafından gözaltında tutulduğu sırada işkence gördüğü iddia edilenlerden bazıları, şimdi ülkenin önemli idari ve siyasi makamlarında bulunuyorlar. 1.621212121212121 Countries linked to the accounts about renditions include: Afghanistan, Chad , China and Hong Kong, Malaysia , Mali , Mauritania, Morocco , the Netherlands , Pakistan , Sudan , Thailand , and the UK. Interviewees alleged that personnel in some of these countries also abused them prior to transferring them back to Libya. Bu teslim operasyonlarıyla ilgili ifadelerde ismi geçen ülkeler arasında Afganistan, Çad , Çin ve Hong Kong, Malezya , Mali , Moritanya, Fas , Hollanda , Pakistan , Sudan , Tayand , ve BK bulunuyor. 0.7248322147651006 "The US and other governments that assisted in detainee abuse should offer a full accounting of their role." Tutuklulara kötü muamele yapmış olan ABD ve buna destek vermiş olan diğer ülkeler, bu konudaki rollerine ilişkin eksiksiz bir hesap vermelidir" dedi. 0.8445945945945946 The inquiry was also limited in that it looked only into abuses that went beyond what the Bush administration had authorized. Soruşturma, yalnızca Bush yönetiminin izin verdiği seviyenin ötesine geçen ihlalleri ele alması bakımından da ayrıca sınırlı bir çerçevede kalmıştı. 1.0 The report also describes serious abuses that five of the former LIFG members said they experienced at two US-run detention facilities in Afghanistan, most likely operated by the CIA. Raporda ayrıca, beş eski LİMG mensubunun Afganistan'da ABD'nin -büyük ihtimalle CIA idaresindeki- iki gözaltı tesisinde maruz kaldıklarını ifade ettikleri ağır ihlalleri de anlatıyor. 0.882943143812709 The accounts of former detainees, the CIA documents found in Libya, and some declassified US government memos have shed new light on US detention practices under the Bush administration but also highlighted the vast amount of information that still remains secret. Eski tutukluların anlattıkları, Libya'da bulunan CIA dökümanları ve ABD hükümetinin gizliliği kaldırılan bazı yazışma notları, ABD'nin Bush yönetimi dönemindeki gözaltı uygulamalarına yeni bir ışık tutmanın yanı sıra, halen sır olarak kalmaya devam eden bilgi miktarının büyüklüğünü de ortaya koydu. 0.6925207756232687 Human Rights Watch urged the US government to acknowledge its own past role in abuses and in helping Gaddafi round up his exiled opponents, to provide redress to the victims, and to prosecute those responsible for their alleged torture in US custody. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ABD hükümetine yaşanan ihlallerle ve Kaddafi'ye sürgündeki muhaliflerini yakalamakta verdiği destekle ilgili olarak geçmişte bizzat oynadığı rolü kabul etmesini, mağdurlara giderim sağlamasını ve ABD tarafından gözaltında tutulurken uğradıklarını iddia ettikleri işkenceden sorumlu olanları yargılamasını ısrarla tavsiye etmektedir. 0.8577981651376146 It could not cover acts of torture, such as waterboarding, and other ill-treatment that Bush administration lawyers had approved, even if the acts violated domestic and international law. Bush yönetimi hukukçularının onay verdiği waterboarding gibi işkence fiilleri ve diğer kötü muamele uygulamaları, her ne kadar ulusal ve uluslararası hukuka çiğnemiş de olsalar, soruşturmanın yetkisi dahilinde değildi. 0.8100358422939068 "The stories of the Libyans held by the US and then sent to Libya make clear that detainee abuse, including mistreatment not necessarily specifically authorized by Bush administration officials, was far-reaching," Pitter said. Pitter "ABD'nin alıkoyduğu ve sonra da Libya'ya gönderdiği Libyalıların hikayeleri, Bush yönetimi yetkililerinin belirgin biçimde izin vermesi ille de şart olmayan kötü muamele uygulamaları da dahil, tutuklulara yönelik ihlallerin ne kadar kapsamlı olduğunu ortaya koyuyor" dedi. 0.8620689655172413 "The scope of Bush administration abuse appears far broader than previously acknowledged and underscores the importance of opening up a full-scale inquiry into what happened." Bush yönetiminin görevi suistimalinin boyutları anlaşılan daha önceden ikrar edilenleri fersah fersah aşıyor ve neler olup bittiğine dair kapsamlı bir inceleme yapılmasının öneminin altını çiziyor" dedi. 0.9870967741935484 But other countries, notably the UK, were also involved, even though these governments knew and recognized that torture was common during Gaddafi's rule. Ama başta BK olmak üzere diğer ülkeler de, Kaddafi iktidarında işkencenin yaygınlığını bilmelerine ve teşhis etmelerine rağmen bu operasyonlara karıştılar. 1.3333333333333333 Her name is Nassiba. Adı Nesibe'ydi. 1.4473684210526316 They were shooting at us from two different directions. Bize iki ayrı yönden ateş ediyorlardı. 0.9615384615384616 He was killed in his bed. Yatağındayken öldürmüşler. 1.0833333333333333 We hid, but my dad stayed in the house. Biz saklandık, ama babam evde kaldı. 1.05 Recommendations for Neighboring and Other Concerned Governments Komşu Ülkeler ve İlgili Diğer Hükümetlere Yönelik Tavsiyeler 1.0625 My older brother came down and hid with us as well. Abim de aşağı gelerek bizimle birlikte saklandı. 1.0980392156862746 The three fighters that I saw were all dressed in black. Gördüğüm üç savaşçı tepeden tırnağa siyah giymişti. 0.9574468085106383 They had machine guns and were using snipers. Makineli tüfekleri ve keskin nişancıları vardı. 0.8674698795180723 In other cases, surviving family members had to leave loved ones behind. Bazen de hayatta kalabilen aile üyeleri sevdiklerini arkada bırakmak zorunda kaldı. 0.6891891891891891 The government began an offensive to retake the area on August 5, regaining full control on August 18. Hükümet bölgeyi tekrar ele geçirebilmek amacıyla 5 Ağustos'ta bir karşı saldırı başlattı ve 18 Ağustos itibariyle tüm bölgenin kontrolünü geri aldı. 1.2666666666666666 We saw the three fighters just in front of us, and then we fled on foot down behind the house and into the valley. Hemen önümüzde üç savaşçı gördük ve sonra evin arkasından vadiye doğru yaya olarak kaçtık. 1.263157894736842 My aunt, she is an 80-year-old blind woman, was also killed in her room. 80 yaşında gözleri görmeyen halam da odasında öldürülmüş. 0.6825396825396826 Syria: Executions, Hostage Taking by Rebels Suriye: İsyancıların Gerçekleştirdiği İnfazlar ve Rehin Almalar 1.0135135135135136 In some cases, opposition fighters executed or gunned down entire families. Kimi durumlarda muhalif savaşçılar tüm bir aileyi infaz etti veya öldürdü. 1.0222222222222221 He said that when he returned to the neighborhood after the government retook the area, he found that his father and aunt had been killed: Hükümetin bölgede kontrolü tekrar ele geçirmesinden sonra mahalleye döndüğünde ise babasının ve halasının öldürülmüş olduklarını gördü: 0.863013698630137 Planned Attacks on Civilians Constitute Crimes Against Humanity Sivillere Yönelik Planlı Saldırılar İnsanlığa Karşı Suç Teşkil Etmektedir 0.6176470588235294 Countries with influence over these groups should urge them to release the hostages. Bu gruplar üstünde etkisi olan ülkelerin, söz konusu grupları ellerindeki rehineleri serbest bırakmaları için teşvik etmeleri gerekiyor. 0.9958847736625515 Through the on-site investigation, witness statements, videos and photographs, and a review of hospital records, Human Rights Watch determined that opposition forces unlawfully killed at least 67 of the 190 dead civilians who were identified. Alan araştırması, tanık ifadeleri, video ve fotoğraflar ile hastane kayıtlarının incelenmesi sonucunda, İnsan Hakları İzleme Örgütü, teşhis edilen 190 sivil ölüden en az 67'sinin muhalif güçlerce hukuka aykırı olarak öldürüldüğünü tespit etti. 0.9926605504587156 The doctor showed Human Rights Watch a medical report the hospital prepared on August 26 stating that the "[c]ause of death in several of [the bodies] was multiple gunshot wounds all over the bodies, in addition to stab wounds made with a sharp instrument, given the decapitation observed in most bodies … Some corpses were found in a state of complete charring, and others had their feet tied …" The medical report reflected that the degree of decomposition of the corpses was consistent with the victims having been killed around August 4. Doktorun İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne gösterdiği, hastane tarafından hazırlanan 26 Ağustos tarihli bir tıbbȋ raporda şu ifadeler yer alıyordu: "[cesetlerin] birçoğunda sivri bir aletle açılmış kesiklere ilaveten, tüm bedene yayılmış çoklu kurşun yaraları bulunuyordu... Birçok cesette ise başların kesik olduğunu gözlemlendi... Bazı cesetlerin tamamen kömürleştiği bazılarının ise ayaklarının bağlı olduğu görüldü..." Raporda, gözlemlenen çürüme düzeyinin kurbanların 4 Ağustos civarında öldürüldüğü tahminiyle uyumlu olduğu da ifade ediliyor. 0.875 It is not clear whether all or most of these groups were in the villages on August 4 when the vast majority of abuses apparently took place. Bu grupların tamamının veya çoğunun ihlallerin büyük çoğunluğunun gerçekleştirildiği anlaşılan 4 Ağustos günü köylerde bulunup bulunmadığı ise henüz bilinmiyor. 0.7073170731707317 Countries, such as Turkey should investigate people credibly linked to atrocities in Syria and avoid being a safe haven for human rights abusers. Türkiye gibi ülkeler, haklarında Suriye'de yaşatılan zulümle bağlantılı olduğuna dair güvenilir bilgi olan kişileri soruşturmalı ve insan hakları ihlalcileri için güvenli bir sığınak olmaktan kaçınmalıdır. 1.0 The 105-page report, "‘ You Can Still See Their Blood': Executions, Indiscriminate Shootings, and Hostage Taking by Opposition Forces in Latakia Countryside ," presents evidence that the civilians were killed on August 4, the first day of the operation. 105 sayfalık "'Kanlarını hâlâ görebilirsin': Muhalif Güçlerin Lazkiye Kırsalında Gerçekleştirdiği İnfazlar, Rastgele Ateş Açmalar ve Rehin Almalar" başlıklı raporda operasyonun ilk günü olan 4 Ağustos'ta sivillerin öldürüldüğüne dair kanıtlar sunuluyor. 1.0571428571428572 A doctor working in the National Hospital in Latakia, which received the casualties from the countryside, told Human Rights Watch that the hospital received 205 corpses of civilians killed during the August 4-18 operation. Kırsaldan yaralı ve ölülerin getirildiği Lazkiye Ulusal Hastanesi'nde çalışan bir doktor İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, hastaneye 4-18 Ağustos operasyonu sırasında öldürülmüş 205 sivilin getirildiğini söyledi. 1.1811023622047243 The opposition fighters attacked between 4:30 and 5 a.m. on August 4, the first day of the Muslim Eid al-Fitr holiday, which marks the end of Ramadan. Muhalif savaşçılar Ramazan Bayramı'nın ilk günü olan 4 Ağustos sabahı, saat 4:30-5.00 arasında ilk saldırıyı gerçekleştirdiler. 0.9302325581395349 Three of these residents said they saw their relatives in the background of a video published on YouTube on September 7. Aralarından üçü ise YouTube sitesinde 7 Eylül tarihinde yayınlanan bir videoda, arkaplanda akrabalarını gördüklerini kaydettiler. 1.0307692307692307 This covers situations in which the commanders knew or should have known of crimes being committed by their subordinates and failed to prevent the crimes or hand over those responsible for prosecution. Bu ilke, komutanların astlarınca işlenen suçları bildiği veya bilmesi gerektiği, ama suçların işlenmesini önlemediği veya sorumluları yargılanmaları için teslim etmediği durumlarda da geçerlidir. 0.8571428571428571 In separate interviews local residents and a government military intelligence officer serving in the area told Human Rights Watch that opposition fighters first entered the Sheikh Nabhan area of Barouda, where government soldiers were positioned. Ayrı ayrı yapılan görüşmelerde bölge sakinlerinin yanı sıra, bölgede görev yapan hükümete bağlı askerȋ bir istihbarat görevlisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne muhalif grup savaşçılarının ilk olarak hükümet askerlerinin konuşlandığı Baruda'nın Şeyh Nabhan bölgesine girdiklerini söyledi. 1.0238095238095237 Fourteen residents from eight of these villages told Human Rights Watch that they awoke to the sounds of gun and mortar fire and the voices of incoming opposition fighters. Bu köylerin sekizinde yaşayan 14 kişi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne silah ve top atışı sesleriyle köye giren muhalif savaşçıların gürültüleriyle uyandıklarını söyledi. 1.01 The high civilian death toll, the nature of the recorded wounds - for example, multiple gunshot or stabbing wounds - and the presence of 43 women, children, and elderly among the dead together indicate that opposition forces either intentionally or indiscriminately killed most of the remaining victims. Çok sayıda sivilin öldürülmesi, kayıt altına alınan yaraların nitelikleri -çoklu kurşun yarası ve delici alet yarası gibi - ve ölenlerin 43'ünün kadın, çocuk ve yaşlı olması, muhalif güçlerin kurbanların çoğunu ya kasıtlı olarak ya da hedef gözetmeksizin açılan ateş sonucu öldürdüğüne işaret ediyor. 1.0178571428571428 Public statements by fundraisers and financiers, opposition activists, and opposition fighters reveal that at least some of the funding for the Latakia operation came from individuals residing in Kuwait and other Gulf countries. Finansörler ve kaynak yaratanlarla muhalif aktivist ve savaşçıların beyanları, Lazkiye operasyonu için kullanılan fonun en azından bir bölümünün Kuveyt ve diğer Körfez ülkelerinde yaşayan kişilerden geldiğini ortaya koyuyor. 0.825503355704698 Nine residents from the Latakia countryside separately told Human Rights Watch that their relatives had been taken hostage. Lazkiye kırsalında yaşayan dokuz kişi birbirlerinden bağımsız olarak İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne akrabalarının rehine olarak alıkonduğunu söyledi. 0.935251798561151 Anyone providing or selling arms and military assistance to the groups may be complicit in war crimes and crimes against humanity. Bu gruplara silah ve askerȋ destek sağlayan veya satan herkes savaş suçlarına ve insanlığa karşı işlenen suçlara iştirak etmiş sayılabilir. 2.7058823529411766 My mom was here in the house with me. She came out of the house first, and I was behind her. İlk o çıktı, ben de arkasındaydım. 1.0730337078651686 The scale and pattern of the serious abuses carried out by opposition groups during the operation indicate that they were systematic and planned as part of an attack on a civilian population. Muhalif grupların operasyon sırasında gerçekleştirdiği ihlallerin kapsam ve şekli, bunların sistematik ve sivil halka yönelik planlı bir saldırının parçası olduğunu düşündürüyor. 0.9893617021276596 In the following days, opposition fighters also gained control of Qal'ah, Talla, and Kafraya. İlerleyen günlerde muhalif savaşçılar Kale, Talla ve Kafraya'nın kontrolünü de ele geçirdiler. 0.753968253968254 Abuses by opposition forces under no circumstances justify violations by the Syrian government. Öte yandan, muhalif güçlerin gerçekleştirdiği ihlaller, Suriye hükümetinin uyguladığı ihlalleri hiç bir biçimde meşru kılamaz. 0.9752066115702479 At least 67 of the victims were executed or unlawfully killed in the operation around pro-government Alawite villages. Hükümet yanlısı Alevi köylerine yapılan operasyonda kurbanların en az 67'si infaz edildi veya kanunsuz biçimde öldürüldü. 0.8294573643410853 The fighters overran government army positions guarding the area and entered more than 10 Alawite villages. Savaşçılar, bölgeyi muhafaza etmekte olan hükümet ordusunun bulunduğu noktaları aştıktan sonra ondan fazla Alevi köyüne girdiler. 0.985781990521327 "Syrian victims of war crimes and crimes against humanity have waited too long for the Security Council to send a clear message that those responsible for horrible abuses will be held to account," Stork said. Stork "Suriye'deki savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçların kurbanları, uzun süredir Güvenlik Konseyi'nden bu korkunç ihlallerin sorumlularından hesap sorulacağına dair net bir mesaj gelmesini bekliyor. 0.98989898989899 Human Rights Watch found that at least 20 distinct armed opposition groups participated in the operation they alternately termed the "campaign of the descendants of Aisha, the mother of believers," the "Barouda offensive," or the "operation to liberate the coast," which lasted until August 18. İnsan Hakları İzleme Örgütü, muhalif grupların 18 Ağustos'a kadar sürdürdükleri ve "Müminlerin annesi Ayşe'nin soyundan gelenlerin savaşı" "Baruda saldırısı" veya "sahili özgürleştirme operasyonu" olarak adlandırdıkları operasyona en az 20 farklı silahlı muhalif grubun katıldığını ortaya çıkardı. 1.0393700787401574 For both war crimes and crimes against humanity the principle of "command responsibility" applies to military commanders and others in position of authority who can be held criminally liable for crimes committed by forces under their effective command and control. Gerek savaş suçları gerek insanlığa karşı işlenen suçlarda "komuta sorumluluğu" ilkesi, askerȋ komutanlar ve fiilen komutaları ve kontrolleri altındaki kuvvetlerce işlenensuçlardan cezaȋ olarak sorumlu tutulabilecek diğer yetki sahipleri için geçerlidir. 0.91 Other residents told Human Rights Watch about cases in which opposition fighters executed adult male family members, and then captured women and children from the family as hostages. Bölgede yaşayan başka tanıklar da İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne muhalif savaşçıların saldırdıkları ailelerin yetişkin erkeklerini infaz edip, kadın ve çocuklarını rehin aldığı vakalardan söz ettiler. 1.043010752688172 The opposition group Jabhat al-Nusra released a statement on what is believed to be their website acknowledging that its members executed the sheikh, who was a relative of Fadl Ghazzal, an adviser to former Syrian president Hafez al-Assad, because the sheikh supported the Syrian government. El-Nusra Cephesi adlı muhalif grup ise, gruba ait olduğu düşünülen bir web sitesinde yaptığı açıklamada , eski Suriye başkanı Hafız Esad'ın danışmanı Fadl Gazzal'ın akrabası olan şeyhin, Suriye hükümetini desteklediği için El-Nusra üyeleri tarafından infaz edildiğini kabul etti. 0.6881720430107527 Governments should restrict money transfers from Gulf residents to groups credibly implicated in systematic human rights abuses. Hükümetler, Körfez ülkelerinde ikâmet eden kişilerden sistematik insan hakları ihlallerine karıştığına dair güçlü kanaat oluşan gruplara yapılan para transferini kısıtlamak durumundalar. 0.9558011049723757 For the rest of those killed, further investigation is required to determine the circumstances of their deaths and whether the victims died as a result of unlawful killings. Geriye kalan 123 sivilin tam olarak hangi koşullarda öldürüldüğünü ve hukuk dışı öldürme kurbanı olup olmadıklarını değerlendirebilmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. 0.7466666666666667 Universal jurisdiction laws also are a key backstop against impunity for heinous abuses, especially when no other viable justice options exist, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, evrensel yargı kurallarının, özellikle de başka uygulanabilir adalet seçeneğinin olmadığı durumlarda, korkunç ihlallerin cezasız kalmasına karşı önemli bir dayanak teşkil ettiğine de dikkat çekti. 0.8848920863309353 (New York) - Armed opposition groups in Syria killed at least 190 civilians and seized over 200 as hostages during a military offensive that began in rural Latakia governorate on August 4, 2013, Human Rights Watch said in a report released today. (New York,) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yayınladığı raporunda Suriye'nin Lazkiye vilayeti kırsalında 4 Ağustos 2013 tarihinde başlayan askerȋ saldırılarda silahlı muhalif grupların en az 190 sivili öldürdüğünü, 200 kişiyi de rehin aldığını belirtti. 1.1111111111111112 Once the opposition overtook that and other neighboring military positions, they attacked the villages of Barouda, Nbeiteh, al-Hamboushieh, Blouta, Abu Makkeh, Beyt Shakouhi, Aramo, Bremseh, Esterbeh, Obeen, and Kharata. Burayı ve civardaki diğer askerȋ noktaları ele geçirdikten sonra muhalif güçler Baruda, Nebete, Hambuşi, Bluta, Ebu Mekke, Beyt Şakuhi, Aramo, Bremse, Esterbe, Obein ve Karata köylerine saldırdılar. 0.9536679536679536 For the report Human Rights Watch conducted an on-site investigation and interviewed more than 35 people, including residents who survived the offensive, emergency response staff, and fighters and activists on both government and opposition sides. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu raporu hazırlarken bir saha araştırması yürüttü ve aralarında saldırılardan kurtulan köy sakinleri, acil müdahale ekibi ve hem hükümet hem muhalefetten savaşçı ve aktivistlerin bulunduğu otuz beşi aşkın kişiyle görüşmeler yaptı. 0.8731707317073171 The UN Security Council should impose an arms embargo on groups on all sides against whom there is credible evidence of widespread or systematic abuses or crimes against humanity. BM Güvenlik Konseyi, haklarında yaygın ve sistematik ihlal veya insanlığa karşı suç işlediğine dair güvenilir kanıt bulunan gruplara hangi tarafta yer aldıklarına bakmaksızın silah ambargosu uygulamalıdır. 1.8015873015873016 For example, in Barouda, opposition fighters intentionally damaged an Alawite maqam (a site where a religious figure is buried) and appear to have intentionally damaged and dug up the grave of the religious figure buried there. Örneğin muhalif savaşçılar Baruda'da kasıtlı olarak bir Alevi ziyaretgâhını (dini şahsiyetlerin gömüldüğü yer) tahrip ettiler. 0.9509433962264151 One resident of the hamlet between Blouta and al-Hamboushieh described fleeing his home with his mother as opposition fighters entered his neighborhood, and having to leave his elderly father and blind aunt behind because of their physical infirmities. Bluta ve Hambuşi köyleri arasındaki mezrada yaşayan bir kişi, muhalif savaşçılar oturdukları mahalleye girdiğinde annesiyle birlikte kaçtıklarını ve yaşlı babasıyla gözleri görmeyen halasını fiziksel sorunları sebebiyle geride bırakmak zorunda kaldıklarını anlattı. 0.8136645962732919 Human Rights Watch has previously documented war crimes and crimes against humanity by Syrian government and pro-government forces. İnsan Hakları İzleme Örgütü daha önce Suriye hükümeti ve hükümet yanlısı güçlerin gerçekleştirdiği savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları belgelemişti. 1.027027027027027 At least 5,500 have been put on trial. En az 5500 kişi hakkında dava açıldı. 1.296875 [19] Various minor amendments to these laws have been made over the past few years. [19] Son yıllarda bu yasalarda bazı küçük değişiklikler yapıldı. 0.8125 To the European Union and United States Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ne 1.0 Minority Rights Azınlık Hakları 1.4210526315789473 To the Government of Turkey Türkiye Hükümeti'ne 0.96 The treaty entered into force on August 1, 2014. Sözleşme 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. 0.967741935483871 [79] The first hearing of the trial is on December 16, 2014. [79] Davanın ilk duruşması 16 Aralık 2014 tarihinde yapılacak. 0.9878048780487805 [35] The investigation into the gold-smuggling and bribery allegations continues. [35] Altın kaçakçılığı ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturma ise halen sürüyor. 0.9090909090909091 Government Intolerance of Public Protest Hükümetin Politik Protestoya Tahammülsüzlüğü 0.9019607843137255 In general, the number of women killed by spouses and family members in Turkey remains high. Genel olarak Türkiye'de eşleri veya aile mensupları tarafından öldürülen kadınların sayısı çok yüksek. 0.9923664122137404 [53] This is a major disadvantage in practical terms and a financial burden for the families of victims, as well as their lawyers. [53] Bu önemli bir pratik dezavantaj yarattığı gibi, hem mağdurların aileleri hem de onların avukatları için mali bir külfet demek. 1.1690140845070423 The space for independent, nonaligned and critical journalism in Turkey has shrunk. Türkiye'de bağımsız, tarafsız ve eleştirel gazeteciliğin alanı daraldı. 0.9362745098039216 [13] Whichever system Turkey adopts, the current threshold is higher than that of any other Council of Europe country and represents an interference with the right to political participation. [13] Türkiye hangi sistemi benimseyecek olursa olsun, halihazırdaki baraj Avrupa Konseyi üyesi herhangi bir ülkede uygulanandan daha yüksek ve bu haliyle politik katılım hakkına müdahale anlamına geliyor. 0.88 As a result, the victims of these abuses face significant obstacles in securing justice. Bunun sonucu olarak bu ihlallerin mağdurları adalet arayışlarında önemli engellerle karşılaşıyorlar. 0.9545454545454546 The latter issue is discussed in the chapter on impunity below. Bu son husus, aşağıda, cezasızlık başlığı altında tartışılacaktır. 1.1932773109243697 [75] Twitter has also itself restricted access in Turkey to some anti-government Twitter accounts under pressure from the Turkish authorities. [75] Twitter'ın kendisi de, Türk makamlarının baskısıyla, hükümet karşıtı bazı hesaplara Türkiye'den erişimi kısıtladı. 1.2 Europe and Central Asia division senior associate Annkatrin Tritschoks provided production assistance. Avrupa ve Orta Asya bölümü çalışanı Annkatrin Tritschoks prodüksiyon yardımı sağladı. 1.0891089108910892 The legal reforms reduced this to five years (bringing it into line with other serious crimes such as murder). Yapılan yasal reformlarla bu süre beş yıla indirildi (ki bu süre cinayet gibi ağır suçlarda da aynı). 0.8783068783068783 [57] Figures reported in August 2014 by the Minister of Health cite 12,946 cases of violence against women reported to the health services across the country in 2013. [57] Sağlık Bakanlığı tarafından 2014 Ağustos'unda açıklanan rakamlar, 2013 yılında ülke çapındaki sağlık merkezlerine 12,946 adet kadına karşı şiddet başvurusunda bulunulduğunu gösteriyor. 1.1367521367521367 [52] The case had been meticulously prepared and included around 500 testimonies of torture, some documented through medical reports. [52] Dava özenli ve dikkatli bir şekilde hazırlanmıştı ve işkence yapıldığına ilişkin 500 tanık ifadesini içeriyordu. 1.0517241379310345 The families of the victims continue to campaign for justice. Mağdurların aileleri halen adalet aramaya devam ediyorlar. 0.9107142857142857 Chapter 22 was opened with Turkey in November 2013. Fasıl, Türkiye ile 2013 yılının Kasım ayında açılmıştır. 1.011764705882353 Critical media organs have been subjected to a disproportionate number of steep fines. Eleştirel medya organları orantısız sayıda yüksek para cezalarına maruz bırakıldılar. 0.7941176470588235 The investigation into Bilal Erdoğan and 95 others was dropped in September 2014. Bilal Erdoğan ve diğer 95 kişi hakkındaki soruşturmada ise 2014 Eylül'ünde takipsizlik kararı verildi. 0.90625 Strengthen Official Human Rights Bodies in Turkey, Implement a Human Rights Action Plan Türkiye'deki resmi insan hakları kurumları güçlendirilsin, insan hakları eylem planı uygulansın. 1.1616161616161615 [43] There have been numerous flaws in the trials of police accused of killing three of the demonstrators who died. [43] Eylemcilerden üçünün ölümü nedeniyle yargılanan polislerin davalarında çok sayıda kusur vardı. 0.9844961240310077 [74] The Constitutional Court ruled in April and May 2014 respectively that the blocks on Twitter and YouTube should be lifted. [74] Anayasa Mahkemesi sırasıyla Nisan ve Mayıs 2014'de Twitter ve YouTube'a yönelik erişim yasağının kaldırılmasına karar verdi. 1.0486111111111112 In the peace process, the legacy of state-perpetrated violations, as well as serious abuses committed by the PKK, should not be swept under the carpet. Barış sürecinde, ne devlet tarafından yapılmış hak ihlalleri, ne de PKK tarafından yapılmış ciddi hak ihlalleri halının altına süpürülmemelidir. 0.9819819819819819 Such a provision is directly at odds with Turkey's obligations under the European Convention on Human Rights. Bu tür düzenlemeler, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülükleri ile çelişiyor. 1.0748663101604279 Significantly, the government and the PKK maintained a suspension of hostilities through 2013 and 2014; there was no consistent resumption of armed hostilities between the military and the armed group. Hükümet ve PKK'nın 2013 ve 2014 yıllarında ateşkesi sürdürmüş olmaları önemlidir; bu süre zarfında ordu ile silahlı grup arasında sürekli ve sistematik silahlı çatışmalara geri dönülmedi. 0.9661016949152542 The European Court of Human Rights has found a pattern of failure to effectively investigate killings in the southeast during the State of Emergency between 1987 and 2002. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, güneydoğuda 1987 - 2002 yılları arasındaki olağanüstü hal döneminde yaşanan öldürme vakalarının düzenli olarak etkili soruşturulmadığını saptadı. 0.8606060606060606 Although a step in the right direction, it does not go far enough as five years pretrial detention still exceeds acceptable human rights norm. Bu doğru yönde atılmış bir adım ancak yine de yeterince uzağa gidebilen bir adım değil zira beş sene de kabul edilebilir insan hakları normlarının üzerinde bir süre. 1.078125 Key suspects implicated were a young Iranian businessman, a bank director, four cabinet ministers, and the sons of three of the ministers. Soruşturmaların ana zanlıları İranlı genç bir iş adamı, bir bankanın genel müdürü, dört bakan ve bakanlardan üçünün oğullarıydı. 1.069767441860465 Government Intolerance towards Critical Speech Hükümetin eleştirilere karşı hoşgörüsüzlüğü 1.1044776119402986 These positive steps ended a swathe of arbitrary prosecutions which had clogged up the courts but not solved the problem of those arbitrary imprisoned under the more serious charge of "membership of an armed organization." Bu olumlu adımlar, mahkemeleri tıkayan bir grup keyfi ceza davasına son verdi, ancak daha ağır bir suç olan "silahlı örgüt mensupluğundan" keyfi olarak hapse atılmış olanların sorununu çözmeye yetmedi. 0.9403973509933775 [15] Authorities in Turkey have prosecuted activities such as joining protests, nonviolent political association, and journalistic activities. [15] Türk makamları protesto eylemlerine katılmak, şiddet içermeyen politik örgütlenme ve gazetecilik gibi faaliyetlerden dolayı ceza davaları açtılar. 0.9841897233201581 In the course of 2013-14, scores of media workers were fired from their jobs or forced to resign when their newspapers or TV stations became fearful that their reporting, writing, interviewing style, or areas of focus were politically controversial. 2013-14 yıllarında çok sayıda medya çalışanı işlerinden atıldılar ya da gazeteleri veya TV kanalları yaptıkları haberler, röportaj yapma üslupları veya odaklandıkları konuların politik olarak tartışmalı olduğundan korktuğunda, istifa etmeye zorlandılar. 1.0258620689655173 Kathy Mills, publications specialist, and Fitzroy Hepkins, administrative manager, prepared the report for publication. Yayınlar Müdürü Grace Choi, yayın uzmanı Kathy Mills; ve İdari yönetici Fitzroy Hepkins, raporu yayıma hazırladılar. 1.1114982578397212 From 2003 onwards (through legal amendment no. 4778), no permission was required to investigate allegations of torture and ill-treatment, although there are cases of prosecutors continuing to seek permission to investigate excessive use of force and killings and administrative authorities refusing to grant permission. 2003 yılından bu yana (4778 sayılı yasa değişikliği ile) işkence ve kötü muamele iddialarında izin alma zorunluluğu bulunmuyor, buna rağmen savcıların aşırı güç kullanımı ve öldürme iddialarını araştırmak için izin istediği, idari makamların da bu izni vermeyi reddettiği vakalar mevcut. 1.103225806451613 Following all these upheavals in the judiciary, an HSYK election on October 12, 2014 will see Turkey's 14,000 judges and prosecutors elect ten regular members of the HSYK. Yargı erkindeki bu alt-üst oluşu takiben, 12 Ekim 2014 tarihinde yapılacak seçimlerde, Türkiye'nin 14.000 yargıç ve savcısı HSYK'nın 10 üyesini seçecekler. 1.3333333333333333 The Constitutional Court indicated in July that it would examine the substance of the April law. Anayasa mahkemesi Temmuz ayında bu yasayı esastan görüşeceğini belirtti. 0.8639455782312925 The court found the state both failed in its obligation to prevent inhuman or degrading treatment and violated prohibitions on discrimination since domestic violence is regarded as gender-based violence, a recognized form of discrimination against women. Mahkeme devletin hem insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleyi engelleme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hem de ayırımcılık yasağını ihlal ettiğine de karar verdi, zira aile içi şiddet cinsiyet temelli bir şiddet olarak görülüyor ve kadınlara karşı bir ayırıcılık türü olarak kabul ediliyor. 1.0 [66] Baransu and Çoban are at liberty and a trial has not yet begun but face a possible 52-year prison sentence on charges of revealing secret information. [66] Baransu ve Çoban şu anda serbestler ve dava henüz başlamadı ancak gizli bilgileri yayınlamak suçundan haklarında 52 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 0.9555555555555556 This report was written by Emma Sinclair-Webb, senior Turkey researcher at Human Rights Watch, reviewed by Benjamin Ward, deputy director in the Europe and Central Asia division, Aisling Reidy, senior legal advisor, and Tom Porteous, deputy program director. Bu rapor İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye kıdemli araştırmacısı Emma Sinclair-Webb tarafından yazıldı, Avrupa ve Orta Asya bölümü müdür yardımcı Benjamin Ward, kıdemli hukuk danışmanı Aisling Reidy ve program müdür yardımcısı Tom Porteous tarafından gözden geçirildi. 0.7346938775510204 Ending Misuse of Anti-Terrorism Laws Anti-terör Kanunlarının İstismarına Son Verilmeli 0.80625 By contrast, the genuine reform of Turkey's criminal justice system would bring long-lasting benefits for the rights of citizens. Buna karşın Türkiye'nin ceza yargılamaları sisteminde yapılacak gerçek bir reform, Türkiye vatandaşlarının insan hakları açısından kalıcı faydalar sağlayabilir. 0.6850828729281768 In practice, candidates of minority parties are forced to run as independent candidates who form a party group once elected. Bu durum, uygulamada azınlık partilerinin adaylarını seçimlere bağımsız aday olarak girmeye zorluyor, daha sonra bağımsız olarak seçilen bu adaylar mecliste bir grup oluşturuyorlar. 1.073076923076923 Among the first duties of one of these newly appointed judges has been to order the July 22 detention of 100 police officers, which the media termed an anti-Gülenist operation targeting some of those police officers who played a key role in the December corruption investigation. Bu yeni atanan yargıçların ilk görevlerinden biri 22 Temmuzda 100 polisin gözaltına alınması kararını vermekti ki bu medyaya, Aralık ayındaki yolsuzluk soruşturmasında kilit rol oynayan polisleri hedef alan, Gülen hareketi karşıtı bir operasyon olarak yansıdı. 1.055084745762712 Among those released on bail were elected local Peace and Democracy Party (Barış ve Demokrasi Partisi, BDP) mayors from cities in southeastern Turkey, lawyers, and human rights defenders, such as Muharrem Erbey, as well as other political activists. Tahliye edilenler arasında Türkiye'nin güneydoğusundaki şehirlerde Barış ve Demokrasi Partisi'nden (BDP) belediye başkanı seçilmiş kişiler, avukatlar, Muharrem Erbey gibi insan hakları savunucuları ve başka politik aktivistler de vardı. 0.9708029197080292 [4] Repeated references to democracy as the ballot box, and use of terms such as the "national will," run through Erdoğan's speeches. [4] Demokrasi'yi seçim sandığı ile özdeşleştiren ifadeler ve "milli irade" gibi kavramlar Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık kullanılıyor. 1.2760736196319018 Courts in Diyarbakır and other cities have also granted bail to defendants in the many other ongoing trials involving KCK association charges, though in some of these cases defendants have yet to be released. Diyarbakır ve diğer şehirlerdeki mahkemeler de KCK ile bağlantılı diğer davalarda tahliye kararları verdiler, ancak bazı vakalarda sanıklar henüz salıverilmediler. 0.8518518518518519 Oversight mechanisms should also aim to strengthen judicial independence from the executive. Gözetim mekanizmaları, ayrıca, yargının yürütme karşısındaki bağımsızlığını güçlendirmeyi de hedeflemeliler. 0.9961832061068703 [70] Zaman reported to Human Rights Watch that following the incident she had seen an increase in hate mail and had received death threats but felt that a complaint to the prosecutor would be useless as Erdoğan's words had "constituted a license" to attack her. [70] Zaman İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne bu olaydan sonra aldığı nefret mesajlarında bir artış olduğu ve ölüm tehditleri aldığını, ama savcılığa başvurmasının faydasız olacağını çünkü Erdoğan'ın sözlerinin ona saldırma izni sayılabileceğini düşündüğünü söyledi. 0.8251748251748252 The name of the law gives no indication that the success of the peace process requires strengthening rights for Kurds. Yasanın isminde barış sürecinin başarısının Kürtlerin insan haklarının güçlendirilmesine bağlı olduğunu çağrıştıran bir ifadeye yer verilmemiş. 1.065217391304348 The concern has been thrown into stark relief in Turkey over the past few months by the largest corruption investigations in the country's history. Bu kaygıların haklılığı, geçtiğimiz aylarda, Türkiye tarihinde görülmüş en büyük yolsuzluk soruşturmaları vesilesiyle apaçık ortaya çıktı. 0.9925925925925926 While there have been clear improvements over the past decade in the rate of prosecution and conviction of murders of women by partners and family members, the same record of prosecution cannot be said to operate when it comes to other forms of violence against women. Geçtiğimiz on yılda eşleri veya aile üyeleri tarafından öldürülen kadınların katillerinin yargılanma ve mahkumiyet sayısında açıkça bir ilerleme sağlanmış olsa da, aynı yargılama düzeyinin kadına karşı başka şiddet biçimlerinde de işlemiş olduğunu söylemek mümkün değil. 0.9786096256684492 [34] Detentions of police took place on July 22, August 5, and September 1 and in each case pro-government media and spokesmen termed them "operations against the parallel structure." [34] Polisler 22 Temmuz, 5 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde gözaltına altında ve hükümet yanlısı medya bu gözaltılar için her seferinde "paralel yapıya karşı operasyon" ifadesini kullandı. 0.9383886255924171 In March 2012, in the Ummühan Kaplan v. Turkey judgment, the court asked Turkey to provide an effective remedy to the problem and agreed to adjourn examination of new cases for a period of one year. Mahkeme 2012 yılının Mart ayında Ummühan Kaplan'ın bireysel başvurusu üzerine aldığı kararda Türkiye'den bu sorunu uygun bir şekilde çözmesini talep etti ve yeni davaları bir yıl süreyle incelememeyi kabul etti. 0.9435897435897436 [16] The excessive length of criminal proceedings is a persistent problem in Turkey, resulting in regular rulings against the Turkish authorities by the European Court of Human Rights. [16] Ceza yargılamalarının aşırı uzun sürmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin düzenli olarak Türk makamları aleyhinde kararlar vermesiyle sonuçlanan, Türkiye'nin en inatçı sorunlarından biri. 1.1304347826086956 Victims' families' participation in these trials is of crucial importance to ensure that justice is finally being seen to be done. Mağdur ailelerinin duruşmalara katılması, adaletin nihayet yerine geldiğinin görülmesi için büyük bir önem taşıyor. 0.9946524064171123 [41] Without initiating a legal process, the military prosecutor decided that no-one had to answer for what was simply an "unavoidable mistake," and a military court upheld the decision. [41] Askeri savcı herhangi bir hukuki süreç başlatmadan, "kaçınılmaz bir hata" olarak nitelendirdiği bu olay hakkında takipsizlik kararı verdi ve askeri bir mahkeme de bu kararı onayladı. 0.9127906976744186 However, Turkey's record today fails to support this optimistic picture of the government's commitment to media freedom and freedom of expression in general. Ancak, Türkiye'nin bugünkü karnesi, hükümetin medya özgürlüğüne ve genel olarak ifade özgürlüğüne bağlı olduğuna ilişkin çizdiği bu iyimser tabloyu desteklemekten çok uzak. 0.9562841530054644 At the start of 2013, the government announced talks with imprisoned Kurdistan Workers' Party (PKK) leader Abdullah Öcalan to end the decades-long armed conflict with the PKK. Hükümet 2013 yılının başında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile on yıllardır süren silahlı ihtilafa son vermek amacıyla, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelere başladığını açıkladı. 0.9221311475409836 Aside from important efforts to bring to an end an era in which Kurds were the victims of systematic discrimination by prosecutors and courts, there is an urgent need for reform of Turkey's criminal justice system as a whole. Kürtlerin savcılar ve mahkemeler tarafından sistematik olarak mağdur edildiği bir dönemi sonlandırmak için gerekli çabanın gösterilmesiyle birlikte, Türkiye'nin ceza yargılamaları sisteminin bir bütün olarak reform edilmesi de acil bir ihtiyaç. 1.092896174863388 Unless indictments are issued soon there are concerns that the crimes of the 1990s will go unpunished and that the statute of limitations will simply function as another means to protect perpetrators. Davalar çok yakında açılmazsa, 1990'larda işlenmiş suçların cezasız kalacağına ve zaman aşımı süresinin failleri korumanın başka bir aracı olarak işleyeceğine ilişkin kaygılar vardır. 0.956989247311828 Given that the highest number of violations of the rights to life occurred in the period from 1993 to 1995, the 20-year period covered by the statute of limitations is almost up. Yaşam hakları ihlallerinin büyük bir çoğunluğunun 1993 ile 1995 yılları arasında yaşanmış olduğu gerçeği göz önüne alındığında, yirmi yıllık zaman aşımı süresi neredeyse dolmak üzeredir. 0.9631336405529954 [17] This parallel justice system has long been criticized by human rights groups for the harsh limitations it has imposed on the rights of defendants, a disproportionately high number of whom have been Kurds. [17] İnsan hakları grupları sanıkların haklarını sert bir şekilde kısıtlaması nedeniyle bu paralel yargı sistemini uzun süredir eleştiriliyordu ki, söz konusu sanıkların büyük bir çoğunluğunu da Kürtler oluşturuyordu. 0.8333333333333334 Gauri van Gulik, global advocate in the women's rights division, reviewed the section on impunity for violence against women. Kadın hakları birimi küresel kampanya sorumlusu Gauri van Gulik raporun kadına karşı şiddet vakalarında cezasızlık ile ilgili bölümünü gözden geçirdi. 1.0051546391752577 Turkey's politicized and faction-riven judiciary has contributed greatly to the perpetuation of a culture of impunity f0r serious human rights violations by police, military, and state officials. Türkiye'nin politize olmuş ve hizipleşmiş yargısı, polis, asker ve devlet görevlileri tarafından yapılan ciddi insan hakları ihlallerini cezasız bırakan bir kültürün doğmasına büyük katkı sundu. 0.9330855018587361 A replacement for this article (and related laws pertaining to acting on behalf of an armed organization and aiding and abetting its activities) should focus on criminalizing those who directly participate in violent activities connected to the group. Bu maddenin (ve silahlı bir örgüt adına eylem yapmak ve silahlı bir örgütün faaliyetlerine yardım ve yataklık etmekle ilgili diğer yasaların) yerine getirilecek yeni düzenleme sadece grupla bağlantılı olarak şiddet faaliyetlerine doğrudan katılmış kişilere odaklanmalı. 0.9961977186311787 In the context of the peace process, Turkey should take steps to give effect to international standards relating to the protection of minority rights and national minorities and to lift its reservations to articles concerning minority rights in some conventions. Barış süreci bağlamında Türkiye'nin azınlık haklarının ve ulusal azınlıkların korunmasına ilişkin uluslararası standartları uygulayacak adımlar atması ve bazı uluslararası sözleşmelerdeki azınlık haklarına ilişkin maddelere koyduğu çekinceleri kaldırması gerekli. 0.8333333333333334 I. Improving Rights to Secure the Kurdish Peace Process I. İnsan Haklarını İyileştirmek Kürtlerle Barış Sürecinin Teminatı 0.6666666666666666 The government should enact reform to address the threshold in time for the next general election. Hükümetin seçim barajı sorununu çözebilecek bir reform yasasını önümüzdeki genel seçimlerde uygulanabilecek şekilde, vaktinde çıkartması gerekiyor. 1.1578947368421053 [57] The criminal justice system continues to fail to hold abusive men accountable for violence to their partners, ex-partners or family members by means of criminal sanctions. [57] Ceza yargılaması sistemi eşlerine, eski eşlerine veya aile mensuplarına şiddet uygulayan erkeklerden cezai yaptırımlar yoluyla hala hesap sormuyor. 0.8380952380952381 [78] Scores of people face additional terrorism charges in connection with the protests. [78] Çok sayıda kişi de, bunlara ilaveten, eylemlerle bağlantılı olarak terörizm suçlarıyla itham edildi. 1.104 [59] Women's organization Mor Çatı (Purple Roof) that runs a shelter monitored implementation over a year and identified serious failures. [59] Bir sığınma evi işleten kadın örgütü Mor Çatı yasanın uygulanmasını bir yol boyunca izledi ve ciddi eksiklikler saptadı. 0.9368932038834952 [46] Law No. 4483 on the Prosecution of Civil Servants is still regularly interpreted by prosecutors as restricting their jurisdiction to investigate allegations against security force members. [46] 4483 sayılı Kamu Görevlilerinin yargılanması ile ilgili kanun, Savcılar tarafından hala, bu kanunun savcıların güvenlik gücü mensupları hakkında dava açma yetkilerini kısıtladığı şeklinde yorumlanıyor. 0.9874213836477987 [61] These are preventable deaths and frequently follow a history of violence against the woman which the authorities had a duty of due diligence to prevent. [61] Bunlar önlenebilir ölümler ve sıklıkla yetkili makamların gerekli özeni göstererek önlemekle mükellef oldukları bir şiddet geçmişinin ardından geliyorlar. 1.5333333333333334 Lawyers for the families of victims have applied to the Constitutional Court following the no prosecution decision. Takipsizlik kararından sonra mağdur aileleri Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 0.7378640776699029 [69] Criminal defamation laws are regularly invoked and politicians frequently win cases for "insult" against journalists and media that criticize them. [69] Hakaret yasaları sık sık kullanılıyor ve politikacılar kendilerini eleştiren gazeteciler ve medya organlarına karşı hakarete uğradıkları gerekçesiyle açtıkları tazminat davalarını sık sık kazanıyorlar. 1.1277372262773722 [64] In the run up to the presidential elections in August, statistics published reveal that the state broadcasting channel (Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, TRT) was devoting dramatically more airtime to Recep Tayyip Erdoğan's presidential campaign speeches than to those of the two opposition candidates. [64] Ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yayınlanan istatistikler devlet televizyonu TRT'nin Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı kampanyasında yaptığı konuşmalara, diğer iki muhalefet adayının konuşmalarına kıyasla çok daha fazla yer verdiğini gösteriyorlar. 1.1346153846153846 Strengthen the independence of judges and prosecutors from the executive and from all forms of political interference; Yargıç ve savcıların yürütme ve her türden siyasal müdahale karşısındaki bağımsızlıkları güçlendirilsin. 0.9529411764705882 Despite the change in the law to repeal the statute of limitations for the crime of torture and the 2010 repeal by referendum of a constitutional provision granting immunity to public officials for crimes committed in the three years after the 1980 coup, there is still resistance to prosecuting torture cases from the past. İşkence suçlarında zaman aşımını kaldıran yasa değişikliğine ve 2010 yılında yapılan anayasa referandumuyla 1980 darbesinden sonraki üç yıl içerisinde işlenen suçlarda devlet görevlilerine yasal dokunulmazlık veren anayasa maddesinin kaldırılmış olmasına rağmen, geçmişte işlenmiş işkence suçlarının yargılanmasına hala direnç gösteriliyor. 0.7987804878048781 The report on the protests by the Ombudsman's office provided weak recommendations and did not recommend prosecution of the police. Kamu Denetçiliği Kurumu'nun eylemlerle ilgili olarak yayınladığı rapor zayıf bazı tavsiyelerde bulundu, polisler hakkında ceza davası açılmasını ise tavsiye etmedi. 1.011142061281337 Erdoğan's promise of a counter operation against the "parallel structure" within the criminal justice system materialized in late July and August when many of the police officers involved in the corruption investigations were themselves arrested on suspicion of coup plotting, illegal wiretapping of hundreds of people, including the prime minster, and blackmail. Erdoğan'ın ceza yargılamaları sistemindeki "paralel yapıya" karşı, karşı-operasyon yapma vaadi Temmuz sonu ve Ağustos aylarında gerçekleşti ve yolsuzluk soruşturmasında yer alan polislerin bir çoğu darbe girişiminde bulunmak, Başbakan da dahil olmak üzere yüzlerce insanı kanun dışı yollarla dinlemek ve şantajcılık gibi suçlarla itham edilerek tutuklandılar. 1.0240549828178693 While there are some strongly critical media organs in Turkey, seemingly exclusively devoted to writing anti-government stories, large parts of the media, and in particular television channels, follow a pro-government line in their news coverage and do not cover news unfavorable to the government. Türkiye'de münhasıran hükümet karşıtı yayın yapan, oldukça eleştirel medya organları bulunsa da, medyanın önemli bir kısmı, özellikle de televizyon kanalları, haberlerinde hükümet yanlısı bir çizgi takip ediyorlar ve hükümetin hoşuna gitmeyecek haberlere haber bültenlerinde yer vermiyorlar. 0.8918205804749341 Ensure that there are sufficient specialized and safe shelters for victims of domestic violence, with a view to bringing the number of available places in line with recommended number in the Istanbul Convention, and accessible for all women irrespective of age, ethnicity, nationality, sexuality, pregnancy, marital status, or disability. Aile içi şiddet vakalarının mağdurları için yeterli, uzmanlaşmış ve güvenli sığınma evlerinin bulunması; sığınma evi sayısının İstanbul Sözleşmesi'nde tavsiye edilen sayıya ulaşması ve sığınma evlerinin yaş, etnik köken, milliyet, cinsel yönelim, hamile olup olmama, evli olup olmama ve engelli olup olmama ayırımı gözetmeksizin tüm kadınların için erişilebilir olması sağlansın. 1.031954887218045 [53] For example, the prosecution of general Mete Sayar and others for six disappearances of four Kurdish and two Syriac villagers in Şırnak was transferred to Ankara from Şırnak by a decision of the Fifth Chamber of the Court of Cassation, although the Şırnak prosecutor and court did not consider there to be compelling security grounds not to hear it in Şırnak and it is likely that the defendants who are at liberty would anyway have participated in the case by video link-up (known as the SEGBIS system and increasingly commonly used in court). [53] Örneğin General Mete Sayar ve diğerlerinin dört Kürt ve iki Suriyeli köylünün Şırnak'ta kaybolması ile ilgili davası, Şırnak savcısının ve mahkemenin davanın Şırnak'ta görülmemesi için herhangi bir zorlayıcı güvenlik gerekçesinin bulunmadığını değerlendirmesine rağmen yargıtayın 5. dairesinin verdiği bir kararla Şırnak'tan Ankara'ya taşındı ki tutuklu olmayan sanıklar duruşmaya zaten muhtemelen SEGBIS adı verilen ve mahkemeler tarafından giderek artan bir sıklıkta kullanılan video konferans sistemi yoluyla katılacaklardı. 0.9775280898876404 Against this backdrop, it is of particular concern that the government has adopted legislation placing the National Intelligence Agency (MİT) and its personnel above the law. Bu arka plan akılda tutulduğunda, hükümetin Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) ve MİT personelini hukukun üzerinde konumlandıran bir yasa çıkarmış olması özellikle kaygı verici. 1.1779661016949152 [20] Then Minister of Justice Sadullah Ergin provided a September 18, 2013 written response to a parliamentary question by member of parliament Pervin Buldan showing that over the four-year period 2009-2012, over 20,000 individuals had been convicted for an article 314 offence. [20] Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, 18 Eylül 2013 tarihinde milletvekili Pervin Buldan'ın sorusuna verdiği yazılı cevap, 2009 - 2012 yılları arasındaki dört yıllık sürede 20.000 kişinin 314. maddeden hüküm aldığını gösteriyor. 0.8834080717488789 "Turkey dismisses Corruption Case that has Dogged PM Erdogan," Reuters, May 2, 2014, http://www.reuters.com/article/2014/05/02/us-turkey-corruption-idUSBREA410NE20140502 (accessed August 16, 2014). "Turkey dismisses Corruption Case that has Dogged PM Erdogan," Reuters, 2 Mayıs 2014, http://www.reuters.com/article/2014/05/02/us-turkey-corruption-idUSBREA410NE20140502 (her ikisine de 16 Ağustos 2014 tarihinde erişildi.) 1.5874125874125875 [60] The Platform to Stop Murders of Women (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu) reported that of 237 murders of women in 2013, 25 had requested protection, 18 of whom were actually under protection at the time of death. [60] Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 25'i koruma isteyen, 18'I öldürüldükleri anda koruma altında olan 237 kadın cinayeti raporladı. 1.0238095238095237 The central challenge is to transform Turkey's justice system from a system used as a tool by the executive against political opponents and open to manipulation by different political interests in the state, to one that is robustly independent and impartial. Temel zorluk Türkiye'nin adalet sistemini, yürütmenin politik muhaliflerine karşı bir araç olarak kullandığı ve devletteki farklı çıkarların politik manipülasyonuna açık bir sistem olmaktan çıkartıp, güçlü, bağımsız ve tarafsız bir sisteme dönüştürmek. 0.75 IV. III. 1.06312292358804 Political influence over the police and judiciary is a major obstacle to the protection of human rights at every level: it compromises the possibility of holding government and public officials accountable; it hinders the investigation of government corruption; and it undermines freedom of expression and press freedom. Polis ve yargının politik etkiye açık olması, insan haklarının korunması açısından her düzeyde büyük bir engel teşkil ediyor: hükümetten ve kamu görevlilerinden hesap sorulması olasılığına gölge düşürüyor; hükümet yolsuzluklarının soruşturulmasını engelliyor; ve ifade ve basın özgürlüğünü baltalıyor. 1.0321285140562249 The blocking of Twitter and YouTube in 2014, together with more restrictive steps to control the Internet through new revisions to Turkey's main law regulating content on the Internet (law no. 5651), came in the wake of the December 2013 corruption scandal. 2014 yılında You Tube ve Twitter'a erişimin engellenmesi ve Türkiye'nin 5651 sayılı ana internet yasasında yapılan değişikliklerle interneti kontrol etmek için daha kısıtlayacı adımlar atılması, Aralık 2013'teki yolsuzluk skandalının ardından geldi. 1.0 Emphasize in their relations with Turkey the importance of respect for human right and the rule of law and encourage Turkey to implement the recommendations above; Türkiye ile ilişkilerinde insan haklarına uyumun ve hukukun üstünlüğü ilkesinin önemi vurgulanmalı ve Türkiye yukarıdaki önerileri uygulaması için teşvik edilmeli. 1.8244274809160306 However, there remains a pressing need to address the rights deficit for women in Turkey, where there is low female labor force participation, many women lack economic independence, and the endemic problem of violence in the home persists. İş gücüne kadın katılımı çok düşük, bir çok kadının ekonomik bağımsızlığı yok ve Türkiye'ye özgü ev içi şiddet sorunu hala sürüyor. 1.0547445255474452 For example, in April 2013, severe restrictions on publishing or reporting statements by illegal organizations (article 6/2, Anti-Terror Law) were lifted and the scope of the crime of "making terrorist propaganda" (article 7/2, Anti-Terror Law; article 220/8, Turkish Penal Code) narrowed. Örneğin 2013 yılının Nisan ayında yasa dışı örgütlerin bildirilerinin yayınlanması veya haberleştirilmesine yönelik sert kısıtlamalar kaldırıldı ve "terörizm propagandası yapma" suçunun (Terörle Mücadele Yasası madde 6/2 ve Türk Ceza Yasası, madde 220/8) kapsamı daraltıldı. 0.8947368421052632 Exceptionally, the execution of their finalized sentences has been suspended and all defendants were released from prison in June 2014 pending a retrial. İstisnai bir durum olarak bu davada verilmiş nihai mahkumiyet kararlarının infazı durduruldu ve 2014 Haziranı'nda tüm sanıklar yeniden yargılanmak üzere tahliye edildiler. 0.7272727272727273 The parliamentary investigation into the incident was inconclusive and cannot be regarded as an attempt to pursue an effective public enquiry into the incident. Konu hakkında yapılan meclis incelemesi anlamlı bir sonuca ulaşmadı ve dolayısıyla bu incelemeyi olayın kamuoyuna açık ve etkili bir şekilde araştırılmaya çalışıldığının bir göstergesi olarak değerlendirmek mümkün değil. 0.7709923664122137 The trials themselves also raise doubts about the prospect of successful prosecutions of past abuses. Sürmekte olan davaların bizzat kendileri de, geçmişteki ihlallerin başarılı bir şekilde yargılanacağına ilişkin kuşkular doğuruyor. 1.0218068535825544 In a particularly egregious case, Mehmet Baransu of Taraf newspaper and his then editor Murat Şevki Çoban have been prosecuted over a November 2013 news story in Taraf publishing details of the records of a top-government National Security Council meeting held in 2004 in which a plan to purge Gülenists was allegedly discussed. Özellikle feci bir vakada, Taraf gazetesinden Mehmet Baransu ve o dönemdeki sorumlu yazı işleri müdürü Murat Şevki Çoban 2004 yılında yapılan ve iddiaya göre Gülen hareketini tasviye etmeye yönelik bir planın tartışıldığı çok gizli bir Milli Güvenlik Konseyi toplantısının kayıtlarını yayınladıkları için yargılanacaklar. 0.8996282527881041 Such mechanisms should aim to reduce political and factional influence on the judiciary and police by ensuring performance is evaluated on the basis of adherence to professional standards including adherence to international human rights law. Bu mekanizmaların emniyet teşkilatındaki ve yargı üzerindeki politik ve hizipsel etkileri azaltmayı hedeflemesi, bu amaçla performansın, uluslararası insan hakları hukuku da dahil olmak üzere, mesleki standartlara uyum temelinde değerlendirilmesini sağlaması gerekiyor. 0.5779816513761468 Accountability for Past Abuses during the Conflict with the PKK PKK ile geçmişte yaşanan çatışmalar sırasında yapılmış hak ihlallerinde hesap verebilirlik ilkesi işletilmeli 0.9473684210526315 It is worrying that among the first appointments are three judges who bailed key suspects in the corruption investigation (the sons of three ministers, the bank director, and the Iranian businessman at the heart of the investigation) and ordered the bank director's assets to be unfrozen. Bu yeni hakimliklere atananlardan üçünün, yolsuzluk soruşturmasındaki ana zanlıları (üç bakanın oğlunu, banka genel müdürünü ve soruşturmanın merkezindeki İran'lı işadamını) tahliye etmiş ve banka genel müdürünün mal varlığı üzerindeki dondurma kararının kaldırılmasına karar vermiş olması endişe verici. 0.8923611111111112 The Ministries of Justice, Interior, and the Family and Social Policy should jointly conduct a broad review of cases where women have been the victim of violence while under a protection order to determine how to strengthen enforcement of protection orders; Adalet, İçişleri ve Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıklarının işbirliği ile kadınların polis koruması altındayken şiddet mağduru olduğu vakalar, koruma kararlarının uygulanmasının nasıl güçlendirilebileceğini belirlemek amacıyla geniş ve kapsamlı bir şekilde taranarak gözden geçirilsin. 1.0245901639344261 [72] A third revision to the Internet Law the parliament passed without consultation on September 10 gave the Telecommunications Directorate (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, TİB) increased powers to block websites for reasons of "national security, the restoration of public order and the prevention of crimes," and to retain data on internet users' browsing histories. [72] 10 Eylül tarihinde hiç kimseye danışılmadan yapılan üçüncü bir değişiklik ise Telekomünikasyon İletişim Başkanlı'nın yetkilerini artırdı ve TİB'e"millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" gibi gerekçelerle web sitelerine erişimi engelle ve internet kullanıcılarının tarama geçmişlerine ilişkin verileri muhafaza etme yetkisi verdi. 0.7969924812030075 In Order to Support the Kurdish Peace Process, Protect Rights and Uphold the Rights of All Minority Groups Kürtlerle yürütülen barış sürecini desteklemek, insan haklarını korumak ve tüm azınlık grupların haklarını güvence altına almak için: 1.0456273764258555 In one recent instance demonstrating the problem, a military prosecutor issued an April 2014 decision of non-prosecution for reasons of the statute of limitations in the case of a March 1994 air force bombardment of two villages in Şırnak in which at least 38 civilians died. Bu soruna örnek teşkil eden yakın tarihli bir vakada, askeri bir savcı, 1994 Martı'nda Şırnak'taki iki köyün hava kuvvetleri tarafından bombalandığı ve 38 sivilin öldüğü bir olay hakkında, 2014 Nisanı'nda zaman aşımını gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdi. 0.8765432098765432 Replace Turkish Penal Code article 314 ("membership of an armed organization'') with a narrower offence criminalizing only those who directly participate in violent activities connected to an unlawful armed group; Türk Ceza Yasası'nın 314. maddesinde tanımlanan suç (silahlı örgüt mensubu olmak) sadece yasadışı silahlı bir grupla bağlantılı şiddet faaliyetlerine doğrudan katılmış olanları kapsayacak şekilde daha dar tanımlanmış bir suç ile değiştirilsin. 0.8169014084507042 Bolder steps to remedy the rights deficit for Turkey's Kurds-the root cause of the conflict-could further human rights for all ethnic and religious minority groups in Turkey. Türkiyeli Kürtlerin insan haklarındaki noksanlıkları gidermek için atılacak cesur adımlar - ki ihtilafın kökünde de bu yatıyor - Türkiye'deki tüm etnik ve dini azınlık gruplarının insan haklarını da ilerletebilir. 1.1336032388663968 [58] In Opuz v. Turkey (application 33401/02, judgment June 2009), the European Court of Human Rights found local authorities failed to use the required diligence to prevent domestic violence recurring after terminating proceedings without conducting any meaningful investigation. [58] Opuz v. Turkey (başvuru 33401/2, karar Haziran 2009) davasında Avrupa İnsan Hakları mahkemesi Türk makamlarının hukuki süreç tamamlandıktan sonra tekrarlanan aile içi şiddet vakalarını engellemek için gerekli özeni göstermediğine karar verdi. 1.1178571428571429 [26] In April, the Constitutional Court partially quashed key provisions of the law concerning enhanced powers for the Minister of Justice on the grounds that they violated the separation of powers in important respects, threatened judicial independence, and opened the way to political pressure on the judiciary. [26] Anayasa Mahkemesi bu yasayla getirilen ve Adalet Bakanı'nın yetkilerini artıran kilit önemdeki bazı düzenlemeleri, güçler ayrılığı ilkesine aykırı oldukları, yargı bağımsızlığını tehdit ettikleri ve yargıyı politik etkilenmeye açtıkları gerekçesiyle, Nisan ayında iptal etti. 0.9646799116997793 A 2012 report by the Commissioner for Human Rights of the Council of Europe identified a series of concerns contributing to lack of public confidence in the justice system and observed that "[o]ne of the major factors hampering progress seems to have been the established attitudes and practices followed by judges and prosecutors at different levels giving precedence to the protection of the state over the protection of human rights." Avrupa Konsey'nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiserliği'nin 2012 yılında yazdığı bir rapor halkın adalet sistemine duyduğu güvensizliğe katkı yapan bir dizi sorunu sıraladıktan sonra şu gözlemi yapıyor: "Değişik düzeydeki hakimlerin ve savcıların takip ettiği yerleşmiş davranış ve uygulama kalıplarında, devletin çıkarlarının korunmasına insan haklarının korunmasına kıyasla öncelik verilmesi de ilerlemeyi engelleyen önemli unsurlardan biri olabilir." 1.0538922155688624 In June, the Ankara military prosecutor ruled that prosecution of a pattern of systematic torture in Diyarbakir Prison in the period after the 1980 military coup was timed out. Temmuz ayında Ankara askeri savcılığı 1980 askeri darbesi sonrasında Diyarbakır Cezaevi'nde işlenen sistematik işkence suçlarının zaman aşımına uğradığına karar verdi. 1.1887755102040816 Newspapers critical of the government have been subjected to tax inspections on a regular basis, with papers such as Taraf receiving huge tax fines, while pro-government newspapers such as Sabah are not subjected to similar scrutiny. Hükümete eleştirel yaklaşan gazeteler düzenli olarak vergi denetimine tabi kılındılar; Taraf gibi gazeteler çok yüksek vergi cezaları alırken, Sabah gibi gazetelerde benzeri bir denetim yapılmadı. 0.8914285714285715 [18] The trial of anti-AKP coup plotters (the Ergenekon gang) ended in August 2013 with 259 defendants receiving a range of long sentences and 21 acquitted. [18] AK Parti karşıtı darbe planlayanların (Ergenekon çetesi) yargılanması 2013 yılının Ağustos ayında 259 sanığın uzun hapis cezaları alması, 21 sanığın da beraati ile bitti. 0.8248587570621468 The conviction of a police officer in September 2014 for shooting dead an Ankara demonstrator on June 1, 2013 was a rare moment of accountability. 1 Haziran 2013 tarihinde, Ankara'da bir eylemciyi vurarak öldüren polis memurunun 2014 Eylül'ünde mahkum olması, hesap verebilirlik ilkesinin işletildiği nadir anlardan biriydi. 1.1145038167938932 Suspects under investigation on terrorism charges are almost automatically placed in pretrial detention, due to the alleged gravity of the charge. Terörizm suçlamalarına maruz kalan şüpheliler, atılı suçun ağırlığı gerekçe gösterilerek neredeyse otomatik olarak tutuklanıyorlar. 1.0 In the context of the 2010 United Nations Universal Periodic Review (UPR), the Turkish government stated that "the continuation of enhancements on the freedom of speech and the freedom of media is one of the fundamental aspects of Turkey's human rights reforms." Türkiye Hükümeti Birleşmiş Milletler Evrensel Periyodik Gözden Geçirme incelemesi (EPGG) bağlamında "ifade özgürlüğünün sürekliliği ve genişletilmesi ve medya özgürlüğü Türkiye'nin insan hakları alanında yaptığın reformların temel unsurlarından biridir" demişti. 1.7012987012987013 It is too early to say exactly what the impact of this legal change will be. Much will depend how the judges exercise their powers. Bu yasal değişikliğin etkilerinin ne olacağını söylemek için henüz çok erken. 0.7236180904522613 [22] This deference to the interests of state was a core finding in 2009-10 studies on the judiciary undertaken by the Turkish think-tank TESEV. [22] Devletin çıkarlarına gösterilen bu saygılı itaatkarlık, Türk düşünce kuruluşu TESEV'in 2009-10 yıllarında yargı üzerine yaptığı araştırmaların da ana bulgularından biri olarak karşımıza çıkıyor. 0.8285714285714286 In July 2014, the government set the embryonic peace process on a legal footing with a law passed by the parliament. Hükümet 2014 yılının Temmuz ayında henüz başlangıç aşamasındaki barış sürecini, meclisten geçirdiği bir yasayla, yasal zemine de kavuşturdu. 1.163265306122449 The government should completely overhaul the substance of the prosecutions, and revise the Anti-Terror Law and the articles in the Turkish Penal Code concerning the prosecution of terrorism and other "crimes against the state." Hükümet açılan davaların esasını gözden geçirmeli ve Terörle Mücadele ve Türk Ceza Yasaları'ndaki terörizm ve "devlete karşı işlenen" diğer suçların yargılanması ile ilgili maddeleri değiştirmeli. 0.9968652037617555 [25] The government claims the Gülen movement, best known for its global network of educational establishments, has over many years exploited its huge influence to set up alternative power structures-a "parallel state"-in Turkey's judiciary, police, and bureaucracy by means of placing its own cadres in key positions. [25] Hükümet, küresel ölçekteki eğitim kurumları ağı ile tanınan Gülen hareketinin, kendi kadrolarını kilit pozisyonlara yerleştirerek sahip olduğu büyük etkiyi, Türkiye'nin yargı sisteminde, emniyet teşkilatında ve bürokraside alternatif bir iktidar yapısı - paralel bir devlet - kurmak için kullandığını iddia ediyor. 1.0492610837438423 European Commission, "Memo: EU-Turkey: Putting accession talks back on track, new chapter opened," MEMO/13/958, November 5, 2013, http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-13-958_en.htm (accessed August 20, 2014). Avrupa Komisyonu, "Memo: EU-Turkey: Putting accession talks back on track, new chapter opened," 5 Kasım 2013, http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-13-958_en.htm (20 Ağustos 2014 tarihinde erişildi). 1.054590570719603 In the July 3, 2014 communication by the Turkish government to the Committee of Ministers of the Council of Europe concerning the Oya Atman (74552/01) group of cases, the government claimed that after the countrywide Gezi protests, 329 criminal investigations into the police had been launched in 13 provinces, of which 59 had resulted in decisions of non-prosecution, 6 in prosecutions, and the remainder were still pending. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne Oya Atman (74552/01) ve ilgili davalara ilişkin olarak Türkiye hükümeti tarafından 3 Temmuz 2014'de iletilen bilgiye göre ülke çapındaki Gezi eylemlerinden sonra polisin edim ve eylemleriyle ilgili olarak 13 ilde 329 ceza soruşturması açıldı, bunlardan 59'u hakkında takipsizlik kararı verildi, 6'sı hakkında dava açıldı, geri kalan soruşturmalar ise henüz sürüyordu. 0.9602272727272727 A third investigation began on December 25 and implicated the former prime minister's son Bilal Erdoğan, among 95 others, in a series of offenses including bribe-taking. 25 Aralık günü başlayan üçüncü bir soruşturmada ise 95 kişi ile birlikte, dönemin Başbakanı'nın oğlu Bilal Erdoğan da, rüşvet de dahil olmak üzere, bir dizi suçla itham edildi. 1.1421052631578947 Irrespective of the political motivation (the government's fight with the G ü lenists discussed in the next chapter) underlying the decision to abolish these courts and prosecutors, their abolition is a positive step. Bu kararın ardındaki politik saik ne olursa olsun (Hükümet'in Gülen hareketi ile kavgası bir sonraki bölümde tartışılmaktadır), bu mahkemelerin ve savcılıkların kaldırılması olumlu bir adım. 0.7725118483412322 [50] The failure to prosecute should be seen in the broader context of the entrenched culture of impunity for abuses by state officials in Turkey, described above. [50] Türkiye'de bu suçların yargılanmaması, yukarıda tarif edilen, devlet görevlilerinin yaptığı ihlallere ceza verilmemesi kültürünün yerleleşmiş olmasının sunduğu daha geniş bağlam içinde değerlendirilmelidir. 1.0723684210526316 As noted above, the government has yet to introduce comprehensive anti-discrimination legislation that could contribute to strengthening minority rights in Turkey. Yukarıda da belirtildiği gibi, Hükümet henüz Türkiye'deki azınlık haklarını güçlendirebilecek, ayrımcılığa karşı kapsamlı bir yasal düzenleme getirmedi. 1.069767441860465 Until the laws were reformed in March 2014, defendants facing terrorism charges could be placed in pretrial detention for up to ten years. 2014 Martı'nda yapılan yargı reformlarına kadar, terörizm suçlarından yargılanan sanıklar on yıla kadar tutuklu kalabiliyorlardı. 1.146341463414634 In 2013, journalist and writer Sevan Nişanyan received a 13-month sentence on the same charge. 2013 yılında gazeteci ve yazar Sevan Nişanyan aynı suçtan 13 ay hapis cezası aldı. 0.839622641509434 Conceived more broadly in human rights terms, the peace process has the potential to be extended beyond Kurds to advance equality and the rights of all minority groups in Turkey. İnsan hakları açısından daha geniş bir perspektiften bakıldığında, barış süreci, Kürt meselesinin ötesine taşarak, Türkiye'deki tüm azınlık gruplarının eşitliğini ve insan haklarını ilerletme potansiyeline sahip. 0.8235294117647058 The above mentioned March law abolishing the Special Heavy Penal Courts also included much tighter restrictions on courts ability to grant wiretap orders to police, a central aspect of the evidence gathered in the corruption investigations and the main source of evidence in most terrorism trials over the past five years. Yukarıda anılan ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerini kaldıran Mart yasasında, mahkemelerin emniyet teşkilatına dinleme izni vermesini çok daha sıkı kurallara bağlayan düzenlemeler de vardı ki bu yolsuzluk soruşturmalarında toplanan delillerin temel bir özelliğiydi ve geçtiğimiz beş yıl içinde terörizm yargılamalarında sunulan delillerin ana kaynağını da bu tür dinlemeler oluşturuyordu. 0.99581589958159 Enact comprehensive anti-discrimination legislation, including a prohibition on discrimination on grounds of ethnicity, sexual orientation, and gender identity, and include the prohibition of such discrimination in constitutional changes; Etnik köken, cinsel yönelim ve cinsiyet nedeniyle yapılanlar da dahil olmak üzere her türlü ayırımcılığı yasaklayan, ayrımcılık karşıtı kapsamlı bir yasa çıkarılsın; ayrımcılık karşıtı bu yasaklar anayasa değişikliklerine de dahil edilsin. 0.9381443298969072 In the year following the May-June 2013 Gezi protests in Istanbul and cities around the country, the government has repeatedly demonstrated an unduly restrictive interpretation of the right to assembly, regularly preventing demonstrations and public assembly, including on the May 31 one-year anniversary of the Gezi protests, without providing compelling reasons. Mayıs - Haziran 2013'te İstanbul'da ve diğer şehirlerde yaşanan Gezi eylemlerinden sonraki bir yıl içerisinde, hükümet toplanma özgürlüğüne gereksizce kısıtlayıcı bir yorumla yaklaştığını defalarca gösterdi ve 31 Mayıs'taki Gezi eylemlerinin birinci yıl dönümü de dahil olma üzere, toplantı ve toplantı yürüyüşlerini düzenli olarak, geçerli ve zorlayıcı bir gerekçe göstermeden engelledi. 0.891156462585034 Among them are highly respected mainstream journalists and commentators writing critically in different media about the government. Bunların arasında, farklı mecralarda hükümet hakkında eleştirel yazılar kaleme alan oldukça saygın ana akım gazeteci ve köşe yazarları da var. [68] 0.8802395209580839 Some of the police arrested in late July were reportedly also involved in some controversial earlier trials (such as KCK, Ergenekon, Sledgehammer). Temmuz sonunda tutuklanan polislerden bazılarının, KCK, Ergenekon ve Balyoz gibi daha önceki tartışmalı davaların soruşturmalarında yer aldığı da söylenenler arasında. 0.8625954198473282 A restrictive media atmosphere, tax and broadcasting watch-dog disciplinary fines applied selectively to anti-government media, criminal defamation cases against journalists, pretrial detention of some journalists on terrorism charges, prosecution of journalists for publishing leaked documents, and blocking orders on social media, impede the ability or likelihood of the media to hold government authorities to account or scrutinize their activities. Kısıtlayıcı bir medya atmosferi, hükümet karşıtı medyaya yönelik seçici bir şekilde uygulanan vergi ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) cezaları, gazetecilere açılmış hakaret davaları, bazı gazetecilerin terörizm suçlarıyla itham edilerek tutuklanması, sızdırılmış belgeleri yayınlayan gazetecilerin yargılanması ve sosyal medyaya getirilen erişimi engelleme kararları, medyanın hükümet makamlarından hesap sorma ve onlara yönelik araştırmacı gazetecilik faaliyetlerinde bulunma yetilerini ve olasılıklarını engelliyor. 0.8317307692307693 Human Rights Watch has previously called on the Turkish government to take steps to promote a victim-centered approach to justice in the approach to prosecuting past abuses. İnsan Hakları İzleme Örgütü de, daha önce, Türkiye hükümetini, geçmişte yaşanmış hak ihlallerinin yargılanmasında, mağdur merkezli bir adalet yaklaşımının benimsenmesini özendirecek adımlar atmaya çağırmıştı. 0.8715953307392996 However, reports suggest that police and courts still regularly fail to protect women, even those who have been granted protection orders and a number of women who were granted protection orders have been killed by partners. Ne var ki polisin ve mahkemelerin haklarında koruma kararı verilen kadınları bile korumakta yetersiz kaldıklarını ve bunların istisnai vakalar olmadığını belirten raporlar var ve haklarında koruma kararı verilen bir çok kadın eşleri tarafından öldürüldüler. 1.015923566878981 See also, Cansu Çamlıbel, "Turkey Turns into a Mere Spectator as Region Changes, Former Diplomat Says," Hürriyet Daily News, August 19, 2014, http://www.hurriyetdailynews.com/turkey-turns-into-a-mere-spectator-as-region-changes-former-diplomat-says.aspx?pageID=238&nID=70613&NewsCatID=510 (accessed September 16, 2014). Cansu Çamlıbel,"Turkey Turns into a Mere Spectator as Region Changes, Former Diplomat Says," Hurriyet Daily News, http://www.hurriyetdailynews.com/turkey-turns-into-a-mere-spectator-as-region-changes-former-diplomat-says.aspx?pageID=238&nID=70613&NewsCatID=510 , 19 Ağustos 2014 (16 Eylül 2014 tarihinde erişildi). 0.7 There is an urgent need to speed up trial proceedings to help remedy this situation and ensure prompt and fair trials as required under international law. Bu durumun düzeltilmesine yardımcı olmak ve yargılamaların uluslararası hukukun gerektirdiği gibi hızlı ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla yargılama süreç ve usullerinin hızlandırılması acil bir ihtiyaç. 1.186335403726708 Conduct a review of all articles of the Turkish Penal Code, the Anti-Terror Law, the Law on Public Assemblies and Demonstrations, new revisions to the Law on the National Intelligence Agency, the Law Regulating Content Published on the Internet and Combatting Crimes Committed Through Such Publication (No. 5651), and other laws that are used to unjustifiably restrict the rights to freedom of expression, association, and assembly, and the right to access to information, and amend or repeal restrictive provisions to bring them in compliance with international standards; Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, MİT yasasında yapılan yeni değişiklikler, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Yasası ve ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerini haksız bir şekilde kısıtlamak için kullanılan diğer yasalar gözden geçirilsin ve bu yasalardaki kısıtlayıcı hükümler uluslararası standartlara uyacak şekilde değiştirilsin veya iptal edilsin. 0.7313432835820896 [54] Human Rights Watch, Time for Justice, p. 61. [50] İnsan Hakları İzleme Örgütü, "Time for Justice," s. 51-2: bkz. 1.3 The government has hinted that it will either lower the threshold to five percent or scrap election thresholds and proportional representation altogether in favor of a first-past-the-post system. Hükümet barajı ya %5'e düşüreceği ya da seçim barajını ve nispi temsil sistemini tümden kaldırarak dar bölge seçim sistemine geçeceği sinyalini verdi. 0.8021978021978022 [42] One year on from the Gezi protests, very few police officers have been investigated for excessive use of force or improper firing of teargas. [42] Gezi eylemlerinin birinci yıl dönümü itibariyle aşırı güç kullanımı ve biber gazının uygun olmayan kullanımı nedeniyle çok az sayıda polis memuru hakkında soruşturma başlatıldı. 0.7097791798107256 Human Rights Watch has extensively documented the problem of arbitrary and abusive terrorism trials of mainly Kurdish political activists, journalists, lawyers, and students and a pattern of violation of fair trial standards. İnsan Hakları İzleme Örgütü, özellikle Kürt politik aktivistlerin, gazetecilerin, avukatların ve öğrencilerin keyfi bir şekilde terörizm suçlamasıyla yargılandığı tacizkâr davalar sorununu ve adil yargılama standartlarının sistematik olarak ihlal edildiğini, daha önce geniş ve ayrıntılı bir şekilde belgelendirmişti. 0.974910394265233 Revise the law on the National Human Rights Council of Turkey to ensure adherence to the Paris Principles, to make it an independent body, adequately resourced and empowered, accountable to the public, and established with the active participation of civil society groups; Türkiye Ulusal İnsan Hakları Kurumu kanunu Paris ilkeleriyle uyumlu olacak şekilde değiştirilsin ve bu kurum yeterli kaynakları ve yetkileri olan, kamuoyuna hesap veren ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımıyla oluşmuş, tam anlamıyla bağımsız bir birim haline dönüştürülsün. 1.0558659217877095 [31] The ruling party managed to prevent open discussion in parliament of the evidence against the ministers and to thwart the progress of a parliamentary commission investigating the case. [31] İktidar partisi bakanlar aleyhindeki delillerin mecliste açık bir oturumda tartışılmasını engellemeyi ve davayı inceleyen meclis komisyonunun ilerlemesini durdurmayı başardı. 0.9402985074626866 The reasoning for closing the case was that the initial investigation had constituted an attempt to bring down the government. Soruşturmayı kapatmak için verilen gerekçe, ilk soruşturmanın hükümeti devirmek amacını güden bir girişim olarak değerlendirilmesiydi. 1.102803738317757 Other Kurdish demands include lowering the election threshold and ensuring mother-tongue language education at school. Diğer Kürt talepleri arasında seçim barajının düşürülmesi ve okullarda anadilde eğitimin sağlanması da var. 1.0059880239520957 The relevant European Court decisions include Orhan v. Turkey, Application no. 25656/94, Judgment June 18, 2002, Aktaş v. Turkey, Application no. 24352/94, ECHR 2003-V, Koku v. Turkey, Application no. 27305/95, Judgment May 31, 2005, and most recently the L'affaire Tufekçi c, Turquie, Application no. 52494/09, Decision July 22, 2014. Konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından bazıları şunlar: Orhan v. Turkey, Başvuru no. 25656/94, Karar 18 Haziran 2022, Aktaş v. Turkey Başvuru no 24352/94, ECHR 2003-V, Koku v. Tuekey Başvuru no. 27305/95 Karar 31 Mayıs 2005 ve son olarak L'affaire Tüfekçi c.Turquie, Application no. 52494/09 Karar 22 temmuz 2014. 0.944954128440367 In line with obligations under the Optional Protocol to the United Nations Convention against Torture (OPCAT), establish a fully independent national preventive mechanism for monitoring places of detention; İşkence'ye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin Ek İhtiyari Protokolü'nden kaynaklanan yükümlülüklerle uyumlu olarak, ceza ve tutukevlerinin izlenmesi için tam anlamıyla bağımsız bir engelleyici mekanizma kurulsun. 0.9294117647058824 The trials that are finally happening come years after the crimes were committed and in the face of much resistance to bringing state perpetrators to justice. Nihayet görülmekte olan davalar, suçların işlenmesinden yıllar sonra ve devlet görevlisi faillerin yargı önüne çıkartılmasına gösterilen büyük dirence rağmen açılıyorlar. 0.8241206030150754 Criminal investigations into police involved in the corruption investigations will similarly fuel concerns about an official cover-up of the corruption allegations. Yolsuzluk soruşturmasında yer alan polislere yönelik ceza soruşturmaları da, aynı şekilde, yolsuzluk iddialarının resmi yollardan örtbas edilmeye çalışıldığına ilişkin kaygıları besleyecek nitelikte. 1.004201680672269 The systemic and widespread nature of these crimes against the civilian population in the southeast and eastern regions of the country would justify their being counted as crimes against humanity, a crime subject to universal jurisdiction. Bu suçların güneydoğudaki sivil nüfusa karşı yaygın ve sistematik bir şekilde işlenmiş olması, onların insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirilmesi için yeterli bir gerekçedir ve bu nedenle bu suçları yargılama yetkisi evrenseldir. 0.9568627450980393 Similarly, factionalism or the perception of factions operating within the police and judiciary are also obstacles to securing public trust in the criminal justice system and any certainty of fair, impartial, and independent judicial decisions. Aynı şekilde hizipçilik veya emniyet teşkilatı ve yargıda hiziplerin etkin olduğu algısı, kamuoyunun ceza yargılamaları sistemine güven duymasını ve yargı kararlarının adil, tarafsız ve bağımsız verildiğinden herhangi bir şekilde emin olmasını engelliyor. 0.9191919191919192 The government response was swift and dramatic: a massive rotation and demotion of police, prosecutors, and judges, an immediate attempt to limit police powers, and a swathe of new legislation affecting the administration of the whole justice system and judicial functions. Hükümetin buna verdiği tepki hızlı ve dramatik oldu: polisleri, savcıları ve yargıçları devasa boyutlarda bir rotasyona ve tayin dalgasına tabi kıldı, hiç vakit kaybetmeden polisin yetkilerini sınırlandırdı ve tüm yargı sisteminin idaresine ve yargı işlevlerine ilişkin bir dizi yeni yasa çıkardı. 1.1047619047619048 But while convicted of "probable intent to kill," a crime punishable with a 25-year sentence, the court reduced the sentence to 8 years arguing that the defendant had faced "unfair provocation" and had behaved well during his trial. Ancak bu polis memurunun 25 yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek "olası kasıtla adam öldürme" suçundan mahkum olmasına rağmen, mahkeme haksız tahrik ve iyi hal indirimleri yaparak, cezayı sekiz yıla düşürdü. 1.053475935828877 Ratify the Council of Europe Framework Convention for the Protection of National Minorities and other international instruments relating to minority rights, and ensure that they are fully enforced; Avrupa Konseyi'nin Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşmesi ve azınlık haklarına ilişkin diğer uluslararası belgeler onaylansın ve tam anlamıyla uygulanmaları sağlansın. 1.3863636363636365 The Council of the European Union should express a willingness to discuss Chapter 23 of the EU Acquis concerning Justice and Fundamental Rights and, to start with, agree on the conditions that Turkey needs to fulfill to open this chapter and communicate those opening benchmarks to the Turkish government. Faslını müzakereye açmaya istekli olduğunu belirtmeli ve başlangıç olarak da Türkiye'nin bu faslı açmak için yerine getirmesi gereken koşullar üzerinde anlaşma sağlamalı ve bu açış kriterlerini Türk Hükümeti'ne iletmeli. 0.7924050632911392 Revise Law 4483 on the Prosecution of Civil Servants and other public officials to state clearly that civil servants, including police and other law enforcement officers of all ranks, can be prosecuted without administrative authorization where there is credible evidence of criminal wrongdoing or abuse of power; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, polis ve diğer emniyet görevlileri de dahil olmak üzere, tüm devlet görevlilerinin, ceza davası açılmasını gerektiren bir suçun varlığını ya da yetki aşımı yapıldığını gösteren güvenilir delillerin bulunduğu hallerde, idari izin almaya gerek olmaksızın yargılanabileceklerini açıkça belirtecek şekilde değiştirilsin. 0.9683098591549296 [47] When it does so, the Court should quash those parts of the law that grant immunity from prosecution, along with several other provisions relating to prison sentences for journalists publishing leaked intelligence, and overly wide surveillance and data collection powers. [47] Mahkeme yasayı görüştüğünde, yasanın yasal dokunulmazlık anlamına gelen kısımlarıyla birlikte, sızdırılan istihbarat bilgilerini yayınlayan gazetecilere hapis cezası getiren ve teşkilata aşırı geniş izleme, gözetleme ve veri toplama yetkileri veren düzenlemeleri de iptal etmeli. 0.9619377162629758 Although the government was unable to increase executive control over the HSYK by changing the law to the extent it desired, it was able in practice to change the composition of chambers of the HSYK and to organize the massive countrywide reassignment of judges and prosecutors. Hükümet yasayı istediği ölçüde değiştirerek yürütmenin HSYK üzerindeki kontrolünü artırmayı başaramamış olsa da, HSYK'nın dairelerinin bileşimini ve görev alanlarını fiilen değiştirerek ülke çapında çok fazla sayıda hakim ve savcının yeni görev yerlerine tayinini gerçekleştirmeyi başardı. 1.0218181818181817 A criminal investigation into the organizers of Taksim Solidarity, a platform of nongovernmental organizations supporting the Gezi Park campaign and sit-in, resulted in five people standing trial in June 2014 on charges of leading a criminal organization in a trial that continues. Gezi Parkı kampanyasını ve işgalini destekleyen sivil toplum örgülerinin oluşturduğu bir platform olan Taksim Dayanışması'nın örgütleyicileri hakkında açılan ceza soruşturması, Haziran 2014'te beş kişinin suç örgütü yöneticiliği suçundan yargılanmaya başlamasıyla sonuçlandı. 0.9518072289156626 [41] "Impunity and Cover-up in Turkey," Human Rights Watch dispatch, January 7, 2014, http://www.hrw.org/news/2014/01/07/dispatches-impunity-and-cover-turkey. [41] "Impunity and Cover-up in Turkey," İnsan Hakları İzleme Örgütü dispatch, 7 Ocak 2014, , http://www.hrw.org/news/2014/01/07/dispatches-impunity-and-cover-turkey . 0.9756838905775076 In 2012, Turkey took the important step of becoming the first country to sign and ratify the Council of Europe Convention on Preventing and Combating Violence Against Women and Domestic Violence (commonly known as the Istanbul Convention) and also amended its own legislation to combat domestic violence more effectively. 2012 yılında Türkiye İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddeti Önleme ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi sözleşmesini imzalayan ve onaylayan ilk ülke olarak önemli bir adım attı ve aynı zamanda aile içi şiddetle daha da etkin mücadele edebilmek için iç hukukunu da değiştirdi. 1.3038461538461539 Over several years there have been important steps to acknowledge Kurdish language and cultural rights, including easing restrictions on mother-tongue education in private schools, though not yet in state schools, on broadcasting in Kurdish and other minority languages, and on election campaigning in Kurdish and other minority languages. Bu kapsamda, henüz devlet okullarında olmasa bile, özel okullarda anadilde eğitime, Kürtçe ve diğer azınlık dillerinde televizyon yayınlarının yapılmasına ve Kürtçe veya diğer azınlık dillerinde seçim kampanyası yapılabilmesine yönelik kısıtlamalar gevşetildi. 1.0830324909747293 [11] Chapter 22 is focused on regional policy and the management of structural funds, and concerns a country's territorial organization, the capacity and framework for national and regional/local administration to program and manage projects that aim to decrease regional and urban-rural disparities. Fasıl bölgesel politikalar ve yapısal kaynakların koordinasyonu hakkındadır ve bir ülkenin mülki örgütlenmesini ve ulusal ve bölgesel/yerel yönetimlerin bölgesel ve kentsel/kırsal eşitsizleri gidermeye yönelik projeleri planlama ve yönetme kapasitesini ve çerçevesini düzenler. 1.5982142857142858 [2] The political struggle between the government and the Fethullah Gülen movement, which Human Rights Watch takes no position on, had emerged before the corruption scandal broke. [2] Hükümet ile Fehullah Gülen hareketi arasındaki politik ihtilafta İnsan Hakları İzleme Örgütü taraf tutmuyor. 0.9861111111111112 A change in the law on article 314 should be followed by judicial review of all cases with a view to quashing convictions for those serving sentences and dropping charges against those for whom there is no evidence of activities that meet the new criteria for criminal responsibility. 314. maddede yapılacak değişikliğin ardından tüm davalar, halen hükümlü olarak ceza çekenlerin mahkumiyet kararlarını bozmak ve yeni getirilen cezai sorumluluk ölçütlerini karşıladığına ilişkin delil olmayan faaliyetler için açılmış davaları düşürmek amacıyla, hukuken gözden geçirilmeli. 0.9038461538461539 Further limit the maximum time permitted in pretrial detention and speed up trial proceedings; Süren davalarda tutuklu kalma süreleri daha da kısaltılsın ve ceza davalarının görülmesi hızlandırılsın. 0.9603960396039604 [38] Büket Yılmaz and Gülten Üstüntağ, "PM Erdoğan Confesses to Creating ‘Super Judges' for Anti-Hizmet Plot," Cihan news agency, July 22, 2014, http://en.cihan.com.tr/news/PM-Erdoğan-confesses-to-creating-super-judges-for-anti-Hizmet-plot_9465-CHMTUwOTQ2NS8xMDA1 (accessed August 16, 2014). [38] Büket Yılmaz and Gülten Üstüntağ, "PM Erdoğan Confesses to Creating ‘Super Judges' for Anti-Hizmet Plot," Cihan haber ajansı, 22 Temmuz 2014, http://en.cihan.com.tr/news/PM-Erdoğan-confesses-to-creating-super-judges-for-anti-Hizmet-plot_9465-CHMTUwOTQ2NS8xMDA1 (16 Ağustos 2014 tarihinde erişildi). 0.896414342629482 Since the 2013 Gezi protests, the authorities have charged thousands of people-in Istanbul, Ankara, Izmir and other cities-with participating in unauthorized demonstrations, resisting the police, and damaging public property. 2013 Gezi eylemlerinden bu yana, Türk makamları, İstanbul, Ankara, İzmir ve başka şehirlerde yaşayan binlerce kişi hakkında izinsiz gösteri yürüyüşüne katılmak, polise mukavemet etmek ve kamu malına zarar vermek suçlarından ceza soruşturması başlattı. 1.0428015564202335 If the authorities are intent on seeing the cases prosecuted in courts thousands of miles away from the localities in which the crimes were committed, they should ensure financial assistance to cover the huge expenses victims' families incur in travelling to hearings. Eğer Türk makamları bu davaların suçların işlendiği mahallerden çok uzaklardaki yerlerde görülmesi konusunda kararlıysalar, o zaman mağdur ailelerine, duruşmalara gitmek için katlandıkları büyük masrafları karşılayacak mali desteği de sağlamaları gerekiyor. 1.3673469387755102 Human Rights Watch is following this case and the senior researcher attended two hearings with the next hearing on September 26, 2014. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu davayı takip ediyor ve kıdemli araştırmacısı iki duruşmaya katıldı. 1.3722627737226278 [47] "MİT Yasası'nda flaş gelişme," ("The MİT laws rapid development") CNN Turk, July 7, 2014, http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/mit-yasasinda-flas-gelisme (accessed September 8, 2014). [47] "MİT yasaında flaş gelişme,"CNN Turk, 7 Temmuz 2014, http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/mit-yasasinda-flas-gelisme (8 Eylül 2014). 1.125 One of the biggest threats to the possibility of securing justice for past crimes lies in the existence of a 20-year statute of limitations on the prosecution of killings. Geçmişte işlenmiş suçlarda adaletin sağlanması olasılığına yönelik en büyük tehdit, adam öldürme davalarında işleyen yirmi yıllık zaman aşımı süresidir. 0.9131832797427653 These restrictions come on the back of concerns over the government's attempts to stifle the circulation of recordings of politically damaging telephone conversations between members of the government, the prime minister, and close associates, which circulated widely on social media. Bu kısıtlamalar hükümetin, hükümet üyeleri, başbakan ve onlarla ilişkili kişiler arasında gerçekleşen ve sosyal medyada yaygın bir şekilde dolaşıma giren telefon görüşmelerine ilişkin politik açıdan son derece zararlı dinleme kayıtlarını örtbas etme çabası içinde olduğuna ilişkin kaygıların arka yüzünde geldi. 0.8990536277602523 Beginning on December 17, 2013, the first investigations, which triggered mass arrests in Istanbul, involved credible allegations of bribe-taking and forgery of documents in relation to gold-smuggling and a separate investigation into corruption in the construction/real estate sector. 17 Aralık 2013 tarihinde başlayan ilk soruşturmalar rüşvet almak, altın kaçakçılığı ile bağlantılı olarak resmi belgelerde sahtekarlık yapmak gibi suçlamaları ve inşaat ve emlak sektöründeki yolsuzluklarla ilgili ayrı bir soruşturmayı içeriyordu ve bu soruşturmalar kapsamında İstanbul'da kitlesel gözaltılar yapıldı. 1.4191176470588236 The government has pledged to lower the so-called 10 percent election threshold that blocks parties who fail to obtain at least 10 percent of the vote, from taking up their seats in parliament. Hükümet ülke çapında %'10'nun altında oy alan partilerin mecliste sandalye sahibi olmasını engelleyen seçim barajını düşürme sözü verdi. 1.0614250614250613 For examples, see "Striking Remarks from Erdoğan," Daily Sabah, January 6, 2014, http://www.dailysabah.com/politics/2014/01/06/striking-remarks-from-erdogan, and "Full Text: Turkish PM Erdoğan's Post-election ‘Balcony Speech,'" Hürriyet Daily News, March 31, 2014, http://www.hurriyetdailynews.com/full-text-turkish-pm-erdogans-post-election-balcony-speech.aspx?pageID=238&nID=64341&NewsCatID=338 (both accessed September 15, 2014). "Striking Remarks from Erdogan," Daily Sabah, 6 Ocak 2014, http://www.dailysabah.com/politics/2014/01/06/striking-remarks-from-erdogan, ve "Full Text: Turkish PM Erdoğan's Post-election ‘Balcony Speech,'" Hurriyet Daily News, 31 Mart 2014, http://www.hurriyetdailynews.com/full-text-turkish-pm-erdogans-post-election-balcony-speech.aspx?pageID=238&nID=64341&NewsCatID=338 (15 Eylül 2014 tarihinde erişildi). 0.8797653958944281 Ensure effective implementation of the Council of Europe Convention on Preventing and Combating Violence Against Women and Domestic Violence (Istanbul Convention), including through implementation of Turkey's 2012 domestic Law on the Protection of the Family and Prevention of Violence against Women; Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddeti Engelleme ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin (İstanbul Sözleşmesi) etkin bir şekilde uygulanması sağlansın; bu kapsamda Türkiye'de 2012 yılında çıkartılan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'unun hükümleri tam ve eksiksiz olarak uygulansın. 0.7391304347826086 Reform the Criminal Justice System Ceza Yargılamaları Sisteminde Reform Yapılmalı 1.1777777777777778 [63] Turkey also pledged at the 2010 UN UPR review to align the Penal Code and other laws with international human rights laws upholding freedom of expression. [63] Türkiye 2010 BM EPGG'de Türk Ceza Kanunu'nun ifade özgürlüğünü koruyan uluslararası hukukla uyumunu sağlayacağına da söz vermişti. 1.0566037735849056 Protect Freedom of Expression, Assembly, and Association IV. İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlüğü Korunmalı 0.5925925925925926 Accountability for Current Human Rights Abuse by State Officials Devlet görevlileri tarafından halen yapılan insan hakları ihlallerinde hesap verebilirlik ilkesi işletilmeli 1.3265306122448979 "Bilal Erdoğan ve 95 kişi hakkında takipsizlik," ("Decision of non-prosecution of Bilal Erdoğan and 95 people"), Haber 7, September 1, 2014, http://www.haber7.com/guncel/haber/1196687-bilal-erdogan-ve-95-kisi-hakkinda-takipsizlik (accessed September 10, 2014). "Bilal Erdoğan ve 95 kişi hakkında takipsizlik," Haber 7, 1 Eylül 2014, http://www.haber7.com/guncel/haber/1196687-bilal-erdogan-ve-95-kisi-hakkinda-takipsizlik (10 Eylül 2014 tarihinde erişildi). 0.8211382113821138 As such, it offers an important means for Turkey to strengthen decentralized administrative capacity. Fasıl, bu yönüyle, Türkiye'nin adem-i merkeziyetçi yönetim kapasitesini güçlendirebilmesi için önemli bir araç sunmaktadır. 1.1935483870967742 Invoking vague and unsubstantiated security concerns, authorities regularly transfer cases to courts in western provinces of Turkey, far from southeast Turkey where the abuses occurred. Türk makamları belirsiz ve temelsiz güvenlik gerekçelerini bahane ederek, davaları ihlallerin yaşandığı güneydoğudan çok uzaktaki batı illerine taşıyorlar. 0.9020979020979021 In 2013 pianist Fazil Say received a 10-month suspended prison sentence for sending tweets that poked fun at believers and Islam. 2013 yılında piyanist Fazıl Say İslamiyet ve müslümanlarla dalga geçen tweetler attığı gerekçesiyle on ay hapis cezası aldı, bu ceza ertelendi. 0.8834080717488789 Defendants should not have to wonder about how the allegiance and political opinions of the judge might affect their case as they stand in the dock or to see the powerful repeatedly escape justice. Sanıkların yargılanırken davalarına bakan yargıcın siyasal görüşlerinin davalarını nasıl etkileyeceğinden endişelenmeleri veya güçlülerin sürekli olarak adaletin elinden kurtulduğunu görmeleri kabul edilebilir şeyler değil. 1.0545454545454545 Rather than focusing on how to overcome the influence of political factionalism within, recent appointments have thus merely reproduced the same model of political patronage. Yeni atamalar, içerideki politik hizipçiliğin etkilerinin nasıl aşılabileceğine odaklanmak yerine, aynı politik patronaj modelinin yeniden üretmekten ibaret kalıyor. 1.05 Notable among these is the heterodox Muslim Alevi minority which still lacks any official recognition or acknowledgement as being a distinct group. Bu grupların en önemlilerinden biri anaakım dışı bir İslam anlayışını benimseyen ve ayrı bir grup oldukları hala resmen tanınmayan Aleviler. 0.8378378378378378 They are now in northern Syria. Bu insanlar halen Kuzey Suriye'deler. 0.711764705882353 This is more refugees than any other country in the world and almost four times as many as the whole European Union (EU). Bu dünyadaki herhangi bir ülkede bulunan mülteci sayısından daha yüksek ve Avrupa Birliğin'in (AB) tamamında bulunan toplam mülteci sayısının dört misline yakın bir sayı. 1.0615384615384615 In late 2017 and early 2018, Istanbul and nine provinces on the border with Syria suspended registration of newly arriving asylum seekers. 2017 sonlarında ve 2018 başlarında, İstanbul ve Suriye sınırındaki 9 il, yeni gelen sığınmacıların kayıt işlemlerini askıya aldı . 0.8563218390804598 Turkey shelters a little over 3.6 million Syrian Refugees countrywide who have been given temporary protection , half a million of them in Istanbul . Türkiye, ülke çapında 3.6 milyondan biraz daha fazla sayıda Suriyeliye geçici koruma kapsamında ev sahipliği yapıyor, bunlardan yarım milyondan fazlası İstanbul'da bulunuyor. 0.6935483870967742 Turkey Forcibly Returning Syrians to Danger Türkiye Suriyelileri Tehlikeli Bölgelere Zorla Geri Gönderiyor 1.1910112359550562 More than 400,000 people have died because of the Syrian conflict since 2011, according to the World Bank. Dünya Bankası'na göre 2011'den bu yana Suriye'deki ihtilafta 400 binden fazla insan öldü. 0.9619047619047619 The second man said he fled Maarat al-Numan in 2014 and registered in the Turkish city of Iskenderun. İkinci adam Marat El Numan'dan 2014 yılında kaçtığını ve Türkiye'de İskenderun'da kayıt olduğunu söyledi. 1.0160427807486632 On July 19, the European Commission announced the adoption of 1.41 billion euros in additional assistance to support refugees and local communities in Turkey, including for their protection. Avrupa Komisyonu 19 Temmuz tarihinde Türkiye'deki mültecilerin ve yerel toplulukların, başta korunmaları olmak üzere, desteklenmesi amacıyla ilave 1.41 Milyar Avro ayrılacağını açıkladı . 0.8725868725868726 Another man, from Aleppo, who had been living in Gaziantep in southeast Turkey since 2013, said he was detained there after he and his brother went to the police to complain about an attack on a shop that they ran in the city. Eskiden Halep'te, 2013'ten beri ise Türkiye'nin Güneydoğusundaki Gaziantep'te yaşayan başka bir adam ise, kardeşiyle birlikte şehirde işlettikleri dükkana yapılan bir saldırıyı şikayet etmek için polise gitmesinin ardından, orada gözaltına alındığını anlattı. 0.9424083769633508 He said police coerced him and other Syrian detainees into signing a form, transferred them to another detention center, and then put them on one of about 20 buses headed to Syria. Polis onu ve gözaltına alınan diğer Suriyelileri bir formu imzalamaları için zorlamış, onları başka bir gözaltı merkezine aktarmış ve nihayet Suriye giden 20 kadar otobüsten birine bindirmiş. 0.819078947368421 In Idlib governorate, the Syrian-Russian military alliance continues to indiscriminately bomb civilians and to use prohibited weapons, resulting in the death of at least 400 people since April, including 90 children , according to Save the Children. Suriye-Rusya askeri ittifakı, İdlib vilayetinde ayırım gözetmeden sivilleri bombalamayı ve yasaklanmış silahları kullanmayı sürdürüyor ki bu durum Save the Children (Çocukları Kurtarın) isimli sivil toplum örgütünün rakamlarına göre Nisan ayından bu yana 90'ı çocuk en az 400 kişinin ölümüyle sonuçlandı. 0.8492462311557789 Turkey's travel permit system for registered Syrians prohibits unregistered Syrians from traveling from border provinces they enter to register elsewhere in the country. Türkiye'nin kayıtlı Suriyeliler için uyguladığı seyahat izni sistemi , kayıtsız Suriyelilerin girdikleri sınır illerinden, kayıt yaptırmak üzere ülkenin başka yerlerine seyahat etmelerini yasaklıyor. 0.6767676767676768 Authorities Detain, Coerce Syrians to Sign "Voluntary Return" Forms Yetkililer Suriyelileri Gözaltına Alıyor ve "Gönüllü Geri Dönme" Formunu İmzalamaları İçin Zorluyor 0.8432835820895522 On July 24, 2019, Interior Minister Süleyman Soylu denied that Turkey had "deported" Syrians but said that Syrians "who voluntarily want to go back to Syria" can benefit from procedures allowing them to return to "safe areas." İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 24 Temmuz 2019 günü, Türkiye'nin Suriyelileri "sınır dışı ettiğini" inkar etti, ancak "gönüllü olarak Suriye'ye dönmek isteyen Suriyelilerin" "güvenli bölgelere" geri dönmelerine imkan veren prosedürlerden yararlanabileceklerini söyledi. 0.9102990033222591 The United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR) says that "the vast majority of Syrian asylum-seekers continue to … need international refugee protection" and that it "calls on states not to forcibly return Syrian nationals and former habitual residents of Syria." Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) "Suriyeli sığınmacıların büyük bir çoğunluğu halen... uluslarası mülteci korumasına muhtaç durumda" diyor ve "devletleri Suriye vatandaşı olan ve önceden mutad olarak Suriye'de yaşayan kişileri Suriye'ye geri dönmeye zorlamamaya davet ediyor." 1.032258064516129 In other areas under the control of the Syrian government and anti-government groups, arbitrary arrests , mistreatment, and harassment are still the status quo. Suriye hükümetinin ve hükümet karşıtı grupların kontrolundaki diğer bölgelerde ise statükoyu hala keyfi tutuklamalar , kötü muamele ve taciz teşkil ediyor. 0.8160237388724035 The European Commission, EU member states with embassies in Turkey, and the UNHCR should support Turkey in any way needed to register and protect Syrians, and should publicly call on Turkey to end its mass deportations of Syrians at the border and from cities further inland. Avrupa Komisyonu, Türkiye'de büyükelçiliği bulunan AB üyesi devletler ve UNHCR, Türkiye'ye Suriyelileri kaydetmesi ve koruması için ihtiyaç duyduğu her desteği vermeli ve Türkiye'nin Suriyelileri, sınır kentlerinden ve ülkenin iç bölgelerinden kitlesel olarak sınır dışı etmesine son vermesi yönünde, kamuoyu önünde çağrıda bulunmalıdır. 0.9850746268656716 In addition, journalists have spoken with a number of registered and unregistered Syrians who told them by phone from Syria that Turkish authorities detained them in the third week of July, coerced them into signing and providing a fingerprint on return documents. Buna ilaveten, gazeteciler de, Suriye'den telefonla, Türkiyeli yetkililer tarafından Temmuzun üçüncü haftasında gözaltına alındıklarını, geri dönüş belgelerine imza atmaya ve parmak basmaya zorlandıklarını anlatan çok sayıda kayıtlı ve kayıtsız Suriyeliyle görüştüler. 0.9449152542372882 Almost 10 days after the first reports of increased police spot-checks of Syrians' registration documents in Istanbul and forced returns of Syrians from the city, the office of the provincial governor released a July 22 statement saying that Syrians registered in one of the country's other provinces must return there by August 20, and that the Interior Ministry would send unregistered Syrians to provinces other than Istanbul for registration. İstanbul'daki Suriyelilerin kayıt belgelerine yönelik polis kontrollerinin arttığına ve Suriyelilerin zorla şehirden çıkartıldığına ilişkin ilk haberlerin duyulmasından 10 gün kadar sonra, İstanbul Valililiği 22 Temmuz tarihinde bir açıklama yaparak, diğer illerde kayıtlı Suriyelilerin 20 Ağustosa dek kayıtlı oldukları illere geri dönmeleri gerektiğini ve İçişleri Bakanlığı'nın kayıtsız Suriyelileri, kayıt olmaları için İstanbul dışındaki illere göndereceğini duyurdu. 0.8933333333333333 Turkey should protect the basic rights of all Syrians, regardless of registration status, and register those denied registration since late 2017, in line with the Istanbul governor's July 22 statement. Türkiye kayıtlı olma durumlarına bakılmaksızın tüm Suriyelilerin temel haklarını korumalı ve İstanbul Valiliğinin 22 Temmuzda yaptığı açıklama uyarınca, 2017 sonundan bu yana kayıt yapılması reddedilen Suriyeli kaydetmelidir. 0.9212121212121213 The forcible returns from Turkey indicate that the government is ready to double down on other policies that deny many Syrian asylum seekers protection. Türkiye'de yapılan zorla geri göndermeler, hükümetin Suriyeli sığınmacılara koruma sağlamayı reddeden diğer politikaları sürdürmekte ısrarcı olacağına işaret ediyor. 1.0436681222707425 He said the police transferred them from the Gaziantep Karşıyaka police station to the foreigners' deportation center at Oğuzeli, holding them there for six days and forcing them to sign a deportation form without telling them what it was. Polisin onları Karşıyaka Gaziantep karakolundan, Oğuzeli'ndeki Mülteci Geri Gönderme Merkezine aktardığını, orada altı gün tutulduklarını ve kendilerine ne olduğu söylenmeden sınır dışı formunu imzalamaya zorlandıklarını anlattı. 0.9865470852017937 Turkey is bound by the international customary law of nonrefoulement, which prohibits the return of anyone to a place where they would face a real risk of persecution, torture or other ill-treatment, or a threat to life. Türkiye, uluslararası teamül hukukunun, insanların zulme, işkenceye veya başka türden kötü muameleye uğrama riskinin bulunduğu yerlere geri gönderilmesini yasaklayan geri göndermeme (nonrefoulment) ilkesine uymakla yükümlü. 0.9320388349514563 When he refused, the official said they were not deportation forms but just "routine procedure." Adam imzalamayı reddedince, ona bunların sınır dışı formu olmadığını, "usulen imzalatıldığı" söylenmiş. 1.0208333333333333 He said that there were others in the Aydin detention center who had been there for up to four months because they had refused to sign these forms. Aynı kişi Aydın'daki gözaltı merkezinde, söz konusu formları imzalamayı reddettikleri için dört aydır tutulan başkalarının olduğunu da belirtti. 0.8260869565217391 The authorities then deported them to Idlib and northern Aleppo governorate. Yetkililer daha sonra bu adamları Halep vilayetinin kuzeyindeki İdlib'e sınır dışı etmişler. 0.9094202898550725 "As Turkey continues to shelter more than half of registered Syrian refugees globally, the EU should be resettling Syrians from Turkey to the EU but also ensuring that its financial support protects all Syrians seeking refuge in Turkey," Simpson said. Simpson "Türkiye küresel çapta kayıt olmuş Suriyelilerin yarısından fazlasına ev sahipliği yaparken, AB de Türkiye'deki Suriyelileri AB'ye yeniden yerleştirmeli, ama bu arada mali desteğinin de Türkiye'ye sığınmaya çalışan Suriyelileri korumasını sağlamalı," şeklinde konuştu. 0.7344632768361582 He said the detention authorities confiscated his belongings, including his Turkish registration card, and told him to sign forms. Adam gözaltı merkezindeki yetkililerin Türkiye'deki kayıt belgesi de dahil olmak üzere kişisel eşyalarına el koyduklarını ve ona bazı formlar imzalatmaya çalıştıklarını anlattı. 1.0260869565217392 Human Rights Watch spoke by phone with four Syrians who are in Syria after being detained and forcibly returned there. İnsan Hakları İzleme Örgütü gözaltına alınıp, zorla Suriye'ye geri döndürülen dört Suriyeliyiyle telefonda konuştu. 1.2205882352941178 A wall along the border between Turkey and Syria is seen in Kilis province, Turkey. Türkiye-Suriye sınırına örülen duvarın Kilis il sınırından görünümü. 1.0903225806451613 One of the men, a Syrian from Atmeh in Idlib governorate who registered in the Turkish city of Gaziantep in 2017, said the Turkish coast guard intercepted him on July 9. Eskiden İdlip vilayetindeki Atmeh'te yaşarken 2017 yılında Gaziantep'te kayıt olan bir adam, 9 Temmuz günü Sahil Güvenlik tarafından yakalandığını söyledi. 0.9418604651162791 One of the men, who was from Ghouta, in the Damascus countryside, was detained on July 17 in Istanbul, where he had been living unregistered for over three years. Eskiden Şam'ın kırsal bölgesinde bulunan Guta'dan yaşayan ve son üç yıldır kayıtsız olarak İstanbul'da bulunan adamlardan biri İstanbul'da 17 Temmuz günü gözaltına alınmış. 0.8272727272727273 "Turkey claims it helps Syrians voluntarily return to their country, but threatening to lock them up until they agree to return, forcing them to sign forms, and dumping them in a war zone is neither voluntary nor legal," said Gerry Simpson , associate Emergencies director. İnsan Hakları İzleme Örgütü Acil Durumlar Direktörü Gerry Simpson , "Türkiye gönüllü olarak ülkelerine geri dönmek isteyen Suriyelilere yardımcı olduğunu iddia ediyor; ama onları geri dönmeyi kabul edene dek kilit altında tutmak, form imzalamaya zorlamak ve sonra da savaş bölgesine atmak, ne gönüllülüğe ne de hukuka sığar" dedi. 0.8238636363636364 He said the guards verbally abused him and other detainees, punched him in the chest, and coerced him into signing voluntary repatriation papers. Güvenlik görevlilerinin onu ve gözaltındaki diğer kişileri sözle taciz ettiğini, göğüslerine yumruk attıklarını ve gönüllü geri dönme formunu imzalamaya zorladıklarını aktardı. 0.8926174496644296 He was then put on a bus for 27 hours with dozens of other Syrians and deported through the Öncüpınar/Bab al-Salameh border crossing. Sonra onlarca başka Suriyeli ile birlikte bir otobüse bindirilmiş ve 27 saatlik bir yolculuktan sonra, Öncüpınar Sınır Kapısından sınır dışı edilmiş. 0.7474747474747475 This includes asylum seekers, who are entitled to have their claims fairly adjudicated and not be summarily returned to places where they fear harm. Bu yükümlülüğe sığınmacıların taleplerinin adil bir şekilde değerlendirilmesi ve gözaltında tutulmakla tehdit edilerek, zarar görebileceklerinden korktukları yerlere zorla gönderilmemeleri de dahil. 0.967741935483871 It was one room and a hallway. Bir oda ve koridordan ibaretti. 0.9555555555555556 They could only help two persons at a time. Aynı anda sadece iki kişiye bakabiliyorlardı. 0.8645833333333334 "Despite the killing, Russia and China continue to block any international action." Bu öldürmelere rağmen Rusya ve Çin her türlü uluslararası eylemi engellemeye devam ediyor" dedi. 0.5988700564971752 A dozen wounded were there but there were no doctors; only two nurses who were trying to help the wounded. On küsur yaralı vardı ama doktor yoktu; sadece yaralılara yardım etmeye çalışan iki hemşire vardı.Yardıma ihtiyaçları olduğunda yaralıların akrabaları yardım etmeye çalışıyordu. 1.0566037735849056 The image reflects the damage that has occurred since previous images were taken between four and six weeks ago. Fotoğraf, yaklaşık dört ila altı hafta önce çekilen görüntülerden bu yana meydana gelen hasarı gösteriyor. 1.3709677419354838 There were three people whose bodies had been pulverized as a result of the shelling. Bombardıman yüzünden bedenleri paramparça olmuş üç kişi vardı. 0.8518518518518519 Syria: New Satellite Images Show Homs Shelling Suriye: Humus Bombardımanına Ait Yeni Uydu Görüntüleri 1.0062893081761006 All witnesses interviewed by Human Rights Watch described shelling that would start every day at around 6:30 a.m. and that did not begin to let up until sunset. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü tüm tanıklar bombardımanın her sabah yaklaşık 6:30 gibi başladığını ve gün batıncaya kadar devam ettiğini söylediler. 1.163265306122449 The number of craters indicates the frequency of the attacks and how many artillery and mortar shells have fallen. Bu kraterlerin sayısı saldırıların sıklığını ve kaç top ve havan mermisi düştüğünü ortaya koyuyor. 0.8709677419354839 - Red circles represent destroyed or damaged buildings Kırmızı kareler yıkılmış ya da hasar görmüşbinaları gösteriyor 1.0266666666666666 Media outlets reported that the Syrian army began a ground assault on the neighborhood on February 29 and regained control of the neighborhood by March 1. Medya kuruluşları Suriye ordusunun 29 Şubat'ta mahallede kara saldırısı başlattığını ve 1 Mart itibariyle kontrolü yeniden ele geçirdiğini bildiriyor. 0.7741935483870968 - Yellow circles are impact craters in open areas like fields, or roads. Sarı kareler arazi ya da yollar gibi açık alanlardaki çarpmadan oluşan kraterleri gösteriyor. 1.1122448979591837 Since this satellite image was taken on February 25, the Syrian army has intensified its assault on Baba Amr. Bu uydu fotoğrafının çekildiği 25 Şubat'tan beri Suriye ordusu Baba Amr'a saldırıyı yoğunlaştırdı. 0.9424460431654677 Human Rights Watch has also documented attacks by armed opposition forces on security forces in the area, including at checkpoints. İnsan Hakları İzleme Örgütü silahlı muhalif grupların da bölgedeki güvenlik güçlerine, kontrol noktaları dahil, saldırdığını belgelemiştir. 0.9619047619047619 A Western journalist described a makeshift field hospital in Baba Amr that she visited on February 6: Batılı bir gazeteci 6 Şubat'ta Baba Amr'da ziyaret ettiği derme çatma bir saha hastanesini şöyle anlattı: 1.1222222222222222 Baba Amr has been an opposition stronghold since the start of protests against the Syrian government. Baba Amr Suriye hükümetine karşı protestoların başından beri muhalefetin kalesi durumunda. 1.0150375939849625 It also does not excuse the Syrian government's refusal to coordinate safe passage for civilians in Baba Amr seeking to leave the area. Ne de Suriye hükümetinin Baba Amr'ı terk etmek isteyen siviller için güvenli bir koridor oluşturulmasını reddetmesini affettirebilir. 1.2921348314606742 According to Western journalists and local residents who recently escaped Baba Amr to neighboring countries, a few thousand residents remain trapped in the neighborhood, which has had no running water or electricity for two weeks. Batılı gazeteciler ve son dönemde Baba Amr'dan çevre ülkelere kaçan bölge sakinlerine göre mahallede birkaç bin kişi mahsur kalmış durumda ve iki haftadır su ve elektrikleri yok. 1.3174157303370786 Civilians and wounded members of the armed opposition told Human Rights Watch that the shelling of Baba Amr came from multiple directions: from the north - from the direction of the Military College Campus; the east - from the direction of the dorms of the Baath University; the west - from the direction of the village of Aysoon; and the south - from the direction of the Air Force Defense College in Chinchar, a suburb south of Homs, as well as the Tadmur roundabout. Siviller ve silahlı direnişçilerin yaralı üyeleri İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Baba Amr'ın birçok yönden bombalandığını anlattı: kuzeyde Askeri Kolej Kampüsü yönünden, doğuda Baas Universitesi yatakhaneleri yönünden, batıda Aysun köyü tarafından ve güneyde Humus'un güney banliyölerinden Çinçar'daki Hava Kuvvetleri Koleji yönünden ve Tadbur kavşağından. 1.2265625 A local resident who volunteered to help collect and transport the wounded said that shells would often hit the same spot twice, three to five minutes apart. Yaralıların toplanarak nakledilmesine yardım eden yerel bir gönüllü bombaların aynı yere üç beş dakika arayla düştüğünü söyledi. 1.073394495412844 At least 950 craters are visible on open lands, such as roads and farmland, from the impact of indirect fire weapons. Yollar ve tarla gibi açık alanlarda endirekt atış yapan silahların yol açtığı en az 950 krater görülebiliyor. 0.3723404255319149 Another journalist counted 55 explosions in 15 minutes on February 16. Uluslararası bir gazeteci İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 6 Şubat'ta iki saat içinde 200 patlama saydığını, bir diğer gazeteci ise 16 Şubat günü 15 dakikada 55 patlama duyduğunu ifade etti. 1.0647058823529412 The bombardment has severely restricted movement and relief efforts and deprived thousands of civilians of the ability to access the most basic commodities, Human Rights Watch said. Örgüt, bombardıman nedeniyle hareket ve yardım çabalarının son derece kısıtlandığını ve binlerce sivilin en temel ihtiyaçlar maddelerine bile erişemediklerini ifade etti. 1.1497005988023952 Local sources have reported that approximately 700 civilians have been killed and thousands wounded in Homs since the Syrian military began its current assault on the city on February 3, 2012. Yerel kaynaklar Suriye ordusunun Humus's saldırıya başladığı 3 Şubat 2012'den bu yana yaklaşık 700 sivilin öldürüldüğünü ve binlercesinin ise yaralandığını belirtiyor. 0.8404907975460123 A wide view of the image clearly shows the extensive damage caused by the use of surface-delivered explosive weapons in a populated area. Fotoğrafın geniş açı görüntüsünde halkın yaşadığı bölgelerin kullanılan patlayıcı kara silahları nedeniyle ne denli zarar gördüğünü net bir biçimde ortaya koyuyor. 0.8865248226950354 Human Rights Watch acquired and analyzed this commercial satellite image of the Baba Amr neighborhood of Homs on February 25. İnsan Hakları İzleme Örgütü Humus'un Baba Amr mahallesinin 25 Şubat'taki görüntüsünü içeren bu ticari uydu fotoğrafını edindi ve analiz etti. 1.2345679012345678 Analysts have overlaid the large-scale image of Baba Amr with symbols to highlight certain features: Analistler Baba Amr fotoğrafına belli özellikleri gösteren işaretler yerleştirdi: 1.165137614678899 Throughout the past year, security forces have conducted multiple raids on the neighborhood to arrest activists and protesters. Geçen yıl boyunca güvenlik güçleri aktivist ve göstericileri yakalamak için Baba Amr'a defalarca saldırdılar. 0.8273615635179153 (New York) - New satellite imagery and eyewitness accounts reveal that the bombardment of the Baba Amr neighborhood in Homs has inflicted widespread destruction and a large number of deaths and severe injuries of civilians, Human Rights Watch said today. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün bir açıklama yaparak yeni uydu görüntülerinin ve görgü tanıkları ifadelerinin Humus'un Baba Amr mahallesinin bombalanmasının geniç çaplı bir tahribat ve çok sayıda sivilin ölmesi ve ağır yaralanmasına yol açtığını ortaya koyduğunu söyledi. 0.8925619834710744 However, the damage to buildings is likely to be significantly underestimated from viewing the satellite image because views from satellite images do not show hits to the sides of buildings made by explosive weapons. Mahallede 640 binada gözle görülür hasar var. Ancak binaların gördüğü hasar, uydu görüntülerine bakarak hafifmiş gibi algılanabilir çünkü uydu fotoğraflarında binaların yan taraflarında isabet eden patlayıcı silahların yaptığı zarar gözükmez. 1.1204819277108433 Human Rights Watch interviewed 15 Homs residents who escaped the city in the last two weeks, as well as two foreign correspondents who spent time in Baba Amr during the military assault. İnsan Hakları İzleme Örgütü son iki hafta içinde şehirden kaçan 15 Humus sakini ile askeri saldırı sırasında Baba Amr'da bulunan iki uluslararası gazeteciyle görüştü. 0.7045454545454546 Turkey: Drop Bogus Coup Charges Türkiye: Düzmece Darbe Suçlamalarını Düşürün 1.2608695652173914 Kavala has been in pretrial detention since November 2017. Kavala 2017 Kasımından beri tutuklu bulunuyor. 1.0467032967032968 The 14 other people indicted, all of them still at liberty, are: Can Dündar, a journalist; Mehmet Ali Alabora, an actor; Ayşe Pınar Alabora; Mücella Yapıcı, an architect; Hakan Altınay, an academic; Çiğdem Mater, a film producer; Gökçe Yılmaz; Handan Meltem Arıkan; Hanzade Hikmet Germiyanoğlu; İnanç Ekmekci; Mine Özerden; Can Atalay, a lawyer; Tayfun Kahraman; and Yiğit Ekmekçi. İddianamede adı şüpheli olarak geçen ve halen serbest olan diğer 14 kişi ise şunlar: Gazeteci Can Dündar, aktör Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, mimar Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, film yapımcısı Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, avukat Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ekmekçi. 0.8518518518518519 Osman Kavala and Yiğit Aksakoğlu should be released and the charges against all 16 dropped." Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu serbest bırakılmalı ve 16 kişinin tamamı hakkındaki suçlamalar düşürülmeli." 0.7529411764705882 Civic Leader Osman Kavala, 15 Others, Accused Over Gezi Protests Sivil Toplum Lideri Osman Kavala ve 15 Kişi Gezi Protestoları Nedeniyle Suçlanıyorlar 0.8032786885245902 Human Rights Watch has issued earlier statements on Kavala's arrest, most recently a joint call with Amnesty International for his release , and a condemnation of the November 2018 investigation . İnsan Hakları İzleme Örgütü daha önce de Kavala'nın tutuklanmasıyla ilgili açıklamalar yayınlamış ve son olarak da Kavala'nın serbest bırakılması için Uluslararası Af Örgütüyle ortak bir çağrıda bulunmuş ve Kasım 2018 soruşturmasını kınamıştı . 0.8455696202531645 Turkish media on February 20 reported that an Istanbul prosecutor has prepared a 657-page indictment holding Kavala, a civic leader, and 15 others responsible for organizing and financing the 2013 mass protests that began in Istanbul's Gezi park over the government's urban redevelopment plans, and spread to cities throughout Turkey. Türkiye medyasında 20 Şubat günü yer alan haberlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının sivil toplum lideri Osman Kavala ve 15 kişi hakkında, 2013 yılında İstanbul'daki Gezi Parkında, hükümetin kentsel dönüşüm planları nedeniyle başlayan ve tüm Türkiye'ye yayılan kitlesel protesto eylemlerini düzenledikleri ve finanse ettikleri gerekçesiyle 657 sayfalık bir iddianame hazırladığı bildirildi. 1.2543859649122806 Human Rights Watch has learnt that Kavala's lawyers have not seen the indictment, which is being reviewed by Istanbul Heavy Penal Court No. 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmekte olan iddianameyi Kavala'nın avukatları da henüz görmüş değiller. 0.6735218508997429 (Geneva) - Turkey's president and government should stop making baseless accusations, and the Istanbul prosecutor should drop the new charges against 16 people, including Osman Kavala, that view the Gezi protests as a coup attempt, Human Rights Watch said today. (Cenevre) İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı bir açıklamada Türkiye cumhurbaşkanının ve hükümetinin asılsız suçlamalar yöneltmeye bir son vermesi gerektiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının da aralarında Osman Kavala'nın da bulunduğu 16 kişiye isnat ettiği ve Gezi protestoları'nı bir darbe girişimi olarak gören suçlamaları düşürmesi gerektiğini belirtti. 0.8225806451612904 Prioritize Sharing Information, Protect Mass Graves Bilgi paylaşımına öncelik verilsin, Kitlesel Mezarlar Korunsun 0.8421052631578947 This body should reach out to families within and outside Syria. Bu birim hem Suriye'deki hem de Suriye dışındaki aileler ile temasa geçmeli. 0.7419354838709677 Syria: Address Fate of Missing Victims of ISIS Suriye: Kayıp IŞİD Mağdurlarının Akıbetleri Sorunu Ele Alınsın 0.8544303797468354 Where such bodies already exist, they should be supported by local authorities and allowed to act in line with international standards. Bu tür yapıların zaten mevcut olduğu yerlerde, yerel makamlar, bu yapıları desteklemeli ve uluslararası standartlara uygun hareket etmelerine izin vermelidir. 1.0934579439252337 Allies, including the US-led international coalition, should commit to the necessary financial and technical support. Başta ABD öncülüğündeki koalisyon olmak üzere müttefikler de gerekli maddi ve teknik desteği ifa etmelidir. 1.084870848708487 People living in northeast Syria said that they sought information from security posts staffed by the Asayish, Kurdish security forces, local civilian councils, individuals in positions of authority, hospitals, and first responders excavating mass graves, but that they rarely received answers. Suriye'nin Kuzeydoğusunda yaşayan insanlar, Kürt güvenlik gücü olan Asayiş'ten, yerel sivil konseylerden, yetkili makamlardaki kişilerden, hastanelerden, toplu mezarları açan ilk yardım çalışanlarından bilgi edinmeye çalışmış, ancak sorularına nadiren yanıt alabilmişler. 0.8983050847457628 While the number of missing is uncertain, the Syrian Network for Human Rights has documented 8,143 cases of people detained by ISIS whose fate remains unknown. Kayıp kişilerin tam sayısı bilinmemekle birlikte, Suriye İnsan Hakları Ağı IŞİD tarafından alıkonulmuş ve akıbetleri bilinmeyen kişilere ait 8 bin 143 vakayı belgelemiş durumda. 0.6225895316804407 The 57-page report, "‘ Kidnapped by ISIS': Failure to Uncover the Fate of Syria's Missing ," highlights 27 cases of individuals or groups apprehended by ISIS and last heard of in its custody before the group's military defeat. "IŞİD Tarafından Kaçırıldılar: Suriye'nin Kayıpları Ortaya Çıkartılamıyor" (" Kidnapped by ISIS: Failure to Uncover the Fate of Syria's Missing ") başlıklı 57 sayfalık rapor IŞİD askeri yenilgiye uğratılmadan evvel bu grup tarafından yakalanmış ve son olarak bu grubun gözetimi altındayken kendilerinden haber alınmış kişi veya gruplara ait 27 vakaya odaklanıyor. 0.8061224489795918 Authorities in de facto control of areas formerly under ISIS control should make information-sharing with families a priority and help create a formal system to address the issue of the missing and allow families to register their cases. Daha önce IŞİD'in kontrolü altındaki bölgelerin fiili kontrolünü elinde tutan yetkililer, ailelerle bilgi paylaşımını bir öncelik haline getirerek, kayıplar sorununu ele alacak ve ailelerin vakalarını kaydettirmelerine olanak sağlayacak resmî bir sistemin oluşturulmasına yardımcı olmalıdırlar. 0.71900826446281 People formerly detained by ISIS told Human Rights Watch that ISIS imprisoned them in facilities later bombed by the US-led coalition or the Syrian-Russian military alliance. Daha önce IŞİD tarafından zorla alıkonulmuş kişiler de İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, IŞİD tarafından, sonradan Amerika'nın öncülüğündeki koalisyon veya Suriye-Rusya askeri ittifakı tarafından bombalanan tesislerde tutulduklarını anlattılar. 0.8434782608695652 In March 2019, the United States-led coalition against ISIS and the Syrian Democratic Forces (SDF), a Kurdish-led coalition, declared that Islamic State fighters had been defeated territorially. Amerika Birleşik Devletleri'nin öncülük ettiği koalisyon ile Kürt'lerin öncülük ettiği bir koalisyon olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2019 Mart'ında, İslam Devleti savaşçılarının bölgesel olarak yenilmiş olduklarını açıkladı. 0.8125 Authorities should also dedicate resources to protect mass graves in line with best forensic practices and prioritize obtaining information from ISIS suspects in their custody about the people ISIS detained, without resorting to unlawful interrogation tactics. Yetkililer, ayrıca, toplu mezarları, en iyi adli tıp uygulamalarını ölçü alarak korumak için kaynak ayırmalılar ve IŞİD tarafından zorla alıkonulan insanların akıbetleri ile ilgili bilgileri gözetimleri altındaki IŞİD şüphelilerinden hukuksuz sorgulama tekniklerine başvurmadan toplamayı bir öncelik haline getirmeliler. 1.1071428571428572 Many of the parties to the Syrian conflict, notably the Syrian government, have contributed to the prolonged arbitrary detention or enforced disappearance of tens of thousands of people. Başta Suriye hükümeti olmak üzere, Suriye'deki ihtilafın tüm tarafları on binlerce insanın keyfi olarak zorla alıkonulmasına ve zorla kaybedilmesine katkıda bulundular. 0.7161290322580646 One former detainee said that the SDF had detained him after he escaped ISIS, mistaking him for an ISIS member. IŞİD tarafından alıkonulmuş bu kişilerden biri, IŞİD'den kaçtıktan sonra, onun IŞİD üyesi olduğunu zanneden SDG tarafından da zorla alıkonulduğunu anlattı. 1.3076923076923077 February 11, 2020 © San Serevan 0.8725099601593626 "The numerous crimes of ISIS include kidnapping and disappearing thousands of activists, journalists, and humanitarian workers as well as adversaries," said Joe Stork , deputy Middle East director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu Direktör yardımcısı Joe Stork "IŞİD tarafından işlenen sayısız suç arasında insan kaçırma ve binlerce aktivist, gazeteci ve insani yardım çalışanıyla birlikte, IŞİD'in hasımlarının zorla kaybedilmesi de var," dedi. 1.042857142857143 "The end of the territorial control of ISIS provides an opportunity to deliver answers to families whose relatives went missing in Syria and to respect their right to know what happened to their loved ones," Stork said. Stork "IŞİD'in bölgesel kontrolünün bitmiş olması, yakınları Suriye'de kaybolmuş olan ailelerin sorularına yanıt vermek ve yakınlarının akıbetlerini öğrenme haklarını gözetmek için iyi bir fırsat sunuyor" dedi. 0.9299363057324841 Kurdish-led authorities then responded to the Turkish offensive by inviting the Syrian government and Russia to enter territory under its control. Kürt yetkililer Türkiye'nin düzenlediği harekata karşılık olarak kendi kontrollerindeki bölgelere girmeleri için Suriye hükümetini ve Rusya'yı davet ettiler. 0.7602905569007264 The US withdrawal of troops in October 2019 and the subsequent offensive by Turkey and Turkish-backed Syrian non-state armed groups on Kurdish-held northeast Syria led to a change in authorities with effective control of areas formerly under ISIS, in addition to extensive displacement and human rights violations. Amerika Birleşik Devletleri'nin birliklerini Ekim 2019 tarihinde geri çekmesini takiben, Türkiye'nin ve onun desteklediği Suriyeli devlet-dışı silahlı grupların Kürtlerin kontrolündeki kuzey doğu Suriye'ye düzenlediği askeri harekat neticesinde, eskiden IŞİD'in kontrolünde olan bölgelerde fiili kontrol tesis eden yetkililer değiştiği gibi, büyük ölçekli yerinden edilmeler ve insan hakları ihlalleri de yaşandı. 0.7687861271676301 Families told Human Rights Watch that if their relatives had been killed, they still wanted to bury them properly to achieve closure. Aileler İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, yakınları öldürülmüş olsalar bile, yaslarını tutabilmek için cenazelerini almak ve uygun şekilde defnetmek istediklerini belirttiler. 0.7619047619047619 People whose relatives had been in areas now under the control of Syrian government forces similarly said they received only speculation that ISIS killed all its captives, or blanket denials of any knowledge. Yakınları halen Suriye hükümetine bağlı güçlerin kontrolü altında olan bölgelerde bulunan insanlar da, benzer bir şekilde, kendilerine ya hiç bir bilgi verilmediğini, ya da sorularının IŞİD'in bütün esirlerini öldürdüğüne ilişkin spekülasyonlarla yanıtlandığını anlattılar. 0.8571428571428571 Key International Actors Önemli Uluslararası Aktörler 1.1149425287356323 In June, the EU Council noted that "Turkey has been moving further away from the European Union." Avrupa Konseyi Haziran ayında "Türkiye'nin giderek Avrupa'dan uzaklaştığını" not etti . 0.8867924528301887 Among these are journalists, opposition politicians, and activists and human rights defenders. Bunlar arasında gazeteciler, muhalif siyasetçiler, aktivistler ve insan hakları savunucuları da bulunuyor. 1.1428571428571428 Freedom of Expression, Association, and Assembly İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlükleri 0.7345132743362832 Turkey hosts the world's largest number of refugees, around 3.7 million from Syria. Türkiye dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapmaya devam ediyor ki bunların 3.7 milyon kadarı Suriyeli. 0.8013698630136986 President Erdoğan has repeatedly stated that Syrians in Turkey should be resettled in a safe zone in northeast Syria. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki Suriyelilerin Suriye'nin kuzeydoğusundaki bir güvenli bölgeye yerleştirilmeleri gerektiğini defalarca söyledi. 0.8260869565217391 Turkey also hosts asylum seekers from Afghanistan, Iraq and other countries. Türkiye'de bunun dışında Afganistan, Irak ve diğer ülkelerden gelen mülteciler de bulunuyor. 1.12 After the State of Emergency Olağanüstü Halin Ardından 0.9571428571428572 The ECtHR is expected to give its ruling in the first half of 2020. AİHM'in nihai kararını, 2020 yılının ilk yarısında vermesi bekleniyor. 1.044776119402985 The Istanbul annual Pride march was banned for the fifth year, and other pride marches in cities such as Antalya and Izmir were also banned. Istanbul Onur Yürüyüşü üst üste beşinci yılında da yasaklandı, Antalya ve İzmir gibi kentlerdeki diğer onur yürüyüşleri de yasaklandı. 0.8461538461538461 Those illegally extradited in this way were detained and prosecuted on return to Turkey. Bu şekilde hukuksuz olarak sınır dışı edilen kişiler Türkiye döndükten sonra tutuklanarak yargılandılar. 0.9745222929936306 Along with 15 others engaged in peaceful activism and the arts, he is charged with organizing and financing the 2013 Gezi Park mass protests in Istanbul. Kavala, barışçıl aktivizm ve sanatla ilgilenen 15 kişiyle birlikte, 2013 yılındaki İstanbul Gezi Parkı protestolarını organize ve finanse etmekle suçlanıyor. 0.8888888888888888 Torture and Ill-Treatment in Custody, Abductions Gözetim Altında İşkence ve Kötü Muamele, İnsan Kaçırma 0.8833333333333333 Wikipedia remains blocked in Turkey since April 2017. Wikipedia, Türkiye'de 2017 yılından bu yana yasaklı durumda. 1.048780487804878 Most media, including television, conforms to the Erdogan presidency's political line. Medya kuruluşlarının çoğunluğu Erdoğan'ın siyasi çizgisine uygun yayın yapıyorlar. 1.0517241379310345 The Istanbul court meted out the same prison sentences it gave at their first trial ranging from nearly four years to over eight years, but this time aquitted journalist Kadri Gürsel. İstanbul'daki mahkeme, ilk yargılamada verdiği, dört yıl ile sekiz yıl arasında değişen hapis cezalarının aynısını verdi, ancak bu kez gazeteci Kadri Gürsel'i beraat ettirdi. 0.8156424581005587 On October 9, after the US withdrawal of troops from the region, Turkey invaded territory in northeast Syria, assisted by Syrian non-state actors. ABD'nin birliklerini 9 Ekim günü bölgeden geri çekmesinin ardından, Türkiye, Suriyeli devlet dışı aktörlerin de yardımıyla, Suriye'nin kuzey doğusundaki bazı bölgeleri işgal etti. 0.8303571428571429 Countries that complied with Turkey's requests bypassed legal procedures and judicial review. Türkiye'nin taleplerine olumlu yanıt veren ülkeler hukuki süreçlerin ve yargı denetiminin etrafından dolandılar. 0.6607142857142857 The Constitutional Court ruling has led to the acquittal of the academics. Anayasa Mahkemesi'nin kararı akademisyenlerin kendilerine isnat edilen suçlardan beraat etmelerinin yolunu açtı. 0.9145299145299145 Cases opened against 822 academics had resulted in hundreds of convictions for "spreading terrorist propaganda" for criticizing the government's military operations in the southeast and calling for a peace process. 822 akademisyen hakkında açılan davalar, hükümetin güneydoğudaki askeri operasyonlarını eleştirdikleri ve barış çağrısı yaptıkları için "terör örgütü propagandası" yapmak suçundan verilmiş yüzlerce mahkumiyet kararı ile sonuçlanmıştı. 1.0076923076923077 The Istanbul governor announced in July that Syrians and others not registered in Istanbul would be transferred to other provinces. Istanbul Valiliği Temmuz ayında İstanbul'da kayıtlı olmayan Suriyeli ve diğer mültecilerin, başka illere gönderileceğini açıkladı. 0.9402985074626866 Kavala has been held in pretrial detention since November 2017. Kavala 2017 Kasımından bu yana tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor. 0.8432203389830508 A rise in allegations of torture, ill-treatment and cruel and inhuman or degrading treatment in police custody and prison over the past four years has set back Turkey's earlier progress in this area. Son dört yılda polis gözetimi altında ve cezaevlerinde işkence ve zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yapıldığına ilişkin iddialarda gözlemlenen yükseliş, Türkiye'nin geçmişte bu alanda kaydettiği ilerlemeyi geriye çevirdi. 1.0053763440860215 Prosecutors do not conduct meaningful investigations into such allegations and there is a pervasive culture of impunity for members of the security forces and public officials implicated. Savcılıklar bu türden iddialara yönelik anlamlı soruşturmalar başlatmıyorlar ve bu tür olaylara adı karışan güvenlik ve kamu görevlileri için yaygın bir cezasızlık kültürü hüküm sürüyor. 1.034013605442177 Sporadic armed clashes between the military and the armed Kurdistan Workers' Party (PKK) in the southeast continued through 2019, mainly in rural areas. Güneydoğuda, özellikle kırsal bölgelerde, TSK ile silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki çatışmalar aralıklı olarak 2019'da da devam etti. 0.9084507042253521 There has been no effective investigation to date into the fatal shooting on November 28, 2015 of human rights lawyer Tahir Elçi. İnsan hakları avukatı Tahir Elçi'nin 28 Kasım 2015 tarihinde vurularak öldürülmesi olayında, bu güne kadar etkili bir soruşturma başlatılmadı. 0.8085106382978723 However, bans on events in the city and in other cities around Turkey continue on a systematic basis demonstrating a repressive approach on LGBT rights. Ancak söz konusu kentteki ve Türkiye'nin diğer şehirlerindeki yasaklar sistematik olarak devam ediyor ve LGBT hakları konusundaki yaklaşımın ne kadar baskıcı olduğunu gözler önüne seriyor. 0.7933884297520661 Restrictive powers and practices ending in July 2018 have set back Turkey's human rights record. 2018 Temmuzunda sona eren kısıtlayıcı yetkiler ve uygulamalar, Türkiye'nin İnsan Hakları Karnesinin bozulmasına yol açtı. 0.9386503067484663 Turkey has been experiencing a deepening human rights crisis over the past four years with a dramatic erosion of its rule of law and democracy framework. Türkiye son dört yıldır hukukun üstünlüğü ve demokrasi çerçevesinde gözlemlenen dramatik aşınmaya koşut olarak, giderek derinleşen bir insan hakları krizi yaşıyor. 0.9618320610687023 It condemned Turkey's military incursion into northeast Syria, while prioritizing its focus on its migration deal with Turkey. Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye düzenlediği askeri harekatı kınarken, bir yandan da önceliği Türkiye ile yaptığı göç anlaşmasına verdi. 1.319327731092437 US-Turkish relations have declined further over Turkey's acquisition in 2019 of Russian S-400 missiles, an unprecedented development for a NATO member state. Amerika-Türkiye ilişkileri, Türkiye'nin 2019 senesinde Rus S-400 füzelerini satın almasıyla birlikte daha da kötüleşti. 1.06 An estimated 119 journalists and media workers at time of writing are in pretrial detention or serving sentences for offenses such as "spreading terrorist propaganda" and "membership of a terrorist organization." Bu satırlar yazıldığı sırada tahminen 119 gazeteci ve medya çalışanı tutuklu veya "terör örgütü propagandası yapmak" ve "terör örgütü üyesi olmak" gibi suçlardan hükümlü olarak cezaevinde bulunuyordu. 0.8722466960352423 Police used teargas to disperse women's rights activists attending the Istanbul International Women's Day demonstration on March 8 to protest the endemic problem of violence against women in Turkey. Kadın hakları aktivistlerinin salgın gibi yayılan kadına karşı şiddet sorununu protesto etmek amacıyla, 8 Mart günü düzenledikleri İstanbul Uluslararası Kadın Günü gösteri yürüyüşünü dağıtmak için, polisler biber gazı kullandı. 0.8994413407821229 Cases against HDP politicians provide the starkest evidence that authorities bring criminal prosecution and use detention in bad faith and for poltical purposes. HDP'li Belediye başkanlarına karşı açılan davalar, yetkililerin ceza davalarını ve tutukluluğu kötü niyetle ve siyasi amaçlarla kullandıklarına ilişkin en güçlü kanıtı sunuyorlar. 0.7956656346749226 The Erdoğan presidency's judicial reform amendment package adopted by parliament in October amended various laws, but was too generalized and vague to offer hopes of genuine measures to address the deep and pervasive deficiencies of Turkey's justice system. Erdoğan Cumhurbaşkanlığının Ekim ayında TBMM tarafından kabul edilen yargı reformu paketiyle bir çok yasada değişiklik yapıldı, ancak bu değişiklikler çok genel ve muğlak oldukları için, Türkiye'nin adalet sistemindeki derin ve yaygın bozukların giderilmesi için gerçek önlemlerin alınabileceğine ilişkin umut doğurmadılar. 0.88 Kurdish Conflict and Crackdown on Opposition Kürtlerle Çatışma ve Muhalefet Üzerindeki Baskılar 0.7195121951219512 Rights groups have concerns that the new regulation may result in further censorship of online news and other content. İnsan hakları grupları bu yeni düzenlemenin, çevrimiçi haberlerin ve diğer içeriklerin daha da fazla sansüre uğraması gibi bir sonuç doğurmasından endişe ediyorlar. 0.5565217391304348 Appeals proceed slowly through two Ankara administrative courts. Kararlara, Ankara'daki iki idare mahkemesi aracılığıyla yapılan itirazlara ilişkin süreç ise epeyce ağır ilerliyor. 0.9965034965034965 While the consolidation of President Recep Tayyip Erdoğan's unchecked power continued, local elections on March 31, 2019, saw his Justice and Development Party allied with the far right lose in major cities including Istanbul and Ankara, despite winning 51 percent of votes nationwide. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kontrolsuz gücünün konsolidasyonu sürerken, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin aşırı sağ ile yaptığı ittifak 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ulusal ölçekte %51 oy almasına rağmen, aralarında İstanbul ve Ankara'nın da bulunduğu büyük şehirleri kaybetti. 0.8713692946058091 In place of the voters' chosen mayors, the Interior Ministry appointed provincial governors as "trustees" to run the municipalities and dissolved the local council, thus suspending local democracy in each city. Halkın seçilmiş Belediye Başkanlarının yerine, söz konusu şehirlerin belediyelerinin yönetimine il valilerini "kayyım" olarak atayan İçişleri Bakanlığı, belediye meclislerini de feshederek, söz konusu kentlerde yerel demokrasiyi askıya aldı. 1.1185185185185185 Turkey's political relationship with the European Union and EU member states remains limited though it maintains its stated aim is to accede to the EU. Türkiye'nin Avrupa Birliği ve AB üyesi devletlerle siyasi ilişkileri sınırlı, ancak Türkiye hedefinin AB üyeliği olduğunu iddia ediyor. 0.6592920353982301 Internet broadcasters must obtain licenses to broadcast in Turkey even if operating from abroad and violation of laws may result in their suspension. Türkiye'de Internet yayıncılığı yapan kuruluşların, bu kuruluşlar yurt dışından yayın yapıyor olsalar da, Türkiye'den lisans almaları gerekiyor ve bu kuruluşların kanunları ihlal etmeleri halinde lisansları iptal edilebiliyor. 0.7992565055762082 In a September decision relevant to many prisoners held far from their families, the European Court found that transfer to distant prisons constituted a violation of the right to respect for private and family life. Eylül ayında verilen ve ailerinden uzakta tutulan bir çok tutuklu ve hükümlüyü ilgilendiren başka bir kararda ise, AİHM tutuklu ve hükümlülerin uzaktaki hapishanelere gönderilmelerinin, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkını ihlal ettiğini tespit etti. 0.9391634980988594 The Turkish authorities unlawfully deported some Syrians from Istanbul and other provinces to Syria, including after coercing some of them through violence, verbal threats and the threat of indefinite detention into signing voluntary return forms. Türkiyeli yetkililer İstanbul'daki ve başka illerdeki bazı Suriyelileri, bazı vakalarda şiddet, sözle tehdit etme ve süresiz alıkoyma ile tehdit etme gibi yöntemler kullanıp, gönüllü geri dönüş formlarını imzalamaya zorlayarak, hukuksuz olarak sınır dışı ettiler. 1.0995475113122173 In March an Istanbul court convicted Ankara lawyer Selcuk Kozağaçlı, chair of the shuttered Contemporary Lawyers Association, on charges of membership of an armed organization to a prison sentence of over 11 years, along with 11 other lawyers. Mart ayında İstanbul'daki bir mahkeme, kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği'nin başkanı, Ankara Barosu'ndan Avukat Selçuk Kozağaçlıoğlu'nu, 11 başka avukatla birlike, terör örgütü üyeliği suçundan 11 yıl hapse mahkum etti. 3.2 Browse countries (Bkz. 1.1485148514851484 Once again Erdoğan's government has refused to draw a distinction between the PKK and the democratically elected Peoples' Democratic Party (HDP) which won 11.9 percent of the national vote in the most recent parliamentary elections. Erdoğan hükümeti, son milletvekilliği seçimlerinde ulusal ölçekte %11.9 oranında oy almış, demokratik olarak seçilmiş Halkların Demokrasi Partisi (HDP) ile PKK arasındaki bir fark görmeyi yine reddetti. 1.0689655172413792 The trial of nine prominent rights defenders from Turkey and two foreign nationals continued. Dokuz Türkiyeli ve iki yabancı uyruklu insan hakları savunucusunun yargılamaları sürdü. 1.2682926829268293 Three days after the September Grand Chamber hearing, President Erdoğan stated that he would not let Demirtaş or his co-chair Figen Yüksekdağ out of prison. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Demirtaş'ın ya da diğer eş başkan Figen Yüksekdağ'ın hapisten çıkmasına izin vermeyeceğini açıkladı. 0.9680851063829787 The Court of Cassation began to uphold verdicts in some cases and many appeals are pending. Yargıtay bazı davalarda kararları onadı, bir çok başka davada ise temyiz süreci halen sürüyor. 1.0082644628099173 In July, the Constitutional Court ruled that the rights of academics who signed a January 2016 petition had been violated. Anayasa Mahkemesi 2016 Ocağındaki bir dilekçeye imza atan akademisyenler hakkında, Temmuz ayında hak ihlali kararı verdi. 1.2274678111587982 As of October 25, 2019, the commission, established in 2017 to review the mass dismissals of public officials under the state of emergency, had issued decisions in 92,000 cases (with 8,100 reinstated in their jobs or similar measures of redress) and with another 34,200 cases to review. Kamu çalışanlarının kitlesel olarak kamu görevinden çıkarılmalarını incelemek amacıyla kurulan komisyon, 25 Ekim 2019 tarihi itibariyle 92 bin vakada karar açıkladı (8100 kişi hakkında işe iade veya benzeri telafi kararları verildi). 0.7931034482758621 Turkish authorities continued to seek the extradition of alleged Gülen supporters, many of them teachers, from countries around the world. Türkiyeli yetkililer Gülen destekçisi olduğu iddia edilen ve çoğu öğretmen olan kişilerin, dünyanın farklı ülkelerinden sınır dışı edilmeleri için çaba sarfetmeye devam etti. 0.8 The trial was continuing at time of writing. Bu satırlar yazıldığı sırada yargılama halen sürüyordu. 0.7796143250688705 An estimated 8,500 people-including elected politicians and journalists-are held in prison on remand or following conviction for alleged links with the outlawed Kurdistan Workers' Party (PKK/KCK) and many more on trial but at liberty, although official figures could not be obtained. Resmi rakamlara ulaşmak mümkün olmasa da sayılarının 8500 civarında olduğu tahmin edilen ve aralarında seçilmiş siyasetçiler ve gazetecilerin de bulunduğu bir grup insan ise Kürdistan İşçi Partisi (PKK/KCK) ile ilişkili oldukları iddiasıyla tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunuyor; daha fazla sayıda insan da, aynı iddiayla, tutuksuz olarak yargılanıyor. 0.7458823529411764 After being convicted and sentenced to ten years and six months prison for "aiding and abetting a terrorist organization," at his retrial in November the writer Ahmet Altan was first released from over three years of pretrial detention and then one week later rearrested after an Istanbul court reversed the decision. Kasım ayında yapılan yeniden yargılamasında "bir terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak" suçundan hakkında mahkumiyet kararı verilen ve on yıl altı ay hapis cezasına çarptırılan yazar Ahmet Altan, üç yılı aşkın bir süredir tutuklu olarak bulunduğu cezaevinden önce tahliye edildi, bir hafta sonra ise, İstanbul'daki bir mahkemenin tahliye kararına yapılan itirazı kabul etmesi üzerine, yeniden tutuklanarak cezaevine kondu. 0.9657142857142857 There has been a dramatic rise in the number of prosecutions and convictions on charges of "insulting the president" since Erdoğan's first election as president in 2014. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına ilk seçildiği 2014 yılından bu yana, "cumhurbaşkanına hakaret" suçundan verilen mahkumiyet kararlarının sayısında dramatik bir artış gözlemlendi. 0.746875 An Istanbul court convicted the Istanbul chair of the Republican People's Party (CHP), Canan Kaftancıoğlu, on charges including insulting the president, to a nine-year eight-month prison sentence for social media posts dating from 2012-17. İstanbul'da bir mahkeme Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Istanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında, 2012 - 2017 yılları arasında yaptığı sosyal medya paylaşımlarında Cumhurbaşkanına hakaret etme başta olmak üzere bir dizi suçtan mahkumiyet kararı vererek, Kaftancıoğlu'nu dokuz sene sekiz ay hapis cezasına çarptırdı. 0.7210884353741497 As of July, 3,611 defendants were convicted and 2,608 acquitted, according to Ministry of Justice figures. Adalet Bakanlığı rakamlarına göre, Temmuz ayı itibariyle 3 bin 611 sanık hakkında mahkumiyet, 2 bin 608 sanık hakkında da beraat kararı verilmişti. 0.9343283582089552 As of July 2019, Ministry of Justice figures stated that 69,259 people were on trial and 155,560 people still under criminal investigation on terrorism charges in cases linked to the Gülen movement, which Turkey's government terms the Fethullahist Terrorist Organization (FETÖ) and deems a terrorist organization. 2019 Temmuzu itibariyle, Adalet Bakanlığı rakamlarına göre, Türkiye'nin bir terör örgütü olarak gördüğü Gülen hareketi ile ilişkili davalarda TMY kapsamındaki suçlardan 69 bin 259 kişi yargılanmakta, 155 bin 560 kişi hakkında da savcılık soruşturması yürütülmekteydi; bunlardan 29 bin 487'si ise tutuklu veya hükümlü olarak hapisteydi. 0.6685082872928176 Trials continued of military personnel and others for involvement in the July 2016 coup attempt in which 250 people died. 2016 yılında 250 kişinin ölümüyle sonuçlanan darbe girişimine karışmış oldukları gerekçesiyle haklarında ceza davası açılan askeri personelin ve diğer kişilerin yargılamaları sürdü. 0.9172413793103448 The targeting of human rights defenders increased with the June opening of a trial against businessman and civic leader Osman Kavala. Haziran ayında işadamı ve sivil toplum önderi Osman Kavala'ya dava açılmasıyla birlikte insan hakları savunucularının hedef alınması hız kazandı. 0.6159638554216867 An August regulation binds regular internet broadcasting to Turkey's official media regulation authority, the Radio and Television Supreme Board (RTÜK), and means that news broadcasts via YouTube, platforms such as Netflix, social media broadcasting via Periscope and other platforms, will all be subjected to the inspection and RTÜK sanctions such as suspension of content if deemed to violate Turkey's laws. Türkiye'deki Kürt medyasında çalışan gazeteciler orantısız bir şekilde hedef alınmaya devam ederken, ülkenin güneydoğusundan yapılan eleştiriler ve muhalif yayınlar üzerinde de çok ağır kısıtlamalar var. Ağustos ayında kabul edilen bir düzenleme, internet üzerinden yapılan düzenli yayınları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun denetimine tabii kılıyor ki bu YouTube gibi kanallardan yapılan haber yayınlarının, Netflix gibi platformların, Periscope ve diğer kanallardan yapılan sosyal medya yayıncılığının tamamının RTÜK tarafından denetlenebileceği ve yasalara aykırı bulunmaları halinde içeriğin kaldırılması gibi yaptırımların uygulanabileceği anlamına geliyor. 0.9274809160305344 The ECtHR ruled in April that former member of the constitutional court Alpaslan Altan had been wrongfully deprived of his liberty because there was a lack of reasonable suspicion to justify his initial arrest after the July 2016 coup attempt. AİHM, Nisan ayında, eski Anayasa Mahkemesi üyesi Alpaslan Altan'ın özgürlüğünün tahdit edilmesinin hak ihlali olduğuna, zira Altan'ın 2016 Temmuzundaki darbenin hemen ardından tutuklanmasına dayanak teşkil edebilecek makul bir şüphenin bulunmadığına karar verdi. 0.7142857142857143 Terrorism charges continued to be widely misused in the third year after the coup attempt. Darbe girişiminin üçüncü yılında da, terörle mücadele yasası kapsamındaki suçlamalar amaçları dışında kullanılmaya devam etti. 0.45588235294117646 All were detained and charged in 2017 with terrorism offenses. Söz konusu hak savunucularının tamamı 2017 yılında tutuklanmış ve kendilerine Terörle Mücadele Kanunu kapsamında suçlar isnat edilmişti. 0.8288770053475936 Turkey failed to comply with a 2018 ECtHR ruling ordering the release of former HDP co-chair Selahattin Demirtaş and appealed to the Court's Grand Chamber. Türkiye, 2018 yılında AİHM'in HDP'nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliye edilmesi yönündeki bir kararını uygulamadı ve bu karara mahkemenin Büyük Dairesi nezdinde itiraz etti. 0.7549407114624506 This has disproportionately affected demonstrations in or concerning the mainly Kurdish southeast and assemblies by lesbian, gay, bisexual or transgender (LGBT) groups throughout the country. Bu sınırlamaların etkileri, ülkenin Kürt nüfusun yoğunluklu olarak yaşadığı güneydoğu bölgelerinde veya bu bölgeyle ilgili gösteri yürüyüşlerinde ve ülke çapındaki lezbiyen, gey, biseksüel veya trans toplantılarında orantısız olarak daha çok hissedildi. 0.7307692307692307 The conviction was under appeal at time of writing but if upheld could result in her being barred from political activity and jailed. Bu satırlar yazıldığı sırada temyiz süreci sürüyordu, ancak mahkumiyet kararının onanması halinde Kaftancıoğlu'nun siyaset yapması yasaklanabilir ve Kaftancıoğlu cezaevine konabilir. 0.8931034482758621 Tensions remain over other aspects such Turkey's October military incursion into northeast Syria; Turkey's abusive prosecution of three US consular staff who are Turkish nationals, one of whom remained detained; and the presence on US soil of Fethullah Gülen. Türkiye'nin Ekim ayında Kuzey Suriye'ye düzenlediği askeri harekat; Türkiye'nin ABD konsolosluğunda çalışan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, biri tutuklu üç görevliyi taciz amaçlı olarak yargılaması ve Fethullah Gülen'in Amerikan topraklarında bulunması gibi konularda da gerilimler sürüyor. 1.0193798449612403 Turkey cited its main aim as removing the Kurdish forces and administration that controlled the area on the grounds of their close link to the armed Kurdistan Workers' Party (PKK) with which Turkey had been engaged in a decades' long conflict (see Syria chapter). Söz konusu bölgeleri kontrol eden Kürt güçlerinin ve yönetiminin Türkiye'nin on yıllardır çatıştığı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki bağları gerekçe gösteren Türkiye, asıl amacının Kürt güçlerini ve yönetimini bölgeden uzaklaştırmak olduğunu açıkladı. 0.743455497382199 Executive control and political influence over the judiciary in Turkey has led to courts systematically accepting bogus indictments, detaining and convicting without compelling evidence of criminal activity individuals and groups the Erdoğan government regards as political opponents. Türkiye'de, yargı üzerindeki siyasi etkiler ve yürütmenin kontrolü, mahkemelerin sistematik olarak uyduruk iddianameleri kabul etmelerine ve Erdoğan hükümetinin siyasal muhalif olarak gördüğü kişi ve gruplar hakkında, bunların suç sayılabilecek herhangi bir faaliyete karışmış olduklarını gösteren ikna edici kanıtlar bulunmamasına rağmen, mahkumiyet kararları vermelerine yol açtı. 0.9074074074074074 Their cases were under appeal at time of writing. Bu satırlar yazıldığı sırada dava temyiz sürecindeydi. 0.88 Despite a top Court of Cassation ruling to quash the convictions of 13 journalists and executives from the daily Cumhuriyet newspaper, at their November retrial the Istanbul lower court defied the top court by once again convicting them of "aiding and abetting terrorist organizations." Yargıtayın Cumhuriyet gazetesi davasında yargılanan 13 gazetecinin mahkumiyetlerini bozma kararına rağmen, söz konusu gazetecilerin yeniden yargılamasında, alt mahkeme, üst mahkemenin kararını hiçe sayarak, bu gazeteciler hakkında, "bir terör örgütüne yardım ve yataklık" yapmak suçundan bir kez daha mahkumiyet kararı verdi. 0.8060344827586207 The largest group was people alleged to have links with the movement run by US-based Sunni cleric Fethullah Gülen, whom the government accuses of masterminding the July 2016 coup attempt. En büyük grup ise hükümetin 2016 Temmuzundaki darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Sünni din adamı Fethullah Gülen'in liderliğindeki hareketle bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler. 0.7665198237885462 Presenting no evidence of criminal activity, the indictment against the 16 also smears US-based philanthropist George Soros and states that he masterminded the Gezi protests. Söz konusu onaltı kişi için hazırlanan iddianamede, suç sayılabilecek bir faaliyete ilişkin herhangi bir kanıt sunulmadığı gibi, Amerika'da yaşayan hayırsever George Soros da Gezi Protestolarının ardında olmakla itham ediliyor. 1.0777777777777777 They only teach us to memorize hadith [the sayings and deeds of the Prophet Mohammed], that's it. Bize sadece hadis [Hazreti Muhammed'in sözleri ve davranışları] ezberletiyorlar, hepsi bu. 1.0689655172413792 Our lives have totally changed. Hayatlarımız tamamen değişti. 1.0 I have no friends. Hiç arkadaşım yok. 0.8307692307692308 His sisters sit at home all day and don't do anything. Kız kardeşleri bütün gün evde oturuyor ve hiçbir şey yapmıyorlar. 1.0454545454545454 We plan to return to Syria soon because life is very difficult here." Yakında Suriye'ye dönmeyi planlıyoruz çünkü burada hayat çok zor." 1.037037037037037 He makes bags in a workshop. Bir atölyede torba yapıyor. 1.3125 We can't afford that. Bunu ödeyemeyiz. 0.9473684210526315 We told him ‘no,' but he was angry with us and crying. Biz 'hayır' dedik ama bize çok kızdı ve ağlamaya başladı. 1.127659574468085 I want to finish school and become a teacher someday. Okulu bitirip bir gün öğretmen olmak istiyorum. 1.1612903225806452 I would come home and cry every day. Her gün eve gelince ağlıyordum. 1.0185185185185186 However, removing legal obstacles is only a first step. Ancak, hukuki engellerin kaldırılması sadece ilk adım. 1.1139240506329113 I like learning Arabic, but we are only learning the alphabet and how to read and write. Arapça öğrenmeyi seviyorum ama sadece alfabeyi ve okuyup yazmasını öğreniyoruz. 1.2553191489361701 If a person is sick, they can get treatment and get better. Bir insan hastalanırsa tedavi olur ve iyileşir. 0.7777777777777778 I work from 7:30 a.m. to 8 p.m. every day. Her gün sabah 7.30'dan akşam 8.00'e kadar çalışıyorum. 1.1346153846153846 However, the local secondary school had a different policy. Ancak, yerel ortaokul farklı bir politika uygulamış. 1.0649350649350648 I'd like to be an accountant when I grow up because I am good at math and numbers. Büyüyünce muhasebeci olmak istiyorum çünkü matematikle ve sayılarla aram iyi. 1.4193548387096775 She wants to be a surgeon when she grows up. Büyüyünce cerrah olmak istiyor. 1.1346153846153846 My teacher was very good and we liked each other very much. Öğretmenim çok iyiydi ve birbirimizi çok seviyorduk. 0.9137931034482759 Approximately 8,000 students registered for the exam. Bu sınava katılmak için yaklaşık 8,000 öğrenci kayıt oldu. 1.028169014084507 I learned Turkish quickly, and now I think I speak better than the Turks! Türkçeyi çabuk öğrendim ve bence şimdi Türklerden bile iyi konuşuyorum! 0.9021739130434783 [61] Addressing the barriers outlined below will be crucial to meeting those goals. [61] Aşağıda dile getirilen engellerin kaldırılması bu hedeflere ulaşmak için çok önemlidir. 0.6608695652173913 I think the teachers probably don't know how to help or intervene with this. Bence öğretmenler bu konuyla ilgili nasıl yardım edebileceklerini veya müdahale edebileceklerini bilmiyor olabilir. 0.7155963302752294 I will try my best to convince her, but if she really can't go, what can I do? Kızımı ikna etmek için elimden geleni yapacağım ama eğer gerçekten de okula gidemeyecekse ben ne yapabilirim? 1.1272727272727272 Families interviewed for this report confirmed these findings. Bu rapor için görüşülen aileler bu bulguları doğruladı. 0.5882352941176471 As UNICEF has noted: UNICEF'in de dikkat çektiği üzere: 1.0769230769230769 It's hard to get used to it. Bu duruma alışmak çok zor. 1.0555555555555556 The other kids would mock me, but I didn't understand what they were saying. Diğer çocuklar benimle alay ediyorlardı ama ne dediklerini anlamıyordum. 0.9436619718309859 One day he came to us and said he was going back to Syria to fight. Günün birinde geldi ve savaşmak için Suriye'ye geri döneceğini söyledi. 0.7727272727272727 All my classmates were my friends. Sınıf arkadaşlarımın hepsiyle dost olmuştum. 0.8235294117647058 He was killed in battle shortly afterward. Kısa süre sonra da bir çatışmada hayatını kaybetti. 1.021978021978022 We can't pay for that and also the rent and bills; my husband does not have steady work here. Hem bu parayı hem de kira ve faturaları karşılayamayız; kocamın burada düzenli bir işi yok. 1.346938775510204 It was difficult.… I didn't enjoy anything about school this year. Çok zorlandım... Bu sene okuldan hiç hoşlanmadım. 1.0714285714285714 I went to the police and they also told me I couldn't do it. Polise gittiğimde onlar da yaptıramayacağımı söylediler. 0.6410256410256411 Those present included 18 adult men, 42 adult women, 35 boys, and 36 girls. Görüşmelerde bulunanlar arasında 18 yetişkin erkek, 42 yetişkin kadın, 35 erkek çocuğu ve 36 kız çocuğu yer alıyordu. 0.8222222222222222 I have no friends, Turkish or Syrian. Hiç arkadaşım yok, ne Türkiyeli, ne Suriyeli. 0.93 We have the Foreigner IDs now and I want to go to school, but I wouldn't understand anything. Artık Yabancı Tanıtma Belgemiz var ve ben okula gitmek istiyorum ama orada hiçbir şey anlamayacağım. 1.3076923076923077 It's very lonely. Çok yalnızım. 0.8795180722891566 We tried to explain how hard the language is for Arabs, but they said no. Türkçe'nin Araplar için ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalıştık ama hayır dediler. 1.0454545454545454 They don't need to make a lot of money, just come to an equal position with Turkish workers. Çok para kazanmaları gerekmiyor, Türkiye vatandaşı işçilerle eşit konuma gelseler yeter. 0.9036144578313253 I finished the year ranked third in my class and fifth in my grade overall. Seneyi, sınıfımın üçüncüsü ve tüm ikinci sınıflar arasında beşinci olarak bitirdim. 0.9047619047619048 I only finished second grade in Syria. Suriye'de ancak ikinci sınıfı bitirmiştim. 0.8783783783783784 My teacher tried to scold the other kids, but they never stopped. Öğretmenim diğer çocukları azarlamaya çalıştı ama çocuklar hiç vazgeçmedi. 1.105263157894737 He cried every morning and said he didn't want to go to school. Her sabah ağlayarak okula gitmek istemediğini söylüyordu. 0.8448275862068966 Abeer was one of the best in her class this year. Abeer bu sene sınıfın en başarılı öğrencilerinden biriydi. 0.9454545454545454 I do really miss school, and I wish I could go back. Okulu gerçekten çok özlüyorum, keşke tekrar gidebilsem. 1.1833333333333333 Fatima said that she had decided not to return to school the next year. Fatima gelecek sene okula gitmemeye karar verdiğini söyledi. 1.1063829787234043 I've already packed my school bags for next year even though my summer vacation just started this month. Yaz tatili daha bu ay başladı ama ben şimdiden gelecek sene için okul çantamı hazırladım bile. 0.9824561403508771 I speak Turkish, not 100 percent yet, but I am learning. Türkçe konuşuyorum, henüz mükemmel değil ama öğreniyorum. 0.9354838709677419 In schools in the south, all the teachers are volunteers." Güneydeki okullarda bütün öğretmenler gönüllü çalışıyor" dedi. 0.8823529411764706 [86] After one week, Samir refused to attend school anymore. [86] Bir hafta sonra Samir artık okula gitmek istemediğini söylemiş. 0.75 I felt very isolated. Kendimi dışlanmış hissettim. 0.9852941176470589 Once you get to fourth or fifth graders, though, it is much harder. Ancak, dördüncü, beşinci sınıf söz konusu olduğunda bu çok daha zor. 0.8058252427184466 In Syria she was really good in school, and I feel very bad as a mother about this. Suriye'de okulda çok başarılıydı ve bir anne olarak bu olanlardan dolayı kendimi çok kötü hissediyorum. 0.675 One Syrian mother remarked: Suriyeli bir anne şöyle bir yorum yaptı: 1.435897435897436 The school itself is very bad; the director doesn't care about the children, and there's no salary for teachers. Okul çok kötü, çocuklar müdürün umurunda değil ve öğretmenlere maaş ödenmiyor. 0.8640776699029126 "My grandson is 11 and should be in 5th grade, but instead he works at a garment factory. 11 yaşında olan erkek torunumun 5. sınıfa gitmesi lazım ama onun yerine tekstil fabrikasında çalışıyor. 1.032258064516129 When asked whether he missed being in school, Ibrahim responded: Okula gitmeyi özleyip özlemediği sorulunca İbrahim şöyle dedi: 1.4814814814814814 There are no Syrian schools around here. Buralarda Suriye okulu yok. 0.9509803921568627 [122] However, on August 7, 2015, the Ministry of Labor and Social Security announced that no such plan existed, and Turkey would not be granting refugees work permits under any general program. [122] Ancak, 7 Ağustos 2015 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı böyle bir planın olmadığını ve Türkiye'nin herhangi bir genel program dahilinde mültecilere çalışma izni sağlamayacağını duyurdu. 0.8870967741935484 Participants did not receive any material compensation. Araştırmaya katılanlara herhangi bir maddi karşılık verilmedi. 0.9473684210526315 However, the international donor community has yet to meet the No Lost Generation strategy's funding appeal. Ancak uluslararası bağışçılar topluluğu Kayıp Nesile Hayır stratejisinin gerektirdiği fonu henüz karşılamış değil. 0.9618320610687023 This report is primarily based on research conducted in June 2015 in Istanbul, Izmir, Turgutlu, Gaziantep, Mersin, and Ankara. Bu rapor esas olarak Haziran 2015'te İstanbul, İzmir, Turgutlu, Gaziantep, Mersin ve Ankara'da yürütülen araştırmaya dayanmaktadır. 1.1944444444444444 According to Samir's father, "We requested that the school place him in a lower level. Samir'in babasına göre "Okuldan onu daha alt sınıfa koymalarını istedik. 0.9714285714285714 But then I started to get good grades, and I'm glad to be in school. Ama sonra yüksek notlar almaya başladım, okula gittiğim için mutluyum. 1.0133333333333334 Samir does not attend school; instead, he spends his days in a shoemaking workshop with his father, where he works full-time for less than minimum wage. Samir okula gitmiyor; onun yerine günlerini babasıyla beraber bir ayakkabı atölyesinde, tüm gün asgari ücretin altında bir maaşla çalışarak geçiriyor. 0.963302752293578 Thus in the early days of the crisis, the Turkish government referred to the Syrian arrivals as "guests." Bu yüzden, krizin ilk günlerinde Türkiye hükümeti, ülkeye gelen Suriyelilerden "misafir" olarak söz ediyordu. 1.0379746835443038 Um Mohammed's three grandchildren also live in Gaziantep and do not attend school. Um Mohammed'in üç torunu da Gaziantep'te yaşıyor ve onlar da okula gitmiyorlar. 0.8581560283687943 Ali's mother added, "We would like to send Ali to school if there is one available now, especially since he can walk now. Ali'nin annesi de şunları ekledi: "Eğer gidebileceği bir okul varsa, Ali'yi okula göndermek isteriz, özellikle de artık yürüyebildiğine göre. 1.0 We also consulted with experts in education in emergencies and Turkish education policy. Kriz hallerinde eğitim ve Türkiye eğitim politikaları konularında uzmanlara da danıştık. 0.95 Lack of Language Support or Accelerated Learning Programs Dil Desteğinin veya Hızlandırılmış Dil Kurslarının Eksikliği 0.8981481481481481 Abir explained that she is now one of the best students in her class and has a few close friends. Abir artık sınıfındaki en başarılı öğrencilerden biri olduğunu ve birkaç yakın arkadaşı da olduğunu söyledi. 0.8441558441558441 Even though she speaks Turkish [because we are Turkmen], I worry. Kızım Türkçe konuşuyor, çünkü biz Türkmeniz, ama ben yine de endişeleniyorum. 1.1066666666666667 We asked if I could enroll in eight grade instead, but the school director said no. Sekizinci sınıfa kaydolabilir miyim diye sorduk ama okul müdürü hayır dedi. 0.4864864864864865 I went five times. Beş defa gittim ve sonunda pes ettim. 1.1470588235294117 I don't enjoy learning there very much. Orada ders görmeyi çok sevmiyorum. 0.8484848484848485 Exclusion of Syrian Teachers Suriyeli Öğretmenlerin Dışlanması 0.9433962264150944 The Committee on the Rights of the Child has expressed concern about such hidden costs in education. Çocuk Hakları Komitesi, eğitimle ilgili bu tür gizli masraflarla ilgili kaygısını daha önce ifade etmişti. 1.010204081632653 Then a shelling killed my husband so on the first day of Ramadan in 2014, we walked here to Turkey. Sonra, bir bombardımanda kocam ölünce 2014'de Ramazan'ın birinci günü yürüyerek Türkiye'ye geldik. 1.0 Unable to speak Turkish, she could not join her peers in the 10th grade, and was not allowed to join a lower grade. Türkçe konuşamadığı için, yaşıtlarıyla birlikte 10. sınıfa gidemedi ve daha alt sınıfa gitmesine de izin verilmedi. 1.3375 Her father, Hassan, had resigned himself to the notion that Fatima might drop out of school at a young age. Babası Hassan, Fatima'nın genç yaşta okulu bırakabileceği fikrini kabullenmişti. 0.8881578947368421 The majority of interviews took place in private homes, while six took place in public parks and a refugee service center waiting room. Görüşmelerin çoğunluğu özel evlerde gerçekleştirilirken altı tanesi halka açık parklarda ve biri mültecilere destek merkezinin bekleme odasında yapıldı. 0.7888888888888889 I asked the school about language help and they said there wasn't any." Okuldan dil konusunda yardım istedim ama bana böyle bir şeyin olmadığını söylediler" dedi. 0.9464285714285714 Progress to eliminate child labour is therefore closely linked to reducing these vulnerabilities, mitigating economic shocks, and providing families with social protection and an adequate level of regular income. Bu nedenle çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik ilerleme, bu zorlukların azaltılması, ekonomik şokların hafifletilmesi ve ailelere sosyal koruma ve yeterli düzeyde düzenli gelir sağlamakla yakından bağlantılıdır. 0.8047337278106509 As one Mercy Corps program coordinator told Human Rights Watch, "If adults could work legally, we expect that fewer children would work. Bir Mercy Corps program koordinatörünün İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne dediği gibi "Yetişkinler yasal olarak çalışabilse, beklentimiz daha az çocuğun çalışacağı yönünde. 0.8863636363636364 I can't wait for to start school again. Yeniden okula gitmeyi dört gözle bekliyorum. 1.0933333333333333 We looked around and couldn't find anything that helped teach Turkish to children. Etraftan araştırdık ama çocuklara Türkçe öğretecek başka bir yer bulamadık. 1.041025641025641 Since his arrival in Turkey, he has spent his days sitting at home or selling date juice on the street, but he would like that to change this fall: "I don't speak any Turkish, but I want to go to school. Türkiye'ye geldiğinden beri, günlerini evde oturarak veya sokakta hurma suyu satarak geçiriyor ama önümüzdeki sonbahar bunu değiştirmek istiyor: "Hiç Türkçe bilmiyorum ama okula gitmek istiyorum. 0.8773584905660378 "The other students were illiterate older Turkish women, and our kids were the only children. "Diğer öğrenciler okuma yazması olmayan daha yaşlı Türkiyeli kadınlardı, bizimkiler sınıftaki tek çocuktu. 1.1014492753623188 "I was one of the best in my class, and I really liked learning how to read. "Sınıfın en iyilerindendim ve okumayı öğrenmekten çok zevk alıyordum. 1.0517241379310345 [6] Turkey's investment represents the largest contribution "made to date towards addressing the Syrian [refugee] crisis." [6] Türkiye'nin yaptığı harcama "Suriye [mülteci] kriziyle için bugüne dek yapılmış" en büyük katkıyı temsil ediyor. 1.278688524590164 [120] On average, those who disclosed their income were earning 479 TL ($172). [120] Gelirlerini açıklayanların kazancı ortalama 479 TL'ydi. 0.7027027027027027 I miss the other subjects. Diğer konularda ders yapmayı özledim. 0.5555555555555556 His mother Rana told Human Rights Watch, Annesi Rana'ın İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne anlattıkları ise şöyleydi: 1.0825242718446602 If a child doesn't go to school, it will create big problems in the future-they will end up on the streets, or go back to Syria to die fighting, or be radicalized into extremists, or die in the ocean trying to reach Europe. Bir çocuk okula gitmezse, bu ileride büyük bir sorun olur - ya sokağa düşer, ya Suriye'ye döner ve savaşırken ölür, ya radikalleşir ve bir köktendinci olur, ya da Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken denizde ölür. 0.9393939393939394 Our neighbors all told us there wasn't a nearby Syrian school. Bütün komşularımız yakınlarda bir Suriye okulu olmadığını söyledi. 1.0413223140495869 Omar was able to enroll in a Syrian temporary education center the following year, but many of his peers are not so fortunate. Omar ertesi sene Suriyeliler için geçici eğitim merkezine kaydolabilmiş ama akranlarının birçoğu onun kadar şanslı değil. 0.8872180451127819 [125] Later, when Islamic State (also known as ISIS) militants began to encroach on the vicinity, they fled to Turkey. [125] Daha sonra, İslam Devleti (IŞİD olarak da biliniyor) militanları bölgeye yaklaşmaya başladıklarında ailece Türkiye'ye kaçtılar. 1.102803738317757 Students may also enroll in vocational training-including religious vocational training-starting from the fifth grade. Ayrıca, öğrenciler beşinci sınıftan itibaren mesleki eğitime (dini mesleki eğitim de dahil) kaydolabiliyor. 0.9425287356321839 My brothers earn the same salary, but my younger sister earns 30 TL [$11] a week." Erkek kardeşlerim de aynı parayı kazanıyor ama kız kardeşim haftada 30 TL alıyor" dedi. 0.7111111111111111 I had friends; I loved learning. Arkadaşlarım vardı, öğrenmekten zevk alırdım. 1.0588235294117647 I miss my school in Syria very much. Suriye'deki okulumu çok özlüyorum. 1.0166666666666666 I liked to study math, and I miss going to school very much." Matematik dersini severdim, okula gitmeyi çok özledim" dedi. 0.9411764705882353 [76] In addition, many families interviewed for this report told Human Rights Watch that they had no knowledge of such programs. [76] Ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bu rapor için görüştüğü ailelerin birçoğu bu tür programların varlığından haberdar değildi. 0.8210526315789474 [101] However, these official figures likely underrepresent the reality, particularly since illegal child labor occurs outside normal monitoring mechanisms. [101] Ancak, büyük olasılıkla bu resmi rakamlar, özellikle yasadışı çocuk işçiliğinin normal izleme mekanizmalarının dışında gerçekleştiği dikkate alındığında, gerçek rakamlardan daha düşük. 0.9585492227979274 [5] Turkey's policies have evolved over the last four years, shifting from an emergency response to one that takes into consideration more long-term concerns of protracted displacement. [5] Türkiye'nin politikaları son dört yılda, acil durumda müdahale politikasından, uzun süreli yer değiştirme olaylarından kaynaklanan uzun vadeli kaygıları dikkate alan bir politikaya dönüştü. 0.75 It would be nice to study and have a teacher to help." Okula gitmek ve bana yardım edecek bir öğretmenimin olması ne iyi olur." 1.0696864111498259 On October 2, 2015, deputy undersecretary for education Yusuf Buyuk stated, "If we cannot educate these students, they will fall into the wrong hands, they are going to be exploited by gangs, criminals….We are trying to improve the standards in our country which means also improving standards for Syrians." 2 Ekim 2015 tarihinde MEB müsteşar yardımcısı Yusuf Büyük, "Eğer bu öğrencileri eğitemezsek yanlış ellere düşerler, çeteler, suçlular tarafından sömürülürler... Biz ülkemizin standartlarını iyileştirmeye çalışıyoruz; bu, Suriyeliler için de standartların iyileşmesi anlamına gelir" dedi. 1.032258064516129 Ibrahim's 27-year-old brother Omar described the Turks in his neighborhood as "also poor," but believed most of them were able to send their children to school. İbrahim'in 27 yaşındaki kardeşi Omar mahallelerindeki Türklerin de "yoksul" olduğunu ama çoğunun çocuklarını okula gönderebildiklerini düşündüğünü söyledi. 0.8934426229508197 [165] Educators in Gaziantep reported "a couple of hundred students on waiting lists for the younger grades." [165] Gaziantep'teki eğitimciler "okullardaki alt sınıflar için bekleme listelerinde birkaç yüz öğrenci olduğunu" söyledi. 0.8888888888888888 Syrian educators-like other Syrian workers in Turkey-do not have lawful work permission. Suriyeli eğiticiler -Türkiye'deki diğer Suriyeli işçiler gibi- yasal çalışma iznine sahip değiller. 1.1333333333333333 "We weren't allowed to go in the beginning because we didn't have a residency permit. Ali "Önceleri okula gitmemize izin verilmiyordu çünkü ikamet iznimiz yoktu. 0.9042553191489362 [131] Public information campaigns can be beneficial, but are unlikely to change patterns of behavior dictated by economic circumstances if no alternatives are available. [131] Kamuyu bilgilendirici kampanyalar faydalı olabilir ama ekonomik koşulların zorladığı davranış şekillerinin değişmesi, başka bir alternatifin bulunmadığı hallerde çok da mümkün olmaz. 0.8899082568807339 Financial aid from a private donor finally allowed her to attend school starting in January 2015. Nihayet bireysel bir bağışçıdan gelen maddi destek sayesinde Ocak 2015'ten itibaren okula gitmeye başlamıştı. 0.7142857142857143 I loved school. Okulu çok seviyordum. 1.161904761904762 However, of those 40 households, 3 had a child aged 15 who was working, and 8 had a child younger than 15 who was working. Ancak, bu 40 haneden üçünde, 15 yaşında ve sekizinde ise 15 yaşından küçük çalışan bir çocuk bulunuyordu. 0.875 [54] NGO service centers offer classes in English, Arabic, Turkish, computers, music, and other subjects once or twice a week. [54] STKların destek merkezlerinde haftada bir veya iki gün İngilizce, Arapça, Türkçe, bilgisayar, müzik ve benzeri konularda dersler veriliyor. 0.7602339181286549 [119] As a result, they felt they had no choice but to ask their children to work as well in order to cover basic costs of living. [119] Sonuç olarak, temel geçim masraflarının karşılanabilmesi için çocuklarından da çalışmalarını istemekten başka bir seçeneklerinin olmadığına inandıklarını söylediler. 1.0355029585798816 Ibrahim, 15, lives with his widowed mother and two brothers in Mersin, where he works painting cars from 8 AM to 6:30 p.m., six days a week, for about 300 TL ($108) per month. 15 yaşındaki İbrahim, dul annesi ve iki erkek kardeşiyle Mersin'de yaşıyor ve haftanın altı günü sabah 8.00'den akşam 6.30'a kadar araba boyayarak ayda 300 TL kazanıyor. 0.9302325581395349 [83] Mohammed has completed the first grade at his local public school, where he thrived both academically and socially. [83] Mahallelerindeki devlet okulunda birinci sınıfı bitiren Mohammed ise hem akademik hem de sosyal anlamda son derece başarılı. 1.4666666666666666 Turkish Public Schools Devlet okulları 0.9807692307692307 Syrian Displacement to Turkey and Turkey's Response Suriyelilerin Türkiye'ye Göçü ve Türkiye'nin Tepkisi 1.0588235294117647 [8] The other 85 percent of the refugee population are "urban refugees," scattered in towns and cities throughout the country. [8] Mülteci nüfusun kalan %85'i "şehir mültecileri" olarak, ülkenin dört bir yanındaki il ve ilçelere dağılmış durumda. 1.0 [149] However, two families reported that Foreigner IDs were not being accepted for school registration. [149] Ancak, iki aile okula kayıt yaptırmak için Yabancı Tanıtma Belgesinin kabul edilmediğini bildirdi. 1.169398907103825 Now whenever he sees [peers] that are in school, it upsets him because he envies them … it's shameful-he should be studying too; instead, [he is] working and getting paid 60-100 TL (approximately $21 to 35) a week. Şimdi ne zaman [akranlarını] okulda görse, onlara özendiği için üzülüyor... çok yazık -onun da okulda olması lazım ama onun yerine çalışıyor ve haftada 60-100 TL arası para kazanıyor. 0.980225988700565 My teacher is very nice and treats me fairly.… Other school kids taunt me with ‘Syrian, Syrian' and laugh at me sometimes, but inside the classroom the teacher will not allow this kind of behavior.… I'm older than all the other kids in my class by three years but no one gives me a hard time because the teacher won't allow kids to make fun of me. Öğretmenim çok iyi biri ve bana iyi davranıyor... Okuldaki diğer çocuklar 'Suriyeli, Suriyeli' diyerek benimle alay ediyor ve bazen bana gülüyorlar ama sınıftayken öğretmen böyle şeylere asla izin vermiyor...Sınıfımdaki diğer bütün çocuklardan üç yıl büyüğüm ama kimse benimle uğraşmıyor çünkü öğretmenim çocukların benimle dalga geçmesine izin vermiyor. 1.0483870967741935 We strongly encourage families to keep their children in schools. Aileleri, çocuklarını okuldan almamaları için teşvik ediyoruz. 0.9433962264150944 The school was within walking distance, free, and agreed to admit the two boys-but school officials placed Samir in fifth grade and Mohammed in first. Okul yürüme mesafesindeymiş, ücretsizmiş ve iki çocuğun da kaydını yapmış - ancak, okul görevlileri Samir'i beşinci, Mohammed'i birinci sınıfa yerleştirmişler. 1.1142857142857143 Bara works washing cars; when he first dropped out of school, he would cry because he missed being in school so much. Bara çalıştığı yerde araba yıkıyor; okulu bıraktığı ilk günlerde okulda olmayı çok özlediği için ağlardı. 1.0188679245283019 Now that I can't go to school, it's a tough situation. Artık okula gidemiyorum ya, işte o çok zor bir durum. 1.3584905660377358 His family, which fled to the Turkish seaside city of Mersin in early 2015, now lives in a small, unfurnished apartment and sleeps on the floor. 2015 başlarında Mersin'e kaçan ailesi küçük ve içinde mobilya olmayan bir evde yaşıyor ve yerde uyuyorlar. 1.1203703703703705 I didn't go to school in Lebanon…When I enrolled in school here, because of language issues I just didn't benefit at all. Lübnan'da da okula gitmedim... Burada okula kaydolduğumda, dil problemi yüzünden okuldan hiç faydalanamadım. 0.9512195121951219 I'm good at it, but it's really boring. Ben derslerde iyiyim ama çok sıkılıyorum. 1.0789473684210527 The [temporary education center] closest to here is too expensive: each child has to pay 60 TL ($22) per month for the bus. Buraya en yakın olan [geçici eğitim merkezi] çok pahalı: her çocuk için ayda 60 TL ulaşım ücreti vermek gerekiyor. 0.8727272727272727 I went to register my children in [a Turkish] school and the director said no, I couldn't do it. Çocuklarımı [Türkiye devlet] okuluna kaydettirmek için gittim ama müdür bana ‘hayır kayıt yaptıramazsın' dedi. 0.84 Human Rights Watch was careful to conduct all interviews in safe and private places. İnsan Hakları İzleme Örgütü bütün görüşmelerin güvenli ve mahrem yerlerde yapılmasına özen gösterdi. 0.8651685393258427 Switching will be hard in some ways because Turkish kids have issues with Syrian kids-they make fun of them even on the streets, yelling ‘Syrian, Syrian.' Okul değişikliği bazı yönlerden zor olacak çünkü Türkiyeli çocukların Suriyeli çocuklarla derdi var - sokaklarda bile onlarla alay ediyor, 'Suriyeli, Suriyeli' diye bağırıyorlar. 0.8256880733944955 The nearest [temporary education center] is far away, and requires a bus we can't afford." En yakın [geçici eğitim merkezi] çok uzakta ve otobüsle gitmek lazım; bizim de bunu karşılamaya gücümüz yok." 1.0955882352941178 While MONE is primarily responsible for the coordination and supervision of these services, UNICEF and UNHCR provide technical and financial support. Bu hizmetlerin koordinasyonu ve denetlenmesinin sorumluluğunu aslen MEB üstlenirken, UNICEF ve BMMYK teknik ve finansal destek sağlıyor. 1.1160714285714286 [9] However, settlements of refugees from Syria can also be found in major urban centers such as Istanbul, Ankara, and Izmir. [9] Ayrıca, Suriye'den gelen mültecilerin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlere de yerleştiği görülüyor. 0.9841269841269841 That's why we have only a few older Syrian kids in the school. Okulda çok az yaşça büyük Suriyeli çocuğun olmasının sebebi bu. 1.206060606060606 He told us he wanted to go and die there, because he saw no future for himself-he hadn't finished school, and he couldn't work consistently because he had developed a seizure disorder during the war. Bize gidip orada ölmek istediğini, kendi için bir gelecek göremediğini söyledi -okulunu bitiremedi, savaş sırasında epilepsi olduğu için düzenli bir iş de bulamıyor. 1.086021505376344 There is no comprehensive data available on how many children are accessing these services in Turkey. Bu hizmetlerden Türkiye çapında kaç çocuğun yararlandığına dair kapsamlı bir veri bulunmuyor. 0.7931034482758621 Change in Legal Status for Refugees from Syria Suriye'den gelen Mültecilerin Hukuki Statüsünde Değişiklik 0.9629629629629629 These services are valuable and should be expanded for the benefit of larger numbers of Syrian refugees. Bu destek hizmetleri çok değerli ve daha fazla Suriyeli mültecinin faydalanması için çoğalması yerinde olur. 0.8859649122807017 Under Turkish law, the minimum age of work is 15, [104] and the minimum age for hazardous work is 18. Türkiye'de yasalara göre asgari çalışma yaşı 15, [104] tehlikeli işler için asgari çalışma yaşı ise 18'dir [105] . 1.0717948717948718 According to the Turkish government, as of February 2015 it had spent $6 billion overall on the Syrian refugee crisis, while the total contributions it received from international donors stood at $300 million. Hükümetin açıklamalarına göre, Suriyeli mülteci krizi için Türkiye Şubat 2015 itibariyle toplam 6 milyar Dolar harcarken, uluslararası bağışçılardan aldığı toplam katkı 300 milyon Dolar'da kaldı. 0.8558823529411764 Families interviewed by Human Rights Watch reported that their children were working in garment factories, dried fruit factories, shoemaking workshops, and auto mechanic shops; some picked cherries or worked as agricultural laborers, while others sold tissues, water, or dates on the street. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü aileler çocuklarının tekstil fabrikalarında, kuru meyve fabrikalarında, ayakabı imalat atölyelerinde ve araba tamirhanelerinde çalıştığını söylerken, bazılarının kiraz topladığı veya tarım işçisi olarak çalıştığı, diğerlerinin ise sokaklarda kağıt mendil, su veya hurma satarak geçindiğini aktardı. 1.3265306122448979 Her mother explained, "The language makes it impossible to learn. Annesi, "Dil [bilmeyince] dersi anlamak imkansız. 0.896551724137931 In 2014-2015, total primary and secondary enrollment in temporary education centers was 74,097 in camps and 101,257 outside camps. 2014-2015 yılında geçici eğitim merkezlerinin ilk ve orta bölümlerine kayıt yaptıranların sayısı kamplarda 74,097, kamp dışında ise 101,257 oldu. 1.0084745762711864 Radwan's family lives in an abandoned shop with no bathroom where they pay 250 TL ($90) a month for rent and utilities. Radwan'ın ailesi, tuvaleti olmayan, terk edilmiş bir dükkanda yaşıyor ve genel giderler dahil ayda 250 TL kira ödüyor. 0.9313725490196079 Furthermore, many families lack crucial information on Turkey's school registration procedures. Ayrıca birçok aile, Türkiye'deki okula kayıt yaptırma usulleriyle ilgili önemli bilgilere sahip değil. 1.0 The teacher told me about a language institute that might help, but the institute informed us that it only accepted university students. Öğretmen bana, işe yarayabileceğini düşündüğü bir dil kursundan söz etti ama orası da yalnızca üniversite öğrencilerini kabul ediyormuş. 0.9777777777777777 Interviewed families reported mixed experiences integrating with their host communities. Görüşülen aileler ev sahibi topluluklarla kaynaşma konusunda farklı deneyimler aktardılar. 1.0654761904761905 The Turkish government has built 25 camps near the Turkish-Syrian border, where, as of August 13, 2015, it sheltered 262,134 Syrian refugees with the camps at their full capacity. Türkiye hükümetinin Türkiye-Suriye sınırı yakınında kurduğu 25 kampta, 13 Ağustos 2015 tarihi itibariyle 262,134 Suriyeli mülteci yaşıyordu ve kampların tamamı doluydu. 0.8666666666666667 Rasha enjoyed going to school in Syria. Rasha Suriye'deyken okula gitmeyi seviyormuş. 0.776536312849162 [190] In June 2015, the 3RP announced that its funding call for $59 million for education programming in Turkey was only 22 percent funded. [190] 3RP, Haziran 2015'te yaptığı açıklamada Türkiye'deki eğitim programı için yaptıkları 59 milyon Dolarlık çağrılarının çağrının yalnızca yüzde 22'sinin karşılandığını söyledi. 1.0526315789473684 We have the [Foreigner] ID cards but not a residency permit. [Yabancı] Tanıtma Kartlarımız var ama ikamet iznimiz yok. 1.0296296296296297 Of the 50 households interviewed, 40 confirmed that at least one parent or adult member of the household regularly worked outside the home. Görüşülen 50 hane halkından 40'ı, en az bir velinin veya hane halkından bir yetişkinin ev dışında düzenli bir işte çalıştığını söyledi. 0.8944723618090452 [130] On June 12, 2015, World Day against Child Labor, the MFSP erected posters in refugee service centers aiming to raise awareness about the detrimental aspects of child labor. [130] Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olan 12 Haziran 2015 tarihinde ASPB mültecilere destek merkezlerine çocuk işçiliğinin zararlarıyla ilgili duyarlılık geliştirmeyi amaçlayan posterler astı. 1.0 [189] The campaign has not released further updates, but its funding goals have been partially integrated into the Regional Refugee & Resilience Plan (3RP), a partnership between the United Nations and regional governments hosting Syrian refugees. [189] Kampanya henüz yeni bir güncelleme yapmadı ama fon hedefleri kısmen, Birleşmiş Milletler ve Suriyeli mültecilere evsahipliği yapan bölge hükümetleri arasındaki bir ortaklık olan Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı'na (3RP) entegre edildi. 0.8018867924528302 While being older than her classmates was difficult at first, she was able to adjust: Her ne kadar sınıf arkadaşlarından yaşça büyük olmak başlarda zor geldiyse de, sonunda uyum sağlayabilmiş: 0.959349593495935 After they received their Foreigner ID cards, their parents dutifully went to register them for school that September. Yabancı Tanıtma Belgelerini aldıktan sonra, sorumlu bir anne baba olarak çocuklarını o Eylül okula kaydettirmeye gitmişler. 0.7727272727272727 His brothers proudly told a Human Rights Watch researcher that Ibrahim was a star student who excelled in all subjects. Kardeşleri İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısına, gururla, İbrahim'in tüm derslerinde üstün başarı gösteren, yıldız bir öğrenci olduğunu söylediler. 1.125 Temporary Education Centers Geçici eğitim merkezleri 0.9659090909090909 The Turkish government, Syrian interim government, UNICEF, UNHCR, and other bodies should ensure that such guidance is available to Syrians living throughout the country. Türkiye hükümeti, Suriye geçici hükümeti, UNICEF, BMMYK ve diğer kurumlar, ülke çapındaki tüm Suriyelilerin bu tür bir rehberlik hizmetinden yararlanmasına olanak sağlamalıdır. 0.8725490196078431 A 2014 UNICEF report on the impact of the Syrian conflict on children's lives estimated that one in ten Syrian refugee children in Jordan, Lebanon, Iraq, Egypt, and Turkey works. Suriye'deki çatışmaların çocukların hayatlarına etkisiyle ilgili 2014 tarihli bir UNICEF raporunda, Ürdün, Lübnan, Irak, Mısır ve Türkiye'deki her 10 Suriyeli mülteci çocuktan biri çalıştığı belirtiliyor. 0.975 We don't really have time for friends, working ten-and-a-half hours every day. Aslında, her gün on buçuk saat çalışınca arkadaşlara ayıracak zaman da kalmıyor. 0.865546218487395 There were only a few expensive Arabic-language schools in the area, which the family could not afford. Yaşadıkları yerde sadece birkaç tane Arapça eğitim veren, pahalı okul vardı ve ailenin bunu karşılaması mümkün değildi. 1.0155038759689923 [42] Public educational services in these areas are "extremely strained" now that they are faced with an influx of Syrian students. [42] Bu alanlardaki kamu eğitim hizmetleri, şimdi Suriyeli öğrenci akınıyla karşı karşıya kalındığı için "son derece zorlanıyor". 1.1097560975609757 [33] In urban centers, schools are generally available within walking distance of residential neighborhoods, and in rural areas of the country the government provides buses for free. [33] Şehir merkezlerinde, genellikle yaşanılan mahallede, yürüme mesafesinde okullar bulunuyor, kırsal alanlarda ise devlet öğrencilere ücretsiz araç araç sağlıyor. 0.8992805755395683 Alaa, 11, had been attending such a program for several months at the time of her interview, and she told Human Rights Watch: 11 yaşındaki Alaa, görüşmenin yapıldığı sırada, birkaç aydır böylesi bir kursa gidiyordu ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şunları söyledi: 1.0662650602409638 The largest concentration lives in the southeastern provinces on Syria's border, where some municipal populations have increased by 10 percent or more due to the refugee influx. Mültecilerin en yoğun yaşadığı Güneydoğu bölgesinde, Suriye sınırı yakınındaki bazı kentlerin nüfusları, yoğun mülteci akını sebebiyle yüzde 10 veya daha fazla arttı. 0.9714285714285714 Samir and Mohammed's father concluded that "the Turkish schools don't care if we send our kids or not. Samir ve Mohammed'in babası "Devlet okulları çocuklarımızı okula gönderip göndermediğimizle ilgilenmiyor. 1.1031746031746033 The mother of that family, Aziza, described her efforts to register her 8-year-old daughter in a Gaziantep public school in September 2014: Bu ailenin annesi olan Aziza Eylül 2014'te 8 yaşındaki kızını Gaziantep'teki devlet okuluna yazdırma çabalarını şöyle anlattı: 1.2941176470588236 But in this whole neighborhood we don't know of any Syrians who are sending their kids to school of any kind." Ama bütün bu mahallede, çocuklarını okula gönderen tek bir Suriyeli bile bilmiyoruz." 1.2183908045977012 Bashar made it as far as the city of Şanlıurfa on the Turkish side of the border, where his uncle caught up with him and returned him to his family only two days prior to when Human Rights Watch interviewed them. Bashar ancak Şanlıurfa'ya kadar gidebilmiş, orada amcası ona yetiştmiş ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle görüşme yapmadan sadece iki gün önce ailesinin yanına geri getirmiş. 0.9064748201438849 However, the NGO attributed this success in part to its own efforts to help parents overcome the barriers their children face. Ancak, dernek bunun sebebini kısmen kendilerinin ailelere çocuklarının karşılaştığı engelleri aşma konusunda yardımcı olmalarıyla açıkladı. 1.0449438202247192 My teacher was nice to me but got frustrated because we couldn't communicate with each other. Öğretmenim bana karşı iyiydi ama birbirimizle anlaşamadığımız için sıkılıyor, usanıyordu. 1.1578947368421053 Mohammed, who would now be in third grade, misses going to school. 3. sınıfa gitmesi gereken Mohammed okula gitmeyi özlüyor. 1.2455089820359282 [121] Thus, in principle, the regulation acknowledges the possibility of lawful access to the labor market, but any such access would need to come through subsequent regulations that have not yet been issued. [121] Yani, prensipte yönetmelik iş gücü piyasasına yasal erişim olanağı tanıyor ancak bu erişimin, henüz çıkarılmamış müteakip yönetmelikler yoluyla olması gerekiyor. 1.0939226519337018 Of the Syrian households interviewed for this report, no one working full-time without a permit was earning minimum wage, which at the time of interviews was 949 TL per month, or approximately $341. Bu rapor için görüşülen Suriyeli hane halkları arasından çalışma izni olmadan tam zamanlı çalışan hiç kimse, görüşmelerin yapıldığı tarihte ayda 949 TL olan asgari ücreti almıyordu. 1.3202247191011236 As of 2012, the Turkish school system operates on what is called the "4+4+4" system: 12 years of free compulsory education, comprising 4 years of primary school, 4 years of lower secondary school, and 4 years of upper secondary school. 2012 itibarıyla, Türkiye'deki okullar "4+4+4" adıyla anılan sistemle eğitim veriyor: 12 yıl ücretsiz zorunlu eğitimin 4 yılı ilk, 4 yılı orta ve 4 yılı lise eğitiminden oluşuyor. 1.1268115942028984 However, if his father's account is accurate, the school did not take reasonable steps to accommodate Samir's circumstances and may have failed to comply with the Turkish education ministry's own provision that "school administrations … provide support and assistance to those who have adaptation difficulties." Ancak, babanın ifadeleri doğruysa; okulun Samir'in koşullarına cevap verebilecek sorumlulukta hareket etmediğini ve Milli Eğitim Bakanlığının "okul yönetimleri.... uyum zorluğu çekenlere gerekli destek ve yardımı sağlayacaktır" şartına uygun davranmamış olduğunu söylenebilir. 0.8425925925925926 Utilizing existing monitoring mechanisms to track school dropouts and encourage attendance; Mevcut izleme mekanizmaları kullanılarak okulu bırakanların izlenmesi ve okula devamlılığın teşvik edilmesi; 0.88 The other kids laughed at me because I'm so much bigger than them. Hepsinden çok daha büyük olduğum için diğer çocuklar benimle alay ediyordu. 1.0212765957446808 As of January 2015, Istanbul's population of refugees from Syria had reportedly reached 330,000. Ocak 2015 itibarıyla İstanbul'un Suriyeli mülteci nüfusunun 330,000'e ulaştığı ifade ediliyor. 0.9523809523809523 As of October 2015, there were approximately 708,000 Syrian refugee children aged 5 to 17 in Turkey. Ekim 2015 itibariyle, Türkiye'deki 5-17 yaş arasındaki Suriyeli mülteci çocuk nüfusu yaklaşık 708,000'di. 0.9141104294478528 The one-year progress report released in September 2014 revealed a $62.2 million shortfall in the funds dedicated to education for Syrians in Turkey. Eylül 2014'te yayınlanan bir yıllık ilerleme raporu, Türkiye'deki Suriyelilerin eğitimi için öngörülen fonlarda hâlâ 62.2 milyon Dolar eksik olduğunu ortaya koydu. 0.9454545454545454 Although she was two years older than her classmates and the only Syrian in her class, she told Human Rights Watch that she had a "good experience" overall. Sınıf arkadaşlarından iki yaş büyük olmasına ve sınıfındaki tek Suriyeli olmasına rağmen, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne okulun genel olarak "iyi gittiğini" söyledi. 0.8484848484848485 He is the only Syrian student in his class, but he said: Sınıfındaki tek Suriyeli o olmasına rağmen Mohammed şöyle konuştu: 0.9411764705882353 We did not undertake surveys or a statistical study, but instead base our findings on extensive interviews, supplemented by our analysis of a wide range of published materials. Herhangi bir anket ya da istatistiki çalışma yürütmedik; bulgularımızı yaptığımız kapsamlı görüşmelere ve önceden yayınlanmış, çok sayıda ve değişik malzemelerin analizine dayandırıyoruz. 1.381679389312977 [100] According to official statistics, almost 900,000 children-both Turkish and non-Turkish-are estimated to be working in Turkey, around 300,000 of whom are between ages 6 and 14. [100] Resmi istatistiklere göre, Türkiye'de -Türkiye vatandaşı olan ve olmayan- yaklaşık 900,000 çocuğun çalıştığı tahmin ediliyor. 0.9459459459459459 However, these children represent just 13 percent of the Syrian refugee school-aged population in Turkey. Ne var ki, bu çocuklar Türkiye'de yaşayan okul çağındaki Suriyeli mülteci nüfusun yalnızca %13'ünü oluşturuyor. 0.8227848101265823 The 113 school-aged children present in the households interviewed had lost an average of two years of school since the war began. Hane halklarıyla yapılan görüşmeler sırasında hazır bulunan okul çağındaki 113 çocuğun, savaşın başlamasından bu yana yaşadıkları okul kaybı ortalama iki yıl. 0.8120805369127517 Due to research constraints, Human Rights Watch did not contact Samir's school to obtain its perspective on these events. Araştırmayla ilgili kısıtlardan dolayı İnsan Hakları İzleme Örgütü Samir'in okuluyla irtibata geçip olaylarla ilgili okulun bakış açısını öğrenemedi. 1.0671140939597314 [46] In the fall of 2014, MONE began registering non-camp temporary education centers so that they could be incorporated into the national education framework. [46] 2014 sonbaharında MEB, kampların dışındaki geçici eğitim merkezlerini de, ulusal eğitim sistemine dahil etmek üzere kayıt altına almaya başladı. 1.0874316939890711 Overall, less than one-third of the 700,000 Syrian school-aged children who entered Turkey in the last four years are attending school-meaning approximately 485,000 remain unable to access education. Sonuçta, son dört yıl içinde Türkiye'ye gelen 700,000 okul çağındaki Suriyeli çocuğun üçte birinden azı okula gidiyor - yani, yaklaşık 485,000 çocuğun eğitime erişim olanağı hâlâ yok. 0.9447004608294931 The exceptions were very recent arrivals who had not yet gone to the appropriate office, and refugees in Gaziantep who said the local office stopped issuing them in February 2015 due to a technical glitch. İstisnalar, ülkeye çok yeni geldikleri için henüz belgeyi alacakları büroya gitmemiş olanlarla, Gaziantep'teki yerel ofisin teknik bir arıza sebebiyle Şubat 2015'te belge vermeyi durdurduklarını söyleyen mültecilerdi. 1.1180555555555556 Yet when the family arrived in Turkey in July 2014, they did not attempt to register their children for school because they believed they would have been denied: Ne var ki, aile Temmuz 2014'te Türkiye'ye geldiklerinde, reddedileceklerini düşündükleri için çocuklarını okula kaydettirmeyi denememişler bile. 0.8973384030418251 Save the Children has also estimated that if current out-of-school rates among Syrian children inside and outside the country remain consistent, the cost to Syria's post-war economy will be almost $2.18 billion a year due to lost wages. Save the Children örgütünün tahminlerine göre de, Suriye'deki ve Suriye dışındaki Suriyeli çocuklar arasındaki okula gitmeme oranı şimdiki gibi devam ederse, bunun Suriye'nin savaş sonrası ekonomisine maliyeti, maaş kaybı nedeniyle yılda 2.18 milyar Dolar olacak. 0.937799043062201 Moreover, this report finds that some Turkish schools have turned away refugee children or failed to reasonably accommodate their needs, and that temporary education centers are often overcrowded. Buna ek olarak, bu raporda bazı devlet okullarının mülteci çocukları reddettiği veya ihtiyaçlarını makul ölçüde karşılamadığı ve geçici eğitim merkezlerinin genellikle aşırı kalabalık olduğu da ortaya konuyor. 0.9468085106382979 Fifteen-year-old Bashar's experience also illustrates the cost of an education truncated. 15 yaşındaki Bashar'ın yaşadıkları da, eğitimin yarıda bırakılmasının bedelini ortaya koyuyor. 0.8963963963963963 Interviews with children showed that this practice can doom older children, in particular, to failure, and serve as a powerful deterrent for some who would otherwise like to continue their education. Çocuklarla yapılan görüşmeler bu uygulamanın özellikle yaşça daha büyük çocukları başarısızlığa mahkum ettiğini ve aslında eğitimlerine devam etmek isteyen bazıları için de önemli bir caydırıcı unsur olduğunu göstermiştir. 1.2608695652173914 The Cost of a Lost Generation IV. Kayıp Neslin Bedeli 1.055045871559633 [48] During the 2014-2015 school year, there were 34 temporary education centers in camps and 232 outside of camps. [48] 2014-2015 eğitim yılında kamplarda 34, kampların dışında da 232 geçici eğitim merkezi faaliyet gösterdi. 1.0101010101010102 [e]xisting efforts to accommodate refugee children in the national system will be scaled up through the provision of teaching materials and capacity to teach Turkish as a foreign language to refugees. [m]ülteci çocukların ulusal sisteme yerleştirilmesine yönelik mevcut çabalar, mültecilere Türkçeyi yabancı dil olarak öğretmek için eğtim materyalleri ve kapasitenin sağlanması yoluyla arttırılacak. 0.9117647058823529 [75] Limited Turkish language classes for children do exist in NGO-run refugee service centers, but those services are limited to families who live in cities where such centers operate, such as Istanbul and Gaziantep. [75] STKlara ait mültecilere destek merkezlerinde çocuklar için, kısıtlı da olsa Türkçe dil dersleri bulunuyor ama bu hizmetlerden ancak böylesi merkezlerin bulunduğu İstanbul ve Gaziantep gibi şehirlerde yaşayan aileler faydalanabiliyor. 1.8 Not all members of each household were present during each interview; of the 136 individuals present and directly interviewed, 71 were children between 5 and 17 years old. Görüşmelerde bulunan ve doğrudan konuşulan 136 kişinin 71'i 5 ila 17 yaş arasındaki çocuklardı. 0.7096774193548387 I loved studying math. Matematik dersini çok severdim. 1.2 I will maybe put her in a Quranic program. Belki bir Kuran kursuna gönderirim. 1.1214953271028036 It's really hard to be working compared to a student's life-it's very different circumstances from what we used to have. Öğrencilikle kıyaslandığında, çalışmak çok zor - burada alışkın olduğumuzdan çok daha farklı koşullardayız. 0.93717277486911 The Ministry of National Education has stated that it aims to have 270,000 Syrian children in school by January 2016 and 370,000 in school by the end of the 2015-2016 school year. Milli Eğitim Bakanlığı Ocak 2016'ya kadar 270,000 Suriyeli çocuğun okula gitmesini ve bu sayının 2015-2016 eğitim yılı sonunda 370,000 Suriyeli öğrenciye ulaşmasını hedeflediklerini açıkladı. 1.264957264957265 Of the 48 households, 19 identified themselves as Arab, 15 as Kurdish, 2 as Turkmen, 1 as Circassian, and the rest did not disclose their ethnicity. 48 hane halkından 19'u kendilerini Arap olarak tanımlarken 15'i Kürt, ikisi Türkmen, biri Çerkes olduklarını söyledi. 1.0273972602739727 My older son works as a car mechanic, but our rent is 225 TL ($81) a week." Büyük oğlum araba tamircisinde çalışıyor ama 225 TL kira veriyoruz" dedi. 0.7331606217616581 However, for all its efforts, Turkey has not yet succeeded in making education available to most Syrian refugee children in Turkey, especially those living outside the camps, and the laudable progress to date should be considered only the beginning of efforts to scale-up enrollment. Ancak tüm bu çabalarına rağmen, Türkiye'nin ülkedeki Suriyeli mülteci çocukların çoğunluğuna, özellikle de kampların dışında yaşayanlara eğitim olanağı verme konusunda başarıya ulaşmış olduğunu söylemek henüz mümkün değil ve bu konuda bugüne dek gözlemlenen övgüye değer ilerlemeler, ancak okula kayıt yaptırma oranını arttırma çabalarının başlangıç adımları olarak değerlendirilebilir. 0.8909090909090909 [145] It also said that studies have demonstrated the positive outcomes of teacher training on quality of teaching and relationships with learners. [145] BMMYK ayrıca, yapılan çalışmaların, öğretmenin niteliği ve öğrencilerle ilişkiler konusundaki öğretmen eğitiminin olumlu sonuçlarını ortaya koyduğunu belirtti. 1.2278481012658229 Mohammed was young enough that he was able to adjust quickly to the new environment and language. Mohammed çok küçük olduğu için yeni çevresine ve yeni bir dile kolayca alışmış. 1.0075471698113208 While these labor protections do not explicitly extend to non-citizen children, Turkey has also ratified the international conventions that prohibit child labor, including the International Labour Organization Minimum Age Convention (ILO C.138), [107] the ILO Worst Forms of Child Labor Convention (ILO C. 182), [108] the Convention on the Rights of the Child, [109] the International Convention on Economic, Social, and Cultural Rights, [110] and the International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination. Çalışma yaşamına ilişkin yasal güvencelerin vatandaş olmayan çocukları da kapsadığına ilişkin açık bir hüküm olmasa da Türkiye çocuk işçiliğini yasaklayan, Uluslararası Çalışma Örgütü Asgari Yaş Sözleşmesi (ILO C.138), [107] En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliği Sözleşmesi (ILO C. 182), [108] Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, [109] Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi [110] ve Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme [111] gibi uluslararası sözleşmeleri onaylamıştır. 0.9806451612903225 While some temporary education centers are operated by local authorities, others have been established by charitable associations and individual donors. Bazı geçici eğitim merkezleri yereldeki resmi makamlarca işletilirken, diğerleri yardım dernekleri ve bireysel bağışçılar tarafından kurularak yürütülüyor. 0.964735516372796 [173] The under-utilization of this resource impacts both access to and quality of education for Syrian refugee children: it "either prevents refugee children from going to school entirely, or means that they will be in larger classes, or attending for a shorter period of time.… The lack of employment opportunities for refugee teachers in host countries contributes to instability. [173] Bu kaynağın yeterince kullanılmaması Suriyeli mülteci çocukların hem eğitime erişimini hem de eğitim kalitesini etkiliyor: ya mülteci çocukların okula gitmesini tamamen önlüyor ya da daha kalabalık sınıflarda okuyacakları ya da daha kısa bir süre için okula gidecekleri anlamına geliyor... Mülteci öğretmenlerin evsahibi ülkelerde istihdam olanağı olmaması istikrarsızlığa katkıda bulunuyor. 0.8761061946902655 Instead, the Ministry of National Education clarified its position on Syrian teachers in August 2015, when it issued a statement to correct media reports that it was going to employ Syrian teachers: Bunun yerine, Milli Eğitim Bakanlığı, Ağustos 2015'te, Suriyeli öğretmenleri işe alacağına dair basında çıkan haberleri düzeltmek için yaptığı bir açıklamada, Suriyeli öğretmenlerle ilgili tutumuna şu sözlerle açıklık getirdi: 1.3571428571428572 The language barrier made it impossible for me to attend. Dil engeli okula gitmemi imkansızlaştırdı. 1.0378151260504203 In the months following the publication of the Temporary Protection Regulation, some news media reported that the Ministry of Labor and the Interior Ministry were developing legislation intended to widen access to work permits for Syrian refugees. Geçici Koruma Yönetmeliğinin yayınlanmasından sonraki aylarda bazı haber organları Çalışma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının Suriyeli mültecilere çalışma izninin kapsamını genişletmeyi amaçlayan bir yasa üzerinde çalıştıklarını bildirdi. 1.054054054054054 Six of the 50 families interviewed by Human Rights Watch said that they did not know whether their children were legally entitled to attend school or how to begin the process of registering them. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü 50 aileden altısı, çocuklarının yasal olarak okula gitmeye haklarının olup olmadığını veya nasıl kayıt yaptıracaklarını bilmediklerini söyledi. 0.7469879518072289 I work occasionally, filling in for my sisters at the factory. Ara sıra işe gidiyorum, ablamlar gitmediğinde onların yerine fabrikada çalışıyorum. 1.1210526315789473 Fatima says that when she went to enroll her 16-year-old daughter, Loreen, at the same time, the director informed her that she would "have to join her age group, no exceptions; she cannot start at a lower grade." Fatima, aynı dönemde 16 yaşındaki kızı Loreen'i de kaydettirmek için okula gittiğinde, müdür "kendi yaşıtlarıyla aynı sınıfta okuması gerekir, bir alt sınıfa gidemez, istisna yapamam" demiş. 1.0078125 Many of them first suffered disruptions to their education when their schools in Syria were shelled or overtaken by armed groups. Birçoğunun eğitimleri ilk olarak, Suriye'deki okulları silahlı gruplarca bombalandığında veya el konduğunda kesintiye uğramıştı. 0.7788461538461539 It reported that most of its clients' children were, in fact, enrolled in school. Kendilerine başvuran mültecilerin çoğunun çocuklarının aslında okula kayıt yaptırabildiğini belirttiler. 1.0614035087719298 [38] However, the number still represents merely 6 percent of the school-aged population among Syrian refugees, which means the vast majority of Syrian children who can theoretically access Turkish public schools are not doing so in practice. [38] Ancak yine de bu sayı, okul çağındaki Suriyeli mültecilerin ancak yüzde altısını teşkil ediyor; yani, Suriyeli çocukların büyük bir çoğunluğu, teorik olarak Türkiye'de devlet okullarına gidebilecekken, pratikte gitmiyorlar. 0.9696969696969697 I want them to study even if we have a bad financial situation." Maddi durumumuz kötü olsa da onların okula gitmelerini istiyorum." 0.6666666666666666 When I picture my future, I see nothing. Geleceğimi hayal etmeye çalıştığımda hiçbir şey göremiyorum. 0.807909604519774 Studies, consistent with the findings of Human Rights Watch's research, have found that refugee children are sometimes the family breadwinners. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yaptığı araştırmanın bulgularıyla uyumlu olan çalışmalar, bazı durumlarda ailenin esas geçim kaynağının mülteci çocuklar olduğunu ortaya koyuyor. 0.6158536585365854 But she described interventions by her teacher that sharply distinguish her experience from Fatima's. Ne var ki Abir öğretmeninin müdahalesini anlattğında, kendi yaşadıkları ile Fatima'nın deneyimi arasındaki keskin farkın bu müdahaleden kaynaklandığı görülebiliyor. 0.9754098360655737 [53] Temporary education centers that remain unregistered or that have not met MONE's regulatory standards do not receive accreditation of any kind, and students do not receive recognized certificates upon the completion of their studies. [53] Kayıt altına alınmamış veya MEB'in koyduğu standartlara uygun olmayan geçici eğitim merkezleri hiçbir şekilde akreditasyon alamıyor ve buralarda eğitimlerini tamamlayan öğrencilere geçerliliği kabul edilmiş eğitim sertifikaları verilmiyor. 0.940677966101695 [32] Enrollment is free, although parents may be charged additional "activity fees" throughout the school year. [32] Okula kayıt yaptırmak ücretsiz, ancak velilerden yıl boyunca "faaliyet gideri" olarak ek para talep edilebiliyor. 0.9436619718309859 Turkish authorities, together with partners, need to clearly map who these teachers are and what their qualifications are as a starting point to securing their employment and professional development." "Türkiyeli yetkililerin, ortaklarla birlikte, bu öğretmenlerin istihdamı ve mesleki gelişimlerini garanti altına almak için öncelikle bu öğretmenlerin kimler olduklarını ve niteliklerini haritalamaları gerekiyor". 1.032520325203252 These programs are unregulated by the Turkish government and are not an adequate substitute for a regulated, accredited school. Bu kurslar Türkiye devletince denetlenmiyor ve akredite olan ve denetlenen bir okulun yerini tutacak yeterlilikte değiller. 1.0275862068965518 In 2014-2015, there were 36,655 Syrian students enrolled in primary, lower secondary, and upper secondary school in the Turkish public school system. 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Türkiye'nin devlet okulları sistemindeki ilk, orta ve liselere toplam 36,655 Suriyeli öğrenci kayıt yaptırmıştı. 0.6721311475409836 "When I Picture My Future, I See Nothing" "Geleceğimi Hayal Etmeye Çalıştığımda Hiçbir Şey Göremiyorum" 0.7570422535211268 [65] Similarly, a 2014 educational needs assessment for Syrian refugees conducted in southeastern Turkey found that 80 percent of adult respondents said they would send their children to Turkish schools if possible. [65] Benzer bir şekilde, 2014 yılında ülkenin güneydoğusunda Suriyeli mültecilerin eğitimle ilgili ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla yapılan bir araştırmada, yetişkin katılımcıların yüzde 80'inin mümkün olursa çocuklarını devlet okullarına göndereceklerini söylediği tespit edilmişti. 1.4509803921568627 In 2014, the family moved to Izmir, Turkey, where they had some relatives. 2014'te aile akrabalarının yaşadığı İzmir'e geçmiş. 0.9385474860335196 While Turkey is a party to the 1951 Refugee Convention, it is the only country that maintains the convention's original geographical limitation to refugees from Europe. Türkiye 1951 Mülteci Sözleşmesine taraf olmakla beraber, sözleşmenin sağladığı korumayı sadece Avrupa'dan gelen mültecilerle sınırlı tutan coğrafi çekinceyi hâlâ koruyan tek ülke. 0.9256756756756757 According to parents whose children are attending mosque lessons, such programs are entirely devoted to Quranic study and are often free. Camilerdeki derslere giden çocukların velileri, bu tür programların tamamen Kur'an eğitimine yoğunlaştığını ve genellikle ücretsiz olduğunu söyledi. 1.9375 Loreen's mother was devastated: Annesi yıkılmış: 1.064516129032258 When they do pull them out, it tends to be because they are not learning anything due to the language barrier, or financial reasons. Çocukları okuldan alırlarsa da, sebebi ya dil engeli yüzünden okulda bir şey öğrenememeleri ya da ekonomik zorluklar oluyor. 0.7731958762886598 My Dad says I'm doing so well and once I'm fluent in Turkish I'll do great. Babam çok başarılı olduğumu ve Türkçe'yi iyice öğrendiğimde çok daha iyisini yapacağımı söylüyor. 1.0987654320987654 All interviewees received an explanation of the nature of the research and our intentions concerning the information gathered, and we obtained oral consent from each interviewee. Görüşülen kişilerin tamamına, araştırmanın niteliği ve elde edilen bilgileri nasıl kullanacağımızla ilgili açıklama yapıldı ve her görüşülenin sözlü onayı alındı. 0.9523809523809523 Educational Services for Syrian Refugees Suriyeli Mülteciler için Eğitim Hizmetleri 1.2804878048780488 They first moved to Beirut, Lebanon, where the children were unable to attend school due to overcrowding. İlk olarak gittikleri Beyrut'ta çocuklar aşırı kalabalık yüzünden okula gidememiş. 0.9512195121951219 [36] They represented .22 percent of the total in-school population in Turkey. [36] Bu sayı, Türkiye'nin toplam öğrenci nüfusunun yüzde 0.22'sine tekabül ediyor. 0.9382022471910112 A September 2014 assessment by Oxford University's Refugee Studies Centre found that there were "not enough [temporary education centers] to meet demand" in Gaziantep. Oxford Üniversitesi Mülteci Çalışmaları Merkezi'nin Eylül 2014 tarihli değerlendirmesi, Gaziantep'te "talebi karşılayacak oranda [geçici eğitim merkezi] olmadığını" ortaya koydu. 1.5737704918032787 Temporary education centers are not widely distributed throughout the country, but rather are located in 19 of Turkey's 81 provinces, particularly in cities that host large Syrian populations. Geçici eğitim merkezleri ülkenin her yerinde yok; 81 ilin, özellikle Suriye nüfusunun yoğun olduğu on dokuzunda bulunuyor. 1.0825688073394495 The stated aim of No Lost Generation is "to provide Syrian children, both in Syria and in host countries, with responses in terms of protection, access to education, and opportunities to build a future for themselves and their country." Kayıp Nesile Hayır'ın amacı "hem Suriye'deki, hem evsahibi ülkelerdeki Suriyeli çocuklara korunma, eğitime erişim ve kendileri ve ülkeleri için bir gelecek inşa edebilmeleri için olanak sağlamak" şeklinde tanımlanıyor. 0.8971428571428571 The interviewed families were identified through through local and international NGO referrals and contacts within the Syrian refugee community of each city. Görüşülen aileler yerel ve uluslararası STK'ların yönlendirmeleri ve her şehirdeki Suriyeli mülteci toplulukları arasından irtibatta olduğumuz kişiler aracılığıyla belirlendi. 0.8666666666666667 But studies have found that equipping teachers of refugee children with the training to address social inclusion within their classrooms can help to mitigate this particular barrier. Oysa çalışmalar göstermektedir ki, mülteci çocukların öğretmenlerine, sınıflarında toplumsal uyumla ilgili meseleleri nasıl ele alacaklarına dair eğitim verilmesi, bu engelin hafifletilmesine yardımcı olabilir. 1.1401273885350318 Under international law, the government of Turkey is obligated to provide all children in Turkey with free and compulsory primary education and with access to secondary education. Uluslararası hukuk bakımından Türkiye hükümeti Türkiye'deki tüm çocuklara zorunlu ve ücretsiz ilköğretim vermeli ve ortaöğretime erişim olanağı sağlamalıdır. 0.8557213930348259 [105] In 2013, the Turkish government extended the minimum wage to workers of all ages, including 15 year olds who were not previously included in minimum wage protections. 2013 yılında Türkiye hükümeti asgari ücret uygulamasının kapsamını her yaştaki işçileri kapsayacak şekilde genişleterek, daha önce asgari ücret güvencesine dahil olmayan 15 yaşındakileri de dahil etti. 1.2386363636363635 Their whole generation has been cut off. [She] felt blocked…Loreen felt the worst about losing her education. [Kendini] engellenmiş hissediyor... Loreen en çok eğitimine devam edemediği için üzüldü. 0.9714285714285714 According to UNHCR, the "inherently political nature of the content and structures of refugee education can exacerbate societal conflict, alienate individual children, and lead to education that is neither of high quality nor protective." BMMYK'ya göre, "mülteci eğitiminin içerik ve biçimlerinin doğal olarak siyasi yapıda olması, toplumsal çatışmayı şiddetlendirebilir, çocukları tekil olarak yabancılaştırabilir ve yüksek nitelikli de koruyucu da olmayan bir eğitime yol açabilir." 0.9491525423728814 Overcrowding is already prevalent in some areas and is likely to become worse due to lack of funding for temporary education centers, which may drive some to close and force their students to attend others nearby or to drop out of school-according to the Oxford study, in 2014 "several schools reported that they are threatened with closure if funding is not secured for the new school year." Bazı bölgelerde aşırı kalabalıklık durumu şu anda bile oldukça yaygın ve geçici eğitim merkezleri için fon olmaması sebebiyle bu merkezlerin kapanması ve öğrencilerini civardaki diğer merkezlere gitmeye veya okulu bırakmaya zorlamasıyla durum daha da kötüleşebilir - Oxford'un çalışmasına göre, 2014'te "bazı okullar yeni öğretim yılı için fon bulamazlarsa kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söyledi." 0.9655172413793104 The little children have the easiest time adapting to the Turkish school because they can learn Turkish quickly. Türkiye'nin devlet okullarına en kolay uyum sağlayanlar küçük çocuklar oluyor çünkü Türkçeyi çok hızlı öğreniyorlar. 1.0 Overcrowding in schools primarily affects Syrian temporary education centers, although it has been an issue in some Turkish government schools since before the Syrian conflict began. Okullardaki aşırı yoğunluk sorunu esas olarak Suriye geçici eğitim merkezlerinde görülse de, bu mesele bazı Türkiye devlet okullarında, Suriye'deki çatışmalar öncesinden beri mevcut. 1.402061855670103 In Gaziantep, his mother explained, "None of my children are in school because we cannot afford it. We need them to work so we can eat." Geldikleri Gaziantep'te, annesi "Çocuklarımın hiçbiri okula gitmiyor çünkü buna paramız yetmiyor. 1.2864583333333333 The majority of families whose children were not in school said that they would prefer sending their children to temporary education centers, but would also be willing to send them to Turkish public schools if their first choice was not available. Çocukları okula gitmeyen ailelerin çoğunluğu çocuklarını geçici eğitim merkezlerine göndermeyi tercih edeceklerini, ama bu mümkün olmazsa devlet okuluna da göndermeye razı olduklarını söyledi. 0.9440993788819876 Several NGOs emphasized to Human Rights Watch that the child labor crisis is closely related to the issue of work permits for Syrian refugees in Turkey. Birçok STK İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne çocuk işçiliği krizinin Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin çalışma izni meselesiyle yakından ilgili olduğunu vurguladı. 0.9928057553956835 In addition, we met with representatives from the United Nations Children's Fund (UNICEF), United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR), international and local nongovernmental organizations (NGOs), Syrian school directors, informal education providers, and teachers. Ayrıca Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), uluslararası ve ulusal hükümet dışı kuruluşların (STKlar) temsilcileri, Suriye okul müdürleri, yaygın eğitim verenler ve öğretmenlerle de görüşmelerde bulunduk. 0.8807339449541285 They'd chant at me, ‘Syrian, Syrian,' curse at me, and make fun of me for being older than them. Bana 'Suriyeli, Suriyeli' diye bağırıyorlar, küfür ediyorlar ve kendilerinden büyük olmamla dalga geçiyorlar. 1.7959183673469388 I like school-I have a good teacher and good friends who are very polite and respectful. Okulu seviyorum - öğretmenim ve arkadaşlarım iyi. 1.180094786729858 [12] In October 2011 [13] Turkey established a "temporary protection" regime under which Syrians and Palestinian residents in Syria were granted entry into Turkey without visas, protection from forcible return, and access to humanitarian assistance. [12] Ekim 2011'de [13] Türkiye "geçici koruma" rejimi kurarak, Suriyelilere ve Suriye'de yaşayan Filistinlilere, Türkiye'ye vizesiz giriş hakkı, zorla geri gönderilmeme ve insani yardıma erişim haklarını tanıdı. 1.011764705882353 Bayan's family cannot afford the bus fare or tuition for a temporary education center. Bayan'ın ailesi ne geçici eğitim merkezinin ne de otobüsün ücretini karşılayabiliyor. 1.2531645569620253 In addition, 4 female-headed households relied on their children as their primary source of income. Ayrıca, ailenin reisinin kadın olduğu 4 hanenin temel gelir kaynağı çocuklardı. 0.996 UNHCR in Central Europe has recommended that Ministries of Education establish guidelines for refugee student grade placement that take into consideration "language skills, academic competency and past academic studies [and] the age of the student." BMMYK Orta Avrupa birimi, Eğitim Bakanlıklarına mülteci çocukların sınıf tespiti için "dil becerilerini, akademik yeterliliklerini ve geçmiş eğitim hayatlarını [ve] öğrencinin yaşını" [90] dikkate alan yönergeler hazırlaması tavsiyesinde bulunmuştur. 0.9623430962343096 An education officer at UNHCR told Human Rights Watch in June 2015 that the agency planned to provide refugee counseling centers in southeastern Turkey with detailed guidance on enrollment procedures for the 2015-2016 school year. Haziran 2015'te, bir BMMYK eğitim görevlisi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne kurumun Türkiye'nin güney doğusunda, 2015-2016 eğitim yılı için kayıt işlemleriyle ilgili detaylı rehberlik verecek danışma merkezleri kurmayı planladığını söyledi. 0.9157894736842105 While she and her father reported that her Turkish vastly improved over the 2014-2015 school year and she was able to keep up academically, she was bullied by her classmates: Babası ve kendisinin anlattığına göre, 2014-2015 eğitim döneminde Türkçesi ciddi biçimde gelişmişti ve derslerinde sorun yaşamıyordu, ama buna rağmen sınıf arkadaşları onu taciz ediyorlardı: 0.8666666666666667 We don't really know anything about Turkish schools, but we heard about families who tried to enroll their kids and were rejected. Türkiye'deki devlet okullarıyla ilgili de pek bir şey bilmiyoruz ama çocuklarını bu okullara kaydettirmeye çalışan ailelerin reddedildiklerini duyduk. 0.8944723618090452 Failing to act urgently to ensure Syrian children's access to education in host countries like Turkey may have a ruinous effect on an entire generation of children like Mohammed. Türkiye gibi ev sahibi ülkelerde Mohammed gibi Suriyeli çocukların eğitime erişimlerinin sağlanması için acilen harekete geçilmeyecek olursa, bunun bütün bir nesil üzerinde yıkıcı etkileri olacaktır. 1.1111111111111112 She's one year behind her classmates but the primary school allowed her to enroll in a grade below her age group [when we enrolled in September 2014]. Yaşıtlarından bir yıl geride ama gittiği ilkokul [Eylül 2014'te kayıt yaptırdığımızda] yaşından bir alt sınıfa kaydolmasına izin verdi. 0.9595588235294118 A UNHCR needs assessment conducted in March 2015 revealed that "many refugee families do not have sufficient information on the procedures that should be followed when they wish to enroll their children in either Turkish schools or Temporary Education Centres." BMMYK'nın Mart 2015'de yürüttüğü bir ihtiyaç analizi, "birçok mülteci ailenin, çocuklarını Türkiye devlet okullarına veya Geçici Eğitim Merkezlerine kaydettirmek istediklerinde ne tür işlemler yapmaları gerektiğine dair yeterli bilgiye sahip olmadıklarını" ortaya koyuyor. 0.9206349206349206 Ali only recently re-learned to walk with pronounced limp. Ali ciddi bir aksamayla da olsa yeniden yürümeyi henüz öğrendi. 0.9423076923076923 In total, Human Rights Watch interviewed 50 households in person and one household over the phone. İnsan Hakları İzleme Örgütü toplamda 50 hane halkıyla yüzyüze ve bir hane halkıyla da telefonla görüştü. 1.083916083916084 For many families interviewed by Human Rights Watch, financial hardship is a crucial factor that determines whether or not their children can go to school. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü bir çok aile için maddi zorluklar bir çocuğun okula gidip gidemeyeceğini belirleyen önemli bir unsur. 0.86 Shaza helped establish a temporary education center after her son left, but it was too late for him to benefit from its services. Oğlu Suriye'ye döndükten sonra Shaza bir geçici eğitim merkezi kurulmasına yardım etti ama oğlunun bu hizmetten yararlanabilmesi için artık çok geçti. 0.84251968503937 She told Human Rights Watch that her Turkish classmates at a government school in Turgutlu had bullied her. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Turgutlu'daki devlet okulundaki Türkiyeli sınıf arkadaşlarının kendisine sataştıklarını anlattı. 0.9772727272727273 Overcrowding in Temporary Education Centers Geçici Eğitim Merkezlerindeki Aşırı Yoğunluk 0.7983193277310925 Syrian refugee teachers constitute an underutilized resource across almost all host countries". Suriyeli mülteci öğretmenler, ev sahibi ülkelerin neredeyse hepsinde, yeterince faydalanılmayan bir kaynak oluşturuyor. 0.8758169934640523 [11] Turkish law, therefore, does not recognize individuals fleeing violence or persecution in Syria as refugees or grant them asylum. [11] Bunun sonucu olarak, Türkiye Suriye'deki şiddet veya zulümden kaçan kişilerin mülteci statüsünü hukuken tanımıyor ve bu kişilere sığınma sağlamıyor. 0.935 Radwan told a Human Rights Watch researcher that his 12-year-old twin brothers and 10-year-old sister were not present for the interview because they were working, but it was his day off. Radwan İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısına 12 yaşındaki ikiz erkek kardeşi ve 10 yaşındaki kız kardeşinin çalıştıkları için görüşmeye gelemediklerini ama kendisinin izin günü olduğunu söyledi. 0.9447674418604651 [157] However, in an interview with Human Rights Watch, a MONE representative reported that provincial governments do not always comply with national directives due to political sensitivities regarding policies for Syrian refugees, and that the ministry does little monitoring of the commissions because of limited resources. [157] Ancak, İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle yaptığı görüşmede bir MEB temsilcisi, il yönetimlerinin, Suriyeli mültecilere ilişkin politikalara yönelik siyasi hassasiyetler yüzünden, ulusal yönergelere her zaman uygun davranmadıklarını ve bakanlığın da, kaynaklarının sınırlı olması sebebiyle, çok az izleme ve denetleme yapabildiğini belirtti. 0.9922480620155039 One of Omar's teachers at the Turkish school told me there was no use sending him to the school when he didn't know any Turkish. Omar'ın devlet okulundaki öğretmenlerinden biri bana Omar Türkçe bilmediği için, onu okula göndermemin anlamsız olduğunu söyledi. 1.109375 Aisha, 40, said she had sent her 11-year-old son Mohammed and 13-year-old daughter Barfeen to a Turkish literacy class at their local primary school in Izmir for a few months; the class ran for three hours a week. 40 yaşındaki Aisha, 11 yaşındaki oğlu Muhammed'i ve 13 yaşındaki kızı Barfeen'i birkaç ay boyunca İzmir'deki bir ilkokuldaki haftada üç saatlik Türkçe okuma yazma kursuna gönderdiğini söyledi. 0.6151419558359621 Refugee parents "are torn because they want their children to learn and secure a better future but adults tend to struggle to find work; it is easier for adolescents to find paid work in Turkey…. Mülteci anne babalar "iki arada kalmış durumda çünkü bir yandan çocuklarının okuyup kendileri için daha iyi bir geleceği garanti etmesini istiyorlar ama öte yandanyetişkinler daha zor iş buluyor; ergen yaştakilerin Türkiye'de ücretli iş bulması daha kolay... Sonuç olarak birçok genç mülteci okumak yerine çalışıyor." 0.9819819819819819 One report concluded that "special literacy programmes and remedial classes are of extreme urgency" so that refugee youth and children can attend Turkish government schools where Turkish is the language of instruction. Bir raporda belirtildiği gibi, mülteci gençlerin ve çocukların, eğitim dilinin Türkçe olduğu devlet okullarına gidebilmeleri için "özel okur yazarlık programları ve telafi dersleri [yapılması] son derece acil bir ihtiyaç." 1.192 All but three families interviewed for this report were in possession of the identification documents required to register in Turkish public schools. Bu rapor için görüşülen ailelerden üçü hariç tamamının devlet okullarına kayıt yaptırmak için gereken kimlik belgeleri vardı. 0.8322981366459627 [91] Rather, grade placement decisions should take place within nuanced consideration of relevant factors for each individual student. [91] Bunun yerine, öğrencinin hangi sınıfa yerleştirileceğine dair kararlar, ilgili unsurları özenle dikkate alarak, her bir öğrenci için ayrı ayrı verilmelidir. 0.9879518072289156 Instead, her mother plans to register her for Quranic lessons at the local mosque. O yüzden annesi Bayan'ı mahalle camisindeki Kur'an kursuna kaydettirmeyi düşünüyor. 1.2903225806451613 Um Mohammed lives in Gaziantep with her youngest son, Bara, who is 15 years old. Um Mohammed, en küçük oğlu Bara (15) ile Gaziantep'te yaşıyor. 0.8664122137404581 [142] UNICEF has observed that Turkish teachers "need professional development and support to work with Syrian refugee children," including specialized training in dealing with children who have experienced trauma and violence. [142] UNICEF Türkiyeli öğretmenlerin, travma ve şiddet yaşamış çocuklarla ilgilenmek konusunda uzmanlık eğitimi de dahil olmak üzere, Suriyeli mülteci çocuklarla çalışmak için mesleki gelişim ve destek eğitimi alma ihtiyacı içinde olduğu" gözleminde bulunmuştur. 0.7610062893081762 Samir and Mohammed fled Aleppo with their parents when the war made their lives untenable in early 2013, the family said. Ailenin anlatımına göre, Samir ve Mohammed 2013 başlarında, hayatları savaş yüzünden artık çekilmez hale gelince anne babalarıyla birlikte Halep'ten kaçmışlar. 0.9513513513513514 One Syrian temporary education center director in Istanbul told Human Rights Watch, "The Turkish ministry of education helps us, but the extent depends on the provincial head." İstanbul'daki bir Suriye geçici eğitim merkezi müdürü İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne "Türkiye'nin eğitim bakanlığı bize yardım ediyor ama bunun ne kadar olacağı il müdürüne bağlı" dedi. 0.9883268482490273 The Fair Labor Association has reported that employers in Turkey often take advantage of Syrian refugees by paying them below-minimum wage, forcing them to work long hours in unsafe settings, and subjecting them to unreasonable deductions from their pay. Adil İş Gücü Derneği, Türkiye'deki işverenlerin genellikle Suriyeli mültecileri, asgari ücretin altında para vererek, güvenli olmayan yerlerde uzun saatler çalışmaya zorlayarak ve ücretlerinden kabul edilemez kesintiler yaparak istismar etiklerini bildirdi. 0.8860759493670886 The education system in Turkey is highly centralized, and individual schools are not allocated direct funds over which they have discretion. Türkiye'deki eğitim sistemi oldukça merkezi ve okulların kendi başlarına karar vererek harcayabilecekleri, kendilerine tahsis edilmiş özel bir ödenekleri yok. 0.9291338582677166 In 2011, Shaza and her family left Damascus after she received threats for organizing protests against the government. 2011 yılında Shaza hükümet karşıtı protestolar düzenlediği için tehditler almaya başlayınca ailesiyle birlikte Şam'ı terk etti. 1.0357142857142858 In 2013, leading international humanitarian organizations first articulated the No Lost Generation approach to the issue of access to education for Syrian children at the United Nations General Assembly. Saygın uluslararası insani yardım kuruluşları, Suriyeli çocukların eğitime erişimleri sorununa Kayıp Nesile Hayır yaklaşımını ilk kez 2013 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dile getirdi. 1.0 Bashar's story highlights the dangers of letting an entire generation of Syrian children miss out on their educations. Bashar'ın öyküsü, Suriyeli çocukların bütün bir neslinin eğitim görmemesine göz yummanın tehlikelerini ortaya koyuyor. 0.6637931034482759 Our Ministry is not involved in any other activity regarding Syrian teachers. Bakanlığımızın bu konu dışında Suriyeli öğretmenlerin istihdamına ilişkin herhangi bir çalışması da bulunmamaktadır. 1.04093567251462 [24] The provision of educational services in Turkish public schools and temporary education centers is the result of a partnership between MONE, UNICEF, UNHCR, and other donors. [24] Devlet okullarında ve geçici eğitim merkezlerinde eğitim hizmeti verilmesi, MEB, UNİCEF, BMMYK ve diğer bağışçılar arasındaki ortaklık sayesinde gerçekleştirilebildi. 0.7894736842105263 Furthermore, whether they return to Syria someday or settle elsewhere long-term, their lower earning potential could have a deleterious effect on their host country's economy, while also driving up the cost of aid and government assistance. Dahası, bu çocuklar günün birinde Suriye'ye geri dönecek de olsalar, uzun süre başka bir yerde yaşayacak da olsalar, büyük olasılıkla düşük ücretli işlerde çalışacaklar ve bu durum bir yandan ev sahibi ülkenin ekonomisine zarar verirken bir yandan da devletin sosyal yardım maliyetlerini de artıracaktır. 1.0161290322580645 In 2014, for example, the government lifted restrictions requiring Syrians to produce a Turkish residency permit in order to enroll in public schools, instead making the public school system available to all Syrian children with a government-issued ID. Örneğin, 2014 yılında Suriyelilerin devlet okullarına kayıt yaptırmak için ikamet iznine sahip olmaları zorunluluğunu kaldırdı ve onun yerine hükümetin verdiği kimliğe sahip olan tüm Suriyeli çocukların devlet okullarına kaydolmalarının önünü açtı. 0.8895348837209303 Syrian child labor in Turkey will almost certainly continue to persist until refugee families are offered a meaningful opportunity to make a living wage. Türkiye'deki Suriyeli çocuk işçiliğinin, mülteci ailelere geçimlerini sağlayacak maaşı kazanmaları için anlamlı bir fırsat sağlanıncaya kadar devam edeceği neredeyse kesin. 0.9512195121951219 [18] It states that beneficiaries can receive free access to emergency healthcare; identity cards indicating their lawful residence in the country; access to "accommodation sites" that provide shelter, food, and other services; the right not to be detained for their irregular entry; access to family reunification; access to legal consultation and free translation services; and protection from forcible return to their countries of origin, also known as refoulement. [18] Yönetmelikte, yasa kapsamına giren kişilerin ücretsiz acil sağlık hizmeti alma, ülkede yasal olarak ikamet ettiklerini gösterir kimlik kartı edinme, barınma, gıda ve diğer hizmetlerin verildiği "barınma merkezleri"ne erişim, ülkeye düzensiz yollarla girdikleri gerekçesiyle gözaltına alınmama hakkı, aile birleşimine erişim, hukuki danışma ve ücretsiz çeviri hizmetlerine erişim ve geldikleri ülkelere zorla geri gönderilmekten (refoulement) [19] korunma hakları olduğu belirtilmektedir. 1.2179487179487178 [28] UNHCR has also provided teaching materials for temporary education centers in urban areas. [28] BMMYK da illerdeki geçici eğitim merkezlerine eğitim malzemeleri sağladı. 0.8082191780821918 Rent and utilities are barely paid month to month as it is. Bu halde bile kira ve genel giderleri aydan aya ancak karşılayabiliyoruz. 1.1702127659574468 One mother in Mersin told Human Rights Watch that her 13-year-old daughter Amina had been out of school for three years, and her 9-year-old son Ali had never had an opportunity to attend school, and that an education was important for her children: "We don't really care what language they're learning as long as they're studying. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Mersin'de görüştüğü bir anne, 13 yaşındaki kızı Amina'nın üç yıldır, 9 yaşındaki oğlu Ali'nin ise hiç okula gidemediğini anlattı ve çocuklarının eğitiminin çok önemli olduğunu söyledi: "Okula gittikleri sürece hangi dili öğrendiklerini önemsemiyoruz. 1.2043795620437956 When she arrived in Istanbul in 2011, she learned that her son, Omar, was not permitted to attend a Turkish public school because he did not have a residency permit. 2011'de İstanbul'a geldiğinde ikamet izni olmadığı için, oğlu Omar'ın Türkiye'de bir devlet okuluna gitmesinin mümkün olmadığını öğrendi. 1.1528384279475983 [T]he number of children begging or living on the streets cannot be addressed without also focusing on problems in the home or in schools that often force children onto the street…Child labour is largely driven by vulnerabilities caused by poverty and deprivation. Sokaklarda dilenen veya yaşayan çocuk sayısı, çocukları sokağa iten evdeki veya okuldaki sorunlara da odaklanılmadığı sürece çözülemez...Çocuk işçiliği, ağırlıklı olarak yoksulluk ve yokluktan kaynaklanan zaafların bir sonucudur. 1.2203389830508475 On average, the children we interviewed had lost two years of schooling. Görüştüğümüz çocuklar ortalama iki yıldır okula gitmiyordu. 0.907563025210084 [123] Unless Turkey issues regulations that allow Syrians to work legally and enjoy the protection of Turkish labor laws, refugee families will continue to struggle, and their children's educations will be cut short. [123] Türkiye Suriyelilerin yasal yollarla çalışmasına ve Türkiye'nin iş kanunlarının sağladığı güvencelerden faydalanmasına izin vermediği sürece mülteci aileler zorluk çekmeye, çocuklarının eğitimleri de kesintiye uğramaya devam edecek. 0.93125 One 38-year-old father of six living in Izmir told Human Rights Watch that his 12-year-old oldest son Ahmed was not in school because he was working: İzmir'de yaşayan 38 yaşında, altı çocuklu bir baba İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 12 yaşındaki en büyük oğlu Ahmed'in çalıştığı için okula gidemediğini anlattı: 1.1348837209302325 [95] And for families that cannot access Turkish schools because of language, social integration difficulties, or other issues, the alternative temporary education centers are often out of reach because of tuition costs and transportation fees. [95] Dil, toplumsal uyum sorunları veya başka sebeplerle devlet okullarına gidemeyen aileler için, alternatif olabilecek geçici eğitim merkezleri ise, eğitim ücreti ve ulaşım masrafları yüzünden söz konusu olamıyor. 1.4473684210526316 "Now that I can't go to school, it's a tough situation. "Artık okula gidemiyorum, bu çok fena. 1.0137614678899083 The temporary education center had allowed her to drop back four grades because she had missed four years of school-two in Syria because of shelling in the neighborhood, and two in Turkey because of financial constraints. Geçici eğitim merkezi dört sınıf geriden başlamasına izin vermişti çünkü Rawan dört yıldır okula gitmiyordu - iki yıl, Suriye'de yaşadıkları yer bombalandığı için ve iki yıl da Türkiye'de maddi imkansızlıklar yüzünden. 1.403225806451613 Interviews were conducted in Arabic and Kurdish, with the assistance of an interpreter. Görüşmeler tercümanlar aracılığıyla, Arapça ve Kürtçe yapıldı. 1.0698924731182795 However, the Turkish government has not yet undertaken the project of identifying and strengthening the use of Syrian refugee teachers, including by offering them legitimate employment opportunities. Ancak, Türkiye hükümeti Suriyeli mülteci öğretmenlerin tespit edilmesi ve daha fazla kullanılması için, onlara yasal iş olanaklarının sağlanmasını da içeren bir projeyi henüz üstlenmedi. 0.9835164835164835 Radwan, 11, and his widowed mother told Human Rights Watch that they fled Damascus when the orphanage [113] where he lived with his three siblings there was shelled in March 2013. 11 yaşındaki Radwan ve dul annesi, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Şam'dan Mart 2013'te, Radwan ve üç kızkardeşinin kaldığı yetimhane [113] bombalandıktan sonra kaçtıklarını anlattı. 1.0132450331125828 He was unavailable to speak with Human Rights Watch at the time, but his parents acknowledged that his future in Turkey was as bleak as it had ever been. Bashar o sırada İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle görüşebilecek durumda değildi ama ailesi Türkiye'de geleceğinin eskisi kadar karanlık olduğunu söyledi. 0.712 Providing education will reduce the risks of early marriage, [184] military recruitment, and radicalization; stabilize economic futures by increasing earning potential; and ensure that today's young Syrians will be better equipped to confront their uncertain futures. Suriyeli çocukların eğitime erişimlerinin sağlanması, erken evlilik yapma, [184] orduya katılma ve radikalleşme gibi riskleri azaltacak; para kazanma potansiyellerini arttırarak, onlara istikrarlı bir ekonomik geleceğe kavuşma fırsatı sunacak ve bugünün genç Suriyelilerinin belirsizliklerle dolu geleceklerine daha donanımlı bir şekilde adım atmalarına olanak sağlayacaktır. 1.08 Three families interviewed for this report were sending their children to Quranic lessons at local mosques in lieu of formal education. Bu rapor için görüşülen ailelerden üçü, çocuklarını örgün eğitim yerine mahalle camilerindeki Kur'an kurslarına gönderiyordu. 0.762962962962963 Human Rights Watch interviewed non-camp Syrian refugee families to assess their educational situations. İnsan Hakları İzleme Örgütü, eğitimle ilgili durumlarını değerlendirmek amacıyla kamplarda kalmayan Suriyeli mülteci ailelerle görüştü. 1.1055276381909547 [167] In Reyhanli, a city in Turkey's southern Hatay province that once had 19 operating temporary education centers, all but 3 of the schools temporary education centers had closed due to lack of funding by August 2015. [167] Hatay iline bağlı Reyhanlı'da bir zamanlar 19 geçici eğitim merkezi faaliyet gösterirken, Ağustos 2015'e gelindiğinde bu geçici eğitim merkezlerinin üçü dışındakiler fon yokluğundan kapanmıştı. 0.2857142857142857 This includes: Yapılması gerekenler arasında şunlar sayılabilir: 0.889795918367347 [73] Similarly, the United Nations Regional Refugee and Resilience Plan in Turkey-a partnership between UNHCR, UNICEF, and national institutions-stated in its education sector updates for April, May, and June 2015 that [73] Benzer şekilde, BMMYK, UNICEF ve ulusal kurumlar arasında bir ortaklık olan Türkiye Birleşmiş Milletler Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı, eğitim sektöründe >Nisan-Mayıs-Haziran 2015 dönemi için yaptığı güncellemede şunu şöylemektedir: 1.169811320754717 With the exception of Syrian Turkmen, most Syrian refugee families come to Turkey with no knowledge of the Turkish language. Suriyeli Türkmenlerin dışındaki Suriyeli mülteci ailelerin çoğu Türkiye'ye gelirken hiç Türkçe bilmiyordu. 0.7596153846153846 For some students, dropping back several grades may, on balance, be beneficial. Bazı öğrenciler için, her şey gözününe alındığında, birkaç sınıf geriden başlamak daha faydalı olabilir. 0.9629629629629629 Rawan, 14, fled with her family from Aleppo in October 2013, and she had just finished the fourth grade at a Syrian temporary education center in Istanbul when Human Rights Watch interviewed her in June 2015. 14 yaşındaki Rawan ailesiyle birlikte Ekim 2013'te Halep'ten kaçtı ve Haziran 2015'te İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle görüştüğünde, İstanbul'daki bir Suriye geçici eğitim merkezinin dördüncü sınıfını yeni bitirmişti. 1.148936170212766 To get to the closest one, we would have to pay 150 TL [roughly $54] per child per month for transportation. En yakındakine gidebilmek için bile ulaşım için çocuk başına ayda 150 TL vermemiz gerekiyordu. 1.1660649819494584 [40] In the southeastern provinces of Turkey, which host the highest percentages of Syrian refugees, [41] schools "were already in a disadvantaged position [prior to the arrival of the Syrian population] in terms of basic education indicators such as enrollment rates, student per teacher, or student per classroom ratios." [40] Türkiye'de Suriyeli mültecilerin en yoğun olduğu güneydoğu illerinde [41] okullar "[Suriyeliler gelmeden önce] kayıt oranları, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve her sınıfa düşen öğrenci sayısı gibi temel eğitim göstergeleri bağlamında zaten dezavantajlı konumdaydı." 0.9691358024691358 In response, UNICEF has advocated for "due consideration … to employing Syrian teachers who have the understanding and experience of teaching these children. Buna cevaben, UNICEF "bu çocukların eğitimi konusunda bilgi ve deneyime sahip Suriyeli öğretmenlerin istihdam edilmesine... gerekli önemin verilmesini" savunuyor. 0.8561643835616438 In Turkey's 25 government-run refugee camps, approximately 90 percent of school-aged Syrian children regularly attend school. Türkiye'de hükümetin idaresindeki 25 mülteci kampında bulunan okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık yüzde 90'ı düzenli olarak okula gidiyor. 0.8461538461538461 [186] Its two-pronged strategy focuses on education and protection, and it calls for a critical investment of $1 billion. [186] Kampanyanın eğitim ve korunma olmak üzere iki konuya odaklanan stratejisinin hayata geçmesi için 1 milyar Dolarlık bir yatırım gerekiyor. 1.0896226415094339 An ASAM representative told Human Rights Watch that the center closely monitors the educational status of families who benefit from the center's services and had also observed the significance of the language barrier on enrollment: Bir SGDD çalışanı İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, merkezin hizmetlerinden faydalanan ailelerin eğitim seviyelerini yakından izlediklerini ve kayıt yaptırmada dil engelinin önemli olduğunu kaydettiklerini söyledi: 1.1560975609756097 Human Rights Watch also met with representatives of the Turkish Ministry of National Education (MONE), the Directorate General of Migration (DGMM), the municipality of Gaziantep, and the Syrian Interim Government's Ministry of Education. İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM), Gaziantep Belediyesi ve Suriye Geçici Hükümeti Eğitim Bakanlığı temsilcileriyle de görüştü. 0.8709677419354839 Recent reports indicate that the Syrian refugee influx has created a spike in child labor throughout Turkey. Son çıkan raporlar, Suriyeli mülteci akınının Türkiye çapında çocuk işçiliğinde ciddi bir artışa yol açtığına işaret ediyor. 0.8512396694214877 The news that there is a study to employ Syrian teachers by our Ministry is in fact a study to determine the Syrian teachers who will voluntarily … help out at the temporary [education] centers [in camps]…. Suriyeli öğretmenlerin Bakanlığımızca istihdam edilmesi olarak haberleştirilen çalışma, ...[kamplardaki] geçici eğitim merkezlerinde... gönüllü olarak destek olmak isteyen Suriyeli öğretmenlerin belirlenmesi amacıyla yürütülen bir çalışmadır. 0.9661016949152542 [67] A Turkish primary school teacher told Human Rights Watch that he had observed this dynamic in his own school: [67] Devlet okulunda çalışan bir öğretmen kendi okulunda yaptığı gözlemi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şöyle aktardı: 1.015748031496063 Loreen had been cut off from her school in Homs in the seventh grade due to heavy shelling in the area, and she spoke no Turkish. Oysa Loreen, Homs'tayken, bölge yoğun bombardıman altında olduğu için yedinci sınıfta okulu bırakmış ve hiç Türkçe bilmiyormuş. 1.1028571428571428 Turkish public schools are officially available to all Syrian primary and secondary school-aged students as long as they are registered as temporary protection beneficiarieswith the government. Türkiye'deki devlet okulları, resmi olarak hükümet tarafından kayıt altına alınmış ve geçici korumadan faydalanan ilk ve ortaokul çağındaki bütün Suriyeli öğrencilere açıktır. 0.9447513812154696 Fatima, a mother of three from Homs, told Human Rights Watch that her 8-year-old daughter, Abeer, had finished first grade in the local public primary school in June 2015: Homs'tan gelen üç çocuk annesi Fatima İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 8 yaşındaki kızı Abeer'in yerel devlet okulunda okuduğunu ve Haziran 2015'te birinci sınıfı bitirdiğini söyledi: 0.8783269961977186 [57] While around 90 percent of school-aged children living in the 25 Turkish government-run camps were enrolled in school in 2014-2015, [58] children in camps represent only 13 percent of the Syrian refugee school-aged population. [57] 2014-2015 eğitim döneminde Türkiye hükümetinin idaresindeki 25 kampta yaşayan okul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 90'ı okula kayıt yaptırmışssa da, [58] kamplardaki çocuk sayısı, okul çağındaki Suriyeli çocuk nüfusunun sadece yüzde 13'ünü teşkil ediyor. 0.9644128113879004 Providing widespread access to work permits for Syrian refugees in order to offer disadvantaged families access to labor protections and the possibility of steady minimum-wage work, and in doing so to mitigate the high rate of child labor among Syrian refugee households. Suriyeli mültecilerin çalışma izni alabilmesini yaygın biçimde sağlayarak dezavantajlı ailelere çalışma hayatına ilişkin güvencelere ve düzenli bir asgari ücrete sahip olma fırsatı verilmesi ve böylece Suriyeli mülteci aileler arasındaki yüksek çocuk işçiliği oranının azaltılması. 0.9540229885057471 [127] In fact, while poverty does affect the out of school population of Turkish nationals, [128] overall Turkish enrollment levels in 2014-2015 remained relatively high, reaching 96.3 percent for primary school and 94.35 percent junior high school. [127] Gerçekten de, Türkiye vatandaşları arasında da yoksulluk okuldışı çocuk nüfusunu belirleyen etkenlerden biri olsa da, [128] 2014-2015 eğitim yılında Türkiye'deki kayıt oranları nispeten yüksekti; rakamlar ilkokul için yüzde 96.3, ortaokul için 94.35 oldu. 0.8780487804878049 A fundamental component to addressing social integration issues is the response of the school administrator and teachers toward Syrian students. Toplumsal uyum ile ilgili sorunlara eğilirken ele alınması gereken temel unsurlardan biri okul müdürlerinin ve öğretmenlerin Suriyeli öğrencilere yönelik tutumudur. 1.0490196078431373 In April 2014, a comprehensive migration law, the Law on Foreigners and International Protection (LFIP), [15] came into force, which strengthened the temporary protection scheme for Syrians and Palestinians from Syria by granting them formal legal status in the country and officially allowing them to live outside camps. Nisan 2014'te yürürlüğe giren ve göçle ilgili oldukça kapsamlı bir kanun olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) [15] Suriyeliler ve Suriye'den gelen Filistinliler için mevcut koruma planını, bu kişilere kanunen yasal statü tanıyarak ve kampların dışında yaşamalarına izin vererek güçlendirdi. 1.1636363636363636 He arrived in Turkey in May 2014 and was not enrolled in school. Türkiye'ye Mayıs 2014'te gelen Ali okula kayıt olmamış. 1.0 In Syria, I loved school. Suriye'de okulu severdim. 0.8899082568807339 All were told that they could decline to answer questions or could end the interview at any time. Hepsine, sorulara cevap vermeyecebilecekleri ve diledikleri zaman görüşmeyi sonlandırabilecekleri belirtildi. 0.8954703832752613 The series will examine the various barriers preventing Syrian children from accessing education and call on host governments, international donors, and implementing partners to mitigate their impact in order to prevent a lost generation of Syrian children. Raporlarda Suriyeli çocukların eğitim görmelerinin önündeki çeşitli engeller incelenecek ve ev sahibi ülkelere, uluslararası bağışçılara ve uygulayıcı ortaklara, Suriyeli çocukların kayıp nesil olmalarının önlenmesi amacıyla bu engellerin etkilerini azaltmaları için çağrıda bulunulacak. 0.8372093023255814 Language barriers: most Arabic-speaking Syrian children face a language barrier in Turkish-language schools. Dil engeli: çoğu Arapça'dan başka bir dil bilmeyen Suriyeli çocuklar, Türkçe eğitim verilen okullarda dil engeliyle karşılaşıyor. 1.0820189274447949 Even the parents who said that a Turkish education was "useless," because they planned to return to Syria someday, said they would still enroll their children in a Turkish school if they could, but that they had not done so because they believed residency permits were required for registration or they were apprehensive about language issues. Hatta, bir gün Suriye'ye geri dönmeyi planladıkları için Türkçe eğitimin "faydasız" olduğunu söyleyen veliler bile mümkün olsa çocuklarını devlet okuluna kayıt yaptıracaklarını, bugüne dek bunu, kayıt için ikamet izni gerektiğini düşündükleri için veya lisanla ilgili endişeleri yüzünden yapmadıklarını ifade ettiler. 0.8199445983379502 [90] While a student's ability to speak the national language should be a factor, it should not be the only factor, and Samir and Loreen's experiences do not signal that Turkish schools should universally place Syrian students with younger classmates in order to accommodate their language level. Her ne kadar bir öğrencinin, bulunduğu ülkenin dilini konuşabilmesi dikkate alınması gereken bir unsur olsa da, bu tek kriter olmamalıdır ve Samir ve Loreen'in yaşadıklarından, Suriyeli öğrencilerin dil seviyelerini telafi etmek için devlet okullarında bir alt sınıfa yerleştirmelerinin genel bir uygulama olarak benimsenmesi gerektiği gibi bir mesaj da çıkmaz. 0.979253112033195 In making Turkish public schools legally accessible to Syrian refugees and accrediting Syrian temporary education centers, the government of Turkey has taken important steps toward realizing Syrian refugee children's right to education. Türkiye Suriyeli mültecilerin devlet okullarına gitmesini hukuken mümkün kılarak ve Suriyeliler için oluşturulan geçici eğitim merkezlerine olur vererek Suriyeli mülteci çocukların eğitim haklarını kullanmalarına yönelik önemli adımlar attı. 1.195906432748538 The October 2014 temporary protection regulation states that "procedures regarding the employment of persons benefiting from temporary protection shall be determined by the Council of Ministers" and that beneficiaries "may apply to the Ministry of Labour and Social Security for receiving work permits to work in the sectors, professions and geographical areas … to be determined by the Council of Ministers." Ekim 2014 tarihli geçici koruma yönetmeliği "[g]eçici korunanların çalışmalarına ilişkin usul ve esasların... Bakanlar Kurulunca belirleneceğini" ve korunanların "Bakanlar Kurulunca belirlenecek sektörlerde, iş kollarında ve coğrafi alanlarda... çalışma izni almak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurabilecekleri" belirtiliyor. 0.7225325884543762 Securing their education now will reduce the risks of early marriage and military recruitment, stabilize economic futures by increasing earning potential, and ensure that today's young Syrians will be better equipped to confront uncertain futures, whether it involves rebuilding their country and rehabilitating Syrian society, or contributing to their communities elsewhere in the world. Onların eğitime erişimlerinin şimdi sağlanması, ileride erken evlilik yapmaları ve orduya katılmaları gibi riskleri azaltacak, para kazanma potansiyellerini arttırarak onlara istikrarlı bir ekonomik geleceğe kavuşma fırsatı sunacak ve bugünün genç Suriyelilerinin gelecekte, ülkelerini yeniden kuracak ve Suriye toplumunu rehabilite edecek de olsalar, dünyanın başka bir yerinde, içinde yaşadıkları topluma katkıda bulunacak da olsalar, belirsizliklerle dolu geleceklerine daha donanımlı bir şekilde adım atmalarına olanak sağlayacaktır. 1.125 The Association for Solidarity with Asylum-Seekers and Migrants (ASAM), a Turkish NGO that operates a refugee service center in Gaziantep, told Human Rights Watch that the provincial directorate of the Ministry of Family and Social Policies (MFSP) had consulted them regarding the alleviation of child labor among Syrian refugees in the area. Gaziantep'te bir mülteci destek merkezi yürüten Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) il müdürlüğünün bölgedeki Suriyeli mülteciler arasında çocuk işçiliğinin azaltılması konusunda kendilerine danıştığını söyledi. 0.9636363636363636 Nabil, a father of five from the Aleppo countryside, also told Human Rights Watch he was unlikely to enroll his children in a Turkish school in Turgutlu: "There is discrimination against Syrians in the area and we don't want our kids getting into trouble," he said. Halep kırsalından Türkiye'ye gelen beş çocuk babası Nabil de İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne çocuklarını Turgutlu'daki devlet okuluna kaydetme ihtimalinin az olduğunu söyleyerek "Bölgede Suriyelilere karşı ayrımcılık var ve çocuklarımızın başı belaya girsin istemiyoruz" dedi. 0.9635627530364372 For example, the international NGO Mercy Corps has set up an information service center called Malumat in downtown Gaziantep, where it offers Syrian refugees pamphlets and counseling on how to access health, education, and legal services. Örneğin, uluslararası bir STK olan Mercy Corps Gaziantep'in merkezinde açtığı Malumat adlı bir bilgi destek merkezinde Suriyeli mültecilere sağlık, eğitim ve hukuki hizmetlere nasıl erişebileceklerine dair broşürler ve danışmanlık hizmeti veriyor. 0.6633663366336634 The impact of this barrier appears to be closely correlated to age. Bu sorunun kişiyi ne kadar etkilediğinin, kaç yaşında olduğuyla yakından ilişkili olduğu anlaşılıyor. 0.8495145631067961 A subsequent regulation issued in October 2014 [17] clarified the rules and procedures for registering temporarily protected persons, as well as their rights and entitlements. Bunu takiben yayınlanan Ekim 2014 tarihli yönetmelik [17] , geçici koruma altındaki kişilerin kayıt altına alınmasıyla ilgili kural ve usullerin yanı sıra, bu kişilerin hak ve salahiyetlerini netleştiriyor. 0.7450980392156863 Upon arriving in Turkey, their education gap lengthened or became permanent. Türkiye'ye gelmeleriyle birlikte, eğitimle araları daha da açılmış veya tamamen eğitimden kopmuşlardı. 1.1320754716981132 Omar, 13, arrived from Damascus with his family in Istanbul at the end of 2012 when he was in the middle of fifth grade. 13 yaşındaki Omar 2012 sonunda ailesiyle birlikte Şam'dan İstanbul'a geldiğinde beşinci sınıfa gidiyormuş. 0.37872340425531914 [171] Another temporary education center director in Istanbul said, "We have 75 teachers. [171] İstanbul'daki bir başka geçici eğitim merkezi yöneticisi de şöyle dedi: "75 öğretmenimiz var. Hepsi de Suriye'de öğretmenlik yapıyordu; aslında şu anda Türkiye'de ihtiyaca fazla fazla yetecek sayıda nitelikli öğretmen var." [172] 0.9931972789115646 A Syrian family living in Turgutlu, a large town in the Aegean region of Turkey, described strikingly similar experiences to Samir and Mohammed's. Ege'de bir ilçe olan Turgutlu'da yaşayan Suriyeli bir ailenin anlattıkları, Samir ve Mohammed'in yaşadıklarıyla şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. 1.109375 Jabber, 20, said that he fled Qamishli with his widowed mother and younger siblings to avoid being conscripted into military service in Syria. 20 yaşındaki Jabber de Suriye'de askere alınmak istemediği için dul annesi ve küçük kardeşleriyle Kamışlı'dan kaçtığını anlattı. 1.0676691729323309 [22] The issuance of Circular 2014/21 arose out of the Ministry's recognition that it needed to work toward the "elimination of barriers … such as language barriers, legislative barriers, and technical infrastructure gaps" that prevented Syrian refugee students from attending school. [22] Zaten 2014/21 no.lu genelgenin çıkmasının sebebi de, Bakanlığın Suriyeli mülteci öğrencilerin okula gitmesini engelleyen "dil engeli, hukuki engeller ve teknik altyapı eksikliği gibi... engellerin ortadan kaldırılması" için çalışmak gerektiğini kabul etmesiydi. 1.1818181818181819 He explained, "I was in fourth grade in Syria when I stopped attending school. Radwan, "Suriye'de, okulu bıraktığımda dördüncü sınıfa gidiyordum. 1.2613240418118468 The Ministry of National Education offers Turkish "literacy and language classes" for Turkish nationals through the Directorate of Lifelong Learning, [77] but temporary protection beneficiaries do not have explicit access to them via the relevant regulation and MONE circular and only one family interviewed by Human Rights Watch had ever heard of these classes. Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye vatandaşlarına Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğü aracılığıyla "okuma yazma ve dil kursları" sunuyor [77] ancak ne ilgili yönetmelikte ne de MEB genelgesinde bu kurslara geçici koruma kapsamındakilerin de katılabileceğine ilişkin açık bir bir ifade yer almıyor. 1.153061224489796 Her two sons work, she said, because her husband's income does not adequately cover the family's living expenses. Kocasının kazandığı paranın ailenin geçinmesine yetmediği için iki oğlunun da çalıştığını söyledi. 1.1126760563380282 Samir, 11, and Mohammed, 7, are brothers who live in the coastal city of Izmir. 11 yaşındaki Samir ve 7 yaşındaki Mohammed İzmir'de yaşayan iki kardeş. 0.8591549295774648 In Turkey, the No Lost Generation strategy called for US$83 million to provide Syrian children with greater access to learning opportunities, including enrollment and retention initiatives, new educational facilities, the distribution of learning materials inside and outside camps, and language training. Kayıp Nesile Hayır kampanyası stratejisinde, Türkiye'deki Suriyeli çocuklara daha fazla eğitim olanağının sağlanması için, okula kaydolma ve devam etmeleri için girişimler, yeni eğitim tesisleri, kampların içinde ve dışında okul gereçlerinin dağıtımı ve dil eğitimi gibi açılımların gerçekleştirilmesi için 89 milyon Dolar'a ihtiyaç olduğunu vurgulanıyor. 1.1150442477876106 Nine-year-old Mohammed has not attended school since 2012, when an armed group took over his school in the Aleppo countryside. Dokuz yaşındaki Mohammed, 2012'de Halep kırsalındaki okuluna silahlı bir grup el koyduğundan beri okula gitmiyor. 0.9494949494949495 [39] This has led one Turkish think tank to conclude that "schools do not have enough room to come up [with] and fund effective solutions that would cater to the needs of Syrian children." [39] Türkiye'deki bir düşünce kuruluşu bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "okulların Suriyeli çocukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek çözümleri bulma ve bunları fonlama olanakları yok." 0.8181818181818182 Even my friends' kids who are thriving in Turkish schools complain about being bullied or mocked by their classmates. Devlet okullarında başarılı olan arkadaşlarımın çocukları bile sınıf arkadaşlarının alaylarına ve sataşmalarına maruz kalmaktan şikayet ediyor. 0.9207317073170732 Unlike most Syrian refugee households, his family had a residency permit, and he was able to enroll in a Turkish school immediately at his grade level. Birçok Suriyeli mülteci ailenin aksine, Omar'ın ailesinin oturma izni varmış ve bu sayede hemen bir devlet okuluna, kendi okuduğuna denk sınıfa kayıt yaptırabilmiş. 1.1228070175438596 The NGO reaches out directly to resistant school administrators to advise them of the school's obligations under the regulation. SGDD, direnç gösteren okul yönetimine doğrudan ulaşarak, okulun yönetmelikten doğan yükümlülüklerini hatırlatıyor. 0.8298969072164949 Like Fatima in the previous case study, Abir, 13, was also placed three grades below her age group and taunted by her classmates at a Turkish school in Turgutlu. Bir önceki vaka örneğindeki Fatima gibi, 13 yaşındaki Abir de Turgutlu'daki devlet okulunda kendi yaş grubundan üç sınıf daha alta yerleştirilmiş ve sınıf arkadaşlarının alaylarına maruz kalmış. 0.8980891719745223 She told Human Rights Watch that her own experience was in part why she realized how important education was to the next generation's future: İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, bir sonraki neslin geleceği için eğitimin ne kadar önemli olduğunu fark etmesinde kendi yaşadıklarının payı olduğunu söyledi: 1.0336134453781514 They originated from Aleppo, the Aleppo countryside, Damascus, Idlib, Afrin, Qamishli, Amuda, Ras al Ayn, Hasaka, and Homs. Suriye'de, Halep, Halep kırsalı, Şam, İdlib, Afrin, Kamışlı, Amuda, Resulayn, Haseke ve Homs bölgelerinden gelmişlerdi. 0.9967320261437909 Furthermore, the Syrian Interim Government's Ministry of Education told Human Rights Watch that Gaziantep province schools have still been requiring residency permits to enroll in school, despite the directive from MONE to the contrary, possibly because of the high concentration of Syrian refugees there. Dahası, Suriye Geçici Hükümeti Eğitim Bakanlığı, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Gaziantep ilindeki okulların, MEB'in genelgesinde aksi belirtilmesine rağmen, okula kayıt yapmak için hala ikamet belgesi talep ettiğini ve bunun sebebinin muhtemelen ildeki Suriyeli mülteci nüfusun yoğunluğu olduğunu söyledi. 1.0204081632653061 Aside from language, the lack of a legally protected right to work is what separates poor Syrian refugee families from poor Turkish families, who still largely manage to send their children to school. Dil sorunu dışında, çalışma hakkının yasalarla korunmaması yoksul Suriyeli ailelerle, çocuklarını büyük oranda hala okula gönderebilen yoksul Türkiye vatandaşı aileler arasındaki farkı belirliyor. 0.7440758293838863 As one NGO in Istanbul pointed out, "[Being] placed in a lower grade…can be hard psychologically and socially and become an incentive not to attend" as well. Zira İstanbul'daki bir STK'nın da dikkat çektiği gibi "Daha alt bir sınıfa yerleştirilmek öğrenciyi psikolojik ve sosyolojik olarak zorlayan bir faktör de olabilir ve okula gitmemek için bir sebebe dönüşebilir." 1.5 Access to Information Bilgiye Erişim 1.032 A Syrian Turkmen mother whose daughter will transfer from a Syrian temporary education center to her local Turkish school because they can no longer afford to pay tuition said her most pressing concern was her daughter's social integration at the new school: Kızını, ücretini artık ödeyemediği için Suriye geçici eğitim merkezinden alıp mahalledeki devlet okuluna vermek üzere olan bir Suriyeli Türkmen anne, en büyük endişesinin kızının yeni okulunda yaşayabileceği toplumsal uyum sorunları olduğunu söyledi: 1.0354430379746835 These cases represent a provincial and local failure to comply with national regulations and international principles, and while the problem was not widespread among families whom Human Rights Watch interviewed, it had ripple effects: an additional six families said they had not tried to register their children at Turkish schools because they had heard of similar incidents and assumed they would be denied. Bu vakalar il düzeyinde ve yerel düzeyde ulusal yönetmeliklere ve uluslararası ilkelere uyulmadığına örnek oluşturuyor ve her ne kadar İnsan Hakları İzleme örgütü'nün görüştüğü aileler arasında yaygın bir sorun olmasa da, dalga etkisi yaratıyor: farklı altı aile de, benzer olaylar duydukları için reddedileceklerini varsayarak çocuklarını Türk okullarına kaydettirmeyi düşünmediklerini söyledi. 0.8725490196078431 Despite Turkey's revised legal framework guaranteeing access to public schools for Syrian refugee children, some Syrian families told Human Rights Watch that Turkish public schools continued to demand they produce documents that are no longer required for enrollment. Türkiye'nin yasal çerçeveyi Suriyeli mülteci çocukların devlet okullarına gitmesini sağlayacak şekilde değiştirmiş olmasına rağmen, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü ailelerden bazıları Türkiye'deki devlet okullarının hâlâ, kayıt yaptırmak için artık gerek olmayan belgeleri talep ettiğini söyledi. 1.4150943396226414 That condition was too hard for me because of the Turkish language barrier. Türkçe bilmediğim için bu durum benim için çok zordu. 1.0432432432432432 Families also indicated that younger children learn Turkish faster while simultaneously facing less severe academic consequences when they struggle with schoolwork during the adjustment period. Aileler de daha küçük çocukların Türkçeyi daha hızlı öğrendiğini ve bu sayede, uyum döneminde ders ve ödevlerle uğraşırken bunun akademik sonuçlarının daha hafif olduğunu belirtiyorlar. 1.134020618556701 Today, Shaza is on the board of directors of the Syrian temporary education center she co-founded in Istanbul. Bugün, Shaza İstanbul'da kurucularından olduğu Suriye geçici eğitim merkezinin yönetim kurulunda. 0.993421052631579 Fatima, 12, originally from the town of Amouda in Syria, reported that bullying by other students was the primary factor behind her desire to drop out. Aslen Suriye'nin Amouda ilçesinden olan 12 yaşındaki Fatima, okulu bırakmak istemesinin esas sebebinin diğer öğrencilerin zorbalıkları olduğunu söyledi. 0.869281045751634 Ali, 11, has not been in school since 2012, when he was gravely injured in a government barrel bomb attack in his hometown of Aleppo. 11 yaşındaki Ali, Suriye hükümetinin, memleketi Halep'e gerçekleştirdiği bir varil bombası saldırısında ağır yaralandığı 2012'den bu yana okula gitmiyor. 1.4243697478991597 [25] UNICEF has also provided technical assistance for the registration and monitoring of Syrian students in the MONE database (known as YOBIS), [26] contributed resources for the construction of temporary education centers, [27] and provided Syrian volunteer teachers in temporary education centers with financial incentives and training. [25] İlaveten, UNICEF Suriyeli öğrencilerin MEB'in (YOBİS olarak bilinen) veritabanına kayıt edilmesi ve buradan izlenmesi için teknik destek sağladı, [26] geçici eğitim merkezlerinin inşa edilmesi için kaynak desteği verdi [27] ve geçici 0.95 Bashar had just finished seventh grade in Aleppo when he was forced to drop out of school in 2011 because of regular shelling nearby. Bashar, 2011 yılında, Halep'teki okulunun civarı sürekli bombalandığı için okulu bırakmak zorunda kaldığında yedinci sınıfı yeni bitirmişti. 0.9230769230769231 While the Ministry of National Education estimates that the additional cost of educating Syrian students in 2014-2015 was 700 million TL (approximately $252 million), it does not allocate specific funds for the education of Syrian refugees. 2014-2015 eğitim yılında Suriyeli öğrencilerin eğitimi için yapılan harcamanın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın tahminlerine göre 700 milyon liralık ek bir mali külfet getirmiş olmasına rağmen, Bakanlık Suriyeli mültecilerin eğitimi için özel bir fon ayırmış değil. 1.4134615384615385 His family showed a Human Rights Watch researcher Mohammed's end-of-year certificate for 2014-2015, which bore excellent marks across all subjects. Ailesi İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısına Mohammed'in 2014-2015 eğitim yılı karnesini gösterdi. 1.1167883211678833 Loreen was not present for the interview, because she was working in a dried-fruit factory, where she is now employed full time, according to her mother. Annesinin söylediğine göre, Loreen'in görüşmeye katılmama sebebi artık tam zamanlı olarak bir kuru meyve fabrikasında çalışmasıydı.. [89] 1.0637119113573408 Among other provisions, the circular established provincial commissions tasked with carrying out the education-related measures outlined in the law and regulation, created an accreditation system for Syrian "temporary education centers," and decreed that a "foreigner identification document"-not a residency permit-was sufficient for registration in the Turkish public school system. Bu genelgeyle, diğer tedbirlerin yanı sıra, yasa ve yönetmelikte eğitimle ilişkili olan kararların hayata geçirilmesinden sorumlu olan il komisyonlarının kurulması, Suriye "geçici eğitim merkezleri" için akreditasyon sistemi oluşturulması ve devlet okullarına kayıt yaptırmak için "ikamet izni" değil "yabancı tanıtma belgesi"nin yeterli olduğu karara bağlandı. 0.8797814207650273 Parents, children, NGO representatives, and other stakeholders interviewed for this report frequently cited language as a significant barrier to Turkish schools. Bu rapor için görüşülen veliler, çocuklar, STK temsilcileri ve diğer paydaşlar sıklıkla devlet okullarına gitmenin önündeki önemli engellerden birinin dil bilmeme olduğunu ifade etti. 1.0098522167487685 A more nuanced approach to grade placement, along with other forms of support, might increase the numbers of Syrian children who attend Turkish public schools and the quality of their learning experiences. Diğer destek biçimlerinin yanısıra, sınıf belirleme konusunda daha incelikli bir yaklaşım benimsendiği takdirde Türkiye'de devlet okullarına giden Suriyeli çocukların sayısı ve eğitim kalitesi artabilir. 1.0936454849498327 However, the problem is more widespread than just the southeast, although the largest concentrations of Syrian refugees live in that area; Human Rights Watch interviewed Syrian families that had not enrolled their children in school due to lack of information or mistaken information in all five cities visited for this report. Ancak, her ne kadar en yoğun Suriyeli mülteci nüfus güneydoğudaysa da, sorun çok daha yaygın; bu rapor için gidilen beş şehirin hepsinde, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü aileler arasında, bilgi eksikliği veya yanlış bilgiye sahip oldukları için çocuklarını okula yazdırmamış olanlar vardı. 0.8434782608695652 The Turkish government has clearly expressed its commitment to educating Syrian refugee children. Türkiye hükümeti, Suriyeli mülteci çocukların eğitim görmeleri konusundaki kararlılığını açık bir dille ifade etti. 0.7281553398058253 As it is, there's a shadow economy [of vulnerable Syrian refugee workers]." Bugünkü durumda [korunmasız Suriyeli mülteci işçilerin oluşturduğu] bir gölge ekonomi söz konusu" dedi. 1.0 But Turkey too should do more to ensure that its own policies are being enforced, and to address the remaining practical obstacles that prevent ensuring Syrian children's access to education. Ancak, Türkiye de politikalarının hayata geçmesini sağlamak ve Suriyeli çocukların eğitime erişimlerini engelleyen, uygulamadaki mevcut engelleri kaldırmak için daha fazla çaba göstermelidir. 0.38095238095238093 He said: Adam şunları anlattı: 0.8857142857142857 One of them hit me in the face. İçlerinden biri suratımı darp etti. 1.0857142857142856 We went into another room, one by one. Teker teker başka bir odaya gittik. 1.109375 One of the men, who had been in Turkey for five years, refused to sign. Beş yıldır Türkiye'de olan adamlardan biri, imzalamayı reddetti. 0.6410256410256411 He still refused to sign. Yine de imzalamayı reddetmeyi sürdürdü. 0.7727272727272727 No one wanted to go back to Syria. Hiç kimse Suriye'ye geri dönmek istemiyordu. 0.8105263157894737 The next time he raised his hand to hit me, I raised mine to protect my face. Elini bir kez daha darp etmek için kaldırdığında, suratımı korumak için ben de elimi kaldırdım. 0.9081632653061225 We all spoke with each other at various points and all of us said we were being deported. Hepimiz bir noktada birbirimizle konuştuk ve hepimiz birbirimize sınır dışı edildiğimizi söyledik. 0.7213114754098361 They deported him a week later, on a Friday. Adamı bir hafta sonra, yine bir Cuma günü sınır dışı ettiler. 0.935064935064935 I continued to refuse to sign the document, but they deported me anyway. Belgeyi imzalamayı reddetmeyi sürdürdüm, ama beni yine de sınır dışı ettiler. 1.2448979591836735 One person said that they had signed documents on his behalf. Biri belgelerin onun adına imzalandığını söyledi. 1.2678571428571428 Eleven of those interviewed were registered and four were unregistered. Görüşülen kişilerden 11'i kayıtlı, dördü ise kayıtsızdı. 1.174863387978142 During those four weeks, the boss there said things like, "You will stay here for the rest of your life if you don't sign" and, "Whether you sign or not, the decision has already been taken and I will sign for you." O dört hafta boyunca, oradaki patron ‘imzalamazsan ömrün boyunca burda kalırsın' ve ‘imzalasan da imzalamasan da, karar çoktan alındı, ben senin yerine imzalarım' gibi şeyler söyledi. 0.8810810810810811 They called my name and I went in and two men shouted at me to sign the paper on the table and that I would be returned to Syria because I was in Turkey illegally. Benim adımı çağırdılar ve içeri girince masadaki kağıdı imzalamam için iki adam bana bağırdılar ve Suriye geri gönderileceğimi, çünkü Türkiye'de bulunmamın yasadışı olduğunu söylediler. 0.7727272727272727 One was deported in January and the other in April. Bir kişi Ocak ayında bir kişi ise Nisan ayında sınır dışı edilmiş. 0.8571428571428571 "No one on that bus wanted to go back to Syria." Otobüsteki hiç kimse Suriye'ye geri dönmek istemiyordu." 0.6568627450980392 Thirteen said they were deported by bus between July and September. Görüşülenlerden 13'ü Temmuz ile Eylül ayları arasında otobüslerle sınır dışı edildiklerini anlattılar. 0.6761904761904762 From day one, they told me to sign a document many times and I refused. Daha ilk günden itibaren bana bir formu imzalamamı defalarca söylediler, ama ben her seferinde reddettim. 0.7713178294573644 Any Syrian suspected of a breach of Turkish civil or criminal law should be prosecuted only if formally charged and should have the opportunity to defend themselves in a court of law, or be released. Türkiye'nin medeni veya ceza hukukunu ihlal ettiğinden şüphelenilen Suriyeliler, ancak kendilerine resmen bir suç isnat edildiği takdirde yargılanmalı ve kendilerini bir mahkemede savunma fırsatına sahip olmalıdırlar, aksi takdirde serbest bırakılmalıdırlar. 1.2907801418439717 Two gendarmes [rural police], wearing red and with "jandarma" written on their back, and holding batons, took him out of our room, and they beat him up to within an inch of his life. Sırtında "Jandarma" yazan kırmızı giysili, ellerinde coplar olan iki jandarma, adamı odamızdan alıp dışarı çıkardılar ve öldüresiye dövdüler. 0.8509316770186336 The authorities have not published any information since about the number sent elsewhere to register and where they have been registered. Yetkililer, kayıt olmak üzere başka bir yere yollanan sığınmacı sayısına ve bunların kayıtlarının nerede yapıldığına ilişkin henüz bir bilgi yayınlamış değiller. 0.9647058823529412 They handcuffed us and the journey to Bab al-Hawa [border crossing] took 21 hours. Bizi kelepçelediler ve Cilvegözü (Bab el-Hawa) sınır kapısına yolculuk 21 saat sürdü. 0.95 On October 15, Human Rights Watch shared its findings with Turkey's Interior Ministry and requested comment, but did not receive any. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bulgularını Türkiye İçişleri Bakanlığı ile 15 Ekim günü paylaşarak, yorumlarını sordu, ancak bir yanıt alamadı. 0.7380952380952381 He came back in unable to walk. Adam geri döndüğünde ayakta zor duruyordu. 0.9627329192546584 A 34-year-old man from Aleppo who was deported from Istanbul at the beginning of July said that his pregnant wife and two daughters were still in Istanbul. Temmuz ayının başlarında İstanbul'dan sınır dışı edilmiş, aslen Halepli 34 yaşındaki bir adam, hamile karısı ve iki kızının hala İstanbul'da olduklarını söyledi. 0.7933333333333333 Turkish authorities have used the Cilvegözü border crossing, pictured here on March 3, 2015, to deport Syrian refugees. Türkiyeli yetkililer Suriyeli mültecileri sınır dışı etmek için 3 Mart 2015 günü çekilmiş bu fotoğrafta görülen Cilvegözü Sınır Kapısı'nı kullandılar. 0.8292682926829268 The next day, on a Friday, they told a few of us to sign statements. Ertesi gün, bir Cuma günüydü, bir kaçımızdan ifadelerimizi imzalamamızı istediler. 1.1666666666666667 I spoke to some of them when they came out and they said that the officials had shouted at them to sign until they did. Dışarı çıkan bazılarıyla konuştum ve bana görevlilerin imzalayana kadar onlara bağırdığını anlattılar. 0.875 Officials in the other room shouted at others who went in before me and some of the Syrians cried. O odadaki görevliler, odaya benden önce giren diğerlerine bağırıyorlarmış, bazı Suriyelilerin ağladığını gördüm. 0.6981132075471698 Detailed Accounts by Deported Syrians Sınır dışı edilen Suriyelilerin ayrıntılı anlatımları 0.907185628742515 On September 24, Turkish President Recep Tayyip Erdoğan told the UN General Assembly that Turkey would seek to set up a safe zone in territories held then by the Kurdish-led Autonomous Administration in northeastern Syria to which between one million and three million Syrian refugees could be returned. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Eylül günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin o günlerde Kuzey Suriyedeki Kürtlerin liderliğindeki özerk yönetimin kontrolünde olan topraklarda bir güvenli bölge kurmayı deneyeceğini ve buraya 1 ila 3 milyon Suriyeli Mülteci'nin geri gönderilebileceğini söyledi. 0.6951219512195121 Turkey's Increasingly Restrictive Syrian Refugee Policies Türkiye'nin giderek daha kısıtlayıcı bir hal alan Suriyeli mülteciler politikaları 0.8723404255319149 There they asked everyone to sign a paper that said we wanted to go back to Syria. Orada herkesten Suriye'ye geri dönmek istediğini belirten bir kağıt imzalamasını istiyorlardı. 0.6753246753246753 I was deported with about 35 Syrians on a large bus. İçinde 35 kadar Suriyeli'nin bulunduğu büyük bir otobüsle sınır dışı edildim. 1.0121951219512195 Then at about midday they called out the names of everyone who had refused to sign. Sonra öğlen vakti kağıdı imzalamayı reddeden herkesi adlarını okuyarak çağırdılar. 1.0552486187845305 The EU spent at least 55 million euros to support Turkish immigration reception and detention centers between 2011 and 2015 and continued its migration management support under the 2016 deal. AB Türkiye'nin göç kabul ve gözetim merkezlerini desteklemek amacıyla 2011 ila 2015 yılları arasında en az 55 Milyon Avro harcadı, bu desteğini 2016 anlaşması uyarınca da sürdürdü . 0.6521739130434783 Another eight said they could not afford to pay lawyers who asked for as much as US$1,500, although some reduced their request to $350. Sekiz Suriyeli ise, avukatların 1.500 Amerikan Dolarına kadar varan ücretler talep ettiklerini, bazılarının 350 Dolara kadar indiğini, buna rağmen bu talepleri karşılayacak paralarının olmadığını söylediler. 0.7272727272727273 Two Syrians said that they were deported within hours of being detained so they had no time to ask for a lawyer. İki Suriyeli gözetim altına alındıktan sonra, bir kaç saat içinde sınır dışı edildiklerini, dolayısıyla avukat talep etmeye vakit bulamadıklarını söyledi. 0.9391891891891891 In late 2017 and early 2018, Istanbul and nine provinces on the border with Syria suspended registration of newly arriving asylum seekers . 2017 senesinin sonlarıyla 2018 senesinin başlarında İstanbul ile Suriye sınırındaki dokuz il, yeni gelen Suriyelilerinin kayıtlarını yapmayı durdu . 0.7941176470588235 One person said an official held onto his hand and physically forced him to sign. Bir kişi ise, bir görevlilinin elini tutarak formu ona fiziksel olarak zorla imzalattırdığını söyledi. 1.2911392405063291 They beat some of the men on the bus with truncheons when they asked to go to the toilet or for water. Otobüste tuvalete gitmek veya su içmek isteyen bazı adamları coplarla dövdüler. 0.781021897810219 Following the withdrawal of United States forces and a Turkish military incursion, on October 22, Turkey and Russia agreed to joint patrols of most of the Syrian-Turkish border formerly held by Kurdish-led forces . Amerikan güçlerinin bölgeden çekilmesi ve Türkiye'nin düzenlediği askeri operasyonun ardından, 22 Ekim günü, Türkiye ve Rusya, daha önce Kürtlerin liderliğindeki güçlerin kontrolunda olan Suriye - Türkiye sınırının büyük bir bölümünde ortak devriye yapmak konusunda anlaştı. 0.8066037735849056 But Turkey's recent deportations of Syrians from Istanbul and Antakya result from policies that have increasingly denied large numbers of Syrian asylum seekers protection. Ancak Türkiye'nin son dönemde İstanbul ve Antakya'dan gerçekleştirdiği sınır dışı etme uygulamaları, çok sayıda Suriyeli sığınmacıya koruma sağlamayı giderek artan ölçülerde reddeden politikalardan kaynaklanıyor. 1.3428571428571427 In early June, the police arrested me in front of my workplace and took me to an immigration center in Çatalca and held me there for a month. Haziran başlarında polis beni iş yerimin önünde yakaladı ve Çatalca'daki geri gönderme merkezine götürdü. 0.7657342657342657 Over the past four years, Turkey has sealed off its border with Syria , with hundreds of thousands of Syrians now trapped with little assistance in displacement camps and villages on the other side of the closed border. Türkiye son dört yıldır Suriye ile sınırını kapatmış durumda ve bu da yüzbinlerce Suriyeli'nin, kapalı sınırın öteki tarafındaki yerlerinden edilmiş insanlar için kurulmuş kamplarda ve köylerde, insani yardıma çok az erişimlerinin olduğu koşullar altında sıkışıp kalmalarına neden oldu. 0.7242798353909465 Human Rights Watch said that "safe zones" established during other conflicts have rarely been safe , and establishing one cannot be used to justify forcibly returning refugees. Başka çatışmalar sırasında kurulan "güvenli bölgelerin" nadiren güvenli olduklarını vurgulayan İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, böyle bir güvenli bölgenin kurulması mültecileri buraya zorla geri göndermek için bir gerekçe de teşkil edemez. 0.7740112994350282 Turkey's travel permit system prohibits Syrians from traveling from the border provinces they enter to register elsewhere in the country. Türkiye'nin uyguladığı seyahat izni sistemi, Suriyelilerin Türkiye'ye giriş yaptıkları sınır illerinden, kayıt yaptırmak üzere ülkenin başka bir yerine gitmelerine engel oluyor. 0.9662921348314607 Some said that officials used their hands to cover part of the form written in Arabic. Bazıları, görevlilerin formun Arapça yazılı kısımlarını elleriyle kapattıklarını anlattı. 0.605 "Turkey hosts four times as many Syrians as the European Union, but that does not mean it can return them to a war zone." Simpson "Evet, Türkiye Avrupa Birliği'nde bulunan Suriyeli sayısının dört misline ev sahipliği yapıyor ama, bu Türkiye'nin Suriyelileri bir savaş bölgesine geri gönderebileceği anlamına gelmez," dedi. 0.7548387096774194 In late July, Interior Minister Süleyman Soylu denied that Turkey had "deported" Syrians but said that anyone "who voluntarily wants to go back to Syria" can benefit from procedures allowing them to return to unspecified "safe areas." Temmuz ayının sonlarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Suriye'ye gönüllü olarak geri dönmek isteyen Suriyelilerin," nerede oldukları belirtilmeyen "güvenli bölgelere" geri gönderilmeleri için mevcut prosedürlerden yararlanabileceklerini söyleyerek, Türkiye'nin Suriyelileri sınır dışı ettiğini yalanlamıştı . 0.9173553719008265 All of those interviewed said they were taken to the Syrian border in a minibus or large coach full of Syrians. Görüşülenlerin tamamı Suriye sınırına, içi başka Suriyelilerle dolu minibüs veya otobüslerle götürüldüklerini anlattılar. 0.9363295880149812 This reflects the UN refugee agency's position that "the vast majority of Syrian asylum-seekers continue to…need international refugee protection" and that "states [should] not forcibly return Syrian nationals and former habitual residents of Syria." Bu durum BM mülteci ajansının "Suriyeli sığınmacıların önemli bir çoğunluğu... halen uluslararası mülteci korumasına muhtaç durumda" ve "devletler Suriye vatandaşlarını ve mutat olarak Suriye'de yaşayan kişileri zorla geri göndermemeli" şeklindeki tavrını yansıtıyor. 0.7971698113207547 The people interviewed had been forced to sign forms in police stations or in removal centers and said that they suspected the forms said they wanted to return to Syria. Görüşülen kişiler karakollarda veya geri gönderme merkezlerinde bazı formları imzalamaya zorlandıklarını ve bu formların Suriye geri dönmek istedikleri yönünde bir beyan içerdiğinden kuşkulandıklarını anlattılar. 0.78 Turkey shelters 3.65 million Syrians under a "temporary protection" regulation Turkish authorities say automatically applies to all Syrians seeking asylum . Türkiye, Türkiyeli yetkililerin sığınmak isteyen tüm Suriyeliler için otomatik olarak işletildiğini belirttikleri bir "geçici koruma" düzenlemesi uyarınca, 3.65 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. 0.9900497512437811 Most of the people interviewed could not name the police station or removal center where they were held, but some said they were held in immigration removal centers in Çatalca and Pendik in Istanbul. Görüşülen kişilerin çoğu tutuldukları karakolun veya geri gönderme merkezinin adını bilmiyorlardı, ancak bazıları İstanbul'da, Çatalca ve Pendik'teki geri gönderme merkezlerinde tutulduklarını anlattı. 0.8345864661654135 A man from Hama city who had been in Turkey for three years and who was deported from Istanbul on July 24 said: Aslen Hamalı olmakla birlikte üç yıldır Türkiye'de yaşayan ve 24 Temmuz günü İstanbul'dan sınır dışı edilen bir adam şunları söyledi: 0.6968641114982579 Turkey has never met the EU's safe third country criteria and the recent deportations from Istanbul show that any Syrian forcibly returned from Greece would face a risk of onward refoulement to Syria. Oysa Türkiye Avrupa Birliği'nin güvenli üçüncü ülke kriterlerini bugüne kadar hiç karşılamadı ve İstanbul'dan yapılan son sınır dışı uygulamaları, Yunanistan'dan zorla Türkiye'ye geri gönderilen Suriyelilerin, buradan da Suriye'ye sınır dışı edilme riski altında olduğunu ortaya koyuyor. 0.5333333333333333 Most of those who did pay said they never saw the lawyers again. Avukat bulup da ödeme yapabilenlerin çoğu ise ödeme yaptıktan sonra avukatın yüzünü bir daha göremediklerini anlattılar. 0.707641196013289 Turkey is a party to the International Covenant on Civil and Political Rights and the European Convention on Human Rights, both of which prohibit arbitrary arrest and detention and inhuman and degrading treatment. Türkiye Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin taraflarından ki bu sözleşmelerin her ikisi de insanların keyfi olarak gözaltına alınmalarını ve özgürlüklerinin tahdit edilmesini ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye maruz bırakılmalarını yasaklar. 0.8181818181818182 Human Rights Watch said this raised concerns that Turkey has deported significant numbers of Syrians from Istanbul and Antakya in recent months to Idlib. İnsan Hakları İzleme Örgütü bunun Türkiye'nin son aylarda önemli sayıda Suriyeli'yi İstanbul ve Antakya'dan İdlib'e sınır dışı etmiş olabileceğine ilişkin endişe uyandırdığını belirtiyor. 0.7555555555555555 They said that officials did not allow them to read the forms and did not explain what the forms said. Görüşülen kişiler, görevlilerin bu formları okumalarına izin vermediklerini veya neyle ilgili olduklarını açıklamadıklarını söylediler. 0.8181818181818182 Police arrested a 25-year-old man from Idlib city in mid-July in Antakya and took him to the "Amniyat [Emniyet] 500" facility. Polis, aslen Idlibli olan 25 yaşındaki bir adamı Temmuz ayı ortalarında Antakya'da gözetim altına alarak, "Amniyat [Emniyet] 500" denilen tesise götürmüş. 0.7637795275590551 However, only three said that they knew from detailed conversations they had during the long journey that all the people on their bus were, like them, being returned to Syria against their will. Ancak görüşülen kişilerden üçü, uzun yolculuk sırasında diğer Suriyelilerle yaptıkları ayrıntılı konuşmalar sayesinde, otobüsteki herkesin, tıpkı kendileri gibi, Suriye'ye kendi arzuları hilafına geri gönderildiğini kesin olarak bildiklerini belirttiler. 0.8133971291866029 Despite Turkish laws guaranteeing representation to anyone being deported, only one person interviewed said he had found a lawyer who was able to prevent his deportation. Türkiye yasaları sınır dışı edilen kişilerin avukat tutma haklarını teminat altına alsalar da, görüşülen kişilerden sadece bir tanesi bulabildiği avukatın sınır dışı edilmesini engellemeyi başardığını söyledi. 0.8916256157635468 Deported Syrians said that Turkish officials forced them to sign forms they were not allowed to read, in some cases after beating or threatening them, and transported them to Syria. Sınır dışı edilen Suriyeliler Türkiyeli görevliler tarafından okumalarına izin verilmeyen bazı formları imzalamaya zorlandıklarını, bazı vakalarda ise bu amaçla darp veya tehdit edildiklerini anlattılar. 0.7848484848484848 On July 22, the Istanbul provincial governor issued a statement saying that Syrians in Istanbul registered in one of the country's other provinces must return there and that the Interior Ministry would send unregistered Syrians to other provinces to register. İstanbul Valisi 22 Temmuz günü bir açıklama yayınlayarak, ülkenin başka bir ilinde kayıtlı olmakla birlikte İstanbul'da bulunan Suriyelilerin, kayıtlı oldukları illere geri dönmek zorunda olduklarını, kayıtsız Suriyelilerin ise kayıtları yapılmak üzere İçişleri Bakanlığı tarafından ülkenin başka illerine yollanacaklarını duyudu. 0.726027397260274 A man from Homs who entered Turkey in May and was arrested on August 6 in Istanbul said that police took him to a removal center in Çatalca, where he saw a Turkish Red Crescent symbol and an EU flag on the walls. Aslen Homslu olan ve Türkiye'ye Mayıs ayında girdikten sonra, 6 Ağustos günü İstanbul'da yakalanan bir adam, polisin onu İstanbul yakınlarında, Çatalca'daki geri gönderme merkezine götürdüğünü, götürüldüğü merkezin duvarlarında Türk Kızılayı'nın sembolünü ve bir AB bayrağı gördüğünü söyledi. 0.7945205479452054 Each time they said, "You will sign and go back to Syria." Bana her seferinde ‘imzalayacaksın ve Suriye'ye geri döneceksin' dediler. 0.8005865102639296 The Syrian-Russian military alliance's attacks on Idlib governate and surrounding areas have resulted in the deaths of at least 1,089 civilians since April, according to the United Nations, including at least 20 deaths in an August 16 airstrike on a displacement compound . Birleşmiş Milletler rakamlarına göre , Suriye - Rus askeri ittifakının Idlib vilayeti ile çevresine geçtiğimiz Nisan ayından bu yana düzenlediği askeri operasyonlarda, aralarında yerlerinden edilmiş insanlar için kurulmuş bir kampa 16 Ağustos günü düzenlenen hava saldırısında ölen 20 kişinin de bulunduğu en az 1089 sivil hayatını kaybetti. 0.6451612903225806 Most of the others did but some of the others and I refused. Oradakilerin çoğu imzaladı, aralarında benim de olduğum bazılarımız ise imzalamayı reddettik. 0.7766323024054983 The July statement came amid rising xenophobic sentiment across the political spectrum against Syrian and other refugees in Turkey, with increased calls by some politicians and sectors of the electorate for Syrians to go home. Temmuz ayındaki açıklama, Suriyeli veya diğer mültecilere karşı yabancı düşmanı bir hissiyatın tüm siyasi kesimlerde yükselişe geçtiği, bazı politikacıların ve seçmen kesimlerinin Suriyelilerin evlerine geri gönderilmesi için giderek artan sayıda çağrılarda bulunduğu bir dönemde yapılmıştı. 0.45 I said my life would be in danger in Idlib and the officer said, "You are lucky we are sending you to Idlib and not to Assad." Idlib'e gidersem can güvenliğimin tehlikede olacağını söyledim, görevli bana ‘yine şansın var, seni Idlib'e yolluyoruz, Asad'a da yollayabilirdik' dedi... Bir avukat istedim ama bana cevap vermediler ve vali kağıtları imzalar imzalamaz hepimizin sınır dışı edileceğini söylediler. 0.806378132118451 The Syrians said that police or immigration officials told them they were being detained for a variety of reasons, including that they did not possess protection permits, that their permits had expired or contained clerical errors, that their permits were registered outside Istanbul, that they lacked work permits, or because of disputes with neighbors. Suriyeliler, gözetim altında tutulmalarının gerekçesi olarak, polislerin veya göç idaresi görevlilerinin, geçici koruma belgelerinin bulunmaması, söz konusu belgelerin geçerlilik sürelerinin dolmuş olması veya bu belgelerde yazım hatalarının bulunması, belgelerinin İstanbul dışındaki illerde kayıtlı olması, çalışma müsadelerinin bulunmaması veya komşularıyla ihtilaf yaşamış olmaları gibi çok çeşitli nedenler gösterdiklerini anlattılar. 0.6158038147138964 If Turkey detains a person to deport them but there is no realistic prospect of doing so, including because they would face harm in their country, or the person is unable to challenge their removal, the detention is arbitrary. Türkiye bir insanının sınır dışı edilmesinin gerçekçi bir yolu olmamasına rağmen, o insanı bu amaçla gözetim altına alıyorsa, örneğin söz konusu insanın geri gönderilmesi halinde kendi ülkesinde zarar görme ihtimali varsa veya bu insanın geri gönderilmesine itiraz etmesi mümkün değilse, bu o insanın maruz bırakıldığı özgürlük tahdidinin keyfi olduğu anlamına gelir. 0.746031746031746 Two said they saw officials beating other Syrians on a bus from Istanbul to the Syrian border. İki kişi İstanbul'dan Suriye sınırına giden bir otobüsteki görevlilerin başka Suriyelileri darp ettiklerini gördüğünü söyledi. 0.7954545454545454 Some had no time to ask for a lawyer as they were deported so quickly, while immigration officials told others they did not need a lawyer, or they could not afford legal fees. Bazıları o kadar hızlı sınır dışı edilmişler ki, avukat talep etmeye vakit bulamamışlar, bazılarına görevliler tarafından avukata ihtiyaçlarının olmadığı söylenmiş, bazılarının ise avukat ücretini ödeyecek parası yokmuş. 0.7126865671641791 None of the 15, some of whom were detained for up to 6 weeks before they were deported, were charged with any offense or allowed to challenge their detention with officials or before a judge. Bazıları sınır dışı edilmeden evvel altı haftaya varan sürelerde gözetim altında tutulmuş bu 15 kişiden hiç birine herhangi bir suç isnat edilmediği gibi, özgürlüklerinin tahdit edilmesine resmî görevliler veya bir hakim nezdinde itiraz etmelerine de imkan tanınmamış. 2.5555555555555554 He shouted at me "I am an official, don't raise your hand at me." They treated me and everyone else like criminals. Adam bana ‘ben görevliyim, bana el kaldırma!' 0.7078651685393258 Three Syrians said they managed to pay the legal fees, but that the lawyers just disappeared or failed to act on their behalf. Üç Suriyeli ise avukatların talep ettikleri ücreti verebildiklerini, ancak parayı alan avukatların sırra kadem bastığını, ya da kendileri için hiç bir şey yapmadıklarını anlattı. 0.9957446808510638 These findings echo a statement from Istanbul's Bar Association that between early July and about August 20, it had received 180 complaints of police misuse of voluntary return forms stating that the person wishes to return to Syria . Bu bulgular, Temmuz ayının başı ile 20 Ağustos civarı arasında gönüllü geri dönüş formlarının polisler tarafından suistimal edildiğine ilişkin 180 şikayet aldıklarını bildiren İstanbul Barosu'nun bu açıklamasıyla paralellik gösteriyor. 0.7572254335260116 He was living in a displacement camp near the village of Atma, close to the Turkish border, sharing a tent with eight other people. Türkiye sınırının yakınlarındaki ki Atma köyü civarında, yerlerinden olmuş insanlar için kurulmuş bir kampta kalan ve bir çadırı sekiz kişiyle paylaşan adam şunları anlattı: 0.6703296703296703 Three said the other bus passengers, a total of about 100, told them they were being returned to Syria against their will. Bunlardan üçü, bulundukları otobüslerdeki toplam sayıları 100 kişiyi bulan diğer Suriyelilerin de, Suriye'ye kendi arzuları hilafına geri gönderildiklerini söylediklerini aktardılar. 0.5299145299145299 Authorities Use Violence, Threats, Detention to Coerce Returns Yetkililer Suriyelileri geri dönmeye zorlamak amacıyla şiddet, tehdit ve özgürlük tahditi gibi yöntemlere başvurdular 0.7734806629834254 Five deported Syrians said that officials slapped or hit them to coerce them into signing a form whose purpose officials refused to divulge. Sınır dışı edilen beş Suriyeli, kendilerine amacını açıklamadıkları bir forma zorla imza attırmaya çalışan görevliler tarafından tokatladıklarını veya darp edildiklerini anlattılar. 0.7857142857142857 Human Rights Watch spoke with 12 Syrians by phone about their arrest and detention in Turkey and deportation to Idlib, with 2 Syrians in person who fled Idlib after being deported there and who returned to Turkey, and with the wife of a man deported from Istanbul. İnsan Hakları İzleme Örgütü, telefonla ulaştığı 12 Suriyeliyle Türkiye'de nasıl yakalandıklarını, özgürlüklerinin tahdit edildiğini ve Idlib'e sınır dışı edildiklerini konuştu; Idlib'e sınır dışı edildikten sonra, oradan kaçarak Türkiye'ye geri dönmüş iki kişi ve İstanbul'dan sınır dışı edilmiş bir kişinin eşiyle ise yüz yüze görüştü. 0.8028169014084507 Turkish border guards have carried out mass summary pushbacks and killed and injured Syrians as they try to cross. Türkiyeli sınır muhafızları sınırı geçmek isteyen suriyelileri sorgusuz sualsiz, kitleler halinde geri ittiler , öldürdüler ve yaralaladılar . 1.103448275862069 Under its March 2016 deal with Turkey, the EU maintains that Turkey is a safe country to which to return Syrian asylum seekers . AB, Türkiye ile 2016 yılının Mart ayında yaptığı anlaşma uyarınca, Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğunu savunuyor . 0.9595375722543352 A number of those who had been held in Antakya said they were deported from an immigration authority facility in the city known by Syrians as "Amniyat [Emniyet] 500." Antakya'da gözetim altına alınanların önemli bir bölümü de, bu şehirde bulunan ve Suriyelilerin "Amniyat [Emniyet] 500" diye andıkları bir tesiste tutulduklarını söylediler. 0.7409326424870466 The deported Syrians interviewed said that police in or near Istanbul and Antakya had detained them and then, in most cases, handed them over to immigration authorities, who held them for periods ranging from a few hours to 42 days, without bringing any charges, and then deported them. Görüşülen sınır dışı edilen Suriyeliler, polis tarafından İstanbul'da veya İstanbul civarlarında ve Antakya'da yakalandıklarını, çoğu vakada polisler tarafından göç idaresi yetkililerine devredildiklerini ve burada, kendilerine herhangi bir suç isnat edilmeksizin, bir kaç saat ila 42 gün arasında değişen sürelerde gözetim altında tutulduktan sonra sınır dışı edildiklerini anlattılar. 0.6462585034013606 They also echo the accounts of four other deported Syrians given to Human Rights Watch in July. Bu bulgular, ayrıca, dört başka Suriyelinin İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle Temmuz ayında paylaştıkları anlatımlarıyla da paralellik arz ediyorlar. 0.6392045454545454 Given the ongoing armed conflict, generalized violence, and widespread human rights violations in Syria, the expiration or lack of temporary protected status does not entitle Turkey to deport Syrians, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Suriye'de silahlı çatışmaların halen sürdüğü, genel olarak şiddetin ve yaygın insan hakları ihlallerinin hakim olduğu bir ortam bulunduğu göz önüne alındığında, geçici koruma statülerinin geçerlilik süresinin dolmuş olması veya hiç olmaması gibi nedenler, Türkiye'ye Suriyelileri sınır dışı etme yetkisi veremezler. 0.8333333333333334 Four said they did not ask for a lawyer because officials had lied, saying they were not going to be deported. Dört Suriyeli, sınır dışı edilmeyeceklerini söyleyerek kendilerini kandıran görevliler nedeniyle avukat talep etmediklerini anlattı. 1.0726256983240223 This includes Syrian asylum seekers, who are entitled to automatic protection under Turkish law, including any who have been blocked from registration for temporary protection since late 2017. 2017 sonlarından itibaren kayıt yaptırmaları engellenenler de dahil olmak üzere, Türkiye yasalarının otomatik olarak korunma hakkı verdiği Suriyeli sığınmacılar da bu kapsamdadır. 0.86 These checks can take months or even years. Bu kontroller aylarca ve hatta yıllarca sürebilir. 0.7857142857142857 Amid Insecurity, Protect Refugees Güvensizlik Ortamında Mülteciler Korunmalı 0.7563025210084033 Security checks are often a part of governments' asylum systems and resettlement programs. Güvenlik kontrolleri genellikle hükümetlerin iltica sistemlerinin ve yeniden yerleştirme programlarının bir parçasıdır. 0.7637130801687764 In the United States, a majority of US governors - 30 as of November 18, 2015 - have stated that they will attempt to oppose or suspend placement of Syrian refugees in their states. Birleşik Devletler'de, ABD valilerinin çoğunluğu -18 Kasım 2015 itibarıyla otuzu- Suriyeli mültecilerin kendi eyaletlerine yerleştirilmelerine itiraz edeceklerini ya da başvuruların askıya alınması için çaba göstereceklerini açıkladılar. 1.0248756218905473 But US President Barack Obama has reiterated his commitment to admit 10,000 Syrian refugees in the coming year and has characterized those who would create a religion test for refugee admission as shameful. Ancak ABD Başkanı Barack Obama, gelecek yıl içinde 10,000 Suriyeli mültecinin kabul edileceği yolundaki taahhüdünü tekrarladı ve mülteci kabulünde dini ayrım yapılmasının utanç verici olduğunu söyledi. 0.7414772727272727 Some European Union governments - including Slovakia, the Czech Republic and Poland - have sought to link the Paris attacks to the refugee crisis in Europe, calling for greater screening, reintroduced border controls, and greater restrictions on asylum seekers. Aralarında Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya'nın da bulunduğu bazı Avrupa Birliği üye ülkeleri Paris saldırılarını Avrupa'daki mülteci krizyle ilişkilendirerek sığınma talebinde bulunanlar hakkında daha fazla inceleme yapılmasını, sınır kontrollerinin tekrar yürürlüğe sokulmasını ve sığınmacılara yönelik kısıtlamaların artırılmasını talep ettiler. 0.6232876712328768 Other EU leaders, including Chancellor Angela Merkel of Germany, President Francois Hollande of France, and Jean-Claude Juncker, the EU Commission president, have been more measured. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker gibi diğer AB liderleri ise daha ölçülü davranıyor ve Paris saldırılarıyla, Suriye'den ve diğer mülteci üreten ülkelerden kaçanlar arasında bir bağlantı kurmayı reddediyorlar. 1.0153061224489797 Concern that a small number of militant extremists may seek to take advantage of the movement of large numbers of refugees should not divert governments from their responsibility to protect refugees. Az sayıdaki aşırılıkçı militanın kitlesel mülteci hareketlerinden faydalanmaya çalışabileceği yolundaki kaygılar, hükümetlerin mültecileri koruma sorumluluklarını ihmal etmelerine yol açmamalıdır. 0.8873239436619719 Excluding such people from refugee protection is a legal obligation of governments under the international Refugee Convention. Böylesi kişileri mülteci koruma sisteminin dışında tutmak, hükümetlerin Mülteci Sözleşmesi'nden doğan hukuki yükümlülükleri arasında yer alır. 0.8740157480314961 Procedures put in place to assess the asylum claims of people arriving in a government's territory, as well as the layers of screening involved in governments' refugee resettlement programs, are designed to exclude from refugee protection anyone who has committed serious war crimes, non-political crimes, or crimes against humanity. Bir ülkenin topraklarına giriş yapanların iltica taleplerinin değerlendirilmesi için varolan usuller ve hükümetlerin mültecileri yeniden yerleştirme programlarında öngörülen farklı düzeylerdeki güvenlik taraması gibi prosedürlerin amacı ciddi savaş suçları, siyasi olmayan suçlar veya insanlığa karşı suçlar işlemiş kişilerin mülteci korunmasından faydalanmadığından emin olmaktır. 0.8787878787878788 Authorities should commit sufficient resources to that screening so that it can be carried out efficiently and promptly to ensure that protection is provided in a timely manner to those who need it the most, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu kontrollerin etkin bir şekilde ve zamanında yapılabilmesi için yetkililerin yeterli kaynak aktarmaları gerektiğini, korumaya en çok ihtiyacı olanların bu gereksinimlerinin ancak bu şekilde gecikmeksizin karşılanabileceğini kaydetti. 0.85 About 50,000 to 70,000 people remain in Afrin city. 50.000 ila 70.000 civarında insan ise Afrin kentinde kaldı . 1.1666666666666667 I am pregnant, and there is no medicine and no hospitals I can go to." Hamileyim ama ne ilaç var, ne de gidebileceğim bir hastane." 1.2142857142857142 Measures were taken against them." Onlara karşı tedbir alındı." 0.9767441860465116 The furniture, the crystal [was] all broken, money [taken] … There is nothing left." Mobilyalar, kristaller, hepsi kırıldı, döküldü, para [alındı]... Hiç bir şey kalmadı." 0.8421052631578947 According to the United Nations, the fighting displaced at least 137,000 people. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, yaşanan çatışmalarda en az 137.000 kişi yerlerinden oldu. 0.9710144927536232 "We are [eating] bulghur, and [using] generators [for electricity]. "Bu dağ başında suyumuz yok, yiyeceğimiz yok, kapasitemiz yok," dedi. 0.916030534351145 The removal and destruction of personal and private property also becomes an obstacle to the return of displaced people. Ayrıca, kişisel ve özel eşyaların alınması ve tahrip edilmesi yerlerinden edilmiş insanların geri dönüşlerine de engel teşkil eder. 0.8631578947368421 She said that these groups spray painted their names in areas where they operated. Bu grupların, isimlerini faaliyette bulundukları bölgelere sprey boya ile yazdıklarını söyledi. 0.8811881188118812 The civilians are stranded in areas with limited food, clean water, and medical supplies. Siviller yiyeceğin, temiz suyun ve tıbbi malzemelerin yetersiz olduğu bölgelerde sıkışmış durumdalar. 0.7637362637362637 But the people staffing government checkpoints controlling access to Nubul and Aleppo were demanding up to 500,000 SYP (US$1,000) to enter. Ancak Nubul ve Halep'in girişindeki kontrol noktalarını tutan hükümet personeli giriş için 500.000 Suriye Lirası'na (1.000 Amerikan Doları) varan miktarlarda para talep ediyorlarmış. 0.8452380952380952 Human Rights Watch could not confirm whether Liwa al-Fath was in Afrin. İnsan Hakları İzleme Örgütü Fetih Ordusu'nun Afrin'de olup olmadığını teyit edemedi. 0.9358288770053476 Those who could not afford to pass returned to villages in the Afrin district, or remained in the countryside in government-controlled areas with almost no access to services. Geçiş için yeterli parası olmayanlar Afrin bölgesindeki köylere dönmüş veya hükümet kontrolündeki bölgelerin, neredeyse hiç bir hizmete erişimin bulunmadığı kırsal kesimlerinde kalmışlar. 0.8171428571428572 A Turkish journalist visiting the area also reported that anti-government armed groups spray painted their names in areas they planned to loot. Bölgeye giden Türkiyeli bir gazeteci de hükümet karşıtı silahlı grupların, yağmalamayı planladıkları bölgelere, isimlerini sprey boya ile yazdıklarını anlatan bir haber yaptı. 1.1111111111111112 He said that they set up a field clinic there to treat people who had been displaced, but cannot keep up with the needs. Yerlerinden edilmiş insanlar için bir saha kliniği kurduklarını ancak ihtiyacı karşılayamadıklarını söyledi. 0.6844444444444444 On March 29, the United Nations said the needs for these displaced people were " staggering " and emphasized that aid was needed for their basic survival. Birleşmiş Milletler 29 Nisan'da yaptığı bir açıklamada yerlerinden olmuş insanların ihtiyaçlarının " afallatıcı boyutlarda " olduğunu belirterek, bu insanların hayatta kalabilmek için insani yardıma muhtaç olduğunu vurguladı. 0.7735849056603774 Military commanders are required to prevent serious violations of the laws of war. Savaş hukukunun ağır bir şekilde ihlal edilmesine engel olmak askeri komuta kademesi için bir zorunluktur. 0.7232704402515723 Several described sleeping in open fields without shelter, going without food, and having no access to clean water. Bazıları herhangi bir barınağın bulunmadığı tarlalarda, açık havada uyuduklarını, yiyeceksiz kaldıklarını ve temiz suya erişim olanağı bulamadıklarını anlattı. 0.7837837837837838 A former Afrin city resident who fled to a nearby village said that she and the others there had little food, no electricity, no regular access to water, and no medical care. Civardaki bir köye kaçmış Afrinli bir kadın, kendisinin de, orada bulunan diğer herkesin de çok az yiyeceklerinin olduğunu, suya düzenli erişimlerinin bulunmadığını ve elektrik ve tıbbi yardımın ise hiç olmadığını söyledi. 0.5353535353535354 Turkish-Allied Groups Loot, Destroy People's Property Türkiye'nin müttefiki olan gruplar yağmacılık yapıyor, insanların özel eşyalarını tahrip ediyorlar. 0.8695652173913043 Turkish forces and non-state armed groups in control of Afrin should halt the looting and hold those responsible for the damage accountable. Afrin'in kontrolünü elinde bulunduran Türkiye güçleri ve hükümet-dışı silahlı gruplar yağmacılığı durdurmalı ve verilen hasarın sorumlularından hesap sormalıdır. 0.8 People who had fled Afrin said that armed groups who entered the city with Turkish forces confiscated civilian property, in some cases threatening residents with death or violence. Afrin'den kaçan insanlar Türkiye güçleri ile birlikte kente giren silahlı grupların, sivillerin mallarına zorla el koyduğunu, bazı vakalarda buralarda yaşayan insanları ölüm veya şiddet uygulamakla tehdit ettiklerini anlattı. 0.9240506329113924 Thousands of people initially tried to reach the city of Aleppo and the towns of Nubul and Zahra, all under government control, three people said. Üç farklı kişiden alınan bilgiye göre, binlerce insan başlangıçta hükümet kontrolü altındaki Halep şehri ile Nubul ve Zahra kasabalarına ulaşmaya çalışmışlar. 0.8549618320610687 Syrian government authorities should facilitate freedom of movement and aid delivery for the affected civilians. Suriye hükümeti yetkilileri bu durumdan etkilenen sivillerin özgürce hareket etmelerine ve yardıma erişmelerine olanak tanımalıdır. 1.1761658031088082 Human Rights Watch reviewed video footage and photographs posted online that appeared to show looting of livestock, food, and vehicles by armed men in Afrin, whose uniforms and armbands matched the description by the witnesses. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Afrin'de canlı hayvanların, yiyeceklerin ve araçların silahlı adamlar tarafından yağmalandığını gösteren, internette paylaşılmış videoları ve fotoğrafları inceledi. 0.6686746987951807 "They said, ‘We just need it for something,' but we never saw it again … Even my house, it was entirely looted. Leyla, "bir aracı, bir traktörü aldıklarını kendi gözlerimle gördüm" diyor, "‘bir iş için lazım' dediler, ama sonra bir daha görmedik... Evim bile tamamen yağmalandı. 0.842443729903537 A Turkish journalist close to the government reported that Erdoğan condemned looting by the Free Syrian Army (FSA), a Syrian non-state armed group that had participated in the fighting against Kurdish forces, in a meeting with governing party parliament members. Hükümete yakın Türkiyeli bir gazeteci Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, iktidar partisi milletvekilleri ile yaptığı bir toplantıda, Kürt güçlerine karşı yürütülen harekata katılan, Suriyeli bir devlet dışı silahlı grup olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarafından yapılan yağmalamaları kınadığını belirten bir haber yaptı. 1.1176470588235294 On their twitter account, Jaysh al-Sharqiyah confirmed their members were in Afrin at the time. Ceyş El Şarkiye twitter hesabından üyelerinin o dönemde Afrin'de olduğunu teyit etti. 0.8206106870229007 Medical personnel and residents who fled told Human Rights Watch about dire conditions in areas under government control, and some villages in the Afrin district under the control of Turkish and allied armed groups. Sağlık görevlileri ve kaçmayı başaran Afrinliler, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne hükümet kontrolü altındaki bölgelerdeki ve Afrin'in Türkiye ve Türkiye'nin müttefiki olan silahlı grupların kontrolü altında bulunan bazı köylerindeki durumun vehametini anlattılar. 0.7474747474747475 Those fleeing violence could not freely enter government-controlled areas with better facilities and access to assistance, Human Rights Watch found. İnsan Hakları İzleme Örgütü, şiddetten kaçanların, insani yardıma erişimin mümkün olduğu ve daha iyi olanakların bulunduğu hükümet kontrolü altındaki bölgelere serbestçe giremediklerini tespit etti. 0.8503649635036497 At the same time, Human Rights Watch has documented that armed groups working with Turkish forces are looting and destroying civilian property in the city of Afrin and surrounding villages, exacerbating the plight of civilians there. İnsan Hakları İzleme Örgütü aynı zamanda, Türkiye güçleri ile birlikte hareket eden silahlı grupların Afrin kentinde ve civarındaki köylerde yağmacılık yaparak ve sivillerin mülklerini tahrip ederek, bu bölgelerdeki sivillerin durumlarını daha da kötüleştirdiğini belgeledi. 0.8476190476190476 Turkey began its offensive on January 20, 2018, to take control of the Afrin district in Aleppo governorate from the Kurdish Democratic Union Party-led Autonomous Administration. Türkiye'nin, Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin önderliğindeki özerk idarenin yönetimindeki Halep vilayetinin Afrin ilçesinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla düzenlediği harekat 20 Ocak 2018 tarihinde başladı. 0.9238578680203046 Under the laws of war, all parties to the conflict are required to allow civilians to flee ongoing hostilities and to gain access to humanitarian assistance, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, savaş hukuku uyarınca çatışmanın tüm taraflarının, sivillerin sürmekte olan çatışmalardan kaçmalarına ve insani yardıma erişmelerine izin vermeleri gerektiğini söyledi. 0.7415730337078652 A doctor told Human Rights Watch that he and his colleagues fled the city for Shaba', an area near Tel Rifaat with barely any medical supplies, forced to leave behind medicine and medical equipment. Bir doktor İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, diğer meslektaşlarıyla birlikte kentten Tel Rıfat yakınlarındaki Şahba mıntıkasına kaçtıklarını, burada yok denecek kadar az tıbbi malzeme bulunduğunu, ilaçları ve tıbbi ekipmanı geride bırakmak zorunda kaldıklarını anlattı. 1.0381355932203389 These women activists and many others may face lengthy prison terms or the death penalty following grossly unfair trials before the counterterrorism court for peacefully exercising their rights to freedom of expression, association, or assembly. Bu kadın aktivistler ve onlar gibi çok sayıda insan, terörle mücadele mahkemesinde görülecek adil olmayan davaların ardından, ifade, örgütlenme veya toplanma haklarını kullandıkları için uzun hapis cezaları veya ölüm cezası alabilirler. 0.877906976744186 UN Secretary-General Guterres should appoint a senior criminal investigator with extensive experience in international investigations to head the team. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, soruşturma ekibinin başına, uluslararası soruşturmalarda geniş deneyim sahibi, üst düzey bir ceza soruşturmacısını atamalıdır. 0.8387096774193549 Virtually all human rights defenders and critical voices, including religious clerics, journalists, and academics, have been targeted in the recent arrests. Aralarında din adamlarının, gazetecilerin, akademisyenlerin de bulunduğu insan hakları savunucularının ve muhalif seslerin neredeyse tamamı, son dönemdeki tutuklamalarda hedef alındılar. 1.0161290322580645 Michelle Bachelet, the UN high commissioner for human rights, has called for waiving these diplomatic protections in the case. BM insan hakları yüksek komiseri Michelle Bachelet söz konusu bu korumalardan bu vakada feragat edilmesi çağrısında bulundu. 0.9407894736842105 An investigation into Khashoggi's enforced disappearance and possible murder should start promptly and be thorough, impartial, and independent. Kaşıkçı'nın zorla kaybedilmesi ve muhtemelen öldürülmesi vakasına yönelik araştırma derhal başlamalı ve kapsamlı, titiz, tarafsız ve bağımsız olmalıdır. 0.8602150537634409 Once the investigation is concluded, the secretary-general should issue a public report on the overall findings along with his recommendations for following up. Soruşturma tamamlandıktan sonra, Genel Sekreter, kamuoyunun erişimine açık, genel bulguları ve sonrasında yapılması gerekenlere ilişkin tavsiyelerini paylaştığı bir rapor yayınlamalıdır. 0.8514285714285714 The investigation team should have complete access to travel where it needs to and to interview potential witnesses or suspects without interference. Soruşturma ekibine, ihtiyaç duydukları her yere seyahat etme ve potansiyel tanık ve şüphelilerle, hiç bir müdahaleye tabi olmaksızın, özgürce görüşebilme yetkisi tanınmalıdır. 0.7058823529411765 Turkey: Seek UN Inquiry on Khashoggi Türkiye: Kaşıkçı ile ilgili BM Soruşturması İsteyin 0.7909407665505227 "If the UN is truly mobilized to fight impunity for crimes against journalists, then at the very least they must be fully engaged in one of the most shocking and extreme cases in recent years by undertaking this investigation." Deloire, "eğer BM gazetecilere karşı işlenen suçlarda cezasızlıkla savaşmak konusunda gerçekten de seferber olmuş durumdaysa, en azından son yıllarda görülmüş en şoke edici ve uç vakalardan birine ilişkin bu soruşturmayı üstlenerek, tam anlamıyla faaliyete geçmelidir," şeklinde konuştu. 0.908675799086758 Saudi Arabia has denied involvement in Khashoggi's disappearance, claiming he left the consulate on his own shortly after his arrival, but it has failed to produce any evidence supporting this claim. Suudi Arabistan, Kaşıkçı'nın kaybolması olayına karıştığını inkar ederek, Kaşıkçı'nın gelişinden kısa bir süre sonra konsolosluktan ayrıldığını iddia etmiş, ancak bu iddiasını ispat edecek herhangi bir kanıt sunmamıştı. 1.009090909090909 Khashoggi entered the Saudi consulate in Istanbul on October 2, 2018 and has not been seen or heard from since. Kaşıkçı 2 Ekim 2018 günü İstanbul'daki Suudi konsolosluğuna girmiş, daha sonra kendisinden haber alınamamıştı. 0.825 Evidence collected by the UN investigation team should be preserved for use in future prosecutions. BM soruşturma ekibi tarafından toplanan kanıtlar, ileride açılabilecek davalarda kullanılmak üzere muhafaza edilmelidir. 0.7203791469194313 In 2008, Pakistan asked then Secretary-General Ban Ki-moon to establish an investigation into the assassination of former Prime Minister Benazir Bhutto. Bu tür bir BM soruşturmasına ilişkin bir emsal de var. 2008 yılında Pakistan, dönemin Genel Sekreteri Ban Ki-moon'dan eski başbakan Benazir Butto suikastını araştırmak için bir soruşturma başlatmasını istemişti. 0.926829268292683 As part of this investigation, they conducted a forensic examination of the Saudi Arabian consulate on October 15. Bu soruşturma kapsamında 15 Ekim günü Suudi Arabistan konsolosluğunda olay yeri inceleme ekipleri bir araştırma yürüttüler. 1.2830188679245282 The Turkish authorities announced that they had initiated a criminal investigation on the day of Khashoggi's disappearance on October 2. Türkiyeli yetkililer Kaşıkçı'nın kaybolduğu 2 Ekim günü bir ceza soruşturması başlattıklarını açıkladılar. 0.8977635782747604 Khashoggi's fiancé, Hatice Cengiz, a Turkish national, told media outlets that when Khashoggi entered the Saudi consulate on October 2 to obtain their marriage documents, he left her his phones and instructions to alert the Turkish authorities if he did not return after two hours. Kaşıkçı'nın Türkiye vatandaşı olan nişanlısı, medyaya, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan konsolosluğuna 2 Ekim günü öğleden sonra, evlenmeleri için gerekli belgeleri almak için gittiğini, telefonlarını kendisine bıraktığını ve iki saat içinde geri dönmemesi halinde, durumu yetkililere bildirmesini söylediğini anlattı. 1.1844660194174756 On October 15, Saudi Arabia's king ordered the Public Prosecution to open an investigation into Khashoggi's disappearance. 15 Ekim günü Suudi Arabistan kralı savcılığa Kaşıkçı'nın kaybolması vakasını soruşturma talimatı verdi. 0.8961538461538462 Jamal Khashoggi is a prominent Saudi journalist with several Saudi Arabia-based Arabic and English-language newspapers including Okaz and the Saudi Gazette, and he served two stints as the editor-in-chief of the Saudi daily al-Watan. Cemal Kaşıkçı, aralarında Okaz ve Saudi Gazette'nin de bulunduğu, Suudi Arabistan merkezli Arapça ve İngilizce yayınlanan çok sayıda gazetede çalışmış, tanınmış bir Suudi gazetecidir ve Suudi El Vatan gazetesinde iki defa da genel yayın yönetmenliği yapmıştır. 0.8095238095238095 Turkish authorities believe Khashoggi was killed and dismembered by Saudi agents inside the consulate. Türkiyeli yetkililer Kaşıkçı'nın konsoloslukta Suudi görevliler tarafından öldürüldüğüne ve parçalara ayrıldığına inanıyorlar. 0.8725490196078431 Given the possible involvement of Saudi authorities in Khashoggi's enforced disappearance and possible murder, and the lack of independence of Saudi Arabia's criminal justice system, the impartiality of any investigation by the Saudi authorities would be in question. Suudi yetkililerin Kaşıkçı'nın zorla kaybedilmesi olayına Suudi yetkililerin karışmış olmasının muhtemel olduğu ve Suudi Arabistan'ın ceza hukuku sisteminin bağımsız olmadığı hususları göz önüne alındığında, Suudi yetkililer tarafından yürütülecek herhangi bir soruşturmanın tarafsızlığı kuşkulu olacaktır. 0.874251497005988 That investigation uncovered what investigators said was an attempt by Pakistani authorities to whitewash the events surrounding Bhutto's murder . Soruşturma sonucunda, soruşturma ekibinin Pakistanlı yetkililerin Butto cinayetine ilişkin olayları örtbas etme çabası olarak tanımladıkları bir bulgu ortaya çıkmıştı. 0.8861209964412812 To facilitate the investigation, Saudi Arabia should immediately waive diplomatic protections such as the inviolability or immunity of all relevant premises and officials bestowed by treaties such as the 1963 Vienna Convention on Consular Relations. Suudi Arabistan, soruşturmayı mümkün kılmak amacıyla, 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi gibi anlaşmalarla tanınmış, vakayla ilgili binaların ve görevlilerin ihlal edilemezliği veya dokunulmazlığı gibi diplomatik korumalarından derhal feragat etmelidir. 0.6862745098039216 The team should also recommend avenues for bringing to justice anyone against whom credible and admissible evidence of involvement is found. Ekip, ayrıca, olaya karıştığına ilişkin inanılır ve hukuken kabul edilebilir aleyhte delillerin bulunduğu herkes hakkında dava açılmasını mümkün kılacak yollar ile ilgili olarak da tavsiyede bulunmalıdır. 0.7027027027027027 Turkey should turn over all evidence, including audio and visual records that Turkish officials have repeatedly claimed to the media reveal Khashoggi's murder in the Saudi consulate. Türkiye, Kaşıkçı'nın Suudi Konsolosluğunda öldürülmesine ilişkin ses ve görüntü kayıtları da dahil olmak üzere, elindeki tüm delilleri devretmelidir, ki Türkiyeli görevliler söz konusu kayıtların var olduğuna ilişkin iddialarını medyaya sık sık tekrarladılar. 1.8278145695364238 Saudi authorities have escalated their crackdown on dissenting voices in the country since Mohammad bin Salman became crown prince in June 2017, marked by systematic repression of dissent, including peaceful expression directed to the promotion and protection of human rights. Suudi yetkililer Muhammed bin Salman'ın 2017 Haziranında veliaht prens olmasının ardından, ülkedeki muhalif seslere yönelik baskılarını tırmandırdılar. 0.9537037037037037 Saudi Arabia already has high tech weapons in their arsenal and has used them in the fighting in Yemen. Suudi Arabistan'ın elinde zaten yüksek teknolojili silahlar var ve bunları Yemen'deki çatışmalarda kullandı. 0.9914529914529915 Merely possessing more accurate weaponry does not ensure that weapons won't be used in violation of the laws of war. Sadece daha hassas silahlara sahip olmak bu silahların savaş hukukunu ihlal etmekte kullanılmayacağını garanti etmez. 0.9302325581395349 Information on the role of other coalition members in the airstrikes is limited. Koalisyonun diğer üyelerinin hava saldırılarındaki rolleriyle ilgili bilgiler kısıtlı. 1.062937062937063 These weapons were produced and exported by the United States and a number of European countries including France, Italy, Spain, and the United Kingdom. Bu silahlar ABD'de ve aralarında Fransa, İspanya, İtalya ve Birleşik Krallık'ın da olduğu bazı Avrupa ülkelerinde üretiliyor ve ihraç ediliyor. 0.8629737609329446 As noted in our news release, the coalition military spokesman stated on January 31, 2016, that Saudi's new committee to assess the coalition's rules of engagement "is not to investigate allegations" but "to confirm the precision of the procedures followed on the level of the coalition command." Basın açıklamamızda da belirtildiği üzere, koalisyonun askeri sözcüsü 31 Ocak 2016'da, Suudi Arabistan'ın koalisyonun angajman kurallarını değerlendirmesi için yeni oluşturduğu komitenin "iddiaları soruşturmak için değil" ve fakat "koalisyonun komuta düzeyinde prosedürlerin hassasiyetle uygulandığından emin olmak" üzere kurulduğunu açıkladı. 0.9176470588235294 Of the more than 3,200 Yemeni civilians killed in the past year's fighting, the United Nations estimates that the majority were caused by coalition bombing. Geçen sene çatışmalarda 3,200'den fazla Yemenli sivil hayatını kaybetti ve Birleşmiş Milletler'e (BM) göre bu insanların çoğunluğu koalisyon bombardımanlarıyla öldürüldü. 0.9666666666666667 These strikes either did not discriminate between civilians or combatants, or caused disproportionate civilian harm. Bu saldırılar ya siviller ile savaşçılar arasında bir ayrım gözetmemişti ya da orantısız sivil ölümlerine sebep olmuştu. 0.9836065573770492 The materials were analyzed and compared with evidence from a number of other sources including Amnesty International, international journalists, and by individual Yemeni citizens. Malzemeler analiz edildi ve aralarında Uluslararası Af Örgütü, uluslararası gazeteciler ve tekil Yemenli vatandaşlar gibi başka bir dizi kaynaktan edinilen kanıtlarla karşılaştırıldı. 1.0253623188405796 Using this methodology, Human Rights Watch has been able to alert the international community to the threat posed, for example, by unsecured weapons depots in Libya, the use of chemical weapons in Syria, and the widespread use of cluster munitions in the conflict in eastern Ukraine. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yöntemi kullanarak uluslararası topluluğu, örneğin Libya'daki emniyetsiz silah depolarının, Suriye'de kimyasal silah kullanımının ve Ukrayna'nın doğusundaki çatışmada yaygın misket bombası kullanımının yarattığı tehditlerle ilgili uyarabilmişti. 0.8617886178861789 What weapons sold by foreign countries have you documented being involved in unlawful airstrikes in Yemen? Yabancı ülkelerin sattığı silahlardan hangilerinin Yemen'deki hava saldırılarında hukuksuzca kullanıldığını tespit ettiniz? 0.9767441860465116 These weapons included the newest type of cluster munition made in the US, which has never been used in combat, as well as cluster munitions made in the 1970 and 1980s. Bu silahların arasında ABD'de üretilen ve daha önce hiçbir savaşta kullanılmamış en son model misket bombası da, 1970 ve 1980'lerde üretilmiş misket bombaları da bulunuyor. 0.926829268292683 However, should more information become available on the role of other parties to the conflict, Human Rights Watch could expand its call for an embargo. Ancak çatışmanın diğer taraflarının rolleriyle ilgili daha fazla bilgiye ulaşılması halinde İnsan Hakları İzleme Örgütü ambargo çağrısının kapsamını genişletebilir. 0.9952153110047847 Saudi Arabia is the leading member of the coalition, the command control structure of the military campaign is in the Saudi capital, Riyadh, and Saudi warplanes have played a predominant role in the campaign. Suudi Arabistan, koalisyonun liderliğini yapan üyesi, askeri operasyonun komuta kontrol birimi Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bulunuyor ve operasyonda Suudilerin savaş uçakları ağırlıklı bir rol oynuyor. 0.9365079365079365 Human Rights Watch also verified the identification of munitions and explosive remnants of war with independent international demining experts and armament research specialists. İnsan Hakları İzleme Örgütü savaştan kalan mühimmatın ve patlayıcı kalıntıların teşhisini de uluslararası bağımsız mayın temizleme uzmanları ve silahlanma araştırma uzmanları ile doğruladı. 0.7522123893805309 Human Rights Watch alone has documented 36 unlawful coalition airstrikes that have killed more than 550 civilians, including in markets, hospitals, and residential areas. Sadece İnsan Hakları İzleme Örgütü bile koalisyonun 36 hukuksuz hava saldırısı gerçekleştirdiğini ve pazar yerlerine, hastanelere ve yerleşim alanlarına da yapılan bu saldırılarda 550'den fazla sivilin öldürüldüğünü belgeledi. 0.8780487804878049 There is no evidence that either Saudi Arabia or the Yemeni government are conducting credible and impartial investigations into alleged laws-of-war violations by coalition forces. Ne Suudi Arabistan'ın ne de Yemen hükümetinin koalisyon güçlerinin işlediği iddia edilen savaş hukuku ihlallerine ilişkin inandırıcı ve tarafsız soruşturmalar yürüttüğüne dair herhangi bir kanıt bulunuyor. 0.9507042253521126 These cluster munitions were produced mostly in the United States, but also include a cluster munition produced and exported by Brazil. Bu misket bombaları çoğunlukla ABD'de üretilmişti ama içlerinde Brezilya'da üretilmiş ve bu ülkeden ihraç edilmiş bir misket bombası da vardı. 0.9140811455847255 We have called for full arms embargoes in situations where a party to the conflict has carried out unlawful attacks in a systematic manner or carried out numerous unlawful attacks over a wide area or long period of time, and has taken inadequate steps to investigate and appropriately punish such attacks - indicating an intention to carry out further unlawful attacks in the future. Çatışmanın taraflarından birinin sistematik olarak hukuksuz saldırılar gerçekleştirdiği veya geniş bir alana yayılmış ya da uzun süre boyunca çok sayıda hukuk dışı saldırı yaptığı ve böylesi saldırıların soruşturulması ve gereğince cezalandırılması için uygun adımları atmadığı -yani, ileride de hukuksuz saldırılara devam etmeye niyetli olduğunu gösterdiği- durumlarda kapsamlı silah ambargosu için çağrıda bulunmuştu. 0.8543307086614174 Meanwhile, airstrikes killing civilians have continued: on March 16, at least 78 civilians were killed and more than 100 injured when three Saudi airstrikes hit a market in northern Yemen, according to media reports . Bu arada sivilleri öldüren hava saldırıları da devam etti: Basında çıkan haberler e göre, Suudi Arabistan'ın 16 Mart'ta Yemen'in kuzeyine gerçekleştirdiği üç hava saldırısı bir pazar yerini vurduğunda en az 78 sivil ölürken, 100'den fazlası da yaralandı. 0.7592592592592593 In addition to these munitions, these same countries have sold attack aircraft such as ground-attack jet and helicopters that deliver these weapons to Saudi Arabia. Bu mühimmata ek olarak söz konusu ülkeler Suudi Arabistan'a, kara saldırılarına destek için kullanılan yakın hava destek jeti gibi saldırı uçakları ve bu silahları Suudi Arabistan'a taşıyan helikopterleri de satıyor. 0.9515151515151515 In recent years we have called for suspension of weapon sales and transfers to parties to the armed conflicts in South Sudan , Syria , and Israel/Palestine . Son yıllarda Güney Sudan , Suriye ve İsrail/Filistin 'deki silahlı çatışmanın taraflarına silah satışlarının ve transferlerinin askıya alınması için de çağrı yaptık. 0.8693181818181818 In addition, many of the unlawful airstrikes investigated by Human Rights Watch do not appear to have occurred because the weaponry used missed a valid military target and wrongly struck civilians - bombs often hit areas where there was no apparent military objective and no likely military targets nearby. İlaveten, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün incelediği hukuksuz hava saldırılarının birçoğunda, kullanılan silahların geçerli bir askeri hedefe isabet etmek yerine yanlışlıkla sivilleri vurduğuna dair bir belirti yok -bombalar genellikle aleni bir askeri hedefin görülmediği ve civarında da yüksek olasılıkla askeri bir hedefin olmadığı alanları vuruyor. 0.9386503067484663 Instead of imposing an arms embargo, shouldn't the US, UK and France be selling Saudi Arabia more accurate weapons to limit civilian casualties in Yemen? ABD, BK ve Fransa'nın, Suudi Arabistan'a silah ambargosu uygulamak yerine, Yemen'de sivil zayiatı en aza indirecek daha hassas silahları satması daha iyi olmaz mı? 0.9153094462540716 On-the-ground investigations by Human Rights Watch researchers have documented the use of unguided air-dropped bombs, guided bombs such as Paveway-series laser guided, JDAM satellite guided including the BLU-109 "bunker buster" version, and a variety of types of cluster munitions. İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacılarının sahadaki araştırmaları havadan atılan güdümsüz bombaların, lazer güdümlü Paveway-serisi gibi güdümlü bombaların, BLU-109 "sığınak patlatan" versiyonu da dahil olmak üzere uydu güdümlü JDAM bombalarının ve çeşitli misket bombalarının kullanıldığını tespit etti. 0.9 How do we know that the cluster munitions and other weapon remnants Human Rights Watch researchers have documented in Yemen are genuine and have not been planted? İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacılarının Yemen'de tespit ettiği misket bombaları ve diğer silah kalıntılarının oraya yerleştirilmediğini ve gerçek olduğunu nereden bileceğiz? 0.8563218390804598 And there have been no reports of any disciplinary or criminal actions being taken against coalition personnel for their role in unlawful airstrikes. Ayrıca hukuk dışı saldırılardaki rolleri nedeniyle koalisyon personeline yönelik herhangi bir disiplin veya ceza soruşturması adımı atıldığına dair herhangi bir rapor da yok. 0.9302325581395349 Since March 2015, Human Rights Watch has recorded incidents involving six types of air-dropped and ground-launched cluster munitions in multiple locations in at least five of Yemen's 21 governorates: Amran, Hajja, Hodaida, Saada, and Sanaa. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mart 2015'ten bu yana Yemen'in 21 vilayetinin en az beşinde, Amran, Hacca, Hüdayda, Sada ve San'a'da, birden çok bölgede havadan atılan veya yerden fırlatılan altı farklı tipte misket bombasının kullanıldığı vakaları tespit etti. 0.7681660899653979 Human Rights Watch's call for suspending all weapons sales to Saudi Arabia comes after a year of documenting numerous unlawful airstrikes by the Saudi-led coalition in Yemen that have taken a devastating toll on civilians. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suudi Arabistan'a yapılan tüm silah satışlarının askıya alınması çağrısını, bir yıl boyunca Suudilerin liderliğindeki koalisyonun Yemen'de yürüttüğü ve siviller üzerinde yıkıcı etkiye sebep olan çok sayıda hukuksuz hava saldırısını belgeledikten sonra yapıyor. 0.7393617021276596 This analysis included confirmation of the validity of the embedded metadata in images and video footage and geo-location of each location. Bu analizler, görsellerde ve video görüntülerinde gömülü olan üst verilerin ve söz konusu her alanın jeo-lokasyonunun (coğrafi konum belirlemesi) geçerliğinin doğrulanmasını da kapsıyordu. 0.8913857677902621 Instead of initiating investigations into alleged unlawful airstrikes as required by international humanitarian law, Saudi Arabia has consistently denied or minimized violations and obstructed international efforts to establish the facts. Suudi Arabistan hukuk dışı hava saldırılarına ilişkin uluslararası insancıl hukukun gerektirdiği soruşturmaları yürütmek yerine, ısrarla bu ihlallerin varlığını ya reddetti ya da küçümsedi ve hakikatlerin ortaya çıkması için yürütülen uluslararası çabaları engelledi. 1.1822033898305084 There is little probability that a group currently operating in northern Yemen, such as the Houthis, could obtain, transport, and display such a diversity of armed unexploded submunitions and remnants of their distinct delivery systems at such geographically separated locations. Hal-i hazırda Yemen'in kuzeyinde faaliyet gösteren Husiler gibi bir grubun, coğrafi olarak böylesine ayrı noktalarda patlamamış, ateşlenmeye hazır savaş mühimmatına ve bu silahların fırlatıldığı sistemlere sahip olması çok mümkün değil. 0.75 Is Human Rights Watch calling for a ban on weapons to the Houthis? İnsan Hakları İzleme Örgütü, Husilere de silah yasağı uygulanması için çağrı yapıyor mu? 0.92 Human Rights Watch researchers in Yemen collected evidence, including witness accounts, still photographs, videos, satellite images, and geo-spatial data, in the course of on-the-ground field investigations and remotely in areas where the risk of on-site visits was too great. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Yemen'deki araştırmacıları olay yeri saha incelemeleri sırasında ve saha ziyaretlerinin çok riskli olduğu bölgelerde uzaktan yürüttükleri incelemeler sırasında tanık ifadeleri, fotoğraf, video, uydu görüntüleri ve coğrafi konum verisi gibi çeşitli kanıtlar topladılar. 0.8111111111111111 Has Human Rights Watch called for arms embargoes against other countries? İnsan Hakları İzleme Örgütü daha önce başka ülkeler için silah ambargosu çağrısı yaptı mı? 0.7070707070707071 Why is Human Rights Watch calling for an arms embargo on Saudi Arabia? İnsan Hakları İzleme Örgütü neden Suudi Arabistan'a silah ambargosu uygulanması için çağrı yapıyor? 0.9941176470588236 By calling for a full arms embargo against Saudi Arabia, Human Rights Watch seeks to deprive Saudi Arabia of the means to commit further laws-of-war violations in Yemen. Yaptığı tam kapsamlı silah ambargosu için çağrısıyla İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suudi Arabistan'ın Yemen'de savaş hukukunu daha fazla ihlal etmesini önlemeyi amaçlıyor. 0.8028846153846154 Human Rights Watch will call for bans on sales or provision of specific weapons that are likely to be used unlawfully during an armed conflict or are generally banned. İnsan Hakları İzleme Örgütü bir silahlı çatışma sırasında hukuksuz biçimde kullanılabilecek veya genel olarak yasaklanmış silahların satışlarının veya tedarik edilmelerinin yasaklanması için çağrı yapacaktır. 0.8191489361702128 Turkey's president and other officials deny the border is closed to refugees. Türkiye Cumhurbaşkanı ve diğer yetkililer sınırın mültecilere kapalı olduğunu inkâr ediyorlar. 0.6595744680851063 UN: Press Turkey to Open Border BM: Türkiye'ye Sınırını Açması için Baskı Yapın 0.801948051948052 Governments, UN agencies, and nongovernmental organizations will meet at the first World Humanitarian Summit to discuss how to halt the global erosion of international human rights and humanitarian law and to improve protection for people in need. Hükümetler, BM kurumları ve hükümet dışı kuruluşlar ilk kez düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi'nde, uluslararası insan hakları ve insancıl hukukun küresel düzeyde erozyona uğramasına nasıl engel olacaklarını ve ihtiyaç içindeki kişileri korumaya yönelik mekanizmaları nasıl geliştirebileceklerini tartışacaklar. 0.8263888888888888 A border guard manning Turkey's closed border with Syria patrols near the Turkish village of Guvecci, February 7, 2016. Kapalı olan Türkiye-Suriye sınırında nöbet tutan bir hudut birlik personeli Türkiye'nin Güveççi Köyü yakınlarında devriye geziyor, 7 Şubat 2016. 0.8035714285714286 Most had previously tried to flee to Turkey but were pushed back by Turkish border guards. Bu insanların birçoğu daha önce kaçarak Türkiye'ye girmeye çalışmış ancak hudut birliklerince geri itilmişlerdi. 0.9766666666666667 Human Rights Watch is participating in events on including people with disabilities in humanitarian response and protecting schools in conflict , but has also questioned whether the governments that are frequently the cause of serious abuses will alter their conduct as a result of the summit. İnsan Hakları İzleme Örgütü insani konulara müdahalede engelli kişilerin dahil edilmesi ve çatışmalarda okulların korunması konularındaki etkinliklere katılmakla birlikte, sık sık ciddi ihlallere sebep olan hükümetlerin uygulamalarında bu zirve sonrasında değişiklik olup olmayacağını da sorguluyor . 1.0260869565217392 Turkish military sources have denied turning Syrian asylum seekers back at the border and using violence against them. Türk askeri kaynakları Suriyeli sığınmacıları sınırdan geri çevirdiklerini ve onlara şiddet uygulandığını reddetti. 0.8691358024691358 Although no other country has called on Turkey to reopen its border, on May 12, Germany's foreign minister, Frank-Walter Steinmeier, said that the Human Rights Watch May 10 reporting on Turkish border guard killing and injuring Syrian asylum seekers was "alarming" and that it was in Turkey's "own interest" to explain what was happening at the border. Bugüne kadar başka hiçbir ülke Türkiye'den sınırlarını yeniden açmasını talep etmediyse de, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier 12 Mayıs'ta, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türk hudut birliklerinin Suriyeli sığınmacıları öldürmesi ve yaralamasıyla ilgili 10 Mayıs tarihli açıklamasının "endişe verici" olduğunu ve sınırda olanları açıklamasının Türkiye'nin "kendi çıkarına" olduğunu söyledi . 0.8679245283018868 On May 5, airstrikes hit the Kamuna camp , five kilometers from Turkey's closed border, which had been sheltering 4,500 displaced Syrians. 5 Mayıs'ta, Türkiye'nin kapalı sınırından beş kilometre uzakta olan ve 4,500 yerinden edilmiş Suriyelinin barındığı Kamuna Kampı'na hava saldırısı düzenlendi . 0.9314079422382672 As part of its controversial migration deal with Ankara to curb refugee and migration flows to Europe, the EU has pledged to work with Turkey to create in Syria "areas which will be more safe" where "the local population and refugees [will be able] to live." AB, Avrupa'ya mülteci ve göç akınını durdurmak için Ankara'yla yaptığı tartışmalı göç anlaşmasının bir parçası olarak, Suriye'de "yerel nüfusun ve mültecilerin yaşayacağı [yaşayabileceği]... daha güvenli alanlar" oluşturulması için Türkiye'yle birlikte çalışmayı taahhüt etti . 0.8878504672897196 In early May 2016, Human Rights Watch also documented that Turkish border guards killed three asylum seekers and two smugglers and seriously injured 14, including three children and a woman. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca, 2016 yılının Mayıs ayı başlarında, Türk hudut birliklerinin sığınmacı ve iki kaçakçıyı öldürdüğünü ve üçü çocuk, biri kadın olmak üzere 14 kişiyi de ağır yaraladığını belgeledi . 0.7874251497005988 Turkey is entitled to secure its border with Syria, but is obliged to respect the principle of non-refoulement, which prohibits rejecting asylum seekers at borders when that would expose them to the threat of persecution, torture, and threats to life and freedom. Türkiye, Suriye'yle olan sınırının güvenliğini sağlama hakkına sahiptir, ancak sınırdaki sığınmacıların kabul edilmemesini, bu tutumun onları zulüm, işkence ve yaşam ve özgürlüklerine yönelik tehditlere maruz bırakması ihtimali doğurması halinde yasaklayan non-refoulement (geri göndermeme) ilkesine uyma yükümlülüğü de bulunmaktadır. 0.8349056603773585 The EU should swiftly fulfill commitments to relocate Syrian and other asylum seekers from Greece and, together with other countries, should expand safe and legal channels for people to reach safety from Turkey, including through increased refugee resettlement, humanitarian admissions, humanitarian and other visas, and facilitated family reunification. AB bir an önce Yunanistan'daki Suriyeli ve diğer ülkelerden sığınmacıları yeniden yerleştirmeye yönelik taahhüdünü yerine getirmeli ve diğer ülkelerle birlikte, yeniden yerleştirilecek mülteci sayısının artırılması, insani sebeplerle kabul, insani ve diğer vizelerin verilmesi ve aile birleşiminin kolaylaştırılması gibi yollarla insanların Türkiye'den güvenli bir yere ulaşması için güvenli ve yasal kanalları artırmalıdır. 0.9526462395543176 Since Turkey closed its border to all but seriously injured Syrian asylum seekers in early 2015, Turkish border guards have pushed back thousands of Syrians and - according to victims and witnesses interviewed by Human Rights Watch have killed at least five and seriously injured at least 14 Syrians who tried to cross the border into Turkey. Türkiye'nin 2015 yılı başlarında ağır yaralılar dışındaki tüm Suriyelilere sınırlarını kapatmasından bu yana, Türk hudut birlikleri binlerce Suriyeliyi geri itti ve - İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü mağdurların ve tanıkların ifadelerine göre sınırı aşıp Türkiye'ye geçmeye çalışan en az 5 Suriyeliyi öldürdü ve en az 14'ünü de ağır biçimde yaraladı. 0.7424242424242424 "Wasting time discussing ‘safe zones' is a dangerous distraction from developing workable systems to protect Syrian refugees in Turkey and the EU." 'Güvenli bölge' tartışmasıyla vakit harcamak, Türkiye'deki ve AB'deki Suriyeli mültecilerin korunması için çalışan sistemler geliştirmeye yoğunlaşmaktan tehlikeli bir sapmaya sebep olmaktadır" dedi. 0.7878787878787878 "It has been a year since Turkey shut down its border to the world's most war-ravaged people, and it is well past time for the world's leaders to speak up." Türkiye'nin dünyanın en ağır savaş bölgesinden insanlara sınırlarını kapatmasının üzerinden bir yıl geçti ve dünya liderleri bu konuda seslerini yükseltmek için geç bile kaldılar" diyerek tamamladı. 0.75 Summit Should Tackle Responsibility for Refugees Zirvede Mültecilerle İlgili Sorumluluk Paylaşımı Ele Alınmalıdır 0.8224852071005917 Turkey has long promoted the concept of a " safe zone " inside Syria where people fleeing the fighting could go instead of entering Turkey. Türkiye uzunca bir süredir Suriye topraklarında, savaştan kaçanların Türkiye'ye gelmek yerine, yönlendirilebilecekleri bir " güvenli bölge " oluşturulmasını savunuyordu. 0.7704918032786885 "Governments and UN agencies should end their deafening silence on Turkey's abuse of Syrian asylum seekers and press Turkey to reopen its border to civilians fleeing the horrors in Syria." Hükümetler ve BM kurumları, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara kötü muamele uygulamaları karşısındaki sağır edici sessizliklerini bozmalı ve Türkiye'ye sınırlarını Suriye'deki dehşetten kaçan sivillere tekrar açması için baskı yapmalıdır" dedi. 0.8376623376623377 On May 17, Human Rights Watch wrote to the Turkish Interior Ministry asking for clarification of the Turkish military's position. İnsan Hakları İzleme Örgütü, İçişleri Bakanlığı'na yazdığı 17 Mayıs tarihli mektupta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin poziyonunun netleştirilmesini talep etti. 0.8805031446540881 The EU's failure to take in more Syrian asylum seekers and refugees also contributes to the pressure on Turkey to deal with greater numbers. AB'nin daha fazla Suriyeli mülteci ve sığınmacı kabul etmemesi de Türkiye'nin üzerindeki daha çok kişiyle uğraşmak konusundaki baskının artmasına neden oluyor. 0.6384615384615384 (Istanbul) - United Nations member states and UN agencies attending the World Humanitarian Summit in Istanbul on May 23-24, 2016, should press the Turkish authorities to reopen Turkey's border to Syrian asylum seekers, Human Rights Watch said today. (İstanbul) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada, 23-24 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleşecek olan Dünya İnsani Zirvesi 'ne (World Humanitarian Summit) katılan Birleşmiş Milletler üye ülkelerinin ve BM kurumlarının, Türkiye resmi makamlarına Türkiye'nin sınırını Suriyeli sığınmacılara tekrar açması için baskı yapması gerektiğini bildirdi. 0.8705882352941177 In April, Human Rights Watch reported that Turkish border guards at the country's new border wall with Syria shot at Syrians escaping advances by the extremist group Islamic State (also known as ISIS), northeast of Aleppo. Örgüt Nisan ayında da Türkiye hudut birliklerinin Suriye sınırında inşa edilen yeni sınır duvarında , Halep'in kuzeydoğusunda ilerleyen İslam Devleti adlı (IŞİD olarak da bilinen) aşırılıkçı grubun önünden kaçan Suriyelilere ateş açtığını da bildirmişti . 0.8560311284046692 Turkey is also obliged to respect international norms on use of lethal force as well as the rights to life and bodily integrity, including the absolute prohibition on subjecting anyone to inhuman and degrading treatment. Benzer biçimde, Türkiye ölümcül güç kullanımına dair uluslararası normların yanı sıra, kişilere insanlık dışı ve onur kırıcı muamele yapılmasını mutlak biçimde yasaklayan kuralı da içeren yaşam ve bedensel bütünlük haklarına saygı göstermekle de yükümlüdür. 2.352112676056338 The attack killed at least 20 people, including two children, and injured at least 37, including 10 who lost limbs and who were transferred to Turkey for medical care. Saldırıda ikisi çocuk en az 20 kişi ölürken en az 37 kişi de yaralandı. 0.8647540983606558 Human Rights Watch has also revealed that Turkish border guards blocked thousands of fleeing displaced people from entering Turkey after their camps near the border were hit by artillery fire on April 13 and 15. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ilaveten, sınırdaki kampların 13 ve 15 Nisan'da top atışıyla vurulmasının ardından buralardan kaçan binlerce yerinden edilmiş kişinin Türkiye'ye girmelerinin Türk hudut birliklerince engellendiğini de ortaya koydu . 0.8333333333333334 The evidence against him? Ona karşı sunulan kanıtlar mı? 1.425531914893617 The verdict of the appeal in their case Is scheduled for October 2. Davanın temyiz duruşması 2 Ekim günü yapılacak. 0.9171974522292994 Its German title is "Ich werde die Welt nie wiedersehen: Texte aus dem Gefaengnis " -- "I will never see the world again: writings from prison." Altan'ın kitabının başlığı ise şu: "Dünyayı Bir Daha Hiç Göremeyeceğim: Hapishane Yazıları" ("Ich werde die Welt nie wiedersehen: Texte aus dem Gefaengnis"). 0.64 Free Journalists, Rights Defenders, Politicians Jailed in Turkey Türkiye'de Hapiste Tutulan Gazetecileri, İnsan Hakları Savunucularını, Siyasetçileri serbest bırakın 1.1904761904761905 Another jailed defendant in the same trial, also sentenced to life in prison, is 74-year-old veteran journalist Nazlı Ilıcak. Aynı davada yargılanan ve hapiste bulunan bir başka sanık ise 74 yaşındaki kıdemli gazeteci Nazlı Ilıcak. 0.7652173913043478 Mehmet Altan, Ahmet Altan's brother, was given the same sentence but remains at liberty. Ahmet Altan'ın kardeşi Mehmet Altan'a da aynı ceza verildi, ancak kendisi sonradan tahliye edildi ve halen serbest. 0.8861788617886179 Germany should call for steps by Turkey to disprove Ahmet Altan's words "ich werde die Welt nie wiedersehen." Almanya, Türkiye'yi, Altan'ın "Dünyayı Bir Daha Hiç Görmeyeceğim" sözlerini yanlış çıkartacak adımları atmaya davet etmeli. 1.2264150943396226 One of them is the well-known novelist and political commentator Ahmet Altan, whose newest book was published in German this week. Bunlardan biri, son kitabı bu hafta Almanya'da yayınlanan, tanınmış romancı ve siyasi yorumcu Ahmet Altan. 0.696 Altan and other defendants in the same trial should be freed and their charges dropped. Altan ve aynı davada yargılanan diğer sanıklar derhal serbest bırakılmalı ve kendilerine isnat edilen suçlamalar düşürülmeli. 0.8601036269430051 An improvement in German-Turkish relations should require their release from prison and an end to the Turkish authorities' systematic violation of basic human rights. Türkiye Almanya ilişkilerinin gelişmesi, söz konusu insanların tahliye edilmesi ve Türkiyeli yetkililerin temel insan haklarını sistematik olarak ihlal etmeye son vermeleri koşuluna bağlanmalı. 0.9803921568627451 Human Rights Watch regards the case as entirely politically motivated and the charges without merit. İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu davayı tamamen siyasi saikli, suçlamaları ise temelsiz görüyor. 1.1027027027027028 Altan, in prison for over two years, was among the first writers in Turkey to be sentenced to life without parole on the allegation that he encouraged the abortive coup attempt in Turkey on July 15, 2016. İki yılı aşkın bir süredir hapiste tutulan Altan, Türkiye'de 15 Temmuz 2016 Darbe girişimini desteklediği suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmiş ilk yazarlardan biri. 0.9142857142857143 His commentary and writings critical of the government, which have never advocated violence, insurrection or any criminal act, and witnesses who signed incriminating statements against him but were never even heard in court. Altan'ın hükümeti eleştiren, şiddeti, isyanı veya suç sayılabilecek herhangi bir eylemi ise hiç bir şekilde savunmayan yorumları ve yazılarıyla birlikte, Altanı suçlayan ifadelerin altına imza atmış ama mahkeme tarafından dinlenmemiş tanıklar... 0.897887323943662 But President Frank-Walter Steinmeier and Chancellor Angela Merkel should use the opportunity to raise numerous human rights concerns, most pressingly the plight of the many journalists, human rights defenders and politicians arbitrarily jailed in Turkey. Ama Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile Şansölye Angela Merkel, başta çok sayıdaki gazetecinin, insan hakları savunucusunun ve politikacının içinde bulundukları kötü durum olmak üzere, insan haklarıyla ilgili çok sayıdaki kaygıyı gündeme getirmek için, bu fırsatı kullanmalılar. 0.8636363636363636 Both President Steinmeier and Chancellor Merkel have the opportunity to convey a clear message that it is not only German nationals in prison who matter but also the fate of many of Turkey's own citizens who are arbitrarily detained on politically motivated charges. Hem Cumhurbaşkanı Steinmeier'in, hem de Şansölye Merkel'in ellerinde, sadece hapiste tutulan Alman vatandaşlarının değil, keyfi bir şekilde tutuklanarak siyasi saikli suçlamalarla hapiste tutulan bir çok Türkiye vatandaşının akibetlerinin de önemli olduğu yönünde net bir mesaj vermeleri için bir fırsat var. 0.8137931034482758 Given the present state of human rights in Turkey, the German government has come in for criticism over the elaborate plans for President Recep Tayyip Erdoğan of Turkey's upcoming visit on September 28 and 29, including a state banquet. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya 28-29 Eylül tarihlerinde yapacağı devlet ziyaretiyle ilgili olarak, verilecek devlet ziyafetine varana dek yapılan ayrıntılı planlar, Türkiye'deki mevcut insan hakları durumu göz önüne alındığında, Alman hükümetinin eleştirilmesine yol açtı. 0.9851851851851852 LGBTI and human rights activists have filed several criminal complaints against these government bans and various threatening groups. LGBTİ ve insan hakları aktivistleri hükümetin yasaklarına ve farklı grupların tehditlerine karşı çok sayıda suç duyurusunda bulundular. 0.7441860465116279 Istanbul's sixteenth Pride March is set to take place on July 1. Istanbul'daki onaltıncı Onur Yürüyüşü'nün bu seneki tarihi 1 Temmuz olarak belirlendi. 0.8622448979591837 Nevertheless, in recent years, some people tried to gather in spite of the bans, and police responded harshly, using excessive force to arrest and disperse participants. Geçtiğimiz yıllarda tüm bu yasaklara rağmen toplanmaya çalışanlara, emniyet güçleri çok sert bir şekilde müdahale ederek, yürüyüşe katılanları göz altına almak ve dağıtmak için aşırı güç kullandı. 0.7788461538461539 Banning LGBTI activities and events is becoming routine and widespread in Turkey. LGBTİ faaliyelerini ve etkinliklerini yasaklamak Türkiye'de rutin ve yaygın bir uygulama haline geliyor. 0.8640776699029126 Authorities have perversely used these threats as further justification to ban the march. Yetkililer, garip bir şekilde, yürüyüşü yasaklamak için bu tür tehditleri de bahane olarak gösterdiler. 1.0 Law enforcement authorities assigned to uphold public order should remember they are there to protect those participating in the march. Toplum düzenini sağlamak için görevlendirilen emniyet güçleri ise yürüyüşe katılanları korumak için orada bulunduklarını unutmamalıdır. 0.9820359281437125 As a member of the Council of Europe, Turkey should adhere to the Council's standards to combat discrimination on grounds of sexual orientation or gender identity . Türkiye, bir Avrupa Konseyi üyesi olarak, Komisyon'un cinsel yönelim veya toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin standartlarına uymalıdır. 1.148936170212766 LGBT rights activists hold a rainbow flag during a transgender pride parade which was banned by the governor's office, in central Istanbul, Turkey, June 19, 2016. Valilik tarafından yasaklanan Trans Onur Yürüyüşü sırasında gökküşağı bayrağını tutan LGBTI aktivistleri, 17 Haziran 2016, İstanbul, Türkiye. 0.7384615384615385 Turkey Has No Excuse to Ban Istanbul Pride March Türkiye'nin İstanbul Onur Yürüyüşü'nü Yasaklaması Mazur Görülemez 1.054726368159204 It also says governments should not misuse legal and administrative provisions to impose restrictions on freedom of expression and peaceful assembly on grounds of public health, public morality, and public order. Aynı tavsiye kararına göre, hükümetler idari ve yasal düzenlemeleri istismar ederek, ifade ve barışçıl toplanma özgürlüklerini, kamu sağlığı, kamu ahlakı ve kamu düzeni gibi gerekçelerle kısıtlamamalı. 0.8619246861924686 Restrictions on freedoms of expression, assembly, and association for LGBTI people in Turkey not only violate those fundamental human rights , but place Turkey in violation of its international obligations. Türkiye'deki LGBTİ bireylerin ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin kısıtlanması, LGBTİ bireylerin temel insan haklarını ihlal etmekle kalmıyor, Türkiye'nin bu yöndeki uluslararası yükümlülüklerini ihlal ettiği anlamına da geliyor. 0.9411764705882353 The Istanbul Governor's Office should lift its arbitrary bans and allow the Pride March to take place this year. İstanbul Valiliği keyfi yasaklarını kaldırmalı ve bu seneki İstanbul Onur Yürüyüşü'nün gerçekleşmesine izin vermelidir. 0.8636363636363636 It has also invoked the excuse that selected locations were not suitable for public assemblies. Valilik, ayrıca, seçilen yerlerin toplantı ve gösteri yürüyüşleri için uygun olmadığı bahanesine de sığınıyor. 0.9924242424242424 The Istanbul Governor's Office has banned the Pride March since 2015, citing security concerns and the need to uphold public order. İstanbul Valiliği, 2015'ten bu yana güvenlik kaygılarını ve kamu düzenini koruma ihtiyacını gerekçe göstererek yürüyüşü yasaklıyor . 0.8651162790697674 But even as the city's lesbian, gay, bisexual, transgender and intersex community (LGBTI) and supporters prepare to celebrate next week, it is unclear whether they will be free to do so. İstanbul'daki lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseks toplumu ve destekçileri haftaya yapılacak yürüyüş için hazırlıklara başlamış olsalar da yürümelerine izin verilip verilmeyeceği henüz netlik kazanmadı. 0.8963963963963963 A 2010 recommendation provides that members states should ensure everyone can enjoy their freedom of peaceful assembly without any discrimination on grounds of sexual orientation and gender identity. 2010 yılında alınmış bir tavsiye kararı uyarınca, üye devletler, herkesin, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığa maruz kalmaksızın, toplanma özgürlüğü hakkını etkili bir şekilde kullanmasını sağlamalı. 1.2737430167597765 Bans on the Istanbul Pride March and Trans Pride March have been followed by the Ankara Governor's November 2017 ban on all LGBTI-related events in the city and the cancellation of LGBTI events in several other cities in Turkey. İstanbul'daki Onur Yürüyüşü ve Trans Onur Yürüyüşü 'nün yasaklanmasının ardından, Ankara Valiliği de Kasım 2017 'de şehirdeki tüm LGBTİ etkinliklerini süresiz olarak yasaklamıştı. 1.0434782608695652 Turkey has an obligation to ensure LGBTI people are able to fully enjoy their rights to peaceful freedom of expression, association and assembly free of discrimination. LGBTİ bireylerinin ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaksızın özgürce kullanmalarını sağlamak, Türkiye'nin yükümlülüğüdür. 0.935251798561151 Far-right and ultra-nationalist groups have also attempted to stop LGBTI people from marching, citing public morality and values . Kamu ahlakını ve toplumsal değerleri bahane gösteren aşırı sağcı ve milliyetçi gruplar da, LGBTİ bireylerin yürümesini engellemeye çalıştı. 1.1428571428571428 They were deliberately targeting people. İnsanları kasten hedef alıyorlardı. 1.411764705882353 It was simply an ambush. Tam bir baskındı. 0.7959183673469388 Exact numbers are impossible to verify. Gerçek sayıları kesin olarak bilmek ise imkansız. 1.1041666666666667 "We stopped there, waiting for more people to arrive. Orada durduk ve diğerlerinin gelmesini bekledik. 0.9428571428571428 We shouted 'peaceful, peaceful,' and in response they opened fire. Biz "barışçıyız, barışçıyız" diye bağırdık, cevap olarak ateş açtılar. 1.2058823529411764 Most injuries were in the head and chest. Yaraların çoğu kafa ve göğüsteydi. 1.065217391304348 "Then we started moving closer to the checkpoint. Sonra kontrol noktasına doğru harekete geçtik. 1.0701754385964912 In some areas, electricity and communications remain cut off. Bazı bölgelerde elektrik ve iletişim hala kapalı durumda. 1.1851851851851851 Nine people from Tseel were wounded there and one of them died." Tseel'den dokuz kişi yaralandı ve bunlardan biri öldü. 1.6666666666666667 He died on the spot. Anında öldü. 0.8478260869565217 Syria: Crimes Against Humanity in Daraa Suriye: Dera'da İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar 0.6071428571428571 Another witness, from Tafas, said: Tafas'tan bir başka tanık ise yaşananları şöyle anlattı: 1.170731707317073 Electricity and all communications were cut off. Elektrik ve tüm iletişim hatlarını kesti. 1.1675977653631284 However, the detailed information provided by two independent witnesses and the fact that other parts of their statements were fully corroborated by other witnesses supports the credibility of the allegations. Ancak bu iki ayrı tanığın verdiği detaylı bilgiler ve ifadelerinin diğer bölümlerinin başka tanıklar tarafından tamamen teyid edilmesi bu iddiaların güvenilir olduğunu gösteriyor. 1.0495049504950495 They prevented any independent observers from entering the town, and shut down all means of communication. Hiçbir bağımsız gözlemcinin şehre girmesine izin verilmedi ve her türlü iletişim kanalları kapatıldı. 0.8 The detainees, many of them children, were held in appalling conditions. Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu gözaltındakiler korkunç koşullarda tutuluyordu. 0.9166666666666666 People started running, falling, trying to carry the wounded away. İnsanlar kaçmaya başladı; yere düşenler, yaralıları taşımaya çalışanlar. 1.0198019801980198 "Two men from Tafas were killed there: 22-year-old Muhammad Aiman Baradan and 38-year-old Ziad Hreidin. Orada Tafas'tan iki kişi öldürüldü: 22 yaşındaki Muhammed Ayman Baradan ve 38 yaşındaki Ziad Hreydin. 1.0530973451327434 One of the detainees said the security forces had executed 26 detainees; the other described a group of "more than 20." Gözaltındakilerden biri güvenlik güçlerinin 26 kişiyi, diğeri ise "yirmiden fazla" kişiyi öldürdüklerini söyledi. 1.0161290322580645 Ziad stood next to me when a sniper bullet hit him in the head. Bir keskin nişancı başından vurduğunda Ziad yanımda duruyordu. 1.0512820512820513 The security forces shot out water tanks. Güvenlik güçleri su depolarını kapattı. 0.88 In response and since then, security forces have repeatedly and systematically opened fire on overwhelmingly peaceful demonstrators. Gösterilere cevaben ve bugüne dek de devam eden bir biçimde güvenlik güçleri defalarca ve sistematik olarak barışçıl göstericilerin üzerine ateş açtı. 1.0851063829787233 Killings, Torture in a Locked-Down City Under Siege Kuşatma Altındaki Şehirde Öldürmeler ve İşkence 0.8235294117647058 We held olive branches, and posters saying we want to bring food and water to Daraa. Elimizde zeytin dalları ve Dera'ya yiyecek ve su götürmek istediğimizi söyleyen pankartlar tutuyorduk. 2.0 Eventually thousands of people gathered on the road - the crowd stretched for some six kilometers. Kalabalık yaklaşık altı kilometre uzunluğundaydı. 0.9588235294117647 The 54-page report, " ‘We've Never Seen Such Horror': Crimes against Humanity in Daraa ," is based on more than 50 interviews with victims and witnesses to abuses. " ‘Böyle Dehşet Görmedik': Dera'da İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar " başlıklı 57 sayfalık rapor elliden fazla mağdur ve tanıkla yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlandı. 0.8971428571428571 Some were tortured on improvised metal and wooden "racks" and, in at least one case documented by Human Rights Watch, a male detainee was raped with a baton. Bazılarına uyduruk metal ve tahta sehpalarda işkence yapılmış ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği en az bir vakada ise bir erkek tutukluya copla tecavüz edilmiştir. 1.173913043478261 Syrian authorities repeatedly blamed the protesters in Daraa for initiating the violence and accused them of attacking security forces. Suriye yetkilileri defalarca Dera'daki göstericileri şiddeti başlatmakla ve güvenlik güçlerine saldırmakla suçladı. 1.0903225806451613 The protests first broke out in Daraa in response to the detention and torture of 15 children accused of painting graffiti slogans calling for the government's downfall. Dera'daki protestolar, hükümetin düşmesi gerektiği yönünde slogan yazmakla suçlanan 15 çocuğın gözaltına alınarak işkence yapılmasına tepki olarak başladı. 0.8173076923076923 Two witnesses independently reported to Human Rights Watch the extrajudicial execution of detainees on May 1 at an ad hoc detention facility at a football field in Daraa. İki tanık birbirlerinden bağımsız olarak İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 1 Mayıs'ta Dera'daki bir futbol sahasında oluşturulan gözaltı mekanında güvenlik güçlerinin tutukluları yargısız infaz ettiğini anlattı. 1.3185185185185184 Security forces were everywhere, in the fields nearby, on a water tank behind the checkpoint, on the roof of a nearby factory, and in the trees, and the fire came from all sides. Her yerde güvenlik güçleri vardı, yakındaki tarlalarda, kontrol noktasının arkasındaki su deposunda, fabrikanın çatısında, ağaçlarda... 1.4727272727272727 One of the witnesses from the town of Tseel who participated in the protest said: Tseel'den gösteriye katılmış bir tanık şunları anlattı: 1.111842105263158 Under the cover of heavy gunfire, security forces occupied every neighborhood in the city, ordered people to remain indoors, and opened fire on those who defied the ban. Ağır ateş desteği altında şehre giren güvenlik güçleri her mahalleyi işgal etti, halka evden çıkmamalarını emretti ve bu emre karşı çıkanlara ateş açtı. 0.9289617486338798 On April 25, security forces began a large-scale military operation in Daraa, imposing a blockade that lasted at least 11 days and was then extended to neighboring towns. 25 Nisan'da güvenlik güçleri Dera'da büyük çaplı bir askeri operasyon başlattı ve en az 11 gün süren bir abluka uyguladıktan sonra bunu civar köyleri kapsayacak şekilde de genişletti. 0.978494623655914 The United Nations Security Council should impose sanctions and press Syria for accountability and, if it doesn't respond adequately, refer Syria to the International Criminal Court. BM Güvenlik Konseyi yaptırımlar uygulamalı ve Suriye'nin hesap vermesi için baskı yapmalıdır; gereğinin yapılmaması durumunda ise Suriye'yi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk etmelidir. 0.9848484848484849 Syrian authorities also imposed an information blockade on Daraa. Suriye yetkilileri Dera'yla ilgili bilgilere de karartma uyguladı. 1.202020202020202 All of the testimony collected by Human Rights Watch indicates, however, that the protests were in most cases peaceful. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün derlediği tanıklıklara göre gösteriler çoğunlukla barışçıldı. 1.0348837209302326 Attacks on demonstrators during two protests on April 8, resulting in at least 25 deaths; 8 Nisan'da düzenlenen iki ayrı gösteriye yapılan saldırılarda en az 25 kişi öldürüldü; 0.8576271186440678 (New York) - Systematic killings and torture by Syrian security forces in the city of Daraa since protests began there on March 18, 2011, strongly suggest that these qualify as crimes against humanity, Human Rights Watch said in a report released today. (New York, 1 Haziran 2011) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı raporunda, Dera'da gösterilerin başladığı 18 Mart 2011'den beri Suriye güvenlik güçlerinin yürüttüğü sistematik öldürmeler ve işkence uygulamalarının insanlığa karşı işlenen suçlar olarak nitelendirilebileceğini söyledi. 0.782608695652174 An attack on al-Omari mosque, which served as a rallying point for protesters and a makeshift hospital for the wounded protesters, and attacks on ensuing protests from March 23 to 25, killing more than 30 protesters; Göstericilerin protesto gösterileri için toplanma yeri olan ve yaralı göstericilerin tedavi edildiği geçici bir hastane gibi kullanılan El Ömer Camii'ne yapılan saldırı ve ardından 23-25 Mart arasında yapılan gösterilere yönelik saldırılarda otuzdan fazla gösterici öldürüldü; 1.1239669421487604 Witnesses said that Daraa residents experienced acute shortages of food, water, medicine, and other necessary supplies during the siege. Tanıklar abluka sırasında Dera sakinlerinin ciddi gıda, su, ilaç ve diğer ihtiyaç maddeleri sıkıntısı yaşadığını söyledi. 1.1538461538461537 "Syrian authorities did everything they could to conceal their bloody repression in Daraa," Whitson said. Whitson, "Suriye yetkilileri Dera'daki kanlı baskıyı gizlemek için ellerinden geleni yaptı. 1.095808383233533 Human Rights Watch said that such incidents should be further investigated, but that they by no means justify the massive and systematic use of lethal force against the demonstrators. Örgüt bu tür olayların soruşturulması gerektiğini ancak bunun göstericilere yönelik kitlesel ve sistematik ölümcül güç kullanılmasının gerekçesi olamayacağını söyledi. 0.974025974025974 Human Rights Watch has not been able to further corroborate these accounts. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu ifadeleri farklı bir yerden doğrulatamamıştır. 0.5932203389830508 Some of the deadliest incidents Human Rights Watch documented include: İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği olaylar içinde en fazla sayıda ölümle sonuçlananlardan bazıları şunlardır: 0.8757225433526011 Human Rights Watch called on the Syrian government to halt immediately the use of excessive and lethal force by security forces against demonstrators and activists, release all arbitrarily arrested detainees, and provide human rights groups and journalists with immediate and unhindered access to Daraa. İnsan Hakları İzleme Örgütü Suriye hükümetine güvenlik güçlerinin gösterici ve aktivistlere karşı aşırı ve ölümcül güç kullanmasını derhal sona erdirmesi, keyfi gözaltına alınmış herkesi serbest bırakması ve insan hakları örgütlerinin ve gazetecilerin Dera'ya hemen ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın girişine izin vermesi için çağrıda bulundu. 1.04 The specifics went largely unreported due to the information blockade imposed by the Syrian authorities. Olaylarla ilgili detaylar Suriye yetkililerinin uyguladığı abluka nedeniyle gün ışığına çıkamamıştı. 1.8 There was gunfire from all sides, from automatic guns. Her taraftan kurşun yağıyordu. 1.3287671232876712 The security forces have killed at least 418 people in the Daraa governorate alone, and more than 887 across Syria, according to local activists who have been maintaining a list of those killed. Öldürülenlerin kayıtlarını tutan yerel aktivistlere göre güvenlik güçleri sadece Deraa ilinde 418 kişiyi, Suriye genelinde ise 887 kişiyi öldürdü. 1.128440366972477 Attacks during a protest and a funeral procession in the town of Izraa on April 22 and 23, resulting in at least 34 deaths; 22 ve 23 Nisan'da İzra'daki bir gösteri ve cenaze töreni sırasında yapılan saldırı sonucu en az 34 kişi öldü; 0.6940509915014165 Nine witnesses from the towns of Tafas, Tseel, and Sahem al-Golan described to Human Rights Watch one of these attacks which happened on April 29, when thousands or people from towns surrounding Daraa attempted to break the blockade on the city. Tafas, Tseel ve Sahem al-Golan kasabalarından dokuz tanığın İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne anlattığına göre, 29 Nisan'da Dera çevresindeki köylerden binlerce kişinin kuşatmayı yarmaya kalkıştığı sırada gerçekleştirilen saldırıda güvenlik güçleri Dera'ya ulaşmaya çalışan göstericileri Dera'nın batı girişinin yakınındaki bir kontrol noktasında durdurdu. 0.6312849162011173 In at least two cases documented by Human Rights Watch, people died because they were denied needed medical care. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün incelediği vakaların en az ikisinde göstericilerin tıbbi bakıma ihtiyacı olmasına rağmen tedavi olamadıkları için hayatlarını kaybettiği anlaşıldı. 1.1987951807228916 Killings during the blockade of Daraa and neighboring villages beginning on April 25, and during an effort by residents of neighboring towns to break the siege on April 29, which left up to 200 dead. 25 Nisan'da başlayan Dera ve komşu köylerin kuşatması sırasında ve komşu köylerin kuşatmayı kırmaya çalıştığı 29 Nisan'da yapılan saldırılarda yaklaşık 200 kişi öldü. 1.06 Members of various branches of the mukhabarat (security services) and numerous snipers positioned on rooftops deliberately targeted the protesters, and many of the victims had lethal head, neck, and chest wounds. Muhaberatın çeşitli birimlerinden görevliler ve çatılara yerleştirilen keskin nişancılar göstericileri hedef almış, kurbanların çoğunda kafa, boyun ve göğüslerinde ölümcül kurşun yaraları bulunmuştur. 0.8985507246376812 Syrian authorities also routinely denied wounded protesters access to medical assistance by preventing ambulances from reaching the wounded, and on several occasions opening fire on medical personnel or rescuers who tried to carry the wounded away. Suriye yetkilileri ambulansların yaralıların yanına gitmesini engelleyerek ve bazı durumlarda yaralıları olay yerinden uzaklaştırmaya çalışan sağlık görevlileri veya diğerleri üzerine ateş açarak yaralı göstericilerin tıbbi bakıma erişimlerini de düzenli olarak engellemiştir. 1.4328358208955223 Security forces were positioned in the fields along the road, and on the roofs of the buildings. Yol boyunca binaların çatılarına güvenlik güçleri yerleştirilmişti. 0.9158878504672897 "For more than two months now, Syrian security forces have been killing and torturing their own people with complete impunity," said Sarah Leah Whitson, Middle East director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu direktörü Sarah Leah Whitson "İki aydan uzun bir süredir Suriye güvenlik güçleri kendi halkını öldürüyor ve işkence ediyor; bunu da mutlak bir cezasızlık iklimi içinde yapıyor. 0.8145161290322581 It also called on the Security Council to adopt targeted financial and travel sanctions on officials responsible for continuing human rights violations, as well as to push for and support efforts to investigate and prosecute the grave, widespread and systemic human rights violations committed in Syria. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi'ne de sürmekte olan insan hakları ihallerinden sorumlu olan yetkililer hakkında hedefli mali ve seyahat yaptırımlarını uygulamaya koyması yönünde yaptığı çağrının yanı sıra, Suriye'de işlenen ağır, yaygın ve sistemik insan hakları ihlallerinin soruşturulması ve yargılanması için ısrarcı olması ve bu tür çabaları desteklemesi talebinde bulundu. 1.0925925925925926 The report focuses on violations in Daraa governorate, where some of the worst violence took place after protests seeking greater freedoms began in various parts of the country. Rapor, ülkenin çeşitli bölgelerinde daha fazla özgürlük talebiyle gösteriler yapılmaya başladığından bu yana en yoğun şiddetin yaşandığı Dera kentine odaklanıyor. 1.0772727272727274 Witnesses from Daraa and neighboring towns described to Human Rights Watch large-scale sweep operations by the security forces, who detained hundreds of people daily, as well as the targeted arrests of activists and their family members. Dera ve civar şehirlerden tanıklar İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne güvenlik güçlerinin geniş kapsamlı operasyon yaptığını, belirli aktivistlerin ve ailelerinin yanı sıra her gün yüzlerce kişiyi gözaltına aldığını anlattı. 0.9324894514767933 All ex-detainees interviewed said that they, as well as hundreds of others they saw in detention, had been subjected to torture, including prolonged beatings with sticks, twisted wires, other devices, and electric shocks. Örgütün görüştüğü gözaltına alınanların tamamı hem kendilerine, hem de gözaltındayken tanık oldukları yüzlercesine uzun süre sopalarla, metal yaylarla ve diğer farklı aletlerle dövme ve elektrik verme yoluyla işkence yapıldığını anlattı. 0.7681159420289855 We had canisters with water and food parcels with us. Yanımızda su kapları ve yiyecekler vardı.Sonunda binlerce kişi olduk. 1.1724137931034482 "I took the kids and went outside. Çocukları alıp dışarı çıktım. 0.851063829787234 Some Forced Out Ahead of Eurovision 2012 Bazıları Eurovizyon 2012 Öncesi Zorla Çıkarıldı 0.7941176470588235 Azerbaijan: Homeowners Evicted for City Beautification Azerbaycan: Şehir Güzelleştirilecek Diye Ev Sahipleri Tahliye Edildi 1.0337078651685394 The annual televised competition features music acts from 56 countries in and around Europe. Bu, her yıl Avrupa ve çevresinden 56 ülkeden müzisyenlerin yarıştığı bir şarkı yarışması. 1.0217391304347827 Azerbaijani law stipulates that market value should be paid in compensation for a forced sale. Azerbaycan yasalarına göre zorla satış halinde ödenecek tazminat piyasa değerinde olmalıdır. 1.0714285714285714 Forced evictions should be carried out only in exceptional circumstances and undertaken solely to promote the general welfare and only in accordance with national law and international standards. Zorla tahliyeler yalnızca istisnai durumlarda yapılmalı ve yalnızca genel refahı iyileştirmek için uygulanmalı ve sadece ulusal hukuk ve uluslararası standartlara uygun yapılmalıdır. 1.3375 He looked at me and said, ‘OK,' but then in the next moment said to the bulldozer driver, ‘Break it down!'" Bana bakıp ‘Tamam' dedi ama hemen sonra buldozerin şöförüne dönerek ‘Yık' dedi." 1.0227272727272727 The government has refused to provide homeowners fair compensation for the properties, many of which are in highly desirable locations. Hükümet ev sahiplerine mülklerine karşılık adil bir tazminat vermeyi reddetti; bu mülklerin birçoğu oldukça talep edilen bölgelerde. 1.1875 [I went up to] the official in charge and asked him to give us time to take our belongings out. Oradaki yetkiliye [gidip] eşyalarımızı çıkarmamız için zaman tanımasını istedim. 1.143884892086331 The evictions have been carried out for a variety of projects, including construction of parks, roads, luxury housing, a parking garage, and a shopping center. Tahliyeler parklar, yollar, lüks konutlar, otopark ve bir alışveriş merkezi inşaatları gibi çeşitli projeleri hayata geçirmek için yapıldı. 1.1492537313432836 The homeowners returned to find their possessions buried in a pile of rubble. Döndüklerinde eşyalarını bir enkaz yığının altında gömülü buldular. 1.0193548387096774 When the authorities cut electricity and water in one building in the National Flag Square area in January 2012, residents resorted to melting snow for water. Ocak 2012'de yetkililer Milli Bayrak Meydanı'ndaki bir binanın elektrik ve suyunu kestiğinde , hane sakinleri su elde etmek için kar eritmek zorunda kaldı. 1.0413223140495869 The permanent or temporary removal of individuals, families, or communities against their will from the homes or land they occupy without providing access to appropriate legal or other protection is considered a forced eviction under international law. Bireyleri, aileleri ya da toplulukları yaşadıkları evleri ya da topraklarından rızaları olmaksızın ve uygun hukuki ve diğer koruma tedbirlerine erişim sağlamadan kalıcı veya geçici olarak çıkarmak uluslararası hukuk uyarında zorla tahliyedir. 1.0727272727272728 Others stayed in their homes after they received meager offers from the government that they were unwilling to accept. Diğerleri ise hükümetin verdiği düşük teklifleri kabul etmek istemedikleri için evlerinde oturmaya devam etti. 1.0916666666666666 Adigezalova frantically tried to collect her belongings and take them out of the building, but lost many of her family possessions. Adigezalova çılgınlar gibi eşyalarını toparlayıp binadan çıkarmaya çalışmış ama ailenin mallarının pek çoğunu kaybetmiş. 0.9370629370629371 Homeowners in several buildings told Human Rights Watch that workers removed roofs and windows, exposing them to rain, snow, and cold. Bazı binalardan ev sahipleri İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne işçilerin çatılarını söktüğünü ve yağmur, kar ve soğuğa maruz kaldıklarını anlattı. 1.0217391304347827 The report, "‘ They Took Everything from Me': Forced Evictions, Unlawful Expropriations, and House Demolitions in Azerbaijan's Capital ," documents the authorities' illegal expropriation of properties and forcible evictions of dozens of families in four Baku neighborhoods, at times without warning or in the middle of the night. "‘ Herşeyimi Aldılar ': Azerbaycan'ın Başkentinde Zorla Tahliyeler, Hukuk Dışı Kamulaştırma ve Ev Yıkımları" başlıklı raporda Baku'nun dört mahallesinde yetkililerin mülkleri yasadışı kamulaştırdığını ve bazen tebligatta bulunmadan ve gece yarısı olmak üzere onlarca ailenin zorla evlerinden tahliye edildiğini belgeliyor. 1.010989010989011 Azerbaijan's international partners also should call on the government to urgently establish a fair and transparent mechanism to resolve the complaints of evicted homeowners and residents, and to reassess the compensation offered to those who lost their homes and possessions. Azerbaycan'ın uluslararası ortakları ayrıca hükümete çağrı yaparak acilen evlerinden çıkarılan kişilerin şikayetlerini çözümleyecek ve ev ve mülklerini kaybedenlere teklif edilen tazminatı yeniden belirleyecek adil ve şeffaf bir mekanizma oluşturması için teşvik etmelidir. 0.9863945578231292 When a Baku property is slated for expropriation and demolition, the government typically offers residents monetary compensation or resettlement. Bakü'de bir mülk kamulaştırma ya da yıkım için tespit edildiğinde hükümet genelde hane sakinlerine nakdi tazminat ya da yeniden yerleştirme önerir. 1.0 The EBU sought to distance itself, citing the "apolitical" nature of the contest and the government's argument that the construction is not tied to the event. EBU yarışmanın "siyasi olmayan"doğasından ve hükümetin inşaatın olayla bağlantılı olmadığı argümanından söz ederek kendisini olaydan uzak tutmayı tercih etti. 0.8695652173913043 However, in cases documented by Human Rights Watch, some homeowners did not receive compensation or resettlement offers. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği vakalarda bazı ev sahipleri ne tazminat ne de başka yere yerleştirilme teklifi almıştır. 1.2602739726027397 The authorities subsequently demolished homes, sometimes with residents' possessions inside. Yetkililer daha sonra evleri, bazen içinde hala eşyalar varken, yıktılar. 0.9449152542372882 The authorities forcibly evicted Arzu Adigezalova, 41, a math teacher and a single mother of two young children, without warning from her apartment next to the National Flag Square in the pre-dawn hours of October 29, 2011. Yetkililer 41 yaşındaki matematik öğretmeni ve iki küçük çocuk annesi olan Arzu Adigezalova'yı önceden uyarıda bulunmadan, Milli Bayrak Meydanı'nın yanında bulunan evinden 21 Ekim 2011 sabahı, daha gün bile ağarmadan zorla tahliye etti. 1.099337748344371 In some cases, the authorities have forcibly evicted remaining residents with little or no notice and then immediately demolished their houses or apartment buildings. Bazı durumlarda yetkililer kalan kişileri ya hiç haber vermeden ya da çok az zaman kala uyararak tahliye edip evlerini ya da apartmanları derhal yıktı. 0.9625668449197861 Large numbers of police and other government officials surrounded the buildings and filled the stairwells in some instances, then forcibly entered apartments and removed residents. Çok sayıda polis ve diğer hükümet görevlileri binaların etrafını sardıktan ve bazen merdiven boşluklarına bile yerleştikten sonra zorla dairelere girerek hane halkını evlerden çıkardılar. 1.0820895522388059 The eviction campaign accelerated in recent months in the seaside National Flag Square area, one of the four neighborhoods covered in the report. Raporun konusu olan dört mahalleden biri olan deniz kenarındaki Milli Bayrak Meydanı'ndaki tahliye kampanyası son aylarda hız kazandı. 1.005181347150259 In several cases documented by Human Rights Watch, the authorities have demolished homes in violation of court injunctions or while court cases challenging the intended demolitions were pending. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği birçok vakada yetkililer evleri mahkemenin ihtiyati tedbir kararına rağmen veya yıkımla ilgili itirazın görüldüğü dava henüz sonuçlanmamışken yıktı . 0.8811188811188811 Azerbaijan's international partners, including key governments and multilateral development banks, should urge the government to stop its campaign of expropriation and evictions and ensure that any future actions respect national and international law. Azerbaycan'ın önemli bazı hükümetler ve çoktaraflı kalkınma bankaları gibi uluslararası ortakları hükümeti kamulaştırma ve tahliye kampanyasından vazgeçmesi ve gelecekte benzer bir uygulama yapılacaksa ulusal ve uluslararası hukuka saygılı hareket edilmesini sağlamaya teşvik etmelidir. 0.6932668329177057 "Eurovision and the Azerbaijani government can claim the evictions are not connected to preparations for the song contest, but if the government hopes to see a successful event, they need to end the human rights abuses going on in plain view of the contest site," Buchanan said. "Eurovizyon ve Azerbaycan hükümeti tahliyelerin şarkı yarışmasıyla ilgisi olmadığını iddia edebilirler ama eğer hükümet başarılı bir etkinliğe imza atmayı ümit ediyorsa o zaman yarışmanın yapılacağı bölgenin hemen yanında yaşanan insan hakları ihlallerine bir son vermesi gerekiyor" diyen Buchanan, "aileleri yarışma alanına bu kadar yakındaki evlerinden atmanın yarışmayı gölgeleyeceğini" ifade etti. 0.8638743455497382 In many cases, including in the National Flag Square area, the government has cut services or begun dismantling apartment buildings in which some residents remained. Milli Bayrak Meydanı bölgesi dahil olmak üzere birçok durumda, hükümet içlerinde hala oturanların bulunduğu apartmanlara giden hizmetleri kesti ve apartmanların tesisatlarını sökmeye başladı. 0.9340277777777778 Human Rights Watch said that EBU affiliate members should urge the EBU, including the Eurovision Reference Group, to press authorities to resolve, fairly and transparently, all complaints related to expropriations, evictions, and demolitions near the Baku Crystal Hall. İnsan Hakları İzleme Örgütü EBU üyelerinin EBU'yu - Eurovizyon Danışma Grubu dahil - teşvik ederek, Bakü Kristal Salonu civarındaki kamulaştırma, tahliye ve yıkımlarla ilgili tüm şikayetlerin adilane ve şeffaf bir biçimde çözümlenmesi için yetkililere baskı yapmaları gerektiğini söyledi. 0.8206106870229007 In other cases government officials have arrived without warning with a bulldozer and other machinery at night or in pre-dawn hours, ordered home owners to vacate immediately, and then began demolishing their homes. Diğer bazı durumlarda da hükümet görevlileri öncesinde herhangi bir uyarıda bulunmaksızın buldozerler ve diğer iş makineleriyle gece yarısı ya da şafaktan önce evlere gelerek ev sahiplerine derhal evi boşaltmalarını emretti ve ardından da evleri yıkmaya başladı. 0.9776119402985075 Dozens of families have been evicted from the neighborhood where the arena for the May 2012 Eurovision Song Contest is being built. Onlarca aile Mayıs 2012'de yapılacak Eurovizyon Şarkı Yarışmasının gerçekleştirileceği arenanın yapılmakta olduğu bölgeden çıkartıldı. 0.8726415094339622 The government's actions to clear residents from the National Flag Square area intensified after May 2011, when Azerbaijan won the contest and as a result became host to the 2012 event. Hükümetin Milli Bayrak Meydanı civarındaki hane sakinlerini bölgeden temizleme çalışmaları Azerbaycan'ın yarışmayı kazanarak 2012'de yarışmaya ev sahipliği yapacağının belli olduğu Mayıs 2011 sonrası hız kazandı. 1.1757575757575758 "In the course of its expropriation and evictions program, the government has shown an astonishing disregard for the dignity, health, and safety of homeowners and their families," Buchanan said. Buchanan "Kamulaştırma ve tahliye programları esnasında hükümetin ev sahipleri ve ailelerinin onur, sağlık ve güvenliğini akıl almaz biçimde hiçe saydığını" söyledi. 1.2 In at least three cases police detained residents in police stations while workers demolished the buildings. En az üç vakada polis evleri yıkılırken ev sahiplerini polis karakolunda gözaltında tuttu. 1.036764705882353 "Eurovision gives the government an opportunity to showcase Baku to thousands of visitors and millions of television viewers," Buchanan said. Buchanan "Eurovizyon hükümete Bakü'yü vitrine çıkararak binlerce ziyaretçi ve milyonlarca televizyon izleyicisine sunma olanağı tanıyor. 0.5714285714285714 All but one are men. Bunlardan biri dışında hepsi erkek. 1.2727272727272727 © 2019 Private © 2019 Özel 0.8390804597701149 He told me to withdraw my complaints, but he accepts I will not do that." Benden şikayetimi geri çekmemi istedi, ama bunu yapmayacağımı biliyor ve kabul ediyor." 0.7674418604651163 Asan remains in Burhaniye Prison. Asan halen Burhaniye Cezaevi'nde tutuluyor. 1.1111111111111112 Enforced Disappearance of Gökhan Türkmen Gökhan Türkmen'in Zorla Kaybedilmesi 0.75 Human Rights Watch has examined 16 such cases since 2017. İnsan Hakları İzleme Örgütü 2017 yılından beri bu türden 16 vakayı inceledi. 0.9807692307692307 Türkmen disappeared in Antalya on February 7, 2019. Türkmen, 7 Şubat 2019 tarihinde Antalya'da kayboldu. 0.9302325581395349 Turkey: Enforced Disappearances, Torture Türkiye: Zorla Kaybetme Vakaları ve İşkence 1.1123595505617978 Enforced disappearances are serious crimes under international law and are prohibited at all times. Uluslararası hukuk, zorla kaybedilmeyi ağır bir suç olarak görür ve her koşulda yasaklar. 0.75 Türkmen resurfaced in police custody on November 6. Türkmen 6 Kasım tarihinde emniyette gözaltında yeniden ortaya çıktı. 0.9158878504672897 He said he had been deprived of food and water, not permitted to sleep, and otherwise ill-treated. Aç ve susuz bırakıldığını, uyumasına izin verilmediğini ve başka kötü muamelelere maruz kaldığını söylüyor. 0.944954128440367 Asan's lawyer said that Asan has not been granted psychological support or treatment beyond medication. Aynı avukat, Asan'a ilaç dışında bir psikolojik destek verilmediğini veya tedavi uygulanmadığını da belirtti. 1.375 Other Allegations of Enforced Disappearances Diğer Zorla Kaybedilme İddiaları 0.9130434782608695 Türkmen's wife told Human Rights Watch that she fears for her husband's safety under these circumstances. Türkmen'in eşi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne bu koşullar altında kocasının güvenliğinden endişe ettiğini belirtti. 1.1068702290076335 She said that her husband had been reluctant to speak about what happened during the 245 days he was forcibly disappeared: "Every time I have tried to ask about what happened, my husband would become tense and from his physical reactions I understood that he did not want to speak about it. Sümeyye Yılmaz, kocasının, zorla kaybedildiği 245 gün zarfında yaşadıkları konusunda konuşmak istemediğini söylüyor: "Ne zaman ne yaşamış olduğunu soracak olsam, eşim geriliyor ve gösterdiği fiziksel tepkilerden, bu konu hakkında konuşmak istemediğini anlıyorum. 0.9322033898305084 In its interim decision following the hearing, the court asked the prosecutor to investigate Türkmen's claims. Mahkeme duruşmadan sonra verdiği ara kararda, savcılık makamından Türkmen'in iddialarının soruşturulmasını talep etti. 1.0333333333333334 His lawyer has appealed to the European Court of Human Rights. Geçer'in avukatı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. 0.7772277227722773 Turkish authorities have yet to effectively investigate any of them, and a number of families have applied to the European Court of Human Rights for justice. Henüz bu vakaların hiçbiri hakkında Türkiyeli yetkililer tarafından etkin bir soruşturma yürütülmüş değil ve adalet aramak amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuş çok sayıda aile bulunuyor. 1.2009803921568627 The man, Gökhan Türkmen, is one of at least two dozen people over the past three years whose families, or in a few cases the individuals themselves, have said they have been abducted and forcibly disappeared by government agents for many months. Tutuklu olan Gökhan Türkmen, son üç yıldır aileleri, birkaç vakada ise kendileri, devlet görevlilerince kaçırıldıklarını ve aylar boyunca zorla kaybedildiklerini iddia eden en az iki düzine insandan biri. 1.0063694267515924 Wives of six men who went missing in February 2019 join the weekly Saturday Mothers vigil in Istanbul for families of disappeared people in Turkey, July 2019. Şubat 2019'da kaybolan altı adamın eşleri, Türkiye'de kaybolan insanların aileleri için her hafta yapılan Cumartesi Anneleri eylemine Temmuz 2019'da katıldı. 0.9324324324324325 He said he had been held in a cell for 271 days, blindfolded and handcuffed, with his feet chained, and had been tortured and subjected to other inhuman treatment, about which he would later provide details. 271 gün boyunca gözleri kapalı, elleri kelepçeli, ayakları zincirli bir şekilde bir hücrede tutulduğunu, işkence gördüğünü ve ayrıntılarını daha sonra açıklayacağı başka insanlık dışı muamelelere maruz kaldığını anlatıyor. 1.0405405405405406 The prohibition not only requires preventing them but entails a duty to investigate allegations of enforced disappearance and prosecute those responsible. Bu yasak sadece bu tür vakaların engellenmesini değil, zorla kaybedilme iddialarının soruşturulması ve sorumluların yargılanması görevini de içerir. 0.6834532374100719 Human Rights Watch has seen their detailed February 24 report to the bar's human rights center. İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu avukatların Baro'nun insan hakları merkezine verdikleri, 24 Şubat tarihli ayrıntılı raporu inceledi. 1.0296296296296297 The lawyer has lodged complaints about the threats to her client by individuals who introduced themselves to him as intelligence officials. Avukat, kendisini istihbarat görevlisi olarak tanıtan kişilerin müvekkiline yönelttikleri tehditler konusunda suç duyurusunda bulunmuş. 0.7123287671232876 The whereabouts and fate of one man remains unknown. Bir kişinin nerede bulunduğu ve akıbetinin ne olduğu ise hala bilinmiyor. 0.9830508474576272 His lawyer told Human Rights Watch that although a medical report from the Forensic Medicine Institute diagnosed Asan as suffering from "acute stress," the report did not include his statement to psychiatrists that his stress was the result of being abducted and tortured, and made no reference to how that may be relevant to his medical condition. Asan'ın avukatı İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Adli Tıp Kurumu'ndan alınmış ve Asan'a "akut stres" teşhisi konulan bir sağlık raporunda, Asan'ın söz konusu stresin, kaçırılmış ve işkence görmüş olmaktan kaynaklandığına ilişkin ifadesine yer verilmediğini ve bu olayın Asan'ın sağlık durumu açısından öneminin ne olabileceğinden bahsedilmediğini bildirdi. 1.0258064516129033 After his November appearance in police custody, Türkmen said that he had hidden during the time he was missing and did not request a lawyer of his own choice. Türkmen, emniyette gözaltında ortaya çıktıktan sonra, kayıp olduğu süre zarfında saklanmakta olduğunu söylemiş ve kendi seçtiği bir avukat talep etmemişti. 1.1904761904761905 However, at a court hearing in the criminal case against him on February 10, Türkmen for the first time openly told the court that he had been forcibly disappeared and tortured and announced that he was dispensing with the services of the lawyer the authorities had provided. Ancak hakkında yürütülen ceza yargılamasının 10 Şubat tarihinde yapılan duruşmasında, Türkmen zorla kaybedildiğini ve işkence gördüğünü mahkeme önünde ilk defa açıkça anlattı ve yetkililer tarafından atanmış olan avukatını azletti. 0.7546666666666667 An enforced disappearance occurs when state agents, or people or groups acting with government authorization, support, or acquiescence, deprive a person of liberty and then refuse to acknowledge the deprivation of liberty or conceal the fate or whereabouts of the disappeared person. İnsanların özgürlüklerinin devlet görevlileri veya hükümet tarafından yetkilendirilmiş, desteklenmiş veya zımnen onaylanmış kişi veya gruplar tarafından tahdit edilip, daha sonra bu özgürlük tahdidinin varlığının inkar edildiği veya zorla kaybedilen insanların nerede bulunduklarının veya akıbetlerinin ne olduğunun gizlendiği vakalar, zorla kaybetme vakaları olarak görülür. 0.9661016949152542 He too has avoided answering his family's questions about his abduction and disappearance for eight months and is on trial for links with the Gülen movement and espionage. O da ailesinin, kaçırılması ve kaybolması hakkında kendisine yönelttiği soruları yanıtlamaktan kaçındı ve Gülen hareketi ile ilişkili olmak ve casusluk suçlarından yargılanıyor. 1.0760233918128654 Human Rights Watch has also seen complaints by two other people who allege that they were forcibly disappeared and tortured by state officials for long periods in the past three years. İnsan Hakları İzleme Örgütü, son üç yılda devlet görevlileri tarafından uzun süre zorla kaybedilerek işkence gördüklerini iddia eden iki kişinin suç duyurularını da gördü. 0.9647058823529412 By court order, all prison meetings between Türkmen and his family and lawyers take place in the presence of prison guards and are recorded on audio-visual devices. Türkmen'in, ailesi ve avukatları ile yaptığı tüm görüşmeler, mahkeme kararıyla, cezaevi gardiyanlarının huzurunda gerçekleşiyor ve sesli ve görüntülü olarak kaydediliyor. 0.8866396761133604 Enforced disappearances may also constitute and be prosecuted as a crime against humanity if they form part of a state sponsored policy or practice or are part of a broader attack against civilians by state authorities. Zorla kaybedilmeler, devletler tarafından teşvik edilen politikaların veya uygulamaların veya devlet görevlilerin sivillere karşı yürüttükleri daha geniş saldırıların parçası olarak yürütüldüklerinde, insanlığa karşı bir suç da teşkil edebilirler. 0.9128440366972477 Türkmen also lodged a formal complaint through his lawyer stating that men introducing themselves as members of the National Intelligence Agency had visited him six times in prison since November 15. Türkmen, ayrıca, avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulunarak, kendilerini Milli İstihbarat Teşkilatı görevlisi olarak tanıtan şahıslar tarafından 15 Kasım'dan beri altı defa cezaevinde ziyaret edildiğini ifade etti. 1.0301204819277108 On February 19, three lawyers appointed by the Ankara Bar Association Human Rights Center visited Türkmen and interviewed him about his forcible disappearance and torture. 19 Şubat'ta Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından atanmış üç avukat Türkmen'i ziyaret ederek, onunla zorla kaybedilme ve işkence iddiaları konusunda görüştü. 1.1333333333333333 "Enforced disappearances are an egregious crime, and their persistent occurrence in Turkey will only end if the authorities effectively investigate these incidents and bring those responsible to justice," Williamson said. Williamson, "zorla kaybedilmeler menfur suçlardır ve bunların Türkiye'de ısrarla vuku bulması, ancak yetkililer bu olayları soruşturur ve sorumluları adalet önüne çıkartırsa son bulabilir," dedi. 0.7457627118644068 He also said that officials had visited him in prison and threatened him and his family. Türkmen ayrıca görevlilerin onu hapishanede de ziyaret ettiklerini ve kendisi ile ailesini tehdit ettiklerini anlattı. 0.9444444444444444 He said that he and his family were still being threatened and that he had received threats in prison. Türkmen kendisinin ve ailesinin hala tehdit edilmekte olduklarını ve cezaevinde de tehdit aldığını söylüyor. 0.9689119170984456 The Ankara Bar Association Human Rights Center issued a report on the enforced disappearance of all seven men on February 13, 2020 and filed a formal complaint with the Ankara prosecutor. Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, 13 Şubat 2020 tarihinde söz konusu yedi şahsın zorla kaybedilmesi hakkında bir rapor yayınladı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. 0.8880597014925373 There has been no development in the investigation of an enforced disappearance Human Rights Watch documented in 2017 . İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2017 yılında belgelendirmiş olduğu bir zorla kaybetme vakasında ise kayda değer bir gelişme yaşanmadı. 0.9101123595505618 Gökhan Türkmen alleged in a court hearing on February 10, 2020 that he was abducted by state actors on February 7, 2019, held in an unknown place of detention and tortured over nine months before being transferred to police custody and jailed. Gökhan Türkmen, 10 Şubat 2020 tarihli bir duruşmada, 7 Şubat 2019'da devlet aktörleri tarafından kaçırıldığını, bilinmeyen bir alıkoyma merkezinde tutulduğunu ve polis tarafından gözaltına alınmadan ve tutuklanmadan önce dokuz ay boyunca işkence gördüğünü iddia etti. 0.8478260869565217 The lawyer will appeal those decisions. Türkmen'in avukatı bu kararlara itiraz edecek. 0.8425925925925926 Four other men who were forcibly disappeared in February 2019 and resurfaced in police custody in July have remained silent on the full circumstances, although their families lodged multiple complaints with the Turkish authorities and to the European Court of Human Rights. 2019 Şubat'ında zorla kaybedilen ve Temmuz ayında emniyette gözaltında yeniden ortaya çıkan dört kişi ise olayın tam olarak ne şekilde gerçekleştiği konusunda sessiz kaldılar, ancak söz konusu şahısların aileleri, Türkiyeli yetkililere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne çok sayıda suç duyurusunda ve başvuruda bulundular. 0.9668508287292817 On April 16, an Ankara prosecutor issued three decisions not to pursue investigations into the prison authorities or the unnamed officials whom Türkmen alleged threatened him. Ankara Cumhuriyet Savcılığı 16 Nisan günü, cezaevi yetkilileri ve Türkmen'in kendisini tehdit ettiklerini iddia ettiği isimsiz görevliler hakkında üç adet takipsizlik kararı vermiş. 1.0819672131147542 His lawyer told Human Rights Watch that Geçer's family had repeatedly filed complaints to the authorities that he had been abducted. Geçer'in avukatı, Geçer'in ailesinin yetkililere kaçırılma olayına ilişkin defalarca suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi. 0.7619047619047619 His 12-year, 6-month sentence for links with the Gülen movement is under appeal. Asan'ın Gülen hareketi ile ilişkili olmak suçundan aldığı 12 yıl 6 aylık cezası, halen temyiz aşamasında. 0.9182389937106918 Önder Asan was forcibly disappeared in April 2017 for 42 days and lodged a formal complaint alleging he was abducted by state agents and tortured. Önder Asan 2017 Nisan'ında 42 gün zorla kaybedilmiş ve devlet görevlileri tarafından kaçırıldığına ve işkence gördüğüne ilişkin bir suç duyurusunda bulunmuştu. 0.7684729064039408 "Yusuf Bilge Tunç has been missing for eight months and Turkey has an urgent obligation to determine his whereabouts and provide information to his family." Williamson "Yusuf Bilge Tunç sekiz aydır kayıp; onun nerede olduğunu belirleyerek ailesine bilgi vermek Türkiye'nin yükümlülüğüdür ve bu yükümlülüğün acilen yerine getirilmesi gerekir," şeklinde konuştu. 0.8851674641148325 Another man, Yusuf Bilge Tunç, disappeared in Ankara on August 6, 2019 and his whereabouts remain unknown despite his family's repeated pleas to the Turkish authorities for information. 6 Ağustos 2019 tarihinde Ankara'da kaybolan Yusuf Bilge Tunç adındaki başka bir şahsın nerede olduğu ise, ailesinin bilgi almak için Türkiyeli yetkililere defalarca başvurmuş olmasına rağmen, halen bilinmiyor. 0.8222222222222222 A fifth man, Mustafa Yılmaz, abducted in February 2019, resurfaced in police custody in October, and is also in pretrial detention in Sincan prison. 2019 Şubat'ında kaçırılan, Mustafa Yılmaz adındaki beşinci bir şahıs ise, Ekim ayında emniyette gözaltında yeniden ortaya çıktı ve halihazırda Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. 0.9714285714285714 Türkmen, 43, spoke for the first time during a February 10, 2020 court hearing about his abduction, enforced disappearance, and torture. 43 yaşındaki Türkmen, kaçırılması, zorla kaybedilmesi ve işkence görmesi hakkında ilk olarak 10 Şubat 2020 tarihindeki duruşmasında konuştu. 0.8421052631578947 Such measures violate the principle of client-attorney privileged communication. Bu tür önlemler avukatlar ile müvekkillerin özel ve gizli görüşme yapma haklarını ihlal ediyor. 0.8820224719101124 The hackers on February 19 posted on the first Twitter account extracts of a statement Türkmen made while in custody that his family had not previously seen. Bilgisayar korsanları, Türkmen'in gözaltında iken verdiği ama ailesinin daha önce görmemiş olduğu bir ifadenin bazı kısımlarını ilk Twitter hesabından 19 Şubat günü paylaşmışlar. 0.6600985221674877 During a March 2020 visit, the men pressured him to retract his allegations about abduction and torture at the February court hearing. Söz konusu kişiler, 2020 Mart ayında yaptıkları bir ziyarette, Türkmen'in Şubat ayındaki duruşmada dile getirdiği kaçırıldığı ve işkence gördüğü yönündeki iddiaları geri çekmesi için ona baskı yapmışlar. 0.882903981264637 Ayten Öztürk, now in pretrial detention in Sincan Prison and on trial for links with the outlawed armed group Revolutionary People's Liberation Party/Front (DHKP/C), lodged a complaint that she was abducted at Beirut Airport on March 8, 2018 and taken to Turkey on March 13, then held in an unidentified detention site until August 28, during which she was tortured repeatedly. Halen Sincan Cezaevi'nde tutuklu olarak bulunan ve yasadışı silahlı Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi ile ilişkili olmak suçundan yargılanan Ayten Öztürk, 8 Mart 2018 tarihinde Beyrut Havalimanı'nda kaçırıldığı ve 13 Mart günü Türkiye'ye getirilerek belirlenemeyen bir alıkoyma merkezinde 28 Ağustos tarihine kadar tutulduğu, bu süre zarfında defalarca işkence gördüğü iddialarını dile getiren bir suç duyurusunda bulundu. 0.8958333333333334 "The authorities should urgently investigate Türkmen's allegations that he was abducted, tortured, and pressured to remain silent, and ensure that he and his family are protected against reprisals for speaking out." Williamson "yetkililer Türkmen'in kaçırıldığı, işkence gördüğü ve susması için baskı gördüğü yönündeki iddiaları acilen soruşturmalı ve konuştukları için yapılabilecek misillemelere karşı onun ve ailesinin korunmalarını sağlamalıdır," dedi. 1.0476190476190477 In each case the prosecutorial authorities have failed to investigate their allegations. Her iki vakada da savcılık makamları bu iddialara ilişkin bir soruşturma başlatmadı. 1.0 Use of Child Soldiers Çocuk Asker Kullanımı 0.8620689655172413 Turkey/Syria: Civilians at Risk in Syria Operation Türkiye/Suriye: Suriye Operasyonunda Siviller Risk Altında 1.0093457943925233 The International Rescue Committee predicts that the new hostilities will displace 300,000 more immediately. Uluslararası Kurtarma Komitesi, yeni çatışmaların 300 bin kişiyi daha yerinden edebileceğini tahmin ediyor. 1.0377358490566038 A second stated objective for the safe zone was to relocate there a million Syrian refugees who are in Turkey. Güvenli Bölgenin açıklanan ikinci amacı ise Türkiye'deki 1 milyon Suriyeli Mülteci'yi buraya yerleştirmek. 1.0598290598290598 At least 700,000 of the 1.7 million people in Northeast Syria need humanitarian assistance, according to the United Nations. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, Kuzeydoğu Suriye'de yaşayan 1.7 milyon insandan 700 bini insani yardıma muhtaç. 0.978021978021978 The YPG should immediately demobilize children in its ranks and stop recruiting children. YPG, saflarındaki çocukları derhal terhis etmeli ve çocukları askere almaya son vermelidir. 0.9871794871794872 Further detentions of Kurdish political activists and HDP officials followed. Bunu, başka Kürt aktivistlerin ve HDP'li yetkililerin tutuklanması takip etti. 1.018181818181818 It should also make sure that those responsible for war crimes and crimes against humanity are held accountable. Ayrıca bunlardan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemiş olanlardan hesap sorulmasını da sağlamalıdır. 1.16 Turkey is equally responsible for the violations committed by its allies on the ground. Türkiye, müttefiklerinin sahada yaptığı ihlallerden eşit ölçüde sorumludur. 0.8709677419354839 Domestic Crackdown on Politicians, Activists in Turkey Politikacılar ve Aktivistlere Yönelik Türkiye'deki İç Baskılar 0.8865546218487395 Moves by President Recep Tayyip Erdoğan's government against democratically elected officials and other peaceful government critics violate Turkey's obligations under international and regional human rights law. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin demokratik olarak seçilmiş görevlilere ve diğer barışçı muhaliflere yönelik hamleleri, Türkiye'nin uluslararası ve bölgesel insan hakları hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ediyor. 0.821917808219178 Civilians Blocked from Fleeing; Trapped; Restrictions on Aid Kaçmaları engellenen; Sıkıştırılan Siviller; İnsani Yardımın Kısıtlanması 0.7472527472527473 Turkey has condemned looting by its allies but has not addressed any other abuses by the armed groups it backs or held them accountable. Türkiye müttefikleri tarafından yürütülen yağmacılık olaylarını kınamış, ama desteklediği silahlı grupların bunun dışındaki ihlallerini ele almamış veya bunların hesabını sormamıştı. 0.8859649122807017 Combatants are not allowed to seize property for personal use, including to house their own families. Savaşçılar, kendi ailelerini barındırmak da dahil olmak üzere, kişisel kullanım amacıyla özel mülke el koyamazlar. 0.8875 In August, the Interior Ministry removed from office mayors of three major municipalities of the mainly Kurdish southeast and eastern regions of Turkey and dissolved their local councils, blatantly violating the rights of voters and suspending local democracy in those municipalities. İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Ağustos ayında, ülkenin Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı güneydoğu ve doğu bölgelerindeki üç büyük belediyenin başkanını görevden alıp, belediye meclislerini feshederek, seçmenlerin oy verme haklarını bariz bir şekilde ihlal etti ve bu belediyelerde yerel demokrasiyi fiilen askıya aldı. 0.75 Despite pledges to stop the practice, the YPG has recruited children , including girls, and used some in hostilities. Bu uygulamaya son vereceğini taahhüt etmiş olmasına rağmen, YPG aralarında kızların da bulunduğu çocukları askere aldı ve onları bazı çatışmalarda kullandı. 0.8395522388059702 After Turkey's January 2018 military incursion into the north Syrian district of Afrin, the Turkish authorities detained and prosecuted hundreds of people for social media posts advocating peace and criticizing the operation. Türkiye'nin Ocak 2018'de Suriye'nin kuzeyindeki Afrin bölgesine düzenlediği askeri harekattan sonra, Türkiyeli yetkililer, sosyal medyada barışı savunan ve askeri harekatı eleştiren paylaşımlar yapan yüzlerce kişiyi gözaltına alıp, bu kişiler hakkında dava açmışlardı. 0.9017857142857143 Turkey's military incursion into Northeast Syria comes at a time when the Turkish authorities have targeted democratically elected mayors from the pro-Kurdish opposition Peoples' Democratic Party (HDP). Türkiye'nin Suriye'nin Kuzey Doğusu'na yaptığı askeri harekat, Türkiyeli yetkililerin muhalefetteki Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarını hedef aldığı bir döneme denk geldi. 0.7033492822966507 Almost 100,000 women and young children are locked in squalid camps for suspected ISIS family members with insufficient clean water or health care. 100 binden fazla kadın ve küçük çocuk, IŞİD üyesi olduğundan şüphelinilen kişilerin aileleri için kurulmuş sefil kamplara , temiz suyun ve sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu koşullarda kapatılmış durumdalar. 1.1073825503355705 ISIS destroyed religious and archaeological sites throughout areas under its control and looted and stole valuable cultural artifacts to help finance its operations. IŞİD, kontrolu altındaki dini ve arkeolojik alanları tahrip etti ve operasyonlarını değerli kültürel eserleri yağmalayarak veya çalarak finanse etti. 1.3732057416267942 On October 10, US President Donald Trump tweeted that the US had transferred two high-value British detainees known as the "Beatles" to "a secure location controlled by the US." The US also reportedly took custody of 38 other high-value prisoners for transfer outside of Northeast Syria. 10 Ekim günü Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Birleşik Devletlerin "Beatles" olarak bilinen Britanyalı iki değerli mahkumun "Amerika'nın kontrolundaki güvenli bir yere" nakledildiğini duyurdu. 0.9539473684210527 The Turkish Armed Forces should take all feasible measures to ensure the protection of civilians and civilian objects during military operations. Türk Silahlı Kuvvetleri, askeri operasyonlar sırasında, sivil insanların ve nesnelerin korunmasının sağlanması için mümkün olan tüm önlemleri almalıdır. 1.0606060606060606 Under the laws of war, pillaging, or forcibly taking private property for personal use is prohibited and can constitute a war crime even in the context of fighting in an area. Savaş hukukunda özel mülkün, kişisel kullanım amacıyla yağmalanması veya el konulması yasaklanmıştır ve bölgede çatışmaların sürdüğü hallerde dahi bir savaş suçudur. 0.7592592592592593 Increasing Instability in Post-ISIS Areas İŞİD'in Terkettiği Bölgelerde İstikrarsızlığın Artması 0.8850574712643678 Local activists have also reported hundreds of incidents of abuse by Turkish-backed factions that amount to unlawful arrests, torture, and disappearances. Yerel aktivistler de, Türkiye'nin desteklediği fraksiyonlar tarafından yapılmış, keyfi tutuklamalara, işkenceye ve zorla kaybetmeye varan yüzlerce ihlal vakasını bildirdiler. 0.8636363636363636 Countries whose nationals are held in prisons and camps for ISIS suspects and family members should urgently assist their citizens who want to return home for rehabilitation, reintegration, and, if appropriate, prosecution in line with international standards, or evacuation to third countries where they are not at risk of torture and other inhumane treatment. IŞİD şüphelilerinin ve aile üyelerinin tutulduğu hapishanelerde ve kamplarda vatandaşları bulunan ülkeler, rehabilite olmak, topluma yeniden entegre olmak ve eğer uygunsa, uluslararası standartlara uygun bir şekilde yargılanmak için evlerine geri dönmek isteyen vatandaşlarına acilen yardımcı olmalı veya bunların işkence veya başka tür insanlık dışı muamele görmeyecekleri üçüncü ülkelere boşaltılmasını sağlamalıdır. 0.8512396694214877 Turkey should vet armed groups before assisting them, and monitor their compliance with international humanitarian law, and make clear to them that looting, arbitrary arrests, and mistreatment are unlawful. Türkiye silahlı gruplara destek vermeden önce bu grupları araştırmalı ve uluslararası insani hukuka riayet edip etmediklerini takip etmelidir; onlara yağmacılığın, keyfi tutuklamaların ve kötü muamelenin hukuksuz olduğunu açıkça anlatmalıdır. 1.2843137254901962 International law prohibits non-state armed groups from recruiting anyone under 18, and enlisting children under 15 is a war crime. Uluslararası hukuk devlet dışı silahlı grupların 18 yaşından küçük çocukları askere almasını yasaklar. 0.9849246231155779 In the course of the military incursion on Northeast Syria, Turkey should refrain from arbitrarily targeting Kurdish political activists, politicians, journalists, and dissenting voices in Turkey. Türkiye, Suriye'nin kuzey doğusundaki askeri harekat sırasında, ülke içindeki Kürt politik aktivistleri, politikacıları, gazetecileri ve muhalif sesleri keyfi bir şekilde hedef almaktan kaçınmalıdır. 0.7904761904761904 They should always ensure the safety and security of humanitarian relief personnel. İnsani yardım çalışanlarının korunması ve güveliklerinin sağlanması için her zaman çaba sarfetmelidirler. 0.7783018867924528 Human rights priorities for Turkish forces and Kurdish-led forces, including the Syrian Democratic Forces (SDF) and the People's Protection Units (YPG), should include taking all feasible precautions to avoid civilian casualties, investigating alleged unlawful strikes, and ensuring that civilians can flee the fighting in safety. Türk kuvvetleri ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Halkın Koruma Birlikleri (YPG) başta olmak üzere Kürtlerin öncülük ettiği kuvvetlerin dikkate almaları gereken insan hakları öncelikleri arasında, sivil zaiyatının önlenmesi için mümkün olan tüm önlemlerin alınması, hukuksuz olduğu iddia edilen saldırıların soruşturulması ve sivillerin çatışma bölgelerinden güvenli bir şekilde kaçmalarının temin edilmesi sayılabilir. 1.0785340314136125 Turkish border guards have shot at and blocked Syrians attempting to flee violence in other areas of Syria and deported Syrians from Istanbul and other provinces back to areas where hostilities are ongoing. Türk sınır muhafızları Suriye'nin diğer bölgelerinden kaçan Suriyelilere ateş açmış ve engellemiş, İstanbul ve başka illerdeki Suriyelileri, çatışmaların sürdüğü bölgelere sınır dışı etmişti. 1.125 The laws of war also prohibit destruction of property not justified by military necessity. Savaş hukuku, askeri zorunluluk olmadıkça, mülkün tahrip edilmesini de yasaklar. 1.0934579439252337 All parties to the conflict should ensure that fleeing civilians are safe and have access to humanitarian assistance. Savaşın tüm tarafları kaçan sivillerin güvende olmasını ve insani yardıma erişebilmelerini sağlamalıdırlar. 0.9637681159420289 No one should be detained without a legal basis or when detention conditions would amount to cruel, inhumane, or degrading treatment. Kimse hukuki bir temele dayanmadan ve zalimane, insanlık dışı veya aşağılıyıcı muamele sayılabilecek koşullarda cezaevinde tutulmamalıdır. 0.9634146341463414 Northeast Syria was also the site of major offensives by the US-led coalition against the Islamic State (ISIS), which resulted in the deaths and displacement of thousands of people, as well as the destruction of essential infrastructure. Suriye'nin kuzey doğusu, aynı zamanda, ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından, IŞİD'e karşı, binlerce insanın ölümüyle, yerlerinden edilmesiyle ve temel altyapının tahrip edilmesiyle sonuçlanmış büyük bir askeri operasyonun düzenlendiği bölgeydi. 0.9429280397022333 On October 9, news reports quoted a Turkish Security Directorate statement stating that criminal investigations had been initiated against 78 people for "spread[ing] black propaganda against our country regarding Operation Spring of Peace and inciting enmity and hatred, through unsourced and false social media postings intended to destroy the reputation of our security forces." 9 Ekim'de Emniyet Genel Müdürlüğü'nden "Barış Pınarı Harekatı üzerinden ülkemiz aleyhinde kara propaganda yaparak halkı kin ve nefrete tahrik eden, güvenlik güçlerimizin itibarını zedelemek maksadıyla kaynaksız ve yalan paylaşımlarda bulunan, terör örgütü propagandası yaptığı görülen 78 şahıs ile ilgili gerekli yasal işlemlere başlanılmıştır," şeklinde bir açıklama yapıldığına ilişkin haberler çıktı. 0.8853211009174312 That requires them not to push back anyone fleeing threats to their life or freedom or anyone who faces a serious risk of torture or other cruel, inhumane, or degrading treatment or punishment. Bu, canlarını veya özgürlüklerini kurtarmak için kaçan veya işkence görme veya insanlık dışı veya aşağılayıcı başka tür muameleye veya cezaya maruz kalma riski olan hiç kimseyi geri itmemeleri gerektiği anlamına gelir. 0.7297297297297297 However, an October 6 announcement by the US that it is withdrawing troops from Syria was seen by Turkey as greenlighting an offensive on the area, analysts said. Ancak analistler, Amerika Birleşik Devletleri'nin 6 Ekimde birliklerini Suriye'den çektiğini açıklamasının, Türkiye tarafından, bölgede bir harekat başlatılmasına yeşil ışık yakıldığı şeklinde yorumlandığını belirtiyorlar. 0.8740740740740741 The US should ensure that all prisoners it transfers do not face the risk of torture and can challenge their transfer. Amerika, naklettiği tüm mahkumların işkence görmemelerini temin etmeli ve bu mahkumların nakledilmeye itiraz etmelerine imkan tanımalı. 0.7821011673151751 About 11,000 men and boys as young as 12 suspected of ISIS membership have remained detained in makeshift prisons for months without charge in severely overcrowded prisons under the control of the SDF. IŞİD üyesi olduklarından şüphelenilen 11 bin kadar erkek ve erkek çoçuk (ki bunların arasında 12'ye varan küçük yaşlarda olanlar da var), SDG'nin kontrolundaki, aşırı kalabalık, derme çatma cezaevlerinde , herhangi bir suçla itham edilmeksizin tutuluyorlar. 0.9393939393939394 In addition to Syrians and Iraqis, the detainees in makeshift prisons and camps include men, women, and children from about four dozen other nationalities. Derme çatma cezaevlerinde ve kamplarda tutulanlar arasında, Suriyeli ve Iraklı mahkumlara ilaveten, elliye yakın farklı milletten erkek, kadın ve çocuk da bulunuyor. 1.0 ISIS fighters in Syria have been responsible for a range of abuses, including intentionally bombing civilian targets; mass abductions, including of children; arbitrary detentions; mass executions; unlawful sieges; using child soldiers; and using prohibited weapons. Suriye'deki IŞİD üyeleri kasten sivil hedefleri bombalamak, çocuklar da dahil olmak üzere kitlesel insan kaçırmalar, keyfi özgürlük tahditleri, kitlesel infazlar, hukuksuz kuşatmalar, çocuk asker ve yasaklanmış silahları kullanmak gibi bir dizi ihlalden sorumlular. 0.9401197604790419 If Turkey's ground offensive proceeds, the government should secure any detention facilities that come under its effective control and protect the detainees. Türkiye'nin kara operasyonu sürecek olursa, hükümet, kontrolu fiilen kendisine geçen cezaevlerinin güvenliğini sağlamalı ve buradaki mahkum ve tutukluları korumalıdır. 0.7961783439490446 The groups also had taken over residents' homes and destroyed and looted civilian properties without compensating the owners. Söz konusu gruplar, ayrıca, bölgede yaşayan insanların evlerine, sahiplerini tazmin etmeksizin el koymuş ve tahrip etmişler ve sivil malları yağmalamışlardı. 0.9672727272727273 Turkey had previously announced that it would create a 32-kilometer-wide safe zone in Northeast Syria in response to threats from the Democratic Union Party (PYD), a Kurdish-led authority in Northeast Syria that the Turkish government describes as a terrorist group. Türkiye daha önce, Kuzeydoğu Suriye'de, Kürtlerin öncülüğündeki fiili yetkili olan ve Türkiye hükümetinin bir terör örgütü olarak gördüğü Demokratik Birlik Parti'sinin (PYD) tehditlerine karşılık olarak, 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturacağını açıklamıştı. 1.5928571428571427 While the extent of the Turkish military operation is not yet known, any major offensive is likely to displace thousands more people, straining a humanitarian response that is already at its limits, Human Rights Watch said. Türkiye'nin askeri harekatının genişliği henüz bilinmiyor olsa da, büyük çaplı bir operasyonun, binlerce insanı yerlerinden etmesi muhtemel. 1.2364532019704433 Iraq's semi-autonomous Kurdistan Regional Government (KRG), which has closed its border with Syria to fleeing refugees in the past, should respect the customary international refugee law and international human rights law principle of non-refoulement. Geçmişte Suriye ile sınırını kaçan mültecilere kapayan Irak'taki yarı otonom Kürdistan Bölgesel Yönetimi de, mültecilerle ilgili uluslararası teamül hukukuna ve geri göndermeme ilkesine riayet etmelidir. 0.9539748953974896 On September 30, Medecins San Frontieres reported that at least one female camp detainee was killed and at least three others were wounded when security authorities responded with gunfire to an alleged protest by camp residents. 30 Eylül'de Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, kampta kalanların yaptıkları iddia edilen bir protestoya müdahale eden güvenlik görevlilerinin açtıkları ateş sonucunda, en az bir kadın mahkumun öldüğünü ve üç kişin de yaralandığını bildirdi. 0.7028112449799196 The Birgun daily newpaper reported that its website director, Hakan Demir, was detained and released by an Istanbul court with an overseas travel ban pending an investigation. Birgün gazetesinde, gazetenin web sitesinin sorumlusu Hakan Demir'in gözaltına alındığına ve İstanbul'daki bir mahkeme tarafından hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilerek, serbest bırakıldığına, soruşturmanın sürdüğüne ilişkin bir haber çıktı . 0.9769230769230769 The UN Commission of Inquiry on Syria found that arbitrary arrests, detention, and pillaging became pervasive throughout Afrin. BM Suriye Araştırma Komisyonu, keyfi yakalamaların, gözaltıların ve yağmanın Afrin'in her yanına yayılmış olduğu bulgusuna ulaştı. 0.8466666666666667 Human Rights Watch has previously documented efforts by all parties to the conflict to block Syrians from fleeing the violence. İnsan Hakları İzleme Örgütü, çatışmalara katılan tüm tarafların şiddetten kaçan Suriyelileri engellemeye çalışmış olduğunu daha önce belgeledirmişti . 0.9529780564263323 Any authority with effective control over the prison facilities should ensure that detained ISIS suspects are afforded due process and fair trial rights and protected from reprisals and indiscriminate attacks, and that they are kept in prisons equipped for them in line with international best standards. Cezaevi tesislerini fiilen kontrol eden yetkililer kim olurlarsa olsunlar, gözaltındaki IŞİD şüphelilerinin adil ve usulüne uygun yargılanma haklarına kavuşmalarını, misillemelerden, ve ayırım gözetmeyen saldırılardan korunmalarını ve en yüksek uluslararası standartlara uygun hapishanelerde tutulmalarını sağlamalıdır. 1.0784313725490196 Close to a half-million people have already been displaced in recent months by hostilities in Northwest Syria. Suriye'nin kuzey doğusunda, son aylarda yaşanan çatışmalarda, 500 bine yakın insan yerlerinden edildi. 0.9743589743589743 Based on its experience in monitoring and documenting violations of human rights and international humanitarian law, Human Rights Watch highlights the following concerns and recommendations: İnsan Hakları İzleme Örgütü, insan hakları ve uluslararası insani hukuk ihlallerini izlemek ve belgelemek konusundaki deneyimlerinden hareketle, şu kaygıların ve tavsiyelerin altını çizmek ister: 0.89568345323741 For prisoners from the UK and other countries that have abolished the death penalty, such transfers should not take place without effective assurances that the prisoners will not face capital punishment should they be convicted in US federal courts. İngiltere ve idam cezasının kaldırıldığı diğer ülkelerden gelen mahkumlar söz konusu olduğunda, bu mahkumların Birleşik Devletler federal mahkemelerinde yargılanıp hüküm giymeleri halinde, kendilerine idam cezası verilmeyeceğine ilişkin teminat verilmeden nakilleri yapılmamalı. 0.8135593220338984 This includes maintaining international standards and procedures designed to prevent civilian casualties, and robustly and transparently reporting airstrikes and enemy and civilian casualties. Bu tür önlemler arasında sivil zaiyatının önlenmesi için tasarlanmış uluslararası standartlara ve prosedürlere uymak, hava saldırılarıları ile düşman unsurların ve sivillerin zaiyatını güçlü ve şeffaf bir şekilde raporlamak sayılabilir. 0.8178438661710037 The laws of war require all parties to the conflict to take all feasible steps to evacuate civilians from areas of fighting or where fighters are deployed and not block or impede the evacuation of those wishing to leave. Savaş hukuku, çatışan tüm tarafların, sivillerin çatışma bölgelerinden veya savaşçıların konuşlandırıldığı bölgelerden boşaltılması için ellerinden gelen tüm önlemleri almalarını ve böyle bölgelerden ayrılarak, orayı boşaltmak isteyenlere engel olmamalarını gerektirir. 1.0738007380073802 This also requires promptly, impartially, and thoroughly investigating instances in which civilian casualties may occur as a result of those operations; and providing compensation for wrongful civilian deaths and injuries and appropriate "condolence" or ex gratia payments for civilian harm. Operasyonlar sonucu sivil zaiyatının yaşandığı vakaların derhal, tarafsız ve kampsamlı bir şekilde soruşturulması; kusurlu sivil ölümlerinin ve yaralanmalarının tazmin edilmesi, zarar gören sivillere "taziye" veya lütuf ödemeleri yapılması da bu tür önlemler arasındadır. 1.0987654320987654 The committee consists of 150 delegates tasked with reforming the country's constitution. Komite ülkenin anayasasını islah etmekle görevlendirilmiş 150 delegeden oluşuyor. 1.1428571428571428 UN Security Council and General Assembly BM Güvenlik Konseyi ve Genel Meclis 0.9811320754716981 The attack was unlawful and amounted to a war crime. Saldırı hukuksuzdu ve bir savaş suçu teşkil ediyordu. 0.7766990291262136 Local rights groups have gathered files or evidence on hundreds of other cases . Yerel insan hakları grupları yüzlerce başka vaka hakkında da dosyalar derlediler veya kanıt topladılar. 1.0701754385964912 Property Rights, Humanitarian Aid, and Reconstruction Funding Mülkiyet Hakları, İnsani Yardım ve, Yeniden İnşaa Fonları 0.7767857142857143 At least three of those deported were detained by Syrian authorities upon their return. Sınır dışı edilenlerden en azından üçü, geri dönüşlerinin ardından Suriyeli yetkililer tarafından tutuklandılar. 1.049079754601227 The UN Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (OCHA) projected that 11.7 million people in Syria would require humanitarian and protection assistance in 2019. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), 2019 yılında Suriye'de 11.7 milyon insanın, insani ve koruma yardımına ihtiyaç duyacağını tahmin etti. 0.8117647058823529 Most countries have refused to repatriate their citizens, including women or children, or have only brought home small numbers of orphans. Çoğu ülke, aralarında kadınlar ve çocukların da bulunduğu kendi vatandaşlarının geri dönüşlerini ya reddetti ya da çok az sayıda yetim çocuğu memleketlerine geri götürdü. 0.7741935483870968 Those forces destroyed or rendered inoperable over 50 health facilities. Söz konusu güçler 50'den fazla sağlık tesisini yerle bir etti veya kullanılamaz hale getirdi. 0.8205128205128205 Abuses by Non-State Armed Groups Devlet Dışı Silahlı Grupların İhlalleri 1.037593984962406 On October 26, the Turkish foreign minister announced that Turkey "will not tolerate even the least violation of human rights violations." Türkiye Dışişleri Bakanı 26 Ekim günü Türkiye'nin "en ufak bir hak ihlaline dahi müsamaha göstermeyeceği" yönünde bir açıklama yaptı. 1.0067114093959733 Following years of preparation, the Syrian Constitutional Committee met on October 30 under the auspices of the United Nations in Geneva, Switzerland. Yıllar süren hazırlıklardan sonra, Suriye Anayasa Komitesi 30 Ekim günü, Birleşmiş Milletler himayesi altında, İsviçre'nin Cenevre kentinde toplandı. 0.9842931937172775 The US Defense Department attributed the lack of payments to "practical limitations" and "limited US presence, which reduces the situational awareness required to make ex gratia payments." ABD Savunma Bakanlığı tazminat ödenmemesini "pratik kısıtlara" ve "Amerikan varlığının sınırlı olması sebebiyle lütuf ödemeleri yapmak için gerekli durumsal farkındalığın azalmasına" bağladı. 0.9419354838709677 On August 1, the United Nations announced that UN Secretary-General Antonio Guterres would launch an investigation into hospital attacks in Syria. Birleşmiş Milletler, 1 Ağustos günü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, Suriye'deki hastane saldırılarına yönelik bir soruşturma başlatacağını duyurdu. 0.6995073891625616 The UK-based monitoring group Airwars estimated that at least 416 civilians died in US-led coalition airstrikes between January and June 2019. İngiliz izleme grubu Airwars'ın (Hava savaşları) tahminlerine göre 2019 yılının Ocak ve Haziran ayları arasında ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından düzenlenen hava saldırılarında en az 416 Sivil öldü. 1.0675675675675675 The coalition did not thoroughly investigate the attacks that killed civilians. Koalisyon, sivillerin öldüğü saldırıları kapsamlı bir şekilde araştırmadı. 0.8741258741258742 On August 7, the United Nations Security Council held its first briefing on the issue of those detained and missing in Syria. 7 Ağustos günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Suriye'deki özgürlükleri tahdit edilmiş ve kayıp kişilerle ilgili ilk brifingini düzenledi. 0.7873563218390804 According to the United Nations, northwest Syria is home to 3 million civilians, at least half of whom have been displaced at least once. Birleşmiş Milletler'e göre, Suriye'nin kuzey batısında 3 milyondan fazla sivil yaşıyor, bunlardan en azından yarısı, daha önce de en az bir defa yerlerinden edilmiş insanlar. 0.8461538461538461 If such a zone is created, it would not necessarily guarantee the protection of civilians, and would include a number of human rights concerns. Böyle bir tampon bölge kurulsa dahi, sivillere koruma sunulabileceği garanti olmadığı gibi, insan hakları ile ilgili çok sayıda endişeyi de kendi içinde barındıracaktır. 0.8125 Thousands died in Syrian government custody from torture and horrific detention conditions. Binlerce insan, Suriye hükümetinin gözetimi altındayken, işkence veya korkunç hapishane koşulları yüzünden öldü. 0.7931034482758621 Violations by Turkey and Turkish-Backed Forces Türkiye'nin ve Türkiye'nin desteklediği Güçlerin İhlalleri 0.847457627118644 Israel also reportedly conducted several air strikes on government-held areas in January and August. İsrail'in de Ocak ve Ağustos aylarında, hükümetin elindeki bölgelere çok sayıda hava saldırısı düzenlediği bildirildi. 0.8023952095808383 Countries including France, the United Kingdom, and the Netherlands cited logistical and security challenges to repatriating citizens. Aralarında Fransa, İngiltere ve Hollanda'nın da bulunduğu bazı ülkeler kendi vatandaşlarının geri dönüşünün lojistik veya güvenlikle ilgili güçlüklerinden bahsettiler. 1.0333333333333334 In Turkey, more than 3.6 million Syrian refugees, including half-a-million in Istanbul alone, received temporary protection. Türkiye'de 3.6 milyon Suriyeli mülteci geçici koruma statüsü aldı ki, sadece İstanbul'da yarım milyon mülteci bulunuyor. 0.9006211180124224 However, Kazakhstan, Uzbekistan, and Tajikistan together repatriated more than 756 nationals with links to ISIS, most of them women and children. Ancak Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan IŞİD'le bağlantılı kendi vatandaşlarından çoğu kadın ve çocuk olan toplam 756'sının ülkelerine dönmelerine izin verdi. 0.8645833333333334 UNHCR records indicate that more than 40,000 refugees had returned as of June 2019. UNHCR rakamlarına göre Haziran 2019 itibariyle 40 bin Suriyeli mülteci ülkelerine geri dönmüştü. 0.6395348837209303 Violations by US-Backed Forces and the US-Led Coalition ABD'nin desteklediği güçler ve ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından yapılan ihlaller 0.9315789473684211 On October 6, US President Donald Trump abruptly announced the withdrawal of US troops from northern Syria, paving the way for Turkey's military push against Kurdish-led forces. 6 Ekim günü Amerikan başkanı Donald Trump Amerikan birliklerinin kuzey Suriye'den çekileceğini aniden açıklayarak, Türkiye'nin Kürtlerin öncülüğündeki güçlere karşı ilerlemesinin önünü açtı. 0.8451327433628318 Security conditions in areas surrounding Afrin, which has been controlled by the Syrian National Army, a coalition of Turkey-backed Free Syrian Army (FSA) factions, deteriorated considerably. Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı fraksiyonlardan müteşekkil bir koalisyon olan Suriye Milli Ordusu'nun kontrolü altındaki Afrin'in çevresindeki bölgelerdeki güvenlik koşulları büyük ölçüde kötüleşti. 0.8653846153846154 The Turkish-Syrian border remained sealed and Turkish border guards routinely pushed back asylum seekers, including with live ammunition, killing dozens since January 2019, according to the Syrian Observatory of Human Rights. Türkiye-Suriye sınırı kapalı kalmayı sürdürdü ve Türkiyeli sınır muhafızları Suriyeli sığınmacıları, gerçek mermi kullanmak da dahil olmak üzere, düzenli olarak geri ittiler ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre Ocak 2019'da bu yana onlarcasını öldürdüler. 0.6610169491525424 In January 2019, Human Rights Watch documented 11 arrests; in six of the cases, individuals were apparently tortured. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2019 Ocak ayında 11 özgürlük tahdidi vakasını belgeledi, ki bunların altısında söz konusu kişilerin işkenceye maruz kalmış oldukları da görülüyordu. 0.9018691588785047 Using tactics reminiscent of the alliance's takeover of Aleppo and Ghouta, Syrian and Russian forces used internationally banned cluster munitions, incendiary weapons, and explosive weapons with wide-area effect including improvised "barrel bombs" against schools, homes, and hospitals, destroying key towns in the area and killing over 1000 civilians, including more than 300 children. Suriye ve Rusya güçleri, Halep'i ve Guta'yı alırken kullandıkları taktikleri andıracak şekilde, uluslararası hukukun yasakladığı misket bombaları, yangın silahları ve el yapımı "varil bombaları" gibi geniş alanlarda etkili olan patlayacı silahları, okullara, konutlara ve hastanelere karşı kullandılar ve bölgedeki önemli kentleri yerle bir ederek, aralarında 300'den fazla çocuğun da bulunduğu 1000'den fazla sivili öldürdüler. 0.9794520547945206 Turkey also proposed the creation of a buffer zone in northeast Syria, where it intends to move at least 1 million Syrians currently in Turkey. Türkiye aynı zamanda, kuzeydoğu Suriye'de, halen Türkiye'de bulunan 1 Milyon Suriyeliyi yerleştirmek istediği bir tampon bölge kurulmasını önerdi. 0.9634551495016611 In response to attacks by the Syrian-Russian military alliance on health and other humanitarian facilities in Idlib and northern Hama, and pressure from UN member states and human rights groups, UN Secretary-General Antonio Guterres launched an investigation into hospital attacks in Syria. Suriye-Rusya askeri ittifakının, İdlib ve Kuzey Hama'daki sağlık ve diğer insani yardım tesislerine düzenlediği saldırılar ve BM üyesi devletlerden ve insan hakları gruplarından gelen baskılar üzerine, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Suriye'de hastane saldırıları hakkında bir soruşturma başlattı. 0.7065217391304348 In 2019, however, Turkish authorities detained and forcibly returned many Syrians after making them sign "voluntary return" forms. Ancak 2019 yılında Türkiyeli yetkililer çok sayıda Suriyeli'nin özgürlüğünü keyfi olarak tahdit ederek, onlara "gönüllü geri dönüş" belgesi imzalatıp, zorla Suriye'ye geri gönderdiler. 1.2195121951219512 Violations by the Syrian-Russian Military Alliance Suriye-Rusya Askeri İttifakının İhlalleri 0.8238095238095238 It made one condolence payment to a family in January 2019, but it did not create a program for compensation or other assistance to civilians harmed by coalition operations. 2019 Ocağında bir aileye başsağlığı ödemesi yapıldı ancak koalisyon güçlerinin operasyonlarında zarar gören sivillere tazminat ödenmesine veya başka şekilde yardım sunulmasına yönelik bir program oluşturulmadı. 0.8404255319148937 The Syrian-Russian military alliance launched hundreds of daily attacks since late April 2019 to re-take areas in northwest Syria from anti-government groups. Suriye-Rus askeri ittifakı, Suriye'nin Kuzey Batısındaki bölgeleri hükümet karşıtı gruplardan geri almak amacıyla, 2019 Nisan ayının sonlarından bu yana her gün yüzlerce saldırı düzenledi. 1.1818181818181819 Those who "reconciled" with the government continue to suffer abuses at the hands for government forces. Hükümetle "uzlaşanlar" hükümet güçlerinin elinde hak ihlalleri yaşamaya devam ediyorlar. 0.8976377952755905 Tens of thousands of persons have been detained or disappeared since 2011, the vast majority by government forces. 2011'den bu yana, büyük çoğunluğu hükümet güçleri tarafından olmak kaydıyla, onbinlerce insan alıkonuldu veya zorla kaybedildi. 0.6238532110091743 Foreign ISIS suspects arrested in Syria, notably French ones, were transferred to Iraq despite torture, flawed trials and death penalty. Suriye'de tutuklanan yabancı IŞİD üyeleri, özellikle de Fransız uyruklu olanlar, Irak'ta işkence yapıldığı, yargılamaların kusurlu olduğu ve ölüm cezasının bulunduğunun bilinmesine rağmen, bu ülkeye transfer edildiler. 0.79 Both the EU and the US renewed and expanded sanctions on the Syrian government. Hem AB hem de ABD Suriye hükümetine yönelik uyguladıkları yaptırımları yenilediler ve genişlettiler. 0.9555555555555556 The European Union hosted its third Brussels conference on Syria in March, focusing on the return of refugees and reconstruction. Avrupa Birliği, Brüksel'de, mültecilerin geri dönüşlerine ve yeniden inşaa sorunlarına odaklanan konferanslarının üçüncüsünü düzenledi. 0.7636363636363637 General Security, the agency responsible for the country's border control, said it deported 2,731 Syrians between May 21 and August 28, 2019, following its May 13 decision to deport all Syrians who entered Lebanon irregularly after April 24, and directly handed them to the Syrian authorities . Ülkenin sınır kontrolünden sorumlu birimi olan Genel Güvenlik, Suriye'ye 24 Nisan'dan sonra gayrinizami giriş yapmış Suriyelilerin sınırdışı edileceğine ilişkin 13 Mayıs tarihli kararı uyarınca, 21 Mayıs ile 28 Ağustos 2019 tarihleri arasında Lübnan'a gayrinizami olarak giriş yapmış 2 bin 731 Suriyeliyi sınır dışı ettiğini duyurdu ve onları doğrudan Suriyeli yetkililere teslim etti. 1.0 The Syrian government enforced a legal and policy framework that enables it to co-opt millions of dollars of international funding earmarked for humanitarian aid and reconstruction. Suriye hükümeti, insani yardım ve yeniden inşaa için ayrılmış milyonlarca dolarlık insani yardım fonuna el koymasına olanak veren bir hukuk ve politika çerçevesini uygulamaya soktu. 0.9540229885057471 The Battle of Baghuz in February 2019 brought about the territorial demise of ISIS. 2019 Şubatında yapılan Baghuz muharebesi IŞİD'in bölgesel anlamda çöküşüyle sonuçlandı. 0.7831325301204819 In September 2019, there were reports that Hungary planned to upgrade its diplomatic ties with Syria, breaking European consensus. 2019 Eylülünde Macaristan'ın Suriye hükümeti ile diplomatik ilişkilerini geliştireceğine ilişkin haberler alındı ki bu Avrupa'daki görüş birliğinin bozulması demekti. 0.8421052631578947 Humanitarian aid restrictions imposed by the government and Jordan's refusal to allow Rukban residents to seek asylum in Jordan or provide cross-border aid meant that camp residents faced serious risk of starvation and disease, as well as threat of attack. Hükümet tarafından dayatılan insani yardım kısıtlamaları ve Ürdün'ün Rukban'da yaşayanların Ürdün'e sığınmalarına izin vermemesi ya da sınır ötesi insani yardım sağlamaması, kamp sakinlerinin hem ciddi bir açlık ve hastalık riskiyle, hem de saldırıya uğrama tehdidiyle karşı karşıya kalmalarına yol açtı. 1.097902097902098 Military operations have displaced more than 600,000 individuals in Idlib and Hama and at least 180,000 individuals in northeast Syria, according to UN OCHA. BM OCHA rakamlarına göre, askeri operasyonlar İdlib ve Hama'da 600 binden fazla, Kuzeydoğu Suriye'de ise en az 180.000 kişiyi yerlerinden etti. 0.9888579387186629 In northeast Syria, the number of civilians killed and the degree of destruction as a result of the US-led coalition and its local ally, the Syrian Democratic Forces, suggested a degree of destruction and loss of life in areas held by the extremist group Islamic State (ISIS) that indicate a failure to take all necessary precautions to protect civilians. Suriye'nin kuzey doğusunda ölen sivillerin sayısı ve Amerika'nın liderliğindeki koalisyonun ve onun mahalli ortağı Suriye Demokratik Güçleri'nin neden olduğu yıkımın boyutları, aşırılıkçı grup IŞİD'in kontrolü altındaki bölgelerdeki can kayıpları ve yıkımın, sivilleri korumak için gerekli tüm önlemlerin alınmadığını gösteren boyutlara ulaştığını düşündürdü. 0.8947368421052632 The International Impartial and Independent Mechanism (IIIM), an evidence-gathering body established by the UN General Assembly in December 2016, continued to gather and preserve evidence for future criminal prosecutions. BM Genel Meclisi tarafından 2016 Aralık ayında kurulmuş bir kanıt toplama birimi olan Uluslararası Tarafsız ve Bağımsız Mekanizma (IIIM) ileride açılabilecek ceza davalarında kullanılmak üzere kanıt toplamaya ve bunları muhafaza etmeye devam etti. 0.8046875 The battle was marked by intense US-led coalition air attacks and ground artillery shelling by the SDF. Muharebeye damgasını vuran ABD öncülüğündeki koalisyonun yoğun hava saldırıları ile SDG'nin karadan yaptığı topçu atışları oldu. 0.7632850241545893 Lebanon, which hosts around 1.5 million Syrian refugees, relentlessly promoted returns and took active steps to curb the inflow of refugees starting in April. 1.5 milyon kadar Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Lübnan geri dönüşleri bıkmadan usanmadan özendirmeye çalıştı ve Nisan ayından itibaren de yeni mülteci gelişlerini engellemek için fiilen çaba sarfetti. 0.7253886010362695 The government restricted humanitarian organizations' access to communities that needed or allegedly received aid, selectively approved aid projects to punish civilians in anti-government held areas, and required that humanitarian groups partner with security-vetted local actors. Hükümet insani yardım kuruluşlarının, insani yardıma ihtiyacı olan veya bu yardımı aldıkları iddia edilen topluluklara erişimlerini kısıtladı, hükümet karşıtı güçlerin kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan sivilleri cezalandırmak amacıyla yardım projelerine seçerek onay verdi ve insani yardım gruplarına güvenlik kontrolünden geçirilmiş yerel aktörlerle ortak çalışmalarını şart koştu. 0.7956204379562044 April saw the collapse Russian-Turkish agreement that had established a ceasefire in Idlib in September 2018. Nisan ayı, Türkiye ile Rusya arasında yapılan ve 2018 Eylülünde İdlib'de ateşkes ilan edilmesini sağlayan anlaşmanın çöküşüne şahit oldu. 0.872093023255814 Those factions have committed war crimes, according to the COI, targeting civilians, taking hostages, planting car bombs, conducting arbitrary arrests, extortion, torture, and enforcing a rigid dress code for women and girls. UBSAK'a göre, söz konusu fraksiyonlar savaş suçları işlediler, sivilleri hedef aldılar, rehin aldılar, araba bombaları yerleştirdiler, keyfi alıkoyma, gasp, işkence yapmak gibi suçlar işlediler ve kadınlar ve kızlar için çok sıkı giyim kuralları uyguladılar. 0.7723214285714286 The fate of thousands kidnapped by ISIS remained unknown, with no steps taken by Kurdish authorities, the US-led coalition, or the Syrian government to determine their fate. IŞİD tarafından kaçırılan binlerce kişinin akibetleri belirsizliğini koruyor ve ne Kürt yetkililer, ne Amerikan Koalisyonu ne de Suriye hükümeti, bu kişilerin akibetlerini öğrenmek konusunda herhangi bir adım atmış değiller. 0.7366255144032922 The Syrian-Russian military alliance in April re-launched military operations against Idlib, the last anti-government foothold, with indiscriminate attacks and prohibited weapons. Suriye-Rusya askeri ittifakı, Nisan ayında, hükümet karşıtı güçlerin tutundukları son kale olan İdlib'e yönelik askeri operasyonlara, savaşçı-sivil ayırımı gözetmeyen saldırılar düzenleyerek ve yasaklanmış silahlar kullanarak, yeniden başladı. 0.8589743589743589 In 2019, the government updated the records of hundreds thought to be disappeared or dead, but none of their families have received their loved ones' remains or additional information from authorities. Hükümet 2019 yılında öldüğü veya kaybedildiği düşünülen insanların kayıtlarını güncelledi, ancak bu kişilerin aileleri yetkililerden, yakınlarının ne cenazelerini alabildiler, ne de onlarla ilgili her hangi ek bir bilgi edinebildiler. 0.94375 On October 9, following an announcement by the United States administration of the withdrawal of its forces from Syria, Turkey invaded northeast Syria. Türkiye, Amerikan yönetiminin Suriye'deki güçlerini geri çekeceğine ilişkin yaptığı bir açıklamanın ardından, 9 Ekim günü, Suriye'nin kuzey doğusunu işgal etti. 0.9857142857142858 Despite the appointment of a new UN special envoy to Syria, Geir Pederson, UN-led political negotiations remained at a virtual standstill. Geir Pederson'un yeni BM özel temsilcisi olarak atanmasına rağmen, BM öncülüğündeki siyasi müzakerelerde neredeyse hiç ilerleme sağlanamadı. 0.8798076923076923 The United States conducted airstrikes against ISIS in northeast Syria, as part of the US-led coalition, and provided financial and logistical support to the Syrian Democratic Forces. Amerika Birleşik Devletleri, Amerika'nın öncülüğündeki koalisyon kapsamında, Suriye'nin kuzey doğusunda IŞİD'e karşı hava saldırıları düzenledi ve Suriye Demokratik Güçleri'ne mali ve lojistik destek sağladı. 0.875 Around 18,000 individuals left al-Rukban camp near the Syrian-Jordanian border for government-held areas. 18 bin kişi Suriye - Ürdün sınırının yakınlarında el Rukban kampını terkederek hükümet kontrolündeki bölgelere gittiler. 0.7532467532467533 Many ended up in Idlib and areas under the control of Hay'et Tahrir al-Sham, where they were either arrested by that group or caught in the Syrian-Russian military offensive. Bunların çoğu kendilerini İdlib'de ve Hayat Tahrir El Şam'ın kontrolü altında bulunan bölgelerde buldular ve burada ya söz konusu grup tarafından tutuklandılar, ya da Suriye-Rusya askeri operasyonlarında iki ateş arasında kaldılar. 0.7643979057591623 In mid-August, the Syrian-Russian military alliance killed 20 civilians in a strike on a displacement compound located in the town of Hass, Idlib. Ağustos ayının ortalarında Suriye-Rusya askeri ittifakı, İdlib vilayetinin Hass kentindeki yerlerinden edilmiş kişiler için kurulmuş bir kampa düzenlediği hava saldırısında 20 sivili öldürdü. 0.6231884057971014 The US-led coalition struck in August what it claimed was an al-Qaeda entity in Idlib. Amerika öncülüğündeki koalisyon Ağustos ayında Idlib'de, el Kaide'nin bir teşekkülüne yönelik olduğunu iddia ettiği bir saldırı düzenledi. 0.9818840579710145 While the Turkish invasion of northeast Syria has reduced the areas under the control of Kurdish-led authorities, at time of writing the Kurdish-led Autonomous Administration for Northeast Syria remained in control of most of the 110,000 ISIS suspects and family members. Türkiye'nin Suriye'nin kuzey doğusunu işgal etmesiyle birlikte Kürtlerin liderliğindeki yetkililerin kontrolündeki bölgeler küçülmüş olsa da, bu satırlar yazıldığı sırada, IŞİD sanığı 110 bin kişi ve bunların aileleri, Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kontrolü altındaydı. 1.0185758513931888 In areas retaken from the anti-government groups, including Eastern Ghouta, Daraa and southern Damascus, Syrian security forces arrested hundreds of activists, former opposition leaders and their family members, although they had all signed reconciliation agreements with authorities guaranteeing that they would not be arrested. Doğu Guta, Dara ve Güney Şam gibi, Hükümet karşıtı gruplardan geri alınan bölgelerde bulunan yüzlerce aktivist ve eski muhalefet liderleri ile bunların aile üyeleri, yetkililerle tutuklanmayacaklarına ilişkin teminat veren uzlaşma anlaşmaları imzalamış olmalarına rağmen, Suriyeli güvenlik güçleri tarafından tutuklandılar. 0.7408759124087592 Syrian refugees in neighboring countries faced pressure from host countries to return to Syria, despite serious safety concerns and lack of transparency around conditions in areas held by the government. Komşu ülkelerdeki Suriyeli mülteciler de, ev sahibi ülkeler tarafından, Suriye'de hüküm süren ciddi güvenlik kaygılarına ve hükümet kontrolü altındaki bölgelerdeki koşullarla ilgili saydamlık olmamasına rağmen, bu ülkeye geri dönmeleri için yapılan baskılara maruz kaldılar. 0.8405797101449275 Despite the international focus on those detained and disappeared by the Syrian government, including by the special envoy and the Security Council, little progress was made. Suriye hükümeti tarafından alıkonulan veya zorla kaybedilen kişiler, özel temsilci ve Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplum gündemine oturmuş olsalar da bu konuda çok az ilerleme kaydedildi. 0.6311475409836066 Those who returned to government-held areas ended up in displacement centers. Hükümet kontrolü altındaki bölgelere gidenler, kendilerini yerlerinden edilmiş kişiler için kurulmuş merkezlerde buldular. 0.9166666666666666 Instead of securing funding to address the population's vital needs, the Syrian government developed a legal and policy framework to co-opt humanitarian and reconstruction funding to advance its own interests. Suriye hükümeti, halkın yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilecek fonları temin etmek yerine, insani ve yeniden inşaa fonlarına kendi çıkarları doğrultusunda el koymasına olanak sağlayacak hukuki ve politik bir çerçeve geliştirdi. 0.7379032258064516 Civilians in these areas effectively had nowhere to go, lacking resources to relocate, unable to cross into Turkey, and fearing persecution if they relocated to government-held areas. Bu bölgelerdeki sivillerin başka bir yere yerleşmek için mali imkanları olmadığı, Türkiye'ye geçemedikleri ve hükümet kontrolü altındaki bölgelere yerleşmeleri halinde zulme uğramaktan korktukları için, gidebilecekleri başka bir yerleri fiilen yok. 1.0421686746987953 Events in Syria of 2019 reinforced the conclusion that the atrocities and rights violations that have characterized the conflict continued to be the rule, not the exception. Suriye'de 2019 yılında yaşanan olaylar, ihtilafı tanımlayan vahşetin ve hak ihlallerinin, istisna değil, kural oldukları yönündeki kanaati güçlendirecek nitelikteydi. 0.6974789915966386 Kurdish authorities, in response, struck a deal with Damascus, allowing Syrian forces to deploy and retake control of multiple towns across the Syrian-Turkish border. Buna karşılık, Kürt yetkililer de Şam'la bir anlaşma yaparak, Suriye güçlerinin bölgede konuşlanmasına ve Suriye-Türkiye sınırındaki çok sayıdaki köyün ve kasabanın kontrolünün yeniden bu güçler tarafından ele geçirilmesine izin verdiler. 0.8636363636363636 Witnesses who managed to flee the last remaining enclaves controlled by ISIS-in part by paying smugglers hefty sums-described harrowing humanitarian conditions and relentless attacks in areas where they lived. Zaman zaman kaçakçılara yüklü ödemeler yapmak pahasına da olsa IŞİD'in kontrolünde kalan son topraklardan kaçmayı becerebilen tanıklar, insani koşulların vehametini ve yaşadıkları yerlere düzenlenen ardı arkası kesilmeyen saldırıları anlattı. 1.08 On October 27, a US military operation in Idlib resulted in the death of Abu Bakr al-Baghdadi, ISIS' leader. 27 Ekim günü İdlib'de düzenlenen bir Amerikan operasyonunda IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi öldürüldü. 0.8404255319148937 The UN special rapporteur on extrajudicial executions rebuked France for its alleged involvement in the transfers of its nationals sentenced to death in Iraq. BM yargısız infazlar özel raportörü , Fransa'nın kendi vatandaşlarının idama mahkum edilmek üzere Irak'a transfer edilmesinde parmağı olduğu yönündeki iddialar nedeniyle, bu ülkeyi kınadı. 1.1666666666666667 When they were fighting, of course I was scared and I couldn't sleep." Kavga ettiklerinde tabii korkardım ve gözümü uyku tutmazdı." 0.9642857142857143 Greece: Migrant Children Held in Deplorable Conditions Yunanistan: Göçmen Çocuklar Kötü Koşullarda Tutuluyorlar 1.0434782608695652 The children traveled on their own to Europe or became separated from their families in transit. Çocuklar Avrupa'ya ya kendi başlarına gelmişlerdi ya da yolda ailelerinden ayrı düşmüşlerdi. 0.9555555555555556 Children also face ill-treatment by police. Çocuklar polisten kötü muamele de görüyorlar. 0.7870370370370371 Many had fled violence and armed conflict, including in Syria, Afghanistan, and Iraq. Çocukların bir çoğu Suriye, Afganistan ve Irak gibi ülkelerdeki şiddetten ve silahlı çatışmalardan kaçmıştı. 0.8888888888888888 Children face extremely poor conditions. Çocuklar çok kötü koşullara maruz kalıyorlar. 0.9183673469387755 As of August 11, 2016, all facilities were full with 1,472 requests for placement pending. 11 Ağustos 2016 itabiriyle tüm yurtlar doluydu ve 1472 kişi yerleştirilmek için sırada bekliyordu. 0.7840909090909091 As of September 2, only 49 unaccompanied children had been relocated. 2 Eylül itibariyle yanında refakatçisi olmayan sadece 49 çocuk yeniden yerleştirilmişti. 0.9418604651162791 Greek police detained 161 unaccompanied children in the first six months of 2016. Yunan Polisi 2016'nın ilk altı ayında refakatçisi olmayan 161 çocuğu nezarette tutmuş. 0.9852941176470589 None of the children we interviewed in police custody had been given access to an interpreter in order to speak to the police, and only one of the four facilities offered any access to books and games. Polis gözetimi altında görüştüğümüz çocuklardan hiç birine polisle konuşabilmesi için tercümana erişim olanağı sağlanmamıştı ve dört tesisten sadece bir tanesi kitaba ve oyunlara erişim olanağı sunuyordu. 1.032258064516129 The Greek government should ensure that there are sufficient and suitable alternatives to detention and end the unjustified detention of unaccompanied children. Yunan Hükümeti yeterli ve uygun alternatif çözümler üretilmesini sağlamalı ve refakatçisi olmayan çocukların haksız yere nezarette tutulmasına son vermeli. 0.9700854700854701 Under international law , binding European directives , and national law , detention of unaccompanied children can be used only as a measure of last resort, in exceptional circumstances, and for the shortest appropriate period. Uluslararası hukuk , bağlayıcı Avrupa yönergeleri ve ulusal yasalar uyarınca yanında refaketçi olmayan çocukların nezarette tutulması son çare olarak, istisnai durumlarda ve mümkün olan en kısa süreler için başvurulabilecek bir önlem. 0.8383233532934131 Human Rights Watch found that children were often detained for longer than these already excessive periods, with an average stay of 40 days. İnsan Hakları İzleme Örgütü zaten gereğinden çok daha uzun olan bu sürelerin dahi sık sık aşıldığını ve nezarette kalış süresinin ortalama 40 gün olduğunu tespit etti. 0.762589928057554 Greece and the EU should do a better job giving these vulnerable children the care they need and deserve." AB'nin ve Yunanistan'ın bu korunmasız çocuklara muhtaç oldukları ve hak ettikleri bakımı sağlamak için daha çok çaba sarfetmesi gerekiyor." 0.823170731707317 While most of the children interviewed did not report abuse, four children said they had been slapped or humiliated by police officers. Görüşülen çocukarın büyük çoğunluğu istismardan bahsetmemiş olsa da, dört tanesi polis memurlarından tokat yediğini ve onlar tarafından hakarete uğradığını anlattı. 1.0817610062893082 The UN Committee on the Rights of the Child has said that children should not be detained solely because of their immigration status or on the basis of being unaccompanied. BM Çocuk Hakları Komitesi çocukların sırf göçmenlik durumları yüzünden veya yanında refakatçi bulunmadığı için nezarette tutulmasının yanlış olduğunu söylüyor. 0.9213973799126638 "Javed S.," a 16-year-old boy from Afghanistan who had been in police custody for 52 days, said, "The situation is very bad…I feel alone here, far from my family, from my friends…I need to get out of this hell." Polis nezaretinde 52 gün tutulmuş 16 yaşında Afganistanlı bir oğlan, "Javed S.," "içeride durum çok kötü... Burada kendimi ailemden, arkadaşlarımdan uzakta, yalnız hissediyorum... Bu cehennemden çıkmam lazım," şeklinde konuşuyor. 1.0 The problem has grown more acute after significant arrivals by sea to Greek islands - more than 160,000 people arrived in the first seven months of 2016 - and border closures to the north, which have effectively trapped asylum seekers and migrants in Greece. Çok sayıda Mülteci'nin deniz yoluyla Yunan Adalarına ulaşmasından (2016'nın ilk yedi ayında 160.000'den fazla insan geldi) ve kuzeyde sınırın kapatılmasıyla mültecilerin ve göçmenlerin fiilen Yunanistan'a sıkışmasından sonra, sorun daha da akut bir hal aldı. 1.0180722891566265 The report is based on interviews with 42 children who were or had been detained, as well as visits to two police stations and two detention centers in mainland Greece . Rapor nezarette tutulan ya da tutulmuş 42 çocukla yapılmış görüşmelerle birlikte, Yunan anakarasındaki iki karakol ve iki nezarethaneye yapılan ziyaretlere dayanıyor. 0.7612903225806451 According to the National Center for Social Solidarity, Greece has only 800 shelter spaces for unaccompanied children. Ulusal Toplumsal Dayanışma Merkezi verilerine göre Yunanistan'da yanında refakatçisi olmayan çocuklar için sadece 800 kişilik barınma kapasitesi bulunuyor. 1.1379310344827587 "We're talking about kids who are all alone and who fled their countries, often to escape violence. "Burada söz konusu olan kimsesiz ve çoğu zaman ülkelerindeki şiddetten kaçmış çocuklar. 0.8391959798994975 The EU's emergency relocation plan, adopted in September 2015 and intended to move 66,400 asylum seekers from Greece to other EU countries, has provided little relief. Avrupa Birliği'nin 2015 Eylül'ünde benimsediği ve 66.400 sığınmacı'nın Yunanistan'dan diğer AB ülkelerine gönderilmesini öngören acil yeniden yerleştirme planı da çok büyük bir rahatlama sağlayamadı. 0.9567099567099567 While unaccompanied children should be referred to safe accommodation, Greece has a chronic shortage of space and detains children in so-called protective custody while they await space in the overburdened shelter system. Yanında refakatçi olmayan çocukların güvenli yurtlara yönlendirilmesi gerekirken, Yunanistan kronik bir yer sıkıntısı çekiyor ve aşırı yüklenmiş yurt sisteminde yer açılmasını bekleyen çocukları sözde "koruyucu gözaltında" tutuyor. 0.8695652173913043 Greek authorities have acknowledged the issue, but done far too little to effectively address the lack of accommodation. Yunan makamları bu sorunun varlığını kabul ediyorlar ancak barınma olanaklarını artırmak için şu ana dek çok az çaba göstermiş durumdalar. 0.8528301886792453 On an August visit to Greece, the UN High Commissioner for Refugees, Filippo Grandi, emphasized the need for EU member states to accelerate transfer of asylum seekers out of Greece, through family reunification and relocation. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Flippo Grandi, Ağustos ayında Yunanistan'a yaptığı bir ziyarette, AB üyesi ülkelerin sığınmacıların, ailelerin birleştirilmesi ve yeniden yerleştirme yoluyla Yunanistan dışına aktarılması sürecini hızlandırmaları gerektiğini vurguladı. 1.5151515151515151 The 27-page report, "‘Why Are You Keeping Me Here? "`Beni Neden Burada Tutuyorsunuz? 0.9611650485436893 Greece's failure to provide accommodation for unaccompanied migrant children is a chronic problem . Yunanistan'ın yanında refakatçi olmayan mülteci çocuklara barınma olanağı sunamaması kronik bir sorun . 0.6878048780487804 Greek law says unaccompanied children may be detained for 25 days pending transfer to a shelter, and for up to 45 days in very limited cases. Yunan yasaları refakatçisi olmayan çocukların bir yurda yerleştirilmeden evvel 25 gün koruyucu gözaltında tutulabileceğini, bazı istisnai durumlarda ise bu sürenin 45 güne kadar uzatılabileceğini söylüyor. 0.8450704225352113 The European Commission should allocate earmarked emergency funding for placements for unaccompanied children in Greece. Avrupa Komisyonu Yunanistan'da bulunan yanında refakatçisi olmayan çocukların yerleştirilmesi amacıyla özel bir acil durum fonu tahsis etmeli. 0.5903614457831325 ': Unaccompanied Children Detained in Greece," documents arbitrary and prolonged detention of children in violation of international and Greek law. ': Unaccompanied Children Detained in Greece," ) başlığını taşıyan 27 sayfalık rapor çocukların keyfi bir şekilde ve uzun süreler boyunca nezarette tutulduğunu ve bunun hem uluslararası hukuku, hem de Yunan yasalarını ihlal ettiğini belgelendiriyor. 0.541095890410959 "Greek authorities face real challenges because of the significant number of arrivals, but these don't absolve Greece of its obligation to protect children who have fled violence, endured traumatic journeys, and are alone," Riddell said. Riddell "Yunan makamları gelen insanların sayısının büyüklüğü nedeniyle gerçekten de zor bir durumla karşı karşıya, ancak bu zorluk Yunanistan'ın şiddetten kaçmış, travmatik bir yolculuğa katlanmış ve yalnız kalmış çocukları koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmıyor," diyor ve devam ediyor: "AB üyesi ülkeler korunmasız çocukları korumaya gerçekten de niyetliyseler, bu çocukları bir an evvel Yunanistan'dan diğer ülkelere çıkartmalılar." 0.651685393258427 End Unjustified Detention of Vulnerable Unaccompanied Kids Refakatçisi olmayan korunmasız çocukların haksız yere nezarette tutulmasına son verilsin. 1.0174418604651163 Children are held in unsanitary conditions, sometimes with unrelated adults, in police stations and detention centers where they have little access to basic care and services. Çocuklar temel bakım ve hizmetlere erişimin olmadığı karakollarda ve nezarethanelerde, sağlıksız koşullarda ve bazen akrabaları olmayan yetişkinlerle birlikte tutuluyorlar. 0.8805309734513275 "Wasim T.," a 16-year-old Kurdish boy from Iraq who was locked in a police cell, said he fled after Islamic State fighters (also known as ISIS) captured his hometown of Mosul and executed his father. Polis karakolunda hücreye kapatılmış 16 yaşında ıraklı bir kürt oğlan, memleketi Musul'un IŞİD adıyla da bilinen İslam Devleti savaşçıları tarafından işgal edilmesi ve babasının infaz edilmesi üzerine oradan kaçtığını anlattı. 0.8927038626609443 "Greece says it has to detain children for their own protection, but being locked up in cramped and filthy cells is the last thing these kids need," said Rebecca Riddell , Europe fellow at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Rebecca Riddell , "Yunanistan çocukları korumak için onları nezarette tutmak zorunda olduğu söylüyor, ancak pis, sıkış tıkış hücrelere kapatılmak çocukların ihtiyaç duyduğu en son şey" diyor. 1.0333333333333334 Selected quotes from witnesses: Tanık ifadelerinden alıntılar: 0.5833333333333334 … One person fainted. diye soruyorlardı… Bir kişi bayıldı. 1.1929824561403508 - Dr. Zakariya Mubara, director of the Women and Children's Hospital - Dr. Zakariya Mubara, Kadın ve Çocuk Hastanesi Direktörü 0.9642857142857143 [Many people] were crying … We had to evacuate six infants, nine children, nine women, all of them patients. [Birçok insan] ağlıyordu… Altı bebeği, dokuz çocuğu, dokuz kadını tahliye etmek zorunda kaldık - hepsi hastaydı. 0.9411764705882353 "I cannot describe [the scene], people were scared, afraid, terrified…they kept asking me, ‘Doctor, what should we do, where should we go, how can we evacuate?' "[Ortalık] anlatılacak gibi değildi, insanlar korku içindeydi, ürkmüş, dehşete düşmüşlerdi… bana sürekli 'Doktor, ne yapalım, nereye gidelim, nasıl tahliye edilebiliriz?' 0.7894736842105263 Russian and Syrian government attacks continued in the area. Bu esnada Rusya ve Suriye hükümeti bölgeye yönelik saldırılarına devam etti. 0.5688073394495413 Ibrahim said he heard "fire all around" and "many" explosions. İbrahim "her taraftan ateş sesi" ve "birçok" patlama duyduğunu söyleyerek "bittiğinde insanlar ölmüştü" dedi. 0.7794117647058824 Hospitals, School Hit, No Place to Flee for Civilians Hastane ve Okullar Vuruluyor; Sivillerin Kaçabileceği Hiçbir Yer Yok 0.875 They include Scud missiles, variants of Scud missiles, SS-21 Tochka missiles, and Luna-M missiles. Bunlar arasında Scud füzeleri, değiştirilmiş Scud füzeleri, SS-21 Tochka füzeleri ve Luna-M füzeleri yer alıyor. 1.1914893617021276 Hospitals and other medical facilities are civilian objects that have special protections under the laws of war. Hastaneler ve diğer tıbbi tesisler savaş hukukunda özel korumaya sahip olan sivil nesnelerdir. 0.8027210884353742 A representative of the group told Reuters he thought that either Russia or Syrian government forces were responsible. Grup adına konuşan bir kişi Reuters'e yaptığı açıklamada saldırıdan ya Rusya ya da Suriye hükümet güçlerinin sorumlu olduğunu düşündüğünü belirtti. 0.8981481481481481 "The first strike happened at 9:10 a.m. and the Syria Civil Defense rushed to try to save people. "İlk saldırı sabah 9.10'da oldu ve Suriye Sivil Savunma birliği, insanları kurtarmak için olay yerine koştu. 1.5053763440860215 The hospital was new, about four months old…it was three stories high and the entire building is now on the ground and completely destroyed. Hastane yeniydi, yaklaşık dört aylık… üç katlı hastane şimdi yerle bir oldu, tamamen yıkıldı. 0.8181818181818182 Turkey should allow civilians trying to flee the area and who are currently stuck at its borders to enter and seek protection. Türkiye bölgeden kaçmaya çalışan ve an itibariyle sınırlarında sıkışıp kalmış olan sivillerin sınırı geçmeleri ve koruma talep etmelerine izin vermelidir. 1.0 Tochka missiles can carry a 9N24 warhead containing 50 explosive submunitions. Tochka füzeleri 50 patlayıcı bombacık içeren 9N24 savaş başlığı taşıyabiliyor. 0.9469026548672567 The crater by the hospital, approximately seven meters across, is consistent with ballistic missile impact. Hastanenin yanında oluşan yaklaşık yedi metre çapındaki krater de balistik füze çarpmasıyla uyumluluk gösteriyor. 1.008130081300813 The area around Azaz has become the center of a multisided battle between various local, regional, and international actors. Azez ve civarı farklı yerel, bölgesel ve uluslararası aktörler arasında süren çok taraflı bir savaşın merkezi haline geldi. 0.8121827411167513 Two people present during the attack said they heard multiple smaller explosions, indicating that the missile may have been carrying a cluster munition warhead. Saldırı sırasında olay yerinde olan iki kişi çok sayıda daha küçük patlama sesi duyduklarını söylediler, ki bu bilgi de füzede misket bombalı bir savaş başlığı kullanılmış olabileceğini gösteriyor. 1.0 Deliberate or reckless attacks against civilians and civilian structures committed with criminal intent are war crimes. Sivillere ve sivil yapılara yönelik suç kastıyla gerçekleştirilen hedefli veya gelişigüzel saldırılar savaş suçlarıdır. 0.8888888888888888 Human Rights Watch cannot establish the type of warhead carried by the missile, or whether it struck the school. İnsan Hakları İzleme Örgütü füzelerde ne tür bir savaş başlığı olduğunu veya bunun okula isabet edip etmediğini belirleyemedi. 0.9811320754716981 He added that the nearby National Hospital, where those injured in the MSF strike were taken, was struck multiple times that morning, starting at 11:15 a.m. Aynı kaynak MSF'e yönelik saldırıda yaralananların götürüldüğü yakındaki Ulusal Hastane'nin de aynı sabah saat 11.15'ten itibaren defalarca vurulduğunu ekledi. 1.125 Human Rights Watch spoke with a camp leader who said that his camp, located at the border, had received more than 2,400 new families since February 1 and had no more space for new arrivals. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü bir kamp lideri, sınırdaki bu kampa 1 Şubat'tan beri 2,400 yeni ailenin geldiğini ve kampta artık hiç yer kalmadığını söyledi. 0.8495145631067961 Witness statements and evidence of the aftermath indicates that the attacks on February 15, which also wounded 38, were part of the joint Russian-Syrian offensive in the area. Tanık ifadeleri ve olay sonrasına ait kanıtlar, 38 kişinin de yaralanmasına yol açan 15 Şubat saldırılarının Rusya ve Suriye'nin bölgeye yaptığı ortak askeri operasyonun bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. 1.0348837209302326 In line with Turkey's one-year-old border closure policy with Syria, only those with serious medical injuries are allowed to cross at the Öncüpınar/Bab al-Salama border crossing. Türkiye'nin bir yıldır sürdürdüğü Suriye'yle kapalı sınır politikası uyarınca yalnızca ağır yaralıların Öncüpınar/Bab al-Salama sınır kapısından geçmelerine izin veriliyor. 0.7289156626506024 Aid workers say the camps sheltered 40,000 displaced Syrians before the recent crisis and are now filled beyond capacity. Yardım çalışanları son krizden önce kamplarda 40,000 yerinden edilmiş Suriyelinin barındığını ama artık kampların, kapasitenin çok üzerinde dolu olduğunu söylüyorlar. 0.8181818181818182 According to the United Nations, between February 1 and 16, at least 70,000 civilians fled the offensive to cut access between Aleppo city and the Turkish border. Birleşmiş Milletler'e göre, en az 70,000 sivil 1-16 Şubat tarihleri arasında Halep ile Türkiye sınırı arasındaki bağlantıyı kesmek için yürütülen saldırılardan kaçarak yaşadıkları yerleri terk etti. 0.9583333333333334 Only Syrian government forces have used ballistic missiles in Syria's armed conflict so far. Suriye'deki silahlı çatışmada bugüne dek yalnızca Suriye hükümet güçleri balistik füze kullandı. 0.9562043795620438 The laws of war require that the parties to a conflict take constant care during military operations to spare the civilian population and to "take all feasible precautions" to avoid or minimize the incidental loss of civilian life and damage to civilian objects. Savaş hukukuna göre çatışmanın tarafları askeri operasyonlar sırasında sivil nüfusu ayrı tutmak ve kazara sivillerin hayatını kaybetmesini ve sivil yapıların zarar görmesini önlemek ya da bu olasılığı asgariye indirgemek için "mümkün olan tüm tedbirleri almak"la yükümlüdür. 0.8620689655172413 The rest have fled to Azaz and Afrin or to eight camps for internally displaced people located east of Azaz along the border. Bunların dışındakiler ise Azez ve Afrin'e ya da Azez'in doğusunda, sınır boyunca yerinden edilenler için kurulmuş bulunan sekiz kampa kaçıyorlar. 0.9354838709677419 The hospital was in use at the time as a medical facility. Hastane, saldırı sırasında sağlık tesisi olarak faaliyetteydi. 1.3709677419354838 As he stood in the street waiting for a van to transport them, the school was struck. Sokakta kendilerini götürecek aracı beklerken okul bombalandı. 0.9952153110047847 Also at 8:30 a.m. on February 15, in the village of Kaljabrin, about eight kilometers southeast of Azaz, a school where displaced people had been staying was attacked, also likely by Syrian government forces. 15 Şubat sabahı saat 8.30'da Azez'in yaklaşık sekiz kilometre güney doğusundaki Kelcebrin Köyü'nde, yerinden edilmiş kişilerin kaldığı bir okul da, muhtemelen Suriye hükümet güçlerinin saldırısına maruz kaldı. 1.165137614678899 MSF confirmed that at least 11 died after the hospital was struck by four missiles that hit within a few minutes of each other. MSF, birkaç dakika arayla hastaneye isabet eden dört füzenin en az 11 kişinin ölümüne yol açtığını doğruladı. 1.0963855421686748 A total of seven medical facilities and two schools were struck in Syria on February 15, killing nearly 50 civilians, according to international organizations working in the country. Ülkede çalışan uluslararası kuruluşlara göre 15 Şubat'ta Suriye'de toplam yedi tıbbi tesis ve iki okul vuruldu ve bu saldırılarda yaklaşık 50 sivil hayatını kaybetti. 1.0535714285714286 While the Kurdish YPG forces and allied armed groups advanced to the outskirts of Azaz, the hospital was located in the city proper, four to five kilometers from the front line. Kürt YPG güçleri ve müttefik silahlı gruplar Azez sınırına doğru ilerleseler de hastane şehir sınırları içinde ve cephe hattının dört beş kilometre uzağında yer alıyor. 0.8898305084745762 In addition to local residents, Azaz city hosts nearly 12,000 newly displaced persons from around Aleppo. Azez şehri, yerli halkın yanı sıra Halep civarından yeni gelen 12,000 yerinden edilmiş kişiye de ev sahipliği yapıyor. 0.964824120603015 Human Rights Watch reviewed video footage of people killed and wounded in the attack; the damage and wound patterns are consistent with fragmentation injuries caused by exploding submunitions. İnsan Hakları İzleme Örgütü saldırıda ölen ve yaralanan kişilere ilişkin video görüntülerini inceledi; hasar ve yara izleri, bombacıkların patlamasından kaynaklanan şarapnel yaralanmasıyla uyumluydu. 1.1940298507462686 Ayman al-Yasouf, a pharmacist who rushed to the scene, told Human Rights Watch that the strike happened around 9:10 a.m. "[The hospital] was three stories high and the entire building is now on the ground and completely destroyed," he said. Olay yerine giden Ayman al-Yasouf adlı eczacı İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, saldırının sabah 9.10'da gerçekleştiğini söyleyerek "[hastane] üç katlıydı; şimdiyse yerle bir oldu, tamamen yıkıldı" dedi. 0.7526315789473684 Most of the displaced left the night before, but fearing shelling en route, a group, including Ibrahim's family, planned to leave that morning. Yerinden edilenlerin birçoğu bir gece önce okuldan ayrılsalar da İbrahim'in ailesinin de dahil olduğu bir grup, yolda top atışının hedefi olma endişesiyle ertesi sabah ayrılmaya karar verdi. 1.0363636363636364 Fifteen of his relatives were killed or injured in the attack, he said, ranging in age from one month to 60 years. İbrahim, saldırıda yaşları bir aylıkla 60 arasında değişen 15 akrabasının öldüğünü veya yaralandığını söyledi. 0.9709677419354839 Doctor Mohammed al-Laqhini, director of the Azaz Ahly Hospital, which received injured people from both incidents, told Human Rights Watch that a security guard and an ambulance driver from the Women and Children's Hospital were among the injured, and that he saw women and children among the victims. Her iki vakada yaralananların da götürüldüğü Azez Ahli Hastanesi'nin direktörü Doktor Mohammed al-Laqhini İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, yaralılar arasında Kadın ve Çocuk Hastanesi'nden bir ambulans sürücüsü ve bir güvenlik görevlisinin de olduğunu, kurbanlar arasında kadın ve çocukların bulunduğunu söyledi. 0.9540229885057471 In late January 2016, Syrian government forces, backed by Russian airstrikes, began an offensive in northern Syria to break the siege imposed by armed opposition groups on the towns of Nubbul and Zahraa and to cut off the city of Aleppo from Turkey. Ocak 2016 sonlarında Suriye hükümet güçleri, silahlı muhalif grupların Nubbul ve Zehra kasabalarındaki ablukasını kırmak ve Halep şehrinin Türkiye'yle bağlantısını kesmek için Suriye'nin kuzeyine Rusya'nın hava saldırılarının da desteğiyle bir saldırı başlattı. 2.3684210526315788 Some patients were transferred to other hospitals, and some had to get homes, there is no place to go. Five thousand people benefit from our care each month and now we are closed." Verdiğimiz hizmetten her ay beş bin kişi faydalanıyordu ve şimdi kapalıyız." 1.0826771653543308 When used in populated areas, ballistic missiles with large payloads of high explosives have a wide-area destructive effect, and it is not possible when using them to distinguish adequately between civilians and fighters, which almost inevitably leads to civilian casualties. Yüksek patlayıcı yüklü olan balistik füzeler meskûn yerlerde kullanıldığında geniş bir alanda yıkıcı etki yaratır ve bu füzeler kullanılırken siviller ve savaşçılar arasında bir ayrım gözetmek mümkün olmadığından sivil kayıplara yol açması kaçınılmazdır. 0.9148936170212766 Descriptions of the attack by residents are consistent with a cluster munition attack. Bölge sakinlerinin saldırıyla ilgili anlatımları misket bombası ile yapılan saldırıyla uyumlu. 0.7053571428571429 Turkey began shelling YPG positions around Azaz from its border on February 13. Türkiye de 13 Şubat'tan itibaren kendi sınırından Azez civarındaki YPG mevzilerini top atışıyla vurmaya başladı. 0.736318407960199 Syria Charity, which operates the hospital, told Human Rights Watch that 15 staff members were injured in the attack, four of them severely wounded. Hastaneyi çalıştıran Syria Charity (Suriye Yardım Kuruluşu) adlı kuruluş İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, saldırıda 15 çalışanlarının yaralandığını ve bunlardan dördünün durumunun ağır olduğunu söyledi. 0.9076923076923077 Three local activists told Human Rights Watch that after the hospital was hit, there were also airstrikes on the city. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konuştuğu üç aktivist, hastanenin vurulmasından sonra şehre hava saldırısı da yapıldığını anlattı. 0.7363636363636363 Four local residents told Human Rights Watch there was no military target nearby. Dört bölge sakini de İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne civarda herhangi bir askeri hedefin bulunmadığını söyledi. 1.0769230769230769 The National Hospital was located near the frontlines and had been evacuated 10 days earlier, the activist said. Aktivist, Ulusal Hastane'nin ileri hatta yakın bir yerde olduğunu ve 10 gün önce boşaltıldığını anlattı. 0.8785046728971962 A representative of the Independent Doctors Association, which runs a field hospital on the Syrian side of the Syria-Turkey border, told Human Rights Watch the hospital received 49 injured people on February 15, after attacks on Azaz, Kaljabrin, and Tel Refaat, another town nearby. Suriye-Türkiye sınırının Suriye tarafındaki saha hastanesini işleten Bağımsız Doktorlar Derneği'nden (Independent Doctors Association) bir temsilci İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, 15 Şubat'ta Azez, Kelcebrin ve yakındaki bir başka köy olan Tel Rıfat'a yapılan saldırılardan sonra hastaneye 49 yaralının geldiğini söyledi. 0.8604651162790697 Human Rights Watch's arms expert identified the item as a 9M79M Tochka missile, with a range of 180 kilometers. İnsan Hakları İzleme Örgütü silah uzmanı, fotoğraflarda görünen füzenin 180 km menzilli 9M79M Tochka füzesi olduğunu tespit etti. 0.9060402684563759 An activist and a doctor, both in Azaz, told Human Rights Watch that the Azaz National Hospital was also struck during the same period. Her ikisi de Azez'de olan bir aktivist ve bir doktor İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Azez Ulusal Hastanesi'nin de aynı sırada vurulduğunu söylediler. 1.675 "Thousands of people fleeing the conflict are moving from place to place, but with the Turkish border closed, there's nowhere for them to go. Turkey should open its borders to all who need protection." Çatışmadan kaçan binlerce insan oradan oraya dolaşıyor ama Türkiye sınırı kapalı olduğu için gidecek hiçbir yerleri yok. 0.8098591549295775 A list compiled by local activists recorded 20 deaths and 38 injured in the attacks on Azaz and Kaljabrin that day. Yerel aktivistlerce hazırlanan listede o gün Azez ve Kelcebrin'e yapılan saldırılarda 20 kişinin öldüğü, 38 kişinin ise yaralandığı görülüyor. 0.8497109826589595 The doctor, who works at the Azaz Ahly Hospital, said it is the only one of three hospitals in Azaz that remain open after the February 15 attacks. Azez Ahli Hastanesi'nde çalışan doktor da söz konusu hastanenin, 15 Şubat saldırılarından sonra Azez'deki üç hastane arasında çalışır durumdaki tek hastane olduğunu söyledi. 0.9428571428571428 On February 12, the Syrian Kurdish People's Protection Unit (YPG) forces, backed by Russian airstrikes, captured the Minnigh airbase, south of Azaz, from anti-government rebels, then continued their advance to the outskirts of Azaz, joined by allied armed groups from the Syrian Democratic Forces. 12 Şubat'ta, Suriye Kürtlerine ait Halk Savunma Birliği'ne (YPG) bağlı güçler Rusya'nın hava saldırısının desteğiyle Azez'in güneyindeki hükümet karşıtı isyancıların elindeki Menag Hava Üssü'nü ele geçirdi ve buradan, Suriye Demokratik Güçleri'nin de katılımıyla Azez'in dış bölgelerine doğru ilerleyişini sürdürdü. 1.121212121212121 On February 15, between 8:15 and 8:30 a.m., the entrance of the Women and Children's Hospital, located in Azaz city, was struck by what local activists described as a ballistic missile. Yerel aktivistlerin anlatımlarına göre, 15 Şubat günü sabah saat 8.15-8.30 arasında Azez şehrindeki Kadın ve Çocuk Hastanesi'nin girişi bir balistik füzeyle vuruldu. 0.8728813559322034 Satellite imagery procured by Human Rights Watch shows a massive influx of displaced persons at a camp on the Syrian side of the Bab al-Salama border crossing with Turkey between December 9 and February 16. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün elde ettiği uydu görüntülerinde, 9 Aralık-16 Şubat tarihleri arasında, Türkiye'yle olan Bab el-Salama sınır kapısının Suriye tarafında yer alan bir kampta yoğun bir yerinden edilmiş insan akışı görülüyor. 1.8795180722891567 - Ayman al-Youssef, pharmacist and head of the Union of Medical Care and Relief Organizations, who witnessed the aftermath of the strike on the MSF hospital - Ayman al-Youssef, eczacı ve Sağlık Hizmeti ve Yardım Kuruluşları Birliği Başkanı. 0.9057591623036649 Syria stockpiles several types of ballistic missiles, according to the authoritative publication The Military Balance, from the International Institute of Strategic Studies. Uluslararası Stratejik Etüdler Enstitüsü'ne ait, konusunda otorite olan The Military Balance (Askeri Denge) adlı yayına göre Suriye'nin elinde birkaç farklı tür balistik füze stoğu bulunuyor. 1.160919540229885 At 9:30 a.m. as the Civil Defense was trying to rescue people, the hospital was struck a second time. 9.30'da Sivil Savunma insanları kurtarmaya çalışırken hasteneye ikinci saldırı yapıldı. 3.171875 There were 30 injured from the strikes and they were taken to the National Hospital, four kilometers away, which itself was struck at 11:15 a.m. and then two more times at 11:45 a.m. and then 12:15 a.m." Ardından iki kez daha, saat 11.45 ve 12.15'te tekrar bombalandı" 0.935064935064935 Mazen Ibrahim, a director at the Resala Foundation and a displaced person who was staying at the school, told Human Rights Watch that he and his relatives heard the previous day that Kaljabrin would be attacked soon. Yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldığı için bu okula sığınan Risale Vakfı Direktörü Mazen İbrahim İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, akrabalarının ve kendisinin bir gün önce yakında Kelcebrin'in de vurulacağını duyduklarını söyledi. 0.8952380952380953 A Human Rights Watch arms expert reviewed photographs of a missile that struck a field nearby and failed to detonate, identifying it as a ground-fired 9M79-series Tochka ballistic missile. Yakınlardaki bir araziye düşen ve patlamayan bir füzenin fotoğraflarını inceleyen İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden bir silah uzmanı, bunun 9M79 serisi yerden ateşlenen Tockha balistik füzesi olduğunu belirledi. 0.49137931034482757 Syria and Russia should stop attacks targeting schools and hospitals and cease any indiscriminate attacks, including the use of cluster munitions, Human Rights Watch said. Suriye ve Rusya'nın, okulları ve hastaneleri hedef alan saldırıları sonlandırmaları ve misket bombalarının kullanılması dahil her tür rastgele saldırıdan vazgeçmeleri gerektiğini kaydeden İnsan Hakları İzleme Örgütü, insanların yaşadığı bölgelerde balistik füze gibi geniş bir bölgeyi etkileyen patlayıcıları da kullanmamaları gerektiğini belirtti. 1.0588235294117647 Using these weapons against Azaz, a civilian populated area, would constitute a war crime. Bu silahların bir yerleşim yeri olan Azez üzerinde kullanılması savaş suçu oluşturur. 0.8378378378378378 Kaos GL cancelled eight events. Kaos GL sekiz etkinliğini iptal etti. 0.7647058823529411 The ban violates that obligation, among many others. Yasak, birçok başka yükümlülük gibi, bu yükümlülüğü de ihlal ediyor. 0.8974358974358975 The same applies to the Ankara ban. Aynı şey Ankara yasağı için de geçerli. 0.6941176470588235 Human Rights Watch rejects such claims as wholly unfounded. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu tür iddiaları temelsiz gördüğünden tümüyle red ediyor. 0.8253968253968254 Legal Fight with No End: Pink Life and Kaos GL Cases Sonu Gelmeyen Hukuk Mücadelesi: Pembe Hayat ve Kaos GL Davaları 1.0272108843537415 The court emphasized that governments had the duty to take reasonable and appropriate measures to enable the applicants to hold their march peacefully. Mahkeme başvurucuların yürüyüşlerini barış içinde gerçekleştirebilmesi için gerekli ve makul önlemleri almanın hükümetin görevi olduğunu vurguladı. 0.9318181818181818 It is the only ban of its kind in Turkey. Bu Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir yasak. 1.0365853658536586 In response, the Ankara prosecutor's office opened an investigation into 13 students. Buna karşılık Ankara Cumhuriyet Savcılığı 13 öğrenci hakkında soruşturma başlattı. 0.8504672897196262 Pink Life, established in 2006, is the first transgender-led rights organization in Turkey. 2006 yılında kurulan Pembe Hayat, Türkiye'de trans bireyler tarafından kurulan ilk insan hakları örgütüdür. 0.6410256410256411 These are among the oldest LGBTI groups in Turkey. Söz konusu örgütler, Türkiye'deki en eski LGBTİ örgütleri arasında yer alıyor. 0.7777777777777778 Appeals by both organizations are ongoing. Her iki örgütün de itirazları halen temyiz aşamasında. 0.7676348547717843 Among them was a conference with international speakers, as well as symposiums and workshops to which public officials had been invited to discuss law and the role of local authorities. Bunların arasında uluslararası konuşmacıların da katılacağı bir konferans ve devlet görevlilerinin de davetli olduğu, hukuk ve yerel yöneticilerin rolü gibi konuları tartışmak amacıyla düzenlenmiş sempozyumlar ve atölye çalışmaları da vardı. 1.065040650406504 The ban in Turkey's capital city has also seems to have had a chilling effect on the activities of LGBTI groups around the country. Türkiye'nin başkentinde getirilen yasağın, tüm ülkede faaliyet gösteren LGBTİ grupları üzerinde de bir soğutma etkisi oldu. 0.5789473684210527 The appeal is pending. Bu başvuru da henüz sonuçlanmış değil. 0.8869565217391304 The organization's lawyer said the group had stopped planning events since May 2018 to avoid any risk. Örgütün avukatı risk almak istemedikleri için, 2018 Mayısından bu yana etkinlik planlamayı durdurduklarını söyledi. 1.0777777777777777 The Ankara governor banned the event, issuing a special decision on the day it was to take place. Ankara valisi, gösterimin yapılacağı gün yayınladığı özel bir kararla etkinliği yasakladı. 1.0 The court rejected the government's claim that the measures were necessary to protect the morals of children. Mahkeme hükümetin bu önlemlerin çocukların ahlakını korumak için gerekli olduğu yönündeki tezini reddetmişti. 0.8285714285714286 Pink Life later also had to cancel its six-day QueerFest Film Festival in January 2018. Pembe Hayat daha sonra, 2018 Ocağında da altı günlük KuirFest film festivalini iptal etmek zorunda kaldı. 1.0 While a case file was opened against him, it is subject to a confidentiality order, so no information is available about the progress of the case. Özgür Gür hakkında bir dava dosyası açılmış olsa da, dosyanın üzerinde gizlilik kararı olduğundan, davanın gidişatı ile ilgili bilgi edinilemiyor. 1.0 A week earlier, President Recep Tayyip Erdoğan had criticized the Republican People's Party, the largest opposition party in parliament, for a requirement to include LGBTI candidates in one local municipality, calling it immoral, outrageous, and a war against national values. Bundan bir hafta kadar önce de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi'ni, bir belediyede LGBTİ adaylara yönelik kota açtığı için eleştirmiş ve bu uygulamayı gayri ahlaki, ölçüsüz ve milli değerlere karşı açılmış bir savaş olarak nitelemişti. 1.2021660649819494 However, on November 27, the Ankara 2nd Administrative Court rejected the case, asserting that the court could not investigate the October 3 internal correspondence from the Ankara governor to Ankara local administration and law enforcement offices, and thus could not consider whether the ban violated the rights of the complainant. İdare Mahkemesi 27 Kasımda, mahkemenin Ankara Valiliği'nin Ankara'daki yerel yöneticiler ve kolluk güçleri ile 3 Ekim günü yaptığı iç yazışmayı inceleyemeyeceği, dolayısıyla yasağın şikayetçinin haklarını ihlal edip etmediğini değerlendiremeyeceği gerekçesiyle davayı reddetti. 1.1895424836601307 In their response letter on November 7, 2018 , Turkish authorities wrote that they acted in compliance with domestic law and clauses of international agreements Turkey is a party to. 7 Kasım 2018 tarihinde cevaben yazdıkları mektupta Türkiye, iç hukuk ve tarafı olduğu uluslararası anlaşmaların hükümlerine bağlı hareket ettiğini yazdı. 0.9807692307692307 On May 29, the Ankara Bar Association's Human Rights Center tried to screen eight short movies under the title "Short Queer Films Selection from Turkey." 29 Mayıs günü Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, "Türkiye'den LGBTİ+ Kısa Filmler Seçkisi" başlığı altında sekiz adet kısa film gösterimi yapmaya çalıştı. 1.1333333333333333 The university subsequently started disciplinary proceedings against 28 students who joined the march. Üniversite daha sonra yürüyüşe katılan 28 öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlattı. 1.2526315789473683 The university administration opened disciplinary proceedings against more than 30 students who took part in the event. Üniversite yönetimi etkinliğe katılan 30'dan fazla öğrenci hakkında disiplin soruşturması açtı. 1.2602739726027397 For more details on implications of the ban and details of the interviews, please see below. Yasağın etkileri ve yapılan görüşmelerin ayrıntıları aşağıda bulunabilir. 0.9619047619047619 Also in May, the university administration hastily painted over a rainbow painted on a wall and attempted to halt a Queer Salsa Workshop by closing the university stadium where it was due to take place. Yönetim yine Mayıs ayında bir duvara çizilmiş gökkuşağı resminin üzerini alelacele boyayarak kapattı ve kuir salsa atölyesini, etkinliğin yapılması planlanan üniversite stadyumunu kapayarak engellemeye çalıştı. 0.875968992248062 In solidarity, other LGBTI organizations simultaneously screened QueerFest films in seven other cities in Turkey. Diğer LGBTİ örgütleri, dayanışma göstererek, KuirFest'in filmlerini Türkiye'nin yedi farklı ilinde eş zamanlı olarak gösterdiler. 0.9344978165938864 Activists only became aware of the October 2018 extension of the ban when the student group Middle East Technical University (METU) LGBTI+ Solidarity scheduled its first event of the new academic year on October 9. Aktivistler söz konusu yasağın 2018 Ekiminde uzatılmış olduğunu, ilk olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) LGBTİ+ Dayanışması öğrenci topluluğunun, yeni akademik yılın ilk etkinliğini 9 Ekim tarihinde planlamasıyla öğrendi. 0.9424460431654677 Article 11/c of the Law on Provincial Administration provides that the governor must maintain "peace and security" in the province. İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin c fıkrası valinin il sınırları içinde "huzur ve güvenliği" sağlamakla görevli olduğunu hükme bağlıyor. 1.1764705882352942 Administration and law enforcement authorities in other cities have on occasion banned LGBTI events. Yerel yöneticiler ve kolluk kuvvetleri zaman zaman LGBTİ etkinliklerini yasakladılar. 1.042857142857143 As a party to the European Convention on Human Rights, Turkey is obligated to take necessary measures to enable peaceful assemblies to take place. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin taraflarından olan Türkiye, barışçıl toplantıların yapılabilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü. 0.9907834101382489 They said that the restriction meant the loss of platforms to reach new generations and opportunities to share their expertise with public institutions and to create change in cooperation with the local authorities. Getirilen kısıtlamaların yeni kuşaklara ulaşma, uzmanlıklarını devlet kurumlarıyla paylaşma ve yerel yetkililerle işbirliği içinde değişim yaratma imkanı sunan platformların kaybedilmesi anlamına geldiğini söylediler. 0.9190751445086706 In all cases, the court found a violation of the convention, in particular, article 11 on freedom of assembly and article 14 on protection from discrimination. Mahkeme tüm vakalarda sözleşmenin, özellikle de toplanma özgürlüğü ile ilgili 11. maddenin ve ayırımcılıktan korunma hakkı ile ilgili 14. maddenin ihlal edildiğine hükmetti. 0.9503105590062112 Both organizations' lawyers said that they have experienced unreasonable delays in the legal process and believe the delays, and the fact that the courts have not suspended the ban pending the outcome of the case, indicate they are not giving proper consideration to the harm of ban on LGBTI organizations. Her iki örgütün avukatları da, hukuki süreçte makul olmayan gecikmeler yaşadıklarını ve mahkemelerin dava sonuçlanana kadar yasağın yürütmesinin durdurulmasına karar vermemiş olmasının, söz konusu yasağın LGBTİ örgütlerine verdiği zararın mahkemeler tarafından uygun bir şekilde dikkate alınmadığını gösterdiğini söylüyor. 0.8284023668639053 On July 6, 2018, several students opened a banner during the rector's graduation ceremony speech to protest his treatment of LGBTI students. 6 Temmuz 2018 günü çok sayıda öğrenci, rektörün mezuniyet töreni konuşması sırasında bir pankart açarak, rektörün LGBTİ öğrencilere yönelik muamelesini protesto ettiler. 0.8387096774193549 Özgür Gür, a member of the group, said that the first event affected was a film screening by a women's group on November 22, 2017. Grup üyesi Özgür Gür, yasaktan etkilenen ilk etkinliğin bir kadın örgütü tarafından 22 Kasım 2017 tarihinde düzenlenen bir film gösterimi olduğunu söyledi. 0.8571428571428571 Hundreds of people gathered for the campus Pride March at Middle East Technical University on May 11, 2018 defying the Ankara governor's ban on all LBGTI public events. Orta Doğu Teknik Üniversitesi kampüsünde 11 Mayıs 2018'deki Onur Yürüyüşü için biraraya gelen yüzlerce kişi, Ankara Valiliği'nin şehirdeki tüm LGBTİ etkinliklere koyduğu yasağa karşı meydan okudu. 1.4691358024691359 None of these organizations have received any response to their requests for an appointment with the governor's office. Bu örgütlerin ikisi de valilikten bulundukları randevu taleplerine yanıt alamadı. 1.6640625 Kaos GL in 2005 became the first officially recognized organization focused on sexual orientation and gender identity in Turkey, after publishing a magazine and organizing other activities stretching back to 1994. Kaos GL, 2005 yılında Türkiye'de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği meselelerine odaklanan resmi olarak tanınmış ilk örgüt oldu. 0.9595588235294118 When METU LGBTI+ Solidarity tried to hold a Pride march in May 2018 under the slogan "Ban All Bans," the university did not want the march to take place outdoors on the campus grounds, instead offering closed sites such as lecture halls and a conference center. ODTÜ LGBTİ Dayanışması 2018 Mayısında "Bütün Yasakları Yasakla" sloganıyla bir Onur Yürüyüşü düzenlemeye çalıştığında, üniversite yürüyüşün açık havada ve üniversite arazisinde yapılmasını istemedi, onun yerine amfiler ve Kültür Kongre Merkezi gibi kapalı mekanlar önerdi. 1.101063829787234 The Pink Life lawyer, Emrah Şahin, said that two buses of police officers from the rapid response force were parked in front of the Bar Association building, threatening to intervene if the event took place. Pembe Hayat'ın avukatı Emrah Şahin, iki otobüs dolusu Çevik Kuvvet polisinin baro binası önüne park ederek, etkinliğin yapılması halinde müdahale edecekleri tehdidinde bulunduğunu anlattı. 0.7366946778711485 Instead, on October 3, the governor's office informed law enforcement and other authorities that it remained in force, gave no indication of when it would end, and extended the ban to LGBTI-focused events generally, not just those organized by LGBTI associations. Tam aksine, Valilik 3 Ekim günü kolluk güçlerini ve diğer yetkilileri yasağın halen sürmekte olduğuna ilişkin bilgilendirerek, yasağın ne zaman sonlanacağına ilişkin hiçbir bilgi vermediği gibi; yasağı, sadece LGBTİ örgütleri tarafından düzenlenen etkinlikleri değil, genel olarak LGBTİ meselelerine odaklanan tüm etkinlikleri kapsayacak şekilde genişletti. 0.8192090395480226 One of the first events affected by the ban was Pink Life's three-day Transgender Day of Remembrance program, scheduled for November 18-20, 2017. Yasaktan etkilenen ilk etkinliklerden biri Pembe Hayat'ın, 18-20 Kasım 2017 tarihinde düzenlemeyi planladığı üç günlük Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü etkinlikleri oldu. 1.1314102564102564 As a Council of Europe member, Turkey should adhere to its standards to combat discrimination on the grounds of sexual orientation or gender identity and should not misuse legal and administrative provisions to impose unjustified restrictions on freedom of expression and peaceful assembly on grounds of public health, public morality, and public order. Türkiye, bir Avrupa Konseyi üyesi olarak, konseyin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılıkla mücadele standartlarına uymalı ve ifade ve barışçıl toplantı özgürlüğünü kamu sağlığı, kamu ahlakı ve kamu düzeni gibi gerekçelerle kısıtlamak için, yasal ve idari hükümleri istismar etmekten vazgeçmeli. 1.164179104477612 In December, it announced the establishment of its own LGBTIQ+ Rights Centre . Baro, Aralık ayında kendi bünyesinde LGBTİQ+ Hakları Merkezi kurdu. 0.8657718120805369 On July 8, police detained the representative for METU LGBTI+ Solidarity, Özgür Gür, and held him for a day before releasing him. 8 Temmuz günü ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması temsilcisi Özgür Gür polis tarafından gözaltına alındı ve bir gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 1.1612903225806452 Implications of the Ankara LGBTI Ban Ankara LGBTİ Yasağının Etkileri 0.9029850746268657 They said that the ban should be an issue of concern to all civil society groups, not just those working on LGBTI issues. Yasağın, sadece LGBTİ alanında çalışan örgütlerin değil, bütün sivil toplum örgütlerinin bir meselesi olması gerektiğini vurguladılar. 1.069767441860465 The university administration also prevented METU LGBTI+ Solidarity from holding a December 2017 World AIDS Day event, as well as several "LGBTI+ 101" events at the start of semesters. Üniversite yönetimi ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması'nın Aralık 2017 Dünya AIDS günü etkinliği ile birlikte, sömestr başlarında düzenlenen " LGBTİ+ 101" etkinliklerini de engelledi. 0.7361111111111112 European Court of Human Rights on LGBTI-Targeted Bans LGBTİ'leri Hedef Alan Yasaklarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Rolü 1.0289855072463767 The governor's office has not explained why LGBTI-themed events constitute a near and imminent threat that could reasonably justify their ban. Valilik, LGBTİ temalı etkinliklerin, neden söz konusu yasağı meşru kılabilecek anlamda açık ve yakın bir tehlike oluşturduğunu açıklamadı. 1.180327868852459 Kaos GL appealed the ruling to the Ankara Regional Administrative Court. Kaos GL kararı Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nde istinaf etti. 0.8838174273858921 In May 2018, the administration disrupted an event offering LGBTI students the chance to share personal stories by turning on water sprinklers to force people to move off the green space where it was taking place. 2018 Mayısında, LGBTİ öğrencilere kişisel öykülerini paylaşma fırsatı veren bir etkinlik üniversite yönetimi tarafından, etkinliğin gerçekleştiği yeşil alandaki su fıskiyelerinin insanları kaçırtmak amacıyla açılmasıyla, kesintiye uğratıldı. 0.9908675799086758 Lawyers protested the ban by standing outside the building in view of the law enforcement officers and collectively watching another short movie on their cell phones which was not among those listed for the screening. Avukatlar binanın önünde ve polislerin görebileceği bir şekilde durarak ve gösterim için ilan edilen sekiz film arasında olmayan başka bir kısa filmi, cep telefonlarından hep birlikte izleyerek, yasağı protesto ettiler. 0.7111111111111111 Scope of Banned Events in Ankara Ankara'da Yasaklanan Etkinkinliklerin Kapsamı 0.7918781725888325 On January 21, 2019, Human Rights Watch wrote to the Ankara governor seeking comments on the continuing ban but at this writing had not received a response. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 21 Ocak 2019 tarihinde Ankara Valiliği'nin süregelen yasağa ilişkin yorumlarını soran bir mektup yazdı ancak bu raporun yazıldığı sırada mektuba halen bir yanıt almadı. 0.8344594594594594 In its examination of the Russian anti-gay propaganda law, in Bayev and Others v. Russia , the court rejected Russia's arguments to justify laws to limit public discourse, including events, about LGBTI issues on the grounds of protecting children. Rusya'nın gey propagandası yapmayı yasaklayan yasasını inceleyen Mahkeme, Bayev ve Başkaları Rusya'ya Karşı davasında, kamuoyu tartışmalarını, LGBTI meseleleri ile ilgili etkinlikler de dahil olmak üzere kısıtlayan yasaları, çocukların korunması gerekçesiyle savunan Rusya'nın bu tezini reddetti. 0.8349282296650717 The court found not only that "the very purpose of the laws and the way they were formulated and applied were discriminatory" and "served no legitimate public interest" but also that "by adopting such laws the authorities had reinforced stigma and prejudice and encouraged homophobia," which was incompatible with the values of a democratic society. Mahkeme söz konusu "yasaların amaçlarının ve formüle ediliş ve uygulanma biçimlerinin bile ayırımcı olduğunu" ve "hiç bir meşru kamu çıkarına hizmet etmediklerini" tespit etmekle kalmadı, "yetkililerin bu tür yasaları benimseyerek, her şeyden önce önyargıları ve damgalamayı cesaretlendirmiş ve homofobiyi teşvik etmiş olduklarına" karar vererek, bunun demokratik bir toplumun değerlerine aykırı olduğunu da vurguladı. 0.775330396475771 Turkey's government imposed numerous bans on public assemblies during the state of emergency, but such a total and apparently indefinite ban is unique, Human Rights Watch said. Türkiye hükümeti OHAL süresince kamuoyuna açık kitlesel gösterilere çok sayıda yasak getirmişti ancak, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, bu tür topyekün ve anlaşıldığı kadarıyla süresiz bir yasağın başka bir örneği daha yok. 1.1494252873563218 In April 2018, Kaos GL also applied to the Constitutional Court for an injunction, which is pending. Kaos GL, 2018 Nisanında Anayasa Mahkemesi'ne de tedbir talebiyle bir başvuruda bulundu. 0.991869918699187 The activists interviewed said that the ban aims to undermine their existence, hamstring activism, create a climate of fear for the wider LGBTI community, and stigmatize them by spreading a perception that LGBTI people are criminal and immoral. Görüşülen aktivistler yasağın kendi varoluşlarının altını oyduğunu, aktivizmi kösteklediğini, daha geniş LGBTİ topluluğu açısından bir korku iklimi yarattığını ve LGBTİ bireyleri suçlu ve ahlaksız gibi göstererek onları damgaladığını belirttiler. 0.8991596638655462 Emrah Şahin, Pink Life's lawyer, said that after the ban announcement, Pink Life faced challenges recruiting and retaining staff members and interns, and that some experienced activists moved abroad to seek asylum. Pembe Hayat'ın avukatı Emrah Şahin, yasağın duyurulmasının ardından, Pembe Hayat'ın çalışan ve stajyerleri işe almada ve tutmada güçlük çektiğini, bazı deneyimli aktivistlerin de yurtdışına çıkarak iltica başvurusunda bulunduğunu anlattı. 1.0253807106598984 Shortly after the Ankara ban came into force, in Bursa, police ordered the cancelation of Özgür Renkler (Colors of Freedom) LGBTI Association's film screening on the 2017 Transgender Day of Remembrance. Ankara yasağının yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra, polis, Bursa'da Özgür Renkler LGBTİ Derneği'nin 2017 Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü‘nde yapacağı film gösterisini iptal ettirdi. 1.0337078651685394 The European Court of Human Rights has without exception found in dozens of cases that bans on LGBTI marches, whether on grounds of morals, health, or security, violate the convention. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, onlarca davada , LGBTİ yürüyüşlerinin, ahlak, sağlık, güvenlik gibi gerekçelerle de olsa yasaklanmasının, sözleşmenin ihlali olduğuna karar verdi. 0.8393574297188755 In a letter sent to the Turkish government in September 2018, five UN human rights experts expressed their "serious concern at the recent indefinite ban on public LGBTI-related gatherings or events in Ankara." Nitekim, BM'nin beş insan hakları uzmanı da, Türkiye hükümetine 2018 Eylülünde gönderdikleri bir mektupta , "Ankara'da LGBTİ bağlantılı kamuoyuna açık toplantı ve etkinliklerine getirilen süresiz yasağa ilişkin ciddi kaygılarını" dile getirmişlerdi. 1.0816326530612246 The ban was originally imposed in November 2017 for an indefinite period under Turkey's state of emergency, but even though emergency rule ended in July 2018 , the Ankara governor's office has not lifted the ban. Yasak ilk olarak 2017 Kasımında, Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında, süresiz olarak ilan edilmişti, ancak OHAL'in 2018 Temmuzunda kaldırılmış olmasına rağmen, Ankara valiliği yasağı sonlandırmadı. 1.0289855072463767 On November 20, 2018, Kaos GL began a new legal challenge at the Ankara Administrative Court on the grounds that the state of emergency had ended in July and could no longer be invoked in justification of the ban. Kaos GL, 20 Kasım 2018 günü Ankara İdare Mahkemesi'nde, OHAL'in Temmuz ayında sona erdiği ve artık yasak için gerekçe teşkil edemeyeceği iddiası ile yasağın kaldırılması talebiyle yeni bir başvuruda bulundu. 0.95 The university administration informed the group that they could not hold the event because of the continuing ban. Üniversite yönetimi, öğrenci topluluğuna yasak halen sürdüğü için, söz konusu etkinliği düzenleyemeyeceklerini bildirdi. 0.9005524861878453 The Ankara governor also prohibited a planned screening of the film "Pride" on June 28 by Communist LGBTIs, the LGBTI working group of the Turkish Communist Party. Ankara valiliği ayrıca, Türkiye Komünist Partisi'nin LGBTİ çalışma grubu Komünist LGBTİ'ler tarafından 28 Haziran tarihinde düzenlenen "Onur" isimli filmin gösterimini de engelledi. 0.8952879581151832 Among many official LGBTI student clubs in Ankara universities, only METU LGBTI+ Solidarity has actively attempted to continue organizing public events and demonstrations. Ankara'daki üniversitelerde faaliyet gösteren LGBTİ öğrenci topluluklarından, sadece ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması kamuoyuna açık kitlesel etkinlikler ve gösteriler düzenlemeyi aktif olarak denedi. 1.1475409836065573 The Ankara governor's alleged justification for the ban are "social sensitivities," the risk of LGBTI events "inciting hatred and enmity," and a "clear and imminent risk to public security" that allegedly necessitates the ban to "prevent crimes being committed," "protect public health and morality," and "protect other people's rights and freedoms." Ankara valililiği söz konusu yasak için "toplumsal hassasiyetler," "suç işlenmesinin önlenmesi" için yasağı zorunlu kıldığı iddia edilen "kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike," ve "genel sağlığın ve ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması" gibi sözde gerekçeler ileri sürüyor. 1.1820728291316527 The Ankara governor's office initially imposed an indefinite ban on November 18, 2017, on activities by various civil society organizations under the name of LGBTT (lesbian, gay, bisexual, transsexual or transvestite) and LGBTI (lesbian, gay, bisexual, transgender, intersex) such as "film and other screenings, theater plays, panels, talks, exhibitions etc. which touch on certain social sensibilities and sensitivities." Ankara valililiği ilk olarak 18 Kasım 2017 günü, LGBTT (Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve transvesti) ve LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender ve interseks) adı verilen örgütlerin düzenlediği "birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinlikleri" süresiz olarak yasakladı. 1.11787072243346 The court had also found previously that Turkey had violated the right to freedom of expression of Kaos GL when authorities seized and confiscated all the copies of an issue of its magazine and brought criminal proceedings against the association's president and the magazine's editor-in-chief. Mahkeme ayrıca daha önce yetkililerin Kaos GL'nin bir dergisinin nüshalarına el koyarak topladıkları ve derneğin başkanına ve derginin genel yayın yönetmenine karşı ceza davası açtıklarında da Türkiye'nin Kaos GL'nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmişti . 0.9054054054054054 Addressing laws that seek to prevent public discussion of LGBTI issues as the Ankara ban does, the court has said that "above all by adopting such laws the authorities reinforce stigma and prejudice and encourage homophobia, which is incompatible with the notions of equality, pluralism and tolerance inherent in a democratic society." Mahkeme, LGBTİ meselelerinin kamuoyu önünde tartışılmasını engellemeye çalışan yasalar ile ilgili olarak "yetkililer bu tür yasaları benimseyerek, her şeyden önce önyargıları ve damgalamayı cesaretlendirmiş ve homofobiyi teşvik etmiş oluyorlar ki, homofobi demokratik bir topluma içkin olan eşitlik, çoğulculuk ve hoşgörü gibi kavramlarla taban tabana zıttır," demişti . 0.8829787234042553 METU LGBTI+ Solidarity has been active on the campus of the METU for over 20 years. ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ise ODTÜ kampüsünde 20 yılı aşkın bir süredir faaliyet göstermektedir. 1.7382198952879582 The European Court of Human Rights has issued more than a half dozen judgments relating to over 60 applications to the court over bans on LGBTI-related marches or events (See e.g Bączkowski and Others v. Poland, Genderdoc-M v. Moldova, Identoba and Others v. Georgia, Lashmankin and Others v. Russia Alekseyev and Others v. Russia). Baczkowski ve Başkaları Polonya'ya Karşı, Genderdoc-M Moldova'ya Karşı, Identoba ve Başkaları Georgia'ya Karşı, Lashmankin ve Başkaları Rusya'ya Karşı, Alekseyev ve Başkaları Rusya'ya Karşı). 0.8 Pink Life was also forced to cancel an event planned around International Sex Workers Rights Day on March 3, 2018 and instead broadcasted it online. Pembe Hayat ayrıca 3 Mart 2018 Dünya Seks İşçileri Günü çerçevesinde düzenlenen bir etkinliği de iptal ederek, bu etkinliği internetten canlı olarak yayınlamakla yetinmek zorunda kaldı. 0.7966573816155988 LGBTI groups told Human Rights Watch that the Ankara governor's ban came about after an anti-LGBTI social media campaign on Twitter targeting a screening event organized by the German Embassy and the transgender rights group Pink Life LGBTT Solidarity Association (Pink Life) in Ankara. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konuştuğu LGBTİ örgütleri, Ankara Valiliği'nin söz konusu yasağı, Almanya Büyükelçiliği ile trans hakları grubu Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği (Pembe Hayat) tarafından organize edilen bir film gösterimi etkinliğine yönelik Twitter'dan yürütülen LGBTİ karşıtı bir sosyal medya kampanyasının ardından getirdiğini anlattılar. 0.8009049773755657 Dozens of university security officers attempted to prevent a nother film screening by METU LGBTI+ Solidarity on November 24, 2017, and the university again cut off electricity. ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması tarafından, 24 Kasım 2017 tarihinde düzenlenen bir başka film gösterimi de üniversitenin onlarca güvenlik görevlisi tarafından engellenmeye çalışıldı ve üniversite yönetimi yine elektrikleri kesti. 1.2285714285714286 We're not allowed to leave from the island. Adadan ayrılmamıza izin verilmiyor. 0.963302752293578 I can't leave from the island and after such a long time here, I feel that nothing has a purpose anymore. Adayı terk edemiyorum ve bu kadar zaman burada kaldıktan sonra artık hiçbir şeyin amacı olmadığı hissindeyim. 0.7777777777777778 Many times, I feel I can't breathe freely. Sık sık özgürce nefes alamıyormuşum duygusu yaşıyorum. 0.875 © 2017 Arash Hampay for Human Rights Watch ©2017 Arash Hampay / İnsan Hakları İzleme Örgütü 0.9692307692307692 Finally, Turkey's border with Syria remains effectively closed. Ayrıca, Türkiye'nin Suriye'yle olan sınırı da hâlâ fiilen kapalı. 0.7553191489361702 I feel I am nothing and that I don't have control over my life anymore. Kendimi bir hiç gibi hissediyorum ve artık hayatımın kontrolünün bende olmadığını düşünüyorum. 0.8775510204081632 Trapped in Dire Conditions: Recent Accounts Zorlu Koşullarda Mahsur Kalanlar: Son Tanıklıklar 1.0 I don't have a legal paper to leave the island and I don't have money to pay a smuggler. Adayı terk edebilmek için ne yasal bir belgem var ne de bir kaçakçıya verebilecek param. 0.9322033898305084 You feel like being in a big prison here on the island. Burada insan kendini büyük bir hapishanede gibi hissediyor. 0.7857142857142857 I arrived on March 21 [2016] so I'm almost a year here. Adaya 21 Mart'ta [2016] vardığıma göre, yaklaşık bir yıldır buradayım. 1.2105263157894737 Greece: A Year of Suffering for Asylum Seekers Yunanistan: Sığınmacıların Çileli Yılı 0.7572815533980582 Others, including Iraqis and Afghans, do not have temporary protection status. Iraklılar ve Afganistanlılar gibi başka grupların ise geçici koruma statüsüne de erişimleri bulunmuyor. 0.8055555555555556 Greece's Flawed Asylum System Yunanistan'ın Sorunlu İltica Sistemi 1.232394366197183 According to the European Commission, since the deal entered into effect, 916 third-country nationals have been returned to Turkey, either on a voluntary or involuntary basis. Avrupa Komisyonu'na göre anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bugüne 916 üçüncü ülke vatandaşı gönüllü ya da istemeden Türkiye'ye geri gönderildi. 0.8148148148148148 My tent was coming down because of the snow. Çadırımız dışarıda, karın altında olduğu için yıkıldı. 0.8698630136986302 Heavy snow, rain, and strong winds in January exacerbated the already dire conditions on the islands that are housing refugees. Ocak ayındaki yoğun kar ve yağmur yağışı ve sert rüzgâr mültecilere ev sahipliği yapan adalardaki zaten zorlu olan koşulları daha da kötüleştirdi. 1.1047619047619048 This assessment of conditions is released ahead of the first anniversary of the agreement, signed on March 18, 2016. Koşullarla ilgili değerlendirme 18 Mart 2016'da imzalanan anlaşmanın yıldönümünden hemen önce yayımlandı. 0.9836065573770492 The Greek parliament was to consider legal changes to carry out those recommendations during the week of March 13, 2017. Yunanistan parlamentosu bu tavsiyeleri hayata geçirecek yasal değişiklikleri görüşmeye 13 Mart 2017 haftasında başlayacak. 1.110062893081761 Instead, many members of "vulnerable" groups - including pregnant women, unaccompanied children, single parents with children, victims of torture, and people with disabilities - have remained trapped on the islands, especially people with less apparent "vulnerabilities," such as people with intellectual or psychosocial disabilities or torture victims. Bunun yerine "hassas" gruplara mensup hamile kadınlar, refakatsiz çocuklar, çocuklu tek ebeveynler, işkence mağdurları ve engelliler gibi birçok kişi, özellikle de zihinsel veya psikolojik engelleri olan insanlar veya işkence mağdurları gibi durumları daha az "hassasiyet" arz edenler olanlar adalarda mahsur kaldılar. 0.8421052631578947 Facilities with almost twice as many people as they are meant to serve are not able to cope with the continuing arrivals of small numbers of people fleeing conflict zones such as Syria, Iraq, and Afghanistan. Hizmet sunabilecekleri kapasitenin neredeyse iki katı mülteciyi barındıran bu tesisler Suriye, Irak ve Afganistan gibi savaş bölgelerinden kaçan insanların küçük gruplar halinde gelmeye devam etmesiyle ortaya çıkan sorunların üstesinden gelemiyor. 0.9403973509933775 Despite significant financial and technical assistance to Greece, there are serious shortcomings in access to asylum for those on the islands. Bu konuda Yunanistan'a sağlanan önemli finansal ve teknik desteğe rağmen adalarda bulunanların iltica sistemine erişiminde ciddi eksiklikler bulunuyor. 0.9724137931034482 That finding was challenged by two Syrian asylum seekers at Greece's highest court, the Council of State, which heard their case on March 10. İki Suriyeli sığınmacının bu karara Yunanistan'ın en yüksek mahkemesi olan Danıştay nezdinde yaptıkları itiraza ilişkin dava, 10 Mart'ta görüldü. 0.9527027027027027 Since the EU-Turkey deal entered into force, in March 2016, thousands of people have been trapped in abysmal conditions on the Greek islands. AB-Türkiye Anlaşması'nın Mart 2016'da yürürlüğe girmesinden bu yana binlerce kişi Yunanistan adalarında son derece kötü koşullarda sıkışıp kaldılar. 0.9191919191919192 Turkey cannot be considered a safe country for non-European refugees and asylum seekers because it does not provide effective protection, including its geographical limitation to the 1951 Refugee Convention that excludes non-Europeans from consideration for refugee status. Türkiye, Avrupa dışından gelen mülteciler ve sığınmacılar için güvenli bir ülke olarak değerlendirilemez, çünkü 1951 Mülteci Sözleşmesi'nin Avrupalı olmayanları mülteci statüsü için değerlendirme dışı tutan coğrafi sınırlamanın da dahil olduğu sebeplerle, mültecilere etkin koruma sağlamamaktadır. 1.3333333333333333 You feel like ‘crazy,' wandering around without knowing why. Sebepsiz yere ‘deli' gibi dolanıp duruyorsun. 0.8846153846153846 He said, in February 2017, that the conditions on the island and uncertainty about the future cause mental anguish: Kendisiyle Şubat 2017'de yapılan görüşmede, adadaki koşullar ve geleceğinin belirsizliği sebebiyle manevi zarar gördüğünü söyledi: 0.8014705882352942 The commission said that some did not apply for asylum, others withdrew their asylum application after a negative decision on their first hearing, and others were rejected for asylum after an examination on the merits. Komisyon bu kişilerden bazılarının sığınma talebinde bulunmadığını, bazılarının da ilk değerlendirmede olumsuz karar çıkması üzerine başvurularını geri çektiğini, bir kısmının ise dosyalarının esaslarının incelenmesinin ardından iltica taleplerinin reddedildiğini söyledi. 1.04375 No one has yet been forcibly returned to Turkey on the grounds that their asylum application was inadmissible because they could obtain effective protection in Turkey. Bugüne kadar hiç kimse Türkiye'de etkin koruma alabilecekleri gerekçesiyle sığınma başvuruları kabul edilemez bulunduğu için Türkiye'ye zorla gönderilmiş değil. 0.6434782608695652 Mazar Ali, a 23-year-old man from Afghanistan on Lesbos, said in February: Afganistan'dan Midilli'ye ulaşan 23 yaşındaki Mazar Ali, kendisiyle Şubat ayında yapılan mülakatta şunları söyledi: 1.3318385650224216 According to figures from UNHCR, the United Nations refugee agency, the maximum official reception capacity at official and informal reception facilities on the five main islands receiving asylum seekers and migrants is 8,759, compared with the 12,963 asylum seekers on the islands as of March 14. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verdiği rakamlara göre, sığınmacı ve göçmenlerin ulaştığı başlıca beş adada bulunan resmi ve gayriresmi kabul merkezlerindeki azami resmi kabul kapasitesi 8.759. 0.9473684210526315 In Turkey, Syrian refugees face obstacles to registration, access to education, employment, and health care, despite having access to temporary protection status. Türkiye'deki Suriyeli mülteciler geçici koruma statüsüne erişimleri olmalarına rağmen kayıt, eğitim, istihdam ve sağlık hizmetlerine ulaşmakta engellerle karşılaşıyorlar . 0.7842465753424658 An April 2016 law to facilitate the implementation of the EU-Turkey deal creates a fast-track procedure to examine eligibility and admissibility for international protection claims on the islands within 15 days, including appeal. AB-Türkiye Anlaşması'nın uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla Nisan 2016'da yürürlüğe sokulan bir kanunla oluşturulan hızlandırılmış usul, adalarda yapılan uluslararası koruma başvurularının uygunluk ve kabul edilebilirliklerini -temyiz süreci dahil- 15 gün içinde inceleyip sonuçlandırıyor. 0.8996539792387543 Following EU pressure, however, Athens changed the composition of the appeals committees in June, and the restructured committees have ruled in at least 20 cases that Turkey was a safe country, even though it excludes non-Europeans from its refugee protection. Ne var ki Yunanistan hükümeti, AB'den gelen baskı sonucunda Haziran'da temyiz komitelerinin yapısını değiştirdi ve yeniden yapılandırılan komiteler en az 20 vakada, mülteci koruma sistemine Avrupalı olmayanları dahil etmediği gerçeğine rağmen Türkiye'nin güvenli ülke olduğuna karar verdi. 0.936026936026936 But in the months after the deal was completed, Greek asylum appeals committees have rightly ruled in many instances that Turkey does not provide effective protection for refugees and that asylum applications should be admitted for regular examination on their merits in Greece. Ancak, anlaşmanın hayata geçmesini takip eden aylarda, Yunanistan'ın iltica temyiz komiteleri haklı olarak birçok vakada, Türkiye'nin mülteciler için etkin koruma sağlamadığını ve mesnetlerinin usule uygun olarak incelenmesi için sığınma başvurularının Yunanistan'a yapılması gerektiğine hükmetti. 0.8318181818181818 The deal's flawed assumption that Turkey is a safe country for asylum seekers would allow Greece to transfer them back to Turkey without considering the merits of their asylum claims. Anlaşmanın Türkiye'nin sığınmacılar için güvenli ülke olduğuna dair yanlış bir varsayıma dayanması, Yunanistan'ın sığınmacıları iltica taleplerinin esaslarını dikkate almadan Türkiye'ye geri göndermesine olanak sağlıyor. 0.852760736196319 Dozens of interviews with asylum seekers and migrants trapped on the islands show the detrimental impact of the deal on their human rights. Adalarda sıkışıp kalmış göçmen ve sığınmacılarla yapılan onlarca görüşme, anlaşmanın bu kişilerin insan haklarını nasıl olumsuz etkilediğini açıkça ortaya koyuyor. 0.9030837004405287 "A better-managed and rights-oriented approach by the EU would have put less of a burden on Greece and resulted in better protection and less suffering for thousands of people fleeing war and persecution." AB'nin daha iyi yönetilen ve hak odaklı bir yaklaşım benimsemesi Yunanistan'ın külfetini hafifletecek; savaş ve zulümden kaçan binlerce kişinin daha iyi bir koruma almasını ve çektikleri eziyetin azalmasını sağlayacaktır" dedi. 0.8222222222222222 Reza, 23, from Afghanistan, arrived on Lesbos in March 2016, right after the EU-Turkey deal entered into force. Afganistan'dan gelen 23 yaşındaki Rıza, Midilli'ye, Mart 2016'da, AB-Türkiye Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin hemen ardından ulaşmış. 0.9946236559139785 People of certain nationalities presumptively considered "economic migrants," such as Algerians, are treated as having manifestly unfounded claims, and are often detained on that basis. Cezayirliler gibi belli uyruktan kişiler, iddialarının tamamen mesnetsiz olduğu varsayılarak "ekonomik göçmen" olarak değerlendiriliyorlar ve genellikle bu sebeple gözaltına alınıyorlar. 0.7711864406779662 But continued arrivals, the mismanagement of aid funding, and the slow pace of decision-making, as well as the positive decisions of Greek appeals committees rejecting summary returns to Turkey as unsafe, have led to overcrowded and abysmal conditions on the Greek islands. Ancak sığınmacıların gelmeye devam etmesi, yardım fonlarının yanlış idare edilmesi ve karar verme sürecinin yavaş ilerlemesinin yanı sıra, Yunanistan'ın temyiz komitelerinin Türkiye'ye kısa yoldan geri göndermelerin güvenli olmadığı yönünde verdiği müsbet kararlar, Yunanistan adalarında aşırı kalabalığa ve koşulların giderek kötüleşmesine neden oluyor. 0.9117647058823529 Human Rights Watch has also documented discrepancies between the periods that people of different nationalities have had to wait to register their asylum claims or to have them examined. İnsan Hakları İzleme Örgütü, farklı uyruktan kişilerin sığınma başvurularının kayıt altına alınması veya başvurularının incelenmesi aşamalarında bekleme süreleri açısından farklılıklar olduğunu belgeledi. 0.9673366834170855 In an Action Plan published in December 2016, the European Commission recommended tougher measures aimed at increasing the number of returns to Turkey, including ending exemptions for vulnerable groups and people eligible for family reunification from the requirement to remain on the islands and go through the fast-track admissibility process that could result in a return to Turkey. Aralık 2016'da yayımlanan Eylem Planı'nda Avrupa Komisyonu, Türkiye'ye geri gönderme sayısının artması için, sığınmacıların adalarda kalma ve hızlandırılmış başvuru değerlendirme sürecine tabi olma şartından hassas grupların ve aile birleşiminden faydalanma hakkı olanların muaf tutulması uygulamasının sona erdirilmesi de dahil olmak üzere, daha katı tedbirlerin hayata geçirilmesini tavsiye etti. 0.9250814332247557 Asylum seekers who arrived on the islands after the EU-Turkey deal came into effect are considered ineligible for relocation to other EU countries under a September 2015 EU relocation plan designed to alleviate pressure on Greece and Italy, even if asylum seekers meet other criteria. AB-Türkiye Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinden sonra adalara ulaşan sığınmacılar, Yunanistan ve İtalya'nın üzerindeki baskıyı hafifletmek amacıyla tasarlanan AB'nin Eylül 2015 tarihli yeniden yerleştirme planındaki diğer kriterleri karşılasalar bile, başka AB ülkelerine yerleştirilmeye uygun sayılmıyorlar. 0.8055555555555556 Other problems include poor or no interpretation during interviews in some cases, and serious gaps in access to information and legal assistance. Bazı vakalarda mülakatlarda tercüman olmaması ya da kötü çeviri yapılması ve bilgiye ve hukuki yardıma erişimde ciddi açıklar olması da dile getirilen sorunlar arasında yer alıyor. 0.7115384615384616 In practice, the decisions are taking far longer, leaving people in limbo. Uygulamada ise kararın çıkması çok daha uzun sürüyor ve bu yüzden insanlar belirsizliğe mahkûm ediliyor. 0.8735294117647059 While Greece has received significant assistance from European Union institutions and member states, the European Commission has also pressured Greece to weaken procedural safeguards and protections for vulnerable groups and to speed up operations under the deal to facilitate transfers to Turkey. Bir yandan Avrupa Birliği kurumları ve üye ülkeleri Yunanistan'a önemli miktarda destek sağlarken, diğer yandan Avrupa Komisyonu da Yunanistan'a, hassas grupların korunması ve emniyet tedbirlerine ilişkin usulleri zayıflatması ve anlaşma uyarınca Türkiye'ye yapılacak transferleri kolaylaştıracak işlemleri hızlandırması için baskı yapıyor. 0.6739130434782609 The commission also recommended expanding detention on the islands and curbing appeal rights. Komisyon ayrıca adalarda gözaltında tutma uygulamasının kapsamının genişletilmesini ve itiraz hakkının iptalini de önerilerine dahil etti. 1.255639097744361 "If the EU is serious about preserving the right to seek asylum, it needs to take a hard look at how the failings of the EU-Turkey deal apply in practice," Cossé said. Cossé, "AB iltica hakkının korunması konusunda samimiyse, AB-Türkiye Anlaşması'nın uygulamadaki sorunlarını ciddiyetle incelemelidir. 1.1111111111111112 #TwitterKurds pic.twitter.com/tNUK8HeWt0 #MSB #TSK pic.twitter.com/P6dLqSyn8G 0.9708029197080292 The front lines of Iranian forces were over 30 kilometers east, inside Iran, and there were no Turkish ground forces in the vicinity. İran güçlerinin ön cepheleri 30 kilometre kadar doğuda, İran topraklarının içerisinde bulunuyordu ve civarda Türkiye'nin kara gücü yoktu. 0.8135593220338984 Iraq: Turkish Airstrike Disregards Civilian Loss Irak: Türkiye'nin Hava Saldırısı Sivil Kayıpları Hiçe Saydı 0.9745762711864406 A few minutes later, at 5:32 p.m., he saw a munition hit the pickup and a second one hit the shop at the same time. Birkaç dakika sonra, saat 17:32'de bir mühimmatın kamyonete, ikinci bir mühimmatın ise dükkana isabet ettiğini görmüş. 0.9224137931034483 Payman Thalib Thaher lost her left leg in the Turkish airstrike at Kuna Masi water resort on June 25, 2020. Payman Thalib Thaher, 25 Haziran 2020'de Kuna Masi su tesisine yapılan Türk hava saldırısında sol bacağını kaybetti. 0.7410714285714286 Video footage shows at least one fragment landing in the pool right next to people. Video görüntülerinde en azından bir şarapnel parçasının insanların hemen yanındaki bir havuza düştüğü izleniyor. 1.2456140350877194 Ankara Should Investigate Attacks Harming Civilians, Compensate Victims Ankara saldırıları soruşturmalı, mağdurları tazmin etmeli 0.8571428571428571 The PJAK fighters also endangered civilians by their presence in the populated area. PJAK savaşçıları da sivil nüfusun yaşadığı alanlardaki varlıklarıyla sivilleri tehlikeye atmışlar. 1.2040816326530612 Salih said he left the shop while the man was still inside. Salih dükkandan çıktığında adam hala içerideymiş. 0.9712643678160919 Rekani, who had been speaking to his son on the phone, said that between 10:00 and 11:30 a.m., Mahdi parked his car on a small road outside a village near Sida village . Oğluyla telefonda konuştuğunu söyleyen Rekani, Mahdi'nin arabasını 10:00 ila 11:30 arasında Sida köyü yakınlarındaki bir köyün dışındaki küçük bir yola park ettiğini anlattı. 0.88 As they were walking from the car, an airstrike killed all three . Adamlar arabadan indiklerinde, bir hava saldırısıyla üçü de öldürülmüşler . 0.900990099009901 Adam's brother told the local media that he sped to the site , where he also saw the bodies of two PKK fighters nearby, and that other PKK members quickly removed them from the area. Adam'ın kardeşi yerel medyaya hemen olay mahaline koştuğunu ve orada iki PKK savaşçısının cansız bedenlerini gördüğünü, bunların diğer PKK üyeleri tarafından bölgeden çabucak uzaklaştırıldığını anlattı. 1.1464968152866242 On June 25 the Defense Ministry reported that it had carried out attacks on at least 81 locations in the Kurdistan Region of Iraq and by July 14 said it had killed 62 "terrorists." Savunma Bakanlığı 25 Haziran günü, Irak Kürdistan'ındaki en az 81 noktanın hedef alındığını bildirdi , 14 Temmuzda ise 62 "teröristin" öldürüldüğünü duyurdu. 0.859504132231405 Turkish forces have conducted military operations in northern Iraq against the PKK and PJAK for decades. Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'taki PKK ve PJAK varlıklarına karşı onlarca yıldır askeri operasyonlar düzenliyorlar. 0.875 He said that Turkish attacks during that period killed at least five civilians and wounded dozens more and destroyed property and civilian infrastructure. Zebari bu tarihlerdeki Türkiye saldırılarında en az beş sivilin öldüğünü, düzinelerce sivilin yaralandığını, sivil mülklerin ve alt yapı tesislerinin tahrip edildiğini söyledi. 0.8918918918918919 A local media outlet reported that it was a drone strike, that landed between the car and the shop. Yerel bir medya kuruluşu, bunun araba ile dükkan arasına isabet eden insansız hava saldırısı olduğunu bildirdi. 1.0136986301369864 The Turkish authorities should compensate victims of any unlawful attacks. Türkiyeli yetkililer hukuksuz saldırıların mağdurlarını tazmin etmelidir. 0.7396449704142012 Human Rights Watch has previously raised concerns about Turkish airstrikes killing civilians in the Kurdistan Region of Iraq. İnsan Hakları İzleme Örgütü daha önce de Türkiye'nin Irak'ın Kürdistan Bölgesine düzenlediği hava saldırılarında sivillerin öldüğüne ilişkin kaygılarını dile getirmişti. 0.979381443298969 A few days after the attack, the Turkish Consul General in Erbil reportedly told reporters that Turkey would continue targeting the PKK and its 'wings', without mentioning PJAK specifically. Erbil'deki Türk Başkonsolosu, saldırıdan birkaç gün sonra gazetecilere verdiği demeçte, özellikle PJAK'tan bahsetmeden Türkiye'nin PKK'yi ve 'uzantılarını' hedef almaya devam edeceğini bildirdi. 1.0373831775700935 A local district administrator, Shaho Osman, said the attack killed one PJAK fighter and wounded six civilians. İlçe kaymakamı Şaho Osman, saldırıda bir PJAK savaşçısının öldüğünü ve altı sivilin yaralandığını açıkladı. 0.5792880258899676 At about 5:15 p.m., his cousin's wife, Payman Thalib Thaher, 30, and 2 children, 6 and 7, were in the shop when a white pickup truck parked about 20 meters from the shop entrance. Saat 17:15 civarlarında Salih'in kuzeninin eşi 30 yaşındaki Payman Talib Taher ile 6 ve 7 yaşlarındaki iki çocuğunun da dükkanda bulunduğu bir sırada, beyaz bir kamyonet dükkana 20 metre mesafede park etmiş ve kamyonetten inen sivil giyimli bir adam dükkana girerken üç adam da kamyonetin yanında beklemişler. 1.0304347826086957 The laws of war require the parties to a conflict to take constant care during military operations to spare the civilian population and to "take all feasible precautions" to avoid or minimize civilian harm and damage to civilian objects. Savaş hukukuna göre, bir çatışmanın tüm tarafları, askeri operasyonlar sırasında sivil ahaliyi esirgemeye daimi özen göstermeli ve sivillerin ve sivil nesnelerin zarar ve hasar görmemesi için "mümkün olan tüm önlemleri almalıdır." 1.046218487394958 Rekani did not know whether his son and friends had interacted with the PKK but said that the PKK has a presence in the mountains there and their fighters regularly come down to the main road to stop and question civilians who pass through the area. Rekani, oğlu ve arkadaşlarının PKK ile bağlantıya geçip geçmediklerini bilmediğini ama bölgedeki dağlarda PKK varlığının bulunduğunu ve PKK savaşçılarının sık sık anayola inip, bölgeden geçen sivilleri durdurarak sorguladıklarını anlattı. 0.863013698630137 On June 15, the Turkish Defense Ministry announced Operations Claw-Eagle and Claw-Tiger "against terrorists in northern Iraq." Türkiye Savunma Bakanlığı 15 Haziran günü "Kuzey Iraktaki teröristlere karşı" Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan operasyonlarının başladığını açıkladı . 0.963963963963964 "He bought eggs and asked Kywan to pack them in a plastic bag, saying ‘I have a long journey,'" Salih said. Salih, "Adam yumurta aldı ve ‘yolum uzun' diyerek Kywan'dan onları plastik bir torbaya koymasını istedi," dedi. 1.0628930817610063 Salih said that he understood that PJAK had a hideout about 40 kilometers northwest of Kuna Masi, but that it was the first time he had seen PJAK members in the village. Salih, PJAK'ın Kuna Masi'ye 40 kilometre mesafede bir saklanma yerinin olduğunu bildiğini ama PJAK üyelerinin köye geldiklerine ilk kez şahit olduğunu söyledi. 1.0233463035019454 Although no remnants of the munitions used are apparent in the visual evidence available, the size of the impact crater and the amount of fresh blast and fragmentation damage in a video reviewed by Human Rights Watch indicate that air-dropped munitions were used. Eldeki görüntülerden kullanılan mühimmatın kalıntıları seçilemiyor olsa da İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün incelediği video kayıtlarındaki çarpma kraterinin boyutları ile patlama ve parça tesirinin miktarı havadan yere mühimmat kullanıldığına işaret ediyor. 0.9099099099099099 The apparent airstrike, on June 25, killed a member of the Iranian Kurdish Party for Free Life of Kurdistan (PJAK), which is linked to the armed Kurdistan Workers' Party (PKK), and wounded three others. 25 Haziran günü düzenlenen ve bir hava saldırısı olduğu izlenimi veren operasyonda, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı İranlı Kürdistan Özgür Yaşam Partisi'nin(PJAK), , bir üyesi öldürüldü ve üç kişi de yaralandı. 0.7566137566137566 In a June 26 statement, the Turkish Defense Ministry denied that there had been any civilian casualties since the beginning of the new assault. Türkiye Savunma Bakanlığı 26 Haziran tarihinde yaptığı bir açıklamada yeni operasyonların başından beri herhangi bir sivil kaybının yaşanmadığını belirterek bu yöndeki haberleri yalanladı . 0.7289719626168224 The attack came 6 days after another Turkish airstrike had killed 3 civilians. Bu saldırıdan altı gün önce de Türkiye tarafından düzenlenmiş başka bir hava saldırısında üç sivil ölmüştü. 0.9416058394160584 Dindar Zebari, the coordinator for international advocacy for the Kurdistan Regional Government (KRG), said in a July 6 message to Human Rights Watch that the KRG had confirmed the death of these three civilians, as well as three PKK members in an airstrike. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Uluslararası Savunuculuk Koordinatörü Dindar Zebari, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 6 Temmuz'da yolladığı bir mesajda, söz konusu üç sivil ile üç PKK üyesinin bir hava saldırısında öldürüldüklerinin KBY tarafından teyit edildiğini belirtti. 0.9834710743801653 Turkey should conduct impartial, thorough, and transparent investigations to establish whether the attacks were lawful. Türkiye, söz konusu saldırıların hukuki olup olmadığına ilişkin tarafsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütmelidir. 0.8987341772151899 "The Turkish forces showed incredible misjudgement by attacking a small group of fighters in the midst of a popular water resort," Wille said. Wille "Türkiyeli güçler popüler bir piknik alanın ortasındaki küçük bir savaşçı grubuna saldırarak inanılmaz bir basiretsizlik gösterdiler," şeklinde konuştu. 0.9764705882352941 The attack also wounded at least six civilians and damaged the popular Kuna Masi water resort , at a confluence of freshwater wells and springs in Sharbazar district. Saldırıda en az altı sivil de yaralandı ve Şarbazar bölgesinde temiz su kaynaklarının ve su kuyularının buluştuğu Kuna Masi isimli popüler bir piknik alanı tahrip edildi. 0.9153225806451613 A local resident, Mahdi Rekani, 55, said that on June 19, his son Azad Mahdi, 26, and 2 friends, Mukhlis Adam and Deman Omar, 28, all construction workers, were heading to Shaji, a village in Sheladiz subdistrict, for a picnic. Yerli ahaliden 55 yaşındaki Mahdi Rekani, hepsi de inşaat işçisi olan 26 yaşındaki oğlu Azad Mahdi ile onun Muhlis Adam ve Deman Omar isimli 28 yaşındaki iki arkadaşının, 19 Haziran günü Şeladiz kazasındaki Şaji köyüne pikniğe gittiklerini anlattı. 0.9844559585492227 Salar Mohammed Salih, 45, a resident of the village of Kuna Masi, said that on June 25 he was inside his cousin Kywan Kawa Salih's convenience store, just a few meters from the water resort. Kuna Masi köyü sakinlerinden 45 yaşındaki Salar Muhammed Salih, 25 Haziran günü kuzeni Kywan Kawa Salih'in, piknik alanına birkaç dakika mesafedeki bakkal dükkanının içinde bulunduğunu söyledi. 0.7794117647058824 (Beirut) - A Turkish military attack on an Iranian armed group in the Kurdistan Region of Iraq in late June 2020 failed to take adequate precautions to minimize civilian casualties, Human Rights Watch said today. (Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yaptığı bir açıklamada Türkiye 'nin, Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki İranlı silahlı bir gruba karşı 2020 Haziranı sonunda düzenlediği askeri operasyonda sivil kayıpları en aza indirmek için uygun önlemleri almadığını belirtti. 0.9123505976095617 These precautions include doing everything feasible to verify that the objects of attack are military objectives and not civilians or civilian objects and giving "effective advance warning" to civilians when circumstances permit. Saldırılan hedeflerin, sivil ya da sivil nesneler değil askeri hedefler olduklarının teyit edilmesi için mümkün olan her şeyin yapılması ve koşullar izin verdiğinde sivillerin "etkin bir şekilde önceden haberdar edilmeleri" de bu önlemler arasındadır. 1.0 Iraqi authorities should also press for Turkish investigations and compensation in the case of unlawful attacks. Iraklı yetkililer de Türkiye'nin hukuksuz saldırıları soruşturması ve tazmin etmesi yönünde baskı uygulamalıdır. 0.6337209302325582 Human Rights Watch is unaware of any Turkish army investigations of previous possible laws-of-war violations. Daha önceki muhtemel savaş hukuku ihlalleri hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülmüş bir soruşturma, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bildiği kadarıyla yoktur. 0.9215686274509803 "While the fighters were wrong to put the civilians at risk, Turkey also needs to take all practical precautions to limit harm to civilians." Wille "savaşçıların sivilleri riske atması yanlıştı ama Türkiye'nin de sivillerin zarar görmemesi için uygun önlemleri alması gerekir," şeklinde konuştu. 0.9387755102040817 At the time of the attack, Salih estimates, about 40 civilians had been at the water resort. Salih saldırı sırasında su kenarındaki piknik alanında 40 kadar sivilin bulunduğunu tahmin ediyor. 1.6612021857923498 The Turkish military appears not to have taken adequate precautions in this attack to minimize civilian harm, nor to have established whether predictable civilian harm would outweigh the concrete and direct military advantage it anticipated from the attack, making the attack unlawfully disproportionate. Sivillere yönelik öngörülebilir zararın, somut ve doğrudan askeri avantaja baskın çıkıp çıkmayacağı da değerlendirilmemiş ki, bu da söz konusu saldırıyı hukuksuz ve orantısız kılıyor. 1.2564102564102564 He said he could tell from the man's accent and use of honorifics that he was from Iran, and that the only Iranians in the area were PJAK fighters. Salih adamın aksanından ve konuşmasından İranlı olduğunu anlamış ki bölgede PJAK savaşçılarından başka İranlı yokmuş. 0.7064220183486238 He added that the KRG had documented heavy bombardment, including airstrikes and artillery shelling, during a Turkish military advance from June 16 to 26. Zebari, Türkiye'nin 16-26 Haziran tarihleri arasındaki askeri ilerlemesi sırasında, hava saldırıları ve topçu ateşi başta olmak üzere, ağır bombardımanlar yapıldığının da KBY tarafından belgelendiğini sözlerine ekledi. 0.9894736842105263 The laws of war prohibit deliberate, indiscriminate, or disproportionate attacks on civilians. Savaş hukuku, sivillere kasten, ayırım gözetmeden ve orantısız saldırılarda bulunmayı yasaklar. 0.9361702127659575 European Union: Refugee Response Falls Short Avrupa Birliği: Mülteci Konusuna Yetersiz Tepki 0.8652849740932642 However, only 272 asylum seekers had been relocated as of January 8, 2016, including a mere 82 of those in Greece, the external frontier state with the largest influx. Ancak 8 Ocak 2016 itibariyle yeniden yerleştirilen sığınmacı sayısı sadece 272'ydi ve bunlardan ancak 82'si kitlesel akının en yoğun yaşandığı, AB'nin dış sınır ülkesi Yunanistan'dan geliyordu. 1.0761421319796953 At the same time, authoritarian governments throughout the world, fearful of peaceful dissent that is often magnified by social media, embarked on the most intense crackdown on independent groups in recent times. Aynı zamanda, sosyal medya aracılığıyla büyütülen barışçıl muhalefetten korkan dünya çapındaki otoriter yönetimler bağımsız gruplara karşı son dönemlerin en yoğun baskı operasyonlarını başlattılar. 0.821656050955414 In the 659-page World Report 2016, its 26th edition, Human Rights Watch reviews human rights practices in more than 90 countries. İnsan Hakları İzleme Örgütü, serinin 26'ncı sayısı olan 659 sayfalık 2016 Dünya Raporu'nda 90'ı aşkın ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçiriyor. 0.8870967741935484 EU governments reached agreement to increase resettlement of refugees from outside the Union and to relocate 160,000 asylum seekers who had reached Greece and Italy. AB hükümetleri Birlik dışından gelen daha çok sayıda mültecinin yerleştirilmesi ve Yunanistan ve İtalya'ya ulaşan 160,000 sığınmacının diğer ülkelerde iskan edilmesi konularında anlaştı. 0.7925170068027211 There was little sign of progress toward accountability for European complicity in Central Intelligence Agency (CIA) abuses, despite ongoing criminal investigations in Poland and the United Kingdom and a revived inquiry in Lithuania. Avrupa'nın, ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) tarafından gerçekleştirilen ihlallerdeki suç ortaklığıyla ilgili, Polonya'da ve Birleşik Krallık'ta devam eden suç soruşturması ile Litvanya'da soruşturmanın yeniden başlaması dışında, hesap verebilirlik konusunda ciddi bir ilerleme görülmedi. 0.9029126213592233 However, there is no evidence that inadequate surveillance was a factor in the Paris attacks. Oysa Paris saldırılarına yol açan unsurun yetersiz denetim olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmuyor. 0.8070739549839229 The November Paris attacks - the deadliest in Europe in more than a decade - prompted emergency measures in France, stepped-up border checks, including inside the Schengen free-movement area, and intensified efforts to coordinate intelligence sharing. Kasım ayında yaşanan ve Avrupa'nın on yıldan uzun bir süredir gördüğü en ölümcül vaka olan Paris saldırılarından sonra acil durum tedbirlerini devreye sokan Fransa, sınır kontrollerini Schengen serbest dolaşım bölgesi dahil olmak üzere arttırdı ve daha koordineli istihbarat paylaşımı için çabalarına hız verdi. 1.0344827586206897 The identification by police of asylum seekers among those suspected of involvement in mass theft and sexual assault during the 2015 New Year's Eve celebrations in Cologne and other German cities emboldened those calling for closed borders. Polisin 2015 yılbaşı gecesi Köln ve diğer Alman şehirlerinde yaşanan toplu hırsızlık ve cinsel saldırı olaylarının zanlıları arasında sığınmacıların da olduğunu tespit etmesi, sınırların kapatılmasını talep edenleri cesaretlendirdi. 1.0651340996168583 In his introductory essay, Executive Director Kenneth Roth writes that the spread of terrorist attacks beyond the Middle East and the huge flows of refugees spawned by repression and conflict led many governments to curtail rights in misguided efforts to protect their security. İcra Direktörü Kenneth Roth giriş yazısında terör saldırılarının Orta Doğu'nun ötesine yayılmasının ve baskı ve çatışmalardan doğan büyük mülteci akınlarının, birçok hükümeti güvenliği sağlamak için hatalı bir girişimle hakları kısıtlamaya yönelttiğini söyledi. 0.8530805687203792 Those responsible for the crimes should be held to account, but these shocking incidents should not serve as an excuse for regressive policies on refugees, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu suçlara karışanların sorumlu tutulması gerektiğini, ancak bu şok edici olayların mülteci politikalarında geri adım atmak için bir bahane olarak kullanılmaması gerektiğini kaydetti. 0.9545454545454546 The killing of four people taken hostage in a kosher supermarket during the January Paris attacks and an attack on a synagogue in Copenhagen in February that left two victims dead underscored a wider and more serious problem of anti-Semitism in the EU. Ocak ayındaki Paris saldırılarında bir koşer süpermarkette rehin alınan dört kişinin öldürülmesi ve Şubat ayında Kopenhag'da iki kişinin ölümüyle sonuçlanan sinagog saldırısı AB'de anti-Semitizm'in giderek yaygınlaşarak ciddi boyutlara ulaştığına dair işaretlerdi. 0.9566929133858267 Human Rights Watch highlights developments in 10 EU member states and union-wide developments on migration and asylum, discrimination and intolerance, and counterterrorism, a major concern during the year in light of horrific attacks in Paris. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporda, AB üyesi 10 ülkenin ve bütün olarak AB'nin iltica ve göç, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük ve Paris'teki korkunç saldırıların ardından yıl boyunca önemli bir kaygı olan terörle mücadele konularındaki gelişmeleri özetliyor. 0.6181384248210023 "The disjointed beggar-thy-neighbor responses of EU governments to 1 million arrivals this year has turned a manageable challenge into a full-blown political crisis," said Benjamin Ward , deputy Europe and Central Asia division director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya bölüm direktör vekili Benjamin Ward "AB hükümetlerinin, bu yıl gelen 1 milyon kişiyle ilgili, birbirlerinden kopuk ve zararı komşuya yüklemeyi hedefleyen müdahaleleri, yönetilebilir bir meseleyi dört başı mamur bir siyasi krize dönüştürdü" dedi ve ekledi: "AB'nin bölünmüşlüğünün bedelini Yunanistan'daki ve Batı Balkanlar rotası üzerindeki sığınmacı ve göçmenler ödedi." 0.908745247148289 During the year, some EU governments pointed to concerns about homegrown terrorism and the return of foreign fighters linked to the armed extremist group Islamic State (also known as ISIS) to justify expanded intrusive surveillance powers. Yıl içinde bazı AB hükümetleri denetim yetkilerini özel hayatı ihlal edecek ölçüde arttırmalarına gerekçe olarak ülke içinde büyüyen terörizm ve IŞİD olarak da bilinen silahlı aşırılıkçı İslam Devleti'yle bağlantılı yabancı savaşçıların geri dönmelerini gösterdi. 0.9019607843137255 (Brussels) - The European Union struggled to develop an effective and principled response to the 1 million asylum seekers and migrants who reached Europe by sea during 2015, Human Rights Watch said today in its World Report 2016 . (Brüksel) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün açıkladığı 2016 Dünya Raporu 'nda Avrupa Birliği 'nin, 2015 yılında deniz yoluyla Avrupa'ya ulaşan 1 milyon sığınmacı ve göçmenle ilgili etkin ve ilkeli bir müdahale yöntemi geliştirmekte zorlandığını söyledi. 1.400990099009901 The EU governments repeatedly sought to shift responsibility onto countries outside the EU, including through a problematic migration deal in November with Turkey , the main transit country into the EU for asylum seekers and migrants, which already hosts more than 2 million Syrians. Bu çabanın bir ayağı olarak Kasım ayında, sığınmacı ve göçmenlerin AB'ye gidişte ana geçiş yolu olan ve zaten 2 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye ile sorunlu bir göç anlaşması yaptı. 0.6176470588235294 But where can we go." Ama başka nereye gidebilirdik ki?" 1.4210526315789473 We were about 2,000 people. 2000 kişi kadardık. 0.7592592592592593 "At dawn we heard gunshots near the camp. "Şafak vakti kampın yakınlarında silah sesleri duyduk. 1.1428571428571428 We're afraid now because ISIS is close to this camp too. Hala korkuyoruz çünkü IŞİD bu kampa da çok yakın. 0.9811320754716981 A camp resident who escaped described what happened: Kamptan kaçan bir kişi ise yaşananları şöyle anlattı: 0.8617021276595744 We left the camp but headed north through olive groves toward the Turkish border. Biz de kampı terkettik ama zeytinliklerin arasından geçerek kuzeye, Türkiye sınırına yöneldik. 0.9448818897637795 As we approached the border wall we saw Turkish soldiers on a hill behind the wall and they just started shooting at us. Sınırdaki duvara yaklaştığımızda duvarın arkasındaki bir tepede Türk askerleri vardı ve görür görmez bize bağırmaya başladılar. 0.7123287671232876 At least 30,000 Trapped Amid Northern Syria Fighting En az 30 000 kişi kuzey Suriye'deki çatışmaların ortasında kalmış durumda 1.0963855421686748 I took my family and we walked to another [displaced persons] camp nearby, called al-Rayan. Ben ailemi aldım ve yakınlardaki El Rayan adındaki başka bir göçmen kampına gittim. 0.8969072164948454 A short while later ISIS arrived and used a loudspeaker to tell us we all had to leave. Kısa bir süre sonra da IŞİD geldi ve megafonla hepimizin buradan gitmemiz gerektiğini söylediler. 0.904 After armed groups took the town of al-Rai, ISIS began a counteroffensive on April 9, retaking a number of areas. Silahlı gruplar El Rai kentini geri aldıktan sonra IŞİD 9 Nisan günü bir karşı saldırı başlattı ve bir çok bölgeyi geri aldı. 1.028735632183908 In its March 8, 2016 deal with Turkey, the European Union said it would work with Turkey to "allow for the local population and refugees to live in areas which will be more safe." Avrupa Birliği Türkiye ile 8 Mart'ta yaptığı anlaşmada "yerel halkın ve mültecilerin daha güvenli bölgelerde yaşayabilmesi için Türkiye ile birlikte çalışacağını" söylemişti. 0.7383720930232558 As of early April , Turkey had completed a third of a 911 kilometer rocket-resistant concrete wall along its border with Syria. Nisan ayının ilk günlerinde Türkiye Suriye sınırına yapılan 911 kilometre uzunluğundaki roket saldırılarına karşı dayanıklı beton duvarın üçte birini tamamlamış durumdaydı. 0.9672131147540983 The head of al-Sham camp, close to the town of Kafr Bureysha two kilometers south of the Turkish border, said during an interview that the sound of machine gun fire in the background was coming from advancing ISIS pickup trucks from the new front line town of Kafr Shush, about a kilometer away. Kafr Bureyşa kasabasının yakınlarında, Türkiye sınırının iki kilometre kadar güneyinde yer alan El Şam kampının başkanı, bir görüşme sırasında, arka planda duyulan makineli tüfek seslerinin, IŞİD'in bir kilometre ötedeki yeni cephe hattı kasabası Kafr Şuş'tan ilerleyen kamyonetlerinden geldiğini söyledi. 0.9595959595959596 Others said they had returned to their nearby home villages even though they were still unsafe. Bazıları da güvenli olmadığını bilmelerine rağmen yakınlardaki köylerine geri döndüklerini söyledi. 0.8530805687203792 A key objective of the deal is to enable Greece , with EU support, to reject almost all asylum applicants arriving by boat from Turkey on the grounds that Turkey is a safe country. Anlaşmanın kilit önemdeki amaçlarından biri, Yunanistan'ın, Türkiye'den teknelerle gelen tüm mültecileri, Türkiye'nin güvenli bir ülke olmasını gerekçe göstererek, AB desteğiyle geri çevirmesine olanak sağlamak. 0.9870689655172413 Turkish authorities have allowed international aid groups based in Turkey to cross into Syria and join Syrian aid groups to distribute tents and other assistance to Syrians stuck at the border crossing and in nearby border areas. Türkiyeli yetkililer Türkiye'de üstlenmiş uluslararası yardım gruplarına, Suriye sınırını geçerek sınır kapılarında ve sınıra yakın bölgelerde sıkışmış Suriyelilere çadır ve diğer yardım malzemelerini dağıtmaları için izin verdiler. 0.8076923076923077 Many of them have fled multiple rounds of fighting and offensives in Northern Syria. Bunların çoğu Suriye'nin kuzeyinde zaman zaman yeniden başlayan çatışmalardan ve saldırılardan kaçanlar. 0.7355371900826446 Since early 2015 , Turkey has all but closed its borders to Syrians fleeing the conflict. Türkiye 2015 başlarından bu yana Türkiye sınırlarını çatışmalardan kaçan Suriyelilere neredeyse tamamen kapatmış durumda. 0.7579617834394905 All of the residents said they wanted to flee to Turkey but that the closed border meant they had nowhere to escape to. Görüşülen kamp sakinlerinin hepsi Türkiye'ye kaçmak istediklerini ancak sınırın kapalı olmasının kaçabilecek bir yerleri olmadığı anlamına geldiğini söyledi. 0.8311688311688312 While Turkey's desire to limit the number of refugees may be understandable, the current situation in northern Syria makes clear that any "safe zone" would be safe in name only and would put the lives of displaced people in danger, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Türkiye'nin mülteci sayısını sınırlandırma arzusu anlaşılabilir olsa da Suriye'nin kuzeyinde hali hazırda varolan durum, herhangi bir güvenli bölgenin ancak adının güvenli olabileceğini ve yersizleşmiş insanların yaşamlarını tehlikeye atabileceğini açıkça göstermektedir. 0.9053254437869822 Human Rights Watch said that allowing much-needed cross-border aid does not absolve Turkey of its obligation to respect the principle of non-refoulement. İnsan Hakları İzleme Örgütü, çok ihtiyaç duyulan sınır ötesi yardıma izin vermesinin, Türkiye'yi geri göndermeme ilkesine uyma yükümlülüğünden kurtarmadığını belirtiyor. 0.9107142857142857 Turkey has previously indicated it wants to create a "safe zone" in Syria to which Syrians could ostensibly flee and Turkey could return Syrian refugees. Türkiye daha önce Suriye'de Suriyelilerin güya kaçabileceği ve Türkiye'nin de Suriyeli mültecileri geri yollayabileceği bir güvenli bölge kurmak istediğini belirtmişti. 0.8237547892720306 On April 12 and 13, 2016, Human Rights Watch interviewed eight people who described how Turkish border guards at the Syrian border violently pushed them and dozens of others back to Syria in February and March 2016. İnsan Hakları İzleme Örgütü 12 ve 13 Nisan 2016 tarihlerinde Türkiye'li sınır muhafızlarının Şubat ve Mart 2016 aylarında düzinelerce insanla birlikte kendilerini de Suriye sınırından Suriye'ye şiddet kullanarak geri püskürttüğünü anlatan sekiz kişiyle görüştü. 1.2686567164179106 They said we had nothing to fear and that we should all go east, into ISIS territory. Bize korkmayın ve doğuya, IŞİD kontrolundaki bölgeye gidin dediler. 1.544871794871795 The same month, Mevlüt Çavuşoğlu, the foreign minister, said that, "When areas in northern Syria are cleared of the [ISIS] threat, the safe zones will be filled naturally.... People who have been displaced can be placed in those safe areas." Aynı ayda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da "Suriye'nin kuzeyindeki bölgeler IŞİD tehditinden arındırıldığında, güvenli bölgeler doğal olarak dolacaktır. 0.9617224880382775 That principle, under customary international law and international human rights law, prohibits rejecting asylum seekers at borders when that would expose them to the threat of persecution and torture. Uluslararası teamül hukukunun bu ilkesi, sınırda sığınma talebinde bulunanların bu taleplerinin, geri gönderildikleri takdirde zulme veya işkenceye uğrama riskinin bulunması halinde, reddedilmesini yasaklıyor. 0.9073170731707317 He said that gunfire had injured a 30-year-old man in the camp earlier in the day and that people in the camp who couldn't escape quickly enough were digging holes to protect themselves. O günün daha erken saatlerinde kampta yaşayan 30 yaşındaki bir erkeğin silahla yaralandığını ve kamptan zamanında kaçamayan insanların silah atışlarından korunmak için kampta çukurlar kazdıklarını anlattı. 1.1574074074074074 Three of the camps - Ikdah, Harameen and al-Sham - are now completely empty of the 24,000 people previously sheltering there. Bu kamplardan daha önce 24000 kişinin yaşadığı üçü, İkda, Haramin ve El Şam, artık tamamen boşalmış durumda. 0.9198606271777003 Renewed fighting between the Islamic State, also known as ISIS, and armed opposition groups in Northern Aleppo has displaced at least 30,000 people in the past 48 hours, with Turkish border guards shooting at some of them as they approach Turkey's new border wall. Son 48 saatte IŞİD adı ile bilinen İslam Devleti ile silahlı muhalif gruplar arasında Halep'in kuzeyinde yeniden başlayan çatışmalar yüzünden en az 30000 kişi yersizleşmek zorunda kaldı, Türkiye'nin sınır muhafızları ise bunlardan sınır boyundaki duvara yaklaşan bazılarına ateş açtılar. 0.9741379310344828 They also estimated at least an additional 25,000 displaced people were in various locations to the east of Azaz. Buna ilaveten 25000 kadar yersizleşmiş Suriyeli'nin de Azaz'ın doğusundaki farklı yerlerde yaşadığı tahmin ediliyor. 0.7819148936170213 Satellite imagery dated April 8 reviewed by Human Rights Watch showed that the wall had sealed off significant parts of the border north of Aleppo. 8 Nisan günü alınan ve İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından gözden geçirilen uydu görüntülerinden, duvarın sınırın Halepin kuzeyindeki bölümünün önemli bir kısmını kapattığı anlaşılıyor. 0.7103448275862069 In July 2015, President Recep Tayyip Erdoğan of Turkey said that "cleansing the region of all threatening elements and establishing a safe zone constitutes the basis of 1.7 million Syrian refugees' return." 2015 yılının Temmuz ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "bölgenin tehditten arındırılması ve orada güvenlik bir bölgenin oluşturulması 1 milyon 700 bin Suriyeli vatandaşın ülkelerine dönme beklentisi içinde olmaları bakımından onlar için de bir zemin oluşturacaktır," demişti. 0.7848605577689243 Some said they had stayed in the camps under ISIS-threat because they were afraid they wouldn't be able to find shelter elsewhere, knowing other camps along the Turkish border were completely full. Bazıları IŞİD tehditi altındaki kamplarda kalmaya devam ettiklerini, çünkü Türkiye sınırındaki öteki kampların ağzına kada dolu olduğunu bildiklerini ve bulundukları yeri terkederlerse barınacak başka bir yer bulamayacaklarından korktuklarını anlattı. 1.1174089068825912 According to reliable United Nations sources in Turkey, as of April 14, ISIS had opened an attack against villages to the east of Azaz, which is near the Turkish border, and was in control of several villages, including Hiwar Kalas, Kafr Shush, Zayzafun-Ekdeh, and Baraghideh. Güvenilir Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, 14 Nisan tarihi itibariyle IŞİD Türkiye sınırının yakınındaki Azaz'ın doğusundaki köylere karşı bir saldırı başlattı ve Hivar Kalas, Kafir Şuş, Zayzafun Ekde ve Baragide gibi bir çok köyü geri aldı. 0.7635135135135135 Two described how Turkish border guards beat fellow asylum seekers so badly they could not recognize their faces. Bunlardan ikisi Türkiyeli sınır muhafızlarının başka bazı sığınmacıları yüzleri tanınmayacak hale gelene kadar darp ederken gördüklerini de anlattı. 0.731629392971246 According to international aid workers in Turkey and heads of six of the 10 displaced persons camps east of Azaz near the Turkish border, ISIS advances on April 13 and 14 have forced out at least half the camps' 60,000 residents. Türkiye'deki uluslararası yardım kuruluşu çalışanlarına ve Azaz'ın doğusunda, Türkiye sınırının yakınında yer alan on göçmen kampından altısının başkanlarına göre IŞİD'in 13 ve 14 Nisan günleri yaptığı ileri hamle nedeniyle, bu kamplarda kalan 60000 kişinin en az yarısı bulundukları yeri terketmek zorunda kaldı. 1.6818181818181819 It was very difficult and exhausting. Çok zor ve yorucuydu." 0.9402985074626866 They registered all our names and they kept us there all night. Hepimizin isimlerini kaydettiler ve bütün gece bizi orada tuttular. 1.135135135135135 The children were crying most of the time. Çocuklar neredeyse sürekli ağlıyordu. 0.8089887640449438 I lost my husband and five children and have no idea where they are now. Kocamı ve beş çocuğumu kaybettim ve şu an nerede olduklarına dair en ufak bir fikrim yok. 0.96875 Then another guard kicked me in the head and broke my glasses. Ardından bir başka muhafız başımı tekmeleyip gözlüklerimi kırdı. 1.1153846153846154 Many hospitals lack medicine. Birçok hastanede ilaç yok. 0.9032258064516129 One woman said she saw an old man die after such a fall. Bir kadın, yaşlı bir adamın bu şekilde düşüp öldüğünü söyledi. 0.9801980198019802 Other people in my group also lost their relatives and all of us have no idea how to find them now. Bizim gruptan başkaları da akrabalarını kaybetti ve hiçbirimiz onları nasıl bulacağımızı bilmiyoruz." 0.9038461538461539 It was us and another 20 people and a smuggler. "Bizimle birlikte 20 kişi daha ve bir kaçakçı vardı. 1.1666666666666667 My father and nephew stayed with me and we walked for many more hours until we reached a Turkish village. Babam ve yeğenim benimle kaldılar; Türkiye'de bir köye ulaşıncaya kadar saatlerce yürüdük. 0.8375 The Syrian village on the other side is only a few kilometers away. Sınırın öte tarafındaki Suriye köyü bu noktaya yalnızca birkaç kilometre uzakta. 1.2244897959183674 Some hospitals have been under constant attack from the air. Bazı hastaneler sürekli hava saldırısına uğruyor. 0.7121212121212122 Senior refugee researcher at Human Rights Watch İnsan Hakları İzleme Örgütü'nde kıdemli mülteci araştırmacısı olan 1.075 There were already about 200 other Syrians there including lots of women and children. Burada aralarında birçok kadın ve çocuğun da olduğu yaklaşık 200 Suriyeli vardı. 1.1153846153846154 At the Border: Pushbacks, Violence, Separation of Families Sınırda Geri İtmeler, Şiddet, Ailelerin Ayrı Düşmesi 0.9411764705882353 The conflict has hit healthcare facilities hard. Çatışmalar sağlık tesislerine çok ağır hasar verdi. 0.8952380952380953 In September, Turkey said it had spent US$7.6 billion on assisting Syrian refugees since 2011. Eylül ayında, Türkiye 2011 yılından beri Suriyeli mülteciler için 7.6 milyar dolar harcadığını açıkladı . 0.7192982456140351 Then they took all of us to a military base on a hill about 20 minutes' walk away. Sonra hepimizi yaklaşık 20 dakikalık yürüme mesafesindeki bir tepenin üzerinde bulunan bir askeri üsse götürdüler. 0.9240506329113924 We had to dim our lights in the night time so not to attract air strikes. Hava saldırılarına hedef olmamak için geceleri ışıklarımızı kısmak zorundaydık. 0.9761904761904762 Turkey: Syrians Pushed Back at the Border Türkiye: Suriyeliler Sınırda Geri İtiliyor 0.918918918918919 Turkey's Border Closure with Syria Türkiye'nin Suriye Sınırını Kapatması 1.1282051282051282 We heard a lot of dogs barking and shooting and we were so frightened of getting caught. Birçok köpek havlaması ve silah sesleri duyduk; yakalanmaktan çok korkuyorduk. 1.868421052631579 I don't know why they attacked me. Maybe they thought I was a smuggler? Bana neden saldırdıklarını bilmiyorum. 1.0 Two smugglers took our group of about 50 people up and down many hills, all through the night. "İki kaçakçı, yaklaşık 50 kişiden oluşan grubumuzu gece boyunca birçok tepeye çıkarıp indirdi. 1.0729166666666667 The next day they took all of us, about 250 people, back to the border and told us to go back to Syria. Ertesi gün hepimizi -yaklaşık 250 kişiydik- sınıra geri götürüp Suriye'ye dönmemizi söylediler." 0.780952380952381 There was little aid and it was only when people fled villages that we had enough. Çok az yardım geliyordu ve o yardımlar da ancak insanlar köylerden kaçıp gittiğinde kalanlara yetiyordu." 1.163265306122449 We heard that 50 people died in an airstrike in a village three kilometers from our home. That was the last straw. "Evimizin üç kilometre ilerisindeki bir köye yapılan hava saldırısında 50 kişinin öldüğünü duyduk. 0.627906976744186 A man from al-Sakhour said: Al-Sakhur'dan bir erkek de şunları söyledi: 1.116504854368932 I couldn't run because I was helping a man who had been injured in an airstrike in Syria and who couldn't run away. Ben, Suriye'de hava bombardımanında yaralandığı için kaçamayan bir adama yardım ettiğim için koşamadım. 1.0704225352112675 They walked us to a group of about 50 other Syrians they had already caught. Bizi daha önce yakaladıkları yaklaşık 50 Suriyelinin yanına yürüttüler. 0.8913043478260869 Amid mounting concern among EU governments at the scale of the arrivals in Europe, the EU is negotiating an action plan aimed at reducing migration flows to Europe. AB hükümetleri, Avrupa'ya gelen mültecilerin sayısı karşısında giderek artan endişeler doğrultusunda, Avrupa'ya göçmen akışını azaltmayı amaçlayan bir eylem planını müzakere ediyorlar. 1.105263157894737 The lack of expertise and staff in our hospitals means that in order to save a life you need to cut off a leg or arm and hope the patient survives. Uzman ve eleman yokluğu, birinin hayatını kurtarmak için bacağını ya da kolunu kesip hastanın yaşamasını ümit etmek anlamına geliyor. 1.0449438202247192 Then they took us back to the border, pointed their guns at us, and shouted at us in Turkish. Sonra bizi alıp tekrar sınıra götürdüler, silahlarını bize doğrultarak Türkçe bağırdılar. 1.2542372881355932 Some of them told us they had been stopped trying to cross the border too. Bazıları bize sınırı geçerken durdurulduklarını anlattılar. 1.0 We left our home in the dead of night and two days later heard that it was destroyed in a strike. Gecenin köründe yola çıktık ve iki gün sonra da evimizin bir bombardımanda yıkıldığını öğrendik." 0.8676470588235294 They also described extreme poverty, lack of electricity and clean water, limited aid and poor medical care due to a lack of qualified staff, and overwhelmed medical facilities. Ayrıca, aşırı yoksulluk, elektrik ve temiz suyun olmaması, kısıtlı insani yardım ve nitelikli personel eksikliği ve tıbbi tesislerdeki aşırı yığılma nedeniyle tıbbi bakımın kötüleştiğinden de söz ettiler. 0.8064516129032258 We crossed back to Syria. Sınırı geçip Suriye'ye döndük." 1.123076923076923 "Turkey should not be putting people escaping war through such hardship." Türkiye savaştan kaçan insanlara bu zorlukları yaşatmamalı" dedi. 1.5544554455445545 The police caught most of us. One of the guards hit me on the back of my head and in my ribs with the butt of his rifle and I fell over and started to bleed. Bir polis tüfeğinin dipçiğiyle kafamın arkasına ve kaburgalarıma vurunca düştüm ve kanamaya başladım. 1.062992125984252 Turkey ratified the 1951 Refugee Convention, but with a geographical limitation that only recognizes as refugees people fleeing Europe. Türkiye 1951 Mülteci Sözleşmesi'ni, yalnızca Avrupa'dan kaçanlara mülteci statüsü tanıyan coğrafi kısıtlamayı tutarak onayladı. 1.0392156862745099 We tried to cross into Turkey just after dark but soon after we crossed the fence Turkish police found us. "Hava kararır kararmaz Türkiye'ye geçmeye çalıştık ama telleri geçtikten sonra Türk polisi bizi buldu. 0.7777777777777778 One woman from Mshareh said: Msharehli bir kadın şunları anlattı: 0.8 Nonrefoulement also prohibits rejection of asylum seekers at borders that would expose them to such threats. Ayrıca, sığınmacıların sınırda reddedilmesini de, bu uygulama sığınmacıları bu tür tehditlere maruz bırakacağı gerekçesiyle yasaklıyor. 0.8248587570621468 Sometimes it was so steep, we had to use the women's veils to make ropes so we could pull children and some women up the steepest hills and rocks. Bazen o kadar dik yokuşlardan tırmanıyorduk ki, çocukları ve kadınlardan bazılarını en dik yamaçlardan ve kayalardan yukarı çekmek için kadınların örtülerinden halat yapıyorduk. 0.8851351351351351 Between January 1 and late November, about 420,000 Syrians left Turkey for Greece by boat in an effort to reach the European Union. 1 Ocak'tan Kasım sonuna kadar, yaklaşık 420,000 Suriyeli Yunanistan üzerinden Avrupa Birliği'ne (AB) ulaşabilmek için Türkiye'yi botlarla terk etti. 0.847953216374269 On March 9, the Turkish authorities announced they were closing both crossing points and that only aid trucks and authorized traders could cross. 9 Mart'ta Türkiye makamları iki geçiş noktasını da kapatacaklarını ve yalnızca yardımların ve izin verilen ticaret için gidenlerin geçişine izin vereceklerini bildirdiler. 0.927536231884058 Syrians have continued to reach Turkey through smuggling routes. Suriyeliler kaçak yolları kullanarak Türkiye'ye ulaşmayı sürdürdüler. 0.6724137931034483 Syrians Flee Airstrikes and Destitution Hava Bombardımanlarından ve Yoksulluktan Kaçan Suriyeliler 0.6282051282051282 Closures Force Dangerous Crossings with Smugglers Sınırların Kapatılması İnsanları Kaçakçılarla Tehlikeli Bir Yolculuğa Zorluyor 0.7719298245614035 A man from Hama described what happened to him and 10 others in his group on October 16: Hama'dan bir kişi, kendisinin ve birlikte hareket ettiği 10 kişilik grubun 16 Ekim'de yaşadıklarını şöyle anlattı: 0.8531073446327684 Interviewees said groups scattered when they heard border guards shooting, resulting in separation of relatives, including children from their parents. Görüşmeciler, sınır muhafızlarının ateş açtığını duyan grupların dağıldığını ve bu yüzden akrabaların birbirlerinden, hatta çocukların anne-babalarından ayrıldığını kaydettiler. 0.8629629629629629 The EU's negotiations with Turkey - including a possible €3 billion aid package and visa liberalization for Turkish nationals - suggest that the EU may still be trying to provide incentives for cooperation to stop the migration flow. AB'nin Türkiye'yle yürüttüğü -ve muhtemelen 3 milyar Avroluk yardım paketi ile Türkiye vatandaşları için vize muafiyeti içeren- müzakerelere bakıldığında, AB'nin hâlâ göçmen akışını durduracak işbirliğini garantilemek için teşvik vermeye çalışıyor olabileceği görülüyor. 1.0298507462686568 A Syrian man from Dar`a, who crossed into Turkey on October 17, said: 17 Ekim'de Türkiye'ye geçen Dar'a'dan bir Suriyeli şunları anlattı: 0.9241379310344827 Many doctors have left Syria, leaving non-specialized health workers like nurses and technicians to administer complicated procedures. Birçok doktor Suriye'yi terk ettiği için, karmaşık işlemleri yapmak hemşireler ve teknisyenler gibi uzmanlığı olmayan sağlık çalışanlarına kaldı. 1.105263157894737 Then we heard lots of shooting and we got split up, running in different directions. Sonra yoğun silah sesleri duyduk ve ayrılıp farklı yönlere koşmaya başladık. 0.8863636363636364 A 40-year-old man from Aleppo fleeing Russian airstrikes that killed his brother said he crossed into Turkey with his wife and three children on October 19: Erkek kardeşinin ölümüne yol açan Rus hava bombardımanlarından kaçan 40 yaşındaki Halepli bir erkek, 19 Ekim'de karısı ve üç çocuğuyla Türkiye'ye nasıl geçtiğini şöyle anlattı: 1.0266666666666666 We walked for about half-an-hour, stopping many times when we heard gunshots. Yaklaşık yarım saat, sık sık silah sesleri duyarak ve duraklayarak yürüdük. 0.9404761904761905 Turkey closed its last two official border-crossing points to almost all Syrians in early March, only allowing some people with urgent medical needs to cross. Türkiye sınırlarını neredeyse tüm Suriyelilere son olarak Mart ayı başında iki kez kapattı ve yalnızca acil tıbbi bakıma ihtiyacı olan bazılarının geçmesine izin verdi. 0.719626168224299 Human Rights Watch visited the Turkish side of the border where people cross. İnsan Hakları İzleme Örgütü, insanların geçiş yaptıkları sınır noktasının Türkiye tarafını da ziyaret etti. 0.6351351351351351 Six people said they were forced back to Syria. Görüşülenlerden altısı, Suriye'ye geri dönmeye zorlandıklarını anlattılar. 1.0379746835443038 The first draft referred to "prevent[ing] further arrivals of irregular migrants to Turkey and irregular departures of refugees and migrants from Turkey to the EU." İlk taslak "daha fazla düzensiz göçmenin Türkiye'ye gelişinin ve mülteci ve göçmenlerin Türkiye'den AB'ye düzensiz geçişlerinin önlenmesine" atıfta bulunuyor. 0.9247311827956989 Despite sporadic border closures, in 2014 Syrians fleeing the conflict continued to enter Turkey with or without identity documents through official border crossing points. Sınır kimi zaman kapatılsa da, 2014 yılında çatışmalardan kaçan Suriyeliler resmi sınır geçiş noktalarından kimlik belgeleriyle ya da belgesiz bir şekilde Türkiye'ye geçmeyi sürdürdüler. 1.056 According to sources in Turkey with extensive knowledge of the border areas, since then Turkey has allowed only two categories of people to enter the country through the two crossing points: gravely injured Syrians who cannot be treated in Syria and Syrians registered with Turkey's emergency relief agency who have been given special permission to go briefly to Syria before returning to Turkey. Türkiye'de, sınır bölgeleri hakkında kapsamlı bilgiye sahip olan kaynaklara göre, o zamandan beri Türkiye, bu iki sınır kapısından yalnızca iki grup insanın ülkeye girmesine izin veriyor: çok ağır yaralı olan ve Suriye'de tedavisi mümkün olmayan kişiler ile Türkiye'nin acil yardım kuruluşunda kayıtlı olan ve kısa süreliğine Suriye'ye gidip dönmek için özel izin verilenler. 1.1262135922330097 Then we heard shouting in Turkish and shooting close by and we all panicked and ran in lots of different directions. Yakınlardan Türkçe bağrışmalar ve silah sesi duyunca hepimiz paniğe kapıldık ve dört bir yana kaçıştık. 1.099526066350711 A 34-year-old Syrian woman from Dar'a who crossed into Turkey on October 15 said that she had spent the previous three weeks travelling with her father, husband, five daughters, and nephew through Syria to get to the Turkish border. Türkiye'ye 15 Ekim'de geçen Dar'a'dan gelen 34 yaşındaki Suriyeli bir kadın, Türkiye sınırına ulaşabilmek için babası, kocası, beş kızı ve yeğeniyle Suriye'yi boydan boya geçmelerinin üç hafta sürdüğünü söyledi. 0.8817733990147784 Smugglers told Human Rights Watch that some of the border areas had very few border guards while in other areas border guards often turned a blind eye to people crossing at night. Kaçakçılar İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, bazı sınır bölgelerinde çok az sınır muhafızı varken, diğer bölgelerdeki sınır görevlilerinin de gece geçiş yapanları genellikle görmezden geldiklerini anlattı. 1.077922077922078 I crossed into Turkey late at night with a smuggler and a group of about 20 others. "Bir kaçakçı eşliğinde, 20 kişiyle birlikte gece geç vakit Türkiye'ye geçtim. 0.7852760736196319 Before Syrians reached Turkey's closed border in October, many had already faced threats to their lives and tremendous hardship. Ekim'de Türkiye'nin kapalı tutulan sınırlarına ulaşmalarından önce de buradaki Suriyelilerin birçoğunun hayatları tehlikedeydi ve inanılmaz zorluklar çekiyorlardı. 0.9948979591836735 However, on July 22, two days after a suicide bombing by an individual trained by the extremist group Islamic State (also known as ISIS) killed 32 people in the Turkish border town of Suruç, Turkey announced it would take additional steps to secure its 822 kilometer border with Syria, including by building a 150-kilometer wall, reinforcing wire fencing and digging a 365-kilometer trench. Ancak 22 Temmuz'da, IŞİD'in eğitim verdiği biri tarafından Suruç'ta gerçekleştirilen ve 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan intihar saldırısından iki gün sonra Türkiye, Suriye'yle olan 822 kilometrelik sınırının güvenliği için 150 kilometrelik bir duvar inşa edilmesi, dikenli tellerin güçlendirilmesi ve 365 kilometrelik bir hendek kazılması gibi tedbirleri de içeren adımlar atacağını açıkladı . 1.238709677419355 One of the Syrians interviewed said that when he arrived at the Bab al-Hawa border crossing on October 18, he found thousands of other Syrians there who had been stuck at the border for weeks. Görüşülen Suriyelilerden biri, 18 Ekim'de Bab al-Hawa sınır kapısına ulaştığında, haftalardır sınırda bekleyen binlerce Suriyeliyle karşılaştığını söyledi. 0.6889763779527559 The vast majority had crossed only hours - or at most days - before being interviewed and were visibly exhausted and shaken after dodging Turkish border guards for many hours. Görüşülenlerin büyük çoğunluğu görüşmeden yalnızca birkaç saat -veya en fazla bir kaç gün- önce sınırı geçmişlerdi ve Türkiye sınır muhafızlarını atlatmak için saatlerce uğraştıktan sonra ne kadar yoruldukları ve sarsıldıkları yüzlerinden okunabiliyordu. 1.0135135135135136 The most frequently performed operation at field hospitals are amputations. "Saha hastanelerinde en çok yapılan ameliyat, ampütasyonlar (organ kesme). 1.4854368932038835 We were suffering from a lack of electricity and gas and no jobs and no schools for our children, but the fear of being killed from the air was too much. Elektriğimiz, gazımız ve işimiz olmadığı için büyük zorluk içindeydik ve çocuklar da okula gidemiyordu. 0.7990867579908676 Two people said that elderly men fell down the steep inclines and were left behind as smugglers insisted that helping them would risk exposing groups to Turkish border guards. İki kişi, yaşlı erkeklerin dik yamaçlardan inerken düştüklerini ve kaçakçıların yardım etmeye kalkışılması halinde grubun Türk sınır muhafızlarının dikkatini çekeceğini söylemesi üzerine geride bırakıldıklarını anlattı. 0.8841463414634146 Those who said Turkish border guards had forced them back into Syria had managed to cross back into Turkey undetected during subsequent attempts. Türkiye sınır muhafızlarının kendilerini Suriye'ye geri gitmeye zorladığını söyleyenler daha sonraki girişimlerinde fark edilmeden Türkiye'ye geçmeyi başarmışlardı. 0.8606060606060606 However, on January 1, 2015, the Turkish authorities introduced new rules requiring Syrians to present valid travel documents to enter Turkey. Ancak 1 Ocak'ta Türkiye makamları, Türkiye'ye geçmek isteyen Suriyelilerin geçerli seyahat belgesine sahip olmasını gerektiren yeni bir dizi kuralı yürürlüğe koydu . 0.9279661016949152 The October 10 double suicide bombing by individuals associated with ISIS, which killed 102 people assembled for a peace rally in the capital, has deepened concerns about the impact of the Syrian conflict within Turkey. 10 Ekim'de başkentteki bir barış mitinginde yine IŞİD bağlantılı kişilerce gerçekleştirilen ve 102 kişinin ölümüyle sonuçlanan çifte canlı bomba saldırısı Suriye'deki çatışmaların Türkiye'ye etkileri konusundaki kaygıları derinleştirdi. 0.8298969072164949 Many people from Aleppo and Idlib said that the main reason they finally decided to flee Syria was the constant fear of airstrikes, which intensified in October. Halep ve İdlibli birçok kişi, nihayet Suriye'den kaçmaya karar vermelerine neden olan asıl sebebin, Ekim ayında şiddetlenen hava saldırılarının bitmek bilmez korkusuyla yaşamak olduğunu söyledi. 0.9184782608695652 Human Rights Watch interviewed 51 Syrians in the last two weeks of October in Antakya and Istanbul about the ordeal they faced in trying to cross from Syria into Turkey. İnsan Hakları İzleme Örgütü Ekim ayının son iki haftası boyunca, Antakya ve İstanbul'da 51 Suriyeliyle, Suriye'den Türkiye'ye geçmeye çalışırken yaşadıkları zorluklar hakkında görüştü. 0.8205128205128205 Turkey continues to advocate creating a so-called safe zone inside Syria to which, it contends, it could return Syrian refugees. Türkiye Suriye içinde, Suriyeli mültecilerin dönebilecekleri " tampon bölge " adını verdiği bir alan yaratılması yolundaki önerisini savunmaya devam ediyor. 0.5487804878048781 Many said they had to wait for up to a week before smugglers told them it was safe to try. Birçoğu, kaçakçılar kendilerine sınırı geçmeyi denemenin güvenli olduğunu söyleyinceye kadar beklediklerini, bekleme süresinin bir hafta bile sürebildiğini anlattı. 1.1902439024390243 However, according to sources in southern Turkey with extensive knowledge of the border areas, Turkey has stepped up enforcement measures at unofficial border crossing points as well since the July 20 attack in the Turkish border town of Suruç. Ancak, sınır bölgeleriyle ilgili geniş bilgiye sahip Güneydoğu'dan kaynaklara göre Türkiye, Suruç'taki 20 Temmuz saldırısından bu yana gayrı resmi sınır geçiş noktalarında da tedbirleri arttırmaya başladı. 0.6288659793814433 Four of those sent back said Turkish border guards beat them. Geri gönderilenlerden dördü, Türkiye sınır muhafızlarının kendilerini dövdüklerini ifade ettiler. 0.7578947368421053 Four more said they witnessed Turkish border guards returning dozens of people to Syria, while another four said they saw dozens of people intercepted shortly after they crossed, but didn't see what happened to them. Dört kişi daha Türkiye sınır muhafızlarının onlarca kişiyi Suriye'ye geri gönderdiğine tanıklık ettiklerini kaydederken, diğer dört tanık da düzinelerce kişinin sınırı geçtikten kısa süre sonra durdurulduklarını gördüklerini ama sonra bu kişilere ne olduğunu bilmediklerini aktardılar. 0.9661016949152542 The United Nations refugee agency has said in its latest country guidance on Syria that "all parts of the country are now embroiled in violence," and has urged "all countries to ensure that persons fleeing Syria, including Palestine refugees and other habitual residents of Syria, are admitted to their territory and are able to seek asylum." Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı, Suriye ile ilgili son ülke rehberinde "an itibarıyla şiddet ülkenin her tarafına yayılmıştır" ifadesini kullanarak "tüm ülkeleri, Filistinli mülteciler ve Suriye'nin diğer daimi sakinleri de dahil olmak üzere Suriye'den kaçan herkese topraklarını açmaya ve iltica talebinde bulunmalarına olanak vermeye" teşvik ediyor. 0.7172774869109948 However, Syrians making the crossing said the smugglers took them on circuitous routes for up to 12 hours to avoid Turkish border guards. Ancak, sınırı geçen Suriyelilerin söylediğine göre kaçakçılar, Türkiye sınır muhafızlarına yakalanmamak için grupları 12 saat kadar sürebilen güzergâhları dolaştırarak bu tarafa geçiriyorlar. 0.6879432624113475 All said it was common knowledge among Syrians that they could only enter Turkey using smugglers. Görüşülenlerin tamamı, Türkiye'ye sadece kaçakçılar aracılığıyla girilebildiğinin Suriyeliler arasında yaygın bir bilgi olduğunu kaydettiler. 0.6842105263157895 It hurt so much I vomited. Canım o kadar yandı ki, acıdan kustum. 1.844155844155844 As of mid-November, Turkey had registered almost 2,200,000 Syrians, of whom about 250,000 live in 25 camps managed by the Turkish authorities. Bu nüfusun 250,000 kadarı Türkiyeli yetkililerce yönetilen 25 kampta yaşıyor. 1.0753424657534247 Sources with knowledge of the situation in border areas in southern Turkey told Human Rights Watch that until July, Syrians continued to cross with smugglers into Turkey, mostly through mountainous border regions north and southeast of Antakya, which are harder to police than the flatter border areas to the east. Türkiye'nin güney sınır bölgelerindeki durum hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Temmuz'a kadar Suriyelilerin kaçakçılar aracılığıyla, genellikle Antakya'nın kuzey ve güneydoğusundaki dağlık sınır bölgelerinden Türkiye'ye geçmeye devam ettiklerini anlattılar. 0.8571428571428571 Three said the guards immediately pushed them back at the border together with dozens of others. Üçü ise, sınır muhafızlarının kendileriyle birlikte düzinelerce kişiyi sınırdan derhal geri ittiğini söylediler. 0.8125 Interviewees said they had told their vulnerable relatives back home to stay in Syria because the crossing would be too difficult. Görüşmeciler geçişte zorlanması muhtemel akrabalarından, Suriye'ye dönüp orada kalmalarını, çünkü sınırı geçmenin çok zor olacağını istediklerini ifade ettiler. 0.9176470588235294 Many described the ordeal faced by the elderly, pregnant women, young children, and people injured in Syria as they navigated the hilly terrain in the dark. Birçok kişi karanlıkta dağlık arazide ilerlerken yaşlıların, hamile kadınların, küçük çocukların ve Suriye'de yaralanmış insanların maruz kaldıkları eziyeti dile getirdi. 0.9037267080745341 One man tried to cross with his family and about 20 other Syrians near Bab al-Hawa on around October 10, but said that Turkish border guards intercepted his group, beat him and some of the other men on the head and torso, took them to a nearby military base, and then returned them to Syria. Ailesi ve diğer 20 Suriyeliyle birlikte 10 Ekim civarında Bab al-Hawa yakınlarından geçmeye çalışan bir erkek, Türkiye sınır muhafızlarının grubu durdurduğunu, kendisinin ve diğer bazı erkeklerin başlarına ve göğüslerine vurduklarını, yakındaki bir askeri üsse götürüldükten sonra Suriye'ye geri gönderildiklerini anlattı. 0.9418604651162791 Human Rights Watch spoke with Syrians pushed back to Syria between August and October near Turkey's official Bab al-Hawa and Bab al-Salama border crossing points. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ağustos-Ekim arasında Türkiye'ye resmi geçiş kapıları olan Bab al-Hawa ve Bab al-Salama civarından Suriye'ye geri itilen Suriyelilerle konuştu. 0.625 Background Arkaplan bilgisi 1.0 Turkey: Landmark Convictions in Torture Case Türkiye: İşkence Davasında Çığır Açıcı Karar 1.2337662337662338 He subsequently collapsed and was transferred to a hospital, where he died on October 10, 2008. Daha sonra bayıldı ve hastaneye kaldırıldı ve 10 Ekim günü hayatını kaybetti. 0.801980198019802 The court convicted in all 19 officials for their role in the activists' torture. Mahkeme aktivistlere işkence yapılmasında rolü bulunduğu gerekçesiyle toplamda 19 memuru mahkum etti. 1.0615384615384615 However, the official response in the Çeber case stands in stark contrast to that of most cases of torture and ill-treatment in detention. Ancak, Çeber davasına verilen resmi tepki, gözaltında işkence ve kötü muamele vakalarının çoğuna verilen tepkiden çok daha farklı. 1.1931818181818181 Çeber, Baykal, Gün, and Karakaya were arrested in the Sarıyer district of Istanbul on September 28, 2008. Çeber, Baykal, Gün ve Karakaya 28 Eylül 2008 günü İstanbul, Sarıyer'de gözaltına alındı. 1.0994475138121547 An autopsy report by the Forensic Medicine Institute concluded that he had died from a brain hemorrhage as a result of blows to the body and head and that his injuries were commensurate with torture. Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı otopsi raporuna göre ölüm sebebi vücuduna ve kafasına aldığı darbelere bağlı beyin kanamasıydı ve vücudundaki izler işkence yapıldığını gösteriyordu. 1.1631799163179917 The four, all activists with the Rights and Freedoms Association, had been selling a socialist journal Yürüyüş in the street and had been among a small group conducting a peaceful protest against the shooting by the police of Ferhat Gerçek, a fellow member of their association. Temel Haklar ve özgürlükler Derneği üyesi olan dört genç sokakta Yürüyüş adlı bir sosyalist dergi satıyordu ve dernek üyesi Ferhat Gerçek'in polis tarafından vurulmasını protesto etmek için barışçıl bir gösteri yapan grubun arasındaydılar. 1.2741935483870968 The four reported to their lawyers that they had been beaten in police custody. Gençler avukatlarına polis gözaltında dövüldüklerini bildirdi. 0.9317073170731708 Previously, in almost all investigations into human rights violations by the security forces or public officials in Turkey, senior officers and officials have been absolved of responsibility. Daha önce Türkiye'de güvenlik güçleri ya da kamu görevlilerince gerçekleştirilen insan hakkı ihlalleriyle ilgili yürütülen soruşturmaların tamamında üst düzey yetkililer ve görevliler sorumlu tutulmamıştı. 1.05 Medical reports documented their injuries. Tıbbi raporlarla darp izleri belgelendi. 1.1287128712871286 Turkish authorities routinely fail to conduct prompt, effective, and impartial investigations into allegations of torture, and courts often fail to hold Turkish officials accountable despite overwhelming evidence of their guilt. Türk yetkililer düzenli olarak işkence iddiaları ile ilgili zamanında, etkin ve tarafsız soruşturma yürütmüyor, mahkemeler de aleyhlerinde kesin deliller bulunmasına rağmen görevlileri sorumlu tutmuyor. 0.8551068883610451 Human Rights Watch receives credible reports of torture and ill-treatment in and outside places of detention in Turkey and has repeatedly expressed concern that Turkish courts are notoriously lenient toward members of the security forces who are charged with abuse or misconduct, contributing to impunity and the persistence of torture and other ill-treatment. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Türkiye'de gözaltı merkezlerinde ya da bu merkezler dışında işkence ve kötü muamele yapıldığına dair güvenilir bilgiler ulaşmaktadir ve her fırsatta Türkiye'de mahkemelerin görevi suiistimal ya da kötüye kullanmakla suçlanan güvenlik güçlerine aşırı hoşgörülü davrandığı ve böylece cezasızlığa ve işkence ve kötü muamelenin sürmesine destek verdiklerine dair kaygılarını dile getirmektedir. 1.070063694267516 Gerçek had been shot by the police a year earlier, on October 7, 2007, while selling Yürüyüş in another district of Istanbul, leaving him paralyzed from the waist down. Gerçek 7 Ekim 2007'de İstanbul'un başka bir semtinde Yürüyüş dergisi sattığı sırada polis tarafından vurulmuş ve bunun sonucunda belden aşağısı felç olmuştu. 0.9625 Çeber also told his lawyer days before his death that he was being beaten regularly by prison guards for refusing to stand up during the daily head count. Çeber ölümünden birkaç gün önce avukatına, günlük koğuş sayımında ayağa kalkmayı reddettiği için düzenli olarak infaz memurlarının kendini dövdüğünü ifade etti. 1.0135135135135136 Karaosmanoğlu was convicted for torture carried out by guards under his command, for having known about the torture, and for having failed to stop it. Karaosmanoğlu, emrinde çalışan infaz memurlarının yaptığı işkence nedeniyle işkence hakkında bilgisi olduğu ve bunu durdurmadığı için suçlu bulundu. 0.855 A prison doctor was sentenced to three years and one month for falsifying documents claiming the inmates had been examined by medical staff on their arrival at the prison. Bir cezaevi doktoru ise, alıkonanların cezaevine geldiklerinde tıbbi personel tarafından muayene edildikleri yönünde sahte evrak düzenlemekten suçlu bulunarak üç yıl bir ay hapis cezasına çarptırıldı. 0.9212598425196851 Çeber died in an Istanbul hospital on October 10, 2008 after being repeatedly beaten in police custody and in prison. Çeber polis gözaltında ve cezaevinde defalarca dövüldükten sonra kaldırıldığı hastanede 10 Ekim 2008 günü hayatını kaybetmişti. 0.9907407407407407 Other prison officers received five-month suspended sentences for negligence and failure to report a crime. Diğer cezaevi memurları ise görevi ihmal ve suçu bildirmeme suçlarından beş ay ertelenmiş hapis cezası aldı. 1.0769230769230769 The court sentenced two police officers to seven years and six months for torturing Çeber, Karakaya, and Gün while still in police custody, and a female officer to two years and six months for torturing Baykal. Mahkeme iki polis memuru için, polis gözaltındayken Çeber, Karakaya ve Gün'e işkence yapmaktan yedi yıl altı ay, bir kadın memura da Baykal'a işkence yapmaktan iki yıl altı ay hapis cezası verdi. 0.8382352941176471 "The convictions in the Çeber case should signal a renewed commitment to end torture in Turkey, once and for all." Çeber davası Türkiye'de işkenceyi tamamen sona erdirme konusundaki taahhütlerini yeniden tekrarlamaları için bir işaret fişeğidir" dedi. 1.10062893081761 The convictions in an Istanbul court on June 1, 2010, were for the torture death of Engin Çeber, an activist with the Rights and Freedoms Association, a political association. 1 Haziran 2010'da İstanbul'da görülen davada verilen bu cezalar Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği aktivisti Engin Çeber'in işkence sonucu ölümüyle ilgiliydi. 0.6594594594594595 The case is the first in which a Turkish court convicted a senior prison official for torture by guards under his command. Bu dava, Türkiye'deki bir mahkemenin, üst düzey bir cezaevi görevlisini emrinde çalışan ceza infaz memurlarının yaptığı işkence nedeniyle suçlu bulduğu ilk dava olma özelliğini taşıyor. 0.7162921348314607 (Istanbul) - The heavy sentences for nine prison and police officials for torture, leading in one case to death, is a momentous verdict that should signal a renewed effort by the Turkish government to end torture in custody, Human Rights Watch said today. (İstanbul, 3 Haziran 2010) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), işkence ve işkence sonucu bir kişinin ölümünden sorumlu bulunan dokuz cezaevi ve polis memurunun ağır hapis cezalarına çarptırılmasının, Türkiye hükümetinin gözaltında işkencenin sona ermesi yönündeki çabalarını tekrar başlatması için itici güç olması gereken bir hüküm olduğunu dile getirdi. 1.0119047619047619 Çeber, Baykal, Karakaya, and Gün were initially detained at the local police station and transferred the following day to prison pending trial for "resisting the police." Çeber, Baykal, Karakaya ve Gün önce bölgedeki polis karakolunda gözaltına alınmış, ertesi gün de "polise mukavemet etmek"ten tutuklanıp cezaevine transfer edilmişlerdi. 1.3586206896551725 Members of the police and gendarmerie tortured Çeber, Karakaya, Gün, and another fellow activist, Aysu Baykal, before the three men were transferred to Metris Prison and Baykal to a women's prison. Polis ve jandarma Çeber, Karakaya ve Gün'e Metris Cezaevi'ne, arkadaşları Aysu Baykal'a ise kadın tutukevine gönderilmeden önce işkence yapmıştı. 0.7685589519650655 Karaosmanoğlu's conviction should send a strong message that senior officials will be held accountable for serious abuses by those under their command, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Karaosmanoğlu'nun mahkum edilmesinin üst düzey görevlilere, emirleri altında çalışanlarının gerçekleştirdiği ağır ihlallerden sorumlu tutulacaklarına dair güçlü bir mesaj iletmesi gerektiğini söyledi. 0.6721311475409836 Turkey: Free Rights Defenders Immediately Türkiye: İnsan Hakları Savunucuları Derhal Serbest Bırakılsın 1.131578947368421 The owner of the hotel where the training was taking place, whose name is unknown, and another unnamed person were also detained. Toplantının yapıldığı otelin adı belirlenemeyen sahibi ile, ismi bilinmeyen başka bir kişi de gözaltına alındılar. 1.01171875 The detained rights defenders are: Özlem Dalkıran (Citizens' Assembly); lawyer Nalan Erkem (Citizens' Assembly); İlknur Üstün (Women's Coalition); İdil Eser (Amnesty International Turkey director); Veli Acu (Human Rights Agenda Association); lawyer Günal Kurşun (Human Rights Agenda Association); Şeymus Özbekli (Rights Initiative); Nejat Taştan (Equal Rights Watch Association); Ali Gharavi (information security consultant - Swedish national); and Peter Steudtner (information security consultant - German national). Gözaltına alınan insan hakları savunucuları şunlar: Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği); Av. Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği); İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu); İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü); Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği); Av. Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği); Şeymus Özbekli (Hak İnsiyatifi); Nejat Taştan (Eşit Haklar İçin İzleme Derneği); Ali Gharavi (bilgi güvenliği danışmanı - İsveç vatandaşı); ve Peter Steudtner (bgilgi güvenliği danışmanı - Alman vatandaşı). 0.6804123711340206 There is no information about any evidence to support such an investigation or on why the human rights defenders are being targeted. Böyle bir soruşturmanın yürütülmesini destekleyen herhangi bir kanıtın varlığına ilişkin hiç bir bilgi olmadığı gibi, insan hakları savunucularının neden hedef alınmış olabileceği de bilinmiyor. 0.8418604651162791 The 12 were detained a day before high-level meetings in Ankara with the European Union commissioner for enlargement, Johannes Hahn, in an effort to continue the EU-Turkey dialogue. Bu oniki kişi Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu komiseri Johannes Hahn'ın, Türkiye - Avrupa Birliği diyaloğunu sürdürmek amacıyla Ankara'da yapacağı üst düzey toplantılardan bir gün önce gözaltına alındılar. 0.9291338582677166 The pro-government media claimed at the time that the gathering was a meeting of CIA agents involved in the coup plot. Hükümet yanlısı medya o dönemde bu buluşmanın darbe girişiminde yer alan CIA ajanlarının bir toplantısı olduğunu iddia etmişti. 0.8783269961977186 The activists finally met with their lawyers on the afternoon of July 6 and the lawyers learned that their clients are being investigated for membership of an armed organization, a terrorist offense, and may be held for seven days. Aktivistler avukatları ile ancak 6 Temmuz gününün öğleden sonrasında görüşebilmişler ve avukatlar, böylece, müvekkillerinin, terörle mücadele kapsamında, silahlı örgüt üyesi olmak iddiasıyla soruşturulduğunu ve gözaltında yedi gün tutulabileceklerini öğrenmişler. 0.6694915254237288 Police Detain 10, Including Amnesty Turkey Director, in Terrorism Investigation Aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü'nün de bulunduğu 10 kişiyi, terör soruşturmasında gözaltına alındı 0.8102189781021898 The new arrests follow the arrest of the chair of Amnesty Turkey, Taner Kılıç a human rights lawyer, on June 6. Bu yeni gözaltıların öncesinde, 6 Haziran'da, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı, insan hakları avukatı Taner Kılıç da tutuklanmıştı. 1.3009708737864079 Kılıç is in pretrial detention pending the completion of a criminal investigation for which he will face trumped up terrorism charges. Kılıç, uydurulmuş terör suçları nedeniyle yürütülen bir soruşturma kapsamında, halen tutuklu bulunuyor. 0.8384615384615385 The police initially informed lawyers acting for the detained human rights defenders that the authorities were acting on an unspecified tip and announced that the detainees would not be allowed access to their lawyers for 24 hours, a measure permissible for organized crime and crimes punishable under Turkey's Anti-Terror Law. Polis başlangıçta gözaltına alınan insan hakları savunucularının avukatlarına, yetkililerin ayrıntıları paylaşılmayan bir ihbar üzerine harekete geçtiğini söylemiş ve gözaltına alınanların 24 saat boyunca avukatları ile görüştürülmeyeceği bilgisini vermiş ki, bu sadece örgütlü suçlar ve Türkiye'nin terörle mücadele yasası kapsamındaki suçlar söz konusu olduğunda başvurulabilen bir önlem. 0.7652582159624414 The pro-government media have smeared the detained activists with the label "agents," a term they often use to defame government critics and foreigners in Turkey . Gözaltına alınan aktivistler hükümet yanlısı medyada "ajan" olmakla itham edildiler ki, söz konusu medya organları hükümete muhalif olan vatandaşları ve yabancıları karalamak amacıyla sık sık bu terimi kullanıyor. 1.4 They didn't say anything in Arabic. Arapça bir şey demediler. 1.3571428571428572 It's too dangerous. Çok tehlikeli. 0.8205128205128205 I have no idea why they beat us. Bizi neden dövdüklerini hiç bilmiyorum. 1.5161290322580645 Everyone in the group was from the same family. Gruptaki herkes aynı ailedendi. 1.05 © 2016 Anadolu Agency ©2016 Anadolu Ajansı 1.0166666666666666 I can't remember for how long, but I think it was at an hour. Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum ama sanırım bir saat olmuştur. 1.4736842105263157 We waited for a short while. Kısa süre bekledik. 1.0 Someone found us and took us to a clinic there. Birileri bizi buldu ve oradaki kliniğe götürdü. 1.1388888888888888 We were all split up in different places. Hepimiz farklı yerlere savrulmuştuk. 1.0303030303030303 When we felt we were safe, we got up and walked the rest of the way. Güvende olduğumuzu hissedince ayağa kalkıp yolun kalanını yürüdük. 1.037037037037037 I didn't stay in the clinic. O yüzden klinikte kalmadım. 1.21875 I knew right away they had been killed. O anda öldürüldüklerini anladım. 0.9552238805970149 He was standing about 10 meters from us when he told us to stop. Bize durmamızı söylediğinde yaklaşık 10 metre ilerimizde duruyordu. 0.5818181818181818 We had to leave her to get help. Yardım getirmek için onu orada bırakmak zorunda kaldık. 1.1538461538461537 The second time he said, "Anyone who approaches the border will be killed." İkinci kez aradığımızda "Sınıra kim yaklaşırsa öldürülecek" dedi. 0.9230769230769231 No one else was injured. Başka yaralanan olmamıştı. 0.8356164383561644 He told me where they were and I went with two other friends. Nerede olduklarını söyledi; ben de iki arkadaşımla birlikte oraya gittim. 0.9052631578947369 My cousin was able to stand and walk and the woman helped me and the little girl walk. Kuzenim ayağa kalkıp yürüyebiliyordu; kadın da bana ve küçük kıza yürümemiz için yardımcı oldu. 0.8181818181818182 But we had no money, so I decided to go to Turkey to find work. Ama hiç paramız yoktu; ben de iş bulmak için Türkiye'ye gitmeye karar verdim. 0.92 Everyone else ran away. Herkes kaçışmaya başladı. 0.8313253012048193 All four of them lived in the camp too, but I only knew the smuggler. Bu dört kişi de benimle aynı kampta yaşıyordu, ama ben sadece kaçakçıyı tanıyordum. 1.2950819672131149 I am not sure whether we were yet in Turkey, but suddenly the shooting started. Türkiye'ye varmış mıydık emin değilim ama birden ateş açıldı. 0.9285714285714286 We lay down and shouted, "Don't shoot." Yere yatarak "Ateş etmeyin" diye bağırdık. 0.984375 That's where we are now and we won't try and go back to Turkey. Şu anda oradayız ve bir daha Türkiye'ye gitmeye kalkışmayacağız. 1.2571428571428571 Both of them are now back in Idlib province. Her ikisi de şu anda Idlib'e döndü. 1.0285714285714285 They stopped screaming and shouting. Çığlıkları ve bağırışları durmuştu. 1.0153846153846153 They had stayed there all night in the dark, afraid of being shot. Bütün gece orada, vurulmaktan korkarak, karanlıkta beklemişlerdi. 0.8837209302325582 I remember he was fat and fair-haired. Hatırlıyorum, şişmandı ve saçları seyrekti. 0.6666666666666666 It was late morning. Sabahın ilerlemiş saatleriydi. 1.1139240506329113 The women started screaming and the children started crying, but the shooting continued. Kadınlar çığlık atmaya, çocuklar ağlamaya başladılar ama silah sesleri durmadı. 1.048780487804878 As soon as we got there, about six border guards beat us really badly for a long time. Oraya varır varmaz yaklaşık altı sınır muhafızı bizi uzun bir süre çok fena dövdü. 0.9056603773584906 A smuggler organized it but didn't come with us. Geçişi bir kaçakçı ayarlamıştı ama o bizimle gelmedi. 1.0263157894736843 Then the Turkish border guards arrived. Ardından Türk sınır muhafızları geldi. 1.0526315789473684 My cousin fell down. Kuzenim yere düştü. 1.146341463414634 My cousin and his children were missing and so was my mother and one of my brother's children. Kuzenim ve çocukları kayıptı, annemle erkek kardeşimin çocuklarından biri de öyle. 1.1529411764705881 As we approached the place where the bodies were, the Turkish police [sic] started shooting again. Cenazelerin olduğu yere yaklaştığımızda Türk polisi [sic] tekrar ateş etmeye başladı. 1.4285714285714286 We picked up the bodies and carried them away from the wall as fast as we could. Cenazeleri alıp duvardan mümkün olduğunca uzağa taşıdık. 0.9710144927536232 The smuggler told us he had a permit for all of us to enter Turkey. Kaçakçı bize hepimizi Türkiye'ye geçirmek için izni olduğunu söyledi. 1.0194174757281553 I thought about going to Turkey, but I didn't want to risk my children's safety crossing with a smuggler. Türkiye'ye gitmeyi düşündüm, ama kaçakçıyla geçerek çocuklarımın güvenliğini tehlikeye atmak istemedim. 1.4583333333333333 There were about six men, four women, and three children in our group. Grupta altı erkek, dört kadın ve üç çocuk vardı. 0.8589743589743589 I stayed in that place for about 30 minutes and I shouted for help. Herkes kaçtı; ben yaklaşık 30 dakika orada kaldım ve bağırarak yardım istedim. 0.696969696969697 I felt very sick and my whole body hurt a lot. Kendimi çok kötü hissediyordum ve bütün vücudum ağrılar içindeydi. 1.0793650793650793 The soldier took my phone and then just told us to go back to Syria. Asker telefonumu aldı ve bize Suriye'ye geri dönmemizi söyledi. 0.9032258064516129 First he put the phone down. Önce telefonu yüzümüze kapattı. 1.3076923076923077 There were other children too who were not injured. Yaralı olmayan başka çocuklar da vardı. 0.8 I spoke to them and filmed them. Kendileriyle konuşup videolarını çektim. 1.1403508771929824 Everyone told me that the Turkish police were shooting at people. Herkes Türk polisinin insanlara ateş ettiğini söylüyordu. 1.0317460317460319 I got permission from the Turkish commander to look for them the next morning and found them at about 9 a.m. near the border wall. Türkiyeli komutandan ertesi sabah onları aramak için izin aldım ve sabah 9.00 civarında sınırdaki duvarın yakınlarında buldum. 0.6875 Other victims are not identified. Diğer mağdurların kimlikleri ise belli değildir. 0.7160493827160493 He sent two young boys, about 12 and 13, to help us cross. Geçmemize yardım etmeleri için 12 ve 13 yaşlarında iki çocuğu bizimle yollamıştı. 1.0 We walked back towards the bodies and this time they didn't shoot. Tekrar cenazelere doğru yürümeye başladık; bu defa ateş açmadılar. 0.9666666666666667 They used their fists and feet and sticks and rifle butts. Yumruklarla, tekmelerle ve tüfek dipçikleriyle vuruyorlardı. 1.0227272727272727 He said we had 15 minutes to move the bodies, after which they would start to shoot again. Cenazeleri almak için 15 dakikamız olduğunu, ondan sonra yine ateş açacaklarını söyledi. 0.9484536082474226 Suddenly we heard lots more shooting behind us and we hid for a half an hour without moving. Birdenbire arkamızdan yine ateş edildiğini duyduk ve hareketsiz bir şekilde yarım saat saklandık. 1.1395348837209303 There was no shooting while they were helping me. Bana yardım ettikleri sırada ateş açılmadı. 0.8695652173913043 On Sunday, April 17, a smuggler took us at about 5 p.m. towards the border wall. 17 Nisan Pazar günü akşam saat 5.00 civarında bir kaçakçı bizi sınır duvarına doğru götürdü. 1.1971830985915493 There were seven of us: three from Duriya, including my cousin, and four from Aleppo. Yedi kişiydik: Duriya'dan kuzenim dahil üç kişi ve Halep'ten dört kişi. 0.8360655737704918 I felt pain in my leg and saw I was hit in the leg. Bacağımda bir acı hissettim ve bacağımdan vurulduğumu gördüm. 1.1066666666666667 When we got back, I spoke to the brother and male cousin of the dead woman and man. Geri geldiğimizde ölen adam ve kadının erkek kardeşi ve kuzeniyle konuştum. 1.0615384615384615 I went to the checkpoint and I met the two men there in a small room. Ben de kontrol noktasına gittim ve onları küçük bir odada buldum. 0.9230769230769231 That was at about 8 a.m. Saat sabah 8.00 civarıydı. 0.8414634146341463 We also received interviewees' consent to describe their experiences. Ayrıca deneyimlerini aktarabilmek için görüştüğümüz kişilerin rızalarını da aldık. 1.3076923076923077 My other cousin was also injured in his right hand. Diğer kuzenim de sağ elinden yaralandı. 0.9523809523809523 I was near the border and I saw a man walking slowly towards me from the border. Sınırın yakınındaydım ve bir adamın sınırdan bana doğru ağır ağır yürüdüğünü gördüm. 0.7415730337078652 So my wife and I decided to try to go to Turkey with our children. O yüzden karımla birlikte çocuklarımızı da alıp Türkiye'ye gitmeyi denemeye karar verdik. 0.7702702702702703 A few hundred meters into Turkey a border guard found us. Türkiye'ye girdikten birkaç yüz metre sonra bir sınır muhafızı bizi buldu. 1.293103448275862 He said there the border police stripped them and beat them all very badly. Orada polisler hepsini soymuş ve çok ciddi şekilde dövmüş. 0.9142857142857143 The shooting lasted a long time. Silah sesleri uzun süre devam etti. 1.0227272727272727 We crossed the border last night near Duriya. Dün gece Duriya yakınlarından sınırı geçtik. 1.1774193548387097 I recognized the man because he was living in the Salaheddin camp before. Adamı hemen tanıdım, daha önce Salahaddin Kampı'nda yaşıyordu. 1.2142857142857142 It took us an hour to get them back to the village. Onları köye ancak bir saatte götürebildik. 1.1864406779661016 It was at the end of March, the same day we found the smuggler's body. Mart ayının sonuydu; kaçakçının cenazesini buduğumuz gündü. 1.0598290598290598 They also said there was a third man with them who the border guards also beat, but we never found out what happened to him. Yanlarında başka bir adamın daha olduğunu ve onu da dövdüklerini söylediler, ama ona ne olduğunu bir türlü bulamadık. 1.1228070175438596 One of the police spoke to us from the wall using a loudspeaker. Polislerden biri duvarın oradan hoparlörle bize seslendi. 0.7111111111111111 A bullet also hit my right hand. Bir kurşun da benim sağ elime isabet etmişti. 0.9661016949152542 I was in so much pain I lost track of what has happening. Canım o kadar acıyordu ki ne olduğunu fark edemez olmuştum. 0.8738738738738738 I went back with four local men to find the others and to get the bodies of my sister and cousin. Köyden dört erkekle birlikte diğerlerini bulmak ve kızkardeşimle kuzenimin cenazelerini almak için geri döndük. 1.1724137931034482 It's better to die in Syria than to die under torture at the border. Sınırda işkenceyle öldürülmektense Suriye'de ölmek yeğdir. 0.6111111111111112 One described what happened next: Daha sonra olanları ise içlerinden biri şöyle aktardı: 1.4576271186440677 He gave us a number for the border guard's commander and one of the others called him. Bize sınır komutanının telefonunu verdi, birimiz onu aradı. 1.0459770114942528 A few hours ago my brother called me to say Turkish border guards had shot dead our cousin. Birkaç saat önce abim arayıp Türk sınır muhafızlarının kuzenimizi vurduklarını söyledi. 1.0588235294117647 I was next to him. Ona doğru gittim. 0.9811320754716981 I took him to the nearby Ain Beyda clinic in my car. Onu arabamla yakındaki Ayn Beyda Kliniği'ne götürdüm. 1.2820512820512822 He had a gunshot wound in the middle of his chest. Göğsünün ortasında kurşun yarası vardı. 0.8061224489795918 Later that man told me they had found the smuggler's body near the border wall. Daha sonra o adam bana, kaçakçının cansız bedenini sınır duvarının yakınında bulduklarını söyledi. 1.1111111111111112 I think we reached the village at 8 p.m. Köye vardığımızda saat 8.00 olmuştu. 1.173913043478261 They also shot and injured his 9-year-old daughter in both her legs and his 5-year-old son in his right leg. Kuzenimin 9 yaşındaki kızını iki bacağından, 5 yaşındaki oğlunu ise sağ bacağından vurdular. 0.9696969696969697 They took me to Ain Beida hospital two or three kilometers away. Beni iki-üç kilometre ilerideki Ayn Beyda Hastanesi'ne götürdüler. 1.1805555555555556 I found a smuggler and crossed with him and three other men towards the end of March. Bir kaçakçı bularak o ve üç erkekle birlikte Mart sonunda sınırı geçtim. 0.78125 The hostilities continue to threaten Syrians already displaced by fighting. Savaş, çatışmalar yüzünden zaten yerlerinden edilmiş olan Suriyelileri tehdit etmeyi sürdürüyor. 0.8373983739837398 The deal also commits the EU to work with Turkey to create areas inside Syria that will be "more safe." Anlaşma uyarınca AB, Suriye içinde "daha güvenli" alanlar oluşturmak için Türkiye'yle birlikte çalışmayı da taahhüt ediyor. 0.9052631578947369 I fled with my family because of the regime attacks on the town in February and March. Şubat ve Mart'ta rejimin kasabamıza yaptığı saldırılardan sonra ailemle birlikte oradan kaçtım. 2.119047619047619 One of them, called "Badri," was from Homs and the other, called "Burhan," was from Hama. "Bedri" Homs'dan, "Burhan" ise Hama'dandı. 1.070921985815603 The hospital tried to get him to Turkey, but the soldiers at the gate told the hospital that no one is allowed across, even with very serious injuries. Hastane Türkiye'ye götürülmesi için uğraştı ama kapıdaki askerler çok ağır yaralı bile olsa kimsenin geçmesine izin verilmediğini söylediler. 1.0 I fell down. Yere düştüm. 1.2328767123287672 He said the two men had walked to the check point and explained what had happened to them. Bu iki kişi kontrol noktasına kadar yürüyüp başlarına geleni anlatmışlar. 0.7112068965517241 This report refers to border guards without specifying if they are soldiers or gendarmes since such specific information was not provided or known by many witnesses. Bu raporda sınırda görevli askerlerden söz edildiğinde, bu askerlerin Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na mı yoksa Jandarma Komutanlığı'na mı bağlı askerler olduğu belirtilmedi, çünkü birçok tanık bu bilgiyi ya veremedi ya da bilmiyordu. 1.1142857142857143 From there we went to Ain Beyda clinic. Oradan Ayn Beyda Kliniği'ne gittik. 0.9787234042553191 The camp there was full, so we went to Khurbat al-Juz and found a smuggler to help us cross. Oradaki kamp doluydu, biz de Hırbet el Coz'a gidip geçmemize yardım edecek bir kaçakçı bulduk. 1.0675675675675675 They said there were 10 adults and 10 children in the group, but apart from the two dead, there were two others missing: an older woman and a 6-year-old girl. Toplamda 10 yetişkin ve 10 çocuk olduklarını, ama ölen iki kişi dışında, yaşlı bir kadınla 6 yaşında bir kız çocuğunun da kayıp olduğunu söylediler. 1.046875 Then we buried the bodies and the family left to go back to Aleppo. Sonra cenazeleri defnettik ve aile Halep'e gitmek üzere ayrıldı. 1.1219512195121952 My cousin was transferred to Darkush hospital. Kuzenimi Darkuş Hastanesi'ne naklettiler. 1.6375 The smuggler said to him in Arabic, "I have a permit" and the guard just raised his rifle and shot at us. Everyone started running. Kaçakçı ona Arapça "İznim var" dedi, ama o tüfeğini doğrulttu ve bize ateş etti. 1.2325581395348837 I had screws in the hand and I needed them taken out. Elimdeki vidaların çıkarılması gerekiyordu. 0.8879310344827587 Since at least mid-August 2015 , Turkish border guards have pushed back Syrians trying to reach Turkey. En az Ağustos 2015'ten bu yana bu yana Türkiye sınır birlikleri Türkiye'ye geçmeye çalışan Suriyelileri geri itiyor. 1.3846153846153846 We were in a valley called al-Nabua. El Nabua denen vadideydik. 0.9466666666666667 Some people in Khurbat al-Juz also described to the soldiers my injuries and asked if I could cross to Turkey for treatment, but they said no. Hırbet el Coz'daki bazı kişiler de askerlere benim yaralarımdan söz edip tedavi için Türkiye'ye geçip geçemeyeceğimi sordular, ama cevap ‘hayır' oldu. 1.1944444444444444 The dead boy's 13-year-old cousin, who witnessed the killing, described what happened: Öldürülen çocuğun 13 yaşındaki kuzeni tanık olduğu vakayı şöyle anlattı: 1.2063492063492063 Suddenly, when we were about 500 meters from the wall, we heard automatic weapons fired from the direction of the wall and bullets landed all around us. Duvara yaklaşık 500 metre kala ansızın duvar tarafından otomatik silah sesleri işittik ve etrafımıza mermiler düşmeye başladı. 1.0 He said that the other four all lost consciousness but he didn't and that they took him in a pickup truck to the border wall and let him go. Dediğine göre diğer dördü bayılmış ama "Haşim" bayılmayınca onu bir pikap kamyonete bindirip sınır duvarına götürmüş ve serbest bırakmışlar. 0.9368421052631579 I was near my mother and I think one of the bullets landed near her head and she fainted. Ben annemle birlikteydim; sanırım mermilerden biri başının yakınına isabet ettiği için bayıldı. 0.7292817679558011 They said guards detained them for up to a day, then pushed them back to Syria with dozens - and in some cases hundreds - of others. Askerlerin kendilerini bir güne kadar varan süreler boyunca gözaltında tuttuktan sonra düzinelerce -bazı durumlarda yüzlerce- kişiyle birlikte Suriye'ye geri ittiklerini söylediler. 1.0 They beat all of us and then they took us to a [Güveççi border gendarmerie] base very close by. Hepimizi dövdüler ve sonra bizi hemen yakındaki [Güveççi jandarma sınır] karakoluna götürdüler. 0.9722222222222222 One of the bullets also hit my bag. Kurşunlardan biri de çantama gelmiş. 0.872093023255814 They were just shouting in Turkish, but all I really heard was the beating. Sadece Türkçe bağırıyorlardı ama yediğimiz dayağın sesinden başka bir şey duymuyordum. 0.7066666666666667 Turkish border guard violence against Syrian refugees Türkiye sınır askerlerinin Suriyeli mültecilere yönelik şiddet uygulamaları 0.9230769230769231 I was lying close to my sister and my cousin, and the bullets hit them while we were lying down. Ben kız kardeşimin ve kuzenimin yakınında yerde yatıyordum ve biz yatarken mermiler ikisine isabet etti. 0.9361702127659575 After airstrikes destroyed many homes near where we lived next to Aleppo, 20 people in my family tried to flee to Turkey at the end of March, but the border guards at the Bab al-Salameh crossing would not let us through. Yaşadığımız, Halep'in hemen yanındaki yerin yakınındaki birçok evin hava saldırılarında yıkılmasının ardından, ailemden 20 kişi Mart sonunda Türkiye'ye kaçmaya çalıştı ama Bab el Selam sınır kapısındaki askerler geçmemize izin vermedi. 0.8938053097345132 Turkish soldiers patrol in Hatay province along Turkey's new border wall with Syria in February 2016. Türk askerleri Hatay'da, Türkiye'nin Suriye sınırında inşa ettiği yeni duvar boyunca devriye geziyor, Şubat 2016. 1.3235294117647058 They beat me all over my body and on my head. Bütün vücuduma ve başıma vurdular. 0.6268656716417911 Border Lock-Down Puts Syrian Lives at Risk Sınırın Kapalı Tutulması Suriyelilerin Hayatlarını Tehlikeye Atıyor 0.8823529411764706 As we approached the group we heard shooting and we knew it was the Turkish border guards. Gruba yaklaşırken ateş edildiğini duyduk ve ateş edenlerin Türk sınır muhafızları olduklarını anladık. 1.1355932203389831 The bullets hit me in the back and they hit my cousin in the chest. Mermiler sırtıma isabet etti, kuzenim de göğsünden vuruldu. 0.9741379310344828 We spoke to a Turkish border guard there and told them we were trying to recover two bodies near the border wall. Orada bir Türk sınır muhafızıyla görüştük ve sınırdaki duvarın yanındaki iki cenazeyi almaya çalıştığımızı anlattık. 0.8860759493670886 Just after we had crossed at about 5 a.m., we heard shooting close by. Sabah 5.00 gibi sınırı geçtikten hemen sonra yakınlardan bir silah sesi duyduk. 1.027027027027027 The Turkish authorities should stop pushing Syrian asylum seekers back at the border and should investigate all use of excessive force by border guards. Türkiye makamları Suriyeli sığınmacıları sınırda geri itmekten vazgeçmeli ve sınırdaki askerlerin aşırı güç kullandığı tüm vakaları soruşturmalıdır. 0.9193548387096774 My sister and cousin both had bullet holes in their back. Kızkardeşimin de kuzenimin de sırtında kurşun delikleri vardı. 0.796969696969697 Turkey is entitled to secure its border with Syria, but is obliged to respect the principle of non-refoulement, which prohibits rejecting asylum seekers at borders when that would expose them to the threat of persecution, torture, and threats to life and freedom. Türkiye'nin Suriye ile olan sınırının güvenliğini sağlamaya hakkı vardır, ancak sınırdaki sığınmacıların kabul edilmemesini, bu tutumun onları zulüm, işkence ve yaşamlarına ve özgürlüklerine yönelik tehditlere maruz bırakabileceği durumlarda yasaklayan non-refoulement (geri göndermeme) ilkesine uyma yükümlülüğü de bulunmaktadır. 0.8018018018018018 The deal provides for Europe to return migrants, asylum seekers, and refugees, including Syrians, who reach Greece by boat, on the grounds that Turkey is a safe country for them. Bu anlaşma sayesinde Avrupa Yunanistan'a tekneyle gelen ve aralarında Suriyelilerin de bulunduğu göçmen, sığınmacı ve mültecileri Türkiye'ye, Türkiye'nin onlar için güvenli bir ülke olduğu gerekçesiyle geri gönderebiliyor. 0.9454545454545454 A few hours after that we went back to get the body. Bir iki saat sonra da cenazeyi almak üzere geri gittik. 0.8731707317073171 As of early April , Turkey had completed a third of its 911-kilometer rocket-resistant concrete wall along its border with Syria and was working to fortify the rest of its border. Nisan başı itibariyle , Suriye ile olan sınırı boyunca dikeceği 911 kilometrelik rokete dayanıklı beton duvarın üçte birini tamamlamış bulunan Türkiye, sınırın geriye kalanını güçlendirmeye devam ediyordu. 0.8765432098765432 I drove back to the area and walked with the others towards the bodies. Arabayla tekrar bölgeye döndüm ve diğerleriyle birlikte cenazelere doğru yürüdük. 0.9020979020979021 We first tried to go to one of the [displaced persons] camps between Ain Beida and Khurbat al-Juz, but life there was very tough. İlk önce Ayn Beyda ve Hırbet el Coz arasındaki [yerinden edilmişler için kurulan] kamplardan birine gitmeye çalıştık ama orada hayat çok zordu. 0.8979591836734694 Turkey is also obliged to respect international norms on use of lethal force as well as the rights to life and bodily integrity, including the absolute prohibition on subjecting anyone to inhuman and degrading treatment. Türkiye ayrıca ölümcül güç kullanılmasına ilişkin uluslararası normların yanı sıra, kimseye insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele uygulamama konusundaki mutlak yasağı da içeren yaşam ve bedensel bütünlük haklarına da saygı göstermekle yükümlüdür. 1.1973684210526316 We went to Ikbane village for seven months, but then the regime attacked us in early February, so we went to the Ubeen [displaced persons] camp, but then the regime shelled the camp. Yedi ay İkbane Köyü'nde kaldık ama Şubat başında bu köy de rejimin saldırısına uğrayınca [yerinden edilmişler için kurulmuş olan] Ubeen Kampı'na gittik. 1.127659574468085 The third time he gave us permission to get the body. Üçüncü aramamızda cenazeyi almamıza izin verdi. 0.8823529411764706 He was stumbling and he was covered in blood. Zorlukla ilerliyordu ve baştan aşağı kan içindeydi. 0.8156028368794326 I am from the Kurdish mountains [Jebel el Ekrad] and am married with two children, aged three years and six months. Ben Kürt Dağlarındanım [Jebel el Ekrad], evliyim ve biri üç yaşında diğeri altı aylık iki çocuğum var. Beşimiz de 10 ay önce savaştan kaçtık. 1.606060606060606 Victims who appear in the video are given pseudonyms. Videoda görülen isimler takmadır. 0.7469879518072289 The seventh happened near the Syrian border town of al-Duriya. Yedinci olay ise Suriye'nin sınır yakınındaki al-Duriya Kasabası'nda meydana geldi. 1.2 He was shot in the head. Başından vurulmuştu. 1.0588235294117647 Then I passed out. Sonra bayılmışım. 0.7777777777777778 "Firing at traumatized men, women, and children fleeing fighting and indiscriminate warfare is truly appalling." Çatışmalardan ve hedef gözetmeyen savaş halinden kaçan travma içindeki kadın, erkek ve çocuklara ateş açılması gerçekten de dehşet verici" dedi. 0.8693693693693694 A survivor of the shooting described in an April 20 interview by cell phone how he witnessed the deaths of his sister and cousin, called "Abdullah," and how he and the other three were injured. Açılan ateşten sağ kurtulanlardan biri, kendisiyle 20 Nisan'da cep telefonuyla yapılan görüşmede kız kardeşi ve kuzeni "Abdullah"ın öldürülmesine tanık oluşunu ve kendisinin ve diğer üç kişinin nasıl yaralandığını anlattı. 0.8103448275862069 We all left Khurbat al-Juz at 4 p.m. the same day and went to stay with relatives near Aleppo. Aynı gün akşam saat 4.00 gibi Hırbet el Coz'dan ayrıldık ve Halep yakınlarında oturan akrabalarımızın yanına gittik. 0.9205298013245033 About 35 days ago at eight in the evening we tried to cross in a group of about 13 in an area about two kilometers south of Khurbat al-Juz. Aşağı yukarı 35 gün önce, akşam saat sekiz gibi, yaklaşık 13 kişilik bir grup halinde Hırbet el Coz'un iki kilometre güneyinden geçiş yapmaya çalıştık. 0.975 I went with my cousin and the Turkish border guards were waiting for us there. Kuzenimle birlikte gittiğimizde Türk askerlerinin orada bizi beklediğini gördük. 0.9832775919732442 In March, the EU concluded a controversial migration deal with Ankara to curb refugee and migration flows to Europe, committing €6 billion in aid to assist Syrians in Turkey, reinvigorating Turkey's EU membership negotiations, and offering the prospect of visa-free travel for Turkish citizens. Mart ayında AB Ankara'yla, Avrupa'ya mülteci ve göç akışını önlemek için Türkiye'deki Suriyelilere yardım amacıyla 6 milyar Avroluk yardım, Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerinin canlandırılması ve Türkiye vatandaşlarına vizesiz seyahat olasılığının önerildiği tartışmalı bir anlaşma gerçekleştirdi. 1.0512820512820513 The shooting stopped and then some men came and carried me back to Khurbat al-Juz. Ateş kesildikten sonra birileri geldi ve beni Hırbet el Coz'a geri götürdüler. 1.0666666666666667 We rested when we were far away. İyice uzaklaşınca mola verdik. 1.35 A few hours later the shooting stopped and we escaped. Birkaç saat sonra ateş kesilince kaçtık. 0.9852941176470589 I stayed at the car while the other four walked towards the bodies. Diğer dört kişi cenazelere doğru ilerlerken ben arabada bekliyordum. 0.9574468085106383 He asked me to help them bring the body back. Gidip cenazeyi almak için yardım etmemi istedi. 1.0253164556962024 I woke up lying on the ground next to the wall on the border, on the Syrian side. Uyandığımda sınırın Suriye tarafında, sınır duvarının yanında yerde yatıyordum. 0.8308823529411765 I called the Güveççi mayor and asked him to tell the border guards not to shoot us while we went to get the body. Güveççi Belediye Başkanı'nı arayarak ondan, sınır muhafızlarına biz cenazeyi almaya giderken bize ateş açmamalarını söylemesini istedim. 0.8387096774193549 On the third Friday of March, people in the Salaheddin camp nearby told me there was a body next to the border wall near the camp. Mart ayının üçüncü Cuma'sı, yakındaki Salahaddin Kampı'nda yaşayanlar bana sınır duvarının kampa yakın bir noktasında bir insan bedeni olduğunu söylediler. 1.3958333333333333 It didn't hit my spine but just a little to the right of the spine. Omuriliğime değil ama hemen sağına isabet etmiş. 0.7745098039215687 Staff explained the purpose of the interviews and gave assurances of anonymity. Ekip, tanıklara görüşmelerin amacını açıkladı ve kimliklerinin gizli tutulacağı yolunda teminat verdi. 0.9568345323741008 They told me they had tried to cross to Turkey at al-Maklah, near the first Turkish border guard watch tower about 500 meters south of the Khurbat al-Juz-Güveççi border crossing point, but that Turkish border guards had caught them and then beaten them really badly. Bana anlattıklarına göre Hırbet el Coz-Güveççi sınır geçiş noktasının yaklaşık 500 metre güneyinde bulunan, Türk sınır muhafızlarının ilk gözcü kulesi yakınındaki al-Maklah'dan Türkiye'ye geçmeye çalışmışlar, ama Türkiye sınır muhafızları onları yakalamış ve çok fena dövmüşler. 1.0517241379310345 We could see the commander on the other side holding a torch. Komutanın öte tarafta elinde fenerle durduğunu görüyordum. 0.7777777777777778 He said he was a Turkmen from near Aleppo and had escaped the fighting there. Türkmen olduğunu ve aslen Halep'e yakın bir yerde yaşarken savaş yüzünden oradan kaçtığını söyledi. 2.2857142857142856 The little girl was hit in her leg. Everyone who wasn't injured, apart from the woman, ran away. Kadın dışında yaralı olmayan herkes kaçtı. 1.0 My cousin also had two bullet holes in his right hand. Ayrıca kuzenimin sağ elinde de iki mermi deliği vardı. 0.765625 Turkey's land borders are legally protected by land army border units of the Turkish Armed Forces. Kanuna göre, Türkiye'nin kara sınırları Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kara Kuvvetlerine bağlı sınır birlikleri tarafından korunur. 0.8918918918918919 I crossed the border with a smuggler in a group of 20, including my cousin and a woman from Deir al-Zor together with a little girl. Sınırı bir kaçakçının yardımıyla, kuzenimin ve yanında küçük bir kız çocuğu olan Der Zorlu bir kadının da dahil olduğu 20 kişilik bir grupla geçtim. 0.8660714285714286 The doctors told me I had one bullet above my knee and one bullet below my knee, in the left leg. Doktorlar sol bacağıma, biri dizimin üstüne, diğeri de altına olmak üzere iki kurşun isabet ettiğini söylediler. 0.7338403041825095 Human Rights Watch has a record of the names of all the victims and witnesses, but has not used them to help protect them and their relatives from possible retaliation should they reach Turkey. Tüm mağdurların ve tanıkların isimleri İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün kayıtlarında mevcuttur, ancak Türkiye'ye gitmeleri durumunda herhangi bir misillemeyle karşılaşmaları ihtimaline karşı, kendilerinin ve yakınlarının güvenliği için bu isimler kullanılmamıştır. 0.9428571428571428 The violence against Syrian refugees, and Turkey's refusal to allow them to cross the border, comes as the European Union has shut its own borders to asylum seekers. Suriyeli mültecilere yönelik şiddet ve Türkiye'nin sınırı geçmelerine izin vermemesi, Avrupa Birliği'nin kendi sınırlarını sığınmacılara kapatmasıyla aynı döneme denk geliyor. 0.737012987012987 According to witnesses, at around 5 p.m. on May 5, three airstrikes hit the Kamuna camp sheltering 4,500 displaced Syrians near Sarmada in northern Idlib province, five kilometers from Turkey's increasingly impenetrable border. Tanıkların anlatımlarına göre 5 Mayıs günü saat akşam 5.00 sularında gerçekleştirilen hava saldırılarında, Türkiye'nin giderek daha da aşılamaz olan sınırından beş kilometre uzakta, kuzey Idlib'in Sarmada Köyü yakınında bulunan ve 4,500 yerinden edilmiş Suriyelinin barındığı Kamuna Kampı üç kez isabet aldı. 1.1322314049586777 The man was lying on the ground right by the wall near a gap in the wall where there are usually Turkish border police on the other side. Adam duvarın hemen yanında, genellikle öte tarafında Türk sınır polisinin durduğu bir boşluğun yakınında yerde yatıyordu. 1.1714285714285715 He called the commander in charge of the nearby [Güveççi border gendarmerie] base. Yakındaki [Güveççi jandarma sınır] karakoldaki yetkili komutanı aradı. 0.8303030303030303 On May 4, Human Rights Watch sent a letter with these findings to the Turkish interior minister, urging Turkey to investigate the allegations made by Human Rights Watch, to order its guards not to shoot at asylum seekers, and to re-open its border to Syrians seeking safety. İnsan Hakları İzleme Örgütü 4 Mayıs'ta Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'na bu bulguları içeren bir mektup göndererek, örgütün dile getirdiği iddiaların soruşturulması, sınır birliklerine sığınmacılara ateş açılmaması yönünde emir verilmesi ve sığınmak isteyen Suriyelilere sınırın tekrar açılması yönünde taleplerde bulundu. 0.9152542372881356 We called the mayor of Karbeyaz [a Turkish border town] and asked him to tell the soldiers to stop shooting. Karbeyaz [Türkiye'de bir sınır kasabası] Belediye Başkanı'nı arayarak askerlere ateşi kesmelerini söylemesini istedik. 1.1748251748251748 He said that two men had tried to cross to Turkey, but were badly beaten by the Turkish border police who had then left them back on the Syrian side of the border wall. İki adamın Türkiye'ye geçmeye çalıştığını ama Türk sınır polisince çok fena dövülerek sınır duvarının Suriye tarafına bırakıldıklarını söyledi. 0.96875 They let us take the body away. Cenazeyi almamıza izin verdiler. 1.1066666666666667 We crept back through the hole in the fence and walked back towards Khurbat al-Juz. Tellerdeki delikten sürünerek geri girdik ve Hırbet el Coz'a doğru yürüdük. 0.25806451612903225 He said: Görüşülen kişi şunları anlattı: 1.1875 Gendarmerie also on duty at the borders operate under the authority of the land forces command. Sınırda görevli olan jandarma birlikleri de Kara Kuvvetleri komutası altındadır. 1.125 He said we could go get the bodies, but should keep the car lights on. Then we drove back. Gidip cenazeleri alabileceğimizi ama arabanın farlarını yanık tutmamızı söyledi. 0.8819444444444444 Mid-morning on April 7, I got a call from a[n] [opposition] fighter at one of the Ahrar al-Shams checkpoints in Khurbat al-Juz. 7 Nisan'da kuşluk vakti sularında Hırbet el Coz'daki Ahrar el-Şam'ın kontrol noktalarından birindeki [muhalif] bir savaşçıdan bir telefon aldım. 1.244186046511628 We picked up the two bodies - a man and a woman - and took them back to the car and then to Khurbat al-Juz. Biri kadın bir erkek iki cenazeyi kaldırıp arabaya koyduk ve Hırbet el Coz'a götürdük. 0.8061224489795918 Turkish border guards shoot dead a 15-year-old boy, on the night of April 14-15 Sınırdaki Türk askerlerinin 14-15 Nisan gecesi 15 yaşındaki bir oğlan çocuğunu vurarak öldürmeleri 0.8735632183908046 The man, who returned to his home area near Aleppo, described what happened: Halep yakınlarındaki evinin bulunduğu yere geri dönen bir erkek olanları şöyle anlattı: 1.1607142857142858 An independent humanitarian source in Turkey told Human Rights Watch that medics recovered 20 bodies, including two children, and that at least 37 people were injured, including 10 who lost one or more limbs and who were transferred to Turkey for medical care. Türkiye'deki bağımsız bir insani yardım kuruluşuna bağlı bir kaynak İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, sağlık ekiplerinin aralarında iki çocuğun da olduğu 20 cenazenin çıkarıldığını ve en az 37 kişinin de yaralandığını söyledi. 0.6736842105263158 One of the men, a security guard working in one of the local displaced persons camps, filmed a number of the victims and bodies. Görüşülen tanıklardan biri, bölgedeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kamplardan birinde güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu ve bazı mağdurları ve cenazeleri videoyla görüntülemişti. 0.9583333333333334 It took us a long time. Epey uzun bir yürüyüştü. 0.9041095890410958 Human Rights Watch staff and a Syrian assistant and interpreter with close knowledge of the border areas and communities living there interviewed victims, witnesses, and local Syrians by cell phone. İnsan Hakları İzleme Örgütü ekibi ve sınır bölgeleri ve buralarda yaşayan topluluklar hakkında bilgi sahibi olan Suriyeli bir asistan-çevirmen, mağdurlarla, tanıklarla ve yereldeki Suriyelilerle cep telefonuyla görüştü. 0.7373737373737373 They said Turkish police shot at their car as they approached the bodies. Bu tanıklar da cenazelere yaklaştıkları sırada Türk polisinin arabalarına ateş açtığını söylediler. 0.8372093023255814 One witness filmed a number of the dead and surviving victims and shared the videos with Human Rights Watch. Bir tanık ölenlerden ve yaralı kurtulanlardan bazılarını kaydettiği video görüntülerini İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle paylaştı. 0.8217391304347826 On April 15, Human Rights Watch spoke by cell phone with the two cousins of a 15-year-old boy shot dead by Turkish border guards the night of April 14-15, near the Syrian town of al-Duriya. İnsan Hakları İzleme Örgütü 15 Nisan günü, sınırdaki Türk askerleri tarafından Suriye'nin el-Duriya Kasabası'nda 14 Nisan'ı 15 Nisan'a bağlayan gece vurularak öldürülen 15 yaşındaki oğlan çocuğunun iki kuzeniyle telefonda konuştu. 0.8571428571428571 On April 20, Human Rights Watch interviewed a man by cell phone who was shot in the leg as he tried to cross to Turkey during the first week of March. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 20 Nisan'da cep telefonuyla görüştüğü bir erkek, Mart'ın ilk haftasında Türkiye'ye geçmeye çalışırken ayağından vurulduğu vakayı şöyle anlattı: 0.8125 In April 2016, Human Rights Watch reported that Turkish border guards enforcing Turkey's one-year-old border closure had shot at Syrians escaping advances by the extremist group Islamic State (also known as ISIS), northeast of Aleppo. İnsan Hakları İzleme Örgütü Nisan 2016'da, Türkiye'nin bir yıldır devam eden sınır kapatma kararını uygulamakta olan Türk sınır birliklerine bağlı askerlerin, Halep'in kuzeydoğusuna doğru ilerleyen İslam Devleti'nden (IŞİD olarak da bilinen) kaçan Suriyelilere ateş açtığını bildirmişti . 1.1056910569105691 According to camp representatives, the al-Iqaa camp shelters many Syrians who have previously been pushed back by Turkish border guards. Kamp temsilcilerine göre el-İqaa kampında Türk sınır birliklerince daha evvel geri itilmiş olan pek çok Suriyeli barınıyor. 0.6568265682656826 (Istanbul) - Turkish border guards are shooting and beating Syrian asylum seekers trying to reach Turkey, resulting in deaths and serious injuries, Human Rights Watch said today. (İstanbul) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada Türk sınır birliklerinin Türkiye'ye geçmeye çalışan Suriyeli sığınmacılara ateş açtığını, kaba şiddet uyguladığını, bunun sonucunda da ölümler ve ağır yaralanmalar yaşandığını söyledi. 0.9363057324840764 On April 18 and 19, Human Rights Watch spoke by cell phone with three locals from Khurbat al-Juz about how they recovered the body of the smuggler. 18 ve 19 Nisan günleri İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün cep telefonuyla görüştüğü Hırbet el Coz'dan üç kişi kaçakçının cesedini nasıl bulduklarını anlattılar. 0.9921259842519685 In mid-April 2016, Human Rights Watch interviewed four victims, five witnesses, and six local Syrian residents who described seven occasions in March and April in which Turkish border guards shot or assaulted 17 Syrian asylum seekers and two smugglers. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Nisan 2016 ortalarında görüştüğü dört mağdur, beş tanık ve yereldeki altı Suriyeli, Mart ve Nisan aylarında Türk sınır askerlerinin 17 Suriyeli sığınmacıyı ve iki kaçakçıyı vurduğu veya dövdüğü yedi ayrı olayı naklettiler. 0.9365079365079365 A representative of the camp told Human Rights Watch that on April 13, Turkish border guards in the nearby watchtowers used loudspeakers to announce in Arabic that no one should approach the border and that anyone who did would be shot. Kamp temsilcilerinden biri İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 13 Nisan'da, yakındaki gözetleme kulelerinde bulunan Türk askerlerinin hoparlörlerden Arapça olarak kimsenin sınıra yaklaşmamasını ve yaklaşan olursa ateş açılacağını anons ettiklerini söyledi . 1.019047619047619 The execution was reported by several Farsi news sources, but no further details on the case are available. İnfaz birçok Farsça haber kaynağı tarafından haber yapıldı ancak davayla ilgili detaylı bilgi bulunmuyor. 0.9263157894736842 On May 14, 2009, Sudan executed Abdulrahman Zakaria Mohammed in El Fasher, North Darfur. Sudan 14 Mayıs 2009 günü Abdulrahman Zakaria Mohammed in El Fasher'i Kuzey Darfur'da idam etti. 0.8947368421052632 It is not clear whether the new 2010 law would affect the Court's ruling regarding future hodud cases. Yeni 2010 yasasının Mahkeme'nin gelecekte hodud davalarıyla ilgili kararlarını etkileyip etkilemeyeceği net değil. 1.015625 They were sentenced by the Medina General Court in February 2008. Medine Genel Mahkemesi Şubat 2008'de ölüm cezası kararını verdi. 0.8775510204081632 The two were arrested in 2004 and held at the Medina police station, where they confessed to the abduction and rape of a child, theft, and consumption of alcohol and drugs. Bu iki kişi 2004 yılında yakalanarak Medine polis karakolunda tutuldukları sırada bir çocuğu kaçırıp tecavüz ettiklerini, hırsızlık yaptıklarını ve alkol ve uyuşturucu kullandıklarını itiraf etti. 1.1529411764705881 The juvenile death penalty is prohibited under international law, and the prohibition is absolute. Uluslararası hukuk çocuklar için ölüm cezası yasaklamıştır ve bu mutlak bir yasaktır. 0.9562043795620438 Further, since hodud crimes are seen as crimes against God, the Supreme Leader of Iran has no power to grant pardons in such cases. Üstelik, hodud suçları Tanrı'ya karşı işlenmiş suçlar olarak görüldüğü için İran Dini Lideri'nin bu gibi davalarda af yetkisi bulunmuyor. 1.0984848484848484 On October 4, 2010, the Council again debated the age of majority in the context of a draft law on protecting children from violence and neglect. 4 Ekim 2010'da Konsey çocukları şiddet ve ihmalden korumayla ilgili yasa taslağı bağlamında bir kez daha reşit olma yaşını tartıştı. 0.9296875 Mohammad Mostafaei, a lawyer who represented numerous juvenile offenders on death row, was forced to flee Iran in July. Ölüm cezası mahkumu çok sayıda çocuk suçlunun avukatlığını yapan Mohammad Mostafaei Temmuz ayında İran'dan kaçmak zorunda kaldı. 1.0303030303030303 From 2005 through 2008, five countries - Iran, Saudi Arabia, Sudan, Pakistan, and Yemen -were known to have executed juvenile offenders. Kayıtlara göre 2005'ten 2008 yılına kadar beş ülke - İran, Suudi Arabistan, Sudan, Pakistan ve Yemen - çocuk suçluları idam etmişti. 1.0 Mohammad Olyaeifard is currently serving a one-year prison sentence imposed for speaking out against the execution of his client, Behnoud Shojai, during interviews with international media. Mohammad Olyaeifard uluslararası medyaya verdiği röportajlar sırasında müvekkili Behnoud Shojai'nin idamının aleyhinde konuştuğu için bir yıl hapis cezasına çarptırıldı ve halen cezaevinde. 1.0380434782608696 Iranian jurisprudence considers qesas a personal right of the victim's family that neither the judge nor any other authority can overrule, regardless of whether the perpetrator is a juvenile. İran hukuk sistemi kısası kurbanın ailesinin kişisel hakkı olarak görür ve suçlunun çocuk olup olmasına bakılmaksızın ne bir hakim ne de herhangi bir diğer yetkili bu kararı bozabilir. 0.925 In advance of the World Day Against the Death Penalty, October 10, Human Rights Watch called on the three countries to immediately end the practice. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Dünya Ölüm Cezasına Karşı Eylem Günü olan 10 Ekim yaklaşırken üç ülkeye bu uygulamayı derhal sona erdirmeleri için çağrıda bulundu. 0.839622641509434 Children have been tried as adults and sentenced to death for crimes committed at age 13. Çocuklar 13 yaşında işledikleri suçlar nedeniyle yetişkin gibi yargılanıp ölüm cezasına çarptırılmaktadır. 1.0982658959537572 Saudi courts have imposed the death penalty for a broad variety of offenses, including adultery, apostasy, "corruption on earth," drug trafficking, sabotage, political rebellion, and murder. Suudi mahkemeleri zina, din değiştirme, "dünyada ahlaksızlık", uyuşturucu ticareti, sabotaj, siyasi ayaklanma ve cinayet gibi çok sayıda suç için ölüm cezası uygulamaktadır. 1.1142857142857143 The Saudi Cabinet has passed neither measure into law, and their applicability to capital punishment remains unclear. Suudi Kabinesi iki kararı da yasalaştırmadı ve ölüm cezası kararlarında uygulanabilirliği hala net değil. 0.9865771812080537 The Iranian Judiciary continues to harass, prosecute, and detain human rights lawyers critical of the government's execution of juvenile offenders. İran Yargısı hükümetin çocuk suçluları idam etmesini eleştiren insan hakları avukatlarını taciz etmeye, yargılamaya ve gözaltına almaya devam ediyor. 0.9895833333333334 He was 17 at the time of his trial in May 2007, when he was found guilty of murder and robbery. Mayıs 2007'de yargılandığı ve cinayet ve hırsızlık suçlarından suçlu bulunduğunda 17 yaşındaydı. 1.0327868852459017 Nigeria defines the age of adulthood nationally as 17, and 12 states in northern Nigeria operate under Shari'a laws, some of which define the age of legal responsibility as younger than 17. Nijerya ülke çapında reşit olma yaşını 17 olarak belirlemiştir; Şeriat yasalarıyla yönetilen Nijerya'nın kuzeyindeki 12 eyaletin bazılarında ise yasal sorumluluk yaşı 17'den küçüktür. 0.84688995215311 During its Universal Periodic Review before the United Nations Human Rights Council in February, Iran rejected requests from member states to abolish the juvenile death penalty. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Konseyi'nin Şubat ayındaki Evrensel Periyodik Gözden Geçirmesi sırasında İran, Konseyin taraf devletlerin çocuklara ölüm cezası verilmesinin yasaklanması taleplerini reddetti. 1.083743842364532 Gabriela Carina Knaul de Albuquerque e Silva, the UN Special Rapporteur on independence of judges and lawyers, said that the Supreme Court in Khartoum confirmed the death sentence in December 2008 based on two arguments. Hakim ve avukatların bağımsızlığına dair BM Özel Raportörü Gabriela Carina Knaul de Albuquerque e Silva Aralık 2008'de Kartum'dakadi Yüksek Mahkeme'nin iki argümana dayanarak cezayı onayladığını söyledi. 0.9152542372881356 The appeals court judge affirmed that the sex had in fact been consensual, but still insisted that Zamani be executed to "set an example" to other young Iranians. Temyiz mahkemesi hakimi cinsel ilişkinin rıza ile olduğunu kabul etmesine rağmen Zamani'nin diğer İranlı gençler için "örnek teşkil etmesi" için cezanın infazında israr etmişti. 0.9915611814345991 "To reach this goal, countries with people on death row for crimes committed as children should immediately halt all executions of juvenile offenders and commute their sentences to bring them into line with juvenile justice standards." Bu hedefe ulaşabilmek için çocukken işledikleri suçlar nedeniyle ölüm cezasına çarptırılan kişilerin bulunduğu ülkeler çocuk suçluların idamını durdurmalı ve cezalarını çocuk adalet standartlarına uygun olacak biçimde indirmelidir" dedi. 0.9864864864864865 Only Three Countries Known to Have Executed Juvenile Offenders Since 2009 2009 yılından bu yana Çocuk Suçluları İdam Eden Yalnızca Üç Ülke Bulunuyor 1.049808429118774 Despite the absolute ban on execution of individuals charged with crimes that occurred while they were under age 18, government officials continue to insist Iran is in compliance with international law because it does not execute juvenile offenders until after they turn 18. 18 yaşından küçükken suç işlemiş olmakla suçlanan kişilerin idam edilmesine dair mutlak yasağa rağmen, devlet yetkilileri çocuk suçluları 18 yaşından önce idam etmedikleri için İran'ın uluslararası hukuka uygun davrandığı konusunda ısrar etmeye devam ediyorlar. 1.1446808510638298 On November 24, 2008, the Shura Council, an appointed advisory body with some functions of a parliament, passed a measure to raise the general age of majority from 15 to 18, despite the opposition of the Council's Islamic Affairs, Judiciary, and Human Rights Committee. 24 Kasım 2008'de bazı parlamenter görevleri de olan atanmış bir danışma organı olan Şura Konseyi reşit olma yaşını, İslami İşler Konseyi, Yargı ve İnsan Hakları Komitesi'nin itirazlarına rağmen, 15'ten 18'e yükselten bir karar geçirdi. 1.065934065934066 Punishment is fixed by the Quran and Sunna, and, in principle cannot be altered by any authority. Ceza Kur'an ve Sünnet ile belirlenir ve prensipte hiçbir yetkili tarafından değiştirilemez. 0.898989898989899 A January 2010 amendment to the Child Act, set 18 years as the firm age of majority, thus addressing one of the bases on which the Supreme Court had confirmed the death sentence. Ocak 2010'da Çocuk Yasası'na yapılan bir değişiklikle reşit olma yaşı 18 olarak kesinleştirildi ve böylece Yüksek Mahkeme'nin ölüm cezasını onaylarken kullandığı argümanlardan biri geçersiz kılındı. 1.186046511627907 In these qisas cases the deceased's family retains the right to insist on the execution of the offender, accept monetary compensation, or issue a pardon. Bu kısas davalarında ölenin ailesi suçlunun idam edilmesinde ısrar edebilir, kan parası kabul edebilir ya da suçluyu affedebilir. 1.3142857142857143 Darabi had initially confessed, but later retracted her confession, saying she had hoped to protect her boyfriend from execution, because her boyfriend believed that Darabi would not be sentenced to death because she was under 18. Erkek arkadaşını idam edilmekten korumak için suçu itiraf ettiğini çünkü arkadaşının Darabi 18 yaşından küçük olduğu için idam cezasına çarptırılmayacağına inandığını söyledi. 0.9661016949152542 In a positive move, Sudan amended its laws in January 2010 to set 18 years as the firm age of majority nationwide. Sudan olumlu bir adım atarak Ocak 2010'da yasalarında değişikliğe giderek yasal reşit olma yaşını 18 olarak belirledi. 1.0833333333333333 Under interpretations of Shari'a law prevailing in Saudi Arabia, murder and manslaughter (involuntary murder) are considered to be primarily offenses against a private right (qisas). Suudi Arabistan'da geçerli olan Şeriat yasalarının yorumuna göre cinayet ve adam öldürme (kasıtsız cinayet) özel haklara karşı temel suç (kısas) olarak değerlendirilir. 1.6866666666666668 Under Iranian law, majority is attained at puberty (bulugh), as stipulated by its interpretation of Shari'a and as specified in Iran's 1991 Civil Code as 15 lunar years (14 years and 5 months) for boys and 9 lunar years (8 years and 8 months) for girls. Şeriat yorumu ve İran'ın 1991 Medeni Kanunu'na göre bu yaş oğlan çocukları için 15 ay yılı (14 yıl 5 ay), kız çocukları içinse 9 ay yılı (8 yıl 8 ay). 0.7948717948717948 This year, only one known juvenile execution has been carried out to date - in July by Iran for a crime committed at age 17. Bu yıl ise bugüne dek sadece bir çocuğun ölüm cezasının infaz edildiği biliniyor: İran, suçu işlediğinde 17 yaşında olan bir çocuğu Temmuz ayında idam etti. 1.3533834586466165 The Convention on the Rights of the Child, to which all three of the countries are parties, prohibits capital punishment for individuals who were under 18 at the time of the crime. Üç ülkenin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, suçu işlediklerinde 18 yaşından küçük olanlara ölüm cezası verilmesini yasaklar. 0.9552238805970149 More than 100 juvenile offenders remain under sentence of death. Hala yüzden fazla çocuk suçlu ölüm cezasına mahkum edilmiş durumda. 1.7685185185185186 Second, the Court found that the definition of a child should be drawn from the definition of "adult" provided in the Criminal Act, which was that "adult means any person whose puberty has been established by definite natural features and who has completed 15 years of age, and whoever attains 18 years of age shall be deemed an adult even if the features of puberty do not appear." Ceza Yasasındaki yetişkin tanımı ise şöyle: "belirgin doğal özelliklerle buluğa erdiği tespit edilen ve 15 yaşını tamamlamış ya da buluğ özellikleri gözükmese bile 18 yaşına gelmiş herkes yetişkin olarak tanımlanır." 0.8705882352941177 May 20, 2009: Ali Jafari was executed for a crime committed before age 18. 20 Mayıs 2009: Ali Jafari 18 yaşından küçükken işlediği bir suç yüzünden idam edildi. 0.808695652173913 October 12, 2009: Behnoud Shojai, 21, hanged for a killing committed in 2005, when he was 17. 12 Ekim 2009: Behnoud Shojai 21 yaşında, 2005 yılında17 yaşındayken işlediği bir öldürme suçu yüzünden idam edildi. 1.2233009708737863 The court can also impose the death penalty as a discretionary punishment (ta'zir) for any other acts it deems to be criminal. Mahkeme ayrıca suç oluşturduğuna hükmettiği başka fiiller için de ölüm cezası takdir edebilir (ta'zir). 1.5520833333333333 According to the Children's Rights Information Network, at least twelve countries still have domestic laws that theoretically authorize the sentence. Çocuk Hakları Bilgi Merkezi'ne göre hala en az 12 ülkenin ulusal yasalarında bu ceza yer alıyor. 0.9815668202764977 July 10, 2010: a person identified as Mohammad was secretly hanged in Marvdasht prison, Shiraz, in connection with the rape and murder of two young boys, Hamed Shiri and Karim Tajik, in 2007, when Mohammad was 17. 10 Temmuz 2010: Mohammad adlı bir kişi, 2007'de 17 yaşındayken iki oğlan çocuğuna -Hamid Shiri ve Karim Tajik - tecavüz edilerek öldürülme olayıyla bağlantılı olarak Şiraz'daki Marvdaşt cezaevinde gizlice idam edildi. 1.6793478260869565 Saudi Arabia has neither a codified penal law establishing the acts that constitute criminal offenses nor a published official interpretation of Sharia law, which constitutes the basis for all laws in the kingdom; instead, judges have broad discretion to interpret and apply Sharia precepts in criminal cases. Suudi Arabistan ne cezai suç oluşturan fiilleri belirleyen bir ceza yasası yapmıştır ne de krallıktaki tüm yasaların temelini oluşturan Şeriat yasalarının resmi yorumunu yayınlamıştır. 1.0445544554455446 December 17, 2009: Mosleh Zamani, 23, who had been arrested at 17 in Sanandaj, Kordestan province, on charges of abducting and raping a woman several years older with whom he was allegedly having a relationship. 17 Aralık 2009: 23 yaşındaki Mosleh Zamani, ilişkisi olduğu iddia edilen kendisinden oldukça büyük bir kadını kaçırıp tecavüz etme suçuyla 17 yaşındayken Kürdistan bölgesindeki Sanandaj'da yakalanmıştı. 0.8259109311740891 (New York) - Only three countries - Iran, Saudi Arabia, and Sudan - are known to have executed an individual since the beginning of 2009 for a crime committed before age 18, Human Rights Watch said today. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada, 2009 yılı başından bugüne dünyada yalnızca üç ülkenin - İran, Suudi Arabistan ve Sudan- suçu işlediğinde 18 yaşından küçük olan kişileri idam ettiğini söyledi. 0.797979797979798 May 1, 2009: Delara Darabi, 22, for a murder she allegedly committed at age 17. 1 Mayıs 2009: Delara Darabi 17 yaşındayken işlediği iddia edilen bir cinayet nedeniyle idam edildi. 1.051948051948052 January 21, 2009: Molla Gol Hassan, a 21 year-old Afghan citizen who at age 17 killed a fellow Afghan, Fakhr al'din, in Iran while trying to steal money from him. 21 Ocak 2009: 17 yaşındayken Fakhr al'din adlı bir Afganın parasını çalmaya çalışırken öldüren Molla Gol Hassan adlı bir Afgan 21 yaşındayken idam edildi. 1.0820895522388059 May 12: Sultan bin Sulaiman al-Muwallad, a Saudi, and 'Issa bin Muhammad Muhammad, a Chadian, for offenses committed when they were allegedly 17. 12 Mayıs: Suud Sulaiman al-Muwallad ve Çadlı Muhammad Muhammad iddialara göre 17 yaşındayken işledikleri suçlar nedeniyle idam edildi. 1.0869565217391304 Previously, Sudan's legal system contained ambiguous provisions allowing an individual to reach the age of majority - and thus be liable to the death penalty - as young as 15. Daha önce Sudan hukuk sisteminde kişinin reşit olma- ve bu nedenle de ölüm cezasına çarptırılabilme - yaşını 15'e kadar düşürebilen muğlak hükümler yer alıyordu. 1.5072463768115942 First, it found that the prohibition of the death penalty for children did not extend to hodud offenses. İlki, çocuklara ölüm cezası yasağının hodud suçlarını kapsamadığıydi. 0.8301886792452831 He was previously detained in 2014 and 1992. Daha önce de 2004 ve 1992 yıllarında hapse atılmıştı. 0.8117647058823529 Turkish border authorities, likewise, continue to push back refugees. Aynı şekilde Türkiye'li sınır yetkilileri de mültecileri geri itmeye devam ediyorlar. 0.875 Areas under Kurdish Democratic Union Party (PYD) Control Kurdistan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Kontrolundaki Bölgeler 0.8793103448275862 He was being held by the Military Intelligence Branch 235, barred from meeting lawyers and his family. Askeri İstihbarat Şube 235 tarafından tutuluyordu ve avukatları ve ailesi ile görüşmesine halen izin verilmiş değil. 1.0212765957446808 Unlawful Restrictions on Humanitarian Assistance İnsani Yardımların Hukuksuz Olarak Engellenmesi 0.9896907216494846 Torture and ill-treatment are rampant in detention facilities; thousands have died in detention. Hapishanelerde işkence ve kötü muamele kontroldan çıkmış durumda; binlerce kişi hapisteyken öldü. 0.9953051643192489 The inquiry also identified the military units responsible for flights connected to the attacks but could not name the commanders of the units due to the Syrian government's failure to respond to crucial queries. Araştırma saldırılarla bağlantılı uçuşların sorumluluğunu taşıyan askeri birimleri de belirledi ancak Suriye hükümetinin önemli sorulara yanıt vermemesi nedeniyle bu birimlerin komutanlarının adlarını saptayamadı. 0.8313253012048193 In March and April, Turkish border guards killed five Syrian asylum seekers, including a child, and smugglers trying to enter the country. Mart ve Nisan aylarında Türk sınır muhafızları aralarında bir çocuğun da bulunduğu beş Suriyeli sığınmacıyı ve kaçakçıyı ülkeye girmeye çalışırken vurarak öldürdüler. 0.9930555555555556 Humanitarian conditions in areas besieged by government and pro-government forces rapidly deteriorated, forcing civilians to leave these areas. Hükümet ve hükümet yanlısı güçlerin kuşatması altındaki bölgelerde insani koşullar hızla kötüleşti ve sivilleri bu bölgeleri terketmeye zorladı. 0.8880597014925373 While Russia continues to deny its involvement in incendiary weapons attacks in Syria, Syria has persistently ignored calls to sign the protocol and its military forces' use of incendiary weapons has been documented since the end of 2012. Rusya Suriye'deki yangın bombası saldırılarına katıldığını inkar etmeye devam etse de, Suriye protokolu imzalaması için yapılan çağrıları ısrarla görmezden geliyor ve Suriye askeri güçlerinin yangın bombası kullandığı 2012 sonlarından bu yana belgelendirilmiş durumda. 0.9398496240601504 The Democratic Union Party (PYD) and allied parties have set up local governance structures in large parts of northern Syria. Kürdistan Demokratik Birlik Partisi ve onun müttefiki partiler Kuzey Suriye'nin büyük bölümlerinde yerel yönetişim yapıları kurdular. 0.9885714285714285 On April 1, Judai Abdallah Nawfal, director of the Syrian Center for Civil Society and Democracy, was arrested by Syrian forces at a border checkpoint on his way to Lebanon. 1 Nisan'da Suriye Sivil Toplum ve Demokrasi Merkezi direktörü Judai Abdallah Nawfal, Lübnan'a giderken bir sınır kontrol noktasında Suriye güçleri tarafından gözaltına alındı. 0.6805555555555556 A truck bomb exploded near a PYD security center, killing 48 people and injuring about 140 others. Bir PYD güvenlik merkezi yakınlarında patlayan bir bomba yüklü bir kamyon 48 kişinin ölümüne ve 140 civarında insanın da yaralanmasına yol açtı. 0.8518518518518519 The lengthy procedures and limited number of resettlement places, coupled with dwindling aid resources and restrictions on access to the European Union by land, led many Syrian refugees to choose to attempt to enter the EU by sea. Uzun prosedürler ve yeniden yerleştirme yerlerinin sınırılı sayısı, yardım kaynaklarının giderek azalması ve Avrupa Birliği'ne karadan ulaşıma getirilen kısıtlamalarla birleşince, bir çok Suriye'li mülteci AB'ye deniz yoluyla girmeyi denemeyi tercih etmek zorunda kaldı. 0.717948717948718 In an earlier report, the joint inquiry had reached the same conclusion for two other attacks, in 2014 and 2015. Ortak Araştırma Mekanizması daha önce yayınladığı bir raporunda da 2014 ve 2015 yıllarında yapılan iki ayrı saldırı ile ilgili olarak aynı sonuca ulaşmıştı. 0.8339622641509434 A total of 113 countries including Russia (but not Syria) have ratified the Convention on Conventional Weapons protocol prohibiting the use of air-delivered incendiary weapons in areas with a "concentration of civilians." Aralarında Rusyanın da bulunduğu toplam 113 ülke (ancak Suriye bu ülkeler arasında değil), havadan atılan yangın bombalarının "sivillerin yoğun olarak yaşadığı" bölgelerde kullanılmasını yasaklayan Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesinin protokolunu onaylamış durumda. 1.192 The Syrian-Russian joint military operations, which began on September 30, 2015, have also extensively used internationally banned cluster munitions. 30 Eylül 2015'de başlayan Suriye-Rusya ortak operasyonlarında da uluslararası alanda yasaklanmış misket bombaları kullanıldı. 1.4787234042553192 A cessation of hostilities was negotiated for the end of February, which saw the decrease of civilian casualties, but it collapsed rapidly. Şubat sonu için müzakere edilen ateşkes sivil kayıpların azalmasını sağladı ancak çabuk çöktü. 0.7445255474452555 The United States also continued to lead a coalition of other states targeting ISIS in Iraq and Syria. Birleşik Devletler de Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı mücadele eden diğer devletlerden müteşekkil bir koalisyona liderlik etmeyi sürdürdü. 0.8132678132678133 Despite some progress in the demobilization of child soldiers in 2014 and 2015 and disciplining officers who allowed children to serve, the People's Protection Units (known as the YPG affiliated with the PYD) is still not meeting its commitment to demobilize children and to stop using boys and girls under the age of 18 in combat. 2014 ve 2015 yıllarında çocuk askerlerin terhis edilmesinde ve çocukların askerlik yapmasına izin veren subayların disipline edilmesinde bir miktar ilerleme sağlanmış olsa da YPG kısaltmasıyla bilinen, PYD ile bağlantılı Halkın Korunma Birlikleri çocukların terhis edilmesi ve 18 yaşından küçük erkek ve kız çocuklarının savaşta kullanılmaması konusunda verdiği taahhütleri hala tamamiyle yerine getirmiyor. 0.8558558558558559 News reports in 2016 also indicate that ISIS continues to execute men accused of homosexuality. 2016'da basına yansıyan haberler IŞİD'in eşcinsellikle suçlanan erkekleri infaz etmeyi sürdürdüğünü gösteriyor. 0.9423076923076923 The Syrian government continued requiring aid agencies to go through a bureaucratic approval system to obtain permits before accessing these areas. Suriye hükümeti insani yardım ajanslarının bu bölgelere erişmek için önce bürokratik bir onay mekanizmasından geçerek izin almasını şart koşmaya devam etti. 0.6755555555555556 Countries attending UNHCR's Geneva Conference on March 30, however, failed to commit to more than a modest increase in resettlement places for refugees. Ancak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin 30 Mart'taki Cenevre konferansına katılan ülkeler yeniden yerleştirme yerlerinin sayısında mütevazi bir artış yapmanın ötesinde bir taahhütte bulunmaktan kaçındılar. 1.0188679245283019 According to the Syrian Center for Policy Research, an independent Syrian research organization, the death toll from the conflict as of February 2016 was 470,000. Bağımsız bir araştırma kurumu olan Suriye Politika Araştırma Merkezi verilerine göre çatışmalarda ölen insan sayısı 2016 Şubatı itibariyle 470.000'e ulaşmıştı. 0.7710843373493976 By mid-2016, an estimated 1 million people were living in besieged areas and denied life-saving assistance and humanitarian aid. 2016 yılı ortalarında tahminen 1 milyon kişi, kuşatma altındaki bölgelerde yaşamakta ve temel hayat kurtarıcı yardımlardan ve insani destekten mahrum bırakılmaktaydı. 0.7310924369747899 Efforts to push the UN Security Council to take more meaningful action in Syria failed. BM Güvenlik Konseyi'ne Suriye'de daha anlamlı bir eylem çizgisi benimsemesi için yapılan baskılar başarısızlığa uğradı. 0.8211382113821138 Concerns also remain over the creation of a YPG "non-combatant category" for children aged 16 and 17. YPG'de 16 - 17 yaşlarındaki çocuklar için oluşturulan "savaşçı olmayanlar kategorisi" de kaygı kaynağı olmaya devam ediyor. 0.9186046511627907 Likewise, the fate of Bassel Khartabil, a 34-year-old free speech advocate, remains unknown with unconfirmed information indicating that he might have been tried and sentenced to death by a military court in the al-Qaboun Syrian Military Police headquarters, notorious for closed-door proceedings that lack fairness. Benzer bir şekilde 34 yaşında bir ifade özgürlüğü savunucusu olan Bassel Khartabil'in de akıbeti bilinmiyor; El Kabun'daki Suriye Askeri İnzibat Karargahı'nda, kapalı kapılar ardında yürüttüğü adaletsiz yargılamalarla kötü bir şöhret sahibi olan askeri mahkemede yargılandığı ve ölüme mahkum edildiği yönünde teyit edilememiş bazı bilgiler var. 0.8535031847133758 Government forces also continued using toxic chemicals in several barrel bomb attacks in violation of the Chemical Weapons Convention. Hükümet güçleri Kimyasal Silahlar Sözleşmesine aykırı olarak düzenledikleri bir çok varil bombası saldırısında zehirli kimyasallar kullanmayı da sürdürdüler. 0.7928571428571428 Targeting Civilians, Indiscriminate Attacks, Use of Incendiary Weapons, Cluster Munitions, and Chemical Weapons Sivillerin Hedef Alınması, Hedef Ayırımı Gözetmeyen Saldırılar, Yangın Bombalarının, Misket Bombalarının ve Kimyasal Silahların Kullanılması 0.9860627177700348 In addition to persistently discouraging or pre-emptively rejecting suggestions for meaningful Security Council action to curb violations by the Syrian government, Russia, along with the Iranian government, continued to provide the Syrian government with military assistance in 2016. Rusya, Güvenlik Konseyi'nin Suriye Hükümeti'nin ihlallerine karşı anlamlı bir eylem geliştirmesi yönündeki önerileri engellemenin veya bu tür önerileri önceden red ederek boşa düşürmeninin yanı sıra, İran hükümeti ile birlikte Suriye hükümetine askeri yardım yapmayı 2016'da da sürdürdü. 0.8771929824561403 The siege of civilian areas by government and pro-government forces and by armed opposition groups and blocking of humanitarian aid continued in 2016. Sivil yerleşim bölgelerinin hükümet ve hükümet yanlısı güçler ve silahlı muhalif gruplar tarafından kuşatılması ve insani yardımın engellenmesi 2016 yılında da devam etti. 1.0153846153846153 The Supporting Syria and the Region conference, held in London on February 4, raised over US$12 billion, half of which was for 2016. 4 Şubat'ta Londra'da toplanan Suriye'yi Destekleme Konferansı, yarısı 2016 için olmak üzere 12 Milyar Dolarlık bir kaynak yarattı. 0.9259259259259259 Peace talks held by the International Syria Support Group, meant to resolve the conflict in Syria, stalled in February 2016 with only some bilateral meetings between Russia and the United States (the ISSG co-chairs) resuming. Uluslarası Suriye Destek Grubu tarafından yapılan barış görüşmeleri ihtilafı çözmeyi hedefliyordu; bu görüşmeler 2016 Şubat'ında duraksadı, sadece USDG eş başkanları Rusya ve Birleşik Devletler arasındaki bazı ikili görüşmeler yeniden başladı. 0.8660130718954249 The number of civilian deaths from airstrikes and artillery decreased slightly following internationally brokered ceasefires in February and September, but only briefly, and unlawful attacks on civilians by all parties to the conflict persisted throughout the year. Şubat ve Eylül ayında uluslararası camia tarafından kotarılan ateşkes anlaşmaları sayesinde hava ve topçu saldırısı sonucu yaşanan sivil ölümlerinin sayısında hafif bir düşüş gözlemlendi; ancak bu durum kısa sürdü ve çatışmanın tüm tarafları sivillere yönelik hukuksuz saldırılarına yıl boyunca devam etti. 1.0205128205128204 On September 19, 2016, airplanes struck a UN humanitarian aid convoy and a Syrian Red Crescent warehouse in Urum al-Kubra in Aleppo, killing 20 civilians and one staff member as they unloaded trucks. 19 Eylül 2016 tarihinde uçaklar bir BM insani yardım konvoyunu ve Halep, Urum El Kübra'daki bir Suriye Kızıl Haçı deposunu vurarak, yardım kamyonlarını boşaltan 20 sivil ve bir personeli öldürdü. 0.8130434782608695 Several human rights and humanitarian relief organizations, including Human Rights Watch, had urged UN member states to hold Russia accountable for its involvement in possible war crimes. İnsan Hakları İzleme Örgütünün de aralarında bulunduğu çok sayıdaki insan hakları ve insani yardım örgütü, olası savaş suçlarındaki dahli nedeniyle Rusya'dan hesap sormaları için BM üyesi devletlere güçlü bir tavsiyede bulundular. 0.8186046511627907 Syrian government helicopters dropped barrel bombs with toxic chemicals on residential neighborhoods in opposition-controlled parts of Aleppo city on August 10 and September 6. Suriye hükümetinin helikopterleri 10 Ağustos ve 6 Eylül tarihlerinde Halep kentinin muhalifler tarafından kontrol edilen kesimlerindeki yerleşim bölgelerine zehirli kimyasallarla doldurulmuş varil bombaları attılar. 0.6129032258064516 Abuses by Other Non-State Armed Groups Diğer Silahlı Muhalif Gruplar Tarafından Yapılan Hak İhlalleri 0.7833333333333333 The inquiry also previously found that ISIS had used sulfur mustard gas in an attack on areas held by armed opposition groups in August 2015. Araştırma Mekanizması daha önce IŞİD'in de, 2015 Ağustos'unda silahlı muhalif gruplar tarafından tutulan bölgelere yaptığı bir saldırıda Sülfür Hardal Gazı kullandığını saptamıştı. 0.9766536964980544 Greater United States and Russian engagement on Syria and efforts to reach a political settlement in 2016 failed to significantly reduce egregious violations of human rights and humanitarian law that have come to characterize the armed conflict there. ABD ve Rusyanın Suriye'deki artan angajmanları ve siyasi bir çözüme ulaşmak için 2016 yılında gösterilen çabalar, bu ülkedeki silahlı çatışmayı karakterize eden vahim insan hakları ve insani hukuk ihlallerini önemli ölçüde azaltmak konusunda yetersiz kaldı. 0.8814814814814815 During the year, Jordanian border authorities blocked entry of migrants and asylum seekers along the eastern stretch of its border with Syria, except for a period in the early summer when it allowed 20,000 to enter for security screening. Ürdün yetkilileri sene boyunca Suriye sınırının doğu kısmı boyunca göçmenlerin ve sığınmacıların ülkeye girmesini engellediler; bunun tek istisnası yazın başlarındaki bir dönemde 20.000 kişinin güvenlik taramasından geçirilmek üzere ülkeye girmelerine izin verilmesiydi. 1.0683229813664596 Neighboring countries, including Lebanon, Jordan, and Turkey, sought to curb the massive inflow of refugees with unlawful administrative, legal, and even physical barriers. Lübnan, Ürdün ve Türkiye gibi komşu ülkeler büyük kitleler halinde akan mülteci selini, hukuksuz idari, yasal ve hatta fiziksel engellerle durdurmaya çalıştılar. 1.2758620689655173 Arbitrary Arrests, Enforced Disappearances, Torture, and Deaths in Custody Keyfi Hapsetme, Zorla Kaybolma, İşkence ve Gözaltında Ölüm 1.0458015267175573 In one reported case from Deir al-Zour governorate, a 15-year-old boy was stoned to death on January 3 after he was accused of being gay. Deyrozor'dan bildirilen bir vakada, 15 yaşında bir erkek çocuk eşcinsel olmakla suçlandıktan sonra, 3 Ocak'ta taşlanarak öldürüldü. 0.8690807799442897 Cluster munitions have been outlawed by most countries since their submunitions fall over a wide area, failing to distinguish between fighters and civilians and because many submunitions fail to explode and become de facto land mines that can explode, if disturbed, even after many years if they are not cleared. Misket bombaları bir çok ülke tarafından hukuk dışı ilan edilmiş durumda, zira içerdikleri altbombacıklar çok geniş bir alana yayıldıklarından savaşcılar ve siviller arasında ayırım yapmıyor; dahası bir çok altbombacık da patlamadığından, fiilen temizlenmedikleri takdirde, yıllar sonra bile yanlışlıkla basıldığında patlayabilecek kara mayınlarına dönüşüyor. 0.9803921568627451 In its fourth report, released this year, the Joint Investigative Mechanism between the Organisation for the Prohibition of Chemical Weapons (OPCW) and the UN concluded that Syrian government forces used chemicals in an attack in Idlib in March 2015. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) ve BM arasındaki Ortak Araştırma Mekanizması'nın bu yıl yayınlanan dördüncü raporunda Suriye hükümetine bağlı güçlerin 2015 yılında İdlib'e yapılan bir saldırıda kimyasal silah kullandıkları sonucuna varıldı. 0.7552447552447552 In August alone, there were several attacks on health facilities including in Idlib, Aleppo, Hama, and Homs. Sadece Ağustos ayında, aralarında İdlib, Halep, Hama ve Humus'un da bulunduğu kentlerdeki sağlık tesislerine çok sayıda hava saldırısı yapıldı. 0.8930817610062893 Another cessation of hostilities was negotiated in September but broke down after an airstrike hit a UN aid convoy killing at least 20 people. Eylül'de bir ateşkes daha müzakere edildi, ancak bir BM yardım konvoyuna yapılan ve en az 20 kişinin ölümüyle sonuçlanan hava saldırısının ardından o da çöktü. 0.8478260869565217 Residents of Daraya, Damascus countryside, were forced to evacuate the city following a four-year siege on August 25. Şam'ın kırsal bölgesinde yer alan Daraya kenti sakinleri dört yıllık bir kuşatmanın ardından 25 kasımda şehri boşaltmak zorunda bırakıldı. 0.8269230769230769 Government forces used at least 13 types of internationally banned cluster munitions in over 400 attacks on opposition-held areas between July 2012 to August 2016, killing and injuring civilians, including children. Hükümet güçleri Temmuz 2012 ile Ağustos 2016 arasında muhalif güçler tarafından tutulan bölgelere yaptığı 400'den fazla saldırıda uluslararası alanda yasaklanmış olan ve çocuklar da dahil olmak üzere sivilleri de öldüren en az 13 çeşit misket bombası kullandı. 0.8594377510040161 ISIS claimed responsibility for several car bombings and suicide attacks in Latakia governorate on May 23, including near bus stations and a hospital, announcing that it was targeting areas where "Alawites gather." IŞİD 23 Mayıs'ta Lazkiye'de, aralarında otobüs terminalleri ve bir hastanenin de olduğu mahallerin yakınında yapılan çok sayıda bombalı araç ve intihar saldırısının sorumluluğunu üstlendi ve "Alevi'lerin toplandığı" bölgeleri hedef aldığını duyurdu. 1.1756756756756757 The attacks killed 145 civilians, according to the Syrian Observatory for Human Rights. Suriye İnsan Hakları gözlemevine göre bu saldırılarda 145 sivil öldürüldü. 0.7386363636363636 Women and girls continue to face discrimination and severe restrictions including on their freedom of movement in ISIS-held areas. IŞİD'in kontrolu altındaki bölgelerde kadınlar ve kız çocuklar ayrımcılık ve hareket özgürlüklerine getirilenler de dahil olmak üzere ağır kısıtlamalar görmeye devam ediyorlar. 0.7386666666666667 Despite a bilateral open-door treaty, Lebanon since early 2015 has imposed visa-like restrictions for Syrians seeking entry and maintains stringent residency renewal regulations, negatively impacting refugees' freedom of movement, access to education, and access to healthcare. Lübnan, Suriye ile arasında çift taraflı bir açık kapı anlaşması olmasına rağmen, 2015 yılının başlarından itibaren ülkeye girmek isteyen Suriyelilere vize benzeri kısıtlamalar getirdi ve mültecilerin hareket özgürlüğünü kısıtlayan ve eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimlerini olumsuz etkileyen son derece katı ve zorlayıcı bir oturma müsadesi yenileme prosedürü uyguluyor. 0.7805907172995781 In June, Russia Today broadcasted footage of incendiary weapons-specifically RBK-500 ZAB-2.5SM bombs-being mounted on a Russian Su-34 fighter-ground attack aircraft at a Syrian airbase. Haziran ayında Russia Today Suriye'deki bir hava üssüne konuşlanmış bir Rus Su-34 avcı - kara saldırı uçağına yangın bombalarının (tam olarak belirtmek gerekirse RBK-500 ZAB-2.5SM bombalarının) yüklendiğini gösteren görüntüler yayınladı. 0.9598214285714286 Non-state armed groups opposing the government also carried out serious abuses including indiscriminate attacks against civilians, using child soldiers, kidnapping, unlawfully blocking humanitarian aid, and torture. Hükümete muhalif silahlı gruplar da sivil hedefleri ayırmadan saldırı yapmak, çocuk asker kullanmak, insan kaçırmak, insani yardımı hukuksuz bir şekilde engellemek ve işkence gibi ciddi insan hakları ihlallerinde bulundular. 1.0098039215686274 In July 2016, Jabhat al-Nusra announced it was splitting from Al-Qaeda and forming Jabhet Fath al-Sham. El Nusra Cephesi 2016 yılında El-Kaide'den ayrıldığını ve Fetih El Şam Cephesi'ni kurduğunu ilan etti. 1.0357142857142858 On July 27, ISIS also claimed to have bombed Qamishli, northeast Syria, which is held by the People's Protection Units (YPG) military forces and Kurdish police (the Asayish). 27 Temmuz'da IŞİD Suriye'nin kuzeydoğusunda, Halk Korunma Birimleri (YPG) askeri güçleri ve Kürt polisi (Asayiş) tarafından tutulan Kamışlı'yı bombaladığını iddia etti. 0.7723577235772358 A September report by the UN Independent International Commission of Inquiry on Syria noted that while stigma and trauma has led to an underreporting of sexual violence, they were able to document some cases of sexual violence against male and female detainees by government officials. Birleşmiş Milletler Bağımsız Uluslararası Suriye Araştırma Komisyonu'nun Eylül ayında yayınladığı bir raporda damgalanma endişesi ve travma gibi nedenlerle cinsel şiddet vakalarının gerçekleşenden az bildildirildiği, buna rağmen erkek ve kadın tutuklulara hükümet görevlileri tarafından cinsel şiddet uygulanan bazı vakaların yine de belgelendirilebildiği not ediliyor. 0.7872340425531915 ISIS also continues to torture, rape, murder, and sexually enslave Yazidi women and children, many of whom were captured in Iraq and taken to Syria. IŞİD ayrıca çoğunluğu Irak'ta yakalanarak Suriye'ye götürülen Yezidi kadınlara ve kız çocuklarına işkence ve tecavüz etmeyi, onları öldürmeyi ve cinsel olarak köleleştirmeyi de sürdürüyor. 0.9083969465648855 Syrian and Russian airstrikes continued to target, or indiscriminately strike civilian areas, including homes, markets, schools, and hospitals, using wide-area explosives, barrel bombs, cluster munitions, and flammable incendiary weapons. Suriye ve Rusya'nın hava saldırıları evler, çarşılar, okullar ve hastenelerin de bulunduğu sivil bölgeleri hedef almaya veya buraları geniş bölge patlayıcıları, varil bombaları, misket bombaları ve yangın bombalarıyla hedef ayırımı gözetmeden vurmaya devam etti. 1.01 In February alone, the government prevented 80,000 medical treatment items, including diarrhea kits, emergency health kits, antibiotics, and other medicines, from going into besieged areas, the UN said. BM'ye göre Hükümet sadece şubat ayında ishal kitleri, acil yardım kitleri, antibiyotikler ve diğer ilaçlar gibi 80.000 adet tıbbi yardım malzemesinin kuşatma altındaki bölgelere ulaşmasına engel oldu. 0.7613636363636364 In a report issued on August 24, 2016, a UN-appointed investigation attributed two chemical weapon attacks earlier in 2016 to the Syrian government and one to ISIS, which is already under UN sanctions. 24 Ağustos tarihinde yayınlanan bir raporda, BM tarafından verilen görevle yapılan bir araştırma 2016 yılının daha önceki dönemlerinde yapılmış iki kimyasal silah saldırısını Suriye hükümeti'ne, bir diğerini de zaten BM yaptırımları altında bulunan IŞİD'e atfetti. 0.8383233532934131 The UN secretary-general said that even in areas where aid was allowed in, the Syrian government has removed life-saving items from convoys. BM Genel Sekreteri Suriye hükümeti'nin yaşam kurtarıcı malzemeleri yardımın ulaşmasına izin verilen bölgeler de dahi konvoylardan çıkartarak uzaklaştırdığını belirtti. 1.0344827586206897 At least 25 men have been murdered by ISIS in Syria on suspicion of homosexuality or for sodomy, according to the Syrian Observatory for Human Rights. Suriye İnsan Hakları Gözlem evine göre, Suriye'de eşcinsel olduklarından ya da fiili livata yaptıklarından kuşkulanılan en az 25 erkek öldürüldü. 1.28428927680798 On October 21, the UN Human Rights council held a special session to discuss the grave human rights situation in Aleppo, adopting a resolution which calls for an end to aerial bombardments, affirms the need for humanitarian access, highlights the need for accountability, and mandates the Syria Commission of Inquiry to conduct a "comprehensive, independent special inquiry into the events in Aleppo," identifying perpetrators of alleged violations and abuses, and reporting to the council no later than March 2017. Konsey hava saldırılarının durdurulmasını talep eden, insani yardıma erişim ihtiyacını teyit eden, hesap verebilirlik ilkesini vurgulayan ve Suriye Araştırma Komisyonunu Halep olaylarına yönelik "kapsamlı ve bağımsız bir özel araştırma" yaparak iddia edilen hak ihlallerini ve bu ihlallerin faillerini saptaması ve en geç 2017 Mart'ına dek Konsey'e bir rapor sunması için görevlendiren bir karar aldı. 1.2142857142857142 Arbitrary detention, ill-treatment, torture, and forced disappearances by government forces continue to be widespread and systematic in Syria, and take place within a climate of impunity. Suriye'de keyfi hapsetme, kötü muamele, işkence ve zorla kaybolma gibi uygulamalar çok yaygın ve sistematik ve bir cezasızlık iklimi içinde gerçekleşiyor. 0.8709677419354839 While information about ISIS and Jabhat al-Nusra abuses is hard to obtain because of the difficulties independent monitors have accessing areas under their control, both groups have publicized their unlawful attacks. Bağımsız gözlemcilerin bu örgütlerin kontrolu altındaki bölgelere erişiminin güç olması nedeniyle, IŞİD ve El-Nusra Cephesi'nin mesul olduğu hak ihlalleriyle ilgi bilgi edinmek zor, ancak her iki grup da hukuksuz saldırılarını kamuoyuna duyurdular. 0.8865979381443299 A September report by the UN Independent International Commission of Inquiry on Syria noted that ISIS fighters forcibly married Sunni women living in ISIS-controlled areas. BM Bağımsız Uluslararası Suriye Araştırma Komisyonu'nun Eylül ayında yayınladığı bir rapor IŞİD savaşçılarının IŞİD konrolundaki bölgelerde yaşayan Sünni kadınlarla zorla evlendiğini not ediyor. 0.9475728155339805 The Syrian government continued to repeatedly violate Security Council resolutions demanding safe and unhindered humanitarian access-including across conflict lines and across borders; that all parties cease "indiscriminate employment of weapons in populated areas, including shelling and aerial bombardment, such as the use of barrel bombs;" and an end to the practices of arbitrary detention, disappearance, and abductions, and the release of everyone who has been arbitrarily detained. Güvenlik Konseyi'nin ihlal edilen kararları arasında sınırların ve çatışma hatlarının bir yanından öte yanına da insani yardıma erişim olanağının sağlanmasını; çatışan tüm tarafların meskun alanlarda "hedef ayırımı gözetmeden topçu atışı ve hava saldırıları da dahil olmak üzere, örneğin varil bombası gibi silahlar kullanmaya son vermesini;" keyfi hapsetme, insan kaybetme, insan kaçırma gibi uygulamalara son verilmesini ve keyfi olarak hapiste tutulanların hemen serbest bırakılmasını talep eden kararlar da var. 1.0 The Islamic State (also known as ISIS), and the former Al-Qaeda affiliate in Syria, Jabhat al-Nusra, which changed its name to Jabhat Fath al-Sham, were responsible for systematic and widespread violations, including targeting civilians with artillery, kidnappings, and executions. IŞİD adıyla da bilinen İslam Devleti ve eskiden El-Kaide'ye bağlı olan ancak adını sonradan Fetih El Şam cephesi olarak değiştiren El Nusra Cephesi, sivilleri topçu ateşiyle hedef almak, insan kaçırmak ve infaz etmek gibi sistematik ve yaygın insan haklaları ihlallerinden sorumlu. 0.8257261410788381 Government security forces used excessive force to quell a riot inside the Hama Central Prison that began on May 1, resulting in some injuries, according to prisoners who spoke to Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü ile konuşan bazı mahkumların anlattığına göre hükümet'e bağlı güvenlik güçleri Hama Merkez Hapishanesinde 1 Mayıs günü başlayan bir isyanı bastırmak için aşırı güç kullandı ve bu da bazı yaralanmalarla sonuçlandı. 0.8654970760233918 Most of the aid, including food and medical supplies, was to be distributed to at least 78,000 people, according to a Syrian Red Crescent statement. Suriye Kızıl Haçı'ndan yapılan açıklamaya göre içinde yiyecek ve tıbbi ikmal maddelerinin de bulunduğu yardım malzemelerinin en az 78.000 kişiye dağıtılması planlanıyordu. 1.173913043478261 Following a June 21 attack by ISIS on the Rukban crossing, Jordan allowed no one to enter and blocked humanitarian assistance to nearly 70,000 Syrians stranded at the border, except for one delivery of aid lowered from a crane in early August. 21 Haziran'da IŞİD'in Rukban sınır kapısına düzenlediği bir saldırısı sırasında Ürdün kimsenin ülkeye girmesine izin vermedi ve sınırda sıkışmış 70.000 Suriyeli'ye insani yardım ulaştırılmasını da engelledi. 0.9826589595375722 Incendiary weapons induce a chain of chemical reactions that ignite fires which are hard to extinguish and cause excruciatingly painful burns that are difficult to treat. Yangın bombaları son derece zor söndürülen ve tedavi edilmesi gayet güç ve son derece acılı yanıklara yol açan tutuşmalar başlatan bir dizi kimyasal reaksiyona neden oluyor. 0.8024193548387096 The UN said that the convoy had received proper permits from the Syrian government in advance to cross from government-controlled Aleppo to parts of opposition-held western Aleppo to deliver the aid. BM, konvoyun Halep'in hükümet tarafından kontrol edilen bölgelerinden, yardımları ulaştırmak amacıyla Halep'in batısındaki muhalif güçlerin kontrolundaki kesimlere geçmesi için gerekli izinlerin Suriye hükümetinden önceden alınmış olduğunu duyurdu. 0.8548387096774194 World Report 2015: Rights Aren't Wrong in Tough Times 2015 Dünya Raporu: Zor Zamanlarda Haklar Haksızlığa Uğramamalı 1.4444444444444444 But ISIS did not emerge out of nowhere. Ama IŞİD yoktan var olmadı. 1.0827067669172932 This tendency to ignore human rights in the face of security challenges was a problem highlighted in the past year in the United States as well. Güvenlik tehditleri karşısında insan haklarını yok sayma eğilimi geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri 'nde de öne çıkan bir sorundu. 0.9378238341968912 The militant Islamist group Boko Haram attacks civilians as well as Nigeria's security forces, bombing markets, mosques, and schools and abducting hundreds of girls and young women. Militan İslamcı grup Boko Haram, Nijerya güvenlik güçlerinin yanı sıra sivillere de saldırıyor; pazar yerlerini, camileri ve okulları bombalıyor ve yüzlerce kız çocuğu ve genç kadını kaçırıyor. 0.8387096774193549 In the 644-page World Report 2015 , its 25th edition, Human Rights Watch reviews human rights practices in more than 90 countries. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 25'inci sayısı yayınlanan 656 sayfalık 2015 Dünya Raporu 'nda 90'dan fazla ülkedeki insan hakları uygulamaları inceleniyor. 0.9074074074074074 A similar dynamic is at play in Nigeria , where human rights concerns are central to the conflict. Mevcut çatışmalara ilişkin temel kaygının insan hakları olduğu Nijerya 'da da benzer dinamikler rol oynuyor. 0.8082191780821918 Their use of indiscriminate weapons - most notoriously, barrel bombs - has made life almost intolerable for civilians. Bu güçlerin, hedef gözetmeyen silahları -özellikle de dehşetengiz varil bombalarını- kullanmaları siviller için hayatı katlanılmaz hale getiriyor. 0.9401709401709402 In addition to the security vacuum left by the US invasion of Iraq, the sectarian and abusive policies of the Iraqi and Syrian governments, international indifference to them, have been important factors in fueling ISIS. Irak'ta ABD işgaliyle ortaya çıkan güvenlik boşluğunun yanı sıra Irak ve Suriye hükümetlerinin mezhepçi ve tacizkâr politikaları ve uluslararası toplumun bu durum karşısında gösterdiği kayıtsızlık da IŞİD'i besleyen önemli unsurlardı. 0.7761194029850746 Yet the United Nations Security Council has largely stood by, because of Russia and China using their veto power to stop unified efforts to end the carnage. Ne var ki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu duruma büyük oranda seyirci kalıyor; çünkü Rusya ve Çin bu katliamı durdurmaya yönelik ortak girişimleri engellemek için veto haklarını kullanıyorlar. 0.9559748427672956 This selective concern allows ISIS recruiters to portray themselves to potential supporters as the only force willing to stand up to Assad's atrocities. Bu kaygıda seçicilik siyaseti, IŞİD'in, potansiyel destekçilerine kendisini Esad'ın zulmüne karşı direnmeye istekli tek güç olarak göstermesini mümkün kılıyor. 0.934375 In France, there is a danger that the government's response to the Charlie Hebdo attacks - using counterterrorism legislation to prosecute speech that does not incite violence - will have a chilling effect on free expression and encourage other governments to use such laws to silence their critics. Fransa'da hükümetin Charlie Hebdo saldırılarına verdiği tepkinin - şiddete teşvik etmeyen ifadeyi yargılamak üzere terörle mücadele yasalarını kullanmasının- ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz bir etki yaratma ve başka hükümetleri de muhaliflerini susturmak için benzer yasalara başvurmaya cesaretlendirme riski bulunuyor. 0.7115384615384616 In too many countries, including Kenya , Egypt , and China , governments and security forces have responded to real or perceived terrorism threats with abusive policies that ultimately fuel crises, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, aralarında Kenya , Mısır ve Çin 'in de bulunduğu çok sayıda ülkede hükümetlerin ve güvenlik güçlerinin gerçek veya gerçekmiş gibi algıladıkları terör tehditlerine insan haklarını ihlal eden politikalarla cevap verdiklerini ve bunun da nihayetinde krizleri şiddetlendirdiğini söyledi. 1.0841584158415842 While Prime Minister Haider al-Abadi of Iraq has pledged a more inclusive form of governance, the government still relies primarily on Shia militias, who carry out killing and cleansing of Sunni civilians with impunity. Başbakan Haydar al-Abadi'nin daha kapsayıcı bir yönetişim vaadinde bulunmasına rağmen, Irak hükümeti esas olarak hâlâ Sünni sivilleri tam bir cezasızlıkla öldüren ve yok eden Şii milislere bel bağlıyor. 0.7049608355091384 A US Senate committee issued a damning summary of a report on CIA torture, but while President Barack Obama has rejected torture by forces under his command, he has refused to investigate, let alone prosecute, those who ordered the torture detailed in the Senate report. ABD Senatosu'nda oluşturulan bir komite CIA tarafından gerçekleştirilen işkence vakalarının ortaya konduğu korkunç bir raporun özetini yayınladı; ancak Başkan Barack Obama işkenceye kendi döneminde başvurulmadığını söylemesine rağmen, Senato raporunda detaylı olarak tasvir edilen işkence uygulamaları için emir verenlerin yargılanmaları bir yana, soruşturmalarına bile izin vermedi. 0.9428571428571428 In his introductory essay , Executive Director Kenneth Roth highlights the counterproductive circle-the-wagons approach to human rights that many governments adopted during the past tumultuous year. Yönetici Müdür Kenneth Roth kaleme aldığı giriş yazısında, geçtiğimiz çalkantılı yıl boyunca birçok hükümetin insan haklarına karşı savunmaya geçer tarzdaki yaklaşımlarının ne kadar zararlı olduğunu vurguluyor. 0.7796610169491526 The United States and its allies have allowed their military action against ISIS to overshadow efforts to push Damascus to end its abuses. Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri ise, IŞİD'e karşı yürüttükleri askeri operasyonların, Şam'a ihlalleri sona erdirmesi için yapılan baskıları gölgelemesine izin verdi. 0.7350427350427351 Nigeria's army has often responded in an abusive manner, rounding up hundreds of men and boys suspected of supporting Boko Haram, detaining, abusing, and even killing them. Nijerya ordusunun bu ihlallere tepkisi genellikle daha fazla insan hakları ihlali şeklinde oluyor: Boko Haram'ı desteklediklerini düşündükleri yüzlerce erişkin ve çocuk yaştaki erkeği yakalıyor, gözaltına alıyor ve hatta öldürüyorlar. 1.0318471337579618 But winning the "hearts and minds" of the civilian population will require that the government transparently investigate alleged army abuses and punish offenders. Ne var ki, sivil halkın "kalbini kazanmak" için hükümetin orduyla ilgili ihlal iddialarını şeffaf biçimde soruşturması ve suçluları cezalandırması gerekiyor. 0.9836065573770492 Government forces also attack civilians and populated areas. Sivillere ve iskân bölgelerine hükümet güçleri de saldırıyor. 0.8398058252427184 "Rather than treating human rights as a chafing restraint, policymakers worldwide would do better to recognize them as moral guides offering a path out of crisis and chaos." Bütün dünyada politikacıların insan haklarını, ayaklarına vurulan bir pranga muamelesi yapmak yerine, krizden ve kaostan çıkış yolunu işaret eden bir ahlaki kılavuz olarak görmeleri daha yerinde olur" dedi. 0.9246575342465754 That abdication of his legal duty makes it more likely that future presidents will treat torture as a policy option instead of a crime. Obama'nın bu hukuki yükümlülükten kaçınması, gelecekteki başkanların işkenceyi suç değil, bir politik seçenek olarak görme ihtimalini yükseltiyor. 0.8269230769230769 Human Rights a Path Out of Crisis and Chaos Kriz ve Kaostan Çıkışın Yolu İnsan Haklarından Geçer 0.3543046357615894 "Human rights violations played a major role in spawning or aggravating many of today's crises," Roth said. "İnsan haklarına yönelik ihlaller, günümüzde yaşanan krizlerin birçoğunun ortaya çıkmasında veya şiddetlenmesinde önemli bir rol oynamıştır" diyen Roth, "İnsan haklarının korunması ve demokratik hesap verebilirliğin güvence altına alınmasının bu krizlerin çözümünde kilit öneme sahip olduğunu" söyledi. 0.7816593886462883 (Beirut) - Governments make a big mistake when they ignore human rights to counter serious security challenges, Human Rights Watch said today in releasing its annual world report. (Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yıllık dünya raporunu açıklarken, hükümetlerin ciddi güvenlik tehditleriyle mücadele etmek adına insan haklarını ihmal etmelerinin büyük bir hata olduğunu söyledi. 0.9312977099236641 In Syria , President Bashar al-Assad's forces have deliberately and viciously attacked civilians in opposition-held areas. Suriye 'de Başkan Beşar Esad güçleri, muhalefetin kontrolü altındaki bölgelerde sivillere hedef gözeterek ve acımasızca saldırıyor. 0.94921875 In Egypt, the government's crushing of the Muslim Brotherhood sends the utterly counterproductive message that if political Islamists pursue power at the polls, they will be repressed without protest - which could encourage violent approaches. Mısır'da hükümet Müslüman Kardeşler'i ezerek, ters tepeceği ve şiddete dayalı yaklaşımları teşvik edeceği ortada olduğu halde, siyasal İslamcıların seçimlerde iktidar talebinde bulunmaları halinde itiraza mahal bırakmadan bastırılacakları mesajını veriyor. 0.735632183908046 Meeting security challenges demands not only containing certain dangerous individuals but also rebuilding a moral fabric that underpins the social and political order, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, tehlikeli olduğu farz edilen kişileri zapt etmenin güvenliğe yönelik tehditleri ortadan kaldırmayacağını, asıl yapılması gerekenin toplumsal ve siyasal düzenin temelini oluşturan ahlaki dokunun da yeniden kurulması olduğunu söyledi. 0.8260869565217391 Libya: Governments Should Demand End to Unlawful Killings Libya: Hükümetler Kanunsuz Öldürmelerin Sona Ermesini Talep Etmelidir 1.1486486486486487 This went on for a long period of time, and I left with the injured to the hospital." Bu uzunca bir süre devam etti, ben yaralılarla birlikte hastaneye gittim." 0.9111111111111111 "Libya is trying to impose an information blackout, but it can't hide a massacre." Libya bilgi akışını engellemeye çalışabilir ama bir katliamı gizlemesi mümkün değil" dedi. 0.9506172839506173 Impose an embargo on all exports of arms and security equipment to Libya; and Libya'ya yapılan tüm silah ve güvenlik malzemesi ihracatına ambargo uygulayın; ve 0.9240506329113924 Human Rights Watch was unable to contact two other hospitals in Benghazi. İnsan Hakları İzleme Örgütü Bingazi'deki diğer iki hastaneyle irtibat kuramadı. 0.8 Publicly demand an end to unlawful use of force against peaceful protesters; Açıkça barışçıl göstericilere karşı kanunsuz güç kullanılmasının sona erdirilmesini talep edin; 1.08125 Announce that those responsible for serious violations of international human rights law must be held individually accountable and will be subjected to appropriate measures; Uluslararası insan hakları hukukunun ağır ihlallerinden sorumlu olanların tek tek sorumlu tutulması gerektiğini ve uygun yaptırımlara uğrayacaklarını ilan edin; 0.9349593495934959 "Today the Libyan government has shown the world that it is still using ruthless brutality against its population." Bugün Libya hükümeti dünyaya, ülke halkına karşı hala aynı acımasız vahşeti uygulamaya devam ettiğini göstermektedir" dedi. 0.9183673469387755 Tell Libya to restore access to the internet. Libya'ya internet bağlantısını açmasını söyleyin; 0.7894736842105263 Human Rights Watch calls on the African Union, the European Union, France, Italy, the United Kingdom, the United States, and other governments with ties to Libya to: İnsan Hakları İzleme Örgütü Afrika Birliği, Avrupa Birliği, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, ABD ve Libya'yla ilişkide olan diğer hükümetlere aşağıdaki konularda harekete geçmeleri için çağrıda bulunmaktadır: 1.05 Craig Labovitz, Chief Scientist at Arbor Networks, an international network security provider, confirmed that internet traffic in Libya dropped to zero on February 19 at 2:00 a.m. in Libya. Uluslararası bir network güvenlik sağlayıcısı olan Arbor Networks'ün Baş Uzmanı Craig Labovitz Libya'da internet trafiğinin 19 Şubat, saat sabah 2.00'de sıfıra düştüğünü doğruladı. 1.2413793103448276 The Libyan government cut access to the internet on February 19 and had not restored service on February 20. Libya hükümeti internet erişimini 19 Şubat'ta kesti ve 20 Şubat'ta bağlantı hala yoktu. 0.8814432989690721 Another lawyer who was at the protests said to Human Rights Watch, "I could see the men with yellow berets shooting at us with live gunfire, and dozens fell to the ground. Gösterilerde bulunan bir avukat da İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şunları anlattı: "Sarı bereli adamların üstümüze gerçek mermi kullanarak ateş ettiklerini gördüm; ve onlarca kişi yere devrildi. 1.15625 Update: Death Toll Up to At Least 233 Güncelleme: Ölü Sayısı En Az 233 1.0328947368421053 "In 1996, Libyan authorities killed 1,200 prisoners on one day in Abu Salim and they still haven't acknowledged doing anything wrong that day," said Whitson. Whitson, "1996 yılında yetkililer Abu Salim'de bir gün içinde 1,200 mahkumu öldürdü ve bugüne kadar o zaman yanlış bir şey yaptıklarını kabul etmediler. 1.3055555555555556 By the morning of February 20, the number of dead who arrived at the hospital had risen to 70. 20 Şubat sabahına kadar hastaneye getirilen ölü sayısı 70'e yükselmişti. 1.1088082901554404 The government has shut down all internet communications in the country, and arrested Libyans who have given phone interviews to the media, making it extremely difficult to obtain information on developments there. Hükümet ülke çapında her tür internet bağlantısını kapattığı ve medyaya telefonla röportaj veren Libyalıları gözaltına aldığı için bölgedeki gelişmeler hakkında bilgi almak son derece zorlaştı. 0.9577464788732394 He said the deaths and the vast majority of those injured showed gunshot wounds of 4cm x 4cm sustained to the head, neck, and shoulders. Görüşülen yetkili ölenlerin ve yaralıların büyük çoğunluğunun baş, boyun ve omuz bölgesinde dört santim çapında mermi yarası olduğunu söyledi. 1.2972972972972974 In the evening, thousands of protesters were still gathered in front of the Benghazi courthouse. Akşam saatlerinde binlerce gösterici hala Bingazi adalet sarayı önündeydi. 0.9570815450643777 According to witnesses who spoke to Human Rights Watch, the violence started on February 19 after thousands of protesters had gathered for funeral prayers of 14 of the protesters shot dead by security forces the day before. İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle görüşen tanıkların ifadelerine göre şiddet 19 Şubat'ta, bir gün önce güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu ölen 14 kişinin cenaze namazından sonra binlerce göstericinin toplanmasının ardından başladı. 0.9854014598540146 Three eyewitnesses confirmed that the security officers in distinctive uniform with yellow berets fired indiscriminately on protesters. Üç görgü tanığı, yeşil bereleriyle kolayca ayırt edilebilen üniformalı güvenlik güçlerinin göstericilere rasgele ateş ettiğini doğruladı. 1.0327272727272727 Accounts of the use of live ammunition by security forces, including machine gun fire, against protesters near the Katiba in Benghazi on February 19, 2011, resulting in dozens of deaths and injuries, raise serious concern that the authorities are using unjustified and unlawful force. Güvenlik güçlerinin 19 Şubat 2011'de Bingazi'deki Katiba yakınlarında göstericilere makineli tüfek ve gerçek mermiyle ateş açtığı ve onlarca kişinin yaralandığı ve öldüğüne dair haberler yetkililerin gerekçesiz ve kanunsuz güç kullandığına dair ciddi endişeye yol açmaktadır. 0.9888888888888889 On the way the marchers passed the Katiba El Fadil Bu Omar, a complex that includes one of Colonel Muammar Gaddafi's residences and is heavily guarded by state security officers. Kafile, yolda Albay Muammer Kaddafi'nin evlerinden birinin bulunduğu ve devlet güvenlik görevlilerinin yoğun güvenliği altındaki Katibe El Fadıl Bu Ömer kompleksinin önünden geçti. 0.7377622377622378 (New York) - The African Union and African, Western, and Arab countries that have relations with Libya should urge the Libyan government to stop the unlawful killing of protesters, Human Rights Watch said today. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı açıklamada Afrika Birliği ve Libya ile ilişkileri bulunan Afrika, Batı ve Arap ülkelerinin, hükümet güçlerinin göstericileri kanunsuz bir biçimde öldürmesini sona erdirmesi için Libya hükümetine baskı yapmaları gerektiğini söyledi. 0.8067226890756303 This raises the overall death toll from protests in five Libyan cities to 233 since February 17. Bu rakamla birlikte 17 Şubat'tan bugüne Libya'nın beş şehrinde devam eden gösterilerde ölenlerin sayısı 233'e yükseldi. 1.1779661016949152 Followed by thousands of protesters, the funeral procession walked from the square in front of the Benghazi court to the Hawari cemeteries. Binlerce kişilik cenaze kafilesi Bingazi mahkeme binasının önündeki meydandan Havari mezarlığına doğru yürüyüşe geçti. 0.9953488372093023 From Benghazi, staff at Al Jalaa hospital said they recorded 50 dead on February 20, 2011, while the 7 October hospital reported another 10 dead the same day, giving a total of 60 killed in Benghazi on February 20. Bingazi'deki El Jala hastanesi 20 Şubat 2001'de 50 ölüm vakasını, 7 Ekim hastanesi ise aynı gün 10 ölüm vakasını kayıt altına aldıklarını söyleyerek 20 Şubat'ta Bingazi'de toplam 60 kişinin öldürüldüğünü teyid etti. 1.7464114832535884 A lawyer told Human Rights Watch that early on February 19, security officers had arrested Abdelhafiz Ghogha, one of the most prominent lawyers in Benghazi who represented the families of those killed in 1996 in Abu Salim prison , bringing the total number of activists, lawyers and former political prisoners arrested since the demonstrations began to at least 17. Bir avukat İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne güvenlik güçlerinin 19 Şubat'ta, 1996'da Abu Salim cezaevinde öldürülenlerin aileleri temsil eden ve saygın bir avukat olan Abdülhafız Ghogha'yı tutukladığını söyledi. 0.8842975206611571 "A potential human rights catastrophe is unfolding in Libya as protesters brave live gunfire and death for a third day running," said Sarah Leah Whitson, Middle East and North Africa director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika direktörü Sarah Leah Whitson "Göstericilerin üç gün boyunca cesaretle gerçek mermilerle ve ölümle karşı karşıya kaldığı Libya'da korkunç bir insan hakları felaketi ortaya çıkmaya başlıyor. 0.8461538461538461 Human Rights Watch calculates the total dead in four days of protests at 173. İnsan Hakları İzleme Örgütü dört günlük protestonun bilançosunun 173 olduğunu hesap ediyor. 0.9931506849315068 In the last three days, the death toll of protesters reported to Human Rights Watch by hospital staff and other sources has reached at least 173. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne hastane personeli ve diğer kaynaklardan ulaşan bilgilere göre son üç günde öldürülen gösterici sayısı 173'e ulaştı. 1.28125 His family does not know his whereabouts. Ailesi nerede olduğunu bilmiyor. 1.0 Such deportations should not happen again and should be investigated," Page said. Bu tür sınır dışı etme vakaları bir daha yaşanmamalı ve soruşturulmalıdır," dedi. 1.0411764705882354 Human Rights Watch was able to obtain the names of four of the six Egyptians: Mohamed Fathy Eid, Abdallah Mahmoud Hisham, Abdelrahman Abdelaziz Ahmed, and Azmy al-Sayed Mohamed. İnsan Hakları İzleme Örgütü altı Mısırlı'dan dördünün adını öğrenebildi: Muhammed Fethi Eyd, Abdullah Mahmud Hişam, Abdulrahman Abdülaziz Ahmed ve Azmi el Sayid Muhammed. 0.9411764705882353 Mohamed Abdelhafiz was deported from Turkey on January 17, 2019. Muhammed Abdülhafız Türkiye'den 17 Ocak 2019 günü sınır dışı edildi. 0.975609756097561 The relative said that his family lost communication with him a few hours later. Aile, Abdülhafız'la iletişimlerinin bundan bir kaç saat sonra kesildiğini anlattı. 0.8828125 Malaysian authorities deported at least four men to Egypt in early March, and Turkey deported one man in January. Malezyalı yetkililer Mart ayının başında dört kişiyi, Türkiye ise Ocak ayında bir kişiyi sınır dışı ederek Mısır'a iade etmişti. 0.8985507246376812 The deportees are at serious risk of torture and ill-treatment in Egypt for their past political activities, and at least three had already been sentenced to prison in Egypt in absentia. Sınır dışı edilen kişilerin, geçmişteki siyasi faaliyetleri nedeniyle, Mısırda işkenceye ve kötü muameleye maruz kalma riski var; bunlardan üçü Mısır'da gıyaplarında hapis cezasına mahkum edilmiş durumdalar. 0.6923076923076923 Two were students in their early twenties and the others were teachers and in real estate. Bunlar uzun süredir Malezya'da yaşayan, ikisi yirmili yaşlarında öğrenci, biri öğretmen, diğeri ise gayrimenkul işi yapan kişiler. 0.859504132231405 Harris said that her husband was told that one lawyer visit "was enough" and was denied any more visits. Harris, eşine tek bir avukat görüşmesinin "yeterli" olduğunun söylendiğini ve başka görüşme imkanı verilmediğini anlattı. 0.8796791443850267 The Malaysian police inspector-general, Mohamad Fuzi Harun, said in official media statements that five of the Egyptians arrested, including one person whose name Human Rights Watch was unable to obtain, were members of the Muslim Brotherhood, Egypt's largest opposition group, which Egyptian authorities banned in December 2013. Malezya Polis Genel Müfettişi Muhammed Fuzi Harun, yaptığı resmi basın açıklamalarında , gözaltına alınan, aralarında İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ismini öğrenemediği bir kişinin de bulunduğu beş Mısırlının, Mısır'daki en büyük muhalif grup olan ve Mısırlı yetkililer tarafından 2013 Aralık'ında yasaklanmış bulunan Müslüman Kardeşler örgütünün üyeleri olduğunu belirtti. 0.9318181818181818 The Justice Ministry has moved many hearings involving defendants with political backgrounds to police institutions in recent years, allegedly for security reasons. Adalet bakanlığı son yıllarda, siyasi geçmişleri olan sanıkların yargılandığı bir çok davanın duruşmalarını güvenlik gerekçelerini ileri sürerek, polis enstitülerine taşımıştı. 0.8274111675126904 The lawyer said Abdelhafiz was "unbalanced" and once his name was called, he told the judge before being questioned: "I'll admit to whatever you want me to admit." Avukat Abdülhafız'ın "dengesiz" göründüğünü ve hakim tarafından adı okunduğunda, daha kendisine tek bir soru bile sorulmadan, "itiraf etmemi istediğiniz ne varsa itiraf edeceğim" dediğini anlatmış. 0.7524752475247525 Media reports said that Malaysia deported six Egyptians and one Tunisian in early March for potentially "planning [violent] attacks in other countries." Medya'da Malezya'nın altı Mısırlıyı ve bir Tunuslu'yu "başka ülkelere saldırı [şiddet eylemi] planlamalarının" mümkün olması gerekçesiyle Mart ayının başında sınır dışı ettiğine ilişkin haberler çıktı . 1.0212765957446808 The relative said that Abdelhafiz was admitted to Turkey upon his arrival from Somalia on January 17 and that he was planning to request asylum. Bir akrabası, Abdülhafız'ın 17 Ocak günü Somali'den gelerek Türkiye'ye giriş yaptığını ve iltica başvurusunda bulunmayı planladığını anlattı. 0.7711864406779662 When the judge asked where they arrested Abdelhafiz, an officer said they arrested him at the airport and that he was kept in "the relevant security entity" without disclosing where. Hakim Abdülhafız'ı nerede gözaltına aldıklarını sorunca, bir polis memuru, Abdülhafız'ın hava alanında gözaltına alındığını ve sonrasında "uygun bir güvenlik biriminde" tutulduğunu söylemiş, ancak bu birimin nerede olduğunu belirtmemiş. 0.7622950819672131 However, after he was detained, authorities did not permit him to seek assistance from UNHCR. Ancak Azmi el Sayid Muhammed yetkililer tarafından gözaltına alındıktan sonra, UNCHR'dan yardım istemesine izin verilmedi. 0.9646017699115044 Harun accused the five men of "providing shelter, transport and employment" for two other men, an Egyptian and Tunisian, who were also arrested and deported after being accused of links to the Tunisian extremist group Ansar al-Shari'a, which the UN Security Council and the Tunisian government have listed as a terrorist group. Harun söz konusu beş kişiyi, biri Mısırlı diğeri ise Tunuslu olan ve kendileri de gözaltına alınıp, BM Güvenlik Konseyi 'nin ve Tunus hükümetinin bir terör örgütü olarak kabul ettiği, Tunuslu aşırılıkçı grup Ensar El Şeriya ile bağlantılı olmakla suçlanarak sınır dışı edilen iki kişiye "barınma, nakil ve iş imkanları" sağlamakla suçladı. 0.7037037037037037 Malaysia, Turkey Should Investigate Unlawful Deportations Malezya ve Türkiye kanunsuz sınırdışı uygulamalarına yönelik soruşturma açmalıdır 0.8115942028985508 Malaysian and Turkish authorities should end such deportations, which violate international laws, and transparently investigate officials responsible for ordering them. Malezyalı ve Türkiyeli yetkililer, uluslararası hukuku ihlal eden bu tür sınır dışı etme uygulamalarına son vermeli ve söz konusu sınır dışı etme talimatlarını veren yetkililere yönelik soruşturma açmalıdır. 0.9420289855072463 Human Rights Watch learned that the National Human Rights Commission of Thailand inquired with Thailand's Immigration Bureau about the case and learned that Thai and Egyptian officials escorted the deportees onto their flight at Bangkok's Suvarnabhumi Airport. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Tayland Göçmenlik Bürosundan konuyla ilgili bilgi isteyen Tayland Ulusal İnsan Hakları Komisyonu'nun, söz konusu kişilerin Bangkok Suvarabhumi Hava Limanında Tay ve Mısırlı yetkililerin eşliğinde uçağa bindirildiklerini öğrendiği bilgisine ulaştı. 0.9395973154362416 The relative said that Abdelhafiz was taken to the courtroom by two officers who identified themselves as National Security Agency officers. Akraba Abdülhafız'ın mahkeme salonuna, kendilerini Ulusal Güvenlik Ajansı görevlisi olarak tanıtan iki polis memuru tarafından getirildiğini aktardı. 0.6285714285714286 "Malaysian and Turkish authorities are deporting people they know could face severe torture and unfair trials. Page, "Malezyalı ve Türkiyeli yetkililer, ciddi bir biçimde işkenceye maruz kalabileceklerini ve adil bir biçimde yargılanmayacaklarını bildikleri kişileri sınır dışı ettiler. 0.6628352490421456 (Beirut) - Egyptian authorities should reveal the whereabouts of at least five Egyptian dissidents who were deported to Egypt in recent weeks, Human Rights Watch said today. (Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) bugün yaptığı bir açıklamada, Mısırlı yetkililerin, geçtiğimiz haftalarda sınır dışı edilerek Mısır'a gönderilmiş en az beş Mısırlı muhalifin nerede olduklarını açıklamaları gerektiğini belirtti. 0.6944444444444444 He appeared in a courtroom once in Cairo on March 3, and a lawyer said he appeared "badly tortured." En son Kahire'deki bir mahkeme salonunda görüldü ve bir avukat "ciddi bir biçimde işkence görmüş" olduğu yönünde bir izlenim edindiğini aktardı. 0.8613445378151261 Human Rights Watch reviewed the indictment list of another case known as "Hasm 2," in which 278 defendants, including Abdelhafiz, have been referred to a military court in 2019 for staging violent attacks. İnsan Hakları İzleme Örgütü "Hasm 2" adıyla anılan başka bir davanın iddianamesinde sunulan ve aralarında Abdülhafız'ın da bulunduğu 278 sanığı, şiddet eylemleri düzenleme suçundan, 2019 yılında askeri mahkemeye sevkeden listeyi inceledi. 1.024 However, the lawyer told the family that he appeared "unable to hear or see properly," and that he might have been badly abused. Ancak avukat aileye Abdülhafız'ın "işitme ve görme güçlüğü çektiğini" ve ağır bir tacize maruz kalmış olabileceğini aktarmış. 0.8974358974358975 Azmy al-Sayed Mohamed approached the UNHCR, the United Nations Refugee Agency, in 2016 to request asylum and pre-registered with the agency. Azmi el Sayid Muhammed 2016 yılında BM mülteci ajansı UNCHR'la ilişkiye geçerek iltica etmek istediğini bildirmiş ve söz konusu ajansa ön kayıt yaptırmıştı. 1.0 The relative said that the lawyer in the courtroom was unable to meet or talk with Abdelhafiz on March 3. Akraba mahkemedeki avukatın, 3 Mart günü, Abdülhafız'la buluşmayı veya konuşmayı başaramadığını belirtti. 0.3952569169960474 Harris and two friends of the four men said that the men were deported from Kuala Lumpur on March 5. Harris ve söz konusu dört kişinin iki arkadaşı söz konusu kişilerin Malezyalı yetkililer tarafından 5 Mart günü, Kuala Lumpur'dan sınır dışı edildiklerini ve ertesi gün Kahire'ye uçmak üzere, Bangkok'a giden bir uçağa zorla bindirildiklerini anlattılar. 0.6686390532544378 Turkish authorities said they suspended eight officers and opened an investigation into Abdelhafiz's deportation. Türkiyeli yetkililer Abdülhafız'ın sınırdışı edilmesi vakasıyla ilgili olarak sekiz görevlinin açığa alındığını ve konuyla ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladılar. 0.975 Abdelhafiz is one of 15 defendants sentenced to death in the mass trial of 68 people for the assassination of the former prosecutor general Hisham Barakat . Abdülhafız eski genel savcı Hişam Bereket suikastı ile ilgili olarak açılan ve 68 kişinin yargılandığı toplu davada ölüm cezasına çarptırılmış 15 sanıktan biri. 0.6246851385390428 Egypt should allow all deportees meaningful access to their lawyers, and offer them a fair trial that respects minimum guarantees of due process if there is credible evidence of a criminal offense or otherwise release them, Human Rights Watch said. Mısır'ın sınır dışı edilmiş kişilerin avukatlarıyla görüşebilmeleri için anlamlı bir olanak sağlaması gerektiğini dile getiren İnsan Hakları İzleme Örgütü, söz konusu kişilerin suç işlediklerine işaret eden inandırıcı deliller varsa, bu kişilerin adil yargılanma haklarını koruyan asgari teminatların sağlandığı bir süreçte yargılanmaları, aksi takdirde serbest bırakmaları gerektiğini vurguluyor. 0.771551724137931 She also said that Malaysian authorities were preparing to prosecute the four men but instead deported them after the men were unable to get in touch with their families for days. Harris ayrıca Malezyalı yetkililerin söz konusu dört kişi hakkında önce adli soruşturma başlatmak için hazırlık yaptıklarını, ancak sonradan aileleriyle günlerce görüştürülmeyen bu kişileri sınır dışı ettikleri bilgisini de aktardı. 0.7923076923076923 The deportations appear to violate Malaysia's nonrefoulement obligation under the UN Convention against Torture, which prohibits the forcible return of anyone to places where they would likely face torture. Söz konusu sınır dışı etme vakası, Malezya'nın İşkenceye Karşı BM Sözleşmesinden kaynaklanan ve kişilerin işkence görme risklerinin bulunduğu yerlere geri gönderilmesini yasaklayan geri göndermeme (nonrefoulement) yükümlülüğünü ihlal ettiği izlenimini veriyor. 0.9459459459459459 Many media outlets were closed down Çok sayıda medya organı kapatılmıştı. 1.0178571428571428 The two-year state of emergency was imposed following a 2016 violent coup attempt in which 250 people were killed. İki yıl boyunca süren OHAL, 2016 yılındaki, 250 kişinin öldüğü şiddetli darbe girişiminden sonra ilan edilmişti. 1.0 Turkey: Normalizing the State of Emergency Türkiye: Olağanüstü Hal Olağanlaştırılıyor 0.8378378378378378 These are powers typically only available during a state of emergency, though there was little need to invoke them over the past two years as most people were too intimidated to protest. Bunlar, aslında, ancak OHAL süresince kullanılabilen tipik yetkiler, ancak geçtiğimiz iki yıl boyunca bu yetkilerin kullanılmasına pek gerek kalmamıştı, zira pek çok insan protesto gösterisi yapmaktan korkar hale gelmişti. 0.884393063583815 The draft law also permits confiscating their passports, cancelling their spouses' passports, and gathering information about their spouses and children. Kanun tasarısı ayrıca bu kişilerin pasaportlarına el konulmasına, eşlerinin pasaportlarının iptal edilmesine ve eş ve çocuklarıyla ilgili bilgi toplanmasına da izin veriyor. 0.6711409395973155 "The government should scrap this law and fully restore human rights and the rule of law in Turkey." Williamson, "hükümet bu kanun tasarısını rafa kaldırmalı ve Türkiye'de insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü tam olarak yeniden tesis etmeli," dedi. 0.8046511627906977 In an October 2017 report Human Rights Watch documented two cases of people taken from pretrial prison detention back into police custody for prolonged periods and tortured. İnsan Hakları İzleme Örgütü 2017 Ekiminde yayınlanan bir raporda , tutuklu olarak bulundukları hapishaneden polis gözetimine geri alınan, orada uzun süre tutulan ve işkence gören iki kişinin vakalarını belgelemişti. 0.7302631578947368 However, some of its main provisions directly conflict with and undermine fundamental human rights protections. Ancak tasarıda getirilen ana düzenlemelerden bazıları temel insan haklarıyla doğrudan çelişen ve bu hakların korunmasını baltalayan bir nitelik taşıyor. 0.96 The law cites as justification the problematic example of the UK, where detention in certain circumstances is provided in law for up to 14 days. Tasarıda bu düzenlemenin gerekçesi olarak, belirli koşullarda 14 güne kadar gözaltına yasal olarak izin verilen sorunlu İngiltere örneği gösteriliyor. 1.05249343832021 The draft law gives the government authority for three years to dismiss from office any public official, judge, prosecutor, military personnel, or police officer "assessed to have been members of or acted in union with or been in contact with terrorist organizations or structures, entities or groups that the National Security Council has decided are engaged in activities against national security." Kanun tasarısı hükümete, üç yıl boyunca, "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen" devlet görevlilerini, yargıçları, savcıları, askeri personeli veya kolluk mensuplarını azletme yetkisi veriyor. 0.8232931726907631 Turkish authorities dismissed over 130,000 public officials for alleged coup or terrorism links, with courts holding around 77,000 in pretrial detention on those charges, while many more were put on trial. Bu süre zarfında Türkiyeli yetkililer 130.000 devlet görevlisini, darbeyle veya terör örgütleriyle ilişkili oldukları gerekçesiyle kamu görevinden çıkartmış, mahkemeler 77.000 kişiyi bu suçlarla tutuklamış, daha fazlasını ise yargılamaya başlamıştı. 0.9204545454545454 The 23-article bill states in its introduction that its purpose is to "effectively combat existing terrorist organizations in ordinary times" and prevent coup attempts to "protect fundamental rights and freedoms enshrined in the constitution." 23 Maddelik kanun tasarısının genel gerekçesinde tasarının amacı "terör örgütleriyle olağan dönemde... etkin mücadele edilebilmesi" ve "anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlükler korunmak suretiyle" darbe girişimlerinin engellenmesi olarak ifade ediliyor. 0.8482758620689655 Initial police custody would be for two to four days, but it could be extended twice if the person is taken before a judge. İlk gözaltı süresi iki ila dört gün arasında belirlenmekle birlikte, bu süre, şüphelinin hakim karşısına çıkartılmasıyla, iki kez uzatılabiliyor. 0.8571428571428571 While such powers could be used for legitimate aims, such as preventing armed insurgency, there is nothing to prevent them from being arbitrarily and discriminately applied to people exercising the right to peaceful protest and assembly or to any form of travel within Turkey. Bu tür yetkilerin silahlı bir kalkışmanın engellenmesi gibi meşru amaçlarla kullanılması mümkün olsa da, bu yetkilerin, barışçı protesto gösterisi ve toplanma haklarını, ya da Türkiye içinde seyahat özgürlüklerini kullanan kişilere karşı keyfi ve ayırımcı bir şekilde kullanılmasını engelleyebilecek hiç bir mekanizma yok. 0.848780487804878 The human rights monument in Ankara cordoned off with a police barricade during Turkey's state of emergency to prevent its use as a site of public assembly and protest, 2017. Türkiye'de olağanüstü hal sırasında Ankara'da bulunan insan hakları heykelinin çevresi, halka açık yürüyüş ve gösterilerde bir alan olarak kullanılmasını önlemek amacıyla polis barikatıyla kuşatıldı, 2017. 0.8642533936651584 Those constitutional changes came fully into force following June 2018 snap elections, giving the presidency many powers equivalent to those under the state of emergency on a permanent basis. Söz konusu anayasa değişiklikleri 2018 Haziran'ında yapılan baskın seçimlerden sonra tam olarak yürürlüğe girerek, Cumhurbaşkanlığı'na, OHAL koşullarında sahip olduğu yetkilere denk çok sayıda yetkiyi kalıcı olarak verdi. 0.7201166180758017 Prolonged police custody, even if approved when the suspect is brought before a judge, is particularly alarming given the evidence in Turkey that torture and ill-treatment in police custody has again become a serious concern since the failed coup. Kolluktaki gözaltı sürelerinin, şüphelinin hakim karşısına çıkartılmasıyla onaylanarak da olsa uzatılması, darbe girişiminden bu yana Türkiye'de kolluk gözetimi altında yaşanan işkence ve kötü muamele vakalarının yeniden ciddi kaygı uyandıracak bir düzeye ulaştığı gerçeği de göz önüne alındığında, özellikle endişe verici bir nitelik taşıyor. 0.7142857142857143 This is almost as long as under the state of emergency, which was 7 days extendable to 14. Bu gözaltı süresi, OHAL sırasında uygulanan ve 14 güne kadar uzatılabilen 7 günlük gözaltı süresiyle neredeyse aynı uzunlukta. 1.0705882352941176 Those dismissed will be permitted to appeal only to the same authority that dismissed them. Azledilenlerin sadece kendilerini azleden makama itirazda bulunmasına izin veriliyor. 0.8054054054054054 The proposed law will allow authorities under the presidency, for the next three years, to dismiss judges and all other public officials arbitrarily. Kanun tasarısı, önümüzdeki üç yıl boyunca, hakimlerin ve diğer tüm devlet görevlilerinin, Cumhurbaşkanlığı altındaki yetkililer tarafından keyfi olarak azledilmelerine olanak tanıyacak. 1.4505494505494505 This practice, strengthening the role of the police, was also permitted by decree during the state of emergency, and was used often. OHAL sırasında yayınlanan bir KHK bu uygulamaya da izin veriyordu ve sık sık kullanılmıştı. 1.062937062937063 It offers the greatest scope for the president to perpetuate the arbitrary and disproportionate measures imposed during two years of state of emergency. Tasarı Cumhurbaşkanına iki yıllık OHAL süresi boyunca getirilen keyfi ve orantısız önlemleri kalıcı kılabilmesi için çok büyük bir alan açıyor. 0.738255033557047 It also would allow the authorities to restrict movement within Turkey, ban public assemblies, and allow police to hold some suspects for up to 12 days without charge and repeatedly detain them in the same investigation. Söz konusu tasarı, ayrıca, yetkililere Türkiye içinde seyahat özgürlüğünü kısıtlama, toplantı ve yürüyüşleri yasaklama olanağı verirken, kolluğun da bazı şüphelileri 12 güne kadar gözaltında tutmasını ve aynı olayla ilgili soruşturma kapsamında tekrar tekrar gözetim altına almasını mümkün kılacak. 0.9212598425196851 This could not only limit the chances of a detainee being released, undermining their right to liberty, but it also would place the detainee at greater risk of abuse, as they will not be physically seen by a judge on a periodic basis. Bu düzenleme bir tutuklunun tahliye edilme şansını azaltarak özgürlük hakkının ihlal edilmesine yol açabileceği gibi, tutuklu kişinin bir hakim tarafından düzenli olarak fiziksel olarak görülmesini engelleyeceği için, kötü muamele riskini de artırabilir. 1.0933333333333333 The law is expected to be submitted to Parliament's general assembly and become law in the coming days, despite strong resistance from the parliamentary opposition. Tasarının önümüzdeki günlerde meclis genel kuruluna sunulması ve meclisteki muhalefet partilerinin güçlü itirazlarına rağmen, kanunlaşması bekleniyor. 0.8333333333333334 Another measure initially valid for a three-year period would allow police to detain people arrested on suspicion of terrorism offenses and other crimes against the state for up to 12 days before being charged. İlk aşamada üç yıl boyunca geçerli olacak başka bir düzenleme ise, kolluğun "terör ve örgüt faaliyetleri kapsamında" veya devlete karşı işlenen diğer suçlardan şüpheli olarak gözaltına aldığı kişileri 12 güne kadar gözaltında tutmasına olanak sağlıyor. 0.9157509157509157 "The end of Turkey's state of emergency should have been a good sign for human rights, but the draft law makes clear that the government's plan is to end it in name only," said Hugh Williamson , Europe and Central Asia director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, "OHAL'in kaldırılması insan hakları açısından iyi bir işaret olarak görülmeliydi ama bu kanun tasarısından açıkça anlaşılıyor ki hükümet OHAL'in sadece adını kaldırmayı planlıyor," şeklinde konuştu. 0.9657534246575342 This measure as it concerns judges and prosecutors ensures that political control of the judiciary will be even further enhanced and that the threat of dismissal and prosecution can be held over the head of any court that might issue an independent ruling displeasing the executive. Söz konusu düzenleme yargıçları ve savcıları da ilgilendirdiğinden, yargı erki üzerindeki siyasi kontrolun daha da artmasına yol açabilecek ve yürütmenin hoşuna gitmeyecek bağımsız kararlar verme ihtimali olan hakimler, sürekli olarak azledilme ve yargılanma tehdidi altında tutulabilecekler. 0.8835616438356164 The draft law also reduces the frequency with which a judge must review pretrial detention with the person or his lawyer present. Kanun tasarısı, mahkemelerin, kişilerin tutukluluk durumunu, kendilerinin ve avukatlarının bulunduğu duruşmalarda inceleme sıklığını da azaltıyor. 0.5915492957746479 Plan Increases Risks for Returned Refugees Plan Geri Gönderilecek Mültecilerin Maruz Kaldıkları Riskleri Artırıyor 1.0188679245283019 The International Rescue Committee predicts the conflict will displace a further 300,000 people immediately. Uluslararası Kurtarma Komitesi çatışmalarda 300.000 kişinin daha derhal yerinden olacağını tahmin ediyor . 0.6176470588235294 Turkey's ‘Safe Zone' Would Be Anything But Türkiye'nin ‘Güvenli Bölgesi' Güvenli Olmak Dışında Her Şey Olabilir 0.9477611940298507 Turkey's own forced return of some Syrian refugees since December 2017, its closure of the border with Syria since March 2015 to asylum seekers, and the shooting of asylum seekers on smuggling routes - reportedly killing over 430 since 2011 - suggests that Turkey's aim is to prevent further fleeing Syrian civilians from entering Turkey rather than genuinely providing protection. Türkiye'nin Aralık 2017'den bu yana bazı Suriyeli mültecileri zorla geri göndermesi, 2015 yılından bu yana Suriye sınırını sığınmacılara kapatması ve kaçakçı yollarından gelen sığınmacılara ateş açması (ki 2011 yılından bu yana 430 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor ), Türkiye'nin asıl amacının koruma sağlamaktan çok, kaçan daha fazla Suriyelinin Türkiye'ye girmesini engellemek olduğuna işaret ediyor. 0.7724358974358975 The European Commission , EU member states, and other large donors to the refugee response in Turkey should publicly call on Turkey to meet its obligations and ensure that refugees truly are safe, and not sacrificed for political expediency. Avrupa Komisyonu , AB üyesi devletler ve Türkiye'deki mültecilerle ilgili faaliyetlere fon sağlayan diğer büyük bağışçılar, Türkiye'yi, yükümlülüklerini yerine getirmeye, mültecilerin güvenliklerini hakikaten sağlamaya ve onları siyasal zorunluluklara kurban etmemeye kamuoyu nezdinde, alenen davet etmelidirler. 0.7345132743362832 The notion of "safe zones" for refugees to return to has always been a fraught one. Mültecilerin geri gönderilebileceği ‘güvenli' bölgeler oluşturmak, her zaman endişe uyandıran bir fikir olmuştur. 1.3875968992248062 There are also serious concerns that the 12,000 Islamic State (ISIS) fighters currently being detained by the Kurdish-led Autonomous Administration in the area may escape custody. Ayrıca Kürt Özerk Yönetimi tarafından bölgede tutulmakta olan 12.000 IŞİD savaşçısının kaçabileceğine ilişkin kaygılar da mevcut. 0.9292452830188679 Combatants often take advantage of the existence of a "safe zone," sometimes mingling with civilian populations and using the area to launch attacks, making the "safe zone" a valid military target. Savaşçılar sık sık, sivillerin arasına karışarak ve bu bölgeleri saldırılar düzenlemek için kullanarak, ‘güvenli bölgenin' varlığını istismar ederler ve bu da güvenli bölgeyi geçerli bir askeri hedefe dönüştürür. 0.8888888888888888 Where created during past conflicts, "safe zones" have rarely been safe. Geçmişte yaşanan çatışmalarda yaratılan ‘güvenli bölgeler' nadiren güvenliydiler. 0.875 The creation of a safe zone may also suggest to belligerent forces that civilians outside the zone somehow have less protection from attack. Bir güvenli bölgenin yaratılması, saldırgan güçlere, bu bölgenin dışındaki sivillerin saldırılara karşı daha korunmasız oldukları gibi bir izlenim de verebilir. 0.7924528301886793 Humanitarian organizations operating in the area have also raised concerns about the lack of infrastructure in the area to host a million Syrians returning from Turkey. Bölgede faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları tarafından bölgenin, Türkiye'den yollanacak bir milyon Suriyeliye ev sahip yapmak için yeterli alt yapıya sahip olmadığına ilişkin endişeler de dile getirildi . 0.8888888888888888 Turkey's plan to create a 32-kilometer "safe zone" in Syria where it could relocate one million Syrian refugees is woefully misguided and dangerous - and bound to fail. Türkiye'nin, Suriye'de, Suriyeli mültecilerin yerleştirileceği, 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturma planı acınacak ölçüde yanlış ve tehlikeli - ve başarısız olmaya mahkum. 0.7555555555555555 Turkey's incursion could also displace hundreds of thousands of Syrians in affected areas - exacerbating the Syrian displacement crisis. Türkiye'nin harekatı, ayrıca, etkilenen bölgelerdeki yüzbinlerce Suriyelinin yerinden olmasına neden olabilir ve böylece Suriyedeki yerinden olma krizini daha da derinleştirebilir. 1.216931216931217 Regardless of whether it creates this "safe zone," Turkey should not use it to justify keeping borders closed to asylum seekers or forcibly returning refugees, both of which violate its obligations under international refugee law. Türkiye bu ‘güvenli bölgeyi' yaratsa da yaratmasa da, bunu sınırlarını Suriyeli sığınmacılara kapatmak veya mültecileri zorla geri göndermek gibi uygulamaların bahanesi olarak kullanmamalı. 0.7696335078534031 Turkey's military operations in northeast Syria could displace civilians currently living there and put in danger any refugees moved into the zone. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yürüttüğü askeri harekat, bu bölgede halen yaşamakta olan sivilleri yerlerinden edebileceği gibi, bu bölgeye yollanabilecek mültecileri de tehlikeye atabilir. 0.6970954356846473 Safe zones by their nature are also rich sources for armed groups to grab humanitarian aid and new recruits - putting civilians, including children, at additional risk. Güvenli bölgeler, doğaları gereği, silahlı grupların insani yardımları kapıştıkları, yeni savaşçılar devşirdikleri ve böylece çocuklar başta olmak üzere, sivillerin maruz kaldıkları risklere yenilerini ekledikleri, zengin birer kaynaktırlar. 1.9393939393939394 A Turkish soldier stands at the border with Syria in Akcakale, Sanliurfa province, southeastern Turkey, Thursday, Oct. 10, 2019. Şanlıurfa, Akçakale‘de, bir Türk askeri Suriye sınırında bekliyor. 0.9777777777777777 I thought I would never see my family again. Ailemi bir daha asla göremeyeceğimi düşündüm. 0.9629629629629629 They forced me to undress. "Beni soyunmaya zorladılar. 0.7209302325581395 Syria: Torture Centers Revealed Suriye: İşkence Merkezleri Ortaya Çıkarıldı 0.9038461538461539 I was only allowed to take them out if I spoke. Tel zımbaları ancak konuşursam çıkarmama izin vardı. 0.9322033898305084 They tortured me like this three times over three days. Üç gün süresince beni üç defa böyle işkenceden geçirdiler." 0.9444444444444444 Then they started squeezing my fingers with pliers. Sonra parmaklarımı kerpetenle sıkıştırmaya başladılar. 1.0 The actual number of detention facilities used by intelligence agencies is probably much higher. İstihbarat birimlerince kullanılan gözaltı tesislerinin gerçek sayısı muhtemelen çok daha fazla. 0.8620689655172413 They used electric stun-guns on my genitals twice. İki kez cinsel organımda elektroşok tabancası kullandılar. 0.94 They put staples in my fingers, chest and ears. Parmaklarımı, göğsümü ve kulaklarımı zımbaladılar. 0.7815126050420168 Russia and China have previously blocked Security Council efforts to push for accountability. Rusya ve Çin daha önce Güvenlik Konseyi'nin Suriye'ye yükümlülükleri konusunda baskıda bulunma çabalarını engellemişti. 1.1730769230769231 The Political Security Directorate (Idarat al-Amn al-Siyasi); Siyasi Güvenlik Müdürlüğü (Idarat al-Amn al-Siyasi); 1.2151898734177216 "Russia should not be holding its protective hand over the people who are responsible for this." Rusya bundan sorumlu olan kişileri koruyucu kanatları altına almamalıdır" dedi. 1.2099447513812154 This command responsibility would apply not only to the officials overseeing detention facilities, but also to the heads of intelligence agencies, members of government, and the head of state, President Bashar al-Assad. Bu komuta sorumluluğu, yalnızca gözaltı tesislerinin komutanlarını değil, istihbarat birimlerinin liderlerini, hükümet üyelerini ve devletin başı olan Başkan Beşar Esad'ı da kapsar. 0.8871794871794871 While most of the torture victims interviewed by Human Rights Watch were young men between 18 and 35, the victims interviewed also included children, women, and the elderly. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü işkence görmüş kişilerin çoğu, 18-35 yaş arası genç erkekler olmasına rağmen, görüşülen mağdurlar arasında çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da bulunuyordu. 0.8117647058823529 For 27 Detention Sites: Locations, Commanders' Names, Torture Methods 27 Gözaltı Tesisinin Yerleri, Komutanların İsimleri ve İşkence Yöntemleri Açıklanıyor 1.0 Each of these four agencies maintains central branches in Damascus as well as regional, city, and local branches across the country. Bu dört birimin her birinin Şam'daki genel merkezlerinin yanı sıra ülkenin tümüne yayılmış bölge, şehir ve yerel şubeleri bulunuyor. 0.8555555555555555 A graphic model depicting an overcrowded cell described by one former detainee illustrates how the conditions fall short of international legal standards. Bir eski tutuklunun anlatımından yola çıkılarak çizilen aşırı kalabalık bir koğuşun grafik modeli, koşulların uluslararası yasal standartların ne kadar altında olduğunu gösteriyor. 0.954248366013072 The 81-page report, "Torture Archipelago: Arbitrary Arrests, Torture and Enforced Disappearances in Syria's Underground Prisons since March 2011" is based on more than 200 interviews conducted by Human Rights Watch since the beginning of anti-government demonstrations in Syria in March 2011. 78 sayfalık "İşkence Şebekesi: Suriye'nin Yeraltı Hapishanelerinde 2011 Mart'ından Beri Yaşanan Keyfi Gözaltılar, İşkence ve Zorla Kayıp Etmeler" başlıklı rapor, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Suriye'de hükümet karşıtı gösterilerin başladığı Mart 2011'den beri yaptığı 200'ün üzerinde görüşmeye dayanıyor. 0.9698996655518395 The individuals who carried out or ordered crimes against humanity bear individual criminal responsibility under international law, as do those in a position of command whose subordinates committed crimes that they were aware of or should have been aware of and failed to prevent or punish. İnsanlığa karşı suç işleyen ya da işlenmesini emreden kişiler uluslararası hukuk nezdinde cezai sorumluluk taşırlar; aynı şekilde, astlarının suç işlediği bilgisine sahip olan ya da olması gereken ve bunu önlemek ya da cezalandırmak yönünde birşey yapmayan komutanlar da cezai sorumluluk altındadır. 1.0512820512820513 In virtually all of these branches there are detention facilities of varying size. Bu şubelerin neredeyse hepsinde de farklı büyüklüklerde gözaltı tesisleri var. 0.8152610441767069 Because Syria has not ratified the Rome Statute, which created the ICC, the court will only have jurisdiction if the UN Security Council adopts a resolution referring the situation in Syria to the court. Suriye Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurucu tüzüğü olan Roma Tüzüğü'ne taraf olmadığı için, mahkemenin yargılama yetkisi ancak BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'deki durumu mahkemeye havale etmek yönünde bir karar alması halinde geçerlilik kazanacak. 0.9534883720930233 In most cases former detainees were subjected to a range of these torture methods. Çoğu durumda, tutuklular bu işkence yöntemlerinden birkaçına birden maruz kalmışlardı. 1.121212121212121 They used two wires hooked up to a car battery to give me electric shocks. Araba aküsüne bağlı iki kabloyu kullanarak bana elektrik verdiler. 1.102803738317757 Interrogators, guards, and officers used a broad range of torture methods, including prolonged beatings, often with objects such as batons and cables, holding the detainees in painful stress positions for prolonged periods of time, the use of electricity, burning with acid, sexual assault and humiliation, the pulling of fingernails, and mock execution. Sorgucuların, gardiyanların ve görevlilerin kullandığı çok çeşitli işkence yöntemleri arasında uzun süreli dayak -çoğunlukla kablo ve cop gibi cisimlerle- , elektrik vermek, tutukluları uzun süre acı veren gerilme pozisyonlarında tutmak, asitle yakmak, cinsel saldırı ve aşağılama, tırnak sökmek ve sahte infaz bulunuyor. 0.8770053475935828 Almost all the former detainees interviewed by Human Rights Watch said they had been subjected to torture or witnessed the torture of others during their detention. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü eski tutukluların neredeyse tamamı, gözaltı sırasında işkence gördüklerini ya da diğerlerine işkence yapıldığına tanık olduklarını ifade ettiler. 1.1585365853658536 "The reach and inhumanity of this network of torture centers are truly horrific," Solvang said. Solvang "Bu işkence merkezleri şebekesinin kapsamı ve zalimliği gerçekten korkunç. 0.8472906403940886 A 31-year-old detainee who was detained in Idlib governorate in June described to Human Rights Watch how the intelligence agencies tortured him in the Idlib Central Prison: Haziran ayında İdlip eyaletinde gözaltına alınan 31 yaşındaki bir tutuklu, İdlip Merkezi Cezaevi'nde istihbarat ajanlarının kendisine nasıl işkence yaptığını İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şöyle anlattı: 1.0211267605633803 Click to view in-depth, satellite images of the torture centers in the following cities: Damascus , Homs , Idlib , Aleppo , Daraa , and Latakia . Bu şehirlerdeki işkence merkezlerinin uydu görüntülerini derinlemesine görmek için tıklayınız: Şam , Humus , İdlip , Halep , Dera ve Lazkiye . 1.058091286307054 All of the witnesses interviewed by Human Rights Watch described detention conditions that would by themselves amount to ill-treatment and, in some cases, torture - extreme overcrowding, inadequate food, and routine denial of necessary medical assistance. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü tanıkların tamamı, bizatihi kötü muameleye ve kimi durumlarda işkenceye varan gözaltı koşulları tarif ediyorlar: aşırı kalabalık, yetersiz gıda ve tıbbi destek ihtiyacının rutin biçimde reddedilmesi. 0.8189300411522634 The systematic patterns of ill-treatment and torture that Human Rights Watch documented clearly point to a state policy of torture and ill-treatment and therefore constitute a crime against humanity. İnsan Hakları İzleme Örgütü, belgeledikleri sistematik kötü muamele ve işkence uygulamalarının, işkence ve kötü muamelenin bir devlet politikası olduğunu net olarak ortaya koyduğunu ve bu nedenle insanlığa karşı suç teşkil ettiğini ifade etti. 1.150375939849624 The facilities cited in the report are those for which multiple witnesses have indicated the same location and provided detailed descriptions of torture. Raporda anılan tesisler, çok sayıda tanığın aynı mahalli işaret ettiği ve uygulanan işkencelerle ilgili detaylı bilgi verdiği yerler. 0.8866396761133604 The report includes maps locating the detention facilities, video accounts from former detainees, and sketches of torture techniques described by numerous people who witnessed or experienced torture in these facilities. Raporda gözaltı tesislerinin yerlerini gösteren haritalar, eski tutukluların konuştuğu videolar ve bu tesislerde işkence görmüş ya da işkenceye tanık olmuş kişilerin anlatımlarına dayanılarak hazırlanmış işkence yöntemlerinin çizimleri yer alıyor. 0.7311475409836066 Human Rights Watch called on the United Nations Security Council to refer the situation in Syria to the International Criminal Court (ICC) and to adopt targeted sanctions against officials credibly implicated in the abuses. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunarak Suriye'deki durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne tevdi etmelerini ve bu ihlallere karıştıklarına dair haklarında güvenilir bilgi olan yetkililere yönelik hedefli yaptırımlar uygulanmasına karar vermelerini talep etti. 1.05 Altogether Human Rights Watch documented more than 20 distinct torture methods used by the security and intelligence services. İnsan Hakları İzleme Örgütü, güvenlik ve istihbarat birimlerinin başvurduğu 20'nin üzerinde işkence yöntemi tespit etti. 0.8982300884955752 Human Rights Watch research shows that the worst torture has taken place in detention facilities run by the country's four main intelligence agencies, commonly referred to collectively as the mukhabarat: İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün araştırması en korkunç işkencelerin, halk tarafından topluca muhaberat olarak adlandırılan ülkenin dört ana istihbarat biriminin idaresindeki gözaltı tesislerinde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. 0.72 New System Expands President's Power Yeni Sistem Cumhurbaşkanının Yetkilerini Artırıyor 0.8375 Turkey remains host to the highest number of refugees in the world. Türkiye, dünyadaki en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke olmaya devam ediyor. 1.02 Turkey: State of Emergency Ends, but Not Repression Türkiye: Olağanüstü Hal Bitti ama Baskılar Bitmedi 0.9714285714285714 Women assembled in Istanbul on International Day for the Elimination of Violence against Women are blocked by police, November 25, 2018. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle İstanbul'da toplanan kadınlar, polis tarafından durduruldu, 25 Kasım 2018. 0.916083916083916 In the 674-page World Report 2019, its 29th edition, Human Rights Watch reviewed human rights practices in more than 100 countries. 674 sayfalık Dünya Raporu'nun 29. baskısında, İnsan Hakları İzleme Örgütü 100'den fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçiriyor. 0.9456521739130435 Several politically motivated trials of journalists concluded in 2018 with convictions. Gazetecilere siyasi saiklerle açılmış çok sayıda dava, 2018 yılında mahkumiyetle sonuçlandı. 0.783068783068783 New alliances of rights-respecting governments, often prompted and joined by civic groups and the public, are raising the cost of autocratic excess. Haklara saygılı hükümetler arasında kurulan ve genellikle sivil toplum gruplarının ve kamuoyunun harekete geçirdiği ve katıldığı yeni ittifaklar, otokratik aşırılıkların maliyetini artıyor. 1.0803571428571428 With local elections scheduled for March 2019, local democracy in the southeastern part of the country remains suspended. 2019 Martında yapılacak yerel seçimler öncesinde, ülkenin güneydoğusunda yerel demokrasi askıya alınmış durumda. 0.8375 World Report 2019 also looks at restrictions on the right to peaceful protest and assembly in Turkey, attacks on academic freedom, and a failure to investigate allegations of torture in police custody. 2019 Dünya raporu ayrıca Türkiye'de barışçıl gösteri ve toplanma haklarına getirilen kısıtlamaları, akademik özgürlüklere yönelik saldırıları ve polis gözetimi altında işkence yapıldığına ilişkin iddiaların soruşturulmamasını da ele alıyor. 0.9427083333333334 Turkey's parliamentary and presidential elections in June 2018 took place in a climate of media censorship and with some members of parliament and one presidential candidate jailed. Türkiye'nin 2018 Haziranında yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri medyanın sansürlendiği, bazı milletvekillerininin ve bir cumhurbaşkanı adayının hapiste tutulduğu bir ortamda yapıldı. 0.9027777777777778 Their successes illustrate the possibility of defending human rights - indeed, the responsibility to do so - even in darker times. Bu ittifakların başarıları insan haklarını zor günlerde dahi savunmanın mümkün olduğunu, hatta bunu yapmanın bir sorumluluk olduğunu gösteriyor. 0.984251968503937 Chief among those under investigation was an unjustly jailed businessman and leader of a cultural organization, Osman Kavala. Soruşturulanların başında haksız bir şekilde hapiste tutulan iş adamı ve bir kültür örgütünün lideri Osman Kavala yer alıyordu. 0.9526627218934911 In his introductory essay , Executive Director Kenneth Roth says that the populists spreading hatred and intolerance in many countries are spawning a resistance. Genel Direktör Kenneth Roth , rapora yazdığı giriş makalesinde , bir çok ülkede nefret ve hoşgörüsüzlük tohumları saçan popülistlerin dirençle karşılaştığını belirtiyor. 0.9349593495934959 Erdogan's ruling Justice and Development Party (AKP) retained control of a weakened parliament through a coalition. Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) güçsüzleştirilmiş meclisteki üstünlüğünü bir ittifak vasıtasıyla muhafaza etti. 1.052863436123348 A court sentenced Ahmet Altan, Mehmet Altan, and Nazlı Ilıcak, prominent writers, to life in prison without parole for political commentary that did not advocate violence but that the court rules was an attempt to overthrow the government. Bir mahkeme tanınmış yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ı, şiddeti savunmayan ama mahkemenin hükümeti devirmeye teşebbüs ettiğine karar verdiği yorum yazıları nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti. 0.7926267281105991 Widespread misuse of counterterrorism laws against government opponents has undermined legitimate efforts to prosecute those responsible for the 2016 military coup attempt. Terörle mücadele yasalarının istismar edilerek, hükümete muhalif kişi ve kesimlere karşı yaygın bir şekilde kullanılması, 2016 askeri darbe girişiminin sorumlulularının yargılanması yönündeki meşru çabaları baltaladı. 0.9826589595375722 And with the election, in which Erdoğan was reelected, Turkey's presidential system of governance, approved in a 2017 constitutional referendum, entered fully into force. Ve Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçildiği seçimlerle birlikte 2017 yılında yapılan referandumda onaylanan Türkiye'nin başkanlık sistemi tam olarak yürürlüğe girmiş oldu. 1.0 The government controls 94 municipalities in the region after ousting the representatives the Kurdish population elected. Hükümet, Kürt nüfusun seçtiği temsilcileri görevden aldıktan sonra, bölgedeki 94 belediyenin kontrolunu kendi eline aldı. 0.847457627118644 Prolonged and arbitrary jailing of critics on bogus terrorism charges has become the norm in Turkey. Muhaliflerin uyduruk terör suçlamalarıyla uzun süreli ve keyfi olarak tutuklanması, Türkiye'nin normali olmuş durumda. 1.3785714285714286 The authorities stepped up the targeting of human rights defenders, including a new investigation focused on the 2013 mass anti-government demonstrations in Istanbul known as the Gezi protests. Bunların arasında İstanbul'da 2013 yılında gerçekleşen ve Gezi Protestoları olarak bilinen eylemlere odaklanan yeni bir soruşturma da vardı. 0.696078431372549 "The Erdoğan government's hounding of its critics and opponents has dismantled Turkey's rule of law framework and turned justice on its head." Williamson, "Erdoğan hükümetinin muhaliflerin ve eleştirel seslerin peşine düşmesi, Türkiye'de hukukun üstünlüğüne dayanan çerçeveyi paramparça etti, adaletin ise altını üstüne getirdi," şeklinde konuştu. 0.8093023255813954 (Berlin) -Ending the state of emergency in Turkey has not ended repressive rule under President Recep Tayyip Erdoğan, Human Rights Watch said today in its World Report 2019 . (Berlin) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yayınlanan 2019 Dünya Raporu'nda , Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın baskıcı yönetiminin olağanüstü halin son ermesiyle birlikte son bulmadığını belirtti. 0.9 "Any hope that the end of the state of emergency six month ago would mark a return to respect for human rights has been dashed," said Hugh Williamson , Europe and Central Asia director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, "olağanüstü halin altı ay önce son bulmuş olmasıyla birlikte, insan haklarına saygı duyulan bir iklime geri dönüleceğine ilişkin tüm umutlar yıkıldı" dedi. 0.88 What else could we do? Başka ne yapabilirdik ki? 1.07 They beat many of the other men [in the group] and forced all of them to take off almost all their clothes. [Gruptaki] başka adamları da dövüp, hepsini kıyafetlerinin neredeyse tamamını çıkartmaya zorladılar. 1.2 Shooting Live Ammunition Canlı Mermi Kullanma 1.0227272727272727 They brought other refugees to that building. Aynı binaya başka mültecileri de getirdiler. 1.2894736842105263 After about 30 minutes, three big trucks arrived. 30 dakika sonra üç büyük kamyon geldi. 1.2647058823529411 We offered them food and drink and clothes. Onlara yemek, su ve elbise verdik. 0.5245901639344263 One person spoke fluent English. Görüşülenlerden biri akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyordu. 1.1458333333333333 This has always been happening, maybe once every month, but not like now, with so many people and every night. Böyle şeyler ayda bir filan hep olurdu ama şimdiki gibi, her gece, bu kadar çok insanla olmazdı. 0.782051282051282 They all had big guns, that looked bigger than a Kalashnikov. Hepsinin elinde büyük silahlar vardı, kalaşnikovtan daha büyük görünüyorlardı. 1.0208333333333333 Greece: Violence Against Asylum Seekers at Border Yunanistan: Sınırdaki Mültecilere Yönelik Şiddet 1.0978260869565217 We walked for about eight hours and then the Greek police found us and took us to a half-built house. Sekiz saat kadar yürüdük, sonra Yunan polisi bizi buldu ve inşaat halindeki bir eve götürdü. 0.9487179487179487 It is unclear how Turkey identified these people without registering them. Türkiye'nin bu insanları kaydetmeden nasıl teşhis edebilmiş olduğu bilinmiyor. 0.6790123456790124 Each time we find locals in Turkey who give us clothes. Türkiye'de her seferinde bize giyecek elbise veren yerel halktan birileri oluyor. 1.2592592592592593 All of us have tried to cross to Greece every day for the past week. Hepimiz bir haftadır Yunanistan'a geçmeye çalışıyoruz. 0.8333333333333334 Last week groups of dozens and up to 100 people arrived and went to Greece. Geçen hafta onlarca kişilik gruplar halinde, 100 kadar insan gelip, Yunanistan'a gittiler. 1.2203389830508475 They didn't show any mercy and beat some of the women and children, too. Hiç acımaları yoktu, bazı kadın ve çocuklara bile vurdular. 0.7021276595744681 One man in a border village said: Sınır köyünde yaşayan bir adam şunları anlattı: 0.8771929824561403 After they sent us back to Turkey, a Syrian doctor did surgery on my hand to repair a severed nerve. Bizi Türkiye'ye geri gönderdikten sonra Suriyeli bir doktor kopan bir siniri tamir etmek için elimi ameliyat etti. 0.7254901960784313 The man described what happened next: Adam bundan sonra yaşadıklarını şu şekilde anlattı: 1.2352941176470589 Today, they beat two of the men in our group so badly on the soles of their feet that an ambulance in Turkey picked them up in this village and took them to a hospital. Bugün grubumuzdaki iki adamın ayak tabanlarını öyle kötü darp etmişler ki, adamları bir ambulansla bu köyden alıp, hastaneye götürdüler. 1.1607142857142858 Interviews were carried out privately and confidentially through male and female interpreters in the interviewees' first language. Görüşmeler özel ve gizli olarak, erkek ve kadın çevirmenler aracılığıyla, görüşülen kişinin ana dilinde yapıldı. 1.099009900990099 Then they gave my wife an electric shock on her wrist and shoulder and one of the men pointed a gun at my head. Sonra eşimin bileğine ve omzuna elektrik şoku verdiler, adamlardan biri de başıma bir tabanca dayadı. 0.918918918918919 Some had bad wounds on their head. Bazılarının başlarında yaralar vardı. 0.9215686274509803 The majority spoke Turkish and they told us that the Greek soldiers caught them and put them in camps where they took their phones and money. Bunların çoğu Türkçe biliyor ve bize Yunan askerlerinin onları yakalayıp kamplara koyduklarını, orada telefonlarını ve paralarını aldıklarını anlattılar. 0.8409090909090909 Men were stripped to their underwear. Erkekler iç çamaşırlarına dek soyulmuşlardı. 0.883248730964467 Each time the Greek police catch us and strip us of our clothes, beat us, give us electric shocks to our upper body, and steal whatever we have with us and then send us back. Yunan polisi bizi her seferinde yakalıyor, elbiselerimizi çıkartıyor, dövüyor, vücudumuzun üst bölgelerine elektrik şoku veriyor, yanımızda neyimiz var neyimiz yoksa çalıyor ve sonra geri yolluyor. 0.851063829787234 They took our phones, money, bags, and clothes and held us there for five hours. Telefonlarımızı, paramızı, çantalarımızı ve elbiselerimizi alıp, bizi orada beş saat tuttular. 1.3157894736842106 © 2020 Human Rights Watch © 2020 Getty Images 0.75 I crossed in a boat with about 60 others including families. Nehri aralarında ailelerin de bulunduğu 60 kişiyle birlikte bir tekneyle geçtim. 0.7468354430379747 Human Rights Watch saw a bruise underneath the girl's hair. İnsan Hakları İzleme Örgütü kızın saçlarının altında bir morluk olduğunu gördü. 1.1470588235294117 Every night since February 27 buses with migrants have arrived in our village. Göçmenler 27 Şubattan beri her gece otobüslerle köyümüze geliyorlar. 1.0212765957446808 Refugees, Asylum Seekers, and Migrants in Turkey; Transports to the Border in February and March Türkiye'deki mülteciler, sığınmacılar ve göçmenler; Şubat ve Mart aylarında sınıra taşınanlar. 0.7228915662650602 Some spoke Turkish and said the Greeks had pushed them back. Bazıları Türkçe konuşuyordu ve Yunanlılar tarafından geri itildiklerini anlattılar. 1.0144927536231885 Some had what looked like broken legs and one woman was limping badly. Bazılarının bacağı kırılmış gibiydi, bir kadın çok kötü topallıyordu. 0.9470588235294117 They described the detention locations as small houses, small compounds, and partially built houses and said they were detained there between two and five hours. Alıkonuldukları yerleri küçük evler, küçük barakalar ve inşaat halindeki evler şeklinde tarif ettiler ve buralarda iki ila beş saat arasında alıkonulduklarını anlattılar. 0.8076923076923077 They took our phones, money and passports. Telefonlarımızı, paramızı, pasaportlarımızı aldılar. 0.8666666666666667 His doctor said he had been injured by a bullet that shattered inside his leg. Doktoru, adamın bacağının iç kısmını parçalayan bir mermi ile yaralanmış olduğunu söyledi. 0.5652173913043478 He ran away and did not see what happened afterward. Senegalli sığınmacı hemen oradan kaçmış, dolayısıyla sonrasında neler yaşandığını görememiş. 1.0932835820895523 This includes eight groups of an average of about 50 people deported in the last two days of February and thirty groups deported in the first seven days of March, including 22 groups of an average of about 50 people, seven groups of an average of about 200 and one group of about 1,000 people. Bunların arasında Şubat'ın son iki günü sınır dışı edilmiş 50 kişilik sekiz grup ile, Mart ayının ilk yedi günü sınır dışı edilmiş 30 grup da var ki, bunlardan 22'si ortalama elli kişilik, yedisi ortalama 200 kişilik ve biri ise yaklaşık olarak 1000 kişilik gruplardı. 0.9 Beatings and Abuse Darp ve Kötü Muamele 0.8539325842696629 Turkey should not compel anyone to cross the border irregularly into Greece. Türkiye hiç kimseyi Yunanistan sınırını düzensiz yollardan geçmeleri için zorlamamalıdır. 0.6732673267326733 The villagers said they saw back and head injuries and a broken leg. Köylüler bu insanların sırtlarında ve başlarında yaralar ve bir bacak kırığı gördüklerini söylediler. 0.9393939393939394 They stay in mosques and other buildings and cross the river [to Greece] in inflatable boats. Camilerde ve başka binalarda kalıyor ve şişme botlarla [Yunanistan istikametinde] nehri geçiyorlar. 0.9316239316239316 Some of the interviewees said they tried multiple times to enter Greece and were each time forcibly returned. Görüşülen kişilerden bazıları Yunanistan'a girmeyi birkaç defa denemişler ve her seferinde zorla geri döndürülmüşler. 1.1103896103896105 According to Turkish officials , Greek security forces have shot and killed at least three asylum seekers or migrants, but Human Rights Watch has not verified this number. Türkiyeli yetkililere göre , Yunanlı güvenlik güçleri en az üç mülteci veya göçmeni de öldürdü, ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü bu sayıyı teyit edemedi. 1.1 As the men forced us on the trucks, they told all of us men to take off our clothes, except for our underwear. Adamlar bizi zorla kamyona bindirirken, biz erkeklere iç çamaşırlarımıza dek soyunmamızı söylediler. 0.7464788732394366 They stopped us and took our bags, money, and phones. Bizi durdurdular ve çantalarımızı, paramızı ve telefonlarımızı aldılar. 0.8918918918918919 Greek authorities have said that police officers wearing dark blue uniforms work at police stations; border patrol police officers wear military camouflage uniforms. Yunanlı yetkililer koyu mavi üniforma giyen polis memurlarının karakollarda çalıştıklarını, sınır devriyesi yapan polis memurlarının ise kamuflaj üniformaları giydiklerini belirttiler . 1.0434782608695652 Suddenly a transit van and a pick-up truck arrived with about eight men. Aniden, sekiz kadar adamın bulunduğu bir van ve bir kamyonet belirdi. 0.7647058823529411 In early March we sometimes heard gunshots from across the river. Mart'ın başında nehrin öte yanından zaman zaman silah seslerinin geldiğini de duyduk. 0.6136363636363636 Abuse by Greek Forces in late February and early March Yunanlı Güvenlik Güçlerinin Şubat Sonlarında ve Mart Başlarında Yaptıkları Hak İhlalleri 1.0384615384615385 On March 3, 2020, FRONTEX agreed to deploy along the full length of the Turkey-Greece land border but how many forces have been deployed and when remains unclear. 3 Mart 2020 günü FRONTEX Türkiye-Yunanistan sınırı boyunca konuşlanmayı kabul etti, ancak kaç kişilik bir gücün, ne zaman konuşlandırıldığı hususu belirsiz. 0.8787878787878788 Five others said that they were stopped by men wearing black or other civilian clothes. Beş kişi siyahlar veya başka sivil kıyafetler giymiş adamlar tarafından durdurulduklarını bildirdi. 0.9130434782608695 When there were about 300 of us, they took us back to the river and put us on small boats back to Turkey. 300 kişiyi bulduğumuzda, bizi nehre geri götürüp, küçük teknelere bindirdiler ve gerisin geriye Türkiye yolladılar. 0.7844036697247706 Since July 2019, Turkey has deported at least hundreds of Syrians from its cities, exposing those forcibly returned from Greece to the risk of onward refoulement to Syria. Türkiye, 2019 Temmuzundan bu yana, kentlerinde yaşayan en az yüzlerce Suriyeliyi sınır dışı etti ki, bu da Yunanistan'dan zorla geri döndürülen Suriyelileri, Suriye'ye geri gönderilme riski ile karşı karşıya bırakıyor. 1.0714285714285714 Turkey shelters almost 3.6 million Syrians registered under a "temporary protection" regulation, which Turkish authorities say automatically applies to all Syrians seeking asylum . Türkiye, tüm Suriyeli sığınmacılara otomatik olarak uygulandığını söylediği bir "geçici koruma" düzenlemesiyle kaydedilmiş 3.6 milyon'a yakın Suriyeli 'yi barındırıyor. 0.6294117647058823 Their accounts confirm patterns that Human Rights Watch documented in similar situations in 2008 and 2018 . Görüşülenlerin anlatıları, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2008 ve 2018 yıllarında, benzer durumlarda belgelendirmiş olduğu bir davranış kalıbını teyit eder nitelikteler. 0.6377952755905512 FRONTEX guards wear their national uniforms with a blue armband with the EU flag. FRONTEX'e bağlı muhafızlar kendi ulusal üniformalarını giyiyor, kollarındaysa üzerinde AB bayrağı olan mavi bir bant bulunuyor. 0.9521739130434783 In later statements, the European Commission president, Ursula von der Leyen, and EU Migration Commissioner Ylva Johansson said they had emphasized the need to respect fundamental rights, including the right to asylum . Daha sonra yapılan açıklamalarda Avrupa Komisyonu başkanı Ursula van der Leyden ve AB Göç Komiseri Ylva Johansson iltica hakkı başta olmak üzere temel insan haklarına riayet edilmesi gerektiğini vurgulamış olduklarını söylediler . 0.9325842696629213 Turkish police made sure there were no Greek police on the other side of the river. Nehrin öteki kıyısında Yunan polisinin bulunup bulunmadığını Türkiye polisi kontrol etti. 0.8719723183391004 This reflects the UN refugee agency's position that "the vast majority of Syrian asylum-seekers continue to … need international refugee protection" and that "states [should] not forcibly return Syrian nationals and former habitual residents of Syria." Bu durum BM mülteci ajansının "Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu hala... uluslararası mülteci korumasına muhtaç durumda" ve "devletler Suriye vatandaşlarını ve eskiden düzenli olarak Suriye'de yaşayan kişileri, zorla Suriye'ye geri döndürmemelidir" şeklindeki pozisyonunu yansıtıyor. 1.1327433628318584 On March 11, the EU Commissioner for Home Affairs, Ylva Johansson, said she would discuss the center with the Greek authorities. AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson 11 Mart günü söz konusu merkezi, Yunanlı Yetkililerle tartışacağını söyledi . 1.017094017094017 Some others were wearing a patchy camouflage with black boots and others were wearing a green uniform with beige boots. Diğerlerinden bazıları kamuflaj kıyafetleri ve siyah botlar, bazıları da yeşil üniformalar ve bej botlar giymişlerdi. 1.1683168316831682 The drivers and some other men on the trucks were wearing dark blue uniforms and had sticks that give electric shocks. Şoförlerin ve kamyondaki bazı adamların koyu mavi üniformaları ve elektrik şoku veren sopaları vardı. 0.8686868686868687 A 33-year-old man from Afghanistan who said he crossed to Greece on March 1 explained: Yunanistan'a 1 Mart günü geçtiğini söyleyen 33 yaşındaki Afganistanlı bir adam ise şunları anlattı: 0.8053097345132744 They said the men were armed with handguns, rifles, metal bars, and wood or plastic batons. Söz konusu adamların ellerinde tabanca, tüfek, metal çubuklar veya tahta veya plastik coplar olduğunu söylediler. 1.1944444444444444 They beat the men who didn't want to strip. Soyunmak istemeyenleri darp ettiler. 0.7647058823529411 In 2018, Turkey also summarily deported thousands of Afghans to their country. Türkiye, 2018 yılında binlerce Afganistanlıyı da sorgusuz sualsiz kendi ülkelerine sınır dışı etmişti. 0.9045454545454545 On March 4, a Greek government spokesperson said that Turkey had "fabricated fake news … concerning alleged injuries from Greek fire" and repeated the claim during the following days on social media. 4 Mart Günü, Yunan hükümetinin sözcüsü, Türkiye'nin "Yunanlıların açtığı ateşle yaralananlar olduğunu iddia eden... yalan haberler ürettiğini" söyledi ve bu iddiasını sonraki günlerde sosyal medya üzerinden de yineledi . 0.75 Many said that they were passed between various groups, suggesting coordination between police or soldiers and the unidentified men. Birçok kişi farklı gruplar arasında elden ele geçirildiklerini söyledi ki, bu da polisler, askerler ve kimliği belirsiz adamlar arasında bir eş güdümün varlığına işaret ediyor. 1.1699346405228759 Seventeen of them were men and four were women: 7 from Afghanistan, 4 from Syria, 2 each from Morocco, Pakistan, and Senegal, and one each from Azerbaijan, Gambia, Iran, and Iraq. Görüşülenlerin 7'si Afganistanlı, 4'ü Suriyeliydi; Faslı, Pakistanlı ve Senegalli ikişer kişi, Azerbaycanlı, Gambialı, İranlı ve Iraklı birer kişi vardı. 0.7173144876325088 Interviewees said the men who stopped them in Greece arrived in police cars, pick-up trucks, white vans without windows or signs, or larger green or camouflage trucks that appeared to be military trucks. Görüşülenler, Yunanistan'da kendilerini durduran adamların polis arabaları, kamyonetler ve üzerinde herhangi bir işaret bulunmayan, penceresiz, beyaz renkli panel van minibüsler veya askeri kamyonlara benzeyen, yeşil veya kamuflaj boyalı daha büyük araçlarla geldiklerini anlattılar. 0.7731481481481481 In one case, a man said men wearing uniforms marked "police" held him in a metal container with about 50 other people for 18 hours without water or access to a toilet. Bir vakada, görüşülen kişi, üzerinde polis yazan bir üniforma giymiş adamların kendisini, 50 kadar başka insanla birlikte, metal bir konteynır içinde, su vermeden ve tuvalete götürmeden, 18 saat tuttuklarını anlattı. 0.7737226277372263 When they returned, we saw men and women stripped down to their underwear and some men were totally naked. Geri döndüklerinde erkeklerin ve kadınların iç çamaşırlarına dek soyulmuş olduklarını, bazı erkeklerin de çırılçıplak olduklarını gördük. 0.8141025641025641 On March 16, FRONTEX replied saying that it did not have the requested information and that it would respond as soon as it did. FRONTEX 16 Mart günü, talep edilen konuda bilgisinin bulunmadığını, bu bilgi öğrenildiği noktada sorulan soruya cevap verileceğini belirten bir yanıt verdi. 0.8383233532934131 The Greek Parliament should exercise its oversight powers to investigate the abuses and determine whether they amount to a concerted policy. Yunan Parlamentosu hak ihlallerini soruşturmak ve bunların planlı bir politika olarak görülüp görülemeyeceğini tespit etmek amacıyla denetim yetkilerini kullanmalıdır. 0.8106060606060606 One of these people, interviewed in a hospital where he was getting treatment, said he was shot in the leg. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün, hastanede tedavi gördüğü sırada görüştüğü bu kişilerden biri, bacağından vurulmuş olduğunu söyledi. 1.1047120418848169 Fourteen of the people interviewed described 20 incidents in which the armed men who had stopped them stripped them of their possessions, including personal identification documents, money, telephones, and bags. Görüşülen kişilerden 14'ü kendilerini durduran adamlar tarafından soyularak, kimlik belgeleri, paraları, telefonları ve çantaları da dahil olmak üzere eşyalarının alındığı 20 olay anlattılar. 0.8910505836575876 According to Turkey's migration authorities , almost 115,000 asylum seekers lodged protection claims in 2018, including 70,000 Iraqis and 40,000 Afghans, while in 2019 almost 35,000 Afghans and 15,000 Iraqis lodged asylum claims. Türkiyeli göç idaresi yetkililerine göre, 2018 yılında, aralarında 70 bin Iraklı ve 40 bin Afganistanlı'nın bulunduğu toplam 115 bine yakın sığınmacı iltica talebinde bulunurken, 2019 yılında 35 bin Afganistanlı ve 15 bin Iraklı iltica talebinde bulundular. 0.9042553191489362 The 21 interviewees described 38 deportation incidents involving almost 4,000 people. Görüşülen 21 kişi, 4000'e yakın sayıda insanın karıştığı, 38 sınır dışı etme vakasını anlattı. 0.6666666666666666 Seventeen of those interviewed said the men detaining them physically abused them or others, including women and children. Görüşülenlerden 17'si kendilerini alıkoyan adamların kendilerine veya aralarında kadınların ve çocukların da olduğu diğer insanlara fiziksel olarak kötü muamelede bulunduğunu anlattı. 0.89 Until the February 27, 2020, announcement, Turkish border authorities generally prevented foreigners from leaving Turkey irregularly at its EU land borders, reflected in the high numbers of people who resorted to entering Greece in smugglers' boats beginning in 2015. 27 Şubat 2020 tarihli açıklamaya dek, Türkiyeli sınır yetkilileri, yabancıların ülkeyi AB kara sınırlarından düzensiz olarak terk etmelerini genellikle engelliyorlardı ki, 2015 yılından bu yana Yunanistan'a kaçakçı botlarıyla girmeye çalışan insanların sayısının yüksekliği de bu durumu yansıtıyordu. 0.7831325301204819 Sixteen said they were held on the roadside or in forests for between half an hour and four hours after being apprehended, while five said the armed men took them to unofficial detention centers. Görüşülenlerin on altısı, yakalandıktan sonra, yarım saat ile dört saat arasında değişen sürelerde, yol kenarında veya ormanlarda tutulduklarını anlatırken, beşi de silahlı adamların onları gayri resmi gözaltı merkezlerine götürdüklerini söylediler. 0.7788018433179723 They shared their accounts voluntarily, and without remuneration, and consented to Human Rights Watch collecting and publishing their accounts without using their names. Görüşülenler anlatılarını gönüllü olarak paylaştılar, görüşme karşılığında herhangi bir ödeme almadılar ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün anlatılarını derlemesine ve isimlerini vermeksizin paylaşmasına izin verdiler. 0.8412698412698413 We saw injuries across their backs, like red stripes, and they had bruises on their cheeks and split lips. Sırtlarında şerit halinde kızarıklara benzeyen yaralar gördük, yanaklarında çizikler ve morluklar vardı, dudakları patlamıştı. 1.0289855072463767 Most of them had stripes across their backs where they had been beaten. Çoğunun sırtlarında, darp edildiklerini gösteren kızarıklıklar vardı. 0.8789808917197452 Between January 2015 and March 12, 2020, Turkey's coastguard reportedly intercepted 186,766 asylum seekers and migrants in the Aegean Sea. Türkiye'nin Sahil Güvenlik Komutanlığı Ocak 2015 ile 12 Mart 2020 tarihleri arasında Ege denizinde 186 bin 766 sığınmacıyı ve göçmeni durdurduğunu açıkladı . 0.8647058823529412 A 32-year-old man from Afghanistan said Turkish police drove him and 300 others to a border village with Greece, where they crossed on February 29. 32 yaşında, Afganistanlı bir adam Türkiye polisi tarafından 300 kişiyle birlikte Yunanistan sınırındaki bir köye taşındığını ve sınırı 29 Şubat günü geçtiklerini anlattı. 0.5 Detained, Assaulted, Stripped, Summarily Deported Zorla Alıkonuldular, Tacize uğradılar, Giysileri Çıkartıldı, Sorgusuz Sualsiz Sınır Dışı Edildiler 0.9354838709677419 Taken together, the interviewees described 38 deportation incidents involving almost 4,000 people, although some of these could be double counts. Görüşülenler 4000'e yakın kişinin karıştığı, toplamda 38 farklı sınır dışı edilme vakasını anlattılar, ancak bunlardan bazıları iki defa sayılmış olabilir. 0.9479768786127167 Turkey does not meet the EU criteria for a safe third country to which an asylum seeker can be returned, which include respect for the principle of non-refoulement. Türkiye AB'nin mültecilerin geri gönderilebileceği güvenli üçüncü ülke kriterlerini karşılamıyor ki bu kriterler arasında geri göndermeme ilkesine riayet etmek de bulunuyor. 0.5795454545454546 We saw them come back stripped and cold and beaten. Sonra elbiseleri çıkartılmış, üşümüş ve darp edilmiş bir halde geri geldiklerini gördük. 0.9354838709677419 The authorities should urgently investigate reports of excessive use of force by law enforcement officials and hold those responsible to account. Yetkililer, emniyet güçleri tarafından aşırı güç kullanılmış olduğuna ilişkin iddiaları acilen soruşturmalı ve sorumlulardan kanun önünde hesap sormalıdır. 0.9702970297029703 A 25-year-old Syrian man with a heavily bandaged right arm said that he crossed to Greece on March 2 in a group of about 200 people and that they walked through forests and villages for two hours: Sağ kolu ağır bir şekilde sargılı, 25 yaşındaki Suriyeli bir adam, Yunanistan'a 2 Mart günü, 200 kişilik bir grupla birlikte geçtiğini ve ormanlardan ve köylerden geçerek iki saat yürüdüklerini anlattı: 0.7987012987012987 Two asylum seekers who spoke to Human Rights Watch said that Greek security forces also used live fire to push people back. İnsan Hakları İzleme Örgütü ile konuşan iki mülteci, Yunanlı güvenlik güçlerinin insanları geri itmek için gerçek mermiler kullandıklarını da belirttiler. 0.8676470588235294 Then they tried to take off her headscarf and her trousers. Sonra da eşimin başörtüsünü açıp, pantolonunu çıkartmaya çalıştılar. 0.7748538011695907 A 31-year-old Syrian man and 22-year-old Syrian woman from Idlib with three daughters ages 2, 4, and 6 said that they crossed to Greece on March 5, where men in camouflaged uniforms who they believed to be Greek soldiers took them and 40 others to a small compound. 31 yaşındaki Suriyeli bir adam ile 22 yaşındaki Suriyeli bir kadın 2, 4 ve 6 yaşlarındaki kızlarıyla birlikte 5 Mart günü Yunanistan'a geçtiklerini, orada yollarının Yunan askeri olduğunu sandıkları kamuflaj üniformalı adamlar tarafından kesildiğini ve bu kişilerin kendileriyle birlikte 40 kişiyi daha küçük bir barakaya götürdüğünü söyledi. 1.59375 They hit my 2-year-old daughter with a heavy plastic stick on the head so that she still has a bruise. 2 yaşındaki kızımın kafasına kalın plastik bir çubukla vurdular. 0.8273092369477911 On March 3, senior EU officials met Greek Prime Minister Kyriakos Mitsotakis at the Greece-Turkey land border, praising the government for protecting the border and referring to Greece as the EU's "shield." 3 Mart günü üst düzey AB yetkilileri Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile Türkiye-Yunanistan sınırında buluşarak, sınırı koruduğu için Yunanistan hükümetinden övgüyle bahsettiler ve Yunanistan için "Avrupa'nın kalkanı" ifadesini kullandılar. 0.808695652173913 All said the men detained them in official or informal detention centers, or on the roadside, and stole their money, mobile phones, and bags before summarily pushing them back to Turkey. Görüşülen herkes bu adamlar tarafından resmî veya gayri resmî gözaltı merkezlerinde veya yol kenarlarında alıkonulduklarını ve Türkiye'ye geri itilmeden evvel paralarının, cep telefonlarının ve bavullarının çalındığını söylediler. 1.469387755102041 Eleven people described 15 incidents in which men detaining them stripped them of their clothes down to their underwear, including three who said women were also stripped, and then forced them back across the border. 11 kişi, kendilerini alıkoyan adamların kendilerini iç çamaşırlarına dek soyduğu ve sonra gerisin geriye sınırı geçmeye zorladığı 15 olayı anlattı. 0.7407407407407407 They stripped us men down to our underwear and they slapped, kicked, and beat us with wooden sticks. Biz erkeklerin elbiselerini iç çamaşırlarımızla kalana dek çıkarttırdılar ve bize elleriyle ve tahta sopalarla vurdular, tekme attılar. 0.7976878612716763 On March 13, Human Rights Watch informed FRONTEX about alleged abuse by non-Greek forces and asked about its deployments along the border. İnsan Hakları İzleme Örgütü 13 Mart günü FRONTEX'i Yunanlı olmayan güçlerin faili olduğu hak ihlali iddiaları hakkında bilgilendirdi ve sınır boyundaki konuşlanmasını sordu. 0.8260869565217391 Four were in civilian clothes and all of them had beards. Adamların hepsi sakallıydı, dördünün üzerinde sivil kıyafetler vardı. 0.9586776859504132 The lawyer said the Office of the Governor of Edirne Province referred to the man's death in a March 4 news release. Söz konusu avukat, Edirne Valiliği'nin 4 Mart günü yaptığı bir basın açıklamasında adamın ölümünden bahsettiğini söyledi. 0.9426229508196722 When I tried to stop them, they beat me really badly with their fists, feet, a heavy plastic rod and a metal stick. Onları durdurmaya çalıştığımda beni yumruklarıyla, kalın plastik bir çubuk ve metal bir sopayla feci şekilde darp ettiler. 1.0432432432432432 They also said that for many years, asylum seekers and migrants had passed through their villages, crossed to Greece and been pushed back to Turkey but that the numbers had been relatively low. Köylüler ayrıca, mültecilerin ve göçmenlerin yıllardır köylerinden geçerek Yunanistan'a geçtiklerini ve sonra geri itildiklerini, ancak sayılarının nispeten daha az olduğunu söylediler. 1.121212121212121 These possibly include a Syrian man who was killed on the Greek side of the Evros river the morning of March 2. Bunlardan biri Meriç nehrinin Yunanistan kıyısında 2 Mart sabahı öldürülen Suriyeli adam olabilir . 0.7040816326530612 It said that at 11 a.m., Greek border forces at the Pazarkule crossing had used "teargas, plastic bullets and live bullets" against asylum seekers and had injured six people, one of whom died later that day. Anılan basın açıklamasında Pazarkule Sınır kapısındaki Yunanlı sınır güvenliği güçleri tarafından, saat 11:00'de "ses, sis, gaz bombaları ve gerçek mermiler kullanarak ateş açılmıştır," deniyor ve "altı erkek şahsın" yaralandığı bunlardan birinin sonradan, aynı gün içinde öldüğü belirtiliyor . 0.9345794392523364 A 30-year-old Pakistani man in a group of 20 described their arrival during the first week of March: 30 yaşındaki Pakistanlı bir adam Yunanistan'a Mart'ın ilk haftasında nasıl vardıklarını şu şekilde anlattı: 0.8206896551724138 In three cases, asylum seekers and migrants said they were forced back to Turkey or handed over to abusive Greek forces by people who did not speak Greek and were not wearing a Greek uniform, though they did not know where they were from. Mülteciler ve göçmenler üç vakada onları Türkiye'ye geri dönmeye zorlayanların veya hak ihlali yapan Yunanlı güvenlik güçlerine teslim edenlerin, Yunanca konuşmayan ve üzerlerinde Yunan üniforması bulunmayan kişiler olduğunu, ancak bu kişilerin nereli olduklarını bilmediklerini söylediler. 0.9076923076923077 In one case, an interviewee described Greek security forces sexually assaulting his wife when they crossed the border. Bir vakada, görüşülen kişilerden biri, eşinin sınırı geçerken Yunanlı güvenlik güçlerinin cinsel tacizine maruz kaldığını anlattı. 0.6865203761755486 At 7 p.m. on March 8, Human Rights Watch saw hundreds of foreign nationals getting off five large white coaches without commercial logos parked next to police vehicles in Küplü village, 400 meters from the Greek border. İnsan Hakları İzleme Örgütü 7 Mart günü, saat 19:00 civarlarında yüzlerce yabancı ülke vatandaşının Yunanistan sınırına 400 metre mesafedeki Küplü köyündeki polis araçlarının yanına park etmiş durumdaki, beyaz renkli, üzerlerinde herhangi bir ticari şirket logosu bulunmayan, beş adet büyük otobüsten indiklerini gördü. 0.8350515463917526 In the two other cases, asylum seekers described men in black and balaclavas speaking English and French who said they were from France, and men in camouflage uniforms who spoke what sounded like German, who abused and deported them to Turkey. Başka iki vakada ise, mülteciler siyahlar giymiş, kar maskeli ve İngilizce ile Fransızca konuşan ve Fransız olduklarını söyleyen adamlarla, Almancaya benzettikleri bir dil konuşan, kamuflaj üniformalı adamların onlara kötü muamele ettiklerini ve Türkiye'ye sınır dışı ettiklerini anlattılar. 0.6904761904761905 Top EU officials have praised Greece's border control measures and provided support through the European Border and Coast Guard Agency (FRONTEX). Yunanistan tarafından uygulanan sınır güvenliği önlemleri Avrupa Birliği'nin üst düzey yetkilileri tarafından övgüyle karşılanarak, Avrupa Sınır ve Sahil Güvenliği Kurumu (FRONTEX) aracılığıyla da desteklendi . 0.8816568047337278 Five interviewees described six incidents in which men they thought were soldiers stopped them, because they wore green or beige camouflage uniforms. Görüşülenlerin beşi, yeşil veya bej kamuflaj üniformaları giydikleri için asker olduklarını düşündükleri adamlar tarafından durduruldukları altı farklı olayı anlattılar. 0.966804979253112 Most have been returned to Idlib governorate, where Syrian government and Russian forces have recently carried out a new round of indiscriminate bombings , striking civilians, hospitals, and schools, forcing a million people to flee. Bilindiği gibi son günlerde Suriye hükümeti ve Rus güçleri bu bölgede, ayırım gözetmeyen bombardımanlara , sivillere, hastanelere ve okullara yönelik saldırılara yeniden başlayarak, bir milyona yakın insanı buralardan kaçmak zorunda bıraktı. 0.8594377510040161 And in November 2018, the Council of Europe's human rights commissioner called on Greece to investigate allegations of Greek abuses at Turkey's border, in light of information pointing to "an established practice." Ve 2018 Kasımında, Avrupa Konseyi insan hakları komiseri , "yerleşik bir uygulamanın" varlığına işaret eden bilgiler ışığında, Yunanistan'ın Türkiye sınırında yaptığı iddia edilen hak ihlallerini soruşturması için, Yunanistan'ı göreve davet etmişti. 0.883495145631068 The Bar Association lawyer also said that the Turkish prosecutor's office had opened an investigation into the killing of a Pakistani man on March 4 at the Pazarkule border crossing. Yukarıda anılan İstanbul Barosu avukatı, Türkiye'deki bir savcılık tarafından 4 Mart günü Pazarkule sınır kapısında bir Pakistanlı'nın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığını belirtti. 0.9057377049180327 Seventeen described how the men assaulted them and others, including women and children, through electric shocks, beating with wooden or metal rods, prolonged beating of the soles of feet, punching, kicking, and stomping. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 17 kişi söz konusu adamların onları elektrik şoku ile taciz ettiğini, ayaklarının tabanlarına metal veya tahta sopalarla vurduklarını, yumruk ve tekme attıklarını veya ayaklarıyla ezdiklerini anlattı. 0.9661654135338346 The EU and its member states should urgently expand the numbers of Syrian refugees to be resettled from Turkey to Europe and relocate asylum seekers from Greece to other EU countries, which should process their asylum claims equitably, fairly, and humanely. AB ve üye devletler Türkiye'den Avrupa'ya yerleştirilecek mülteci sayısını acilen artırmalı, sığınmacılar Yunanistan'dan AB üyesi diğer ülkelere yerleştirmeli ve bunların iltica talepleri hakkındaki işlemleri, hakkaniyetli, adil ve insancıl bir şekilde yürütmelidir. 0.891566265060241 Media reports say Turkish officials have accused Greek security forces of shooting and killing at least three people during the first week of March. Medyada Türkiyeli yetkililerin, Yunan güçlerinin Mart'ın ilk haftasında gerçek mermilerle ateş açarak en az üç kişi öldürmekle suçladıklarına ilişkin haberler çıktı . 0.6592797783933518 One person said he was stopped by four armed men and a woman in black with the German flag on their sleeves and one man in black with the Swedish flag on his sleeve and that they handed him and others over to men in black with balaclavas. Bir kişi yolunun kolunda Alman bayrağı bulunan siyahlar giymiş, silahlı dört adam ve bir kadın tarafından kesildiğini söyledi, başka bir adam da kolunda İsveç bayrağı bulunan siyahlı adamlar tarafından durdurulduğunu anlattı; bunların ikisi de başka sığınmacılarla birlikte, siyah giyimli, başlarında kar maskeleri olan adamlara teslim edildiklerini anlattılar. 0.6125 We always saw groups returning with men stripped. Geri dönen gruplardaki erkeklerin elbiselerinin hep çıkartılmış olduğunu gördük. 1.005952380952381 On March 5, Turkey announced that it was sending 1,000 additional police officers to the border with Greece to prevent Greece from pushing asylum seekers back to Turkey. Türkiye, 5 Mart günü, Yunanistan'ın sığınmacıları Türkiye'ye geri itmesini engellemek amacıyla Yunanistan sınırına 1000 polis memurunun daha sevk edileceğini açıkladı . 0.8765432098765432 In mid-2018, the Council of Europe's Committee for the Prevention of Torture said it had received "several consistent and credible allegations of pushbacks by boat from Greece to Turkey at the Evros River border by masked Greek police and border guards or (para-) military commandos." Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi , 2018 ortalarında, kendilerine, "maskeli Yunan polislerinin ve sınır muhafızlarının veya (para)militer komandolarının, Meriç nehri sınırı üzerinden, Yunanistan'dan Türkiye'ye botlarla geri itme yürüttüklerine ilişkin, çok sayıda tutarlı ve güvenilir iddiaya" ulaştığını bildirmişti. 0.7807486631016043 He said that men in various uniforms and civilian clothes intercepted them after two hours and held them for half an hour at the side of the road: İki saat sonra yollarının değişik üniformalar ve sivil kıyafetler giymiş adamlar tarafından kesildiğini ve yarım saat kadar yol kenarında bekletildiklerini anlatan adam, şöyle devam etti: 0.7220216606498195 In late 2019, Turkey said it also hosted about 460,000 irregularly present people, including 200,000 Afghans, 70,000 Pakistanis, 55,000 Syrians, 12,000 Iraqis, 12,000 Palestinians, and 9,000 Iranians. Türkiye 2019 yılının sonlarında Türkiye'de düzensiz olarak bulunan 460 bin'e yakın insana ev sahipliği yaptığını, bunlardan 200 bininin Afganistanlı, 70 bininin Pakistanlı, 55 bininin Suriyeli, 12 bininin Iraklı, 12 bininin Filistinli ve 9 bininin ise İranlı olduğunu bildirdi. 1.2380952380952381 Interception and Detention Yol Kesme ve Alıkoyma 0.8930041152263375 Greece should immediately reverse its March 1 decision to suspend for one month access to asylum for people irregularly entering the country and to deport them, where possible, to their countries of origin or transit. Yunanistan, 1 Mart'ta aldığı ülkeye düzensiz yollarla giren insanların iltica başvurusunda bulunmasını bir aylığına askıya alma ve onları mümkünse geldikleri, değilse transit geçtikleri ülkeye sınır dışı etme kararından derhal geri dönmelidir. 0.9005847953216374 Ten of the interviewees described 19 occasions in which men they thought were police stopped them, because they were wearing blue, grey, or dark uniforms. Görüşülenlerin 10'u, mavi, gri veya koyu renk üniformalar giymiş oldukları için polis olduklarını sandıkları adamlar tarafından durduruldukları 19 farklı olayı anlattılar. 1.100418410041841 A Senegalese asylum seeker told Human Rights Watch that shortly after he had crossed the Evros river on the morning of March 2 with about 300 people, Greek security forces fired shots at the group and he saw two men who he thought were Syrians fall to the ground. Senegalli bir sığınmacı İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 2 Mart günü 300 kişiyle birlikte Meriç nehrini geçtikten sonra Yunanlı güvenlik güçlerinin gruba ateş açtığını ve Suriyeli olduğunu sandığı iki adamın yere düştüğünü gördüğünü söyledi. 0.7478510028653295 They said that every night dozens or hundreds of men, women, and children would return after attempting to cross into Greece, often nearly naked, describing in broken Turkish that they had been beaten, robbed, stripped, and pushed back by Greek security forces. Görüşülen köylüler, her gece onlarca erkek, kadın ve çocuğun, Yunanistan'a geçmeye çalışıp, sonrasında geri döndüklerini, bunların genellikle yarı çıplak durumda olduklarını, dövüldüklerini, eşyalarının çalındığını, elbiselerinin çıkartıldığını ve Yunanlı güvenlik güçleri tarafından geri itildiklerini bozuk bir Türkçeyle anlattıklarını aktardılar. 0.8596491228070176 On March 5, Turkish media reported that the Turkish authorities were "preparing a case for the European Court of Human Rights over Greece's treatment of asylum seekers trying to cross from Turkey. 5 Mart günü Türkiye medyasında, Türkiyeli yetkililerin, Yunanistan'ın Türkiye'den geçmeye çalışan mültecilere yönelik muamelesine ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmaya hazırlandıklarına ilişkin haberler çıktı . 0.9447513812154696 An asylum seeker in northern Turkey at the Greek border on March 6 shows injuries he says Greek security forces inflicted after he had crossed the Evros River into Greece. Türkiye'nin Yunanistan sınırındaki bir mülteci, Meriç nehrinden Yunanistan'a geçtikten sonra, Yunanlı güvenlik güçlerinin sebep olduğunu söylediği yaralarını 6 Mart günü gösteriyor. 1.7142857142857142 Where is he? Nerede? 1.1428571428571428 Where is Jamal?" Cemal Nerede?" 1.605263157894737 If he went home, no, I went to the house and didn't find him. Eve gittiyse, eve gittim, orada yoktu. 0.78 Nine of the women remain in detention . Bu kadınlardan dokuzu halen gözaltında bulunuyor . 0.75 That was the last time his fiancé saw him. Bu Kaşıkçı'nın nişanlısının Kaşıkçı'yı son görüşü olmuş. 0.9344262295081968 Some of them were held for months in a five-star hotel in Riyadh and forced to turn over assets to the government. Bunların bir kısmı aylarca Riyad'daki beş yıldızlı bir otelde tutulmuş ve varlıklarını hükümete devretmeye zorlanmışlardı. 0.8029197080291971 Responding to Saudi Arabia's claim that he left the embassy, she told Reuters, "If this was true, where is he? Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı'ının konsolosluktan ayrıldığı iddiasına karşılık olaraksa Reuters'e şunları söyledi: "Eğer bu doğruysa nerede? 0.922077922077922 Also on October 3, Turkey's presidential spokesman Ibrahim Kalin said during a news conference , "the information we have is that the Saudi citizen in question is still in the Saudi Arabian consulate in Istanbul." Ayrıca 3 Ekim günü Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bir basın toplantısı sırasında "bizim elimizdeki bilgiler söz konusu Suudi vatandaşının hala İstanbul'daki Suudi Arabistan konsolosluğunda olduğu yönünde" dedi. 0.8421052631578947 Turkish authorities should take steps to prevent Saudi agents from forcibly returning Khashoggi to Saudi Arabia. Türkiyeli yetkililer Suudi görevlilerin Kaşıkçı'yı Suudi Arabistan'a zorla geri götürmelerine engel olacak girişimlerde bulunmalıdır. 1.0852713178294573 When Khashoggi lived in Saudi Arabia, the government had taken steps to keep his articles from being published several times over the years. Kaşıkçı Suudi Arabistan'da yaşarken, hükümet, makalelerinin yayınlanmaması için yıllar boyunca, bir çok kez girişimde bulunmuştu. 0.8529411764705882 Saudi authorities have denied that the journalist, Jamal Khashoggi, is being held inside the consulate, but Turkish authorities say there is no evidence he left the building. Suudi yetkililer gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluğun içinde tutulduğunu inkar ettiler, ancak Türkiyeli yetkililer Kaşıkçı'nın binadan ayrıldığına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığını söylüyorlar. 0.8076923076923077 Shortly after his departure, Saudi authorities arrested dozens of prominent dissidents, intellectuals, academics, and clerics. Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'dan kaçışından kısa bir süre sonra Suudi yetkililer onlarca tanınmış muhalifi, aydını, akademisyeni ve din adamını tutukladılar. 0.588957055214724 If forcibly returned there, Khashoggi faces a real risk of an unfair trial and long prison term. Kaşıkçı, Suudi Arabistan'a zorla geri götürülmesi durumunda, adil olmayan bir yargılamanın ardından, uzun süre hapis yatmak gibi gerçek bir risk altında bulunuyor. 0.8117359413202934 "If it is the case that prominent Saudis like Jamal Khashoggi are not only chased out of the country but also at risk abroad, Western allies should condemn this thuggish, illegal behavior and investors should take notice that any semblance of respect for basic rights and the rule of law in Saudi Arabia is a fiction," Whitson said. Whitson "eğer Cemal Kaşıkçı gibi tanınmış Suudiler, sadece ülkeden kaçmak zorunda bırakılmıyor, ayrıca yurt dışında da risk altında kalıyorlarsa, Batılı müttefikler bu zorbaca, hukuk dışı davranışı kınamalıdır, ayrıca yatırımcılar da Suudi Arabistan'da temel insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne bir nebze olsun gösterilen saygının bile bir yanılsamadan öte bir anlam taşımadığının farkında olmalıdır" dedi. 0.8681672025723473 Authorities are seeking the death penalty against several, including a prominent cleric, Salman al-Awda, who is facing 37 charges based on his alleged ties to the Qatari government and to the Muslim Brotherhood, which Saudi Arabia classifies as a terrorist organization. Yetkililer çok sayıda isim için ölüm cezası talep ediyorlar ki bunların arasında tanınmış bir din adamı olan Selman el Avde de var. El Avde hakkında Katar hükümeti ve Suudi Arabistan'ın terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler ile bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle 37 kez ölüm cezası isteniyor . 0.952191235059761 Under international law, a state violates the absolute prohibition against enforced disappearance when its agents take a person into custody and then either denies it is detaining the person or refuses to disclose the person's whereabouts. Uluslararası hukuka göre, bir devletin görevlileri bir kişiyi gözaltına aldıktan sonra, o devlet söz konusu kişiyi alıkoyduğunu inkar eder veya o kişinin nerede olduğunu açıklamazsa, o devlet zorla kaybetmeye yönelik mutlak yasağı ihlal etmiş sayılır. 0.9744408945686901 Khashoggi's fiancé, a Turkish national, told media outlets that Khashoggi visited the Saudi consulate in Istanbul on the afternoon of October 2 to obtain documents necessary for their marriage, and that he left her his phones and instructions to alert the authorities if he did not return after two hours. Kaşıkçı'nın Türkiye vatandaşı olan nişanlısı, medyaya, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan konsolosluğuna 2 Ekim günü öğleden sonra, evlenmeleri için gerekli belgeleri almak için gittiğini, telefonlarını kendisine bıraktığını ve iki saat içinde geri dönmemesi halinde, durumu yetkililere bildirmesini söylediğini anlattı. 0.7288888888888889 On November 4, Saudi authorities initiated a mass arrest of princes, current and former government officials, and prominent businessmen over corruption allegations. Suudi yetkililer 4 Kasım günü prenslerin, hükümette halen görev yapan ya da eskiden görev yapmış olan isimlerin ve tanınmış işadamlarının, yolsuzluk suçlamasıyla kitlesel olarak gözaltına alındığı bir kampanya başlatmışlardı. 0.8292682926829268 Khashoggi's fiancé, however, told Reuters that she waited 12 hours for him outside the consulate on October 2 and that he never emerged. Ancak Reuters'e konuşan Kaşıkçı'nın nişanlısı 2 Ekim günü Kaşıkçı'yı konsolosluğun dışında 12 saat beklediğini ancak Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıkmadığını anlattı. 0.7607361963190185 Turkish authorities summoned the Saudi ambassador to Turkey on October 4, asking for an explanation about the disappearance. Türkiyeli yetkililer Suudi Arabistan'ın Türkiye Büyükelçisini dışişleri bakanlığına çağırarak , söz konusu gazetecinin kayboluşu ile ilgili açıklama talep ettiler. 0.9043478260869565 Since late 2017 Khashoggi has regularly participated in public events in Washington, DC, and written columns for The Washington Post in which he criticized Saudi Arabia's escalating repression of dissidents . Kaşıkçı 2017 sonlarından itibaren Washington, DC'de çok sayıda siyasi toplantıya katıldı ve Washington Post gazetesinde Suudi Arabistan'ın muhaliflere yönelik baskı politikasını tırmandırmasını eleştiren köşe yazıları kaleme aldı. 0.7881619937694704 (Beirut) - Turkish authorities should deepen their investigation into the whereabouts of a prominent Saudi journalist who has not been seen or heard from since he visited the Saudi consulate in Istanbul on October 2, 2018, Human Rights Watch said today. (Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı bir açıklamada, Türkiyeli yetkililerin, Suudi Arabistan 'ın İstanbul Konsolosluğuna girdiği 2 Ekim 2018 gününden beri kendisinden haber alınamayan tanınmış Suudi gazeteciyi bulmak için yürütülen soruşturmayı derinleştirmeleri gerektiğini belirtti. 1.032258064516129 Eli Lopez, the international opinions editor of The Washington Post, to which Khashoggi contributed a regular column, said on October 3 that, "It would be unfair and outrageous if [Khashoggi] has been detained for his work as a journalist and commentator." Kaşıkçı'nın düzenli olarak yazdığı The Washington Post'un uluslararı görüş sayfası editörü Eli Lopez, 3 Ekim günü, "Kaşıkçı gazetecilik faaliyetleri ve yaptığı yorumlar nedeniyle alıkonduysa bu büyük bir haksızlık ve akıl almaz bir şey olur," dedi. 0.9726027397260274 Even when it was cold and raining, they would force us to sit silently. Hava soğuk ve yağmurlu olduğunda bile bizi sessizce oturmaya zorlarlardı. 0.45614035087719296 When they [Turkish border guards] open fire, we would be hiding in the valley. [Sınır muhafızları] bizi yakaladığında, bizi Suriye'ye geri yollamak için yeterli sayıda insanı toplayana dek, [bir meydanda toplu olarak] saatlerce soğukta bekletirlerdi. 1.2698412698412698 The family had three children with them, and the woman was pregnant at the time. Ailenin yanlarında üç çocuğu vardı ve kadın o sırada hamileydi. 1.186046511627907 We could see the trail of blood between the bushes. Çalılıklardaki kan izlerini görebiliyorduk. 0.7419354838709677 I could see the bullets spark between my feet. Mermilerin ayaklarımın dibinde kıvılcım çıkarttığını görürdüm. 0.9381443298969072 In one incident, a woman was hit twice in her belly, and two men carried her back to Syria. Bir defasında bir kadının karnına iki kurşun isabet etti ve iki erkek onu Suriye'ye geri götürdü. 1.1317829457364341 Turkey has granted many of them temporary protection status, and sought to provide them with basic services, including medical care and education. Türkiye bunlardan bir çoğuna geçici koruma statüsü verdi ve onlara tıbbi bakım ve eğitim gibi temel hizmetleri sunmaya çalışıyor. 1.1304347826086956 They would shoot randomly. Rasgele ateş ederlerdi. 0.773109243697479 Turkey has taken in about 3.5 million Syrians, hosting more refugees than any other country. 3.5 Milyon Suriyeliyi ülkeye kabul eden Türkiye, diğer tüm ülkelerden daha fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. 1.0508474576271187 One time a woman asked for a drink of water, and they hit her. Bir defasında bir kadın içecek su istediğinde ona vurdular. 0.8709677419354839 In one of these cases, they shared the names of the dead with Human Rights Watch. Tanıklar bu vakalardan birinde ölenlerin isimlerini İnsan Hakları İzleme Örgütü ile paylaştı. 0.9879518072289156 Turkey has also erected a wall along most of its 911-kilometer borders with Syria. Türkiye ayrıca Suriye ile 911 kilometrelik sınırının büyük bölümüne bir duvar ördü. 0.9292035398230089 A second woman described the shooting of a 13-year-old child who was attempting to cross with his mother: Başka bir kadın da sınırı annesi ile birlikte geçmeye çalışan 13 yaşındaki bir çocuğun vurulmasını şöyle anlattı: 1.1285714285714286 In a second case, a woman had given birth while attempting to cross the border. İkinci bir vakada ise bir kadın sınırı geçmeye çalışırken doğum yaptı. 0.8141025641025641 They said they paid smugglers between US$300 and US$8,000 per person to reach Turkey, in many cases exhausting their resources. Kaçakçılara Türkiye'ye ulaşmak için kişi başı 300 ila 8.000 dolar arasında ödeme yaptıklarını ve çoğu durumda varlarını yoklarını tükettiklerini söylediler. 0.9102564102564102 His body was returned to Syria, with his family and the captured group. Adamın cenazesi, ailesi ve yakalanan grupla birlikte Suriye'ye geri yollanmış. 0.9568965517241379 One witness said that a man had fallen into the valley while trying to cross, and had clearly broken his hands. Bir tanık, bir adamın sınırı geçmeye çalışırken vadiye düştüğünü ve bariz bir şekilde ellerinin kırıldığını söyledi. 0.922077922077922 In two cases described, it appeared that guards were trying to provide medical care, but that the efforts were too late and two refugees died. Anlatılan iki vakada ise sınır muhafızlarının tıbbi yardım sağlamaya çalıştıkları ancak bu çabaların çok geç kaldığı ve iki mültecinin öldüğü anlaşılıyor. 0.8412698412698413 Three families estimated that the square could fit up to a thousand people and usually had hundreds in it. Üç aile meydanın tahminen bin kişi alabilecek büyüklükte olduğunu ve meydanda genellikle yüzlerce kişinin bulunduğunu söyledi. 0.9203539823008849 Human Rights Watch described its findings in a letter on January 30, 2018 to Turkey's interior minister. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bulgularını 30 Ocak 2018 tarihli bir mektupla Türkiye'nin İçişleri Bakanına aktardı. 1.1363636363636365 The kid, it went straight through his stomach, and he was bleeding heavily. Mermi çocuğun karnını delip geçti ve oluk gibi kan akmaya başladı. 1.1833333333333333 The Turkish border guards had requested an ambulance, but the man died. Türk sınır muhafızları ambulans çağırmışlarsa da adam ölmüş. 0.8728813559322034 Since at least mid-August 2015 , Turkish border guards have pushed back Syrians trying to reach Turkey. En azından 2015 Ağustos'undan bu yana, Türk sınır muhafızları Türkiye'ye ulaşmaya çalışan Suriyelileri geri itiyorlar. 0.8513513513513513 We dragged him back with us all the way, and he died in Syria." Onu yol boyunca sürüye sürüye yanımızda taşıdık ve sonunda Suriye'de öldü. 0.7169811320754716 Accounts of Shootings by Border Guards Sınır muhafızlarının ateş açması ile ilgili anlatılar 0.9523809523809523 The Turkish border guards sent her and the child back to Syria without providing medical assistance. Türk sınır muhafızları kadını ve çocuğunu herhangi bir tıbbi destek sağlamadan Suriye'ye geri yolladılar. 1.0545454545454545 When the group was captured, the man asked for help, but the Turkish border guard refused to take him to a hospital. Grup yakalandığında bu adam yardım istemesine rağmen sınır muhafızları adamı hastaneye götürmeyi reddetmişler. 0.9207920792079208 Turkey's land borders are legally protected by army border units of the Turkish Armed Forces. Kanunen, Türkiye'nin kara sınırları Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır birimleri tarafından korunuyor. 1.064516129032258 Three witnesses said that at least three people had died with them while attempting to cross, and one family spoke of six others that died with them in one crossing. Üç tanık, birlikte sınırı geçmeye çalıştıkları en az üç kişinin öldüğünü söyledi, başka bir aile de tek bir geçişte en az altı kişinin öldüğünden bahsetti. 0.9503105590062112 However, Turkey's generous hosting of large numbers of Syrians does not absolve it of its responsibility to help those seeking protection at its borders. Ancak Türkiye'nin yüksek sayıda Suriyeli mülteciye cömertçe ev sahipliği yapması, onu sınırlarında korunma arayan kişilere yardım etme sorumluluğundan kurtarmaz. 0.8617021276595744 On January 20, 2018, Turkey launched an offensive in Kurdish-held Afrin in Syria. Türkiye 20 Ocak 2018'de Suriye'de, Kürtlerin kontrolu altındaki Afrin'de bir saldırı başlattı. 0.8055555555555556 In October 2017, the UN refugee agency stressed that "all parts of Syria are reported to have been affected, directly or indirectly, by one or multiple conflicts" and therefore maintained its long-standing call on all countries "not to forcibly return Syrians." BM mülteci ajansı 2017'nin Ekim ayında "Suriye'nin tüm bölgelerinin, bir veya daha fazla sayıda çatışmadan doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiğinin bildirildiğini," dolayısıyla tüm ülkelere uzun zamandan beri yapmakta olduğu "Suriyelileri geri dönmeye zorlamamaları" yönündeki çağrısının hâlâ geçerli olduğunu vurguladı . 0.8163265306122449 Abuse of Detainees; Lack of Medical Care Gözaltında Kötü Muamele ve Tıbbi Yardımın Yokluğu 0.95 Gendarmerie also on duty at the borders operate under the authority of the land forces command. Sınırlarda görev yapan jandarmalar da Kara Kuvvetleri Komutanlığının emri altında hareket ediyorlar. 0.953125 We had reached the wide street that divides Syria and Turkey, and the smuggler told the child and another man to cross it. Suriye ile Türkiye'yi birbirinden ayıran geniş caddeye ulaştık ve kaçakçı çocuğa ve başka bir adama caddeyi geçmelerini söyledi. 0.7572815533980582 Turkey must also respect the right to life and bodily integrity, including the absolute prohibition on subjecting anyone to inhuman and degrading treatment. Türkiye'nin ayrıca, herhangi bir kişiyi insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye maruz bırakmamaya yönelik mutlak yasak da dahil olmak üzere, yaşam ve bedensel bütünlük haklarına riayet etmesi de gerekiyor. 1.0362694300518134 One woman that attempted the crossing with her family seven times at several crossing points between September and October said that the Turkish border guards shot at them during almost every attempt: Sınırı Eylül ve Ekim aylarında, ailesi ile değişik geçiş noktalarından yedi defa geçmeye çalışmış bir kadın, Türk sınır muhafızlarının kendilerine, neredeyse her denemede ateş açtığını söyledi. 0.86875 According to the UN, heightened violence led 247,000 Syrians to seek refuge near the Turkish border between December 15th and January 15th. Birleşmiş Milletler'e göre, şiddetin artması 15 Aralık ile 15 Ocak arasında 247,000 Suriyelinin sığınmak amacıyla Türkiye sınırı yakınlarına gitmesine yol açtı. 1.3466666666666667 Three witnesses said that as many as 1,500 people were being held in the square when they were there. Üç tanık meydanda beklerken 1500'e yakın insanın orada bulunduğunu söyledi. 0.9099099099099099 Twelve witnesses said that the guards shot directly at the groups as well as firing indiscriminately. On iki tanık muhafızların hem doğrudan grupları hedef alarak hem de ayırım gözetmeksizin ateş ettiğini anlattı. 0.717948717948718 Turkey/Syria: Border Guards Shoot, Block Fleeing Syrians Türkiye/Suriye: Sınır Muhafızları Kaçan Suriyelilere Ateş Açıyor ve Durduruyor 0.7538461538461538 They started to walk across, and then bang, bang. Yürüyerek geçmeye başladılar ve sonra, bam bam. İkisi de vuruldu. 1.2058823529411764 A young man who was captured after attempting to cross with his family said that members of the Turkish border patrol hit him on the back and shoulder with a rifle and military-issue helmet, and subjected others in the group to similar treatment. Ailesi ile sınırı geçmeye çalışırken yakalanan genç bir adam Türk sınır muhafızlarının tüfek ve askeri miğferlerle sırtına ve omzuna vurduklarını ve başkalarına da benzer muamelede bulunduklarını anlattı. 0.8194444444444444 According to the UN, 247,000 Syrians were displaced to the border area between December 15, 2017 and January 15, 2018. Birleşmiş Milletler'e göre, 15 Aralık 2017 ile 15 Ocak 2018 arasında 247.000 Suriyeli yerlerinden edilerek sınır bölgesine gitmek zorunda kaldı. 0.7899159663865546 In one of the cases, a family told Human Rights Watch that a man had fallen ill at the border. Bu vakalardan biriyle ilgili bir ailenin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne anlattığına göre, bir adam sınırda hastalanmış. 0.9547511312217195 In documenting the abuses, Human Rights Watch refers generically to border guards without specifying if they are soldiers or gendarmes since such specific information was not provided or known by many witnesses. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ihlalleri belgelerken asker ya da jandarma ayırımı yapmaksızın genel olarak sınır muhafızlarına atıf yapıyor; bunun sebebi tanıkların çoğunun bu özgül bilgiyi vermemiş ya da bilmiyor olmaları. 0.9158878504672897 Those interviewed described their journeys across the border into Turkey as arduous and dangerous. Görüşülenler Türkiye sınırını geçmek için yaptıkları yolculuğu meşakkatli ve tehlikeli olarak tanımladılar. 0.7321428571428571 Witnesses also described mistreatment at the crossing near Bab Al-Hawa/ Cilvegözü. Tanıklar Bab Al-Hava/Cilvegözü sınır kapısı yakınındaki geçiş noktasında da kötü muamele yapıldığını söylediler. 0.8007662835249042 Turkey's international partners - including the European Union, which has a migration agreement with Ankara aimed at stemming onward migration to the EU - should press Turkey to keep its borders open to refugees, provide financial support to support Turkey's refugee efforts, share responsibility by stepping up resettlement of refugees from Turkey, and refrain from returning people to Syria, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, göç dalgasının AB'ye doğru ilerlemesini durdurmak amacıyla Ankara ile bir anlaşma imzalamış Avrupa Birliği de dahil olmak üzere, Türkiye'nin uluslararası ortaklarının Türkiye'ye sınırlarını mültecilere açık tutması yönünde baskı uygulamaları, Türkiye'nin mültecilerle ilgili çabalarını desteklemek için mali destek sağlamaları, Türkiye'deki mültecilerin yeniden yerleştirilmesini hızlandırarak sorumluluğu paylaşmaları ve insanları Suriye'ye geri göndermekten kaçınmaları gerektiğini söylüyor. 0.948905109489051 Five asylum seekers said that they saw the border guards hit men and women, including stepping on them with military-issued boots. Beş sığınmacı, sınır muhafızlarının erkekleri ve kadınları darp ettiğini, ayaklarının altında asker postallarıyla ezdiklerini söylediler. 0.7607655502392344 Aside from the danger of being shot at by border guards, they described terrain littered with landmines, steep climbs, narrow paths along ravines, and valleys. Sınır muhafızları tarafından üzerlerine ateş açılması tehlikesi dışında, kara mayınları döşenmiş, dik yokuşlarla, uçurum kenarından geçen dar patikalarla ve vadilerle dolu bir araziden geçtiklerini anlattılar. 1.0617283950617284 The Turkish government should issue standard instructions to the border guards at all crossing points that lethal force must not be used against asylum seekers and no asylum seeker is to be mistreated, but should be given access to medical aid when required. Türkiye Hükümeti tüm geçiş noktalarındaki sınır muhafızlarına, sığınmacılara yönelik ölümcül güç kullanılmaması, hiç bir sığınmacıya kötü muamele uygulanmaması ve gerektiğinde tıbbi yardım sağlanması yönünde standart talimatlar yayınlamalıdır. 0.8489208633093526 It should ensure that all crossing points comply with these core legal obligations, as well as the ban on refoulement. Türkiye hükümeti tüm geçiş noktalarında bu temel hukuki yükümlülüklerle birlikte, geri gönderme yasağına da riayet edilmesini sağlamalıdır. 1.0256410256410255 One witness who was captured while attempting to cross, described the treatment: Sınırı geçmeye çalışırken yakalanan bir tanık gördüğü muameleyi şöyle anlattı: 0.8811475409836066 In December 2017, clashes between the Syrian government and non-state armed groups in Idlib escalated, with the Russian-Syrian military alliance conducting strikes to support the advancement of Syrian ground troops. 2017 yılının Aralık ayında, Rusya - Suriye askeri ittifakının Suriye kara birliklerinin ilerlemesini desteklemek amacıyla yaptıkları hava saldırılarıyla birlikte, Suriye hükümeti ile devlet dışı silahlı grupların arasındaki çatışmalar tırmandı. 0.7908496732026143 In April and May 2016, Human Rights Watch documented Turkish border guards shooting and beating Syrian asylum seekers trying to cross to Turkey, resulting in deaths and serious injuries , and sending those who managed to cross back to Syria . İnsan Hakları İzleme Örgütü 2016'nın Nisan ve Mayıs aylarında, Türk sınır muhafızlarının Türkiye sınırını geçmeye çalışan Suriyeli sığınmacılara, ölümle ve ağır yaralanmalarla sonuçlanacak şekilde ateş açtığını ve onları darp ettiğini, sınırı geçmeyi başaranları da Suriye'ye geri yolladığını belgelemişti. 0.905982905982906 In some cases, Turkish border guards beat asylum seekers they detained and denied them medical assistance. Bazı vakalarda, sınır muhafızları gözaltına aldıkları sığınmacıları darp ettiler ve tıbbi yardım vermeyi reddettiler. 0.9285714285714286 She told Human Rights Watch that the shots came from "the front." Kadın İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne ateşin "önden" geldiğini söyledi. 0.881578947368421 By November 2017, at least 330 people had died while trying to cross the border, according to the Syrian Observatory for Human Rights. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (Syrian Observatory for Human Rights) göre 2017 Kasım ayı itibariyle, sınırı geçmeye çalışan en az 330 kişi öldürüldü. 0.8333333333333334 There are also gendarmerie stations near the borders charged with regular rural policing activities. Ayrıca, sınıra yakın bölgelerde, kırsal alanlardaki mutad kolluk görevlerini ifa eden jandarma karakolları da bulunuyor. 0.6740331491712708 Those interviewed described different treatment at various crossing points, though treatment at each point was consistent. Görüşülenler, farklı geçiş noktalarında gördükleri muameleye ilişkin değişik anlatımlarda bulundular; ancak her bir geçiş noktasında görülen muameleye ilişkin anlatımlar tutarlıydı. 0.7142857142857143 Twelve of the families Human Rights Watch spoke to who crossed near the Syrian internally displaced persons camp in al-Dureyya, near the city of Darkush said that upon capture, Turkish border guards placed them in a large square where they would remain until the guards had collected enough people to send back to Syria. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konuştuğu, Suriye'nin Darkuş kenti yakınlarındaki Al-Dureyya'da bulunan, ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalmış insanların barındığı kampın yakınlarındaki bir noktadan sınırı geçen ailelerden 12'si, yakalandıktan sonra Türk sınır muhafızları tarafından büyük bir meydana yerleştirildiklerini ve sınır muhafızları Suriye'ye geri yollayacak yeterli sayıda insanı toplayıncaya kadar orada bekletildiklerini anlattı. 0.8729641693811075 While Turkey is entitled to secure its border with Syria, it is required to respect the principle of nonrefoulement, which prohibits rejecting asylum seekers at borders when that would expose them to the threat of persecution, torture, and threats to life and freedom. Suriye sınırının güvenliğini sağlamak Türkiye'nin hakkı olsa da, geri gönderildikleri takdirde zulme uğrama, işkenceye maruz kalma, yaşamlarını ya da özgürlüklerini kaybetme riski olan sığınmacıların sınırlardan geri çevrilmesini yasaklayan geri göndermeme (non-refoulment) ilkesine riayet etmesi gerekiyor. 0.8113879003558719 The escalation of hostilities in the provinces of Idlib and Afrin inside Syria, and Turkey's refusal to allow Syrian asylum seekers to cross the border, comes as some refugee host countries assert that Syria is safe for returns. Suriye içinde, İdlib ve Afrin illerindeki çatışmaların tırmanması ve Türkiye'nin Suriyeli sığınmacıların sınırı geçmelerine izin vermeyi reddetmesi, mültecilere ev sahipliği yapan bazı ülkelerin Suriye'nin geri dönmek için güvenli olduğunu iddia etmeleriyle aynı zamana denk geldi. 1.0 I could see the marks. İzleri görebiliyordum. 1.4871794871794872 Officers would hang him from the ceiling by his wrists, and eight or nine people one after the other would beat him. Memurlar bileklerinden tavana asıyorlar ve sekiz dokuz kişi sırayla dövüyordu. 0.8421052631578947 Uzbekistan: Detainees Tortured, Lawyers Silenced Özbekistan: Gözaltındakilere İşkence, Avukatlara Susturma 1.0530973451327434 In Uzbekistan, human rights activists are languishing in prison and independent civil society is ruthlessly suppressed. Özbekistan'da insan hakları aktivistleri hapishanelerde çürüyor ve bağımsız sivil toplum acımasızca bastırılıyor. 0.9212121212121213 Human Rights Watch also met with the mother of an 18-year-old boy who was detained as a "witness" in 2010 for allegedly participating in a street fight. İnsan Hakları İzleme Örgütü 2010 yılında bir sokak kavgasına karıştığı iddiasıyla "tanık" olarak gözaltına alınan 18 yaşındaki bir delikanlının annesiyle de görüştü. 0.9464285714285714 But torture in Uzbekistan is not a thing of the past. Ancak işkence Özbekistan'da geçmişte kalan birşey değil. 0.9330357142857143 "This problem won't stop until Uzbekistan's leaders, starting with President Islam Karimov, publicly acknowledge the scale of this problem and urgently begin fulfilling Uzbekistan's international commitments." Bu sorun başta Başkan İslam Kerimov olmak üzere Özbekistan liderleri meselenin büyüklüğünü alenen kabul edinceye ve acilen Özbekistan'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye başlayıncaya kadar sona ermeyecek" dedi. 0.872 European governments and the EU cited these moves as signs of "progress" when they decided to drop sanctions. Avrupa hükümetleri ve AB yaptırımları kaldırmaya karar verdiklerinde bu kararları "ilerleme" işaretleri olarak değerlendirdi. 0.7843137254901961 New Evidence Rebuts Claims of Safeguards Yeni Kanıtlar Tedbir Alındığı İddialarını Çürütüyor 0.8468468468468469 The report is based on more than 100 interviews conducted in Uzbekistan between 2009 and 2011. Rapor 2009-2011 yılları arasında Özbekistan'da 100 üzerinde kişiyle yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlandı. 0.955 The authorities have imprisoned and harassed activists who attempt to document torture and have refused to let international monitors or international human rights groups work in the country. Yetkililer işkenceyi belgelemeye çalışan aktivistleri hapsediyor veya taciz ediyor ve uluslararası gözlemcilerin ya da uluslararası insan hakları gruplarının ülkede çalışma yürütmesini izin vermiyor . 1.2075471698113207 When I saw him, it was obvious he had been hanged by the wrists. Onu gördüğümde bileklerinden asılmış olduğu aşikardı. 0.8653846153846154 He told me that several times guards and detainees were brought into the interrogations and were given needles to poke under his nails. Bana birçok defa gardiyanların ve diğer tutukluların sorgu odasına getirildiğini ve tırnaklarının altına batırmaları için ellerine iğne verildiğini anlattı. 0.9861111111111112 Western governments seeking closer ties with the authoritarian Central Asian government for strategic reasons have all but ignored the abuses. Stratejik sebeplerle bu otoriter Orta Asya hükümetiyle daha yakın ilişki içinde olmak isteyen Batı hükümetleri ise bu ihlalleri görmezden geldi. 1.1274131274131274 In one torture case described in the report, the wife of "Abdumannob A.," whose name has been changed to protect him, spoke of the beatings her husband endured in a Tashkent pretrial facility at the end of 2008 and much of 2009, when he was held by security services and accused of espionage. Raporda yer alan bir vakada, adı güvenlik sebebiyle değiştirilmiş olan "Abdumannob A."nın karısı, kocasının 2008 yılı sonunda ve 2009'un büyük bölümünde güvenlik güçlerince casuslukla suçlanarak alıkonduğı Taşkent gözaltı merkezinde nasıl dövüldüğünü anlattı: 0.9230769230769231 She described how, according to her son, police had used a gas mask on him to simulate asphyxiation, and forced him to sign a confession stating that another boy was also present at the fight. Anne, oğlunun kendisine polisin boğulma hissi yaratması için nasıl gaz maskesi kullandıklarını ve kavgada bir başka delikanlının daha bulunduğuna dair itirafı nasıl zorla imzalattıklarını anlattığını söyledi. 1.3365384615384615 Highly experienced lawyers who have been required to retake exams have "failed," while their junior colleagues "passed" with strong scores. Oldukça deneyimli avukatlar sınavlardan "kalıyor"ken yeni mezun meslektaşları yüksek notlarla "geçiyor". 1.0571428571428572 Germany, which is leasing a military base in Termez in southern Uzbekistan, has rejected taking a public stand on human rights abuses in Uzbekistan. Özbekistan'ın güneyindeki Termez'de askeri üs kuran Almanya Özbekistan'daki insan hakları ihlallerine karşı aleni bir tavır almayı reddetti. 0.6770833333333334 Human Rights Watch called on the Uzbek government to end torture. İnsan Hakları İzleme Örgütü işkenceyi sona erdirmesi için Özbekistan hükümetine çağrıda bulundu. 1.021671826625387 Despite this record of abuse and repression, the United States, the European Union, and individual leading European governments have in recent years dramatically weakened their stance on human rights toward Tashkent, due to Uzbekistan's strategic importance to neighboring Afghanistan as a land route for NATO troops and supplies. Bu ihlal ve baskı karnesine rağmen ABD, Avrupa Birliği ve önde gelen Avrupa hükümet liderleri son yıllarda Özbekistan'ın Afganistan'a komşu olması ve NATO birlik ve malzemelerinin nakli için kara yolu teşkil etmesinden kaynaklanan stratejik önemi nedeniyle Taşkent'e karşı insan haklarını savunmaktan imtina etmeye başladı. 1.0546448087431695 Since the May 2005 government massacre of hundreds of people, most of them unarmed, in the eastern city of Andijan, Uzbek authorities have made it increasingly difficult to investigate torture. Ülkenin doğusundaki Endican kentinde hükümetin çoğu silahsız yüzlerce kişiyi katlettiği Mayıs 2005'ten beri Özbekistanlı yetkililer işkencenin soruşturulmasını son derece zorlaştırdı. 1.0 The 104-page report "‘ No One Left to Witness': Torture, the Failure of Habeas Corpus, and the Silencing of Lawyers in Uzbekistan ," provides rare first-hand evidence of wide-scale human rights abuses in the isolated country, from which United Nations human rights experts have been banned for almost a decade. 104 sayfalık " ‘Ortada Tanık Kalmadı': Özbekistan'da İşkence, Habeas Corpus'un İflası ve Avukatların Susturulması " başlıklı rapor, neredeyse on yıldır BM insan hakları uzmanlarının girmesinin yasak olduğu bu ücra ülkedeki yaygın insan hakları ihalleriyle ilgili ilk ağızdan benzersiz kanıtları ortaya koyuyor. 0.9908536585365854 Human Rights Watch documented cases in which authorities poured boiling water on an activist during an interrogation, beat detainees with rubber truncheons and water-filled bottles, hung detainees by their wrists and ankles, subjected them to rape and sexual humiliation, and asphyxiated them with plastic bags and gas masks. İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkililerin sorgu sırasında bir aktivistin üzerine kaynar su boca ettiği, gözaltındakileri kauçuk coplar ve su dolu şişelerle dövdüğü, el ve ayak bileklerinden astığı, cinsel aşağılama ve tecavüze maruz bıraktığı ve plastik torbalar ve gaz maskeleriyle nefes almalarını engellediği olaylar belgeldi. 0.8794326241134752 "Talking about reforms while the police and prison officials go right on torturing people is no improvement," Swerdlow said. Swedlow "Polis ve hapishane görevlileri insanlara işkence yapmaya aynen devam ederken reformlardan söz etmek ilerleme olduğu anlamına gelmez. 1.2784090909090908 The government should ensure that habeas corpus is implemented in line with international standards, that procedural rights such as access to counsel are protected, and that the independence of the legal profession is upheld. Hükümet habeas corpus yasasını uluslararası standartlara uygun olarak uygulamalı, hukuki temsile erişim gibi yargı usulleri korunmalı ve avukatların bağımsızlığı sağlanmalıdır. 0.9363636363636364 Habeas corpus has done little to protect detainees from arbitrary detention, torture, or ill-treatment. Habeas corpus gözaltında tutulanları keyfi gözaltı, işkence ve kötü muameleden korumakta pek işe yaramamıştır. 1.1262626262626263 Under its campaign to fully control the country's legal profession, the government has abolished independent bar associations and required lawyers to retake the bar examination every three years, with often-bizarre results. Ülkedeki avukatların kontrolünü tam olarak ele geçirme kampanyasının bir parçası olarak hükümet bağımsız baroları yasakladı ve avukatların her üç yılda bir baro sınavına girmeleri zorunluluğu koydu. 1.0803571428571428 Several lawyers who consistently take on politically sensitive cases or raise allegations of torture have been disbarred. Siyasi anlamda hassas davaları üstlenen ya da işkence iddialarını dile getiren avukatlar barodan ihraç ediliyor. 0.7962962962962963 Human Rights Watch found that police and security agents use torture to coerce detainees to implicate themselves or others, viewing it as an effective instrument for securing convictions and meeting internal quotas. İnsan Hakları İzleme Örgütü polis ve güvenlik görevlilerinin işkenceyi gözaltındakilerin kendilerini veya başkalarını suçlamaya zorlamak için kullandığını, bunun mahkumiyetleri garantilemek ve gerekli iç kotalarını doldurmak için etkin bir yol olarak gördüklerini gördü. 1.3098591549295775 Under Uzbek law, police and investigators can hold suspects up to 72 hours before bringing them before a judge for a habeas corpus hearing, a period incompatible with human rights norms. Özbekistan yasalarına göre polis ve soruşturma memurları zanlıları habeas corpus duruşması için hakim önüne çıkarmadan önce 72 saat tutabilir. 0.8392857142857143 Amid much fanfare, the Uzbek government in 2008 adopted habeas corpus - the judicial review of detention - and later other legal reforms, in apparent moves to combat such cases of torture. Tüm bu tantana arasında Özbek hükümeti 2008 yılında bu gibi işkence vakalarıyla görünürde mücadele etmek için habeas corpus - gözaltı kararının yargı tarafından gözden geçirilmesi - ve diğer yasal reformları yürürlüğe soktu. 1.2048192771084338 The EU dropped sanctions on Uzbekistan in 2009, while the US moved in September 2011 to waive Congressional human rights restrictions on assistance, including on military aid, to the Uzbek government. ABD Eylül 2011'de Kongre'nin Özbek hükümetine askeri yardım dahil her türlü desteğe insan haklarıyla bağlantılı getirdiği kısıtlamayı iptal etmek için harekete geçti. 0.9121951219512195 The United States, European Union, and other key international actors should support the creation of a special UN mechanism on the human rights situation in Uzbekistan and consider imposing targeted punitive measures, such as asset freezes and visa bans, on Uzbek government officials responsible for torture and other grave human rights violations, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü ABD, Avrupa Birliği ve diğer önemli uluslararası aktörlerin Özbekistan'ın insan hakları durumuna dair özel bir BM mekanizması oluşturulmasına destek vermesi ve işkence ve diğer ağır insan hakları ihallerinden sorumlu olan Özbek hükümet görevlilerine yönelik vize yasağı ve malvarlıklarını dondurma gibi cezai nitelikte hedefli yaptırımlar uygulamayı düşünmeleri gerektiğini söyledi. 1.1538461538461537 Guards handcuffed him to his cell once and burned his penis with newspapers that they had lit on fire, giving him a second-degree burn. Bir defasında gardiyanlar kocamı hücresine kelepçelemişler ve tutuşturdukları gazete parçalarıyla penisini yakmışlar. 1.021505376344086 Safeguards to halt the practice that were announced with fanfare have not been put into effect. Büyük bir yaygarayla açıklanan işkence uygulamasına son verecek tedbirler hayata geçirilmedi. 1.2043010752688172 Torture is a chronic problem in Uzbekistan, as highlighted by the international outrage in 2002 over the case of a man imprisoned for religious "extremism" who experts concluded died as a result of immersion in boiling water in a notorious prison and findings by United Nations bodies that torture is both "widespread" and "systematic." 2002 yılında uluslararası tepkiye yolaçan dini "aşırılık" suçlamasıyla hapsedilmiş bir erkeğin -uzmanların belirlemelerine göre- kaynar suya sokularak öldürülmesi ve Birleşmiş Milletler organlarının işkencenin "yaygın" ve "sistematik" olduğuna dair bulguları bunu ortaya koyuyor. 0.9206349206349206 The lawyers said that the courts often adopt government-proposed sentences verbatim in decisions authorizing arrest. Avukatlar, mahkemelerin yakalama emri kararı verirken sıklıkla hükümetin önerdiği ifadeleri harfiyen kullandıklarını belirtti. 1.0106951871657754 Lawyers told Human Rights Watch that Uzbek courts approve prosecutors' applications for detention in almost all cases, without conducting an independent review of the merits of the request. Avukatlar İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Özbek mahkemelerinin neredeyse her davada savcının gözaltı talebini, talebin esaslarını bağımsız olarak gözden geçirmeksizin onayladığını söyledi. 1.0493827160493827 In November, the United Kingdom also held negotiations with the Uzbek government about the possibility of using Uzbek territory to move troop supplies out of Afghanistan. Birleşik Krallık da askeri malzemelerini Afganistan'dan çıkarırken Özbekistan topraklarını kullanabilmek için Kasım ayında Özbek hükümetiyle görüşmelerde bulundu. 0.8657718120805369 Habeas corpus hearings themselves are closed to the public, undermining a key safeguard designed to promote fairness in hearings. Habeas corpus duruşmalarının halka açık yapılmaması da duruşmaların adilliğini garanti altına almak için gereken önemli bir tedbiri zayıflatmaktadır. 0.8461538461538461 Turkey: Authoritarian Drift Threatens Rights Türkiye: Otoriterleşme İnsan Haklarını Tehdit Ediyor 0.8275862068965517 The government also reassigned judges, prosecutors, and police officers. Hükümet ayrıca hakimlerin, savcıların ve polis memurlarının görev yerlerini değiştirdi. 0.7352941176470589 Protect Free Speech, Right to Protest, Rule of Law İfade özgürlüğü, Protesto hakkı ve Hukukun Üstünlüğü İlkesi Korunsun 0.94 Three sets of changes in 2014 to Turkey's already restrictive Internet law, the most recent in September, have increased Internet censorship. Türkiye'nin zaten çok kısıtlayıcı olan İnternet yasasında yapılan üç grup değişiklik ki en sonuncusu Eylül ayında yapıldı, Internet sansürünü artırdı. 1.0177777777777777 On September 18, the Turkish government announced a fresh strategy for its bid to join the European Union, citing the importance of strong ties to Europe at a time of growing turmoil in neighboring countries and the wider region. Hükümet, 18 Eylül Günü Avrupa Birliğine katılmak için yeni bir strateji açıkladı ve bu bağlamda komşu ülkelerdeki ve daha geniş bölgedeki karışıklıkların arttığı bir dönemde Avrupa ile güçlü bağlar kurmanın önemini vurguladı. 0.9484126984126984 The government's repressive reflexes came to the attention of the world with the crackdown on the Gezi protests in Istanbul and other cities in May-June 2013, involving excessive use of force by the police, including the misuse of teargas. Hükümetin baskıcı refleksleri dünya kamuoyunun dikkatini 2013 yılının Mayıs - Haziran aylarında İstanbul'da ve diğer şehirlerde yaşanan Gezi eylemlerinde, polisin biber gazını yanlış kullanmak da dahil olmak üzere, aşırı şiddet kullanması ile çekmişti. 0.8571428571428571 The Turkish government should revise the 1982 constitution to protect human rights, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre insan haklarını korumak için Türkiye Hükümeti'nin 1982 anayasasını değiştirmesi gerekiyor. 0.9619047619047619 The government responded by adopting laws that curb judicial independence and weaken the rule of law. Hükümet buna yargı bağımsızlığını baltalayarak ve hukukun üstünlüğü ilkesini zayıflatarak karşılık verdi. 1.008 The government should also provide effective protection to women who experience domestic violence and prosecute their abusers. Hükümet ayrıca aile içi şiddete maruz kalan kadınlara yeterli koruma temin etmeli ve saldırganların yargılanmasını sağlamalı. 0.779050736497545 Human Rights Watch tracked the government's response to the recent developments and made concrete recommendations, focusing on four areas: strengthening the human rights context of the peace process with the Kurdistan Workers' Party (PKK); reforming the criminal justice system; ending impunity for past and present abuses by state officials and for family violence against women; and ending restrictions on speech, media, Internet, and the rights to assembly and association. İnsan Hakları İzleme Örgütü son gelişmeler karşısında hükümetin verdiği tepkilerin izini sürdü ve dört alanda somut önerilerde bulundu: Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile yürütülen barış sürecinde insan hakları bağlamının güçlendirilmesi; ceza yargılamaları sisteminde reform yapılması; devlet görevlileri tarafından halen yapılmakta olan ve geçmişte yapılmış insan hakları ihlallerinde ve kadınlara karşı işlenen aile içi şiddet suçlarında faillerin cezalandırılmaması uygulamasına son verilmesi; ve ifade, medya, İnternet özgürlüklerine ve toplanma ve örgütlenme haklarına getirilen kısıtlamalara son verilmesi. 0.7428571428571429 "As Turkey feels the heat of war in Syria and Iraq, Ankara has renewed its interest in closer ties to Europe," Sinclair-Webb said. Sinclair-Webb, "Türkiye Suriye'deki ve Irak'taki savaşın sıcaklığını ensesinde hissettikçe, Ankara'nın Avrupa ile daha yakın bağlar kurmak konusundaki isteği tazelendi" diyor. 0.7807017543859649 Bolder steps to remedy the rights deficit for Turkey's Kurds - the root cause of the conflict - could further human rights for all ethnic and religious minority groups in Turkey. Bu ihtilafın temelinde Kürtlerin insan haklarında karşılaştıkları noksanlıklar yatıyor ve bu noksanlıkları gidermek için atılacak cesur adımlar Türkiye'de ki bütün etnik ve dini azınlık gruplarının insan haklarını ilerletebilir. 0.8304347826086956 The report recommends that the European Union governments publicly elaborate the criteria that Turkey must meet to open negotiations on the human rights aspects of EU membership requirements. Rapor Avrupa Birliği hükümetlerinin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik koşullarının İnsan Hakları ile ilgili boyutuna ilişkin müzakereleri açmak için yerine getirmesi gereken koşulları, kamuoyu önünde açıklamalarını da öneriyor. 1.0837696335078535 More recently it arrested police officers involved in the investigations, closed down two of the investigations, and intensified efforts to silence social media and traditional media reporting on the issues. Son dönemde ise soruşturmalarda yer alan polisleri tutukladı, soruşturma dosyalarını kapattı ve konu hakkındaki haberleri veren sosyal ve geleneksel medyayı susturma çabalarını yoğunlaştırdı. 1.0169491525423728 The prospect of EU membership was an important engine for reform in the early part of the AKP's first term a decade ago. On yıl önce, AK Parti'nin ilk döneminin başlarında, AB üyeliği hedefi reformlar için önemli bir motivasyon kaynağıydı. 1.0952380952380953 On the positive side of the balance sheet, the government has made progress in negotiations with the armed Kurdistan Workers' Party, with significant potential to further human rights. Bilançonun artı tarafında ise, hükümet Kürdistan İşçi Partisi ile yürüttüğü insan hakları bağlamında büyük ilerleme potansiyeli taşıyan müzakerelerde ilerleme kaydetti. 0.9069767441860465 The scandal emerged out of a simmering conflict within the political establishment between the AKP and its former ally, the influential Gülen movement, led by the US-based cleric Fethullah Gülen. Skandal yerleşik politik düzen içinde AK Parti ile onun eski müttefiki, Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan din adamı Fethullah Gülen liderliğindeki Gülen hareketi arasında yaşanan bir ihtilaftan kaynaklanıyordu. 0.8313953488372093 The 38-page report, " Turkey's Human Rights Rollback: Recommendations for Reform ", outlines the rollback of human rights and rule of law in Turkey, linked to mass anti-government protests in 2013 and corruption allegations that go to the very heart of the government of the ruling AKP. " Türkiye'nin İnsan Hakları Alanındaki Gerilemesi ve Reform Önerileri " başlığını taşıyan 38 sayfalık rapor Türkiye'de 2013'te yaşanan kitlesel hükümet karşıtı protesto eylemleri ve iktidardaki AK Parti'yi tam kalbinden vuran yolsuzluk iddiaları ile bağlantılı olarak insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında yaşanan gerilemeyi özetliyor. 0.7754010695187166 A revised law on the National Intelligence Agency (MIT), adopted in April, increases government surveillance powers and unfettered access to data, protects intelligence personnel from investigation, and increases penalties for whistleblowers and journalists who publish leaked intelligence. Milli İstihbarat Teşkilatı yasasında Nisan ayında yapılan değişiklikler ise hükümetin izleme, gözetleme ve kişisel verilere sınırsız erişim yetkilerini artırıyor, istihbarat personelini ceza soruşturmalarına karşı koruyor ve insan hakları ihlallerini ve hukuksuzlukları kamuoyuna sızdıranlar ile, sızdırılmış istihbaratı yayınlayan gazetecilere verilecek cezaları artırıyor. 0.7474226804123711 It should also repeal abusive Internet laws and stop prosecuting people for nonviolent speech and journalists for publishing leaked intelligence. Ayrıca hak ihlallerine yol açan İnternet Yasalarını iptal etmeli ve gazetecileri sızdırılan bilgileri yayınladıkları için insanları da şiddet içermeyen sözleri nedeniyle yargılamaya son vermeli. 0.9367816091954023 "But Turkey is unlikely to succeed in moving closer to Europe unless Turkey's leaders take steps to reverse the rollback on rights and strengthen the rule of law." "Ama Türkiye'nin liderleri insan hakları alanındaki gerilemeyi geri döndürmez ve hukukun üstünlüğü ilkesini güçlendirmezlerse, Türkiye'nin Avrupa'ya yaklaşması mümkün olmaz." 1.45 We went back to headquarters. Merkeze geri döndük. 1.2222222222222223 Command Responsibility Komuta Sorumluluğu 0.9130434782608695 People saw us coming out of that building. İnsanlar bizim o binadan çıktığımızı gördüler. 1.4871794871794872 It lasted for about five minutes longer, and then he died. Beş dakika daha sürdü, sonra adam öldü. 1.1851851851851851 When I came, he was still alive. Geldiğimde hala hayattaydı. 0.7272727272727273 Nobody will ask you to explain." Kimse sizden bir açıklama istemeyecek" dedi. 0.9523809523809523 But Saker said, "No, be patient, we'll deal with him first." Ama Saker "Hayır, sabırlı ol, önce bununla ilgileneceğiz" dedi. 0.9454545454545454 We were not supposed to allow any family members in. Ailelerinden kimsenin içeri girmesine izin vermiyorduk. 1.2133333333333334 My heart was boiling inside, but I couldn't show it because I knew what would happen to me. İçim yanıyordu ama belli edemiyordum çünkü başıma ne geleceğini biliyordum. 1.0789473684210527 About 40 protesters were killed that day. O gün yaklaşık 40 gösterici öldürüldü. 1.6666666666666667 Additional Witness Statements From the Report Rapordan Ek Tanık İfadeleri 0.905511811023622 We always took money, and then whatever was there: gold, mobiles, electronics, and sometimes even women's clothing. Hep para alıyorduk ama sonra ne bulursak aldık: altın, cep telefonları, elektronik eşyalar ve hatta bazen kadın giysileri bile. 0.7090909090909091 Security agents took Yusuf's body away. Güvenlik görevlileri Yusuf'un cesedini alıp götürdüler. 0.546875 We also used electric cattle prods. Sürü gütmek için kullanılan elektrikli çubuklardan da kullandık. 0.7959183673469388 The next day we saw Yusuf's body on TV. Ertesi gün Tusuf'un cesedini televizyonda gördüm. 0.9801980198019802 Normally we are supposed to save bullets, but this time he said, "Use as many bullets as you want." Normalde mermileri dikkatli kullanmamız beklenir ama bu defa "İstediğiniz kadar mermi kullanın" dedi. 1.1636363636363636 In some cases, officers themselves participated in the killings. Bazı durumlarda subaylar da öldürmelere şahsen katıldı. 0.9074074074074074 And then they would take them to a nearby prison. Sonra onları yakındaki bir hapishaneye götürüyorlardı. 1.3142857142857143 The 88-page report, "‘ By All Means Necessary! 88 sayfalık "‘Ne Gerekiyorsa Yapın! 1.0727272727272728 He stopped moving, and I saw blood coming out of his mouth. Artık hareket etmiyordu, ağzından kan geldiğini gördüm. 1.0555555555555556 Somebody must have picked up the body. Herhalde birileri cesdi oradan aldı. 1.4390243902439024 Seven soldiers were beating the man whom they had arrested. Yedi asker yakaladıkları adamı dövüyordu. 0.9080459770114943 The prison was guarded by the soldiers from my unit, so I sometimes went there. Hapishanenin muhafızları benim birliğimden askerlerdi, o yüzden bazen oraya gidiyordum. 1.0545454545454545 The same continued in Banyas, where we went the next days. Aynı şey daha sonra gittiğimiz Banyas'ta da devam etti. 1.0687022900763359 The United Nations High Commissioner for Human Rights has said that more than 5,000 people have been killed since the start of the protests. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri protestoların başlamasından bu yana 5,000 üzerinde kişinin öldürüldüğünü söyledi. 0.7647058823529411 They were always together. O ikisi hep birlikte takılırlardı. 1.14 Colonel Dr. Haitham Othman was in charge of the hospital. Doktor Albay Haitam Osman hastanenin sorumlusuydu. 1.0879120879120878 If somebody carried a microphone or a sign, or if demonstrators refused to retreat, we would shoot. Birisi mikrofon veya pankart taşıyorsa ya da göstericiler geri çekilmiyorsa ateş ediyorduk. 1.1428571428571428 They said that he had been killed by terrorists. Teröristlerce öldürüldüğünü söylüyorlardı. 1.1481481481481481 He was screaming, and the soldiers were swearing and laughing. Çığlık atıyordu; askerlerse küfür ediyor ve gülüyordu. 1.2380952380952381 My shift was supposed to be from 4 p.m. to midnight. Nöbet saatim akşam 16.00 - 24.00 arasıydı. 1.1875 In Bayda, we broke the doors and took whatever we wanted. Bayda'da kapıları kırıp ne istiyorsak alıyorduk. 1.1951219512195121 And when somebody asked what we were supposed to shoot at, he said, "At anything in front of you." Ve birisi neye ateş edeceğimizi sorduğunda "Önünüze gelen herşeye" cevabını verdi. 1.225 The commander of our regiment, Brigadier General Ramadan Ramadan, usually stayed behind the lines. Alay komutanımız Tuğgeneral Ramazan Ramazan genellikle hattın arkasında dururdu. 1.2857142857142858 The soldiers were in front. Askerler ön saftaydı. 0.9405940594059405 I think people were tortured in the detention facility because I regularly heard their screams. Sanırım insanlara gözaltı merkezinde işkence yapılıyordu çünkü düzeni olarak çığlıklarını duyuyordum. 1.394736842105263 But this time he stood in front of the whole brigade. Ama o defasında tüm tugayın önündeydi. 1.3392857142857142 That was the case with every single injured person brought to the hospital. Bu uygulama hastaneye getirilen her yaralı için aynıydı. 0.8382352941176471 Human Rights Watch has documented many of these killings. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu öldürmelerin birçoğunu belgelemişti . 0.9830508474576272 He ordered us to leave the checkpoint and the body behind. Bize kontrol noktasını ve cesedi birakıp gitmemizi söyledi. 1.0 Sometimes, soldiers would go in there, and I would hear people screaming; I think they were beating them inside there. Bazen askerler içeri girerdi ve insanların çığlık atmaya başladığını duyardım, galiba içeride yaralıları dövüyorlardı. 1.0884955752212389 I arrived at 3:45 p.m. and immediately heard screams and sounds of beatings from an abandoned building near the checkpoint. Saat 15.45 gibi kontrol noktasına vardım ve hemen civardaki boş bir binadan gelen çığlık ve dayak sesleri duydum. 0.9210526315789473 Repercussions for Disobeying Orders Hukukdışı Emirlere Uymamanın Sonuçları 1.0673076923076923 When relatives asked at the gate, we told them that this was an army hospital and it didn't have any civilians. Akrabalar kapıda bize soru sorduklarında onlara ‘burası askeri hastane, içeride hiç sivil yok' diyorduk. 0.7777777777777778 I wanted to take over right away to stop it, and said it was my shift. Durdurmak amacıyla nöbeti hemen devralmak istedim ve benim görev saatim olduğunu söyledim. 1.205128205128205 It was a broad order that shooting was allowed. Ateş açmaya izin veren açık bir emirdi. 0.967032967032967 Initially, when the protest started, Brigadier General Jamal Yunes told us not to shoot. Başta, protesto gösterisi başladığında Tuğgeneral Cemal Yunus bize ateş açmamamızı söyledi. 0.921875 In Basateen, we looted everything, both my unit and others. Basatin'de hem benim birliğim hem diğerleri, herşeyi yağmaladık. 1.1904761904761905 We received our orders from Colonel Suheil Hassan. Emirleri Albay Süheyl Hasan'dan alıyorduk. 1.0 When officers were present, they would decide when and whom to shoot. Subaylar bizimleyse kimi ne zaman vuracağımıza onlar karar veriyordu. 0.8727272727272727 These abuses constitute crimes against humanity. Bu ihlaller insanlığa karşı işlenmiş suç teşkil ediyor. 0.9135802469135802 We had Kalashnikovs and machine guns, and there were snipers on the roofs. Kalaşnikov ve makineli tüfeklerimiz vardı; çatılarda da keskin nişancılar olurdu. 1.0253164556962024 Because crimes against humanity are considered crimes of universal jurisdiction, all states are responsible for bringing to justice those who have committed them. İnsanlığa karşı işlenen suçlar evrensel yargı yetki alanına giren suçlardır ve tüm devletlerin bu suçları işleyenleri adalet önüne çıkarma sorumluluğu vardır. 0.74 Killings of Protesters and Bystanders Göstericilerin ve Etrafta Bulunanların Öldürülmesi 0.8923076923076924 We were ordered to fire directly at protesters many times. Birçok kez doğrudan göstericilerin üstüne ateş açmamız emredildi. 1.0853658536585367 When Al Jasem arrived, he would swear at the detainees for participating in the protests. Al Jasem geldiğinde gözaltındakilere gösterilere katıldıkları için küfür ediyordu. 1.2 Arbitrary Arrests, Torture, and Executions Keyfi Yakalama, İşkence ve İnfazlar 0.42857142857142855 We put all of them in a 5-by-5 meter cell. O gün yaklaşık 100 kişiyi gözaltına aldık, hepsini beş metreye beş metrelik bir hücreye doldurduk. 1.0735294117647058 I was stationed at a checkpoint in the Abdul Ra'uf neighborhood in Douma. Duma'nın Abdul Rauf mahallesinde bir kontrol noktasında görevliydim. 1.015625 Everybody would start beating them, including doctors and nurses. Doktorlar ve hemşireler dahil herkes yaralıları dövmeye başladı. 1.0229885057471264 They held the detainees there for a night, in a 6-by-7 meter room, without food or water. Tutukluları orada bir geceliğine altıya yedi metrelik bir odada, aç susuz tutuyorlardı. 1.0212765957446808 However, the majority of protests that Human Rights Watch has been able to document since the uprising began in March has been largely peaceful. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ayaklanmanın başladığı Mart'tan bu yana belgeleyebildiği protesto gösterilerinin çoğunluğu barışçıldır. 0.8803418803418803 Our orders were to make the demonstrators retreat by all possible means, including by shooting at them. Bize verilen emir her türlü yola başvurarak göstericilerin geri çekilmesini sağlamaktı - üzerlerine ateş açmak dahil. 1.0319148936170213 Local activists have reported more than 197 executions and deaths in detention as of November 15. Yerel aktivistler 15 Kasım itibariyla 197 infaz ve gözaltında ölüm vakası olduğunu bildiriyor. 1.0641975308641975 These officials include: Imad Dawoud Rajiha, defense minister; Imad Fahed al-Jasem el-Freij, the Army chief of staff; Maj. Gen. Abdul Fatah Kudsiyeh, director of the Military Intelligence Department; Maj. Gen. Jamil Hassan, director of the Air Force Intelligence Directorate; Maj. Gen. Ali Mamlouk, director of the General Intelligence Directorate; and Maj. Gen. Mohamed Dib Zeitoun, director of the Political Security Directorate. Bu yetkililer arasında savunma bakanı İmad Davud Rajiha, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri komutanı İmad Fahed al-Jasem el-Freij, Askeri İstihbarat Bölümü direktörü Tümgeneral Abdul Fatih Kudsiye, Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü direktörü Tümgeneral Cemil Hassan, Genel İstihbarat Müdürlüğü direktörü Tümgeneral Ali Memluk ve Siyasi Güvenlik Müdürlüğü direktörü Tümgeneral Dib Zeytun yer alıyor. 1.020979020979021 The mukhabarat [intelligence agencies] were arresting people; in one area, they arrested 10 old men to force their children to turn themselves in. Muhaberat [istihbarat görevlileri] insanları yakalıyordu; bir bölgede çocuklarını teslim olmaya zorlamak için 10 yaşlı adamı gözaltına aldılar. 1.092896174863388 The chief doctor in the hospital was trying to tell him and the mukhabarat not to torture people because the hospital's job was to treat people and not to torture them, but everybody just ignored him. Hastanenin başhekimi ona ve muhaberata insanlara işkence etmemelerini, hastanenin görevinin insanlara işkence yapmak değil tedavi etmek olduğunu söylüyordu ama kimse onu dinlemiyordu. 1.11864406779661 Syrian authorities - most recently President Bashar al-Assad, in an interview on December 7 - have repeatedly claimed that armed terrorist gangs, incited and sponsored from abroad, were responsible for the violence in the country since the uprising began in March. Suriye yetkilileri - son olarak da 7 Aralık'ta bir röportajda - defalarca, ayaklanmaların başladığı Mart ayından bu yana yaşanan şiddetin sorumlusunun dışarıdan desteklenen ve sponsor edilen silahlı terörist gruplar olduğunu iddia etti. 0.6964285714285714 Syria: ‘Shoot to Kill' Commanders Named Suriye: "Vur ve Öldür" Emri Veren Komutanlar İfşa Edildi 1.2592592592592593 He verbally communicated the order to us, before we were dispatched. Emirleri sözlü olarak, göreve gitmeden önce veriyordu. 1.1653543307086613 I went in, and it turned out that Colonel Mohamed Saker, who had the shift at the checkpoint before me, had arrested someone from the "wanted" list. İçeri girdiğimde benden önce nöbetçi olan Albay Muhammed Saker'in "arananlar" listesinde olan birini yakalamış olduğunu gördüm. 0.890625 They swore at them, and put their feet on people's heads. Küfür ediyorlar ve insanların başlarına ayaklarını koyuyorlardı. 1.2191780821917808 People with serious wounds were taken to intensive care and guarded there by army police. Ağır yaralılar yoğun bakıma alınıyor ve başlarına askeri polis konuyordu. 0.8228571428571428 Human Rights Watch also called for the investigation of other high-level officials for their command responsibility for crimes against humanity. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca diğer üst düzey yetkililerin de insanlığa karşı işlenen suçlardaki komuta yetkisi sorumluluğu nedeniyle soruşturulması için çağrıda bulundu. 1.1791044776119404 On April 1, we were conducting arrests in Mo'adamiyeh neighborhood in Damascus. 1 Nisan günü Şam'ın Muademiye mahallesinde tutuklamalar yapıyorduk. 0.8856624319419237 Human Rights Watch also specifically called on Russia, one of the few countries that still supports the Syrian government, to end its opposition to strong Security Council action on Syria; to suspend all military sales and assistance to the Syrian government, given the real risk that weapons and technology will be used to commit serious human rights violations; and, in bilateral meetings, to condemn in the strongest terms the Syrian authorities' systematic violations of human rights. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca Suriye hükümetine hala destek veren az sayıda ülkeden biri olan Rusya'ya özellikle çağrıda bulunmuş ve Güvenlik Konseyi'nde Suriye'yle ilgili güçlü bir adım atılmasına karşı muhalefet etmekten vazgeçmesi, Suriye hükümetine her tür askeri satış ve yardımı, sağlanacak olan silah ve teknolojinin ağır insan hakları ihlallerinde kullanılacağına dair hakiki bir tehlike bulunduğu gerçeği nedeniyle askıya almalarını ve ikili görüşmelerde Suriye yetkililerinin sistematik insan hakları ihlallerini sert bir dille kınayın. 1.1428571428571428 We were beating people inside the buses, and then at the detention facility at the base. İnsanları önce otobüsün içinde sonra da üsteki gözaltı merkezinde dövüyorduk. 1.1122448979591837 The consequences for disobeying orders and challenging government claims about the protests have been severe. Emirlere uymama ve gösterilerle ilgili hükümetin taleplerine karşı koymanın sonuçları ağır oluyor. 1.2985074626865671 After the initial beating in the yard, the nurses and guards took the wounded into the emergency room, provided them some basic assistance, and then the mukhabarat took them. Bahçedeki ilk dayaktan sonra hemşire ve gardiyanlar yaralıları acil servise götürüp ilk yardım yaptıktan sonra muhaberat alıp götürdü. 1.4661654135338347 From July to September, I observed how the mukhabarat brought detainees to the camp [in Idlib], usually 10 to 30 people, around 9 or 10 p.m., after every protest - and they happened almost daily. Her protesto gösterisinden sonra genellikle 10-30 kişi saat akşam 9.00 - 10.00 gibi getiriliyordu - bu neredeyse her gün yaşanıyordu. 0.9598108747044918 Human Rights Watch said that given the widespread nature of killings and other crimes committed in Syria, scores of statements from soldiers about their orders to shoot and abuse protesters, and the extensive documentation of these abuses by international and local organizations and the media, it is reasonable to conclude, at minimum, that Syria's senior military and civilian leadership knew about them. İnsan Hakları İzleme Örgütü Suriye'deki öldürmeler ve diğer suçların yaygın doğası, göstericilere ateş edilmesi ve taciz edilmesi yönünde emir verdiklerine dair asker ifadeleri ve bu ihlallerin uluslararası ve yerel örgüt ve basın tarafından kapsamlı olarak yayınlandığı dikkate alındığında en azından Suriye'nin kıdemli askeri ve sivil liderlerinin bunlar hakkında bilgi sahibi olduğuna hükmetmenin makul olduğunu söyledi. 1.202247191011236 Under international law, commanders are responsible for international crimes committed by their subordinates if the commanders knew or should have known about the violations and failed to investigate and stop them. Uluslararası hukuka göre, komutanlar astları tarafından işlenen uluslararası suçlardan, ihlalleri biliyor ya da bilmeleri gerekiyor ve durdurmamış ve soruşturmamışsa, sorumludur. 0.8878048780487805 "As the commander-in-chief of the armed forces, he must have known about the abuses - if not from his subordinates, then from UN reports and the reports Human Rights Watch sent him." Silahlı kuvvetler başkomutanı vasfıyla bu ihlallerden haberdar olması gerekirdi - astlarından olmasa bile BM raporlarından ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün kendisine gönderdiği raporlardan görebilirdi. " 0.9090909090909091 The defectors Human Rights Watch interviewed disputed the government's claim about armed gangs and said that the protesters they observed were not armed and did not present a significant threat to the soldiers. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü saf değiştirenler hükümetin silahlı çetelerle ilgili iddialarını reddetti ve göstericilerin silahlı olmadıklarını ve askerlere ciddi bir tehdit oluşturmadıklarını gözlemlediklerini söyledi. 0.8796296296296297 These officers later told me the paper contained orders from Maher to "use all possible means." Sonradan bu subaylar bana kağıtta Mahir'den gelen "ne gerekiyorsa yapın" emrinin yazılı olduğunu söylediler. 1.1911764705882353 He told First Lieutenant Jihad from the regional branch of Military Intelligence. Önce Askeri İstihbarat'ın bölge biriminden Üsteğmen Cihad'a söyledi. 1.15 Furthermore, Human Rights Watch has collected information indicating that the Syrian military and civilian leadership have been closely involved in the violent crackdown on protesters. Ayrıca İnsan Hakları İzleme Örgütü Suriye askeri ve sivil liderliğinin göstericilerin şiddetle bastırılmasında yakından rolleri olduğunu gösteren bilgi topladı. 1.3291139240506329 The mukhabarat and the army brought the injured and unloaded them in the yard next to the emergency area. Muhaberat ve ordu yaralıları getirdi ve acil servisin yanındaki alana boşalttı. 0.7388888888888889 Those who had worked in or had access to detention facilities told Human Rights Watch that they witnessed or participated in torture. Gözaltı tesislerinde çalışmış ya da buralara girme yetkisi olanlar da İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne işkenceye tanık olduklarını ya da kendilerinin de işkence yaptıklarını anlattı. 1.3650793650793651 I was involved in escorting prisoners to the yard, and then to the detention facility. Ben tutukluları alana, sonra da gözaltı merkezine götürüyordum. 0.7625 ': Individual and Command Responsibility for Crimes against Humanity in Syria ," is based on more than 60 interviews with defectors from the Syrian military and intelligence agencies. ': Suriye'de İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Bireysel ve Komuta Sorumluluğu" başlıklı 88 sayfalık rapor Suriye ordusu ve istihbarat birimlerinden kaçarak saf değiştiren 60 üzerinde kişiyle yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlandı. 0.9442231075697212 The defectors described large-scale, arbitrary arrests during protests and at checkpoints, as well as "sweep" operations in residential neighborhoods across the country that have resulted in hundreds, and at times, thousands, of arrests. Saf değiştirmiş olanlar gösteriler sırasında ve kontrol noktalarında yaygın ve keyfi yakalamalar yapıldığı kadar ülke çapında mahallelerde yapılan "temizlik" operasyonlarında da yüzlerce ve bazen binlerce kişinin yakalanmasıyla sonuçlandığını anlattı. 1.3461538461538463 All the detainees were blindfolded. Hepsinin gözleri bağlıydı. 1.1404494382022472 The ongoing killings, arrests, repression, and general denials of responsibility by the Syrian government also make clear that officials have failed to take any meaningful action to address these abuses. Süregiden öldürmeler, yakalamalar, baskı ve Süriye hükümetinin sorumluluğu reddetmesi de yetkililerin bu ihlallerle ilgili herhangi anlamlı bir adım atmadıklarını ortaya koyuyor. 0.8903508771929824 Three defectors told Human Rights Watch that the authorities had detained them because they refused to follow orders or challenged government claims; two said that security forces beat and tortured them. Saf değiştirenlerden üçü emirlere uymadıkları veya hükümetin taleplerine itiraz ettikleri için yetkililerce gözaltına alındıklarını söyledi; iki kişi ise güvenlik güçlerinin kendilerini dövdüğünü ve işkence yaptığını ifade etti. 1.495049504950495 He had some kind of paper that he showed the officers, and then the officers pointed their guns at us, and told us to shoot straight at the protesters. Bunun üzerine subaylar silahlarını bize doğrulttu ve doğrudan göstericilere ateş etmemizi söylediler. 1.050314465408805 Lieutenant-Colonel "Ghassan," who served in the Presidential Guard, said that around August 7, he witnessed a summary execution of a detainee at a checkpoint in Douma: Başkanlık Muhafızları'nda görevli olan Korgeneral "Gassan" aşağı yukarı 7 Ağustos'ta Duma'daki bir kontrol noktasında tanık olduğu bir yargısız infazı anlattı: 2.306451612903226 But then he received additional orders from Maher [Maher al-Assad, the commander of the 4th Division and President al-Assad's younger brother]. Ama sonra Mahir'den [Mahir Esad, Başkan'ın erkek kardeşi ve 4. 0.967741935483871 The defectors said that they understood the phrase "by all means necessary" as an authorization to use lethal force, especially since they had been given live ammunition instead of other means of crowd control. Herkesin "ne gerekiyorsa" terimini ölümcül güç kullanma izni olarak anladığını, özellikle de diğer kalabalık kontrolü araçları yerine gerçek mermi dağıtıldığı gözönüne alındığında bunun böyle anlaşıldığını söylediler. 1.2105263157894737 "Try as he may to distance himself from responsibility for his government's relentless brutality, President Assad's claim that he did not actually order the crackdown does not absolve him of criminal responsibility," Neistat said. Neistat "Hükümetin acımasız vahşetinin sorumluluğundan kendini muaf tutmaya çalışan Başkan Esad'ın baskı emrini aslında kendinin vermediğini iddia etmesi onu cezai sorumluluğundan kurtarmaz. 1.1282051282051282 My unit was also involved in beating people. Benim birliğim de dövenler arasındaydı. 1.0509259259259258 The defectors provided detailed information about their units' participation in attacks, abuses against Syrian citizens, and the orders they received from commanders and officials at various levels, who are named in the report. Saf değiştirenler Suriye vatandaşlarına karşı yapılan saldırılarda kendi birimlerinin aldığı rolle ve raporda isimleri verilen farklı rütbedeki komutan ve yetkililerden aldıkları emirlerle ilgili detaylı bilgi verdi. 1.0485436893203883 "The Security Council should ensure accountability by referring Syria to the International Criminal Court ." "Güvenlik Konseyi Suriye'yi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk ederek hesap vermelerini sağlamalıdır". 0.7709677419354839 About half the defectors Human Rights Watch interviewed said the commanders of their units or other officers also gave them direct orders to open fire at protesters or bystanders, and reassured them that they would not be held accountable. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü saf değiştirenlerin yaklaşık yarısı kendi birliklerinin komutanlarının ya da başka subayların da kendilerine göstericiler veya çevrede bulunanların üstüne ateş açmaları yönünde döğrudan emir verdiğini ve sorumlu tutulmayacaklarına dair güvence verdiklerini ifade etti. 0.9476190476190476 "Zahir," deployed to Banyas, Bayda, and Basateen in April and May, described how officers in his unit and accompanying intelligence agencies carried out arrests and looting in the towns they invaded: Nisan ve Mayıs aylarında Banyas, Bayda ve Basatin'de görevlendirilen "Zahir" birliğindeki subayların ve eşlik eden istihbarat görevlilerinin işgal ettikleri yerlerde nasıl gözaltı ve yağma yaptıklarını anlattı: 1.2608695652173914 At the detention facility, we would first put people in the yard, and beat them randomly, without any interrogation. Gözaltı merkezinde önce insanları açık alana koyuyor, sorgu yapmadan gelişigüzel dövüyorduk. 0.7885714285714286 Eight defectors told Human Rights Watch that they witnessed officers or intelligence agents killing soldiers who refused to follow orders. Saf değiştirenlerden sekizi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne subaylar ve istihbarat görevlilerinin emirleri yerine getirmeyen askerleri öldürdüklerine tanık olduklarını anlattı. 0.9256505576208178 Human Rights Watch has documented several incidents in which demonstrators and armed neighborhood groups have resorted to violence, and the number of armed attacks on security forces by military defectors has significantly increased since September. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü göstericilerin ve silahlı mahalle gruplarının şiddete başvurdukları bazı olaylar belgelemiştir ve Eylül ayından itibaren askerden kaçıp saf değiştirenlerin güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırılarda önemli bir artış görülmektedir. 0.9803921568627451 He told us explicitly to beat people severely on the heads, and not to worry about the consequences. Bize insanların özellikle başına hızla vurmamızı ve başımıza birşey geleceğinden korkmamamızı söyledi. 0.7289719626168224 Defectors told Human Rights Watch that they routinely beat and mistreated detainees and that their commanders ordered, encouraged, or condoned these abuses. Saf değiştirenler İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne gözaltındakileri düzenli olarak dövdüklerini ve kötü muamele yaptıklarını ve komutanların bu ihlalleri emrettiği, teşvik ettiği ya da görmezden geldiğini söylediler. 2.0217391304347827 They first held them in a detention facility on the premises for a few days; the army police was in charge of it. Then members of the Air Force Intelligence took them away in their cars. Önce birkaç gün için hastanedeki gözaltı merkezinde tuttular; orada askeri polis yetkiliydi. 0.9030612244897959 "Nizar," who was a guard in the military hospital in Homs from mid-April to mid-September 2011, described the beating and torture of injured protesters detained at the hospital: Nisan ortasından Eylül ortasına kadar Homs'taki bir askeri hastanede muhafız olan "Nizar" hastanede gözaltında tutulan yaralı göstericilerin nasıl dövüldüğünü ve işkenceye maruz kaldığını anlattı: 1.0769230769230769 I saw the mukhabarat and some soldiers also touching women inappropriately, pretending to be looking for bombs and explosives. Muhaberatın ve bazı askerlerin bomba ya da patlayıcı arar gibi yapıp kadınları uygunsuz biçimde ellediklerini gördüm. 0.8235294117647058 Three defectors described to Human Rights Watch incidents of summary executions and deaths from torture, involving 19 victims. Muhaliflerin safına geçenlerden üçü İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 19 kişinin yargısız infaz edilmesi ve işkence sonucu ölümüyle ilgili olayları anlattı. 1.0 "Habib," a conscript soldier from the 65th Brigade, 3rd Division, told Human Rights Watch that a soldier from his battalion was killed around April 14 for not following orders of Colonel Mohammed Khader, the battalion commander, to shoot at protesters in Douma: 65.Tugay 3.Tümen'de askerlik hizmetini yapan "Habib" İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 14 Nisan'da tugay komutanı Albay Muhammed Kader'in Duma'da göstericilere ateş açması yönündeki emirlerine uymadığı için kendi taburundan bir askerin nasıl öldürüldüğünü anlattı: 2.372093023255814 Jihad called a sniper on the roof, pointed at Yusuf, and the sniper then shot Yusuf twice in the head. Nişancı Yusuf'un kafasına iki el ateş etti. 0.7435897435897436 Iraq: Militia Attacks Destroy Villages, Displace Thousands Irak: Milis Saldırıları Köyleri Yakıp Yıkıyor, Binlerce Kişiyi Yerinden Ediyor 0.9555555555555556 Tikrit was the scene of a massacre of at least 1,000 Iraqi soldiers by ISIS last June. Tikrit geçtiğimiz Haziran'da IŞİD'in en az 1,000 Iraklı askeri katletmesine sahne olmuştu. 1.0 The actions violated the laws of war. Bu fiiller savaş hukukunun ihlalidir. 0.8983050847457628 Human Rights Watch also documented the abduction of 11 men during the operation, in September and October. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca, Eylül ve Ekim aylarındaki harekât sırasında 11 kişinin kaçırıldığını da belgeledi. 1.1443298969072164 The prime minister's office acknowledged that there were "individual lapses unconnected to government conduct." Başbakanlık "hükümetin idaresiyle ilişkisi olmayan bazı münferit hataların" olduğunu kabul etti . 0.9109947643979057 The response noted that there were arrests in some of these individual cases, but that alleged victims did not appear before the court to testify regarding their allegations. Cevapta, bu münferit vakaların bazılarıyla ilgili tutuklamaların yapıldığını ama mağdur olduğu öne sürülen kişilerin bu iddialarla ilgili ifade vermek üzere mahkemeye gelmedikleri belirtildi. 0.7017543859649122 Serious Abuses During Fight Against ISIS IŞİD'le Mücadele Esnasında Gerçekleştirilen Ağır İhlaller 0.848605577689243 Militias appear to have planned at least some of the attacks in advance, raising questions as to whether government political and military bodies that oversee the militias are responsible for planning the attacks. Milislerin bu saldırılardan en azından bazılarını önceden planladıkları anlaşılıyor ve bu da hükümetin milisleri denetleyen siyasi ve askeri organlarının bu saldırıların planlanmasında sorumluluk taşıyıp taşımadıklarına dair soru işaretleri yaratıyor. 0.8837209302325582 The abuses that Human Rights Watch documented show that it is imperative for al-Abadi to make good on this pledge. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği ihlaller el-Abadi'nin bu taahhüdünü yerine getirmesinin şart olduğunu ortaya koyuyor. 0.8493723849372385 Countries providing military assistance to Iraq, including the United States and Iran , should require the government to show that it is taking effective steps to end the very serious crimes by militias. Aralarında Amerika Birleşik Devletleri ve İran 'ın da bulunduğu Irak'a askeri yardım yapan ülkeler, hükümetten milislerin gerçekleştirdiği çok ağır hukuksuzlukların sona erdirilmesi için etkin adımlar attığını göstermesini talep etmelidir. 0.9252336448598131 The 31-page report, " After Liberation Came Destruction: Iraqi Militias and the Aftermath of Amerli ," documents, through field visits, analysis of satellite imagery, interviews with victims and witnesses, and review of photo and video evidence, that militias looted property of Sunni civilians who had fled fighting, burned their homes and businesses, and destroyed at least two entire villages. " Önce Özgürlük Sonra Yıkım: Iraklı Milisler ve Amerli Sonrası " başlıklı 31 sayfalık raporda, yapılan saha ziyaretleri, uydu görüntülerinin analizi, mağdur ve tanıklarla yapılan görüşmeler ve incelenen fotoğraf ve video kanıtlara dayanılarak, milislerin savaştan kaçarak evlerini terk eden Sünni sivillerin mülklerini yağmaladıkları, ev ve iş yerlerini yaktıkları ve en az iki köyü tamamen yerle bir ettikleri ortaya konuluyor. 0.8448275862068966 In a March 12 letter, Prime Minister Abadi's office responded to Human Rights Watch's February 25 letter conveying the main findings of the report. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün, hazırladığı raporun temel bulgularını ilettiği 25 Şubat tarihli mektubuna Başbakan Abadi'nin makamı 12 Mart tarihli bir mektupla cevap verdi. 1.0355029585798816 They said they saw militiamen taking items of value - such as refrigerators, televisions, clothing, and even electrical wiring - out of homes, then setting the houses on fire. Tanıklar, milislerin buzdolabı, televizyon, giysi ve hatta elektrik kablosu gibi kıymetli eşyaları çıkardıkları evleri sonrasında ateşe verirken gördüklerini anlattılar. 0.851145038167939 Human Rights Watch did not document reports of killings of civilians in this operation but has documented allegations of militia killings and other abuses in numerous other areas of Iraq in several reports in 2013 and 2014. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu harekât sırasında öldürülen sivillere ilişkin bilgileri raporlamasa da, 2013 ve 2014 boyunca yayınladığı birçok raporla milislerin Irak'ın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdikleri öldürmeler ve diğer ihlal iddialarını belgelemişti. 1.0335570469798658 On March 2, 2015, Iraqi security forces and Shia militias launched an assault on Tikrit, the capital of Salah al-Din province, to rout ISIS from the area. 2 Mart 2015'te Irak güvenlik güçleri ve Şii milisler IŞİD'i bölgeden uzaklaştırmak için Salahaddin eyaletinin başkenti Tikrit'e bir saldırı başlattı. 0.9666666666666667 Prime Minister Hayder al-Abadi should take immediate steps to protect civilians in areas where militias are fighting, assess and provide for the humanitarian needs of people displaced by militias, and hold accountable militia leaders and fighters responsible for serious crimes, such as those documented in this report. Başbakan Haydar el-Abadi milislerin savaştığı bölgelerde yaşayan sivillerin korunması için acil adımlar atmalı, milislerce yerlerinden edilen insanların ne tür insani ihtiyaçları olduğunu belirleyerek bunları karşılamalı ve bu raporda ortaya konan ağır suçlardan sorumlu olan milis liderlerinden ve savaşçılardan hesap sormalıdır. 0.8177966101694916 Individuals interviewed by Human Rights Watch said that ISIS had targeted the homes and property of those believed to be linked to the Iraqi government but otherwise had not attacked residents. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü kişiler IŞİD'in, Irak hükümetiyle bağlantısı olduğuna inandıkları kişilerin mal ve mülklerini hedef aldığını, ama bunun dışında bölge sakinlerine herhangi bir saldırıda bulunmadığını anlattılar. 0.797979797979798 Satellite imagery analyzed by Human Rights Watch corroborated witness accounts. İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından incelenen uydu görüntüleri de tanık ifadelerini destekliyor. 0.84 It stated that abuses attributed to Hashd al-Shaabi (Popular Mobilization) forces were in fact committed by ISIS, and that "most of the material from Internet websites" was "false footage." Mektupta ayrıca Haşid Şaabi (Halk Seferberliği) güçlerine atfedilen ihlallerin aslında IŞİD tarafından gerçekleştirildiği ve "internetteki web sitelerinden elde edilen malzemenin birçoğunun sahte görüntü" olduğu ifade edildi. 0.7142857142857143 Many were villages that ISIS had passed through and in some cases used as bases. Baskın düzenlenen mahalleler ve köylerin çoğu, IŞİD'in geçtiği ve kimi zaman üs olarak kullandığı yerleşimlerdi. 0.8095238095238095 "Militia abuses are wreaking havoc among some of Iraq's most vulnerable people and exacerbating sectarian hostilities." Milislerin gerçekleştirdikleri ihlaller Irak toplumunun en savunmasız kesimlerine büyük zarar veriyor ve mezhep kavgalarını şiddetlendiriyor" dedi. 0.7822222222222223 The response did not comment on satellite imagery evidence showing that most arson damage took place after the areas in question came under militia and Hashd al-Shaabi control. Verilen yanıtta, kundaklama sonucu zarar gören bölgelerin, bu bölgelerin kontrolünün milislerin ve Haşid Şaabi'nin eline geçtikten sonra meydana geldiğini ortaya koyan uydu görüntülerine dair herhangi bir yorum yer almıyordu. 0.5 In a December 18, 2014 opinion article in the Wall Street Journal, al-Abadi pledged to "bring … all armed groups under state control. 18 Aralık 2014'te Wall Street Journal'da yayınlanan bir makalede el-Abadi, "tüm silahlı grupların devletin kontrolü altında... toplanacağını" vadederek "Hiçbir silahlı grup ya da milis, Irak Güvenlik Güçlerinin dışında veya ona paralel biçimde çalışmayacaktır" dedi. 0.8771929824561403 Residents told Human Rights Watch that the militias, whose vehicles and insignias identified them as including the Badr Brigades, Asa'ib Ahl al-Haqq, Kita'ib Hezbollah, and Saraya Tala'a al-Khorasani, destroyed, in part or entirely, numerous villages between the towns of al-Khales, in southern Diyala province, and Amerli, about 50 kilometers north. Yerel halk tarafından İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne anlatılan tanıklıklarda, araçlardan ve üstlerindeki işaretlerden Bedr Tugayları, Asaib Ehl el-Hak, Hizbullah Tugayları ve Saraya Teala Horasani gruplarından olduğu anlaşılan milislerin Diyala eyaletinin güneyindeki el-Kales ile yaklaşık 50 kilometre kuzeyindeki Amerli arasında bulunan birçok köyü kısmen veya tamamen tahrip ettikleri kaydedildi. 0.7333333333333333 Elsewhere in Iraq and in Syria , Human Rights Watch has documented serious abuses and war crimes by al-Qaeda and later ISIS, that most likely amount to crimes against humanity. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Irak ve Suriye' nin başka bölgelerinde de önceleri el-Kaide sonraları ise IŞİD tarafından, insanlığa karşı suç oluşturma ihtimali yüksek bulunan ağır hukuk ihlalleri ve savaş suçları işlendiğini de belgelemişti. 1.1601731601731602 The Iraqi government should rein in the militias and countries participating in the fight against ISIS, including the United States and Iran , should ensure military operations and other related support in the fight against ISIS are not paving the way for such abuses. Irak hükümeti, IŞİD'le savaşa katılan milisleri ve ABD ve İran gibi ülkeleri dizginlemeli; ayrıca askeri operasyonların ve IŞİD'e karşı yürütülen savaşa verilen diğer desteklerin de bu ve benzeri ihlallere yol açmasını önlemelidir. 0.8599348534201955 At the end of August, following a three-month siege by ISIS, ground operations by pro-government Shia militias and Iraqi and Kurdish government ground forces, supported by Iraqi and United States air strikes, pushed ISIS away from Amerli, in Salah al-Din province. Üç ay süren IŞİD işgalinin ardından, Ağustos sonunda hükümet yanlısı Şii milisler ile Irak ve Kürt hükümetleri kara kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ve İran ve ABD güçlerinin de hava saldırılarıyla destekledikleri kara operasyonları, IŞİD'in Salahaddin eyaletine bağlı Amerli'den çıkmasını sağlamıştı. 0.8188976377952756 The 57-country body has largely remained silent and at times applauded China's efforts in recent months. 57 üyesi olan söz konusu teşkilat çoğunlukla sessiz kalmış ve son aylarda, zaman zaman Çin'in çabalarından övgüyle bahsetmişti. 0.7777777777777778 OIC countries should urgently sign this joint statement before the July 26 deadline. İİT ülkeleri, söz konusu ortak açıklamayı, 26 Temmuz günü sona erecek mühlet dolmadan, acilen imzalamalıdır. 1.0097087378640777 Credible estimates indicate that over one million people are being held in "political education" camps . "Siyasi eğitim" kamplarında tutulan insanların sayısı, güvenilir tahminlere göre bir milyonun üzerinde. 0.875 The Muslim-majority countries that signed the letter include: Algeria, Bahrain, Egypt, Kuwait, Saudi Arabia, Oman, Pakistan, Qatar, Somalia, Sudan, Syria, Tajikistan, Turkmenistan, and the United Arab Emirates. Söz konusu mektubu imzalayan, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında Cezayir, Bahreyn, Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan, Umman, Pakistan, Katar, Somali, Sudan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bulunuyor. 0.8988095238095238 Several OIC members including Afghanistan, Albania, Bangladesh, Indonesia, Malaysia, Morocco, Tunisia, and Turkey did not sign the China-backed letter. Aralarında Afganistan, Arnavutluk, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Fas, Tunus ve Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda İİT üyesi Çin'in desteklediği mektubu imzalamadılar. 0.9906976744186047 The Chinese government has subjected 13 million ethnic Uyghurs and other Turkic Muslims in Xinjiang to mass arbitrary detention, forced political indoctrination, restrictions on movement, and religious oppression. Çin hükümeti, Sincan'da yaşayan 13 milyon etnik Uygur'u ve diğer Türki Müslümanları, keyfi kitlesel tutuklamalara, zorunlu siyasi endoktrinasyona, seyahat özgürlüğü kısıtlamalarına ve dini baskılara maruz bırakıyor. 0.9019607843137255 China: Muslim-Majority States Whitewash Abuses Çin: Müslüman Ülkeler Hak İhlallerini Örtbas Ediyor 0.7889908256880734 Organisation of Islamic Cooperation Should Back Global Call to End Xinjiang Repression İslami İşbirliği Teşkilatı Sincan'daki Baskılara Son Verilmesi İçin Yapılan Küresel Çağrıya Destek Vermelidir 0.6161137440758294 However, no Muslim-majority country has joined the unprecedented global call at the UN Human Rights Council to investigate abuses. Ancak nüfusunun çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ülkelerden hiçbiri, ihlallerin soruşturulmasına yönelik olarak BM İnsan Hakları Konseyi'nde yapılan, daha önce benzeri görülmemiş, küresel çağrıya katılmadı. 0.724233983286908 The Chinese government-promoted letter was in response to a joint statement by 22 countries at the United Nations Human Rights Council last week expressing concern at massive rights violations in Xinjiang and urging unfettered access by international monitors. Çin hükümeti tarafından desteklenen söz konusu mektup, 22 ülkenin geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nde yaptıkları, Sincan'daki büyük ve kitlesel insan hakları ihlalleri ile ilgili kaygılarını dile getirerek, uluslararası gözlemcilere engelsiz erişim imkanı sunulmasını ısrarla talep ettikleri ortak açıklamaya yanıt niteliği taşıyor. 0.7421875 Chinese authorities have also placed Muslims in Xinjiang under pervasive surveillance and mobilized over a million officials to monitor Muslims, including through various intrusive programs. Sincan'da yaşayan Müslümanları geniş kapsamlı bir takip ve gözetim altında da tutan Çinli yetkililer; ayrıca, Müslümanların, özel yaşamı ihlal eden değişik programlar vasıtasıyla izlenmesi için bir milyondan fazla resmi görevliyi seferber etmiş durumdalar. 0.7386363636363636 Despite the systematic abuses against Muslims in Xinjiang, the countries that joined China's statement applauded China's "counter-terrorism and de-radicalization measures in Xinjiang" that have led to a "stronger sense of happiness, fulfillment, and security." Sincan'da yaşayan Müslümanlara yönelik sistematik hak ihlalleri yapılmasına rağmen, Çin'in açıklamasına katılmayı tercih eden ülkeler, Çin'in "Sincan'da uyguladığı terör ve radikalleşme ile mücadele yöntemlerinden" övgüyle bahsettiler ve bu önlemlerin "daha güçlü bir mutluluk, içsel tatmin ve güvenlik hissiyatının doğmasına yol açtığını" belirttiler. 0.7578616352201258 When the OIC foreign ministers met in Abu Dhabi in March, they ignored the plight of Xinjiang's Muslims, and instead praised China's efforts "in providing care to its Muslim citizens" and "look[ed] forward to further cooperation" with China. İİT üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, Mart ayında Abu Dabi'de yaptıkları toplantıda Sincan'daki Müslümanların içinde bulundukları kötü durumu görmezden gelmiş, tam aksine Çin'in "Müslüman vatandaşlarına gösterdiği özeni" övmüş ve "Çin ile işbirliğini gelecekte de sürdürmek" yönündeki umutlarını dile getirmişlerdi. 0.8327759197324415 (New York) - More than a dozen member countries of the Organisation of Islamic Cooperation ( OIC ) signed a statement supporting China 's policies in Xinjiang that ignored widespread repression of the region's Muslims, Human Rights Watch said today. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yaptığı bir açıklamada, İslami İşbirliği Teşkilatı Üyesi ( İİT ) ondan fazla ülkenin, Çin 'in Sincan'da uyguladığı politikalara destek veren ve bölgedeki Müslümanların maruz kaldığı yaygın baskıyı görmezden gelen bir açıklamaya imza attığını belirtti. 0.8103448275862069 There's no need to defend you against anything. Kendini herhangi bir şeye karşı savunmak zorunda değilsin. 1.125 Some people even stayed for a night. Bazıları gece yatıya bile kaldı. 1.054054054054054 I didn't carry any East Turkestan flag. Hiç Doğu Türkistan bayrağı taşımadım. 0.90625 On political education camps: Siyasi Eğitim Kampları Hakkında: 1.2741935483870968 First, the village police called, and then a higher-level police bureau called. "Önce polis aradı, sonra da daha üst düzey polis bürosu aradı. 1.0120481927710843 The authorities came in advance and made a list and assigned new "relatives" to you. Yetkililer önceden gelip, bir liste hazırladılar ve bana yeni ‘akrabalar' atadılar. 0.75 The authorities encourage neighbors to spy on each other. Yetkililer komşuları birbirleri hakkında muhbirlik yapmaya teşvik ediyorlar. 0.8493150684931506 I didn't join any terrorist or any organization against China. Bir terör örgütüne veya Çin'e karşı herhangi başka bir örgüte katılmadım. 0.875 International impact of the Strike Hard Campaign: "Şiddete Darbe Vur" Kampanyasının Uluslararası Etkileri: 1.1379310344827587 I didn't join any demonstrations. Hiç bir gösteriye katılmadım. 1.025974025974026 I was really frightened, and I pretended to be busy looking after my grandkids. Çok korkmuştum ve sürekli olarak torunlarımla meşgul oluyormuşum gibi yaptım. 1.0 Those who resist or are deemed to have failed to "learn" are punished. Direnenler veya "öğrenemediğine" kanaat getirilenler cezalandırılıyor. 0.5662650602409639 Since early 2017, twice a week, officials came. "2017'nin başlarından beri görevliler beni evimde haftada iki defa ziyaret ettiler. 1.1714285714285715 China: Massive Crackdown in Muslim Region Çin: Müslüman Bölgesinde Ağır Baskı 0.9605263157894737 Children have at times been trapped in one country without their parents. Bazı vakalarda, çocuklar, ebeveynleri olmaksızın başka bir ülkede kalmışlar. 1.0 In political education camp, we were always under stress. Siyasi eğitim kampında sürekli olarak stres altındaydık." 1.0 So, I stayed silent. Dolayısıyla sustum." 0.8452380952380952 The government has barred Turkic Muslims from contacting people abroad. Hükümet, Türki Müslümanların yurtdışındaki insanlarla bağlantı kurmasını engelliyor. 1.28 A total of five officials…took turns to watch over me [at home]. "Toplam beş görevli sırayla beni evimde izlediler. 0.9655172413793104 Nobody can move because they watch you through the video cameras, and after a while a voice came from the speakers telling you that now you can relax for a few minutes. "Kimse yerinden kıpırdayamıyor çünkü sizi video kameralarıyla sürekli izliyorlar ve bir süre sonra hoperlörden gelen bir ses size bir kaç dakika dinlenebileceğinizi söylüyor. 1.0 I was worried that if I spoke I'd let slip that my husband had gone [abroad]. Eğer konuşursam kocamın yurtdışına gittiğini ağzımdan kaçırırım diye korktum. 0.8823529411764706 Everyday controls in Xinjiang: Sincan'da Günlük Yaşamın Kontrolü: 0.9625 That voice also tells you off for moving…we were watched, even in the toilet. Yerinizden kıpırdadığınızda o ses sizi azarlıyor... Tuvalette bile izleniyorduk. 1.0253164556962024 Nineteen of those interviewed have left Xinjiang within the past year and a half. Görüşülenlerden 19'u ise son bir buçuk sene içinde Sincan'dan ayrılmış kişiler. 0.8949044585987261 They are held for having links with foreign countries, particularly those on an official list of "26 sensitive countries," and for using foreign communication tools such as WhatsApp, as well as for peacefully expressing their identity and religion, none of which constitute crimes. Bu kamplarda; yabancı ülkelerle, özellikle de "26 hassas ülkeden" -müteşekkil bir listede yer alan ülkelerle- bağlantıları olduğu ve WhatsApp gibi yabancı iletişim araçlarını kullandıkları için, ayrıca kimliklerini ve dinlerini barışçıl bir şekilde ifade ettikleri için tutuluyorlar ki bunların hiç biri suç değil. 2.0 I have no criminal record in China…why are they doing stuff like that [to me]? Neden bana böyle şeyler yapıyorlar ki?" 1.0869565217391304 I resisted their measures…They put me in a small solitary confinement cell…In a space of about 2x2 meters I was not given any food or drink, my hands were handcuffed in the back, and I had to stand for 24 hours without sleep. "Onların uygulamalarına direndim... Beni tek başıma bir tecrit hücresine koydular... 2x2 metre büyüklüğünde bir alanda, ellerim kelepçeli, aç susuz, 24 saat boyunca, uyumadan ayakta beklemek zorunda kaldım." 0.9624413145539906 A man who spent months in political education camps, told Human Rights Watch: "I asked [the authorities] if I can hire a lawyer and they said, ‘No, you shouldn't need a lawyer because you're not convicted. Siyasi eğitim kamplarında aylarca kalmış bir adam İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şunları anlattı: "Yetkililere avukat tutup tutamayacağımı sordum; bana ‘Hayır, çünkü senin hakkında bir mahkumiyet kararı verilmedi. 1.02020202020202 The government has also pressured some ethnic Uyghurs and Kazakhs living outside the country to return to China, while requiring others to provide detailed personal information about their lives abroad. Hükümet, ayrıca ülke dışında yaşayan bazı etnik Uygurları ve Kazakları Çin'e geri dönmeye zorlarken, bazılarını da yurtdışındaki yaşamları ile ilgili ayrıntılı kişisel bilgileri paylaşmaya zorluyor. 0.9766081871345029 … [The officially-assigned "relatives"] talked to my son, my grandkids, they took pictures, they sat at the table, they asked, "Where's your husband, where did he go?" Resmi makamlar tarafından atanmış akrabalar, çocuklarımla, torunlarımla konuştular, fotoğraflar çektiler, masada oturdular, kocan nerede, ne yapıyor gibi sorular sordular. 1.1019417475728155 And they had to document that they'd checked on me… The photos show them reading political propaganda together [with me] or show me moving a pillow on a bed to prepare for them to stay overnight; or them lying down on the sofa. Beni izlemiş olduklarını belgelemeleri de gerekiyordu... Fotoğraflarda benimle birlikte siyasi propaganda okudukları, onlara gece kalmaları için yatak hazırladığım ya da bir kanepede uzandıkları görülüyor." 1.7209302325581395 You're in a political education camp - all you have to do is just study.'" Tek yapman gereken ders çalışmak' dediler." 0.95 The United Nations Committee on the Elimination of Racial Discrimination (CERD) reviewed the situation in China in mid-August and described Xinjiang as a "no rights zone." Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi (CERD) Çin'deki durumu ağustos ortasında gözden geçirdi ve Sincan'ı "insan haklarının bulunmadığı bir bölge" ilan etti. 0.9836956521739131 The level of repression increased dramatically after Communist Party Secretary Chen Quanguo relocated from the Tibet Autonomous Region to assume leadership of Xinjiang in late 2016. Uygulanan baskının seviyesi Komünist Partisi Sekreteri Chen Quango'nun Tibet Özerk Bölgesi'nden gelerek Sincan'ın liderliğini üstlenmesiyle, 2016 yılının sonlarında büyük ölçüde arttı. 0.8298969072164949 The detainees in political education camps are held without any due process rights - neither charged nor put on trial - and have no access to lawyers and family. İnsanlar, siyasi eğitim kamplarında adil yargılanma hakları ihlal edilerek tutuluyorlar, kendilerine ne bir suç isnat ediliyor ne de yargılanıyorlar, ailelerine ve avukatlarına da erişemiyorlar. 0.9737991266375546 Outside these detention facilities, the Chinese authorities in Xinjiang subject Turkic Muslims to such extraordinary restrictions on personal life that, in many ways, their experiences resemble those of the people detained. Bu gözaltı merkezlerinin dışında ise, Sincan'daki Çinli yetkililer Türki Müslümanları kişisel yaşamlarına yönelik öyle kısıtlamalara tabi tutuyorlar ki, onların deneyimleri de bir çok açıdan, gözaltında tutulanlarınkine benziyor. 0.8321167883211679 A combination of administrative measures, checkpoints, and passport controls arbitrarily restrict their movements. İdari önlemler, kontrol noktaları ve pasaport kontrollerinden müteşekkil bir dizi uygulama, insanların seyahat özgürlüklerini kısıtlıyor. 1.1235955056179776 The Chinese government's "Strike Hard Campaign against Violent Extremism" began in Xinjiang in 2014. Çin hükümetinin "Terörist Şiddete Darbe Vur" kampanyası Sincan'da 2014 senesinde başladı. 0.43478260869565216 The police told me, "If you don't come, we'll come get you." Numaralarını gizlemişlerdi, nereden aradıklarını göstermiyorlardı... Polis bana ‘eğer sen kendin gelmezsen, biz gelip seni alırız,' dedi." 0.865979381443299 They give a signal, that even if you're in a foreign country, they can "manage" you. "Yurt dışında olsan bile seni ‘yönetebileceklerini' gösteren bir sinyal veriyorlar... Korkuyorum. 0.9965277777777778 Throughout the region, the Turkic Muslim population of 13 million is subjected to forced political indoctrination, collective punishment, restrictions on movement and communications, heightened religious restrictions, and mass surveillance in violation of international human rights law. Tüm bölgede, 13 milyon Türki Müslüman nüfus; insan haklarına aykırı olarak, zorunlu siyasi endoktrinasyona, toplu cezalandırmaya, seyahat ve iletişim özgürlüklerinin kısıtlanmasına, din özgürlüğünün üzerindeki kısıtlamaların artırılmasına, kitlesel takip ve gözetlemeye maruz bırakılıyor. 0.8469387755102041 They have also subjected people in Xinjiang to pervasive and constant surveillance. Yetkililer ayrıca Sincan'daki insanları yaygın ve sürekli bir takip ve gözetim altında tutuyorlar. 1.2102272727272727 "The pain and anguish of families torn apart, with no knowledge of what's happened to their loved ones stands in stark contrast to Beijing's claims that Turkic Muslims are ‘happy' and ‘grateful,'" Richardson said. Richardson, "Sevdiklerinden haber alamayan, bölünmüş ailelerin dramı, Pekin'in Türki Müslümanlarının ‘mutlu' ve ‘müteşekkir' oldukları iddiası ile sert bir tezat teşkil ediyor. 0.7557251908396947 The names and identifying details of people interviewed have been withheld to protect their safety. Görüşülen kişilerin isimlerinin ve kimliklerinin belli olmasına neden olabilecek özellikleri, kendi güvenlikleri için gizlenmiştir. 0.6333333333333333 All names of detainees are pseudonyms. Gözaltında tutulan kişi isimlerinin tamamı takma isimlerdir. 0.8191489361702128 The authorities employ high-tech mass surveillance systems that make use of QR codes, biometrics , artificial intelligence , phone spyware, and big data . QR kodlarından, biometrik verilerden, suni zekadan , casus telefon yazılımlarından ve büyük veri tabanlarından yararlanan, yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetim sistemleri kullanıyorlar. 1.118421052631579 They are subjected to persistent political indoctrination, including compulsory flag-raising ceremonies, political or denunciation meetings, and Mandarin "night schools." Bayrak çekme törenlerine, siyasi toplantılara, toplu ihbar ve inkar toplantılarına ve Mandarincenin öğretildiği gece okullarına katılmaya zorlanıyorlar. 0.9337016574585635 The Chinese delegation disputed this portrayal of the region , as well as its characterization of political education camps, calling them "vocational education centers." Çin delegasyonu bölgenin bu şekilde tanımlanmasına ve komitenin siyasi eğitim kamplarını betimleme şekline itiraz ederek, bu kampların "mesleki eğitim merkezleri" olduğunu söyledi . 1.1206896551724137 -Nur, a former detainee in a political education camp, March 2018 -Siyasi eğitim kampının eski mahkumlarından Nur, Mart 2018 1.2666666666666666 Credible estimates indicate that 1 million people are being held in the camps, where Turkic Muslims are being forced to learn Mandarin Chinese, sing praises of the Chinese Communist Party, and memorize rules applicable primarily to Turkic Muslims. Bu kamplarda Türki Müslümanlara zorla Mandarin Çincesi öğretiliyor, Komünist Parti'yi öven şarkılar söylemeye ve öncelikli olarak Türki Müslümanlara uygulanan kuralları ezberlemeye zorlanıyorlar. 0.6202247191011236 The 117-page report, " ‘Eradicating Ideological Viruses': China's Campaign of Repression Against Xinjiang's Muslims ," presents new evidence of the Chinese government's mass arbitrary detention, torture, and mistreatment, and the increasingly pervasive controls on daily life. "‘İdeolojik Virüsleri Temizlemek': Çin'in Sincan Bölgesinde Yaşayan Müslümanlara Yönelik Baskı Kampanyası" ( rapor özeti ve tavsiyeler - Türkçe ) başlığını taşıyan 117 sayfalık raporda Çin hükümeti tarafından uygulanan kitlesel keyfi gözaltılar ve Sincan'daki Türki Müslümanlara yönelik işkence ve kötü muameleye ilişkin yeni kanıtlar sunuluyor ve gündelik yaşam üzerinde giderek artan ölçüde yaygınlaşan, sistematik kontrol ayrıntılandırılıyor. 0.7074235807860262 (New York) - The Chinese government is conducting a mass, systematic campaign of human rights violations against Turkic Muslims in Xinjiang in northwestern China. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yayınladığı bir raporda, Çin hükümetinin Çin'in kuzeybatısındaki Sincan'da yaşayan Türki Müslümanlara yönelik sistematik bir insan hakları ihlalleri kampanyası yürüttüğünü açıkladı. 1.0625 The campaign has divided families, with some family members in Xinjiang and others abroad caught unexpectedly by the tightening of passport controls and border crossings. Bazı aile bireyleri Sincan'da iken, diğer aile bireyleri sınır geçişlerinin ve pasaport kontrollerinin aniden sıkılaştırılması nedeniyle, yurt dışında kaldılar. 1.46875 The report is primarily based on interviews with 58 former residents of Xinjiang, including 5 former detainees and 38 relatives of detainees. Rapor temel olarak eskiden Sincan Bölgesi'nde yaşamış 58 kişi ile yapılan mülakatlara dayanıyor. 0.5784543325526932 They should also pursue joint actions at the UN Human Rights Council, creating a coalition to gather and assess evidence of abuses in Xinjiang, and imposing targeted sanctions on Party Secretary Chen Quanguo and other senior officials responsible. Yabancı hükümetlerin, Sincan'da ağır hak ihlalleri yapıldığını gösteren inkar edilmesi imkansız kanıtlar karşısında, BM İnsan Hakları Konseyi'nde ortak hareket etmeleri, Sincan'daki hak ihlallerine ilişkin kanıtları toplamak ve değerlendirmek için bir koalisyon kurmaları ve Parti Sekreteri Chen Quango ile birlikte bu ihlallerden sorumlu olan diğer üst düzey yetkilileri doğrudan hedef alan yaptırımlar uygulamaları gerekiyor. 1.0776699029126213 -Murat, a 37-year-old student living outside China and whose sister is in a political education camp, June 2018 -Çin dışında yaşayan ve kız kardeşi bir siyasi eğitim kampında tutulan 37 yaşındaki Murat, Haziran 2018 0.9411764705882353 Latifi's family members should also be immediately and unconditionally released. Ayrıca Latifi'nin aile bireyleri de derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır. 1.1846153846153846 The head of Iran's judiciary should immediately rescind the execution order." İran yargısı başkanı bu idam emrini derhal iptal etmelidir" dedi. 0.864 "But the Iranian authorities cannot use these crimes to justify torture or ill-treatment and unfair trials." Ama İranlı yetkililer bu suçları işkence, kötü muamele ve adil olmayan yargılamalar için bir gerekçe olarak kullanamaz" dedi. 1.065217391304348 Iran: Rescind Execution Order for Kurdish Student İran: Kürt Öğrencinin İdam Kararını İptal Edin 1.0188679245283019 Human Rights Watch opposes capital punishment in all circumstances because of its cruel and inhumane nature. İnsan Hakları İzleme Örgütü insanlık dışı ve zalimane olması sebebiyle ölüm cezasına her koşulda karşıdır. 1.6296296296296295 In 2009, the last year for which figures are available, authorities executed 388 prisoners, more than any other nation except China. Verilere ulaşılabilen son yıl olan 2009 yılında yetkililer 388 mahkumu idam etti. 0.9466666666666667 "We condemn all attacks by armed groups against civilians," Stork said. Stork, "Silahlı grupların sivilere yönelik her türlü saldırısını kınıyoruz. 0.8990825688073395 On October 23, 2007, security forces arrested Latifi, a law student at Azad University in the western Iranian province of Ilam, for his alleged activities on behalf of "anti-revolutionary" groups. Güvenlik güçleri 23 Ekim 2007 günü İran'ın batısındaki İlam eyaletinde bulunan Azad Üniversitesi'nde hukuk öğrencisi olan Latifi'yi, "devrim-karşıtı" gruplar adına yaptığı iddia edilen faaliyetleri nedeniyle tutukladı. 1.3636363636363635 An appeals court later confirmed that ruling. Temyiz mahkemesi de kararı onadı. 1.0559006211180124 Several days ago authorities informed Habibollah Latifi's lawyer that Latifi would be hanged at Sanandaj prison in Kurdistan province on the morning of December 26, 2010. Yetkililer bir kaç gün önce Habibullah Latifi'nin avukatına, Latifi'nin 26 Aralık 2010 sabahı Kürdistan bölgesindeki Sanandaj cezaevinde asılacağını bildirmişti. 1.0204081632653061 Several members of his family were allowed to visit Latifi and confirmed that he was alive and well. Ailesinden Latifi'yi görmesine izin verilen birkaç kişi Latifi'nin sağ ve esen olduğunu doğruladı. 0.9572368421052632 In May 2010, after authorities executed five prisoners convicted of moharebeh, four of whom were ethnic Kurds, Human Rights Watch criticized the use of torture and ill-treatment and serious violations of due process before and during the trials and called for a moratorium on all executions. Mayıs 2010'da dördü Kürt kökenli olan beş mahkumun muharebe suçuyla idam edilmesinin ardından İnsan Hakları İzleme Örgütü yargılama öncesi ve sonrasında işkence ve kötü muamele ile ciddi adil yargılama ihlalleri yapılmasını eleştirmiş ve tüm idamlar için moratoryum ilan edilmesi için çağrıda bulunmuştu. 0.8267326732673267 (New York) - The Iranian judiciary should immediately rescind the execution order for a Kurdish student convicted after an unfair trial, Human Rights Watch said today. (New York) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, İran yargısına bugün yaptığı bir çağrıyla adil olmayan bir yargılama sonucu mahkum edilen bir Kürt öğrencinin ölüm cezasının derhal iptal edilmesini talep etti. 1.149171270718232 At his trial, the government alleged that Latifi was involved in several terrorist acts, including an assassination attempt on the life of a prosecutor and an attack at a police station in Kurdistan province. Yargılama sırasında hükümet Latifi'nin bir savcıya suikast girişimi ve Kürdistan bölgesindeki bir polis karakoluna yapılan saldırı gibi birçok terör eylemine karıştığını iddia etti. 1.13125 According to several media reports, Latifi's family and sources close to his family have alleged that intelligence agents subjected Latifi to torture during the investigation phase. Medyada yer alan haberlere göre Latifi'nin ailesi ve ailesine yakın kaynaklar istihbarat ajanlarının sorgu sırasında Latifi'ye işkence yaptığını iddia etmiştir. 1.2430939226519337 During the early morning hours of December 26, 2010, the chief warden of Sanandaj prison informed a crowd of several hundred people who had gathered outside the prison gates that Habibollah Latifi's execution had been halted. 26 Aralık 2010 günü, sabahın erken saatlerinde Sanandaj cezaevi baş müdürü, hapishane kapısı önünde toplanmış yüzlerce kişiye Habibullah Latifi'nin idamının durdurulduğunu bildirdi. 0.9027027027027027 Human Rights Watch continues to be concerned about Latifi's well-being, and calls on the authorities to ensure his safety while judicial review of his case is pending. İnsan Hakları İzleme Örgütü Latifi'nin esenliğiyle ilgili hala kaygı duymakta ve yetkililere, davasının yeniden incelenmesi sırasında güvenliğinin sağlanması için çağrıda bulunmaktadır. 1.04 Authorities have executed at least nine political dissidents since November 2009, all of them convicted of moharebeh for their alleged ties to armed groups. Kasım 2009'dan bu yana ise silahlı gruplarla bağlantıları oldukları iddiasıyla muharebe suçundan mahkum edilen en az dokuz siyasi muhalif idam edildi. 1.0670731707317074 During the past year, militant groups operating primarily in Kurdish-populated areas and Sistan-Baluchistan province have been implicated in the killing of numerous civilians. Geçtiğimiz yıl militan gruplar yoğun olarak Kürt nüfusun yaşadığı bölgelerde ve Sistan-Belucistan eyaletinde çok sayıda sivilin ölmesiyle sonuçlanan eylemler yaptı. 1.010928961748634 In the latest attack in the southeastern city of Chabahar on December 15, a suicide bomber killed at least 39 people who were among mourners during Shia ceremonies leading up to Ashura. Son olarak 15 Aralık'ta Çabahar şehrinde bir intihar bombacısının saldırısı sırasında aralarında Aşure törenleri kapsamında yas tutmakta olan Şiilerin de bulunduğu en az 39 kişi öldü. 1.0 Later that day, Iranian authorities announced that Latifi's execution would be put on hold pending further judicial review of his case. Aynı gün daha geç saatlerde İranlı yetkililer Latifi'nin cezasının davası yeniden gözden geçirilinceye kadar askıya alındığını duyurdu. 1.0164835164835164 While no grounds for their arrests have been reported, it is believed that the authorities targeted the family in part because of their efforts to publicize Latifi's imminent execution. Neden gözaltına alındıklarına dair herhangi bir gerekçe bildirilmedi ancak yetkililerin aileyi Latifi'nin idam edileceği bilgisini yaygınlaştırdıkları için hedef aldığına inanılıyor. 1.0547112462006079 Human Rights Watch has documented numerous cases where Iranian security forces have used physical and psychological coercion including torture to secure confessions in security-related cases, and courts have convicted defendants of moharebeh in trials where prosecutors failed to provide any convincing evidence establishing the defendant's guilt. İnsan Hakları İzleme Örgütü İran güvenlik güçlerinin güvenlikle ilgili davalarda itiraf elde edebilmek için işkence dahil fiziksel ve psikolojik zor kullandığına ve mahkemelerin de, savcıların sanığın suçlu olduğuna dair somut delil sunamamasına rağmen, sanıkları muharebe suçundan mahkum ettiğine dair birçok vaka belgelemiştir. 1.121212121212121 The First Branch of the Revolutionary Court in Sanandaj found Latifi guilty of moharebeh, or "enmity against God," and other security-related crimes, and sentenced him to death in 2008. Sanandaj'daki Devrim Mahkemesi Birinci Şubesi 2008'de Latifi'yi muharebeden (Allah'a düşmanlık) ve güvenlikle ilgili başka suçlardan suçlu bularak idama mahkum etti. 0.7288135593220338 In September, a bomb killed at least 12 people in the majority Kurdish town of Mahabad, in northwestern West Azerbaijan province. Eylül ayında ise ülkenin kuzey batısındaki Batı Azerbaycan bölgesinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Mahabad kentinde patlayan bir bomba sonucu en az 12 kişi hayatını kaybetti. 1.094488188976378 After local intelligence agents detained and interrogated Latifi for more than four months, authorities transferred him to Sanandaj prison. Yerel istihbarat birimlerince gözaltına alınarak dört saatten fazla sorgulanan Latifi daha sonra Sanandaj cezaevine nakledildi. 0.9066666666666666 According to media reports, the court convicted Latifi of involvement in terrorist acts and membership in an armed opposition group based solely on his possession of photos and videos of an acoustic bomb explosion that occurred in the city of Sanandaj prior to his arrest. Basında yer alan haberlere göre, mahkeme Latifi'yi, aleyhindeki tek kanıt olarak yakalanmasından önceki bir tarihte Sanandaj'daki bir ses bombasının patlamasıyla ilgili fotoğraf ve video görüntüleri bulundurmasına dayanarak terör eylemlerine karışmak ve silahlı muhalif örgüt üyeliğinden suçlu buldu. 0.7758620689655172 Habibollah Latifi to be Hanged on December 26 Habibullah Lafifi'nin 26 Haziran'da idamına karar verildi. 0.8731343283582089 Latifi is one of at least 16 Kurds facing execution on various national security-related charges including moharebeh. Latifi muharebe dahil güvenlikle ilgili çeşitli suçlara bağlantılı olarak idama mahkum edilen ve infaz bekleyen en az 16 Kürtten biri. 1.0579710144927537 Death sentences for those crimes would not be affected by the amendments. Bu suçlar için verilen ölüm cezaları değişikliklerden etkilenmeyecek. 0.8666666666666667 Iran: Proposed Penal Code Deeply Flawed İran: Ceza Kanunu Tasarısı Son Derece Sorunlu 1.1023622047244095 The government maintains that Iran does not execute children because authorities wait for child offenders to reach 18 before executing them. Hükümet İran'ın çocukları idam etmediğini, çünkü idamın infazı için mahkumların 18 yaşına gelmelerini beklediklerini savunuyor. 1.0842696629213484 Contrary to official assertions that the amendments will prohibit the execution of people less than 18 years of age, the new law retains the death penalty for children in certain circumstances. Değişikliklerin 18 yaşından küçüklerin idam edilmesini yasaklayacağına dair resmi değerlendirmenin aksine, yeni yasada çocuklar için ölüm cezası belli koşullarda hala yer alıyor. 1.1904761904761905 Parliament and other supervisory bodies have approved and finalized the text of the amendments, but President Mahmoud Ahmadinejad has not yet signed the amended code into law. Meclis ve diğer denetleyici organlar da bu son metne onay verdi ama Başkan Mahmud Ahmedinejad henüz yasa taslağını yürürlüğe sokacak imzayı atmadı. 0.9692307692307692 At least 28 Kurdish prisoners are known to be awaiting execution on national security charges, including "enmity against God." En az 28 Kürt mahkum un ise "Allah'a karşı düşmanlık" gibi ulusal güvenlikle ilgili suçlarla idam edilmeyi bekledikleri biliniyor. 0.848 The amendments also reinforce previously discriminatory provisions against women and religious minorities. Öngörülen değişiklikler kanunda daha önce de varolan kadınlara ve dini azınlıklara yönelik ayrımcı hükümleri degüçlendiriyor. 1.108433734939759 Some of the amendments would weaken further the rights of criminal defendants and convicts and allow judges wide discretion to issue punishments that violate the rights of the accused. Değişikliklerden bazıları sanıkların ve hükümlülerin haklarını daha da zayıflatacak ve hakimlere şüphelinin haklarını ihlal edecek cezalar verme yetkisi tanıyacaktır. 0.8476190476190476 "If Iran wants to comply with its human rights obligations, it should completely and categorically ban deplorable practices like child executions, limb amputations, and stoning." Eğer İran insan hakları yükümlülüklerine uymak istiyorsa çocukların idam edilmesi, amputasyon (organların kesilmesi) ve recm (taşlama) gibi korkunç uygulamaları tamamen ve kategorik olarak yasaklamalıdır" dedi. 0.8571428571428571 Under the current penal code, authorities have executed at least 30 people since January 2010 on the charge of "enmity against God" or "sowing corruption on earth" for their alleged ties to armed or terrorist groups. Yürürlükteki ceza kanununa dayanarak yetkililer Ocak 2010'dan bugüne en az 30 kişiyi silahlı gruplarla veya terör gruplarıyla bağlantılı oldukları iddiasıyla "Allah'a karşı düşmanlık" veya "dünyaya ahlaksızlık tohumları ekmek"ten suçlu bulup idam etti. 0.9714285714285714 In 2011 at least 143 child offenders were on death row in Iranian prisons, the vast majority for alleged crimes such as rape and murder. 2011 yılında büyük çoğunluğu tecavüz ve cinayet gibi suçlamalarla en az 143 çocuk suçlu İran hapishanelerinde idam sıralarını beklemekteydi. 0.9107142857142857 Proposed Amendments Would Violate Rights of Accused Önerilen Değişiklikler Şüpheli Haklarını İhlal Edecektir 0.8652482269503546 One troubling amendment concerns article 287, which defines the crime of efsad-e fel arz, or "sowing corruption on earth." Sorunlu değişikliklerden biri "dünyaya ahlaksızlık, yozlaşma tohumu ekme" diye tanımlanabilecek efsad-e fel arz suçunu düzenleyen 287. madde. 0.9715909090909091 The latest amendments address changes in three types of punishments specified in Sharia law: hadd - crimes against God, such as adultery and drinking alcohol, for which Sharia law assigns fixed and specific punishments); qesas - retributive justice, often reserved for murder; and diyeh - compensation to victims in the form of "blood money." Son değişiklikler Şeriat hukukunda belirtilen üç tip cezada değişiklik yapıyor: hadd - Allah'a karşı işlenen zina ve içki içmek gibi suçlar, ki bu suçlar için Şeriat hukuku belli özel cezalar tespit etmektedir; kısas - genellikle cinayet davalarında kullanılan cezalandırıcı adalet; ve diyeh (diyet) - kurbanlara "kan parası" olarak tazminat verilmesi. 1.0058479532163742 Human Rights Watch opposes the death penalty in all circumstances because it is unique in its cruelty and finality, and is plagued with arbitrariness, prejudice, and error. İnsan Hakları İzleme Örgütü ölüm cezasına zalimane ve geri dönüşsüz olması nedeniyle ve keyfiyet, önyargı ve hatayla dolu bir tarihi olması sebebiyle her koşulda karşıdır. 0.9182389937106918 Other crimes that carry the death penalty under the new provisions include insulting the Prophet Mohammad and possessing or selling illicit drugs. Yeni değişikliklerde ölüm cezası istenen diğer suçlar arasında Hazreti Muhammed'i aşağılamak ve yasadışı uyuşturucu bulundurmak veya satmak fiileri yer alıyor. 1.0070921985815602 The new definition also includes clearly nonviolent activities such as "publish[ing] lies," "operat[ing] or manag[ing] centers of corruption or prostitution," or "damage[ing] the economy of the country" if these actions "seriously disturb the public order and security of the nation." Yeni tanımda "ulusun kamu düzenini ve güvenliğini ciddi olarak bozmaları durumunda" "yalan [bilgi] yayınlamak", "ahlaksızlık veya fuhuş merkezleri işletmek veya yönetmek" veya "ülke ekonomisine zarar vermek" gibi açıkça şiddet içermeyen suçlar da bu suç kategorisikapsamına giriyor. 1.1818181818181819 In addition, Iranian trials involving capital crimes have been replete with serious violations of due process rights and international fair trial standards. İlaveten, İran'ın ölüm cezası davaları hukuk kurallarının ve uluslararası adil yargılama standartlarının ağır ihlalleri ile doludur. 0.7575757575757576 Children convicted of ta'zir or discretionary crimes such as drug-related offenses may no longer be sentenced to death but instead to correctional and rehabilitation programs. Öte yandan, yeni değişikliklere göre ta'zir,yaniuyuşturucu ile ilgili suçlar gibi takdire bağlı suçlardan hüküm giymiş çocuklar artık ölüm cezasına çarptırılmıyor; onun yerine ıslah ve rehabilitasyon programlarına sevk ediliyorlar. 1.0669014084507042 The new amendments continue to allow the death penalty for activities that should not constitute crimes at all - certain types of consensual sexual relations outside of marriage - or that are not among the "most serious" crimes (typically those that cause the death of a victim) under international law. Yeni değişiklikler belli tür evlilik dışı rızaya dayalı cinsel ilişkiler gibi daha baştan suç sayılmaması gereken fiiller veya uluslararası hukukta "en ağır" suçlar arasında olmayan (mesela birinin ölümüne sebep olan) suçlar için ölüm cezası verilmesine olanak sağlamaya devam ediyor. 0.9102564102564102 Lawmakers and judiciary officials have cited the amendments as a serious attempt to comply with Iran's international human rights obligations. Yasama ve yargı mensupları bu değişikliklerin İran'ın uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uyum sağlama yolunda ciddi bir girişim olduğunu savunuyor. 1.0918918918918918 Ayatollah Sadegh Larijani, who is the head of Iran's judiciary, has ordered Iran's courts to apply the old penal code until Ahmadinejad signs the new amendments into law, which could happen at any time. İran yargısının başkanı olan Ayetullah Sadegh Larijani İran mahkemelerine Ahmedinejad yeni değişiklikleri yasalaştıracak imzayı atıncaya kadar eski ceza kanununu kullanmalarını emretti. 0.9402985074626866 A judge may, therefore, still sentence to death a girl as young as 9 or a boy as young as 15 convicted of a "crime against God" or qesas crime such as sodomy or murder if he determines that the child understood the nature and consequences of the crime. Bu nedenle bir hakim "Allah'a karşı suç" veya fiili livata gibi bir kısas suçu işlemekten suçlu bulunan 9 yaşındaki bir kız çocuğu veya 15 yaşındaki bir oğlan çocuğu hakkında suçun doğası ve sonuçlarının farkında olduğuna kanat getirmesi halinde ölüm cezası verebilir. 1.0398406374501992 Human Rights Watch has documented that in a number of these cases, the evidence suggests that Iran's judicial authorities convicted, sentenced, and executed people simply because they were political dissidents, and not because they had committed terrorist acts. İnan Hakları İzleme Örgütü bu vakaların bazılarında eldeki kanıtların İran'ın yargı otoritelerinin kişileri terör suçu işledikleri için değil, sadece siyasi muhalif oldukları için suçlu bulup hüküm vererek idam ettiklerini gösterdiğini belgelemiştir . 0.8412017167381974 The 48-page report, " Codifying Repression: An Assessment of Iran's New Penal Code ," says that many problematic provisions of the current penal code remain unaddressed in the proposed amendments. 48 sayfalık " Baskının Yasalaştırılması: İran'ın Yeni Ceza Kanunu Hakkında Değerlendirme " başlıklı raporda yapılması önerilen değişikliklerin yürürlükteki ceza kanununda yer alan sorunlu birçok maddeyi dikkate almadığı belirtiliyor. 1.0229885057471264 Iran's Islamic Penal Code, which went into effect in 1991, reflects the ruling clerics' interpretation of Sharia law, based on the Jafari or Twelver Shia school of jurisprudence. İran'ın 1991'de yürürlüğe giren İslami Ceza Kanunu iktidardaki din adamlarının Şeriat yasalarını Caferi veya 12 İmam okulunun içtihatlarına dayanarak yorumlamasına dayanıyor. 0.907258064516129 It includes discretionary (ta'zir) punishments not specifically laid out in Sharia law that apply to most of Iran's national security laws, under which political dissidents are convicted and sentenced in revolutionary courts. Kanun, Şeriat hukukunda özel olarak belirtilmeyen ve İran'ın siyasi muhalifleri devrim mahkemelerinde yargılayıp cezalandırılmasında kullanılan ulusal güvenlik yasalarının büyük çoğunluğunun dahil olduğu takdire bağlı (ta'zir) cezaları da kapsıyor. 1.0673076923076923 Iran remains the world leader in executing people convicted of committing an offense while under the age of 18. İran 18 yaşından küçükken işlediği bir suç nedeniyle hüküm giymiş kişileri idam etmekte dünya birincisi. 0.9631578947368421 The new provisions also expand upon broad or vaguely defined national security crimes that punish people for exercising their right to freedom of expression, association, or assembly. Yeni kanun maddeleri, kişileri ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini kullandıkları için cezalandıran geniş kapsamlı ve muğlak ulusal güvenlikle ilgili suçları daha da detaylandırıyor. 1.2167487684729064 In January 2012 the Guardian Council, an unelected body of 12 religious jurists charged with vetting all legislation to ensure its compatibility with Iran's constitution and Sharia, or Islamic law, approved the final text of an amended penal code. Ocak 2012'de, atanmış 12 dini hukukçudan oluşan ve mevzuatın İran anayasası ve Şeriat'a uygunluğunu denetlemekle görevli bir organ olan Muhafız Konseyi değiştirilmiş ceza kanununun nihai halini onayladı. 1.1111111111111112 These fears are not unfounded. Bu korkular temelsiz değil. 1.0806451612903225 Turkey's government should reinstate these crucial safeguards now." Türkiye hükümeti bu önemli tedbirleri geri getirmelidir" dedi. 0.6875 Turkey: Emergency Decrees Facilitate Torture Türkiye: Kanun Hükmündeki Kararnameler İşkenceyi Kolaylaştırıyor 1.0 The prohibition of torture in international law is absolute and cannot be suspended even in times of war or national emergency. Uluslararası hukuk işkenceyi mutlak surette yasaklar ve bu yasak savaş ya da ulusal acil durum hallerinde bile askıya alınamaz. 0.9625 "The cases we have documented seem to indicate that some have done just that. Belgelediğimiz vakalar bize bazı görevlilerin tam da böyle yaptığını gösteriyor. 0.8950617283950617 Turkish government officials, including President Recep Tayyip Erdoğan, declared after the coup attempt that they had zero tolerance for torture. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere Türkiye hükümeti yetkilileri darbe girişiminden sonra işkenceye sıfır tolerans göstereceklerini ilan ettiler. 1.170854271356784 Mehmet Metiner, the ruling party member of parliament who is head of the parliamentary sub-committee on prisons, recently stated that the commission would not investigate allegations of torture of alleged Gülen supporters in prisons. İktidar partisinin üyesi ve Meclis Cezaevi Alt Komisyonu Başkanı Mehmet Metiner kısa süre önce komisyonun hapishanelerdeki Gülen destekçilerine işkence yapıldığı iddialarını incelemeyeceğini söyledi. 0.9565217391304348 Law enforcement officers have applied these provisions not only to those accused of involvement with the coup attempt, but also to detainees accused of links with armed Kurdish and leftist groups, also depriving them of important safeguards against ill-treatment and unfair prosecution. Kolluk görevlileri bu tedbirleri yalnızca darbe girişimine karışmakla suçlanan kişilere değil silahlı Kürt ve sol gruplarla bağlantılı olmakla suçlanarak gözaltına alınan kişilere de uyguluyor ve onları da kötü muamele ve adil olmayan yargılamaya karşı koruyacak tedbirlerden de mahrum bırakıyorlar. 1.0695187165775402 And the authorities' decision to postpone a visit to Turkey by the United Nations special rapporteur on torture casts serious doubt on the authorities' commitment to prevent torture and ill-treatment. Ayrıca, Türkiye li yetkililerin Birleşmiş Milletler işkence özel raportörünün ziyaretini ertelemesi de, işkence ve kötü muameleyi önleme taahhütleriyle ilgili ciddi bir şüphe uyandırıyor. 0.9510869565217391 At least 241 police officers and citizens died and up to 2,000 were injured when elements of the military attempted a coup d'état against the elected government on July 15-16. Ordunun bazı unsurlarının seçilmiş hükümete darbe yapmaya kalkıştığı 15-16 Temmuz tarihlerinde en az 241 polis memuru ve vatandaş hayatını kaybetti ve yaklaşık 2.000 kişi de yaralandı. 1.1369294605809128 The emergency decrees extend the maximum length of police detention without judicial review from four to 30 days, deny detainees access to lawyers for up to five days, and restrict detainees' choice of lawyer and their right to confidential conversations with their lawyers. KHK'lar yargısal denetime tabi olmadan gözaltı süresini dört günden otuz güne çıkarıyor, gözaltındakilerin avukatla görüşmesini beş güne kadar kısıtlayabiliyor ve alıkonan kişinin avukat seçme ve avukatıyla özel görüşme haklarını kısıtlıyor. 0.9634146341463414 Human Rights Watch interviewed several people injured while resisting the coup. İnsan Hakları İzleme Örgütü darbeye karşı koyarken yaralanan kişilerle de görüştü. 0.8461538461538461 The 43-page report, " A Blank Check: Turkey's Post-Coup Suspension of Safeguards Against Torture ," documents how the weakening of safeguards through decrees adopted under the state of emergency has negatively affected police detention conditions and the rights of detainees. 47 sayfalık "Açık Çek: Türkiye'de Darbe Sonrası İşkenceye Karşı Koruma Tedbirlerinin Askıya Alınması" başlıklı rapor, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) koruma tedbirlerinin zayıflatılmasının gözaltı koşullarını ve gözaltına alınan kişilerin haklarını nasıl zayıflattığını ortaya koyuyor. 1.1550802139037433 The government also has the right - and even the obligation - to protect the public, investigate crimes committed during the attempted coup, including murder and bodily harm, and to hold those responsible to account. Hükümet ayrıca halkı korumak, darbe girişimi sırasında işlenen cinayet ve bedensel zarar dahil tüm suçları soruşturmak ve sorumluları yargılamak hakkına da -ve hatta yükümlülüğüne- sahip. 1.2937062937062938 For example, the authorities have placed more than 200 lawyers in pretrial detention on suspicion of involvement in the coup attempt, according to the Union of Turkish Bar Associations. Örneğin, Türkiye Barolar Birliği'nin ifadesine göre yetkililer 200'den fazla avukatı darbe girişimine karıştıkları gerekçesiyle gözaltına aldı. 0.6587677725118484 Human Rights Watch interviewed more than 40 lawyers, human rights activists, former detainees, medical personnel, and forensic specialists. İnsan Hakları İzleme Örgütü rapor için yürüttüğü araştırma kapsamında 40'tan fazla avukat, insan hakları aktivisti, sağlık personeli, adli tıp uzmanı ve gözaltından serbest bırakılmış kişilerle görüşmeler yaptı. 0.1366120218579235 © 2016 Human Rights Watch İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği polis işkence ve kötü muamelesi vakalarından bazılarının yaşandığı Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü © 2016 Human Rights Watch 0.7943037974683544 (Istanbul) - Turkish police have tortured and otherwise ill-treated individuals in their custody after emergency decrees removed crucial safeguards in the wake of a failed coup attempt in July, 2016, Human Rights Watch said in a report released today. (İstanbul) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün açıkladığı raporunda, Temmuz 2016'da Türkiye'de yaşanan başarısız darbe girişiminin ardından çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerden önemli koruma tedbirlerinin çıkarılmasının neticesi olarak polisin gözaltındaki kişilere işkence veya kötü muamele yaptığını söyledi. 0.8852459016393442 Lawyers, medical personnel, recently released detainees, and family members of detainees described to Human Rights Watch 13 cases of torture and ill-treatment after the coup attempt, with varying degrees of severity. Avukatlar, sağlık personeli, son dönemde gözaltından bırakılmış kişiler ve gözaltında tutulanların aileleri İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, gözaltında işkence ve kötü muameleyle ilgili, farklı düzeylerde şiddetin uygulandığı 13 vaka anlattılar. 0.7713498622589532 All of this has taken place in a pervasive climate of fear in which lawyers, detainees, human rights activists, medical personnel, and forensic specialists told Human Rights Watch they worried that they would be next in the government's extensive purge of alleged coup supporters. Tüm bunlar, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü avukatların, gözaltına alınmış kişilerin, insan hakları aktivistlerinin, sağlık personeli ve adli tıp uzmanlarının, hükümetin darbe destekçisi olduğu yolunda iddialar bulunan kişiler hakkında yürüttüğü kapsamlı gözaltılarda sıranın kendilerine gelmesinden korktuklarını söyledikleri bir ortamda gerçekleşiyor. 0.37623762376237624 Widespread and systematic torture has been a longstanding problem in Turkey. Türkiye'de yaygın ve sistematik işkence çok uzun yıllardır devam eden bir sorun olmakla beraber 2002'den 2015 ortalarına kadar gözaltında işkence ve kötü muamele şikâyetlerinde ciddi bir azalma olmuştu. 0.5227272727272727 These problems include: Bu sorunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: 0.85 The newly formed government has yet to take action. Yeni kurulan hükümet de henüz herhangi bir adım atmış değil. 1.0068027210884354 National elections were held in October 2010 under the old system, and ethnic deadlock prevented formation of a new government for more than a year. Ekim 2010'daki ulusal seçim eski sisteme göre yapıldı ve yeni hükümetin kurulması da etnik temelde yaşanan çıkmaz nedeniyle bir yıldan fazla sürdü. 0.8584905660377359 The 1991 census counted approximately 30,000 other national minorities, including 500 Jews. 1991 sayımında aralarında beşyüzü Yahudi olan 30,000 civarında diğer ulusal azınlık mensubu kaydedilmişti. 1.1693121693121693 For much of 2011, the Herzegovina-Neretva canton, which includes Mostar, violated Federation law by not funding healthcare for young children, pregnant women, and older people, a situation that particularly impacted Roma. Mostar'ın da içinde olduğu Hersek-Neretva kantonu 2011'in büyük bölümünde küçük çocuklara, hamile kadınlara ve yaşlılara ücretsiz sağlık hizmeti sağlamayarak Federasyon kanununu ihlal etti. 1.103448275862069 Bosnia and Herzegovina: Roma, Jews Face Political Discrimination Bosna: Romanlar ve Yahudiler Siyasette Ayrımcılığa Uğruyor 0.9911111111111112 The EU made amending the constitution a condition for EU membership negotiations, but following failed attempts at constitutional reform in 2006 and 2009, the EU and US are no longer actively involved in the reform process. AB, anayasa değişikliğini AB üyeliği müzakereleri için bir koşul olarak getirmişti; ancak 2006 ve 2009'daki anayasa reform çabalarının başarısızlığa uğramasıyla ne AB ne de ABD artık reform sürecinde aktif olarak yer almıyor. 1.1222222222222222 Fika Ahmetovic, 31, and her four children were evicted from their makeshift home, which lacked stable structures, electricity, or water, in an informal settlement in the city of Mostar, in October 2011. 31 yaşındaki Fika Ahmetovic ve dört çocuğu, Mostar'da kaçak bir yerleşim alanındaki düzgün bir altyapısı, elektriği, suyu olmayan derme çatma evinden Ekim 2011'de zorla çıkartıldı. 0.9409090909090909 In December 2009, the European Court of Human Rights ruled in Sejdic and Finci v. Bosnia and Herzegovina that the country's constitution discriminates against Roma and Jews, in violation of human rights law. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aralık 2009 tarihli Sejdic ve Finci v. Bosna ve Hersek kararında, ülkenin anayasasının insan hakları hukukunu ihlal ederek Romanlar ve Yahudilere yönelik ayrımcılık yaptığına hükmetmiştir. 0.9201520912547528 The 62-page report, " Second Class Citizens: Discrimination Against Roma, Jews, and Other National Minorities in Bosnia and Herzegovina ," highlights discrimination against Roma, Jews, and other national minorities in politics and government. 62 sayfalık " İkinci Sınıf Vatandaş: Bosna Hersek'te Romanlar, Yahudiler ve Diğer Ulusal Azınlıklara Yönelik Ayrımcılık " başlıklı raporda, Romanlar, Yahudiler ve diğer ulusal azınlıkların siyasi ve idari alanda karşı karşıya kaldığı ayrımcılığa dikkat çekiliyor. 0.918552036199095 For her youngest, who has severe health problems, it would also likely mean disruption in medical care, which the family would no longer be able to afford on its small income from recycling scrap metals. Ağır sağlık sorunları bulunan en küçük çocuğu açısından ise tıbbi tedavinin kesintiye uğraması demekti, zira ailesi çöp toplayıcılığıyla kazanabildiği küçük gelirle ödeyebildiği tedavi masraflarını artık karşılayamayacak. 0.8309859154929577 Much of this discrimination stems from Bosnia's 1995 Constitution, which mandates a system of government based on ethnicity and excludes these groups from high political office. Bu ayrımcılık uygulamalarının birçoğunun kaynağı olan 1995 tarihli Bosna Anayasası, etnisiteye dayalı bir idari sistemi hükme bağlıyor; bu da anılan grupların üst düzey siyasi görevlerde yer almalarını engelliyor. 1.1340782122905029 Healthcare: In the Federation, Roma must register with unemployment offices within 30 days of losing a job to receive healthcare coverage, a rule that many learn about only after the deadline has passed. Sağlık hizmeti: Federasyon'da Romanlar ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanabilmek için işlerini kaybettikten sonraki 30 gün içinde işsizlik bürolarına kayıt yaptırmak zorundalar. 1.053475935828877 Some officials in Bosnia have said that the needs of the three main ethnic groups - referred to in the constitution as "constituent people" - should take priority over those of national minorities. Bosnalı bazı yetkililer, anayasada "kurucu milletler" olarak tanımlanan üç temel etnik grubun ihtiyaçlarının bu ulusal azınlıkların ihtiyaçlarından daha öncelikli olduğunu söylemişlerdir. 0.8390804597701149 Forced evictions are an ever-present danger, and the government has made no provisions for adequate alternative housing for those who are evicted. Zorla yerinden edilme tehdidiyle sürekli karşı karşıyalar ve idare tahliye edilen kişilere uygun bir barınma alternatifi sağlanması konusunda herhangi bir tedbir almış değil. 2.081818181818182 As a result Roma children have low rates of attendance at school in many parts of the country, with only a third of Roma children attending primary school nationwide, compared with 93 percent of the country's children as a whole. Ülkedeki tüm çocukların yüzde doksan üçü ilkokula giderken, Roman çocukların yalnızca üçte biri okula gidiyor. 1.676056338028169 Forced evictions have been a particular problem in Mostar, with some Roma families evicted twice in the past two years. Geçen iki yıl içinde bazı Roman aileler iki defa yerlerinden edildiler. 1.0529801324503312 The 1991 census counted fewer than 9,000 Roma, as many Roma at the time identified as "Yugoslav," although current estimates put the number as high as 100,000. 1991 nüfus sayımı itibarıyla ülkedeki Roman nüfusun sayısı dokuz binden azdı; zira sayım sırasında birçok Roman kendini "Yugoslav" olarak tanımlamıştı. 1.3255813953488371 Employment: The main source of income for most Roma families is recycling scrap metals and begging on the streets. İstihdam: Roman aileler için ana gelir kaynağı atık metal toplayıcılığı ve dilencilik. 0.8823529411764706 Most recently, in October 2011, 100 Roma were left without adequate housing after an eviction to make space for housing for other Roma. Son olarak Ekim 2011'de 100 Roman, başka bir Roman gruba barınma sağlamak amacıyla, herhangi uygun bir barınma alternatifi sunulmadan yerlerinden edildi. 0.9128630705394191 The European Union and the United States, which helped develop the constitution in 1995 at the end of the wars in the region, have a special obligation to press Bosnia for constitutional changes, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bölgedeki savaşların sona ermesiyle birlikte 1995 yılında anayasanın hazırlanmasına destek veren Avrupa Birliği ve ABD'nin, anayasal değişiklik yapması yönünde Bosna'ya baskı yapma yükümlülüğü taşıdığını söyledi. 1.650943396226415 Although the government has established an employment program for Roma, very few Roma or employers have participated, because few Roma are officially registered as unemployed. Hükümet Romanlar için bir istihdam programı oluşturduysa da çok az Roman veya işveren bu programa katıldı. 0.6594202898550725 "But political discrimination against minorities has no place in a modern European country. Ama modern bir Avrupa ülkesinde azınlıklara yönelik siyasi ayrımcılığa yer olamaz" diyerek, "reform zamanının çoktan geldiğini" vurguladı. 0.8044692737430168 The report also shows the wider impact of discrimination on the daily lives of Roma in accessing housing, education, healthcare, and employment. Raporda ayrıca Romanların barınma, eğitim, sağlık hizmetleri ve istihdam gibi gündelik hayatlarını ilgilendiren konularda da kapsamlı bir ayrımcılığa maruz kaldığı ortaya konuyor. 1.1972477064220184 When Human Rights Watch spoke with Ahmetovic before the eviction, she reported that it would not only mean finding a new piece of land on which to build a new makeshift home. Eviction also would mean disruptions in school attendance for her two oldest children. Ahmetovic'le tahliyeden önce kendisiyle görüşen İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne bu tahliyenin kendisi için tek anlamının yeni bir gecekondu inşa etmek için başka bir boş alan bulmak zorunda kalması olmayacağını anlattı. 0.9565217391304348 Housing: Many Roma in Bosnia live in informal settlements that lack stability and security for their families. Barınma: Bosna'daki Romanların çoğu aileleri için güvenli olmayan ve sağlıksız, gayrı nizami bölgelerde yaşıyorlar. 1.1470588235294117 The constitution bars anyone who is not one of the country's three main ethnic groups - Bosniaks, Croats, and Serbs - from running for the tripartite national presidency or national house of peoples, one of two parliamentary chambers. Anayasa, ülkedeki üç ana etnik gruptan -Boşnak, Hırvat ve Sırp- birine mensup olmayanların üçlü başkanlık veya parlamentonun iki meclisinden biri olan millet meclisi üyeliği için aday olmasını engelliyor. 0.7122302158273381 More than two years after the European Court's decision, Bosnia has yet to revise the constitution or end discrimination against national minorities in the political system, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının üstünden iki yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, Bosna'nın bu konuda hala ne anayasal bir değişiklik yaptığını ne de siyasi alanda ulusal azınlıklara yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırdığını belirtti. 0.7636363636363637 That was the last time his fiancé saw him. Bu Kaşıkçı'nın nişanlısının Kaşıkçı'yı son görüşü oldu. 0.8365384615384616 Saudi Arabia leads the coalition that began military operations in Yemen in March 2015. Yemen'de 2015 Mart'ında başlayan askeri operasyonları yürüten koalisyona Suudi Arabistan öncülük ediyor. 0.9235668789808917 The convention also states that diplomatic immunity can be annulled in cases of a "grave crime" upon the decision of a competent court (art. 41). Sözleşme ayrıca "ağır bir suç" söz konusu olduğunda diplomatik dokunulmazlığın yetkili adli makamın kararı ile kaldırılabileceğini hükme bağlıyor (Madde 41.) 0.910958904109589 Both planes departed later that evening, one bound for Cairo and the other for Dubai, then both returned to Riyadh the following day. Her iki uçak da, aynı gece, biri Kahire, diğeri ise Dubai istikametinde, İstanbul'dan ayrılmışlar, her iki uçak da ertesi gün Riyad'a geri dönmüş. 0.8701298701298701 And Saudi Arabia should be removed from the UN Human Rights Council for engaging in "gross and systematic violations of human rights." Suudi Arabistan da insan haklarını "ağır ve sistematik bir şekilde ihlal ettiği" gerekçesiyle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinden çıkartılmalı . 1.008888888888889 The coalition has committed numerous violations of international humanitarian law, including likely war crimes, and has failed to carry out credible investigations into alleged violations or to provide civilian victims redress. Söz konusu koalisyon, muhtemel savaş suçları da dahil olmak üzere, uluslararası insancıl hukuku defalarca ihlal etti ve ihlal iddialarına yönelik güvenilir bir soruşturma başlatmadığı gibi , sivil mağdurları da tazmin etmedi. 0.9512195121951219 Khashoggi, 59, entered the Saudi consulate in Istanbul on October 2, 2018, and has not been seen or heard from since. 59 yaşındaki Kaşıkçı 2 Ekim 2018 günü İstanbul'daki Suudi konsolosluğuna girmiş, daha sonra kendisinden haber alınamamıştı. 0.8029978586723768 Khashoggi's disappearance has provoked messages of concern from US Vice President Mike Pence , US President Donald Trump , prominent US senators , and UK Foreign Minister Jeremy Hunt , as well as calls for Saudi investigations by US Secretary of State Mike Pompeo and the high representative of the European Union for foreign affairs and security policy, Federica Mogherini . Kaşıkçı'nın kayboluşu Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı Mike Pence 'in, Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump 'un, tanınmış Birleşik Devletler senatörlerinin ve İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt 'un endişeli olduklarını beyan eden mesajlar yayınlamalarına neden olduğu gibi, Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Avrupa Birliği Dış İşler ve Güvenlik Politikaları yüksek temsilcisi Federica Mogherini Suudi'leri olayı soruşturmaya davet ettiler. 0.8181818181818182 Saudi Arabia has denied involvement in Khashoggi's disappearance, claiming he left the consulate alone shortly after his arrival, but has produced no evidence to support the claim. Suudi Arabistan, Kaşıkçı'nın kaybolması olayına karıştığını inkar ederek, Kaşıkçı'nın gelişinden kısa bir süre sonra konsolosluktan ayrıldığını iddia etmiş, ancak bu iddiasını ispat edecek her hangi bir kanıt sunmamıştı. 0.9973404255319149 On October 9, three prominent United Nations experts - Bernard Duhaime, chair-rapporteur of the Working Group on Enforced or Involuntary Disappearances; David Kaye, the UN special rapporteur on freedom of expression; and Agnes Callamard, the UN special rapporteur on summary executions, called for an " independent and international investigation " into the Khashoggi matter. 9 Ekim günü üç tanınmış Birleşmiş Milletler Uzmanı, Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu'nun başkanı ve raportörü Bernard Duhaime, Birleşmiş Milletler ifade özgürlüğü özel raportörü David Kaye ve Birleşmiş Milletler yargısız infaz özel raportörü Agnes Callamard, Kaşıkçı meselesinde "bağımsız bir uluslararası soruşturma yürütülmesi" yönünde bir çağrı yayınladılar. 0.8045112781954887 Few of these statements indicate a potential for serious consequences if the alleged murder is proven true. Ancak cinayet iddiasının doğru olması halinde, bu açıklamaların çok azının ciddi bir sonuç doğurma potansiyeli taşıdığı söylenebilir. 0.954337899543379 Saudi officials, however, have produced no evidence that Khashoggi ever left the embassy, and Khalid bin Salman told The Washington Post that the consulate's security cameras "were not recording" on October 2. Ancak Suudi yetkililer Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıkmış olduğunu gösteren hiç bir kanıt sunmadılar ve Halid bin Salman Washington Post'a konsolosluğun güvenlik kameralarının 2 Ekim günü "kayıt yapmadıklarını" belirtti. 0.937984496124031 Turkish officials told media outlets that the Turkish staff at the consulate were ordered to take a holiday on October 2. Türkiyeli görevliler medyaya, konsolosluğun 2 Ekim 2. günü Türkiyeli çalışanlara izin kullanmaları talimatı verdiğini anlattılar. 0.9534883720930233 Citing flight records and Turkish officials familiar with the investigation, the Post described how two private planes carrying 15 people arrived in Istanbul from Riyadh on October 2, and that men from one of the planes traveled to the consulate. Soruşturma hakkında bilgi sahibi olan Türkiyeli görevlileri ve uçuş kayıtlarını kaynak gösteren Washington Post, 15 kişi taşıyan iki özel uçağın 2 Ekim günü Riyad'dan İstanbul'a geldiğini, bu uçaklardan birinden inen adamların konsolosluğa gittiğini anlattı. 0.8144329896907216 The targeting of Khashoggi by Saudi agents at the Saudi consulate in Istanbul is a flagrant violation of the Vienna Convention on Consular Relations of 1963 . Kaşıkçı'nın Suudi görevliler tarafından İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda hedef alınması, 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyena Sözleşmesi 'nin bariz bir ihlali anlamına geliyor. 0.9539748953974896 On October 7, Yasin Aktay, an adviser to President Recep Tayyip Erdoğan of Turkey, told Reuters he believed that Khashoggi had been murdered inside the consulate , and that a group of 15 Saudi men were "most certainly involved." 7 Ekim günü Reuters'e konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlarından Yasin Aktay, Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü sandığını söylemiş ve olaya 15 kişilik bir grup Suudi adamın "karışmış olduğu kesin" demişti. 0.8734177215189873 "If Saudi Arabia is responsible for Khashoggi's disappearance and possible murder, the United States, United Kingdom, European Union, and other Saudi allies need to fundamentally reconsider their relationship with a leadership whose behavior resembles that of a rogue regime." Whitson "Kaşıkçının kaybolması ve muhtemelen öldürülmesinde Suudi Arabistan'ın sorumluluğu varsa, Amerika Birleşik Devletleri'nin, İngiltere'nin, Avrupa Birliği'nin ve Suudilerin diğer müttefiklerinin, bir haydut rejim gibi davranan Suudi liderliği ilişkilerini esastan gözden geçirmeleri gerekir," şeklinde konuştu. 0.9713375796178344 Khashoggi's fiancé, a Turkish national, told media outlets that Khashoggi entered the Saudi consulate in Istanbul on the afternoon of October 2 to obtain documents necessary for their marriage, and that he left her his phones and instructions to alert the authorities if he did not return after two hours. Kaşıkçı'nın Türkiye vatandaşı olan nişanlısı, medyaya, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan konsolosluğuna 2 Ekim günü öğleden sonra, evlenmeleri için gerekli belgeleri almak için gittiğini, telefonlarını kendisine bıraktığını ve iki saat içinde geri dönmemesi halinde, durumu yetkililere bildirmesini söylediğini anlattı . 0.8653846153846154 Authorities are seeking the death penalty against several, including a prominent cleric, Salman al-Awda, who is facing 37 charges based on his alleged ties to the Qatari government and to the Muslim Brotherhood, which Saudi Arabia classifies as a terrorist organization. Yetkililer çok sayıda isim için ölüm cezası talep ediyorlar ki bunların arasında tanınmış bir din adamı olan Selman el Avde de var. El Avde'ye Katar hükümeti ve Suudi Arabistan'ın terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler ile bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle 37 farklı suç isnat edilmiş durumda . 0.48554913294797686 In September 2017, Saudi Arabia arrested dozens of dissidents, writers, and clerics. Suudi Arabistan 2017 Eylül'ünde onlarca muhalifi, yazarı ve din adamını tutuklamış, aktivistler, tutuklandığı belirtilen 60'tan fazla ismin bulunduğu listeler dağıtmışlardı. 0.6576576576576577 Countries should end arms sales to Saudi Arabia, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre ülkelerin Suudi Arabistan'a yapılan silah satışlarını durdurması gerekiyor. 1.0 Article 55.2 of the convention holds that "[t]he consular premises shall not be used in any manner incompatible with the exercise of consular functions." Fıkrasında şu hüküm yer alıyor: "Konsolosluk binaları, konsolosluk görevlerinin yerine getirilmesiyle kabili telif olmayacak şekilde kullanılmayacaktır." 0.9555555555555556 As the Saudi defense minister, Mohammad bin Salman oversees all Saudi military forces. Suudi Arabistan'ın tüm askeri güçleri, Savunma bakanı da olan Muhammed bin Salman'a bağlı. 1.2773109243697478 Saudi authorities have also targeted Saudi citizens abroad in recent months , including directing the kidnapping of a prominent women's rights advocate, Loujain al-Hathloul, from the United Arab Emirates and her husband Fahad al-Butairi from Jordan in March 2018, forcibly returning both to Saudi Arabia. Örneğin 2018 Martında, tanınmış bir kadın hakları aktivisti olan Loujain El Hahtlul'un Birleşik Arap Emirlikleri'nden, kocası Fahad el Butari'nin de Ürdün'den kaçırılarak zorla Suudi Arabistan'a geri götürülmeleri operasyonunu yönettiler. 0.7643097643097643 (Beirut) - Saudi Crown Prince Mohammad bin Salman should immediately release all evidence and information Saudi Arabia holds regarding the status of the prominent Saudi journalist Jamal Khashoggi, Human Rights Watch said today. (Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı bir açıklamada, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ın, tanınmış Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın durumu ile ilgili Suudi Arabistan 'ın elinde bulunan tüm delilleri ve bilgiyi açıklaması gerektiğini belirtti. 0.7971698113207547 When the families tried to ask the men where they had been since February, the men were reluctant to provide answers and the police intervened to stop further questions. Aileler söz konusu kişilere Şubat ayından beri nerede olduklarını sorduklarında, adamlar yanıt vermek konusunda isteksiz davranmışlar, polisler de müdahale ederek onlara daha fazla soru sorulmasını engellemişler. 0.7861635220125787 The men were detained on various dates in February and are presumed to have been held in unacknowledged detention ever since. Söz konusu kişiler, Şubat ayında, farklı tarihlerde alıkonmuşlardı ve o günden beri resmen kabul edilmeyen bir alıkonma merkezinde tutuldukları varsayılıyordu. 1.0933333333333333 The families have also applied to the United Nations (UN) Working Group on Enforced or Involuntary Disappearances and to the European Court of Human Rights (ECtHR). Aileler ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu'na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de (AİHM) başvurdular. 1.0466666666666666 The wife of Irmak, also a former teacher, saw her husband led away by two people after he had left their home in Istanbul late on the evening of February 16. Eski bir öğretmen olan Irmak'ın karısı ise, eşinin 16 Şubat gecesi İstanbul'daki evlerinden çıktıktan sonra, iki kişi tarafından götürüldüğünü görmüş. 0.8425925925925926 Human Rights Watch spoke to the men's wives about their brief meetings with their husbands. İnsan Hakları İzleme Örgütü, dört kişinin eşleriyle, kocalarına yaptıkları kısa ziyaretler hakkında konuştu. 0.9348534201954397 The wives also reported that each of the men said, with police officers standing by, that they did not want to see a lawyer and that the wives should stop campaigning or lodging complaints about their cases and even withdraw existing complaints to international bodies and organizations. Eşler, ayrıca, her bir kişinin, polis görevlilerinin nezaretinde, avukatla görüşmek istemediğini söylediğini ve eşlerinden kamuoyunda kampanya yapmaya veya suç duyurularında bulunmaya son vermelerini ve hatta uluslararası kurum ve örgütlere yaptıkları şikayetleri geri çekmelerini istediklerini belirttiler. 0.7351351351351352 The Turkish authorities are legally obliged to grant the families' chosen lawyers access to the men and to enable confidential meetings. Türkiyeli yetkililer, yasal olarak, aileler tarafından seçilmiş avukatların söz konusu kişilere erişimine izin vermek ve onlarla gizli ve özel görüşme yapmalarını sağlamakla yükümlüler. 0.9154228855721394 The families of the four men have been permitted to see them briefly twice in the presence of police officers, but the families' lawyers have been completely barred from visiting them. Dört kişinin ailelerinin yakınlarını polis görevlilerinin nezaretinde ziyaret etmesine iki kez izin verilmiş olsa da, ailelerin avukatlarının söz konusu kişilerle görüşmesi tamamen engellenmiş durumda. 2.0454545454545454 Four Confirmed in Custody; Two Remain Missing 2 kişi ise halen kayıp 0.772093023255814 Human Rights Watch most recently documented abductions and enforced disappearances in Turkey in the 2017 report "In Custody: Police Torture and Abductions in Turkey." İnsan Hakları İzleme Örgütü, en son 2017 yılında yayınladığı " Gözaltında: Türkiye'de Polis İşkencesi ve İnsan Kaçırma " başlıklı raporunda Türkiye'de yaşanan insan kaçırma ve zorla kaybetme vakalarını belgelemişti. 0.75 The wives said the police prevented them from asking questions of the men or learning anything about their situation. Söz konusu kişilerin eşleri, polis görevlilerinin onlara soru sormalarını veya durumları ile ilgili herhangi bir şey öğrenmelerini engellediğini anlattılar. 0.6170212765957447 Turkey: Concerns for Disappeared Men Now in Police Custody Türkiye: Zorla Kaybedilmişken, Emniyette Gözaltında Ortaya Çıkan Kişilerle İlgili Kaygılar Var 0.8159203980099502 Yılmaz and Türkmen remain unaccounted for and the Turkish authorities should immediately investigate whether they too are being held in undisclosed detention sites. Yılmaz ve Türkmen'in akibetleri belirsizliklerini korumaya devam ediyor ve Türkiyeli yetkililerin onların da açıklanmayan bir alıkonma merkezinde tutulup tutulmadıklarını derhal soruşturması gerekiyor. 1.0289017341040463 Zeybek, who formerly worked for an official body, the Information Technology and Communications Board, was last seen by his wife in the custody of security forces on February 21. Daha önce devlete bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda çalışan Zeybek, eşi tarafından en son 21 Şubat tarihinde, güvenlik görevlilerinin gözetimindeyken görülmüş. 0.845679012345679 The authorities have made no official statement about the presumed enforced disappearance of the men or their whereabouts since February. Yetkililer zorla kaybedilme olduğu farz edilen bu vakalarla veya söz konusu kişilerin Şubat ayından beri nerede olduklarıyla ilgili resmi bir açıklama yapmadılar. 1.0433333333333332 In each case, the families made great efforts to secure a full investigation into their husbands' whereabouts, contacting multiple authorities in Turkey, including the prosecutor's office, collecting evidence of what had happened, and running social media campaigns asking the Turkish authorities for information. Bu vakaların hepsinde aileler eşlerinin nerede olduğunu öğrenmek için büyük çaba sarfettiler, Türkiye'de, başta savcılık olmak üzere, çok sayıda yetkiliyle iletişime geçtiler, yaşananlarla ilgili delil topladılar ve Türkiye yetkililerinden bilgi talep etmek için sosyal medya kampanyaları yürüttüler. 0.8194842406876791 The authorities acknowledged on July 28 that they are holding four men, Salim Zeybek, Yasin Ugan, Özgür Kaya, and Erkan Irmak, but have not revealed where they have been since February, and are implying that the men were not in the custody of the state nor their proxies before July 28. Yetkililer 28 Temmuz günü, Salim Zeybek, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Erkan Irmak adındaki bu dört kişinin gözaltında tutulduklarını kabul ettiler, ancak geçtiğimiz Şubat ayından bu yana nerede olduklarını açıklamadılar ve söz konusu kişilerin bu süre zarfında ne devletin ne de devletin yetkilendirdiği kişilerin gözetiminde olmadıklarını ima ettiler. 1.2327044025157232 But prosecutors have failed to carry out an effective investigation, complaints have been dismissed, and the families have applied to the constitutional court, where their cases are still pending. Ancak savcılıklar etkin bir soruşturma yürütmediler, yapılan suç duyularını görmezden geldiler ve aileler de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundular. 0.8380462724935732 (London) - The Turkish authorities' decision to deny lawyers access to four men, who were forcibly disappeared in February 2019, but are now confirmed to be in police custody in Ankara raises concerns that the men may be being put under pressure to conceal information about their disappearance, Human Rights Watch said today. (London) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yaptığı bir açıklamada, Türkiyeli yetkililerin, 2019 Şubatında zorla kaybedilmişken, şimdi Ankara'da polis tarafından gözaltında tutulduğu teyit edilmiş dört kişiye avukatların erişimini yasaklama kararının, bu kişilere zorla kaybedilmeleriyle ilgili bilgileri gizlemeleri için baskı uygulanmakta olduğuna ilişkin kaygı uyandırdığını belirtti. 0.9438775510204082 The presence of police officers during these meetings, the men's reported introverted manner of speaking, and apparent inability or fear to provide any information about the past five months fuels Human Rights Watch's concern that they are being pressured to withhold information about their treatment and to collude in providing a fabricated version of their detention. Bu görüşmelerin polis görevlilerinin huzurunda yapılmış olması, söz konusu kişilerin içe dönük bir şekilde konuşmaları ve son beş ay ile ilgili herhangi bir bilgi verememeleri veya vermekten korkmaları, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bu kişlerin bilgi saklamaları ve alıkonmalarıyla ilgili olarak uydurulmuş bir öyküye iştirak etmeleri için baskı gördükleri yönündeki endişelerini artırıyor. 1.0642201834862386 On February 13, numerous witnesses saw a large number of plain-clothed and uniformed police detain Kaya, a former teacher, and Ugan, a certified accountant, at an apartment building in an Ankara neighborhood where they were staying. 13 Şubat günü çok sayıda görgü şahidi, eski bir öğretmen olan Kaya ile, mali müşavir olan Ugan'ın, Ankara'da kaldıkları apartmanda, çok sayıda sivil ve üniformalı polis memuru tarafından gözaltına alındığını görmüşler. 0.8108108108108109 The government has carried out an unprecedented crackdown on the movement and its followers in Turkey since that period. Hükümet, o tarihten bu yana, söz konusu cemaate ve onun takipçilerine karşı daha önce örneği görülmemiş bir baskı ve engelleme kampanyası yürütüyor. 1.024390243902439 Officers detained him after following a car in which the couple was traveling, as they headed toward Edirne in western Turkey. Görevliler Zeybek'i eşiyle birlikte Edirne'ye doğru yol aldıkları bir otomobili bir süre takip ettikten sonra alıkoymuşlar. 0.9652777777777778 Several parliamentarians repeatedly raised the cases in parliament and made public statements seeking investigations of the disappearances. Birkaç milletvekili konuyu meclis kürsüsünde dile getirdi ve zorla kaybetme vakalarının soruşturulmasını talep eden basın açıklamaları yaptılar. 1.1437908496732025 The Ankara Bar Association and nongovernmental organizations (NGOs) the Human Rights Association and the Rights Initiative Association have all publicly reported on the cases. Ankara Barosu ile İnsan Hakları Derneği ve Hak İnsiyatifi isimli sivil toplum örgütleri de, vakalarla ilgili kamuoyu ile paylaştıkları raporlar yazdılar. 0.9280575539568345 The whereabouts of two other men, Mustafa Yılmaz and Gökhan Türkmen, who were also reported missing in February, remains unknown. Şubat ayında kayboldukları bildirilen, Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen isimli kişilerin nerede oldukları ise halen belirsizliğini koruyor. 1.0248756218905473 The authorities suspect the men of having links with the Fethullah Gülen religious movement, which the Turkish government has labeled a terrorist organization responsible for the July 15, 2016 coup attempt. Yetkililer söz konusu kişilerin Türkiye hükümetinin bir terör örgütü olarak gördüğü ve 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen cemaati ile bağlantılı olduklarından kuşkulanıyorlar. 1.0290697674418605 The families said the men were very pale, had lost a lot of weight, and were unwilling to answer any questions about what had happened to them over the months they were missing. Aileler dört kişinin bembeyaz göründüklerini, çok kilo vermiş olduklarını ve kayıp oldukları aylar boyunca başlarına gelenler konusunda konuşmak istemediklerini anlattılar. 0.8709677419354839 "Lawyers have been prevented from meeting the men, in violation of Turkey's laws, which fuels our suspicion that the authorities want to hide the truth about what these four have lived through for the past five-and-a-half months," said Tom Porteous , deputy program director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü program direktör vekili Tom Porteous , "avukatların bu kişilerle görüşmesi, Türkiye'de yürürlükte olan yasalara aykırı olarak engelleniyor ki bu da yetkililerin bu kişilerin geçtiğimiz beş buçuk ay boyunca ne yaşamış olduklarına ilişkin hakikati örtbas etmeye çalıştıkları yönündeki kuşkularımızı artırıyor" dedi. 0.5820433436532507 Security camera footage shows Yılmaz, a physiotherapist, being abducted by two men and taken away in a black VW Transporter van after he left his home in Ankara the morning of February 19. Bir fizyoterapist olan Yılmaz'ın, 19 Şubat günü Ankara'daki evinden çıktıktan sonra, iki adam tarafından kaçırıldığını ve siyah bir VW Transporter marka araba ile götürüldüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları var. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nda çalışan Türkmen ise, 7 Şubat günü Antalya'da kaybolmuş. 1.054263565891473 They should also permit independent medical professionals to conduct full medical examinations of the four men, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, dört kişinin tam ve bağımsız bir tıbbi kontrolden geçirilmesine de izin verilmesi gerekiyor. 1.5 For example: Örneğin: 0.7741935483870968 He said, ‘Yes, that's better than this, right?'" Adam ‘evet' dedi, ‘böylesi hiç yoktan iyidir, öyle değil mi?'" 1.3518518518518519 They plugged in my iPhone, but I didn't see what they were searching for. iPhone'umu fişe taktılar ama ne aradıklarını görmedim. 1.2903225806451613 They handed the phone back to me after five minutes, and I was allowed to leave. Beş dakika sonra telefonumu geri verip, gitmeme izin verdiler. 1.0 I got very angry and said, "You either kill me, or you put me in prison, or I'll kill myself." Çok kızdım ve dedim ki: "Ya beni siz öldürün ya da hapse atın, ya da ben kendimi öldüreceğim." 1.0869565217391304 All names are pseudonyms. Bütün isimler takmadır. 1.462962962962963 But the police wouldn't give the authorization, so I couldn't leave the region. Ama polis izin vermedi ve ben de bölgeden ayrılamadım. 1.4545454545454546 She got frightened and then accidentally cut off the phone call. Annem korkup, yanlışlıkla telefonu kapatmış. 0.4444444444444444 Just stay home?' ‘Ne yapayım yani, evde mi oturayım?' 0.9024390243902439 The official called my mom and asked her how many years she has had this phone number.… She said, "11," and the police said, "You're lying, it's 7!" Görevli annemi aramış ve ona bu telefon numarasını kaç senedir kullandığını sormuş... Annem "11" diyince polis "yalan söylüyorsun, yedi yıldır kullanıyorsun" demiş. 0.6161616161616161 Those people are then interrogated without basic protections. Bu kişiler daha sonra, en temel koruma prosedürleri işletilmeden, polis tarafından sorgulanıyorlar. 0.8271604938271605 The police platform targets 36 types of people for data collection. Polisin kullandığı platform, bilgi toplamak amacıyla, 36 tip insanı hedef alıyor. 0.8860759493670886 - Nurmuhemmet, who left Urumqi, capital of Xinjiang in 2017, June 2018 - Sincan'ın başkenti Urumki'den 2017 yılında ayrılmış Nurmuhammed, Haziran 2018 1.1851851851851851 So, I went to the police in my village, and said, "I have kids and I need authorization to go…." Ben de köyümdeki polislere gidip, "çocuklarım var, gitmem için izin verin" dedim. 0.79 It monitors people's movements by tracing their phones, vehicles, and ID cards. İnsanların hareketlerini, telefonlarını, taşıt araçlarını ve kimlik kartlarını izleyerek gözetliyor. 0.8406593406593407 They should also impose appropriate export control mechanisms to prevent the Chinese government from obtaining technologies used to violate basic rights. Yabancı hükümetler Çin hükümetinin temel hakları ihlal etmek için kullanabileceği teknolojileri elde etmesini engelleyebilecek, uygun ihracat kontrolü mekanizmaları da uygulamalılar. 0.9583333333333334 The IJOP platform tracks everyone in Xinjiang. IJOP platformu Sincan'daki herkesi takip ediyor. 1.047337278106509 Those include people who have stopped using smart phones, those who fail to "socialize with neighbors," and those who "collected money or materials for mosques with enthusiasm." Bunların arasında "akıllı telefon kullanmaktan vazgeçen insanlar," "komşularıyla görüşmeyen insanlar" ve "camiler için hevesle para ve malzeme toplayan insanlar" da var. 0.8513513513513513 It keeps track of people's use of electricity and gas stations. İnsanların elektrik ve yakıt istasyonları kullanımını kayıt altına alıyor. 0.6785714285714286 While Xinjiang's systems are particularly intrusive, their basic designs are similar to those the police are planning and implementing throughout China. Sincan'da kullanılan sistemlerin mahremiyet ihlali yapma kabiliyetleri özellikle yüksek olsa da, temel tasarımları polislerin Çin'in tamamında kullanmayı planladıkları ve uygulamaya aldıkları sistemlerle benzerlik arzediyor. 0.9072847682119205 The IJOP system was developed by China Electronics Technology Group Corporation (CETC), a major state-owned military contractor in China. IJOP sistemi, Çin'de devlete ait önemli bir askeri taahhüt şirketi olan China Electronics Technology Group Corporation (CETC) tarafından geliştirilmiş. 0.8842105263157894 All of this data is being entered into centralized, searchable government databases. Tüm bu veriler merkezileştirilmiş ve arama yapılabilen hükümete ait veri tabanlarına giriliyor. 0.6906077348066298 They have no right to legal counsel, and some are tortured or otherwise mistreated, for which they have no effective redress. Bu kişilere avukat tutma hakkı tanınmıyor, bazıları işkenceye ve kötü muameleye maruz bırakılıyorlar; bu tür hak ihlallerini tazmin ve telafi edebilecek hukuki yollar da bulunmuyor. 1.1478260869565218 The authorities have programmed the IJOP so that it treats many ordinary and lawful activities as indicators of suspicious behavior. Yetkili makamlar IJOP'u bir çok sıradan ve yasal faaliyeti kuşkulu davranış olarak görecek şekilde programlamışlar. 0.9166666666666666 The names and identifying details of people interviewed have been withheld to protect their safety. Görüşülen kişilerin adları ve kimliklerini belli edebilecek ayrıntılar kendi güvenlikleri için saklanmıştır. 1.0186335403726707 Official documents state individuals "who ought to be taken, should be taken," suggesting the goal is to maximize detentions for people found to be "untrustworthy." Resmi belgeler, "alınması şart olan kişiler, alınmalıdır" diyerek, hedefin gözaltına alınan "güvenilmez kişi" sayısını maksimize etmek olduğuna işaret ediyorlar. 0.8142857142857143 Some of the investigations involve checking people's phones for any one of the 51 internet tools that are considered suspicious, including WhatsApp, Viber, Telegram, and Virtual Private Networks (VPNs), Human Rights Watch found. İnsan Hakları İzleme Örgütü, soruşturmalardan bazılarında insanların telefonunda kuşkulu görülen, aralarında WhatsApp, Viber, Telegram ve Sanal Özel Ağların da (Virtual Private Network - VPN) bulunduğu 51 internet aracının yüklü olup olmadığının da kontrol edildiğini tespit etti. 1.0 - Aylin, a university student who said her mother is in a political education camp for using a phone SIM card that does not belong to her, May 2018 - Annesinin kendisine ait olmayan bir sim kartı kullandığı için siyasi eğitim kampında tutulduğunu söyleyen üniversite öğrencisi Aylin, Mayıs 2018. 0.875 People didn't know if what they have on their phones - apps, website content - is considered "unlawful" or "terrorist." İnsanlar telefonlarında yüklü olan uygulama, internet sitesi gibi şeylerin "kanunsuz" veya "terörist" görülüp görülmediğini bilmiyorlar. 1.8928571428571428 I did, and they plugged the phone in.… There were different kinds of cables for different types of phones. Ellerinde farklı telefonlar için, farklı kablolar vardı. 1.0 The IJOP system also monitors people's relationships, identifying as suspicious travelling with anyone on a police watch list, for example, or anyone related to someone who has recently obtained a new phone number. IJOP uygulaması insanların ilişkilerini de izliyor, örneğin polisin izlediği biriyle seyahat eden kişileri veya yakın geçmişte yeni bir telefon numarası almış olan kişilerin akrabalarını da kuşkulu olarak mimliyor. 0.7626262626262627 The system alerts officials if it has lost track of someone's phone, to determine whether the owner's actions are suspicious and require investigation. Uygulama bir kişinin telefonunun izini kaybettiğinde görevlileri telefon sahibinin davranışlarının kuşkulu olup olmadığını ve soruşturma açılması gerekip gerekmediğini tespit etmeleri için uyarıyor. 1.0153846153846153 Human Rights Watch did not receive a response to its letter to CETC and HBFEC requesting information on the app and the IJOP system. İnsan Hakları İzleme Örgütü CETC ve HBFEC'ye yazdığı, uygulama ile IJOP sistemi ile ilgili bilgi istediği mektuplara yanıt almadı. 0.8518518518518519 China: How Mass Surveillance Works in Xinjiang Çin: Sincan'da Kitlesel Takip ve Gözetim Nasıl İşliyor 0.9057591623036649 The IJOP app was developed by Hebei Far East Communication System Engineering Company (HBFEC), a company that, at the time of the app's development, was fully owned by CETC. IJOP'un cep telefonu uygulaması ise, uygulamanın geliştirilmesi sırasında tamamiyle CETC'ye ait olan Hebei Far East Communications System Engineering Company (HBFEC) tarafından geliştirilmiş. 0.5686274509803921 Human Rights Watch also released screenshots from the app. İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu cep telefonu uygulamasına ait ekran görüntülerini de yayınladı. 1.0235294117647058 The authorities require residents to give voice samples when they apply for passports . Yetkili makamlar pasaport başvurusunda bulunan insanlara ses örneği de verdiriyorlar. 0.8344827586206897 "Under President Xi Jinping, China's repressive rule has become a dystopian nightmare for Xinjiang's Muslims," Wang said. Wang "Başkan Xi Jinping yönetimindeki Çin'in baskıcı rejimi Sincan'da yaşayan Müslümanlar için kabus gibi bir distopyaya dönüşmüş durumda," dedi. 0.9021739130434783 - Ehmet, a former detainee who spent months in a political education camp, May 2018 - Aylarca bir siyasi eğitim kampında tutulduktan sonra serbest bırakılmış Ahmet, Mayıs 2018. 0.6186440677966102 ‘Reverse Engineering' Police App Reveals Profiling, Monitoring Strategies Polisin kullandığı yazılımın "tersine mühendislik" yöntemiyle çözülmesi, fişleme ve takip stratejilerini açığa çıkardı 0.9032258064516129 Under the Strike Hard Campaign, Xinjiang authorities have also collected biometrics, including DNA samples , fingerprints, iris scans, and blood types of all residents in the region ages 12 to 65. Sincan'daki yetkili makamlar, Terörist Şiddete Darbe Vur kampanyası sırasında, bölgede yaşayan 12 ila 65 yaş arasındaki herkesin DNA örneği , parmak izi, göz taraması ve kan grubu gibi biometrik verilerini de topladı. 0.8677248677248677 United Nations member countries should push for an international fact-finding mission to assess the situation in Xinjiang and report to the UN Human Rights Council. Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkeler, Sincan'daki durumu değerlendirerek, BM İnsan Hakları Konseyi'ne raporlayacak bir uluslararası bilgi toplama heyetinin kurulması için çaba sarfetmeli. 0.813953488372093 A former Xinjiang resident told Human Rights Watch a week after he was released from arbitrary detention: "I was entering a mall, and an orange alarm went off." The police came and took him to a police station. Eskiden Sincan'da yaşayan bir kişi, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne keyfi olarak tutulduğu gözaltından serbest bırakıldıktan bir hafta sonra başına gelenleri şu şekilde anlattı: "Tam bir alışveriş merkezine girmek üzereydim ki, turuncu alarm çalmaya başladı." 0.7297297297297297 Concerned foreign governments should impose targeted sanctions, such as under the US Global Magnitsky Act, including visa bans and asset freezes, against the Xinjiang Party Secretary, Chen Quanguo, and other senior officials linked to abuses in the Strike Hard Campaign. İlgili yabancı hükümetler, Birleşik Devletler'in küresel Magnitsky Yasası örneğindeki gibi, Terörist Şiddete Darbe Vur kampanyasındaki hak ihlalleriyle ilişkili olan Parti Sekreteri Chen ve diğer üst düzey görevliler gibi kişileri doğrudan ve şahsen hedef alan yaptırımlar uygulamalı, örneğin bu kişilere vize yasağı getirmeli veya yurtdışındaki varlıklarını dondurmalı. 1.3548387096774193 The Xinjiang authorities are collecting a wide array of information from ordinary people, which ranges from people's blood type to their height, from their "religious atmosphere" to their political affiliation. IJOP uygulamasının topladığı bilgiler insanların kan gruplarından boylarına, "dini atmosferlerinden" siyasi aidiyetlerine uzanan bir çeşitlilik sergiliyor. 1.0173410404624277 People's freedom of movement is restricted to varying degrees depending on the level of threat authorities perceive they pose, determined by factors programmed into the system. Yetkililerin IJOP sistemine programlanmış faktörler tarafından belirlenen tehdit düzeyi algısına bağlı olarak, insanların seyahat özgürlükleri farklı ölçülerde kısıtlanıyor. 4.0 I don't know what the unlawful content is either - I've heard about it, but I haven't never seen it. Duydum, ama hiç görmedim. 0.7890995260663507 The 68-page report, " China's Algorithms of Repression: Reverse Engineering a Xinjiang Police Mass Surveillance App ," presents new evidence about the surveillance state in Xinjiang, where the government has subjected 13 million Turkic Muslims to heightened repression as part of its "Strike Hard Campaign against Violent Terrorism." " Çin'in Baskı Algoritmaları: Sincan'da Polis Tarafından Kullanılan Takip ve Gözetim Yazılımını Tersine Mühendislik Yöntemiyle Çözmek " başlıklı 68 sayfalık rapor ( rapor özetinin ve tavsiyelerin Türkçe çevirisi mevcuttur) , hükümetin, "Terörist Şiddete Darbe Vur" kampanyası kapsamında 13 milyon Türki Müslümanı giderek artan baskılara maruz bıraktığı Sincan'daki takip ve gözetim devletine ilişkin yeni kanıtlar sunuyor. 0.5209580838323353 The police told me I could not go out of [the hukou] region, because I was blacklisted. Bölgeden çıkmaya çalıştığımda kimlik kartım polis kontrol noktalarında öterdi... Polis bana, kara listede adım olduğu için Hukou Bölgesi'nden ayrılamayacağımı söyledi. 0.8588957055214724 Human Rights Watch found that the system and some of the region's checkpoints work together to form a series of invisible or virtual fences. İnsan Hakları İzleme Örgütü, söz konusu sistemin, bölgedeki bazı kontrol noktaları ile el ele vererek görünmez veya sanal bir çit dizisi oluşturduğunu tespit etti. 0.7068965517241379 Based on these broad and dubious criteria, the system generates lists of people to be evaluated by officials for detention. Sistem bu tür geniş ve muğlak ölçütlerden hareketle, görevliler tarafından gözaltına alınıp alınmayacakları değerlendirilmesi gereken kişiler için isim listeleri oluşturuyor. 0.7014218009478673 Between January 2018 and February 2019, Human Rights Watch was able to reverse engineer the mobile app that officials use to connect to the Integrated Joint Operations Platform (IJOP), the Xinjiang policing program that aggregates data about people and flags those deemed potentially threatening. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Sincan'da kullanılan ve insanlar hakkında toplanan bilgileri bir araya getirerek, potansiyel tehdit olarak görülen kişileri mimleyen kolluk programı Entegre Ortak Operasyon Platformu (Integrated Joint Operations Platform - IJOP) ile bağlantı kurmak için görevlilerin yararlandığı cep telefonu uygulamasını, tersine mühendislik yöntemiyle, 2018 Ocak'ı ile 2019 Şubat'ı arasında çözmeyi başardı. 0.5876543209876544 "Our research shows, for the first time, that Xinjiang police are using illegally gathered information about people's completely lawful behavior - and using it against them," said Maya Wang , senior China researcher at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Çin baş araştırmacısı Maya Wang , "Araştırmamız Sincan Polisi'nin insanların tamamen yasal davranışları hakkında kanunsuz olarak bilgi topladığını ve bu bilgileri onlara karşı kullandığını ilk defa gösteriyor," dedi ve ekledi: "Çin hükümeti insanların yaşamlarını her yönüyle takip ediyor ve gözetliyor, güvenmediklerini ayıklıyor ve onları daha fazla incelemeye tabi tutuyor." 1.0666666666666667 Then they are put in the [morgue] refrigerator." Sonra cesetler [morgun] buzdolabına konurdu." 0.8372093023255814 I had to carry [the bodies] myself." [Cesetleri] taşımak zorunda olan kişiydim." 1.1875 I counted each day. Her günü saydım. 0.9523809523809523 He said, ‘Yes, I'm your nephew Mohammed. Bana 'Evet, ben senin yeğenin Mohammed'im. 1.2571428571428571 I looked for him, 950 days I looked for him. Onu aradım, tam 950 gün onu aradım. 1.0576923076923077 When he lifted his head, [I saw] his teeth were broken. Başını kaldırdığında [gördüm ki] dişleri kırılmıştı. 1.103448275862069 He had very weak and short hair. Saçları çok zayıf ve kısaydı. 0.90625 I lived there 24 hours a day. Günün 24 saati orada yaşıyordum. 0.88 I said, ‘You know me?' Ona 'Beni tanıyor musun?' 1.2916666666666667 She was scared for her family." Ailesi için korkuyordu." 1.8 She would always speak about her brothers and sisters. Hep kardeşlerinden söz ederdi. 1.2432432432432432 "When I went inside the cell, someone knew me. "Hücreye girdiğimde biri beni tanıdı. 1.1481481481481481 "She wanted to see her parents. "Ailesini görmek istiyordu. 0.9137931034482759 He was traveling in a minibus with five other people. Diğer beş kişiyle birlikte bir minibüste seyahat ediyordu. 0.9032258064516129 A Sample of Victim Profiles: Kurban Profillerinden Örnekler: 1.1153846153846154 What protection could I give? Onu böyle mi koruyacaktım? 1.3714285714285714 Oh, it was the shock of my life to see him here. Onu orada görmek hayatımın şokuydu. 1.3793103448275863 Even the shape of her toes was the same. Ayak parmakları bile aynıydı. 1.1323529411764706 I went directly to the folder of the Air Force Intelligence, and I found him. Doğrudan Hava Kuvvetleri İstihbaratı dosyasına girdim ve onu buldum. 1.3818181818181818 When his mother was dying, she told me: ‘I leave him under your protection.' Annesi ölürken bana 'Onu sana emanet ediyorum' demişti. 1.2727272727272727 He hadn't seen himself, he'd been detained for ten and a half months." On buçuk aydır tutukluydu ve kendisini hiç görmemişti." 0.9787234042553191 [he breaks down while talking] It was a shock. [konuşurken gözyaşlarına boğuldu] Şok geçirdim. 0.9574468085106383 -Dr. Karim Mamoun, former 215 Branch detainee -Dr. Karim Mamoun, eski 215'inci Şube tutuklusu 0.7619047619047619 She gives each body a third number on a bandage. Her cesede bir bantın üzerine yazılı üçüncü numarasını verirdi. 1.0638297872340425 Ahmad's uncle, Dahi al-Musalmani, was a judge for 20 years before he fled the country in March 2013. Ahmad'ın amcası Dahi al-Musalmani Mart 2013'te ülkesini terk ettiğinde 20 yıllık bir yargıçtı. 0.8482142857142857 An officer at a checkpoint took the passengers' phones and found an anti-Assad song on Ahmad's. Kontrol noktasında bir subay yolcuların telefonlarını aldı ve Ahmad'ın telefonunda Esad karşıtı bir şarkı buldu. 1.1402439024390243 "If you took pictures of the detainees now, you would see people who looked like those that are in the Caesar photographs, only they would be alive….The ones who died are the lucky ones." "Tutukluların şimdi fotoğraflarını çekseniz Sezar fotoğraflarındakine benzer insanlar göreceksiniz, tek fark onların canlı olması olacak... Ölenler şanslı olanlar." 0.9821428571428571 Ahmad al-Musalmani (Child), Victim from the Photographs Ahmad al-Musalmani (Çocuk), Fotoğraflardaki Kurbanlardan 0.9777777777777777 Rehab al-Allawi, Victim from the Photographs Rehab al-Allawi, Fotoğraflardaki Kurbanlardan 0.9479166666666666 -Suleiman Ali (not his real name), former conscript who worked at the 601 Military Hospital -Suleiman Ali (gerçek adı değil), 601 Numaralı Askeri Hastane'de çalışan eski bir zorunlu asker. 0.9207317073170732 In March 2015, after the Caesar photographs were published online, a cousin called the family and asked if Rehab's photo might be among those released. Mart 2015'te, Sezar fotoğrafları internet üzerinden yayınlandığında kuzenlerden biri aileyi arayarak Rehab'ın fotoğrafının bunlar arasında olup olamayacağını sordu. 1.3333333333333333 She writes on the register: the number of detainee, the branch number, and the hospital number [examination number]. Kütüğe tutuklunun numarasını, şube numarasını ve hastane numarasını [inceleme] yazardı. 0.8174603174603174 After her arrest, the family sought information through personal contacts within the Syrian government. Gözaltına alındıktan sonra ailesi Suriye hükümetindeki kişisel bağlantıları aracılığıyla Rehab'la ilgili bilgi almaya çalıştı. 0.8571428571428571 He eventually fled to Jordan after family members told him he was wanted for arrest. Sonunda, aile bireylerinin kendisine tutuklanmak üzere arandığını söylemesi üzerine Ürdün'e kaçtı. 1.0063291139240507 A former detainee, Hanadi, told Human Rights Watch that she was detained with Rehab for more than three weeks in the 215 Branch Military Intelligence facility. Eski bir tutuklu olan Hanadi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Rehab'la birlikte üç haftadan fazla Askeri İstihbarat 215. şube tesisinde tutulduklarını anlattı. 0.9746835443037974 On August 2, 2012, when Ahmad was 14, he returned to Syria from Lebanon, where his family had sent him for safety reasons, to attend his mother's funeral. 14 yaşındaki Ahmad 2 Ağustos 2012 tarihinde, ailesinin kendisini güvenlik sebebiyle gönderdiği Lübnan'dan annesinin cenazesine katılmak üzere Suriye'ye döndü. 0.9846938775510204 They paid more than US$18,000 to various officials in the Syrian military and security services to try to get information about her and to secure her release but their attempts did not succeed. Suriye ordusundaki ve güvenlik birimlerindeki çeşitli görevlilere bilgi edinebilmek ve serbest bırakılmasını sağlayabilmek amacıyla 18,000 Dolar'dan fazla para ödediler ama çabaları sonuç vermedi. 0.9554140127388535 -Fahed al-Mahmoud (not his real name), military defector who served at the Harasta Military Hospital in Damascus and witnessed bodies being registered -Fahed al-Mahmoud (gerçek adı değil), Şam'da bulunan Harasta Askeri Hastanesi'nde görev yapmış ve cesetlerin kayıt altına alınmasına tanık olmuş asker kaçağı 1.4038461538461537 "We spent 24 days together in the cell, next to each other," Hanadi said. Hanadi "Hücrede, yan yana 24 gün birlikteydik" dedi. 0.9666666666666667 Rehab al-Allawi, a Damascus resident originally from Deir al-Zor, was an engineering student at Damascus University before the uprising in Syria. Aslen Der Zorlu olan ancak Şam'da yaşayan Rehab al-Allawi, Suriye'deki ayaklanmalar başlamadan önce Şam Üniversitesi'nde mühendislik eğitimi alıyordu. 1.0253164556962024 Though the family recognized Rehab, they asked former detainees who had seen Rehab in prison for confirmation, as her appearance had changed during her detention. Aile Rehab'ı teşhis etmesine rağmen, gözaltı sırasında görünüşü değiştiği için, doğrulamak amacıyla Rehab'ı hapishanede görmüş olan eski tutuklulara sordular. 1.0307692307692307 The rest of the passengers continued on in the minibus without him. Diğer yolcular Ahmad'ı almadan minibüsle yollarına devam ettiler. 0.8688524590163934 Dahi told Human Rights Watch that he went to see several government officials after Ahmad's disappearance. Dahi İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, Ahmad'ın kaybolmasının ardından birçok hükümet yetkilisini görmeye gittiğini anlattı. 0.95 Rehab worked in one of Damascus's local coordination committees - loose networks of activists - assisting internally displaced people who had fled Homs. Homs'tan kaçan yerinden edilmiş kişilere yardım eden aktivistlerin oluşturduğu serbest bir ağ olan Şam'ın yerel koordinasyon komitelerinden birinde çalışıyordu. 0.8114754098360656 One day her brother called me and asked me if it was Rehab in the photographs that were published…. Bir gün abisi beni arayıp Rehab'ın yayınlanan fotoğraflarda olup olmadığını sordu... Giydiği pijamaları ve yüzünü tanıdım. 0.8 He learned that Ahmad was likely in Air Force Intelligence custody, and paid more than US$14,000 in bribes attempting to secure Ahmad's release, unsuccessfully. Ahmad'ın Hava Kuvvetleri İstihbaratı tarafından gözaltında tutuluyor olabileceğini öğrendi ve serbest bırakılmasını sağlayabilmek için 14,000 Amerikan Doları'ndan fazla rüşvet verdi; ancak başaramadı. 0.6206896551724138 I'm the one with the supermarket next to your clinic.' Senin kliniğinin yanındaki süpermarketin sahibi olan yeğenin' dedi ve ağlamaya başladı. 1.1818181818181819 When the Caesar photographs were released, Dahi searched for Ahmad among them: Sezar fotoğrafları yayınlanınca Dahi fotoğraflarda Ahmad'ı aramış. 0.7362637362637363 Hanadi was transferred to Adra Prison after three and a half weeks. Hanadi üç buçuk hafta sonra Adra Hapishanesi'ne nakledildi ve Rehab'ı bir daha hiç görmedi. 0.7284768211920529 The officer dragged Ahmad into a small room at the checkpoint, a fellow passenger told the family a day later. Aynı minibüsteki yolculardan biri, ertesi gün Ahmad'ın ailesine, subayın Ahmad'ı kontrol noktasındaki küçük bir odaya sürükleyerek götürdüğünü söyledi. 0.9583333333333334 Rehab was about 25 when the Raids Brigade, a special unit of the military police, arrested her on January 17, 2013. Özel bir askeri polis birimi olan Baskın Tugayı tarafından 17 Ocak 2013 günü gözaltına alındığında, Rehab 25 yaşındaydı. 1.3396226415094339 "I know this place from the photographs stone by stone, brick by brick. Fotoğraflardaki bu yerin her taşını ezbere biliyorum. 1.129496402877698 "When the corpses arrive, [the forensic doctor, who is also an army officer] asks how many corpses there are, and then she asks [conscripts] to wrap them up. "Cesetler geldiğinde [aynı zamanda subay olan adli tıp doktoru] kaç ceset olduğunu sorar ve sonra [askerlerden] onları sarmalarını isterdi. 0.8666666666666667 The group was set up by Russia , Turkey , and Iran . Çalışma grubu Rusya , Türkiye ve İran tarafından kurulmuştu. 0.94 Iran's President Hassan Rouhani, Russia's President Vladimir Putin, and Turkey's President Recep Tayyip Erdogan lock hands during a group photo in Ankara, Turkey, Wednesday, April 4, 2018. İran Cumhurbaşkanı Hasan Rouhani, Rusya Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Nisan 2018 günü, Türkiye Ankara'da çekilen bir grup fotoğrafında ellerini kenetliyorlar. 0.9327548806941431 The letter asks the working group to clarify the steps it will take to ensure the government and anti-government armed groups provide more information on the fates of those disappeared, detained and abducted; deliver the remains of those declared dead to the families; and allow access for international monitors to formal and informal detention facilities where thousands remain detained and at risk of torture and ill-treatment. Mektupta, çalışma grubundan, hükümetin ve hükümet karşıtı grupların zorla kaybedilen, alıkonulan ve kaçırılan insanların akibetleri hakkında daha fazla bilgi paylaşmalarını; öldüğü ilan edilenlerin cenazelerini ailelerine vermelerini ve uluslararası gözlemcilerin binlerce insanın işkence ve kötü muamele görme riski altında tutulduğu resmi ve gayrı resmi gözaltı merkezlerine erişimlerini sağladığından emin olmak için atacağı adımları netleştirmesi isteniyor. 0.9685534591194969 On September 7, 2018, the presidents of Turkey, Russia, and Iran will hold their third meeting to discuss the Syrian conflict, according to media reports. Medyada yer alan haberlere göre, Türkiye, Rusya ve İran'ın devlet başkanları 7 Eylül 2018 günü Suriye krizini tartışmak üzere üçüncü toplantılarını yapacaklar. 0.83 Use September 7 Meeting to Address Arbitrary Detentions, Disappearances, Abductions 7 Eylül'de Yapılacak Toplantıda Keyfi Alıkoymalar, Zorla Kaybetmeler ve İnsan Kaçırmalar Ele Alınsın 0.9230769230769231 The working group, which includes representatives from the three foreign ministries, should ensure that detentions and abductions are on the agenda of the meeting, the groups said. İnsan Hakları Örgütleri, üç dışişleri bakanlığından da temsilcilerin yer aldığı çalışma grubunun, alıkoymaların ve kaçırmaların toplantının gündeminde yer almasını sağlaması gerektiğini belirtti. 0.8307692307692308 Russia, Turkey, and Iran Should Act on Syria Detainees Rusya, Türkiye ve İran Suriye'de Alıkonulanlarla İlgi Adım Atmalı 0.8664383561643836 The letter, signed by 11 organizations, expresses concern at the Syrian government's failure to disclose more information about the deaths of arbitrarily detained and disappeared persons after it updated civil registries records to reflect their deaths. 15 örgüt tarafından imzalanan mektupta, Suriye hükümetinin, keyfi olarak gözaltına alınan ve zorla kaybedilen insanların nüfus kütüklerindeki kayıtlarının "ölü" olarak güncellenmesinden sonra, bu kişilerin ölümleri ile ilgili daha fazla bilgi açıklanmamasının yarattığı endişe ifade ediliyor. 1.1891891891891893 This practice has been well-documented in many reports by the Council of Europe, the European Union, and human rights organizations. Bu uygulama Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve insan hakları örgütlerine ait birçok raporla belgelendirilmiştir. 0.9130434782608695 Authorities Should Comply with Council of Europe Order to Free Human Rights Defender Yetkililer, Avrupa Konseyi'nin İnsan Hakları Savunucusunu Serbest Bırakma Kararına Uymalıdır 1.2274143302180685 The European Court judgment in Kavala v. Turkey - Application no. 28749/18 - found violations of the following provisions of the European Convention on Human Rights: article 5(1), right to liberty and security; article 5(4), right to a speedy decision on the lawfulness of detention; and the rarely used article 18, limitation on use of restrictions on rights, taken together with article 5(1). Avrupa Mahkemesi, Kavala/Türkiye kararında (Başvuru no. 28749/18), madde 5/1 (özgürlük ve güvenlik hakkı), madde 5/4 (alıkonmanın yasaya uygunluğuna ilişkin ivedi karar alma hakkı) ve nadiren kullanılan madde 18 (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlanması) ile birlikte madde 5/1'in ihlal edildiğine karar vermiştir. 0.9948586118251928 "Ending this blatantly unlawful detention, which has been ongoing for over 1,000 days, will not only play a role in preventing further violations to Osman Kavala's rights, it will also give a strong signal to the human rights defenders community that the oversight mechanisms in place to ensure Turkey's compliance with its international human rights obligations can still be effective." "1000 gün boyunca devam eden açıkça hukuka aykırı olan tutukluluğun sona ermesi, yalnız Osman Kavala'nın haklarının daha fazla ihlal edilmesini önlemek konusunda değil, aynı zamanda insan hakları savunucuları topluluğuna Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uyumunu denetleyen mevcut gözetim mekanizmalarının hala etkili olabileceği yönünde güçlü bir sinyal verecektir." 0.9818181818181818 The targeted harassment in Turkey of rights defenders is part of a wider practice of arbitrary detentions and abusive prosecutions of journalists, elected politicians, lawyers, and other perceived government critics. Türkiye'de insan hakları savunucularına yönelik baskı, daha genel olarak gazetecilere, seçilmiş siyasetçilere, hukukçulara, hükümeti eleştirdiği düşünülenlere yönelik keyfi alıkoymalar ve yargısal tacizin bir parçasıdır. 1.0552147239263803 On February 18, 2020, Kavala and his eight co-defendants were acquitted on charges of "attempting to overthrow the government by force and violence" in the Gezi Park trial. 18 Şubat 2020'de Kavala ve diğer sekiz sanık, Gezi Parkı davasında "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasından beraat etmiştir. 0.9535714285714286 The Committee, acting in its supervisory capacity for Court judgments, ordered the Turkish authorities "to ensure the applicant's immediate release," pointing to "a strong presumption that his current detention is a continuation of the violations found by the Court." Mahkeme kararlarının uygulanmasını denetleme yetkisi olan Komite, Türk makamlarına "başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlama" talimatı vererek "mevcut tutukluluğunun mahkeme tarafından tespit edilen ihlallerin devamı olduğuna dair güçlü bir karine bulunduğuna" işaret etti. 1.0553191489361702 In June, the ICJ, Human Rights Watch, and the Turkey Human Rights Litigation Support Project made a detailed submission to the Committee of Ministers of the Council of Europe , which oversees enforcement of European Court of Human Rights judgments. Haziran ayında, ICJ, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne ayrıntılı bir bildirim sundu. 0.9823788546255506 The Court required Turkey to release Kavala and said that any continuation of his detention would prolong the violations and breach the obligation to abide by the judgment in accordance with article 46(1) of the Convention. Mahkeme, Türkiye'nin Kavala'yı tahliye etmesini zorunlu kılmış, tutukluluğunun devam etmesinin ihlalleri devam ettireceğini ve Sözleşmenin 46(1) maddesi uyarınca AİHM kararlarına uyma yükümlülüğünü ihlal edeceğini belirtmiştir. 0.8514851485148515 "European Court rulings are binding, and Osman Kavala should be released immediately." Pillay, "Avrupa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır ve Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır" dedi. 1.2583732057416268 Kavala has been held in detention since November 2017, initially on bogus allegations that he used the 2013 Istanbul Gezi Park protests as a pretext for an attempt to overthrow the government, and that he was involved in the July 15, 2016 attempted military coup. Kavala, Kasım 2017'den bu yana, 2013 İstanbul Gezi Parkı protestolarını, hükümeti devirme girişimi için kullandığı ve 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine müdahil olduğu yönündeki asılsız iddialarla tutuklu. 1.0368098159509203 However, the Committee of Ministers indicated in its decision that Turkey should not wait for a ruling of the Constitutional Court but should release Kavala immediately. Ancak Bakanlar Komitesi, kararında Türkiye'nin Anayasa Mahkemesinin vereceği bir kararı beklemeksizin Kavala'yı derhal serbest bırakması gerektiğini işaret ediyor. 1.3929961089494163 The judgment on Osman Kavala's case is particularly significant because it is the first final ruling of the European Court of Human Rights against Turkey in which the Court determined that, in interfering with an individual's rights, Turkey acted in bad faith and out of political motivations, violating article 18 of the European Convention on Human Rights. Osman Kavala kararı, Türkiye'nin kötü niyetle ve siyasi amaçlarla bir bireyin haklarına müdahale ettiğini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesini ihlal ettiğini tespit eden Türkiye aleyhindeki ilk nihai karar olduğundan özel bir önem taşımakta. 0.8601694915254238 Despite the unlawful detention and an acquittal by the Turkish criminal court presiding over his trial, Osman Kavala has been kept behind bars under a newly issued charge of "espionage" since March 2020. Hukuka aykırı tutukluluğuna ve davasının görüldüğü Ceza Mahkemesinin verdiği beraat kararına rağmen, Osman Kavala yeni ileri sürülen bir "casusluk" suçlaması nedeniyle Mart 2020'den bu yana parmaklıklar ardında tutulmaya devam ediliyor. 0.8629032258064516 His lawyers are currently challenging the lawfulness of the detention before Turkey's Constitutional Court. Kavala'nın avukatları, Türkiye'nin Anayasa Mahkemesi önünde tutukluluğun hukuksuz olduğuna ilişkin itirazlarda bulunuyorlar. 0.927797833935018 The submission argued that the sequence of events and repeated local court decisions to ensure Kavala's detention subsequent to the European Court's ruling in December 2019, demonstrated that Turkey was prolonging the violations found by the European Court. Bildirim, Avrupa Mahkemesi'nin Aralık 2019'daki kararının ardından Kavala'nın alıkonmasını sağlamak için gelişen olaylar serisinin ve tekrarlanan yerel mahkeme kararlarının, Türkiye'nin Avrupa Mahkemesi tarafından tespit edilen ihlalleri devam ettirdiğini gösterdiğini savundu. 0.8484848484848485 Turkey's President Recep Tayyip Erdoğan had publicly criticized his acquittal just before he was detained again. Tekrar tutuklanmasından kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halka açık şekilde Kavala'nın beraatini eleştirmiştir. 0.8692307692307693 "Instead of complying with the European Court's judgment, Turkey has continued to violate Kavala's human rights." Sinclair-Webb, "Avrupa Mahkemesi'nin kararına uymak yerine, Türkiye, Kavala'nın insan haklarını ihlal etmeye devam etmiştir" dedi. 0.7319587628865979 Another 53, including the lawyers, have been detained since April 2009. Aralarında avukatların da bulunduğu 53 kişinin ise Nisan 2009'dan bu yana tutuklulukları sürüyor. 1.0714285714285714 Across Turkey around 1,700 party members are in detention facing trial on similar charges. Türkiye çapında yaklaşık 1,700 parti üyesi benzer suçlamalarla parmaklıklar ardında. 0.9358974358974359 Government Should Reform Laws That Treat Demonstrators as Armed Militants Hükümet Göstericilere Silahlı Militan Muamelesi Yapan Yasaları Değiştirmelidir 0.7461538461538462 The defendants include serving and former mayors, a prominent human rights defender, and lawyers. Sanıklar arasında eski ve halen görevde olan belediye başkanları, tanınmış bir insan hakları savunucusu ve avukatlar da bulunuyor. 0.782608695652174 Turkey: Terrorism Laws Used to Jail Kurdish Protesters Türkiye: Kürt Göstericileri Hapsetmek için Terör Suçları Kullanılıyor 1.016260162601626 Hundreds of Kurdish demonstrators are currently in prison pending the outcome of their trials or appeals against convictions. Halen yüzlerce Kürt gösterici cezaevlerinde yargılamalarının bitmesini ya da temyiz başvurularının sonuçlanmasını bekliyor. 1.0168067226890756 Six of the serving mayors and a human rights defender were arrested last December and have been detained since that time. Halen görevde olan altı belediye başkanı ve insan hakları savunucusu tutuklandıkları Aralık ayından bu yana hapisteler. 0.9473684210526315 Among the cases cited in the report are the following. Aşağıda, raporda yer alan vakalardan bazıları yer alıyor. 0.9787985865724381 A university student, Murat Işıkırık, is serving a sentence of six years and three months for making a victory sign at the March 2006 funeral procession in Diyarbakır for four PKK members, and clapping during a March 2007 protest on the campus at Diyarbakır's Dicle University. Üniversite öğrencisi olan Murat Işıkırık Mart 2006'da dört PKK militanının Diyarbakır'daki cenaze töreni sırasında zafer işareti yaptığı ve Mart 2007'de Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesi kampüsünde yapılan bir protesto gösterisinde alkışladığı için altı yıl üç ay hapis cezası aldı. 0.8019323671497585 "But allowing laws clearly aimed at terrorism to be used against adult demonstrators inflicts immense damage on free expression, assembly, and association in Turkey." Ancak terörle mücadele amacıyla hazırlandığı açık olan bu yasaların yetişkin göstericiler aleyhine kullanılıyor olması Türkiye'de ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne ağır bir darbe indirmektedir" dedi. 0.8532934131736527 Following domestic and international criticism over the prosecution on terrorism charges of children who attended Kurdish demonstrations, parliament amended the laws in July to quash such convictions and prevent the prosecution of children in courts that specialize in terrorism cases. Kürt meselesiyle ilgili gösterilerine katılmış olan çocukların terör suçları bakımından yargılanmasına karşı yükselen ulusal ve uluslararası baskı sonucunda Meclis Temmuz ayında bu yasalarda değişikliğe giderek verilen mahkumiyet kararlarının düşürülmesini ve çocukların Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmamasını sağladı. 1.0514705882352942 The courts have ruled that merely being present at a demonstration that the PKK encouraged people to attend amounts to acting under PKK orders. Mahkemeler, sadece PKK'nın katılım çağrısı yaptığı bir gösteride bulunmuş olmanın PKK emriyle hareket etmek sayılacağına hükmetmektedir. 0.9797979797979798 In each case, the court concluded that the individual joined the demonstration under PKK orders because of news reports in advance of the demonstrations saying the PKK urged people to take part. Her davada mahkeme sanığın, gösteriye PKK'nın emriyle katıldığını söyleyerek, gerekçe olarak da gösterilerden önce PKK'nın halkı protestolara katılmaya çağırdığına dair çıkan haberleri göstermiştir. 1.0168067226890756 At the same demonstration Selahattin Erden was similarly punished for holding the edge of a banner with a pro-PKK slogan. Aynı gösteri sırasında PKK lehine slogan yazılı bir pankartın ucundan tutan Selahattin Erden de aynı şekilde ceza aldı. 0.994535519125683 Demonstrators have been punished severely for acts of terrorism even if their offense was making a victory sign, clapping, shouting a PKK slogan, throwing a stone, or burning a tire. Göstericiler tek suçları zafer işareti yapmak, alkışlamak, PKK lehine slogan atmak, taş atmak ya da lastik yakmak olsa bile terör suçu işledikleri gerekçesiyle ağır cezalar alıyorlar. 2.095435684647303 The ongoing prosecutions of demonstrators are part of a wider crackdown on pro-Kurdish legal political parties for alleged ties to the PKK. On October 18, 152 members and officials of the Democratic Society Party, which was closed by the Constitutional Court in December, 2009, and its successor, the Peace and Democracy Party, which has 20 members in parliament, went on trial in Diyarbakır on charges ranging from separatism, to membership of an armed organization, to aiding abetting that organization. Anayasa Mahkemesi'nce 2009'da kapatılan Demokratik Toplum Partisi ve Meclis'te 20 vekili bulunan bu partinin devamı niteliğindeki Barış ve Demokrasi Partisi'nin 152 üyesi ve sorumlusunun yargılanmasına 18 Ekim 2010'da Diyarbakır'da başlandı. 0.610223642172524 "The government should complete the task of reform by changing laws relating to adult demonstrators, to bring them fully into line with Turkey's human rights obligations," Sinclair-Webb said. Sinclair-Webb "hükümetin reformlara devam ederek yetişkin göstericilerle ilgili yasalarda değişiklik yapmalarını ve yasaları Türkiye'nin insan hakları yükümlülüklerine tamamen uygun hale getirmeleri gerektiğini "söyleyerek "Terörü ya da protestoları durdurmanın yolu taş atan insanları hapse atmak değildir" dedi. 0.9298892988929889 A mother of six, Vesile Tadik, was sentenced to seven years for holding up a banner with a slogan "The approach to peace lies through Öcalan" during a December 2009 protest in Kurtalan, Siirt, against the prison conditions of the imprisoned PKK leader. Altı çocuk annesi Vesile Tadik Aralık 2009'da Öcalan'ın hapishane koşullarını protesto etmek için Siirt'in Kurtalan ilçesinde düzenlenen gösteri sırasında üzerinde "Öcalan'a yaklaşım barışa yaklaşımdır" yazan bir pankart taşıdığı için yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1.0529411764705883 Over the past three years, courts have relied on broadly drafted terrorism laws introduced as provisions of the 2005 Turkish Penal Code, plus case law, to prosecute demonstrators. Son üç yıldır mahkemeler göstericileri yargılamak için 2005 tarihli Türk Ceza Kanunu'ndaki kapsamı oldukça geniş tutulmuş terör suçları hükümlerine ve içtihata dayanıyor. 1.108 It describes 26 cases of individuals prosecuted for terrorism even though they had nothing to do with violence such as the October 31 attack, but simply for taking part in protests deemed by the government to be sympathetic to the outlawed armed Kurdistan Workers' Party (PKK). Raporda 31 Ekim saldırısı gibi şiddet eylemleriyle hiç bir ilişkileri olmamasına rağmen, bir tek hükümetin PKK'yı desteklemek amacıyla yapıldığına inandığı gösterilere katıldıkları için terör suçlarıyla yargılanan 26 kişinin davalarına yer veriliyor. 0.9326424870466321 The 75-page report, "Protesting as a Terrorist Offense: The Arbitrary Use of Terrorism Laws to Prosecute and Incarcerate Demonstrators in Turkey," is based on a review of 50 cases. 70 sayfalık Protestoyu Terör Suçu Saymak: Göstericileri Yargılamak ve Hapsetmek için Terörle Mücadele Yasalarının Keyfi Kullanımı başlıklı rapor 50 davanın derinlemesine incelenmesiyle yazıldı. 0.6986301369863014 Turkey/Syria: Weaponizing Water in Global Pandemic? Türkiye/Suriye: Küresel Salgın Sırasında Su Silah Olarak mı Kullanılıyor? 0.9122807017543859 Al-Yarubiyeh was primarily used by the World Health Organization to provide supplies to Northeast Syria. Al-Yarubiyeh,temel olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından Kuzeydoğu Suriye'ye malzeme sağlamak için kullanılıyordu. 0.8148148148148148 COVID-19 Protections Rely on Adequate Supply KOVİD-19'dan korunabilmek yeterli su verilmesine bağlı 1.210144927536232 According to a report by the Northeast Syria water and sanitation group, water trucking provides less than 50 percent of the needs of the population and is too costly. Kuzeydoğu Suriye Su ve Sıhhi tesisat grubuna göre, kamyonlarla taşınan su, insanların ihtiyacının ancak %50'sini karşılıyor ve çok pahalı. 0.7901234567901234 Aid agencies say that because of limited options, they have made it a priority to raise awareness around hand washing practices. İnsani yardım ajansları, seçeneklerinin kısıtlı olması nedeniyle, el yıkama konusunda insanları bilinçlendirmeyi bir öncelik olarak ele aldıklarını belirtiyorlar. 0.9204545454545454 They are currently trucking in water, a time-consuming and unsustainable process. Halen kamyonlarla su taşınıyor ki bu çok zaman alan ve sürdürülebilir olmayan bir süreç. 0.8130841121495327 One aid worker said that the quality of the water being brought in through trucking is much lower than pumped water and especially affects the availability of drinking water. Bir insani yardım çalışanı da kamyonlarla taşınan suyun kalitesinin su sevkiyat istasyonundan verilen suya kıyasla çok daha düşük olduğunu ve özellikle de içme suyunun mevcudiyetini olumsuz etkilediğini belirtiyor. 0.8554913294797688 Local authorities and humanitarian groups in Northeast Syria say they are facing immense obstacles in putting a COVID-19 preparedness plan in place. Kuzeydoğu Suriye'deki yerel yetkililer ve insani yardım grupları, KOVİD-19'a karşı bir önlem planı hazırlarken çok büyük engellerle karşı karşıya kaldıklarını belirtiyorlar. 0.9672131147540983 However, the repeated interruptions to the water supply has meant that they are unable to even encourage this measure. Ancak suların sürekli olarak kesilmesi, insanları bu önlem konusunda dahi teşvik etmekte yetersiz kalmak anlamına geliyor. 0.8486486486486486 A displaced Syrian girl fills water from a cistern at a camp for Syrian displaced people near the Syrian-Turkish border in the Northern countryside of Idlib. Yerinden edilmiş Suriyeli bir kız, İdlib'in Kuzey kırsalındaki Suriye-Türkiye sınırına yakın, yerlerinden edilmiş Suriyeli mülteciler için kurulmuş kamptaki bir sarnıçtan su dolduruyor. 0.7455621301775148 Human Rights Watch has previously documented discriminatory diversion of aid and essential services by the Syrian government . İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye hükümetinin insani yardım malzemelerini ve asli hizmetleri ayrımcı bir şekilde başka yönlere saptırdığını daha önce belgelendirmişti. 1.1313868613138687 These conditions are likely to be exacerbated with the water supplies cut off, and will only put the population at greater risk of contracting coronavirus. Suyun kesilmesiyle birlikte bu koşullar daha da ağırlaşacak ve kamplarda yaşayan insanların Korona virüsü kapma riski daha da artacaktır. 0.8907563025210085 "The Turkish authorities should do everything they can to immediately resume supply to these communities." Page, "Türkiyeli yetkililer, bu topluluklara su verilmesini devam ettirmek için ellerinden geleni yapmalıdırlar," dedi. 0.936986301369863 Turkey says that authorities in control of al-Mabroukeh and Tishreen Dam have failed to provide electricity to the water pumping station , and the Turkish-controlled city of Ras al-Ayn, but humanitarian workers say al-Mabroukeh does not serve the pumping station and that there continues to be enough electricity to operate the water station. Türkiye, el Mabruke ve Tişrin Barajlarını kontrol eden yetkililerin su sevkiyat istasyonuna ve Türklerin kontrolündeki Resulayn kentine elektrik vermediklerini söyleseler de, insani yardım çalışanları El Mabruke barajının su sevkiyat istasyonuna hizmet vermediğini ve su istasyonunu işletmeye yetecek miktarda elektriğin her halükarda mevcut olduğunu belirtiyorlar. 0.8625 Turkey and Turkish-backed forces took control of the Allouk water station during the Turkish offensive on Northeast Syria in October 2019. Türkiye ve Türkiye'nin desteklediği güçler, 2019 Ekim'inde başlattıkları askeri harekat sırasında, Allouk Su Sevkiyat istasyonunun kontrolünü ele geçirmişlerdi. 0.9416058394160584 Turkish authorities should immediately do everything they can to resume supplying water through the Allouk water pumping station. Türkiyeli yetkililer, Allouk su sevkiyat istasyonundan yeterli miktarda su verilmeye başlanması için derhal ellerinden geleni yapmalılar. 1.2905405405405406 Aid organizations have told Human Rights Watch that the Turkish authorities have interrupted water pumping several times since the start of the year, with the latest interruption on March 29. İnsani yardım örgütlerinin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne verdikleri bilgiye göre, Türkiyeli yetkililer sene başından bu yana suyu sık sık kestiler. 0.8963963963963963 Human Rights Watch has documented dire conditions in these camps , including overflowing latrines, sewage trickling into tattered tents, and residents drinking wash water from tanks containing worms. İnsan Hakları İzleme Örgütü tuvaletlerin taşması, lime lime olmuş çadırlara lağım sızması ve kamp sakinlerinin banyo suyu tanklarından su içmeleri başta olmak üzere, söz konusu kamplardaki vahim koşulları belgelendirmişti. 0.8264840182648402 The Allouk water station, located near the town of Ras al-Ain (Serekaniye), serves 460,000 people in al-Hasakeh governorate , including al-Hasakeh city and three displacement camps. Resulayn (Serekaniye) kenti yakınlarındaki Allouk su sevkiyat istasyonu, başta El Haseke kenti ve yerlerinden edilmiş insanların yaşadığı üç kamp olmak üzere, El Haseke vilayetinde yaşayan 460 bin kişiye hizmet veriyor. 0.6666666666666666 Sincerely, Saygılarımızla, 1.3111111111111111 Many were too scared to request the additional information. Birçoğu daha fazla bilgi talep etmeye korktu. 0.967741935483871 On September 7, Turkey, Russia, and Iran will be meeting to discuss the conflict in Syria. 7 Eylül günü Türkiye, Rusya ve İran, Suriye'deki çatışma üzerine konuşmak üzere buluşacaklar. 1.3132530120481927 It is estimated that hundreds of families have discovered the fate of their missing relatives in this manner. Yüzlerce ailenin, kayıp akrabalarının akıbetini bu yolla öğrendiği tahmin ediliyor. 1.1470588235294117 In some cases, families were provided with death certificates reflecting dates of death as far back as 2013 and indicating cause of death as ‘heart attack.' Bazı durumlarda, ailelere ölüm tarihleri 2013'e kadar eskiye giden ve ölüm sebebi "kalp krizi" olarak belirtilen ölüm belgeleri verildi. 0.9248554913294798 We urge the working group to treat this issue with the care it demands and look forward to receiving your response to the queries posed above after the meeting. Çalışma grubunu bu meseleyi gereken özenle ele almaya davet ediyoruz ve toplantının ardından yukarıda dile getirilen sorulara vereceğiniz yanıtları sabırsızlıkla bekliyoruz. 1.088235294117647 Moreover, the government continues to detain tens of thousands in official and unofficial detention facilities. Dahası, hükümet on binlerce kişiyi resmi ve gayri resmi gözaltı merkezlerinde alıkoymaya devam ediyor. 0.8473684210526315 The government denies international monitors access to nearly all of these facilities, and there are no due process or fair trial guarantees for these detainees. Hükümet, uluslararası gözlemcilerin bu merkezlerin neredeyse hiçbirine girmesine izin vermiyor ve gözaltında tutulan kişiler için ne yargısal süreç ne de adil yargılanma garantisi bulunuyor. 1.1206896551724137 Moreover, local sources in Afrin reported at least 86 abuses that appear to amount to instances of arbitrary detention, torture and enforced disappearance of civilians by pro-Turkey armed groups. Ek olarak, Afrin'deki yerel kaynaklar, Türkiye yanlısı silahlı grupların sivillere yönelik gerçekleştirdiği en az 86 keyfi gözaltı, işkence ve zorla kaybetme vakası bildirdi. 0.9310344827586207 What steps will the working group take to ensure the release of all arbitrarily detained persons, including human rights defenders, journalists, doctors, and humanitarian aid workers who remain in government and armed groups detention centers? Çalışma grubu; aralarında insan hakları savunucuları, gazeteci, doktor ve insani yardım çalışanlarının da bulunduğu, hükümet ve silahlı gruplara ait gözaltı merkezlerinde keyfi olarak alıkonan herkesin serbest bırakılmasını sağlamak için ne gibi adımlar atacak? 1.0952380952380953 The government's response, or lack thereof, is contrary to its duty to conduct prompt, independent and impartial investigations into enforced disappearances and to uphold relatives of the disappeared right to truth and reparation. Hükümetin tepkisi, daha doğrusu tepkisizliği, onun zorla kaybetmelerle ilgili hızlı, bağımsız ve tarafsız soruşturma yürütme ile kayıp yakınlarının hakikat ve telafi haklarını koruma görevleriyle çelişmektedir. 0.9326923076923077 We have extensively documented the arbitrary arrest and enforced disappearances of dozens of peaceful activists, human rights defenders, journalists, doctors, and humanitarian aid workers by the Syrian government during the crisis, and, alongside their families, advocated for their release. Kriz süresince düzinelerce barışçıl aktivistin, insan hakları savunucusunun, gazetecinin, doktorun ve insani yardım çalışanının Suriye hükümeti tarafından keyfi biçimde alıkonduklarını ve zorla kaybedildiklerini kapsamlı olarak belgeledik ve bu kişilerin serbest bırakılmaları için aileleriyle birlikte çalıştık. 1.1480263157894737 What steps will the working group take to ensure that the Syrian government and armed opposition groups disclose the names and locations of people who were arbitrarily detained, subjected to enforced disappearance and abducted and provide answers to the families in a manner that respects the rights of victims and their families and their security? Çalışma grubu, Suriye hükümetinin ve silahlı muhalif grupların keyfi gözaltına alınan, zorla kaybedilen ve kaçırılan kişilerin isimlerini ve yerlerini açıklamasını; ailelere, kurbanlar ile ailelerinin haklarına ve güvenliklerine saygılı bir tarzda cevap vermelerini sağlamak üzere ne gibi adımlar atacak? 1.198581560283688 Armed groups opposing the Syrian government have also committed serious violations of international humanitarian law, including abductions, torture and summary killings. Suriye hükümetinin karşısındaki silahlı gruplar da adam kaçırma, işkence ve yargısız infaz gibi ağır insancıl hukuk ihlallerinden sorumludur. 0.9618320610687023 We write to you to express concern at the failure of the Syrian government to disclose more information about the deaths of arbitrarily detained and disappeared people in conjunction with government's update of the civil registries records and, in some cases, issuance of death notices that state the cause of death, and to urge you to take immediate steps to address the continuing government policies of arbitrary detention, ill-treatment and enforced disappearances in a comprehensive and just manner. Size, (Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü'nde) Suriye hükümetinin vatandaşlık kayıtlarını güncellemesi ve bazı durumlarda ölüm sebebinin açıklandığı ölüm belgelerini tanzim etmesiyle bağlantılı olarak, hükümetin keyfi olarak gözaltına alınmış ve kaybedilmiş kişilerin ölümleri hakkında daha fazla bilgi vermemesinden duyduğumuz kaygıyı dile getirmek ve hükümetin devam ettirdiği keyfi gözaltı, kötü muamele ve zorla kaybetme politikalarının çözümü için acilen kapsamlı ve adil adımlar atmanızı talep etmek için yazıyoruz. 1.1206225680933852 Will the working group request clarification from the Syrian government with regards to the process and purpose behind updating the registries and will it press the government to inform the families of the victims of the whereabouts of the remains, and return the remains to the families? Çalışma grubu, Suriye hükümetinden nüfus kayıtlarının güncellenmesi işlemi ve amacı hakkında bir açıklama talep edecek mi; hükümete kurbanların yakınlarına cenazelerin yeri hakknda bilgi vermesi ve cenazelerin ailelere teslim edilmesi için baskı yapacak mı? 1.1393939393939394 However, the government has not responded to the relatives' request to obtain the remains of their loved ones and information on, the circumstances of the death and enforced disappearance. Ne var ki; hükümet bu akrabaların, sevdiklerinin cenazelerini teslim almaya, nasıl öldüklerine ve nasıl zorla kaybedildiklerine dair bilgi taleplerine yanıt vermedi. 0.8144329896907216 To the Astana Working Group on Detentions and Abductions in the Syrian Conflict Suriye Çatışması Kapsamındaki Alıkoymalar ve Kaçırmalar Üzerine Astana Çalışma Grubunun Dikkatine 1.204 We seek an understanding from the eminent members of the working group on what your priorities are with regards to addressing the fate and whereabouts of those the government continues to arbitrarily detain and those it has forcibly disappeared, and those who have died in detention; and specifically: Çalışma grubunun saygın üyelerinden; hükümetin keyfi olarak gözaltına almaya devam ettiği kişilerin, zorla kaybedilmiş olanların ve gözaltı yerlerinde ölenlerin akıbetleri ve nerede olduklarının çözümüne dair öncelikleri nedir öğrenebilmeyi umuyoruz. 0.8774509803921569 Will the working group prioritize negotiating immediate and unhindered access for recognized international detention monitors to all detention facilities, official and unofficial? Çalışma grubu, resmi uluslararası gözaltı gözlemcilerinin resmi ve gayriresmi tüm gözaltı yerlerine derhal ve hiçbir kısıtlama olmaksızın erişiminin sağlanması konusunu müzakere etmeye öncelik verecek mi? 1.0824742268041236 Authorities should detain children only as a last resort and for the shortest appropriate period of time. Yetkililer çocukları sadece son çare olarak ve mümkün olan en kısa süre için gözaltına almalıdır. 0.746268656716418 Egypt: Security Forces Disappear, Torture Children Mısır: Güvenlik Güçleri Çocukları Zorla Kaybediyor, İşkence Yapıyor 0.5495495495495496 In addition, another child was badly beaten by prison guards. Buna ek olarak, başka bir çocuk da hapishanede gardiyanlar tarafından ağır bir şekilde darp edildiğini anlattı. 0.8486842105263158 Belal B. was 17 years old when National Security officers arrested and put him in solitary confinement at a Cairo police station. Belal B. Ulusal Güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınıp, Kahire polis merkezindeki bir hücrede tecrit koşullarında tutulduğunda 17 yaşındaymış. 0.93125 In two cases, children said security officials tied their arms behind their backs and suspended them by their arms, which dislocated their shoulders. İki vakada çocuklar, güvenlik görevlilerinin kollarını arkadan bağlayarak, onları kollarından askıya aldıklarını ve bu nedenle omuzlarının çıktığını anlattılar. 0.7027027027027027 EU, US Should Stop Security Support Until Abuse Ends AB ve ABD Hak İhlalleri Sona Erene Dek Güvenlik Desteği Vermeyi Durdurmalı 0.8920863309352518 Egypt's criminal justice system has failed to seriously investigate the children's allegations of torture and ill-treatment. Mısır'ın ceza yargılaması sistemi de çocukların işkence ve kötü muamele iddialarını ciddi bir şekilde soruşturmak konusunda başarısız oldu. 1.096774193548387 One child was sentenced to death, in violation of international law. Bir çocuk, uluslararası hukukun hilafına, ölüme mahkum edildi. 0.7348837209302326 "Governments that want to end these horrors should end support to Egyptian security services and condition any future agreements on there being real reforms." Van Esveld "Bu dehşeti durdurmak isteyen hükümetler, Mısırlı güvenlik güçlerini desteklemeyi durdurmalı ve gelecekte Mısır'la yapılacak her türlü anlaşmayı gerçek reformlar yapılması koşuluna bağlamalıdırlar," dedi. 0.9320388349514563 The Interior Ministry's National Security Agency's officers were responsible for the majority of abuses documented in the report, but police and in some cases army officers were also involved. Raporda belgelendirilen hak ihlallerinin çoğunluğundan İçişleri Bakanlığı'na bağlı Ulusal Güvenlik Ajansı görevlileri sorumlu, ancak polislerin ve bazı vakalarda, ordu personelinin karıştığı olaylar da var. 0.9705882352941176 Egypt should fully cooperate with United Nations and African Union experts on torture, arbitrary detention, and enforced disappearances; invite them to conduct country visits; and commit to protect their missions against reprisals. Mısır, Birleşmiş Milletler'in ve Afrika Birliği'nin işkence, keyfi gözaltı ve zorla kaybetme uzmanlarıyla tam bir iş birliği yapmalı; onları ülkeyi ziyaret etmeye davet etmeli ve görevlerini yaparken olası misillemelere karşı korumalıdır. 1.024 Fifteen of the 20 children said they were tortured in pretrial detention, usually during interrogation while held incommunicado. 20 çocuktan 15'i, gözaltında, genellikle hiç kimseyle görüştürülmeden sorgulandıkları sırada işkence gördüklerini anlattılar. 0.8908045977011494 In one case in the report, the prosecutor even threatened to send a boy "back to the officer" who had tortured him if the boy refused to make a confession. Öyle ki raporda bir savcının, bir oğlan çocuğunu suçunu itiraf etmemesi halinde, kendisine işkence yapan "görevliye geri göndermekle" tehdit ettiği bir vaka dahi anlatılıyor. 0.8695652173913043 Human Rights Watch and Belady corroborated statements from children, their families, and defense lawyers using court documents, appeals to authorities, medical records, and videos. İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Belady çocukların ifadelerini, aileleriyle, mahkeme tutanaklarına erişimi olan avukatlarla, yetkililere yapılan başvurularla, tıbbi kayıtlarla ve video kayıtlarıyla doğruladı. 0.7418181818181818 The 43-page report, " ‘No One Cared He Was A Child': Egyptian Security Forces' Abuse of Children in Detention ," documents abuses against 20 children between the ages of 12 and 17 when they were arrested. "Çocuk Olduğu Kimsenin Umurunda Değil: Mısırlı Güvenlik Güçlerinin Gözaltındaki Çocuklara Yönelik Hak İhlalleri" başlığını taşıyan 43 sayfalık rapor, 12 ila 17 yaşları arasındaki 20 çocuğun gözaltında kaldıkları süre zarfında maruz kaldıkları hak ihlallerini belgelendiriyor. 0.7401574803149606 Seven children said security officers tortured them with electricity including with stun guns. Yedi çocuk ise güvenlik görevlilerinin, kendilerine şok tabancası başta olmak üzere, elektrikle işkence ettiklerini söylediler. 0.9116279069767442 Security officers forcibly disappeared children for up to 13 months, refusing to acknowledge to the children's desperate families that they were in detention or provide any information about them. Güvenlik görevlileri çocukları 13 aya varan sürelerde zorla kaybettiler ve çaresiz ailelere çocuklarının gözaltında tutulduğunu teyit etmedikleri gibi, onlar hakkında herhangi başka bir bilgi vermeyi de reddettiler. 0.7784090909090909 The children's accounts of torture and other abuse are typical of the brutal security tactics Human Rights Watch, Belady, and other organizations have documented against children and adults detained for alleged political or security offenses in hundreds of cases since 2014. Çocukların işkence ve diğer hak ihlallerine ilişkin anlatıları, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün, Belady'nin ve diğer örgütlerin, 2014'ten beri yüzlerce vakada belgeledikleri, siyasi veya ulusal güvenlikle ilgili suçlar işledikleri iddiasıyla gözaltına alınan çocuklara ve yetişkinlere karşı uygulanan acımasız güvenlik taktiklerinin tipik birer örneği. 0.6685393258426966 One of the boys, age 14 at the time, said his joints had to be re-set by another prisoner in his cell who was a doctor. Olay sırasında 14 yaşında olan oğlan çocuklarından biri, çıkan omuzunun kendisiyle aynı hücrede kalan ve doktor olan başka bir mahkum tarafından yerine yerleştirildiğini söyledi. 0.9827586206896551 Authorities tried two children before military courts for alleged crimes including damaging the façade of a hotel. Yetkililer, bir otelin ön cephesine zarar vermek gibi suç isnatlarıyla, iki çocuğu askeri mahkemelerde yargıladılar. 0.9891304347826086 In none of the cases did authorities present an arrest warrant or arrest children lawfully. Rapordaki vakaların hiçbirinde yetkililer gözaltı emri veya tutuklama kararı göstermemişler. 0.7777777777777778 Egypt should revoke a loophole in the Child Law that allows prosecutors to send children accused of crimes with an adult accomplice to criminal courts, which they used to prosecute children alongside adults before terrorism courts. Mısır, Çocuk Yasasındaki bir yetişkin ile iş birliği içinde suç işlemekle itham edilen çocukların ceza mahkemelerine sevk edilmesine imkan veren ve savcılıkların çocukları yetişkinlerle birlikte terör mahkemelerinde yargılamak için sıklıkla kullandıkları kanun boşluğunu yürürlükten kaldırmalıdır. 0.9424083769633508 A boy arrested at age 16 told a relative he was worried he might "never marry or be able to have children" because of what Egyptian security officials had done to him in detention. 16 yaşındayken tutuklanmış bir çocuk, bir yakınına, güvenlik görevlilerinin gözaltındayken ona yaptıkları yüzünden "hiç evlenemeyeceğinden veya hiç çocuğu olamayacağından korktuğunu" söyledi. 0.7222222222222222 Three were placed in solitary confinement, and three were denied any family visits for more than a year in detention. Üç çocuk hücrede tecrit koşullarında tutuldu, üç başka çocuğun ise gözaltında tutuldukları bir yılı aşkın süre zarfında, aileleriyle görüşmelerine izin verilmedi. 0.55 © 2016 Private/Human Rights Watch © 2016 Özel/İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 0.9634146341463414 Individual circumstances such as family ties should also be taken into account. Bu işlemler yapılırken aile bağları gibi bireysel koşullar da dikkate alınmalıdır. 0.9272727272727272 The Greek police are responsible for camp security. Kamp güvenliğinin sorumluluğu ise Yunanistan polisinde. 0.9005847953216374 Since a March 20 migration agreement between the European Union and Turkey, Greek authorities have automatically detained all asylum seekers and migrants. Avrupa Birliği ve Türkiye arasında 20 Mart tarihinde imzalanan göç anlaşmasından bu yana Yunanistan makamları tüm sığınmacı ve göçmenleri otomatik olarak gözaltına alıyor. 0.703125 Greece: Refugee "Hotspots" Unsafe, Unsanitary Yunanistan: Mülteci "Erişim Noktaları" Güvenli ve Hijyenik Değil 1.0096153846153846 EU countries should accelerate the fulfilment of their obligations under the temporary relocation scheme. AB ülkeleri geçici yerleştirme planından kaynaklanan yükümlülüklerini gerçekleştirmeyi hızlandırmalıdır. 0.8021978021978022 Greece should not detain people in overcrowded and unsanitary facilities. Yunanistan, insanları aşırı kalabalık ve sağlıksız tesislerde gözetim altında tutmamalıdır. 0.9207920792079208 The hotspots, officially called "Reception and Identification Centers," are nominally administered by the Greek government's First Reception Service, under the Migration Policy Ministry. Resmi olarak "Kabul ve Kimlik Tespit Merkezleri" olarak adlandırılan hotspot'lar kâğıt üstünde Yunanistan hükümetinin Göç Politikaları Bakanlığı altındaki İlk Kabul Hizmetleri tarafından idare ediliyor. 0.8404255319148937 The EU and Greece should immediately remedy this shameful situation, quickly end arbitrary detention, and ensure humane treatment of people in their custody." AB ve Yunanistan derhal bu utanç verici durumu gidermeli, keyfi gözaltı uygulamasını bir an önce sonlandırmalı ve gözetimi altındaki insanların insani muamele görmesini sağlamalıdır" dedi. 0.9111111111111111 Human Rights Watch was forced to cut short its May 14 visit to Vathi due to security concerns, but visited again on May 15. İnsan Hakları İzleme Örgütü Vathi'ye 14 Mayıs'ta yaptığı ziyareti güvenlik kaygıları sebebiyle kısa keserek, 15 Mayıs'ta yeniden gitti. 0.8879310344827587 A 58-year-old Syrian woman living in makeshift conditions at the VIAL hotspot, on Chios island, Greece. Yunanistan'ın Kos adasında bulunan VIAL hotspot'unda derme çatma koşullarda yaşayan 58 yaşındaki bir Suriyeli kadın. 0.9647887323943662 Women, children, and families should be provided with secure sleeping, toilet, and bathing facilities separate from those for single men. Kadınlar, çocuklar ve aileler için, yalnız yaşayan erkeklerden ayrı yerde, emniyetli uyku, tuvalet ve banyo tesislerinin sağlanması gerekiyor. 0.9169811320754717 On April 2, the Greek parliament hastily adopted a law that allows blanket "restriction of movement" on new arrivals inside closed facilities at border entry points - such as the islands - for up to 25 days during reception and identification. 2 Nisan'da Yunanistan Parlamentosu apar topar geçirdiği bir yasayla sınır giriş noktalarındaki -adalar gibi- kapalı tesislere yeni gelenler için, kabulleri ve kimlik tespitleri sırasında 25 güne kadar varabilen sürelerde geniş kapsamlı bir "hareket kısıtı" getirdi. 0.8922558922558923 No one who has indicated an intent to seek asylum should be detained in facilities on the islands absent evidence that the detention is necessary and for a legitimate purpose or reason, such as that the person presents a specific and individualized security threat. Sığınma başvurusunda bulunma niyetinde olduğunu dile getiren hiç kimse, gözaltının gerekliliğini ortaya koyan bir kanıt olmadığı ve kişinin belirli ve şahsa özel bir güvenlik tehdidi oluşturması gibi meşru bir amaç veya sebebin bulunmadığı hallerde adalardaki tesislerde gözaltında tutulmamalıdır. 0.8495575221238938 Human Rights Watch observed unaccompanied children and families living in common areas at Moria. İnsan Hakları İzleme Örgütü Moria'da refakatsiz çocukların ve ailelerin ortak alanlarda yaşadıklarını gözlemledi. 0.9649122807017544 The centers were established for the reception, identification, and processing of asylum seekers and migrants. Bu merkezler sığınmacı ve göçmenlerin kabulü, kimlik tespiti ve başvuru işlemlerinin başlatılması için kurulmuştu. 0.8817733990147784 Camp residents and service providers said that fights are a daily occurrence at Vathi and that the police withdraw when the fighting starts and do not intervene to protect people. Kamp sakinleri ve hizmet sağlayanlar Vathi'de kavgaların günlük hayatın bir parçası haline geldiğini, kavga başladığında polisin geri çekildiğini ve insanları korumak için müdahale etmediğini söylediler. 0.9192825112107623 According to aid workers with Boat Refugee Foundation, a Dutch nongovernmental organization that provides health care at the facility, 14 people were hospitalized, including some with broken arms and legs. Tesiste sağlık hizmetleri veren Boat Refugee Foundation adlı Hollanda menşeli bir hükümet dışı kuruluşun yardım çalışanları, aralarında kol ve bacak kırıkları da bulunan 14 kişinin hastaneye kaldırıldığı bilgisini verdiler. 1.0097560975609756 About 200 people are living on the floor of the old factory building at the center of the camp rather than in the containers around it, hanging a few blankets to mark their space and provide minimal privacy. Yaklaşık 200 kişi etraftaki konteynırlar yerine kampın ortasındaki eski fabrika binasında, yerde yaşıyor ve alanlarını belirlemek ve asgari düzeyde mahremiyet sağlayabilmek için birkaç battaniye asıyorlar. 1.0024813895781637 Two EU agencies are a more visible presence: Frontex, the EU's external borders agency, which conducts the initial registration, nationality screening interviews, and fingerprinting in collaboration with the Greek police, and the European Asylum Support Office (EASO), which conducts admissibility interviews and makes recommendations on admissibility to the asylum procedure to the Greek Asylum Service. Ancak iki AB kurumunun ağırlığı Yunan kurumlarından daha çok hissediliyor: Yunanistan polisiyle birlikte ilk kayıt, uyrukluk belirleme mülakatları ve parmak izi alınması işlemlerini yapan AB'nin dış sınırlar güvenliği birimi Frontex ve kabul edilebilirlik görüşmelerini yürüten ve Yunanistan Sığınma Hizmetleri Birimi'ne kabul edilirlik konusunda tavsiyelerde bulunan Avrupa Sığınma Destek Ofisi (EASO). 0.9272151898734177 Human Rights Watch visited the center on May 14, and saw smears of blood on floors, blood-stained clothing, jagged holes in the shelters where rocks had been thrown, and broken glass and other detritus from the fight, and examined bruises and lacerations on men's and women's heads and bodies. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 14 Mayıs'ta hotspot'u ziyaret ettiğinde yerlerdeki kan lekeleri, kanlı giysileri, atılan kaya parçaları yüzünden zarar görmüş barınakları, cam kırıklarını ve kavgadan kaynaklanan diğer hasarları gördü ve kadın ve erkeklerin başlarındaki ve bedenlerindeki berelenme ve kesikleri inceledi. 1.0057803468208093 They should urgently make sufficient places available and facilitate the relocation of asylum seekers whose claims were considered admissible from the Greek islands hotspots. Acilen, başvuruları kabul edilen sığınmacılara yeterince yer sağlamalı ve Yunanistan adalarındaki hotspot'lardan başka yerlere yerleştirme işlemlerini kolaylaştırmalıdırlar. 0.9395973154362416 The Asylum Service is also present in the facilities, though their offices were closed in Vathi on the days that Human Rights Watch visited. Tesislerde Sığınma Hizmetleri Birimi'nin de bulunmasına rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ziyaret ettiği günlerde Vathi'deki ofisleri kapalıydı. 0.9512195121951219 Residents at the other two camps, Moria on Lesbos and VIAL on Chios, also said that police don't intervene in fights. Midilli'deki Moria ve Kos'taki VIAL adlı diğer iki kampın sakinleri de polisin kavgalara müdahale etmediğini ifade ettiler. 1.049079754601227 "Although the EU is not directly responsible for camp security, it was appalling to watch Frontex personnel hurriedly leaving the Vathi camp as tensions mounted on May 14. Kamp güvenliği AB'nin sorumluluğunda olmasa da 14 Mayıs'ta gerilim arttığında Frontex personelinin Vathi Kampı'nı alel acele terketmesini izlemek dehşet vericiydi. 0.8823529411764706 Despite a police order that directs all police working with refugees and migrants to ensure protection and security for women and children, the centers on Chios and Samos have no segregated sections for single women, family groups, or women with children. Mülteci ve göçmenlerle çalışan tüm polis memurlarının kadın ve çocukların güvenliğini sağlamaktan sorumlu olduklarını belirten bir polis direktifinin varlığına rağmen Kos ve Sisam'daki merkezlerde yalnız yaşayan kadınlar, aile grupları veya çocuklu kadınlara özel ayrı bölümler bulunmuyor. 0.5773195876288659 Women, Children Fearful, Unprotected; Lack Basic Shelter Kadınlar ve Çocuklar Korku İçinde ve Ne Korunuyorlar Ne de Temel Barınma İhtiyaçları Karşılanıyor 0.9850746268656716 Moria has sections for children and families, but they are not large enough to accommodate all the women and children in the center. Moria'daki kampta bulunan çocuklara ve ailelere ayrılmış bölümler ise merkezdeki tüm kadın ve çocukları barındıracak genişlikte değil. 0.7242798353909465 (Athens) - Police are failing to protect people during frequent incidents of violence in closed centers on the Greek islands known as "hotspots," Human Rights Watch said today. (Atina) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada Yunanistan adalarındaki "hotspot" olarak bilinen kapalı merkezlerde sıklıkla yaşanan şiddet olayları sırasında polisin buradaki kişileri korumadığını bildirdi. 0.9259259259259259 The United Nations refugee agency, UNHCR, which was present on each of the three days Human Rights Watch visited, said that Vathi has no camp manager. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ziyaret ettiği üç gün de kampta bulunan Birleşmiş Milletler'in mülteci ajansı BMMYK, Vathi'de bir kamp müdürü olmadığını belirtti. 0.8533333333333334 Women reported frequent sexual harassment in all three hotspots. Üç hotspot'ta da kadınlar sıklıkla cinsel tacize uğradıklarını bildirdiler. 0.975609756097561 "The men get drunk and try to enter our tent every night," said a 19-year-old single woman from Eritrea living in Vathi. Vathi'de yaşayan 19 yaşındaki yalnız bir Eritreli kadın, "Erkekler her gece sarhoş olup çadırlarımıza girmeye çalışıyorlar. 0.8036529680365296 "In Europe's version of refugee camps, women and children who fled war face daily violence and live in fear," said Bill Frelick , refugee rights director at Human Rights Watch. İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci Hakları Direktörü Bill Frelick "Mülteci kampının Avrupa versiyonu olarak yapılmış bu yerlerde, savaştan kaçmış kadın ve çocuklar her gün şiddete maruz kalıyor ve korku içinde yaşıyor. 0.6917293233082706 On visits from May 9 to May 15, Human Rights Watch found all three facilities to be severely overcrowded, with significant shortages of basic shelter and filthy, unhygienic conditions. İnsan Hakları İzleme Örgütü 9-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği ziyaretlerde, aşırı kalabalık üç tesiste de ciddi düzeyde temel barınma yeri eksiği bulunduğunu ve mültecilerin buralarda kirli ve sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda bırakıldıklarını gördü. 0.9807692307692307 The treaty was adopted in Istanbul on May 11, 2011. Sözleşme 11 Mayıs 2011'de, İstanbul'da imzalanmıştı. 0.948051948051948 The experts will be elected within a year following the entry into force. Uzmanlar sözleşmenin yürürlüğe girmesini takip eden bir yıl içinde seçilecek. 0.9113924050632911 To date, ten countries have ratified: Albania, Austria, Bosnia and Herzegovina, Andorra, Italy, Montenegro, Portugal, Serbia, Spain, and Turkey. Bugüne kadar sözleşmeyi onaylayan on ülke ise şöyle: Arnavutluk, Avusturya, Bosna ve Hersek, Andora, İspanya, İtalya, Karadağ, Portekiz, Sırbistan ve Türkiye. 0.967741935483871 The World Health Organization calls this a public health problem of epidemic proportions . Dünya Sağlık Örgütü bu durumu salgın düzeyinde bir kamu sağlığı sorunu olarak nitelendiriyor. 0.9375 An estimated 35 percent of women worldwide have experienced physical or sexual violence by a partner, or sexual violence by a stranger. Dünya çapında kadınların yaklaşık yüzde 35'i partnerinin fiziksel veya cinsel saldırısına ya da bir yabancının cinsel saldırısına maruz kalıyor. 0.9929577464788732 A group of independent experts with the power to conduct country visits and review regular reports will monitor implementation of the treaty. Ülke ziyaretleri yapmak ve dönemsel ülke raporlarını değerlendirmekle yetkili bir grup bağımsız uzman, sözleşmenin uygulanmasını takip edecek. 0.9558823529411765 For example in Turkey , in March 2012 parliament adopted a new law that, despite flaws, improved the legal framework for protection from violence and was largely based on the Istanbul Convention. Örneğin Türkiye 'de, Mart 2012'de Meclis'ten geçen ve eksiklerine rağmen şiddetten korumayla ilgili hukuki çerçevenin iyileştirilmesini hedefleyen yeni yasa, büyük oranda İstanbul Sözleşmesi'ne dayanıyor. 0.8855721393034826 In Turkey , gaps in the law and implementation failures by police, prosecutors, judges, and other officials make the protection system unpredictable at best, and deadly at worst. • Türkiye 'de yasalardaki eksikler ve polisin, savcıların, hakim ve diğer kamu görevlilerinin uygulamadaki eksiklikleri koruma sistemini en iyi ihtimalle öngörülemez, en kötü ihtimalle ölümcül kılıyor. 0.8979591836734694 In Belgium , fear of deportation prevents many migrant women who experience domestic violence from getting the protection they need. • Belçika 'da aile içi şiddet gören göçmen kadınların sınır dışı edilme korkusu, ihtiyaç duydukları korumayı almaları önünde bir engel oluşturuyor. 0.8571428571428571 Europe Treaty on Violence Against Women to Take Effect Kadına Yönelik Şiddete Dair Avrupa Sözleşmesi Yürürlüğe Giriyor 0.7672955974842768 Countries ratifying must also establish services such as hotlines, shelters, medical services, counselling, and legal aid. Onaylayan ülkelerin ayrıca acil destek hattı, sığınma evi, tıbbi hizmetler, danışmanlık ve hukuki yardım gibi hizmetler tesis etme yükümlülükleri de bulunuyor. 0.9889705882352942 The treaty, the "Council of Europe Convention on Preventing and Combating Violence Against Women and Domestic Violence"­­ - known informally as the "Istanbul Convention" - is the first European treaty specifically targeting violence against women and domestic violence. "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" - ya da bilinen adıyla "İstanbul Sözleşmesi"- özel olarak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyor. 0.8171641791044776 The treaty defines various forms of violence against women (including sexual violence, physical and psychological violence, forced marriage, female genital mutilation, and stalking), and calls for their criminalization. Sözleşme kadınlara yönelik şiddet biçimlerini (cinsel şiddet, fiziksel ve psikolojik şiddet, zorla evlendirme, kadın sünneti ve taciz amaçlı takip gibi) tanımlıyor ve bunların suç olarak kabul edilmesi için gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunuyor. 1.5739644970414202 (Berlin, April 22, 2014) - A ground-breaking European treaty on violence against women moved one step closer to entering into legal force, with Andorra becoming the 10th country to ratify it. With this milestone met, the treaty will become binding on August 1, 2014. (Berlin) - Kadına yönelik şiddete dair çığır açıcı bir Avrupa sözleşmesi, Andora'nın sözleşmeyi onaylayan onuncu ülke olmasıyla yürürlüğe girmeye bir adım daha yaklaştı. 0.8285714285714286 The Istanbul Convention addresses gaps in national responses to violence against women. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddetle ilgili ulusal düzenlemelerdeki açıkları kapatmayı hedefliyor. 2.244186046511628 More than half (25 of 47) of the countries that are Council of Europe members have signed the convention (the initial step before fully agreeing to be bound by the treaty through ratification). Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerin yarıdan fazlası (47 ülkeden 25'i) sözleşmeyi imzaladı. 0.6756756756756757 The treaty is already propelling positive changes, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü sözleşmenin daha şimdiden olumlu değişiklikler için motivasyon yarattığını söyledi. 1.0175438596491229 One in three women in the European Union has experienced some form of physical and/or sexual assault since the age of 15, according to an EU Fundamental Rights Agency survey. AB Temel Haklar Ajansı'nın yaptığı bir araştırmaya göre Avrupa Birliği'nde her üç kadından biri 15 yaşından itibaren bir biçimde fiziksel ve/veya cinsel saldırıya uğruyor. 0.6693548387096774 It sets out minimum standards on prevention, protection, prosecution, and services. Sözleşme, önleme, koruma, kovuşturma ve şiddet mağdurlarına sağlanacak hizmetler konusundaki asgari standartları belirliyor. 0.7213114754098361 Countries ratifying the treaty are obligated to protect and support victims of violence. Bu tarihten itibaren sözleşmeye taraf ülkeler şiddet mağdurlarını korumak ve gereken desteği sağlamakla yükümlü olacaklar. 0.625 In Hungary , police inaction, ineffective restraining orders, insufficient shelter spaces, and legal and policy gaps leave women survivors of domestic violence at risk of further abuse. • Macaristan 'da polisin kadına yönelik şiddet konusundaki eylemsizliği, kısıtlayıcı tedbir kararlarının etkisizliğinin yanı sıra hukuki altyapıdaki ve konuya ilişkin politakalardaki eksiklikler, aile içi şiddet mağduru kadınları daha fazla kötü muameleye uğrama riskiyle karşı karşıya bırakıyor. 0.7617021276595745 Across Europe, violence and the failure of governments to prevent it is a daily, brutal reality for women and girls, Human Rights Watch research over the past few years has shown. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün son yıllarda yaptığı araştırmalar şiddetin ve hükümetlerin şiddeti önlemedeki başarısızlığının tüm Avrupa'da kadın ve kız çocuklarının karşısına vahşi bir gündelik gerçek olarak çıktığını ortaya koyuyor. 0.4700854700854701 "This is a defining moment for women in Europe for whom the home is a place of danger," said Gauri van Gulik , global women's rights advocate for Human Rights Watch. "Bu, evlerinde tehlike altında olan Avrupalı kadınlar için bir dönüm noktası" diyen, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) küresel kadın hakları savunucusu Gauri van Gulik , "Sözleşmenin hükümetlere, şiddet saldırılarıyla karşı karşıya olan kadın ve kız çocuklarına yardım etmeleri için somut adımlar atma yükümlülüğü getirdiğini" belirtti. 0.8448275862068966 Turkey Should Protect All Prisoners from Pandemic Türkiye Tüm Mahkumları Dünyayı Saran Salgından Korumalıdır 0.8083832335329342 Among them are journalists like Ahmet Altan , politicians like Selahattin Demirtas and Figen Yuksekdağ, human rights defenders like Osman Kavala , and thousands of dismissed civil servants, teachers, and others punished for association with the Fethullah Gülen movement. Bunların arasında Ahmet Altan gibi gazeteciler, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi siyasetçiler, Osman Kavala gibi insan hakları savunucuları ve Fethullah Gülen hareketi ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle cezalandırılan, kamu görevinden çıkartılmış binlerce devlet memuru, öğretmen ve diğer meslek mensupları da bulunuyor. 0.7151515151515152 Terrorism may sound like the gravest of offenses, but in Turkey, the government misuses the charge for political ends. Terörle mücadele kapsamındaki suçlar, kulağa en ağır suçlar gibi gelebilir; ancak Türkiye hükümeti bu kapsamdaki suç isnatlarını siyasi amaçlarla, kötüye kullanıyor. 1.0512820512820513 Early Release Program Should Seek to Lower Threat of Coronavirus for All Prisoners Erken Tahliye Programı, Korona Virüs Tehdidini Tüm Mahkumlar İçin Azaltabilir. 0.7606382978723404 All efforts to reduce the prison population at this time are welcome, but such measures cannot become a tool for targeting political prisoners. Bu noktada hapishanelerdeki mahkum sayısını azaltmaya yönelik bütün çabalar olumlu karşılanmakla birlikte, bu tür önlemler siyasi mahkumları hedef alan birer araç olarak kullanılmamalıdır. 0.8651685393258427 The risk the coronavirus pandemic poses to staff and inmates in Turkey's vastly overcrowded prisons has prompted the government to accelerate a plan to substitute prison time with alternatives such as early parole and house arrest. Tüm dünyayı saran korona virüs salgınının Türkiye'nin çok aşırı ölçüde kalabalık hapishanelerindeki personelleri ve mahkumları maruz bıraktığı risk karşısında, hükümet hapis cezalarını, erken tahliye ve ev hapsi gibi alternatiflerle ikame etme planlarını hızlandırdı. 0.7277936962750716 The draft law before Parliament this week reportedly could help up to 100,000 prisoners out of a prison population in Turkey close to 300,000, but will exclude thousands of inmates on trial or sentenced for terrorism offenses or crimes against the state. Bildirildiğine göre, Türkiye hapishanelerinde bulunan 300 bine yakın mahkumdan 100 binine yakını bu hafta meclis tarafından gündeme alınan kanun tasarısından faydalanacak, ancak terörle mücadele kapsamındaki veya devlete karşı işlenmiş suçlardan yargılanmakta olan veya mahkumiyet almış binlerce tutuklu veya mahkum bu düzenlemeden yararlanamayacak. 0.6702127659574468 Many inmates are placed in lengthy pretrial detention or sentenced without evidence that they committed violent acts, incited violence, or provided logistical help to outlawed armed groups. Çok sayıda insan ya çok uzun süreler tutuklu olarak hapiste tutuluyor ya da şiddet eylemlerine karıştıklarına, şiddet eylemlerini kışkırttıklarına veya yasadışı silahlı gruplara lojistik destek sunduklarına ilişkin hiçbir kanıt olmamasına rağmen, bu tür suçlardan hüküm giyebiliyor. 1.0993788819875776 While a welcome step, it is important that prisoners who are not serving time for acts of violence but instead are jailed for little more than their political views can benefit. Bu olumlu bir adım ancak şiddet içeren suçlardan mahkum olmamış, sadece siyasi görüşleri nedeniyle hapiste tutulan kişilerin de bundan yararlanması önem taşıyor. 0.8438438438438438 The government's early parole draft law suggests prisoners who have served at least half their sentence could be released early and includes various provisions such as enabling pregnant women and prisoners over 60 with health conditions to be released to house arrest or on parole. Hükümetin erken tahliye kanun tasarısı, cezalarının en az yarısını tamamlamış mahkumların erken tahliye edilmelerine izin veren düzenlemeler içerdiği gibi, hamile kadınların ve 60 yaşın üstündeki, sağlık sorunu olan mahkumların ev hapsine çıkartılabileceklerini ya da denetimli serbestliğe tabi tutulabileceklerini de hükme bağlıyor. 0.772972972972973 Parliament should reject any discriminatory exemption of terrorism prisoners and sick prisoners who have applied for postponement of sentences. Meclis, terörle mücadele kapsamındaki suçlardan yatan mahkumlar ve hükümlerinin ertelenmesi için başvurmuş hasta mahkumlar için getirilecek her türlü ayrımcı istisnaya karşı çıkmalıdır. 1.08 Turkey: Silencing the Media Türkiye: Basını Susturmak 1.12 "This government is killing journalism in its entirety." Bu hükümet gazeteciliği bütünüyle öldürüyor" dedi. 0.8333333333333334 "The Turkish government's erosion of media freedom harms Turkey and its democracy as well its international reputation." Türkiye hükümetinin basın özgürlüğünü erozyona uğratması Türkiye'ye ve demokrasisine olduğu kadar uluslararası itibarına da zarar veriyor" dedi. 1.1339285714285714 Several of those interviewed were later arrested and are in prison pending trial or had to flee Turkey to avoid being detained. Görüşülenlerden bazıları daha sonra tutuklandı veya gözaltına alınmamak için yurtdışına kaçmak zorunda kaldılar. 1.01067615658363 The assault on critical journalism sharpened in 2014 but accelerated after the failed coup attempt in July 2016, denying Turkey's population access to a regular flow of independent information from domestic newspapers, radio, and television stations about developments in the country. Eleştirel gazeteciliğe yönelik saldırılar 2014'te sertleştiyse de, Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra iyiden iyiye artarak, Türkiye halkının ülkede yaşanan gelişmeler hakkında ulusal gazete, radyo ve televizyonlardan edinebileceği bağımsız bilgi akışına erişimini engelledi. 0.967032967032967 "In the past journalists were killed in Turkey," one journalist told Human Rights Watch. Bir gazeteci İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, "Türkiye'de eskiden gazeteciler öldürülüyordu. 0.8632478632478633 Journalists working in the southeast face serious risks and have been threatened, arrested, and ill-treated by members of the security forces and police, and even the public, in the course of reporting. Güneydoğuda çalışan gazeteciler haber takip ederken ciddi risklerle karşı karşıya kalıyorlar ve bugüne dek güvenlik güçleri ve emniyet mensupları ve hatta halk tarafından tehdit edildiler, gözaltına alındılar ve kötü muamele gördüler. 0.7941176470588235 The report is based on 61 in-depth interviews with journalists, editors, lawyers, and press freedom activists, and a review of court documents relating to the prosecution and jailing of journalists and media workers. Rapor gazeteciler, editörler, avukatlar, politikacılar ve basın özgürlüğü aktivistleriyle yapılan toplam 61 derinlemesine görüşmeye ve gazeteciler ve basın çalışanlarının kovuşturulması ve hapsedilmesiyle ilişkili mahkeme belgelerinin incelenmesine dayanılarak hazırlandı. 0.8978102189781022 "Free and independent media help promote the free flow of ideas, opinions, and information necessary for political processes to function, and serve as a critical check on executive authorities and powerful actors linked to them," Williamson said. Williamson, "Özgür ve bağımsız basın, siyasi hayatın işlemesi için gerekli olan fikirlerin, düşüncelerin ve bilginin özgürce yayılmasına yardımcı olur ve yürütme makamları ile onlarla ilişkide olan güçlü aktörlerin üzerinde önemli bir kontrol mekanizması olarak hizmet eder. 0.874439461883408 Journalists interviewed were sceptical of whether the authorities were willing to investigate threats and physical attacks thoroughly, or of whether trials against suspects would deliver justice. Görüşülen gazeteciler, yetkililerin tehdit ve fiziksel saldırıları kapsamlı olarak soruşturmaya istekli olup olmadıkları veya şüphelilerin yargılandığı davalarda adaletin yerine geleceği konularına şüpheyle yaklaşıyorlardı. 1.0213523131672597 However, over the past year physical attacks on journalists have not been confined to the southeast, as demonstrated by the shooting of the former Cumhuriyet editor Can Dündar, the assault on the CNNTürk journalist Ahmet Hakan outside his home, and the attacks on the Hürriyet newspaper. Ancak, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a ateş edilmesi, CNN Türk'ün gazetecisi Ahmet Hakan'a evinin önünde saldırılması ve Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırının da ortaya koyduğu üzere, geçen sene gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar güneydoğuyla sınırlı kalmadı. 0.9808917197452229 Those interviewed described a stifling atmosphere for their work and rapidly shrinking space for reporting on issues the government does not want covered. Görüşülen kişiler çalıştıkları ortamın boğuculuğundan ve hükümetin haber olmasını istemediği konuları haber yapacak mecranın hızla daraldığından söz ettiler. 0.9226519337016574 Over the past year, the government has engineered the takeover of privately-owned media and other organizations by appointing government-approved trustees to run them. Geçen yıl boyunca hükümet özel medya şirketlerinin ve diğer kuruluşların yönetimlerini kendi onayladığı kayyımlara devretmek suretiyle bu şirketlere el koyma planını hayata geçirdi. 0.8932038834951457 The US and European Union member state governments, the Council of Europe, Organization for Security and Cooperation in Europe, and United Nations Human Rights Council should use their leverage to press the Turkish government to respect media freedom, Human Rights Watch said. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca, ABD ve Avrupa Birliği'ne üye ülke hükümetlerinin, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin nüfuzlarını kullanarak Türkiye hükümetine basın özgürlüğüne saygı göstermesi için baskı yapmaları tavsiyesinde bulundu. 0.8829268292682927 In the period following the failed military coup, the government opted for full closure of newspapers, news agencies, radio, and television stations using state of emergency powers. Başarısız darbe girişimini takip eden dönemde hükümet, olağanüstü hal uygulamasının verdiği yetkileri kullanarak gazeteleri, haber ajanslarını, radyo ve televizyon kanallarını tamamen kapatma yoluna gitti. 0.9710526315789474 The 69-page report, " Silencing Turkey's Media: The Government's Deepening Assault on Critical Media ," documents five important components of the crackdown on independent domestic media in Turkey , including the use of the criminal justice system to prosecute and jail journalists on bogus charges of terrorism, insulting public officials, or crimes against the state. 71 sayfalık " Türkiye Basınını Susturmak: Hükümetin Eleştirel Gazeteciliğe Karşı Derinleşen Saldırısı " başlıklı raporda, Türkiye'de bağımsız basına uygulanan baskının öne çıkan ve gazetecileri sahte terör suçları, kamu görevlilerine hakaret veya devlete karşı işlenen suçlardan yargılayıp hapsetmek için ceza adalet sisteminin kullanılmasını da içeren beş eğilimi ortaya konuyor. 0.8529411764705882 In light of the findings, the Turkish government should end detention and prosecution of journalists based on their journalism or alleged affiliations; ensure that any closures of media during the state of emergency are only as a last resort following due process; condemn and ensure prompt and effective investigations of attacks on journalists; stop misusing the Penal Code to put media under trusteeship; and bring the Penal Code and Anti-Terror Law into compliance with Turkey's international human rights obligations. Elde edilen bulgular ışığında, Türkiye hükümeti mesleklerini veya iddia edilen bağlantılarını bahane ederek gazetecileri gözaltına almayı ve yargılamayı sona erdirmeli; olağanüstü hal döneminde basına yönelik her türlü kapatmanın ancak hukuk kurallarına uygun şekilde ve son çare olarak uygulanmasını sağlamalı; gazetecilere yönelik saldırıları kınamalı ve zamanında ve etkin soruşturma açılmasını temin etmeli; basını kayyımların yönetimine vermek amacıyla Ceza Kanunu'nu kötüye kullanmaktan vazgeçmeli ve Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nu uluslarası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlulaştırmalıdır. 1.0742574257425743 They include the Cumhuriyet newspaper columnist Kadri Gürsel and a former reporter for Zaman newspaper, Hanım Büşra Erdal, who are in prison, and a former reporter for Radikal newspaper, Fatih Yağmur, who left Turkey. Örneğin, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Kadri Gürsel ve Zaman Gazetesi'nin eski muhabiri Hanım Büşra Erdal tutuklu ve Radikal Gazetesi'nin eski muhabiri Fatih Yağmur da Türkiye'yi terk etmiş bulunuyor. 0.8741418764302059 Human Rights Watch also documented threats and physical attacks on journalists and media organizations; government interference with editorial independence and pressure on media organizations to fire critical journalists; the government's takeover or closure of private media companies; and restrictions on access to the airwaves, fines, and closure of critical television stations. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporda ayrıca, gazetecilere ve basın organlarına yönelik tehditleri ve fiziksel saldırıları, hükümetin yazı işlerine müdahalesi ve eleştirel gazetecileri işten çıkarmaları için medya kuruluşlarına baskı yapması; hükümetin özel medya şirketlerine el koyması veya kapatması ve yayın dağıtım platformlarına erişimi kısıtlama, para cezası ve eleştirel televizyon kanallarının kapatılması konularını da belgeledi. 0.7184466019417476 Human Rights Watch looked at the use of emergency powers, and at Turkey's overbroad terrorism laws and pliant justice system as means of repression. İnsan Hakları İzleme Örgütü, olağanüstü halin sağladığı yetkilerin, Türkiye'nin geniş kapsamlı terörle mücadele yasalarının ve itaatkar yargı sisteminin baskı aracı olarak kullanılması konusunu da inceledi. 0.8526315789473684 "Keeping 148 journalists and media workers in jail and closing down 169 media and publishing outlets under the state of emergency shows how Turkey is deliberately flouting basic principles of human rights and rule of law central to democracy." Williamson şöyle devam etti: "Olağanüstü hal uyarınca 148 gazeteci ve basın çalışanını hapsederek ve 169 medya kuruluşu ve yayın evini kapatarak Türkiye demokrasisinin merkezinde yer alan insan hakları ve hukukun üstünlüğü temel ilkelerini nasıl kasıtlı olarak çiğnediğini gösteriyor." 1.7333333333333334 Others whose cases are discussed in the report - like Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, and Ahmet Altan - were jailed during its preparation, Erdoğan and Alpay were indicted for terrorism crimes and will stand trial in Istanbul this month. Vakalarına yer verilen Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve Ahmet Altan'ın tutukluluk halleri ise raporun yazımı esnasında henüz sürmekteydi. 1.028169014084507 Journalists described limited access to the predominantly Kurdish southeast, where conflict has escalated since a ceasefire between the government in Ankara and the armed Kurdistan Workers' Party (PKK) broke down in July 2015, leaving a tentative two-and-a-half-year peace process in tatters. Gazeteciler hükümetle silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki ateşkesin bozularak iki buçuk yıllık barış sürecinin yerle bir edildiği Temmuz 2015'ten beri, çatışmaların şiddetlendiği ve ağırlıkla Kürtlerin yaşadığı güneydoğu bölgesine erişimin kısıtlandığından da bahsettiler. 0.8461538461538461 We entered. İçeri girdik. 0.9210526315789473 My friend's fiancé was also killed. Arkadaşımın nişanlısı da öldürülmüştü. 0.9642857142857143 Suddenly we heard gunshots. Birden silah sesleri duyduk. 1.4545454545454546 We saw no one in the first room. İlk odada kimse yoktu. 1.1944444444444444 We went to the house of Mustafa Ali Bayasi. Mustafa Ali Bayasi'nin evine gittik. 1.359375 We closed the windows of the house because we did not want any wild animals to come in. Evin pencerelerini içeri vahşi hayvanlar girmesin diye kapattık. 0.8217821782178217 I started screaming to my father-in-law, "The men are gone, Abu Muhammad, the men." Ben kayınbiraderime çığlıklar için bağırmaya başladım "Erkekler gitti, Abu Muhammad, erkekler gitti." 0.8085106382978723 One mother was still covering her son. Bir anne hâlâ oğlunun üstüne kapanmış haldeydi. 1.0 I ran to the window and saw around 20 soldiers leave the apartment next door. Pencereye koştum ve yaklaşık 20 askerin yandaki apartmandan çıktığını gördüm. 0.7368421052631579 I first saw my husband's body by the door. İlk önce kapının hemen yanındaki kocamın cesedini gördüm. 1.0909090909090908 Mothers and children piled on top of each other. Anneler ve çocukları üst üste yığılmışlardı. 1.0 Then I found Sa`id's body in the hallway. Sonra koridorda Sa'id'in cesedini buldum. 1.1714285714285715 Each of the men had three bullets in him. Her birinde üç kurşun yarası vardı. 0.7272727272727273 New Evidence That at Least 248 Executed in Coastal Towns Yeni Kanıtlar Kıyı Şehirlerinde En Az 248 Kişinin İnfaz Edildiğini Gösteriyor 1.0617283950617284 As we entered further into the house, we got to a room where we found so many corpses. Evin içlerine doğru gittiğimizde çok sayıda ceset bulunan bir odayla karşılaştık. 1.1428571428571428 The remaining three were in a room on top of each other. Diğer üç erkek ise bir odada üst üste yığılmıştı. 0.9555555555555556 Syria: Mass Executions by Government Forces Suriye: Hükümet Güçlerinden Kitlesel İnfazlar 1.346938775510204 As soon as they left, we broke out of the apartment where they had left us and rushed to the apartment where they had taken the men. Onlar gider gitmez bizi bıraktıkları apartmandan fırlayıp erkekleri götürdükleri apartmana koştuk. 0.9821428571428571 In many cases, pro-government forces burned the bodies. Birçok infaz sonrasında hükümet güçleri cesetleri yaktı. 0.8035714285714286 I thought he may have survived but as I turned her over, I saw that he had been also shot. Belki de oğlunun hayatta olabileceğini düşünerek anneyi üstünden çektim ama çocuğun da vurulmuş olduğunu gördüm. 0.9194630872483222 The Syrian government acknowledged its military operations in al-Bayda and Baniyas but said that its forces had killed only "terrorists." Suriye hükümeti al-Bayda ve Baniyas'ta askeri operasyon yaptığını kabul etti, ama kendine bağlı güçlerin yalnızca "teröristleri" öldürdüğünü söyledi. 1.141304347826087 Human Rights Watch also documented the execution of at least 23 women and 14 children, including infants. İnsan Hakları İzleme Örgütü en az 23 kadın ve 14 çocuğun da infaz edildiğini ortaya çıkardı. 1.1724137931034482 Ali Haidar, minister of state for national reconciliation affairs, told the Wall Street Journal that "mistakes" may have been committed in the operations and that a government committee was investigating. Ulusal uzlaşma işlerinden sorumlu bakan Ali Haydar, Wall Street Journal'a operasyonlar sırasında "hatalar" yapılmış olabileceğini ve hükümetin konuyu incelediğini ifade etti. 0.8991596638655462 It was one of the deadliest instances of mass summary executions since the start of the conflict in Syria . Bu, Suriye 'de çatışmaların başlamasından bu yana görülen en korkunç kitlesel kısa yoldan infaz vakalarından biri oldu. 1.04 Over the next three hours, the forces entered homes, separated men from women, rounded up the men of each neighborhood in one spot, and executed them by shooting them at close range. Takip eden üç saat boyunca silahlı güçler evlere girdi, erkeklerle kadınları ayırdı, her mahallede erkekleri tek bir noktada topladı ve yakın mesafeden ateş ederek infaz etti. 0.8584474885844748 Based on witness accounts and video evidence, Human Rights Watch determined that the overwhelming majority were executed after military clashes ended and opposition fighters had retreated. İnsan Hakları İzleme Örgütü tanık ifadeleri ve video görüntülerine dayanarak, bu kişilerin büyük çoğunluğunun askeri çatışmalar sona erdikten ve muhalif savaşçılar geri çekildikten sonra infaz edildiklerini tespit etti. 0.9153439153439153 Witnesses said that after the local opposition fighters retreated, at about 1 p.m., government and pro-government forces entered the town and proceeded to search the houses. Tanıkların ifadelerine göre bölgedeki muhalif savaşçıların geri çekilmesinin ardından, saat 13.00 sularında hükümet ve hükümet yanlısı güçler kasabaya girerek evlerde arama yapmaya başladı. 0.9854368932038835 On the morning of May 2, Syrian government forces and pro-government militias clashed with opposition fighters in al-Bayda, a town of about 7,000 residents 10 kilometers from the coastal city of Baniyas. 2 Mayıs sabahı Suriye hükümet güçleri ve hükümet yanlısı milislerle muhalif savaşçılar bir sahil şehri olan Baniyas'a yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki 7,000 nüfuslu al-Bayda kasabasında çatışmaya girdiler. 1.0 One witness in al-Bayda described how government soldiers entered her home, took her husband, his three brothers, and a neighbor, to the next-door apartment and executed them: al-Bayda'dan bir tanık güvenlik gücü askerlerinin nasıl evine girip kocasını, üç erkek kardeşini ve bir komşularını alarak yandaki apartmana götürüp infaz ettiklerini anlattı: 0.93359375 One resident, Bassam, told Human Rights Watch that after seeing armed men whom he believed were members of the security forces or army he heard his neighbor from the Suleiman family screaming in the street that his parents had been killed. Tanıklardan Bassam, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne güvenlik güçleri veya ordu mensubu olduğunu düşündüğü silahlı kişileri gördükten sonra Süleyman ailesinden olan komşusunu sokakta çığlıklar içinde anne babasının öldürüldüğünü bağırırken duyduğunu anlattı. 0.8156424581005587 The actual number of fatalities is probably higher, particularly in Baniyas, given how difficult it is to access the area to account for the dead. Ölümleri saptamak için bölgeye erişimin ne denli zor olduğu dikkate alındığında infaz edilenlerin gerçek sayısının, özellikle Baniyas'ta daha yüksek olduğu sonucuna varmak mümkün. 0.9834710743801653 One witness said that soldiers who enteredher house had black tags on their sleeves identifying them as Special Forces. Tanıklardan biri, evine giren askerlerin kollarında Özel Kuvvetler olduklarını gösteren siyah rozetler olduğunu kaydetti. 0.71875 I was busy helping the surviving residents leave the town when the fiancé of one the Bayasi women asked me to go with him to check on her. Ben hayatta kalmış sakinlerin kasabayı terk etmelerine yardım etmekle meşgulken Bayasi kadınlarından birinin nişanlısı geldi ve kendisiyle birlikte nişanlısını kontrol etmeye gitmemizi istedi. 0.7363636363636363 Bassam said that he found the neighbor standing over the 30 bodies on the street. Bassam komşusunu daha sonra sokağa yığın halde terk edilmiş 30 cesedin başında beklerken bulduğunu da aktardı. 0.8955223880597015 In some cases, government and pro-government forces executed, or attempted to execute, entire families in the two towns. İki kasabada da gerçekleşen kimi vakalarda hükümet güçleri ve milisler tüm aile bireylerini infaz etti veya infaz girişiminde bulundu. 0.9612903225806452 In Ras al-Nabe` residents also told Human Rights Watch that they located the bodies of entire families, including children, who were killed together. Ras al-Nabe sakinleri de İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, çocuklar dahil olmak üzere bütün bir aileyi toplu halde öldürülmüş olarak gördüklerini anlattılar. 0.8910891089108911 The Security Council should also insist that Syria cooperates fully with the UN Human Rights Council Commission of Inquiry by giving it unrestricted access to al-Bayda and Baniyas. Güvenlik Konseyi ayrıca Suriye'nin BM İnsan Hakları Konseyi İnceleme Komisyonu'yla tam işbirliği yapması ve komisyonun al-Bayda ve Baniyas'a kısıtsız erişimine izin verilmesi konularında ısrarcı olmalı. 0.9882352941176471 Two Ras al-Nabe` residents told Human Rights Watch that during the evening of May 3 they saw near the edge of the neighborhood a pile of approximately 30 corpses, including at least 7 women and 6 children, primarily from the Suleiman and Taha families. İki Ras al-Nabe sakini, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 3 Mayıs akşamı mahallenin neredeyse sonunda çoğunluğu Süleyman ve Taha ailelerine mensup olan ve aralarında en az 7 kadın ve 6 çocuğun da bulunduğu yaklaşık 30 cesetlik bir yığın gördüklerini söyledi. 1.0161812297734627 Witnesses told Human Rights Watch that the forces who entered the two towns were a mix of regular government troops; members of the National Defense Force, a paramilitary group organized earlier in the year by the government from pro-government militias; and armed pro-government residents of neighboring villages. Tanıklar İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne iki kasabaya giren güçlerin düzenli hükümet birlikleri, bu yılın başlarında hükümet tarafından hükümet yanlısı milislerden oluşturulan Milli Savunma Gücü adlı bir paramiliter grup ve komşu köylerden hükümet yanlısı silahlı köylülerin karışımından oluştuğunu anlattılar. 1.060790273556231 Three local residents who found the bodies after the forces had left al-Bayda, said that they executed all the members of one of the branches of the Bayasi family who were in their homes on May 2 - at least nine men, three women, and fourteen children -with the exception of a 3-year-old girl who they said was wounded by three bullets but survived. Hükümete bağlı güçlerin al-Bayda'yı terk etmesinin ardından cesetleri gören üç kasaba sakini, 2 Mayıs'ta evlerinde oturmakta olan Bayasi ailesinin bir kolunun üç kurşunla yaralanmış olmasına rağmen kurtulan 3 yaşındaki bir kız çocuğu hariç bütün üyelerinin -en az dokuz erkek, üç kadın ve on dört çocuk- infaz edildiğini söyledi. 0.6824644549763034 "Survivors told us devastating stories of how their unarmed relatives were mowed down in front of them by government and pro-government forces." Stork, "Konuştuğumuz ailelerin her biri bize, gözleri önünde silahsız akrabalarının hükümet güçleri ve hükümet yanlısı güçler tarafından nasıl kurşuna dizildiklerine dair korkunç hikâyeler anlattı" diye konuştu. 1.19364161849711 The 68-page report, "‘No One's Left': Summary Executions by Syrian Forces in al-Bayda and Baniyas," is based oninterviews with 15 al-Bayda residents and 5 from Baniyas, including witnesses who saw or heard government and pro-government forces detain and then execute their relatives.Working with survivors and local activists, Human Rights Watch compiled a list of 167 people killed in al-Bayda and 81 in Baniyas. "‘Hiç Kimse Kalmadı': Suriyeli Güçlerin al-Bayda ve Baniyas'ta Kısa Yoldan İnfazları" başlıklı 68 sayfalık rapor, aralarında akrabalarının hükümet ve hükümet yanlısı güçler tarafından gözaltına alındıktan sonra infaz edildiğini gören veya duyanların da olduğu al-Bayda'dan 15, Baniyas'tan ise 5 kişiyle yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlandı. 0.7983539094650206 (London) - Syrian government and pro-government forces executed at least 248 people in the towns of al-Bayda and Baniyas on May 2 and 3, 2013, Human Rights Watch said in a report released today. (Londra) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), bugün yayınladığı raporda, Suriye hükümet güçleri ve hükümete bağlı güçlerin 2 ve 3 Mayıs 2013 tarihlerinde al-Bayda ve Baniyas şehirlerinde en az 248 kişiyi infaz ettiğini bildirdi. 0.9278846153846154 The Syrian government should make public any findings by the government committee that Haidar, the government minister, said had been formed to investigate the killings in al-Bayda and Baniyas. Bununla birlikte Suriye hükümeti de devlet bakanı Haydar'ın al-Bayda ve Baniyas'taki infazları incelemek üzere oluşturulduğunu söylediği hükümet komitesince ortaya konan tüm bulguları kamuoyuna açıklamalıdır. 0.9523809523809523 He said, ‘yes, I'm your nephew Mohammed. Bana 'Evet, ben senin yeğenin Mohammed'im. 1.0535714285714286 They will not build fire exits or stock fire extinguishers. Ne uyarıda bulundular, ne de havaya uyarı ateşi açtılar. 0.686046511627907 When they found two ringleaders they started to shock them. Nihayet iki gün önce sınırı geçtiklerinde başlarına neler geldiğini ise şöyle anlattı: 0.8571428571428571 Where? Nerede? 1.011111111111111 Though the participants have not been announced, 30 to 35 countries are expected to attend. Katılımcılar henüz ilan edilmemiş olsa da, zirveye 30 - 35 ülkenin katılacağı düşünülüyor. 0.813953488372093 I had to carry [the bodies] myself. [Cesetleri] taşımak zorunda olan kişiydim." 1.0208333333333333 He said, "It was a prison like this, only worse." "[Resimdeki kişi] aynı Rehab'a benziyordu" dedi. 1.0 Germany's Message to Erdoğan Almanya'nın Erdoğan'a Mesajı 0.7580645161290323 He said, ‘Yes, that's better than this, right?' Adam ‘evet' dedi, ‘böylesi hiç yoktan iyidir, öyle değil mi?'" 1.2162162162162162 When I went inside the cell, someone knew me. "Hücreye girdiğimde biri beni tanıdı. 1.625 For instance: Örneğin: 0.9850746268656716 Ayman's mother holding up a photo of Ayman before he went missing. Annesi, Ayman'ın kaybolmadan önce çekilmiş bir fotoğrafını tutuyor. 1.1379310344827587 I took the kids and went outside. Çocukları alıp dışarı çıktım. 0.625 But they are not obeyed." [bir çözüm bulmak] umurlarında değildi." 0.4745762711864407 We settle our own accounts." Biz bu kurstan komşularımız sayesinde haberdar olduk" dedi. 0.8958333333333334 To the European Union and the United States Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ne 0.8409090909090909 No one is going to bother about you." Kimse sizden bir açıklama istemeyecek" dedi. 0.711864406779661 There was nothing I could do to stop them. Durdurmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum. 0.7832167832167832 Sometimes they used water, sometimes not.… Sometimes they stripped me naked and sometimes they left me clothed." Bazen su kullanıyorlar, bazen de kullanmıyorlardı... Bazen çırılçıplak soyuyorlardı, bazen elbiselerimi üstümde bırakıyorlardı" diye anlatıyor. 0.8823529411764706 Increase Numbers Resettled in Other Countries Başka Ülkelere Yerleştirilenlerin Sayısı Artırılsın 0.9433962264150944 Japan admitted 19 refugees in 2015, South Korea only 42 aside from North Koreans, and Brazil only 6. 2015 yılında Japonya 19, Güney Kore Kuzey Koreliler dışında 42 ve Brezilya da sadece 6 mülteci kabul etti. 0.68 Did you know him? Ona 'Beni tanıyor musun?' 1.1481481481481481 I was held there for one month. Beni orada bir ay tuttular. 1.3333333333333333 They were quite nice and polite. Çok nazik ve saygılılar. 0.9836956521739131 For example, an interviewee said her husband, his 4 brothers, and their 12 nephews - that is, all the men in the family - have been detained in political education camps since 2017. Örneğin; görüşülen kişilerden biri, kocasının, dört erkek kardeşinin ve 12 yeğeninin, yani ailesinin tüm erkeklerinin, 2017 yılından beri siyasi eğitim kamplarında tutulduğunu anlattı. 0.9855072463768116 When officers were present they would decide when and whom to shoot. Subaylar bizimleyse kimi ne zaman vuracağımıza onlar karar veriyordu. 1.0594059405940595 Those still awaiting answers from the authorities include the families of hundreds of Syrian Army soldiers. Yetkililerden yanıt bekleyenler arasında, Suriye Ordusu'nun yüzlerce askerinin aileleri de bulunuyor. 1.0833333333333333 We stopped there, waiting for more people to arrive. Orada durduk ve diğerlerinin gelmesini bekledik. 0.7521367521367521 The regional refugee response plans for Yemen and Syria are funded at 22 and 49 percent. Yemen ve Suriye için öngörülen bölgesel mülteci tepki planları ise, sırasıyla %22 ve %49 oranlarında fonlanabilmişti. 0.8390804597701149 The agency estimated that over 1.1 million refugees would need resettlement in 2016, but projected that countries would only offer 170,000 places. Oysa ajans 2016 yılında yeniden yerleştirilmeye ihtiyaç duyacak mülteci sayısını 1.1 Milyon olarak tahmin etmiş ve ülkelerin sadece 170.000 kişilik yer sunacağını öngörmüştü. 1.1194029850746268 If the education is not going well, we will continue to provide free education, until the students achieve satisfactory results and graduate smoothly. Eğer bu eğitim başarılı olmazsa, öğrenciler başarılı sonuçlar alana ve uysalca mezun olana dek, bedava eğitim vermeye devam edeceğiz." 0.765625 They swore, and put their feet on people's heads. Küfür ediyorlar ve insanların başlarına ayaklarını koyuyorlardı. 0.8073394495412844 Authorities insist that such beliefs and affinities must be "corrected" or "eradicated." Yetkililer bu tür inançların ve aidiyetlerin "düzeltilmesi" veya "yok edilmesi" gerektiğinde ısrar ediyorlar. 0.9333333333333333 He thought I was a smuggler. Belki de kaçakçı sanmışlardır. 0.9626865671641791 The human rights violations in Xinjiang today are of a scope and scale not seen in China since the 1966-1976 Cultural Revolution. Bugün Sincan'da yaşanan insan hakları ihlalleri, Çin'de 1966-1976 Kültür Devrimi'nden bu yana örneği görülmemiş bir kapsam ve ölçekte. 1.1219512195121952 In many cases, the SDF or the Asayish did not respond to families' requests for information. Birçok vakada, SDG ya da Asayiş ailelerin bilgi taleplerine hiç yanıt vermemişler. 0.9230769230769231 He screamed. diye bağırdı. 1.6875 We couldn't pay that money. Bunu ödeyemeyiz. 1.15625 His family did not know where he was. Ailesi nerede olduğunu bilmiyor. 0.7391304347826086 It should commit to meeting the Leaders' Summit goals, which would mean doubling this year's 85,000 total refugee admissions to 170,000. ABD, Liderler Zirvesi hedeflerine ulaşmak için uğraşmalıdır ki, bu da bu seneki toplam 85,000 mülteci kabulü sayısını ikiye katlayarak, 170.000'e çıkartması gerektiği anlamına geliyor. 0.684931506849315 They said, ‘Go and come back with an interpreter.' Bana her seferinde ‘imzalayacaksın ve Suriye'ye geri döneceksin' dediler. 1.1151079136690647 Authorities have hired tens of thousands additional security personnel while building numerous "convenience" police stations and checkpoints in the region. Yetkililer onbinlerce ek güvenlik görevlisini işe aldılar ve bölgede çok sayıda "elverişli" polis karakolu ve kontrol noktası inşa ettiler. 1.130952380952381 The government has imposed far greater restrictions on Uyghurs than on other ethnic minorities. Hükümet, Uygurlara diğer tüm etnik gruplara kıyasla daha büyük kısıtlamalar getirdi. 0.9493670886075949 "These photographs represent just a fraction of people who have died while in Syrian government custody - thousands more are suffering the same fate." Bu fotoğraflar Suriye hükümeti tarafından gözaltında tutulurken ölenlerin yalnızca bir bölümünü temsil ediyor - daha binlerce kişi aynı eziyeti görüyor" dedi. 0.9235668789808917 Conduct outreach to families both within and outside Syria to ensure that they know whom to contact and how regarding missing family members; and • Suriye'nin içindeki ve dışındaki ailelere ulaşarak, kayıp yakınları ile ilgili olarak kiminle, nasıl iletişime geçebileceklerini öğrenmelerini sağlayın; ve 0.9146341463414634 In March2015, after the Caesar photographs were published online, a cousin called the family and asked if Rehab's photo might be among those released. Mart 2015'te, Sezar fotoğrafları internet üzerinden yayınlandığında kuzenlerden biri aileyi arayarak Rehab'ın fotoğrafının bunlar arasında olup olamayacağını sordu. 0.5084745762711864 Russia resettles no refugees . Rusya hiç bir mülteciye yeniden yerleşim olanağı sunmuyor . 0.7435897435897436 Why has this happened to me?" Neden bana böyle şeyler yapıyorlar ki?" 0.9545454545454546 Those outside the camps are required to attend weekly, or even daily, Chinese flag-raising ceremonies, political indoctrination meetings, and at times Mandarin classes. Kampların dışındakiler ise her hafta, hatta her gün Çin bayrağının çekilmesi törenlerine, siyasi endoktrinasyon toplantılarına ve bazen Mandarin derslerine katılmak zorundalar. 0.91 Governments are expected to make concrete pledges toward goals of doubling the number of resettlement places and other admissions, increasing aid by 30 percent, getting 1 million more refugee children in school, and granting 1 million more adult refugees the right to work. Hükümetlerden, yeniden yerleştirme yerlerinin ve diğer kabullerin sayısının ikiye katlanması, yardım miktarının %30 artırılması, bir milyon mülteci çocuğun daha okula yollanması ve bir milyon yetişkin mülteciye daha çalışma hakkı tanınması hedefleriyle ilgili somut taahhütlerde bulunması bekleniyor. 0.36507936507936506 According to a witness, Genel İstihbarat Müdürlüğü (Idarat al-Mukhabarat al-`Amma); and 0.8584070796460177 Xinjiang officials claim the root of these problems is the "problematic ideas" of Turkic Muslims. Sincanlı yetkililer, bu sorunların kökeninde Türki Müslümanların "sorunlu fikirlerinin" olduğunu iddia ediyorlar. 0.7681818181818182 Inside, people are punished for peacefully practicing religion; outside, the government's religious restrictions are so stringent that it has effectively outlawed Islam. İçeride insanlar barışçıl bir biçimde dini vecibelerini yerine getirdikleri için cezalandırılıyorlar; dışarıda ise hükümetin getirdiği dini kısıtlamalar o kadar sıkı ki, İslam dini fiilen hukuk dışı ilan edilmiş durumda. 0.8633540372670807 They should share fairly the responsibility for asylum seekers arriving spontaneously, and help alleviate the pressure on Greece and Italy. Kendiliğinden gelen sığınmacıların sorumluluğunu adil bir şekilde paylaşmalı ve Yunanistan ve İtalya'nın üzerindeki baskının hafifletilmesine yardımcı olmalılar. 1.2777777777777777 I can't tell you how many times they did this. Ona kaç kez vurduklarını bilmiyorum. 0.8571428571428571 The vast majority of the world's 21.3 million refugees are in the global south, where they often face further harm, discrimination, and neglect. Dünyadaki 21.3 milyon mültecinin çok büyük bir çoğunluğu küresel güneyde, daha da kötü muamele, ayrımcılık ve ilgisizlikle karşı karşıya kaldıkları ülkelerde bulunuyor. 0.7391304347826086 They guarded us, [but offered us] no food or water. "Bu dağ başında suyumuz yok, yiyeceğimiz yok, kapasitemiz yok," dedi. 1.1341463414634145 "If you took pictures of the detainees now, you would see people who looked like those that are in the Caesar photographs, only they would be alive…The ones who died are the lucky ones." "Tutukluların şimdi fotoğraflarını çekseniz Sezar fotoğraflarındakine benzer insanlar göreceksiniz, tek fark onların canlı olması olacak... Ölenler şanslı olanlar." 0.6994219653179191 Thus far, authorities on the ground have not coordinated or systematized the limited local efforts to take up this issue. Sahadaki yetkililer bu meseleyi ele almak için gösterilen sınırlı yerel çabaları koordine etmek veya sistematikleştirmek yönünde şu ana dek herhangi bir adım atmış değiller. 0.6444444444444445 However, it affirms refugee rights and calls for more equitable responsibility sharing. Ancak bildirge taslağı mülteci haklarını yine de teyit ederek, sorumlulukların daha adil bir şekilde paylaşılması çağrısında bulunuyor. 0.8235294117647058 I went to him. Ona doğru gittim. 0.72 Everyone ran away. Herkes kaçışmaya başladı. 0.8057553956834532 The world's richest nations have largely failed to help countries on the front lines of the displacement crisis. Dünyanın en zengin ülkeleri, yerinden edilme krizinin ön saflarında yer alan ülkelere yardım etme konusunda büyük ölçüde yetersiz kaldılar. 0.7333333333333333 The youngest was eight years old. Söz konusu çocukların en küçüğü 8 yaşındaydı. 0.6785714285714286 My mom was with me. Annem evde benim yanımdaydı. 0.6486486486486487 Some have head injuries. Bazılarının başlarında yaralar vardı. 0.9786096256684492 The training has only one purpose: to learn laws and regulations…to eradicate from the mind thoughts about religious extremism and violent terrorism, and to cure ideological diseases. "Eğitimin tek bir amacı var: yasaları ve yönetmelikleri öğretmek, dini aşırılıkçılık ve şiddetli terörizm ile ilgili düşünceleri zihinlerden silmek ve ideolojik hastalıkları tedavi etmek. 0.7792207792207793 The EU and Australia should renounce these abusive policies. AB ve Avustralya hak ihlallerine yol açan bu politikalardan vazgeçmelidirler. 0.8461538461538461 I am alone. Çok yalnızım. 0.8013937282229965 In the European Union, the arrival by boat in 2015 of more than 1 million asylum seekers and migrants - and more than 3,700 deaths at sea - laid bare the need for safe and legal channels for refugees to move, such as resettlement. Avrupa Birliği'nde, 2015 yılında 1 milyondan fazla sığınmacının ve göçmenin teknelerle gelişi ve denizde yaşanan 3,700'den fazla ölüm vakası, mültecilere hareket olanağı sağlayan yeniden yerleştirme gibi güvenli ve hukuki kanalların açılmasına duyulan ihtiyacı açıkça gözler önüne serdi. 0.8373983739837398 Inside, people are closely watched by guards and are barred from contacting their families and friends. İçeride insanlar gardiyanlar tarafından sürekli izleniyor, aile yakınları ve arkadaşları ile görüşmelerine izin verilmiyor. 0.8763440860215054 Leaders will gather in New York to discuss providing greater support to countries where refugees first land, just as many of those countries are at breaking point. Liderler New York'da sığınmacıların ilk ulaştığı ülkelere daha fazla destek vermenin yollarını tartışmak amacıyla, tam da bu ülkelerin kırılma noktasına geldiği bir sırada toplanacaklar. 0.8269230769230769 © Xinjiang Bureau of Justice WeChat Account © Adalet Bakanlığı Sincan İdari Bürosu WeChat Hesabı 1.2933333333333332 My heart was boiling inside, but I couldn't show it because I knew what would happen to me. [117] İçim yanıyordu ama belli edemiyordum çünkü başıma ne geleceğini biliyordum. 0.9354838709677419 At two summits on September 19 and 20, 2016, at the United Nations, world leaders should take bold steps to share responsibility for millions of people displaced by violence, repression, and persecution. 19 ve 20 Eylül tarihlerinde Birleşmiş Milletler'de yapılacak iki ayrı zirvede dünya liderleri şiddet, baskı ve zulüm nedeniyle yerinden edilmiş milyonlarca insanın sorumluluğunu paylaşmak için cesur adımlar atmalıdır. 1.0884955752212389 I arrived at 3.45 p.m. and immediately heard screams and sounds of beatings from an abandoned building near the checkpoint. Saat 15.45 gibi kontrol noktasına vardım ve hemen civardaki boş bir binadan gelen çığlık ve dayak sesleri duydum. 0.9090909090909091 "Why Are You Keeping Me Here?" "`Beni Neden Burada Tutuyorsunuz? 1.5 He died instantly. Anında öldü. 1.0326086956521738 In August 2013, a military defector code-named Caesar smuggled 53,275 photographs out of Syria. Ağustos 2013'te Sezar kod adlı bir asker kaçağı 53,275 fotoğrafı gizlice Suriye'den çıkardı. 0.7228915662650602 "This is not just about more money or greater resettlement numbers, but also about shoring up the legal principles for protecting refugees, which are under threat as never before." Mesele daha fazla para bulmak ya da daha çok insanın yeniden yerleştirilmesini sağlamaktan ibaret değil; mültecilerin korunması için gerekli hukuki ilkelerin de güçlendirilmesi lazım; bu ilkeler daha önce hiç bu kadar tehdit altında olmamıştı" dedi. 0.9945652173913043 Interviewees report that even those with connections to countries outside this list, and those caught using WhatsApp or other foreign communications software, have also been detained. Görüşülen kişiler, bu listenin dışındaki ülkelerle bağlantısı olan insanlar ile WhatsApp veya diğer yabancı iletişim uygulamalarını kullananların bile gözaltına alındığını bildirdiler. 1.0576923076923077 The UN General Assembly has convened the September 19 summit "with the aim of bringing countries together behind a more humane and coordinated approach" to refugees. BM Genel Kurulu 19 Eylül'deki zirveyi "ülkeleri", mültecilere "daha insancıl ve koordineli bir yaklaşımı desteklemek üzere birleştirmek amacıyla " topluyor. 0.8775510204081632 Below we provide answers to your questions: Özellikle, aşağıdaki sorularımıza yanıt arıyoruz: 0.9491525423728814 Sometimes, soldiers would go in there and I heard people screaming; I think they were beating them inside there. Bazen askerler içeri girerdi ve insanların çığlık atmaya başladığını duyardım, galiba içeride yaralıları dövüyorlardı. 0.9292929292929293 Such people are then subjected to police interrogation without basic procedural protections. Bu kişiler daha sonra, en temel koruma prosedürleri işletilmeden, polis tarafından sorgulanıyorlar. 0.6607142857142857 I turned and saw [another] naked man. Two men [guards] separated his legs. Açılan ateşle yaralanan dört kişiyle de görüştüm: İki erkek ellerinden, iki çocuk da bacaklarından yaralanmıştı. 1.0613496932515338 Those living in their homes are watched by their neighbors, officials, and tech-enabled mass surveillance systems, and are not allowed to contact those in foreign countries. Evlerinde yaşayanları ise komşuları, yetkililer ve teknoloji ürünü kitlesel takip ve izleme sistemleri gözlüyor; yurtdışı ile bağlantı kurmalarına izin verilmiyor. 1.0 Canada, Ethiopia, Germany, Sweden, and Jordan will join the United States as co-facilitators. Kanada, Etiyopya, Almanya, İsveç ve Ürdün eş-kolaylaştırıcılar olarak ABD'ye eşlik edecekler. 1.1634615384615385 Approve citizenship for ethnic Kazakhs from China in accordance with the government's fast-track citizenship program; and • Çin'den gelen etnik Kazakların vatandaşlığını hükümetin hızlı vatandaşlık programı uyarınca onaylayın; 0.9087301587301587 All of the 27 families or relatives interviewed said they spent months or years searching for news of their loved ones, in many cases paying huge sums to contacts and middlemen employed in various government or security agencies. Görüşülen 27 aile bireyi veya akrabanın tamamı aylarca veya yıllarca sevdiklerinden bir haber alabilmek için uğraştıklarını, birçok vakada çeşitli hükümet veya güvenlik kurumunda çalışan irtibatlara veya aracılara yüklü paralar ödediklerini söylediler. 1.0212765957446808 And in recent years, the Chinese government has stepped up pressure on other governments to forcibly return Uyghurs in their countries to China. Üstelik Çin hükümeti son yıllarda, ülkelerinde bulunan Uygurları Çin'e dönmeye zorlamaları için diğer ülkelere uyguladığı baskıyı da artırdı. 0.9183673469387755 The distance was approximately 10 kilometers. Kalabalık yaklaşık altı kilometre uzunluğundaydı. 0.782608695652174 Then we drove around the checkpoint. Sonra kontrol noktasına doğru harekete geçtik. 1.1555555555555554 Boost Humanitarian Aid to Countries of First Arrival İlk Varış Ülkelerine İnsani Yardım Artırılsın 0.9615384615384616 How was he protecting me? Onu böyle mi koruyacaktım? 0.7674418604651163 These charges were later dropped. Bu kişilerin cezaları daha sonra ertelendi. 0.33121019108280253 We were beaten [repeatedly] during those three days. Yeni bir çadır almak için Eurorelief'e gittik [barınmadan sorumlu bir yardım kuruluşu] ama bize ancak üç gün sonra yenisini verdiler, o yüzden açıkta uyuduk. 1.0074074074074073 Several other countries with capacity to admit far more refugees, including Brazil, Japan, and South Korea , have fallen woefully short. Çok daha fazla mülteci kabul etme kapasitesi olan Brezilya, Japonya ve Güney Kore gibi başka ülkeler de büyük ölçüde yetersiz kaldılar. 0.9848484848484849 The Syrian Network for Human Rights has documented the arrest and detention of more than 117,000 people in Syria since March 2011. Suriye İnsan Hakları Ağı ise Mart 2011'den bu yana Suriye'de en az 117,000 kişinin tutuklandığını ve gözaltına alındığını belgeledi. 0.9496644295302014 The 86-page report, " If the Dead Could Speak: Mass Deaths and Torture in Syria's Detention Facilities ," lays out new evidence regarding the authenticity of what are known as the Caesar photographs, identifies a number of the victims, and highlights some of the key causes of death. 86 sayfalık " Ölüler Konuşabilseydi: Suriye'deki Gözaltı Tesislerinde Toplu Ölümler ve İşkence " başlıklı raporda Sezar fotoğrafları olarak bilinen görsellerin gerçekliğine dair yeni kanıtlar ortaya konuyor, kurbanlardan bazılarının kimlikleri açıklanıyor ve belli başlı ölüm sebepleri özetleniyor. 0.7203389830508474 Stop pressuring Turkic Muslims abroad to return or collecting information about them. • Yurtdışındaki Türki Müslümanlara geri dönmeleri için baskı uygulamaya veya onlar hakkında bilgi toplamaya son verin. 0.6333333333333333 It was the morning. Sabahın ilerlemiş saatleriydi. 0.5 End Abusive Systems, Flawed Deals Hak İhlalleri İçeren Sistemlere ve Hatalı Anlaşmalara Son Verilsin 0.7035398230088495 A July 2015 European plan to resettle 22,500 refugees from other regions over two years has resettled only 8,268 refugees, according to figures from July 2016. Temmuz 2015 yılında yapılan ve iki yıl zarfında başka bölgelerden 22.500 mültecinin Avrupa'ya yerleştirilmesini öngören bir plan kapsamında, 2016 yılı Temmuz ayı rakamlarına göre sadece 8.268 mülteci yeniden yerleştirilebildi. 1.0106382978723405 Return immediately passports to Xinjiang residents and cease the policy of recalling passports; • Sincanlıların pasaportlarını geri verin ve pasaportları geri çağırma politikasına son verin; 1.3333333333333333 I saw this with my eyes. Gözlerimle gördüm. 0.8888888888888888 Globally, an estimated 35% of women have experienced physical or sexual violence by a partner, or sexual violence by a stranger. Dünya çapında kadınların yaklaşık yüzde 35'i partnerinin fiziksel veya cinsel saldırısına ya da bir yabancının cinsel saldırısına maruz kalıyor. 0.42592592592592593 [217] One of them said, Daha sonra olanları ise içlerinden biri şöyle aktardı: 0.803680981595092 "They begged countries involved in seeking a peace process to do everything they can to help the people still being held in Syria." Bir barış sürecinin gerçekleşmesi için çabalayan ülkelere ise Suriye'de hâlâ tutuklu olan insanlar için ellerinden gelen ne varsa yapmaları için yalvardılar" dedi. 0.6679389312977099 Resettlement from countries of first arrival is a key way to help refugees rebuild their lives and to relieve host countries, but international solidarity is glaringly absent. Mültecilerin ilk varış ülkelerinden başka ülkelere yerleştirilmesi, onlara hayatlarını yeniden kurmaları konusunda yardımcı olmanın ve evsahibi ülkeleri rahatlatmanın en önemli yollarından biri; ne var ki bu konudaki uluslararası dayanışma çarpıcı biçimde eksik. 0.7666666666666667 It also cemented the Syrian government's presence in all other areas. Söz konusu anlaşmayla, Suriye hükümetinin diğer tüm bölgelerdeki varlığı da pekişmiş oldu. 0.7758620689655172 While by many measures the US leads in refugee resettlement and response to UN humanitarian aid appeals, it has been particularly slow and ungenerous in admitting Syrian refugees . ABD mültecilerin yeniden yerleştirilmesi ve Birleşmiş Milletler'in insani yardım çağrılarına yanıt verme konularında bir çok açıdan öncü bir rol üstlense de, Suriyeli mültecilerin kabulü konusunda özellikle yavaş ve cimri davrandı . 1.025 Cease the operation of the big data program, Integrated Joint Operations Platform; • Büyük veri programı, "Entegre Ortak Operasyon Platformu"nu işletmeyi durdurun; 0.9714285714285714 I can send you for a medical exam. Belki bir Kuran kursuna gönderirim. 0.6575342465753424 Syria: Stories Behind Photos of Killed Detainees Suriye: Gözaltında Öldürülen Kişilere Ait Fotoğrafların Ardındaki Öyküler 0.9634146341463414 The reach and inhumanity of this network of torture centers are truly horrific. Solvang "Bu işkence merkezleri şebekesinin kapsamı ve zalimliği gerçekten korkunç. 1.0390625 In recent years the Chinese government has devoted enormous financial, human, and technical resources for social control in Xinjiang. Çin hükümeti son yıllarda Sincan'da toplumsal kontrol tesis etmek amacıyla çok büyük oranda mali, insan ve teknik kaynak ayırdı. 0.8867924528301887 Close immediately all political education camps in Xinjiang, and release all individuals held; • Sincan'daki tüm siyasi eğitim kamplarını derhal kapatın ve bu kamplarda tutulan herkesi serbest bırakın; 0.9363057324840764 Human Rights Watch has previously given detailed recommendations concerning the steps that these authorities should take to address the violations. İnsan Hakları İzleme Örgütü, daha önce söz konusu yetkililerin bu ihlalleri ele almak için atmaları gereken adımlara ilişkin ayrıntılı önerilerde bulunmuştu. 0.8203125 There was shooting [all around, but then] there were shots in the air to summon [the driver] at his home. Zaniyarên dawî yên ku li ser wan haletan hatibûn bihîstin ew bûn ku beriya têkçûna leşkerî ya DAÎŞê di zindanên wê grûpê de bûn. 0.8369565217391305 The offensive came on the heels of a decision by the US administration to withdraw its troops, acting as a green light for Turkey to commence hostilities. Harekat, ABD yönetiminin, birliklerini geri çekme kararı vermesi ve bu kararın Türkiye'nin silahlı saldırıları başlatması için bir yeşil ışık olarak işlevselleşmesi üzerine başlatıldı. 0.9859154929577465 Where feasible, authorities should make similar efforts to learn the fates of those who were disappeared at the hands of other armed groups. Yetkililer de mümkün olduğunda, silahlı grupların elindeyken kaybedilen kişilerin akıbetlerini öğrenmek için benzer bir çaba göstermelidirler. 0.9289340101522843 Researchers identified 27 people shown in the photographs and documented their arrest by Syrian intelligence agencies and, in some cases, their ill-treatment and torture in detention. Araştırmacılar fotoğraflardaki 27 kişiyi teşhis ederek Suriye istihbarat ajansları tarafından gözaltına alındıklarını ve bazı vakalarda gözaltında işkence ve kötü muamele gördüklerini belgelediler. 1.0100502512562815 They compared this data to information contained in the names of files that Caesar collected, as well as the information shown on white cards on the victim's body in each photograph for identification. Bu verileri Sezar'ın topladığı dosya isimlerindeki bilgilerin yanı sıra fotoğraflardaki kurbanların bedenlerinin üstündeki beyaz kartlarda yer alan bilgilerle karşılaştırarak kişileri teşhis ettiler. 1.0347826086956522 Syrian authorities repeatedly blamed the protesters in Daraa for initiating the violence and attacking security forces. Suriye yetkilileri defalarca Dera'daki göstericileri şiddeti başlatmakla ve güvenlik güçlerine saldırmakla suçladı. 0.6190476190476191 He told them: Adam şunları anlattı: 1.3181818181818181 The two women remain missing. 2 kişi ise halen kayıp 0.8897058823529411 However, they permit no independent monitoring of these facilities from the UN, human rights organizations, or the media. Ancak bu tesislerin Birleşmiş Milletler, insan hakları örgütleri veya medya tarafından bağımsız olarak gözlemlenmesine izin vermiyorlar. 0.7567567567567568 They were constantly crying. Çocuklar neredeyse sürekli ağlıyordu. 0.8235294117647058 It was a mess. Tam bir baskındı. 1.1851851851851851 International media attention on Xinjiang has thus far focused on the political education camps. Uluslararası medyanın ilgisi bu noktaya kadar siyasi eğitim kamplarına odaklandı. 0.75 I asked . diye sordum. 1.041237113402062 Such "human rights impact assessments" should be conducted in coordination with civil society groups. Bu tür "insan hakları etki analizleri" sivil toplum örgütleri ile iş birliği içinde yapılmalıdır. 0.8402366863905325 Many victims vanished during ISIS's military offensives, notably in 2014 when the group dramatically expanded the territory under its control. Birçok mağdur, IŞİD'in askeri harekatları sırasında, özellikle de söz konusu grubun kontrolü altındaki bölgeleri önemli ölçüde artırdığı 2014 yılında kayıplara karışmış. 1.4 Unfortunately, parliament left the law unchanged. Ancak bunun dışında yasa değişmedi. 0.7049808429118773 Because Xinjiang authorities punish people for contacting their families abroad, many interviewees said they had lost contact, including with young children, for months or over a year. Sincanlı yetkililer insanları yurt dışındaki aile bireyleri ile bağlantıya geçtikleri için cezalandırdıklarından, görüşülen bir çok kişi, bazı vakalarda küçük çocuklarıyla, aylar hatta bir yıldan daha uzun süreler boyunca bağlantılarının kesildiğini anlattılar. 0.7769230769230769 And it has had notable blind spots, as with its border policies for Central American children and others fleeing gang violence and its use of Mexico as a buffer to keep them from reaching the US border. ABD'nin ayrıca, çetelerin şiddetinden kaçan Orta Amerikalı çocuklara ve diğerlerine yönelik sınır politikaları ve bu kişilerin Amerikan sınırına ulaşmasını engellemek için Meksika'yı tampon bölge olarak kullanması gibi dikkate değer kör noktaları da bulunuyor. 0.9444444444444444 A specific focus of such a body should be to conduct outreach to families of the missing both within and outside Syria. Bu teşekkülün odaklandığı özel meselelerden biri de kayıp kişilerin Suriye içindeki ve dışındaki ailelerine ulaşmak olmalıdır. 0.896551724137931 If the UN does not establish a mechanism to investigate abuses in Xinjiang, concerned governments should create their own to gather evidence of arbitrary detentions and other abuses. Birleşmiş Milletler, Çin'deki ihlalleri inceleyecek bir mekanizma oluşturamazsa da, ilgili devletler keyfi gözaltılara ve diğer ihlallere ilişkin kanıt toplamak için kendi mekanizmalarını oluşturmalıdır. 0.6956521739130435 We live in fear. Korkudan donakalmıştık. 0.8486238532110092 These systems have also enabled authorities to implement fine-grained control, subjecting people to differentiated restrictions depending on their perceived levels of "trustworthiness." Yetkililerin, "ince elenmiş" bir kontrol tesis etmelerine olanak sağlayan bu sistemler, insanların farklı "güvenilirlik" algısı seviyelerine göre farkılaştırılmış kısıtlamalara maruz bırakılmasını da mümkün kılıyorlar. 1.2222222222222223 They dont have enough. "Güçleri yetmiyor. 1.0 The trial has continued. Dava henüz devam ediyor. 0.75 Just be quiet." Dolayısıyla sustum." 1.7058823529411764 He is currently in detention. Şu an cezaevinde. 0.880184331797235 However, many EU countries, including Austria , Bulgaria , and Hungary , are focused primarily on preventing spontaneous arrivals, outsourcing responsibility, and rolling back refugee rights. Ne var ki Avusturya , Bulgaristan ve Macaristan gibi bir çok Avrupa ülkesi, plansız gelişleri engellemenin, sorumluluğu başkalarına devretmenin ve mülteci haklarını daraltmanın yollarını aramaya odaklanmış durumdalar. 0.46703296703296704 Earlier that day, they executed seven men who were returning from a nearby gold mine. Şimdi 7 Eylül günü zorla kaybedilmiş ve haksızca alıkonmuş insanlar ve onların aileleri için adalet talep ederek, bu korkunç olayları ele alma vaatlerini yerine getirebilirler" dedi. 0.9642857142857143 Suddenly we heard shooting. Birden silah sesleri duyduk. 0.9085365853658537 Perhaps the most innovative - and disturbing - of the repressive measures in Xinjiang is the government's use of high-tech mass surveillance systems. Sincan'daki muhtemelen en yenilikçi - ve rahatsız edici - baskı yöntemlerinden biri hükümetin yüksek teknoloji ürünü gözetleme ve takip sistemlerinden yararlanması. 0.5522388059701493 Steps to address mass graves in Syria Suriye'deki toplu mezarlarla ilgili olarak atılması gereken adımlar 1.0056497175141244 The establishment and expansion of political education camps and other abusive practices suggest that Beijing's commitment to transforming Xinjiang in its own image is long-term. Siyasi eğitim kamplarının kurulması, yayılması ve diğer suistimaller, Pekin'in Sincan'ı kendi imgesine benzeyecek şekilde dönüştürme taahhüdünün uzun vadeli olduğunu gösteriyor. 1.0078740157480315 ISIS also targeted journalists and anyone else they considered able to criticize the caliphate's practices to the outside world. IŞİD, ayrıca, gazetecileri ve halifeliğin uygulamalarını dış dünyada eleştirebileceğini düşündüğü hemen herkesi de hedef almış. 0.863481228668942 The US-led coalition and the SDF have detained thousands of ISIS suspects and family members, including many in positions of authority, who may have answers to these questions, but if they have this information they have not shared it with the families. Amerika'nın öncülüğündeki koalisyon ve SDG, aralarında yetkili pozisyonda olan, dolayısıyla aranan yanıtları bilebilecek konumdaki kişilerin de bulunduğu binlerce IŞİD şüphelisini ve bunların ailelerini tutukladılar, ancak bu bilgileri öğrenmiş olsalar bile, mağdur aileleri ile paylaşmadılar. 0.896551724137931 The victims' families are still waiting for justice. Mağdurların aileleri halen adalet aramaya devam ediyorlar. 0.8222222222222222 Where such a mechanism or body exists, it should be provided with support from local authorities to enable it to carry out its work comprehensively. Böyle bir mekanizmanın veya teşekkülün bulunduğu yerlerde, söz konusu teşekkül, çalışmalarını kapsamlı bir şekilde yürütebilmesi için, yerel yetkililer tarafından desteklenmelidir. 0.7674418604651163 In 2015, the UN refugee agency facilitated resettlement of 81,000 of a projected 960,000 refugees globally in need of resettlement . 2015 yılında, BM mülteci ajansı dünya çapında yeniden yerleştirilmeye ihtiyacı olduğu öngörülen 960.000 mülteciden sadece 81.000'nin yeniden yerleştirilmesini sağlayabildi. 0.7314487632508834 The Xinjiang authorities have made foreign ties a punishable offense, targeting people with connections to an official list of "26 sensitive countries," including Kazakhstan, Turkey, Malaysia, and Indonesia. Sincan yetkilileri yabancılarla bağlantıda bulunulmasını cezalandırılması gereken bir suç olarak görüyor ve aralarında Kazakistan, Türkiye, Malezya ve Endonezya'nın da bulunduğu "26 hassas ülkeden" -müteşekkil bir resmi listedeki ülkelerle- bağlantısı olan insanları hedef alıyorlar. 0.8429752066115702 The US-led coalition to defeat ISIS has also failed to address or prioritize the issue of the missing. Amerika öncülüğündeki koalisyon da kayıp kişiler meselesini ele alarak, öncelik haline getirmek konusunda başarısız oldu. 0.855072463768116 For additional details about the attacks, please see below. Saldırılarla ilgili detaylar ve tavsiyeler için lütfen aşağıya bakın. 0.9806451612903225 In some areas, most prominently Raqqa, local teams had begun exhuming the mass graves, but support and resources for their efforts have been inadequate. Başta Rakka olmak üzere bazı bölgelerde yerel ekipler toplu mezarları açmaya başladılar ancak bu çabalara verilen destek ve ayrılan kaynaklar çok yetersiz. 0.6666666666666666 They undressed me. "Beni soyunmaya zorladılar. 1.1118012422360248 Official documents state that individuals "who ought to be taken, should be taken," suggesting the goal is to maximize the number of people they find "untrustworthy" in detention. Resmi belgeler, "alınması şart olan kişiler, alınmalıdır" diyerek, hedefin gözaltına alınan "güvenilmez kişi" sayısını maksimize etmek olduğuna işaret ediyorlar. 0.7222222222222222 On September 20, US President Barack Obama will host a " Leader's Summit " to increase commitments for aid, refugee admissions, and opportunities for work and education for refugees. 20 Eylül'de ise ABD Başkanı Barack Obama yardım, mülteci kabulü ve mültecilere iş ve eğitim imkânları sunma konularında ülkelerin daha fazla sorumluluk üstlenmelerini sağlamak amacıyla gerçekleştirilecek bir " Liderler Zirvesi 'ne" evsahipliği yapacak. 0.9578544061302682 This centralized body or focal point should publicly communicate and advertise relevant contact information for offices and representatives to communities in areas under its control, including phone numbers, e-mails, websites, and physical addresses. Bu merkezi teşekkül veya odak noktası, kendi kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan topluluklara, ofislerinin ve temsilcilerinin telefon numaraları, eposta adresleri, web siteleri ve fiziksel adresleri gibi iletişim bilgilerini alenen iletmeli ve ilan etmelidir. 1.186046511627907 You have to do whatever other students have to do." Tek yapman gereken ders çalışmak' dediler." 0.5573770491803278 They treat us like we are animals. Bana ve diğer herkese sanki suçluymuşuz gibi muamele ettiler. 1.125 The report focuses on 28,707 of the photographs that, based on all available information, show at least 6,786 detainees who died in detention or after being transferred from detention to a military hospital. Rapor hazırlanırken, mevcut bilgiler ışığında, gözaltında ya da gözaltından götürüldükleri askeri hastanede ölen en az 6,786 tutuklunun yer aldığı 28,707 fotoğraf üzerine yoğunlaşıldı. 0.8588957055214724 "When more than 20 million people are counting on a real international effort to address their plight, lofty pronouncements are not enough." 20 milyon insan içinde bulundukları dramla ilgilenmesi için gerçek bir uluslararası çabaya girişilmesine güveniyorken, süslü püslü açıklamalar yeterli değil" dedi. 1.0892857142857142 The political obstacles to holding China accountable for its violations do not relieve the United Nations and governments of their responsibilities to uphold human rights protections. Çin'den yaptıkları için hesap sormanın önünde siyasi engeller bulunması, Birleşmiş Milletler ve diğer hükümetleri insan haklarını koruma yükümlülüklerinden kurtarmıyor. 0.8805970149253731 Recruitment of children under the age of 15 is a war crime. 15 yaşından küçük çocukların askere alınması ise bir savaş suçudur. 1.0346534653465347 Still, the Strike Hard Campaign's broad mandate to punish and control Turkic Muslims in Xinjiang because of their identities cannot be justified as part of the state's responsibility to ensure public security. Yine de "Şiddete Darbe Vur" kampanyasının Türki Müslümanları cezalandırmak ve kontrol etmek için çizdiği geniş çerçeve, devletin kamu güvenliğini sağlama görevinin bir parçası olarak haklı gösterilemez. 1.0146341463414634 "The government registered these deaths, processing dozens of bodies at a time, while taking no action to investigate the cause of death or to prevent yet more people in their custody from dying," Houry said. Houry, "Hükümet bu ölümleri, tek seferde düzinelerce cesedin işlemini yapıp kayıt altına alırken, ölüm sebebinin soruşturulması veya gözaltında daha fazla insanın ölmesini önlemek için hiçbir adım atmamış. 0.8866995073891626 Governments also undermine asylum with closed camps, as in Kenya and Thailand , and by detaining asylum seekers, as do Australia , Greece , Italy , Mexico , and the United States . Hükümetler iltica hakkının altını, Kenya ve Tayland 'da olduğu gibi kampları kapayarak veya Avustralya , Yunanistan , İtalya , Meksika ve ABD 'de olduğu gibi, sığınmacıları gözaltına alarak da oyuyorlar. 0.8 They broke my phone. Telefonumu fişe taktılar. 0.8936170212765957 Five groups however, who were the key fundraisers, organizers, planners, and executors of the attacks were clearly present from the outset of the operation on August 4. Ancak operasyon için kaynak yaratan, örgütleyen ve operasyonun icracısı olan esas beş grubun, başlangıç tarihi olan 4 Ağustos'tan itibaren saldırılarda hazır bulunduğu açıklıkla biliniyor. 0.9624413145539906 More broadly, governmental controls over day-to-day life in Xinjiang primarily affect ethnic Uyghurs, Kazakhs, and other minorities, in violation of international law's prohibitions against discrimination. Sincan'da hükümetin gündelik yaşam üzerinde uyguladığı kontrol, etnik Uygurları, Kazakları ve diğer azınlıkları etkilediğinden, daha genel olarak uluslararası hukukun ayrımcılığa karşı yasaklarını da ihlal ediyor. 0.90625 I have to go outside to look for work so that we can eat." Karnımızı doyurabilmemiz için onların çalışması gerekiyor" dedi. 0.8725868725868726 Concerned countries should insist that the Syrian government give international monitors immediate access to all detention centers and that Syria's intelligence services must stop forcibly disappearing and torturing detainees. İlgili ülkeler, Suriye hükümetinin uluslararası gözlemcilere tüm gözaltı merkezlerine derhal erişim izni vermesi ve Suriye istihbarat teşkilatlarının gözaltına alınan kişileri zorla kayıp etmekten ve işkence yapmaktan vazgeçmeleri konusunda ısrarcı olmalıdır. 0.4897959183673469 We put all of them in a five by five meter cell. O gün yaklaşık 100 kişiyi gözaltına aldık, hepsini beş metreye beş metrelik bir hücreye doldurduk. 0.76 At the time of writing, no report has yet been published. Bu rapor yazıldığu sırada sz konusu olayların failleri hala bulunamamıştır. 0.8246753246753247 The two English language press accounts on which we relied, however, appear to have mistranslated a Saudi government statement. Ancak, verdikleri bilgiye dayanarak açıklamamızı yaptığımız İngilizce yayın yapan iki gazete Suudi Arabistan hükümetinin bir açıklamasını yanlış çevirmiş. 0.8169934640522876 Analyze the human rights impacts of proposed investments or operations, and implement strategies to mitigate adverse impacts. Önerilen yatırımların veya faaliyetlerin insan hakları üzerindeki etkilerine yönelik analizler yapın ve olumsuz etkileri azaltacak stratejiler uygulayın. 0.8592233009708737 The Gulf States do not respond to UN resettlement appeals, though Saudi Arabia says it has suspended deportations of hundreds of thousands of Syrians who overstay visitor visas. Körfez ülkeleri BM'nin yeniden yerleştirme çağrılarına yanıt vermiyor ancak yine de Suudi Arabistan ziyaretçi vizelerinin süresi dolmuş yüz binlerce Suriyelinin sınırdışı edilmesini askıya aldığını duyurdu. 0.9051724137931034 Publicly and privately urge the Chinese government at the highest levels to end the Strike Hard Campaign; • Çin hükümetini "Şiddete Darbe Vur" kampanyasına son vermesi için hem özel olarak hem de kamuoyu önünde sıkıştırın; 0.675 two policemen stood by him. Arkasında birkaç polis ayakta duruyordu. 0.833922261484099 This year, Human Rights Watch has documented Turkish border guards shooting and pushing back civilians who appear to be seeking asylum; Jordan refusing entry or assistance to Syrian asylum seekers at its border; Kenya declaring that it will close the world's largest refugee camp in November and pushing Somalis to return home despite potential danger; and Pakistan and Iran harassing and deregistering Afghan refugees and coercing them to return to a country in conflict. Bu sene zarfında İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiyeli hudut birliklerinin sığınmacı olduğu anlaşılan sivillere ateş ettiğini ve geri ittiğini , Ürdün'ün sınırlarındaki Suriyeli sığınmacılara giriş izni vermediğini ve onlara yardım sunmayı reddettiğini , Kenya'nın Kasım ayında dünyanın en büyük mülteci kampını kapatacağını ilan ettiğini ve Somalileri, tehlike riskine rağmen memleketlerine geri ittiğini ve Pakistan'ın ve İran'ın Afgan mültecileri taciz ettiğini ve kayıttan düşerek mültecileri çatışmaların yaşandığı bir ülkeye geri dönmeye zorladığını belgeledi. 0.5882352941176471 I fainted. Sonra bayılmışım. 0.9072164948453608 Children should only be detained as a last resort, and for the shortest period possible. Yetkililer çocukları sadece son çare olarak ve mümkün olan en kısa süre için gözaltına almalıdır. 1.0782608695652174 Provide full and unimpeded access for independent and impartial monitoring bodies, such as the United Nations Commission of Inquiry on the Syrian Arab Republic and the International Committee of the Red Cross (ICRC) to all detention facilities; and • Birleşmiş Milletler Suriye Arap Cumhuriyeti'ni Araştırma Komisyonu ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) gibi bağımsız ve tarafsız izleme kuruluşlarının hapishanelere tam ve engelsiz olarak erişebilmelerine imkan sağlayın; ve 1.087248322147651 As of September 9, UN aid appeals were 39 percent funded , with some of the worst-funded in Africa; the appeal for refugees from South Sudan stands at 19 percent. En az fonlanan ülkelerden bazıları Afrika'da yer alıyor; Güney Sudan'dan gelen sığınmacılar için yapılan çağrılar ancak %19 oranında fonlanabilmişti. 0.9887640449438202 This report highlights 27 cases of individuals or groups of persons apprehended by ISIS. Bu raporda, IŞİD tarafından zorla alıkonulan kişi veya gruplara ait 27 vaka vurgulanıyor. 0.7021276595744681 While the team worked diligently and carefully, their rudimentary methods and lack of standardized procedures risked losing information that would have been valuable in helping identify the missing. Ekip üyeleri sorumluluk bilinciyle, özenli ve dikkatli bir şekilde çalışıyordu, ancak kullandıkları ilkel yöntemler ve standartlaştırılmamış prosedürler, kayıp kişilerin kimliklerinin tespit edilmesinde çok yararlı olabilecek bilgilerin kaybıyla sonuçlanabilecek riskler içeriyordu. 1.1428571428571428 [W]hat they want is to force us to assimilate, to identify with the country, such that, in the future, the idea of Uyghur will be in name only, but without its meaning. "İstedikleri bizi asimile olmaya, ülkeyle özdeşleşmeye zorlamak ve böylece gelecekte, Uygur fikrinin tüm anlamını yitirerek sadece adının kalması." 0.8497652582159625 An agreement between President Erdogan of Turkey and President Putin of Russia on October 22 allowed Turkey to retain these areas, which required the Kurdish-led forces to withdraw. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Başkanı Putin arasında 22 Ekim günü yapılan anlaşma, Türkiye'nin bu bölgeleri elinde tutmasına izin vererek, Kürtlerin öncülüğündeki güçlerin geri çekilmesini gerekli kıldı. 1.10580204778157 While a significant number of non-Syrians were also disappeared by ISIS, this report focuses on Syrians who have gone missing, with the aim of highlighting that the suffering of families caused by the uncertainty and dearth of answers transcends nationality or political or ethnic affiliation, and is a country-wide concern. Suriyeli olmayan çok sayıda kişi de IŞİD tarafından zorla kaybedilmiş olsa da bu rapor kaybolan Suriyelilere odaklanarak, belirsizliğin ve cevap bulamamanın ailelerde yarattığı ıstırabın milli, siyasi veya etnik aidiyetleri aşan, ülke çapında bir sorun olduğu gerçeğini vurgulamayı hedefliyor. 0.8806584362139918 Human Rights Watch called on countries of first arrival like Turkey , Lebanon , Jordan , Thailand , Kenya , Iran , and Pakistan , to commit to proposals to provide refugees with better access to work and education. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye , Lübnan , Ürdün , Tayland , Kenya , İran ve Pakistan gibi ilk varış ülkelerine mültecilerin işe ve eğitime erişim imkanlarını artırmak amacıyla yapılan önerileri hayata geçirmeleri için çağrıda bulunmuştu. 0.8284023668639053 However, ethnic Kazakhs living mostly in northern Xinjiang have, since late 2016, been increasingly targeted under the Strike Hard Campaign. Ancak çoğunlukla Sincan'ın kuzeyinde yaşayan etnik Kazaklar da "Şiddete Darbe Vur"" kampanyası çerçevesinde, 2016 yılından bu yana, giderek daha fazla hedef alınıyorlar. 0.5853658536585366 Syria: Afrin Residents Blocked from Fleeing, Aid Suriye: Afrin'de yaşayan insanların kaçması ve insani yardıma erişimi Engelleniyor 0.8565217391304348 The remaining photographs are of attack sites or of bodies identified by name as of government soldiers, other armed fighters, or civilians killed in attacks, explosions, or assassination attempts. Kalan fotoğraflar ise saldırıya uğrayan bölgelere veya kimlikleri tespit edilmiş hükümet askerleri ile diğer silahlı savaşçıların veya saldırılarda, patlamalarda veya suikast girişimlerinde öldürülmüş sivillerin cesetlerine aitti. 1.1644736842105263 I said to them, ‘I was in the detention center and you guys released me because I was innocent…' The police [at the police station] told me just ‘don't go to any public places.' "Onlara ‘ben zaten gözaltındaydım, masum olduğum söyleyerek beni serbest bırakan sizsiniz,' dedim... Polis bana ‘halka açık yerlere gitme, yeter,' dedi. 0.7857142857142857 You have been warned." Onlara karşı tedbir alındı." 0.76953125 Others said their families, when they do manage to get in touch, have been instructed by authorities to press them to return to Xinjiang, or to obtain detailed information about their lives abroad. Görüşülen diğer kişiler ise; aileleri kendileri ile iletişim kurmayı başarabildiğinde, yetkililerin onlara, yakınlarının Çin'e dönmesi için ısrar etme veya yakınlarının yurt dışındaki yaşamları ile ilgili ayrıntılı bilgi toplama talimatı verdiğini anlattı. 0.8032786885245902 One day her brother called me and asked me if it was Rehab in the photographs that were published. Bir gün abisi beni arayıp Rehab'ın yayınlanan fotoğraflarda olup olmadığını sordu... Giydiği pijamaları ve yüzünü tanıdım. 0.8034682080924855 People are fleeing violence in Afghanistan, Burma, Democratic Republic of Congo, Eritrea, Honduras, Iraq, Somalia, and Syria, among others. İnsanlar Afganistan'da, Burma'da Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde, Eritre'de, Honduras'ta, Irak'ta, Somali'de, Suriye'de ve daha bir çok ülkede yaşanan şiddetten kaçıyorlar. 1.0891089108910892 However, a series of delays and an apparent lack of political will placed significant obstacles in their path. Ne var ki bir dizi gecikme ve bariz siyasal iradesizlik nedeniyle yollarına önemli engeller çıkarmış. 0.8809523809523809 She was psychotic when she came back. Adam geri döndüğünde ayakta zor duruyordu. 1.146341463414634 There is still some shrapnel stuck in my head." Kızımın kafasındaki morluk hala duruyor." 0.7391304347826086 October 10, 2017. 10 Ekim 2019, Perşembe. 0.8888888888888888 Many people were caught. Polis birçoğumuzu yakaladı.